DÖNÜŞÜM YILI. Sevgi - Eşitlik - Bilinçlilik. Lütfen Randevu Alınız Yıl 6 Sayı 24 ÜÇ AYDA BİR YAYINLANIR - Parasızdır /OCAK

Transkript

1 R Yıl 6 Sayı 24 ÜÇ AYDA BİR YAYINLANIR - Parasızdır /OCAK ISSN DÖNÜŞÜM YILI Sevgi - Eşitlik - Bilinçlilik Lütfen Randevu Alınız

2 Yıl 6 Sayı 24 ÜÇ AYDA BİR YAYINLANIR İMTİYAZ SAHİBİ DNT Ortadoğu Yayıncılık A.Ş. adına Dr. Eyüp ÖZEREN GENEL YAYIN YÖNETMENİ Uğur C. SEVİM EDİTÖR Uz. Dr. Metin ÖZSOY GENEL MÜDÜR Aslı ÇALIŞKAN aslicaliskan_06@hotmail.com YAYIN KURULU ÜYELERİ Op. Dr. Sadi KAYA Op. Dr. Süleyman GÖKDUMAN Prof. Dr. Metin ORHAN Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK Prof. Dr. Mitat KOZ Doç. Dr. Mehmet İLERİ Prof. Dr. Mustafa ALTINBAŞ Prof. Dr. Derviş YILMAZ Uz. Dr. Ayşe YÜRÜMEZ Ahmet YILDIZ Fatma KOÇAK web: Yazışma Adresi Bayındır 2 Sok. 63 /12 Kocatepe /ANKARA Yayını Hazırlayan DNT Ortadoğu Yayıncılık A.Ş. Tel: web: Baskı: Ateş Matbaa Tel: Büyük Ortadoğunun Sesi Dergisi Basın ve Meslek İlkelerine Uyar. Kaynak Gösterilerek Alıntı Yapılabilir. Dergimizdeki yazı ve reklam içeriğinin sorumluluğu sahibine aittir. Gönderilen yazılar iade edilmez. Parasızdır /OCAK İçindekiler KADROMUZ 2 SAĞLIK 5 RÖPORTAJ 6 GÖZ HASTALIKLARI 8 DAHİLİYE 10 ENFEKSİYON HASTALIKLARI 12 ÇOCUK HASTALIKLARI 14 İNDEKS 16 DERMATOLOJİ 18 BOSEV GENEL BAŞKANI 20 KBB 22 AMELİYATHANE 25 ACİL 26 KAPLICALARIMIZ 28 TAVSİYELER 29 PSİKİYATRİ 30 İÇİMİZDEN BİRİ 32 BİLGİNİZ OLSUN 33

3 Kadromuz Kadromuz Mesul Müdür Uz. Dr. Ayşe YÜRÜMEZ Dahiliye Uz. Dr. Alper AK Uz. Dr. Hulki GENÇ Gastroenteroloji Uz. Dr. Harun Can UYGURER Genel Cerrahi Prof. Dr. Mehmet KAYA Çocuk Hastalıkları Uz. Dr. Ayşe YÜRÜMEZ Kadın Hastalıkları Op. Dr. Şükran ERDOĞAN Nöroloji Prof. Dr. Nermin MUTLUER Göğüs Hastalıkları Uz. Dr. Emine İZBUDAK Kardiyoloji Uz. Dr. Gökhan CİHAN Dermatoloji Yrd. Doç. Dr. Yavuz PEKSARI Psikiyatri Uz. Dr. Meral GÜNGÖR Uz. Dr. F. Nermin TUNCEL Üroloji Prof. Dr. Remzi SAĞLAM Op. Dr. Haluk ÖZKAYA Radyoloji Uz. Dr. Necdet GENÇ KBB Op. Dr. Adnan UZUN Ortopedi Op. Dr. Atilla ARIK Göz Hastalıkları Op. Dr. M. Erhan YUMUŞAK Plastik Cerrahi Doç. Dr. Hasan Yücel ÖZTAN FTR Uz. Dr. Füsun AYTAÇ Uz. Dr. Canan AĞIRLAR Mikrobiyoloji Doç. Dr. Etem ÖZKAYA Acil Hekimi Dr. Fatma ÖZKAN Dr. Ensar DURMUŞ Dr. Haldun DURAN Dr. Ömer KİBAROĞLU Diş Hekimi Dt. Habibe BAŞAYAR Anestezi Uz. Dr. Şaban SEÇGİN Uz. Dr. Betül YİĞİTBAŞI İşletme Müdürü Ahmet YILDIZ Muhasebe Müdürü Murat ÖZTÜRK Başhemşire Fatma KOÇAK Mali Müşavir Zekai KARACAN Hukuk Müşaviri Av. Emre ÜŞÜMEZ ADI SOYADI GÖREVİ ADI SOYADI GÖREVİ EMİNE ATILGAN FİZYOTERAPİST HAYDAR ÇELİKER TIBBİ SEKRETER ESRA YILMAZ TIBBİ SEKRETER N.PINAR KILIÇDOĞAN FİZYOTERAPİST FATMA AKTAŞ TIBBİ SEKRETER BURCU DİLEK FİZYOTERAPİST MERYEM KUMTEPE TIBBİ SEKRETER EMİNE ABA HEMŞİRE LEYLA ERDAL TIBBİ SEKRETER TUBA SERT HEMŞİRE YALÇIN BAŞER TIBBİ SEKRETER Birsen BUDAK HEMŞİRE MEHTAP KOÇ TIBBİ SEKRETER AYŞEGÜL CÜRE EBE AYNUR ÖZDEMİR TIBBİ SEKRETER YAKUP AYGAR TIBBİ SEKRETER EMİNE AKSOY ACİL TIP TEKNİSYENİ KUDRET İŞÇİ TIBBİ SEKRETER DÖNÜŞ ÜLGER ACİL TIP TEKNİSYENİ Nilay ÜNLÜTÜRK TIBBİ SEKRETER HASAN YILDIRIM ACİL TIP TEKNİSYENİ BÜLENT KORKMAZ AMBULANS ŞOFÖRÜ TUBA SEVİM ACİL TIP TEKNİSYENİ ERKAN TOPBAŞ AMBULANS ŞOFÖRÜ FUNDA DURUKAN ACİL TIP TEKNİSYENİ Ferhat DAŞKIN AMBULANS ŞOFÖRÜ ÇİĞDEM ÇİFTÇİ RÖNTGEN TEKNİKERİ ELİFE BAŞKAN HİZMETLİ PERSONEL FEHMİ EKMEN HİZMETLİ PERSONEL Serdar ÇİÇEK SAĞLIK MEMURU GÜLEGÜL SAĞLAM HİZMETLİ PERSONEL NURŞAH DEMİRCİ LABORANT HAFİZE BECİT HİZMETLİ PERSONEL ZİYA EFE KUR. İLİŞKİLER SORUMLUSU HATİCE ÖZDAMAR HİZMETLİ PERSONEL HAYDAR ÜNAL SATINALMA SORUMLUSU VELİ ÇEKEREK HİZMETLİ PERSONEL SEHER GÖLGE MUHASEBE PERSONELİ DİLEK KILMAN HİZMETLİ PERSONEL SEDA ERTÜRK MUHASEBE PERSONELİ FİRDEVS BOZKURT HİZMETLİ PERSONEL AYŞEGÜL ÇATALOĞLU TIBBİ SEKRETER SERPİL ŞEN HİZMETLİ PERSONEL OKAY AKBAŞ TEKNİK PERSONEL Katkıda Bulunanlar ve Ortaklarımız Op. Dr. Sadi KAYA Dr. Eyüp ÖZEREN Op. Dr. Süleyman GÖKDUMAN Doç. Dr. Ercan Cenk DORUK Prof. Dr. Mitat KOZ Dr. Alaattin KEYKUBAT Uz. Dr. Hulki GENÇ Ahmet DUYAR Av. Emre ÜŞÜMEZ Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK Uz. Dr. Nazım ERGÜN Ahmet YILDIZ Murat ÖZTÜRK Doç. Dr. Mehmet İLERİ Ekrem TAMER Fatma KOÇAK Prof. Dr. Mehmet KAYA Ekrem AKSOY Dr. Mustafa ERSÖZ Dr. Mustafa KÖSE Prof. Dr. Metin ORHAN Uz. Dr. Ayşe YÜRÜMEZ Dr. İsmail CEYHAN Prof. Dr. Mustafa ALTINBAŞ Op. Dr. Ömer Faruk RECEP Dt. Deniz AYCAN Uz. Dr. Metin ÖZSOY Prof. Dr. Ali Kemal ÖZDEMİR Dt. Habibe BAŞAYAR Doç. Dr. Metin YILDIRIMKAYA Prof. Dr. Serdar ÜŞÜMEZ Uğur C. SEVİM Filiz ÇELİK Ecz. H. Sadık DEMİRBAŞ Ali Rıza KOÇAK Osman GÜLEÇ Op. Dr. Zeliha HAMURCU Dr. Tülay DEMİRTAŞ Dilruba BAL 2 3

4 GÜNYÜZÜ TURİZM SAĞLIK DÖNÜŞÜM YILI Dr. Eyüp ÖZEREN Seyahat Organizasyonlarında Aranılan Adres GÜNYÜZÜ TURİZM Sevgili Dostlar; Her yeni bir yıl girdiğinde hepimizi tarifi imkansız bir umut ve mutluluk sarar. En çaresiz insandan en zengin insana kadar herkes yeni umutların peşine düşer. Tabi hayatın bir gerçeği olarak bu umutlar kimisi için gerçekleşirken kimileri içinde hüsranla sonuçlanır yılına girdiğimiz bu günlerde yine umut doluyuz ve yeni yıldan birçok beklentilerimiz var. Araştırmacılara göre 2012 yılı ile birlikte insanoğlu daha yüksek bilinç seviyesine ulaşılacak sonrası dönem sevgi, bilinçlilik, doğal düzenin dönüşü ve eşitliğin olacağı bir dönem olacak ve birlikte daha olgun, bilinçli bir insan modelinin hüküm sürdüğü bir dönem gelecek. Yine araştırmacılara göre 2012 sonrasındaki değişim dönemi zorlu ve stresli geçecek ama sonuçları olumlu olacak. İnsanoğlu daha önce sahip olduğu önemli yetilerine tekrar kavuşacak. Araştırmacıların bütün bu öngörülerine ve beklentilerine inanmak istiyorum. İnsanoğlu'nun geleceğinin hayal edilenden daha iyi bir seviyeye gelmesi için çaba sarf etmeliyiz. Aksi halde yaşanılır bir dünya bulmak hepimiz için hayal olacaktır. Sevgi, birlik ve kardeşlik duyguları eşliğinde hepinizin yeni yılını kutlar, 2012 yılının yeni, güzel, temiz, barış ve huzur dolu bir dünya getirmesini diliyorum. Sağlıcakla kalın. GÜNYÜZÜ TUR.TEKSTİL NAK. GIDA SAN. İNŞ.LTD.ŞTİ Andiçen Mahallesi Güzelgah Sokak 1/7 Sincan/ANKARA Gsm:

5 RÖPORTAJ YENİMAHALLE BELEDİYE BAŞKAN YARDIMCISI Şenol BALABAN YENİMAHALLE DE ENGELLER BAŞARIYA DÖNÜŞÜYOR Yenimahalle Belediyesi engellilere yönelik hizmetleri ile dikkat çekerken; belediye bünyesinde yer alan Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü nün Ampute Futbol Takımı ve Tekerlekli Sandalye Takımı da başarılarıyla göz dolduruyor. Yenimahalle Belediye Başkan Yardımcısı ve Kulüp Başkanı Şenol Balaban, engellerine rağmen başarıları ile dikkatleri üzerine çeken Engelliler Gençlik ve Spor Kulübünü ve çalışmalarını bizimle paylaştı. 1- Yenimahalle Belediyesi olarak engellilere yönelik çalışmalarınız ile kamuoyunda takdir topluyorsunuz. Engellilere yönelik bir spor kulübü kurma fikri nasıl doğdu anlatır mısınız? -Yenimahalle belediyesi olarak göreve geldiğimizden günden itibaren engelli vatandaşlarımıza yönelik çalışmalar yapmak onların hayatlarındaki engelleri ortadan kaldırmak önceliklerimiz arasında yer aldı. Biz engelli vatandaşlarımızı sosyal hayatta hak ettikleri yeri almalarına yönelik bir çalışma yürütüyoruz. Sosyal hayatta yer almalarının yanı sıra üretime katkıda bulunmaları, kendilerini ifade etmelerini ve engellerini aşmaları konusunda yardımcı olmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda Ankara Engelliler Spor Kulübü bünyesinde bulunan ampute futbol takımı ile görüştük. Onlar da büyük zorluklar içindeydiler. Ardından tekerlekli sandalye basketbol takımımız eklendi. Onlara inanarak ve destekleyerek önlerine çıkan engelleri aşmalarında yardımcı olduk onlar da biraz destekle engellerin ortadan kaldırılabileceği ve büyük başarı kazanılabileceğini bize kanıtladılar. Şimdi de engelli çocuklarımızı evden çıkarmak için yıldızlar takımı kurma hazırlığındayız. 2- Engelli sporcuların hayatında neler değişti Yenimahalle Belediyesi nden sonra? - Sporcularımız zor şartlarda antrenman yapıyor, zor şartlarda maça çıkabiliyorlardı. Elbette en önemli engelleri yaşadıkları ekonomik zorluklardı. Bu durum da sporcular üzerinde moral bozukluğuna neden oluyordu doğal olarak. Bizimle birlikte maddi olduğu kadar manevi desteğimiz ile kendilerine olan güvenleri arttı. Arkalarında Yenimahalle Belediyesi nin ve Yenimahallelilerin olduğunun farkındalar. Biz onlara sahip çıktıkça onlar da var güçleriyle çalışmaya başladılar. Başarı da ardından geldi tabii.bu konuda basınımızın desteğini de göz ardı edemeyiz tabi. Üstelik belediye bünyesinde mücadele etmeleri kamuoyundaki farkındalığı da artırdı. Biz kendi sporcularımız ile birlikte engelli sporlarına yönelik kamuoyundaki bilinçlenmeye de yardımcı olduk. Ampute futbolunun da tekerlekli sandalye basketbolu maçlarını seyretmenin de ne kadar zevkli olduğunu gösterdik. Üstelik diğer maçlarda olduğu gibi izleyici sadece heyecan duymuyor aynı zamanda düşünerek, hayatı sorgulayarak ve engellere rağmen başarıyı takdir ederek seyrediyor. 3- Siz de maçları takip ediyor musunuz ya da onlara taktik veriyor musunuz? - Elimden geldiği kadar tüm maçları takip ediyorum. Yoğun işlerimizden dolayı maçlara gidemesem de bilgilerini mutlaka alıyorum. Arada fırsat buldukça antrenmanlarına da giderim onlarla sohbet etmekten büyük mutluluk duyuyorum. Maçların kritiklerini yapıyoruz. Gittiğim maçlarda da bir araya gelerek bazen taktik çalışmalarını hocalara bırakıyoruz.ben ise moral takviyesinde bulunuyorum. Sporcularımızın beni ve arkadaşlarımı maçlarında görmelerinden mutlu olduklarını ve moral bulduklarını biliyorum. 4- Ampute futbolcuları için bir spor tesisi yapmayı planladıklarınızı biliyorum. Nasıl bir tesis olacak bu bilgi verir misiniz? - Evet ampute futbolcularının maç yapacak saha bulamadıklarını biliyoruz. Türkiye de bu konuda büyük bir eksiklik var. Bunun üzerine harekete geçtik.türkiye nin ilk Ampute Futbol Sahası nı Batıkent te yapıyoruz.ampute futbolcularının ihtiyacına göre düzenlenen sahanın tamamı da engellilere göre planlandı. Uluslararası standartlara uygun olarak yapılan Ampute Futbol Sahası ve Sosyal Tesislerinde 350 kişilik tribün, fitness ve çocuk oyun alanları, canlı yayın ve basın locası, 12 sporcunun kamp yapabileceği odalar, spor aktivitelerinin yanı sıra oturma ve dinlenme alanları yer alacak. Alan üzerine inşa edilecek sosyal tesis duşlar, soyunma odaları ve hakem yönetim odaları da bulunacak. Ayrıca sosyal tesislerde kafeterya da bulunacak. 5- Büyük Ortadoğu'nun Sesi Dergimiz ve Gazetemiz hakkındaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz? Okuyucularımıza bir mesajınız var mı? - Derginizi çok beğendim çalışmalarınızı takip ediyorum. Okuyucularınıza mutlu ve başarılı günler diliyorum. 6 7

6 GÖZ HASTALIKLARI Şeker Hastalığı Gözü Nasıl Etkiler? (Diabetik Retinopati) Şeker hastalığı, pankreas dokusundan salgılanan insülin hormonunun eksikliğine veya etkisizliğine bağlı kan şekerinin yükselmesine sebebiyet verdiği gibi, aynı zamanda bir küçük damar hastalığıdır. Tip1 diabet genelde 30 yaşından önce başlar insülin eksikliği mevcuttur. İnsülin enjeksiyonları gerekir. Op. Dr. M. Erhan YUMUŞAK Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi Göz Hastalıkları Uzmanı Tip2 diabet genelde 40 yaşından sonra görülür, vücutta insülin eksik veya kullanımında bozukluk vardır. Diabetik retinopati, şekere hastalığına bağlı olarak gözün arka bölümünde ışığa hassas bir doku olan retina tabakasının damarlarının etkilenmesi ile ortaya çıkan ve körlüğe sebebiyet veren bir durum olup, diabetin tek tedavi edilebilir komplikasyonudur. Genelde iki göz de etkilenir. Hastalığın başlangıcında hastanın hiç şikayeti olmayabilir, bulgular zamanla ortaya çıkar.hafif veya ağır, ancak muayene edilen diabetli bir hastada retinopatinin görülme oranı %40-45 civarındadır.bu oran hastalığın süresi ile artış gösterebilir. Erken safhada yakalanan hastaların tedavileri mümkündür. Bu sebeple hastaların hiç bir şikayeti olmasa da yılda 1 kez retina muayeneleri olması gerekir. Diabetik retinopatinin evreleri nelerdir? 1-Zemin diabetik retinopati: Ağ tabaka damarlarının tıkanması ve duvarlarının bozulması ile küçük damar genişlemeleri, kan elemanlarının retinaya sızması ile küçük retina içi kanamalar,sert eksuda adı verilen sarı birikintiler görülür.retinanın makula adı verilen en hassas bölgesi etkilenmedikçe görme yakınması olmaz 2-Makulopati:Zamanla makula bölgesi damarları etkilenince,bu bölgedeki damarların zedelenmesi ile, beslenme bozukluğu,sıvı sızması,ve bu bölgeye yerleşen kanama ve eksudalar görmeyi etkiler.hasta bulanık ve az görmeden yakınma- ya başlar. 3-Proliferatif diabetik retinopati:diğer bulgulardan daha az görülür.beslenme bozukluğuna cevap olarak retina bazı sinyaller ve kimyasal maddeler oluşturur ve istenmeyen yerlerde yeni damarlar gelişir. Bu gelişmeler ise körlükle sonuçlanır. Retina anjiografisi nedir,nasıl uygulanır? Flöresein adı verilen bir boyanın 5cc kadar kol toplardamarlarından birine verilmesi, 8-10 saniye içinde göze ulaşan boyanın gösterdiği retina damarsal sisteminin fotoğraflanması esasına dayanır. Retina hastalıklarının tanısı ve tedavi edilecek bölgelerin gösterilmesinde kullanılmaktadır. Damarları açma özelliği yoktur.radyoopak madde kullanılmaz.işlem sırasında bazı hastalarda geçici bulantı olabilir.işlemden sonra 2 gün kadar hastanın cilt rengi sararır, idrar rengi koyulaşır. Laser ışık koagülasyonu nasıl uygulanır? Tedavi için gözün üzerine bir kontakt lens yerleştirilir. Laser ışığı bu lens vasıtası ile tedavi edilecek bölgelere ulaştırılarak yanıklar oluşturur. İşlem genelde tolere edilebilir, ancak bazı durumlarda ağrı duyulabilir.bu sebeple ağrı kesici bir tablet alınması uygundur.laser tedavisinin amacı, görmeyi hastanın başvurduğu düzeyde tutmaya çalışmaktır.ancak işlemden sonra bir miktar görme azalması olabilirse de,ileride görülecek daha şiddetli görme azlığının engellenmesi açısından bu kabul edilebilir. İşlemden hemen sonra görme yakınmaları artabilir, ancak bir süre sonra eski düzeye döner. Laserin başarısı, hastanın erken başvurusu ile doğru orantılıdır. Yeni gelişmeler Usulüne uygun ve doğru zamanlanmış yukarıda bahsedilen tedaviler ve hastanın dahili problemlerinin kontrole alınması ile, diabetik retinopati sebebi ile gelişen körlük oranları %5 e düşmüştür. Ancak en keskin gören nokta olan makula bölgesindeki sıvı birikimi ve eksudalarda görmeyi daha iyi korumak için çalışmalara devam edilmektedir. Bu amaçla, tartışmalı olmakla beraber, göz içine dışarıdan kortikosteroid enjeksiyonları denenmektedir. Bu tedavilerin bir süresi olduğundan enjeksiyonların tekrarı gerekebilir. Yan etkileri en sık göz içi basıncının yükselebilmesi, katarakt,nadiren enfeksiyondur. Ayrıca ağızdan alınan bazı ilaçlarla bu sinyalleri engellemek için yapılan çalışmalar da vardır. Tüm bu çalışmaların amacı, görmeyi daha iyi hale getirmektir. 8 9

7 YAŞLILIK DAHİLİYE 65 yaş üzerindekiler yaşlı olarak kabul edilirler yaş arası genç yaşlılar, 75 yaş ve üzeri çok yaşlılar diye sınıflandırılır. Yaşlanma genetik ve çevresel etmenlerın bileşiminin sonucudur. Yaşla birlikte ortaya çıkan değişiklikler, zaman içinde gelişen diğer medikal durumlar ve hastalıklar ile çevresel etkenlerin birikici etkileri bunda etkilidir. Nüfus yaşlanması 21.Yüzyılda öne çıkan önemli sorunlardan biridir ve toplumun tüm yönlerini ve kişilerini ilgilendirir sayımlarına göre ülkemizin nüfusunun %7,2'sini yaşlılar oluşturmaktadır. Bunların sadece % 37'sinin sağlık problemi yoktur. Yaşlılıkta Vücutta Oluşan Değişiklikler: Hormonların birçoğu, karaciğer enzimleri, elektrolitler, vücut sıcaklığı ve bazal glukoz düzeyi değişmez. Testesteron azalmasına bağlı hematokritte azalma, Sistemik lupus eritamatozis, multiple skleroz gibi hastalıklar ileri yaşlarda daha az agresiftir, Uz. Dr. Hulki GENÇ Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi Dahiliye Uzmanı Yaşlılarda görülen kanser türleri daha yumuşak huyludur Akciğer fonksiyonları 70 yaşında normalin %50 sine iner, Akciğer sekresyonları azalır, yutma refleksleri bozulur, böbrek fonksiyonları 50 yaşından itibaren bozulur. 70 yaşında %50 seviyesine düşer, Ayakta dik durmayı sağlayan sistemler bozulduğu için düşmeye yatkınlık artar, Yaşla birlikte diyabet ortaya çıkabilir veya kaybolabilir. İnsilünin hücresel etkinliği yaşla birlikte azalır tokluk kan şekeri yüksek bulunur, Vücut ısı ayarlama mekanizmaları bozulur. Çevresel etkenlerle çabucak vücut ısı düşmesi (donma) veya yükselmesine (sıcak çarpması) girebilirler, Kemik kaybına bağlı kemik erimesi ve kırıklar oluşur, Damar yağlanması yaşla birlikte artar. Beyinde olursa bunama ve felçlere, kalpte olursa enfarktüs, kalp yetmezliklerine, böbrekte olursa böbrek yetmezliğine neden olur, Gözde lenste sertleşme (presbiyopsi) kalınlaşma, opaklaşma ((katarakt) olur, 13-Yaşlılarda hastalıkların belirtileri çoğu zaman atipiktir. Hipertiroidik bir hasta ajitasyon, huzursuzluk, hiperaktivite, iştah artışı yerine apati (durgunluk) iştahsızlık, atral fibrilasyon ile başvurulur, Hücresel immunite cevabı yetersizdir. Humoral immunite de antikor miktarı yeterli ama daha az etkili ve daha az ömürlüdür. Tüberküloz ve zona aktifleşebilir. Grip-pnömocok-zona hastalığına karşı aşılama yapılmalıdır. Tat ve koku duyusu azalır. Mide asitliği ve mide boşalma hızı azalır. İnce barsaktan kalsiyum ve besin öğelerinin emilimi azalır. %60 kişide kabızlık görülür, divertikülit sıklığı da artar. Vücut su dengesi çabuk bozulur. Vücut ağırlığı kg başına 30 ml günlük sıvı alımı önerilir. Kas kitlesi yaşla birlikte 20 yaşından itibaren her yıl %1-3 oranında azalır. Tendon elastikiyeti azalır. Eklem kas rüptürü ve çıkıklara neden olur. Yaşla birlikte Bunama, Alzheimer, Parkinson, Depresyon hastalıkları sıklığı artar. Yaşlılarda Erken Tanı Konabilecek Sağlık Sorunları -Hipertansiyon, diyabet, şişmanlık, dislipidemi, abdominal aort anevrizması, -Meme, kolon, serviks, prostat ve diğer kanserler, -Kronik obstrüktif akciğer hastalığı, -Görme işitme problemleri, -Depresyon, Alzheimeer, Demans, -Osteoporoz, -Tbc ve Hepatit B gibi bulaşıcı hastalıklar bunlar için yaşlılara düzenli check-up yapılmalıdır. Risk Altındaki Yaşlılar 80 yaş ve üzeri, Hastaneden yeni çıkmışlar, Düşük gelir sahibi olanlar, Yalnız yaşayan yada çocuğu olmayanlar, Sosyal olarak izole olanlar, Yeni boşanmış, Yeni taşınmışlar, Koruyucu Hekimlik Hizmetleri Yaşlıların yalnızlıktan korunması, Fizik aktivite ve egzersiz programları, Beslenme eğitimi ve denetimi, Kazalardan korunma, Sigaranın bırakılması, Aşılama programları, Kanser araştırması, Ayak bakımı, Görme ve işitmenin değerlendirilmesi, Anemi araştırması, İatrojenik hastalıkların önlenmesi

8 TİFO ENFEKSİYON HASTALIKLARI Uz. Dr. Metin ÖZSOY Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Salmonella typhi mikrobunun yol açtığı yalnız insana özgü bulaşıcı bir hastalıktır. İnsandan insana ağız yolu ile, hasta ya da sağlam taşıyıcıların dışkı veya idrarla pislenmiş yiyecek ve içeceklerle bulaşır. Tifo hastalığı mikrobun ağız yolu ile alınmasından aşağı yukarı on gün sonra başlar. Bu kuluçka döneminde mikroplar incebağırsak duvarında çoğalır ve lenf yollarına yayılırlar. Mikropların bağırsak çeperine iyice yerleşip kan yolu ile başka organlara taşınmasından sonra hastalık belirtilen görülmeye başlar. İlk belirtiler halsizlik, kesiklik, yavaş yavaş yükselen ateş. şiddetli baş ağrısı ve ürperti, karın ağrısı ve kabızlıktır. İlk hafta sonunda hasta çok ateşlidir, zaman zaman sayıklar. Öksürük ve burun kanaması görülebilir. Bu sırada ince bağırsak yangıları artmıştır. Hastada çok şiddetli sulu ishal vardır. Şiddetli su kaybı hastanın halsizliğini artırır. Hastalık ikinci haftasında değişik organları da tutmaya başlar. Durum daha da kötüleşir. Gövde ve karında soluk pembe bir döküntü göze çarpabilir. Birkaç günde kaybolur. Zatürre, menenjit ve safra kesesi spazmı gibi ek sorunlar gelişebilir. Karaciğer ve dalak büyür. Kemik ve eklemlerde aylarca sinsi bir gelişme olabilir. Bazen bu durum hastalığın iyileşmesinden sonra da görülür. Hastalığın üçüncü haftasında hasta zayıf düşmüştür. Bu dönemde bir iyileşme başlayabilir. Hasta yavaş yavaş sağlığını yeniden kazanır. Bazen ani bağırsak kanaması ya da delinmesi ölüme neden olabilir. Hastalığın gidişi hastanın direncine bağlıdır. Antibiyotik tedavisinden önce bitkinlik, kanama ve delinme sonucu görülen ölüm oranı yüzde on iki iken, bugün bu oran yüzde iki, üçe düşmüştür. Tifo şüphesi durumunda kültür yapılarak ve serumda tifoya karşı antikor gelişip gelişmediğine bakılarak tanı konur. Antikorlar hastada tifo basiline karşı bir direncin gelişmekte olduğunu gösterir. Hastalığın dönemine göre kan, idrar, dışkı ve doku sıvılarında araştırma yapılır. Bütün bulaşıcı hastalıklarda olduğu gibi tifoda da, bulaşmayı önlemek için, bazı tedbirler alınmalıdır. Hasta bakımı, özel olarak ayrılmış bir yerde yapılmalı ve hekim, hemşire ve bakıcıların etkilenmesini önlemek amacıyla da bunların özel giysiler içinde bakım yapmaları sağlanmalıdır. Hasta dışkısı, idrarı ve bulaşmaya neden olabilecek her şey özel yollarla ortadan kaldırılmalıdır. Tedavide Ampisilin ve kloramfenikol iyi sonuçlar vermektedir. Hastanın kısa sürede sağlığına kavuşmasını sağlar. Yan etkilerin tedavisinde kan nakli, steroid hormonları ve cerrahi tedavi uygulanabilir. Hastalık iyileştikten sonra bile dışkıda mikrop bulunabilir. Safra kesesi ve safra yolları görünüşte iyi, fakat taşıyıcı durumuna gelen hastanın, çok uzun süre dışkı ile mikrop saçmasına neden olabilirler. Bazen mikrop böbreklere de yerleşebilir. Hastalar idrarları ile mikrop saçarlar. Safra kesesinin ameliyat ile alınması hastalık bulaşmasını önleme bakımından yararlı olabilir. Tifoya karşı aşı birer hafta ara ile üç kez yapılır. Hastalığın sık görüldüğü yerlere gidecek olanlara koruyucu tedbir olarak uygulanır. Korunmanın tek yolu, mikrop bulaşmış yiyeceklerin ve suyun ağız yolu ile alınmasının önlenebilmesidir. Yiyeceklerin bulaşması genellikle dışkı ile pislenmiş ellerle olur. Ayrıca sinekler de önemli taşıyıcılardır. Su kaynaklarının ve lağımların özenle denetimde tutulması hastalığın görülme sıklığını düşürmüştür

9 ATOPİK DERMATİK ÇOCUK HASTALIKLARI Uz. Dr.Ayşe YÜRÜMEZ Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Atopik dermatik, bir tür alerjik deri iltihabıdır. Atopik egzama ya da alerjik egzama olarak da adlandırılır. Atopik, bir ailenin birden fazla üyesini sıklıkla etkileyen alerjik veya ilişkili hastalıkları tanımlar. Bu ailelerde atopik dermatit yanında saman nezlesi veya astım gibi alerjiler de görülür. Sık alerjik dermatit en sık bebeklerde ve küçük çocuklarda görülür. (%10-20), erişkin dönemde (%1-3) daha az görülür. Atopik Dermatit; % 45 oranında 6 ay % 60 oranında 1 yaş % 90 oranında 5 yaş altında görülür. Atopik dermatitin gelişimine immünolojik etkenler, deri bariyerindeki bozukluk, deri infeksiyonu, genler ve çevresel etkenler arasındaki etkileşimler etkendir. Anne yada babasından birinde atopik dermatit varsa çocuklarda ortaya çıkma riski daha yüksektir. Çevresel faktörlerin en önemlileri besin allerjileri, hayvan, akar ve polen alerjileridir. Atopik dermatit bulaşıcı değildir. Atopik dermatitin başlıca belirtisi şiddetli kaşıntıdır. Kaşıntı genellikle geceleri daha şiddetlidir ve uykuyu böler. Kaşıntıya bağlı olarak deride kızarıklık, şişlik, çatlama, sulanma, kabuklanma ve pullanma oluşur. Atopik dermatitin yerleşimi hastanın yaşına göre değişir. Çocuklarda genellikle saçlı deride yüzde, kol ve bacaklarda, büyük çocuk ve erişkinlerde kol ve bacakların iç ve arka yüzeylerinde görülür. Atopik dermatitli deride kaşıntı, gerginlik, kızarıklık, sulanma olur daha sonra deri pullu kahverengi renk alır ve kalınlaşma olabilir. Hastalık alaevlenmelerle seyreder. Alevlenmeyi yapan nedenler ; -Gıdalar(yumurta, süt, balık, kabuklu yemişler gibi) -Allerjenler (hayvan tüyü, polen, mantar, ev tozu, akarlar) -İnfeksiyonlar -İrritan maddeler (yünlü giysiler, sabun, kolonya) -Kimyasal maddeler -Deterjanlar -Düşük nem oranı -Cilt kuruluğu -Sıcak -Terleme -Duygusal stresler Atopik dermatitin tanısı için anne babadan alınan hikayede birinci derecede akrabası veya kendisinde astım, allerjik nezle gibi bir solunum yolu allerjisinin varlığı ve muayene bulguları yeterlidir. Tanıda özel laboratuvar testi yoktur. Atopik dermatiti tetikleyen alerjenlerin belirlenmesi için alerji testleri ve kan testi yapılabilir. Atopik dermatiti tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi yoktur, uygun tedavi ile kontrol altına alınmalıdır. Atopik dermatitte dikkat edilmesi gerekenler; -Tırnaklar kısa kesilmeli, kaşıntı önlenmelidir. -Ilık suyla hergün veya gün aşırı banyo yapmalı.sabun ve deterjanlar derinin kurumasına neden olur, kokulu ve boya içeren sabunlar kullanmamalıdır. -Banyodan sonra vücut hafifçe silinmeli ve nemlendirici kremler kullanmalıdır -Yünlü ve tüylü giysiler kaşıntıyı artıracağından giymemelidir -Çamaşırlar sabun tozu ile yıkanmalı 2-3 kere durulanmalıdır -Aşırı sıcak ve soğuktan kaçınmalıdır -Kişinin alerjisi olduğunu bildiği madde ve gıdalardan uzak durması gerekir. Endişe öfke ve stres atopik dermatitte kaşıntıyı artırır. Tedavide kaşıntıyı önleyici ilaçlar kullanılır. Atopik dermatit kendiliğinden geçebilen bir hastalıktır. Hafif belirtiler gösteren hastalarda daha sonra bulguların düzelme olasılığı fazladır

10 İNDEKS İNDEKS Yeni FURKAN MEDİKAL Büyük Sanayi Cad.Elif Sok. No:7/76 İskitler-ANKARA Tel: & Faks: info@furkanmedikal.com.tr SANFOMAK BÜRO MAK TİC LTD ŞTİ. Ataç Sok. No: 7/7 Kızılay-ANKARA İletişim Tel: & Faks: sanfomak@gmail.com ÇİÇEK BAHÇESİ Serdar & Yasin Şehit Mustafa Erciyes Cad. 67 / A Esertepe - ANKARA Tel: 0 (312) Gsm: 0 (506) (555) Ivedik Caddesi 338 / B-1 Yenimahalle - ANKARA Tel: 0 (312) & Faks: 0 (312) Gsm: Trafik Kasko Konut Dask İş Yeri Koltuk Seyehat Nakliyat Ferdi Kaza İnşaat All Risk Özel Güvenlik Sorumluluk Mesleki Sorumluluk ANKARA KOMPRESÖR Ankara Kompresör SANAYİ TİCARET LTD. ŞTİ. TEMPA KİMYA VE GIDA SANAYİ TİC. LTD. ŞTİ. H. MEHMET ÇİFTÇİ Şirket Müdürü info@ankarakompresör.com İvogsan (26.) Cad (663.) Sk. No: 29 Yenimahalle - ANKARA Tel: Faks: Gsm: DNT ORTADOĞU LOKMAN HEKİM A.Ş. Merkez: 29. Sok No: 13/A Bahçelievler - ANKARA Tel: & Fax: Şube: İvedik Caddesi No: 338/B Yenimahalle - ANKARA Tel: Endüstriyel Bakım ve Koruma Genel Temizlik Grubu Mutfak Grubu Çamaşır Grubu Kozmetik ve Kişisel Bakım Kimyasal Hammaddeler Oto Bakım Ürünleri Temizlik Ekipmanları Kağıt Grubu ve Poşet İvedik Organize Sanayi Güleryüz Sanayi Sitesi 30.Cd Sk. No: Yenimahalle / ANKARA & SAĞLIK ARAÇ VE GEREÇLERİ TİC. LTD. ŞTİ. Emin ERSOY Steril Cerrahi Muayene Eldiveni Flasterleri doku@e-doku.com Tıbbi Amaçlı Etil Alkol Merkez Anadolu Bulvarı 2. Cad. ATB İş Merkezi E Blok No:99 Macunköy ANKARA Tel: Faks: Şube Sanayi Cad. Nüzhet Atav İşhanı No: 28/29 Ulus ANKARA Tel: Tel&Faks: Gazlı Bez FURTEKS DER. AYK. İML. MEDİKAL TEKS. SAN. TİC. LTD. ŞTİ Işıklar Cad. No: 8/16 Ulus - ANKARA Gsm: akdağ Ladik doğal kaynak suyu ÜÇ KILIÇ BAŞTUĞ TEKNİK SOĞUTMA Soğuk Hava Odaları ve Ticari Dolaplar Durali BAŞTUĞ Bakım - Onarım Montaj Servisi Kuşcağız 19 Mayıs Cad. Ekrem Baştuğ Apt. No: 114/A K. Ören Tel: (0312) Gsm: ANKARA Reklam Vermek İçin Reklam Vermek İçin

11 DERMATOLOJİ VİTİLİGO(ALA HASTALIĞI) Vitiligo (halk arasında ala hastalığı) olarak bilinir. Kadın ve erkek cinsinde eşit olarak görülür. Her yaşta görülebilir, fakat en fazla yaşları arasında görülür. Toplumun yaklaşık % 1 inde vitiligo görülür. Yrd. Doç. Dr. Yavuz PEKSARI Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi Dermatoloji Uzmanı Hastalığın oluşmasında birçok varsayım vardır. Bugün için kabul edilen bazı vücut hücrelerin renk yapan hücreleri yok etmesidir. Hastaların hikayesinde pek çoğunda önemli bir üzüntü, stresin varlığı görülür. Deride büyüklüğü 5 mm ile 5 cm arasında olan tebeşir beyazı veya açık beyaz renkte, renk değişikliği bulunur. Tipik yerleşim; göz çevresi, ağız çevresi, parmaklar, dirsek ve dizlerdir. Erkeklerde genellikle genital bölge yerleşimi de vardır. Bazı hastalarda yerleşim yerindeki kıllar, saçlar, kaş ve kirpikler de beyazlaşabilir. Deride görülen her beyazlığı vitiligo olarak değerlendirmemek gerekir. Mantar veya bir kısım bakterilerin yaptığı beyazlık, bazı beyaz benler, ırsi olarak geçen bazı hastalıklar, bazı deri hastalıklarının iyileşmeden sonra bıraktıkları beyazlıklar vitiligoya benzeyebilir. Vitiligo kronik bir hastalıktır. Hastalığın iyileşme süresi hastadan hastaya değişiklik gösterir. Bu nedenle hastaların en çok sordukları soruya (ne zaman iyileşir) kesin bir süre söyleme imkanı yoktur. Vitiligonun tedavisi, hastanın yaşına, hastalığın yerleşme yeri ve genişliğine göre değişkenlik gösterir. Tedavide güneşten koruyucular, kozmetik kapatıcılar, dıştan kremler, suni güneş ışını tedavisi gibi çeşitli tedavi yöntemleri uygulanabilir. Vitiligoda genetik yatkınlık vardır. Hastaların % 30 unun ebeveyninde vitiligo vardır. Guatr hastalığı, diyabetes mellutus hastalığı olanlarda vitiligo olma olasılığı daha fazladır

12 BOSEV AKCİĞER EMBOLİSİ (PULMONER EMBOLİ) Akciğer embolisi, akciğer atardamarı veya onun dallarından bir ya da birkaçının kan pıhtısı ile tıkanması sonucu ortaya çıkan klinik tablodur. Büyük dolaşımın toplardamar sisteminde, daha sık olarak da kalbin sağ kulakçık ve karıncığında çeşitli nedenlerle pıhtı oluşabilir. Bu olguya tromboz, oluştuğu noktada damar duvarına yapışık duran, henüz kopmamış pıhtı parçasına ise trombus denir. Trombusların en sık koptuğu yerler alt ana toplar damar başı, özellikle de bacak, kalça ve böbrek toplardamarıdır. Dolaşımın yavaşlaması, damar duvarında kayganlığın azalması ve kanın pıhtılaşma bozuklukları Op. Dr. Sadi KAYA BOSEV Başkanı nedeniyle bu damarlarda trombuslar belirir. Kan akımı zamanla trombusu aşındırarak koparır. Yerinden kopan pıhtı parçaları alt ana toplar damar, sağ kulakçık ve sağ karıncık yolunu izleyerek akciğerlere ulaşır. Yani akciğer embolisini başlı başına bir hastalık olmaktan çok derin ven trombozunun komplikasyonu olarak ele almak daha doğru bir yaklaşımdır. Akciğer süzgecine takılmayacak kadar küçük pıhtı parçacıkları büyük dolaşıma geçerek başta beyin olmak üzere öbür organlara taşınır ve buralarda emboliye yol açabilir. Gaz, sıvı ve katı haldeki maddeler emboliye yol açabilir. Gaz (hava) embolisi: Damara dışarıdan hava girmesi ya da damar içinde gaz açığa çıkmasıyla oluşur. Örneğin, iğne yapılırken, serum verilirken ya da basıncın ters yönde olduğu boyun toplardamarının bir travmayla karşılaştığında damara hava girebilir. Sıvı madde embolisi: Kana karışan sıvının kanda çözünememesi. Örneğin, iskelet sisteminin uğradığı travmalarda kemik iliğinde bol miktarda bulunan yağlı maddeler kana karışarak emboli yaratabilir. Katı madde embolisi: En sık rastlanan emboli tipidir. Birçok etkene bağlı olabilir. Dolaşıma girerek kümelenen tümör hücreleri ve çeşitli mikroorganizmalar ya da damarı delerek kan akımına karışan mermi parçaları embolilere yol açabilir. Pulmoner emboli oluşumu için risk faktörleri Uzun süreli olarak yatakta hareketsiz kalmak (ameliyat sonrası dönemde veya yatalak hastalarda), İleri yaş, Ciddi KOAH, Pelvik venler, bacak ve baldır venlerinde kan akımında azalmaya yol açan gebelik; batın içi tümörler Kalp yetersizliği, Varisler, Aşırı pıhtılaşma nedeniyle pulmoner emboli için risk oluşturan durumlar : Aşırı pıhtılaşmaya neden olan genetik faktörler, Kanser hastalığı, bazı böbrek hastalıkları, gebelik, bazı kan hastalıkları,barsak hastalıkları, doğum kontrol ilaçları gibi bazı ilaçlar, Aşırı kilo, Damar duvarının hasarı yoluyla pulmoner emboli için risk oluşturan durumlar : Travma, Cerrahi girişimler en önemli risk faktörleri olarak sıralanabilir. Hastalık belirtileri nelerdir? Akciğer atardamarının uç dallarını tutan küçük pulmoner emboli olgularının çoğunda klinik bulgu yoktur yada hafif göğüs veya yan ağrısı, hafif nefes darlığı gibi çoğu kez hastanın hekime başvurmasını gerektirmeyecek belirtiler vardır.daha büyük damarların veya daha çok sayıda akciğer atardamarının tıkandığı olgularda ise şiddeti değişmekle birlikte ani başlangıçlı nefes darlığı, göğüs, sırt veya yan ağrısı, öksürük ve hemoptizi (kan tükürme) görülür.akciğer atardamarının tümüyle tıkanması bayılma ve hemen ardından ölümle sonuçlanır. Tanı Pulmoner emboli tanısının konulması çoğu kez pek kolay değildir ve deneyim gerektirir. Çünkü hastalık belirtileri spesifik değildir yani başka hastalıklarda da karşımıza çıkan belirtilerdendir ve çoğu kez fizik muayene ve ilk planda yapılan akciğer grafisi, EKG, hemogram gibi tetkikler normaldir. Tanı için standart akciğer grafisi, arter kan gazı analizi, EKG, EKO kardiografi, bacak ve baldır toplardamarlarının doppler ultrasonografisi, akciğer sintigrafileri ve spiral BT gibi yöntemlerden yararlanılır. Tedavi Akciğer embolisinin tedavisinde amaç, akciğer dokusunun yeterli oksijeni alabilmesini sağlamak, genel ya da büyük dolaşıma pıhtı karışmasını önlemek, kalbi desteklemek ve şok tehlikesine karşı hastayı denetim altında tutmaktır, tanı konulur konulmaz pıhtılaşmayı önleyici ilaçlar ile tedaviye başlanmalıdır

13 KBB BETA MİKROBU NEDİR? "Beta mikrobu" diye bilinen mikroorganizma boğazda iltihaplanma yapan bir çeşit bakteridir. Tıp dilinde A grubu beta hemolitik streptokok olarak adlandırılır. Bulaşıcıdır ve bazı ciddi komplikasyonlara yol açabildiği için halk arasında özel önem verilir. Özellikle çocuk ve genç erişkinlerde görülür. İnsanların bir arada bulunduğu okul, sinema salonu gibi kapalı ve havalanması yetersiz ortamlarda kolaylıkla bulunur. Damlacık enfeksiyonu denilen öksürük, hapşırık ve yakın konuşma ve öpme gibi yakın temas ile ve solunum yoluyla insandan insana çok kolay bulaşır. Op. Dr. Adnan UZUN Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi KBB Uzmanı Beta mikrobu varlığı nasıl anlaşılır? Boğaz ağrısı, yüksek ateş, yutma güçlüğü, iştahsızlık, halsizlik, yaygın eklem ağrısı, bulantı ve kusma ilk belirtilerdir. Boğazda kızarıklık, bademciklerde şişme ve kızarıklık veya üzerinde eksüda denilen oluşumlar gözlenebilir. Çene altı bezelerinde şişme ve basmakla ağrı vardır. Hasta ateşli, halsizdir, bir şey yiyip içemez. Beta mikrobu çok yaygın mıdır? Özellikle kış aylarında ortamların yeterli havalandırılmamaları sonucu daha sık rastlanır. Ancak her boğaz iltihabı beta değildir. Sayıyla söylemek gerekirse ateşli boğaz yakınmalarının % kadarında Beta (=A grubu beta hemolitik streptokok) mikrobu vardır. Ancak okul benzeri ortamlarda hızlı yayılımı nedeniyle daha fazla imiş gibi değerlendirilir. Boğazına bakarak beta var diyebilir miyim? Beta mikrobuna bağlı boğaz enfeksiyonunun görüntüsü tipiktir. Foliküler eksüda veya membranöz eksüda dediğimiz beyaz plaklar varsa bu görünüm beta mikrobunu düşündürür. Hastanın ateş,eklem ağrıları,halsizlik ve çene altı bezelerinin olması bu enfeksiyonu destekler fakat mutlaka beta enfeksiyonudur dedirtmez. HSV, EBV gibi virütik enfeksiyonlar veya difteri gibi bakteriyel enfeksiyonlar da benzer görünüm izlenir.doktorunuz gerek görürse boğaz kültürü alacaktır. Hastalık kaç gün sürer? Uygun tedavi ile boğaz ağrısı ve ateş 3-5 günde düşer, ancak genel tablo 1-2 hafta sürebilir. Sınıf arkadaşında beta varmış ama çocuğumda bir şey olmadı. Bunu söylemekte acele etmeyin. Çünkü mikrop alındıktan 10 gün kadar sonra hastalık tablosu yaratabilir. Buna uygun önlemleri almanızda yarar vardır. Ancak mikrop almamış da olabilir. Hasta olmayanda da beta olabilir mi? Evet. Bazı kişilerde hastalık belirtileri olmaksızın mikrop bulunur. Bunlara taşıyıcı denilir. Taşıyıcılık da az değildir. Beta için mutlaka penisilin iğnesi gerekir mi? Hayır. Her beta mikrobunda enjeksiyon gerekli olmayabilir. Ancak buna doktorunuz karar verecektir. Tablonun durumuna göre ağız yoluyla kullanılan penisilin verilebilir. Ancak süre en az on gün olacaktır. Tedavinin yarıda kesilmemesi çok önemlidir. Yapılan kontrol kültürlerinin sonucuna göre iğne (=enjeksiyon) formuna gerek duyulabilecektir. Penisilin iğnesi tehlikeli değil mi? Evet çok seyrek görülse de penisilin allerjisi bir gerçektir. Ancak bu olay abartılmamalıdır. Hastane ortamında doktor gözetiminde ve gerekli görüldüğü zaman mutlaka yapılmalıdır. Ancak doktorunuz da çoğu kez tablonun ağırlığına göre evde ve ağız yolu ile alınan penisilinleri önerecektir. Tedavi kaç gün sürer? A grubu beta hemolitik streptokok tedavisi en az 10 gün sürer. Doktorunuz tabloya göre ev ve yatak istirahatini düzenleyecektir. Hafif formlarda antibiyotik tedavisinin 3.cü gününden itibaren okula gidebilecektir. Beta mikrobu yok edilemezse ne olur? A grubu beta hemolitik streptokok enfeksiyonunun en önemli yönü burasıdır. Yeterli veya uygun şekilde tedavi edilmeyen mikrop vücutta daha sonra ateşli romatizma, kalp romatizması, eklem iltihapları ve böbrek iltihapları ortaya çıkarabilir. Bunlar antibiotik çağında çok seyrek görülseler de aileler için gerçekten ürkütücü komplikasyonlardır. Bu nedenle her boğaz ağrısı ve ateşli tablo mutlaka Kulak Burun Boğaz Uzmanı tarafından değerlendirilmeli ve gerekli tedavisi mutlaka yapılmalıdır. Hatta ev veya okulda yakın ilişkide bulunulan kişilerde geçirilen bir A Grubu beta Hemolitik Streptokok enfeksiyonunu öğrendiyseniz hasta olmayı beklemeden doktorunuza başvurmalısınız. Boğaz kültürü temiz çıkınca kurtulmuş oluyor muyuz? Hayır. Boğaz kültüründe üreme olmaması sizi sevindirmemelidir. Kültür alımı uygun şekilde yapılmamış olabilir. Hatta bademciğin girintilerinde veya içinde de Beta Hemolitik Streptokok mikrobu barınabilir. Bu nedenle enfeksiyon tedavi edildikten sonra birer hafta ara ile yapılan üst üste üç kültür de normal olarak bulunmadıkça mikrop yokolmuş denilemez. Koruyucu iğne yaptırmalı mıyım? Halk arasında koruyucu olarak bilinen uzun etkili, depo penisilinler ancak Kulak Burun Boğaz Uzmanınız gerek görürse yapılabilir. Bunun süresini dozunu doktorunuz belirleyecektir

14 ÖZGÜ YEMEK ÜRETİM SANAYİ DÜĞÜN KOKTEYL GRUP ve TOPLANTI YEMEKLERİNİZDE HİZMETİNİZDEYİZ HACCP ISO 9001 OHSAS TS Merkez: Özgü Sokak No: 31/3 Siteler/ANKARA Tel: 0 (312) Şube I: Çalım Sokak No: 12/1 Siteler / ANKARA Tel: 0 (312) AMELİYATHANE Şube II: Necatibey Cad. No: 21/A Kızılay / ANKARA Tel: 0 (312) Cep:

15 ACİL Dr. Ömer KİBAROĞLU Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi Acil Hekimi Balıkesir de doğdu. İlkokulu ve ortaokulun ikinci yılını Balıkesir de okudu. Ailesinin taşınması üzerine ortaokul üçüncü sınıfta Ankara ya geldi da Ankara Fen Lisesini, 1982 de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi ni bitirdi. Mecburi hizmetini Cidde İlyasbey Sağlık Ocağında yaptı. Daha sonra sırasıyla Milli Eğitim Bakanlığı Ankara Beşevler Sağlık Eğitim Merkezinde, Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulunda ve Sağlık Bakanlığı Saray Sağlık Ocağında görev yaptı. Son görev yeri olan Sağlık Bakanlığı Sokullu Mehmet Paşa Sağlık Ocağında çalışarak 2008 yılında emekli oldu. Emeklilikten sonra çeşitli özel sektör hastane ve tıp merkezlerinde çalıştı yılında Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezinde göreve başladı ve halen aynı görevi yürütmektedir. GAZ ZEHİRLENMELERİ Havaların soğuduğu kış aylarında ülkemizde soba ve şofbenler nedeniyle sık sık gaz zehirlenmeleri meydana gelmektedir. Özellikle iyi havalandırılamayan bacası çekmeyen kapalı ortamlardaki soba ve şofbenler karbonmonoksit zehirlenmelerine yol açmaktadır. Bu zehirlenmeler bazen ölümcül sonuçlar doğurmaktadır. Karbonmonoksit renksiz, kokusuz tadı olmayan bir gazdır. Vücuda solunum yoluyla girer ve kandaki hemoglobin ile birleşerek karboksihemoglobin denilen maddeyi meydana getirir. Böylece kanın oksijen taşıma yeteneği kaybolur ve vücuttaki dokular oksijensiz kalır. Karbonmonoksitin hemoglobine bağlanma yeteneği oksijenden 200 kat fazladır. Karbonmonoksit zehirlenmelerinin başlıca belirtileri şunlardır: Şiddeti baş ağrısı Baş dönmesi Halsizlik, güçsüzlük Görmede bulanıklık ve görme kaybı Bulantı, kusma Kalp ritminde düzensizlik Dikkat dağınıklığı Uyuşma Bayılma Bilinç Kaybı Koma Solunum durması ve ölüm Bu kadar tehlikeli sonuçları olan gaz zehirlenmelerinden korunmak için : Soba ve şofbenler mutlaka iyi çeken bacalara bağlanmalı, bacalar her yıl temizletilmeli Banyo içinde şofben kullanılmamalı Şofben ve kombiler yetkili servislerce kurulmalı Gece yatarken sobalar mutlaka söndürülmeli Konutlarda uygun yerde gaz kaçağı dedektörü bulundurulmalıdır. Karbonmonoksit Zehirlenmelrinde yapılması gerekenler şunlardır: Hemen yardım istenmeli, zehirlenen kişi temiz havaya çıkarılmalıdır. Kişiyi çıkarmak mümkün olmuyorsa odanın camları ve kapıları açılarak havalanması sağlanmalıdır. Kişinin soluk alıp almadığı kontrol edilmeli, almıyorsa suni solunum yapılmalıdır. Kalp atımlarının kontrolü için nabzına bakılmalıdır. Zehirlenen kişi en kısa sürede hastaneye ulaştırılmalıdır. Göğüs ağrısı 26 27

16 TAVSİYELER Kızılcahamam Başak Termal Otel Türk Hamamı, Sauna, Jakuzi, Termal Havuz bölümleriyle farklı bir ortamda sıcak bir anlayışla ülkemizin güzel insanlarına hizmet etmeyi ilke edinmiştir. 7 den 70 e kaplıca tedavi merkezidir. teknolojisiyle 40ºCye düşürerek saf olarak sağlığınıza sunmaktadır. T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü' nün Tıbbi Balneolojik raporuna göre, 3455,9 mg/lt toplam mineralizasyona sahip termal su; Sodyum Bikarbonatlı, Florürlü ve karışık nitelikte termomineralli su niteliğine sahiptir. Kızılcahamam Kaplıcalarının şifa verdiği rahatsızlıklar, çeşitli adale ve kemik rahatsızlıkları, ağrılı romatizmal rahatsızlıklar, kireçlenme, kısmi felç, egzema, basur, sivilce ve çeşitli deri rahatsızlıkları, mide ve bağırsak rahatsızlıkları, çeşitli böbrek ve idrar yolu rahatsızlıkları, kronik iltihaplı kadın hastalıkları, stres ve buna bağlı rahatsızlıklar tedavilerde başarılı sonuçlar göstermiştir. Zorunlu olmayan sayıları çöpe atın: yaş, kilo, boy Doktorunuz düşünsün onları. Bunun için ücret alıyor sizden. Sadece neşeli ve samimi arkadaşlarınız olsun. Suratsızlar, negatifler sizi aşağı çeker. Öğrenmeyi sürdürün: Bilgisayar, el sanatları, bahçecilik, ne olursa. Beyniniz âtıl kalmasın. Âtıl kafa, iblisin tezgâhıdır. İblisin adı da, ALZHEİMER dır. Küçük şeylerden zevk almaya bakın. Sık sık, uzun uzun, var gücünüzle gülün. Soluksuz kalıncaya kadar gülün. Gözyaşları olacaktır. Katlanın, yas tutun, başka yaşantılara geçin. Sevdiklerinizle doldurun çevrenizi, aile, kedi, köpek, kuş, balık, yadigârlar, müzik, bitkiler, hobiler, ne olursa. Eviniz sığınağınızdır. Tadını çıkartın. Sağlığınızın kıymetini bilin. İyiyse üstüne titreyin. Bozuksa düzeltin. Kendiniz düzeltemiyorsanız yardım isteyin. Sağlığını sevenler, Kızılcahamam Başak Termalde kaynağından çıkan 73ºC kaplıca suyunu terkos suyu katmadan, son sistem Rezervasyon 0 (312) info@basaktermalhotel.com Vicdan azabından uzak durun. Çarşı pazar, il il gezin. Mümkünse dış ülkelerde dolaşın, ama sakın suçluluk, pişmanlık duygusuna yönelmeyin. Sevdiğiniz insanlara onları sevdiğinizi söyleyin, hissettirin her fırsatta. İbadet; Mutluluğun, huzurun ve sağlığın en büyük kaynağıdır. Her fırsatta inancınız doğrultusunda ibadet edin. ''VE HİÇ UNUTMAYIN Kİ HAYAT, ALDIĞIMIZ SOLUKLARLA DEĞİL, SOLUK KESEN ANLARLA ÖLÇÜLÜR'' 28 29

17 PSİKİYATRİ ERGENLERDE UÇUCU MADDE BAĞIMLILIĞI Polikliniğimize anne ve babalar başvurarak ergenlik çağındaki çocuğunun bir şeyler kokladığını gördüğünü ve endişe içinde olduğunu, bazı babalar da oğlunun uyuşturucu kullandığından şüphelendiğini yardım istediğini ifade ediyor. Son yıllarda dış ülkelerde olduğu gibi bizde de yaş grubu erken ergen ve ergenlerde uçucu madde ve madde kullanımı artışı gözlenmektedir. Uçucu madde kullanımı son yıllarda 11 yaşa kadar inmiştir. Uçucu Uz. Dr. Meral GÜNGÖR Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı madde (bali-tiner) kullanım yaşı ortalama 10.8 yaş gibi bildirilmektedir. Uçucu madde kullanımı erken yaşta kolay bulunabildiği ve ucuz olduğundan başlanabilmekte ve diğer ağır madde kullanımlarına basamak olduğundan önemlidir. Bu maddeler evde, çalıştıkları sanayi ortamında, bakkal ve marketlerde kolayca ulaşılabildiğinden başlama yaşı oldukça düşüktür. Uçucu maddeleri yıkık dökük harabe yerlerde birkaç arkadaş birlikte veya tek başlarına evlerde kullanabilmektedirler. İlk başlangıç meraktan, sıkıntıdan veya arkadaş teşvikiyle olmaktadır. Erken ergen veya ergenler ya çalışmaktadırlar ya okulu bırakmışlardır, veya okul devamsızlıkları vardır. Uçucu madde bazen günde 1 kez, bazen sabah-akşam, bazen haftada 2-3 kez kullanılmaktadır. Para bulmak için ergenler ya çalışmakta veya çalmaktadırlar. Uçucu madde kullananların çoğu aile ile çatışmaları olan kişilerdir. Uçucu madde kullandıktan sonra çeşit- li halüsinasyonlar, şuur bulanıklığı, dengesiz davranışlar, aşırı neşe hali, doğruyu algılayamama, uyuşukluk gibi haller görülür. Taşkınlık nedeniyle bazıları belaya girebilir ve adli vaka olabilirler. Önemli bir kısmı sosyo ekonomik zorluk çeken ailelerin veya köy ve kasabadan metropollere göç etmiş ve uyum sorunu olan ailelerin çocukları olmaktadır. Önemli bir bölümü okul hayatını terk ederek para bulmak için çalışmaya başlamaktadırlar. Sosyo ekonomik durumu iyi olan ailelerde ilgisiz kaldıklarında çocukların arkadaş grubunu değiştirdiklerini, daha çok sorunlu, okula düzgün devam etmeyen ve başı sürekli derde giren bir grupla arkadaşlık ettiklerini, okul davranışlarının bozulduğunu, derslerinin düştüğünü farketmezlerse bağımlılık sorunu başlamış olabilir. Bazı hastalarımın annelerinin 9 aydan beri oğlunun 2 bina aşağıda yıkık evde arkadaşlarıyla beraber bali-tiner kullandığını fark edemediğini, ancak ders notlarının iyice düşüp devamsızlık sınırına geldiğinde neler oluyor diye doktora getirdiklerini gördüm. Uçucu madde kullanımı halüsinasyonlar (hayaller görüp hakikat zannetme), denge bozukluğu, öfori(aşırı neşe hali) dışında saldırgan tutumlara yol açtığından ve kontrolü zor olduğundan önemlidir ve uçucu madde kullananların diğer bir bağımlılık yapan maddeye kolayca geçebildikleri bilinen bir gerçektir. Bu nedenle önemlidir. Genellikle sokakta yaşayan çocuk ve ergenler ucuz olması ve kolayca maddeye ulaşılması nedeniyle uçucu madde kullanmaktadır. Uçucu madde kötüye kullanımının tedavisi çok yönlü olmaktadır. Büyük şehrimiz (Ankara) dışında AMATEM (uçucu madde tedavi merkezi) bulunmamaktadır. Psikiatrist, psikolog ve sosyologlar birlikte çalışmaktadır. İlaç tedavisi yanında davranış tedavisi, bilgilendirme-bilinçlendirme, psikososyal beceri kazandırma eğitimi, aktivite programları, aile terapisi, sosyal çevre ile ilgili sorunların düzenlenmesi gerekir. Ergenlerle birlikte aileler de stresle baş etmeyi, problemleri çözmeyi, öfkeyi kontrol etmeyi öğrenmelidir ve ergenle iletişimlerinin kopuk olmaması uygundur ve gerekir. Kızlar erkek çocuklara göre daha nadiren uhu-bali kullanmaktadırlar, bu da arkadaş seçimiyle olmaktadır. Bu nedenle aile çocuk ve ergenin yakın arkadaş çevresini tanımalıdır

18 Bilginiz Olsun İçimizden Biri Ali Rıza KOÇAK 1952 yılında Ankara ili Kızılcahamam ilçesi karaören köyünde doğmuştur. İlk ve orta öğretimini karaören köyü çizmeci ilköğretim okulunda, lise öğrenimini ise Yozgat lisesinde tamamlamıştır yılında BALIKESİR/Edremit kışlasında askerlik görevini tamamlamıştır yılında Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Hastanesinde göreve başlamış ve dile kolay tam 38 yıl aynı hastanede halen görev yapmaktadır. Ali Rıza KOÇAK ın ömrü hep bir mücadele ile geçmiştir. Kendisiyle karşılaştığınızda gördüğünüz ilk belirgin özelliği ak saçlarıdır. Ak saçın kişiye bu kadar yakıştığı ender insanlardan biridir ve bu özelliği kendine karizmatik bir hava vermektedir. Soyadını kullandığı KOÇAK; yiğit demektir. Yürekli demektir. Eli açık, cömert demektir. Konuk sever, esirgenmeyen demektir ve bütün bu vasıflar Ali Rıza KOÇAK'ta fazlasıyla vardır. Sadakatin adıdır Ali Rıza KOÇAK. Dobradır. Haksızlıklar karşısında en doğal haliyle tepkisini koyar kırıcı olma pahasına asla bu tavrından dönmez. Ömrü hayatında kimseye bilerek ve isteyerek bir yanlışı olmamıştır. Bu tavır ve net duruşu nedeniyle tıp merkezinde en çok sevilen ve sayılan simalarından biridir. Arkadaşları ile bir arada olmayı müzik dinlemeyi ve hızlı araba kullanmayı, seyahat etmeyi yemek yemeyi ve uyumayı çok seven KOÇAK evli ve bir çocuk babasıdır. SEVGİNİN GÜCÜ Gözler arasındaki ilişkiyi biliyor musunuz? Onlar birlikte göz kırparlar, birlikte ağlarlar, her şeyi birlikte görürler ve birlikte uyurlar. Birinin eksikliği diğerine çok büyük sıkıntı verir. Birlikte mutludurlar. Buna rağmen asla birbirlerini görmezler. İşte gerçek arkadaşlık da gerçek dostlukta bunun gibi olmalıdır. Görmesek de birbirimizi sevmebilmektir. İşte bunu yapabilme gücüne SEVGİ denir. Çünkü sevgi VAR OLMANIN ve HAYATIN temel nedenidir. Çünkü sevgi bizim gözümüz, kulağımız, aşımız, suyumuz, yolumuz ve varoluşumuzdur. Sevdiklerimize zaman ayırmak, hayatı onlarla paylaşmak zorluklar karşısında insana öylesine bir güç veriyor ki ne gelirse gelsin başınıza, bu güç her şeyin üstesinden geliyor Unutmayalım ki sevgi GÜÇ tür Yine unutmayalımki; Sevilmekten ziyade muteber olan SEVMEKTİR. İçimizden biri olan Ali Rıza KOÇAK a uzun ömürler diliyor bundan sonraki yaşantısında da sağlık ve mutluluklar diliyoruz

19 ÖZEL BÜYÜK ORTADOĞU TIP MERKEZİ R Sağlık İhmale Gelmez İvedik caddesi No:338/A-B Yenimahalle-ANKARA Tel: Faks: