K E N D İ M İ Z İ N E K A D A R T A N I Y O R U Z?
|
|
- Berker Muhiddin
- 8 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 Tanrımız buyuruyor: İncire, zeytine, Sina dağına ve şu emin beldeye yemin ederim ki, biz insanı en güzel biçimde yarattık. (Tin Sûr./ 1,2,3) K E N D İ M İ Z İ N E K A D A R T A N I Y O R U Z? Süleyman GÜNVER İzmir- 2007
2 İ Ç İ N D E K İ L E R S U N U Ş... 4 BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞ İNSANIN EN KÜÇÜK PARÇASI HÜCRE VÜCUDUMUZUN İSKELETİ Baş bölgesi Gövde bölgesi Kol ve bacaklar bölümü: Kaslar: DOKUNMA DUYU ORGANIMIZ DERİ GÖRME DUYU ORGANIMIZ GÖZ a.göz Tabakaları b.görme Olayının Gerçekleşmesi d. Göz Değmesi İŞİTME VE DENGE DUYU ORGANIMIZ a.kulağın yapısı ve bölümleri: c.vücudun Dengesi KOKU ALMA DUYU ORGANIMIZ BURUN TAT DUYU ORGANIMIZ DİL SOLUNUM SİSTEMİ a.akciğerler b.ses ve Konuşmak SİNDİRİM SİSTEMİ a.dişler b.yemek borusu Mide d. İnce bağırsak (Onikiparmak bağırsağı) e. Karaciğer f. Pankreas g. Sindirim Sisteminin Çalışma Yöntemi KAN VE DOLAŞIM SİSTEMİ a.alyuvarlar b.akyuvarlar c.trombositler d Kan Grupları e Kan Dolaşım Sistemi f Böbrekler MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ-BEYİN
3 a.arka beyin: b.orta beyin: c.ön beyin: d.beynin Çalışma Sistemi e.zinde Beyin ve Yaşlanmanın Önlenmesi: SALGI SİSTEMİ a.dış Salgı Bezleri (Eksokrin): b. İç Salgı Bezleri (Endokrin): (1). Hipofiz bezinin salgıladığı hormonlar: (a).ön hipofiz hormonları ve etkileri: (b). Orta hipofiz hormonu: (c) Arka hipofiz hormonları: ( 2). Tiroit salgıbezi: (3). Böbreküstü salgı bezleri: (a). Dış bölümün ürettiği hormonlar,steroit türü hormon olup etkilerine göre; (b). Böbreküstü bezinin Medulla denen bölümünde ise iki hormon salgılanır: (4). Pankreas salgı bezi hormonları: İKİNCİ BÖLÜM İNSANIN MANEVİ YAPISI a.ruhun Nefis Yönü: b.ruhun Zekâ Yönü: Aklın Sorun Çözmedeki Etkinliği: (2). Geniş Düşünmenin Önemi: (c) Yaş durumunu bahane göstermek: (d) Kötü talih bahanesi: b. Ruhun cesaret yönü c. Ruhun İrade Yönü: d..ruhun Ahlâk Yönü: (1). Edepli (terbiye) Sahibi Olmak: (2).Yardımsever Olmak: (3).Adil Olmak: (5). Tutumlu Olmak: (6). Ülfet ( Uyumlu ) Sahibi Olmak: (7).Güler Yüzlü, Temiz Görünümlü ve Hoşgörülü Olmak: (8). Saygılı Olmak (Büyüklere Saygı, Küçüklere Sevgi İle Yaklaşmak): (9). Sözünde Durmak: (10). Kişiler Hakkında İyilik Düşünmek:
4 (11). Diline Sahip Olmak: (12). Şefkatli (Esirgeyici) Olmak: (13). Cinsel İstekleri Kontrol Altında Tutmak: (14). İffet Ve Namuslu Olmak: (15). Doğru Davranışlı Olmak: İnsanın Bu Dünyadaki Görevleri: (1). İnsanın İlâhi Görevleri: (a). Allah a İtaat Etmek: (b). Hz. Peygambere (s.a) İtaat Etmek: (2). İnsanın Kendisine Karşı Olan Görevleri: (a). Sağlığın Korunması: Sağlığın korunmasında diğer bir etken, dengeli beslenmedir. 125 Peki, stres nedir ve nasıl ortaya çıkar? (b). Nefsi Kontrol Altında Tutmak: (c). Ahlâk Kurallarına Uyulması: (3). İnsanın Ailesine Karşı Görevleri: (4). İnsanın Topluma Karşı Görevi: (5). İnsanın Devletine Karşı Görevi: OKUYUCU İLE SÖYLEŞİ: Deniz Alasının Öyküsü: Sarılop İncirinde Döllenme Serüveni: Türkiye de Cinsiyete Göre Nüfus Artışı ve Denge Oluşması: EK-1 (28) B İ B L İ Y O G R A F Y A BİYOGRAFİ S U N U Ş Sizi saygı ile selâmlıyor ve benim dünyama hoş geldiniz diyorum. Benim dünyam çok güzel ve de büyük bir mekân. Eminim, tanıdıktan sonra siz de seveceksiniz. Konuğum olduğunuz sürece sizi kendi yöntemimle kanallar gezisine çıkarmak istiyorum. 4
5 Benim dünyamdaki kanallar, ne İtalya nın Venedik ve ne de Hollanda nın Amsterdam su kanalları ile ölçülemeyecek derecede özellik ve güzelliklere sahip. Bu kanalların sağında solunda birbirinden güzel manzaralar göreceksiniz; fevkalâde ilginç olaylarla karşılaşacaksınız. Her yapıt ve her olay belleğinizde iz bırakacak; sizleri düşünceden düşünceye itip bu güzellikleri yaratan becerikli mimarın kim olduğunu merakla öğrenmeye çalışacaksınız. Bu gezintinizde rehberiniz olarak devamlı sizlere yardımcı olunacak; hayranlık ve merakınız, verilecek bilgilerle giderilmeye çalışılacaktır. Benim dünyamdaki kanalların değişik isimleri vardır. Tanıtımda da bu isimler kullanılacaktır. Örneğin, kanın aktığı kanala, kan dolaşım sistemi; nefesin girip çıktığı kanala, solunum sistemi; yiyip içtiğimiz kanala, sindirim sistemi; duyu organlarının iletişim kanalına da merkezi sinir sistemi; gibi isimler verilmektedir. Bu özet bilgiden sonra sizleri mutluluk gezisine davet ediyor, gezintinizin başarılı ve yararlı geçmesini diliyorum. Süleyman GÜNVER İlâhiyatçı- Araştırmacı Yazar Mayıs Suleymangunver@ Yahoo. Com.tr Not: Metinlerdeki parantez içi rakamlar bibliyografyadaki kaynak eserlerin sıra numarasını gösterir. 5
6 BİRİNCİ BÖLÜM 1. GİRİŞ İnsanın en çok göz ardı ettiği, önemsemediği, gerekli görmediği, zahmete girip araştırmadığı konulardan birisi de kendisini tanımasıdır. İyi ki, ayna icat edilmiş de, boyunu-posunu, yüzünü başını görebilme olanağına sahip olmuş. Bazı insanlar, iş-aş ve geçimlik elde edebilme uğraşısı içinde Ben nasıl biriyim? gibi bir soruyu içinden geçirebilme fırsatını dahi bulamaz. Saatler günleri, günler haftaları, haftalar ayları, yılları derken bir ömür geçer de farkında olmaz. Kör talih bir gün önüne çıkar; yıpranmış ve görevini eskisi gibi yerine getiremeyen iç organlarından şikâyetler yükselir. Kişi hastadır; içinde bir sıkıntı, gözünde bitkinlik, kalbinde de bedbinlik yaşamını ümitsizliğe dönüştürmüştür. Muayene ve tedaviler sayesinde iç organlarının varlığından haberdar olur. Olmasına olur da, artık iş işten geçmiştir. Her ne kadar iyileşme olsa bile, eski sağlıklı yaşamı geriye gelmez. Çünkü bilinçsiz hareket ve davranışlar, nefsin istekleri doğrultusunda sağlıksız beslenme ve kötü alışkanlıklar, organları kısa dönemde yıpratmıştır. Yaratılışın kendine özgü bir düzeni vardır. Bütün yaratıklarda olduğu gibi insanlar da bu değişmez kurala uymak zorundadır. Evet, insanlar da doğar, büyür, gelişir ve sonunda ölümle hayata veda 6
7 eder. Yani geçici bir hayat yaşar. Öyleyse, yaşamdan zevk almak, yaşamı en güzel biçimde değerlendirmek bizler için en önemli görev olur. Bu da kendimizi tanımakla başlar. Hindistan ın kaderini değiştiren (Gandhi ve Buda gibi) on kişiden biri olarak tanıtılan ve yine 20.nci yüzyılın 1000 önemli ismi arasında gösterilip eserleri Batı dillerine çevrilen mistik Osho nun, insanın kendisini tanıması konusuna ilişkin öğretilerine göz atalım. Osho diyor ki; <İnsan bir buzdağı gibidir. Yalnızca bir kısmı, çok küçük bir kısmı su üstünde görülebilir. Bütünün büyük ve önemli kısmı ise altta gizlidir. Eğer görülebilen, insanın her şey olduğunu zannedersen, büyük bir yanılgıya düşersin. Böylece insanın sahip olduğu tüm esrarı gözden kaçırmış ve seni Tanrıya götürecek kapıları kapatmış olursun. Eğer bir insanın ismini, hangi aileden geldiğini, yaptığı işi- doktor, mühendis, ya da profesör-veya yüzünü görüp resmini tanımakla onu gerçekten tanıdığını sanıyorsan, büyük yanılgıdasındır. Bunlar, yalnızca su üstünde görünen kısmıdır. Gerçek insan, bunların çok çok uzağındadır. Eğer insanı gerçekten tanımak istiyorsan derine inmelisin. Ve derine inmenin tek yolu ise, öncelikle kendi içine inmektir. Kendi içindeki bilinmeyeni bilmeden, başka hiç kimseyi tanıyamazsın. Karşındaki insanın esrarını çözmek için tek yol, kendi içindeki bilinmeyenleri çözmektir. 7
8 İlâhi olanla bütünleşme, kendini incelemekle olur. Kendi kendini incelemek gerekir; çünkü bu, Tanrıya ulaşmanın tek yoludur. Kendini anımsa ve yalnızca izlemeye devam et. İnsanlarla nasıl ilişki kurduğunu izle. Yabancılarla, yakınlarınla, hizmetçinle, patronunla kurduğun ilişkiyi izlemeye devam et. Her ilişkinin bir ayna, bir yansıma olmasını sağla. Açgözlülüğüne, kıskançlıklarına, korkularına, endişelerine, her şeye sahip olma hırsına bak ve kendini izlemeye devam et. Farklı ruh hallerinde; üzgünken, mutluyken, kayıtsızken,,umutsuz hissederken, umutla dolmuşken, arzuluyken, öfkeliyken izle. Etrafında milyonlarca ruh hali var-izlemeye devam et. Her ruh halinin içine bakmak için bir pencere olmasını sağla. Gökkuşağının bütün renklerinden kendini incele. Yalnızken, yalnız değilken izle. Dağa çık, inzivaya çekil, fabrikaya git, ofise git, nasıl değiştiğini, nerede değiştiğini izle. Buda diyor ki; Yatağa gittiğinde izlemeye devam et. Devam edince, uykuya dalarken- nasıl uykuya daldığını gözlemle, izlemediğin hiçbir şey kalmasın. Kendini anımsaman, kendini incelemen yeterlidir. İzledikten sonra ne yapayım diye sormana gerek yok. Nefretini tamamen gözlemlediğinde, izlemede son bulacaktır. Çünkü öfke gözlemle yok olacak, sevgi çoğalacaktır. Şiddet yok olacak, dua ve şükür çoğalacaktır. Yani izlemekle yok olan günah, 8
9 izlemekle çoğalan ise erdemdir. Öyleyse izlemeye devam et ki, günah olanlar yok olsun. Kendini incelemeye, kendini gözlemlemeye devam ettiğinde, ego yok olur. Sen kalırsın; içinde- ben- olmayan bir boşluk olursun. Kendini inceledikten ve kendini tanıma aşamasına geldikten sonra da Tanrıya teslim ol.> (17) Türkçe konuşmamızın onur timsali büyük şair Yunus Emre nin şu dizelerine kulak verelim: - İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir; Sen kendini bilmezsin yâ nice okumaktır. - Okumaktan mânâ ne kişi Hakkı bilmektir, Çünkü okudun bilmesin ha bir kuru emektir. Diğer bir ifadeyle, ilim öğrenmekten maksat nedir? İnsanın kendini bilmesi, tanımasıdır. Sen kendini bilmezsen, bu nasıl okumaktır, ilim öğrenmektir. Okumaktan amaç da, insanın Tanrıyı bilmesidir. Okuduğun halde (Allah ı) bilmiyorsan, işte bu kuru (faydasız) bir emek harcamaktır. Bütün bu gözlem ve söylemleri, Hz. Peygamberimizin hedef gösterdiği şu hadisiyle bütünleştirelim: Ben ilmin şehriyim, Ali onun kapısıdır. Kim ilim isterse, kapıya varsın, gitsin C Hz. Peygamberimiz (s.a.) tarafından ilmin kapısı olarak övülen ve tanıtılan Hz. Ali de, Kendini C Celâleddin Ebubekir es-suyûtî, el-cami us-sağır, I, 161, no:
10 bilen ve tanıyan, Rabbini bilir # özdeyişi ile bizleri sonu kutlu bu gerçeğe yöneltmek istemektedir. Sonuç olarak, Yaradan ına sevgili kul, âlemlerin efendisi Allah Resûlüne dost olmak isteniyorsa, önce kendimizi tanımamız gerekecektir. 2. İNSANIN EN KÜÇÜK PARÇASI HÜCRE Maddenin en küçük parçasına atom denildiği gibi canlı varlıkların en küçük parçasına da hücre denmektedir. Hücrelerin çoğalıp birleşmesi sonucu dokular ve organlar oluşur. Bunlar da gelişerek insan vücudunu meydana getirir. Amacımız kendimizi tanımak olduğuna göre, işe hücreden başlamamız daha uygun bir yaklaşım olacaktır. Çünkü hücre bedenin en küçük ve ilk temel taşıdır. Hücre, çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük bir varlıktır. Ancak, özel mikroskoplarla büyütülerek görülebilmekte ve üzerinde araştırma yapılmasına olanak sağlanmaktadır. Genelde hücrelerin yapısı birbirine benzer. Hücrenin dışında bir zar, zarın iç bölümünde sitoplâzma, bunun içinde de üzeri zarla kaplı # Aclûnî, Keşf ûl-hafâ, II, 262, no:
11 çekirdek bulunur. Şunu belirtelim ki, çekirdek genelde bir adet olarak bulunur; fakat bazı organların hücrelerinde bu miktar farklı sayıda olmaktadır. Örneğin, karaciğerde iki, kemik iliğindeki polikaryositler ile kanserli hücrelerde daha fazla çekirdek bulunur. Bir ayrıcalık olarak alyuvarlarda çekirdek bulunmaz. Bunun nedeni kan dolaşımı bölümünde açıklanmıştır. Hücrenin dış görünüm olarak bölümlerine değindikten sonra, çalışma ve çoğalma sistemini tanımaya çalışalım. Hücrenin dışındaki zar, yarı geçirgen bir özelliğe sahip olup hücrenin ihtiyacı olan maddelerin (besin, oksijen ve diğer kimyasal maddelerin) giriş ve çıkışlarını düzenler. İhtiyacı olmayan maddelerin girişine ise izin vermez. Bu çok önemli bir görevdir. Hücrenin canlı kalabilmesi için besinlerin yanma sonucu meydana gelen zararlı maddelerin de (karbondioksit) dışarı atılması önem taşır. Zardan sonra gelen ve hücreyi dolduran, adına sitoplâzma denen yumurta akı kıvamında bir sıvı bulunur. Sıvının içinde ise, birçok organcıklar yer alır. Bunların görevi: a) Protein imal etmek, b) Besin depo etmek, c) Artıkları toplayıp dışarı atmak, d) Çeşitli uyarı için enzim salgılamak olarak belirlenir. 11
12 Sitoplâzmanın ortasında çekirdek yer alır. Çekirdeğin etrafı da zarla kaplıdır. Çekirdeğin içinde bir veya birkaç çekirdekçik, irsi özelikleri taşımakla görevli kromozomlar ve sitoplâzmada olduğu gibi ayrıca bir sıvı bulunur. Çekirdek, hücrenin genel yönetim merkezidir. Çekirdek ile sitoplâzma arasında devamlı bir mesaj akımı vardır. Şöyle de denebilir: Hücrede meydana gelen her olay ve işlem, çekirdek tarafından yönlendirilir ve kontrol edilir. İnsan vücudunda trilyonlarca hücre bulunur (16). Bedenimizdeki hücrelerin (alyuvarlar hariç) her birinin çekirdeğinde 23 çift halinde toplam 46 kromozom bulunur. Bunların ikisi cinsiyet kromozomu olarak bilinir. Erkekte biri erkekliğe, diğeri de dişiliğe özgü özellikleri taşır. Kromozomların görevi, canlıya ait irsi özellikleri taşıması ve bunu kendisinden sonra gelecek nesillere iletmesi; ayrıca hücre içi faaliyetlerin düzenlenmesini sağlamasıdır. Kromozomların içinde çift şeritli spiral yapıda uzun moleküller bulunur. Bu moleküllere DNA adı verilir. Bunlar, canlının özelliğine göre şifrelenmiş değişik özellikleri taşır. Bazen, basın-yayın organlarında yer alan haberlere göre, çocuğun kendisinden olup olmadığını belirlemek üzere DNA testi yapıldığından söz edilir. İşte bizler de DNA nın ne işe yaradığını böylece hatırlamış oluruz. 12
13 DNA, çok ince ve çok uzun bir çift iplikçikten oluşur. DNA yı sarmal biçimde bükülmüş bir ip merdivenine benzetebiliriz. Bu merdivenin basamaklarını baz adı verilen kimyasal maddeler oluşturur. DNA da dört çeşit (Adenin, Timin, Sitozin, Guanin) baz bulunur. Bu bazlar DNA üzerinde belli bir biçimde sıralanarak geni oluşturur. Bir hücrede 35,000 civarında gen bulunur. Genler, protein üretmek için gerekli bilgileri taşır. Her bir gen, tek bir proteinin üretilmesinden sorumludur. Genler, hücrenin ihtiyaç duyduğu proteinin üretilmesi için emir verme ve yaptırma özelliğine de sahiptir. Emir niteliğindeki mesajlar, RNA adlı haberciye kopya edilerek çekirdek zarından geçip sitoplâzmaya ulaşır. Burada ribozom denilen ve fabrika gibi çalışan organcığa iletilerek istenilen miktarda protein üretilmesi sağlanmış olur. Bir plân ve program uyarınca üretilen proteinlerin, besinlerin sindirilmesinden çeşitli artık maddelerin yıkımına kadar birçok kimyasal görevi vardır. Örneğin, bir protein kanda oksijen taşırken, diğer bir protein de terimizin tuzluluk oranını düzenler. Ayrıca vücutta çeşitli görevleri olan insulin hormonu da protein yapısındadır (25)(32). Hücrenin yapısı ve çalışma sistemine özet olarak değindikten sonra, insan bedenini nasıl oluşturduğu, yani hücre çoğalmasının nasıl gerçekleştiği konusu üzerinde duralım. Erkeğin spermi ile kadının yumurtasının birleşmesi sonucu oluşan hücreye zigot denir. Bu 13
14 hücre, tek başına bütün organizmayı meydana getirecek genetik bilgiye ve güce sahiptir. Vücuttaki tüm hücrelere dönüşebilecek potansiyeli vardır. Döllenme sonucu oluşan yeni hücre, 4 gün içerisinde bölünerek çoğalır ve döl yatağından rahme ulaşır. Burada rahim duvarına yapışarak bölünüp çoğalmaya ve büyümeye devam eder. Büyüdükçe de organların modelleri belirmeye başlar. 28 günlük ceninde baş ve kuyruk kısımları oluşur. 50 günlük olunca da boy 2 cm uzunluğa erişirken büyük ölçüde iç organlar, kalp, mide ve damarlar gelişmeye başlar günlük ceninin cinsiyeti belirir. Normal halde 9 aylık bir zaman diliminde bir çiğnemlik et parçası, insan biçimine dönüşmüş bebek olarak dünyaya gelir. Hücre bölünmeleri hızlı olarak devam ederken bebek, 2 yaşından sonra çocukluk dönemine, yaşları arasında ergenlik çağına, yaşları arasında gençlik, yaşları arasında olgunluk ve 60 yaşından itibaren de yaşlılık dönemine girer (20). Burada ilginç olan bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim. İlk döllenen hücre, 5. güne kadar her bölünmede oluşan yeni hücre bir organizma oluşturabilecek güce sahip iken, 5. günden itibaren bu güçlerini kaybeder. Fakat yeni bir özellik kazanır. Bu hücreler, gerekli ortam sağlandığında değişik 200 hücre türüne dönüşebilir. Bu bilinçli ve plânlı değişim sonucu, kas hücreleri kasları, akciğer hücreleri akciğeri, kalp hücreleri kalbi, kemik hücreleri de kemik dokusunu meydana getirmekte ve bu andan 14
15 itibaren aynı işleri yapmaya devam etmeleridir. Elle tutulamayan ve gözle görülemeyecek kadar küçük olan hücreyi kim yönlendiriyor? Denebilir ki, hücre çekirdeği içindeki kromozomların sahip olduğu şifreli genler. Peki, genlere organizmayı yönlendirecek şifre bilgilerini yerleştiren kim? Tabii ki, yoktan var eden, yaratan şekil veren yüce Rabbimiz. İşte kanıtı: Döl yataklarında size nasıl dilerse öyle kılık veren O dur. O ndan başka hiçbir Tanrı yoktur. (O), mutlak galiptir, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir. (Al-i İmran Sur./6). Bu oluşumlar karşısında içimizden teslimiyet dolu samimi bir ses yükselir: Rabbimizin bizlere lütfettiği hangi nimetini yalanlayabiliriz ki! VÜCUDUMUZUN İSKELETİ Konuya, tasavvuf edebiyatının ünlü şairi Yunus Emre nin şu dizeleriyle başlayalım: Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm. Evet, ete bürünen bedenimizi ayakta tutan kemik bütününe iskelet denmektedir. Bilindiği gibi bir bina inşa edilirken, önce iskeleti çatılır, sonra diğer bölümleri yapılır. Ancak insanda böyle değildir. Etle kemik eş zamanlı gelişir ve yaşam süresince devam eder. İskeletin başlıca görevleri: a) Dayanak teşkil edip dik durmamızı sağlamak, b) Birçok organı dış darbelere karşı korumak, 15
16 c) Sinir ve kas sistemlerinin irtibatını sağlamak, d) Vücudun çeşitli hareketleri yapmasına yardımcı olmak, e) Kan ve kan hücrelerinin üretimine ev sahipliği yapmaktır. Yetişkin ve normal yapıda her insanda, iriliufaklı 206 adet kemik bulunur. Bu kemikler, yaptıkları görev itibariyle üçe ayrılır: a) Uzun kemikler, kol ve bacak kemikleri, b) Kısa kemikler, parmak, bilek, omurga ve göğüs kemikleri, c) Yassı kemikler, kafatası ve kaburga kemikleridir. Kemik yönünden bedeni üç bölümde (baş, göğüs, kol ve bacaklar olarak) ele alıp yaratılışta özellik arz eden nedenler üzerinde duralım: Baş bölgesi Baş bölgesi, kafatası kemikleri ile yüz kemiklerinin birleşmesinden oluşmuştur. Kafatası kemikleri, 8 adet yassı kemikten yapılmıştır. Beyin, beyin soğanı ve sinir sisteminin çok hassas organ oluşu nedeniyle korumadaki önemi, kemikler tas şeklinde biçimlenmiştir. Bundan dolayı da adına kafatası denmiştir. Yüz kemikleri ise, 14 kemikten oluşmuştur. Gövde bölgesi 16
17 Gövde bölgesinde, göğüs, kaburga ve omurga kemikleri bulunur. Göğüs kemikleri kaburga kemiklerinin öndeki uzantılarının bağlantısı görevini yapar. Kısa kemik biçimindedir. Kaburgalarla beraber bir kafes oluşturup kalp, akciğer, karaciğer, öd kesesi gibi organları darbelere karşı korur. Kaburga kemikleri, yassı biçimdeki kemik türüdür. 12 çift olup sırt omurgasına eklidir. Bunlardan sadece 7 çifti önde göğüs kemiğine birer kıkırdakla bileşmiş, 8., 9. ve 10. çiftler ise kıkırdak uçlarla birbirine eklenmiştir. 11. ve 12. çiftler ise kısa yapılıdır. Neden böyle bir yapıya gerek görülmüştür, diye düşünülebilir: Solunum, bizim irademiz dışında geçekleşip devam eden bir olaydır. Nefes alış-verişini otomatik hale dönüştüren ise göğüs, kaburga kemikleri ile diyaframdır. Nefes alırken bu kemikler genişler, nefes verirken de daralır; yani hareket eder. Eğer kemikler yekpare olsaydı, bu organizasyon da olmayacaktı. Kurulan düzen ne kadar da bilinçli değil mi? Yaratan ı bir kez daha düşünüp O na teslim olmamız gerekmez mi?... Omurga kemikleri, vücudun dikliğini sağlayan ve iskeletin temelini teşkil eden kısa tip 33 adet kemikten oluşur. Omurgalar üst üste gelecek şekilde sıralanmış ve kıkırdak yastıklarla birbirine eklenmiştir. Eklemler omurgaya eğilip bükülebilme esnekliği vermiştir. Bu nedenledir ki, sporcular jimnastik oyunlarında, ters perende atma, ters 17
18 olarak ayak ve eller üzerinde yarım daire şeklinde köprü kurma hareketleri yapabilmektedir. Omurga kemiklerinin diğer bir görevi de, beyinden (merkezi sinir sisteminden) çıkan sinirlerin vücuda dağılımında koruma görevi yapmasıdır. Omurgaların ortası delik olup içinden omurilik (sinirler) geçer. Kol ve bacaklar bölümü: Kol kemikleri, kürek ve köprücük kemikleriyle gövdeye bağlanmıştır. Kolda bulunan kemikler, pazı, ön kol, dirsek ile el kemiklerinden ibarettir. El kemikleri, 27 kemikten oluşur. Günlük yaşantımızda bunların görev ve hareketlerini yakınen bilmekteyiz. Bacak kemikleri, uyluk, baldır, kaval ve ayak kemiklerinden ibarettir. Kalça kemiği ile gövdeye tutunur. Ayak kemikleri, 26 parça kemikten oluşur. Kemik yapısı, dışta beyaz, sarımtırak sert bir yapı; içte süngersi doku veya kırmızı ilikten oluşur. Uzun kemiklerde ilik kanalı denilen bir boşluk ve sarı renkli ilik bulunur. İskeletin üzerindeki kemiklerin birbirine birleştiği yere eklem denir. Eklemler, yaptıkları işlemlere göre, oynamaz eklemler, yarı oynar eklemler ve oynar eklemler olarak üç grupta toplanır. Örnek vermek gerekirse: a.kafatası eklemleri oynamaz eklem, 18
19 b.kıkırdak yastıklara dayalı omurga eklemleri, yarı oynak eklem, c.kol ve bacak eklemleri oynar eklem grubundandır. Bu gruptaki kemiklerin yüzeyleri boş ve kemik uçlarında kıkırdak, aradaki boşlukta ise sıvı keseleri vardır. Bunlar kemiklerin hareket sırasında aşınmasını önler ve kemik uçlarının birbiri üzerinde kaymasını sağlar (16). Görüldüğü gibi sistem, en küçük ayrıntılarına kadar düşünülüp oluşturulmuştur. Yürüyüp koşmamız, eğilip kalkmamız, tutup çekmemiz, el açıp dilekte bulunmamız gibi birçok hareket ve davranışlarımızı bizlere kolaylaştıran Yaratan a ne kadar şükretsek yine de karşılığı ödenmiş olmaz. Kaslar: Biz hareket etmeyi kaslar yoluyla sağlarız. Çünkü organların hareketi, ancak kaslar sayesinde gerçekleşir. Kaslar, gördükleri işlere göre iki grupta toplanır: a) Çizgili kaslar, iskelet ve deri kaslarıdır. Özelliği isteğimizle hareket etmiş olmasıdır. Kalbin kası, çizgili kas türünden olmasına rağmen bu kavramın dışındadır. Çizgili kaslar, iskelete yapışmış olarak bulunur. Bunlara halk arasında et denir. b) Düz kaslar, isteğimiz dışında hareket eden kas grubudur. Bu gruba bağırsak kasları örnek teşkil eder. İrademizin dışında sinir sistemine bağlı olarak yavaş ve seri olarak hareket eder. 19
20 Organları harekete geçiren kaslar ise, kasları da hareket ettiren sinirlerdir. Kasların kasılma ve gevşeme hareketleri süresince bir enerji harcanır. Vücudun ısısı da artar. Harcanan enerji, kaslarda depo edilen glikozun oksijen tarafından yakılması sonucu elde edilir. Kaslarda oluşan kimyasal olaylar neticesinde oksijen azaldıkça kasta laktik asit birikir ve kasın yorulmasına neden olur. Dinlenirken alınan oksijen laktik asitle birleşerek enerji elde edilir ve kas hücrelerinde depolanır (16). Burada cereyan eden kompleks kimyevi olaylara dikkat edildiğinde yüce Rabbimizin koyduğu düzenin ne kadar mükemmel olduğunu anlamada güçlük çekilmez. Zaten, Allah ın insanlara lütfettiği hangi olanağı göz ardı edebiliriz ki! DOKUNMA DUYU ORGANIMIZ DERİ İnsan vücudunu dış etkenlerden koruyan organımız deridir. Elbise gibi bütün bedenimizi sarar ve vücut ısısını korur. Bu görevinin yanında dış ortamın, sıcak-soğuk, sert-yumuşak, hafif- ağır, basınç gibi özelliklerini algılamamıza da yardımcı olur. Diğer bir ifadeyle deri, dokunma duyu organı olma yeteneğine de sahiptir. Bütün bedenimizi örten deri, iki tabaka halindedir. Dış deri genelde ölü doku hücrelerinden oluşur. Üzerinde kıl ve tüyler ile el-ayak parmak 20
21 uçlarında tırnakları da barındırır. İnsana renk veren hücreler de bu tabakada bulunur. Alt deride, ter bezleri, sinir uçları, kılcal damarlar ile alt ve üst deriyi besleyen yağ tabakası bulunur. Ter bezleri, gözenek denilen birer kanalla dışarıya açılır. Bedenin hareketliliği sırasında normalin üzerindeki sıcaklıklarda ter bezlerinin soluması sonucu terleme olayı meydana gelir. Dış derideki ölü hücreler, dıştan gelip yapışan tozlar ile yağ ifrazatı birleşince kir dediğimiz ve insan sağlığına zararlı kimyevi bir madde oluşur. Bunun atılması, ancak yıkanmakla mümkün olabilmektedir. Bu nedenle İslâm dini, temizliğe büyük önem vermiş, beş vakit namaz için aptes almayı, Cuma namazı öncesi, cinsel ilişki sonrası ve yolculuk dönüşünde de boy aptesini gerekli görmüştür. Yukarıda belirtildiği gibi derinin en önemli özelliklerinden biri de, dokunma duyusu organı oluşudur. Dokunma duyu hücreleri özellikle el, parmak uçları ile yüzümüzde yoğun olarak bulunur. Dokunma hissi ile dış varlıkları algılar ve tanırız; tehlikelere karşı önlem alırız. Dikkat edilirse bedeni oluşturan her organ birden fazla görevlerle sorumlu tutulmuştur. Bunlardan biri de el parmaklarıdır. Hem dokunma duyusuna sahip, hem de kendisine özgü parmak izleriyle başkalarından ayırt edilmektedir. Bu özel durum, hırsızlık ve cinayet olaylarında tanık olarak öne çıkmaktadır (16). 21
22 İki tabaka halinde vücudumuzu örten derinin sağladığı kolaylık ve faydalar yanında sevgi dolu bakışlara cazibe oluşturan ten ve yüz güzelliği, parmak uçlarına nakşedilen ayrıcalı çizgiler, bizlere, Allah ın her şeyi yaratmaya muktedir olduğunu gösteren önemli birer tanık değil midir? 5.GÖRME DUYU ORGANIMIZ GÖZ Bilindiği gibi göz görme duyu organıdır. İnsanın dünyaya açılan penceresidir. Normal bir insanda iki göz vardır ve kafatasının içindeki göz çukurlarına yerleşmiştir. Gözün görevi, varlıkların renklerinin, biçimlerinin ve hareketlerinin algılamasına yardımcı olmaktır. a.göz Tabakaları Göz yuvarsı biçimde iç içe geçmiş üç tabaka ile sıvı ve yarı sıvılardan oluşur. En dıştaki tabakaya sert tabaka denir. Göz akı da denen bu tabaka sağlam ve kalın bir dokuya sahip olup rengi beyazdır. Gözün ön tarafına rastlayan bölümü hafif bir şişkinlik yapar ki, bu da ışığın göze girmesini sağlar. İkinci tabakaya damar tabaka denir. Bu tabaka, üç bölümden oluşur: Koroid (damarlardan meydana gelmiştir), gözün ışık durumuna göre ayarlanmasını sağlayan silver cisimler ve iris. İrise, göz bebeği de denir. Ortası deliktir ve fazla ışıkta küçülüp az ışıkta ise büyümek suretiyle ışığın 22
23 normal ölçüde algılanmasına yardımcı olur. Göz bebeği (iris) in rengi, ırk ve soydan gelen kalıtım ile her insanda değişiklik gösterir. Üçüncü tabakaya ağ tabaka (retina) adı verilir. Bu tabaka, sert tabaka ile damar tabakasını delip gelen sinirlerin yayılması ve sinir hücrelerinden oluşur. Işığa karşı duyarlı tabakadır. Bu üç tabaka ile çepeçevre çevrilen gözün içi, yapışkan ve saydam bir sıvıyla doludur. Bu sıvı, kan dolaşımı ile devamlı olarak yenilenerek işlevini sürdürür. Gözün arka bölümünde ise sarı benekler ile görme sinirleri yer almıştır. Bu sinirler, beyne ulaşıp görme olayının gerçekleşmesine yardımcı olur. b.görme Olayının Gerçekleşmesi Buraya kadar gözün doku yapısı ve bölümlerine özet olarak değinildikten sonra önemli olan görme olayının nasıl gerçekleştiği konusunun incelenmesidir. Cismin görüntüsü ışık yoluyla saydam tabakaya akseder. Önce göz bebeğinden, arkasındaki mercekten kırılarak geçip gözü dolduran sıvı içerisinden yoluna devamla arka kısımdaki odak noktasına ulaşır. Sarı benek denen bu bölge ışığa hassas hücrelerden oluşur. Odak noktasında şekillenen cismin görüntüsü ters yönde oluşur. Ancak, görme sinirleri aracılığı ile beyne ulaşırken gerekli düzeltme yapılarak ters görünüm düzeltilerek normal görüntü sağlanmış olur. Öncelikle belirtelim ki, görme olayı, basit olarak ifade edilen bilgilerle 23
24 sınırlı değildir. Daha kapsamlı ve dokular arası bir işbirliği sonucu oluşur. Odak noktasına akseden ışık enerjisine dayalı cismin görüntüsü, görme sinir hücreleri tarafından elektrik mesajları haline çevrilip beyindeki görme ile ilişkili merkezi sinir sistemi bölgesine iletilir. Cismin görüntüsünün burada meydana gelmesi, fevkalâde ve insanı hayrete düşüren bir organizasyon sonucudur. Böylece gözün bir defa kapatılıp açılmasında karşımızdaki cismi, aslına uygun şekil ve renkte anında görebiliriz. Göz, çok hassas ve dış etkenlere karşı özenle korunması gereken organımızdır. Bu nedenle, dünyaya gelen her normal bebekte gözlerin korunabilmesi yönünden kaşlar, göz kapağı ve kirpikler, devamlı nemli kalabilmesi için de gözyaşı bezleri yaratılmıştır. Hepsinin ayrı görev ve etkinliği vardır. Kaşlar, alından akan terlerin göze ulaşmasını engellerken fazla ışığı emerek gözün olumsuz yönde etkilenmesini de önler. Kendi irademiz dışında görev yapan göz kapakları ve üzerindeki kirpikler de dışarıdan göze gelecek toz ve darbelere karşı gözü korur. Göz kapaklarının açılıp kapanmasını kolaylaştırmak için gözlerin devamlı nemli olması gerekir. Bu gereksinme de, alın kemiğinin içindeki bir çukurda yer alan gözyaşı bezleri ile göz kapakları iç kısmında yaratılan yağ bezleri tarafından yıkamayağlama şeklinde işlev yerine getirilir. Şimdi bu oluşumlara bakıldığında gözün, ruhun dünyaya açılan bir penceresi, dünya varlıklarını hayranlıkla seyredebilme olanağını veren ve aynı zamanda yaşama süresinde ihtiyaçlarımızın 24
25 karşılanmasına yardımcı olan önemli bir organımız olduğunu ifade edebiliriz. Dünyada hiçbir oluşum, sebepsiz olarak ortaya çıkmaz. Mutlaka bir ilki ve yapıcısı vardır. Göz de, Allah ın insana lütfettiği bir nimettir. O nun belirlediği düzen içerisinde oluşup işlevini devam ettirir ve yaşamamızı kolaylaştırır. Nitekim Kur an-ı Kerimde Yüce Rabbimiz:... Ki, yarattığı her şeyi güzel yapan, insanı yaratmaya da çamurdan başlayan O dur. Sonra O, bunun soyunu hakir (değersiz) bir sudan oluşan nütfeden yapmıştır. Sonra onu düzeltip tamamladı. İçine ruhundan üfürdü. Sizin için kulaklar, gözler, gönüller yarattı. Ne az şükredersiniz. (Secde Sûr./7,8,9) buyurarak gözlerin önemini belirtmiştir. Öyleyse, Allah ın hangi yarattığını görmezlikten gelip yalanlayabiliriz! Genelde maddi varlıkların durumlarına dikkatle bakıldığında, sebepsiz veya boş yere değil, hepsinin ayrı ayrı bir veya birden çok görev ve yaratılış amaçlarının olduğu görülür. Örneğin, kuş derken, bir gaga, iki ayak, iki kanat, gövdesi kendine özgü tüylerle kaplı, havada uçan bir hayvan türü aklımıza gelir. Birinci özelliği uçabilmesidir. Ancak bütün kuş türünde bu özelliği göremeyiz. Deve kuşunun da iki ayağı, iki kanadı var; gövdesi de tüyle kaplı. Fakat diğer kuşlar gibi yüksekten uçamaz. O, yerde koşar; hızını arttırmak için de kanatlarından yararlanır. Allah onu uçmak için değil, hızlı koşmak için yaratmıştır. c.gözün Görevleri 25
26 Yaratılış itibariyle gözün birinci görevi, dünya varlıklarının renk, şekil, büyüklük-küçüklük durumlarını görerek tanımamızı sağlamaktır. İkincisi ise, canlı varlıklarla ve özellikle diğer insanlarla iletişim kurarak duygu ve düşünceleri karşı tarafa aktarmaktır. Sağlıklı olsa bile normal bir göz, dünya varlıklarını tümünü görebilme yeteneğine sahip değildir. Canlı veya cansız bazı varlıkları göremez. Çünkü göz, ışık dalga boyu 400 milimikron ile 700 milimikron arasındaki ışık dalgalarını görebilmektedir. Diğer bir ifadeyle kırmızıdan mora kadar renkleri algılayabilmektedir. Bu nedenle, kızıl ve mor öte ışınları, tedavi amaçlı kullanılan röntgen ışınlarını göremeyiz. Ayrıca atom ve hücreyi de çıplak gözle göremeyiz (16). Gözün ikinci önemli görevi ise iletişimdir. Özellikle insan, değişik bakışlarla duygu ve düşüncelerini karşı tarafa aktarır. Sevgi ve sempatisini gülerek; kızgınlık ve öfkesini, kaşlarını çatıp dik dik bakarak; üzüntüsünü de gözyaşı akıtarak anlatmaya çalışır. Bu özellikten dolayı birçok atasözü ve deyimler Türkçe mize girip kültürümüzü zenginleştirirken, konuşmalarımızı da daha anlamlı hale getirmiştir. Örneğin, göz kamaştırıcı, göz koymak, gözleri fıldır fıldır, gözü aç, gözü tok, gözü pek, gözü üstünde, gözü tutmak, göz ardı etmek, gözden düşmek, gözüne kestirmek, gözünün içine baka baka yalan söylemek, göz gözü görmemek gibi. Bütün bunlar yaşantımızda göze verilen önemi belirtmektedir. Gözle yapılan iletişim, şairlerin şiirlerinde konu edilmiş, sevgililer arasında bir tür konuşma biçimi olarak algılanmıştır. İki sevgili 26
27 arasında bakışla yapılan iletişimi şair şöyle dile getirir: Bir bakış bir bakışa, neler neler anlatır; Bir bakış sevgilisini, hem güldürür hem ağlatır. Diğer bir şair arkadaşımda duygularını şu dizelerinde ifade eder: Gözlerinden seyrediyorum 1 Kars ı, Edirne yi, Adana yı, İstanbul u, İzmir i Ankara yı Kar altında, o eşsiz pitoreskte Vatanım Türkiye yi! d. Göz Değmesi Göz, yalnız sevgi ve öfke iletişimi yapmaz. Bunlarla beraber kıskançlık ve haset gibi düşüncelerin iletişimine de aracı olur. Bu yönü itibariyle haset eden kişi toplumda hoş karşılanmaz. Çünkü zararı başkalarını da etkiler. Bu nedenle, konunun ayrıntılarıyla incelenmesi önem arz eder. Kıskançlık ve haset gibi kötü düşüncelerin karşı tarafı etkilemesi olayı, toplumumuzda nazar değdi veya gözü değdi şeklinde ifade edilir. Bazı çevreler nazar olayını, hurafe olarak kabul eder; gerçek dışı bir inanç olduğunu ileri sürerler. Bilinçli Müslümanlar ise doğruluğuna inanırlar ve bundan korunmaya çalışırlar. Gerçekte göz değmesi olayı var mıdır, yok mudur? Bu soruyu, tarihi olaylar ve bilimsel 1 Em. Hv. Alb. Mehmet Ali ULUÇAY. 27
28 çalışmayı örnek vererek yanıtlamak daha inandırıcı olacaktır. (1) Hz. Peygamber (S.A.), Mekke den Medine ye göç edip İslâm dinini burada yaymaya çalıştığı sırada Esed Oğulları Kabilesi içinde gözü keskin adamlar vardı. İçlerinden biri Rasûlüllahı da nazara uğratmaya çalıştı. Fakat Allah ın korumasıyla nazarı etkili olamadı. Olay, vahyedilen şu ayetle Peygamberimize duyuruldu: Hakikat, o küfr edenler (müşrikler) zikri (Kur an-ı) işittikleri zaman az kaldı seni gözleriyle yıkacaklardı. Hâlâ da (kin ve hasetlerinden) O, <mutlaka bir mecnundur> diyorlar. (Kalem Sûr/51). (2) Mekkeli müşrikler ile Medineli Müslümanlar arasında üçüncü kez yapılan savaş Hendek Savaşı dır. Bu savaş, İslâmiyet in Medine de hızlı yayılması üzerine geleceklerinden endişeye düşen Yahudi kabileleri temsilcileri Mekke ye gidip el-birlik Müslümanlarla savaşmak teklifinde bulundular. Bunu fırsat bulan Mekkeliler savaş için hazırlıklara başladılar. Haber Hz. Peygambere ulaşınca hemen ashabını toplayıp durum muhakemesi yaptı. Ortaya konulan öneriler değerlendirilip düşmanın muhtemel saldırılarına karşı hendek kazılarak şehrin savunması teklifi uygun görüldü. Hz. Peygamber, savaşçıları 10 ar kişilik gruplara ayırıp her gruba bir bölümün kazılma görevini verdi. Altı günde 5.5 km uzunluğunda hendek kazıldı. Hendeğin en ve yüksekliği, bir atlının geçemeyeceği yükseklikte idi. Üç bin kişinin çalıştığı bu yerde Selman-ı Farisi de vardı. Kendisi güçlü kuvvetli bir delikanlı idi. 28
29 Kendisine ayrılan bölümü herkesten önce bitirince dikkatler üzerine çekildi. Kendisini izleyen Kays b. Ebi Sa saa nın ona hayret dolu gözü değdi ve Selman hendeğin içine yığılıp kaldı. Durum Peygamberimize haber verilince, Kays b. Ebi Sa saa ya uğrayınız, bir kapta aptes alsın ve aptes suyu ile Selman yıkansın buyurdu. Kays ın aptes suyunu Selman ın üzerine döktüklerinde hemen sıçrayarak ayağa kalktı (12). (3) Hz. Peygamberimiz döneminde Medineli Müslümanlardan Amir İbn Rabia, Selh İbn Huneyf adındaki adamı yıkanırken görmüş ve demiş ki: Seni bugünkü gibi görmedim. El değmemiş cariye gibisin. Az sonra Selh İbn Huneyf in başı dönüp yere düşmüş. Onu Rasûlullâh ın yanına getirmişler ve Peygamberimiz: Bu konuda kimin göz değdirdiğini iddia ediyorsunuz? demiş. Onlar da Amir İbn Rabia nın dediklerinde, Rasûlullâh (S.A.) buyurur ki: Sizden biriniz kardeşini neden öldürsün? Sizden biriniz kardeşinde hayretini gerektiren bir şey görürse, ona bereketle dua etsin. Sonra su istemiş ve Amir e abdest aldırarak abdest suyunu Selh in üzerine döktürmüş. Böylece Selh kendine gelip sağlığına kavuşmuş. (4) Hz. Ali den nakledilen bir hadiste Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: Cebrail (a.s.), Ey Muhammed, senin yüzünde gördüğüm bu üzüntü nedendir? der. (Hz. Peygamber), Hasan ve Hüseyin e göz değdi. Bunun üzerine Cebrail (a.s.) buyurdu ki: Göz değmesi doğrudur, çünkü göz haktır. Sen onları şu sözlerle Allah a sığındırsaydın olmaz mıydı? Allah ım, yüce saltanat sahibi, 29
30 ezeli lütuf sahibi, şerefli yüz sahibi, kabul edilmiş duaların ve tamamlanmış kelimelerin sahibi, (Hasan ve Hüseyin i) cinlerin nefeslerinden ve insanların gözlerinden sağlıklı kıl- dedi. Peygamber Efendimiz bu duayı okuyunca çocuklar yattıkları yerden kalkıp oynamaya başlarlar. Bunun üzerine Rasûlullâh şöyle buyurur: Siz de kendinizi, eşlerinizi ve çocuklarınızı bu dua ile koruyunuz. Çünkü onun gibi bir dua ile hiçbir kimse korunmamıştır. Peygamberimizden nakledilen diğer hadisler de şöyledir: - Cabir İbn Abdullah anlatıyor: Rasûlullâh (S.A.) buyurdu ki: Göz haktır. Öyle ki, kişiyi kabre, deveyi kazana sokar. - İbn Abbas anlatıyor: Rasûlullâh (S.A.) buyurdu ki: Göz haktır. Eğer kaderin önüne geçen bir şey olsaydı, göz kaderin önüne geçerdi. -Ebu Zerr anlatıyor: Rasûlullâh (S.A.) buyurdu ki: Göz Allah ın izniyle kişiyi öylesine sarsar ki; kanat gererek yukarıya doğru çıkarır, sonra oradan yuvarlar. (9) (5). Bir örnek de bilimsel çalışma sonucundan verelim: TÜBİTAK ın 2005 yılı liselerarası proje yarışmasına 276 proje başvurur. En çok ilgi gören proje ise, Maltepe Coşkun Fen Lisesi öğrencisi Nur 30
31 KIPÇAK ın laboratuar ortamında deneye dayalı nazar konusundaki çalışması olur. Nur KIPÇAK bu çalışmasında, nazarın fiziksel gerçek bir olay olduğunu, yaptığı bilimsel deneylerle ortaya koyar. Şöyle ki; Nazar değecek obje olarak hassaslığıyla tanınan menekşeleri 5 adet saksıya yerleştirir. İlk 4 saksının üzerine de birer nazar boncuğu takıp karşılarına da gruplar halinde öğrencileri oturtur. A grubundaki öğrencileri, mavi ve yeşil gözlü, B grubundaki öğrencileri, koyu renk gözlü, C grubundaki öğrencileri,(renkli-koyu) karışık gözlü olanlardan seçer. D grubundakilerin ise gözleri bağlıdır. Böylece nazarın, parapsikoloji güç olarak maddeyi etkilemesi ele alınır. Bu öğrenciler 3 ayrı seansta 5 er dakika boyunca menekşelere baktırılır. Onlar bakarken, seansın her dakikasındaki voltaj değişikliğinin, akupunktur iğneleriyle bağlanan elektrotlar aracılığıyla çiçeklerdeki organik maddeye etkisi ölçülür. Yapılan deneyden amaç, etkili bakış kem gözler sonucu çiçeklerin kan dolaşımını ne ölçüde etkileyip solmasına yol açıp açmadığını tespit etmekti. Uygulama sonucu şaşırtıcı olur: Menekşe, en çok mavi ve yeşil gözlülerin bakışından etkilenir; yani 31
32 organik madde geçişini durduran grup A grubu olur. Koyu renk gözlülerin bakışları daha az etkili olur. Gözü bağlı ekibin hayali bakışı ise nazar etkisi yapamaz ve başarısız kalır. Menekşeleri koruması beklenen nazar boncuklarının ise sadece ilk bakışta etkili olduğu ortaya çıkar. 2 Bilindiği gibi insan bedeni biyoenerji üretmekte ve bunu beyin belirli frekanslı mikro dalgaya çevirip sistemin çalışmasında kullanmaktadır. Kalp atışları, mide kaslarının hareketi, gözdeki görme olayı, kulakla seslerin duyulması, yediğimiz besinlerin tadının algılanması gibi etkinlikler, sinir hücreleri ile beyindeki merkezi sinir sistemi arasındaki elektrik iletişimi sonucu oluşmaktadır. Beyindeki elektrik enerjisi bunlarla da sınırlı kalmayıp çevresine elektronlar yayarak kişiler arasında iletişim kurulmasını sağlamaktadır. Örneğin, bir kişi sokakta gezinirken birden sevdiği veya nefret ettiği şahsı hayal eder; birkaç adım sonra da onunla karşılaşır. Sevdiği kişi ise, Şimdi seni düşünüyordum, karşıma çıktın der. Aynı durum telefonla da yaşanır. Günlük hayatımızdaki bu ve benzer olaylar, insanın belirli frekanslı elektron yaydığı gerçeğini ortaya koymaktadır. Yine bu bağlamda, beyindeki dalgaları yönlendirerek bazı elektronik cihazları çalıştırma tekniği üzerinde bilimsel çalışmalar yapıldığını söyleyebiliriz. Hatta ABD Güney Karolina daki Duke Üniversitesi sinir bilimcisi Miguel Nicolelis in, maymunlar üzerinde gerçekleştirdiği deneyler 2.İnternet aracılığıyla ( Nur KIPÇAK- nazar) 32
33 sonucunda, düşüncelere göre hareket eden bir araç geliştirildiği, maymunla aynı aparata bağlanan robot kolun, maymunun kol hareketini eş zamanlı olarak tekrarladığı bildirilmiştir. Bu tür gelişmeler bilim dünyasında yeni bir vizyon yaratırken, ünlü fizikçi Stephen Hawking gibi yaşamlarını yalnızca düşünce gücüyle sürdürebilenlerin, bundan böyle düşünceleriyle: - yazı dikte edebileceği, - robot hizmetçilere emir verebileceği, - tekerlekli sandalyeyi sürebileceği, - internette araştırma yapabileceği, - kol ya da bacak protezlerini yönlendirebileceği, ifade edilmektedir (4). Onk. Dr. Halûk NURBAKİ, Huzur Reçetesi isimli makalesinde aptes almanın yararlarını belirtirken şöyle demektedir: Hiç abartmasız iddia ediyorum ki, bir gün gelecek inanmayanlar da aptes alacaklar. Zaten gusûl, bir bakıma bütün dünyada yaygınlaşmıştır. Abdest veya gusûl vasıtasıyla: 1. Vücutta biriken elektronlar atılır ve bunun verdiği gerginlik yok edilir. 2. Genel dolaşımdaki aksaklıklar giderilir ve ihtiyarlama hadisesi yavaşlatılır. 3. Vücuda ait koruma sisteminin temeli olan lenf dolaşımı, en yüksek seviyede çalışır. Statik Elektrik Dengesi: Sağlıklı bir vücudun temel yapısı, statik elektrik dengesiyle çok yakından alâkalıdır. Havanın elektriğinden plastik giyim eşyalarına ve mobilyalara 33
34 kadar birçok faktör, vücuttaki statik elektrik dengesini bozarak ciddi meselelere yol açar. Otomobilden inince veya bir koltuktan kalkınca, adeta canlı bir kondansatör gibi fazla elektronlarla dolarsınız. Bu durum sizde sinirlilikten tutun da, yüzünüzün kırışmasına kadar birçok rahatsızlığa yol açar. Bundan kurtulmanın çaresi ise abdest ve gusûldur. Bu yolla fazla elektronlarını atan birçok kimsenin bir bebek yüzü gibi taze ve nurlu bir çehreye sahip olduğunu, bugün hiçbir kimse inkâr edemiyor. Günlük yaşamımızda orlon karışımı kazak veya yeleği üzerimizden çıkarırken oluşan elektrik şelalesini bizzat görmüşüzdür (14). Buraya kadar yapılan açıklama, tarihi ve kişisel örnekler, insanda elektrik enerjisinin bulunduğunu, dışına elektronlar yayıp düşüncelerini birer sinyalle belirli frekans üzerinden etrafına yaydığı gerçeğini belirlemektedir. Buna göre, gözü keskin (elektrik gücü daha yüksek) olan bazı kişiler, başkalarında gördükleri farklı mal-mülk, giyim-kuşam, güzellik veya hayranlık uyandıran başka bir ayrıcalıktan dolayı, kendisinde beliren kin, kıskançlık, haset ve hayranlık şeklindeki olumsuz veya olumlu duygularını karşı tarafa bakışlarıyla iletmesi sonucu göz değmesi denen olay meydana gelir. Bu kişi tanıdık çevreden veya aileden de olabilir. Bunun etkisinden korunabilmek için de: (1). Şahıs, ben bu işi yaparsam hiç kimsenin nazarı bana etkili olmaz düşüncesiyle hareket edip inancını güçlendirmesi gerekir. Bu maksatla; 34
35 (a). Kur an-ı Kerim in 113. Felâk ve 114. Nâs sûreleri okunmalıdır. Bu sûrelerde Allah, biz kullarına (düğümlere üfleyen üfürükçünün şerrinden, haset eden kişinin hasedinden, insana vesvese veren cin ve insan şeytanlarının kötülüklerinden) Allah a sığınıp O ndan yardım dilememiz tavsiye edilmektedir. (b). Yukarıda geçen Cebrail in Peygamberimize öğrettiği duayı okumak gerekir. Böylece, güçlü bir inanç karşı tarafın haset ve hayranlık dolu sinyallerinin etkinliğini giderir. (2). Peygamberimiz döneminde, göz değmesi olaylarında, gözü değen kişinin aptes suyunun etkilenen kişi üzerine dökülmesi sonucu, iyileşme hali görülmektedir. Bilindiği gibi elektronlar insan bedeninde, özellikle yüz, eller ve ayaklar gibi organlar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Vücudun dışına çıkıp güçsüzleşmiş elektronlar aptes alırken suya karışmakta ve nazardan etkilenen kişinin üzerine dökülmesiyle onun savunma sistemini harekete geçirip karşı tarafın kötü düşünceye dayalı sinyallerini etkisiz hale getirir. Aynen çiçek aşısında olduğu gibi... Aşı sıvısında güçsüzleştirilmiş çiçek hastalığı mikrobu bulunmaktadır. Kişiye aşı yapıldığında savunma sistemi harekete geçer ve dışardan gelecek çiçek hastalığı mikroplarına karşı vücudu korur. Göz değme olayı, genelde tanıdık çevrelerde ve küçük yerleşim birimlerinde daha etkili olmaktadır. Zaten gözü keskin kişinin gücünü, kötü düşüncelerine aksedebilmesi için böyle bir ortamın 35
36 oluşması gerekir. Tanımadığı kişiye karşı nasıl kıskançlık hislerini çoğaltabilsin. Bugünkü koşullar içerisinde göz değmesinden korunabilmekte en geçerli davranış, el sıkışmak, dost ve yakınlar için sarılıp yüz yüze değdirmek olacaktır. Çünkü elektronlar birbirini etkisiz hale getirecektir. Özellikle evde misafir kabul ederken, iş yerlerinde, sokak ve toplantı yerlerinde tanıdık kişilerle el sıkışmak, hem dostluğun güçlenmesine ve hem de muhtemel göz değmesinin önlenmesine yardımcı olması yönünden yararlı bir davranış biçimi olduğu düşünülmektedir. Ayrıca, kendisinde göz değme özelliği olduğunu bilen kişi bu durumunu etkisiz kılabilmek için hayranlığını Mâşallah, Allah mübarek etsin; Allah daha çok versin şeklinde karşısındakine iyi dilekte bulunmalıdır. Nitekim, Peygamber Efendimizin bu konudaki tavsiyeleri de şöyledir: - Bir adam: Ya Rasûlullâh! Bizden biri kardeşine veya dostuna rastladığında, önünde eğilebilir mi? diye sorunca, Nebi (S.A.V.) Efendimiz: Hayır buyurdu. Elini öpebilir mi? deyince yine: Hayır buyurdu. Öyleyse elini tutup musâfaha (el sıkışma) eder mi? deyince, Evet buyurdu. (Hadisi Tirmizî rivayet etmiştir. Riyâzüs-salihin Terc.2.cilt, Diyanet İşleri Bşk.yayını ) - Rasûlullâh (S.A.V.) Efendimiz: İki Müslüman birbiriyle karşılaşıp da el sıkışırlarsa, ayrılmalarından evvel günahları bağışlanır buyurmuştur. (Hadisi Ebu Davut rivayet etmiştir. Riyâzüs-sâlihin Terc.2.cilt, Diyanet İşleri Bşk.Yayını.). 36
37 6. İŞİTME VE DENGE DUYU ORGANIMIZ KULAK a.kulağın yapısı ve bölümleri: Kulak, işitme ve denge sağlama duyu organımızdır. İnsan başının sağ ve sol taraflarında olmak üzere iki kulak bulunur. Her biri, dış kulak, orta kulak ve iç kulak olmak üzere üç bölümden oluşur. Dış kulak, dışta kıvrımlı kepçeden (s) şeklinde bir delikle kulak zarına kadar uzanan bölümdür. Bu deliğe kulak yolu da denir ve üzerinde kıllar, kulak kiri bezleri bulunur. Dış kulağın görevi, dıştan gelen ses titreşimlerini toplayıp kulak zarına iletmesidir. Orta kulak, bezelye büyüklüğünde bir boşluktur. Giriş yönünde kulak zarı ve bu zarla temas halinde birbirine bitişik üç adet kemikçik ile yutağa açılan (östeki) borusundan oluşur. Bu üç adet kemikçiğe, benzemelerinden ötürü çekiç, örs ve üzengi ismi verilmiştir. Orta kulağın görevi, dış kulaktan gelip kulak zarını titreştiren ses dalgalarını kemikçikler aracılığı ile iç kulağa iletmektir. Dıştan gelen güçlü ses dalgalarının kulak zarına olumsuz etkisini azaltmak üzere yutaktan gelen hava, orta kulakta atmosfer basıncına eş bir ortam oluşturur. Böylece kulak zarı fazla ses titreşimlerinin yol açacağı tahribattan korunmuş olur. Atmosfer basıncının azaldığı dağlara çıkıldığında kulakta bir uğultu veya tıkanma gibi bir hal hissederiz. Bir müddet sonra uyum sağlanınca normal duruma 37
38 geçeriz. İşte bu olay, orta kulaktaki hava basıncının, dışarıdaki basınca eşitlenmesi gerçeğini açıklamaktadır. Nezle olduğumuzda kulaklarda doluluk hissi ve belirli derecede sağırlık bu nedenledir. İç kulak, bir sıvı içinde işitme ve denge sağlama aygıtlarından oluşur. Karışık yapıdaki kemik dolambacı ve zar dolambacı ses titreşimlerini elektrik mesajlarına çevirip beyne iletir. Kemik dolambacı, dalız, yarım daire kanalları ve salyangoz şeklinde isimlendirilen üç bölümden oluşur. Kulakla ilgili özet bilgi verdikten sonra işitme olayının nasıl gerçekleştiği konusuna değinelim: Kulak kepçesi, dışarıdan gelen ses dalgalarını toplayıp kulak zarına iletir. Tıpkı televizyon anteninin yaptığı işlev gibi Ses dalgaları kulak zarını titreştirir ve bu titreşimler (çekiç, örs, üzengi) kemikçikleri aracılığı ile iç kulak sıvısına ulaştırılır. Titreşen sıvı bunu her tarafa dalgalar halinde yayar ve işitme yeri olarak bilinen salyangoz kanalına ulaşan bu dalgalar korti organını taşıyan taban zarının telciklerinden bir kısmını titreştirir. Titreşen telcikler işitme hücrelerini yukarı-aşağı oynatır. Duyu sinirlerinin alıcı uçları bu titreşimleri elektrik mesajı haline çevirip beyindeki işitme merkezine iletir. Böylece işitme olayı gerçekleşmiş olur (16). b.yüksek Sesin Sağlığa Olumsuz Etkisi: 38
39 Sesler desibel ile ölçülür. Desibel, sesin şiddetini ölçen bir ölçü birimidir. En hafif ses 1 desibeldir. Hafif bir rüzgârla hışırdayan yaprağın çıkardığı ses ise ortalama 12 desibeldir. Desibel, kısaltma olarak db şeklindeki harflerle ifade edilir. Gürültünün işitme organlarımız için çok zararlı olduğu bilinmektedir. Genellikle erginlik dönemine girişte işitmemiz en üst seviyede iken yaşlandıkça, bu duyumuzun etkinliği azalır. Bu azalışı hızlandıran faktörlerden birisi de, içinde bulunduğumuz gürültülü ortamdır. İşte bu nedenle günlük hayatımızda karşılaşabileceğimiz bazı seslerin desibel olarak miktarının bilinmesinde yarar görülmüştür: Tam sessizlik : 0 db Çim biçme aleti : 90 db. Fısıltı : 15 db. Araba kornası :110 db. Normal konuşma :40-60db. Jet motoru :120 db. Horlama : 85 db. Havai fişek sesi :140 db. 85 desibelin üzerindeki ses şiddeti, duyma kaybına yol açabilir. Bulunduğunuz ortamda yanınızdakiyle konuşurken gürültü yüzünden duyurabilmek için bağırmak zorunda kalıyorsanız, duyduğunuz ses 85 db. üzerinde demektir. Böyle bir ortamda uzun süre kalmak kulakta duyu kaybına neden olur. Özellikle 140 desibelin üzerinde ses 39
40 şiddetine maruz kalmak, duyu organında ani hasar meydana getirebilir (18) İşte bu nedenle işveren-işçi arasında yapılan toplu sözleşmelerde gürültüden kaynaklanan meslek hastalığı konusuna yer verilmektedir. Kulağın yapısı ve duyma olayının nasıl gerçekleştiğine yukarıda değinildiği gibi dış kulaktan gelen ses titreşimleri, iç kulak işitme sinirlerini uyararak beyine gider. Aşırı ses iç kulaktaki sinir uçlarını öldürür. Aşırı sese maruz kalma süresi uzadıkça daha fazla sinir ucu ölür. Bu da işitme kaybına yol açar. Ölen sinir uçlarını tekrar düzeltmek mümkün olmadığı için, aşırı gürültünün vereceği hasar da kalıcı bir hal alır. (x) 2 Yüksek ses, işitme organımıza olan zararı yanında ayrıca insanda yorgunluk ve sinirlilik gibi bir hal oluşturup sağlıklı yaşamayı olumsuz yönde etkiler. Örneğin, yakınınızda bir çocuğun ince sesli çığlık atması, sinirlenip tepkinize yol açması gibi (32). Kur an-ı Kerimde, Semud Kavmi nin yaptıkları kötülüklerinden dolayı yüksek bir sesle azaba uğratıldığı, hepsinin diz çökerek öldükleri (Hud Sûr/67) ifade edilmektedir. 2 (x) Opr.Dr. Tamer Haliloğlu, Gürültü Kirliliği Sağırlığa Yol Açabilir, 1 Ocak 2006 T. BUGÜN Gazetesi Melodi eki sf.5 40
VÜCUDUMUZDA SISTEMLER. Destek ve Hareket
VÜCUDUMUZDA SISTEMLER Destek ve Hareket DESTEK VE HAREKET SİSTEMİ Vücudun hareket etmesini sağlamak Vücutta bulunan organlara destek sağlamak Destek ve Hareket Sistemi İskelet Sistemi Kaslar Kemikler Eklemler
DetaylıADI SOYADI : OKUL NO : SINIFI : 4/ NOTU : FEVZİ ÖZBEY İLKOKULU FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ 1. DÖNEM 1. YAZILISI
FEVZİ ÖZBEY İLKOKULU FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ 1. DÖNEM 1. YAZILISI 1. Aşağıdaki iskeletin temel bölümlerinin isimlerini yazınız. İskeletin temel bölümlerinin görevlerini belirtiniz. ( 10 puan) Bölümleri
Detaylı1. ÜNİTE VÜCUDUMUZUN BİLMECESİNİ ÇÖZELİM
1. ÜNİTE VÜCUDUMUZUN BİLMECESİNİ ÇÖZELİM Yandaki resimde hastalandığında hastaneye giden Efe nin vücudunun röntgen filmi verilmiştir. Röntgen filminde görülen açık renkli kısımlar Efe nin vücudunda bulunan
DetaylıVÜCUDUMUZUN BİLMECESİNİ ÇÖZELİM
ÜNİTE 1 VÜCUDUMUZUN BİLMECESİNİ ÇÖZELİM DESTEK VE HAREKET SİSTEMİ - 1 Ad :... Soyad :... Vücudumuzu ayakta tutan, hareket etmemizi sağlayan ve bazı önemli organları koruyan sert yapıya iskelet denir. İskelet
DetaylıMAKEDONYA BİYOLOGLAR BİRLİĞİ. Çözümler
MAKEDONYA BİYOLOGLAR BİRLİĞİ Biyoloji dersinden 8.sınıflar için Belediye Yarışması TOPLAM PUAN 100 Çözümler 1. Verilen resimde insan vücuduna bulunan dokuz tane organik sistem gösterilmiştir. Her birinin
DetaylıMikroskobun Yapımı ve Hücrenin Keşfi Mikroskop: Robert Hooke görmüş ve bu odacıklara hücre demiştir.
Mikroskobun Yapımı ve Hücrenin Keşfi Mikroskop: Gözümüzle göremediğimiz çok küçük birimleri (canlıları, nesneleri vs ) incelememize yarayan alete mikroskop denir. Mikroskobu ilk olarak bir kumaş satıcısı
DetaylıGÖRSEL OLMAYAN DUYU SİSTEMLERİ
GÖRSEL OLMAYAN DUYU SİSTEMLERİ MEKANİK DUYULAR İnsanlarda dokunma, basınç, sıcaklık ve ağrı gibi bir çok duyu bulunmaktadır. Bu duyulara mekanik duyular denir. Mekanik duyuların alınmasını sağlayan farklı
DetaylıDENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER
DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER Vücudumuzda, bir dakika içerisinde, sayamayacağımız kadar çok olay gerçekleşir. Duyuları algılamak, düşünmek, yürümek, konuşmak gibi birçok olay aynı anda gerçekleşir.
DetaylıFEN VE TEKNOLOJİ. İskeletin Görevleri İskeletin Kısımları 4. SINIF. Soru 1: Vücuda şekil veren ve harekete yardımcı olan sert yapılar nelerdir?
4. SINIF 1. İskeletin Görevleri İskeletin Kısımları Soru 1: Vücuda şekil veren ve harekete yardımcı olan sert yapılar nelerdir? 3. Soru 2: Uzunlukları ve şekilleri farklı kemiklerin bir araya gelmesi ile
DetaylıYGS ANAHTAR SORULAR #4
YGS ANAHTAR SORULAR #4 1) Düz ve çizgili kasları ayırt etmek için, I. Kasılıp gevşeme hızı II. Oksijensiz solunum yapma III. Çekirdeğin sayısı ve konumu IV. İstemli çalışma verilen özelliklerden hangileri
DetaylıFEN BİLİMLERİ TESTİ 6. SINIF
6. SINIF FEN BİLİMLERİ TESTİ Bu testte, Fen Bilimleri alanına ait 20 soru bulunmaktadır. Bu testin çözümü için önerilen süre 40 dakikadır. 3. 1. I. Hücrenin enerji ihtiyacını karşılar. II. Bitki ve hayvan
DetaylıAnatomik Sistemler. Hastalıklar Bilgisi Ders-2 İskelet-Kas-Sinir Sistemleri
Anatomik Sistemler Hastalıklar Bilgisi Ders-2 İskelet-Kas-Sinir Sistemleri Anatomik Sistem İskelet Sistemi İskeletin Görevleri Vücuda şekil verir. Vücuda destek sağlar. Göğüs kafes ve kafatası kemikleri
DetaylıDERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER A) BİYOLOJİK ETMENLER KALITIM İÇ SALGI BEZLERİ B) ÇEVRE A) BİYOLOJİK ETMENLER 1. KALITIM Anne ve babadan genler yoluyla bebeğe geçen özelliklerdir.
DetaylıHAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ. YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111
HAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111 asli.memisoglu@deu.edu.tr KONULAR HAYVAN HÜCRESİ HAYVAN, BİTKİ, MANTAR, BAKTERİ HÜCRE FARKLARI HÜCRE ORGANELLERİ
DetaylıHatırlatma: 1. Ünitede canlıların en küçük yapı biriminin hücre olduğunu,
Hatırlatma: 1. Ünitede canlıların en küçük yapı biriminin hücre olduğunu, hücrelerin bir araya gelerek dokuları, dokuların bir araya gelerek organları, organların bir araya gelerek sistemleri oluşturduğunu
DetaylıBurun, anatomik olarak, yüz üzerinde alınla üst dudak arasında bulunan, dışa çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı. Koku alma organıdır.
Burun, anatomik olarak, yüz üzerinde alınla üst dudak arasında bulunan, dışa çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı. Koku alma organıdır. Burun boşluğu iki delikle dışarı açılır. Diğer taraftan
DetaylıBesin Glikoz Zeytin Yağ. Parçalanma Yağ Ceviz Karbonhidrat. Mide Enerji Gliserol Yapıcı Onarıcı. Yemek Ekmek Deri Et, Süt, Yumurta
SİNDİRİM SİSTEMİ KARBONHİDRAT PROTEİN Besin Glikoz Zeytin Yağ Parçalanma Yağ Ceviz Karbonhidrat Mide Enerji Gliserol Yapıcı Onarıcı Yemek Ekmek Deri Et, Süt, Yumurta Enzim Şeker Enerji Aminoasit YAĞ VİTAMİN
DetaylıDUYUSAL ve MOTOR MEKANİZMALAR
DUYUSAL ve MOTOR MEKANİZMALAR Duyu Algılama, Tepki Verme ve Beyin Algılama beyinsel analiz tepki Sıcaklık, ışık, ses, koku duyu reseptörleri: elektriksel uyarılara dönüşür Uyarı beyin korteksindeki talamus
DetaylıDENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER
Denetleyici ve Düzenleyici Sistemler Vücudumuzda aynı anda birçok karmaşık olayın birbirleriyle uyumlu bir şekilde gerçekleşmesi denetleyici ve düzenleyici sistemler tarafından sağlanır. Denetleyici ve
Detaylıİskelet ve kemik çeşitleri nelerdir?
On5yirmi5.com İskelet ve kemik çeşitleri nelerdir? İskelet ve kemik çeşitleri nelerdir? Yayın Tarihi : 16 Kasım 2012 Cuma (oluşturma : 1/4/2017) A. İSKELET ÇEŞİTLERİ Hayvanların çoğunda, vücuda destek
DetaylıYGS ANAHTAR SORULAR #3
YGS ANAHTAR SORULAR #3 1) Bir insanın kan plazmasında en fazla bulunan organik molekül aşağıdakilerden hangisidir? A) Mineraller B) Su C) Glikoz D) Protein E) Üre 3) Aşağıdakilerden hangisi sinir dokunun
Detaylı1.ÜNİTE: VÜCUDUMUZ BİLMECESİNİ ÇÖZELİM. Fen ve Teknoloji-4.sınıf
1.ÜNİTE: VÜCUDUMUZ BİLMECESİNİ ÇÖZELİM Fen ve Teknoloji-4.sınıf A. DESTEK VE HAREKET SİSTEMİ İSKELET Kemiklerden oluşan ve eklemlerle bağlanan, vücudumuzun dik durmasını ve hareket etmesini sağlayan yapıya
DetaylıB unl a r ı B i l i yor mus unuz? MİTOZ. Canlının en küçük yapı biriminin hücre olduğunu 6. sınıfta öğrenmiştik. Hücreler; hücre zarı,
MİTOZ Canlının en küçük yapı biriminin hücre olduğunu 6. sınıfta öğrenmiştik. Hücreler; hücre zarı, sitoplazma ve çekirdekten meydana gelmiştir. Hücreler büyüme ve gelişme sonucunda belli bir olgunluğa
Detaylı11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU
11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU DUYU ORGANLARI Canlının kendi iç bünyesinde meydana gelen değişiklikleri ve yaşadığı ortamda mevcut fiziksel, kimyasal ve mekanik uyarıları alan
Detaylı11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI
11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI Canlılar hayatsal faaliyetlerini gerçekleştirebilmek için ATP ye ihtiyaç duyarlar. ATP yi ise besinlerden sağlarlar. Bu nedenle
DetaylıZikir hareketleri, 1 li, 2 li, 3 lü ve 4 lü ritmlerden kuruludur. Bu ritmler, kendi içlerinde değişik hızlarda uygulanır.
Zikir, hareket (ritm), ses ve nefes unsurlarını içeren komplike bir yöntemdir. Bu değişik unsurlar bir ahenk içinde birlikte çalışarak İlâhî bir orkestrasyon oluştururlar. Zikir hareketleri, 1 li, 2 li,
DetaylıCANLILAR VE YAŞAM BEŞ DUYUMUZ DUYU ORGANLARI VE GÖREVLERİ
CANLILAR VE YAŞAM 2. ÜNİTE BEŞ DUYUMUZ DUYU ORGANLARI VE GÖREVLERİ DUYU ORGANLARININ TEMEL GÖREVLERİ GÖZ: Görme Organımız Göz, cisimlerin şeklini, rengini ve büyüklüğünü kısacası görüntüsünü algılamamızı
DetaylıYGS YE HAZIRLIK DENEMESi #19
YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #19 1) X Ağız Mide İnce bağırsak Şekildeki grafikte insanın sindirim kanalındaki X maddesinin değişimi gösterilmiştir. Buna göre X maddesi aşağıdakilerden hangisidir? A) Glikojen
DetaylıKulağın anatomik yapısı ÇEVRE FAKTÖRLERĐNĐN. iş yerinde çevre faktörleri. klima aydınlatma gürültü mekanik titreşimler ve zararlı maddeler
ÇEVRE FAKTÖRLERĐNĐN ĐŞ YAŞAMINA ETKĐSĐ iş yerinde çevre faktörleri klima aydınlatma gürültü mekanik titreşimler ve zararlı maddeler MAK4091 Ergonomi 1 Ses; SES elastik bir ortam olan havada, mekanik titreşimlerden
DetaylıTEMEL İLK YARDIM VE ACİL MÜDAHALE
1 TEMEL İLK YARDIM VE ACİL MÜDAHALE GİRİŞ : Bir yaralı, hasta ya da kazazedeye ilk yardım yapabilmek ya da herhangi bir yardımda bulunabilmek için, öncelikle gerekenlerin doğru yapılabilmesi için, insan
Detaylı*Canlıların canlılık özelliği gösteren en küçük yapı birimine hücre denir.
Fen ve Teknoloji 1. Ünite Özeti Hücre Canlılarda Üreme, Büyüme ve Gelişme. *Canlıların canlılık özelliği gösteren en küçük yapı birimine hücre denir. *Hücrenin temel kısımları: hücre zarı, sitoplâzma ve
DetaylıADIM ADIM YGS LYS Adım DUYU ORGANLARI 3 GÖRME DUYUSU VE GÖZ
ADIM ADIM YGS LYS 159. Adım DUYU ORGANLARI 3 GÖRME DUYUSU VE GÖZ GÖRME DUYUSU VE GÖZ Vücudumuzdaki görme duyusu göz organında bulunur. Vücudumuzda göz içerisinde; Reseptör Mercek Sinirler görmeyi sağlayan
Detaylı13 HÜCRESEL SOLUNUM LAKTİK ASİT FERMANTASYONU
13 HÜCRESEL SOLUNUM LAKTİK ASİT FERMANTASYONU Laktik Asit Fermantasyonu Glikozdan oksijen yokluğunda laktik asit üretilmesine LAKTİK ASİT FERMANTASYONU denir. Bütün canlılarda sitoplazmada gerçekleşir.
DetaylıArka Beyin Medulla Omuriliğin beyne bağlandığı bölge kalp atışı, nefes, kan basıncı Serebellum (beyincik) Kan faaliyetleri, denge Pons (köprü)
SİNİR SİSTEMİ BEYİN Belirli alanlar belirli davranış ve özelliklerden sorumlu. 3 kısım Arka beyin (oksipital lob) Orta beyin (parietal ve temporal lob) Ön beyin (frontal lob) Arka Beyin Medulla Omuriliğin
DetaylıDENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER
DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER Denetleyici ve Düzenleyici Sistemler, vücudumuzda gerçekleşen olayların düzenli, birbiriyle uyumlu ve sorunsuz olması, hücrelerin bir araya gelerek oluşturduğu doku,
DetaylıSINIFLAR/1.DÖNEM YAZILIYA HAZIRLIK ÇALIŞMASI-2
2016-2017 6.SINIFLAR/1.DÖNEM YAZILIYA HAZIRLIK ÇALIŞMASI-2 1. 1.Kafatası 2.Omurga 3.Kalça 4.El bilek 5.Pazu 6.Köprücük 7.Bacak 8.Kaburga 9.Kol 10.Ayak bilek kemikler Yukarıda verilen tabloda vücudumuzda
DetaylıSİNDİRİM SİSTEMİ. Besinlerin kimyasal sindirimi. Ağızda başlar değişimi. Karbonhidratların sindirimi. Enzimler sayesinde gerçekleşti.
SİNDİRİM SİSTEMİ Besinlerin kimyasal sindirimi Ağızda başlar değişimi Karbonhidratların sindirimi Enzimler sayesinde gerçekleşti. Yutağa geldi besinler Fazla durmadı gittiler Yemek borusuna gelince Kaslar
DetaylıBİLMEN LAZIM BİTKİLERİN VE HAYVANLARIN DÜNYASINA TEFEKKÜR PENCERESİNDEN BAKALIM
BİLMEN LAZIM BİTKİLERİN VE HAYVANLARIN DÜNYASINA TEFEKKÜR PENCERESİNDEN BAKALIM 1 Timsahlar dişlerini kendileri temizleyemezler. Timsahlar yemek yedikten sonra dişlerinin temizlenmesi için ağızlarını açarlar.
DetaylıÜNİTE:1 CANLILARDA ÜREME, BÜYÜME VE GELİŞME
ÜNİTE:1 CANLILARDA ÜREME, BÜYÜME VE GELİŞME HÜCRE: Canlıları oluşturan en küçük yapı birimine hücre denir.bütün canlılar hücrelerden oluşmuştur. * İnsanlar, hayvanlar, bitkiler, tek hücreli canlıların
DetaylıSu / Hasta Değil Susuzsunuz adlı kitapta suyun önemi anlatılıyor ve yazara göre vücudumuz tam 46 nedenle suya ihtiyaç duyuyor.
Su / Hasta Değil Susuzsunuz adlı kitapta suyun önemi anlatılıyor ve yazara göre vücudumuz tam 46 nedenle suya ihtiyaç duyuyor. 1- Hiçbir şey susuz yaşayamaz. 2- Göreceli su yetersizliği vücudun bazı fonksiyonlarını
DetaylıAbdest. Gusülün Hikmetleri. Teyemmüm. Abdest ve Damarlar. Lenf Sistemi. Abdest ve Statik Elektrik. Sembolik Abdest: Teyemmüm. Gusül (Boy) Abdesti
Abdest Teyemmüm Gusülün Hikmetleri Abdest ve Damarlar Lenf Sistemi Abdest ve Statik Elektrik Sembolik Abdest: Teyemmüm Gusül (Boy) Abdesti Gusül Abdestini Gerektiren Durumlar Gusül Abdestinin Hikmeti Abdest
Detaylı11. SINIF KONU ANLATIMI 43 SİNDİRİM SİSTEMİ 2 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI
11. SINIF KONU ANLATIMI 43 SİNDİRİM SİSTEMİ 2 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI 4) Mide Tek gözlü torba şeklinde olan, kaburgaların ve diyaframın altında karın boşluğunun sol üst bölgesinde, yemek borusu ve ince
Detaylıkaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.
ÖRNEKLER DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHL. BİLGİSİ ÜNİTE: 1. ÜNİTE (KADER İNANCI) KONU: KAZA VE KADER İNANCI KADER: Kelime olarak KAZA: Kelime olarak kader; bir şeye gücü kaza, hükmetmek, - Su 100 yetmek, biçimlendirmek,
DetaylıTürkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de
DetaylıCANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ Beslenme Boşaltım Üreme Büyüme Uyarıları algılama ve cevap verme Hareket Solunum Hücreli yapı
CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ Beslenme Boşaltım Üreme Büyüme Uyarıları algılama ve cevap verme Hareket Solunum Hücreli yapı Hayvan hücreleri mikroskop ile incelendiğinde hücre şekillerinin genelde yuvarlak
DetaylıİNSANDA ÜREME, BÜYÜME VE GELİŞME
İNSANDA ÜREME, BÜYÜME VE GELİŞME Canlıların kendine benzer yavrular oluşturmasına üreme denir. Üreme tüm canlılar için ortak özellik olup canlının neslinin devamlılığını sağlar. Canlılar neslini devam
DetaylıİSKELET YAPISI VE FONKSİYONLARI
İSKELET YAPISI VE FONKSİYONLARI 1- Vücuda şekil vermek 2- Kaslara bağlantı yeri oluşturmak ve hareketlerin yapılmasına olanaksağlamak 3- Vücut ağırlığını taşımak 4- Vücudun yumuşak kısımlarını korumak
DetaylıSİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI
SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI Yardım edin sinüslerim beni öldürüyor! Bunu daha önce hiç söylediniz mi?. Eğer cevabınız hayır ise siz çok şanslısınız demektir. Çünkü her yıl milyonlarca lira sinüs problemleri
DetaylıSolunum, genel anlamda canlı organizmada gaz değişimini ifade etmek için kullanılır.
SOLUNUM SİSTEMLERİ Solunum, genel anlamda canlı organizmada gaz değişimini ifade etmek için kullanılır. 1. Dış Solunum Solunum organlarıyla dış ortamdan hava alınması ve verilmesi, yani soluk alıp vermeye
DetaylıSöylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.
Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece
DetaylıCANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER
CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER Canlıların yapısında bulunan moleküller yapısına göre 2 ye ayrılır: I. İnorganik Bileşikler: Bir canlı vücudunda sentezlenemeyen, dışardan hazır olarak aldığı
DetaylıSağlık Bülteni İLK YARDIM BÖLÜM I
Sağlık Bülteni ODTÜ G. V. ÖZEL MERSİN İLKÖĞRETİM OKULU Kasım 2013 İLK YARDIM BÖLÜM I Hayatımız boyunca çeşitli nedenlerle yaralanmalar veya hastalıklarla karşılaşmamız kaçınılmazdır. Yaşamımızın çeşitli
DetaylıBirinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.
Marifetli Çocuk Üç kadın ellerinde sepetleriyle pazardan dönüyorlardı. Dinlenmek için yolun kenarındaki kanepeye oturdular. Çocukları hakkında sohbet etmeye başladılar. Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli
DetaylıVÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER. Boşaltım Sistemi
VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER Boşaltım Sistemi İNSANLARDA BOŞALTIMIN AMACI NEDİR? VÜCUDUMUZDAN HANGİ ATIK MADDELER UZAKLAŞTIRILIR? İDRAR SU TUZ KARBONDİOKSİT BESİN ATIKLARI ÜRE ATIK MADDELERİ VÜCUDUMUZDAN HANGİ
DetaylıA BÖLÜMÜ NÜ DEĞERLENDİRELİM
A BÖLÜMÜ NÜ EĞERLENİRELİM A. Aşağıdaki resimde numaralar ile gösterilen bölümlerin neler olduğunu ve bu bölümlerin görevlerini noktalı yerlere kısaca yazınız. 1... 1 2 3............... 2 3...... B. Aşağıda
Detaylı4. SINIF FEN BİLİMLERİ
4. SINIF FEN BİLİMLERİ Bu kitabın bütün hakları Fatih KÜÇÜKAYDIN a aittir. Yazarın yazılı izni olmaksızın kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright 2015 YAZAR Fatih KÜÇÜKAYDIN Ahmet
DetaylıBilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar.
1- Canlının tanımını yapınız. Organizmaya sahip varlıklara canlı denir. 2-Bilim adamları canlıları niçin sınıflandırmıştır? Canlıların çeşitliliği, incelenmesini zorlaştırır. Bu sebeple bilim adamları
DetaylıAna fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.
2018-2019 Eğitim- Öğretim Yılı Özel Ümraniye Gökkuşağı İlkokulu Sorgulama Programı Kim Olduğumuz Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal
Detaylı6.Sınıf. Soru Bankası 8. I. Hücre II. Hücre. 6. a. Hücre çeperi b. Sentrozom c. Kloroplast d. Lizozom
Hücre 6. a. Hücre çeperi b. Sentrozom c. Kloroplast d. Lizozom I. Hücre II. Hücre d a c b d Bazı hücre organellerini şekildeki hücrelere yerleştiren öğrenci bir yerde hata yapmıştır. Hatanın giderilmesi
DetaylıBitkilerde Eşeyli Üreme
Bitkilerde Eşeyli Üreme İki farklı cinsiyete ait üreme hücrelerinin birleşmesiyle yeni canlılar oluşmasına eşeyli üreme denir. Oluşan yeni canlı, ana canlılardan farklı kalıtsal özelliklere sahiptir. Bitkiler
DetaylıAnlamı. Temel Bilgiler 1
Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,
DetaylıADIM ADIM YGS-LYS 52. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-12 HAYVANLAR ALEMİ 3- OMURGALI HAYVANLAR SORU ÇÖZÜMÜ
ADIM ADIM YGS-LYS 52. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-12 HAYVANLAR ALEMİ 3- OMURGALI HAYVANLAR SORU ÇÖZÜMÜ Halkalı solucanlar çift cinsiyetli olmalarına rağmen döllenme kendi kendine değil, iki ayrı
DetaylıFen Bilimleri Kazanım Defteri
Fen Bilimleri 6 Bir Bakışta Önemli noktalar... Akılda kalıcı özet bilgi alanları... Konu özetleri için ayrılmış bölümler... Konuyu pekiştiren farklı soru tipleri içeren alıştırma sayfaları... 2 Boşluk
Detaylıünite1 Fen Bilimleri Beş Duyumuz Beş Duyumuz 3. Burundaki kılları koparmak Çok sıcak cisimlere dokunmak
ünite1 Beş Duyumuz Beş Duyumuz Fen Bilimleri 1. Özgür Selin TEST 1 Kitapları okumamı sağlar. Annemin yaptığı kekin tadını almamı sağlar. Öğrencilerin sözünü ettiği duyu organları hangileridir? Özgür Selin
DetaylıİNSAN VÜCUDU Hücre: İnsan vücudunun en küçük yapı taşına hücre denir. Hücrenin beslenmesinde hücre zarı yardımcı olur. İnsan Yapısı: Hücreler birleşerek dokuları,dokular birleşerek organları, organlar
DetaylıFen Bilimleri Kazanım Defteri
Fen Bilimleri Bir Bakışta Önemli noktalar... Akılda kalıcı özet bilgi alanları... Konu özetleri için ayrılmış bölümler... Boşluk doldurma alanları... Tudem önlendirme sınavlarında çıkmış sorular... 2 Konuyu
DetaylıKonu: Mitoz Bölünme ve Eşeysiz Üreme
Konu: Mitoz Bölünme ve Eşeysiz Üreme Hücre bölünmesi tüm canlılarda görülen ortak bir özelliktir. Hücre büyüyüp gelişirken madde ve enerji gereksinimleri artar. Sitoplâzma hücre zarına oranla daha hızlı
DetaylıHücre zarının yapısındaki yağlardan eriyerek hücre zarından geçerler.fazlalıkları karaciğerde depo edilir.
DERS: BİYOLOJİ KONU: C.T.B(Vitaminler e Nükleik Asitler) VİTAMİNLER Bitkiler ihtiyaç duydukları bütün vitaminleri üretip, insanlar ise bir kısmını hazır alır. Özellikleri: Yapıcı, onarıcı, düzenleyicidirler.
DetaylıDeri, vücudun sa lam ve koruyucu dı örtüsüdür. Salgı bezleri, tırnaklar,tüyler ile deri bir organ ve sistemdir. En geni organdır (Yakla ık 1.
Deri, vücudun sa lam ve koruyucu dı örtüsüdür. Salgı bezleri, tırnaklar,tüyler ile deri bir organ ve sistemdir. En geni organdır (Yakla ık 1.5-2 m 2 ) Deri esas olarak iki tabakadan olu ur Üst deri (Epidermis)
DetaylıA. Aşağıdaki destek ve hareket sistemi ile ilgili verilen kavram ağını uygun şekilde doldururunuz.
VÜCUDUMUZDA SİSTEMLER ÜNİTE KAZANIM DEĞERLENDİRME ÇALIŞMA YAPRAĞI /11/2017 A. Aşağıdaki destek ve hareket sistemi ile ilgili verilen kavram ağını uygun şekilde doldururunuz. Kas Sistemi Destek ve Hareket
DetaylıKazanım Merkezli Çalışma Kağıdı 1. Ünite Vücudumuzda Sistemler Boşaltım Sistemi
Fen Bilimleri 7. Sınıf. Ünite Aşağıda, boşaltım sistemi ile ilgili verilen ifadelerden doğru olanlarının yanına (), yanlış olanlarının yanına () koyunuz. Aşağıda verilen resimde sinir hücresinin kısımları
DetaylıÜnite. Dalgalar. 1. Ses Dalgaları 2. Yay Dalgaları 3. Su Dalgaları
7 Ünite Dalgalar 1. Ses Dalgaları 2. Yay Dalgaları 3. Su Dalgaları SES DALGALARI 3 Test 1 Çözümleri 3. 1. Verilen üç özellik ses dalgalarına aittir. Ay'da hava, yani maddesel bir ortam olmadığından sesi
DetaylıSigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı
Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı çeken sigara vücuda birçok zarar vermekte ve uzun süre
DetaylıGELECEĞĠN KAN BAĞIġÇILARININ KAZANIMI ĠÇĠN TEKNĠK DESTEK PROJESĠ
GELECEĞĠN KAN BAĞIġÇILARININ KAZANIMI ĠÇĠN TEKNĠK DESTEK PROJESĠ Kan Bağışı LİSELER İÇİN BİLGİLENDİRME SEMİNERİ Kahraman olmak için ne yapmak lazım? Sadece 15 dakikanızı ayırarak hiç tanımadığınız 3 insanın
DetaylıARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1
ARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1 12/17/2013 2 12/17/2013 3 KISA KISALAR 12/17/2013 4 12/17/2013 5 İLİM VE MEVLANA Bizzat kendisi büyük bir alim olan Mevlana ilmin değerine inanır. Ona göre ilim ; Hz. Süleyman'ın
DetaylıYGS YE HAZIRLIK DENEMESi #7
YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #7 1) 48 saat karanlıkta bekletilen bir saksı bitkisinden bu sürenin sonunda bir yaprak kopartılmış (1. yaprak) ve bitki aydınlık ortamda 12 saat bekletilmiştir. Bu sürenin sonunda
DetaylıEĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI
3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri
DetaylıÜNİTE 3 YAŞAM KAYNAĞI TOPRAK
ÜNİTE 3 YAŞAM KAYNAĞI TOPRAK ÜNİTENİN KONULARI Toprak Nedir? Toprağın Tanımı Toprağın İçindeki Maddeler Toprağın Canlılığı Toprak Neden Önemlidir? Toprağın İnsanlar İçin Önemi Toprağın Hayvanlar İçin Önemi
DetaylıKazanım Merkezli Çalışma Kağıdı 1. Ünite Vücudumuzda Sistemler Sindirim Sistemi
Fen Bilimleri 7. Sınıf Aşağıda, sindirim sistemi ile ilgili verilen ifadelerden doğru olanlarının yanına (, yanlış olanlarının yanına (Y) koyunuz. Aşağıda verilen resimde sindirim sistemi organlarının
DetaylıENDOKRİN SİSTEM #4 SELİN HOCA
ENDOKRİN SİSTEM #4 SELİN HOCA ADRENAL BEZ MEDULLA BÖLGESİ HORMONLARI Böbrek üstü bezinin öz bölgesi, embriyonik dönemde sinir dokusundan gelişir bu nedenle sinir sisteminin uzantısı şeklindedir. Sempatik
Detaylıfetüs bebek ölüm çocuk İleri yaş yeniyetme yetişkin
Döllenmiş yumurta fetüs bebek ölüm çocuk İleri yaş yeniyetme yetişkin Yaşam boyu devam eden biyolojik, bilişsel, sosyal gelişim ve kişilik gelişiminin bilimsel incelemesi Gelişim psikolojisinin başlıca
Detaylı7. Sınıf Fen ve Teknoloji. KONU: Duyu Organları
Çevremizdeki değişim ve gelişmeleri algılayarak sinir sisteminin bilgilenmesini sağlayan organlara duyu organları denir. Duyu organları çevremizdeki, ışık, koku, tat, basınç, sıcaklık ve seslerin algılanmasında
DetaylıERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM
9.11.2015 ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM Konular Doğum öncesi gelişim aşamaları Zigot Doğum öncesi çevresel etkiler Teratojenler Doğum Öncesi G elişim Anneyle ilgili diğer faktörler Öğr. Gör. C an ÜNVERDİ Zigot
DetaylıHücre canlının en küçük yapı birimidir.
Hücre canlının en küçük yapı birimidir. Bitkilerde bulunan hücredir.bu hücrelerde hücre duvarı bulunduğundan hayvan hücresinden ayrılır. Hücre duvarı vardır. Kofulu büyük ve az sayıdadır. Şekli dikdörtgen
DetaylıÜNİTE 4 DÜNYAMIZI SARAN ÖRTÜ TOPRAK
ÜNİTE 4 DÜNYAMIZI SARAN ÖRTÜ TOPRAK ÜNİTENİN KONULARI Toprağın Oluşumu Fiziksel Parçalanma Kimyasal Ayrışma Biyolojik Ayrışma Toprağın Doğal Yapısı Katı Kısım Sıvı Kısım ve Gaz Kısım Toprağın Katmanları
DetaylıKanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler
EGZERSİZ VE KAN Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler Akciğerden dokulara O2 taşınımı, Dokudan akciğere CO2 taşınımı, Sindirim organlarından hücrelere besin maddeleri taşınımı, Hücreden atık maddelerin
DetaylıYGS YE HAZIRLIK DENEMESi #18
YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #18 1) Bakterilerin gerçekleştirdiği, I. Kimyasal enerji sayesinde besin sentezleme II. Işık enerjisini kimyasal bağ enerjisine dönüştürme III. Kimyasal bağ enerjisini ATP enerjisine
DetaylıBİREYSELLEŞTİRİLMİŞ FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ EĞİTİM PLANI
BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ EĞİTİM PLANI DİSİPLİN/ GELİŞİM ALANI: UZUN DÖNEMLİ AMAÇ: - Vücudumuz bilmecesini çözelim - Maddeyi tanıyalım - Kuvvet ve hareket - Işık ve ses - Canlılar dünyasını
DetaylıOrgan bağışında bulunan herkesin organları kullanılabilir mi?
Organ Doku Birimi ve Bağış Organ Bağışı Başka Hayatlara Can Katmaktır Organ bağışı nedir? Organ bağışı kişinin hayatta iken kendi özgür iradesiyle, organlarının bir kısmını veya tamamını ölümünden sonra
DetaylıHücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)!
HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücre Hücre: Tüm canlıların en küçük yapısal ve fonksiyonel ünitesi İnsan vücudunda trilyonlarca hücre bulunur Fare, insan veya filin hücreleri yaklaşık aynı büyüklükte Vücudun büyüklüğü
DetaylıHİSTOLOJİ. DrYasemin Sezgin
HİSTOLOJİ DrYasemin Sezgin HİSTOLOJİ - Canlı vücudunu meydana getiren hücre, doku ve organların çıplak gözle görülemeyen (mikroskopik) yapılarını inceleyen bir bilim koludur. - Histolojinin sözlük anlamı
DetaylıORMANCILIK İŞ BİLGİSİ. Hazırlayan Doç. Dr. Habip EROĞLU Karadeniz Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesi
ORMANCILIK İŞ BİLGİSİ Hazırlayan Doç. Dr. Habip EROĞLU Karadeniz Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesi 1 Çevre Koşullarının İnsan Üzerindeki Etkileri Çevre: Bir elemanın dışında çeşitli olayların geçtiği
Detaylı3- Destek ve Hareket Sisteminin (Kasların) Çalışması :
KAS SİSTEMİ İskelet sistemindeki kemiklerin üzerini örten, iç organların yapısına katılarak vücudun ve iç organların hareket etmesini sağlayan kasların oluşturduğu sisteme kas sistemi denir. a) Kasların
DetaylıGünümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir.
Ağız ve Diş Sağlığı Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir. Ağız sağlığı: Dişler ve onları
DetaylıÇocuklarda Antrenman Yaklaşımları Y.Doç.Dr.Sürhat Müniroğlu (3.sınıf seçmeli ders)
Çocuklarda Antrenman Yaklaşımları Y.Doç.Dr.Sürhat Müniroğlu (3.sınıf seçmeli ders) Büyüme ve Gelişme Çocuk organizmasını yetişkinden ayıran en önemli özellik, sürekli büyüme, gelişme ve değişme süreci
Detaylı10. Sınıf Biyoloji Konuları Hücre Bölünmeleri Kalıtımın Genel İlkeleri Ekosistem Ekolojisi ve Güncel Çevre Sorunları
10. Sınıf Biyoloji Konuları Hücre Bölünmeleri Mitoz ve Eşeysiz Üreme Canlılarda hücre bölünmesinin gerekliliği Mayoz ve Eşeyli Üreme Kalıtımın Genel İlkeleri Kalıtım ve Biyolojik Çeşitlilik Kalıtımın genel
DetaylıKEM K OLU UMU ki çe it kemik olu umu vardır. 1)Ba dokusu aracılı ıyla süngerimsi kemik olu umu 2)Kıkırdak doku aracılı ıyla sıkı kemik olu umu
Embriyonik evrede kıkırdak kökenlidir. Daha sonra kemiklesir. Ergin evrede bazı vücut kısımlarında kıkırdak olarak kalır (burun ucu, kulak kepçesi, soluk borusu) skelet sistemi kemikler, eklemler, ligamentler
DetaylıADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 2 DAMARLAR
ADIM ADIM YGS LYS 174. Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 2 DAMARLAR Dolaşım Sisteminde görev alan damarlar şunlardır; 1) Atardamarlar (arterler) 2) Kılcal damarlar (kapiller) 3) Toplardamarlar (venler) 1) Atardamar
DetaylıÖrnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir.
Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir. Görünümü Elbiseleri Hz. Peygamber çeşitli renk ve desenlerde elbiseler giymiştir. Ancak daha çok
DetaylıBİTKİSEL VE HAYVANSAL DOKULAR
ÖZEL EGE İLKÖĞRETİM OKULU BİTKİSEL VE HAYVANSAL DOKULAR Hazırlayanlar: Aksel Adnan Yüksel TAN Çağlar BÜYÜKTOPÇU Denizhan ÇAKAR Dorukhan DEMİR Yunus SANCAK Rehber Öğretmen: Münire Savranoğlu Nisan,2002
Detaylı