FÜSUN ÖZBİLGEN İstanbul da doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi nden mezun oldu. Okurken TRT Dış Haberler Müdürlüğünde çalıştı.

Transkript

1 FÜSUN ÖZBİLGEN İstanbul da doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi nden mezun oldu. Okurken TRT Dış Haberler Müdürlüğünde çalıştı. Mezun olunca Danıştay da raportör olarak göreve başladı. 12 Mart 1971 askeri darbesinin ardından tutuklandı. 12 Mart Sıkıyönetim Mahkemelerinin 256 sanıklı THKP-C davasında yargılandı. 21 ay Sağmalcılar Tutuevi nde kaldı yılında ANKA Ajansı nda gazeteciliğe başladı. Cumhuriyet Gazetesi Ankara bürosunda parlamento muhabirliği ve Parlamento Muhabirleri Derneği Genel Sekreterliği yaptı. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra, TBMM kapatılınca İstanbul a geldi. Sayfa sekreteri, serbest muhabir ve köşe yazarı olarak çalıştığı Cumhuriyet Gazetesi nde en son yazı işleri müdürlüğü yaptı. Gazetecilik yaşamını ve köşe yazarlığını muhtelif gazete ve dergilerde 30 yıl sürdürdü yılları arasında 10 yıl Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi nde, gazetecilik internet ve dergi yayıncılığı alanlarında Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. Halen İletişim Araştırmaları Derneği Genel Sekreteri (İLAD).

2 Ayrıntı: 830 Yakın Tarih Dizisi: 12 Devrimciler Ölmez 10 lardan Biri: Sinan Kâzım Özüdoğru Kitabı Derleyen: Füsun Özbilgen Yayıma Hazırlayan İlbay Kahraman Son Okuma Onur Koçyiğit 2015, Füsun Özbilgen Bu kitabın Türkçe yayım hakları Ayrıntı Yayınları na aittir. Kapak Fotoğrafı Sinan Kâzım Özüdoğru Kapak Tasarımı Gökçe Alper Dizgi Hediye Gümen Baskı ve Cilt Kayhan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Merkez Efendi Mah. Fazılpaşa Cad. No: 8/2 Topkapı/İstanbul Tel.: (0212) Sertifika No.: Birinci Basım: İstanbul, 2015 Baskı Adedi 1000 ISBN Sertifika No.: AYRINTI YAYINLARI Basım Dağıtım San. ve Tic. A.Ş. Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No: 3 Cağaloğlu İstanbul Tel.: (0212) Faks: (0212) & info@ayrintiyayinlari.com.tr

3 10 lardan Biri: Sinan Kâzım Özüdoğru Kitabı Devrimciler Ölmez Derleyen: Füsun Özbilgen

4 YAKIN TARİH DİZİSİ Keşke Bir Öpüp Koklasaydım Eylem Delikanlı-Özlem Delikanlı Fırtınalı Denizin Yolcuları Sedat Göçmen Kitabı Söyleşi: İlbay Kahraman Bitmeyen Yolculuk Oğuzhan Müftüoğlu Kitabı Söyleşi: Adnan Bostancıoğlu Gezi, İsyan, Özürlük Sokağın Şenlikli Muhalefeti Derleyen: Kemal İnal Fişlemenin Kısa Tarihi Hüseyin Aygün Fırtınalı Denizin Kıyısında Derviş Aydın Akkoç Arap İsyanları Güncesi Can Ertuna Domatesi Çiçek Sananlar Gökçen Başaran İnce Devrimcilik Güzel Şey Be Kardeşim Melih Pekdemir Erikler Çiçek Açınca Enis Rıza & Ebru Şeremetli İlle de Mavi Adnan Keskin

5 İçindekiler Sunum... 9 Devrim Mücadelesinin Mütevazi, Yiğit Yol Eri Kamil Dede anlatıyor:...12 Özü Doğru, Yolu Doğru bir Devrimciydi Şaban İba anlatıyor:...27 Yoldaşım Sinan Kâzım Mustafa Kemal Kaçaroğlu anlatıyor:...53 Genç Bir Devrimcinin Gözüyle Sinan Kâzım Ali Alfatlı anlatıyor:...57 İyi ki vardın Sinan Kâzım Ertuğrul Kürkçü anlatıyor:...61 Kararlı ve Tavizsiz Bir Duruşu Vardı Oğuzhan Müftüoğlu anlatıyor:...73 Devrimcilik Bir Asalettir, Devrimcilik Bir Cesarettir Emin Özüdoğru anlatıyor:...78 Sınırsız Bir Devrimci İnanca Sahipti Fikret Babuş anlatıyor:...90 Hep Gülümseyen Devrimci Hacı Tonak anlatıyor:...95 Sinan Kâzım ı İzmir Eylemlerinde Tanıdım Ali Karşılayan anlatıyor: Kâzım, Ben, Kenan Işık ve İlber Ortaylı Vatan Yahut Silistre de Tuncay Çelen anlatıyor: Ailenin En Büyük Oğlu Oldu Yıldırım Türker anlatıyor: Boyacılığı Deniyorsa, Vardır Bir Bildiği Gün Zileli anlatıyor: Kızıldere den Önce Bizim Evde Kaldılar Hüseyin Gümüş anlatıyor: Sinan Kâzım la 38 Yıl Önce Füsun Özbilgen anlatıyor:...123

6 Bir Kez Daha Acısı Oturdu İçime Mustafa Baykara anlatıyor: Bana Matematiği Sevdirdi Necla Aydoğdu anlatıyor: Bana İngilizce Çalıştırdı Hamdi Gökdurna anlatıyor: Çocuk ve Hakikat Oktay Etiman anlatıyor: Bir Hitit Heykeli Gibiydi Mustafa Aynur anlatıyor: Ekonomi Dersinde Enternasyonal Tartışmaları Mehmet Hakkı Yazıcı anlatıyor: Sesi Davudi ve Etkileyiciydi Selçuk Şahin Polat anlatıyor: Arkadaşım ve İdolümdü İbrahim Göltaş anlatıyor: Sinan Kâzım a Yolculuk Osman Cavit İyigün anlatıyor: Sisler ve Gazlar Arasında Kızılay a Gelmekte Feyyaz Kurşuncu anlatıyor: Faik Güleçyüz Şiiri Kızıldere de Yaşananlar Ertuğrul Kürkçü anlatıyor: Kâzım ı Polisler Gizlice Gömdü Ağabeyi Emin Özüdoğru anlatıyor: Kızıldere deki O Meşum Ev / 39. Yıl Önceki Kızıldere den Bugüne Düşüncesiyle, Ruhuyla Binlerce İnsan Kızıldere deydi Cemal Çakıcı değerlendiriyor: Sinan Kâzım a Emin Ağabeyinden 61. Doğum Gününde Yazılan Mektup Sinan Kâzım ın Lise Dergisi Yazıları / Arkadaş Düğüm Okulumuzda Düzenlediğimiz Şiir Okuma ve Genç Şairler Yarışması Örgü Kuşağı Yazmakla Bitmeyecek Bir Destandır Soner Yalçın anlatıyor: Rüçhan Manas ın Yaşamı ve Ölümü Ağabeyinden Teşekkür Dizin

7 Kısaltmalar ABD : Amerika Birleşik Devletleri AİTİA : Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi AP : Adalet Partisi BYYO : Basın Yayın Yüksek Okulu CHP : Cumhuriyet Halk Partisi Dev Sol : Devrimci Sol Dev Yol : Devrimci Yol Dev-Genç : Devrimci Gençlik Dernekleri Federasyonu Dev-Güç : Devrimci Güç Birliği DTCF : Dil Tarih Coğrafya Fakültesi FKF : Fikir Kulüpleri Federasyonu İTÜ : İstanbul Teknik Üniversitesi MDD : Milli Demokratik Devrim ODTÜ : Ortadoğu Teknik Üniversitesi ÖDP : Özgürlük ve Dayanışma Partisi PDA : Proleter Devrimci Aydınlık SBF : Siyasal Bilgiler Fakültesi SD : Sosyalist Devrim SFK : Sosyalist Fikir Kulüpleri TDGF : Türkiye Devrimci Gençlik Dernekleri Federasyonu THKO : Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu THKP-C : Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi TİP : Türkiye İşçi Partisi TÖB-DER : Türkiye Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği TÖS : Türkiye Öğretmenler Sendikası TSK : Türk Silahlı Kuvvetleri 7

8 Teşekkür Emin Ağabeyin Özü Doğru Bir ağabey düşünün, 40 yıl aşan bir sürede her gün, her an kardeşinin acısıyla yaşıyor. Acıları her 30 Mart günü yeniden şahlanıyor. O günlerde, 30 Mart 1972 de hunharca öldürülen kardeşine mektuplar yazıyor. Onunla, yazarak konuşuyor, dertleşiyor. Onu hem kendi içinde hem de çevresinde canlı tutmaya çalışıyor, adeta yaşatıyor. Acılar paylaşınca azalmaz belki ama katlanılabilir hale gelir. Emin Özüdoğru da işte bu doğru yolu seçiyor. Acılarını içine tıkıp, kendini yiyip bitirmek yerine, kardeşinin tüm sevenleriyle onun ölümünden acı duyanlarla paylaşarak ortak acı paydasında yoğuruyor. Kızıldere de vahşice öldürülen Sinan Kâzım Özüdoğru nun arkadaşlarını, devrimci yoldaşlarını, tanıyanları buluyor konuşuyor yazışıyor. Ortak acıyı paylaşan insanlarla dertleşiyor. Sonra, oturup içinin acısını bir kitaba dökmeye koyuluyor. Elinizde tuttuğunuz bu kitabın ilk nüveleri işte böyle oluşuyor. Giderek Sinan Kâzım ın tüm arkadaşları, dostları, sevenleri ellerine kalemi kağıdı alıp Emin ağabey gibi yazmaya başlıyorlar. Ortaklaşa yaşadıklarını, ölümünden duydukları acılarını, onları bir araya getirmiş olan 40 yıl önceki anılarını... Böylece, sadece 23 yıl yaşamış bir genç insanın, örnek bir devrimcinin yaşamındaki çeşitli parçalardan oluşan mozaik tamamlanınca; ortaya şiir, edebiyat, tiyatroyla ilgilenen, gençleri eğiten, gecekondularda çalışan, Anadolu kentlerinde örgütlenme ve miting çalışmaları yapan, gençlik eylemlerinde cesaretle ortaya atılan, âşık olan, bunca çalışma içine yaşamı da ıskalamayan dört başı mamur bir devrimci portresi çıkıyor. Kitabın, anıların tamamı okununca, Sinan Kâzım kısacık bir yaşama bunca çok yaşanmışlığı nasıl sığdırmış diye hayret etmemek mümkün değil. Emin ağabey soyadı gibi özünde doğru bir yol seçip tüm bu anıları kağıda dökerek ve Sinan Kâzım ın arkadaşlarını da yazmaya yönelterek, bu kitabın oluşmasını sağladı. Sinan Kâzım devrimci duruşun örneğini 40 yıl öncesinden nasıl bugüne gösteriyorsa, ağabeyi Emin Özüdoğru da yüreği sevgi dolu, paylaşımcı ve dirençli kişiliğiyle bizlere, acıları paylaşmanın ve bu paylaşımlardan ortak bir ürün çıkarmanın, ağabeylik nasıl olur un örneğini veriyor. Teşekkürlerimizle Emin ağabey... Füsun Özbilgen

9 Sunum 68 li yılların devrimci gençlik liderlerinden Mahir Çayan, Sinan Kâzım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Hüdai Arıkan, Saffet Alp, Ömer Ayna, Cihan Alptekin, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan ve Ahmet Atasoy, 30 Mart 1972 günü Karadeniz de, Kızıldere de devlet güçleri tarafından katledildi. Devrimci gençliğin önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan da 12 Mart cunta yönetimi tarafından 6 Mayıs 1972 tarihinde idam edildiler. Kızıldere de öldürülenler, Deniz ler idam edilmesin diye eylem yapan genç devrimcilerdi. * * * 60 lı yıllarda Vietnam Savaşı nın çirkin yüzüne karşı Amerika da başlayıp dünyaya yayılan gençlik isyanını anlatan 68 hareketi, Türkiye de çok kanlı bastırıldı. ABD, Vietnam Savaşı ndan yenilgiyle çıktı. Kamuoyu baskısı, Vietnam dan çekilmesinde önemli bir rol oynamıştı. Avrupa ülkeleri, 68 li gençlerin isyanını doğru okudu ve değerlendirdi, kendi köhnemiş yapılarını gözden geçirdi, yenilendi. Türkiye de ise iktidar, köhnemiş anlayışına sımsıkı sarıldı; gençlere karşı düşmanca bir tutum aldı ve onları yok etmeye yöneldi. Ülkemizin yöneticileri; kaba, zalim ve acımasızdı. Devrimci harekete karşı kanlı bastırma hareketleri yaşandı. Bu kitapta tanıyacağınız Sinan Kâzım Özüdoğru nun 23 yıllık kısacık ama çok verimli yaşamı da bu saldırgan tutum sonucu Kızıldere deki katliamda noktalandı. Sonra da üç fidan idam edildi. Onlar Karadeniz de fındık sömürüsüne, Ege de zeytinin gerçek değerinin verilmemesine, ülkenin gençlerinin geleceklerinin ka- 9

10 Derleyen: Füsun Özbilgen rartılmasına, emperyalizme boyun eğen bir ülke konumuna gelmemize, savaşlara, kötülüklere, haksızlıklara isyan ediyorlardı. Kendi çıkarlarını değil, halkın geleceğini düşünüyorlardı. Emekçi insanların yoksullaştırılmasına karşı yeni arayışları gündeme getiriyorlardı. İşte bu gençleri yok etti iktidarın kanlı elleri. * * * Sinan Kâzım dan kalan anıları devrimci arkadaşlarının ve tanıdıklarının anlatımlarıyla derledik. Bu derlemeyi yaparken gördük ki, Kâzım ın tüm anıları hafızalarda sıcacık duruyor. Sinan Kâzım ın anılarıyla yaşayan ağabeyi Emin Özüdoğru, arkadaşlarına ve tanıdıklarına ulaşarak bu kitabın hazırlanmasını sağladı. Sadece 23 yıl yaşadığı halde çevresinde derin izler bırakmış bir güzel insanın, bir devrimci yüreğin nasıl vahşice harcandığını ve yok edildiğini bu kitap bir belge olarak anlatıyor. Zamanın iktidarı tarafından dirisinden olduğu kadar ölüsünden de korkulan ve cenazesi bile polisler tarafından gizlice gömülen Sinan Kâzım Özüdoğru nun kısa yaşamöyküsü, arkadaşlarının anılarını okurken yürek burkuyor. Sinan Kâzım Özüdoğru, Kızıldere de öldürülmese, hakkında suç oluşturacak bir eylem bulunmuyordu. Devrimci tutumunun ve çalışmalarının dışında kendisini suçlayacak ne banka soygunu ne adam kaçırma eylemi vardı. Kızıldere ye giden yolda, İngilizlerin kaçırılmasında da Sinan Kâzım yer almıyor. Savcının onu suçlayacağı tek şey, sadece devrimci isyanı olabilirdi. 12 Mart cunta idaresine ve o günün rejimine gençlerin genel isyanını bugün haksız bulan var mı? Yasal bir örgüt olan Dev-Genç in genel sekreteri Sinan Kâzım Özüdoğru, gençliğin isyanında yer alması nedeniyle, Kızıldere de sağ yakalanabilecek ve uzun yıllar yaşayabilecekken, bazı polis şefleri, MİT görevlileri ve iktidar yetkilileri tarafından yargısız infaz edilen bir devrimci genç. Ona bunu yapanlar, yasalar karşısında Sinan Kâzım dan daha suçludur. O yaşıyor olsaydı, yüreğindeki insan sevgisiyle bu ülkenin insanları için kim bilir ne kadar yararlı ve güzel çalışmalar yapacaktı. Bu güzel insanı, Sinan Kâzım ı ve o dönemde gelişen olayları anlamak ve halkı uğruna kendini feda eden devrimcileri unutmamak için bu kitap. 10

11 Devrimciler Ölmez Onları öldürenler çoktan tarihin çöplüğüne atıldılar ama devrimciler ölmez. Devrimciler, kendileri için mücadele ettikleri insanların, halkların hafızalarında ve kalplerinde yaşarlar... Deniz Gezmiş ler, Mahir Çayan lar, Sinan Kâzım Özüdoğru lar... Gezi Direnişi nde öldürülen Ali İsmail Korkmaz lar, Ethem Sarısülük ler, Berkin Elvan lar gibi... 11

12 Devrim Mücadelesinin Mütevazi, Yiğit Yol Eri Kamil Dede * anlatıyor: Onun katılmadığı bir gençlik eylemi yok gibiydi. Boykotlar, üniversite işgalleri, mitingler, okulların gericilerin saldırısına karşı korunması, işçi eylemleri, tütün mitingleri, halkın her alandaki mücadelesinin içinde ve halkın yanındaydı. Kızıldere, alçakça bir yargısız infaz. 30 Mart 1972, Tokat, Niksar, Kızıldere köyü... Teslim olmaları için verilen süre dolmadan, açılan amansız yaylım ateşi. A6 makineliler, roketatarlar vs silahlarla yapılan katliam. Önce başından vurulan Mahir Çayan arkadaş öldürülüyor. Sonra Sinan Kâzım Özüdoğru ve diğer yiğit sekiz devrimci, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Hüdai Arıkan, Saffet Alp, Ahmet Atasoy, Ertan Saruhan, alçakça katlediliyorlar. Bu amansız ateş çemberi içinde devrimciler, sadece marşlar söyleyerek, başları dik, vakarla karşılıyorlar ölümü. Vücutları neredeyse tanınmaz hale geliyor. Bir kişi sağ kalıyor. Ertuğrul Kürkçü. Sinan Kâzım Özüdoğru, efsane gençlik örgütü Dev-Genç in son genel sekreteri, ölümü 30 Mart 1972, Kızıldere köyü, Niksar, Tokat. Cumhuriyet tarihinin devrimcilere uygulanan en alçakça yargısız infazı, kontrgerilla elemanlarının yönetiminde gerçekleşiyor. Sinan Kâzım, dokuz yoldaşıyla şehit olduğunda, hayatının baharında, henüz 23 yaşındaydı. * 1972 öncesi THKP-C üyesi. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi nde öğrenciyken Mahir Çayan larla birlikte eylemlere katıldı. 12

13 Devrimciler Ölmez Sinan Kâzım la Tanışmam Can kardeşim, yoldaşım Sinan Kâzım la ne zaman, nasıl tanıştım pek anımsamıyorum. Sanki o hep vardı ve arkadaştık. Anımsadığım kadarıyla, onu ilk gördüğümde sözlüsü Rüçhan Manas yanındaydı. Kâzım ı hep el ele olduğu Rüçhan la anımsarım, hep beraberdiler. Rüçhan ı çok sevdiğini, ondan ayrılmak zorunda kaldığında çok acı çektiğini biliyordum. Rüçhan, THKP-C davasında yargılandı. Müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Sekiz yıl yattıktan sonra afla çıktı. Birkaç yıl önce [2006 da] kalp rahatsızlığı nedeniyle İsviçre nin Lozan kentinde vefat etti. Kâzım ve Gençlik Eylemleri Kâzım eylem adamıydı. Ankara da onun katılmadığı bir gençlik eylemi yok gibiydi. Boykotlar, üniversite işgalleri, mitingler, okulların gericilerin saldırısına karşı korunması, işçi eylemleri, tütün mitingleri, halkın her alandaki mücadelesinin içinde ve halkın yanındaydı. ABD nin 6. Filo suna karşı eylemler, ABD mahfillerine karşı eylemler, AİD Balgat deposunun yakılması, ilk TBMM binasının işgali ve Bağımsızlık Bildirisi nin okunması vb gibi. Sinan Kâzım bütün eylemlerde sessiz sakin yerini alır, üzerine düşen görevleri özveriyle, gösterişsiz, tantanasız yerine getirirdi. Mütevazi bir devrimciydi; böbürlenmek, hava atmak onun kitabında yoktu. Yiğit ve mütevazi davranışı beni her zaman etkilemiştir. Sinan Kâzım, Ankara da Sosyal Hizmetler Akademisi öğrencisiydi. Ancak sık sık Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) öğrenci yurduna gelirdi. 60 lı ve 70 li yılların Ankara daki devrimci merkezi SBF idi. Bütün devrimcilerin buluşma yeriydi. Gençlik hareketinin liderleri ve kadroları sık sık Siyasal yurdunda buluşur, eylemleri planlardı. Halka Adanmış Sade bir Yaşam O dönem biz devrimciler, birbirimizin Türk, Kürt, Alevi, Sünni vs olup olmadığıyla ilgilenmez, birçok zaman birbirimizin nereli olduğumuz konusunda bile bilgimiz olmazdı. Bir büyük dava, devrim bizi birleştirmiş, kardeşten öte olmuştuk. Ben Sinan Kâzım ın Sivas Şarkışlalı olduğunu birkaç ay önce sevgili ağabeyi 13

14 Derleyen: Füsun Özbilgen Emin Özüdoğru dan öğrendim. Sormadım ama büyük olasılıkla Alevi bir ailenin çocuğuydu. Sinan Kâzım mütevazi, sade yaşayan bir arkadaşımızdı. Üzerinde hiçbir zaman öyle şatafatlı yeni giysiler görmedim. Tam tersine sanki hep aynı giysileri giyiyormuş izlenimi bırakırdı. Gerçekten bir veya iki çeşit giysisiyle hatırlarım onu; özellikle kareli oduncu gömleği ve yeleği. Fazlası ona yük gelirdi. Derviş gibi bir hırka, bir lokma ekmek. Ona yeterdi. Bizim ekip Sinan Kâzım, Mustafa Kaçaroğlu, İlhami Aras, Zafer Kutlu, Kamil Dede, Nasuh Mitap, Oğuz Etçi, Saffet Tekin vs komün gibi ortak yaşam sürerdik. Oğuz Etçi ve Zafer Kutlu nun girişimiyle bir sistem oluşturduk. Kirli çamaşırları, belirlediğimiz bir dolaba koyardık. Yurdun altındaki dev çamaşır makinesinde yıkanır, temiz dolabına konurdu, temiz çamaşırları oradan alıp giyerdik. Bir süre bu sistemi sürdürdük. Ankara İTİA da Kavga 1970 yılının Nisan ayının sonları, Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi nde (İTİA) önemli bir toplantı var. Büyük anfi hınca hınç dolu. Dev-Genç in hemen bütün kadroları toplantıda. Ben kantinde oturuyorum. Bir süre sonra kantine 20 kişilik bir ülkücü grup girdi. Başlarında biri, masaları geziyor, yanındakine bak bu mu diye insanları gösterip soruyor. Bağırıp duruyor. Bu sırada biri anfiye gidip arkadaşlara, Ülkücüler kantini bastı! diye haber iletiyor. Arkadaşlar koşup geldiler. Kavga hemen başladı. Kavganın kızıştığı bir anda silahlar da patladı. Epey mermi yakıldı. Kızılca kıyamet kopuyor. İnsanlar kaçıştılar, tam ortada Sabahattin Kurt ve Sinan Kâzım. Sabahattin in başından kan akıyor, ayağından kurşunla yaralanmış, o hengamenin içinden çıkmaya çalışıyorlar. Hemen arkadaşları kenara çektik. İnsanlar kaçışınca, yerde birisinin yattığını gördük. Kaldırdık, kavgayı başlatan adam... Bir yandan Nasuh Mitap, bir yandan Sinan Kâzım, adamı parçalayacaklar. Adamın sırtından kan akıyor. Aman bırakın, bu yaralı, öldürürsünüz sonra! deyip ellerinden aldım. Adam gerçekten de silahla yaralanmıştı. Neyse ki, ölmedi. Olay siyasi değildi. Bir gün önce, bizim arkadaşlar faşist diye yanlışlıkla birini dövüyorlar, arkadaşları da hesap sormaya geliyorlar. Sabahattin Kurt un yaraları da çabuk iyileşti. 14

15 15 Devrimciler Ölmez Ben Sinan Kâzım la Sabahattin Kurt u birçok bakımdan birbirine çok benzetirdim. Olağanüstü iyi, sevecen, hatırşinas, paylaşımcı, dost. Ancak kavgaya girdiklerinde onları tanıyamazdınız. İnsanları ellerinden alamazsınız, çok ciddi zarar verebilirler. Kendilerini geçici olarak kaybederlerdi. Kaç kere buna şahit oldum. Kendilerine de söyledim, Aman kimseyi Allah kavgada sizin elinize düşürmesin diye. Güçlü, gözü kara, yaman kavgacıydılar. Can kardeşlerim, ölümü beraber kucakladılar. Başları dik, mağrur. Sosyal Demokrat Diye Dev-Gençlileri Dövdük 1970 yılı hangi ay, tam hatırlamıyorum. İstanbul dan Ankara ya özel okulları protesto yürüyüşü yapılıyor. Sosyal Demokrasi Dernekleri nin düzenlediği bir yürüyüş. Dev-Genç ten bir grup arkadaş da katılıyor. SBF ye bir haber geldi, Sosyal Demokratlar, Dev-Gençli arkadaşları dövmüşler. Dev-Gençli arkadaşlar azınlıkta. Kortej, Hamamönü civarına geldiğinde, SBF den çıkan bizim kişilik ekiple bunları karşıladık. Karşılar karşılamaz da kavgaya başladık. İstanbul dan gelen arkadaşları tanımıyoruz. Kim Dev-Gençli kim Sosyal Demokrat bilmiyoruz. Bizim kavgacı ekip yan yanayız. Pos bıyıklı biriyle kavga eden bıyıksız iki gence daldık, Kaçaroğlu, Sinan, Sabahattin, ben... Bir süre sonra, dövdüğümüz arkadaşların Dev-Gençli, diğer iki kişinin Sosyal Demokrat olduğunu anladık. Gerçi onlar da nasibini aldı. Ancak pek çok arkadaş yanlışlıkla kendi Dev-Gençli arkadaşlarımızı hırpalamıştık. Kavga etmemiz yanlıştı, kendi arkadaşlarımızı dövmek daha da büyük yanlıştı. Utandık, üzüldük, arkadaşlardan özür diledik. Hep beraber Sosyal Demokratı Dev- Gençlisi Hukuk Fakültesi ne gidip forum düzenledik. Sinan Kâzım, dönemin birçok gençlik önderi gibi, hayatını halka adamış fedakâran sınıfının üyesiydi, yüz yıllık devrimci geleneğin mirasına dayanıyor ve oradan güç alıyordu. Hiçbir zaman kişisel geleceğiyle ilgili bir plan yapmadı. O halkın mücadelesinin insanıydı, o mücadeleyle özdeşleşmişti. Öncüydü, öncü tavırlar almıştı. Ölüm sefa gelir hoş gelir. Yaşamıyla bunu bilinçlere yazdı.

16 Derleyen: Füsun Özbilgen Kaçaklık Dönemi Başlıyor AİD nin [Amerikan Yardım Teşkilatı] Balgat taki deposu, 28 Nisan ı 29 Nisan a bağlayan gece, bir grup devrimci genç tarafından yakıldı. Aslında bu olay THKP-C nin ilk silahlı eylemiydi. Ancak o dönem yeterli hazırlık ve uygun örgütlenme yapılmadığından halka açıklanmadı. O eyleme katılmama son anda izin vermediler. Eşimin hamile olduğu gerekçesiyle benim katılmamdan son anda vazgeçildi. Ancak eylemde kullanılan iki bidon benzini ben temin etmiştim. Eyleme katılmadım ve bugüne kadar eyleme kimlerin katıldığını tam olarak öğrenmedim. Kimseye de sormadım. Eylemde kullanılan Anadol marka arabanın benzini bitince eylem yerinin civarında bırakılmak zorunda kalınmış. MİT ve Emniyet yetkilileri araba üzerindeki parmak izleri alıp incelemişler. Daha önce gözaltına alındığından, parmak izlerinden Emniyet te bulunan Oktay Etiman ın parmak izini tespit etmişler. Öğrenci derneğinde otururken bir telefon geldi. Telefon edenin polis olduğu anlaşılınca Oktay Etiman telefonu aldı. Karşılıklı küfürleşmelerden sonra, o sırada AİD sabotajı olayından tespit edildiğini bilmediğinden Kimsin ulan sen? diye soran polise delikanlılık gereği adını verdi ve Söyle istediğin yere geleyim hesaplaşalım! dedi. Polis öğrenmek istediğini öğrenmiş, Oktay ın SBF de olduğunu tespit etmişti. O gece sabaha karşı SBF yurdu basıldı ve Oktay Etiman ile bazı arkadaşlar gözaltına alındık. Gözaltına alınan pek çok arkadaş o gün bırakıldık. Oktay Etiman o zamana kadar hiç uygulanmamış ağır işkencelere maruz kalmış. 4-5 gün süren bu ağır işkenceler sırasında Oktay a, birçok ilgisiz isimler veriyor polis, Bizi uğraştırma, öyle isimler ver ki, hah tamam bunlardır diyelim, ikna olalım, yoksa bu işkencelerden kurtulamazsın. Sonunda kabul ettikleri bir liste veriyor. Sinan Kâzım ın ismi de bu listede. Ben eyleme katılmamıştım ama adım o listede vardı. Kimler katılmıştı, kimlerin adı benim gibi katılmadan çıkmıştı, bilmiyorum. Sinan Kâzım a Sen bu eylemde var mıydın? diye sormadım. Ama eminim eyleme katılmıştı. Kambersiz düğün olmazdı. Böylece kaçaklık dönemimiz başlamıştı. Daha çok yurtta kalıyorduk. Polis baskınları genellikle gece olduğu için sabaha kadar oturuyor, gündüz de uyuyorduk. Kaçaklığımızın ikinci günü, 22 16