KILIÇDAROĞLU ÇOK SICAK. 11 Ocak 2015 Pazar

Transkript

1 Buca Belediye Başkanlığı döneminde adından sıkça söz ettiren Ercan Tatı dan, gündeme bomba gibi oturacak açıklamalar. Su baskınından Başkan Kocaoğlu na, aday gösterilmeyişinden milletvekilliği aday adaylığına kadar her şey bu haberde özel HABER BEN DE BİLMİYORUM BÜYÜKŞEHİR İN İŞİYDİ MÜSİAD İzmir şubesi üyelerinin G-20 nin her aşamasında aktif görev almaya hazır olduğunu vurgulayan Ülkü, Önümüzde kaçırılmaması gereken dev bir fırsat var. G-20 konusunda da üzerimize düşecek görevi yapmaya hazırız diye konuştu KILIÇDAROĞLU ÇOK SICAK 11 Ocak 2015 Pazar Uşak'ta suyun kayalarda oluşturduğu şekiller nedeni ile "Taşyaran" ismi verilen vadinin zemininde bulunan akarsuyun yüzeyi aşırı soğuklar nedeniyle buz tutarken doğal bir akvaryumu andıran ve senede birkaç gün süren bu oluşum turizmin hizmetine sunulacak Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Kızılgüneşler, Başbakan Davutoğlu'nun açıkladığı, Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı'na tepki gösterdi. Kızılgüneşler, "Böyle bir düzenleme tekstil, hazırgiyim ve konfeksiyon sektörünü bitirir" diyerek uyarıda bulundu REKABET EDEMEYİZ Sektörde kadın istihdamının yüzde 64 seviyelerinde olduğuna işaret eden Kızılgüneşler, "Doğum yapan ve çalışan annelere normal izin sürelerinin yanı sıra yarı zamanlı çalışma hakkı, doğum yardımı gibi ilave haklar getiriliyor. Bu düzenlemeler, hazır giyim ve konfeksiyon sektörüne etkisi diğer sektörlere oranla çok daha fazla olacak, hazırgiyim sektörünün özellikle rekabetçiliğini olumsuz yönde etkileyecek" görüşünü aktardı. KADIN İŞÇİ ALAMAYIZ Başkan Kızılgüneşler, düzenlemenin sektörde küçülmeye neden olabileceğini belirterek, "Sektörümüzdeki küçülme Türk ekonomisini, istihdamını ve sosyal barışını çok olumsuz etkileyecektir. Bizler ülkemizdeki kadın istihdam oranının daha yukarılara çıkarılabilmesi için yeni projeler ve ilave teşvikler üzerinde çalışmalar yürütürken yeni plan, işverenleri kadın istihdamı konusunda endişelendirecek dedi. 16 da

2 SAYFA 2 S AH 11 Ocak 2015 Pazar Uzun uğraşlar sonucu Eskişehir'de 150 metre derinliğe kadar inilerek çıkarılan lüle taşına işlenen dizi karakterlerinin figürleri ilgi görüyor İzmir Büyükşehir Belediyesi, genç piyanistlerin bilgi ve deneyimlerine katkıda bulunmak amacıyla, iki farklı yaş grubunda piyano yarışması ve ünlü piyanistlerle ortak çalışmaların da yer aldığı bir müzik festivali düzenleyecek Belediyeden yapılan açıklamaya göre, İzmirli besteci Ahmed Adnan Saygun'un adını, kentin en büyük kültür-sanat merkezine vererek yaşatan İzmir Büyükşehir Belediyesi "Saygun Müzik Festivali" adında bir etkinliğe hazırlanıyor. Festival programında, genç piyanistlere yönelik İzmir Piyano Yarışması ile eğitim çalışmaları yer alacak.genç piyanistlerin yetenek, bilgi ve deneyimlerini artırmak amacıyla düzenlenen piyano yarışması, 2 9 Şubat tarihlerinde Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde gerçekleştirilecek. Yarışmanın jüri üyeliğini, uluslararası üne sahip piyanistler Gülsin Onay, Jean Bernard Pommier, Emre Şen, Mauricio Vallina ve Orkestra Şefi İbrahim Yazıcı yapacak. İzmir Piyano Yarışması'na katılmak isteyen gençler, 20 Ocak tarihine kadar Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi ne başvurabilecek. Festival kapsamında, yarışmaya katılan adayların dışında piyano eğitimi alan tüm öğrenci ve mezunlar, tanınmış piyanistler Emre Şen ve Edna Golandsky ile çalışma fırsatı bulacak. "Ustalık Sınıfı" adı altında düzenlenecek bu etkinliğe katılım için son başvuru tarihi ise 1 Şubat Yıl: 4. Sayı: Ocak 2015 Pazar

3 SAYFA 3 SONDAKiKA GAZETESİ >>3 ASAYİŞ Ocak Şubat Pazar Perşembe "Polisin haftalık mesaisi 40 saatle sınırlandırılmalı" Kamu Denetçiliği Kurumu, 15 polisin başvurusu üzerine yaptığı incelemede polislerin özlük haklarının yeniden düzenlenmesine ilişkin tavsiye kararı aldı Kamu Denetçiliği Kurumu (ombudsmanlık), başvuru üzerine polislerin özlük haklarının yeniden düzenlenmesine ilişkin tavsiye kararı aldı. Kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve etkin bir şikayet mekanizması oluşturarak, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını, insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmak üzere kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu, polislerin mesai koşullarına ilişkin bir karara imza attı. Kuruma 15 polis memuru tarafından "haftalık çalışma sürelerinin üzerinde çalıştıkları, mesai dışında ek görevler verildiği, bu nedenlerle psikolojilerinin, sosyal ve aile hayatlarının bozulduğu, iş yüküne karşılık büroda çalışan meslektaşlarıyla aynı maaş ve ek ödemeyi aldıkları ve yaptıkları fazla mesaiye karşılık idari izin kullandırılmadığı" iddialarıyla yaptıkları başvuru, tek dosyada birleştirildi. -"Ergonomik Vardiya Sistemi" savunması İçişleri Bakanlığı, şikayetlerle ilgili kuruma gönderdiği cevap yazısında, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca haftalık çalışma süresinin 40 saat olarak belirlendiği ancak özel kanunlarla veya bu kanunlara dayanılarak çıkarılacak tüzük ve yönetmeliklerle kurumların veya hizmetlerin özellikleri dikkate alınarak farklı çalışma saatlerinin tespit edilebileceğine işaret etti. Polislerin mesai düzenlerine ilişkin kuruma bilgi sunan bakanlık, polislerin çalışma şartlarının iyileştirilmesi adına pilot bölge seçilen bazı illerde günde 8 saat çalışma sistemine dayanan "Ergonomik Vardiya Sistemine" geçildiği, yıllık ve mazeret izinler ile sağlık hakları konularında bazı düzenlemeler yapıldığı ve buna benzer çalışmaların gerçekleştirilmeye devam edildiğini bildirdi. -Maliye Bakanlığı taslağı uygun bulmadı Aynı konuda görüşleri alınan Maliye Bakanlığı ise diğer kurumlarda kaldırılmış olmasına rağmen Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde görev yapan emniyet hizmetleri sınıfına tabi personele ödenmekte olan fazla çalışma ücretinin aynen muhafaza edildiğine dikkati çekti. Bakanlık ayrıca, şikayet konusu hakkında İçişleri Bakanlığı'nca bir kanun tasarısı taslağı hazırlandığını ancak bunun getireceği mali yükün hesaplanması sonucunda, çeşitli statülerden personelin de benzer yöndeki talepleri dikkate alınarak, mevcut bütçe imkanları çerçevesinde konunun bu aşamada olumlu mütalaa edilmediğinin bildirildiğini kaydetti. -Polisler için ağır çalışma koşulları tespiti Kamu denetçisi Mehmet Elkatmış, şikayetçilerin iddiaları ve bakanlık görüşleri ile - Kamu Başdenetçisi Ömeroğlu, tavsiye kararında, emniyet mensuplarının mesai saatlerinin haftada 40 saatle sınırlandırılması, bu mümkün değilse 48 saat olarak belirlenmesi ile fazla çalışma ücretlerinin hesaplanmasında saat başı ücretlendirmeye gidilmesi ve ek görevlendirmeler için fazla mesai ücreti ödenmesi gerektiği görüşlerine yer verdi yaptığı incelemeler sonucunda, Avrupa ülkelerindeki polislerin sahip olduğu özlük hakları ile taraf olunan uluslararası sözleşmeler, AİHM ve ulusal yargı kararlarına da atıfla tespitlerde bulundu. Türkiye'de emniyet sınıfında görev yapan polislerin, Devlet Memurları Kanunu'nda aylık çalışma süresi 160 saat olmasına karşın fiilen 240 ile 300 saat arasında çalıştıkları, buna karşılık fazla mesai ücreti ödemesi ya da idari izin kullanımı yapılmadığını belirten Elkatmış, ayrıca "ağır çalışma şartları nedeniyle polislerin psikolojilerin bozulduğu, intihar ve cinnet vakalarının meslek içerisinde çok sık görüldüğü, aile ve sosyal hayatlarında sıkıntıların, şiddetli geçimsizlik ve boşanma vakalarının çok sık yaşandığı, yaşam kaliteleri ve standartları ile mesleki motivasyonlarının düştüğü" tespitlerinde bulundu. -Polis 30 ek görevden sadece biri için ücret alıyor Elkatmış, şikayetçi polislerin, "ek görevlendirmelerde herhangi bir ek ücret almadıkları ve bu ek görevlendirmelerin birçoğunun mesai içinde değerlendirilmediği" yönündeki iddialarına ilişkin incelemesinde de polisin devlet büyükleri ve yurt dışından Ağrı İl Jandarma Komutanlığınca, sorumluluk sahasında icra edilen bandrolsüz kaçak sigara operasyonlarında Vakit isimli tütün tespit köpeğinin göreve başladığı 2011 yılında bu yana toplam 562 bin 740 paket kaçak sigara ele geçirildiği açıklandı. Kaçakçıların korkulu rüyası haline gelen gelen heyetlerin programlarından dini ve milli bayramlara, konser, sergi, tiyatro gibi etkinliklerden spor müsabakalarına kadar 30 farklı ek görev üstlendiğini ancak bunlardan sınav tedbirleri haricinde kalanların hiçbiri için ek ödeme almadıklarını belirledi.kamu denetçisi Elkatmış, bu tespitler ışığında kamu başdenetçisi Nihat Ömeroğlu'na, "ilgili konularda yasal düzenlemelerin ivedilikle yapılmasının ve polislere gerekli psikolojik destek ve rehberlik hizmetlerin daha fazla verilmesinin yerinde olacağı" tespitiyle idareye tavsiyede bulunulmasını önerdi. -Kumu başdenetçisi kararı Kamu başdetçisi Ömeroğlu da Elkatmış'ın incelemeleri ve tespitleri doğrultusunda şikayetin kabul edilerek, Başbakanlığa tavsiyede bulunulmasına karar verdi. Ömeroğlu, söz konusu tavsiye kararında, emniyet mensuplarının mesai saatlerinin haftada 40 saatle sınırlandırılması, bu mümkün değilse 48 saat olarak belirlenmesi ile fazla çalışma ücretlerinin hesaplanmasında saat başı ücretlendirmeye gidilmesi ve ek görevlendirmeler için fazla mesai ücreti ödenmesi gerektiği görüşlerine yer verdi. (AA) Jandarmanın hassas burnu Vakit, 562 bin paket kaçak sigara yakaladı İzmir'in Konak ilçesinde, bir kadının çantasını kapkaç yoluyla çalan ve daha sonra polis ekipleri tarafından yakalanan S.E. tutuklandı. Geçen salı akşamı oğlunu ziyaretten dönen 50 yaşındaki N.G., Boğaziçi semtinde kimliği belirsiz bir şahıs tarafından kapkaça uğradı. Çantasını çalan zanlı hızla kayıplara karışırken N.G., polis merkezine giderek şikayetçi oldu. Harekete geçen Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, olay yeri çevresinde bulunan güvenlik kameralarının görüntülerini inceledi. Zanlı olduğu belirlenen ve poliste çok sayıda suç kaydı bulunan S.E., iki gün sonra kovalamaca sonucu N.G. ye ait telefonla birlikte yakalandı. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen zanlı S.E., tutuklanarak cezaevine gönderildi. (CİHAN) Vakit isimli tütün tespit köpeği, araçlara yapılan her türlü zula tabir edilen yerlere saklanan sigara ve tütünü bulabildiği bilgisi verildi. (CİHAN) Poliste çok sayıda suç kaydı çıktı Kapkaçcı tutuklandı Milletvekillerini ağırlayan Akalan köylüleri: Geri adım atmayacağız İzmir'in Kemalpaşa ilçesi Akalan köyüne taş ocağı yapılmasını istemeyen ve direnişlerine devam edeceklerini söyleyen vatandaşlar milletvekillerini ağırladı. Ateş başında nöbet tutan köylü kadınlar, yaptıkları pişileri dağıttı. Av. Şehrazat Mercan, "Burada 'ÇED kapsam dışı' kararının iptali için davamızı çarşamba açtık, yürütmeyi durdurma istedik. Ruhsatların iptali için pazartesi günü dava açıyoruz. dedi. Taş ocağı istemeyen köylüler, geçen çarşamba günü bölgeye giderek tepki gösterdi. Bir kepçenin taş ocağına doğru hareket etmesiyle gerginlik iyice arttı. Geçirmek istemeyen, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu birçok köylü iş makinesini taş yağmuruna tuttu. Kepçenin durmasının ardından köylüler, yola devam etmemesi için önüne siper oldu. Atılan taşlar sebebiyle kepçe, TIR ve taş ocağına ait şantiye binalarının camları kırıldı. Jandarmanın sağduyulu yaklaşımı sayesinde olaylar büyümedi. Köylüler, kepçe geri çekilene kadar soğuk havaya rağmen saatlerce önünde bekledi. Daha sonra kepçe operatörü olan bir köylü, iş makinesini şantiye alanına götürdü. Köylüler de daha sonra bekleme alanlarına geri döndü. NÖBET TUTMAYA DEVAM EDİYORLAR Taş ocağı kurulması halinde kiraz ve zeytin ağaçlarının tozlanmadan dolayı meyve vermeyeceğini söyleyen Akalanlılar, tek geçim kaynaklarının da ellerinden alınmış olacağını belirtti. CHP İzmir milletvekilleri, Musa Çam, Mustafa Moroğlu, Alaattin Yüksel ve Hülya Güven ile DSP İl Başkanı Selçuk Karakülçe de destek için köylülerin yanına gitti. Mücadelelerini sürdürmeye devam edeceklerini belirten Çam, otoyol yapımına karşı olmadıklarını, bunlar yapıldığı sırada doğaya, tarıma ve köylüye zarar verilmesine karşı olduklarını, taş ocaklarının yerleşim alanlarının yakınına kurulmasına karşı olduklarını belirtti. Ateş başında nöbet tutan köylü kadınlar ise, "Bir haftadır bekliyoruz. Taş ocağı istemiyoruz. Gece gündüz bu soğukta bekliyoruz. Yaptırmayacağız diye uğraşıyoruz. İnşallah olmaz." diye konuştu. Köylü kadınlar, bir yandan hamur açıp pişi yaptı, diğer yandan da gelenler için çaylar demledi. Milletvekilleri, nöbet tutan köylülerle taş ocağı bölgesine giderek incelemelerde bulundu. Burada konuşan Akalan Köyü Muhtarı Mustafa Çaktuğ, Yılbaşından sonra kepçeler geldi, tepki gösterdik. Avukat hanım, gerekli yerlere dava açtı. Şu anda yargı aşamasında. Eylemimize devam edeceğiz. dedi. DAVAMIZI AÇTIK ÇED Yönetmeliği'nin emrettiği süreçleri yapmadan girerlerse insanların da kendi yaşam alanlarını savunacağını söyleyen Av. Mercan, "Burası aynı zamanda mera. Meraya dokunulamaz. Zeytinliklere 100 metre mesafede, okula metre, daha fazla değil. Çocukların can güvenliği bile yok." dedi. Orman ve Su İşleri Bakanı'nın, kendisine cevap vereceğini söylediğini fakat hala dönmediğini belirten Milletvekili Moroğlu ise, Belli ki bu işler, danışıklı dövüşlü yapılıyor. Hiç kimsenin haberi olmadan buraya ruhsat verilmiş değil, çünkü onlar için yaşam alanı önemli değil, orman önemli değil, çocuklar önemli değil. Onlar için sadece önemli olan, ceplerine koyacakları paralar ve yandaşlarına aktaracakları paralar. şeklinde konuştu. Milletvekili Yüksel de, Köylü korkaktır, çabuk siner diye düşünenler, köylünün aşına ekmeğine göz dikersen, kirazına, zeytinine göz dikersen, köylünün çocuğunun sağlığı ile oynarsan dünyada her ana panter kesilir, panter. dedi. Milletvekili Güven, ''Köylüler 24 saat nöbet tutuyor, soğuğa aldırış etmeden. Neden tutuyorlar bu nöbeti? Çocuklarının geleceği için. diye konuştu. Köylülerden Leyla Ay ise, ''Biz daha önce de aynı senaryoları yaşadık. Burada tren yolu için çalışmalar başladığı zaman patlayan dinamitler yüzünden evimizin çatıları uçtu, duvarlarımız çatladı. Hala çatlak duvarların içerisinde yaşıyoruz. Aynı şeyleri bir daha yaşamak istemiyoruz.'' dedi. (CİHAN)

4 11 Ocak 2015 Pazar Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği Başkanı (TKYD) ve Ak Portföy Genel Müdürü Dr. Alp Keler, "Türkiye Elektronik Fon Dağıtım Platformu'nun devreye alınmasıyla ülkemizdeki tüm yatırımcılara başka bir kurumda yeni bir hesap açmadan, Türkiye de kurulu olan tüm yatırım fonlarına yatırım yapabilme imkanı sağlanıyor" dedi. Türkiye Elektronik Fon Dağıtım Platformu (TEFAS) konusunda değerlendirmelerde bulunan Keler, bugün itibarıyla Türkiye'de yatırım fonları sektörü açısından tarihi anlamda önemli bir eşiğin alışıldığını ifade etti. Keler, sistemin temelinin Türkiye de kurulu olan yatırım fonlarının "açık mimari" bir yaklaşımla tüm yatırımcıların alım satımına sunulacak olması olduğunu aktardı. Türkiye Elektronik Fon Dağıtım Platformu'nun devreye alınmasıyla ülkedeki tüm yatırımcılara başka bir kurumda yeni bir hesap açmadan, Türkiye de kurulu olan tüm yatırım fonlarına yatırım yapabilme imkanı sağlanacağını dile getiren Keler, global anlamda yatırımcıların tasarruflarını farklı varlık sınıflarına aktarmasını sağlayan en önemli yatırım aracının yatırım fonları olduğunu belirtti. Türkiye'de yüksek büyüme potansiyeline ve yatırımcılara sağladığı fırsatlara rağmen yatırım fonlarının toplam hane halkı tasarrufları içinden aldığı payın bugüne kadar sınırlı bir ölçekte kaldığına dikkati çeken Keler, şunlar kaydetti: "Bunun en önemli sebebi; Türkiye'de reel faizin birkaç yıl öncesine kadar oldukça yüksek seyretmiş olması. Ancak son dönemde reel faizin negatif seviyelere gerilemesinin farklı varlık sınıflarına yönelik talebi artıracağını ve yatırım fonlarını öne çıkaracağını düşünüyoruz. Artık yatırımcılar kendi yatırım kuruluşlarının şubeleri, internet ve mobil kanalları üzerinden, oldukça geniş bir yatırım fonu evrenine ulaşabilecekler. Böylece yatırımcı farklı varlık sınıflarındaki yüzlerce yatırım fonu içerisindeki en yüksek değer yaratan, iyi yönetilen, performansı en yüksek ürünlere ilave bir prosedüre ihtiyaç olmadan erişebilecek." Alp Keler, platformda işlem gören yatırım fonları konusunda bilgiye erişim için Türkiye Takas ve Saklama Bankası AŞ'nin kurduğu " web sitesinin iyi bir kaynak olduğunu ifade etti. Bugün itibarıyla uygulamaya alınan platformun Türkiye de yatırımcıların yatırım fonuna bakışını olumlu yönde geliştireceğini vurgulayan Keler, Türkiye'deki bu uygulamanın yatırım fonları sektörüne dinamizm getirerek portföy yönetim şirketleri arasında müşteriye daha iyi ürünler sunma konusunda bir yarış başlatacağını ve dolayısıyla yatırım fonu sektörünün zaman içinde ivmelenerek büyümesini beklediğini bildirdi. (AA)

5 1Şubat 11 Ocak Perşembe Pazar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, iş sağlığı güvenliğiyle ilgili yeni düzenlemeler getirileceğini belirterek, "Cezalar, 2-3 kat artırıldı. Şu an iş güvenliği uzmanı bulundurmamanın 6 bin lira cezası var. Yarın tehlike sınıfına göre karşınıza 24 bin lira olarak çıkabilir. Yarın çeşitli sürprizlerle karşılaşabilirsiniz" dedi Ç elik, Bursa Ticaret ve Sanayi Odasında (BTSO) düzenlenen "Güvenli İskele, İskelede Güvenlik Eğitim Semineri"nde, iskele şeklinde kurulan kürsüde yaptığı konuşmada, herkesin iş kazaları konusunda üzerine düşen görevleri bilmesi gerektiğini söyledi. "Taş, yumurtanın üzerine düşerse olan yumurtaya oluyor. Yumurta taşa düşerse yine olan yumurtaya oluyor, taşa bir şey olmuyor" ifadesini kullanan Çelik, iş kazalarında, yaşanan sorunlarda yanlışın kaynağı araştırılmadan doğrudan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının hedef tahtasına konulduğunu belirtti. İş sağlığı güvenliği bakımından 2014'ün, acı olayların yaşandığı bir yıl olduğunu ifade e- den Çelik, "Önce Soma'da 301 madencinin hayatını kaybettiği kaza, akabinde İstanbul'- daki asansör kazasında kaybettiğimiz 10 e- mekçi ve ardından Ermenek'te yine maden kazasında kaybettiğimiz 18 işçi. Bunların arasında çok gündeme gelmeyen iş kazalarında hayatlarını kaybeden değerli kardeşlerimiz var" diye konuştu Çelik, yeni yılda daha ümitli olmayı arzuladıklarını, iyi bir sene olması temennisinde bulunduklarını ancak terör saldırılarında, İstanbul'da bir polisin şehit olduğunu, Fransa'da ise 12 kişinin katledildiğini hatırlattı. Şehide Allah'tan rahmet dileyen Çelik, Türkiye'nin, Fransa'nın acısını hissettiğini dile getirdi. - Maden ocaklarındaki denetimler Bir insan dahi hayatını kaybettiğinde hiçbir istatistiğin anlamının kalmadığını vurgulayan Çelik, şöyle devam etti: "100 bin işçide yılda 16 işçi hayatını kaybederken, bunu 7'lere düşürdük. Güzel bir gelişme var dedik. İnşallah Avrupa Birliği (AB) ülkeleri standardı ortalaması 3 ya da 2 işçiye düşürme hatta sıfırlama konusunda gayret içindeyiz diye beklerken 2014'te yaşanan iş kazaları, olumsuz tablolar, bütün istatistikleri anlamsız hale getirdi. İş kazaları konusunda sözün bittiği y- erdeyiz. 3 yılda iş kazalarıyla ilgili ne söylenmesi gerekiyorsa söylendiği inancındayım. Her şey yazıldı, çizildi, söylendi. Yaşan olaylar kendisini anlatıyor. Neyi söyleyeceksiniz ki? Söyleyecek bir durum yok. Yasaları çıkarttık. Sözleşme bitince ayın 3'ünde Edirne'de madende hayatını kaybeden kardeşimizi engelledi mi? Yok. Edirne'de neden madenci kardeşimiz öldü 3 Ocak'ta? 2013'te mühürlenmiş madende, hanımefendi gidiyor işçi çalıştırıyor. Ne olacak kanun çıkartsanız? Bu konuda neler yapmadık ki?" Çelik, iskelenin, 350 işçiyi kurtaracak bir mekanizma olduğunu anlattı. Her yıl yüksekten düşme nedeniyle en az 350 kişinin öldüğünün toplum tarafından önemsenmediğini ifade eden Çelik, "Onun için söyleyecek fazla bir şey yok. Hem olaylar hem mevzuat, ne yapmamız gerektiğini söylüyor. 2014'te madenlerde bin 84 denetim yapıldı. 203 madeni durdurmuşuz ve şu anda 140 maden durdurulmuş vaziyette. Bu, bizim yapısal tablomuzu ortaya koyması açısından önemli. İnşaatlarda 2014'te 3 bin 625 denetimi yaptık. Bunların bin 858'i durdurulmuş. Bu rakamdan 500 firmanın inşaatı halen mühürlü" değerlendirmesinde bulundu. - "Gereksiz bir maliyet olarak görülmekte" Bakan Çelik, sorunun aşırı kar, aşırı kazanma hırsı, "Bunlarla uğraşacağıma, ben hemen çakarım, çıkarım, sıvayı bitiririm" anlayışı olduğuna değindi. Bunun sonunda yaşanabilecek kazanın telafi edilemeyeceğini söyleyen Çelik, şunları kaydetti: "Bu vicdani muhasebeyi yaptığınızda bunun bir zaman ve imkan kaybı olmadığını anlayacaksınız. İş sağlığı güvenliği tedbirleri, gereksiz bir maliyet olarak görülmekte. Bu senin rahat tatil yapmanı, akşam rahat uyumanı, konforlu yaşamanı sağlayan bir şey. Yoksa bir kaza meydana geldiğinde bütün hayatının alt üst olacağını bilmemiz gerekiyor. İşçide de 'Bana bir şey olmaz' anlayışı var. Herkesin görevi belli. Kamu olarak bizim mevzuatı yapma ve denetim yapma görevimiz var. Mevzuatta eksiklik yok. Denetimlerde de mutlaka eksikler vardır ama büyük ölçüde yok. İşverenin görevi, mevzuatı uygulama ve tedbir alma. İşçinin görevi de tedbirlere uymak. Bu üçü olursa riskler, yüzde 2'leri bile teşkil etmez." - "Ölümlü iş kazalarının yüzde 34'ü inşaat sektöründe" İnşaat sektörünün 2014'te bir önceki yıla göre yüzde 16 büyüdüğünü dile getiren Çelik, istihdamın da yüzde 7,5'ini oluşturduğunu aktardı. Türkiye'de iş kazalarının yüzde 12,5'inin inşaat sektöründe yaşandığı bilgisini veren Çelik, "Ölümlü iş kazalarının yüzde 34'ü bu sektörde meydana geliyor ve bu ölümlerin yüzde 42'si de yüksekten düşmeden kaynaklanıyor" ifadesini kullandı. Yaşanan iş kazalarının ardından hala tedbirsizliklerin sürdüğüne dikkati çeken Çelik, bunlardan ders alınmadığı kanaatinde olduğunu, güvenlikleri için kemer takması gereken işçilerin halen bunu yapmadığını anlattı. Çelik, iskelenin bir maliyet olmadığını ifade ederek, müteahhitlerin bu konuda hassas olması gerektiğine, iş sağlığı güvenliğinin işletmenin prestiji bakımından da önemli olduğuna dikkati çekti. "İş sağlığı güvenliğiyle ilgili yeni düzenlemeler yolda" diyen Çelik, AB normlarında bir "İş Sağlığı Güvenliği Yasası"nı yürürlüğe koyduklarını hatırlattı. Faruk Çelik, şimdi cezaları artıran bir anlayışla yeni düzenlemeler getirecekleri bilgisini vererek, şöyle konuştu: "Ders alınmıyorsa müeyyideleri artırmak durumundasınız. Az sayıda da olsa yaşanan olaylar yeni müeyyideleri beraberinde getiriyor. Meclis'e gelen yasa, önemli reformalar getiriyor. BTSO'ya teşekkür ediyorum. Mesleki Yeterlilik Kurumunun (MYK) sertifikalandırma işlemini artık Bursa'da yapacağız. Bu, önemli bir hadise. Uluslararası geçerliliği bulunan bu sertifika düzeyinde eğitim almış kişilerle inşaatlarda artık cephe giydirmesi, sıva, fayans, kalıp, demir işi yapacağız. Yeni yasa Meclis'ten geçer geçmez bakanlık olarak hangi mesleklerde MYK belgesini arayacağımız ilan edeceğiz. Diyeceğiz ki '70 meslekte MYK belgesi olan çalışabilecek.' Bir süre vereceğiz, sınava girecekler. Sınav maliyetlerini bakanlık olarak üstleniyoruz. Herkes, o belgeye sahip olanları çalıştırabilecek. Belge sahibi olmayanı çalıştırırsa cezalandırılacak." İş güvenliği uzmanıyla anlaşma yapmayan her firmanın, 100 bin liranın üzerinde borcu olduğunu aktaran Çelik, 6 ay içinde uzman görevlendirip sözleşme yapanların geçmişe dönük borçlarını sildiklerini bildirdi. Cezalara değinen Çelik, "Cezalar, 2-3 kat artırıldı. Şu an iş güvenliği uzmanı bulundurmamanın 6 bin lira cezası var. Yarın tehlike sınıfına göre karşınıza 24 bin lira olarak çıkabilir. Yarın çeşitli sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. 670 bin tehlikeli ve çok tehlikeli iş yerinin halen 450 bininde iş güvenliği uzmanı yok" dedi. Çelik, taraflarla görüşerek en uygun şekliyle yasanın parlamentodan çıkmasını sağlayacaklarını belirtti. (AA)

6 17 11 Ocak ubat Pazar Per embe Başbakan Yardımcısı Arınç:"Şimdi bu olayın karşılığında Müslümanlar, camiler hedef gösterilirse, dindar insanlar, sakallı veya örtülü insanlar hedef gösterilirse, yüksek bir kavgaya sebebiyet verir. Bugünkü olaylar durduğu yerde kalmaz, Allah saklasın daha büyük yangınlar da çıkabilir. O yüzden siyasetçiler de söylemlerine dikkat etmeli, medya da bunu körükleyen yayınlar yapmamalı"şeklinde konuştu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Fransa'daki terör saldırılarına ilişkin, "Şimdi bu olayın karşılığında Müslümanlar, camiler hedef gösterilirse, dindar insanlar, sakallı veya örtülü insanlar hedef gösterilirse, yüksek bir kavgaya sebebiyet verir. Bugünkü o- laylar durduğu yerde kalmaz, Allah saklasın daha büyük yangınlar da çıkabilir. O yüzden siyasetçiler de söylemlerine dikkat etmeli, medya da bunu körükleyen yayınlar yapmamalı" dedi. Bursa'da, AS TV'de canlı yayınlanan "Platform Özel" programına katılan Arınç, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, bronşit ve yorgunluk nedeniyle solunum yollarının fevkalade olumsuz etkilediğini söyledi.doktorlarının duruma el koyduğunu, "İstirahat etmeniz lazım, arkadan yurtdışı seyahat geliyor, yolculuk ve kongrelerdeki enfeksiyon kapma vesaire sebebiyle biz sizi göndermiyoruz" dediğini aktaran Arınç, Davutoğlu'nun bugün Karabük'teki AK Parti Olağan İl Kongresi'ne katılamadığını hatırlattı.arınç, Davutoğlu'nun yarın da Bursa ve Yalova kongrelerinde bulunamayacağını ifade ederek, şöyle konuştu:"bir ihtimal, 'Doktorlar bugünkü istirahati kafi görürlerse, yarın Bursa'yı tekrar yapabiliriz' demişti. Kendisi aradı, dedi ki 'Bana izin vermiyorlar, kusura bakmayın, Bursa'ya da çok selamlarımı iletin, inşallah yakın bir zamanda kısmet olur.' Biz de kendisine acil şifalar diledik. Pazar günü de aslında iki ilin kongresi vardı; Antalya ve Isparta, herhalde oralara da gidemeyecek. 3 günlük istirahatin arkasından pazar akşamı kendisinin söylediği kadarıyla Merkel'in daveti üzerine Almanya ziyareti vardı, inşallah onu gerçekleştirecek. Bir günlük bir ziyaret, salı günü de Bakanlar Kurulumuzu yapacağız." Fransa'nın başkenti Paris'teki terör saldırılarına ilişkin bir soru üzerine Arınç, bundan duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Arınç, şöyle devam etti: "Tabii çok acı bir olay. Bunu fevkalade büyük bir üzüntüyle kınıyoruz, lanetliyoruz. Terörden çok acı çekmiş bir ülkenin insanı olarak, bizim ülkemizde de buna benzer maalesef masum insanların hayatına kıyanlar oldu. Çocuklarımızı, kadınlarımızı, sadece asker ve polisimizi değil, anne karnındaki bebekleri bile katleden, acımasız, insanlığa karşı suç işleyen terör ve teröristler... Bugüne kadar bunun acısını çok çektik. Dolayısıyla dünyanın neresinde olursa olsun terör amacıyla insanları sorgusuz sualsiz, hiçbir sebebe dayanmadan masumiyet içinde öldüren insanlar birer canidir, katil sürüsüdür, bunlarla mücadele edilmelidir."terörle mücadelenin, bir ülkenin tek başına yapabileceği bir iş olmadığını, dolayısıyla bütün dünyada teröre karşı ortak mücadele yapılması gerektiğini vurgulayan Arınç, Türkiye'nin en yakın dostları Afganistan ve Pakistan'ın terör kıskacında olduğunu, Bangladeş ve Hindistan'da bile terör eylemleri yaşandığını belirtti. Arınç, Batılı ülkelerde, Avrupa Birliğinde, ABD'de, "Teröre karşı ortak mücadele edelim" dediklerinde karşılarına çıkan sorunlardan birinin, terörün tarifi olduğunu ifade etti.bazı terör örgütlerinin kendilerini özgürlük mücadelesi yapan gruplar olarak gördüğünü, kimilerinin de hak arama mücadelesi yaptığını iddia ettiğini dile getiren Arınç, şu değerlendirmelerde bulundu:"bir başkası, 'Biz ezilen insanlarız, sesimizi ancak böyle duyurabiliyoruz' diyor. Terörün Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinde de BM literatüründe de uluslararası sözleşmelerde de belli bir tanımı var. Bizde de Terörle Mücadele Kanunu var, orada terör tarif edilmiştir. Aynı zamanda Türk Ceza Kanununun bazı maddelerinde de 'Bu suçlar terör amacıyla işlenirse onlar da terör suçudur' denilmiştir fakat bu konuda tam bir netlik de maalesef yok. Üçte ikisi diyor ki 'Bunların hepsi terördür, buna karşı beraberlik yapalım', üçte biri de 'Hayır bunlar terör değildir' diyerek mazur göstermeye çalışıyor. Biz o üçte ikinin içindeyiz Türkiye olarak ve bu olayları isterse Müslüman yapsın, isterse Budist yapsın, dini, kimliği, rengi önemli değil, elinde silahla şiddet uygulayan bir insan teröristtir, kime karşı yaparsa yapsın bunun hiçbir zaman da tarifi veyahut da cevaz verilmesi veya mazur görülmesi mümkün değil."başbakan Yardımcısı Arınç, her ülkede olduğu gibi Fransa'da da terör saldırıları yaşanabildiğini belirtti.bazı terör olaylarının engellenemediğini anlatan Arınç, şunları kaydetti:"buna karşı tedbirler alınmalıydı, istihbaratıyla, güvenlik meselesiyle, belki buna karşı bir dayanışma içinde başka ülkelerle de işbirliği yapılabilirdi ama ne yaparsanız yapın, nasıl Türkiye'de bazı eylemleri maalesef önleme imkanımız yoksa Dolmabahçe'de, Sultanahmet'te olduğu gibi, daha önce başka yerlerde olduğu gibi, Paris de dünya metropollerinin en büyüklerinden biri, bu iki kişi nasıl olacak, bir tane de şoför bulacaklar, bir arabayla gidecekler, dışarıdaki iki polisi öldürüp, içeri girip, 12 kişiyi de orada katledecekler. Tabii ben ülkemde yaşananlara da bakarak, en azından terör konusunda, bir şeyler söyleme hakkını kendisinde gören bir insan olarak, içinden teröristlerin indiği bir aracın kapılarının açık tutulduğunu görüyorum, şoför de direksiyon başında. Onlar işlerini bitirip koşuyorlar, arabayla uzaklaşıyorlar a- ma hayret ediyorum o nasıl bir yoldur ki nasıl bir caddedir ki araç yolun ortasında duruyor, ne önden gelen var, ne karşıdan giden var, yani onlar işlerini rahatlıkla bitirip kaçana kadar herhangi bir kişiden, vasıtadan, yerden müdahale yapılmıyor, çekilen bütün görüntüler olayın işlendiği binanın teras katından amatörce insanların çektiği görüntüler." Arınç, Bursa'nın bile bir sokağında, caddesinde bir aracın yolun ortasında durup 3-5 dakikadan fazla bekleyemeyeceğini, Paris'teki olay mahallinin ya müdahale edilemeyecek kadar s- apa bir bölümde kaldığını ya da gerçekten yolun bazı yerlerinden kesildiğini veya bir başka zaafiyetin söz konusu olduğunu ifade etti. "Yapılan iş vahşettir, yapılan şey terördür" diyen Arınç, saldırganlarının Cezayir asıllı olmalarının da hiç önemli olmadığını dile getirdi.arınç, son zamanlarda farklı terör örgütlerinin, farklı amaçlarla ortalığı kana buladıklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:"ortadoğu'da ismini çok duyduğumuz, El Kaide'den El Nusra'dan başlayarak, sonunda IŞİD veya DAİŞ dediğimiz örgüte kadar, bunların yurtdışıyla yani Avrupa ülkeleriyle de bağlantıları var. El Cezire televizyonuna bir mülakat vermiştim, orada da sordular; 'Türkiye üzerinden DAİŞ'e katılmak üzere gelip geçenlerden ne kadar yakaladınız, ne kadarını sınır dışı ettiniz?' diye. Onlara bin rakamını verdim. 6 bin kişiye yakın olanı, pek çok ülkeden farklı o- larak geleceğini bize haber verdikleri takdirde biz Türkiye'ye sokmuyoruz. Girmiş olanları da hemen yakalıyoruz, sınır dışı ediyoruz veya yargıya veriyoruz. Çok şükür ki Türkiye bu konuda çok hassas ama milyonlarca turistin geldiği Türkiye'ye, bir insan turistik pasaportla geliyorsa ve bize kendi ülkesinden herhangi bir bildirim de olmamışsa, Interpol, istihbarat vesaire aracılığıyla bu insan bizim üzerimizden Lübnan'a, Irak'a geçebilir, başka bir ülkeye gidebilir, İsrail'e gidebilir."o taraflara geçişleri kontrol edememe, 910 kilometrelik bir sınırı her an her dakika ciddi şekilde denetleyememe imkanı doğduğuna göre, bu kişiler hakkında kendilerine bilgi verilmesi gerektiğini dile getiren Arınç, ancak o şekilde derdest edebileceklerini söyledi. Arınç, şu bilgileri verdi: "(Hangi ülkelerden ne kadar insan bu örgütlere katılıyor?) denildiğinde, Fransızlardan, Belçikalılardan, İngilizlerden, İtalyanlardan çok yani Avrupa ülkelerinin pek çoğundan DAİŞ'e katılmak üzere giden, bizim üzerimizden geçmese bile başka yollarla giden pek çok insan var. Bugün DAİŞ'in bin civarında bir gücünden bahsediliyor, bunun hemen hemen yarısına yakını, dışarıdan gelen savaşçılar. Onlar, cihatçılar ismini taksa da biz terörist diyelim veya savaşçı diyelim. Bunların büyük bir kısmının Irak veya Suriye dışında da irtibatı var. Bunlar sadece Pakistan'dan, Hindistan'dan gelmiyor, çok az Türkiye'- den gidiyor. Bulduklarımızı yakalıyoruz ama bulamadıklarımızın ölüm haberleri o taraftan gelince 'Filan şehirden de filan gitmiş ve sonunda cenazesi gelmiş' diyoruz. Çok şükür diğer ülkelere baktığımız zaman Türkiye'de taban bulamadıklarını ve Türkiye'den geçişlerin çok az olduğunu görüyoruz. Bu, Türkiye için bir başarıdır ama Avusturya'- dan, İngiltere'den, Fransa'dan, diğer ülkelerden, ne kadar saçlı sakallı da olsa tiplerinden hemen anlamak mümkün..."arınç, bu vahşete bu sürünün içine katılmak için ülke dışından bir şekilde bu tarafa bir geçiş olduğunun söylenebildiğini ve bunların hangi milletten olduğunun da öğrenilebileceğini belirterek, şöyle dedi:"şimdi bu insanlar Cezayir asıllı Müslümanlar diyelim. Cezayir yıllarca Fransızların sömürgesi oldu. 300 sene Osmanlı bayrağı altındaydı, bunlar da 30 sene kadar sömürgecilik yaptılar, sonunda çekip gittiler. Öldüler, yaktılar, yıktılar ve Fransızlar burada büyük bir sömürgecilik örneği verdiler. Esasen Afrika'nın hemen hemen üçte biri eski Fransız sömürgesidir. Hem Batı ülkeleriyle, Senegal ve çevresiyle hem Orta Avrupa'daki pek çok ülkeyle bütün kaynaklarını sömürmüşlerdir, insanlarını da geçmişte bir kısmını köle olarak Fransa'ya getirmişlerdir. En fakir kesim onlardır, dışlanmışlardır, günübirlik işlerde çalıştırılıp, açlığını giderinceye kadar kendilerine imkan verilmiştir. Bu bir nefreti meydana getirebilir. Bunun karşılığında da insanlar kendilerini temsil etme imkanı bulamazlarsa zora gidebilirler. Dolayısıyla o ülkelerde yaşayanların Cezayir'de yaşayanlar başta olmak üzere diğer sömürülmüş ülkelerden gelenler potansiyel olarak mevcut otoriteye karşı bir tepki içerisinde olabilirler. Özellikle son yıllarda İslamofobi, İslam düşmanlığı, ırkçılık veya yabancı düşmanlığı da hemen hemen Avrupa'nın pek çoğunda giderek yükseldi."bülent Arınç, aşırı sağ veya ırkçılığın son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de federal parlamento seçimlerinde de çok yükseldiğine dikkati çekti.yabancı düşmanlığını körükleyen her şeyin kültürel anlamda da siyasi anlamda da tepkilerini farklı olarak ortaya koyabilecek grupların da bir tehlike oluşturduğuna değinen Arınç, şu ifadeleri kullandı:"büyük geçmiş olsun demeliyiz. Tabii kıstırıldıkları yerde öldürüldükleri anlaşılıyor. Rehinelerin de kurtarılmış olduğunu biliyoruz. Bunun sonu gelmeyebilir. O yüzden çok ciddi tedbirler alıp, en azından teröre karşı olan ülkelerin birbirleriyle yardımlaşması lazım ve bu fobilerin, korkuların, nefret söylemlerinin süratle giderilmesi lazım. Şimdi bu olayın karşılığında Müslümanlar, camiler hedef gösterilirse, dindar insanlar, sakallı veya örtülü insanlar hedef gösterilirse, yüksek bir kavgaya sebebiyet verir. Bugünkü olaylar durduğu yerde kalmaz, Allah saklasın daha büyük yangınlar da çıkabilir. O yüzden siyasetçiler de söylemlerine dikkat etmeli, medya da bunu körükleyen yayınlar yapmamalı. Çünkü Türkiye'de başta Diyanet İşleri Başkanımız olmak üzere Avrupa'daki Müslüman gruplar da bütün bu terör eylemlerini kınadılar, 'geçmiş olsun' dediler ve Fransız halkıyla dayanışma içinde olduklarını ifade ettiler. (AA)

7 17 11 Ocak ubat Pazar Per embe AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık, anneliğin çok önemli bir kariyer olduğunu belirterek, "Bütün kariyerlerin de üstündedir. Diğer yapacağımız işler onun üstünedir" dedi.çalık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hem anne hem kadın hem de çocuk üzerine çalışmalar yapmış bir siyasetçi olduğunu söyledi. Yurtiçinde ve yurtdışında bu alanda pek çok programda konuşma yaptığını dile getiren Çalık, aynı zamanda iki çocuk annesi olduğunu belirtti. Çalık, bulunduğu pozisyon ile evlatları arasında hangisinin önemli olduğuna dair bir tercih hakkı sunulması halinde "kesinlikle evlatlarım" cevabını vereceğini vurguladı. Toplumsal, sosyal, siyasal, kamusal kariyerlerden bahsedilebileceğini ve özellikle sosyal anlamdaki kariyerin annelik olduğunu düşündüğünü kaydeden Çalık, "Allah bize bu duyguyu lütfetmiş. Binlerce kere şükürler olsun iki evladım var. Allah olmayanlara da versin. Bu duyguyu tattırsın. Annelik muhteşem bir duygu ve hiçbir sevgiyle, hiçbir unvanla, hiçbir kariyerle kıyaslanamayacak kadar önemli duyguları yüreğinizde yaşatır" dedi. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Malatya programının ayarlandığını, aynı gün de oğlunun Amerika'- da mezuniyet töreni olduğunu anlatan Çalık, şöyle devam etti:"bir yıl öncesinden oğlum 'Anne lütfen o günü boş koy, benim mezuniyet törenimde olursun' dedi. Ben de 'Allah nasip ederse, ölmezsem ben orada olurum' dedim. Program açıklandı, aynı gün Sayın Erdoğan, Malatya'ya gelecek. Benim oğlumun mezuniyet törenini erteleme imkanım yok. Sayın Cumhurbaşkanımızın programıyla alakalı durumu konuştuk ve konuşmamızın sonunda Sayın Cumhurbaşkanımızın gelişi netlik kazandı, kesinleşti. Ben de Cumhurbaşkanımızdan müsaade istedim. Dedim ki; 'Sayın Başbakanım, siz Malatya'ya geleceksiniz o tarihte. Müsaadeniz olursa benim oğlumun mezuniyet töreni var oraya gitmek istiyorum. Cumhurbaşkanım Sayın Erdoğan dedi ki; 'Tabii ki doğruyu yapıyorsun. Biz her zaman geliriz ama oğlunun mezuniyeti bir kere olur."annelik dışında diğer tüm kariyerlerin bir kenara konulabileceğini vurgulayan Çalık, herkesin toplumun her katmanındaki görevleri yapabileceğini ancak herkesin anne olamayacağını belirtti. Allah'ın evladı olmayan herkese bu duyguyu tattırmasını dileyen Çalık, "Annelik çok önemli bir kariyerdir. Bütün kariyerlerin de üstündedir. Diğer yapacağımız işler onun üstünedir. Siyasetçi, milletvekili, başkan, genel başkan yardımcısı, bakan, müsteşar olursunuz istediğiniz her şeyi olursunuz" dedi. Kadının güçlü olması gerektiğini söylediklerini belirten Çalık, şunları kaydetti:"güçlü kadın, güçlü aile, güçlü toplum, güçlü Türkiye... Hepsi birbirini destekleyen cümlelerdir. Tamamlayacak cümlelerdir. Ailenin içinde annenin rolü, en az baba kadar. Babanın rolü en az anne kadar çok önemlidir. Benim babam, baba figürü olarak AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çalık, "Annelik çok önemli bir kariyerdir. Bütün kariyerlerin de üstündedir. Diğer yapacağımız önümüzde örnektir. En az anne figürü kadar benim için önemliydi. Biz ailenin içindeki anne baba kavramlarını sağlamlaştırmak zorundayız. Toplumun o aile yapısının sağlam olması toplumumuzun da sağlam olmasına sebebiyet verir. Biz kadını asla eve kapatacak zihniyete sahip değiliz. Biz kadının hem evinde hem işinde üretmesini istiyoruz. Hazreti Hatice annemiz çalışan bir iş kadınıdır."eczacı ve siyasetçi o- işler onun üstünedir.ev hanımlarını tarif ederken ben onlara 'ev mühendisleri' diyorum. Evin içerisinde de çok ciddi manada üreten, ekonomisini idare e- den, güçlü karakterlerdir kadınlarımız"dedi larak çalıştığını anlatan Çalık, "Ama ne olursa olsun siyasi, kamusal ya da kurumsal hangi kariyeri bana verirseniz verin annelik kariyeri hepsinin üstündedir" dedi. -Annelik ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması ProgramıBaşbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıkladığı Annelik ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programına da değinen Çalık, programın kadının hem anne olmasına hem de iş hayatına devam etmesine vesile olacak çok önemli düzenlemeler içerdiğini söyledi.türkiye'nin demografik yapısının üzülecek boyutta olduğunu belirten Çalık, "Biz her geçen gün yaşlanan bir nüfus haline geliyoruz. Altın oran dediğimiz doğurganlık hızında 2,1'in altına düştüğümüz anda yaşlanan nüfus haline geliyoruz. Maalesef 3 çocuk deyip yükseltme sürecine girmemiş olsaydık, biz altın oranın altına düşüyorduk. 2,8'lerdeydik. Şimdi yeni yeni 2,1'in üstüne çıkmaya başladı" dedi.çalık, Afrika ülkelerinde doğum kontrolünün zorunlu hale getirilmesi için çok ciddi çalışmalar yapıldığını gördüklerini anlatarak, "Türkiye'de bu maalesef yapıldı ve o günlerde nüfus artış ve doğurganlık hızının düştüğünü görüyoruz. Ama Türkiye'nin en büyük zenginliği genç nüfusudur. Yüzde 20 genç nüfusumuzun artarak devam etmesi lazım. Bu nedenle biz bir çocuk doğurana 300 lira, ikinci, üçüncü ve dördüncü çocuk şeklinde ilk elden hemen desteklerini vermek üzere dün Sayın Başbakanım programımızı açıkladı" diye konuştu.programla annelere de yarı zamanlı çalışma imkanı sunduklarını anımsatan Çalık, şöyle devam etti:"inşallah yarı zamanlı çalışma çok daha verimli hale gelir. Süt izinleri, eşit işe eşit ücret çok önemli şeyleri gerçekleştirdik. Kadın erkek fırsat eşitliğinin Türkiye'de sağlanması için vermiş olduğumuz mücadele aşikar. Yasal çalışmalar ortada. Dolayısıyla 'kadını eve hapsetmek istiyor' diyen zihniyet kesinlikle yanlış bir zihniyet. Bizim özellikle işverenleri teşvik etmek için sigortaların devlet tarafından karşılanması düzenlemesi kadının istihdamını artırmaya dönük çok önemli çalışmalardır. Ya da kreş zorunluğu getirmemiz de kadının çalışırken anne olabilme imkanını sağlama açısından çok önemli çalışmalardır."kadının eve kapanmadan üretmesini istediklerini vurgulayan Çalık, "Ev hanımlarını tarif ederken ben onlara 'ev mühendisleri' diyorum. Evin içerisinde de çok ciddi manada üreten, ekonomisini idare eden, güçlü karakterlerdir kadınlarımız. Türkiye'de çok güçlü kadınlarımız olduğunu ve bu kadınların en önemli kariyerlerinin de annelikleri olduğunu düşünüyorum" diye konuştu. (AA)

8 SAYFA 8 MAVi KIRMIZI SARI SAYFA 9 SiYAH MAVi KIRMIZI SARI İNCE ZIMBALAR Sabit İNCE sabitince1@hotmail.com ARİF NİHAT ASYA HOCAM Gençliğimiz Arif Nihat Asya ve benzeri milliyetçi, vatansever şairlerin şiirlerini okumakla geçti.mehmet Emin Yurdakul, Orhan şaik Gökyay, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu ve Arif Nihat hocamızın şiirleriyle vatan ve millet sevgimiz çoştu, bağlılığın ve fedakarlığın kutsiyetini onların şiirlerinden öğrendik. Hiç unutmam ölüm tarihini 5 ocak 1975 günü istanbul da Bizim Anadolu Gazetesinde onun ölüm haberini yazmak da bana kalmıştı. Allahtan rahmet diliyor, sevenlerinin bir kez daha başı sağolsun. Şimdi kısa bir biyografisini verelim ve arkasından da dostum Ahmet Özdemir'in köşesinden bir alıntı ile toprağı bol olsun diyelim. Arif Nihat Asya (7 Şubat 1904; İnceğiz, Çatalca, İstanbul - 5 Ocak 1975, Ankara), milliyetçi şiirleriyle tanınan ve Adana'nın kurtuluş günü olan 5 Ocak günü yazdığı ünlü "Bayrak" şiirinden dolayı "Bayrak şairi" olarak da anılan Türk şairdir. Doğum adı "Mehmed Arif" olan Arif Nihat Asya, öğrenim hayatına dört yaşında köyün imamından Kur'an harfleri öğrenerek başladı. Balkan Savaşı sonunda İstanbul'a geldi. İlk öğrenimini Kocamustafapaşa ve Haseki mahalle mekteplerinde tamamladıktan sonra Gülşen-i Maarif Rüştiyesi'ne girdi. Orta tahsilini parasız yatılı olarak Bolu ve Kastamonu liselerinde tamamladıktan sonra 1928'de İstanbul Üniversitesi Yüksek Öğretmen Okulu Edebiyat Bölümü'nden mezun oldu.[1] Adana, Malatya, Edirne, Tarsus, Ankara ve Kıbrıs'taki liselerde edebiyat öğretmenliği yaptı yılında Seyhan (Adana) ve 1954 yılında da Eskişehir milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girdi. Milletvekilliğinden sonra tekrar bir süre daha öğretmenlik yaptı. Ankara Gazi Lisesi'nde edebiyat öğretmeni iken 1962'de emekliye ayrıldı. Yeni İstanbul ve Babıali'de Sabah gazetelerinde yazılar yazdı. Aruzla başladığı şiirde rubailer, gazeller yazdı. Özellikle rubailere büyük önem verdi. Rubailerden oluşan 5 ayrı kitap yazdı. Daha sonra heceli ve serbest vezinli(ölçülü) şiirler yazdı. Milliyetçi şiirleriyle dikkat çeken Arif Nihat Asya, yurdun güzelliklerini, doğasını anlatan, kimi zaman yergici ama Türklüğü yücelten şiirleriyle de bilinir. Arif Nihat Asya 5 Ocak 1975'te vefat etti. Kabri, Ankara Karşıyaka Mezarlığı'ndadır. "Milli Şef döneminde, Arif Nihat Hoca Malatya Lisesi Müdürü'dür. Şöhretli bir şair ve milliyetçidir. Devrin Mill" Eğitim Bakanı Edebiyatçı Hasan Ali Yücel, Malatya ziyaretinde okulu "özel olarak" teftiş eder. Çok ararsa da tenkit edilecek bir husus bulamaz. Müdür Odası'na girince Arif Nihat Asya'ya sert bir ifadeyle sorar: "Burası ne biçim bina, okul mu, yoksa mahpushane mi?" Arif Nihat Asya "Sayın Vekil, önceden yapılmış bu okula, beni hapishane müdürü olarak tayin etmediğinize göre, burası teftişinizle gördüğünüz gibi iyi bir okuldur." Diye cevap verir. Hasan Ali Yücel, bu cevap karşısında söyleyecek söz bulamazken, gözleri Arif Nihat Bey'in kıyafetine takılır. Mevsim kıştır ve o zamanın Malatya'sının yollarından, paçalarına çamur bulaşmıştır. Alaycı bir gülümseme ile çıkışır: "Muallim Efendi, paçalarında bu çamurların işi ne?" Arif Nihat, Yücel'in gözlerinin içine bakar ve sorar: "Vekil Efendi, paçalarımın sizin ağzınızda işi ne?" Sonrası malum... Doğruca Vali Konağı'na giden Hasan Ali Yücel, ilk iş olarak 'Arif Nihat Asya'yı, Lise Müdürlüğü'nden 'Vilayet Emrine' aldırır. Sürgün emri daha sonra gelir... DEVLER ARASINDA BİR İNSAN... Arif Nihat Hoca, 1950 seçimlerinde çok sevildiği Adana'dan aday gösterilir. Kürsüye ilk çıkışı öncesinde bir öğrencisi; 'Hocam Kemal Satır, Cavit Oral, Kasım Gülek ve Hilmi Oran gibi devler arasından nasıl sıyrılacaksınız' diye telaşlanır. Daha ne konuşacağına karar vermemiş olan Hoca, bu sorudan hareketle, halkın huzuruna çıkar çıkmaz; 'Biraz önce bir öğrencim bana bu soruyu sordu. Cevabı hazırdır... Bırakın da bu devler arasında bir de insan bulunsun' diye başlar konuşmasına... Ertesi gün mahalli gazeteler, Devler arasında bir insan, Arif Nihat' başlığı ile yayınlanır. Hoca da bu cümlesinin 'Bayrağına doldurduğu rüzgarla' çarşaf listeden milletvekili olarak çıkar..." İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, Halkapınar Su Fabrikası nda 1999 yılından bu yana işlettiği mevcut SCADA sistemini hem modernize etti hem de Aliağa dan Selçuk a kadar 21 ilçeyi kapsayacak şekilde genişletti. İZSU yetkilileri, İzmir in su trafiğini yöneten merkezi tanıtmak amacıyla ilçe belediye başkanlarına bilgilendirme toplantısı düzenledi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ilçe belediye başkan ve başkan yardımcılarının katıldığı toplantıda, İZSU Genel Müdürlüğü Su İsale ve Dağıtım Dairesi Başkanı Ahmet Ali Uslu bir sunum yaparak yenilenen sistemi anlattı. Su tasarrufu sağlanacak Merkezde yürütülen çalışmalar hakkında bilgi veren Uslu, eski metropol alandaki 11 ilçenin yanı sıra şu an Aliağa, Menemen, Foça, Kemalpaşa, Bayındır, Torbalı, Selçuk, Menderes, Seferihisar ve Urla İlçeleri ile büyük yerleşim yerlerini SCADA sisteminde izlediklerini belirtti. Sistem sayesinde depoların sürekli kontrol edildiğini, arızaların minimuma indiğini, depolardaki taşmaları kontrol altına aldıklarını anlatan Uslu, konuşmasını şöyle sürdürdü: Böylelikle hem su tasarrufu sağlayacağız hem Pazaryerlerinde sağlıklı ve konforlu alışveriş imkanı sağlamak isteyen Karşıyaka Belediyesi, ödünç alışveriş arabası uygulaması başlattı. İlk olarak Bostanlı Pazaryeri nde hayata geçirilen proje kapsamında; ihtiyaç duyan vatandaşlar, zabıta ekiplerinin denetimindeki mini pazar arabalarını nüfus cüzdanlarını bırakarak ödünç alabilecek ve alışverişin ardından iade edebilecek. Karşıyaka Belediyesi, pazar arabası olmayan ya da pazaryerlerine arabasız olarak giden vatandaşları taşıma sıkıntısından kurtaracak yeni bir uygulamayı hayata geçirdi. Pilot bölge seçilen Bostanlı Pazaryeri nde başlayan proje kapsamında, çekçekli alışveriş arabaları halkın kullanımına sunuldu. Pazarın kurulduğu her çarşamba günü, isteyen vatandaşlar zabıta noktasına başvurarak, mini pazar arabalarını ödünç alabilecek. KİMLİĞİNİ GETİR, ARABAYI GÖTÜR Yeşil kırmızı renkleri ve estetik görünümleriyle dikkat çeken arabaları kullanmak için, zabıta noktasında görevli personele nüfus cüzdanı ve iletişim bilgilerini bırakmak yeterli olacak. Vatandaşlar aynı SONDAKiKA GAZETESİ >>8 GÜNCEL Ocak Şubat Pazar Perşembe 11 Ocak 2015 Pazar İZSU'dan SCADA'ya dev yatırım İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, su dağıtım ağını tek merkezden yönettiği SCADA merkezini 18.3 milyon liralık yatırımla yenileyerek 21 ilçeyi kapsayacak şekilde genişletti. Su kaynaklarının 7 gün 24 saat kontrol edildiği merkez, ilçe belediye başkanlarına tanıtıldı de su arızalarının sayısı azalacak. Kaynaklarımızı daha etkin kullanacağız. Pompa ve depo arasında otomasyon sistemi olduğu için personelden tasarruf ediyoruz. Su kesintilerinden etkilenecek bölgeleri bu sistem sayesinde daraltıyoruz. Bütünşehir Yasası ile ilave edilen 9 ilçenin ve bağlı büyük yerleşim yerlerinin su alt yapısının da sisteme dahil edilmesi yönünde çalışmalara başladık. Sunumun ardından SCADA sisteminden canlı örnekler verildi. Atatürk Mahallesi ndeki bir su deposu ile pompa arasında uygulama yapıldı. Su deposundaki suyun seviyesi alçaltılıp yükseltilerek pompanın otomatik devreye girmesi sağlandı. Buca da da kapalı bir vana açıldı. Sistem 6 kat büyüdü Daha önce 937 km² lik alanda içme suyu kaynaklarını 7 gün 24 saat tek merkezden kontrol eden İZSU, bu yatırımla birlikte izlediği alanı yaklaşık 6 kat büyüterek 5 bin 400 km² ye çıkarmış oldu. 18 milyon 250 bin liraya mal olan çalışmalar tamamlanarak 21 ilçedeki 331 adet derin kuyu, 142 adet pompaj tesisi, 161 adet depo, 780 adet pompa ve 220 adet vana ile Görece, Ürkmez, Balçova Gördes ve Güzelhisar barajları bir merkezden izlenip denetlenebilir hale geldi. TAŞIMA SIKINTISINA SON gün içinde pazar arabalarını aynı noktaya geri getirip nüfus cüzdanlarını teslim alacak. 45 kilogram taşıma kapasitesine sahip olan ve çekçekli sap kısmıyla kullanım kolaylığı sağlayan pazar arabaları, vatandaşlardan gelen talebe göre Karşıyaka daki diğer pazaryerlerine de konulacak. PAZARYERLERİ MODERNLEŞİYOR Karşıyaka Belediyesi nin pazaryerlerine yönelik yaptığı 1 yıllık çalışmalar kapsamında; Bostanlı Pazaryeri ndeki gözleme tezgahları Sistem nasıl çalışıyor? SCADA sistemi, izleme ve kontrolün yapıldığı donanım ve yazılımdan oluşan bir merkez ile sahadaki ölçüm ve kontrol cihazları, bilgi derleyen-toplayan RTU (uzak kontrol üniteleri) cihazları ve iletişim sağlayan telsiz ve GPRS cihazlarından oluşuyor. Sistem, sahaya yerleştirilen ölçüm ve kontrol cihazlarının ürettikleri verilerin RTU cihazlarına gönderilmesi, verilerin işlenerek telsiz ve GPRS haberleşme ortamı üzerinden SCADA merkezine iletilmesi biçiminde çalışıyor. Böylelikle merkezde görevli personel, 24 saat boyunca bu veriler ışığında kentin su trafiğini yönlendirebiliyor. İhtiyaca göre merkezden tüm pompa motorları çalıştırılıp durdurulabiliyor ve dağıtım sisteminde kullanılan vanalar istenen oranda açılıp kapanabiliyor. Pompa istasyonları, derinkuyu ve depolarda debi, basınç, seviye ölçümleri yapılarak dengeli su dağıtımı yapılıyor. Klor, bulanıklık, iletkenlik, ph ve çözünmüş oksijen ölçümüne ait bilgeler işlenerek suyun kalitesi anlık olarak kontrol ediliyor. Tesis güvenliğine ilişkin bilgiler de alınıp yetkisiz kişilerin tesislere girişi önleniyor. modern stantlara taşındı. Tartı ve ölçü aletleri sıkı denetim altına alındı. Şemikler ve Bostanlı pazaryerlerinde balık tezgahları için zemin ve çevresi fayans kaplı, krom tezgahlar hazırlandı. Şemikler, Bostanlı ve Cumhuriyet pazaryerlerinde de çatıdan elektrik tesisatına, boya badanadan tezgahlara kadar pek çok yenilik için çalışma başlatıldı. Pazaryerlerine modern bir görünüm kazandıracak çalışmaların, 2015 yılında da hız kesmeden devam edeceği belirtildi. DONDURUCU SOĞUKLARDA ISI KAYBINA DİKKAT Balkanlar ve Karadeniz üzerinden gelen soğuk ve yağışlı hava Türkiye de yaşamı olumsuz etkilerken, ısınmada ekonomik ve insan sağlığına uygun olmayan yöntemlerin tercih edildiği belirtildi. Ülke genelinde odun, kömür, fuel-oil ve doğalgazın ısınmada kullanıldığı, ısı enerjisinin ekonomik olabilmesi için bina yalıtımlarının yapılması gerektiği vurgulandı.izmir Ekonomi Üniversitesi Meslek Yüksekokulu İklimlendirme ve Soğutma Teknolojisi Programı Öğretim Üyesi Murat Türkan, kömür ürünlerinin oluşturduğu karbon monoksit gibi oksit ve kül nedeniyle hava kirliliğine, zehirlenmelere neden olduğunu kaydetti. Türkan, Zehirlenmeleri önlemek için kaliteli yakıt kullanılmalıdır. Kömür sobaları talimatnamelere uygun şekilde kurulmalı ve bunların periyodik bakımları yapılmalıdır. Doğalgaz ise karbon içeriği düşük, yanması ayarlanabilen, verimli, çevreci, otomatik kontrole uygun bir yakıttır. Bu olumlu özellikleri dolayısıyla ısınmada doğalgaz kullanımı önerilmektedir dedi. İyi Isınma İçin Önce Koruma Elektrik enerjisinin de ısınma için kullanıldığını, ancak bunun pahalı bir yöntem olduğunu ifade eden Türkan, tercih edilen ısınma türü her ne olursa olsun ısı enerjisinin ekonomik kullanılabilmesi için binaların yalıtılmasına önem verilmesi gerektiğini vurguladı. Türkan, şunları söyledi: Mantolama adı verilen yalıtım ile odadan dışarıya ısı geçişi azalmakta ve dolayısıyla ısınma maliyeti düşmektedir. Ayrıca kapı ve pencere alınırken yalıtımlı malzemelerden üretilmiş olmasına dikkat edilmelidir. Kapı ve pencerelerin boşlukları yalıtım malzemesi ile kapatılmalıdır. Bunun yanında günün güneşli saatlerinde perdelerin açılması ile güneş enerjisinin ısısından daha fazla faydalanılabilir. Geceleri ise ısının oda içerisinde kalması için perdeler kapalı tutulmalı ve radyatörlerin önü her zaman açık olmalıdır. Tüm bunların yanı sıra ısıtma cihazlarının periyodik bakımlarının yapılması da son derece önemlidir. İZKA İzmir Üniversitesi İzmir i Yaşayan Laboratuvar yapacak İzmir Kalkınma Ajansı nın desteği ile İzmir Üniversitesi tarafından hayata geçirilecek olan Yaşayan Laboratuvar Olarak Kent projesi ile İzmir için katılımcılık esaslı akıllı yerel yönetişim ve akıllı kent uygulamalarının geliştirilmesi, üretilmesi ve yaygınlaştırılması çalışmaları Gençiz Fuarcılık Genel Müdürü Osman Gençer çalkantılı bir süreç geçiren sektörün JEWEX ile yükseliş fırsatları yakalayacağını söyledi. Dünyayı kasıp kavuran bir ekonomik kiriz döneminde cesaretli bir hamle ile JEWEX Alyans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarı'nın ilki İzmir'de gerçekleştirilmişti. Dünyada ilk altın paranın basıldığı ve kullanıldığı coğrafyada başlatılan organizasyon çok sayıda firmanın prestij ve yeni iş bağlantıları sağlamasına katkı koydu. Yine çalkantılı bir süreç geçiren kuyumculuk sektörüne bu sene düzenlenecek JEWEX Alyans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarı'nın önemli katkılar koyacağı tahmin ediliyor. Gençiz Fuarcılık tarafından İzmir Kuyumcular Odası başta olmak üzere bir çok oda ve dernek işbirliği ile düzenlenecek fuarın altıncısı gerçekleştirilecek. Kuyumculuk sektörünün Türkiye'deki yılın ilk önemli organizasyonu 23 Ocak 2015 tarihinde başlayacak. İzmir Uluslararası Fuar Alanı'ndaki organizasyon 4 gün sürecek. JEWEX Alyans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarı'na sektöre yön veren yaklaşık 80 kurumsal kuyumculuk firması katılacak. Birbirinden özel stantlarda alyans, altın, pırlanta, değerli ve yarı değerli taşlı takılar, inci, montür, gümüş takı, yarı kıymetli ve sentetik taşlar, saat, makina, kuyumculuk malzeme ve ekipmanları, aksesuar ve vitrin malzemeleri, yan sanayi, kuyumcu yazılımları, güvenlik araçları ürün ve hizmetleri sergilenecek. Kuyumculuk sektörünü olumsuz etkileyen dünya çapındaki ekonomik kriz döneminde başlattıkları JEWEX Alyans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarı'nda sektörün kurtuluş reçetesini İzmir'de yazdıklarına dikkat çeken Gençiz Fuarcılık Genel Müdürü Osman Gençer, yine çalkantılı bir süreçten geçen sektörün ayakta kalması ve yapılacak. İzmir Üniversitesi, İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA)'nın Bilgi Toplumuna Dönüşüm ve Bilgi İletişim Teknolojileri Mali Destek Programları kapsamında ilk desteğini almaya Yaşayan Laboratuvar Olarak Kent projesi ile hak kazandı. geleceğe güvenle yürüyeceği yeni hamleler yapmasında düzenleyecekleri Kuyumculuk ve Saat Fuarının önemli bir eşik noktası olacağını söyledi. Gençer, "Küresel bir ekonomik kriz döneminde düzenlediğimiz JEWEX Alyans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarı kuyumculuk sektörümüzün can simidi olmuştu. ufuk noktası kararma noktasına gelen firmalar organizasyonumuzda sağladıkları iş bağlantılarıyla geleceklerini yeniden yapılandırarak güvence altına almıştı. Binlerce çalışanı ve sektör paydaşlarına yine iş ekmek kapısı olmuşlardı. Kuyumculuk sektörümüzün Ege Zirvesi niteliğinde geçecek 6. Kuyumculuk ve Saat 12 ayda tamamlanacak projenin anlaşması İzmir Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ali Rıza Doğanata, Mütevelli Heyet Başkan Yardımcısı Selim Doğanata ve İZKA Genel Sekreteri Murat Yılmazçoban tarafından imzalandı. Toplam bütçesi TL olan projeye İZKA Fuarımız çalkantılı bir süreç yaşayan sektöre moral katacak iş bağlantılarını sağlayacak. Yeni kapılar açacak" dedi. Türk Kuyumculuk sektörü bir kez daha Ege zirvesinde buluşmaya hazırlanıyor. Tasarımcıların özenle ortaya koyduğu ürünlerin imalatları yapıldı. Sergilenecekleri günü beklemeleri için özel kasalara konuldu. Sunumlar için göz alıcı stantların çalışmaları sürüyor. Sektörün sabırsızlıkla beklediği JEWEX 2015 Alyans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarı için geri sayım başladı. Fuar sunacağı önemli iş fırsatlarıyla sektörün yeni yılın ilk ayında kendilerini güncellemesini sağlayacak. Nihai tüketicisine en iyi ürün ve hizmeti sunmak, rakipleri SONDAKiKA GAZETESİ >> 9 GÜNCEL 17 Şubat 2013 Perşembe TL destek sağlayacak. Yazılım Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Emrah Orhun ve Mimarlık Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Deniz Orhun tarafından geliştirilen projede İzmir'in ilk yaşayan laboratuvarı İzmir Üniversitesi'nde kurulacak. KUYUMCULUĞUN KALBİ İZMİR'DE ATACAK Kuyumculuk sektörünün yeni yıldaki ilk önemli ve kapsamlı organizasyonu JEWEX Alyans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarı başlıyor. 23 Ocak 2015 tarihinde İzmir Uluslararası Fuar Alanı'nda açılacak organizasyon sektöre 4 önemli iş günü sunacak Bayraklı Belediyesi, geçtiğimiz yıl 45 bin 281 vatandaşa ücretsiz sağlık hizmeti vererek bir rekorun altına imza attı. Sağlık İşleri Müdürlüğü arıcılığı ile verilen poliklinik, enjeksiyon, pansuman, diş muayenesi, hasta nakil, tansiyon takibi, hasta ziyareti ve cenaze hizmetleri vatandaşlar tarafından takdir gördü. Bayraklı Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü verdiği hizmetlerle vatandaşın yüzünü güldürüyor. Sağlık İşleri Müdürlüğü, Adalet ve 75. Yıl Mahallesi ndeki hizmet binalarında geçtiğimiz yıl 9 bin 669 vatandaşa poliklinik (muayene) hizmeti verirken, 13 bin 862 kişiye enjeksiyon, 3 bin 295 kişiye ise pansuman uygulamasında bulundu.1855 kişinin tansiyon takibi ve açlık kan şekeri ölçümünü yapan Bayraklı Belediyesi, 5 bin 567 vatandaşa diş poliklinik muayenesi, 5 bin 694 vatandaşın diş temizliği, dolgu, diş çekimi, flor uygulaması, drenajı yapıldı. 200 kişi ise ağız ve diş sağlığı konusunda bilgilendirdi. HASTALAR EVLERİNDE ZİYARET EDİLDİ Bayraklı Belediyesi ekipleri ücretsiz poliklinik, diş tedavisi, evde pansuman, enjeksiyon gibi birçok hizmetin yanı sıra 301 karşısında bir adım öne çıkmak isteyen tüm sektör profesyonelleri bu organizasyonda olacak. Türk kuyumculuk endüstrimizin üretim ve pazarlama gücünü ortaya koyacağı organizasyon üreticiler, toptancılar, mümessiller, ihracatçılar, tasarımcılar ve tedarikçiler, kısacası tüm sektör profesyonellerini bir araya getirecek.jewex 2015 Alyans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarı Ocak 2015 tarihlerinde gerçekleşecek. İzmir Uluslararası Fuar Alanı'ndaki organizasyon saat 10.00'da başlayacak, ilk üç gün saat 19.00'a kadar, son gün ise saat 18.00'e kadar sektör profesyonelleri ile vip davetliler tarafından ziyaret edilebilecek. Son bir yılda 45 bin 282 kişi belediyenin sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlandı Bayraklı Belediyesi nden örnek sağlık hizmeti vatandaşı doktor eşliğinde evlerinde ziyaret etti te 1017 vatandaşın evinde enjeksiyon ve pansuman işlemleri titizlikle gerçekleştirdi. Ayrıca Bayraklı Belediyesi 2014 yılında bünyesinde bulunan ambulanslarla 3 bin 4 hastayı poliklinik tedavisi için sağlık kuruluşlarına ve oradan da evlerine güvenli bir şekilde ücretsiz olarak ulaşımlarını sağladı. BELEDİYE VATANDAŞIN ACILI GÜNÜNÜN DE YANINDA Bayraklı Belediyesi vatandaşların acı gününde de yalnız bırakmadı. 207 kişinin ölüm raporu ve defin işlemlerini tamamlanarak şehir içi ve şehir dışına 610 cenazenin naklini gerçekleştirdi. ÜCRETSİZ SAĞLIK HİZMETİMİZ DEVAM EDECEK Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, ücretsiz sağlık hizmetine yeni yılda da devam edeceklerini belirterek, İlçemizde doğrudan ya da dolaylı olarak 45 binin üzerinde vatandaşımız sağlık hizmetlerimizden ücretsiz yararlanmış. Hemşerilerimin bir nebze de olsa yüzlerini güldürmek, onlara yardımcı olabilmek bizi çok mutlu ediyor. Evde hasta ziyaretleri, nakiller, ağış ve diş polikliniklerimiz ve diğer sağlık hizmetlerimiz vatandaşımızın emrinde. Belediye olarak vatandaşlarımızın yanında olmaya, hizmetlerimizle onlara dokunmaya devam edeceğiz dedi. ALİAĞA'YA PRESTİJ CADDESİ Aliağa Belediyesi nin ilçe genelinde sürdürdüğü kentsel tasarım çalışmaları devam ediyor. Aliağa Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmalar çerçevesinde; Aliağa'nın önemli arterlerinden biri olan İzmir Caddesi A dan Z ye sil baştan yeniden yaratılıyor Mesai kavramı gözetmeksizin Aliağalı vatandaşların istek ve görüşleri doğrultusunda çalışmalarını sürdüren Aliağa Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğüne bağlı ekipler, İzmir Caddesi ni yenileme çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor. 'İzmir Caddesi nde hummalı bir çalışma yürüten ekipler; ilk olarak yağmur suyu inşaatı ile altyapı hamlesinin startını verdi. Baştan başa modernize edilecek olan caddede yapılan çalışmaların bitiminde; İzmir Caddesi nin Aliağa nın en prestijli caddelerinden biri haline geleceği belirtiliyor. Uzun yıllar bakımsız haliyle şehrin en işlek caddelerinden biri olan 'İzmir Caddesi nde yenileme çalışmalarının en kısa zamanda tamamlanması hedefleniyor. İzmir Caddesi Yenileme Projesi kapsamında; İZSU, İzmirgaz, GEDİZ A.Ş, Telekom ve Aliağa Belediyesi alt yapı ve üst yapı çalışmalarını koordineli olarak sürdürüyor. SU BASKINLARI TARİHE KARIŞACAK İzmir Caddesinde yapılan altyapı çalışmalar neticesinde; daha önce yoğun yağışlar nedeni ile meydana gelen su baskınlarının artık tarihe karışacağı belirtiliyor.yağmur sularını kanalizasyon sularından ayırarak su baskınlarının yaşanmasının önüne geçen ve 2011 yılından bu yana Türkiye de kullanılan scada sistemini, yenilenen İzmir Caddesi nde hayata geçirecek olan Aliağa Belediyesi, projenin tamamlanmasıyla birlikte devreye sokulacak olan scada sistemiyle İzmir Caddesinde su taşkınlarının tamamen önüne geçmeyi hedefliyor. SÜRPRİZ PROJE Yenileme çalışmalarının startını beklenenden çok daha erken vererek Aliağalılara adeta sürpriz yapan Aliağa Belediyesi'nin 'İzmir Caddesi Yenileme Projesi' kapsamında caddedeki mevcut beton direklerin sökülüp yerine modern direklerin dikileceği, cadde boyunca elektrik tellerinin yer altına alınacağı, caddenin trafiğe kapatılacağı ve MOBESE sistemi ile 7 gün 24 saat izleneceği verilen bilgiler arasında yer alıyor. ÇEVRE SOKAKLARINDA DA ALTYAPI ÇALIŞMALARI YAPILACAK 'İzmir Caddesi nde çalışmalar devam eden çalışmaların yanı sıra çevre sokaklarda da altyapı çalışmalarının sürdürüleceği bildirildi.kazım Dirik Mahallesi nde ki 283, 289, 290, 293, 294, 292, 284, 285, 295, 296 ve Ahmet Balcı Sokak ile birlikte Kültür Mahallesinin 282, 276, 279, 278 ve Şerafettin Öztürk sokaklarında da altyapı çalışmalarının kısa sürede başlatılacağının bilgisi verildi. GÜNDEME DAİR Timuçin GÜNDEM tgundem64@hotmail.com DÜNDEN BUGÜNE DİYALOG-2 Fark edilmeye başlanan bu yolun argümanları, sadece muhalif konular, muhalif kişiler yahut muhalif medeniyetler ya da sadece semavi din müntesipleri arasında kurulabilen bir köprü olma vasfından ibaret değildir. Dairenin dışında kalanlar arasındaki muhabbeti de arttırmak içinde biçilmiş kaftandır. Medeniyetler arası, toplumlar ve kültürler arası, din müntesipleri yada insanlar arasındaki diyalogun bizcesinin fevkaladeliğini görüp uygulamaya koyan birileri vardır. Diyalogun Böylesi gönüllü hizmet erlerinin sayı ve gayretleri azımsanmayacak derecededir. Asırlarca şirazesinden çıkmış bir konuyu rayına oturtmak için olanca güçleriyle çalışmaktalar. Gelgelelim sevgi, kardeşlik, barış ve hoşgörü alanındaki bu engin hizmeti dahi küçümseyen, menfaatleri gereği önünü kesmek isteyenler de yok değil. Onlarda ezelden beri varlar. Küresel barış ve huzur tesis edilmeye başlandıkça menfaatlerinin zayi olacağını iyi bilmektedirler. Bunlar her dönemde vardılar şimdide varlar. Tüm bunların yanı sıra her alanda olduğu gibi diğer din mensuplarıyla ilişkilerde de uyulması gereken Müslüman ca tavrı belirlemede inanç kaynağımıza bir göz atmakta sonsuz faydalar vardır. Yüce kitabımız Kur an; farklı din, kültür ve medeniyetlerle diyalog kurmamızı yasaklamamıştır. Aksine, teşvik etmiştir. Allah dileseydi sizi bir ümmet yapardı demiş ve devam etmiş Yaradan (c.c.); O sizi böyle bölük bölük ayırdı. Ta ki sonunda tanışasınız, kaynaşasınız diye. Bu tanışma ve kaynaşma süreci diyalog olmadan nasıl olacak peki ala? Elbette diyalog şart bu hususta. Bir başka ayetinde Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz. (Mümtehine, 8) buyurarak genel bir ifade ile diyalog teşvik edilmekte. İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak, en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: 'Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim ilâhımız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuzdur.' (Ankebut,46) Değişik coğrafyalarda yaşamamız, farklı dilleri konuşmamız diyaloga, hasbıhale engel değildir. Bunlar ortadayken de insanlar, milletler birbirlerine yakınlaşabilir. Birbirlerini anlayabilir. Ayrılık, gayrılık, sürtüşme, kavga ve hatta sonucu savaşa değin gidebilecek birçok sorunu bu yolla halledebilirler. Sevgi, barış ve kardeşlik adına, insanlık adına, abidevi eserler ortaya koyabilir. Gelecek nesillere en değerli hediye mukabilinden, diyalogu kıymettar bir hediye olarak sunabilir. Kaldı ki; insanlar yaradılışı gereği bir diğerine muhtaç olarak yaratılmışlardır. Toplumlarda aynı şekilde halk edilmiştir Dili, dini, rengi, medeniyeti ve kültürü her ne olursa olsun, birbirlerine muhtaçtırlar. Hani komşunun, komşusunun külüne muhtaç olduğu kabilinden. Doğruluğuna inandığı tüm değerlerine sıkıya bağlı olarak karşısındakini anlamaktır diyalog. Aynı hakkı karşısındakine de sunabilmektir. Maksat; birbirimizi anlama, doğru algılayabilme, iyi niyet ve sevgi olduğu sürece bu başarılabilir. İnsanlık tarihi, bu ve benzeri olaylara birçok kez şahitlik etmiştir. Bunlardan bazılarını kısa kısa ele alalım. Ünlü İslam âlimi Biruni, eserlerinde, farklı inançları ve farklı kültürleri tenkit etmekten ziyade anlama gayretli bir yol izlediğini beyan etmiştir. Biruni den önceki asırda yaşamış, ünlü âlim Mes üdide; Mürücü z- Zeheb adlı eserinde benzer noktaların hayatiyetine dikkat çekmiştir(1). Kur andan sonra ki en önemli mihenk taşımız olan Resulullah Efendimizin (s.a.v.) uygulamalarıdır. Ömrü hayatınca farklı kesimlerle diyalog yolu ile anlaşmayı hep ön planda tutmuştur. Nebiliği süresince de, ehli kitap ve dahi kitap ehli olmayanlarla da sık sık diyalog kurduğu bilinenlerdendir. Çareyi, öncelikle diyalog kurmakta aramıştır Allah ın Resulü. Bundan amaç, İlayı Kelimetullahı cümle âleme anlatmak olmuştur. Kendisiyle savaş halinde olmayan her kesime karşı saygılı, hürmetkâr ve hoşgörü ile mukabelede bulunmuş ve öylece de yaklaşmıştır. İnancımız gereği, farklı toplumların haklarına da sonuna kadar hürmet etmiştir. Aynen Kur anda emredildiği gibi. Güçlü olduğu dönemlerde dahi Medine de yaşayan farklı toplumların kültürlerine ve inanışlarına müdahale etmemiştir. İnançlarını diledikleri gibi yaşamaları yolunda onlara tehdit unsuru oluşturmamıştır. Oldukları gibi kabul ederek onlarla olan diyalog sürecini daima canlı tutmuştur. Huzuruna, oldukları gibi kabul etmiş, onlarla dertleşerek dertlerine deva olmaya çalışmıştır. Huzuruna gelmeye çekinenlerin yanlarına ise kendisi bizatihi gitmiştir. Medine vesikası ile şehirde yaşayan herkesin, her kesimin inanç ve ibadet özgürlüklerini garanti altına aldığı konumuz itibariyle de verilebilecek manidar örneklerdendir. Efendimiz, yalnız Mekke ve Medine de yaşayan farklı renk ve kültürlerle diyalog kurmamış. Özellikle, diğer devletlerle ve buralarda yaşayan insan toplulukları ile diyalogunu sürekli diri tutmuştur. - DEVAMI VAR - (1) Mes üdidenin Mürücü z- Zeheb adlı eseri

9 SAYFA 10 Gülümser GÖKÇE BAŞARILI ANNE BABALAR, BAŞARILI ÇOCUKLAR Aile bir çocuğun sağlıklı büyümesi için gerekli en önemli ortamdır. Ailede çocuklar anne ve babayı örnek alırlar. Çocuk eğitimi çocuğa davranış öğretmek değildir. Çocuğun duygu dünyasının yapılanmasına rehberlik etmektir. Rehber anne babanın 3 temel vasfı vardır; Güven veren, Hoşgörülü, Tevazu sahibi... Güven; ebeveynde kaygıdan arınmışlıktır. Güvenli anne babalar çocukları üzerinde baskıcı otorite kurmaya kalkmazlar. Güven ortamı oluştururlar. çocuğa karşı şartsız sevgi ile her zaman her durumda yanında olduklarını hissettirirler. Eleştirel bir anne babadan çocuk uzaklaşır. kendini güvende hissedeceği ortamlar arar. Bu arkadaş grupları veya uygunsuz topluluklar olabilir. Çocuklarımıza ailemizde güven duygusunu hissettirelim ki, güven ihtiyacını başkalarında aramasınlar. Hoşgörülü olmak: çocuklarımızı olduğu gibi kabul etmek önemlidir. Çocuklarınızı iyi tanıyın. Onları kusurlarıyla, eksik taraflarıyla k- abul edin, değiştirmeye değil geliştirmeye çalışın. Başkalarıyla kıyaslamak en yanlış anne baba tutumlarıdır. Çocuklarda özgüven kaybına yol açar. Çocuklarını iyi tanıyıp onaylayan anne babalar çocuk yetiştirmede başarıyı yakalayan ebeveynlerdir. Tevazu; alçakgönüllülüktür. Anne baba olmak bir sanattır. Sanatçı, anne ve babalardır. E- serleri ise çocuklardır. Çocuğunu iyi tanıyan, işinin ehli iyi anne babalar alçakgönüllü olurlar. Yaklaşımlarında bireye saygı,hoşgörü ve inanç vardır. Bu da, tevazu ile birleştiğinde muhteşem eserlerin ortaya çıkmasını sağlar. Bu eser; kendi kendine yeten, girişken, sorumluluk alan, soru soran, araştıran, kurallara niçin uyması gerektiğini bilen, hakkını arayan, gerektiğinde itiraz eden, gerektiğinde saygılı olan, liderlik özelliklerine sahip, kendi ve çevresiyle barışık bir birey olacaktır. SONDAKiKA GAZETESİ >> 10 Denizli ve ilçelerini pazartesi gününden itibaren etkisi altına alan yoğun kar yağışında mahsur kalan iki çobanın imdadına Denizli Büyükşehir Belediyesi yetişti. Çoban ve yakınlarına iş makineleri ile ulaşmayı başaran Büyükşehir Belediyesi ekipleri kapalı yayla yollarını da açtı. Cankurtaran Mahallesinin Çöke Mevkii'nde yoğun kar yağışı sebebi ile yolları kapanan Hüseyin Efe ve Cenay Geyik, muhtarı arayarak mahsur kaldıklarını bildirdi. Cankurtaran Mahallesi Muhtarlığı'nın Denizli Büyükşehir Belediyesi ekiplerini bilgilendirmesi üzerine Fen İşleri Dairesi Başkanlığı harekete geçti. İhbarla birlikte harekete geçen ekipler iki adet loder ile çalışmalara başladı. Ekipler perşembe günü akşam saatlerinde çobanlara ulaştı. Hüseyin Efe, kar yüksekliğinin yaklaşık 1,5 metre olduğu bölgeler bulunduğunu belirterek, hayvanlarının hamile olduğunu ve susuz kaldıkla- DENİZLİ HABERLERİ 71Şubat 11 Ocak Perşembe Pazar Başkan Zolan dan Çalışan Gazeteciler Günü" mesajı Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Başkan Zolan, halkın haber alma elçisi olan tüm basın emekçilerinin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutladı rını kaydetti. Telefonlarının şarjının da bittiğini ifade eden Efe, kendilerine yardım elini uzatan Büyükşehir Belediyesi'ne teşekkür etti. Ağılda mahsur kalan çobanlardan Cenay Geyik ise, "Allah razı olsun vatanımız milletimiz sağ olsun" dedi. Baklan'da mahsur kaldı Öte yandan Baklan da çobanlık yapan Çetin Tin ise, ilçenin Sarıkaya mevkiinde hayvanları ile birlikte mahsur kaldı. Yollar yoğun kardan dolayı kapanınca Sarıkaya Mevki inde mahsur kaldığını haber veren Tin, kurtarma ekibi istedi. Konuyu haber alır almaz Baklan a hareket eden Denizli Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Dairesi Başkanlığı ekipleri greyder ile yol açma çalışması başlattı. Ekipler Çetin Tin ve yakınlarına kısa sürede ulaşmayı başardı. Çoban Tin, kendilerini zor durumdan kurtaran Denizli Büyükşehir Belediyesi'ne teşekkür etti. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü dolayısıyla yayımladığı mesajında, toplumların dünyada olup bitenden haberdar olmasını sağlayan basın çalışanlarının demokrasinin temel taşlarından biri olduğunu söyledi. Basın çalışanlarının 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutlayan Başkan Zolan, "Basın yayın çalışanları gözlemleri, bağımsız duruşları ve tarafsız kimlikleri ile toplumumuzun haber alma hakkının elçileridir. Haber için mekan ve saat gözetmeksizin yeri geldiğinde oldukça zor koşullarda görevlerini yerine getiren basın çalışanlarının; gelişen teknoloji ile birlikte bilginin hızlı ve güvenli bir şekilde topluma ulaşabilmesi için yükü ve sorumluluğu daha da artmıştır. Ancak güvenilir olmak, açık fikir beyan etmek, olaylara karşı tarafsız ve bağımsız tutum göstermek, adil olmak ve dürüstlük basın çalışanlarının değişmez özellikleridir" dedi. Başkan Zolan, şunları kaydetti: "Toplumların haber alma hakkını elde etmesi için her koşulda canla başla çalışan gazetecilerin özverili çalışmalarını takdir etmemek mümkün değil. Denizli Büyükşehir Belediyesi olarak basın yayın kuruluşlarımızın ve çalışanlarının kutsal bir görevi yerine getirdiklerine inancımız tamdır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da halkımızın doğru, dürüst ve tarafsız haber alması için basın yayın kuruluşlarımıza ve çalışanlarına her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. Sorumluluklarının bilinciyle hareket eden, meslek etiğinden taviz vermeden, doğru, ilkeli ve kişilik haklarına saygılı olarak çalışmalarını sürdüren tüm basın çalışanlarının 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nü kutluyor, sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum. Çobanların imdadına Büyükşehir yetişti Denizli yi yoğun bir şekilde etkisi altına alan kar yağışından dolayı Baklan ilçesinin Sarıkaya ve Cankurtaran Mahallesi'nin Çöke Mevkii'nde mahsur kalan çoban ve yakınlarını Denizli Büyükşehir Belediyesi ekipleri kurtardı Büyükşehir ihtiyaç olan her yerde Denizli Büyükşehir Belediyesi, kenti etkisi altına alan yoğun kar yağışında şehir merkezinde olduğu gibi ilçeler ve bağlı mahallelerde de etkin bir şekilde mücadele etti. Denizli'nin tüm ilçe ve bağlı mahallelerindeki kapalı olan yolları açan Denizli Büyükşehir Belediyesi, kar yağışının etkili olduğu anlarda 112 Acil Servis ambulanslarının gidemediği bir çok ilçede sağlık ekiplerinin hastalara ulaşmasını sağladı Denizli Büyükşehir Belediyesi ekipleri geçen pazartesi günü akşam saatlerinde başlayıp iki gün boyunca Denizli yi yoğun etkisi altına alan kar yağışıyla etkin bir şekilde mücadele etti. Kar yağışıyla birlikte ilk etapta kentin ana arterlerini kısa sürede trafiğe açan Denizli Büyükşehir Belediyesi, 600 ün üzerinde personel ve 128 araçla çalışmalarını yürüttü. Kent merkezinin dışında ilçeler ve bağlı mahallelerinde de karla mücadele eden ekipler ulaşılamayan mahalle bırakmadı. Eğitimdeki kar engelini ortadan kaldırmak için Pamukkale ve Merkezefendi İlçe sınırlarında bulunan 216 okulda kar temizlik çalışması yapan ekipler özellikle kar yağışının yoğun olduğu zamanlarda 112 Acil Servis ekiplerinin bir çok hastaya ulaşmasını sağladı. 112 Acil Servis'in talebi üzerine ambulansların önünden giderek yolu açan ekipler Bozkurt Cumalı, Baklan Kuyucak, Çardak Çaltı, Honaz Yukarıdere ve Çal Bayıralan Mahallesi gibi bir çok bölgede sağlık ekiplerinin hastalara müdahalesine olanak tanıdı. Yoğun kar yağışından dolayı yüksek kesimlerde mahsur kalan çobanlara da ulaşan Denizli Büyükşehir Belediyesi çok sayıda aracı da kara saplandığı yerden kurtardı. Ulaşılmayan mahalle yolu yok Merkezefendi Belediyesi ile GEKA ilk projesini imzaladı Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Büyükşehir Belediyesi'nin karla mücadelede iyi bir sınav verdiğini belirterek, "Son yıldır böyle yoğun bir kar yağışı görülmedi. Şehir merkezinde bazı bölgelerde 50 santimetrenin üzerinde kar yağışı oldu. Denizli son 51 yılın en soğuk gününü yaşadı" dedi. Büyükşehir Belediyesi'nin karla çok iyi bir mücadele verdiğini vurgulayan Başkan Zolan, "Yol açma çalışmalarımızın yanında kaldırım ve okul bahçesi temizleme gibi bir çok işlere imza attık tonun üzerinde tuzlama çalışması yapıldı. Sadece şehir merkezinde değil ilçe ve bağlı mahallelerde de ekiplerimiz 24 saat görev yaptı. Ulaşılamayan hiçbir mahallemiz kalmadı. Ayrıca yaylalarda mahsur kalan çobanlarımızı da kurtardık. 112 Acil Servis'in kardan dolayı ulaşmadığı bir çok hasta vatandaşımızı çalışmalarımızla sağlık ekipleri ile buluşturduk" diye konuştu. Merkezefendi Belediyesi Sağlıklı Nesiller İçin Merkezefendi Obezitenin Farkında adıyla hazırladığı ilk ajans projesinin protokolünü imzaladı. Protokolün imza töreni, Güney Ege Kalkınma Ajansı nda (GEKA), Merkezefendi Belediye Başkanı Muhammet Subaşıoğlu ve GEKA Genel Sekreteri Süleyman Alata tarafından gerçekleşti. Ev sahibi olan GEKA Genel Sekreteri Süleyman Alata yaptığı açıklamasında; Toplumda belediyeler yol açan, kaldırım yapan ve halkın taleplerini yerine getirmek için hizmet üreten kurumlar olarak bilinirdi. Projenizi görünce açıkçası ben de çok şaşırdım. İlk kez bir belediye obezite konusunda bir çalışma yapmak istiyordu. Merkezefendi Belediyesi nin Sağlıklı Nesiller İçin Merkezefendi Obezitenin Farkında konulu projelerini inceledim. Çok mantıklı ve faaliyetleri ince ince düşünülmüş planlanmış, sürekliliği olan güzel bir proje olduğunu gördüm. Merkezefendi Belediyesi bu proje ile ajansımız tarafından proje desteği almayı hak kazandı. Bugün de bu projenin protokol imza törenini gerçekleştirdik. Duyarlıklarından dolayı başta Merkezefendi Belediye Başkanı Muhammet Subaşıoğlu nu ve proje ekibini kutluyorum. Bundan sonra da İnşallah birlikte birçok güzel projelerin imza törenlerini gerçekleştireceğiz dedi. Genç Başkan, Hızlı Ekip, Üreten Belediye! İmza töreninde konuşan Merkezefendi Belediye Başkanı Muhammet Subaşıoğlu da; İlçemizde ilklere imza atmanın gururu ve heyecanı içerisindeyiz. Belediyemiz kurulduğu günden bu yana ben ve çalışma arkadaşlarım, mazeret üretmek yerine çözüm ve hizmet üretmek için elimizden gayreti gösteriyoruz. Ekibimizin ilk projesi ve ciddi emek sarf ettiler. Sloganımız olan sağlıklı ve mutlu nesillerin kardeşçe yaşadığı bir Merkezefendi İlçesi oluşturabilmek için bir dünya meselesi olan obezite konusunda çalışma yapacağız. Projemizle obezite konusunda envanter çalışması ağırlıklı olacak. İlçemizin obezite durumunun fotoğrafını çekeceğiz. Projemize verdiğiniz destek için başta şahsınıza ve kurumunuza çok teşekkür ederim diye konuştu. Konuşmaların ardından projenin protokol imza töreni gerçekleştirildi. Merkezefendi Belediyesi projeye önümüzde ki hafta uygulama yapılacak olan 42 okulun müdürlerine, proje hakkında bilgilendirme toplantısı yaparak başlayacak.

10 SAYFA 11 SONDAKiKA GAZETESİ >> 11 DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ Şubat Ocak Pazar Perşembe Onların beklentileri ile bizim beklentilerimiz aynıdır... Mehmet BARLAS SABAH GAZETESİ Tarihi yanılgılarımızdan biri de, siyasetçilerin beklentilerinin toplumun genel beklentilerinden farklı olduğunun zannedilmesidir. Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarındaki en zorlu günlere dönelim... Kurtuluş Savaşı'nda 1921'in Temmuz arasında yer alan Kütahya-Eskişehir muharebesinde, saldırıya geçen Yunanlılar karşısında Türk ordusu büyük kayıplar vererek Sakarya'nın Doğusuna çekilmişti. TBMM'nin gizli oturumunda (23 Temmuz), TBMM'nin Ankara'dan Kayseri'ye taşınması görüşüldü ve beş milletvekili hem Kayseri'de TBMM için bina aramakla, hem de Meclis evrakını taşımakla görevlendirildiler. Köklü değişiklik TBMM 3 Ağustos 1921'de de İsmet Paşa'yı Genelkurmay Başkanlığı görevinden azlederek, aynı zamanda Başbakan ve Milli Savunma Bakanı da olan Fevzi Paşa'yı bu vazifeyle de görevlendirdi. Aynı zamanda Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa'yı Türk Ordusu Başkomutanlığına atadı. 4 Ağustos 1921 tarihli gizli oturumda Mustafa Kemal bir takrir (önerge) sunmuş ve bu görevi bir şartla kabul etmişti: "Başkumandan; ordunun maddî ve manevî kuvvetini azamî surette tezyid ve sevk u idaresini bir kat daha tarsin hususunda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin buna müteallik salâhiyetini Meclis namına filen istimale mezundur." Böylece Mustafa Kemal'in her emri kanun niteliğine bürünmüştü. Bir anket TBMM Evrak ve Tahrirat Müdürü Necmettin Sahir (Sılan) Bey, ailesini evraklarla birlikte Kayseri'ye gönderdikten sonra, Ankara'da kalan ve bazıları Kayseri'ye gidip gelen milletvekilleri arasında bir anket yapmayı düşünmüştü... Bir kağıt üzerine şu soruyu yazıp, bütün milletvekillerine dağıttı: -Kazanılacak olan milli istiklal mücadelemizin feyizdar ve semerdar olması neye mütevekafftır? Bu ankete 437 milletvekilinden 315'i cevap verdi. Ankete ilk cevabı veren (5 Eylül 1921 günü) Saruhan mebusu Mahmut Celal (Bayar) Bey olmuş... Son cevap da 8 Nisan 1923'te Beyazıt mebusu Dr. Refik (Saydam) Bey'den gelmiş. TBMM Kültür ve Sanat Yayınları'ndan kitap olarak çıkan bu anketin sonuçlarını bir kez daha hatırlayalım mı? (İlk Meclis-Birinci Dönem Milletvekillerinin Gelecekten Beklentileri Anketi/ 2004) Siyasetçilerin beklentileri 1921'de milletvekillerinin öncelikli beklentileri şunlarmış: Eğitime önem verilmesi (117 cevap), Halkın egemen olması (89 cevap), Adalet, adil yönetim, kanun devleti, birey haklarına saygı (123 cevap), Ekonomik gelişme, devletin küçülmesi, uzman yönetim, halkın refahı (204 cevap), Ulusal bilinç, birlik beraberlik, kararlılık (110 cevap), Yol yapılması, bayındırlık hamlesi (64 cevap), Şeriat, İslam Ahlakı, dini eğitim (68 cevap). Ankete cevap veren milletvekillerinin meslekleri de şöyle: Asker 45, Memur 125, Serbest Meslek 39, Eşraf 73, Din Adamı Görüldüğü gibi savaş ve yenilgi anında bile, toplumun beklentileri ile siyasetçilerin beklentileri arasında fazla fark olmuyor... Barış ve demokrasiyi yaşadığımız bu dönemde "Siyasetçiler bizden farklı düşünür" benzeri yanılgılara düşmemeliyiz. 1921'deki beklentilerin bazılarının neden hala "Beklenti" olarak kaldıklarını da tartışmalıyız Abdurrahman D L PAK YENİ AKİT GAZETESİ Kork Fransa! Nijerya'da Bokoharam saldırısında nüfuslu bir şehirde 2000 den fazla insan hayatını kaybetti. Kenti terk edenlerden bir kısmı Çad nehrini aşıp, Çad a gitmeye çalışırken selde boğuldular. Ölüler hâlâ sokaklarda, insanlar cenazelerini almak için sokağa bile çıkamıyor. Fransa da olaylar derinleşiyor. Dergi saldırısının ardından bir de market saldırısı sözkonusu. Dergi saldırısının şüphelileri bir matbaada çalışanları rehin almış durumda. Fransa nın 11 Eylül üne döndü bu iş. 11 Eylül ün ardından ABD Irak a saldırmıştı. Bakalım Fransa bu işin faturasını kime çıkaracak? Fransa Filistin i tanıdığı için ya da ABD'nin terörle mücadele planına destek vermediği için cezalandırılıyor olabilir mi? Karga besleyenler şimdi gözlerini sakınsınlar.. Saldırıda bir Müslüman polis hayatını kaybetti. Son saldırıda bir Yahudi marketi hedef seçildi. Şimdi batı entelijansiyası özgürlük, güvenlik, hukuk, siyaset dengesini tartışıyor.. O gece Paris te sokağa dökülenlerin ortasında ışıklı bir pano dikkati çekiyordu: "Not afraid", "Korkma-Korkmuyoruz" anlamına gelen İngilizce bir kelime.. O pankartı taşıyanlar ya İngiliz'di ve bu olayı farklı bir yere çekmek için oradaydılar, ya da mesajlarını dünyaya iletmek için bu yolu seçmişlerdi. Oysa "pas peur" diye de yazabilirlerdi.. Bana kalırsa korkmaları gerek.. Bu "baldırıçıplak Afrikalı çocuklar var ya, işte onlar Fransa'yı yakacaklar. Terör denilen bu bela, "tarihin sonu"nu getirecek bir "medeniyetler arası çatışma"ya dönebilir.. Zaten içinizden birileri "Tanrıyı kıyamete zorlamak" istemiyor mu idi, buyurun işte şimdi buldunuz papazı. Hemen söyleyeyim bu kavga burada bitmeyecek.. Paris'le sınırlı da kalmayacak.. Yarın Roma, Berlin, Londra, Newyork ta da aynı olaylarla karşılaşmak sürpriz olmayacak.. İstanbul'da, Diyarbakır'da, Bağdat'da, Şam'da, San'a da, Beyrut'ta, Kudüs'te, Gazze'de, Kahire'de, Tunus'ta, Trablus'ta olan, Kırım'da olan sizde de olacak.. Üflediğiniz bu ateş sizin de sakalınızı tutuşturacak.. Onun için korkmalısınız. Bu yazdıklarım "oh olsun" anlamına gelmiyor. Olanlar bir temenni de değil. Belki sizin kadar cesur değilim, sizin kadar silahımız, paramız da yok. Belki ondandır. Soğuk savaş yıllarında korkarak yaşamayı öğrettiler bize. Kendi gölgemizden bile korkuyoruz.. Sizin adamlarınız her şeyimizi çaldılar. Yetmedi, din, ahlak, gelenek, tarih; her şeyimizi yağmaladı adamlarınız. Kaybedecek fazla bir şeyimiz kalmadı anlayacağınız demokrasi kromajlı ruhumuza geçen prangalarımızdan başka.. Siz de korkun. Korkmak insani bir şey.. Biz efendilerimizden korkmamayı öğrenirken, Allah'tan korkmayı öğrenecektik, onu da beceremedik tam. Kula kulluk etmeyecek, Allah'tan başka kimseden korkmayacaktık.. Basın, düşünce ve ifade hürriyeti tartışmalarından daha fazla şey ifade ediyor bu olaylar. Bu olaylar sakın Kızılderili reisi Seatle'nin laneti olmasın ya da son Kanum Kıralı'nın laneti mesela.. Hind laneti, Çin laneti de olabilir. Hadi havralara, k- iliselerinize gidin, çanlarınızı çalın, borularınızı öttürün ya da konsüllerde, localarda, kulüplerde buluşun; hadi çözün bu ifritten problemi çözebiliyorsanız.. Biraz esrar, eroin beyin zonklaması için iyi gelir mi sanıyorsunuz. Biliyorum, dizine başınızı koyup ağlayacağınız bir ananız da yok.. O huzurevinde ya da yalnız yaşıyor değil mi! Bizim mukaddeslerimizi alay konusu yaparak ne de eğleniyordunuz! Hadi eğlenmeye devam edin.. Gezi olaylarını konuşalım mı! Sıvas'ı ya da.. Sömürge bakanlarınızdan Albert Sarraut ne diyordu; "Gerçeği gizlemeye ne gerek var. Sömürgecilik ilk uygarlık hareketi değildi. Çıkarların dürttüğü bir zor hareketi idi." Üniversite bilime, bilim insanına değer vermezse kim verecek? Luis Masignon ne diyordu mesela, "Onların her şeylerini tahrip ettik. Felsefeleri, dinleri mahvoldu. Artık hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler, anarşi ve terör için uygun bir hale geldiler. İşte ben de tam bunu demek istiyorum. Herhalde Masignon un dediklerini şerh ettiğim için birileri beni suçlamayacaktır. İşte Masignon un kehaneti gerçek oldu. Bugün Paris te yaşanan olayın şifresi bu sözlerde gizli. Aslında İspanyol sanatçı aynı şeyi söylemeye çalışıyor. Bu gerçeğe parmak basan tek bir kişiden başka kimse olmaması ne acı. Abbas GÜÇLÜ MİLLİYET GAZETESİ Üniversite- lerde ödül sezonu açıldı. Hemen her üniversite bol keseden ödül dağıtıyor. En leri, Yıldız ları, Başarılı ları ve aklınıza her ne geliyorsa onları seçiyorlar... En az 30, ortalama farklı alanda ödül veriyorlar. Marifet iltifata tabi derler, kötü mü yapıyorlar? Elbette hayır... Uzun süredir bu ödül törenlerine katılmıyor, ödülleri de almıyordum. Çünkü suyunu çıkarttılar. Israr üzerine bir kez daha katıldım ve katıldığıma bir değil, on bin defa pişman oldum desem yalan olmaz. Kürsüye çıkanların çoğu, gelecek yıl yine buluşma sözü verdi. Ben de ne olur beni bir daha seçmeyin dedim. Çünkü takdir edilen bir ödülü almamaya gitmemektense, hiç verilmemesi daha iyi olur... Ödülü, öğrencileri ve üniversiteleri önemsemediğimden mi istemiyorum, kesinlikle hayır... Şovmen üniversiteler! Beni rahatsız eden, verilen 50 ye yakın ödül arasında, üniversiteyi üniversite yapan değerlerden hiçbirinin dikkate alınmaması. Örneğin yılın en başarılı bilim insanı, en fazla burs vereni, yılın en iyi üniversitesi, en iyi Ar-Ge si, teknoparkı, patenti, staj olanağı sağlayanı, hayırseveri gibi üniversiteye, bilime öğrenciye, her koşulda sınırsızca harcama yapan, maddi ve manevi desteği sağlayanı da aralara serpiştirilseydi fena mı olurdu? Çok önemli bilim insanlarımız var ama bir tekini bile tanımıyoruz. Ama dizilerin, şarkıcıların, futbolcuların, mankenlerin, yedi sülalesini, tüm ayrıntılarını biliyoruz. Bilinsinler, ona da bir diyeceğimiz yok. Magazin basınının, gece hayatının gözdeleri yine onlar olsun. Ama hiç olmazsa üniversiteler kendi değerlerine biraz olsun sahip çıkmalıdır. Dünyanın başka bir yerinde, ciddi üniversitelerde böylesi şov lara rastlamak mümkün değil... Bir teknik üniversitenin her şeyden önce yılın mühendisini, yılın teknolojisini ya da yılın mezununu seçmesi gerekmez mi? Seçmiyor çünkü gazetelere, televizyonlara haber olmuyormuş!.. Oysa üniversite dediğin, yaptığı şovlarla değil, ürettiği bilim ve hayata damga vuran mezunlarıyla değer kazanır, bunun bile farkında değiller!.. Güya çok uyanıklar ve hiç kimse de onlardan akıllı değil ya; yaptıkları bu şov, her yerde haber olsun diye, bütün yazılı ve görsel basına bir şekilde ödül veriyorlar. Basın da zaten bu tür haberlere bayıldığı için vay be, biz de neymişiz diye, aldıkları ödülleri anlata anlata bitiremiyor. Hemen her gün sayfalarından eksik etmedikleri ünlüleri, bir kez daha sayfalarına konuk ediyorlar. Alan memnun, veren memnun, oh ne güzel. Aynen devam... Popüler kültür Üç saatlik bir ödül töreninde, ödülleri veren üniversiteden 3 dakika da olsa bahsedilemez mi? Ama 3 saniye bile söz edilmedi. Ödül almaya gelenlerin pek çoğu o üniversiteye ilk kez geliyor ve ismi dışında bir şey bilmiyordu. Oysa söz konusu üniversite, son yıllarda yıldızı en fazla parlayan üniversite. Türkiye nin en iyi teknoparklarından birini kurdu, neredeyse tüm hocalarına lojman olanağı sağladı, ekstra burslar verdi, puanlarını yükseltti, kampüsünü yeniledi, mühendislikte ekol haline geldi, yayın üretiminde üst sıralara tırmandı. Birkaç dakika da olsa bu çalışmalardan söz edilemez miydi? O kadarla da kalınsa iyi. Öğretim kadrosundan da tek kelime söz edilmedi. Peki, ya mezunlar? Neredeyse her iki üniversite mezunundan biri işsiz. Öğrencilerin çoğu cebinde para olmadığı için tek öğün yemekle karın doyuruyor, onlarca kilometreyi yürüyerek kat ediyor. Hadi böylesi toplantılarda onlardan söz edilmez a- ma o öğrencilerin en azından bir bölümünün karnını doyuranlara, onlara burs verenlere, onları giydirenlere tek kelimeyle de olsa teşekkür edilemez miydi, ödül verilemez miydi?.. Ben ödülümü üniversiteye ve gençlere emeği geçen isimsiz o kahramanlara ithaf ediyorum ve artık benim yerime onlara ödül versinler... Bakalım bu Lale Devri daha nereye kadar devem edecek?.. Özetin özeti: Eğer siz kendinize değer vermiyorsanız, başkaları da size değer vermez. Üniversitelerin geldiği son nokta bu! İsterseniz Jean Paul Sartre nin tanıklığına başvuralım; "Bizim istismarcılar olduğumuzu biliyorsunuz. Bizim önce altın ve madenlere el attığımızı, sonra da yeni kıtaların petrolünü eski ülkelere taşıdığımızı biliyorsunuz. Bunun muhteşem sonuçlarına şahid olarak saraylarımız, katedrallerimiz ve büyük sanayi şehirlerimiz yeter.." İngiltere'den bir şahid çağıralım isterseniz.. "Bir damla kan, bir damla petrol" diyen William Churchil'e ne dersiniz.. Hani şu parmaklarını "V" gibi açarak bu yağmanın zaferini kutlayan adam. Ailesi WiCh'in bütün bu cinayetleri işledikten sonra, yaptıklarının ezikliği altında, suçluluk psikolojisi ile, vicdan zonklamasına bir son verme umudu ile Müslüman olmasından endişe etmiş hep. Yine Avrupa'dan bir başka tanık, Montaigne diyor ki, "Bunca şehir temelinden yıkılıyor. Bunca milletin kökü kurutuluyor. Milyonlarca insan kılıçtan geçiriliyor. Dünyanın en zengin, en güzel ülkesinin altı üstüne getiriliyor. Niçin! İnciler, biberler alacağız diye.. Aşağılık makine zaferi bunlar!. Sahi, ne oldu şimdi. Bundan sonra ne olacak! Ağla ey Paris.. Anne babalarını öldürüp, mallarını yağmaladığınız, köleleştirdiğiniz öfkeleri akıllarından büyük varoş çocukları haymlarından kaçıp, size doğru geliyorlar.. Örgütlü olmaları gerekmiyor. Kendilerini bir örgüte nisbet etmeleri yetiyor.. Kaybecek fazla bir şeyleri yok bu insanların. Kendilerini günah dolu suçlu bir hayata mahkûm edenlerden intikam almak isteyen, intihar etmek yerine bu işten önce intikam almak isteyen bir sürü genç var. "Babalar koruk yediklerinde çocuklarının dişleri kamaşmaz" a- ma, babalarının gasbettiği bağlarda oturup, babasının silahları ile, yurtlarını gasbettiğiniz yoksullara, onların kutsallarına karşı meydan okuyarak, onları aşağılamaya devam ettiğiniz sürece korkunun ilk fırsatta yakanıza yapışacağını bilmeniz gerekir. Siz İsrail'e arka çıkmaya devam edin. Siyonistlere, Sisi'ye arka çıkmaya, Esad'a sesinizi çıkarmamaya devam edin. Komşuda pişer size de düşer. Ne demişler, "Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste..", "Zulm ile abad olunmaz", "Bu dünya etme - bulma dünyasıdır. Eden bulur." Selâm ve dua ile

11 SAYFA 12 ACİL TELEFONLAR İtfaye 110 Dünya AKS Acil Yardım 112 Bankas Polis İmdat 155 Elektrik Arıza 186 Jandarma İmdat 156 İZSU Su Arıza 185 Doğalgaz Acil Müdahale 187 Cenaze Hizmetleri 188 Sahil Güvenlik 158 Orman Yangınları 177 Dünya Bankas Çok Tarafl Yat r m YANGIN TELEFONLARI Garanti Ajans MIGA n n cra Kurulu Ba kan İzmir 110 (CEO) Karşıyaka Keiko Honda, zmir Büyük ehir Kadifekale Belediye Ba kan Kocao lu nu Bornova ziyaret etti. 388 Honda, Sizinle Bostanlı birlikte çal t k 386 ve gelecekte Buca de çal aca z Bize 61 i birli i Karabağlar f rsat verdi iniz için te ekkür Çamdibi ederiz. dedi. Ziyarette MIGA Çiğli Risk Yönetimi Üst 376 Düzey Balçova Yetkilisi Franciscus Linden, K demli Evka Sigorta Uzman Christopher Evka Millword, Gaziemir Dünya Bankas Uluslararas Finans Hatay Kurulu u (IFC) Avrupa, Narlıdere Ortado u ve Kuzey 238 Afrika Yat r mlar Sorumlusu Güzelbahçe 234 Elif 25 Çevik 34 ile Büyük ehir Belediyesi bürokratlar da HASTANE TELEFONLARI haz r bulundu. -Devlet Hastaneleri- Büyük ehir Belediyesi nin çe itli projeleri Aliağa için IFC den kredi N.S. İşgören Alsancak ald n hat rlatan Honda, Alsancak Acil Servis Size nas l daha iyi hizmet veririz, Ağız ve Diş Sağlığı onun Alsancak için buraday z. Diş Hast. diye 464 konu tu Dünya Atatürk Bankas n n Devlet misyonu hakk nda Behçet Uz bilgi veren Honda, zmir e Bornava Dev. daha Hast. önce kredi 375 verdi imiz gemi, Bozyaka tramvay Eği. Hast. ve trafik sistemi gibi 50 projeler Buca S.D. var. Hastanesi Gelecekte de çal aca z. Çeşme A. Çizgenakat Bize i birli i f rsat verdi iniz Foça için 812 te ekkür ederiz. Göğüs dedi. Hastanesi Dünyada sadece üç33 Konak Diş Hastanesi belediyeyle çal t klar n Karşıyaka belirten CEO Honda, bunlar n Sao Çiğli Dev. Hastanesi Paulo, Menemen stanbul Dev. Hast. Büyük ehir ve59 zmir Nejat Hepkon Büyük ehir oldu unu aç. Seferihisar Hastanesi Selçuk Dev. Hast Hastanesi Dal Merkezi Ekol K.B.B. Dal Mer Ekol K.B.B. Şube El ve Mikro Cerrahi Gazi Kent Tıp Merkezi Gaziemir Tıp Merkezi Hayat Hastanesi İzmir Hastanesi İrenbe Tüp Bebek Mer Karataş Karşıyaka Tıp Merkezi SONDAKiKA GAZETESİ >>12 GÜNCEL 17 Şubat 2013 Perşembe Başkan bizi UNUTMADI Demirci Belediyesi Başkanı Selami Selçuk,10 ocak 2015 çalışan gazeteciler günü olması sebebi ile ilçede görev yapan yerel ve ulusal basın mensuplarını makamına davet etti. Belediye başkanının daveti üzerine gerçekleşen bu görüşmede Manisa ili ve çevresinde,özellikle Demircide yaşanan ve kamu oyu için değer taşıyan siyasi,ekonomik,sosyal ve kültürel olayları en hızlı ve en doğru bir şekilde aktaran basın mensuplarının çalışmalarını takdir amacı ile düzenlenen 10 ocak çalışan gazeteciler günü görüşmesinde teşekkür belgesi takdimi gerçekleştirildi. Belediye başkanı Selami Selçuk gerek yerel seçim öncesi bütün siyasilerin çalışmalarının objektif ola- Uyandırma 135 Posta Kodu 119 Fono Tel 141 Borç Ögrenme 163 Çağrı 133 -Sinemalar- Agora Balçova Afm Park Bornova Afm Forum Bornova Afm Ege Park Afm Passtel Ocak 2015 Pazar 10 ocak çalışan gazeteciler günü nedeniyle yerel ve ulusal basın mensuplarını makamına davet eden Demirci Belediye Başkanı Selami Selçuk, gazetemize teşekkür belgesi takdim etti. Başkan Selçuk, Bütün siyasilerin çalışmalarını objektif olarak duyuran Sondakika Gazetesi ne başarılı haberciliği nedeniyle teşekkür ediyorum. dedi rak duyurulması gerekse soma daki maden faciası ile ilgili başarılı habercilikleri nedeni ile kendilerini davet ettiği makamında başkan Selçuk şunları söyledi. İlçede görev yapan ve Demirci tanıtımında katkısı bulunan basın mensuplarımıza teşekkür ediyorum. Bir bölgenin tanıtımında her daim hizmetlerin duyurulmasında mutlak suretle basınımızın desteği çok önemlidir. Onları bu önemli günlerinde hatırlamak basınımızın değerini kendilerine göstermek istedik. Bu vesile ile tüm basın emekçilerinin ve ilçemizde yerel ve ulusal bazda görev yapan basın mensuplarımıza teşekkür ederim dedi bu konuşmanın ardından bu başarılı basın mensuplarına teşekkür belgelerini takdim etti. Diplomalı "tellaklar" geliyor Cinemaximum (Ykm) Cinecity Kipa Çiğli Çeşme Hollywood Çamlıca Deniz Karşıyaka Batı Sineması Çınar Sineması Karaca Sineması Kipa Hollywood Menemen Kültür Şan Konak Çınar Center Tiyatro- Konak Sahnesi Ragıp Haykır Sahn İzmir Devlet Tiyat Uğur Mumcu Sahnesi İzmir Tiyatro Bab-ı Sanat Merkezi İsmet İnönü Sanat Merkezi POLİKLİNİK TELEFONLARI Borcanevi Bornova Yeni Yaşam Bozyaka Halk Bozyaka Dispanseri Buca Çözüm Cansu Karabağlar Çamdibi Derman Polik Çizgi Polik Deniz Sağlık Polik Ege Sağlık Egeform Fizik Eşrefpaşa Ö.Sağ Eşrefpaşa Zinde Polik Gaziemir Dr. Polik Gazi Kent Polik Halk Polik Hatay Özel Sağlık İhtisas Polik Karşıyaka Park Sağlık Mevlana Polik Mersinli Özel Sağlık Neron Psikiyatri Nergiz Özel Sağlık Onur Polik Özel 9 Eylüllüler Polik Özel Altındağ Özel Brn Dr. Dispanseri Özel Çiğli Polik Özel Eylül Polik Özel Gülhan Polik Özel İrem Sağlık Polik Özel İzmir Polik Özel Pınarbaşı Polik Özel Sarnıç Polik Özel Seferihisar Polik Özel Serin Polik Özel Yedigöller Polik Özel Yenişehir Polik Park Sağlık Polik Sevgi Özel Sağlık Şöferler Odası Sağlık Polik Teos Polik Vefa Polik Yeşiltepe Polik Yıkık Cami Halk Askeri Hastaneler- Hava Hastanesi Kara Hastanesi ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi Dokuz Eylül Ünv Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik Ege Üniversitesi İlaç ve Zehir Dan Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi Ba kan Urla Dev. Kocao lu Hastanesi ise, 752 Finans yap s n belirli Tepecik Dev. Hast. bir noktaya getirmeden, kendi Türkiye'ye has "kese köpük" masajını eğitimli devam eden akademinin gelecek yıldan itidığını, bu nedenle çok önemsendiğini ifade eleman yokluğundan yabancı çalışanbaren öğrenci kabul etmeye başlayacağını etti. Türkiye'nin de 2023 hedeflerinde sağ- özkaynaklar n zla -Belediye Hastaneleriyat r m yapmadan Eşrefpaşa zaten Bel. Hast. dünya 293 kredi ların yapmaya başlaması sektörü harekete aktardı. Akademide öğrencilere tüm su terapisi uygulamaları, masaj teknikleri, teda- etmeyi planladığını, bu alanda kendi kültülık turizminden yüksek miktarda gelir elde sahnesine geçirdi. Türkiye Kaplıca Talasso ve Kür ç ans n z yok. Bizim de bir Merkezleri Derneği ile Yaşar Üniversitesi vi uygulamaları hakkında teorik ve pratik rünü yaygınlaştırmak istediğini belirten -Özel Hastanelerhaz rl k evremiz oldu, bugünlere Sürekli Eğitim Merkezi arasında imzalanan protokolle SPA tesisleri ve kaplıcalarda şu bilgileri verdi: "Türkiye'de ilk kez bu çüde dünya çapında tanıtacak bir çalışma bilgiler verileceğini kaydeden Nacakoğlu, Nacakoğlu, "Türk Hamamı'nı da klasik öl- Anadolu Tıp Merkezi kolay gelmedik. Finans ve borç -Doğum Evleri- Agora Tıp Merkezi çalışacak ara eleman ve yöneticilerin eğitim için "SPA Akademi" kuruldu. SPA sayısı hızla artıyor. Ancak buralarda Türk Hamamı dediğimiz tesislerde Uzak- işin okulu açılacak. Türkiye'de kaplıca ve içindeyiz. Antalya'da pek çok oteldeki Ege Üni. Tıp Fak yap m za Atakalp Kalp özen Hastanesi gösterdik. 483 Kararl Turizmin önde gelen ülkelerinden olmasına rağmen özgün hamam kültürünü eksiği farklı ülkelerden gelen insanlar dolri'nden gelen elemanlar çalışıyor. Bizim Tepecik Doğum Hast çalıştıracak eğitimli insan bulunamıyor. Bu doğulu, Rusya veya Türk Cumhuriyetle- Konak Doğum Evi ve Atakent istikrarl çal malar m z Tıp Merkezi sonras nda Atagöz Göz art k Hastalıkları Hazine ye 435 vadesi dünya çapında yaygınlaştıramayan Türkiye'de bu alanda önemli bir adım atıldı. sıkıntısını giderecek hem de Türk Hamazü bilmiyor. Bunların öğrenilmesi ve geleduruyor. Yaptığımız çalışma hem eleman personelimiz kendi masajımızı, kültürümü- geçmi borcumuz Atafizik, Fizik Ted. Mer. kalmad. 231 Bugün Kan Merkezleriçok Batıgöz farkl bir Hastanesi noktaday z. 489 diye Açıklamalarda bulunan Dernek Yönetim mı'nı dünya çapında yaygınlaştırma hedefine yardımcı olacak. Çünkü Türk Hamamı di. Dünyada SPA eğitimi veren çok fazla Kızılay cek kuşaklara doğru aktarılması lazım" de- Kurulu Üyesi Ilgaz Nacakoğlu, Avrupa'nın konu tu. Bornova Tıp Kocao lu, Merkezi tüketim 388 için en gelişmiş termal potansiyeline sahip Türkiye'nin termal turizmden elde ettiği geliri uygulamaları var. Bunların doğru biçimde ne yönelik olarak da planladıklarını dile Ege Üni ayrı bir kültürdür. Kendisine has ritüeli ve ülke olmadığını, eğitimleri Balkan ülkeleri- Çocuk Hastanesi Bornova Özel Tıp Mer kredi almad klar n, sadece Bornova Özel de artırmak zorunda olduğunu, son yıllarda yapılması çok önemli. Örneğin bir Thai getiren Nacakoğlu, bu eğitimden alınacak finansal geri dönü Tepecik Kan Merkezi Sağlık Tıp Merkezi arka arkaya yeni tesislerin devreye alınmasına rağmen sektörde büyük bir yetişmiş masajı dünyanın her yerinde var. Ama bizim de kese köpük masajımız var. Bunu sertifikanın Balkan ülkelerinde de geçerliliğinin olacağını söyledi. Yaşar Üniversitesi Buca Tıp Merkezi ULAŞIM TELEFONLARI klar n ve daha dü eleman sıkıntısının olduğunu belirtti. Türkiye'de artık neredeyse SPA birimi olma- sadece biz uyguluyoruz. Bu tip masaj yöntemlerini çoğaltıp geliştirirsek ülkemize Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Doç. Dr. Buca Sağlık Merkezi Sabah Balta ise yönetici ve teknik eleman Denizyolları nda Central Hospital kredi almaya daha fazla gelir kazandıracağımızı düşünüyoruz. Akademiyle bunun ilk adımını at- THY Rezervasyon yan 5 yıldızlı otelin kalmadığını ancak bu yetiştirilmesi için verilecek eğitimlerin teorik kısmının üniversitede, pratik kısmının çal t klar n kaydetti. Can Tıp Merkezi birimlerde çalışan elemanların önemli bölümünün usta-çırak ilişkisiyle yetiştiğini maya çalışacağız. Gelecek dönemde bu Basm. Rezervasyon Kocao lu, Caner Göz Dünya Merkezi Bankas heyetine eğitimi iki yıllık yüksek okul şeklinde düşünüyoruz." ise Altınyunus Oteli içindeki Bio Venüs anlatan Nacakoğlu, eleman sıkıntısı nedeniyle Türk otellerindeki bu birimlerin En- Hidroklimatoloji Eğitim ve Araştırma Mer- Santral Garaj Alsancak Gar Büyük ehir Çağdaş Tıp Merkezi Belediyesi nin 285 önemli Termal Tesisleri ile Tuzla Tıbbi Ekoloji ve projeleri Çankaya hakk nda Tıp Merkezi bilgi de 425 sundu donezya, Tayland, Rusya ve Orta Asya ülkelerinden gelen çalışanlara teslim edildi- SPA'nın dünyada gelişen bir trend ol- anatomi, fizyoloji bilgilerinin verileceği -"SPA olmazsa olmaz" kezi'nde devam edeceğini belirtti. Temel Çesav Tıp Merkezi ğini ifade etti. Bu sorunun çözümü için -Körfez Ulaşım İskelelerduğunu, insanların strese karşı kendilerini eğitimlerde masaj ve SPA uygulamalarının Dünyaca Çeşme Sissus ünlü uluslararas kredi Has Yaşar Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi'yle SPA'larda çalışacak teknik elemanları kezlerin artık tüm otellerde olmazsa olmaz programların olacağını anlatan Balta, eği- Karşıyaka daha iyi hissetmek için tercih ettiği bu mer- yanında yabancı dil gelişimine yönelik de Konak Çınarlı Hastanesi derecelendirme kurulu u Moody s, Çiğli Özel Sağ yetiştirmek üzere "SPA Akademi" kurulması konusunda protokol imzaladıklarını SPA turizminin diğer turizm çeşitlerine göyer planlayan herkesin katılabileceğini söz- olarak görüldüğünü anlatan Nacakoğlu, timlere termal turizm işletmelerinde kari- temmuz ay sonunda Alsancak Diyabet Hastanesi Bostanlı yay mlad son raporunda bildiren Nacakoğlu, müfredat çalışmaları re yüzde daha fazla para kazandırlerine ekledi. (AA) Diamed Dah. Dal Mer Bayraklı İskele zmir Doğa Tıp Büyük ehir Mer. Belediyesi nin Pasaport İskele ulusal Dr. Sıhhat ölçek Tıp kredi Merkezi notunu Aa3, küresel 47 ölçekte kredi notunu Baa3 olarak aç t. zmir, Moody s taraf ndan verilen söz konusu notlar iki Göztepe y ld r İskele korumay -Türk Telekom- Avşar Palmiye Sema Sineması ba ar yor. Efes K.B.B. Merkezi Raporda zmir 446 Büyük ehir in güçlü faaliyet marjlar, dengeli nakit ak n n ba ar l yönetim stratejisiyle birlikte kendi kendini Üçkuyular finanse İskele etme kapasitesi Arıza 121 Cinemaximum Konak Sineması sa lad ve Ege Sağlık Hastanesi bu durumun, geçen 00 be y l Bilinmeyen içinde Numara toplam gelirlerinin 11811yakla k Cinemaximum yüzde 4 üne denk 446 gelen finansman Desem fazlal ndan Sineması 422 da anla ld ifade edilmi ti. Moody s, belediyenin Ege Tüp Bebek bugüne Merkezi kadar bütün borçlar n n 45 Danışma anapara ve faiz geri 444 ödemelerini fazlas yla kar lamaya yeterli miktarda Karşıyaka nakit Sineması rezervi bulundurdu unu, bunun da -Elektrik istikrarl bir Arıza- nakit yönetimi Egeria Çocuk stratejisi Sağlık izlemesinden kaynakland n vurgulam t. İzmir Sİneması Genel Kesinti Seb Buca Çiğli Karşıyaka Bornova Narlıdere Eşrefpasa Gaziemir Güzelbahçe Konak Çeşme

12 SAYFA 13 SONDAKiKA GAZETESİ >> 13 SAĞLIK Ocak Şubat Pazar Perşembe Canan Karatay'dan 'milletvekillerine karbonhidrattan uzak durun' önerisi Prof. Dr. Canan Karatay, milletvekillerine sağlıklı kalmaları için önerilerde bulundu. Vekillerin karbonhidrattan uzak durmaları gerektiğini söyleyen Karatay, "Şeker yemesinler, şekerli su içmesinler, kolaları içmesinler, bal pekmez yemesinler nasıl dinç oluyorlar. Bizi de iyi temsil ederler." dedi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ün davetlisi olarak Meclis'i ziyaret eden Prof. Dr. Canan Karatay basın toplantısı düzenledi. Karatay, kırmızı et zararlıdır, kanserojendir diye propaganda yapanların o çalışmaların hakikatini bilmediğini söyleyerek, "Hangi kırmızı et dememiz lazım. İşlenmiş kırmızı et kanserojendir diye orijineller yazar. İşlenmiş lafını çıkartıp kırmızı et kanserojendir diye söylüyorlar. Doğal beslenen hiçbir hayvanın eti de yağı da zararlı değildir. Vücudumuzun temel gıdası hayvansal protein ve hayvansal yağlardır. İnsan vücudunun sağlıklı kalması için mutlaka doğal, meralarda yetişmiş; yeşilliklerde, çayırlarda, açık havada güneş ışığı almış, yeşilliklerde serbest dolaşan hayvanların kırmızı eti hiçbir zaman ne kansorejendir ne kolesterolü yükseltir." şeklinde konuştu. 'KIRMIZI ET KANSEROJENDİR DEMEK BÜYÜK YALAN' Karatay şöyle devam etti: "Amerika Amerikan öküzü yer. Amerika küçükbaş hayvan yemez. Bufalo, Türkçesi Amerikan öküzü. Koyun bilmezler, kuzu bilmezler, küçükbaş hayvan bilmezler. Biz de sığırı çok az yeriz. İkincisi; hayvanların beslenme şekli çok önemli. Suni gıdalarla besleniyor Amerika nın hayvanları. Stil besteron denilen büyüme hormonuyla büyütülüyorlar. Ondan sonra onların eti ve yağında tehlikeli yağlar, trans yağlar oluşuyor, çok tehlikeli. Üç; Amerika bildiğimiz tencere yemeği bilmez. Amerika da tencere yemeği yapılmaz. Bizim etli fasulyemiz, etli patatesimiz vs. Hiçbirini bilmezler. Koskoca kalın hayvanların etini ızgarada yakarak yerler. Izgarada yakmadan önce üstüne bir sürü kimyasalla boyarlar, onu lezzetli yaparlar. Dördüncüsü; hayvanların hazırlanma şekli. Amerika da hayvanların kanı akıtılmaz. Elektrik şokla öldürülür. Elektrikli şokla öldürülen hayvanlarda ölüm sırasında meydana gelen tehlikeli kimyasallar kanında birikir. Bizim dinimiz şunu buyurmuştur: Biz kurban keseriz ve kan akıtırız. O da eti sağlıklı kılar. Onun için kırmızı et kanserojendir demek en büyük yalandır." 'OBEZİTENİN SEBEBİ ŞEKER TÜKETİMİ' Zayıflamalar konusunda milletvekillerine neler önerirsiniz sorusuna Karatay, "Hepsi vekil, Türkiye nin vekili. Türklerin de yüzde 80 i zaten obez. Onun için de ayrı bir grup değil. Obez olarak da temsil ediyorlar. Obezitenin sebebi de şeker tüketimi, yağ tüketimi değil." ifadelerini kullandı. Vekillere tansiyonun düşmesi için beslenme önerilerini sunan Karatay, şunları söyledi: "Tansiyonu çıkartan şekerdir. Onun için bizahmet restorandan tatlıları kaldıralım. Ekmek, şekerdir. Ekmek yediğiniz sürece tansiyonunuz düşmez. Ekmek lezzetli olabilir ama vücudun onu ne gördüğü önemli. Ekmek, pilav, patates, börek, makarna vücuda girdiği anda şeker olarak görüyor. Şeker, toksik olduğu için depoya gönderiyor, insülin yükseltiyor. İnsülin yüksek kaldığında tansiyon da yükselir. Kalp krizi geçirenlerin yüzde 75 i aşırı karbonhidrat yedikten sonradır. Milletvekillerimizin de sağlıklı kalmaları için karbonhidrattan uzak durmalarını öneriyorum. Şeker yemesinler, şekerli su içmesinler, kolaları içmesinler, bal pekmez yemesinler, nasıl dinç oluyorlar. Bizi de iyi temsil ederler." (CİHAN) Sıcaklıktaki her 1 derecelik düşüş kriz riskini arttırıyor Türkiye de soğuk havanın etkili olduğu bugünlerde özellikle kalp hastalarının dikkat etmesi gerektiği belirtildi. Kardiyolog Dr. Çetin Aydın, özellikle yaşlı kişileri, kalp ve hipertansiyon hastalığı bulunanları ve aşırı kilolu k- işileri, soğuk havalarda kesinlikle ağır iş ve egzersiz yapmamaları, terliyken rüzgâra maruz kalmamaları yönünde u- yardı. Aydın, hava sıcaklığındaki her 1 derecelik düşüşün kalp krizi riskini arttırdığına dikkat çekti. Hava sıcaklıklarının iyiden iyiye düşmesinin özellikle kalp ve tansiyon hastalarında ciddi tehlikeler doğurduğuna dikkat çeken Özel İzmir Kardiyoloji Dal Merkezi hekimlerinden Çetin Aydın, kalp hastalarını giyinme tarzı, egzersiz ve beslenme konularında uyardı. Dr. Aydın, Yapılan bilimsel çalışmalar ışığında, hava sıcaklığındaki her 1 derecelik düşüş, kalp krizi görülme oranında göreceli o- larak yüzde 2 lik bir artış meydana getirmektedir. Bu nedenle kış aylarında yaşanan kalp krizi görülme sıklığı en üst seviyelere çıkmaktadır. Özellikle yaşlı k- işilerle birlikte kalp ve hipertansiyon hastalığı bulunanların ve bununla birlikte aşırı kilolu kişilerin soğuk havalarda kesinlikle ağır iş ve egzersiz yapmamalarında, terliyken rüzgâra maruz kalmamalarında fayda vardır. Bunun tam tersi davranmak, ağır iş ve egzersize yönelmek kalp krizine davetiye çıkarmaktadır. dedi. Kalp ve solunum yolları hastalıkları bulunan kişilerin, özellikle de yaşlı hastaların havanın soğuk ve kirli olduğu Bilim adamları bakterilerde direnci önleyen bir anbiyotik buldu. Northeastern Üniversitesi'nden Kim Lewis ve ekibinin, Alman ve İngiliz meslektaşlarıyla fareler üzerinde yaptığı araştırma, "teixobactin" adlı antibiyotiğin ağır enfeksiyonları dirence yol açmadan yok edebildiğini gösterdi. Bir toprak örneğinde bulunan antibiyotiğin, hücre duvarlarının yıkılmasını sağlayarak bakterileri öldürdüğü saatlerde dışarıya çıkmaması ve kirliliğe maruz kalmaması gerektiğini aktaran Aydın, Soğukta cilt damarlarımız büzüşür. Damarlardaki büzüşme, kan dolaşımını ve kalbin işini zorlaştırır. Kan basıncı yükselir, kanın yoğunluğu artarak pıhtılaşmayı sağlayan faktörlerde artış meydana gelir. Tüm bunların sonucunda eğer bir de damarlarımızda darlık mevcutsa damar tıkanıklığı ve kalp krizi oluşur. Hava çok soğuk olmasa bile özellikle rüzgârlı havalarda derinin nemli ve ıslak olması da aynı sonuçlara yol açar. Bu nedenle kalp ve solunum rahatsızlığı bulunan kişilerin ayrı bir özen göstermesi gerekmektedir. Kişilerin ağır iş ve egzersiz faaliyetlerini havanın nispeten daha sıcak olduğu öğle vakitlerine saklamaları, egzersizlerini ise evlerinde veya kapalı mekânlarda yapmaları daha uygun olacaktır. diye konuştu. Soğuk havalarda dikkat edilmesi gerekenlere de işaret eden Dr. Çetin Aydın, şu önerilerde bulundu: Soğuk havalarda rüzgârı arkanıza alarak yürüyünüz. Aşırı kalın giysiler yerine, vücudu ısıtacak giysiler tercih edilmelidir. Dışarıda uzun süre kalacak olan kişilerin, baş ve ellerdeki ısı kaybını önlemek için şapka, bere, eldiven giymelerine özen göstermeleri gereklidir. Isınmak için kesinlikle alkol alınmamalı, çünkü alkol damarlarda genişlemeye neden olacak, kan akışını yavaşlatacaktır. (CİHAN) Bakterilerde direnci önleyen antibiyotik bulundu belirtildi. Henüz insanlarda denenmeyen bu antibiyotiğin ilerde birçok enfeksiyonun ve veremin tedavisini sağlayabileceği vurgulandı. Araştırmanın sonuçları "Nature" dergisinde yayımlandı. Antibiyotik direnci bakterilerin antibiyotiğe rağmen üremesine ve hastalık yapmasına neden oluyor. Dünya Sağlık Örgütü, geçen yıl, antibiyotiklere karşı vücut direncinin artmasının "büyük küresel tehdit" oluşturduğu uyarısında bulunmuştu. Örgüt, antibiyotik direnci nedeniyle insanların tedavi edilebilir basit hastalıklar yüzünden öldüğünü, acilen önlem alınmamasının yıkıcı sonuçları olacağını, yeni antibiyotikler geliştirilmesi gerektiğini vurgulamıştı. Dünyada her yıl 700 bin kişi antibiyotiklere direnç nedeniyle ölüyor. Bu sayının artabileceği belirtiliyor. (AA) "Kar keyfiniz gözlerinize zarar vermesin" Güneşten gelen ultraviyole ışınların kar ya da buzdan yansımasıyla kornea tabakasında hasar bırakabileceği, özellikle kayak yapanların ve kara fazlaca maruz kalanların "kar körlüğüne" karşı gerekli önlemleri alması gerektiği belirtildi Güneşten gelen ultraviyole ışınların kar ya da buzdan yansımasıyla kornea tabakasında hasar bırakabileceği, özellikle kayak yapanların ve kara fazlaca maruz kalanların "kar körlüğüne" karşı gerekli önlemleri alması gerektiği belirtildi. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Banu Bozkurt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kar körlüğünün, özellikle yüksek irtifada kardan yansıyan ultraviyole ışınların kornea denilen gözün camsı tabakasında hasar oluşturmasıyla meydana geldiğini söyledi. Bozkurt, kara maruz kaldıktan saatler sonra gözde ortaya çıkan ağrı, yanma, batma, yabancı cisim hissi, ışıktan rahatsızlık, gözleri açamama, aşırı sulanma ve görme azlığının bu hastalığın karakteristik özellikleri olduğunu anlattı. Karın ultraviyole ışınların yaklaşık yüzde 80 ini yansıttığını vurgulayan Bozkurt, şöyle konuştu: "Özellikle yüksek irtifada ultraviyole ışınlar daha yoğunlaşmakta ve kar körlüğü gelişme riski artmaktadır. Kar körlüğünde, gözün mikroskobik muayenesinde göz kapaklarında ultraviyoleye bağlı yanık, kızarıklık ve kornea tabakasının en dıştaki koruyucu hücrelerinde noktasal dökülmeler saptanır. Bulguları, genellikle ultraviyole B ışınlarına maruz kaldıktan 6-12 saat sonra ortaya çıkmaktadır." - Kar körlüğünün tedavisi Bozkurt, hastalığın tedavisinde iyileşmeyi hızlandırmak ve hastayı rahatlatmak için suni gözyaşı veya jellerle kapama tedavisi uygulandığını dile getirdi. Ağrıyı azaltmak için göz bebeğini büyüten damlalar ve göz damlaları verildiğini ifade eden Bozkurt, şunları kaydetti: "Gözler üzerine yapılacak soğuk havluyla kompres hastayı rahatlatmaktadır. Kornea hasarının fazla olduğu durumlarda kısa süreli koruyucu antibiyotikli damla veya pomatlar, şiddetli ağrısı varsa ağrı kesici haplar verilebilmektedir. Bunun dışında hastaya istirahat etmesi, aydınlık ortamlardan bir süre kaçınması, gözünü ovuşturmaması veya güneş gözlüğü takması önerilir. Dökülen kornea hücreleri genellikle saat içinde kendini yenilemekte ve hastanın şikayetleri kaybolmakta." - Karda "güneş gözlüğü" önerisi Prof. Dr. Bozkurt, hastalığın sıklıkla kayak yapanlar, kar motosikletine binenler ve dağa tırmanan kişilerde görüldüğünü aktardı. Kayak gözlükleri veya yüksek ultraviyole koruma özelliği bulunan güneş gözlükleri takılarak ultraviyole ışınların etkisinden korunabileceğini anlatan Bozkurt, "Kayak yaparken veya karda yürürken hava bulutlu olsa bile güneş gözlükleri mutlaka takılmalıdır, zira ultraviyole ışınlar bulutlardan geçebilmektedir. Koruyucu gözlüklerin ultraviyole ışınların hemen tümünü süzmesi ve görünen ışığın en fazla yüzde 5-10'unu geçirmesi gerekmektedir. Ayrıca koruyucu kaskların da takılması gerekiyor" ifadelerini kullandı. (AA)

13 SAYFA 14 SONDAKiKA GAZETESİ >> 14 GÜNCEL7 11 1ubat Ocak Perşembe Pazar MÜSİAD'dan ekonomiye İzmir Büyükşehir Belediyesi nden ağaç katliamı iddialarına yanıt O ağaçlar kesilmedi, taşındı! İzmir Büyükşehir Belediyesi, Gaziemir deki Fuar İzmir alanında bulunan zeytin ağaçlarının kesildiği iddialarının gerçek dışı olduğunu açıkladı. Fuar şantiye alanındaki zeytin ağaçlarının Tarım İl Müdürlüğü görüşü doğrultusunda, ağırlıklı o- larak Kadifekale deki heyelan bölgesinde oluşturulan kent ormanına nakledildiği kaydeden Büyükşehir yetkilileri, Ağaçların rant uğruna kesilmesine göz yumanların, hedef şaşırtmak için belediyemizi suçlamasını asla kabul etmiyoruz. Şantiye alanından taşıdığımız ağaçların hepsi kayıt altında farklı alanlara nakledildi. 5 Şubat 2013 tarihinde budama, söküm ve nakil işlemlerine başlanan 1532 adet zeytin ağacını, 2 Mayıs 2013 tarihine kadar kentin muhtelif yerlerine taşıdık bilgisini verdi. Ağaçlar nereye taşındı? İşte liste! İzmir Büyükşehir Belediyesi, Gaziemir Fuar şantiye alanındaki 1532 zeytin ağacını şu noktalara taşıdı: 1075 adet Kadifekale, 225 adet Portakal Vadisi, 26 adet Dudayev Bulvarı, 10 adet Narlıdere, 2 adet Üçkuyular İskele, 31 adet U- lukent Kavşağı, 63 adet Bayraklı Ord. Prof. Ekrem Akurgal Yaşam Parkı, 20 adet Olimpiyat Köyü, 21 adet Urla Göztepe Spor Tesisleri, 9 adet Menemen Ayvacık İlk Öğretim Okulu ve Taş Camii, 4 adet Konak Pier, 7 adet Urla Trafik Bölge Müdürlüğü, 39 adet Gaziemir Belediyesi. TAM PUAN MÜSİAD İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Ülkü, 2015 yılı ekonomik verilerinin 2014 yılına göre daha iyi olacağını söyledi. Başkan Ülkü, "Enflasyonun yüzde 6 seviyelerine inmesi bekleniyor. 2015, her açıdan geçen yıla göre daha iyi olacak. Bundan eminiz" diye konuştu MÜSİAD İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Ülkü, Ankara da düzenlenen ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ın katıldığı Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği MÜSİAD Genişletilmiş Başkanlar Toplantısı nı değerlendirdi. Toplantıda, Türkiye ekonomisine ilişkin önemli ve umut verici konuların gündeme geldiğine dikkat çeken MÜSİAD İzmir Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Ülkü, 2014 de Türkiye ekonomisi güçlü ve istikrarlı yapısını korudu dedi.tüm olumsuzluklara rağmen 2014 yılını yüzde 3 gibi bir büyümeyle kapatmasının sevindirici bir gelişme olduğunu belirten Ümit Ülkü, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ın açıkladığı söz konusu büyüme o- ranının Avrupa'nın en yüksek büyüme oranlarından biri olduğunu söyledi. Ülkü, Sayın Babacan ın dile getirdiği gibi, Latin Amerika, Orta ve Doğu Avrupa'da ortalama büyüme hızı yüzde 2'i, Çin ve Hindistan hariç Asya'da ortalama büyüme hızı yüzde 3'ün altında seyrediyor yılı ekonomisinden çok umutluyuz. Bu yıl geçen yıla oranla her açıdan çok iyi olacak. Hem iç tüketim hem de dış talep açısından daha iyi sonuçlarla karşı karşıya geleceğiz. Cari açığın alınan tedbirlerle hızlı düşüşe geçmesi de piyasaları olumlu yönde etkileyecek. Enflasyonun da yüzde 6 seviyelerine inmesi bekleniyor. Bu beklentiler ekonominin canlanmasını sağlayacaktır dedi. MÜSİAD İZMİR ŞUBESİ ÜYELERİ OLARAK G-20 KONUSUNDA GÖREV ALMAYA HAZIRIZ Küresel ekonomik ve finansal sistem açısından büyük önem taşıyan G-20 ülkelerinin dünya ekonomisinin yaklaşık %85 ini, dünya ticaretinin %75 ini ve dünya nüfusunun üçte ikisini temsil ettiğine dikkat çeken MÜSİAD İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Ülkü, Genişletilmiş başkanlar toplantısında ülkemiz için çok büyük önem taşıyan G-20 zirvesi de gündeme geldi te ülkemizde yapılacak olan G-20 Zirvesi çok önemli ve anlamlıdır. Ülkemiz, G-20 bünyesindeki tartışmalara en başından beri aktif bir biçimde katıldı. Böylesi önemli bir platformun kuruluşundan kısa bir süre sonra dönem başkanlığını Türkiye nin üstlenmesi son derece değerli dedi. MÜSİAD İzmir şubesi üyelerinin G-20 nin her aşamasında aktif görev almaya hazır olduğunu vurgulayan Ülkü; Önümüzde kaçırılmaması gereken dev bir fırsat var. Ev sahipliğimizi en üst düzeyde göstermeli, yüksek farkındalık yaratmalıyız. G-20 ile tüm dünyaya damgamızı vurmalıyız. Derneğimizin geçmişten gelen köklü gelenekleri ve bugüne kadar sergilediği başarı, Türkiye yi ileriye taşıyacak bu önemli organizasyonda bizlere de büyük sorumluluklar yüklüyor. Bu nedenle kurulduğumuz yıldan bu yana tüm sosyal sorumluluklarda olduğu gibi G-20 konusunda da üzerimize düşecek görevi yapmaya hazırız diye konuştu. İZBAN 63 tren setine ulaştı İZBAN, 40 Körfez Yunusu nun 20 sini işletmeye alarak toplamda 63 tren setine ulaştı. Yıl sonuna kadar k- endi set sayısını 73 e çıkaran İZBAN, böylelikle TCDD den tren setlerinin kiralama süresini de sonlandıracak. İzmir in kuzey-güney aksında ulaşım omurgası olma yolunda yürüyen İZBAN ın tren filosu büyüyor. Tamamı 40 set olacak Körfez Yunusları nın imalatı bu yıl içinde tamamlanacak. Bu sayede daha fazla üçlü dizi çalıştırma imkanına kavuşan İZBAN, yolcu kapasitesini arttırırken yıl sonuna kadar kendi set sayısını 73 e çıkaracak. Yüksek işletme yüzdesiyle çalışan trenlerin, İzmir halkına en iyi hizmeti sunabilmek amacıyla ileri teknolojiyle donatıldığını belirten İZBAN yetkilileri, 2010 yılını 2,5 milyon yolcu taşıyarak tamamlayan işletmemiz, artık yılda 82 milyona u- laştı da sefer başına 700 yolcu taşıyorken şu anda bu rakam 1250 nin üzerine çıktı. Sefer sayımızı 16 binden 70 bine, tren seti sayımızı 8 den 73 e yükselterek, sürekli gelişmelerle İzmir halkının hizmetinde olacağız. dedi. bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca Soldan sağa: 1. Cinsel gücü olmayan erkek. Güney Amerika da bir başkent. 2. Balık avlamakta ya da yük taşımakta kullanılan büyük kayık. Konut, hane. 3. Bir şeyin olmasına çok az kalmak anlamında kullanılan sözcük. Kumarda ortaya sürülen para. 4. Bir renk. Çapraz düğmeli, ipek veya sırma işlemeli bir tür kısa yelek. 5. Gurbetteki bir kimse için doğup büyüdüğü ve özlediği yer. Soyundan gelinen kimse. 6. İdrarda bulunan azotlu madde. Telli balıkçıl. 7. Burçlardan biri. İlaç, merhem. 8. Saniyede bir jullük iş yapan bir motorun güç birimi. Kısa saplı odun baltası. 9. Hikâye yazan, öykücü. 10. Utanma, utanç duyma. Ankara ilinin bir ilçesi. Seslenme sözcü. 11. Kimsesiz, zavallı, garip. 12. Bir geminin başka bir gemiden ya da kıyıdan açılması. Türlü bitki yaprak ve kabuklarını kokulandırarak yapılan acı bir içki. 13. Kanaat. Dolaylı anlatım. 14. İlgi eki. Düzenli ekilen yer. 15. Gemilerde yolcuların hizmetine bakan görevli. Kiloamperin simgesi. 16. Kitap getirmemiş peygamber. Parola. 17. Bir besin maddesi. İşitme organımız. 18. Şikâr. Alternatif, şık. 19. Bir ilimiz. Gelenek. 20. Parazit, tufeyli. Kulağın duyabildiği titreşim. Yukarıdan aşağıya: Dünkü bulmacanın cevapları 1. Uçaktan atlamak için kullanılan ipekten kumaş. Ağ yatak. Bir sinir hastalığı, tutarak. 2. Haberci. Okul, kışla gibi yerlerde hasta bakılan yer. Osmanlılarda tarih yazarı. 3. Mikroskop camı. Dik yerlerden inen buzullarda, derin yarılmalar nedeniyle buz parçalarının koparak yere düşmesi. Savaşta düşmandan ele geçirilen mal. Güney Afrika nın plaka işareti. 4. Küçük çocukları korkutmak için uydurulmuş hayali yaratık. Artvin yöresinde oynanan bir halk oyunu. Evrensel alıcı kan grubu. Su taşkını. 5. Eskiden mermi yerine çakıl taşı atan bir çeşit top. Keskin bir şeyle, bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik veya zedelenme. Eski dilde taht. 6. Bir tür savaş silahı. Yankı, akis. Tayyare. 7. Güney Amerika nın dağlık bölgelerinde yaşayan bir yük hayvanı. Merak, kararsızlık veya kuşku anlatan sözcük. Yanıcı, renksiz, az kokulu karbon ve hidrojen bileşimi. 8. Yönetici. Dualardan sonra söylenir. Kırgızların ünlü destanı. 9. Artırma ile satış. Fas ın plaka işareti. Hayvanın erkekliğini gidermek, hadım etmek. Asalak bir böcek, sakırga. 10. Kolayca kandırılabilen, enayi. Küçük körfez. Sayı gösteren işaret. Jimnastik ayakkabısı.

14 SAYFA 15 SONDAKiKA GAZETESİ >>15 SPOR Ocak Şubat Pazar Perşembe Yabancı oyuncuya karşı olan Altınordu'dan yeminli imza töreni Formasını yabancı oyuncuya teslim etmeme ilkesiyle yola çıkan İzmir'in PTT 1. Lig ekiplerinden Altınordu, 18 takımındaki 18 genci için bir yemin töreni düzenleyip oyuncularla profesyonel sözleşme imzaladı Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF), Süper Lig'de yabancı sınırlamasını kaldırırken, PTT 1. Ligi'nin yabancısız tek takımı Altınordu, U18 takımı oyuncularının tamamı için bir yemin töreni düzenleyip hepsiyle profesyonel sözleşme imzaladı. Altınordu formasını hiçbir şartta yabancı oyuncuya giydirmeme ilkesiyle yola çıkan Altınordu'nun gençler için düzenlediği ve "Gerçek profesyonel mesleğine geçiş yemini" adını verdiği tören, aynen askerlikteki yemin töreni gibi oldu. Oyuncular, üzerinde Türk ve Altınordu bayrakları ile futbol topları ve formanın bulunduğu masanın üzerine ellerini koydular. Altınordu Armamı Yediemini Seyit Mehmet Özkan'ın okuduğu sözleri tekrarlayan gençler, futbolculuk mesleğine ilk adımı attılar. Konak Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi'nde '91. Yılında Altınordu' konulu panelin sonundaki törene 100'ün üzerinde Altınordulu katıldı. Moderatörlüğünü Sancar Maruflu'nun, açılış konuşmasını Altınordu Spor Kulübü Derneği Başkanı Dr. Salih Mertan'ın yaptığı panele konuşmacı olarak Kenan Akseki, Yılmaz Vardaroğlu ve Avukat Murat Unganer katıldılar. Panel bitiminde söz alan Altınordu Arması Yediemini Seyit Mehmet Özkan, kulüpte görev yapan tüm yönetici, idari ve teknik personeli sahneye davet edip tanıttıktan sonra yemin törenine başladı. U21 Ligi'nde zirveyi kovalayan U18 takımı oyuncuları Mert Pala, Metehan Bakkallar, Kerim Alıcı, Yusuf Acer, Ali Berkin Şenol, Taner Kahriman, Yusuf Yalçın Arslan, Berk Erel, Caner Ferizcan, Alican Özfesli, Gökhan Tunahan, Mert Varnalı, Barış Alıcı, Rıdvan Özdemir, Süleyman Güneş, Çağlar Söyüncü, Cengiz Ünder ve Fatih Aktay yemin ederek gerçek profesyonel futbolculuk mesleğine geçişlerini tamamladılar. İŞTE O YEMİN Temel Amacı "Bu Toprakların Çocuklarından Gerçek Profesyonel Futbolcular Yetiştirmek" olan Altınordu'muzda, Profesyonelliğe adım attığım bugün; "İyi Birey, İyi Vatandaş, İyi Futbolcu" sloganımıza sıkı sıkıya sarılacağıma... Sadece bir futbol kulübü olmanın ötesinde, Ülkesine ve insanlığa örnek bir Futbol Sosyal Girişimi olduğumuzu unutmadan, Bana ve arkadaşlarıma çok emek vermekte olan, Antrenör ve Yönetici Büyüklerim'in sözlerini can kulağıyla dinleyeceğime... Cumhuriyet ile yaşıt olan Altınordu Arması'nı, Saha içinde ve dışında "Daha İyi"ye taşımak için çalışacağıma... Kırmızı-Lacivert'i insanlık onurum olarak tanıyacağıma... Profesyonel Futbol'un bir meslek olduğu bilinciyle mesleğime odaklanacağıma... Mevkimin en iyilerinden olmak yolunda kendimi sürekli olarak geliştireceğime... Coşkulu, çabuk, çalışkan ve güçlü olacağıma... Adaletli, saygılı, yardımsever ve yurtsever olacağıma... Vefa ve inancı, göğsümün en derin yerinde saklayacağıma... Yurdumu, milletimi ve bayrağımı her şeyin önünde tutacağıma... Ancak hiç bir şekilde ırkçılık ve ayırımcılık yapmayacağıma... Kurucumuz Süleyman Ferit Eczacıbaşı ve arkadaşlarıyla, 27 yıl aralıksız Altınordu formasını giyen Sait Altınordu'nun aziz hatırası önünde, Şerefim üzerine ant içerim. UĞUR DÜNDAR DA KATILDI Fenerbahçe Kongre üyesi ve eski yönetim kurulu üyesi gazeteci Uğur Dündar da paneli ve yemin törenini başından sonuna kadar izledi. Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel ile birlikte panele gelen Dündar, boynuna taktığı Altınordu atkısıyla çocuklara destek verdi. Dündar, yemin töreni sonunda sahneye çıkarak gençlerle hatıra fotoğrafı da çektirmeyi ihmal etmedi. Gelenek üzerine yemin törenini tamamlayıp gerçek profesyonel futbolculuk mesleğine geçen oyuncular için Özkan, birer tam altın aldı. Altınordu Spor Kulübü Derneği üyeleri, Özkan'ın elinden aldıkları altınları çocuklara takarak geleneğin tamamlanmasını sağladı. ALTINORDU'NUN KURULUŞ GERÇEĞİ Panelde söz alan Altınordu tarihi araştırmacısı Kenan Akseki, yaptığı sunumla Altınordu tarihine dair önemli bir hatayı düzeltti. Altınordu'nun, Altay'dan ayrılarak kurulduğu iddialarını belgelerle çürüten Akseki, şöyle konuştu: "Altınordu'nun kurulmasına vesile olan olay Altay'ın centilmenlik anlayışı ve bundaki ısrarını sürdürmesi olarak gösterilmektedir. Olayın aslı 1923 yılındaki bir Ankara seyahatinde Genel Kaptan Edip Bey ile futbol takımının kaptanı Hamit arasındaki sürtüşmeye dayanmaktadır. Altay'ın kurucuları, futbolcular ile hep beraber bir hatıra fotoğrafı çektirmek istemektedirler. Altay'da bir gelenek olarak kravat takmak, kıyafetin düzgün olası istenmektedir. Kulüp çevrelerince kravat takmayan ve kıyafeti düzgün olmayan yönetici ve sporculara iyi gözle bakılmamaktadır. Fotoğrafın çekileceği gün takım kaptanı Hamit ve birkaç arkadaşının kravatsız olmaları neticesinde bu kişiler ile yönetim arasında bir gerginlik baş gösteriyor. Gece yemek yeniyor, Altay'ın kurucuları Altay'ı temsilen Genel Kaptandan kulübü temsilen Ankara'da bir konuşma yapmasını istiyorlar. Bunun üzerine Hamit ve arkadaşları güceniyor ve İzmir'e dönünce Altay'dan ayrılarak Altınordu Spor Kulübü'nü kuruyorlar iddiası tamamen asılsızdır. Çünkü adı geçen Hamit Aslan, o dönemde ve sonrasında da Altay formasını giymekte ve Milli Takım'da görev yapmaktadır. Hamit Aslan, yine o dönemde hiçbir Altınordu takım kadrosunda yer almamaktadır. Aksine iddia, hem Altınordu'muzun tarihine, hem de Hamit Aslan gibi özbeöz Altaylı birine yapılan saygısızlıktır." UNGANER'DEN DAVALARLA İLGİLİ AÇIKLAMA Avukat Murat Unganer ise Alsancak Stadı ve Atatürk Spor Salonu'nun bulunduğu arazilerde Altınordu Spor Kulübü Derneği'nin payları olduğunu söyleyerek, "Konuyla ilgili tüm sözleşmeler elimizde. Resmi yazışmaları yaptık. Artık konuyu İdari Mahkeme'ye taşıyacağız. Hem Alsancak Stadı, hem de Atatürk Spor Salonu'nun bulunduğu arazileri kulübümüze kazandırmak için çalışıyoruz." diye konuştu. Bu arada Türkiye Basketbol Ligi'nin ilk şampiyonu olan Altınordu'da forma giyen kaptan Yılmaz Vardaroğlu da kazanılan kupanın halen kulüp müzesine teslim edilmediğini vurgulayarak, "Herkesten ricam bu kupanın Altınordu'ya verilmesi için çalışmasıdır. Biz bu kupayı alın terimizle kazandık ancak dönemin federasyonu ne yazık ki Muhafızgücü'nün şampiyon olacağından o kadar emindi ki üzerine rakibimizin adını yazdıkları kupayı bize teslim bile etmediler." dedi. (CİHAN) Michael Eneramo, Sivasspor a geri döndü Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Sivasspor, Michael Eneramo'yu sezon sonuna kadar renklerine bağladı. Teknik Direktör Sergen Yalçın ın raporu doğrultusunda devre arasında takıma takviye yapmaya çalışan Sivasspor eski oyuncusu Nijeryalı Michael Enaromu yu transfer etti. Bir dönemde Sivasspor formasını terleten 30 yaşındaki oyuncu kulübü Başakşehir ile karşılıklı olarak anlaşmayı fesh ederek Sivasspor ile sözleşme imzaladı. İstanbul da Kulüp Başkanı Mecnun Otyakmaz ile göşüşerek kendisini yeniden İzmir Cumhuriyet Mahallesi Spor Salonu'nda oynanacak olan Bostanlı - Bursaspor Basketbol 3. Ligi 12. hafta karşılaşmasına Bursaspor taraftarlarının alınmayacağı açıklandı. Bursaspor Sivassporlu yapan imzayı atan Nijeryalı oyuncunun takımın Antalya da ki kampına katılacağı öğrenildi. Kulüp Başkanı Mecnun Otyakmaz, sosyal medya üzerinden oyuncu ile sözleşme imzaladığı fotoğrafı paylaşarak, Hoş geldin Enaramo yazdı. Enaramo, sezonunda geldiği Sivasspor da 2 sezon oynadıktan sonra Beşiktaş a transfer olmuştu. Daha sonra Karabük ve Başakşehir de oynayan Nijeryalı golcü, son olarak bir zamanlar golleriyle ses getirdiği eski yuvasına geri döndü. (CİHAN) Bursaspor taraftarlarına İzmir yasağı geldi resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, "Bugün saat 16.00'da İzmir Cumhuriyet Mahallesi Spor Salonu'nda oynanacak olan Bostanlı - Bursaspor Basketbol 3. Ligi 12. hafta karşılaşmasında İzmir İl Spor Güvenlik Kurulu kararı gereğince taraftarlarımız salona alınmayacaktır." denildi. (CİHAN) Yılmaz Vural, Osmanlıspor'dan ayrıldı Tecrübeli teknik adam Yılmaz Vural'ın Osmanlıspor kariyeri 2 maç sonunda bitti. PTT 1. Lig'in şampiyonluk adaylarından Osmanlıspor teknik direktör Yılmaz Vural ile yollarını ayırdı. Osman Özköylü'nün takımdan ayrılmasının ardından göreve gelen Vural, takımı başında 2 maça çıkabildi. Bu maçlarda Yılmaz Vural yönetiminde ki Osmanlıspor Adana Demirspor'a deplasmanda 1-0 mağlup olurken kendi sahasında ise Antalyaspor ile 2-2 berabere kaldı. Öte yanda, başkent ekibi yarın Antalya'da ikinci yarı hazırlıklarına başlayacak. Yeni teknik direktörlük görevi için Mustafa Reşit Akçay, Mehmet Özdilek ve Ertuğrul Sağlam isimlerinin ön plana çıktığı öğrenildi. (CİHAN) Gaziantepspor'da, İbrahim Akın ın sözleşmesi feshedildi Gaziantepspor Kulübü, İbrahim Akın ile yollarını ayırdığını açıkladı. Kulüpten yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi: Oyuncumuz İbrahim Akın ın sözleşmesi karşılıklı mutabakata varılarak feshedilmiştir. Kendisine kulübümüze yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür eder, futbol yaşantısında başarılar dileriz. (CİHAN) Bursaspor dan Onun Formasını da Sen Al projesi Bursaspor Kulübü nün, Milli Eğitim Müdürlüğü ile organize ettiği Onun Formasını da Sen Al projesi ile öğrencilere karne hediyesi olarak Bursaspor forması hediye edilecek. Projenin tanıtımı Özlüce Tesisleri nde gerçekleştirildi. Bursaspor Genel Sekreteri Nihat Sapan, Onun Formasını da Sen Al proje ile çok sayıda minik öğrenciye karne hediyesi olarak Bursaspor forması hediye edileceğini açıkladı. Sapan, şu bilgileri verdi: 23 Ocak Cuma günü ilk ve orta dereceli okullarımızdan ilk dönem sona erecek ve karne heyecanı yaşanacak. Karne heyecanı sırasında bugünden itibaren başlattığımız Onun formasını da sen al kampanyası. Çocuklarımıza karne hediyesi olarak Bursaspor forması hediye etmek istiyoruz. İl Milli Eğitim Müdürlüğümüz ile birlikte bunu organize ettik. Bu kampanyada Bursa da yer alan tüm kişi ve kurumlardan destek bekliyoruz. Bildiğiniz gibi okul çağı çocuklarını önümüzdeki yıllarda Bursasporlu olarak karşımıza çıkmasını arzu ediyoruz. Spor ruhu, Bursasporluluk sevgisi oluşacak. Bu yüzden bu kampanyayı biz çok değerli buluyoruz. (CİHAN)

15 SAYFA 16 Eski Belediye Başkanı ve İzmir Milletvekili Aday Adayı Ercan Tatı dan çok konuşulacak açıklamalar AZİZ KOCAOĞLU İLE BENİM BİR PROBLEMİM YOK Buca Belediye Başkanlığı döneminde adından sıkça söz ettiren Ercan Tatı dan, gündeme bomba gibi oturacak açıklamalar. Su baskınından Aziz Kocaoğlu na, aday gösterilmeyişinden Milletvekilliği Aday Adaylığına kadar her şey bu haberde -AZİZ KOCAOĞLU İLE ARAMDA BİR PROBLEM YOK Sondakika Gazetesine açıklamalarda bulunan Buca eski Belediye Başkanı Ercan Tatı; Aziz Kocaoğlu ile aranızda bir soğuk savaş mı var, sorusuna, Hayır. Aziz Kocaoğlu ile aramda savaş yok. Ama bir soğukluk var. Ancak bu da benden kaynaklanmıyor. Ben hiçbir zaman kendisine saygı- Genel Başkan sızlık etmedim. Milletvekilliği Yanlış bişey yapmadım. Adaylığıma Ancak bana Sıcak Bakıyor karşı soğuk. Nedenini ben de bilmiyorum şeklinde yanıt verdi. -SU BASKINININ BENİMLE BİR ALAKASI YOK, SORUN İZSU DA Döneminde Türkiye nin gündemine oturan Şirinyer Pazaryeri su baskını olayına da değinen Tatı; O günkü su baskını zaten bir doğal afetti. Ona kimse bişey diyemez. Ancak su baskınının oluşturduğu o görüntünün benimle bir alakası yok. Belediye ile bir alakası yok. Tamamen İZSU dan kaynaklanıyordu o İZSU da büyükşehir belediyesine bağlı Benim yetki ve sorumluluğumda olmamasına rağmen, ben belediye olarak yine sorunu çözdüm. Şimdi öyle bir sorun yaşanmıyor dedi. -ADAY GÖSTERİLMEYİŞİM BANA HAKSIZLIKTI ANCAK SAYGI DUYDUM CHP Genel Merkezi tarafından geçtiğimiz seçimlerde Buca da tekrar belediye başkanı olarak aday gösterilmeyi beklerken, beklemediği bir kararla karşılaşan Buca eski Belediye Başkanı Ercan Tatı; o günlere ilişkin ise gazetemize şunları aktardı: Ben açık söyleyeyim, aday gösterilmeyi bekliyordum. Çünkü 1 dönem belediye başkanlığı yaparak hiçbir projeyi bitiremezsiniz. En az 2 dönem Ben de bunu bekliyordum. Ancak olmadı. Bu bence bana haksızlıktı ancak saygı duydum. Şimdi ise İzmir e vekil olarak hizmet etmek istiyorum. -GENEL BAŞKAN, MİLLETVEKİLLİĞİ ADAYLIĞIMA SICAK BAKIYOR Son günlerde konuşulan, Ercan Tatı Milletvekili Adayı olacak şeklindeki söylemlere ve nispeten gazetemizde çıkan haberlere de açıklık getiren Ercan Tatı; Evet. Milletvekili olmak istiyorum. Bitiremediğim ve İzmir için düşündüğüm şeyler var. Onları gerçekleştirmek istiyorum. Bu anlamda Genel Başkanımız da sıcak bakıyor. Sen çalış, diyor. Ben de çalışıyorum. Ankara da görüşmeler yapıyorum dedi. ÖZEL HABER EHKİB Başkanı Kızılgüneşler, "Çocuk sahibi olan çalışan kadınlara ilave yasal haklar sağlayan düzenlemeler getirileceği yönündeki açıklamalar, çalışanlarının yüzde 64 ü kadın olan sektörümüzde ciddi maliyet artışlarına yol açacak" dedi 11 Ocak 2015 Pazar Tekstil sektöründe KADIN KORKUSU Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (EHKİB) Başkanı Emre Kızılgüneşler, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıkladığı, Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı'nın kadın istihdamının yoğun olduğu tekstil, hazırgiyim ve konfeksiyon sektörünü olumsuz etkileyeceğini savundu. Kızılgüneşler, yaptığı açıklamada Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı'nda çocuk sahibi olan çalışan kadınlara ilave yasal haklar sağlanmasını öngören düzenlemelerin, tekstil, hazırgiyim ve konfeksiyon sektörüne ek maliyetler getireceğini ileri sürdü. Sektörde kadın istihdamının yüzde 64 seviyelerinde olduğuna işaret eden Kızılgüneşler, "Doğum yapan ve çalışan annelere normal izin sürelerinin yanı sıra yarı zamanlı çalışma hakkı, doğum yardımı gibi ilave haklar getiriliyor. Bu düzenlemeler, hazır giyim ve konfeksiyon sektörüne etkisi diğer sektörlere oranla çok daha fazla olacak, hazırgiyim sektörünün özellikle rekabetçiliğini olumsuz yönde etkileyecek" görüşünü aktardı. Kızılgüneşler, düzenlemenin sektörde küçülmeye neden olabileceğini belirterek, şunları kaydetti: "Sektörümüzdeki küçülme Türk ekonomisini, istihdamını ve sosyal barışını çok olumsuz etkiler boyutlara gelecektir. Bizler ülkemizdeki kadın istihdam oranının daha yukarılara çıkarılabilmesi için yeni projeler ve ilave teşvikler üzerinde çalışmalar yürütürken yeni plan, işverenleri kadın istihdamı konusunda bir kez daha düşünmeye yöneltecek."emre Kızılgüneşler, planlanan düzenlemede ilave izin haklarının iş kayıplarına yol açacağına aktararak, "Bu nedenle hazır giyim sektörünün istihdam profiline ve doğal yapısına hiçbir şekilde uygun olmayan söz konusu düzenlemelerin hayata geçirilmeden önce bir kez daha değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sektörümüzün ve ülkemizdeki kadın istihdamının olumsuz yönde etkilenmemesi için bu konuda gerekli tedbirlerin alınmasını talep ediyoruz" ifadesini kullandı. (AA) Uşak'ın doğal akvaryumu turizme KAZANDIRILMAK isteniyor Uşak Kültür ve Turizm Müdürü Arıtürk, "Bölgenin turizme kazandırılmasını hedefliyoruz, fiziki düzenlemeler, yürüyüş yolları ve seyir terasları yapılması için proje hazırlıyoruz" dedi Uşak'ta suyun kayalarda oluşturduğu şekiller nedeni ile "Taşyaran" ismi verilen vadinin zemininde bulunan akarsuyun yüzeyi aşırı soğuklar nedeniyle buz tutarken doğal bir akvaryumu andıran ve senede birkaç gün süren bu oluşumu izlemek isteyenlerin ilgisi her geçen sene artıyor. Uşak Kültür ve Turizm Müdürü Arıtürk, "Çok güzel coğrafi oluşumlara sahip" olduğunu söylediği bölgenin turizme kazandırılmasını hedeflediklerini bildirdi. Uşak-İzmir karayolu Yenişehir köyü yakınlarındaki Taşyaran Vadisi'nin zemininden akan akarsu aşırı soğuklar nedeniyle buz tuttu. Aşırı soğuklarda su yüzeyinde kalın bir buz kütlesinin oluştuğunu bilen doğa severler ve çevre sakinleri, her yıl olduğu gibi bu yıl da adeta dev bir akvaryum görünümüne dönen akarsu bölgesini ziyarete geldi. Buz kütlesi altındaki suda doğal yaşamı izleme imkanı bulan ve suyun akışıyla kayalarda meydana gelen jeolojik oluşumları fotoğraflayan ziyaretçiler hoş vakit geçirirken yılda bir kaç gün süren bu manzaranın keyfini çıkardı. - Turizme kazandırılmak için proje hazırlanıyor Uşak Kültür ve Turizm Müdürü Şerif Arıtürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bölgenin tanınırlığının her geçen yıl arttığını, buna bağlı olarak da ziyaretçi ilgisinin fazlalaştığını belirtti. Akarsuyun vadi kayalarını aşındırarak oluşturduğu şekillerin milyon yılda meydana geldiğinin tahmin edildiğini bildiren Arıtürk, bölgenin turizme kazandırılmasının hedeflendiğini, fiziki düzenlemeler, yürüyüş yolları ve seyir teraslarının yapılması için proje çalışması yaptıklarını ifade etti. - Bölgeyi bilmeyenler için uyarı Arıtürk, Vadinin derin olduğuna ve kayaçların üzerinde yürümenin tehlike oluşturabileceğine dikkati çekerek, gerekli düzenlemeler yapılmadan bölgenin ziyarete açılamayacağını söyledi. Doğanın oluşturduğu bu güzelliğin çekiciliğiyle vadiye gelen ziyaretçilerin mutlaka rehber kullanması gerektiğini vurgulayan Şerif Arıtürk, "Özellikle kış aylarında zemindeki su buz tutunca insanlar doğal bir akvaryumu andıran alanda, buzun altındaki yaşamı izlemek için alana gidiyor. Bölgede coğrafi oluşumlar çok güzel. Ancak bölgeyi bilmeyenlerin özellikle kış aylarındaki ziyaretleri tehlikeli olabilir. Buzun üzerinde yürümek, kayaçların üzerinde rehbersiz gezinmek istenmeyen sonuçlar doğurabilir" uyarısında bulundu. (AA) Süt Kuzusu kaldığı yerden İzmir Büyükşehir Belediyesi nin yeni alım süreci nedeniyle zorunlu ara verdiği Süt Kuzusu Projesi nde dağıtımlar 12 Ocak Pazartesi gününden itibaren yeniden başlıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin 2012 yılında hayata geçirdiği Süt Kuzusu projesine verilen zorunlu ara sona erdi. Büyükşehir Belediyesi nin Tire Süt Kooperatifi işbirliğiyle başarıyla yürüttüğü, 0-5 yaş arasındaki 125 bin çocuğun haftada 2 litre süt içmesini sağlayan projede, 20 Aralık 2014 ile 12 Ocak 2015 tarihleri arasında yeni alım süreci nedeniyle süt dağıtımı yapılamamıştı. İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, 53 ekiple dağıtımların Pazartesi gününden itibaren başlayacağını söyledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi, bir yandan çocukların sağlıklı gelişimine katkı sağlarken, diğer yandan da tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan üreticilerin desteklenmesini amaçlayan projede 125 bin aileye düzenli olarak süt dağıtıyor. Hem çocuklara hem üreticilere Süt Kuzu Projesi çerçevesinde iki haftada bir 4 litre süt dağıtılması, en çok bu çocukların aileleri ile süt üreticilerini mutlu ediyor. 53 ekiple 360 mahallede kapı kapı dolaşılarak dağıtılan sağlıklı sütler, Tire ilçesi ve çevre köylerdeki yaklaşık 2 bin üreticinin ineklerinden sağılıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi nin 2005 yılında ilk kez süt dağıtmaya başladığı Okul Sütü projesi, Tire ve civarındaki süt üreticilerine önemli katkı sağladı yılında büyük bir kriz yaşayan üreticiler, İzmir Büyükşehir Belediyesi nin Okul Sütü Projesi ni Tire Süt Kooperatifi ile uygulamaya başlamasıyla rahatladı. Projenin başlamısyal birlikte düşmekte olan süt fiyatları bir anda artmaya başladı. Okul sütü projesinin başladığı ilk günlerde sütünü bile satamayan üreticinin gelirinde gözle görülür bir gelişme oldu. Tire deki süt üretimi ciddi biçimde artarak bölgede yeniden önemli bir sektör haline geldi. Tire Süt yetkilileri, proje sayesinde köyden kente göçün de önüne geçildiğini söyledi. Okul Sütü ydü, Süt Kuzusu oldu Bu önemli proje, 2012 yılının Eylül ayında şekil değiştirerek Süt Kuzusu na döndü. Milli Eğitim in ilköğretim okullarına süt dağıtma kararı üzerine projesini 0-5 yaş arasındaki çocukların evlerine kadar süt götürme şekline dönüştüren İzmir Büyükşehir Belediyesi, 40 binle başladığı bu dağıtım ağını her geçen gün genişleterek 113 bin çocuğa ulaştı. Türkiye de sözleşmeli üretim modelini uygulayan ilk yerel yönetim olan İzmir Büyükşehir Belediyesi, Süt Kuzusu Projesi ne 2012 yılının Eylül ayında 40 bin çocukla başlatmıştı Aralık ayı itibariyle 125 bin haneye ulaşan proje kapsamında bugüne kadar 20 milyon 600 bin litre süt dağıtıldı. Yapışık parmaklarla yazmaya çalışıyor Epidermolyssis Bullosa adlı çok nadir rastlanan deri hastalığıyla dünyaya gelen 7 yaşındaki Elfida, okumayı 3 haftada öğrendi ancak parmakları yapışık olduğu için yazmakta zorlanıyor. ''Epidermolyssis Bullosa'' adlı çok nadir rastlanan bir deri hastalığıyla dünyaya gelen 7 yaşındaki Elfida Gündüz, okumayı 3 haftada öğrendi ancak parmakları yapışık olduğu için yazmakta zorlanıyor. Çiğli Evka 2'de evinde Elfida'ya eğitim veren öğretmen İnci Açıkgöz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kasım ayının başında Gündüz ailesi ile tanıştığını anlattı. Derinin kemikler kadar hızlı gelişmemesi sonucu parmakları yapışan, açılan yaraları sürekli kanayan, iç organlarından da rahatsızlanan Elfida'nın çok akıllı bir çocuk olduğunu ifade eden Açıkgöz, öğrencisinin 3 haftada okumayı öğrendiğini kaydetti. (AA)