TANIKLIKLAR. İnsan Hakları Belleğimiz İNSAN HAKLARI ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ
|
|
- Göker Kuş
- 8 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 TANIKLIKLAR İnsan Hakları Belleğimiz İNSAN HAKLARI ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ
2 Bu kitabın bütün hakları saklıdır. Kitap ticari amaçla kullanılamaz. İnsan Hakları Araştırmaları Derneği ismi belirtilerek alıntı yapmak serbesttir. All rights are reserved. This book no commercial use is made. To quote from this book may be disengaged with the name of Human Rights Research Association. Copyright 2009 Human Rights Research Association. Birinci Baskı First Edition Kasım 2009, Ankara November 2009, Ankara ISBN Baskı Printer Baskı : Öztepe Matbaası San. Tic. Ltd.Şti. : Kazım Karabekir Cad. No: 31/107 Ulus / ANKARA Adres Tel : Belge No : Yayına Hazırlayan Prepared for Publication by Selvet ÇETİN Asistan Instructor Gülsün ÖZMEN Grafik Tasarım Graphic Design Elif Özkan İNSAN HAKLARI ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ HUMAN RIGHTS RESEARCH ASSOCIATION Adres / Adress : Necatibey C. No:34/14 Sıhhiye-Ankara/Türkiye Telefon / Phone : Faks / Fax : E-posta / info@ihad.org.tr İnternet / Web : Bu kitap Heinrich Böll Stiftung Derneği nin maddi katkılarıyla hazırlanmış ve basılmıştır. This book is published with the contribution of Heinrcih Böll Stiftung Foundation. i
3 Önsöz ve Teşekkürler Türkiye de sivil insan hakları hareketi, geçmişten bugüne uzanan mücadele süreci içinde yeni kazanımlarla gelişmesini sürdürmeye çalışmaktadır. Hak savunucularının çeşitli yöntemlere dayalı ve uzun yıllara yayılmış olan çalışmaları sırasında karşılaştıkları yasal ve fiili engellerin yanı sıra işkence ve kötü muamele gibi insan onuruna aykırı uygulamalara da maruz kaldıklarını hepimiz biliyoruz. Birçok insan hakları aktivistinin hafızasında geçmişin izleri ve acı-tatlı hatıraları iç içedir. Yaşanan bütün bu deneyimler aynı zamanda geleceğin daha güçlü inşa edilmesi için önemli bir fırsattır. İnsan Hakları Araştırmaları Derneği elinizdeki bu mütevazi kitapçık ile sadece bu deneyimlerin genç kuşaklara aktarılmasına değil aynı zamanda yazılı-görsel insan hakları hareketinin belleğinin oluşturulmasına da kendi çapında katkıda bulunmaktadır. Tanıklıklar adını verdiğimiz bu çalışmanın ana eksenini insan hakları savunucuları ile yapılan görüşmelerden yola çıkılarak DVD formatında hazırlanan belgesel film oluşturmaktadır. Kitabın içerdiği metinlerin önemli bir bölümü de bu filmlerdeki konuşma kayıtlarının çözümleriyle hazırlanmıştır. Dolayısıyla anlatımların doğal seyrini mümkün olduğunca korumaya çalışarak insan hakları savunucularındaki duygusal yoğunluğun okuyucu tarafından hissedilmesini sağlamaya çalıştık. Derneğimizin bu mütevazi olduğu kadar anlamlı olan yayını, aşağıda isimlerini belirteceğimiz değerli arkadaşlarımızın katkıları olmasaydı sizlere ulaşamazdı. Tanıklıklar isimli bu çalışmamızın tüm aşamalarında koordinasyon görevini üstlenen değerli insan hakları savunucusu Selvet Çetin e, film çekimlerindeki özverili çabaları ve çekimlerin deşifresinde gösterdikleri özen nedeniyle değerli aktivistler Dilek Erdem Özbek, Gülsün Özmen, Sıddıka Çetin ve Emine Doğan a, Diyarbakır görüşmelerini yöneten değerli Seher Akçınar a, yaptıkları düzeltmelerle kitabın dizgisine önemli katkılar sunan değerli insan hakları aktivistleri Yılmaz Ensaroğlu, Ertuğrul Cenk Gürcan ve Ayşe Bilgen e ve baskı çalışmalarına katkıda bulunan Alptuğ Çalık a şükranlarımızı sunuyoruz. İnsan hakları hareketinin geçmişte yaşadığı acı ve travmaların bir daha yaşanmaması ve hak savunucularının geçmişten ders çıkararak geleceğe umutla bakmaları dileklerimizle Selahattin Üneş İnsan Hakları Araştırmaları Derneği Başkanı i
4 İçindekiler Önsöz ve Teşekkürler... i Kısaltmalar...iii Ayhan Bilgen... 1 Fatma Benli... 5 Fazıl Hüsnü Erdem... 9 Feray Salman Gül Erdost Hülya Şekerci Hidayet Şefkatli Tuksal Hüsnü Öndül Kiraz Biçici Levent Korkut Mustafa Erdoğan Mihdi Perinçek Ömer Faruk Gergerlioğlu Reyhan Yalçındağ Baydemir Sevim Salihoğlu Şimşiruddin Ekinci Ville Forsman Yılmaz Ensaroğlu ii
5 Kısaltmalar AB AİHM AİHS AKDER BM HYD İHD İHAD İHGD İHOP KADER MAZLUMDER ÖZGÜR-DER STK TİHV UAÖ : Avrupa Birliği : Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi : Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi : Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği : Birleşmiş Milletler : Helsinki Yurttaşlar Derneği : İnsan Hakları Derneği : İnsan Hakları Araştırmaları Derneği : İnsan Hakları Gündemi Derneği : İnsan Hakları Ortak Platformu : Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği : İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği : Özgür Eğitim ve İnsan Hakları Derneği : Sivil Toplum Kuruluşu : Türkiye İnsan Hakları Vakfı : Uluslararası Af Örgütü iii
6 Ayhan Bilgen Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. MAZLUMDER Ankara Şube Başkanlığı yaptı yılında MAZLUMDER Genel Başkanı seçildi ve iki yıl genel başkanlık görevini yürüttü. İnsan Hakları Ortak Platformu ve Sivil Toplum Geliştirme Merkezi nde yöneticilik görevlerinde bulundu. Çeşitli yayın organlarında insan hakları konulu makaleleri yayınlanmaktadır. Türkiye de özellikle 90' lı yılların ortalarında bir taraftan 1980 askeri darbesinin travması devam ederken diğer yandan 28 Şubat 1997 post modern darbesi sonucu muhafazakâr çevrelerde de yoğun halk ihlalleri yaşanıyordu. Bu süreç içerisinde her çevrenin sadece kendisiyle ilgili mağduriyetinin ön plana çıkartılması yerine ortak bir zemin üzerinden hak savunuculuğu yapmasını çok daha anlamlı, gerçekçi ve işlevsel olabileceğini düşündüm ve o dönemde MAZLUMDER le tanışma imkânım oldu. MAZLUMDER in ortaya çıkardığı birikimi tanıma fırsatı buldum ve Ankara Şubesi nin kuruluş çalışmalarında yer aldım. Ankara Şubesiyle birlikte genel yönetime katılma ve tabii diğer insan hakları hareketlerini daha yakından tanıma şansı yakaladım. Dolayısıyla Türkiye deki insan hakları örgütlenmesiyle ilgili doğrudan gözlem fırsatına sahip oldum. Türkiye de farklı kesimlerin, polarize edilmiş, kamplaştırılmış ortak sorunların tanınmasında insan hakları mücadelesine katkı sunduğunu düşünüyorum. MAZLUMDER kurucuları itibariyle dini hassasiyetleri daha yoğun bir çevrenin öncülüğüyle ortaya çıkmıştır ama MAZLUMDER vesilesiyle Türkiye de solun, genel olarak Kürtlerin özellikle 90 lı yıllarda yaşadıkları köy boşaltma gibi ihlaller karşısında bir çaba ve duyarlılık içerisine girildiğini düşünüyorum. Böylece sorunu da öğrenmek ve örgütlenmek, etkinlikleri organize etmek gibi bir imkân ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde belki İHD nin kurulduğu yıllarda sol çevrelerin Türkiye de din özgürlüğü alanı ile ilgili mesafeli bir duruşa sahip oldukları halde daha sonra bu sorunla yüzleşme ve bu sorun üzerinden toplumun öteki kesimlerinin yaşadıkları mağduriyeti yakından görme ve buna yönelik bir duyarlılık içerisine girme çabaları izlenmiştir. Dolayısıyla ezberlerin ve kamplaşmanın bozulması bile başlı başına bir dinamiği ortaya çıkartabilir ve hak arama bilincinin gelişmesine ciddi bir katkı sağlayabilir. Burada tabiî ki bireysel duyarlılıkların yanı sıra medya çalışanları arasındaki duyarlı gazeteciler, hak temelli çalışan kadın, çocuk, engelli gibi çalışma alanlarındaki örgütlerin çabaları insan hakları hareketi için ön açıcı olmuştur. Öte yandan insan hakları alanında çalışmakla birlikte aslında Türkiye nin siyasal kamplaşmasının ortaya çıkardığı ön yargılarla da yüzleşmiş oluyorsunuz ve ilk tepkileri en yakınlarınızdan görüyorsunuz. Ben daha milliyetçi-muhafazakâr tanımlanacak bir çevrede öğrencilik yıllarımı geçirdim ve bu çevrenin Kürt sorunu ile ilgili taşıdığı korkular benim MAZLUMDER le tanıştığım dönemde çok net bir şekilde karşıma çıktı. 1
7 Beni çok yakından tanıyan ve dostluğumuz olan insanlar bile MAZLUMDER in başörtülüler ve İmam Hatipliler konusunda gösterdiği çabayı önemsediklerini, beğendiklerini ama Kürt sorunu ile ilgili sergilediği tavır yüzünden bölücülerle aynı safa düştüğünü ifade ettiler ve dostane uyarılarda bulundular. Bu tabii ki insan hakları örgütlerinin aşması gereken ve kendi imkânlarıyla aşabileceği bir sorun değil. Bu konuda insan hakları dilinin de yeniden inşa edilmesine ve daha kuşatıcı, yapıcı bir dilin ortaya çıkartılmasına ihtiyaç vardır. Fakat burada ön yargılarını, korkularını aşması gerekenler bu kaygıya ve korkuya sahip olan çevrelerdir. Yani bu konudaki tepkiler sizi korumak niyetiyle ve aldığınız tehditler yüzünden belki bu alandan biraz uzak durmanızın gerektiğini ve bunun tehlikeli bir alan olduğunu, ısrar edilmesi durumunda üzücü olayların başınıza gelebileceği yönündeki uyarılar şeklinde yansımaktadır. Aslında bu tür telkinler bir yönüyle caydırıcı, moral bozucu bir işlevde üstleniyor. Burada tabi kamu otoritesinden kaynaklı kısıtlamalar, engellemeler konusunda benim paylaşmak istediğim bazı ironik örnekler var. Bunlardan biri henüz MAZLUMDER le yeni tanıştığım dönemde bir radyo konuşmasında kitap tanıtımı yaptığımda yaşandı. Kitap, Yurttaşlar Partisinin bir milletvekilinin Kürtlere yönelik eleştirilerini içeren bir kitaptı. Osmanlı nın son dönemlerinde Kürtlerin Ermenilerle birlikte hareket etmesine dair eleştiriler içeriyordu. Benim hakkımda bu kitabın tanıtımını yaptığım radyo konuşması nedeniyle Ermeni propagandası yapmakla ilgili bir soruşturma açıldı. Fakat gerçekten ilginç bir olaydı, çünkü programda o kitabın içerdiği tezin tam tersi bir yorum ortaya konulmuştu. Yine ilginç bir başka örneği MAZLUMDER Şanlıurfa Şubesi nin düzenlediği bir barış koşusunda yaşadık. İnsan hakları savunucuları olarak çokta sportif olmayan kıyafetlerle barışa dair vurgular yapmak için o yürüyüşe katılmıştık. Fakat gençlerle beraber koşmadık, biraz daha yavaş bir yürüyüşle onlara eşlik etmeye çalıştık. Bu etkinlik sonrasında açılan soruşturma ile oradaki yerel yargı siz koşu için izin almışsınız ama yürüyüş için izin almamışsınız dedi. Dolayısıyla izinsiz yürüyüş yapmaktan ve toplantı gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefetten 2911 sayılı yasa kapsamında soruşturma açıldı. Anayasa da tanımlanan ve izin almaksızın diye başlayan o temel hakkın ne kadar zihinsel açıdan kısıtlanmaya müsait olduğunu görüyorsunuz. Paylaşmak istediğim bir başka örnekte ise MAZLUMDER Kayseri Şubesi bir dayanışma gecesi düzenlemişti. Bu dayanışma gecesinde ben Şemdinli olayı ile ilgili yaptığım konuşmada altını çizerek şu vurguyu yapmıştım. "Artık Türkiye değişiyor. Şemdinli Savcısına uygulanan muamele kabul edilemez. Ve herkes, her kurum topluma karşı hesap vermeyi öğrenmeli. şeklinde cümleler kullanarak Türkiye de doğrudan doğruya bir hukuk devleti olma talebini ifade eden yargının bağımsızlığını bütün boyutlarıyla vurgulayan bir konuşma yapmıştım. Bu konuşmadan sonra Kayseri de emekli askerlerin kurduğu bir dernek tehdit içeren bir açıklama yaptı ve açıklamada biz silahlarımızı bıraktık ama nereye gömdüğümüzü biliyoruz, gerektiğinde kansızlardan, soysuzlardan hesap sormak için o silahları çıkartırız ifadelerini kullandılar. Ben suç duyurusunda bulundum fakat bu tehdit ve hakaret içeren açıklamanın suç içermediğine kanaat edildi. Ama benim sözlerimle ilgili doğal olarak bir insan hakları savunucusunun her halükarda söylemesi gereken sözlerle ilgili soruşturma açıldı. Bu manzara bence 2
8 Türkiye de yargının durduğu yeri ortaya koyması açısından oldukça ilginç, dikkat çekicidir. Türkiye de insan hakları hareketi tabiî ki bütün sosyal hareketler gibi değişen süreci okumak ve değişen talepler, ihtiyaçlar doğrultusunda kendini yenilemek zorundadır. Bu yenilemeyi yapamadığı takdirde bir kısır döngü ortaya çıkar ve kendini tekrarlayan, yenilemeyen, açılım ortaya koyamayan bir pozisyonu yaşar. Elbette ki her sosyal hareket gibi insan hakları hareketi de doğduğu ortamdaki şartları gerek ülkenin değişmesi dolayısıyla gerek dünya konjonktürünün değişmesi dolayısıyla kendini yenileyebilmelidir. Bundan kaçmak, kafasını kuma gömmek insan hakları savunucularında olmamalıdır. Dünya da iki önemli değişimin olduğunu düşünüyorum insan hakları hareketi açısından. Bunlardan biri özellikle 11 Eylül sonrasında başlayan Irak ve Afganistan a yönelik operasyonlardır ve bu operasyonlarda insan hakları savunuculuğu konusunda öncü ülkelerin kadın hakları için, sivilleşme için, demokratikleşme için, bir askeri operasyonu ve savaşı göze almış olmaları insan hakları dünyasında bir bakıma kırılmaya yol açmıştır. Yani insan hakları söylemi savaş için bir gerekçe yapılabiliyorsa o zaman insan haklarının kendisi sorgulanmalı düşüncesi gündeme gelmiştir. Burada ben insan hakları savunucularının bu rüzgara teslim olmaması gerektiğini düşünüyorum. Yani hangi ülkeden kaynaklanmış olursa olsun insan haklarının araçsal olarak kullanımı insan haklarının kötü bir şey olduğu anlamına gelmez. Söz konusu araçsal kullanıma karşı çok duyarlı olmak, çok dikkatli olmak ve çok net bir dil ortaya koymak gerekir ama bu insan haklarından vazgeçmeyi gerektirmez. Bu tartışmaya karşı kulak tıkayan bir yerde durmak elbette ki insan hakları savunucularının kendi motivasyonları açısından ciddi bir kayıptır. Belki önemli ikinci gelişme, Gürcistan da ve Ukrayna da bir değişim sürecinin yaşanması ve bu değişim sürecinde aslında bir karşı refleksin ortaya çıkmasıdır. Elbette insan hakları alanı sivilleşme ile doğrudan ilişkilidir. Demokratikleşmeyle ve hukuk devleti talebiyle doğrudan ilişkilidir. Bu anlamdaki olumlu gelişmeler elbette ki insan hakları mücadelesinin önünü açar ama siyasi bir takım çatışmaların insan hakları alanında ortaya çıkardığı kamplaşma da toplumların daha tepkisel bir karşı duruş ortaya koymasına sebep olur. Ben bu iki sürecin insan hakları savunucuları açısından doğru okunması gerektiğini düşünüyorum. Son bir gelişme olarak da özellikle dünyada yaşanan krizin bu gün itibariyle ekonomik ve sosyal haklarla ilgili çabaları ön plana çıkarmak açısından çok önemli bir etken olduğunu düşünüyorum. Özellikle ayrımcılığı sivil siyasal haklar üzerinden tanımlayan insan hakları savunucuları bunu aslında bir tercihle yapmadılar. Türkiye de sivil siyasal haklar konusunda çok ciddi sorunlar vardı. 12 Eylül rejiminin ortaya çıkardığı çok ciddi sorunlar vardı. Cumhuriyetin birikmiş sorunları ve anayasadan, resmi ideolojiden kaynaklı çok ciddi sorunlar vardı. Ama yeni bir sorun alanı ile ilgili çalışabilecek bir kapasite ortaya koymak bir açılım, ona dair bir yoğunlaşma ortaya koymak kaçınılmaz bir sorumluluktur. Bu anlamda küresel ekonomik krizle birlikte ekonomik sosyal haklar alanında da insan hakları savunucularının bir duyarlılık ortaya koyması hem bu alanın mağdurları açısından önemli olduğunu hem de insan hakları alanının toplumsal meşruiyeti açısından çok büyük bir anlam ifade edeceğini düşünüyorum. Yani insan hakları alanına yönelik bunlar sadece suçluları, başörtülüleri savunuyorlar gibi birtakım algılamaları kırabilmek için 3
9 ekonomik sosyal haklar alanında gösterilecek çabaların stratejik bir rolü olduğunu düşünüyorum. Bu anlamdaki yeni sorun alanı insan hakları savunucularının gündeminde olan ama çok yoğunlaşmadıkları bir alandır. Yoksulluk gibi daha can yakıcı bir sorun olarak kendini dayatacak bu alanı insan hakları savunucuları çok geç kalmadan okumak ve yine diğer alanlarda olduğu gibi doğru bir perspektif ve doğru bir mücadele zemini doğrultusunda bir çaba içerisine girmeliler diye düşünüyorum. Türkiye de insan hakları savunucuları Türkiye nin örgütlü mücadelesine ve sivil toplum örgütlerine örnek ortaya koyacak bir performans ortaya koymuşlardır. Türkiye nin siyasi kamplaşma dilini aşan bir dayanışmayı ortaya koymuşlardır. Bu çabanın ben sendikal mücadeleye de, kadın hareketine de, diğer hak savunucusu örgütlere de çok önemli bir katkısının olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra sivil, örgütlü insan hakları aktivistlerinin hem kamu otoritesi ile ilişkilerinde daha özgüvenli, aynı zamanda sivil direnci diri tutan ve asla eklemlenme ilişkisine dönüşmeyen bir mesafe koyarak, yeni durum okuması yaparak çalışmalarını örgütlemesi gerektiğine inanıyorum. Aktivistlerin bürokrasiyle ve siyasal iktidarla aralarındaki mesafeyi koruyarak insan hakları savunucularıyla ve toplumun diğer örgütlü hak savunucusu yapılarıyla dayanışmanın ve işbirliğinin Türkiye nin önünü açacak katkıyı sağlayacağını ifade etmek istiyorum. 4
10 Fatma Benli Avukat, Kadın Hakları Aktivisti ve AKDER Başkan Yardımcısı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Kadının insan hakları, düşünce vicdan ve din hürriyeti ve uluslararası hukuk konularında kitap ve makale olarak yayımlanmış çok sayıda çalışması bulunmaktadır. Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği(AKDER) başkan yardımcısı ve Hukukçular Derneği ve Uluslararası Hukukçular Birliğinin yönetim kurulu üyesidir. Aslında insan haklarıyla ve özelde kadın haklarıyla ilgilenmeye başladığımın net bir tarihini vermem çok kolay olmamakla birlikte mesleğimi icra ederken yaşadığım sıkıntıların etkisiyle insan haklarına ilgi duydum diyebilirim. Hukuk fakültesinden mezun olduğumda böyle bir alanda çalışacağıma dair hiçbir öngörümde yoktu açıkçası, ama içinde yaşadığımız koşullar bunu belirledi. Çünkü avukat olduğum zaman ilk duruşmada bile karşılaştığım muamele tek başına bir avukat olmanın kendi hakkını savunmakta yeterli olmadığını idrak etmemi sağladı. O zaman başörtülü olarak duruşmaya girmeye cesaret edebiliyorduk. Bazı duruşmalara katıldım ama bazılarında da hâkimler tarafından çıkarıldım. Benimle aynı eğitimi almış, aynı kapasiteye sahip insanlar çok rahat bir şekilde çalışma haklarını kullanabilirken, kendi davalarını hiçbir sıkıntıyla karşılaşmadan savunabilirken, hâkimlerin beni dinlemeye başlamadan sadece başörtülü olduğum için beni duruşmadan çıkartması, çok ciddi bir sorunun var olduğu gerçeğini görmemi sağladı. Hem kendim için uğraşmak, hem de haklarını kullanamayan insanların bu haklara erişmesini sağlamak için gayret göstermem gerektiğine inandım. Başörtüsü yasaklarının başladığı dönemde son sınıfa ya da sınıfa gelen insanların okuldan atılmaları söz konusu oldu. Aynı dönemde benimde master ım vardı. Hatta tezimi teslim etmiştim. Tezimi sadece başörtüsü yasağı başladığı için sunamadım ve doktora salonunda başörtüsü ya da başörtüsü üzerine peruk kullanamadığım için çıkmak ve okulu bırakmak durumunda kaldım. Dolayısıyla kendi hakkımı savunurken, birden kendimi başörtüsü yasağından dolayı değişik mağduriyetlere uğrayan insanların haklarını savunurken buldum. Daha sonra AKDER (Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği) kuruldu ve başörtüsü yasağının kaldırılmasına yönelik çok ciddi çalışmalarımız oldu. Bizler sadece belli bir konuda faaliyet göstermiyoruz zira içinde bulunduğumuz koşullar değişik haklarımızı kullanmamızı engelliyor. Bu bazen başörtüsü oluyor, bazen kadın olmamız nedeniyle oluyor, bazen de sadece insan olmamız yüzünden ihlaller gerçekleşiyor. Dolayısıyla sahip olduğumuz bilgi ve birikimi diğer insanlar içinde kullanmaya başladık. Ve insan hakları daha geniş bir alan olduğu için özelde kadın hakları konusunda neler yapabiliriz diye düşündük. Örneğin töre cinayetleri ile ilgili çalışmalar var, şiddetle ilgili yasalardaki kadın haklarıyla da alakalı sorunlu metinler taranıyor, böyle birbiri ardına devam eden bir süreç yaşıyoruz. Geriye doğru dönüp baktığımızda 1998 yılında AKDER İstanbul Üniversitesi İlahiyat fakültesine sadece siyah çelenk bıraktığı için ceza davası ile karşı karşıya kalabilmişti. El ele eylemini düzenleyip sadece insanları el ele tutuşturdukları için 33 AKDER Üyesi hakkında dava açıldı. 5 sene boyunca bu dava devam etti ve 5
11 halen başörtüsü yasağının yanlış olduğunu söyleyen insanlara karşı açılan ceza davaları vardır yılına geldiğimizde 10 sene geçtikten sonra AKDER yeni bir soruşturmayla karşı karşıya kaldı. Gerekçe de sanırım yılında bizim BM Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Komitesinde başörtüsüyle ilgili rapor vermemizdi. Soruşturmanın hukuki hiçbir mantığı yoktu, çünkü Türkiye imzaladığı sözleşmeler kapsamında bu tarz kurumlara rapor vermek zorundaydı ve sivil toplum kuruluşlarını da bu yönde teşvik etmesi gerekiyordu. AKDER aynı zamanda BM Ekonomik ve Sosyal Haklar Konseyinde özel danışman üye, yani bizim zaten rapor vermemiz lazım. Biz dernek olarak bu tür soruşturmayla karşı karşıya kaldığımızda duraksayabiliyoruz ve bu tarz görülür müdahaleler olduğu gibi bazen daha sistemli, sessiz ve sakin müdahalelerle de karşılaştığımızı söylemem mümkün. İnsan haklarıyla uğraşmak özel bir uğraş ve çok ciddi derecede emek ve özveri gerektiriyor. Bizim toplumumuzda insanlar başkası için bir şeyler yapmayı lüks olarak değerlendirebiliyorlar. Ya da bunun gereksiz olduğunu düşünüyor ve yapılsa bile sonuç alınamayacak bir çaba olarak görebiliyorlar. AKDER olarak davranışlarımızla gösterdiğimiz şey önemlidir ve asıl olan bizlerin bir şeyler yapma sorumluluğudur. Herkesin içinde bulunduğu ortamda başkalarına yardımcı olması ve insanoğlunun onurundan kaynaklanan hakları kullanması için çaba göstermesi gerekiyor. Şayet haklarımızı kaybedersek onurumuzu da kaybederiz. İnsan hakkı olarak değerlendirdiğimiz şey bize anayasalar, uluslararası sözleşmeler tarafından sağlanan ve devletlerin, mahkemelerin elimizden alabileceği şeyler değil. Anayasalar ve sözleşmeler sadece o hakları tanırlar ve biz aslında zaten bu haklara doğuştan sahibizdir. Dolayısıyla ben herhangi bir hakkımı kullanamıyorsam aynı zamanda benim onuruma karşı bir saygısızlıkta bulunuluyor demektir. Ve ben buna karşı mücadele etmek durumumdayım. Ama yanımdaki insan da düşünceleri, ırkı, dili, dini, mezhebi bakımından tamamıyla farklı olabilir ve onun onuruna karşı saygısızlık gerçekleştirildiğinde benim onun için de çaba göstermem gerekir. Bu sadece onun için yaptığım bir şey değildir aynı zamanda benim kendi şahsım adına gerçekleştirdiğim ve kendime olan saygımı devam ettirmek adına yaptığım bir şeydir. Bütün bireyler bu fikre sahip olurlarsa ve bir şeyler yapmak zorunda olduklarının bilincine varırlarsa Türkiye de yaşadığımız pek çok sorun da ortadan kalkacaktır yılında üniversitelerde başörtüsü yasaklandıktan sonra yaşanan gelişmelere baktığımız zaman son 10 senenin en çok gündemini meşgul eden ve en çok tartışılan konusu başörtülü kadınların üniversitelere girip giremeyecekleri konusu olmuştur.herkesin özgürce haklarını kullanması, kimsenin kıyafetine bakılmaksızın serbestçe eğitim hakkından yararlanması ve ayrımcılığa uğramadan haklarını kullanmaları gerekiyor. Sonuçta Türkiye de ki kadınların % 62 si başını örtüyor. Ama aynı Türkiye de 5 milyondan fazla kadın okuma yazma bilmiyor. Sadece 4 kadından biri çalışıyor ya 6
12 da 3 kadından birinin şiddete uğradığı kabul edilen araştırmaların ortaya koyduğu tabloya göre Türkiye de sığınma evi sayısı 38 de kalıyor belediye başkanından sadece 23 tanesi kadın. Geçenlerde katıldığım toplantılardan birinde söylenen bir söz vardı. "Türkiye de hepimiz aynı trendeyiz ama farklı kompartımanlardayız. Düşüncelerimiz, inançlarımız ve yaşam pratiklerimiz nedeniyle farklı kompartımanlarda seyahat ediyoruz. Tek sorun o kompartımanların kapılarının kapalı olması. İnsanların ayrı yaşam tarzlarının olması çok doğal ama Türkiye deki problem, bizi bu kutucukların içine yerleştirdikleri için birbirimizle olan o yaşam alanını daralttıkları ve o kompartıman kapılarını kapattıkları için birbirimizle bilgi alışverişi ve iletişimden yoksun bırakılmamızdır. Bu da insan hakları mücadelesine ket vuruyor. Örneğin sosyalistler bir eylem yaparken, kendini Müslüman olarak tanımlayanlar daha farklı bir eylem gerçekleştiriyorlar. Ya da feministler bir eylem yaparken başörtülülerin yaptığı eylem ayrı kutucuklar içinde değerlendiriliyor. Aslında ortak amaçlar için beraber çalışabilecekleri pek çok konu varken birbirleri arasına konan o görünmez duvarlar yüzünden bu gerçekleşmiyor. İnsan hakları alanında mücadeleyi etkili bir şekilde gerçekleştirmek istiyorsak insanlar arasındaki o görünmez duvarları kaldırmamız lazım ve kompartımanlar arasındaki o kapıları açmamız gerek. O zaman insanların birbirinden farklı olmasının gayet doğal olduğunu ve önemli olanın onların yaptıkları işlerde beraberce hareket edebilecekleri gerçeğinin bilincine varmaları olduğunu gösterebiliriz. İnsan hakları hareketi son dönemde oldukça önemli aşamalar kaydetmiştir. Çok farklı görüşlerdeki insanların ortak amacı gerçekleştirebilmek için beraber çalışmalar yaptıklarını gözlemlemek mümkün. Mesela AKDER in gerçekleştirdiği eylemlere baktığımda çeşitli sorunlarla mücadele ettiğimizi görüyorum. Sadece başörtülü kadınların birebir uğradığı ihlaller değil bunlar. Mesela bunlardan birinde, İstanbul Barosu yönetiminin kadın hakları merkezini kapatması gündeme geldi. Normalde maddi imkânı olmayan kadınların baroya başvurma ve ücretsiz avukat temin etme hakları var. Bu kadınlar meslek içi seminerlere katılmış ve kadın hakları alanında uzmanlaşmış kadın avukatlara yönlendiriliyor. Dolayısıyla en iyi hukuki hizmeti alma imkânına da sahipler. Ama İstanbul Barosu bu merkezi kapatarak sadece icra işlerine bakan avukatlara yönlendirecek ve bu kadının o ana kadar kullandığı haklarında çok ciddi bir gerilemeye yol açacak. AKDER bir taraftan bu uygulamaya karşı çıkarken, diğer taraftan da KADER e (Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği) yönelik milliyetçi çevrelerden gelen tepkilere karşı onları destekliyor. Mesela KADER şu güne kadar başörtüsü konusunda olumlu bir görüş ifade etmemesine rağmen AKDER olarak onların mağdur edilmelerine karşı çıkıyoruz. Empati yönteminin insan hakları savunucularının kullanması gereken bir töntem olduğunu düşünüyorum. Böylece mesela Gazze de yaşanan olaylarla ilgili Türkiye de yaşayan bizlerin sanki Gazze deymiş gibi bu soruna duyarlı olmamız gerektiğini kavramamız kolaylaşıyor. Başta sözünü ettiğim insan olma onurumuz bunu gerektiriyor. Bu anlamda ön yargılarımızı ortadan kaldırdığımızda ortak 7
13 amaçlar doğrultusunda beraberce hareket edebileceğimiz gerçeğini kavramış olacağız. 8
14 Fazıl Hüsnü Erdem Prof. Dr. Anayasa Hukuku Uzmanı. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi 1990 ların başlarında, mesleğimin bir gereği olarak demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti gibi evrensel siyasi değerlere ilişkin nispi ve daha objektif sayılabilecek nitelikteki kitap ya da makaleleri okuma sürecinde, bu değerlerin bütün insanlık açısından taşıdığı önemi kavramaya başladım. İçinde yaşadığım ve üyesi olduğum farklı toplumsal kesimlerin yaşadığı hak mağduriyetlerinin aşılmasında olduğu kadar; kimliğinden, hayat tarzı tercihinden ya da politik görüşünden dolayı dışlanan ve ötekileştirilen bütün insanlar açısından da bu değerlerin çok büyük önem taşıdığını anladım. Böylesi bir sonuca empati yaparak ulaştım. Diğer yandan uzunca bir süre savunuculuk konusunda, ortak düşüncelere sahip arkadaş çevremden destek aldım. Daha sonraki yıllarda, insan haklarına duyarlı sivil toplum örgütlerinden de destek gördüm.bununla birlikte insan hakları alanı ile ilgilenmek, İslami bir gelenek içerisinden gelen biri olarak benim için hiç de kolay olmadı. Çünkü, insan hakları ve demokrasi gibi kavram ve değerlere karşı, bu geleneğe mensup olanlar arasında yaygın bir antipati mevcuttu. Bu değerlerin, düşman olarak algılanan Batı nın bir icadı olduğu kabul ediliyordu. Bu nedenle, insan hakları savunuculuğum 1990 lı yılların sonlarına kadar İslam karşıtlığı olarak değerlendiriliyordu. Bu camiaya mensup insanların bir kısmı tarafından komünist ve solcu olmakla itham edildim. Bu yaklaşım tarzı, 1990 ların sonlarından itibaren değişmeye başladı. İnsan hakları savunucularının sıkça karşılaştıkları gibi ben de savunuculuk konusunda kamu otoritesi tarafından zaman zaman baskılara maruz kaldım. İki örnek verebilirim. Bunlardan birincisi, bir anayasa hukuku öğretim üyesi olarak yürüttüğüm derslerde insan hakları kavramına değiniyor; onun tarihsel gelişimini, felsefi temellerini ve birey-devlet ilişkisinde neye denk düştüğünü ve ne tür işlevlere sahip olduğunu anlatıyordum. Bunlardan rahatsızlık duyanların ihbarları neticesinde Terörle Mücadele Şubesine mensup emniyet görevlilerince sorguya çekildim. İkincisi ise, insan haklarına ilişkin düzenlenen panel ve konferans türü etkinliklere katılmam birkaç kez üniversite yönetimi tarafından engellendi. Bütün olumsuzluklara rağmen, geçmişle mukayese edildiğinde insan hakları hareketinin ve savunucularının çok daha güçlü bir pozisyonda olduklarını söylemek mümkündür. Geçmişte, Türkiye toplumunun çok küçük bir kesimi tarafından benimsenip desteklenen marjinal bir insan hakları hareketi söz konusuydu. Zaman içerisinde insan hakları düşüncesinin toplumun farklı kesimlerince (özellikle İslami kesimlerce) de kabul görmeye başlaması, bu düşüncenin, dolayısıyla da bu hareketin giderek toplumsallaşması sonucunu doğurdu. İnsan hakları hareketinin spesifik hak ihlalleriyle değil, bir bütün olarak hak ihlalleriyle ilgilenmeleri, insan hakları hareketinin toplumsal meşruiyet 9
15 zeminini ve inandırıcılığını güçlendirdi. Ayrıca, insan hakları savunucuları, geçmişe oranla çok daha fazla donanımlı ve etkin bir durumdalar. İnsan hakları savunucularının en önemli problemlerinden biri, insan hakları kavramının anlam, önem ve özellikle de insanın somut hayatı açısından gördüğü işlevinin halkın anlayacağı bir dille ifade edememeleri; bu konuda basit ve anlaşılır bir dil geliştirememeleri ve buna bağlı olarak da toplumun derinliğine nüfuz edememeleridir. Buna bağlı olarak insan hakları düşüncesinin yeterince toplumsallaşamamasıdır. Bunu aşmak için yeni bir dil ve üslup geliştirilmesi gerekir. İnsan hakları savunucularının kendilerinden kaynaklanan bu sorunun dışında, bir de devletin menfi tutumundan kaynaklanan klasik sorunları vardır. Bu da, hak savunucularının çeşitli baskı ve zorlamalara maruz kalmalarıdır. İnsan hakları savunucuları, karşı karşıya kaldıkları inandırıcılık sorununu aşmada çaba sarf etmeliler; halka bilmediklerini öğreten bir öğretmen; çözemedikleri sorunlarını çözmede onlara önderlik eden bir lider değil, onların içinden ve onlarla birlikte bir şeyler yapmak isteyen sokaktaki bir vatandaş olabilmeliler. 10
16 Feray Salman Orta Doğu Teknik Üniversitesi Şehir Plancılığı Bölümü mezunu. İnsan Hakları Derneği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı nda çeşitli görevler üstlendi. Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu ve Sivil Toplum Geliştirme Merkezi nde yöneticilik ve danışmanlık yaptı. Halen İnsan Hakları Ortak Platformu nda Genel Koordinatör olarak görev yapmaktadır. İnsan hakları alanıyla ilk sıcak ilişkiyi yaşadığım zaman dilimi olağanüstü hal dönemine uzanıyor. Olağanüstü hal uygulamasının yürürlükte olduğu dönemde Diyarbakır a gitmiştim. O dönemi hatırlıyorum da, Diyarbakır da ortam çok kötüydü ve o koşullarda bir biçimde ayakta durma mücadelesi veren insanlar vardı. Semih Gemalmaz la birlikte Diyarbakır a gitmiştik ve Semih Gemalmaz olağanüstü hal yöneticileri tarafından kente gelmemesine yönelik açıkça tehdit edilmişti. Diyarbakır daki olağanüstü koşulları görünce birden bire farklı bir yerde olduğunuzu hissediyorsunuz ama yaşayan insanlarla ve onların hikâyeleri ile buluştuğunuz zaman artık bir yüzleşmeyi yaşamış oluyorsunuz. Benim insan hakları serencamım biraz böyle başladı diyebilirim. Daha sonra da İHD ile aktif olarak insan hakları alanında örgütlü bir mücadelenin içerisine girdim. Aynı zamanda Leyla Zana ve DEP li milletvekillerinin davaları başlamıştı. O davalara gidip gelerek Devlet Güvenlik Mahkemeleri ile yüzleşiyorsunuz ve ben de bir dizi yüzleşme yaşadım. Geçmişten ve daha çok üniversiteden doğru gelen birikim, belki çok bilinçli olmayan ama bir hak ve adalet mücadelesinin gerekliliğine olan inançla birleşti ve ben kendimi alanın içerisinde buldum. Açıkça söylemek gerekirse İHD içerisinde kalmak ve derneğin çalışmalarına katılmak son derece motive edici idi ve böylece dernek içerisinde insan hakları çalışmaları yaptım. Hem yüzleşme hem de bu mücadeleyi yapan grupların içerisine girmek beni bu alanda daha aktif olmaya yöneltti. Savunuculuk yaparken ihtiyaç duyulan en önemli konulardan birinin, problem karşısında o probleme aynı perspektiften bakan, aynı dili konuşan ve problemi göz ardı etmeyen insanlarla birlikte sorunun üstüne gitme gayreti olduğunu düşünüyorum. Yani birlikte yapabiliyorsunuz savunuculuğu, kolektif bir mesele olduğunu görüyorsunuz. Dolayısıyla tek tek bireyler de savunucu olabilirler ama ben hem derneğin içerisinde hem derneğin dışında özellikle bir süre sonra kadın hakları mücadelesiyle de buluşunca gördüm ki aslında bu iş ancak birlikte yapıldığında bir anlam ifade ediyor. Bu alanda çalışan hemen herkesin düşündüğü gibi insan hakları konulu çalışmalarda yakın çevrenin desteğinin çok önemli olduğunu biliyorum. Bununla birlikte o dönemde annemin benim insan haklarıyla ilgilenmemden çok kaygılandığını hatta korktuğunu da biliyorum. Türkiye nin çeşitli bölgelerine gidiyor olmam, bu konuları daha fazla konuşmaya ve daha fazla sokakta görünmeye başlamamdan annemin korktuğunu ama aslında benimle çok da 11
17 gurur duyduğunu düşünüyorum. O yüzden korku yaşasa da mesela niye bu işi yapıyorsun? sorusunu hiçbir zaman sormadı. Kolektif destek açısından baktığımızda ise üyesi veya gönüllüsü olduğumuz örgütler, ilişkide bulunduğumuz insanlar vasıtasıyla bu desteğe ulaşıyoruz. Dolayısıyla destek konusunda çok sıkıntı çektiğimi düşünmüyorum. Engellemeler yok muydu? Elbette vardı. Ama bunlar zaten hayatın her alanında insanın karşı karşıya kaldığı şeyler olduğu için çok da önemsenmemesi gerekiyor. Neredeyse 15 yıllık insan hakları aktivistliğim boyunca ortaya çıkan engeller, beni bir şeyden caydırıcı nitelikte değil, aksine benzer düşünce ve kaygıları olan insanlarla buluşmamı sağlayan nitelikte idi. Özellikle hem dernek açısından hem de diğer içinde bulunduğum kadın örgütleri açısından baktığım zaman kolektif olarak bir mücadelenin içinde olmak her zaman benim için motive edici oldu. Devlet kurumlarının tutumlarına gelince; İnsan Hakları Derneği nde yöneticilik yaptığım sürede ve aktif üye olarak kamu otoritesinin baskılarına tanık oldum. İnsan Hakları Derneği nin birçok kez polis tarafından basılması sırasında, birinde genel sekreter yardımcısı idim, ikincisinde genel sekreteri idim. 2001, 2003 ve 2004 yıllarında meşru hiçbir gerekçe olmadan derneğe baskınlar yapıldı. Bir defasında yalan bir haberin yayınlanması yüzünden polis gelip basmıştı. Derneğe gelen ve dernek yöneticisi olan herkesin yüzünü video kameraya çekmişlerdi ve bu durum çok rahatsız ediciydi. Polis memurları ile tartıştık ancak bunun bir karşılığı olmadı, gayet pişkin bir biçimde görevli memur çekmeye devam etti. Aslında baskından önce söz konusu gazetenin yalan haberine karşı sağlam bir savunu hazırlamıştık fakat bu çaba basılmayı önlemeye yetmedi. Çünkü o dönemlerde insan hakları hareketinin faaliyetlerinden rahatsızlık çok daha katı yöntemlerle çok daha açık olarak yansıtılıyordu. Yani size insan haklarını savunduğunuz için bir değer atfetmediklerini, aksine bu değerleri savunmanın neredeyse düşmanlıkla eşdeğer olduğunu gözlemlemek mümkündü. Bilgisayarlarımızı götürdüler ve tabi sonuçta bir şey çıkmadı. İkinci baskın da çok sevimsiz bir baskındı ve tam da demokratikleşme adımlarının atıldığı, reform süreçlerinin yaşandığı, kısacası herkesin birazcık ya evet Türkiye bir yere evriliyor hissine kapılmaya başladığı bir dönemde geldi. Onun da bir nedeni yoktu aslında. Devlet Güvenlik Mahkemesi savcısının elinde açık bir dosya vardı, sürekli gidip sorgulanıyorduk ve o açık dosya nedense hiç kapanmıyordu. Bir başka nedenden ötürü sürekli açık bırakılıyordu sanki. Biz bunları çok somut olarak yaşadık. Ben iki defa yargılandım ve ikisinde de beraat ettim. Birisi kişisel olarak benim Bingöl de yaptığım bir konuşma idi. Konuşmada güvenlik güçlerine hakaretten hakkımda dava açılmıştı. Yani pek çok kişinin başına gelen aslında benim de başıma geldi. Bireysel olarak bana yönelmiş baskıyı, ölümlerle biten, faili meçhullerle biten, sürekli taciz edilen, her söylediği hakkında dava açılan diğer aktivistlerle kıyasladığınız zaman çok önemli değildi aslında. Söylediğim de şu mealde bir cümle idi; işkence vardır, yerinden edilmeler olmuştur, devletin o katı otoriter yapısı, baskıcı yapısı devam etmektedir 2004 yılında bu tür sözleri her yerde sarf ediyorsunuz ama bir biçimde Bingöl de söylediğiniz zaman birileri harekete geçiyor. Ama o konuşmayı Ankara da 12
18 yapsaydım herhalde kimsenin umurunda olmazdı. Bir iki duruşma sonunda da beraat ettirdiler zaten. Şimdi dönüp baktığımız zaman bu baskı değişti mi? diye sorduğumuzda, belki fiziksel olarak insan hakları örgütleri açısından görece bir rahatlık var ama söylediğiniz sözün kimseyi ya da kamu idaresini herhangi bir biçimde etkilemiyor olması da bir baskıdır aslında. Siz sürekli olarak ne söylerseniz söyleyin sizi duymayan bir kulak sizi dışlıyor. Geçen yıl işkence konusunda insan hakları örgütleri itiraz ettiklerinde, yani işkence ortadan kalkmadı dediklerinde meczup diye nitelendirildiler ve toplumsal alanda bu örgütlere karşı bir önyargının pekişmesi, onların yaptığı çalışmaların aslında başka şeylere hizmet ettiğini söylemek gibi bir dizi olumsuzlukla karşılaşıldı. Oysa meczup nitelemesinden sonra, işkence olaylarında birden bire tekrar artış başladı. Çünkü işkence bitmemişti, zaten biz de ona işaret ediyorduk. Belki faili meçhul yok, belki öldürmeler yok, belki daha az saldırı var ama bir biçimde göz ardı etmek, hiç saymak, yok saymanın kendisi bile aslında bir başka baskı biçimini oluşturuyor ve şu anda yaşadığımızın da o olduğunu düşünüyorum. Türkiye de insan hakları hareketi 80 sonrasında başlamış bir hareket ve bu hareketin örgütler bağlamında baktığımız zaman daha çok güçleneceğine ilişkin bir varsayımda bulunabiliriz ama şu anki durumlarına bakıldığı zaman hem üye sayıları hem faaliyet alanları açısından zayıf olduğu söylenebilir. İnsan hakları hareketini bizim gibi ülkelerde var kılmak ve onu devam ettirmek, onun gücünü sürekli korumaya çalışmak çok zor. Çünkü sürekli olarak edindiğiniz kazanımların, aslında bir çırpıda geri alındığını ve dolayısıyla daha önce mücadele ettiğiniz alan için benzer biçimlerde bir daha mücadele etmek zorunda olduğunuz bir yerdesiniz. Mehteran yürüyüşü gibiyiz aslında, üç adım öne gidip bir adım geri gidiyoruz ama bence bir adım ileri gidip üç adım geri gitmeye çok meyilli olan bir durumda yaşıyoruz. Uluslararası ve ülke içerisindeki koşullar gerçek anlamda ilerlemeye, değişmeye engel oluyor diye düşünüyorum. Böyle bir durum içerisinde insan hakları örgütlerinin varlığı bile benim için bir başarıdır. Yani zayıflığını ölçmek için koşullara bakmak gerekiyor. Neye göre zayıflar, neye göre güçlüler, neye göre daha etkililer gibi. Tabi bunun da göstergelerini mutlaka oluşturmak gerekiyor. İşte insan hakları örgütlerinin X durum karşısında sesi çıkmıyor demek onların zayıflıklarını mı gösterir yoksa başka bir şey midir? Bunları iyi değerlendirmek ve çok kolay değerlendirme ve yargılara girmemek gerektiğine inanıyorum. Bence bu günkü durumu, geçmişle kıyasladığımız zaman, 86 da İHD kurulduğunda, onun arkasından MAZLUMDER, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, daha sonra 2000 li yıllarda Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları Gündemi Derneği, daha sonra İnsan Hakları Araştırmaları Derneği gibi biraz daha alanda çoğaldığımızı görüyoruz. Kadın hakları mücadelesi çok güçlendi, çocuk hakları ile ilgili olan mücadele giderek güçleniyor ve toparlanıyor, kültürel haklara yönelik olarak mücadele alanları giderek açıldı, insanlar daha rahat konuşabilir hale geldiler. Daha önce telaffuz edemediğimiz bir sürü şey şimdi bir sürü başka gruplar tarafından, bizim 13
19 örgütlerimize üye olsunlar ya da olmasınlar hiç önemli değil ama konuşuluyor, tartışılıyor. İnsanların dilinde ve bakışında insan hakları ile ilgili kavramlar giderek yerleşmeye başladı. Ama buradan doğru baktığımız zaman zayıflıklar yok mu? Elbette var. Mesela yeni üyelerin gençlerin katılımında benim beklediğim bir hız yok. Bu iki taraflı bir sorun. Yani hem insan hakları örgütlerinin sorunu ama sadece insan hakları örgütlerinin değil, kadın hakları çocuk hakları bakımından da baktığımız zaman böyle hızlı katılımlar olmuyor, toplumsal alandan destek sınırlı. Bu böyle çok kolay açılmıyor ve hareketi, olanaklarını kısıtlayan bir şey. Olanaklara erişmenin önünde kısıtlıklar yaratıyor. Bunun tabi ki yapılan eylemler, yapılmak istenenler konusunda zayıflıklar yarattığını söyleyebiliriz ama 86 ya nazaran daha güçlü bir insan hakları hareketi var. Daha tekil, daha küçük gruplardan oluşan insan hakları hareketi bugün daha zengin ve daha çeşitli. O anlamda insan hakları hareketi güçlü. Savunuculuk ise, Türkiye gibi bir ülkede gerçekten çok zor. Çünkü savunucuların çoğu aslında bu alanda gönüllüler. Yani bir yandan hayatlarını idame ettirmek zorundalar, bir yandan da bu mücadeleyi yürütmek zorundalar. Bu öyle zor bir şey ki, elde ettiğinizi sandığınız sonuçlar, kazanımlar bir süre sonra geri alınmaya başlandığı zaman tekrar tekrar uğraşıyorsunuz. Her ne kadar kadın hakları, çocuk hakları, engelli hakları, cinsiyet hakları veya farklı dini grupların giderek daha hak ve özgürlükler temelinde söz söylemeleri gelişse de bu gruplar arasındaki ilişkisizlik de insan hakları hareketini aslında güçsüzleştiren bir şey. Dolayısıyla bu günkü durumda bu alanın içerisinde var saydığımız herkesin temel bir sorumluluğu üstlenmesi gerekiyor ki ben bunun bir parça eksik olduğunu düşünüyorum. İşte İnsan Hakları Ortak Platformunun (İHOP) temel hedeflerinden bir tanesi de bu alanda mücadele yapanları birbirleri ile paylaşabilir, birbirleri ile dayanışabilir, birbirinin sorununa bakabilir ve burada önyargılarını ortadan kaldırabilir hale gelmesini sağlayacak bir olanağı yaratmakla ilgili. Ne kadar hareketin içerisindeki gruplar birbirlerine kanallarını açarlar, köprüleri kurarlar ve ortak amaçları doğrultusunda dayanışma ağlarını geliştirirlerse o kadar güçlü olurlar diye düşünüyorum. Türkiye de eksik olan bir başka şey ise yerel insan hakları savunuculuğu ve mücadelesi ya da insan hakları hareketi daha ulusal düzeyde yürütülüyor. Yerelde olan şeyin, yereldeki insan hakları sorunlarına daha yakın olması gerekiyor. Mümkün olduğunca yerelin sorunlarına, temel insan hakları ve özgürlükleri sorununa bakabilen, burada kolektiflik ve dayanışma ağlarını çoğaltan mücadelenin gelişmesi lazım ki aşağıdan yukarıya doğru olan baskı daha güçlü hale gelebilsin. Yukarıda yapılan şey aşağıya yansımadığı zaman problem oluyor. Toplumun bireylerinin sizin yaptığınız mücadeleye inanıyor olması ve kendilerini bu mücadelenin parçası olarak hissediyor olmaları gerekir. Bunu yapabilmenin temel yolunun yerel sorunlara bakabilme becerisini geliştirmek olduğunu düşünüyorum. İnsan hakları hareketi içerisindeki bütün örgütlere baktığınız zaman kendi önlerinde bir çalışma stratejileri yok. Yani nereye gidecekler, ne yapacaklar, 14
20 hangi sorunu ele alacaklar, bunun kapasiteleri nedir ve ellerinde bulunan mevcut kapasiteyi en etkili nasıl kullanabilirler ve bunu hangi amaçla kullanırlar? Artık geleneksel yöntemlerle değil stratejili çalışmak gerekiyor, yerelle çalışmak gerekiyor, yerelin kendi potansiyelini insan hakları ile buluşturabilmek gerekiyor. Bunu yaptıkları sürece Türkiye de insan hakları hareketinin meşrulaşması sürecinin de artacağına inanıyorum. Bunun dışında dayanışma çok önemli ve başkaları ile dayanışabilmek ve onların mücadelesine de güç verebilmek herkesin kendi sorumluluğundadır. Mesela işte ifade özgürlüğü bir tek insan hakları örgütlerinin ya da Şanar Yurdatapan ın ya da Bianet in problemi değil, herkesin problemi. Kadın örgütlerinin de problemi, çocuk örgütlerinin de problemi veya diğer engellilerin de problemi ama bir bakıyorsunuz alanlar birbirine paylaştırılmış durumda. Bunu biraz ortadan kaldıracak buluşmalara ihtiyaç var. Buluşmalara açık olmak gerekiyor, önyargıları mutlaka ortadan kaldırmak gerekiyor. 15
21 Gül Erdost İnsan Hakları ve Kadın Çalışmaları Aktivisti Sosyal Hizmet Uzmanı. Başta Türkiye İnsan Hakları Vakfı Kurucu Üyeliği olmak üzere birçok STK üyeliği var. Uzun süredir göç ve sonuçları üzerine, özellikle de kadın yoksulluğu ile ilgili çalışmalar yapıyor. Türkiye'nin her yanında ev eksenli çalışan kadınların güçlenmesi ve örgütlenmesi için çaba harcıyor. Militarizme karşı yapılan her tür çalışmaya da destek veriyor. Çocukluğum büyük bir aile içinde ve haklar konusunda duyarlı bir ortamda geçti. Babam ve annem 7 çocuklarını (ki bunlardan biri erkek altısı kız) yetiştirirken çok dikkat ederlerdi, kimse kimseden fazla yemesin, kimin ihtiyacı varsa onun kıyafeti alınsın diye hep uyarıldık, hep paylaştık. Daha sonra bu gelişerek sürdü. Örgütlülüğün gereğine inandığım için 18 yaşında dernek kurulmasında rol aldım. İlhan Erdost la evlenmem ve onun 12 Eylül 1980 yılında Mamak Askeri Cezaevinde dövülerek öldürülmesi üzerine 1990 yılında kurulan Türkiye İnsan Hakları Vakfı nda (TİHV) işkence görenlere destek olmak üzere önce gönüllü sonra da profesyonel olarak aktif çalışmaya başladım yılında kurulan İnsan Hakları Derneği de zaten benim aktif içinde olmadığım ama ailemden insanların içinde olduğu bir kurumdu. Ülkemizde işkencenin yaygın ve sistematik uygulanması bu alanda çalışmak gerektiği konusunda beni kamçılamıştır. İHD ve TİHV çevresi zaten bu konularda uzman kuruluşlardı. Aynı zamanda kamuda çalışmam sırasında (Sosyal Hizmet Uzmanı olarak SSK Hastanelerinden emekliyim) yakınımda bulunan sağlık elemanı arkadaşlarım ile hak ihlallerini engellemek ve var olanların da izlerini gidermek için (tıbbi tedavi, operasyonlar, fizik tedavi vb.) psikolojik ve sosyal destek (ev iş bulma, çocuklara burs) için ortamlarımız ve kişiler mevcuttu. İnsan Hakları Kurumlarında çalışmak bazen devletin altına dinamit koymakla eşdeğer olarak algılandığı için kendimi, inandıklarımı ve yaptıklarımı bazı arkadaşlarıma ve bazı ortamlara anlatmakta zorlandığım oldu. Bunun nedenlerinin başında düşünceye saygı olmaması, tek tip insan ve düşünce yaratma arzusu gelmektedir. Ayrıca insan hakları savunucuları Türkiye de çoğunlukla hak ihlaline uğrayan ve muhalif kesimlerce yapıldığı için önyargılar bulunmaktadır. İnsan Hakları örgütleri her dönem kamu baskısını değişik dozlarda yaşamışlardır/yaşayacaklardır. Bundan 28 yıl önce eşim İlhan Erdost yasak yayın bulundurmak suçlamasıyla gözaltına alındı ve öldürüldü. Bugün İş Bankası yayınları Karl Marks ın Kapital ini basmaya hazırlanıyor. İnsan hakları hareketinin bundan 15 yıl önce yakaladığı ivmenin çok altında, önemini yitirmiş bir durumda olduğunu düşünüyorum İnsan hakları örgütleri bir dönem projeler yoluyla desteklendiği için parasal sıkıntı yaşamadılar. Ancak şimdi; -Örgütlerin maddi sorunları büyüktür, -Aktif çalışan sayısı çok azalmıştır, -İnsan hakları aktiviteleri ve hak ihlalleri medyada doğru biçimde yer almamaktadır. 16
22 -Çalışmalarda yöntem değişikliğine ihtiyaç vardır. (hak ihlalleri konusunda koruyucu önleyici eğitim çalışmalarına ağırlık verilmelidir.) İnsan hakları alanında yapılan çalışmalardaki olumlulukların altını çizerek vurgulama yapmak gerektiğini önemsiyorum. İnsan hakları örgütlerinin ve aktivistlerinin ilköğrenim ve lise dengi okullarda zorunlu insan hakları derslerinin içeriğine müdahale edebilmeleri ve hak bilincinin yaygınlaştırılması konusundaki çalışmalara ağırlık vermeleri gerekmektedir. İnsan hakları örgütleri ile akademik çalışmalar yapanların daha fazla ve sistemli bir biçimde çalışmalarını ortaklaştırma zeminleri yaratmaları gereklidir. Halk ile diyalogu artırmak için imaj yenilenmesi ve bu ilişkiyi geliştirici yollar aramak gereklidir. Halkın insan hakları örgütlerine Terörist olarak bakmaması için katılımcı yolların denenmesi gerekir. 17
23 Hülya Şekerci Mimar Sinan Üniversitesi nde sosyoloji okudu. Birkaç yıl öğretmenlik yaptıktan sonra da başörtüsü yasağı nedeniyle görevinden ayrıldı. Kuruluşundan beri ÖZGÜR-DER de çalışmalar yaptı. Halen ÖZGÜR-DER Genel Başkanlığı görevini yürütmektedir. Sivil toplum örgütleri batılı bir mücadele sonucunda ortaya çıkmış bir kavram ve bugün Türkiye de de çok yaygın. Çünkü insanlar 3. Dünya ülkelerinde bir insan hakkı ihlaline uğradıkları zaman iktidarlara karşı mücadelenin bir aracı olarak sivil toplum örgütlerini kuruyorlar ve bu noktada çalışmaya başlıyorlar. Ancak birçok yerde emperyalizm sivil toplum kuruluşları aracılığıyla halkı örgütleyip orada bir rejim değişikliğine de gidebiliyor. Bu bağlamda sivil toplum kuruluşlarının emperyalizmin bir Truva atı olup olmadığı tartışılıyor. İnsan hakları mücadelesinin evrensel olup olmadığı da bir başka tartışma konusu ve benim bakış açım insan haklarının tümüyle objektif ve evrensel bir kavram olmadığı yönündedir. Şöyle ki, 1960 lı yıllarda sosyalizmin daha revaçta olduğu zamanlarda insan haklarını daha çok sosyalist politikalar belirliyordu ve insan hakları denince daha çok grup hakları ve sosyal haklar akla geliyordu. Şimdi ise daha çok liberal politikalar insan haklarını belirliyor ve birey hakkı ön plana çıkıyor. Bu bağlamda insan hakları kavramının tümüyle evrensel olmadığını düşünüyorum. Ancak her ne kadar insan hakları batılı bir kavram olsa da insanlığın var oluşundan beri de insan hakkı ihlalini yapanlar ve buna karşı mücadele edenler vardır. Bu olayın tarihi açıdan evrensel bir noktası var. Zulme karşı koyuşun boyutları farklı olabilir, kaynağı farklı olabilir, usulleri farklı olabilir ama böyle fıtri bir durum söz konusu. İnsan bir zulümle karşılaştığı zaman bu zulme karşı fıtri olarak karşı koyma gereği de duyuyor. Erdemli insanlar bunu yapabiliyor. Bu bağlamda da evrensel boyutu var. Batılı insan hakları anlayışı ile uzlaştığımız bazı yönler mutlaka var. Uluslararası insan hakları sözleşmeleri gibi, işkenceye karşıtlık gibi, insanların haksız yere öldürülmesi gibi, kadın haklarının bir kısmı gibi. Ancak biz insan haklarına kendi perspektifimizden bakıyoruz ve bu perspektif de İslami kimlik perspektifidir. Bizim insan hakları mücadelemizi bu belirliyor. Sonuçta herkes insan hakları mücadelesine de bir sınır koymak durumundadır. Yani özgürlükleri tanımlarken de bir sınır koymak durumundasınız. Örneğin ozon tabakasının delinmesiyle alakalı olarak insanlara bir takım sınırlamalar getiriyorsanız ve burada hiç kimse bu benim özgürlük alanım, bir sınırlamayı kabul etmem diyemiyorsa liberal politikaların da, sosyalist politikaların da bir özgürlük tanımı ve bunun sınırları vardır. Bu sınırları biz İslami açıdan, Kur ani açıdan tanımlıyoruz. Türkiye deki insan hakları eylemlerine ve bu konudaki mücadelemize gelirsek, insan hakları mücadelesi yürüten her grup, birey, dernek ya da vakıf netice itibariyle bir iktidar alanına müdahale etmektedir ve iktidarla arasında bir gerginlik yaşanmaktadır. Bu iktidar karşıtlığı sivil toplumla iktidarlar arasında 18
KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI
KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI Uluslararası Arka Plan Uluslararası Arka Plan Birleşmiş Milletler - CEDAW Avrupa Konseyi - Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
DetaylıTürkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de
Detaylı2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU
2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU 1 Av.Dr. M. SEZGİN TANRIKULU İSTANBUL MİLLETVEKİLİ GİRİŞ 2015 yılı Ağustos ayından itibaren tekrar başlayan çatışmalar Türkiye tarihinde eşi az görülmüş bir yıkıma, sayısız
DetaylıİNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO- 21 TEMMUZ 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ -AÇIKLAMA- Bu raporda yer alan veriler ve verilere
DetaylıKADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ
KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ KADINLARA DESTEK MEKANİZMALARI ONLİNE KİTAPÇIĞI Akdeniz Üniversitesi Uluslararası Gençlik Topluluğu 2015-2016 İÇİNDEKİLER 1. Giriş 2. Kadın Dostu Akdeniz Projesi 3. Projenin
Detaylı2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO- 19 EKİM 2016 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ YAŞAM HAKKI İHLALLERİ ÖLÜ YARALI YARGISIZ İNFAZ (Keyfi
Detaylı2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO- 23 OCAK 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ YAŞAM HAKKI İHLALLERİ ÖLÜ YARALI YARGISIZ İNFAZ (Keyfi Öldürme,
DetaylıİNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO- 01 KASIM 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ -AÇIKLAMA- Bu raporda yer alan veriler ve verilere
DetaylıİNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ -AÇIKLAMA- Bu raporda yer alan veriler ve verilere
DetaylıCumhuriyet Halk Partisi
1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı
DetaylıSağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker
Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar Dt. Evin Toker dtevintoker@gmail.com Şiddet Nedir? Dünya Sağlık Örgütü (WHO) şiddeti; fiziksel güç veya iktidarın kasıtlı bir tehdit veya gerçeklik biçiminde bir
Detaylı2016 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2016 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İ RAPORU -BİLANÇO- 21 TEMMUZ 2016 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ YAŞAM HAKKI İ ÖLÜ YARALI YARGISIZ İNFAZ (Keyfi Öldürme,
DetaylıAVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ
AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ Haklarımız, Özgürlüklerimiz 15 temel maddeyi içeren T-şörtler Haklarımız, Özgürlüklerimiz Madde 2 Yaşama hakkı İnsan hakları herkese aittir: her erkeğe, kadına ve çocuğa
DetaylıEtkinlik Raporu AYRIMCILIKLA MÜCADELE VE EŞİTLİK YASASI HAZIRLIK SÜRECİNE SİVİL TOPLUM KATILIMI STK ÇALIŞTAYI. 23 Aralık 2014, Ankara
17 Etkinlik Raporu AYRIMCILIKLA MÜCADELE VE EŞİTLİK YASASI HAZIRLIK SÜRECİNE SİVİL TOPLUM KATILIMI STK ÇALIŞTAYI 23 Aralık 2014, TACSO Türkiye Tunus Caddesi 85/8 Kavaklıdere 06690 t:/f +90 312 426 4451
DetaylıDÜŞÜN (Düşünce Özgürlüğü Derneği) Nacak Sok. 21/11 TR- 34674 ISTANBUL
DÜŞÜN (Düşünce Özgürlüğü Derneği) Nacak Sok. 21/11 TR- 34674 ISTANBUL Tel: 0216 492 0504, 0216 532 7545 Faks: 0216 532 7545 freex@superonline.com www.antenna-tr.org "Düşünce Özgürlüğü için 5. İstanbul
DetaylıULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ
209 ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 20 Aralık 1993 tarihli ve 47/135 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.
DetaylıFark Ettikçe, Birlikte Güçleniyoruz...
Kadın Örgütlerinin Engelli Kadınlarla İlgili Farkındalıklarının Arttırılması Projesi Fark Ettikçe, Birlikte Güçleniyoruz... Sabancı Vakfı Toplumsal Gelişme Hibe Programı kapsamında desteklenen Kadın Örgütlerinin
DetaylıT.C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI Trabzon Koza Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi PINAR ÖŞME PSİKOLOG
T.C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI Trabzon Koza Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi PINAR ÖŞME PSİKOLOG Mart - 2014 YASAL DÜZENLEMELER KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE VE İLGİLİ ULUSAL VE ULUSLAR ARASI
DetaylıYorumluyorum. Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış
Yorumluyorum Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış Ersan ŞEN Hukuk Kitapları Dizisi: 1062 ISBN 978 975 02 1394 6 Birinci Baskı: Ocak 2011
DetaylıKadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak
Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Önlenmesİ ve Bunlarla Mücadeleye İlİşkİn Avrupa Konseyİ Sözleşmesİ İstanbul Sözleşmesi Korkudan uzak Şİddetten uzak BU SÖZLEŞMENİN AMACI Avrupa Konseyi nin, kadınlara
DetaylıLGBTT HAKLARI İNSAN HAKLARIDIR
LGBTT HAKLARI İNSAN HAKLARIDIR Hakan Ataman İnsan Hakları Gündemi Derneği LGBTT HAKLARI İNSAN HAKLARIDIR İNSAN HAKLARI GÜNDEMİ DERNEĞİ Bu kitap parayla satılamaz. İnsan haklarının yaygınlaştırılması amacıyla
DetaylıMİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI Sayın Katılımcılar, değerli basın mensupları Avrupa Konseyi
DetaylıKADIN DOSTU KENTLER - 2
KADIN DOSTU KENTLER - 2 KADIN DOSTU KENT NEDİR? KADINLARIN Sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlere İstihdam olanaklarına Kaliteli, kapsamlı kentsel hizmetlere (ulaşım, konut vb) Şiddete maruz kaldıkları takdirde
DetaylıTrans Olmak Suç Değildir!
Trans Olmak Suç Değildir! Anayasa ya göre herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Devlet organları
DetaylıKadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:
Kadın Dostu Kentler Projesi İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün ulusal ortağı ve temel paydaşı olduğu Kadın Dostu Kentler Projesi, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu-UNFPA ve Birleşmiş Milletler
DetaylıAdli Yardım Temsilini Geliştirmek: Küresel Standartların Uygulanması
Antalya, Aralık 2016 { Adli Yardım Temsilini Geliştirmek: Küresel Standartların Uygulanması ILF bir Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşu dur. Merkezi New York tadır. - US 501(c)(3) Status Bir Savunma Kültürü
DetaylıToplumsal Cinsiyet Eşitliği İhtisas Komitesi Fatma YÜCEL
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği İhtisas Komitesi Fatma YÜCEL UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği İhtisas Komitesi Başkanı Komite Başkanı: Fatma YÜCEL Toplumsal
Detaylı18 Ocak 2002 de STK olarak kuruldu. 19 Ocak 2006 tarih ve 2006-9982 no lu Bakanlar Kurulu kararı ile Kamu Yararına Çalışan Dernek statüsü kazandı.
YETİM RAPORU 18 Ocak 2002 de STK olarak kuruldu. 19 Ocak 2006 tarih ve 2006-9982 no lu Bakanlar Kurulu kararı ile Kamu Yararına Çalışan Dernek statüsü kazandı. Bakanlar Kurulu nun 6 Şubat 2007 tarihli
DetaylıMurat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi
Murat Çokgezen Prof. Dr. Marmara Üniversitesi 183 SORULAR 1. Ne zaman, nasıl, hangi olayların, okumaların, faktörlerin veya kişilerin tesiriyle ve nasıl bir süreçle liberal oldunuz? 2. Liberalleşmeniz
DetaylıKADIN DAYANIŞMA VAKFI 2014 YILI KADIN DANIŞMA MERKEZİ FAALİYET RAPORU 1 OCAK 31 ARALIK 2014
KADIN DAYANIŞMA VAKFI 2014 YILI KADIN DANIŞMA MERKEZİ FAALİYET RAPORU 1 OCAK 31 ARALIK 2014 2014 yılında Kadın Dayanışma Vakfı Danışma Merkezi ne 354 kadın başvurdu. 101 kadın yüz yüze başvuru yaparken,
Detaylıİş Yeri Hakları Politikası
İş Yeri Hakları Politikası İş Yeri Hakları Politikası Çalışanlarımızla olan ilişkilerimize değer veririz. İşimizin başarısı, küresel işletmemizdeki her bir çalışana bağlıdır. İş yerinde insan haklarının
Detaylı16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI
16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI Değerli Arkadaşlar, Türkiye zor günlerden geçiyor. Ajan filmlerini aratmayan olaylar gün geçmiyor ki gündeme
Detaylı25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI DAYANIŞMA GÜNÜ
25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI DAYANIŞMA GÜNÜ BODRUM KENT KONSEYİ KADIN MECLİSİ 25 KASIM KADINLARA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULUSLARARASI MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ BASIN BÜLTENİ: Mirabel kız kardeşler,
DetaylıTBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
v TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ÖNSÖZ Yirmi birinci yüzyılı bilgi teknolojisi çağı olarak adlandırmak ne kadar yerindeyse insan hakları çağı olarak adlandırmak da o kadar doğru olacaktır. İnsan
DetaylıİNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU ARALIK 2012
İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU 01 31 ARALIK 2012 M. SEZGİN TANRIKULU CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSTANBUL MİLLETVEKİLİ GİRİŞ: Bugün 10 Aralık İnsan Hakları
DetaylıKadına Yönelik Şiddet mi? Aile İçi Şiddet mi? Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet
Kadına Yönelik Şiddet mi? Aile İçi Şiddet mi? Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet TEMEL Kadına yönelik şiddetin tanımlanması: Fiziksel şiddet? Duygusal şiddet? Ekonomik şiddet? Cinsel şiddet? İhtiyaç- Hizmet
DetaylıŞiddete Karşı Kadın Buluşması I
Şiddete Karşı Kadın Buluşması I Evde, Okulda, Sokakta, Kışlada, Gözaltında Şiddete Son 10-11 Aralık 2005, Diyarbakır ŞİDDETE KARŞI KADIN BULUŞMASI 1 EVDE, OKULDA, SOKAKTA, KIŞLADA, GÖZALTINDA ŞİDDETE SON
DetaylıTabu diyorum çünkü bu konuda iki sınırlama var. Yasal yasaklar (5816 nolu Atatürk ü koruma yasası) ve Atatürkçülerin duyarlılığı.
Ahval, 24 Eylül 2018 Bir yanda Cumhuriyet gazetesinin el değiştirip Atatürkçü kırmızı çizgilere dönmesi, arkasından İş Bankasının CHP li Atatürk hisselerinin konuşulmaya başlanması tabu konuyu gündeme
DetaylıTürkiye de Hukuk Zihniyeti anketinin sonuçlarının tamamı ve geniş yorumu için bakınız:
Türkiye de Hukuk Zihniyeti anketinin sonuçlarının tamamı ve geniş yorumu için bakınız: Emir KAYA. Hukuk Zihniyeti. Ankara: Adalet Yayınevi, 2016. http://adaletyayinevi.com/yynadlt/ktpdty.asp?kid=8081 https://www.academia.edu/29437017/hukuk_zihniyeti
DetaylıTMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI 2. KAMUDA ÇALIŞAN MÜHENDİS, MİMAR VE VE ŞEHİR PLANCILARININ ÜCRETLERİ VE ÖZLÜK HAKLARI İYİLEŞTİRİLMELİ, EMEKLİLERİN KOŞULLARI İNSANCA YAŞAM DÜZEYİNE ÇEKİLMELİDİR! TMMOB Maden
DetaylıSivil Toplum Geliştirme Merkezi KATILIMCI DEMOKRASİDE YEREL YÖNETİM-STK İŞBİRLİĞİ 1. TOPLANTI
Sivil Toplum Geliştirme Merkezi KATILIMCI DEMOKRASİDE YEREL YÖNETİM-STK İŞBİRLİĞİ 1. TOPLANTI 25-26 Kasım 2005, İstanbul Sivil Toplumun Geliştirilmesi İçin Örgütlenme Özgürlüğünün Güçlendirilmesi Projesi,
DetaylıAile içi şiddeti ihbar edin ve mahkemede yardımcı olun
DOMESTIC VIOLENCE HELP AT COURT Turkish AİLE İÇİ ŞİDDET Artık şiddetin sona ermesini istiyorsunuz Aile içi şiddeti ihbar edin ve mahkemede yardımcı olun Kadınlar İçin Aile İçi Şiddet Mahkemesi Savunma
DetaylıSPoD İnsan Hakları Örgütlerinin Kasım Ayı Buluşmasına Katıldı. SPoD Nefret Suçları Yasa Kampanyası Platformu nun Basın Açıklamasındaydı
SPoD İnsan Hakları Örgütlerinin Kasım Ayı Buluşmasına Katıldı İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Helsinki Yurttaşlar Derneği, Af Örgütü ve Hakikat Adalet Hafıza Derneği'nin her ay düzenledikleri
DetaylıANAYASAMIZI HAZIRLIYORUZ - 2-
ANAYASAMIZI HAZIRLIYORUZ - 2- Değerlendirme Raporu Birey Hak ve Özgürlükleri (I) Yaşam hakkı Kişi dokunulmazlığı Özel yaşamın gizliliği www.tkmm.net 1 2 1. YAŞAM HAKKI Yaşam Hakkı kutsal mı? Toplumun/devletin
DetaylıBu amaç çerçevesinde Yükseköğretim Kurumları aşağıda belirtilen faaliyetlerde bulunmayı taahhüt ederler:
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ TUTUM BELGESİ Yükseköğretim Kurulu bünyesinde yer alan üniversiteler ve diğer bütün kurumlar çerçevesinde toplumsal cinsiyet eşitliği ve adaletine duyarlı
Detaylıİnsanların, sadece insan olması nedeniyle sahip oldukları devredilemez ve vazgeçilemez haklardır.
İNSAN HAKLARI İNSAN HAKLARI İnsanların, sadece insan olması nedeniyle sahip oldukları devredilemez ve vazgeçilemez haklardır. Bu haklara herhangi bir şart veya statüye bağlı olmadan doğuştan sahip oluruz
DetaylıDİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ
215 DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 25 Kasım 1981 tarihli ve 36/55 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.
DetaylıMirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu
Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü Kadına Şiddet Raporu 1 MİRBAD KENT TOPLUM BİLİM VE TARİH ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ KADINA ŞİDDET RAPORU BASIN BİLDİRİSİ KADIN SORUNU TÜM TOPLUMUN
DetaylıTÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI
TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI 7 Ocak 2015 İstanbul, Sabancı Center Sayın Konuklar, Değerli Basın Mensupları,
Detaylı25. YILINDA HOCALI SOYKIRIMI ULUSLARARASI SEMPOZYUMU
25. YILINDA HOCALI SOYKIRIMI ULUSLARARASI SEMPOZYUMU Giresun Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öncülüğünde, SBE. Avrasya Çalışmaları Yüksek Lisans Anabilim Dalı ve Karadeniz Stratejik Araştırmalar
Detaylı2006 Yılı Türkiye Đnsan Hakları Đhlalleri Bilançosu
2006 Yılı Türkiye Đnsan Hakları Đhlalleri Bilançosu YAŞAM HAKKI ĐHLALLERĐ Yargısız Đnfazlar 44 914 Toplumsal Gösterilere Müdahalede Aşırı Güç Kullanımı 12 869 Dur ihtarı na Uymama ve Silah Kullanma Yetkisinin
DetaylıŞiddete Karşı Kadın Buluşması 2
Şiddete Karşı Kadın Buluşması 2 Evde, Okulda, Sokakta, Kışlada, Gözaltında Şiddete Son 18-19 Mart 2006, Diyarbakır ŞİDDETE KARŞI KADIN BULUŞMASI 2 EVDE, OKULDA, SOKAKTA, KIŞLADA, GÖZALTINDA ŞİDDETE SON
DetaylıSuriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye de insan hakları ihlallerinin
1 Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye de insan hakları ihlallerinin sistematik olarak artması ışığında, Haziran 2011 de kurulan, kar amacı gütmeyen bir sivil toplum örgütüdür. SNHR, mağdurların haklarının
DetaylıSURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ
SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ Bismillairrahmanirrahim 1. Suriye de 20 ayı aşkın bir süredir devam eden kriz ortamı, ülkedeki diğer topluluklar gibi
DetaylıMARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI
MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Maruf Vakfı Genel Merkezinin Açılışına Katıldı. Maruf Vakfı Genel Merkez açılışı, Vakfımızın Zeytinburnu ndaki merkezinde
DetaylıKADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE İÇİN KADIN KONUKEVLERİ PROJESİ 7 MAYIS 2014-ANKARA. Saygıdeğer Misafirler, Değerli Basın Mensupları
KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE İÇİN KADIN KONUKEVLERİ PROJESİ 7 MAYIS 2014-ANKARA Saygıdeğer Misafirler, Değerli Basın Mensupları Aile içi Şiddetle Mücadele İçin Kadın Konukevleri Projesi nin açılış
DetaylıYENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ
YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ Yazar : Erdem Denk Yayınevi : Siyasal Kitabevi Baskı : 1. Baskı Kategori : Uluslararası İlişkiler Kapak Tasarımı : Gamze Uçak Kapak
DetaylıOKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ
OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi
DetaylıDevam Eden Çatışma Şartları Altında Geçiş Dönemi Adaleti: Mekanizmalar, Dünya Deneyimi ve Türkiye 30 Eylül - 2 Ekim Armada Hotel - İstanbul
Devam Eden Çatışma Şartları Altında Geçiş Dönemi Adaleti: Mekanizmalar, Dünya Deneyimi ve Türkiye 30 Eylül - 2 Ekim Armada Hotel - İstanbul Uluslararası terminolojide geçiş dönemi adaleti tanımı hem otoriter
Detaylı2 Kasım 2011. Sayın Bakan,
SayınSadullahErgin AdaletBakanı Adres:06659Kızılay,Ankara,Türkiye Faks:+903124193370 E posta:sadullahergin@adalet.gov.tr,iydb@adalet.gov.tr 2Kasım2011 SayınBakan, Yedi uluslarası insan hakları örgütü 1
DetaylıDARICA ANADOLU LİSESİ 9. SINIF REHBERLİK PLANI
OCAK ARALIK KASIM EKİM EYLÜL AY HAFTA DARICA ANADOLU LİSESİ 9. SINIF REHBERLİK PLANI ETKİNLİKLER YETERLİK ALANLARI KAZANIM NUMARASI VE KAZANIMLAR UYGULAMA Öğrencilerle tanışılması, okulun tanıtılması,
DetaylıUluslararası Hukuk Kulübü
1 T.C Beykent Üniversitesi Uluslararası Hukuk Kulübü 2017 2018 Akademik Yılı Tanıtımı Hakkımızda 2 T.C Beykent Üniversitesi Uluslararası Hukuk Kulübü (BUHK, UHK veya Beykent UHK) 25.06.2016 tarihinde T.C
DetaylıAmerika Birleşik Devletleri nin saygın yüksek öğretim kurumlarından Yale Üniversitesi nde tarih bölümü öğretim üyesi olarak çalışan ve eski LGBT
Amerika Birleşik Devletleri nin saygın yüksek öğretim kurumlarından Yale Üniversitesi nde tarih bölümü öğretim üyesi olarak çalışan ve eski LGBT çalışmaları kürsüsü başkanı Prof. Dr. George Chauncey, SPOD
DetaylıHUKUK VE ADALET DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI (Ortaokul 6, 7 veya 8. Sınıf)
Temel Eğitim Genel Müdürlüğü HUKUK VE ADALET DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI (Ortaokul 6, 7 veya 8. Sınıf) Ankara - 2017 T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Temel Eğitim Genel Müdürlüğü HUKUK VE ADALET DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI
DetaylıHak ihlalinin sosyal boyutları Prof. Dr. Ejder Okumuş Eskişehir Osmangazi Üniv. İlahiyat Fak. Hak-fedakârlık dengesi
Hak ihlalinin sosyal boyutları Prof. Dr. Ejder Okumuş Eskişehir Osmangazi Üniv. İlahiyat Fak. Hak-fedakârlık dengesi Toplumsal hayat, hak ve fedakârlıklar üzerine kuruludur. Hak ve fedakârlıkların dengeli
DetaylıTÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5
TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5 HAZİRAN 2012 Araştırmacılar Derneği üyesi olan GENAR, araştırmalarına olan güvenini her türlü denetime ve bilimsel sorgulamaya açık olduğunu gösteren Onur
Detaylı2010 2012 ETKİNLİK RAPORU. 29.1.2010 tarihli olağan Genel Kurulda bizlere bu derneği adımıza yaraşır bir biçimde yönetmek üzere görevlendirdiniz.
ÇOCUK İSTİSMARINI VE İHMALİNİ ÖNLEME DERNEĞİ 2010 2012 ETKİNLİK RAPORU 29.1.2010 tarihli olağan Genel Kurulda bizlere bu derneği adımıza yaraşır bir biçimde yönetmek üzere görevlendirdiniz. Bu nedenle
Detaylıİstanbul Aydın Üniversitesi Mezunlar Derneği
İAÜMED Başkanından, İstanbul Aydın Üniversitesi Mezunlar Derneği (İAÜMED) 13 Nisan 2007 tarihinde kuruldu. İstanbul Aydın Üniversitesi mezun ve mensup bireylerini bir arada tutmak ve mezunlarının üniversiteleri
DetaylıSayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz
Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,
Detaylı15 Ekim 2014 Genel Merkez
ÇİN Yatırım Fırsatları Paneli 15 Ekim 2014 Genel Merkez İş Dünyamızın Saygıdeğer Mensupları, Değerli MÜSİAD üyeleri, Değerli Basın Mensupları, Toplantımıza katılımından dolayı teşekkür ediyor, Sizleri
DetaylıTerörle Mücadele Mevzuatı
Terörle Mücadele Mevzuatı Dr. Ahmet ULUTAŞ Ömer Serdar ATABEY TERÖRLE MÜCADELE MEVZUATI Anayasa Terörle Mücadele Kanunu ve İlgili Kanunlar Uluslararası Sözleşmeler Ankara 2011 Terörle Mücadele Mevzuatı
DetaylıAKANT ORTAOKULU REHBERLİK BÜLTENİ
Sorumluluk 2017 AKANT ORTAOKULU REHBERLİK BÜLTENİ Almak Verebilmek Ç ocuğunuzun ortaokul öğrenci olmasıyla birlikte ondan beklediğiniz sorumluluklar da artmış olabilir. Ortaokul öğrencilerimizin aileleri
Detaylı11. Boğaziçi Buluşması
SEMPOZYUM 11. Boğaziçi Buluşması Kadın Perspektifleri: Beden, Şiddet ve Aktivizm 12 13 Aralık 2014 BAŞVURULAR BAŞLADI Türkiye de üniversite gençliğinin özelde Türkiye nin Avrupa Birliği ile ilişkileri,
DetaylıEYLÜL - EKİM BÜLTENİ
EYLÜL - EKİM BÜLTENİ İSTANBUL GENÇ BARIŞ İNİSİYATİFİ DERNEĞİ Mecidiyeköy Mahallesi Şehit Er Cihan Namlı Caddesi No: 39/8 Şişli/İstanbul 1 GBİ ARTIK BM KÜRESEL İŞBİRLİĞİ AĞI ÜYESİ! DÜNYA BARIŞ GÜNÜNDE FESTİVAL
DetaylıÖğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!
On5yirmi5.com Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart! Üniversitelerin açılmasıyla birlikte geçen hafta İstanbul Polisi, Beyazıt ve Beşiktaş'ta bir dizi korsan fotokopi baskını gerçekleştirildi.
DetaylıTürkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015
Türkiye Cezasızlık Araştırması Mart 2015 İçerik Araştırma Planı Amaç Yöntem Görüşmecilerin Dağılımı Araştırma Sonuçları Basın ve ifade özgürlüğünü koruyan yasalar Türkiye medyasında sansür / oto-sansür
DetaylıSİVİL TOPLUM VE SU. Serap KANTARLI Türkiye Tabiatını Koruma Derneği. skantarli@ttkder.org.tr
SİVİL TOPLUM VE SU Serap KANTARLI Türkiye Tabiatını Koruma Derneği skantarli@ttkder.org.tr SİVİL TOPLUM Prof.Dr.Fuat KEYMAN a göre 21.yüzyıla damgasını vuracak en önemli kavramlardan biri "Dostluk, arkadaşlık
DetaylıSİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,
DetaylıOrta Doğu Teknik Üniversitesi, Kuzey Kıbrıs Kampusu Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleme ve Cinsel Tacizi Önleme Birimi Yönergesi
Amaç ve Kapsam Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Kuzey Kıbrıs Kampusu Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleme ve Cinsel Tacizi Önleme Birimi Yönergesi MADDE 1 (1) Bu Yönerge, ODTÜ Senatosu tarafından kabul
DetaylıBiz yeni anayasa diyoruz
Biz yeni anayasa diyoruz Ocak 05, 2015-9:32:00 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, "Biz 'anayasa değişikliği' demiyoruz, 'yeni anayasa' diyoruz. Türkiye'nin anayasayla ilgili sorunu ancak
DetaylıBirleşmiş Milletler Kadın Mahpuslar için. Bangkok Yasaları El Rehberi
Birleşmiş Milletler Kadın Mahpuslar için Bangkok Yasaları El Rehberi Dünya çapında hapishanelerde mahkûmiyeti takiben veya suçsuzluğunun ispatı için duruşma bekleyen bir buçuk milyondan fazla kadın bulunmaktadır.
DetaylıKADININ İNSAN HAKLARI YENİ ÇÖZÜMLER DERNEĞİ Kuruluş: Ocak 2012
KADININ İNSAN HAKLARI YENİ ÇÖZÜMLER DERNEĞİ Kuruluş: 1993 Ocak 2012 Biz kimiz? Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği (KİH-YÇ), Türkiye de ve dünyada kadınların insan haklarını savunmak ve hayata
DetaylıDr. Serkan KIZILYEL TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KISITLANMASINDA KAMU GÜVENLİĞİ ÖLÇÜTÜ
Dr. Serkan KIZILYEL TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KISITLANMASINDA KAMU GÜVENLİĞİ ÖLÇÜTÜ Yay n No : 3075 Hukuk Dizisi : 1512 1. Baskı Şubat 2014 İSTANBUL ISBN 978-605 - 333-102 - 5 Copyright Bu kitab n bu
DetaylıBİZ KİMİZ? ODTÜ Atatürkçü Düşünce Topluluğu, Atatürk ü ve ideolojisini daha iyi tanımak ve tanıtmak için 1989 yılında ODTÜ Kültür İşleri Müdürlüğü bünyesinde kurulmuş olan bir düşünce topluluğudur. Atatürkçü
DetaylıÇalışma hayatında barış egemen olmalı
Çalışma hayatında barış egemen olmalı Ocak 19, 2012-3:31:16 olduğunu belirtti. olduğunu belirterek, ''Bu bakış açısı çerçevesinde diyalog merkezli çalışmalarımızı özellikle son 7 aydır yoğun bir şekilde
DetaylıBALIKESİR TABİP ODASI EYLÜL 2016 ETKİNLİK RAPORU
BALIKESİR TABİP ODASI EYLÜL 2016 ETKİNLİK RAPORU Balıkesir Hekim dergisi 21.Sayısı yayınlanarak üyelerimize dağıtılmıştır. Odamızın da destek verdiği Süslü Kadınlar Bisiklet turu yapılmıştır. Bato
DetaylıAİLE ve EVLİLİK EĞİTİM PROGRAMI PROJE DOSYASI
AİLE ve EVLİLİK EĞİTİM PROGRAMI PROJE DOSYASI Hayat Boyu Aile Danışma Merkezi; Toplumun çekirdeği olan ailenin doğru temeller üzerine inşası konusunda danışmanlık hizmeti vermek, ailenin önemiyle ilgili
DetaylıTakdim. Bu, Türkiye nüfusu göz önüne alındığından her 90 kişiden birinin aday olması anlamına geliyor (TV, 17.00 Haberleri, 20.10.2013).
Takdim Biliyor musunuz? Bir televizyon haberine göre Türkiye de 2014 yerel seçimlerinde muhtar adaylarıyla birlikte 830 bin kişinin aday olması bekleniyordu. Bu, Türkiye de yaklaşık her 90 kişiden birinin
DetaylıNEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem
NEDEN Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem YERLi VE MiLLi BiR SiSTEM Türkiye, artık daha büyük. Dünyada söz söyleyen ülkeler arasında. Milletinin refahını artırmaya başladı. Dünyanın en büyük altyapı
DetaylıHALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR
BALIKESİR - 30.09.2014 HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR Balıkesir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hüseyin Gündoğdu, Ankara ve Hatay Tabip odaları üyelerinin Gezi Parkı olayları sürecinde hukuka aykırı
DetaylıAile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr
Aylık Süreli Elektronik Yayın ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı Bakan İslam, 2015 yılı sonuna kadar, yurt ve yuvalarda şu anda kalmakta olan bin civarında çocuğumuzun da çocuk evlerine geçişini
DetaylıSon 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015
Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi Şubat 2015 Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi Medya ve İletişim Merkezi İstanbul Enstitüsü İstanbul Enstitüsü
DetaylıTEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR
TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR ANAYASANıN TEMEL ILKELERI 2 1. madde Türkiye devleti bir cumhuriyettir. 2. Madde Cumhuriyetin nitelikleri Cumhuriyetçilik Başlangıç ilkeleri Atatürk
DetaylıSayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler,
ÇOCUKLARIN İNTERNET ORTAMINDA CİNSEL İSTİSMARINA KARŞI GLOBAL İTTİFAK AÇILIŞ KONFERANSI 5 Aralık 2012- Brüksel ADALET BAKANI SAYIN SADULLAH ERGİN İN KONUŞMA METNİ Sayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler,
DetaylıSURİYELİ KADIN ve KIZ ÇOCUKLARI İÇİN GÜVENLİ ALANLAR PROJESİ Merkezlerimize ve etkinliklerimize ilişkin bazı fotoğraflar
SURİYELİ KADIN ve KIZ ÇOCUKLARI İÇİN GÜVENLİ ALANLAR PROJESİ Merkezlerimize ve etkinliklerimize ilişkin bazı fotoğraflar 1 2 3 4 5 PROJE KAPSAMINDA GERÇEKLEŞTIRILEN ETKINLIKLER ÇOCUK YAŞTA EVLİLİKLER PANELİ
Detaylıİdari Yargının Geleceği
İdari Yargının Geleceği Av. Zühal SİRKECİOĞLU DÖNMEZ* * Ankara Barosu. İdari Yargının Geleceği / SİRKECİOĞLU DÖNMEZ Ülkemiz Hukuk Fakültelerinde iki Ana Bilim dalı vardır: Özel Hukuk ve Kamu Hukuku. Özel
DetaylıTaşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek
Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek Aralık 08, 2011-4:57:28 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Büyük Anadolu Otel'de düzenlenen Türk-İş 21. Olağan Genel Kurulu'nda konuştu. Çalışma
DetaylıHasankeyf ve Dicle Vadisi Sempozyumu Sonuç Bildirgesi
Hasankeyf ve Dicle Vadisi Sempozyumu Sonuç Bildirgesi 07-08 Mayıs 2016, Batman ve Hasankeyf En az 12 bin yıllık sürekliliği olan, doğa, kültür ve insanın bütünleştiği, dünyada eşi benzeri olmayan bir kültürel
Detaylı3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,
3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ 9.11.2017 Sayın Bakanım, STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, 1 İş Dünyamızın Değerli Temsilcileri, Kıymetli Basın Mensupları, Global
Detaylı12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN
12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın
Detaylı