Tayfun BARIŞ 1 FERİDUN FAZIL TÜLBENTÇİ NİN TARİHÎ ROMANLARINDA 16. YÜZYILIN YANSIMASI OLARAK OSMANLI YA BAKIŞ/YAKLAŞIM

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Tayfun BARIŞ 1 FERİDUN FAZIL TÜLBENTÇİ NİN TARİHÎ ROMANLARINDA 16. YÜZYILIN YANSIMASI OLARAK OSMANLI YA BAKIŞ/YAKLAŞIM"

Transkript

1 Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 24, Mart 2016, s Prof. Dr. İbrahim KAVAZ Özel Sayısı Tayfun BARIŞ 1 FERİDUN FAZIL TÜLBENTÇİ NİN TARİHÎ ROMANLARINDA 16. YÜZYILIN YANSIMASI OLARAK OSMANLI YA BAKIŞ/YAKLAŞIM Özet Osmanlı Devleti nin bir devamı olarak tesis edilen Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ve gelişme süreci sıkıntılı olmuştur. Çünkü geçiş süreci kabul edilebilecek bu zaman diliminde yeni kurulan devlet, çağın gereği olarak yeni bir siyasî yapı ve farklı bir felsefî düzleme oturtulmaya çalışılmıştır. Gerek devlet gerekse millet nazarında iki kutuplu pek çok tartışmaya yol açan bu farklılık ve yeniliğin doğurduğu ikilemlerden birisi de Cumhuriyet sonrasında Osmanlı ya bakışla/yaklaşımla ilişkilidir. Bu ikilemin sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi, sosyal bilimler sahasının önemli alanlarından edebiyat yoluyla sağlanabilir. Sahip olduğu teknik özelliklerle başvurulması gereken bir edebî tür olarak roman bu bağlamda öne çıkmaktadır. Cumhuriyet devri yazarlarından Feridun Fazıl Tülbentçi nin, vakası 16. yüzyıl içinde geçen romanlarından hareketle Osmanlı ya yaklaştığı bakış açısının tespiti önemli gözükmektedir. Bu incelemenin daha sonra yapılabilecek geniş çaplı araştırmalar için de bir örneklem oluşturacağı düşünülmektedir. Bu çerçevede yazarın Yavuz Sultan Selim Ağlıyor, Barbaros Hayrettin Geliyor, Sultanların Aşkı, Turgut Reis, Hürrem Sultan ve Kanuni Sultan Süleyman eserlerine değinilecektir. Anahtar Kelimeler: 16. yüzyıl, roman, Osmanlı Devleti, bakış açısı, ikilem. The PERSPECTIVE / APPROACH TOWARDS OTTOMAN EMPIRE as REFLECTIONS of the 16th CENTURY in FERİDUN FAZIL TÜLBENTÇİ S HISTORICAL NOVELS Abstract Turkey is a continuation of the Ottoman Empire. Republic s the establishment and development process has been extremely distressed. Because in this time period which can be considered as a transition state established new and as a requirement of there was tried to sit on a new political structure and a different philosophical 1 Arş. Gör., Uludağ Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı ABD., tbaris@uludag.edu.tr

2 Tayfun Barış 336 plane. These differences in the perception of both the state as well as in the consideration the nation has led to the formation of many dilemmas. One of the dilemmas that lead to the opposite sighted is also associated with the look of much debate in the Ottoman Empire after the Republic. Evaluation in a healthy way to this dilemma is provided by one of the major areas of social sciences field with literature, the novel is one of the leading types of literature, they have important technical specifications, and therefore stands out as a literary genre should be consulted. FeridunFazıl Tülbentçi is an author of their public era; there are events in his novels of the 16th century, it is important to show the angle of the Ottoman outlook. This study is expected to prepare the ground for the next study. In this study will be in contact with the author s novels Yavuz Sultan SelimAğlıyor, Barbaros Hayrettin Geliyor, SultanlarınAşkı, Turgut Reis, Hürrem SultanveKanuni Sultan Süleyman. Key words: 16th century, novel, Ottoman, perspective, dilemma. GİRİŞ Türkiye Cumhuriyeti devleti, yüzyıllar öncesinde Türklerin kurduğu ve geliştirdiği ancak 20. yüzyılın başlarında gerek siyasî gerekse de askerî koşulların doğal bir sonucu olarak nihayete eren Osmanlı devletinin devamı olarak tesis edilmiştir. Fakat yeni kurulan devletin resmi olarak ortaya çıkışını simgeleyen Cumhuriyet in ilânı, 20. yüzyıldan önce yani 19. yüzyılda başlayan değişimin devamı niteliğinde olmakla birlikte yaşanan değişimler/dönüşümler Osmanlı döneminin aksine değişimi kamusal alana taşımış, aynı zamanda da tüm toplumsal tabakaları kapsayacak şekilde formüle edilmiştir. (Öktem İşözen - Temir Gökçeli, 2015: 3013) İşte bu geniş çaplı değişim hareketleri, yepyeni bir devlet olarak ortaya çıkan Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluş aşamasının son derece sancılı bir sürece dönüşmesine neden olmuştur. Çünkü devleti ve milleti oluşturan her unsur yeni baştan ele alınmış, her alanda eskisinden farklı bir yapı oluşturulmasına gayret edilmiştir. Siyasî, iktisadî, sosyal, kültürel ve dinî sahalarda uygulamaya konulan pek çok inkılâp bu anlayışın bir tezahürü olarak ortaya çıkmıştır. Bu çerçevede girişilen faaliyetlerin, ister istemez yeni kurulan devlet anlayışı ile resmî olarak hayatiyeti son bulan Osmanlı devlet sistemi arasında önemli bir mesafe oluşturduğu ise kabul edilmesi gereken bir gerçektir. Ortaya çıkan bu mesafenin, Cumhuriyet bürokrasisi ve aydınlar üzerindeki etkisi ile geniş halk tabakası nazarındaki algısı arasında da önemli bir farklılığa sebep olduğu görülmektedir. Tüm gücünü neredeyse bu farklılıklardan alan malum sürecin doğurduğu eski-yeni, Doğu-Batı, muhafazakâr-modern gibi iki kutuplu tartışmaların günümüzde dahi yaygın bir şekilde devam ettiği görülmektedir. Bu tartışmaların bir ucunda genel olarak Cumhuriyet öncesine olumsuz, sonrasına olumlu yaklaşan bir taraf bulunurken; diğer ucunda da Osmanlı dönemine olumlu, Cumhuriyet sonrasına ise olumsuz yaklaşan bir kitle yer almaktadır. Toplumun genelinde hangi sosyal katmanda olursa olsun problem yaratan bu tezatların çözüme ulaştırılması,en azından daha anlaşılabilir bir dereceye indirilmesi ve kutuplaşmanın olabildiğince ortadan kaldırılıp daha dengeli bir yaklaşımın geliştirilmesi ancaksosyal bilimler sahasında yapılacak olan farklı okumalar yoluyla başarılabilecek bir durum olarak gözükmektedir. Sosyal bilimler sahasında, bahsedilen bu temel çatışma noktalarının en geniş olarak yansıdığı/yansıtılabildiği alanlardan birisi de hiç kuşkusuz ki edebiyattır. Bu bağlamda özellikle; ele alınan konunun son derece ayrıntılı bir şekilde

3 337 Feridun Fazıl Tülbentçi nin Tarihî Romanlarında 16. Yüzyılın Yansıması Olarak Osmanlı ya Bakış/Yaklaşım sunulmasına imkân sağlayan, yaşanan hadiselerin ve tecrübelerin kurguya dayalı olmakla birlikte çok farklı bakış açılarıyla ortaya konulmasına hizmet eden biredebî tür olarak romandikkati çekmektedir. Bu özellikleri göz önüne alındığında Cumhuriyet devri yazarlarının Osmanlıya olan yaklaşımlarının ve bakış açılarının tespit edilmesinde de en uygun edebî türünroman olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bu açıdan Cumhuriyet dönemi roman yazarlarının Osmanlı devletiyle ve Cumhuriyet öncesi tarihî dönemle ilgili olarak, Osmanlı tarihinden ilham alarak yazmış oldukları eserlerin büyük bir önemi haiz olduğu özellikle belirtilmelidir. Bu çerçevede Cumhuriyet dönemi yazarlarından olan ve geniş halk kitlelerine okuma zevki ile tarih sevgisini aşılamayı kendisine amaç edinen Feridun Fazıl Tülbentçi nin tarihi romanları, üzerinde durulması gereken eserler olarak ön plana çıkmaktadır.(necatigil, 2007: 427) Feridun Fazıl Tülbentçi nin kaleme aldığı Yavuz Sultan Selim Ağlıyor (1947), Barbaros Hayrettin Geliyor (1949), Sultanların Aşkı (1952), Turgut Reis (1958), Hürrem Sultan (1960) ve Kanuni Sultan Süleyman (1962) adlı eserlerin bu yönden incelenmesi, yazarın 16. yüzyıldaki Osmanlı devletine nasıl bir bakış açısıyla yaklaştığını göstermesi bakımından önemli gözükmektedir.böylece örneklem olarak değerlendirilebilecek olan bu incelemeden yola çıkılarak, Cumhuriyet dönemi içerisinde üretilmiş olan romanların hem tematik açıdan Osmanlıya nasıl bir anlayışla yaklaştıklarına hem de yazarların eserlerini oluştururken tarihi konular ile meseleleri ele alış tarzlarına dair genel bazı çıkarımlara ulaşmak mümkün olabilecektir. Romanlardaki Bakış Açısı 1947 yılında yayımlananyavuz Sultan Selim Ağlıyor adlı eserde Şehzade Selim in, babası II. Bayezid ten tahtı zorla devralması, kardeşleri Şehzade Ahmet ve Şehzade Korkut ile giriştiği taht mücadelesi, tahta geçtikten sonra kazandığı askerî başarılar, idarî icraatlar geniş bir şekilde işlenmiştir. Eserde vaka zincirinin iki temel noktadan hareket edilerek oluşturulmuş olduğunu görüyoruz. Bunlardan birincisi Sultan II. Bayezid dönemi olaylarıdır. İkincisi ise babasından tahtı zorla alarak Osmanlı devletinin 9. padişahı olan Yavuz Sultan Selim döneminde yaşanmış olan idarî ve askerî hadiselerdir. Yazar, eserin hemen başında geçmişe dönerek Fatih Sultan Mehmet in vefatından sonra oğulları II. Bayezid ile Cem Sultan arasında yaşanan taht mücadelesini, Cem Sultan ın dramatik unsurlarla dolu hayat serüvenini, II. Bayezid in tahta çıkışından sonra oğulları Şehzade Ahmet in Amasya ya, Şehzade Korkut un Trabzon a gidişlerini geniş bir şekilde aktarır. Bu geriye dönüşten sonra yazar, tekrar 1510 yılına dönerek II. Bayezid dönemindeki olayları hikâye etmeye başlar.bu noktada yazarın vakanın başlangıcı itibariyle devletin başında bulunan II Bayezid e olumsuz bir bakış açısıyla yaklaştığı görülmektedir. II. Bayezid bilhassa yumuşak tabiatı, dine olan şahsî ilgisine bağlı olarak din adamlarının devlet işlerine karışmasına ses çıkarmaması, eğlence hayatına olan düşkünlüğü ve askerî bakımdan pasif olması hususlarında eleştirilmektedir. Yazar II. Bayezid e bu eleştirilerini yaparken düşüncelerini daha somut ve kuvvetli hale getirmek için mukayese yöntemini de kullanarak II. Bayezid i büyükbabası II. Murat ve babası Fatih Sultan Mehmet ile karşılaştırır. Bu hususlar eserde şöyle dile getirilir: Sultan İkinci Bayezid, hacı ve hocaların etkisi altında kalmış, devlet işlerine din adamlarının karışmasını hoşgörüyle karşılamıştı. Bu yüzden devlet erkânı arasında rekabet ve

4 Tayfun Barış 338 geçimsizlik almış yürümüştü. Hâlbuki o zamana kadar din adamlarının devlet yönetimlerine doğrudan doğruya karışmalarına müsaade edilmemişti. Bayezid, ne büyükbabası İkinci Murat gibi tecrübeli bir siyaset adamı ne de babası Fatih Sultan Mehmet gibi savaş boylarının istediği bir kahramandı. Bu yüzden Fatih in zamanındaki fütuhata devam edilmemişti. ( ) diğer taraftan da eğlence âlemlerinde kırmadığı koz kalmamıştı. Hatta bu yüzden babasından epeyce tekdir de işitmişti (Tülbentçi, 2008ç: 32) Ancak yazar sonraki kısımlarda II. Bayezid in olumlu niteliklerini öne çıkarır. Olumlu bir bakış açısıyla bu padişahın âlimliği ve sanatkârlığı üzerinde durmaya başlar. Böylece II. Bayezid e olan olumsuz tavrını biraz dengelemiş olur. Vaka, Şehzade Selim in mahiyetiyle birlikte Trabzon dan hareket ederek, II. Bayezid tarafından Bolu sancağından sonra Kefe sancağına atanan oğlu Süleyman Çelebi nin (Kanunî Sultan Süleyman) yanına gitmesiyle derinleşmeye başlar. Vakanın genişlemesiyle birlikte yazarın Şehzade Selim e olan yaklaşım tarzı da ortaya çıkmaya başlar. Yazar Şehzade Selim in daha çocukluğunda almış olduğu askerî eğitimi ve ilim adamlarıyla olan ilişkisini ortaya koyarak, eserin ilerleyen bölümlerinde I. Selim e karşı geliştireceği olumlu bakış açısının temellerini atmış olur.oğlu Süleyman Çelebi nin Bolu dan Kefe ye tayin edilmesi Şehzade Selim i üzmez, bilakis sevindirir. Çünkü o, İstanbul a Rumeli topraklarında bulunan Kefe üzerinden gitmenin daha kolay olacağını düşünmektedir. Böylece gerektiğinde diğer şehzadelerden daha kısa sürede payitahta ulaşabilecektir. Şehzade Selim yakın adamları Ferhat, Şahin, Yakup Beyler ile Bosna Valisi Sinan Bey ve Rumeli Beylerbeyi Hasan Paşa nın da yardımıyla taht için girişimlerini hızlandırır. Genç Şehzade bu girişimlerde Kırım Hanı Mengli Giray ve oğlu Saadet Giray ın da desteğini almıştır. Sultan Bayezid bu durum karşısında oğlunu resmî olarak uyarma gereğini duyar ve Trabzon a geri dönmesi hususunda ikaz eder. II. Bayezid bu ikazı dönemin ünlü âlimlerinden Mevlâna Nureddin Sarıgürz vasıtasıyla oğluna iletir. Yavuz un, huzuruna gelen Mevlâna Nureddin e karşı takınmış olduğu tavır son derece olumludur. Yazar bu tavrı ortaya koymak suretiyle Sultan Selim in ilme ve ilim adamına vermiş olduğu değeri somutlaştırmış olur.ikaz edilmesi Selim i hiç etkilemez çünkü genç şehzade çok kararlıdır ve çıktığı yolun dönüşünün olmadığının farkındadır. Gelen ikazın aksine hareket ederek ordusuyla Haziran 1511 de Edirne ye girer. Oğluyla savaşmak istemeyen II. Bayezid ikinci hamlesini yapar ve Semendire sancağını Şehzade Selim e verir. Rumeli de baba-oğul arasında bunlar yaşanırken Anadolu da iç savaş tehlikesi baş gösterir. Şah İsmail e bağlı Şii çeteleri etrafa zarar verirlerken, Şehzade Korkut un da kendi ordusuyla Antalya dan Anadolu içlerine hareket ettiği haberleri kulaktan kulağa yayılır. Kendisine verilen sancakla yetinmeyen Şehzade Selim ordusuyla 1 Ağustos 1511 de İstanbul a doğru hareket eder. II. Bayezid de ordusuyla amacı tahtı ele geçirmek olan oğlunun karşısına çıkar. Çorlu yakınlarında karşılaşan baba-oğuldan kazanan II. Bayezid olur. Bu savaşı kaybeden Şehzade Selim, Kırım a giderek kayınpederi Mengli Giray Han ile görüşür. Amacı gücünü tazeleyip yeniden taht mücadelesine devam etmektir. Şehzade Selim bu hazırlıklarını tamamladıktan sonra tekrar İstanbul a doğru hareket eder. Fakat bu gidiş Sultan II. Bayezid i ziyaret süsü verilmiş bir harekettir. Anadolu daki karışıklıkları tam olarak önleyememiş ve İstanbul da da asayişi tam manasıyla sağlayamamış olan II. Bayezid Yeniçeriler ile halkın desteğini büyük ölçüde kaybetmiştir. Bunu bilen Şehzade Selim in ve bürokratların baskısı karşısında zor durumda kalan padişah 25 Nisan 1512 tarihinde kendi isteğiyle tahtı oğluna bırakmak zorunda kalır. I. Selim tahta geçtikten sonra Topkapı Sarayı nda bir ziyafet verilir. Yeni padişah bu ziyafete şairleri ve sanatkârları da davet eder. Bu noktada

5 339 Feridun Fazıl Tülbentçi nin Tarihî Romanlarında 16. Yüzyılın Yansıması Olarak Osmanlı ya Bakış/Yaklaşım yine yazarın I. Selim e olan olumlu yaklaşımı ön plana çıkmaktadır. Çünkü burada I. Selim in hem edebiyatçılara/sanatçılara karşı gösterdiği saygının altı çizilir hem de kendisinin şairliği/sanatkârlığı vurgulanır: O da rütbe mansıb farkına bakmadan vezirlerle şairleri aynı seviyede tutarak davet yapmış ve büyükbabasının an anesini tekrar yaşatmak istemişti. Şair Necati yi sağına almış ve bu suretle sanata ne kadar fazla kıymet verdiğini göstermek istemişti. Kendisi de Türk, Fars, ve Arap dillerinde şiir yazar ve söylerdi. (Tülbentçi, 2008ç: 186) I. Selim in tahtı eline aldıktan sonraki ilk işi kardeşleriyle taht mücadelesine girişmek olur. Yeni padişahın ordusuyla kendi üzerine geldiğini duyan Şehzade Korkut, Manisa dan kaçarak Teke sancağına sığınır. Amacı oradan deniz yoluyla Avrupa ya gitmektir. Ancak Teke Valisi Kasım Bey, Şehzade Korkut u yakalayarak Sultan Selim e teslim eder. Sonunun geldiğini anlayan Şehzade Korkut, Sultan Selim e verilmek üzere bir mektup kaleme alır. Cellâtların vazifesini tamamlamasından sonra mektubu eline alan padişah üzüntüsünden gözyaşı döker. Yazar bu olayın Yavuz üzerinde yarattığı duygusal etkiyi açık bir şekilde dile getirmekten çekinmez.bu olayı duyan Şehzade Ahmet de 20 bin kişilik bir orduyla Amasya dan hareket etmiştir. O sıralarda Bursa da bulunan Sultan Selim in ordusu ile Şehzade Ahmet in ordusu Bursa yakınlarında karşılaşırlar. Başlangıçta Şehzade Ahmet in lehine gelişen mücadele, özellikle Kırım Hanı nın oğlu Saadet Giray ın askerleriyle Sultan Selim e destek vermesiyle yön değiştirir. Sonuçta zafer Sultan Selim in olur. Esir edilmiş olan Şehzade Ahmet in akıbeti de Şehzade Korkut tan farklı olmaz. Taht mücadelelerinden galip çıkan Sultan Selim artık Doğu seferine çıkmanın planlarını yapmaya başlar. Bu noktada Yavuz Sultan Selim e askerî ve idarî açıdan olumlu bir bakış söz konusudur. Yazar babası II. Bayezid ile de karşılaştırarak Yavuz un bu konulardaki üstün özelliklerine temas edip, devleti yönetim tarzını yüceltmekle kalmaz; kadına bakış tarzındaki farklılığı da açık bir şekilde dile getirir: Babasının yaptığının aksine olarak sarayını güzel kadınlarla doldurmak istememiş ve günlerini harem dairesinde zevk ve safa âlemleri içinde geçirmeyi arzulamamıştı. Yavuz, kadını yalnız ihtiraslarına râm olmaya mahkûm bir şey olarak kabul etmiyordu. (Tülbentçi, 2008ç: 278) Yazar, Yavuz un kadına bakış tarzındaki farklılığı ileriki kısımlarda da özelliklevurgulamaya çalışır. Sultan Selim in Haremağası Cafer le olan konuşması bu noktayı bir kez daha gözler önüne serer. Yavuz un buradaki konuşması, hem kendisine kadar olan Harem işleyişine hem de babasına dair bir eleştiriyi içermektedir. Belki de zamanının ruhuna aykırı olan, içinde bulunduğu ortamın ve düzenin ötesinde bir anlayış olarak algılanabilecek olan bu fikirler, Yavuz un farklı kişilik yapısını somutlaştırmaktadır. Bu fikir ve davranış değişikliğinin altının tekrar tekrar, kalın çizgilerle çizilmiş olması, yazarın Sultan Selim e karşı takındığı olumlu tavırla ilişkilendirilebilir. Şah İsmail in Osmanlı sınırlarına hücum etmesi üzerine Divan ı toplayıp gereken kararı aldıran Sultan Selim, büyük bir orduyla 20 Nisan 1514 tarihinde İstanbul dan hareket eder. İki ordu 23 Ağustos 1514 te Çaldıran Mevkii nde karşı karşıya gelir. 2 gün içinde sonuçlanan savaşı Osmanlı ordusu kazanır. Savaş cereyan ettiği sırada Yavuz un adeta bir yeniçeri askeri gibi ateş hattına atılması yazar tarafından bir tablo misali tasvir edilir. Bu tabloda devletin

6 Tayfun Barış 340 başında olan bir padişahın dövüşme şekli, mücadele hırsı, kazanma azmi ve kahramanlık duygusu net bir şekilde ortaya konur: Şimdi genç bir yeniçeri neferi gibi dövüşüyor, on kişilik birliklere tek başına saldırıyor, vuruyor, vuruyordu. Oh Yavuz Sultan Selim zevkine doyulmaz bir kahramanlıkla vuruşuyor, naraları ordugâhta yankılar yapıyordu. (Tülbentçi, 2008ç: 323) Mağlup olan Şah İsmail çareyi kaçmakta bulurken eşi Taçlı Hatun esir edilmiştir.sultan Selim bu zaferin ardından ordusuyla Tebriz e girer, Bayburt Kalesi ni, Kemah ı fetheder ve Dulkadiroğlu Beyliği ne son vererek İstanbul a döner. Artık Yavuz lakabıyla anılan Sultan Selim, payitahtta bulunduğu süreçte hem Yeniçeri ocağında bazı düzenlemeler yaptırır hem de denizcilik sahasında ordusunu ıslah etmeye çalışır. Bu durum Yavuz un, güçlü ve yetenekli bir asker olmasının yanında dirayetli bir yönetici olduğunu da göstermektedir. Yavuz un ıslahatçı ve yapıcı karakterini ortaya koyan bu girişimler, yazarın Sultan Selim e idarî bakımdan ve devlet adamlığı yönünden olumlu yaklaşımıyla romanda yer alır. Sonrasında Mısır Sultanı Kansu Gavri nin Osmanlı devletine karşı saldırgan bir tutum sergilemesi, Yavuz Sultan Selim i tahrik eder. Bunun üzerine epeydir kafasında tasarladığı Mısır seferine çıkma fikrini derhal uygulamaya koyan Yavuz, gerekli hazırlıkların tamamlanmasıyla 7 Haziran 1516 tarihinde ordusuyla İstanbul dan hareket eder. Antep üzerinden Dabık Ovasına süzülen Osmanlı ordusu 24 Ağustos 1516 tarihinde Mısır ordusuyla karşılaşır. Yetmiş bin kişilik Mısır ordusuna kırk iki bin kişilik bir kuvvetle saldıran Osmanlı ordusu önemli bir zafer kazanır. Bu savaşta da askerleriyle omuz omuza çarpışan Yavuz a askerî açıdan olumlu bir bakışsöz konusudur.yine savaşı kazanan Yavuz Sultan Selim önce törenle Haleb e sonra da Şam a girer. Gazze nin de Osmanlı ordusu tarafından alınması üzerine Mısır ın yeni seçilen Sultanı Tomanbay yeni oluşturulmuş bir orduyla Yavuz un karşısına çıkar. Osmanlı ordusu savaşın yapılacağı Ridaniye mevkiine giderken daha evvel Cengiz Han ve Timur un geçmeyi göze alamadıkları, Büyük İskender in bile cesaret edemeyip deniz yolunu tercih ettiği TihSahrası ndan kısa denilebilecek bir sürede geçmeyi başarır. Savaştan çıkan, yorgun ve yıpranmış askerlerin bu çölü geçeceklerine ne Mısırlılar ne de Yavuz un bazı komutanları, vezirleri ihtimal vermişlerdir. Ancak Yavuz Sultan Selim iradesini ortaya koymuş ve çevresindekilerin bile muhalefet ettiği bir konuda kararlılığını göstermiştir. Eserde bu durum, Yavuz Sultan Selim e olumlu ve destanî bir bakış açısıyla yaklaşıldığını gösteren şu ifadeyle anlatılır: Fakat hiçbir kahraman, hiçbir hükümdar ve fâtih TihSahrası nı Yavuz Sultan Selim gibi geçmemiştir. (Tülbentçi, 2008ç: 403) 23 Ocak 1517 de Ridaniye sahasında meydana gelen savaştan Osmanlı ordusu muzaffer çıkar. Mağlubiyete uğrayan ve Kahire ye kaçan Tomanbay ı takip eden Yavuz Sultan Selim dört gün içinde Kahire ye girmek suretiyle Mısır sultanını esir eder. Eserde, Kahire nin alınması da Osmanlı ordusuna ve Sultan Selim e askerî açıdan olumlu ve yüceltici bir bakış açısıyla aktarılmıştır. Yazar, bu bakış açısını oluştururken hem padişahın yakın mücadele arkadaşlarından Çal Hasan ın şahitliğinden yararlanır hem de bizatihi Sultan Selim in sarf ettiği cümleleri kullanır: İşte, diyordu, geçilmesi imkânsız gibi görülen TihSahrası nı bir nefeste geçtik. Zapt edilmez denilen Kahire ye dövüşerek girdik. Şimdi Mısır ayaklarımızın altına serilmiştir. (Tülbentçi, 2008ç: 412)

7 341 Feridun Fazıl Tülbentçi nin Tarihî Romanlarında 16. Yüzyılın Yansıması Olarak Osmanlı ya Bakış/Yaklaşım İslâm halifeliği gibi kutsal bir payeyi de eline alan Yavuz, Eylül 1517 de İstanbul a, oradan da Edirne ye geçerek kendi yokluğunda payitahtta bulunup işleri idare eden oğlu Şehzade Süleyman ile görüşür. Yavuz oğlunun idareciliğini takdirle karşılamıştır. Zafere ve başarıya doyamayan Yavuz Sultan Selim önce büyük bir doğu seferine çıkıp İran ı tamamen almayı, sonrasında da Rumeli üzerinden Batı ya yürüyüp Avrupa içlerine kadar gitmeyi planlamaya başlamıştır. Bütün bunlar Yavuz un ne kadar cihangirâne bir düşünce tarzına sahip olduğunu, cihanşümûl hedeflerini ve ne derece yüksek ideallere ulaşmaya çalıştığını göstermesi bakımından son derece önemlidir. Kendine büyük bir güven duyan ve güçlü bir imana sahip olan Sultan Selim in şu ifadeleri bu bağlamda değerlendirilebilir: Doğuda, bizden başka hâkim devlet kalmadıktan sonra batıya dönmek isterim. Rumeli de yedi kralın taç giymesi ve sikke bastırması çok gelir. Şimdi daha iyi anlıyorum ki dünya benim gibi bir Padişah a yetecek kadar büyük değilmiş. (Tülbentçi, 2008ç: 461) Yazarın, Osmanlı devletinin Sultanı Yavuz Selim e bir roman kahramanı olarak bu sözleri söyletmesi kendi olumlu bakış açısının bir sonucu olsa gerektir. İşte bu düşüncelerini Divan daki üyelerle de paylaşan padişah, fikirlerini hayata geçirecek zamanı bulamaz. Çünkü sırtında çıkan bir çıbanı küçümseyen, tedbirli davranmayan ve bu nedenle de rahatsızlığı ağırlaşan Sultan Selim, 21 Eylül 1520 tarihinde ordusuyla Edirne ye giderken yakın dostu Hasan Can ın kollarında son nefesini verir. Vaka zamanı yılları olaneserde Osmanlı devlet yapısına, askerî sistemine genel anlamda olumlu ve yüceltici bir bakış açısı söz konusudur. Bu bakış açısı özellikle Padişah Yavuz Sultan Selim ve bazı önemli devlet adamları ile zamanın değerli âlimleri aracılığıyla oluşturulmaya çalışılır. Fakat Sultan II. Bayezid ve Fatih Sultan Mehmet döneminden beri uygulanan kardeş katli sistemi bu genel olumlu bakışın dışında kalırlar. Feridun Fazıl Tülbentçi nin II. Bayezid e kişilik özellikleri ile askerî ve idarî açıdan olumsuz yaklaştığını görüyoruz. Bu yaklaşımın tarihî kaynaklarda bu padişah için verilen bilgilerle doğru orantılı olduğunu belirtmemiz yanlış olmayacaktır. (Uzunçarşılı, 1988, ) Yavuz Sultan Selim ise aynı açılardan son derece olumlu bir şekilde ele alınmıştır ki bu bakış açısı da tarihî kayıtlarda yer alan tespitlerle çelişmemektedir. (Yücel-Sevim, 1991: ) Yazar, bu padişahın askerî niteliklerini, idarecilik anlayışını, siyaset algısını, ilme verdiği değeri ve şairliğini olumlu açıdan ortaya koymuş, Yavuz un kişiliği ve iradesi ile Osmanlı devletinin 16. yüzyıldaki temel anlayışını birleştirmeye çaba göstermiştir yılında ilk baskısı yapılanbarbaros Hayreddin Geliyoradlı eserde, Yenicevardarlı bir sipahi olan Yakup Bey in oğulları Oruç ve Hızır Reislerin 16. yüzyıl başlarında denizlerde yaşadıkları heyecan dolu serüvenler anlatılmaktadır. Hızır Reis ve denizcileri esir düştükleri şaraplarıyla ünlü Naksos Adası ndan adanın valisi Venedikli Kapello nun kızı Karolina nın yardımıyla kurtularak önce Trablus a sonra da Preveze ye yol alırlar. Buğday ve şarap ticaretiyle geçimini temin eden bu denizcilerin önemli duraklarından birisi de Cerbe Adası olur. Hızır Reis burada ağabeyi Oruç Reis i beklerken adanın hâkimi Emir Şahap ile yakın ilişkiler kurar. Adanın hâkimi Emir Şahap, daha onlar gelmeden denizlerde yeni yeni kendisini gösteren bu Türk denizcileri hakkında bazı bilgiler edinmiştir. Gerek eski bir Berberî korsanı olan Ömer Reis in bu konuda Emir Şahap a anlattıkları gerekse de Emir Şahap ın daha evvel duymuş olduğu bazı haberler, Barbaros kardeşlere yazarın olumlu bakış açısını daha eserin başında net bir şekilde yansıtmaktadır:

8 Tayfun Barış 342 Bendeniz, şimdiye kadar bu kadar çetin leventlere tesadüf etmedim. Bunlar galiba ilk defa levent geziyorlar. Midilli den Kefalonya ya ve oradan buraya yelken açmışlar. Bir bekledikleri varmış, o gelmeden emirimizi ziyaret etmek istemiyorlarmış. İçlerinde kırmızı suratlı, iri yapılı sağlam bir reis var ki, kimseye ehemmiyet verdiği yok. İki gün önce kendisine ganimetten hisse takdimi zamanının geldiğini hatırlatmışlar. Hele ağamız gelsin, düşünürüz, acele ne gerek? cevabını vermiş. Diş geçirmek için fırsat bekler ama efendimiz, ben bu işin pek de kolay olacağını sanmıyorum. Koca barkayı birkaç kişiyle esir eden bu leventler, baskın kişiler olsa gerek. Bir bakışta anlaşılıyor. (Tülbentçi, 2008a: 33) Oruç Reis ve beraberindeki denizciler ise İskenderiye den Cerbe ye doğru hareket etmişler ve bu yolculuk esnasında Papa II. Julyus un bandırasını taşıyan iki büyük savaş gemisini ele geçirmişlerdir. Bu olay hem Oruç Reis in hem de kardeşi Hızır ın şöhretlerinin artmasını sağlar. Yazar, vakanın akışı içerisinde hâkim bakış açısıyla araya girer ve bu artan şöhret ile Barbaros kardeşlerin İtalya sahillerinde uyandırdığı yankıyı son dereceolumlu bir bakış açısıile aktarır. Cerbe Adası nda kardeşi Hızır ile buluşan Oruç Reis in daha sonraki hedefi Tunus un Halkulvâd Limanı olur. Bu hedefe ulaşmak için de Tunus un Sultanı Muhammet le yakın ilişkiler kurar. Bunun sonucunda Sultan Muhammet in uygun görmesiyle Oruç ve Hızır Kardeşler Halkulvâd Limanı na doğru yola çıkarlar. 10 Ekim 1513 te Tunus un Halkulvâd Limanı na giren Hızır ve Oruç kardeşler, bu limanı merkez üs olarak belirlerler. Gerek Oruç gerekse de Hızır kendi filolarıyla bu limandan hareket etmek suretiyle çeşitli yerlere seferler düzenlerler. Bu seferlerde İtalyalı, Venedikli ve İspanyalı denizcilere denizleri dar eden Hızır ve Oruç kardeşler elde ettikleri ganimetlerle de zenginliklerini arttırmışlar, filolarını genişletmişlerdir. Hızır ve Oruç Reislerin bu başarılarına karşılık vermek isteyen İspanyollar Becaye Adasını işgal edince, bu adanın Sultanı Abdurrahman dan gelen yardım talebi üzerine Oruç Reis gemileriyle hareket eder. Ancak İspanyol Pedro de Navarro nun çok sağlam bir şekilde yaptırmış olduğu Becaye kalesi ele geçirilemediği gibi, bu saldırı esnasında Oruç Reis in de bir kolu kopmuştur. Bu hadiseden dolayı Becaye kuşatması yarım kalmış, ağır yaralanan Oruç Reis de Tunus ta dinlenmeye çekilmiştir. Bu olayın intikamını almak isteyen Hızır Reis Akdeniz sahillerini baştanbaşa dolaşarak denizleri Hıristiyanlardan temizlemek için harekete geçer. Malaga Limanı ve İtalya sahillerinde yer alan pek çok liman ve ada Hızır ın kızgınlığından hissesini alır. Tunus ta bunlar yaşanırken CerbeAdası nda iktidar el değiştirir. Bunun üzerine harekete geçen Hızır Reis ve beraberindekiler yapmış oldukları bir baskınla adanın yönetimini ele geçirirler. Cerbe Adası nda işini bitiren Hızır Reis yeniden Tunus a döner ve sefer mevsiminin gelmesini beklemeden 1515 yılı başlarında tekrar denizlere açılır. Bu süreçte Monte Kristo Adası, Korsika Adası, Bonifacio Boğazı, Sardunya Adası, Pianosa Adası ve Giglio Adası na uğrayan Hızır Reis ve filosu, Ustica Adası nda Oruç Reis ile birleşerek Tunus un Halkulvâd Limanı na dönerler. Barbaros Kardeşlerin Halkûlvad Limanı na döndüklerinde, halka karşı göstermiş oldukları şefkat ve cömertlik de yazar tarafından özellikle vurgulanır. Bu durum Osmanlı dönemi denizciliğinin önde gelen şahsiyetlerinden olan Barbaros kardeşlerin, denizcilik literatüründe yer alan ve genel kabul görmüş korsan tabirine uymadığını açık bir şekilde göstermektedir. Yazarın, Barbaros kardeşlere insanî yönden geliştirmiş olduğu olumlu ve yüceltici bakış açısını yansıtan söz konusu davranış farklılığı eserde özellikle vurgulanmaktadır. ( )

9 343 Feridun Fazıl Tülbentçi nin Tarihî Romanlarında 16. Yüzyılın Yansıması Olarak Osmanlı ya Bakış/Yaklaşım Barbaros kardeşler, daha evvel Oruç Reis in bir kolunu kaybetmesine neden olan Becaye Kalesi ne yeniden saldırırlar. Fakat yine muvaffak olamazlar. Bu adanın yakınında bulunan Cicelli Kalesi nin alınması da bir işe yaramamıştır. Bu sırada İspanyolların, Cezayir, Bizerta ve Tunus a saldırmak için hazırlık yaptıkları duyulunca Barbaros kardeşlerin bütün dikkati bu muhtemel saldırı üzerinde yoğunlaşır. Buna göre Hızır Reis ve arkadaşları Cicelli de kalıp güvenliği sağlayacaklar; Oruç Reis ise Cezayir i fethetmek için yola çıkacaktır. Cezayir e çok güçlü giren Oruç Reis, buradaki iktidar mücadelesini kazanarak adanın tek hâkimi olur. Oruç Reis, Cezayir i yönetmeye başladıktan sonra askerî ve idarî olarak önemli girişimlerde bulunur. Böylece yönetim mekanizmasında yapılan ıslahatlarla Cezayir in devlet yapısı daha da güçlendirilmiş olur. Buna benzer bir devletçilik ve teşkilatlanma anlayışını Hızır Reis te de görmek mümkündür. Nitekim Hızır Reis Dellis şehrine girdiği zaman hem bu şehrin hem de bu şehre bağlı olan dört beldenin kalkınıp gelişmesi için derhal idarî ve malî yapılandırmaya gitmiş, işleyen devlet çarkının bozulması için gayret sarf eden zorbalara karşı da gerekli müdahalede bulunmaktan çekinmemiştir. Böyle bir devlet şuurunu taşıyan, halkın daha iyi hizmet alabilmesi için yönetimsel iyileştirmelerde bulunmaya çalışan Oruç ve Hızır Reis, elbette ki bildiğimiz anlamda bir korsan olarak nitelendirilemez. Yazar olayların akışı içerisinde bu noktayı iyi tespit ederek konunun işlenişi çerçevesinde ve tarihî gerçekliğin elverdiği ölçülerde devamlı surette olumlu bakış açısıyla bu farkın altını çizmeye çalışır. Eserde Barbaros kardeşlerin devlete karşı hissettikleri bağlılık duygusu da güçlü bir şekilde işlenmiştir. Gerek Oruç Reis gerekse de Hızır Reis Osmanlı devletine ve bu devletin başında bulunan sultanlara gönülden bağlıdır. Devlete hizmet etmeyi esas görev olarak benimseyen bu Türk denizcileri, Osmanlı sultanlarının temel amaçlarından olan Devlet-i ebed-müddet felsefesine tüm kalpleriyle inanmışlardır. Barbaros kardeşlerin Cezayir i almasından sonra, İspanyolların Cezayir i almak için yaptıkları karşı saldırı Oruç Reis ve leventlerinin üstün mücadelesiyle savuşturulur. Sonrasında Oruç Reis, Cezayir i idarî olarak ikiye ayırır. Batı yı kendisine, Doğu kısmının yönetimini ise kardeşi Hızır a bırakır.cezayir in idaresini eline alan Barbaros kardeşlerin önüne bu sefer de Tlemsan şehrinin İspanyollar tarafından işgal edilmesi sıkıntı olarak çıkar.tlemsan ın yeni hâkimi Ebu Zeyan ın İspanyollarla işbirliğine girerek isyan etmesine kızan Oruç Reis, Ebu Zeyan ı tahtından indirerek kendisini şehrin sultanı olarak ilan eder.ancak Cezayir den sonra Tlemsan ın da Barbaros kardeşlerin eline geçmesi İspanyolları hemen harekete geçirir. Güçlü bir orduyla Tlemsan kalesine yüklenen İspanyolları durduramayan ve kardeşi Hızır Reis ten gelen yardım talebini de geri çeviren Oruç Reis, beraberinde bulunan az sayıda askerle mücadele etmek zorunda kalır. Bir levent ile on düşman askerine hücum eden Oruç Reis, bu mücadelenin sonunda vuruşa vuruşa şehit olur. Yazar eserin sonunda bu hadiseyi aktarırken Oruç ve Hızır Reislere askerî yönden olan olumlu ve destanî bakış açısını çok kuvvetli bir şekilde hissettirmektedir.tlemsan da yaşanan hadiseye çok üzülen Hızır Reis, ağabeyinin intikamını almak için hazırlıklara girişir. Cezayir in Sultanı Hızır Reis ve leventleri oluşturdukları filolarla İspanya sahillerini ateş yerine çevirirler. Böylece Oruç Reis in de intikamı alınmış olur. Yazar bu noktada romanın vakasını tamamlar. Ancak eserini, hem vakanın başından itibaren Barbaros kardeşler üzerinden 16. yüzyılın Türk denizciliğine dair geliştirdiği olumlu ve yüceltici bakış açısını yansıtacak hem de okuyucuda Osmanlının bu yüzyıldaki zaferlerinin süreceği hissini uyandıracak biçimde bitirir:

10 Tayfun Barış 344 İspanya sahilleri alevler içinde yanıyor, Türk leventleri zaferden zafere koşuyor ve İspanya sahillerinde şu cümle dehşetle dolaşıyordu: Barbaros geliyor! (Tülbentçi, 2008a: 495) Romandaki vakaların cereyan ettiği zaman aralığı yılları arasıdır. Yazar her ne kadar ön planda Barbaros kardeşlere ve onlara bağlı olan diğer reislere yer vermiş olsa da dönemin padişahı Sultan Selim e zaman zaman olayların akışı içerisinde yer vermiş ve olumlu ve yüceltici bakış açısını ortaya koymuştur. Eserde, Osmanlı denizciliğinde adları öne çıkan şahsiyetler ve onların mücadeleleri son derece olumlu, yüceltici ve destanî bir bakış açısıyla ele alınmıştır. Böylece Feridun Fazıl Tülbentçi gerek dönemin padişahı gerekse de Barbaros kardeşler vasıtasıyla 16. yüzyılın başındaki Osmanlı devletine genel anlamda olumlu yaklaşmaktadır. Tarihî kaynaklar incelendiğinde eserdeki bu yaklaşımın yerinde ve doğru tespitlerden hareketle ortaya konulduğunu görebilmekteyiz. Çünkü Osmanlı deniz tarihinde Barbaros Hayrettin Paşa nın Osmanlı donanması hizmetine girmesi, denizcilikle ilgili bir eyaletin teşkiliyle onun beylerbeyliğine ve donanma komutanlığına getirilmesi dikkat çekici bir gelişme olarak görülmektedir. (Bostan, 2011: 27) Bir taraftan Doğu ya bir taraftan da Avrupa içlerine kadar ilerleyen Osmanlı imparatorluğunun, diğer taraftan denizlerde de aynı başarıyı göstermesi gerekmekteydi. Bu sebeple Oruç Reis ve özellikle de Barbaros gibi ünü bütün Akdeniz i tutmuş bir deniz amiralinin Osmanlı devletinin hizmetine girmesi, Osmanlı imparatorluğunun denizcilik anlayışında bir dönüm noktası teşkil etmektedir. Yazarın konunun akışı içerisinde sürekli olarak bir korsan mukayesesine gitmesi ve Barbaros kardeşlerin bilinen korsan tabirinden çok farklı olduklarını vurgulamaya çalışması da isabetli bir görüş olarak düşünülebilir. Zira denizlerde tarih kadar eski olan korsanlık, Osmanlı denizciliğinde 15. yüzyıldan itibaren ön plana çıkmaya başlamıştır. Fakat Osmanlı denizciliği bağlamında bu noktada önemli bir fark göze çarpmaktadır. Daha çok haydutluk olarak anlaşılmak istenen korsanlığın aslında İslam hukukunun prensiplerine göre hareket eden ve İslam ın cihat ve gaza anlayışının bir gereği olarak karada sınır boylarında öncü kuvveti olarak mücadele veren akıncıların denizlerdeki benzeri olduğunu hatırlamak gerekir. (Öztuna, 1977: 298) Bu sebeple Osmanlı korsanları devlet hizmetinde veya kendi adlarına savaştıkları zamanlarda dahi İslam hukukuna göre inanç savaşı yapmışlardır. Bunun sonucu olarak bu dönemde kendilerinden daha çok levend veya gönüllü levend şeklinde bahsedilen Osmanlı korsanları hukuk dışına çıktıkları zaman haramî levend olarak adlandırılmışlar ve bu yüzden cezalandırılmışlardır. (Bostan, 2011: 24) Aslında korsanlık faaliyetlerinin bu çerçevede yani yarı yasal bir şekilde yapılmış olması, Türk denizcilerinin ileride gelişecek olan Osmanlı donanmasına önemli bir destek teşkil etmesini de sağlamıştır. Nitekim Osmanlı devlet donanmasının güçlü bir şekilde Akdeniz de görülmeye başlamasıyla korsan gemileri devlet donanmasına iltihak etmişler ve böylece güçlerini birleştirmişlerdir. Bilhassa Akdeniz deki ilk mücadeleler sırasında ferdî hareket eden ve organize olmayan Türk korsanları, daha sonraki yıllarda fetihler geliştikçe Osmanlı donanmasıyla birlikte hareket etmeye başlamışlar veya devlet hizmetine girmek suretiyle Batı Akdeniz e ulaşarak İspanya ile boy ölçüşebilir hale gelmişlerdir. (Bostan, 2011: 24-25) Yazar, Osmanlı denizciliğine olan olumlu ve yüceltici bakış açısını sadece gösterilen kahramanlıklar, kazanılan zaferler ile ele almaz. Buna ilave olarak 16. yüzyılda zirvesini yaşayan Osmanlı denizciliğinin teknik seviyesine de temas eder. Ve Batı dünyasıyla yaptığı bir

11 345 Feridun Fazıl Tülbentçi nin Tarihî Romanlarında 16. Yüzyılın Yansıması Olarak Osmanlı ya Bakış/Yaklaşım mukayeseden yola çıkarak Türklerin dünya denizciliğine yapmış olduğu katkılardan da söz eder ki bu aynı zamanda Osmanlı devletinin askerî gelişmişliğini göstermesi bakımından da son derece manidardır. Feridun Fazıl Tülbentçi, aynı dönemi ve benzer konuyu ele alan birçok yazarın yaptığı gibi Osmanlı denizciliğinin zirve yaptığı bir zaman diliminde yaşanan olaylara eserinde yer vermiştir. Bu durum bütün Osmanlı tarihi düşünüldüğünde daha çok bir yüzyıl (16. yüzyıl) içinde hatırlanabilecek olan bir zamana işaret etmektedir. Dolayısıyla yazarın -tarihî gerçeklikler ve kronolojik uygunluklar göz önüne alındığında- Osmanlı denizciliğinin seviyesi, Osmanlıya mensup önemli reislerin faaliyetleri ve bu denizcilere teknik destek sağlayan dönemin padişahı Yavuz Sultan Selim vasıtasıyla 16. yüzyılın Osmanlı devletine olumlu ve yüceltici bir bakış açısıyla yaklaşması son derece tutarlı görünmektedir. İlk kez 1952 yılında yayımlanan Sultanların Aşkı ndaosmanlı Devleti nin 16. yüzyılın sonlarındaki siyasî, idarî ve sosyal durumu, bu zaman diliminde gerçekleşen Kıbrıs ve İran seferleri merkez alınarak işlenmektedir. Ayrıca yine bu dönemde haremde yaşanan ve devletin gerilemesinde önemli bir etkisi olduğu görülen kısır çekişmelere de -Nurbanu Sultan ve Safiye Sultan ön planda olmak üzere- eserde geniş bir şekilde yer verildiği görülmektedir. Osmanlı Sultanı II. Selim Kıbrıs a sefer yapmaya karar verir. Veziriazam Sokullu Mehmet Paşa nın muhalefet etmesine rağmen alınan bu karar gereğince hazırlıklara başlanır. Bu hazırlıklar çerçevesinde Venediklilerin, Osmanlının aldığı bu sefer kararı hakkında ne düşündükleri ve tedbir alıp almadıklarını öğrenmek amacıyla Sokullu Mehmet Paşa nın yakın adamları Kadırgalı Hasan, Çal Ali ve Uzun Mehmet Venedik e gönderilir. Venedik ten alınan haberlere göre Venedik senatosunun üyeleri Türklerin kendilerine bir savaş açmayacaklarını düşünmektedirler. Yazar yine kendi cümleleriyle bu düşüncenin gerekçesini ortaya koyarken dönemin padişahı II. Selim e askerî zayıflık, idarî acizlik ve kişilik zafiyetleri bakımından; Veziriazam Sokullu Mehmet Paşa ya ise pasiflik ve mücadeleden kaçınan bir kişiliğe sahip olması bakımından olumsuz ve eleştirel bakış açısıyla yaklaşmaktadır. Bunu yaparken de II. Selim i babası ve kendisinden önceki padişah Kanuni Sultan Süleyman ile mukayese ederek, adeta bir dönem kıyaslamasına da gitmiş olur. Daha önce Kanuni Sultan Süleyman a büyük hizmetlerde bulunmuş olan bu üç yiğit asker, Venedik ten haber getirmekle kalmayıp, kaçarlarken Venedik tersanesini yaktıkları gibi, Venedikli Şövalye Veniero nun baldızı Barletta yı da kaçırırlar. Venedik ten gelen haberlerin son derece olumlu olması üzerine, durumu değerlendiren devlet erkânının uygun görmesiyle Osmanlı donanması Akdeniz e yelken açar. Sefere katılmayan Padişah II. Selim, donanmanın hareketinden hemen sonra kız kardeşi Mihrimah Sultan ın Üsküdar daki sarayını ziyaret eder. Buradaki sohbeti esnasında Venedik ten kaçırılıp Üsküdar daki saraya getirilmiş olan Barletta yı görüp beğenen padişah, bu Venedikli güzel kızın kendi sarayına alınmasını ister. Yazar, Padişah II. Selim in sefere katılmayarak kardeşinin sarayına gitmesini bu sefer de romanın yan karakterlerinden Çal Ali nin ağzından olumsuz bir şekilde ortaya koyar. Çal Ali, Padişah II. Selim i babasıyla mukayese eder ve II. Selim in bütün işleri veziriazama bırakarak zevke, sefaya daldığını şu şekilde ifade eder: Hey gidi dünya hey! Şehriyarı cedit, seferi serdarına emanet eyledi. Cenk meydanları artık padişahsız kaldı. Ben size söylemez mi idim, Sultan Selim Han babasına benzemeyecek,

12 Tayfun Barış 346 diye. İşte misali, haremi hümayundaki zevk ve sefasını fetih yollarına tercih eyler. Sokullu ya bir şey olursa devletin hali nice olur? (Tülbentçi, 2008c: 90-91) Yazar, Çal Ali nin ağzından dile getirdiği olumsuz ve küçümseyici yaklaşımı, II. Selim in kardeşi ve Kanuni Sultan Süleyman ın kızı Mihrimah Sultan vasıtasıyla da devam ettirir. Yazar, Mihrimah Sultan a izafe ettiği kendi bakış açısını, bu sefer de II. Selim ve Kanuni nin diğer oğlu Sultan Bayezid ı mukayese etmek suretiyle ortaya koymaktadır. Buna göre II. Selim ne babasına ne de kardeşine benzemekte ve onlardan -olumsuz manada- kişilik yapısı, hayat anlayışı ve karakter bakımından ayrılmaktadır. II. Selim tamamıyla özel hayatına odaklanmışken, devletin bütün işlerini Veziriazam Sokullu Mehmet Paşa ya bırakmıştır. Kıbrıs tan ise güzel haberler gelmektedir yılının Temmuz unda Limasol Limanı, Eylül ünde ise Lefkoşe zaptedilmiş, hemen arkasından da Magosa kuşatılmıştır. Osmanlı donanması kara askerinin adaya ayak basmasından sonra dinlenmek ve eksiklerini tedarik etmek için İstanbul a döner. İşler yolunda giderken Sokullu Mehmet Paşa biraz da hissî davranarak Kıbrıs kuşatmasında başarılı olan Piyale Paşa yı pasif bir göreve çeker ve onun görevini deniz savaşlarında hiçbir tecrübesi olmayan Müezzinzâde Ali Paşa ya verir. Sonrasında hazırlıklarını tamamlayan Osmanlı donanması tekrar denize açılır. Osmanlı devletinin Kıbrıs taki başarısı Hıristiyan dünyasını harekete geçirmiş ve Papa nın çağrısıyla oluşturulan büyük bir donanma denize yelken açmıştır. Bu arada 1 Ağustos 1571 de Magosa nın düşmesiyle Kıbrıs ın fethi tamamlanır. İstanbul a büyük bir başarıyla dönen Serdar Lala Mustafa Paşa artık sadaret makamının kendi hakkı olduğunu düşünmeye başlamıştır. Edirne de zevk ve sefa içerisinde yaşamını devam ettiren ve Kıbrıs ın fethiyle memnun olan II. Selim in keyfini denizden gelen kara bir haber kaçırır. Gelen habere göre Papa V. Pius un çağrısıyla toplanan büyük Hıristiyan armadası, Osmanlı donanmasını İnebahtı Limanı nda (Lepanto) 7 Ekim 1571 de bozguna uğratmıştır. Bozgundan kısmî başarıyla çıkan tek kişi Uluç Ali Reis olur. Bu bozgunun en büyük sebebi olarak da Veziriazam Sokullu nun bir inat uğruna donanmada yaptığı yanlış görev değişiklikleri ön plana çıkar. Bu değişiklikler kötü sonuçların alınmasına ve Osmanlı donanmasının hüsrana uğramasına neden olmuştur. Yazar bu noktada tecrübeli reislerin Sokullu ya yaptıkları itiraz ve ikazlara hak vermekte ve böylece veziriazama dolaylı yoldan da olsa olumsuz bir bakış açısıylayaklaşmış olmaktadır. Yazar a göre gerek görevinden alınan Piyale Paşa gerekse de Kanuni döneminin meşhur denizcisi ve Kaptan-ı Derya sı Barbaros Hayrettin Paşa, Müezzinzâde Ali Paşa dan kat kat üstün meziyetlere sahip olan denizcilerdir. II. Selim donanmanın bozguna uğramasına üzülmüştür üzülmesine ama yine teselliyi Bedia nın kollarında bulur. Bu noktada da yazarın Padişah II. Selim e askerî ve idarî açıdan olumsuz ve eleştirel yaklaştığını görmekteyiz. Zira başında bulunduğu devletin donanması Osmanlı denizcilik tarihinin en ağır yenilgilerinden birini almış olmasına ve devletin bekası uğruna pek çok levendin canını hiçe saymasına rağmen, II. Selim teselliyi sefahat âlemlerinde bulmayı tercih etmiştir.bununla birlikte padişah, İstanbul a döndüğünde huzurunda kabul ettiği Uluç Ali Paşa yı Kaptan-ı deryalığa getirir ve bu ünlü denizcinin adını Kılıç Ali olarak değiştirir. Veziriazam Sokullu Mehmet Paşa ise hiç zaman kaybetmeden yeni bir donanmanın inşasına başlandığını padişaha arz eder. Bu gayreti nedeniyle veziriazama dokunmayan II. Selim, sefahat hayatı ve içkiye düşkünlüğü nedeniyle rahatsızlanır. Sefahat âlemlerinin birinde hamamda dengesini kaybederek düşen padişah, bir daha yataktan kalkamaz ve 12 Aralık 1574 te vefat eder. Eserde II. Selim i ölüme götüren içki düşkünlüğü ve sefahat alışkanlığı adeta

13 347 Feridun Fazıl Tülbentçi nin Tarihî Romanlarında 16. Yüzyılın Yansıması Olarak Osmanlı ya Bakış/Yaklaşım bir tablo gibi bütün ayrıntısıyla ve canlılığıyla tasvir edilmektedir. Yazar bu tasviri yaparken kendi olumsuz bakış açısını son derece somut bir şekilde ortaya koymaktadır. Ayrıca yazar, okuyucuda da padişaha karşı olumsuz duygular uyandırmak ister gibidir. Çünkü sonu üzücü bir hadiseyle noktalanacak olan eğlencenin fazlasıyla abartıldığı ve kısmen müstehcen unsurların da devreye sokulduğu net bir şekilde görülmektedir. Bu vefatı müteakip Manisa da vali olarak bulunan Şehzade Murat, İstanbul a doğru yola çıkar ve kısa bir süre içinde tahtı devralır. Sultan Murat tahta çıktıktan sonra atası Fatih Sultan Mehmet in kanunnamesi gereğince tahta ortak olması muhtemel, hanedanın erkek mensuplarının katline ferman verir. Bu fermanın uygulanması yazar tarafından acı ve üzüntü verici bir şekilde aktarılır. Her ne kadar kanuni bir altyapısı olsa da bu uygulamanın yazar tarafından hoş görülmediği ve onaylanmadığı olayın aktarılış şeklinden anlaşılmaktadır. Bu durum yazarın nizam-ı âlem için kardeş katline cevaz veren bir devlet yapısına/sistemine olumsuz ve eleştirel yaklaştığının çok açık bir göstergesidir: Bu feryadı duyan harem halkı odalarına kapanarak sabahlara kadar gözyaşı dökmüşlerdi. Hünkâr, bir gün gelecek, kendi kanından olan öz evlatlarının da ağabeyleri tarafından aynı korkunç akıbete uğrayacaklarını ilk defa olarak o gece düşünmüş ve gözleri dolu dolu olarak söylemişti: Nizamı âlem! (Tülbentçi, 2008c: 261) 12. Osmanlı padişahı III. Murat ın tahta çıkmasından sonra özellikle haremde büyük bir iktidar mücadelesi başlar. Zira yeni padişahın annesi Nurbanu Sultan ile başhasekisafiye Sultan otoritelerini sağlamak için amansız bir mücadeleye girişirler. Nurbanu Sultan devamlı yeni cariyeleri kullanarak oğlunu Safiye Sultan dan soğutmaya çalışır. Haremde bu gelişmeler olurken devlet siyasî, idarî ve sosyal bakımdan büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Bu noktada yazarın III. Murat dönemine özellikle siyasî ve idarî yönden olumsuz ve eleştirel bir bakış açısıyla yaklaştığı görülmektedir. Vakanın içerisine hâkim bakış açısını kullanarak dâhil olan yazar, III. Murat ı dedesi Kanuni Sultan Süleyman ve hatta babası II. Selim ile mukayese ederek, mevcut padişahı son iki selefinden daha beceriksiz ve dirayetsiz bulur. Haremdeki kaynana-gelin mücadelesinde ise Nurbanu Sultan önemli zaferler kazanmış ve Safiye Sultan ın yalnız kalmasını, itibarını kaybetmesini sağlamıştır. Aslında hem haremde yaşanan bu kısır çekişmeler hem de Sultan III. Murat ın tıpkı babası gibi içkiye düşkünlüğü ile daldığı eğlence âlemleri devletin çöküşünü hızlandıran önemli etkenler olarak görülmektedir. Yazar bu yönden III. Murat ı ve dönemini, babası II. Selim le mukayese etmek suretiyle eleştirir ve olumsuz bir şekilde ele alır. Bu sırada İran daki karışıklıklardan yararlanmak isteyen III. Murat Veziriazam Sokullu Mehmet Paşa nın karşı çıkmasına rağmen Doğu ya sefer kararı alır. İran seferinin serdarlığına da Lala Mustafa Paşa yı getirir. Ancak III. Murat tıpkı babası II. Selim gibi ordunun başında sefere gitmez ve payitahtta kalarak eğlence hayatına devam eder. Yazar bu durumu da özellikle vurgular ve mevcut padişahı Kanuni Sultan Süleyman la mukayese ederek, III. Murat a askerî açıdan olumsuz bir bakış açısıyla yaklaşır. Payitahtta zaman geçiren Sultan III. Murat, Doğu dan gelen önemli ve sevindirici haberlerle iyice keyiflenir. Buna göre Lala Mustafa Paşa nın doğru ve yerinde hamleleriyle İran topraklarının büyük bir kısmı ve Gürcistan ın merkezi Tiflis, Osmanlı ordusu tarafından fethedilmiştir. Doğu dan gelen başarı haberleriyle bir kez daha haksız çıkmış olan Veziriazam

14 Tayfun Barış 348 Sokullu Mehmet Paşa ise, bir Divan toplantısı öncesinde yardım etmek için yanına gelen Boşnak kökenli bir kişi tarafından hançerlenerek öldürülür. Eserde devlete uzun yıllar hizmet etmiş olan Sokullu Mehmet Paşa dan farklı olarak Lala Mustafa Paşa ya askerî ve idarî açıdan olumlu ve yüceltici bir bakış açısıyla yaklaşıldığını görüyoruz. Gerek Kıbrıs taki gerekse de Doğu seferindeki yararlılıkları dolayısıyla Mustafa Paşa yazar tarafından ön plana çıkarılan bir bürokrat olarak dikkati çekmektedir. Yeni Veziriazam Ahmet Paşa döneminde ise Doğu da yaşanan sıkıntılar nedeniyle Lala Mustafa Paşa İran seferinin serdarlığından alınarak yerine Sinan Paşa tayin olunur. Lala Mustafa Paşa, Sadaret makamının bir türlü kendisine layık görülmemesi nedeniyle üzüntüye kapılır. Yaşlı vezir bu üzüntünün etkisiyle rahatsızlanarak 1580 yılında vefat eder. Gerek haremdeki mücadeleler gerekse de Doğu dan gelen çelişkili haberler nedeniyle oldukça yıpranmış olan Sultan III. Murat, daha evvel vefat etmiş olan Ahmet Paşa nın yerine veziriazamlığa Koca Sinan Paşa yı getirir. III. Murat artık huzuru, kendisini daima büyük bir aşkla seven Safiye Sultan ın yanında bulmaya çalışacaktır. Vakası yılları arasında gerçekleşen eserde padişahlar II. Selim ve III. Murat ile Veziriazam Sokullu Mehmet Paşa ya olumsuz bir bakış açısıyla yaklaşıldığı görülmektedir. Ancak bu yaklaşımda bir farklılık söz konusudur. II. Selim ve III. Murat askerî, siyasî, idarî ve kişilik/karakter bakımından eleştirilen ve eksiklikleri ön plana çıkarılan şahsiyetlerdir. Tarihî kaynaklarda bu iki padişah için verilen bilgilere bakıldığında, yazarın bu bakış açısında tutarlı ve isabetli olduğu görülmektedir.(uzunçarşılı, 1988: 40-44), (Öztuna, 1977: /481) Eserde Haremdeki kısır çekişmelere yer verilmek suretiyle de olumsuz ve eleştirel bakış açısıdevam ettirilmiştir. Çünkü Safiye Sultan ve Nurbanu Sultan arasında yaşanan, sarayı kasıp kavuran bu mücadele, devlet işlerinin aksamasına ve önemli mevkilere ehil olmayan insanların gelmesine yol açmıştır. Eserde Sokullu Mehmet Paşa nın askerî, idarî ve siyasî yönden tenkit edildiği görülür, ancak yazar padişahlara kişilik/karakter yönünde yaptığı olumsuz yaklaşımı Sokullu Mehmet Paşa için sergilemez. Tülbentçi bu noktada haklı gözükmektedir. Her ne kadar tarihî kaynaklarda uzun veziriazamlık dönemi için diktatörlük (Öztuna, 1977: 481) kavramı kullanılsa da, bilhassa II. Selim zamanında hiç kimseyi hükümet işlerine karıştırmayıp bütün sorumluluğu üzerine alarak iş gördüğü, bu münasebetle akraba ve itimat ettiği adamları mühim işlerde kullandığı, bundan dolayı aleyhtarlarının tarizlerine sebep olduğu(uzunçarşılı, 1988: 51) belirtilse de Sokullu Mehmet Paşa nın karakteri ve alışkanlıkları hakkında olumsuz bir tespitin yer almadığını görüyoruz. Eserde II. Selim ve III. Murat dönemlerinde yer alan bürokratlar içinde en olumlu olarak çizilen karakter şüphesiz ki Lala Mustafa Paşa dır. Ordu serdarı payesiyle, bilhassa Kıbrıs ın fethedilmesinde ve İran seferinin ilk aşamalarında büyük emekler vermiş olan ancak istediği sadaret makamına bir türlü kavuşamayan Mustafa Paşa ya yazarın olumlu bakış açısıyla yaklaşması tarihi kaynaklarda yer alan bilgilerle de çelişmemektedir. (Uzunçarşılı, 1988: 13-14), (Rasim, 2012: ) Bütün bunlara dayanarak, genel anlamda Feridun Fazıl Tülbentçi nin 16. yüzyılın 2. yarısındaki Osmanlının askerî ve idarî yönetim tarzına padişahlar ve yüksek rütbeli bürokratlar vasıtasıyla -Lala Mustafa Paşa istisna edilirse-olumsuz yaklaştığını söyleyebiliriz. Bununla birlikte 16. yüzyılın ilk yarısında hüküm süren Kanuni Sultan Süleyman ile yine asıl yararlılıklarını o dönemde gösteren Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa, Piyale Paşa ve Uluç Ali Reis eolumlu ve övücü bir bakış açısıyla yaklaştığı görülmektedir. Yazarın eserinde

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ  Youtube Kanalı: tariheglencesi DURAKLAMA DEVRİ KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi 05.08.2017 OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU XVII.YÜZYILDA OSMANLI- AVUSTRYA VE OSMANLI- İRAN İLİŞKİLERİ a-avusturya ile İlişkiler

Detaylı

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray 1-MERKEZ TEŞKİLATI A- Hükümdar B- Saray MERKEZ TEŞKİLATI Önceki Türk ve Türk-İslam devletlerinden farklı olarak Osmanlı Devleti nde daha merkezi bir yönetim oluşturulmuştu.hükümet, ordu ve eyaletler doğrudan

Detaylı

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ   Youtube Kanalı: tariheglencesi YÜKSELME DEVRİ KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ www.tariheglencesi.com Youtube Kanalı: tariheglencesi 02.03.2018 Youtube kanalıma abone olarak destek verebilirsiniz. ARİF ÖZBEYLİ Tahta Geçme Yaşı: 33.3 Saltanat

Detaylı

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) Osmanlı devletinde ülke sorunlarının görüşülüp karara bağlandığı bugünkü bakanlar kuruluna benzeyen kurumu: divan-ı hümayun Bugünkü şehir olarak

Detaylı

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik OSMANLI YAPILARINDA İZNİK ÇİNİLERİ Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik Çinileri, KültK ltür r Bakanlığı Osmanlı Eserleri, Ankara 1999 Adana Ramazanoğlu Camii Caminin kitabelerinden yapımına 16. yy da Ramazanoğlu

Detaylı

Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu nun bir kuruluşudur. Mahmutbey mh. Deve Kald r mı cd. Gelincik sk. no:6 Ba c lar / stanbul, Türkiye

Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu nun bir kuruluşudur. Mahmutbey mh. Deve Kald r mı cd. Gelincik sk. no:6 Ba c lar / stanbul, Türkiye Zehra Aydüz, 1971 Balıkesir de doğdu. 1992 yılında İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü nü bitirdi. Özel kurumlarda Tarih öğretmenliği yaptı. Evli ve üç çocuk annesi olan yazarın çeşitli dergilerde yazıları

Detaylı

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ  Youtube Kanalı: tariheglencesi YÜKSELME DEVRİ KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ www.tariheglencesi.com Youtube Kanalı: tariheglencesi 05.08.2017 II.Selim (1566-1574) Tahta Geçme Yaşı: 42.3 Saltanat Süresi:8.3 Saltanat Sonundaki Yaşı:50.7

Detaylı

Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı

Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı Ünlü Türk denizcisi Turgut Reis, 449. ölüm yıl dönümünde Bodrum Belediyesi tarafından düzenlenen etkinliklerle anıldı. Atatürk Meydanı nda düzenlenen

Detaylı

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14 Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Ders Notu OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ (1300-1453) 1. OSMANLI'DA DEVLET ANLAYIŞI Türkiye Selçuklu Devleti

Detaylı

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BÖLÜM 1 OSMANLI SARAYLARI. 1. Dersin Amacı ve Önemi... 1 2. Kaynaklar-Tetkikler... 2

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BÖLÜM 1 OSMANLI SARAYLARI. 1. Dersin Amacı ve Önemi... 1 2. Kaynaklar-Tetkikler... 2 İÇİNDEKİLER GİRİŞ 1. Dersin Amacı ve Önemi... 1 2. Kaynaklar-Tetkikler... 2 BÖLÜM 1 OSMANLI SARAYLARI 1. OSMANLI SARAYLARININ TARİHİ GELİŞİMİ... 7 2. İSTANBUL DAKİ SARAYLAR... 8 2.1. Eski Saray... 8 2.2.

Detaylı

Yavuz Selim 1470 tarihinde Amasya da doğdu. Annesi Gülbahar Hatun Dulkadiroğulları beyliğindendir.

Yavuz Selim 1470 tarihinde Amasya da doğdu. Annesi Gülbahar Hatun Dulkadiroğulları beyliğindendir. Yavuz Selim 1470 tarihinde Amasya da doğdu. Annesi Gülbahar Hatun Dulkadiroğulları beyliğindendir. YAVUZ SULTAN SELİM Babası: Sultan II. Bayezid Annesi: Gülbahar Hatun Doğum Tarihi: 10 Ekim 1470 1 / 5

Detaylı

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi. Orta Asya Türk tarihinde devlet, kağan adı verilen hükümdar tarafından yönetiliyordu. Hükümdarlar kağan unvanının yanı sıra han, hakan, şanyü, idikut gibi unvanları da kullanmışlardır. Kağan kut a göre

Detaylı

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ 1. Osmanlı İmparatorluğu nun Gerileme Devrindeki olaylar ve bu olayların sonuçları göz önüne alındığında, aşağıdaki ilişkilerden hangisi bu devir için geçerli

Detaylı

Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa

Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa On5yirmi5.com Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa Barbaros Hayreddin Paşa Osmanlı Devleti tarihinin ünlü denizcilerinden, kaptan-ı derya olarak Osmanlı Devleti'nin ilk kaptan paşasıdır. Yayın Tarihi

Detaylı

İktisat Tarihi I

İktisat Tarihi I İktisat Tarihi I 11.10.2017 12. asrın ikinci yarısından itibaren Anadolu Selçuklu Devleti siyasi ve idari bakımdan pekişmişti. XII. yüzyıl sonlarından itibaren şehirlerin gelişmesi ile Selçuklu ekonomik

Detaylı

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir? DÜNYA GÜCÜ OSMANLI 1. Anadolu Selçuklu Devleti zamanında ve Osmanlı İmparatorluğu nun Yükselme döneminde Anadolu daki zanaatkarlar lonca denilen zanaat gruplarına ayrılarak yöneticilerini kendileri seçmişlerdir.

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : OSMANLI TARİHİ II (KLASİK ÇAĞ) Ders No : 0020100029 Teorik : Pratik : 0 Kredi : ECTS : 5 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim

Detaylı

İstanbul u Fethinin Dahi Stratejisi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İstanbul u Fethinin Dahi Stratejisi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Fetih 1453 gösterime girdi. Yönetmenliğini ve yapımcılığını Faruk Aksoy'un yaptığı, başrollerinde Devrim Evin, İbrahim Çelikkol ve Dilek Serbest'in yer aldığı İstanbul'un Fethi ni konu alan Türk film 17

Detaylı

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders Dr. İsmail BAYTAK HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları Hristiyanlarca kutsal sayılan Hz. İsa nın doğum yeri Kudüs ve dolayları, VII. yüzyıldan beri Müslümanlar ın elinde

Detaylı

Sultanım, müsaade buyurun, ben İstanbul'un çevresini dolaşıp, mevcut suları bir inceleyeyim!.

Sultanım, müsaade buyurun, ben İstanbul'un çevresini dolaşıp, mevcut suları bir inceleyeyim!. HEY GİDİ KOCA SİNAN.. MEKANIN CENNET OLSUN!.. Kanuni Sultan Süleyman devri.. O vakitler İstanbul da su sıkıntısı var.. Problemi çözmek için Sultan Süleyman, Mimar Sinan ı makama çağırır ve Mimarbaşı, milletin

Detaylı

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi. 8. Sanherib Dönemi (Siyasi tarih, mimari ve kabartmalar).

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi. 8. Sanherib Dönemi (Siyasi tarih, mimari ve kabartmalar). PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi 8. Sanherib Dönemi (Siyasi tarih, mimari ve kabartmalar). Sanherib, Sennaherib, Sin-ahhe-riba ( 704-681) II. Sargon un 705 te ölümünde sonra, tahta oğlu Sanherib

Detaylı

Korsanları sadece İngiltere. kullandı. Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren

Korsanları sadece İngiltere. kullandı. Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren Korsanları sadece İngiltere Fransa değil Osmanlı da kullandı B ütün Dünya da, Osmanlı Donanması ve denizciliğini konu eden yazılar yayınlamıştık. Ayrıca Osmanlı Donanması

Detaylı

Fatih Sultan Mehmet'in Başarı Sırları ve Liderlik Özellikleri

Fatih Sultan Mehmet'in Başarı Sırları ve Liderlik Özellikleri Fatih Sultan Mehmet'in Başarı Sırları ve Liderlik Özellikleri Fatih'in Askerî ve İdarî Vasıfları > Fatih, büyük hayallerin ve geniş coğrafyaları fethetmeyi öngören hedeflerin insanıydı. Fatih Sultan Mehmed'in

Detaylı

FRANCHISE KİMİN BULUŞU NASIL BAŞLADI? NASIL GELİŞTİ?

FRANCHISE KİMİN BULUŞU NASIL BAŞLADI? NASIL GELİŞTİ? 1 FRANCHISE KİMİN BULUŞU NASIL BAŞLADI? NASIL GELİŞTİ? DÜNYADA FRANCHISE 2 TÜRKİYE 1994- İlk franchise fuarı açıldı 1991- UFRAD kuruldu 1985- McDonald s açıldı, Turyap, Sağra franchise verdi ABD 1960-

Detaylı

Edirne Tarihi - Osmanlı Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Tarihi - Osmanlı Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Tarihi - Osmanlı Döneminde Edirne Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Osmanlı Dönemi Başlangıcı : Edirne nin Fethi......... 4 0.2 Padişahlar Döneminde

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 SÖZCÜ / AKP de bir kişi konuşur, diğerleri asker gibi bekler! Tarih : 06.01.2012 CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu hem AKP deki tek adamlığı hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın üslubunu ve liderliğini

Detaylı

EĞİTİM- ÖĞRETİM YILI NUH MEHMET YAMANER ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ 10.SINIF OSMANLI TARİHİ I. DÖNEM I. YAZILI SORULARI A GURUBU

EĞİTİM- ÖĞRETİM YILI NUH MEHMET YAMANER ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ 10.SINIF OSMANLI TARİHİ I. DÖNEM I. YAZILI SORULARI A GURUBU Ertuğrul Gazi 1) * Orhan Bey tarafından fethedilmiş olup başkent buraya taşınmıştır. * İpek sanayisinin merkezi konumundaki bu bölgenin fethiyle Osmanlı gelirleri. Yukarıdaki özellikleri verilmiş bölge

Detaylı

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TEOG ÇIKMIŞ SORULAR - 1. ÜNİTE Atatürk ün askerlik hayatı ile ilgili olay ve olguları kavrar. Örnek olaylardan yola çıkarak Atatürk ün çeşitli cephelerdeki başarılarıyla

Detaylı

Osmanlı tarihinde çok dikkat. Çanakkale Savaşlarından 110 yıl önce yaşanan Çanakkale Savaşı. Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren

Osmanlı tarihinde çok dikkat. Çanakkale Savaşlarından 110 yıl önce yaşanan Çanakkale Savaşı. Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren Çanakkale Savaşlarından 110 yıl önce yaşanan Çanakkale Savaşı Osmanlı tarihinde çok dikkat çekmeyen konulardan biri de, 1807 yılında, İngiliz Donanmasının Çanakkale Boğazı

Detaylı

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI: DOĞUBAYAZIT M. M. FAHRETTİN PAŞA ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIFLAR SEÇMELİ TARİH DERSİ 1. DÖNEM 2. ORTAK SINAV SORULARI A GRUBU ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI: SORULAR

Detaylı

Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken

Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken Kerbela Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken ve dış tehlike belirtileri de baş gösterince

Detaylı

a. Merkez Yönetiminin Bozulması

a. Merkez Yönetiminin Bozulması Yazı İçerik Merkez Yönetiminin Bozulması Eyalet Yönetiminin Bozulması Ordu ve Donanmanın Bozulması Eğitim Sisteminin Bozulması Ekonomik Durumun Bozulması Toplum Yapısının Bozulması Osmanlı İmparatorluğunun

Detaylı

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI SİYASAL DÜŞÜNCELER TARİHİ YARD. DOÇ. DR. MUSTAFA GÖRKEM DOĞAN 7. ERKEN MODEN DÖNEMDE SİYASAL DÜŞÜNCE 7 ERKEN MODEN DÖNEMDE

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Osmanlı padişahları neden yabancı kökenli cariyelerle aile hayatı yaşamayı tercih ettiler?

Osmanlı padişahları neden yabancı kökenli cariyelerle aile hayatı yaşamayı tercih ettiler? MUHTEŞEM YÜZYIL IN SULTANLARI Zeki Önsöz Son günlerde Kanûnî Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan la ilgili kitaplar yayınlanıyor. Görsel medya ve sosyal paylaşım sitelerinde de Kanûnî-Hürrem aşkıyla ilgili

Detaylı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Camileri - Eski Cami Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Eski Cami (Cami-i Atik - Ulu Cami).............. 4 0.1.1 Eski Cami ve Hacı Bayram Veli Söylencesi.......

Detaylı

OSMANLI İMPARATORLUĞU GERİLEME DÖNEMİ ISLAHATLARI XVIII. YÜZYIL

OSMANLI İMPARATORLUĞU GERİLEME DÖNEMİ ISLAHATLARI XVIII. YÜZYIL OSMANLI İMPARATORLUĞU GERİLEME DÖNEMİ ISLAHATLARI XVIII. YÜZYIL OSMANLI DA 18. YÜZYIL GERİLEME DÖNEMİ DİR. Yaklaşık 100 yıl sürmüştür. 18. Yüzyıldaki Islahatların Genel Özellikleri -İlk kez Avrupa daki

Detaylı

Fatih Sultan Mehmed in Liderlik Sırları - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Fatih Sultan Mehmed in Liderlik Sırları - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Fetih 1453 gösterime girdi. Yönetmenliğini ve yapımcılığını Faruk Aksoy'un yaptığı, başrollerinde Devrim Evin, İbrahim Çelikkol ve Dilek Serbest'in yer aldığı İstanbul'un Fethi ni konu alan Türk film 17

Detaylı

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU Osmanlı Devleti nin 19. yüzyılda uyguladığı denge siyaseti bekleneni vermemiş; üç kıtada sürekli toprak kaybetmiş ve yeni yeni önem kazanan petrol Osmanlı

Detaylı

ARAYIŞ YILLARI (17.YÜZYIL) (DURAKLAMA DÖNEMİ ) ISLAHATLAR AYAKLANMALAR

ARAYIŞ YILLARI (17.YÜZYIL) (DURAKLAMA DÖNEMİ ) ISLAHATLAR AYAKLANMALAR ARAYIŞ YILLARI (17.YÜZYIL) (DURAKLAMA DÖNEMİ ) ISLAHATLAR AYAKLANMALAR 1. Osmanlı Devleti nde Yeniçeri Ocağı nı kaldırmak isteyen ilk padişah II. dır. Osman 2. Genç Osman saray ile halk arasındaki kopukluğu

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 017-018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı 1. 1. XIV. yüzyıl başlarında

Detaylı

775QSU& b T Ü R K İY E C U M H U R İY E T İN İN H E D E F İ; BİR A Ç IK D E N İZ D E V L E T İ O LM AK TIR. Fahri S. K O R UTÜRK

775QSU& b T Ü R K İY E C U M H U R İY E T İN İN H E D E F İ; BİR A Ç IK D E N İZ D E V L E T İ O LM AK TIR. Fahri S. K O R UTÜRK 775QSU& b T Ü R K İY E C U M H U R İY E T İN İN H E D E F İ; BİR A Ç IK D E N İZ D E V L E T İ O LM AK TIR. Fahri S. K O R UTÜRK TÜRK DONANMA VAKFI İSTANBUL İL BŞK. LlGl Kuzey Deniz Saha Komutanlığı karsısında

Detaylı

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'de 1990'lı yıllardaki duvar yazıları, İslamcılığın yükseldiği döneme yönelik yakın bir tanıklık niteliğinde. 10.07.2017 / 18:00 Doksanlı

Detaylı

Osmanlılarda Denizcilik Faaliyetleri Ve Kanuni Dönemi Deniz Seferleri

Osmanlılarda Denizcilik Faaliyetleri Ve Kanuni Dönemi Deniz Seferleri Osmanlılarda Denizcilik Faaliyetleri Ve Kanuni Dönemi Deniz Seferleri Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı Donanmasının başarıları kara ordusunun başarılarını aratmayacak nitelikteydi. Osmanlı Donanması

Detaylı

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır. Edebiyatı Sanatçıları Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. ı vardır. MEVLANA: XIII.yüzyılda yaşamıştır. Birkaç

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS 2018 Afrika Ülkelerinin Değerli Büyükelçileri, Sayın Valim, Belediye Başkanım, İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Değerli

Detaylı

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Hadrianopolis ten Edrine ye : Bizans Dönemi.......... 4 0.2 Hadrianopolis Önce Edrine

Detaylı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler OLAY ÇEVRESINDE GELIŞEN EDEBI METINLER Oğuz Türkçesinin Anadolu daki ilk ürünleri Anadolu Selçuklu Devleti

Detaylı

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER Fowler ın kuramını oluşturma sürecinde, 300 kişinin yaşam hikayelerini dinlerken iki şey dikkatini çekmiştir: 1. İlk çocukluğun gücü. 2. İman ile kişisel

Detaylı

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ... 15 MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 SAFAHAT TA DEĞERLERİMİZ... 41 Adâlet... 43 Adamlık... 47 Ahlâk... 50 Azim... 42 Birleştiricilik...

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : OSMANLI TARİHİ I Ders No : 0310440122 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim

Detaylı

OSMANLI SİYASİ TARİH 100 Soru-Cevap

OSMANLI SİYASİ TARİH 100 Soru-Cevap - - OSMANLI SİYASİ TARİH 100 Soru-Cevap Osman Bey zamanında Bizans la yapılan ilk savaşın adı nedir? 1302 Koyunhisar (Bafeon) Osman Bey adına bağımsızlık alameti olarak ilk hutbeyi okuyan kimdir? Dursun

Detaylı

OSMANLI ARAŞTIRMALARI

OSMANLI ARAŞTIRMALARI SAYI 38 2011 OSMANLI ARAŞTIRMALARI THE JOURNAL OF OTTOMAN STUDIES Kitâbiyat saraya mensûbiyet dönemini veya saraya sunduğu eserleri dolayısıyla sarayla olan bağlantısının ne oranda sürdüğünü/sürekli olduğunu

Detaylı

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı Fikret BABAYEV * Sayın Başkan, değerli katılımcılar! Öncelikle belirtmek isterim ki, bugün bu faaliyete iştirak etmek ve sizlerle bir arada bulunmak benim için büyük bir mutluluktur. Bu toplantıya ve şahsıma

Detaylı

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Mehmet Akif Ersoy 20 Aralık 1873 27 Aralık 1936 Mehmet Akif Ersoy, Türkiye Cumhuriyeti nin ulusal marşı olan İstiklal Marşı nın yazarıdır. Vatan Şairi olarak anılır. Yahya Kemal Beyatlı

Detaylı

Alter Yay. Rek. Org.Tic. Ltd.Şti. Yayıncı Sertifika No:11483

Alter Yay. Rek. Org.Tic. Ltd.Şti. Yayıncı Sertifika No:11483 Alter Yay. Rek. Org.Tic. Ltd.Şti Yayıncı Sertifika No:11483 YAZAR: Tüccarzade İbrahim Hilmi ÇIĞRAÇAN YAYINA HAZIRLAYAN: Dr. Ertan EROL KİTABIN ADI : Türkiye Uyan Baskı : 1000 Adet Alter Yay. Rek. Org.Tic.

Detaylı

Surre Alayı. Surre-i Hümâyun. Altınoluk. Surre Alayının Güzergâhları. Surre Alayının Güvenliği. Surre Alayının Yola Çıkması

Surre Alayı. Surre-i Hümâyun. Altınoluk. Surre Alayının Güzergâhları. Surre Alayının Güvenliği. Surre Alayının Yola Çıkması Surre-i Hümâyun Altınoluk Surre Alayının Güzergâhları Surre Alayının Güvenliği Surre Alayının Yola Çıkması Surrenin Vapur ve Trenle Yollanması Surre Alayının Dönüşü Kaynakça Surre Alayı Surre-i Hümâyun

Detaylı

kuşatılmıştır. 1513'de Bergama yakınlarında yakalanmıştır. Ardından Sultan Selim, ağabeyini 9 Mart 1513'de yay kirişiyle boğdurtmuştur.

kuşatılmıştır. 1513'de Bergama yakınlarında yakalanmıştır. Ardından Sultan Selim, ağabeyini 9 Mart 1513'de yay kirişiyle boğdurtmuştur. Yavuz Sultan Selim 9. Osmanlı padişahı, 74. İslam halifesi Yavuz Sultan Selim'in hayatı... 24.05.2017 / 16:08 Osmanlı Sultanları arasında tarihe en fazla iz bırakanlardan biridir. Babası II. Bayezid, annesi

Detaylı

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 0. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI. OSMANLI DEVLETİ NİN KURULUŞU (00-5). XIV. yüzyıl başlarında Anadolu, Avrupa ve Yakın

Detaylı

7- Osmanlı Devleti'nde Yükselme Devri'nden sonra yeteneksiz padişahlar görülmeye başlandı. Bunun temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Şehzadele

7- Osmanlı Devleti'nde Yükselme Devri'nden sonra yeteneksiz padişahlar görülmeye başlandı. Bunun temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Şehzadele 1- Osmanlı Devleti nin ekonomik olarak zayıflamasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Teknolojik gelişmelerin artması B) Don-Volga kanal teşebbüsü C) Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması D) Avrupalılara

Detaylı

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!.. BABAN GELİRSE ÇAĞIR BENİ OĞUL.. Çanakkale destanının 99. yıl dönümünü yaşadığımız günlere saatler kala yine bir Çanakkale k ahramanının hikayesiyle karşınızdayım.. Değerli okuyucular; Hak için, Hakikat

Detaylı

ETKİNLİKLER/KONFERSANS

ETKİNLİKLER/KONFERSANS ETKİNLİKLER/KONFERSANS Anadolu'nun Vatanlaşmasında Selçukluların Rolü Züriye Oruç 1 Prof. Dr. Salim Koca'nın konuk olduğu Anadolu'nun Vatanlaşmasında Selçukluların Rolü konulu Şehir Konferansı gerçekleştirildi.

Detaylı

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. Müze Bilinci (Atatürk Anıtları) 2 Ders Saati (40+40dk)

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. Müze Bilinci (Atatürk Anıtları) 2 Ders Saati (40+40dk) DERS SINIF KONU SÜRE AMAÇLAR HEDEF VE DAVRANIŞLAR DERS İÇERİĞİ VE SÜREÇ Görsel Sanatlar Dersi 10. Sınıf -DERS PLANI- Müze Bilinci (Atatürk Anıtları) 2 Ders Saati (40+40dk) 1. Anıt ve Heykel Bilincine Kavuşması.

Detaylı

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır. İnsanın toplumsal bir varlık olarak başkaları ile iyi ilişkiler kurabilmesi, birlik, barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için birtakım kurallara uymak zorundadır. Kur an bununla ilgili ne gibi ilkeler

Detaylı

Klasik Dönem Merkez Teşkilatı

Klasik Dönem Merkez Teşkilatı Klasik Dönem Merkez Teşkilatı Önceki Türk ve Türk-İslam devletlerinden farklı olarak Osmanlı Devleti'nde daha merkezî bir yönetim oluşturulmuştu. Hükûmet, ordu ve eyaletler doğrudan doğruya padişahın şahsına

Detaylı

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ 1 SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ Gürbüz MIZRAK Süleyman Şah Türbesi ve bulunduğu alan Suriye'nin Halep ilinin Karakozak Köyü sınırları içerisindeydi. Burası Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak

Detaylı

FATİH SULTAN MEHMET İN Sarayları

FATİH SULTAN MEHMET İN Sarayları 54 MİMARİ I FATİH SULTAN MEHMET İN SARAYLARI FATİH SULTAN MEHMET İN Sarayları Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin / seckinmimarlik@ttmail.com Eski Saray (Beyazıt Sarayı) MİMARİ I FATİH SULTAN MEHMET İN

Detaylı

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ 1908 II. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken İttihat ve Terakki Cemiyetinin faaliyetleri 1908 Reval Görüşmesi İTTİHAT ve TERAKKÎ CEMİYETİ 1908 İhtilâli ni düzenleyen

Detaylı

MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER

MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER KURUMSAL KÜLTÜRÜMÜZ VE DEĞERLERİMİZ KURUMSAL KÜLTÜRÜMÜZ VE DEĞERLERİMİZ GÜVEN Dürüstlüğümüz, doğruluğumuz ve etik iş uygulamalarımız ile güven kazanırız. Doğruluk ve yüksek

Detaylı

Hürrem sultan kimdir? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Hürrem sultan kimdir? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Hürrem Haseki Sultan (d.1500-1506 arası Rutenya, Lehistan - ö. 15 Nisan 1558, İstanbul) doğum adı: Alexandra Lisowska, Osmanlıca adı:????????, Avrupa'da tanındığı ad: Roxelana), Osmanlı padişahı I. Süleyman'ın

Detaylı

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 1. Mudanya Mütarekesi, Yunanlıların aslında Osmanlı Devleti nin paylaşımı projesinde bir alet olduğunu, arkalarındaki gücü İngiltere başta olmak üzere İtilâf devletlerinin

Detaylı

Türk Romanı. Kategori: Türk Romanı Pazartesi, 26 Nisan 2010 18:20 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 5481

Türk Romanı. Kategori: Türk Romanı Pazartesi, 26 Nisan 2010 18:20 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 5481 TANITIM: Feridun Fazıl Tülbentçi 1948 de yazdığı bu romanıyla tarihi romancılar arasına katılır. Gazetelerde yazarak, radyolarda konuşarak tarihi halka sevdirmeye çalışır. Akıcı dili ve tarih terimlerini

Detaylı

KONULARINA GÖRE G OSMANLI MİNYATM OTTOMAN MİNİATURES ACCORDİNG TO SUBJECT

KONULARINA GÖRE G OSMANLI MİNYATM OTTOMAN MİNİATURES ACCORDİNG TO SUBJECT KONULARINA GÖRE G OSMANLI MİNYATM NYATÜRLERİ OTTOMAN MİNİATURES ACCORDİNG TO SUBJECT Metin And, Osmanlı Tasvir Sanatları:1-Minyatür, T. İş Bankası, 2002 PORTRELER PORTRAITS Fatih Portresi Portrait of Mehmed

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : OSMANLI TARİHİ II Ders No : 0310440158 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim

Detaylı

Twi$er: @acarbaltas @BaltasBilgievi

Twi$er: @acarbaltas @BaltasBilgievi Twi$er: @acarbaltas @BaltasBilgievi REKABETE HAZIRLIK KENDİ YILDIZINI YAKALAMAK Prof. Dr. Acar Baltaş Psikolog 28 Şubat 2014 MOTİVASYON Davranışa enerji ve yön veren, harekete geçiren güç Davranışı tetikleme

Detaylı

HIZIR REİS NAM-I DİĞER BARBAROS HAYREDDİN PAŞA

HIZIR REİS NAM-I DİĞER BARBAROS HAYREDDİN PAŞA HIZIR REİS NAM-I DİĞER BARBAROS HAYREDDİN PAŞA Deniz ufkunda bu top sesleri nereden geliyor? Barbaros belki donanmayla seferden geliyor? Adalardan mı, Tunus tan mı, Cezayir den mi? Hür ufuklarda donanmış

Detaylı

KINALI HASAN. Ey gözümün nuru Hasan ım,

KINALI HASAN. Ey gözümün nuru Hasan ım, KINALI HASAN Yüzbaşi Sirri Bey, ikindi vakti yeni gelen erati teftiş ederken, içlerinde bir tanesinin saçinin bir tarafi kinalanmiş oldugunu görür ve takilir: Hiç erkek kinalanir mi? Mehmetçik: Buraya

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY EKİM HAFTA DERS SAATİ KONU ADI YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI EDEBİYATININ OLUŞUMU ÖĞRETİCİ METİNLER 2 KAZANIMLAR 1. Osmanlı Devleti ni güçlü kılan sosyal, siyasi düzenin bozulma nedenlerini belirler.

Detaylı

Barbaros Hayrettin Paşa nın 470. Ölüm Yıldönümü

Barbaros Hayrettin Paşa nın 470. Ölüm Yıldönümü Barbaros Hayrettin Paşa nın 470. Ölüm Yıldönümü Giriş Her ulusun gurur ve övünç kaynağı olan kişiler vardır. Bunlardan çoğunluğu yaşadıkları döneme damgalarını vuran, etkileri sınırlı kişilerdir. Bazıları

Detaylı

1. Saha dört eşit parçaya bölünmüş durumdadır.ancak oyuncular bu bölumlerin sadece üçünü kullanabilirler.

1. Saha dört eşit parçaya bölünmüş durumdadır.ancak oyuncular bu bölumlerin sadece üçünü kullanabilirler. DAR ALAN OYUNU (4 BÖLGELİ GEÇİŞ OYUNU) YAŞ GURUBU: 10-14 1. Saha dört eşit parçaya bölünmüş durumdadır.ancak oyuncular bu bölumlerin sadece üçünü kullanabilirler. 2. Takımlar pozisyonlarına göre sahayı

Detaylı

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ Selçuklu Devleti nin Kuruluşu Sultan Alparslan Dönemi Fetret Dönemi Tuğrul ve Çağrı Bey Dönemi Malazgirt Zaferi Anadolu ya Yapılan Akınlar Sultan Melikşah Dönemi Sultan Sancar Dönemi

Detaylı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı Atatürk ün Kişisel Özellikleri Atatürk cesur ve iyi bir liderdir Atatürk iyi bir lider olmak için gerekli bütün özelliklere sahiptir. Dürüstlüğü ve davranışları ile her zaman örnek olmuştur. Gerek devlet

Detaylı

OSMANLI DEVLETİ DURAKLAMA DÖNEMİ ( XVII/17.YÜZYIL) ÖNEMLİ GELİŞMELERİ

OSMANLI DEVLETİ DURAKLAMA DÖNEMİ ( XVII/17.YÜZYIL) ÖNEMLİ GELİŞMELERİ OSMANLI DEVLETİ DURAKLAMA DÖNEMİ ( XVII/17.YÜZYIL) ÖNEMLİ GELİŞMELERİ SOKULLU MEHMET PAŞA'NIN ÖLÜMÜYLE DÖNEM BAŞLAMIŞTIR VE KARLOFÇA ANLAŞMASINA KADAR DEVAM ETMİŞTİR. DURAKLAMANIN NEDENLERİ YENİÇERİ OCAĞINDA

Detaylı

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Bashar al-assad ın Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ve Bayan Hayrünnisa Gül onuruna verilen Akşam Yemeği nde yapacakları konuşma 15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye

Detaylı

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017 İktisat Tarihi I 18 Ekim 2017 Kuruluş döneminin muhafazakar-milliyetçi bir yorumuna göre, İslam ı yaymak Osmanlı toplumunun en önemli esin kaynağını oluşturuyordu. Anadolu'ya göçler İran daki Büyük Selçuklu

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Takdim...7 Önsöz...9 Kısaltmalar I. DEVLET...13 Adâletnâme...15 Kanun...19 Kanunnâme...29 Padişah...43

İÇİNDEKİLER. Takdim...7 Önsöz...9 Kısaltmalar I. DEVLET...13 Adâletnâme...15 Kanun...19 Kanunnâme...29 Padişah...43 İÇİNDEKİLER Takdim...7 Önsöz...9 Kısaltmalar...11 I. DEVLET...13 Adâletnâme...15 Kanun...19 Kanunnâme...29 Padişah...43 II. EYALET İDARESİ...53 Cizye...55 Çiftlik...65 Eyalet...69 İspence...77 Kırım Hanlığı...79

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI Kazanımlar Osmanlı

Detaylı

FOSSATİ'NİN "AYASOFYA" ALBÜMÜ

FOSSATİ'NİN AYASOFYA ALBÜMÜ FOSSATİ'NİN "AYASOFYA" ALBÜMÜ Ayasofya, her dönem şehrin kilit dini merkezi haline gelmiştir. Doğu Roma İmparatorluğu'nun İstanbul'da inşa ettirdiği en büyük kilisedir. Aynı zamanda dönemin imparatorlarının

Detaylı

Gazi Ahmet Muhtar Paşa

Gazi Ahmet Muhtar Paşa Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren Cepheden Cepheye Koşan Komutan: Gazi Ahmet Muhtar Paşa O smanlı Devletinin son dönemlerinde, ordunun en önemli komutanlarından biri de, Gazi Ahmet Muhtar Paşa dır. Verilen

Detaylı

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti: Türk Ocakları Genel Merkezi Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Efendi BARUTCU, Türk Ocakları nın 100 üncü kuruluş yıldönümü kutlamaları çerçevesinde, Sönmeyen Ocak Türk Ocakları ve Türkiye nin Geleceği konulu

Detaylı

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta İktisat Tarihi I 13-14 Ekim II. Hafta Osmanlı Kurumlarının Kökenleri 19. yy da Osmanlı ve Bizans hakkındaki araştırmalar ilerledikçe benzerlikler dikkat çekmeye başladı. Gibbons a göre Osm. Hukuk sahasında

Detaylı

Hürrem Sultan Kimdir? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Hürrem Sultan Kimdir? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Tarihte renkli hayatı ile efsaneleşmiş; zekâsı, cesareti, ihtiraslarıyla ün salmış bir Hanım Sultan Hürrem Sultan. Hayatı romanlara, tiyatro oyunlarına, opera eserlerine, dizilere konu olmuştur. Devlet

Detaylı

Türk Armatörler Birliği

Türk Armatörler Birliği Cilt 1, Sayı 7-8 Bülten Tarihi : 19 AĞUSTOS 2016 TAB E-BÜLTEN TEMMUZ-AĞUSTOS 2016 Türk Armatörler Birliği 15 TEMMUZ 2016 TÜRKİYE nin KARA GÜNÜ Kara Bir Gün 15 Temmuz 2016 günü akşam saatlerinde Türkiye

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

Yayın no: 110 ÇOCUKLAR İÇİN OSMANLI TARİHİ-2

Yayın no: 110 ÇOCUKLAR İÇİN OSMANLI TARİHİ-2 Zehra Aydüz, 1971 Balıkesir de doğdu. 1992 yılında İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü nü bitirdi. Özel kurumlarda Tarih öğretmenliği yaptı. Evli ve üç çocuk annesi olan yazarın çeşitli dergilerde yazıları

Detaylı

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TALAS SAVAŞI (751) Diğer adı Atlık Savaşıdır. Çin ile Abbasiler arasındaki bu savaşı Karlukların yardımıyla Abbasiler kazanmıştır. Bu savaş sonunda Abbasilerin hoşgörüsünden etkilenen

Detaylı

Sultan Abdülhamid Han hakkında 7 itiraf

Sultan Abdülhamid Han hakkında 7 itiraf Sultan Abdülhamid Han hakkında 7 itiraf Osmanlı Devleti'nin en kritik bir devrinde otuz üç yıl hükümdarlık yapmış İkinci Abdülhamid Han için ağır ithamlarda bulunanların sayısı gittikçe azalmakla birlikte,

Detaylı