Gazi Üniversitesi ĠletiĢim Fakültesi

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Gazi Üniversitesi ĠletiĢim Fakültesi"

Transkript

1

2 Türk Eğitim Bilimleri Dergisi Bahar 2009, 7(2), 237- Gazi Üniversitesi ĠletiĢim Fakültesi Güz 2009, Sayı : 29 Autumn 2009, Number: 29 ĠletiĢim 2003/18

3 G. Ü. Ġ. F. Adına Sahibi Rıza AYHAN Sorumlu Yazı ĠĢleri Müdürü M. Naci BOSTANCI Editör Cengiz ANIK Yayın Kurulu Zülfikar DAMLAPINAR Sirel GÖLÖNÜ DanıĢma Kurulu Suat ANAR Ümit ATABEK Bilal ARIK Burhan AYKAÇ Aysel AZĠZ Hasan BACANLI Hamza ÇAKIR Dilruba ÇATALBAġ Yusuf DEVRAN Ġhsan ERDOĞAN Fatma GEÇĠKLĠ Suat GEZGĠN Nilgün GÜRKAN Metin IġIK Süleman ĠRVAN Ahmet KALENDER KurtuluĢ KAYALI Ersin ÖZARSLAN Serdar ULUKAN Mustafa YAĞBASAN Editör Yardımcıları Umur IġIK AyĢe Gül SONCU Hasan TOPBAġ Ç. Murat HAZAR Cem YAġIN Yeditepe Üniversitesi YaĢar Üniversitesi Erciyes Üniversitesi Gazi Üniversitesi Arel Üniversitesi Gazi Üniversitesi Erciyes Üniversitesi Galatasaray Üniversitesi Yeditepe Üniversitesi Gazi Üniversitesi Atatürk Üniversitesi Ġstanbul Üniversitesi Gazi Üniversitesi Erciyes Üniversitesi Akdeniz Üniversitesi Selçuk Üniversitesi Ankara Üniversitesi Gazi Üniversitesi Gazi Üniversitesi Fırat Üniversitesi ISSN: x Copyright Gazi Üniversitesi ĠletiĢim Fakültesi. Tüm hakları saklıdır Yayın ve Türü: Yılda iki kez basılan hakemli, yaygın, süreli bir dergidir. Yönetim Merkezi ve Adresi: Gazi Üniversitesi ĠletiĢim Fakültesi, Emek, Ankara Tel: Fax: iletisimdergisi@gazi.edu.tr Basım yeri: Gazi Üniversitesi ĠletiĢim Fakültesi Basımevi, Emek, Ankara.

4 TÜBĠTAK/ULAKBĠM SBVT tarafından taranmakta ve dizinlenmektedir.

5 İ Ç İ N D E K İ L E R ZÜLFİKAR DAMLAPINAR İletişim Bilimini Rousseau dan Okumak: Kötü Yanlarımızın Sonucu mu, İyi Yanlarımızın Katkısı mı? / 1 Reading Communication Science From Rousseau: Is it the Result of Our Bad Sides? or the Contribution of Our Good Sides? DİLEK GÜRKAN Basın İşletmelerinin Finansman Sorunları ve Bir Finansal Analiz Uygulaması / 23 Financial problems of newspaper organizations and a financial analysis practice GÜLCAN IŞIK ÜLKÜ AYŞE OĞUZHAN BÖREKÇI Siyasetçi-Medya İlişkileri Bağlamında Bir İnceleme: Deniz Feneri Örneği / 53 A Survey in the context of Politicians-Media Relations: The Example of Deniz Feneri ABDULKADİR GÖLCÜ Haber Söyleminde Medya- Siyaset İlişkisi: 29 Mart 2009 Yerel Seçimleri / 81 Media and Politics Relation in News Discourse: 29 March 2009 Local Elections MERİH TAŞKAYA 1980 lerden 2000 lere Türk Sinemasında Ürün Yerleştirme Uygulamalarında Görülen Nicel Değişim / 103 The Quantitative Changes in Product Placement Practices in Turkish Cinema Since 1980s To 2000s AYHAN BİBER Halkla İlişkiler Çalışmalarının Dünü, Bugünü ve Geleceğine İlişkin Bir Değerlendirme / 133 An Analysis of Yesterday, Today and Tomorrow of Public Relations Studies ERDEM TAŞDEMİR Toplumların İdaresinde Liderler ve Yöneticiler / 149 Leaders and Managers in Community Management

6 UMUR IŞIK KONUR ALP KOZ Cinsellik Üzerinden Tık Ticareti : İnternet Haberciliği Üzerine Bir İnceleme / 167 Click commerce based on sexuality: An Analysis on Internet Journalism BORA ATAMAN What is Empowering and Who The Users are in The New Media / 189 Yeni Medyada Kullanıcının Gücü FUNDA ŞENOL CANTEK - BETÜL YARAR Erken Cumhuriyet Dönemi Dergi ve Gazetelerinde Spor ve Kadın ( ) / 201 Women and Sport in the Journals and Newspapers of the Early Republican Period ( )

7 S U N U ġ KAOSTAN DÜZENLĠLĠĞE BĠLĠMSEL SERÜVEN VE ĠLETĠġĠM BĠLĠMĠ SunuĢ a tahsis edilen bu sayfaların müzakere amacıyla kullanılabileceği tasarlandığı için, bilim, bilim insanı ve hususen iletiģim bilimi gibi konuları gündeme taģımaya devam ediyoruz. Metodolojik bir kalıp içermek zorunda olmadığı için akademik kariyer amacıyla kullanılmayacaktır ama, umut edilmektedir ki, bu sayfalar, konu duayeni, çok değerli üsdatlarımızın katkılarıyla, izleyen satırlardaki makaleler kadar önem arz eden bir niteliğe zaman içinde kavuģacaktır. Bir önceki sayıda da kısmen değinildiği gibi; akademik bir metni metodoloji karakterize etmektedir ama, akademik metni metodoloji değil, kaçınılmaz olarak, metodolojiyi uygulayan özne ortaya koymaktadır. Bu da bilim insanının deontolojisini gündeme getirmektedir. Demek ki, akademik metnin bilimselliğinin ölçütü; bilim insanının (1) tarafsızlığını, (2) erdemini ve (3) masumiyetini gösteren parametreler olmalıdır. Bununla birlikte, önce bilimin karakterine bakmak gerekmektedir. Yani, Dergi mizin bu sayfalarında üç konunun sorunsallaģtırılması amaçlanmaktadır: Bilimin karakteri, mantığı ve iģtigal alanı, Bilim insanının karakteri, mantığı ve iģtigal alanı, ĠletiĢim biliminin karakteri, mantığı ve iģtigal alanı. Bilimsel Serüven: Kaostan Düzenliliğe Olup biten hemen her Ģey, eninde sonunda -mutlak ya da mümkün- bir özne nin eseri olduğuna göre, özne nin serüveni zorunlu olarak, bilimin serüveni ile örtüģmektedir. Özne ye iliģkin en çekici tahkiyeler de hiç kuģkusuz ki, mitolojik metinlerde dile getirilmektedir. Grek mitolojilerinin birinde, kaostan tanrıça Gaia, yeraltını yöneten Tartaros ve eģsiz güzellikteki Eros un var olduğu öykülenmektedir. Gaia, dağlar ve denizlerle birlikte gökyüzü tanrısı Uranus u yaratmıģ ve daha sonra onunla evlenmiģtir. Bu evlilikten devler ve ucube kykloplarla birlikte diğer pek çok evlat dünyaya gelmiģtir. Böylece yağmur, bereket, mevsimler, yıldırımlar, ĢimĢekler, deniz, dağ, ırmak ve doğadaki tüm olaylarla atmosferi yöneten tanrı ve tanrıçaların yanı sıra; sağaltım iģi ile yükümlü, savaģ ya da avdan sorumlu, sanattan ya da estetikten anlayan, kehanet üstadı, aģkı, ölümü, doğumu yaratan pek çok tanrılar ve tanrıçalar var olmuģtur. KuĢkusuz ki bunlar aynı zamanda, depremleri, volkanları, tufanları, fırtınaları ve pek çok doğal afet ve felaketleri de yöneten öznelerdir. Demek ki olup biten her Ģeyden sorumlu bir özne bulunmaktadır ve onların bazıları bir yandan kaosu,

8 karıģıklığı, karmaģayı körüklerken; öte yandan diğer bazıları da düzeni, istikrarı, uyumu, huzuru, sukuneti tesis etmek için çabalamaktadır. Hatta mutlak bir baģarı elde edememiģ olsa bile ana tanrıça Gaia nın varoluģ gerekçesi bile, içinden doğduğu kaosu, huzur ve esenliğe dönüģtürmektir. Babil mitolojilerinin birinde de, tanrı ve tanrıçaların bulanık su ile sisten doğduğu belirtilmektedir. Ea bütün tanrı ve tanrıçaların en akıllısı, güçlüsü, anlayıģlısı ve en iyi sihir bilenidir. Ea sihir gücü ile diğer tanrı ve tanrıçaları tehdit eden Apsu, Tiamat ve Mumnu yu burnundan iple bağlayarak esir eder. Damkina ile evlenir ve en yetenekli tanrı Marduk u dünyaya getirir. Bu arada esaretten kurtulan Tiamat, tüm evreni tehdit eder. Marduk imdada yetiģip onu öldürür; bir yarısından gökyüzünü, diğer yarısından yeryüzünü yaratır, tükrüğünden bulutları yapar, gözlerinden Dicle ile Fırat ı akıtır. Geceyi, gündüzü, mevsimleri, tufanları, fırtınaları, su taģkınlarını bir düzene sokar. Her bir tanrıyı belirli bir iģten sorumlu tutar. Evrene istikrar ve huzur getirir. Tanrılara isyan edilmesi için herkesi tahrik edip duran Kingu yu öldürür, onun kanından tanrılara hizmet etsinler diye insanları yaratır. Babil kentini inģa ederek, tüm insanlara çobanlık eder. Çin mitolojisine göre, karanlık yumurtanın içindeki evren, baģlangıçta sadece kaostan ibarettir. Bu kaostan doğan Pangu, yumurtanın hafif kısmını göklere yükselterek Yang ı; ağır kısmını aģağılara iterek Ying i var etmiģtir. Bu ikisini birbirinden ayırmak için uğraģ verirken yorgun düģüp ölen Pangu nun baģ, kol ve ayaklarından doğu, batı, güney ve kuzeydeki dağlar; saçları ve kaģlarından gezegen ve yıldızlar; sol gözünden güneģ, sağ gözünden ay; etinden toprak, kanından okyanus ve ırmaklar; kemiklerinden kayalar ve kıymetli madenler; nefesinden bulutlar ve rüzgar; sesinden yıldırımlar ve fırtınalar; terinden yağmur ve çiğ; bedenindeki tüylerden ağaç ve diğer bitkiler; derisindeki asalaklardan hayvan ve balıklar teģekkül etmiģtir. Tanrıça Nugua bütün bu yaratıklardan hoģlanmayınca ıslak çamurdan kendine benzeyen varlıklar yapmıģ ama onlara kendi ejderha kuyruğunu vermemiģ ve sadece ayak takmıģ, kendi nefesini üfleyerek onlara hayat vermiģ ve onların bir kısmının içini ying ögeleriyle, bir kısmının içini yang ögeleriyle doldurmuģtur. Her toplum hatta topluluğun buna benzer varoluģ hikayeleri vardır ve hemen hepsinde kaostan bir çıkıģ serüveni öykülenmektedir. Kaos, Ģu veya bu biçimde tasavvur edilen bir özne tarafından belirli bir sisteme, düzenliliğe, istikrara ve iģlerliğe kavuģturulmaktadır. Bu büyülü mitolojik öykülerden bir miktar esinlenmiģ olsa gerek -nitekim mitoloji, pek çok teģhis ve hatta tedavinin isim kaynağıdır-, Freud den Lacan a pek çok anlatıda, kaostan düzenliliğe, bu türden yaradılıģ momentleri vardır. Spermin hareketleri, yumurtayı bulması, döllemesi, döllenmiģ yumurtanın rahme asılması tümüyle kaotik, yani hiçbir hesap ve iģleme, düzen ve istikrara, usül ve güzergaha uygun olmamakla birlikte; doğum esnasında bebeğin feryadının, tuvalet alıģkanlığı edinmesinin ve özellikle memeden ayrılmasının, mutlaka bir hikmet-i vücudu vardır. Kısacası, teleolojik bir özne marifetiyle kaosun düzenliliğe dönüģtürülmesi iģine bilim adının verilmesi çok eski olmasa bile, yapılan iģin geçmiģi neredeyse yaģam kadar eskilere uzanmaktadır. Demek ki günümüzde Ģu veya bu biçimde kimi misyonlar (patolojik olanın

9 bertaraf edilmesi gibi) yüklenmiģ olan bilim yapma iģi, öteden beri, kaotik olanın bir özne marifetiyle, belirli bir düzene dönüģtürülmesi iģleminden ibaret bir çaba olarak anlatılmıģtır. Nitekim Heidegger e göre, Grekler, logos kavramını tam da, bu anlamda kullanmıģlardır. Heidegger, Grek düģünme tarzı nı irdelediği bir yazısında * kaosun düzenliliğe dönüģtürülme iģine bilim denmesini Ģöyle açıklamaktadır. Ona göre Grekler; söz, söylem, ifade gibi anlamlara geldiği düģünülen logos tabirini, bu anlamından ziyade; toparlama, bir araya getirme, ilgili olduğu sanılanları seçip ayırma anlamıyla, yani okumanın bir çeģidi olarak kullanıyorlardı. Özellikle Grek matematikçileri için kavramın anlamı; dağınıklığı, karıģıklığı, karmaģayı ortadan kaldırmaktan ibaretti. Çünkü onlara göre her türlü düzen in biricik yolu bir araya getirmekti. Söz söylemenin yolu da budur: Özne, yüklem, nesne gibi unsurlar uyumlu bir Ģekilde bir araya getirilip bütünleģtirilemediği takdirde; söylenen bir sözün söz olması, bir anlam taģıması mümkün değildir. Etkili bir söz söylemek için de bir sözü oluģturan unsurların çok daha uyumlu bir biçimde bir araya getirilmesi gerekmektedir. Zarf, edat, sıfat değil sadece, çok çeģitli edebi kullanımların ve söz sanatlarının tümünün meczi ve ahengi; söylenen sözün etkisini, tutarlılığını, inandırıcılığını doğrudan doğruya belirleyen etkenlerdir. Heidegger e göre, logos ta mündemiç bu anlamı kavramak için; sözü, söz haline getiren ile sözün bizatihi kendisi arasındaki ilintiyi anlamak gerekmektedir: Bunu anlamanın yolu ise Herakleitos ile Parmenides arasındaki müzakereyi bir kez de bu gözle irdelemektedir. Varlık ile söz arasındaki ilintiyi sorgulayan bu müzakereyi kısaca Ģöyle özetleyebiliriz: Herakleitos bilindiği gibi, her Ģeyin zıddı ile kaim olduğunu, varlık aleminin sürekli bir değiģim ve oluģum geçirdiğini belirtmektedir. GeliĢim ve ilerlemenin yegane motoru bu devinimdir. Varlıklar sürekli değiģip yeni oluģ lar meydana getirdiği için, ona iliģkin bilgilerimiz de sürekli yenilenmektedir. Tıpkı birbirinin zıddı varlıkların kamil oluģlara vesile olduğu gibi, onlara iliģkin edindiğimiz bilgiler de bu oluģa bağlı olarak tekemmül etmektedir. Dolayısıyla varlıktan (Demokritos ile sınırlandığında maddeden) yansıyan düģünülen- bilgi, varlığın oluģ ları sayesinde, sürekli oluģumlar geçirerek, daha geçerli ve doğru bilgiler halini alabilmektedir. Parmenides e göreyse değiģim olamaz. Soğuk - sıcak, karanlık - aydınlık gibi zıtlıklar, bizim duyularımızdan kaynaklanan algılara iliģkin yakıģtırmalardır. Yani varlığın kendisinde bir zıtlık, değiģim yoktur. Belirli bir zamanda (mekan ve konjonktürde) duyularımızın algıları bizde belirli bir hisse ve ona uygun bir yakıģtırmaya neden olurken, aynı varlık, farklı bir zamanda, farklı algılara neden olmaktadır. Burada değiģen varlık değil, algılarımız ve ona uygun yakıģtırmalarımız, yani bilgilerimizdir. Eğer öyle olmasaydı, varlık sürekli değiģiyor, oluģ uyor olsaydı, ona iliģkin kesin ve doğru bilgiye asla sahip olamazdık. Hatta bilgi edinme diye bir edim ortaya koyamazdık. ġayet her varlık, her an yeni bir oluģ la karģımıza çıkıyor * Varlık ve Düşünme, Martin Heidegger, Heidegger. Çeviren ve yayına hazırlayan Ahmet Aydoğan, Say y., Ġstanbul: 2008, s:

10 olsaydı, bir varlık a da sahip olamazdık, varlık nosyonuna da. Oysa ki düģündüğümüz bir Ģey hakkında düģünebildiğimize göre, yakıģtırmaya yol açan, yakıģtırmamız dıģında bir varlık olmalıdır. Her zaman düģünebiliyor olduğumuza göre, düģünülebilen varlığın her zaman olduğu gibi var oluyor olması gerekir. Demek ki değiģen varlığın kendisi değil, bizim ona iliģkin düģüncelerimizdir. Heidegger in değerlendirmesine göre; değiģimin, varlığa iliģkin düģüncelerimizin değiģmesi ile sınırlı olduğu yönündeki Parmenides ci bu görüģe itiraz eden Herakleitos; çünkü demektedir, değiģim içindeki varlığa kulakları tıkalı. Sözleri iģittikleri halde logos u kavrayamadıkları için; daha doğrusu, birisi Ģunu, diğeri onu, beriki bunu anladığı; her bir insanın biliģi, görüģü kendine has olduğu için; her bir kiģi kendince bildiği, anladığı için; yani tam da bu dağınıklıktan, karmaģadan, birbiriyle bir araya getirilmemiģ bir yığın söylenti ve fehim(doxa)den dolayı; kısacası herkesin kendince benbilirlik taslaması nedeniyle logos kavranamamaktadır. Bu kuruntu, hayatı sadece hayattan, ölümü ölümden ibaret görmektedir. Oysa ki karģıtlar, ileri geri gidip gelirler ve bu Ģekilde bir araya toplanırlar. KarĢıtların çatıģması, bu Ģekilde bir araya gelen bir toplanma, tümlenme, bütünlenmedir. Tanımadığına havlayan ve sadece tanıdık gelene kuyruk sallayan köpekler gibi pek çok kiģi, karģıtlıkların oluģturduğu düzeni, harmoniyi, ahengi göremediği için, olup bitenleri (ya da varlığın bizatihi kendisindeki değiģimi) kavramakta aciz kalırlar. Oysa varlığı iģitmesini bilen, sözlerini duyan ve onu anladığı için de ona kayıtsız kalmayan ve varlığın kendisine açılıp saçılmasına izin vererek, onunla ilgili tüm bu bilgileri derleyip, toparlayıp, düzenleyen ve hizaya sokan özne ler sadece hakikatin sırrına erecektir ki, bu da bilimi kuran logostur. O gün bu gündür bilimin mantığı bu espri üzerinde kurgulanmaktadır. Bilim; dağınıklığı, kaosu ortadan kaldırmak, düzeni ve istikrarı tesis etmek için vardır. Ayrıca bilim, bu amaca yönelik bilgilerin bilimsel sayılmasını sağlamakla da mükelleftir. Olası ihtilaflar bu Ģekilde ortadan kaldırılmakta ve doğal, sosyal, bireysel intizam ve insicam bu yolla tesis edilmektedir. Bu mantık üzerine konuģlanan ve böyle bir iģ ile meģgul olmayı (bu iģin zirvesinde Descartes ve Kant ın hususen bulunduğunu vurgulayarak) benimseyen bilim bu iģi de disiplin kavramı ile tanımlamaktadır. Buna göre belirli bir alanın disipline olması demek, ortalıkta darmadağınık ve muğlak biçimde; söylentiler ve fehimler halinde dolaģıp duran fikirlerin, sistematik bir bütünlük arz edecek biçimde derlenip toparlanması; kapsam ve sınırlarının apaçık hale getirilmesi demektir. KuĢkusuz ki, tüm bu çabalar, sadece bazı sözlerden ibarettir. Olgusal mütekabiliyeti ne denli yetkin sayılırsa sayılsın; ne denli güçlü, tutarlı, inandırıcı, sahici argümanlara sahip olursa olsun, sadece sözden ibarettir ve esasen bilim etiketini taģıma ayrıcalığı ve hakkını - baģka türlü olsa onun adına ayet derdik- bu vasfından almaktadır; tıpkı iletiģimin bizatihi kendisi gibi.

11 Bilimsel Serüvenin Ġki Güzergahı: Ġcat ve KeĢif Pek çok yöntem ve epistemoloji kitabında, bilimsel çalıģmalar; Türkçe karģılıkları oldukça tanımlayıcı olan iki kavramla kategorize edilmektedir. Bunlar icat ve keģiftir. Ġcat, iki bilinen arasında yeni bir iliģki kurarak, o güne kadar bilinmeyen bir Ģeyi üretmek anlamına gelmektedir. Genellikle aksiyomatik disiplinler için kullanılmaktadır ama artık gündelik hayatımızda kullandığımız pek çok sentetik ürünün yaratılmasında, kamuoyunun da gündeminde uzunca bir süredir yer eden genetiği değiģtirilmiģ organizmalarla ilgili disiplinlerde olduğu gibi, icat, hemen her alan için geçerli olabilmektedir. Hatta medyatik dolayımlama ile, var olmayan bir gerçekliğin yaratılmasında ya da boģ - anlamların anlamlı, önemli hale getirilmesinde olduğu gibi, belki de en fazla bu tür icatlar, sosyal bilim alanları için geçerlidir. Lise mantık kitaplarında yer alan Ġnsanlar ölür - Sokrat bir insandır - o halde Sokrat da ölür önermelerinden oluģan kıyas; bilimsel icatların mahiyetini anlama açısından çök büyük bir önem arz etmektedir. Önemlidir, çünkü ölen Sokrat tır. Ġnsanların ölümü olağan, her an gözlemlenen bir gerçektir, tıpkı Sokrat ın da olağan bir insan olması gibi. Burada olağan olmayan, bilinmeyen, inanılması imkansız olan, Sokrat gibi ulu bir özne nin ölümü, öldürülmesidir. Grek ve Latin menģeili düģünme geleneğinde, Sokrat ve Mesih gibi, Prometheusvari bu tarz kült ölümler, tüm hakikatleri (truth) ters yüz eden özel realitelerdir. Bu yüzden icatlar anlamlıdır. Ġki bilinen değiģken arasında kurulan iliģkinin sayesinde ortaya konulan bu icat, bilinen iki değiģken arasında kurulabilecek en son iliģki (sanki bir daha asla Sokrat veya Mesih gibi öznelerin ölümü olmayacakmıģ gibi) sayesinde ortaya konulan bir yenilikmiģ gibi kabul gördüğü için, icat, kült bir yenilik tir. Oysa ki iliģkiyi ortaya koyan sözel yargılar, daha doğrusu mantıksal örgü ne denli tutarlı olursa olsun, icat ile yapılabilecek en son Ģeyin yapıldığına dair ne denli güçlü bir izlenim bırakılmıģ olursa olsun, dahası 2+2=4 iliģkisinde olduğu gibi, hemen her Ģey onun üzerin ne denli bina edilmiģ olursa olsun; iki bilinen arasında bilinmeyeni ortaya çıkarmak için kurulacak bir iliģki, hiçbir zaman, kurulabilecek son iliģki olmayacaktır. TüketilmiĢ iliģki, olsa olsa, bilimsel çabaların tüketilmesine delil teģkil edebilir. Oysa ki bilim kendisini, bunun tam tersi ile beslediği için, sonsuz bir enerji kaynağına sahiptir. KeĢif, var olan ama o güne kadar fark edilmemiģ bir varlığın ortaya konulmasını tanımlamak için kullanılmaktadır. Dipnot gereksiz ama varlık; Amerika kıtası, bir çiçek, bir böcek olabileceği gibi, ondan daha fazla bir kavram, bir simge de olabilmektedir. Nitekim özellikle sosyal bilimlerde; bildiğimizi sandığımız pek çok Ģeyi, aslında yeterince bilmediğimizi anladığımız zaman, bilmemiz gereken ne çok Ģeyin olduğunun farkına varıyoruz. Zira keģif, bir olayın ya da var olduğuna inandığımız bir olgusal gerçekliğin üzerindeki tozu üflemekten ibarettir. Bu gerçeklik; ya bir baģkasının oraya bıraktığı toz bulutudur ya da zaman içinde birikmiģ bir toz bulutu. Her açıklama, yeni bir toz bulutu gibi olay ya da olgusal gerçekliğin üzerine çökmekte, eskisinden daha az veya daha fazla, yeni bir giz perdesiyle anlaģılması gerekeni anlaģılmaz hale getirmektedir. Dahası Ģayet açıklama, çok tutarlı ve çok inandırıcı ise, anlaģılması gerekenin üzerine bu kez bir kabus gibi çökmekte,

12 olay ya da olgusal gerçeklikten ziyade, dile getirilen bu hakikatlere bilim insanları dikkat kesilmektedir ki, bilim iģinin, kanaatimizce, iflas ettiği tuzak bu Ģekilde kurulmaktadır. ĠletiĢim Bilimi Ġçin Güzergah: Discover ve Revelation Heidegger in zaman ve hakikat betimlemesinden esinlenerek, bu bağlamda iki kavram önerilmektedir: Türkçesinin, daha büyük bir itina ile daha sonra seçilmesi gerektiğine inandığımız bu iki kavram, discover ve revelation dır. Popüler sözlüklerde cover örtü, örtme, gizleme; discover bulma, ortaya çıkarma, keģfetme, farkına varma, anlama; veil (birģeyi) örten ya da gizleyen Ģey, maske, paravana, peçe ile örtme, peçe, yaģmak, gizleme, saklama; revelation; açığa vurma, ifģa anlamlarına gelmektedir. Aslında popüler anlamları bile dikkate alınsa, iki kavram da hemen hemen aynı anlama gelmektedir. Ġcat ile keģif arasındaki ince çizgi bu iki kavram arasında daha da incelmekle birlikte, bizim için, can alıcı bir nüansa da iģaret etmektedir. Ne var ki, bize tahsis edilen sayfa sayısını çoktan aģtık ve bize gösterilen hoģgörüyü ziyadesiyle istismar ettik. Önümüzdeki sayılarda kanaatimizce bu konuda söylenecek pek çok söz daha olacaktır. Özellikle iletiģim bilimi söz konusu olduğunda söylenecek sözler daha da çoğalacaktır. Zira iletiģim, hem tek bir kiģinin olabildiğince dağınık ve karmakarıģık icra ettiği bir etkinliktir hem de mutlaka en az iki varlığın bir araya gelerek uyum, ahenk kurmak zorunda olduğu ĠletiĢim biliminin diğer hemen her disiplinden daha fazla toparlanmaya ve tümlenmeye ihtiyacı vardır ama aynı zamanda da derlenip toparlandıkça karmaģıklaģmaktadır. Zira iletģimsel etkinlik, tüm hesapları allak bullak eden gökyüzüne yükselen dumandan ya da tüm geometrik ilkelerle dalga geçercesine gökyüzünde gezinen bulutlardan daha kaotiktir. Bu kaosizm, iletiģim bilimini hem bir logos tan ibaret kılmakta hem de logos kıskacından kendisini ve baģka pek çok disiplinin sıyrılması fırsatının yaratılması için umut vaat etmektedir. Belki de sırf bu yüzden iletiģim fakülteleri bilim ve teknoloji olarak iki bölüm halinde yeniden kurumlaģmak zorundadır ve bilimle ilgili bölüm, muhakkak, iletiģim ve medya adı altında ayrıģtırıldıktan sonra, iletiģim bilimi, kendine özgü bir bilimsel alan olarak yeniden derlenip toparlanmalı ve düzenlenmelidir. Nitekim 1986 da, bizzat UNESCO eliyle sektörün geleneksel ve yeni medya diye ayrıģtırılması gibi, bilim alanında da uygulamaya paralel yeniliklerin bir an evvel kurumlaģtırılması, iletiģim disiplini için olduğu kadar, diğer pek çok disiplin açısından da, kanaatimizce elzem görünmektedir. Cengiz ANIK

13 Türk Eğitim Bilimleri Dergisi Bahar 2009, 7(2), 237- İLETİŞİM BİLİMİNİ ROUSSEAU DAN OKUMAK: Kötü Yanlarımızın Sonucu mu, İyi Yanlarımızın Katkısı mı? Zülfikar DAMLAPINAR Bilim araştırmalarında ne tehlikeler, ne çıkmaz yollar vardır. Gerçeğe ulaşmak için, ondan gelecek iyilikten bin kez daha zararlı nice yanlışlıklardan geçmek gerekiyor! (Rousseau, 2009a:20) ÖZET İletişim biliminin hangi kaynaklardan doğduğu üzerine felsefi ve tarihsel bir yaklaşım denemesi sunmayı amaçlayan bu çalışma, aynı zamanda iletişim biliminin toplumsal katkısına dair değerlendirmelerde hangi soruların kullanılabileceğine ilişkin bir analiz niteliği de taşımaktadır. Rousseau nun bilimler ve sanatlara dair sorgulayıcı üslubunu temel alan bir yaklaşımla iletişim biliminin, insan ve toplumsal sistemle nasıl bir ilişkisi bulunduğu ve bilim haline gelişindeki temel etkenler tartışma konusu edilmektedir. İletişimin hakla ilişkiler, reklam, kişilerarası iletişim, kitle iletişimi gibi araç, süreç ve yöntemler dâhilinde bir bilim alanı haline gelmesinin hangi temel dinamiklerle ilişkilendirilebileceği ve bu sürecin iyi ya da kötü yanları veya katkıları üzerine temel tartışmalara dikkat çekilmektedir. Rousseau nun günümüzde iletişim biliminin bilimsel karakteristiğinde önemli yeri olan kavramlara temel teşkil edecek hatırı sayılır öngörü ve yaklaşımlara sahip olduğu görülmektedir. Diğer yandan iletişim bilimleri ve toplumsal katkılarıyla ilgili olarak bazı soruların üzerinde yeniden odaklanmaya ihtiyaç bulunduğu anlaşılmaktadır. Anahtar Kelimeler: İletişim, bilim, J. J. Rousseau, İletişim biliminin doğuşu ve katkıları READING COMMUNICATION SCIENCE FROM ROUSSEAU: Is it the Result of Our Bad Sides? or the Contribution of Our Good Sides? There are numerous dangers and dead-ends in scientific research. To reach the future, one needs to pass through many mistakes which are thousands of times more harmful than the goodness that will come from it! (Rousseau, 2009a:20) ABSTRACT This study aims to present a philosophical and historical approach on the sources of communication sciences, and analyzes which questions can be used in assessments about the social contributions of communication sciences. With an approach based on the inquisitive style of Rousseau towards sciences and arts, this study discusses the relationship of communication sciences with humans and social systems; and the basic factors in the process of communication becoming a science. The study analyzes the basic dynamics which can be associated with the emergence of communication as a science, within the scope of tools, processes and methods of public relations, advertising, interpersonal communication; and mass communication and draws attention to the basic discussions on the positive or negative sides, or the contributions of this process. It is observed that Rousseau introduced considerable estimations and approaches, which formed the basis of important concepts in the scientific characteristic of communication sciences. Conversely, it is understood that some questions about communication sciences and their social contributions should be re-focused. Key Words: Communication, science, J. J. Rousseau, the emergence and contributions of communication sciences Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi, Yrd. Doç. Dr. İletişim 2003/18

14 2 Z. Damlapınar Giriş Jean-Jacques Rousseau yu 1, içinde bulunduğumuz şartları ve sorunları yalansız, dolansız anlamak isteyen hepimizin yeniden ve yeniden okuması gereken bir düşünür diye tanımlayan Oskay (2002:7,9), yeni bir çağın oluşumundan önce çağımızın birçok sorununu yaşayan ve bunları değerlendirebilen yeni bir insan tipinin ilk örneği olarak konumlandırmaktadır. Bu bakımdan Oskay (2001:8) bir iletişim bilimci olarak yazılarında insanı ve çevresiyle ilişkisini anlamaya çalıştığını belirterek eleştirilerinde Voltaire ci bir tepeden bakma yerine herkesle birlikte düşünmeye, hayatı herkesle birlikte ele almaya çalışan Rousseau cu bir yaklaşımı her zaman tercih ettiğini vurgulamıştır. Dolayısıyla, günümüz iletişim bilimlerinin ana tartışma konularında, temel yaklaşımlarında, araç ya da süreçlerinde Rousseau nun hangi katkıları yapmış olabileceği, günümüzü yorumlamada hangi yaklaşımlarının değerlendirilebileceği üzerine bir analiz önemli görülmektedir. Aydınlanma hareketini ve filozoflarını derinden etkilediği kabul edilen Rousseau, Bilimlerin ve sanatların gelişmesi ahlâkın düzelmesine yardım etmiş midir? sorusuna cevap aradığı, Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev inde, öncelikle bilimlerin çıkış kaynağını tartışarak konuya odaklanır. Ona göre insan bilgileri sanıldığı üzere iyi bir kaynaktan doğmamıştır. Örneğin, astronomi hurafelerden, güzel konuşma sanatı yalandan, geometri cimrilikten, fizik insanın kendini ilgilendirmeyen şeyleri anlama merakından ve hatta ahlâk bile insanın kendini beğenmişliğinden doğmuştur 2 (Rousseau, 2009a: 19). Bu dizgenin perspektifinden bakarak iletişim bilimi nasıl bir kaynaktan doğmuştur? ya da iletişim bilimlerindeki gelişmeler toplumsal gelişime katkı sağlamış mıdır? Sorularını da gündemine alan bu çalışma, Rousseau nun günümüz iletişim bilimleri alanına yaptığı katkı anlamına gelebilecek kavram ve yaklaşımlarını vurgulamakta, aynı zamanda iletişim biliminin, toplumsal iletişim alanları ve süreçlerindeki katkısını konu edinmektedir. 1 2 Aydınlanma hareketine, modernlik düşüncesine sert eleştirileriyle tanınan ünlü Fransız düşünür, yılları arasında yaşamıştır. Özellikle, insan doğasına ilişkin çözümlemeleri ve toplumsal sözleşme öğretisiyle ün kazanmış, Kant ve romantik düşünürleri çok derinden etkilemiştir. Rousseau nun bütün felsefesi bireycilikle ortaklaşa hayat, atomik ve kişisel benle toplumsal ben arasındaki gerilimi hafifletmeye, ikisi arasında bir ilişki kurmaya çalışmaktadır (Cevizci, 1999: ). Rousseau çağdaşı düşünürler bir yana bugün dünya edebiyatında önemli bir yere sahip olan Tolstoy un kendisini onun öğretilisi olarak ilan ettiği (Lecercle, 2002:34-35) kaydedilmektedir. Benzer şekilde Oskay (1993) önemli bir eğitim görmemiş olmasına karşın (38), Rousseau yu döneminin en gelişmiş düşünürü olarak tanımlamaktadır (49). Bilimin doğuşu ve gelişimiyle ilgili diğer ayrıntılar ve yakın dönem tartışmaları için bkz.: (Kuhn, 1995:47,57,72 ve 99; Trigg, 1996: , , 241 ve ; Forti, 1997) Güz 2009, Sayı:29

15 İletişim Bilimini Rousseau dan Okumak: 3 Rousseau nun bilimler ve sanatların kaynağını iyi ve kötü yanlarımızla ilişkilendirmesine dair yaklaşımının uyarlanabileceği en uygun alanın, iki açıdan, iletişim bilimleri olduğu kabul edilebilir. Birincisi; iletişim bilimi hem insanlara sigara satmak için hem de onları sigara içmemeye ikna etmek için kullanılabilmesidir (Chaffe ve Berger 2005: 43). Yani iletişim bilimleri insanın hem kötü, hem de iyi yanlarıyla doğrudan ilişkilendirebilecek kullanım biçimlerinin ayrımı tartışmalı boyutlara sahiptir. İkincisi; iletişim biliminin, bilgi bilimsel temellerle birlikte sanat ve estetiği içermesi ve aynı zamanda hakikati, doğruyu, güzeli ve ahlâkı aktarma işlevi (Karagöz, 2006:59) olarak da tanımlanmasıdır. Rousseau nun bilimlerin ve sanatların hangi kaynaktan doğduğuna ilişkin kestirme cevabı kötü yanlarımız (2009a:19), katkısının ne olduğu konusunda ise ahlâkın bozulması olduğu (2009a:11) konusundaki 3 katı söylemine karşılık, bu çalışma, alt başlığında da yer alan iletişim biliminin Kötü yanlarımızın bir sonucu mu, iyi yanlarımızın katkısı mı? olduğuna ilişkin soruya verilebilecek ütopyan veya distopyan 4 tartışmalı tek bir cevabın izinde değil, aksine yeni soruların üretilmesi için bir tartışma zemini amaçlamaktadır. Burada yer alan soru ya da sorunun içerdiği olgular tam da, Moles in (2001: 18) belirttiği gibi özü gereği belirsiz olan olgulardır. Daha açık bir ifadeyle, bu çalışmanın kapsamında yer alan anahtar kavramlar Moles in epistemolojik yaklaşımıyla değerlendirildiğinde şu üç bakımdan belirsiz olgu kategorisinde tanımlanabilir: Birincisi açık bir şekilde tanımlanıp öngörülemezlik, ikincisi tam olarak uygun bir ölçme tekniğinin bulunmaması ve üçüncüsü özü itibarıyla belirsiz 3 4 Bu tartışmanın iki asırdan çok öncesine ait olmasına karşın, kendisinden sonraki asırlarda ve günümüzde de devam ettiği gözden uzak tutulamaz. İnsanlar, bilimi sosyal bağlamdan kopuk, genel kaygılarla bağlantısı olmayan bir konuma yerleştirmektedir. Dahası, bilimsel araştırma değerlerinin insani değerlerle doğrudan çatıştığı na dair kanaatler, geçen yüzyılın sonunda Amerika Birleşik Devletleri nde yapılan bir araştırmada kendisini göstermektedir. Buna göre, Amerikalıların yüzde 89 u bilimsel ilerlemeyi daha iyi bir hayat için kaçınılmaz olarak değerlendirirken, yüzde 70 i bilim üzerindeki aşırı yoğunlaşmanın insani sorunların çözümünü ihmal e yol açacağına inanmaktadır (Nelkin, 1994:113). Bilim konusuna ihtiyatlı yaklaşımlar 20. yüzyılın önemli muhalif düşünürlerinden Feyerabend de de kendisini göstermektedir. Ona göre: Bilim ne yegâne gelenektir, ne de var olanlar içinde en iyisidir; sadece onun varlığına, fayda ve zararına alışmış olanlar onu böyle görürler (1999b:295). Ütopyan bakış açısı bilgi, iletişim, teknoloji sayesinde bütün dünyanın birleşeceğini öne süren olumlu yaklaşımları ifade etmektedir (Vural ve Sabuncuoğlu, 2008). Distopyan bakış açısı ise insanın kötülüğüne olabilecek öngörülere ilişkin yaklaşımlara verilen bir ad olarak değerlendirilmektedir. Ancak, her iki bakış açısı da birbirine karşıt kavram olarak kullanılmamaktadır (Vural ve Bakır, 2007). Oskay a göre (2001: ) ütopya, yazıldığı çağın yaşanan hayatına karşı eleştirel bir karşı çıkıştır. Örneğin Rousseau unun Emile si gibi. Distopya ise ütopyaların, iyi günler in ve iyi insan ın geçmişte kaldığını savunanlarına verilen addır. İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi

16 4 Z. Damlapınar olmasıdır. Yani, burada tartışma konusu edilen Rousseau nun iletişim bilimlerine temel olan kavram ve yaklaşımları ve dolayısıyla alana katkısı, iletişim biliminin doğuşu, kaynakları ve katkılarına ilişkin yapılacak değerlendirmeler, net bir şekilde sınırları belirleyip tanımlama ya da sistematik bir ölçüm tekniğini kullanma şansına sahip değildir. Dahası, iyi ve kötü yanlar gibi özü gereği belirsiz olgular da içermektedir. Simge, uyaran sistemlerinin üretimini, işleyişini ve etkilerini; bunlarla ilgili olayları açıklayacak genellemeler içeren, test edilebilir, kuramlar geliştirerek anlamaya çalışan bir alan olarak tanımlanan İletişim bilimleri (McQuail, 1998:6) dâhilindeki araştırmalardan elde edilen bilgilerin, epistemolojik açıdan hangisinin bilimsel olduğu/olmadığı hakkında fikir birliğine varılabilmiş değildir (Yaşın, 2006). İletişim alanın bilimsel karakteristiği ve Moles in yaklaşımı dikkate alındığında, iletişim bilimcilerin böylesi bir çalışma kapsamında, takip edebileceği en elverişli yöntem, Chaffe ve Berger in önerisinde olduğu gibi (2005:52) 5 konuya ilişkin diğer araştırmalara yol gösterecek yeni fikirler aramaktır Rousseau nun Bilim, Sanat Anlayışı ve Felsefesi 18. yüzyılda bilim kendisinden çok şey beklenen gerçek ilerlemenin yolu olarak görülüyor hatta doğanın bütün gücünün bu sayede insanlığın emrine girebileceği, insanın bilimsel ilerlemelerle her türlü mutluluğa ulaşabileceği düşünülüyordu. Dönemin siyasi sistemi ise ruhani yaptırımdan uzak, ahlâkının doğmasız kurulması gerekiyordu (Hazard, 1994:15-16). Bu dönem aynı zamanda, toplumsal yaşamın moral yayanlarına ilişkin değerlendirme yapmanın münhasıran kiliseye ait bir yetki veya sorumluluk olduğu ve toplumsal kuramın henüz toplumsal eleştiriler düzeyinde kaldığı bir çağdır (Oskay, 2001:38,49). Kimilerine göre klasik liberal akımın içinde yer alan, kimilerine göre kolektivist düşünce sistemi dolayısıyla Marx ın öncüsü sayılan Rousseau (Bayka, 2008:13) kendi döneminde, bilimler ve sanatlara bakışını, Dijon Akademisi nin 5 6 Chaffe ve Berger, iletişim bilimcilerin bazı fizik kanunları veya evrim gibi büyük kuramların yokluğundan yakındığını belirterek, Columbia Üniversitesi nde Lazarsfeld in öncülük ettiği bir grubun iletişim bilimlerinde büyük kuramlar yerine orta boy kuramlar geliştirmeyi hedeflemeyi ve tekrarlanan çalışmalar yoluyla elde edilecek özgül bulguların ampirik genellemeler halinde biriktirilerek kullanılmasına dair önerisini hatırlatmaktadır. İletişim bilimlerinde, önceden tanınan ve bilinen olay ya da olguların belli bir çerçevede düzenlenmesi, sistematikleştirilmesi sürecinin temel amaçlardan biri olması gerektiği de vurgulanmaktadır (Gökçe, 1993:2). Güz 2009, Sayı:29

17 İletişim Bilimini Rousseau dan Okumak: da ortaya attığı Bilimlerin ve sanatların gelişmesi ahlâkın düzelmesine yardım etmiş midir? ödüllü sorusuna cevap olarak yazdığı ve kendisine birinciliği kazandıran Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev (1750) adlı eserinde sarsıcı bir şekilde ortaya koymuştur. Bundan sonraki bütün eserleri bu eserinde ortaya atılan görüşlerin adeta savunması için yazılmıştır (Rousseau, 2009a:v). Düşünür, İtiraflar ında, eserinin doğuşuna vesile olan bu soruyu okur okumaz, gözlerimde bambaşka bir dünya canlandı ve kendim de başka bir insan oldum. diye yazmıştır (1991:144). Yine bu eseriyle ilgili olarak Kalemimden çıkmış olan yazıların muhakeme bakımından en zayıfı, birlik ve ahenk yönünden de en yoksuludur bu. Fakat insanın doğuştan ne kadar istidadı olursa olsun yazı yazma sanatı bir çırpıda öğrenilmiyor (1991: ) yorumunu yapmıştır. Rousseau ya göre insanın kötü tarafları ile bilimler ve sanatlar 7 arasında bir ilişki vardır. Bu, doğuşlarındaki kötülük amaçları incelendiğinde daha açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Örneğin, haksızlıklar yaşanmasaydı hukuk bir işe yaramazdı, lüks olmasaydı sanatlar ortaya çıkmazdı, zalim hükümdarlar, savaşlar, isyanlar olmasaydı tarihten de bahsedilemezdi. Herkes insan olmanın temel hak ve sorumluluklarını ya da doğal ihtiyaçlarını gözetseydi önemli gibi görünen birçok düşünce değerini yitirirdi (2009a:19-20) 8. Bilimler ve sanatlara karşı söylemini fayda zarar perspektifinden yapılandıran Rousseau, erdem, hikmet, iyi niyet gibi değerlerden uzak bir bilim ve sanat anlayışının yükseldikçe ahlâkın bozulduğunu savunmuştur. Bütün kötülükler, bilim ve sanat değerlerinin yükselmesi ve ahlâk değerlerinin alçalmasıyla insan arasına giren eşitsizlik belâsından değil de neden doğmuştur? (2009a:28). Dolayısıyla 7 8 Rousseau nun yaşadığı 18. Yüzyılda bilim [science] kelimesi, genellikle, herhangi bir düşünce alanında, düzenli ya da yöntemli bir gözlemler ya da önermeler denetimi anlatma için kullanılmıştır. Bu yüzyılın sonlarında bilim yöntemsel ve kuramsal serimlemeyi ifade ediyordu. Ancak bundan daha önce, bilim ve sanat kavramları arasında anlamlı, net ve kesin bir ayrım yoktu hatta bu kavramlar birbirlerinin yerine de kullanılabiliyordu. Ayrıntılı bilgi için bkz. (Williams, 2006: ). Dolayısıyla Rousseau nun cevaplamaya çalıştığı ünlü soruda bilimler ve sanatlar kavramın yan yana kullanılmış olması söz varlığının geçirdiği böyle bir aşamayı da hatırlatmaktadır. Diğer yandan 19. Yüzyılın sonlarına kadar bilim ve teknik arasında bir bağımlılık ilişkisi kurulmamıştır. Dolayısıyla modern bilim, o zamana kadar teknik gelişmenin hızlanmasına katkı sağlamamıştır, modernleşmeye dolaylı katkı sağlamıştır (Habermas, 1997a:49). Aslında bilimlerin çıkış kaynağı günümüze kadar büyüden dine kadar birçok kaynakla ilişkilendirilmiştir. Bu açıdan, antropologların önemli ilgilerinden biri bilim ve din arasındaki sınırları belirleme çalışmalarıdır. İlkel bazı kültürlerde büyü, bilim ve din arasında her zaman bir ilişki aranmıştır (Tambiah, 2002:63-74). Durkheim e göre (2009:28) bütün bilimler ve felsefe dinden doğmuştur. İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi

18 6 Z. Damlapınar buradaki tartışma insanın doğasında yer alan iletişim içinde bulunma ihtiyacı değil, iletişim alanın bir bilim haline gelmesiyle ilgili olan süreçtir. Rousseau, kötülüklerin toplumsal hayata geçiş ve uygarlığın doğuşuyla birlikte geliştiği düşüncesinden hareketle insanın doğal yaşama dönmesiyle mevcut sorunların kendiliğinden son bulacağı düşüncesiyle özdeşleştirilse de, artık doğal yaşama dönmenin mümkün olmadığını, toplumsal yaşamın zorunluluk olduğunu da görmektedir (Aslan, 1962:22-23). Yani Rousseau da geriye yönelik bir bakış açısı söz konusu değildir (Oskay, 1993:43). Bu açıdan çabası insanı toplumun kötülüklerinden kurtaracak bir sistemler bütünü kurmaktır. Bir başka deyişle (Cihan, 2007:335), toplumsallaşmayla ortaya çıkan sorunlar, toplum içinde insanın yeni bir kültür varlığına dönüşmesi ile çözülebilecektir. Rousseau nun bilim ve modernizm değerlendirmelerini erken eleştiri olarak yorumlayan bir çalışmada (Mollaer, 2005:63) vurgulandığı gibi onun bilimler ve sanatlara karşı söylemi, bilimin ortaya koyduğu aydınlanma ve ilerleme mitinin ideolojik aygıt haline getirilmesine karşı bir duruştur. Bilimler ve sanatlara karşı muhalif söylemine karşılık, Rousseau nun asıl hedefinde bilim ve sanatlardan çok, üretimini toplumun hizmetine, faydasına sunamayan bilim adamları ve sanatçılar, bunlara hükmedenler, iktidar aracı olarak kullananlar veya kendisine mistik bir yer bulmaya çalışanların olduğunu savunmak daha rasyonel bir değerlendirme olacaktır. Çünkü düşünür birçok yerde gerçek bilgiden, gerçek bilimden ve gerçek felsefeden bahsetmektedir 9. Diğer yandan bilim ve sanatlarla uğraşacakların sadece kendilerinde büyük ustaların izinde yürümek ve onlardan ileri gitmek kudretini bulan sayılı insanlar olması gerektiğini savunmakta böylece bilimleri önemli bir yere koymaktadır. Ona göre (2009a:33): Krallar gerçek bilginlere saraylarında şerefli mevkiler versinler; insanlara hikmeti öğretecek olan bu bilginler halkın mutluluğu için çalışmakla layık oldukları en güzel mükâfatı görmüş olsunlar; işte o zaman erdemin, bilimin ve iktidarın soylu bir yarışma hırsı ile gayrete gelerek, insanları mutlu etmek amacıyla birleşip anlaşarak neler yapabileceklerini görürüz. Ama iktidar bir yanda, bilgi ve hikmet diğer yanda kaldıkça, bilginler büyük şeyleri pek az düşünecekler, krallar büyük işleri pek az başaracaklar ve halk yoksul, ahlâksız, mutsuz bir durumda yaşayıp gidecektir. 9 Hatta Rousseau (2008:33 ) Gerçeği söyleyeceğim ve gerçeğe uygun bir dille söyleyeceğim diyerek gerçeğin ifade edilme tarzının da altını çizmektedir. Güz 2009, Sayı:29

19 İletişim Bilimini Rousseau dan Okumak: 7 Sonuç olarak, Rousseau ya göre bilimler ve sanatlar; erdem, ahlâk, hikmetle ortaklaşa hareket etmediğinde bu değerlerin yok olmalarına sebep olmaktadır. Rousseau bilimler ve uğraştığı alanlarla ilgili olarak, insanı yanlış bilince ya da sonuca götürme tehlikesi, gerçeğe ulaşmanın zorluğu, gerçeğin doğru yolla aranması ve elde edilen sonucun iyi niyetle kullanılmasına dikkat çekmektedir (2009a:20): Bilim araştırmalarında ne tehlikeler, ne çıkmaz yollar vardır. Gerçeğe ulaşmak için, ondan gelecek iyilikten bin kez daha zararlı nice yanlışlıklardan geçmek gerekiyor! Bu işte zararlı olduğumuz ortada: Çünkü yanlış sonsuz biçimlere girebilir; doğru ise yalnız bir türlü olur. Zaten gerçeği gerçekten ve yürekten arayan nerede? En iyi niyetlerle yola çıksak bile, bulduğumuz şeyin doğru olduğundan nasıl emin olabiliriz? Bütün bu karışık duygularımız arasında doğruyu kestirecek olan kriteryum ne olacak? İşimiz rast gidip sonunda gerçeği bulsak bile onu iyiye kullanmasını bilecek miyiz? İşte işin en güç tarafı budur. Bilimlerin toplumsal fayda üzerine hizmet etmesi gerekliliği fikri Rousseau dan bir asır sonra özellikle toplumbilimleri açısından Durkheim ( ) tarafından da vurgulanmıştır: Eğer toplumbilim insanların özgürlük, eşitlik ve gönencine hizmet etmezse, bir dakikalık bir inceleme zahmetine bile değmez; toplumbilimin toplum düzeninin oluşumuna yapabileceği katkılar engellenmemelidir. Uygarlığı oluşturan öğeler arasında sadece bilim ahlâki değerleri ön plana çıkarmaktadır. Bu da bilgiyle aydınlanmış toplumsal bilinç alanının genişlemesiyle mümkündür. Bilimin toplumsal yaşamdaki önemi de böylece giderek yükselecektir (2006:17). Bu açıdan özünde, bilginin değerine inanan, bilgiyi yücelten Rousseau, özellikle İnsanların sahip oldukları bilgiler içinde en fazla yararlı ve en az ilerlemiş olanı, insan hakkındaki bilgi olduğu düşüncesindedir (2002:75). Ona göre, İnsanların eylemlerini doğru biçimde değerlendirmek için onları bütün ilişkileri içinde ele almak gerekir, bu da bize hiç öğretilmeyen bir şeydir. (2007:56). Bilginin de bilimlerde olduğu gibi insan hakkında, insan için bir değer olarak konumlandırılması gerektiği fikrini Doğrunun, iyinin ve güzelin ne olduğunu hiçbirimiz bilmiyoruz: Ne sofistler, ne şairler, ne hatipler, ne sanatçılar, ne de ben ifadesiyle savunan Rousseau, bilginin, tartışmasız, şüphesiz veya kesin olamayacağı inancını vurgulamaktadır. Bu yaklaşım tarzı özellikle eleştirdiği sofistler ve diğerleri hakkında Bir şey bilmedikleri halde her şeyi bildiklerini sanıyorlar; bense bir şey İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi

20 8 Z. Damlapınar bilmemekle beraber hiç olmazsa bilmediğimden şüphe etmiyorum (2009a:15) 10 şeklindeki eleştirisi ile Sokrates ve Descartes felsefesini hatırlatmaktadır. Rousseau bilgi ve ön yargı arasındaki sürece de işaret ederek, var olan ya da edinilmiş bilgilerin bilim ya da uygarlık adı altında kutsallaştırılarak kesin inanca dönüştürülmesine karşıdır. Ona göre (2009b:13), Tüm bilgilerimiz kölece önyargılara bağlılıktan ibaret; tüm alışkanlıklarımız yalnızca bağımlılık, sıkıntı ve baskı. Uygar insan kölelik içinde doğar, yaşar ve ölür. Bilim ve felsefeyi ayrı ayrı konumlandıran Rousseau, gerçek bilginlerin ayrımı yapıldığı gibi, gerçek filozofların da ayrımını yapar: Gerçek felsefe filozof adını taşıyanların hepsinde bulunsaydı, bizim aramızda yaşamak ne tatlı bir şey olurdu! şeklindeki ümitsiz beklentisini (2009a:9) Seneca nın, Aramızda bilginler yetişmeye başlayalı, iyi insanlar ortadan kayboldu. (Rousseau, 2009a:16) yorumuyla desteklemektedir. Bu tartışmaların devamında toplum, felsefe ve bilgi ilişkisini şöyle özetlemektedir (Rousseau, 2008:73) : Toplumun yararı için filozofların çalışmalarının dağılımını iyi yapmaları gerekir: birçok kitap ve tartışmadan sonra çürütülmüş olmaları gerekir, sanki bunların hiçbirini yaratmamışlardır, hiç biri olmamıştır. Şunu da kabul etmek gerekir ki o zaman hiçbir şey bilemezdik; ama, sonuçta iyi niyetle gerçeği öğrenmiş olurduk ve gerçeğin araştırılması bağlamında hatadan cahilliğe kadar giderek katedilmesi gereken bütün yolu gerçekten almış olurduk. Bu ilkenin aksine bir felsefe Rousseau ya göre insanları çevresinden soyutlar, sosyal gerçekliğe karşı duyarsız hale getirir (2002:113). Bu görüşünü Emile de, Bilgin olmaksızın insan olabiliriz (2009b:407) şeklinde açıklayan Rousseau; filozof, felsefe ve gerçek ilişkisini ve felsefeden elde edilecek faydayı veciz bir şekilde tanımlamaktadır: Biz gerçeğin saklandığı kuyunun duvarlarına asılıp ölmek için mi yaratıldık? (2009a:20). 2. Rousseau da İletişim Düşüncesinin Temelleri Rousseau kendi çağında, günümüz iletişim bilimlerinin temel kavramları açısından önemli bir temel atmıştır. Bunlar arasında özellikle dil, yazı, konuşma, kişilerarası iletişim, dönemin kitle iletişim teknolojisi matbaa, kamuoyu, reklam ve halkla ilişkiler ve daha birçoğu sayılabilir. Düşünürün iletişim bilimlerine katkıları 10 Rousseau belki de bunun için Çağdaşlarımın rehberi olmaya niyetim yok, yollarından sapanları gördükçe onları uyarmakla yetiniyorum ve insanları yönlendirmeye çalışanlar olmadıkça ben de onları kendi düşüncelerimle yormak istemiyorum. (Rousseau, 2008:73) savunmasını yapmaktadır. Güz 2009, Sayı:29

21 İletişim Bilimini Rousseau dan Okumak: 9 hiç şüphesiz, söz konusu kavramlar ve yaklaşımlarıyla sınırlandırılamaz. Buradaki çalışma kapsamında Rousseau nun sembolik örnek olarak seçilmiş bazılarına yer verilmiştir. Elbette iletişim bilimlerine katkılara ilişkin yapılacak özgül bir çalışma bu konuda daha ayrıntılı verilere ulaşmayı sağlayabilecektir. İletişim bilimlerinin kaçınılmaz olarak odağında yer alan dil konusunda Rousseau özellikle Dillerin Kökeni Üstüne Deneme adlı eseriyle önemli bir temel atmıştır. Rousseau bu eserine, iletişim bilimi üzerine yapılan hemen bütün tanımlarda ortaklaşa kullanılan düşüncelerin paylaşımı, konusuna düşüncelerimizi iletmenin çeşitli yolları üstüne başlıklı bölümle tartışmaya başlar. Ona göre Bir insan başka biri tarafından hisseden, düşünen ve kendisine benzeyen bir varlık olarak tanıdığı anda ona kendi hislerini ve düşüncelerini iletme arzusu ya da gereksinimi, bunun araçlarını aramaya yöneltir (2007:1). Yazıyı konuşmadan ayıran Rousseau ya göre (2007:20-22) yazı dili sınırlandıran, değiştiren bir araçtır. Yani yazı, dilin kelimelerini değil, düşünme biçimini değiştirir, böylece anlatımın yerine kesinliği koyar 11. Konuşma duyguların, yazı ise düşüncelerin anlatım aracıdır. Bu, halen yapısalcı yaklaşımlar açısından devam eden önemli bir tartışma konusudur. Rousseau da, günümüz kişilerarası iletişim alanının ana tartışmalarından empati kavramının temellerine de rastlanmaktadır. Düşünürün Kendimizi acımaya nasıl yöneltiriz? Kendimizi kendi dışımıza taşıyarak, acı çeken varlıkla kendimizi özdeşleştirerek. Onun acı çektiğine hükmettiğimiz ölçüde acı çekeriz; kendimizde değil onda acı çekeriz şeklindeki analizi (2007:36), empati kavramının gelişimi için önemli görülmektedir. Rousseau empati kavramını kullanmaksızın, aynı eserinin ilerleyen bölümlerinde tespitlerini şöyle açıklar: Kendimizi başkalarının yerine koyduğumuzda her zaman kendimizi değiştirerek o yere koyarız, onların olması gerektiği şekilde değil. Onları akılla yargıladığımızı sanarken de onların önyargılarıyla kendimizinkini karşılaştırmaktan başka bir şey yapmayız (2007:56). Matbaanın icadını da değerlendiren Rousseau basım tekniğine karşı olmamasına karşın hangi eserlerin basıldığı, yani tekniğin hangi amaçla kullanıldığına ilişkin bir sorgulama yaklaşımına sahiptir. Düşünür, matbaa aracılığı ile şiddetle karşı çıktığı Hobbes ve Spinoza gibi yazarların tehlikeli düşünce ve hayallerinin ölümsüzleştirildiği ve bunun insanlığın gelişimi için bir kazanım değil kayıp olduğu fikrini savunmaktadır (2009a:30-31). 11 Konu hakkında ayrıntılı değerlendirmeler, yaklaşımlar ve karşılaştırmalar için bkz (Ong, 1995) İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi

22 10 Z. Damlapınar Rousseau ya göre (2009a:8) insani ihtiyaçların krallığını bilimler ve sanatlar güçlendirmektedir. Bu düşünce günümüz reklam bilimi/sanatı/sektörü açısından esas tartışma konularından birini özetlemektedir. İnsanın davranış ve eylemlerini kalıba sokan sanata karşı olduğunu vurgulayan Rousseau (2009a:9) iletişim yöntemi olarak reklam üzerine tartışmalara temel olduğu değerlendirilebilecek yaklaşımını şöyle özetlemektedir (2008:71): Gereksinmelerimiz iki çeşittir: yaşamımızı sürdürmemiz için gerekli maddi gereksinmeler ve genellikle lüks alanına girdiği söylenebilecek zevk, gösteriş ve rahat yaşamla ilgili gereksinmeler. Bu ikinci tür gereksinmeler uzun süren deneyimler ve alışkanlıklar sonucu bunların keyfini çıkarma alışkanlığına dönüştüğünde ve yapmamız da bu alışkanlığa göre oluşmaya başladığında gerçek gereksinmeler olur Rousseau modern halkla ilişkiler uygulamacılarının ısrarla üzerinde durduğu bir iletişim boyutuna da temel olacak yaklaşımlar ortaya koymaktadır. Düşünüre göre halka halkın diliyle değil de kendi dilleriyle iletişim kuran bilge kişiler amaçlarına ulaşamayacaktır. Aynı şekilde, kuvvete ya da akla dayanmayan iktidarların zora başvurmadan halkı yönlendirebilecek, inandırmadan kandırabilecek başka araçlar bulmak zorunda kalacağını; ancak halka istediğini kabul ettirmek için bayağı çareler üretilmesinin geçici bağ oluşturacak bir göz boyama olacağından güçlü bağların akıl ve bilgelikle oluşturulması gerektiğini ifade etmektedir. Dahası, düşünür bir mimarın yapacağı büyük bir bina için zemin çalışması yapması gibi, akla ve bilime dayanan kanun koyucunun da kanunları kaleme almadan önce halk için uygun olup olmadığının kapsamlı bir şekilde araştırılması gerektiğini belirtmektedir (1997:56-59). Düşünür Emile de (1762), yönetim açısından da benzer bir yaklaşımla, yönetim yapısının bütün aşamalarıyla halk üzerinde yaptığı etkiler bakımından incelenmediği takdirde, yönetim çarkıyla ve yöneticilerin bozuk diliyle sahte bir hal alacağı görüşünü savunmaktadır (2009b:699). Rousseau nun bu yaklaşımları halkla ilişkiler sürecine doğrudan bir atıf olarak değerlendirilmektedir. Devlet-toplum veya yöneten-yönetilen ilişkisi bağlamında dile getirdiği, Yönetim sadece halkın yararı için çalışırsa özgürlüğe kesinlikle zarar vermez; çünkü genel iradeyi uygulamaktan başka bir şey yapmaz ve sadece bu yönetimin iradesine boyun eğen biri kesinlikle köle olduğunu söyleyemez şeklindeki yaklaşımı (Rousseau, 2008:43), günümüz halkla ilişkilerinin temel politikalarından biri olarak kabul görmektedir. Yönetimin halkın yararına çalışma ilkesi bir yana Rousseau, halkın nasıl mutlu olacağı sorusundan hareketle önce mutlu olmayanların Güz 2009, Sayı:29

Temel Kavramlar Bilgi :

Temel Kavramlar Bilgi : Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba

Detaylı

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) 12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) ÜNİTE: 2-KLASİK MANTIK Kıyas Çeşitleri ÜNİTE:3-MANTIK VE DİL A.MANTIK VE DİL Dilin Farklı Görevleri

Detaylı

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar Ahlâk Kavramı Yrd. Doç. Dr. Rıza DEMİR İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İnsan Yönetimine Etik Yaklaşım Dersi Etik Türleri Mesleki Etik Türleri 2017 Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı 1.ÜNİTE - FELSEFEYLE TANIŞMA A-Felsefe Nedir? Felsefenin

Detaylı

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma İÇİNDEKİLER Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma 1. FELSEFE NEDİR?... 2 a. Felsefeyi Tanımlamanın Zorluğu... 3 i. Farklı Çağ ve Kültürlerde Felsefe... 3 ii. Farklı Filozofların Farklı Felsefe Tanımları... 5 b.

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi FELSEFE NEDİR? philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi Felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilir KANT Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde

Detaylı

Matematik Ve Felsefe

Matematik Ve Felsefe Matematik Ve Felsefe Felsefe ile matematik arasında, sorunların çözümüne dayanan, bir bağlantının bulunduğu görüşü Anadolu- Yunan filozoflarının öne sürdükleri bir konudur. Matematik Felsefesi ; **En genel

Detaylı

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar 225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar Bilgi Nedir? Bilme edimi, bilinen şey, bilme edimi sonunda ulaşılan şey (Akarsu, 1988). Yeterince doğrulanmış olgusal bir önermenin dile getirdiği

Detaylı

Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological Study of Religion, London and Toronto: Associated University Press, 1989.

Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological Study of Religion, London and Toronto: Associated University Press, 1989. Ç. Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, Temmuz-Aralık 2002 KİTAP TANITIMI Yrd. Doç. Dr. Hasan KAYIKLIK Çukurova Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological

Detaylı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın dil felsefesi Frege nin anlam kuramına eleştirileri ile başlamaktadır. Frege nin kuramında bilindiği üzere adların hem göndergelerinden hem de duyumlarından

Detaylı

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Mit, Mitoloji, Ritüel DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Kelime olarak Mit Yunanca myth, epos, logos Osmanlı Türkçesi esâtir, ustûre Türkiye Türkçesi: söylence DR. SÜHEYLA SARITAŞ

Detaylı

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ I.SINIF I.YARIYIL FL 101 FELSEFEYE GİRİŞ I Etik, varlık, insan, sanat, bilgi ve değer gibi felsefenin başlıca alanlarının incelenmesi

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi GERÇEĞİ TÜMÜYLE ELE ALIP İNCELEYEN VE BUNUN SONUCUNDA ULAŞILAN BİLGİLERİ YORUMLAYAN VE SİSTEMLEŞTİREN

Detaylı

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler İçindekiler xiii Önsöz ı BİRİNCİ KISIM Sofistler 3 1 Giriş 6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler 17 K a y n a k la r 17 Sofistlerin G enel Ö zellikleri

Detaylı

Laboratuvara Giriş. Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10.

Laboratuvara Giriş. Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10. ADÜ Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü Laboratuvara Giriş Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10.2013) Derslik B301 1 BİLGİ EDİNME İHTİYACI:

Detaylı

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI Hazırlayan: Rabia ARIKAN JORGE LUIS BORGES (1899-1986) ARJANTİNLİ ŞAİR, DENEME VE KISA ÖYKÜ YAZARIDIR. 20. YÜZYILIN EN ETKİLİ

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB211 3 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu Dersin Koordinatörü

Detaylı

BURCU ŞENTÜRK Bu Çamuru Beraber Çiğnedik

BURCU ŞENTÜRK Bu Çamuru Beraber Çiğnedik BURCU ŞENTÜRK Bu Çamuru Beraber Çiğnedik BURCU ŞENTÜRK 1984 yılında Eskişehir de doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü nü bitirdi. ODTÜ Sosyoloji Bölümü nde yüksek

Detaylı

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFENİN BÖLÜMLERİ A-BİLGİ FELSEFESİ (EPİSTEMOLOJİ ) İnsan bilgisinin yapısını ve geçerliğini ele alır. Bilgi felsefesi; bilginin imkanı, doğruluğu, kaynağı, sınırları

Detaylı

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir?

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir? Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri BİLİM TARİHİ Yrd. Doç. Dr. Suat ÇELİK Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir? Bilim tarihi hangi bileşenlerden oluşmaktadır. Ders nasıl işlenecek? Günümüzde

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

PricewaterhouseCoopers CEO Araştõrmasõ

PricewaterhouseCoopers CEO Araştõrmasõ PricewaterhouseCoopers CEO Araştõrmasõ Yönetici Özeti Giriş PricewaterhouseCoopers õn 7. Yõllõk Global CEO Araştõrmasõ Riski Yönetmek: CEO larõn Hazõrlõk Düzeyinin Değerlendirilmesi, mevcut iş ortamõ ve

Detaylı

DOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ

DOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ DOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ Felsefe neyi öğretir? Düşünme söz konusu olduğunda felsefe ne düşünmemiz gerektiğini değil, nasıl düşünmemiz gerektiğini öğretir. Mutluluk

Detaylı

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz. 2018-2019 Eğitim- Öğretim Yılı Özel Ümraniye Gökkuşağı İlkokulu Sorgulama Programı Kim Olduğumuz Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal

Detaylı

İLETİŞİM BİLİMİNİ ROUSSEAU DAN OKUMAK: Kötü Yanlarımızın Sonucu mu, İyi Yanlarımızın Katkısı mı?

İLETİŞİM BİLİMİNİ ROUSSEAU DAN OKUMAK: Kötü Yanlarımızın Sonucu mu, İyi Yanlarımızın Katkısı mı? Türk Eğitim Bilimleri Dergisi Bahar 2009, 7(2), 237- İLETİŞİM BİLİMİNİ ROUSSEAU DAN OKUMAK: Kötü Yanlarımızın Sonucu mu, İyi Yanlarımızın Katkısı mı? Zülfikar DAMLAPINAR Bilim araştırmalarında ne tehlikeler,

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I

İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I Eleştirel Düşünme Nedir?... 1 Bazı Eleştirel Düşünme Tanımları... 1 Eleştirel Düşünmenin Bazı Göze Çarpan Özellikleri... 3 Eleştirel Düşünme Yansıtıcıdır... 3 Eleştirel Düşünme Standartları

Detaylı

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) Estetik sözcüğü yunanca aisthesis kelimesinden gelir ve duyum, duyularla algılanabilen, duyu bilimi gibi anlamlar içerir. Duyguya indirgenebilen bağımsız bilgi dalına estetik

Detaylı

MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK

MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK Matematik,adını duymamış olsalar bile, herkesin yaşamlarına sızmıştır. Yaşamın herhangi bir kesitini alın, matematiğe mutlaka rastlarsınız.ben matematikten

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. CENGİZ İSKENDER ÖZKAN

Yrd.Doç.Dr. CENGİZ İSKENDER ÖZKAN Yrd.Doç.Dr. CENGİZ İSKENDER ÖZKAN Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Eğitim Bilgileri 1994-2000 Lisans Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Pr. 2000-2003 Yüksek Lisans Hacettepe Üniversitesi Edebiyat

Detaylı

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi Murat Çokgezen Prof. Dr. Marmara Üniversitesi 183 SORULAR 1. Ne zaman, nasıl, hangi olayların, okumaların, faktörlerin veya kişilerin tesiriyle ve nasıl bir süreçle liberal oldunuz? 2. Liberalleşmeniz

Detaylı

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz: METİN ÇÖZÜMLEME METİN NEDİR? Bir olayın, bir duygunun bir düşüncenin yazıya dökülmüş haldir. Metin öncelikle yazı demektir. Metin kavramı aynı zamanda organik bir bütünlük demektir Metin kavramı öncelikle

Detaylı

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U) KISA ÖZET

Detaylı

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS.476-1453 Ortaçağ Batı Roma İmp. nun yıkılışı ile İstanbul un fethi ve Rönesans çağının başlangıcı arasındaki dönemi, Ortaçağ felsefesi ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin

Detaylı

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri İLTB 601 İletişim Çalışmalarında Anahtar Kavramlar Derste iletişim çalışmalarına

Detaylı

KAYNAK: Birol, K. Bülent. 2006. "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ

KAYNAK: Birol, K. Bülent. 2006. Eğitimde Sanatın Önceliği. Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ KAYNAK: Birol, K. Bülent. 2006. "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ Sanat, günlük yaşayışa bir anlam ve biçim kazandırma çabasıdır. Sanat, yalnızca resim, müzik,

Detaylı

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik 1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik ilkeleridir. Hakkaniyet, bütün kararların tutarlı, tarafsız ve

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

AŞKIN BULMACA BAROK KENT AŞKIN BULMACA 18.yy'da Aydınlanma filozoflarıyla tariflenen modernlik, nesnel bilimi, evrensel ahlak ve yasayı, oluşturduğu strüktür çerçevesinde geliştirme sürecinden oluşur. Bu adım aynı zamanda, tüm

Detaylı

MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK İLKOKULU ETİK KOMİSYONU FAALİYET PROGRAMI

MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK İLKOKULU ETİK KOMİSYONU FAALİYET PROGRAMI MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK İLKOKULU ETİK KOMİSYONU FAALİYET PROGRAMI ETİK Etik, Latince ethica kelimesinden Batı dillerine geçmiştir. Ahlaksal olanın özünü ve temellerini araştıran bilim, insanın kişisel ve

Detaylı

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a BİLİMSEL YÖNTEM Prof. Dr. Şahin Gülaboğlu Mühendislik Fakültesi -------------------------------------------------------------------- BİLİM, ETİK ve EĞİTİM DERSİ KONUŞMASI 19 Ekim 2007, Cuma, Saat-15.00

Detaylı

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız Disiplinlerüstü Temalar Kim Olduğumuz Bulunduğumuz mekan ve zaman Kendimizi ifade etme Kendimizi Gezegeni paylaşmak Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel,

Detaylı

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI TANZİMAT DÖNEMİ EDEBİYATININ OLUŞUMU KAZANIMLAR.Osmanlı Devleti ni güçlü kılan sosyal, siyasi düzenin bozulma nedenlerini.batı düşüncesine,

Detaylı

İLETİŞİM BECERİLERİ. Doç. Dr. Bahar Baştuğ

İLETİŞİM BECERİLERİ. Doç. Dr. Bahar Baştuğ İLETİŞİM BECERİLERİ Doç. Dr. Bahar Baştuğ AMAÇ VE HEDEFLER Hasta ve hasta yakınları, çalışma arkadaşları ile iletişimi ve ilişkileri geliştirmek için iletişim adına temel bilgileri vermek Hedef, etkin

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23 İÇİNDEKİLER Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23 I. Felsefe Eğitimi ve Öğretimi 23 A. Eğitim ve Öğretim 23 B. Felsefe Eğitimi ve Öğretimi 24 II.

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. TUNCAY SAYGIN

Yrd.Doç.Dr. TUNCAY SAYGIN Yrd.Doç.Dr. TUNCAY SAYGIN Fen-edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Türk İslam Düşünce Tarihi Anabilim Dalı Eğitim Bilgileri 1997-2001 Lisans Atatürk Üniversitesi 2001-2003 Yüksek Lisans Atatürk Üniversitesi

Detaylı

MİT VE DİN İLİŞKİSİ. (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

MİT VE DİN İLİŞKİSİ. (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 MİT VE DİN İLİŞKİSİ (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Mit ve Din Mitolojiler genel olarak dinsel, ruhani ve evrenin ya da halkların oluşumu gibi yaratılış veya türeyiş gibi temaları içerirler.

Detaylı

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri Eflref Ar kan Bildiğiniz gibi Almanya aile birleşiminin gerçekleşmesi konusunda göç yasasında bazı değişiklikler yapmıştır. Bu değişiklikleri eleştirenler ve olumlu görenler bulunmaktadır. Ben göç yasasının

Detaylı

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. KİTAP TANITIM VE DEĞERLENDİRMESİ Devrim ERTÜRK Araş. Gör., Mardin Artuklu Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü. Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. Beden konusu, Klasik

Detaylı

G Ü Ç L E N İ N! Technical Assistance for Supporting Social Inclusion through Sports Education

G Ü Ç L E N İ N! Technical Assistance for Supporting Social Inclusion through Sports Education Technical Assistance for Supporting Social Inclusion through Sports Education Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından ortak finanse edilmektedir. Spor Eğitimi Yoluyla Sosyal Katılımın

Detaylı

SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE. Doç. Dr. Mutlu ERBAY

SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE. Doç. Dr. Mutlu ERBAY SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE Doç. Dr. Mutlu ERBAY İstanbul 2013 Yay n No : 2834 İletişim Dizisi : 97 1. Baskı - Şubat 2013 İSTANBUL ISBN 978-605 - 377-858 - 5 Copyright Bu kitab n bu bas s n n Türkiye deki yay

Detaylı

SOSYOLOJİDE ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ

SOSYOLOJİDE ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. SOSYOLOJİDE ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ

Detaylı

BİLİM VE BİLİMSEL ARAŞTIRMA YRD. DOÇ. DR. İBRAHİM ÇÜTCÜ

BİLİM VE BİLİMSEL ARAŞTIRMA YRD. DOÇ. DR. İBRAHİM ÇÜTCÜ BİLİM VE BİLİMSEL ARAŞTIRMA YRD. DOÇ. DR. İBRAHİM ÇÜTCÜ 1 SUNUM PLANI 1. Giriş 2. Dersin İçeriği Amaçları Beklentileri 3. Bilgi ve Bilim Kavramları 4. Bilimsel Yöntem 5. Bilimsel Düşünce Yöntemi 6. Bilimlerin

Detaylı

Bilimsel Araştırma Yöntemleri II

Bilimsel Araştırma Yöntemleri II Bilimsel Araştırma Yöntemleri II Öğr. Grv. Dr. M. Volkan TÜRKER vturker@marmara.edu.tr vturker@gmail.com www.volkanturker.com.tr Bilim Nedir? Nesnel geçerliliği olan bilgi bütünü Neden-sonuç ilişkilerinin

Detaylı

DERS KODU DERS ADI İÇERİK BİLİM DALI T+U+KR AKTS

DERS KODU DERS ADI İÇERİK BİLİM DALI T+U+KR AKTS DERS KODU DERS ADI İÇERİK BİLİM DALI T+U+KR AKTS 345000000000506 Çokuluslu Şirket Stratejileri Dersin amacı, katılımcılarla çokuluslu şirketlerin küresel YÖNETİM 3+0+3 6 rekabetlerle üstünlük sağlayabilecekleri

Detaylı

Literatür Değerlendirmesi ARAŞTIRMALARDA LİTERATÜR TARAMASI VE ETİK. Literatür kaynakları neler olabilir?

Literatür Değerlendirmesi ARAŞTIRMALARDA LİTERATÜR TARAMASI VE ETİK. Literatür kaynakları neler olabilir? Literatür Değerlendirmesi ARAŞTIRMALARDA LİTERATÜR TARAMASI VE ETİK Bir konuyu araştırma süreci İlgilendiğiniz alanda, bir soruyu kendinize yanıtlamadan önce o soru hakkında neyin zaten bilindiğini bulmanın

Detaylı

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI Ahlak ve Etik Ahlak bir toplumda kendisine uyulmaya zorlayan kurallar bütünü Etik var olan bu kuralları sorgulama, ahlak üzerine felsefi düşünme etkinliği. AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI İYİ: Ahlakça

Detaylı

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3) DOĞRULUK / GERÇEKLİK FARKI Gerçeklik: En genel anlamı içinde, dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanların tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 1.1.216 Diploma Program Adı : SOSYOLOJİ, LİSANS PROGRAMI, (AÇIKÖĞRETİM) Akademik Yıl : 21-216 Yarıyıl

Detaylı

EDEBİYAT. Edebiyat okumak bakmak ve görmek arasındaki hassas çizgiyi anlamayı sağlayan bir yolculuğa çıkmaktır. (By Oleg Shuplyak)

EDEBİYAT. Edebiyat okumak bakmak ve görmek arasındaki hassas çizgiyi anlamayı sağlayan bir yolculuğa çıkmaktır. (By Oleg Shuplyak) Hoş geldiniz. 19. YIL EDEBİYAT Edebiyat okumak bakmak ve görmek arasındaki hassas çizgiyi anlamayı sağlayan bir yolculuğa çıkmaktır. (By Oleg Shuplyak) NEDEN EDEBİYAT? Edebiyat en iyi dil öğrenme yoludur.

Detaylı

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler 1 Örgüt Kültürü Örgüt Kültürü kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler bütünüdür. 2 Örgüt kültürü, temel grupsal

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2 Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3 Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 Aile ve Toplumsal Gruplar ÜNİTE:5 1 Küreselleşme ve Ekonomi

Detaylı

ÖRGÜT SAĞLIĞI OKULDA SAĞLIK, İKLİM VE. Sağlıklı örgüt için gerekenler: Yrd. Doç. Dr. Çetin Erdoğan. Örgüt Sağlığı. Örgüt Sağlığı.

ÖRGÜT SAĞLIĞI OKULDA SAĞLIK, İKLİM VE. Sağlıklı örgüt için gerekenler: Yrd. Doç. Dr. Çetin Erdoğan. Örgüt Sağlığı. Örgüt Sağlığı. ÖRGÜT SAĞLIĞI OKULDA SAĞLIK, İKLİM VE KÜLTÜR Yrd. Doç. Dr. Çetin Erdoğan Örgütün amaçlarına uygun olarak görevlerini yerine getirebilmesi, yaşamını sürdürmesi, karşılaştığı sorunları çözmesi ve gelişimini

Detaylı

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I İnsan Kaynakları Yönetimi Bilim Dalı Tezli Yüksek Lisans Programları Bilimsel Yöntemleri I Dr. M. Volkan TÜRKER 8 Bilimsel Süreci* 1. Gözlem alanının belirlenmesi 2. Ön Bilgi Toplama Yazın Taraması 3.

Detaylı

Nasıl Bir Deniz Feneriyiz?

Nasıl Bir Deniz Feneriyiz? Nasıl Bir Deniz Feneriyiz? Üniversitelerin, kültürel sermaye sinin en başında kuşkusuz bilimsel araştırmalar ve bilimsel yayınlar gelir. Kültürel sermaye ne denli yoğunlaşmış ve ne denli geniş bir alana

Detaylı

FELSEFE BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ I.YARIYIL DERSLERİ

FELSEFE BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ I.YARIYIL DERSLERİ FELSEFE BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ I.YARIYIL DERSLERİ FEL-101 Felsefeye Giriş Felsefenin temel problem, kavram, akım ve alt disiplinlerine genel bir giriş. FEL-103 Eskiçağda Felsefe Kredi (Teorik-Pratik-Lab.)

Detaylı

KİTAP İNCELEMESİ SİSTEMATİK FELSEFE BAĞLAMINDA PLATON ARİSTOTELES KARŞILAŞTIRMASI. Prof. Dr. Arslan Topakkaya, İstanbul, Nobel Yay. 2013, 310 s.

KİTAP İNCELEMESİ SİSTEMATİK FELSEFE BAĞLAMINDA PLATON ARİSTOTELES KARŞILAŞTIRMASI. Prof. Dr. Arslan Topakkaya, İstanbul, Nobel Yay. 2013, 310 s. KİTAP İNCELEMESİ SİSTEMATİK FELSEFE BAĞLAMINDA PLATON ARİSTOTELES KARŞILAŞTIRMASI Prof. Dr. Arslan Topakkaya, İstanbul, Nobel Yay. 2013, 310 s. Evren Erman Rutli * Aristoteles ve Platon, hiç kuşkusuz felsefe

Detaylı

PYP VELİ MEKTUBU 1. SINIFLAR PRIMARY YEARS PROGRAMME EĞİTMEN KOLEJİ SORGULAMA HATLARI ÖĞRENEN PROFİLLERİ

PYP VELİ MEKTUBU 1. SINIFLAR PRIMARY YEARS PROGRAMME EĞİTMEN KOLEJİ SORGULAMA HATLARI ÖĞRENEN PROFİLLERİ PYP VELİ MEKTUBU EĞİTMEN KOLEJİ 1. SINIFLAR DİSİPLİNLERÜSTÜ TEMA : DÜNYANIN İŞLEYİŞİ ÜNİTENİN UYGULANMA SÜRESİ : 10 Aralık 2018 18 Ocak 2019 ANA FİKİR : DÜNYA MIZIN HAREKETLERİ CANLILARIN YAŞAMINI ETKİLER

Detaylı

fizik güncesi ALBERT EINSTEIN DAN 10 HAYAT DERSİ Haftalık E-bülten MARMARİS KAMPÜSÜ

fizik güncesi ALBERT EINSTEIN DAN 10 HAYAT DERSİ Haftalık E-bülten MARMARİS KAMPÜSÜ fizik güncesi MARMARİS KAMPÜSÜ Haftalık E-bülten Sayı: 3 / 13.03.2015 Hazırlayanlar Defne TÜRKER Herkes zekidir. Ancak bir balığı ağaca tırmanma kabiliyetine göre değerlendirirseniz tüm hayatını aptal

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

DBB411 Bilimsel Araştırma ve Yazma Teknikleri. Çarşamba, Arş. Gör. Dr. İpek Pınar Uzun

DBB411 Bilimsel Araştırma ve Yazma Teknikleri. Çarşamba, Arş. Gör. Dr. İpek Pınar Uzun DBB411 Bilimsel Araştırma ve Yazma Teknikleri Çarşamba, 09.00-11.00 Arş. Gör. Dr. İpek Pınar Uzun Okuma Listesi Aysel Aziz, Araştırma Yöntemleri - Teknikleri ve İletişim, 2003, Ankara: Turhan Kitabevi.

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı 1 2

Detaylı

İyi ki vardın Melike, bizim için hep var olacaksın. Sanırım İletişim Fakültesi ndeki bütün dostların bunu söylememi isterdi.

İyi ki vardın Melike, bizim için hep var olacaksın. Sanırım İletişim Fakültesi ndeki bütün dostların bunu söylememi isterdi. Melike için Doç. Dr. İnci Çınarlı ve Doç. Dr. Halime Yücel'in editörlüğünde bir araya getirilen sağlık iletişimi temalı yazılardan oluşan İleti-ş-im Dergisi nin bu özel sayısı, 16 Haziran 2011 de zamansız

Detaylı

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTE- LERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET 1 KOLAYAOF

Detaylı

Bu metin Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunca 10 Mayıs 1933 tarih ve 101 sayılı karar ile öğrenci andı olarak uygulamaya başlanmıştır.

Bu metin Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunca 10 Mayıs 1933 tarih ve 101 sayılı karar ile öğrenci andı olarak uygulamaya başlanmıştır. Bir vatandaşımız tarafından okullarda Öğrenci Andı nın okutulmaması için Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine Danıştay 8. Dairesi 2009/1614 Esas Sayı ile dava açılmıştır. Dava dosyasına konulmak üzere, Bakanı

Detaylı

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir.

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir. Yapılandırmacılık, pozitivist geleneği reddetmekte; bilgi ve öğrenmeyi Kant ve Wittgeinstein'nın savunduğu tezlerde olduğu gibi özneler arası kabul etmektedir. Bu bakış açısından yapılandırıcı öğrenme,

Detaylı

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1 Mitoloji ve Animizm, Fetişizm Dr. Süheyla SARITAŞ 1 Animizm Canlıcılık olarak da bilinin animizmin mitolojinin gelişmesinde önemli rolü vardır. İlkel devirde, eski insanlar her bir doğa olayının, eşyanın,

Detaylı

KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI

KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ PROF. DR. EMRAH CENGİZ Bilim Tanımı, Nitelikleri ve Temel Kavramlar Bilim Tanımı Bilimsel

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ DAVRANIŞ BİLİMLERİ ve İLETİŞİM DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ Davranış Bilimleri üzerine Davranış Bilimleri insan davranışını, davranışa etki eden toplumsal, psikolojik, grupsal ve

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. BERFİN KART

Yrd.Doç.Dr. BERFİN KART Yrd.Doç.Dr. BERFİN KART Fen-edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Sistematik Felsefe Ve Mantık Anabilim Dalı Eğitim Bilgileri 1999-2003 Lisans Hacettepe ÜniversitesiEdebiyat Fakültesi Felsefe Felsefe 2003-2006

Detaylı

Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane

Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane Dünyada yaşanan ekonomik kriz liderlik stillerinde de değişikliğe yol açtı. Hay Group'un liderlik stilleri üzerine yaptığı araştırmaya göre, özellikle

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY EKİM HAFTA DERS SAATİ KONU ADI YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI EDEBİYATININ OLUŞUMU ÖĞRETİCİ METİNLER 2 KAZANIMLAR 1. Osmanlı Devleti ni güçlü kılan sosyal, siyasi düzenin bozulma nedenlerini belirler.

Detaylı

DİNİ GELİŞİM. Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi

DİNİ GELİŞİM. Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi DİNİ GELİŞİM Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi Bilişsel Yaklaşımda Tanrı Tasavvuru 1. Küçük çocuklar Tanrı yı bir ruh olarak düşünürler, gerçek vücudu ve insani duyguları

Detaylı

Neden Daha Fazla Satın Alalım?

Neden Daha Fazla Satın Alalım? Neden Daha Fazla Satın Alalım? Ana Tema Önerilen Süre Kazanımlar Öğrenciye Kazandırılacak Beceriler Yöntem ve Teknikler Araç ve Gereçler Giderek artan bilinçsiz tüketim ve üretim çevreyi olumsuz etkiliyor.

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. İletişim 2007- Bilimleri/Radyo Marmara Üniversitesi 2010

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. İletişim 2007- Bilimleri/Radyo Marmara Üniversitesi 2010 Adı Soyadı: AYBİKE SERTTAŞ Unvanı: Ph.D Öğrenim Durumu: Doktora ÖZGEÇMİŞ Derece Alan Üniversite Yıl Doktora İletişim 2007- Bilimleri/Radyo Marmara Üniversitesi 2010 Televizyon Yüksek Lisans İletişim Bilimleri/Radyo

Detaylı

Uzaktangörü (Remote Viewing) Basitleştirilmiş Çizim Taslağı Düzenleme V01.01 2010/02/28

Uzaktangörü (Remote Viewing) Basitleştirilmiş Çizim Taslağı Düzenleme V01.01 2010/02/28 Uzaktangörü (Remote Viewing) Basitleştirilmiş Çizim Taslağı Düzenleme V01.01 2010/02/28 Beş önemli kritik nokta 1. Bir kez, hedef çizim NUMARASINI yazdığınızda, hemen ardından, AŞAMA 1 deki, sağ üst köşedeki

Detaylı

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ Kodu: KİT201 Adı: Kişilerarası İletişim Teorik + Uygulama: 2+0 AKTS:

Detaylı

KİTAP OKUYORUM OKUTTURUYORUM PROJESİ

KİTAP OKUYORUM OKUTTURUYORUM PROJESİ KİTAP OKUYORUM OKUTTURUYORUM PROJESİ PROJENİN ADI: KİTAP OKUYORUM OKUTTURUYORUM PROJENİN AMAÇLARI: Genel Amaç(lar): Projenin temel amacı, Gaziosmanpaşa ilçesindeki dört lise ve altı imam hatip ortaokuldaki

Detaylı

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler 1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar 2.Sanat ve Teknoloji 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler 5.Işık ve Renk 6.Yüzey ve Kompozisyon 1 7.Görüntü Boyutu

Detaylı

Elektrik, Plastik Cerrahi ve Prometheus: İlk BK Romanı Frankenstein 18 Ocak2014. Ütopyadan Distopyaya, Totalitarizm ve Anksiyete 25 Ocak 2014

Elektrik, Plastik Cerrahi ve Prometheus: İlk BK Romanı Frankenstein 18 Ocak2014. Ütopyadan Distopyaya, Totalitarizm ve Anksiyete 25 Ocak 2014 BİLİMKURGU: BAŞKA BİR VAROLUŞ MÜMKÜN Bilimkurgu bir bakışa göre Samosata lı Lukianos tan (M.S. 2. Yüzyıl) bu yana, başka bir bakışa göre ise 1926 yılında yayımcı Hugo Gernsbeack in scientifiction kelimesini

Detaylı

BİLİM İLE BİLİMSEL YÖNTEM İLİŞKİSİ

BİLİM İLE BİLİMSEL YÖNTEM İLİŞKİSİ BİLİM İLE BİLİMSEL YÖNTEM İLİŞKİSİ Bilim Bilim, genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve sistemli bilgi açıklamasıdır. Bilimin Amacı: Doğayı ve doğa olaylarını anlamak, Daha iyi yaşama

Detaylı

Mitlerin Sınıflandırılması DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Mitlerin Sınıflandırılması DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Mitlerin Sınıflandırılması DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Mitlerin Sınıflandırılması Mitler ele aldıkları konular bakımından kendi içlerinde çeşitli şekillerde sınıflandırılırlar. Örneğin, İnsanın ve dünyanın geleceğini

Detaylı

OSMANCIK KAYMAKMLIĞI NENAHTUN ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜ AİLEM OKULDA PROJESİ

OSMANCIK KAYMAKMLIĞI NENAHTUN ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜ AİLEM OKULDA PROJESİ OSMANCIK KAYMAKMLIĞI NENAHTUN ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜ AİLEM OKULDA PROJESİ OSMANCIK 2015 Proje Adı: AİLEM OKULDA Projenin Sahibi: Nenehatun Ortaokulu Sekretarya: Nenehatun Ortaokulu Proje Ekibi Projenin Sloganı:

Detaylı

Giorgio Colli, Felsefenin Doğuşu / Çev. Fisun Demir Dost Yayınları, Ankara, 2007, s. 94.

Giorgio Colli, Felsefenin Doğuşu / Çev. Fisun Demir Dost Yayınları, Ankara, 2007, s. 94. Giorgio Colli, Felsefenin Doğuşu / Çev. Fisun Demir Dost Yayınları, Ankara, 2007, s. 94. Dominique Folscheid, Felsefe Akımları / Çev. Muna Cedden Dost Yayınları, Ankara, 2005, s. 160. * Tanıtan: Tamer

Detaylı

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri BILGI FELSEFESI Bilginin Doğruluk Ölçütleri Bilimsel bilgi Olgusal evreni, toplum ve insanı araştırma konusu yapar. Bilimler; Formel bilimler Doğa bilimleri Sosyal bilimler olmak üzere üç grupta incelenir.

Detaylı

MAVİ YAKALILARIN ÇALIŞMAYA YÖNELİK TUTUMLARI

MAVİ YAKALILARIN ÇALIŞMAYA YÖNELİK TUTUMLARI MAVİ YAKALILARIN ÇALIŞMAYA YÖNELİK TUTUMLARI ÇALIŞMA PSİKOLOJİSİ VERİ BANKASI ÖRNEĞİ www.calismapsikolojisi.net Yrd. Doç. Dr. Burcu KÜMBÜL GÜLER Kocaeli Üniversitesi Gündem İnsan Kaynakları ve Çalışma

Detaylı

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar Sosyoloji Konular ve Sorunlar Ontoloji (Varlık) Felsefe Aksiyoloji (Değer) Epistemoloji (Bilgi) 2 Felsefe Aksiyoloji (Değer) Etik Estetik Hukuk Felsefesi 3 Bilim (Olgular) Deney Gözlem Felsefe Düşünme

Detaylı

Dr. Öğretim Üyesi. Necati Demir

Dr. Öğretim Üyesi. Necati Demir Özgeçmiş Dr. Öğretim Üyesi. Necati Demir 1954 yılında Afşin de doğdu. Kahramanmarş/Afşin de Atatürk İlkokulu ve Afşin Ortaokulunu bitirdikten sonra Karamanmaraş Lisesi nden mezun oldu. 1972-1973 yılında

Detaylı

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR! SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR! Şehir ve Medeniyet İÇGÜDÜSEL DEĞİL, BİLİNÇLİ TERCİH: ŞEHİR Şehir dediğimiz vakıayı, olguyu dışarıdan bir bakışla müşahede edelim Şehir denildiğinde herkes kendine göre bir

Detaylı