Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi
|
|
- Turgay Ekren
- 8 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 Türk Eğitim Bilimleri Dergisi Bahar 2009, 7(2), 237- Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Güz 2010, Sayı : 31 Autumn 2010, Number: 31 İletişim 2003/18
2 BOŞ SAYFA II
3 G. Ü. İ. F. Adına Sahibi Rıza AYHAN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü M. Naci BOSTANCI Editör Cengiz ANIK Yayın Kurulu Zülfikar DAMLAPINAR Sirel GÖLÖNÜ Yayın Kurulu Sekreteryası Danışma Kurulu Ömer AÇIKGÖZ Suat ANAR Nejdet ATABEK Ümit ATABEK Bilal ARIK Nabi AVCI Burhan AYKAÇ Aysel AZİZ Hasan BACANLI Hamza ÇAKIR Dilruba ÇATALBAŞ Yusuf DEVRAN İhsan ERDOĞAN Fatma GEÇİKLİ Suat GEZGİN Nilgün GÜRKAN Nurettin GÜZ Metin IŞIK Seçil DEREN VAN HET HOF Süleman İRVAN Ahmet KALENDER Asker KARTARİ Kurtuluş KAYALI Metin KAZANCI Fahrettin KORKMAZ Hale KÜNÜÇEN Ahmet TOLUNGÜÇ Hasan TOPBAŞ Mustafa YAĞBASAN Editör Yardımcıları Umur IŞIK Ayşe Gül SONCU Ç. Murat HAZAR Cem YAŞIN Eda Turancı Kırıkkale Üniversitesi Yeditepe Üniversitesi Anadolu Üniversitesi Yaşar Üniversitesi Erciyes Üniversitesi Başbakanlık Gazi Üniversitesi Yeni Yüz Yıl Üniversitesi Gazi Üniversitesi Erciyes Üniversitesi Galatasaray Üniversitesi Yeditepe Üniversitesi Gazi Üniversitesi Atatürk Üniversitesi İstanbul Üniversitesi Gazi Üniversitesi Gazi Üniversitesi Erciyes Üniversitesi Akdeniz Üniversitesi Akdeniz Üniversitesi Selçuk Üniversitesi Hacettepe Üniversitesi Ankara Üniversitesi Ankara Üniversitesi Atatürk Üniversitesi Başkent Üniversitesi Başkent Üniversitesi İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi III
4 ISSN: x Copyright Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi. Tüm hakları saklıdır Yayın ve Türü: Yılda iki kez basılan hakemli, yaygın, süreli bir dergidir. Yönetim Merkezi ve Adresi: Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi, Emek, Ankara Tel: Fax: iletisimdergisi@gazi.edu.tr Basım yeri: Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Basımevi, Emek, Ankara. TÜBİTAK/ULAKBİM SBVT tarafından taranmakta ve dizinlenmektedir. IV
5 İ Ç İ N D E K İ L E R EBRU YETİŞKİN Tarde ın Toplum Yaklaşımı Açısından Kamuoyu ve Maduniyet / 1 Public Opinion and Subalternity from Tarde s Society Approach GÜLCAN IŞIK Medyada Yeniden Üretilen Cumhuriyet Mitingleri / 29 Reproduced Republican Demonstrations in Media METİN IŞIK - EMEL TANYERİ Contribution of Stari Most To Turkey s Reputation in Terms of Culture and Heritage Tourism / 59 Kültür Ve Miras Turizmi Bağlamında Mostar Köprüsü nün Türkiye nin Tanıtımına Katkısı AYŞE ASKER Türkiye nin Formula 1 Rüyası: Ekonomi Politik Bir Değerlendirme/ 79 Formula 1 Dream Of Turkey: A Politic -Economic Assessment FERAH ONAT Bir Halkla İlişkiler Uygulama Alanı Olarak Sosyal Medya Kullanımı: Sivil Toplum Örgütleri Üzerine Bir İnceleme/ 103 Social Media Practices As A Public Relations Application Field: An Analysis About Nongovernmental Organizations SİREL GÖLÖNÜ YASEMİN KARCI İletişim Meslek Lisesi Öğrencilerinin İletişim Beceri Düzeylerinin İncelenmesi (Ankara İl Örneği)/ 123 Vocatıonal High School Students 'Communication Skills Communication Levels (Sample Ankara) M. SEZAİ TÜRK HABİBE AKÇAY Yerel Yönetimlerde Halkla İlişkiler Faaliyetlerinin Kurum İmajına Etkisi Üzerine Bir Çalışma: Trabzon Belediyesi/ 141 A Study on the Effects of Public Relations Activities on Corporate Image in Local Administration: The Case of the Trabzon Municipality V
6 ÖYKÜ EZGİ YILDIZ Ambalajın Marka Farkındalığı Yaratmadaki Etkisi/ 181 The Effect of Packaging in Creating Brand Awareness ZÜBEYDE SÜLLÜ Küresel Ekonomik Kriz Bağlamında; Halkla İlişkiler ve Ekonomi İlişkisi/ 195 In Contemporary Global Economic Crisis Context; The Relationship Between Economi And Public Relations ORHAN BAYTAR Gazete Çalışanlarının Gözüyle Medya Ekonomisinde Temel Yönelimler/ 211 Trends In Media Economics By The View Of Newspaper Works RACİ TAŞCIOĞLU Türkiye de İletişim Bilimine Katkı Bağlamında Hilmi Ziya Ülken i Okumak/ 233 Reading Hilmi Ziya Ülken In Terms Of Contribution To The Communication Sicence In Turkey ASLAN ASLANOV Azertac`ın Oluşum Süreci ve Tarihi Gelişme Dönemleri/ 251 Formation Process Of Azertac And Historical Development Periods DÜZELTME YURDAGÜL BEZİRGAN ARAR NURİ BİLGİN Gazetelerde Ötekileştirme Pratikleri: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme/ 269 Othering Practices in Newspapers: An Analysis on Turkish Press VI
7 S U N U Ş Bu sayımızda, Sunuş a özür lerle başlıyoruz. Nuri Bilgin Hocam (pek çok meslektaşımız gibi benim de gıyabi hocamdır) o ve meslektaşımız Yurdagül Bezirgan Arar ın 30. sayıda yayınlanan makalelerindeki grafik in baskısını hatalı yapmışız. Düzelttik ve bu sayıda düzeltilmiş halini okurlarımızın dikkatine sunduk. Elbette kusur bizim ama yayıncılığın da bazı garip cilveleri oluyor. Dizgicimizin bilgisayarındaki program, hiç kimsenin sezinleyemeyeceği bir maharetle, grafik te gösterilen gazetelere ilişkin eğrilerin bir kısmını silivermiş. Hiçbirimiz de fark etmemişiz ve hocalarımızın yazılarının en önemli görsel öğesi olan grafik, bu yüzden hatalı basılmış. Bir başka özür de benim yazımla ilgili. Shannon un kitabının adını, A Mathematical Theory of Communication olarak zikretmişiz. Bilkent Üniversitesi Kütüphanesinde de bulunan, Weaver in katkı sıyla birlikte yayınlanmış kitabın adı The Mathematical Theory of Communication. Hafızamda muhtemelen makale olarak yayınlanmış hali (1948: Bell System Technical Journal. Vol:27) yer etmiş olmalı ki, hafızama güvenip kitaplığıma bakma gereği bile duymamış olmam, bu vahim hataya neden oldu. Okurdan özür dilerim. Özür müdür bilmiyorum ama açıklama gerektiren bir başka konu, devam ettireceğimi vaat ettiğim yazılarımla ilgili. 29. sayıdan itibaren bilimin, bilim insanının ve iletişim biliminin karakteri, mantığı ve iştigal alanını müzakere konusu yapmayı denemiştik ve varabildiğimiz noktada revelation la birlikte, sorunsallaştırılması gereken kavramın intentionality olduğunu belirtmiştik. Kanaatimizce bu sorunsal kitap boyutlarına ihtiyaç duyacak bir tartışma ve çözümleme konusudur. Sıra yazarlarımıza yönelik serzenişlerimize geldi: Sunuş sayfalarımızı müzakere amacıyla kullanabilmeyi tasarlamıştık. Dergi mize daha çok puan, yani akademik kariyer amaçlı yazılar gönderildiğini, geçen sayılar boyunca müzakereye katılım amacıyla kaleme alınmış yazı alamadığımıza ilişkin yakınmalarımızı, Yayın Kurulu Üye miz Cem Yaşın le paylaşmıştık. Bu serzenişle ilgili ilk alınganlığı sevgili Cem göstermiş olmalı ki, ilk yazımızı da ondan aldık. Darısı izleyen sayılarımızın başına. Cengiz ANIK E d i t ö r VII
8 BİLİMSEL BİLGİNİN ELEŞTİREL TEMELLERİ ÜZERİNE Akademisyen olma rutinlerinin en önemlilerinden biri olan hakemli bir dergide yazı yazma edimi, kendini doğallaştıran; doğallaştırdıkça da sorgulamadığımız pratiklerden biri haline gelir. Bir bilgisayar oyununun düzeylerini geçermiş gibi, akademik basamakları çıkarken toplanan puan için yoğunlaşıldığında, teslim tarihleridir gündemimizi dolduran. Oysa bilim dediğimiz süreçleri süreçlerin dışından bakmaktır bir yaklaşıma göre. Bu da soyutlama yetisini gerektirir. Ama gündelik akademik pratikler o kadar yoğundur ki bu alanın dışına çıkılamaz. Bilginin veya bilgi üzerine düşünmenin her yükselişi gündelik yaşam pratiklerinin dışına çıkılması veya yaşam pratiklerinin insanları dışarı çıkardığı süreçlerde olmuştur. Felsefenin doğuşu olarak bir çok kaynağın kabul ettiği, İyonyalı (Miletli) filozoflar, Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes gündelik pratiklerin dışına çıkabildikleri görünenin arkasındaki mutlak gerçekliği aramaya koyulabilmişlerdir. Görünenin ötesine geçebilmek için gündelik pratiğin ötesine geçebilmek gerekmektedir. Gerçeğin arayışını engelleyen en önemli engel gerçeği açıkladığına inandığımız bir açıklama tarzının mevcudiyetidir. Bu aşamada paradigmanın işlevi mevcut yaklaşımın çözüm (açıklama) bekleyen pratiklere uygulanmasıdır. Artık yeni şeyler söylemeye gerek yoktur. Bilim adamı da bilmediği bir kıtayı keşfetmek isteyen bir maceracıdan, bir transatlantik yolcusuna dönüşür. Bu bağlamda hakemli dergiye yazı yollamak, indirimli uçak bileti almak için İnternet e girmek gibidir. Bilimsel dergi Khun un olağan bilim dediği şeye dönüşür çoğu zaman. Olağan bilim yapmak, kaskolu araba kullanmak gibidir bir açıdan. Nereye çarparsanız çarpın hasarı onaracak kaynak vardır. Paradigmanın her şeyi açıklayıcılığının getirdiği güvenle yapılması gerekenler de bellidir. Akademisyenin kendini teslim ettiği paradigma, bir inanç sisteminde sağladığı iç huzur gibi akademisyeni kaygılardan azad eder. Hayatının aşamalarında yapacakları bellidir. Ne zaman, ne kadar puana ihtiyaç duyacağı takvimle belirlenmiştir. Bu yolla akademisyen hayatındaki belirsizliklerin kaygılarından da kurtulmuş olur. Geriye kalan ise takvimlenmiş eylemlerin gerçekleştirilmesidir. Bunların içinde en önemli payı akademik dergilerde makale üretmek almaktadır. Akademik dergide makale, pratik gereksinimlerin ötesinde değerlendirildiğinde farklı yaklaşımların, dergilere olağan işlevinin ötesinde değer atfettiği gözlemlenmektedir. Karl Popper ın üç dünya kuramına göre dergiler, bilimin objektifliğini mümkün kılan araçlardır. Popper, nesnelerden oluşan Dünya 1 in, Dünya 2 de öznel zihinler dünyasına dönüştüğü; Dünya 3 ise zihinsel süreçler ile üretilmiş sanat eserleri, kitaplar ve dergilerden oluştuğunu VIII
9 söylemektedir. Popper a göre 3.Dünya öznel zihinlerin üretimiyle oluşsa da objektiftir. Bunun sebebi bu düzeyin özerkliği ve öznelliği ortadan kaldıran eleştiriye açıklığıdır. Akademik dergi bu tanımla hem geçmiş kuramların eleştirisini hem de eleştiriye açık kuramların sunumudur. Onu bilimsel yapan iki unsur hakem mekanizmasıyla sunum standardının oluşturulması (bu akademik ortak dil olarak da algılanabilir) ve eleştiri yazılarına açık olmasıdır. Bilimsel bilgiyi diğer bilgi türlerinden ayıran muhtelif kriterler bulunabilir. Ama en rahat uzlaşılabilir olanlardan biri dogmatik olmamasıdır. Dogmatik bilgi eleştiriden arınmış sorgulanmayacak kadar mutlak algılanan bir bilgi türüdür; a priori kabulleri ve her şeyi açıklama iddiası vardır. Bu tür bilgi sahipleri bilme edimine ve bilgilerine olan güvenleri hiçbir şeyden şüphe etmezler. Onlar için iki tür bilgi vardır: doğru bilgi veya kendi bilgileri, yanlış bilgi veya kendi kabullerini paylaşmayanların bilgileri. Bilginin iki türü bilen öznenin iki türünü bilme edimine göre sınıflar: doğru biliş sahibi ve yanlış biliş sahibi. Bu yaklaşım aslında bilginin bir ayrışması gibi görünse de bilgiyi kavramsal olarak parçalayan eklemleyen bir yapıdır. Doğruluk, gerçeklik ile birlikte yansız bilginin sorgulanışını da sunmaktadır. Farklı bilgiler, eğer farklı bilme biçimlerinde ise birbirleri ile mukayese edilmeleri ve yarıştırılmalarına gerek yoktur. Ama bilginin nesnesinin aynı olması bile tek başına karşılaştırılabilirliklerini getirmektedir. İlk durum farklı paradigmaların farklı bilim nesneleri olmaları nedeniyle farklı alanlar içinde kendilerini tanımladıkları durumdur. Bu duruma Kuantum ve Newton un fizik anlayışı verilebilir. İkinci durum ise farklı paradigmaların ortak bilim nesneleri olduğu durumdur. Bu durum kamusal alan ve demokrasi tartışmalarını çağrıştırmaktadır. Farklı kimliklerin farklı talep ve istemlerinin ortak alanda ifadelenmesinin koşulu nedir? Ortak bir iletişimsel alanlarının olması, bu alana girişin sınırlandırılmaması. Analojinin paradigma tarafında aynı soruyu ifadelendirirsek, sorumuz farklı paradigmaların ortak tartışma alanlarının nasıl olacağıdır? Bilim toplumsal kimliklerin alt kültürlerinden daha karmaşık öznel terminoloji ile yapılan bir olgudur. Bu nedenle her bilimsel paradigma kendi alanını tanımlayan bir tasarım olarak değerlendirilebilir. Bu tanım belki de bilimin ortak öznellik kümelerinden oluştuğunu göstermektedir. Bu usa vurum bizi farklı öznelliklerin nasıl nesnel bir alanda bir araya gelebileceği sorusuna ulaştırır. Karl Popper ın üç dünya kuramı belki farklı öznelliklerin nasıl nesnel bir alanda bir araya gelebileceğini açıklayan kuramlardan biridir. Ama her kuram gibi hayatın pratiğinde siyah kuğu gerçeğiyle yüzleşmeye mahkumdur. Her kuram gibi deyişimiz en saf kuramın bile kendi değer sistemi içinde olması gerekeni IX
10 üretmesindendir. Yaşamın pratiği ise olmakta olan üzerinedir. Bu nedenle tüm yaklaşımlara açık, bütüncül bir dergi iddiası olması gerekenler arası iletişimsel alan olarak tanımlanabilir. Olması gereken tanımı bilimin ne olduğundan bilimsel yayının ne olduğuna kadar karşılaştığı tüm kavramları içerir. Her tanım da bir belirlenmedir. Başka bir deyişle kendi öznelliğimizin terminoloji içinde vücut bulmasıdır. Protagoras her şeyin ölçüsü insandır deyişiyle vurgu yaptığı bilme ediminin göreceliliği, dergi yayıncılığında perspektif kardeşliğine dönüşmektedir. Bu katı belirlenimcilik birinin kuğu olarak gördüğünü diğerinin ördek olarak görmesini engeller. Dergi içeriği ve yaklaşımı üzerine belirlenme düzeylerini asgari ve azami olarak sınırlanabilir. Azami belirlenmiş içerikli bir dergi paradigmanın sesidir. Yazarı açısından homojenliği, okur profilini de sınırlar. Görülen şeyin kuğu mu, tavşan mı olduğu tartışılmaz. Tartışılan kuğunun olabilirliğidir. Asgari belirleme ise görülen şeyin kuğu mu, tavşan mı tartışmasını imkanlı kılar. Bu bağlamda temellenen bir yayın kuğu algısına tavşan eleştirisini, tavşan algısına kuğu eleştirisini imkanlı kılarken yarattığı iletişimsel ortamdır. Bilimin eleştirilere açık bir eleştirel ortamda yürüdüğünü söylemek mümkündür. Dergi yayıncılığına yüklenen işlev bu olduğunda, tanım gereği eleştiri ve diyalog bilimsel bilginin ilerlemesi için bir imkan yaratmaktadır. Bu noktada önümüzdeki sorun farklı yaklaşımlar arasında nasıl bir ortak dilin olacağı ve bu dilin yarattığı iletişimsel alanın nasıl bilimsel standartlarla temelleneceğidir. İletişim Dergisinin bu zorlu yolculuğa açılan bir kapı olduğunu düşünmek istiyorum. Ama tanımladığım biçimi ile bir yolculuk ise bilinmeyene doğru bir yolculuk olacaktır. Bu yolun da bilimsel bilginin doğru güzergahı olduğuna inanıyorum. Yolun meşakkatli olması, bu yolculukta önyargıların, doğmaların yükünü taşınmaz kılmakta. Bu yolun yolcularının paradigmig kamburlarını aldırmaları önerilebilir. Eğer yolculuk için seçtiğiniz araç zeplin ise yükselmenin yolu ağırlıklardan kurtulmaktır. Asgari belirlenimli bir dergide ise bir nehir seyahatine benzeyebilir. Suyun üzerinde kalabilmek için katı ve sert bir kaya olmamak gerekir. Kayalar da hareket eder ama hareketleri yuvarlanan taş olmaktan öteye gitmemektedir. Eleştiriye açık özgür akademik tartışmalar dileğimle.. Cem YAŞIN X
11 Türk Eğitim Bilimleri Dergisi Bahar 2009, 7(2), 237- TARDE IN TOPLUM YAKLAŞIMI AÇISINDAN KAMUOYU VE MADUNİYET Ebru YETİŞKİN * ÖZET Bugün sermayenin yönetim zihniyeti üzerindeki iktidarı nedeniyle çeşitliliğin kültürel, ekonomik ve siyasi üretim sürecine girememesinin tartışılması güçtür. Siyaset, hukuk ve ekonomide olduğu gibi iletişimde de zihinlere ve gündelik pratiğe yerleşmiş olan egemen toplum anlayışının iktidarı, bu tartışmanın yapılmasını güçleştiren unsurlardan biridir. Bu çalışma, kamuoyu ve maduniyet arasındaki karşılıklı ilişkiye odaklanmaktadır. Bu konuyu egemen toplum yaklaşımdan farklı bir bakış açısı ile incelemek amaçlanarak, Gabriel Tarde ın kamuoyu, toplum ve toplumsallaşma ile ilgili düşüncelerinden yararlanılmıştır. Maduniyet ile ilgili olarak da, kamuoyu ve meşru rıza meselesine gönderme yapması nedeniyle Antonio Gramsci ve Gayatri Chakravorty Spivak ın düşüncelerine ağırlık verilmiştir. Niteliksel araştırma yöntemiyle yapılandırılan çalışmada, iletişimin yenisömürgeciliğin özel mülkiyet metası olarak mevzilendirilebilmesinin yanı sıra emek ve işgücüne dönüşebilmesinin toplumsallaşma ve temsil ile ilgili sorunların yarattığı açmazlara dayandığı sonucuna erişilmiştir. Anahtar Kelimeler: Tarde, Madun, maduniyet, iletişim, kamuoyu, temsil. PUBLIC OPINION AND SUBALTERNITY FROM TARDE S SOCIETY APPROACH ABSTRACT Today it is difficult to discuss that the integration of multiplicity in the economic, political and cultural production due to the power of capital on governmentality. The power of the dominant conception of society which is installed in communication as well as in politics, economy and law is one of the components of this difficulty. This paper focuses on the reciprocal relation between public opinion and subalternity within this framework. In order to develop another perspective about this topic, Gabriel Tarde s notions on public opinion, society and socialization are used. With regard to subalternity, it is concentrated on Antonio Gramsci s and Gayatri Chakravorty Spivak s thoughts as they refer to legitimate consent and public opinion. As a result of the paper, which is structured with the qualitative method, it is reached to the conclusion that the deployment of communication as neo-colonialism s private property and its transformation into labor is related with the dilemmas generated by the problems of socialization and representation. Keywords: Tarde, subaltern, subalternity, communication, public opinion, representation. * Dr., İstanbul Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim 2003/18
12 2 E. Yetişkin GİRİŞ Sermayenin ulusaşırılaşmasına bağlı üretim (tüketim) 1 koşullarıyla yönetenler, yönetilenler ve onların birbirleriyle kurdukları ilişkiler karmaşıklaştıkça, kamuoyu oluşumunda gerçekliğin anlamlandırılması da bir o kadar sofistike hale gelmektedir. Sermayenin evrensel tarihinden bağımsız düşünülemez olan iktidarın (bilginin) 2 meşruluğu ve hâkimiyeti ise gerçekliğin yeniden sunulmasıyla anlamlandırılarak inşa edilmekte ve korunmaktadır. Elbette bu, günümüzde pek çok aracı sayesinde yapılabilmektedir. Enformasyon iletimi ve kurgulama niteliğiyle iletişim, buna katkıda bulunan aracılardan biri olarak değerlendirilebilir. Sömürülenin iktidarı (bilgisi) ve maddi varlıkları, sömürenin çıkarlarına hizmet edecek biçimde medya, reklamcılık ve halkla ilişkilere odaklanan iletişim çalışmaları tarafından meşru ve rızaya dayanan yollarla yeniden sunulabilmektedir. Bu ise ekonomik ve siyasi emperyalizmin hem içselleştirilerek kabul edilmesini hem de güncellenmesini sağlayarak sermaye dolaşımının hızlanmasını ve meta pazarının genişlemesini sağlamaktadır. Buradaki temel sorun ise yoksunluk koşullarının üretimi ve yönetiminde ortaya çıkmaktadır. Yurttaşların siyasi, ekonomik ve kültürel haklardan ve olanaklardan daha eşit bir şekilde yararlanabilme olanaklarının sınırlandırılmasından çok nasıl sınırlandırıldığının ifade edilememesinde iletişimin bugün ne ölçüde etkin olabildiği yeniden sorgulanmalıdır. İktidarın (bilginin) egemenin lehine üretilmesi sürecinde gerçekliğin yeniden sunularak anlamlandırılmasında iletişimin gerek kamuoyu oluşturmada gerekse eşitlik, adalet, demokrasi ve özgürlük kazanımları bakımından kritik bir konuma sahip olduğu görüşü ön plana çıkmaktadır. Oysa günümüzde siyasi iletişim araçlarıyla da fetişleştirilerek içi boşaltılan adalet, demokrasi, özgürlük, barış gibi kavramlar, emek sömürüsü sonucu sağlanan artı-değer birikiminin egemen olana aktarılması için baskıcı ve manipülatif bir işleve sahip hale getirilebilmektedir. Bir başka deyişle adalet, demokrasi, özgürlük, barış gibi kavramlar, egemen olanın çıkarlarına hizmet etmek için kamuoyu ve kanaat oluşturma sürecinde iletişimin farklı alanlarında kullanılan birer susturucu olarak da kullanılabilmektedir. Bu kavramlar, pragmatik 1 2 Ne de olsa üretim tüketimdir, tüketim de üretimdir (Marx, 1993: 93). Foucault nun (2005) bahsettiği anlamda iktidar adlandırma, sınıflandırma, açıklama ve tanımlama, yani bilgiyi oluşturma gücüne sahip olma anlamıyla kullanılır. Burada aynı zamanda bilgiyi çevreleyen normların iktidarın ihtiyaçlarına göre değişmesi nedeniyle hem iktidarın bilgiyi belirlediği hem de oluşturulan bilginin iktidarı belirlediği, yani iktidar ve bilginin karşılıklı olarak birbirini içerdikleri bir ilişki ortaya çıkmaktadır. Bu durumda birey, bu ilişki ağı içinde kurulan deneyimlerin öznesi olabilecek konumda bulunabilir. Bir başka deyişle birey, iktidarı içselleştirmek suretiyle iktidar normlarını kendi iradi eylemleri sayarak özneleşir. Bu yolla iktidar, birey/özne üzerinden yeniden üretilir ve bu nedenle de modern iktidar ilişkileri hem pozitif hem de üreticidir. Güz 2010, Sayı:31
13 Tarde ın Toplum Yaklaşımı Açısından Kamuoyu ve Maduniyet 3 ve popülist yaklaşımlar sonucu kullanım değerleri göz önünde bulundurularak araçsallaştırılabilmektedir. Dolayısıyla aynı kavramın farklı kişi ve kurumlar tarafından gerçekliğin yeniden sunularak anlamlandırılması için tekrar edilmesi ve birbirinden ayırt edilmekte güçlük çekilmesiyle ortaya çıkan güncel bir epistemolojik sorun ile karşı karşıya olunduğu görülmektedir. Bu epistemolojik sorunla uğraşmak için bu çalışmada madun (subaltern) ve maduniyet (subalternity) konusuna odaklanılarak kamuoyu, iletişim ve toplumsallaşma arasındaki ilişkiler irdelenecektir. Maduniyet, alt ve aşağı konumda olmaktan dolayı duyulan sıkıntıdan ve şikâyetten çok, tekilliğin ve çeşitliliğin siyasi, ekonomik ve kültürel üretim hatlarına girememesi ile ilgilidir. Madun en geniş anlamıyla, ekonomik, siyasi ve kültürel üretim ilişkilerinin içine dâhil olsa dahi tekilliğini ifade edemeyen ve egemen olana tabi, alt ve aşağı konumdaki başka olandır (Spivak 1988; Spivak 2003). Oysa günümüzde madun, siyasi, ekonomik ve kültürel bakımdan alt ve aşağı konumdaki ezilen, mağdur, mağrur ve mazlum her türlü kişi, grup ya da topluluğun sabit kimlik kalıplarına sıkıştırılarak temsil edilmektedir. Böylelikle madun, önceden belirlenmiş siyasi, ekonomik ve kültürel programlamaların içinde farklı birleşenlerin oluşturduğu ve kamuoyunu oluşturabilen popülist bir unsur olarak değerlendirilebilmektedir. Ayrıca madun, kapitalizmin ve küreselleşmenin eleştirisi için de çeşitlilikleri homojenleştirerek merkezileştiren bir birleştirici olarak kullanılabilmektedir. 3 Kavramın bu şekilde kullanılması ise kavramın içerdiği anlam zenginliğinden koparılmasına, bir kimlik tanımına ya da homojen olduğu varsayılan tek bir gerçekliğe indirgenerek genelleştirilmesine ve araçsallaştırılmasına neden olabilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken ise, madunun öteki olarak yeniden sunulmasıyla indirgenerek genelleştirilmesine ve normalleştirilerek araçsallaştırılmasına neden olan koşulların sorgulanmasıdır. Bu koşulların değerlendirilerek, iletişimin gerçekliğin yeniden sunularak anlamlandırılmasına gündelik hayatı oluşturma ve değiştirme sürecinde nasıl bir egemenlik ve mücadele ilişkisi içinde katkıda bulunduğu yeniden düşünülmesi gerekmektedir. Bu bağlamda geliştirilecek olan makale, birbirine gönderme yapan dört bölüm ile yapılandırılmıştır. Öncelikle siyaset, hukuk ve ekonomide olduğu gibi siyasi iletişimde de zihinlere ve gündelik pratiğe yerleşmiş olan egemen toplum anlayışı genel hatlarıyla ele alınacaktır. İkinci bölümde ise egemen toplum 3 Madun kavramının, postkolonyal çalışmalarda kullanılması ve bu konuyla ilgili görüşler ve örnekler için bkz. Dirlik, Arif (1998) The Postcolonial Aura: Third World Criticism in The Age of Global Capitalism, Boulder, Colorado: Westview Pres. İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi
14 4 E. Yetişkin anlayışından başka yaklaşımların irdelenmesi ihtiyacına yönelik olarak Gabriel Tarde ın kamuoyu ve toplum ile ilgili düşünceleri vurgulanacak; kamuoyu oluşturulma süreci içinde maduniyet sorununun irdelenmesine başka bir perspektifle katkıda bulunulmaya çalışılacaktır. İletişime atfedilen aydınlatma ve bilgilendirme misyonunundan yola çıkarak kamuoyu oluşturulma süreci içinde benzer işlevi üstlenen entelektüelin, uzman profesyonelin ve temsil ile ilgili sorunların yarattığı açmazların ortaya çıkma koşulları, üçüncü bölümde eleştirel bir şekilde tartışılarak kamuoyu oluşturulma süreci içinde maduniyet sorunu ile ilişkilendirilecektir. Son bölümde ise, maduniyet meselesine ağırlık verilerek önceki bölümlerdeki tartışmalar ile iletişim arasındaki bağlar kurulmaya çalışılacaktır. 1. Yöntem ve Kavramsal Çerçeve Niteliksel araştırma yöntemiyle gerçekleştirilen bu çalışmada konuyla ilgili kaynakların analiz edilmesiyle nitel veriler toplanmış; iç içe geçmiş, karmaşık değişkenler arasındaki ilişkiler analiz edilmiş ve gerçekçi bir değerlendirmeye ulaşılmaya çalışılmıştır. Kuramsal ve kavramsal yapı bakımından çalışmada öncelikle iletişim çalışmalarında hâkim olan toplum anlayışının günümüz siyasi, ekonomik ve kültürel yaşamındaki kurucu rolü vurgulanmıştır çünkü bu toplum ve toplumsallaşma anlayışının egemenliği, onunla birlikte işleyen pozitivist-rasyonalist iktidarın (bilginin) egemenliğinin de korunarak sürdürülebilmesine neden olmaktadır. Bunun için Emile Durkheim ve Gabriel Tarde ın yaklaşımlarından yola çıkarak, iletişim çalışmalarının hangi toplum düşüncesi ile birlikte hareket ettiği irdelenmiştir. Liberal-kapitalist devlette toplumun rızasını alarak demokratik, meşru ve yasal bir şekilde düşünülmesi ve eylemde bulunulması hususu, kamuoyu ve kanaat oluşturma süreci ile ilgili tartışmanın geliştirilmesi için gerekli olan bağlantıyı sağlamıştır. Üretim hatlarına dâhil olamayanların uzlaşma ve uyum mekanizmalarına katılarak temsil edilmeye dair sorunları ise madun kavramı etrafında tartışılmıştır. Madun ve maduniyet kavramları için Antonio Gramsci, Ranajit Guha ve Gayatri Chakravorty Spivak ın birbiriyle ilişkili ancak farklı anlamlar içeren kavramsal ayrım göz önünde bulundurulmuştur. 4 Kamuoyu ve meşru rıza meselesine doğrudan gönderme yapması nedeniyle bu çalışmada Gramsci ve Spivak ın madun kavramlarına ağırlık verilmiştir. Maduniyetin kamuoyu oluşturabilmek amacıyla ve ekonomik, siyasi ve kültürel hâkimiyeti ele geçirme 4 Bu ayrım, Gayatri Chakravorty Spivak (2010) ile gerçekleştirilen mülakatta kendisi tarafından yapılmıştır. Güz 2010, Sayı:31
15 Tarde ın Toplum Yaklaşımı Açısından Kamuoyu ve Maduniyet 5 sürecinde oluşması nedeniyle Tarde ın konuyla ilgili düşüncelerini normatif bir demokrasi anlayışının içine yerleştiren Chicago Ekolü, bu bağlamda eleştirel bir yaklaşımla tartışılmıştır. Örüntülerin ortaya çıkarılmasıyla verinin zenginliği içinde anlaşılabilmesi ve betimlenebilmesi için, niteliksel araştırma yöntemiyle yapılandırılan bu çalışmada başka bir perspektif inşa etmek amaçlanmıştır. 2. Egemen Toplum Yaklaşımı Açısından Kamuoyu ve Maduniyet İlişkisi Kapitalist programda egemen olan toplum yaklaşımı, zihinlerdeki ve gündelik pratiklerdeki yaygınlığı nedeniyle etkin bir üretim aracı olarak çalışmaktadır. Egemen toplum anlayışı olarak değerlendirilen, 19. yüzyılın sonunda geliştirilmeye başlanan Emile Durkheim ın toplum yaklaşımıdır. Bu toplum anlayışının, egemen olarak nitelendirilmesinin nedeni ise politika, ekonomi, hukuk ve sosyal bilimlerin üretim sürecinde yaygın ve eşgüdümlü olarak hala geçerli olması ve bu nedenle de gündelik hayatın dönüşümüne doğrudan güçlü bir etkide bulunmasıdır. Sanayi kapitalizminin erken dönemlerinde gelişen bu toplum yaklaşımının pozitivist-rasyonalist paradigmaya bağlı olduğu vurgulanmalıdır. Durkheim ın toplum yaklaşımında da görülen ve rasyonalist bir şekilde indirgemeyi önceleyen pozitivist-rasyonalist paradigmanın temel özelliklerini Schwarts ve Ogilvy (1979) şöyle özetlemiştir: a) Gerçeklik basittir. Bir şey parçalarının toplamıdır. b) Hiyerarşi düzenin ilkesidir. c) Evren saat gibi çalışan mekanik bir obje ya da bir makinadır. d) Gelecek ve yön belirlidir, dolayısıyla öngörülebilir. e) Parçalar arasındaki nedensellik ilişkisi biliniyorsa bu ilişkinin sonuçları da açıklanabilir. f) Değişim niceliksel ve birikim şeklindedir. Sistemler birikim yoluyla gelişirler, yani değişim sisteme bir yeni parça ya da boyut ekler ve niteliksel veya sıçramalı değişim çok seyrektir. g) Nesnellik zorunluluktur. Kartezyen evrende bilme, akıl yoluyla anlama ile olasıdır. Pozitivist-rasyonalist paradigmanın temel özelliklerini esas alan ve egemen toplum anlayışının hâkim olduğu ekonomik, politik ve toplumsal ilişkilerde işbölümü başat belirleyicidir. Durkheim a (2006: 303) göre toplumlar ilerledikçe oylumları da artmakta, dolayısıyla işbölümü de ilerlemektedir. İş bölümü üzerine temellendirilen toplum, bütünsel, birleşmiş ve organik bir sistem olarak ele alınmaktadır. Bu tıpkı bedenin bir takım organlardan meydana geldiği ve her organın bedenin sağlığını muhafaza etmek ya da bedenin sürekliliğini sağlamak için kendine özgü ve vazgeçilmez bir işlevi olduğu anlamına gelmektedir. Toplumun da bireylerden, yapılardan ve kurumlardan meydana geldiği ve her unsurun politik, İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi
16 6 E. Yetişkin hukuki, kültürel, ekonomik, bilimsel ve toplumsal sistemin uyumunu ve devamlılığını sağladığı homojenleştirici ve merkezileştirici bakış açısı burada hâkimdir. Bu suretle, bileşenlerinin karmaşık karşılıklı ilişkileri ve bağımlılıkları sonucu ortaya çıkan toplum, uyumlu ve işe yarayan ya da işbölümünde yer alan parçalardan, yani bireylerden oluşan bir bütün olarak değerlendirilmektedir. Sanayi kapitalizminde sermaye dolaşımının sağlanabilmesi ve meta pazarının genişletilebilmesi için birbirinden bağımsız parçaların (bireylerin, kurumların, sözcüklerin, belgelerin vs.) uyumunu sağlayan ve paylaşılan bir ortaklık gereklidir. Bu da dışsal bir gerçeklik olarak kabul edilen, soyut ve genel niteliklere sahip toplumsal olgu ile mümkün olabilmektedir çünkü Durkheim a (1982: 59) göre toplumsal olgu kaynağını bireysel bilinçten ayrı tutulan ortak bilinçten (örneğin toplumdan) almaktadır. Bu ortak bilinç ise birbirinden bağımsız parçalar olarak değerlendirilen siyaset, ekonomi, hukuk, sanat gibi alanların birbiriyle iletişimini ve dolayısıyla uyumunu sağlayan pozitivist, rasyonel ve kartezyen dinamikler ile işlemektedir. Toplumsal olgular, bu dinamikler sayesinde bireyi denetleyebilmekte, eylemlerini sınırlayabilmekte ve bireyler üzerinde yaptırım gücüne kavuşabilmektedir. Durkheim (1982: 56 57) bu hususu gerekçelendirerek, geliştirdiği toplum yaklaşımında doğallaştırmakta ve normalleştirmektedir: Toplumsal olgu, güç kullanan ya da güç kullanma yetisini bireyler üzerinde kullanan dışsal zorlayıcılığın iktidarı yoluyla tanımlanabilir. Bunun karşılığında, bu iktidarın mevcudiyeti ise, daha önceden belirlenmiş bazı yaptırımlar ya da olgunun her bireysel eylemi tehdit ederek karşı çıktığı direniş aracılığıyla tanınabilir. Bireyler üzerindeki zorlayıcılık ve buna gösterilen direniş, hem siyaset, ekonomi ve kültür gibi birbirinden bağımsız olarak değerlendirilen parçaların uyumlu bir bütün olarak varsayılmasını sağlamakta, hem de meta pazarının genişlemesini amaçlayan ve sermaye dolaşımını yönetenler lehine araçsallaştırılmaktadır. Bu yaklaşım mikromakro, parça-bütün, birey-toplum, ya o, ya da bu gibi ikili karşıtlıklar ve ayrımlarla politika, hukuk ve ekonomide tekrar edilerek güncellenmeye devam etmektedir. Buna göre kamuoyu, bireylerin toplumu oluşturduğu görüşüne dayanan bir kavram olarak ortaya çıkmaktadır. Bireylerin oluşturduğu çoğunluğun merkezileşmeyi belirlediği görüşüne dayanan kamuoyu, bireylerin ikna olmasına ve rıza göstermesine yönelik dışsal bir zorlayıcılık ve baskının iktidarına sahip olabilmektedir. kamuoyu, bazen siyasetçilerin temelsiz söylemlerine dayanak olarak kullanılırken, bazen de piyasa ekonomisinin tüketici araştırmalarının kuramsal Güz 2010, Sayı:31
17 Tarde ın Toplum Yaklaşımı Açısından Kamuoyu ve Maduniyet 7 nedensellik kurgusundan hareket edilerek yapılan kamuoyu araştırmalarıyla desteklenmektedir. Kamuoyu savıyla bilinçlere ekilen düşünce, bireylerin her konu hakkında fikir sahibi olduğu ve bunu demokratik koşullarda ifade edebileceği; herkesin görüşünün demokratik toplum içinde aynı düzeyde etki ve değere sahip olduğu; tek tek bireylerin görüşlerinin toplamının dağılımındaki yeterli çoğunluğun veya merkezi yönelimin kamuoyunu belirlediği ve bunun doğruluğu ve geçerliliğidir. (Erdoğan, 2000: 23 24) Bu noktada eleştirelliğin nasıl gerçekleştirilebileceği daha çok önem kazanmaktadır çünkü karşı çıkma, başkaldırma ve direniş pratikleri egemen toplum anlayışının iktidarı (bilgisi) nedeniyle araçsallaştırılabilmektedir. Tekillikler, ikili karşıtlıkların birine dâhil edilerek yadsınmakta ve yadırganmaktadır. Bütünü oluşturan uyumlu ve homojen ortaklığa uymayan, anomi olarak algılanmaktadır çünkü anomi, toplumsal organlar arasındaki ilişkilerin düzensizliği (Durkheim, 2006: 421) olarak tanımlanmakta ve yaygın bir şekilde kabul edilmektedir. Bütünü oluşturan parçaların birbiriyle uyumlu bir şekilde çalışmasına uymayan herhangi bir parça, olumsuz bir şekilde değerlendirilerek sorun varsayılmaktadır. Sorunun nedenleri tespit edilerek işbölümü anlayışına göre işe yaraması için çözüm yolları aranmaktadır. Egemenin iktidarını (bilgisini) (dolaylı yoldan da olsa) güncelleyen çözüm yolları ise demokratik, adil, eşitlikçi ve özgürlükçü gerekçelendirmelere dayandırılarak geliştirilmekte ve pragmatik niteliklerinden dolayı işbölümüne dâhil edilebilmektedir. Böylelikle demokrasi, adalet, eşitlik, özgürlük gibi kavramlar da bir kullanım değeri olarak değerlendirilebilmektedir. Anomi göstergeleri olarak ekonomik krizlere, uluslararası bunalımlara, ailelerin düzenli olmayan yapılarına dikkat çeken Durkheim (1964), anomiyi tıpkı anatomik bir hastalık gibi toplumlara musallat olabilen, dahası olumsuz toplumsallık halinde bireyleri intihar gibi bir toplumsal olguya dek götürebilen verileri bünyesinde taşıyan bir kavram olarak değerlendirmektedir. Durkheim a göre sanatlar, bilimler ve sanayiler ilerledikçe suç ve intihar oranları gibi sapmalar da artmaktadır. İşbölümünün toplumlarda yaygınlaşmasıyla birlikte anominin şu üç durumda ortaya çıktığı ileri sürülmektedir: 1) Ekonomi dünyasında iflasların çoğalması halinde, 2) Ekonomik faaliyetler içerisindeki işveren-ücretli ilişkilerinde, 3) Bilimlerin aşırı parçalanması ve uzmanlaşması sonucunda bilgi alanında (Durkheim, 1964: 386). Ekonomik kriz ve iflas dönemlerinin, işveren ve çalışanlar arasındaki ilişkilerdeki hak ihlallerinin ve bilim insanlarının genel hükümler verme hususunda yaşadığı yargılama yetisindeki İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi
18 8 E. Yetişkin tutarsızlık ve belirsizliğin yaşanmasıyla tekinsizlik 5 ve güven arayışının günümüzde giderek arttığı ve siyaset, ekonomi ve kültür gibi alanlarda birbirinin içine nüfuz eden değişik paydaşlık alanları yarattığı gözlemlenmektedir. Sermaye dolaşımının hızlanması ve meta pazarının genişleyebilmesi için kriz, risk, tehlike ve güvensizlik durumları vurgulanarak direnişin denetlenmesi ve zorlayıcılığın kendini rıza yoluyla içselleştirmeye bırakması sağlanabilmektedir. Hatta günümüzde bizzat direniş, karşı çıkma ve başkaldırma pratiklerinin harekete geçirilen tekinsizlik ve güvensizliğe ilişkin duygular yoluyla rıza göstermeye dönüştürülmesi söz konusudur. Sermayenin ulusaşırı bir nitelik kazanmasıyla ve meta pazarına hâkim olan güçlerin çeşitlenmesiyle sermayenin evrensel tarihine dayalı epistemolojik tek bir merkeze dayanan zihniyete karşı direniş, karşı çıkma ve başkaldırma alanları ve yolları da son yıllarda çoğalarak çeşitlenmiştir. Ancak bugün ulusaşırı sermayenin akışını sağlayan, çok-merkezli ya da merkezsiz ilişkileri eş zamanlı olarak kullanan ve sömürü anlayışını sürekli güncellemekte olan aynı siyasi ve ekonomik zihniyet ve ona bağlı işleyiş de hala egemendir. İkili karşıtlık anlayışını temel alan egemen düşünce ve pratikler, egemen olanın tabi olan madun ile birlikte olmak koşuluyla var olduğu bir iktidar-bilgi üretimi gerçekleştirmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken unsur ise, tümleyen bir bütün olarak algılanan toplumun egemen üretim hatlarına dâhil edilmemekten, yani dışlanmaktan duyulan sıkıntıdan ibaret değildir. Bu meselenin bu şekilde algılanması ve çalışılması için bir başka çalışmayı gerektirecek kadar çeşitli koşul hazırlanmıştır. Zira kapsayıcı, dönüştürücü ve dolayısıyla özgürleştirici olarak temsil edilen sermaye ve sermaye ağı ile güçlü bağ kurarak yönetilenler ve yönetenler, dışlanmaya dayalı bu güven eksikliğini ikame etmek üzere çalışmaktadır. Egemenin eksiklik yaratan bir sorun olarak madun ile birlikte ancak madunu kullanmak koşuluyla fetişleştirilmiş demokrasi, ilerleme ve kalkınma programlarının altında nasıl hâkimiyetini sürdürdüğünü incelemek için egemen toplum anlayışının dışında bir yaklaşımla hareket etmek, başka bakış açıları kazanabilmek bakımından kaçınılmaz durmaktadır. 5 Freud un (2003) 1919 yılında geliştirdiği tekinsizlik (unheimlich) kavramı, bireylere dayatılan kimlikler ve bu kodlaştırmalara yüklenen anlamlar ve yükümlülüklerin baskısı nedeniyle ortaya çıkar. Bireylere normlar, eğitim, gelenekler, ritüeller, kurallar, din ve kültür aracılığı ile dayatılan kimlikler ve kodlar sabit olmayı gerektirir; ne var ki birey karşılaştığı ve ilişki kurduğu objeler, kişiler, kavramlar, semboller ve kurallar vasıtasıyla sürekli bir etkileşim ve değişim halindedir. Kendinin - en tanıdık ve yakın olanın - bile tanınmazlığı ise, bir sıkıntıyı, güvende olmama halini ve yalnızlık duygusuyla kendini küçücük hissetmeyi beraberinde getirir. Tekinsizliğin aksine bir yere, bir şeye, bir kimseye, bir görüşe ait olma ya da bağlı bulunma ise güvenli bir histir. Güz 2010, Sayı:31
19 Tarde ın Toplum Yaklaşımı Açısından Kamuoyu ve Maduniyet 9 Egemen iletişim biliminde, çatışma yönetimi dâhil ana ilgi, etki üzerine, yani daha etkin olarak nasıl sömürülebilir, yönetilebilir ve yönlendirilebilir üzerine eğilir. Bu ilgi de, davranış psikolojisinden, faşist kalıtım psikolojisinin iletişimin becerisi, motor becerisi, içsel yeterlilik, rol yeterliliği, mesaj yeterliliği, yorum yeterliliği gibi inceleme ve sunumlarına kadar çeşitlenen, bireyi egemen topluma hazırlama, bu hazırlananı inceleyerek ölçme ve gerekirse hazırlama ve yönetmeyi ona göre ayarlama girişimlerini egemen kılmıştır (Erdoğan, 2000: 7). Günümüzde egemenin sömürebileceği, yönetebileceği ve yönlendirebileceği iktidar alanını etkileyerek genişletmesi ve üretimini yayması, karşı çıkma, başkaldırma ve direniş üzerinden tasarlanan eklektik biraradalıklar ile teşvik edilmektedir. Birbirinden bağımsız ve farklı niteliklere sahip unsurları ayrıştırarak yeniden düzenlemek, sermayenin ve meta pazarının genişlemesi lehine çalışan kurum ya da kişilerin egemenliği ile iktidarını ve iktidarının sürekliliğini sağlayan bir unsur olarak işlemektedir. Bu eklektikliği, yani birbirinden bağımsız ve farklı parçaların, bireylerin, unsurların bir araya gelerek ve iç içe geçerek ortak bir bütün oluşturabilmesine iletişim çalışmaları ise yeniden düzenleme ve temsil etme işlevleriyle katkıda bulunmaktadır. Gerçekliğin yeniden sunulması yoluyla anlamlandırılması ve işlevselleştirilmesi açısından aracı bir konuma sahip olduğu için iletişim çalışmalarının simge ve söylemleri nasıl düzenlediği ve kullandığı giderek daha büyük önem kazanmaktadır çünkü iletişim çalışmaları toplumsal olguların temsil edilmesiyle kamuoyu oluşturma ve kamuoyunu etkileme gücüne sahiptir. Dolayısıyla iletişim çalışmalarında egemen olan toplum anlayışını bir sorun olarak tespit ederek başka yaklaşımlara açılmak, madunun siyasi, ekonomik ve kültürel üretime katılmasını sağlamak bakımından zorunlu bir koşuldur. 3. Tarde ın Toplum Yaklaşımı Açısından Kamuoyu ve Entelektüel İşlevinin Ortaya Çıkış Koşulları Durkheim ile aynı dönemde çalışan Tarde, toplum kavramı ile kamuoyu ve kanaat oluşturulması sorununu irdeleyen düşünürlerden biridir. Tarde, egemen toplum anlayışına göre başka bir toplum yaklaşımı geliştirmiştir. Durkheim ın bireylerden oluşan toplum anlayışının aksine Tarde, bireyin içindeki toplumları ve toplumların içindeki bireylikleri keşfetmeye çalışmıştır. Tarde ın toplum anlayışı bireyin mikro, toplumun da makro olarak algıladığı hiyerarşiden ziyade heterarşiyi, yani önceden kestirilemez karşılıklı sınırlılık, etkileşim ve hareketlerle belirlenimi İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi
20 10 E. Yetişkin esas almaktadır. Latour (2001), Tarde ın toplum anlayışı ile ilgili bu hususu şöyle açıklamaktadır: Büyük olan ya da bütün olan, küçük ya da az olandan, parçadan (Tarde ın deyişiyle monaddan) üstün değil; yalnızca kendi görüşünün bir kısmını diğerlerine benimsetme amacını başarmış olan parçalardan birinin daha basit ve standartlaştırılmış biçimidir. Tarde ın toplum anlayışı, görüldüğü üzere, kamuoyu ve kanaat oluşturulma süreci ile doğrudan ilgilidir. Kamuoyu olarak kabul edilen, Tarde ın yaklaşımına göre, tek bir kanaatin basitleştirilerek ve standartlaştırılarak yaygın olarak sahiplenilmesidir. Düşünce üretenlerin, üretimlerinin siyasal ve ekonomik olarak nasıl kullanılabileceğine izin verme ve denetleme hakkına ya da olanağına her zaman sahip olamayabileceği göz önünde bulundurulduğunda, Tarde ın kamuoyu ve kanaat oluşumu ile ilgili düşüncelerinin iletişim çalışmalarında pozitivist-liberal-eleştirel Chicago Ekolü tarafından egemen olanın üretimi için temellük edildiği tartışılabilir. Bugüne kadar Tarde ın kamuoyu düşüncesini nasıl ve diğer hangi unsurlarla birlikte geliştirdiğinin üzerinde yeterince durulmamıştır. Oysa Tarde, iletişim aracılığıyla oluşturulan kamuoyunun egemenin lehine nasıl işleyebildiğini ve toplumsallaşmalar yarattığını irdeleyen ilk düşünürlerden biridir. Tarde ın toplum ve kamuoyu anlayışı, egemenin (kapitalistin) lehine işleyen işbölümüne değil, bölünmüş güçlerin merkezileşerek yeniden bölünmek üzere tekrar dağılmasıyla yenileşmeye eğilim gösteren başkalaşma (alterity) esasına dayalı işbirliğine dayanmaktadır. Lazzarato ya (2008: 21 22) göre Tarde aslında yeninin üretim koşullarını sorgular ve bunu beyinlerin işbirliği nde görür: arzular, inançlar ve duygulanımlar yoluyla beyinler birbirleri üzerinde etki eder sosyal uyum, bu ekonomik, toplumsal ve politik biçimler altında, bir araya gelmiş beyinler in duygulanım, farklılaşma ve taklit güçleriyle açıklanabilir. Tarde için temel toplumsal eylemler, bilinç durumlarında değişime sebebiyet veren ilişkilerdir (Barry ve Thrift, 2008: 52). Yani Tarde a göre (1903: 28) bir insanın varlığından emin olabilmesi ve şüpheciliği ortadan kaldırabilmek için en az iki zihin, iki ruh ya da iki beyin gerekir. İletişim duygulanım, farklılaşma ve taklit güçleriyle ilişkiselliği sağlaması ve yaygınlaştırması nedeniyle Tarde ın dikkatini çekmiştir çünkü Tarde ın sosyolojisinde değişime uğrayan özne ya da birey değil, iletişim ve değişim (örneğin etki, itaat, sempati veya eğitim) ilişkisidir (Tarde, 1895: 63 66; Barry ve Thrift, 2008: 52; Williams, 1982: 402). Bu görüşleri toplumsal bir olay etrafında daha ayrıntılı olarak ele almak, Tarde ın toplum, iletişim ve kamuoyuna ilişkin görüşlerini maduniyetle ilişkilendirerek tartışmak için yol açabilir. Tarde ın yaşadığı dönemin ekonomik, Güz 2010, Sayı:31
21 Tarde ın Toplum Yaklaşımı Açısından Kamuoyu ve Maduniyet 11 siyasal ve hukuki koşulları irdelendiğinde onun toplum, iletişim ve kamuoyuna ilişkin yaklaşımlarını geliştirmesine neden olan koşullardan birinin Dreyfus Davası olduğu tartışılmaktadır (Salmon, 2005). Fransa da 1894 yılında başlayan, hukuksal bir hatanın ideolojik bir meseleye ve siyasi bir krize dönüştüğü Dreyfus Davasının, bu çalışma bakımından üç önemli yönü bulunmaktadır: Bunlardan ilki, bu dava sürecinin Tarde ın bahsettiği iletişim ve değişim ilişkisinin değişimini imlemesidir. İkincisi ise Dreyfus Davasının basının yargılama yetisini etkilediği, kamuoyu oluşturma gücünü pekiştirdiği ve de entelektüel adının da ilk kez ortaya atıldığı bir toplumsal olay olmasıdır. Son olarak dava etrafında yaşananlar, uzlaşma ve uyumsuzluk mekanizmalarının sermaye dolaşımının el değiştirmesi ve meta pazarının genişlemesi sürecinde nasıl ve hangi amaçlarla kullanıldığını da imlemektedir. Davaya neden olan olay, Yüzbaşı Dreyfus un Savaş Bakanlığı'nda çalışırken, Paris'teki Alman askeri ataşesine Fransız ordusunun sırlarını satarak vatana ihanet ile suçlanmasıdır. Dreyfus un ömür boyu sürülmesine ve rütbesinin geri alınmasına neden olan şey ise, yetersiz delile dayanarak tutuklanması yönünde hüküm verilmesi ve meşru olmayan koşullar altında yargılanılmasıdır. Basının kamuoyu oluşturma gücü ve yargılama yetisine yaptığı etkiyle bu davanın hüküm verilme sürecinde önemli rol oynadığı bilinmektedir. Davaya yol açan ve davanın yol açtığı olayları irdeleyebilmek için o dönemdeki siyasi ve ekonomik ilişkiler ile mücadelenin de değerlendirilmesi gerekmiştir. Dreyfus, Yahudi asıllıdır ve nüfuzu artan Yahudi asıllı orta sınıfı temsil eden bir figür haline getirilmiştir. Brown a (1995) göre ticaret ile uğraşan Yahudi asıllı orta sınıfın nüfuzunun artırması karşısında duyulan ve artı-değer paylaşımından kaynaklanan rahatsızlık büyümüştür. Bu durum, o güne kadar mevcut ortaklığın ve paylaşımın normlarına, yani o güne kadar hâkim olan belirli grupların çıkarlarına aykırı düşmekte olduğu için güvensizlik, risk ve tekinsizliğe yol açmıştır. Ekonomik ve siyasi istikrarsızlık döneminde sermayenin el değiştirmesi, birbirinden farklı grupların yeni bir zeminde birleşmesi ve bu zemin üzerinde mücadele etmesiyle sonuçlanmıştır. Örneğin 1880 seçimlerinde parlamentoya elli sosyalistin girmesiyle laiklik yanlısı görünen ılımlı politikacıların ruhban sınıfıyla uzlaşması ve bazı parlamenterlerin dolandırıcılık yapmaları ve rüşvet almaları nedeniyle patlak veren Panama skandalı, dönemin siyasi ve ekonomik olaylarından yalnızca birkaçıdır. Dinci-kralcı sermayenin kurduğu Union Generale adlı bankanın 1882 yılında batması üzerine iflasın ardından bunun bir Yahudi komplosu olduğu söylentisi de Dreyfus olayını hazırlayan öncüllerden bazıları olarak sayılabilir (Burns, 1999: iv). İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi
22 12 E. Yetişkin Sermayenin farklı kesimleri arasında artı-değerin paylaşımı mücadelesi içinde nasıl olaylar çıktığı, kamuoyunun ve entelektüelin nasıl oluştuğu ve maduniyetle ilişkisi bağlamında entelektüel işlevi atfedilen iletişimin bu süreç içinde nasıl değiştiği burada odaklanılan esas meseledir. Maddi üretim araçlarının mülkiyetine sahip olan sınıf aynı zamanda düşünsel üretim araçları üzerinde de denetime sahiptir. Bu açıdan, genel olarak düşünsel üretim araçlarından yoksun olanların düşünceleri egemen düşüncelere tabidir (Erdoğan ve Alemdar, 1990: 178). Benzer ekonomik ve siyasi çıkarları paylaşanların ortak amaçlar doğrultusunda birleşerek birbirine karşıt grupları oluşturmalarını tetikleyen bir olay ya da olaylar dizisi, iletişimin kamuoyu oluştururken aynı zamanda taraf olma ve oluşturma yönünü de ön plana çıkarmaktadır. Soylular ile Katolik ve kralcı büyük burjuvazi arasında yayılan Yahudi düşmanlığı, zenginliğin ve iktidarın yeniden dağılımı ve paylaşımı sürecinde ortaya çıktığı için Dreyfus un dava süreci, birbirine karşıt iki kamplaşmanın ya da iki zıt tarafın oluşmasına aracı olmuştur. Bu kamplaşmanın bir tarafında eski düzeni muhafaza ederek siyasi ve ekonomik çıkarlarına sahip olmayı arzu eden bir kesim ve de onların egemenliğinin sürmesine katkıda bulunacak değerler ve düşünceler vardır. Diğer tarafta ise düzenin değişmesiyle oluşan yeni burjuvazi ve onunla birlikte gelişen yeni değerler ile düşünceler bulunmaktadır. Egemen düşünceler egemen maddi ilişkilerin açıklanmasından başka bir şey değildir. Önceki egemen sınıfın yerini alan her sınıf kendi amaçlarına ulaşmak için, kendi çıkarlarını toplumun bütün üyelerinin ortak çıkarları olarak sunmak zorunda kalır. Bu nedenle, bu sınıf kendi düşüncelerine evrensellik biçimi verir ve tek akılcı, evrenselci geçerli düşünceler olarak sunar. Toplumda kurulu ilişki biçimlerinin gelişen üretim güçleriyle çelişkileri arttıkça, egemen sınıf içindeki ve bu sınıfla bağımlı sınıf arasındaki çatışma büyür. (Erdoğan ve Alemdar, 1990: 178) Dreyfus Davası öncesi La Libre Parole adlı gazetesiyle yapılmaya başlanan Yahudi düşmanlığı propagandası, o güne kadar süren ekonomik ve siyasal ortamda iktidar sahibi olan soylular ile Katolik ve kralcı büyük burjuvazi tarafından desteklenmiştir. 28 Ekim'de, Yahudi düşmanı Édouard Drumont'un Libre Parole Güz 2010, Sayı:31
23 Tarde ın Toplum Yaklaşımı Açısından Kamuoyu ve Maduniyet 13 gazetesi, Yahudi ordu mensubu Dreyfus un Fransa'nın sırlarını Almanlara sattığı yolundaki kesin kanıtlardan söz eden yayınına başlamıştır. Ardından sağ eğilimli Le Soir koroya katılmıştır. Savaş Bakanı General Mercier, 28 Kasım'da Le Figaro'ya Dreyfus un suçluluğunun neredeyse kesin olduğunu açıklamıştır (Hür, 2006). La Croix da, Katolik Yahudi düşmanlığının uç noktasında şiddetle Dreyfus karşıtlığına soyundu François Mauriac bu gazetenin, içinde yaşadığı Bordeaux burjuvazisinin duyarlılığı üzerindeki etkisini sık sık dile getirmiştir (Jeanneney, 1998: ) Ancak suçsuz olduğunu tekrarlayan Dreyfus la ilgili tek bir kanıt bulunamamasına rağmen basın, gerçekliğin yeniden sunularak anlamlandırılması, kanaat oluşumu ve yargılama yetisindeki etkisini arttırmıştır. Bunun üzerine Dreyfus un ailesi, onun suçsuzluğunu kanıtlayabilmek için Le Voltaire'de yazan Bernard Lazare'la görüşerek karşı kamuoyu oluşturmaya çabalamıştır. Örneğin, Dreyfus un suçsuzluğu hakkında Lazare'ın yazdığı bir mektup, etkin gazetecilere ve parlamenterlere gönderilmiştir. Öte yandan Emile Zola, 1897 ve 1898 yıllarında Le Soir ve Le Figaro gazetelerinde Dreyfus u savunan yazılar yazarak karşıt görüşü desteklemiştir. Zola nın bu gazetelerde yayınlanan dört makalesi, kendi sesini duyuramayan ve egemene tabi olanı (yani Dreyfus u) onun için ve onun adına konuşarak destekleyen bir politik melodram niteliğine sahiptir. 6 Davaya dair bu görüşü destekleyen Sennett a (2002: 324) göre politik melodramda bir tek sonuç vardır ki, o da kişinin kendi dış görünüşünü istikrara kavuşturmasının biricik yolunun düşmanlarını yok etmek olduğunu öne sürmektir. Kolektif bir kişiliğin mantığı, tasfiyedir. Bu hususla ilgili olarak Sennett (2002: 330) 19. yy.da ortak norm ve değerlerin paylaşıldığı kentli burjuva yaşam kültürünü ve kamusal insanın çöküşünü irdelemektedir: kentli burjuva yaşam kültürü, bireyleri kamu içinde ifade ettikleri kanaatlerinin kendilerinin psikolojik olarak açığa vurulması olduğunu düşünmeye alıştırmıştır. Bir başka deyişle, egemen toplum anlayışına bağlı olarak kamuoyu, birey için zorlama ve baskı oluşturmaktadır. Örneğin Zola nın J accuse başlıklı mektubunu 13 Ocak 1898 de yayınlayarak yalnızca Paris te satış yapan L Aurore gazetesinin editörü Clemencau, mektuba karşı fikirlerini beyan edenlere bunun bir kanaat hareketi olduğunu belirtmiştir. Paylaşılan bu kanaat etrafında birleşenlerin 6 Natüralizm akımının öncüsü kabul edilen Zola nın örneğin Meyhane (1877), Nana (1880) gibi romanlarında dikkat çeken roman kahramanlarının geldiği toplumsal sınıfın dilini kullanarak yazmasıdır. Zola, fikir manipülasyonlarının spekülasyon ve iletişim şebekelerinin yön değiştirme aşamalarını nasıl içerdiğini de 1891 de yazdığı L argent ta dile getirmiştir. Bu romanda Zola, bakan tarafından finansçı Saccard a verilen tercihi enformasyonu, tamamıyla Paris Borsası na ayırdığı romanının merkezindeki spekülasyon olarak sunar (Barbier ve Lavenir, 2001: 143). Yani ezilenlerin sömürüye karşı verdiği mücadele, kültürel üretim hattına girebilen ve ezilenler için ya da ezilenler adına yazan biri tarafından estetik alanda yeniden sunulmaktadır. İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi
Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi Erciyes İletişim (ISSN 1308-3198) Sahibi Prof. Dr. Hamza ÇAKIR
Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi Erciyes İletişim (ISSN 1308-3198) Sahibi Prof. Dr. Hamza ÇAKIR Yazı İşleri Müdürü / Editör Doç. Dr. Mustafa AKDAĞ Editör Yardımcıları Arş. Gör.
DetaylıKadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.
KİTAP TANITIM VE DEĞERLENDİRMESİ Devrim ERTÜRK Araş. Gör., Mardin Artuklu Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü. Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. Beden konusu, Klasik
DetaylıSon 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015
Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi Şubat 2015 Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi Medya ve İletişim Merkezi İstanbul Enstitüsü İstanbul Enstitüsü
DetaylıT.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ
T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ Kodu: KİT201 Adı: Kişilerarası İletişim Teorik + Uygulama: 2+0 AKTS:
DetaylıKAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ
KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ Doç. Dr. O. Can ÜNVER 15 Nisan 2017 BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ KAMU DİPLOMASİSİ SERTİFİKA PROGRAMI İletişim Nedir? İletişim, bireyler, insan grupları,
DetaylıEĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI
3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri
DetaylıGiresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri
Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri İLTB 601 İletişim Çalışmalarında Anahtar Kavramlar Derste iletişim çalışmalarına
DetaylıBu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.
Sevgili Meslektaşlarım, Kıymetli Katılımcılar, Bayanlar ve Baylar, Akdeniz bölgesi coğrafyası tarih boyunca insanlığın sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimine en çok katkı sağlayan coğrafyalardan biri
DetaylıÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4
ÜNİTE:1 Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2 Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3 Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 Aile ve Toplumsal Gruplar ÜNİTE:5 1 Küreselleşme ve Ekonomi
DetaylıSiyaset Sosyolojisi Araştırma Konusu Nedir Siyaset Nedir Siyasi Olan Devlet Nedir Devlet türleri Devletsiz siyaset olur mu
Siyaset Sosyolojisi Araştırma Konusu Nedir Siyaset Nedir Siyasi Olan Devlet Nedir Devlet türleri Devletsiz siyaset olur mu Siyaset Sosyolojisi Genel sosyolojinin bir alt dalı. İktisat, din, aile, suç vb
DetaylıDERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS ULUSLARARASI POLİTİK İKTİSAT ECON 367 8 3 + 0 3 6
DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS ULUSLARARASI POLİTİK İKTİSAT ECON 367 8 3 + 0 3 6 Ön Koşul Dersleri - Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü İngilizce Lisans Zorunlu Dersin Koordinatörü
DetaylıFEMİNİST PERSPEKTİFTEN KÜRT KADIN KİMLİĞİNİ ÜZERİNE NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ VE SİYASET BİLİMİ/SİYASET BİLİMİ ANABİLİM DALI FEMİNİST PERSPEKTİFTEN KÜRT KADIN KİMLİĞİNİ ÜZERİNE NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA Doktora Tezi
DetaylıÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ
ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ Adı Soyadı: Kürşat Haldun AKALIN Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Yüksek Lisans Doktora İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü İktisat
DetaylıKURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI. Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL
I KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL II Yay n No : 1668 flletme Ekonomi : 186 1. Bask - A ustos 2006 - STANBUL ISBN 975-295 - 561-4 Copyright Bu kitab n bu bas
DetaylıKAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?
KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? Dünyada mal ve hizmet hareketlerinin uluslararası dolaşımına ve üretimin uluslararasılaşmasına imkan veren düzenlemeler (Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası
DetaylıEngellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015
Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015 Ön yargı Farklılık Tutumlar Korkular Kaygılar Tabular Hoşgörü Tahammül Farklılıklar Hepimiz birbirimizden farklıyız. Aşağıdakileri kabul ettiğimizde
DetaylıMİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI Sayın Katılımcılar, değerli basın mensupları Avrupa Konseyi
DetaylıZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası FĐNANSAL EĞĐTĐM VE FĐNANSAL FARKINDALIK: ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER Durmuş YILMAZ Başkan Mart 2011 Đstanbul Sayın Bakanım, Saygıdeğer Katılımcılar, Değerli Konuklar
DetaylıTÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri
TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ Mehmet Uçum 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri a. Tartışmanın Arka Planı Ülkemizde, hükümet biçimi olarak başkanlık sistemi tartışması yeni
DetaylıİKTİSAT YÜKSEK LİSANS PROGRAM BİLGİLERİ
İKTİSAT YÜKSEK LİSANS PROGRAM BİLGİLERİ Genel Bilgiler Programın Amacı Kazanılan Derece Kazanılan Derecenin Seviyesi Kazanılan Derecenin Gerekleri ve Kurallar Kayıt Kabul Koşulları Önceki Öğrenmenin Tanınması
Detaylı12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)
12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) ÜNİTE: 2-KLASİK MANTIK Kıyas Çeşitleri ÜNİTE:3-MANTIK VE DİL A.MANTIK VE DİL Dilin Farklı Görevleri
DetaylıSanayi Toplumundan Bilgi Toplumuna Geçiş Sürecinde Temel Dinamikler
Sanayi Toplumundan Bilgi Toplumuna Geçiş Sürecinde Temel Dinamikler Yaşar Tonta Hacettepe Üniversitesi tonta@hacettepe.edu.tr yunus.hacettepe.edu.tr/~tonta/tonta.html 1 Plan Sanayi Toplumu - Bilgi Toplumu
DetaylıDERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Çin Halk Cumhuriyeti nde Toplum ve Siyaset PSIR 452 7-8 3 + 0 3 6. Ön Koşul Dersleri -
DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS Çin Halk Cumhuriyeti nde Toplum ve Siyaset PSIR 452 7-8 3 + 0 3 6 Ön Koşul Dersleri - Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü İngilizce Lisans Seçmeli
DetaylıT.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı.
Ders T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı Tablo 1. ve Kredi Sayıları I. Yarıyıl Ders EPO535 Eğitimde Araştırma Yöntemleri
DetaylıAna fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.
2018-2019 Eğitim- Öğretim Yılı Özel Ümraniye Gökkuşağı İlkokulu Sorgulama Programı Kim Olduğumuz Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal
DetaylıDERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Türk Düşünce Tarihi PSIR
DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS Türk Düşünce Tarihi PSIR 441 7-8 3 + 0 3 5 Ön Koşul Dersleri - Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü İngilizce Lisans Seçmeli Dersin Koordinatörü
Detaylı1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler
1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler 4. Birinci Kuşak Haklar: Kişi Özgürlükleri ve Siyasal Haklar
DetaylıDERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS EKONOMİYE GİRİŞ I ECON 111 1 3 + 0 3 7. Yrd. Doç. Dr. Alper ALTINANAHTAR
DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS EKONOMİYE GİRİŞ I ECON 111 1 3 + 0 3 7 Ön Koşul Dersleri - Dersin Dili İngilizce Dersin Seviyesi Lisans Dersin Türü Dersin Koordinatörü Dersi Verenler
Detaylı3. Yazma Becerileri Sempozyumu
Prof. Dr. Nurçay Türkoğlu Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi MEDYA OKURYAZARLIĞINI EĞİTİMDE UYGULAMAK Terakki Vakfı Okulları 19.12.2015 MEDYALANMIŞ DÜNYA MEDYA ÇALIŞANLARI YURTTAŞ: kişi/ meslek/
DetaylıEĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR. Doç. Dr. Adnan BOYACI
EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR 2017 Doç. Dr. Adnan BOYACI Neden Eğitimin Sosyal Temelleri Eklektik bir alan olarak Eğitim Yönetimi Büyük sosyal bilimler teorisi Eğitim yönetiminin beslendiği
DetaylıPazarlamanın Önemi. Toplumsal açıdan önemi. İşletmeler açısından önemi. Para Uzmanlık Pazar - 1. BBY 465, 6 Ekim 2015
Pazarlamanın Önemi Toplumsal açıdan önemi Para Uzmanlık Pazar İşletmeler açısından önemi - 1 Pazarlamanın Topluma Sağladığı Katkılar Toplumun gereksinim ve isteklerini karşılama hizmeti görür Ekonomik
DetaylıTYYÇ-SİY. BİL. & ULUSLARARASI İLİŞ. YÜKSEK LİSANS PROGRAM YETERLİKLERİNİN İLİŞKİLENDİRİLMESİ
TYYÇ -YÜKSEK LİSANS EQF-LLL: 7. Düzey QF-EHEA: 2. Düzey BİLGİ YÖK Sosyal ve Davranış Bilimleri Temel Alanı Yeterlilikleri SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER YÜKSEK LİSANS PROGRAMI YETERLİKLERİ/ÇIKTILARI
DetaylıÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız
Disiplinlerüstü Temalar Kim Olduğumuz Bulunduğumuz mekan ve zaman Kendimizi ifade etme Kendimizi Gezegeni paylaşmak Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel,
Detaylı1: İNSAN VE TOPLUM...
İÇİNDEKİLER Bölüm 1: İNSAN VE TOPLUM... 1 1.1. BİREYİN TOPLUMSAL HAYATI... 1 1.2. KÜLTÜR... 3 1.2.1. Gerçek Kültür ve İdeal Kültür... 5 1.2.2. Yüksek Kültür ve Yaygın Kültür... 5 1.2.3. Alt Kültür ve Karşıt
DetaylıEĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ
EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Bu ders kapsamında Eğitim Bilimleri ve Öğretmen Yetiştirme Alanında kullanılan nicel ve nitel araştırma
DetaylıTürkiye de Gazetecilik Mesleği
ÖN SÖZ Gazetecilik, siyasal gelişmelere bağlı olarak özgürlük ve sorumluluklar bakımından mesleki bir sorunla karşı karşıyadır. Türkiye de gazetecilik alanında, hem bu işi yapanlar açısından hem de görev
DetaylıİÇİNDEKİLER. Bölüm 1 Sosyal Bir Sistem Olarak Okul, 1 Teori, 2 Teori ve Bilim, 2 Teori ve Gerçek, 4 Teori ve Araştırma, 4 Teori ve Uygulama, 6
İÇİNDEKİLER Bölüm 1 Sosyal Bir Sistem Olarak Okul, 1 Teori, 2 Teori ve Bilim, 2 Teori ve Gerçek, 4 Teori ve Araştırma, 4 Teori ve Uygulama, 6 Bir Sistem Perspektifi, 8 Rasyonel Sistemler: Bir Makine Modeli,
DetaylıBilecik Şeyh Edebali Üniversitesi S.B.E. İktisat anabilim Dalı İktisat Programı 7. Düzey (Yüksek Lisans Eğitimi) Yeterlilikleri
AÇIKLAMALAR: İktisat Ana Bilim Dalı İktisat yüksek lisans programı için belirlenen program yeterlilikleri 20 tane olup tablo 1 de verilmiştir. İktisat Ana Bilim Dalı İktisat yüksek lisans programı için
DetaylıProf.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü
Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü İyi ve kötü, yanlış ve doğru kavramlarını tanımlar, Etik bilincini geliştirmeye ve insanları aydınlatmaya
DetaylıULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ
209 ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 20 Aralık 1993 tarihli ve 47/135 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.
DetaylıULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ
STRATEJİK VİZYON BELGESİ ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ Ekonomi, Enerji ve Güvenlik; Yeni Fırsatlar ( 20-22 Nisan 2016, Pullman İstanbul Otel, İstanbul ) Karadeniz - Kafkas coğrafyası, tarih boyunca
DetaylıHALKLA İLİŞKİLERE GİRİŞ
HALKLA İLİŞKİLERE GİRİŞ sıradan olmakla özel olmak arasındaki farktır. HALKLA İLİŞKİLERE GİRİŞ MİLLETİN SEVGİSİ EN BÜYÜK SEVGİDİR ATATÜRK ELDE ETMEYİ DÜŞÜNDÜKLERİMİZİN İÇİNDE HİÇ BİR ŞEY, BİZE HALKIN SEVGİSİ
DetaylıÖğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2
Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan
DetaylıTÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü
TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü 1 Ekonomik düzen nedir? Ekonomik düzen, toplumların çeşitli gereksinimlerini karşılamak üzere yaptıkları
DetaylıYapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir.
Yapılandırmacılık, pozitivist geleneği reddetmekte; bilgi ve öğrenmeyi Kant ve Wittgeinstein'nın savunduğu tezlerde olduğu gibi özneler arası kabul etmektedir. Bu bakış açısından yapılandırıcı öğrenme,
DetaylıKamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları
Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları PA 101 Kamu Yönetimine Giriş (3,0,0,3,5) Kamu yönetimine ilişkin kavramsal altyapı, yönetim alanında geliştirilmiş teori ve uygulamaların analiz edilmesi, yönetim biliminin
DetaylıSANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni
SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan
DetaylıEĞİTİMİN TOPLUMSAL(SOSYAL) TEMELLERİ. 5. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL
EĞİTİMİN TOPLUMSAL(SOSYAL) TEMELLERİ 5. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL EĞİTİMİN TOPLUMSAL TEMELLERİ Giriş Toplumsal Sosyalleşme ve Toplum Toplumsal Temel Olarak Eğitim
DetaylıDERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Medyanın Ekonomi Politiği MES
DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS Medyanın Ekonomi Politiği MES 642 1 3 + 0 3 10 Ön Koşul Dersleri - Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü İngilizce Doktora Zorunlu Dersin Koordinatörü
DetaylıEditör Yrd.Doç.Dr. Nilüfer Fatma Göksu HALKLA İLİŞKİLER
Editör Yrd.Doç.Dr. Nilüfer Fatma Göksu HALKLA İLİŞKİLER Yazarlar Yrd.Doç.Dr. A. Naci Karabulut Yrd.Doç.Dr.M. Canan Can Murat Ertilav Nedim Yakut Neslihan İnanöz S. Eyyup Çiçek Senem Altay Sevilay Kılınçarslan
DetaylıTemel Kavramlar Bilgi :
Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba
DetaylıULUSLARARASI ÖRGÜTLER
DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. ULUSLARARASI ÖRGÜTLER KISA ÖZET KOLAYAOF
DetaylıÇocuğa özgüadlialanı ifade eden çocuk adalet sisteminin temel fikir ve amacı; adaletmekanizması ile bir şekilde karşı karşıya gelen çocukların, özel
Çocuğa özgüadlialanı ifade eden çocuk adalet sisteminin temel fikir ve amacı; adaletmekanizması ile bir şekilde karşı karşıya gelen çocukların, özel durumlarına uygun muameleye tabii tutulmaları, her durumda
DetaylıTBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
v TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ÖNSÖZ Yirmi birinci yüzyılı bilgi teknolojisi çağı olarak adlandırmak ne kadar yerindeyse insan hakları çağı olarak adlandırmak da o kadar doğru olacaktır. İnsan
DetaylıDERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. İleri Araştırma Yöntemleri MES
DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS İleri Araştırma Yöntemleri MES 661 1 3 + 0 3 10 Ön Koşul Dersleri - Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü İngilizce Doktora Zorunlu Dersin Koordinatörü
Detaylı5Element Eğitim ve Danışmanlık EĞİTİM KATALOĞU
5Element Eğitim ve Danışmanlık EĞİTİM KATALOĞU 2016 Çatışma Yönetimi: Kişi, Ekip ve Organizasyon Değişimi Koçluk Yaklaşımı ile Yönetmek Eğiticinin Eğitimi: Eğitime ve Kişiye Özel Ekip Yönetimi: Bütünsel
DetaylıHALKLA İLİŞKİLER: TEORİK ÇERÇEVE...
İÇİNDEKİLER 1. Bölüm: HALKLA İLİŞKİLER: TEORİK ÇERÇEVE... 1 1.1. HALKLA İLİŞKİLERİN TANIMI... 1 1.1.1. Halkla İlişkilerin Farklı Tanımları... 2 1.1.2. Farklı Tanımlarda Halkla İlişkilerin Ortak Özellikleri
DetaylıYaşam Boyu Sosyalleşme
Yaşam Boyu Sosyalleşme Lütfi Sunar Sosyolojiye Giriş / 5. Ders Kültür, Toplum ve Çocuk Sosyalleşmesi Sosyalleşme Nedir? Çocuklar başkalarıyla temasla giderek kendilerinin farkına varırlar ve insanlar hakkında
Detaylı28.04.2014 SİSTEM. Sosyal Sistem Olarak Sınıf. Okulun Sosyal Sistem Özellikleri. Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cerdogan@yildiz.edu.
SİSTEM SOSYAL BİR SİSTEM OLARAK SINIF Sınıfta Kültür ve İklim Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cerdogan@yildiz.edu.tr Sistem: Aralarında anlamlı ilişkiler bulunan, bir amaç doğrultusunda bir araya getirilen
DetaylıİÇİNDEKİLER. Sunuş... 1. Konu... 2. Proje Koordinatörü ve Uygulayıcı Kurum... 2. Tarih ve Yer... 2. Amaç ve Hedefler... 3. Katılımcılar...
İÇİNDEKİLER Sunuş... 1 Konu... 2 Proje Koordinatörü ve Uygulayıcı Kurum... 2 Tarih ve Yer... 2 Amaç ve Hedefler... 3 Katılımcılar... 3 Yöntem... 3 Kapsam... 4 Projede Görevli Personel... 5 SUNUŞ 21. Yüzyıl
DetaylıR KARLILIK VE SÜRDÜRÜLEB
ÜRETİMDE İNOVASYON BİLAL AKAY Üretim ve Planlama Direktörü 1 İleri teknolojik gelişme ve otomasyon, yeni niteliklere ve yüksek düzeyde eğitim almış insan gücüne eğilimi artıyor. Mevcut iş gücü içinde bu
Detaylıİnternetin Gerçekleştirdiği Dönüşümün Sonucunda Şeffaflık ve Bilgi Kirliliği Arasında: Yurttaş Gazeteciliği
İnternetin Gerçekleştirdiği Dönüşümün Sonucunda Şeffaflık ve Bilgi Kirliliği Arasında: Yurttaş Gazeteciliği Özet: F. Çağdaş İslim* Cansu İslim * İnternet yaşadığımız çağın şüphesiz en temel gerçeklerinden
Detaylıphilia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi
FELSEFE NEDİR? philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi Felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilir KANT Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde
DetaylıSAĞLIKTA İLETİŞİM DR. İLKER TELLİ SAĞLIK-DER GENEL MERKEZ
SAĞLIKTA İLETİŞİM DR. İLKER TELLİ SAĞLIK-DER GENEL MERKEZ İLETİŞİM NEDİR? Genel anlamda insanlar arasında düşünce ve duygu alışverişi olarak ele alınmaktadır. İletişim iki birim arasında birbirleriyle
DetaylıTam zamanlı yüksek lisans öğretimidir. Mezuniyet Koşulları
GÜVENLİK ÇALIŞMALARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMINA İLİŞKİN BİLGİLER Güvenlik Çalışmaları Yüksek Lisans Programı, öğrencilerine hem kuramsal hem de ampirik derslerde evrensel standartlarda eğitim sağlayarak
DetaylıULUSLARARASI İLİŞKİLER YÜKSEK LİSANS PROGRAM BİLGİLERİ
ULUSLARARASI İLİŞKİLER YÜKSEK LİSANS PROGRAM BİLGİLERİ Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans Programı, öğrencilerine hem kuramsal hem de ampirik derslerde evrensel standartlarda eğitim sağlayarak onların
DetaylıMEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ
Medya Ekonomisi Kavram ve Gelişimi Ünite 1 Medya ve İletişim Önlisans Programı MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ Yrd. Doç. Dr. Nurhayat YOLOĞLU 1 Ünite 1 MEDYA EKONOMİSİ KAVRAM VE GELİŞİMİ Yrd. Doç. Dr.
DetaylıDers Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Siyaset Bilimine Giriş I SBG Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli
DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS Giriş I SBG103 1 3+0 3 5 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli Dersin
DetaylıVYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI
İÇİNDEKİLER KISIM I VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI BÖLÜM 1 Vygotsky nin Yaklaşımına Giriş Zihnin Araçları... 4 Zihnin Araçları Niçin Önemlidir... 5 Vygostky Yaklaşımının Tarihçesi...
DetaylıEditörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ
Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ Yazarlar Prof.Dr.Önder Kutlu Doç.Dr. Betül Karagöz Doç.Dr. Fazıl Yozgat Doç.Dr. Mustafa Talas Yrd.Doç.Dr. Bülent Kara Yrd.Doç.Dr.
DetaylıTÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA. Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir
TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir 30 Haziran 2014 ÇALIŞMANIN AMACI Kutuplaşma konusu Türkiye de çok az çalışılmış olmakla birlikte, birçok Avrupa ülkesine
DetaylıYEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MEDYA ÇALIŞMALARI DOKTORA PROGRAMI
YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MEDYA ÇALIŞMALARI DOKTORA PROGRAMI 1. PROGRAMIN ADI Medya Çalışmaları Doktora Programı 2. LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARININ YENİDEN DÜZENLENMESİNİN GEREKÇESİ İlgili
DetaylıDERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Çağdaş Siyasal Düşünceler PSIR
DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS Çağdaş Siyasal Düşünceler PSIR 302 6 3 + 0 3 5 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü İngilizce Lisans Zorunlu Dersin Koordinatörü
DetaylıAŞKIN BULMACA BAROK KENT
AŞKIN BULMACA 18.yy'da Aydınlanma filozoflarıyla tariflenen modernlik, nesnel bilimi, evrensel ahlak ve yasayı, oluşturduğu strüktür çerçevesinde geliştirme sürecinden oluşur. Bu adım aynı zamanda, tüm
DetaylıDERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Jeopolitik POLS
DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS Jeopolitik POLS 411 7-8 3 + 0 3 5 Ön Koşul Dersleri - Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü İngilizce Lisans Seçmeli Dersin Koordinatörü Dersi Verenler
DetaylıT.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi
T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 1.1.216 Diploma Program Adı : SOSYOLOJİ, LİSANS PROGRAMI, (AÇIKÖĞRETİM) Akademik Yıl : 21-216 Yarıyıl
DetaylıKORKMADAN ÖĞRENMEK OKUL ve OKUL ÇEVRESİ GÜVENLİĞİ
06 KORKMADAN ÖĞRENMEK OKUL ve OKUL ÇEVRESİ GÜVENLİĞİ ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU Sosyal Araştırmalar Merkezi USAK RAPOR NO: 11-06 Dilek Karal Eylül 2011 Korkmadan Öğrenmek: Okul ve Okul
DetaylıDr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü
Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER...xi KISALTMALAR... xvii GİRİŞ...1 Birinci
DetaylıENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR
ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR III. Sınıf Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Risk Gruplarına Yönelik Sosyal Politikalar Dersi Notları-VI Doç. Dr. Şenay GÖKBAYRAK İçerik Engellilere
DetaylıEKONOMİK KRİZİN EMEK PİYASALARINA ETKİLERİ
EKONOMİK KRİZİN EMEK PİYASALARINA ETKİLERİ 1990 sonrasında peş peşe gelen finansal krizler; bir yandan teorik alanda farklı açılımlara hız kazandırırken bir yandan da, küreselleşme süreci ile birlikte,
DetaylıDers Planı - AKTS Kredileri: II. Yarıyıl Ders Planı Kodu Ders Z/S T+U Saat Kredi AKTS Mikro İktisat Zorunlu
Ders Planı - AKTS Kredileri: II. Yarıyıl Ders Planı Kodu Ders Z/S T+U Saat Kredi AKTS Mikro İktisat Zorunlu 3+0 3 4 AKTS Kredisi Toplam 4 DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl Z/S T+U Saat Kredi AKTS Mikro
DetaylıDAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ
DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞIN TANIMI Davranış Kavramı, öncelikle insan veya hayvanın tek tek veya toplu olarak gösterdiği faaliyetler olarak tanımlanabilir. En genel anlamda davranış, insanların
DetaylıSinema ve Televizyon da Etik. Meslek Etiği, İletişim (Medya) Etiği
Sinema ve Televizyon da Etik Meslek Etiği, İletişim (Medya) Etiği Etik ve Ahlâk Ayrımı Etik gelenek anlamına gelir ve törebilim olarak da adlandırılır. Bir başka deyişle etik, Bireylerin doğru davranış
Detaylıİçindekiler. 1 Başarılı Okullar İçin Denetim/1. 2 Norm: Geleneksel Okullar Neden Böyle? / Devingen Okullar / 33. Kısım 1 Giriş.
İçindekiler Kısım 1 Giriş 1 Başarılı Okullar İçin Denetim/1 Denetim (SuperVision): Yeni Bir Paradigma İçin Yeni Bir İsim / 7 Başarı İçin Bir Metafor Olarak Denetimsel Yapıştırıcı / 8 Denetimden Kim Sorumludur?
DetaylıDERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Medya Çalışmalarında Temel Metinler MES
DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS Medya Çalışmalarında Temel Metinler MES 600 2 3 + 0 3 10 Ön Koşul Dersleri - Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü İngilizce Doktora Zorunlu Dersin
DetaylıSAĞLIK KURULUŞLARINDA HALKLA İLİŞKİLER FAALİYETLERİ
SAĞLIK KURULUŞLARINDA HALKLA İLİŞKİLER FAALİYETLERİ TANIMA Sağlık kuruluşlarında, halkla ilişkiler uygulamalarının ikinci evresini tanıma çalışmaları oluşturmakta Halkla ilişkilerin tanıma görevi, çevredeki
DetaylıSİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,
DetaylıDÜŞÜNCE KURULUŞLARI. Şubat 2018
DÜŞÜNCE KURULUŞLARI Şubat 2018 Düşünce kuruluşları nedir? Nasıl çalışır? Özellikleri nelerdir? Dünyadaki düşünce kuruluşları Türkiye deki düşünce kuruluşları DÜŞÜNCE KURULUŞLARI NEDİR? DÜŞÜNCE KURULUŞLARI
DetaylıSOSYOLOJİK SORU SORMA VE YANITLAMA
SOSYOLOJİK SORU SORMA VE YANITLAMA Bilimin amacı: olguları tanımlamak, olgular arasında nedensellik ilişkileri kurmak, bu ilişkileri genelleyip yasalar biçimine dönüştürmek. Bu amaçları gerçekleştirmek
Detaylı22. Baskı İçin... TEŞEKKÜR ve BİRKAÇ SÖZ
22. Baskı İçin... TEŞEKKÜR ve BİRKAÇ SÖZ Eğitimde Rehberlik Hizmetleri kitabına gösterilen ilgi, akademik yaşamımda bana psikolojik doyumların en büyüğünü yaşattı. 2000 yılının Eylül ayında umut ve heyecanla
DetaylıNedenselliğin Doğası. Yaşar Tonta. H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü tonta@hacettepe.edu.tr http://yunus.hacettepe.edu.tr/~tonta/tonta.
Nedenselliğin Doğası Yaşar Tonta H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü tonta@hacettepe.edu.tr http://yunus.hacettepe.edu.tr/~tonta/tonta.html Not Bu slaytlarda yer alan bilgiler BBY 207 Sosyal Bilimlerde
DetaylıÖZGEÇMİŞ. Doktora Tezi/S.Yeterlik Çalışması/Tıpta Uzmanlık Tezi Başlığı ve Danışman(lar)ı:
1. Adı Soyadı :Asuman KUTLU ÖZGEÇMİŞ 2. Doğum Tarihi :06 Nisan 1983 3. Unvanı :Doktor 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İngiliz Dili ve Edebiyatı İstanbul Üniversitesi 2005 Yüksek Lisans
DetaylıFELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ
FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFENİN BÖLÜMLERİ A-BİLGİ FELSEFESİ (EPİSTEMOLOJİ ) İnsan bilgisinin yapısını ve geçerliğini ele alır. Bilgi felsefesi; bilginin imkanı, doğruluğu, kaynağı, sınırları
DetaylıÜNİTE 1: Sosyal Düzen Kuralları ÜNİTE 2: Hukuk Kurallarının Yaptırımı ÜNİTE 3: Hukuk Kurallarının Geçerlilik,Yürürlük ve Uygulama Sorunu ÜNİTE 4:
ÜNİTE 1: Sosyal Düzen Kuralları ÜNİTE 2: Hukuk Kurallarının Yaptırımı ÜNİTE 3: Hukuk Kurallarının Geçerlilik,Yürürlük ve Uygulama Sorunu ÜNİTE 4: Normlar Hiyerarşisinin Denetimi ÜNİTE 5: Yargı Örgütü 1
DetaylıEĞİTİMİN EKONOMİKTEMELLERİ. 6. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL
EĞİTİMİN EKONOMİKTEMELLERİ 6. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ EĞİTİM VE EKONOMİ İNSAN SERMAYESİ KURAMI EĞİTİM VE EKONOMİK BÜYÜME EĞİTİM
DetaylıİSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ANAYASASI
İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ANAYASASI Türkiye'deki Tek Üniversite İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ANAYASASI Biz, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi nin paydaşları; gelecek kuşaklara daha yaşanabilir
DetaylıÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA
ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA KİTABIN YAZARLARI Prof. Dr. AŞKIN KESER Lisans, yüksek lisans ve doktorasını Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü nde
DetaylıAR AŞTIRMA R APORU 2
AR AŞTIRMA R APORU 2 15 Nisan 2014 Türkiye de Yöneticiler ve İnsan Kaynakları Profesyonelleri Arasında Yapılan Araştırma Sonuçları Hazırlayanlar Çağlar Çabuk - Ceyda Afacan AR AŞTIRMA R APORU 2 15 Nisan
DetaylıÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. İletişim 2007- Bilimleri/Radyo Marmara Üniversitesi 2010
Adı Soyadı: AYBİKE SERTTAŞ Unvanı: Ph.D Öğrenim Durumu: Doktora ÖZGEÇMİŞ Derece Alan Üniversite Yıl Doktora İletişim 2007- Bilimleri/Radyo Marmara Üniversitesi 2010 Televizyon Yüksek Lisans İletişim Bilimleri/Radyo
Detaylı