Türkiye - K br s Fay Hatt nda K r lmalar

Transkript

1 Türkiye - K br s Fay Hatt nda K r lmalar Gözde KILIÇ YAŞIN* Lefkoşa da 28 Ocak 2011 de sendikaların gerçekleştirdiği Toplumsal Varoluş Mitingi sonrasında KKTC ile Türkiye ilişkilerinde yaşanan gerginlik tırmanarak etkisini arttırıyor. Mitingde marjinal bir grubun açtığı Türkiye yi hedef alan pankartlar, 1 Türkiye Başbakanı Erdoğan ın Kıbrıs Türklerince hakaret olarak algılanan eleştirileriyle Türkiye gündemine taşındı. Erdoğan ın açıklamasındaki Bizden beslenenlerin bunu yapması manidar sözleri ile yaşanan gerilim Besleme Krizi adını alarak KKTC de Erdoğan a yönelik tepkileri arttırdı. Krizin kaybedeni hem Türkiye hem KKTC oldu. Türkiye deki Ver-kurtul mantalitesindeki kesim ile KKTC deki Türkiye çekilsin görüşündeki marjinal gruplar, olduklarından daha kalabalık görünme ve krizden haklılık payı çıkarma fırsatı yakaladılar. Krizin en çok kazananı ise Kıbrıs Türk toplumu da Türkiye yi Kıbrıs ta istemiyor sözünü yüksek sesle söyleme fırsatı bulan Kıbrıs Rum Yönetimi oldu. Aynı marjinal grubun benzer başka protesto eylemleri düzenlemesi ve pek çok kez de benzer pankartlar açmasına rağmen ilk kez şimdi pankart sebepli bir siyasi kriz yaratılması, Ankara nın yeni bir dönemin başlattığının ilk işaretlerini verdiği algısına sebep oldu. Nitekim Erdoğan ın açıklamaları öfke tepkisi olarak izah edilemez. Nitekim sonraki günlerde ortamın yumuşatılması beklenirken KKTC den sorumlu Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek in, Bize hakaret ediyorlar, iki gün sonra gönderdiğimiz parayı alıyorlar sözleri gerginliği tırmandırdı. Yine hemen pankartlı protesto eyleminin ardından Ankara nın KKTC ye 6 ay önce atanan Büyükelçi Kaya Türkmen in yerine, Ada daki Yardım Heyeti Başkanı Halil İbrahim Akça yı getirmesi de krizi derinleştiren gelişmelerdendi. Protestoların hedefinde bulunan ve protestocularca sömürge valisi olarak tanımlanan Akça nın diplomat olmamasına rağmen Büyükelçiliğe getirilmesi esasen krizde Ankara nın geri adım atmadığı yönünde yorumlandı. Krizi başlatan ve ardı ardına yaptığı açıklamalarla gerilimi arttıran AKP Hükümeti olduğu için de Ankara nın Kıbrıs politikasında yeni bir dönemi başlattığı; belki de çekilme kararına uygun bir zemin yaratmakta olduğu yorumları gündeme getirilmiştir. 2 Türkiye ve Kıbrıs Türkü arasındaki güven bunalımının ulaştığı bu son nokta, tehlikeli bir dönemeç olsa da iki ülke gerçeklerinin daha açık konuşulmasını da sağladı. Türkiye nin KKTC ekonomisine yaptığı katkının ihracat yoluyla misliyle Türkiye döndüğü gerçeğinin dillendirilmesi bunlardan biriydi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nde yaşanan ekonomik darboğaz, hükümetin açıkladığı tedbir paketi ile resmiyet kazanmış, ilk anından itibaren de ekonomik tedbirlere tepkiler doğmuştu. KKTC Başbakanı İrsen Küçük KKTC nin mali dökümünü yaparken, 2.6 trilyonluk ülke bütçesinde 151 milyonluk açık olduğunu ve bu rakamın geçmiş yıllardan sarkan yükümlülüklerle * 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Kıbrıs ve Balkan Araştırmaları Merkezi Başkanı, gkyasin@gmail.com 1 Açılan pankartlardaki Ne memurunu, ne paranı, ne askerini istiyoruz ve Bizi mi kurtardınız? Has tir ifadeleri Türkiye nin tepkisini çekmiştir. 2 AKP nin yaklaşan seçimlere dönük bir atak yaptığı ve milliyetçi oylara oynadığı düşünülebilecekse de krizden Erdoğan ın sorumlu tutulduğu bir ortamda sürecin amaca uygun ilerlemediği de ortadadır. 21. YÜZYIL [27]

2 Gözde K l ç Yafl n birlikte yaklaşık 250 milyona ulaştığını ifade etmişti 3 Küçük, kaynak bulunamadığına göre tasarrufa gidilmesi gerektiğini dile getirmişti. Bütçe harcamalarının kısılmasına dönük önlemler özetle çalışma saatleri, vergi muafiyetleri, ek mesai ücretleri gibi kamu reformuna yönelik tedbirlerdi. Yapılan açıklama incelendiğinde vatandaşlara ağır bir yük getirmek ya da yaşam koşullarını etkilemek bir tarafa neredeyse varlığı hissedilmeyecek türden mali tedbirlerin söz konusu olduğu anlaşılmaktadır. Bu tedbirlerin toplamda ülke bütçesinde yaratacağı rahatlama ise şüphesiz devletin devamlılığı açısından önemli. Ne var ki, özellikle erken seçim koşulları arayışında olanlar ve tabi ki her türlü düzenlemede sokağa dökülen sendikalar ekonomik tedbirlere hak ettiğinden ağır bir tepki verdi. Krizin Görünen Gerçekleri Kıbrıs taki mitingin amacı, ekonomik krizle mücadele çerçevesinde alınan önlemlerin kazanılmış haklarda sebep olduğu yıkıcılığı protesto etmekti. Protestoların hedefinde UBP Hükümeti ve ilan ettiği Ekonomi Paketi bulunuyordu. KKTC nin ekonomik kriz içerisinde olduğu ve krizden çıkışın bazı sert önlemleri gerektirdiği her kesimin kabul ettiği ülke gerçeğidir. Alınan önlemlerin kazanılmış hakları yıktığı söylemi ise endişenin sebep olduğu abartıdır ve bir anlamda provokasyondur. Nitekim mitingin gerekçesi olan 13. maaşların kesilmesi yönünde bir uygulama yoktur, maaşlar ödenmiştir; emekli maaşlarının vergiye tabi tutulması kararı 4 da Anayasa Mahkemesi nce mitingden çok önce iptal edilmiştir. Sendikalar, kazanılmış haklara dokunulmaması ilkesinden hareket ederek itirazlarını dile getirseler de aslında çalışanların haklarını korumaktan ziyade siyasete müdahale edebilme güçlerini bir kez daha denemekte oldukları yönünde bir izlenim veriyorlar. Hükümetin aldığı önlemleri değil ama hükümeti hedef alan hareketlenme olduğu düşüncesi oluşuyor. Nitekim KKTC deki sol eğilimli sendikaların kimilerinin Rum tarafından kimilerinin ise CTP tarafından yönlendirildiği iddiaları da buradan çıkıyor. Yine de belirtmek gerekir ki, söz konusu sendikalar CTP hükümeti döneminde çok daha ağır eylemlere girişmiş ve CTP nin erken seçim kararını hızlandırmıştı. 3 Geri Dönüş Yok, Kıbrıs Gazetesi, 2 Temmuz KKTC Başbakanı İrsen Küçük, Örneğin 3 bin TL emekli maaşı alanların uğrayacakları kesinti 42 TL dir açıklamasıyla iptal kararından önce de zaten kesintilerin önemsiz olduğu vurgusunu yapmıştı. [28] 21. YÜZYIL

3 Türkiye - K br s Fay Hatt nda K r lmalar Miting alanına çıkışta kullanılan argümanlardan biri de bu tedbirlerin ülkenin sendikaları ya da muhalefetteki siyasi partileri ile mütalaa edilmemesi ve Türkiye nin dayatması ile uygulamaya geçirilmesiydi. Yani KKTC halkının ve KKTC gerçeklerinin dikkate alınmadığı, KKTC nin kendini yönetme hakkının ihlal edildiği söylemi üzerinden Türkiye nin müdahaleleri ve Türkiye nin direktifleriyle hareket ettiği gerekçesi ile UBP iktidarı eleştiriliyordu. Sendikaların ve diğer siyasi partilerin onayının alınmadığı doğrudur ancak dünyanın hiçbir yerinde de ekonomi politikaları sendikalar, sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerle kararlaştırılmamaktadır. Türkiye nin ekonomi paketinin bir parçası olduğu doğrudur ancak bir dayatma söz konusu değildir. Paketin Türkiye ve KKTC uzmanlarınca aylar süren çalışmalarla oluşturulduğu ve iki ülke hükümetince neticeye ulaştırıldığı dile getirilmemektedir. UBP Hükümeti nce alınan tedbirlerin ve özlük haklarında önemli değişikliklerin bulunmadığının iyi anlatılmadığını söylemek haksızlık olur, anlatıldı. Ancak muhtemelen iktidarının sarsılmaması adına tepkilerin Türkiye ye yönelmesine göz yumulduğu büyük oranda gerçektir. Yaflanan gerilimle Türkiye deki Verkurtul cular ve KKTC deki Türkiye çekilsin ciler krizden hakl l k pay ç karma f rsat yakalad lar. Keza Türkiye ye hakaret içeren pankartlar da son dakikada alana giren marjinal bir grubun birkaç üyesi tarafından açılmıştır. Bu grubun son seçimlerde aldığı oy oranı da yüzde 2,47 dir. Eylemde açılacak pankartlar Sendikal Platform ca önceden belirlenmiştir ve eyleme katılanların rızası hilafına, kararlaştırılanlar arasında bulunmayan hakaret pankartları açılmıştır. Pankartlar miting katılımcıları tarafından da tasvip edilmemiş, protestonun amacının birkaç kişi tarafından saptırıldığı ifade edilmiştir. Ne var ki Türkiye basını, tüm Kıbrıs Türklerini bu pankartların arkasında göstermiştir. Olayları izleyen günlerde yapılan televizyon programlarına özellikle ve neredeyse sadece marjinal grubun sözcüleri davet edilmiştir. Bu, pankart sahiplerinin Türkiye ile ilişkilerde sorunlu gördükleri noktaları ilk ağızdan anlatmalarına fırsat yaratması bakımından olumlu olmuşsa da Türk kamuoyunda bu görüşlerin tüm Kıbrıs Türklerince paylaşıldığı izlenimi yaratılması hatalı olmuştur. Neredeyse her iş kolunun sendikal örgütlenmesinin bulunduğu ve neredeyse her bir kişinin sendika üyesi olduğu KKTC de, sendika üyelerinin bir kesimi krizden Türkiye nin sorumlu tutulmasından rahatsız olduğu için bir kesimi de UBP li olduğu 5 ve partisinin iktidarını zor durumda bırakmak istemediği için para cezası uygulamasına 6 rağmen mitinge katılmamıştır. Dolayısıyla sendika başkanlarının açıklamaları da değil Kıbrıs Türklerinin, sadece üyelerinin tamamının dahi görüşlerini yansıtmamaktadır. Kalabalığın sayısını tahmin etmeye çalışanları yanılgıya düşüren de eyleme katılan sendikaların tüm üyelerinin o gün meydana çıktığı varsayımı ile hareket edilmesiydi. Ekonomik tedbirlerin Kıbrıslı Türklerin tamamında endişelere sebep olduğu doğrudur ancak Kıbrıs Türklerinin meydanlara döküldüğü ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır. Tunus la başlayıp Mısır la zirveye ulaşan toplumsal hareketliliklerle benzerlik kurmak adına o gün İnönü Meydanı nda toplananların Tahrir Meydanı nda toplananların 20 katı olduğu yorumları da son derece zorlama çıkarımlardır. İnönü Meydanı toplam 1500 m 2 dir ve her bir metre 2 ye 4 kişi dahi düşse en fazla 6 bin kişilik bir katılımdan bahsedilebilir. Bu da ne Kuzey Kıbrıs nüfusunun beşte 5 UBP nin 2009 da gerçekleştirilen son parlamento seçiminde aldığı oy oranı yüzde 43,97 dir. Kurulduğu günden bu yana UBP nin en kötü gününde aldığı oy yüzde 35 in altına düşmemiştir. Bu rakam UBP nin kemikleşmiş tabanına işaret etmektedir. 6 Sendika eylem, grev ve protestolarına katılmamanın sendika üyelerine mali ceza uygulaması şeklinde bir geri dönüşü olduğunu ve bazı sendikaların üyelerini bununla tehdit ettiğini de not düşmek gerekir. 21. YÜZYIL [29]

4 Gözde K l ç Yafl n biri meydandaydı iddialarını 7 ne KKTC nin en kalabalık mitingi olduğu söylemlerini haklı çıkarır. Krizin Derinlikleri Öte yandan Kıbrıs taki bazı grupların Kuzey Afrika daki hareketliliği ve sokağa çıkarak başaran halkın motivasyonunu kendi ülkelerinde de yaratmak istemiş olması muhtemeldir. GKRY nin de böyle bir umudu bulunmaktadır. Tunus ta yaşananlar, yönetimi ve rejimi değiştirebilme gücünün halka geçişi anlamında pek çok ülke için moral destek yaratmıştır ancak KKTC de değişmesi gereken bir rejim yoktur. Üstelik artık bugün Kıbrıs Türklerinin büyük bir kısmı Türkiye den yapılan müdahalelere tepki Sendikalar, kazan lm fl haklara dokunulmamas ça r s yaparken asl nda siyasete müdahale edebilme güçlerini bir kez daha denemektedir. duyulmaktadır ancak tepki sahiplerinin yarısından fazlası bu müdahaleleri, Kıbrıs Türk ünü Rum a mecbur bırakan ve birleşmeye zorlayan manevralar olarak değerlendirmektedir. Dolayısıyla Kıbrıslı Türklerin tamamı da sokağa çıksa Türkiye yi hedef alan o tür bir gösteri söz konusu olamaz. Açıkçası 2003 den bu yana Kıbrıs Türklerinin milliyetçi kanadı olarak isimlendirebileceğimiz kesiminde, Türkiye Devleti - Türkiye Hükümeti ayrımı yapılmaktadır. Çözümsüzlük çözüm değildir sloganıyla başlatılan bir adım önde yürütülen yeni Kıbrıs politikası, AKP nin politikası olarak görülmekte ve Türkiye de iktidarın değişmesi ile Kıbrıs Türkü nün çıkar ve haklarını koruyan yeni bir politikaya geçilebileceği düşünülmektedir. Türkiye nin devletiyle ve halkıyla her zaman Kıbrıs Türkü nün yanında olduğuna inanan bu kesim AKP ikinci dönemi kazandığında, Türkiye de üzülenlerden çok daha büyük bir yıkım yaşamıştı. 8 Toplum mühendisliğinin sadece kendi ülkelerinde değil, kendilerinden önce Türkiye de uyguladığı ve Kıbrıs Türkü ile Türkiye nin arasının açılmasına Türkiye den başlanıldığı görüşü bu kesimde hasıl oldu. Gerçekten de KKTC de şimdi tepki gösterilen olayın tam tersi yüzlerce haber olabilecek gelişme yaşanmasına rağmen Türkiye basınına sadece Türkiye yi hedef alan açıklamaların taşınması oldukça düşündürücüdür. KKTC de her kalemdeki ürün ve hizmetin hem güneyindeki GKRY den hem kuzeyindeki Türkiye den çok daha pahalı olduğu gündeme gelemezken asgari ücretler rakamları her yıl rutin bir şekilde Türkiye deki neredeyse tüm gazetelerde haber olur. Türkiye den yapılan hibe ve bağışların dökümü yapılırken de nedense bir kez dahi Türkiye- KKTC dış ticaret dengesinin Türkiye lehine yaklaşık 1 milyar Dolar olduğu 9 yani Türkiye den giden paranın misliyle geri döndüğü dile getirilmez. Annan Planı döneminde de Yes be annem! pankartlı gösteriler aylarca medyanın gündeminde kalmasına rağmen aynı dönemde hayır mitingleri ve çağrıları yokmuş gibi davranılmış- 7 KKTC nüfusunun beşte birinin eyleme katıldığı ifadesi, en az 46 bin kişinin meydanda olduğu iddiasında bulunmak anlamına gelmektedir. 8 KKTC de İktidar Zor Durumda: Kıbrıs Türkleri Türkiye deki Seçime Kilitlendi, 2023 Dergisi, Atılım Yayıncılık,Yıl:6, Sayı: 75, Temmuz KKTC-Ticaret Dairesi nin 2010 yılı Ocak-Haziran dönemine ait dış ticaret verilerine göre ithalat, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 26 oranında artarak milyon dolara çıktı. İthalatın yüzde 68.7 si Türkiye den, yüzde 31.3 ü ise üçüncü ülkelerden gerçekleştirildi. Aynı sürede ihracat ise, yüzde 43 artışla 58 milyon dolara çıktı ve ihracatın da yüzde 43.9 u Türkiye ye, yüzde 56.1 i de 3. ülkelere yapılmıştır. Bkz. İthalat Geçen Yıla Göre Yüzde 26, İhracat Yüzde 43 Oranında Arttı, Kıbrıs Postası, 10 Eylül 2010 [30] 21. YÜZYIL

5 Türkiye - K br s Fay Hatt nda K r lmalar tı. Yine referandumdaki evet lerin en az yarısının 10 Türkiye öyle istiyor, Türkiye nin AB üyeliği için evet demeliyiz, zaten Rumların hayır diyeceği kesinmiş saikiyle verildiği gözlerden kaçırılmış, Türkiye de Bir AB pasaportuna bizi sattılar inancı yeşertilmiştir. Öte yandan 2006 dan itibaren tüm anketlerde ayrı devlet formüllü çözüm tercihinin yüzde 80 lerin üzerinde çıkması, 2008 de KKTC nin tanınmasını isteyenlerin yüzde 84 e ulaşması 11 Türkiye de tartışma konusu yapılmamıştır. KADEM in Ocak 2009 daki anketinin en çarpıcı bölümü ise ilk kez oy kullanacakların yüzde 60 ının KKTC nin tanınması nı istediklerini belirtmeleriydi. 12 Yes be annem! sloganını, KKTC nin yeni yüzü olarak lanse eden Türkiye medyası, böylesi önemli bir değişimi de gözlerden kaçırdı. Aslında olan, CTP nin 2003 te gençler üzerinden kurguladığı Kuzey Kıbrıs ın yeni nesillerinin tercihi birleşmiş bir devlettir stratejisinin orta vadede başarısızlığa uğramasıydı. 13 Nisan 2009 daki parlamento seçimlerinden UBP nin, Nisan 2010 daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden Derviş Eroğlu nun çıkması da sessiz renkli devrimin yönünü çoktan değiştirdiği anlamına geliyordu, ancak Türkiye de 2004 te yaratılan Kıbrıs Türkü algısının değişmesine izin verilmedi. KKTC deki Türkiye Müdahalesi Söylemi Kıbrıs Türkü nün Türkiye nin müdahalelerine duyduğu tepkinin nedenleri de yeterince tartı ten sonra Ada ya Türkiye den gidere yerleşenlerin de oransal olarak yüzde 65 i evet demiştir. Bu kesim kendilerini Türkiye nin Ada daki temsilcisi görürler ve alınan kararları tatbik etmesi gereken güç olduklarını düşünürler. Referandum öncesinde Türkiye den giden milletvekillerinin yoğun telkinleri bu kesim üzeride etkili olmuştur. 11 KADEM in Ağustos 2008 tarihli kamuoyu yoklaması, KKTC Halkı Artık İki Devlet İstiyor, Milliyet, ; değerlendirmesi için bkz. Gözde Kılıç Yaşın, Kıbrıs ta Dünden Bugüne Değişenler, Millet Haber, 25 Mart Bir önceki genel seçimde CTP ye oy vermiş olanların yüzde 53 ünün artık KKTC nin tanınması taraftarı olması da bunu destekleyen sonuçlardandır. 13 Yes be annem, tam anlamıyla sözün bittiği nokta olmuştu. Çünkü bundan Siz kendi savaşınızı verdiniz, kendi seçiminizi yaşadınız şimdi sıra bizde, gelecek biziz, geleceği biz belirlemeliyiz mesajı algılanıyordu. Bkz. Gözde Kılıç Yaşın, Kıbrıs ta Bir Rüya Sona Mı Eriyor?, Ajans Kıbrıs, 23 Mart YÜZYIL [31]

6 Gözde K l ç Yafl n şılmamaktadır. Burada sağ-sol ayrımı olmaksızın Kıbrıs Türkün genel olarak aynı sorunlardan rahatsızlık duyduğunu söylemek mümkün. Örneğin altyapı çalışmaları için aktarılan hibe ve kredilerin Türkiye de açılan ihalelerle Türkiyeli iş adamlarına kullandırılması, işçinin de Türkiye den getirilmesi ve Kıbrıs Türkü nü ekonomik sistemin dışında bırakmaktadır. Para geldiği yere dönmekte KKTC ekonomisi Türkiye içinde işlemektedir. KKTC ye dönük ambargo ve izolasyonların kaldırılması çağrısı yapan Türkiye nin Gümrük Birliği engeli nedeniyle Kıbrıslı Türklere Mersin Limanı nı bile açamaması; tanıdığını söyledi ülke için neden bir ara formül yaratmadığı da bir Kıbrıslı Türk karşısında cevapsız kalınan anlardandır. CTP nin 2003 te gençler üzerinden kurgulad Kuzey K br s n yeni nesillerinin tercihi birleflmifl bir devlettir stratejisi baflar s zl a u ram fl, gençler KKTC nin tan t lmas iradesi bulunan partilere yönelmifltir. Özellikle son yılda sadece kimlikleriyle KKTC ye giriş yapan kontrolsüz nüfusun yüklediği ekonomik ve sosyal yük de çözümü beklenen sorunlardan. Türkiyeli-Kıbrıslı Türk ayrımı halini alan ayrışmada Kıbrıs Türkleri, Ada daki suç oranının artışından Türkiye den gelenleri sorumlu tutar. Ancak bunda bazı KKTC gazetelerinin tecavüz, öldürme, hırsızlık, uyuşturucu ve beyaz kadın ticareti suçlarının failleri Türkiye den gidenler olduğunda bunu ana manşetten vermeleri ve suçu işleyenin hangi tarihte Ada ya geldiği, aslen nereli olduğu ayrıntısını işlemeleri de son derece etkilidir. Bakanlıklara, emniyete ya da herhangi bir devlet kurumuna personel alımı yapılacağı zaman Türkiye Büyükelçiliğinden hazır listelerin gönderildiği iddiası da halkın tepkisini çekmektedir. KKTC Türkiye ye muz ve narenciye ihraç edebiliyorken 90 ların ikinci yarısından itibaren özellikle Antalya ve Mersin de muz ve narenciye üretiminin teşvik edilmesi ve ülke içi üretimi arttırarak KKTC den ihracatının dolaylı olarak engellenmesi de en koyu Türkiyecilerin bile dile getirdiği sıkıntılardan. Açılan kumarhanelerin sahiplerinin tamamının Türkiyeli olması, 14 buralarda Türkiye den gelenlerin çalıştırılması da, kumarhanelerin ahlaki bozukluk yaratmasından duyulan sıkıntı da aynı şekilde ortak rahatsızlık konularından lere dek çalışan fabrikaların sonradan kapatılması, YÖK düzenlemeleri ve açılan sınırsız vakıf üniversiteleri nedeniyle KKTC ye gelen öğrenci sayısının azalmasına neden olunması, özel uçak firmalarına KKTC nin açılmasının KTHY nin iflasındaki etkisi, spor faaliyetlerinde bile Türkiye nin de tanımayan ülkeler gibi davranması gibi daha pek çok -çoğu haklı- neden sayılabilir. Türkiye siz KKTC CTP ve diğer tüm sol partilerin Türkiye bize karışmasın söylemi, 2003 ten bu yana milliyetçi sağ kesimde de içten içe yayılıyor. Ancak sebebi, Türkiye nin müzakere sürecindeki tavrı Annan Referandumu sırasında yapılan açıklamalar, gizli ve açık destekler; 2005 teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Talat a verilen açık destek ve Denktaş etkisinin Ada dan silinmesi girişimleri, müzakere sürecinde Talat ın desteklendiği yönündeki açıklamalar birer delil olarak gösterilerek 2010 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de perde arkasından ince müdahaleler yapıldığı yorumlarına sebep olmuştu. Şimdi de son Pankart Krizi nin ardında benzer sebepler aranıyor. Aslında üretilmiş tüm senaryolar, Türkiye nin KKTC deki etkisini, Ada daki fili bölünmüşlüğü sona erdirmek ve Türkleri Rum tarafıyla birleşmeye zorlayacak şekilde kullanacağı sonucuyla bitiyor. Bu çerçevede Kıbrıs Türklerinin, Türkiye algısının son yıllarda ciddi biçimde değiştiği ve kendilerini Rumlarla birleşmeye zorlayıcı tedbirler alındığı inancının yerleştiği gözlemleniyor. 14 Bir iddiaya göre kumarhaneler tamamen İsrail sermayesidir ve para aslında Türkiye ye gelmemektedir. [32] 21. YÜZYIL

7 Türkiye - K br s Fay Hatt nda K r lmalar Türkiye bize kar flmas n söyleminin 2003 ten bu yana milliyetçi sa kesimde de içten içe yay lmas n n sebebi AKP nin K br s Türk ünü Rum a mecbur b rakan ve birleflmeye zorlayan manevralar d r. Özellikle aynı grupların defalarca aynı tür pankartları açmalarına rağmen şimdi UBP döneminde tepki verilmesi düşündürücü bulunuyor. Bu da CTP nin iktidarda olduğu dönemde gerçekleştirdiği 2007 kurultayında, Türk bayraklarının olmamasının ve duvarlarında KKTC nin gösterilmediği Kıbrıs haritalarının asılmasının Ankara ca görmezden gelinmesi ile birlikte düşünülüyor. Türkiye nin ekonomik sorunlarla baş edememesi ve maaşları ödeyememesi gibi bütçeyi de denkleştirememesi ile parlamento seçimlerini ezici bir güçle kazanan UBP nin sonunun geleceği planı yaptığı iddiası senaryolardan birini oluşturmaktadır. Diğer ve üzerinde çokça durulan ihtimal de UBP nin içerisinden yeni partilerin çıkarılmasıdır. Müzakereler için en dikkat çeken senaryo ise Güvercinler imzalayamaz, imzalar şahinlere attırılır 15 şeklinde özetleniyor. Bu söylemde de ön plana çıkan yine Türkiye nin Kıbrıslı Türklerin kaderini belirleyecek güç olma rolüdür. Söz konusu senaryoya göre, Eroğlu nun imzalayacağı bir anlaşma, Kıbrıs Türklerinin çoğunluğunun referandumda evet yönünde oy kullanmasını sağlayacaktır. Halkın yüzde 10 u kadarını oluşturan birleşme taraftarlarının zaten itiraz etmeyeceği bu anlaşmaya, UBP tabanı da Eroğlu na duydukları güven nedeniyle itiraz etmeyeceklerdir. Milliyetçi diyebileceğimiz siyasi yelpazenin merkez ve sağ kanadında 16 yer alan kesimde Türkiye nin müdahalelerinin konuşulması, bunun kendi iradelerini sakatladığının dile getirilmesine rağmen sol kesimden farklı olarak bu, bir nevi kader olarak algılanmaktadır. Milliyetçi kesimin Türkiye ye olan bağlılığı bunda etkendir. Yine de KKTC deki seçim süreçlerinin Türkiye nin müdahalelerine karşı verilen bir mücadele halini alması da gerçeğin bir diğer çarpıcı yönüdür. Kısacası Türkiye ne istiyor? sorusu gelişmeleri anlamada temel kılavuzdur. Cevapları kimileri için yapılması gerekene işaret etse de, kimileri bu soruları ne yapmaması gerektiğini belirlemek için cevaplıyor Kıbrıslı Türklerin özellikle milliyetçi ve Türkiyesiz hareket etme arzusu bulunmayan kesimde oluşan Türkiye değişti endişesi, eskiden bu yana Türkiye nin ne parasını, ne askerini, ne memurunu isteriz yaklaşımını koruyanların tepkilerinden daha önemlidir. Çünkü ikinci grup yıllardır aynı görüşü taşımaktadır ve kemikleşmiş oy oranları yüzde 15 ler düzeyindedir. Ancak çoğunluğa yaşatılan hayal kırıklığı onların Ada nın kaderinde belirleyici olmasını engellemektedir. Bir yandan Rum baskısı, bir yandan Türkiye baskısı cenderesine sokulan kesim de budur. Türkiye kamuoyunu etkisi altına alan Kıbrıslı Türkler bizi sevmiyor algısı, asıl şimdi, bu dönemde, karşılığını yaratmaktadır süreci, Annan Planı referandumu ve 2006 da netleşmeye başlayan aldatıldık duygusu, yerleşik hale dönmektedir. Türkiye ve Türkiye ye derin bağlılık hisseden bu kesim arasındaki ilişkiler erezyona uğramakta ve güvensizlik, eksilen tüm duyguların yerini almaktadır. 21. YÜZYIL 15 Mete Tümerkan, Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine Doğru Sivri Senaryolar, Kıbrıs Postası, 6 Mart Bu kesim yaklaşık olarak KKTC halkının yüzde 80 ini oluşturmaktadır. 21. YÜZYIL [33]