MEHMET ÂKİF ERSOY UN KÜFE SİNİN METİN DİLBİLİMSEL AÇIDAN İNCELENMESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "MEHMET ÂKİF ERSOY UN KÜFE SİNİN METİN DİLBİLİMSEL AÇIDAN İNCELENMESİ"

Transkript

1 MEHMET ÂKİF ERSOY UN KÜFE SİNİN METİN DİLBİLİMSEL AÇIDAN İNCELENMESİ Seher ERDOĞAN ÇELTİK* Giriş Her edebî metin, kendi içinde oluşturulmuş bir sistemdir. Sözcükler ve cümlelerden oluşan bu sistemin anlamını keşfedip ortaya koymada metin dilbilimden faydalanılabilir. Bu amaçla göstergeler dizgesini belirlemek, metnin yüzey ve derin yapısındaki anlamlarını, bağdaşıklık ve tutarlılığını tespit etmek gerekir (Günay 2007: 15). Bu çalışmada Küfe adlı manzum hikâye, metin dilbilimsel açıdan ve özellikle bağdaşıklık ile tutarlılık unsurları göz önünde bulundurularak incelenmiştir. Metinde öncelikle bilim adamlarının üstünde mutabık oldukları bağdaşıklık araçlarına yer verilmiştir. Buradan elde edilen sonuçlar metin üzerinde işlevleriyle birlikte gösterilmiştir. Bağdaşıklık Araçları / Gönderim Zamirler Şahıs Zamirleri Metin içerisinde tamlama grubu olarak kullanılan şahıs zamirleri, anlamı kuvvetlendirmiştir. Bir isme ya da nesneye gönderme yapanlar ise anlatımı daha kısa, konuşma diline yakın kılmıştır. Ayrıca şairin vezin kaygısının da şahıs zamirlerini tercih etmesinde etkisi olmuştur, diyebiliriz. Metinde geçen şahıs zamirleri birimler arasında bağdaşıklık ve tutarlılık sağlamaktadır. Bunlar, metindeki kahramanları ve küfeyi nitelerken kullanılmıştır. On üç yaşında kadar bir çocuk gelip öteden, Gerildi, tekmeyi indirdi öyle bir küfeye: Tekermeker küfe bîtâb düştü tâ öteye. -Benim babam senin altında öldü, sen hâlâ Onunla besliyeceksin ananla kardeşini. Bebek misin daha öğrenmedin mi sen işini? Adın nedir senin, oğlum? -Hasan. -Hasan, dinle. Zararlı sen çıkacaksın bütün bu hiddetle. Benim de yandı içim anlayınca derdinizi... Fakat, baban sana ısmarlayıp da gitti sizi. O, bunca yıl çalışıp alnının teriyle seni Nasıl büyüttü? Bugün, sen de kendi kardeşini, Yetim bırakmıyarak besleyip büyütmelisin. 703 * Arş. Gör., Gazi Ü. Gazi Eğitim Fak., Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı (sehererdogan@gazi.edu.t)r

2 Dedim ki ben de: Ayol dinle annenin sözünü... Hasan, dayım yatı mekteplerinde zâbittir; Senin de zihnin açık... Söylemiş olaydık bir... Koyardı mektebe... Dur söyleyim demişti hani? Okutma sen de hamal yap bu yaşta şimdi beni! Söz anladım uzun, hem de pek uzun sürecek; Benimse vardı o gün birçok işlerim görecek; Bıraktım onları, saptım yokuşlu bir yoldan, Ne oldu şimdi aceb, kim bilir, zavallı Hasan? Fakat çocuk bana haykırdı ekşitip yüzünü: -Sakallı, yok mu işin? Git, cehennem ol şuradan! Fakat, baban sana ısmarlayıp da gitti sizi. O, bunca yıl çalışıp alnının teriyle seni -Bırak hanım, o çocuktur, kusûra bakmam ben... Adın nedir senin, oğlum? 704 Dönüşlülük Zamiri Metinde anlamı vurgulamak için kullanılmıştır. Şair dönüşlülük zamirini kahraman seslenirken kendisinin yüklendiği görevin zorluğunu vurgulamak için tercih etmiş olmalı. Nasıl büyüttü? Bugün, sen de kendi kardeşini, Yetim bırakmıyarak besleyip büyütmelisin. İşaret Zamiri Selâmetin yolu insan için bu, başka değil! Elimde bir koca değnek, onunla yoklayarak, Baban gidince demek kaldı âdetâ öksüz! Onunla (küfe)besliyeceksin ananla kardeşini. Fakat çocuk bana haykırdı ekşitip yüzünü: -Sakallı, yok mu işin? Git, cehennem ol şuradan! Evet, bu yavruların hepsi, pür südud-i şebab, Eder dururdu birer aşiyan-ı nura şitab. Birazdan oynıyacak hepsi bunların (mektepten çıkan çocuklar), ne iyi! O, yük değil, kaderin bir cezası ma sûma... Yazık, günahı nedir, bilmeyen şu mahkuma! Şu(Hasan ın çalışmaya başlamadan öceki haline gönderme) var ki, yavrucağın hâli eskisinden elim: İlgi Zamiri Vurgulu bir anlatım sağlar. O anda karşıki evden bir orta yaşlı kadın O arkasındaki püskül ki kuyruğu olacak! İşaret Sıfatı Şair anlama derinlik katmak suretiyle işaret sıfatlarını kullanmıştır. Böylece bağdaşıklık oluşturmuştur. O (eski evlere gönderme)sâlhurde, harâb evlerin saçaklarına, Bu bir hamal küfesiymiş... Aceb kimin? Derken; O anda karşıki evden bir orta yaşlı kadın Zararlı sen çıkacaksın bütün bu hiddetle(hasanîn küfeyi tekmelemesi, annesine kızması). -Hay hay! Neden bu (küfeyle mi söz öbeğine gnderme) söz lâkin? Okutma sen de hamal yap bu yaşta şimdi beni! Benimse vardı o gün (andan maziye zamansal gönderim) birçok işlerim görecek O yamrı yumru beden, upuzun boyun, o bacak,(deveye gönderim) O arkasındaki püskül ki kuyruğu olacak!

3 Çocuk, benim o sabah gördüğüm zavallı yetim... Nefes değil o soluklar, kesik kesik feryad; Nazar değil o bakışlar, dümû-i istimdad. Bu bir ayaklı sefalet ki yalnayak, baş açık; O anda mekteb-i rüşdiyyeden taburla çıkan Hasan la karşılaşırken bu sahne oldu hazin; Fakat Hasan, babasından kalan o pis küfeyi, Yazık, günahı nedir, bilmeyen şu mahkûma! Karşılaştırma Şu var ki, yavrucağın hâli eskisinden elîm: Birazdan oynayacak hepsi bunların, ne iyi, Fakat Hasan, babasından kalan o pis küfeyi, Ki ezmek istedi görmekle reh-güzârında İlelebed çekecek dûş-ı ıztırârında! Eksiltili Anlatım Cümlenin Dönüştürülmesi Yetîm bırakmayarak besleyip büyütmelisin. Küfeyle öyle mi? Hay hay! Neden bu söz lâkin? Ayakta kundura yok, başta var mı fes? Ne gezer! Ortak Ögelerin Dönüştürülmesi Önüm adaysa basıp, yok, (önüm) denizse atlayarak, Ne istedin küfeden, yavrum? (Onun) Ağzı yok dili yok, Baban (küfeyi) sekiz sene kullandı... Hem de derdi ki: Çok Koyardı mektebe (seni)... Dur söyleyim demişti hani? Bizim çocuk yaramaz, (o) evde dinlenip durmaz; Kızın merâkını celbetti, (onun merakını) dâimâ da eder: Bir elde olmalı kandil, bir elde iskandil (olmalı), Eklerin Dönüştürülmesi Selâmetin yolu insan için bu(dur), başka değil! Ne istedin küfeden, yavrum? Ağzı yok dili yok(tur), Nefes değil, o soluklar, kesik kesik feryâd(dır) Nazar değil o bakışlar, dümû-ı istimdâd(dır). Evet, bu yavruların hepsi, pür-sürûd-ı şebâb(dı), O, yük değil, kaderin bir cezâsı(dır) ma sûma... Değiştirim Fiile Dayalı Değiştirim Benim babam senin altında öldü, sen hâlâ Kurumla yat sokağın ortasında böyle daha! 705 Cümleye Dayalı Değiştirim O sâl-hûrde, harâb evlerin saçaklarına, Sığınmış öyle giderken, hemen ayaklarına Yetîm bırakmayarak besleyip büyütmelisin. Küfeyle öyle mi? Unuttun öyle mi? Bayramda komşunun gelini: Hasan, dayım yatı mekteplerinde zâbittir Senin de zihnin açık... Söylemiş olaydık bir...

4 Bağlama Ögeleri Ekleyici Bizim mahalle de İstanbul un kenârı demek: Sokaklarında gezilmez ki yüzme bilmeyerek! 706 Baban sekiz sene kullandı... Hem de derdi ki: Çok Uğurlu bir küfedir, kalmadım hemen yüksüz... Dedim ki ben de: Ayol dinle annenin sözünü! Senin de zihnin açık... Söylemiş olaydık bir... Söz anladım ki uzun, hem de pek uzun sürecek Kızın merâkını celbetti, dâimâ da eder: Hasan, dayım yatı mekteplerinde zâbittir Senin de zihnin açık... Söylemiş olaydık bir... Koyardı mektebe... Dur söyleyim demişti hani? Okutma sen de hamal yap bu yaşta şimdi beni! Zararlı sen çıkacaksın bütün bu hiddetle. Benim de yandı içim anlayınca derdinizi... Fakat, baban sana ısmarlayıp da gitti sizi. Ayırt Edici Zıtlık Bildiren Zararlı sen çıkacaksın bütün bu hiddetle. Benim de yandı içim anlayınca derdinizi... Fakat, baban sana ısmarlayıp da gitti sizi. Nefes değil, o soluklar, kesik kesik feryâd Nazar değil o bakışlar, dümû-ı istimdâd. O, yük değil, kaderin bir cezâsı ma sûma... Ayakta durmaya elbirliğiyle gayret eden, Lisân-ı hâl ile ammâ rükûa niyyet eden O sâl-hûrde, harâb evlerin saçaklarına, Zaman Sıralama Bildiren Sular karardı mı, artık gelen gelir dayanır! Açıklama Bildiren Sokaklarında gezilmez ki yüzme bilmeyerek! Genişçe bir küfe yatmakta, hem epey eski. Kuzum, ayıp mı çalışmak, günah mı yük taşımak? Ayıp: Dilencilik, işlerken el, yürürken ayak. Çocuk, benim o sabah gördüğüm zavallı yetîm... Şu var ki, yavrucağın hâli eskisinden elîm: (Açıklama) Cılız bacaklarının dizden altı çırçıplak... Bir ince mintanın altında titriyor, donacak! Ayakta kundura yok, başta var mı fes? Ne gezer! Düğümlü, alnının üstünde sâde bir çember. Bu bir ayaklı sefâlet ki yalnayak, baş açık On üç yaşında buruşmuş cebîn-i sâfı, yazık! Örnekleme Bildiren Şu var ki, yavrucağın hâli eskisinden elîm: Cılız bacaklarının dizden altı çırçıplak... Bir ince mintanın altında titriyor, donacak!

5 Ayakta kundura yok, başta var mı fes? Ne gezer! Düğümlü, alnının üstünde sâde bir çember. Nefes değil, o soluklar, kesik kesik feryâd Nazar değil o bakışlar, dümû-ı istimdâd. Kelime Bağdaşıklığı Aynı Kavram Alanından Kelime Kullanma Beş on gün oldu ki, mu tâda inkıyâd ile ben Sabahleyin çıkıvermiştim evden erkenden. Sokaklarında gezilmez ki yüzme bilmeyerek! Adım başında derin bir buhayre dalgalanır, Sular karardı mı, artık gelen gelir dayanır! Önüm adaysa basıp, yok, denizse atlayarak, Kurumla yat sokağın ortasında böyle daha! O anda karşıki evden bir orta yaşlı kadın Ne istedin küfeden, yavrum? Ağzı yok dili yok, Onunla besleyeceksin ananla kardeşini. O bunca yıl çalışıp alnının teriyle seni Kuzum, ayıp mı çalışmak, günah mı yük taşımak? Senin de zihnin açık... Söylemiş olaydık bir... Koyardı mektebe... Dur söyleyim demişti hani? Okutma sen de hamal yap bu yaşta şimdi beni! O yamru yumru beden, upuzun boyun, o bacak, O arkasındaki püskül ki kuyruğu olacak! Çocuk, benim o sabah gördüğüm zavallı yetîm... Şu var ki, yavrucağın hâli eskisinden elîm: Cılız bacaklarının dizden altı çırçıplak... Bir ince mintanın altında titriyor, donacak! Ayakta kundura yok, başta var mı fes? Ne gezer! Düğümlü, alnının üstünde sâde bir çember. Tekrar Metinde yapılan tekrarlar; aynı ya da benzer kelimenin tekrarı ile ikilemeler şeklindedir. Bu tekrarlar metne bir ahenk katmış, anlamı pekiştirmek amacıyla şair tarafından kullanılmıştır. Bir elde olmalı kandil, bir elde iskandil, Kuzum, ayıp mı çalışmak, günah mı yük taşımak? Söz anladım ki uzun, hem de pek uzun sürecek Benimse vardı o gün pek çok işlerim görecek O yamru yumru beden, upuzun boyun, o bacak, Yavaş yavaş geliyorlar. Fakat tesadüfe bak: Nefes değil, o soluklar, kesik kesik feryâd Nazar değil o bakışlar, dümû-ı istimdâd. Metnin Yapısı Yukarıda manzumenin metin dilbilimsel olarak bağdaşıklık unsurları incelenmiştir. Burada ise metin kendi içindeki alt birimlere ayrılıcak ve bu alt birimlerin yapısı ile birbirleriyle olan ilişkisi üzerinde durulacaktır. 1. Bölüm Yazarın yaşadığı mahallenin özellikleri Küfe ile karşılaşma 2. Bölüm Hasan ve annesi ile tanışma Hasan ve annesi arasındaki çatışma Hasan ile yazar arasında tartışma 3. Bölüm Yazarın Hasan ve annesinin yanından ayrılması 4. Bölüm Yazarın Hasan ile tekrar karşılaşması 5. Bölüm Hasan ile mektepten çıkan çocukların karşılaşması Yazarın bu manzara karşısında hissettikleri 707

6 1. Yapı Anlatıcı birinci bölümde yaşadığı mahalleyi tasvir eder. Burası İstanbul un bir kenar mahallesidir. Tasvir için tercih edilen kelimeler, İstanbul un bu kenar mahallesini canlı bir şekilde gözler önüne sermektedir. Burası adım başı su birikintileriyle dolu çukurların bulunduğu bir mahalledir, orada dolaşabilmek için yüzme bilmek gerekmektedir. yüzme bilmeyerek anlam öbeği sokakların vasfını vurgulamak için açıklayıcı bir ifade olarak yer almıştır. Mahallede dolaşabilmek için elinizde bir değnek ya da bir kandilin bulunması gerekir. Anlatıcı, geniş zaman ile ifade ettiği bu tasvir cümleleri ile mahallenin her daim böyle bir manzarası olduğunu vurgulamak ister. Buhayre, sular, yüzme, deniz, ada ; mutad, inkıyad ; mahalle, sokak, ev gibi kelimeler aynı kavram alanında kullanılan, birim içerisinde bağdaşıklık ve buna bağlı olarak tutarlılık oluşturan unsurlardır. Mahalledeki yılların eskittiği harap evler, ayakta kalma çabasındadır. Anlatıcı, bu evlerin ayakta kalma çabaları ile eskimişliği arasında tezat oluşturmuş ve metne bir derinlik kazandırmıştır. Birbirine sıkı sıkı kenetlenmiş binalar, rükû edercesine eğilen insanlara benzetilir. Ayakta durmaya elbirliğiyle gayret eden, Lisân-ı hâl ile ammâ rükûa niyyet eden O sâl-hûrde, harâb evlerin saçaklarına, Sığınmış öyle giderken, hemen ayaklarına 708 Öyle kelimesiyle fiziksel unsurları ifade edilen bu evlere bir gönderme yapılır. Anlatıcı, mahallenin fiziksel özelliklerini anlatırken orada yaşayanlar hakkında ipuçları da verir. Okuyucunun çıkarımda bulunmasını sağlayacak kelimeleri seçer. 2. Yapı Anlatıcının ikinci bölüme geçişi küfe ile karşılaşması ile olur. Birinci bölüm ile ikinci bölüm arasında bağdaşıklığı sağlayan unsurlar yazarın kendisi ve delîl idir. Bu bölüm diyaloglar üzerine kurulmuştur. Yazar bir önceki bölümden getirdiği anlatma tekniği ile küfeyi anlatır. Hasan ın küfeyi tekmelemesinden sonraki bölümde konuşma; Hasan la annesi ve Hasan la yazar arasında diyaloglar şeklinde oluşturulur. Diyaloglardaki üslup mahalle arasında karşılaşan iki kişinin konuşması kadar samimidir. Ağzı yok, dili yok, gel etme, def ol git şurdan gibi halk söyleyişleri de mahallede yaşayanların kullandığı kalıp ifadelerdir. Böylece aynı anlam alanı içinde kullanılan kelimeler ile seçilen yerel söyleyişteki mantıksal uyum sağlanır. Babası vefat ettiği için ailesine bakmak zorunda kalan Hasan, hınçla küfeyi tekmeler. Hasan ın küfeye nefretle yaklaşmasının iki sebebi vardır: Kendisinin okumasına engel olması ve babasının ölümünden onu sorumlu tutması. Hasan ın annesi ondan küfeye iyi davranmasını ister; çünkü küfe anne için evin reisi(eşi)nin yadigârıdır ve geçimlerini sağlayacaktır. Anlatıcı anne ile oğul arasındaki çatışmayı küfeye bakış tarzlarına yükler. Hasan ile annesinin tartışmasını işiten yazar, ona nasihat vermek ister. Hasan onu da azarlar. Annesi, babası yaşında adamı azarladığı için Hasan a kızar. Çocuklara hoşgörü ile yaklaşmak gerektiği düşüncesi burada titizlikle işlenir. Burada bir çocuğun taşıyamayacağı kadar ağır bir yük altında bocalaması da derin yapıda işlenmiştir. Anlatıcı, Hasan a babasının aileyi kendisine emanet ettiğini hatırlatır ve kardeşini yetim büyütmemesi gerektiğini nasihat eder. Bu bölümde alın teri ile para kazanmanın önemine dikkat çekilmiştir. Alın teri ile kazanılan para değil, el ayak tutarken yapılan dilencilik şair tarafından kınanır. Anlatıcı, Hasan a babasının hayatı boyunca alın teriyle çalıştığını hatırlatır. Kendisinin artık ailenin resisi olduğu ve onun da alın teriyle ekmek parası kazanması gerektiğini söyler. Ancak Hasan küfeyi küçümsemektedir: Fakat, baban sana ısmarlayıp da gitti sizi. O bunca yıl çalışıp alnının teriyle seni Nasıl büyüttü? Bugün, sen de kendi kardeşini, Yetîm bırakmayarak besleyip büyütmelisin. Küfeyle öyle mi? Anlatıcı, çalışıp yük taşımanın ayıp olup olmadığını sorsa da bu, aslında cevap almak için sorulmuş bir soru değildir. Zaten cevabını kendisi verir. Ayıp olan aslında tembelliktir. Burada çalışmanın ne kadar kıymetli olduğu mı soru ekine yüklenen anlamla verilir: Hay hay! Neden bu söz lâkin? Kuzum, ayıp mı çalışmak, günah mı yük taşımak? Ayıp: Dilencilik, işlerken el, yürürken ayak.

7 Ayrıca hay hay kelime öbeği konuşma dilinin hususiyetlerini yansıtması- mahallede bu şekilde konuşulur- yanın da onaylama anlamını da ihtiva eder. Bu bölümde oluşturulan bir başka çatışma ise Hasan ın okuma isteğidir. Hasan yatılı mektepte okumayı hayal etmektedir, annesinin kendisinin bu hayalini yıkmasına da tepki gösterir. Hasan ın bu okuma isteği son bölümde daha çarpıcı bir tezat şeklinde okuyucunun gözleri önünde canladırılacaktır. Eğitim meselesi son bölüm ile bu bölüm arasında anlamsal bir bütünlük arz etmektedir. Bu bölümde anne, çocuk, kardeş ve baba gibi aile kavramını tanımlayan kelimeler bir arada kullanılmış ve kendi içinde bir bağdaşıklık ve buna bağlı olarak tutarlılık oluşturmuştur. 3. Yapı Anlatıcı, anne ile oğlun yanından ayrılır. Bu bölümde Hasan ile tekrar karşılaşılacağına dair ipucu verilir. (Çıkarım) Ne oldu şimdi acep, kim bilir, zavallı Hasan? ifadesi bir sonraki bölüm ile bir önceki bölümü anlamsal olarak birbirine bağlamaktadır. 4. Yapı Bu bölümde sanatkâr ile Hasan ın tekrar karşılaşır. Sanatkâr kızıyla birlikte Kömürcüler kapısı civarında gezerken Hasan ı görür. Bu bölümde ikinci bölümde karşılaşılan Hasan ile buradaki Hasan ın fizikî özellikleri karşılaştırılır. Artık Hasan, eskisinden daha elim bir vaziyette, bacakları cılız ve dizden aşağısı çıplak, kesik kesik soluklar almakta ve daha şimdiden alnında kırışıklıklar oluşmuş bir hâldedir. Başı fessiz, incecik bir mintan giymiş ve ayakları çıplak bir vaziyette küfeyle yük taşımaktadır. Anlatıcı, Hasan ın vaziyetinin vehametini anlatırken koskocaman, çırılçıplak gibi kelimeleri kullanmıştır. Küfe koskocaman olarak vasıflandırılırken karşısına cılız, titreyen bir zavallı yetim olarak Hasan koyulmuştur. Kısa bir zamanda omzuna ailenin geçimi yüklenen Hasan ı yavrucak, yetim, elim, ne gezer gibi anlam öbekleriyle tanıtan sanatçı, anlatımına duygusal bir derinlik katar. Hasan ın tasvirinde kullanılan şimdiki zaman çekimi anlatılanların sanki o anda karşısında canlandırmasını ve okuyucunun gözü önünde olayın yaşanmasını sağlamaktadır. Bu bölümde de anlamsal olarak birbirini tamamlayan kelimelerin tekrar edildiği görülür. Ayrıca aşağıdaki beyitte görüleceği gibi değil ile birlikte nefes, soluk; nazar ve bakış gibi eş anlamlı kelimelerin de anlamı kuvvetlendirdiği dikkati çeker: Nefes değil, o soluklar, kesik kesik feryad Nazar değil o bakışlar, dümu -ı istimdad 5. Yapı Beşinci bölümde Hasan ile orta mektepten çıkan çocukların karşılaşması söz konusudur. Anlatıcı burada, orta mektep çocuklarını özellikle kullanmış olmalı. Mektep çocukları birazdan oyun oynayacaklar. Hasan ise boynu bükük, yarı çıplak bir hâlde ve çalışmak zorundadır. Sanatçı, bu karşılaştırmada okuyucuya Hasan ın vaziyetini daha çarpıcı bir şekilde verir: Hasan; ezmek istediği o küfeyi omuzlarında taşımaya mahkûm edilmiş bir masumdur. Okula girmek ve mektep çocuklarıyla oyun oynamak, artık Hasan için gerçekleşmesi imkânsız bir hayaldir. Hasan ın fiziksel özelliklerine bir gönderme yapılmış ve bu suretle bağdaşıklık oluşturulmuştur. Bu bölümde kullanılan gelecek zaman çekimi Hasan ve diğer çocukların bu vaziyetlerinin gelecekte de aynı doğrultuda gelişeceğine dair ipucu vermektedir. Kader kelimesi, bir mahkeme gibi düşünülebilir. Mahkeme ya da yargı günahı/cezayı bilmeyen bir masuma ömür boyu bu yükü omuzlarında taşıma cezası vermiştir. Kaderin acımasızlığı çok etkili bir metaforla vurgulanır. Anlatıcı burada direkt olarak Hasan a yardım edilmesi gerektiği mesajını vermez. Onun kader karşısında ne kadar aciz kaldığını göstermekle yetinir. Ancak bu manzumeyi okuyanlar Hasan ın bu durumu karşısında kendilerini vicdani olarak sorumlu hissetmeli ve nice Hasan ları kurtarmak için bir şeyler yapma isteği duymalıdır. Hikâye, aslında bugünde sokaklarda binlerce Hasan ın bulunduğu hatırlatmaktadır. Âkif, bu manzumesiyle evrensel bir mesajı bu şekilde nesilden nesile ulaştırmayı gaye edinir. O, gerçek hayatta karşılaştıklarını eserlerine yansıtırken işlediği meselelerde evrensel bir mesaj vermek ister. 709

8 Sonuç Eser, sosyal hayattan alınan bir kesiti realist bir bakış açısıyla anlatılır. Manzum hikâye olan metin nazmın imkânlarından faydalanılarak okuyucunun dikkatine sunulur. Böylece anlatılanlar daha etkili ve çarpıcı bir şekilde ifade edilir. Metne bağdaşıklık ve tutarlılık açısından yaklaşmak, eserin içerisinde geçen kelimelerin, anlam öbeklerinin ve bağdaşıklık aracı olarak yukarıda nitelendirdiğimiz gruplamaların fonksiyonlarını ve metne katkısını ortaya koymaktadır. Eserin sağlam bir kurguya sahip olduğu, bölüm içi ve bölümler arasında tutarlı bir bütünlük bulunduğu görülmektedir. Kaynakça Aksan, Doğan (1999): Anlambilim-Anlambilim Konuları ve Türkçenin Anlambilimi, Engin Yayınevi, Ankara. Ayata Şenöz, Canan (2005): Metindilbilim ve Türkçe, Multilingual, İstanbul. Aytaş, Gıyasettin (2008): Çağdaş Gelişmeler Işığında Şiir Tahlilleri, Akçağ Yayınları, Ankara. Coşkun, Eyüp (2002): Lise II. Sınıf Öğrencilerinin Sessiz Okuma Hızları ve Okuduğunu Anlama Düzeyleri Üzerine Bir Araştırma, Gazi Ü. Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi. Ersoy, Mehmed Âkif (1996): Safahat, Haz. C. Kurnaz, A. Hayber, M. Tatcı, K. Akarsu, S. Toplu, H. Özbay, İstanbul: MEB Yayınları. Günay, Doğan (2007): Metin Bilgisi, Multilingual, İstanbul. Onursal, İrem. (2003): Türkçe Metinlerde Bağdaşıklık ve Tutarlık Günümüz Dilbilim Çalışmaları, Multilingual, İstanbul. 710

9 MEHMET AKİF İN SAFAHAT INDA FARSÇA YAZAN EDİPLERİN BULDUĞU YANSIMALAR Selami TURAN* Şairler bir eser ortaya koyarken, anlatmak istedikleri duygu ve düşüncelerine uygun olarak, çeşitli kaynaklardan yararlanırlar. Bu yararlanmada şair, kendi mizacına, dünya görüşüne en yakın şairleri benimser. Hatta onların şiirine ve şairliğine eserlerinde göndermeler yapmayı bir erdem ve övünç kabul eder. Şairlerin ortaya koydukları eserin arka planının anlaşılmasında bunların bilinmesi önem arz eder. Bu yazımızda yılları arasında yaşamış, örnek kişiliği ve verdiği eserleriyle Türk milletinin değer verdiği önemli şahsiyetlerden olan Mehmet Akif in edebî kişiliğinde Farsça yazan ediplerin etkisini Safahat tan hareketle incelemeye çalışacağız. Akif in önemli ve tek eseri olan Safahat, şairin sağlığında yedi ayrı kitap halinde bazıları birkaç defa basılan, ölümünden sonra ise tek cilt olarak yayımlanan ve tamamı aruzla yazılmış mısralık 108 manzumeden ibaret külliyatın adıdır 1. Her Osmanlı şairinde olduğu gibi Mehmet Akif in kültür ve edebiyat çevresinin teşekkülünde Batı edebiyatının yanında Arap ve Fars edebiyatının da önemli etkisi vardır 2. Farsça yazan şairler bağlamında Safahat a baktığımızda, Fars edebiyatının yetiştirdiği önemli şairlerden Firdevsî, Sa dî, Hâfız, Ömer Hayyam, Attâr, Nizâmî, Örfî nin yanında eserlerini Farsça yazmasına karşılık Türk edebiyatının önemli simalarından Mevlânâ ve eserlerinde Urduca ve Farsçayı kullanan İkbal i görürüz. Bu şairlerin Safahat ta nasıl geçtiğini kronolojk sırayla ele almaya çalışalım. Firdevsi (ö. 411/1020 [?]) Gazneli Mahmud döneminin önemli şairlerinden olan Firdevsî, İran ın Arap egemenliğine girene kadarki efsanevî tarihini anlattığı Şehnâme isimli eseriyle tanınır 3. Safahat ta Acem Şahı isimli manzumede İran ın yetiştirdiği önemli simalardan bahsederken Firdevsî nin ismine yer verir: O Sâ dî ler, o Hâfız lar, o Firdevsî, o Râzî ler, Gazâlî ler, o Kutbüddin, o Sa düddin, o Kâdîler. Yetiştirmiş; o Örfi nin, o birçok şems-i irfanın Ziyâsindan tenevvür eylemiş iklîmi dünyânın, Attâr (ö. 618/1221) Attâr, Horasan Selçuklulularının son zamanında Nişabur da dünyaya gelmiş, mutasavvıf bir ediptir. Yazdığı İlahinâme, Esrarnâme ve Mantıku t-tayr isimli eserleriyle birçok şairi etkilemiştir 5. Akif, sosyal ve ahlakî 1 M. Orhan Okay; Ertuğrul Düzdağ, Mehmed Âkif Ersoy, DİA, C. 28, Ankara 2003, s Kuntay, Mithat Cemal, Mehmet Akif, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1990, s Mehmet Kanar, Firdevsî, DİA, C. 13, İstanbul 1996, s Mehmet Akif Ersoy, Safahat, (Haz.: M. Ertuğrul Düzdağ), Kültür Bakanlığı, Ankara 1989, s M. Nazif Şahinoğlu, Attâr, Feridüddin, DİA, C. 4, İstanbul 1992, s * Yrd. Doç. Dr., Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrt. Üyesi

10 konulardaki görüşlerini dile getirdiği Asım isimli manzumede, yenilikçi ve müsamahakâr Hocazâdenin ağzından beğendiği şiir tarzını ve şairleri söylerken Sa dî ile birlikte Attâr ın ismini de söyler: Sâde pek sövme ki, Peygamberimiz şi ri sever. -Vâkıâ inne mine ş-şi ri... büyük bir ni met; Dikkat etsen: Yine sevdikleri, lâkin, hikmet. Ben ki Attâr ile Sa dî yi okur, hem severim; Başka vâdîleri tutmuşlara ancak söverim. 6 Mevlânâ (ö. 1273) Eserlerini Farsça yazmasına karşılık Klasik Türk edebiyatının kuruluş ve gelişmesinde önemli bir yere sahip olan Mevlânâ 7, Fatih Kürsüsünde isimli uzun manzumede, Divan-ı Kebir deki bir hikâye vesilesiyle geçer. Bu hikâye şöyledir: Evi harabeye dönen bir adam, gizlice her gün eve, aman haber vermeden yıkılma diye yalvarır. Bir gün ev ansızın yıkılır. Adam hani bana haber verecektin diye eve sitem edince ev de, çöküntüler ve çatlaklarla kaç kere sana, ağız açtım, aklını başına devşir, gücüm kuvvetim kalmadı çökeceğim dedim. Sense öfke ile boyuna ağzıma balçık tıkadın. Nerde ağız açtıysam sen ağzımı çamurla kapattın diyerek kendinin savunur. Mevlanâ bu hikâyeyi anlattıktan sonra, bu hikâyenin metaforik çözümlemesini ve asıl vermek istediği mesajı kendisi şöyle verir: Bil ki ev, bedenindir; ağrılar, sızılar da; yarıklar, çöküntüler; ağrı sızı deliklerini ilaçla sıvamadasın a hasta. O ilaç, o macun, samanlı balçığa benzer, hadi bakalım, boyuna yarıkları, delikleri samanlı balçıkla sıvayadur. Beden ağız açar da gittim der sana, fakat hekim gelir de ağzını kapatır, söyletmez bedeni. 8 Akif ise, Mevlânâ nın bu ibretlik hikâyesini milletin perişanlığını anlatmak amacıyla kullanmıştır. Ona göre evin haliyle milletin hali birbirine benzemektedir. Fakat aralarında bir fark vardır o da, şu an için hezimete uğramış olan millet, bu halden temelinin sağlamlığı, çalışma ve gayretin bereketiyle, bir gün adam olursa, kurtulma ümidini taşır: Hikâye hâlimizin aynıdır, değil mi? Evet! Şu farkı var yalınız: Bizde yok değil kuvvet. Yığın yığın sakatâtıyle geçmiş edvârın, Yıkılmış olsa da bir hayli kısmı dîvârın. Binâ-yı milleti i lâ eden temel sağlam. Demek ki kurtuluruz biz bugün olursak adam. Onun da çâresi elbirliğiyle gayrettir. Çalışmanın o kadar feyzi var ki: Hayrettir! Hezîmetin sonu ölmek değildir elbette. Düşenler oldu zamanıyla aynı âkıbete; Sa dî (ö. 1292) İran edebiyatının önemli şairlerinden olan Sa dî, şiirle fikri ve hayatı birleştiren bir şairdir 10. Yazmış olduğu Bostan ve Gülistan isimli eserleriyle birçok şairimiz gibi Mehmet Akif üzerinde de etkili olmuştur. Akif, Şark ın Rûh-ı Kemâli şeklinde tavsif ettiği Sa dî yi Fars edebiyatının önemli şairlerinden olan Firdevsi den de Hayyam dan da daha üstün görür ve beğenir 11. Zaten Safahat ta on farklı yerde Sa dî ye yer vermesi, Akif üzerindeki etkisini göstermesi bakımından önemlidir. Akif in Sa dî yi beğenmesinde mizacının, yaşadığı çevre, aldığı eğitimin yanında; toplum hayatında görülen olumsuzlukları, beşeri zaafları ortaya koyan manzum hikâye yazma modasının da etkisi vardır 12. Safahat ta Sa dî ya ismen ya Bostan ve Gülistan isimli eserlerinde yer alan hikâye veya beyitler vasıtasıyla ya da bir şiirinin çevirisi vesilesiyle geçer. Sa dî Safahat ta iki yerde ismen geçmektedir. Bunlardan ilki, Süleymaniye Kürsüsünde dünya iklimini aydınlatan irfan güneşleri arasında onun ismi de zikredilir 13. Diğeri ise, Asım da, muhafazakâr ve tenkitçi 6 Mehmet Akif Ersoy, a.g.e., s Reşat Öngören, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, DİA, C. 29, Ankara 2004, s Mevlana Celaliddin, Divan-ı Kebir, (Haz.: Abdülbaki Gölpınarlı), Kültür Bakanlığı Yayını, C. III, Ankara 1992, s Mehmet Akif Ersoy, a.g.e., s Tahsin Yazıcı, Sa dî, MEBİA, C. 10, İstanbul 1988, s Ahmet Kabaklı, Mehmed Âkif, Türk Debiyatı Vakfı Edebi Eserler Dizisi, İstanbul 1987, s Fevziye Abdullah Tansel, Mehmet Akif Hayatı ve Eserleri, İrfan Yayınevi, İstanbul 1973, s Mehmet Akif Ersoy, a.g.e., s. 72.

11 Köse İmamla, yenilikçi ve müsamahakâr Hocazâde nin şiir üzerine yaptığı konuşmada yer alır. Burada Akif, Hocazâde nin ağzından şiirde hikmetin önemini vurguladıktan sonra Attârla birlikte Sa dî yi de hem okuduğunu hem de sevdiğini söyler: Sâde pek sövme ki, Peygamberimiz şi ri sever. -Vâkıâ inne mine ş-şi ri... büyük bir ni met; Dikkat etsen: Yine sevdikleri, lâkin, hikmet. Ben ki Attâr ile Sa dî yi okur, hem severim; Başka vâdîleri tutmuşlara ancak söverim. 14 Akif, yeri geldikçe anlattığı konuyla bağlantılı olarak Bostan ve Gülistan daki hikâyelerden de istifade etmiştir. Yararlandığı hikayelerden ilki gayret ve çalışmanın önemini vurguladığı Durmayalım isimli manzumede yer alır. Bostan da geçen hikâyede, Sa dî, bir gece vakti Feyd çölünde kervanla ilerlerken, gecenin ve yorgunluğun etkisiyle uyuya kaldığını, kervandan geriye düştüğünü. Bunu gören devecinin, öfkeyle kendisini uyandırarak, menzile varmadan uyumanın tehlikeli olduğunu söylediğini anlatır. Sa dî bu hikâyenin hisse kısmında, her şeyi yerinde ve zamanında, yılmadan yapmanın güzelliğini çeşitli örneklerle anlatır 15. Akif, bu hikâye ile bir maksada varmak isteyenin azim ve gayreti elden bırakmaması gerektiğini Sa dînin dilinden ifade eder: Varmak istersen -diyor Sa dî- eğer bir maksada, Tuttuğun yollar tükenmekten muarrâ olsa da; Şedd-i rahl et, durmayıp git, yolda kalmaktan sakın! Merd-i sâhib-azm için neymiş uzak, neymiş yakın? Hangi müşkildir ki himmet olsun, âsân olmasın? Hangi dehşettir ki insandan hirâsân olmasın? 16 Akif, hedefe ulaşmada azmin önemini vurguladığı Azim isimli manzumede, Bostan da yer alan kervanda çocuğunu kaybeden adamın hikâyesini seçmiştir. Bu hikâyede, Kervanla yolculuk yaparken evladını kaybeden bir adamın, durmadan sağa sola telaş içinde koşturarak çocuğunu araması, sonunda evladına kavuşması anlatılır. Akif bu hikâyeyi anlattıktan sonra, bir gayeye ulaşabilmek için, ümitsizliğe kapılmadan azimle çalışmanın önemini vurgular: İm ân ile baksak oluyor işte nümâyan, Sa dî bize göstermede bir meslek-i irfan: Bir gâye-i maksûda şitâb eyleyen âdem, Tutmuşsa bidâyette eğer azmini muhkem, Er geç bulacak sa y ile dil-hâhını elbet. Zîrâ bu şu un-zâr-ı tecellîde, hakîkat, Tevfik, taharrîye, taharrî ona âşık; Azmin de emel lâzımıdır, gayr-ı müfârık. Olsun da emel azm ü taharrîye mukârin; Tevfik zuhûr eylemesin sonra... Ne mümkin! Ba zen iki üç haybet olur rehzen-i ümmîd... İnsan o zaman etmelidir azmini-teşdîd. Ye sin sonu yoktur, ona bir kerre düşersen Hüsrâna düşersin; Çıkamazsın ebediyyen! Mahkûm olarak ye se şu bîçâre peder de, Evlâdını şâyed o karanlık gecelerde, Vaz geçmiş olaydı aramaktan, ne bulurdu? Elbet biri candan, biri cânandan olurdu Akif dördüncü kitapta yer alan Vaiz Kürsüde manzumesinde ise, Bostan da geçen Dervişle Tilki hikâyesine yer verir. Bu hikâyede, dervişin biri kötürüm bir tilki görür. Bu haldeki tilkinin hayatını nasıl devam ettirdiğini düşünürken, pençesinde bir çakalla bir aslan çıkagelir. Aslan zavallı çakalı oracıkta yer, ondan artanla da tilki karnını doyurur. Ertesi gün de bir vesile ile tilkiye rızkının geldiğini gören derviş, tilkiye rızkını veren Allah 14 Mehmet Akif Ersoy, a.g.e., s Sadi, Bostan, (Çev.: Hikmet İlaydın), MEB, İstanbul 1992, s Mehmet Akif Ersoy, a.g.e., s Mehmet Akif Ersoy, a.g.e., s. 58,59.

12 bana da rızkımı verir diyerek bir mescidin köşesine çekilir ve tevekkül etmeye başlar. Fakat günlerce beklemesine rağmen ne gelen vardır ne giden. Derviş günden güne zayıflayarak bir deri bir kemik kalır. Güçsüz ve bitkin bir haldeyken, mihrabdan hey kalb adam, kendini tilki gibi elsiz ayaksız görme; aslan ol da başkaları senden nasiplensin diye bir ses duyar. 18 Bu hikâyeyi hem Sa dî hem de Akif, tevekkül adı altında miskinliği ve çalışmamayı eleştirmek amacıyla anlatırlar: Ömer, tevekkülü elbet bilirdi bizden iyi... Ne yaptı biz mütevekkilleriz diyen kümeyi? Dağıttı, kamçıya kuvvet, gidin, ekin diyerek. Demek: Tevekkül eden, önce mutlaka ekecek; Demek: Tevekküle pek sığmıyormuş, anladın a, Sinek düşer gibi düşmek şunun bunun kabına. 19 Akif, Bostan ve Gülistan da geçen hikâyelerden yararlanmasının yanında bu hikâyelerde geçen bazı beyitleri de yazdığı manzumelerin başına koyarak, manzumeyi o beytin anlamı etrafında oluşturmuştur. Bunlardan ilki Geçinme Belası isimli manzumenin başında yer alan; Ömr-i giran-mâye der in sarf şud Tâ çi horem sayf çi pûşem şitâ 20 beytidir. Bu beyit Gülistan ın birinci bölümünde yer alan, sultanın yanında çalışan zengin kardeşle el emeği ile geçinen yoksul kardeş arasındaki muhaverenin anlatıldığı hikâyenin sonunda yer alan dört mısralık manzum netice kısmının ilk iki mısraıdır 21. Bu netice kısmında Sa dî kanaatin önemini ve el emeği ile geçinmenin erdemini ifade eder. Akif, Geçinme Belası isimli manzumesini bu beytin anlamı üzerine bina etmiştir. Ona göre geçim kaygısını çeken insan asla özgür değildir. Çünkü Sa dî bile bunca hüner ve felsefesine rağmen geçim derdinden yakınmıştır: Doksan senelik ömre, İlâhî bu mu gâyet? Bilmem ki ne âlem bu cedel-gâh-ı maîşet! Korkunç oluyor böyle hakîkatleri, gerçek, Sa dî gibi bir asr-ı fazîletden işitmek. Sa dî o kadar felsefesiyle, hüneriyle, Fikrindeki hürriyet-i fevka l-beşeriyle Esbâb-ı maîşet denilen kayda girerse, Yâd etmesin âzâdeliğin nâmını kimse Safahat ta yer alan diğer beyitler ise, Acem Şahı isimli manzumeyi oluşturan iki parça şiirin başında yer alır. Akif in Mithat Cemal ile birlikte yazdığı bu manzumede, birinci parça Mithat Cemal e, ikinci parça ise Mehmet Akif e aittir. Her iki manzumede beyitler manzumenin çıkış noktasını oluşturur. Siyasî bir konunun ele alındığı bu manzumelerde Acem Şahı eleştirilir. Aslında bu manzumelerde Akif, Acem Şahı nın şahsında bulunduğu dönemin yönetimine eleştiri getirmektedir. Mithat Cemal in yazdığı kısımda yer alan beyit, Bostan da tebaya şefkat göstermenin öneminin anlatıldığı hikâyenin sonunda yer alan; Be-merdî ki mülk-i ser-a-ser zemîn Niyerzed ki hûnî çeked ber zemîn 23 (Bi adama bütün dünya mülkünü versen, bir damla kanın yere dökülmesine değmez.)beytidir. Burada Acem Şahına zulmü, kibri, gururu eleştirilmiştir: Gürz-i girân-ı zulmünü ey kanlı nâsiye; 18 Sadi, Bostan, (Çev.: Hikmet İlaydın), MEB, İstanbul 1992, s Mehmet Akif Ersoy, a.g.e., s. 239, Gülistan, Tahran 1382, Bab-ı Evvel, s. 50; Sa dî, Gülistan, (Çev.: Hikmet İlaydın), MEB., İstanbul 1991, s Manzumenin tamamı şöyledir: Ömr-i giran-mâye der in sarf şud/ Tâ çi horem sayf çi pûşem şitâ/ Ey şikem hayre be-nânî be-sâztâ nekunî puşt be-hıdmet-i duta (Yazın ne yiyeyim? Kışın ne giyeyim? Düşüncesiyle kıymetli ömür yabana gitti. Bir ekmeğe kani ol da huzurda belin iki kat olmasın ey azgın mideli!) 22 Mehmet Akif Ersoy, a.g.e., s. 29, Bostan, 16. Baskı, Tahran 1382, 4. hikaye, 17. beyit; Sadi, Bostan, (Çev.: Hikmet İlaydın), MEB, İstanbul 1992, s. 40.

13 Eyvân-ı zer-cidârına as ziynetin diye! Al kanlı bir kefenle donat hayme-gâhını, Canlarla yak meçâil-i mâtem- penâhını! Makberlerin hufeyre-i muzlim-dehanları, Dendân-ı gayz u kahra şebîh üstühanları Yâd eylesin mezâlimini tâ ebed senin, Ey cephesi, kitâbesi bin kanlı medfenin! Ey bir hayâle tuhfe kılan bin hakîkati, Ey âhenîn eliyle kazıp kabr-i milleti, Nûr-i hayât ufuklarını herc ü merc eden Meyyitlerin izâmı gibi târumâr eden! Ey hâdimi serâçe-i mâtem feşanların! Rahş-ı akûr-i zulmüne pâmâl olanların Gül-gonce-i mezârı mıdır tâc-ı devletin? Tutmuşsa da avâlim-i efkârı şöhretin, Zannetme ki hükûmetinin efseriyledir. Sa dî lerin mezâr-ı çemen-ber-seriyledir... Sa dî lerin mezârı, evet, bir avuç türâb... Tahtınsa bir cihan ki senin âsüman-meâb! Lâkin o kabre bence fedâ taht ü efserin... Makber-güzîn olup da sükût eyliyenlerin Feryâd-ı vâpesînine değmez bu velvelen... Mudhik gelir nigâh-ı temâşâma hâilen! Bin mülkü, milleti yok eden pençe-i felek, Bir şahsı şüphesiz ebedî kılmamak gerek. Mâzî ki işte makbereler mâverâsıdır, Milletlerin haziyre-i zâir-cüdâsıdır Atfeylesen nigâhını ka r-ı zalâmına; Milletlere gözün ilişir na ş nâmına! Dârâ ların o nâsiye-i târumârını, Ecdâdının izâmını, çökmüş mezârını Pîş-i nigâh-ı ibretine al da bir düşün... Çoktur bu rütbe dağdağa bir kabza hâk için! İklîmler alan o muazzam Napolyon un Bir hufredir kazandığı şey. İşte bak onun En son serîri makbere-i mâtemîsidir, Akreplerin nedîmi, yılanlar enîsidir! Yer kalmamış sarây-ı muallâna bak utan: Mâtem-sarâylarla dolu sâha-i vatan! Emr-i cihan-mutâı bu dünyâyı râm eden Eslâfının -bugün düşünürsek -değil iken Toprak dolan dehenleri feryâda muktedir, Hâlâ senin bu velvele-i nahvetin nedir? 24 Mehmet Akif in yazdığı kısmın başında yer alan beyit de Bostan da geçer. Sasani hükümdarlarından Hüsrev-i Perviz in, saltanat sevdasıyla kendisine başkaldıran ve canına kast eden oğlu Şîrûye ye, ölüm döşeğindeyken, verdiği öğütlerin yer aldığı hikâyede geçen beyit şöyledir: Riyâset be-dest-i kesânî hatâst Ki ez destşân-ı desthâ ber Hudâst (Halkın, zalimliğinden Allah a sığındığı kimselerin, devletin başında kalmaları uygun değildir.) Akif, burada Acem şahının zulmü, kan dökücülüğü eleştirmiş, önemli insanlar yetiştirmiş İran toprağının, perişan olma sebebini anlatmış, zamanın adaletsizliği kaldıramayacağını izmihlalin ise pek yakın olduğu ifade etmiştir. Ayrıca Akif, kendi yazdığı kısımda, Mithat Cemal e ait bölümün başında yer alan Farsça beyti, Bü- 24 Mehmet Akif Ersoy, a.g.e., s. 69, Bostan, 16. Baskı, Tahran 1382, 2. hikaye, 13. beyit; Sadi, Bostan, (Çev.: Hikmet İlaydın), MEB, İstanbul 1992, s. 22, 23.

14 716 tün dünyâ için bir damla kan çoktur şeklinde tercüme ederek kullanmıştır: Bu müdhiş velvelen İrân ı dâim inletir sanma. Muzaffersin! diyen sesler bütün hâindir, aldanma. Zafer-yâb olduğun kimdir? Düşün bir kerre, millet mi? Adâlet isteyen bir kavmi vurmak gâlibiyyet mi? Nasîbin yok mudur bir parça olsun âdemiyyetten? Nasıl aldırmıyorsun yükselen feryâda milletten? Emîn ol bunca mazlûmun yüreklerden kopan âhı, Tependen indirir elbette bir gün lâ netu llâhı! Sığınmış olduğun şevket-sarây-ı zulmü pek muhkem Hayâl etmektesin... Lâkin ne bârûlar, ne müstahkem Penâh-ı bî-amanlar, heybet-i Kahhâr-ı Mutlak la, Kökünden devrilip bir anda yeksân oldu toprakla! O, bir çok memleket vîrân edip yaptırdığın eyvan Harâb olmaz mı? Kabristâna dönmüşken bütün İran? Evet, İrân ı kabristâna döndürdün, helâk ettin; Kefen yaptın girîbân-ı ümîdi çâk çâk ettin! Bütün dünyâ için bir damla kan çoktur diyorlar, sen Şu ma sûm ümmetin seller akıttın hûn-i pâkinden! Yüzünden perde-i temkîni artık kaldırıp attın: Ne mâhiyyet, nasıl fıtrattasın, dünyâya anlattın! Livâü 1-hamd-i hürriyyet iken İslâm için gâyet, Nedir pâmâl-i istibdâdın olmak öyle bir râyet? Kazak celbeyleyip tâ Rusya dân sâdâtı çiğnettin; Yezîd in rûhu şâd olsun... Emînim çünkü şâd ettin! Şehâmet gösterip binlerce Beytullâh ı bastırdın; Şecâat arz edib birçok ricâlullâhı astırdın! Ne Allah tan hayâ ettin, ne Peygamber den âr ettin: Devirdin kâ be-i ulyâ-yı dîni, hâk-sâr ettin! Hamâset perverân-ı kavmi tuttun bir bir öldürdün, Umûmen Şark ı ağlattın, umûmen Garb ı güldürdün.. Hayır, hiçbir gülen yok, sızlıyor Garb ın da vicdânı, Görüp ecsâd-ı mazlûmîne meşher hâk-i İrân ı! O Sâ dî ler, o Hâfız lar, o Firdevsî, o Râzî ler, Gazâlî ler, o Kutbüddin, o Sa düddin, o Kâdîler. Yetiştirmiş; o Örfi nin, o birçok şems-i irfanın Ziyâsindan tenevvür eylemiş iklîmi dünyânın, Bugün makhûr-i nâdânîsidir bir fırka haydûdun! Nedir pinhân olan esrârı bilmem, bunda Ma bûd un. Hayır, Ma bûd a ircâında yoktur bunların ma nâ: Yataklık eylemez cânîye -hâşâ- bir zaman Mevlâ. Şehâmet perverâ, Şâhâ! Zaman, bî-dâdı kaldırmaz; Hatâ etmektesin şâyed diyorsan Kimse aldırmaz. Bu istibdâda artık bir nihâyet ver ki: İstikbâl Karanlık derler amma işte pek meydanda: İzmihlâl! 26 Ayrıca Akif, Gölgeler başlığını taşıyan yedinci kitapta yer alan, Kıtalar bölümünde, Sa dî den yaptığı bir tercümeye yer verir: Bahâr olmuş, çemenler, lâleler, güller bütün bitmiş; Gülüm, bir sensin ancak bitmeyen hâlâ şu topraktan. Rebî î bir bulut şeklinde ağlarken mezârında, Nihâyet öyle yaş döksem ki, artık sen de fışkırsan! 27 Hâfız (ö. 790/1390 [?]) 14. yüzyılda yaşamış İran edebiyatının önemli temsilcilerinden olan Hafız 28, Safahat ın ilk kitabında yer 26 Mehmet Akif Ersoy, a.g.e., s. 71, Mehmet Akif Ersoy, a.g.e., s Tahsin Yazıcı, Hâfız, DİA, C. 15, İstanbul 1997, s

15 alan Acem Şahı isimli manzumede İran topraklarının yetiştirdiği irfan güneşleri içerisinde Sa dî, Firdevsî, Râzî, Gazâlî, Kutbuddin, Sa düddin, Kâdî, Örfî gibi isimlerle beraber anılır: Görüp ecsâd-ı mazlûmîne meşher hâk-i İrân ı! O Sâ dî ler, o Hâfız lar, o Firdevsî, o Râzî ler, Gazâlî ler, o Kutbüddin, o Sa düddin, o Kâdîler. Yetiştirmiş; o Örfi nin, o birçok şems-i irfanın Ziyâsindan tenevvür eylemiş iklîmi dünyânın, 29 Fakat ikinci kitabında yer alan Süleymaniye Kürsüsünde isimli manzumesinde, hem Hâfız ı hem de onun divanını fetva kitabı gibi kullanan; tasavvuf kisvesi altında şiirlerinde şarap ve sevgili muhabbeti yapan şairleri ağır bir dille eleştirir: Üdebâ doğrusu pek çok kimi görsen: Şâir. Yalınız, şi rine mevzû iki şeyden biridir: Koca millet! Edebiyyâtı ya oğlan, ya kan... Nefs-i emmâre hizâsında henüz duygulan! Sonra tenkîde giriş: Hepsi tasavvufla dolu: Var mı sâfiyyede bilmem ki ibâhiyye kolu? İçilir, türlü şenâ atler olur, bî pervâ; Hâfız ın ortada dîvânı kitâbü l fetva! Gönül incitme de keyfin neyi isterse becer! 30 Akif, bu eleştiriyi yaparken, Hâfız ın divanında yer alan nist redifli meşhur gazelinde geçen; Mebâş der pey âzâr u herçi hâhî kun Ki der şerîat-i mâ gayr ezin gunâhî nist Gazel 86/6 31 (Kimseyi incitme de ne istersen yap, çünkü bizim kanunumuzda bundan başka bir suç yoktur.) beytinin ilk mısraını, Gönül incitme de keyfin neyi isterse becer! şeklinde çevirerek kullanır. Örfî-i Şirazî ( ): Sebk-i Hindî akımının önemli temsilcilerinden olan Örfî 32, Safahat ta ismen geçen şairlerdendir. Örfi, Süleymaniye Künsüsünde İran ın yetiştirdiği önemli simalar sıralanırken onlar arasında Örfî nin ismi de zikredilir 33. Örfî Akif in beğendiği şairlerdendir. Daha gençlik döneminde, değişik mecmualarda, şiirlerinden tercüme yaptığı şairler içerisinde Örfî de vardır. Bu hususla ilgili olarak Mithat Cemal, Akif i anlattığı kitabında, Onun, Servet-i Fünûn dergisindeki Bedâyiü l-acem isimli köşesinde, Örfî nin ölüm döşeğinde sevgilisinin geliş haberini duyunca söylediği; Ey merg merâ ziyâr şermende mekun, Nevmîdem ezan gevher-i erzende mekun; Yâr âyed u cân mîreved, hudâyâ nefsî Muhlet dîn u der-kıyâmeten zinde mekun. (Ey ölüm beni sevgilime mahcup etme. Ümitsizim, amma O değerli cevherden beni mahrum etme. Ey Allahım sevgili geliyor amma can gidiyor. Bana bir an mühlet ver de kıyamette diriltme.) Rubaisini o zamanının efkâr-ı umumiye sine beğendirerek şöyle tercüme ettiğini aktarır: Nevmid-i visâl eyleme artık beni ey merg En son emelimdir şunu bari heder etme! Canan geliyor, can gidiyor, şimdi ilâhî, Bir lahza emân ver de kıyamette diriltme! Mehmet Akif Ersoy, a.g.e., s Mehmet Akif Ersoy, a.g.e., s Divan-ı Hâfez, (Haz.: Muhammed Kazvini, Dr. Kasım Gani), Çap-ı Evvel, Tahran, s. 46; Hafız, Divan, (Çev.: Abdülbaki Gölpınarlı), MEB, İstanbul 1988, s. 26, Mohammad Shafi, Örfî, MEB İA, C. 9, İstanbul 1988, s Mehmet Akif Ersoy, a.g.e., s Mithat Cemal Kuntay, Mehmet Akif, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1990, s

16 İkbal ( ): Safahat ta geçen bir başka kişi de, Urduca ve Farsça on bir eser yazan 35, şair ve mütefekkir İkbal dir yılında Pakistan ın Pencab eyaletine bağlı Siyalkut şehrinde doğan İkbal, Hindistan daki Müslümanların İngiliz sömürgesine karşı başkaldırmalarında ve Pakistan ın kurulmasında önemli tesiri olan kişilerdendir 36. Akif, milli mücadele yıllarında Ankarada daha sonra da Mısırda bulunduğu dönemde Muhammed İkbal in bazı eserlerini okumuş ve onun da birçok meselede kendisine benzediğini fark etmiştir. Akif, İkbal hakkında hakikaten yaman şair. Zaten Hind müslümanları arasında ismini bilmeyen, şiirlerini ezberlemiş olmayan yok... Nezdimdeki iki eserinden biri; Peyam-ı Meşrık tır. Çok güzel kıtalarla gazelleri var. Gazellerin biriikisi bana sarhoş gibi nara attırdı. İlmi, irfanı, kudret-i şairanesi benimkilerle kabil-i kıyas değil, çok yüksek sözlerini sarf ederek övgüyle bahseder. Akif, hayal kırıklıklarını, acılar içinde geçen ömrünü ve İslam dünyasının içler acısı halini anlattığı Sanatkâr şiirinde, bulunduğu ruh halini güzel bir şekilde yansıttığı için ikbal in bir beytini dörtlük halinde tercüme ederek şöyle kullanır 38 : Figâna söyletebilmek bir ıztırâbı, hayâl! Diyordu şâiri Hind in o feylesof İkbâl: Heyecâna verdi gönülleri, Heyecanlı sesleri gönlümün; Ben o nağmeden müteheyyicim: Ki yok ihtimâli terennümün Sonuç olarak, Farsça yazan birçok şairin ismi geçse de bunlar içerisinde hikmet yönü ağır basan Attâr, Sa dî, Mevlânâ ve İkbal gibi mütefekkir ediplerin onun şiir dünyasında daha çok yansıma bulduğunu görüyoruz. Akif Safahat ta Sa dî ve Mevlanâ dan hikâyelere toplum hayatında görülen olumsuzlukları, insanî zaafları anlattığı manzumelerinde yer vermiştir. Şair, hikâyeler vasıtasıyla daha kolay ve etkili anlatmıştır. Hikmetli söyleyişi önemseyen şair, manzume başlarındaki beyitlerde de bunu gözetmiştir. Akif in şairlerden yaptığı tercümeler serbest çeviri şeklindedir. Adeta çevirirken onları yeniden yorumlamıştır. Kaynakça Aydın, Mehmet S., İkbal, Muhammed, DİA, C. 22, İstanbul 2000, s Ayvazoğlu, Beşir, Mehmed Âkif ve Muhammed İkbal, Muhammed İkbal Kitabı Uluslararası Muhammed İkbal Sempozyumu Bildirileri (1-2 Aralık 1995), İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, İstanbul 1997, s Bostan, 16. Baskı, Tahran Divan-ı Hafez, (Haz.: Muhammed Kazvini, Dr. Kasım Gani), Cap-ı evvel, Tahran. Ersoy, Mehmet Âkif, Safahat, (Haz.: M. Ertuğrul Düzdağ), Kültür Bakanlığı, Ankara Fergan, Eşref Edip, Mehmed Akif:, Hayatı Eserleri ve Yetmiş Muharririn Yazıları, Çelikcilt Matbaası, İstanbul Gülistan, Tahran, Hafız, Divan, (Çev.: Abdülbaki Gölpınarlı), MEB, İstanbul Kabaklı, Ahmet, Mehmed Âkif, Türk Debiyatı Vakfı Edebi Eserler Dizisi, İstanbul Kuntay, Mithat Cemal, Mehmet Akif, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara Mevlana Celaliddin, Divan-ı Kebir, (Haz.: Abdülbaki Gölpınarlı), Kültür Bakanlığı Yayını, C. III, Ankara Okay, M. Orhan; Düzdağ, Ertuğrul, Mehmed Âkif Ersoy, DİA, C. 28, Ankara 2003, s Öngören, Reşat, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, DİA, C. 29, Ankara 2004, s Sadi, Bostan, (Çev.: Hikmet İlaydın), MEB., İstanbul Sadi, Gülistan, (Çev.: Hikmet İlaydın), MEB., İstanbul Muhammed İkbal in Farsça yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Esrâr-ı Hôdi, Rumûz-ı bî- Hôdi, Peyâm-ı Maşrık, Zebûr-ı Acem, Câvidnâme, Pes çi Bâyed Kerd Ey Akvâm-ı Şark. 36 Mehmet S. Aydın, İkbal, Muhammed, DİA, C. 22, İstanbul 2000, s Eşref Edip Fergan, Mehmed Akif:, Hayatı Eserleri ve Yetmiş Muharririn Yazıları, Çelikcilt Matbaası, İstanbul 1960, s M. Orhan Okay; Ertuğrul Düzdağ, Mehmed Âkif Ersoy, DİA, C. 28, Ankara 2003, s. 437; Beşir Ayvazoğlu, Mehmed Âkif ve Muhammed İkbal, Muhammed İkbal Kitabı Uluslararası Muhammed İkbal Sempozyumu Bildirileri (1-2 Aralık 1995), İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, İstanbul 1997, s Mehmet Akif Ersoy, a.g.e., s. 479.

17 Shafi, Mohammad, Örfî, MEB İA, C. 9, İstanbul 1988, s Şahinoğlu, M. Nazif, Attâr, Feridüddin, DİA, C. 4, İstanbul 1992, s Tansel, Fevziye Abdullah, Mehmet Akif Hayatı ve Eserleri, İrfan Yayınevi, İstanbul Yazıcı, Tahsin, Hâfız, DİA, C. 15, İstanbul 1997, s Yazıcı, Tahsin, Sa dî, MEBİA, C. 10, İstanbul 1988, s

18 720

19 MEHMET AKİF VE NEYZEN TEVFİK Selman YAŞAR* İstiklâl Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy, eserlerinin de ilerisinde üstün bir karakter örneğidir. Öyle bir üstün fazilet adamıdır ki bunu yaşamının her anında görmekteyiz. Mehmet Akif, dost dediklerine bağlanır, sevdiklerinin hoş olmayan ve kendi prensiplerine aykırı zaaflarına bile katlanırdı. Nitekim, içkiyi bir türlü bıraktıramadığı Neyzen Tevfik de sevdiklerinden ve yarenlik ettiği nâdir kişilerden biriydi. 1 Mehmet Akif in kızı Feride Akçor a göre Neyzen Tevfik ve kardeşi Şefik, Akif in sevdiği yakın dostları arasındaydı. 2 Bir ara eğitim amacıyla İstanbul a giden Tevfik burada İstiklâl Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy la tanışmıştır. 3 Mehmet Akif, Neyzen i Edirneli Kocabaş Arif, Tanburî Aziz, İzmirli Hafız Ahmet, Beylikci Nasır Bey, oğulları Haşim, Selâhaddin Bey gibi kişilerle tanıştırmıştır. 4 Kısa zamanda şehirdeki davetlere katılarak ney çalmaya başlamış ve ünü kısa zamanda yayılmıştır. 5 Mehmet Akif, İstanbul da Neyzen i bir gün bu davetlerden birine götürmüştür. Bu daveti Neyzen Tevfik şöyle anlatmaktadır: Akif Bey beni bir gece Baytar İbrahim Beyin evine götürdü. İbrahim Bey Fuad Paşa türbesi civarında bir evde oturuyordu. O gece güzel sohbet ettik. Çaldık, okuduk. Ayrılırken İbrahim Bey bana bir Hafız divanı hediye etti, Akif e de bir Rubaiyatı Hayyam verdi 6 Mehmet Akif, Neyzen Tevfik ve kardeşi Şefik i çok severdi. Aralarında altı yaş farkı bulunan Akif le Neyzen arasında arkadaşça bir ilişki başlamıştır. Akif in Neyzen Tevfik e ve kardeşi Şefik e yaklaşımı ağabeyce, hatta babaca. 7 Eşref Edib, Akif in Neyzen ve Şefik e duyduğu sevgiyi şöyle açıklamıştır: Üstadın çok sevdiklerinden biri de Baytar Şefik. Onu evlâd gibi severdi. Onun tahsil ve tekemmülü hususunda üstadın çok himmet ve tesiri vardır. Kardeşi Neyzen Tevfik in de yetişmesinde üstadın çok emeği var. Ondaki kabiliyeti görmüş, onun iyi yetişmesi için çalışmış, ona çok şeyler öğretmiştir. Tevfik Ney e Urlada başlamış, İzmir Mevlevihânesinde ilerletmiş, sonra tahsil için İstanbul Fethiye medresesine gelmiş, Ney çalması medresede hoş görülmemiş, oda arkadaşları Balıkesirli Galip(eski meb us) ve Birgivî Mehmed efendilerin delâletile Mûsâ Kâzım efendinin dersine ve evine devama başlamış, işte bu sıralarda Hafız Emin Neyzen i üstad ile tanıştırmıştır( ) Üstad o sırada Ziraat Nezaretinde Baytar Müfettişliği Başkâtibi. Üstad esasen neye çok meraklı. Tevfikin ney çaldığını görünce hemen Sarıgüzel deki evinin adresini verir. Artık Tevfik Sarıgüzel müdavimlerinden. Üstad Tevfiğe Fransızca, Farisî, Arabî dersleri veriyor. Tevfik de ney çalıyor. O sırada kardeşi Şefik babasile birlikte İstanbul a geliyorlar. Şefik idadiye devam edecek. Fatihte Şekerci hanında bir oda tutuyorlar. Tevfik de medreseden oraya geliyor. Babaları esasen tahsil görmüş münevver bir KABAKLI, Ahmet, Mehmet Akif, Toker Yayınları, Toker Matbaası, İstanbul 1972, s.53,65. 2 DİNÇER, Ferruh, Mehmet Âkif Ersoy un Veteriner Hekim Olarak Meslekî ve İlmî Kişiliği, Ölümünün 50.Yılında Mehmet Âkif Ersoy u Anma Kitabı, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1987, s KABACALI, Alpay, Çeşitli Yönleriyle Neyzen Tevfik(Hayatı, Kişiliği, Siirleri), Özgür Yayınları:41, Kasım 2003, s Eşref Edib, Mehmed Akif, Asarı İlmiye Kütüphanesi Neşriyatı, 1938, s KABACALI, a.g.e., s Eşref Edib, a.g.e., s.188, ERGÜN Mehmet, Neyzen Tevfik ve Azâb-ı Mukaddes i, Tunca Yayınları, Güray Matbaacılık, İstanbul 1983, s.62. * Dr.,Ege Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü Okutmanı

20 722 zat, hem medreseden icazet almış, hem Darülmualliminden şehadetname. Muallimlik ediyor. Üstadın babasıyla da tanışıyorlar. Bu suretle aralarında samimî bir münasebet teessüs ediyor. Üstad, Maarif Nezaretinde tanıdığı merhum Halil Edib Bey e(mekâtibi Rüşdiye Başkâtibi) manzum bir tavsiyename yazar. Şefikle Tevfik i Üstad evlât gibi sever. Onların tahsillerine itina eder. Şefik Vefa İdadisine devam ediyor. Tevfik ise gece gündüz neyle meşgul. Hemen haftanın bir gecesini Üstadın Sarıgüzel deki evinde geçiriyorlar. Üstad Neyzeni ahbaplarına tanıtıyor. Edirneli Kocabaş Arif, Tanburî Aziz, İzmirli Hafız Ahmet, Beylikci Nasır Bey, oğulları Haşim, Selâhaddin beyler ve diğer bazı zevatla Neyzen tanışıyor. Musikîşinaslar hep birlikte musikî fasılları geçiyorlar. Şefik derslerine çalışıyor. Fakat Tevfik âvâreliğe vurur. Gittikçe kendini eğlenceye kaptırır, kitapları kapar. Artık musikîden, eğlenceden başka bir şey düşünmez. Nihayet Üstad ona dargın olur. O sırada Neyzen Mısır a firar eder. Üstad Şefiğin tahsiline itina eder. İdadiyi bitirince onu Mülkiye Baytar mektebine yerleştirir. Bu sayede Şefik bugün en yüksek bir fen müessesesinin(bakteriyolojihanenin) başında bulunmaktadır. 8 Şefik i Baytar Mektebi ne yerleştiren Akif, onun önce velisi olmuş, ardından okulunda Kitabet derslerine girerek hocası, mezuniyet sonrası meslekdaşı ve aynı zamanda yakın bir arkadaşı olmuştur. 9 Neyzen Tevfik in 1904 yılında Mısır a kaçıncaya kadar geçen sürede Akif Neyzen den hoşnut olmaz. Bunun sebebi seçtiği yaşam biçimi ve Akif in gayretlerine rağmen çalışmayı bırakmasıdır. Oysa kardeşi Şefik sorumluluk bilinciyle hareket etmiştir. 10 Mehmet Akif, Hersekli Ârif Hikmet adlı şiirinde Neyzen Tevfik in âvâreliğini vurgulamıştır: Hazret in defni uzun sürmeyerek pek öyle, Ben çekildim oradan Neyzen-i âvâre ile. 11 Şefik in aksine Neyzen, çevresindeki kıraathanelere devam etmiş ve burada arkadaşlarıyla buluşmuştur. Bu buluşmalarda yaptığı hicivler yöneticileri kızdırmıştır. Kendisini sevenler, özellikle hocası Akif onu dilini tutması konusunda uyarmıştır. Buna rağmen Neyzen huyundan vazgeçmemiş, sonunda İstanbul dan ayrılarak Mısır a gitmek zorunda kalmıştır. 12 Aramızdan zaman zaman karakediler geçmiş olmasına rağmen hâlâ onu anarken (Hocam Mehmet Akif) demekten büyük bir haz ve şeref duyarım 13 diyen Neyzen Tevfik, Mehmet Akif le tanışmasını ve O na duyduğu sevgiyi Tercüme-i Halim adlı şiirinde şöyle anlatmaktadır: Bursalı Hafız Emin isminde bir ehl-i vefa, Vardı, İzmir den, tanırdım burada çıktık âşinâ. Bence bu ademdi mizan-ı vefanın bir kefi, O tanıttı acize Şair Mehmed Akif i. Hazret-i Akif ki: Sahib-i Fazl u üstad-ı Güzin, Her cihetle hal-i dervişaneme oldu muin. Bir çok üstadan-ı ilm-i musikiye intisab, Eylemişdim saye-i lütfunda ki nime l-meab Kendisi bizzat okutmuştur fakire Bostan Hem Fransızca, Arapça, Farisi bir çok zaman. Mevkimde başkası olsaydı bi-şek daima, Per açıp cevv-i maarifte ederdi irtika. Adem etmek (i)çün beni pek çok yorulmuştur bu zat, Kalmışım ruhumla minnetdari, madam ül hayat. Geçdi üç beş sene bu tarz ile eyyâm-ı hayât, Kaldı yüzüstüne tahsil-i maârif heyhât! Himmet-i Hazret-i Akif ile aklımda kalan Sekiz on beyt-i perîşân, bir iki fıkra heman Eşref Edib, a.g.e., s DİNÇER, a.g.m., s.48, ERGÜN, a.g.e., s ERSOY, Mehmet Akif, Safahat, Hazırlayan:M.Ertuğrul Düzdağ, Çağrı Yayınları, Enes Matbaacılık, İstanbul-1999, s KABACALI, a.g.e., s.19, KUTBAY, Muhittin, Neyzen in Hayatından Notlar, Bütün Cepheleriyle Neyzen Tevfik, Ahmet Halit Yaşaroğlu Kitapçılık ve Kâğıtçılık T.L.Ş., 1958, s Neyzen Tevfik, Hiç, Yayına Hazırlayan:Ethem Coşkun, Mahmud Bey Matbaası, İstanbul 2002, s

29 Elimde bir koca değnek, onunla yoklayarak, Önüm adaysa basıp, yok, denizse atlayarak, -Ayakta durmaya elbirliğiyle gayret eden, Lisân-ı hâl ile

29 Elimde bir koca değnek, onunla yoklayarak, Önüm adaysa basıp, yok, denizse atlayarak, -Ayakta durmaya elbirliğiyle gayret eden, Lisân-ı hâl ile KÜFE Beş on gün oldu ki, mu'tâda inkıyâd ile ben Sabahleyin çıkıvermiştim evden erkenden. Bizim mahalle de Đstanbul'un kenârı demek: Sokaklarında gezilmez ki yüzme bilmiyerek! Adım başında derin bir buhayre

Detaylı

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ... 15 MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 SAFAHAT TA DEĞERLERİMİZ... 41 Adâlet... 43 Adamlık... 47 Ahlâk... 50 Azim... 42 Birleştiricilik...

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i Yazar Mustafa Erdoğan ISBN: 978-605-9247-81-8 1. Baskı Kasım, 2017 / Ankara 100 Adet Yayınları

Detaylı

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana.

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana. Konu: "Woyzeck ve "Matmazel Julie Adlı Eserlerde Kullanılan İmge ve Simgelerin Eserlerin Tezlerine Katkısı Adı-Soyadı: Halil İbrahim Yüksel No: 149 Sınıfı: 11-D WOYZECK VE MATMAZEL JULIE DE İMGE VE SİMGE

Detaylı

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR 1. İletişim 2. İnsan, İletişim ve Dil 3. Dil Kültür İlişkisi DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI VE TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ 1. Dillerin Sınıflandırılması

Detaylı

Azrail in Bir Adama Bakması

Azrail in Bir Adama Bakması Mevlâna (1207 1273) Güçlü bir bellek, çağrışım yeteneği, üretkenlik, olağanüstü görüş ve anlatım gücü, derin duygusallık ve hüzün, her yönüyle İslam kültürüne hâkimiyet... İşte Mevlâna deyince akla gelen

Detaylı

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ a. 14.Yüzyıl Orta Asya Sahası Türk Edebiyatı ( Harezm Sahası ve Kıpçak Sahası ) b. 14.Yüzyılda Doğu Türkçesi ile Yazılmış Yazarı Bilinmeyen Eserler c.

Detaylı

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55 Ramazan Manileri // Ahmet ağa uyursun uyursun Uykularda ne bulursun Kalk al abdest, kıl namaz Sabahleyin cenneti bulursun Akşamdan pilavı pişirdim Gene karnımı şişirdim Çok mani diyecektim ama Defteri

Detaylı

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!.. BABAN GELİRSE ÇAĞIR BENİ OĞUL.. Çanakkale destanının 99. yıl dönümünü yaşadığımız günlere saatler kala yine bir Çanakkale k ahramanının hikayesiyle karşınızdayım.. Değerli okuyucular; Hak için, Hakikat

Detaylı

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Mehmet Akif Ersoy 20 Aralık 1873 27 Aralık 1936 Mehmet Akif Ersoy, Türkiye Cumhuriyeti nin ulusal marşı olan İstiklal Marşı nın yazarıdır. Vatan Şairi olarak anılır. Yahya Kemal Beyatlı

Detaylı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı Atatürk ün Kişisel Özellikleri Atatürk cesur ve iyi bir liderdir Atatürk iyi bir lider olmak için gerekli bütün özelliklere sahiptir. Dürüstlüğü ve davranışları ile her zaman örnek olmuştur. Gerek devlet

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi... İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR...11 GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi...13 BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...27 5 İKİNCİ BÖLÜM Husrev ü Şirin Mesnevisinin İncelenmesi...57

Detaylı

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti Mektub-u Attar Muhammed İlyas Kadiri Razavi tarafından tüm İslami Erkek Kardeşlerine ve İslami Kız Kardeşlerine, Medaris El Medine ve Camiat El Medine nin erkek öğretmenler, erkek öğrenciler, kadın öğretmenler

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

Lütfi ŞAHİN /

Lütfi ŞAHİN / Lütfi ŞAHİN / www.lutfisahininsitesi.com Gel, gel, ne olursan ol yine gel, İster kâfir, ister Mecusi, ister puta tapan ol yine gel, Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir, Yüz kere tövbeni bozmuş

Detaylı

Mehmet Akif Ersoy; Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın! Mısralarını şehitlerimize, gazilerimize, en

Mehmet Akif Ersoy; Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın! Mısralarını şehitlerimize, gazilerimize, en Mehmet Akif Ersoy; Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın! Mısralarını şehitlerimize, gazilerimize, en genel ifadeyle milletimize yazmıştır. Bu mısralar, aziz

Detaylı

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI.

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI. İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI. İstanbul Aydın Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi nin

Detaylı

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi BÝRÝNCÝ BÖLÜM 1 Dünya döndü Son ders zili çalýnca tüm öðrenciler sevinç çýðlýklarý atarak okulu terk etti. Ýkili öðretim yapýlýyordu. Sabahçýlar okulu boþaltýrken, öðleci grup okula girmeye hazýrlanýrdý.

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

5. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

5. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 5. SINIF TÜRKÇE İ KURS I VE LERİ 3 4 5 Ön bilgilerini kullanarak okuduğunu anlamlandırır. Çok anlamlılık (temel, yan, mecaz ve terim Metinde verilen ipuçlarından hareketle, karşılaştığı yeni kelimelerin

Detaylı

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDEKİ BAĞIMSIZ SANATÇILAR YAHYA KEMAL BEYATLI (1884 1958) Şiirleri Milli edebiyat akımına uymaz, daha çok makale ve konferanslarında bu akımı

Detaylı

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır. Edebiyatı Sanatçıları Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. ı vardır. MEVLANA: XIII.yüzyılda yaşamıştır. Birkaç

Detaylı

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 6. SINIF TÜRKÇE İ KURS I VE LERİ AY 1 Biçim Bilgisi Biçim Bilgisi Biçim Bilgisi 4 5 Çok anlamlılık (temel, yan, mecaz ve terim anlam) Çok anlamlılık (temel, yan, mecaz ve terim anlam) Kök ve eki kavrar.

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı BİÇİM BİLGİSİ (Kök, Ek ve

Detaylı

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder.

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder. Hak dostlarından Üftâde Hazretleri(*), bir gün müritleriyle bir kır sohbetine çıkar. Emri üzerine bütün dervişler, kırın rengârenk çiçeklerle bezenmiş yerlerini dolaşarak hocalarına birer demet çiçek getirirler.

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü Selman DEVECİOĞLU Gönül Gözü SİVAS CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ ENGELLİLER BİRİMİ YAYINLARI Yayın No: 4 Editör Prof. Dr. Recep Toparlı Baskı Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Matbaası Kapak ve İç Düzen Sivas Cumhuriyet

Detaylı

Betül Erdoğan.

Betül Erdoğan. Betül Erdoğan www.gencgelisim.com Anne babaların en çok istedikleri, çocuklarını mutlu ve başarılı bireyler olarak yetiştirmektir. Bu hedef noktasında sosyal faaliyetler, kurslar, kitaplar gibi birtakım

Detaylı

YAZILIYA HAZIRLIK SINAVI TÜRKÇE 5. SINIF

YAZILIYA HAZIRLIK SINAVI TÜRKÇE 5. SINIF TÜRKÇE 5. SINIF 1 Metinde verilen ipuçlarından hareketle, karşılaştığı yeni kelimelerin anlamlarını tahmin eder. 2 Metnin giriş, gelişme ve sonuç bölümleri hakkında tahminlerde bulunur. 3 Okuduklarındaki

Detaylı

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 13.5.2006 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

Metin Edebi Metin nedir?

Metin Edebi Metin nedir? Metin Nedir? Metin, belirli bir iletişim bağlamında, bir ya da birden çok kişi tarafından sözlü ya da yazılı olarak üretilen anlamlı bir yapıdır. Metin çok farklı düzeylerde dille iletişimde bulunmak amacıyla

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Yusuf Yeşilkaya www.yusufyesilkaya.com yusufyesilkaya@gmail.com 26 Mayıs 1904 tarihinde İstanbul Çemberlitaş ta dünyaya gelen Necip Fazıl, hem kültürlü hem de varlıklı bir ailenin çocuğudur. Dört-beş yaşında

Detaylı

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ 2 Meserret DĐRĐÖZ PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ ÖZGEÇMĐŞĐ: Enis Alapaytaç ve Hafize Hanım ın kızları olarak 1923 te Tarsus ta doğdu. Đlkokul ve ortaokulu Tarsus ta, liseyi de Đstanbul da Kandilli Kız Lisesi

Detaylı

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama...24 2. Haftanýn Testi...25

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama...24 2. Haftanýn Testi...25 ÝÇÝNDEKÝLER A. BÝRÝNCÝ TEMA: BÝREY VE TOPLUM Küçük Cemil...11 Bilgi Hazinemiz (Hikâye Yazmaya Ýlk Adým)...14 Güzel Dilimiz (Çaðrýþtýran Kelimeler - Karþýlaþtýrma - Þekil, Sembol ve Ýþaretler - Eþ Anlamlý

Detaylı

HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 :

HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 : HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 : Temel Bilgiler Hazırlayan : Prof. Dr. Rıza FİLİZOK Bir anlatıyı (récit ), hikâyeyi yazan kişidir. YAZAR = Yazar, yaşayan yahut yaşamış olan gerçek bir şahıstır! Yazarın hitap ettiği

Detaylı

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım... İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...5 GİRİŞ...9 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...38 3 2. BÖLÜM ÖNCÜLER Necip Fazıl Kısakürek ve

Detaylı

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ 6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ OKUMA KÜLTÜRÜ (5 EYLÜL - 21 EKİM) - Konuşmacının sözünü kesmeden sabır ve saygıyla dinler. - Başkalarını rahatsız etmeden dinler/izler. - Dinleme/izleme yöntem ve tekniklerini

Detaylı

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

temlerini işlediği şiirlerinden bazıları: Yol Düşüncesi, Sessiz Gemi, Rintlerin Akşamı, Ufuklar, Mehlika Sultan.

temlerini işlediği şiirlerinden bazıları: Yol Düşüncesi, Sessiz Gemi, Rintlerin Akşamı, Ufuklar, Mehlika Sultan. TANITIM: 1912 den sonra şiir ve dil üzerinde yoğunlaşan Yahya Kemal, tarih, dünya görüşü ve aşk konuları çerçevesinde eserini oluşturdu. Mükemmel ve öz şiir anlayışını benimseyen şairin şiirlerinin sayısı

Detaylı

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108 Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4 Fakrnâme Vîrânî Abdal Yayına Hazırlayan Fatih Usluer ISBN: 978-605-64527-9-6 1. Baskı:

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ İSMEK İN USTALARI ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ 10-17 MART 2014 / Dolmabahçe Sanat Galerisi Başkan dan eserlerin hiçbiri zahmetsiz,

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım.

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım. ABUZER KARA 1.Kendinizi tanıtırımsınız. Ben Abuzer Kara 1961 Samsat doğumluyum.ilk ve orta öğrenimimi Samsat ta bitirdim.19 82 yılında evlendim.1983-1984 Yılları arasında askerlik görevimi ifa ettim.1987

Detaylı

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yayınları Kapak illustrasyonu: Murat Bingöl isbn: 978 605 5523 16 9 Sertifika

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk - Günaydın Günü parlatan gözler. Havayı yumuşatan nefes. Yüzlere gülücük dağıtan dudaklar. Konuşmadan anlatan kaşlar. Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk - Günaydın Günaydın...

Detaylı

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır? 1. (1) Şair yeni bir şiir kitabı yayınladı.(2) Kitap, şairin geleneksel şiir kalıplarını kullanarak yazdığı şiirlerden oluşuyor.(3) Bu şiirlerde kimi zaman, şairin insanı çok derinden etkileyen sesini

Detaylı

MEHMET AKİF ERSOY UN EDEBÎ KİŞİLİĞİ 1

MEHMET AKİF ERSOY UN EDEBÎ KİŞİLİĞİ 1 MEHMET AKİF ERSOY UN EDEBÎ KİŞİLİĞİ 1 Türk edebiyatında Mehmet Akif kadar hayatı, edebiyat anlayışı ile şiirleri arasında büyük bir uygunluk bulunan pek az şair vardır. 2 Akif II. Meşrutiyet in ilan edildiği

Detaylı

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK 3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? 04 22 OCAK TÜRKÇE ÖĞRENME ALANI: DİNLEME 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemeye hazırlık yapar. 2. Dinleme amacını belirler. 3. Dinleme amacına uygun yöntem belirler.

Detaylı

VATAN ŞAİRİ MEHMET ÂKİF ERSOY

VATAN ŞAİRİ MEHMET ÂKİF ERSOY VATAN ŞAİRİ MEHMET ÂKİF ERSOY 1873-1936 HAYATI Mehmet Âkif Ersoy, 1873 yılının aralık ayında İstanbul'da, Fatih ilçesinin Karagümrük semtinde Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi. Annesi Buhara'dan Anadolu'ya

Detaylı

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ www.armtr.org Yazan: Billur Demiroğulları Çizen: Yasemin Erdem Kontrol: Özlem Küçükfırat Bilgi (Çocuk Gelişim Uzmanı) Bu hikaye kitabının her türlü yayın hakkı Anorektal

Detaylı

II. başarıya III. çalışmıyorsanız IV. ulaşmanız

II. başarıya III. çalışmıyorsanız IV. ulaşmanız SABEDİN TÜRKER İÖO 5.SINIF TÜRKÇE Cümlede Anlam TEST 37 1) V. mümkün değildir I. II. başarıya III. çalışmıyorsanız IV. ulaşmanız Yukarıda numaralandırılmış sözcüklerden anlamlı ve kurallı bir tümce oluşturulduğunda

Detaylı

Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (9) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme Bürosu

Detaylı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler OLAY ÇEVRESINDE GELIŞEN EDEBI METINLER Oğuz Türkçesinin Anadolu daki ilk ürünleri Anadolu Selçuklu Devleti

Detaylı

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. 1. Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. Sence, farklı insanların, farklı tanımlar yapmasına

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Akıllı Kral Süleyman Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2007 Bible for

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı FİİLLER (Anlam-Kip-Kişi- Anlam

Detaylı

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ ADALET ve CESARET ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 24 3 Sertifika no: 14452 Uğurböceği

Detaylı

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47 Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneğinin girişimleriyle Yunanistan'dan gelen Batı Trakyalı öğrencilerle

Detaylı

YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958)

YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958) YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958) Yahya Kemal Beyatlı 2 Aralık 1884 tarihinde bugün Makedonya sınırları içerisinde bulunan Üsküp te dünyaya geldi. Asıl adı Ahmet Agâh tır. Şehsuvar Paşa torunlarından olduğu

Detaylı

Cümlede Anlam TEST 38

Cümlede Anlam TEST 38 SABEDİN TÜRKER İÖO 5.SINIF TÜRKÇE Cümlede Anlam TEST 38 1) Çocukların öğütten çok, iyi bir. ihtiyaçları vardır. Tümcesinde boş bırakılan yere aşağıdaki sözcüklerden hangisi getirilebilir? A. ilgiye sevgiye

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

ALEXANDER RUSSEL WEBB-MUHAMMED

ALEXANDER RUSSEL WEBB-MUHAMMED ALEXANDER RUSSEL WEBB-MUHAMMED Benim araştırıcı, meraklı bir ahlâkım vardı. Her şeyin sebebini ve maksadını arıyordum. Bunlar için mantıkî cevaplar bekliyordum. Hâlbuki râhiplerin ve diğer Hıristiyan din

Detaylı

ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI

ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI \ ' I \ f T (_ U f>iz/l ENVER NACİ GÖKŞEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR ANKARA ÜNİVERSİTESİ BASIMEVİ.1970 TDK TANITMA YAYINLA R I TÜRK DlLlNE EMEK

Detaylı

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları. HASTA İŞİ İnsanların içlerinde barındırdıkları ve çoğunlukla kaçmaya çalıştıkları bir benlikleri vardır. O benliklerin içinde yaşadıkları olaylar ve onlardan arta kalan üzüntüler barınır, zaten bu yüzdendir

Detaylı

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) ESAS N0:2009/191 03.08.2012 TUTANAK 27.07.2012 tarihli oturumda saat 19.27 sıralarında Mahkeme Başkanı tarafından duruşmanın

Detaylı

II) Hikâye Dışı düzlemi

II) Hikâye Dışı düzlemi HİKÂYE ETME DÜZLEMLERİ Prof. Dr. Rıza FİLİZOK Günümüz edebiyat araştırmalarında yeni bir bilim anlayışının derin izleri vardır. Özellikle yapısal metin analizinde artık temel kavramlar görecelilik ve fonksiyon

Detaylı

3. Sınıf Noktalama İşaretleri

3. Sınıf Noktalama İşaretleri Gel ne olursan ol. Mevlana nın asıl adı Muhammed Celâleddin dir. Yine gel. Mevlana, bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan yöresinin Belh şehrinde bin iki yüz yedi tarihinde doğmuştur.

Detaylı

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Aynı kökün kesmek, kısaltmak anlamı da vardır. Kıssa, bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça'da kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da "kıssa" denilir. Buhâri, bab başlıklarında "kıssa"yı "olay" anlamında

Detaylı

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz: METİN ÇÖZÜMLEME METİN NEDİR? Bir olayın, bir duygunun bir düşüncenin yazıya dökülmüş haldir. Metin öncelikle yazı demektir. Metin kavramı aynı zamanda organik bir bütünlük demektir Metin kavramı öncelikle

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

M. Sinan Adalı. İllustrasyonlar: Sevgi İçigen. yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2

M. Sinan Adalı. İllustrasyonlar: Sevgi İçigen. yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2 yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2 Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yayınları Tashih: Emine Aydın isbn: 978 605 5523 29 9 Sertifika no: 14452 2 Uğurböceği

Detaylı

Senin bir yaşlı piri fani mi yoksa pırıl pırıl istikbal vadeden bir delikanlı yada erkek mi kadın mı olduğunu bilmiyorum.

Senin bir yaşlı piri fani mi yoksa pırıl pırıl istikbal vadeden bir delikanlı yada erkek mi kadın mı olduğunu bilmiyorum. Sevgili hırsız dostum! Senin bir yaşlı piri fani mi yoksa pırıl pırıl istikbal vadeden bir delikanlı yada erkek mi kadın mı olduğunu bilmiyorum. Bildiğim, kesin ve kat i bir şey var ki, oda senin insan

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2011-2012 ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2011-2012 ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2011-2012 ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I. YAZILI SINAVI SORULARI Öğrencinin Adı ve Soyadı : Sınıfı: Numarası:

Detaylı

Müşterek Şiirler Divanı

Müşterek Şiirler Divanı Müşterek Şiirler Divanı Yazar İ. Hakkı Aksoyak ISBN: 978-605-9247-54-2 1. Baskı Nisan, 2017 / Ankara 1000 Adet Yayınları Yayın No: 228 Web: grafikeryayin.com Kapak ve Sayfa Tasarımı Baskı ve Cilt Grafik-Ofset

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri

ÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı Kenan Erdoğan Unvanı Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri Manisa Daha Önce Bulunduğu Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Araştırma Görevlisi, Celal Bayar Üniversitesi

Detaylı

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir.

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir. CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE Fiil Cümlesi *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir. İnsan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye erişemez. Seçilmiş birkaç kitaptan güzel ne olabilir. İsim

Detaylı

www.turkceciler.com Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi

www.turkceciler.com Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi www.turkceciler.com Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi OKUMA GELİŞİM DOSYASI 204 OKUMA ALIŞKANLIĞININ KAZANDIRILMASI Okuma; kelimeleri, cümleleri veya bir yazıyı bütün unsurlarıyla görme, algılama, kavrama

Detaylı

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler SORU- Kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz? MUHAMMED DİKAL

Detaylı

METİNLERİ SINIFLANDIRILMASI

METİNLERİ SINIFLANDIRILMASI Türk ve dünya edebiyatında ortaya konan eserler, amaçları ve içerikleri açısından farklı özellikler taşırlar. Bu eserler genel olarak üç ana başlıkta toplanır. Ancak son dönemde bu sınıflandırmaların sınırları

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ DERS SAATİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ DERS SAATİ AY HAFTA 016-017 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE DERS SAATİ KONU ADI 1 FİİLİMSİLER SÖZCÜKTE ANLAM KAZANIMLAR Fiilimsiyle, fiil ve isim soylu kelimeler arasındaki farkları kavrar.

Detaylı

ALTININ DEĞERİNİ SARRAF, KELAMIN DEĞERİNİ ERBAP ANLAR!.. - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

ALTININ DEĞERİNİ SARRAF, KELAMIN DEĞERİNİ ERBAP ANLAR!.. - Genç Gelişim Kişisel Gelişim SAMİ ÖZEY 05.04.2016 ALTININ DEĞERİNİ SARRAF, KELAMIN DEĞERİNİ ERBAP ANLAR!.. Bir zamanlar bende Süleyman idim.. Ateşe rüzgâra hükümran idim.. Sanmayın Sultan Süleyman idim.. Tersanede körükçü Süleyman

Detaylı

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 13.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Yunus Emre Hacı Bektaş-ı Velî Sultan Veled

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 13.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Yunus Emre Hacı Bektaş-ı Velî Sultan Veled ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 13.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Yunus Emre Hacı Bektaş-ı Velî Sultan Veled ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî/ Eserleri Mesnevi Dîvân-ı Kebir

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir. ZAMİR (ADIL) Kitapları dolabın diğer rafına koyalım. Bunları dolabın diğer rafına koyalım. Yukarıdaki cümlelerde koyu yazılmış sözcükleri inceleyelim: ilk cümlede "kitap" sözcüğü bir varlığı kar şıladığından

Detaylı

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Aşağıdaki şiiri okuyunuz. Soruları cevaplayınız. OKULUMUZ Her yerden daha güzel, Bizim için burası. Okul, sevgili okul, Neşe, bilgi yuvası. Güzel kitaplar burda, Birçok arkadaş burda, İnsan nasıl sevinmez,

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖĞRENİM DURUMU Lisans: 1976-1980 Doç. Dr. Rıza BAĞCI İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ/TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ Yüksek Lisans: 1984-1987 EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL

Detaylı

ÜNİTE 14 ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ. TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri

ÜNİTE 14 ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ. TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ İÇİNDEKİLER BAYBURT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri HEDEFLER TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ Bu üniteyi çalıştıktan sonra;

Detaylı

( Mesnevi den 8 şirli) r H i k â y ele

( Mesnevi den 8 şirli) r H i k â y ele 8 Mesnevi den (şiirli) r l e H i k â e y ÖNSÖZ Hoşgörülülükte deniz gibi ol Mevlâna Celâleddîn Geleceğimizin teminatı olan kıymetli çocuklarımız, Geçmişimizde atalarımızın yaşadığı ve bu günlerde kaybolma

Detaylı