Efsane GÜZELDERELİ nin röportajı 13. SAYFADA

Transkript

1 Burhan Kuzu, Başkanlık Sistemi ni Efsane Güzeldereli ye anlattı Prof. Burhan Kuzu, akademisyenliğini siyasetçi kimliğine kurban etmeyenlerden. Yani hoca lık onun için her zaman önemli. Bu önem, kimi zaman başarılı kimi zaman tartışılan çalışmalara imza atmasını sağlıyor. Bakanlık Sistemi ile ilgili çalışması ve görüşleri de bunlarda biri. Efsane Güzeldereli nin sorularını yanıtlayan Kuzu, Sizin kendi içinizden AKP kurucusu, aynı zamanda Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Türk usulü başkanlık sistemine karşı olduğunu söyledi deyince, Kuzu, Türk usulü filan yok dedi. Burhan Kuzu şunları söyledi: Bu şu demektir aslında. Türk usulü, yani yemek türüne filan benzemez ki. Bu o mana da değildi. Bu şu demektir. Başkanlık modeliyle, parlamenter modelin çok ana bir farkı var. O da şu; Parlamenter model genelde, ilkeleri, ABD, İngiltere'de uygulamadan doğmuş, sonra kitaba geçmiş. Başkanlık sistemi kurucu babaları. ABD'de oturmuş, biz bu ülkeyi nasıl yönetiriz diye sormuş ve bu modeli bulmuştur. İngiltere modeli daha yerli. Bu daha evrensel. Ondan dolayı diyor ki Cumhurbaşkanı, kendimize has olsun Bu manada Türk modeli deniyor. Efsane GÜZELDERELİ nin röportajı 13. SAYFADA 3 Nisan 2015 Cuma Fiyatı 25 Kr BERKİN İN AİLESİ: Bizi kullanmayın Gezi Parkı olayları sırasında gaz fişeğinin başına isabet etmesi sonucu hayatını kaybeden Berkin Elvan'ın ailesi twitter üzerinden "Ailemizin son açıklamasıdır. Dostlarımıza..." başlıklı bir mesaj yayınladı. HABERİ 12. SAYFADA Tuzla Marina, 19 Mayıs'ta AÇILACAK İstanbul'un önemli yatırımlarından, deniz üzerine kurulu bulunan ve 350 milyon dolara mal olan Tuzla Marina, 19 Mayıs'ta hizmete açılacak. HABERİ 14. SAYFADA Altındağ yeni çarşı açılışı için gün sayıyor Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki nin, yapımı devam eden çarşı ve düğün sarayı projelerinde de sona yaklaşıldığını söyledi. Doğantepe, Başpınar, Karpürçek mahallelerine yapılan tesisler, yapıldıkları mahallelerde vatandaşlar tarafından sabırsızlıkla bekleniyor. HABERİ 6. SAYFADA Fehmi Koru Tesadüflere inanıyorsanız rahatsınızdır 3. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 11. Sayfada Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 9. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 9. Sayfada Bu tahrik de Cenaze namazında Başbakan Ahmet Davutoğlu, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bakanlar, TSK'dan üst düzey subaylar, Kiraz'ın ailesi ve meslektaşları hep birlikte saf tuttu. Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve Demirtaş ın gelmediği törende teröre lanet yağdı. Yurttaki birçok adliyede yargı camiası terör saldırısına karşı ayaklandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu şehidin evine taziye ziyaretinde bulundu. www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz ü dan takip edebilirsiniz tutmaz İstanbul Adliyesi'ndeki terör saldırısı sonucu şehit edilen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Bürosu Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın cenazesi toprağa verilirken geride büyük acı ve soru işaretleri kaldı. GİMAT,sahada Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Ankara Toptancıları (GİMAT) 40 ıncı yılında bir projeyi hayata geçiriyor. GİMAT yönetimi projenin tanıtımını, Kemal Cirav Toplantı Salonu nda Bilgilendirme ve talep toplama toplantısı ile yaptı. Recai Kesimal ın ev sahipliğinde düzenlenen GİMAT Gross marketin tanıtım toplantısına Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, ATO Başkanı Salih Bezci ve firma sahipleri katıldı. GİMAT Yönetim Kurulu Başkanı Recai Kesimal, GİMAT ın Ankara dan çıkarak bir dünya markası olma yolunda ilerlediğini vurguladı. HABERİ 4. SAYFADA Gazetemizi Gazetemizi /yedigun.gazetesi Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kiraz'ın Başakşehir Missİstanbul Evleri'ndeki konutuna taziye ziyaretinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyareti yaklaşık 50 dakika sürdü. Aileye başsağlığı dileklerini ileten Erdoğan, burada Kur'an-ı Kerim'den İnfitar Suresi'ni okudu. Terör örgütü, kanlı adliye baskınının üzerinden 24 saat geçmeden İstanbul Emniyeti ni hedef aldı. Giriş kapısındaki polislere el bombası ve silahla saldıran kadın terörist, anında karşılık vermesiyle ölü olarak ele geçirildi. İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yapılan saldırıya ilişkin açıklama yaptı. Vali Şahin yaptığı açıklamada, "Çatışmada kadın terörist üzerindeki bomba ve uzun namlulu silahla ölü olarak ele geçirildi" ifadesini kullandı. HABERİ 12. SAYFADA Mamak ta 2 bin FİDAN DİKİLDİ Mamak Belediyesi, Mamak Kaymakamlığı ve Mamak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle Orman Haftası kapsamında ağaç dikme şenliği düzenledi. Üreğil Kent Ormanı nda 2000 kara çam ve sedirin dikildiği programa çok sayıda Mamaklı öğrencide katıldı. Programın en özel konukları ise Mamak Eğitim Uygulama ve İş Eğitim Merkezi nden gelen özel eğitim öğrencileri oldu. HABERİ 4 TE

2 2 SINEMA TV / MAGAZIN 3 Nisan 2015 Cuma Türk dizi sektörünü ihracat kurtardı Türk dizilerinin yurt dışında da geniş bir izleyici kitlesi yakalaması daha kaliteli, aynı zamanda yüksek bütçeli yapımları çoğalttı. Artan maliyetleri ise dizinin yurt içi yayınından ziyade ihracatı karşıladı. İZMİR - Türkiye'de birçok dizinin ihracatını yapan firmanın yöneticisi Can Okan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk dizi-film sektörünün son yıllarda yurt dışında önemli bir yer edindiğini, çok sayıda ülkeye film dizi ihracatı gerçekleştirildiğini bildirdi. Yurt içi yayıncıların anlaşmalarının reytinge dayalı olduğunu, dizilerin reyting ölçüm sisteminde her zaman tutmadığını kaydeden Okan, çalışmaların daha kaliteli üretime yönelmesinin de bütçeleri artırdığını belirtti. Okan, "Yapımın yüksek maliyeti yayıncı kuruluştan karşılanamayabiliyor. Yapımcı firmalar dizilerin devamlılığını yurt dışı satışlarıyla sağlıyor" dedi. Oyuncuların dizinin yurt dışı satışlarında etkili olduğunu vurgulayan Can Okan, "Biz yapımlardan önce yapımcılara danışmanlık da yapıyoruz. Yapımcılara, başrolde bu oyuncular olursa bölüm şu kadar yurt dışı geliri getirebilir diyoruz" diye konuştu. Dizi ihracatının daha kapsamlı düşünülmesi gerektiğini savunan Okan, şunları kaydetti: "Örneğin diziler ihraç edilmeden önce Litvanya'dan Türkiye'ye yılda ortalama 40 bin turist gelirken, Türk dramalarını yayınlanmasından sonra bu sayı 70 binlere yükseldi. Bunun gibi birçok ülkeden Türkiye'ye gelen turist sayısında yüzde 100'e varan artışlar yaşandı. Turist çekmesinin yanında başka yan etkileri de var. Muhteşem Yüzyıl'daki Hürrem'in mücevherlerini ve Lale Devri'ndeki Yeşim'in yatak odası takımını talep edenler oldu. Macaristan'da Türk dizilerine ilginin armasıyla, daha önce hiç olmayan Türkçe dil kursu birden 11'e yükseldi. Bu bir anlamda kültür ihracatı." Can Okan, daha çok tarihi dizilerin yurt dışında ilgi gördüğünü ifade ederek, şöyle devam etti: "TRT'de yayınlanan Filinta ve Diriliş Ertuğrul dizisinin yurt dışına satışını 1 yılda minimum 60 ülkeye yapacağımıza inanıyoruz. Şu anda Ortadoğu, Kuzey Afrika, Pakistan, Orta Avrupa ve Afganistan'da belli seviyeye geldik. Özellikle 'Sherlock Holmes' türü bir polisiye olan Filinta dizisinin Batı Avrupa'da da ilgi göreceğini tahmin ediyoruz. Bu konuda nisan ayında dünyanın dizi alanında düzenlenen Cannes'da tanıtım yapacağız. Kısmet olursa Polonya'dan başlayıp şu ana kadar ulaşamadığımız Batı Avrupa ülkelerine girmeye çalışacağız." Kafes, 12 Eylül darbesini Ülkücülerin gözünden beyaz perdeye taşıyacak ANKARA - 12 Eylül darbesini Ülkücülerin gözünden ekrana taşıyacak sinema filmi "Kafes"in çekimlerine başlandı. Gölbaşı ilçesinde çekilen filmin yapımcılığını Bülent Aydoğan, yönetmenliğini ise Mahmut Kaptan yapıyor. Başrollerde ise İsmail Hacıoğlu, Şefik Onat ve Nilay Duru oynuyor. Filmin yapımcısı Bülent Aydoğan, yaptığı açıklamada, keyifli bir film çektiklerini belirterek, "Joy PR yapım, bir ilke daha imza atıyor. Bir dönem filmi çekiyoruz. 12 Eylül darbesine, Ülkücülerin gözünden bakan ilk film olacak. Hikayeler, tamamen gerçek. Ama karakterler hayali karakterlerdir" şeklinde konuştu. Yönetmen Mahmut Kaptan da filmin 80'li yılları ve ihtilal hikâyesini anlatacağını belirterek, "Ama 1972 yıllarından filme başlıyoruz. Büyük bir kesimin yaşadığı ve hala geçmeyen acılarını, bir nebze de olsa dindirmek için bu filmi çekiyoruz. 12 Eylül'e kırk yıldır, sağcıların tarafından bakılmadı. Biz ilk defa bu pencereden bakıyoruz. Çok heyecanlıyız ve inşallah izleyicilerimiz de yaptığımız işten mutlu olur" ifadesini kullandı. (AA) Vizyona yeni girecek filmler "Hızlı ve Öfkeli 7" Hız üzerine kurulmuş ve fenomen haline gelen film serisinin son halkası "Hızlı ve Öfkeli 7"de Vin Diesel, Paul Walker ve Dwayne Johnson yeniden bir araya geliyor. Michelle Rodriguez, Jordana Brewster, Tyrese Gibson, Chris Bridges, Elsa Pataky ve Lucas Black'in de yeniden rol aldığı başarılı serinin bu bölümünü James Wan yönetiyor. Filmin oyuncu kadrosuna Jason Statham, Djimon Hounsou, Tony Jaa, Ronda Rousey, Nathalie Emmanuel ve Kurt Russell gibi uluslararası aksiyon yıldızları da katılıyor. Şans Ayağıma Geldi" Adam Sandler, Dustin Hoffman, Steve Buscemi ile Method Man'in oynadığı "Şans Ayağıma Geldi", komedi ve dramı bir arada sinema izleyicisine sunmayı amaçlıyor. Yönetmen koltuğunda Thomas McCarthy'nin oturduğu filmde, Adam Sandler'ın canlandırdığı "Max"in, keşfettiği sihirli makineyle hayatını değiştirme fırsatını yakalama süreci anlatılıyor. Sandler'a başrolde Dustin Hoffman ve Steve Buscemi eşlik ediyor. "Teksas Katliamı" Sinema tarihine geçmiş bir klasik olan "Teksas Katliamı", 40. yıl dönümü anısına restore edilen yeni kopyasıyla vizyona girecek. Tobe Hooper'ın yönettiği filmde Marilyn Burns, Allen Danziger, Paula A. Partain, William Vail, Teri Mcminn, Edwin Neal, Jim Siedow, Gunnar Hansen ile John Dugan oynamıştı. Teksas Katliamı'nın 1974'te çekilen orijinal versiyonu, kan donduran sahneleriyle izleyenleri şoke etmiş ve büyük bir başarı yakalamıştı. Gerçek olaylara dayanan bu korku hikayesi, türünde birçok filme öncülük etti 05:13 İstiklal Marşı ve Günün Program Akışı 05:15 Ana Ocağı 06:40 1'de Sabah 08:50 1'de Bugün 09:05 Beni Böyle Sev 11:00 İyi Fikir 13:25 Ana Ocağı 15:00 Annem Söyler Ben Yaparım 16:10 1'de Bugün 16:25 Seksenler 19:00 Ana Haber Bülteni 19:45 Spor 19:50 Hava Durumu 19:55 Yeşil Deniz 23:00 Filinta 01:25 Annem Söyler Ben Yaparım 02:25 Ana Ocağı 03:45 İyi Fikir 07:00 Kahvaltı Haberleri 08:00 Nihat Hatipoğlu Sorularınızı Cevaplıyor 10:00 Müge Anlı İle Tatlı Sert 13:00 Kızlar ve Anneleri 15:00 Alemin Kıralı 16:00 Zahide ile Yetiş Hayata 18:45 Atv Ana Haber 20:00 Yabancı Sinema 00:15 HAWAII FIVE 07:00 HER SABAH 08:45 2.SAYFA 10:40 DUDAKTAN KALBE 12:30 ERKAN AKKUŞ İLE 12:50 DERYA'NIN DÜNYASI 15:00 DUDAKTAN KALBE 16:45 İKİNCİ BAHAR 18:15 EKİN OLCAYTO İLE ANA HABER-CANLI 19:30 SPOR BÜLTENİ 19:45 YABANCI CEHENNEM MELEKLERİ 21:40 YABANCI SİNEMA 23:30 THE UNIT (EKİP) 00:20 YABANCI SİNEMA O GÜZEL TOPRAKLAR 01:50 YABANCI SİNEMA TEKRAR 03:10 YABANCI SİNEMA 04:40 DÜNYAYI GEZİYORUM TEKRAR 05:40 Dila Hanım 07:00 Aşkın Bedeli 07:45 Deniz Yıldızı 09:00 Beni Affet 10:00 Melek 12:00 En Güzel Bölüm 12:30 Aşkın Bedeli 14:30 Benim Kuaförüm 16:00 En Güzel Bölüm 16:30 Beni Affet 18:30 Star Haber 20:30 medcezir 23:30 Yerli Dizi 01:20 Kim O! 07:30 Aile Doktoru 08:45 Magazin 8 09:00 Aramızda Kalmasın 12:15 Ütopya 13:45 Ver Fırına 15:30 Bu Tarz Benim (Yeni) 18:30 Ütopya (Yeni Bölüm) 20:00 Yetenek Sizsiniz Türkiye 23:15 Hülya Avşar (Yeni Bölüm) 00:30 Ütopya 01:45 Bay Tahmin 02:45 Bu Tarz Benim 05:00 Ütopya 06:00 Geniş Aile 06:45 Günaydın 09:30 Alın Yazım 11:00 Aşk-ı Memnu 12:30 Gün Aras 13:00 Ben Bilmem Eşim Bilir 15:45 Evim Şahane 17:15 Arka Sokaklar 18:40 Baba Haber Bülteni 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Arka Sokaklar 23:15 Beyaz Show 02:00 Yerli Dizi Yaman'ın kendisinden habersiz burs çekini bozmasından Selim'in haberi olur. Yaman'la aralarındaki mesafenin giderek büyümesinden huzursuzdur. Mira ya sürpriz yapma şansını Yaman yüzünden kaçıran Orkun eskisinden daha hırslı bir şekilde Sude nin kapısını çalar. Aynı saatlerde Kenan da Altınkoyda'dır ve Asım test sonucu yüzünden çok öfkelidir. Yaman ve Mira, Sude nin arabasını terk edilmiş olarak bulduklarında, Sude nin esrarengiz kayboluşuyla ilgili bütün gözler, Kenan'a ve Asım Şekip Kaya'ya çevrilir. 20:30 MEDCEZİR 19:45 X MEN Orjinal İsmi:X-MEN: FIRST CLASS Yönetmen:Matthew Vaughn Oyuncular:Michael Fassbender, Jennifer Lawrence, James Mcavoy Yapım Yılı:2011 Tür:Aksiyon/Bilim-Kurgu/Macera Mutantlar henüz yer altındayken, kendilerini ve güçlerini, normal insanların gözünde deşifre etmeden önce Charles Xavier ve Erik Lensherr, yani Profesör X ve Magneto, doğaüstü güçlerini tek tek keşfetmeye başlayan iki genç delikanlıydı. Henüz birbirlerine düşman kesilmeden önce, kendileri gibi dışlanan diğer Mutantlarla işbirliği yaparak dünyayı tehdit eden tehlikeleri önlemeye çalışan iki yakın arkadaşın arası fikir ayrılıkları ile açıldı. 00:30 HAWAİİ FİVE Hawaii Five-O CBS de yılları arasında 12 sezon yayınlanan polisiye dizisinin yeni versiyonu. 12 sene önceki diziyle aynı adı taşıyan dizinin yapımcıları Fringe dizisininde yapımcıları olan Alex Kurtzman ve Roberto Orci. Dizinin kadrosunda ise Lost tan tanıdığımız Daniel Dae Kim (Jin Kwon) var. Ayrıca 1 sezon yayınlanan Moonlight dizinin yakışıklı vampirini canlandıran Alex O Loughlin,Scott Caan ve Grace Park da dizinin kadrosuna dahil. Dizinin konusu önceki versiyonunda olduğu gibi sadece valiye hesap veren hawaii eyalet polisini ele alıyor.

3 bölge haberleri 3 Nisan 2015 Cuma 3 TURAZ şahini 2015 tatbikatı Konya da gerçekleştirildi Konya'da yapılan ve Azerbaycan Hava Kuvvetleri uçaklarının yurt dışında katıldıkları ilk tatbikat olan TURAZ Şahini 2015 Tatbikatı'nın seçkin gözlemci günü ve basın turu, Konya'daki 3. Ana Jet Üs Komutanlığı'nda gerçekleştirildi. KONYA - Türkiye ve Azerbaycan hava kuvvetlerinin ortaklaşa düzenlediği tatbikat, Konya 3. Ana jet Üs Komutanlığı'nın 400 kilometre derinlik, 300 kilometre genişlikteki Anadolu Kartalı Hava Sahası'nda icra edildi. 3. Ana Jet Üs Komutanlığı'nda düzenlenen seçkin gözlemci günü ve basın turunda, 2 Mart'ta başlayan TURAZ Şahini 2015 Tatbikatı ile ilgili brifing verildi. Anadolu Kartalı Eğitim Merkezi Filo Komutanı Hava Pilot Yarbay Hasan Saffet Çelikel, TURAZ Şahini Tatbikatı'nın 2 Mart-2 Nisan tarihleri arasında Türkiye ve Azerbaycan hava kuvvetleri unsurlarının katılımıyla 3. Ana Jet Üssü'nde icra edildiğini belirtti. Kendilerine verilen vazife kapsamında tatbikat esnasında uçuş ve uçuşu destekleyen birimler için akademik eğitimler verildiğini ifade eden Çelikel, şöyle devam etti: "Uluslararası tatbikat usullerine uygun görevler icra edilmiş, sistem farklılıkları bulunan doğu bloğu, batı bloğu uçaklarının birlikte emniyetle uçmalarının sağlayacak yöntemler geliştirilmiş, paket görev ve uygulama usulleri çalışılmıştır. Ayrıca uçak sistemlerinin EH kabiliyetleri konusunda denemeler yapılmış, hava-hava ve havayer uçuş görevlerinde karşılıklı tecrübe paylaşımı sağlanmıştır. Bu vazife doğrultusunda Azerbaycan Hava Kuvvetleri Komutanlığı ile başlatılan uçuş eğitimlerinin ileri seviyelere taşınması amaçlanmıştır." Tatbikatın ilk haftasında akademik uçuş, 3 hafta da uçuş olmak üzere 4 hafta olarak icra edildiğini anlatan Çelikel, tatbikata Azerbaycan hava kuvvetlerinden toplam 6 uçak, 4 helikopter ve 104 personelin katıldığını bildirdi. Çelikel, uçuşların ve uçucuların daha iyi görev yapabilmesi için bu tatbikata özel bir uçuş takip programının geliştirildiğini vurgulayarak, bu takip programı vasıtasıyla tüm uçuşların, uçak ve pilot bazında takip edildiğini, bu kapsamda bugüne kadar toplam 248 sorti uçuş planlandığını ancak meteorolojik şarlar nedeniyle bunun 165 sortisinin gerçekleştirilebildiğini anlattı. Çelikel, eğitimler esnasında karşılıklı bilgi alışverişinin sağlanması, tecrübenin aktarılması maksadıyla Azeri pilotlar tarafından Türk uçaklarında, Tük pilotlarının da Azerbaycan uçaklarında toplam 89 sorti çapraz uçuş icra ettiğini anlatarak şunları kaydetti: "Sonuç olarak iki devlet tek millet kavramında birleşen Türk ve Azerbaycan hava kuvvetlerinin birlikte başlattığı müşterek tatbikat ve eğitimler, mevcut kardeşlik bağını daha da güçlendirecektir. Bu tatbikatın ilk ayağı 2014 yılı eylül ayında Azerbaycan'da Türk Hava Kuvvetleri unsurlarının katılımıyla TURAZ Kartalı adı altında icra edildi. Bu yıl da TURAZ şahini adı altında ilk kez Türkiye'de icra edildi. Bu tatbikatın bizim için önemi çok büyük. İlk defa Azerbaycan hava kuvvetleri unsurları, Azerbaycan hava kuvvetleri Sorgun da topraksız tarım uygulamasıyla üretilen salkım domateslere yogun talep YOZGAT - Yozgat'ın Sorgun ilçesinde bir firma tarafından 25 dönüm araziye kurulan ve jeotermal enerjiyle ısıtılan seralarda topraksız tarım uygulamasıyla üretilen salkım domatesler yoğun talep görüyor. Firmanın genel müdürü Mithat Çaylak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sorgun Kaplıcaları yakınlarındaki alana 2009 yılında kurdukları seradan aynı yıl ürün aldıklarını söyledi. Ürettikleri domateslerin tadının yöredeki iklim şartlarından dolayı "mükemmel" olduğunu belirten Çaylak, ürünlerinin pahalı olmasına rağmen yoğun talep gördüğünü ifade ederek, "Talep çok ama sıcak suyun yetersiz olması nedeniyle seramızı büyütemiyoruz. Sıcak su talebimizin karşılanmasıyla kapasitemiz iki katına çıkacak" dedi. "İklim şartları ve gece gündüz sıcaklık farkından dolayı bitkiyi istediğimiz gibi yönlendirebiliyoruz" diyen Çaylak, "Bitkinin istediği vitaminleri ölçülü bir şekilde vererek üretimimizi sürdürüyoruz. Kaya yünü ve kokopit yastık kullanarak topraksız tarım yapıyoruz" ifadelerini kullandı. Çaylak, 1 dönümden tona yakın ürün aldıklarını ve 8 ay hasat yaptıklarını belirterek, "Burada ürettiğimiz ürünleri Ankara'da anlaştığımız bir markete gönderiyoruz. Milletvekilleri, bakanlar, Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımıza kadar bu domatesler ulaşıyor. Eski Adalet Bakanımız Sayın Bekir Bozdağ buraya her geldiğinde yaklaşık kutu alarak Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, bakan arkadaşlarına memleketimizin üretimi diye götürüp ikram ediyor. Biz, Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza Yozgat'tan domates gönderiyoruz" diye konuştu. Mithat Çaylak, üretim faaliyetleri hakkında şu bilgileri verdi: "Yılda bin 300 ton hasat yapıyoruz. Bunun tamamı Ankara'ya gidiyor. İç pazara yetiştiremiyoruz. Burada ürettiğimiz bin 300 ton ürün marketler zinciri olan bir işletmeye ancak yetiyor. En pahalı bizim domatesimiz satılıyor çünkü kalitesi çok yüksek. Kokusu ve tadı çok güzel, geçmişten gelen tat dediğimiz bir tadı var. Eğer seramızı 50 dönüme çıkartabilseydik şu anda ihracat yapıyor olacaktık. Rusya, Almanya, Hollanda ihracat yapabilirdik. Yurtdışından talep geliyor fakat yetiştiremediğimiz için taleplerine olumsuz cevap veriyoruz. 25 dönüme aynı anda ekim yapıyoruz. Hedefimiz daha yüksek verim almak. Şu anda 20 kişi istihdam ediyoruz. Hedefimiz, seramızı büyüttüğümüzde 80 kişiyi istihdam etmek." (AA) uçakları ve personeli Türkiye'de bir tatbikata katıldı. Bu bizim için çok önemli. Tarihi bir an bizim için. Bu faaliyet her yıl Eylül ayında Azerbaycan'da TURAZ Kartalı adıyla, Mart ayında da Türkiye'de TURAZ Şahini adıyla devam edecek." Azerbaycan Hava Kuvvetleri unsurlarının Anadolu Kartalı tatbikatına katılıp katılmayacağıyla ilgili bir soru üzerine Çelikel, "Ana hedeflerimizden biri de jet pilotlarının Anadolu Kartalı eğitimlerine katılması. Helikopter pilotlarının ise IŞIK tatbikatına katılması. Bugün itibarıyla ışık uluslararası tatbikatı üssümüzde başlamış durumda. TURAZ Şahini tatbikatına katılan Azerbaycan hava kuvvetleri komutanlığı unsurları bugün itibarıyla IŞIK tatbikatını da icra etmektedirler. Anadolu Kartalı eğitimleri için ilerki dönemlerde de Azerbaycan hava kuvvetleri jet uçaklarının katılması öngörülmektedir" dedi. (AA) Türkiye'nin en büyük kubbeli camisi Antalya da yapılıyor ANTALYA - Akdeniz Üniversitesi Yerleşkesi içinde yapımına 2011'de başlanan, Türkiye'de en büyük kubbeye sahip Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camisi'nin inşaatının yüzde 50'sinin tamamlandığı bildirildi. Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Cami Yapma ve Yaşatma Derneği Başkanı Necmi Atik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, derneğin, Antalya'daki 40 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelmesiyle kurulduğunu anlattı. Cami inşaatının Temmuz 2011'de başladığını hatırlatan Atik, Selçuklu, Osmanlı ve modern tarzda inşa edilen caminin, 36 metre çapındaki kubbesinin Türkiye'de ilk olduğuna işaret etti. Caminin 86 metrelik dört minaresi olacağını kaydeden Atik, ibadethanede 2 bin metrekarelik alanın da kadınlara ayrıldığına değindi. Camide çocuk bakım odaları, mutfak ve kütüphane de bulunacağını belirten Atik, içeride aynı anda 10 bin kişinin ibadet edebileceğini bildirdi. Antalya'ya yılda 13 milyon turistin geldiğini hatırlatan Atik, caminin turistlerin de ziyaret yeri haline geleceğini söyledi. Atik, camiyi 2016'nın Ramazan ayında ibadete açmayı planladıklarına işaret eden, "Camimizin toplam maliyeti 50 milyon lirayı bulacak. Şu ana kadar camimizin yüzde 50'si tamamlandı. Hayırseverlerden yardımlarını sürdürmelerini talep ediyoruz" dedi. Akdeniz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr İbrahim Akıncı da üniversitede öğrenci, personel ve öğretim üyeleriyle 80 bin kişi bulunduğunu kaydetti. Akıncı, 80 bin kişinin bulunduğu üniversitede 10 bin kişilik caminin özellikle cuma namazlarında dolacağını ifade etti. Antalya Müftüsü Osman Artan ise cami tamamlandığında İlahiyat Fakültesi öğrencilerine uygulama alanı olacağını bildirdi. (AA) Fehmi KORU fkoru@gmail.com Ağzından yel alsın fkoru@htgazete.com.tr HANİ yazı dün değil de bugün çıksaydı 1 Nisan şakası sayabilirdim; öyle değil, AK Parti nin 7 Haziran seçiminde iktidardan düşebileceği tezi ciddi bir yazıda enine boyuna tartışılıyor... Tartışmayı açan kalem de yeminli AK Parti karşıtlarından biri değil; tam tersine, Cumhurbaşkanı ve Başbakan uçaklarının müdavimi bir arkadaşımız... Allah Allah, ne oluyor? Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan seçimde halkın başkanlık sistemine geçit vermesini bekliyor; bunun için de çıtayı 400 milletvekili olarak koydu, hedef yakalansın diye, geceli-gündüzlü düzenlenen halka açık toplantılarda çabalıyor milletvekili sadece hükümet kurmaya yaramaz, Anayasa yı Meclis te değiştirecek çoğunluğun da bir partide toplanması demektir. Bir Gözlerime bakın, hangi partiyi kastettiğimi anlarsınız demiyor Cumhurbaşkanı Erdoğan... Zaten herkes hangi partiyi kastettiğini fazla zorlanmadan anlıyor... AK Parti sözcüleri, AK Parti nin seçimden başarıyla çıkmasını arzulayan çevreler, pek çok gazete ve yazar, kamuoyu araştırmalarına dayanarak, sandıktan çıkacak oyun yüzde bandında gerçekleşeceğini yazıp söylüyorlar... Onların yazıp söylemesine de gerek yok; AK Parti son genel seçimde ülkedeki her iki kişiden birinin oyunu almayı başarmış, 7 ay önce yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde de AK Parti adayının oyu yüzde 52 ye ulaşmıştı. Nereden çıkıyor AK Parti nin hükümet kuramayacak kadar ilk seçimde başarısız olma ihtimali? Muhalefetin durumundan mı? İyi de, Meclis te temsil edilen muhalefet, bildiğimiz partilerden oluşuyor: CHP... MHP... HDP... Her üç parti de bir önceki seçime kendilerini götürmüş genel başkanlara sahip hâlâ; bildiğimiz çizgilerini de muhafaza ediyorlar... Bence artık AK Parti siz seçeneği açık açık konuşmanın vaktidir cümlesinin de içinde yer aldığı yazısıyla tartışmayı başlatan yazar, bu kapıyı açma ihtiyacını neden duyduğuna dair herhangi bir ipucu vermiyor; öylesine, pattadanak konuya giriveriyor. AK Parti sandıktan yine ipi açık ara göğüsleyerek çıkacakmış; Ama diyor yazarımız, Bir partinin seçimden açık ara birinci çıkması, her zaman tek başına iktidar kuracak çoğunluğu yakalaması demek değildir. Ve, o çoktandır siyaset gündeminden kovulmuş sözcüğü yeniden tedavüle sokuyor: Koalisyon... Hatta AK Parti, az farkla kazanması halinde bile, hükümeti tek başına kendi kurmak yerine diğer partilerin bir araya gelerek sorumluluğu üstlenmesini, gerekirse koalisyon hükümetini güvenoyunda dışarıdan desteklemeyi tercih edebilirmiş... Tekrarlıyorum: Acaba şakacıktan 1 Nisan günü için kaleme alınmış yazıyı, gazete, yanlışlıkla bir gün önce yayımlamış olabilir mi? Gerçekten? Koalisyon hükümeti kuruluyor, güvenoyu alıyor, ama hemen arkasından ortaklar arasında itiş kakış başlıyor, krizler çıkıyor, 90 lı yıllardan kalma kısırdöngüler yaşanıyor yazarımızın senaryosuna göre; ardından bu kâbus senaryosunu ortadan kaldıracak çıkış yolunu gösteriyor: Erken seçim... Senaryo yazarımız 8 Haziran dan itibaren olacaklar konusunda pek hayırlı düşünmüyor; ancak siyaseti çok uzun yıllardır gözleyen biri olarak, dikkatini koalisyonu oluşturacak partiler üzerinde yoğunlaştırdığı kadar, en az o kadar, iktidardan düşecek partinin durumuna da kafa yormasını tavsiye ederim. Ülkemizde iktidardan düşen partileri çok zor günler bekler çünkü... O yüzden, yazımı bitirirken, bir kez daha, Ağzından yel alsın Akif Beki diyorum... 1 Nisan 2015/ HABER TÜRK Şehitlerin mezarları jeoradarla belirlenecek ANKARA - Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP), Sakarya Meydan Muharebesi Tarihi Milli Parkı'nda, şehitlerin defin noktalarının belirlenmesi için jeoradar araştırmaları başlattı. Bakanlık'tan yapılan yazılı açıklamada, Sakarya Meydan Muharebesi'nde şehit olduğu düşünülen yaklaşık 19 bin askerin defin noktalarının bilinmediği belirtilerek, DKMP ve Bitlis Eren Üniversitesinin şehitlerin yerlerinin tespiti amacıyla işbirliği yaptığı kaydedildi. Sakarya Meydan Muharebesi'nin geçtiği alanın milli park olarak ilanından önce sadece 200 şehidin yerinin bilindiği ifade edilerek, şu bilgiler verildi: "Milli Park'ın ilanına yönelik gerçekleştirilen etüt çalışmaları kapsamında 34 şehitlik alanı ve yaklaşık bin kadar şehidin yeri de tespit edilmişti. Belirlenen bu 34 şehitlik alanının ayrıntılı olarak araştırılması için Orman ve Su İşleri Bakanlığı jeoradar olarak anılan bir jeofizik yöntemi kullanmaya başladı. DKMP uzmanları da yeni şehit defin alanlarının tespiti için çalışmalarına devam ediyor." Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Sakarya Meydan Muharebesi'ne, 46 bin mehmetçiğin katıldığını, büyük bir kısmının şehit ya da gazi olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Harp literatürüne 'Sakarya Kan Deryası' olarak geçen, İstiklal Harbi'nin dolayısıyla milletimizin kaderini değiştiren bu önemli zaferin gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için çalışıyoruz. Daha da önemlisi bu araştırmalar sayesinde bu topraklarda özgürce nefes alabilmemizi sağlayan şehitlerimizin vatana karıştıkları yerler belirlenecek." (AA)

4 43 Nisan 2015 Cuma MÜSİAD Ankara Şubesi Yönetim Kurulu ve üyelerinin yoğun katılımı ile gerçekleşen programda Bakan Veysel Eroğlu bakanlık faaliyetleri ve hazırlanan eylem planları hakkında detaylı bir bilgilendirmede bulunarak, MÜSİAD lı işadamlarının sorularını yanıtladı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı faaliyetleri hakkında detaylı bir bilgilendirme yapan Bakan Veysel Eroğlu, hazırlanan 27 farklı eylem planı ile dut, ceviz, badem, kestane, zeytin gibi Türkiye için önemli bitki çeşitliliğinin korunması ve bu bitkilere dayalı üretimin destekleneceğini belirtti. Ceviz fidanı dikiminde 5 milyon fidan dikilmesini, badem için 8 milyon fidan dikilmesini planladıklarını ifade eden Eroğlu: En önemli projelerimizden biri 5 bin köye, 5 bin gelir getirici orman kurulması olacak. Bu sayede kırsal kesimdeki vatandaşlarımız için yeni bir üretim alanı oluşturulacak dedi. Zeytin ve zeytinyağı tüketiminde son yıllara kadar önemli oranda azalma olduğunu belirten Bakan Eroğlu; Zeytin ve zeytinyağı en önemli gıdalardan biri. Ülkemizde de yaygınlaştırılması için gerekli tüm çalışmalar için ilgili adımları bakanlık olarak atıyoruz. Zeytinlik alanlara daha önce çam dikilmesi uygulamasının önüne kesin bakanlık talimatımızla önüne geçtik. Sadece bu yıl 300 bin adet zeytin ağacının aşılanmasını planlıyoruz. Zeytin varlığımızın da tespit edileceği bir eylem planı hazırlıyoruz. İlk olarak zeytin üretimini artıracağız ve üretimi modernize edeceğiz. İkinci aşamada ise Avrupa Pazarlarına ihracat hedefiyle markalaşma sağlanacak. Tüm bunların GİMAT, sahaya iniyor Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Ankara Toptancıları (GİMAT) 40 ıncı yılında bir projeyi hayata geçiriyor. GİMAT yönetimi projenin tanıtımını, Kemal Cirav Toplantı Salonu nda Bilgilendirme ve talep toplama toplantısı ile yaptı. Recai Kesimal ın ev sahipliğinde düzenlenen GİMAT Gross marketin tanıtım toplantısına Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, ATO Başkanı Salih Bezci ve firma sahipleri katıldı. GİMAT Yönetim Kurulu Başkanı Recai Kesimal, GİMAT ın Ankara dan çıkarak bir dünya markası olma yolunda ilerlediğini vurguladı. Kesimal GİMAT ın kitlesi bakkal, kuruyemişçi gibi küçük esnaftan oluşuyor. Ama insanların alışveriş tarzları gün geçtikçe değişiyor. Süpermarketler gibi AVM ler gibi büyük montanlı yerlerden alışveriş yapamaya başladılar. GİMAT da durumdan vazife çıkarmayı bilen, ufak paraları bir araya getirerek büyük sermaye yapısı oluşturup önemli işlere imza atan bir yapılanmadır. Şimdi bizim GİMAT ı sahaya indirme gibi bir çalışmamız var. GİMAT markasını nihai tüketici ile buluşturacağız. Avrupalı dev marketler zincirleri gibi GİMAT da Türkiye den çıkmış büyük uluslararası bir marka yolunda ilerleyecektir diye konuştu. Bir yerel yönetici olarak GİMAT a önem verdiğini belirten Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar Küçük küçük birikimlerin bir araya gelerek çok büyük işler yapabildiğinin en güzel örneğidir GİMAT. Ankamall da buna iyi bir örnektir dedi. yanında zeytin ve zeytin ağacının tanıtımına yönelik çalışmalar da gerçekleştirilmeli. Tıbbi bitkiler konusunda 107 milyar dolarlık bir piyasa olduğunu belirten Bakan Eroğlu; Bu alanda yaklaşık 20 milyar dolarlık bir kaybımız var. Üniversiteler ve diğer ilgili kurumlarla alt yapısını oluşturarak şifalı bitkilerin ülkemizde üretimi için çalışmalarımıza hız verdik. Şu anda bu konuda 600 milyon dolarlık bir ihracatımız söz konusu ve desteklerin artırılarak bu alanda Mamak Belediyesi, Mamak Kaymakamlığı ve Mamak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle Orman Haftası kapsamında ağaç dikme şenliği düzenledi. Üreğil Kent Ormanı nda 2000 kara çam ve sedirin dikildiği programa çok sayıda Mamaklı öğrencide katıldı. Programın en özel konukları ise Mamak Eğitim Uygulama ve İş Eğitim Merkezi nden gelen özel eğitim öğrencileri oldu. Mamak Kaymakamı Ertuğrul Kılıç ve Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül ile birlikte ağaç diken özel eğitim öğrencileri büyük sevinç yaşadı. ihracatın 5 milyar dolara çıkmasını planlıyoruz. diyerek işadamlarının bu alanda yatırım yapmalarına dair çağrıda bulundu. Programın sonunda MÜSİAD Ankara üyesi işadamlarının sorularını yanıtlayan Veysel Eroğlu na katılımlarından ötürü teşekkür eden Ankara Şube Başkanı İlhan Erdal, kamu kurumları ile iş dünyası arasındaki bilgilendirme toplantılarının hız kesmeden devam edeceğini belirtti. Yeşillendirme çalışmalarına büyük önem verdiklerini kaydeden Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül; Ağacın olduğu her yerde hayat vardır. Mamak ta 6 yıldır 650 binden fazla ağaç ve 1 milyon 200 binden fazla çalı gurubunun da dikimi gerçekleştirdik. Bu gün 2000 fidanı daha toprakla buluşturuyoruz. Kişi başına düşen yeşil alan miktarı Mamak ta 8,5 metrekareyi geçmiş bulunuyor dedi. Ağaç dikiminin ardından Mamaklı öğrencilerle bol bol fotoğraf çektirip sohbet eden Akgül, öğrencilerle birlikte özçekim yapmayı da ihmal etmedi. Ağaç yaşken Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Ankara Şubesi gerçekleştirdiği kurumsal bilgilendirme toplantılarının bu haftaki konuğu oldu. Bakan Eroğlu MÜSİAD Ankara ya konuk oldu Mamak ta 2 bin fidan dikildi eğilir atasözünün önemine değinen Akgül, Ağaç dikme şenliğimize anaokullarımızdan çok sayıda minik öğrenci katıldı. Çocuklarımıza yeşilin önemini küçük yaşlarda aşılamalıyız dedi. Programa Mamak Kaymakamı Ertuğrul Kılıç, Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, Ak Parti Mamak İlçe Başkanı Muhammet Abdullah Özer, Mamak İlçe Milli Eğitim Müdürü Rahmi Güney, meclis üyeleri, başkan yardımcıları, birim müdürleri ve Mamak Eğitim Uygulama ve İş Eğitim Merkezi nden gelen özel eğitim öğrencileri çok sayıda Mamaklı Öğrenci katıldı. ANKARA Emekli konaklarına yoğun ilgi Etimesgut Belediyesi nin Eryaman, Elvankent ve 30 Ağustos taki emekli konaklarında hergün bir araya gelen emekliler, çok keyifli zaman geçiriyorlar. Bir köşede çekişmeli tavla müsabakaları yapılırken, diğer bir masada okey taşlarının sesi geliyor. Şark köşeleri koyu sohbetlere ev sahipliği yapıyor. Bir yandan da televizyonda haberlere kulak kabartılıyor. Elleri oyunda, dilleri sohbette olsa da kulakları ve akılları onların deyimiyle ajanslarda kalıyor. Televizyonda çıkan haberlere yorumlar yapılıyor. Zaman zaman görüş ayrılıkları olsa da sohbetlerin sonu hep tatlıya bağlanıyor. Emeklie konakları, yeni dostluk ve arkadaşlıklara da ortam hazırlıyor. Birçok emekli burada tanışıyor ve kaynaşıyor. Evde sıkılan emekliler için burada zaman su gibi akıp geçiyor. Emekli konakları, gündüz iç mekanıyla huzurlu bir ortam sunarken gece de ışıklandırmasıyla seyir keyfi veriyor. Eryaman ve Elvankent emekli konakları gece aydınlatmalarıyla ilçenin modern görünümüne değer katıyor. Emekli konaklarını sık sık ziyaret ederek emeklilerin sohbetlerine katılan Belediye Başkanı Enver Demirel, emeklilere yönelik böyle bir güzel hizmeti sunmaktan dolayı mutlu olduğunu söyledi. Emekliliğin fiziksel ve duygusal açıdan insanı etkilediğine dikkat çeken Demirel, Yılarca çalışan, üreten hemşehrilerimiz, emekli olduktan sonra kendilerini geliştirebilecekleri, sohbet edebilecekleri, gazetesini kitabını okuyabilecekleri ve kendileri gibi emeklilerle bir araya gelebilecekleri emekli evleri açtık. Tüm emeklilerimizi bu tesisimizden yararlanmaya davet ediyorum dedi. Başkan Güney'den Örnek çevreciye ödül Kızılcahamam Belediye Başkanı bir yıllık değerlendirme toplantısında ilçede ikamet eden ve örnek bir çevreci olan Mahmut Tuzgöl e plaket takdim etti. TÜLAY CANPOLAT- Kızılcahamam dan sosyal bir sorumluluk örneği olarak Kızılay kan Merkezi'ne 25 ünite kan bağışı yaparak gümüş madalya ve 35 ünite kan bağışı yaparak Altın Madalya kazanan aynı zamanda doğa dostu Mahmut Tuzgöl e Kızılcahamam Belediye Başkanı Muhittin Güney tarafından Çam Otel de yapılan bir yıllık değerlendirme toplantısında örnek bir insan olduğu için plaket takdim etti. Kızılcahamam'ın bir yılı değerlendirildi TÜLAY CANPOLAT- Kızılcahamam Belediye Başkanı Muhittin Güney, Kızılcahamam halkı ile bir yıllık değerlendirme toplantısı yaptı. Toplantıya Belediye Başkanı Muhittin Güney, Belediye Başkan Yardımcısı Fahrettin İlhan, Belediye Meclis Üyeleri, Ak Parti İlçe Başkanı Sefa Yıldırım, kamu kurum ve kuruluşlarının mülki amirleri siyasi parti yöneticileri ve vatandaşlar katıldı. Başkan Muhittin Güney göreve geldiği günden bu güne ilçemizde yapılan ve yapılacak olan çalışmaları değerlendirmek üzere Çam Otelde, İlçe Kızılcahamam protokolü ve vatandaşlarla bir araya geldi. Belediye Başkanı Muhittin Güney bir yılın değerlendirmesi ve yapılacak projeleri sunum şeklinde anlatarak Kızılcahamam ı aydınlık yarınlara taşıyacaklarını ve daha yaşanılabilir bir Kızılcahamam için canla başla çalışacaklarını belirtti.

5 ANKARA 3 Nisan 2015 Cuma5 ANKESOB, Birlik Meslek Eğitimi Danışmanlık Birimi toplandı. Esnaf ve sanatkârlar ile yanlarında çalışan çırak, kalfa ve ustalar ile işletmelerde mesleki eğitim gören öğrencilerin meslekî eğitimlerini organize etmek için faaliyet gösteren ANKESOB Mesleki Eğitim Danışmanlık Birimi, ANKESOB Eğitim, Proje, AR-GE Müdürü Erdoğan Özen başkanlığında; Gazi Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyeleri; Prof. Dr. Yakup İçingür, Doç. Dr. Behçet Gülenç ve Doç. Dr. Ercan Nurcan Yılmaz, Gazi Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyesi ve ETİSEM Genel Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Oğuz Poyrazoğlu, Teknik Eğitim Vakfı Başkan V. Mustafa Köroğlu, Altındağ Halk Eğitimi Merkezi Öğretmeni Sıdıka Başbuğa, Gazi Mesleki Eğitim Merkezi Öğretmeni Mustafa Aksoy, Ulus Teknik Lisesi ve Endüstri Meslek Lisesi Öğretmeni Haydar Battaloğlu ile ANKESOB Proje Asistanı Sinem Aslan ın katılımları ile toplandı. ANKESOB Toplantı Salonu nda gerçekleştirilen ANKESOB, Birlik Meslek Eğitimi Danışmanlık Birimi Toplantısına Ankara Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (ANKESOB) Başkanı Mehmet Yiğiner, ANKESOB Başkan Vekilleri Hüseyin Ar ile Muhittin Köksal da katılarak, Meslek Eğitimi Danışmanlık Birimi Başkanı Erdoğan Özen tarafından yapılan ilgili birimin gerçekleştirdiği çalışmalar ile yapılacak çalışmalara yönelik sunumu izledi, Birlik Meslek Eğitimi Danışmanlık Birimi Üyelerinin görüş ve değerlendirmelerini dinleyerek, yeni dönemde yapılacak çalışmalara yönelik görüş alışverişinde Ankara Büyükşehir Belediyesi, farklı tasarımlardaki aydınlatma modellerini de hayata geçiriyor. Üst geçit altlarında LED li aydınlatma sistemiyle yayaların güvenliğini sağlamaya yönelik uygulamalar gerçekleştiren Büyükşehir Belediyesi, kaldırım üzerlerine de ışıklı mantarlar yerleştiriyor. Büyükşehir Belediyesi Kent Estetiği Dairesi Başkanlığı tarafından Akköprü Üst geçit altındaki kaldırımlar üzerine konulan Işıklı mantarlar sürücülerin köprü altında akan trafikte yol güvenliğini sağlarken, kaldırımlara park yapılmasını da engelleyerek yayaların rahat hareket etmesine yardımcı oluyor. Yollarda karşıdan karşıya geçmeye çalışan yayaların kaldırımları kolayca fark edebilmelerini sağlayan ışıklı mantarlar aynı zamanda köprü altını aydınlatarak güvenli bir ortam oluşturuyor. Sürücülerin kaldırımları işgal etmemesi için kaldırımlara yerleştirilen ışıklı mantarlar Akköprü üst geçit altına hem estetik hem de işlevsellik kazandırırken, uygulama Başkentlilerin de beğenisini kazanıyor. Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, ışıklı mantarların farklı bölgelerde de uygulamalarının yapılacağını bildirdiler. ANKESOB Başkanı Mehmet Yiğiner: bulundu. ANKESOB Başkanı Mehmet Yiğiner, toplantıda yaptığı konuşmada; ANKESOB, Birlik Meslek Eğitimi Danışmanlık Biriminin gerçekleştirdiği çalışmaları çok önemsediğini dile getirdi. Başkan Yiğiner, 5362 sayılı Kanunun mesleki eğitime ilişkin hükümleri ile 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununun esnaf ve sanatkâr işyerlerindeki pratik meslek eğitimini düzenleyen Sincan da geri dönüşüm seferliği başlatan Sincan Belediyesi, ilçede kapı kapı gezerek vatandaşı bilinçlendiriyor. İlçedeki ana arterlerin yanı sıra mahalle, okul ve kamu binalarına da geri dönüşüm kumbaraları bırakan Belediye, vatandaşa geri dönüşümün önemini anlatıyor. Çevre Timleri ile okullardaki minikleri de bilinçlendiren Belediye, çalışmalarının meyvesini de topluyor. 4 yılda büyük bir rekora imza atan Sincan Belediyesi, son 1 yılda topladığı 20 bin ton ambalaj atığı ile Türkiye deki ilçe belediyeler arasında en üst sıralarda yer alıyor. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için geri dönüşüm çalışmalarının önemine değinen Sincan Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Tuna, Sincan Belediyesi olarak geri dönüşüm projesini sonuna kadar destekliyoruz. Bu hükümleri, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve TESK işbirliği ile bir bütünlük içinde yürütülmektedir sayılı Mesleki Eğitim Kanununda belirlenen amaçlar doğrultusunda üyelerimizin yanlarında çalışan çırak, kalfa ve ustalar ile işletmelerde mesleki eğitim gören öğrencilerin pratik meslek eğitimini gerçekleştirmek, her kademedeki esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarının asli görevleri arasında yer almaktadır. diye konuştu. Sincan da geri dönüşüm rekoru konudaki gerek bilinçlendirme gerek geri dönüşüm kumbaralarının yaygınlaştırılması olsun çalışmalarımızı arttırarak devam ettireceğiz. Unutmayalım ki biz doğayı atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan ödünç aldık. dedi. Günümüzde hızla artan nüfus ve ona bağlı olarak gelişen teknoloji ile birlikte atık miktarı her geçen gün artıyor. Evsel atıklarla birlikte geri dönüştürülebilen atıklarında çöpe gitmesi ülke ekonomisine büyük zararlar veriyor. Aynı zamanda çevreye ve doğaya da zarar veren atıklar, suya ve toprağa karışarak verimliliğin azalmasına neden oluyor. Bu bilinç ile hareket edip ilçede geri dönüşüm çalışmalarını yaygınlaştıran Sincan Belediyesi, doğayı korumak, israfı önlemek ve ülke ekonomisine destek olmak için çalışmalarını sürdürüyor. Son 1 yılda 20 bin ton ambalaj atığı toplayan Sincan Mevcut insan kaynağını digital çağın gereklerine uygun olarak eğitmek gerektiğini belirten ANKESOB Başkanı Mehmet Yiğiner, "Dolayısı ile ülkemizde mesleki eğitimi bir kez daha gözden geçirip, değişime ve gelişime açık bir yapı oluşturmak zorundayız. dedi. Mesleki eğitimi gözden geçirmeliyiz Başkent'e ışıklı mantarlar Türkiye genelinde en fazla ambalaj atığı toplayan ilçelerin başında gelen Sincan, geri dönüşüm faaliyetleri ile rekora koşuyor. Belediyesi diğer belediyelere de çalışmaları ile örnek oluyor. İlçeyi binin üzerinde geri dönüşüm kumbarası ile donatan Belediye, özellikle okullara ayrı bir önem veriyor. Geleceğin teminatı gençlerin şimdiden geri dönüşüm konusunda bilinçlenmesini amaçlayan Sincan Belediyesi, okullara atık pil, atık yağ, elektronik atık ve ambalaj atığı kumbaraları yerleştiriyor. ATIK YAĞLARI DÖKMEYİN! Kullanılmış kızartma yağları ya da makine yağları da toplanarak geri dönüştürülüyor. Kullanılmış yağlardan biyodizel üretilmesini sağlayan Sincan Belediyesi ve ilçe halkı suya ve denizine sahip çıkıyor. Çünkü lavaboya dökülen 1 litre bitkisel atık yağ 1 milyon litre suyu kirletiyor. İlçe sınırlarında vatandaşı bu konuda uyarıp broşürler dağıtan Belediye, vatandaşın dikkatini çekmek içinde bazı kampanyalar yapıyor. Ev hanımlarını özendirmek için her 5 litre atık yağa 1 litre temiz yağ veren Sincan Belediyesi, minikleri bilinçlendirmek içinde güzel bir uygulamaya imza atıyor. Okullara konulan atık yağ kumbaraları ile her 1 litre atık yağ için miniklere 1 lira veriliyor. Miniklerin genç yaşta bu farkındalığa sahip olması için ayrı bir özen gösteren Belediye, son 1 yılda 25 bin litre atık yağ topladı. Adem Yavuz IRGATOĞLU ayavuz.irgatoglu@gmail.com BAKIŞ AÇISI Savcıya kalkan el ve buna alkış tutan kalemler kırılsın Klişe hale gelmiş bir cümle ile başlayacağım bugünkü yazıma. Seçim öncesi her türlü provokatif eylemlere hazırlıklı olmak gerekir, hep birlikte dikkat etmeliyiz. Evet, bu cümle herkesin ezberlediği bir hale geldi. Her seçim öncesi bunları yazıyoruz, okuyoruz ama yine olan oluyor. 31 Mart 2015 Salı günü, ülkemiz için hem karanlık hem de kanlı bir gün oldu. Türkiye Cumhuriyeti nin bir savcısı hem de adaletin dağıtıldığı Adliye Sarayı ndaki odasında, teröristler tarafından katledildi. Buna eş zamanlı olarak Türkiye bir anda kanlığa gömüldü. Birçok ilde elektrik kesintisi yaşandı. Bu iki olayın birbiriyle ne kadar ilgisi var, onu zaman içindeki araştırmalar gösterecek. Ama şunu belirtmek gerekir ki, geçmişte yaşadığımız enerji krizi yıllarında bile böyle bir şeyle karşı karşıya kalınmadı. Özellikle 7 Haziran provası yorumlarını tersyüz etmek için bunun aydınlatılması gerekiyor. Tabii böyle durumlarda Ülkesini seven, vatan hasretiyle yanıp tutuşan(!) kişiler, gruplar fırsatını bulmuşken mevziden başlarını çıkartıp, kalabalıkların en masum olduğu noktaya ateş etmeye başlar. Nitekim bu hain saldırının yaşandığı gün de öyle oldu. Elektrik kesintisinin yaşanmasıyla sosyal medyada iktidar karşıtları ile iktidarı destekleyen kesimler arasında malzeme hazır hale getirildi ve kamuoyuna sunuldu. Rehine krizinin devam ettiği yaklaşık 9 saat boyunca sosyal medyada haince yaklaşımlar sergilendi. Çocukların öldürülmesi kisvesi altında teröre destek veren açıklamalar yapıldı. Bunun üzerine öyle ilginç tweetler atıldı ki, Her elektrik kesintisinde yaşanacak olan ölümlerin sorumlusu iktidardır ilanıyla kara haberleri veren ekip, savcının rehin alınmasından önce bu ifadeleri paylaştı. Elektrik kesintilerinin seçim öncesi iktidarın provası şeklinde yayılması, paralel yapının yeni oyunu diye okunması ve elektrik kesintileri bu eylemin zeminini oluşturmak için yapıldı yorumları kafalardaki soru işaretlerini iyice çoğalttı. Savcının rehin alındığı esnada sözüm ona gazeteci olan birkaç isim attığı tweetlerde teröristlerin taleplerinin yerine getirilmesini savundu, bu eylemin sonucunu Berkin Elvan üzerinden iktidara mal etmek üzere yorumlar yaptı. Yeni bir mezhep kavgası çıkarma gayretine girdiler. Bu olaya sıradan bir eylem gibi bakmak doğru değildir. Bu eylem ile hassas davalara bakan bütün savcı ve hâkimlere gözdağı verilmek istendi. Elinde kalem dilinde adalet olan Türkiye Cumhuriyeti nin savcısını katleden teröristleri övenler, sinsi sinsi oh olsun diyenler vicdanlarını kaybettiler. Hadi bunlar vicdanlarını kaybetti diyelim, ya 1 Nisan sabahı gazetelerinin birinci sayfasında Şehit Savcı nın kafasına silah dayanmış halde çaresizliğini gösteren fotoğrafı basanlar neyin peşinde? Onların vicdanları, aileleri ve çocukları yok mu? Hiç mi Savcı Mehmet Selim Kiraz ın ailesini, çocuklarını düşünmediler? Kırılsın diyorum artık adalete kalkan eller, savcıyı, askeri, polisi şehit eden zihinler ve bir de bunlara alkış tutan kalemler. Şehit Savcımıza bir kez daha Allah tan rahmet diliyorum. Alo Çevre Hattı Birlikte Yönetim anlayışını çevre projelerine de uygulayan Sincan Belediyesi Alo Çevre Hattı ile de vatandaştan gelen ihbarlara anında müdahale ediyor. HABER MERKEZİ- Sincan Belediyesi vatandaşla el ele vererek Sincan ı Türkiye nin en temiz ilçelerinden biri haline getirmek için çalışıyor. Sorunlara daha hızlı müdahale etmek için kurulan Alo Çevre Hattı da büyük ilgi görüyor. Vatandaş ile iletişimi kolaylaştırmayı da hedefleyen Sincan Belediyesi, gönüllü çevreciler ile Sincan ı tertemiz yapıyor. Vatandaştan gelen talep ve istekler içinde kullanılan Alo Çevre Hattı haftanın 7 günü hizmet sunuyor yi arayan vatandaşlar 500 ü tuşladıklarında direkt Alo Çevre Hattına bağlanıyor. Gelen istek ve şikayetlere anında müdahale eden temizlik ekipleri gönüllü çevreciler sayesinde ilçeyi pırıl pırıl yapıyor. Haftanın 7 günü sabah 8.00 akşam arasında hizmet veren Alo Çevre Hattına en çok inşaat atıklarının alınması ile ilgili talepler geliyor. İnşaat atıklarının alımı Belediye Meclisinin kararlaştırdığı tarife üzerinden ücretlendiriliyor. Daha Temiz Bir Sincan için çalışmalarını hızla sürdüren Sincan Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Tuna; Yaşadığımız yeri güzelleştirmek hepimizin elinde Bizler bilinçli ve duyarlı olursak çevremiz temiz kalır. O yüzden temizlik konusunda halkımızın bizlere verdiği destek çok önemli Alo Çevre Hattı ile de halkımızdan gelen taleplere çözüm arıyoruz. Halkımızda bu konuda bizleri yalnız bırakmıyor, duyarlılıkları için teşekkür ediyorum. dedi.

6 6 ANKARA 3 Nisan 2015 Cuma Çankaya Halk Sağlığı Merkezi nin açılışa, CHP Genel Başkan Yardımcıları Seyhan Erdoğdu ve Veli Ağbaba; CHP Ankara İl Başkanı Adnan Keskin, Çankaya İlçe Başkanı Selçuk Dereli, Çankaya Belediyesi Meclis Üyeleri, CHP Ankara Milletvekili Aday Adayları ve vatandaşlar katıldı. Halk Sağlığı Merkezi, Evde Sağlık, Evde Temizlik, Hasta Nakli Hizmeti, Ağız ve Diş Sağlığı Kliniği, Aile Danışmanlığı, Aile Sağlığı kapsamında Anne ve Çocuk Sağlığı, Cenaze Hizmetleri ve eğitim salonları ile hizmet verecek. Açılış töreninde konuşan Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, güzel bir bahar gününde güzel bir açılış yaptıklarını belirtti. En temel insan haklarının gasp edildiği bir dönemde halkın ücretsiz yararlanabileceği bir halk sağlığı merkezini halkın hizmetine sunmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden Taşdelen, şunları söyledi: Bugün kime sorsanız (paran varsa sağlığın var paran yoksa sağlığın da yok) der. Biz sosyal demokratlar, Türkiye de belediyeciliğin kitabını yazanlar olarak hep bu düzene meydan okuduk. İstiridye sanata dönüştü Altındağ Belediyesi Ulucanlar Yarı Açık Cezaevi Sanat Sokağı, sanata ve sanatçıya ev sahipliği yapıyor. Bunlardan biri de yıllarca sağlık sektöründe görev yaptıktan sonra, kendisini sanat çalışmalarına adayan sanatçı İclal Karaçete, Ulucanlar Yarı Açık Cezaevi Sanat Sokağı nda bulunan atölyesinde çalışmalarını sürdürüyor. Karaçete nin en çok ilgi gören çalışması ise istiridye kabuklarına çizdiği resimler Bazen bir bahar dalı, bazen bir manzara, bazen de unutulmak istenmeyen bir portre İclal Karaçete nin fırçasından istiridyenin kabuğuna yansıyor. Karaçete, neden başka bir malzeme değil de, istiridye kabuğunu tercih ettiğini ise şu sözlerle anlattı: Yıllarca ebe-hemşire olarak görev yaptım. Bir canlının dünyaya gelmesine, yani doğurganlığa yakından şahit oldum. Bu hep benim hayran olduğum bir şeydi. İstiridyeyi de bu nedenle seçtim. Çünkü istiridye de doğurgandır. Denizden çıkmış olsa da, kabuğunun içinden doğurmaya devam eder. Bu da beni çok etkiliyor. İstiridye kabuklarına her şeyi çalışabiliyorum. En çok insanlar sevdiklerine hediye olarak tercih ediyor. Sevdiklerinin, ailelerinin, çocuklarının portrelerini yapıyorum. İstiridye üzerinde daima yaşıyor çizdiğim resimler Karaçete nin yaptığı meslek nedeniyle çocuklara da özel bir ilgisi var. Rehabilitasyon merkezlerinde engelli çocuklara, Onkoloji merkezlerinde kanser tedavisi gören çocuklara gönüllü olarak ders veren Karaçete, 3 yıldır bu çalışmalarını Yarı Açık Cezaevi Sanat Sokağı nda bulunan atölyesinde sürdürüyor. Çocuk öğrencileriyle 23 Nisan da açacağı serginin hazırlığını sürdüren sanatçı, atölyesinde engelli çocuklara ve şehit çocuklarına ücretsiz ders verecek kadar da duyarlı Karaçete Sanatın her türlüsüyle uğraşan insanların topluma karşı çok duyarlı olması gerekir. Atölyemde engelli çocuklara ve şehit çocuklarına ücretsiz ders veriyorum. Çok büyük mutluluk duyuyorum. diyor. Ulucanlar Yarı Açık Cezaevi Sanat Sokağı nda çalışmaktan da çok memnun olduğunu ifade eden sanatçı, Altındağ Belediyesi ne ve Başkan Veysel Tiryaki ye sanata verdiği destekten dolayı da teşekkür ediyor. Rahmetli Ecevit in bu düzen değişecek anlayışıyla 1970 lerde halk ekmeği; ucuz sosyal konutlar ve benzer hizmetler hep sosyal demokrat belediyeler tarafından sunulmuş hizmetlerdir. Biz de bu yoldan yürüyoruz. Seçimlerde ücretsiz sağlık merkezinin sözünü, birinci basamak sağlık hizmetinin temel yurttaşlık hakkı olduğuna inanarak vermiştik. Sizlerin desteği ve güveniyle bu sözü tutmanın mutluluğunu yaşıyorum. Çankaya sağlık hizmeti alanında da marka olacak. Çankaya Halk Sağlığı Merkezi örnek bir sağlık merkezi olarak hizmet verecek Halk Sağlığı Merkezi nin vereceği hizmetlere değinen Taşdelen, ilkleri yaşatmaya devam edeceklerini söyledi. Çankaya da yeni doğan her çocuğa Hoş Geldin Bebek hediye seti armağan edeceklerini; hamile kadınlara anne çocuk sağlığı eğitimleri vereceklerini vurgulayan Taşdelen, ilkokul çocuklarına da periyodik olarak diş sağlığı taramasını yapacaklarını belirtti. Yakınlarını kaybeden vatandaşları tek tek arayıp ihtiyaçlarını sorduklarını ve talepleri halinde taziye çadırı da kuracaklarını sözlerine ekleyen Taşdelen, Biz sevinçte Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki nin, yapımı devam eden çarşı ve düğün sarayı projelerinde de sona yaklaşıldığını söyledi. Doğantepe, Başpınar, Karpürçek mahallelerine yapılan tesisler, yapıldıkları mahallelerde vatandaşlar tarafından sabırsızlıkla bekleniyor.başpınar Mahallesi sakinlerinden, esnaf Niyazi Çelik mahallelerine yapılan çarşı ve düğün sarayı projesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Çelik, yapılacak olan çarşının bölgeye değer katacağını söyledi. Başkan Veysel Tiryaki ile beraber Altındağ ın sürekli geliştiğini dile getiren Çelik, yapılacak olan çarşılardan mahalle halkı olarak çok de hüzünde de halkımızın yanında olacağız dedi. Taşdelen, Çankaya Evlerinde de çok amaçlı salonlarda taziye evi olarak hizmet vereceklerini vurguladı. Hükümetin yok etmeye çalıştığı bir dönemde Çankaya Belediyesi nin ücretsiz sağlık hizmeti vermesinin önemli olduğunu ve hiç doktor görmemiş çocukların burada hizmet göreceğini ifade eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP li belediyeler Türkiye nin her yerinde destan yazıyor. Nerede bir mağdur varsa belediyelerimiz onlara el uzatıyor. Bir tarafta hastanede rehin alınan Türkmen çocukları, bir tarafta Kobani deki, Şengal deki, Lazkiye deki, Kerkük teki IŞİD zulmünden kaçanlara, inancına, milliyetine bakmadan el uzatan belediyelerimiz var. Türkmenlere burada yardım elini ilk uzatan Çankaya Belediyesi ni kutluyorum. Biz yapılmazları yapıyoruz. CHP li belediyeler meclis kararıyla cemevlerini ibadethane kabul ederek resmi hale getirdi. Genel Başkanımız Bana dört yıl şans verin Türkiye yi değiştireceğim diyor; belediye başkanımız burada bir yılda Çankaya yı baştan aşağı değiştirdi diye konuştu. memnun olduklarını, sadece Altındağ dan değil diğer ilçelerden de burada dükkân açmak için gelindiğini, mahallelerinin pek çok kişi tarafından tercih edildiğini belirtti. Başkan Veysel Tiryaki, Altındağ daki gelişimin büyük bir hızla sürdüğünü belirterek ilçeye duyulan ilgi üzerinde durdu. Altındağ ın artık daha modern bir hale geldiğini söyleyen Tiryaki, Yatırımlarımızı bu doğrultuda hayata geçiriyoruz. dedi. Çankaya Belediyesi nin birinci basamak sağlık hizmetlerini ücretsiz vereceği Çankaya Halk Sağlığı Merkezi nin açılışı düzenlenen bir törenle gerçekleştirildi. Çankaya da Halk Sağlığı Merkezi açıldı Altındağ ın yeni çarşıları açılış için gün sayıyor Başkan Tiryaki, çarşı ve düğün sarayı projelerinin bölgedeki önemli bir eksikliği ortadan kaldıracağını ifade ederek, her zaman ihtiyaçlara yönelik adımlar attıklarını vurguladı. Tiryaki şöyle devam etti: Altındağ alışveriş merkezleriyle, spor tesisleriyle, parklarıyla, sağlık merkezleriyle herkesin yakından takip ettiği bir ilçe haline geldi. Halkımızın isteklerini her zaman göz önünde bulundurduk. Daha rahat yaşam alanları sunmak için gece gündüz çalışıyoruz. Başpınar, Doğnatepe, Gültepe ve Karapürçek te çarşılarımızın açılmasına çok az kaldı. Bu çarşıların Altındağ a hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Ölmek üzereyken bulunan ördek tedavi edilip sahiplendirildi HABER MERKEZİ- Çankaya Belediyesi yetkilileri iki hafta önce Kuğulu Park a bırakılan ördeği Çankaya Belediyesi Sahipsiz Sokak Hayvanları Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi ne götürdü. Barınaktaki uzman veterinerler tarafından gözetim altına alınan ördeğe raşitizm teşhisi konuldu. Dar alanda tutulduğu için sol ayağı gelişmeyen ördeğin tedavisi yapılınca bir başka ayağındaki rahatsızlıktan dolayı yüzme güçlüğü de çektiği anlaşıldı. Tabiri caizse yeniden yüzme öğretilen talihsiz hayvana barınakta yüzme egzersizleri yaptırılarak ayağının kaybettiği fonksiyonların bir kısmını geri kazanması sağlandı. Uzman veterinerlerin titiz bakımıyla yeniden sağlığına kavuşan şanssız hayvanın rahatsızlığı tamamen giderilemedi ancak eskisine nazaran daha sağlıklı olan ördek, yüzebiliyor ve yürüyebiliyor. Barınakta kaldığı süre boyunca tedavisi ve bakımı yapılan ördeğin yeni adresi ise Mühye Köyü nde yaşayan Cennet Yeler in evi oldu. Bahçesinde kedi, köpek, tavuk, horoz ve ördek besleyen Yeler, barınağa gelen sahipsiz ördeği de sahiplendi. Talihsiz ördeği, kedilerini kısırlaştırmak için barınağa geldiğinde gören Cennet Yeler, Orada öyle tek başına olmasına içim el vermedi. Veterinerlere söyledim. Benim bahçemde bir sürü ördeğim var, verin onlarla birlikte yaşasın. Siz merak etmeyin ben ona bakarım dedim, onlar da tedavisi bitince getirdi diye konuştu. Sahipsiz ördek Mühye deki yeni yuvasında artık daha mutlu. Seğmenlerden Şahin'e ziyaret HABER MERKEZİ- Elmadağ Belediyesi Seğmen Ekibi Başkan Gazi Şahin i makamında ziyaret etti. Ankara Yöresi Seğmen oyunlarının en az 15 tanesini öğrenen, İlçede çok sayıda gösteriler yapan ve Elmadağ dışında da çok sayıda etkinliğin içerisinde bulunarak ilçemizi gururla temsil eden gençler bu imkanı kendilerine sunduğu için Başkan Şahin e teşekkür ettiler yılında resmi olarak faaliyete geçen, 94 kursiyerden oluşan ekibin, Elmadağ İlçe merkezinde Belediye Kültür Merkezi'nde ve Hasanoğlan da Elmadağ Belediyesi'ne bağlı Hasanoğlan Düğün Salonunda kursların aktif olarak eğitim verdiğini ve kursiyer sayısının artarak devam ettiğini belirten Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü; Kursiyerlerimiz sayı, yön ve müzik kulağı oluşturulduktan sonra canlı müzikle oyunların figürlerini öğrenerek her oyun sonrasında diğer oyuna geçmektedir. Her kursta tüm kursiyerler yeni oyunların çalışmasının dışında, bildikleri oyunları tekrar etmektedirler. Kurslarımızda zaman zaman nostalji yapılmakta, elimizdeki fotoğraf ve video arşivinden faydalanılarak slayt gösterisi yapılıp izlenmekte dünden bu güne yapılmaktadır. Zaman zaman aileleriyle bir araya gelip piknik organizasyonları yapılmaktadır. Bu imkanları bize sunan Belediye Başkanımız Gazi Şahin e teşekkür ederiz" dediler. Rektör Ayhan Şerbetçi için veda yemeği düzenlendi Ankara Üniversitesi Elmadağ Meslek Yüksekokulu rektörü Prof. Dr. Ayhan Şerbetçi ye veda yemeği düzenlendi. MİHRİBAN DEMİREL-2007 yılında 4 programda 102 öğrenci ile açılışı yapılan ve şuanda biri Uzaktan Eğitim Programı olmak üzere 8 program ve yaklaşık 1600 öğrencisi bulunan okulun rektörü Prof. Dr. Ayhan Şerbetçi veda konuşmasında; Yüksekokulumuzda 2 yıl müdür yardımcılığı 6 yıl da müdür olarak 8 yıl görev yapmış bulunmaktayım. Yüksek okulumuzda, kısa geçmişimize rağmen, çok sayıda gencimize kaliteli yüksek öğretim vermeye gayret ettik. Bunun yanında çevremizdeki sanayi kuruluşları ve bölge halkına da destek vermek amacıyla Elmadağ Belediyesi ve İş- Kur ile ortak olarak meslek edindirme ve kişisel gelişim kursları düzenledik. Yüksekokulumuzu Elmadağ ve yöresinin hayat boyu öğrenme merkezi yapmaya çalıştık. Bütün bunları yaparken bizlere destek veren, başta Elmadağ Belediye Başkanı Sayın Gazi Şahin e, diğer mülki amirlere ve tüm Elmadağ halkına çok teşekkür ediyorum. Görev süremin sona ermesi nedeniyle hepinize en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum, bundan sonra da Elmadağ Meslek Yüksek Okulunda verilecek hizmete desteğinizin devamını diliyorum. dedi. İlçe genelinde çok sevilen ve sayılan Şerbetçi ye, Elmadağ Belediye Başkanı Gazi Şahin; Eğitim camiası adına yapmış olduğunuz üstün gayretlerinizden örnek ve özverili çalışmalarınızdan dolayı teşekkürler eder, eğitim adına başarılarınızın devam etmesini dilerim dedi ve günün anısına Osmanlı tuğrası hediye takdiminde bulundu.

7 7 EKONOMİ 3 Nisan 2015 Cuma Stoku azalan hamsi gübre olmaktan kurtuldu ORDU - SEFA EYİ - Prof. Dr. Balık, AA muhabirine, Karadeniz'de hamsi stokunun azaldığına işaret etti. Geçmiş yıllarla mukayese edildiğinde, 2014 yılında hamsi için av sezonunda meteorolojik şartların oldukça uygun olduğunu ifade eden Balık, "Kasım ve aralık aylarında su sıcaklığı hamsinin ülkemiz kıyılarına gelmesi anlamında ve sürü oluşturma anlamında olumlu geçti. Yalnız bu sezonda Samsun-Ordu bölgesindeki balıkçılarla yapmış olduğumuz istişarelere dayanarak 2013 yılındaki üretime göre daha az hamsi üretimi söz konusu. Bu sene verimli bir av sezonu geçirmemize rağmen istediğimizi yine elde edemedik. Bunun nedeni balık stoklarının aşırı sömürülmesinden kaynaklıdır" dedi. Balık işleme tesislerinin boş kaldığını ifade eden Balık, şöyle konuştu: "Karadeniz'de geçmiş yıllarda bin ton hamsi elde edilirken bu rakam bin tonu geçmemektedir. Hamsi avcılığı bin ton bandına oturmuş durumda. Stoklarımız bu rakamın üzerinde av vermemektedir. Son zamanlarda kurulan balık işleme tesislerinin bu sene hamsi açısından boş kaldığını gördük. Doğu Karadeniz Bölgesi'ndeki işleme tesislerinde dondurulmuş fazla hamsi yok. Bu da üretimin düşük olduğunun ayrı bir göstergesi." Hamsinin geçmiş yıllarda hak ettiği değerin altında pazara sürüldüğünü anlatan Balık, "Hamsi, vatandaşın kış aylarında bol miktarda, ucuza tüketebildiği ve hak ettiği değerin altında pazara sunulan bir balık türüydü. Hatta denize ve arazilere döküldüğüne şahit oluyorduk. Çok geçmiş yıllarda hamsinin arazilerde gübre maksatlı kullanıldığını görüyorduk. Artık durumun bundan sonra böyle olmayacağını yavaş yavaş görüyoruz. Çünkü hamsi hak ettiği değeri bulacak UYDU TELEFONU İÇİŞLERİ BAKANLIĞI EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Uydu Telefonu alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2015/ İdarenin a) Adresi : İkmal ve Bakım Dairesi Başkanlığı A. Ayrancı Mah. Dikmen Cad. No: ÇANKAYA/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) : 2- İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı 25 adet Uydu Telefonu Alımı Ayrıntılı bilgiye EKAP'ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yeri : Emniyet Genel Müdürlüğü Haberleşme Dairesi Başkanlığı Deposu (İstanbul Yolu 7. Km. Yenimahalle / ANKARA) c) Teslim tarihi : Söz konusu malzemeler 60 takvim günü içerisinde tek parti halinde teslimi yapılacaktır. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : Emniyet Genel Müdürlüğü İkmal ve Bakım Dairesi Başkanlığı İhale Toplantı Salonu (A.Ayrancı Mah. Dikmen Cad. No: 11 O Blok Kat:2 Çankaya/ ANKARA) b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: Tedarik edilecek malların numuneleri, katalogları, fotoğrafları ile teknik şartnameye cevapları ve açıklamaları içeren doküman: İstekli firmalar, teknik şartnamenin tüm maddelerini sırasıyla ve kapsamlı şekilde (yoruma açık ifadeler kullanmadan) cevaplayarak teklif dosyasına ekleyeceklerdir. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. Bu ihaleye sadece yerli istekliler katılabilecek olup yerli malı teklif eden yerli istekliye ihalenin tamamında % 10 (on) oranında fiyat avantajı uygulanacaktır. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 30 TRY (Türk Lirası) karşılığı Emniyet Genel Müdürlüğü İkmal Bakım Daire Başkanlığı 4 Nolu Satın Alma Şube Müdürlüğü O Blok Kat 2 (A.Ayrancı Mah.Dikmen Cad.No: 11 Çankaya/ANKARA ) adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Emniyet Genel Müdürlüğü İkmal ve Bakım Dairesi Başkanlığı 4 Nolu Satın Alma Şube Müdürlüğü (A.Ayrancı Mah.Dikmen Cad. No: 11 O Blok Kat:2 Çankaya/ ANKARA) adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3 ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (doksan) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Basın ( Resmi İlanlar Ordu Üniversitesi (ODÜ) Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmet Balık, Karadeniz'de geçmiş yıllarda senede bin ton hamsi elde edilirken bu rakamın artık bin tonu geçemediğini söyledi. ve bulmaya başladı. Diğer balık türlerindeki azalma, işleme tesislerinin artması, hamsinin avlanabildiği dönem dışında da pazara sunulabilmesi hamsinin fiyatının artmasına neden olmaktadır" diye konuştu. Değeri artan bir ürüne karşı av baskısının artacağından dolayı daha fazla önlem alınması gerektiğini dile getiren Balık, şunları kaydetti: "Hamsinin değerinin artmasının bir dezavantajı olacak. Değeri artan bir ürüne karşı av baskısı artacağı için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü, hamsi avlanmasını daha çok kontrol etmek zorunda kalacak. Hak eden ve daha fazla gelir getiren bir ürün üzerindeki av baskısı artacak. İki liraya satılan hamsinin 5 liraya satılıyor olması balıkçıları daha çok avcılık yapmaya yöneltecek. Zaten var olan aşırı av baskısı daha çok artacak." (AA) Darphane altından 104 milyon lira kazandı İSTANBUL- Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, 2014 yılı faaliyet döneminde yaklaşık 104 milyon lira net kar elde etti.aa muhabirinin darphane verilerinden derlediği bilgilere göre kurum, 2014 yılı faaliyet dönemini 103 milyon 860 bin 718,34 lira net karla tamamladı. Toplam bin 776 personel istihdam eden kurum, aynı dönemde 649 milyon 214 bin 762 adet madeni para üretti. Darphane'nin cumhuriyet altını üretimi 43 milyon 789 bin 640 gram, ziynet altını üretimi 35 milyon 935 bin 32 gram ve 12 milyon 584 bin 925 adet, altın sikke üretimi ise 7 milyon 854 bin 608 gram ve 1 milyon 231 bin 7 adet olarak gerçekleşti. Darphane buna ek olarak aynı dönemde 199 bin 670 adet hatıra para, madalyon ve madalya, 70 bin 174 adet mühür ve damgayla 26 milyon 356 bin birim kıymetli evrak üretti. Kurumun geçen yıl yurtiçi satışları 233 milyon 491 bin 439,48 lira, yurtdışı satışları 1 milyon 51 bin 802,40 lira olurken, toplamda brüt satışları 234 milyon 543 bin 241,88 liraya tırmandı. Bu rakam bir önceki yıl olan 2013'te 194 milyon 607 bin 293,59 lira olarak gerçekleşmişti. Kurumun satışlarının maliyeti geçen yıl 98 milyon 428 bin 130,14 lira olurken, faiz gelirleri ise 3 milyon 451 bin 912,63 lira oldu. (AA) ARA-SIRA Nurullah AYDIN na741954@gmail.com T.C. ANKARA 22. İCRA DAİRESİ 2015/68 TLMT. TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50'sine istekli bulunmadığı taktirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50'sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV.'nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 29/03/ İhale Tarihi : 28/04/2015 günü, saat 10:45-10:50 arası. 2. İhale Tarihi : 29/05/2015 günü, saat 10:45-10:50 arası. İhale Yeri : Adliye Sarayı 2 Nolu mezat salonu Sıhhiye HUKUK TANIMAYAN, NEFRET AŞILAYAN, AYRIMCILIK YAPANLAR Ayrımcılığın ve nefret söyleminin egemen hale geldiği bir dönemde, aydınların, hukukçuların görevi, daha da önem kazanmaktadır. Yalan söyleyen, hırsızlık yapan, rüşvet alan, yolsuzuk yapan, milleti bölen, devleti tahrip eden bir maskeli çete; ayrımcılıkla nefreti körüklerken toplum ve kamu düzenini, sarsmaktadır. Anayasanın rafa kaldırıldığı, yetki gücünü elinde bulunduranların, hukukta-kanun da benim diye keyfi uygulamalar yaptığı bir ülke gerçeği, her duyarlı insanı tedirgin ediyor. Türkiye kaosa sürüklenmektedir. Kaos olan nedir? Devlet ve millet kavramlarının altüst edilişi, Ülkenin yeraltı yerüstü kaynaklarının yabancıların eline geçişi, Zengin yoksul/fakir farkının artması, Tarafsızlık ve yansızlığın terkedilmesi, Hukukun, adaletin katledilmesi, Hırsızlığın, yalancılığın, dönekliğin meziyet sayılması, Çağdışı ilkel ortaçağ kalıntısı Vahhabi Arap kültürünün Din diye yaşatılmak istenmesi, Azınlık radikal dinci zihniyetin inancın tek gerçek inanç-yaşam diye yansıtılması, Din kisvesi altında kitleler yalanla uyutulurken, ekonomik kaynakların; talan edilmesi, Hoşgörünün, sevginin ve saygının kalkması. Halk; derin bir uyku içindedir. Rahat, huzurlu memnun. Olup bitenleri görememenin, uyandırılacağını düşünememenin keyfini sürüyor. Saadetin hep böyle devam etmesini, hiç uyandırılmamasını ister. Ama bir gün gelecek, uyandırılacaklar. Halk; okumayı, düşünmeyi sevmiyor. Düşünürse rahatının kaçmasından korkuyor. Yuvanızın temeline dinamit koymak istiyorlar, diyoruz, aldırmıyorlar. Sözümüze kulak verirlerse, tedbir almak gerekeceğini anlıyor, zahmete girmek istemiyorlar. Halkın bir kesiminin bir tek endişesi var; gününü gün etmek, dilediği gibi yaşamak. Halk; mücadeleden ürküyor. Öylesine ürküyor ki, sizin için yapılan mücadelelerle ilgisinin olmadığını, göstermek ihtiyacını duyuyor. Ülkenin birçok sorunu var. Şer güçler, sayılamayacak kadar çok. Diken üzerinde. Fakat halk dikenli bir yolda ayağını yaralamadan yürümenin, mümkün olmayacağını unutuyor. Halk; tehlikeyi görünce, korkulu bir rüya görürmüşçesine sırtını dönüyor. Yeni ve eskisinden daha derin bir uykuya dalıyor. Halkı hiçbir feryat, uyandıramıyor. Tehlikeyi anlamasını temin edemiyor. Yaklaşan düşmanın, ara sıra yumruğunu yiyor, hassas bir yerine iğne batırılmış gibi şöyle bir sıçrıyor, şaşkın şaşkın bakıyor ve sonra da başını yastığa gömüyor. Nasıl mı? Türkiye de, Siyasetin Yargı yı Kuşatmasından öte; Yargı dahil olmak üzere, devletin ve toplumun kurumları, köhnemiş çağdışı zihniyete sahip olanların birimi haline dönüştürülmüştür. Bu sürecin aktörleri, duygularına, koltuk servet hırslarına hakim olamamışlardır. Türkiye; kin nefret ve öfke ile intikam diye sayıklayan dini istismar eden adaleti katleden bir fasıklar güruhu ile karşı karşıyadır. Üstünlerin Hukukunu gerçekleştirmenin hazzıyla birbirlerini kutlayanlar artmaktadır. Devlet nüfuzunun kötüye kullanılması suretiyle oluşan böyle bir tablodan demokrasi, insan hakları, kamu hizmeti verimliliği ve toplumsal barışın çıkmayacağı açıktır. Türkiye, hukuku askıya alan bu ilişkiye mahkûm olmayacaktır. Kendisini kuşatan yapıyı kıracak ve Hukuk Devletini yeniden inşa edecektir. Günün Sözü: Ayrımcılığın olduğu yerde kaos kaçınılmazdır. Takdir Edilen No Değeri TL. Adedi KDV Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri) ,00 1 %1 1 Adet 06/GLP/91 plaka sayılı Siyah Renkli 2010 Model Volksvvagen Jetta marka motor hususi otomobil Şasi No : WVN2221KZAM013038, MOTOR NO : 1 K APA66 Nolu aracın mahallinde yapılan fiili haciz sırasında anahtar ve ruhsatının olmadığı aracın birçok yerinde çizik ve darbe olduğu tesbit edilmiş olup, aracın bu haliyle satılarak paraya çevrilmesine karar verilmiş olup, taşınır malın geniş evsafı dosyada mevcut haciz tutanağında mevcuttur. Basın ( Resmi İlanlar

8 8 3 Mobilya ihracatı 8 yılda 3 kat arttı İSTANBUL - İSO Mobilya İmalatı Sektör Raporu, sektör temsilcilerinin de katıldığı toplantı ile açıklandı. Toplanının açılış konuşmasını yapan İSO Yönetim Kurulu Üyesi Sadık Ayhan Saruhan, "İmalat sanayi açısından son derece önemli bir veri kaynağı olan bu rapor, sektörün geleceğine ilişkin yol haritası oluşturacak" dedi. Raporun sunumunu gerçekleştiren İSO Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel ise mobilya sanayinin gelişmesinin diğer sektörlere oranla daha hızlı olduğunu söyledi. Gürlesel, Türk mobilya sektörünün gerek ülke gerekse dünya ticaretindeki payını artırdığını ifade etti. Panelde konuşan İSO 39. Grup Meslek Komitesi Başkanı Aydın Aslandağ da iç pazarda sektöre zarar veren kayıt dışı firma sayısını azaltmak gerektiğini belirterek, "Sektörde tedarik sistemi yaygınlaşmalı. Orta ölçekli firmalar şirket evlilikleri yapıp daha güçlü firma olmalı" diye konuştu. İSO 40. Grup Meslek Komitesi Başkanı İbrahim Yazıcı ise mobilyanın turizm ve tekstilden sonra başarılı olacak yegane sektör olduğunun altını çizerek, "Sektör üretim ve katma değeri artırıyor ama yatırım oranı yeterli değil. Özellikle AB ile ilgili vize sorununu hızla Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili ve Gaziantep Sanayi Odası (GSO) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu, "Yılın Sanayicisi" seçildi. Nisan 2015 Cuma Adil Sani Konukoğlu Yılın Sanayicisi seçildi GAZİANTEP- GSO'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Uluslararası ekonomi ve iş dünyası dergisi Ekovitrin tarafından bu yıl 14' üncüsü gerçekleştirilen "Yılın Starları Anketi" sonuçlandı. Anketin sonucu, nisan ayı sayısında kamuoyuna duyuruldu. Bu yıl 1 Ocak'ta başlayan ve 20 Mart akşamı sona eren Yılın Starları anketi, ABD'den Çin'e kadar geniş bir yelpazede oylamayla yapıldı. Ekovitrin'in geleneksel olarak düzenlediği ankette; "Yılın Siyaset Adamı", "Yılın Bakanı", "Yılın iş adamı", "Yılın İş Kadını", "Yılın Sanayicisi", "Yılın Girişimcisi", "Yılın Genç iş adamı", "Yılın CEO'su", "Yılın Belediye Başkanı", "Yılın Meslek Örgütü", "Yılın Markası", "Yılın İhracatçısı" gibi 27 kategoride 81 aday yarıştı. Yılın starları anketine rekor katılım sağlandı. Yılın starları, 310 bin 202 oyla belirlendi. Dört kuşaktır sanayici bir aileden gelen Adil Sani Konukoğlunun da aday gösterildiği "Yılın Sanayicisi" kategorisinde, oyların yüzde 65.6'sını alarak diğer iki rakibini geçerek "Yılın Sanayicisi" seçilmiş oldu. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Yılın Siyaset Adamı" seçildiği Yılın Starları Anketi'nde birinci olanlar, İstanbul'da düzenlenecek törenle ödüllerini alacak. Sanko Holding'in kurucusu merhum Sani Konukoğlu'nu kendisine örnek alan ve onun "İşin hilesi dürüstlüktür" sözünü hayatında ve iş yaşamında rehber edindiği söyleyen Adil Sani Konukoğlu, ekonomi dünyasının en saygın dergilerinden olan Ekovitrin'in üst düzey yöneticilerini ve tüm ekibini bu güzel anket çalışmasından dolayı kutladı. Derginin okuyucularına teşekkür eden Konukoğlu, şunları kaydetti: "Okuyucunun oylarıyla seçilmiş olmak benim için çok kıymetli. Böyle anlamlı bir ödülü almak gurur verici. "Yılın Sanayicisi" seçilmem dolayısıyla tebriklerini ileten herkese en içten teşekkürlerimi sunarım. Sanayici olarak tek amacımız ülkemizi ve şehrimizi daha ileriye taşımaktır. Ülke sevdasıyla ve hizmet aşkıyla çalışmaya devam edeceğiz." Konukoğlu'nun özgeçmişi: Adil Sani Konukoğlu, 1961 yılında Gaziantep'te doğdu yılında Gaziantep'te lise eğitimini, 1984'te ABD University of Denver'de İngilizce lisan eğitimini tamamladı yılında Sanko Tekstil A.Ş. iplik tesislerinde çalışma hayatına başlayan Konukoğlu, yılları arasında SANKO Holding'de CFO görevini üstlendi yılından beri SANKO Holding'e bağlı Okul, Hastane, Çimento - Beton ve İplik-Havlu grup başkanlıklarını sürdürüyor. (AA) İstanbul Sanayi Odası (İSO), Mobilya İmalatı Sektör Raporu'na göre, mobilya sektörünün 2005 yılında 715 milyon dolar olan ihracatı 2013 yılında 3 kat artarak 2,2 milyar dolara çıktı. çözmemiz gerekiyor. İngiltere'ye mobilyamızı gönderiyoruz ama montaj yapacak ustamız giremiyor. Oradaki ustalarla bu işi çözmeye çalışıyoruz" diye konuştu. Mobilya Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Güleç de mobilyada son 10 yılda Çin'den sonra en fazla büyüyen ülkenin Türkiye olduğunu aktardı. 2023'te 25 milyar dolar üreteceklerini bu potansiyele inanarak söylediklerini vurgulayan Güleç, "Temmuz ayında dünya üretiminde belki de 11. sırada olacağız. Sektör büyümesine ivme kazandırmak için küçük ölçekli firmaları bir araya getirmeli, uygulanan kurumlar vergisi inmeli ya da muafiyet olmalı" dedi. İSO Mobilya İmalatı Sektör Raporuna göre, mobilya sektörünün 2005 yılında 715 milyon dolar olan ihracatı 2013 yılında 3 kat artarak, 2,2 milyar dolara çıktı, toplam ihracat içindeki payı ise yüzde 1,47'ye yükseldi. Aynı dönemde net döviz fazlası 1,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Sektörün 2012 yılı itibariyle üretim değeri 16 milyar TL, katma değeri 3,5 milyar TL oldu. Sektör, kentleşme, orta sınıfın büyümesine paralel gelir düzeyinde ve küçük/orta ölçekli ofis sayısındaki artış yaşanması gibi nedenlerden dolayı iç pazarda da hızla büyüdü. Raporda, Türkiye mobilya imalatının küresel rekabet gücünün artırılması ve dışa bağımlılığın azaltılması için uygulanacak stratejiler arasında, yerli hammadde olanaklarının geliştirilmesi, haksız rekabetin ve kayıt dışının önlenmesi, finansman ve sermaye olanaklarının artırılması ve organize sanayi bölgelerinde toplulaşma gerektiği vurgulandı. İSO Mobilya İmalatı Sektör Raporu'na göre sektörün 2012 yılı itibariyle girişimci sayısı 39 bin, ücretli çalışan sayısı 159 bin 246 olarak gerçekleşti. Bununla birlikte sektörde kapasite kullanım oranı, yıllar itibariyle sanayi ortalamasının altında kalarak 2013'te yüzde 71,4 oldu. Rapora göre dönemi arasında en yüksek üretim artışını yüzde 243,5 ile mutfak mobilyaları, en yüksek ihracat artışını da 1,3 milyar dolar ile diğer mobilyalar ile bunların aksam ve parçaları grubu gerçekleştirdi. Mobilya ithalatı ise 2005 yılında 389 milyon dolar iken, 2013 yılında 969 milyon dolara yükseldi. Mobilya ithalatı içinde en büyük payı 451 milyon dolar ile oturmaya mahsus mobilyalar ile bunların aksam ve parçaları grubu aldı. (AA) Serbest bölgelerde ticaret kan kaybetti ANKARA - ZEYNEP AKYIL - Türkiye genelinde 19 serbest bölgenin toplam ticaret hacmi 2014 yılında bir önceki yıla göre yüzde 3,5 azalarak, 22,4 milyar dolara geriledi. Serbest bölgelerde en fazla ticaret, 4,3 milyar dolarla Ege Bölgesinde yapılırken, ülkeler bazında da başı 8,7 milyar dolarla OECD ve AB ülkeleri çekti. Ekonomi Bakanlığı verilerine göre, serbest bölgelerin toplam ticaret hacmi geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 3,48 azalışla 23 milyar 240 milyon 397 bin dolardan, 22 milyar 432 milyon 242 bin dolara düştü. Serbest bölgelerde ticaret hacmi 2010 yılında 18 milyar 572 milyon 206 bin dolar, 2011 yılında 22 milyar 646 milyon 175 bin dolar, 2012 yılında 23 milyar 53 milyon 135 bin dolar düzeyindeydi. Geçen yıl en fazla ticaretin yapıldığı bölge, 4 milyar 293 milyon 268 bin dolar ile Ege Serbest bölgesi oldu. Söz konusu bölgede ticaret bir önceki yıla göre yüzde 8,27 düşüş kaydetti. Mersin Serbest Bölgesinde yüzde 1,21 gerilemeyle 3 milyar 509 milyon 193 bin dolar, İstanbul Endüstri ve Ticaret Serbest Bölgesinde yüzde 1,18 gerileme ile 3 milyar 327 milyon 829 bin dolar, İstanbul Atatürk Havalimanında yüzde 15,52 düşüşle 1 milyar 518 milyon 438 bin dolarlık ticaret yapıldı. İstanbul Trakya Serbest Bölgesindeki ticaret ise yüzde 5,25 azalışla 1 milyar 633 milyon 496 bin dolara düştü. Antalya Serbest bölgesindeki ticaret, bir önceki yıla göre yüzde 7,64 düşüş göstererek 833 milyon 450 bin dolara, İzmir Serbest Bölgesinde yüzde 13,11 düşüşle 319 milyon 987 bin dolara geriledi. Serbest bölgeler arasında ticaretin en çok çok azaldığı bölge Gaziantep Serbest Bölgesi oldu. Söz konusu bölgede ticaret, bir önceki yıla göre yüzde 32,45 azalarak, 199 milyon 45 bin dolardan 134 milyon 455 bin dolara indi. TÜBİTAK MAM Teknoloji Serbest Bölgesinde ticaret yüzde 25,32 düşüşle 174 milyon 486 bin dolara, Trabzon Serbest Bölgesinde ticaret yüzde 19,47 gerilemeyle 46 milyon 569 bin dolara, Rize Serbest Bölgesinde de yüzde 3,69 azalışla 3 milyon 522 bin dolara düştü. Öte yandan geçen yıl 7 serbest bölgede ticaret hacmi arttı. Denizli Serbest Bölgesinde ticaret yüzde 113,81 artışla 121 milyon 408 bin dolara çıkarken, Adana Yumurtalık Serbest Bölgesinde ticaret hacmi yüzde 29,72 artışla 515 milyon 598 bin dolara, Samsun Serbest Bölgesinde de yüzde 21,38 artarak 111 milyon 85 bin dolara yükseldi. (AA) EKONOMİ aydinli k Mustafa Şevki KavurMacı m.sevki@aydinli.com.tr Dua KaDere Tesİr eder mi? Dua ve tevekkül, meyelan-ı hayra büyük bir kuvvet verdiği gibi; istiğfar ve tövbe dahi, meyelan-ı şerri keser, tecavüzatını kırar Bediüzzaman Said Nursi İşbu makale Kuran-ı Kerim mealleri, Hadisi şerif açıklamaları ve Risale-i Nur Külliyatından istifade edilerek hazırlanmıştır. Sakınmak kaderi değiştirmez. Duâ ise inen belaya da henüz inmemiş belaya da fayda verir. Bela iner ve duâ ile karşılaşınca kıyamet gününe kadar birbiriyle mücadele eder, vuruşurlar. - Duâ ile kader ve kaza değişmezse, duâ etmenin ne mânası var? - Duâ, kader ve kazaya yani Allah ın yazdığına rıza gösterme edebine aykırı değil mi? -Duâ etmekle kader ve kazanın önüne geçilebilir mi? İbn-i Ömer den (ra) rivâyet edilen bir hadiste, Peygamber Efendimiz: Duâ inen belada da fayda verir, henüz inmemiş belada da. Öyle ise ey Allah ın kulları, duâyı bırakmayınız. Diğer bir hadiste; Sevban (ra) Resûlullah efendimizden (sav) şöyle rivâyet etmiştir: Kaderi sadece duâ engeller. Ömrü sadece iyilik uzatır. Ve kişi (bazen) yaptığı bir günahtan dolayı (kendisine takdir edilmiş) rızıktan mahrum edilir. Duanın kaderi engellemesi konusunda Bediüzzaman Hazretleri şöyle der: Cenâb-ı Hakk ın atâ, kaza, kader namında üç kanunu vardır. Atâ, kaza kanununu bozar, kaza da kader kanunu bozar. Meselâ: Bir şey hakkında verilen karar, kader demektir. O kararın infazı, kaza demektir. O kararı iptal edip hükmü kazadan affetmek, atâ demektir. Evet, yumuşak bir otun köklerindeki damarları katı taşı deldiği gibi, atâ da kaza kanununun kat iyetini deler. Kaza da ok gibi kader kanununun kararını deler. Demek atânın kazaya nispeti, kazanın kadere nispeti gibidir. Atâ, kaza kanununun şümulünden ihraçtır. Kaza da kader kanununun külliyetinden ihraçtır. Bu hakikate vâkıf olan ârif, Ma budu olan Hâlık ına (Ya İlâhî! Hasenâtım senin atâ ndandır. Seyyiâtım da senin kaza ndandır. Eğer atâ n olmasa idi, helâk olurdum) der. Buna bir misal verecek olursak Yunus (as) ve kavmi buna güzel bir misaldir. Ninovalılar Yunus (as) a inanmayıp Allah a âsi olmuşlardı. Ninovalıların iman etmemekte ısrarlarından dolayı Yunus (as) onların aleyhinde duâ etti. Cenâb-ı Hakk Yunus (as) a kavmi hakkında bedduâ etmemesini ve kırk gün imana davet etmesini ve inanmazlarsa azap göndereceğini söylemesini emretti. Otuz yedi gün davet ettiği halde iman etmemelerine binâen üç gün sonra azap gelecek alametleri de şunlardır diyerek oradan ayrıldı. Alâmetler vuku bulunca Ninovalılar hata ettiklerini anladılar ve Yunus (as) mı aradılar, bulamadılar. Rablerine iltica ettiler. Yalvardılar yakardılar, tevbe ve nedamet ettiler. Rableri de onları, duâ ve nedametlerinden dolayı bağışladı ve üzerlerinden azabı kaldırdı. Zünnûn u da (balık sâhibi Yûnus u da an)! Hani (kavmine) kızan biri olarak, (bizden izinsiz) gitmişti de kendisini (bu yüzden) aslâ sıkıştırmayacağımızı sanmıştı; derken (balığın karnında) karanlıklar içinde (kalıp): Senden başka ilâh yoktur; seni tenzîh ederim! Gerçekten ben (nefsine) zulmedenlerden oldum! diye nidâ etmişti. Nihâyet (biz de) onun duâsını kabûl ettik ve onu kederden kurtardık. İşte, müminleri böyle kurtarırız. Âyette ifade edildiği gibi denize atılmış, büyük bir balık onu yutmuş. Deniz fırtınalı gece dağdağalı, karanlık ve her taraftan ümit kesik bir vaziyette bulunan Yunus (as) Rabbine münacat etti. O münacatı, o duâsı ona süratle vasıta-i necat oldu. Eğer bütün insanlar ona yardımcı olsalardı yine de hiçbir şey yapamazlardı. Çünkü o vaziyette esbap bil-külliye sukût etmişti. Ancak ona o halde necat verecek öyle bir zât lâzım ki; hükmü hem balığa, hem denize, hem geceye, hem cevv-i semaya geçebilsin ve onu sahili selamete çıkarsın. Hükmü hem geçti hem sahil-i selamete çıkardı. Demek esbabın tesiri yok Tesir ve nusret ancak Allah tandır. Yunus (as) kavminin küfürlerinden dolayı azaba çarptırılmaları kader, azabın gelmesi kaza, onların yaptıklarından pişman olup nedametle Rabb-i Rahîm lerine yalvarıp yakarmaları, Rablerinin de onların üzerinden azabı kaldırması onlar için atâ idi. Yunus (as) Rabbinden izin almadan hizmet yerini terk etmesinden dolayı balığın karnına hapsedilme hükmü kader, balığın Yunus (as) yutması kaza ve Yunus (as) ın münacatı ise ve Rabbinin onu kederinden kurtarması ve yüz binden fazla ümmete kavuşması ise atâdır. Duâ ile kader ve kaza değişmezse duâ etmenin ne manası var? Madem Allah kaderimi ezelde takdir etmiş öyleyse değişmez deyip kadere dayanarak duâ dan vazgeçmek bir kaderiyecilik olur bu ise yanlıştır. Bunun yerine duâyı da Allah ın takdirinin bir parçası kabul edip duâ etmek daha makuldür. İmam-ı Gazali hazretleri bu konuda şöyle der: Olaylar önceden sebep sonuç birbirine bağlanmıştır. Sebeplerin sonuçları ortaya çıkarması zaman içinde meydana gelir. İyilik veya kötülüğü takdir eden bunlar içinde bir sebep takdir etmiştir. Duâ kötülüğün giderilmesi veya iyiliğin tedariki için bir sebeptir. Duânın bir faydası da kalpte Allah inancının kökleşmesini sağlamasıdır ki bu da ibâdetin amacıdır. Âişe validemizden (rah) rivâyet edilen bir hadiste: Resûlullah Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: Sakınmak kaderi değiştirmez. Duâ ise inen belaya da henüz inmemiş belaya da, fayda verir. Bela iner ve duâ ile karşılaşınca kıyamet gününe kadar birbiriyle mücadele eder, vuruşurlar. Ezelde duâ ile takdir edilmiş şeyler yine duâ ile vuku bulacaktır. Kader (alın yazısı) nın olaylara göre bir üstünlüğü varsa, yani olaylar kadere göre şekilleniyorsa Allah ın irade ve kudretinin de kadere bir üstünlüğü vardır. Allah ın irade ve kudreti kaderde yazılı olan şeye taalluku olmasa o şey vuku bulmaz. Burada esas olan irade ve kudrettir. Allah (cc) kaderde yazmış olduğu şeyi illâ vuku bulduracaktır denemez. Aksinin iddia edilmesi Allah ın kendi takdir ettiği şeylere mahkûmiyetini ortaya koyar. Bu ise ulûhiyetin şe nine (şanına) ve itikada zıttır. Bizim burada yapacağımız şey duâ ile kudreti celp etmektir. Hayırlı Cumalar,

9 KÜLTÜR-SANAT KÜLTÜREL BOYUT MALATYA HALK OYUNLARI Malatya, halay bölgemizin merkezi durumunda bulunan ve karışık oyunların da oynandığı bir ilimizdir. Oyunları da, türküleri de çeşitlilik gösterir. Çok zengin bir kültüre sahip illerle çevrili olması ve bu kültürlerin etkisinde bulunması, Malatya'da oyunların çok çeşitli olmasına sebep olmuştur. Mesela; Delilo Elazığ'da, Beşayak Adıyaman'da, Bapuri Bitlis'de oynanmaktadır. Malatya halk oyunlarını genellikle; a) Samahlar, b) Halaylar olarak ikiye ayırmak mümkündür. Toplu oynanan ve ritüel bir karaktere sahip Samahlar, genellikle Alevi topluluklarının özel günlerinde ve cem toplantılarında kendi aralarında yaptıkları törenlerle ilgili oyunlardır. Malatya ve çevresinde, Hızır Samahı, Bozok Samahı, (Kırklar Samahı), Demdem Samahı (Dem Geldi Samahı), Arguvan Samahı, Kırat Samahı gibi samahlar oynanır. Halaylar, Malatya yöresinde davul ve zurna eşliğinde oynanan hareketli, canlı ve cıvıl cıvıl oyunlardır. Bölgede "Halay çekme"ye, "Dillân çekme" denilmektedir. Halay en az beş kişiyle oynanır ve bu tek katlarla 7,9,11 gibi oyuncu sayısıyla artabilir. Oyuncu başına "Halay Başı", sonraki oyuncuya "Pöçcü" adı verilir. Her ikisinin elinde mendil bulunur. Malatya yöresinde halk oyunlarında ve türkülerinde icra edilen halk çalgıları şunlardır: Davul, Zurna, Kaval, Bağlama, Tef, Darbuka, Klarnet, Saz ve Cura. Yörede oynanan oyunların adlarını şöyle sıralayabiliriz: Ağırlama (- Granî - Ağır - Ağır Malatya - Malatya Ağırlaması), Alkışta (- Arkuşta - Yalkuşta - Yarkuşta - Halkuşta - Harkuşta), Aşırma Halayı, Arapgir Halayı, Bapuri (- Papuri - Papori - Pağpuri - Pağporu), Berde, Beşayak Halayı, Çarşı ( - Çarısu) Halayı, Çeçer, Cezayir Oyunu, Dillân, Değirmenci Halayı, Delilo (Derino) Halayı, Gelin, ( - Yüksek Ayvanlarda Bülbüller Öter) Halayı, Gerzani Halayı, Gezinti, Gövenk (Kevenk), Güzeller (Nâri), Bari, Hem Hime (- Hımhine), Heyhat, Hoplama Halayı, Hoş Geldin, Karahisar Halayı, Keçike ( - Kaçike - Kaçıkey - Çekike - Lorke - Lorki -Lörke) Halayı, Kemaliye Tamzarası, Kırıkhan, Kol Oyunu (Kol Üstü) Halayı, Kol Salım (- Kol Salma) Halayı, Kırat, Memyene (Memyane), Meyruhi (Meyruki), Nainay, Nöbey, Sinsin ( - Sim sini - Sim sim), Sol Ayak, Söğüt Dalı, Tamzara Halayı, Tek Ayak Halayı, Temir Ağa (Temür Ağa), Tezleme Halayı, Tırıngo (Trıngo) Halayı, Üç Ayak Halayı, Yayık. Bu oyunların bir bölümü yöreye özgü tavırlar gösterir. Bazıları ise öbür illerde rastlananlara benzerlik gösterir. Şüphesiz Malatya'da oynanan oyunlar bu kadar değil. Ancak tespitinin ne kadar zor olduğunu derlemeciler gayet iyi bilirler. Malatya'da oynanan bazı oyunların oynanış biçimleri şöyledir : Ağırlama : Oyun; bütün oyuncuların başlarını ve bellerini eğerek "Hey" çekmesiyle başlar. Sol ayak arkaya atılırken, sağ ayak dizden sol tarafa doğru bükülür. Sol ayak, sağ ayağın yanına getirilir, vücutlar sağa ve sola sallandırılır. Sonra üç defa sağa ve sola doğru yürünür. Sol ayak arkaya atılırken sağ ayak sol ayağın yanına getirilir. Oyun bu hareketlerle devam eder. Bu erkek oyunudur. Üç Ayak : Hareketli bir oyundur. Üç ileri ve üç geri oynandığından üç ayak adını almıştır. Ağırlamanın bütün figürleri vardır. Ancak üç defa sağa yürünerek sağ topuk üç defa yere sürtülür ve üç defa sağa-sola döndürülür. Üçüncü atılımda zıplama yapılırken, sol ayak ucu yere sürtülür, üç defa sağasola atılır. Ardından sağ ayak yana götürülüp üç defa yere vurulur, arkaya sallanır. Diğer bir figür de sol ayağın öbür ayak ucunda yere vurulup yana atılmasıdır. Aynı hareket sağ ayakla da tekrarlanır. Sağ ayakla yana gidilirken üç defa sağ ve sol diz üzerine çökme yapılır. Bu da erkek oyunudur. Tezleme (Malatya Halayı) : Çok hareketli bir oyundur. Birkaç defa vücut sağa ve sola döndürülür. Sağ ayak ucu sol ayağın yanına getirilir. Sağ ayak ortaya çekilirken, vücut da arkaya eğilir. Sol ayak dik olarak öne atılır. Bu hareket birkaç defa tekrarlanır. Sağ ayak arkaya atılarak iki defa yere vurulur. Vücut arkaya eğilirken sol ayakla öne vurulur. Sağ ayakla yana iki defa yürünürken sol ayak arkaya çekilerek öne vurulur. Yine sağ ayak öne atılırken sol ayak havaya kaldırılır. Sağ diz üzerine bir çökme yapılır. İki ayak üzerinde zıplanarak sol ayak yere vurulur. Bu oyunun bitişini gösterir. Bu oyunu erkekler oynar. Malatya oyunları genellikle sözsüzdür. Ancak bazı oyunu olan türküler bulunur. Türkülerde; sevgi, hasret, dostluk, mertlik, insan sevgisi göze çarpar. " Yüksek Ayvanlarda Bülbüller Öter" türküsü bir kına havasıdır. Bu türkünün oyunu da vardır. Bu içli türkünün sözleri şöyledir: Yüksek ayvanlarda bülbüller öter Bülbülün figanı âleme yeter Benim çektiklerim ölümden beter Gel anam gel bacım gelin olasın Çarşamba gecesi bize gelesin Elinin kınasın al eylemişler Gözünün sürmesin bol eylemişler Seni bir yiğide mal eylemişler Gel anam gel bacım gelin olasın Çarşamba gecesi bize gelesin Prof. Dr. Hayrettin İVGİN hayrettinivgin@gmail.com Malatya'da bugün oynanan oyunlarda giyilen elbiseler geleneksel Malatya giyimini yansıtmamaktadır. Çünkü Malatya'da ilçeler arasında, köy ve şehirlerde çok çeşitli geleneksel giysilere rastlanır. Bu çok çeşitliliğin halk oyunları kıyafetlerine yansıması bugün için pek mümkün değildir. Ancak Malatya'yı simgeleyen halk oyunları kıyafetlerinden söz edersek şöyle: Erkekler başlarına "Küm" veya "Papak" denilen başlık takarlar. Ancak, halk oyunlarında genellikle açık başla oyun oynarlar. Sırta, düz veya çok ince siyah çizgili beyaz gömlek geçirilir. Köynekler yakasız, önden düğmeli, uzun ve geniş kolludur. Köynek üzerine yelek giyilir. Siyah renkteki yelek göğüs ortasına kadar (V biçiminde) açık ve kolsuzdur. Yelek üzerine köstek takılır. Bele yünlü kumaştan renkli şal kuşak veya düz beyaz şal takılır. Şalvar siyah kumaştan veya düz siyah ketendendir. Ayağa işlemeli renkli çorap geçirilip siyah yemeni giyilir. Bayanlarda başta "Küllük" denilen, etrafı altınlarla çevrili kırmızı fes bulunur. Fesin üstüne 'Tuşu" bağlanır. En üstte ise dolak ya da yazma bulunur. "Şalvar", "Üç Etek" ve "Bervanik" denilen önlük giyilir, ayakta ise renkli ve desenli çorapla "Yemeni" bulunur. Sonuç olarak; Malatya oyunları halaylardan oluşmuştur. Karışık oyunlara da rastlanır. Oyun müzikleri oldukça hareketli olup oyunlar coşku ile oynanır. Oyunlar, Malatya insanının mert Türk karakterini yansıtır. 3 Nisan 2015 Cuma 9 Sivas ta bin yıllık İncil ile 800 yıllık tefsir görücüye çıktı Kütüphaneler Haftası nedeniyle Sivas ta açılan sergide Bin yıllık Süryanice İncil ve 800 yıllık Kur an tefsiri cam korumalı fanusta ziyarete açıldı. Üniversite öğrencilerinin yoğun ilgi gösterdiği sergide asırlık kitapların başında güvenlik görevlileri bekledi. SİVAS- Kütüphaneler Haftası nedeniyle Sivas ta açılan sergide Bin yıllık Süryanice İncil ve 800 yıllık Kur an tefsiri cam korumalı fanusta ziyarete açıldı. Üniversite öğrencilerinin yoğun ilgi gösterdiği sergide asırlık kitapların başında güvenlik görevlileri bekledi. Ziyabey Yazma Eser Kütüphanesi Müdürlüğü ve Cumhuriyet Üniversitesi tarafından 51. Kütüphane Haftası etkinlikleri kapsamında kitap tanıtım sergisi açıldı. Sergide Ebi Muhammed El-Muafe bin İsmail tarafından Arapça olarak 800 yıl önce yazılan Nihayet ül-beyan fi Tefsir ül Kur an ve bin yıl önce ceylan derisine yazılmış Süryanice İncil de yer aldı. Özel korumalar eşliğinde cam fanus içinde sergilenen eserler büyük ilgi gördü. Sergide 45 yazma eserde yer aldı. Cumhuriyet Üniversitesi Merkezi Kafeterya girişinde açılan serginin kurdelasını Vali Alim Barut, Cumhuriyet Başsavcısı Murat İrcal, Rektör Prof. Dr. Faruk Kocacık ile il protokolü kesti. Sergiyi gezen Vali Alim Barut kendisinde de 150 yıllık Osmanlıca yazılmış bir İncil bulunduğunu söyledi. Kütüphane Müdürü Karaca, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, yazma eser tanıtımını öğrencilere daha yakın olmak amacıyla Merkezi Kafeterya da gerçekleştirdiklerini söyledi. Bu önemli eserlerin öğrencilere tanıtmanın faydalı olacağını kaydeden Karaca şöyle devam etti: Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı nın basmış olduğu eserlerin satışı ile beraber Ziyabey Kütüphanesi nde bulunan nadir eserlerin ve Ziyabey Kütüphanesi nin Cumhuriyet Üniversitesi ne tanıtılması amacı ile sayın rektörümüz ile beraber bir karar verdik. Öğrenci kardeşlerimizin giriş yaptığı kafeteryanın önüne kuralım dedik arkadaşlarımız rahatça görsün diye. Sergiye asırlık yazma eserleri getirdiklerini aktaran Cemal Karaca, Elimizde bulunan 800 yıllık Kur an-ı Kerim tefsiri ile beraber bin yıllık ceylan derisine yazılmış Süryanice İncil i getirmiş bulunduk. Sadece bu tanıtım amacıyla. Eserlerimizden İncil bize müze yolu ile intikal etti. Ayrıca bize eserler bundan sonra kurumların elinde bulunan bütün yazma, Arapça, Farsça, Osmanlıca eserler kanunen bize devredilmek durumunda. Bundan dolayı da bütün kurumlara yazılarımız yazdık, ilgili gördüğümüz yerden kitapları istedik. Müzemizde bulunan incili kitabı bize tevdi ettiler ve bu şekilde tanıtımını yapmış bulunuyoruz. Bin yıllık İncil'in tercümesi için çalışma başlattıklarını açıklayan Kütüphane Müdürü Karaca, Mardin de bulunan Gabriel isimli bir papaz ile görüşme yaptık. Doğu Süryanice olan bu eserin dijitale aktararak kendisine gönderdik, o da tercümesini yapıp gönderecek. diye konuştu. (CHA) Yerel tarihçiliğin kalbi, Kocaeli'nde atacak KOCAELİ - Sanayi kenti Kocaeli'nin kurucu isimlerini yeni nesillere tanıtmak amacıyla 3-5 Nisan'da düzenlenecek "Karamürsel Alp" temalı Kocaeli Tarihi Sempozyumu'nda 173 akademisyen, kent tarihine ve Türk denizciliğine ışık tutan 152 tebliğ sunacak. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Feyzullah Okumuş, düzenlediği basın toplantısında, şehrin kurucularını yeni nesillerle buluşturarak, milli ve manevi değerlere dayalı tarih şuuru oluşturmak hedefiyle son yıllarda Türkiye'de yapılmış yerel tarih çalışmalarından en önemlisini Kocaeli'nde gerçekleştireceklerini söyledi. Kent tarihiyle ilgili geçen sene düzenledikleri sempozyumun temasının "Gazi Akçakoca" olduğunu anımsatan Okumuş, bu yıl özellikle güney sahillerinin fethini gerçekleştiren ve Marmara Denizi'nin Türk hakimiyetine girmesini sağlayan Karamürsel Alp'i anacaklarını kaydetti. Okumuş, Kocaeli'nin antik çağlardan beri büyük medeniyetlere ev sahipliği yaptığını, Osmanlı Devleti'nin ilk fethettiği bölgelerden olduğuna dikkati çekerek, "Fetihten sonra hızla gelişen kent, Osmanlı Devleti zamanında önemli sanayi merkezi haline geldi. Demiryolu, Hereke Halı Fabrikası, çuhane, tersane, ipek ve kereste fabrikaları gibi birçok sanayi yatırımı Kocaeli'ne yapılmıştı. İşte böylesine önemli değer Kocaeli'nin araştırılması, avantajlarının, dezavantajlarının ortaya konulması ve günümüzün sosyo-ekonomik çalışmalarına katkı sağlanması amacıyla bu sempozyumu düzenlemeye başladık" değerlendirmesinde bulundu. Sempozyumda sunulacak tebliğlerin önemli birikime ve yeni projelerin gündeme getirilmesine katkı sağlayacağına inandıklarını vurgulayan Okumuş, "Ana teması Osmanlı'nın ilk amirali ve Karamürsel ilçemize adını veren Karamürsel Alp olan sempozyumumuzda bu yıl içlerinde yabancı tarihçilerin de olduğu 173 akademisyen tarafından 152 tebliğ sunulacak. Sempozyumun ardından sunulan tebliğleri kitap haline getireceğiz" ifadesini kullandı. Okumuş, sempozyum kapsamında bir dizi etkinliğe da imza atacaklarına dikkati çekti. Türk denizcilik tarihine değerli katkılarından dolayı Prof. Dr. İdris Bostan'a Kocaeli Tarihi Ödülü'nü takdim edecekleri bilgisini veren Okumuş, şunları kaydetti: "Öte yandan, fuaye alanında 3 sergimiz olacak. Tarihin en önemli denizci devletlerinden Venedik'e ilişkin devlet arşivlerinden 30 belge sergilenecek. Bu, özellikle tarihçiler açısından kaçırılmayacak tarihi fırsat. Ayrıca Başbakanlık Osmanlı Arşivleri'nden de dönemle alakalı 50 belge yine fuaye alanımızda sergilenecek. Çanakkale Zaferi'nin kahramanlarından Nusret Mayın Gemisi, iade-i ziyaret için Japonya'ya giden ve dönüşte fırtınaya yakalanarak batan Ertuğrul Fırkateyni, İzmit-Gölcük seferini yaparken yolcularıyla sulara gömülerek büyük faciaya neden olan Üsküdar Vapuru, Osmanlı'nın kadırgaları ve saltanat kayıkları da sergide yer alan önemli gemi modellerinden olacak." Sempozyumun ilk gününde protokol konuşmalarının ardından Prof. Dr. Azmi Özcan başkanlığında, Prof. Dr. İdris Bostan, Prof. Dr. Heath W. Lowry ve Prof. Dr. Chakib Benafri tarafından "Karamürsel'den Cebelitarık'a Türk Denizcilik Tarihi" konulu açılış oturumunun gerçekleştirileceğini aktaran Okumuş, ayrıca Donanma Komutanlığına bağlı fırkateynin de sempozyum boyunca otelin önüne demirleyeceğini sözlerine ekledi. Sempozyumun düzenleme kurulu üyesi Prof. Dr. Haluk Selvi de geçen yıl 2-4 Mayıs'ta gerçekleştirdikleri "Gazi Akçakoca" temalı sempozyumda 3 ciltten oluşan bin 800 sayfalık ansiklopedik eserin ortaya çıktığını dile getirerek, eserde ağırlıklı olarak Osmanlı Devleti'nin Kocaeli bölgesinde yerleşmesi, Türk-İslam kültürünü buradan almış olduğu bayrakla Avrupa'ya taşımasının anlatıldığını söyledi. Eserin bir şehir için bir arada yaşama kültürünü inşa edebilecek çalışma olduğunu vurgulayan Selvi, şunları anlattı: "Geçen yılki sempozyumun ardından bu şehrin tarihi üzerine daha çok şeyler yazılabileceğini gördük. İlk sempozyumda 103 tebliğ varken, ikinci sempozyumda 150'den fazla tebliğ elimize ulaştı. Bu hafta açılışını yapacağımız sempozyuma 174 akademisyen katılacak ve 150'den fazla tebliğ sunulacak. Bu, şu anlama geliyor, elimizdeki 3 ciltlik çalışma 'Karamürsel Alp' temalı sempozyumun ardından 4 ciltlik yeni çalışmayı ortaya çıkaracak. Türkiye'de geçen 20 yıl içinde yerel tarih araştırmaları açısından böyle bir sempozyum düzenlenmiş değil. Bu sene düzenleyeceğimiz sempozyum Türkiye'de ses getirecek, yerel tarih araştırmalarına bayrak olacak." (AA) MEHMET NURİ PARMAKSIZ mehmetnuriparmaksiz@gmail.com BENCİLEYİN SÖZLER AŞKA VE ÜLKESİNE MEFTUN GÖNÜL SAHİBİ ŞAİR ŞEMSETTİN AĞAR ÜZERİNE Şemsettin Ağar ın şiirlerini okuyunca Yunus un Aşk gelecek cümle dertler bitecek sözünü hatırlamamak mümkün değil. Bu dünyanın varoluş sebebi, hayatın gizemi ve çekiciliği, güzelliğe dair ne varsa cümlenin işaret ettiği değil midir aşk? Şemsettin Ağar aşk elbisesinin her rengine giymeye çalışmış, aşka çok farklı açılardan yaklaşmış ve gönlüyle hissedebildiğini mısralara dökmekte mahir bir sanatkâr edasıyla şiirlerini yazmaya çalışmış bunda da başarılı olmuştur. Şu mısraların ve dörtlüklerin gerçek aşkı tatmamış bir şairin dilinden dökülmesi mümkün müdür? Aşk gözüyle âleme bakmadan bu güzel mısralara imza atabilmek, doğaya, insana ve eşyaya dair kanaatlerini gönlün imbiğinden geçirmeden bu söylemlere ulaşmak mümkün müdür? Serçecik yüreğimin konduğu aşiyansın Yokluğunda yıla dönen saniye can yakıyor Özlemin kavurmada sevda adlı başağı Böyle yangın görmedi tarihin bir kuşağı Irmaklar süzülürken kirpiklerden aşağı Yüreğim lime lime yarılıyor Bala Can Bir tek seni bilirim, sensin bana aşina Bin canım feda olsun yay misali kaşına Sevgili özlenendir, sevgili istenendir; aşk insana ne kadar ızdırap verirse versin, o her dem arzulanandır. Şemsettin Ağar için de bu gerçek değişmez şiirlerinde. Sevgiliyle her şey güzeldir ama onsuz bayram bayram değildir; onsuz yaşamak bile istemez şair. Baykuşa mesken oldu sahipsiz kaldı bağım Beni bende yitirdim ne ölüyüm ne sağım Şahdamarım kurudu çözüldü dizde bağım Yârim! Yâdında bir dert müsavi geldi bine Bayramım bayram değil günüm benzemez güne Aşk üzre her milletin herkes tarafından bilinen kahramanları vardır. Bu bizde çoğunlukla Mecnun dur, Leyla dır, Kerem dir veya Aslı dır. Şairler şiirlerinde zaman zaman kendisini bu aşkları yaşayanlarla karşılaştırır. Bu ruh hâli herkeste olduğu gibi Şemsettin Ağar da mevcuttur. Ta ezelden ebede bu sevdanın giziyim Sen Leyla nın sureti ben Mecnun un iziyim Kerem köze dönerken Aslı diyen sözüyüm Tehcir edilsem ne ki ha Fizan a ha Çin e Bayramım bayram değil günüm benzemez güne Şairimzin gönlü o kadar ince düşünür ki, o kendinden çok aşktan acı çekenlere üzülür. Tabiri caizse, sevgili onun yanında olduktan sonra çekilen ızdırap onun için önemli değildir. Zaman zaman sevgiliye sitemlerde bulunsa da, bunu incitici olarak değil, sadece ağızdan çıkan bir ah şeklinde ifade etme becerisine de sahiptir Şemsettin Ağar. Zaten acıyı, hüznü ve çekilen sıkıntıları büyüten, baktığı her şeyde sevgiliyi görmeyen gerçek manada aşkı yaşayabilir mi? Kor alevler içinde yüreği dağlayanı Her günün seherinde yar diye ağlayanı Sevgi denen ışığa umudu bağlayanı Eleklerden geçirip inceden süzmesinler Cananlara söyleyin canları üzmesinler İki dünya can cana bir hayat kurmak için Akit verdim ömrümce yanında durmak için Visal denen hedefi ortadan vurmak için Gerildikçe gerilen yaylarımda sen varsın Ey Derviş diyerek feyiz aldığım Ey letafetine hayran kaldığım Ey aşkıyla her dem düşe daldığım Hem kanun, hem nizam, hem töremsin sen Gözümün bebeği can paremsin sen Bilmez misin sevdiğim sensin yegâne tasam Ezelimden ebede sevdan değişmez yasam Yaslandığım yüce dağ, tutunduğum tek asam Gariban yüreğimi yormanın faydası ne Her betimde sen varsın seni görüyor didem Leyla nın suretinde çöldesin türkü gözlüm Sen ki ruhuma neşe, sen kalbime asudem Adın ile müsavi güldesin türkü gözlüm Onda sevda ve aşk, her zaman beşeri olarak tecelli etmez. Şiirlerinde tasavvufi aşkın izlerini görmek de mümkündür. Zülfünün bir telinden dünya sevda dokurum Cümlede seni yazar harfte seni okurum Gözlerimi kırpmadan od a meydan okurum Nemrut un İbrahim i yakışında gör beni (DEVAM EDECEK) GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Alıştım ben hasrete çekilmez o hicrana, Her şeyin sultanısın adındır gül-i rana. Gökten üç elma düşse mahşer adlı bu aşka Biri şükrün hakkıdır gerisi sana bana.

10 10 3 Nisan 2015 Cuma SAĞLIK Sigara tüketiminin düşüşe geçmesi sevindirdi Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Recep Akdur, Ulusal Tütün Kontrol Programı'nın kapsamının genişletildiği son yıllarda sigara tüketiminin düşüşe geçmesinin ümit verici olduğunu söyledi. ZONGULDAK - Akdur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gelişmiş ülkelerde sigara kullanım oranları azalmasına karşın, özellikle sigarayla ilgili ölümlerin yüzde 70'inin gelişmekte olan ülkelerde artış gösterdiğini anlattı. Gelişmiş ülkelerde kampanyalar, yasal düzenlemeler ve eğitim gibi önlemlerin sigara tüketimini azalttığına dikkati çeken Akdur, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sigara karşıtı programlara bağlı olarak gelişmiş ülkelerde kullanma sıklığı hızla azalıyor. Dünyadaki toplam tüketim artmaya devam ediyor. Bu artış gelişmekte olan ülkelerdeki tüketimin daha büyük hızla artmaya devam etmesiyle ilgilidir. Bunun nedeni, dünyanın en kolay ve karlı sektörlerinden tütün endüstrisinin bu ülkelerde saldırgan ve kural tanımaz pazarlama teknikleri uygulamalarıdır. Gelişmekte olan ülkelerin de bir an önce Türkiye'dekine benzer 'Ulusal Tütün Kontrol Programı' başlatmaları yerinde olacaktır. Her şeye rağmen gelişmiş ülkelerin çok uluslu şirketleri her geçen gün daha modern ve ekonomik tekniklerle sigara üretimine devam etmektedir. Türkiye'nin bu bağlamda cazip ülkelerden birisi olması, uluslararası şirketlerin ilgisini çekmektedir. Faaliyet gösteren birçok yabancı sigara şirketinin varlığı bunun en açık göstergesidir." "Ülkemizde, Ulusal Program'ın kapsamının genişletildiği son yıllarda sigara tüketim sıklığındaki artışın yavaşlaması ve hatta düşüşe geçmesi, gelecek için ümit vermektedir" diyen Akdur, ebeveynlerin tutumunun kötü alışkanlıklar edinilmesinde belirleyici rol oynadığını vurguladı. Akdur, gençleri kötü alışkanlıklardan korumak için düzenlenecek faaliyetlere aile bireylerinin de dahil edilmesi gerektiğine dikkati çekerek, şu bilgiyi paylaştı: Diş tedavisi, diyabeti de iyileştiriyor ERZURUM - Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Çanakçı, diyabetli kişilerde özellikle enfeksiyonlu diş eti hastalıkları tedavi edildiği zaman diyabetin de iyileştiğini söyledi. Ağız, diş sağlığı ve tedavisi üzerine uzun yıllardır bilimsel çalışmalar yürüten Çanakçı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oral hijyene toplumda yeteri kadar dikkat edilmediğini belirtti. Ağız ve diş tedavisi için doktora gitmenin alışkanlık haline getirilmesi gerektiğinin altını çizen Çanakçı, insanların şiddetli ağrılar olmadığı müddetçe doktora genelde gitmediğini dile getirdi. Doç. Dr. Çanakçı, ağız ve diş sağlığının estetik açıdan, kişinin sosyalleşmesi açısından önemli olduğunu ifade ederek, ağız ve diş eti hastalıklarının en bariz belirtilerinin başında kanamalar geldiğini, diş fırçalarken kanama olduğunda doktora gidilmesini önerdi. Ağız ve diş sağlığına yönelik uzun yıllardır bilimsel çalışmalar yürüttüklerini anlatan Çanakçı, "Ağız vücudun bir devamıdır ve vücudun pek çok bölgesinden hem etkilenir hem o bölgeyi etkiler. Çoğunlukla ağız hastalıkları ki bunların başında diş eti hastalıkları gelir. Çoğunlukla kalp damar problemleri, beyin kanaması riski, son zamanlarda böbrek ve akciğer hastalıkları, hipertansiyon gibi sistemik durumlarla ilişkili" diye konuştu. Ağız ve diş sağlığının hamilelik üzerinde de ciddi anlamda risk teşkil ettiğini ifade eden Çanakçı, şunları kaydetti: "Düşük doğumlara neden olur. Özellikle diyabetli hastalarda sıklıkla diş eti rahatsızlığı görürüz. Bu diş eti hastalığını tedavi ettiğimiz zaman kişinin diyabet hastalığı da düzeliyor. Sonuçta diş eti hastalıkları kronik bir enfeksiyon. Bu kronik enfeksiyonu çözdüğünüz zaman genel sistemik duruma etkisi söz konusu oluyor. Diş eti hastalıkları vücudun bütün bölgelerini etkileyebiliyor. Kan damarları üzerine çok etkisi var. Damar tıkanıklığına tetikleyici bir faktördür." Sigara kullanımı, beslenme alışkanlığı ne kadar etkiliyse diş eti hastalığının varlığının da o kadar etkili olduğunun altını çizen Çanakçı, "Mikroptan zengin, yoğun bölgedir. Tehlikeli mikroorganizmalar vardır. Solunum yoluyla ciğerlere, mideye ulaşması, ciddi akciğer ve mide sorunlarına neden olmaktadır" dedi. (AA) İflas eden böbrekleri 15 kilogram çıktı ANTALYA - Antalya'da 4 yıldır diyalize giren 52 yaşındaki kadının organ nakli sırasında alınan iki böbreğinin 15 kilogramlık ağırlığı, ameliyat ekibini bile şaşırttı. Ankara'da yaşayan 52 yaşındaki emekli Aysen Eminoğlu'na 20 yıl önce polikistik böbrek hastalığı teşhisi konuldu. Hastalık nedeniyle ağrı çeken ve tansiyon rahatsızlığı yaşayan Eminoğlu, 4 yıl önce diyalize girmeye başladı. Haftanın üç günü diyalize giren Eminoğlu'nun sağlığına kavuşması için doktorlar, böbrek nakli ameliyatı olması gerektiğini bildirdi. Bu sırada Eminoğlu'nun 57 yaşındaki eşi İbrahim Eminoğlu, böbreğini vermek için gönüllü oldu. Aile, nakil için Medical Park Antalya Hastanesine geldi. Gerekli tetkiklerin ardından Eminoğlu çifti, nakil için ameliyata girdi. Hastanenin organ nakli merkezi başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş yönetiminde gerçekleşen ameliyat sırasında doktorlar, böbreklerin büyüklüğü nedeniyle büyük şaşkınlık yaşadı. Eminoğlu'nun işlev görmeyen iki böbreği alınarak yerine eşinin böbreği nakledildi. Naklin ardından doktorlar, Eminoğlu'nun 43 santimetre büyüklüğündeki sağ böbreğinin 8, 42 santimetre büyüklüğündeki sol böbreğinin ise 7 kilogram ağırlığında geldiğini belirledi. Başarılı geçen naklin ardından sağlığına kavuşan Eminoğlu, AA muhabirine, vücudundan çıkan böbreklerin fotoğraflarını görünce çok şaşırdığını söyledi. Ameliyattan önce oldukça kilolu olduğunu anlatan Eminoğlu, "Büyük beden kıyafetler giyiyordum. Böbreklerim alınınca bir anda 15 kilo zayıfladım. Kuş gibi hafifledim. Çok mutluyum. Doğum günümde nakil olmak benim için ikinci bir mutluluk oldu" dedi. Eminoğlu, diyalize girmeyeceği ve doyasıya su içeceği için büyük sevinç yaşadığını dile getirdi. Ameliyatı gerçekleştiren Prof. Dr. Demirbaş ise polikistik böbrek hastalığının ırsi olduğu ifade etti. Demirbaş, mesleki hayatı süresince yaptığı 5 binin üzerinde naklin yüzde 5'inin bu hastalık nedeniyle gerçekleştiğini kaydetti. Mesleki hayatında ilk kez bu kadar büyük böbrek gördüğünü vurgulayan Demirbaş, şöyle konuştu: "Böbreklerde binlerce kist vardı. Böbrekleri görünce çok şaşırdım. Bu kadar büyük böbreklere rastlamadım. Bir bebeğin ortalama 3 kilo ağırlığında olduğunu düşünürsek, hastamız vücudunda 5 bebek taşıyor gibiydi. Benim için zor ve şaşırtıcı bir ameliyattı." Demirbaş, hastanın sağlık durumunun iyi olduğunu sözlerine ekledi. (AA) Ebola küçük çocuklarda daha ölümcül ANKARA - Batı Afrika'da bir yılda 10 binden fazla kişinin ölümüne yol açan Ebola virüsünün küçük çocuklarda yetişkinlerden çok daha ölümcül olduğu bildirildi. "New England Journal of Medicine" dergisinde yer alan ve Ebola salgınının çocuklar üzerindeki etkisinin gözlemlendiği ilk geniş çaplı araştırmada, Batı Afrika'da Ebola virüsü kapan 1 yaş altındaki çocukların yaklaşık yüzde 90'ının hayatını kaybettiği belirtildi. Araştırma, Ebola virüsünün yol açtığı hastalığa yakalanan 1 ile 4 yaş arasındakilerin durumlarının 1 yaşından küçük bebeklerden biraz daha iyi olduğunu, Ebola virüsü bulaşan ve Ebola olduğundan şüphelenilen 5 yaş altındaki çocukların yüzde 80'inin yaşamını yitirdiğini gösterdi. Salgında ölenlerin büyük bölümünü yetişkinlerin oluşturduğu, Ebola virüsünden her beş ölümden birinin 15 yaşından küçüklerde görüldüğü belirtilen araştırmada, bunun tarihte en fazla sayıda gencin enfekte olduğu salgın olduğu kaydedildi. Araştırmada, ayrıca 1 yaşından küçük bebeklerde hastalığın kuluçka süresinin yaklaşık 7 gün, 10 ile 15 yaş aralığında 10 gün olduğu, yetişkinlerde ise bu sürenin 21 güne kadar çıkabildiği belirtildi. Ebola virüsü kapan 1 yaşından küçük bebeklerin hemen hemen hepsinde yüksek ateş görüldüğü, yine 16 yaşından küçüklerde yüksek ateşin görülme sıklığının yetişkinlerden daha yüksek olduğu ifade edildi. Araştırmada, en düşük ölüm oranının 10 ila 15 yaşlarındaki çocuklarda gözlendiği, 45 yaşının üstündeki yetişkinlerin hayatta kalma şanslarının 5 yaşından küçük çocuklarla neredeyse aynı olduğu bildirildi. (AA) "Özellikle yatılı okullarda ebeveynlerin yerini tutan öğretmen ve okul personeli eğitim programlarına dahil edilmeli. Görsel ve yazılı medyada sigara kullanmada model olabilecek özendirmelere yer verilmemeli. Örnek alınan toplum önderlerinin özendirici tarzda toplum önünde sigara kullanmaları önlenmelidir. Anne-babalar, otoriter-ilgisiz, sevgilerini şarta bağlayıcı, çocuklarına boyun eğici tutumlarıyla yatkınlaştırıcı olabilecekleri gibi, davranışlarında tutarlı, sevecen, kabul edici, çocukların düşüncelerine değer veren tutumlarıyla da sigara kullanımının başlanmamasında ve bırakılmasında çok önemli bir yere sahiptir." Ulusal Tütün Kontrol Programı ve bağlı eylem planlarının uygulanmasında öncelikli risk gruplarının belirlenmesi ve sosyo-kültürel boyutun göz önünde bulundurulmasının etkinlik açısından önem taşıdığını anlatan Akdur, gençler ve özellikle kız çocuklarının öncelikli veya önemli risk gruplarının başında geldiğini söyledi. Akdur, sözlerini şöyle tamamladı: "Zamanın ilerlemesiyle tarihtekinin aksine erkeklere göre kadınlar, daha önemli risk grubu haline gelmektedir. Bunların bulunduğu sosyal ortamlar olan okullar, ulusal tütün kontrol programları açısından önemli mekanlardır. Ulusal Tütün Kontrol Programı'nda hedef gruplar belirlenirken, ekonomik düzeyi ve mesleki statüsü düşük, bekar ya da eşinden ayrılmış, parçalanmış ya da huzursuz aile ortamında yaşayanlar, sosyal yaşamından memnuniyeti düşük olanlar, kültür veya dinlerinde yasaklama/ayıplama olmayanlar öncelikle ele alınmalı. Bu gruplara daha büyük özen gösterilmelidir. Aynı şekilde hapishanedekiler ya da suç eğilimi olanlar gibi özel risk grupları da unutulmamalıdır." (AA) Obezite sorunu çocukluktan başlıyor EDİRNE - Çocukluktaki dengesiz beslenmenin de obeziteye neden olduğu bildirildi. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Arif Bahar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkelerin gelişmesiyle çalışan annelerin sayısının arttığını söyledi. Bu durumun bazen çocuklardaki yemek yeme alışkanlıklarının bozulmasına ve obezite riskinin ortaya çıkmasına neden olduğunu belirten Bahar, şöyle konuştu: "Obezitenin ortaya çıkmasında dengesiz beslenme önemli rol oynuyor. Yüksek kalorili ve fast food türü gıdaların çok sık tüketilmesi, hızlı yemek yeme, öğünler arasında uzun ya da kısa süreler olması, gece yatmadan önce yemek yeme gibi alışkanlıklar, dengesiz beslenmeyi oluşturmaktadır. Obez kişilerin beslenme öykülerine bakıldığında, çocuklukta çok miktarda şeker, şekerli, yağlı ve hazır gıda tüketimi vardır." Bahar, obezitenin önlenmesi için öncelikle sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmak ve yemek yeme şeklinin ve içeriğinin değiştirilmesi gerektiğini vurguladı. Bahar, kişilerdeki obezite sorununun çocukluktaki beslenme alışkanlığından kaynaklandığını söyledi. Aşırı kilolu çocuklar için abur cubur, reçel, bal, yağ, ekmek, makarna, mantı gibi yağdan ve karbonhidrattan zengin gıdaların tüketiminin sınırlandırılması, hamburger, pizza, tost gibi hazır yiyeceklerin tamamen yasaklanması gerektiğini vurgulayan Bahar, şöyle devam etti: "Bunların yerine taze meyve, sebze ve kuru baklagiller gibi posalı yiyeceklerin tüketilmesi, beslenme içeriğinin düzenlenmesi bakımından önemlidir. Çocuklar büyüme çağında olduğu için kısıtlı diyet uygulanması gelişimlerinde olumsuz etkiye neden olabilir. Burada yapılması gereken, büyümeyi sağlayacak yeterli kalori, protein karbonhidrat ve yağ içeriği bakımından dengeli olan diyetler uygulamaktır." Bahar, televizyon alışkanlığının da çocukların hareket kapasitesini kısıtladığını dile getirdi. Günümüzde çocukların televizyon ve bilgisayar başında geçirdiği sürenin uzadığını, bu sürenin günde 2 saatle kısıtlanması gerektiğini aktaran Bahar, şunları anlattı: "Bu sürelerin günlük 2 saat ile sınırlandırılması, fiziksel aktiviteyi artırmak için çocukların yürüyüşe teşvik edilmesi, çocuğun kendi kendine giyinmesi, çantasını hazırlaması, odasını düzenlemesi gibi bireysel işlerin sağlanması, basketbol, tenis gibi ileri yaşlarda da onu aktif kılacak, spor becerilerini geliştiren aktivitelere yönlendirilmesi gerekir." (AA)

11 YAŞAM-ÇEVRE BULMACA Meriç'in hırçınlığı Bulgaristan'ın havası na bağlı Son dört ayda 4 kez kimi zaman taşan kimi zaman taşkın seviyesinde akan Meriç'in "tansiyonu", Bulgaristan'daki meteorolojik havaya bağlı. EDİRNE - Özellikle yaz mevsimlerinde su azlığı nedeniyle ortasında adacıklar görünen Meriç Nehri, geçen yıl aralık ayından bu yana Edirnelinin yüreğini ağzına getiriyor. Aralık ayında başlayan debi yükselişinin sonraki günlerde düşmemesi nedeniyle şubat ayı başlarında 31 yılın en yüksek seviyesine ulaşan Meriç Nehri, 2149 metreküp/saniye ile taşmış, Yunanistan'a ve Karaağaç Mahallesi'ne giden yolları kapamıştı. Askeri araçlarla taşınan Karaağaçlıların, Lozan Caddesi'nin taşkın sularıyla yarılması sonrasında şehir merkeziyle bağlantısı kesilmiş, acil durumlarda askeri helikopterler devreye girmişti. Bulgaristan'ın özellikle kuzey dağlarına yağan karların havaların ısınması ve sağanaklarla erimesi sonucu Meriç Nehri, iki kez taşkın seviyesine ulaştı. Enerji üretimi yapılan Bulgaristan'da baraj idaresinin daha fazla enerji üretme politikasıyla barajda taşkın payı bırakmadan su tutması, yağışlarda barajların savaklarından taşan suların Arda Nehri aracılığıyla Edirne'de Meriç'e karışmasına neden oluyor. Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, taşkına ilişin değerlendirmesinde, özellikle Bulgaristan'ın Smolyan bölgesindeki dağların zirvesinde yoğun karların varlığına işaret ederek, taşkın ANKARA - Orman ve Su İşleri Bakanlığınca, Muğla'daki Göcek Koyu'ndaki alanların imara açılarak birilerine peşkeş çekilmesinin, doğal ve tarihi yapıya zarar verebilecek tesislerin yapılmasının kesinlikle söz konusu olmadığı bildirildi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, son günlerde bazı basın yayın organlarında ''Göcek Koyu'nun talana açıldığına'' dair gerçeği yansıtmayan haberlere yer verildiği anımsatıldı. Muğla Orman Bölge Müdürlüğü, Dalaman Orman İşletme Müdürlüğü sorumluluk alanındaki Göcek Koylarında yer alan Taşyaka, Küçük Sarsala, Akbük ve Göbün koylarında kaçak faaliyetlerin ve kaçak yapılanmanın önüne geçmek maksadıyla 1995'te ilgili bakanlıklar arasında yapılan bir protokolle ve ilgili yerlerden (Özel Çevre Koruma, SİT ve benzer) alınan olurla yat mola noktası olarak tesis edildiği hatırlatılan açıklamada, bahse konu bu yerlerin, Muğla Valiliği ile 30 Aralık 1997'de yapılan protokollerin ardından devrinin yapıldığı, o tarihten bu yana mesire yeri olarak kullanıldığı ve halkın günü birlik ihtiyaçlarını karşılayacak tesis statüsünde bulunduğu belirtildi. Açıklamada, Muğla'nın büyükşehir olması, İl Özel İdaresinin kapanması ve tüzel kişiliğinin bitmesi sebebiyle ilgili tesislerin geçen yıl mayıs ayında Özel İdare tarafından Dalaman Orman İşletme endişesinin mayıs ayına kadar sürmesinden korktuğunu ifade etti. Önceki taşkında bozulan yolları tamire başladıklarında yeniden taşkın alarmı verildiğini dile getiren Gürkan, "Ne yapacağımızı şaşırdık" diyerek, yolun tamiratının ertelenebileceği sinyalini verdi. DSİ Genel Müdürlüğünün Meriç Nehri Islah Projesi kapsamında yapılacak tahliye kanalı, Meriç suyunu baypas ederek, taşkının önüne geçecek. Edirne Valisi Dursun Ali Şahin de kanal sayesinde Meriç suyu taştığında Arda ve Tunca nehirleri ile birleşerek geri tepmesinin önüne geçileceğini belirtti BUL- MACA Soldan sağa: 1. Yarışma veya gösterinin giderlerini adının yarışmada anılması karşılığında ödemeyi yapan kimse veya kuruluş. Bir nota. 2. İlişkin. Lenf düğümleri iltihabı. 3. Tunç. Bir şeyin en üstteki bölümü. 4. gerekenden eksik. İsviçre de bir akarsu. Uçurum. 5. İmkân. Endonezya nın plaka işareti. 6. Bir işi yaparken kullanılan araç. Fihrist. 7. Üzerine yazı yazmak için tabaklanmış ceylan derisi. Temiz, iffetli. 8. İyiden iyiye, iyice. 9. İç giysilerinden biri. Ağaçlıklı yol. 10. Bir renk. Yolculukta verilen dinlenme süresi. Tümör. 11. Rutubet. On altı taşla oynanan bir zekâ oyunu. 12. Kadınsı davranışları olan erkek. Binek hayvanı. 13. Soyundan gelinen kimse. Cüretkâr. 14. Kamufle etmek. 15. Müezzinin ezan okuduğu, bir ya da birkaç şerefeli, ince ve uzun yapı. İstikbal, gelecek. 16. Yankı, akis. Saha, meydan. 17. Özel gezinti gemisi. Hastalık, illet. 18. Utanma, utanç duyma. Satrançta bir taş. Vilayet. 19. Sarhoş ya da külhanbeyi bağırması. Tasdik. 20. Destan. Akla ve gerçeğe aykırı. Yukarıdan aşağıya: 1. Türk müziğinde bir makam. Yiyeceği ortaklaşa sağlanan toplantı. Bayağı, sıradan. 2. Kesimlik hayvanların kaburgasından çıkarılan et. Bebeğin başsız olarak doğmasına tıp dilinde verilen ad. Arabistan halkından olan kimse. 3. Otomobil sözcüğünün kısaltması. Kara batmamak için ayağa takılan bir tür örgülü ayaklık. Metin olma, dayanıklılık. Romanya nın plaka işareti. 4. Bir şeyin niteliklerini övme. Yarı, yarım. Manda yavrusu. Kadınların giydiği kolsuz üstlük. 5. Bir tatlı su balığı. Şırnak ilinin bir ilçesi. Meyvelerden yayılan hoş koku. 6. Ateş. Kökten, köktenci. Mektup. Telefon sözü. 7. Kabul etmeyerek geri çevirme. Bir ağırlık ölçüsünün kısa olarak söylenişi. Atın yürüyüş şekillerinden biri. Boğa güreşi alanı. 8. Üflemeli bir çalgı. Evli olmayan kişiler arasındaki cinsel ilişki. Bir pamuk türü. Evrensel alıcı kan grubu. 9. Çirozluktan sonra yağlanmaya başlayan uskumru. Köpek, kurt, çakal gibi hayvanlarda uzun, iniltili, ağlar gibi ses çıkarmak. Baş sağlığı dileme. 10. Gümüş balığı. Erden çavuşa kadar olan askerlere verilen ad. Elemeli karşılaşmalarda şampiyonu belirleyecek olan son karşılaşma. Hazırlayan: Ercan BostaNcıoĞlu İstimlak çalışmaların tamamlanmasının ardından kanal yapımına başlanacağını aktaran Şahin, 7 bin 23 metre uzunluğundaki kanal sayesinde Meriç'in rahatlayacağını kaydetti. DSİ Genel Müdürlüğünce planlanan proje çerçevesinde, Karaağaç bölgesinin içinden geçen nehrin debisinin 773 metreküp/saniyelik kısmını taşıması için tahliye kanalı inşa edilecek. 80 metre genişlikte ve 7 kilometre uzunlukta projelendirilen kanal sayesinde Meriç Nehri'nin ana yatağında zamanla biriken kum temizlenecek, kum tutucu bir regülatör yapılarak kumun yatakta belli bir noktada toplanarak tahliye edilmesi sağlanacak. (AA) Bakanlık, Göcek Koyları nın imara açılması ve peşkeş çekilmesi iddialarını yalanladı Müdürlüğü'ne devredildiği bilgisi paylaşıldı. Söz konusu yerlerin devlet ormanı olduğu, ziyaretçilerin günübirlik ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla ''6831 sayılı Orman Kanunun 25. maddesi ve Mesire Yerleri Yönetmeliği'' hükümlerine göre Orman Genel Müdürlüğü'nce ''Günübirlik Mesire Yeri'' olarak tescil edildiğine dikkat çekilen açıklamada, ''Bu alanlarda mevcut bulunan ve mevzuata uygun durumda olan kır gazinosu, tuvalet gibi tesisler kullanılacak, tamire ihtiyacı olanların onarımı yapılacaktır. İhtiyaç duyulması halinde Kıyı Kanunu ÖÇK, SİT ve benzer mevzuat çerçevesinde uygun görüşler alınarak Mesire Yerleri Tebliği'nde belirtilen kır gazinosu, büfe, tuvalet gibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayacak geçici ve günü birlik kullanıma yönelik tesislerin yapımına izin verilecektir. Söz konusu alanların mesire yeri olarak üçüncü şahıslara kiralanması Mesire Yerleri Yönetmeliği uyarınca 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu'na göre ihale yoluyla yapılabildiğinden ihaleler şeffaf şekilde gerçekleştirilmiştir'' ifadeleri kullanıldı. Haberlerde yer alan Göbün Koyu'nun 45 bin, Akbük Koyu'nun 40 bin, Taşyaka Koyu'nun 40 bin ve Küçük Sarsala Koyu'nun ise 25 bin liraya Valilik Özel İdare Müdürlüğünce yıllık olarak kiraya verildiği hatırlatılan açıklamada, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü tarafından yapılan ihale sonucunda Göbün Koyu'nun 1 milyon 900 bin, Akbük Koyu'nun 900 bin, Taşyaka Koyu'nun 902 bin, Küçük Sarsala Koyu'nun ise 1 milyon 705 bin liraya kiraya verildiği kaydedildi. Orman Genel Müdürlüğüne devredilmeden kiraya verilen bu mesire yerlerinin yıllık toplam gelirinin 150 bin lira olduğu vurgulanan açıklamada, şunlara yer verildi: ''Orman Genel Müdürlüğüne devri yapıldıktan sonra şeffaf olarak yapılan ve ortalama kişinin katıldığı ihale sonucu 5 milyon 407 bin lira gelir elde edilecektir. Yapılan ihale ile 36 kat fiyat artımı meydana gelmiştir. Mevcut sistem devam etmiş olsaydı, devletimiz her yıl 5 milyon 257 bin lira kaybedecek, bu kayıp 29 yılda 152 milyon 453 bin liraya ulaşacaktır. (AA) ÇÖZÜMÜ BUGÜN 12. SAYFADA Pek doğru! Yalnız iki nokta var. Bir kere o müsellâh haydutlar or talarına aldıkları bîçâreden parasını isteseler, üzerindeki elbisesini is teseler, ayağındaki pabucunu, başındaki külahını isteseler biz de vermesini tasvip ederdik (uygun görürdük). Lâkin bununla kanaat etmiyorlar ki. Bîçâre herifin kollarını, bacaklarını kestikten sonra: -Boynunu uzat! Kafanı da ver! diyorlar. Madem ki teklif bu kadar ağırdır, artık bunu hiç kimse kabul edemez, ister istemez dişiyle, tırnağıyle uğraşır, çabalar. Nefsini (kendini) imkânın son derecesine kadar müdafaaya bakar. Ey cemaat-ı Müslimîn! İşte bugün bizden istedikleri, ne filân vilâyet, ne falan sancaktır. Doğrudan doğruya başımızdır, boynumuzdur, hayatımızdır, saltanatımızdır, devletimizdir, hilâfetimizdir, dinimizdir, imanımızdır. Bir de o müsellâh olduğunu kabul ettiğimiz haydutların başları pek boş değil. Korktuktan tehlikeler var. Biz zarurî olan müdafaa-i hayat (hayatımızı savunma) vazifesinde biraz daha sebat edecek olursak emin olunuz ki cehennem olup gidecekler. O zaman Âkif in İngilizler kelimelerinin yeri bugün boş kalmamıştır. Değişen bir şey yok, tarih tekerrür ediyor. Ayrıca İngilizci ve Avrupa Birlikçi arkadaşların, II. Meşrutiyet, Mütareke, Millî Mücadele ve Cumhuriyet dönemlerinde uzun yıllar hem İngiltere de yaşamış ve oralarda değişik görevlerde bulunmuş hem de Türkiye de aynı şekilde önemli görevleri olmuş bir Türk münevveri olan Halil Halid in İngiliz Emperyalistlerinin Türk Husumeti adlı yazısını okumalarını tavsiye ederim. Halil Halid in bize dair İngiliz emperyalizmi ile ilgili bu yazısından bazı bölümler alalım: Avrupalılar şunu da unutmasınlar ki Şarklılar (Doğulu milletler) dahi aynen kendileri gibi hürriyetlerine ve istiklallerine (bağımsızlıklarına) düşkündürler ve iyi idare veyahut medenîleştirme vazifesi iddiası ile ecnebî (yabancı, batılı, emperyalist) bir devletin kendilerine amirlik taslamasından en kalbî hissiyatları (en içten duyguları) ile nefret ederler. (s.211) Şark (Doğu) milletleri zaman geçtikçe insan ze kâsının mahsulü her türlü vasıtayı kullanmaya başlayacak ve bu suretle de hürriyet ve istiklalleri yolunda karşılarına çıkan her maniayı (engeli) aşmak için çabalayacaklardır. Bazı Avrupa güçlerinin, Doğu memleketlerinin çoğunluğu üzerinde icra eyledikleri askerî fetihlerin "siyasî eşkıyalık" ola rak tavsif edilmesi (nitelendirilmesi) pek uygun düşer. Yukarıdan dayatılan bu hâkimiyet için yapılan her türlü izahat, (açıklamalar) hadiseleri (olayları) pek de ince den inceye araştırmayan Avrupa efkâr-ı umûmiyyesi (kamuoyu) için zahi ren (görünüşte) ne kadar hoş ve mantıklı görünse de hakikatte iş tam tersi olup, öne sürülen bu mazeretlerin hepsi de külliyen (tamamen) akla mu gayirdir (aykırıdır). Avrupalı emperyalistler Şark'ta yeni yeni araziler ka zanmak için aşk ve şevkle çalışıyorlar. Emperyalist devletlerin her biri Şark'ta zaptettikleri dominyonlarında veya ele geçir dikleri memleketlerde kendi ticari menfaatlerinin ağır basma sını temin maksadıyla yeni yeni pazarlar bulmayı arzu eder ve başka halklara ait lakin kendilerinin stratejik olarak ehemmi yetli gördükleri yerleri ele geçirmek için kendi aralarında kıran kırana yarışır ki bir diğerinin oraya girmesine mani olabilsin. Ve umumiyetle (genellikle) de her adi eşkıya gibi ganimetleri pay etmede ihtilafa (anlaşmazlığa) düşüp birbirlerinin boğazına sarılırlar, istikbalde (gelecekte) dahi iş bu merkezde olacak ve bu suretle de kendi aralarında çılgın ca bir silahlanma yarışı sürüp gidecektir. Eğer Şark'ta bu medenî soygundan en fazla zarar gören bir millet aranır ise bu millet Türk milletidir. Aynı şekilde Türki ye'yi en fazla mutazarrır (Türkiye ye en fazla zarar veren) ve kana boyayan yayılmacı siyaseti tut muş bir Avrupa devleti var ise o dahi İngiltere'den başkası de ğildir. (s ) Harbin [Birinci Dünya Harbi] başlamasıyla birlikte Türkiye'yi İttifak Devletleri arasında görmek İngiltere'de pek büyük bir ISPARTA- Isparta'nın Eğirdir Gölü nü besleyen dere ve çaylar, gölün kirlenmesine neden oluyor. Yoğun yağışlarla Eğirdir Gölü nü besleyen Aksu Çayı ndan akan çamurlu su ve çöplerle masmavi gölün bir kısmı kahverengiye dönerken, göl üstündeki evsel atıkların yanı sıra ağaçlardan kırılan dallar, hayvan leşleri ve çeşitli atıklar dikkati çekiyor. Her yağış zamanı aynı manzarayla karşılaştıklarını belirten Eğirdir Belediye Başkanı Ömer Şengöl, Yetkililerimiz bu duruma acilen önlem almalı. Eğirdir Belediyesi her fırsatta gölü korumaya çalışırken, 3 Nisan 2015 Cuma11 TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin ncetin64@hotmail.com MODERN MANDACILIK hiddete sebep oldu. En tepedeki nazırdan (bakandan) Fleet Street'teki en düşük siyaset yazarına kadar her nüfuz sahibi, pek tehditkâr bir surette beyan ettiler ki Türkiye'yi kâmilen (tamamen) ortadan kaldırmak için evvelden beri arzulandığı hâlde devamlı tehir edilen plan, artık tatbik (uygulama) sahasına konulacaktır. Fakat Türkiye'nin İttifak Devletleri arasında yer almasını sadece Alman Kayzerizminin entrikalarına bağlamamak lazım. Eğer harpten önce ki senelerde İngiliz hükûmeti kendi çocuklarına biraz olsun muhabbet hissi ile yaklaşmış olsaydı, İttihad ve Terakki Fırkası'nın biçare liderlerinden hiçbirisi Türkiye'yi bu mücadeleye sürüklemek arzusu gütmezdi. Türklere hiç de muhabbetkârane olmayan bir surette muamele ederek, çok şey isteyip muka bilinde (karşılığında) hemen hemen hiçbir şey vermeyerek ve Türkiye'nin gözünü korkutmak için onu İttihad-ı İslâm, Turancılık ve sair şeytanî tertipler içinde (yani bunları şeytanî tertiplermiş gibi) gösteren matbuat (basın) eliyle aleyhinde kam panyalar tertip ederek Türk karşıtı İngiliz emperyal fatihleri, Türkiye'nin karşı tarafa doğru sürüklenmesini temin etmişler dir. Seneler evvel Hicaz demiryolunun ikmali bir Alman fir ması tarafından yapılmak istendiğinde, Osmanlı hükûmeti İn giltere ile olan münasebetini düzeltebilmek için önceliği İngil tere'ye verdiği hâlde, İngiliz hükûmeti bu isteği dahi geri çevir mişti. Hicaz demiryolu ümmetin ianesi (yardımı) ile ikmal edilmeye (tamamlanmaya) başlandığı vakit, İngilizlerin emperyalist gazeteleri İngiliz hâkimiyetindeki Müslümanların bu hayırlı teşebbüse yardımına mani olmak için teşebbüsün samimiyetine gölge düşürmeye çalıştılar. Kanun-i Esasî'nin tesis edilmesinden (1908 de II. Meşrutiyet le birlikte Anayasanın yeniden yürürlüğe girmesinden) sonra bile Türkiye'ye karşı kötü muameleye devam ettiler. Yeni niza mın (düzenin) rical-i devleti, (devlet adamları) İngiltere'den faal bir destek göremediği gi bi bilakis engellemeyle karşılaştı. İdarî ıslahatlar ve umur-ı na fıaya (kamu işlerine) müteallik terakkileri temin etmek için Fransa'ya borç talebi ile müracaat etkileri vakit, İngilizler bu na gizliden gizliye mani oldu. Şark Meselesi ile alakadar olarak bütün İngiliz devlet adamları hep aynı tarzda hareket ederek, Şarklıların hürriyet ve istiklalinin bir numaralı düşmanı olan Rus Çarlığı'nın bu meseledeki her talebine hep hüsn-i rıza gösterdiler. Ezcümle, bu İngiliz işgalcilerin her ne niyet ile ha reket ettiklerinin bütün alametleri, hadiseleri inceden inceye tetkik eden Şarklılar tarafından görülebilmektedir. Daha sava şın başındaydı ki Hindistan'daki İngiliz resmî memurları, kah raman bir eda ve pek aşk u şevk ile beyan ettiler ki Hindistan hükûmeti, İngiliz hâkimiyetini sadece Mezopotamya'da değil Batı Asya'nın her tarafında tesis için uzunca zamandan beri kendini hazırlıyor. İngiliz emperyalizminin, İslam dünyasındaki tek hakiki müstakil (bağımsız) devlet olan Türkiye'yi kâmilen (tamamen) ortadan kaldırma planları nisbeten daha yeni olsa da, Devlet-i Aliyye'nin (Osmanlı Devleti nin) merkezden uzak vilayetlerini ana gövdeden ayırma emeli tâ Kırım Harbi'ne [ ] kadar dayanır. Yarım asırdan fazla olu yor; Karl Marx Londra'dan bir New York gazetesine gönderdiği yazısında, fikr-i serbesti (özgürlük) taraftarı olan Lord Palmerston gibi bir devlet adamının dahi memâlik-i Osmaniye'nin (Osmanlı memleketlerinin) tasfiyesi vakti geldiğinde, Mısır'ın İngiliz hissesine düşmesi icap ettiği ni söylemesini tenkit ediyor ve bu suretle küçük kavimleri bo yunduruğu altına almaya pek hevesli olan Rusya ve Avusturya gibi mutlakıyetle idare olunan devletlere, İngiltere'nin, Şark yağması hususunda teşvik edici bir misal teşkil etmesini (örnek oluşturmasını) arzu etmiyordu. (s ) (DEVAM EDECEK) Eğirdir Gölü nü, derelerden akan kirli su ve atıklar kirletiyor Aksu Çayı nın geçtiği güzergâhlarda bulunan bütün yerleşim yerlerinin atıkları göz göre göre gölümüze karışıyor. Gölü yalnızca bizim kirlettiğimiz imasında bulunup gölün çevresinde yer alan diğer köy ve kasabaları göz ardı eden DSİ yetkililerinin Aksu Çay ının getirdiklerini değerlendirerek acilen önlem almalı. dedi. Eğirdir Kemer Köprü den çekilen fotoğraflar gölün nasıl kirletildiğini ispat ederken, biran evvel önlem alınmazsa, Eğirdir Gölü nün, dağlardan gelen çamurlu su ve pisliklerle daha da kirleneceği ifade edildi. (CHA)

12 12 haber 3 Nisan 2015 Cuma Bu tahrik de tutmaz İSTANBUL- İstanbul Adliyesi'ndeki terör saldırısı sonucu şehit edilen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Bürosu Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın cenazesi toprağa verilirken geride büyük acı ve soru işaretleri kaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kiraz'ın Başakşehir Missİstanbul Evleri'ndeki konutuna taziye ziyaretinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyareti yaklaşık 50 dakika sürdü. Aileye başsağlığı dileklerini ileten Erdoğan, burada Kur'an-ı Kerim'den İnfitar Suresi'ni okudu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün buradaki tablo, arkasından Vatan Caddesi'ndeki tablo, bizlere bir şeyler noktasında tabii ki çok daha hassas olmamızı gerektiriyor. Onun için de 'Efendim bunlar cübbeli, cübbeli aranmaz'... 'Bal gibi de aranır' diyeceğiz ve tedbirlerini alacağız" dedi. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, TGRT Haber televizyonundaki "Neler Oluyor" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Kurtulmuş, terör saldırısı sonucu şehit edilen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın cenaze törenine ilişkin, "Keşke orada bütün partilerin katıldığı bir cenaze töreni olmuş olsaydı ve hep beraber bizim teröre karşı duyarlılığımızı bir kere daha cümle aleme ilan etmiş olsaydık" dedi. Şehit edilen Cumhuriyet Savcısı Kiraz'ın cenaze törenine katıldığı hatırlatılarak, oradaki duygularının sorulması üzerine Kurtulmuş, "Çok hazin bir tablo, çok acı bir durum. Hem ailesi, hem adalet camiası bakımından hem de milletimiz açısından hakikaten son derece acı bir tablo. Orada kendimizi zor tuttuk" yanıtını verdi. Türkiye, DHKP-C li teröristlerin katlettiği Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz a ağladı. Şehit savcının Eyüp Sultan Camii ndeki cenaze namazına onbinler katıldı. Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve Demirtaş ın gelmediği törende teröre lanet yağdı. Yurttaki birçok adliyede yargı camiası terör saldırısına karşı ayaklandı. Birçok ilde gıyabi cenaze namazları kılındı, Fatiha lar okundu. Başbakan Davutoğlu, Kiraz ın adının, şehit edildiği Çağlayan Adalet Sarayı na verileceğini açıkladı DHKP-C'li iki teröristin İstanbul'daki Çağlayan Adalet Sarayı'nda önce rehin alıp saatler sonra şehit ettiği Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz, onbinlerin katıldığı cenaze töreni sonrası Eyüp Mezarlığı'nda toprağa verildi. 46 yaşındaki şehit savcı için ilk tören, görev yaptığı adliye binasında yapıldı. Kiraz'ın Türk bayrağına sarılı tabutu, polisler eşliğinde ön taraftaki alana getirildi. Törene Kiraz'ın babası Muhammet Hakkı Kiraz'ın yanısıra aynı adliyede hakim olarak görev yapan eşi Yasemin Kiraz ve yakınları ile TBMM Başkanı Cemil Çiçek, çok sayıda bakan ve binlerce yargı üyesi katıldı. Şehitler ölmez, vatan bölünmez" sloganlarının atıldığı tören sonrası Kiraz'ın naaşı, Eyüp Sultan Camii'ne götürüldü. Onbinlerce vatandaşın katıldığı duygu dolu anlara sahne olan cenaze namazında Başbakan Ahmet Davutoğlu, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bakanlar, TSK'dan üst düzey subaylar, Kiraz'ın ailesi ve meslektaşları hep birlikte saf tuttu. Kiraz'ın kızı Pelin ve oğlu Muhammed Hakkı da törende hazır bulundu. Kiraz'ın naaşı dualar eşliğinde Eyüp Mezarlığı'nda defnedildi. YURTDIŞIYLA TEMAS VAR Davutoğlu ayrıca, teröristlerin saldırı öncesi yurtdışı bazı görüşmeler yaptıklarının tespit edildiğini de aktararak, Yurtdışında bazı odaklarla temasa geçtiler. Biz bu oyuna ülkeyi kurban etmeyiz. Bir kişi dahi yüzünü örterek molotof kokteyline yönelirse şimdiden uyarıyorum, müsamaha gösterilmeyecektir. Özgürlükler korunacak. Bu saldırının tuzak olduğunu halkımız fark etti" değerlendirmesi yaptı. Başbakan Davutoğlu ayrıca, şehit Kiraz'ın Başakşehir'deki evine taziye ziyaretinde bulundu. TANRIKULU KAYIP! Teröristler daha sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ile görüşmek istediklerini söyledi. Müzakere için elinden geleni yapan emniyet güçleri Sezgin Tanrıkulu'na ulaşarak, bu talebi ona iletti. Tanrıkulu, telefonda geleceğini beyan edip telefon görüşmesini sonlandırdı. Bir süre beklendikten sonra Tanrıkulu tekrar arandı ancak Tanrıkulu'nun telefonuna ulaşılamadı. Tanrıkulu ile görüşmek için bekleyen teröristler telefonda görüştükleri emniyet güçlerine artık beklemeyeceklerini ve Savcı Kiraz'ı vuracaklarını saat 20:25'de ifade etti. Savcıyı vuracaklarını söylemelerinin üzerinden bir dakika sonra ise telefondaki terörist 'sıkıyorum, sıktım' diyerek silahını ateşledi. İçeriden gelen silah sesleri üzerine polis, odaya operasyon düzenledi. İki terörist çıkan çatışmada ölü ele geçirildi. O AVUKAT YARALI Teröristlerin ölü ele geçirilmesinden sonra sağlık ekipleri, ağır yaralanan Savcı Kiraz'ı Florance Nightingale Hastanesi'ne götürdü. Hastane yetkilileri, Kiraz'ın hastaneye getirildiğinde solunumunun olmadığını ve kalbinin durduğunu, bir saatlik çabaya rağmen hayata döndürülemediğini beyan etti. Savcı Kiraz'ın 21.55'te öldüğü açıklandı. Çatışmada yaralanan avukat Şükriye Erdem ise hastaneye kaldırıldı. BARO KARŞI ÇIKMIŞTI Daha önce teröristlerin avukatlar aracılığıyla adliyeye silah sokabileceği ihtimali üzerine tartışmalar olmuş ve avukatların da aranması istenmişti, ancak İstanbul Barosu, Çağlayan Adliyesi'ne giriş çıkışlarda avukatların eşyalarının X-Ray cihazından geçilerek kontrole tabi tutulmasına karşı çıkmıştı. Karşı çıkan örgütler arasında DHKP-C de vardı. Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz için yurdun her yanında gıyabi cenaze namazları kılındı. HAİNLERE GEÇİT YOK Kaos planını devreye sokan terör örgütü DHKP-C, kanlı adliye baskınının üzerinden 24 saat geçmeden İstanbul Emniyeti ni hedef aldı. Giriş kapısındaki polislere el bombası ve silahla saldıran kadın terörist, anında karşılık vermesiyle ölü olarak ele geçirildi. İstanbul DHKP-C terör örgütünün ikinci bir saldırısına sahne oldu. Önceki gün saat sıralarında Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü kapısına gelen bir kadın terörist, 2 el bombası attı. BOMBALAR PATLAMADI Emniyetin kapısının yakınına düşen el bombaları patlamayınca terörist kalaşnikof ve tabancalarla polise kurşun yağdırdı. Polisin anında karşılık vermesiyle kadın terörist öldürüldü. Yaklaşık 5 dakika süren çatışmada polis memurları Tayfun Demirtaş ve İhsan Merde hafif şekilde yaralandı. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırılan polislerin durumlarının iyi olduğu bildirildi. Çatışma sırasında bir sivilin de topuğundan yaralandığı öğrenildi. TERÖRİST ARANAN ELİF KALSEN ÇIKTI Ölen kadın teröristin attığı patlamayan ve yanında bulunan diğer bombalar fünyeyle bomba imha uzmanları tarafından kontrollü olarak patlatıldı. Olası yeni bir saldırı ihtimaline karşı Vatan Caddesi trafiğe kapatıldı, bölge ablukaya alındı. Helikopter zaman zaman devriye gezdi. Ölen saldırganın uzun süredir aranan Elif Sultan Kalsen olduğu açıklandı. Emniyet teröristle birlikte 1 uzun namlulu Kalaşnikof otomatik tüfek, 1 tabanca ile 2 el bombası ele geçirildiğini açıkladı. 86 KİŞİ GÖZALTINDA Öte yandan çatışmanın ardından Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekipler örgütün Gazi Mahallesi, Sultanbeyli gibi bölgelerde bulunan hücre evlerine ardı ardına baskınlar yapmaya başladı. Bu operasyonlarda 60'a yakın şüpheli gözaltına alındı. Emniyet önünde gösteri düzenleyen örgüt yandaşlarından da 26 kişi gözaltına alındı. VALİ NİN AÇIKLAMASI İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yapılan saldırıya ilişkin açıklama yaptı. Vali Şahin yaptığı açıklamada, "Çatışmada kadın terörist üzerindeki bomba ve uzun namlulu silahla ölü olarak ele geçirildi" ifadesini kullandı. İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne düzenlenen saldırya ilişkin açıklama yaptı. Şahin, "İstanbul Emniyet Müdürlüğümüze yarım saat kadar önce biri kadın iki kişi tarafından silahlı saldırı düzenlendi. Çatışmada kadın terörist üzerindeki bomba ve uzun namlulu silahla ölü olarak ele geçirildi. Diğer saldırganın yaralı olarak kaçtığı olayda bir polisimiz hafif yaralandı" dedi. Terör örgütü listesindeki örgüt: DHKP-C ANKARA - Türkiye, ABD, İngiltere ve AB'nin terör örgütü listesinde yer alan DHKP- C, nihai amacını, "Türkiye'de mevcut anayasal düzeni yıkmak" olarak açıkladı. Kurulduğu 1994 yılından bugüne kadar ismini Özdemir Sabancı suikasti, Gazi Mahallesi olayları ve F Tipi cezaevlerine karşı gerçekleştirdikleri ölüm oruçları ile duyuran terör örgütü DHKP-C, dün de Çağlayan Adliyesi'nde Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ı şehit etti. AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, 1960'lı yıllarda "milli demokratik devrim tezi" ve Mahir Çayan'ın savunduğu "yeni sömürgecilik olgusu" doğrultusunda Mahir Çayan, Münir Ramazan Aktolga, Yusuf Küpeli tarafından kurulan THKP-C'nin önemli isimleri arasında Ertuğrul Kürkçü, Ulaş Bardakçı ve Hüseyin Cevahir gibi isimler yer aldı. 12 Mart 1971 Askeri Muhtırasının ardından I. Erim Hukümeti tarafından başlatılan Balyoz Harekatı süresince örgütün elebaşılarından Mahir Çayan ve beraberindeki 9 kişinin 30 Mart 1972'de Tokat'ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere Köyü'nde düzenlenen operasyonla öldürüldü. Örgüt operasyonun ardından THKP-C/Kurtuluş, Devrimci Yol, MLSPB, THKP-C/HDÖ, Devrimci Sol gibi gruplara ayrıldı. Aynı dönemde üniversitelerde yapılanan Dev-Genç'te de çözülmeler sonucunda yeni bir yapılanma gerçekleşti. Parti kurulmasını benimseyen yeni oluşum, partinin güncel politik-toplumsal çalışma içerisinde devrimci bir hareketin oluşmasına yönelik bir mücadele süreci yürütmesi gerektiğini savundu. Öte yandan Devrimci Yol üyesi Bülent Uluer, Paşa Güven ve Dursun Karataş'ın başında olduğu bir grubun örgüt merkeziyle fikir ayrılığına düşmesi sonucu Devrimci Sol adıyla yeni bir örgüt kuruldu. Devrimci Sol, 27 Mayıs 1980'de MHP Milletvekili Gün Sazak ile eski başbakanlardan Nihat Erim'in suikast sonucu öldürülmesini üstlenerek, suikastin "Mahir Çayan ve arkadaşlarının intikamının alınması" amacıyla düzenlendiğini duyurdu askeri darbesi sonrasında örgütün üyelerinin büyük çoğunluğu cezaevine girdi. 1981'de açılan davada Devrimci Sol üyesi sanık sayısı bin 243'e ulaştı. 11 yıllık bir yargılamanın ardından sanıklara "örgüt yöneticiliği yapma", "adam öldürme", "kamu malına zarar verme", "polise mukavemet" gibi çeşitli suçlardan dolayı 250 idam ve çeşitli müebbet cezaları istendi. Terör örgütü, emekli Korgeneral İsmail Selen, Bölge Jandarma Komutanı Tuğgeneral Temel Cingöz, örgütün eski üyelerinden Paşa Güven, eski MİT müsteşarı ve İstanbul 1. Ordu eski Komutanı emekli Orgeneral Adnan Ersöz, emekli Oramiral Kemal Kayacan, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Şakir Koç ve koruması ile İstanbul Şişli'de bir kahvehanede oturan Gasp Masası'nda görevli 5 polis memurunun öldürülmesi gibi birçok olayı gerçekleştirdi. Şehit Savcı Kirazın adı okulunda yaşatılacak MERSİN- İstanbul Adliyesi'ndeki terör saldırısında şehit olan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın adı, 1989 yılında mezun olduğu Mersin Anadolu İmam Hatip Lisesi'nin kütüphanesinde yaşayacak. Savcı Kiraz'ın şehit olması, Mersin Anadolu İmam Hatip Lisesi yöneticileri ve öğrencilerini de üzdü. Lisedeki duyuru ekranına, "İstanbul'da şehit edilen Savcı Mehmet Selim Kiraz, okulumuzdan 1989 yılında mezun olmuştu. Merhuma Allah'tan rahmet, ailesine sabır vermesini niyaz ediyoruz. Mersin Anadolu İmam Hatip Lisesi idarecileri, öğretmen ve öğrencileri" yazıldı. Okul idarecileri, lisedeki kütüphaneye Kiraz'ın adını verme kararı aldı. Berkin in ailesi: Bizi kullanmayın İSTANBUL- Gezi Parkı olayları sırasında gaz fişeğinin başına isabet etmesi sonucu hayatını kaybeden Berkin Elvan'ın ailesi twitter üzerinden "Ailemizin son açıklamasıdır. Dostlarımıza..." başlıklı bir mesaj yayınladı. Mesajın bir bölümü şöyle: Cumhurbaşkanı'ndan sivil toplum kuruluşuna, medyasından sokağına, siyasetleriniz, politikalarınız, çıkarlarınız, hesaplarınız artık bizden uzak olsun. Çocuğumuzu bize geri getirebilen var mı? Varsa öyle birisi o çıksın ve konuşsun ne derse, ne isterse yapmaya hazırız. Yok değil mi? Susun artık. Berkin öldü. Biz her gün yeniden yeniden öldük." okuz artık. Eğer dava açılırsa ve yargılama yapılırsa, dosyamızı aile olarak sadece kendimiz takip edeceğiz. Hiçbir avukata ve hukuki desteğe ihtiyacımız yok. Bu bir tepki değil. Bu hukukla aramızda artık kimse olmasın diye... Kimse bizim acımızı tam anlamıyor, kaldı ki nasıl anlatacaklar bunu mahkemeye... Biz bugüne kadar olduğu gibi orada olacağız ve davamızı takip edeceğiz. Sadece daha önce evladını kaybetmiş anne, babalar, aileler bizimle birlikte katılmak isterlerse davaya onları kabul edeceğiz. Sonuçta hiçbir şey çocuğumuzu geri getirmeyecek. Tek çabamız başka çocuklar ölmesin, başka analar ağlamasın diye sürecek. Bugüne kadar yüzlerce insan Berkin için gözaltına alındı, soruşturma yaşadı, tutuklandı, okuldan ve işten atıldı, yaralandı. Yeter artık. Kimse zarar görmesin. Görüşü, inancı, konumu, kim olduğu önemli değil. İnsan olan kimse artık zarar görmesin. BULMACANIN ÇÖZÜMÜ

13 3 Nisan 2015 Cuma 13 EFSANE RÖPORTAJLAR Burhan Kuzu, Başkanlık Sistemi ni Efsane Güzeldereli ye anlattı Efsane GÜZELDERELİ Türk Usulü tartışma -2- Prof. Burhan Kuzu, akademisyenliğini siyasetçi kimliğine kurban etmeyenlerden. Yani hoca lık onun için her zaman önemli. Bu önem, kimi zaman başarılı kimi zaman tartışılan çalışmalara imza atmasını sağlıyor. Bakanlık Sistemi ile ilgili çalışması ve görüşleri de bunlarda biri. Efsane Güzeldereli nin sorularını yanıtlayan Kuzu, şunlaro söyledi E.G: Sizin kendi içinizden AKP kurucusu, aynı zamanda Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Türk usulü başkanlık sistemine karşı olduğunu söyledi. B.K: Ya Türk usulü filan yok. Söyleniyor da. Bu şu demektir aslında. Türk usulü, yani yemek türüne filan benzemez ki. Türk usulü filan. Bu o mana da değildi. Bu şu demektir. Başkanlık modeliyle, parlamenter modelin çok ana bir farkı var. O da şu; Parlamenter model genelde,ilkeleri, A.B.D, İngiltere'de uygulamadan doğmuş, sonra kitaba geçmiş. Ama başkanlık sistemi kurucu babaları, A.B.D'de oturmuş, biz bu ülkeyi nasıl yönetiriz diye sormuş ve bu modeli bulmuştur. A.B.D'yi kuranlar bunu akılla bulmuşlar. İngiltere modeli daha yerli. Bu daha evrensel. Ondan dolayı diyor ki Cumhurbaşkanı, benim de katıldığım, Kendimize has, ama ana arterlerini kurmak kaydıyla, o demin söylediğim A.B.D'deki başkanlık modelinin ana arterlerini kurmak kaydıyla kendimize has bir başkanlık modeli buluruz. Bu manada Türk modeli deniyor. Bulduğumuz şu; Eleştirilebilir. Bunu çıkarabiliriz de. Bir şey de bulabiliriz. Yani deniliyor ki; bu kanun zamanında gelmezse, acaba bir süreliğine de olsa, kısa süreliğine de olsa, biz başkana, bir kararname ile o alanda, hani vatandaşa verdiği söz anlamında, adam diyor ki, ben şunu şunu yaptıracağım, kanun gerekiyor, kanun çıkmıyor. Peki ne yapacak o zaman, kanun çıkmayınca? Bekleyecek. Bekleyecek de. Ben söz verdim arkadaş. Sen yasal olarak görevini yap. Kanun çıkar bana. İyi kötü. Uzatıyor. Uzadığı zamanda yasamayı kanun çıkarmaya zorlamak adına, ben kararname çıkaracağım arkadaş. Ha diyelim çıkardın kararnameyi bak. Kararname çıktı. Uygulamaya geçtim. Bir hafta sonra kanun çıktı. Bu kararname çöpe. Bitti. Yani kanun öne geçecek o zaman. E.G: Ama yine de o çok güçlü olan kuvvetler ayrılığı hükmü olmuyor. Türk usulü başkanlık oluyor. B.K: Bakın Türk usulünden değil. A.B.D bugün bu dediğimiz çözümleri düşünüyor. Yahu diyorlar, tıkanmaya karşı ne yapabiliriz? E.G. Düşünüyorlarsa bile uygulamada yok. B.K: Allah Allah. Uygulamıyor ama bu risk. Yarın diyelim ki şunu mu istiyorsun? Yani başkan kararname çıkartmasın. O kanun çıkmasın. Bütçe de çıkarmasın. Biz ne yiyeceğiz? Bu memleket nasıl kalkınacak? Tıkanan bir sistem mi iyi? Onu mu istiyorsunuz? Yani Türk modeli olmasın da sistem tıkansın mı? E.G: Merak ettiğim bir şey var. Sayın Abdullah Gül, cumhurbaşkanı iken cumhurbaşkanının yetkileri kısıtlıydı. Sayın Erdoğan, cumhurbaşkanı olduğunda ise başkanlık modeli konuşulmaya başlandı. Neden böyle bir ihtiyaç hissedildi? B.K: Kısıtlanma diye bir şey yok. Anayasa aynı. Bir tek kelimesini değiştirmedik yetki bakımından. Yani Cumhurbaşkanı yetkisi, Özal'da da, Demirel'de de, Sezer'de de, Abdullah Gül'de de, Tayyip Bey'de de aynı. Tayyip Bey'in bir farkı ne oldu? Tayyip Bey'in halkın yüzde 51.65'i ile gelmesi. Belli bir psikolojik güç elde etti. O anlamdadır o. Mesela A.B.D modelinin, bugün bana sorsan, gücü nereden geliyor dersen, elbette anayasanın verdiği yetkiyi bir kenara bırakalım, asıl güç bence halkın seçmesinden kaynaklı. Yüzde 52 gibi bir rakam az değil. E.G: Elbette. B.K: Ben diyor, halk seçtiği için aktif olmak. Şöyle Abdullah Bey yetkisini kullanmakta biraz da pasif davrandı. Daha az belki şey yaptı. Ama Tayyip Bey halk seçti diye, daha dışa dönük bir cumhurbaşkanlığı yapıyor. Bende ondan dolayı diyorum ki; Bu model, bu halde gitmez. E.G: Dışa dönük bir cumhurbaşkanlığı yapıyor derken; meydanlara çıkıp 400 milletvekili istemesi, tarafsızlık ilkesi üzerine yemin etmiş bir cumhurbaşkanı için neye tekabül eder? B.K: Şimdi tabi AKP olarak bu yorumlandığı için eleştiri aldı. Ama benim gördüğüm, ben kendisiyle daha sonra da görüştüğüm oldu. Hatta kendisine de sordum. Ya benim buradaki maksadım anayasayı değiştirme gücü olacak bir partinin gelebilmesi. Belki bugün AKP yakın olduğu için AKP için denmiş olabiliyor. Ama AKP yakın olmasa, hükümet rakam olarak, ortaya söylenmiş bir laf olarak kalacak. E.G: Herkes biliyor ki, AKP'ye istiyor. B.K: Yani o yorum olarak gidiyor olabilir. Ama ben başka tür adam, başkanlık sisteminin gelebilmesi için hakikaten bir rakam lazım. şu anda da bence keşke neyse 300 anayasa yapacak bir güce bir parti erişebilse keşke. Ama yok. E.G. Siz anayasa profesörü olarak cumhurbaşkanının tarafsızlık ilkesine bağlı olduğunu söyleyebilir misiniz? B.K: Baktığın durduğun yere bağlı. E.G. Hukuk profesörü olarak bakarsanız. B.K: Genelleme olarak evet, hayır gibi cevap verilemez buna. Şimdi icraata tek tek bakarak yapmak lazım. Ben mesela bir Demirel dönemine bakın. Başbakanla diyelim sürekli sürtüştü. En son Çiller'e, 'Seni buradan aşağı atarım'' dedi. Oraya kadar gitti bu iş. Bir Özal bakıyorsun Akbulut'la kapıştı, Mesut Yılmaz ile birbirlerine girdiler yetki konusunda. Ahmet Necdet Sezer ile Ecevit'in durumuna bakın. Dolayısı ile cumhurbaşkanlığı makamı bence zaten bu yetkilerle sorumlu bir makam. Türkiye'de asker hep şunu düşünmüş. Bu makama gelecek adam, nasılsa hep askerden gelecek. Hep böyle gelmiş. Ama Özal bunu sivilleşmeye çekince oyun bozuldu. Arkasından Ahmet Necdet Sezer, arkasından Abdullah Bey, Tayyip Bey filan derken. Bir de şu var; Tayyip Bey daha dışa dönük olup da, daha çok dolaştığı için dikkat çekiyor. Ama bana sorarsanız gelmiş geçmiş en tarafgir cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'dir. İcraat bakımından. Bir tek oy alanı bile rektör yaptı. Daha binlerce örnek sayabilirim sana. Hiç de konuşmaz. Bilinmez sesi nasıldır. Ben bilirim de. Kırmızıda durur, yeşilde geçermiş. Bu bir iş ise. E.G. Elini hiç akçeli işlere uzatmaması, hatta oğlunun Çankaya Köşkü'nde yapılan düğününde kullanılan elektriğin parasını bile cebinden ödemesi, kendisine gelen hediyelerin hiç birini almaması da takdir toplamıştı. Neyse konumuz da, sorum da bu değil. B.K: Cumhurbaşkanı yetkileri anayasada böyle kaldığı müddetçe bu tartışmalar bitmez. Bunun altını çizelim. Dün de vardı. Bugün de var. Yapılacak olan ya yarı başkanlığa, ya tam başkanlığa geçilmesi. Başka bir çaresi yok. Bunun artık ortası yok. Hele hele halk cumhurbaşkanı seçtikten sonra bizim artık bundan geri dönmemiz mümkün değil. Bunu bir şekilde artık muhalefetle birlikte olup yarısı mıdır, tamı mıdır, ne ise bir adım daha öbür tarafa götürmemiz lazım. E.G. Gökçek geçtiğimiz yıllarda 240. madde ile ilgili bir telefon görüşmesi yaptı sizinle ve bu telefon görüşmesi de medyaya sızdı. B.K: Doğru. E.G: Kısa bir süre önce de Gökçek, Sayın Arınç ile bir atışma içine girdi. Deyim yerindeyse ortalık toz duman oldu. Bu konu ile ilgili de size bir telefon açması ya da fikir danışması gibi bir durum oldu mu? B.K: Öyle bir şey olmadı. Ama benim o söylediğin konuşma 2004 filandı. Bir hayli eski. Ben mesela neye üzülürüm. Ergenekon, Balyoz davalarında yasadışı dinlemeler var diye, bir kısım basın, nasıl olur yasa dışı dinleme dediler. Onu eleştirenler benimle, Gökçek arasındaki yasa dışı dinlemeyi, hiiiç sanki yasa dışı dinleme değilmiş gibi, gayet böyle net bir şekilde günlerce kullandılar. İyi ki adama bir şey dememişiz. İhale nasıl gidiyor filan, bir şaka yollu. Benim hiç öyle bir işim olmaz ama insan hali. Şaka yapsak. Zaten sol şaka da anlamıyor. E.G: Arınç ve Gökçek arasında yaşanan gerilimde, Gökçek, Sayın Arınç'ı istifaya davet etti. Bunun üzerine de Sayın Arınç hayli sert açıklamalarda bulundu. Hatta öyle ki; Gökçek'in, Ankara'yı parsel parsel sattığını söyledi. Şimdi siz bir hukuk profesörü olarak bir başbakan yardımcısının, bu sözleri sarfettiği yerde, savcıların bunu ihbar kabul edip harekete geçmelerini uygun görür müsünüz? B.K: Geçtiler zaten. E.G: Ama şikayet üzerine geçtiler. Arınç için, görevi kötüye kullanmaktan, Gökçek için zimmetten. B.K: Elbette öyle de yapılır. Vatandaşlardan şikayet edenler olmuş. Evvela olayın iki boyutu var. Bir tanesi adliye boyutu. Benim ondan bir şey demem doğru olmaz. Parsellemiş midir, parsellememiş midir, ben onu bilemem. Asıl olan burada her ikisinin de yaptığı yanlıştır. Ben siyasette bu tip konuların, yani şahsiyete yönelik bu tip konuların, kim olursa olsun, sadece bu ikisi için söylemiyorum, milletin gözü önünde, alamadın, veremedin biçimindeki bir diyalogla gündeme gelmesini, hangi parti yaparsa yapsın, doğru bulmam. Bunu bir siyasetçi olarak söylüyorum. Çünkü burada kim haklı, kim haksız, kamuoyunun karar verecek hali yok. Çünkü ortada farklı şeyler var. Önce cumhurbaşkanımızla alakalı biliyorsun, Sayın Arınç'ın bir açıklaması oldu. Bilmemesi mümkün değil filan gibi. Birtakım şeyler. Hükümetin işine karışıyor filan gibi. E.G: Sizce bilmemesi mümkün mü? B.K: Bilmiyorum diyorsa, bilmiyorum diyordur. Yani şu anlamda, tabi çözüm süreciyle alakalı, her gün görüşüyordur, konuşuyordur. Ama bu heyet konusu ile alakalı bilmiyorum dedi. Kim gidecek? Ben karşıyım filan gibi. Bilmemesinden ziyade. E.G. Sizce hangisi doğru söylüyor? B.K: Hiç önemi yok. Hiç kimse doğruyu söylemiyor. Netice itibarı ile yapılması gereken yöntem olarak yanlış. Kimin doğru söylediği önemli değil. Burada mühim olan kimin doğru dediği değil. Hepsi doğru olabilir. Hepsi yanlış olabilir. Ama yöntemi ben eleştiriyorum. Varsa bir mesele, gidip cumhurbaşkanı ile görüşürsün kardeşim. Bunu gelip de yani şöyle olmuş, böyle olmuş demenin anlamı yok ki. Gider oturursun cumhurbaşkanı ile beraber, ne ise bu konuşursun. E.G: Herkese duyurmanın, açıklamanın alemi yok muydu diyorsunuz, her iki taraf içinde? B.K. Tabi. Elbette. Kamuoyuna durduk yere, hani algıyı farklı yönlere çekecek olan, farklı şeyler götürecek olan bir açıklamayı doğru bulmam. E.G: Hem Erdoğan hem Arınç açısından. B.K: Herkes için söylüyorum yani. Netice itibarı ile ben ettim etmedim filan meselesi değil. Arınç'dır değildir meselesi filan değil. Yöntem olarak kamuoyu önünde bu olmamalı. Ama cumhurbaşkanımız, her zaman dedim ben, adam diyor ki baldıran zehri içtim ben bu iş için diyor, kefenimi giyerim diyor, neye mal olursa olsun diyor. Şimdi sen böyle bir insanı çözüm sürecinin dışında tutmaya kalkıyorsun. Kimsenin hakkı, haddi değil bu. Böyle bir şey olamaz. Bilgi vermek durumundasın kardeşim. Devletin başı. Yürütmenin başı. Anayasa diyor ki; cumhurbaşkanı, yürütme organının başıdır. E.G: Hem Arınç, hem de Gökçek için parti içi disiplin kurulu harekete geçirildi. B.K: Onu bilmiyorum. Ben yapılanları, disiplini bilmem. Ama yapılanların yanlış olduğunu söylüyorum. Partimizin kendi iç boyutu. E.G. Ama siz yıllardır bu partidesiniz, kurucususunuz, anayasa profesörüsünüz. B.K: Her siyasi parti yapılan açıklamalarla partiye zarar veren kişileri mutlaka sorguya çeker. Bu net. Ama ben haklı, haksız.artık onu bilemem. E.G: Neticeyi öngöremiyor musunuz? B.K: Bilemem. Ben yöntem olarak bunun doğru olmadığını söylüyorum. Gökçek'in çıkıp, istifa et, Bülent Bey'in de çıkıp yukarıdan aşağıya, ağzına ne geliyorsa saymasını doğru bulmam. Netice itibarı ile yolsuzluk, hırsızlık filan varsa, hemen götür, ver o zaman. Belgen varsa. Beklemenin anlamı yok ki. E.G: ''8 haziranı bekliyorum'' dedi. B.K: Niye bekleyeceksin? Götür ver. E.G. Partiye zarar vermemek için. B.K: Verilen kadar verildi zaten partiye zarar. Netice itibarı ile de bundan sonrası kendi aralarında olan bir şey. Gökçek'in adaylığına karşı çıkmış zamanında. O da bunun hıncını almaya kalkıyor. Kişisel bir kavga bana sorarsan. Parti boyutunu aşan, ama sonunda partiye mal olana kadar getirlen kişisel bir kavga ikisi arasındaki. Sağlıklı bir eleştiri değil ikisi de. Yapılan tamamen arka bir tarafa dayanan, arka bir planı olan, yani bizim bilmediğimiz yansıması bugün ortaya çıkan. E.G: Çok mu zarar verdi partiye? B.K. Yooo, çok zarar değil de, verdiği kadar da verdi. Bilemem. Yani ne kadar verdi. Onu bilemem. DEVAM EDECEK

14 14 3 Nisan 2015 Cuma TURİZM Tuzla Marina, 19 Mayıs'ta ziyarete açılacak... Ortaçağ'dan kalma köprünün ayaklarında "tarihi heykeller" KÜTAHYA - Kütahya'nın Gediz ilçesi Eskigediz beldesinde, Doğu Roma döneminden kaldığı tahmin edilen "Debboy Köprüsü"nün ayaklarında bulunan yaklaşık birer metrelik iki mermer heykel, ziyaretçilerden ilgi görüyor. Eskigediz Belediye Başkanı Ercan Şimşek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Debboy Köprüsü'nün, beldenin tarihi yapılarından biri olduğunu söyledi. Beldenin geçmişinin çok eski yıllara dayandığını belirten Şimşek, "O dönemde bu köprünün başında iki heykel varmış. Bu heykeller, 1800'lü yıllarda yapılan tadilatta köprünün ayaklarına yerleştirilmiş ve bugüne kadar ulaşmış" dedi. Şimşek, bu köprüden geçen eski yolun, Çavdarhisar ilçesindeki Aizanoi Antik Kenti'ne kadar gittiğini anlattı. Gediz Çayı üzerindeki bu tarihi yapının adının, askeri depo anlamındaki "deppoy"dan geldiğini aktaran Şimşek, şöyle konuştu: "Yapılış tarihi belli olmayan köprünün Doğu Roma döneminde yapıldığı sanılıyor. Kesme taştan sivri kemer üzerine inşa edilen köprünün zarif bir görüntüsü var. Köprü, Ortaçağ'da kenti Uşak, Simav, Emet ve Aizanoi'ye bağlıyormuş. 1830'lu yıllarda Gediz'e gelen Fransız mimar ve arkeolog Charles Texier, 'Taş köprü tarihi bir kıymete sahip olup evvelce iki başında iki heykel vardı. Doğu ucundaki heykel erkek, batı ucundaki kadındı. Bu başları kırılmış heykel kalıntıları köprünün doğu ucunda taşlara gömülüdür. Gerçekte sivri kemer üzerine yapılmış bir Ortaçağ eseridir' demiş. Bu tespite dayanarak köprünün 395 yılından sonra yapıldığını söyleyebiliriz. Bu köprü şimdi beldemizin en önemli tarihi varlıklarından biri olarak ziyaretçilerden yoğun ilgi görüyor" Ercan Şimşek, beldesinin 1970'te 7,6 büyüklüğündeki deprem sonrası Gediz ilçe merkezinin başka bir alana taşınmasının ardından kalan bölgede varlığını sürdürdüğünü, hem bu hem de 1944'teki 6,2 büyüklüğündeki sarsıntılara rağmen söz konusu yapının halen ayakta olduğunu sözlerine ekledi. (AA) İstanbul'un önemli yatırımlarından, deniz üzerine kurulu bulunan ve 350 milyon dolara mal olan Tuzla Marina, 19 Mayıs'ta hizmete açılacak. İSTANBUL - İnşaat çalışmaları hızla devam eden ve 185 bin metrekare yeşil alanı bünyesinde barındıracak 750 yat kapasiteli Tuzla Marina'da; balıkçı barınağı, alışveriş, hizmet ve servis alanları, su oyunları eğlence parkı, seyir terasları, kafe ve restoranlar, parklar, çocuk oyun alanları, açık spor sahaları, yürüyüş yolları, gösteri alanları, konaklama alanı, kent meydanı ve 5 bin araçlık otopark da yer alacak. Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Tuzla Marina'da çalışmaların yüzde 80'inin tamamlandığını belirterek, 520 bin metrekarelik alanı olan marinanın, denizin üzerinde bir merkez olma gibi bir fikirle doğduğunu söyledi. Marina inşaatında çalışmaların hızlı bir şekilde devam ettiğini vurgulayan Yazıcı, 19 Mayıs'ta kompleksin yüzde 90'ının açılacağını ifade etti. Yazıcı, konaklama tesisi ile akvaryumun açılışını ise gelecek yıl gerçekleştireceklerini dile getirdi. Şadi Yazıcı, marinanın açılışını yapması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yazılı talepte bulunduklarını kaydetti. Venedik'i andıran marinada iki Roller Coaster olacağına işaret eden Yazıcı, TEMA Parkı, alışveriş merkezi, akvaryumu, marinası ve konaklama tesisiyle deniz üstünde böyle bir yapının dünyada örneği olmadığına dikkati çekti. Yazıcı, "110 kilometre hızla hemen 50 metre yüksekliğe çıkacak ve o hızla aşağıya doğru inecek Roller Coaster'ı yapıyoruz. Yükseklik ve hız açısından Avrupa'nın üçüncü Roller Coaster'ı olacak bu eğlence ünitesine binmek isteyenlerin uzun kuyruklar oluşturacağına inanıyorum" diye konuştu. Alışveriş merkezinde kanallar oluşturulduğunu anlatan Yazıcı, bu kanallarda her saat başı ışık, ses ve su oyunları olacağını, vatandaşların bunları belli bir koreografi eşliğinde izleyeceğini dile getirdi. Yazıcı, İstanbul'un turizmine ve istihdamına çok büyük katkı sağlayacak marinanın, bölge için ciddi katma değer oluşturacak önemli bir proje olduğunu belirtti. Tuzla'dan eleman alımı için bir havuz oluşturulacağını vurgulayan Yazıcı, çalışmak için başvuran 4 bin kişiden 3 bininin istihdam edileceğini aktardı. Yazıcı, marinadaki yeni projelerle birlikte istihdam edilecek kişi sayısının 5 bine yaklaşacağını bildirdi. Yazıcı, marina projesi dolayısıyla bölgedeki emlak fiyatlarının yükseldiğini, ev ve arsa fiyatlarının iki katına çıktığını anlattı. Yılda milyon ziyaretçi bekledikleri ilçede ulaşım akslarının Büyükşehir Belediyesi'yle beraber Marmaray ve metroyla entegre edileceğini ifade eden Yazıcı, İstanbul'daki ilk havarayın da ilçede gerçekleştirileceğini kaydetti. Marinada nostaljik trenin de yer alacağını aktaran Yazıcı, "Tuzla'da, marinayla eski Tuzla bölgesi arasında ücretsiz servis yapacak nostaljik bir tren çalışacak. Güzergahları belirlendi. Alımı gerçekleşti. Trenin getirilip montajı ve raylı sistemin döşenmesi kaldı. Güzergah yeni marinayla İDO ve İTÜ arasında olacak. Şu an İDO'ya kadar olan bölgede çalışacak" şeklinde konuştu. (AA) ISSN GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi: Grup Birikim Matbaacılık Yayıncılık Bil. Med. Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına Ahmet Serkan Küçük Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Yazı İşleri Müdürü Şebnem ÜNAL Sayfa Editörü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Muhabir - İnternet Editörü Kenan ERGEN Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ İstihbarat Şefi Ayşegül BALDEMİR Haber Merkezi Şenol Günüç, Emine Özcan, Hakkı Murat Söbütay, Burcu Kerim, Ayşenur Gürer, Mihriban Demirel, Tülay Canpolat, Zeynep Efsane Güzeldereli İdari Merkez Yeni Batı Mah Sok. No: 12 Batıkent - Yenimahalle / ANKARA Tel: Fax: Yıl: 45 Sayı: Nisan 2015 Cuma Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT Çıldır Gölü'nün turizm elçisi oldu ARDAHAN - Ardahan'da kış aylarında soğuk havanın etkisiyle yüzeyi tamamen buzla kaplanan Çıldır Gölü kenarında işletmecilik yapan bir kişi, 20 yıldır kent dışından gelenlere bölgenin tanıtılmasına katkıda bulunuyor. Yüzeydeki buz kalınlığı yarım metreyi aşan gölde balık lokantası işleten Atalay Uzunkaya?, tesislerinde atlı kızak yapmaya gelen çok sayıda yerli ve yabancı turisti ağırlıyor. Atlı kızaklarla gölün üzerinde yolculuk yapan vatandaşlar, bölgede yetişen sarı balıklardan tesiste yeme imkanı buluyor. Uzunkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gölün kenarında yıllardır işletmecilik yaptığını, bölgenin tanıtımına yönelik yoğun çaba sarf ettiklerini söyledi. Bölgeyi atlı kızak ve sarı balıkla gündeme getirmeyi başardıklarını anlatan Uzunkaya, şöyle devam etti: "Gölün tanıtılmasına yönelik turizm elçiliği yapıyoruz. Ardahan'a farklı hizmet yapmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Türkiye 'nin dört bir yanından misafirlerimizi burada ağırlıyoruz. 20 yıldır Çıldır Gölü'ne sarı balığın tadını damaklara sunduk. Hatta birçoğu gelmeden önce bizi arayıp rezervasyon yaptırıyor. Buraya özellikle kışın çok gelen var. Çünkü hem balığın tadı hem de buz üzerinde gezmek ve aynı buz üzerinde atlı kızak keyfi yapmak için doyumsuz bir manzara Basıldığı Yer: Büyük Anadolu Medya Grup Özel Eğitim Gıda ve İnşaat Ltd. Şti. İstanbul Cad. Elif Sokak No:7/244 İskitler - Ankara TEL: Pbx Dağıtım: AK Dağıtım Abdulgani AKDAĞ Çağlayan Mah. Tıp Fakültesi Caddesi No: 258/11 Mamak/ANKARA Tel: Yayın Türü: Yerel - Süreli (Pazar hariç) Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. web: gazeteyedigun@gmail.com Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir

15 3 Nisan 2015 Cuma Torku Konyaspor u Avrupa heyecanı sardı KONYA - Türkiye Basketbol Ligi'nde aldığı galibiyetlerle play-off hayalini gerçekleştirmek için önemli bir adım atan Torku Konyaspor Basketbol Kulübü, oynadığı son 5 karşılaşmayı da kazanarak taraftarlarını memnun etti. Torku Konyaspor Basketbol Kulübü, ikinci yarının ilk maçında evinde Trabzonspor Medical Park'a yenildi. Deplasmanda TOFAŞ ile karşılaşan yeşil-beyazlılar, Bursa ekibine de mağlup oldu. Daha sonra Pınar Karşıyaka'ya , Galatasaray Liv Hospital'e yenilen Torku Konyaspor, düşme korkusu yaşamaya başladı. "Kızlar judoda daha başarılı" Türkiye Judo Federasyonu Başkanı Fatih Uysal, son dönemlerde kız sporcuların erkeklerden daha fazla madalya aldığını söyledi. 23 yıllık rekoru kırdı, şimdi gözü olimpiyatlarda SAMSUN - Uysal, AA muhabirine, judoda tüm çalışmalarını 2016 Rio Olimpiyatları'na yönelik sürdürdüklerini söyledi. Hedeflerinin, 2016 Rio Olimpiyatları'na en az 5 sıklette katılmak olduğunu dile getiren Uysal, "Hedefimiz olimpiyatlara en az 5 sıklette katılıp bir madalya almak. Arkadaşlarımızı bu yönde motive ediyoruz" ifadesini kullandı. Önemli sporcuların sakatlıklar geçirdiğini anlatan Uysal, şöyle konuştu: "Çabuk iyileştirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Şu an 3 sıklette katılma durumumuz var. Müsabakalar 2016 Mayıs ayı sonuna kadar devam ettiği için zorlu ve meşakkatli bir yol. Sporcularımızı diri ve sağlam tutup performanslarını her gün yukarı çıkartarak sakatlanmadan onları 2016'ya hazırlamak için hemen hemen iki haftada bir yapılan müsabakalara katılmaya çalışıyoruz. Her geçen gün takımın seviyesi artıyor. Antrenörlerimiz iyi çalışıyor. Sağlık takiplerini yapıyoruz. Bir eksikleri yok." Uysal, her branşta olduğu gibi judoda da olimpiyatlarda madalya almanın zor olduğuna değinerek, geçen olimpiyatlarda yaklaşık 130 ülkenin katılım sağladığını, bu ülkeler arasında ilk 20'ye girmenin önemli olduğunu vurguladı. Kızların judoda başarısına dikkati çeken Uysal, şunları kaydetti: "Son dönemlerde kızlar erkeklerden daha fazla madalya alıyor. Çalışma temposu, azimleri, hedefleri daha üst seviyede ki madalya alıyorlar. Ümit ederiz ki erkek arkadaşlarımız da aynı başarıyı gösterir. Alabilecek erkek sporcular var. İnşallah onlar da aynı hedefi belirler, ona göre çalışırlar. Onlar da kızların yakaladığı başarıyı elde ederler. Demek ki kızlar biraz daha motivasyon olmuş durumda bu yolda. Onlardan özellikle birkaçı hemen hemen her müsabakada madalya alıyor." (AA) BURSA - Atletizmde, "1500 metre genç bayanlar" kategorisinde Türkiye şampiyonu olan ve 23 yıllık rekoru kıran Songül Konak, yeni hedefinin, Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde gelecek yıl yapılacak olimpiyat oyunlarına katılmak olduğunu söyledi. Konak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Faik Çelik Kız Teknik Meslek Lisesi 4'üncü sınıf öğrencisi olduğunu, 6 yıldır da Osmangazi Belediyespor'da atletizmle uğraştığını söyledi. İstanbul'da Aslı Çakır Alptekin Atletizm Salonu'nda 14 Şubat'ta düzenlenen Turkcell Gençler ve Büyükler Türkiye Salon Şampiyonası'nda 1500 metrede 'lik derecesiyle altın madalya kazandığını anlatan Konak, aynı zamanda 1992 yılından beri kırılamayan Melahat Kokalp'e ait gençler Türkiye rekorunu kırdığını dile getirdi. Konak, bu rekoru Balkan Şampiyonası'nda büyüklerde 'lik dereceyle koşarak egale ettiğini ve olimpiyat barajı için 6 saniyesinin kaldığını kaydetti. Atletizmde olimpiyat barajına en yakın sporcunun kendisi olduğunu, kalan 1,5 yıllık süreçte bunu çok rahat geçerek olimpiyat vizesi alacağına inandığını vurgulayan Konak, "Bu seneki hedefim Avrupa Gençler Şampiyonası'nda 1500 metrede altın madalya kazanmak, daha sonra da olimpiyat barajını geçip derece yapmak. Şu an dinlenme aşamasındayım. Yaza doğru çalışmalarımı yoğunlaştıracağım. Daha çok çalışıp barajı rahatlıkla geçeceğime inanıyorum" diye konuştu. (AA) Fenerbahçe kalesini iyi savunuyor İSTANBUL- Spor Toto Süper Lig'de şampiyonluk mücadelesi veren Fenerbahçe, sezonunda kalesini iyi savunuyor. Bu sezon ligde 25. hafta sonunda kalesinde şu ana kadar 19 gol gören sarı-lacivertliler, son 10 yılda en az gol yediği sezonu yaşıyor. Fenerbahçe, sezonunda teknik direktör Christoph Daum yönetiminde 25. haftada 14 gol yemişti. "Sarı-Kanaryalar", Süper Lig'de bu sezon çıktığı 25 maçın 12'sinde kalesinde hiç gol görmedi. "Sarı-Kanaryalar" şampiyon olduğu geçen sezon 25. hafta sonunda kalesinde daha fazla gol yemişti. Fenerbahçe, Ersun Yanal yönetiminde sezonunda 25. haftada kalesinde 27 gol gördü. Sarı-lacivertliler, bu sezon ligde oynadığı 4 derbi maçın 3'ünde gol yemeden galip geldi. Süper Lig'in 6. haftasında Galatasaray'a deplasmanda 2-1 yenilen Fenerbahçe, rakibiyle ikinci yarıda sahasında oynadığı maçı 1-0 kazandı. İlk yarıda Beşiktaş'ı deplasmanda 2-0 mağlup eden "Sarı-kanaryalar", ikinci yarıda sahasındaki maçtan 1-0 galip ayrıldı. Tek hayali, kaleci Volkan Demirel'le buluşmak ANKARA - Kas erimesi nedeniyle fiziksel yetilerini kaybetmeye başlayan ve "bir mucize olmazsa 18 yaşına gelmeden hayatını kaybetme riski bulunan" 11 yaşındaki Ahmet Emin Ateş, kaleci Volkan Demirel'le biraraya gelmeyi hayal ediyor. Ateş, kaslarının giderek zayıflaması ve zaman içinde işlevini yitirmesi nedeniyle artık yürüyemiyor. Akranları sokaklarda koşup oynarken, onları evlerinin penceresinden izlemek zorunda kalan Duchenne Musküler Distrofi (DMD) hastası Ateş, anne ve babasının desteğiyle hayata tutunuyor. Ateş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dışarı çıkamadığı için tüm vaktinin evde geçtiğini ve bundan çok sıkıldığını belirtti. Oyun oynamayı çok özlediğini ifade eden Ateş, "Bilgisayar oyunu GTA 5 istiyorum. Çok eğlenceliymiş, belki sıkılmam. Çünkü, oyun oynamayı çok seviyorum. Ama yok. Oynayamıyorum" dedi. Sağlığına kavuşma arzusunu dile getiren Ateş, en büyük hayalinin ise Fenerbahçeli kaleci Volkan Demirel'le görüşmek olduğunu söyledi. Ahmet Emin Ateş, kaleci Volkan Demirel'in kendisini ziyaret etmesi düşüncesinden bile çok heyecan duyduğunu dile getirdi. (AA)

16 3 Nisan 2015 Cuma Başkentte yaşayan Erol Ata, çocukluk tutkusu olan saatlerden değerli bir koleksiyon oluşturdu. Ata'nın koleksiyonunda, yüzük, kravat iğnesi, manşet ve rozet olarak aksesuar şeklinde kullanılanlar saatler de bulunuyor. Zamanı biriktiren koleksiyoncu ANKARA - İLKAY GÜDER - Ata, AA muhabirine yaptığı açıklamada, aslında iş adamı olduğunu, saat koleksiyonerliğini de hobi olarak yaptığını söyledi. "Saat koleksiyoneri olmak için önce nakit sonra da vakit olması lazım" diyen Ata, değerli ve tasarım saat özelliği taşıyan parçaları 1990'dan itibaren toplamaya başladığını, iş yerinin belli bir bölümünü bunun için ayırdığını anlattı. Ata, koleksiyonerliğinin 25. yılında olduğunu vurgulayarak, "Başlangıçta saat olarak hangi obje olursa olsun çalışıp, çalışmadığına bakmadan alıyordum. Belli bir doyuma ulaştıktan sonra, bu sefer özelliği olan ve çalışan saatleri tercih etmeye başladım. Parayla saatlerimden almak isteyenleri de reddediyorum. Artık son yıllarda alabileceğim saat çeşidi fazla kalmadığı için yüzük, gramofon ve radyo koleksiyonu yapmaya başladım" diye konuştu. "GÜNLÜK ÜZERİMDE 2 saat BULUNDURUYoRUM" Arkadaşlarının kendisine "sen zamanı biriktiriyorsun" dediklerini aktaran Ata, "Yaklaşık 2 bini geçen saat koleksiyonum var, ben bu sayıyı artırmayı hedefliyorum. Evimin salonunda da civarında saatim var. Günlük üzerimde en az 2 saat bulunduruyorum, bazen takım elbise giydiğimde bu sayı 6'ya kadar çıkabiliyor. Saatlerim arasında yüzük, kravat iğnesi, manşet ve rozet olarak aksesuar şeklinde kullandıklarım da yer alıyor" dedi. Ata, bazı saatleri almak için 3-4 yıl uğraştığını, bunun ayrı bir keyfi olduğunu belirterek, şunları söyledi: "En uzun süre uğraştıran külçe altın olmayan ama külçe görünümlü saatim oldu. Ayakkabı değil, SANAT ESERİ İsviçre yapımı tasarım ürünü saat için 3,5 yıl uğraştım. 3 ayda bir gidip bu saati istiyordum, saatin o zamanki sahibi de her defasında reddediyordu. En son gittiğimde çok yüksek bir rakam söyledi, istediği rakamı çıkarıp verdim, saati aldım." "saatleri GERİ ALMAK problem oluyor" Cep saatlerinin neredeyse hepsinin günlük, kurmalı olduğunu, bu yüzden çok uğraşmadığını vurgulayan Ata, genelde duvar saatlerini aktif tutmaya çalıştığını anlattı. Koleksiyoner Ata, saatlerin ileri ya da geri alınmasında oldukça fazla mesai harcadığına değinerek, şunları kaydetti: "Saatleri geri almak problem oluyor. İşin ustaları, 'mekanizmaya zarar vermesin' diye, Lif sanatçısı Suhandan Özay Demirkan'ın, kağıt malzeme kullandıkları başta, Anadolu'nun tekstil geleneğini yorumladığı ve "sanat eseri" olarak tasarladığı ayakkabılar, büyük ilgi görüyor. mekanik saatleri geri çevirerek almamayı öneriyor. Bu yüzden bir gece öncesinden saatleri durdurtup, sabah geldiğimde saatleri tekrar ayarlamaya çalışıyorum. Ama ileriye alma konusunda bir sıkıntı yok, rahatlıkla yapıyorum. Saatlerin ileriye alınacak olması dolayısıyla Pazar sabahı 80 saati ileri alacağım. Bu sefer işim biraz daha kolay çünkü saatlerin bir saat daha ileri alınması daha çabuk bir süreç oluyor." Saatlerini ileride çocuklarının sahip çıkmasını isteyen Ata, "Vakıf ya da başka imkanlarla mı yaparlar bilemem. Vakıf olarak ele alıp, kendi bünyesinde sergilemek isteyen çok yer oluyor ama henüz netleşmiş bir şey yok" dedi. Ata, saat odasının güvenlik kameralarıyla izlendiğini de sözlerine ekledi. (AA) Modanın kötü çocuğu Gaultier'in 44 yıllık eserleri Paris te sergilendi Fransız modacı Jean-Paul Gaultier'in kariyerine başladığı 1971 yılından günümüze dek tasarladığı elbiseler Paris'te modaseverlerle buluştu. İZMİR - EMRE UMURBİLİR - Suhandan Özay Demirkan, AA muhabirine, her tür lif, kağıt, keçe, yün, deri, tel ve ipliğin kullanıldığı lif sanatı terimiyle Viyana Güzel Sanatlar Akademisindeki eğitimi sırasında tanıştığını söyledi. Lifin içine her tür tekstil teknikleri, kağıt heykel ve metal çalışmaların girdiğini belirten Demirkan, Anadolu'nun en eski tekstil tekniklerini alıp, geleneğin dışında modern yorumlarla tanıştırdığı eserler oluşturduğunu kaydetti. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde öğretim üyeliği yaptığı dönemde, ayakkabı tarihine ilişkin ders de verdiğini dile getiren Demirkan, şunları anlattı: "İlk olarak çarık koleksiyonu yaptım. Çarık, Hitit kültüründen geliyor. Bunun, İslam kültürü konseptinde de yeri var. Ayakkabının dairesel ön formu, gökyüzüyle olan ilişkiye işaret ediyor. Deriden oluşturduğum bu koleksiyonun ardından Anadolu çarıklarının saray versiyonunu kadife kullanarak oluşturdum." Demirkan, tasarladıkları arasında en çok sevdiği koleksiyonun, kağıt formundan oluşturduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: "Çeyiz sandığı gelin ayakkabıları olarak hazırladığım koleksiyonun hepsi el yapımı ve içlerinde Osmanlıca gelin kaynana muhabbetinin dokunuşları var. Mesela içinde Leyla'nın kocaya kaçtığı pabuç yazıyor. Kullandığım kağıtlar, çok özel el yapımı ya da topladıklarımdan oluşuyor. Mesela Myanmar'dan peçeteler getirtiyorum. Peçetelerle dantel ve tül karışımı kağıttan ayakkabı oluşturuyorum." Ayakkabı formundaki eserlerin, 38 uluslararası sergide sanatseverlerle buluştuğuna işaret eden Demirkan, eserlerine pozitif tepkiler aldığını dile getirdi. Demirkan, birçok sergiye davet aldığına değinerek, "Eserlerim, sanatsal tarafta sergileniyor. Ayakkabı, artık heykele, giyilebilir sanata döndü" ifadesini kullandı. Eserlerinin giyilebilir nitelikte olmadığına değinen Demirkan, yoğun istek üzerine, giyilebilir nitelikte üretimde bulunmayı düşündüğünü sözlerine ekledi. Demirkan'ın bazı eserleri, Fransa'da Musee des Tissus et des Arts Decoratif te Lyon'da, Polonya'da Central Museum of Textile Lodz'da, Angewandte Kunst Museum, Hollanda'da Virtual Shoe Museum ve İzmir'de Kağıt ve Kitap Sanatları Müzesi'nin koleksiyonlarında da yer alıyor. (AA) PARİS - Gaultier'in aralarında Madonna, Beyonce ve Amy Winehouse'un da bulunduğu ünlüler tarafından giyilen çoğu daha önce hiç sergilenmemiş 175 elbisesi Grand Palais'de sergilenmeye başlandı. Sergide, "Modanın kötü çocuğu" lakaplı Gaultier'in hazır giyim ve "haute couture" eserlerinin yanı sıra, elbiselerini yaratırken ilham aldığı çeşitli nesneler de bulunuyor. Jean-Paul Gaultier ile özdeşleşmiş "denizci" desenli kıyafetlerin önemli yer tuttuğu sergide modaseverler, Gaultier'in 1970'li yılların Paris ve Londra'sından esinlenerek tasarladığı Punk Cancan koleksiyonunu da görme imkanı buluyorlar. Sergide en çok dikkati çeken eserler arasında Madonna'nın 1990 yılında dünya turnesinde giydiği konik korseli elbise yer alıyor. Gaultier tarafından tasarlanan ve Beyonce, Amy Winehouse, Catherine Deneuve, Dita von Teese, Kurt Cobain, Kylie Minogue gibi ünlüler tarafından konser ve ödül törenlerinde giyilen parçalar da sergide modaseverlerin ilgisine sunuldu. Gaultier'in 18 yaşında Pierre Cardin tarafından asistan olarak işe alınmasıyla başlayan 44 yıllık moda kariyeri Grand Palais'de altı farklı temada ziyaretçiler tarafından görülebiliyor. Farklı temalara göre ayrılan altı salonda, Gaultier'in ilk ilham kaynağı Jacques Benker'ın 1944'te çektiği Falbalas filmindeki Paris Haute Couture dünyasından punk ve fütürist tarzlara geçiş süreci ve daha yakın dönemlerde vahşi yaşamla şehir hayatını harmanlayışı aktarılıyor. Kıyafetlerin bir kısmı cansız mankenlere projeksiyon makinelerinden yansıtılan gerçek yüz ifadeleriyle sunulurken, Gaultier'in 16 temel eseri de yine cansız mankenlerin kullanıldığı bir defileyle ziyaretçiler tarafından görülebiliyor. Jean-Paul Gaultier'in moda anlayışı üzerine panel ve temel moda atölyeleriyle desteklenen sergi 3 Ağustos'a kadar ziyarete açık olacak. (AA)