ÇEVRELEŞME SÜRECİNDE YAYILMACI GÜÇLERİN BORÇ YARATMA POLİTİKALARI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ÇEVRELEŞME SÜRECİNDE YAYILMACI GÜÇLERİN BORÇ YARATMA POLİTİKALARI"

Transkript

1 ÇEVRELEŞME SÜRECİNDE YAYILMACI GÜÇLERİN BORÇ YARATMA POLİTİKALARI Recep KÖK Mehmet ÇETİN Ülkeler açısından dış borçlar, tasarrufların yetersiz kaldığı durumlarda başvurulan bir finansman politikasıdır. Borç veren ülkeler bağlamında söz konusu borçlar borçlu ülke üzerinde bir tür baskı aracı olarak da kullanılabilmektedir. Yayılmacı ülkelerin tarihsel gelişimine baktığımızda uyguladıkları diğer yöntemlerin (askeri vb) yanında bu ülkeler dış borç almayı, hegamonya alanlarını genişletmek için cazip kılmaya çalışmışlardır. Bu tür bir çaba altında borç veren ülkeler, başarılı olmaları durumunda devlet içinde devlet şeklini alan kurumlar oluşturarak borçlu ülke üzerindeki etkinlik ve nüfuzlarını arttırmışlardır. Bu durum klasik kalkınma kuramlarına karşıt görüşler içeren bağımlılık kuramları ve modern dünya sistemi gibi farklı yaklaşımlar tarafından da desteklenmiştir. Hegamonik dünya görüşünü referans alan İmparatorluklar döneminden hatırlanacağı gibi Osmanlı Devleti nin 17. yy sonundan itibaren süregelen askeri ve ekonomik alanlardaki zaafiyet (nısbî başarısızlık) ülkeyi bir borç krizi ile karşı karşıya bırakmış ve devletin egemenlik gücünü tahrip etmiştir. Devletin meşruiyetini sorgulanır hale gelmiş ve çözülme sürecini hızlanmıştır. Bu çalışmada Batı merkezli çevreleştirme girişimlerinin Osmanlı Devleti üzerindeki gelişimi tarihsel bir perspektif ile ele alınmakta, günümüzdeki gelişmelere de gönderme yapılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Dış borç, Sömürgecilik, Çevreleşme JEL: N95, O19, P16 Prof. Dr. Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü Araş. Gör. Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü

2 DEBT CREATION POLICIES OF HEGAMONIC POWER IN THE PERIPHERALIZATON PROCESS Recep KÖK Mehmet ÇETİN Foreign debts, in terms of a country, is a way of financing in cases which the savings are insufficient. In the context of a lender country, these debts can be used as a vehicle to apply pressure to debtor countries. When we look at the historical development process of the expansionist countries, by the other methods they apply (militarist etc.), these countries try to make borrowing seem attractive to expand their scope of hegamony. When, Creditor countries, in a effort of this kind, become succesfull, they increased their efficiency and penetration on debtor countries by establishing corporations that takes the form of state within a state. This situation was supported by different approaches like the dependency hypotesis and modern world system approach that includes opposing views to classical development hypotesis. As it can be remembered from the period of empires that refers to the hegemonic world view, military and economic vulnerability (partial failure) of Ottoman Empire ongoing from the end of 17th century, caused the state face with a debt crisis and destroyed the power of state sovereignty. It caused the states legitimacy to be questioned and accelerated the process of dissolution. In this study the western-centric peripheralization initiatives on the Ottoman Empire is analyzed in an historical perspective reminding the present developments. Key Words: Foreign Debt, Colonialism, Peripheralization Prof. Dr. Dokuz Eylül University FEAS Department of Economics Research Ass. Dokuz Eylül Üniversitesi FEAS Department of Economics 2

3 1. Giriş Avrupa nın denizaşırı genişlemesi temel olarak 1490 lı yıllarda Colombus ve Vasco de Gama nın keşifleri ile başlamıştır. Avrupa, bu süreçte hem batı hem de doğu kartını birlikte kullanmış; bir yandan Amerika kıtasının zengin madeni kaynaklarını Avrupa ya taşırken bir yandan da Asya kıtasının zenginliklerini sömürmüştür. 16. Yüzyılda dünya tarihinin merkezi Akdeniz ve Atlantik Okyanusu nun doğu kıyıları iken kısa süre sonra Hollanda dünya hegamonyasının sancağını ele geçirmiştir. The Dutch East India Company, Asya da uzun süre hüküm sürmüştür. 17. Yüzyılın sonuna doğru İngiltere dünya hegamonyasında önplana çıkmaya başlamış ve konumunu kendi pozisyonu diğer devletler tarafından tehdit edilip deniz aşırı dünyada diğer devletlerin de hak iddia etmeye başladığı 19. Yüzyıla kadar koruyabilmiştir. Bu emperyalist yarışın en görkemli bölümü Afrika nın paylaşımı iken en önemli bölümü ise Asya dır. Söz konusu emperyalist sürecin ortaya çıkarmış olduğu çevreleştirme sürecinde, merkez ülkeler çevre ülkelerde kendi çıkarlarına uygun politikaların geliştirilmesi yolunda çaba göstermiştir. Bu kapsamda merkez ülkeler işgal, ticaret, dış yatırımlar ve borçlandırma gibi farklı yöntemlere başvurmuştur. Bunun için kimi zaman yerel elitlerle işbirliğine giderken kimi zaman da çevre ülkedeki merkezi bürokrasi ile pazarlığa soyunmuştur. Osmanlı Devleti bu sürece Osmanlı mali yapısının 17. Yüzyıldan beridir yaşadığı bozulma ve buna bağlı olarak ortaya çıkan yapısal sorunların Avrupa nın yükselişi ile kesişimi noktasında dahil olmuştur. 19. yüzyılın ilk çeyreği ile başlayan süreçte Osmanlı devleti var olma mücadelesi içerisinde merkez ülkeler ile imzalamış olduğu ticaret ve işbirliği anlaşmaları ile öncelikli olarak ticari entegrasyon ağına dahil olmuş, yüzyılın ortalarında almak zorunda bırakıldığı dış borçlar ile birlikte ise finans sermayesinin çıkar odağı haline gelmiştir. Sürecin sonunda morotoryum ilan etmek zorunda kalan Osmanlı ekonomisi oluşturulan uluslararası komisyonlar ile emperyalizmin son aşamasına geçmiştir. Bu çalışmada öncelikli olarak Avrupa nın 17. Yüzyıldan itibaren yaşadığı büyük dönüşüm kısaca ele alınacak ve kapitalist sistemin emperyalizme evrilmesi üzerinde durulacaktır. Sonrasında sermaye ihracı ve sermaye ihracının önemli bir bileşeni olan dış borçların emperyalist politikalar içerisindeki yerine değinilinecektir. Takip eden bölümde ise öncelikle Osmanlı mali yapısında meydana gelen bozulma ve Osmanlı ekonomisinin kapitalist sisteme eklemlenmesi ele alınacaktır. Son olarak ise Osmanlı devletinin borçlandırılma sistemi içerisine çekilmesi ve borçlanma sonrası süreçte ekonomik anlamda 3

4 yabancı nüfuz ve egemenliğine girişin yarattığı toplumsal sonuçlar değerlendirilecektir. Çalışma öncüllerinden farklı olarak borçlandır(ıl)ma olgusuna odaklanmakta ve genel çerçeveyi buna bağlı olarak ortaya koymaktadır. 2. Batı Merkezli Borçlandırma Olgusunun Tarihsel Arka Planı Merkez ülkelerin çevre ülkelerdeki hegamonik güçlerini ve nüfuz alanlarını pekiştirmek amacıyla uyguladıkları ve çevre ülkeye uygulaması yönünde empoze ettikleri emperyal politikaların daha net anlaşılabilmesi için öncelikli olarak Avrupa nın 17. yy dan itibaren yaşadığı kapitalist dönüşümün daha iyi algılanması gereklidir. Bu bölümde tarihsel süreç içerisinde Avrupa da meydana gelen ekonomik ve toplumsal gelişmeler ile birlikte kapitalist sistemin geçirdiği dönüşümler ele alınacaktır. 2.1 Avrupa da İktisadi ve Sosyal Yapının Dönüşümünü Sağlayan Nedenler Kapitalist dönüşüm, sömürgeciliğe bağlı olarak Orta Çağın egemen sosyal yapısının ve üretim tarzlarının değişmesi sonucunda ortaya çıkan bir süreçtir. Sömürgecilik, batılı tüccarların ve yöneticilerin aşırı tamahkârlık ve kazanma hırsları ile Avrupa kıtasından denizlere açılmaları sonucu yeni dünyaların bir kısmının işgal edilmesi yoluyla başlamıştır. Sömürgecilikle birlikte dünyanın dört bir tarafından zenginliklerin Avrupa merkezine akmaya başlaması ile hızlı bir gelişme sürecine giren batı dünyası, dünya üzerinde gittikçe yaygınlaşan bir hegemonya alanı kurmaya girişmiştir. Özellikle merkantilist engellerin kaldırılması, yeni altın yataklarının keşfi, iletişim ve ulaşım ağının genişlemesi, yaygın bir savaş çıkmaması, 19. yüzyılın ikinci yarısında mal, insan ve sermaye akışının hızlanması ve dünya ekonomisinin derinleşip büyümesi için elverişli bir ortam doğmuştur. Dünya ekonomisinin etkileşimi bu şekilde sağlamlaşırken, bir yandan da bu sistemin sınırları büyümüş ve yeni bir işbölümünü biçimlendirmiştir. Bu yeni iş bölümü ile birlikte tarımsal mal ve hammadde üretimi İngiltere ve Avrupa nın dışına çıkmış; Avrupa nın çevre bölgesine, Amerika nın kuzeyine ve Afrika ya doğru kaymıştır (Kasaba, 1993; 42-43). 18. Yüzyılın ortasında Hindistan alt kıtası, Osmanlı Devleti, Rusya ve Batı Afrika kapitalist dünya ekonomisinin süre gelen bağlantılı üretim süreçleri dizisine katılmıştır. Wallerstein(1977), Rusya ve Osmanlı Devleti nin kapitalist dünya ekonomisine çevre bölge olarak dahil olmasını, dünya imparatorluğu dünya ekonomisi kavramları çerçevesinde incelemiş ve çevreleşmenin bu iki sistemin karşılaşmaları sonucunda birinin diğerini yutması sonucunda ortaya çıktığını ifade etmiştir. Buna göre 18. yy ortası ile birlikte Osmanlı Devleti 4

5 ve Rusya nın üretimleri çevreleşmiş, kapitalist üretim biçiminde belirli bir rol oynamaya başlamıştır. Bu ülke yönetimleri giderek dünya piyasasının arz ve talep dengesine göre ve kendi içlerindeki politik uzlaşıya yansıyan sermaye işgücü ilişkisi çerçevesinde belirlenen sermaye birikimi baskılarıyla yönetilmeye başlanmıştır (Wallerstein, 1979; ). Ticari kapitalist sistemin empoze ettiği yeni ihracat ithalat modeli kapitalist dünya ekonomisinde eksensel işbölümü oluşturan merkez-çevre çatallaşmasını yansıtmaktadır. Bu temelde merkezdeki mamul maddeler ile çevredeki hammaddelerin değişimi anlamına gelmektedir. Merkez ülkeler, çevre ülke imalatçılarını yüksek gümrüklerle kendi pazarından uzak tutmuş buna karşın kendi mamul mallarının çevre ülke pazarlarına girebilmesi için her türlü teşviki vermiştir. Bu durum çevre ülkelerde imalat sanayinin zayıflamasına neden olmuştur (Wallerstein, 2011(a); ). Aynı koşul üretim faktörlerinin akışı için de geçerlidir. Merkez ülke kendisi için yararlı ve kârlı üretim faktörlerinin akışı konusunda çevre ülkelere baskı yaparken her türlü mütekabiliyet talebine de direnmiştir. Bunun yanı sıra merkez ülkeler, çevre ülkelerin kendi siyasi ihtiyaçlarına uygun davranmasını sağlayacak bir baskı kurarken uzun vadeli bağlantıyı güçlendirecek kültürel pratikleri kabul etmeleri için de baskı yaparlar (Wallerstein, 2011(b); 103). Bağımlılık kuramları merkez çevre analizinin kendilerine ait farklı versiyonlarında bu eşitsiz mübadelenin ortadan kalkması için politik devrimleri zorunlu görmektedir. Azgelişmişlik, sorumluluğu az gelişmiş ülkelere ait olan orjinal bir durum değil, tarihsel kapitalizmin öngörülememesinin bir sonucudur (Wallerstein, 2011(b); 32-33). Kapitalist sistem tam anlamıyla serbest pazarlardan ziyade sadece kısmen serbest olan pazarlara ihtiyaç duyar; bunun nedeni tam rekabet benzeri mükemmellikte olan bir pazarda kâr oranları çok küçük bir düzeye inecek ve bu düşük kâr düzeyi bu türden bir sistemin temel toplumsal dayanaklarını ortadan kaldırarak, kapitalist oyunu üreticiler açısından hiç ilgi çekici olmayan bir şey haline getirecektir (Wallerstein, 2011(b); 55). Kapitalist gelişim sürecinde imalat üretiminden fabrika tipi üretime geçişi belirleyen sanayi devrimi aynı zamanda kapitalist sistemin pazarlarının dünya ölçeğinde genişlemesini ve uluslararası iş bölümünü de zorunlu kılmıştır (Biber, 2009; 31). Merkez -çevre ilişkilerinin niteliğinin belirlenmesinde esas olan işbölümünü örgütleme gücünü elinde bulunduran sınıflar ve onların ihtiyaçlarıdır. Bu sınıflar kendi toplumlarındaki örgütlenme biçimini belirledikleri gibi sisteme entegre etmek istedikleri toplumların ya da bölgelerin işbölümünü de belirlemeye çalışmaktadır. Bu hususta entegre etmeye çalıştıkları toplumların üst sınıflarıyla ve bürokratlarıyla kurdukları ilişkiler sayesinde, mali gücün kullanımı suretiyle yapılacak 5

6 yatırımları denetleme ve borçlandırma yoluyla diğer toplumların hareket alanını kısıtlamakta ve bunlar da yeterli olmazsa şiddet ve savaş gibi bir çok yönteme başvurmaktadırlar. Kapitalist dünya ekonomisine katılım hiçbir zaman katılanların inisiyatifiyle olmamıştır. Süreç daha ziyade dünya ekonomisinin iç baskılar sonucu olarak sınırlarını genişletme ihtiyacından kaynaklanmıştır. Katılım temelde belirli bir coğrafi bölgede en azından bazı önemli üretim süreçlerinin kapitalist dünya ekonomisinin süregelen işbölümünü oluşturan çeşitli mal zincirleriyle bütünleşmesi anlamına gelmektedir. Belirli bir üretim sürecinin bu iş bölümüyle bütünleşmiş olduğu, bir üretim sürecinin üretimini bu dünya ekonomisinin sürekli değişen pazar şartlarına tepki vermesi durumunda anlaşılabilir. Wallerstein a göre yerel bir üretimin bir dünya ekonomisinin sürekli değişen pazar şartlarına tepkide bulunması için merkez ülkenin çok sayıda çevre ülkenin hareketlerini kontrol etme mekanizmasına yani borç yükümlülüğüne sahip olması gereklidir. Bu bakımdan çevre ülkelerin borçlandırılmaları gereklidir (Wallerstein, 2011(a); ). Öte yandan sanayileşmeye paralel olarak gerek bankalar gerekse sermaye piyasaları hızla gelişmiş ve uluslararası mali operasyonları etkinlikle gerçekleştirebilecek bir düzeye erişilmiştir ten itibaren İngiltere nin altın standardı sistemini benimseyerek sağlam para sistemini yerleştirmesi ve bu ülkeyi başta Fransa olmak üzere diğer ülkelerin altın ve gümüşe dayalı sistemleri ile izlemeleri sermayenin uluslararası akışkanlığı için gereken kurumsal çerçeveyi oluşturmuştur (Gürel,1999; 389). Böylelikle merkez-çevre ticaretinin genişlemesine sonradan bir başka boyut olarak merkez ülkelerinden olan sermaye ihracı eklenmiştir. Bu doğrultuda çevre ülkeler büyük miktarlarda borçlandırılmıştır. Bununla birlikte çevre ülkelerinde demiryolları gibi ticareti genişletmeye yönelik alt yapı tesislerine büyük miktarlarda yatırım yapılmış, böylece iç bölgelere olan ulaştırma masrafları büyük ölçüde düşürülerek çevre ülkelerin yer altı kaynakları ve tarımsal açıdan zengin bölgeleri Manchester, Marsilya ve Hamburg un nüfuz alanı içine sokulmuştur (Pamuk, 2005; 3-4). Bağımlılık kurmalarına göre her ne kadar merkez ülkeler kendi çıkarları doğrultusunda çevre ülke ekonomilerinin ihracat kesimini ve kimi altyapı alanlarını kurup geliştirmiş iseler de bu iyileştirmenin yararları daha çok sömürülen ülkeye aktarılmaktadır. Dolayısıyla çevre ülkeler sanayileşme sürecini tamamlayamadıkları için gelişmekte olan ülkeler konumundaki fasitlerini aşamamışlardır. Sanayileşmiş merkez ülkeleriyle kendilerini kıyaslayan çevre ülkeler ileri bir aşamaya varmak için yer altı kaynaklarını kullanma iradesi ve tam bağımsızlık haklarını seslendirdiklerinde de merkez çevre iktisadi ilişkileri yeniden düzenlenmiş; 6

7 engelleyici ya da önleyici darbe stratejileri ile çevre ülkelerin azgelişmişliği uluslar arası rasyonellik ilkesi ile kendilerine kabul ettirilmiştir (Kök, İspir ve Arı, 2010; 4). Yeni iş bölümü ile birleşen finans sermayesi, kapitalist genişleme ve emperyalizm halini almıştır. Arrighi, İngiltere nin dünya ölçekli bir sermaye birikimi rejiminin kurumsal temellerini oluşturan serbest ticaret emperyalizmi sistemini, öncelikle kolonyal toprak fetihleriyle genişleterek, ardından da Avrupa yüksek finans sistemi üzerinde egemenlik kurarak başardığını belirtmektedir. (Boztemur, 1999; 383). Ticaret ve finans sermayesi, hegamonik güçler tarafından siyasi gücün genişlemesine yönelik araçlar olarak kullanılmıştır. İngiltere nin 19. Yüzyılın ortasındaki informal imparatorluğu serbest ticaret emperyalizmi teorisinin öne sürdüğü ekonomik egemenlik kavramına uymaktadır. Dünyanın belirli bölgelerinde finansal çıkarlarla siyasi politikalar içerisinde gelişen özel ilişkiler (bağlantılar) 1914 öncesi dönemde sorumluluk almadan kontrol etme tekniğinin en ilginç örneğidir. Siyasi etki ve ekonomik girişim arasındaki ilişki 1880 sonrasında dış borç verme ve finansal imtiyazlar konusunda Rusya, Fransa ve Almanya nın İngiltere nin karşısına çıkması ile daha doğrudan bir hal almıştır. Avrupalı güçler arasında büyüyen diplomatik gerginlik geç 19.yy da Afrika ve Asya nın bölüşümüne yol açmış, ekonomik girişimlerin önemi artmıştır. Dış hükümetlere olan borçların politik kontrol ve iktisadi imtiyazlarca desteklenmesi ve borç veren devletlerdeki finansal grupların baskısı ile merkez ülkelerin bölgesel hakimiyetleri garanti altına alınmıştır. Finansal çıkarların siyasi gücün muhafaza edilmesinde oldukça önemli bir hale gelmiş olması, İngiltere özelinde Osmanlı Devleti, İran ve Çin üzerinde dış borçlardan kaynaklanan imtiyazların politika aracı olarak kullanılmasına imkan vermiştir (McLean, 1976; ). Tablo 1 de Dünya ekonomisinde kalkınmanın safhaları hem sistemsel hem de hegamon güçlerin değişimi ve çevre üzerine etkisi ile birlikte ele alınmıştır. Coğrafi keşiflerle başlayan süreçte iktisadi ve siyasi hegemonya gücü İspanya ve Portekiz den zaman içinde Kuzey Batı Avrupa, alçak ülkeler ve Fransa ya kaymıştır. Gerçekleşen devrimler sonrasında İngiltere tek kutuplu bir dünya hakimiyetini ele geçirmiştir. 20. Yüzyıl başında bu üstünlük ciddi bir karşı koyma ile karşılaşmıştır. Wallerstein ın ifade ettiği gibi diğer devletler kendi iktisadi verimliliklerini hegemonik gücün üstünlüğünün epeyce azaldığı ve nihayetinde ortadan kalktığı bir noktaya doğru geliştirmeye başlar. Alan kaybetmeye başlayan hegemonik güç askeri güç kullanma tehdidinin ardından, fiilen bu gücü kullanmaya zorlanır. Askeri gücün kullanılması sadece zayıflığın ilk işaret değil, aynı zamanda ilerideki çöküşün de kaynağıdır. Emperyal güç kullanımı ekonomik ve siyasi açıdan hegemonik gücü zayıflatır ve 7

8 Endüstriyel Tekel Merkantilist Sömürgecilik harici ve dâhili alanlarda gücünün değil zayıflığının işareti olarak algı değişir. Nitekim İngiltere nin yaşadığı süreç böyle bir yükseliş ve inişin(zayıflama) örneğini oluşturmaktadır denebilir sonrası dönemde gelişen bilgi ekonomisi temelli sömürgeciliğin ortaya çıkarmış olduğu Neocon sömürgecilik anlayışı, merkez - çevre ilişkilerinde terörizmin de aracı rol üstlendiği yeni bir ötekileştirme, kaynaklara el koyma ve transfer etme yöntemi benimsemiştir. Tablo 1: Dünya ekonomisinde Kalkınmanın Safhaları Dönem Kapitalizmin Değişen Formlarında Uzun Dönemli Dalgalanmalar 1400 Feodalizm Kısa ya da Kondratieff Dalgalanmaları 1500 Geçiş Dönemi İBER Hakimiyeti 1600 Kuzey Batı Avrupa nın Yükselişi: - Hollanda ve Baltık Ülkeleri - Fransa ve İngiltere Çevre Üzerine Etkisi Avrupa Dışında Sınırlı Etki Alanı - Latin Amerika Sömürgeciliğinin Başlaması - Kuzey Amerika Sömürgeciliğinin Başlaması - Kuzey Amerika Sömürgeciliğinin Son Bulması 1700 Fransa ve Britanya da Devrimler - Güney Asya Sömürgeciliğinin Başlaması 1800 Geçiş Dönemi Britanya Hakimiyeti Bilgi Ekonomisi Temelli Sömürgecilik Britanya nın Göreli Gerileyişi Almanya ve ABD nin Yükselişi, Kuzey Batı Avrupa nın Düşüşü, ABD Hakimiyeti Batı Merkezli Ekonomik Hakimiyete Çin ve Hindistan ın Dahil Olması - Latin Amerika Sömürgeciliğinin Son Bulması - Asya ve Pasifik Sömürgeciliğinin Hızlanması - Afrika Sömürgeciliğinin Hızlanması - Asya ve Afrika da Sömürgeciliğin Son Bulması Neocon Sömürgecilik Anlayışı Kaynak: Drakakis ve Smith(1996), s (2000 Sonrası Tarafımızdan Eklenmiştir.) 8

9 Merkez ülkelerin serbest ticareti benimsemesindeki amaç İngiltere nin etkisi altındaki dünya ticaretine daha yoğun biçimde katılarak iktisadi yarar sağlamaktır. Dünya sistemine yeni katılan çevre ülkeler ise ekonomik siyasal ve hatta askeri baskı altında ticari-kapitalist safhaya dahil olmak zorunda bırakılmıştır. İngiltere bu tür müdahaleler sonucunda İran ve Osmanlı devletleri ile serbest ticaret ve dostluk antlaşmaları imzalarken Çin pazarlarını da afyon ithalatına zorla açtırmıştır ( ) (Kasaba, 1993; 40). Bu dönem esas olarak serbest rekabetçi kapitalizm aşaması olarak ifade edilmektedir. Rekabetçi kapitalizmden emperyalizme geçişi belirleyen koşullar üretimin yoğunlaşması ve sermayenin merkezileşmesidir (Kurmuş,1977; 62). Lakin kapitalist üretim biçiminin kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkan tekelci kapitalizm rekabeti ortadan kaldırmamıştır. Kapitalizmin ulaştığı son aşamada merkez ülkelerde bir sermaye fazlası meydana gelmiş, bu ülkelerdeki tekelci yapılar kâr oranlarını arttırmak amacıyla sermayelerini sermayenin kıt olduğu çevre ülkelere yönlendirmişlerdir. Yoğun bir şekilde devlet borçları olarak gerçekleşen sermaye ihracı, elde edilen imtiyazlar vasıtasıyla bu ülkelerdeki hammadde kaynakları üzerinde yoğunlaşmıştır (Kurmuş, 1977; 64-65) yıllar ile birlikte ise belli belirsiz olarak ortaya çıktığı görülen, 1873 büyük bunalımından sonra belirginleşip, bunalımı ile yaygınlaşan tekelci kapitalizm yani emperyalizm aşaması ortaya çıkmıştır (Kurmuş, 1977; 58). 19. Yüzyıl sonundaki emperyalizmle 20. yüzyıl emperyalizmi arasında fetih, hükmetme ve sömürgeci yayılmacılık açısından farklar vardır. 20. Yüzyıl emperyalizmi daha fazla bir şekilde mali sermayeye bağımlıdır ve sömürgeleştirme ya da feth etme eylemleri var oluşun yegâne ifade biçimleri değildir. Emperyalizm artık siyasal bağımsızlığa uyum gösterebilen eylem araçları oluşturmaya başlamıştır. Mali sermayenin Çin e, Osmanlı Devleti ne ve Rusya ya girmesi bu yeni araçlarla olmuştur (Ferro, 2002; 43). 2.2 Emperyalizm ve Merkez Ülkelerdeki Emperyalist Politikaların İktisadî Rasyoneli Emperyalizm; bir devletin başka ülkelerdeki ulusları, siyasal, ekonomik, kültürel ve ideolojik yollarla etkilemek, sömürmek, bağımlı yapmak, dolaylı veya dolaysız olarak onlara egemen olmak isteğini uygulama alanına koymasıdır (Mumcu, 2000; 74). Emperyalizm sözcüğü 1860 lardan beridir var olsa da tarihsel bir kavram olarak ilk defa 1902 yılında Hobson un Imperalism: A Study adlı çalışmasında ele alınmıştır. Hobson, emperyalizmi açıklayabilmek için kapitalist sistemin bir sonucu olarak İngiltere ekonomisinin yetersiz tüketim talebinden zarar gördüğünü, bu durumun sermaye fazlası için İngiltere nin kârlı bir yer olmadığı anlamına geldiğini öne sürmektedir. Dolayısıyla kapitalistler içeride 9

10 satamadıkları mal ve sermaye için pazar arayışına girişmişlerdir. Böylece kapitalist emperyalizm teorisi doğmuştur. Hobson un teorisi daha sonra özellikle Hilferding ve Luxemburg tarafından olmak üzere Marxist düşünürlerce ele alınmış ve uyarlanmıştır (Wesseling, 2009; ). Hobson Lenin tezi 19. yüzyılda hegamonik güçlerin hızlı iktisadi ve coğrafi genişlemelerinin temelde politik, kültürel ve psikolojik faktörlerin yanında iktisadi faktörlere dayandığını ifade etmektedir. Tez temelde Batı nın sermaye ihraç etme gerekliliğine odaklanmakta ve bunun hegamonik güçlerin imparatorluklarını genişletme güdüsünün arkasındaki temel motor olduğunu ifade etmektedir. Hobson bu tezine dayanak olarak döneminde İngiltere nin kolonilerinden elde ettiği gelirlerin ikiye katlanmasını örnek göstermektedir (Eckstein, 1991; 297). Bu bakımdan borçlandırma politikalarının sermaye ihracı baskısından kaynaklanan bir tür baskılama politikası olduğu ileri sürülebilir. Bununla birlikte Hobson un tezleri ile Lenin in tezleri, Lenin emperyalizmi kapitalist tekelci gelişimin nihai aşaması olarak görmekte iken, Hobson un rekabete dayalı bir sermaye biriktirme çabasından dolayı merkantilizme dönüş olarak görmesi noktasında ayrışmaktadır. Burada önemli olan nokta Lenin için emperyalizmin birden fazla yüzünün olması ve bunların tarihsel gelişimin değişik aşamalarının ürünü olmasıdır (Ferro, 2002; 42, Wesseling, 2009; ). Etherington(1982) ye göre emperyalizmin arkasında finansör ve yatırımcıların manipülasyonları da etkin bir rol oynamaktadır. İngiltere nin modern dış politikası kârlı piyasalar için vermiş olduğu mücadeleye dayanmaktadır. Yatırımcı sınıfın bu noktada devleti bir vasıta olarak kullandığı İngiltere savaş tarihinde de yer almaktadır (Eckstein, 1991; 303). Bu bakımdan borçlanmalar, piyasalardan yapılsa bile piyasada tahvil satın alan tüccar ve sarraf gibi grupların gelirlerini garanti altına almak ve çevre ülkeye gerektiği durumlarda gerekli baskıyı yapmak amacıyla merkez ülkenin diplomatik, ekonomik ve askeri gücüne dayanmaktadır. İngiltere nin deniz aşırı yatırımları ve artan denizaşırı genişlemesi ile ilgili olarak Hobson, zengin kapitalist sınıf ile fakir ve düşük alım gücüne sahip sınıfın kesişiminin neden olduğu tasarruf fazlasının deniz aşırı olarak sağladığı yüksek kârlılığın ve bu kârlılığın devamlılığını sağlayacak suretde söz konusu ülkelere politik ve askeri müdahaleleri peşinden getirmesi üzerine vurgu yapmaktadır. İtalyan iktisatçı Achille Loria nın yatırım güdümlü emperyalizm olarak ifade ettiği bu olgu 1860 Fransa - Meksika savaşında olduğu gibi elinde Meksika tahvili tutan Fransız vatandaşlarının kâr ve faiz getirilerini garanti altına almak üzere 10

11 askerî müdahalede bulunmasına karşılık gelmektedir. Fransa nın 1881 de Tunus u işgali ve İngiltere nin 1882 de Mısır ı işgali aynı nedenlere dayanmaktadır. Finansal baskı emperyalizmin kökünü oluşturmaktadır. Zira finansörler bu işin hem organizatörü hem de yöneticileri olmuşlardır. Hegamonik güç, varlığını yatırım güdümlü emperyalizm üzerinden sürdürmemiştir. Finans egemen güç, devrin yüksek amaçlarına yönelmiş çevre ülke elitlerini ve devlet adamlarını söz konusu amaçlar için olarak ikna yöntemi olarak kullanmışlardır. Hobson, toplumdaki saldırgan, psikolojik ve politik enerji birikiminin varlığını kabul etmekte ve bu enerjiyi sonuna kadar kullananların finansörler olduğunu iddia etmektedir. Lenin, monopolistik kapitalizm öncesi sınırlara lerle ulaşılmış olduğunu ve kolonyal harekete temel iktisadi yapıdan ziyade finansal kapitalizmin bünyesinde gerçekleşen ve iktisadi olmayan altyapı gelişimleri ile politik ve ideolojik yapının neden olduğunu ifade etmektedir. Hobson Lenin tezine göre finansal kapitalizmin yükselişine neden olduğu sermaye ihracı baskısı Batı genişlemesinin temel nedenini oluşturmaktadır. Monopollere ek olarak sermaye ihracından elde edilen faiz getirisi koloniler konusunda merkez ülkeler için güdüleyici olmaktadır. Lenin, Fransa İmparatorluğu nun ortaya çıkışını da Fransa da oluşan finans kapitale ve azalan sanayi kapitalizmine bağlamaktadır (Eckstein, 1991; ). Emperyalist politikaların iktisadi temellerini açıklamaya çalışan bir diğer önemli tez de Choucri North tezidir. Chouchi North, Hobson(1972), Lenin (1969), Meadows vd(1972), Ehrlich ve Ehrlich(1970), Sprout ve Sprout(1968), Morgenthau(1967) ve Organski(1968) in analiz ve sentezi ile geliştirdikleri tezlerinde uluslararası siyasi çıktıların ya da sonuçların merkez güçlerin nüfusları, teknoloji ölçekleri, kaynaklara erişimleri ve askeri kapasitelerinin bir fonksiyonu olduğunu öne sürmektedir. Buna göre kaynak kıtlıkları Lenin in tersine merkez ülkelerin uluslararası çatışma ve genişlemelerini güdülememekte, tam tersine ulusal büyüme bu tür kıtlıklara neden olarak kaynak ihtiyacının dış kaynaklardan sağlanmasına neden olmaktadır. Tez, emperyalizmin altın çağındaki merkez güçlerin davranışlarıyla uyumlu görünse de, döneminde merkez ülkelerde meydana gelen hızlı sanayileşme, hızlı endüstriyel kaynak üretimi ile eşanlı meydana gelmiş olup bu dönemde uluslararası ticaret, taşımacılık ve lojistik alanındaki gelişmeler hammaddeleri artan oranda ve daha az maliyetle ulaşılabilir kılmıştır (Zuk, 1985; ). Bukharin e göre ise emperyalizmin arkasındaki kuramsal ekonomik neden pazar sorunu değildir. Bukharin, emperyalizmin tarihsel gerekliliğinden söz ederken Luxemburg gibi kapitalizmin gerçekten de kapitalist olmayan üretim biçimlerine gereksinim duyduğunu vurgulamaktadır. Bukharin e göre zaman zaman piyasalarda gerçekten de satılamayan mal 11

12 yığınları oluşmakta ve bu malları satıp realizasyon sorununa çözüm getirmek için pazar elde etme mücadelesi verilmektedir. Kapitalist üretim kendi gereksinimlerini aşan miktarlarda tüketim malı üretir. Bu aşırı üretim Amerika, Afrika vb kapitalist olmayan katmanlarca üstlenilir. Aynı durum üretim araçları için de geçerlidir (Rose Luxemburg, 2004; ). Sonuçta artı değerin realizasyonu rolünü çevre ülkeler üstlenmektedir. Emperyalizm, kapitalist olmayan üretim biçimlerinin sürekliliğini çevre ülkelerdeki halkın cahilleştirilmesi, kavim çatışmaları ve çevre halkın feodalist zihniyetin prangalarında tutulması ile sağlamaktadır. 2.3 Emperyalist Bir Politika Olarak Sermaye İhracı Wallerstein ın dünya sistemleri analizine göre merkez-çevre ilişkileri ile kast edilen üretim sürecinin kârlılık derecesidir. Kârlılık doğrudan tekelleşme derecesine bağlı olduğundan merkeze özgü üretim süreçleriyle kast edilen esas olarak kısmî tekeller tarafından kontrol edilen süreçlerdir. Bu görüşle tutarlı bir şekilde Monthly Review Okulu nun kuramcılarından Harry Mogdoff a göre emperyalizmin ayırt edici özelliği olan sermaye ihracı merkez ülkelerde aşırı sermaye birikimi veya kâr oranlarının düşmesinden değil tekellerin dış kaynaklar ve pazarlar üzerindeki denetim ihtiyacından kaynaklanmaktadır (Mogdoff, 1969; 148). Bukharin e göre ise sermaye ihracının gerekçesi çevre ülkeden elde edilebilecek yüksek kâr oranlarıdır. Nikolai Bukharin, ülkenin gelişmişlik düzeyi arttıkça kâr oranlarının düşeceğini ve sermayenin aşırı üretimi artarken talebin azalmasının, sermaye çıkışını daha da hızlandıracağını, bu durumun emperyalizmin temeli olduğunu ifade etmiştir (Oneal ve Oneal, 1988; 3). Sermaye ihracı, temelde faiz ve kâr getiren sermaye ihracı olarak iki ana kategoriye ayrılabilir. Bu ayrımın kendi içerisinde pek çok alt dalı olabilmekle birlikte ilk sırada kamu borçları gelmektedir. Merkez ülkenin, çevre ülkeye sermaye ihraç etmesinin nedeni bu sermayenin ülke içinde kullanımının imkânsızlığı değil, çevre ülkedeki yüksek kâr olanaklarıdır. Sermaye ihracı politik olgularla bağlantı kurulmadan tek başına ele alınamaz. Zira borç veren merkez ülke borcun kendisi ve faizinden çok daha fazlasını elde eder. Bu fazladan kasıt en başta imtiyazlardır. Bu şekilde sermaye ihracı genelde askerî baskı ile desteklenir. Merkez ülkelerin finansal manipülasyonuna maruz kalan çevre ülke genelde askerî yönden en güçlü olan merkez ülkeye teslim olacaktır. Rudolf Hilferding e göre finans kapitalin politikası üç ana amacı içerir. Mümkün olan en geniş ekonomik alanın yaratımı, bu alanın dış rekabete karşı korunması ve bu alanların ulusal tekel şirketlerince sömürülecek alan 12

13 haline getirilmesi. Sistem bir bütün olarak tekelci örgütlerin kâr oranlarını arttırmasını kolay hale getirir. Finans kapitalin bu politikası emperyalizmdir (Bukharin, 2005; ). Rose Luxemburg, sermaye ihracı yoluyla yaratılan dış borçların, merkez ülkelerin, çevre ülkelerin hem dış siyaset hem de gümrük ve ticaret siyasetleri üzerinde mali denetim kurma ve baskı yapmasına imkan veren en güvenilir bağ olduğunu ifade etmektedir. 19. Yüzyılda demiryolu projeleri bunun en tipik örneğidir larda Rus demiryollarının yapımında Avrupa dan sağlanan borçların kullanılması, Afrika ve Asya daki demiryolu yapımı tümüyle emperyalist siyaset, ekonomik tekelleşme ve yarı çevre ve çevre ülkelerin ekonomik yönden boyunduruk altına alınması amaçlarına hizmet etmiştir. Bu noktada bir önemli örnek de Mısır dır. Devletin İngiltere den aldığı borç 20 yıl sonrasında İngiltere tarafından işgalinin gerekçesini oluşturmuştur. Devletin iflası ve olumsuz durumu Avrupa sermayesini hiç yıldırmamış ve ülke tekrar tekrar borçlandırılmıştır. Avrupalı alacaklıların temsilcilerinden oluşan bir kontrol komisyonunun kurulmasıyla Avrupa sermayesinin talepleri artık Mısır mali sisteminin tek kaygısı haline getirilmiştir (Luxemburg, 2004; ) Merkez - Çevre İlişkileri Bağlamında Dış Borçlar Borçlanma hem devlete gelir sağlayan hem de borcun anapara ve faiz ödemeleri ile harcama yaratan çift karakterli bir finansman çeşididir. Borç verenden borçlanana doğru bir satın alma gücü transferidir. Devlet iç borçlanma olayında geniş yetkileri dolayısıyla kendi lehine koşullar geliştirme imkanına sahip iken bu durum dış borçlar için geçerli değildir. Devlet dış borç almasını gerektiren durumun aciliyetine ve ehemmiyetine göre dış ülke ya da piyasalardan farklı faiz oranı ve farklı tavizler karşılığında borçlanabilecektir (Erdem, 1996; 41). Ticari kapitalizmin ileri safhalarında dış borçlar gelişmiş merkez ülkelerden çevre ülkelere doğru bir sermaye akımı olarak kendisini göstermiştir. Çevre ülkeleri genel anlamda borçlanmaya iten sebep; harcamalarının mal ithalatını gerektirmesi ve bu gereksinimin ülkenin ödemeler dengesinde açıklara yol açması ile ülkenin iç kaynaklarının kamu harcamalarını karşılayamamasıdır (Şeker, 2006; 80). Çevre ülkelerin merkez ülkelerin borçlandırma baskısı altında daha fazla direnç gösterememeleri dönem itibari ile çevre ülkelerin bağımsızlık ve savaş durumları gereğince mali açıdan zor durumda bulunmalarından kaynaklanmaktadır. 13

14 Brewer(1990) a göre borçlandırma olgusu mikro düzeyde de gerçekleşebilmektedir. Buna İngiltere nin Hindistan da güttüğü yerel politikalar gereği, öncelikle kamu arazilerinin özel mülkiyete dönüşümü, ardından üretici sınıfın aşırı vergiler yoluyla iflasa zorlanması ve yerel üreticilerin borçlanmaya zorlanarak ellerindeki arazilere el konulması pre-kapitalist yapıların yıkılması açısından örnek olarak gösterilebilir (Brewer, 1990; 70). Tablo 2, 1873 yılı itibariyle merkez ve çevre ülkelerin taşıdıkları risk faktörüne göre faiz sınıflandırmasını göstermektedir. Tablo 2 ye göre Osmanlı Devleti %10 un üzerinde bir borçlanma faiz oranı ile yüksek risk grubu ülkelere dahil iken dönemin hegamonik gücü olarak nitelendirdiğimiz İngiltere düşük faiz grubu ülkelere dahildir. İngiltere, Hollanda, Alman Devletleri ve Birleşik devletler gibi merkez ülkelerin genelinde faiz oranları çevre ülkelere kıyasla oldukça düşüktür. Tablo 2: Risk Derecelerine Göre Ülkeler(1873) Düşük Faiz (%3-4) Makul Faiz(%5-6,5) Yüksek Faiz(%6,5-10) Aşırı Faiz (> %10) Ülke Faiz Faiz Faiz Faiz Ülke Ülke Ülke Oranı Oranı Oranı Oranı İngiltere 3,25 Fas 5,0 Portekiz 6,7 Guatemala 14,5 Danimarka 3,25 Birleşik Devletler 5,1 Japonya 6,8 Bolivya 15,0 Hollanda 4,0 Brezilya 5,1 Macaristan 7,0 İspanya 16,5 Belçika 4,0 Rusya 5,3 Avusturya 7,5 Meksika 17,5 Alman Devletleri 4,0 Fransa 5,3 Kolombiya 7,4 Kosta Rika 22,0 Hindistan 4,2 Mauritius, Seylan 5,1 Romanya 7,8 Paraguay 25,0 Kanada 4,6 Şili 5,7 Uruguay 8,0 Venezeula 25,0 Avustr. Grubu 4,6 Arjantin 6,3 İtalya 8,2 Dominikler - İsveç 4,9 Mısır 9,0 Yunanistan 33,0 Peru 9,7 Honduras 66,0 Ekvador 10,0 Osm. Devleti 10,7 Kaynak: Al(2007), s. 26 Çevre ülkelerinin borçlandırılma deneyimlerine bakıldığında borçların geri ödenmesine tahsis edilen gelir kaynaklarının teslim alınması ile söz konusu gelirlerin bilfiil 14

15 tahvil sahipleri tarafından toplanması iki uç noktayı ifade etmektedir. Gelir kaynaklarının tahvil sahipleri tarafından toplanmasına yönelik uygulamalar ülkelerin en önemli hakimiyet göstergelerinden biri olup vergi gelirlerinin bir kısmı üzerinde yabancıların finansal kontrolü anlamına geldiğinden borç alırken doğrudan kabul edilen bir şart olarak ortaya çıkmamaktadır. Söz konusu uygulama Osmanlı Devleti nin Duyun-u Umumiye örneğinde olduğu gibi daha çok çevre ülkelerin borç yüklerini kaldıramayacak boyuta gelerek iflas etmelerinden sonra görülmektedir (Al, 2007; 91). Az gelişmiş borçluların riskli finansal yapılarını takip etmek amacıyla pek çok kere özel kreditör komiteleri oluşturulmuştur. Bu tür özel finans komiteleri özellikle hükümetlerinin de desteğiyle Mısır, Yunanistan, Fas, İran, Sırbıstan, Tunus ve benzeri yerlerde kurulmuştur. Osmanlı borçlar idaresi de bunun bir örneğidir. İdare 1898 yılı itibariyle devlet gelirlerinin %25 ini kontrol etmiş, zamanla yetki alanını genişleterek yeni banka borçlanmaları ve demiryolu garantileri üstlenmiştir. Bu bakımdan finansal işbirliği göreli olarak kolay gerçekleşmiş ve merkez ülkelerin borç tahsisi konusunda rekabete girmesini önlemiştir. Mısır da ise durum tersine işlemiş hegamon güçlerin Mısır üzerindeki ekonomik ilgisi yayılmacı ve kompleks bir rekabet izlemiş, Mısır ın İngiliz ve Fransız kreditörlere olan dış borçları ülkenin merkez ülkelerle olan ilişkilerini olumsuz etkilemiştir deki İngiliz işgalinden sonra Mısır maliyesi yabancı bono sahipleri çıkarına yeniden şekillendirilmiştir (Frieden, 1994; ). Dış varlıkları çok olan devletler dış borç verme konusunda daha az istekli olacaklardır. Ama bunun tersine 19. yüzyıl geneline bakıldığında İngiltere en çok sermaye ihraç eden ülke olmuştur. Bu sermaye ihracı özellikle diğer devletleri borçlandırmak biçiminde gelişmekle birlikte sonraları demiryolları ve madenler üzerinde elde edilen imtiyazlar ve bu alana yapılan yatırımlar halini almaya başlamıştır. Sonuçta sermaye ihracı yoluyla sömürge ve bağımlı ülkelerde elde edilen kârlar ya sermaye ihraç eden ülkelere transfer edilerek bu ülkelerdeki sermaye birikimini ve dolayısıyla daha fazla sermaye ihracını hızlandırmış ya da sömürge ve bağımlı ülkelerde yeniden üretime katılmıştır. Kâr transferi mekanizması sömürülen ülkelerdeki sermaye birikimini, bu birikim için hazır kârların çok büyük bölümünü dışarıya göndererek engellediği gibi merkez ülkelerdeki birikimi hızlandırarak kendi kendini besleyen bir süreç yaratarak da engellemekte dolayısıyla yapılan kâr transferleri çevre ülkelerdeki girişimlerde kullanılan kârlardan daha büyük olmaktadır. 15

16 Tablo 3 te görüldüğü üzere İngiltere nin yılları arasındaki dış yatırımları göz önüne alındığında hükümet borçlarının toplam yatırımlar içindeki payının %54,4 olduğu görülmektedir. İkinci en büyük yatırım kalemini ise ulaşım kalemi oluşturmaktadır. Merkez ülkeler sermaye ihracı sonucunda çevre ülkelerde elde ettikleri büyük imtiyazlar ile ulaşım, haberleşme, madencilik vb. gibi oldukça yüksek kâr getiren alanlara yatırım yapmışlardır. Tablo 3: Sektörlere Göre İngiltere nin Denizaşırı Yatırımları Sektör Toplam Toplam Yabancı İmparatorluk Oran Oran yatırımlara yatırım yatırım yatırımları oranı Hükümet borçları 1, ,9 656,3 33,9 664,3 54,4 Ulaşım 1, ,0 904,2 46,8 295,1 24,2 Birincil Sektörler 431,2 13,7 230,2 11,9 201,2 16,5 İmalat 84,0 2,7 61,1 3,2 22,9 1,9 Kamu Dışsallıkları 93,3 3,0 67,1 3,5 26,2 2,1 Ticaret ve Hizmetler 26,7 0,9 15,1 0,8 11,6 0,9 Toplam 3, ,0 1, ,0 1, ,0 Kaynak: Frieden(1994), s Merkez ülkelere yapılan kâr transferlerinin büyüklüğü merkez ile çevre arasındaki eşitsiz ilişkilerin sonucu olarak merkeze artı değer aktarımı olarak adlandırabileceğimiz sermayesizleştirme sürecinin de işlemesine neden olmuştur. Bazı azgelişmişlik kuramcıları tezlerinde dünya kapitalist sistemine katılmanın çevre ülkeler üzerindeki en önemli etkisinin borçlandırılma süreci içerisinde ortaya çıkan faiz ve kâr transferlerinin neden olduğu sermayesizleştirme sürecinin olduğunu, bu artı-değer aktarımının olmaması durumunda çevre ülkelerin kendi artı değerini yatırıma dönüştürerek bağımsız gelişme yoluna girebileceğini öne sürmektedir (Pamuk, 2005; 5-6). Ancak 19. yüzyılda çevre ülkelerinin tarihi sadece dış etkenlerle açıklanamaz. İç toplumsal yapıların kapitalizme karşı göstermiş olduğu tepkiler de biçimlendirici bir rol oynamıştır. Bu durum bir sonraki bölümde ele alacağımız Osmanlı Devleti ve Osmanlı 16

17 Devleti ile benzer bir borçlandırılma süreci yaşamış olan Mısır ve Tunus için de geçerlidir. Merkez ülkelerin Kuzey Afrika ve Orta Doğu ya yönelik olarak izlemiş oldukları oryantalist tavır ve politikalar emperyalizm olarak devam eden sömürgeciliğin bir başka yüzünü oluşturmaktadır. Sömürgeciliğin gelişimi, Avrupa dışında kapitalizmin gelişimini engellemiştir. Avrupa kapitalizmi, dünya çapında bir bağımlılık sistemi yaratarak, başka yerlerde bağımsız bir kapitalizmin doğmasını sağlayabilecek ortamı deforme etmiştir. Bunda borçlandırma yolu ile sermaye birikiminin oluşumunun engellenmesi ve mevcut sermayenin dış ticaret, kâr ve faiz transferleri ya da doğrudan zor alım yolu ile taşınması etkili olmuştur. 3. Literatür Taraması Borçlandırma veyahut borç yaratma olgusunu doğrudan ele alan çalışma bulunmamakla birlikte dış borçlar genelde yabancı sermaye içerisinde ve yabancı sermaye nüfuzu şeklinde ele alınmıştır. Yabancı sermaye nüfuzu en geniş anlamda çalışılan bağımlılık türüdür. Bu tür bir bağımlılık uluslarüstü şirketlerin çevre ülke ekonomisine egemen olduğu durumu referans alır. Chase-Dunn (1975), bu faktöre ilk dikkat çeken çalışma olarak merkez ülkelerin çevre ülkelerde yaratmış olduğu yabancı sermaye bağımlılığının ekonomik kalkınma üzerinde olumsuz etkileri olduğu bulgusuna ulaşmıştır. Chase-Dunn (1975), dönemi için 1955 yılı itibariyle kişi başına gelir düzeyi 406$ dan düşük olan ülkeler için panel regresyon uyguladıkları ampirik çalışmalarında yabancı sermaye nüfuzunu, yabancı sermaye yatırımlarının toplam sermaye stokuna oranı olarak el almışlar ve kişi başına düşen milli hasıla üzerinde olumsuz bir etkisi olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Çalışmada bağımlılığın gelir dağılımı üzerindeki etkisi de ele alınmış ve yabancı sermaye nüfuzunun çevre ülkedeki elitler lehine bir gelir dağılımı yarattığı sonucuna ulaşılmıştır. Rapkin(1976), Chase Dunn (1975) ile benzer şekilde dönem aralığını panel regresyon tekniği ile analiz etmiş ve Chase Dunn (1975) ı tamamlayıcı sonuçlara ulaşmıştır. Elde edilen sonuçlar bağımlılık kuramlarını destekler şekilde ticari bağımlılık ile ekonomik büyüme arasında negatif bir ilişki olduğu şeklindedir. Dixon ve Boswell (1996), öncülleri ile aynı sonuca ulaşmış olmakla birlikte daha çok yerli ve yabancı yatırımların verimlilik farkları ve yabancı sermaye egemenliğinin yarattığı 17

18 olumsuz dışsallıklar üzerine odaklanmıştır. Yabancı sermaye egemenliği yerli yatırımları dışlayarak ekonomide çözülmeyi hızlandırmakta ve böylelikle iktisadi büyümeyi yavaşlatmaktadır. Dışsallıklar üzerine odaklanan bir diğer çalışma olan Kök ve Kara (2011), özelleştirmeye konu olan bir endüstri/işletmenin yarattığı katma değer, kontrol edilemeyen faktörlerin etkisiyle (çok uluslu şirketler aracılığıyla yapılan kar transferleri veya ülke özelinde ekonomik istikrarsızlığa neden olan birçok değişkenin etkisi) ülke ekonomisine yönelik net sosyal maliyet (refah kaybı) doğurur hipotezinden hareket ederek (Kök Kara yaklaşımı) merkez ülkelerden çevre ülkelere olan kâr transferi olgusunu farklı endüstrilerde değerlendirmiş ve özelleştirmenin ölçülebilir net sosyal fayda-alternatif maliyet(nsf) büyüklüğünü, ilk kez Türkiye örneğinden hareketle hesaplamıştır. Özelleştirme olgusunun, uluslararası kaynak transferine neden olduğu görülmüş dolayısıyla özelleştirmenin, ülke ekonomileri açısından toplumsal refah kaybına yol açan bir deregülasyon politika sonuçları doğurduğu sonucuna ulaşılmıştır. Kentor (1998) yabancı sermaye bağımlılığının çevre ülke makroekoomik göstergeleri üzerine olan etkisini gibi daha uzun bir dönem aralığı için ele almış ve milli gelir içerisindeki yabancı sermaye stokunda meydana gelen artışların 5 yıl gibi kısa vadede pozitif etki yaratmakta iken 20 ve 30 yıl gibi orta ve uzun vadede negatif etkiler yarattığı sonucuna ulaşmıştır. Yüksek oranda yabancı sermayeye bağımlı olan çevre ülkeler, daha az oranda bağımlı olanlara göre daha düşük büyüme hızları yakalamışlardır. Kısaca özetlemek gerekirse araştırmaların geneli merkez ülkelerce empoze edilen yabancı sermaye egemenliğinin ve nüfuzunun çevre ülkelerde gelir adaletsizliği ve iktisadi büyümenin yavaşlaması gibi olumsuz sonuçlar yarattığı sonucuna ulaşmıştır Yüzyıl Osmanlı Devleti nin Mali Yapısı 19. yüzyılın başlarında üretim düzeyleri, sermaye birikimi ve teknolojik değişme açısından Osmanlı ekonomisinin durumunu en iyi yansıtacak kavram durgunluk olacaktır (Pamuk, 2005; 12). Osmanlı Devleti bu dönemde mali reformları gerçekleştiremediğinden, eski vergi kaynaklarını ıslah edemediğinden ve hem dış hem de iç ticarette yabancıların hakimiyeti arttığından dolayı mali yönden darboğaza sürüklenmiş, devlet gelirleri masrafları 18

19 karşılayacak düzeye çıkamamıştır (Açba, 1995; 17). Osmanlı ekonomisinin yarı-çevre statüsü edinmesinde konuyla ilgili literatürde sık sık dile getirildiği gibi 1838 Balta Limanı anlaşması en önemli referans noktasını oluşturmaktadır Anlaşması ile Osmanlı Devleti bağımsız dış ticaret politikasından bir daha geri dönmeyecek şekilde vazgeçirilmiştir. Bu anlaşma sonrasında gümrük gelirlerinde önemli düşüşlerin ortaya çıkması ve daha da önemlisi olağanüstü gümrük vergileri uygulama hakkının Osmanlı Devleti nden alınmış olması devletin mali buhrana sürüklenişi daha da hızlanmıştır (Açba, 1995; 25). Devlet bu sorunların üstesinden gelebilmek için dolaysız vergileme, padişahın kişisel masraflarının kısılması, iltizamın genişletilmesi ve ömür boyu verilmesi ve müsadere gibi yöntemler denemiş olsa da bunlar geçici birer çözümden öteye gidememiştir. Bunlar tam tersine bürokrasi karşısında taşra liderlerinin yükselmesine de neden olmuştur. Bütçe baskılarının neden olduğu ortam devleti katî çözümler üretmekten alıkoymuştur. Sonuçta 18. yüzyıldan itibaren tağşiş yöntemi benimsenmek zorunda kalınmıştır (Kasaba, 2005; 26). Lakin devletin topladığı vergiler içinde miktarları para birimi cinsinden sabitlenmiş olanlar, tağşiş sonrasında fiyatların artmasıyla reel olarak azalmıştır. Başka bir deyişle tağşişler devletin gelirlerini önce arttırırken yarattıkları enflasyon nedeniyle zaman içinde bu gelirlerin azalmasına neden olmuştur. Tağşişler aynı zamanda kalpazanlığın yayılmasına neden olmakta iken devletin tağşişleri sıklaştırması halk üzerinde yarattığı süreklilik beklentisi ile iç borçlanmayı da güçleştirmiştir (Pamuk, 1999; ). Tanzimat ve devamında uygulanan reform hareketleri ve ıslahatlar Batı kapitalizminin Osmanlı ekonomisinde daha fazla nüfuz sahibi olmasını sağlamıştır. İngiltere, Osmanlı ekonomisinde öncelikli bir nüfuza sahip iken kızışan uluslararası rekabetin neden olduğu tehdit algılaması nedeniyle zamanla yerini Fransa ya bırakmıştır. Fransa ise yerini uluslararası çıkarlarının Rusya ile Osmanlı Devleti arasında tercih yapmak zorunda kalması ve yükselen Alman ekonomik genişlemesi ile 20. yüzyılın başında Almanya ya bırakmıştır. 4.1 Osmanlı Devletinin Kapitalist Sisteme Eklemlenmesi Napolyon savaşlarından sonra uzun süren çatışmalara maruz kalmış olan Batı Avrupa pazarları İngiltere nin sanayi ürünlerini daha az talep etmek durumunda kalmıştır. Avrupa devletleri tarafından uygulanan koruyucu engeller söz konusu talebi daha da kısmıştır. İngiltere benzeri güçlükleri Kuzey Amerika pazarında da yaşamıştır. Bu baskılar İngiltere yi yoğun bir pazar arayışına itmiştir. Osmanlı Devleti nin klasik sistemin mirasının devamı 19

20 olarak izlediği liberal ithalat politikaları ve Fransa nın Osmanlı pazarlarından çekilmesi sonrasında doğan boşluğun İngiltere tarafından doldurulabileceği fikri İngiltere açısından Osmanlı Devleti ni daha cazip kılmıştır. Osmanlı Devleti aynı zamanda İngiltere nin Avrupa daki statükoyu bozmadan ulaşabileceği tek pazar durumundadır Hünkar İskelesi anlaşması sonrasında İngiltere nin Osmanlı Devleti ne olan ilgisindeki artışın en önemli kaynağı bu olmakla birlikte İngiltere nin dünya sistemindeki hegamonyasının sarsılmakta oluşu da önemli bir nedendir (Kasaba, 2005; 40). Bu durum İngiltere yi hegamonyasını koruyabilmek için siyasi ve askeri bir rol üstlenmeye yönlendirmiştir. İngiltere nin Osmanlı Devleti üzerindeki giderek artan siyasi ve iktisadi etkinliği, Rusya nın Akdeniz e inmesini ve İran üzerinden Hindistan a ulaşmasını engellemek için verdiği mücadele, Fransa nın Hindistan a giden yola egemen olmaması için Mısır üzerinden Fransa ile giriştiği çatışma, Süveyş Kanalı nın açılmasına engel olma çabaları ve 19.yüzyılın son çeyreğinde Mısır ı ve Kıbrıs ı işgal etmesi bu açıdan değerlendirilebilir. Osmanlı Devleti nin özellikle liman bölgeleri olmak üzere çeşitli bölgeleriyle Avrupa arasında kurulmuş olan ekonomik ilişkilerin niteliği nedeniyle dünya iş bölümü içindeki konumunun açık bir biçimde belirlenmesi kolay görünmemektedir (Kasaba, 2005; 37). Zira emperyalist devletlerin özellikle 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devleti üzerindeki emellerini gerçekleştirmek için giriştikleri rekabet bürokrasiye daha geniş bir manevra alanı sağlamış ve toplumsal yapının kolonileşmesine karşı olan direncini arttırmıştır. Bu nedenle bürokratik yapı bir yandan devletin tam sömürgeleşmesi önünde bir engel olurken diğer yandan toplumsal artığın ticari sermayenin eline geçmesinde aracı olarak İmparatorluğun çevreleşmesine katkı sağlamıştır (Keyder, 2000; 54-55). Bununla birlikte Avrupa devletleri belki bilinçaltından olsa bile Osmanlı Devleti nin ekonomik durumunun olduğu gibi kalmasını kendi çıkarları yönünden arzu etmektedir böylelikle genellikle bir tarım ülkesi olan ve sınırlı bir sermayeye sahip olan Osmanlı Devleti daima tüketici bir ülke olacaktır. Avrupa sanayi ve ticareti 19. yüzyılda büyük bir hızla gelişmektedir. Dolayısıyla tüketici bir Osmanlı Devleti Avrupa nın üretim fazlası için iyi pazar durumundadır (Blaisdell, 1979; 24). Emperyalizmin en belirgin özelliği nasıl sermaye ihracı ise; rekabetçi kapitalizmin en belirgin özelliğini de mal ihracı oluşturmaktadır. Sermayenin henüz tekelleşmeye başlamadığı dönemde İngiliz sanayisinin çıkarlarını korumanın en temel yolu mamul mallarının ihraç edildiği ülkelerdeki engelleri ortadan kaldırmaktan geçmiştir. Ama bu yalnız başına yeterli 20

21 olmamış aynı zamanda İngiliz sanayisinin muhtaç olduğu hammaddelerin İngiltere ye akışının da kolaylaştırılması gerekmiştir (Kurmuş, 1977, 92) Ticaret Anlaşması bu anlamda söz konusu amaçları gerçekleştirmek için çok uygun bir tedbir olup Osmanlı Devleti nin rekabetçi kapitalizm sürecinde merkez-çevre ilişkilerinde oynayacağı rolün belirlenmesinde oldukça etkili olmuştur. Daha geniş bir açıdan bakıldığında ticari ve siyasi anlaşmalar ile yarı resmi araçlar ve konsoloslar aracılığı ile uygulanan gayrı resmi baskılarla Avrupalılar en azından resmi olarak sömürge olmayan bir ülkenin ticaretine kendi oyun kurallarını yerleştirmeyi başarmışlardır. Merkez ülkenin çevre ülkedeki işbirlikçileri rolünü oynayan kesim ise bu sayede pek çok vergiden muaf tutulmuş ve adlî reformların bir sonucu olarak diğer Osmanlı tebeasına göre ayrıcalıklı bir konum elde etmiştir. Sonuç; elde edilen güzel kârlar ve özellikle de fiyat denetiminin kalkması ile yerel el sanatlarınn çöküşü olmuştur. Devlet ise tek gelir kaynağı olan toprağı ve toprağa bağlı iş kollarını korumak için bu sektörde radikal yapısal reformlar yapmaktan kaçınmıştır (Kıray, 2008; 138). Bu durumun tersi Hindistan da pre kapitalist yapıların yıkılması örneğinde görülebilmektedir. Grafik 1; İngiltere nin Osmanlı dış ticareti içindeki payı yansıtmaktadır. Buna göre özellikle 1838 yılı sonrasında İngiltere nin Osmanlı dış ticareti üzerindeki etkinliği belirgin bir şekilde görünebilmektedir. Balta Limanı anlaşması sonrası dönemde veriler Osmanlı Devleti nin merkez çevre ilişkileri bağlamında ticari kapitalist sistem içerisinde edindiği rolü net bir şekilde ifade etmektedir. Grafik 1: İngiltere nin Osmanlı Dış Ticareti İçindeki Payı Kaynak: Kurmuş(1977), s

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ 13 1.1.Türkiye Ekonomisine Tarihsel Bakış Açısı ve Nedenleri 14 1.2.Tarım Devriminden Sanayi Devrimine

Detaylı

İktisat Tarihi II. 13 Nisan 2018

İktisat Tarihi II. 13 Nisan 2018 İktisat Tarihi II 13 Nisan 2018 Modern Çağ ın Başlangıcında Avrupa Ekonomisi 11 yy başından itibaren Avrupa Rostow'un deyimiyle kalkışa geçmiştir. Bugünün ölçütleriyle baktığımızdaavrupa gelişmemiş bir

Detaylı

İktisat Tarihi I. 5/6 Ocak 2017

İktisat Tarihi I. 5/6 Ocak 2017 İktisat Tarihi I 5/6 Ocak 2017 I. Dünya Savaşı öncesinde merkezi devletin yıllık vergi gelirleri, imparatorluk ölçeğindeki toplam üretim ve gelirin % 11 ini aşıyordu İlk dış borçlar 1840 lı yıllarda Galata

Detaylı

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik

Detaylı

THE EVALUATION OF OTTOMAN FOREIGN DEBTS IN THE CONTEXT OF HOBSON-LENIN THESIS

THE EVALUATION OF OTTOMAN FOREIGN DEBTS IN THE CONTEXT OF HOBSON-LENIN THESIS OSMANLI DIŞ BORÇLANMASININ HOBSON-LENĐN TEZĐ BAĞLAMINDA DEĞERLENDĐRĐLMESĐ Öz Mehmet ÇETĐN * Recep KÖK ** Ülkeler açısından dış borçlar, iç tasarrufların yetersiz kalması durumunda başvurulan alternatif

Detaylı

Ekonomik Araştırmalar ÖDEME DAVRANIŞLARI. Mayıs Şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçları için iyi stok yönetimi çok önemli

Ekonomik Araştırmalar ÖDEME DAVRANIŞLARI. Mayıs Şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçları için iyi stok yönetimi çok önemli Ekonomik Araştırmalar ÖDEME DAVRANIŞLARI Source: Pexels Şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçları için iyi stok yönetimi çok önemli Ödeme Davranışları, Euler Hermes Ekonomik Araştırmalar YÖNETİCİ ÖZETİ

Detaylı

DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ

DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ Hazırlayan ve Derleyen: Zehra N.ÖZBİLGİN Ar-Ge Şube Müdürlüğü Kasım 2012 DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİNDE ÜRETİM VE TÜKETİM yılında 9.546 milyon

Detaylı

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ Hazırlayan: Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik Görünümü IMF düzenli olarak hazırladığı Küresel Ekonomi Görünümü

Detaylı

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL Brezilya: Ülkeler arası gelir grubu sınıflandırmasına göre yüksek orta gelir grubunda yer almaktadır. 1960 ve 1970 lerdeki korumacı

Detaylı

İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2

İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2 İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2 PLANLAMAYI GEREKTİREN UNSURLAR Sosyalist model-kurumsal tercihler Piyasa başarısızlığı Gelişmekte olan ülkelerin kalkınma sorunları 2

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015) TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015) Hane Halkı İşgücü İstatistikleri 2014 te Türkiye de toplam işsizlik %10,1, tarım dışı işsizlik ise %12 olarak gerçekleşti. Genç nüfusta ise işsizlik

Detaylı

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL UNCTAD Dünya Yatırım Raporu Türkiye Lansmanı Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü nün (UNCTAD) Uluslararası Doğrudan Yatırımlar

Detaylı

PAGEV - PAGDER. Dünya Toplam PP İthalatı

PAGEV - PAGDER. Dünya Toplam PP İthalatı 1 DÜNYA ve TÜRKİYE POLİPROPİLEN ( PP ) DIŞ TİCARET ANALİZİ Barbaros Demirci ( Genel Müdür ) Neslihan Ergün ( Teknik Uzman Kimya Müh. ) PAGEV - PAGDER DÜNYA TOPLAM PP İTHALATI : Dünya toplam PP ithalatı

Detaylı

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 Prof. Dr. Yıldırım Beyazıt ÖNAL 6. HAFTA 4. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ Gelişmekte olan ülkeler, son 25 yılda ekonomik olarak oldukça

Detaylı

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK Dünya Ekonomisine Küresel Bakış International Monetary Fund (IMF) tarafından Ekim 013 te açıklanan Dünya Ekonomik Görünüm raporuna göre, büyüme rakamları aşağı yönlü revize edilmiştir. 01 yılında dünya

Detaylı

DÜNYA PLASTİK SEKTÖR RAPORU PAGEV

DÜNYA PLASTİK SEKTÖR RAPORU PAGEV DÜNYA PLASTİK SEKTÖR RAPORU 2016 PAGEV 1. DÜNYA PLASTİK MAMUL SEKTÖRÜNDE GELİŞMELER 1.1. DÜNYA PLASTİK MAMUL ÜRETİMİ Yüksek kaynak verimi, düşük üretim ve geri kazanım maliyeti ve tasarım ve uygulama zenginliği

Detaylı

Türkiye de Yabancı Bankalar *

Türkiye de Yabancı Bankalar * Bankacılar Dergisi, Sayı 52, 2005 Türkiye de Yabancı Bankalar * I. Giriş: Uluslararası bankacılık faaliyetleri, geçen yüzyılın ikinci yarısından itibaren uluslararası ticaret akımlarının ve doğrudan yabancı

Detaylı

İçindekiler kısa tablosu

İçindekiler kısa tablosu İçindekiler kısa tablosu Önsöz x Rehberli Tur xii Kutulanmış Malzeme xiv Yazarlar Hakkında xx BİRİNCİ KISIM Giriş 1 İktisat ve ekonomi 2 2 Ekonomik analiz araçları 22 3 Arz, talep ve piyasa 42 İKİNCİ KISIM

Detaylı

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu) ZİRAAT BANKASI 2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI (40 Test Sorusu) 1 ) Aşağıdakilerden hangisi bir kredi derecelendirme kuruluşudur? A ) FED B ) IMF C ) World Bank D ) Moody's E ) Bank

Detaylı

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... 1-20 1.1. Temel Makro Ekonomik Göstergelere Göre Türkiye nin Mevcut Durumu ve Dünyadaki Yeri... 1 1.2. Ekonominin Artıları Eksileri; Temel

Detaylı

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu DÜNYA EKONOMİSİ Teknoloji, nüfus ve fikir hareketlerini içeren itici güce birinci derecede itici güç denir. Global işbirliği ağıgünümüzde küreselleşmişyeni ekonomik yapının belirleyicisidir. ASEAN ekonomik

Detaylı

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016 İktisat Tarihi I 8/9 Aralık 2016 Kredi, Finans ve Servetler İslam dinindeki faiz yasağının kredi ilişkilerinin gelişmesini önlediği sık sık öne sürülür. Osmanlı kredi ve finans kurumları 17. yüzyılın sonlarına

Detaylı

JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ

JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ Bu çalışmada, Japon ekonomisini temel bazı kalemler bazında iredelemek ve Japon ekonomisin gelişim sürecini mümkün olduğunca tarihi ve güncel perspektiften

Detaylı

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%) 2016/17 Global İhracat-Büyüme Tahminleri Kaynak : EDC Export Credit Agency - ÜLKE ANALİZLERİ BÜYÜME ORANLARI ÜLKELERİN YILI BÜYÜME ORANLARI (%) Avrupa Bölgesi; 1,5 % Japonya; 0,50 % Kanada ; 1,30 % Amerika;

Detaylı

KÜRESEL OTOMOTİV OEM BOYALARI PAZARI. Bosad Genel Sekreterliği

KÜRESEL OTOMOTİV OEM BOYALARI PAZARI. Bosad Genel Sekreterliği KÜRESEL OTOMOTİV OEM BOYALARI PAZARI Bosad Genel Sekreterliği SEKTÖR ANALİZİ Otomotiv OEM boyaları dünyanın en büyük boya segmentlerinden biridir. Otomotiv OEM boyaları, 2011 yılında toplam küresel boya

Detaylı

Büyüme Rakamları Üzerine Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme. Tablo 1. En hızlı daralan ve büyüyen ekonomiler 3. 2009'da En Hızlı Daralan İlk 10 Ekonomi

Büyüme Rakamları Üzerine Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme. Tablo 1. En hızlı daralan ve büyüyen ekonomiler 3. 2009'da En Hızlı Daralan İlk 10 Ekonomi POLİTİKANOTU Mart2011 N201126 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Sarp Kalkan 1 Politika Analisti, Ekonomi Etütleri Ayşegül Dinççağ 2 Araştırmacı, Ekonomi Etütleri Büyüme Rakamları Üzerine

Detaylı

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

AB Krizi ve TCMB Para Politikası AB Krizi ve TCMB Para Politikası Erdem Başçı Başkan 28 Haziran 2012 Stratejik Düşünce Enstitüsü, Ankara Sunum Planı I. Küresel Ekonomik Gelişmeler II. Yeni Politika Çerçevesi III. Dengelenme IV. Büyüme

Detaylı

MERCOSUR ÜLKELERİ - Ekonomik Genel Bilgi

MERCOSUR ÜLKELERİ - Ekonomik Genel Bilgi MERCOSUR ÜLKELERİ - Ekonomik Genel Bilgi Başta MERCOSUR Bloğunda yer alan ülkeler olmak üzere, Latin da 1990 lı yılların sonunda ve 2000 li yılların başında oldukça ağır bir şekilde hissedilen ekonomik

Detaylı

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR FDI doğrudan yabancı yatırım, bir ülke borsasında işlem gören şirketlerin hisselerinin bir diğer ülke veya ülkelerin kuruluşları tarafından satın alınmasını ifade eden portföy yatırımları dışında kalan

Detaylı

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri 1. Yıl - Güz 1. Yarıyıl Ders Planı Mikroekonomik Analiz I IKT751 1 3 + 0 8 Piyasa, Bütçe, Tercihler, Fayda, Tercih,

Detaylı

SERAMİK SEKTÖRÜ NOTU

SERAMİK SEKTÖRÜ NOTU 1. Dünya Seramik Sektörü 1.1 Seramik Kaplama Malzemeleri SERAMİK SEKTÖRÜ NOTU 2007 yılında 8,2 milyar m 2 olan dünya seramik kaplama malzemeleri üretimi, 2008 yılında bir önceki yıla oranla %3,5 artarak

Detaylı

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? Dünyada mal ve hizmet hareketlerinin uluslararası dolaşımına ve üretimin uluslararasılaşmasına imkan veren düzenlemeler (Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası

Detaylı

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı MECLİS TOPLANTISI Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı 23 Aralık 2013 DÜNYA EKONOMİSİNDE 2013 ÜN EN LERİ 1. FED Başkanı Bernanke nin piyasaları dalgalandıran açıklamaları 2. Gelişmekte olan ülke risklerinin

Detaylı

İktisat Tarihi

İktisat Tarihi İktisat Tarihi 7.5.18 SAVAŞLAR VE EKONOMİK PERFORMANS Savaş 10 milyon askerin ölümüne, 20 milyonunun yaralanmasına neden oldu. Ekonomik açıdan uzun dönemde fizik yıkımdan daha zararlı olan normal ekonomik

Detaylı

AKP hükümeti zamanında ekonomik büyüme ve istikrar sağlanmıştır

AKP hükümeti zamanında ekonomik büyüme ve istikrar sağlanmıştır Türkiye, AKP iktidarı zamanında ekonomik büyüme ve istikrar elde etmiştir. Bu başarı, geçmiş hükümetler ve diğer büyüyen ekonomiler ile karşılaştırıldığında pek de etkileyici değildir Temel Mesajlar 1.

Detaylı

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ MART 2018 Hazırlayan: Yağmur Özcan Uluslararası

Detaylı

HOLLANDA ÜLKE RAPORU 12.10.2015

HOLLANDA ÜLKE RAPORU 12.10.2015 HOLLANDA ÜLKE RAPORU 12.10.2015 YÖNETİCİ ÖZETİ Uludağ İhracatçı Birlikleri nin kayıtlarına göre, Bursa dan Hollanda ya ihracat yapan 361 firma bulunmaktadır. 30.06.2015 tarihi itibariyle Ekonomi Bakanlığı

Detaylı

BAKANLAR KURULU SUNUMU

BAKANLAR KURULU SUNUMU BAKANLAR KURULU SUNUMU Murat Çetinkaya Başkan 12 Aralık 2016 Ankara Sunum Planı Küresel Gelişmeler İktisadi Faaliyet Dış Denge Parasal ve Finansal Koşullar Enflasyon 2 Genel Değerlendirme Yılın üçüncü

Detaylı

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi 2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisadi ve Mali Analiz Yüksek Lisansı Bütçe Uygulamaları ve Mali Mevzuat Dersi Kıvanç

Detaylı

plastik sanayi PLASTİK SEKTÖR TÜRKİYE DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

plastik sanayi PLASTİK SEKTÖR TÜRKİYE DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri plastik sanayi 2014 TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖR DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri Türkiye

Detaylı

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter 2013 yılı, dünya ekonomisi için finansal krizin etkilerinin para politikaları açısından

Detaylı

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ 2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ TEPAV EPRI Dış Politika Etütleri AB Çalışma Grubu 9 Kasım 2005 Ankara Zeynep Songülen

Detaylı

SAHA RATING, DÜNYA KURUMSAL YÖNETİM ENDEKSİ Nİ GÜNCELLEDİ

SAHA RATING, DÜNYA KURUMSAL YÖNETİM ENDEKSİ Nİ GÜNCELLEDİ SAHA RATING, DÜNYA KURUMSAL YÖNETİM ENDEKSİ Nİ GÜNCELLEDİ 21.07.2017 Saha Rating güncellenmiş Dünya Kurumsal Yönetim Endeksi (DKYE) çalışmasını tamamladı. Saha nın çalışması sonucunda, endekse giren ülkelerin

Detaylı

DIŞ TİCARETTE KÜRESEL EĞİLİMLER VE TÜRKİYE EKONOMİSİ

DIŞ TİCARETTE KÜRESEL EĞİLİMLER VE TÜRKİYE EKONOMİSİ DIŞ TİCARETTE KÜRESEL EĞİLİMLER VE TÜRKİYE EKONOMİSİ (Taslak Rapor Özeti) Faruk Aydın Hülya Saygılı Mesut Saygılı Gökhan Yılmaz Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü

Detaylı

EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ

EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ Eğitimin Ekonomik Temelleri Ekonomi kökeni Yunanca da ki oikia (ev) ve nomos (kural) kelimelerine dayanır. Ev yönetimi anlamına gelir. Ekonomi yerine, Arapça dan gelen iktisat

Detaylı

Original Sin olgusu ve BRIC-T ülkelerinin Dış finansmana Dayalı Kalkınması. Tahsin BAKIRTAŞ

Original Sin olgusu ve BRIC-T ülkelerinin Dış finansmana Dayalı Kalkınması. Tahsin BAKIRTAŞ 5 inci İSTANBUL EKONOMİ ve FİNANS KONFERANSI 26-27 Kasım 215 Original Sin olgusu ve BRIC-T ülkelerinin Dış finansmana Dayalı Kalkınması Tahsin BAKIRTAŞ Original Sin olgusu Bugünün dünya finans düzeninde,

Detaylı

Dünya da ve Türkiye de İş Sağlığı ve Güvenliği

Dünya da ve Türkiye de İş Sağlığı ve Güvenliği Dünya da ve Türkiye de İş Sağlığı ve Güvenliği Amaç İstatistikî veriler ve karşılaştırmalarla dünyada ve Türkiye deki İSG durumu hakkında bilgi sahibi olmak. 2 Öğrenim hedefleri ILO İSG verileri, WHO meslek

Detaylı

OCAK 2019-BÜLTEN 12 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

OCAK 2019-BÜLTEN 12 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2019-BÜLTEN 12 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ 1 Bu Ay 1. Büyümede Duraksama... 2 2. İthalat Düşüyor... 2 3. Sanayi Üretiminde Duraklama... 3 4. İşsizlik Artıyor... 4

Detaylı

SAĞLIK HARCAMALARINDA SON DURUM

SAĞLIK HARCAMALARINDA SON DURUM 1 SAĞLIK HARCAMALARINDA SON DURUM Temmuz 2018 Sağlık harcamaları ekonomik kriz sonrası yaşadığı düşüşten sonra artma eğilimi göstermiştir. 2016 yılında sağlık harcamaları, 2017 yılında beklenenden daha

Detaylı

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4.

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4. AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4. Ülkelerin Büyüme Oranı 5. Ülkelerin Kişi Başına Gayri Safi Yurtiçi

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi Kasım 2017 Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017

Detaylı

GİRİŞİMCİLİKTE FİNANSMAN (Bütçe - Anapara - Kredi) FINANCING IN ENTREPRENEURSHIP (Budget - Capital - Credit)

GİRİŞİMCİLİKTE FİNANSMAN (Bütçe - Anapara - Kredi) FINANCING IN ENTREPRENEURSHIP (Budget - Capital - Credit) GİRİŞİMCİLİKTE FİNANSMAN (Bütçe - Anapara - Kredi) FINANCING IN ENTREPRENEURSHIP (Budget - Capital - Credit) GİRİŞİMCİLİKTE FİNANSMAN Girişimcinin finansman ihtiyacı: Finansman ihtiyacının karşılanmasında

Detaylı

TÜRKİYE'NİN GSYH PERFORMANSI TARİHSEL GELİŞİM ( )

TÜRKİYE'NİN GSYH PERFORMANSI TARİHSEL GELİŞİM ( ) TÜRKİYE'NİN GSYH PERFORMANSI TARİHSEL GELİŞİM (196-215) 1. Giriş Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) ülkelerin ekonomik büyümelerini dönemsel olarak ölçmek için kullanılan ve ülkelerin ekonomik büyümeleri

Detaylı

KÜRESELLEŞME VE BÖLGESELLEŞME

KÜRESELLEŞME VE BÖLGESELLEŞME Ankara Üniversitesi Avrupa Birliği ve Uluslararası Ekonomik İlişkiler Anabilim Dalı Uluslararası Ekonomik Bütünleşmeler ve Avrupa Birliği KÜRESELLEŞME VE BÖLGESELLEŞME Belgin Akçay Küreselleşmeye İlişkin

Detaylı

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI 2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI Ege Bölgesi Sanayi Odası nın 1982 den beri sürdürmekte olduğu Ege Bölgesi nin 100 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışması, bölgemiz sanayiinin içinde bulunduğu duruma,

Detaylı

BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU. Doç.Dr.Tufan BAL

BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU. Doç.Dr.Tufan BAL BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU Doç.Dr.Tufan BAL GİRİŞ Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında kurulan, o tarihten bu güne kadar ekonomik ve sosyal yapısını değiştirme anlayışı içinde gelişmesini sürdüren ve gelişmekte

Detaylı

SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ VE SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ SEKTÖRÜNDE DÜNYA İTHALAT RAKAMLARI ÇERÇEVESİNDE HEDEF PAZAR ÇALIŞMASI

SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ VE SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ SEKTÖRÜNDE DÜNYA İTHALAT RAKAMLARI ÇERÇEVESİNDE HEDEF PAZAR ÇALIŞMASI SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ VE SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ SEKTÖRÜNDE DÜNYA İTHALAT RAKAMLARI ÇERÇEVESİNDE HEDEF PAZAR ÇALIŞMASI ORTA ANADOLU İHRACATÇI BİRLİKLERİ GENEL SEKRETERLİĞİ Seramik sektörünün en

Detaylı

Türkiye nin dış ticaret ve yatırım bağlantıları: Güçlü yönler

Türkiye nin dış ticaret ve yatırım bağlantıları: Güçlü yönler tepav türkiye ekonomi politikaları araştırma vakfı Türkiye nin dış ticaret ve yatırım bağlantıları: Güçlü yönler Prof. Dr. Serdar TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü

Detaylı

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu 11 1 13 1 * GSMH (milyar dolar) 1.9..79 1.86 1.3 1.83 1.578 1.61

Detaylı

ABD Tarım Bakanlığının 12/07/2018 Tarihli Ürün Raporları

ABD Tarım Bakanlığının 12/07/2018 Tarihli Ürün Raporları 17/07/2018 ABD Tarım Bakanlığının 12/07/2018 Tarihli Ürün Raporları ABD Tarım Bakanlığınca 12 Temmuz 2018 tarihinde yayımlanmış tahıl ve yağlı tohumlar raporlarında, ABD nin yanı sıra dünya üretimi ve

Detaylı

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2008

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2008 UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2008 24 Eylül 2008 İstanbul 1 DÜNYA YATIRIM RAPORU Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü UNCTAD ın uluslararası yatırımlara ilişkin olarak hazırladığı Dünya Yatırım

Detaylı

Çevreleşme: Dünya ekonomi hiyerarşisi içinde, merkez çevre ilişkileri ve hiyerarşi içine eklemlenme süreci

Çevreleşme: Dünya ekonomi hiyerarşisi içinde, merkez çevre ilişkileri ve hiyerarşi içine eklemlenme süreci DERS 1: OSMANLI İMPARATORLUĞUNDAN KALAN MİRAS Zaman ve Mekân Boyutu Dün, Bugün, Yarın 1820-1913: Dış ticarete ve yabancı sermayeye açılan geleneksel tarım ağırlıklı yapı, 1913-1950: İki Dünya Savaşı ve

Detaylı

8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI. Dr. Süleyman BOLAT

8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI. Dr. Süleyman BOLAT 8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI 1 STAGFLASYON Stagflasyon: Üretimde görülen durgunluk ve fiyatlarda yaşanan artışın bir araya gelmesidir. - Durgunluk içinde enflasyon: Reel ekonomik

Detaylı

24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL

24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL 24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL UNCTAD Dünya Yatırım Raporu Türkiye Lansmanı Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü «UNCTAD» ın Uluslararası Doğrudan Yatırımlara ilişkin olarak hazırladığı Dünya Yatırım

Detaylı

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde 1 16-31 Temmuz 2012 SAYI: 41 MÜSİAD Araştırmalar ve Yayın Komisyonu İşsizlikte Belirgin Düşüş 2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

Detaylı

İSPANYA ÜLKE RAPORU AĞUSTOS 2017 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ

İSPANYA ÜLKE RAPORU AĞUSTOS 2017 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ İSPANYA ÜLKE RAPORU AĞUSTOS 2017 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ 1. ÖZET BİLGİLER Resmi Adı : İspanya Krallığı Nüfus : 48.146.136 Dil :İspanyolca (resmi dil), Katalanca, Portekizce. Din :%96 Katolik Yüzölçümü

Detaylı

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri plastik sanayi 2014 Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri Türk ekonomisi 2014 yılının başında hızlı artırılan faiz oranlarıyla

Detaylı

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2006

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2006 UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2006 ULUSLARARASI YATIRIMCILAR DERNEĞİ 16.10.200.2006 İSTANBUL DÜNYADA DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR (milyar $) 1600 1400 1396 1200 1092 1000 800 693 826 716 710 916 600 400 331

Detaylı

Küresel Krizden Sonrası Reel ve Mali. Sumru Altuğ Koç Üniversitesi, CEPR ve EAF 14 Mayıs 2010

Küresel Krizden Sonrası Reel ve Mali. Sumru Altuğ Koç Üniversitesi, CEPR ve EAF 14 Mayıs 2010 Küresel Krizden Sonrası Reel ve Mali Piyasaların Geleceği Sumru Altuğ Koç Üniversitesi, CEPR ve EAF 14 Mayıs 2010 IMF Büyüme Tahminleri 12 10 8 6 4 2 0-2 -4-6 -8-10 2006Ç1 2006Ç4 2007Ç3 2008Ç2 2009Ç1 2009Ç4

Detaylı

DERS ÖĞRETİM PLANI. İktisat Tarihi. Dersin Adı Dersin Kodu Dersin Türü. Seçmeli Doktora

DERS ÖĞRETİM PLANI. İktisat Tarihi. Dersin Adı Dersin Kodu Dersin Türü. Seçmeli Doktora Dersin Adı Dersin Kodu Dersin Türü DERS ÖĞRETİM PLANI Dersin Seviyesi Dersin AKTS Kredisi 8 Haftalık Ders Saati 3 Haftalık Uygulama Saati - Haftalık Laboratuar Saati - Dersin Verildiği Yıl Dersin Verildiği

Detaylı

KARŞILIKLI TANIMA ANLAŞMALARI OCAK 2014 GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI AB VE DIŞİLİŞKİLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YÜCEL KARADİŞ/DAİRE BAŞKANI

KARŞILIKLI TANIMA ANLAŞMALARI OCAK 2014 GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI AB VE DIŞİLİŞKİLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YÜCEL KARADİŞ/DAİRE BAŞKANI KARŞILIKLI TANIMA ANLAŞMALARI OCAK 2014 GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI AB VE DIŞİLİŞKİLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YÜCEL KARADİŞ/DAİRE BAŞKANI İÇERİK -Karşılıklı Tanıma Anlaşması (MRA) Nedir? -Karşılıklı Tanıma Anlaşmaları

Detaylı

İktisat Tarihi II. 26 Mayıs 2017

İktisat Tarihi II. 26 Mayıs 2017 İktisat Tarihi II 26 Mayıs 2017 Uluslararası Ticaret ve Dünya Ekonomisinin Gelişmesi 1815-1913 yılları arası dünya ekonomisinin ilk küreselleşme dalgasına şahit oldu. 20. yüzyılın başlarında artık bütünleşmiş

Detaylı

DR. Caner Ekizceleroğlu

DR. Caner Ekizceleroğlu DR. Caner Ekizceleroğlu Ticaret Üretilen mal ve hizmetlerin belirli bir ücret karşılığı son kullanıcılara ulaştırılmasını sağlayan alım satım faaliyetlerinin tümü olarak tanımlayabiliriz. Dış Ticaret BİR

Detaylı

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 ( STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 Yeni Dönem Türkiye - Suudi Arabistan İlişkileri: Kapasite İnşası ( 2016, İstanbul - Riyad ) Türkiye 75 milyonluk nüfusu,

Detaylı

Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi

Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi Makine İmalatı Sanayi Temel Bazı Göstergelerdeki Gelişmeler 2018 İlk Yarı Eylül, 2018 Bilgi Notu 5/2018, Ruhi GÜRDAL (Doç. Dr.) Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı

Detaylı

BASIN DUYURUSU ENFLASYONDAKİ GELİŞMELER VE 2001 YILI NA BAKIŞ

BASIN DUYURUSU ENFLASYONDAKİ GELİŞMELER VE 2001 YILI NA BAKIŞ 5 Şubat 2001 BASIN DUYURUSU Sayı: 5 ENFLASYONDAKİ GELİŞMELER VE 2001 YILI NA BAKIŞ Gazi ERÇEL Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 5 Şubat 2001 Ankara Çeyrek yüzyıldır uygulanan politika yanlışlıklarının

Detaylı

Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri

Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri ÜLKE Dünya Seramik Kaplama Malzemeleri Üretiminde İlk 1 Ülke 29 21 211 212 212 Dünya /212 Üretiminden Aldığı Pay Değişim (%) (%) 1 ÇİN

Detaylı

2015 NİSAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

2015 NİSAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ NİSAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ 15 Haziran Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Kredi Borcuna ilişkin yılı verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından

Detaylı

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı MECLİS TOPLANTISI Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı 25 Ağustos 2014 Van FAZLA SÖZE GEREK YOK CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİM SONUÇLARI İZMİR EKONOMİ ZİRVESİ 7. TÜRKİYE SANAYİ VE TİCARET ŞURASI 7. TÜRKİYE

Detaylı

Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri Sektör Raporu 2010

Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri Sektör Raporu 2010 Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri Sektör Raporu 2010 Avrupa kıtasından Amerika kıtasına, Orta Doğu Ülkelerinden Afrika ülkelerine kadar geniş yelpazeyi kapsayan 200 ülkeye ihracat gerçekleştiren

Detaylı

Artış. Ocak-Haziran Oranı (Yüzde) Ocak-Haziran 2014

Artış. Ocak-Haziran Oranı (Yüzde) Ocak-Haziran 2014 6. Kamu Maliyesi 214 yılının ilk yarısı itibarıyla bütçe performansı, özellikle faiz dışı harcamalarda gözlenen yüksek artışın ve yılın ikinci çeyreğinde belirginleşen iç talebe dayalı vergilerdeki yavaşlamanın

Detaylı

İktisat Tarihi II. XI. Hafta

İktisat Tarihi II. XI. Hafta İktisat Tarihi II XI. Hafta 19. yy da Ekonomik Gelişmeler 19. yy Avrupa da, sanayinin bir hayat tarzı olarak kesin zaferine şahit oldu. 19. yyda uluslararası ekonomik ilişkilerde ve devletlerin ekonomik

Detaylı

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur.

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur. Fabrika Sistemi Üretimde işbölümünün ortaya çıkması sonucunda, üretim parçalara ayrılmış, üretim sürecinin farklı aşamalarında farklı zanaatkarların (işçilerin) yer almaları, üretimde aletlerin yerine

Detaylı

PETROL FİYATLARINDA KAYDEDİLEN DEĞİŞİMLERİN MAKROEKONOMİK BÜYÜKLÜKLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN İNCELENMESİ

PETROL FİYATLARINDA KAYDEDİLEN DEĞİŞİMLERİN MAKROEKONOMİK BÜYÜKLÜKLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN İNCELENMESİ PETROL FİYATLARINDA KAYDEDİLEN DEĞİŞİMLERİN MAKROEKONOMİK BÜYÜKLÜKLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN İNCELENMESİ Veysel SARICI Nazif Hülâgü SOHTAOĞLU İ.T.Ü. Elektrik Mühendisliği Bölümü Özet: Bu çalışmada, petrol

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 40 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N

EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N 1 EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER 1 3 M A R T 2 0 1 4, P E R Ş E M B E Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N 1948 DEKİ EKONOMİK DURUM 2 TABLO I Ülke ABD Doları Danimarka 689 Fransa 482 İtalya

Detaylı

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı Büyüme: Yatırım ve Tasarrufun Fonksiyonu Büyüme : Büyümenin Temel Unsuru : Üretimin Temel Faktörleri : Üretimin Diğer

Detaylı

Üç ayda bir güncellenen ülke riski ve iş ortamı değerlendirmeleri

Üç ayda bir güncellenen ülke riski ve iş ortamı değerlendirmeleri Üç ayda bir güncellenen ülke riski ve iş ortamı değerlendirmeleri Coface, iki Avrupa ekonomisinin risk değerlendirmelerini güncelledi ve Brezilya yı negatif izlemeye aldı, Rusya daki iş ortamı değerlendirmesini

Detaylı

Lojistik. Lojistik Sektörü

Lojistik. Lojistik Sektörü Lojistik Sektörü Gülay Dincel TSKB Ekonomik Araştırmalar dincelg@tskb.com.tr Kasım 014 1 Ulaştırma ve depolama faaliyetlerinin entegre lojistik hizmeti olarak organize edilmesi ihtiyacı, imalat sanayi

Detaylı

Aylık Dış Ticaret Analizi

Aylık Dış Ticaret Analizi EKİM YÖNETİCİ ÖZETİ Bu çalışmada, Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından her ayın ilk günü açıklanan ihracat rakamları temel alınarak Türkiye nin aylık dış ticaret analizi yapılmaktadır. Aşağıdaki analiz,

Detaylı

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ M A R M A R A Ü N İ V E R S İ T E S İ İ K T İ S A T F A K Ü L T E S İ A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ CARİ İŞLEMLER DENGESİ DIŞ TİCARET DENGESİ BORÇLANMA GÖSTERGELERİ VE CARİ İŞLEMLER DENGESİ NET ULUSLARARASI

Detaylı

Enerji ve İklim Haritası

Enerji ve İklim Haritası 2013/2 ENERJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Enerji ve Çevre Yönetimi Dairesi Başkanlığı Enerji ve İklim Haritası Uzm. Yrd. Çağrı SAĞLAM 22.07.2013 Redrawing The Energy Climate Map isimli kitabın çeviri özetidir.

Detaylı

İçindekiler DÜNYA TİCARETİ... 3 İHRACAT... 4 İTHALAT... 5 TÜRKİYE DE ÜRETİM... 6 TÜRKİYE NİN DIŞ TİCARETİ... 6 İHRACAT... 7 İTHALAT...

İçindekiler DÜNYA TİCARETİ... 3 İHRACAT... 4 İTHALAT... 5 TÜRKİYE DE ÜRETİM... 6 TÜRKİYE NİN DIŞ TİCARETİ... 6 İHRACAT... 7 İTHALAT... İçindekiler DÜNYA TİCARETİ... 3 İHRACAT... 4 İTHALAT... 5 TÜRKİYE DE ÜRETİM... 6 TÜRKİYE NİN DIŞ TİCARETİ... 6 İHRACAT... 7 İTHALAT... 9 EV TEKSTİLİ SEKTÖR RAPORU Ekonomik Araştırmalar ve Dış Ticaret Müdürlüğü

Detaylı

Türkiye-Kosova Serbest Ticaret Anlaşması IV. Tur Müzakereleri. Caner ERDEM AB Uzman Yardımcısı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü

Türkiye-Kosova Serbest Ticaret Anlaşması IV. Tur Müzakereleri. Caner ERDEM AB Uzman Yardımcısı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Türkiye-Kosova Serbest Ticaret Anlaşması IV. Tur Müzakereleri Caner ERDEM AB Uzman Yardımcısı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Eylül 2013 Sunum Planı STA ların Yasal Çerçevesi Türkiye nin

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni 17 Ağustos 2015, Sayı: 23 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya İnci Şengül

Detaylı

FİNANSAL SİSTEM DÜZENLEMELERİ VE EKONOMİK BÜYÜME

FİNANSAL SİSTEM DÜZENLEMELERİ VE EKONOMİK BÜYÜME Niyazi ÖZPEHRİZ FİNANSAL SİSTEM DÜZENLEMELERİ VE EKONOMİK BÜYÜME 1. Giriş Finansal sistemin işleyişi, ekonomik büyüme üzerinde önemli etkilere sahip olabilmektedir. İyi işleyen bankacılık sistemi ve menkul

Detaylı

inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ

inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ 2014 EKİM SEKTÖREL inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ Nurel KILIÇ OECD verilerine göre, 2017 yılında Türkiye, Çin ve Hindistan dan sonra en yüksek büyüme oranına sahip üçüncü ülke olacaktır. Sabit fiyatlarla

Detaylı

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ Ülkemiz halı ihracatı 2009 yılını % 7,2 oranında düşüşle kapanmış ve 1 milyar 86 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. 2010 yılının ilk ayında ise halı

Detaylı

Ekonomide Değişim. 15. ÇözümOrtaklığı Platformu. 15 Aralık

Ekonomide Değişim. 15. ÇözümOrtaklığı Platformu. 15 Aralık Ekonomide Değişim www.pwc.com.tr 15. ÇözümOrtaklığı Platformu Temel göstergelerde neler değişti? Ortalama Büyüme, % Milli gelir hesaplama yönteminde revizyon Ekonomik Büyüme Oranları % 12.0 10.0 8.0 6.0

Detaylı

Temel Ekonomik Gelişmeler

Temel Ekonomik Gelişmeler Temel Ekonomik Gelişmeler 29 Eylül 217 Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü Günlük veriler her Perşembe günü (resmi tatil olması durumunda bir önceki iş günü); diğer veriler ise verinin açıklandığı

Detaylı