LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİNİN KARACİĞER ÜZERİNE ETKİSİNİN NONİNVAZİV KARACİĞER FONKSİYON MONİTÖRÜ İLE GÖSTERİLMESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİNİN KARACİĞER ÜZERİNE ETKİSİNİN NONİNVAZİV KARACİĞER FONKSİYON MONİTÖRÜ İLE GÖSTERİLMESİ"

Transkript

1 T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON ANABİLİM DALI Tez Yöneticisi Prof. Dr. Dilek MEMİŞ LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİNİN KARACİĞER ÜZERİNE ETKİSİNİN NONİNVAZİV KARACİĞER FONKSİYON MONİTÖRÜ İLE GÖSTERİLMESİ (Uzmanlık Tezi) Dr. Hasan Barış ERYILMAZ EDİRNE I

2 TEŞEKKÜR Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı ndaki uzmanlık eğitimim süresince kazandığım meslek bilgisi ve ahlakımda büyük paya sahip olan Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Işıl GÜNDAY ve Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Beyhan KARAMANLIOĞLU, Prof. Dr. Dilek MEMİŞ, Doç. Dr. M..Cavidan ARAR, Yrd. Doç. Dr. Alkin ÇOLAK, Yrd. Doç. Dr. Sevtap HEKİMOĞLU, Yrd. Doç. Dr. Mehmet T. İNAL a ve çalışma arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler ederim. II

3 İÇİNDEKİLER GİRİŞ VE AMAÇ... 1 GENEL BİLGİLER... 3 LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİ... 3 SEVOFLURAN NONİNVAZİV KARACİĞER FONKSİYON MONİTORİZASYONU (LiMON) GEREÇ VE YÖNTEMLER BULGULAR TARTIŞMA SONUÇLAR ÖZET SUMMARY KAYNAKLAR EKLER III

4 SİMGE VE KISALTMALAR ALT : Alanin aminotransferaz ASA : Amerikan Anesteziyoloji Derneği AST : Aspartat aminotransferaz CO 2 : Karbondioksit CVP : Santral Venöz Basınç EKG : Elektrokardiyografi ETCO 2 : End-tidal karbondioksit HFIP : Heksofloroizopropanol ISY : İndosiyanin Yeşili İAB : İntra Abdominal Basınç İSY-PKO : İndosiyanin Yeşili-Plazma Kayboluş Oranı KAH : Kalp Atım Hızı MAC : Minimum Alveolar Konsantrasyon OAB : Ortalama Arter Basıncı PaCO 2 : Parsiyel Arter Karbondioksit Basıncı PVR : Pulmoner Vasküler Direnç R-15 : İndosiyanin yeşili 15 dakika sonra retansiyon oranı SpO 2 : Periferik Oksijen Satürasyonu SVR : Sistemik Venöz Rezistans IV

5 GİRİŞ VE AMAÇ Laparoskopik cerrahi, hastaların hastanede kalış sürelerinin daha kısa, insizyon alanının daha küçük, postoperatif ağrının daha az olması, erken mobilizasyon sağlaması, pulmoner fonksiyonlarda daha az bozulma görülmesi, ve insizyon yerinde skatris izinin daha az olması gibi nedenlerle son yıllarda tercih edilen bir yöntem haline gelmiştir. Laparoskopide yeterli görüntü ve cerrahi sahanın açığa çıkartılmasında Karbondioksit (CO 2 ) pnömoperitonyum yöntemi kullanılır. Abdominal kaviteye CO 2 insuflasyonu diyafragmada yukarı doğru yer değiştirmeye; dolayısıyla regürjitasyon riskinde artışa, akciğer volümlerinde ve kompliyansında azalmaya, havayolu rezistansında artmaya ve ventilasyon perfüzyon oranında artmaya neden olur. İntraabdominal basınç (İAB) artışı, kardiyovasküler sistem üzerinde sistemik vasküler rezistans ta (SVR) ve ortalama arter basıncı nda (OAB) artış, inferior vena kavada basıya bağlı venöz dönüşte ve kardiyak outputta azalma şeklinde ortaya çıkar. Peroperatif oluşan CO 2 pnömoperitonyumu uzun süreli devam ederse renal kan akımı azalır, glomerüler filtrasyon oranında (GFO) ve idrar çıkışında azalma olur. Mezenterik arter, intestinal mukoza, hepatik ve splanknik sahanın da perfüzyonu İAB artışıyla beraber pnömoperitonyum sırasında azalır (1,2). İndosiyanin yeşili (ISY) eliminasyon testi hem karaciğer kan akımını hem de karaciğer fonksiyonunu yatak başında değerlendiren oldukça yararlı bir testir. Türkiye de puls spektrofotometre yöntemini kullanarak indosiyanin yeşili eliminasyonunu ölçen tek cihaz Noninvaziv Karaciğer Fonksiyon Monitörü (LiMON ) dur (Pulsion Medical Systems, Münih, Almanya). Bu çalışmada laparoskopik kolesistektomi operasyonlarında 10 ve 14 mmhg ile oluşturulan CO2 pnömoperitonyumunun oluşturduğu intraabdominal basınç artışının 1

6 hemodinamiye, karaciğer kan akımı ve fonksiyonlarına olan etkilerini indosiyanin yeşili eliminasyonunu LİMON cihazı ile ölçüp karşılaştırmayı ve tartışmayı hedefledik. 2

7 GENEL BİLGİLER LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİ Tarihçe Laparoskopinin ilk uygulaması, 1901 de George Kelling tarafından Nitze sistoskobu kullanılarak, canlı bir köpeğin karın boşluğu incelenerek yapılmıştır. Kelling bu işleme koelioskopi adını vermiştir (3). İsveçli Dr. H. C. Jacoheaus, insanda yapılmış ilk laparoskopik girişimi gerçekleştirerek, 1911 de büyük bir seri yayınlamıştır. Laparoskopi, çeşitli hastalıkların görerek ve biyopsi alınarak tanınmasında ve tubaların ligasyonu gibi kısıtlı konularda kullanılmıştır. Laparoskopi, optik ve teknik gelişmelere paralel olarak yaygın kullanım alanları bulmuştur. Alman hepatolog Kalk ın 1929 da 135 derecelik lens sistemi ve dual-trokar sistemi geliştirmesi, 1938 de Janos Veress in otomatik pnömoperitonyum iğnesini, 1960 da Kurt Semm in otomatik kontrollü insüflatörü ve laparoskopik aletleri kullanıma sokması, bu araçla yeni optik lens sistemlerinin geliştirilmesi ve en son 1980 de bilgisayarlı televizyon kamerasının icat edilmesiyle laparoskopi, özellikle jinekoloji alanında kullanıma girmiştir (4). Jinekolojik amaçla kullanılan laparoskopi tekniğini ilk kez 1987 de Lion da Dr. Phillipe Maurette kolesistektomi için kullanmıştır. Bu tarihten sonra Paris te François Dubois, Bordeaux da Prof. Jacques Perissat, Nashville de (Amerika Birleşik Devletleri) Dr. E. Redrick ve D. Olsen, Dundee de Prof. A. Cushieri ve L. K. Nathanson, Los Angeles da Dr. E. Berci ve E. Phillips laparoskopik kolesistektomiyi uygulamışlardır. Laparoskopi, en sık safra kesesi cerrahisinde başvurulan bir yöntem olmasına rağmen, 3

8 son yıllarda fıtık, apendiks, kolon, mide gibi diğer karın içi organlarının cerrahisinde de kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır (5). Laparoskopik Kolesistektomi Endikasyonları Taşlı safra kesesi, safra kesesi polipleri, non fonksiyonel safra kesesi, kalsifiye safra kesesi, kronik taşsız (akalküloz) kolesistit (3). Laparoskopik Kolesistektomi Kontrendikasyonları I- Kesin kontrendikasyonları: Genel anestezi alamayacak durumdaki hastalar, beraberinde başka karın operasyonu gerektirenler, sepsis, peritonit. Artmış intrakraniyal basınç, şok, çok ileri düzeydeki miyopi, retina dekolmanı, yetersiz ekipman ve monitorizasyon (3,6,8,10,16). II- Rölatif kontrendikasyonları: Majör kanama, pıhtılaşma bozuklukları, üst karın ameliyatı geçirenler, akut kolesistit, koledokolitiyazis, hamilelik, akut pankreatit, kolanjit, portal hipertansiyon, sarılık, morbid obezite, aşırı kolon distansiyonu. Ventrikuloperitoneal veya peritoneojuguler şant takılı olması, büllöz amfizem, spontan pnömotoraks, hipovolemi, ciddi kardiyopulmoner hastalık. Bu kontrendikasyonlar cerrahın deneyimine, preoperatif ve peroperatif şartlara bağlıdır (3,6,8,10,16). Açık cerrahi işlem sırasında ilgili bölgeyi görmek ve buraya ulaşmak için önemli ölçüde doku travmasına neden olunur. Laparoskopi bu travmayı azaltır, insizyon daha küçük ve postoperatif ağrı daha az olur. Hastanede kalma süresi ve normal aktiviteye dönüş süresi kısalır, hastanın insizyon bölgesi daha iyi kozmetik görünüme sahip olur, daha az oranda yara enfeksiyonu ve pnömoni görülür, postoperatif solunum fonksiyon test sonuçları daha olumludur. Ancak, bu avantajlarının yanı sıra işlem ciddi fizyolojik bozukluklar ve riskler yaratabilir. Özellikle laparoskopik genel cerrahi ameliyatlarının yapıldığı hastalar genel olarak daha yaşlı ve sorunlu olabileceğinden bu hastalarda komplikasyon oranı artabilmektedir (7,8). Cerrahi Teknik Genel anestezi altında laparoskopik cerrahi uygulanacak hastanın nazogastrik sonda ile midesi ve idrar sondası ile de mesanesi boşaltılır, bacaklarına elastik bandaj sarılır. Umbilikusun altından 2 cm lik cilt insizyonu içinden karına sokulan Veress iğnesine bağlanan 4

9 insüflatör ile 3-4 litre CO 2 gazı verilerek karın içi basınç ortalama mmhg (maksimum 15 mmhg) olacak şekilde pnömoperitonyum yapılır. Daha sonra aynı yerden 10 mm lik trokar sokularak buradan laparoskop karın içine sokulur ve diğer trokarların emniyetle girişi sağlanır. Trokarların tümünü yerleştirip, devamlı insüflatöre bağlandıktan sonra dissektör ve grasperler sokularak ve safra kesesi ekspozisyonu sağlanıp diseksiyon yapılır. Elektrokoter yardımıyla safra kesesi, karaciğer yatağından fundusa doğru ayrılır. Tamamen serbestleştirilen safra kesesi umbilikustaki giriş deliğinden çıkarılır. Karın içindeki CO2 gazı tamamen boşaltıldıktan sonra umbilikus altındaki fasya defekti ve diğer trokar giriş yerlerindeki cilt kesileri kapatılarak, operasyon sona erdirilir (3). İnsuflasyon Gazının Seçimi Laparoskopik ameliyatlarda yeterli görüntü sağlanması, trokarların yerleştirilmesi ve cerrahi işlemin gerçekleştirilebileceği uygun sahanın elde edilebilmesi için periton boşluğuna gaz verilerek abdominal organların karın ön duvarından uzaklaşması sağlanır; pnomoperitonyum oluşturulur. Pnömoperitonyum oluşturmak için kullanılacak ideal gaz; minimal peritoneal absorpsiyonu ve minimal fizyolojik etkisi olan, hızlı atılan, yanıcı özellikte olmayan, yüksek kan çözünürlüğüne sahip ve intravasküler emboli riski düşük olan gazdır (8-10). İnsuflasyon için en sık kullanılan gaz, ideal gazın özelliklerine en yakın olduğu ve güvenilirliği kanıtlanmış olduğu için CO 2 dir. CO 2 nin yanıcı özelliği yoktur. Çözünürlüğü yüksek olduğu için işlem sonrasındaki rezidüel CO 2 diğer gazlara göre daha hızlı ve güvenli bir biçimde, solunum yoluyla temizlenir. Postoperatif rahatsızlık süresi kısadır. Ancak, CO 2 nin transperitoneal emilimi fazladır. Bundan dolayı hiperkapni ve asidoza neden olabilir (Tablo 1). Hava ve oksijen bipolar koter veya lazer kullanıldığında yanmayı desteklediği için kullanılmamalıdır. Nitröz oksit yanıcı olabildiğinden, laparoskopik görüntü ve çalışma alanını bozacak düzeyde barsak distansiyonunu arttırdığından terk edilmiştir. Helyum ve argon inert gazlar olmalarına karşın, kanda çözünürlükleri iyi değildir ve bu durum komplike embolik olayların oluşumu için eğilim yaratmaktadır. Ayrıca helyum kullanımı maliyeti arttırmaktadır, argon ise özellikle hepatik kan akımında istenmeyen hemodinamik etkilere yol açabilir (9,10) Diğer bir seçenek gaz kullanılmamasıdır. Bu yöntemde özel bir ekartör ile abdominal duvar kaldırılarak peritoneal kavite genişletilir. Bu teknik, artan İAB nedeni ile oluşan hemodinamik değişiklikleri ve CO 2 kullanımına bağlı görülen yan etkileri önler, ancak yeterli cerrahi görüş alanı sağlamayabilir. Kardiyak, pulmoner, renal problemi olan hastalarda her iki tekniği tek başına kullanmak yerine, düşük basınçlı CO 2 pnömoperitonyumu ve abdominal 5

10 duvarın kaldırılması tekniğini birlikte kullanmanın daha iyi cerrahi koşullar sağlayabildiği belirtilmiştir (10,11). Tablo 1. Pnömoperitonyum için kullanılan gazlar İnsüflasyon için kullanılan gaz Avantajı Dezavantajları Yanıcı değil Karbondioksit Çözünürlüğü yüksek, gaz Hiperkapni embolisi riski düşük Respiratuar Asidoz Solunum yoluyla güvenli atılım Nitröz Oksit --- Yanıcı Barsak distansiyonu Ani kardiyak arrest Hava --- Hava embolisi Oksijen --- Yanıcı Helyum, Argon Pahalı İnert Kanda az çözünmelerine Peritondan absorbe olmazlar bağlı embolik olaylar Laparoskopiye Bağlı Patofizyolojik Değişiklikler Laparoskopik cerrahide patofizyolojik değişikliklerin kaynağı oluşturulan pnömoperitonyumdur. Yöntemin gerekliliği olan pnömoperitonyum, özellikle dolaşım ve solunum sistemleri basta olmak üzere tüm organ sistemlerinde işlem süresi ve uygulanan basınca bağlı olarak çok çeşitli fizyolojik yanıtlara yol acar (12). Pnömoperitonyum; 1-2 l/dk. hızda olacak şekilde l CO 2 gazı verilmesi ile oluşturulur (12). Pnömoperitonyuma Bağlı Metabolik Değişimler Karbondioksit pnomoperitonyumu ile ilişkili metabolik değişiklikler temel olarak sistemik asidoz ve hiperkarbiyi kapsar. CO 2, kanda yüksek oranda çözünür ve dokulara kolayca diffüze olur. Peritoneal insuflasyondan sonra CO 2 transperitoneal olarak absorbe olur. CO 2 absorbsiyonu gazın çözünürlüğüne, peritoneal kavitenin perfüzyonuna ve pnömoperitonyumun süresine bağlıdır. İşlem sırasında; arteriyel karbondioksit basıncı (PaCO2), miks venöz kan karbondioksit basıncı ( mvpco2 ) ve alveolar karbondioksit basıncı 6

11 (PACO 2 ) gaz insuflasyonunun 5. dakikasında 10 mmhg artar. Arteriyel karbondioksit basıncı, CO 2 pnömoperitonyumundan yaklaşık dakika sonra progresif olarak plato düzeyine ulaşır. Bu nedenle PaCO 2 de bu düzeyden sonra ortaya çıkan belirgin artışların CO 2 insuflasyonu ile ilişkili olup olmadığı araştırılmalıdır. Hiperkarbi gelişmesinde rol oynayan faktörler Tablo 2 de görülmektedir (8,12). Tablo 2. Hiperkarbi gelişmesinde rol oynayan faktörler (12) - Transperitoneal CO 2 absorbsiyonu - Pnömoperitonyumun mekanik olarak diyafram ve interkostal kasları etkilemesi - Yüksek intraabdominal basınç - Cerrahi süresi - Anestetik gazların neden olduğu hipoventilasyon - Nöromüsküler kas gevşeticilerinin kullanımı Hiperkarbinin derecesi hakkında end-tidal CO2 ölçümleri bize genel olarak bilgi verse de; PaCO2 yi gerçek değerinden daha düşük ölçer. PaCO2 41 mmhg nın üstünde ise, end-tidal CO2 ölçümleri güvenilir olmayabilir (12). Çünkü PaCO2 nin fazla yükseldiği hastalar genellikle ASA (Amerikan Anesteziyoloji Derneği) III-IV risk grubu kardiyopulmoner hastalığı olan hastalardır ve bu hastalarda pnomoperitonyum boyunca ölü boşluk ventilasyonu artar. ASA I-II grubu hastalarda, CO 2 pnömoperitonyumu boyunca end-tidal PCO 2 (ETCO 2 ) gradienti sabit kalır. Kardiyovasküler hastalığı olanlarda bu gradient değişir ve ETCO 2, PaCO 2 indeksini doğru yansıtmaz. Bu nedenle kardiyopulmoner işlevleri yetersiz hastalarda hiperkarbinin saptanması için arteriyel kan gazı analizi yapılarak PaCO2 nin ölçülmesi gereklidir. Birçok vakada dakika ventilasyonunun arttırılması PaCO 2 yi normal sınırlarda tutar, fakat kaçınılmaz olarak hava yolu basıncında artmaya neden olur. PaCO2 gazın boşaltılmasından (desuflasyon) 1 saat sonra normal düzeye döner (8). Peritoneal absorpsiyon sonrasında CO2 akciğerlere taşınır ve buradan solunum yoluyla atılır. Çoğu sağlıklı insanda CO2 basıncındaki artış ve buna bağlı ph daki azalma klinik olarak bir önem taşımaz; çünkü endojen tampon sistemleri, yüksek CO2 basınçlarına uyum sağlamayı kolaylaştırırken, akciğer yoluyla CO2 atılımını hızlandırır, ancak ender görülmesine karşın uzun süren CO2 pnömoperitonyumu laktik asidoz ile sonuçlanabilir (13). Neuberger ve ark. (14) CO2 insuflasyonu ile laparoskopik kolesistektomi yapılan 20 hastada gelişen, klinik olarak önemli hiperkapni ve ph değişimlerinin, CO2 insuflasyonu 7

12 durdurulduğunda ve helyum kullanılarak yeniden pnömoperitonyum yaratıldığında geriye döndüğünü rapor etmişlerdir. Bu bilgi düşük akciğer rezervi olan hastalarda (kronik obstrüktif akciğer hastalıkları, restriktif akciğer hastalıkları, morbid obezite gibi) CO2 pnömoperitonyumuna bağlı hiperkapni ve asidoz riski daha yüksek olduğu için önemli olabilir (13). Pnömoperitonyumun Pulmoner Etkileri Laparoskopik cerrahi sırasında İAB ın artması solunum mekaniğini değiştirir; havayolu basıncı artar, solunum sisteminin kompliansı azalır (15). CO2 pnomoperitonyumu; dolaşımda CO2 yüklenmesine yol açarken, CO2 atılımı da buna paralel olarak hızlanır. Hem PaCO2 hakkında dolaylı bilgi verdiğinden hem de yeterli ventilasyonu ve normokarbinin sağlanabildiğini göstermek amacıyla end-tidal PCO2 (ETCO 2 ) izlemi yapılmalıdır. Ancak ventilasyon/perfüzyon uygunsuzluğu olduğunda bu iki parametrenin birbiri ile ilişkisi her zaman aynı yönde olmayabilir. Anestezi altında normal sağlıklı erişkinlerde PaCO2 ile ETCO2 arasında 2-9 mmhg fark vardır. Alveolar ölü boşluğu azaltan faktörler PaCO2 ile ETCO2 arasındaki farkı etkiler. İntrensek akciğer hastalığında, hipovolemide ve baş yukarı pozisyonunda artarken, gebelikte olduğu gibi kardiyak debi artışı ve CO2 üretimi artışı olduğunda azalır (8,10). Pnömoperitonyumun metabolik ve pulmoner etkileri Tablo3 de gösterilmiştir. Tablo 3. Pnömoperitonyumun metabolik ve pulmoner etkileri (16) - PaCO 2, mvpco 2, PACO 2 - PH - PaO 2 : Belirgin değişiklik olmaz (kardiyopulmoner hastalıkları olanlarda azalabilir) - Tepe inspiratuar basınç - İntratorasik basınç - Vital kapasite - Fonksiyonel reziduel kapasite - Solunum kompliansı PaCO 2 : Arteriyel karbondioksit basıncı, mvpco 2 : Miks venöz kan karbondioksit basıncı, PACO 2 : Alveolar karbondioksit basıncı, PaO 2 : Arter oksijen basıncı 8

13 Anestezi altında intermittan pozitif basınçlı ventilasyon (IPPV) uygulanan hastalarda havayolu basınç monitorünün kullanımı zorunludur. Yüksek havayolu basıncı alarmı, İAB taki aşırı yükselmenin saptanmasında yardımcı olabilir (10). Solunum fonksiyonları göz önüne alındığında, pulmoner fizyolojideki değişiklikler primer olarak mekaniktir (15). İntraabdominal hacim ve basınçtaki artış diyafram hareketlerini kısıtlar ve intratorasik basıncı arttırır. Bu durum tepe hava yolu basıncında artışa, vital kapasite ve akciğer kompliansında azalmaya neden olur. Tepe ve plato havayolu basınçları sırasıyla % 81 ve % 50 oranında yükselir, pulmoner kompliyans ise % 47 oranında azalır, solunum işi artar. Gazın boşaltılmasından sonra; tepe ve plato havayolu basınçları yine sırasıyla % 37 ve % 27 oranında yüksek kalır. Kompliyans ise, başlangıç değerlerin % 86 sına ulaşır. Bu durumu düzeltmek için, hastalara ekspiryum sonu pozitif basınç (PEEP) verilir. Aynı zamanda; azalmış ve paradoksik olan diyafragma hareketleri tidal volümü, interkostal kasların artmış kullanımı ise fonksiyonel rezidüel kapasiteyi (FRC) azaltır. Laparoskopik kolesistektomi yapılan hastalarda; zorlu vital kapasite (FVC) % 22 ve 1. dakikadaki zorlu ekspiryum volümü (FEV1) % 21 oranında azalır. Fonksiyonel rezidüel kapasitedeki azalma pnömoperitonyum ile alveollerin kollapsına, gaz dağılımının bozulmasına ve sonuçta da hipoksemiye neden olabilir. Ters Trendelenburg pozisyonu, solunum frekansının arttırılması ve düşük insuflasyon basıncı uygulaması FRC ve kompliyansı arttırır (12,17). Uzun süren ters Trendelenburg pozisyonunda ise hipovolemi gelişebilir. Bu durum özellikle kalp yetmezliği olan hastalarda kardiyak debinin azalmasına ve hipotansiyona yol açabilir, bu nedenle bu pozisyonda ameliyat edilecek hastalarda hidrasyon durumunun bilinmesi zorunludur ve bazen volüm replasmanı gerekli olabilir (15). Ventilasyon ve seçilen anestezi tipi de PaCO2 seviyelerini belirgin olarak etkiler. Lokal anestezi altında, spontan solunumla uygulanan laparoskopilerde, PaCO2 hastanın inspirasyon eforunun artmasına bağlı olarak değişmeden kalır. Spontan solunumun devam ettiği genel anestezi yaklaşımında, PaCO2, anestetik maddelerin solunum depresan etkileri nedeniyle, hiperventilasyona rağmen artar. Kontrollü ventilasyon uygulanan genel anestezi yaklaşımıyla gerçekleştirilen laparoskopilerde, dakika ventilasyonu insuflasyon öncesi değerde ise PaCO2 artar. Pnömoperitonyumun Kardiyovasküler ve Hemodinamik Etkileri Laparoskopik cerrahi sırasında kardiyovasküler fizyolojideki değişimlerin primer nedeni İAB taki artıştır. İAB ın artması, vagal refleksleri ve renin-anjiotensin-aldosteron 9

14 sisteminin nörohumoral yanıtlarını uyardığı için sekonder olarak hemodinamik durumu etkileyebilir. Ayrıca CO2 insuflasyonuna bağlı hiperkarbi ve bunu izleyen asidozun sempatoadrenal yolu uyarması sonucunda kardiyovasküler sistem etkilenebilir (13). Laparoskopik cerrahi ile ilişkili kardiyovasküler değişimleri inceleyen çalışmalarda genel bulgular; SVR, OAB, miyokardiyal dolum basıncında artış, kalp hızında minimal değişim ile beraber kardiyak indekste azalma şeklindedir (Tablo 4). Ancak bunlar mmhg insuflasyon basıncındaki ideal yanıtlardır ve işlem sırasında hastanın hemodinamik durumunu etkileyen bir çok faktör tarafından değiştirilebilirler. İAB, hastaya verilen pozisyon (Trendelenburg, ters-trendelenburg), CO2 absorbsiyonu, solunumsal durum, cerrahi teknik ve cerrahinin süresi, hastanın intravasküler volümü, kullandığı ilaçlar, mevcut kardiyak durumu, nörohumoral faktörler ve uygulanan anestetik ajanlar kardiyovasküler sistem yanıtını etkileyebilir (13). Tablo 4. Pnömoperitonyumun kardiyovasküler ve hemodinamik etkileri - Sistemik vasküler direnç - Ortalama arteriyel kan basıncı - Miyokardiyal dolum basıncı - Kalp hızı: minimal değişir - Kardiyak debi, atım hacmi - Kardiyak indeks - Santral venöz basınç ( CVP ), Pulmoner kapiller kama basıncı ( PCWP ) - Şiddetli hiperkarbi: aritmi Karbondioksit pnömoperitonyumu ile ve gaz verilmeden abdominal duvarın kaldırılması yoluyla uygulanan laparoskopik kolesistektomi girişimlerini karşılaştıran 2 güncel çalışmada, kardiyak fonksiyonlara ilişkin bulgular iki çalışma arasında önemli ölçüde farklılık göstermiştir. Larsen ve ark. (18) çalışma grupları arasında kardiyak debi yönünden hiçbir fark bulamazken, Alijani ve ark. (19) pozitif basınçlı kapnoperitonyum grubunda kardiyak debide anlamlı azalma olduğunu belirtmişlerdir. Bu çalışmalardan; pnömoperitonyuma kardiyovasküler ve hemodinamik yanıtın değişken ve dinamik bir doğada olduğu çıkarımını yapabiliriz. Örneğin, cerrahinin başında 12 ve 20 mmhg arasındaki insuflasyon basınçları İAB ta artışa neden olarak kalbe venöz dönüşü arttırır. Kalbin artan ön yükü; artmış kardiyak debi, atım hacmi ve ortalama arteryel basınç ile sonuçlanabilir. Cerrahinin başlangıcında böyle bir yanıt sıklıkla, iyi hidrate olmuş sağlıklı insanlarda görülür. 10

15 Ancak bu ilk yanıt zamanla değişir; pnömoperitonyuma bağlı devam eden basınç artışı sonuçta vena kavadaki venöz dönüsü daha düşük ve durağan bir düzeye azaltırken; arteryel sistem üzerindeki baskı yapıcı güçler sistemik direnci arttırır. Bu durum, genellikle azalmış atım hacmi şeklinde kendini gösterir. (13) Pnömoperitonyum sırasında çoğu sağlıklı insan minimum düzeyde olumsuz kardiyovasküler değişim göstermesine karşın, hiperkarbi görülme olasılığı olan hastalarda (kronik obstrüktif akciğer hastalıkları, restriktif akciğer hastalıkları, konjestif kalp yetmezliği, morbid obezite vb. hastalığı olanlar) aritmi riski her zaman akılda tutulmalıdır. Orta derecede bir hiperkarbi (45 50 mmhg), belirgin hemodinamik değişikliğe neden olmaz, ancak mmhg olan şiddetli hiperkarbi; direkt etki ile kardiyovasküler sistemde önemli sapmalara neden olur; kardiyak kontraktilite azalır, miyokard duyarlılığı artar. Dolaylı yoldan ise sempatik adrenerjik sistemi uyararak, katekolaminlerin plazma düzeyini ve miyokard üzerindeki aritmojenik etkilerini, buna bağlı olarak da vazokonstriksiyon, taşikardi, hipertansiyon ve disritmi görülme sıklığını artırır. Aynı zamanda; artmış İAB, venöz dönüşü azaltarak, özellikle alt ekstremitede venöz basınç artmasına ve böylece kardiyak ön yükün azalmasına neden olur. Artmış sistemik vasküler ve pulmoner vasküler direnç abdominal aorta basısını arttırarak, kalbin ard yükünün artmasına; katekolaminler, vazopressin ve reninangiotensin sisteminin aktivasyonuna neden olur. (17) Sonuç olarak; 10 o baş yukarıda pozisyon, 15 mmhg İAB ile uygulanan bir laparoskopik kolesistektomide; OAB % 35, SVR % 65 ve PVR % 90 oranında artar. Buna bağlı olarak; kardiyak indeks (CI) % 20 oranında azalır, PCWP ve CVP ise artar. Kardiyak yetmezliği olan veya hipovolemik kalan hastalarda bu değişiklikler daha belirgin olarak yaşanır. Bu hastalarda; OAB, SVR, venöz direnç belirgin olarak artar ve venöz dönüş azalır. Bunun yanında; kalbin ön yükü belirgin olarak azaldığından; kardiyak debinin devamını sağlamak için kalp hızı daha da artar. Artmış ard yük ve yükselen SVR nedeniyle de; ventriküler duvar gerilimi azalır. Bu durum koroner kan akımının azalmasına yol açarak, miyokardiyal iskemiye ve sol ventrikül yetmezliğine neden olur (12). Çalışmalar, kardiyak problemi olan hastalarda düşük basınç (yaklaşık 8 mmhg) ile çalışılmasının bu komplikasyonları büyük ölçüde önlediğini göstermiştir (20). Bölgesel Dolaşım Değişiklikleri a. Hepato-Portal, gastrointestinal değişiklikler: Pnömoperitonyum; süperior mezenterik arter ve portal ven kan akımını azaltarak, hepatik kan akımındaki otoregülasyon 11

16 mekanizmasını değiştirebilir (12,17). Açık kolesistektomi ile karşılaştırıldığında, laparoskopik girişimlerden sonra karaciğer enzimlerinde yükselme olduğunu gösteren çalışmalar vardır. Bu değişikliğin CO2 pnömoperitonyumuna bağlı olup olmadığını göstermek amacıyla da çalışmalar yapılmış ve kolesistektomi dışındaki laparoskopik girişimlerde de benzer sonuçlar elde edilmiştir (21). Laparoskopik cerrahide uygulanan mmhg basınç, normal portal kan basıncı olan 7-10 mmhg nın üzerinde olduğundan, portal kan akımını azaltır. Portal kan akımındaki bu azalma karaciğer fonksiyonlarında değişikliğe yol açar ve enzim düzeylerinde artış görülür. Diğer taraftan, laparoskopik cerrahi sırasında İAB ın ani yükselme ve düşmeler göstermesi de karaciğer enzimlerindeki artışın bir nedeni olarak değerlendirilmiştir. İAB taki ani değişimler portal kan akımının dalgalı olmasına neden olur. Akımdaki bu dalgalanma ve organ reperfüzyonu; özellikle hepatik sinuzoidlerin Kupffer ve endotel hücreleri olmak üzere, doku ve organların iskemi ve reperfüzyon hasarına yol açabilir. Bir çalışmada, laparoskopik kolesistektomi sırasında 8 mmhg lık İAB hepatik mikro dolaşımı önemli ölçüde azalttığı gösterilmiştir. Bir başka deneysel modelde, intraabdominal basınç 14 mmhg olduğu zaman portal venöz akımda belirgin bir azalma gözlenmiş ve basınç 7 mmhg olduğunda akım tekrar sağlanmıştır (21). Karaciğer enzimlerindeki bu geçici yükselme çalışmaların hiçbirinde klinik yönden önemli olarak değerlendirilmemiştir. Ancak preoperatif karaciğer fonksiyonları bozuk olan hastalarda laparoskopik cerrahinin uygun seçim olmayacağı yorumu yapılmıştır (21,22). Hayvanlar üzerinde yapılan deneysel çalışmalar splanknik alandaki makro ve mikro dolaşımın, İAB la yakından ilişkili olduğunu göstermiştir (23). Bu çalışmalarda 7 30 mmhg arasındaki basınçlar kullanılmıştır. İnsanlarda ise 10 mmhg dan 15 mmhg ya yükseltilen İAB ta, aradaki bu 5 mmhg lık artışın bile; mide kan akımında % 40-54, jejenum da % 32, kolonda % 44, karaciğerde % 39 ve peritonun kan akımında % 60 oranında azalmaya yol açtığı gösterilmiştir. Bu azalmada ameliyat süresinin de rolü vardır (24). Visseral kan akımındaki azalmanın sonucunda; insuflasyon ve desuflasyon sırasında oluşan iskemi reperfüzyon hasarına bağlı serbest oksijen radikalleri oluşmaktadır. Bunların da mukoza hasarına neden olduğu düşünülmektedir (17,22). b. Renal değişiklikler: Pnömoperitonyum basıncı mmhg nın üzerine çıktığında oligüri görülmesi kaçınılmazdır. Bu durum geçici ve geri dönüşümlüdür, pnömoperitonyum basıncına bağımlıdır. Oligüri toplayıcı sistem basısı veya tıkanıklığının bir 12

17 sonucu değildir. Renal parankim, renal damarlar ve venöz sistemdeki bası, oligürinin nedenidir (13). Laparoskopide Anestetik Yönetim Günlük cerrahi merkezlerinde gittikçe daha fazla laparoskopik girişim yapılmaya başlandığından kısa etkili ilaçların kullanılması, kardiyovasküler stabilite, hızlı derlenme, hızlı mobilizasyon sağlanması, postoperatif bulantı-kusma ve ağrının önlenmesi anestetik yaklaşımın başlıca unsurları olmuştur. Laparoskopik cerrahide anestezi hem cerrahi girişimlerin gereksinimini karşılamalı hem de pnömoperitonyum ve cerrahinin getirdiği olumsuz etkileri izleyebilecek ve tedavi edebilecek şekilde olmalıdır (25). Üst abdominal laparoskopik cerrahi için seçilecek anestetik teknik, çoğunlukla kas paralizisi, trakeal entubasyon ve IPPV nun kullanıldığı genel anestezidir. Trakeal entubasyon ve IPPV normokarbinin sağlanması için pulmoner ventilasyonun kontrolünü ve havayolunun korunmasını sağlar. İndüksiyon sırasında maske ile ventilasyon yapılırken mide distansiyonuna neden olunmamalıdır (26). İşlem sırasında İAB monitörize edilmeli, olası hemodinamik ve respiratuar değişiklikleri azaltmak için mümkün olduğunca düşük tutulmalı ve 20 mmhg nın üstüne çıkılmasına izin verilmemelidir. İAB artışı, derin anestezi sağlanarak engellenebilir (8). Laparoskopi sırasında refleks vagal tonus artışı gelişebileceğinden indüksiyon anestezisi öncesinde atropin uygulanmalı ya da her an uygulanabilecek şekilde el altında bulunmalıdır (8). Lokal veya rejyonel anestezi teknikleri laparoskopik kolesistektomi veya diğer üst abdominal cerrahi işlemler için yeğlenmez. Çünkü üst abdominal yapıların cerrahi uyarımının rahatsızlığını giderebilmek için yüksek epidural blok (T2-T4 seviyeleri) gerekir. Yüksek blok ise miyokardiyal baskılanmaya ve venöz dönüşte azalmaya yol açarak pnömoperitonyumun olumsuz hemodinamik etkilerini arttırır (26). Derlenme ve Postoperatif Monitorizasyon Laparoskopik ameliyatlardan sonra postoperatif iyileşme genellikle hızlıdır. Örneğin, laparoskopik kolesistektomi yapılan hasta, bir gün sonra taburcu edilebilir. En sık görülen sorun bulantı ve kusmadır. Postoperatif bulantı-kusma hastaların %40-75 inde görülür ve yoğun bakımda kalış süresini uzatan en önemli sebeptir. Bulantı-kusma hastanın ağrısını şiddetlendirir, kanama, elektrolit dengesizliğine ve iyileşmede gecikmeye neden olur. Bu 13

18 nedenle ameliyat öncesinde profilaktik olarak antiemetik verilmesinde yarar vardır. Postoperatif dönemde de antiemetikler kullanılmalıdır. Karın içerisinde kalmış olan CO2 nin irritasyonuna bağlı karın ve omuz ağrısı, cerrahi işlem bölgesinde derinde duyulan ağrı için opioidler ya da non steroid antiinflamatuar (NSAI) ilaçlar kullanılabilir (8,26). Laparoskopik Cerrahide Kullanılan Yeni İnhalasyon Anestezikleri İnhalasyon anestezikleri 150 yılı aşkın süredir var olmalarına karşın daha ideal ajanların bulunması için hala araştırmalar sürdürülmektedir. İdeal inhalasyon anesteziğinin özellikleri; etkisinin hızlı başlayıp hızlı bitmesi, metabolizma ve atılımının renal ve hepatik fonksiyonlardan bağımsız olarak hızlı ve öngörülebilir olması, istenmeyen ilaç etkileşimlerinin, yan etkilerinin veya toksisitelerinin olmaması seklinde sayılabilir (27). SEVOFLURAN a-fiziksel özellikler: Sevofluran renksiz, yanıcı ve kötü kokulu olmayan, oda sıcaklığında sıvı halde bulunan bir ajandır. 58,5 0 C kaynama sıcaklığı, 20 0 C de 160 mmhg doymuş buhar basıncı vardır. Kan:gaz partisyon katsayısı 0,69 dur. Düşük kan:gaz partisyon katsayısı sevofluran anestezisinin hızlı başlamasını ve hızlı derlenmeyi sağlar (Şekil 1) (27). Şekil 1. Sevofluran molekülü İnhalasyonel ajanların anestezik etkinliği minimum alveolar konsantrasyonları (MAC) ile ifade edilir. Sevofluranın MAC değeri yaşla birlikte azalır. Örneğin yenidoğanda bu değer 3,3 iken yaşlılarda 1,48 olur. Yetişkinler için sevofluranın MAC değeri 1,7-2,1 dir. Nitröz oksitle birlikte kullanıldığında MAC değeri azalır (27). b-farmakokinetik özellikleri: Sevofluranın düşük kan:gaz partisyon katsayısı etkin anestetik konsantrasyonlara hızlı bir şekilde ulaşmasını sağlar. Sevofluranın atılımı primer olarak akciğerler yoluyladır. Metabolizma, sitokrom P450 2E1 enzimi aracılığıyla karaciğerde 14

19 olur. Metabolizma sonucunda inorganik florid iyonları ve organik florid metaboliti heksafloroizopropanol (HFIP) oluşur. HFIP glukuronik asid ile konjuge olarak HFIPglukuronidi olusturur. HFIP glukuronid idrar ile atılır. HFIP ın toksik etkisi olduğuna dair bir bulgu yoktur (27). c-farmakodinamik özellikleri: Diğer bütün anestetik ajanlarda olduğu gibi, sevofluran vücudun farklı organ sistemleri üzerinde çeşitli etkiler göstermektedir. Hem presinaptik hem de postsinaptik etkiler gösterilmiştir. Anestetik etkinliğinin yağdaki çözünürlüğüne bağlı olduğunun bilinmesi hidrofobik etki alanının olduğunu düşündürmektedir (27). Vücut sistemleri üzerindeki etkileri: Sevofluran doza bağımlı olarak solunum depresyonu yapar. Tidal volüm azalır. Solunum hızı artmasına karşın; bu, tidal volümdeki azalmayı karşılayamaz. Diğer inhalasyon anestezikleriyle karşılaştırıldığında, sevofluranın hava yolu üzerinde hemen hemen hiç iritan etkisi yoktur. Keskin, kötü kokulu değildir. Sevofluran kullanımı kalp hızında önemli bir değişikliğe yol açmaz. Sevofluran doz bağımlı bir şekilde kardiyak debinin, SVR ve sistemik kan basıncının azalmasına yol açar. Doz bağımlı olmasa da pulmoner arteriyel basıncı da azaltır (27). Sevofluran, izofluran gibi miyokardı epinefrinin etkisine duyarlı hale getirmez. Sevofluran; dezfluran ve izofluran anestezisinde görülen, end-tidal konsantrasyonundaki hızlı artışa bağlı, sempatik sistem aracılı kardiyovasküler uyarıma yol açmaz (27). Sevofluran, portal ven kan akımını azaltır, ancak hepatik arter kan akımını arttırır, böylece total karaciğer kan akımı ve oksijen sunumu korunur. Sevofluran, serebral kan akımı ve intrakranial basınçta minimal etki gösterir, ancak oksijenin serebral metabolik hızını anlamlı ölçüde azaltır. Sevofluran anestezisinde CO 2 e serebrovasküler yanıt ve serebrovasküler otoregülasyon korunur. Diğer inhalasyon ajanlarında olduğu gibi; sevofluran, nöromusküler bloke edici ajanların etkisini arttırır. Sevofluran, düşük end-tidal konsantrasyonlarda trakeal entübasyona izin verecek düzeyde yeterli gevşemeyi sağlar. Sevoflurana %67 nitröz oksit eklenmesi, MAC değerini %1,71 den %0,66 ya düşürür. Opioidler de sevofluranın MAC değerini düşürür. 15

20 d-yan etkiler: 1-Hepatotoksisite: Hepatik nekroz; halojenlenmiş anestetik ajanların kullanımı ile ilişkili, çok nadir, fakat çoğunlukla ölümcül bir komplikasyondur. Frink ve ark.(28) izofluran ile karşılaştırıldığında sevofluran verilen hastalarda karaciğer enzimlerinde değişiklik gösterememişlerdir. Ebert ve ark.(29) 4 saat boyunca 1,25 MAC sevofluran verilen hastalarda transaminaz düzeylerinde bir değişiklik bulamamışlardır. 2- Nefrotoksisite: Daha önce anlatıldığı gibi; sevofluran metabolizması sonucunda, inorganik florid iyonları ve HFIP üretilir. Sevofluran anestezisini takiben nefrotoksisiteye yol açabilecek bir diğer mekanizma A bileşiği (compound A) üretimi ile ilişkilidir. Sevofluran soda lime veya barolime gibi alkalilere maruz kaldığında nefrotoksik olduğu gösterilmiş olan A bileşiğine dönüşebilmektedir. A bileşiğinin birikimi, solunum gazı ısısının yüksek olması, düşük akımlı anestezi, yüksek sevofluran konsantrasyonu ve uzun süre anestezi uygulanması ile artar. Sevofluran kullanımı ile ilişkili şu ana kadar ciddi bir renal hasar rapor edilmemiş olmakla beraber, taze gaz akımının 2 l/dk dan daha az olduğu durumlarda uzamış sevofluran kullanımından kaçınmak uygun olacaktır (27). e- Klinikteki Kullanım: 1- Anestezi indüksiyonu: Sevofluranın düşük kan:gaz çözünürlüğü, hava yoluna irritan ve kötü kokulu olmaması gibi fiziksel özellikleri anestezi indüksiyonu için çok kullanışlı bir ajan olmasını sağlar. Halotan (inhalasyon anesteziklerinin en az irritan olanıdır) ile karşılaştırılan bir çalışmada Kwek ve ark. inhalasyonel indüksiyonu takiben laringeal maske takılmasına kadar geçen zamanı sevofluran grubunda halotan grubuna göre daha kısa bulmuşlardır (30). Thwaites ve ark.(31) nın yaptığı randomize, çift kör, prospektif bir çalışmada indüksiyon için kullanımda propofol ve sevofluran karşılaştırılmış, sevofluran indüksiyonu propofole göre anlamlı olarak yavaş bulunmuştur (ortalama 84sn ve 57sn). Ancak sevofluran grubunda hipotansiyon ve apne insidansı daha düşük bulunmustur ve sevofluran grubunda idameye geçiş daha rahat olarak değerlendirilmiştir. 2- Anestezi idamesi: Jelish ve ark.(32) yetişkinlerde yaptıkları çalışmada sevofluran indüksiyon ve idamesini propofol ile karşılaştırmıştır. İndüksiyon sırasında sevofluran ile daha çok ajitasyon görülmüş ve indüksiyon zamanı sevofluranda daha uzun, ancak derlenme sevofluran grubunda daha hızlı bulunmuştur. Sevofluran ve izofluranı karşılaştıran çok 16

21 merkezli bir çalışmada, sevofluran grubunda derlenmenin daha hızlı olması dışında belirgin bir fark gösterilmemiştir (33). Koroner dolaşım üzerindeki etkilerinden dolayı kardiyak hastalığı olan hastalarda sevofluran, izofluran kadar güvenli bulunmuştur (27). Sevofluran ideal anestetik özelliklerinden bir çoğuna sahiptir. Uzun süren işlemlerden sonra bile derlenme hızlıdır. Bu özellik günlük cerrahi işlemleri ve uzun ameliyatlar için idealdir. Minimal kardiyak etkileri olması, yaşlı hastalarda bile kullanımını uygun hale getirir. NONİNVAZİV KARACİĞER FONKSİYON MONİTORİZASYONU Karaciğer perfüzyonunu sadece sistemik hemodinamik parametrelere bakarak değerlendirmek doğru sonuç vermeyecektir. Rejyonel perfüzyon ve oksijenasyonun değerlendirilmesinde özellikle karaciğer için çeşitli tekniklerin önerilmesine karşın metodolojik sınırlılıklar ve pahalı ekipman gibi faktörler yüzünden bunlardan sadece birkaçı klinik uygulamada yer alabilmektedir. Son zamanlarda, indosiyanin yeşili plazma kayboluş oranı nı (İSY-PKO) ölçme yöntemleri gündeme gelmektedir (34,35). İndosiyanin yeşili (İSY) eliminasyon testi karaciğer fonksiyonunu değerlendiren oldukça yararlı bir testir. Ancak bu eliminasyonu ölçme yöntemleri oldukça çeşitlidir. İSY eliminasyonunu ölçmek için noninvaziv yol 1967 den beri kullanılan boya dansitometresidir (36). Puls oksimetre ve ardından boya dansitometresinin bulunmasıyla puls spektrofotometre ile eliminasyonu ölçmek için uygun noninvaziv malzeme oluşmuş oldu (35,37). Türkiye de şu an bu metodu kullanan tek cihaz LiMON dur (Şekil 2). Şekil 2. LiMON cihazı 17

22 Prensipte, İSY nin kandan safraya eliminasyonu bir dizi faktörle belirlenir: hepatik kan akımı, sellüler uptake ve ekskresyondur. İSY, 0,25-0,50 mg/kg dozda dolaşıma enjekte edildikten sonra neredeyse hiç değişikliğe uğramadan ve sadece karaciğer yoluyla elimine edilmekte ve enterohepatik resirkülasyon olmaksızın safraya ulaşmaktadır. LiMON cihazının transkütanöz puls dansitometrisi sayesinde İSY eliminasyon miktarı ölçülebilmekte ve global karaciğer fonksiyonu hakkında bilgi vermektedir (35). Bu transkutanöz sistemin en büyük avantajı, durumu kritik hastalarda karaciğer fonksiyonunu değerlendirmek için hasta başında kullanılabilen ve 5-10 dakika içinde bilgi veren noninvaziv bir yöntem olmasıdır. Ayrıca İSY eliminasyonu değerlerinin hastaların prognoz tahmininde yüksek seçicilik ve duyarlılık gösterdiği bildirilmektedir (35). İndosiyanin yeşili eliminasyonu ile yansıyan global karaciğer fonksiyonu değerleri başlıca İSY-PKO (normal değeri=18-25 %/dk) ve 15 dakika sonraki İSY Retansiyon Oranı (R-15) dır (normal değeri=%0-10) (35). 18

23 GEREÇ VE YÖNTEMLER Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurul un onayı (Ek I) alınarak klinik prospektif olarak çalışmaya başlandı. Çalışmaya Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi ameliyathanesinde laparoskopik kolesistektomi operasyonu geçirecek ASA I-II risk grubunda olup yaşları arasında olan, toplam 43 hasta (17 erkek, 26 kadın) bilgilendirilmiş onam formu (Ek II) imzası alınarak çalışmaya dahil edildi. Solunum sistemi hastalığı, kalp yetmezliği ve koroner arter hastalığı olanlar, karaciğer fonksiyon testleri herhangi bir nedenle preoperatif dönemde bozuk bulunan hastalar, koagulopati öyküsü, periferik arter hastalığı bulunanlar, vazokonstrüktör ilaç kullananlar, laparoskopik cerrahiyi güçleştiren girişim ( mide cerrahisi uygulanmış olması vb. ) geçirmiş olanlar çalışma dışı bırakıldı. Tüm hastalara premedikasyon amacıyla operasyondan 45 dakika önce intramüsküler (İM) 0,7 mg/kg midazolam (Demizolam 5mg/5ml, DEM Medikal, İstanbul) yapıldı. Anestezi hazırlık odasında 22 numaralı intraket ile bir adet damar yolu açılarak izotonik infüzyonu başlandı. Ameliyat masasına alınan hastaların bir koluna noninvaziv kan basıncı aleti, el parmaklarından birine puls oksimetre, göğüs ön duvarına elektrokardiyografi (EKG) elektrodları bağlanarak rutin monitorizasyon yapıldıktan sonra; anestezi indüksüyonu intravenöz (İV) 2 mg/kg propofol (Propofol %1 Fresenius 200 mg/20ml, Fresenius Kabi,İsveç), İV 0.1 mg/kg vekuronyum bromid (Norcuron 4 mg, Organon, Fransa), 2 μg/ kg İV fentanyl (Fentanyl Citrate 100μg/2ml, Janssen,Belçika), % 50 O2, % 50 hava karışımı ve sevofluran (Sevorane likid,abbott Laboratories Ltd. İngiltere) anestezik gazı ile yapıldı. Anestezi idamesinde ise; % 2,0-2,5 sevofluran anestezik gazı, % 50 O2, % 50 hava karışımı kullanıldı. İndüksiyon sonrasında, oral gastrik kateter takılarak mide içeriği aspire edildi. 19

24 Ventilatör ayarları; end-tidal CO 2 basıncı mmhg olacak şekilde tidal volüm ve solunum frekansı ayarlandı. Bütün hastalarda PEEP 5 cmh 2 O olarak sabit tutuldu. Ventilasyon tipi olarak volüm kontrollü ventilasyon belirlendi. İndüksiyondan 5 dakika sonra olguların hepatik kan akımının takibi İSY-PKO nun değerlendirmesinde transkutanöz teknik kullanılarak yapıldı. İSY-PKO testleri Sakka ve ark. (33) tarafından açıklandığı şekilde karaciğer fonksiyon monitörizasyon sistemi; LiMON (Pulsion Medical Systems, Almanya) kullanılarak gerçekleştirildi. Her hastaya karaciğer fonksiyonunu gösteren monitörle bağlantılı olan parmak probu takıldı. Sıvı infüzyonu başlanmayan koldaki kubital fossada açılan 22 numaralı intraket ile bir venöz damar yolundan entübasyondan 5 dakika sonra ve operasyonun bitiminde cilt sütürleri atıldıktan sonra 0.3 mg/kg bolus dozda İSY (ICG-PULSION, PULSION Medical Systems, Almanya) verildi ve ardından 10 ml serum fizyolojik uygulandı. İSY-PKO ve R-15 ölçümleri kaydedildi. Tüm hastalara nötral supin pozisyonda genel cerrahi doktoru tarafından Veress iğnesi yoluyla CO 2 insuflasyonu başlatıldı. İnsuflasyonda Richard Wolf firmasına ait 2232 kodlu laparoskopik insuflator kullanıldı. Hastalar aldığı basınca göre 2 gruba ayrıldı. Grup I de (n=20) 10 mmhg veya Grup II de (n=23) 14 mmhg basınca kadar insuflasyon sürdürülerek pnömoperitonyum sağlandı. Umbilikustan 10 mm lik ana trokar girildi. Ardından hastalara ters-trendelenburg pozisyon verildi. Aynı genel cerrahi doktoru tarafından 3 adet daha trokar girilerek toplam 4 trokar aracılığı ile işleme başlandı. Pnömoperitonyum, ana trokar aracılığıyla, tüm cerrahi işlem boyunca hastanın bulunduğu gruba göre 10 veya 14 mmhg basınçta sabit tutulacak şekilde sürdürüldü. Hastaların vital bulguları (kalp hızı, ortalama kan basınçları) ve oksijen satürasyonu değerleri (SpO 2 ); preoperatif, induksiyon sonrası, insuflasyon öncesi, insuflasyonun 10. dakikası, insuflasyonun 20. dakikası, desuflasyondan 10 dakika sonra, ekstübasyon sırasında olmak üzere 7 farklı zamanda değerlendirildi. End-tidal CO 2 basıncı değerleri; indüksiyon sonrası, insuflasyon öncesi, insuflasyonun 10. dakikası, insuflasyonun 20. dakikası, desuflasyondan 10 dakika sonra olmak üzere 5 farklı zamanda değerlendirildi. Operasyon bitiminde cilt sütürleri atıldıktan sonra hastalara 0,3 mg/kg dozda indosiyanin verilerek İSY-PKO ve R-15 ölçümleri tekrar yapıldı. Ölçüm sonuna kadar inhalasyon anestezik gazı kapatılmadı. Ölçümler yapıldıktan sonra bütün gazlar kapatılarak hastalara %100 oksijen altında spontan solumaları başladıktan sonra 0,05 mg/kg dozda neostigmin (Neostigmin 0,5 mg/ml, Adeka, Samsun) 0,03 mg/kg dozda atropin sülfat (Atropin Sülfat 1mg/1ml, Biofarma, 20

25 İstanbul) yapılarak ekstübasyonları gerçekleştirildi. Tüm hastalar derlenme odasına bilinçli, ekstübe edimiş ve spontan soluyarak kabul edildiler. Bütün hastaların preopertif alanin aminotransferaz (ALT), aspartat aminotransferaz (AST) ve total bilirubin değerleri kaydedildi. Postoperatif 1. saatte ve 24. saatte ALT, AST ve total bilirubin değerleri tekrar edilerek kayda alındı. Operasyon esnasında ve operasyon sonrasında hastalar hipersensitivite reaksiyonu, uykusuzluk, flushing, huzursuzluk, bronkospazm, laringospazm gibi yan etkiler açısından takip edildi. Çalışmamızdaki istatistiksel analizler Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı nın lisanslı programı olan, 31N6YUCV38 seri numaralı Statistica 7,0 istatistik programı kullanılarak yapıldı. Çalışma verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama, Standart sapma) yanısıra niceliksel verilerin karşılaştırılmasında normal dağılım gösteren parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında Student t testi; normal dağılım göstermeyen parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında Mann Whitney U test kullanıldı. Normal dağılım gösteren parametrelerin grup içi karşılaştırmalarında Paired Sample t testi, normal dağılım göstermeyen parametrelerin grup içi karşılaştırmalarında ise Wilcoxon işaret testi kullanıldı. Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise Ki-Kare testi kullanıldı. p<0,05 istatistiksel olarak anlamlı, p<0,001 ileri derecede anlamlı kabul edildi. 21

26 BULGULAR DEMOGRAFİK ÖZELLİKLER Çalışmaya laparoskopik kolesistektomi operasyonu uygulanan 2 grup halinde toplam 43 hasta dahil edildi. Toplam 43 kişilik hasta grubunun 20 kişilik kısmına laparoskopik kolesistektomi esnasında 10 mmhg basınç uygulanmış ve bu grup Grup I olarak adlandırılmış kalan 23 kişilik gruba da 14 mmhg basınç uygulanmış ve bu grup ta Grup II olarak adlandırılmıştır. Olguların cinsiyete göre dağılımı (erkek/kadın) Grup I de 11/9; Grup II de 14/9 olarak bulundu ve gruplar arasında istatistiksel olarak karşılaştırıldıklarında anlamlı bir fark saptanmadı (p>0,05) (Tablo 4). Olguların yaş (yıl) ortalamaları Grup I de 49,40±12,7; Grup II de 51,73±10,5 olarak bulundu ve gruplar arasında istatistiksel olarak karşılaştırıldıklarında anlamlı bir fark saptanmadı (p>0,05) (Tablo 4). Olguların kilo (kg) ortalamaları Grup I de 83,8±11,0; Grup II de 84,21±12,1 olarak bulundu ve gruplar arasında istatistiksel olarak karşılaştırıldıklarında anlamlı bir fark saptanmadı (p>0,05) (Tablo 4). Gruplar arasında anestezi süresi ve cerrahi süresi açısından, ASA I/II risk sınıflaması bakımından anlamlı bir fark saptanmadı (p>0,05) (Tablo 4). 22

27 Tablo 4. Grupların demografik verileri, anestezi süreleri, cerrahi süreleri ve ASA değerleri Grup I (n=20) Grup II (n=23) Cinsiyet (E/K) 11/9 14/9 Yaş (Yıl) 49,40±12,7 51,73±10,5 Kilo (Kg) 83,8±11,0 84,21±12,1 Anestezi Süresi (dakika) 63,5±20,4 68,9±24,3 Cerrahi Süresi (dakika) 50,2±19,1 58,5±24,5 ASA (I/II) 12/8 14/9 P>0,05 E: Erkek, K: Kadın, ASA: Amerikan Anesteziyoloji Derneği. Grupların 7 farklı zamanda bakılan kalp atım hızı değerleri (preoperatif, indüksiyon sonrası, insuflasyon öncesi, insuflasyonun 10. dakikası, insuflasyonun 20. dakikası, desuflasyondan 10 dakika sonra, ekstübasyon sırasında) gruplar arasında anlamlı fark göstermedi (p>0,05) (Tablo 5). Grupların 7 farklı zamanda bakılan SpO 2 değerleri (preoperatif, indüksiyon sonrası, insuflasyon öncesi, insuflasyonun 10. dakikası, insuflasyonun 20. dakikası, desuflasyondan 10 dakika sonra, ekstübasyon sırasında) gruplar arasında anlamlı fark göstermedi (p>0,05) (Tablo 5). Grupların 7 farklı zamanda bakılan ortalama kan basıncı değerleri (preoperatif, indüksiyon sonrası, insuflasyon öncesi, insuflasyonun 10. dakikası, insuflasyonun 20. dakikası, desuflasyondan 10 dakika sonra, ekstübasyon sırasında) gruplar arasında anlamlı fark göstermedi (p>0,05) (Tablo 5). Grupların 5 farklı zamanda bakılan end-tidal CO 2 basıncı değerleri (indüksiyon sonrası, insuflasyon öncesi, insuflasyonun 10. dakikası, insuflasyonun 20. dakikası, desuflasyondan 10 dakika sonra ) gruplar arasında anlamlı fark göstermedi (p>0,05) (Tablo 6). 23

28 Tablo 5. Grupların kalp atım hızları, oksijen saturasyon değerleri ve ortalama kan basıncı değerleri Kalp Atım Hızı (KAH) vuru/dk Oksijen Saturasyon Değeri (SpO 2 ) % Ortalama Arter Basıncı (OAB) mmhg Grup I (n=20) Grup II (n=23) Preoperatif 83,20±11,15 77,64±9,10 İndüksiyon Sonrası 85,08±13,07 80,48±11,14 İnsuflasyon öncesi 79,28±15,38 82,00±11,55 İnsuflasyonun 10. Dk sı 81,52±16,20 76,88±8,29 İnsuflasyonun 20. Dk sı 82,52±16,36 78,44±9,83 Desuflasyondan 10 Dk. Sonra 78,24±15,86 77,08±10,84 Ekstübasyon Sırasında 81,44±14,07 82,32±12,19 Preoperatif 98,85±0,81 98,70±1,08 İndüksiyon Sonrası 99,20±1,05 99,00±1,07 İnsuflasyon öncesi 99,30±0,73 99,20±0,71 İnsuflasyonun 10. Dk sı 99,15±1,08 99,10±1,02 İnsuflasyonun 20. Dk sı 99,00±1,06 99,00±1,02 Desuflasyondan 10 dk. Sonra 99,10±0,85 99,10±0,71 Ekstübasyon Sırasında 99,01±0,87 98,95±0,99 Preoperatif 111,28±11,74 106,32±12,06 İndüksiyon Sonrası 101,08±17,45 99,20±14,49 İnsuflasyon öncesi 100,13 ±14,83 98,47±13,52 İnsuflasyonun 10. Dk sı 105,44±16,68 97,16±16,83 İnsuflasyonun 20. Dk sı 103,20±12,95 103,80±14,11 Desuflasyondan 10 dk. Sonra 95,64±15,43 100,08±12,84 Ekstübasyon Sırasında 110,01±12,13 106,05±12,56 Tablo 6. Grupların end-tidal karbondioksit basıncı değerleri End-tidal CO 2 basıncı mmhg Grup I (n=20) Grup II (n=23) İndüksiyon Sonrası 30,68±7,8 31, 53±6,7 İnsuflasyon öncesi 31,13±7,9 32,00±7,1 İnsuflasyonun 10. Dk sı 35,17±8,1 35,42±8,3 İnsuflasyonun 20. Dk sı 34,36±6,3 34,61±7,3 Desuflasyondan 10 dk. Sonra 31,01±7,1 31,42±7,0 24

29 GRUPLARIN NONİNVAZİV KARACİĞER FONKSİYON MONİTÖRÜ CİHAZI ÖLÇÜM DEĞERLERİ a- İndosiyanin Yeşili-Plazma Kayboluş Oranı Değerleri Olguların preoperatif İSY-PKO değerleri (normal değeri=18-25 %/dk) Grup I de 26,78±4,2; Grup II de 26,01±2,1 olarak bulundu ve gruplar arasında istatistiksel olarak karşılaştırıldıklarında aralarında anlamlı bir fark saptanmadı (p>0,05) (Tablo 7). Olguların postoperatif İSY-PKO değerleri Grup I de 25,63±2,1; Grup II de 19,06±2,2 olarak bulundu ve gruplar arasında istatistiksel olarak karşılaştırıldıklarında aralarında anlamlı bir fark saptandı (p<0,05) (Tablo 7). Olguların preoperatif İSY-PKO ve postoperatif İSY-PKO değerleri istatistiksel olarak karşılaştırıldıklarında Grup II de postoperatif İSY-PKO değerlerinde preoperatif İSY-PKO değerlerine göre anlamlı derecede düşme bulundu (p<0,05) (Tablo 7). Tablo 7. Grupların preoperatif ve postoperatif indosiyanin yeşili-plazma kayboluş oranı değerleri Grup I (n=20) Grup II (n=23) Preoperatif İSY- PKO 26,78±4,2 26,01±2,4 Postoperatif İSY- PKO 25,63±2,1 19,06±2,2 α İSY-PKO normal değeri=18-25 %/dk. α: p<0,05 Grup I ile II karşılaştırıldığında. : p<0,05 Grup II de preoperatif ve postoperatif İSY-PKO değerleri karşılaştırıldığında. İSY-PKO: İdosiyanin Yeşili-Plazma Kayboluş Oranı. b- İndosiyanin Yeşili 15 Dakika Sonra Retansiyon Oranı Değerleri Olguların preoperatif R15 değerleri (normal değeri=0-10 %) Grup I de 5,01±1,9; Grup II de 5,82±2,5 olarak bulundu ve gruplar arasında istatistiksel olarak karşılaştırıldıklarında aralarında anlamlı bir fark saptanmadı (p>0,05) (Tablo 8). Olguların postoperatif R15 değerleri Grup I de 4,14±2,2; Grup II de 4,25±2,1 olarak bulundu ve gruplar arasında istatistiksel olarak karşılaştırıldıklarında aralarında anlamlı bir fark saptanmadı (p>0,05) (Tablo 8). Olguların preoperatif R15 ve postoperatif R15 değerleri istatistiksel olarak karşılaştırıldıklarında Grup I ve II de R15 preoperatif değerleri postoperatif R15 değerleri arasında anlamlı bir fark bulunmadı (p>0,05) (Tablo 8). 25

30 Tablo 8. Grupların preoperatif ve postoperatif indosiyanin yeşili 15 dakika sonra retansiyon oranı değerleri Grup I (n=20) Grup II (n=23) Preoperatif R15 5,01±1,9 5,82±2,5 Postoperatif R15 4,14±2,2 4,25±2,1 R15: İndosiyanin Yeşili 15 dakika sonra retansiyon oranı. R15 normal değeri=%0-10. p>0,05. KARACİĞER FONKSİYON TESTİ DEĞERLERİ a- Aspartat Aminotransferaz Olguların preoperatif AST değerleri (normal değeri 0-34 U/L) Grup I de 24,63±8,1; Grup II de 22,01±5,7 olarak bulundu ve gruplar arasında istatistiksel olarak karşılaştırıldıklarında aralarında anlamlı bir fark saptanmadı (p>0,05) (Tablo 9). Olguların postoperatif 1.saatteki AST değerleri Grup I de 26,78±7,2; Grup II de 34,06±8,2 olarak bulundu ve gruplar arasında istatistiksel olarak karşılaştırıldıklarında aralarında anlamlı bir fark saptandı (p<0,05) (Tablo 9). Olguların postoperatif 24.saatteki AST değerleri Grup I de 27,70±8,8; Grup II de 29,20±8,1 olarak bulundu ve gruplar arasında istatistiksel olarak karşılaştırıldıklarında aralarında anlamlı bir fark saptanmadı (p>0,05) (Tablo 9). Olguların preoperatif AST ve postoperatif AST değerleri istatistiksel olarak karşılaştırıldıklarında Grup II de postoperatif 1. Saatteki AST değerleri preoperatif AST değerlerine göre anlamlı derecede yüksek bulundu (p<0,05) (Tablo 9). Tablo 9. Grupların preoperatif ve postoperatif aspartat aminotransferaz değerleri Grup I (n=20) Grup II (n=23) Preoperatif AST 24,63±8,1 22,01±5,7 Postoperatif 1. Saat AST 26,78±7,2 34,06±8,2 α Postoperatif 24. Saat AST 27,70±8,8 29,20±8,1 AST: Aspartat Aminotransferaz. AST normal değeri 0-34 U/L. α: p<0,05 Grup I ile II karşılaştırıldığında. : p<0,05 Grup II de preoperatif ve postoperatif 1. Saatteki AST değerleri karşılaştırıldığında. 26

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV Sunu planı NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON DOÇ. DR. HAKAN TOPAÇOĞLU İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Neden Endikasyonlar Kontrendikasyonlar Hasta seçilmesi Komplikasyonlar Solunum yetmezliği IMV

Detaylı

Taner KÜÇÜKCERİT, Atakan ERKILINÇ. Halide OĞUŞ, Füsun GÜZELMERİÇ, Tuncer KOÇAK Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul

Taner KÜÇÜKCERİT, Atakan ERKILINÇ. Halide OĞUŞ, Füsun GÜZELMERİÇ, Tuncer KOÇAK Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Taner KÜÇÜKCERİT, Atakan ERKILINÇ. Halide OĞUŞ, Füsun GÜZELMERİÇ, Tuncer KOÇAK Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği Giriş ve Amaç

Detaylı

AÇIK ve LAPORASKOPİK CERRAHİDE HEMŞİRELİK BAKIMI HEMŞİRE SEHER KUTLUOĞLU ANTALYA ATATÜRK DEVLET HASTANESİ

AÇIK ve LAPORASKOPİK CERRAHİDE HEMŞİRELİK BAKIMI HEMŞİRE SEHER KUTLUOĞLU ANTALYA ATATÜRK DEVLET HASTANESİ AÇIK ve LAPORASKOPİK CERRAHİDE HEMŞİRELİK BAKIMI HEMŞİRE SEHER KUTLUOĞLU ANTALYA ATATÜRK DEVLET HASTANESİ SUNU PLANI Açık ve kapalı cerrahide hemşirelik bakım amacı Açık ve kapalı cerrahide hemşirelik

Detaylı

Çalışmaya dahil edilme kriterleri

Çalışmaya dahil edilme kriterleri Dr.TUĞBA YİĞİT Amaç Bu çalışmada; koroner arter baypas cerrahisi geçirecek hastalarda genel anesteziyle kombine yüksek torakal epidural analjezinin, genel anesteziyle karşılaştırıldığında hemodinamik parametreler

Detaylı

OFF-PUMP KORONER ARTER BYPASS GREFT CERRAHİSİ İÇİN YÜKSEK FEMORAL BLOK YÖNTEMİ

OFF-PUMP KORONER ARTER BYPASS GREFT CERRAHİSİ İÇİN YÜKSEK FEMORAL BLOK YÖNTEMİ OFF-PUMP KORONER ARTER BYPASS GREFT CERRAHİSİ İÇİN YÜKSEK TORAKAL EPİDURAL ANESTEZİ VE FEMORAL BLOK YÖNTEMİ A.DOSTBİL*, H.BAŞEL**, Ö.TEKİN***, M.ÇELİK*, A.AHISKALIOĞLU*, AF.ERDEM* *ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ

Detaylı

Mustafa Kemal YILDIRIM*, Tülay TUNÇER PEKER*, Dilek KARAASLAN*, Betül MERMİ CEYHAN**, Oktay PEKER***

Mustafa Kemal YILDIRIM*, Tülay TUNÇER PEKER*, Dilek KARAASLAN*, Betül MERMİ CEYHAN**, Oktay PEKER*** Mustafa Kemal YILDIRIM*, Tülay TUNÇER PEKER*, Dilek KARAASLAN*, Betül MERMİ CEYHAN**, Oktay PEKER*** Süleyman Demirel Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji AD*, Biyokimya AD**, Kalp Damar Cerrahi

Detaylı

II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR:

II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR: II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR: I- TEMEL BİLİMLER Anesteziye Giriş: Anestezide Fizik Kurallar Temel Monitörizasyon Medikal Gaz Sistemleri Anestezi Cihazı Vaporizatörler Soluma sistemleri,

Detaylı

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Nonkardiyojenik Akciğer Ödemi Şok Akciğeri Travmatik Yaş Akciğer Beyaz Akciğer Sendromu

Detaylı

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler Anestezi Uygulama II 2017-2018 Bahar / Ders:9 Anestezi ve Emboliler Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Emboli Nedir? Damarlarda dolaşan kan içerisine hava ya da yabancı cisim girişine bağlı olarak, dolaşımı engelleyen

Detaylı

MEKANİK VENTİLASYON - 2

MEKANİK VENTİLASYON - 2 MEKANİK VENTİLASYON - 2 DR. M. ŞÜKRÜ PAKSU ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ ÇOCUK YOĞUN BAKIM ÜNİTESİ Endotrakeal entübasyon endikasyonları Tüp seçimi Başlangıç ayarları Mod seçimi Özele durumlarda mekanik

Detaylı

GİRİŞ. Serebral Oksimetre (NIRS) kardiyak cerrahide beyin oksijen sunumunun monitörizasyonunda sıklıkla kullanılmaktadır

GİRİŞ. Serebral Oksimetre (NIRS) kardiyak cerrahide beyin oksijen sunumunun monitörizasyonunda sıklıkla kullanılmaktadır Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara Ayşegül Özgök, Ümit Karadeniz, Dilek Öztürk, Dilan Akyurt, Hija Yazıcıoğlu GİRİŞ Serebral Oksimetre (NIRS) kardiyak cerrahide beyin oksijen

Detaylı

İNHALASYON ANESTEZİKLERİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

İNHALASYON ANESTEZİKLERİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN İNHALASYON ANESTEZİKLERİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN ANESTEZİ DERİNLİĞİ VE MİNİMUM ALVEOLAR KONSANTRASYON Minimum alveoler konsantrasyon (MAC) : 1 atmosfer basınç altında ağrılı bir stimulusa karşı oluşan

Detaylı

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Doç. Dr. Onur POLAT Hasar Kontrol Cerrahisi 1992 yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Hasar Kontrol Cerrahisi İlk aşama; Kanama ve kirlenmenin

Detaylı

S Bulun, T Kudsioğlu, N Yapıcı, A Aygün, Z Tuncel, I Doğusoy, T Okay, Z Aykaç

S Bulun, T Kudsioğlu, N Yapıcı, A Aygün, Z Tuncel, I Doğusoy, T Okay, Z Aykaç S Bulun, T Kudsioğlu, N Yapıcı, A Aygün, Z Tuncel, I Doğusoy, T Okay, Z Aykaç Dr.Siyami Ersek Göğüs ve Kalp Damar Cerahisi Eğitim Araştırma Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği TAV akciğer

Detaylı

KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ

KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ 03-11-2009 Doku hipoperfüzyonu ve organ hasarı oluşturan, intravasküler volüm kaybının ilk tedavisi

Detaylı

HİBRİD VASKULER CERRAHİDE ANESTEZİ DENEYİMLERİMİZ

HİBRİD VASKULER CERRAHİDE ANESTEZİ DENEYİMLERİMİZ HİBRİD VASKULER CERRAHİDE ANESTEZİ DENEYİMLERİMİZ Nagihan KARAHAN*, Murat AKSUN*, Senem GİRGİN*, Tevfik GÜNEŞ**, Levent YILIK**, Ali GÜRBÜZ** * İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi II. Anesteziyoloji

Detaylı

Anestezi ve Termoregülasyon

Anestezi ve Termoregülasyon Anestezi ve Termoregülasyon Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. Termoregülasyon Nedir? Isının düzenlenmesi, korunması, ideal aralığa getirilmesi amacıyla vücudun meydana getirdiği

Detaylı

Oksijen tedavisi. Prof Dr Mert ŞENTÜRK. İstanbul Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilimdalı

Oksijen tedavisi. Prof Dr Mert ŞENTÜRK. İstanbul Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilimdalı Oksijen tedavisi Prof Dr Mert ŞENTÜRK İstanbul Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilimdalı OKSİJEN TEDAVİSİ Kime uygulanmalı? Endikasyonlar? Kaç litre? Ne şekilde? Kime uygulanmalı? Gereksinimi

Detaylı

KVC YOĞUN BAKIMDA HİPOTANSİF VE KANAMALI HASTAYA YAKLAŞIM HEM. ASLI AKBULUT KVC YOĞUN BAKIM

KVC YOĞUN BAKIMDA HİPOTANSİF VE KANAMALI HASTAYA YAKLAŞIM HEM. ASLI AKBULUT KVC YOĞUN BAKIM KVC YOĞUN BAKIMDA HİPOTANSİF VE KANAMALI HASTAYA YAKLAŞIM HEM. ASLI AKBULUT KVC YOĞUN BAKIM YOĞUN BAKIMA HASTANIN KABULÜ Açık kalp ameliyatı yapılan hastaların ameliyathaneden yoğun bakıma transferi entübe

Detaylı

UFUK ÜNİVERSİTESİ ANESTEZİ TEKNİKERLİĞİ PROGRAMI UYGULAMA DOSYASI

UFUK ÜNİVERSİTESİ ANESTEZİ TEKNİKERLİĞİ PROGRAMI UYGULAMA DOSYASI UFUK ÜNİVERSİTESİ ANESTEZİ TEKNİKERLİĞİ PROGRAMI UYGULAMA DOSYASI TÜRKİYE CUMHURİYETİ UFUK ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU MESLEKİ UYGULAMA DEĞERLENDİRME FORMU FOTOGRAF Öğrencinin Adı

Detaylı

Uzm. Dr. Haldun Akoğlu

Uzm. Dr. Haldun Akoğlu Uzm. Dr. Haldun Akoğlu KPR esnasında oksijenizasyon Arrest olmuş dolaşım için hem ventilasyon hem de gaz değişimi gerekli olup bu sırada perfüzyon sağlayan bir ritim oluşturulmaya çalışılır Dolayısıyla

Detaylı

PULS-OKSİMETRİ. Dr. Necmiye HADİMİOĞLU. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı

PULS-OKSİMETRİ. Dr. Necmiye HADİMİOĞLU. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı PULS-OKSİMETRİ Dr. Necmiye HADİMİOĞLU Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Puls oksimetre, Pulsatil atımı olan arterlerdeki farklı hemoglobinlerin ışık emilimlerini

Detaylı

Levosimendanın farmakolojisi

Levosimendanın farmakolojisi Levosimendanın farmakolojisi Prof. Dr. Öner SÜZER Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji AbD 1 Konjestif kalp yetmezliği ve mortalite 2 Kaynak: BM Massie et al, Curr Opin Cardiol 1996

Detaylı

IV-V. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR:

IV-V. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR: IV-V. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR: I- TEMEL BİLİMLER Anesteziye Giriş: Anestezide Fizik Kurallar Temel Monitörizasyon Medikal Gaz Sistemleri Anestezi Cihazı Vaporizatörler Soluma sistemleri,

Detaylı

Ameliyat Riskinin Değerlendirilmesinde Akciğer Kapasitesi Akif Turna

Ameliyat Riskinin Değerlendirilmesinde Akciğer Kapasitesi Akif Turna Ameliyat Riskinin Değerlendirilmesinde Akciğer Kapasitesi Akif Turna Ameliyatın Riski Ameliyatın Riski Major akciğer ameliyatı yapılacak hastalarda risk birden fazla faktöre bağlıdır. Ameliyatın Riski

Detaylı

Olgular. Kan Gazı Değerlendirilmesi Sunum planı. AKG Endikasyonları

Olgular. Kan Gazı Değerlendirilmesi Sunum planı. AKG Endikasyonları Sunum planı Olgularla Kan Gazı Değerlendirilmesi Dr. Ayhan ÖZHASENEKLER Acil Tıp Uzmanı Diyarbakır Devlet Hastanesi Neden Arteryel Kan Gazı ( AKG)? Değerlendirilen Parametreler Neler? Asit-Baz Dengesi

Detaylı

ECMO TAKİP. Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Perfüzyonist Birol AK

ECMO TAKİP. Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Perfüzyonist Birol AK ECMO TAKİP Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Perfüzyonist Birol AK ECMO NEDİR Kardiyak yetmezliği olan hastalarda gereken desteğin sağlanmasında konvansiyonel tedavi yöntemlerinin

Detaylı

Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O.

Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. Kan Gazı Nedir? Kanın a s i t ve b a z d u r u m u n u b e l i r l e m e a m a c ı y l a kan gazı değerlerinin belirlenmesi gerekir. Ortaya çıkan

Detaylı

Hazırlayan Kontrol Eden Onaylayan

Hazırlayan Kontrol Eden Onaylayan KODU: SYB.PR.76 YAYIN TA: 10.10.2017 REVİZYON TA:-- REVİZYON NO:00 Sayfa 1 / 5 1. AMAÇ: Yoğun Bakım da hastaların güvenli bir şekilde kabul edilmesinden, Yoğun Bakım da hastanın çıkışına kadar olan sürede

Detaylı

İnvaziv Girişimler. Sunum Planı. SANTRAL VENÖZ KATETER Endikasyonlar. SANTRAL VENÖZ KATETER İşlem öncesinde

İnvaziv Girişimler. Sunum Planı. SANTRAL VENÖZ KATETER Endikasyonlar. SANTRAL VENÖZ KATETER İşlem öncesinde Sunum Planı İnvaziv Girişimler Santral Venöz Kateter Uygulamaları Kardiyak Pacemaker Arteriyel Kanülasyon SANTRAL VENÖZ KATETER Endikasyonlar iv yol Uzun süreli iv yol ihtiyacı Hemodinamik monitorizasyon

Detaylı

T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU ANESTEZİ PROGRAMI DÖNEM İÇİ UYGULAMA DEĞERLENDİRME FORMU

T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU ANESTEZİ PROGRAMI DÖNEM İÇİ UYGULAMA DEĞERLENDİRME FORMU T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU ANESTEZİ PROGRAMI DÖNEM İÇİ UYGULAMA DEĞERLENDİRME FORMU ÖĞRENCİNİN ADI SOYADI : OKUL NUMARASI :. STAJ DÖNEMİ :. STAJ YAPTIĞI KURUM :. ÖĞRENCİNİN

Detaylı

Solunum Fizyolojisi ve PAP Uygulaması. Dr. Ahmet U. Demir

Solunum Fizyolojisi ve PAP Uygulaması. Dr. Ahmet U. Demir Solunum Fizyolojisi ve PAP Uygulaması Dr. Ahmet U. Demir Solunum fizyolojisi Bronş Ağacı Bronş sistemi İleti havayolları: trakea (1) bronşlar (2-7) non respiratuar bronşioller (8-19) Gaz değişimi: respiratuar

Detaylı

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Anestezi Teknikerlği Ders Programı. Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Anestezi Teknikerlği Ders Programı. Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma 1. YIL ilk yarıyıl (güz dönemi) BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Anestezi Teknikerlği Ders Programı Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma 09.00-09.50 SHMY101 ANES-101 ANES-101

Detaylı

Serap Kalaycı, Halide Oğuş, Elif Demirel, Füsun Güzelmeriç, Tuncer Koçak

Serap Kalaycı, Halide Oğuş, Elif Demirel, Füsun Güzelmeriç, Tuncer Koçak Koroner Arter Bypass Greftleme Operasyonlarında Esmolol Hidroklörür ve Magnezyum Sülfatın Laringoskopi ve Trakeal Entubasyona Bağlı Hemodinamik Yanıta Etkileri Serap Kalaycı, Halide Oğuş, Elif Demirel,

Detaylı

Kritik hasta KRİTİK HASTA TAKİP PARAMETRELERİ. Kritik hasta takip parametreleri. Kritik hasta takip parametreleri. Kritik hasta takip parametreleri

Kritik hasta KRİTİK HASTA TAKİP PARAMETRELERİ. Kritik hasta takip parametreleri. Kritik hasta takip parametreleri. Kritik hasta takip parametreleri Kritik hasta KRİTİK HASTA TAKİP PARAMETRELERİ Acilin sık karşılaşılan hasta grubudur. Hastane yatak problemleri, acil hekimini bir süre bu hastaları takip zorunda bırakır. DOÇ.DR. ABDÜLKADİR GÜNDÜZ KTÜ

Detaylı

Solunum: Solunum sistemi" Eritrositler" Dolaşım sistemi"

Solunum: Solunum sistemi Eritrositler Dolaşım sistemi Solunum Fizyolojisi Solunum: O 2 'nin taşınarak hücrelere ulaştırılması, üretilen CO 2 'in uzaklaştırılması." Bu işlevin gerçekleştirilebilmesi için üç sistem koordinasyon içinde çalışır:" " Solunum sistemi"

Detaylı

Türk Yoğun Bakım Derneği Mekanik Ventilasyon Kursu Şubat 2010, İstanbul.

Türk Yoğun Bakım Derneği Mekanik Ventilasyon Kursu Şubat 2010, İstanbul. Türk Yoğun Bakım Derneği Mekanik Ventilasyon Kursu 26-27 Şubat 2010, İstanbul Weaning MV desteğinin kademeli olarak azaltılıp, hastanın ventilasyonu üstlenmesi sürecidir. Weaning MV süresinin % 40 ı Nozokomiyal

Detaylı

Hemodinamik Monitorizasyon

Hemodinamik Monitorizasyon Hemodinamik Monitorizasyon Prof. Dr. Muhammet GÜVEN Erciyes Ünivresitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ABD Yoğun Bakım Bilim Dalı Amaç Fizyolojik parametrelerin izlenmesi Tedavilere kılavuzluk Organ disfonksiyonunun

Detaylı

Acil Serviste Sedasyon ve Analjezi

Acil Serviste Sedasyon ve Analjezi Acil Serviste Sedasyon ve Analjezi Journal of Clinical and Analytical Medicine Acil Tıp El Kitabı Güçlü Aydın, Ümit Kaldırım Opioidler Analjezi bilinç değişikliği yaratmadan ağrının azaltılmasıdır. Akut

Detaylı

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Travma ve cerrahiye ilk yanıt Total vücut enerji harcaması artar Üriner nitrojen atılımı azalır Hastanın ilk resüsitasyonundan sonra Artmış

Detaylı

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON ANABİLİM DALI

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON ANABİLİM DALI T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON ANABİLİM DALI OBEZ HASTALARDA LAPAROSKOPİK CERRAHİDE REKRUİTMENT MANEVRASI VE EŞİT ORANLI MEKANİK VENTİLASYON UN (1:1) ETKİLERİNİN

Detaylı

Mekanik Ventilasyon Takibi. Dr.Yücel Yavuz OMÜ Tıp Fakültesi Acil Tıp AD./Samsun

Mekanik Ventilasyon Takibi. Dr.Yücel Yavuz OMÜ Tıp Fakültesi Acil Tıp AD./Samsun Mekanik Ventilasyon Takibi Dr.Yücel Yavuz OMÜ Tıp Fakültesi Acil Tıp AD./Samsun Amaç Bu sunumda; Mekanik ventilasyon (MV) uygulaması sırasında takip edilmesi gereken parametreleri ve ortaya çıkması muhtemel

Detaylı

Ekstrakorporeal Yaşam Destek Tedavileri (ECLS)

Ekstrakorporeal Yaşam Destek Tedavileri (ECLS) Ekstrakorporeal Yaşam Desteği Ekstrakorporeal Yaşam Destek Tedavileri (ECLS) Dr. Nermin KELEBEK GİRGİN Uludağ ÜTF, Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD Yoğun Bakım BD Ø Renal replasman tedavisi Ø Karaciğer

Detaylı

HAZIRLAYAN HEMŞİRE: ESENGÜL ŞİŞMAN TÜRK BÖBREK VAKFI TEKİRDAĞ DİYALİZ MERKEZİ

HAZIRLAYAN HEMŞİRE: ESENGÜL ŞİŞMAN TÜRK BÖBREK VAKFI TEKİRDAĞ DİYALİZ MERKEZİ HAZIRLAYAN HEMŞİRE: ESENGÜL ŞİŞMAN TÜRK BÖBREK VAKFI TEKİRDAĞ DİYALİZ MERKEZİ RESİRKÜLASYON NEDİR? Diyaliz esnasında, diyaliz olmuş kanın periferik kapiller dolaşıma ulaşmadan arter iğnesinden geçen

Detaylı

PULMONER HİPERTANSİYONUN. Prof Dr Sait Karakurt Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Ana Bilim Dalı

PULMONER HİPERTANSİYONUN. Prof Dr Sait Karakurt Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Ana Bilim Dalı PULMONER HİPERTANSİYONUN YBÜ de TEDAVİSİ Prof Dr Sait Karakurt Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Ana Bilim Dalı YBÜ-pulmoner hipertansiyon PULMONER VENÖZ HİPERTANSİYON

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

Kan Gazı. Dr.Kenan Ahmet TÜRKDOĞAN Isparta Devlet Hastanesi. II. Isparta Acil Günleri Solunum Acilleri, 19 Ocak 2013 Isparta

Kan Gazı. Dr.Kenan Ahmet TÜRKDOĞAN Isparta Devlet Hastanesi. II. Isparta Acil Günleri Solunum Acilleri, 19 Ocak 2013 Isparta Kan Gazı Dr.Kenan Ahmet TÜRKDOĞAN Isparta Devlet Hastanesi II. Isparta Acil Günleri Solunum Acilleri, 19 Ocak 2013 Isparta Normal Değerler ph 7.35-7.45 (ort. 7.40) ph 7.35 ise Asidoz 7.45 ise Alkaloz ph

Detaylı

SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİNDE TEMEL KAVRAMLAR

SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİNDE TEMEL KAVRAMLAR SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİNDE TEMEL KAVRAMLAR ÖĞRENİM HEDEFLERİ SFT parametrelerini tanımlayabilmeli, SFT ölçümünün doğru yapılıp yapılmadığını açıklayabilmeli, SFT sonuçlarını yorumlayarak olası tanıyı

Detaylı

Solunum Sistemi Fizyolojisi

Solunum Sistemi Fizyolojisi Solunum Sistemi Fizyolojisi 1 2 3 4 5 6 7 Solunum Sistemini Oluşturan Yapılar Solunum sistemi burun, agız, farinks (yutak), larinks (gırtlak), trakea (soluk borusu), bronslar, bronsioller, ve alveollerden

Detaylı

M. Cavidan ARAR, Alkin ÇOLAK, Turan EGE*, Sevtap Hekimoğlu Şahin, Bülent Yıldız, İlker Yıldırım, Nesrin Turan** Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi

M. Cavidan ARAR, Alkin ÇOLAK, Turan EGE*, Sevtap Hekimoğlu Şahin, Bülent Yıldız, İlker Yıldırım, Nesrin Turan** Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi M. Cavidan ARAR, Alkin ÇOLAK, Turan EGE*, Sevtap Hekimoğlu Şahin, Bülent Yıldız, İlker Yıldırım, Nesrin Turan** Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, Kalp Damar

Detaylı

Dr. Ender ÖZDEN Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD

Dr. Ender ÖZDEN Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD Dr. Ender ÖZDEN Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD Açık ile benzer Laparoskopiye özgü Pnömoperitoneum Akses Korunma önemli Optimal preop değerlendirme Barsak hazırlığı Şüphe ve intraop

Detaylı

Pediatrik Havayolu Yönetimi

Pediatrik Havayolu Yönetimi Plan Giriş Pediatrik Havayolu Yönetimi Anatomik farklılıklar Anormal pediatrik havayolu Pediatrik havayolunun değerlendirilmesi Havayolu ekipmanları Akdeniz Üni. Tıp Fak. Acil Tıp A.B.D. Dr. Murat BERBEROĞLU

Detaylı

YENİDOĞANDA MEKANİK VENTİLASYON KURSU OLGU SUNUMU-1

YENİDOĞANDA MEKANİK VENTİLASYON KURSU OLGU SUNUMU-1 YENİDOĞANDA MEKANİK VENTİLASYON KURSU OLGU SUNUMU-1 BAŞVURU ÖZELLİKLERİ 28 yaşındaki gebe suyunun gelmesi nedeniyle acil servise başvurdu. İlk gebelik, gebelik takipleri yok Gebelik yaşı 39 hafta Amniyon

Detaylı

Trakea Rüptürü. Nadir Bir Entübasyon Komplikasyonu. Doç. Dr. Aydın KARAKUZU Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Lefkoşe, KKTC Nisan 2011

Trakea Rüptürü. Nadir Bir Entübasyon Komplikasyonu. Doç. Dr. Aydın KARAKUZU Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Lefkoşe, KKTC Nisan 2011 Trakea Rüptürü Nadir Bir Entübasyon Komplikasyonu Doç. Dr. Aydın KARAKUZU Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Lefkoşe, KKTC Nisan 2011 1 Klinik Öykü Ş.Ş., 75 yaş, erkek, Asenden Aort Anevrizması

Detaylı

ORGANİZMADA KARBONDİOKSİT: KAPNOGRAF

ORGANİZMADA KARBONDİOKSİT: KAPNOGRAF ORGANİZMADA KARBONDİOKSİT: KAPNOGRAF DR. AYŞE HANCI HAMİDİYE ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ Kapnograf hipoksinin hızlı ayırıcı tanısında yol gösteren indirek ventilasyon monitörüdür İlk kez

Detaylı

Konjestif Kalp Yetmezliğinde Solunum Desteği. Uzm. Dr. Nil ÖZYÜNCÜ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

Konjestif Kalp Yetmezliğinde Solunum Desteği. Uzm. Dr. Nil ÖZYÜNCÜ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Konjestif Kalp Yetmezliğinde Solunum Desteği Uzm. Dr. Nil ÖZYÜNCÜ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Solunum yetmezliği ile başvuran dekompanse kalp yetmezliği hastası 76 yaşında,

Detaylı

26-29 Mayıs 2010 tarihinde Ankara da yapılan 17. Ulusal Cerrahi Kongresi nde Poster olarak sunulmuştur.

26-29 Mayıs 2010 tarihinde Ankara da yapılan 17. Ulusal Cerrahi Kongresi nde Poster olarak sunulmuştur. Tek Port Laparoskopik Kolesistektomi Ve Multi Port Laparoskopik Kolesistektomi Olgularının Postoperatif Ağrı Ve Bulantı Kusma Açısından Karşılaştırılması 26-29 Mayıs 2010 tarihinde Ankara da yapılan 17.

Detaylı

Hazırlayan Oya SAĞIR Bahçelievler Aile Hastanesi Eğitim Gelişim Hemşiresi 2014

Hazırlayan Oya SAĞIR Bahçelievler Aile Hastanesi Eğitim Gelişim Hemşiresi 2014 Hazırlayan Oya SAĞIR Bahçelievler Aile Hastanesi Eğitim Gelişim Hemşiresi 2014 Sedasyon Uygulamaları Günübirlik Anestezi Sonrası Derlenme Safhaları Modifiye Aldrete Skoru Nedir ve Nerede Kullanılır? Modifiye

Detaylı

OBEZİTE-HİPOVENTİLASYON SENDROMU

OBEZİTE-HİPOVENTİLASYON SENDROMU OBEZİTE-HİPOVENTİLASYON SENDROMU Dr. Gökhan Kırbaş Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Uyku Bozuklukları Merkezi TORAKS DERNEĞİ UYKU BOZUKLUKLARI ÇALIŞMA GRUBU MERKEZİ KURSLAR

Detaylı

DEĞİŞİK TAZE GAZ AKIM HIZLARININ PEROPERATİF KAS GEVŞETİCİ TÜKETİMİ ÜZERİNE ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

DEĞİŞİK TAZE GAZ AKIM HIZLARININ PEROPERATİF KAS GEVŞETİCİ TÜKETİMİ ÜZERİNE ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI DEĞİŞİK TAZE GAZ AKIM HIZLARININ PEROPERATİF KAS GEVŞETİCİ TÜKETİMİ ÜZERİNE ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Berna UYAN, Hasan Ali KİRAZ, Dilek ÖMÜR *, Mesut ERBAŞ, Serpil EKİN, Hasan ŞAHİN, Hüseyin TOMAN,

Detaylı

TÜRK ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON DERNEĞİ (TARD) ANESTEZİ UYGULAMA KILAVUZLARI POSTANESTEZİK BAKIM

TÜRK ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON DERNEĞİ (TARD) ANESTEZİ UYGULAMA KILAVUZLARI POSTANESTEZİK BAKIM TÜRK ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON DERNEĞİ (TARD) ANESTEZİ UYGULAMA KILAVUZLARI POSTANESTEZİK BAKIM Kasım 2005 Sayın Meslektaşlarımız, Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği, anestezi uygulamalarında

Detaylı

TEMEL MEKANİK VENTİLASYON SOLUNUM MEKANİKLERİ. Dr Müge AYDOĞDU Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Ünitesi

TEMEL MEKANİK VENTİLASYON SOLUNUM MEKANİKLERİ. Dr Müge AYDOĞDU Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Ünitesi TEMEL MEKANİK VENTİLASYON SOLUNUM MEKANİKLERİ Dr Müge AYDOĞDU Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Ünitesi 03.11.2018 Solunum Mekanikleri Akciğer fonksiyonlarının basınç, akım

Detaylı

Akut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012

Akut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Akut Mezenter İskemi Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Tanım Epidemiyoloji Anatomi Etyoloji/Patofizyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Giriş Tüm akut mezenter iskemi

Detaylı

Bu Ünitede; Şokun Tanımı Fizyopatoloji Şokta sınıflandırma Klinik Özellikler Tedavi anlatılacaktır

Bu Ünitede; Şokun Tanımı Fizyopatoloji Şokta sınıflandırma Klinik Özellikler Tedavi anlatılacaktır Doç. Dr. Onur POLAT Bu Ünitede; Şokun Tanımı Fizyopatoloji Şokta sınıflandırma Klinik Özellikler Tedavi anlatılacaktır Öğrenim Hedefleri; Şokun genel tanımını Şoktaki genel fizyopatoloji ve kompanzasyon

Detaylı

Noninvaziv Mekanik Ventilasyonda Cihaz ve Maske Seçimi Mod ve Ayarlar

Noninvaziv Mekanik Ventilasyonda Cihaz ve Maske Seçimi Mod ve Ayarlar Noninvaziv Mekanik Ventilasyonda Cihaz ve Maske Seçimi Mod ve Ayarlar Dr.Kürșat Uzun Selçuk Ü. Meram Tıp F. Göğüs Hastalıkları AD Yoğun Bakım Bilim Dalı SEVGİDE GÜNEŞ GİBİ OL Solunum yetmezliğinde NIV

Detaylı

Yoğun Bakım Prensipleri. Doç. Dr. Emrah Oğuz Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp-Damar Cerrahisi Anabilim Dalı, İzmir

Yoğun Bakım Prensipleri. Doç. Dr. Emrah Oğuz Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp-Damar Cerrahisi Anabilim Dalı, İzmir Yoğun Bakım Prensipleri Doç. Dr. Emrah Oğuz Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp-Damar Cerrahisi Anabilim Dalı, İzmir Yoğun Bakımda Bakımda Takip Edilen Parametreler EKG (ritm, ST değişiklikleri) Arteriyel

Detaylı

Lokal anestetik preparatları

Lokal anestetik preparatları Lokal anestetikler Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Son güncelleme: 21.10.2010 Lokal anestetik preparatları 2 2/30 1 3 3/30

Detaylı

13/05/15 OBEZİTE CERRAHİSİNDE ANESTEZİ YÖNETİMİ SUNU PLANI HASTA TRANSFERİ VE POZİSYON

13/05/15 OBEZİTE CERRAHİSİNDE ANESTEZİ YÖNETİMİ SUNU PLANI HASTA TRANSFERİ VE POZİSYON OBEZİTE CERRAHİSİNDE ANESTEZİ YÖNETİMİ NOTE: To change the image on this slide, select the picture and delete it. Then click the Pictures icon in the placeholder to insert your own image. DR. ABDULKADİR

Detaylı

Spinal, Epidural, Kombine, RİVA ve Komplikasyonları. Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI. Rejyonel Anestezi Nedir?

Spinal, Epidural, Kombine, RİVA ve Komplikasyonları. Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI. Rejyonel Anestezi Nedir? Ders 6 Spinal, Epidural, Kombine, RİVA ve Komplikasyonları Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI www.ahmetemreazakli.com Rejyonel Anestezi Nedir? Bilinç kaybı olmaksızın, operasyonun gerçekleşeceği bölgede ağrısızlık

Detaylı

PERİOPERATİF ANEMİ. Dr. Hüseyin İlksen TOPRAK İnönü Ün. Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Rean AD

PERİOPERATİF ANEMİ. Dr. Hüseyin İlksen TOPRAK İnönü Ün. Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Rean AD PERİOPERATİF ANEMİ Dr. Hüseyin İlksen TOPRAK İnönü Ün. Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Rean AD 1 SORU? Anemi Neden Önemli? 2 SORU? 3 İnsidans Önemi ANEMİ Tanı Tedavi 4 Anemi Nedir? WHO Hb < 13 g/dl Hb

Detaylı

İNTRAOPERATİF GELİŞEN HİPOTANSİYONDA VOLÜM TEDAVİSİ veya VAZOPRESSOR. Doç. Dr. Necati GÖKMEN DEÜTF Anesteziyoloji AD, İZMİR

İNTRAOPERATİF GELİŞEN HİPOTANSİYONDA VOLÜM TEDAVİSİ veya VAZOPRESSOR. Doç. Dr. Necati GÖKMEN DEÜTF Anesteziyoloji AD, İZMİR İNTRAOPERATİF GELİŞEN HİPOTANSİYONDA VOLÜM TEDAVİSİ veya VAZOPRESSOR Doç. Dr. Necati GÖKMEN DEÜTF Anesteziyoloji AD, İZMİR İNTRAOPERATİF HİPOTANSİYON Klinikde hipotansiyon ve şok terimleri birbirleri yerine

Detaylı

TKD/TKYK KORONER BAKIM İLERİ KLİNİK UYGULAMALAR SERTİKASYON PROGRAMININ ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI

TKD/TKYK KORONER BAKIM İLERİ KLİNİK UYGULAMALAR SERTİKASYON PROGRAMININ ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI TKD/TKYK KORONER BAKIM İLERİ KLİNİK UYGULAMALAR SERTİKASYON PROGRAMININ ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI Kardiyovasküler olaylar tüm dünyada en önemli ölüm nedenidir. İnsan ömrünün uzaması kardiyak sorunu olan

Detaylı

Kardiyopulmoner bypass uygulanacak olgularda insülin infüzyonunun inflamatuvar mediatörler üzerine etkisi

Kardiyopulmoner bypass uygulanacak olgularda insülin infüzyonunun inflamatuvar mediatörler üzerine etkisi Kardiyopulmoner bypass uygulanacak olgularda insülin infüzyonunun inflamatuvar mediatörler üzerine etkisi Zeliha Özer*, Davud Yapıcı*, Gülçin Eskandari**, Arzu Kanık***, Kerem Karaca****, Aslı Sagün* Mersin

Detaylı

LAPAROSKOPİK KOLOREKTAL KANSER CERRAHİSİNİN ERKEN DÖNEM SONUÇLARI:251 OLGU

LAPAROSKOPİK KOLOREKTAL KANSER CERRAHİSİNİN ERKEN DÖNEM SONUÇLARI:251 OLGU LAPAROSKOPİK KOLOREKTAL KANSER CERRAHİSİNİN ERKEN DÖNEM SONUÇLARI:251 OLGU TÜRKİYE YÜKSEK İHTİSAS HASTANESİ GASTROENTEROLOJİ CERRAHİSİ KLİNİĞİ DR.TAHSİN DALGIÇ GİRİŞ Laparoskopik kolorektal cerrahi son

Detaylı

LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİ OPERASYONLARINDA KARIN İÇİ BASINÇ ARTIŞININ SOLUNUM MEKANİĞİ, HEMODİNAMİ VE METABOLİZMA ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİ OPERASYONLARINDA KARIN İÇİ BASINÇ ARTIŞININ SOLUNUM MEKANİĞİ, HEMODİNAMİ VE METABOLİZMA ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI OKMEYDANI EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ ANESTEZİYOLOJİ ve REANİMASYON KLİNİĞİ Klinik Şefi. Doç. Dr. Aysel ALTAN LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİ OPERASYONLARINDA KARIN İÇİ BASINÇ ARTIŞININ

Detaylı

EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ

EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ İçerik Dolaşım sisteminin kısa anatomi ve fizyolojisi Egzersizde periferal dolaşımın düzenlenmesi-etkili mekanizmalar Damar endotelinin ve Nitrik Oksitin (NO) periferal

Detaylı

RESUSİTASYON FARMAKOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

RESUSİTASYON FARMAKOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN RESUSİTASYON FARMAKOLOJİSİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN Resusitasyon, solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahalelerdir. Kardiyopulmoner Resusitasyon (CPR) KARDİYAK

Detaylı

SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ. Doç Dr Tunçalp Demir

SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ. Doç Dr Tunçalp Demir SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ Doç Dr Tunçalp Demir SFT-SINIFLANDIRMA A-)Spirometrik inceleme 1. Basit spirometri 2. Akım-volüm halkası a)maksimal volenter ventilasyon (MVV) b)reversibilite c)bronş provokasyonu

Detaylı

Hisar Intercontinental Hospital

Hisar Intercontinental Hospital Varisler BR.HLİ.92 Venöz Hastalıklar (Toplardamarlar) Varis Hastalığı: Bacaklarımızda kirli kanı yukarı taşımak üzere görev alan iki ana ven sistemi bulunur. Yüzeyel ve derin ven sistemi olarak adlandırılan

Detaylı

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü Prof.Dr.Mitat KOZ DOLAŞIMIN SİNİRSEL KONTROLÜ Doku kan akımının her dokuda ayrı ayrı ayarlanmasında lokal doku kan akımı kontrol mekanizmaları

Detaylı

Yapay Solunum. Dr. Perihan Ergin Özcan Anesteziyoloji AD Yoğun Bakım Bilim Dalı

Yapay Solunum. Dr. Perihan Ergin Özcan Anesteziyoloji AD Yoğun Bakım Bilim Dalı Yapay Solunum Dr. Perihan Ergin Özcan Anesteziyoloji AD Yoğun Bakım Bilim Dalı HANGİ KOMPONENTİN BOZULDUĞU ÖNEMLİ YAŞAYABİLMEK İÇİN YETERLİ SOLUMAK GEREKİR SOLUNUM YETERSİZLİĞİ YETERLİ OKSİJENİ ALAMAMAK

Detaylı

Tarih Konunun Adı Öğretim Üyesi

Tarih Konunun Adı Öğretim Üyesi 2014-2015 EĞİTİM YILI S.H.M.Y.O ANESTEZİ TEKNİKERLİĞİ BÖLÜMÜ 2. SINIF 1. DÖNEM ANESTEZİ CİHAZI VE EKİPMANLARI DERS PROGRAMI Tarih Konunun Adı Öğretim Üyesi 19/09/2014 Anestezi Cihazı ve Bölümleri 26/09/2014

Detaylı

KRİTİK HASTADA ORGAN KORUNMASINI NASIL SAĞLARIZ? Uzm.Dr. Ramazan KÖYLÜ Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği

KRİTİK HASTADA ORGAN KORUNMASINI NASIL SAĞLARIZ? Uzm.Dr. Ramazan KÖYLÜ Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği KRİTİK HASTADA ORGAN KORUNMASINI NASIL SAĞLARIZ? Uzm.Dr. Ramazan KÖYLÜ Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği Kritik hasta: Fizyolojik olarak stabil olmayan, kliniğinin çok yakından takip

Detaylı

İntravenöz Anestezikler. Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. Öğr.Gör.Ahmet Emre AZAKLI / İKBÜ Anestezi Programı Ders Notları

İntravenöz Anestezikler. Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. Öğr.Gör.Ahmet Emre AZAKLI / İKBÜ Anestezi Programı Ders Notları Genel Anestezi Farmakolojisi - İntravenöz Anestezikler - Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. İntravenöz Anestezikler 1 İdeal Bir IV Anestezik Hızlı, yumuşak bir indüksiyon ve ayılma

Detaylı

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık

Detaylı

Eser Elementler ve Vitaminler

Eser Elementler ve Vitaminler Doç. Dr. Onur POLAT Eser Elementler ve Vitaminler Esansiyel eser elementin temel özellikleri diyetten kesilmesi veya yetersiz alımıyla yapısal ve biyokimyasal değişikliklerin olması ve bu değişikliklerin

Detaylı

Diyaliz hastalarında morbidite ve mortalite oranı genel populasyondan kat daha yüksektir.*

Diyaliz hastalarında morbidite ve mortalite oranı genel populasyondan kat daha yüksektir.* GİRİŞ Diyaliz hastalarında morbidite ve mortalite oranı genel populasyondan 10-20 kat daha yüksektir.* Çok sayıda çalışmada hemodiyaliz dozu ile morbidite ve mortalite arasında anlamlı ilişki saptanmıştır.

Detaylı

Mekanik Ventilasyon Yuvarlak Masa Toplantısı

Mekanik Ventilasyon Yuvarlak Masa Toplantısı Mekanik Ventilasyon Yuvarlak Masa Toplantısı Noninvazif kapnografi monitörizasyonu Dr.Tuğhan Utku İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Yoğun Bakım Bilim Dalı Fizyoloji

Detaylı

Toraks Travmalarında Hasar Kontrol Cerrahisi Teknikleri

Toraks Travmalarında Hasar Kontrol Cerrahisi Teknikleri Doç. Dr. Onur POLAT Toraks Travmalarında Temel kuralın tanı ve tedavinin aynı anda başlaması olduğu gerçeği hiçbir zaman unutulmamalıdır. Havayolu erken entübasyon ile sağlanmalı, eğer entübasyonda zorluk

Detaylı

Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi. Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ

Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi. Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ Engraftman Sendromu Veno- Oklüzif Hastalık Engraftman Sendromu Hemşirelik İzlemi Vakamızda: KİT (+14)-

Detaylı

Arter Kan Gazı Değerlendirmesi. Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı

Arter Kan Gazı Değerlendirmesi. Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı Arter Kan Gazı Değerlendirmesi Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı Asit-Baz Dengesine Farklı Yaklaşımlar Seifter JL: N Engl

Detaylı

PaCO 2 = 31 mmhg FiO 2 =.70 (Venturi)

PaCO 2 = 31 mmhg FiO 2 =.70 (Venturi) Solunum yetmezliği Mustafa Bey (66y) Ayşe Hanım (34 y) ph= 7.24 PaO 2 = 66 mmhg PaCO 2 = 89 mmhg FiO 2 =.33 (Venturi) ph= 7.42 PaO 2 = 66 mmhg PaCO 2 = 31 mmhg FiO 2 =.70 (Venturi) Ayşe Hanım Sekreter,

Detaylı

Kardiyak Problemler ve Karaciğer Nakli

Kardiyak Problemler ve Karaciğer Nakli Kardiyak Problemler ve Karaciğer Nakli Dr. Hüseyin İlksen TOPRAK Karaciğer Nakli Enstitüsü Problem Karaciğer nakli Kardiyak Problemler Hasta Sayısı Giderek Artıyor KC Problemi KPB New York Eyaletinde 1998

Detaylı

D e r s 8. A n e s t e z i. Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI

D e r s 8. A n e s t e z i. Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI D e r s 8 A n e s t e z i İ d a m e s i - 2 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI G eçen dersimizde demiştik ki Bir diğer dersimizde; Tüm pozisyonları, bunların sistemik etkilerini ve anestezi yönetimine kattıklarını,

Detaylı

YOĞUN BAKIMDA NONİNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON. Dr. Aynur Akın Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı

YOĞUN BAKIMDA NONİNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON. Dr. Aynur Akın Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı YOĞUN BAKIMDA NONİNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON Dr. Aynur Akın Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Sunum Planım NIMV uygulama şekilleri Yıllar içerisinde NIMV kullanımı

Detaylı

PEDİYATRİK KALP CERRAHİSİNDE REKTAL YOLLA VERİLEN KETAMİN, MİDAZOLAM VE KLORALHİDRAT PREMEDİKASYONLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

PEDİYATRİK KALP CERRAHİSİNDE REKTAL YOLLA VERİLEN KETAMİN, MİDAZOLAM VE KLORALHİDRAT PREMEDİKASYONLARININ KARŞILAŞTIRILMASI PEDİYATRİK KALP CERRAHİSİNDE REKTAL YOLLA VERİLEN KETAMİN, MİDAZOLAM VE KLORALHİDRAT PREMEDİKASYONLARININ KARŞILAŞTIRILMASI Dr. Mehmet ÇİMEN, Dr. Halide Oğuş,Dr Banu Şebnem Saraç, Dr. Füsun GÜZELMERİÇ,Dr.

Detaylı

1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler.

1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler. 1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler. Bunlar; absorbsiyon, dağılım; metabolizma (biotransformasyon) ve eliminasyondur. 2. Farmakodinamik faz:

Detaylı

FİZYOTERAPİNİN PREOPERATİF ve POSTOPERATİF BAKIMDA YERİ Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı

FİZYOTERAPİNİN PREOPERATİF ve POSTOPERATİF BAKIMDA YERİ Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı FİZYOTERAPİNİN PREOPERATİF ve POSTOPERATİF BAKIMDA YERİ Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı 1 PREOPERATİF BAKIM ve Hazırlık 2 Genel olarak, planlanmış ameliyat için hazırlık üç aşamada uygulanır: Hastanın

Detaylı

VENTİLATÖR KULLANIMI. Doç.Dr.Nurdan URAŞ. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim Araştırma Hastanesi Yenidoğan Kliniği

VENTİLATÖR KULLANIMI. Doç.Dr.Nurdan URAŞ. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim Araştırma Hastanesi Yenidoğan Kliniği VENTİLATÖR KULLANIMI Doç.Dr.Nurdan URAŞ Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim Araştırma Hastanesi Yenidoğan Kliniği Mekanik Ventilasyonun Amaçları Yeterli gaz değişimini sağlamak Akciğer hasarı riskini

Detaylı

Noninvaziv Mekanik Ventilasyonda Cihaz seçimi Mod ve ayarlar. Dr.Kürşat Uzun Selçuk Ü. Meram Tıp F. Göğüs Hastalıkları AD Yoğun Bakım Ünitesi Konya

Noninvaziv Mekanik Ventilasyonda Cihaz seçimi Mod ve ayarlar. Dr.Kürşat Uzun Selçuk Ü. Meram Tıp F. Göğüs Hastalıkları AD Yoğun Bakım Ünitesi Konya Noninvaziv Mekanik Ventilasyonda Cihaz seçimi Mod ve ayarlar Dr.Kürşat Uzun Selçuk Ü. Meram Tıp F. Göğüs Hastalıkları AD Yoğun Bakım Ünitesi Konya Ventilatör Çeşitleri Transpulmoner P(P L ): P A -P pl

Detaylı