T.C. ĐSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESĐ ( CMK 250 MADDESĐ ĐLE YETKĐLĐ ) DURUŞMA TUTANAĞI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. ĐSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESĐ ( CMK 250 MADDESĐ ĐLE YETKĐLĐ ) DURUŞMA TUTANAĞI"

Transkript

1 T.C. ĐSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESĐ ( CMK 250 MADDESĐ ĐLE YETKĐLĐ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :39 CELSE TARĐHĐ : BAŞKAN :HASAN HÜSEYĐN ÖZESE ÜYE :HÜSNÜ ÇALMUK ÜYE :SEDAT SAMĐ HAŞILOĞLU C. SAVCISI :MEHMET ALĐ PEKGÜZEL C. SAVCISI :NĐHAT TAŞKIN KATĐP :MEHMET ALĐ ALTUNKAYNAK Mahkeme heyeti başkanı Hasan Hüseyin Özese ile üye hakimler Hüsnü Çalmuk ve Sedat Sami Haşıloğlu dan oluştuğu halde 12 Şubat 2010 günü saat 09:15 te celse açıldı. Tutuklu sanıklardan Levent Ersöz, Fatih Hilmioğlu, Mustafa Dönmez ve Mehmet Haberal dışındaki tutuklu sanıkların cezaevinden getirildikleri görüldü. Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı. Tutuksuz sanıklardan Emin Şirin, Hatice Bahtiyar, Đlyas Çınar ile bir kısım sanıklar müdafilerinden Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Kadir Kartal, Sanıklar Durmuş Ali Özoğlu, Hatice Bahtiyar, Erol Mütercimler, Yaşar Oğuz Şahin ve Đbrahim Şahin müdafii Av. Şule Gökayazade, Sanıklar Durmuş Ali Özoğlu, Hatice Bahtiyar, Erol Mütercimler, Đbrahim Şahin ve Yaşar Oğuz Şahin müdafii Av. Cavit Subaşı, Sanık Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu, Sanıklar Adnan Bulut ve Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Seçil Özdikmenli, sanıklar Ahmet Tuncay Özkan, Hasan Atilla Uğur, Birol Başaran, Adil Serdar Saçan, Đlyas Çınar ve Hüseyin Vural Vural müdafi Av. Celal Ülgen, sanıklar Ahmet Tuncay Özkan, Hasan Atilla Uğur, Birol Başaran, Adil Serdar Saçan, Đlyas Çınar ve Hüseyin Vural Vural müdafi Av. Hüseyin Ersöz, sanık Gürbüz Çapan müdafii Av. Mehmet Danışman geldikleri görüldü, huzurdaki yerlerine alındı. Sanık Durmuş Ali Özoğlu daha önce tespit edilen kimliği tahtında huzura alındı. SORGU VE SAVUNMASINA DEVAMLA. Sanık Durmuş Ali Özoğlu: Öncelikle günaydın efendim salonda ki tüm konuklara da günaydın diyorum. Öncelikle şeyden başlamak istiyorum ben dün STV de çıkan, sürekli çıkan haberle ilgili. Benimle ilgili PKK lı yayınını yapıyorlar dün hiçbir şey bulamadılar ısrarla döndürüp döndürüp benimle ilgili PKK lı diye yayın yaptılar. Şimdi izlediğimde haberi dün biraz daha bir adım daha ileri gitmişlerdi. Sözüm ona onların ifadesiyle PKK lılarla birlikte Beyazıt ta belediye otobüsünü Molotof atarken yakalanmışım üzerimden çeşitli kimlikler çıkmış, işlem yapılmış hakkımda ama sonra bir karanlık el bütün o dosyaları yok etmiş. Đyi güzel varsayıyoruz ki böyle bir oldu, peki bir gazeteci olarak siz 91 yılında olan o olayın dosyanın kaybolduğunu o gün neler olduğunu nasıl öğrendiniz? Hangi kimlikler kaybolmuş? Ve orda yapılan vurgu yine TSK leri. Ya bu ne düşmanlıktır? Orda uyduruktan bir yazı getiriyorlar güya benim ismim var diye PKK lılarla birlikte beton dökseniz yapışmaz oraya benim adım. 91 yılında gözaltına alındığımda emniyette bana yapılan işkenceyi anlattım dün. 1 hafta boyunca elektrik verdiler bana. Sonra o suçlarını örtmek için bindirdiler arabaya, gözlerim bağlı üstüm başım kan içinde götürüp attılar beni öldüm diye attılar, yaşayacağımdan umutları yoktu onlarında. Benim fotoğraf makinemi iç ettiler, çantamı iç ettiler, kimliğimi her şeyimi iç ettiler. Bunun ilgili dava açtım, bütün bunlar ortadayken siz kalkacaksınız böyle şeyler yapacaksınız ayıp, edepsizlik, bu insanlığa yakışmaz, burası yolgeçen hanı mı? Bu ülke böyle bir ülke mi? Çadır devletimi burası? Böyle bir şey olsa diyoruz ya hukuk devleti o günün valisi eğer yeseydi gözü de o Emniyet Müdürü hakkında soruşturma açmaya izin verseydi. Gerek görülmediğinden deyip atın en kolay yolu bu, gerek

2 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:2 görülmediğinden. Ama benim ayaklarımdan bilmem nerelerimden elektrik verirken gerek vardı. Benim fotoğraf makinemi, fotoğraf çantamı yok ederken buna gerek vardı. Onlar yaptıkları işkencenin, zulmün kanıtını yok etmek için benim eşyalarımı yok ettiler o bu öyle iğrenç çirkef bir zihniyet ki bu gün yaşadığımız zihniyet aynı zihniyet. Demek ki ne yaparlarmış? Đnsanlara çeşitli kimlikler koyarlarmış ceplerini, evlerine CD ler koyarlar, bilgisayarlarına anlamsız şeyler yüklerler, en olmadık görüntüleri kendileri çekerler sonra götürürler hedef seçtiği adamın bilgisayarına onu yüklerler, edepsizce görüntüleri hem de, sonra da bu yaptı. Ha bu kolay. Doğanın bir kanunun vardır, rüzgâr günlerce aynı yerden esebilir. Ama bir gün tersten de esebilir. Dedim ki yapmayın hiç gereği olmadığı halde dün o emniyette yaşadığım olayı anlattım, hiç gereği olmadığı halde anlattım. Niye anlattım? Ya ben hakikaten bunları insan zannettim ve burda o yaşadıklarımı anlattım ne gereği vardı ki? Hani insan olurlarda belki anlarlar diye. Ya ben insanım benim bir ailem var, benim bir çocuğum var ya, ben bir babayım. Bana yapacağınız bir şey varsa hakikaten bir köşede kıstırın yapabiliyorsanız, bir köşede kıstırın sıkın kafama bırakın ama öğle yapmıyorsunuz ya, benim aileme de yapıyorsunuz bunu. Benim çocuğumun onuruyla oynuyorsunuz, ailemin onuruyla oynuyorsunuz. Ya onurla oynamanın ne demek olduğunu çok iyi biliyorum dünde söyledim. Eğer onurumuzla oynamaksa mesele ben insan olarak yakıştıramıyorum kendime yapamam ama eğer ki kuralınız buysa yemin ediyorum onurunuzla oynarım. Nasıl bir homoseksüel olduğunuzu koyarım ortaya. Bu yapılır mı? Edep yahu, edep yahu sizin de çocuklarınız var, iğrenç bir savaşın içindeyiz zaten en daniskasını, iğrençliğini yaşıyoruz bu savaşın içinde. Yani hiç değilse ailelerimizi rahat bırakın. Benim için şunu buradan ilan edeyim o anlamayanlar için ilan edeyim bunu; benim tek bir düsturum var. Ben Mustafa Kemal in askeri Ali Özoğlu benim için mevzu bahis vatansa gerisi teferruat. Bu bir slogan değil yaşam şeklidir. Ben ailemden vazgeçerim benden 2 kişi gider sizden kaç kişi gider bilmiyorum. Azdan çok çoktan çok giderse buyurun hodri meydan. Đşi böyle ayağa düşürdüysek buyurun yani hodri meydan. Sayın Başkan yaşadığımız hukuksuzluğun zulmü yetmiyor, birde bu iğrençliklerle sabahlara kadar kıvranıp duruyoruz, elimiz bağlı, ağzımız bağlı. Ne konuşacağımız bir yer var. Ne biri var ne tutunacak bir dalımız var. Đşte duruşmalar başladığında tutunacağımız tek bir dal burası var. Onun dışında da yok. Bunlar hakikaten insanın sinirini bozuyor ama tekrar söylüyorum en kötü savaşlarda bile hiçbir zaman bozulmayan bir kural var, düşmanınızın onuruyla oynayacak bir hareket yapmanız mümkün değildir. En kötü savaşlarda bile bu değişmeyen kuraldır, yazılı bir kural değildir bu, insani bir kuraldır. Bütün Dünya da bu böyledir. Hangi dili konuşursanız konuşun yüreğiniz ne kadar zifiri karanlık olursa olsun yaptığınız savaş ne kadar kötü olursa olsun insanların onuruyla oynamazsınız. Ama bugün bakıyoruz bunu uygulayan ve yapan kim? Irak işgalinde Amerikalılar yapıyor bunu, orda da insanların aileleriyle, onurlarıyla oynuyorlar, namuslarıyla oynuyorlar. Kimsenin namusuyla oynamak istemiyorum, onurla oynamanın ne demek olduğunu çok iyi biliyorum. Bunlar daha bu işin çok paçavrası. Benim onurumla oynamayın. Ailemin onuruyla oynamayın. Yapmayın, ayıp, Allah tan utanmıyorsanız kuldan da mı utanmıyorsunuz. O Irak ta bu işleri yapan adamların burda ki veletleri bunlar. Böyle eğitiyorlar bunları. Amerikalılar bunları böyle eğitiyor. CIA bunları böyle eğitiyor. Oturtuyorlar karşılarına ilk yapacağınız iş adamın namusuyla oynayın. Ama biri bir gün kalkar size çok daha beterini yaparsa sizi kim savunacak? Kim koruyacak sizi? Ya ben bu ülkede bir yazarım, düşünürüm. Kime yapıldığını hiç önemi yok, yapılan bir haksızlık, yapılan bir hukuksuzluk varsa yine sesinizi ben duyuracağım. Size ben savunacağım yine. Yani neci olduğunuz beni ilgilendirmez. Ama insanlık dışı bir şey olamaz, size yapılamaz, yapıldığında onun karşısına ben dikilirim, sizden önce dikilirim ve getirip getirip aynı şeyleri koyuyorlar bıktım yani hakikaten bıktım. Yani eğer bana idam cezası verselerdi yemin ediyorum bu kadar üzüntü duymazdım. Duymazdım, bir defadır o. Ama bu ahlaksızca bir durum ahlaksızca sizde eve gidiyorsunuz akşamları ya. Ya karınıza dokunuyorsunuz, çocuğunuzu seviyorsunuz. Yüreğinizden elinizden pislik akıyor. Çok özür dilerim, çok kısa bir ara verebilir miyiz? 2

3 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:3 Duruşmaya kısa bir ara verildi. Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu Sanık Durmuş Ali Özoğlu sorgu ve savunmasına kaldığı yerden devam olundu. Sanık Durmuş Ali Özoğlu: Dün bu olayların bir operasyon olduğunu anlattım efendim savunmada şimdi bunlarla ilgili birkaç somut belge daha sunmak istiyorum ve Türkiye ye yapılan bu operasyonların çeşitli boyutlarını göstermek istiyorum şimdi. Bu operasyon siyasi kanattan medya kanadından ve hukuk boyutuyla nasıl yürüdüğünü birkaç örnekle tanımlamak gerekiyor çünkü yoksa bu ayakları eksik kalırsa bu operasyonun nasıl olduğu anlaşamayacak. Çekoslovakya örneğini vermiştim, Sovyet Rusya nın nasıl orayı işgal ettiğini anlatmıştım bir tatbikat dönüşünde Çekoslovakya önce Bohemya bölgesini işgal etti, sonra Çekoslovakya yı işgal etti, işgali güvenceye almak için bir sahte S.O.S sinyali veren uçak hava alanına indi ve Rus ordusunun işgalini garanti altına almıştı. Kısa bir süre sonra da Çekoslovakya tamamen işgal edilmişti. Aslında görünürde ne kadar masum bir durum. Yani bir uçak S.O.S sinyali veriyor, uluslar arası kurallara göre S.O.S sinyalini veren uçağın durumunu öğrenip izin verme zorunluluğunuz var. Bu uçağın tipi, nevi, taşıdığı yük ne olursa olsun, hangi ülkeye ait olursa olsun, o sinyali alan ülke havaalanı, hatta bu askeri havaalanı da olabilir hiç fark etmez, iniş iznini vermek zorundasınız. Motor arızası rapor ediyor uçak ve iniyor havaalanına. Buraya kadar çok normal, hiç kimsenin beklediği bir durum değil, oraya uçak indikten sonra hemen silahlı insanların havaalanını ele geçirmesi ve sonrasında işgal devam ediyor. Burası çok olağan bir durum akışı içerisinde. Geri tarafı da çok olağan bir durum yaşıyor. Birlikte tatbikat yaptığı bir ülke Çekoslovakya da o tatbikatın içinde, aklına getirmesi mümkün değil yani işgali yaşayacağı. Tatbikat bitiyor 3 ay sonra dönüşte Rus ordusu dönerken işgali yapıveriyor. Şimdi bu olayın yaşadığı yol 1968 de hani dünde dedim ya artık darbeler tankla, topla filan yapılmıyor. Darbeler siyasi olarak yapılabiliyor, siviller tarafından yapılabiliyor, Dünya da artık darbeyi sivillerin yapabileceğini öğrendiler. Bunlar çeşitli ülkelerde yapıldı. Bizim ülkemizde bu çok farklı boyutuyla ilk defa yapılıyor sanıyorum yani siyaset tarihinde, Dünya tarihinde ilk bu. Önce iktidarları değiştirirsiniz hedef ülkenin sonra o ülkeyi yavaş yavaş ele geçirirsiniz. Hele birde o ülkenin sınır komşularında bir işgal ya da savaş yaşatıyorsanız asıl hedef ülkeyi ele geçirmek çok daha kolay. Đşte onun en önemli unsurları da medyayı tamamen ele geçirirsiniz oraya tüm ordunuzu sokmuş gibi bir güç kazanırsınız. Sonra da sürekli su bulandıran haberlerle toplumu allak bullak ederek kıvama getirir bir gün uyandığınızda kapınızda yabancı ülkenin askerlerini görüverirsiniz. Şimdi bana iddianamede darbecilikle suçlanıyorum bana itham edilen suçlardan bir de bu. Velev ki kabul ediyorum, asla edeceğim bir şey değil çünkü darbeler faşizm için yapılır onun için kabul etmem. Her şeyden önce bunun için kabul etmem. Hayatımda hiçbir zaman faşizmin değirmenine su taşıyacak hiçbir adım atmadım, bizim büyük önderimizde yapmadı. Onun içinde darbeciliği kabul etmek mümkün değil. Velev ki darbe yapacağımızı var sayıyoruz hükümete karşı, hükümetin emrinde 750 bin kişilik bir ordu var. 250 bin kişilik bir polis ordusu var. Meclisi devireceğimi var sayıyorum aşağı yukarı 100 binde orda asker olduğunu düşünelim pardon 1000, 1000 askerde orda olduğunu düşünelim peki bu güce karşı darbe yapabilmek için benim bu güçten daha fazla güçlü olmam gerekmez mi? Elbette. Buna erişirseniz eğer yaparsınız darbeyi. Peki, böyle bir güç var mı bende? Bende medya gücü bile yok. Ha yazılan kitaplarla darbe yapılır mı? Dünya da örneği yok, eğer Türkiye de böyle bir hakikaten bir darbe yapılacak ortam varsa yazılan kitapla devrilecek bir hükümet varsa o hükümet zaten devriliversin. Kim olursa olsun ideolojisi ne olursa olsun, yazılan kitapla eğer hükümet devriliyorsa o hükümet zaten yoktur. Demokrasilerde de yazılır, çizilir, konuşulur, anlatılır, demokrasi bunun için vardır ve demokrasilerde hükümetler devrilmek için kurulur, devrilmeyen hükümetler zaten gücünü halktan alıyor olur. Ne yaparsanız yapın ne konuşursanız konuşun onun devrilmesinin imkanı yoktur. Bu siyaset biliminde de böyledir. Der ki; hükümetler devrilmek için kurulur. Siyaset bilimi bunun kurallarını da koymuş yani bir hükümet nasıl devriliri. Bu kuralları neden koyarsınız? Bir bilim 3

4 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:4 olarak. Bu konuda adam yetiştirelim de darbeci olsun diye mi? Hayır, o konuda sağlam hükümetleri yaratabilmek için o bilim onu geliştirir. Gelen ülkelerin iktidarları sağlam iktidar olsun devrilmesin. 2 güne bir iktidar değişmesin ülkelerde diye yapılır bu çünkü hayatın kendisi zaten bir bilimdir. Bilmediğiniz sürece yaşadığınız anlamazsınız. Geliyorum sizim ülkemize bu operasyonun bir boyutu iktidar ve medya aracılığı ile nasıl yürütülüyor? Buna da hukukta engel olamaz, olamıyor da çaresiz kalıyor yani. Olmak istemediğinden değil çaresiz kalıyor. Çünkü bizim ülkemizde Adalet Sistemi siyasetin güdümüne sokulmuş durumda. Aynı durum çok hat safha da Menderes döneminde yaşanmıştı o tahkim kurulları filan vardı. Ama çok vahim bitti o sonuç çünkü adalet sistemini eğer siyasetin güdümüne, kontrolüne sokarsanız ülke biter. Bir devletin devlet olabilmesi için adalet sisteminin olması lazım. Adalet yoksa devlette yoktur. O zaman zaten faşizmi ilan etmişsinizdir. Son günlerde şeyleri izliyoruz gazeteleri, Türkiye de acaba rejim mi değişti? Cemaat yapılarının nasıl birbirine düştüğünü anlatıyorlar. Mesela bir o cübbeli midir nedir? O cemaatle ilgili cübbeli ve karşı rakip şahısla ilgili sürekli haberler yapılıyor ve cemaat yapılması çok normal, olağan bir şeymiş gibi gösteriliyor artık. Ben birkaç gün bekledim acaba dedim ya bu haberlerden sonra bir Cumhuriyet Savcısı çıkarda ya tarikat, tekke, zaviye filan çoktan kapatıldı, böyle bir şey yok acaba biri bunu ihbar edipte dava açar mı diye açtıysa da bilmiyoruz tabi haberi olmadı. Ama Türkiye de artık cemaatler çok, tarikatlar çok normal bir duruma geldi yani devletin sanki bir yasal organıymış gibi kabul edilmeye başlandı. Đrticai eylem planı, mücadele eylem planı, bu devlet irtica ile mücadele etmezde neyle eder? Anayasa nda var. Bunun la mücadele edeceksiniz tabi. Bu yasa söylüyor bunu, bu bizim keyfimize kalmış bir durum değil yani artık yasalaşmış. E Cumhuriyet in kuruluş yasası zaten bu. Örneğin Başbakan bir şey söylüyor şimdi toplumun önündeyseniz bilinen bir insansanız hele bir ülkenin Başbakanıysanız kurumları korumak başlı başına sizin artık görevinizdir. Çünkü bütün kurumlar size bağlıdır. Ordu da size bağlıdır, postanede size bağlıdır, pastanede size bağlıdır yani orda yaşayan bütün insanları korumak, kollamak, onların menfaatini korumak, çıkarlarını düşünmek her şey sizin görevinizdir. Fakat görüyoruz ki eğer silahlı kuvvetlerle ilgili bir durum varsa hatta yoksa da yaratıyoruz bunu. Yani şu durumu anlayamıyorum ben çok daha fazla şeyler söylediğimin mantığını anlayamıyorum, bu orgeneral Yaşar Büyükanıt ile ilgili söylediği bir söz. Büyükanıt bu söylediği dönem Genelkurmay Başkanı. Bu kabul edilebilir bir durum değildir normal ülkelerde, normal sistemlerde bunu yapamazsınız eğer yaparsanız zaten yargılanırsınız da normal sistemlerde çünkü halkın güvenliğini, ülkenin güvenliğini zafiyete uğratmaktan yargılanırsınız ve bunu da oturup kendi medyanıza böyle bir haberler yaptırarak büyütürseniz çok daha vahim bir durum vardır orda. Mesela görevde olan ordu komutanın bunu asla böyle olsun diye söylediğim bir durum değil bun baştan belirteyim, hukuki bir durum varsa tabi ki herkes eşit. Şu kürsüye benim geldiğim gibi Bakanlarda, Başbakanlarda herkes de gelebilir çünkü hukuk devletidir bu kural budur. Ama ordu komutanını büyük bir şov yaparak çağırırsanız tanık olarak ya da sanık olarak mutlaka gitmelidir de ama bir başka tarafıyla da Hilmi Özkök Đzmir de yaşarken siz buradan atlayıp da evine gidip de efendim lütfederseniz bana bunları söyler misiniz derseniz orda da bir anormal bir durum var. Şimdi olayları da üst üste koyuyoruz. Geri planında da bildiğim çok şey olduğu için düşünüyorum bunu. Acaba bu Balyoz planını dedikleri uydurmaları, belgeleri Hilmi Özkök aracılığı ile mi temin ediyorlar? Ya da askeri bilgileri acaba bu insanlar mı anlatıyor fısıldıyor ya da kulaklarına? Öyle olduğunu düşünmek istemiyorum asla. Ama şeytan bu ya benim darbeci olduğumu düşündüren şeytan bana da bunu düşündürtüyor. Görevde ki bir alay komutanının makamını basıp tutuklayıp götürmek çok doğal bir durum olabilir ama bu ülkenin kurumuna zarar vereceğini düşünmelidir insanlar. O şehrin alay komutanına telefon etseniz koşarak gelir zaten. Fakat öyle bir durum ki o tutuklanmalar çok daha önceden o yandaş medya bile biliyor. Basılacağını onlar bilebiliyor orda çekilen çok özel görüntüleri onlarda izleyebiliyoruz. Bütün bunların normal olduğunu mu düşüneceğiz biz, bu bir operasyon bal gibi operasyon bu. Süleymaniye de geçirilen çuval hala çıkmadı başımızdan. Genişlettiler Türkiye ye 4

5 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:5 geçiriyorlar şimdi. Bunları her gün okuyoruz, görüyoruz ve bu ülke için, bu ülkede yaşayan vatandaş olarak kaygı duymak abes mi? Daha ortada fol yok yumurta yokken insanlara bir sürü iftiralar atmak normal mi? Değil. Kıbrıs konusun ne olduğunu hepimiz biliyoruz zaten, ne kadar önemli olduğunu da biliyoruz ama bizim ülkemizin güvenliğini, geleceğini tehlikeye atan bir durumu örtbas etmek, bizim ülkemizin Başbakanın işi olamaz ama maalesef bizim ülkemizin başbakanı o işin üstünü örtmeye çabalıyor, Neden? Kıbrıs verilecek çünkü verilmeli söz verdik vereceğiz. Türk ordusu orda işgalci. Toprağın kökü bizimdi Đngiliz işgalci değildi. Rum işgalci değildi ben işgalciyim. Avrupa Türkiye ye sert mesaj veriyor, Türk askerlerinin derhal Kıbrıs tan derhal çekilmesini, Maraş bölgesinin iade edilmesini istiyor, bu Maraş bölgesi Dünya nın en güzel yeri Başkanım oranın sahili, kumsalı dünya nın hiçbir yerinde yoktur. Maraş bölgesi boştur. Yerleşim bölgesi, oteller filan her şey var ama güvenlik çemberine alınmıştır, askeri bölge ilan edilmiştir orası oraya hiç kimse giremez, girmezde. Tel örgülerin denize girersiniz tel örgü var ara sadece bir tel örgü ayırır bizi hemen tel örgünün burası Rum bölgesidir bu taraf Türk bölgesidir. Denize girersiniz Rumlarla beraber denize girersiniz denizde de oynarsınız birlikte. Öyle bir yerdir. Türkiye namuslu davrandığı için Maraş bölgesinde hiçbir iş yapmadı halbuki bizim bölgemizdedir Maraş bölgesi de orayı alır iş adamlarına verir otelleri yeniden onartır, evleri insanlara verebilirdi. Bunları yapmadı çok namuslu davrandı, tatsızlık çıkmasın diye orayı boş tuttu ve askeri bölge ilan etti, kimse de girip çıkmıyor oraya. Bütün her şey durur orda eşyalarıyla filan hala ama biz işgalciyiz. Bize ait olan Rum kesiminde şehitliğimiz var Rum kesimi o şehitliği çöplüğü çevirmiş, bizim bölgemizde Rumlara ait mezarlıklar var her birine görevliler konulmuş, mezarlar onartılmış ve o şekilde muhafaza edilir ama biz işgalciyiz. Yani bunu bizim ülkemizin siyasileri de telaffuz ediyor evet orda ordan çekilmeli. Avcıdan yana mısın? Domuzdan yan mısın? Diye bir laf vardır. Đnsan kendi ayağına ateş eder mi? Orayı biz elimizi kolumuzu sallayarak mı gidip kaldık? Ya da bir yerle savaşalım diye mi gittik oraya? Orda katledilen bir yığın bizim vatandaşımız var. O Muratlı diye bir yer vardır orda yaşanan bir katliam var. 2 aylık çocukları bile canlı canlı toprağa gömmüşler. Bu 80 li yıllara doğru bulundu o toplu mezar sonra orayı bir şehitlik yapıldı oraya bir gün o mezar şehitliğin görevlisi de ailesini o toplu mezarda kaybeden öldürülen katledilen insan oranın da bekçiliğini yapıyor. Bir gün sabah geliyor ki bütün şehitliği paramparça etmişler ve birde oraya yazı EVKA levha bizim bölgemizde. Yunanistan bize sürekli bu Kıbrıs konusunda da dehşet mektuplar yolluyor ve resmi mektuplar bunlar o mektubu da Başbakanlık sansürlüyor bundan da bizim haberimiz olmuyor. Biz Avrupa Parlamentosu ne derse onu yapmaya çalışıyoruz hatta Anayasa mızı bir ülkenin kanunlarını o toplumun yaşayışı ve ihtiyaçlar belirler ben hukukçu değilim ama hani kıt bilgimle de bunun böyle olduğunu biliyorum, eğer anayasanızı, kanunlarınızı başka bir ülke yapıyorsa siz özgürlükten ya da bağımsızlıktan bahsedemezsiniz o zaman herkese geçmiş olsun denir. Bunun adına da demokrasi denmez bunun adına artık sömürü denir. Biz neredeyse vali atamalarını bile Avrupa ya soracağız. Mesela Amerika istemedi zaman bir valinin yerini değiştirebiliyoruz, Amerikalı büyükelçiler rahatsız olduğu zaman bir kaymakamı alıyoruz başka bir yere verebiliyoruz. Mesela Đncirlik konusunda Amerika inanılmaz bir yöntem geliştirmiş eğer tehlike hissedersem diyor Đncirlik etrafında 50 KM alanı tehlike sezdiğim için kapatabilirim diyor, 50 KM alan batıya doğru baktığınızda Đncirlik ten Adana bütün kontroller bendedir diyor. Doğuya doğru baktığında bütün o ova onların elinde, uluslar arası otoyol bu alana giriyor o zaman yasak bu bölge. Artık siz ordan bir tane sinek bile uçuramazsınız. Amerika ya sormak durumundasınız ve ben tehlike hissettim dediğinde sizin bu tehlike nedir kardeşim ben bunu öyle tek taraflı yapamazsın diyemiyorsunuz. Tek taraflı bunu ilan edebiliyor ve eğer oraya girmeye kalkarsanız da bu savaş nedeni diyor. Benim ülkem bağımsız, sonra ben darbeciyim ama Amerikalı subaylar polislere gidiyor istihbarat çalışması yapıyor, şehre gidiyor yapıyor Adana elçisi kalkıyor Güneydoğuya gidiyor yapıyor, halkı örgütlüyor, eylem yaptırıyor bunlara. Bir konsolosluk sivil toplum kuruluşu mudur? Adı üstünde yabancı misyondur bu, bulunduğu ülkede de bu tür şeyler 5

6 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:6 yapamaz ve bu yaptığı hareketin tek biri bile non grata, derhal, beklemeksizin çünkü bu casusluktur, iç işlerine müdahaledir. Bu ülkede casusluk suç olmaktan çıktıysa eğer benim hakkımda savcılar neden istihbarat yapıyor, bilgi topluyor diye bir iddiada bulunuyor. Amerikalı yaparken serbest, ben yaparken yasak öyle mi eğer yaptıysam. Olur mu böyle bir şey? Ya ben yanlış bir ülkede yaşıyorum, ya Amerikalılar. Hakikaten Türkiye de bir işgal oldu, yönetim değişti, rejim değişti. Her şey değiştiyse biri bizi uyandırsın yani bir haberimiz yok uyanamadık bir türlü, güneydoğu da PKK ları örgütleyip eylemler yaptırmadılar mı Amerikalılar, Adana konsolosu, Đsrailliler Karadeniz de yapmadılar mı bu işleri? Bunlar Adnan hocacılar aracılığıyla bu ülkeden kan çalıp, insanların kanını çalıp götürmediler mi? Niye götürürler bunları sizin DNA nızı çözmek için, sizin genleriniz bozmak için, onlar burada onu yaparken Amerika ya götürürken Đsrail de Karadeniz bölgesinden toprak götürdü kendi ülkesine oda senin toprağını bozmak için genlerini, biyolojik silah geliştirmek içindir bu ama iddianamede bakıyorsunuz biyolojik silah elde etmeye çalışıyor. Ne zaman? Neyle? Bu biyolojik silahı kime karşı kullanacağım, kimi öldüreceğim ben bununla biyolojik silahla darbe yapıldığı nerede görülmüş, uysa da uymasa da koy gitsin. Sen gel anlat ondan sonra, Çukurova da artık biz bırakın Çukurova yı Türkiye nin hiçbir yerinde tarım bitti artık yetiştiremiyoruz. 5 yıl tohumu bedava verirsin toprağın bütün şekli şemalı değişir, ondan sonra hangi tohumu atarsan at o topraktan yetişmez. O öbür tohumu almak durumundasınız, o tohumu nereden alıyoruz Đsrail veriyor size. Đstediği fiyatı da o koyar, sonra biz tarım ülkesiyiz. Geçtik onu da sonra biz bağımsız ülkeyiz, Atatürk bize böyle mi bıraktı bu ülkeyi? Bu hale getirelim diye mi bıraktı? Nerede demir yollarımız, Menderes hükümeti ona da kominizim dedi öyle kösteklediler. Çünkü demiryolu gelişen, denizyolu gelişen ülkelerin çağın gerisinde kalması mümkün değil. Ama siyasilere baktığınızda A dan Z ye mangalda kül bırakmıyorlar, ne yaptığınız demiryolu için AKP yaptı. Tarihinde olmadığı kadar kaza oldu, insanlar öldü demiryolunda el insaf, niye geliştirmezler bunları çünkü bizi sömüren ülkelerin işine gelmez bu. Đyi demiryollarına yapmadıkta karayollarını ne yaptık, mümkün olduğunca çalmak için devleti hortumlamak için otoyollar yapacağız diye hortumladık, hikayeden de yol yaptık. Karayollarında yol yastığı diye bir şey vardı, o yolun kenarlarıdır o, o yol yastıkları olmazsa belli bir kilometre hıza ulaştığında bir araç bu aracın ağırlığı, şekli şemali ne olursa olsun o hıza ulaştığında devrilme olasılığı %80, mesela şimdi bu modern otoyolda gidiyoruz 180 le, 160 la yolda ufak bir, bir şey gördünüz. Hafif bir direksiyonu oynattığınızda artık takla atmamanız mucizedir. Çünkü yol yastıkları yoktur, o yol yastıkları özel bir durumdur ve yapan müteahhide ekstra bir maliyet getirir. Onu çalar siz onu fark etmezsiniz, onu fark ettiğinizde zaten ölmüşsünüzdür. O olmadığı için ölürsünüz, ha bunlarında kontrolleri yapılmadığı için var mı? Var, tamam o zaman yol böyledir. Aynı burada bu ruhsatsız yeri yaptıkları gibi, ruhsat yok ama var mı? Var. Biz ülkeyi böyle mi devraldık, biz bunları istiyoruz. Bunlar yapılsın, benim ülkemin insanları insan gibi yaşasın. Dünyada, yeryüzünde en iyi yaşamı, en kaliteli yaşamı benim milletim hak ediyor. Çünkü kimsenin hakkına tecavüz etmemiştir, hiçbir ülkeyi işgal etmemiştir. Kimsenin namusuna dönüp ters bakmamıştır, inançları kendine göre sağlamdır. Haçlı seferleri düzenlememiştir, ama bunları istediğim için ben darbeci olabilirim bir yanda, bunları istediğim için vatan haini olabilirim bir anda, bir günde her şey değişiveriyor yani ülkede. Bugün siz Türkiye Cumhuriyetinin yasalarını uygularken yarın bu yasayı uyguladığınız için yargılanıverirsiniz, böyle bir ülkede yaşıyoruz artık garantimiz yok. Bunu da kılıfını da çok rahat bulabilirler ben onların mantığıyla düşünüyorum. Diyelim ki 2 gün sonra bana tahliye verdiniz ya da burayı dediniz ki bu dava düşer kardeşim. Belgeler sahte, imzalar sahte, her şey sahte yasal bir durum yok burada bu dava düşer, böyle bir darbeyi oluşturacak bir ortam da yok. Ertesi gün yargılanmanız için çok önemli bir neden var hükümetin işini, çalışmasını engellediniz diye. Çünkü biz burada durduğumuz sürece kim rahat ediyorsa onun tekerine çomak sokulmuş olur. Kimsenin de tekerine çomakta sokmuyoruz ya ama böyle, bizim tekere çomak sokmak gibi bir durumumuz yok ben tekeri kırarım ancak. Benim ülkeme işgal etmek amacıyla, benim insanıma zulüm yapmak amacıyla, benim insanımın namusunu, malını, mülkünü çalmak 6

7 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:7 amacıyla gelen her kim olursa olsun, hangi devlet olursa olsun bırakın tekerini parçalamayı topyekün imha ederim onu, gücüm yeter ya da yetmez. Ama ederim, çünkü bu ülke parayla satın alınmadı ki biz lise talebeleri çocukları şehit vererek kurtuluş savaşı verdik. Biz bir işgal filan edipte almadık kimsenin toprağını, biz işgal edilmiş toprağı bu çocuklarla kurtardık. Şimdi ben gelmişim 45 yaşına, 47 yaşına ne haltsa bu ülkenin özgürlüğünü başkasına vereceğim o çocuk orada savaşıp bunu almışken, 20 yaşında 19, 20 yaşında çocuk askere geliyor. Ben evimde gece rahat yatayım diye o bedenini feda ediyor, geleceğini feda ediyor, şehit oluyor. Bizim müttefik dediğimiz, başbakanın da samimi arkadaşı olan Berlusconi nin ülkesinde üretilen mayınlar getirip konuluyor ve bu çocukların ayaklarını, hayatlarını paramparça ediyor. Nereden geliyor bunlar, Đtalya başbakanı senin can ciğer dostun, deki dostun değil de düşmanın sen ülkenin sınırlarını koruyamıyor musun? Bundan aciz misin? Senin ülkene bunca terörist girerken, mühimmat girerken, gencecik bedenleri toprağa verirken biz sayılarını bilmiyoruz. Benim kızım yaşındaki çocuklar, askerler kollarını, bacaklarını orada bırakıp geliyor, gözlerini bırakıp geliyor. Ben burada bir elim yağda, bir elim balda zevk süreyim diye mi yapıyor bu çocuklar bunu, eğer ben bu ülkenin geleceğini, özgürlüğünü, bağımsızlığını düşünmezsem orada kaybettiğimiz her uzuv yakamıza yapışır, yapışır. Ben yemek yerken eğer çok güzel bir sofraysa çok fazla bir şey yiyemiyorum, çünkü ben arkadaşlarımı şehit verdim. Canım ciğerim çok sevdiğim arkadaşlarım, asker neye verdik biz bunları, komşularımızın çocuklarını verdik, iş yerindeki arkadaşlarımızı verdik neye verdik bunları biz. Biz darbe yapalım diye mi? Faşizme hizmet edelim diye mi? Bakın Mustafa Kemal in askeri olmak başka bir şeydir, üniforma giyip gezmek başka bir şeydir. Eğer sizde o ruh yoksa üstünüzdeki sadece üniforma var diye subay olamazsınız, sadece asker olamazsınız. Mesele Mustafa Kemal in askeri olabilmekte, Mustafa Kemal faşizme hiçbir zaman hizmet etmedi. Ama bu ülkede biz evrenleri gördük, faşizme kocaman bir alan açtı Kenan Evren, o bir darbedir. Siyasette de, sosyolojide de her şeyde darbe eşittir faşizmdir, bu ister orduyla yaparsınız, ister siyasetle yaparsınız. Bu budur, değişmez. Mustafa Kemal darbe mi yaptı? Bir devrim yaptı. Benim ordum devrimcidir, devrimlerin bekçisidir, sonsuza kadar o devrimler yaşayacak. Onun ortadan kalkması mümkün değil. O bir dere yatağı gibidir akar, önünü kesemezsiniz bent koyamazsınız önüne artık. Evren in yaptığı darbe anayasayı değiştirmek oldu, neydi 60 anayasası bize çok bol geliyor. Oradan daralta daralta geldik, bütün bu güvenliğimiz, refahımız, özgürlüğümüz, her şeyimiz, bağımsızlığımız tehlikeye girdi. Avrupa birliğinden biz artık direktif alarak mahkemeleri sürdürebiliyoruz. Avrupa birliği parlamentosu 2 gün önce bir açıklama yapıyor, balyoz darbe planı korkunç diye, tüyler ürpertici diye bu şeye benziyor karanlık bir odada bir iğneye iplik geçirmeye benziyor aynı, geçer mi o iplik, o iğne deliğine geçirebilir misiniz karanlıkta? Mümkün değil. Ama ısrarla onu geçirmeye çalışıyorlar. Yasalarımızı halkımızın yaşam tarzını, taleplerini her şeyini bir tarafa bırakmışız bunu yapacağız, uymaz bize. Darbe planını oradan nasıl gördünüz ki siz korkunç olduğunu anladınız. Balyoz darbe planı tüylerimiz ürperdi diyor, sizin niye tüyünüz ürperiyor ki Türk milletinin ürpermiyor da sizin mi ürperiyor? Burada yaşayan biziz ya, bu zulmü yaşayan biziz. Öyleyse dünya liderliğine oynuyoruz biz demek ki yani Avrupalının eğer bu balyoz darbe planından Ergenekon için de aynı şeyi söylediler bunlar. Bunların tüyleri ürperiyorsa demek ki biz darbeyi Türkiye de yapmayacağız, nerede yapacağız dünya ülkelerinde Avrupa da, Amerika da. Çünkü en çok onların tüyü ürperiyor. Nurettin Veren diye bir adam var, onunla günlerce röportaj yaptım, bana dedi ki Fethullah Gülen dedi dünya liderliğine oynayan bir adam. Ben güldüm dedim ilkokul mezunu bir adam, dünya liderliğine nasıl oynuyor ya, dedi ki dünya imamlığıyla yapacak bu işi. Dedim enteresan yani, sonra çok önemli bir şey daha anlattı. Dedi ki Hilmi Özkök ü biz okuttuk, bizim cemaattendir. Aynı sözleri başkalarından da duydum, Emin Şirin e de söylemişler Fethullah Gülen sanıyorum bizzat kendisi söylemiş. Albay olduğuna bile şaşırmıştık demişti Nurettin Veren bana Hilmi Özkök ün, bunları üst üste koyuyoruz askeri belgeler en olmadık yerden çıkıyor ya da uydurulan belgeler çıkıyor. Ama aslına uygun uyduruluyor, yapılıyor. Đnsan sormuyor mu yani ben soruyorum kendi 7

8 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:8 kendime bunu, şimdi de sesli düşünüyorum. Eğer orduya birileri sızmadıysa bunlar yaptı demek ki, şimdi Mustafa Kemal in koltuğunu bir süreliğine işgal eden Hilmi Özkök le Mustafa Kemal i kıyaslayabilir miyiz? Ya da onun idealleri doğrultusunda ne kadar gittiğini düşünebilir miyiz? Düşünüyoruz terse gitmişiz. Bu operasyonu kanıtlayacak öyle çok şey var ki artık onları uzatmak istemiyorum, vakit almak istemiyorum. Akıl almaz daha başka şeyler var artık savunma, savunmamda hep kendi dışımda olan şeylerle ilgili yaptım savunmamı, usul gereği de iddianameyle de ilgili savunma yapmam gerektiği için hukuken bunu yapmam gerektiği için o yüzde 10 unu da buna ayırmak istiyorum. Önce Cumhuriyet gazetesinden bir yazı okuyacağım efendim. Hikmet Çetinkaya yazmış 07 Ocak 2010 Perşembe, Fethullahçılar ünlü Fransız gazetesi Lemond un Türkiye muhabirine gel bizim Paris te ki okulumuzu yaz demişler. Muhabir kalkmış Paris e gitmiş ve Fethullahçı Okulu gezip yazmış. Deneyimli gazeteci Ragıp Duran Lemond u okumuş birkaç gün sonra da Zaman gazetesini, oda ne tüm medyada, medya ya etik dersleri veren Zaman Lemond da çıkan yazının tüm eleştirel sorgulayıcı bölümlerini, tümce ve deyimlerini sansürleyerek yayımlamış. Elbet hiç şaşırmadım, daha önce de pek çok yabancı gazetecinin Fethullahçılarla ilgili yazılarına aynı yöntemi uygulamışlar. Ragıp Duran Zaman dan Gülen sansürü başlıklı yazısında şöyle diyor, atlaya zıplaya yapılmış bir çeviri, yazıda Fethullah Gülen cemaati hakkında ne kadar kuşku uyandıran cümle varsa ya olduğu gibi es geçilmiş ya da tahrifatlı bir şekilde Türkçe ye çevrilmiş, Lemond da ki orijinal yazıda en az iki kez Paris te ki okulun ekonomik ve esin kaynağı konusunda yetkililerin ağzı sıkı davrandığını yazıyor ama Türkçe metinde bunlar yok. Ragıp Duran devam ediyor, okulda ki Fransız öğretmenlerin Katolik okullarından geldiğini belirtmiş, Zaman gazetesi bu bilgiyi yazmamış. Gülen tarikatından söz ederken Fransız gazeteci, bu tartışmalı tarikat Türkiye de toplumu Đslamlaştırmakla itham ediliyor diyor, Zaman da bu cümle yok. Fransız gazeteci şunları söylüyor, cemaat mensupları Türkiye de bürokrasinin ve polisin içine sızıyor. Cemaatin ekonomik kaynakları bir sır, cemaat ABD politikasının Orta Asya ve Orta Doğu da sıradan bir piyonu, cemaat ABD dış politikasının Orta Asya ve Orta Doğu da sıradan bir piyonu, ışık evleri, Ragıp Duran ardından şunları yazıyor, yukarıda çıkarılan tümce ve deyimlerin çeşitli kaynaklardan alınarak yazıldığı gösteriliyor. Orijinal metinde Zaman ise bu hassas konulara hiç girmemeyi tercih ediyor. Fransız gazeteci bunları yazıyor, Zaman gazetesi bunları ayıklayarak yayınlıyor. Şimdi bunu şunun için okudum, bu ayıklama zihniyeti aynen bu yalannamede de var. Burada da atlaya zıplaya yapılmış her şey, telefon konuşmaları o şekilde. Şimdi birde Türkiye de şöyle bir durum var, benim suçlandığım şeylere bakınca bu ülkede mesela PKK vergi toplar, mesela cemaatler vergi toplarlar, onların yasal hiçbir tarafı yoktur, orayı hiç tartışmayacağız bile yok yani öyle bir şey. Bir ülkede bir başkası vergi topluyorsa o ülke bitmiştir zaten, mesela Đsrail in de bu ülkeden vergi topladığını bütün yayın organlarından duyduk, resmi ağızlardan da duyduk ya. Đsrail geliyor burada yaşayan Yahudi vatandaşlardan vergi topluyor, Đsrail adına yapıyor bunu benim topraklarımda kazanılan paralar, benim vatandaşımdan geliyor vergi alıyor, kim alıyor? Đsrail. Benim vatandaşımdan PKK vergi alıyor, nerede alıyor bunu Türkiye nin her yerinde Güney Doğuya gidin kamyonlar vergi öder, yoksa nakliye yapamaz. Otobüs firmaları öyledir, birçok konuda genişletebiliriz bunu. Cemaatler yine öyle adına himmet dedikleri günler düzenlerler, ha birde hatta bir de şöyle bir şey de yapıyorlar onu da duydum. Bir iş adamı arkadaşım anlatmıştı, bir yerde mesela bir ticaret yapacaklar bir yabancı ülkede, özellikle bu Asya ülkelerinde filan çok uygulanan bir durum diyor. Orada diyalog kuracağınız ilk kişi Fethullahçılardır, orada temsilcileri vardır. Siz orada ki elçilikleriniz ya da konsolosluklarınız hiçbir işe yaramaz diyor, onlarla görüşmediğiniz sürece o ülkenin devletiyle, yetkilisiyle, iş adamıyla filan diyor pek bağlantı kuramazsınız. Size onlar kılavuzluk yapacak, peki bunun karşılığı elbette diyor karşılığı var. Birincisi diyor ekonomik olarak bunun bedelini ödeyeceksiniz, ama en makbulü cemaate dahil olmanızdır diyor. Çünkü cemaate dahil olursanız sürekli sağlam bir durum olacak ortada. Peki bunlar niye örgüt muamelesi görmüyor, o adamlar niye darbecilikle yargılanmıyorlar, onlara niye operasyon yapılmıyor. Beni 8

9 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:9 dinleyen polis, istihbarat onları niye dinlemiyor, dinliyor da o dinlediklerini imha mı ediyor. Niye işlem yapmazlar, savcılar neden işlem yapmazlar bu işlere. Demin dedim irticayla mücadele kimse de çıkıp diyemedi yüreği yetmedi ki yav kardeşim bu ülkede irtica tabi yasak, ha derse darbecilikten oda bizim yanımıza gelir. Ben kimseden para toplamadım, vergi toplamadım elimde olanı harcadım ama ben örgüt, nerede bu örgütün elemanları birbirini tanımıyor. Đddianamede ne yazıyor, hatta iddianameyi de geçelim o telefon kayıtlarını isterken, orada yazıyor örgüt çok gizli çalıştığı için irtibat bulunamadı, telefon görüşmelerinin verilmesine, ya bu insanüstü doğaüstü bir örgüt mü? Ne yapıyoruz okuyup üfleyerek mi uçuruyoruz insanları, etkisiz hale mi getiriyoruz onları? Böyle bir durum da yok, ortada bir şey yok hepimiz birbirimizi burada tanıdık. Bu nasıl bir örgüttür, geriye bakıyorum darbecilikle suçlandığım arkadaşlarım benim aile dostlarım burada hep birlikte darbecilikten yargılanıyoruz, orduya sızmaktan yargılanıyoruz, örgüte para temin etmekten hatta bana yüklenen suçlardan biri peki örgüte ben para temin ettim de beni yakaladığınızda o örgütün parasını mı buldunuz bende, makbuzunu mu buldunuz, neyini buldunuz? Hesaplarını mı buldunuz örgütün de oraya para yatırdığımı anladınız? Nereden toplamışım örgüte parayı? Benim yasal kazancımı örgüte gelir diye gösterecek kadar zihinler bulanmış, göz dönmüş artık çünkü bana burada yaşama hakkı yok bu ülkede, niye? Kemalistsin. E o zaman vergisini ödediğim resmi iş yerim, oradan elde ettiğim gelirim örgüte destek sağlamak parasal, e olur onu da kabul ettik. Eğer hukuk varsa beni bunlarla nasıl yargılayabilecek, nasıl mahkum edebilecek beni 22 aydır. Burada yazılan maddelere bakıyorum iddiaya bakıyorum, maddelerle iddia birbirine matuf değil, hayatımda hukuk bilgim hiç yok ama yani bunu da öğrendim. Ya birbirine denk gelir bir şey ve adam oturdunuz yazıyorsunuz bunu da yav şunu da açıp bakıp da yazın, çünkü adamlar hukukçu değil. Onların da hukuk bilgisi benim kadar el yordamıyla yani, ne oldu biri yazdı getirdi al Ahmetçiğim bunu sen iddianame haline getir, tamam ver abi. Oğlum şunları hemen iddianame haline getirin yarın lazım, olay bu. Yav burada birbirini tutmayan bir sürü şey var, boş ver ya dava Ergenekon olduğunda zaten önemli değil hallederiz. Böyle bir hukuk sistemi, böyle bir mantıksızlık yani böyle bir suçlama hakikaten anlayamıyorum ve bunun operasyon olmadığını bana nasıl ikna edecekler, nasıl ikna edeceksiniz, nasıl anlatacaksınız. Bu operasyon bana yapılmıyor hepimize, hepimize yapılıyor. Tayyip Erdoğan ne diyor, bu sistemi değiştireceğiz inşallah, böyle haykırıyor Eyüp te. Bu sistemi elimizi kullanmayacağız kendi maşalarıyla kaldırttıracağız, onları koruyan kaldıracak bu sistemi, onları koruyan kim Cumhuriyet savcıları, kim Hakimlerimiz, kime kaldırttırıcağız bu sistemi? Bunlara. Ama ben bu iktidara demokratik ve hakkıyla gelmiş bir iktidar diyeceğim. Yok ben salak değilim, bu iktidar darbeyle geldi, darbe yaptı sistemi kaldırmaya çalışıyor. Bin yıl verin umurumda bile değil doğru tektir, doğru tek. Akıl var, izan var görüyoruz, okuyoruz. Ha Giyotine gideceğiz, gidelim. Dünya öküzün boynuzunda dönmüyor ama, ona da eşi diyor ya yav seni idam edecekler haksız yere dönüp diyor ki yok bide haklı yere idam etselerdi. Bende yani haklı yere, haksız yere yatıyoruz filan diye bir şey anlatıyorum yani, birde haklı yere yataydık, darbe. Ama bunda benim yayın evimin son çırpınışlarında STV si, Zaman ı, Taraf ı, Yeni Şafak ı aklınıza gelen bilumum tuhaf yayınlar son nefesini versin diye de uğraşıyorlar. Hani nefes filan verdiğimiz yok ama Taraf ta bir taraftan 4 trilyon kredi alıyor, nereden alıyor bu krediyi devletten, kim veriyor bunu AKP hükümeti, ne yapacakmış bu 4 trilyonu alabilir tabi Kadıköy de tesis yapıyormuş. Kadıköy de yaptığı tesis nedir ya o da yayın evi, onlar da yayıncı benim gibi yayıncı, hatta bana parasını ödeyemeyen bir yayıncıydı onlarda. Benden aldığı kitapların parasını ödeyemeyen yayıncılardı onlarda. 4 trilyon aldılar Taraf ı kurdular, sabah akşam orduya ver ana avrat sövün Türk milletine gitsin. Benim yayın evimin de çökün gırtlağına, alın sahiplerini içeri darbecilikten, kendilerini de yayın evini de batırın, bitirin, yok edin e yolgeçen hanı olacak mı burası? Valla 72 millet geldi, geçemedi, gene geçemeyecekler. Bu telefon konuşmalarını kesip, biçip yapıştırmışlar. Bunları okumaya gerek bile duymuyorum. Onun öncesinde daha da önce mahkemenize sunmuştum telefon dinleme talepleri sahte, gözaltı uzatma belgeleri sahte, mahkeme belgeleri sahte bunlarla 9

10 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:10 burada tutukluyuz. Mahkemeye bunları sundum, ama yani ne ifade etti onu bilmiyorum. Bana bir yansıması yok bunun sadece sunuyoruz, bu da aklıma şeyi getiriyor. Bir, iki Yahudi esnaf vatandaş bir tanesi çok dindar sabah, öğle, akşam sürekli gidiyor ibadet ediyor ağlama duvarının oraya, diğer arkadaşı soruyor ya Mişon sen diyor çok inançlı bir adamsın yıllardır da biz seninle dostuz. Her gün de hiç aksatmadan gidersin ağlama duvarına duanı edersin filan gelirsin, peki bunca şeyine rağmen servetinde bir artış filan oldu mu? Biraz düşünüyor, dönüyor diyor ki valla Salamon galiba duvara konuşuyorum gibi bir his var içimde diyor. Yani bizde bunca şeyleri veriyoruz hakikaten bir işe yarıyor mu, bilmiyorum. Burada şimdi diğer çarpıklıkları tekrar niye anlatacağımı da bilmiyorum ama kayıtlara geçsin de istiyorum. Ama sizlere verdiğim de zaten kayıtlara geçiyordur herhalde değil mi başkanım? O zaman onlarla da çok vakit kaybetmek istemiyorum, yani bu usulsüz belgelerin hepsi var zaten sizlerde. O gözaltı uzatma süreleri filanda öyle usulsüz, sonra emniyet müdürünün yerine polisler imza atıyor. Hakimin yerine savcı atıyor, savcının yerine katibesi atıyor. Bu tür bir sürü rezillikler var yani usulsüzlükler var. Bu işte görevli olanlar burada da şunu düşünüyorum, bu işte görevi olan insanların imzaları yok. Yerine atanlar var, yerine atanlar da bu imzaları atabilecek yetkiye sahip değiller. Çünkü bir şube müdürünün yerine bir polis memurunun imza atması mümkün değil, yerine atabilir ancak eş değerdeki biri atabilir bunu ama bir polis memuru atıyor. Şimdi yarın bu iş çünkü bu bir düzmece olduğu ortaya biraz daha net çıkıyor artık, bu iş ortaya çıktığında yasal sorumluluktan kurtulmak için mi acaba böyle bir yöntem izleniyor, bu işi yapanlar tarafından, yani durum onu gösteriyor. Çok rahat şube müdürü diyebilir ki valla benim haberim yok yani memur atmış imzayı diyebilir, böyle mi acaba yırtar oradan o yani bunun için mi atılmıştır bu. Ama bununla o atılan imzayla 22 aydır evimden uzağım, 22 aydır bunun 8 ayını Guantanamo da geçirdim, Tekirdağ. Geri kalanını burada geçiriyorum, gerçi hepsini burada geçirsek ne olacaktı ki yani altından cezaevi yapsalar ne olur ki ailemden uzak, evimden uzak çok bir önemi yok. Đddianamede şöyle bir şey diyor, diyor ki kod adı olarak Kahraman ı kullanıyor. Yani benim kod adım Kahraman mış, kim diyor bana Kahraman diye nereden çıkarttınız kod adını benim çok sevdiğim aile dostum Neriman Aydın ın konuşma tarzı o ve bana onu söyler. Kahraman nasılsın der, bu kod ad olabilir hadi kabul ettik olabilir. Ama öyle bir vahim bir durum var ki buna olabilir demek için aklımı yemem lazım, yani Kahraman şeyini uydurabiliriz. Bu arada kod adımı değiştirdim artık Kılıç kod adım bir dahakine bir hata olmasın diye, tarihli telefon görüşmesinde ise toplantı yerini ameliyat şifresiyle ifade edilmekte, telefon görüşmesinde ise toplantı yerini ameliyat şifresi ile ifade edilmekte Türkçe de kıt, Türkçe de kız yazanlarda ve bu yerleri karargah olarak nitelemektedirler. Kim, nerede bu konuşma yok, evet şifreli konuşuyorum buluşma yerine de göz ameliyatı diyorum. Bu nasıl bir örgüt IQ sıfır ama örgüt darbe yapacak ve bu şifreli dediği şey yüzünden ben içeride yattığım için gözümü kaybediyordum, gözlüğümü vermediler. Tekirdağ cezaevinde gözlüğümü vermediler, gözüm kör olma aşamasına geldi ve her iki gözümden doku nakli yapılarak ameliyat oldum, sadece gözlüğümü vermedikleri için. Bakın tarihli telefon konuşmasında diyor, ben tarihinde göz ameliyatı olmuşum. Bu da raporum ve ameliyat sonrasında geçmiş olsun diye arayan dostlarımdır mutlaka kim olduğunu bilmiyorum o konuşmada yok. Onlara ameliyat olduğumu ve iyileşmek üzere olduğumu söylemişimdir o tarihlerde, acık belki 1 hafta 10 gün sonra yayınevine geleceğim ya da büroda olacağım demişimdir ya da karargahta olacağım demişimdir. Çünkü buluşma yeri de karargah ya, karargahta olacağım demişimdir. Her çalışma yerinin bir karargahı vardır, böyle tarif edilir. Başbakanda diyor karargaha çekildi diye, bakanlar diyor ki karargahına çekildi günlerdir çalışıyorlar. Şimdi askeri bir bölge mi oldu o, örgüt yeri mi oldu orası. Đddianamede bir yerinde diyor ki kendisine komutan denilmesini istiyor, ya nerede istemişim böyle bir şey yok. Bir telefon konuşması koymuşlar orada konuştuğum arkadaş komutanım diyor bir kelime komutanım diyor. Şimdi ben size hocam dersem hoca mı olacaksınız, doktor bey dersem doktor mu olacaksınız hayır. Ama ve bu iddia ettikleri şeyde tek bir telefon konuşmasında ve 1 defa söylüyor 10

11 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:11 arkadaşım. Çok normal, benim yayınevimin %95 i yazarları asker, benim çevrem asker, eri de var generali de var çevrem böyle. Yunan ordusu değil ya benim ordum bu onlarda uzaylı değil insan, insan dediğimiz beşeri bir varlıktır, sosyal ilişki kuracak insanlar olmayacak mı yok. Ama MĐT le sosyal ilişkisi olan bu davada gelir sanık gibi olur e bu tezgahın içinde yer alır o normal o örgüt değil. O ne devlet vatandaşa tuzak kurur bu yasal, yok ya hukuk devletinde devlet kimseye tuzak kuramaz. Bizatihi hukuk devletine hukukçular kim olursa olsun, vatandaşa tuzak kurulacağını, kurulduğunu görürse onu yapanlarla ilgili işlem yapar onu engeller. Yani şu iddianameyi kim hazırladıysa bunların derhal tutuklanması lazım, işlem yapılması lazım bunlarla ilgili şu sahte belgelere imza atanlara işlem yapılması lazım derhal, burada mahkemenizi 2 yılı aşkındır bu işlerle meşgul ettikleri için, 2 yılı aşkındır insanları cezaevinde yatırdıkları için, olur mu öyle şey hukuk devletiyiz. Ha bana velev ki günlük yaşantımda istisnasız tanıdığım herkes de komutanım dedi bunda ne mahsur var, neresi suç TCK da böyle bir suç var mı? Eğer varsa nüfus müdürlüğüne gideceğiz bugün adı paşa olan kim varsa toplayacağız. Bana komutanım demelerinin kimseye bir zararı olmaz, niye kamuoyunda tanınan bir insan değilim velev ki günlük yaşantımda herkeste komutanım diyor. Bunun topluma hiçbir zararı olmaz, ama kamuoyunun tanıdığı, medyada sürekli yer alan Zeki Müren e de paşa diyorlardı bunu ne yapacağız. Bunu gören savcılar bunu gören beni izleyen polisler bunları bilmiyor mu? Aynı ülkede yaşamıyor muyuz? Semra Özal a da diyorlar paşam diye hadi benden komutan olur da, Semra Özal dan paşa olur mu? Ha hani örneği vermeyeceğim, hani benimki de oldu da senin gibi iyi anlatamıyorum şeyi vardır, iki arkadaş karşılaşıyorlar senin kız ne oldu valla okudu, okulu bitirdi, patronu çok sevdi onu yurtdışına gezilere götürüyor. Ona ev aldı, ona araba aldı, çok seviyor filan. Öbürü bakıyor yav diyor benimkide fahişe oldu da senin gibi anlatamadım ama ben diyor. Şimdi böyle bir mantık mı bu? Onlara derseniz suç değil, hem de kamuoyu önünde yapılıyor bu iş ekranlarda, televizyonlarda, gazetelerde ben kimim Fatih Sultan Mehmet in Fransız kralına dediği gibi yazıyor, yazıyor, yazıyor sen ki Fransa kralı böyle bir durum mu var? Bunu mu yaşıyoruz? Diyelim ki bana komutanım dediler, bunun kamu zararına hiçbir durumu yoktur. Toplum yaşantısına asla bir etkisi yoktur, şimdi söyleyeceğim çok önemli bir şey sayın başkanım ve eğer beni duyan Cumhuriyet savcıları varsa derhal harekete geçip bu işin peşini bırakmamalılar. Bana arkadaşım komutanım dedi evet dedi, ama bir emniyet görevlisine memurlar komutanım diyorsa durum vahim, durum çok vahim. Benim evimi ve iş yerimi arayan polisler diğer memura ya da komisere komutanım diye hitap ediyorlar ve duruşları bu, bunu ne yapacağız. Bu durum vahim aslında, bu kayıtlı arama yaparken çekiyorlar çünkü o kayıtları istedim gelmiyor, gelmesin. Sen devletin polisisin, devletin polisine komutanım diyemezsin. Gözaltına aldığı sanığa bana komutanım diyeceksin lan diye çıkış yapamazsın, beyefendi sen kimsin, bana komutanım diyeceksiniz. Çok ezilirsin emniyette yoksa bu benim gördüğüm sadece istisnai bir durum değil, diğer sanıklarla konuştuğumda birçoğunun anlattığı durum bu komutanım diyeceğiz polislere, ne oluyor. Orduyu tasfiye mi ediyoruz, yerine polis teşkilatını mı getiriyoruz, Bunun provaları mıdır bunlar? Hatta bu kadar inandık ki artık birbirimize komutanım demeye başladık. Onun için mi bu polisler gelip gelip de şeylere çok rahat dalmaya çalışıyor karargahlara, taburlara ama Ali Özoğlu na bir kişi telefonda komutanım nasılsın demiş deriz ya birbirimize. Kızıma kraliçem diyorum, telefonda konuşurken kraliçem diyorum, eşime sultanım diyorum padişahlık mı ilan ettik o zaman biz, krallık mı ilan ettik o zaman biz. Ha yok ama Ali Özoğlu ya dendiyse bu vahim bir durum darbe belirtisi, ama siz sahte belgeleri hazırlarken vahim bir durum yok o çok gayet yasal, hak daha doğrusu hak, hak. Efendim kısa bir ara verebilir miyiz? Duruşmaya 10 dakika ara verildi. Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu. Sanık Durmuş Ali Özoğlu sorgu ve savunmasına devamla. Mahkeme Başkanı : Buyurun. 11

12 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:12 Sanık Durmuş Ali Özoğlu: Az önce benim kod adımdan kahramandan bahsettik sonra komutandan bahsettik ve sonra da gizli örgüt olduğumuz içinde buluşma yerlerini göz ameliyatı diye telaffuz ettiğimizi anlattım size. Şimdi Kahraman konusunda kod adı yakıştırmasını hakikatken akıl tutulması durumunu gösteriyor. Bana kahraman dendiği için ben örgüt üyesi oluyorum ama o zaman bizim bu mantık içerisinde şu sporcularında derhal örgüt olmaktan ve kod adı olarak da kahraman kullanmaktan hemen buraya Ergenekona almamız gerekiyor. Şimdi bunların kod adı mıdır bu? Mümkünatı var mıdır? Ama bu dava olunca iş her şey mümkün oluyor bunu kullanabiliriz. Savcılık sorgusunda bir ders programı gösterdi bana savcı bey ve dedi ki bu program size mi ait? Baktım çünkü o 5-6 günlük nezarethane işkencesinden sonra hakikaten işkenceydi orası da o sıcakta yaz günü artık uykusuzluk, sinir bozukluğu, ilgi dağılması her şey üst üste bizim ki bu eşimin olabilir çünkü günlük program ders programı deyince eşim öğretmen e olsa olsa onundur deyip dedim berim değil ama eşimin olabilir eşim öğretmen. Daha sonra çünkü ben bunun altında bir şey aramam ya ders programıdır alt tarafı işte ders programı ne olur? Ha ne olacağını bana gösterdiler, vahim bir durum olacağını gösterdiler ve bu benim delile konulmuş bir belge, bu belge bir ışık evinin ders programı, ya da bir cemaatin, tarikatın uyguladığı bir ders programı. Şimdi bunu şu şekilde tarif etmişler Harbiye den öğrenciler geliyor, onlara program çıkartmışım, diyorum ki buraya geldiğinizde bunu da şu mantığa oturtuyorlar kıyafetlerini çıkartacaksınız e kimseye belli etmeyeceksiniz. Ya neyi belli etmeyeceğiz? Ve orada eğitim vereceğiz. Harbiye de okunanlara, şimdi ders programında iddiada bu yazıyor ama güzel ders programında şöyle bir şey var; saat 07:20 kalkış, saat 07:45 okula gidiş, öğleden sonra saat 16:00 okuldan dönüş, okul kıyafeti değiştir gerekirse az yemek derse hazırlanma, ha okul kıyafeti değiştir Harbiye den geliyor ya üniforma var üzerinde onları değiştir. Burası ev diye belirlenmiş şeyde iddiada. Demek ki orda başka bir kıyafet giydiriyoruz. Sonra devam ediyor ders programı öğleden sonra ki ders programı 16:30, 17:10 ders tekrarı 40 dakika, 17:20 dinlenme 10 dakika, 18:00 kitap okuma 40 dakika, 18:00, 18:10 dinlenme 10 dakika, akşam 18:10, 18:30 Kuran okuma 20 dakika, 18:30, 19:30 yemek ve dinlenme 60 dakika, 19:30, 20:30 test çözme 60 dakika, 20:30 ders çalışma, 21:30 yatmaya hazırlık, 22:00 yatış hemen uyku not zamanında yatmayan hafta sonu oyun oynayamaz. Harbiye öğrencilerine demek ki zamanında yatmazsa hafta sonu oyun oynatmayacağız. Bu askeri okula sızma delili de bu. Cuma günü 18:30, 22:00 arası serbestsiniz. Ha demek ki bu harbiye de okuyan çocuklar hafta boyunca aslında iddia edilen yerde biz eğitim veriyoruz. Harbiye de öyle bir yer ki kimse sormuyor lan bu öğrenciler nerde? Ha şu da olabilir okul komutanını demek ki kafaya aldık çocuklara diyor ki Harbiye ye gelmenize gerek yok orda kurs var oraya gidin, cumartesi test çözme hafta sonu da orda bu çocuk harbiye öğrencileri 40 dakika kitap okuma, 20 dakika Kuran okumaya aynen devam burda da öğle yazıyor aynen devam diye, Pazar sabah test çözme 40 dakika kitap okuma ve 20 dakika kuran okuma sonra serbest akşam 40 dakika ders tekrarı sonra banyo yapılacak ve 22 yatış. El insaf, el insaf Harbiye de örgencilere şu ders programını uygulayacağız, sonra hafta sonu da bizimle beraber bunlar. Hafta içerisinde de yatılı gecede kalıyor onlar burada ve sonra onlara diyorum ki iddiadan söylüyorum efendim, iddianamenin mantığı ile söylüyorum orda yazdığıyla daha doğrusu. Diyor ki; öğrenciler gelince kıyafetlerini çıkartıyorlar askeri üniformalarını oraya özgü sivil kıyafetler giyip eğitim yaptırıyoruz iyi tamam varsayalım ki hakikaten böyle bir şey yaptırıyoruz e peki bu çocuklar Harbiye ye ne zaman gidiyor? Harbiye dediğimiz yer kahvehane değil ki, okul, yatılı. Ayrıca Harbiyeli öğrenciler çarşı izne giderken üniforma ile de çıkmıyorlar. Sivil çıkıyorlar. E bu bahsedilen yere gelince onları kıyafetlerinizi çıkartın orda nasıl bir kıyafet giydiriyoruz peki biz bunlara? Bu var mı? Yok, ama böyle bir ders programı var günlük program adı da bu günlük program. Harbiye de okuyan çocuğa günlük program çıkartıyoruz. Birde diyoruz ki bak zamanında yatmazsan sana oyun oynatmayız. Bu anaokulu mu? Yani lise talebesi mi bunlar ama bu anaokulu için, ilkokul için. Ha bu cemaatlere ait bir dershane ya da okul neyse ona aittir diyorum nerden diyorum bunu Kuran okuma, akşam çocukları oturtup da Kuran okutan 12

13 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:13 başka bir yer yoktur. Din dersimiz var zaten bu nasıl bir irticai faaliyettir de bana sokmaya çalışıyorsunuz bunu? Bir de üstüne üstlük Harbiyelilere. Ayıp Başbakanın sözü ile izansızlar. Başbakanın sözüyle izansızlar, o izansızlar dediği konu da yalan ya benim ki doğru ama. Eşimi GATA ya sokmadılar gitmiş işte oda çıkıyor. Ama yani bunu ben bir türlü anlayamadım. Đddianamenin bütün her şeyini anlayabildim bir mantığa oturturdum. Karşımdakilerin düşüncesi ile oturtmaya çalıştım ama hakikaten bunu bil yere sokamadım yani yok uymuyor hiçbir yere uymuyor. Ama hiç değilse yani şu günlük programı o iddia edeceğiniz yazdığınız şeye uygun bir hale getirip de o belgeyi hazırlasaydınız. Hafta sonu programı diye yapsaydınız. Öyle diyor günlük program. O çocuklar okula gitmiyor Harbiye ye, oraya geliyorlar. Şimdi şu iddianameyi hazırlayan polislerin mantığı ile bir haber okuyacağım küçük bir haber; Neredeyse bir aydır Ankara da eşi benzeri görülmemiş bir skandal yaşanıyor, polis mahkemenin görüldükleri yerde alınıp getirilecekleri dediği eski DPT li yeni BTP li milletvekilleri bir türlü mahkemeye götürmüyor. Hepsine tek tek koruma hizmeti bile veriyor ama onları görmüyor hangi binaya saat kaçta girip çıktıklarını not ediyor ama yakalayamıyor. Attıkları nutukları polis kamerası ile çekiyor ama alıp mahkemeye götürmüyor böylece mahkemenin emrini yerine getirmiyor, mahkemeyi yasalar adaleti yok say, yasaları, adaleti yok sayıyor. Belki de Đçişleri Bakanlığının talimatı ile aman demokratik açılım süreci yer almasın diyerek bile bile görevini ihmal ediyor ve suç işliyor. Ankara Emniyet Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürü mahkeme kararını yerine getirmemenizin nedeni, nedenini anlatmanın zamanı gelmedi mi? Yoksa hukuk devletinden polis devletine geçtik te haberimiz mi olmadı? Bu iddianameyi hazırlayanların mantığı ile bakıyorum olayı yani beni buraya nasıl getirdiklerinin o mantıkla şimdi Ankara Emniyet Müdürünü, Emniyet Genel Müdürünü hatta Đç işleri Bakanını da PKK ya yardım ve yataklıktan hatta PKK ya örgüt üyesi olarak yardım etmekten biraz daha zorlarsak lider kadrosuna da sokabiliriz bu iddianameyi hazırlayanların mantığıyla derhal tutuklamamız gerekiyor çünkü mahkemenin kararına rağmen bu şahısları alıp getirmiyorlar, toplamıyorlar, ifade verdirttirmiyorlar, görmezden geliyorlar. Ama ben Kuvayi Milliye derneğine basın danışmanı olarak üye olmuşum ve 2 ay yada 3 ay bundan dolayı Ergenekona buradan da bağlanıyorum. O zaman Kuvayi Milliye derneğine üye olduğum için basın danışmanlığını yaptığım için Ergenekondan suçlanıyorsam, bu suç sayılıyorsa ve terör örgütü sayılıyorsa o zaman Türkiye Cumhuriyeti devleti terör devletidir. Teröristtir devlet çünkü bu derneği Türkiye Cumhuriyeti devletinin yasalarıyla kurulmuş Anayasal hak olarak verilmiş, bir dernek kurulur vatandaşlar kendi özgür iradesiyle, vicdanlarıyla o yasal derneklere gider üye olurlar. Kimse de o derneğe üye oldun diye seni suçlayamaz. Ama ben bu derneğe üye oldum diye terör örgütüne dahil ediliyorum bu örgüt bağlantısı oluyor. Bu izni Đçişleri Bakanlığı, emniyet müdürlüğü, Valilik verdi Đstanbul Emniyet Müdürü ile Vali nerde? Onlar niye burda yok? Bu izni veren bizatihi onlar. Onların da burada yargılanıyor olması lazım şimdi. Altında imzaları var onların benim kurucu olarak bir imzamda yok ayrıca bu derneğe, üyeyim. E o zaman en büyük sorumluluk bunların evet Đstanbul valisi ve Đstanbul Emniyet Müdürü burada yargılanmalı bu örgüte üye olmaktan çünkü mantığımız onu götürüyor yani olur mu değil olur ben nasıl olduysam onlarda olur. Ha beni örgüt üyesi yapan ben Ali Özoğlu olduğum için mi örgüt üyesi olduğum için mi örgüt üyesi oluyorum? Hukuk devletinde ayrıcalık var mıdır? Yani sen sarışınsın, sen esmersin e esmere ceza ver sarışına verme. Senin rengin farklı, böyle bir şey olur mu? Ama oldu ve bu iddianameye girdi. Savcılar bunun altına imza attı, 22 aydır ben bundan yatıyorum, yargılanıyorum şimdi bunu da bana soracaklar, içime sindiremem ben böyle bir şey yok. Bakın resmi, devletin altında mührü, imzası var bunların. Sonra bir telefon görüşmesi var, Fikri Karadağ hakkında hala ben istifa ettim, o istifa mektubunu da size sunacağım. Ama iddianamede diyor ki; dernekten ayrılmış olmasına rağmen Fikri Karadağ a bağlı olarak örgüte, örgütte ki görevine devam ettiği anlaşılıyor. Buna dayanak olarak da bir telefon görüşmesini gösteriyor, oda burda var, telefon görüşmesi, telefon görüşmesi aynen şöyle efendim; Ali Özoğlu ile Đbrahim Özcan ın görüşme özeti; Đbrahim Özcan ın iyiyim, iyiyim ne yapayım bu taraftayım Kadıköy deyim, 13

14 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:14 Kadıköy deyim de amcamları hı toparlıyorlar dedi. Ali Özoğlu nun hı Fikri yi de almışlar, Fikri yi de almışlar dediği, Đbrahim Özcan ın en alacaklar tabi başı dediği, Ali Özoğlu nun hı hı, derin ağabeyler dediği, Đbrahim Özcan ın ha şey ben albayın şeyleri bende ulan adama bir türlü gidemedik ya daha veremedim bile onları biliyor musun? Diyor. Buna atıfta bulunarak Fikri Karadağ ın hala altında çalıştığımızı, ona bağlı olarak çalıştığımızı iddia ediyor şimdi öyle bir örgüt ki ben beraber bağlı olarak çalıştığım örgüt lideri için iyi oldu diyorum tutuklandığı. Bu nasıl bir örgüttür? Lideri tutuklanıyor üyede diyor ki örgüt üyesi e iyi oldu tutuklandığı e öbürü de diyor ki e tabi alacaklar başı neyin başı bu? Ne başıdır bu, şurda örgüt bağlılığı gösteren bir şey var mıdır Allah aşkına? Yok, örgüte bağlılık yok burda. Bunu hangi mantık hangi akıl sığdırabilir bunu? Ama yapmış yani helal olsun. Şimdi bir iddiada benim ihalelere fesat karıştırdığım askeri ihalelere girdiğim pardon, ihalelere girdiğimden falan bahsediyor, Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırları içerisinde ve dışında da, resmi ticarethanesi olan herkes ihaleye girme özgürlüğü vardır, bu yasal olarak suç değil, bu ister sivil ihale olsun ister askeri ihale olsun yeterlilik belgeniz varsa girersiniz. Buna kimse engel değil ayrıca Türkiye de belgesi olmayanlar giriyor ihalelere, bir gece de şirketler kuruyorlar devlet ihalelerine girip ondan sonra da bir telefonla abi şu ihaleyi şuna verin diyor onlarda veriyorlar şimdi ben ihalelere girdiğimi iddia ediyorsunuz güzel peki bu ihalelere girdiğime dair bir belge var mı? Nerede girmişim? Ne satmışım ve kaç para kazanmışım? Var mı bunlar? Yok. E yoksa nerden peki ben bu ihale işine girdim ya. Đhaleyi de şuradan bağlıyorlar, benim günlük konuşmada da birçoğumuzun da vardır bu tür konuşmaları. Mesela cezaevinde işte birimiz yemeği hazırlarız, birimiz bulaşıkları yıkarız, o gün bulaşık yıkayacak arkadaşımız der ki ya bugün benim canım istemiyor biraz kendimi iyi hissetmiyorum Ali sen yıka şu bulaşığı dediğinde döner derim ki o ihale bize kaldı. Öyle bir telefon konuşmam var, diyorum ki ihale bize mi kaldı diyorum? Ha ihale yine bana kaldı diyorum, bir iş yüklüyorlar, ihaleyi oradan bağlıyorum. Bu arada bir soğutucu üreten bir arkadaşım var. Sağlık ürünü bu ilk yardımda kullanılan darbelerde filan o torbayı sıkarsınız o 30 saniye içerisinde buz haline gelir ve kompres yaparsınız. Ne satacaktı askeriyeye? Bundan satacaktı, satarım, suç mu? Ama işin içinde asker geçiyor ya suç. E birde bunu yapan Ali Özoğlu ya suç. Ama bende bu ülkenin vatandaşıyım, ticaret yapacağım, para kazanacağım, ailemi geçindireceğim yani hırsızlık yapamıyorum ne yapayım? Benim öyle gidip de yolsuzluk, arsızlık yapacağım bir karakterim, tiniyetim de yok, yok. Ben çok uzun süre rahmetli Avni Akyol benim dostumdu, bana dedi ki bir gün Ali benim danışmanım ol dedi. O arada da bakan, yeni bakan oldu dedim ki abi ben danışmanlık filan yapamam. Dedi ki yaparsın dedim ki yapamam Đstanbul da oturuyorum. Birde ben öyle çok şeye disipline giren bir insan değilim yani birde bu iş bana uygun değil yani, sadece arkadaşım olduğu için dostum olduğu için evet Danışmanı olacağım ve devletten ben para alacağım. Bu çok ballı bir iş, dedim ki yok ama gönüllü olarak ne zaman ihtiyaç duyarsan ki ihtiyaç duyacağın bir ortam olmaz. Benden çok daha iyi düşünen bu işi yapacak olan bir sürü insan olacak orada profesyoneller olacak yani. Ama ola ki Đstanbul da ya da her hangi bir yerde bir ihtiyacın olursa telefon edersen yeterlidir. Dedi ki peki Đstanbul da o zaman dedi benim bilgi kaynağım ol dedi, dedim ki hay hay seve seve yalnız dedi bu işi maaşlı yapacaksın dedim ki yok yapmam maaşlı. Çünkü maaşlı olduğu an bütün işlerini bırakmam lazım. Sonra ikna oldu o ama zaman içerisinde ben haftada iki defa en az Ankara ya gidip geliyorum. Uzun süre bu böyle devam etti. Bir gün Ankara daydım dedim ki Sayın Bakanım makamınızdaysan geleceğim ben dedi ki gel, gittim, dedim sizden bir istirhamım var. Dedi buyur söyle ne dedim ki akçeli bir iş. Đnanamadı. Sen ve akçeli bir iş dedim evet hayatımda ilk olacak ve bir daha olmayacak. Dedi ki ne istiyorsan iste benden. Dedim bir okul var Gaziosmanpaşa da o okulun camları yok, öğrenciler naylonlar kaplamışlar camlara ve öyle eğitim yapıyorlar cam, çerçeve yok dedi ki yav hemen dedi, ödenek çıkmış buraya dedi. Peki dedi orayla senin ne alakan var dedi? O gün söyledim dedim ki eşim öğretmen o okulda öğretmen ve ödenek çıkmış ama alamıyorlar parayı bir türlü. Neyse işi halletti sonra dedi ya biz seninle yıllardır dostuz ve eşinin öğretmen olduğunu bana 14

15 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:15 söylemedin. Yani bizde böyle bir ahlak var. Tayin işini bile, eşimin tayin işini bile normal prosedüre bıraktım ve asla kimseye de gidip demedim tayinini çıkartın da eve yakın bir yerde olsun filan diye ya herkes nasıl oluyorsa oda öyle olacak yani ve bu iddianamede bana ihaleye girmek suç olarak bunu da örgüte gelir temin ediyor olarak kaydediyorlar, pes. Sadece arkadaşıma yol göstereceğim bu herkesin yaptığı iştir. Yaparız bunu bunun yolsuzluk neresindedir ki? Birbirimize akıl veririz, yol yöntem gösteririz yani ama yok burda suç e olsun. Đddianamede benim kitabım bana yazılmadı o ama diğerlerine yazıldı benim kitabım bu kitap suç aleti, suç çünkü burada Abdullah Gül den, Tayyip Erdoğan ına kadar bütün gelmişi geçmişi var, masonlar var, isim isim kimler mason var. Ne gerekiyorsa bunların Türkiye de ki faaliyeti var, nereye gittiğimiz var. 1 sayfasında da şu var; yazmışım bu kitabı yazdığım için, bunları yazdığım için ileriki günlerde benim başıma ne geleceğini henüz kestiremiyorum diye yazmışım. Bu kitabı yazdıktan 4 yıl sonra başıma gelen Ergenekon. Kitabın kapağının içeriğinin fotokopisini çekmişler arkadaşıma, dostuma, can dostuma hediye ettiğim, imzaladığım kitabın kapağını ve içinde ki yazıyı suç delili olarak koymuşlar, ne yazıyor içinde? Birlikte ölüme koştuğumuz, can dostum diye, hangimiz ölüme koşmuyoruz? Aldığımız her soluk ömürden gitmiyor mu? Ömür sermayesini böyle tüketmiyor muyuz biz? Attığımız adım, aldığımız soluk ömrün sermayesini tüketen şeydir yani canlılar doğduğu an ölüme koşmaya başlarlar. Bu birçok felsefeci tarafından da böyle tarif edilir bu. Bütün canlılar oluşmaya başladığı andan itibaren ölüme koşar. Ama bu iddianameyi hazırlayanlar tarafından ölüme koşmak biz kilit adam Ali Özoğlu nerenin kilidiyse oda bilmiyorum onu da açıklamıyorlar bir açıklasın o STV ciler de onu da bir öğrenelim. Ölüme koşuyorsa bu işin içinde bir devlet var bir bit yeniği var, ayrıca böyle bir şey olsa kime ne? Bu devlet Türkiye Cumhuriyeti devleti, bundan kim rahatsızlık duyar? Başka bir devlet, başka bir yere mi hizmet ediyorsunuz? Başka bir devlet adına mı beni yargılıyorsunuz? Onun için mi gözaltına aldınız? Bu mantıkla baktığımızda evet o çıkıyor. Devletin neyini deşifre edeceğiz yani? Hangi bilinmeyenini, hangi gizlisini? Bunu açık etmek kimin menfaatinedir? Türkiye Cumhuriyeti devletinde yaşayan insanların menfaatine olmadığı kesin. Burda ki Yılmaz Dikbaş la telefon görüşmem var, suçlamalarda bu telefon konuşmasına atıf hiçbir şey yok ama koymuşlar, uzun uzun koymuşlar onu da çünkü o konuşmada geçen isimler var. Mesut Yılmaz var, Tayyip Erdoğan var, Abdullah Gül var, Ali Babacan var. Bunların mason mu değil mi olduğunu konuşuyoruz. Bende diyorum ki masonlar vatan hainidir. Evet, öyledir masonlar vatan hainidir mason olan generaller hepten vatan hainidir. Ordu mensubu mason olmaz ondan sonra bana delil diye bir generalin masonluk belgesini koyuyorlar. O belgenin benimle ne alakası var? Bilmem ne locasının üstatlarındanmış, bana ne. Benimle ne alakası var benim delillere koyuyorsunuz? Olsun çünkü masonlarla ilgileniyorum ya ha bu arada orduya karış cephe alırız filan diye herhalde. Ordudan mason çıkmaz çünkü Mustafa Kemal bu konuda neler söylediği ve neler yaptığı icraatlarıyla ortadadır. Onları ihanet ocağı olarak tarif eder. Bizim içinde aynen bu geçerlidir, mason localarının da bence masumane hiçbir tarafı yoktur. Her şey masumiyetle gelir, güler yüzüyle gelir, sonra sizi fena ağlatır. Mason locaları Đtalya da neler yaptı biliniyor açığa çıkan durumdur o. Cinayetten tutun da bombalamaya kadar her şey vardır orada. Kimler var o locanın o eylemlerinin içerisinde? Emniyet var, siyaset var, birçok şey var. Mustafa Kemal i de onların öldürdüğü söyleniliyor, oda bir söylenti. Ben bu şifre çözüldü masonlardan Türkiye ye kanlı hediye ASALA PKK kitabını yazdıktan sonra bazı masonlar bu kitabın dağıtılmamasını istediler. Gerekirse parasını biz verelim ama bunu dağıtmayın ha çok şey mi yazıyor? Yoo çokta bir şey yazdığı yok yani ama dedim ki alırsınız ben yine basarım. Onlarda bir süre Taksim de filan kitap evlerinden çok çabuk tükettiler kitabı sağ olsunlar ama gene bastık gene bitti onlarda bıktı bende bıktım buradayım zaten. Kanada da bir toplantı yapıyor mason locaları konu Ermenistan ve Türkiye yani bu gün. Toplantının yapıldığı zamanda 13 Mayıs Bugün yaşadığımız şeylerin bütün kararları alınmış vaziyette. Bu da bana bir şekilde ulaştı. Bende ona kitapta yer verdim, Kanada da neler yapıldığını, neler gündeme alındığını, neler planlandığını ve 15

16 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:16 uygulamaya konulduğunu o dönemde ASALA yı bitiriyorlar, bitirme kararı sonra yerine PKK yı sürme planları evet PKK yı sürdüler, PKK nın Ermenistan da yaşadığı bir köy vardır. Amerika PKK ya parasal destek verir yani maaş türünden sonra bizim illa açılsın dediğimiz kapının olduğu yerden de bu teröristler Ermenistan a gider gelirler. PKK nın orası bir sosyal alanı gibidir yani dağda belli süre kaldıktan sonra kızağa çektikleri dinlensin diye gönderdikleri insanlarda Ermenistan da o köylerde yaşarlar bunlara ait köylerdir orası. PKK yı Amerika sürekli destekler, her türlü yardımı atar, bu artık gizli bir durum değildir PKK lojistik desteğini Amerika dan sağlar çünkü Amerikanın en büyük düşüncesi şudur; her türlü cepheye sürülecek insan deposu Türkiye dir der. Daha doğrusu sadece Türkiye değil Doğu Türkiye. Bunlar resmi bütün belgelerinde böyle geçer. Her türlü cepheye sürülecek insan deposu. Türk ordusu 4 bin dolara mal olur askeri, Amerikan ordusunun bin dolara mal oluyor sizinki daha ucuz onları sürelim derler, siz hayır falan dediğinizde buradan çıkacaksınız bu PKK bitecek dediğinizde uçağınız düşürülür, şehit olursunuz, olmadı bombalamaya kalkarlar sizi, kurtulursunuz. Sonra bizde bunları kitap yaparız o çekiç gücün ne menen bir şey olduğunu anlatmak için bütün belgeleriyle Amerikanın desteği ile ve PKK nın insan potansiyeliyle Türkiye nin her yerlerinde sivil toplum kuruluşu adı altında örgütlenmeler yaparsınız. Sonra uluslar arası sivil toplum örgütleri diye Güneydoğu da ve Irak ın kuzeyinde sivil toplum örgütleri oluşturur, onlar aracılı ile insanları toplamaya başlarsanız, sonra onları ajanlaştırır Türkiye ye karşı kullanırsınız, bütün bunlar Bizim sınırlarımızdan girip çıkarlar. Bizim Mehmetçiğimizi şehit ederler. Devletin malını, mülkünü yakarlar. Her türlü melaneti yaparlar siz buna rağmen çekiç güç bitecek dediğinizde uçağınız havalandıktan 15 dakika sonra Ankara nın üstünde düşer. Biz buna gizli savaş diyoruz, Amerikalılar da buna sessiz savaş diyorlar. Yani kendini belli etmeden menşeini deşifre etmeden, hedef ülkede her türlü şeyi yapacaksınız. Sonra biz bu gizli savaşın şehitlerini yazdığımızda emniyetçiler sorguda şunu söyler; bu gizli savaş demekle ne denmek istiyor? Ali Özoğlu niye böyle söylüyor? Gizli savaş ne? Gizli savaş şu, şu, şu. Yok canım o yazdıklarının hepsi yalan. Nerden biliyorsun? Yaşın kaç çocuğum senin? Türkiye nin doğusunda. Mahkeme Başkanı : Durmuş Ali Bey sözlerinizi tamamlayın, bir ara verelim. Sanık Durmuş Ali Özoğlu: Tabi Efendim, Türkiye nin doğusunu görmeden ama terörü oturduğu yerden çözer, işte bizleri toplar getirirler biz terör örgütü oluruz şimdilik burada bitireyim efendim. Duruşmaya 13:30 a kadar ara verildi. Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu. Bu sırada bir kısım sanıklar müdafilerinden Av. Dilek Helvacı, Av. Yasemin Antakyalıoğlu, Av. Yusuf Kuvvet, Av. Gizem duygu Öcalan, Av. Mustafa Hisar, Av. Tarık Kale, Av. Gıyasettin Azaklı, Av. Ayşe Deniz Asya, Av. Serkan Günel, Av. Yusuf Erikli, Av. Hasan Fehmi Demir, Av. Kazım Yiğit Akalın, Av. Ruşen Özmen, Av. Mehmet Đpek, Av. Mustafa Karslı, Av. Naciye Sezer Nirun, Av. Ali Rıza Dizdar, Av. Erdem Olgun, Av. Hasan Gürbüz, Av. Hakan Coşkuner, Av. Bülent Dural, Av. Osman Topçu ile tutuksuz sanıklardan Yalçın Küçük ve Noyan Çalıkuşu nun geldikleri görüldü, huzurda ki yerlerine alındı. Talep ve beyanların alınacak olması karşısında Sanık Durmuş Ali Özoğlu nun savunmasının alınmasına ara verildi. Biraz önce okunan Av. Yusuf Erikli değil Av. Yusuf Erikel. Mahkeme Başkanı : Buyurun, buradan başlayalım. Sanık Mustafa Balbay söz istedi verildi: Sayın Başkan Sayın üyeler heyetinizi saygı ile selamlıyorum. Ben savunmamı yaparken başından beri hep mesleğimi öne çıkardım ve hatta hukuki savunmadan çok mesleki savunma yapma durumundayım dedim çünkü gerçekten şu anda hem kendi savunmamda altını çizdiğim noktalar itibariyle hem de heyetinizin çokta zamanını almadan son 2 ay içinde yaşanan gelişmelerin benim savunmamı tamamladığını ve hatta tabi böyle bir şey dilesem hani Tanrıdan dilenmez ama ancak bu kadar benim savunmamı 16

17 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:17 tamamlayacak ve benim savunma etrafındaki gelişmeleri 2000 li yılların başındaki gelişmeleri güncelleştirecek konular olabilirdi diye düşünüyorum Sayın başkan, Sayın üyeler. Öncelikli olarak yani bu günden başlayıp son 2 ayı çok kısa aktarmam gerekirse bugün sanıyorum sizlerde günlük yoğunluk içinde izlememiş olabilirsiniz ama dün akşam saatten itibaren kimi televizyonlarda yer aldığım Genelkurmay Başkanı orgeneral Đlker Başbuğ aynen şu demeci vermiş Habertürk gazetesinden Fatih Altaylı ya; Eğer bu saldırılar devam ederse bizde konuşmaya başlarız hukuki süreç işletiriz, bizimde elimizde bilgiler var. Sayın başkan Sayın üyeler Genelkurmay başkanı bunu kime söylüyor? Bir gazeteciye söylüyor eğer Fatih Altaylı o sırada Genelkurmay Başkanına bu günkü gelişme itibariyle söylüyorum bunu Genelkurmay Başkanına ne var elinizde deyip biraz deşmediyse benim adım Mustafa Balbay değil mümkün değil çünkü en azından bazı ipuçları almaya çalışmıştır. Şimdi sizlerle paylaşmak isterim Fatih Altaylı bütün o bilgilerin sorumlusu ve ortağı mı? Elbette değil ve eminim gazeteci olarak kimi bilgiler aldığını belki de bazıları off the record çünkü bu görüşmelerde bazı bölümlerin off the record olduğunu kendileri de söylüyorlar zaman zaman. Bu sıcak gelişmeyi heyetinizle paylaşmak istiyorum şu anda Genelkurmay Başkanı Türkiye kamuoyuna bir gazeteci aracılığı ile benim de elimde bilgiler var gerekirse bende onu hukuki süreci işletmek üzere devreye sokacağım dedi. Đşte Mustafa Balbay ın konumu da geçtiğimiz dönem itibariyle buydu. Eğer ben görevimi sürdürüyor olsaydım bende zorlayacaktım Genelkurmay Başkanı ile görüşmek için Enis Berberoğlu görüştü ardından Milliyet Grubu zorladı sizlerde izliyorsunuz gelişmeleri bu günde Habertürk görüştü. Öteki gazetelerde eminim randevu için talepte bulunmuşlardır. Bir başka yanım Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 3 Şubat günü dedi ki; benimde paylaşmak istediğim bazı şeyler var 2000 li yıllarla ilgili şu anda paylaşmıyorum Türkiye bunu kaldırmaz ama yakın gelecekte yazabilirim dedi. Bu gelişmeyi izleyen gazeteciler Yenişafak gazetesinin Ankara temsilcisi Sayın Selvi köşesinde Başbakan önümüzde ki günlerde neler yazabilir diye 4 Şubat günü okurlarıyla paylaştı. Mustafa Balbay ın yaptığı da oydu. Gelişmeler bunlardı, bir rahatsızlık var, ucunu tam göremediğimiz bir durumdu, şimdi bakıyorum ki, son çıkan planlara iddialara benim bildiğimden yada benim yazabildiğimin belki yüz katı iddia varmış ortada. Mustafa Balbay ne yapmış onları bir ölçüde kamuoyuna duyurmuş, bazılarını off the record dendiği için notlar tutmuş. Bunların hukuki değeriyle ilgili hiç onların benden sonraki savunmayı yapanlar da Birol Başarın, Adil Serdar Saçan, Tuncay Özkan onlar dijital verilerle ilgili bütün gerçekleri ortaya koydular. O kısmına girmiyorum ama ben gazeteciliğimi tekrar sizin vicdan mahkemenize sunuyorum. Bu günkü tartışmalar itibariyle benim belki o dönemi anlatmam anlatabildiğim kadar paylaştım sizlerle ama bu günkü gelişmeler o günkünün çok daha ilerisinde seyretmekte. Yine sıcak gelişmeler itibariyle söylüyorum ben o dönem yaşananların bir bölümünü az bir bölümünü bildiğimi kamuyla paylaştığımı söyledim ama bazı devlet görevlileri bunu söylediler diye sizlerle paylaştım. Kimdi bunlar, sayın Bülent Arınç, bize de bilgi geldi başbakana ilettim dedi. Sayın Binali Yıldırım, bize de bilgi geldi başbakana ilettim dedi. Bunları sizlerle paylaştım. Bugün 11 Şubat sayın başkan, sayın üyeler 8 Şubat günü gazetenin bugün gazetesinin manşetinden ve iç sayfada tam sayfa verilen haberi paylaşmak istiyorum. O dönem darbe planlarının hepsindin haberimiz vardı. Kim demiş bunu, o dönemin başbakanlık müsteşarı Ömer Dinçer söylemiş. Vaktinizi almak istemiyorum bunu ben ayrıca heyetinize ayrıca çoğaltıp vermek istiyorum. Aynen şöyle diyor, Ömer Dinçer başbakanlık müsteşarlığı döneminde yoğunluk kazanan darbe planlarından haberdar olduklarını söyledi, planlar yapılırken bilgisini almıştık dedi. Şimdi benden olduğu iddia edilen bütün delilleri bütün belgeleri zaten bütün dosyayı da doğal olarak vakıfsınız artık. Bir düşününüz hiçbir plan yok bende. Sadece bir rahatsızlık, bir gazetecinin alabileceği notlar ve kimi görüşler var. Ama burada o dönemin başbakanlık müsteşarı söylüyor bize bilgi geldi diye. Şimdi burada birkaç soru geliyor akla, bir demek ki çok elzem görmediler, büyük bir problem olarak görmediler, göğüslenebilir dediler. Belki de hazırlığın hazırlığıdır diye düşündüler. Đki, önlemini aldılar gerekli bir şekilde bilmiyoruz biz onları yani çünkü herkes konuşmuyor bu 17

18 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:18 konuda, herkes birazcık ucundan söylüyor. Ama biz burada bu olayın kurbanları olarak dışarıda asıl kahramanların nasıl çarpıştığını görmekteyiz. Ve Ömer Dinçer başbakanlık müsteşarının işlerini düşünün, başbakan kadar yetkisi olan kişidir. Her şeyden haberdardık diyor. Mustafa Balbay ne diyor planlardan haberi yok. Sadece bir rahatsızlık var diyor, burada bir gerilim var diyor, gazetecilik görevini yerine getirmeye çalışıyor. Yine bir başka boyutu, son dönem iddialarıyla ilgili olarak ben benden elde edilen notların hukuki yanını tekrar söylüyorum tamamen bir kenara bırakıyorum. O notlarda Mustafa Balbay a ait yüzde bir cümle bile yok. Hep insanların ne dediği, gelişmelerin ne olduğu, nelerin olabileceği yönünde. Ve zaman zaman bunlar kullanılıyor. Örneğin pek çok meslektaşımız şu bir hafta on gün içinde diyorlar ki, Şenkal Atasa, dönemin MĐT müsteşarı Şenkal Atasagun Mustafa Balbay a demiş ki, eğer haber kaynağınız birinci ordu ise onlar planları çoktan yaptı bile. Kim demiş, dönemin MĐT müsteşarı söylemiş. Kime demiş, Balbay a demiş. Kaç kişiyle beraber, beş kişiyle berabermiş Balbay orda, ondan önce görüşenler kim, hürriyetin temsilcileri, sabahın ve radikalin, milliyetin temsilcileri. Şimdi Şenkal bey yine şen kalsın diyeceğim yok ama biz burada o dönemin planlarıyla ilgili kişiler gerekli açıklamaları yapmadıkları için ne kadar savunma yaparsak yapalım bir yanı eksik kalıyor. Dönemin MĐT müsteşarı bunu söyleyen dinleyin diyoruz ama izin verilmiyor. O zaman burada bizim sorumluluğumuz ne? Bir, eğer gazeteci görevini yaptığı için bir durumu aktardıysa ve onun herkesle ilgili soruşturma yapılıp herkes töhmet altında bırakılır kabul gazeteciyi de bırakırsın o zaman dersin ki, belki bütün çok büyük bir plansa sende vardın ama o kişilerin hiçbiri şu anda herhangi bir soruşturma yada kovuşturma aşamasında değil. Yada her şeyi bir yana bıraktım bilgisine başvurulmuyor. Belgeler boyutuyla ilgili yine son güncel tartışma şu anda iddianamede de var, Mustafa Balbay da 455 adet gizliliği olan belge ele geçirildi, Genelkurmaya yazı yazıldı bunlardan 50 adedi iddia makamı da onları koymuş Genelkurmayca gizli olan belgeler ben bunları ispatladım size hepsi kitaplarıma koyduğum belgeler bunlar. Kitaplarıma koymuşum. Bütün bu belgeleri toplasanız sanıyorum ben diyeyim 1000 sayfa olsun, 2000 sayfa olsun sayın başkan, sayın üyeler, taraf gazetesinin belgeleri bavulla geldi. Bu bir gazeteciliktir ne olursa olsun ben düşüncesini paylaşırım paylaşmam ayrı konu bu gazeteciliktir. Ha o belgeler doğru çıkar yanlış çıkar onların sorumluluğunu paylaşırsınız ama bavulla gelmiş belgeler ve bu kişilerle ilgili işlem yapıldı. Ne yapıldı? Tanık olarak bilgisine başvuruldu. Ben ne dedim? Ben bu dönemin tanığı olabilirim dedim. Ben gazeteci olarak bu ülkede gazetecilik yapan ve başka hiçbir ülkede gazeteyi yaşamayı mesleğini sürdürmeyi düşünmeyen bir kişi olarak bu ülkeyle nefes alıp veren bir kişiyim ve olup biten her şeyi topluma okurlara paylaş okurlarla paylaşmayı sorumluluk biliyorum. Ve size de ispatladım çoğunu gazetemde paylaşmışım. Gazeteciliğim eleştirilebilir, en doğrusunu yaptım demiyorum ama her halde bundan suç üretmek çok ileri bir değerlendirme olur diye düşünüyorum. Burada taraf gazetesinin genel yayın yönetmeni Ahmet Altan 8 Şubat pazartesi günü savcılığa çağrıldı. Tanık olarak gitti, ifadesini verdi ve 4 Şubatta, 9 Şubatta da Selimiye de başlığı altında yazısını yazdı ve yazısını şöyle bitirmiş sayın başkan sayın üyeler, bu belgeleri biz herkesle paylaşabiliriz ve bu belgelerle ilgili bütün sorumluluğu tabi aldığını söylemiş ama zaten belgeleri yadsımıyorlar. Đsteyen herkesle paylaşabileceklerini söylüyorlar. Bu belgeler şu anda biraz önce söylediğim gibi çok tartışmalı ama sonuçta bence gazetecilik. Sorumluluğu üstlenirler eğer ispatlarlar her şeyi ki zaten adli tıp da devreye girmiş durumda. Ama bendeki değil bavul deyimle el çantasına bile sığmayacak kimi kitaplarıma da koyduğum bilgiler belgeler sizler katında tabi ki soruşturma konusu olabilir tabi ki derinliğini araştıracaksınız ama kitaplarımı gösterdim orada tek tek kullandım ben bunları. Ve ben bu kitapları yazarken yazdığım için ve şu anda da zaten delil olarak elinizde olduğu için söylüyorum hiçbir zaman kişilerle uğraşmadım. Olgularla, olaylarla ve Türkiye nin konumuyla uğraştım. Ve bu kitapların tümünü de yazarken de önsözlerinde vardır. Şu anda bir kendimi anlatma durumu olarak söylemiyorum ne olursa olsun Türkiye nin bir komşular politikası olmalı diye yazdım. Ve hep barış istemiyle bitirdim bu kitaplarımı o kitapların önsözlerinde olduğu için söylüyorum bunu şimdi savunma anlamında 18

19 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:19 söylemiyorum. Gazetecilik bağlamında özetle sayın başkan, sayın üyeler, sanıyorum o dönemdeki havayı bugünkü gelişmeler ışığında daha net önünüze koyduğumu düşünüyorum. Bu savunma aşamasında bizde hukuk eğitimi alıyoruz. Bu dönemi ben ayrıca da bir eğitim süreci olarak değerlendiriyorum kendimce. Savunmanın altını çizdiği gerçekten de bizde zamanla gördüğümüz gerçeklerden biri, bizle ilgili sizin değerlendirmeleriniz bizim mesleğimizin yaptıklarımızın hayatın olağan akışıyla ilgili olması. Bizim mesleğimizin olağan akışı ülkenin olağanüstü durumudur. Ülkede her şey normale giderse bize zaten yapacak keşke öyle günler gelse ama bize yapacak bir şey kalmaz. Ama Türkiye de sağ olsun günde dört kriz iki açıklama üç diyalog beş atışma olduğu için gazeteciler de bunun merkezinde oluyorlar. Nasıl merkezinde lütfen muhakeme edin cumhurbaşkanı diyor ki, ya medya bir hafta yazmasa diyor değişir mi acaba. Bir başka başbakan da medya bu konuda diyor bizi yeterince vermiyor Türkiye nin gündemi o zaman başka türlü değişir diyor. Medya böyle bir beklenti altındadır. Bu da doğal çünkü medya çok önemli bir güç haline geldi. Ve bizim açımızdan hayatın olağan akışı olumsuzlukların, krizlerin üzerine gitmek onlarla ilgili bilgileri, belgeleri toplamak ve topluma duyurmaktır ve şu paylaştıklarımı söylüyorum. Şu anda taraf gazetesindeki dört bavul belge sevgili meslektaşım Altaylı ya Genelkurmay başkanının söylediği, bizde de bilgiler belgeler var açıklarız değerlendirmeleri, bunlar gazetecinin hayatının olağan akışı. Bende o dönem gazeteci olarak Cumhuriyetin Ankara temsilcisi olarak buydu benimde bütün yaptığım. Onun yanında sayın başkan, sayın üyeler, eğer yine sorulardan benden sonraki sorgusu yapılanlara yönelttiğiniz sorulardan da benim yaptığım değerlendirme o ki, Gürbüz Çapan a yönelttiğiniz sorular özellikle Cumhuriyet gazetesiyle ilgili iddia makamının ortaya koyduğu bir şüphe var. Đddia makamı iddia ediyor ki, Cumhuriyet gazetesi bir terör örgütünün merkez üssü. Bir defa kabul edemeyeceğim bir durum. Ancak sizin önünüze böyle bir iddia geldiyse tabi ki, değerlendireceksiniz. Ama gazete ne yapmış bu günkü gazetelerin yaptığının bir miktarını yapmış onları da anlattım size. Peki gazetenin mali durumuyla ilgili sorular yönelttiniz, ben de Cumhuriyetin Ankara temsilcisiyim, yazarıyım. Bu yanıyla hiç ilgimin, bu yanıyla hem sorumluluğum olmadığını ama gazetenin Ankara temsilcisi olarak da yönelttiğiniz sorulara cevapları verdim. Gürbüz Çapan ı, Gürbüz Çapan ı sorguladınız, gazetenin satışıyla ilgili iddiaları aydınlatmaya çalıştınız ve serbest bıraktınız. Demek ki, gazeteyle ilgili o tür gölgeler konusunda da sizin kafanızda bir ölçüde bir aydınlanma oldu diye değerlendiriyorum benden sonraki gelişmeler ışığında. Yine beni koğuşta bir koğuşta müstehzi gülümseten sayın başkan, sayın üyeler, deniz kuvvetleri komutanı bir albayın onur intiharından sonra konuşma yaptı, daha doğrusu gazetecilere irticalen görüşlerini aktardı. Bir albay intihar etmiş ve meslektaşlarımızdan birinin sorusu şu oldu. Sayın başkan, sayın üyeler, bu albayın intiharıyla deniz kuvvetleri bir rahatsızlık var mı? Genç subaylar rahatsız mı diye sordu? Ben taktirinize sunuyorum. Bu sorulardan biridir gazeteci bunu merak eder. Yine Genelkurmay başkanının değerlendirmeleri de yine disiplin tam demiş ki, bana yönelik sorularınızda da ben yanıtlarımı verdim orada ben gazeteci olarak Genelkurmay başkanının başbakana söylediklerini aktardığımı o an o yanlara tabi ki girmeyeceğim ama bugün bunların hala tartışma konusu olmakta olduğunu tekrar değerlendirmenize sunuyorum. CNNTÜRK de 25 Ocak günü, 25 Ocak günü Hasan Cemal ve Cengiz Çandar tarafa gazetesinin muhabiri Mehmet Baransu ya sordular. Bu belgeler size nasıl geldi? Ben göstermek istiyordum size yani o bölümü izleyebiliriz diye ama çok uzatmak istemedik eğer önümüzdeki hafta çok kısa bir dakikalık bölüm gösterilebilir çünkü çok çarpıcı gazetecinin durumuyla ilgili çok çarpıcı. Diyor ki, Hasan Cemal bu belgeler size nasıl geldi. Mehmet Baransu nun cevabı, dört bavul halinde bir kişi bize getirdi haber kaynağımızı söyleyemeyiz. Çünkü gazetecinin işlevi tekrar tekrar söylüyorum zaten olan bir olguyu anlatmak elinde belgesi bilgisi varsa anlatmaktır. Yoksa zaten kendisiyim ayrıca sorumlu duruma düşer. Tabi heyetiniz benim de başka sanıkların da başvurusu üzerine kuvvet komutanlarının ifadelerini istemiştiniz. Onu herhalde değerlendireceksiniz geldiğini öğrendik ama onu açıklama yapıp yapmamayı 19

20 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:39 Sayfa:20 değerlendireceksiniz. Ama hem orda medyaya sızan bilgiler, hem onun etrafında bizim de gözlemlerimiz. Benim aleyhimde hiçbir değerlendirmenin olmadığını gördüm. Mustafa Balbay gazetecidir zaman zaman görüşürüz, onun dışında bir şey olmadığını gördüm. Kaldı ki, şunu da vurgulamak isterim. Şu anda soruşturması sürmekte olan balyoz harekatıyla ilgili 5000 sayfalık belgeden gazetecilerle ilgili bölüm de çıktı. 300 kadar gazeteci fişlenmiş, 50 kadarı tutuklanacak, 200 kadarı yararlanılacak bir gazeteci olarak bu belgelerin tümünü reddediyorum. Bir gazeteci bu şekilde kategorize edilemez. Ne tutuklanacaklar, ne yararlanılacaklar. Đkisini de olamaz gazeteci, gazeteci ülkesinde demokrasiyi savunur. Bu anlamda orda da Mustafa Balbay ın 300 gazeteciden biri olarak geçtiğini görüyorum. Đddia makamının ortaya attığı gibi Mustafa Balbay gazetecilik mesleğinde değil de başka şeyler yapıyor olsaydı herhalde başka türlü olurdu diye değerlendirmenize ayrıca sunmak istiyorum. Kaldı ki, orada dediğim gibi bütün gazetecilerden biri olarak geçmiş. Yine bu bağlamda sayın başkan, sayın üyeler bir noktayı daha dikkati çekmek istiyorum son bir dakika içinde. Ergenekon belgeleri diye söylenen size henüz kesinleştirmediğiniz Ergenekon şemaları diye söylenen yine doğruluğu konusunda tartışma süren onu koyuyorum bunların hiçbirinde benim adım yok. Tekrar ediyorum hani öyle belge varda ben yokum anlamında söylemiyorum bunu, ama tartışılmakta olan bu belgelerin ve bu şemaların hiçbirinde bir kısmını sadece baş harflerini koymuşsunuz, orda da M.B. diye hiçbir kısaltma yok. Bu anlamda ben yine son olarak Sabih Kanadoğlu nun bana yönelik sorular sordunuz onunla temasınız nedir, onu kent otel toplantılarına katılmışsınız. Kanadoğlu ilgili Đstanbul da savcılık makamı görevsizlik kararı verdi, yetkisizlik kararı verdi ve dosyayı Ankara ya geri gönderdi. Bu durumda benim konumumun geçen zaman dilimi içinde daha da netleştiğini ve genel anlamda benim gazeteciliğimin burada iddia makamının iddiaları hakkında haksız yere gölgelendiğini düşünüyorum. Tahliyemi talep ediyorum. Saygılarımı sunuyorum. Sanık Mehmet Koral söz istedi, verildi: Sayın başkanım defalarca ben tahliye günleri, talep günleri tahliyemi talep ettim. Sağlık sorunlarımdan dolayı tahliyemi talep ediyorum çünkü ben örgüt üyeliği 314/2 ile suçlanıyorum, atılı suçla herhangi bir alakam yok. Bu nedenle tutuklamanın tedbir olduğunu peşinen cezaya dönüştüğünü şu anda dilekçemi de takdim edeceğim size saygılarımı talep ediyorum teşekkür ediyorum. Sanık Mustafa Levent Göktaş söz istedi, verildi: Sayın başkanım sayın üyeler, 25 Aralık ve 22 Ocak 2009 tarihinde vermiş olduğunuz ara kararlar gereği benim ve eşime ait cep telefon numaralarının dinlenmesiyle ilgili mahkeme kararlarını istemiştiniz sayın mahkemeniz ara karar vermişti bu konuda. Savcılar da talep etmişlerdi fakat aradan geçen bu iki buçuk aylık zaman zarfında Đstanbul Cumhuriyet başsavcılığından ne bir cevap geldi ne de bununla ilgili bir kayıt geldi, bu nedenle sayın mahkemenizin CMK 332 yi çalıştırmasını ve Đstanbul Cumhuriyet başsavcılığı hakkında suç duyurusunda bulunmasını talep ediyorum. Đkinci konu sayın başkanım, Poyrazköy ile ilgili malumunuz bir iddianame hazırlandı ve 12. Ağır ceza mahkemesi tarafından da kabul edildi. Malum her ne kadar savcılık tarafından bana bu iddianamede bir suç yüklenmemişse de, herhangi bir suç yüklenmemişse de iddianamede bir sayfalık bir bölümde Poyrazköy ile ilgili ihbar mektubu mevcuttur. Poyrazköy ile ilgili sadece bilgimi arz etmek istiyorum müsaade ederseniz bir dakika süreyle. 21 Nisan 2009 günü bu haber çıktı malumunuz ben 7 Ocak 2009 tarihinde gözetim altına alındım 12 Ocak 2009 tarihinde tutuklandım. Tutuklandıktan sonraki zaman zarfında hep Silivri cezaevindeydim. 21 Nisan 2009 tarihinde televizyondan şöyle bir haber geçti. Poyrazköy de işte mühimmat bulundu, Poyrazköy de SAT çılar şunu yaptılar, bunu yaptılar şeklinde bir haber çıktı. Ben koğuşta şeyle kalıyorum Hayrettin Ertekin ile kalıyorum birinci davadan sanık Hayrettin Ertekin ile kalıyorum. Đstanbullu olduğu için kendisine sordum dedim ki, ya bu Poyrazköy neresi dedi ki, Poyrazköy herhalde karşı tarafta bir yer olması lazım falan bu şekilde konuştuk geçti. Akşam da bir ihbar mektubu geldiğini efendim işte ben eğer tahliye olmazsam savcıları vurun dediğim şeklinde bir ihbar mektubuyla kendi adımı duymaya başladım. Yani Poyrazköy ile ilişkim bu kadar. Bütün ilişkim bu kadar. Ne 20

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN 12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın

Detaylı

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) ESAS N0:2009/191 03.08.2012 TUTANAK 27.07.2012 tarihli oturumda saat 19.27 sıralarında Mahkeme Başkanı tarafından duruşmanın

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış; Yemek Temel, Almanya'dan gelen arkadaşı Dursun'u lokantaya götürür. Garsona: - Baa bi kuru fasulye, pilav, üstüne de et! der. Dursun: - Baa da aynısından... Ama üstüne etme!.. Ölçüm Bir asker herkesin

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı

Detaylı

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart! On5yirmi5.com Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart! Üniversitelerin açılmasıyla birlikte geçen hafta İstanbul Polisi, Beyazıt ve Beşiktaş'ta bir dizi korsan fotokopi baskını gerçekleştirildi.

Detaylı

LOGO. Özel Dedektiflik Eğitimi Kocaeli Üniversitesi Hereke Ö.İ.U. MYO İsmail Yetimoğlu w w w. d e d e k t i f. o r g. t r

LOGO. Özel Dedektiflik Eğitimi Kocaeli Üniversitesi Hereke Ö.İ.U. MYO İsmail Yetimoğlu w w w. d e d e k t i f. o r g. t r LOGO Özel Dedektiflik Eğitimi Kocaeli Üniversitesi Hereke Ö.İ.U. MYO İsmail Yetimoğlu w w w. d e d e k t i f. o r g. t r EĞİTMEN İSMAİL YETİMOĞLU Özel Dedektifler Derneği Başkanı Uluslararası Özel Dedektifler

Detaylı

Yaz l Bas n n Gelece i

Yaz l Bas n n Gelece i Emre Aköz Yeni Okur-Yazarlar ve Gazetelerin Geleceği ABD li serbest gazeteci Christopher Allbritton õn yaşadõklarõ bize yazõlõ medyanõn (ki bu tabirle esas olarak gazeteleri kastediyorum) geleceği hakkõnda

Detaylı

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş ın Elbistan İlçesi nde siyaseti sadece insan için yaptıklarını, iktidara gelmeleri halinde terörü sonlandırıp ülkeye huzuru getireceklerini

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki Bildiğiniz üzere Deutsche bank'ın arzı ile varantlar İMKB'de işlem görmeye başladı. Bu konuda çok soru gelmiş. Basit bir şekilde ne olduğunu açıklamak da bize farz oldu. Fakat hemen şunu belirteyim ki;

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Meclis'te sık sık. Babası yoksa

Meclis'te sık sık. Babası yoksa 4 NİSAN 2013 www.reisgida.com.tr Babası yoksa CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan a yönelik sözleri TBMM Genel Kurulu'nda gerginliğe neden oldu. Genç, eleştirileriyle

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 SÖZCÜ / AKP de bir kişi konuşur, diğerleri asker gibi bekler! Tarih : 06.01.2012 CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu hem AKP deki tek adamlığı hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın üslubunu ve liderliğini

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu GÜNÜN MANŞETLERİ 23 Temmuz 2016 Cumartesi 11:52 Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu FETÖ darbe girişimi olaylarında darbecilerin hedefinde UIC Yönetim

Detaylı

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı - 'Büyük haber gazetecinin ayağına gelmezse o büyük haberin ayağına nasıl gider? - Söz ağzınızdan bir kez kaçınca rica minnet yemin nasıl işe yaramaz? - Samimi bir itiraf nasıl harakiri ye dönüştü? - Evren

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Kılıçdaroğlu: İş adamı konuşuyor tehdit, gazeteci konuşuyor tehdit, belediye başkanı konuşuyor tehdit, ne olacak tehditlerin sonu? Tarih : 04.06.2011 -BATMAN MİTİNGİ- Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu,

Detaylı

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda.

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda. TÜRKÇE 12-13: OKUMA - ANLAMA - YAZMA OKUMA - ANLAMA 1: Rezervasyon Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda. Duşlu olması şart. Otel görevlisi: Tek kişilik odamız kalmadı

Detaylı

Türkiye'de ilan edilen olağanüstü hal uygulaması dünya basınında geniş yer buldu / 11:14

Türkiye'de ilan edilen olağanüstü hal uygulaması dünya basınında geniş yer buldu / 11:14 Dünya Basınında OHAL Türkiye'de ilan edilen olağanüstü hal uygulaması dünya basınında geniş yer buldu. 21.07.2016 / 11:14 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı 3 ay süreli OHAL kararı dünya

Detaylı

Emekli Albay Ümit Yalım : Gizli mutabakat yapıldı AKP döneminde 17 ada, Yunanistan a geçti

Emekli Albay Ümit Yalım : Gizli mutabakat yapıldı AKP döneminde 17 ada, Yunanistan a geçti Emekli Albay Ümit Yalım : Gizli mutabakat yapıldı AKP döneminde 17 ada, Yunanistan a geçti Emekli Albay Ümit Yalım, Bu iktidar önce Ege de, Yunanistan a geçen 17 adanın hesabını versin dedi. Cumhurbaşkanı

Detaylı

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir. Sayın Yargıç, Ben bir yazarım. Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir. Siyasilerin, savcıların, yargıçların günün koşullarına göre değişip duran arzularına uyarak düşüncelerimi,

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Leyla Tavflano lu Çok sıklıkla Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan a gittiğim için olsa gerek beni bu oturuma konuşmacı koydular. Oraların koşullarını

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

"medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar" vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu

medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu - Aman ormancı, yaman ormancı Bıraktın bizde derin bir acı - Dua ile bisiklet gider mi?... - Özbek Paşa'dan AKP falı... Ve - Bush'tan "beni kimse sevmiyor" sendromu RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender

Detaylı

Necdet Özel: Milletten Özür Dilememiz Gerekiyor

Necdet Özel: Milletten Özür Dilememiz Gerekiyor Necdet Özel: Milletten Özür Dilememiz Gerekiyor Necdet Özel, görev yaptığı dönemde en fazla Gülen örgütü mensubu subayın generalliği yükseldiği dönemin genelkurmay başkanı... 12.08.2016 / 10:27 Eski Genelkurmay

Detaylı

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47 Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneğinin girişimleriyle Yunanistan'dan gelen Batı Trakyalı öğrencilerle

Detaylı

Yüz Nakli Doktorları Birbirine Düşürdü

Yüz Nakli Doktorları Birbirine Düşürdü On5yirmi5.com Yüz Nakli Doktorları Birbirine Düşürdü İki kol ve iki bacak nakli yaptığı Sevket Çavdır hayatını kaybedince suçlanan Doç. Dr. Nasır, o günü anlattı. Yayın Tarihi : 29 Mart 2012 Perşembe (oluşturma

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti

Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti Nisan 14, 2017-7:12:00 AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, Ankara Sincan ilçesi Lale Meydanı'nda mitinge katılarak vatandaşlara hitap

Detaylı

BALYOZ ZULMÜ KARŞISINDA SUSUP SİNENLER UTANSIN

BALYOZ ZULMÜ KARŞISINDA SUSUP SİNENLER UTANSIN BALYOZ ZULMÜ KARŞISINDA SUSUP SİNENLER UTANSIN Eğer bir ülkede yargıç ve savcılar, adalet yerine zulüm dağıtıyorsa; o ülkede hak, hukuk, adalet, özgürlük ve demokrasi bitmiştir. Eğer bir ülkede insanlar

Detaylı

İstanbul 13. Müebbet çıktı

İstanbul 13. Müebbet çıktı 19 MART 2013 www.reisgida.com.tr Müebbet çıktı ERGENEKON davasında Savcı Pekgüzel, mütalaasını mahkemeye sundu. İlker Başbuğ dahil 64 sanık için ağırlaştırılmış müebbet istendi. İstanbul 13. Ağır Ceza

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Cumhuriyet Halk Partisi AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy Türkiye de temaslarına CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile görüşerek başladı. Görüşmeye katılan Loğoğlu açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

SAVUNMA: Ben sizin sanığınız değilim AHMET ALTAN

SAVUNMA: Ben sizin sanığınız değilim AHMET ALTAN SAVUNMA: Ben sizin sanığınız değilim AHMET ALTAN İnsanların bir dinin çevresinde toplanmalarını sağlayan inanç, onların Tanrı nın dürüstlüğüne olan güvenlerinden kaynaklanır. Tanrı yalan söyleyemez. Yalan

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi 1990 yılında Latin Amerika'nın ada ülkesinde bir grup Müslüman ülkedeki yönetimi ele geçirmek için silahlı darbe girişiminde bulunmuştu.

Detaylı

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΠΡΟΦΟΡΙΚΟ ΛΟΓΟ (70005Γ) DİNLEME İSTEKLER (9) Metinleri dinleyelim

Detaylı

Orhan benim için şarkı yazardı

Orhan benim için şarkı yazardı 70'li yılların ünlü ses sanatçısı ve sinema oyuncusu Yıldız Tezcan, 21 yaşındayken Orhan Gencebay ile büyük aşk yaşadığını, ancak o dönem çöpçatanlıklarını yapan Sevim Emre'nin sonradan Gencebay'ı elinden

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. 28 Nisan 2014 Basın Toplantısı Metni ; (Konuşmaya esas metin) Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. -- Silahlı Kuvvetlerimizde 3-4 yıldan bu yana Hava Kuvvetleri

Detaylı

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz. Aşağıda Emek vererek Yazmış olduğumuz yazı ve bilgileri 5 dakika ayırıp okur inceler ve bizden ücretsiz bir örnek kayıt dosyası talep ederseniz. Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim

Detaylı

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi :

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi : Yazan : Osman Batuhan Pekcan Ülke : FRANSA Şehir: Paris Kuruluş : Vir volt Başlama Tarihi : 4.7.2017 Bitiş Tarihi : 9.8.2017 E-posta : bat.pekcan@gmail.com Herkese Paris ten selamlar. Dün itibariyle 1

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS 2018 Afrika Ülkelerinin Değerli Büyükelçileri, Sayın Valim, Belediye Başkanım, İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Değerli

Detaylı

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz ÜNİTE 4 Şimdiki Zamanın Rivayeti Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz Siz gid-iyor-muş-sunuz

Detaylı

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Hayallere inanmam, insan çok çalışırsa başarır Pelin Tüzün, Bebek te üç ay önce hizmete giren Şef makbul Ev Yemekleri nin

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 CHP İzmir de gövde gösterisi yaptı, Kılıçdaroğlu Gündoğdu Meydanı ndan gençlere, 140 karakterden korkan bir başbakan yarattınız, size şükran borçluyum diye seslendi. Tarih : 22.03.2014 - Baharda sandığa

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni:

AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni: AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni: Temmuz 03, 2008-12:00:00 AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat'ın düzenlediği basın toplantısının tam

Detaylı

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. İşçi Cephesi: Direnişiniz nasıl başladı? Kazova dan bir işçi: Bizim direnişimiz ilk önce 4 aylık maaşımızı, kıdem ve tazminat

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU 1. DIŞ. CADDE - GECE 1 FADE IN: Saat 22:30. 30 yaşında bir gazeteci olan Eren caddede araba sürmektedir. Bir süre sonra kırmızı ışıkta durur. Yan koltukta bulunan fotoğraf

Detaylı

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983 - Turgut Sunalp'e seçim kaybettiren medya kazası - Gaffur'a Vakit zulmü Ve - İki ayrı "KANATLI" kaza RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı * * * Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla

Detaylı

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: - Deli, deli, diye seslenmiş. Siz içeride kaç kişisiniz? Deli şöyle bir durup düşünmüş: 1 / 10 - Bizim

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin

Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin Çalışan Gazeteciler Günü nde Bodrum da görev yapan gazeteciler Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon un Trafo Bodrum da düzenlediği

Detaylı

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım. Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım. Cenaze namazıyla yapılan cenaze törenine bir kere daha canım sıkıldı da diyemeyeceğim Devrimcilerin bu türlü davranışlarına alıştık

Detaylı

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Şizofreninin nasıl bir hastalık olduğu ve şizofrenlerin günlük hayatlarında neler yaşadığıyla ilgili bilmediğimiz birçok şey var.

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi Erdoğan, "OHAL uygulaması kesinlikle demokrasiye, hukuka ve özgürlüklere karşı değildir" dedi. 21.07.2016 / 09:56 Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından

Detaylı

Size Nazım Hikmet şiirinden minik bir bölüm okumak istiyorum:

Size Nazım Hikmet şiirinden minik bir bölüm okumak istiyorum: BEN HİÇ ŞAŞIRMIYORUM Size Nazım Hikmet şiirinden minik bir bölüm okumak istiyorum: "Şehir uzakta. Genç adam ayakta. Akıyor şehirden geçen nehir genç adamın ayakları dibinden. Genç adam piposunu çıkarıyor

Detaylı

Aslında bugün İbrahim in Mihrac Ural ın kıçındaki ihanet kılıçları yazısının ikinci bölümü sitede yer alacaktı, ama ne yapayım!

Aslında bugün İbrahim in Mihrac Ural ın kıçındaki ihanet kılıçları yazısının ikinci bölümü sitede yer alacaktı, ama ne yapayım! Aslında bugün İbrahim in Mihrac Ural ın kıçındaki ihanet kılıçları yazısının ikinci bölümü sitede yer alacaktı, ama ne yapayım! Bu Mihrac Ural insanı güldürüyor! Erkan Ulaşan ın yazısını okuyunca, dünyada

Detaylı

Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'na Kürtler Katıldı mı? Atatürk şehitlere ihanet etmiş! DTP'li Muş milletvekili Sırrı Sakık Çanakkale Şehitlikleri'ni gezmiş ve şu açıklamalarda bulunmus: "Bu ülkede burada

Detaylı

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ. HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ. Sorular her ay panolara asılacak ve hafta sonuna kadar panolarda kalacak. Öğrenciler çizgisiz A5 kâğıdına önce

Detaylı

Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı?

Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı? Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la Amerika Başkanı Donald Trump ilk kez Beyaz Saray'da biraraya geldi. 22.05.2017 / 10:49 Washington Türk-Amerikan

Detaylı

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır Baki olan Rabbimiz ve davamızdır Eylül 26, 2014-2:33:00 Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Yine böyle bir şölenle inşallah, bir gün biz de Sayın Cumhurbaşkanımızın bana tevdi ettiği bu görevi bir başka kardeşimize

Detaylı

"Obama'nın Suriye politikası utanç verici"

Obama'nın Suriye politikası utanç verici "Obama'nın Suriye politikası utanç verici" John Nixon, CIA da geçirdiği yıllar boyunca Irak ın devrik lideri Saddam Hüseyin üzerine çalıştı. 11.01.2017 / 10:29 Irak ın işgalinin ardından Saddam 2003 te

Detaylı

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012 15 Mart 2012 Perşembe günü işlerinden atılan Asilçelik işçileri Bursa nın Orhangazi ilçesi cumhuriyet meydanında basın açıklamasıyla İşimizi İstiyoruz talebini dile getirdikleri ve işlerine geri dönene

Detaylı

Nedim Şener'den belgelerle Fetullah Gülen kitabı

Nedim Şener'den belgelerle Fetullah Gülen kitabı Nedim Şener'den belgelerle Fetullah Gülen kitabı Şener in yeni baskısı yapılan kitabı bu alana ilgi duyan okurlar için iyi bir seçim. Posta Gazetesi yazarı Gazeteci Nedim Şener in Ergenekon Belgelerinde

Detaylı

Konumuz sol içi cinayetler, özel olarak da Acilciler bünyesindeki cinayetler

Konumuz sol içi cinayetler, özel olarak da Acilciler bünyesindeki cinayetler Konumuz sol içi cinayetler, özel olarak da Acilciler bünyesindeki cinayetler Bir cinayetin altı elemanı vardır: Öldürülen kimdir, öldüren kimdir, cinayetin yeri, cinayet günü, nasıl öldürüldü, neden öldürüldü?

Detaylı

FETÖ cü polisler onlar hakkında da istihbarat toplamış

FETÖ cü polisler onlar hakkında da istihbarat toplamış FETÖ cü polisler onlar hakkında da istihbarat toplamış FETÖ nün okullarına mülki amirlerin ricasıyla 200 ton demir gönderen fabrika müdürü, şirketini eleştiren esnaf hakkında FETÖ ü polislere istihbarat

Detaylı

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5 TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5 HAZİRAN 2012 Araştırmacılar Derneği üyesi olan GENAR, araştırmalarına olan güvenini her türlü denetime ve bilimsel sorgulamaya açık olduğunu gösteren Onur

Detaylı

Biz yeni anayasa diyoruz

Biz yeni anayasa diyoruz Biz yeni anayasa diyoruz Ocak 05, 2015-9:32:00 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, "Biz 'anayasa değişikliği' demiyoruz, 'yeni anayasa' diyoruz. Türkiye'nin anayasayla ilgili sorunu ancak

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

GARCİA'YA MEKTUP. Sayfa: 1 / 5

GARCİA'YA MEKTUP. Sayfa: 1 / 5 GARCİA'YA MEKTUP Amerika Birleşik Devletleri ve İspanya arasındaki savaşın bir aşamasında ABD Başkanı, çok acele olarak Küba'daki isyancıların önderi Garcia'ya bir haber göndermek istedi. Garcia, hangisinde

Detaylı

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil 1 Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez Senaryo: Sadık Şendil Müzik: Kemani Sebuh Efendi- Kürdilihicazkar Longa Filmin

Detaylı

özlü bir medya kazası işledi. Yıldırı m

özlü bir medya kazası işledi. Yıldırı m - Bakan Yıldırım dan yıldırım gibi özlü sözler - Manisa 4. Asliye Ceza dan insan hakları ve Anayasa dersi - Telefon Ablukası ile Gazze Ablukası arasındaki on benzerlik RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar

Detaylı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı Cumhuriyet Halk Partisi Bodrum İlçe Örgütü Yalıkavak Mahalle Temsilciliği tarafından geniş katılımlı birlik ve dayanışma

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi 6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi Kahramanmaraş ın Ekinözü İlçesine bağlı Alişar Köyünde 54 Yaşındaki Mehmet Göyün 6 Çocuğu ile birlikte tek göz kerpiç odanın içinde verdiği yaşam Mücadelesi yürekleri

Detaylı

M14 esnevi den (şirli) r H i k â y ele

M14 esnevi den (şirli) r H i k â y ele 14 Mesnevi den (şiirli) H i k â e y r l e ÖNSÖZ Sevgili Okur, Medeniyetimizin temeli olan değerlerimizi Hz. Mevlâna mızın Mesnevi sinden anlatmaya Adalet kavramıyla devam ediyoruz. Adalet kavramına işaret

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή: ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: Γ ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011

Detaylı

Patronun hizmetini yapıyor Çalışan kadından bahsediyorum. Ben kocama muhtaç değilim diye evvela ailesini dağıtıyor.

Patronun hizmetini yapıyor Çalışan kadından bahsediyorum. Ben kocama muhtaç değilim diye evvela ailesini dağıtıyor. Babalarını Yola Getiren Kızlar! Prof. Dr. Hasan Şimşek İstanbul Kültür Üniversitesi (www.hasansimsek.net) 28 Aralık 2014 Yakın geçmişte Cübbeli Ahmet Hoca hakkında bir yazı yazdım. Özellikle dindar geçinen

Detaylı

T.C. ĐSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESĐ ( CMK 250 MADDESĐ ĐLE YETKĐLĐ ) DURUŞMA TUTANAĞI

T.C. ĐSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESĐ ( CMK 250 MADDESĐ ĐLE YETKĐLĐ ) DURUŞMA TUTANAĞI T.C. ĐSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESĐ ( CMK 250 MADDESĐ ĐLE YETKĐLĐ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :30 CELSE TARĐHĐ :12.01.2010 BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN 20909 ÜYE :HASAN HÜSEYĐN ÖZESE 28298

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? İşitme Engelliler Milli Hentbol Takımının en genç oyuncusu Mustafa SEMİZ : Planlı çalışarak, disiplinli çalışarak zamanını ve gününü ayarlayarak nerede ve ne zaman is yapacağıma ayarlarım ondan sonra Her

Detaylı

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular hazır olun düşüyoruz diyor. Düşüyoruz ama ben dâhil

Detaylı

3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI

3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI Yrd. Doç. Dr. Turgay CİN* 3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI Ortodoks Hıristiyanlık hukukunda vakıf var mı, yok mu, bir sorgulayın. Birinci sorum bu Hıristiyan

Detaylı

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan 1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında

Detaylı

Kahraman Kit ve Akıllı Can. Technical Assistance for Promoting Registered Employment. Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi

Kahraman Kit ve Akıllı Can. Technical Assistance for Promoting Registered Employment. Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi Technical Assistance for Promoting Registered Employment Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir. This project

Detaylı

Sanık olarak tutuklandınız ve (polis) büro(sun)(y)a veya başka bir sorgulama yerine götürüldünüz. Haklarınız nelerdir?

Sanık olarak tutuklandınız ve (polis) büro(sun)(y)a veya başka bir sorgulama yerine götürüldünüz. Haklarınız nelerdir? Sanık olarak tutuklandınız ve (polis) büro(sun)(y)a veya başka bir sorgulama yerine götürüldünüz. Haklarınız nelerdir? Bir suçtan dolayı sanık olarak görülmektesiniz ve polis, Kraliyet Askeri Polisi veya

Detaylı

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ 1215 yılında Magna Carta ile Kral,halkın onayını almadan vergi toplamayacağını, hiç kimseyi kanunsuz olarak hapse veya sürgüne mahkum etmeyeceğini bildirdi. 17.yüzyıla

Detaylı

5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 201 CEVAPLAR VE PARALEL OTURUM I SORULAR 201

5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 201 CEVAPLAR VE PARALEL OTURUM I SORULAR 201 4/28/11 12:14 PM Page 201 PARALEL OTURUM I SORULAR VE CEVAPLAR 5 soru-cevap:layout 1 201 5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 202 202 5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 203 IX. türkiye

Detaylı