SAMUEL BECKETT İrlandalı romancı, oyun ve senaryo yazarı, öykücü, şair, denemeci ve çevirmen ( ). Protestan bir aileden gelen Beckett, Dublin

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "SAMUEL BECKETT İrlandalı romancı, oyun ve senaryo yazarı, öykücü, şair, denemeci ve çevirmen ( ). Protestan bir aileden gelen Beckett, Dublin"

Transkript

1 SAMUEL BECKETT İrlandalı romancı, oyun ve senaryo yazarı, öykücü, şair, denemeci ve çevirmen ( ). Protestan bir aileden gelen Beckett, Dublin in bir banliyösünde doğmuştur de Dublin deki Trinity College ın Roman Dilleri Bölümü nden mezun olur de Paris teki École Normalé Supérieure de İngilizce okutmanı olarak çalışmaya başlar. Burada James Joyce la tanışır. Joyce un ileride Finnegan s Wake adıyla yayımlanacak romanının bir bölümünün Fransızca ya çevrilmesine yardım eder da Whoroscope adlı bir şiiri yayımlanır yılları arasında Londra da yaşar. Bu dönemde yazdığı öykülerden oluşan ve Joyce un etkisini yansıtan More Pricks Than Kicks 1934 te; akıl hastanesinde bakıcı olmasını konu alan Murphy 1938 de Londra da yayımlanır de Paris e yerleşir. İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransız Direniş ine katılır de Gestapo dan kurtulmak için Fransa nın güneyine, Vaucluse e kaçar. Burada kaldığı iki yıl içinde gündüzleri tarım işçiliği yaparken, geceleri Watt ı yazar. Savaş sona erdikten sonra Paris e döner. Bundan sonra yapıtlarını daha yalın yazabildiğini düşündüğü Fransızca da kaleme almaya başlar ve yılları arasında Molloy (1951), Malone Meurt (1951; Malone Ölüyor) ve L innommable (1953; Adlandırılamayan) adlı romanlardan oluşan üçlemeyi tamamlar. Beckett ın en önemli yapıtları olarak görülen her üç roman da tek bir kişinin çeşitlemeleri denebilecek bir dizi karakter tarafından anlatılır. Anlatıcılar hızlı bir fiziksel çöküş içindedir ve var olduklarının tek kanıtı zihinleridir. Adlandırılamayan da bu çöküş, anlatıcının bir ağız ve zihne indirgenmesiyle doruğa ulaşır. Beckett ın pek çok yapıtında olduğu gibi burada da anlatıcı sessizliğe ve hiçliğe tahammül edebilmek için hikâyeler uydurur ve uzun, karmaşık monologlara girer. En attendant Godot (Godot yu Beklerken) Ocak 1953 te, Paris te, Théàtre Babylone daki ilk temsiliyle büyük başarı kazanınca Beckett dünya çapında üne kavuşur dan sonra oyunlarından birçoğunu dünyanın çeşitli ülkelerinde kendisi sahneler. Her türlü radyo ve televizyon programından, gazetecilerden, fotoğrafçılardan özenle kaçınır da kendisine verilen Nobel Edebiyat Ödülü nü kabul eder. Hayatını, 1938 de tanışıp daha sonra evlendiği Suzanne Dumesnil le birlikte, ölene kadar Paris te geçirir. Samuel Beckett, 20. yüzyılın en büyük yazarları arasında, edebiyata yaklaşımındaki uzlaşmaz arılıkla öne çıkmıştır. Beckett ın yoğun bir kara mizahla beslenmiş olan yapıtları, insan deneyiminin ve insan bilincinin işleyişinin paha biçilmez belgeleridir. Bir eleştirmen şöyle yazmıştır: (Beckett) Edebiyatın gırtlağını keserek ve okurlarını, salt varoluşun yalın koşullarıyla, yapmacık bir neşeye ya da umutsuzluğa kapılmadan, soğukkanlılıkla yüz yüze gelmeye zorlayarak insanlığın önündeki imkânları açık tutmuştur. BAŞLICA YAPITLARI DÜZ YAZILAR: More Pricks Than Kicks (1934) [Aşksız İlişkiler, Çev. Uğur Ün, Ayrıntı Yay., 2009]; Watt (1943) [Çev. Uğur Ün, Ayrıntı Yay., 1993]; Mercier & Camier (1946) [Çev. Uğur Ün, Ayrıntı Yay., 1998]; Üçleme [Molloy (1951), Malone Meurt (Malone Ölüyor) (1951), The L'Innommable (Adlandırılamayan) (1954) Çev. Uğur Ün, Ayrıntı Yay., 1999]; Texts For Nothing/Stories-First Love, The Expelled, The Calmative, The End [Hiç İçin Metinler ve Uzun Öyküler, Çev. Uğur Ün, Ayrıntı Yay., 1999]; Commnent c est (1961) [Acaba Nasıl?, Çev. Uğur Ün, Ayrıntı Yay., 2001]; How It Is (1961); The Lost Ones; Fizzles; Company (1980) [Eşlik, Çev. Seniha Akar, Düzlem Yay., 1990]; Ill Seen Ill Said (1981); Worstward Ho (1983). OYUNLAR: Waiting For Godot (Godot yu Beklerken); Endgame (Oyun Sonu); All That Falls (Tüm Düşenler); Act Without Words I (Sözsüz Oyun I); Act Without Words II (Sözsüz Oyun II); Rough For Theatre I (Tiyatro Oyunu Taslağı I); Rough For Theatre II (Tiyatro Oyunu Taslağı II); Krapp s Last Tape (Krapp ın Son Bandı); Embers (Korlar); Happy Days (Mutlu Günler); Words And Music (Sözler ve Müzik); Rough For Radio I (Radyo Oyunu Taslağı I); Rough For Radio II (Radyo Oyunu Taslağı II); Cascando; Play (Oyun); Film; The Old Tune (Eski Şarkı); Come And Go (Geliş ve Gidiş); Eh Joe (Söyle Joe); Breath (Soluk); Not I (Ben Değil); That Time (Bu Kez); Footfalls (Adımlar); Ghost Trio (Hayalet Üçlüsü);...but the clouds... (...ama bulutlar...); A Piece Of Monologue (Solo); Rockaby (Beşik); Ohio Impromptu (Ohio Doğaçlaması); Quad; Catastrophe (Felaket); Nacht Und Traume; What Where (Ne Nerede); [Oyunların tümünü Akşit Göktürk, Güven Turan, Şadan Aydın, Uğur Ün, Şerif Erol, Levent Mollamustafaoğlu ve Mustafa Küpüşoğlu çevirdi ve bunları 1993 yılında Mitos Boyut Yayınları iki cilt halinde yayımladı.] ŞİİRLER: Echo s Bones (1935); Poémes (1939).

2 Ayrıntı: 185 Edebiyat Dizisi: 64 Üçleme Molloy, Malone Ölüyor, Adlandırılamayan Samuel Beckett Kitabın Özgün Adı Molloy, Malone Meurt, L'lnnommable Fransızca ve İngilizce'den Çeviren Uğur Ün Yayıma Hazırlayan Necmettin Sevil Düzelti Nuray Tekin & Ahmet Batmaz 1951 (Molloy et Malone Meurt) et 1953 (L'lnnommable) by Les Editions de Minuit Bu kitabın Türkçe yayım hakları Ayrıntı Yayınları'na aittir Kapak İllüstrasyonu Sevinç Altan Kapak Tasarımı Arslan Kahraman Kapak Düzeni Gökçe Alper Dizgi Esin Tapan Baskı ve Cilt Kayhan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti Merkez Efendi Mah. Fazılpaşa Cad. No: 8/2 Topkapı/İstanbul Tel.: (0212) Sertifika No.: Birinci Basım 1999 İkinci Basım 2011 Üçüncü Basım 2015 Baskı Adedi 2000 ISBN Sertifika No: AYRINTI YAYINLARI Basım Dağıtım San. ve Tic. A.Ş. Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No: 3 Cağaloğlu İstanbul Tel.: (0212) Fax: (0212) & info@ayrintiyayinlari.com.tr

3 Samuel Beckett Üçleme Molloy, Malone Ölüyor, Adlandırılamayan

4 EDEBİYAT DİZİSİ SON ÇIKAN KİTAPLAR HAVAALANI BALIKLARI Angelika Overath DAYICAN NAPOLYON İyrec-i Pézéşkzâd HARMATTAN Gavin Weston BİR SON DUYGUSU Julian Barnes HEZEYAN Laura Restrepo O ASLA GERİ GELMEYECEK Hans Koppel YARASALAR Marcel Beyer KAYBOLAN Hans-Ulrich Treichel BİR KÜÇÜK İMPARATORLUK Christian Kracht HAYAT DÜZEYLERİ Julian Barnes GÖZYAŞININ KİMYASI Peter Carey VÎS İLE RÂMÎN Fahreddin Es ad-i Gorgânî ANATHEM Neal Stephenson BEYAZ DÜNYA Andrew McGahan MUTSUZLUK ZAMANLARINDA MUTLULUK Wilhelm Genazino KIRIK KÖŞELİ İLKBAHAR Mario Benedetti GECELERİ DAİRELER ÇİZEREK YÜRÜRÜZ Daniel Alarcon BİR BUĞDAY TANESİ Ngũgĩ wa Thiong o PARROT İLE OLIVER AMERİKA DA Peter Carey İSTİSNA Christian Jungersen KALTENBURG Marcel Beyer ORBITOR Mircea Cărtărescu GÜVERCİNLER HAVALANIRKEN Melinda Nadj Abonji

5 İçindekiler Birinci Kitap Molloy 7 İkinci Kitap Malone Ölüyor 191 Üçüncü Kitap Adlandırılamayan 309

6 Beckett, üçlemesini yılları arasında Fransızca yazdı, daha sonra İngilizce ye çevirdi. Türkçe çevirilerde kaynak metin olarak üçlemenin Fransızca baskısı kullanıldı, İngilizce çevirisi dikkate alındı. Ancak, yazarın İngilizce ye çevirmediği ya da değişiklikler yaptığı yerlerde yazarın tercihine sadık kalındı. Bilgilerinize... Ayrıntı Yayınları

7 Birinci Kitap Molloy

8

9 1 A nnemin odasındayım. Şimdi burada yaşayan benim. Buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum. Belki cankurtaranla; bir araçla kuşkusuz. Yardım ettiler bana. Tek başıma gelemezdim. Her hafta uğrayan bir adam var. Belki de onun yardımıyla geldim buraya. O hayır diyor. Bana biraz para veriyor ve sayfaları alıyor. Ne kadar sayfa, o kadar para. Evet, şimdi çalışıyorum, aşağı yukarı eskisi gibi ama artık çalışmasını bilmiyorum. Bunun önemi yok galiba. Ben şimdi, elimde kalan şeylerden söz etmeyi, vedalaşmayı, ölümümü tamamlamayı yeğlerdim. Bunu istemiyorlar. Evet, sayıları birden çok galiba. Ama gelen hep aynı kişi. Bunu daha sonra yaparsınız, diyor. Peki. Görüyorsunuz ya, artık pek iradem kalmadı. Yeni sayfaları almaya geldiğinde geçen haftanınkileri de yanında getiriyor. 9

10 Kâğıtlar anlamadığım işaretlerle dolu. Zaten yeniden okumuyorum onları. Hiçbir şey yapmamış olduğumda, hiçbir şey vermiyor, azarlıyor beni. Oysa ben para için çalışmıyorum. Peki ya ne için çalışıyorum? Bilmiyorum. İnanın pek bir şey bilmiyorum. Annemin ölümü örneğin. Geldiğimde ölü müydü? Yoksa daha sonra mı öldü? Yani gömülecek kadar demek istiyorum. Bilmiyorum. Belki daha gömmediler onu. Her neyse, odasında kalıyorum. Yatağında yatıyorum. Oturağına işiyor ve sıçıyorum. Onun yerini aldım. Gittikçe ona daha çok benziyorum herhalde. Şimdi tek eksiğim bir oğul. Belki bir yerlerde bir oğlum var. Ama sanmıyorum. Şimdi yaşlanmış; neredeyse benim kadar yaşlanmış olması gerekir. Ufak tefek bir hizmetçiydi. Gerçek aşk değildi yaşadığımız. Gerçek aşkı bir başkasıyla tatmıştım. Yeri gelince anlatacağım. Yine unuttum adını. Bazen, oğlumu tanımış bile olduğumu, onunla ilgilenmiş olduğumu düşünüyorum. Sonra olanaksız diyorum kendime. Biriyle ilgilenmiş olmam olanaksız bir şey. Yazım kurallarını unuttum, sözcüklerin yarısını da. Bunun önemi yok galiba. Evet. Beni görmeye gelen tuhaf biri. Her pazar geliyor galiba. Başka günler boş değil. Susamış oluyor her seferinde. Başlangıcı yanlış yaptığımı, farklı bir biçimde başlamam gerektiğini o söyledi bana. Haklı olmalı. Başlangıcı, beyni pelteleşmiş bir bunak gibi yaptım, farkında mısınız bunun? İşte yaptığım başlangıç. Yine de bunu kullanacaklar galiba. Canım çıktı yazana kadar. İşte bitti. Canım çıktı. Yazdığım başlangıçtı, anlıyor musunuz? Ama şu anda işin sonuna gelmiş durumdayım neredeyse. Şu anda yaptığım daha mı iyi? Bilmiyorum. Sorun bu değil. İşte yaptığım başlangıç. Kullandıklarına göre bunun bir anlamı olmalı diyorum. İşte bitti. Bu kez, sonra sanırım bir kez daha, son bir kez daha, sonra o dünyayla da işim kalmayacak. Sondan bir öncekinin anlamı bu. Her şey kararıyor. Biraz daha kararsa, gözünüz görmez olacak. Kafada bütün iş. Çalışmıyor artık. Çalışmıyorum artık, diyor. Diliniz de tutuluyor, sesler zayıflıyor. İlk adımınızı atar atmaz karşınıza çıkan bu. Kafa bıkıp usanıyor herhalde. Bunun üzerine, bu kez başaracağım, belki de bir kez daha, son bir kez daha, sonra her şey bitecek, diyorsunuz. Bu düşünceyi dile getirmekte güçlük çekiyorsunuz, bir 10

11 bakıma bu da bir düşünce çünkü. O zaman, dikkatinizi toplamak, bütün bu karanlık şeylere dikkatinizi yoğunlaştırmak istiyorsunuz, hatanın kendinizde olduğunu güçlükle itiraf ederek. Hata mı? Kullandığınız sözcük bu. Peki ama hangi hata? Vedalaşılmadı henüz, bir dahaki sefere elveda diyeceğiz. Şu karanlık şeyler nasıl da bir büyü taşıyor. Çünkü elveda demek zorunludur, zamanı geldiğinde elveda dememek budalalıktır. Geçmiş günlerin ışığını, biçimlerini düşündüğünüzde pişmanlık duymazsınız ama pek düşünmezsiniz onları; neyle düşüneceksiniz ki? Bilmiyorum. İnsanlar da geçiyor, kendinizden ayırmanız oldukça zor bunları. Cesaretiniz kırılıyor bu nedenle. A. ve B. yi, ne yaptıklarının farkında olmadan, birbirlerine doğru ağır ağır yürürken, işte böyle gördüm. Çıplaklığı göz alan, yani çitsiz, duvarsız, kenar taşları olmayan bir köy yolundaydılar, çünkü akşamın sessizliğinde, uçsuz bucaksız tarlalarda, inekler yatarak ya da ayakta geviş getiriyorlardı. Belki biraz uyduruyorum, biraz süslüyorum ama aşağı yukarı böyleydi. İnekler geviş getiriyor, sonra çiğnedikleri lokmayı yutuyor, kısa bir aradan sonra, zahmetsizce, bir sonraki lokmayı ağızlarında hazır ediyorlar. Çenede bir kas oynuyor, sonra çene kemikleri yeniden öğütmeye koyuluyor. Ama belki de birer anı bunlar. Katı ve aydınlık yol, körpe otlakları bıçak gibi yarıp geçiyor, vadinin dalgalanışlarını izleyerek inip çıkıyordu. Kent uzak değildi. İki erkekti, kesinlikle eminim bundan; biri ufak tefek, biri iriyarı. Önce biri, sonra öteki kentten ayrılmıştı, sonra ilki yorulmuş ya da yapması gereken bir işi hatırlamış ve geri dönmüştü. Hava serindi, çünkü paltolarını giymişlerdi. Birbirlerine benziyorlardı ama herkes kadar. Önce aralarında oldukça mesafe vardı. Kafalarını kaldırıp çevrelerine baksalar da aralarındaki mesafe nedeniyle birbirlerini göremezlerdi, ayrıca arazi inişli çıkışlıydı, bu nedenle yol dalgalıydı, dalgalar belki çok yükseklere savrulmuyordu ama yine de yükseklere savruluyor sayılırdı. Bir an geldi, birlikte aynı çukura yöneldiler ve sonunda bu çukurda karşılaştılar. Birbirlerini tanıyorlar mıydı? Hayır, bunu kanıtlayan hiçbir belirti yoktu. Ama belki ayak sesleri nedeniyle ya da anlaşılmaz bir içgüdüyle kafalarını kaldırdılar ve karşı karşıya gelip de durmadan önce, aşağı yukarı on beş adım boyunca birbirlerini süzdüler. Evet, yürü- 11

12 yüp yollarına gitmediler ama burun buruna gelince durdular, aynen karanlık bastığında, kırda, tenha bir yolda karşılaşan birbirini tanımayan iki yolcunun durması gibi. Bunda olağanüstü bir yan yoktu. Ama belki de tanıyorlardı birbirlerini. Neyse, şimdi artık tanışıyorlar ve kanımca hiç unutmayacaklar birbirlerini, kentin derinliklerinde bile karşılaşsalar selamlaşacaklar bundan sonra. Kafalarını uzakta, doğuda, tarlaların ötesinde gittikçe solgunlaşan gökyüzüne doğru yükselen denize çevirip bir iki laf ettiler. Sonra ikisi de yoluna gitti. İkisi de yoluna gitti, A. kente doğru, B. de pek tanımadığı ya da hiç tanımadığı anlaşılan bölgelere doğru, çünkü kararsız adımlarla ilerliyor ve geçtiği yerleri daha sonra yeniden bulabilmek için belli noktaları belleğine kazımaya çalışan biri gibi sık sık duruyor ve çevresine bakınıyordu; kim bilir, belki bir gün dönmesi gerekebilirdi buralara. Korkuyla geçtiği aldatıcı tepeleri belki yatak odasının penceresinden, belki de canının sıkıldığı bir gün, yapacak bir işi olmadığından, yükseklerde bir avuntu bulurum diye, cebindeki iki üç kuruşu ödeyip, kıvrıla kıvrıla çıkan taş basamaklarını tırmandığı ve düz damına çıktığı bir anıtın tepesinden gördüğü kadarıyla uzaktan tanıyordu. Oradan her şeyi, ovayı, denizi, kimilerinin dağ dediği, akşam güneşinin altında yer yer çivit mavisine boyanmış, ufka kadar göz alabildiğince art arda sıralanan, görülmese de varlıkları, renk değişimlerinden ve sözcüklere indirgenemeyen, hatta düşüncelere dökülemeyen öteki belirtilerden anlaşılan vadileri içinde gizleyen şu aynı tepeleri görüyor olmalıydı. Ama bu yükseklikten bile vadilerin tümünü kestirmek olası değil, çoğu kez tek bir yamacın, tek bir doruğun görüldüğü yerde aslında bir vadiyle birbirinden ayrılan iki yamaç, iki doruk vardır. Ama bu tepeleri tanıyor şimdi, yani daha iyi tanıyor, bir gün olur da onları yeniden uzaktan görürse başka gözlerle olacak bu, dahası var, gözlerle görülmeyen tüm şu iç uzama, beyinle, yürek ve düşünceyle duyguların birbirleriyle kaynaştığı öteki kuytulara, bambaşka bir düzene sahip oralara da farklı gözlerle bakacak. Yaşlı gözüküyor, doğumda, hatta daha öncesi yükselen, kimi kez bir mırıltı kadar hafif, kimi kez de garsonun, İçecek olarak ne alırdınız, sorusu kadar net, çoğu kez de bir çığlığa dönüşen şu, Ne yapacağım? Ne yapacağım? uğultusuyla onca yıl, onca gün ve gece 12

13 geçirdikten sonra onu böyle tek başına görmek hüzün verici. Ömrünün sonuna geldiğinde ya da bu sona yaklaştığında, karanlık basarken, elinde bir sopa, bilmediği yollara düşmek için miydi bütün bunlar? Kocaman bir sopaydı; ilerlerken destek almak, bir de gerektiğinde hırsızlardan, uğursuzlardan, köpeklerden korunmak için kullanıyordu onu. Evet, gece oluyordu ama adam masumdu, son derece masumdu, hiçbir şeyden korkmuyordu, hayır, korkuyordu ama korkması için bir neden yoktu, ona hiçbir şey yapamazlardı ya da çok az şey yapabilirlerdi. Ama o bunun ayrımında değildi herhalde. Düşündüğümde anlıyorum, ben de farkına varmazdım. Tehlikede hissediyordu kendini, bedenini de ruhunu da tehlikede hissediyordu, belki de gerçekten tehlikedeydi olanca masumluğuna karşın. Masumluğun işi ne burada? Kötülüğün sayısız neferiyle ne ilişkisi var? Burası açık değil. Yanılmıyorsam sivri tepeli uçlu bir şapka giymişti. Buna şaşırdığımı anımsıyorum. Örneğin bir kasket ya da melon şapka aynı etkiyi yapmazdı üzerimde. Uzaklaşmasını izledim, korkusu bana bulaşmıştı, belki de korku onun korkusu değildi de onun parçası olduğu bir şeydi. Kim bilir, belki de benim korkum ona bulaşmıştı. Beni görmemişti. Yolun en yüksek noktasının üzerine tünemiş, üstelik benimle aynı renkte, yani külrengi bir kayaya dayamıştım sırtımı. Kayayı büyük bir olasılıkla görmüştü. Dikkatimi çekmişti, yolun özelliklerini belleğine kazımak istercesine çevresine bakıyordu; gölgesine, ne bileyim, Belacqua gibi mi desem, Sordello gibi mi desem, çömeldiğim kayayı görmüş olmalıydı. Ama bir adam, üstelik de benim gibi bir adam tam bir kerteriz noktası sayılamaz. Demek istediğim şey şu, olağanüstü bir şey olur da bir gün, uzun bir süre geçtikten sonra, yılgınlığa kapıldığından ya da unutmuş olduğu bir şeyi almak ya da bir şeyleri yakmak için bu yoldan geçmesi gerekirse, gözleriyle kayayı arayacaktır, yoksa orada o anda nasılsa bulunan bu değişken ve oynak şeyi, yani canlı insan bedenini değil. Hayır, kuşkusuz görmedi beni, nedenlerini belirtmiştim, ayrıca o akşam, kafası başka yerlerdeydi, kafası canlılarda değildi, yer değiştirmeyen ya da çok ama çok ağır yer değiştiren, bırakın bir ihtiyarı, bir çocuğun bile yer değiştirişindeki o ağırlıkla alay edeceği şeylerde yoğunlaşmıştı. Neyse, beni görmemiş de olsa 13

14 şunu yineliyorum, kalkıp peşine düşmemek, hatta kendisini daha iyi tanırım, kendimi daha az yalnız hissederim diye günün birinde onunla karşılaşmamak için mücadele ederek (kendi kendimle), uzaklaşmasını izledim. Ama ruhum ona doğru istediği kadar yaylana yaylana atılsın, engebelerinde zaman zaman kaybolup biraz ötede yeniden belirdiği arazinin durumu ve karanlık nedeniyle pek seçemiyordum onu ama ruhumun, art arda, telaşla ve yöntemsizce peşi sıra atıldığı, beni yanlarına çağırıp duran başka şeylerdi göremememin asıl nedeni. Çiy taneleri altında beyazlaşan tarlalardan, tarlalarda dolaşmayı bırakıp geceki konumlarını alan hayvanlardan, hakkında hiçbir şey söylemeyeceğim denizden, dorukların gittikçe sivrileşen çizgisinden, gözümle görmesem de ilk yıldızların titreştiğini duyumsadığım gökyüzünden, dizimdeki elimden, özellikle de adı A. mıydı, B. miydi unutmuş olduğum, uslu uslu evinin yolunu tutmuş şu öteki yolcudan söz ediyorum kuşkusuz. Evet, titremesini dizimin hissettiği ve gözlerimin yalnızca bileğini, damar damar olmuş sırtını ve ilk boğumlarının aklığını gördüğü elime doğru da atılıyordu. Ama ondan, yani elimden söz etmek istemiyorum şu anda; her şeyin sırası var ama biraz önce ayrıldığı kente doğru yönelen şu A. ya da B. den söz etmek istiyorum. Ama gene de sormalıyım kendime, görünüşünü özellikle kentli kılan şey neydi diye? Başı açıktı, ayaklarında espadrilleri vardı, ağzında da bir puro. Aylakça bir uyuşukluk içinde hareket ediyordu; doğru ya da yanlış, bana anlamlı geliyordu bu. Ama bütün bunlar hiçbir şeyi kanıtlamadığı gibi, hiçbir şeyi yalanlamıyordu da. Belki uzaklardan, belki de adanın öteki ucundan gelmişti ve belki bu kente ilk kez gidiyor ya da uzun bir ayrılıktan sonra dönüyordu oraya. Küçük bir köpek izliyordu onu, bir pomerenyendi galiba ama sanmıyorum. O an emin değildim bundan, şimdi de değilim, oysa öylesine az düşündüm ki bunun üzerinde. Küçük köpek, pomerenyenlere özgü bir biçimde, salak salak izliyordu onu, duruyor, geniş daireler çizerek dönüyor, vazgeçiyor, sonra biraz ileride hareketlerine yeniden başlıyordu. Kabızlık, pomerenyenlerde sağlık belirtisidir. Bir ara, galiba önceden kararlaştırdığı bir anda, belki de ne bileyim önceden kararlaştırmadığı bir anda, bey arkasına döndü, küçük köpeği kollarına aldı, purosunu ağzından 14

15 çekti ve yüzünü portakalrengi tüylere gömdü. Bir beydi, kesindi bu. Evet, portakalrenkli bir pomerenyendi; düşündükçe daha çok emin oluyorum. Oysa. Ama bu bey, başı açık, ayaklarında espadril, ağzında bir puro, peşinde bir pomerenyen, uzaklardan gelmiş olabilir miydi? Daha çok, iyi bir akşam yemeğinden sonra, güzel havada birçok kentlinin yaptığı gibi dolaşmak ve köpeğini dolaştırmak, düş kurup osurmak için surlardan çıkıp buraya gelen birine benzemiyor mu? Ama puro aslında bir pipoydu belki, espadriller de toza bulanmış botlardı; köpeğin de acıma duygusuyla ya da şu sonsuz yollar, kumlar, çakıl taşları, bataklıklar, fundalıklar, başka bir adaletin hüküm sürdüğü şu doğa, arada sırada durdurmak, boynuna sarılmak, öpmek, koklamak, yalamak istediğiniz ama senli benli olur korkusuyla düşmanca bakışlar fırlatıp yanından geçip gittiğiniz, sizinle aynı yazgıyı paylaşmak durumunda kalmış bir kişi, bir başka yol arkadaşından yoksun onca zaman yapayalnız dolaşmış olduğunuz için, kollarınıza alıp bağrınıza bastığınız bir sokak köpeği olmaması için bir neden yoktu. Gün gelir dayanamaz, size kucak açmayan şu dünyada uyuz köpeklere kucak açar, onların sizi sevmelerine, sizin de onları sevmenize yetecek kadar kollarınızda taşır, sonra fırlatır atarsınız. Halinden anlaşılmasa da belki de bu noktaya gelmişti. Kafası önüne düşmüş, dumanı tüten şey elinde gözden kayboldu. Açıklamasını yapmaya çalışayım. Gözden kaybolmakta olan nesnelerden, önceden çeviririm bakışlarımı. Onları son âna kadar izlemek; hayır, yapabileceğim bir şey değil bu. İşte bu anlamda gözden kayboldu adam. Gözlerim başka yere çevrili onu düşünüyor, Küçülüyor, küçülüyor, diyordum kendime. Ne dediğimin farkındaydım. Bütün sakatlığıma karşın ona yetişebileceğimi biliyordum. Yalnızca istemem yeterliydi. Ama doğru değildi bu, istiyordum çünkü. Yerimden kalkmak, yola koyulmak, topallaya topallaya peşine düşmek, ardından seslenmek; bundan kolay ne olabilirdi? Haykırışlarımı duyuyor, dönüp beni bekliyor. Koltuk değneklerimin arasında, soluk soluğa kalmış, burnunun dibindeyim, köpeğin de burnunun dibindeyim. Biraz ürküyor benden, biraz da merhamet duyuyor. Tiksiniyor bir hayli. Görünüşüm pek hoş değil, iyi kokmuyorum. İstediğim ne? Ah şu korkunun, acıma ve tiksinti duyguları- 15

16 nın iç içe geçtiği, çok iyi bildiğim ses tonu. Köpeği ve adamı daha yakından görmek, dumanı tüten şeyin ne olduğunu öğrenmek, ayakkabıları incelemek, öteki bilmediğim noktaları açığa çıkarmak istiyorum. İyi yürekli biri, şundan bundan söz ediyor bana, nereden geldiğini, nereye gittiğini anlatıyor. Ona inanıyorum, bunun şey için tek olanağım olduğunu bunun tek olanağım olduğunu biliyorum, söylenen her söze inanıyorum ben, uzun yaşamım boyunca hep güvensizdim çünkü, şimdi her şeyi oburca yutuyorum. Şimdi gereksinme duyduğum şey öyküler; uzun zamanımı aldı bunu anlamak ama yine de emin değilim. Ama bakın, bazı bilgiler öğrendim hakkında, önceden bilmediğim şeyler, önceden bilmek için can attığım şeyler, önceden aklımdan bile geçirmediğim şeyler biliyorum şimdi. Deli saçması bu anlattıklarım. Mesleğini bile öğrenmiş olmalıyım; öylesine ilgi duyarım ki mesleklere. Kendimden söz etmemek için elimden geleni yaptığımı anlıyorsunuz işte. Biraz sonra ineklerden, gökyüzünden söz edeceğim, göreceksiniz. Ama yanımdan ayrılıyor, acelesi varmış. Hiç de acelesi var gibi görünmüyordu, aylaklık ediyordu, bunu daha önce belirtmiştim ama benimle üç dakika konuştuktan sonra acelesi var, hemen gitmek zorunda. İnanıyorum ona. İşte bir kez daha hayır, yalnızım demeyeceğim, yalnızlık yakışmaz bana ama nasıl desem, bilmiyorum, yeniden kendime dönmüş, hayır, kendimden ayrılmadım ki hiç, özgürüm desem, evet, bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum ama kullanmak istediğim sözcük bu, ne yapmak için özgürüm peki, hiçbir şey yapmamak için, öğrenmek için, neyi öğrenmek için, bilincin yasalarını belki, bilincimin yasalarını, örneğin siz içine battığınız ölçüde suyun yükseleceğini ve her şey bomboş ve dümdüz kalıp da bütün şu kepazelik gerçek yüzünü, yani anlamsızlığını, çıkışsızlığını gösterene kadar, sayfaların kenarlarını karalayıp sözcüklerin arasındaki boşlukları doldurmaktansa metinleri silmenin daha tutarlı olacağını ya da en azından daha tutarsız olmayacağını. Böylece çevreyi gözlediğim yerden ayrılmamakla iyi ettim kuşkusuz, en azından kötü etmedim. Ama çevreyi gözleyeceğime, kafamın içinde ötekine, sopalı adama dönme zayıflığını gösterdim. O zaman yeniden mırıldanmalar başladı. Sessizliği sağlamak nesnelere düşüyor. Kim bilir, belki de iyi bir 16

eşlik samuel beckett ingilizce ve fransızca aslından çeviren: uğur ün sunuş: tom bishop & raymond federman

eşlik samuel beckett ingilizce ve fransızca aslından çeviren: uğur ün sunuş: tom bishop & raymond federman eşlik samuel beckett ingilizce ve fransızca aslından çeviren: uğur ün sunuş: tom bishop & raymond federman ayrıntı: 1051 / klasik dizisi: 20 eşlik / samuel beckett özgün adı / company, etc ingilizce ve

Detaylı

echo nun kemikleri samuel beckett ingilizce aslından çeviren: süha sertabiboğlu sunuş: mark nixon

echo nun kemikleri samuel beckett ingilizce aslından çeviren: süha sertabiboğlu sunuş: mark nixon echo nun kemikleri samuel beckett ingilizce aslından çeviren: süha sertabiboğlu sunuş: mark nixon ayrıntı: 962 / klasik dizisi: 9 echo nun kemikleri / samuel beckett orjinal adı / echo s bones ingilizce

Detaylı

OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU)

OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU) OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU) Samuel Beckett (1981) Türkçesi: Semih Fırıncıoğlu Ohio Doğaçlaması (Ohio Impromptu) ilk kez 9 Mart 1981 de, Ohio State Üniversitesi nin işbirliğiyle, Drake Union, Stadium

Detaylı

MARCEL BEYER Marcel Beyer 23 Ekim 1965 yılında Almanya nın Tailgingen kentinde doğmuştur. Siegen Üniversitesi nde Alman ve İngiliz Dili ve Edebiyatı

MARCEL BEYER Marcel Beyer 23 Ekim 1965 yılında Almanya nın Tailgingen kentinde doğmuştur. Siegen Üniversitesi nde Alman ve İngiliz Dili ve Edebiyatı MARCEL BEYER Marcel Beyer 23 Ekim 1965 yılında Almanya nın Tailgingen kentinde doğmuştur. Siegen Üniversitesi nde Alman ve İngiliz Dili ve Edebiyatı eğitimi almıştır. Aynı üniversitede master tezini tamamlayan

Detaylı

Suat Kemal Angı. David Wheatley

Suat Kemal Angı. David Wheatley Samuel Beckett İrlandalı romancı, oyun ve senaryo yazarı, öykücü, şair, denemeci ve çevirmen Samuel Beckett, Protestan kökenli bir ailenin ikinci oğlu olarak 1906 yılında Dublin in bir banliyösünde doğdu.

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

SEN SURAT OKUMAYI BİLİR MİSİN?

SEN SURAT OKUMAYI BİLİR MİSİN? SEN SURAT OKUMAYI BİLİR MİSİN? Ya pı Kre di Ya yın la rı - 4878 Sa nat - 235 Sen Surat Okumayı Bilir misin? / Selçuk Demirel Editör: İshak Reyna Kitap tasarımı: Selçuk Demirel Grafik uygulama: Süreyya

Detaylı

NGŨGĨ WA THIONG O 1938 Limuru, Kenya doğumlu roman, öykü ve oyun yazarı Ngũgĩ wa Thiong o, 1972 den 1977 ye dek Nairobi Üniversitesi Edebiyat Bölümü

NGŨGĨ WA THIONG O 1938 Limuru, Kenya doğumlu roman, öykü ve oyun yazarı Ngũgĩ wa Thiong o, 1972 den 1977 ye dek Nairobi Üniversitesi Edebiyat Bölümü NGŨGĨ WA THIONG O 1938 Limuru, Kenya doğumlu roman, öykü ve oyun yazarı Ngũgĩ wa Thiong o, 1972 den 1977 ye dek Nairobi Üniversitesi Edebiyat Bölümü nü yönetti. 1977 yılında Ngaahika Ndeenda (İstediğim

Detaylı

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama rağmen sık sık geç kalırım... okul BIZIM (Meşelik) yol.. BIZIM ev Üç Kuruş Sokağı Kale Yolu Dükkan iki dak Meşelik ika Percy Sokağı Okula iki dakika

Detaylı

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan 1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

Belmin Dumlu SAVAŞKAN,

Belmin Dumlu SAVAŞKAN, Belmin Dumlu SAVAŞKAN, 1973 yılında İstanbul da doğdu. Ortaöğrenimini Özel Fransız Lisesi Notre Dame Sion de tamamlamasının ardından, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun Resimleyen: Uğur Altun Betül Tarıman GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Öykü 2. basım Betül Tarıman GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ Resimleyen: Uğur Altun Yayın Koordinatörü: İpek Şoran

Detaylı

SAGALASSOS TA BİR GÜN

SAGALASSOS TA BİR GÜN SAGALASSOS TA BİR GÜN Çoğu zaman hepimizin bir düşüncesi vardır tarihi kentlerle ilgili. Baktığımız zaman taş yığını der geçeriz. Fakat ben kente girdiğim andan itibaren orayı yaşamaya, o atmosferi solumaya

Detaylı

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Herkese Bangkok tan merhabalar, Herkese Bangkok tan merhabalar, Başlangıcı Erasmus stajlarına göre biraz farklı oldu benim yolculuğumun aslında. Dünyada mimarlığın nasıl ilerlediğini öğrenmek için yurtdışında staj yapmak ya da çalışmak

Detaylı

İnsan Okur. Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR

İnsan Okur. Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR İnsan Okur Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 2 Süleyman Bulut İnsan Okur 4 Süleyman Bulut İnsan Okur Süleyman Bulut Ben küçükken, büyükler hep aynı soruyu sorardı: Büyüyünce ne olmak istiyorsun?

Detaylı

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın? 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ismin yerini tutan bir sözcük kullanılmıştır? A) Onu bir yerde görmüş gibiyim. B) Bahçede, arkadaşımla birlikte oyun oynadık. C) Güneş gören bitkiler, çabuk büyüyor.

Detaylı

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: - Deli, deli, diye seslenmiş. Siz içeride kaç kişisiniz? Deli şöyle bir durup düşünmüş: 1 / 10 - Bizim

Detaylı

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası Kelime bilgimin büyük bir miktarını düzenli olarak İngilizce okumaya borçluyum ve biliyorsun ki kelime bilmek akıcı İngilizce konuşma yolundaki en büyük engellerden biri =) O yüzden eğer İngilizce okumuyorsan,

Detaylı

ERNESTO SABATO Arjantinli romancı, gazeteci ve deneme yazarı Ernesto Sabato 24 Haziran 1911 de Buenos Aires in banliyösü Rojas ta doğdu ve 30 Nisan

ERNESTO SABATO Arjantinli romancı, gazeteci ve deneme yazarı Ernesto Sabato 24 Haziran 1911 de Buenos Aires in banliyösü Rojas ta doğdu ve 30 Nisan ERNESTO SABATO Arjantinli romancı, gazeteci ve deneme yazarı Ernesto Sabato 24 Haziran 1911 de Buenos Aires in banliyösü Rojas ta doğdu ve 30 Nisan 2011 de Santos Lugares de öldü. La Plata Ulusal Üniversitesi

Detaylı

Deneyler ve Hayaletler

Deneyler ve Hayaletler Deneyler ve Hayaletler Mario Sala Gallini (1959, Nizza-İtalya) Çocuk kitapları yazarı ve çevirmen. Yükseköğrenimini Modern Edebiyat alanında yaptı. Genova Üniversitesi nde dilbilim öğretmeni olarak çalıştı.

Detaylı

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir. SIFATLAR 1.NİTELEME SIFATLARI 2.BELİRTME SIFATLARI a)işaret Sıfatları b)sayı Sıfatları * Asıl Sayı Sıfatları *Sıra Sayı Sıfatları *Üleştirme Sayı Sıfatları *Kesir Sayı Sıfatları c)belgisizsıfatlar d)soru

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır 1. Bölüm Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır Savaşı nın hikâyesidir. Diğer adıyla ona Akşam Yemeği Savaşları da diyebiliriz. Aslında Hayalet Avcıları III de diyebiliriz, ama açıkçası

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. 1. Bölüm Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. Bütün bu insanın kafasını şişiren karmaşa, çok ama çok masum bir günde başladı. O gün çok şirin, çok masumdu. O gün öyle muhteşem, öyle harika ve öyle

Detaylı

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem YALNIZ BİR İNSAN Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem öyle sonunda hep iyilerin kazandığı, kötülerin cezalandırıldığı veya bir suçluyu bulmak için

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki...

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki... Bir şairin seyir defteri Prof. Dr. Göksel Altınışık Gelinciğin Yalnızlığı Bir ömrü damıtsak ne kalır geriye? Benimkinden, en azından şu ana dek yaşanan kadarından, sözcükler kalıyor. Bir mucize bu benim

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Öykü ORMANDAKİ DEV. 4. basım. Resimleyen: Reha Barış

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Öykü ORMANDAKİ DEV. 4. basım. Resimleyen: Reha Barış Resimleyen: Reha Barış Süleyman Bulut ORMANDAKİ DEV ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Öykü 4. basım Süleyman Bulut ORMANDAKİ DEV Resimleyen: Reha Barış Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Editör: Ebru Akkaş Kuseyri Kapak

Detaylı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl Platon'un Devleti-2 Platon, adil devlet düzenine ve politikaya dair görüşlerine Devlet adlı eserinde yer vermiştir 01.08.2016 / 15:01 Devlet te yer alan tartışmalar sürerken, Sokrates varoluştan varolmayışa

Detaylı

ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI

ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI 1. DÜŞÜNME DERSİ Sevgili Lale, sevgili Murat ve sevgili okuyucumuz, önce malzeme kutusundan çıkardığımız şu karikatüre bir göz atmanda yarar var: Örnek: 1 ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI Tan Oral, Cumhuriyet

Detaylı

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Bir çocuk varmış. Eşyalarını toplamaktan hiç hoşlanmazmış. Bir gün yerlerde atılı duran eşyalar, aralarında konuşuyorlarmış. - Sen neden hala buradasın. Bu saatte

Detaylı

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın Irmak Tank Tank 1 Vedat Yazıcı TURK 101-40 21302283 AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA Yalnız, huzurlu bir akşamda; şiire susadığınızda huzurunuzu zorlayacak bir derleme Üstü Kalsın. Mutsuz etmeye

Detaylı

Ayrıntı: 978 Edebiyat Dizisi: 223. Zamanın Gürültüsü Julian Barnes. Kitabın Özgün Adı The Noise Of Time. İngilizce den Çeviren Serdar Rifat Kırkoğlu

Ayrıntı: 978 Edebiyat Dizisi: 223. Zamanın Gürültüsü Julian Barnes. Kitabın Özgün Adı The Noise Of Time. İngilizce den Çeviren Serdar Rifat Kırkoğlu JULIAN BARNES Çağdaş İngiliz edebiyatının önde gelen adlarından olan Julian Barnes, 1946 da Leicester da doğdu. Oxford Üniversitesi, Magdalen College da okudu. The Oxford English Dictionary de sözlükbilimci;

Detaylı

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN TEŞEKKÜR Kısa Film Senaryosu Yazan Bülent GÖZYUMAN Sahne:1 Akşam üstü/dış Issız bir sokak (4 sokak çocuğu olan Ali, Bülent, Ömer ve Muhammed kaldıkları boş inşaata doğru şakalaşarak gitmektedirler.. Aniden

Detaylı

Arda Alyanak Daniela Palumbo Filiz Özdem Carla Manea

Arda Alyanak Daniela Palumbo Filiz Özdem Carla Manea Arda Alyanak Daniela Palumbo (Roma-İtalya, 6 Mart 1965) İtalyan gazeteci, yazar. Yazmaya olan tutkusu on yaşında başladı. Kelimelerin yaratıcı gücüne duyduğu merak, matematik derslerinde sıranın gözünde

Detaylı

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi BÝRÝNCÝ BÖLÜM 1 Dünya döndü Son ders zili çalýnca tüm öðrenciler sevinç çýðlýklarý atarak okulu terk etti. Ýkili öðretim yapýlýyordu. Sabahçýlar okulu boþaltýrken, öðleci grup okula girmeye hazýrlanýrdý.

Detaylı

Sonsuza Kadar Beraber Sonsuza Kadar Ayrı

Sonsuza Kadar Beraber Sonsuza Kadar Ayrı Sonsuza Kadar Beraber Sonsuza Kadar Ayrı Bazı insanlar vardır hayatınızda, onlar ile birlikteyken öyle bir hisse kapılırsınız ki... Bazen bir bütün gibi hissedersiniz, bazen ağaçtaki kuş, denizdeki balık

Detaylı

BARIŞ BIÇAKÇI Seyrek Yağmur

BARIŞ BIÇAKÇI Seyrek Yağmur BARIŞ BIÇAKÇI Seyrek Yağmur BARIŞ BIÇAKÇI 1966 da Adana da doğdu. Hüseyin Kıyar ve Yavuz Sarıalioğlu ile birlikte Ocak 1994 ve Ekim 1997 de iki şiir kitabı yayımladı. İletişim Yayınları nca yayımlanan

Detaylı

Babamın Sihirli Küresi AYTÜL AKAL

Babamın Sihirli Küresi AYTÜL AKAL Babamın Sihirli Küresi AYTÜL AKAL Babamın Sihirli Küresi 2011, Tudem Eğitim Hizmetleri San. Tic. A.Ş. 1476/1 Sok. No:10/51 Alsancak-Konak/İZMİR YAZAR: Aytül Akal RESimleYen: Mustafa Delioğlu KAPAK TASarımı:

Detaylı

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi daha çok sevdiğimiz bir dağ köyünde doğup büyüdüm. Uzak

Detaylı

helikopter degil Şebnem Güler Karacan Resimleyen: Ahmet Demirtaş Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 266 Ali Kopter-5 TATİLDE HAYAT NE GÜZEL

helikopter degil Şebnem Güler Karacan Resimleyen: Ahmet Demirtaş Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 266 Ali Kopter-5 TATİLDE HAYAT NE GÜZEL helikopter degil ALI KOPTER Yayınevi Sertifika No: 14452 Yayın No: 266 Ali Kopter-5 TATİLDE HAYAT NE GÜZEL Şebnem Güler Karacan Genel Yayın Yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi Editörü: Ömer Faruk Paksu İç Düzen

Detaylı

SABINE ADATEPE Sabine Adatepe 1963 Hamburg doğumlu. Hamburg Üniversitesi nde Türkoloji, İranistik ve Alman Dili ve Edebiyatı bölümlerinden mezun

SABINE ADATEPE Sabine Adatepe 1963 Hamburg doğumlu. Hamburg Üniversitesi nde Türkoloji, İranistik ve Alman Dili ve Edebiyatı bölümlerinden mezun SABINE ADATEPE Sabine Adatepe 1963 Hamburg doğumlu. Hamburg Üniversitesi nde Türkoloji, İranistik ve Alman Dili ve Edebiyatı bölümlerinden mezun oldu. Bir süre Hamburg da yabancılara yönelik Almanca ders

Detaylı

Sanatta Doğa ve İnsan İlişkisi

Sanatta Doğa ve İnsan İlişkisi FURKAN ŞAHİN Sanatta Doğa ve İnsan İlişkisi Yaşadığımız evren ve doğa ile olan ilişkimiz geçmişten bugüne bizlerin üzerinde ihtiyatla durduğu bir konu. İhtiyatlı yaklaşma sebebimiz ise kadim zamanlardan

Detaylı

Söyle, üzmesinler onu. Ele güne muhtaç olmasın. Hâlâ sigara. Çünkü gücüm var biraz daha.

Söyle, üzmesinler onu. Ele güne muhtaç olmasın. Hâlâ sigara. Çünkü gücüm var biraz daha. BULUŞMA Deniz kenarında bir lokantadayız. Görüşmeyeli uzun zaman oldu. İnternetten birkaç fotoğraf. Hepsi bu. Seni buraya çağırmakla iyi mi ettim? Galiba bundan hiçbir zaman emin olamayacağım. Karşımda

Detaylı

EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) 2-6 EKİM

EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) 2-6 EKİM EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) - Boynumuz zürafa boynu kadar uzun olsa şimdi yapabildiğimiz işleri yapabilir miydik? Sorusu üzerinden eğlenceli bir sohbet başlatıyoruz. - Ormanlar kralı

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Cornelia, şarkı söylemek isteyen kaz

Cornelia, şarkı söylemek isteyen kaz 1. Sol taraftaki kapağı sadece çiftlikleri görene kadar açın. Kaz Cornelia uyandığında, gecenin karanlığı ile kaplı dağları günün kuş tüyü hafifliğindeki ışıklar aydınlatmaya başlıyordu. Orta ve sağ kapağı

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR

TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR LYS YE HAZIRLIK TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR Ş. İBRAHİM YILDIRIM Beta Yayın No : 3350 2. Baskı Ocak 2016 - İSTANBUL ISBN 978-605 - 333-508 - 5 Cop yright Bu ki ta bın bu ba sı sı nın Tür

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut GÜNAYDIN! GÜNAYDIN! Resimleyen: Burcu Yılmaz

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut GÜNAYDIN! GÜNAYDIN! Resimleyen: Burcu Yılmaz Süleyman Bulut GÜNAYDIN! GÜNAYDIN! ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Resimleyen: Burcu Yılmaz Süleyman Bulut GÜNAYDIN! GÜNAYDIN! Resimleyen: Burcu Yılmaz Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Düzelti: Leyla Nebioğlu Son

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Bilmece ŞİPŞAK BİLMECELER DEYİM VE ATASÖZLERİ. 2. basım. Resimleyen: Ferit Avcı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Bilmece ŞİPŞAK BİLMECELER DEYİM VE ATASÖZLERİ. 2. basım. Resimleyen: Ferit Avcı Resimleyen: Ferit Avcı Süleyman Bulut ŞİPŞAK BİLMECELER 2 ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Bilmece DEYİM VE ATASÖZLERİ 2. basım Süleyman Bulut ŞİPŞAK BİLMECELER 2 DEYİM VE ATASÖZLERİ Resimleyen: Ferit Avcı www.cancocuk.com

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Acele karar vermeyin Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama kral bile onu kıskanıyormuş. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, kral bu at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını

Detaylı

Aylin Adıgüzel. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Aylin Adıgüzel. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 13.8.2009 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır? 1. (1) Şair yeni bir şiir kitabı yayınladı.(2) Kitap, şairin geleneksel şiir kalıplarını kullanarak yazdığı şiirlerden oluşuyor.(3) Bu şiirlerde kimi zaman, şairin insanı çok derinden etkileyen sesini

Detaylı

Etkinliğin konusu öğretmen tarafından bir soruyla açılır: Sizin düşmanınız var mı? Düşmanı olan birini tanıyor musunuz?

Etkinliğin konusu öğretmen tarafından bir soruyla açılır: Sizin düşmanınız var mı? Düşmanı olan birini tanıyor musunuz? Yaş Grubu: 5., 6., 7., 8. sınıflar Barış için bir kitap ETKİNLİĞİ Süre: 2 ders saati + ev ödevinin sonuçlarının değerlendirildiği 1 ders saati Hedef: Çocuklarla, yaşlarına uygun metin ve resim çözümlemeleri

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

TOMBALAK ı HIÇKIRIK TUTTU!

TOMBALAK ı HIÇKIRIK TUTTU! SEVECEN İLE TOMURCUK ETKİNLİK KİTABI 3 TOMBALAK ı HIÇKIRIK TUTTU! Erika Bartos: (1974, Budapeşte) Budapeşte Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü nü bitirdi. Üç çocuk sahibi olduktan sonra, 2003 yılında

Detaylı

Hazırlayan ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Şengül Karaca. Şiir HAİKU. 1. basım. Resimleyen: Sedat Girgin

Hazırlayan ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Şengül Karaca. Şiir HAİKU. 1. basım. Resimleyen: Sedat Girgin Hazırlayan Şengül Karaca HAİKU ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Şiir Resimleyen: Sedat Girgin 1. basım Hazırlayan Şengül Karaca HAİKU Resimleyen: Sedat Girgin Can Sanat Yayınları Yapım, Dağıtım, Ticaret ve Sanayi

Detaylı

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe?

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe? Ekşi, 1 Buse Ekşi 21502152 TURK 101-74 Ali Turan Görgü Final Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe? Yaşadıkları çevrenin sorunları ile ne kadar ilgili hiç düşündünüz

Detaylı

O günlerde, bir kıyı kenti olan Hull'a gitmiştim. Orada bir. arkadaşıma rastladım. Babasının gemisi vardı. Gemi o gün

O günlerde, bir kıyı kenti olan Hull'a gitmiştim. Orada bir. arkadaşıma rastladım. Babasının gemisi vardı. Gemi o gün 2. İLK YOLCULUĞUM 1 2. İLK YOLCULUĞUM O günlerde, bir kıyı kenti olan Hull'a gitmiştim. Orada bir arkadaşıma rastladım. Babasının gemisi vardı. Gemi o gün Londra'ya gitmek üzereydi. Arkadaşım kendisiyle

Detaylı

Boylesine bir emek hic bir maddi karsilikla elde edilemez... ILKYAR gonulluleri boylesine essiz birliktelikler yasiyorlar ilkyar lari ile...

Boylesine bir emek hic bir maddi karsilikla elde edilemez... ILKYAR gonulluleri boylesine essiz birliktelikler yasiyorlar ilkyar lari ile... Ilkyar da yar kim, ilk'i kim gonul kim, gonullu kim ayirt etmek cok zor birbirinin icine gecmis sevgi yumaklari; ama su var ki, bu sevgi ilmeklerini kiymetli kilan emek... Boylesine bir emek hic bir maddi

Detaylı

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK Betül Tarıman UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK YARATICI OKUMA DİZİSİ Şiir Resimleyen: Yasemin Ezberci Yaratıcı Okuma Dosyası: Nilser Utku 2 BASIM Betül Tarıman UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK Resimleyen: Yasemin Ezberci

Detaylı

Orhan benim için şarkı yazardı

Orhan benim için şarkı yazardı 70'li yılların ünlü ses sanatçısı ve sinema oyuncusu Yıldız Tezcan, 21 yaşındayken Orhan Gencebay ile büyük aşk yaşadığını, ancak o dönem çöpçatanlıklarını yapan Sevim Emre'nin sonradan Gencebay'ı elinden

Detaylı

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi 66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi 2019 yılında kendimize daha fazla zaman ayırmak istiyoruz. Fotoğrafla olan iletişimimizi artırmak istiyoruz. Fotoğrafın bir sanat

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

KARANLIKTA FİLİZLENEN TOHUM

KARANLIKTA FİLİZLENEN TOHUM KARANLIKTA FİLİZLENEN TOHUM ÊMILE ZOLA-GERMINAL Kara elmas Nice canlar yaktı, nice gülüşleri söndürdü yüzyıllardır. Milyonlarca madenci indi yerin derinlerine, kimisi çıkamadı, kimisi canının yarısını

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ Türk pop ve rock müziğinin sevilen ismi Aydilge,mini konseri ve imza günü etkinliği ile Kahramanmaraş Piazza Alışveriş ve Yaşam Merkezi nde hayranlarıyla buluştu.

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

HAKAN BIÇAKCI Otel Paranoya

HAKAN BIÇAKCI Otel Paranoya HAKAN BIÇAKCI Otel Paranoya HAKAN BIÇAKCI 1978 de İstanbul da doğdu. İlk ve orta öğrenimini İstanbul da tamamladıktan sonra 1996 yılında üniversite eğitimi için Ankara ya gitti. 2001 de Bilkent Üniversitesi

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67) KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...

Detaylı

TÜLİN KOZİKOĞLU - UĞUR ALTUN Mıstık, seni anlamıyoruz! Noktalama İşaretlerinin Öyküsü

TÜLİN KOZİKOĞLU - UĞUR ALTUN Mıstık, seni anlamıyoruz! Noktalama İşaretlerinin Öyküsü TÜLİN KOZİKOĞLU - UĞUR ALTUN Mıstık, seni anlamıyoruz! Noktalama İşaretlerinin Öyküsü TÜLİN KOZİKOĞLU 1990 yılında Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü nden mezun olduktan sonra ABD de Duquesne Üniversitesi

Detaylı

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ Oya Baydar, Mine Söğüt, Özcan Yüksek, Ercan Kesal, Arif Keskiner ve Melih Güneş konuklarla sohbet etti 86. İzmir Enternasyonal Fuarı nda bu yıl ilk

Detaylı

Muzaffer Asiltürk. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Muzaffer Asiltürk. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 05.05.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

&[1Ô A w - ' ,,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ .... CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu. İÇİNDEKİLER Yine Yeni Komşular 7 Korsanlar Ninjalara Karşı 11 Akari 21 Tükürme Yarışı 31 Mahallede Huzursuzluk 39 Korsanların Yasaları 49 Yemek Çubukları ve Terli Ayaklar 56 Korsan Atlet 68 Titanların

Detaylı

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, elinde boş bir çuval, alanın ortasında öylece dikiliyordu.

Detaylı

Sem Okulu Sevmiyor. Sophie Martel. Christine Battuz. Yalçın Varnalı. Resimleyen. Çeviren

Sem Okulu Sevmiyor. Sophie Martel. Christine Battuz. Yalçın Varnalı. Resimleyen. Çeviren Motivasyon üzerine bir hikâye Sem Okulu Sevmiyor Sophie Martel Resimleyen Christine Battuz Çeviren Yalçın Varnalı Bana inanan ve rüyamı gerçekleştirme gücü veren Germain Duclos ya. Sophie Yapı Kredi Yayınları

Detaylı

ERASMUS BAHAR DÖNEMİ Accademia della Moda İtalya DİDEM ALTUNKILIÇ

ERASMUS BAHAR DÖNEMİ Accademia della Moda İtalya DİDEM ALTUNKILIÇ Ben Didem Altunkılıç. 22 yaşındayım. Yaşar Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünde 4. Sınıf öğrencisiyim ve 3. yılımı Erasmus programı dolayısıyla gittiğim İtalya nın Napoli şehrinde Accademia

Detaylı

Türkiye, Avrupa nın en girişimci ülkesi

Türkiye, Avrupa nın en girişimci ülkesi Amway Avrupa nın Dünya Girişimcilik Haftası na özel 12 Avrupa ülkesinde yaptırdığı Girişimcilik Anketi sonuçları açıklandı! Türkiye, Avrupa nın en girişimci ülkesi Amway Avrupa tarafından yaptırılan 2011

Detaylı

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe BARIŞ BIÇAKÇI 1966 da Adana da doğdu. Hüseyin Kıyar ve Yavuz Sarıalioğlu ile birlikte Ocak 1994 ve Ekim 1997 de iki şiir kitabı yayımladı. İletişim Yayınları nca

Detaylı

Hayata dair küçük notlar

Hayata dair küçük notlar Hayata dair küçük notlar İlk önce sen merhaba- de. Olanaklarının altında yaşa. Sık sık -teşekkür ederim- de. Bir müzik aleti çalmayı öğren. Herhangi bir konuda öğretmenlik yap, herhangi bir konuda öğrenci

Detaylı

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý. Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý. Aðaçlar gördüm yeryüzü yaþýnda; Gölgesinde yaz uyur, kýþ uðuldar baþýnda.

Detaylı

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN 21400752 MAKİNENİN ARKASI Fotoğraf uzun süre düşünülerek başlanılan bir uğraş değil. Aslında nasıl başladığımı pek hatırlamıyorum, sanırım belli bir noktadan sonra etrafa

Detaylı

Cem Akaş BUMBA İLE BİBU. Resimleyen: Reha Barış

Cem Akaş BUMBA İLE BİBU. Resimleyen: Reha Barış Cem Akaş BUMBA İLE BİBU Resimleyen: Reha Barış Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Düzelti: Leyla Nebioğlu Son Okuma: Egem Atik Kapak ve İç Tasarım: Gözde Bitir Tasarım Uygulama: Güldal Yurtoğlu 1. Basım: 2000

Detaylı

Cümlede Anlam TEST 39. 1) Bu güzellikleri görmek için Uzungöl e gün doğarken gelmelisin. Bu cümlede aşağıdaki sorulardan hangisi nin cevabı yoktur?

Cümlede Anlam TEST 39. 1) Bu güzellikleri görmek için Uzungöl e gün doğarken gelmelisin. Bu cümlede aşağıdaki sorulardan hangisi nin cevabı yoktur? SABEDİN TÜRKER İÖO 5.SINIF TÜRKÇE Cümlede Anlam TEST 39 1) Bu güzellikleri görmek için Uzungöl e gün doğarken gelmelisin. Bu cümlede aşağıdaki sorulardan hangisi nin cevabı yoktur? 1. A. Niçin 2. B. Ne

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

Serbest Yazma Konuları. Yrd. Doç. Dr. Aysegul Bayraktar

Serbest Yazma Konuları. Yrd. Doç. Dr. Aysegul Bayraktar Serbest Yazma Konuları Yrd. Doç. Dr. Aysegul Bayraktar Biletinize piyango çıksaydı ne(ler) yapardınız? Favoriniz olan film nedir ya da favoriniz olan film karakteri kimdir? Neden? Hayalimdeki ev. Kendini

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Kırmızı Şemsiye. Şiirler: Mavisel Yener. Öyküler: Aytül Akal. Resimler: Saadet Ceylan. Resimler: Ayda Kantar

Kırmızı Şemsiye. Şiirler: Mavisel Yener. Öyküler: Aytül Akal. Resimler: Saadet Ceylan. Resimler: Ayda Kantar Kırmızı Şemsiye Öyküler: Aytül Akal Resimler: Saadet Ceylan Şiirler: Mavisel Yener Resimler: Ayda Kantar KIRMIZI ŞEMSİYE 2011, Tudem Eğitim Hizmetleri San. Tic. A.Ş. 1476/1 Sok. No:10/51 Alsancak-Konak/İZMİR

Detaylı

Ahmet Necdet (Sözer)

Ahmet Necdet (Sözer) Ahmet Necdet (Sözer) Prof. Dr. Ahmet Necdet (Sözer) 1933 te İnegöl de doğdu. Çapa Yüksek Öğretmen Okulu nu ve İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü nü bitirdi. Çeşitli Anadolu kentlerinde öğretmenlik

Detaylı

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. 1. Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. Sence, farklı insanların, farklı tanımlar yapmasına

Detaylı