T.C. ATATÜR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. ATATÜR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ"

Transkript

1 KRONİK PERİODONTİTİSLİ BİREYLERDE KONVANSİYONEL PERİODONTAL FLEP İLE KOMBİNE TROMBOSİTTEN ZENGİN FİBRİN KULLANIMININ PERİODONTAL İYİLEŞME ÜZERİNE OLAN KATKILARININ DİŞETİ OLUĞU SIVISINDA BÜYÜME FAKTÖRLERİ SEVİYELERİ VE KLİNİK ÖLÇÜMLERLE DEĞERLENDİRİLMESİ Dt. Alper KIZILDAĞ Periodontoloji Anabilim Dalı Tez Danışmanı Prof. Dr. Yasin ÇİÇEK Doktora Tezi

2 T.C. ATATÜR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KRONİK PERİODONTİTİSLİ BİREYLERDE KONVANSİYONEL PERİODONTAL FLEP İLE KOMBİNE TROMBOSİTTEN ZENGİN FİBRİN KULLANIMININ PERİODONTAL İYİLEŞME ÜZERİNE OLAN KATKILARININ DİŞETİ OLUĞU SIVISINDA BÜYÜME FAKTÖRLERİ SEVİYELERİ VE KLİNİK ÖLÇÜMLERLE DEĞERLENDİRİLMESİ Dt. Alper KIZILDAĞ Periodontoloji Anabilim Dalı Doktora Tezi Tez Danışmanı Prof. Dr. Yasin ÇİÇEK ERZURUM 2014

3 T.C. ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PERİODONTOLOJİ ANABİLİM DALI KRONİK PERİODONTİTİSLİ BİREYLERDE KONVANSİYONEL PERİODONTAL FLEP İLE KOMBİNE TROMBOSİTTEN ZENGİN FİBRİN KULLANIMININ PERİODONTAL İYİLEŞME ÜZERİNE OLAN KATKILARININ DİŞE Tİ OLUĞU SIVISINDA BÜYÜME FAKTÖRLERİ SEVİYELERİ VE KLİNİK ÖLÇÜMLERLE DEĞERLENDİRİLMESİ Alper KIZILDAĞ Tez Savunma Tarihi : Tez Danışmanı İkinci Danışman Jüri Üyesi Jüri Üyesi Jüri Üyesi Jüri Üyesi Jüri Üyesi : Prof. Dr. Yasin ÇİÇEK (Adıyaman Üniversitesi) : Doç. Dr. Taner ARABACI (Atatürk Üniversitesi) : Prof. Dr. Hülya AKSOY (Atatürk Üniversitesi) : Prof. Dr. Recep ORBAK (Atatürk Üniversitesi) : Doç. Dr. Fatih ÇANAKÇI (Atatürk Üniversitesi) : Doç. Dr. Alparslan DİLSİZ (Atatürk Üniversitesi) : Doç. Dr. Ebubekir ELTAS (İnönü Üniversitesi) Onay Bu çalışma yukarıdaki jüri tarafından Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir. Prof. Dr. Yavuz Selim SAĞLAM Enstitü Müdürü Doktora Tezi ERZURUM 2014

4 İÇİNDEKİLER TEŞEKKÜR... IV ÖZET... V ABSTRACT... VI SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ... VII ŞEKİLLER DİZİNİ... VIII TABLOLAR DİZİNİ... IX 1. GİRİŞ GENEL BİLGİLER Periodontal Hastalıklar Periodontitis Kronik Periodontitis Kronik Periodontitisin Etiyolojisi Kronik Periodontitisin İlerlemesi Kronik Periodontitisin Tedavisi Periodontal Tedavide Rejenerasyon Trombositten Zengin Fibrin Periodontal Rejenerasyonda Büyüme Faktörleri Kemik Morfojenik Protein (KMP) Fibroblast Büyüme Faktörü (FBF) İnsülin Benzeri Büyüme Faktörü (IBF) Vasküler Endotelyal Büyüme Faktörü (VEBF) Dişeti Oluğu Sıvısı (DOS) DOS un İçeriği DOS Toplama Yöntemleri I

5 Emici Kağıt Şerit Yöntemiyle DOS Hacminin Belirlenmesi MATERYAL VE METOT Başlangıç Periodontal Tedavi Araştırmada Kullanılan Klinik İndeksler ve Ölçümler Plak İndeksi (Pİ) Dişeti Oluğu Kanama İndeksi (DOKİ) Mobilite Sondlama Derinliği (SD) Klinik Ataşman Seviyesi (KAS) Hasta Grubu ve Araştırma Planı TZF nin Hazırlanması Cerrahi İşlemler Operasyon Sonrası Bakım Biyokimyasal İşlemler DOS Örneklerinin Toplanması DOS Örneklerinin Biyokimyasal Analiz İçin Hazırlanması DOS KMP-2 Seviyesinin Belirlenmesi DOS FBF-2 Seviyesinin Belirlenmesi DOS IBF-I Seviyesinin Belirlenmesi DOS VEBF Seviyesinin Belirlenmesi İstatistiksel Analiz BULGULAR Genel Bulgular Klinik Bulguların Değerlendirilmesi Grup İçi Değerlendirme II

6 Tablo 4.1. Klinik Bulguların Grup İçi Değerlendirmesi Gruplar Arası Değerlendirme Tablo 4.2. Klinik Bulguların Gruplar Arası Değerlendirmesi Biyokimyasal Bulguların Değerlendirilmesi DOS KMP-2 Düzeyi ile İlgili Bulgular DOS FBF-2 Düzeyi ile İlgili Bulgular DOS IBF- I Düzeyi ile İlgili Bulgular TARTIŞMA Klinik Bulguların Tartışılması Biyokimyasal Bulguların Tartışılması SONUÇ VE ÖNERİLER KAYNAKLAR EKLER EK 1. ÖZGEÇMİŞ EK-2. HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM FORMU EK-3. ANAMNEZ VE MUAYENE FORMU EK-4. ETİK KURUL ONAY FORMU III

7 TEŞEKKÜR Doktora eğitimim boyunca bilgi ve tecrübelerinden her zaman yararlandığım değerli tez danışman hocam sayın Prof. Dr. Yasin ÇİÇEK e, tüm doktora eğitimim boyunca yanımda olan, bilgi ve deneyimleriyle her an desteğini gördüğüm, yardımını esirgemeyen ve tez çalışmamın ortaya çıkmasında büyük katkıları olan hocam sayın Doç. Dr. Taner Arabacı ya, bilgi ve tecrübelerini paylaşmaktan kaçınmayan, desteğini hiçbir zaman esirgemeyen ve her zaman yanımızda olan hocam sayın Doç. Dr. C. Fatih ÇANAKÇI ya, engin bilgi birikimleri ve tecrübeleri ile her zaman yol gösteren ve doktora çalışmalarımı devam ettirebilmem için gerekli imkanları sağlayan hocalarım başta sayın Prof. Dr. Recep ORBAK ve Prof. Dr. Varol ÇANAKÇI ya, desteklerini esirgemeyen hocalarım Prof. Dr. Turgut DEMİR, Doç. Dr. Alparslan DİLSİZ ve Yrd. Doç. Dr. Gülnihal E. DOĞAN a tezimin laboratuar aşamasında yardımlarını ve desteğini aldığım, tecrübelerini paylaşmaktan mutluluk duyan hocam sayın Prof. Dr. Hülya AKSOY a, tezimin istatistik aşamasındaki katkılarından dolayı sayın Yrd. Doç. Dr. Adem KARA ya, bu çalışmayı 2012/385 BAP proje numarası ile destekleyen Atatürk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü ne, birlikte çalışmaktan ve aynı eğitim ortamını paylaşmaktan mutluluk duyduğum tüm asistan arkadaşlarıma, tüm eğitim hayatım boyunca her zaman yanımda olan, şefkatlerini ve sevgilerini hiçbir zaman esirgemeyen, en zor günlerimde bile desteklerini yanımda hissettiğim sevgili aileme, çalışmalarım esnasında beni her zaman destekleyen, varlığı ile bana mutluluk veren ve hayatıma anlam katan sevgili eşime Çok teşekkür ederim Alper KIZILDAĞ IV

8 ÖZET Kronik Periodontitisli Bireylerde Konvansiyonel Periodontal Flep İle Kombine Trombositten Zengin Fibrin Kullanımının Periodontal İyileşme Üzerine Olan Katkılarının Dişeti Oluğu Sıvısında Büyüme Faktörleri Seviyeleri ve Klinik Ölçümlerle Değerlendirilmesi Amaç: Trombositten zengin fibrin içerisinde çeşitli büyüme faktörlerini barındıran ikinci nesil trombosit konsantrasyonudur. Bu çalışmada amaç kronik periodontitisli bireylerde TZF nin konvansiyonel periodontal flep operasyonunda kullanımının sağlayacağı avantajları klinik ve biyokimyasal olarak değerlendirmektir. Materyal ve Metot: Ağzının en az 2 yarım çenesinde 5 mm ve üzeri cep derinliği bulunan ve horizontal kemik kaybına sahip kronik periodontitisli 16 birey çalışmaya dahil edildi. Operasyon öncesinde hastalardan DOS örnekleri alındı ve klinik periodontal ölçümler yapıldı. Hastaların kontrol grubu olarak belirlenen bölgelerine konvansiyonel periodontal flep uygulandı, TZF grubu olarak belirlenen bölgelerine ise konvansiyonel periodontal flebe ilaveten TZF membran şeklinde flep altına yerleştirildi. DOS taki IBF-I, FBF-2, VEBF ve KMP seviyeleri analiz edildi ve istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Aynı zamanda SD ve KAS ölçümleri de karşılaştırıldı. Çalışmamızda Student t testi kullanıldı. Bulgular: KMP ve IBF-I seviyeleri TZF grubunda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak daha yüksek bulundu. Aynı zamanda KAS kazancı da TZF grubunda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak daha yüksek bulundu. Sonuç: TZF nin, DOS içerisindeki periodontal rejenerasyona katkı sağlayan büyüme faktörlerini artırdığı görülmüştür. Bununla birlikte TZF nin KAS kazancını da artırdığı ve periodontal iyileşmeye ilave yararlar sağladığı belirlenmiştir. TZF nin periodontal iyileşme üzerine olan katkılarını değerlendirmek için ileri çalışmalara ihtiyaç vardır. Anahtar Kelimeler: Büyüme faktörleri, kronik periodontitis, trombositten zengin fibrin V

9 ABSTRACT Investigation of Contributions of Platelet Rich Fibrine Combined with Conventional Periodontal Flap on Periodontal Healing by the Levels of Growth Factors in Gingival Crevicular Fluid and Clinical Measurements in Patients With Chronic Periodontitis Aim: Platelet rich fibrine is a second generation platelet concentration which contains various growth factors. The aim of this study is to evaluate the clinically and biochemically efficacy of PRF in subjects of chronic periodontitis in operation of conventional periodontal flap. Material and Method: 16 patients with chronic periodontitis who had least two area with horizontal bone loss and had 5 mm or more pocket depth, was included in this study. GCF samples have been received and periodontal measurements have made before operation. In control group, conventional periodontal flap was performed, and in PRF group PRF was inserted as membrane under the flap in addition to conventional periodontal flap. IGF-I, FGF-2, VEGF and BMP levels were analyzed in GCF and biochemical results. PD, CAL were also compared. Student s t test was used in our study Results: BMP and IGF-I levels were found statistically higher in PRF group compared to control group. CAL gain was also statistically higher in PRF group with respect to control group. Conclusion: PRF increases the growth factors which contribute the periodontal regeneration, in GCF. Furthermore, PRF enhances CAL gain and provide additional benefits to periodontal healing. Further studies are needed for assesment to contribution of the PRF on periodontal healing. Key Words: Growth factors, chronic periodontitis, platelet rich fibrine VI

10 SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ AFD BF DOKİ DOS DYT ELISA EBF FBF IBF KAK KAS KMP KP KPF KYD MDP PDL SD TBF TKBF TZF TZP YDR VEBF : Açık Flep Debridement : Büyüme Faktörleri : Dişeti Oluğu Kanama İndeksi : Dişeti Oluğu Sıvısı : Diş Yüzey Temizliği : Enzyme Linked Immunoabsorbent Assay : Epidermal Büyüme Faktörü : Fibroblast Büyüme Faktörü : İnsülin Benzeri Büyüme Faktörü : Klinik Ataşman Kazancı : Klinik Ataşman Seviyesi : Kemik Morfojenik Protein : Kronik Periodontitis : Konvansiyonel Periodontal Flep : Kök Yüzey Düzleştirmesi : Mikrobiyal Dental Plak : Periodontal Ligament : Sondlama Derinliği : Transforming Büyüme Faktörü : Trombosit Kaynaklı Büyüme Faktörü : Trombositten Zengin Fibrin : Trombositten Zengin Plazma : Yönlendirilmiş Doku Rejenerasyonu : Vasküler Endotelyal Büyüme Faktörü VII

11 ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil No Sayfa No Şekil 3.1. TZF nin elde edilmesi Şekil 3.2. TZF nin operasyon bölgesine uygulanması Şekil 3.3. Periotron Şekil 4.1. Biyokimyasal KMP-2 konsantrasyon değerleri Şekil 4.2 Biyokimyasal FBF-2 konsantrasyon değerleri Şekil 4.3. Biyokimyasal IBF-I konsantrasyon değerleri Şekil 4.4. Biyokimyasal VEBF konsantrasyon değerleri VIII

12 TABLOLAR DİZİNİ Tablo No Sayfa No Tablo 2.1. Santrifüj Devir Sayıları Tablo 3.1. Araştırma Planı Tablo 4.1. Klinik Bulguların Grup İçi Değerlendirmesi Tablo 4.2. Klinik Bulguların Gruplar Arası Değerlendirmesi IX

13 1. GİRİŞ Periodontitis, dişin destek dokularında mikroorganizma-konak etkileşimi sonucu oluşan, yıkım ile karakterize kronik enflamatuar bir hastalıktır. Periodontitis tedavi edilmez ise, destek dokularda yıkımın devam etmesinden dolayı dişin kaybı görülebilmektedir. 1 Kronik periodontitis, periodontal hastalığın en yaygın görülen formu olup dişin destek dokularında meydana gelen ataşman ve alveolar kemik kaybı epizodik karakterlidir. Kronik periodontitis sonucu oluşan periodontal ceplerin cerrahi tedavisi rezektif ve rejeneratif cerrahi işlemlerden oluşmaktadır. Kronik periodontitisin tedavisi amacıyla yapılan cerrahi işlemlerden biri olan konvansiyonel flep cerrahisi ile elde edilen ataşman kazancı çoğunlukla dişetinde çekilme ve cep derinliğinde azalma sonucu oluşmaktadır ve operasyon sonrası görülen iyileşme uzun bağlantı epiteli ile tamir şeklinde olmaktadır. 2 Ancak periodontal rejeneratif tedavide esas amaç periodontal rejenerasyon ile yeni bağlantı ataşmanının elde edilmesidir. 2, 3 Periodontal rejenerasyon tedavisinde temel amaç, periodonsiyumun yapısını ve fonksiyonunu restore etmektir 4, 5 ve bu işlemin dokunun kendi hücrelerinden yapılması gerekmektedir. Periodontal dokuların rejenerasyonu büyüme faktörlerinin, hormonların, hücrelerin ve yeni dokuların oluşumunu tetikleyen bir dizi hücresel olayları kapsayan oldukça kompleks bir yara iyileşme sürecini içermektedir. Amerikan Periodontoloji Akademisi nin yayınladığı bildiride kemik ve furkasyon defektleri ve diş eti çekilmeleri için uygulanan periodontal rejeneratif işlemler yumuşak doku greftlerini, kemik greftlerini, yönlendirilmiş doku rejenerasyonunu ve bunların kombinasyonunu içermektedir. 6 Periodontal dokuların rejenerasyonunda son zamanlarda biyolojik veya sentetik maddeler, otojen hücreler, aracı moleküller ve büyüme faktörleri kullanılmaya başlanmıştır. 7 1

14 Büyüme faktörleri doğal polipeptid hormonlardır. 8 Bu moleküller remodelasyon, migrasyon, mitogenez ve matriks sentezinde görev alarak doku tamirine katkıda bulunurlar. Hücrelerdeki kendilerine özgü reseptörlerine bağlanarak kemotaksis, farklılaşma, matrik sentezi ve proliferasyon gibi doku tamirindeki hücresel olayları düzenlerler. Vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEBF), insülin benzeri büyüme faktörü (IBF), asidik ve bazik fibroblast büyüme faktörü (FBF), trombosit kaynaklı büyüme faktörü (TKBF), epidermal büyüme faktörü (EBF), kemik morfojenik protein (KMP), paratiroid hormonla ilişkili protein (PTHrP) ve sement kaynaklı büyüme faktörü (SKBF) 9 periodontal dokularda bulunan büyüme faktörlerinin belli başlılarıdır. Birçok çalışmada polipeptit büyüme faktörlerinin tek başına veya birlikte hücre proliferasyonunda, kemotaksisinde ve farklılaşmasında, ekstraselüler matriks sentezinde rol aldığı ve periodontal dokuların tamir ve rejenerasyonuna katkıda bulunduğu gösterilmiştir Yara iyileşmesinde trombositler pıhtı oluşumundaki katkılarının yanı sıra, iyileşmeyi başlatacak ve destekleyecek büyüme faktörlerini de salgılayarak iyileşmeyi hızlandırıcı rol alırlar. 15 Trombositlerden salgılanan büyüme faktörlerinden yararlanmak amacıyla ilk olarak trombositten zengin plazma (TZP) geliştirilmiştir; ancak TZP nin kemik rejenerasyonuna katkısının sınırlı olması ve hazırlanması için özel kit gerektirmesi nedeniyle son yapılan çalışmalarda trombin eklenmeden hazırlanan trombositten zengin fibrin (TZF) geliştirilmiştir. 16 TZF 2001 yılında Fransa da Choukroun tarafından geliştirilen ikinci nesil fibrin adezivi olup, yumuşak ve sert doku iyileşmesini hızlandırmak amacıyla kullanılmaktadır. TZF nin sinüs yükseltme operasyonlarında kemik yapımını uyarıcı dolgu materyali olarak 17, periodontal kemik içi defektlerin tedavisinde 18, 19, furkasyon defektlerinin tedavisinde 20 yararlı etkilerinin olduğu yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. 2

15 TZF aynı zamanda içerisinde çok sayıda büyüme faktörünü barındırmaktadır. 21 TZF, içerisinde bulunan büyüme faktörlerini kademeli olarak salgılaması ile periodontal rejenerasyonu hızlandırabilir ve yeni kemik oluşumuna katkıda bulunabilir. Bu çalışmada amacımız kronik periodontitisli bireylerde TZF uygulamasının büyüme faktörleri üzerine etkisi ve periodontal rejenerasyona katkısını değerlendirmektir. 3

16 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Periodontal Hastalıklar Periodontal hastalıklar, diş yüzeylerine veya dişeti altına kolonize olan patojen bakteri türleri ile bunlara karşı konak doku cevabı tarafından oluşturulan, dişi çevreleyen alveol kemiği, sement ve periodontal dokuların yıkımına neden olan kronik enfeksiyöz hastalıklardır. 22, 23 Periodontal hastalıklar, insanlarda en sık görülen kronik enfeksiyöz hastalıklardandır. 24 Epidemiyolojik çalışmalarda hastaların yaklaşık %75 inde periodontal hastalık tespit edilmiş olup, yine çalışmaların yaklaşık %50 sinde periodontitis gözlemlenmiştir. 25, 26 Periodontal hastalığın etiyolojisinde çeşitli sistemik ve lokal çevresel faktörler rol oynamakla birlikte, temel etiyolojik etken mikrobiyal dental plak (MDP) ve ürünleridir. 27 Doku yıkımı, MDP tabakasında bulunan mikroorganizmalar ve ürünlerine karşı oluşan doku cevabı sonucu meydana gelmektedir. Bu immün cevap bir yandan hücresel korumayı sağlarken bir yandan da hücresel yıkıma neden olmaktadır Periodontitis Gingivitis, MDP ye karşı verilen enflamatuar yanıt sonucu oluşur ve dişetinde kanama, ödem ve eritem gibi klinik bulgular ile karakterizedir. Gingivitis tedavi edilmediği takdirde MDP deki patojen bakterilerin etkileri ve konak doku savunma mekanizmalarındaki değişimler sonucu periodontitis gelişebilmektedir. 24 Periodontitisi gingivitisten ayıran en önemli bulgular, patolojik cep oluşumu, alveol kemik yıkılımı ve klinik ataşman kaybıdır Histolojik kesitlerdeki bulgular ise; cep epitelinde yoğun polimorfonükleer lökosit (PMNL) birikimi, birleşim epitelinin mine-sement sınırının apikaline doğru yer değiştirmesi, plazma hücreleri, makrofaj ve lenfositlerden zengin iltihabi hücre topluluğunun meydana gelmesi ve periodontal cep oluşumu şeklinde 31, 32 görülmektedir. 4

17 2.3. Kronik Periodontitis Kronik periodontitis (KP); dişeti iltihabi ile başlayıp, tedavi edilmediği takdirde alveol kemik kaybı ve ataşman kaybı ile karakterize, ilerleyen zamanlarda ise dişin kaybına neden olabilen kronik iltihabi bir hastalıktır. 29,33 KP, stiplinglerin kaybolması, dişetinde renk değişikliği, keskin olmayan yuvarlak hatlı dişeti kenarı gibi klinik bulgularla karakterizedir. Aynı zamanda, dişetinde spontan veya kolaylıkla başlatılabilen kanamalar 29 ile dişetinde şişlik ve/veya çekilme, furkasyon bölgelerinde kemik kayıpları, dişte mobilite artışı, dişlerde yer değiştirme ve diş kaybı da klinik bulgular arasındadır. 34 KP hastalarında ağrı nadir olarak ortaya çıkan bir durumdur. Bu durum hastalığın erken evre tedavisine engel teşkil etmektedir. Ağrı genellikle periodontal apse ile birlikte görülür. 35 KP, lokalize ve generalize olmak üzere ikiye ayrılır. Eğer hastalık ağızdaki dişlerin tamamının % 30 undan daha azını etkiliyorsa lokalize, daha fazla dişi etkiliyorsa generalize olarak isimlendirilir ve KP genellikle generalize seyirlidir. 29,35 Lokalize ve generalize tipler de kendi içinde üç alt gruba ayrılmışlardır; klinik ataşman kaybı 1-3 mm arasında ise hafif şiddetli, 3-5 mm arasında ise orta şiddetli, 5 mm veya üzerinde ise şiddetli form olarak değerlendirilir. KP nin hafif şiddetli formunda, supragingival ve subgingival bölgelerde değişik miktarlarda diş taşı ve plak birikimi gözlemlenmektedir. Sondalamada kanama ile radyografide minimal kemik kaybı görülebilir. Molar bölgede ise minimal furkasyon girişi klinik bulgular arasındadır. 29,35 KP nin orta şiddetli formunda, sondalamada kanama vardır. Dişlerde hafiften orta şiddete kadar değişen derecede mobilite gözlemlenebilir. Radyografik incelemede kemik kaybının genellikle horizontal şekilde olduğu tespit edilir ve ataşman kaybı 5

18 yaklaşık % 40 civarındadır. Furkasyon bölgesinde kayıp kaybı artmış olup, radyografik muayenede radyolüsentlik görülür. 29,35 KP nin şiddetli formunda ise, spontan ve/veya sondalamada kanamalar vardır. Kemik kaybı 5 mm veya üzerindedir. Belirgin furkasyon defekti ve artmış diş mobilitesi genellikle gözlemlenir. Radyografik incelemede horizontal kemik kayıplarına vertikal kemik kayıpları da eşlik etmektedir ve kemik kayıplarının % 40 ın üzerinde olduğu görülür. 29, Kronik Periodontitisin Etiyolojisi Konak savunma mekanizmaları ile etiyolojik ajanlar arasındaki etkileşimlerin periodontal hastalığın başlaması ve ilerlemesinde önemli rol oynadığı ve MDP içerisinde bulunan mikroorganizmaların ve ürünlerinin periodontitisten sorumlu temel etiyolojik faktörler olduğu bilinmektedir. 36 Ayrıca AIDS 37, Osteoporoz 38,39, Diabetes Mellitus 40,41 ve Down Sendromu 42, 43 da periodontitise yol açan sistemik faktörlerdendir. Son zamanlarda KP li bireylerde yapılan genetik ile ilgili çalışmalarda, bu bireylerin dişeti dokularında DNA hasarı gözlemlenmiştir. 44,45 Bunlarla birlikte sigara, yaş, stres de risk faktörleri arasında sayılmaktadır Kronik Periodontitisin İlerlemesi KP her yaşta görülmekle birlikte ilk bulguları genellikle adolesan dönemde görülür. KP nin ilerleme hızı bireyden bireye, aynı bireyin farklı bölgelerinde bile değişkenlik göstermesine rağmen hastalık genellikle yavaş ve epizodik karakterlidir. Hastalık bazı bölgelerde hızlı bir ilerleme gösterirken bazı bölgelerde ise pasif kalabilmektedir. Periodontal hastalığın aktif olduğu bölgeler incelendiğinde, bu bölgelerde MDP birikiminin fazla olduğu ve bu biriken plağın uzaklaştırılmasının zor olduğu gözlemlenmiştir. 47 Hastalığın şiddetini etkileyen etkenler arasında konak savunma faktörleri de önemli rol oynamaktadır. Konak savunma mekanizması ile dişeti 6

19 dokusu arasındaki denge mikroorganizmalar lehine bozulacak olursa, hastalık şiddetlenir ve böylece daha fazla kemik yıkımı ve nihayetinde diş kaybı meydana gelir. 29, Kronik Periodontitisin Tedavisi KP nin tedavisinde temel hedef; MDP tabakasının mekanik olarak ortamdan uzaklaştırılması, iltihabın elimine edilmesi, periodonsiyumda meydana gelen yıkımın yeniden yapılandırılması, periodontal floranın tekrardan sağlıklı hale dönüştürülmesi ve hastalığın rekürrentinin önlenmesidir. KP de tedavi prosedürü 3 ana basamaktan oluşur; -Başlangıç periodontal tedavi (inisiyal faz) -Cerrahi tedavi (cerrahi faz) -Destekleyici periodontal tedavi (idame fazı) KP nin tedavisine ilk olarak başlangıç periodontal tedavi ile başlanır. Periodontal tedavinin en önemli aşaması, hastanın bireysel plak kontrolünün sağlanması ve bununla birlikte supragingival ve subgingival diş yüzey temizliği (DYT) ve kök yüzey düzleştirmesinin (KYD) profesyonel olarak yapılmasıdır. Bundan dolayı etkene yönelik tedavi, yapılması gereken ilk girişimdir. 48 Başlangıç periodontal tedaviden sonra hasta kontrole çağrılır ve yapılan değerlendirmeler sonucunda cerrahi müdahaleye gerek olup olmadığına karar verilir. KP de 5 mm veya üzerindeki ve aktif olan ceplerin ve ulaşılamayan eklentilerin varlığında konvansiyonel periodontal flep (KPF) ve açık flep debridement (AFD) en yaygın tedavi şeklidir. Ancak bu tedavi sonucunda iyileşme genellikle dişeti çekilmesine bağlı cep derinliğinde azalma ve uzun bağlantı epiteli şeklinde oluşmaktadır. Periodontal cerrahide esas amaç, tedavi sonrası elde edilen iyileşme ile sert ve yumuşak dokuların yeniden oluşturulup, aralarındaki sağlıklı ilişkinin tekrardan 7

20 kazandırılmasıdır. 2,3 Bu araştırmalar sonucunda, klasik cerrahi yöntemlerin başarısının sınırlı olduğu düşünülmüş, yeni bağ dokusu ataşmanı ve yeni kemik oluşumunun sağlanabilmesi, cerrahi operasyon sonrası daha iyi bir estetiğin elde edilebilmesi amacıyla rejeneratif periodontal cerrahi yaklaşımlar ön plana çıkmıştır. 49, Periodontal Tedavide Rejenerasyon Son yıllarda periodontal hastalık sonucu kaybedilen periodontal dokuların fonksiyonel ve morfolojik olarak yeniden kazanılmasına yönelik çalışmalar üzerinde durulmaktadır. Rejenerasyon, vücudun yıkıma veya hasara uğramış parçasının, tekrardan yıkıma veya hasara uğramadan önceki eski fonksiyonuna uygun olarak yeniden oluşturulmasıdır. 51 Periodontal rejenerasyonda ise amaç, periodonsiyumun yapısını ve fonksiyonunu restore etmektir. 4, 5 Periodonsiyumun rejenerasyonu bu yapıyı oluşturan periodontal ligament (PDL), alveol kemiği ve sement dokusunun yeniden oluşturulabilmesi amacına dayanmaktadır. Bir dokunun yeniden oluşturulabilmesi için yeterli seviyede ve belirli bir düzende gelen sinyallere, yeterli miktarda progenitör hücrelere, uygun bir ekstrasellüler matriks veya taşıyıcı iskelete ve yeterli kan desteğine gereksinim vardır. 52 Başarılı bir tedavi, yeni dokuyu meydana getirmek amacıyla uygulanan ve/veya kültüre edilen hücreleri, bu hücreleri bir arada tutacak olan matriks veya yer tutucu görevini üstlenecek bir biyomateryali ve meydana gelecek olan doku türünü hücrelere iletecek olan biyolojik sinyal moleküllerini içerir. Bu hedef doğrultusunda kemik ve benzeri greft materyallerinin osteojenik, osteokondüktif ve osteoindüktif etkilerinden yararlanılmaya çalışılmıştır Kemik greftlerinin kullanılması sonucu % oranında defekt dolumu beklenmesine rağmen genellikle rezidüel defektlerin kaldığı görülmüştür. 58 Bu nedenle araştırmacılar farklı tekniklere yönelerek epitelyum ve bağ dokusu hücrelerinin yara bölgesine girmesi engellendiğinde periodontal dokuların rejenere olabileceğini 8

21 belirtmişlerdir. 59 Ameliyat esnasında dişeti ile kök yüzeyi arasına yerleştirilen membranlar, dişeti ve bağ dokusunun kök yüzeyine göçünü engeller ve bu bölgede PDL ve kemik hücrelerinin göçüne olanak sağlarlar. Bu şekilde periodontal rejenerasyon oluşturulmasına yönlendirilmiş doku rejenerasyonu (YDR) denir. Ancak YDR, uygulama zorluğu, primer kapatılma güçlüğü, yumuşak doku yetersizliğine bağlı membranın açığa çıkma ihtimali ve enfeksiyon riski gibi zorluklara sahiptir. 60 Aynı zamanda kök yüzeyinde oluşan sementin hücreli sement olması ve dentinden kolayca ayrılabilmesi bu tekniğin dezavantajları olarak sayılmaktadır. 4,7,61 Son yıllarda ise biyolojik mediatörlerin genel etki mekanizmalarına dayanan hücre - hücre ilişkilerinin düzenlendiği ve diş oluşumunun taklit edildiği tekniklerin uygulanmasına başlanmıştır Bu uygulamalarla birlikte son yıllarda yaygınlaşan TZF ile büyüme faktörlerinin yoğunlaştırılmış halde cerrahi bölgeye uygulanarak yara iyileşmesinin ve rejenerasyonun hızlandırılmasına çalışılmaktadır Trombositten Zengin Fibrin TZF 2001 yılında Fransa da Choukroun tarafından geliştirilen ikinci nesil fibrin adezivi olup, yumuşak ve sert doku iyileşmesini hızlandırmak amacıyla kullanılmaktadır. TZF, santrifüj sırasında doğal ve kademeli bir polimerizasyonla oluşur. Polimerizasyon hızı azaldığı için sitokinlerin fibrin ağı ile bütünleşmesi kolaylaşır. Bundan dolayı TZF nin fibrin ağlarındaki çözülebilir moleküllerinin daha kontrollü ve daha uzun süre salınabilecekleri ileri sürülmüştür. 16 TZF nin hazırlanması için hastadan alınan 10 ml lik kan, içerisinde antikoagülan bulunmayan tüplere aktarılır. Bu tüpler dakikada 3000 rpm de döndürülerek, 10 dakika santrifüj edilir. Santrifüjün devir sayısı ve süresi ile ilgili farklı kaynaklar da mevcuttur. 9

22 Tablo 2.1. Santrifüj Devir Sayıları Santrifüj (rpm) Süre (dakika) Referans Dohan (2010) Raja and Naidu (2008) Choukroun (2006b) Tsai (2009) 77 TZF elde etme işleminde antikoagülan kullanılmadığı için kandaki aktivasyon birkaç dakika içerisinde başlar. Fibrinojen ilk başta tüpün üst kısmında bol miktarda bulunur ve çözülebilen bir protein olan fibrinojen, trombin tarafından çözülemeyen fibrine dönüştürülür. Bu fibrin kısım, altındaki kırmızı hücreler ve üstündeki hücresel plazma arasında, tüpün orta kısmında yer alır. Trombositler de bu fibrin yığınının arasında kalır. Sonuç olarak bu işlemler tamamlandığında serum ve TZF membranı meydana gelir. Bu fibrin matriks içeriği sayesinde çok sağlam olan otojen fibrin membran elde edilir. 78 Fibrin ağı dolaşımdaki kök hücreleri tutar ve iyileşme esnasında damarlanmayı ve anjiyogenezisi doğrudan etkiler. 79 Simonpieri 80 TZF nin kemiğin greftlenmesi esnasında kullanımının avantajlarını 4 madde halinde sıralamıştır; 1. Pıhtı, greft materyallerini koruyan TZF membranı ve kemik partikülleri arasında biyolojik olarak birleştirici rolünü üstlenen TZF parçacıkları ile birlikte önemli bir mekanik rol oynamaktadır. 10

23 2. Fibrin ağın rejeneratif bölgeyle bütünleşmesi, neo-anjiyogenez, vaskülarizasyon ve greftin devamlılığını sağlayan endotelyal hücrelerin migrasyonuna yardımcı olmaktadır. 3. Fibrin matriks rezorbe olmaya başladıkça, içerisinde bulunan trombosit sitokinleri kademeli olarak salınır ve daimi bir iyileşme süreci oluşturur. 4. Fibrin ağı içerisinde yer alan sitokinler ve lökositler grefte edilen materyal içerisindeki enfeksiyöz ve enflamatuar olayların regülasyonunda önemli rol oynamaktadır. TZF nin hazırlanmasındaki temel amaçlardan biri de büyüme faktörlerini (BF) barındıran trombositlerin konsantrasyonunu artırmaktır. Yara bölgesinde trombosit konsantrasyonunun artmasıyla daha iyi ve hızlı bir iyileşme sağlanabilmektedir. Trombositlerin içerisinde bulunan büyüme faktörleri hücre proliferasyonunda, kemotaksisi ve farklılaşmasında ve ekstraselüler matriks sentezinde rol almaktadır. Böylece periodontal dokuların tamir ve rejenerasyonuna katkıda bulunurlar. Yara bölgesinde trombositlerin sayıca artması trombosit kaynaklı, TKBF, TBF, IBF, FBF, EBF ve VEBF gibi başlıca büyüme faktörlerinin de yara bölgesindeki konsantrasyonunun artması anlamına gelmektedir Periodontal Rejenerasyonda Büyüme Faktörleri Büyüme faktörleri, biyolojik olarak doğal aktif polipeptit hormonlardır. BF, hücrelerin proliferasyonu, kemotaksisi, farklılaşması ve matriks sentezi gibi doku tamirindeki önemli hücresel olayları, özgün reseptörlerine bağlanarak düzenlerler. 8 Doku tamiri esnasında matriks sentezi, migrasyon, mitogenez ve remodelasyonda rol alırlar. BF nin büyük çoğunluğu ekstraselüler matrikste depolanır. Matriksin yıkılmasıyla ortama salınan bu mediatörler doku rejenerasyonu ve remodelasyonu esnasında farklı etkilere sahip karmaşık, kompleks bir sinyal ağının parçası olarak görev 11

24 yaparlar. 81 Periodontal dokularda bulunan BF ler şunlardır; VEBF, IBF, FBF, TKBF, EBF, KMP, PTHrP ve SKBF Kemik Morfojenik Protein (KMP) 1979 yılında ilk kez Marshal Urist tarafından KMP elde edilmiştir. KMP nin diğer adı osteojenik proteindir. KMP ler, transforming büyüme faktör (TBF) süperfamilyasındandır KMP moleküllerinin sayısı dokuzdan fazla olup, KMP 2-7 arasındakiler yapısal olarak TBF-β ile ilişkilidir ancak etkileri farklıdır. 85 Günümüzde 15 adet KMP tanımlanmıştır ve bunlar aminoasit diziliş benzerliklerine göre alt gruplara ayrılmışlardır. KMP-2 ve KMP-4 birinci alt grubu, KMP-5 ve KMP-8 ikinci alt grubu, KMP-3 ve GDF-10 üçüncü alt grubu oluşturmaktadır. KMP-4, KMP-5, KMP-6 ve KMP-7 KMP-2 ye benzer şekilde kemik indüksiyonu yapmaktadırlar. Ancak bu proteinler arasında KMP-2 nin osteoindüktif özelliğinin en fazla olduğu tespit edilmiştir. 86,87 KMP ler memelilerde bulunan gerçek morfogenlerdir. Erişkin memelilerde KMP, osteoblastlar ve osteositler tarafından sentez edilmektedir. Embriyojenik ve doğum sonrası dönemde kemik ve birçok dokuda mevcut oldukları tespit edilmiştir. Başlangıçta KMP lerin hedef organı farklılaşmamış perivasküler bağ dokusu hücreleridir ancak ergenlik dönemiyle birlikte hedef farklılaşmamış hücrelerdir. KMP ler kemik tamirini uyarıcı potansiyeli olan ve kemik oluşumunu tetikleyen faktörlerdir. 88 KMP nin diğer büyüme faktörlerinden esas farkı farklılaşmamış pluripotansiyel kök hücrelerinin kıkırdak veya kemik oluşturan hücrelere farklılaşmasını sağlamaktır. 83,89 KMP, yumuşak dokulardan ortama gelen hücreleri kemik üreten hücrelere dönüştürür. 90,91 Böylelikle KMP ler iskeletsel alanların dışında kemik oluşumunu başlatabilme yeteneği olduğu bilinen tek BF lerdir. 92,93 Bu özellikleri sayesinde KMP ler alveol kemiğin rejenerasyonu için çok önemli bir adaydır. IBF, TBF-β ve FBF 12

25 kemik içinde bulunan farklılaşmamış kemik üreten hücrelere etki gösterirler ve osteoblastları iterek ve/veya ekstramoleküler matriks moleküllerinin salgılanmasını artırarak etki gösterirler. Kemiğin kendi hücrelerine etki ederek az miktarda da olsa rejeneratif özelliğe sahiptirler. Ancak KMP ler, defekt alanına girerek kemik hücrelerine ve kıkırdağa farklılaşacak olan, defekti çevreleyen yumuşak doku ve ilikteki öncü hücreler üzerine etki gösterirler. 91,93 Bundan dolayı KMP ler yumuşak dokuya implante edilseler bile bu bölgede kemik rejenerasyonu olabilmektedir. 84,90,93 KMP ler bazı hücre tiplerinde hücre bölünmesi üzerine etkileri olsa da, bu moleküllerin asıl etkisi farklılaşmadır. 90 Örneğin mezenkimal öncü hücrelerin fenotipini olgun osteoblastlara ve kondroblastlara dönüştürürler. Aynı zamanda KMP ler PDL gelişiminde fonksiyon görürler ve oral gelişimini uyarırlar. 94 Primatlarda yapılan çalışmada deneysel olarak oluşturulan periodontal defektlerde KMP ler kullanılmış ve KMP nin kemik ve sement rejenerasyonunu artırdığı tespit edilmiştir. Bu çalışmada aynı zamanda, KMP lerin PDL morfogenezini indüklediği ve yeni Sharpey liflerinin meydana gelmesini sağladığı belirtilmiştir Fibroblast Büyüme Faktörü (FBF) FBF geniş bir polipeptit ailesinin üyesidir ve hücrelerin büyümesi ve farklılaşmasının düzenlenmesinde görev alır. 96 FBF nin yedi farklı formu olmasına rağmen en iyi şekilde ortaya konmuş iki tipi vardır: Asidik FBF (a-fbf) veya FBF-1 ve bazik FBF (b-fbf) veya FBF-2. 82,4,97 FBF nin bu iki tipi iki farklı gen ürünüdür ama yapı ve fonksiyon olarak birbirlerine benzerler ve fibroblastik hücre tipindeki birçok hücrenin genel olarak büyümesini başlatması ve devam ettirmesi nedeniyle bu ismi almışlardır. 98 FBF, endotelyal hücreler ile PDL hücrelerinin göç etmesini, proliferasyonunu ve damar yapımını stimüle eder. 90,97 FBF nin etkili bir şekilde damar yapımını stimüle etmesi, kemik için önemli olan damarsal yapılanma açısından 13

26 değerlidir. FBF - 1 ile FBF-2 kemik matriksinde depo edilir. 98 FBF nin osteoblastik hücrelerin yönlendirilmesinde önemli olduğu gösterilmiştir. 98 Bununla birlikte kemik tamirini hızlandırdığı ve kemik oluşumunu artırdığı da belirtilmiştir. 99 FBF-2, birincil olarak insan PDL sindeki fibroblastlardan ve endotelyal hücrelerden elde edilmiştir ve kronik periodontal enflamasyon varlığında ise FBF-2 düzeyinde azalma tespit edilmiştir. 100 Hücre düzeyinde etkisini, FBF reseptörlerine bağlanarak gerçekleştirmektedir. BF nin reseptörüne bağlanmasından sonra reseptörde otofosforilasyon ile aktivasyon gerçekleşir ve böylece transkripsiyonu düzenleyici proteinler uyarılır. 101 Rejenere olan dokularda az miktarda tespit edilmesine rağmen, bu reseptörün ekspresyonuna normal insan dişetinde ve PDL sinde rastlanmamıştır. 102 FBF-2, PDL hücrelerinin proliferatif cevaplarını doza bağlı olarak artırır. Böylelikle rejenerasyonu hızlandırılan olgunlaşmamış PDL hücrelerinin büyümesini stimüle ederek yara iyileşmesinde etkin rol oynayabilir. 103 Köpeklerde, sınıf II furkasyon defektlerinin rejeneratif tedavisinde jelatin taşıyıcı ile birlikte FBF-2 uygulanmış ve yeni PDL, sement ve kemik oluşumunun sağlandığı ortaya konmuştur. 104 İn vivo çalışmalarda, deneysel olarak oluşturulmuş kemik defektlerinde FBF-2 uygulanmış ve periodontal rejenerasyon üzerine olumlu etkileri olduğu gözlemlenmiştir. 104, İnsülin Benzeri Büyüme Faktörü (IBF) IBF, tek zincirli serum proteinlerindendir. 4 Kemik matriksinde en fazla bulunan BF dir. 106 Diğer BF ler sadece bölgesel düzeyde etki gösterirken, IBF lerin birçok hücre ve dokuda hem metabolik aktiviteyi hem de büyümeyi etkilediği gösterilmiştir. 107 Bu aileye ait iki polipeptit vardır; IBF-I ve IBF-II. 4 Fibroblast sistemi üzerinde mitojenik etki göstererek ilerletici bir faktör olarak görev alırlar. 14

27 IBF-I, pre-osteoblastların hem proliferasyonu hem de osteositlere farklılaşmasını sağlar ve tip I kollajen sentezini stimüle eder 108,109 fakat mezenkimal farklılaşma veya vaskülarizasyon üzerine etkileri yoktur. 92 Dolaşımda bulunan IBF-I ler genellikle karaciğer dokusu tarafından üretilmektedir. Buna karşın dokularda lokal olarak etki gösteren IBF-I, başta osteoblastlar ve trombositler olmak üzere, makrofaj, monosit, fibroblast ve keratinosit gibi farklı hücre grupları tarafından da üretilebilmektedir. IBF-I üreten ve bu faktörlere duyarlı kemik hücreleri, inaktif formda bulunan IBF-I ler için depo görevi görmektedirler. IBF-I uygulanan sementoblastların, kemik siyaloprotein gen ekspresyonları ve proliferasyonlarının artış gösterdiği bununla birlikte osteopontin ve osteokalsin gen ekspresyonlarının etkilenmediği belirtilmiştir. 110 Yapılan araştırmalarda PDL fibroblastları üzerinde IBF reseptörleri tespit edilmiştir. 82 İnsan PDL hücrelerinin proliferasyonu doz ve zamana bağlı olarak IBF-I tarafından stimüle edilir fakat IBF-I tip I kollajen ekspresyonunu, hücre adhezyonunu ve migrasyonunu etkilemez. 111 Ratlarda yapılan çalışmada, IBF-I in PDL hücrelerinin proliferasyonunu ve kemotaksisini artırdığı tespit edilmiştir Vasküler Endotelyal Büyüme Faktörü (VEBF) VEBF, mezenşimal kök hücreleri tarafından salgılanan bir protein olup, anjiyogenezis ve osteogenezis artışında rol oynar. 113 Bilinen en güçlü ve en yaygın vasküler BF dir. VEBF, endotelyal hücre proliferasyonunu, proteolitik enzimlerinin sekresyonunu, kemotaksisini ve migrasyonunu stimüle eder. VEBF, endotelyal hücrelerin diğer fonksiyonel değişimlerini de artırır, örneğin VEBF, protein ve sıvıların geçirgenliğini histamine kıyasla kat artırmaktadır. 114 VEBF anjiyogenezis ile ilişkili ilk olarak tümörlerde 115, daha sonra birçok embriyonik dokuda 115, yara iyileşmesinde 116, gecikmiş hipersensitif reaksiyonları içeren patolojik durumlarda ve romatoid artritiste bulunmuştur. 117 Beş adet izoformu vardır ve kendi salınımından 15

28 sonra diğer proteoglikana bağlı salınımı olan BF lerden FBF salınımını uyarır. VEBF nin FBF ile sinerjik anjiogenik etki gösterdiği belirtilmiştir. 118 Anjiyogenezisin ilk aşamasında vasküler bazal membranların yıkımı için gerekli olan jelatinaz ve kollejenazın indüksiyonuna, daha sonra ise anjiyogenezis için gerekli α-integrinlerinin ekspresyonunu sağlayarak iyileşmeye başlayan dokuda anjiyogenezisi başlatır. Yara iyileşmesi esnasında etkin olan fibroblastlar, endotelyal ve iltihabi hücrelerin proliferasyonunda, migrasyonunda ve stimülasyonunda rol oynayarak vasküler permeabiliteyi artırır Dişeti Oluğu Sıvısı (DOS) DOS, dişetinin ekstraselüler sıvısı olup seruma benzeyen yapısı vardır ve dişetinin epitel tabakasını geçerek dişeti oluğundan oral kaviteye akar. DOS temel olarak mikrovasküler sızıntıdan kaynaklanmaktadır. DOS, oldukça zengin bir içeriğe sahiptir. Dişeti oluğu bölgesindeki konak ve bakteri hücrelerinin metabolik elementlerini içermektedir. 47, DOS un içeriği genellikle nötrofillerden oluşmakla birlikte içerisinde serum proteinlerini, karbonhidratları, enflamatuar hücreleri, deskuame epitelyum hücrelerini, Na, Ca, K, Mg gibi elektrolitleri de ihtiva etmektedir. 122,125 DOS ile yapılan ilk çalışmalar 1950 lerin başlarına uzanmaktadır. Waerhaug, gingival sulkusun anatomisi ve periodontitisin oluşumu esnasında sağlıklı gingival sulkustan periodontal cebe geçişi araştıran öncü çalışmalar yapmıştır lerin sonu ile 1960 ların başında Brill ve ark. tarafından bir dizi çalışmalar yapılmış ve bu çalışmaların neticesinde DOS un oluşumu ve kompozisyonu anlaşılmaya başlanmıştır Löe ve Holm-Pedersen in 1965 yılında yaptığı çalışmalar DOS un anlaşılmasına önemli katkıda bulunmuştur. Egelberg ise yaptığı çalışmalarda DOS akışı ile dentogingival damar permeabilitesi arasındaki ilişkiye odaklanmıştır. DOS un 16

29 proteinleri ve özellikle de enzimleri ihtiva ettiği ve bu enzimlerin DOS ta fonksiyon gördükleri ise ilk olarak Bang ve Cimasoni tarafından tespit edilmiştir. 120,131 Bu tespit ile hasar görmüş periodontal dokular tarafından ortama salınan enzimlerin periodontal teşhiste güçlü bir potansiyel taşıdığı anlaşılmıştır. DOS ta bulunan kollejenaz ve elastazın temel olarak konak hücrelerinden ve özellikle de nötrofillerden salgılandığı tespit edilmiş olup, bu enzimlerin gingival enflamasyon ve cep derinliği ile ilişkili olduğu belirtilmiştir DOS un tanımı ile ilgili birçok hipotez ortaya atılmıştır. Genel olarak DOS un iltihabi bir sıvı olduğu kabul görmekteydi. 123,124 Erken dönem DOS çalışmalarında, sıvının damar geçirgenliği ile meydana gelmesine bağlı olarak patolojik bir fenomen olduğu iddia edilmiştir Bu permeabilite artışının ise dişeti oluğu ve bağlantı epitelinin altındaki bağ dokusunda meydana gelen iltihabi değişikler sonucunda oluştuğu öne sürülmüştür. 128,129 Aynı zamanda erken dönemde yapılan bu çalışmalar, parenteral sirkülasyona katılan maddelerin DOS ta mevcut olduğunu tespit etmiştir. 124, 128,129 DOS un içeriği ile ilgili yapılan çalışmalar, bu sıvının içeriğinin dişeti iltihabı ile değiştiğini öne sürmektedir. 127,135 Aynı zamanda diş fırçalama ve çiğneme de DOS akışını uyarmaktadır. 127 Bu alanda en fazla kabul gören 2 teori ise Alfano ve Pashley tarafından ileri sürülmüştür. 136,137 Alfano 136 DOS oluşumunu; -Osmotik basıncın oluşumu -Klasik iltihabın başlangıcı şeklinde iki farklı teori ile açıklamaya çalışmıştır. Bu teoriye göre sağlıklı dişetinde az miktarda da olsa her zaman bulunan subgingival plak, yan ürün olarak makromolekülleri meydana getirir. Bu çok yoğun 17

30 olmayan makromoleküller ya fagositoz yoluyla ya da dökülen epitel hücrelerine tutunarak ortamdan uzaklaştırılır. Fakat birikim fazlalaşınca makromoleküller bazal membrana ve hücreler arası ortama birikerek osmotik basıncı artırırlar ve böylece sıvı akışını başlatabilirler. Ortamda mevcut olan plak uzaklaştırılmadığı takdirde makromoleküllerin enzimatik, antijenik ve toksik özellikleri vasıtasıyla klasik iltihabi eksudasyon başlar ve ağzın çeşitli bölgelerinde, farklı zaman dilimlerinde DOS ta, osmotik eksudasyondan başlangıç alan, sekonder olarak iltihabi eksudasyona dönüşüm gösteren ve bunun ardından sıvının içeriğinin değiştiği bir süreç gözlemlenir. 130,136 Pashley tarafından ileri sürülen teori de ise; DOS un varlığının, sıvının kapillerlerden dokuya geçişi ve intertisyel sıvının dişeti lenfatikleri aracılığıyla ortamdan uzaklaştırılması arasındaki dengeye bağlı olduğu iddia edilmiştir. Eğer sıvının kapillerden oluşumu lenfatik geri alımdan daha fazla ise bu sıvı ya ödem olarak birikecek ya da DOS olarak ortamdan uzaklaşacaktır. Bu denge intertisyel sıvıya ait osmotik ve hidrostatik basınç ile kapiller lenfatik tarafından kontrol edilmektedir; ancak sıvının net akışı sadece bu dengeye bağlı değildir. Aynı zamanda birleşim epitelinin ve sulkus epitelinin oluşturduğu filtrasyon katsayısı ile hücreler arası sıvının ve DOS un sıvı basınç farklılıklarına da bağlıdır. Normal zamanda sağlıklı dişetinde çok az miktarda DOS mevcuttur 138 ve bu sıvı ya serum eksudası 139,140 ya da sulkustaki bir transuda 140,141 karakterindedir. Sağlıklı bölgelerde esas olarak gram (+) mikroorganizmalardan oluşan bir MDP vardır. Bu durumda DOS serum eksudasını andırır ve sulkusa dişeti dokusundan geçerek ulaşır. Gingivadaki iltihap artınca bu transuda iltihabi bir eksudaya dönüşür ve böylece içerisinde iltihabın damarsal kaynaklı hücresel bileşenleri, yüksek miktarda serum kaynaklı moleküllerin ve dişeti kaynaklı yerel moleküllerin sayıca artışı gözlemlenir. İltihabın artması ile birlikte DOS çok sayıda iltihabi ve immün hücreyi de içerir. 18

31 Periodontal hastalıkta DOS miktarının ve/veya akış hızının artışı ile ilgili çeşitli çalışmalar mevcuttur İnsanlarda yapılan bir çalışmada klinik iltihap ve DOS akışı ile birlikte klinik histolojik iltihabi bulgular arasında pozitif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. 143 Benzer bir çalışmada da iltihabın klinik ve histolojik ölçümleri ile DOS akışı arasında orta seviyede bir ilişki olduğundan bahsedilmiştir. 145 DOS un birçok görevi vardır. Bu görevler şu şekilde sıralanabilir: Küçük miktarlardaki DOS akışı periodontal alan üzerinde büyük etki meydana getirir. Plak devamlı olarak DOS akışına maruz kalır. Bundan dolayı DOS oluşumu ve akışı, bakteri birikimini azaltan mekanik bir faktör olarak, gingival sulkustaki bakterilerin kontrolünü sağlayan önemli etkenlerden biridir. DOS un dışa doğru akışı, dentogingival alanda tutunmuş nitelikte olmayan bakterileri uzaklaştırarak ve metabolik yan ürünlerinin ve toksinlerinin konsantrasyonlarını azaltır. Aynı zamanda DOS içerisinde bulunan antimikrobiyal bileşenler ve enzimler ise doğrudan bakteriyel kolonizasyon bölgesine taşıyarak DOS sürekli olarak dentogingival boşluğu yıkar ve antikorlar ile kompleman enzimleri gibi serum kaynaklı antimikrobiyal bileşenleri bölgeye taşır ve böylelikle subgingival plak üzerinde mevcut olan bakteriler sürekli olarak antimikrobiyal bileşen etkisine maruz bırakır. DOS ağız ortamına akarak tamamı tükürüğe katılır ve tükürüğün bir parçası haline gelir. DOS, tükürüğe içerisinde bulunan immünoglobulinler, antibakteriyel bileşenler ve antioksidan özellikleri ile katkıda bulunur. DOS içerisinde bulunan immünoglobulinler gingivada yerel bir koruma sağlarken, tükürüğe karıştıklarında ise genel ağız savunmasına da katkıda bulunurlar. DOS ve periodonsiyumun antimikrobiyal savunma mekanizması, birleşim epitelinin yapısının devamında önemli bir role sahiptir. DOS, koronalde yer alan direkt dişe tutunmuş hücreler için önemli olan yaşamsal şartları oluşturur. Aynı zamanda 19

32 içerisinde bu hücrelerin yaşamsal fonksiyonlarını ve davranışlarını etkileyebilen çeşitli biyolojik olarak aktif, çeşitli molekülleri barındırır. DOS ta biyolojik olarak aktif olan maddeler, dentogingival alanda aynı diş yüzeyi için rekabet halinde olan birleşim epiteli/dat hücreleri ile ağızdaki bakterileri etkileyebilme özelliğine sahiptir. Sağlıklı sulkusta çok az miktarda DOS olsa dahi, bu sıvı en koronaldeki DAT hücreleri de dahil olmak üzere, birleşim epitelinin hem lateral ve vertikal boyutlarını hem de yapısal özelliklerini normal şekilde devam ettirebilmesini sağlar DOS un İçeriği DOS içerisinde genel olarak tespit edilen maddeler; antibakteriyel faktörler, enzim ve enzim inhibitörleri, glikozaminoglikanlar, proteoglikanlar, endotoksinler, elektrolitler, hücresel bileşenler, organik bileşenler, sitokinler ve diğer bileşenlerdir. Ayrıca yapılan çalışmalarda DOS içerisinde çeşitli büyüme faktörlerinin (TBF-α, TBFβ, TKBF, VEBF, EBF) varlığı da tespit edilmiştir DOS Toplama Yöntemleri DOS un toplanmasında çeşitli teknikler kullanılmaktadır. Her bir tekniğin kendi içerisinde avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Bu teknikler ile DOS toplandığı zaman önemli olan plak, tükürük ve kan ile kontaminasyon olmamasıdır. a. Kapiller Tüpler veya Mikropipetler ile Toplama Bu yöntemde ilk olarak örnek toplanacak alanın izolasyonu sağlanır ve ardından çap ve uzunlukları standart olan kapiller tüpler cep içerisine yerleştirilir. DOS, kapiller aktivite ile tüp içerisinde birikmeye başlar. Tüpün hacmi bilindiğinden dolayı toplanan sıvının hacmi kolaylıkla hesaplanabilir. Bu yöntem ile doğal, seyreltilmemiş DOS elde edilmektedir. Bu yöntem daha çok DOS ta hacim artışının beklendiği periodontal hastalıklı bireylerde tercih edilmektedir; fakat DOS miktarının az olduğu sağlıklı dişetinde sıvının toplanabilmesi ve hacminin hesaplanabilmesi oldukça zordur. Yeterli 20

33 miktarda örnek toplayabilmek 30 dakikaya kadar uzayabilir ve tüpü bu kadar uzun süre ağızda tutmak sıkıntı oluşturabilir. Aynı zamanda elde edilen örneğin tümünün tüpten uzaklaştırılması esnasında da zorluklarla karşılaşılabilinir. 124 b. Gingival Yıkama Metodu Bu yöntemin mantığı, dişeti oluğunun bilinen özellikte ve miktarda sıvı ile yıkanması ve bu sıvının geri toplanmasıdır. Böylece hücresel bileşenler ve plazma proteinlerini içeren dilüe edilmiş bir DOS toplanmış olur. Bu metotta örneklerin elde edileceği bölge pamuk rulolar ile izole edilir ve özel solüsyonlar ile yıkanır. Ardından bir mikro şırınga aracılığıyla DOS ve bölgeye verilen sıvı geri toplanır. Bu yöntemde en büyük sıkıntılar sıvının geri kazanımı esnasında görülmektedir. Sıvının yıkama sonrası tam olarak elde edilmesi mümkün olmayabilir. DOS un hem içerik hem de hacim olarak doğru tespiti yapılamayabilir. 124 c. Dişeti Oluğu İçerisine Yerleştirilen İplikler Bu teknikte uygulama açısından bazı dezavantajlar söz konusudur. Dişeti oluğu içerisine uygulama sırasında dişeti mekanik olarak uyarılır ve DOS un akış hızında artış meydana gelir. Aynı zamanda travmatik bir tekniktir. Bu yüzden enflamasyonlu bölgelerde ipin kan ile kontamine olma ihtimali oldukça yüksektir. Bu tür dezavantajlarından dolayı tercih edilen bir yöntem değildir. d. Emici Kağıt Şerit Yöntemi Bu yöntemde DOS elde edilebilmesi için dişeti oluğu etrafına farklı şekillerde yerleştirilen kağıt şeritler kullanılmaktadır. Emici kağıt şeritler klinikte en fazla kullanılan yöntemdir. Bunun nedeni de tekniğin bazı avantajlara sahip olmasıdır. Bu avantajlar; ayrı ayrı bölgelere uygulanabilmesi, çabuk ve kolay bir yöntem olması ve doğru uygulandığında yöntemler arasında en az travmatik olanı olmasıdır. Emici kağıt şerit yöntemi klinikte iki şekilde uygulanabilmektedir. 21

34 1- İntrakrevikular Teknik: Bu yöntem kendi içerisinde ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan biri derin oluk içi yöntemdir. Brill tarafından önerilen yöntemde kağıt şerit dişeti oluğu içerisinde tabanda direnç hissedilinceye kadar ilerletilmektedir. 7 Fakat kağıt şeritler tabana kadar ilerletildiğinde irritasyona bağlı olarak DOS akışı hızı artabilir ve kağıt şerit kanla kontamine olabilir. Bir başka oluk içi yöntem ise sığ oluk içi yöntemdir. Bu yöntem Rudin ve ark. tarafından geliştirilmiştir. 143 Bu yöntemde kağıt şeritler cep derinliğinden bağımsız olarak dişeti kenarından 1 mm kadar içeriye itilir. 2-Ekstrakrevikular Teknik: Bu teknikte kağıt şerit oluk içerisine konumlandırılmaz. Kağıt şerit dişin bukkal yüzeyinde oluk girişine yakın bir şekilde konumlandırılır. Bu yöntemin sulkusa etkisi minimaldir. Örnekleme süresi uzun ve toplanan DOS miktarı azdır. Aynı zamanda kağıt şeritin konumundan dolayı da salya ve plak kontaminasyon riski artış göstermektedir Emici Kağıt Şerit Yöntemiyle DOS Hacminin Belirlenmesi Kağıt şeritler ile DOS toplandıktan sonra, sıvının hacminin değerlendirilmesinde kullanılan yöntemlerin hassasiyeti, DOS çalışma metodolojisi açısından önemli bir yere sahiptir. a. Kağıt şeritteki ıslak alanların mikroskop altında incelenmesi: Yüzey alanı belli olan bir kağıt şeritteki ıslak yüzeyin hesaplanmasını esas alan bir yöntemdir. Toplanan örnekler ninhidrin (α-amino grubuna özel mavi veya pembe renkte bir boya) ile boyanır ve değişik yöntemler ile ıslak alanlar tespit edilir. 124,130,145 Bu yöntemin bir diğer uygulama şeklinde ise sistemik olarak verilen floreseinin (fluoresan bir boya) sulkusta açığa çıkması sonucu kağıt şeritler ile elde edilen DOS örneklerinde mevcut ıslak alanlar ultraviyole ışık altında incelenir. 124 Bu yöntemin dezavantajları arasında; değerlendirmelerin hasta başında yapılmasının zorluğu, değerlendirmeye kadar geçen süre esnasında elde edilen örneklerde buharlaşma 22

35 meydana gelmesi ve kimyasal işlem sonucunda bu örneklerin başka incelemeye olanak vermemesidir. b. Kağıt şeritlerin tartılması: Genişliği ve uzunluğu belli olan kağıt şeritlerin, DOS örneklenmesi öncesindeki ve sonrasındaki ağırlıkları arasındaki fark hassas bir tartı ile tespit edilir ve böylece DOS miktarı hesaplanır. 130,147,148 Bu yöntemin dezavantajları arasında; hassas bir tartının gerekli olması ve buharlaşmanın DOS hacmini değiştirebilmesi sayılmaktadır. 124,130 c. Periotron cihazı ile DOS hacminin belirlenmesi: Periotron, DOS hacmini elektriksel olarak tespit edebilen bir cihazdır. Bu cihaz, elektriksel kapasitans değişimleri vasıtasıyla kağıt şeritteki DOS miktarını belirler. Bu teknik hızlı ve hassas bir tekniktir. 125 Günümüze kadar üç farklı periotron cihazı geliştirilmiştir. Bunlar; HAR 600 [1] 149,150 [2] , Periotron 6000 ve Periotron 8000 [3] dir. 142, DOS hacminin tespitinde Periotron cihazı kullanılacaksa cihazın kalibrasyonuna, kağıt şeritlerin özelliklerine, buharlaşma ile ısı ve nem gibi çevresel faktörlere, cihaz ve örnekleme bölgesine etki eden kontaminasyon şeklindeki faktörlere dikkat edilmelidir. Bu çalışmada amaç KP li bireylerde TZF nin KPF operasyonunda kullanımının sağlayacağı avantajları klinik ve biyokimyasal olarak değerlendirmektir. Çalışmamızda DOS BF seviyeleri artışının ve KAS kazancı ile SD deki azalmanın TZF uygulanan grupta kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde daha fazla olmasını beklemekteyiz. [1] Harco Electronics Ltd., Winnepeg, Kanada [2] IDE Interstate, Amytville, N.J., ABD-Siemens Medical Systems Inc., Iselin, N.J, ABD-Harco Electronics Ltd., Winnepeg, Kanada [3] Proflow Inc, Amityville, N.Y., ABDOraflow Inc, Plainview, N.Y, ABD 23

36 3. MATERYAL VE METOT Bu çalışmaya Şubat Haziran 2013 tarihleri arasında Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Ana Bilim Dalı na başvuran, ağız içi muayenede en az iki bölgede horizontal kemik kaybı bulunan bireyler dahil edildi. Yaşları 21 ile 43 arasında değişen 10 u kadın 6 sı erkek olmak üzere toplam 16 hasta çalışmada yer aldı. Katılımcılara bilgilendirme ve onam formu doğrultusunda çalışmanın amacı, içeriği ve yapılacak işlemler hakkında yazılı ve sözlü olarak bilgi verildi. Çalışmanın yapılabilmesi için Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Etik Kurulu ndan tarihinde 4.1/13 sayılı onay alındı. Çalışma standardizasyonunun sağlanması amacıyla belli kriterler esas alındı: 1.Hastaların motivasyonunun sağlanmış olması 2. Başlangıç tedavisini takiben en az iki yarım çenesinde SD 5 olması 3. Radyografik olarak çift taraflı horizontal kemik kaybının olması 4. Tedavi sonucunu etkileyecek herhangi bir sistemik hastalığının olmaması 5. Antibiyotik profilaksisine ihtiyacı olmaması ve son 6 ay içerisinde antibiyotik tedavisi görmemiş olması 6. Sigara içmemesi 7. Herhangi bir ilaç alerjisinin olmaması 3.1. Başlangıç Periodontal Tedavi Çalışmaya dahil edilen hastalara tedaviye başlamadan önce, periodontal hastalıklar, periodontal hastalığın nedeni olan MDP ile MDP den korunma yöntemleri hakkında bilgi verildi. Hastalara modifiye Baas fırçalama yöntemi 157 anlatıldı ve diş ipi kullanımı öğretildi. 158 Periodontal tedavi yöntemleri, ileri periodontal cerrahi işlemler ve bu işlemler esnasında kullanılan materyaller ile alternatif tedavi yöntemleri hakkında detaylı bilgi verildi. 24

37 Hastaların başlangıç periodontal tedavisinde DYT ve KYD işlemleri yapıldı. Her seansta hastaların kendilerine öğretilen ağız bakımını ne derecede başardıkları kontrol edildi ve gerekli düzeltmeler yapıldı. Başlangıç tedavisi dahilinde ağızda mevcut olan çürük dişlerin ve devital dişlerin tedavileri gerçekleştirildi. Okluzal travmaya neden olabilecek olan erken temas noktalarının varlığı sentrik oklüzyonda, alt çenenin lateral ve protruziv hareketlerinde saptanarak okluzal uyumlama yapıldı. Başlangıç tedavisinin tamamlanmasından 6 hafta sonra, genel klinik kriter uygunlukları yeniden değerlendirildi. Ağız hijyeni uygulamasını sağlayabilen, çalışma programına uyum gösterebilecek ve devamlılık sağlayabilecek hastalarda cerrahi safhaya geçildi Araştırmada Kullanılan Klinik İndeksler ve Ölçümler Araştırmada kullanılan klinik indeks ve ölçümler belli bir düzen içerisinde yapıldı ve bu düzene göre özel hazırlanmış veri kayıt formlarına, elde edilen değerler operasyondan hemen önce, operasyondan 6 hafta sonra ve 6 ay sonra kaydedildi. Bu işlemler esnasında, muayene sondu ve 0.4 mm çapında 15 mm lik sonda [4] kullanıldı. Periodontal sondanın doğru yerleştirilebilmesi ve tüm ölçüm zamanlarında hataların en aza indirgenmesi amacıyla sabit rehber noktası olarak akrilik oklüzal stentler kullanıldı. Bu stentler alt ve üst çenede tedavi edilen tüm dişlerin oklüzal yüzeylerini ve kuronal 1/3 lerini kapsayacak şekilde bukkal ve linguale uzatılarak yapıldı. Ameliyat öncesi yapılan ölçümler ile 6. hafta ve 6. ayda yapılan ölçümlerin aynı açılanma ve pozisyonda olmasını sağlamak amacıyla stentler üzerine her bir diş için 6 tane oluk açıldı. Çalışmada kullanılan indeksler ve ölçümler aşağıda belirtilmiştir. [4] PCP 15 UNC, Hu-Friedy, Chicago, IL, Amerika Birleşik Devletleri 25

38 Plak İndeksi (Pİ) 159 Dişler pamuk tamponlar ile izole edildi, hava ile kurutuldu, dişlerin üzerinde bulunan MDP boyanmadan gözle ve muayene sondu ile değerlendirildi. Meziyo - bukkal, bukkal orta nokta, disto - bukkal ve oral orta nokta olmak üzere 4 yüzde 0-3 arasında Pİ değerleri verildi. 0: Diş yüzeyinde ve dişeti kenarında plak yok 1: Serbest dişeti kenarına ve komşu diş yüzeyine tutunmuş film şeklinde, sond yardımıyla fark edilebilen plak varlığı 2: Dişeti kenarında, diş yüzeyinde ve dişeti cep içerisinde çıplak gözle görülebilen, interdental bölgenin tam olarak dolmadığı orta derecede yumuşak eklenti varlığı 3: Dişeti kenarında ve diş yüzeyinde aşırı derecede yumuşak eklenti varlığı. İnterdental bölge tamamen dolmuştur Dişeti Oluğu Kanama İndeksi (DOKİ) 160 Dişetinin klinik durumunu incelemek amacıyla, her bir dişin hem bukkal hem de oral yüzeylerinde meziyal, orta nokta ve distal olmak üzere toplam 6 noktasından değerlendirme yapıldı. Periodontal sonda belirtilen noktalarda dişlerin uzun eksenine paralel olarak meziyal ve distal köşe açısından interdental col bölgesine doğru yönlendirilerek periodontal cep içerisine hafif ve çok dikkatli bir şekilde hareket ettirildi. Dişetinin klinik görüntüsüne ve sonda ile yapılan muayene sonucunda meydana gelen kanama varlığına göre skorlama şu şekilde yapılmıştır: 0: Sağlıklı bölge 1: Sondalamadan sonra 15 saniye içerisinde kanama görülen bölge 2: Kanama ve kızarıklık görülen bölge 3: Kanama, kızarıklık ve ödem görülen bölge 26

39 4: İlerlemiş enflamasyon belirtileri olan bölge 5: Bariz enflamasyonlu ve spontan kanamaya meyilli bölge Mobilite 161 İki el aletinin sap kısımlarını dişin bukkal ve lingual yüzüne yerleştirip dişe bu yönlerde kuvvet uygulayarak mobilite değerlendirmesi yapıldı. Dişin bukko - lingual yönde göstermiş olduğu toplam hareketlilik mobilite değerini verdi. Skorlama şu şekilde yapıldı: 0: Kuvvet uygulandığında 0.2 mm yi geçmeyen hareket 1: 1 mm den daha az hareket 2: 1-2 mm arasında hareket 3: 2 mm yi aşan, dikey yönde veya dönme hareketi Sondlama Derinliği (SD) Stentler ve stentlerin üzerinde açılan oluklar rehberliğinde, periodontal sonda cep içerisine yerleştirildi. Her bir dişin hem bukkal hem de oral tarafından meziyal ve distal köşe açıları ile orta noktalar olmak üzere toplam 6 noktadan ölçüm gerçekleştirildi Klinik Ataşman Seviyesi (KAS) Stentlerle mezio-distal sabitleme sonucunda milimetrik olarak ölçülen rölatif (stentin apikal kenari ile cep tabanı arasındaki mesafe) ataşman seviyesinden, stentin apikal kenarı ile mine sement çizgisi arasındaki mesafenin çıkarılması sonucu klinik ataşman seviyesi değerleri elde edilmiştir. Her dişin hem bukkal hem de oral tarafından meziyal ve distal köşe açıları ve orta noktaları olmak üzere toplam 6 noktadan ölçüm yapıldı Hasta Grubu ve Araştırma Planı Bu çalışmaya katılan hastalara uygulanan tedavi split-mouth olarak yapılmış olup, hastaların bir yarım çenelerine KPF, bir yarım çenelerine ise KPF ile birlikte TZF 27

40 uygulandı. Böylelikle toplamda 16 KPF ve 16 KPF+TZF membranı uygulaması gerçekleştirildi. Operasyondan önce; standart radyografiler, ağız içi fotoğraflar alındı ve klinik ölçümler yapıldı. Başlangıç tedavisinden 6 hafta sonra hastalar kontrole çağrıldı ve cep derinliği 5mm ve üzeri olan hastalarda cerrahi safhaya geçildi. Operasyon öncesinde cerrahi müdahale uygulanacak olan bölgelerden emici kağıt şerit ile DOS toplandı. DOS toplama işleminden sonra hastalara uygulanan cerrahi müdahaleler aynı seansta tamamlandı. Cerrahi müdahaleden 1 hafta sonra hastalar kontrole çağrıldı, dikişler alındı ve operasyon bölgeleri serum ile yıkandı. Aynı zamanda bu seansta operasyon bölgelerinden yeniden DOS toplandı. Operasyondan 2 hafta ve 4 hafta sonra hastalar kontrole çağrıldı ve DOS toplama işlemi tekrarlandı. Operasyondan 6 hafta sonra hastaların klinik ölçümleri tekrardan yapıldı. Operasyonun 2. ayından itibaren hastalar 2 haftada bir kontrole çağrılarak profesyonel DYT yapıldı. Operasyonun 3. ayından itibaren hastalar 4 haftada bir DYT için çağrıldı. Operasyondan 6 ay sonra ise hastalar kontrol ve profesyonel DYT için çağrıldı ve standart radyografiler, ağız içi fotoğrafları ve klinik ölçümler tekrarlandı. 28

41 Tablo 3.1. Araştırma Planı Operasyon Öncesi Başlangıç Periodontal Tedavi Klinik Kriterlere Uygunluğun Değerlendirilmesi Stentlerin Hazırlanması Standart Periapikal Radyografilerin Alınması Ağız İçi Fotoğrafların Çekilmesi 0. gün Klinik İndekslerin ve Ölçüm Kayıtlarının Alınması DOS Örneklerinin Toplanması Operasyon bölgesinden Ağız içi Fotoğrafların Çekilmesi Defekt bölgelerine GCF ve GCF + TZF uygulanması 1. hafta Dikişlerin Alınması DOS Ölçümlerinin Yapılması DYT Yapılması 2. hafta DOS Ölçümlerinin Yapılması Haftada Bir DYT Yapılması 4. hafta DOS Ölçümlerinin Tekrarlanması 6. hafta Klinik Ölçümlerin Tekrarlanması 2. ay 2 Haftada Bir DYT Yapılması 3. ay 4 Haftada Bir DYT Yapılması Standart Periapikal Radyografilerin Alınması 6. ay DYT Yapılması Ağız İçi Fotoğrafların Çekilmesi Klinik İndekslerin ve Ölçüm Kayıtlarının Alınması 29

42 TZF nin Hazırlanması Hastalardan alınan 10 ml lik venöz kan, antikoagülan ihtiva etmeyen cam tüpler içerisine aktarıldı. Cam tüp içerisindeki kan pıhtılaşmadan hemen santrifüj cihazına yerleştirildi ve venöz kan 3000 rpm de 10 dakika santrifüj edildi. 74 Bu işlem her ameliyat öncesi hastalara uygulandı ve hastaların kanlarının santrifüj edilmesi sonucunda tüp içerisinde; en üstte trombositten fakir plazma tabakası, ortada trombositten zengin fibrin (TZF) pıhtı tabakası ve en altta ise kırmızı kan hücre tabakası olmak üzere 3 tabaka oluştu. Trombositten fakir plazma tabakası uzaklaştırıldıktan sonra, TZF hemostat yardımıyla tutulup, kırmızı kan hücre tabakasından makas ile kesilerek ayrıldı. Bu işlemlerin tamamlanması ile otojen fibrin membran yani TZF elde edildi. 30

43 A B C D Şekil 3.1. TZF nin elde edilmesi A-Santrifüj işlemi B-Üst tabakada bulunan hücresel plazma ile alt tabakada bulunan kırmızı kan hücreleri arasında kalan fibrin pıhtısı C-TZF nin toplanması D-TZF üzerinde bulunan serumun uzaklaştırılması ile elde edilen otojen fibrin membran Cerrahi İşlemler Periodontal cerrahi işlemler her iki bölgede de aynı seansta gerçekleştirildi. Operasyon bölgelerine gerekli lokal anestezi [5] uygulandıktan sonra, öncelikli olarak [5] Ultracain D-S forte, Hoechst Marion Roussel San. ve TİC.A.Ş.,Türkiye 31

44 TZF membranı uygulanacak bölgede 15 no lu bistüri [6] ile operasyon bölgesinin 2 diş mezialinden 1 diş distaline uzanan sulkuler insizyon gerçekleştirildi. Rahatlatıcı dikey insizyonlar kullanılmadı. İnsizyonu takiben tam kalınlıklı mukoperiostal flep kaldırıldı. Flep iç yüzeyinde bulunan cep epiteli artıkları temizlendi. Beslenmeyi bozabilecek flep inceltme tekniklerinden kaçınılarak dokunun maksimum derecede korunmasına çalışıldı. Kemik yüzeyine yapışık olan granülasyon dokuları uzaklaştırıldı. Ultrasonik alet ve küretlerle kök yüzeyi düzleştirildi. Operasyon esnasında kemik cerrahisi işlemleri uygulanmadı. Kanama kontrolü sağlandıktan sonra operasyon bölgeleri izotonik ile yıkandı. Şekil 3.2. TZF nin operasyon bölgesine uygulanması Bu işlemin ardından operasyon bölgeleri iyi bir şekilde izole edilip kurutuldu. Böylece operasyon alanlarının kan ve tükürük ile kontaminasyonu engellendi. Kontrol bölgesinde KPF uygulaması tamamlandıktan sonra operasyon bölgesi 3-0 ipek süturlar [7] ile primer olarak kapatıldı. Hastanın operasyon uygulanan diğer bölgesinde KPF uygulaması ile birlikte TZF membranı operasyon bölgesine yerleştirildi ve kontrol bölgesinde olduğu gibi operasyon bölgesi 3-0 ipek sütur ile kapatıldı. [6] Beybi, Ümraniye, İstanbul, Türkiye [7] 3-0 Atravmatik ipek Doğsan A.Ş. Trabzon, Türkiye 32

45 Operasyon Sonrası Bakım Operasyon sonrası 1 hafta boyunca hastalara operasyon bölgelerini fırçalamamaları ve diş ipi ve/veya arayüz diş fırçası kullanmamaları önerildi. Hastalara enfeksiyon kontrolü amacıyla sistemik amoksisilin + klavulanik asit [8] (1000 mg, 2 1) 1 hafta boyunca, yine bir hafta boyunca analjezik + antienflamatuar [9] (550 mg, 2 1) ve klorheksidin glukonat [10] (%0.12, 2 1) yine 7 gün süre ile kullanımı tavsiye edildi. Operasyondan 7 gün sonra dikişler alındı. Operasyondan 4 hafta sonra hastalara, cerrahi işlem yapılan bölgelerde arayüz temizliğine başlayabilecekleri anlatıldı. Bu 4 haftalık süreçte hastalardan, operasyon bölgesindeki diş yüzeylerini hafifçe fırçalamaları istendi. Operasyonun 2. ayından 3. ayına kadar hastalar 2 haftada bir; operasyonun 3. ayından 6. ayına kadar hastalar 4 haftada bir kontrole çağrılarak profesyonel DYT yapıldı Biyokimyasal İşlemler DOS Örneklerinin Toplanması DOS örnekleri her bir hasta için daha önce belirlenmiş dişlerin ceplerinin en derin noktalarından operasyon öncesinde, operasyondan 1 hafta sonra, 2 hafta sonra ve 4 hafta sonra toplandı. DOS örnekleri elde edilirken bölge, pamuk tamponlar ile izole edilerek tükürük kontaminasyonu engellendi. Hava spreyi ile 20 cm uzaklıktan kısa süreli kurutma işlemi örneklerin alınacağı bölgeye uygulandı. Bu işlemlerin ardından standart emici kağıt şeritler [11] aproksimal bölgelerden cep içerisine 1 mm kadar yerleştirildi. [8] Augmentin BID 1000 mg Fako İlaçları A.Ş. Türkiye [9] Apranax Fort 550 mg ABDİİBRAHİM, Türkiye [10] Kloroben %0.12 Drog-San. Ve Tic. A.Ş., Ankara, Türkiye [11] Oraflow Emici kağıt şerit , NY, USA 33

46 Emici kağıt şeritler cep içerisine yerleştirilip 30 saniye beklendikten sonra, çıkarılarak zaman kaybedilmeden, DOS hacminin belirlenmesi amacıyla Periotron 8000 [12] ile değerlendirildi. Şekil 3.3. Periotron 8000 Periotron 8000 ile aletin parçaları arasına yerleştirilen ıslak bir filtre kâğıdı bandının elektriksel kapasitansı ölçüldü. Her bir emici kağıt şeritin periotron cihazında ölçümünden önce üretici firmanın tavsiyesi doğrultusunda periotron elektrotları steril alkollü pamuk ile silinerek kurutuldu. Kuru bir emici kağıt şerit ve 00 skoru ile cihazın kalibrasyonu kontrol edildi. Her hacim tayininden sonra cihazın kutupları, oluşabilecek sıvı kontaminasyonunu engellemek amacıyla kuru bir gazlı bezle silindi. Cihaz çalışma ortamında konumlandırılarak buharlaşma riski en aza indirildi. Bununla birlikte her 5 hastadan sonra periotron cihazının kalibrasyon değeri tekrardan yenilendi. Periotron cihazının periotron ünitesi biriminde ölçtüğü değerler otomatik olarak convert programı yardımıyla μl ye çevrildi. Her bölgeden 4 numune alındı. Hacmi okunan kağıt şeritler, içerisinde 500 μl fosfat tamponlu tuz çözeltisi bulunan ependorf tüplerinin [12] Oraflow PO Box 219, Plainview, NY, USA 34

47 içerisine yerleştirildi ve hastaya ait gerekli bilgiler tüplerin üzerine kaydedildi. İşlemi tamamlanan tüpler çalışmanın yapılacağı güne kadar -80 C de muhafaza edildi DOS Örneklerinin Biyokimyasal Analiz İçin Hazırlanması DOS un biyokimyasal konsantrasyonlarının tayini amacıyla standart Enzyme- Linked ImmunoSorbent Assay (ELISA) [13] kitleri kullanıldı. Tüm analizler üretici firmanın kullanım talimatları doğrultusunda gerçekleştirildi. Laboratuar çalışmaları Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı nda gerçekleştirildi. Emici kağıt şerit içeren her bir ependorf tüpüne uzaklaştırma amacıyla oda sıcaklığında 500 μl kite ait örnek tampon [14] konuldu. Çalışma gününden bir gün önce - 80 ºC de saklanan ependorf tüpleri +4 ºC de 24 saat süreyle çözülmeye bırakıldı. Çözülen örnekler 30 sn. vortekslendi ve daha sonra rpm de 5 dakika süre ile santrifüj edildi. Böylece emici kağıt şeritlerden DOS un uzaklaştırılması işlemi tamamlandı. Bu işlem sonunda emici kağıt şeritler tüpten uzaklaştırılıp tüp içerisinde bulunan örnek, çalışmaya hazır hale getirildi DOS KMP-2 Seviyesinin Belirlenmesi Bu değerlendirmede ELISA kit ile çalışılmıştır. Değerlendirmede kantitif sandwich enzim immunoassay tekniği kullanıldı. KMP-2 ye spesifik bir monoklonal antikor bir mikroplate üzerine kaplandı. Standart ve numuneler kuyucuklara pipetlendi ve mevcut KMP-2 ler immobilize antikorlarca bağlandı. Yıkama sonrası bağlanmayan maddeler uzaklaştırıldı ve kuyucuklara KMP-2 ye spesifik enzim bağlı monoklonal antikorlar eklendi. Bağlanmayan enzim bağlı antikorlar yıkama ile uzaklaştırıldı. Kuyucuklara substrat solusyonu eklendi ve bağlanan KMP-2 miktarı ile doğru orantılı olarak renklenme oluştu. Reaksiyon durduruldu ve renk şiddeti ölçüldü. [13] RnD Systems Europe, Ltd, Abingdon, UK [14] %1 bovine serum albumin li (BSA) 1X Phosphate Buffered Saline (PBS) 1X Wash buffer 35

48 DOS FBF-2 Seviyesinin Belirlenmesi Bu değerlendirmede de ELISA kit ile çalışılmıştır. Değerlendirmede kantitif sandwich enzim immunoassay tekniği kullanıldı. FBF-2 ye spesifik bir monoklonal antikor bir mikroplate üzerine kaplandı. Standart ve numuneler kuyucuklara pipetlendi ve mevcut FBF-2 ler immobilize antikorlarca bağlandı. Yıkama sonrası bağlanmayan maddeler uzaklaştırıldı ve kuyucuklara FBF-2 ye spesifik enzim bağlı monoklonal antikorlar eklendi. Bağlanmayan enzim bağlı antikorlar yıkama ile uzaklaştırıldı. Kuyucuklara substrat solusyonu eklendi ve bağlanan FBF-2 miktarı ile doğru orantılı olarak renklenme oluştu. Reaksiyon durduruldu ve renk şiddeti ölçüldü DOS IBF-I Seviyesinin Belirlenmesi Bu değerlendirmede yine ELISA kit kullanılmıştır. Değerlendirmede kantitif sandwich enzim immunoassay tekniğini kullanıldı. IBF-I e spesifik bir monoklonal antikor bir mikroplate üzerine kaplandı. Standart ve numuneler kuyucuklara pipetlendi ve mevcut IBF-I ler immobilize antikorlarca bağlandı. Yıkama sonrası bağlanmayan maddeler uzaklaştırıldı ve kuyucuklara IBF-I ye spesifik enzim bağlı monoklonal antikorlar eklendi. Bağlanmayan enzim bağlı antikorlar yıkama ile uzaklaştırıldı. Kuyucuklara substrat solusyonu eklendi ve bağlanan IBF-I miktarı ile doğru orantılı olarak renklenme oluştu. Reaksiyon durduruldu ve renk şiddeti ölçüldü DOS VEBF Seviyesinin Belirlenmesi Bu değerlendirmede de aynı şekilde ELISA kit ile çalışılmıştır. Değerlendirmede kantitif sandwich enzim immunoassay tekniğini kullanıldı. VEBF ye spesifik bir monoklonal antikor bir mikroplate üzerine kaplandı. Standart ve numuneler kuyucuklara pipetlendi ve mevcut VEBF ler immobilize antikorlarca bağlandı. Yıkama sonrası bağlanmayan maddeler uzaklaştırıldı ve kuyucuklara VEBF ye spesifik enzim bağlı monoklonal antikorlar eklendi. Bağlanmayan enzim bağlı antikorlar yıkama ile 36

49 uzaklaştırıldı. Kuyucuklara substrat solusyonu eklendi ve bağlanan VEBF miktarı ile doğru orantılı olarak renklenme oluştu. Reaksiyon durduruldu ve renk şiddeti ölçüldü İstatistiksel Analiz Çalışmamızda gruplardan elde ettiğimiz örnekler aynı bireylerden alınmış farklı örnekler olduğundan bu değerlendirmede bağımlı veri analizleri kullanıldı. Ayrıca farklı bireylerden elde edilen verilerin karşılaştırılmasında ise bağımsız veri analizleri uygulandı. İstatistiksel analizde anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak alındı. Gruplara göre verilen değerler, ortalama ± standart sapma ile gösterildi. İstatistiksel olarak bu bağımsız iki grubu karşılaştırmada Student t testi olarak adlandırılan t testi yapıldı. Bağımlı grupların karşılaştırmasında ise Paired-Samples t testi kullanıldı. Dağılımın normal olup olmadığı Kolmogorov-Smirnov testi ile kontrol edildi. Varyansların homojenliği ise Levene testi ile kontrol edildi. Normallik ve homojenlik varsayımlarının sağlandığı belirlendikten sonra elde edilen bağımlı veriler için Paired-Samples t testi ile bağımsız verilerde Student t testi ile karşılaştırıldı. 37

50 4. BULGULAR 4.1. Genel Bulgular Hastaların yaş ortalaması 30.4 yıl olarak belirlendi. Hastalar operasyon sonrasında günlük hayatlarını aksatacak herhangi bir rahatsızlık ile karşılaşmadıklarını ve kendilerine reçete edilen ilaçları düzenli bir şekilde kullandıkları tespit edildi. Operasyon sonrası 7. günde hastaların operasyon bölgelerinden dikişleri alındı ve bu bölgelerde dişetinde kırmızımsı - pembe renk, hafif ödem, hafif kanama, ilgili dişlerde hafif dentin hassasiyeti gibi flep operasyonları ve rejeneratif tedaviler sonrasında sıklıkla izlenebilen bulgular gözlemlendi. Takip eden iyileşme döneminde bahsedilen bulguların azaldığı, dişeti renginin normale döndüğü, dikiş bölgelerindeki kanamanın geçtiği ve dikiş izlerinin azaldığı, ödemin kaybolduğu, fleplerin kök yüzeyine tamamen adapte olduğu gözlemlendi. Kontrol ve test bölgeleri arasında operasyon sonrasında erken döneme ait klinik gözlemlerde herhangi bir fark izlenmedi. TZF membranının uygulanmasına bağlı herhangi bir komplikasyon saptanmadı. Kontrol ve test gruplarında hiçbir vakada yara kenarlarının açılması, dikişlerin atması, apse gibi olası operasyon sonrası komplikasyonlara rastlanmadı. 38

51 4.2. Klinik Bulguların Değerlendirilmesi Grup İçi Değerlendirme Tablo 4.1. Klinik Bulguların Grup İçi Değerlendirmesi Operasyon Operasyon Gruplar Başlangıç sonrası 6.Hafta sonrası 6.Ay Pİ 0.33 ± ± ± 0.02 DOKİ 0.31 ± ± ± 0.02 Mobilite 0.17 ± ± ± 0.01 SD 5.87 ± 0.60 a 3.54 ± 1.15 b 3.55 ± 1.07 b Kontrol Grubu KAS 5.54 ± 1.11 a 3.54 ± 0.92 b 3.55 ± 0.85 b Pİ 0.34 ± ± ± 0.02 DOKİ 0.32 ± ± ± 0.02 Mobilite 0.21 ± ± ± 0.01 SD 6.12 ± 1.12 a 2.70 ± 1.14 b 2.73 ± 1.26 b TZF Grubu KAS 5.50 ± 0.92 a 2.50 ± 0.70 b 2.60 ± 0.70 b Tüm değerler Ortalama ± standart sapma olarak ifade edilmiştir. Aynı sütundaki a,b harfleri grup içi istatistiksel anlamlığı göstermektedir. p<0.05 Araştırmamızda oluşturulan gruplara ait klinik bulguların ortalamalarının grup içi değerlendirmesi Tablo 4.1 de görülmektedir. TZF membran uygulanan grupta Pİ değerlerinde başlangıç ile 6. hafta ve 6. aylardaki verilerde istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunamadı (p>0.05). Aynı şekilde TZF membran uygulanmayan kontrol grubunda da başlangıç ile 6. hafta ve 6. aylarda istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunamadı (p>0.05). Aynı şekilde TZF membran uygulanan grup ile kontrol grubunun grup içi Pİ değerlendirilmesinde 6. hafta ile 6. ay arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunamadı (p>0.05). 39

52 TZF membran uygulanan grupta DOKİ değerlerinde başlangıç verileri ile 6. hafta ve 6. ayda elde edilen veriler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunamadı (p>0.05). Kontrol grubunda da 6. hafta ve 6. aydaki veriler ile başlangıç verileri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunamadı (p>0.05). Aynı zamanda her iki grupta da 6. hafta ve 6. ay verileri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunamadı (p>0.05). Başlangıç mobilite verileri ile 6. hafta ve 6. ayda elde edilen mobilite verileri arasında hem TZF grubunda hem de kontrol grubunda istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunamadı (p>0.05). Her iki grupta da 6. hafta ve 6. ayda mobilite verileri arasında da herhangi bir istatistiksel farklılık bulunamadı (p>0.05). TZF membran uygulanan grupta başlangıca göre, 6. haftada ve 6. aylarda SD değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı azalma tespit edildi (p<0.05). Kontrol grubunda da başlangıca göre, 6. hafta ve 6. aylarda istatistiksel olarak anlamlı azalma tespit edildi (p<0.05). Her iki grupta da 6. hafta ve 6. ayların karşılaştırılmasında SD değerleri açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık belirlenemedi (p>0.05). Tüm gruplarda KAS değerlerinde, başlangıç ile 6. hafta ve 6. ay arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde fark bulundu (p<0.05). Her iki grupta da 6. haftalarda ve 6. aylarda KAS açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık belirlenemedi (p>0.05). 40

53 Gruplar Arası Değerlendirme Tablo 4.2. Klinik Bulguların Gruplar Arası Değerlendirmesi Gruplar Kontrol Grubu TZF Grubu Pİ 0.33 ± ± 0.04 DOKİ 0.31 ± ± 0.03 Mobilite 0.17 ± ± 0.02 SD 5.87 ± 0.60 a 6.12 ± 1.12 a Başlangıç KAS 5.54 ± 1.11 a 5.50 ± 0.92 a Operasyon sonrası 6. hafta Pİ 0.22 ± ± 0.02 DOKİ 0.24 ± ± 0.02 Mobilite 0.04 ± ± 0.01 SD 3.54 ± 1.15 b 2.70 ± 1.14 c KAS 3.54 ± 0.92 b 2.50 ± 0.70 c Pİ 0.23 ± ± 0.02 DOKİ 0.23 ± ± 0.02 Mobilite 0.04 ± ± 0.01 SD 3.55 ± 1.07 b 2.73 ± 1.26 c Operasyon sonrası 6. ay KAS 3.55 ± 0.85 b 2.60 ± 0.70 c Tüm değerler Ortalama ± standart sapma olarak ifade edilmiştir. Araştırmamızda a,b,c harfleri gruplar arası istatistiksel farklılığı göstermektedir. p<0.05 Araştırmamızda oluşturulan gruplara ait klinik bulguların ortalamalarının gruplar arası değerlendirmesi tablo 4.2 de görülmektedir. Her iki grup arasında tüm zamanlarda Pİ, DOKİ ve mobilite değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı belirlendi (p>0.05). Her iki grup arasında SD incelenmesinde başlangıç verilerinde istatistiksel farklılık tespit edilemedi (p>0.05). Ancak SD verilerinde başlangıca göre 6. haftalarda ve 6. aylarda meydana gelen azalma TZF grubunda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak daha yüksek tespit edildi (p<0.05). 41

54 TZF membran uygulanan grup ile kontrol grubunun KAS değerlerinin karşılaştırılmasında başlangıç değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamadı (p>0.05). 6. haftalarda KAS değerlerinin karşılaştırılmasında TZF ile kontrol grubu arasında istatistiksel olarak anlamlılık tespit edilmiş olup, KAS değerlerinde elde edilen kazanç TZF grubunda daha yüksek düzeyde bulundu (p<0.05). Benzer şekilde 6. aylarda da KAS değerlerinde elde edilen kazanç TZF grubunda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak daha yüksek bulundu (p<0.05) Biyokimyasal Bulguların Değerlendirilmesi DOS KMP-2 Düzeyi ile İlgili Bulgular 700,00 600,00 500,00 400,00 300,00 200,00 100,00 KMP-2 (pg/dos) Kontrol Grubu TZF Grubu 0,00 Operasyon öncesi Operasyondan 1 Hafta sonra Operasyondan Operasyondan 2 Hafta sonra 4 Hafta sonra Şekil 4.1. Biyokimyasal KMP-2 konsantrasyon değerleri Grup İçi Değerlendirme: Çalışmamızda bir birim DOS miktarındaki KMP-2 değeri pg/dos cinsinden değerlendirildi. Bu amaçla elde edilen biyokimyasal KMP-2 konsantrasyonlarının haftalık periyotlar ile alınan DOS sıvısına oranının belirlenebilmesi için aşağıdaki formül uygulandı: KMP-2 (pg/dos) = DOS KMP-2 konsantrasyonu / Alınan DOS miktarı 42

55 Bu formül sonucunda bir birim DOS miktarındaki KMP-2 değeri belirlendi. Elde edilen verilerin analizinde kontrol grubu için en düşük değer operasyon öncesinde en yüksek değer ise operasyon sonrası 2. haftada görüldü; ancak kontrol grubundaki değerler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık tespit edilemedi (p>0.05). TZF grubunun analizinde ise en düşük KMP-2 değeri operasyon öncesinde en yüksek değer ise operasyon sonrası 2. haftada bulundu. Bu iki değer arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit edildi (p<0.05). Ayrıca operasyon öncesi ile operasyon sonrası 4. hafta arasında da istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit edildi (p<0.05). Gruplar Arası Değerlendirme: Kontrol ve TZF gruplarında her haftanın kendi içerisinde yapılan karşılaştırılmasında KMP-2 değerleri arasında herhangi bir istatistiksel farklılık bulunamadı (p<0.05) DOS FBF-2 Düzeyi ile İlgili Bulgular 30,00 25,00 FBF-2 (pg/dos) Kontrol Grubu TZF Grubu 20,00 15,00 10,00 5,00 0,00 Operasyon öncesi Operasyondan 1 Hafta sonra Operasyondan Operasyondan 2 Hafta sonra 4 Hafta sonra Şekil 4.2 Biyokimyasal FBF-2 konsantrasyon değerleri 43

Periodontoloji nedir?

Periodontoloji nedir? Periodontoloji 1 2 Periodontoloji Periodontoloji nedir? Periodontoloji, dişleri ve implantları çevreleyen yumuşak ve sert dokuların iltihabi hastalıkları ve bunların tedavisi ile ilgilenen bir dişhekimliği

Detaylı

FLEP OPERASYONU ve YARA İYİLEŞMESİ. Prof.Dr.Yaşar Aykaç

FLEP OPERASYONU ve YARA İYİLEŞMESİ. Prof.Dr.Yaşar Aykaç FLEP OPERASYONU ve YARA İYİLEŞMESİ Prof.Dr.Yaşar Aykaç PERİODONTAL CERRAHİ TEDAVİNİN AMAÇLARI Tam bir profesyonel temizlik için kök yüzeyini görünür ve ulaşılabilir hale getirmek Patolojik olarak derinleşmiş

Detaylı

KEMİK VE DİŞ ETİ SORUNLARI İÇİN EN GÜVENİLİR VE EN ETKİLİ ÇÖZÜM

KEMİK VE DİŞ ETİ SORUNLARI İÇİN EN GÜVENİLİR VE EN ETKİLİ ÇÖZÜM DOKU YENİLENMESİNDE OTOLOG ÇÖZÜM TÜRKİYEDE TEK DENTAL PRP KİTİ KEMİK VE DİŞ ETİ SORUNLARI İÇİN EN GÜVENİLİR VE EN ETKİLİ ÇÖZÜM YENİLENMEK KENDİ İÇİMİZDE ONARICI DOKU YENİLENMESİNİ HIZLANDIRAN YENİLİKÇİ

Detaylı

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA İYİLEŞMESİ Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Akut Yara: Onarım süreci düzenli ve zamanında gelişir. Anatomik ve fonksiyonel bütünlük

Detaylı

Periodontoloji nedir?

Periodontoloji nedir? Periodontoloji Periodontoloji nedir? Periodontoloji, dişleri ve implantları çevreleyen yumuşak ve sert dokuların iltihabi hastalıkları ve bunların tedavisi ile ilgilenen bir dişhekimliği dalıdır. Periodontoloji,

Detaylı

PERİODONTİTİSLER I- KRONİK PERİODONTİTİS

PERİODONTİTİSLER I- KRONİK PERİODONTİTİS PERİODONTİTİSLER Periodontitis, spesifik mikroorganizmalar veya spesifik mikroorganizma gruplarının neden olduğu, periodontal ligaman ve alveolar kemiğin cep oluşumu, dişeti çekilmesi veya her ikisiyle

Detaylı

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ PERİODONTOLOJİ ANABİLİM DALI

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ PERİODONTOLOJİ ANABİLİM DALI İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ PERİODONTOLOJİ ANABİLİM DALI Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Özay Uslu (Anabilim Dalı Başkanı) Uzman Dt. Vesile Elif Toy Dt. Ömer Alperen Kırmızıgül Arş. Gör. Semih Akgül

Detaylı

KONAK MODÜLASYON TEDAVİSİ

KONAK MODÜLASYON TEDAVİSİ KONAK MODÜLASYON TEDAVİSİ Konak modülasyon tedavisi (KMT); konak-bakteri etkileşiminin konak tarafını desteklemek anlamına gelir. Tedaviden çok doku yanıtını düzenlemektir. Periodontal hastalık, biofilm

Detaylı

Doç. Dr. Fatih ÇALIŞKAN Sakarya Üniversitesi, Teknoloji Fak. Metalurji ve Malzeme Mühendisliği EABD

Doç. Dr. Fatih ÇALIŞKAN Sakarya Üniversitesi, Teknoloji Fak. Metalurji ve Malzeme Mühendisliği EABD BİYOUYUMLULUK (BIO-COMPATIBILITY) 10993-1 Bir materyalin biyo-uyumluluğunun test edilmesi için gerekli testlerin tümünü içerir. (Toksisite, Hemoliz, sitotoksisite, sistemik toksisite,...vs.) Hammaddelerin

Detaylı

Taner Arabacı, Alper Kızıldağ, Oğuz Köse. Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Periodontoloji AD, Erzurum - Turkey

Taner Arabacı, Alper Kızıldağ, Oğuz Köse. Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Periodontoloji AD, Erzurum - Turkey MÜSBED 2013;3(2):97-101 DOI: 10.5455/musbed.20130411090604 Olgu Sunumu / Case Report Periodontal Kemikiçi Defektlerin Rejeneratif Tedavisinde Trombositten Zenginleştirilmiş Fibrin Membran Ve Otojen Kemik

Detaylı

FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ

FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ İNFLAMASYON VE ONARIM İNFLAMASYON Yaralanmaya karşı dokunun vaskülarizasyonu yolu ile oluşturulan bir seri reaksiyondur. İltihabi reaksiyon.? İnflamatuar

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ

ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ Dr. Şua Sümer Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Enf. Hast. ve Klin. Mikr. AD 17 Mayıs 2016 Prostetik eklem ameliyatları yaşlı popülasyonun artışına

Detaylı

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI Organizmalarda daha öncede belirtildiği gibi hücresel ve humoral bağışıklık bağışıklık reaksiyonları vardır. Bunlara ilave olarak immünoljik tolerans adı verilen

Detaylı

DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE ETKİSİ

DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE ETKİSİ T.C. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI VİH-YL 2007 0002 DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI ADIM ADIM YGS LYS 177. Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI Hastalık yapıcı organizmalara karşı vücudun gösterdiği dirence bağışıklık

Detaylı

İNFLAMASYON DR. YASEMIN SEZGIN. yasemin sezgin

İNFLAMASYON DR. YASEMIN SEZGIN. yasemin sezgin İNFLAMASYON DR. YASEMIN SEZGIN yasemin sezgin Inflamasyon Hasara karşı vaskülarize dokunun dinamik yanıtıdır Koruyucu bir yanıttır Hasar bölgesine koruma ve iyileştirme mekanizmalarını getirir İnflamasyonun

Detaylı

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ Prof. Dr. Feridun ŞAKLAR ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ BAŞARI ORANLARI Kök kanal tedavisindeki başarı oranlarının belirlenmesi için bu güne kadar çok sayıda çalışma yapılmıştır.

Detaylı

REGENERATION INSIDE US

REGENERATION INSIDE US SUCCESSFULL METHOD TO GIVE ENERGY AND BRIGHTNESS TO HAIR REGENERATION INSIDE US PROGRAMMA INNOV ATIVO CONTRO CAL VIZIE E DIRADAMENTI INNOVATIVE PROGRAM TO REDUCE THE FALL OF HAIR 0476 AUTOLOGOUS CELLULAR

Detaylı

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX! Özel Formülasyon DAHA İYİ Yumurta Verimi Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Detaylı

Prof. Dr. Yaşar AYKAÇ

Prof. Dr. Yaşar AYKAÇ Prof. Dr. Yaşar AYKAÇ Periodontal cerrahi tedavi yaklaşık 100 yılı aşkın bir süredir uygulanmaktadır. Bu yöntem ilk zamanlarda enfekte kemiğin ve dokuların kaldırılması amacıyla uygulanmıştır. Radikal

Detaylı

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler EGZERSİZ VE KAN Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler Akciğerden dokulara O2 taşınımı, Dokudan akciğere CO2 taşınımı, Sindirim organlarından hücrelere besin maddeleri taşınımı, Hücreden atık maddelerin

Detaylı

Kök Hücre ve Doku Mühendisliği

Kök Hücre ve Doku Mühendisliği Kök Hücre ve Doku Mühendisliği 22 Mayıs 2000 Time Dergisi Geleceğin en popüler meslekleri; 1. Doku Mühendisleri 2. Gen Programlayıcıları 3. ÇiBçiler 4. Frankenfood takipçileri 5. Bilgi Madencileri (Data

Detaylı

OTOLOG YENİLENME HIZLANDIRICISI KAS VE İSKELET SİSTEMİNİ ONARICI, SPOR TRAVMA VE ORTOPEDİK RAHATSIZLIKLARIN TEDAVİLERİNDE YENİLKÇİ BİR PROGRAM

OTOLOG YENİLENME HIZLANDIRICISI KAS VE İSKELET SİSTEMİNİ ONARICI, SPOR TRAVMA VE ORTOPEDİK RAHATSIZLIKLARIN TEDAVİLERİNDE YENİLKÇİ BİR PROGRAM OTOLOG YENİLENME HIZLANDIRICISI YENİLENMEK KENDİ İÇİMİZDE KAS VE İSKELET SİSTEMİNİ ONARICI, SPOR TRAVMA VE ORTOPEDİK RAHATSIZLIKLARIN TEDAVİLERİNDE YENİLKÇİ BİR PROGRAM DENSITY PLATELET GEL ONARICI TIPTA

Detaylı

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI Diş Eti Hastalıkları Dişeti hastalıkları (Periodontal hastalıklar) dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen hastalıklardır. Erişkinlerde diş kayıplarının %70

Detaylı

Dr. Fatih Mehmet Azık Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi

Dr. Fatih Mehmet Azık Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi Dr. Fatih Mehmet Azık Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi Yara iyileşmesi Üst düzey organize edilmiş bir kaskad Hemostaz, inflamasyon, proliferasyon ve remodeling Hasarlı dokunun normal mimarisini

Detaylı

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı?

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? İMMUNİZASYON Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? Canlıya antijen verdikten belli bir süre sonra, o canlıda

Detaylı

TDB AKADEMİ Oral İmplantoloji Programı Temel Eğitim (20 kişi) 1. Modül 29 Eylül 2017, Cuma

TDB AKADEMİ Oral İmplantoloji Programı Temel Eğitim (20 kişi) 1. Modül 29 Eylül 2017, Cuma TDB AKADEMİ Oral İmplantoloji Programı Temel Eğitim (20 kişi) 1. Modül 29 Eylül 2017, Cuma Oral İmplantolojide Temel Kavramlar, Teşhis ve Tedavi Planlaması 13.30-15.00 Dental implantların kısa tarihçesi

Detaylı

PRP Terapi nedir? Kanınızdaki güzel ilaç, Genesis PRP

PRP Terapi nedir? Kanınızdaki güzel ilaç, Genesis PRP PRP Terapi nedir? Plateletten zengin plazma (platelet rich plasma-prp), doku iyileşmesini arttırıcı etkisiyle yaklaşık 20 senedir tıpta kullanılmakta olup, son dönemlerde uygulama alanları oldukça genişlemiş

Detaylı

SAĞLIKTA NANOTEKNOLOJİ

SAĞLIKTA NANOTEKNOLOJİ SAĞLIKTA NANOTEKNOLOJİ Uzm. Hem. İlknur Yayla *Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Hemşirelik Hizmetleri Müdürü, Acıbadem Sağlık Grubu Ameliyathaneler ve MSÜ Koordinatörü Hazırlanma Tarihi: 23 Mart 2016 http://www.haberturk.com/saglik/haber/536313-kanserde-nano-teknoloji-mucizesi

Detaylı

KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK

KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK 1 2 Lokomotor sistemi oluşturan yapılar içinde en fazla stres altında kalan kıkırdaktır. Eklem kıkırdağı; 1) Kan damarlarından, 2) Lenf kanallarından, 3) Sinirlerden yoksundur.

Detaylı

Etkin Madde Klorheksidin glukonat (%1)tır. Yardımcı madde olarak; Kuş üzümü aroması, Kiraz aroması ve Nane esansı içerir.

Etkin Madde Klorheksidin glukonat (%1)tır. Yardımcı madde olarak; Kuş üzümü aroması, Kiraz aroması ve Nane esansı içerir. KULLANIM KILAVUZU KLORHEX ORAL JEL Birim Formülü Etkin Madde Klorheksidin glukonat (%1)tır. Yardımcı madde olarak; Kuş üzümü aroması, Kiraz aroması ve Nane esansı içerir. Tıbbi Özellikleri Klorheksidin

Detaylı

YARA TEDAVİSİNDE YENİLİKLER KÖK HÜCREDEN DOKU MÜHENDİSLİĞİNE

YARA TEDAVİSİNDE YENİLİKLER KÖK HÜCREDEN DOKU MÜHENDİSLİĞİNE YARA TEDAVİSİNDE YENİLİKLER KÖK HÜCREDEN DOKU MÜHENDİSLİĞİNE A.Kayataş,B.Çetin,D. Ahras,İ. Sarıbıyık,İ.Okşak,O.Kaplan Prof.Dr. Ali Barutçu Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik,Rekonstrüktif ve

Detaylı

SİGARA KULLANAN VE KULLANMAYAN BİREYLERİN PERİODONTAL DURUMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

SİGARA KULLANAN VE KULLANMAYAN BİREYLERİN PERİODONTAL DURUMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI SİGARA KULLANAN VE KULLANMAYAN BİREYLERİN PERİODONTAL DURUMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI ÖZET: Birçok araştırma periodontal sağlıkla sigara kullanımı arasında önemli bir ilişki olduğunu göstermiştir. Bu gerçeği

Detaylı

İSKELET YAPISI VE FONKSİYONLARI

İSKELET YAPISI VE FONKSİYONLARI İSKELET YAPISI VE FONKSİYONLARI 1- Vücuda şekil vermek 2- Kaslara bağlantı yeri oluşturmak ve hareketlerin yapılmasına olanaksağlamak 3- Vücut ağırlığını taşımak 4- Vücudun yumuşak kısımlarını korumak

Detaylı

Hücre Biyoloji Laboratuarı Güz dönemi Alıştırma Soruları (Dr.Selcen Çelik)

Hücre Biyoloji Laboratuarı Güz dönemi Alıştırma Soruları (Dr.Selcen Çelik) Hücre Biyoloji Laboratuarı 2014-2015 Güz dönemi Alıştırma Soruları (Dr.Selcen Çelik Konular: ph ve tamponlar, hücre kültür tekniği, mikrometrik ölçüm ph ve Tamponlar 1. ph sı 8.2 olan 500 ml. 20mM Tris/HCl

Detaylı

Slayt 1. Slayt 2. Slayt 3 YARA İYİLEŞMESİ YARA. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger. Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir.

Slayt 1. Slayt 2. Slayt 3 YARA İYİLEŞMESİ YARA. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger. Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Slayt 1 YARA İYİLEŞMESİ Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger Slayt 2 YARA Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Slayt 3 Akut Yara: Onarım süreci düzenli ve zamanında gelişir. Anatomik

Detaylı

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 KRONİK HASTALIK ANEMİSİ IX. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GİRİŞ VE TANIM Kronik

Detaylı

FURKASYON II KEMİK DEFEKTLERİNDE DÜŞÜK DOZ LAZER UYGULAMASININ KEMİK TAMİRİ ÜZERİNE OLAN ETKİLERİNİN LABORATUVAR VE KLİNİK DEĞERLENDİRİLMESİ

FURKASYON II KEMİK DEFEKTLERİNDE DÜŞÜK DOZ LAZER UYGULAMASININ KEMİK TAMİRİ ÜZERİNE OLAN ETKİLERİNİN LABORATUVAR VE KLİNİK DEĞERLENDİRİLMESİ FURKASYON II KEMİK DEFEKTLERİNDE DÜŞÜK DOZ LAZER UYGULAMASININ KEMİK TAMİRİ ÜZERİNE OLAN ETKİLERİNİN LABORATUVAR VE KLİNİK DEĞERLENDİRİLMESİ Dt. Gülnihal EMREM DOĞAN Periodontoloji Anabilim Dalı Tez Danışmanı

Detaylı

HÜCRE SĠNYAL OLAYLARI PROF. DR. FATMA SAVRAN OĞUZ

HÜCRE SĠNYAL OLAYLARI PROF. DR. FATMA SAVRAN OĞUZ HÜCRE SĠNYAL OLAYLARI PROF. DR. FATMA SAVRAN OĞUZ Çok hücreli organizmaların kompleks omurgalılara evrimi, hücreler birbirleriyle iletişim kuramasalardı mümkün olmazdı. Hücre-hücre Hücre-matriks etkileşimini

Detaylı

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık ÖZEL FORMÜLASYON DAHA İYİ Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALİYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA İÇİN AGRALYX

Detaylı

ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI. Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU

ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI. Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU Arı Zehiri - Tanım Arı zehiri, bal arıları tarafından öncelikle memelilere ve diğer iri omurgalılara karşı

Detaylı

Prof. Dr. Gökhan AKSOY

Prof. Dr. Gökhan AKSOY Prof. Dr. Gökhan AKSOY * Çiğneme, Beslenme * Yutkunma, * Estetik, * Konuşma, * Psikolojik Kriterler * Sosyolojik Kriterler Mandibüler: alt çene kemiğine ait, alt çene kemiğiyle ilgili Örnek: * mandibüler

Detaylı

Rahim ağzı kanseri hücreleri doku kültürü mikroskopik görüntüsü.

Rahim ağzı kanseri hücreleri doku kültürü mikroskopik görüntüsü. Doç.Dr.Engin DEVECİ HÜCRE KÜLTÜRÜ Hücre Kültürü Araştırma Laboratuvarı, çeşitli hücrelerin invitro kültürlerini yaparak araştırmacılara kanser, kök hücre, hücre mekaniği çalışmaları gibi konularda hücre

Detaylı

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)!

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)! HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücre Hücre: Tüm canlıların en küçük yapısal ve fonksiyonel ünitesi İnsan vücudunda trilyonlarca hücre bulunur Fare, insan veya filin hücreleri yaklaşık aynı büyüklükte Vücudun büyüklüğü

Detaylı

İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL Vücudun İlaçlara Etkisi (Farmakokinetik Etkiler) Farmakokinetik vücudun ilaca ne yaptığını inceler. İlaçlar etkilerini lokal veya sistematik

Detaylı

Diyabetik Retinopati Tanı, Takip ve Tedavisi

Diyabetik Retinopati Tanı, Takip ve Tedavisi Diyabetik Retinopati Tanı, Takip ve Tedavisi Diyabeti olan her hasta diyabetik retinopati riski taşır. Gözün anatomisi nedeni (resim 1a) ile iyi görüyor olmak göz sağlığının kusursuz olduğu göstermez,

Detaylı

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem Prof.Dr.Mitat KOZ Mikrodolaşım? Besin maddelerinin dokulara taşınması ve hücresel atıkların uzaklaştırılması. Küçük arteriyoller her bir doku

Detaylı

TAURİNİN İSKEMİ REPERFÜZYON HASARINDA MMP-2, MMP-9 VE İLİŞKİLİ SİNYAL İLETİ YOLAĞI ÜZERİNE ETKİLERİ

TAURİNİN İSKEMİ REPERFÜZYON HASARINDA MMP-2, MMP-9 VE İLİŞKİLİ SİNYAL İLETİ YOLAĞI ÜZERİNE ETKİLERİ TAURİNİN İSKEMİ REPERFÜZYON HASARINDA MMP-2, MMP-9 VE İLİŞKİLİ SİNYAL İLETİ YOLAĞI ÜZERİNE ETKİLERİ CEMRE URAL 1, ZAHİDE ÇAVDAR 1, ASLI ÇELİK 2, ŞEVKİ ARSLAN 3, GÜLSÜM TERZİOĞLU 3, SEDA ÖZBAL 5, BEKİR

Detaylı

Periodontal hastalığın başlıca nedeni mikrobiyal dental plaktır. Mikrobiyal dental plak zamanla matris oluşturarak diştaşını meydana getirmektedir.

Periodontal hastalığın başlıca nedeni mikrobiyal dental plaktır. Mikrobiyal dental plak zamanla matris oluşturarak diştaşını meydana getirmektedir. Prof.Dr.Yaşar Aykaç Periodontal hastalığın başlıca nedeni mikrobiyal dental plaktır. Mikrobiyal dental plak zamanla matris oluşturarak diştaşını meydana getirmektedir. Periodontal tedavinin en önemli amaçlarından

Detaylı

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Travma ve cerrahiye ilk yanıt Total vücut enerji harcaması artar Üriner nitrojen atılımı azalır Hastanın ilk resüsitasyonundan sonra Artmış

Detaylı

OROHEKS % 0,2 ORAL SPREY

OROHEKS % 0,2 ORAL SPREY OROHEKS % 0,2 ORAL SPREY FORMÜL %0.2 klorheksidin glukonat içerir. Yardımcı madde olarak; gliserin, limon esansı ve nane esansı içerir. Bir püskürtme 0.15 ml dir ve 0.0003 g klorheksidin glukonat içerir.

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM I V. KURUL DERS PROGRAMI HEMOPOETİK VE İMMÜN SİSTEM. (1 Mayıs Haziran 2017 )

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM I V. KURUL DERS PROGRAMI HEMOPOETİK VE İMMÜN SİSTEM. (1 Mayıs Haziran 2017 ) Dekan V. Baş Koordinatör Dönem I Koordinatörü Dönem I Koordinatör Yardımcısı Dönem I Koordinatör Yardımcısı Kurulun amacı: 2016 2017 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM I V. KURUL DERS PROGRAMI HEMOPOETİK VE İMMÜN

Detaylı

Kuramsal: 28 saat. 4 saat-histoloji. Uygulama: 28 saat. 14 saat-fizyoloji 10 saat-biyokimya

Kuramsal: 28 saat. 4 saat-histoloji. Uygulama: 28 saat. 14 saat-fizyoloji 10 saat-biyokimya HEMATOPOETİK SİSTEM Hematopoetik Sistem * Periferik kan * Hematopoezle ilgili dokular * Hemopoetik hücrelerin fonksiyon gösterdikleri doku ve organlardan meydana gelmiştir Kuramsal: 28 saat 14 saat-fizyoloji

Detaylı

Tedavide yeni başka seçenekler var mı? Doç. Dr. Özge Turhan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D.

Tedavide yeni başka seçenekler var mı? Doç. Dr. Özge Turhan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D. Tedavide yeni başka seçenekler var mı? Doç. Dr. Özge Turhan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D. Özellikle yara bakımıyla ilgili pek çok yeni yöntem,

Detaylı

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... 1 Bilinmesi Gereken Kavramlar... 1 Giriş... 2 Hücrelerin Fonksiyonel Özellikleri... 2 Hücrenin Kimyasal Yapısı... 2 Hücrenin Fiziksel Yapısı... 4 Hücrenin Bileşenleri... 4

Detaylı

Bölünme Kapasitelerine Göre Hücre Çeşitleri

Bölünme Kapasitelerine Göre Hücre Çeşitleri Ye#şkin Kök Hücre Bölünme Kapasitelerine Göre Hücre Çeşitleri 1. Değişken hücreler (Labile cells) - Sürekli bir kayıp ve yenilenme vardır. - Skuamöz ve salgı bezi hücreleri - Kemik iliğindeki hematopoe>k

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU 11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU DUYU ORGANLARI Canlının kendi iç bünyesinde meydana gelen değişiklikleri ve yaşadığı ortamda mevcut fiziksel, kimyasal ve mekanik uyarıları alan

Detaylı

HÜCRE KÜLTÜRÜNDEN DOKU MÜHENDİSLİĞİNE

HÜCRE KÜLTÜRÜNDEN DOKU MÜHENDİSLİĞİNE HÜCRE KÜLTÜRÜNDEN DOKU MÜHENDİSLİĞİNE A.Kayataş,B.Çetin,D. Ahras,İ. Sarıbıyık,İ.Okşak,O.Kaplan Prof.Dr. Ali Barutçu Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik,Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Yara

Detaylı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TIPTA UZMANLIK KURULU. Periodontoloji Uzmanlık Eğitimi Müfredat Oluşturma ve Standart Belirleme Komisyonu

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TIPTA UZMANLIK KURULU. Periodontoloji Uzmanlık Eğitimi Müfredat Oluşturma ve Standart Belirleme Komisyonu T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TIPTA UZMANLIK KURULU Periodontoloji Uzmanlık Eğitimi Müfredat Oluşturma ve Standart Belirleme Komisyonu Periodontoloji Uzmanlık Eğitimi Çekirdek Eğitim Müfredatı 2011 Ankara 1 TUK

Detaylı

BMM307-H02. Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK

BMM307-H02. Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK BMM307-H02 Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK ziynetpamuk@gmail.com 1 BİYOELEKTRİK NEDİR? Biyoelektrik, canlıların üretmiş olduğu elektriktir. Ancak bu derste anlatılacak olan insan vücudundan elektrotlar vasıtasıyla

Detaylı

HAYVANSAL ÜRETİM FİZYOLOJİSİ

HAYVANSAL ÜRETİM FİZYOLOJİSİ HAYVANSAL ÜRETİM FİZYOLOJİSİ 4. Hafta Prof. Dr. Gürsel DELLAL 1 Dolaşım Fizyolojisi Kan Kan, vücutta damarlar içinde devamlı halde dolaşan bir dokudur. Kan, plazma içinde süspansiyon halinde bulunan eritrosit

Detaylı

HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücrenin fiziksel yapısı. Hücre membranı proteinleri. Hücre membranı

HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücrenin fiziksel yapısı. Hücre membranı proteinleri. Hücre membranı Hücrenin fiziksel yapısı HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücreyi oluşturan yapılar Hücre membranı yapısı ve özellikleri Hücre içi ve dışı bileşenler Hücre membranından madde iletimi Vücut sıvılar Ozmoz-ozmmotik basınç

Detaylı

2x2=4 her koşulda doğru mudur? doğru yanıt hayır olabilir mi?

2x2=4 her koşulda doğru mudur? doğru yanıt hayır olabilir mi? ÇOCUKLARDA İLAÇ KULLANIMINDA FARMAKOKİNETİK VE FARMAKODİNAMİK FARKLILIKLAR 17.12.2004 ANKARA Prof.Dr. Aydın Erenmemişoğlu ÇOCUKLARDA İLAÇ KULLANIMINDA FARMAKOKİNETİK VE 2x2=4 her koşulda doğru mudur? doğru

Detaylı

Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir.

Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir. Ağız ve Diş Sağlığı Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir. Ağız sağlığı: Dişler ve onları

Detaylı

MEME KANSERİ KÖK HÜCRELERİNİN GEN EKSPRESYON PROFİLİ

MEME KANSERİ KÖK HÜCRELERİNİN GEN EKSPRESYON PROFİLİ MEME KANSERİ KÖK HÜCRELERİNİN GEN EKSPRESYON PROFİLİ Sait Murat Doğan, A. Pınar Erçetin, Zekiye Altun, Duygu Dursun, Safiye Aktaş Dokuz Eylül Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü, İzmir Slayt 1 / 14 Meme Kanseri

Detaylı

HİSTOLOJİ. DrYasemin Sezgin

HİSTOLOJİ. DrYasemin Sezgin HİSTOLOJİ DrYasemin Sezgin HİSTOLOJİ - Canlı vücudunu meydana getiren hücre, doku ve organların çıplak gözle görülemeyen (mikroskopik) yapılarını inceleyen bir bilim koludur. - Histolojinin sözlük anlamı

Detaylı

Kan Kanserleri (Lösemiler)

Kan Kanserleri (Lösemiler) Lösemi Nedir? Lösemi bir kanser türüdür. Kanser, sayısı 100'den fazla olan bir hastalık grubunun ortak adıdır. Kanserde iki önemli özellik bulunur. İlk önce bedendeki bazı hücreler anormalleşir. İkinci

Detaylı

Autologous Tissue Regenating Kit

Autologous Tissue Regenating Kit 93/42/EEC Kapsamında ClassIIb Tıbbi Cihaz Autologous Tissue Regenating Kit 0476 Saç dış görünüşümüzün ayrılmaz bir parçasıdır, sosyo kültürel bağlamda sembolik anlamları vardır; benlik saygısı, özgüven

Detaylı

Romatoid Artrit Patogenezinde SitokinAğı

Romatoid Artrit Patogenezinde SitokinAğı Romatoid Artrit Patogenezinde SitokinAğı Prof. Dr. Ahmet Gül İ. Ü. İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Romatoid Artrit Kronik simetrik poliartrit q Eklemde İnflammasyon

Detaylı

Bilinen, 5000 den fazla fonksiyonu var

Bilinen, 5000 den fazla fonksiyonu var Bilinen, 5000 den fazla fonksiyonu var KARACİĞER NEDEN ÖNEMLİ 1.Karaciğer olmadan insan yaşayamaz! 2.Vücudumuzun laboratuardır. 500 civarında görevi var! 3.Hasarlanmışsa kendini yenileyebilir! 4.Vücudun

Detaylı

* Madde bilgisi elektromanyetik sinyaller aracılığı ile hücre çekirdeğindeki DNA sarmalına taşınır ve hafızalanır.

* Madde bilgisi elektromanyetik sinyaller aracılığı ile hücre çekirdeğindeki DNA sarmalına taşınır ve hafızalanır. Sayın meslektaşlarım, Kişisel çalışmalarım sonucu elde ettiğim bazı bilgileri, yararlı olacağını düşünerek sizlerle paylaşmak istiyorum. Çalışmalarımı iki ana başlık halinde sunacağım. MADDE BAĞIMLILIĞI

Detaylı

Biyomühendiliğin temel alanları

Biyomühendiliğin temel alanları Biyomühendiliğin temel alanları Genetik mühendisliği: Sentetik biyoloji, gen transferi Hücre ve doku mühendisliği: Doku kültürü, hücre biyolojisi, metabolik mühendislik Biyoproses mühendisliği: Biyoproses

Detaylı

FİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU

FİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU FİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU Fizyolojiye Giriş Temel Kavramlar Fizyolojiye Giriş Canlıda meydana gelen fiziksel ve kimyasal değişikliklerin tümüne birden yaşam denir. İşte canlı organizmadaki

Detaylı

Kemik Doku. Prof.Dr.Ümit Türkoğlu

Kemik Doku. Prof.Dr.Ümit Türkoğlu Kemik Doku Prof.Dr.Ümit Türkoğlu 1 Kemik Dokusu İskelet sistemi başlıca işlevleri: Mekanik destek Hareket için kasların yapışma yerlerini sağlama Medüllasında yer alan, hemapoetik sistem elemanı kemik

Detaylı

Probiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı

Probiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Probiyotik suşları Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı İnsan ve bakteri ilişkisi İnsan vücudundaki bakterilerin yüzey alanı = 400 m 2 (Tenis kortu kadar) İnsandaki gen

Detaylı

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü Prof.Dr.Mitat KOZ DOLAŞIMIN SİNİRSEL KONTROLÜ Doku kan akımının her dokuda ayrı ayrı ayarlanmasında lokal doku kan akımı kontrol mekanizmaları

Detaylı

KLİNİK TIBBİ LABORATUVARLAR

KLİNİK TIBBİ LABORATUVARLAR KLİNİK TIBBİ LABORATUVARLAR BİYOKİMYA LABORATUVARI Laboratuvarın çoğunlukla en büyük kısmını oluşturan biyokimya bölümü, vücut sıvılarının kimyasal bileşiminin belirlendiği bölümdür. Testlerin çoğunluğu,

Detaylı

7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ

7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ 7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ Başlıklar 1. Prokaryotlar gen ifadesini çevre koşullarına göre düzenler 2. E. Coli de laktoz metabolizması 3. Lac operonu negatif kontrol 4. CAP pozitif kontrol

Detaylı

Cover Page. The handle holds various files of this Leiden University dissertation

Cover Page. The handle  holds various files of this Leiden University dissertation Cover Page The handle http://hdl.handle.net/1887/38405 holds various files of this Leiden University dissertation Author: Balcıoğlu, Hayri Emrah Title: Role of integrin adhesions in cellular mechanotransduction

Detaylı

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) Op.Dr. Tuncer GÜNEY Göz Hastalıkları Uzmanı GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) HASTALIĞINI BİLİYOR MUSUNUZ? Glokom=Göz Tansiyonu Hastalığı : Yüksek göz içi basıncı ile giden,görme hücrelerinin ölümüne

Detaylı

7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ

7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ 7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ Başlıklar 1. Prokaryotlar gen ifadesini çevre koşullarına göre düzenler 2. E. Coli de laktoz metabolizması 3. Lac operonu negatif kontrol 4. CAP pozitif kontrol

Detaylı

BÜYÜME. Vücudun ya da vücut bölümlerinin boyut olarak artması Yaşamın ilk 20 yılında görülen en önemli biyolojik süreçtir.

BÜYÜME. Vücudun ya da vücut bölümlerinin boyut olarak artması Yaşamın ilk 20 yılında görülen en önemli biyolojik süreçtir. BÜYÜME Vücudun ya da vücut bölümlerinin boyut olarak artması Yaşamın ilk 20 yılında görülen en önemli biyolojik süreçtir. 2 BÜYÜME Örneğin doku büyümesi gerçekleşerek vücut ağırlığı ve boy uzunluğunda

Detaylı

ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER

ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER Endotel Damar duvarı ve dolaşan kan arasında tek sıra endotel hücresinden oluşan işlevsel bir organdır Endotel en büyük endokrin organdır 70 kg lik bir kişide, kalp kitlesix5

Detaylı

CANDİDA İLE UYARILMIŞ VAJİNAL VE BUKKAL EPİTEL HÜCRELERİNİN SİTOKİN ÜRETİMİ

CANDİDA İLE UYARILMIŞ VAJİNAL VE BUKKAL EPİTEL HÜCRELERİNİN SİTOKİN ÜRETİMİ CANDİDA İLE UYARILMIŞ VAJİNAL VE BUKKAL EPİTEL HÜCRELERİNİN SİTOKİN ÜRETİMİ Emine Yeşilyurt, Sevgi Özyeğen Aslan, Ayşe Kalkancı, Işıl Fidan, Semra Kuştimur Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji

Detaylı

Diyabet ve diş-dişeti sorunları TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU

Diyabet ve diş-dişeti sorunları TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU TEMD DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU HASTA EĞİTİM KİTAPÇIKLARI SERİSİ 13 Diyabet ve diş-dişeti sorunları

Detaylı

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler:

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler: LÖKOSİT WBC; White Blood Cell,; Akyuvar Lökositler kanın beyaz hücreleridir ve vücudun savunmasında görev alırlar. Lökositler kemik iliğinde yapılır ve kan yoluyla bütün dokulara ulaşır vücudumuzu mikrop

Detaylı

Kardiyopulmoner bypass uygulanacak olgularda insülin infüzyonunun inflamatuvar mediatörler üzerine etkisi

Kardiyopulmoner bypass uygulanacak olgularda insülin infüzyonunun inflamatuvar mediatörler üzerine etkisi Kardiyopulmoner bypass uygulanacak olgularda insülin infüzyonunun inflamatuvar mediatörler üzerine etkisi Zeliha Özer*, Davud Yapıcı*, Gülçin Eskandari**, Arzu Kanık***, Kerem Karaca****, Aslı Sagün* Mersin

Detaylı

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ FARMAKOLOJİSİ

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ FARMAKOLOJİSİ BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ FARMAKOLOJİSİ Bağışıklık sistemini etkileyen (uyaran veya baskılayan) maddeler özellikle kanser ve oto-bağışıklık hastalıklarının sağaltımında kullanılan ilaçlar Organ nakillerinde reddin

Detaylı

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ Prostat her erkekte doğumdan itibaren bulunan, idrar torbasının hemen altında yer alan bir organdır. Yaklaşık 20 gr ağırlığındadır ve idrar torbasındaki idrarı

Detaylı

b. Amaç: Bakterilerin patojenitesine karşı konakçının nasıl cevap verdiği ve savunma mekanizmaları ile ilgili genel bilgi öğretilmesi amaçlanmıştır.

b. Amaç: Bakterilerin patojenitesine karşı konakçının nasıl cevap verdiği ve savunma mekanizmaları ile ilgili genel bilgi öğretilmesi amaçlanmıştır. İMMÜNOLOJİİ I-DERS TANIMLARI 1- Tanım: Konakçı savunma mekanizmalarının öğretilmesi. b. Amaç: Bakterilerin patojenitesine karşı konakçının nasıl cevap verdiği ve savunma mekanizmaları ile ilgili genel

Detaylı

Memorial Hastanesi İç Hastalıkları Bölüm Koordinatörü Prof. Dr. Yavuz Baykal Ağız kokusunun nedenleri ve önlemenin yolları hakkında bilgi verdi.

Memorial Hastanesi İç Hastalıkları Bölüm Koordinatörü Prof. Dr. Yavuz Baykal Ağız kokusunun nedenleri ve önlemenin yolları hakkında bilgi verdi. Ağız Kokusuna Karşı Dilinizi de Fırçalayın Memorial Hastanesi İç Hastalıkları Bölüm Koordinatörü Prof. Dr. Yavuz Baykal Ağız kokusunun nedenleri ve önlemenin yolları hakkında bilgi verdi. İSTANBUL - Sağlıklı

Detaylı

YENİ İLAÇ TAŞIYICI SİSTEMLER VE İLAÇLARIN HEDEFLENDİRİLMESİ

YENİ İLAÇ TAŞIYICI SİSTEMLER VE İLAÇLARIN HEDEFLENDİRİLMESİ YENİ İLAÇ TAŞIYICI SİSTEMLER VE İLAÇLARIN HEDEFLENDİRİLMESİ İlaç Taşıyıcı Sistemler Kolloidal ilaç taşıyıcı sistemler -Veziküler sistemler -Mikro-/Nano-partiküler sistemler Hücresel ilaç taşıyıcı sistemler

Detaylı

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! Lenfödem, lenf sıvısının dolaşımındaki yetersizlik yüzünden dokular arasında proteinden zengin sıvı birikimine bağlı olarak şişlik ve ilerleyen

Detaylı

KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ VE TÜTÜN KULLANIMI: MEKANİZMA. Mini Ders 2 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi

KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ VE TÜTÜN KULLANIMI: MEKANİZMA. Mini Ders 2 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ VE TÜTÜN KULLANIMI: MEKANİZMA Mini Ders 2 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi TEMEL SLAYTLAR Kardiyovasküler Hastalıkların Epidemiyolojisi

Detaylı

Prof. Dr. Mehmet ALİ MALAS TEORİK DERS SAATİ

Prof. Dr. Mehmet ALİ MALAS TEORİK DERS SAATİ T. C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2012 2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DÖNEM II II. DERS (DOLAŞIM-SOLUNUM) KURULU (26 KASIM 2012-11 OCAK 2013) DEKAN DERSLER BAŞKOORDİNATÖR DÖNEM II KOORDİNATÖRÜ

Detaylı

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet Chapter 10 Summary (Turkish)-Özet Özet Vücuda alınan enerjinin harcanandan fazla olması durumunda ortaya çıkan obezite, günümüzde tüm dünyada araştırılan sağlık sorunlarından birisidir. Obezitenin görülme

Detaylı

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ 15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ İyonlaştırıcı radyasyonların biyomoleküllere örneğin nükleik asitler ve proteinlere olan etkisi hakkında yeterli bilgi yoktur. Ancak, nükleik asitlerden

Detaylı

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı.

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı. Fizyoloji Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri Dr. Deniz Balcı deniz.balci@neu.edu.tr Ders İçeriği 1 Vücut Sıvı Bölmeleri ve Hacimleri 2 Vücut Sıvı Bileşenleri 3 Sıvıların Bölmeler Arasındaki HarekeF Okuma

Detaylı