%HQLP DG P NDSLWDOL]P

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "%HQLP DG P NDSLWDOL]P"

Transkript

1 2011 yılı aynı zamanda kadına yönelik şiddete karşı mücadelelerle de geçti. Şiddetin zirvesi olan cinayetlerle ilgili açılan ceza davaları başta kadınlar olmak üzere geniş bir toplumsal destek kazandı. Kadınların başta en yakınları sayılanlar olmak üzere şiddete boyun eğmemeleri, şiddet gördükleri ve artık sevmedikleri kişilerle ilişkilerini sürdürmemeleri ve zincirlerinin bir halkasını koparmaları, yine kadınlardan başlayarak bir toplumsal kabul haline geldi. Bununla da kalmadı 10 8 sosyalist mokrasisi Kapitalistler işçi sınıfının siyasetten uzak durmasını isterler. İşçinin siyasetle ilgisi bu hükümet öbüründen daha iyi, ya da daha kötü, şuna oy vereyim, buna vermeyelim, belki buna verirsek daha iyi olur, inşallah düzeyinde olursa, bu sınırlarda kalırsa bu sermaye için iyidir.bugün siyasette patronların sınıf çıkarları, patronların kapitalist hedefleri, patronların büyük Türkiye hayali konuşuluyor. İşçi sınıfının çıkarları, insanlığın idealleri, sosyalist bir Türkiye ve Kürdistan arzusu konuşulmuyor. Şubat ayının soğuğu, Mart a oradan Mayıs ın baharına dönüyor. Elbet bu havalar ısınacak. İşçi sınıfı bu coğrafyada siyasetin denkleminin kendisi hesaba katılmaksızın kurulmasına izin mi verecek? Kararı biz işçiler vereceğiz Lefter ve Denktaş öldüler. Talihin bir eseri, aynı gün öldüler. Her ikisi de bir defterin kapanmasının simgesi oldular. Futbolda insana dair ne varsa, sembolik olarak Lefter le gömülüp gidecek. Kıbrıs ta Denktaş a dair ne varsa, onun gömülmesi ancak Rumuyla Türküyle işçi sınıfı ve emekçilerin Kıbrıs ta kendi kaderlerini tayin etmeleri ile başlayacak Bunun için kapitalizmin bir işçi devrimiyle tarihe gömülmesi gerekecek. 2 Benim demokrasimde tüm devletler öz itibarıyla sermayeyi korumaya yarayan polis devletleri Sizlerin yine sizin kemiklerinizi kıracak polis devletlerini, yurttaşlık adına vergilerinizle canı gönülden fonlamanız saçma değilse nedir? Amerika da Afrikalı-Amerikalılar nüfusun %10 u iken cezaevi nüfusunun %50 sidirler. Siz de Kürtlerin oranı ne? yılında Ermeniler Osmanlı nüfusunun yaklaşık onda birini oluşturuyorlardı. 20 milyon nüfusun 'i Ermenilerden oluşuyordu. Bugün Türkiye de 70 bine yakın Ermeni var. Doğdukları topraklardan ölümüne koparılan, Türkiye deki varlıkları 1915'tekinin yüzde 4'üne indirilmiş olan Ermeniler bugün dünyanın dört bir yanına dağılmış durumdalar. Peki onlara ne oldu? Okullara, kiliselere, evlere ne oldu? Türk devleti bu soruyu duymak istemiyor. Tarihin alnına soykırımcı damgasını 100 yıl önce vurduğu Osmanlı İmparatorluğu nu bölge gücü semirmesi ile yad eden Türkiye tekelci burjuvazisi, toplam tutum itibariyle hala Tarihçiler konuşsun, arşivler açılsın, bakarız sularında! 13

2 2 NÆ N RJHQNXN /HIWHU YH 'HQNWDí Lefter ve Denktaş öldüler. Lefter Türkiyeli bir Rumdu. Denktaş Kıbrıslı bir Türk Lefter Türk ordusunda dört yıl zorunlu askerlik yaptı. Denktaş Türk ordusunda ömür boyu gönüllü askerdi Lefter bize futbolu sevdirdi, Denktaş bizi burjuva politikasından nefret ettirdi. Lefter zayıftı, Denktaş şişman Lefter in hayatı yoksayıcı politikalara rağmen sessizce kimliğinde tutunma çabasıyla geçti, Denktaş ın hayatı burjuva politika sayesinde kimlik edinme çabasıyla Lefter Fenerbahçe yi onurlandırdı, Denktaş Türk devlet erkânını Lefter in yaşamı halkların kardeşliğinin simgesiydi, Denktaş ın hayatı halkları ayırmanın/bölmenin/düşmanlığın Lefter bir futbol işçisiydi, Denktaş bir siyaset patronu Lefter fakir öldü. Denktaş zengin Lefter terbiyeliydi, Denktaş ise yaşamına kontra örgütçülükten başlayıp y p Özalvari liberal terbiyesizliğe y ğ uzanan, uzan uz anan an,, en son son tekrar ttek ekra rarr Ergenekon Erge Er gene neko kon n savunuculuğuna savu sa vunu nucu culu luğu ğuna na p par park arkk ed eden en b bir ir u ulu ululu-salcı salc sa lcı ı Le Lefte fter r in in h hay ayat atıı bu ü ülk lked edee mütemüte mü te-lefter in hayatı ülkede vazı va zı biçimde biç b içim imde de vvar ar o olm lmak akla la ggeç eçti ti,, olmakla geçti, Denktaş ın Denk De nkta taş ş ın ın hayatı hay h ayat atıı devlet devl de vlet et kkur kurmak urma makk ve devlet devl de vlet et o olm olmakla lmak akla la Lefter kendince futbola ve insanlığa hizmet etti, Denktaş burjuvaziye şç y Denktaşş p Lefter işçiydi, patron g gidecek. Lefte Le fterr ve D Den enkt ktaş aş öldüler. öld ö ldül üler er.. Ta Tali lihi hin n Lefter Denktaş Talihin bir es eser eri,i, aayn ynıı gü gün n öl öldü düle ler. r. H Her er iiki kisi si bir eseri, aynı öldüler. ikisi de b bir ir d deft defterin efter erin in kkap kapanmasının apan anma ması sını nın n si simg simgemgeesi o old oldular. ldul ular ar.. Kıbrıs ta Kıbr Kı brıs ıs t taa De Denk Denktaş a nkta taş ş aa dair dair ne ne va vars varsa, rsa, a, onun onun ggöm gömülmesi ömül ülme mesi si aanc ancak ncak ak Rumuyla Rum R umuy uyla la Türk Tü rküy üyle le iişç şçii sı sını nıfı fı ve ve emekçilerin emek em ekçi çile leri rin n Türküyle işçi sınıfı Kıbr Kı brıs ıs t taa ke kend ndii ka kade derl rler erin inii ta tayi yin n et et-kıbrıs ta kendi kaderlerini tayin mele me leri ri iile le b baş aşla laya yaca cak k meleri başlayacak Futb Fu tbol olda da insana iins nsan anaa da dair ir ne ne va vars rsa, a, Futbolda varsa, semb se mbol olik ik olarak ola o lara rakk Lefter le Lefte Le fter r le le gömülüp ggöm ömül ülüp üp sembolik Kapi Ka pita tali lizm zm ve ve emperyalist empe em pery ryal alis istt kapitakapi ka pita ta-kapitalizm % \ N RWHO V U QG U U NDSLWDOL]P OG U U Merhaba arkadaşlar. Büyük bir otelde çalışan taseron işçiyim. Bundan önceki yazımda belirtmiştim, otelde gözlemlediğim olayları burada paylaşacağım diye. Genel olarak otelde çalısan taşeron işçilerin sıkıntılarında biraz bahsedeceğim. Son GSS kanununda yapılan değişiklik, otelde çalısan kısmi istihdamlı işçiler için büyük bir sorun oldu. Bu işçiler en fazla bir ay içinde en fazla 21 gün çalışıyor ve kalan günler izinli sayılıyor. Yeni GSS ye kayıt yaptırmak için gittiklerinde siz çalışıyorsunuz ama sigortanız tam değil, onun için gidip kaymakamlığa gelir beyanında bulunun denilmiş. Devlet bu kanunu çıkartırken nasıl uygulanacağını kendi bile kavrayamamış.olan yine işçilere oluyor. Otelde çalısan farklı taseron şirketler bulunmakta. Temizlik departmanında çalışan taşeron isçilerin de sorunları var. Bunlardan bir kaçını söyleyeyim. Birinci sorun yeni yılla birlikte ücretlere zam yapılacaktı ama şu ana kadar otel yönetimi zam yapmadı. İkinci sorun ise temizlik bölümünde çalışan taşeron işçilere halen yazdan kalma kısa kollu gömlek ve kısa süeter veriliyor. Housekeeping (temizlikdepartman) yönetimine belirttiğimiz halde hala bir değişim olmadı. Ayrıca yine temizlik bölümünde çalışan bir işçi arkadaşımız otelin genel müdürüne selam vermediği için istenmeyen kişi ilan edildi ve arkadaşımızın işten çıkması için baskı yapmaya başladılar. bir taraftanda yönetimle karşılaştırmamak gece vardiyasına göndermeye çalışıyorlar. Otelde bulunan, "banket" diye adlandırdığımız taşeron işçiler mesai saatleri çok uzun lizm yıkılmadan ulusal düşmanlıklar lar ve uluslar ortadan kalkmayacak, kültürlerin küll kü kardeşçe kaynaşmasıyla, içerisine geçerek la, birbirlerinin b erim er im erimesi, ulusların sönümlenmesi mü mümkün olmayacak. Bunun Bun Bu n için kapitalizmin bir işçi devrimiyle rim ri m tarihe gömülmesi gerekecek. İşçi Meclisi olarak Anka Ankara da, 29 Aralık 2005'de Bursa Özay Tekstil Fabrikası nda Fabrikası n yanarak ölen 5 kadın işçiyi çalışma koşullarımızla ilgili anmak ve giderek ağırlaşan ağırla konuşmak amacıyla bir etkinlik gerçekleştirmiştik. Bu etkinliğimize katılan bir kadın arkadaş, orada aldığı notlarla aşağıdaki yazıyı kaleme almış, yazıyı sizlerle de paylaşıyoruz. Yeni yıl hediyesi: Ruhla Ruhlarına El sigorta! olması yetmiyormuş gibi sürekli fazla mesaiye kalmaları için zorlanıyorlar. Bu bölümde çalısan iki ayrı taşeron şirket var ve işçilerin bazılar üniversite öğrencisi. Otel yönetimi eleman almak yerine elinde bulunan taşeron işçileri daha fazla çalıştırarak daha fazla kar elde etmek için işçilerin sağlığıyla oynuyor. Otelde gözlemlediğim olayları yazmaya devam edeceğim. En kısa zamanda tekrar görüşmek üzere. İşçi Meclisi okuru bir işçi Arka sayfalarda Öldükten üç gün sonra sigortalandılar altında üç kadın resmi. İkisi çocuk. kalan beş işçiden üçü Fabrikadaki yangında mesaiye m yanarak ölmüş. acaba! İkisi nasıl kurtulmuş aca Yanarak ölenlerden en büyüğü b yirmiiki yaşında, evli ve bir çocuğu var! arkadaş. Diğer ikisi yakın arkada Ayşe onbeş, Meliha onyedi ony yaşında. Yeniyıla üç gün kala dokuz lira için mesaiye kkalan arkadaşlarına yeni yıl hediyesi he almak isteyen hiç çocuk olmamış çocu çocuklar alevlerin çok sevdiği ely elyafların arasından kurtulamamışlar. Atölyedeki iki kapıdan birini b alevler sarmış, diğeri, patronun ofisine açılan kapı o gün de kilitliymiş. Alevlerden kaçabilen iki ik kişi şanslıymış. Hakim de öyle düşünmü düşünmüş! Neden diğerleri şanslı d değilmiş? Haber gazetede çıkınca, İşveren hemen hatırlamış! hatırlam ölenlerin gazetedeki fotoğraflarını foto almış iş güvenliğini düşünen b biri olarak sigortalattırmış. Ruhlarına El sigorta! İşçilerini sigortalattırmı İşçi Meclisi - Yerel Süreli Siyasi Dergi - Sayı:18 - Fiyat: 1 TL Pina Basım Yayım San. ve Tic. Ltd. Şti. adına sahibi Hüseyin Kezik Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Ali Filizler Filizl Adres: Bereketzade Mah. Büyükhendek Cad. Portakal Sok. No: 2/11 Beyoğlu/İstanbul Tel: Hesap No: İş Bankası Koca Mustafapaşa Şubesi Baskı: Özdemir Matbaası Adres: Davutpaşa Cad. Güven Sanayii Sitesi C Blok No:242 Topkapı/İstanbul Tel:

3 3 Bu coğrafyada siyaset sınıfsız yapılır. İşçi sınıfı siyaset yapmadığı için Yapılırsa belki işçi sınıfı adına siyaset yapılır. Oysa bu da sınıfın kendisini siyasetten uzak tutmaya yarar! İşçilere ekonomi ile siyaset iki ayrı şey diye belletilir. Siyasi alan da işçilere sıkı sıkıya kapalı tutulur. Osmanlı döneminde bu normal sayılabilir, herkes tebaadır sonuçta. Ancak cumhuriyet döneminde bu normal sayılabilir mi? Sınıfsız, ayrımsız, kaynaşmış bir kitle midir ulus ya da cumhur, yoksa hep belletildiği gibi? Hayır, cumhuriyet döneminde kapitalist ekonomi daha da büyür, genişler, sermaye birikimi devlet eliyle desteklenir, beyden-ağadan modern Türk burjuvalarına evrilen bir kapitalist sınıf ortaya çıkar. İşçi sınıfı da büyür, serpilir, sayıca çoğalır, artı-değerin kaynağı olarak ekonominin belirleyeni haline gelir. Son 30 yılda, 12 Eylül askeri faşist darbesinden bu yana bu gerçek daha da belirgin hale geldi. Özellikle son 10 yılda Türk burjuvazisi küresel kapitalist ekonomiyle bütünleşmesinde daha da yol aldı, orta-ileri kapitalist gelişmişlikte bir ülke haline geldi. Öyle ki bugün üretim ilişkileri eski kabuğuna sığmaz hale geldi, siyasette de yeni bir burjuva anayasa gereği hâsıl oldu. Peki, bu neoliberal kapitalist ekonomi işçileri görüyor, tanıyor, var sayıyor mu dersiniz Hayır, yeni anayasa tartışmalarında bu net bir şekilde görülüyor ki, bir sınıf olarak işçi sınıfı hiçbir yasada yok. Yazar Duygu Asena Kadının Adı Yok isminde bir kitap yazmıştı, bugün işçilerin bir sınıfı yok! reyken SGK istatistikleri açıklanmak üzereydi, işyerleri temelinde yeni sendikalı işçi sayımına göre Türkiye de hükümet çizgisinde olmayan hiçbir sendikanın toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi kalmayacak. Ocak ayından itibaren Genel Sağlık Sigortası devreye girdi. Buna göre sağlık herkes için ayrımsız biçimde satın alınması zorunlu bir meta haline geldi. Hastalanmak, sürünmek, ölmek bile parayla! Kapitalist çalışma bakanı, Şubat ayında kıdem tazminatı konusunu ele alacaklarını açıkladı. Buna göre Kıdem Tazminatı Fonu, Kıdem Tazminatının sonu olacak. İşçi sınıfının emeğini korumasına dönük eldeki tüm geçmiş kazanımları tek tek elinden alınmakta Bu coğrafyada siyaset sınıfsız yapılır. İşçi sınıfı siyaset yapmadığı için Kapitalistler işçi sınıfının siyasetten uzak durmasını isterler. İşçinin siyasetle ilgisi bu hükümet öbüründen daha iyi, ya da daha kötü, şuna oy vereyim, buna vermeyelim, belki buna verirsek daha iyi olur, inşallah düzeyinde olursa, bu sınırlarda kalırsa bu sermaye için iyidir. İşçiler burjuvaların anayasasını pırıltılı, çekici, albenili bulmuyorlar çünkü. Genelde de en iyi anayasa olsa ne olacak, benim koşullarım böyleyken refleksi geliyor. Haksız da değiller. Sizin siyasetiniz, sizin yasalarınız, sizin mahkemeleriniz, sizin cezaevleriniz işçi sınıfı ve emekçilerin aleyhine çalışıyor çünkü. Ne Hrant Dink cinayetinin, ne Davutpaşa katliamının sorumlularını cezalandırıyorsunuz. Çünkü bu cinayetleri siz işlediniz, katilleri sizlersiniz! İşçilerin yaşam koşullarını düzeltecek bir tek yasa dahi çıkartmıyorsunuz, çünkü bu (kapitalist) işinize gelmiyor, siz zaten bunları çıkarmamak üzere varsınız. Kürt işçilerin ve yoksul köylülerin ulusal özlem ve taleplerine yanıt olamıyorsunuz, olamayacaksınız; çünkü tüm tarihsel inkâr ve yok saymaların, ulus olma adına düzlenmiş, kanla yıkanmış tüm ulusal farklılıkların asıl sorumlusu sizlersiniz! Kapitalistler işçi sınıfının siyasetten uzak durmasını isterler. İşçinin siyasetle ilgisi bu hükümet öbüründen daha iyi, ya da daha kötü, şuna oy vereyim, buna vermeyelim, belki buna verirsek daha iyi olur, inşallah düzeyinde olursa, bu sınırlarda kalırsa bu sermaye için iyidir. Ama işçiler burjuvaların bu siyaset meydanına giderek artan biçimde nefret besliyorlarsa, orada bir sorun var demektir. Kadın cinayetlerini durduramıyorsunuz, durduramayacaksınız, çünkü örümcek bağlamış kafalarınızla aileyi kutsayıp onun çözülüşünü engellemeye beyhude uğraşanlar sizlersiniz! Bu coğrafyada siyaset sınıfsız yapılıyorsa, demokrasi herkes için, sınıfsız, sınıflar üstü bir şey diye yutturuluyorsa, bu işçi sınıfı kendi çıkarları için siyaset yapmadığındandır. Sizin sınıf çıkarlarınız, sizin kapitalist hedefleriniz, sizin büyük Türkiye hayaliniz bugün siyasette konuşuluyor. İşçi sınıfının çıkarları, insanlığın idealleri, sosyalist bir Türkiye ve Kürdistan arzusu konuşulmuyor. Şubat ayının soğuğu, Mart a oradan Mayıs ın baharına dönüyor. Elbet bu havalar ısınacak. İşçi sınıfı bu coğrafyada siyasetin denkleminin kendisi hesaba katılmaksızın kurulmasına izin mi verecek? Kararı biz işçiler vereceğiz Birey olarak işçi olabilirsiniz, ama bir sınıf olarak asla! Konya da Müslüman işçi, Kürdistan da bölgesel asgari ücretli işçi, İstanbul da taşeron işçi olabilirsiniz. Ama tek kişi olarak sözde yaşamak değil de, toplumsal olarak sesinizi duyurmak istiyorsanız, bu ancak kapitalistlerin onayladığı biçimlerde olabilir. Dergimiz yayına hazırlanmak üze- Ama işçiler burjuvaların bu siyaset meydanına giderek artan biçimde nefret besliyorlarsa, orada bir sorun var demektir. Şimdi meclis koridorlarında bir anayasa tartışması yürütülüyor. Komisyon kuruldu, sivil toplum görüşlerini söylesin diye dolaşıyorlar. Arada da şikâyet ediyor Meclis Başkanı, neden daha fazla görüş gelmiyor? diye.

4 4 Yaklaşık 4 ay önce işten atılan 35 civarında tekstil işçisi aradan geçen zamana rağmen alacakları olan parayı patrondan alamıyorlar. Adana Büyüksaat Ayakkabıcılar Çarşısı nda çalışan yaklaşık 3-4 bin ayakkabı işçisi var. Bine yakını ise saya (ayakkabının üst tarafı) işçisi. Patronun iş makinelerini Denizli ye kaçırmasına müdahale eden işçiler kamyonların önünü kesmiş, iş makinelerinin işyerinden çıkışını engellemeye çalışmıştı. Ama Arasta patronunun makineleri Denizli deki diğer işyerine kaçırmasına engel olunamamıştı. Daha önce alacakları için patron ve temsilcileri ile defalarca görüşen işçiler sürekli ileri tarihler verilerek oyalandılar. Yine işyerine giderek alacaklarını talep eden işçilere en baştaki gibi tarihi belli olmayan senet verme teklif edildi. İşçiler hiç bir yaptırımı olmayan bu senetleri almayacaklarını belirtiyor, paralarının nakit olarak verilmesini talep ediyorlar. Arasta da patron vekilleri ile yapılan görüşmenin ardından işçiler bir açıklama yaptılar. Arasta mağduru işçinin okuduğu açıklamada şunlara yer verildi: Bizler Arasta Tekstil mağduru işçileriz. Kimimiz geciken maaşlarımız için gösterdiğimiz tepkiden, kimilerimiz de artık dikimhaneyi kapatıyoruz gerekçeleriyle içeride kalan maaşlarımızla birlikte ihbarsız işten atıldık. Aylarca bizleri maaş vermeden çalıştırdı ve kapının önüne koydu, hala da paralarımızı verme gibi bir düşünceye sahip değil, bizleri oyalamaktan başka bir işi olmayan Meral Çetin artık senin yalanlarına kanmıyoruz ve maaşlarımızı alana kadar sesimizi daha gür çıkaracağız. Artık yeter! Sen lüks evlerde otururken, bizler ev kiralarımızı ödeyemiyoruz. Sen özel şoförünle ulaşımını sağlarken bizler eve bir ekmek alalım diye minibüsle bile ulaşımımızı sağlayamıyoruz. Bugün buraya yol parası olmadığı için gelemeyen arkadaşlarımız var. Buradan bütün işçilere sesleniyoruz. Biz işçilerin emeğini sömürerek palazlanan, zenginliklerine zenginlik katan patronlara karşı birlikte mücadele edersek haklarımızı söke söke alabiliriz. Bizler sessiz kaldığımız, sustuğumuz sürece patronlar daha fazla ezer ve daha fazla sömürürler. Bizler karşı çıkarsak ve mücadele edersek bu gidişata dur deriz. Sınıf bilinçli, örgütlü mücadeleci işçileri hiçbir gücün yenemeyeceğini biliyoruz ve Arasta patronuna bu gücü göstereceğiz. Bizler işçi sınıfının birer üyeleri olarak sınıf düşmanımız olan Meral Çetin e ve bizi ezen, haklarımızı gasp eden tüm patronlara karşı mücadele bayrağını açıyoruz. Arasta tekstil işçisinin yaptığı açıklamanın ardından Hey Tekstil mağduru olan bir işçi de söz alarak düşüncelerini paylaştı. Hey Tekstil de 14 yıl çalıştığını belirten tekstil işçisi sonunda sokağa konulduğunu, buna karşı ise hiç birşey yapamadığını, sadece hukuksal mücadele için adımlar atabildiğini belirterek İşçilerin örgütlü mücadelesinin Bakanlar Kurulu nda görüşülmesi yaklaşık üç aydır bekletildikten sonra onaylanarak TBMM Başkanlığına gönderilen 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasa Tasarısı na dair çeşitli illerde KESK eylemleri yapıldı. Sahte sendika yasasına karşı KESK protestosu İstanbul da Taksim de gerçekleştirildi. Galatasaray meydanında toplanarak Taksim meydanına doğru yürüyüşe geçen KESK liler, işçi konfederasyonlarına başka bakanlar kurulu na başka yasa taslağı sunarak takiye zihniyetini sürdüren AKP ye Yasanı Al önemini yaşadığım deneyim ile görmüş oldum dedi. Son olarak Arasta Tekstil den bir işçi söz alarak süreci nasıl devam ettirecekleri şöyle açıkladı: Hakkımız olan maaşlarımızı alana dek her mücadelemizin meşruluğuna inanarak eylemlerimizi artıracağız. Yeni, farklı kampanyalarla Meral Çetin i huzursuz edeceğiz. Bütün sınıf örgütlerini, sendikaları ve sınıf kardeşlerimizi bu haklı mücadelemize destek olmaya, gücümüze güç katmaya çağırıyoruz. İşçi açıklamayı dinleyen çevredeki işçilere de seslenerek Şu an sizler çalışıyor olabilirsiniz, ama yarınımız garanti değil. Patronların bu pervasızlığı ve rahatlığı karşısında işçiler de örgütlenmeli. Bakın onların sınıf örgütleri var, TÜSİAD da, MÜSİAD da örgütlüler. Kendi ihtiyaçlarını karşılaması için yasalar hatta yeni anayasa çıkarttırıyorlar. Bizler de kendi haklarımız için kendi sınıf örgütlerimizde örgütlenmeliyiz. Tek tek olunca yeni anayasaya etkimiz olacak mı? Ama birlik olsak, örgütlü olsak durum farklı olur. Tüm sınıf kardeşlerime sınıf örgütlerinde örgütlenme çağrısı yapıyorum diyerek konuşmasını tamamladı. Da Başına Çal diyoruz diye tepki gösterdiler. Sahte Sendika Yasasına Hayır KESK pankartıyla Taksim meydanına gelen yürüyüş korteji, oturma eylemi ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklaması sırasında Ankara da gerçekleştirilen protesto eylemine ve polisin kamu emekçilerine saldırdığına da değinilerek oturma eylemine başlandı. Arkadaşlarımız Ankara da bir yürüyüş yaparak AKP Hükümetinin sahte sendika yasasını protesto etmek istediler. Polis tarafından engellendiler. Gaz bombalarıyla arkadaşlarımıza En kısa süreli çalışan 10 yıl. Çünkü saya işçiliği öyle kısa sürede oluşan bir meslek değil. Bu ayakkabı çarşısında yıldır çalışanlar bile var. Ayakkabı çarşısında uzun yıllardır emek veren saya işçileri, yılların suskunluğunu üzerinden atmayı başardı. Evet, 1000 e yakın saya işçisi, çalışma koşullarının düzeltilmesi ve ücretlerinin insanca yaşayabilecekleri bir seviyeye getirilmesi için direnişe geçti. Saya işçileri, Biz çalışmazsak, onlar da (patronlar da) para kazanamaz. diyerek üretimden gelen güçlerini kullandılar. İşçilerin kararlılığı sonucu; parça başı ücretlerine yüzde 25 lik zam yapılırken, çalışma saatleri de 3 saat kısalmış oldu. Uzun süredir hiçbir şekilde zam alamayan saya işçilerinin bu kazanımı, işçilerin bir arada olduklarında istediklerini alabileceklerini göstermiş oldu. Saya işçileri artık ayakkabıcılar çarşısında hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını patronlara göstermiş oldular.hatta işçiler, bu birlikteliklerinin devam edebilmesi için daha sistemli ve örgütlü olmaları gerektiğinin de farkına vardılar. Bu yüzden de saya işçileri dernek kurma girişimleriyle de ortak mücadelelerini somutlamış oldular. Eczacılık fakültesi öğrencileri, eczacı odaları üyeleri ve eczacı teknisyenleri, ilaç ve eczacılık alanındaki yıkım politikalarını protesto etmek için Kadıköy de Yıkıma Dur De! mitingi yaptı. 29 Ocak pazar günü Dr. Siyami Ersek Hastanesi önünde toplanan, beyaz gömlekler giyen eczacılar, Sağlık haktır satılamaz!, Susma haykır, yıkıma hayır!, Sağlıkta yaşam hakkına sahip çık!, Sağlıkta özelleştirmeye hayır! vb. sloganlarla Kadıköy İskele Meydanı na yürüdüler. Mitingte konuşan İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Semih Güngör, eczacıların ekonomik taleplerini karşılayacak yeni sözleşme istediklerini; eczacıların batma tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını; anlaşma sağlanamazsa Şubat ayı içinde ilaç hizmetinin durabileceğini söyledi. saldırıldığını öğrendik. Arkadaşlarımıza destek olmak için oturma eylemi yapacak ve ardından da basın açıklamamızı gerçekleştireceğiz denilerek bir süre oturma eylemi gerçekleştirildi. Oturma eyleminin ardından basın açıklaması metni okundu. Metinde sendika yasasının kamu emekçilerini kandırma ve oyalamadan ibaret olduğu belirtilerek KESK, 2 milyon kamu emekçisinin haklarına yönelik saldırıları ortaya çıkarmaya, yalanları teşhir etmeye, maskeleri düşürmeye ve mücadeleyi yükseltmeye devam edecektir vurgusu yapıldı.

5 atar atar atar Billur Tuz Fabrikası nda Tek Gıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan işçilerin direnişi birinci ayını geride bıraktı. Billur Tuz 54 işçiyi işten attı. 1 Ocak tan beri direniş sürüyor. İşçiler yeni yıla direnişle merhaba dedi. Billur Tuz Fabrikası 48 yıllık işletme. Direniş sendikayı işyerine sokmak için değil, sendikalılık durumunu devam ettirmek için. Zira Tek Gıda-İş, 13 dönem boyunca toplu sözleşme imzalamış ve tam 28 yıldır burada örgütlü. Billur Tuz 3 yıl önce el değiştirmiş. Yeni patronlar işçilerin sendikalı olmasına razı değil. Sendikasızlaştırmak, işçilerin örgütlülüğünü kırmak için bildik yöntemlere Billur Tuz patronu da başvurmuş. 3 ayrı taşeron sokmuş işyerine ve yıllardır çalışan işçileri de taşeronlara aktarmış. Asıl işi artık taşeronlar yapar olmuş. Yeni alınan işçilerle sendikanın yetkisini düşürmeye çalışmış. Sendika taşeron işçisini de üye yapınca, bu kez taşeron adını değiştiriyor. Sendika yeni giren işçileri de üye yapınca patron kendi hukukunun geçerli olduğu yargıda alt etme derdinde şimdi. Ama mahkemenin aylar sürecek araştırmasına işçilerin tahammülü yok. 1 Ocaktan itibaren işten atılan 54 işçi direnişte. Mücadele hem direniş çadırında hem içerde devam ediyor şimdi. Patron desteğe de tahammül edemiyor. En son 15 ve 25 yıldır çalışan iki işçiyi direnişe destek verdikleri ve sendikadan istifa etmedikleri için işten atıyor. Şimdi o işçiler de direnişte. İzmir Çigli deki Billur Tuz fabrikasında devam eden direnişe en başta Schneider Elektrik te çalışan Birleşik Metal-İş üyesi işçiler olmak üzere destek yoğun bir şekilde devam ediyor. İşçiler de kazanana kadar devam etmekte kararlı. 26 Ocak 2011 den beri hastane bahçesinde işlerine dönmek için onurlu bir mücadele yürüten Samsun Gazi Devlet Hastanesi taşeron sağlık işçilerinin direnişi bir yılı geride bıraktı. Dev Sağlık-İş üyesi oldukları için işten çıkarılan Cemalettin Kömpe ve Ali Aslan, 26 Ocak 2011 tarihinde hastane bahçesinde çadır kurarak direnişe geçti. Direniş sürerken, 1 Temmuz da 3 işçi ve 4 Ağustos ta 2 işçi daha işten çıkarıldı. Böylece Samsun Gazi Devlet Hastanesi ndeki direniş 7 kişiyle devam etti. İstanbul Davutpaşa da, kaçak maytap üretimi yapan bir atölyede 31 Ocak 2008 yılında meydana gelen patlama sonucu 21 işçinin hayatını kaybetmesinin ve 117 işçinin de yaralanmasının üzerinden tam 4 yıl geçti. Aradan geçen zaman katliamı unutturamadı. Katliamın yıldönümünde yine katliam ve sorumlularını lanetlemek için başta katliamda yaralı kurtulan işçiler, yaşamını kaybeden işçilerin aileleri olmak üzere katliamın hesabını soracağız diyenler yine katliam yerindeydi. Aradan geçen sürede yoğun bir hukuk mücadelesi trafiği sürerken aileler de katliamı unutturmamak için mücadeleye devam ediyorlar. Patlamada yakınlarını kaybeden aileler, her duruşma öncesinde adliye önünde, her benzer katliamda işçilerin ailelerin yanında oldular. Kendilerini ifade edebilecekleri her platformu değerlendirmeye çalıştılar. Ve Davutpaşa nın unutulmaması ve davanın sonucunda sorumluların cezalandırılması için süreci devam ettiriyorlar. Bu mücadelenin önemli duraklarından birisi de katliamın yıldönümü anmaları. Acıların tekrar yaşandığı anmalarda sorumluların cezalandırılması ve yeni katliamların önüne geçmek için süren mücadele bir o kadar istimleniyor. Pazar günü sabah saat 10.00'dan itibaren Davutpaşa da buluşmaya başlayan eylemciler burada üzerinde katliamda hayatını kaybedenlerin fotoğrafları bulunan ve Davutpaşa yı unutmadık unutturmayacağız yazılı pankart açarak katliamın yaşandığı yere yürüdüler. Yürüyüş boyunca Sorumlular yargılansın, adalet istiyoruz, Davutpaşa yı unutmadık, unutturmayacağız, Kaza değil bu bir cinayet, Adalet istiyoruz sloganları atıldı. Yürüyüşün ardından patlama yerine gelindiğinde buraya karanfiller bırakıldı ve yaşamını kaybedenler için sirenler eşliğinde saygı duruşu yapıldı. Daha sonra basın açıklamasına ve konuşmalara geçildi. Aileler adına açıklama yapan İdris Çabuk, davanın gidişatıyla ilgili bilgi verdi. Acılar bizi bir araya getirdi, birleştirdi diyen Çabuk Sorumluluğu olan herkesin yargılanması için mücadele ettik. Sayısız engellerle karşılaştık. Anladık ki, adalet kendiliğinden tecelli etmiyor, acımız-mağduriyetimiz yetmiyor. Yılmayacağız, daha adaletli bir hayata inancımızdan takibimizi sürdüreceğiz. dedi. 5 İl Sağlık Müdürlüğü, Samsun Valiliği işçilerine eylemlerine sahne oldu. Ankara ya yürüdüler, Sağlık Bakanlığı önünde eylem yaptılar. İşimize geri dönmek istiyoruz pankartını Ankara Kızılay Meydanı na taşıdılar. AKP li bakanların kenti ziyaretlerinde önlemler taşeron sağlık işçilerinin eylem yapmaması için alındı ama onlar yine protestolarını yapmayı bildi. İşçiler, çevik kuvvetin ve hastanedeki özel güvenlikçilerin saldırılarına defalarca maruz kaldı ama yılmadılar. Bir yılı geride bırakan Samsun Gazi Devlet Hastanesi direnişi hastane önünde sürüyor. Mersin Serbest Bölge de İçel-2 Tekstil fabrikasında çalışan işçiler tazminatlarını almak için iş bıraktı. Yaklaşık on bine yakın işçinin çalıştığı Mersin Serbest Bölge de İçel-2 Tekstil işçileri daha önce aynı patrona ait olan ve yanan Palmiye Tekstil den doğan tazminat alacakları için işbıraktı. Yaklaşık 150 işçinin çalıştığı işyerindeki işçiler yanan işyerinde 10 yıllık tazminat alacakları olan işçiler bulunduğunu ifade etti. Palmiye Tekstil in yanmasıyla patronun kendilerini 3 ay izne gönderdiğini ve İçel- 2 yi açınca tekrar çağırdığını anlatan bir işçi; Tazminatlarımız ne olacak sorusunu sorduğumuzda bizlere herhangi bir açıklama yapmayan patron, bizler sıkıştırınca tazminat vermeyecegini söyledi. Bunun üzerine bizler de iş bıraktık. Avukatlarımız fabrikaya gelince yüzde 50 sini vereceğini söyledi. Bu sözün ardından işbaşı yaptık ama tazminatımızın takipcisi olacağız. dedi. İdris Çabuk un ardından milletvekili Levent Tüzel söz aldı. Tüzel Acılarımıza neden olan asıl sorumlular yargılanmıyor. Davutpaşa ilk de değil son da. Madenler, tersaneler, inşaatlar ve nicelerinde sürekli işçi cinayetleri yaşanıyor. İşçi sağlığı ve güvenliği hiçe sayılıyor. Sistem bunların üzerine gitmiyor, bu cinayetleri önleyecek yasalar çıkartmıyori çünkü bu sistem işçilerin, emekçilerin sistemi değil dedi. Daha sonra aileler söz aldı. Patlamanın unutulmaması ve üzerinin örtülmemesi için patlama yerinin park yapılmasını istediklerini belirten aileler; Bizler sadece Davutpaşa ile sınırlı kalmadık Zonguldak Karadon da, Bursa Kemalpaşa da, Ankara OSTİM-İvedik te yaşanan katliamların ardından buralara giderek ailelerle görüştük. Birlikte mücadele etmeye başladık biz olduk. Bu katliamların hesabı sorulana dek adalet sağlanana dek mücadelemiz devam edecek dediler. Eyleme İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi ve gazetemiz İşçi Meclisi okurları da katıldı. Adana da pazarcılar ile CHP li belediye arasında uzun süredir süren pazar kavgası, bir pazarcını uygulamayı protesto etmek için kendini yakmasıyla sonuçlandı. Çukurova Belediyesi nin dükkan sistemine geçmeyi gerekçe göstererek pazar yerleri elinden alınan Barış Manço Bulvarı üzerindeki semt pazarı esnafı, uygulamayı protesto etmek için sabah saatlerinde tezgahlarını ana cadde üzerine kurmak istedi. Sabah saatlerinde tezgah ve kamyonetlerle Barış Manço Bulvarı nı trafiğe kapatan esnafa çevik kuvvet polisi ve zabıta ekipleri müdahale etti. Müdahalesi sırasında 30 yaşındaki 4 çocuk babası Mehmet Oğuz, pet şişe içerisindeki benzini üzerine dökerek, müdahalenin durmasını istedi. Oğuz, arkadaşlarının bağışları arasında kendini yaktı. Vücudunda 2. derece yanıklar oluşan Oğuz, ve onu söndürmek isterken hafif şekilde yanan iki kişi hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Oğuz un sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenilirken, pazarcı esnafı eylemine 3 saat daha devam etti. Polisle yapılan görüşmelerin ardından yol trafiğe açıldı.

6 6 Maltepe Belediyesi ne bağlı, parkbahçe, yapı, ulaşım, temizlik gibi farklı iş kollarında çalışan taşeron işçiler güvencesiz, esnek çalışma koşullarına karşı örgütlenince işten atılmışlardı. Bu saldırının karşısında direnişe geçen dokuz işçi, Maltepe Belediyesi binası önünde 28 gün boyunca işe geri alınmak ve taşeron sisteminin getirdiği çalışma koşullarına karşı taleplerini kazanmak için direndi. İşçiler, Maltepe Belediye Başkanı Mustafa Zengin in siyasi danışmanı Yüksel Çiftçi ile yapılan görüşmede tüm işçilerin geri alınacağı ve taleplerinin ortak komisyonda görüşüleceği sözü almışlardı. Ama işçiler, işe alınacaksınız denip işe alınmayınca yeniden direnişe başladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu nun 21. Yüzyılda taşeronluk kölelik rejimidir, bedel ödenmeden hak alınmaz, ağlamayana kimse meme vermez sözlerinin yazılı olduğu pankart açan işçiler, direnişlerinin ikinci devresini basın açıklamasıyla başlattılar. Maltepe Belediyesi taşeron işçilerinin direnişi bir ayı geride bırakarak sürüyor. Direniş birçok direnişte olduğu gibi sendikaya karşı da devam ediyor. Maltepe Belediyesinin önünde devam eden direniş buraya kapalı kalmıyor. İşçiler Bağdat Caddesindeki CHP binası başta olmak üzere farklı mekanları da direniş yerine çeviriyor. Bu mekanlardan biri de Taksim. Taksim de yapılan açıklamada belediye bünyesindeki sendikaların kuralsız ve kölece çalışma koşulları, yani orman kanunlarının geçtiği taşeronluk sistemine karşı başlatmış oldukları direnişe destek olmak yerine, Mustafa Zengin in tehditlerine boyun eğerek saflarını patron tarafında belirledikleri belirterek sendikaları teşhir ettiler. Ayrıca Belediyenin hazırlamış olduğu deklarasyonda imzası olan tüm sendikacıları istifaya davet ettiler. Açıklama Genel-İş ve Belediye-İş sendikalarına yapılan şu çağrı ile sonlandırıldı. Atılan imzalar geri Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, bir televizyon kanalında Kürt illerinde görev yapan ücretli öğretmenlerin PKK propagandası yaptığını iddia ederek, bölgede görev yapan bütün ücretli öğretmenleri suçlayan, onları hedef haline getiren açıklamalarda bulundu. Hakkâri, Şırnak ve Van dan örnek vererek Gönderdiğimiz öğretmenler ayrıldıkları zaman ücretli öğretmen almak durumunda kalıyoruz ve PKK nın yönlendirdiği ücretli öğretmenleri almak durumunda kalıyoruz dedi. Milli Eğitim Bakanı bu açıklaması ile bizzat sorumlu olduğu ücretli öğretmenlik uygulamasının ve ataması yapılmayan öğretmenlerin, eylemleri ile ve özellikle sosyal medyayı kullanarak bakanlığı köşeye sıkıştırmasını kısa yoldan bildik bir taktiğe başvurarak bertaraf etmek istedi. Eğitim-Sen yaptığı basın açıklaması ile Milli Eğitim Bakanı nı bölgede görev yapan tüm ücretli öğretmenlerden özür dilemeye çağırdı. MEB verilerine göre, Eğitim-Öğretim Yılı nda Urfa da 2.662, Diyarbakır da 1.558, Mardin de 817, Şırnak ta 794, Adıyaman da 620, Siirt te 520, Batman da 493 ücretli öğretmen istihdam edilmektedir. Milli Eğitim Bakanı nın açıklaması, daha önceki pek çok açıklaması gibi, büyük bir talihsizliktir. Ömer Dinçer, başta Van olmak üzere, bölgede büyük fedakarlıklarla görev yapan ücretli öğretmenlerden özür dilemelidir. Milli Eğitim Bakanı, kadrolu öğretmenlerle aynı işi yaptıkları halde hiçbir sosyal ve özlük hakları olmayan ücretli öğretmenleri suçlayacağına onların sorunlarını anlamaya çalışmalı ve ücretli öğretmenlik uygulamasını kaldırarak, herkesin kadrolu ve güvenceli çalışması için gerekli adımları atmalıdır. çekilsin, sorumlulardan hesap sorulsun. Yoksa bu kirli oyuna bir parçası da siz olursunuz. İşçilerin Taksim deki yürüyüşünde güzel dayanışma sahneleri yaşandı. İşçilerin önü İstiklal Caddesi nde kesildi. Ama bu sefer farklı bir şekildeydi bu. İşçilerin önünü kesen ne polis ne panzerlerdi. Bu sefer dayanışma için kesilmişti yürüyüşün önü. Grup Emeğe Ezgi kesti işçilerin önünü birlikte direniş ezgileri söylemek, direnişi omuz vermek için. Grup Emeğe Ezgi nin Maltepe işçileri yalnız değildir pankartı ile işçilerin önünü kestikleri yerde Çav Bella söylendi hep birlikte. Ardından yürüyüşe birlikte devam edildi. DİSK üyeleri, Sendikal haklarımız engellenemez pankartı açarak, Çalışma Bakanlığı önüne yürüdüler. DİSK e bağlı sendikaların yanı sıra Türk-İş e bağlı TGS ve Basın-İş Sendikasının da katıldığı yürüyüşte, hükümetin 2821 ve 2822 sayılı yasaların yerine gündeme getirdiği Toplu İş İlişkileri Kanunu nda yasakları korumak istemesine tepkiler dövizlere yansıdı. DİSK üyesi işçiler, Grev yasaklarına hayır, Yetki uyuşmazlıklarında referandum, Örgütlenme barajlarına hayır yazılı dövizler taşıdılar. İşçiler sık sık, Genel grev geliyor, Genel grev, genel direniş sloganları attılar. Burada konuşan DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, Hak ve özgürlükleri kısıtlayan bu taslağı kabul etmeyeceklerini kaydederek, Sorun yalnızca grev hakkımızın, toplusözleşme hakkımızın kısıtlanmasıyla sınırlı değildir. Bu tehdidin bir başka yönü ise, kıdem Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC), 29 Şubat ı kemer sıkma politikaları na karşı Avrupa çapında eylem günü ilan etti. AB nin yeni bütçe dayatması için toplanacağı 1-2 Mart öncesinde, toplantının yapılacağı Bürüksel de 29 Şubat ta kitlesel bir eylem yapacağını açıklayan ETUC, üyesi federasyonların kendi ülkelerinde yapacakları eylemler için de, eylem biçimlerini konfederasyonlara havale etti. Eylem gününün sloganını Aşırı aşırıdır! Kemer sıkma tedbirleri krize verilecek tek yanıt değildir! olarak belirleyen ETUC un karşı çıkışı, emperyalist sendikalizme uygun ve yakıcı sınıf taleplerini tümden dışlıyor: Hazırlık aşamasında bu sözleşmeye karşıyız, tünelden çıkış için çözümler sunmuyor. Avrupa projesini frenliyor, büyümeyi söndürecek bir fren olarak sosyal Avrupa yı frenlemekte. Avrupa çapında düzenlenecek eylemlerde, işçilerin AB yönetimine, sosyal kırılmayı durdurun. Alım gücünü azaltan ve gelecek perspektifini karartan bu kemer sıkma trenlerini durdurun. Alternatifler vardır. Oynanacak başka kartlar da var diye yalvaryakar olmasını istiyor. İşçi sınıfının ETUC vb. emperyalist sendikalardan hiçbir beklentisi olamaz; kendi yolunu sınıf talep ve militan mücadelesiyle açacak. tazminatı hakkımızı da elimizden almaya zemin hazırlamaktır. Önümüze iki seçenek konulmuştur. Ya bu yasa taslaklarını kabul edeceksiniz, ya da kapınıza kilidi vuracağız denilmektedir. Biz kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. Ne sendikal hak ve özgürlüklerimizden ne de kıdem tazminatımızdan vazgeçmeyeceğiz dedi. DİSK İstanbul da da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü önüne yürüdü. Bakanlığın istatistiklerin açıklandığı zaman DİSK in yetkisiz kalacağı açıklamalarına tepki gösteren DİSK liler Saraçhane Parkı ndan, Örgütlenme barajlarına hayır, Grev yasaklarına hayır dövizleri ve sloganlarla bölge müdürlüğü önüne geldiler. Müdürlük önünde yapılan açıklamada, hükümetin işçi mücadelesini etkisiz hale getirmeye çalışıldığı vurgulandı.

7 İşçilerin sınıf örgütü sendikalar tümden tasfiye ediliyor. Toplu İş İlişkileri Kanunu çıkarılmadan sendikalı işçi sayısının açıklanması, sendikaların ezici çoğunluğunu tasfiye edecek. Sendikalarda örgütlü işçileri toplu iş sözleşmesi hakkından yoksun ve örgütsüz kılacak Saldırının yıkıcılığına karşın, sermayeleşmiş sendikal bürokrasiden mızmızlanma dışında tık çıkmıyor. Üç yıl boyunca yaptıkları rezil pazarlıkların, işbirliğinin sonuna gelmiş haldeler. Sendikalı işçi sayısı açıklansın amenna, yasa da çıksın ama; işçi sömürüsü üzerinden kestikleri rantlar ve koltukları baki kalsın yeterki! Biz işçilerin, işçi sınıfının, bu sermayeleşmiş asalaklardan en küçük bir beklentisi olamaz, olmamalı. Sınıf örgütlerini tasfiye etmeye yönelik sermayenin bu dehşetli saldırısını, iradesini sendika bürokrasisine teslim ederek, bu asalaklardan birşeyler yapmalarını bekleyerek hiç değil; doğrudan fiilen militan ve kitlesel bir tarzda göğüsleyip püskürtmeyi hedeflemeli, hazırlanmalı ve yaşama geçirmeliyiz. Sermayenin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, yaptığı açıklamada; Özcesi, biz işçilere, sendikal örgütlenmeniz önüne koyduğumuz barajı çekiştirmeye kalkarsanız, sendikaları bitiririz, örgütsüz kalırsınız sopasını sallıyor. Baraja da, sendikalara da, sizin ne için ne kadar örgütlenebileceğinize de vb. biz karar veririz buyuruyor! Siz işçiler de, sendikal bürokrasi aracılığıyla kararlarımıza destek verip katılırsınız lütfuyla da, burjuva demokrasisine şükranlarımızı sunmamızı istiyor! Çünkü kriz var! Sermayedarlar da pek ala biliyorlar, artık faşist 12 Eylül Anayasası na bağlı örgütlenme yasak ve sınırlamalarıyla saltanatlarının sürdürülemeyeceğini; bizim bu köleci cendereye artık sığamayacağımızı, sığmayacağımızı Eninde sonunda patlayacağını, patlatacağımızı! Fakat kriz var Şakası yok, sırtımızdan sermaye üretimlerinin ve birikimlerinin krizi var! Teğet geçti demelerinin üzerinden ne kadar zaman geçti, afiyetle yaladılar tükürdüklerini; en az hasarla atlatmaya çalışıyoruz! diye tükürük saçıyorlardı etrafa daha dün; bugünlerde sıfır büyüme, giderek de küçülme den söz etmeye başladılar. İşte bu yüzdendir, sendikal örgütlenmemizin önündeki engellerin, barajların bir nebze ucundan azaltılmasının TÜSİAD raporlarına kadar girmesine karşın bir türlü komisyonlaşmaması; komisyonlaştığında yasalaşmaması; yasalaştığında Meclis e gönderilmemesi, Patronlar olmaz derler, rest çekerler; sermayenin bakanları olmaz derler, rest çekerler Ve, adına Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı dedikleri, grev vb. yasakları aynen korunan fakat örgütlenmemize yüzde 10 barajını kıyısından bir parmak aşağıya düşüren ucubeye dahi, olmaz derler! Sermayenin sopası da, havucu da, sermayeleşmiş ağası da ortada. Hepsi bizim, biz işçilerin üzerinden geçiniyor, üzerimizde tepiniyor, adımıza karar alıyor, Ne kadar sömürüleceğimize ( çalışma diyorlar!), ne kadar karbonhidrat ve protein alacağımıza ( asgari ücret diyorlar), ne kadar konuşacağımıza, düşüneceğimize, ne kadar eyleyeceğimize (cop ve gaz bombası, hediyesi F Tipi!), neye ne kadar katılacağımıza ( yönetişim, demokrasi diyorlar), ne kadar örgütleneceğimize, ne kadar öleceğimize ( güzel öldüler! diyorlar), Tamam da güzel kardeşim, sınıf kardeşim, can yoldaşım, bizler bunun neresindeyiz? Başlangıç noktamız, sınıf örgütlerimizin tasfiye edilmesi saldırısını geri püskürtmektir. Tehdidin, sopa sallamanın sökmeyeceğini amansız göstermektir. Böylesine ağır bir saldırıyı geriye püskürtmek, sermayeye tükürdüğünü yalatmak, sınıf örgütlenmemiz önündeki sermayenin koyduğu tüm engelleri, tüm barajları, yasa ve yasakları toptan ortadan kaldırma talebiyle birlikte mümkün olacak. Sınıf örgütlerimiz olan sendikaları tasfiye ettirmeyeceğiz! Tam da burasındayız işte; başlangıç noktamız burada. Özelleştirilmiş sosyal güvenliğin tümden sermayeleştirilmiş bir üst kurulunun (SGK), tümden sermayenin ihtiyaçlarına göre yaz boz istatistikleri biz işçileri zerre kadar bağlamaz! Tanımayız, tanımayacağız! O istatistikleri istediğiniz kadar artı değer sömürüsünden kaynaklanan kar grafiklerinize bağlamaya çalışın, bizleri bağlayamaz. Hükmü yoktur. Öncü işçilerden başlayarak, sendikalarda örgütlü tüm işçiler, örgütlenmeye çalışan tüm işçiler, kendilerini ortaya koyacak, açık, net, ve işçinin sınıf yalınlığıyla: O istatistiklerinizi alın başınıza çalın, tanımıyoruz, hükmü yoktur. Başlangıç noktamız, sınıf örgütlerimizin tasfiye edilmesi saldırısını geri püskürtmektir. Tehdidin, sopa sallamanın sökmeyeceğini amansız göstermektir. Böylesine ağır bir saldırıyı geriye püskürtmek, sermayeye tükürdüğünü yalatmak, sınıf örgütlenmemiz önündeki sermayenin koyduğu tüm engelleri, tüm barajları, yasa ve yasakları toptan ortadan kaldırma talebiyle birlikte mümkün olacak. Yüzde 10 u yüzde bilmem kaça, binde bilmem kaça indirme pazarlığıyla değil! Kayıtsız koşulsuz sınırsız örgütlenme özgürlüğü. Yasa, adına ne denirse densin, ister Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı, ister Anayasa; ille de buradan başlamak zorunda: Kayıtsız koşulsuz sınırsız örgütlenme özgürlüğü! Hele ki, bu koltuklaşmış, sermayeleşmiş, sırtımızdan semirmiş, irademizi teslim almış, mecalsiz, aciz, sermaye ve devletine yüzsüren sendika bürokratlarıyla aman hiç değil. Kahrolsun sendika ağaları! Alçaklıkta sınır tanımayan bu rezil yaratıkları sarsmadan, yapıştıkları koltukları tekmeleyip birlikte kapı dışarı etmeden, onlardan amansız hesap sormadan, sınıf örgütlerimizin tasfiye edilmesi saldırısını püskürtemeyiz. 7 Burjuva hükümetin gündeminde bulunan kıdem tazminatı hakkının gaspı saldırısına karşı Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu Kıdem Tazminatı Fonu ve İş Güvencesi başlıklı bir forum düzenledi. Forumda kıdem tazminatı saldırısının içeriği ve yaratacağı sonuçların yanı sıra, birleşik mücadelenin olanakları da tartışıldı. Forumun açılış konuşmasını yapan TTB li Hüseyin Demirdizen, kıdem tazminatının gaspı planının, bütünlüklü bir saldırının parçası olduğunu hatırlatarak bütünlüklü saldırıya karşı bütünlüklü bir mücadeleyle yanıt vermenin gerekliliğine vurgu yaptı. Gazeteci Atilla Özsever, kıdem tazminatı gaspı saldırısını hükümetin Ulusal İstihdam Stratejisi (UİS) çerçevesinde ele alarak UİS in çalışma yaşamında kökten değişikliklere yol açacak bir içeriğe sahip olduğunu belirtti. Yapılması gerekenler açısından, sanayi bölgelerinde bilgilendirme kampanyalarının yanı sıra sermayenin ve hükümetinin kıdem tazminatıyla ilgili iddialarına karşı ideolojik bir mücadele yürütmenin önemini vurguladı. Birleşik ve ortak mücadele zeminlerinin yaratılması gerektiğini ekleyerek sunumunu tamamladı. Birleşik Metal-İş Sendikası TİS Uzmanı İrfan Kaygısız, çalışma yaşamında son 30 yılın en köklü değişiklikleriyle karşı karşıya olunduğunu vurgulayarak, kıdem tazminatı fonu tartışmasının sadece ücret değil, aynı zamanda çalışma koşullarını da yeniden düzenleme amacı taşıdığını vurguladı. Kaygısız, gelişmiş kapitalist ülkelerle Türkiye deki kıdem tazminatı uygulamasını karşılaştırarak, özellikle Avrupa daki gelişmiş kapitalist ülkelerdeki kıdem tazminatı miktarının Türkiye ye göre düşük olmasının hükümetin iddialarını doğrulamadığını, bu ülkelerdeki diğer sosyal destek mekanizmalarının varlığının bu tartışmalar içerisinde görmezden gelindiğini belirtti. Kaygısız konuşmasının sonunda, işçilere düşen görevin bu hakkı korumak ve ileriki kuşaklara devretmek olduğunu da vurguladı. ÇHD Emek Komisyonu ndan Av. Nilgün Şahinkaya, kıdem tazminatı fonu planını, İş Kanunu ve mevcut esneklik uygulamaları üzerinden değerlendirdi. Şahinkaya, kıdem tazminatı fonunun geçmiş on yıllardan beri hükümetlerin gündeminde olduğunu hatırlatarak, yapılması planlanan düzenlemeyle ilgili hukuki bilgilendirmelerde bulundu. Son konuşmacısı İsviçre Tekstil Sendikası ndan Mehmet Akyol, işçi sınıfının yıllık mücadele deneyimine vurgu yaparak kıdem tazminatı hakkının nasıl kazanıldığıyla ilgili tarihsel sürecin unutulmamasının önemine değindi. Akyol patronları, işten çıkarmalar konusunda zorlayacak yasal değişikliklerin hayata geçirilmesi için mücadele vermek gerektiğini söyledi. İkinci emeklilik sigortası ve işten çıkış maliyetlerinin yükseltilmesini sağlayacak adımların atılması için mücadele verilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Forumun ikinci bölümünde ise birleşik mücadelenin olanaklarına ilişkin tartışmalar yürütüldü. Bu bölümde HSGGP deneyiminin yarattığı orta mücadele kültürünün değerine dikkat çekilerek, İSİG Meclisi, Güvencesizler Platformu, 1. Bölge çalışması gibi benzer nitelikte emek mücadelesi temelinde yürütülen çalışmaların birleştirilmesi gerekliliğine işaret edildi. Devrimci Proletarya adına yapılan konuşmada ekonomi alanında sınıfa dönük saldırılarla siyaset alanındaki işçi sınıfının yok saymaların bütünlüğü vurgulanarak, burjuvazi açısından Ulusal İstihdam Stratejisi vb. makro ekonomik planlamalarla yeni anayasa tartışmaları sürecinin birleşik bir nitelik taşıdığına dikkat çekilerek, işçi sınıfının ancak kendi mücadele talepleri ve öz örgütlenmeleriyle bu ablukayı dağıtabileceğine işaret edildi.

8 8 İşçi Meclisi olarak İstanbul da Marx Döndü oyununun gösterimini 15 Ocak ta gerçekleştirdik. Etkinlik İşçi Meclisi olarak bu tarz etkinliklerin organizasyonu açısından ilklerimizden birisi olma özelliği de taşıyordu. Etkinlik öncesi elimizdeki davetiyelerin tükenmiş olması bizleri tatlı bir telaşa sürüklemişti. 150 kişilik salon için 200 davetiye dağıtımı yapmıştık. Bu da insanları salona sığdıramazsak gibi bir soru oluşturdu bizlerde. Bundan kaynaklı hafif fren de yaptık davetiye dağıtımında. Gösterimden birkaç saat önce salona giderek son kontrolleri yaparken, tiyatrocu arkadaşlar da sahne hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyorlardı. Gösterimden bir gün önce İstanbul da karlı ve soğuk bir hava keyfimizi kaçırırken, bir de yetmiyormuş gibi tüm Marmara yı kapsayan bir elektrik kesintisi koşulları iyice zorlamış ve keyifleri kaçırmıştı. Ama gösterim sabahı düne inat bahardan ödünç alınmış bir hava vardı. Etkinlik başlama saatine doğru gösterim için gelenlerin kapı önünde birikmeye başlaması da keyifsizliğimizi iyice dağıtıyor, tatlı bir keyfe dönüyordu havamız. Oyun öncesi bir kadın arkadaşımız kısa bir hoş geldin konuşması için sahneye çıktı. Burada olabilmek için izin almak zorunda kaldığını, çünkü bugün nöbeti olduğundan işte olması gerektiğini belirterek başladığı konuşmasında şunlara yer verdi: Bu yoğun çalışma temposunda kendimize ayıracak zaman bulmakta çok zorlanıyoruz. Ben iznimi böyle bir etkinlikte sınıf kardeşlerimle işçi sınıfının önderi Karl Marx ın hayatını konu alan bir oyunu izlemek için kullanmış olmaktan çok memnunum. İşçi Meclisi olarak bu gibi etkinlikler yaparak biraraya gelmeye devam edeceğiz. Yeni anayasanın tartışıldığı bu süreçte bizler işçiler olarak sık sık biraraya gelerek kendi duruşumuzu oluşturmalıyız. Şubat ayının sonunda Yeni anayasa gündemli Bu anayasada işçiler yok başlıklı bir panel düzenleyeceğiz. Yeni anayasa sürecinde etkinliklerimiz de süreklileşecek. Bu etkinliklerde görüşmek dileğiyle. Yapılan bu konuşmanın ardından İşçi Meclisi tarafından hazırlanan yeni anayasa konulu bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Sinevizyon sunumu metninde şunlar yer alıyordu; 12 Eylül le birlikte burjuvazinin yolu düzlenmiş, yüzbinlercemiz işkencehanelerde ezilmiş, katledilmişti. Sermaye kalkınma diyordu, işte şimdi kalkınabilirdik gönül rahatlığıyla. Ne de olsa örgütlenmek külliyen yasaktı artık. Sendika yasaktı; eylem yapmak, grev yapmak, boykot yapmak, hak aramak yasaktı. Örgütlü işçi olmak, Kürt olmak, hele hele devrimci olmak, katiyen yasaktı. 82 anayasası o gün için bal kaymak idi büyüklerimize. Hatta ne diyorlarda, bugüne kadar işçiler güldü, bundan sonra biz patronlar güleceğiz. Gün oldu, kalkındık. Nurtopu gibi bir bölgesel güç olduk. Ve bize henüz doğmamışken, daha doğmazdan önce dar gelen bu anayasa, bu kez büyüklerimize yetmez oldu. Tayyip Erdoğan ın dediği gibi, bize başka bir gömlek lazım oldu. Üzerimizdeki eskimişti zira, tutulacak tarafı yoktu. Şimdi patronlar alın size iyi kötü bir burjuva demokrasisi, gelin şu iş barışını tesis edelim diyorlar. Veren biziz, istediğimiz kadar demokrasi veririz, sizin için en doğrusunu zaten en iyi biz biliriz diyorlar. Nasıl allayıp pulluyorlarsa pullasınlar, biliyoruz: Bu anayasada biz yokuz! Bu anayasada işçiler, işçi sınıfı yok! İşçi sınıfının payına düşen 100 yıllık kolektif kazanımlarının elinden alınması, 8 saatlik işgününü, hafta tatilini, kıdem tazminatını, emekliliği unutmak. Sermayenin esnek, ücretli kölesi olmak! Bu anayasada Kürt halkı yok! Neredeyse 100 yıldır onbinlerce can pahasına mücadele eden Kürt halkının, Kürt işçilerinin ve yoksullarının payına düşen adının bile anılmadığı bir anayasa. Bu anayasada emekçi kadınlar yok! Kadınların payına düşen isimlerinin bile geçmediği bir bakanlık, anaç bakan teyzeler eliyle ücretli köleliğe uyum sağlamak, bir de bölgesel güç için en az 3 çocuk doğurmak! Ya bir nebze nefes alırız hayaliyle burjuva demokrasisine tutunmak, ya da kendi demokrasimizi, işçi sınıfının sosyalist demokrasisini kurmak için mücadele etmek. Can babanın dediği gibi, sınıfımızı bilip safa gelmek zorundayız. Bizi çizeni biz de çizmeliyiz. İşçi sınıfını, Kürt halkını, emekçi kadınları, gençliği yok sayan burjuva anayasasını sokaklarda paspas etmeliyiz! Kendimiz üretip kendimiz yöneteceğimiz, ne bir ulusun, ne de bir cinsin diğeri üzerinde tahakkümüne yer olmayan, baskının, sömürünün, ücretli köleliğin sözlüklerden silindiği gerçek bir demokrasi için, günde 4 saatten fazla çalışmayacağımız, kendimizi özgürce geliştirebileceğimiz bir dünya için, sosyalist bir işçi demokrasisi için artık safa gelme zamanı. Gösterimin ardından oyuna geçildi. Howard Zinn in kaleme aldığı, Marx Döndü adlı oyun, krizle sarsılan kapitalist sistemi Karl Marx ın bakış açısı ile tiyatro sahnesinde sorguluyor. En başta İşçi Meclisi okurları olarak birlikte iş yapma, birşeyler üretmiş olmanın hazzını yaşadık bu etkinlikte ve organizasyonunda. Elbette tüm ilklerde olduğu gibi bu ilkde de aksayan, ağır aksak ilerleyen şeyler oldu. Ama bu adımın en önemli yanının, uzun sürecek yolculuğumuzun ilk adımlarından biri olarak birlikte üretmenin önemini, dahası kolektifin tek tek bireylerin toplamından çok daha fazla ve başka bir şey olduğunu duyumsatmış ve yaşatmış olmasıydı. Marksizmin ölümünün ilan edilmesi üzerine, Karl Marx ın Londra Soho ya bir saatliğine inmek için yukarıdakileri ikna etmesi, fakat bürokratik bir yanlışlık nedeniyle New York Soho ya inmesiyle başlar oyun. Marx dünyaya döndüğü bu süreyi, referanslar vererek kendini ve yazdıklarını savunarak kullanır. Marx ayrıca, yaşamıyla ilgili olaylar, Jenny ile yaptığı evlilik, Londra ya sürülmesi, üç çocuğunun ölmesi, zamanın politik çatışmaları, İrlanda nın İngiltere ye karşı direnişi, Avrupa daki 1848 devrimleri, Komünist Hareket, Paris Komünü olayları hakkında konuşuyor. Marx Döndü oyunu, Marks ın Almanya da başlayan ve Londra ya uzanan hayat hikayesini, tutkulu ve kendini davaya adamış devrimci yönünü ve Marx ın kapitalizmin eleştirisinin günümüzde de geçerli ve güncel olduğunu gösteriyor. Yaklaşık 80 dakika süren oyunun ardından Marx ı oynayan tiyatrocu Süleyman Zencir ile izleyicilerin sohbetine geçildi. Sohbette Süleyman Zencir e oyun ve tiyatro hakkında sorular yöneltildi. Yapılan bu sonbetin ardında İşçi Meclisi adına yapılan konuşmada Şubat ayı içerisinde Yeni Anayasa konulu bir panelin gerçekleştirileceği duyurusu yinelendi ve daha sonraki etkinliklerimizde yeniden biraraya gelmek dileğiyle denilerek etkinlik sonlandırıldı. Etkinlikte, aralarında ağırlıklı olarak çeşitli sektörlerden işçiler, emekçi kadınlar, liseli ve üniversiteli öğrenciler olan 140 kişi biraraya geldi. En başta İşçi Meclisi okurları olarak birlikte iş yapma, birşeyler üretmiş olmanın hazzını yaşadık bu etkinlikte ve organizasyonunda. Elbette tüm ilklerde olduğu gibi bu ilkde de aksayan, ağır aksak ilerleyen şeyler oldu. Ama bu adımın en önemli yanının, uzun sürecek yolculuğumuzun ilk adımlarından biri olarak birlikte üretmenin önemini, dahası kolektifin tek tek bireylerin toplamından çok daha fazla ve başka bir şey olduğunu duyumsatmış ve yaşatmış olmasıydı diyebiliriz.

9 9 7. Alarm Üç L Her yıl Ocak ayında, 15 Ocak 1919 da Alman devleti tarafından katledilen KPD (Alman Komünist Partisi) önderleri Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht ile Ocak ayında yaşamını yitiren Lenin i anmak için geleneksel olarak gerçekleştirilen ve kısaca LLL yürüyüşü olarak bilinen eylemler yapılır. Binlerce kişi ellerinde kızıl bayraklar, komünist önderlerin resimleri, pankartları, kızıl karanfilleri ve dillerinde mücadele sloganlarıyla anıt mezarlıkta buluşurlar. Lenin, Rusya da 1917 Ekim Devrimi ni gerçekleştiren partinin önde gelen lideriydi. Luxemburg ve Liebknecht ise Almanya nın komünist hareketinin liderleriydi. Bir Polonyalı, bir Alman ve bir Rus olarak aynı davanın üç lideriydiler ve şimdi onların izinde ve aynı yolda yürüyen tüm milletlerden işçiler, emekçiler ve devrimciler tarafından yine hep birlikte anılıyorlar. 19. yüzyılda sınıfsız bir toplum hayalini, hayal olmaktan çıkarıp toplumsal ve ekonomik çalışmalarla bilimsel bir alana taşıyan Marx ve Engels olmuşken, bu iki düşünürün muazzam düşünsel atılımlarını politika sahnesine taşıyan ise Lenin olmuştur. Lenin ismi, bir yandan Marx ve Engels in öğretisine sıkı sıkıya sarılmayı simgelerken, diğer yandan onların eksik kaldığı yerlerde devrimci teoriyi en ince şekilde oluşturmayı da anlatmaktadır. Modern tarihin en büyük muzaffer işçi devrimi olan Ekim Devrimi nin Lenin adıyla beraber anılması, Lenin in politik yeteneklerinin, işçi sınıfıyla olan derin bağının ve örgütçülüğünün tartışılmaz niteliğini ortaya koymaktadır. Bugün Lenin i savunmak, sosyalizmi savunmak demektir Rosa Luxemburg, Polonya da dünyaya geldi. Zamanın Rusya sömürgesi olan Polonya da politik mücadele şartlarının sertliği Rosa yı da vurdu. Genç yaşta cezaevine giren Rosa, tutsaklığının hemen ertesinde Finlandiya ya, akabinde de Almanya ya kaçtı. Rosa nın Almanya yı seçmesinin nedeni, o zamanın en büyük sosyal demokrat partisinin burada olmasıydı. Kısa zamanda partide tanınan bir isim olan Rosa, partinin sol kanadının sözcülüğünü üstlendi. Her zaman sıkı bir polemikçi olarak anılan Rosa, bu cesur tavrını, kendisinden epey büyük yaşta ve hemen hepsi erkek olan parti yönetimine karşı Alman Sosyal Demokrat Partisi den kopana kadar sürdürdü. 1914'te başlayan Birinci Dünya Savaşı ile ilgili olarak o dönemin sosyal demokrat partileri, yurt savunması adı altında kendi hükümetlerinin emperyalist girişimlerine soldan destek olan bir politika benimsediler. Bu çizgiye karşı enternasyonalist tavırda ısrar eden ve savaşı emperyalist bir savaş olarak niteleyen Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht ve Franz Mehring 2 Ocak 1915 tarihinde Spartaküs Grubu nun kuruluşuna ön ayak oldular. Grubun adı Roma İmparatorluğu na karşı büyük bir köle ayaklanmasının efsanevi lideri Spartaküs ten geliyordu. Alman Sosyal Demokrat Partisi kurucularından Wilhelm Liebknecht in oğlu olan Karl Liebknecht, tıpkı babası gibi hayatını mücadeleye adamış bir devrimciydi. Marksizmi devrimci özünden arındırmaya çalışan SPD (Alman Sosyal Demokrat Partisi) yöneticilerinin, babasının en yakın arkadaşları olması, onlara karşı politik bir savaş açmasına engel olmadı. Rosa Lüxemburg ve Karl Liebknecht, hunharca katledildiler. Önce dipçikle kafaları parçalandı. Ölmeyen Liebknecht i götürüp kurşuna dizdiler. Rosa, ilk dipçik darbeleriyle ölmüştü. Kurşunlanmasına gerek kalmadı. Ve onun kanlar içindeki cesedini bir kanala attılar. Katledilmeden hemen önce şöyle yazıyordu Rosa: Yarından tezi yok. Kıyamet günü kopmuşcasına, tüm tantanasıyla, en ummadığınız yer ve anda devrim karşınıza yeniden çıkacaktır: Vardım, varım, varolacağım Arkasında kesintisiz mücadele dolu, ilkeli ve ödünsüz bir militan yaşamı bırakan Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht i unutmayacağız! Almanya nın Berlin kentinde onbini aşkın kişi, 15 Ocak günü Alman proletaryasının önderlerinden Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht ve dünya proletaryasının önderi Lenin i andı. Anma etkinliği kapsamında enternasyonal bir yürüyüş gerçekleştirildi. Sosyalizmin önderleri Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht in katledilişlerinin 93. yıldönümünde Avrupa nın değişik şehirlerinden Berlin e gelen binlerce kişi, Luxemburg ve Liebknecht in mezarını ziyaret ederek, karanfiller bıraktı. Ölülerimiz Bizi Uyarıyor yazısının yazılı olduğu anıt mezar karanfillerle doldu. Etkinlik, sabahın erken saatlerinde Sol Parti (Die Linke) delegasyonunun mezara çelenk bırakması ile başladı. Birçok sol parti temsilcisinin katıldığı törende BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de yer aldı. Buradaki konuşmalarda, Luxemburg ve yoldaşlarının mücadelesine vurgu yapılarak dünya genelindeki savaşlar ve kapitalizmin neden olduğu yıkımlar sert bir dille eleştirildi. Daha sonra Berlin deki sosyalist, komünist, antifaşist, sol parti ve kitle örgütlerinin organize ettiği yürüyüş saat 10'da Doğu Berlin in Frankfurter Tor meydanında başladı. Başta Almanya olmak üzere Ostim ve İvedik Organize Sanayi Sitelerinde art arda meydana gelen patlamalarda 20 işçinin hayatının kaybetmesinden ve onlarcasının yaralanmasının üzerinde tam 1 yıl geçti. Katliamda hayatlarını kaybeden işçilerin aileleri katliamın üzerinin kapatılmasına ve unutturma çabalarına karşı birlikte hareket ediyorlar. Katliamın 1. yıl dönümünde Ostim- İvedik katiamında yaşamını kaybeden işçilerin aileleri 3 Şubat ta patlamaların olduğu işyerlerinin önünde basın açıklaması yaparak karanfil bırakacaklar. Avrupa nın çeşitli kentlerinden gelen, aralarında Devrimci Proletarya okurlarının da bulunduğu yaklaşık 10 bin kişi kendi bayrak ve pankartlarıyla yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca sık sık kapitalizm karşıtı sloganlar atılarak, dünyadaki savaşlara son verilmesi mesajı verildi. Kapitalizme, onun krizlerine ve savaslarina son ver! ( Den Kapitalismus und seine Kriesen-Kriege beenden! ) Enternasyonel dayanismayi yükselt!, Ana düşman kendi ülkemizde ve adi Alman emperyalizmi! sloganları atıldı. Yürüyüş kortejinde Kürdistanlı, Türkiyeli devrimci örgütlerin yanı sıra, Bask, Katalan, Filistin, İran, İtalya ve Latin Amerika ülkelerinden sol örgütler yer aldı. Gençlerin yoğunlukta olduğu yürüyüşün başını ise DDR kökenli yaşlı kuşak çekti. Yaşlılığın verdiği hicbir fiziki engel onlari bugün evlerinde tutamamıştı. Kimi bastonlarindan, kimi kolundaki görece dinç partnerinden destek alarak kızıl karanfillerini Luxemburg ve Liebknecht in yanıbaşına usulca bıraktılar. Pankart ve dövizlerde ağırlıklı olarak göze çarpan ise sosyalizmin önderleri Marx, Engels, Lenin, Rosa ve Liebknecht ti. Yaklaşık iki buçuk saat süren anma eylemi Karl ve Rosa nın mezarlarının ziyaret edilmesinin ardından son buldu. Ostim İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi de 3 Şubat ta Ostim metro çıkışında bir basın açıklaması yapacak. Ostim İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi olarak başta Ostim'de çalışan işçi arkadaşlarımız olmak üzere duyarlı bütün kesimleri Ostim-İvedik katliamında yaşamını kaybeden işçilerin aileleri ile dayanışmaya çağırıyoruz.

10 yılı yine kadınlar için cinayetler tacizler ve çocuk dahi tanımayan tecavüzlerle geçti. Resmi kayıtlara göre 257 kadın, 14 çocuk ve 2 bebek öldürüldü; 102 kadın ve 59 çocuğa tecavüz edildi; 167 kadın taciz edildi. 2010'da ise 217 kadın ve 3 çocuk öldürülmüştü. Kadına yönelik şiddet olayları en fazla Marmara bölgesinde ve İstanbul da yaşandı. Adana, Antalya ve İzmir onu takip etti. Fakat 2011 yılı aynı zamanda kadına yönelik şiddete karşı mücadelelerle de geçti. Şiddetin zirvesi olan cinayetlerle ilgili açılan ceza davaları başta kadınlar olmak üzere geniş bir toplumsal destek kazandı. Kadınların başta en yakınları sayılanlar olmak üzere şiddete boyun eğmemeleri, şiddet gördükleri ve artık sevmedikleri kişilerle ilişkilerini sürdürmemeleri ve zincirlerinin bir halkasını koparmaları, yine kadınlardan başlayarak bir toplumsal kabul haline geldi. Bununla da kalmadı: Kadınlara yönelik -birçok durumda bir arada uygulanan- taciz ve mobbing artan biçimde mücadele konusu oldu. Devlet dairelerinde bu yönlü şikayetler yükselir ve ardarda davalar açılırken, sendikalarda da ezen cinsin suçlarını gizleyen Kol kırılır yen içinde kalır kuralı çiğnenmeye başladı. KESK ve Hava-İş te beyaz yakalı kadın emekçiler, verdikleri sesle aynı zamanda sendikalardaki bürokratik yozlaşmanın da kapağını kaldırdılar. Kasabanın sırrı aylarca gizli tutulduktan sonra ortaya çıktı; KESK Olağanüstü Genel Kurula gitmek zorunda kaldı. Kadının beyanının esas olduğu ve hukuksal, ama daha önemlisi toplumsal yargılama sürecinin başlatılması için çıkış noktası olarak ele alınması gerekliliği, ezen cinsi koruyan barajları yıkmaya başladı; bu ilke Petrol-İş tüzüğüne girdi. Ne var ki, bu mücadelelerin bir gösterdiği de, kazanılan toplumsal mevzilere rağmen çok daha etkin ve kitlesel çabaların gerekliliği oldu. En fazla sınır çekilen cinayet, tecavüz ve çocuk istismarı olaylarında bile sonuç alınması, ancak son derece ısrarlı bir takip, gündemleştirme ve hesap sorma bilinci ile gerçekleşebildi. Kadınların şiddete karşı korunması ve şiddetin cezalandırılması yönlü kararların hemen tümünün arka planında, bu mücadelelerle birlikte, yine kadınların ödemeye devam ettiği bedeller yer alıyordu. Ayşe Paşalı davasında katile ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmesi, sadece Paşalı nın değil daha onlarca kadının hunharca öldürülmesi pahasına elde edilebildi. Üstelik, ezen cinsin direnci, her koşulda varlığını sürdürdü. Tıpkı Hrant Dink davasında olduğu gibi, N.Ç. davasında da toplumun gözüne baka baka N. Ç. suçludur kararı verilebildi. Pek çok şiddet ve taciz olayında ezilen cinsin özgüven, moral ve yeni mevzileri elde etme iradesini olabildiğince törpülemek genel tutum olmaya devam etti. Siirt te aralarında kamu görevlilerinde olduğu çok sayıda kişinin 7 ilköğretim okulu öğrencisi kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu ve kamuoyunda Utanç davası olarak bilinen davanın 13. duruşmasında da karar çıkmadı. Duruşmada tutuklu yargılanan 10 sanık ile tutuksuz yargılanan 9 sanık ve mağdur avukatları hazır bulundu. Duruşmayı çok sayıda kadın kurumları temsilcileri de takip etti. Duruşma, eksik evrakların giderilmesi için 22 Şubat a ertelendi. Adliye önünde kadın örgütleri adına açıklama yapan Siirt Belediyesi Berfin Kadın Danışma Merkezi çalışanı Katibe Demir, davanın zamana yayılmasına tepki göstererek sorumluların bir an önce cezalandırılmasını istedi. Rengi, dini, dili, ulusu, ne olursa olsun, kadınların şiddete maruz kaldığını belirten Demir, Kadınlara ve çocuklara yönelik her türlü taciz, tecavüz, öldürme, bastırma politikalarını teşhir etmeye devam edeceğiz ve bu davaların takipçisi olacağız dedi. Demir, tüm kamuoyunu bu davalara sahip çıkmaya çağırdı. Demir, tüm erkeklere kendi cins gerçekliği ile yüzleşmeye, kadınları ise eril zihniyete karşı birlikte mücadeleye etmeye çağırdı. Yoğun polis ablukası altında yapılan basın açıklaması sırasında ring aracı ile cezaevine götürülen sanıkların bozkurt işareti yapması dikkat çekti. Elbette ki burada sorun yasa/ilkeler ile uygulama arasındaki çelişki değildi. Yasalar toplumsal ilişkilere göre daha geç ve ağır tarzda değişirken, bu, emekçi kadınlar için bir mücadele konusu olarak seyreder. Sorun, kadınlar için çizilen çerçevenin onu boğan zincirlerden tümüyle kurtuluş değil, sürdürülebilir tutsaklık olmasıdır. Kadınların kurtuluşu bir sosyal-sınıfsal devrimin hem ürünüdür hem de ancak onun yol açıcısı olarak gelişen kazanımlarla gerçekleşebilir. Hiçbir sömürü ve tahakküm ilişkisi, onun tadını çıkaranların sınıfsal-toplumsal-siyasal-cinsel konumu yıkılmadan ortadan kaldırılamaz. Kısmi reform ve kazanımların sınıf mücadelesinin ivmelendirilmesindeki önemini ancak her konuda olduğu gibi kadın sorununda da kollarını kovuşturup o büyük günün gelmesini bekleyenler gözardı edebilir. Fakat aile ve işbölümünü, rekabeti, maddi ve kültürel yoksunluğu yeniden yeniden üreten kapitalizm yıkılmadıkça kadının köleliği esasen emekçi kadında simgelenmiş olarak günümüzü ve geleceğimizi belirlemeye devam edecektir. Tekelci kapitalistler kadınların patlamak üzere olan kapağını muhafazakar olan ve olmayan versiyonlarıyla işte tam da neoliberalizmi etkinleştirerek açmaktadırlar. Geleneksel aile ve işbölümündeki esaslara asla dokunmayacak, dahası kadınların üzerindeki yükü ağırlaştıracak olan ince ayarlar bunun sonucudur. Bir yandan kadınların vasıfsız ve orta vasıflı, ucuz, esnek emekgücü olarak mevzilendirken, bir yandan da bu ince ayarlarla toplumsal ilişkileri, cinsler arasındaki ilişkileri sürdürülebilir kılmakta, dahası neoliberal muhafazakar örtüsü ile sarmalamaktadır. Kısmi reform ve kazanımların sınıf mücadelesinin ivmelendirilmesindeki önemini ancak her konuda olduğu gibi kadın sorununda da kollarını kovuşturup o büyük günün gelmesini bekleyenler gözardı edebilir. Fakat aile ve işbölümünü, rekabeti, maddi ve kültürel yoksunluğu yeniden yeniden üreten kapitalizm yıkılmadıkça kadının köleliği esasen emekçi kadında simgelenmiş olarak günümüzü ve geleceğimizi belirlemeye devam edecektir. KESK Kadın Meclisi, kadınlar için kadınlardan yana politikalar üretmek amacıyla Ocak 2012 tarihinde Ankara da toplandı. KESK Kadın Meclisi toplantısı sonuç bildirgesine göre, kamu emekçisi kadınlar 8 Mart ın resmi tatil ilan edilmesi için hizmet üretmeyerek alanlara çıkacak. Aynı zamanda Roboski katliamında yakınlarını kaybeden kadınların acılarını paylaşmak için Uludere ye gitme kararı aldı. Sonuç bildirgesinde, tüm dünyada kapitalist ekonomik sistemin temel istihdam biçimi haline getirilen güvencesiz, esnek çalışma koşullarının en fazla kadınları mağdur ettiği ve kadın emeğinin sömürüsünün arttığı belirtildi. Sonuç bildirgesinde ayrıca şunlara yer verildi; - Toplumsal yaşamın muhafazakarlaşması ve erkin erkeği koruyan yasalarıyla her gün 5 kadının katledildiği, katledenlerin korunduğu - Milliyetçi-ırkçı söylemlerin yükseltildiği, savaş çığırtkanlığının arttığı, faşizan uygulamaların çoğaldığı, göz göre göre katliamların yapıldığı; gözaltı ve tutuklamaların fütursuzca arttığı tüm bu uygulamaların kadınlara acı, açlık, yoksulluk, göç, tecavüz, fuhuş olarak yaşattığı bir dönemde bir araya gelmenin önemini vurgulamışlardır - Kadınların güvencesiz, esnek, kuralsız, düşük ücretle, performansa dayalı kölece çalışmasına karşı güvenceli iş; savaş, şiddet, cinayet, taciz, tecavüzle yaşam hakkının tehdit altında olmasına karşı güvenli yaşam şiarıyla mücadele yürütmelidir.

11 11 Bir an için gözlerimizi kapatalım ve gözlerimizin önüne; Özgürlük bahsinde kadınlara iki seçenek sunuluyor: Birincisi kadın girişimci olmak. İkincisi ise ev külfetinde hiçbir hafifleme olmadan, en az 3 çocuk doğurma yükünü de üstlenmiş olarak esnek işgücü olarak biçimlendirmek. Birinci seçenek, kadınlara bir rüya gibi sunuluyor. Tabii bu da kadınların sosyal kökenine ve eğitim durumuna göre kendi içinde sınıflandırılıyor. Üniversite öğrencileri, üniversite ya da meslek yüksek okulu mezunları, tekelci burjuvazinin kadın örgütlerinden Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) tarafından yönlendiriliyor. Bunun yanında il ve ilçe belediyeleri de Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) işbirliği ile eğitim ve hibe programları düzenliyorlar. Kadınlar bu kuruluşlara iş fikirleri ile başvuruyor ve yabancısı oldukları sanayi ve ticaret yaşamının günlük akışı, hukuk, patent, finans, fonlar ve destekler, reklam, pazarlama, insan kaynakları, projelendirme ve yönetim eğitimi eğitim alıyorlar. Uygun görülen projeleri karşılığında da hibe ve kredi yardımı veriliyor. Çok küçük çaplı işler kuran, hayatında hiç kimse, hiçbir durum üzerinde söz sahibi olmamış olan kadınlar için ise mikrokredi uygulamaları var. Mikrokredi uygulamalarında kadınlar yaşamlarındaki en küçük değişikliğe bile sarılırcasına yaklaşmalarından dolayı borçlarına daha sadık ve ödeme konusunda daha sorumlu oldukları için tercih ediliyorlar. Toplarsak, tekelci burjuvazi, kadın girişimci projeleri ile geniş KOBİ denizinin içindeki kadın küçük ve orta burjuvaların sayısını artırarak kendi toplumsal temelini genişletmeyi hedefliyor. Fakat ambalaj elbette ki özgüven, liderlik, kendi işinin sahibi olma, erkek dünyasında kadın varlığını ve görünürlüğünü artırma üzerinden kuruluyor ve çekim gücü yükseltiliyor. Ortaya İşte Özgür Dünya filmindeki göçmen işçi sömürgeni gibi kadınlar çıkıyor. Her burjuvanın rüyası bu işte! Madalyonun diğer yüzünde ise, işte tam da her yıl açıklanan kadın girişimci başarı öyküleri yaratılırken amansızca sömürülen kadın emeği yer alıyor. Düşük oranda olmakla birlikte kendi işini kurmuş, ayakları üzerinde duran kadın girişimci ler büyük ölçüde kadın işçi çalıştırıyorlar. Örneğin hizmet işkolunda, ev yemekleri, yemek hizmeti sektörü silme kadın işçilerle dolu. Burada binlerce yıllık kadın köleliğinde edindikleri yemek pişirme, ikram, servis ve güleryüz becerileri kapitalizm tarafından biçimlendirilmiş olarak kadın işçiler çalışıyor. Kürt illerinde de sıklaşan tarzda konfeksiyon, halı, özgün dokuma işlerinde kadın patronlar bölgesel asgari ücretin tadını çıkararak çocuk yaştan başlayarak kadın işçileri sömürüyorlar. İşyeri ve ev temizliğinde, hasta, yaşlı, çocuk bakım işlerinde belediye ve bir dizi sivil toplum kuruluşunda görülen kursların ardından verilen sertifikalarla kadın işçiler ağır bir sömürü, iş kazası ve taciz korkusunun gölgesi altında çalışıyor. Güvencesizlerin en güvencesizi olan bu işkolunda çoğu eski Sovyet cumhuriyetlerinden gelen göçmen işçi emeğinin amansız sömürüsü devam ederken, yalnız dış politika hamlesi olarak değil aynı zamanda yerli kadın işgücü nü bakım sektörüne daha fazla yöneltmek amacıyla göçmen işçilerin çalışmasına ilişkin yeni düzenlemeler yapılıyor. Kadınlar elbette ki eve kapalı, harçlığa muhtaç ve ezik yaşamaktansa dışarıya doğru bir adım atıp kanat çırpmayı tercih edecekler. Ancak bunu, içlerinden ancak çok küçük ve devrimle yıkılacak tekelci/orta burjuva azınlığa dahil olarak değil, geleceği olan sınıfın kadın neferleri ve önderleri olarak gerçekleştirecekler. Bu da biz işçi, emekçi kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ne taşıyacağımız, bir adım kadar yakın olan rüyası işte! - Kadınların ucuz işgücü olarak görülmediği, - Kadın erkek sömürü olmadan çalıştığımız, ürettiğimiz ve ürettiğimizin bizim olduğu, - Herşeyinde söz sahibi olduğumuz ve bizim yönettiğimiz, - Patronların ve onların kar hırsının olmadığı, - Patronlar ve dolayısıyla onların sistemi de olmayınca onların kaza dediği cinayetlere kurban gitmediğimiz bir dünya getirelim. Böyle bir dünyada yaşayabilmek bizim elimizde. Bugünden örgütlenerek, birleşerek kadınerkek tek düşmanımız kapitalizme karşı mücadele ederek kendi dünyamızı yaratalım! Bu sistemin bize reva gördüğü ölümleri reddedelim! Onun bize verdiği tek şey ölüm ise biz de onu yıkarak hesabını soralım ondan! 8 Mart ta alanları dolduralım ölümlerin hesabını alanlarda soralım! 8 Mart 1857 yılında ABD nin New York kentinde konfeksiyon ve tekstil fabrikalarında çalışan 40 bin işçinin ücretlerininin yükseltilmesi, 12 saatlik çalışma süresinin kısaltılması ve fazla mesai ücretleri için başlattıkları grev, polisin saldırısıyla kanlı bitti. Bu, işçi kadınların kapitalizmin amansız sömürüsüne karşı ilk büyük eylemiydi. Saldırı sırasında çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı yılında Danimarka nın Kopenhag kentinde toplanan 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında, Almanya Sosyal Demokrat Parti önderlerinden Clara Zetkin, bu yangında yaşamını yitiren 129 kadın işçi anısına 8 Mart gününün Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmasını önerdi. Kadın hakları hareketini, özellikle oy hakkını onurlandırmayı amaçlayan Kadınlar Günü önerisi oy birliği ile kabul edildi. Çok şey ve hiçbir şey! Çok şey; çünkü o zamanlar kadınların eğitim görmesinin, çalışmasının, kendi yaşamı üzerine karar vermesinin hiçbir olanağı yoktu. Kadınlar oy bile veremeyecek kadar zavallı, aşağı varlıklar sayılıyorlardı. Dünyanın her yerinde dinci gerici örümcek ağlarıyla kadınlar evin, ailenin, kocalarının ömür boyu bağlı kuzu gibi sessiz köleleri olarak yaşıyorlardı. Hiçbir şey; çünkü kadının eğitim görmesinin, üretimde yer almasının, kendi yaşamı üzerine karar vermesinin önündeki engellerin kaldırıldığı söylenen bu çağda, 21. yüzyılda kapitalizmin emekçi kadına sunduğu, kocaman bir yalandan, vahşi bir emek sömürüsünden ve yoksulluktan, tarifsiz acılardan başkası değil! Yalan mı? Kadınlar üzerindeki sınıfsal ve cinsel sömürüyü, baskıyı ona en fazla kağıt üzerinde hak eşitliği sağlayan kapitalizm ortadan kaldıramaz. Kadınlara vadedilen ışıltılı vitrinleri en başta beynimizde tuzla buz ettiğimiz zaman yüzümüze çarpan, yalnızca ve yalnızca kapitalizmin emekçi kadınlar için yıkım ve geleceksizliğidir. Ücretli kölelik, açlık sınırı altında, güvencesiz, her an işsiz kalabilecek, kendisi de burjuvanın kölesi, evin efendisi olan bir babanın, kocanın, çocuğun eline bakarak tükettiğimiz ömürlerimizdir. Kapitalizm ücretli köleliktir; işçi sınıfının, insanlığın, ama en fazla da emekçi kadının ayağına vurulmuş bir prangadır. Başka bir ulusu ezen bir ulus, başka bir cinsi ezen bir cins özgür olamaz. Kadın kölelik zincirleriyle ne kadar bağlı ise toplum da, erkek de o kadar bağlı demektir. Kadın zincirlerini kırıyorsa, emekçi özgüveni ile yürüyorsa işçi sınıfı sosyalizmin özgürlük dünyasına doğru bir adım daha atıyor demektir. Sosyalizm için, emekçi kadının erkekle gerçek eşitliği için, ücretli kölelik nedir bilmeyecek çocukların elma gülüşleri için 8 Mart bayrağını her gün yükseltelim!

12 12 Patronsuz Kapitalist toplumda sömürü neden ve nasıl gerçekleşir? Kapitalist toplumda işçilerin neden ve nasıl sömürüldüğünü görmek, anlamak gerçekten güçtür. Kapitalist toplumda sömürü gizlenmiştir, saklanmıştır. İşçinin ürettiklerine zorla değil, fark ettirmeden el konulmaktadır. Örneğin köleci toplumda sömürüyü görmemek için aptal olmak lazımdır. Zorla, kamçı altında, bir tas çorba, bir parça ekmek karşılığı çalıştırılan kölelerin sömürüldüğü apaçık ortadadır. Feodal düzende de sömürüyü görmek kolaydır. Bu düzende de emekçiler zor altında çalıştırılıp sömürülür. Örneğin bir köylü haftada üç gün kendisi için çalışırken, üç gün de beyi için çalışmak zorundadır. Ağaları için angarya yapmak zorundadır. Ama kapitalist toplumda sömürüyü görmek zordur. İşçi köle ya da serf değildir, sözde özgürdür. İstediği yerde, istediği patronla, istediği biçimde çalışır gibi gelir insana. Aldığı ücret emeğinin hakkı gibi gelir insana. Ödenmeyen emeği ödenmiş gibi görünür. Acaba gerçekten öyle mi? Kapitalist toplumda sömürü gizlenmiştir, maskelenmiştir. İşte biz bu maskeyi indireceğiz. Propaganda araçlarıyla işçilerin kafalarına sokulmak istenen tüm yalanları sergileyerek, kapitalist sömürünün esrarını çözecek anahtarı vereceğiz. Kapitalist toplum nasıl bir toplumdur? Kapitalizm nedir? Kısaca söylersek, kapitalist toplum temelinde yalnız işgücünü satarak geçinen, ücretle yaşayan işçiler ve üretim araçlarına sahip patronlardan, kapitalistler den meydana gelen bir toplumdur. Kapitalizm, üretim araçlarının (toprak, fabrikalar, makineler ) ufak bir azınlığın özel mülkiyetinde toplandığı, bu özel mülkiyetten yoksun işçilerin bu ufak azınlık tarafından sömürüldüğü bir düzendir. Köleci ve feodal toplumda olduğu gibi bu düzende de insan insan tarafından sömürülür. Ama sömürü biçimi değişmiştir. Egemen sömürücü sınıflar, kapitalizmi ve bu düzenin doğasını gizlemek için bu toplum biçimine çeşitli adlar verirler: Sanayi toplumu derler. Çağdaş toplum derler. Özel teşebbüs derler. Modern ve büyük Türkiye derler. Parlamenter demokrasi derler derler Bütün bu sözlerle kastedilen kapitalist toplumdur. İşçiler bu sözlerle ne anlatılmak istendiğini çok iyi bilmek zorundadır. Kapitalist toplumda da köleci toplum ve feodal toplumda olduğu gibi bir yanda sömürülenler, öte yanda sömürenler vardır. Bir yanda işçi sınıfı (amele sınıfı), öte yanda kapitalist sınıf. Kapitalist sınıfa, yani patronlara, işverenlere ayrıca şehirli anlamına gelen burjuvazi denir. İşçi sınıfına da proletarya denir. İşçi Sınıfı X Kapitalist Sınıfı Proletarya X Burjuvazi Peki, kapitalist ne demek? Kapital bize yabancı dillerden geçmiş bir kelimedir. Kapital, sermaye demektir. Bu yüzden biz sermaye sahibi işverenlere, patronlara Sermayedar, kapitalist deriz. Demek ki, kapitalizm sermayenin hâkim olduğu düzendir. Peki, sermaye nedir? Sermaye para yığını mı demektir? Hayır; hareketsiz para sermaye demek değildir. Para sömürüye yararsa, daha fazla değer yaratmaya koşulursa sermaye olur. Ümit Ninenin yatağının altında duran altınlar, Sakıp Ağanın bir torba parası sermaye değildir. Altınlar yatağın altında, torbada durdukça kimseyi sömürmez. Ama o altınlar bir fabrikaya yatırılırsa ve işçiler sömürülmeye başlanırsa sermaye olur. Demek ki sermaye üretim araçları, yani makineler, fabrikalar, işyerleri, işçilere ödenen paralar, kısacası kapitalist düzeni niteleyen ilişkiler sistemidir. Kapitalizmde işçiler ücretli kölelerdir Her gün gazetelerde, radyolarda kapitalizmin bir hürriyet düzeni olduğu, işçilerin, özgürce, serbestçe yaşadıkları söylenir. Bu yalanlar sömürüyü gizlemek için işçilerin kafalarına sokulmak istenir. Oysa kapitalizmde işçiler özgür değildir. Kapitalizmin ortaya çıkışıyla köylüler şehirlere akın etmişlerdir. Şehirlerdeki küçük esnaf ve zanaatkârlar işlerini kaybedip fabrikalara girmiş ve işçi olmuşlardır. Kapitalistler onları eskiden yaptıklarıyla aynı biçimde öldüremez, satamaz, dövemez. Artık bunlar sözde hür işçilerdir. Gerçekte hepsi sermayeye esir olmuşlardır. Artık üretim araçları, toprakları, makineleri yoktur. Bir mal olan işgüçlerini belirli bir para (ücret) karşılığında satarlar. Üretim araçları olmadığından, açlıktan ölmemek için işgüçlerini kapitalistlere satmak ve sömürü boyunduruğuna katlanmak zorundadırlar. Kapitalizmde işçilerin özgürlüğü işsiz kalma, aç kalma özgürlüğüdür. Kapitalizmde köleler devrinde olduğu gibi kamçı yoktur. Ağa baskısı, derebeyi korkusu yoktur. Ama işten atma tehdidi, İş Kanunu nun ilgili maddeleri kamçını yerini almıştır. Kapitalizmde işçiler özgür değil, ücretli kölelerdir. İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, aydın, akademisyen, mühendis ve öğrencilerin katılımıyla İşçi sağlığı isimli sempozyum düzenledi. Sempozyumda inşaat sektöründe yaşanan kazalarla ilgili sunum yapan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Emre Gürcanlı, inşaat sektöründe yılda 475 ölümlü kaza olduğunu belirtti. 10 yıldaki kaza oranının 11 binden fazla olduğunu kaydeden Gürcanlı, Bugün yaşananların Ortaçağ daki egemen ceberutlardan bir farkı yoktur dedi. İstanbul da son yıllarda yapılan parıltılı binaların arkasında binlerce işçinin ölümü olduğunu hatırlatan Gürcanlı, inşaat sektöründe istihdam arttığında ölümlerin de arttığına dikkat çekti. Sektörde yatırım oranı arttıkça ölüm oranı da artıyor. Demek ki inşaat sektörü üzerinde yoğunlaşıldığı zaman farkındalık arttırıldığı oranda biz toplamdaki Ostim deki patlamaların ardından bir yıl geçti. 20 işçinin patronların kar hırsına kurban gidişinin ardından geçen koca bir yıl. Bu bir yılda sadece aynı sınıfın, işçi sınıfının parçası olduğu için hayatını kaybeden işçilerin sayısı üç bini geçti. Resmin kayıt dışında ise çok daha fazlamız istatistiklere bile yansımadan ölüverdik. Her sene ihracat rakamlarıyla rekorlar kıran burjuvazinin övüntülerinden yer bulamadı ölülerimiz haber kanallarında. Ölüyorsak bir sebebi vardı. Elbistan da olduğu gibi ticari bir sırrın arkasında kaybolsa da, işçilerin dikkatsizliği, eğitim yetersizliği burjuvazinin ilk elde karşımıza çıkardığı gerekçeler olarak duruyordu. Ostim de de aynı şeyler söylendi patlamanın ardından. Patlamanın ardından bir çok işyerinde patronlarla işbirliği içinde eğitimler düzenlendi. İşçilere eğitim aldığına dair belgeler imzalatıldı. Tiyatro gösterisi tadındaydı bu eğitim seminerleri. Denetimler mizansenden öteye gitmedi. Evinin yıkılacağından emin olan birinin deprem tatbikatı yapması gibi bir şey. Baretsiz çalışılmaz tabelası, denetimden denetime giyilen baretler Maskesiz, eldivensiz çalışmayın tabelası, kağıttan maskeler, ölümleri ve sakat kalmaları azaltmış olacağız. Başka bir husus da inşaat sektöründeki büyüme rakamları. İnşaat sektörü azaldığı zaman ölümler azalıyor, arttığı zaman ölümler de artıyor. İnşaat sektöründeki istihdam artışı birebir olarak ölümlere ve sakat kalmalara da yansıyor dedi. En çok karşılaşılan kazalara bakıldığında 5 bin 200 dava dosyasını incelediklerinde kazaların birinci nedeninin düşmeler ve elektrik çarpmaları olduğunu kaydeden Gürcanlı, SGK verilerine göre kişilerin yüksek yerlerden düşmesinin ölümlerle sonuçlandığını görüyoruz. Sonrasında makine kazaları ve cisim düşmesi olarak gösteriliyor. Düşmeyi önlerseniz, elektrik çarpmasını önlerseniz hemen hemen toplam ölümlerin yüzde 60'ını önlemiş olursunuz diye kaydetti. yamadan geçilmeyen eldivenler Kimyasal madde uyarı tabelaları, tabela altında korunmasız çalışma zorunluluğu. Burjuvazinin anladığı tabelalar dikmek uyarılarda bulunmak. Sırtındaki 40 kilonun üzerine bir 40 kilo daha yıkıp beline dikkat et deyip kenara çekilmek. Burjuvazi bildiği dilden konuşmaya devam ediyor. Ya biz. Bu yazıyı yazarken biraz mahcubuz. Söz vermiştik patlamanın olduğu gün, Ostim de bir işçiler anıtı dikeceğiz, sokaklara ölen işçi kardeşlerimizin ismini vereceğiz diye. Öfkemiz azalmadı büyüdü. Sözümüzün arkasındayız. Ostim'den İşçi Meclisi Okurları

13 yılında Ermeniler Osmanlı nüfusunun yaklaşık onda birini oluşturuyorlardı. 20 milyon nüfusun 'i Ermenilerden oluşuyordu. Bugün Türkiye de 70 bine yakın Ermeni var -ve tabii Erdoğan ın ülkelerine göndermekle tehdit ettiği, tehdit etmekle kalmayıp uygulamaya da geçeceği 100 bine yakın olduğu tahmin edilen, pek çoğu kadın bakım işçisi kayıt dışı Ermeni göçmenler bunun dışında öncesinde 2 bine yakın okulu, 2 bin 200 kilisesi olan Ermenilerin, bugün tamamı İstanbul da 16 okulu, büyük bölümü İstanbul da olmak üzere 45 kilisesi var. Türkiye nüfusu 74 milyon olarak açıklandı. Yukardaki orana göre Ermenilerin sayısının 7 milyon olması gerekiyordu. 7 milyon nerede, 70 bin nerede? 1915 öncesi, 1915'te, 1940'larda, 1955'te, 1974'te doğdukları topraklardan ölümüne koparılan, Türkiye deki varlıkları 1915'tekinin yüzde 4'üne indirilmiş olan Ermeniler bugün dünyanın dört bir yanına dağılmış durumdalar. Peki onlara ne oldu? Okullara, kiliselere, evlere ne oldu? Türk devleti bu soruyu duymak istemiyor. Tarihin alnına soykırımcı damgasını 100 yıl önce vurduğu Osmanlı İmparatorluğu nu bölge gücü semirmesi ile yad eden Türkiye tekelci burjuvazisi, toplam tutum itibariyle hala Tarihçiler konuşsun, arşivler açılsın, bakarız sularında! Ortadoğu daki bölgesel rekabeti Peru du kurban eti dağıtmak kadar kolay sanan AKP hükümeti, işte tam da o rekabette dezavantajlarından vurulmaya, sorular çalışmadığı yerden gelmeye başlayınca Sorguluyoruz dediği devlet geleneğine sarılıverdi. Fransız senatosunun Ermeni soykırımı ile ilgili kararı Hrant Dink davasında dalga geçer gibi verilen kararla burun buruna geldi. Cinayetin internet kafede kafa kafaya vermiş birkaç sokak serserisine bağlanması, nicedir biriken infiali öfkeye çevirdi. Sokakları taşırdı. Başka bir ulusu ezen bir ulus özgür olamaz. Bu toprakların yüzde 99,5 Müslüman, yüzde 99,5 Türk çoğunluğu özgürlüğün kimseye yar olmamasıyla yaratıldı. Burjuvalar önce diğer ulus ve ulusal toplulukları yok etmeye giriştiler. Sermaye birikimi bunu gerektiriyordu. Türdeşlik büyük oranda sağlandıktan sonra bu kez İkinci Dünya Savaşı döneminde ulusal azınlık durumuna indirilmiş Türk olmayan burjuvalara ağır vergiler koydular. Ya bunları ödeyecek, ya da Erzurum da taş kırmaya gideceklerdi. Her dış politika krizi, her bölgesel dalgalanma, sermaye birikiminin her yükseltilme evresinde gitgide azalan sayıdaki ulusal azınlıklar hedef olmaya devam etti. Sayıları azalmıştı ama bellekler silinmemişti. Ne ezen ulusun ne de ezilen ulusun belleği silinebilirdi çünkü! Ermenilerin ve diğerlerinin yerini Kürtler aldı almasına. Ancak resmi tarih i artık kaldırılmamacasına masaya getiren Ermeniler içerisindeki liberal-demokratik uyanış, onların çok daha savunmasız olduğunu bilen faşist kontrgerillanın hedefi oldu. Hrant Dink katledildi. Katillerin sırtı, 5 yıl sonra, Fransa kararını verdiği günlerde, Örgüt yok denilerek verilen mahkeme kararı ile sıvazlandı. Fransa Senatosunun Ermeni soykırımı ile ilgili kararıyla ilgili Türkiye tarafından kontrollü yaptırımlar uygulanıyor. Öyle kontrollü ki, tıpkı Mavi Marmara baskınından sonra İsrail le ticaretin yüzde 30 artması gibi, Fransa ya da her gürlüyorlar hem de yatırımlarınız güvence altındadır açık mesajını gönderiyorlar. Nasıl olmasın ki? Türkiye de 2 bin Fransız şirketi faaliyet yürütüyor. Fransız tekelleri son 6 yıldır Türkiye ye toplam 6 milyar dolarlık sermaye ihraç ediyorlar. İşte bu yüzden, boğaz dokuz boğum demek ve yaptırım kararlarını sarsıcı olmayan ölçülerde tutmak gerekiyor. Senato kararıyla Türkiye ye orantısız güç kullanan Fransa, elbette ki bunu Türkiye nin burnunu sürtmek ve kendisinin bölgesel ilişkilerindeki pozisyonunu güçlendirmek için yapıyor. Emperyalist sömürgeci geçmişi ve Türkiye ye oranla çok daha geniş olan hareket olanakları, ona yalnızca kanlı katliamları ile değil siyasal, diplomatik manevra yeteneğini de bileme fırsatı veriyor çünkü. Ancak Türk devletinin Fransa yla katliam yarıştırması, Fransa Ermeni dediğinde Türkiye nin de Cezayir ve Ruanda diye saydırması her iki ülkenin pençesinde yüzyıllarını, onyıllarını geçirmiş olan bölge halkları açısından da eskisi kadar cezbedici olmuyor elbette. Bu gerilimin içeriği ile zamanlaması birbirini bütünlüyor. Kriz, işçi sınıfı ve emekçilerin burjuva milliyetçiliği ile gözünün kör edilmesini, burjuvaziye yönelteceği öfkeyi birbirine yöneltmesini, tarihsel düşmanlıkların harlanmasını ve işçi sınıfının şovenizmin lağım suyuna bulandırılmasını gerektiriyor. Işte bu açıdan al birini vur ötekine! Fransa emperyalist burjuvazisi Cezayir bağımsızlık savaşında burnu sürtüldükten ve sömürgesinin kurtuluşunu kafasına vurula vurula kabul etmek zorunda kaldıktan yıllar sonra bile Cezayir savaşı diyemedi. Tıpkı Türkiye nin Ermeni soykırımı diyememesi, bunun bedelini ödemeye uzak durması gibi. Fakat emperyalistler, tekelci burjuvalar aradan onyıllar geçtikten sonra geçmişe bakıyor ve bugünlerini aklayacak biçimde özür diliyorlar. Ağızlarından Keşke olmasaydı çıkarken -ve bu gerçeği onların kafasına vura vura halklar söyletirken- aynı zamanda boğazlarına dek yeni suçlara batıyorlar. Türkiye gibi bölge hesaplarının yön verdiği iç politika nedeniyle devlet düzeyinde bu kapağı kaldıramayanlar ise yeni tarihsel suçlarla boğazlarına dek gömülmeye devam ediyorlar. Ne de olsa onun altında Ermeni soykırımından Kürt, Alevi katliamlarına dek kitlelerin kolektif belleğine kanla yazılmış tarihsel gerçeklikler var. Ve işte liberallerin üzerini örtmeye çalıştığı şu ki, kan en zor çıkan lekedir. O lekeyi temizlemenin yolu ise duvarlara kat kat boya atıp ardından yeniden kana bulamaktan değil, duvarın kendisini yerle bir etmekten, tekelci kapitalizmi, burjuva sınıf egemenliği ve devletini yıkıp tarihe gömmekten geçiyor. Ulusların düşmanlaşmasından işçi sınıfı ve emekçilerin ulusal önyargıları birleşik mücadele ile gidermesine ve giderek özgürce kaynaşmasına giden yol, biz işçileri öncelikle önümüzdeki bu görevi yerine getirmeye çağırıyor. KCK operasyonu adı altında sürdürülen Kürt halkına yönelik baskın, gözaltı ve tutuklama terörü sürüyor. hemen hemen hergün bir yenisinin eklendiği operasyonlar artık toplu ve birkaç ilde birlikte olmayınca haberleşmiyor bile. En son toplu olarak 17 ilde 123 adrese düzenlenen baskınlarda Milletvekili Leyla Zana nın evinin yanı sıra, KESK Genel Merkezi de vardı. KCK baskınları adıyla BDP ve Kürt siyasal hareketi temsilcilerine yapılan operasyonlarda devlet saldırılarının kapsam ve derinlik kazanarak devam ettiğini gösteriyor. Kürt ulusal mücadelesi açısından simgeleşmiş bir isim olan Leyla Zana ve sendikal alanda önemli bir mevzi olan KESK şahsında bu operasyonların sonu gelmeyecek mesajı hakim kılınmaya çalışılıyor. Kürt ulusal hareketine dönük olarak Nisan ayından bu yana gerçekleştirilen operasyonlarla yasal alanda milletvekilleri hariç -neredeyse kim var kim yoksa- tutuklayan burjuva devlet, bu saldırısını askeri operasyonlarla birleştirerek Kürt halkının özgürlük hasretini bastırmaya çalışıyor. Yeni anayasa sürecinin fonunda yürütülen bu kapsamlı saldırılarla Kürt halkının mücadele gücü ve azminin kırılmaya çalışılmasının yanı sıra, esas amacın tekelci burjuvazi ve AKP nin bir kıskaç hareketiyle ulusal hareketi sopanın ardından gelecek bir havuç operasyonuyla geri düzeyde bir çözüm e razı ederek, tasfiye etmek ve güçten düşürmek olduğu görülüyor. Böylesi tasfiye dönemleri siyasette özel bir direngenlik ve net bir politik duruşa sahip olmayı zorunlu kılıyor. İşçi Meclisi nin de bu saldırılara karşı sessiz kalması düşünülemez. Sınıf bilinçli işçiler burjuvazinin bu saldırıları karşısında Kürt halkıyla dayanışma içinde olmalı. İşçi Meclisi nin ulaştığı, bulunduğumuz tüm illerde ve alanlarda Kürt Ulusuna Özgürlük! ve İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği sloganları yükseltilmelidir. Baskı, saldırı, katliam, gözaltı ve operasyonlar bizleri yıldıramaz! Yaşasın İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği! Van da, küçük çaplı depremler sürerken, bir çadır yangınında daha çocuklar öldü. Merkez üssü Akçift Köyü nde 4,4 düzeyinde bir deprem oluştu. Erçek Beldesi Ilıkaynak Köyü nde, Saliha Atlı nın çocuklarıyla birlikte kaldığı çadır, kömür sobasından çıkan kıvılcımların sıçramasıyla yandı; yangında 4 yaşındaki Mustafa Atlı, ağır yaralı olarak kaldırıldığı Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi nde öldü. Depremden bu yana, çıkan 127 çadır yangınında, 11 kişi öldü. Kar yağışı, çadırkentlerde yazlık çadırların çökmesine neden oluyor. Kontenyr sözü ise, lafta! Soğuk, kar, bir kap yemek için saatlerce kuyrukta beklemek; çocukların hastalıklarla boğuştuğu çadırkentler, kalan depremzedelerin çığlık çığlığa söyledikleri gibi, işkenceye dönüştü.

14 14 Neoliberal saldırının koçbaşlarından İngiltere Başbakanı Margareth Thatcher ın yaşamını anlatan Demir Leydi adlı filme, İngiltere nin kuzeyinde bulunan maden bölgesinde boykot! Thatcher, Reagan ın hava trafik işçilerine yaptığı gibi, ilk iş olarak, işçi sınıfının güçlü bileşenlerinden olan maden işçilerinin grevine saldırmıştı. Uzun süren direnişin ardından maden işçilerinin yenilgiye uğratılmasıyla, neoliberal politikaların önü açılmıştı. Filmde, Thatcher ı Merly Streep canlandırıyor, yönetmen ise Phyllida Llyod. Maden işçileri grevi İngiltere de, Mart 1984'te başlayıp Mart 1985'e kadar süren büyük madenci grevinin üzerinden 25 yıl geçti işçi, bir yıl boyunca grevdeydi. Seçimlerde burjuvazi, Hoşnutsuzluk Kışı olarak adlandırılan ve işçi sınıfının grev dalgasıyla dehşete düşmüş orta sınıfın korkularına oynayarak, Margaret Thatcher ı başbakan yaptı. Thatcher, hükümete gelmeden önce, işçi sınıfının ve özellikle 1974 yılında, hükümetlerini devirmeleri nedeniyle partisi için bir nefret odağı olan maden işçilerinin gücünü kıracağına söz vermişti. Thatcher, 30 bin işçiyi işten çıkaracak bir düzenleme sundu. Bu düzenlemeye karşı çıkan 50 bin demiryolu işçisi sendika onayı olmadan greve çıktı. Thatcher hükümeti ise tükürdüğünü yalayarak geri adım atmak zorunda kaldı. Arjantin de askeri cunta sınıf mücadelesini engellemek, ülkenin emperyalist kapitalist arenada kaybettiği itibarı kurtarmak amacıyla, İngiltere ye ait, toplamda 3 binden az nüfusu olan Falkland adalarını işgal etti. Savaş, tam da İngiltere nin emperyalist burjuvazisi ve Thatcher ın ihtiyaç duyduğu şeydi. Bayraklar çekildi, donanmalar gönderildi. Grevde olan hemşireler, vatansever olmamakla suçlandı. 74 günlük savaşın ardından güçlenen Thatcher için sıra işçi sınıfına gelmişti. Devlet çıkacağı öngörülen madenci grevi için kömür stoklayarak hazırlandı. Ulusal Kömür İşletmesi nin 20 madenin kapatılacağını ve 20 bin işçinin işten çıkarılacağını duyurmasının ardından, 5 Mart ta maden işçileri greve çıktı. İşçiler grevi diğer maden ocaklarına gezici grev gözcüleri aracılığıyla taşıdı. Madenciler Sendikası grevi işçilerin zoruyla benimsemiş, ancak işçileri yalnızlaştırmak için elinden geleni yapıyordu. Gezici grev gözcülüğünü durdurarak, maden bölgeleri arasındaki iletişimi kopardı. Böylece grevci işçiler ile henüz greve çıkmamış işçiler arasındaki bağlantı kesilmiş oldu. Grev, polis ablukasına alındı. Grev gözcülüğü yasa dışı ilan edildi, grev gözcülerinin alanları polis tarafından işgal edildi. Grevdeki işçilere polis saldırırken, burjuvazi elindeki tüm olanaklarla, medya dahil greve saldırı kampanyası başlattı. İşçi sınıfı, grevdeki maden işçileriyle dayanışmak için, kömür taşımayı reddetti. Ancak sendikal konfederasyonlar, sınıf dayanışmasının gelişmesini engellediler. 18 Haziran da madenciler Orgreave Biritanya Çelik Fabrikası nı kapatmaya gittiler. 6 bin işçi 10 bin polisle karşı karşıya geldi, şiddetli çatışmalar çıktı. Thatcher sadece Falkland adalarındaki düşmanlarla değil, tüm Thatcher, hükümete gelmeden önce, işçi sınıfının ve özellikle 1974 yılında, hükümetlerini devirmeleri nedeniyle partisi için bir nefret odağı olan maden işçilerinin gücünü kıracağına söz vermişti. düşmanlarla mücadele etmek zorundayız. Mücadele etmesi çok daha zor olan ve özgürlük için çok daha büyük tehlike oluşturan iç tehdide karşı her zaman tetikte olmalıyız diyordu. Kışa doğru grevi destekleyenler gittikçe azalıyor ve binlerce işçi grevi bırakıp işe dönüyordu. Mart ın başında kitlesel olarak işe dönüşler başladığında işçilerin sadece yüzde 60'ı hala grevdeydi. Maden işçileri, tüm saldırılara karşı dişe diş mücadele ettiler; 20 bin işçi polis saldırılarında yaralandı, 2 işçi grev gözcülüğü yaparken öldürüldü, 13 bini gözaltına alındı, 200'ü tutuklandı, binden fazlası işten atıldı. Farklı sektörlerdeki işçiler, liman işçileri, feribot kaptanları, bir yıldır grevde olan matbaacılar izole edildi ve grevlerinde yenildi. Tüm dünyanın işçileri İngiltere deki mücadeleyi izliyor ve madencilerin militanlığından ve kavgasından ilham alıyordu. İngiltere deki yenilginin uluslararası bir etkisi oldu. Maden işçilerinin kendisi de büyük bir yenilgi almıştı. İngiltere deki maden ocaklarının büyük bir kısmı kapatıldı ve geriye ancak birkaç bin maden işçisi kaldı. Burası benim köşem kardeşim, işçi gazetesi falan anlamam, fikrimi buradan da yayar, hepinizi buradan da ezerim. Var mı bir diyeceğiniz! Benim adım kapitalizm, beni zengin etmek için daha sıkı çalışmalısınız! Benim sistemimde memleketlerinizi, dinlerinizi, ulusal cümlelerinizi, cinsel kimliklerinizi, sıradan rekabetlerinizi bir kenara koyabilseniz, aynı sınıftan olduğunuzu fark edebilirsiniz. Kapitalizm yıkılmadan ulusal düşmanlıklar ve ulusların ortadan kalkması, ulusların sönümlenmesi mümkün olmayacak. Benim adım kapitalizm, siz yeni dizinizin sezon finalini beklerken, her yıl 20 milyon çocuk açlıktan ölüyor. Yüzleşin artık bu gerçekle; yaşadığınız bu harika hayat 45 yıl boyunca 9 5 çalışmaktan ibaret Ben kapitalizm, sizin birbirinizden nefret etmenizi, birbirinizle rekabet etmenizi, birbirinizin ayağını kaydırmanızı istiyorum; böylece bana yönelen olmaz. Türkiye de 10,4 milyon işçi olmasına rağmen SGK kayıtları sadece 917 bin sendikalı işçi gösteriyor. Biraz yüklenip onları da kazıyacağım! Uludere de kaçakçılıkla geçinen 35 genci bombalayan benim! 50 TL için uğraşıp sınırın öte tarafına geçiyorlardı, olur böyle iş kazaları Lefter ve Denktaş öldü. Lefter Türk ordusunda dört yıl zorunlu askerlik yaptı. Denktaş Türk ordusunda ömür boyu gönüllü askerdi Lefter in yaşamı halkların kardeşliğinin simgesiydi, Denktaş ın hayatı bana hizmetin, yani halkları ayırmanın/bölmenin/düşmanlığın Benim adım kapitalizm, ilerisiyle-gerisiyle, tüm sürümleriyle benim demokrasim bana demokrasi, size diktatörlük! Benim demokrasim, işçilerin işsiz kalma özgürlüğü! Benim adım kapitalizm; Wal-Mart ta 3 milyon işçi varken bir tanesinin bile sendikalaşmaya girişememesinin nedeni benim Benim demokrasimde tüm devletler öz itibarıyla sermayeyi korumaya yarayan polis devletleri Sizlerin yine sizin kemiklerinizi kıracak polis devletlerini, yurttaşlık adına vergilerinizle canı gönülden fonlamanız saçma değilse nedir? Amerika da Afrikalı-Amerikalılar nüfusun % 10 u iken cezaevi nüfusunun %50 sidirler. Siz de Kürtlerin oranı ne? İnsanlarla yüzyüze konuşarak her sorunu halledebilirsin; ama bazı insanlar gelir önüne, hangi yüzüne konuşacağını bilemezsin. Neruda beni düşünmüş de yazmış sanki

15 15 Emperyalist spor giyim tekeli Nike, Endonezya daki fabrikasında sömürdüğü işçilere tazminat ödemeyi kabul etmek zorunda kaldı. Fabrikadaki işçiler iki yıl boyunca ücretsiz fazla mesai yapmak zorunda bırakılmışlardı. Sendikaların dava açma tehdidi ve işçilerin süreklileşen eylemleri üzerine Nike, bir yıldır süren görüşmelerin ardından, 4 bin 500 işçiye işçi başına 230 dolar düşecek şekilde 1 milyon dolar tazminat ödeyeceğini duyurdu. Nike, yaptığı açıklamada, varılan anlaşma, işyerinde hakların korunmasına verdiğimiz önemi gösteriyor, fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi gibi bir durumun yeniden yaşanmasına izin vermeyeceğiz derken; Endonezya daki vahşi iş yasalarına yaslanıyor. Fazla mesai ödenmemesi 20 yıldır sürmüşken, yasalar tazminat ödemelerini geriye dönük olarak sadece iki yılla sınırlıyorlar! Sorumluluk Nike, Gap, Mark&Spencer, Zara, Timberland, Tommy Hillfiger gibi tekellerin tedarikçisi Yeşim Tekstil, Sosyal Sorumluluk Sertifikası aldı. 500 büyük şirket içinde ilk 50 de yer alan, en büyük Anadolu Kaplanı, Bursa'daki entegre tekstil-konfeksiyon işletmesinde 5 bin işçiyi çalıştıran Yeşim Tekstil, 98'den beri, fason üretim yaptığı tekeller tarafından denetleniyor. Denetlemelerde kullanılan kriterler; uluslararası örgütler tarafından önerilen genel kriterler ve Türk İş Kanunu. Bu denetimlerde insan haklarındaki ana prensipler; firmanın özellikle çocuk işçi çalıştırmaması, ücret ödemelerinin düzenli yapılması ve asgari ücretin altında olmaması, işçilerin yasal haklarının ödenmesi, işçilere yönelik herhangi bir hakaret, taciz ve ayrımcılığın yapılıp yapılmadığının kontrol edilmesi, işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından çalışma ortamının güvenli olup olmadığı, çalışanlara yönelik sosyal aktivitelerin yapılıp onların motivasyonların sağlanıp sağlanmadığı ve ayrıca fabrikanın çevreye saygısı sorgulanıyor. Tekeller, ne olduysa son dönemde çevre yi ve insan hakları nı öne çıkarmaya başladı. Yeşim Tekstil ve Üniteks in fason üretim yaptığı Nike, yakın zamanda bir ilki gerçekleştirerek, Şirket Sorumluluk Raporu nda, dünyanın çeşitli ülkelerinde kendisi için üretim yapan, yaklaşık 500 bin işçinin çalıştığı 700 fabrikanın listesini yayınladı. Nike a fason üretim yapan ülkelerin başında 124 fabrikayla Çin geliyor. Onu, Tayland 75, Endonezya 39, G. Kore 35, Vietnam 35, Malezya 33, Türkiye 26, Sri Lanka 25, Taiwan 19 fabrikayla izliyor. Çocuk ve kadın işçilerin sefalet koşullarında, amansızca ezilerek, işkence, baskı altında sömürüldükleri açığa çıkarken; bir yandan da bu koşulları zorlayan işçi eylemleri yükseliyordu. Neler oluyordu da, emperyalist tekel Nike, tüm fabrikalarını açığa çıkarıyor; oralara insan hakları denetçileri gönderiyor, sosyal sorumluluk sertifikaları dağıtıyordu? Nike lemek Nike ın diktatörlük rejimleri altında ezilen işçiler üzerindeki vahşi sömürüsü 97'de patladı. Çocuk ve kadın işçilerin sefalet koşullarında, amansızca ezilerek, işkence, baskı altında sömürüldükleri açığa çıkarken; bir yandan da bu koşulları zorlayan işçi eylemleri yükseliyordu. Nike lemek, Vietnam da işçilere aşırı kötü davranmak anlamına geliyordu. Vietnam, Endonezya ve Çin de, kadın ve çocuk işçiler, günde saat çalıştırılıyor, üstüne fazla mesaiye zorlanıyor; günde, o da en çok 2 dolar ücret alıyorlardı. ABD-Avrupa pazarında 70 dolara satılan bir çift Nike spor ayakkabısından, Nike 30 dolar, satıcı 20 dolar (eğer Nike Town ve Nike bayilerinde satılıyorsa, bunun büyük bir kısmı yine Nike e gidiyordu), fason üretim yapan şirket ise 3 dolar kazanıyordu. Baskı, cezalandırma, cinsel taciz neredeyse gelenekselleşmişti: Çalışma saatinde konuştuğu için kadın işçilerin ağzının bantlanması, 45 kadının elleri havada diz üstü çöküp dik durmaya zorlanması, sıcaklık cezası olarak saatlerce güneşte bekletilmeleri, iş ayakkabılarını giymedikleri için fabrikanın etrafında koşturulmaları, ayakkabılardaki tek dikiş hatası yüzünden 15 kadının başlarından ve enselerinden kendi ürettikleri Nike marka ayakkabılarla dövülmeleri, kabul edilebilir seviyenin tam 177 katı Toluene Toksin zehirli maddesine (düşüklere, ölü bebek doğumlarına, gelişim bozukluklarına, sinir sisteminin zarar görmesine neden oluyor) maruz kalmaları, fabrika denetçilerinin kadın işçilere sarkıntılık etmesi, Adım Lern. Tayland ın kuzeyinde kırsal bir alanda büyüdüm. Orada iş bulmak çok zordu, bu nedenle 1998'de iş aramak üzere şehre göç ettim. Kısa zamanda Bed and Bath Prestige şirketinin fabrikasında iş buldum. Ben işe başladığımda fabrikada Nike ürünleri üretiliyordu. Fabrikanın 2002'deki kapanışına kadar da bu devam etti. Fabrikada bizden boynumuza, üzerinde Nike ın kuralları yazılı olan bir kağıt asmamız rica edildi. Haftada 70 ile 110 saat arası çalışıyordum. Yaptığımız fazla mesai 50 saati ne kadar aşarsa aşsın bize sadece 50 saat karşılığı ücret ödeniyordu. İşlerin yoğun olduğu zamanlar fabrikanın sahibi Chaiyapat Photikamjorn bize içine amfetamin koyduğu buzlu kolayı içirirdi. Bizler içtiğimiz şeyin amfetamin olduğunu biliyorduk, ama çok azımız içmeyi reddediyordu. Çünkü bu şeyden içtiğimizde 48 saat kadar durmadan çalışabiliyorduk. Zaten o koşulları kaldırabilmenin tek yolu da o ilaçlardı. Paketleme bölümünde çalışan erkek işçilerin büyük bir kısmı amfetamin bağımlısı olmuştu. Fabrikada bulamadıklarında dışardan satın alıyorlardı. Biz çalışırken patron hoparlörlerden konuşmalar yapıyor, sendika örgütlemeye çalışan herkesin anne-babasına elveda demesi gerektiğini söylüyordu. Yanında altı korumayla gezerdi. Biz ondan çok korkardık. İki işçi yan yana konuşursak korumalar derhal yanımıza gelip bizi sorguya çeker, sonra da ayırırdı. Kuşatma Vahşi sömürü ve eziyetin haber ve fotoğrafları ABD ve Avrupa medyasında arka arkaya yayınlanmaya başlayınca, büyük bir tepki topladı. Sendikalar, insan hakları örgütleri vb. kitle örgütleri, Nike a karşı kampanyalar açtılar, kitlesel boykotlar düzenlendi. Her yıl düzenlenen, Nike İşçileriyle Uluslararası Dayanışma Günü nde protesto yürüyüşleri yapıldı. Nike ı teşhir eden broşürler dağıtıldı, sokak oyunları oynandı. Üniversitelerde Nike karşıtı koşular düzenlendi (Koşuya katılanlardan Vietnam daki Nike işçilerinin ortalama günlük ücreti 2.08 dolar alındı, kazanana, Endonezya daki Nike işçilerinin günlük ücreti olan 3.20 dolar verildi.) Dayanılmaz sömürü ve baskı koşullarına karşı işçi mücadelelerinin yükselmesi ve en büyük pazarlarında boykotlarla, teşhir kampanyalarıyla sıkışan Nike, önce, elbette inkara yeltendi. Yalandı, dolandı, rakiplerinin uydurmasıydı. İnkar fayda etmeyince, bu kez, 98'de, işçi çalışma standartları nı savunan bir deklerasyonu reklamlarına taşıdı. Bunun palavradan ibaret olduğu, Uzakdoğu fabrikalarındaki çalışma koşullarının değişmediği ortaya çıkınca, hakkında davalar açıldıdünyadan haberler + NİKE. İşçi haklarını savunan bir örgüte para bağışı yaparak, uzlaşma yollarını arayarak kaçak dövüşü sürdürdü. İşçi eylemleri ve kitle örgütlerinin dünya çapında düzenlediği kampanyaların sonucunda, Nike ın satışları yüzde 10 düştü, hisseleri yüzde 15 değer yitirdi. Kaçış Nike ın ucuz, örgütsüz ve bastırılmış işgücü arayışı G. Kore de başladı. 1990'da Nike ayakkabıların yarısından fazlası burada üretiliyordu. 90'lardan itibaren G. Kore de işçi sınıfı mücadelesinin gelişmesi ve faşist rejimin törpülenmesiyle, buradaki üretimi azaltarak, tasfiye etti ve üretimi Endonezya ve Çin e taşıdı. Suharto rejiminin sınıf ve yerli halkların hareketini baskı altında tutmasından yararlanarak, işçilerin vahşi sömürü ve eziyete tabi tutulduğu dev üretim havzaları kuruldu. 98'de Suharto rejiminin yıkılmasıyla, üretimi bu kez, Vietnam ve Tayland a taşıdı. Vietnam Labor Watch adlı dernek, Nike ın bu ülkedeki fabrikalarında insan haklarını ihlal ettiğini açıklayarak, Nike Başkan Yardımcısı Joseph Ha'dan Vietnam ın en büyük sendikası olan Genel Emek Konfedarasyonu ndan özür dilemesini istemişti. Ha nın yanıtı, Derneğin bu suçlaması Nike a yapılmış büyük bir haksızlıktır. Nike ın amacı Vietnam da Amerikan tarzı bir demokrasinin yerleşmesine katkıda bulunmaktır oldu. Endonezya da binlerce işçinin ücret artışı ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için protesto gösterileri yapması ( 97) üzerine Nike ın yaptığı açıklama, Eylemlerin sürmesi halinde Endonezya kendini pazarın dışında bulacak oldu. Meksika da Nike a fason üretim yapan fabrikalarda sendikal örgütlenme başarıya ulaşınca, buradaki üretimi azaltarak, Uzakdoğu ya kaydırdı. Nike ın çengeli Çengelin bir ucunda, işçi sınıfının sömürülmesi ve ezilmesi varsa; diğer ucunda da, kitleleştirilerek kimliksizleştirme ve hiçleştirme; ancak çengelleri her yanına takarak bir kimlik sahibi olabilen yığınlar var.

16 Afrika nın nüfusu en büyük ve petrol ihracatçısı ülkesi Nijerya da hükümetin benzin, gaz ve ulaşım fiyatlarını iki kat artırması, gıda fiyatlarının da iki kat artması üzerine başlayan genel grev, bir çok şehirde hükümete karşı kitlesel gösterilere ve yer yer militan eylemlere dönüştü. Nijerya da petrol üretimi, ulaşım, kamu işletmeleri, okullar tamamen durdu. Zamlara karşı başlayan grevler, tüm çalışma ve yaşam koşullarına, bozuk yollara, eğitim ve sağlık sisteminin durumuna, yolsuzluklara, petrol zengini ülkedeki korkunç sefalete, bir çok yoksul emekçi mahallesinde elektrik ve su olmamasına, baskılara karşı öfkeli gösterilere dönüştü. İşçilerin, işsizler ve kent yoksullarının, gençlerin gösterileri, bazı şehirlerde ve mahallelerde polisle çatışmalara, yollarda barikatlı eylemlere, bazı yerlerde devlet binalarını işgal ve saldırılara, zengin semtlerindeki evlere, büyük mağazalara karşı saldırılara Kazakistan da petrol işçilerinin, militan eylemlere ve yerel isyana dönüşen, 17 işçinin öldürülmesiyle bastırılamayan direnişi Nijerya da genel greve ve çatışmalı kitle gösterilerine dönüşen petrol işçilerinin süren grevi Tunus ta ülkenin Tunus-İtalyan ortaklığındaki en büyük petrol yataklarında çalışan petrol işçileri, rejim değişti ama yolsuzluklar ve bizim çalışma koşullarımızda hiç bir şey değişmedi diyerek, emeklilik yaşının düşürülmesi ve bir gün fazla dinlenme hakkı taleplerinin de olduğu süresiz grev başlattılar. Arjantin de de, Arjantin in en büyük burjuvası El Turco ile Çin ortaklığındaki petrol yataklarında işçiler, süresiz grev ilan ettiler. dönüştü. Niger eyaletinde göstericiler valinin evine saldırdı. 15 milyon nüfuslu başkent Lagos ta, bir grup eylemci zenginlerin oturduğu adalara giden iskeleyi işgal edip İç Savaşa Hazırız! pankartını astılar. Eylem ve çatışmalarda 9 işçi ve eylemci, 1 polis amiri öldü. Hükümet şiddete ve anarşiye karşın yapılan düzenlemelerden geri adım atmayacağını, yapılan grev ve gösterilerin yasa dışı olduğunu, greve katılan kamu işçilerinin işten atılacağını ve ücretlerin ödenmeyeceğini, tehdit altındaki düzeni korumak için gereken önlemleri alacağını tarzında beylik açıklamalar yaptı. İşçiler ise zaten haftalardır ücretlerinin ödenmediğini, aldıklarının ise gıda ve ulaşıma bile yetmediği cevabını vererek grev ve gösterilerini sürdürüyorlar. Petrol işçileri de, talepleri kabul edilinceye kadar grevlerini tırmandırarak sürdüreceklerini açıkladılar. Hükümetin sağlık reformu kapsamında ulusal amblans sistemini özelleştirme kararını açıklamasının ardından onbinlerce kişi sokaklara çıkarak protesto gösterileri düzenledi, polisle yoğun çatışmalar yaşandı. Dört gün boyunca süren eylemlerin ardından, hükümet, sağlık reformu paketini geri çektiğini açıklamak zorunda kaldı. Geri çekme eylemleri sonlandırmadı; eylemciler hükümetin ve Cumhurbaşkanı Başesku nun istifasını istiyorlar. Hava trafik kontrolörleri, ücret dondurmayı da içeren kemer sıkma saldırısına karşı, 18 Ocak ta 4 saat iş bıraktılar. Larnaka ve Paphos havalimanlarında 38 uçuş yapılamadı ve 5 bin yolcu grevden etkilendi. Hava trafik kontrolörleri, geçen ay da 12 saatlik grev yapmışlardı. Önümüzdeki hafta yeniden 4 saatlik iş bırakma planlanıyor. Kıbrıs İşverenler ve Sanayiciler Federasyonu, grevi özelleştirme saldırısıyla karşıladı; hükümete hava trafik hizmetlerinin özelleştirilmesi için çağrıda bulundu! Davos ta Dünya Ekonomik Forumu nu teşhir etmek üzere gerçekleştirilmek istenen gösteriye binlerce polisli önlem alındı. Komünist bir parti kurmayı hedefleyen Devrimci İnşa Örgütü İsviçre nin büyük kentlerinde birçok gösteri yapma çağrısı yapmıştı. Tekelci kapitalist Davos zirvesi karşıtı gösterilerin ilkinin de 22 Ocak tarihinde Bern de yapılması hedeflenmişti. Ancak İsviçre devleti gösterinin yapılacağı alana ve çevresine polis ve panzerleri ve ordudan alınmış askeri kamyonları yığarak burjuva demokrasisini göstermiş oldu. Çevre Kantonlardan yapılan takviyelerle savaşa hazırlanır gibi istenen yedek polis gücüyle, alan ve neredeyse şehrin tüm merkezi noktaları ablukaya alınmış, bütün sokak araları, geçiş noktaları tutulmuştu. Ellerinde bayraklarla o bölgeye gelen devrimciler etrafı sarıldı ve demir barikatlarla çevrelendiler. Demir barikatların çevresine polis minibüsleriyle ayrıca bir duvar ördüler, ayrıca onunda çevresine çevik kuvvet polisleriyle üçüncü bir abluka kurdular. Bu ablukanın dışında toplanan devrimciler dayanışma sloganlarını yükselttiler. Ablukaya alınanlar kimlik kontrolü, üst araması yapılarak ve gösterinin yasadışı olduğu hatırlatılarak tek tek salıverildiler. Devrimci İnşa Örgütü nün tekelci kapitalizmin ekonomik forumuna karşı çağrı bildirisinde şunlara yer verildi: Davosta Dünya Ekonomik Forumu nun yıllık toplantısı gerşekleştirilecek. Kapitalizmin genel krizi yakın dönemde giderek derinleşti. Ve Kapitalizm eleştirisi söz ve eylemde dünya çapında somut bir gerçeklik halini aldı. Buna WEF büyük dönüşüm ve yeni modelleri tasarlamak politikasıyla yanıt veriyor. Tekelci kapitalizmin toplumsal yapıyı dönüştürmek istemesi Ya da yeniden tasarlama hayalleri sedece içi boş bir propagandadan ibarettir. Temelinde ise giderek dünya çapında yükselen sınıf mücadelesinden dolayı artık eskisi yönetemeyeceklerinden duydukları korku onları böylesine önlemler almaya itiyor. Sadece bir devrim kapitalizmin içinde bulunduğu durumu onu yıkarak yeniden tasarlayabilir ve şekillendirebilir. Kapitalizme eleştiri radikal demokrasi taleplerinin ötesine toplumsal bir devrim ve sosyalizm hedefine doğru yol alıyor. Bir bütün olarak kapitalizm karşıtlığına karşı alınan önlemler bu örnekte görüleceği üzere burjuva demokrasisinin çikolata, saat ve refah toplumundan ibaret olmadığını açık bir biçimde gözler önüne seriyor.

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012 15 Mart 2012 Perşembe günü işlerinden atılan Asilçelik işçileri Bursa nın Orhangazi ilçesi cumhuriyet meydanında basın açıklamasıyla İşimizi İstiyoruz talebini dile getirdikleri ve işlerine geri dönene

Detaylı

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB 2010-2012 ISBN 978-605-01-0372-4 Baskı Mattek Basın Yayın Tanıtım Tic. San. Ltd. Şti Adakale Sokak 32/27 Kızılay/ANKARA Tel: (312)

Detaylı

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek Aralık 08, 2011-4:57:28 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Büyük Anadolu Otel'de düzenlenen Türk-İş 21. Olağan Genel Kurulu'nda konuştu. Çalışma

Detaylı

BODRUM DA SAĞLIK ÇALIŞANLARI GREVDE

BODRUM DA SAĞLIK ÇALIŞANLARI GREVDE BODRUM DA SAĞLIK ÇALIŞANLARI GREVDE Bodrum da sağlık çalışanları iş bıraktı. Bodrum Devlet Hastanesi önünde buluşan sağlık meslek örgütü temsilcileri, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, emeklilik hakları

Detaylı

7. dönem çalışma raporu TMOOB KOCAELİ İKK ÇALIŞMALARI. EMO Kocaeli Şubesi 146

7. dönem çalışma raporu TMOOB KOCAELİ İKK ÇALIŞMALARI. EMO Kocaeli Şubesi 146 TMOOB KOCAELİ İKK ÇALIŞMALARI EMO Kocaeli Şubesi 146 İKK Sekreterliği Makina Mühendisleri Odası tarafından yürütülmektedir. Şubemiz, üniversite, resmi kurum, sendika, oda ve derneklerle sürdürülebilir

Detaylı

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

Çalışma hayatında barış egemen olmalı Çalışma hayatında barış egemen olmalı Ocak 19, 2012-3:31:16 olduğunu belirtti. olduğunu belirterek, ''Bu bakış açısı çerçevesinde diyalog merkezli çalışmalarımızı özellikle son 7 aydır yoğun bir şekilde

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR? GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR? GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR? Toplu İş Sözleşmesi (TİS), çok genel anlamı ile emekçilerin temsilcisi sendika ile işveren temsilcilerinin, ekonomik, özlük ve çalışma koşullarını birlikte belirlemeleridir.

Detaylı

Direnişteki Trakya Otocam işçileriyle söyleşi

Direnişteki Trakya Otocam işçileriyle söyleşi Direnişteki Trakya Otocam işçileriyle söyleşi 24. Toplu İş Sözleşmesi sürecinde işverenle sendika arasında anlaşma sağlanamaması üzerine Şişecam işçileri 10 fabrikada 5800 işçiyle greve gitme kararı almıştı.

Detaylı

İŞÇİLERİN 3 ACİL TALEBİ VAR!

İŞÇİLERİN 3 ACİL TALEBİ VAR! TEMMUZ 2016 İŞÇİLERİN 3 ACİL TALEBİ VAR! Taşeron işçilere kayıtsız şartsız kadro! Kıdem tazminatıma dokunma! Zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi ne hayır! TAŞERON İŞÇİLERE KAYITSIZ ŞARTSIZ KADRO! AKP hükümeti

Detaylı

Destek Personeli Eğitimleri

Destek Personeli Eğitimleri 2.Dönem eczane çalışanlarının Destek Personeli Eğitimleri 28 Aralık 2009 tarihinde başladı 9 Valimiz Sayın Zübeyir KEMELEK 15 Aralık 2009 tarihinde Yönetim Kurulumuzu ziyaret etti.. İstanbul Ecza Koop'la

Detaylı

EYLÜL 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

EYLÜL 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili EYLÜL 2014 FAALİYET RAPORU Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili 1 CHP MERSİN İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Mersin/Mezitli CHP İlçe örgütünün düzenlediği Yenimahalle

Detaylı

Koç Üniversitesi nde neler oluyor?

Koç Üniversitesi nde neler oluyor? Koç Üniversitesi nde neler oluyor? 27 Mart 2015 tarihinde, Koç Üniversitesi temizlik işçileri, öğrencileri, öğretim görevlileri, asistanları ve büro emekçileri bir araya geldiler ve bir forum gerçekleştirdiler.

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı

Detaylı

Polis Taksim Meydanı'na girdi

Polis Taksim Meydanı'na girdi On5yirmi5.com Polis Taksim Meydanı'na girdi Gezi Parkı eylemlerinin 15. gününde polis, Taksim Meydanı na girdi. AKM ve Cumhuriyet Anıtı ndaki afişler söküldü, barikatlar da kaldırıldı. Yayın Tarihi : 11

Detaylı

Temmuz 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Temmuz 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili Temmuz 2013 FAALİYET RAPORU Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili 1 CHP MERSİN İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Mersin / Mezitli Belediye Başkanı nı ziyaret ederek

Detaylı

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ 19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI 19.09.2014 Bugün 19 Eylül. Bugün bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancılarının örgütü TMMOB nin mücadele dolu tarihi açısından

Detaylı

2.9. TMMOB,İKK,ÖKP,AEMÖP VE NKP İLİŞKİLER

2.9. TMMOB,İKK,ÖKP,AEMÖP VE NKP İLİŞKİLER 20. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU 2.9. TMMOB,İKK,ÖKP,AEMÖP VE NKP İLİŞKİLER 267 ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI ANKARA ŞUBESİ TMMOB, TMMOB ANKARA İL KOORDİNASYON KURULU ETKİNLİKLERİ 07 Ocak 2010 Tekel İşçileri ziyaret

Detaylı

Bölüm 18. Demokrasi Mücadelesinde Odamız

Bölüm 18. Demokrasi Mücadelesinde Odamız Bölüm 18 Demokrasi Mücadelesinde Odamız 268 M M O 40. Dönem Çalışma Raporu M M O 40. Dönem Çalışma Raporu 269 TMMOB Makina Mühendisleri Odası bugüne dek olduğu gibi bu dönemde de kendi meslek alanları

Detaylı

Asgari ücret 1900 net! DİSK ten basın açıklaması

Asgari ücret 1900 net! DİSK ten basın açıklaması Asgari ücret 1900 net! DİSK ten basın açıklaması 8 Aralık öğlen saat 12 de Mecidiyeköy de toplanan DİSK yönetimi ve işçiler asgari değil insanca yaşam, asgari ücret, bin dokuz yüz net taleplerini dile

Detaylı

ULUSLARARASI İŞÇİ DAYANIŞMASI DERNEĞİ. Meslek Liseliler Ne Yaşıyor? Ne İstiyor? Boyun Eğme. Mücadele Et!

ULUSLARARASI İŞÇİ DAYANIŞMASI DERNEĞİ. Meslek Liseliler Ne Yaşıyor? Ne İstiyor? Boyun Eğme. Mücadele Et! ULUSLARARASI İŞÇİ DAYANIŞMASI DERNEĞİ Meslek Liseliler Ne Yaşıyor? Ne İstiyor? Boyun Eğme Mücadele Et! Boyun Eğme Mücadele Et! Patronlar meslek lisesi öğrencilerini sömürülecek işçi olarak görüyorlar!

Detaylı

KASIM 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

KASIM 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili KASIM 2014 FAALİYET RAPORU Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili CHP MERSİN İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Mersin/Akdeniz Karaduvar Mahallesinde muhtarları

Detaylı

Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız!

Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız! Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız! Havacılık sektörüne grev yasağı getiren yasa tasarısı mecliste onaylandı. Hava-İş Sendikası, yasa mecliste görüşülmeye başlanmadan

Detaylı

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz İstanbul YDK: 1 Mayıs itibariyle başlamış olan Eme(K)adın kampanyamız kapsamında güvencesiz, görünmeyen ve yok sayılan kadın emeği üzerine araştırmalar yapmaya devam ediyoruz. Bu kez bu konuda sendikal

Detaylı

KRİZ ÜÇ KOLDAN SARSIYOR ENFLASYON-KÜÇÜLME-İŞSİZLİK

KRİZ ÜÇ KOLDAN SARSIYOR ENFLASYON-KÜÇÜLME-İŞSİZLİK İşsizlik ve İstihdam Raporu-Aralık 2017 17 Aralık 2018, İstanbul İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU Aralık 2018 KRİZ ÜÇ KOLDAN SARSIYOR ENFLASYON-KÜÇÜLME-İŞSİZLİK Resmi İşsiz Sayısı 330 Bin Artarak 3 Milyon 750

Detaylı

SENDİKALAR VE DİĞER DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİYLE İLİŞKİLER EYLEM VE ETKİNLİKLER

SENDİKALAR VE DİĞER DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİYLE İLİŞKİLER EYLEM VE ETKİNLİKLER SENDİKALAR VE DİĞER DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİYLE İLİŞKİLER EYLEM VE ETKİNLİKLER Yaşanası güzel bir dünya için, emeğe, eşitliğe, özgürlüğe, barışa kardeşliğe, paylaşmaya ve dayanışmaya önem veren bir Oda

Detaylı

MAYIS 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

MAYIS 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili MAYIS 2014 FAALİYET RAPORU Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili CHP MERSİN İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Mersin/Aydıncık CHP İlçe Yönetim Kurulu ve Belediye

Detaylı

İKİ AYDA 500 BİN YENİ İŞSİZ Krizin Tahribatı

İKİ AYDA 500 BİN YENİ İŞSİZ Krizin Tahribatı İşsizlik ve İstihdam Raporu-Aralık 2017 15 Kasım 2018, İstanbul İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU Kasım 2018 İKİ AYDA 500 BİN YENİ İŞSİZ Krizin Tahribatı Gerçek İşsiz Sayısı 6,4 Milyona Yaklaştı Kayıtlı İşsiz

Detaylı

Kasım 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Kasım 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili Kasım 2013 FAALİYET RAPORU Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili CHP MERSİN İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Mersin/Mezitli İlçesi CHP Belediye Başkanı aday adaylarının

Detaylı

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 37. Dönem Çalışma Raporu. YÜRÜYÜġ ve MĠTĠNGLER

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 37. Dönem Çalışma Raporu. YÜRÜYÜġ ve MĠTĠNGLER YÜRÜYÜġ ve MĠTĠNGLER 2010 ve 2011 1 MAYISLARINDA 1 MAYIS ALANINDAYDIK 2010 yılında, Taksim'de 32 yıl sonra kitlesel 1 Mayıs kutlamaları için yüzbinlerce emekçi meydanı doldurdu. Dolmabahçe, Şişhane ve

Detaylı

Trans Terapi ve Dayanışma Grubu Toplantılarının Yedincisi Gerçekleşti. SPoD CHP Beyoğlu Belediyesi Başkan Aday Adayı Gülseren Onanç ile görüştü

Trans Terapi ve Dayanışma Grubu Toplantılarının Yedincisi Gerçekleşti. SPoD CHP Beyoğlu Belediyesi Başkan Aday Adayı Gülseren Onanç ile görüştü Trans Terapi ve Dayanışma Grubu Toplantılarının Yedincisi Gerçekleşti SPoD un ve Uzman Psikiyatrist Dr. Seven Kaptan ın gönüllü işbirliğiyle düzenlenen Trans Terapi Toplantısı nın yedincisi 4 Eylül Çarşamba

Detaylı

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık Sendikamız Yapı-Yol Sen 12 Nisan 2012 tarihinde Karayolları Genel Müdürlüğü önünde ve eşzamanlı olarak tüm şube binaları önünde, Otoyol ve Köprülerin özelleştirilmesi, görevde yükselme ve unvan değişikliği

Detaylı

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

Ýstanbul hastanelerinde GREV! Ýstanbul hastanelerinde GREV! Onaylayan Administrator Wednesday, 20 April 2011 Orijinali için týklayýn Doktorlar, hemþireler, eczacýlar, diþ hekimleri, hastabakýcýlar, týp fakültesi öðrencileri ve taþeron

Detaylı

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ BASINA VE KAMUOYUNA Erkek egemen kapitalist sistemde kadınların en önemli sorunu 2011 yılında da kadına yönelik şiddet olarak yerini korudu. Toplumsal cinsiyetçi rolleri yeniden üreten kapitalist erkek

Detaylı

1 MAYIS 2013 BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA!

1 MAYIS 2013 BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA! 1 MAYIS 2013 BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA! İşçilerin burjuvaziye ve egemen sınıfa karşı mücadelesi sürdükçe, bütün talepleri karşılanana dek 1 Mayıs, bu taleplerin her yıl dile getirildiği gün olacaktır.

Detaylı

MİLAS TA, BELEDİYE İŞÇİLERİNE YÜZDE ZAM

MİLAS TA, BELEDİYE İŞÇİLERİNE YÜZDE ZAM MİLAS TA, BELEDİYE İŞÇİLERİNE YÜZDE 10-16 ZAM Milas Belediyesi ile DİSK arasında devam eden toplu iş sözleşmesi sonuçlandı. Buna göre işçilere yüzde 10 ila 16 arasında zam verildi. Milas Belediyesi ile

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Kılıçdaroğlu: İş adamı konuşuyor tehdit, gazeteci konuşuyor tehdit, belediye başkanı konuşuyor tehdit, ne olacak tehditlerin sonu? Tarih : 04.06.2011 -BATMAN MİTİNGİ- Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu,

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu Şubat 03, 2017-5:56:00 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi'nin ve yapımı tamamlanan

Detaylı

Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de

Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de Onaylayan Administrator Wednesday, 20 April 2011 Orijinali için týklayýn Saðlýk emekçilerinin 2 gün süren grevleri baþladý. Ülke genelindeki hastanelerin nereyse tamamýnda hastanede

Detaylı

16. bölüm. demokrasi mücadelesinde şubemiz

16. bölüm. demokrasi mücadelesinde şubemiz 16. bölüm demokrasi mücadelesinde şubemiz BÖLÜM 16: DEMOKRASİ MÜCADELESİNDE ŞUBEMİZ 16.1. TMMOB Mitingi 15 MAYIS 2011 Ankara TMMOB Mitingi hazırlık çalışmaları kapsamında; TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı

Detaylı

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU 2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU 1 Av.Dr. M. SEZGİN TANRIKULU İSTANBUL MİLLETVEKİLİ GİRİŞ 2015 yılı Ağustos ayından itibaren tekrar başlayan çatışmalar Türkiye tarihinde eşi az görülmüş bir yıkıma, sayısız

Detaylı

21.DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU

21.DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU 21.DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU 225 ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI ANKARA ŞUBESİ 13 Ocak 2012 KESK Genel Merkezi başta olmak üzere bir çok ilde KESK e bağlı sendikalar, demokratik kurumlar, belediyeler ve siyasi

Detaylı

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR BALIKESİR - 30.09.2014 HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR Balıkesir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hüseyin Gündoğdu, Ankara ve Hatay Tabip odaları üyelerinin Gezi Parkı olayları sürecinde hukuka aykırı

Detaylı

Mevsimlik İşçiliğe Hayır Dedik

Mevsimlik İşçiliğe Hayır Dedik 12006 Mevsimlik İşçiliğe Hayır Dedik 2006 yılından beri Bütün öğretmenler kadrolu olmalıdır diyerek mücadelemizi, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi yönünde yoğunlaştırdık. 2 22008 Bakan Hüseyin

Detaylı

ŞUBAT 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

ŞUBAT 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili ŞUBAT 2016 FAALİYET RAPORU Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili CHP MERSİN İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Mersin/Tarsus/Gülek Mahallesinde vatandaşlarla bir

Detaylı

MAYIS 2010 YAŞASIN 1 MAYIS ALANLARDAYIZ!

MAYIS 2010 YAŞASIN 1 MAYIS ALANLARDAYIZ! MAYIS 2010 YAŞASIN 1 MAYIS ALANLARDAYIZ! İşçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs; tüm yurtta olduğu gibi İstanbul da da coşkuyla kutlandı.1978 1 Mayıs ın ardından ilk kez izin verilen

Detaylı

Cüneyt Özdemir de halkın, işçilerin, öğrencilerin sorunlarını programına taşıyor ve ayrıcalığını gösteriyor. Teşekkürler Cüneyt Özdemir.

Cüneyt Özdemir de halkın, işçilerin, öğrencilerin sorunlarını programına taşıyor ve ayrıcalığını gösteriyor. Teşekkürler Cüneyt Özdemir. DİRENİŞİN 109. GÜNÜ 26 Ekim 2010 Bugünlerde çok sık misafirim var. Gün uzadıkça gelenler artıyor. İlk defa bir arkeolog ziyaretçim vardı. O da işsizdi. Uzun zamandır gelmek istiyormuş. Nasıl giderim diye

Detaylı

EKİM 2017 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

EKİM 2017 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili EKİM 2017 FAALİYET RAPORU Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili 1 CHP MERSİN İL- İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Mersin/Akdeniz ilçesinde Adıyaman Balyanlılar Derneği

Detaylı

KRİZ İŞSİZ BIRAKIYOR

KRİZ İŞSİZ BIRAKIYOR İşsizlik ve İstihdam Raporu-Aralık 2017 15 Ekim 2018, İstanbul İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU- Ekim 2018 KRİZ İŞSİZ BIRAKIYOR İşsizlikte Patlama Gerçek İşsiz Sayısı 6,3 Milyon Kayıtlı İşsiz Sayısı Son Bir

Detaylı

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI Bodrum İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Özcan ın kurum değişikliği ile Ankara Gölbaşı belediye başkan yardıcılığı görevine

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye nin dört köşesindeki emekçiler iş bıraktı! Tarih : 17.06.2013 DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve TDB, Gezi Parkı yla başlayan protestolara yönelik polisin sert müdahalesi nedeniyle

Detaylı

7. dönem çalışma raporu ÜYE TOPLANTILARI. EMO Kocaeli Şubesi

7. dönem çalışma raporu ÜYE TOPLANTILARI. EMO Kocaeli Şubesi ÜYE TOPLANTILARI 60 Gebze de Temsilcilik Ve Üye Toplantısı Gerçekleştirildi 24 Şubat 2012 7. Dönem yönetim kurulu 24 Şubat Cuma günü Gebze temsilciliği üyeleriyle bir araya geldi. Buluşmada Şube Başkanı

Detaylı

ASIL KRİZ İŞSİZLİKTE! Geniş Tanımlı İşsiz Sayısı 7 Milyona Yaklaştı

ASIL KRİZ İŞSİZLİKTE! Geniş Tanımlı İşsiz Sayısı 7 Milyona Yaklaştı İşsizlik ve İstihdam Raporu- 2017 15 2017, İstanbul ASIL KRİZ İŞSİZLİKTE! Geniş Tanımlı İşsiz Sayısı 7 Milyona Yaklaştı Bir yılda 670 bin yeni işsiz Resmi işsiz sayısı 3 milyon 872 bine yükseldi İşsizlik

Detaylı

MART 2015 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

MART 2015 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili MART 2015 FAALİYET RAPORU Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili CHP MERSİN İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Silifke CHP İlçe örgütünü ziyaret ederek 2015 Genel

Detaylı

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI TMMOB Danýþma Kurulu 38. Dönem 2. Toplantýsý 16 Nisan 2005'te Ankara'da TMMOB çalýþmalarý üzerine bilgilendirme ve TMMOB çalýþmalarýnýn deðerlendirilmesi gündemi

Detaylı

CHP EMEK BÜROLARI EMEK BÜLTENİ

CHP EMEK BÜROLARI EMEK BÜLTENİ CHP EMEK BÜROLARI EMEK BÜLTENİ I. İşten Çıkarmalar No.4 EYLÜL AYI İstanbul Bayrampaşa da bulunan Zara fabrikasında çalışan 151 işçi, üç aylık ücretleri, kıdem ve ihbar tazminatları ödenmeden işten atıldıkları

Detaylı

İŞSİZLİKTE PATLAMA!: AKP İşsizlikle Mücadelede Başarısız!

İŞSİZLİKTE PATLAMA!: AKP İşsizlikle Mücadelede Başarısız! İşsizlik ve İstihdam Raporu-Kasım 2016 15 Kasım 2016, İstanbul İŞSİZLİKTE PATLAMA!: AKP İşsizlikle Mücadelede Başarısız! İşsizlik son beş yıldır düzenli olarak artıyor! Son bir yılda 435 bin yeni işsiz!

Detaylı

EMEK ARAŞTIRMA RAPORU-2

EMEK ARAŞTIRMA RAPORU-2 EMEK ARAŞTIRMA RAPORU-2 KAMU İSTİHDAM RAPORU (Aralık, 2015) Ø KAMU SEKTÖRÜNDE İSTİHDAM EDİLEN İŞÇİ SAYISI YÜZDE 3,4! GERİLEDİ. KADROLU İŞÇİ SAYISI İSE YÜZDE 4,6 DÜŞTÜ! Ø BELEDİYELERDE KADROLU İŞÇİ SAYISI

Detaylı

Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi

Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi Isparta Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce düzenlenen Sosyal Güvenlik Reformunun

Detaylı

MART 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

MART 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili MART 2014 FAALİYET RAPORU Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili CHP MERSİN İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. CHP Mersin Büyükşehir ve ilçe belediye başkan adaylarının

Detaylı

10SORUDA AİLE SİGORTASI

10SORUDA AİLE SİGORTASI 10 SORUDA AİLE SİGORTASI T.C. ANAYASASI MADDE 60: Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar. 1. AİLE SİGORTASI Nedir? Aile Sigortası,

Detaylı

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş ın Elbistan İlçesi nde siyaseti sadece insan için yaptıklarını, iktidara gelmeleri halinde terörü sonlandırıp ülkeye huzuru getireceklerini

Detaylı

TEMMUZ 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TEMMUZ 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili TEMMUZ 2012 FAALİYET RAPORU Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili CHP MERSİN İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Anamur CHP İlçe Örgütünü ziyaret ederek ilçe yöneticilerinden

Detaylı

TARİHİ REKOR İŞSİZ SAYISI 7 MİLYONU AŞTI! HALKIN DERDİ BAŞKANLIK DEĞİL İŞSİZLİK!

TARİHİ REKOR İŞSİZ SAYISI 7 MİLYONU AŞTI! HALKIN DERDİ BAŞKANLIK DEĞİL İŞSİZLİK! İşsizlik ve İstihdam Raporu-Nisan 2017 18 Nisan 2017, İstanbul TARİHİ REKOR İŞSİZ SAYISI 7 MİLYONU AŞTI! HALKIN DERDİ BAŞKANLIK DEĞİL İŞSİZLİK! Bir yılda 700 bin kişi işsizler ordusuna katıldı Geniş tanımlı

Detaylı

İsviçreli siyasetçi ve örgütler: Diktatörlüğe karşı Kürtlerle dayanışma büyütmeli

İsviçreli siyasetçi ve örgütler: Diktatörlüğe karşı Kürtlerle dayanışma büyütmeli İsviçreli siyasetçi ve örgütler: Diktatörlüğe karşı Kürtlerle dayanışma büyütmeli İsviçreli örgütler ve siyasetçiler, Erdoğan diktatörlüğüne karşı yürüyerek, Kürt halkıyla uluslararası dayanışmanın büyütülmesi

Detaylı

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi Erdoğan, "OHAL uygulaması kesinlikle demokrasiye, hukuka ve özgürlüklere karşı değildir" dedi. 21.07.2016 / 09:56 Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından

Detaylı

OCAK 2012 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

OCAK 2012 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili OCAK 2012 FAALİYET RAPORU Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili CHP İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Yenice Belde Belediye Başkanı Ali Kuru yu makamında ziyaret

Detaylı

Ağustos 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Ağustos 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili Ağustos 2013 FAALİYET RAPORU Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili CHP MERSİN İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Mersin/Tarsus CHP İlçe Örgütünü ziyaret ederek,

Detaylı

İşsizlik Dikiş Tutmuyor İşsizlikte Kriz Günlerine Dönüş

İşsizlik Dikiş Tutmuyor İşsizlikte Kriz Günlerine Dönüş İşsizlik ve İstihdam Raporu-Ocak 2017 16 Ocak 2017, İstanbul İşsizlik Dikiş Tutmuyor İşsizlikte Kriz Günlerine Dönüş Bir yılda 500 bin yeni işsiz Resmi işsiz sayısı 3 milyon 647 bine yükseldi Geniş Tanımlı

Detaylı

Radyo. Bayram teklifi. MUSTAFA Kemal Atattürk 16 Mayıs ta annesiyle vedalaşıp Bandırma Vapuru

Radyo. Bayram teklifi. MUSTAFA Kemal Atattürk 16 Mayıs ta annesiyle vedalaşıp Bandırma Vapuru 17 MAYIS 2013 0 212 260 23 60-0 212 260 52 29 %50 ye varan indirimler Bayram teklifi MUSTAFA Kemal Atattürk 16 Mayıs ta annesiyle vedalaşıp Bandırma Vapuru ile Beşiktaş tan Samsun hareket etti. Bu Beşiktaş

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu Ocak 05, 2017-4:11:00 Başbakan Binali Yıldırım, Keçiören Belediyesi önünde düzenlenen metro açılış töreninde yaptığı konuşmada, nüfusu

Detaylı

Sendikalaşma ve Toplu İş Sözleşmesi Raporu Ağustos 2016

Sendikalaşma ve Toplu İş Sözleşmesi Raporu Ağustos 2016 Sendikalaşma ve Toplu İş Sözleşmesi Raporu Ağustos 2016 2 Ağustos 2016 Sendikalı işçilerin üçte biri toplu sözleşme kapsamı dışında Sendikalaşmada son 4 yıldır yaşanan artışın büyük bölümü yapay Toplu

Detaylı

Amerika Birleşik Devletleri nin saygın yüksek öğretim kurumlarından Yale Üniversitesi nde tarih bölümü öğretim üyesi olarak çalışan ve eski LGBT

Amerika Birleşik Devletleri nin saygın yüksek öğretim kurumlarından Yale Üniversitesi nde tarih bölümü öğretim üyesi olarak çalışan ve eski LGBT Amerika Birleşik Devletleri nin saygın yüksek öğretim kurumlarından Yale Üniversitesi nde tarih bölümü öğretim üyesi olarak çalışan ve eski LGBT çalışmaları kürsüsü başkanı Prof. Dr. George Chauncey, SPOD

Detaylı

İşsizlik İstikrarlı Biçimde Yükseliyor! Son 10 Yılın En Yüksek İşsiz Sayısı

İşsizlik İstikrarlı Biçimde Yükseliyor! Son 10 Yılın En Yüksek İşsiz Sayısı İşsizlik ve İstihdam Raporu-Şubat 2017 15 Şubat 2017, İstanbul İşsizlik İstikrarlı Biçimde Yükseliyor! Son 10 Yılın En Yüksek İşsiz Sayısı Bir yılda 590 bin yeni işsiz Resmi işsiz sayısı 3 milyon 715 bine

Detaylı

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014 Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye ile Kürdistan arasındaki ekonomik ilişkiler son yılların en önemli rakamlarına ulaşmış bulunuyor. Bugünlerde petrol anlaşmaları ön plana

Detaylı

İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU- EYLÜL 2018 İŞSİZLİK TIRMANIYOR. Gerçek İşsiz Sayısı 6 Milyon. İşsiz Sayısı Bir Yılda 192 Bin Arttı

İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU- EYLÜL 2018 İŞSİZLİK TIRMANIYOR. Gerçek İşsiz Sayısı 6 Milyon. İşsiz Sayısı Bir Yılda 192 Bin Arttı 17 Eylül 2018, İstanbul İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU- EYLÜL 2018 İŞSİZLİK TIRMANIYOR Gerçek İşsiz Sayısı 6 Milyon Gerçek İşsizlik Oranı yüzde 17,1 İşsiz Sayısı Bir Yılda 192 Bin Arttı 930 Bin Üniversite

Detaylı

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 37. Dönem Çalışma Raporu. BASIN ÇALIġMALARI

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 37. Dönem Çalışma Raporu. BASIN ÇALIġMALARI BASIN ÇALIġMALARI BASIN AÇIKLAMALARIMIZ 5 Mayıs 2010 Özelleştirme Karşıtı Platform İstanbul Bileşenleri nin Taksim BEDAŞ önünde gerçekleştiği basın açıklaması yoğun bir katılımla yapıldı. Şubemiz üye ve

Detaylı

İşsizliğin Önlenemeyen Yükselişi: Son Beş Yılın Zirvesi

İşsizliğin Önlenemeyen Yükselişi: Son Beş Yılın Zirvesi İşsizlik ve İstihdam Raporu-Aralık 2016 15 Aralık 2016, İstanbul İşsizliğin Önlenemeyen Yükselişi: Son Beş Yılın Zirvesi Son Beş Yılda Bir Milyon Yeni İşsiz Geniş Tanımlı İşsiz Sayısı 6 Milyon 373 Bin

Detaylı

En Yüksek Prim Ödeyen 10 İşverene Ödül Verildi

En Yüksek Prim Ödeyen 10 İşverene Ödül Verildi En Yüksek Prim Ödeyen 10 İşverene Ödül Verildi SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANI FATİH ACAR: -2008 YILINDA YAŞANAN OLUMSUZLUKLARA ARTIK RASTLAMIYORUZ -PLAKET VERDİĞİMİZ İŞVERENLER DÜZENLİ PRİMLERİNİ ÖDEYEN,

Detaylı

Nöbet Görevi Öğretmenliğin Parçasıdır Fakat... Fakat...!

Nöbet Görevi Öğretmenliğin Parçasıdır Fakat... Fakat...! Nöbet Görevi Öğretmenliğin Parçasıdır Fakat... Fakat...! Eğitim Sen Yayınları Eylül 2015 EĞİTİM SEN (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası) Adına Sahibi: Kamuran Karaca Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Hanım

Detaylı

Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, Altınordu İlçesi nde bulunan 92 Mahalle nin muhtarlarıyla ile bir araya geldi.

Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, Altınordu İlçesi nde bulunan 92 Mahalle nin muhtarlarıyla ile bir araya geldi. Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, Altınordu İlçesi nde bulunan 92 Mahalle nin muhtarlarıyla ile bir araya geldi. TESK Otelde gerçekleştirilen toplantıya Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş

Detaylı

BÖLÜM 16 DEMOKRASİ MÜCADELESİNDE ODAMIZ

BÖLÜM 16 DEMOKRASİ MÜCADELESİNDE ODAMIZ BÖLÜM 16 DEMOKRASİ MÜCADELESİNDE ODAMIZ 46. Dönem Çalışma Raporu BÖLÜM 16. DEMOKRASİ MÜCADELESİNDE ODAMIZ Sosyal devlet ilkesine aykırı olduğunu dile getirdiğimiz kamusal hizmetlerin özelleştirilmesine,

Detaylı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı Cumhuriyet Halk Partisi Bodrum İlçe Örgütü Yalıkavak Mahalle Temsilciliği tarafından geniş katılımlı birlik ve dayanışma

Detaylı

Onlar konuşur, AK Parti yapar

Onlar konuşur, AK Parti yapar Onlar konuşur, AK Parti yapar Nisan 21, 2015-8:15:00 AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti'nin vadettiği şeyleri kesinlikle yapacağının altını çizdi. Davutoğlu, Ankara Atatürk Spor

Detaylı

Plaka Tahdidi Gündemi Yoğun Geçiyor

Plaka Tahdidi Gündemi Yoğun Geçiyor Plaka Tahdidi Gündemi Yoğun Geçiyor Ana Sayfa» Sektörel 02.11.2015 16:21 Yaklaşık 30 yıldır İstanbul Servisçi Esnafı gündemini meşgul eden Plaka Tahdidi konusu hakkında geçtiğimiz haftalarda oldukça ilgi

Detaylı

Mevzuat Değişikliklerinin Mesleki Alanımıza ve Meslek Odamıza Yansıması

Mevzuat Değişikliklerinin Mesleki Alanımıza ve Meslek Odamıza Yansıması İçindekiler 45. Dönem Genel Kurul Gündemi... 13 44. Dönem Organları... 14 44. Dönem Şube Yönetim Kurulları... 18 45. Dönem Şube Yönetim Kurulları... 20 İnşaat Mühendisleri Odası Temsilcilikleri... 22 15

Detaylı

MUĞLA DA ÇEVRE TALANINA TEPKİ

MUĞLA DA ÇEVRE TALANINA TEPKİ MUĞLA DA ÇEVRE TALANINA TEPKİ Muğla Çevre Platformu nun (MUÇEP) Milas buluşmasına damgayı; arka arkaya gelen çevre, imar, tarım alanları konularında çıkarılan kararlar ve Okluk Koyu nda yıkılan Cumhurbaşkanlığı

Detaylı

KATLEDİLEN ECZACILARIMIZIN VURULDUKLARI YERDEYDİK!

KATLEDİLEN ECZACILARIMIZIN VURULDUKLARI YERDEYDİK! KATLEDİLEN ECZACILARIMIZIN VURULDUKLARI YERDEYDİK! KATLEDİLEN ECZACILARIMIZIN VURULDUKLARI YERDEYDİK! DOMPDF_ENABLE_REMOTE is set to FALSE http://teb.org.tr/uploads/eczaci katlam//flassss.jpg Katledilen

Detaylı

DANIŞMA KURULU emo izmir şubesi 30. dönem çalışma raporu 101

DANIŞMA KURULU emo izmir şubesi 30. dönem çalışma raporu 101 DANIŞMA KURULU emo izmir şubesi 101 Danışma Kurulu I. Toplantısı 17 Mart 2014 30.Dönem Danışma Kurulu 1. Toplantısı 17 Mart 2014 tarihinde Şube Eğitim Salonunda 46 üyemizin katılımıyla gerçekleştirildi.

Detaylı

Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı,

Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı, AHMET BAHA ÖĞÜTKEN 24.DÖNEM İSTANBUL MİLLETVEKİLİ TEŞKİLAT BAŞKAN YARDIMCISI 1961'de İstanbul, Fatih te doğdu, Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini

Detaylı

MECLİS KARAR ÖZET TUTANAĞI Ü Y E L E R T.C. KARAPINAR BELEDİYE BAŞKANLIĞI KARAR TARİHİ : 09/05/2014 KARAR NUMARASI : 13

MECLİS KARAR ÖZET TUTANAĞI Ü Y E L E R T.C. KARAPINAR BELEDİYE BAŞKANLIĞI KARAR TARİHİ : 09/05/2014 KARAR NUMARASI : 13 KARAR NUMARASI : 13 AYDOĞDU, Belediye Meclisi 5393 Sayılı Belediye Kanunun 20. maddesi uyarınca 2014 yılı Mayıs ayı toplantısı için Belediye Hizmet binası, Başkanlık odasında toplandı. Toplantı başında

Detaylı

22. Çalışma Dönemi II. Danışma Kurulu Toplantısı Gerçekleştirildi

22. Çalışma Dönemi II. Danışma Kurulu Toplantısı Gerçekleştirildi Ocak - Şubat 2013 22. Çalışma Dönemi II. Danışma Kurulu Toplantısı Gerçekleştirildi Açılış konuşmasının devamında Şube Yönetim Kurulu Sekreterimiz Alişan Çalcalı tarafından Şube etkinlikleri ve çalışmalarına

Detaylı

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. İşçi Cephesi: Direnişiniz nasıl başladı? Kazova dan bir işçi: Bizim direnişimiz ilk önce 4 aylık maaşımızı, kıdem ve tazminat

Detaylı

Erkek egemenliğine, sömürüye, şiddete ve cinsel ayrımcılığa hayır demek için

Erkek egemenliğine, sömürüye, şiddete ve cinsel ayrımcılığa hayır demek için Erkek egemenliğine, sömürüye, şiddete ve cinsel ayrımcılığa hayır demek için 8 MART TA ALANLARA! 8 Mart, kadın işçilerin daha iyi çalışma koşulları için verdikleri mücadeleyi yaşamlarıyla ödedikleri bir

Detaylı

NİSAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

NİSAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili NİSAN 2012 FAALİYET RAPORU Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili CHP MERSİN İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Yeni Seçilen Tarsus CHP İlçe Yönetimini ziyaret ederek

Detaylı

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi: www.sanliurfa.com

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi: www.sanliurfa.com Günlük Haber Bülteni 13.03.2015 İNTERNET HABERLERİ İnternet Haber Sitesi: www.sanliurfa.com Tarih:12.03.2015 İNTERNET HABERLERİ İnternet Haber Sitesi: www.sabah.com.tr Tarih:12.03.2015 İNTERNET HABERLERİ

Detaylı

SPoD İnsan Hakları Örgütlerinin Kasım Ayı Buluşmasına Katıldı. SPoD Nefret Suçları Yasa Kampanyası Platformu nun Basın Açıklamasındaydı

SPoD İnsan Hakları Örgütlerinin Kasım Ayı Buluşmasına Katıldı. SPoD Nefret Suçları Yasa Kampanyası Platformu nun Basın Açıklamasındaydı SPoD İnsan Hakları Örgütlerinin Kasım Ayı Buluşmasına Katıldı İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Helsinki Yurttaşlar Derneği, Af Örgütü ve Hakikat Adalet Hafıza Derneği'nin her ay düzenledikleri

Detaylı

İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU

İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU İşsizlik çığ gibi: Bir yılda 501 bin yeni işsiz Ekonomide küçülme işsizliği tetikliyor Sanayi üretimi bir yılda yüzde 6,5 azaldı Geniş tanımlı işsiz sayısı 6,3 milyona yükseldi

Detaylı

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz. Aşağıda Emek vererek Yazmış olduğumuz yazı ve bilgileri 5 dakika ayırıp okur inceler ve bizden ücretsiz bir örnek kayıt dosyası talep ederseniz. Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim

Detaylı

SPoD LGBTİ, Cumhurbaşkanlığı Seçimlerini İzledi. Trans Terapi Toplantıları Devam Ediyor

SPoD LGBTİ, Cumhurbaşkanlığı Seçimlerini İzledi. Trans Terapi Toplantıları Devam Ediyor SPoD LGBTİ, Cumhurbaşkanlığı Seçimlerini İzledi SPoD, Bağımsız Seçim İzleme Platformu ile birlikte cumhurbaşkanlığı seçimlerinde demokratik gözetim hakkı çerçevesinde kırılgan grupların seçme ve seçilme

Detaylı