Ortaoyunu sona erdi. Vurun abalıya demeden önce

Transkript

1 sayı 173 / 1 eylül 2007 TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR Ortaoyunu sona erdi ISSN: Proje denetçileri sınav sonuçları açıklandı... 2 de Yapı denetçilerinin eğitim takvimi belli oldu... 2 de Şube Seminerleri... 3 te Yurtta Barış Dünyada Barış 6 da Yetkin Mühendislik Güz Dönemi Başvuru Çağrısı... 7 de genç-imo... 8 de Kamu çalışanları yoksulluğa mahkûm Kamu çalışanları konfederasyonları ile hükümet arasında Ağustos ayında başlayan toplu görüşme süreci tamamlandı KESK toplu görüşme adı altında sahnelenen oyunda rol almayacağını açıklayarak sürece dahil olmadı KESK in itirazı haklı çıktı: Yine hükümetin dediği oldu Hükümet kamu çalışanlarının ücretlerine yok hükmünde zam yaptı Hükümetle görüşme masasına oturan konfederasyonlar 5 YTL olan sendika aidat yardımının 10 YTL ye çıkartılmasına razı edildi. KESK ve TMMOB tarafından gerçekleştirilen eylemlerde iktidarın kamu çalışanlarına yaklaşımı protesto edildi Türkiye de kamu ve özel sektörde çalışan bir mühendis dünya ortalamasının çok altında ücret alıyor Kamuda ¼ ünde çalışan bir inşaat mühendisinin eline 1400 YTL geçiyor Vurun abalıya demeden önce 4 te Onlar sürekli düşman yaratırlar İkiyüzlülüğün efendisidirler Siyah ve beyazdırlar Aptallığın üstatları, sürekli şaşkındırlar Maya Hikayesinden Türkiye, gündemi çok hızlı değişen bir ülke. Cumhurbaşkanı seçiminin yol açtığı gerginlikle başlayan süreç ve erken genel seçim sonuçları, toplumsal dengeleri değiştirdi. Seçim sonuçları, caminin ordudan rövanşı alması gibi yorumlandı. Bu gerginliğin ne zaman yatışacağı belli değil; görünen zaman diliminde yatışması da beklenmiyor. Bu gerginliğin özünde iktidar mücadelesi olduğu ve zaman zaman sol muhalefeti etkisizleştirme hedefiyle gerginliğin askıya alındığı da bir gerçek. 12 Eylül dönemini hatırlayacak olursak, siyasal islamın bu dönemde palazlanmaya başladığını görürüz. Hatta askeri darbenin lideri Kenan Evren in Komünizme karşı islamı panzehir olarak kullandık mealindeki sözü, bugünkü Türkiye nin 12 Eylül lü günlerde şekillenmeye başladığının kanıtı sayılmalı. Türkiye 12 Eylül dönemiyle yüzleşmediği, dönemin muhasebesini çıkartmadığı, sorumluları yargılamadığı, tüm sonuçlarını ortadan kaldırmadığı sürece bu sıkıntı ve sorunlar yaşanmaya devam edecektir. Kimi kesimleri Meclise tünel kazmaya mecbur bırakan, toplumdaki farklılıkları yok sayan, toplumu tektipleştirmeye çalışan anlayış, 12 Eylül döneminin Anayasa ve yasalarından güç almaktadır ki, bunlar ortadan kaldırılmadığı sürece, mevcut parlamenter demokrasi zemininde sorunları çözmek mümkün görünmemektedir. Solun, sosyalistlerin, toplumsal muhalefetin haldeki durumuyla ilgili değerlendirme yapmak da ister istemez yüzümüzü 12 Eylül dönmek anlamına gelmektedir. Ama bu yazının ilgi alanına yukarda başlıklar halinde sıraladığımız ve aslında her biri ayrı yazı konusu olmayı hak eden sorunlar girmiyor. Yazımızı, 22 Temmuz seçim sonuçlarının toplumsal muhalefetin her çeşit ve rengi için ne anlama geldiği üzerinde kurgulayacağız. Seçim sonuçlarının açığa çıkarttığı bir gerçek var: Solun her rengi ve çeşidi ülke tarihinde görülmedik oranda dibe vurdu li yıllarda yüzde 40 ları bulan sol, sosyal demokrat, sosyalist oy oranı, son seçimde yüzde 26 lara kadar geriledi. Elbette dönem dönem inişli çıkışlı bir seyir izleyen sol oyların bu kadar gerilediğine ilk defa tanık olduk. Bu gerilemenin nedenleri ile ilgili olarak sosyal/siyasal bilimcilerin kapsamlı değerlendirmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak seçimler sonrası başlayan tartışmalara bakıldığında, seçim yenilgisine dair değerlendirmelerin daha çok günah keçisi aramakla sınırlı tutulduğunu görüyoruz. Özellikle kimi sol aydınlar, yazarlar, gazeteciler günah keçisi aramakla meşgul. Ama ne yazık ki günah keçisi aramak, sorunları ortadan kaldıracak gibi görünmüyor. Daha doğrusu, ya isimler günah keçisi ilan ediliyor ya da birkaç parti. Oysa, Türkiye toplumunun 12 Eylül le başlayan süreçte adım adım sağa kaymasının, İslami ve ulusalcı yaklaşımların güçlenmesinin sorumluluğunu ortaklaştırmak ve ortak bir çıkış yolu bulmak gerekiyor. Dikkat edilirse özellikle kimi sol aydınlar günah keçisi arama sürecinde aktif rol oynuyor. Kimisi, solcuları arkaik ilan edip, emekli olmaya çağırıyor, kimisi sendikaların, meslek odalarının, kitle örgütlerinin behemehal lağvedilmesini öneriyor. Aslında tipik aydın tavrıdır ortada olan; yenilgi nedeniyle paniğe kapılmak ve zarfa değil, mazrufa bakarak yorum yapmak ve en önemlisi de kendisini işin dışında tutmak. 7 de

2 2 1 Eylül 2007 Proje deneticileri sınav sonuçları açıklandı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile İMO nun ortaklaşa düzenlediği proje deneticilerine yönelik sınavın sonuçları belli oldu. 725 kişi arasında düzenlenen sınavda genel ortalama 67,95 olurken, Bursa şubesi 69,47 puan ortalamasıyla en başarılı şube olmaya hak kazandı. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile İMO, 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu kapsamında proje deneticilerine yönelik Mayıs ve Haziran aylarında Proje Deneticiliğine Yönelik Meslekiçi Eğitim seminerleri gerçekleştirdi. Türkiye genelinde iki grup halinde düzenlenen eğitimlerin ilki Mayıs 2007 tarihinde İMO nun Adana, Antalya, Bursa ve Sakarya şubelerinde, ikincisiyse 8-10 Haziran 2007 tarihinde Ankara, İstanbul ve İzmir şubelerinde yapıldı. 772 kişinin eğitim aldığı seminerler sonucunda 725 kişi 23 Haziran 2007 tarihinde Ankara, İstanbul ve İzmir de eş zamanlı sınava girdi. Sınav sonuçları ise İMO Meslekiçi Eğitim Kurulu tarafından değerlendirildi. Katılımcıların ve eğitmenlerin verimliliğini ölçmeyi planlayan sınavların sonuçları şöyle: Genel Değerlendirme Genel Adana Ankara Antalya Bursa İstanbul İzmir Sakarya Ortalama (µ) 67,95 67,75 66,03 69,10 69,47 69,77 67,84 63,06 Standart Sapma (σ) 13,49 12,15 13,75 10,40 9,96 14,00 14,06 15,33 Katılımcı Sayısı (n) Ortalamanın Üzerindeki Katılımcı Ortalamanın Altındaki Katılımcı Kamulaştırma Bilirkişilik Kursları devam ediyor 2492 sayılı Kamulaştırma Kanunu nun 15. maddesine dayanarak hazırlanan Kamulaştırma Davalarında Bilirkişi Olarak Görev Yapacakların Nitelikleri ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmelik gereğince, İMO tarafından düzenlenen Kamulaştırma Bilirkişilik Kursları devam ediyor. Yapı denetçilerinin eğitim takvimi belli oldu İMO, yapı denetçisi ve yardımcı kontrol elemanlarına yönelik hazırladığı meslek içi eğitim programının takvimini belirledi. Eğitim verilecek üyelerin çokluğu ve salonların azlığı nedeniyle eğitimler birkaç grup şeklinde yapılacak. Eğitim tarihleri belirlenen şubelerin takvimleri şöyle: Göksoy: Su Metalaştırılıyor Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Ankara İl Örgütü Ankara da yaşanan su sorunuyla ilgili panel düzenledi. Ankara da Susuzluk ve Yerel Yönetim Faciası adıyla Ekin Sanat Merkezi nde 16 Ağustos günü düzenlenen panelde, yaşanan su kesintilerinin nedenleri ve çözümleri konuşuldu. Şube Eğitim Tarihi 1. Grup 7-9 Eylül 2007 Adana 2. Grup Eylül Grup 5-7 Ekim 2007 Beşinci kurs 31 Ağustos ile 2 Eylül tarihleri arasında Bursa da gerçekleştirildi. İMO Bursa Şube koordinatörlüğünde dokuz ili kapsayacak şekilde düzenlenen kursun açılış konuşmasını İMO Yönetim Kurulu Üyesi Alaettin Duran yaptı. Duran, bilirkişilik hizmetlerinde sorunların yaşandığını belirterek bu sorunların temelinde ciddi sistem çarpıklıklarının bulunduğuna dikkat çekti. İMO nun bu alanda yaşanan sorunların çözümüne müdahil olmasının toplumsal bir sorumluluk olduğunu belirten Duran, konuyla ilgili olarak İMO nun hedefini şöyle özetledi: Bilirkişilik komisyonunun oluşturulması, ülkede bilirkişilik sorunlarının bir rapor haline getirilmesi, kamulaştırma bilirkişilik için merkezi bir program ile eğitim etkinliklerinin düzenlenmesi. Dokuz şubemizin koordinatörlüğünde düzenlenen kurslar 81 ili kapsayacak yılı için 533 kişinin katılması beklenen kursların takvimi şöyle: Şubeler Eğitim Grupları 2007 Bilirkişi Sayısı Eğitim Tarihi Diyarbakır Mayıs 2007 Erzurum Mayıs 2007 Samsun Haziran 2007 Trabzon Temmuz 2007 Bursa Ağustos-02 Eylül 2007 İzmir Eylül 2007 Ankara Eylül 2007 İstanbul Ekim 2007 Adana Ekim Grup Ekim Grup 7-9 Eylül Grup Eylül Grup 5-7 Ekim Grup Ekim Grup 2-4 Kasım Grup Kasım 2007 Antalya 7. Grup 7-9 Aralık Grup Aralık Grup Ocak Grup 1-3 Şubat Grup Şubat Grup 29 Şubat-2 Mart Grup 7-9 Eylül 2007 Denizli 2. Grup Eylül Grup 5-7 Kasım Grup 2-4 Kasım Grup 9-11 Kasım 2007 Eskişehir 3. Grup Kasım Grup Kasım Grup Eylül 2007 Hatay 2. Grup Ekim Grup Kasım 2007 Kocaeli 1. Grup 7-9 Eylül Grup 7-9 Eylül 2007 Sakarya 2. Grup Ekim 2007 ÖDP Ankara İl Örgütü nden Hasan Özdinç in başkanlığında gerçekleşen panele İMO dan Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Göksoy, Meteoroloji Mühendisleri Odasın dan Mustafa Diren, Kimya Mühendisleri Odasından Ceren Örten, Çevre Mühendisleri Odasından Heval Sarıtaş ve Ankara Tabip Odasından Önder Akay katıldı. Diğer konuşmacıların alanlarıyla ilgili sunum yaptığı panelde Ahmet Göksoy daha çok su politikaları üzerinde durdu. Göksoy sunumunda su politikalarına dikkat çekerek, su kesintilerinin bilinçli yapıldığını vurguladı. Göksoy, suyun meta haline getirilmek istendiğini söyleyerek su kriziyle suyun özelleştirilmesine ve barajların satışına zemin hazırlandığını belirtti. Her insanın günlük asgari ihtiyacı olan 25lt. suyun ücretsiz olarak sağlanmak zorunda olduğunu söyleyen Göksoy, yetkililerin görevlerini yerine getirmediğine dikkat çekti. Göksoy Ankara nın su sorununa çözüm önerilerini şöyle sıraladı: ASKİ kendi görevlerini yapmalı, en azından su kaçaklarını önlemeli ve teknik kadrosunu geliştirmelidir. Gerede sistemi derhal devreye girmelidir. Yer altı suları verimli kullanılması için gerekli önlemler alınmalıdır

3 Yapı Denetimi Tüm Ülkede Uygulanmalıdır İMO Ankara Şubesi tarafından, 17 Ağustos depreminin yıldönümü nedeniyle düzenlediği panelde, daha sağlıklı yapıların nasıl mümkün olacağı tartışıldı. İMO Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Ahmet Göksoy un başkanlığında, İMO Kongre Merkezi nde 17 Ağustos günü gerçekleşen panele, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ndan Timsal Özer, Yenimahalle Belediyesi nden İmar Md. Yrd. Tacettin Demirbaş, Yapı Den. Kuruluşları Birliği nden Kürşat Kahratlı, Müteahhitler Derneği Başkanı Tahir Tellioğlu ile İMO Ankara Şubesi nden Nejat Bayülke katıldı sayılı İmar Yasası ve yönetim eksikliklerinin tartışıldığı panelde, Kürşat Kahratlı, yapı denetiminin bir an önce bütün Türkiye de uygulanması gerektiğine dikkat çekerek, Yapı denetimi sadece 19 ilde uygulanmakta. Yasanın üzerinden 7 yıl geçti ve halen yasada bir değişiklik yapılmadığı gibi yasa genelleştirilmiyor. Pilot uygulama 1 yıl veya 2 yıl sürer 7 yıl sürmesi normal değil dedi.. Siyasi iradenin eksikliğinden yakınan Kahratlı, Bize siyasi irade gereklidir. Eğer o irade olabilirse sorunumuz olmayacaktır. diye konuştu. Tahir Tellioğlu ise, mütahitlik mesleğiyle ilgili birçok düzenleme gerektiğini söyleyerek, Mütahitlik mesleği tamamen mütahit ile vicdanı arasında bırakılmıştır. Mesleğimizin yasal bir çerçevesinin olmayışı siyasilerin, hükümetlerin ayıbıdır dedi. Nejat Bayülke de Mütahitlerin eğitilmesi gerektiğini belirterek, deprem olması durumunda İmar Yasası öncesinde inşa edilen çok sayıda yapının zarar göreceğine vurgu yaptı. Yapıların denetlenmemesinden şikayet eden Bayülke, bu yoldan bir çok kişinin rant elde ettiğini ve bu nedenle denetlemenin engellendiğini belirtti. İMO İstanbul Sempozyum düzenliyor İMO İstanbul Şubesi, 10 Eylül 2007 günü İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi nde Betonun Dayanımı - Dürabilitesi, Çelik Tel Donatılı Betonların Üretimi ve Mekanik Davranışı ile Çelik Tel Donatılı Beton Uygulamaları konulu bir sempozyum gerçekleştirecek. Akçansa ve Betonsa nın da desteklediği sempozyuma katılan İMO üyelerine SİM Yönetmeliği çerçevesinde meslekiçi eğitim puanı ve katılım belgesi verilecek. İzmir İMO dan Afiş yarışması İMO İzmir Şubesi, afiş yarışması düzenliyor. Deprem, Güvenli Yapı ve İnşaat Mühendisi konulu yarışma, inşaat mühendisliğinin önemini topluma hatırlatmak amacıyla hazırlanıyor. Yarışmaya, 2000 yılı ve sonrası mezun olan inşaat mühendisleri ile inşaat mühendisliği bölümünde yüksek lisans veya doktora yapan öğrenciler katılabilecek. En iyi ilk üç afişe para ödülünün verileceği yarışmaya son katılım tarihi 14 Eylül Yarışmayla ilgili ayrıntılı bilgiye web adresinden ulaşmak mümkün. İMO Konya: Seçim döneminde kaçak yapılar arttı İMO Konya Şube Başkanı Ramazan Özkaya, 18 Temmuz günü yaptığı yazılı açıklamada kaçak yapıların seçim öncesinde arttığına dikkat çekerek yetkilileri göreve çağırdı. Özkaya açıklamasında, şehirlerin en önemli sorununun plansız ve köy görünümlü kentlerin oluşumuna neden olan kaçak yapılar olduğunu belirterek, seçim dönemlerinde kaçak yapıların arttığını ifade etti. Özkaya, Türk Ceza Kanunu n 184. maddesinde Ruhsatsız ya da ruhsata aykırı bina yapan veya yaptıran kişilerle buna göz yuman kamu görevlileri hakkında 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörülür denmesine rağmen secim döneminde Konya da kaçak yapıların arttığını bildirdi. Özellikle Meram ilçesinde kaçak yapıların arttığını ifade eden Özkaya, belediyenin kaçak yapılara göz yumduğunu söyleyerek yetkilileri göreve çağırdı. 1 Eylül Şube Seminerleri Antalya İMO Antalya Şubesi SİKA Yapı Kimyasalları Şirketi yle birlikte 4-5 Eylül tarihinde inşaat mühendislerine yönelik beton, izolasyon ve onarım konularında seminer düzenledi. İMO Şube binasında 4 Eylül de gerçekleştirilen, Betonda Yaşanan Sorunlar, Beton Karışımları ve Betondaki Kimyasal Katkılar konulu sunumları Dr. Ali Rayif Sağlam yaptı. 5 Eylül de düzenlenen Sika Ürünleri Tanıtım ve Su İzolasyon Sistemleri, Onarım ve Güçlendirme sunumlarını ise Turgay Özkun ve Erdal Bozok yaptı. Seminerlerin ardından kokteyl düzenlendi. Denizli İMO Denizli Şubesi, 2007 Afet Yönetmeliğine Göre Mevcut Yapılarda Malzeme Dayanımının Tespiti konulu seminer düzenledi. 28 Ağustos günü, TMMOB Toplantı salonunda yaklaşık üç saat süren seminerin sunumlarını, Yrd. Doç. Dr. Hayri Ün yaptı. Ün, sunumunda şu başlıklara yer verdi: Mevcut binalarda beton ve çelik dayanımlarının belirlenmesi, tahribatlı ve tahribatsız deney yöntemleri 2007 Afet Yönetmeliğine göre inceleme esasları ve yerinde beton dayanımının belirlenmesi ilkeleri Daha önceden incelenmiş örnek binalar üzerinde sınırlı, orta ve kapsamlı bilgi düzeylerine göre güçlendirmeye esas kapasite dayanımlarının belirlenmesi yöntemleri Muğla Fethiye Temsilciliği İMO Muğla Şubesi Fethiye Temsilciliği tarafından düzenlenen Hasarlı Betonların Onarım İlkeleri - Uygun Malzeme Seçimi ve Özel Betonlar konulu seminer 25 Ağustos 2007 günü Fethiye Özel Şehit Fethibey İlköğretim Okulu Konferans salonunda gerçekleştirildi. ATO ve TMMOB un Panelinde Su Kesintileri ve Hastalık Riskleri Değerlendirildi Ankara Tabip Odası ve TMMOB a bağlı odaların ortaklaşa düzenledikleri Su Kesintileri ve Hastalık Riski Sempozyumu 18 Ağustos günü İnşaat Mühendisleri Odası Teoman Öztürk Konferans Salonu nda düzenlendi. Üniversite ve meslek Odasından birçok panelistin sunum yaptığı sempozyumda, üç panel, iki sunum ve bir konferans yapıldı. ATO Yönetim Kurulu Üyesi Vahide Bilir in başkanlık yaptığı birinci panelde, ODTÜ Öğretim Üyesi Tarık Şengül Suyun Ekonomi-Politiği, Planlaması adlı sunumunda su kesintilerinden kimlerin maddi çıkar elde edeceğini açıkladı. Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Çağatay Güler ise su kesintileri ve su kaynaklarına bağlı kirliliğin yol açabileceği sağlık sorunlarına dikkat çekti. Cemal Hüseyin Güvercin nin başkanlık yaptığı ikinci panelde salgın hastalık yaşanması durumunda alınacak önlemler konuşuldu. Doç. Dr. Alpay Azap ın susuzluk nedeniyle yaşanan bazı salgın hastalıkların yol açtığı ölüm ve hastalıklarla ilgili istatistiki bilgiler verdiği oturumda, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Psikiyatrist Burhanettin Kaya ise susuzluğun neden olacağı psikolojik travmalara dikkat çekti. Çağatay Güler in hastane çevrelerinde sağlık sorunlarının yaşanmaması için ne tür önlemler alınması gerektiğini konu alan sunumun ardından arıtma tesitlerinin durumu ve yeni kaynakların yaratacağı sorunlar konulu üçüncü panel düzenlendi. ATO Genel Sekreteri Ercan Yavuz un başkanlık ettiği panelde İMO Yönetim Kurulu Sekreter Yardımcısı Ahmet Göksoy, Kimya Mühendisleri Odası ndan Agah Köker, Çevre Mühendisleri Odası ndan Turgut Şahin, Ankara Barosu ndan Av. Emre Altınok ve Türk Toksikoloji Derneği nden Prof. Dr. Bensu Karahalil katıldı. Göksoy: Sorun Yönetim Sorunu Ankara nın su rezervlerinin Ankara nın su ihtiyacını karşılayabileceğine dikkat çeken Göksoy, sorunun yönetim sorunu olduğunu savundu. Kriz nedeninin suyun özelleştirilmesi için propaganda yapmak olduğunu söyleyen Göksoy, birçok devlet kurumunun sorun çözmek yerine sorunları artırdığını sözlerine ekleyerek şu örnekleri verdi: Türkiye de Çevre Bakanlığı kurulduğundan bu yana çevre sorunları artmıştır. Terörle Mücadele ve Harekât Başkanlığı nın kuruluşundan sonra terör olayları arttı Suyun depolanmasında dikkat edilecek hususları Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Mustafa N. İlhan, okullarda alınacak önlemler konusunda da Ankara İl Sağlık Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Şubesi nden Mine Kaya sunum yaptı. Açılış konuşmasını Fethiye Temsilcisi Mustafa Şıkman ın gerçekleştirdiği seminerde, İTÜ Malzeme Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Yıldırım, çimento türleri, hazır betonların özellikleri, hazır beton sektörü denetiminin yapılması, sektörde karşılaşılan sorunlar ve neler yapılması gerektiği konularında detaylı bilgiler verdi. Katılımcılar ayrıca bu seminerden SİM Yönetmeliği gereği kredilendirilmeye esas meslekiçi eğitim kredi puanı olarak 2,4 puan alacaklar. Bodrum Temsilciliği İMO Muğla Şubesi Bodrum Temsilciliği, 31 Ağustos - 2 Eylül tarihleri arasında Bodrum da düzenlenen Bodrum Yapı Yenileme Fuarı na katıldı. Bodrum garaj üstünde düzenlenen fuara dört gün boyunca katılan İMO Bodrum Temsilciliği, deprem konusunda hazırladığı broşürleri dağıtarak ziyaretçileri bilgilendirdi. Ağırlıklı olarak deprem konusunda bilgilendirme amacı taşıyan stantta deprem konulu slayt gösterisinin yanı sıra afişler de hazırlandı.

4 4 1 Eylül 2007 Kamu çalışanları yo 1 den Toplu görüşme değil, toplu sözleşme Hükümetle kamu çalışanları konfederasyonları arasında sürdürülen toplu görüşmeler yine hükümetin istediği gibi sonuçlandı. Hükümetin görüşme masasına oturmadan önceki niyeti neyse, süreç sonucunda açığa çıkan o oldu. Zaten hükümetin de aracı olduğunu görmek ve aslında fazla acımasız (!) olmamak gerekir. Nihayetinde memlekette hemen her ekonomik hareketi IMF belirliyor. AKP hükümetinin IMF programı dışına çıkma şansı yok. Hükümet zaten tüm bu görüşmelerde elçiye zeval olmaz ruh hali içinde yer aldı. Sonucu baştan belli olan toplu görüşme sürecine katılmayacağını açıklayan KESK in tutumunu nasıl yorumlamak gerekir? KESK toplu görüşme sürecini ortaoyununa benzetti. Doğru söze ne nedir. Malumun ilanı için hazırlanan mizansenin içinde olmayacağını ifade etmek, taraf olmak anlamına gelir ki, KESK in doğrusu da budur. Elbette KESK, mahallenin yaramaz çocuğu edasıyla söylemedi ben oynamıyorum u. Tüm ekonomik, sosyal ve özlük haklarıyla birlikte, kamu çalışanları için nasıl bir hayat istediğini kamuoyuna açıkladı. Kamu emekçilerinin insanca yaşayacağı bir ücret istedi. Belki de bu ortaoyununu bozacak öncelikli talebini dile getirmekten de geri durmayan KESK, talepler manzumesini, toplu iş sözleşmeli sendikal hak, grevle zenginleştirdi. Belki aç değiller ama iki yakaları bir türlü kavuşmuyor 2007 toplu görüşmelerinde hükümet ile konfederasyonlar arsındaki anlaşma sonucunda memur maaşlarına 2+2 formülü getirildi. KESK in hesabına göre bunun anlamı şu: Memur maaşlarına günlük 1,6 YTL zam yapıldı. Yani kamu çalışanları yine yoksulluğa mahkûm bir hayat sürecek. Açlık sınırının 500, yoksulluk sınırının 1500 YTL yi çoktan geçtiği ülkemizde siyasi iktidar çalışanını açlıktan öldürmeyecek ama yakasını da bir araya getirmeyecek kadar bir ücreti hak görüyor. En düşük memur maaşının 675 YTL, en yükseğinin ise 1000 YTL olduğu, ¼ ündeki bir uzman doktorun 1515, yine aynı derecedeki bir öğretmenin 1050 YTL aldığı bir ülke için başka bir yorum yapamaya hacet var mı? Kamu çalışanına en az pay Türkiye de Peki neden? Neden devlet kendi çalışanını yok sayıyor? Neden kamu çalışanlarına insanca yaşayacağı bir ücret verilmiyor? Neden kamu çalışanlarının grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı yok? Bunlar tesadüf mü? Değil elbette. IMF direktifleriyle kamusal alanın daraltılma sürecinin bir parçası olarak görmek gerek yaşananları. Kamuda çalışanların az ücret alması ülkenin kamusal mal ve hizmet üretimine yaklaşımıyla ilintilidir. Türkiye uzun zamandır tüm kamusal hizmetleri özelleştirmeye dönük girişimlerin ayyuka çıktığı bir süreç yaşamaktadır. Bu sürecin doğal sonucu, kamusal alanın daraltılması, kamu personel sayısının azaltılması, kamusal hizmetlerin nitelik kaybına uğratılmasıdır. Gerçek böyle olunca, kamu çalışanlarına milli gelirden neden düşük oranda pay ayrıldığı daha iyi anlaşılacaktır. Kamu hizmetlerini devletin sırtındaki bir yük olarak gören siyasal iktidarın haldeki durumundan sorumlu olduğunu göstermektedir. Avrupa- 25 ülkeleri için kamu çalışanlarının GSMH içindeki payı 2005 yılı için yüzde 10,8 iken, Türkiye de bu oran yüzde 6,5 düzeyinde kalmaktadır. Yani Avrupa-25 ülkeleri için GSMH içinde kamu çalışanlarına ayrılan pay, Türkiye dekinden yüzde 60 daha fazladır. Danimarka, kamu çalışanlarına ekonomiden en büyük pay ayıran ülkedir. Danimarka nın ayırdığı pay yüzde 17,3 ü bulurken, bu oran Türkiye de ki payın 2,6 katıdır. Danimarka yı yüzde 16 ile İsveç takip etmektedir. Türkiye ye kıyasla, Yunanistan yüzde 94, Norveç yüzde 97, Belçika yüzde 87 daha fazla pay ayırmaktadır. KESK İstanbul dan Ankara ya yürüdü KESK e bağlı sendikaların üyeleri, hükümet ile kamu çalışanları konfederasyonları arasında yürütülen toplu görüşmeleri İstanbul dan Ankara ya düzenledikleri yürüyüşle protesto etti. İnsanca Bir Yaşam İçin Toplu Sözleşmeye Yürüyoruz adıyla düzenlenen protesto yürüyüşü 26 Ağustos günü İstanbul da başlayıp, 29 Ağustos günü Ankara Güven Park ta sona erdi. 29 Ağustos günü Maltepe Nokta durağından Güven parka İnsanca Bir Yaşam İçin Toplu Sözleşmeye Yürüyoruz pankartıyla yürüyen KESK üyeleri, yürüyüş boyunca Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz Sadaka Değil Toplu Sözleşme Toplu Sözleşme Hakkımız, Grev Silahımız sloganları attı. TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, DTP Van Milletvekili Özdal Uçar ın destek verdiği yürüyüşte, KESK Başkanı İsmail Hakkı Tombul yaptığı açıklamada, memur sendikaları ve hükümet yetkililerini sert bir dille uyararak, Sakın kamu emekçilerinin 20 yıldır mücadele ederek kazandığı hakları, görüşme masalarında tartışma konusu yapmaya kalkmayın dedi. Tombul, toplu sözleşme ve grev haklarını masa başlarında pazarlık ederek kazanmadıklarını vurgulayarak, toplu sözleşme ve grev haklarını kullanacaklarını söyledi. Tombul, konfederasyonlara seslenerek, Gelin ortak grev yapalım. Kamu emekçilerinin toplu sözleşme hakkını gasp edenlere karşı ortak eylem örgütleyelim. diye konuştu. KESK in yürüyüşü, Mehmet Soğancı ve Özdal Uçar ın konuşmalarının ardından Grup Ninova nın müzik dinletisiyle son buldu toplu görüşmeleri kamu çalışanlarına verilen zam oranı baz alınarak hazırlanmıştır. Unvan Eylül 2007 Ocak 2008 Temmuz 2008 Memur 9/ Memur 14/ Öğretmen 1/ Öğretmen 9/ Başkomiser 3/ Polis 9/ Uzman Doktor 1/ Doktor 8/ Hemşire-lise 12/ Mühendis-Şantiye 1/ Teknisyen-Büro 12/ Profesör 1/ Araştırma görevlisi 7/ Avukat 1/ Türkiye nin ayırdığı payın iki katından fazla pay ayıran diğer ülkeler ve oranları ise sırasıyla şöyledir: Kıbrıs Rum Kesimi yüzde 14,9, Malta 14,8, Portekiz 14,5, Finlandiya 13,8, Fransa 13,4. Mühendislerin haldeki durumu Kamu kesiminde 1/4 ünde bir mühendis 1400 ücret alıyor. Doları bazında karşılığı ise İşe yani başlayan bir mühendisin maaşı ise 1000 YTL nin altında kalıyor. Bu nedenle bir ortalama çıkartmak mümkün olmuyor. Çünkü bırakalım dereceler arasındaki farkı, kurumlar arasında da ciddi maaş farkları bulunuyor yılı baz alındığında; örneğin belediyelerde işe yeni başlayan bir mühendis 850, DSİ ve MTA da 1100, TEDAŞ ta 1400 YTL ücret aldığı görülecektir. Kurumlar arasındaki bu farklılık, ortalama çıkartmaya dönük başka göstergelere başvurulmasını zorunlu kılmaktadır. Ücret kategorileri ve oransal değerleri mühendislerin durumunu net olarak anlamamızı sağlayacaktır YTL alan mühendislerin oranı % 7,9; YTL alanlar % 29,8 dir YTL alanların oranı ise % 36,2 dır YTL üstünde ücret alanlar, toplamdan % 10,4 pay almaktadır. Asıl yığılmanın YTL arasındadır ve bu yığılmanın ortalaması 1000 YTL dir. İktidar, toplu görüşmeler üzerinden meşruluk sağlıyor İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç hükümetle konfederasyonlar arasında sürdürülen toplu iş görüşmesini, zam oranını ve kamuda çalışan mühendislerin ücretlerini değerlendirdi. Yüzgeç, diğer ülkelerdeki mühendis örgütleriyle yapılan görüşmelerde kamuda çalışan meslektaşların ücretlerini söylemekten utandıklarını dile getirdi. Yüzgeç, Ama biliyoruz ki bu ayıp bizim değil, mühendisine yoksulluk sınırının altında ücret veren siyasi iktidarındır. dedi. İMO Yönetim Kurulu Başkanı Yüzgeç özetle şunları söyledi: Üyelerimizin neredeyse yüzde 40 ı kamuda çalışmaktadır. Kamuda çalışan ve neredeyse meslek hayatının sonuna gelmiş bir arkadaşımız 1400 lira maaş almaktadır. İşe yeni başlayan bir meslektaşımızın maaşı ise 1000 liranın altındadır. Bu, kabul edilmesi ve açıklanması mümkün olmayan bir durumdur. Türkiye teknik elemanları da dahil olmak üzere tüm kamu çalışanlarını yoksulluğa mahkum etmiştir. Bu nedenle KESK in toplu görüşmeler sırasındaki tavrını anlamlı bulduk ve destekledik. Ne yazık ki, yalnızca siyasi iktidarın borusu ötüyor, nasıl yaşayacağımıza onlar karar veriyor. KESK bu süreçte siyasi iktidarın, kendileri üzerinden meşrulaşmasına izin vermemiş, sahnelenen oyunda kendisine biçilen rolü reddetmiştir.

5 1 Eylül ksulluğa mahkûm TMMOB toplu görüşmeleri protesto etti TMMOB ve TMMOB a bağlı Oda yönetici ve üyeleri, devam eden toplu iş görüşmelerini düzenledikleri basın açıklamasıyla protesto ettiler. YKM önünde 23 Ağustos günü saat 12 :30 da yapılan açıklamada TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, kamu çalışanlarına uygulanan ücret politikasını eleştirdi. Soğancı, hükümetin toplu görüşme adı altında sürdürülen görüşmelerle kamu çalışanlarını oyaladığını söyleyerek, 4688 sayılı yasayı eleştirdi. Yasayı, çalışanların en temel hakkı olan toplu sözleşme ve grev unsurlarını içermeyen bir düzenleme, gerçek bir sendikal düzenleme değildir sözleriyle eleştiren Soğancı, toplu görüşme masasının toplu sözleşme masasına çevrilmesi gerektiğini söyledi. Aynı hizmeti üreten çalışanlar arasında uygulanan ücret farklılıklarının kabul edilemez olduğunu söyleyen Soğancı, Mühendis, Mimar ve Şehir Plancılarının aynı hizmeti üretirken farklı statülerde çalıştırılması ve farklı ücretler alması da asla kabul edilemez. Ülkemizde kanıksanan satatü farklılıkları bu temelde yeniden ele alınmalıdır. Çalışma yaşamının esnekleşmesine ve kuralsızlaştırılmasına karşı çıkılmalıdır. Kamuda ve yerel yönetimlerde çifte standart oluşturan sözleşmeli uygulaması ve buna bağlı olarak yaratılan ücret dengesizliği derhal ortadan kaldırılmalıdır. diye konuştu. Kamudan emekli olanların da çok düşük ücret aldığına dikkat çeken Soğancı, kamuda en üst düzey bir görevden emekli olmamışlarsa, mimar, mühendis ve şehir plancılarının alacakları emekli maaşıyla insanca yaşamları mümkün değildir Mimar, mühendis ve şehir plancısı emeklilerle birlikte tüm emeklilerin maaşlarının insanca yaşam koşullarını sağlayacak düzeye çekilmesi gerekmektedir. dedi. TMMOB un eylemine, KESK Başkanı İsmail Hakkı Tombul ve Mülkiyeliler Birliği Başkanı Ali Çolak da destek verdi toplu görüşmelerinde memur maaşlarına yapılan zamla beraber, en üst dereceden maaş alan bir mühendisin eline 1400 YTL geçecektir. İşe yeni başlayan bir mühendisin çok daha az maaş aldığı düşünülerek bir ortalama çıkartılmıştır. Diğer ülkelerle ilgili rakamlar 2005 yılına aittir yılında oranların korunduğu varsayılmıştır. Portekiz 1500 Euro Japonya 2550 Dolar Amerika 4400 Dolar Romanya 600 Euro Bulgaristan 700 Euro Fransa 2200 Euro İsviçre 4200 Euro Meksika 750 Dolar Çek Cumhuriyeti 1200 Dolar Hollanda 2800 Dolar İrlanda 2070 Dolar Yunanistan 1800 Dolar İngiltere 3100 Dolar İspanya 1800 Dolar Danimarka 2600 Dolar Türkiye 990 Dolar Kamuda Çalışan ve Emekli Olmuş Mühendis, Mimar ve Şehir Plancılarının Ücretleri Derhal İnsanca Yaşanabilecek Bir Düzeye Çıkarılmalıdır TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı nın toplu görüşme süreci ile ilgili düzenlenen eylemde yaptığı konuşma Kamuda çalışanların toplu iş görüşmeleri başladı. Hükümet bir kez daha toplu görüşme ile kamuda çalışanları oyalamaktadır. Toplu Görüşmelere dayanak oluşturan 4688 sayılı yasa mevcut içeriğiyle demokratik değildir ve sendikal hakları kapsamakta yetersizdir. Çalışanların en temel hakkı olan Toplu Sözleşme ve Grev unsurlarını içermeyen bir düzenleme, gerçek bir sendikal düzenleme değildir. Yapılması gereken kamu çalışanının toplu sözleşme ve grev haklarını tanıyan, demokratik bir sendika yasasının hazırlanmasıdır. TMMOB, öncelikle toplu görüşme masasının toplu sözleşme masasına çevrilmesini istemekte ve beklemektedir. Çünkü on binlerce mühendis, mimar ve şehir plancısının çalıştığı kamuda, insanca yaşanabilecek koşullar için kamu emekçilerinin pazarlık güçlerini artıracak başka seçenekleri bulunmamaktadır. TMMOB, anayasal bir hak olan grevli, toplu sözleşmeli bir sendika yasası için kamu emekçilerinin yanındadır. Kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancıları, üstlendikleri sorumluluklara ve almış oldukları eğitime uymayan bir düzeye geriletilen, açlık ile yoksulluk sınırları arasına sıkışan ücretleriyle yaşam mücadelesi vermek zorunda kalmaktadırlar. Bu duruma rağmen, AKP hükümeti, kamuda çalışan arkadaşlarımızın insanca yaşayacak bir ücret alması yerine, tahmin edilen enflasyon rakamları kadar zam yapma anlayışından vazgeçmiyor. Bu zammı da bir lütufmuş gibi kamuoyuna sunuyor ve pazarlık masası dışında başbakanın tek yanlı insafına bırakıyor. Uluslararası güçlerin yönlendirdiği kamunun etkinliğinin azaltılması stratejisinin bir parçası olan bu politikaya derhal son verilmelidir. Mühendis, mimar ve şehir plancılarının aynı hizmeti üretirken farklı statülerde çalıştırılması ve farklı ücretler alması da asla kabul edilemez!... İşletmelerin hızla yapı değiştirdiği ve buna bağlı olarak çalışma yaşamının hızla değiştiği, esnekleştirildiği ve kuralsızlaştırıldığı bir süreç yaşıyoruz. Genişleyen ve farklılaşan hizmet ve çalışma koşullarının, aynı hızla mesleki normlarla uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. Ülkemizde kanıksanan statü farklılıkları bu temelde yeniden ele alınmalıdır. Çalışma yaşamının esnekleşmesine ve kuralsızlaştırılmasına karşı çıkılmalıdır. Kamuda ve yerel yönetimlerde çifte standart oluşturan sözleşmeli uygulaması ve buna bağlı olarak yaratılan ücret dengesizliği derhal ortadan kaldırılmalıdır!... Kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancıları için gerçek güvence; uluslararası hukuka uygun sendikal hakların kazanımıdır. Yüzbine yakın mühendis, mimar ve şehir plancısı kamuda çalışmaktadır. Ancak bu önemli kesimin, toplu sözleşme ve grevi de içeren sendikal hakları; uluslararası normlara uygun olmayan bir biçimde engellenmiştir. Devlet Memurları Yasa Tasarısı ile iş güvencesini ortadan kaldırarak, esnek ve sözleşmeli bir çalışma hayatını emekçilere dayatmaya devam eden, kamu hizmetlerinin tasfiyesinin aracı olan özelleştirme uygulamalarını sürdüren iktidarların; memur, işçi, sözleşmeli ve geçici personelin sorunlarını çözmesi ve bu hakları teslim etmesi de beklenemez. İçinde üyelerimizin de bulunduğu başta KESK olmak üzere, sendikalı kamu çalışanlarının örgütlü mücadelesi ancak bir sonuç getirebilir. Kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının uluslararası hukuka uygun grevli-toplu sözleşmeli sendikal hakların kullanımına sahip çıkması ve bunun için örgütlü mücadele etmesi geleceğimizdir!... Kamuda en üst düzey bir görevden emekli olmamışlarsa, mimar, mühendis ve şehir plancılarının alacakları emekli maaşıyla insanca yaşamaları mümkün değildir. Emekliler, yıllarını vererek çalıştıkları ve değerler üreterek bugünlere gelmesine katkıda bulundukları ülkemizde, sosyal haklardan da mahrum bırakılmaktadır. Toplumun dar ve sabit gelirli diğer kesimleri gibi, emekliler de büyük sıkıntılar içinde yaşam savaşı vermektedir. Mimar, mühendis ve şehir plancısı emeklilerle birlikte tüm emeklilerin maaşlarının insanca yaşam koşullarını sağlayacak düzeye çekilmesi gerekmektedir. Ayrıca, emeklilerin örgütü olan Emekli-Sen in önünü kesmeye yönelik çabalara son verilmeli ve emeklilerin örgütlenme ve hak arama kanallarının önü tıkanmamalıdır. Üyelerinin sorunlarının toplumun sorunlarından ayrılamayacağı bilinciyle, halktan ve emekten yana tavır alan, bu doğrultuda politikalar üreten ve mücadele veren, toplumsal sorumluluğu gereği toplumsal muhalefetin odağında yer alarak onurlu yürüyüşüne ve dik duruşuna devam eden TMMOB, siyasi iktidara bir kez daha sesleniyor: Kamuda çalışanlara uluslararası hukuka uygun sendikal haklarını kullanma güvencesi, toplu sözleşme ve grev hakkı tanıyan yasal düzenleme derhal yapılmalıdır. Toplu Sözleşme yerine uygulanan toplu görüşme oyununa derhal son verilmelidir. Kamuda çalışan ve emekli olmuş mühendis, mimar ve şehir plancılarının ücretleri derhal insanca yaşanabilecek bir düzeye çıkarılmalıdır!

6 6 1 Eylül 2007 Yurtta Barış Dünyada Barış 1 Eylül Dünya Barış Günü çeşitli kentlerde düzenlenen etkinliklerle kutlandı. Etkinliklerde barışın önemine dikkat çekilirken, Türkiye de ve Dünyada barışın kalıcı olarak tesis edilmesinin gerekliliğine bir kez daha vurgu yapıldı. Yalnızca Türkiye değil, pek çok ülke barış yanlısı gösterilere tanık oldu yılı barış etkinliklerinin geçen yıllara oranla daha buruk ve coşkusuz kutlandığını, fazlaca gündeme oturmadığını hatırlatmakta yarar var. Bunun nedeni ne olabilir? Savaşın yıkıcılığı, yarattığı olumsuz sonuçlar, insana, doğaya verdiği zarar, neden olduğu ekonomik yıkım ortadayken, ülkemizde ve Ortadoğu da silahların bir türlü susmaması umutsuzluk yaratıyor olabilir mi? Yoksa savaşı kanıksadık mı artık? Savaştan canı yananların kanıksaması mümkün değil. O halde geriye savaşın sıcaklığını hissetmeyenler kalıyor. Savaşın mağdurlar umutsuz olabilir mi? Başka ne var ki tutunacak? İstanbul da İnsan Zinciri ve Barış Mitingi 1 Eylül Dünya Barış Günü etkinlikleri çerçevesinde İstanbul Beyoğlu nda da Barış İçin İnsan Zinciri oluşturuldu. İnsan Hakları Derneği, 78 liler Federasyonu ve KESK e bağlı sendika üyelerinin oluşturduğu İnsan Zinciri Tünel den Galatasaray Meydanı na kadar uzandı. Galatasaray daki toplantıya katılan ÖDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras da Her gün Meclis te nükleer karşıtı politikalar ortaya koymalıyız, savaşa karşı çıkmalıyız diye konuştu. Ayrıca Eylül Dünya Barış Günü, İstanbul da düzenlenen bir mitingle kutlandı. Binlerce insanın katıldığı mitingin açılış konuşmasını ÖDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras yaptı. Ufuk Uras konuşmasında Barış sözcüğünün içi boş bir laf olmaktan çıkıp çocukların ölmediği, anaların ağlamadığı, çok kimlikli, çok kültürlü bir Türkiye yi hep birlikte yaratmamız gerekiyor dedi. Uras, hükümet in açıkladığı programda Kürt sorununa dair hiçbir şeyin olmadığını da sözlerine ekledi. Bağımsız, demokratik ve barış içinde bir Türkiye TMMOB 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla bir metin yayımlayarak, barış konusunda ısrarcı olmak gerektiğini gösterdi. TMMOB, her 1 Eylül de söyledik, yine tekrarlıyoruz dedi yılının 1 Eylül ünde, hepimiz biliyoruz: Dünyanın birçok yerinde mazlum halklara karşı zor kullanımı, yaşanmakta olan çatışmalar ve savaşlar insanlığın geleceğini tehdit etmektedir ve insanın en temel evrensel hakkı olan yaşama hakkı nı elinden almaktadır. Küresel eşitsizliğin yarattığı yoksulluk, yoksulluğun getirdiği açlık, açlığa eklenen savaş ve çatışmalar, bugünün dünyasında olağan bir durum olarak görülmektedir. Kapitalist küreselleşmenin geldiği boyut budur. Biz, bütün dünyada ekilen nefret tohumlarına, halklar arasında yaratılan düşmanlığa karşı barış istiyoruz, bölge halklarıyla dostluk ve kardeşlik içinde yaşamak istiyoruz, halkların kültürel ve insani haklarına saygı gösterilmesini istiyoruz. Ülkemizde de yıllardır süren ve çözülmeyen sorunlar; çatışmanın ve toplumsal gerilimin yükselmesine yol açmaktadır. Türkiye nin bütün sorunları gibi, Kürt Sorunu nun da demokratik ve barışçı yollardan çözümünden başka her türlü yol ve yöntem yanlıştır. Yanlış olduğu yakın tarihimizde görülmüştür. Toplumun bütün kesim ve kurumlarının barışı savunması sorunun çözümünü kolaylaştıracağı açıktır. Her 1 Eylül de söylüyoruz, yine tekrarlıyoruz: Biz, şiddet ve baskı politikalarında ısrar edenlerin, çok kimlikli çok kültürlü bir toplumsal modeli dışlayarak, barışın kalıcı hale getirilmesinden kaçınanların, iç ve dış politikada, gerilim yaratmaktan medet umanların, demokratikleşmeyi AB ile pazarlıkların sınırında tutup, hak arama mücadelesini anti-demokratik olarak görenlerin, yasal düzenlemelerdeki gelişmeleri bile hayata geçirmeyenlerin, barışın önünde en büyük engel olduğunu biliyoruz. Biz, barışın, demokrasinin ve insan haklarının yerleşmediği bir ülkede emekçilerin haklarının korunmasının olanaklı olmadığını da biliyoruz. Biz, yayılmacı ve teslimiyetçi bir dış politika izlemeyen, savaşa, işgale ve talana ortak olmayan, demokratik, sosyal hukuk devleti niteliğine sahip, kimliği, kültürü, dili, dini, mezhebi, görüşü ne olursa olsun, eşit haklara sahip yurttaşlar olarak yaşayabileceğimiz, ülkemizin ve toplumumuzun bir daha savaş ve şiddeti yaşamaması için öncelikle demokratikleşmeye yönelik çözümlerin benimsendiği, bağımsız, demokratik ve barış içinde bir Türkiye istiyoruz. Türkiye barışını arıyor 2007 Türkiye Barış Meclisi, Odamız Teoman Öztürk Salonu nda toplantısını gerçekleştirdi. 375 üyeden oluşan Barış Meclisi nin açılış konuşmasını Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Başkanı Yavuz Önen yaptı. Önen, Tüm insanlığı, bölgesel savaşlar nedeniyle acı çekmekte olan halkların ve bizlerin en acil ve vazgeçilmez gereksinimi olan barışı gerçekleştirmek, sürekli ve kalıcı kılmak için yola çıkıyoruz. dedi. Türkiye Barış Meclisi nin 1 Eylül 2007 de gerçekleştirdiği toplantının sonuç bildirgesi özetle şöyle: Ülkemiz, uzun yıllardır süregelen ve gittikçe ciddi bir iç savaş biçimi alma eğilimi gösteren bir çatışma ve şiddet ortamı yaşıyor. Bugün dünyada savaşın olduğu kadar barışın da merkezi bölgemizdir. Emperyalist saldırının yarattığı tüm düğümler buradadır, çözüm de buradadır Ocak 2007 tarihlerinde Ankara da gerçekleştirilen Türkiye Barışını Arıyor Konferansı sonuç bildirgesinde şöyle denilmişti; Sonuç olarak bu konferans, aynı zamanda bir barış meclisi işlevi görmüştür. Ancak, ortaya çıkan program taslağının olgunlaştırılması, topluma mal edilmesi ve siyasetin gündemi haline getirilmesi için uzun erimli ve toplumsal katılımla zenginleşecek, örgütlü bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Amacımız, bu konferansın barışı inşa edecek bir toplumsal örgütlenmeye öncülük etmesidir. İşte bu kararın sonucu olarak oluşan Türkiye Barış Meclisi, dünya çapındaki tarihsel birikim üzerinden güncel sorunları değerlendirerek, ülkemizde barışın kazanılması için aşağıdaki programı kabul etmiştir: Siyasal Öneriler Silahlı çatışmaların durdurulması ve Kürt Sorununun barışçıl çözümü başta olmak üzere, Türkiye de herkes için demokrasinin, insan haklarının, özgürlüklerin ve sosyal adaletin tesisi barış çalışmalarının temel hedefi olmalıdır. Birlikte yaşama iradesinin bir ifadesi olarak; dışlayıcı tanımlardan ayıklanmış bir ortak siyasal kimliğin oluşmasını sağlayacak şekilde bütün yurttaşların hukuksal eşitliğini ve özgürlüğünü güvence altına alan ve onları eşit haklar ve sorumluluklar ile donatan yeni bir anayasa hazırlanmalıdır. Toplumsal, kamusal ve siyasal yaşama katılımı sağlayacak, planlanmış ve kamuoyu vicdanını rencide etmeyecek bir siyasi af veya demokratik katılım programı yürürlüğe konmalıdır. Olağanüstü hal rejiminin tüm izleri silinmeli ve olağan şartların ve hukukun geçerli olduğu bir yaşam biçimine geçilmelidir. Ekonomik Öneriler Bölgedeki yoğun yoksulluğu ve bölgelerarası dengesizliği giderici pozitif ayrımcılığı esas alan kalkınma plan ve projeleri gerçekleştirilmelidir. Bölgenin kalkınmasında öncü rolü oynayacak Erzurum, Van, Diyarbakır, Batman gibi iller bölgesel ekonomik, kültürel ve toplumsal cazibe merkezleri haline getirilmelidir. Bölgenin doğal kaynaklarından ve enerji işletmelerinden (su, elektrik, petrol vb.) sağlanan üretim değerlerinin bir bölümünü bölge kalkınması ve yoksullukla mücadele amacıyla kullanılmak üzere tahsis edilmelidir Sulanan tarım alanlarının daha verimli hale getirilmesi için gerekli yatırımlar acilen yapılmalı, mayınların temizlenmesi ile kazanılacak topraklar, organik tarıma açılmalıdır. Bölgede 0-14 yaş arası çok büyük bir nüfus kesimi bulunmaktadır. Bu genç nüfusun üretken bireyler olarak yetiştirilmesi, eğitilmeleri ve iş imkanlarına kavuşmaları sosyal barış, adalet ve bölgenin refahı için zorunludur. Sosyal ve Kültürel Öneriler Ülkemizde farklı kültürlerin varlığı, tarihsel ve sosyolojik bir gerçek olarak kabul edilmeli, inkarın ve yasakların yol açtığı, kültürlerin gelişmesini ve birbiriyle iletişimini engelleyen siyasal ve kültürel ortamın değiştirilmesi için gereken çaba gösterilmelidir. Kürt dili ve edebiyatının yanı sıra, bu toprakların binlerce yıllık kültürünün oluşumunda etkili olmuş bütün dil ve kültürlerin araştırılması ve geliştirilmesi ve eğitimi önündeki engeller kaldırılmalıdır. Eğitim ve yönetim pratiklerinde devletle toplum arasında olduğu kadar, toplumun farklı kesimleri arasında gerilim yaratan etnik ve dinsel aidiyet vurguları son bulmalıdır. Medya ve Toplumsal İletişim Alanına Yönelik Öneriler Kürt sorunu şiddet ve terörizm sorunu olarak adlandırılmaktan vazgeçilmelidir. Çünkü, sorunun tarafları sadece silah taşıyan güçler değildir. Barış dilde başlatılmalı; ötekileştirici, yabancılaştırıcı ve düşmanlaştırıcı, ayrımcı tüm söylemler terk edilmeli, siyasetin dili, şiddete yol açan ayrımcılıktan ve milliyetçilikten arındırılmalıdır. Medya, çatışmaları meşrulaştıran, olağanlaştıran dili terk etmeli; ötekini anlamayı ve birlikteliği vurgulayan bir dil kullanmalıdır. Esasen barışın dilini, ahlakını ve değerlerini oluşturmada medya sorumluluk üstlenmelidir. Sorunun tüm taraflarına ilişkin doğru, nesnel bilgi ve haber üretmek medyanın ahlaki zorunluluğudur. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel ortamda, ülkemizde ve Ortadoğu da yapacağı çalışma ve etkinliklerle barışı kalıcı kılma yönünde program ve öneri geliştirmek, çözümler aramaktır. Sosyal ilişkilerde barışın dilini oluşturmaya ve hakim kılmaya, demokrasi, birlik ve hoşgörü kültürünü geliştirerek barışın sürekliliğini sağlamaya çalışmaktır.

7 1 Eylül Deneyimli (12 Yıl) Mühendisler İçin Yetkin Mühendislik Başvuru Çağrısı TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yetkin İnşaat Mühendisliği Yönetmeliği nin 3 sayılı geçici maddesi uyarınca, deneyimli mühendislerin (yürürlük tarihi olan 10 Eylül 2006 itibariyle oniki yıldan daha fazla süre ile aktif mühendislik deneyimi bulunan) yetkin mühendislik başvuruları kabul edilmektedir. Bu uygulama 10 Eylül 2009 tarihine kadar sürdürülecektir. Yönetmelikte tanımlanan koşulları sağlayan deneyimli inşaat mühendislerinin aşağıda sıralanan belgelerden oluşan bir dosya düzenleyerek, bu dosyanın biri orijinal, biri fotokopi iki örneği ile bağlı bulundukları İMO şubesine kişisel başvuruda bulunmaları beklenmektedir. Başvuru bir başkasıyla gönderilirse, noterden vekalet veya imza sirküleri gereklidir. Deneyimli Mühendis Başvuru Belgeleri 1. Oniki yılı aşkın bir süre ile aktif mühendislik yaptığını gösteren belgeler 2. Birkaç sayfalık bir özgeçmiş (standard form İMO Internet sayfasında) 3. Bir adet vesikalık fotoğraf 4. Yetkin Mühendislik başvuru harcı makbuzu T. İş Bankası Yenişehir Şubesi Hesap No: (Başvuru harcı, 2007 yılı için olağan harcın yarısı kadar olup YTL dir.) 5. Kayıtlı bulunduğu İMO Şubesine aidat borcu bulunmadığını belirten belge 6. Dikkatle doldurulmuş özet bilgi formu (standard form İMO Internet sayfasında) 7. Hizmet süresi içinde gerçekleştirilmiş olan başlıca çalışmaları özetleyen bir rapor (yapılan özgün katkıları vurgulayan, başarıları ve başarısızlıkları eleştirel bir açıdan değerlendiren ve Yetkin Mühendislik ünvanını neden hak ettiğini gerekçelendiren, kelime uzunluğunda bir rapor; düzenleme ilkeleri İMO Internet sayfasında) Not: Özenle doldurulmuş bir özet bilgi formu ve yukarıdaki tanıma uygun bir rapor değerlendirmede büyük bir ağırlık taşımaktadır. Bu belgelerden biri bile yeterli değilse, başvuru dosyası yeterli sayılamamaktadır. Yetkin Mühendislik Başvuru Çağrısı TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yetkin İnşaat Mühendisliği Yönetmeliği uyarınca, Güz 2007 Dönemi Yetkin Mühendislik sınavları, 16 Aralık 2007 Pazar günü sabah (Genel Konular) ve öğleden sonra (Özel Konular) Ankara da yapılacaktır. Bu dönemde sınavlar yalnızca Yapı Mühendisliği alanında(*) açılacaktır. Bununla birlikte, Mayıs 2008 ayı içinde gerçekleştirilecek Bahar 2008 Döneminde, yönetmelikte belirtilen tüm alanlarda (yönetmelik metnine İMO nun Internet sayfasından ulaşılabilir; başvuru kabul edilecek, yeterli sayıda başvuru alınan alanların tümünde sınav yapılacak, bu sınavla ilgili başvuru tarihi ve gerekli diğer bilgiler ayrıca duyurulacaktır. Güz 2007 Dönemi yetkin mühendislik başvuruları 17 Eylül 2007 tarihinden başlayarak kabul edilecek ve başvuru süresi 19 Ekim 2007 Cuma akşamı saat 17:00 de sona erecektir. Yönetmelikte tanımlanan koşulları sağlayan inşaat mühendislerinin aşağıda sıralanan belgelerden oluşan bir dosya düzenleyerek, kayıtlı bulundukları TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası şubesine kişisel başvuruda bulunmaları beklenmektedir. Başvuru bir başkasıyla gönderilirse, noterden vekalet veya imza sirküleri gereklidir. Yetkin Mühendislik Başvuru Belgeleri 1. Beş yılı aşkın bir süre ile aktif mühendislik yaptığını gösteren belgeler 2. Yapı mühendisliği alanında en az 12 yıl deneyimli bir mühendisten alınmış, adayın mühendislik yeteneklerini ve etik anlayışını değerlendiren, kapalı ve üzeri imzalı bir zarf içinde bulunan, gizli referans mektubu (Standard form İMO Internet sayfasında) 3. Bir sayfalık bir özgeçmiş (Standard form İMO Internet sayfasında) 4. İki adet vesikalık fotoğraf 5. Yetkin Mühendislik başvuru harcı makbuzu (2007 yılı için başvuru harcı, olağan harcın yarısı kadar olup YTL dir) - T. İş Bankası Yenişehir Şubesi Hesap No: Kayıtlı bulunduğu İMO Şubesine aidat borcu bulunmadığını belirten belge 7. Dikkatle doldurulmuş özet bilgi formu (Standard form İMO Internet sayfasında) 8. Mühendislik uygulamalarınızdan birini anlatan (Yönetmeliğin 7(1)ç maddesinde verilen tanımı lutfen dikkatle okuyunuz) kelime uzunluğunda bir rapor Not: Bu rapor çok önemli olup değerlendirmede en az %20 ağırlık taşıyacaktır (*) Bu uzmanlık alanı, mühendislik mekaniği ve mukavemet başta olmak üzere, yapı mekaniği, yapı malzemesi, betonarme, çelik, deprem mühendisliği konularını ve bunlarla ilgili yönetmelik ilke ve kuralları ile mühendislik yapılarının tasarımı ve yapımına ilişkin uygulama kurallarını kapsar (Yönetmelik Madde 12). Vurun abalıya demeden önce 1 den Şu konuyu netleştirmek gerekmektedir. Solun, sosyal demokratların, sosyalistlerin, muhalif hareketlerin mevcut ahvalinin sorumluluğu eşit pay edilmelidir. Görüşlerini ilgiyle takip ettiğimiz aydınların, yazarların da bu olumsuzlukta payı olduğu unutulmamalıdır. Bu soruna dikkat çekmemizin nedeni, Birgün gazetesinde Ümit Bayazoğlu nun meslek odalarını, sendikaları, demokratik kitle örgütlerini açıkçası töhmet altında bırakan yazısıdır. Gazete yönetiminin yazıya yer vermemesinin krize yol açtığını, krizin derinleşmesi ve yaygınlaşması nedeniyle yazıyı ve gelen tepkileri yayımlama ihtiyacı doğduğunu sonradan öğrendik. Bu tartışma bizim ilgi alanımıza girmiyor ancak dayanaksız ve haksız ithama maruz kalan TMMOB ve bağlı meslek odaları olunca, konu üzerine iki çift söz söylemek kaçınılmaz oluyor. İlk önce meslek odaları, sendikalar, kitle örgütlerini aynı ve birmiş gibi görmek ve bunun üzerinden değerlendirme yapmanın doğru bir tarz olmadığını vurgulamak gerekiyor. Ne sendikalarla meslek odalarını aynı pencereden bakarak değerlendirmek doğrudur ne de sendika ve meslek odalarını homojen yapılar olarak algılamak. Her kurumun kendi gerçekliği vardır; işçi sendikalarıyla memur sendikaları nasıl bir ve aynı değilse, meslek odaları arasında, meslek odalarının şubeleri arasında bir bütünlük olduğunu iddia etmek de dayanaksızdır. En azından bu noktada aynılaştırmaya kalkmak, en kabul edilebilir ifadeyle, kurumlara yabancı olmak, dışardan gözlemle yetinmektir. Sayın Bayazoğlu nun dikkat çektiği olumsuzluklar elbette mevcuttur. Bulunduğumuz zeminlerin demokratikleştirilmesi, katılımcılığı sağlayacak mekanizmaların işlerliğe kavuşturulması, yönetsel organların demokratik teamüller esasıyla belirlenmesi, karar sürecinde aleniyetin hâkim olması yönünde takdire değer bir ısrar ve kararlılık sergilediğimizi vurgulamak istiyorum. Hem de bunu, kamu kurumu niteliğinde, yasayla kurulmuş bir meslek odası zemininde gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Kimi olumsuzlukları öne çıkartarak behemehal tüm örgütlerin lağvedilmesini önermek, günlük hayattan kimi örneklerden yola çıkarak, meslek odalarında hiçbir olumlu hal olmadığını anlatmaya çalışmak açıkçası aydın olmanın sorumluluğuyla örtüşmemektedir. İnsanların sendikalardan, meslek odalarından, hak arayan kurumlardan elini eteğini çektiği, sistemin dolaylı dolaysız yollardan örgütsüzlüğü teşvik ettiği bir zaman diliminde topyekûn tasfiye çağrısı manidardır. Bütün bunlardan, olumsuzlukları görmezden gelelim, bilinen ifadeyle; kol kırılır yen içinde kalır gibi bir anlam çıkartılmaması gerekiyor. Ancak beraberinde Sezar ın hakkının Sezar a verilmesi de kaçınılmaz görünüyor. TMMOB ve bağlı Odalar, KESK ve bağlı sendikalar yıllardan bu yana demokrasi, hak ve özgürlükler mücadelesi vermektedir. Onca zorluk, olumsuzluk, baskı, dayak, sürgüne rağmen kurumların devamlılığı sağlanmıştır. Hak ve özgürlük mücadelesinde bir gelenek yaratılmıştır. Bayazoğlu nun öne çıkarttığı olumsuzluklar, bizlerin de kendimize dert ettiğimiz konulardır. Tek bir farkla; bizler, olumsuzluklarla mücadele etmek ve örgütlü yapıları geleceğe taşımak sorumluluğuyla davranıyoruz. Bunu yaparken, örgütlü yapıların öcü gibi algılanmasına yol açacak bir söylemden imtina ediyoruz. Meslek odalarından sendikalara kadar, neo liberal basınçla karşı karşıya bulunan, etkisizleşmesi için bin türlü baskıya maruz bırakılan örgütlerimizi korumak sanırım en az bizim kadar aydınlarımızın da sorumluluğundadır. Seçim sonuçlarının paniği içinde vurun abalıya demeden önce, neye vurduğumuza dikkat etmemiz gerekiyor. Bitirirken; herkesin malumu olduğu bir karınca öyküsünü anlatmak farz oldu. Milyonlarca karınca bir uçurumun kıyısına kadar gelir. Karşıya geçmeleri gerekmektedir. İlk geçenler kaçınılmaz ölecektir. Hiç tereddüt göstermeden yüz binlercesi uçurumu doldurur. Arkadan gelenler önden gidenlerin üzerine basarak sağ sağlim karşıya geçer. Solcuları emekli olmaya çağıranlar da, örgütleri lağvedelim diyenler de, uçurumu dolduran karıncaların sayesinde bugün burada olduklarını unutmasınlar. Biz unutmadığımız için hâlâ buradayız. Ahmet Göksoy Uluslararası Deprem ve Tsunami Konferansı 2009 da İnşaat Mühendisleri Odası, Dünya İnşaat Mühendisleri Konseyi (WCCE) ve Avrupa İnşaat Mühendisleri Konseyi 2009 yılında İstanbul da deprem ve tsunami konulu konferans düzenleyecek Haziran 2009 tarihinde gerçekleştirilecek olan konferansın temel hedefi şöyle belirlendi: Deprem ve tsunaminin yol açabileceği can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi, inşaat mühendisliğine çağdaş bilim ve teknoloji uygulamaları aracılığıyla katkıda bulunulması ve sismik açıdan güvenli ve sürdürülebilir bir yapısal çevre için Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedefleri ne vurgu yapılması. Alanlarında uzman kişilerin, deprem ve tsunami zararlarını nasıl en aza indirileceğini son gelişmeler ışığında dinleyicilere anlatacağı konferansta farklı uzmanlık alanlarından seçilecek konuşmacılar, çeşitli kıtaları temsil edecek. Konferansa sunulacak bildirilerin en seçkinleri, Avrupa Deprem Mühendisleri Birliği nin özel bülteninde yayınlanacak. Konferans, İstanbul Teknik Üniversitesi Kongre Merkezi nde yapılacak. Konferansın ardından, WCCE in Genel Kurul Toplantısı İMO nun ev sahipliğinde gerçekleştirilecek. Birinci çağrısı basıma hazırlanan konferansın duyurusu eylül ayında ilgililere dağıtılacak.

8 8 1 Eylül 2007 genç-imo genç-imo İnşaat Mühendisleri Odası, 6235 (7303) sayılı yasalarla kurulmuş olan kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütüdür. İnşaat Mühendisleri Odası, mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki inşaat mühendislerini temsil etmek, onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmak amacındadır. Bu amaçla mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek; bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirmek ve bunların yaşama geçirilmesi için mücadele etmek kararlılığındadır. İnşaat Mühendisleri Odası, ülkemizdeki üniversitelerin inşaat mühendisliği bölümlerinde öğrenim görmekte olan öğrencilerin; akademik, sosyal ve kültürel sorunlarına demokratik ve bilimsel üniversite ekseninde çözüm üretmek için, bu süreçte Meslek Odalarını tanımalarını ve Oda faaliyetleri içinde yer almalarını sağlamak için 27 Nisan 2007 tarihinde İMO Öğrenci Üye Yönetmeliğini uygulamaya almıştır. Böylelikle İnşaat Mühendisleri Odası üniversitelerde oluşturulacak öğrenci örgütlenmesi ve mühendislik eğitimi sorunlarının çözümü için ilk adımı atmış bulunmaktadır. Gücümüz örgütlülüğümüzdür ilkesiyle hareket eden İnşaat Mühendisleri Odası, genç-imo Örgütlülüğüne, ülkesine ve geleceğine sahip çıkan inşaat mühendisliği öğrencilerini davet etmekte ve yönetmelikte tariflenen genç- İMO örgütlülüğü birimlerinde görev almaya çağırmaktadır. Başka Bir Dünya Mümkün Kimler Öğrenci Üye Olabilir? Üniversitelerin inşaat mühendisliği öğrencileri Yüksek lisans öğrenimine devam eden Oda üyeleri Kayıt için Gerekli Belgeler Nelerdir? Başvuru formu Nüfus cüzdanı fotokopisi Öğrenci kimlik veya öğrenci belgesi fotokopisi İki adet vesikalık fotoğraf Oda Yönetim Kurulu (OYK) tarafından belirlenen Öğrenci Üye kayıt ücreti makbuzu İMO üye aidatının % 10 u tutarında olan Öğrenci Üye aidat makbuzu Öğrenci Üyeliğin Devam Şartı: Her öğrenim yılı başlangıcında Öğrenci Üye kimlik kartının vizelenmesi gerekmektedir. Öğrenci Üyeliğin Son Bulma Şartları Üyelikten istifa etmesi ile Öğrenciliğin sona ermesi ile Mesleki davranış ilkelerine aykırı davranması halinde Öğrenci Üye Hakları Nelerdir? Oda etkinliklerinden indirimli olarak yararlanma; İndirim oranı, yayınlarda %10 un, etkinliklerde %40 ın altında olamaz. Staj yeri olanaklarından öncelikli olarak yararlanma; Şube Yönetim Kurulu (ŞYK) staj yeri bulma ve yönlendirme konusunda en az bir şube çalışanını görevlendirmekle yükümlüdür. Ücretsiz dağıtılan yayınlardan yararlanma Şube Komisyonlarına, Oda Komisyonlarına Öğrenci Üye statüsü ile katılabilme Gücümüz Örgütlülüğümüzdür Öğrenci Üye Örgütlülüğü Organları Nelerdir? 1. Sınıf Temsilcisi 2. Üniversite Temsilcisi 3. Şube Öğrenci Kurulu 4. Öğrenci Konseyi 5. Öğrenci Meclisi 1. Sınıf Temsilcisi; Öğrenci üye örgütlülüğünü sınıf bazında yürüten kişidir. Öğrenci üyelerce her akademik yılın başladığı ilk ay içerisinde seçilir. Görev süresi bir akademik yıldır. Öğrenci sınıf bazında örgütlenmesini sağlar. 2. Üniversite Temsilcisi; Sınıf temsilcilerinin faaliyetlerini organize eden kişidir. Öğrenci üye toplantılarını ve sınıf temsilcileri ile yapılacak toplantıları düzenler. Öğrenci dernek ve toplulukları, öğretim üyeleri, üniversite yönetim organları ile iletişim kurar. Her akademik yılın başladığı ilk ay içerisinde seçilir. Görev süresi bir akademik yıldır. Toplam iki akademik yıldan fazla görev yapamaz. 3. Şube Öğrenci Kurulu; Tüm üniversitelerin Üniversite Temsilcilerinden; Şubenin etkinlik alanında bir üniversite var ise Üniversite ve Sınıf Temsilcilerinden oluşan kuruldur. Şube Öğrenci Kurulu Görev ve Yetkileri: İnşaat mühendisliği eğitimi ile ilgili konularda inceleme yapar, sorunların çözümlenmesine dair raporlar hazırlar. TMMOB ne bağlı diğer öğrenci üye örgütleri ile iletişim kurar. Gerekli gördüğü konularda komisyon ve çalışma grupları kurmak ve çalışmalarını takip eder. Kendi arasından bir sözcü seçer. Sözcü oturumları yönetir. Öğrenci Üyeleri ilgilendiren konuların görüşüldüğü ŞYK toplantılarına Sözcü temsilen katılır. Görüşleri ve yazıları, şube yayınlarında yer alır. Ayrı yayın talebinde bulunabilir. 4. Öğrenci Konseyi; Öğrenci Meclisi yıllık toplantısında yapılan seçim sonucunda 5 asil, 5 yedek üyeden oluşan kuruldur. Üyelerinin en az bir tanesi kadın olması gereklidir. Öğrenci Konseyi Görev ve Yetkileri: Şube Öğrenci Kurullarının çalışmalarını takip eder, değerlendirir, raporlar ve onaylar. Kendi arasından bir Başkan ve Sekreter seçer ve Öğrenci Meclisi nin almış olduğu kararların yürütücülüğünü üstlenir. TMMOB ye bağlı diğer Odalardaki Öğrenci Üye örgütleri ve yurtdışındaki inşaat mühendisliği öğrencileri örgütleri ile iletişim kurar. Görüşleri ve yazıları, Oda yayınlarında yer alır. Ayrı yayın talebinde bulunabilir. Öğrenci Üyeleri ilgilendiren konuların görüşüldüğü OYK toplantılarına, seçmiş olduğu Sözcü katılabilir. 5. Öğrenci Meclisi; Sınıf Temsilcilerinden Üniversite Temsilcilerinden Öğrenci Konseyi üyelerinden OYK nun belirleyeceği, 3 yüksek lisans öğrencisinden ŞYK nun belirleyeceği, 1 yüksek lisans öğrencisinden oluşan meclistir. Öğrenci Meclisi Görev ve Yetkileri: İnşaat mühendisliği öğrencilerinin sorunlarını tartışır ve çözüm üretir. Türkiye çapında yapılacak genel etkinliklerin kararları, yılda 1 defa her akademik yılın başlangıcı ile 31 Aralık arasında toplanan Öğrenci Meclisi tarafından alınır. Yapı Denetimcileri başka ticari faaliyette bulunamaz Ankara 2. İdare Mahkemesi, bir inşaat mühendisinin açtığı davanın reddine karar verdi. Davacı inşaat mühendisi, Serbest İnşaat Mühendisliği Hizmetleri İşyeri Tescil Belgesi (İTB) almak için TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Hatay Şubesi ne başvuru yapmış, talep Yapı Denetim Yasası hükümleri nedeniyle reddedilmiş, bunun üzerine inşaat mühendisi işlemin hukuka ve mevzuata aykırı olduğunu ileri sürerek dava açmıştı. Mahkeme, Yapı denetim Yasası nın 2. ve 3. maddelerindeki açık hükümlere dayanarak başvuruyu reddetti. Mahkeme, yapı denetim şirketinde çalışan yardımcı kontrol elemanlarının da başkaca mesleki ve inşaat işleri ile ilgili ticari faaliyette bulunamayacağına karar verdi. Ankara 2. İdare Mahkemesi tarafından verilen karar şöyle: Bakılan davada Mahkememizin 23/5/2007 tarihli ara kararıyla TMMOB nin hasım mevkiinden çıkartılarak TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası husumet mevkiine alınmış ise de İnşaat Mühendisleri Odası esasa ilişkin savunma vermiş ve dosyanın tekemmül etmiş olması nedeniyle işin esasına geçildi. Dava, İnşaat Mühendisi olan davacının Serbest Müşavirlik, Mühendislik Büro Tescil Belgesi almak talebiyle TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Hatay Şubesi ne yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin 6/9/2005 tarih 312/2005 sayılı işlemin; hukuka ve mevzuata aykırı olduğu iddiasıyla iptali istemiyle açılmıştır. Türkiye Mühendis Mimar Odalar Birliği İnşaat Mühendisleri Odası nın usule ilişkin iddiaları yerinde görülmemiştir sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun un 2. maddesinde; Bu Kanun kapsamına giren her türlü yapının, Bakanlıktan aldığı izin belgesi ile çalışan ve münhasıran yapı denetimi ile uğraşan tüzel kişiliğe sahip yapı denetim kuruluşlarının denetimine tabi olduğu, yapı denetim kuruluşlarının bu amaçla denetçi mimar ve mühendisler ile yardımcı kontrol elemanları istihdam edeceği kuralı, 3/5. maddesinde; Yapı denetim kuruluşunu denetim faaliyeti dışında başka ticari faaliyette bulunamayacağı, bu kuruluşun denetçi mimar ve mühendislerinin denetim faaliyeti süresince başkaca mesleki ve inşaat işleri ile ilgili ticari faaliyette bulunmalarının yasak olduğu, kuralına yer verilmiştir. Dava dosyasını incelenmesinden; İnşaat Mühendisi olan davacının, 23/8/2005 tarihli dilekçe ile TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Hatay Şubesi ne Serbest Müşavirlik, Mühendislik Büro Tescil Belgesi almak için başvuruda bulunduğu, anılan Odaca tesis olunan dava konusu 6/9/2005 tarih ve 312/2005 sayılı işlem ile TMMOB İnşaat Mühendisleri Genel Merkezinin 29/8/2005 tarih ve 6163 sayılı yazısından bahisle yapı denetim firmasındaki yardımcı kontrol elemanlığı görevinden noter kanalıyla istifa ederek, istifanın Oda Başkanlığına ulaştırılmaması nedeni ile talebinin reddedilmesi sonrasında işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığa konu olayda davacı, denetim firmasında yardımcı kontrol elemanı olarak görev yapmasının Serbest Müşavirlik, Mühendislik, Büro Tescil Belgesi almasına engel teşkil etmeyeceğini ileri sürmekte ise de, yukarıda yer verilen 4708 sayılı Kanun un 3. maddesi uyarınca, yardımcı kontrol elemanlarının denetim faaliyetinde bulunan elemanlar olması nedeniyle, başkaca mesleki ve inşaat işleri ile ilgili ticari faaliyette bulunmaları olanaklı olmayıp, bu doğrultuda tesis olunan dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Adına Sahibi Taner YÜZGEÇ Yazı İşleri Müdürü Zeki ERGİNBAY Zeki ERGİNBAY ( ) Ahmet GÖKSOY Yönetim Yeri: TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Necatibey Cad. No: Kızılay / Ankara Tel: Faks: E-Posta: imo@imo.org.tr Web: Eylül 2007, Sayı:173, ayda bir yayınlanır, yerel süreli yayın. ISSN: Baskı: Mattek Matbaacılık Basın, Yayın Tanıtım Tic.San.Ltd.Şti. / GMK Bulvarı No: 83/23 Maltepe-Ankara / Baskı Tarihi: 1 Eylül 2007 / adet basılmıştır. Üyelerine parasız dağıtılır.