XVIII. Y.Y. A KADAR ANADOLU DAKİ TÜRKMENLERİN DİNİ DURUMU

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "XVIII. Y.Y. A KADAR ANADOLU DAKİ TÜRKMENLERİN DİNİ DURUMU"

Transkript

1 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH (GENEL TÜRK TARİHİ) ANABİLİM DALI XVIII. Y.Y. A KADAR ANADOLU DAKİ TÜRKMENLERİN DİNİ DURUMU Yüksek Lisans Tezi Özden ERDOĞAN Ankara-2003

2 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH (GENEL TÜRK TARİHİ) ANABİLİM DALI XVIII. Y.Y. A KADAR ANADOLU DAKİ TÜRKMENLERİN DİNİ DURUMU Yüksek Lisans Tezi Özden ERDOĞAN Tez Danışmanı Prof. Dr. Saadettin GÖMEÇ Ankara-2003

3 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH (GENEL TÜRK TARİHİ) ANABİLİM DALI XVIII. Y.Y. A KADAR ANADOLU DAKİ TÜRKMENLERİN DİNİ DURUMU Yüksek Lisans Tezi Tez Danışmanı : Tez Jürisi Üyeleri Adı ve Soyadı İmzası Tez Sınavı Tarihi...

4 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III GİRİŞ...1 I. BÖLÜM ESKİ TÜRKLERİN DİNİ A) KÖK TENGRİ İNANCI...7 B) ATALARA SAYGI...14 C) ŞAMANİZM...22 a) Şaman...36 b) Şamanın Görevleri...47 D) TÜRKLERİN İSLAMİYETTEN EVVEL GİRMİŞ OLDUKLARI DİĞER DİNLER a) Budizm...57 b) Manihezim...68 c) Hıristiyanlık...75 d) Musevilik...78 II. BÖLÜM TÜRKLERİN İSLAMİYETE GİRİŞİ A) TÜRKLERİN İSLAMLA TANIŞMALARI VE TAVIRLARI a) İlk temaslar...83 b) Emeviler Dönemi...85 c) Abbasiler Dönemi...93 d) Samaniler Dönemi...97 B) TÜRKLERİN İSLAMA BAKIŞLARI VE TARİKATLARIN FONKSİYONLARI

5 III. BÖLÜM ANADOLU NUN FETHİ VE TÜRKLERİN DİNİ HAYATI A) ANADOLU NUN FETHİ VE TÜRKLEŞMESİ B) ANADOLU DAKİ DERVİŞLERİN FETİH HAREKETİNDEKİ ROLLERİ C) DİNİ DURUM IV. BÖLÜM GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ANADOLU TÜRKLERİNİN DİNİ DURUMU A) TABİAT İLE İLGİLİ İNANIŞLAR VE PRATİKLER B) SOSYAL HAYATTAKİ İNANIŞLAR VE PRATİKLER C) SOSYAL HAYATLA İLGİLİ DİĞER İNANÇ VE UYGULAMALAR a) Yağmur Duası b) Kurban c) Büyü ve Nazar d) Eşiğin Kutsallığı e) Mevlit SONUÇ TEZ ÖZETİ ABSTRACT KAYNAKÇA ÖNSÖZ Din, bir milletin tarihine yön veren en önemli kültür unsurlarından birisidir. Biz de Anadolu daki Türkmenlerin Dini Durumu adlı çalışmamızla Türk kültür tarihini doğrudan

6 ilgilendiren, Türklerin sahip oldukları inançları, tarihleri boyunca kabul etmiş oldukları dinleri ve bunların, tarihi seyir içinde, Türk toplumuna ne gibi etkilerde bulunmuş olduklarını genel hatlarıyla ortaya koymaya çalıştık. Çalışmamızın başından itibaren Türklerin en eski inançlarıyla ilgili geleneklerin Türklerin pek çok dinle temasa gelmiş olmalarına rağmen varlıklarını günümüze kadar koruduklarını, karşılaştırmalı olarak, verilen genel örnekler dahilinde incelemeye çalıştık. Yapmış olduğumuz bu çalışmanın, gelecekte yapılacak çalışmalar için bir basmak teşkil etmesi en büyük dileğimizdir. Bu tez çalışması süresince benden yardım ve teşviklerini esirgemeyen tez danışmanım, Ankara Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim üyesi Sayın Prof. Dr. Saadettin Gömeç e sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Ankara 2003 Özden ERDOĞAN

7 GİRİŞ İslami devirden önceki Türk inancı hakkındaki çalışmalar, XIX. y.y. da Rus alimi, W. Radloff ile başlamıştır. Kendisi yazdığı Sibirya dan 1 adlı eserinin büyük bir kısmında, Orta Asya daki Türkler arasında var olan Şamanizme yer vermiştir. Bu eser, kendisinden sonra konu ile ilgilenen pek çok araştırmacının ana kaynaklarından biri olurken, Eski Türklerin dininin şamanizm olduğu tezinin benimsenmesinde de büyük bir rol oynamıştır. Türkiye de ise eski Türk dini ile ilgili ilk ciddi çalışma, Ziya Gökalp tarafından yapılmıştır. Ona göre eski Türk dinine Toyonizm veye Nom denilmelidir 2. Ondan sonra, eski Türk dini hakkındaki çalışmalar devam etmiş, özellikle Fuad Köprülü, Anadolu nun dini tarihi ile ilgili çalışmaları sebebiyle Şamanizme ağırlık vererek, Anadolu daki heterodoks topluluklarda bunun izlerini göstermeye çalışmıştır 3. Bununla birlikte, Abdulkadir İnan, konu ile ilgili çalışmasında Türklerin şamanist olduklarını söylemiştir 4. İbrahim Kafesoğlu ise şamanlığın dinden ziyade bir sihir karakterini ortaya koyduğunu ve tarihi Türk topluluklarındaki inançlarla bir ilgisinin olmadığını belirtmiştir 5. Şamanizm in eski Türk dini olduğu tezine katılamayanlardan biri de P. Wilhelm Schmidt tir. Daha çok Hunlar üzerinde duran bu şahsa göre, Hunların Gök Tanrı kültüne dayalı, gerçek ve halis bir dine sahip oldukları muhakkaktır 6. Yine bir din tarihçisi olan Hikmet Tanyu da, eski Türkleri, şamanist olduklarını varsayarak tahlil etmenin hatalı olduğunu, Türklerin dininin ve töresinin Tengri 1 W. Radloff, Sibirya dan, (Çev. Ahmet Temir), Ankara 1954, 2 cilt 2 Ziya Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, İstanbul Fuad Köprülü, Anadolu da İslamiyet, Türk Tarih-i Dinisi 4 Abdulkadir İnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm, TTK. Yay., Ankara İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Istanbul P. Wilhelm Schmidt, Eski Türklerin Dini (Çev. Sadettin BULUÇ), TDED, XIII, 1964

8 dini olduğunu, buna, yüce, ulu anlamına Gök Tengri dini de denilebileceğini belirtmiştir. Kendisi bu dini, Hz. İbrahim den gelen Hanifliğe benzetir 7. Buraya kadar özetlenen tüm bu görüşler göz önüne alındığında, geniş bir coğrafyaya yayılmış olan ve Türkler arasında da çeşitli uygulamaları görülen şamanizmi, sihri bir sistemden başka bir şey olmadığını göz önüne alarak, eski Türk dini olarak tanımlamak doğru olmasa gerektir. Çünkü şamanlık bir din olmaktan çok temelinde ruhları, cinleri vb. varlıkları emir ve kumanda etmek ve gelecekten haber vermek düşüncesi olan bir sihir sisteminden başka bir şey değildir. Öte yandan, Orta Asya ya IV.-V. y.y. lardan sonra girdiği varsayılan şamanizmin etkisiyle Türklerin yaşamında, pek çok adet, gelenek ve inançlarında, uzun süreli uygulamalar sonunda şamanist ağırlıklı bir birikimin ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Türkler dinsel inançlarıyla beraber bu şamanist adetleri birleştirerek bir bütünlük ortaya koymuş ve şamanizm, bugünkü görüntüsüne bu şekilde ulaşmıştır. Ancak, daha önce de söylediğimiz gibi artık bir din olmadığı kesin olarak ortaya konulan şamanizm Türklerin inançlarının merkezi haline gelememiş, bilakis, dinsel ayin ve törenlerin büyük bir çoğunluğu şaman olmadan icra edilmiştir. Türk inançları ile ilgili en eski bilgilere, Çin yıllıklarında, Orkun yazıtlarında ve çeşitli batılı ve İslami kaynaklarda rastlanmaktadır. Bu kaynaklarda verilen bilgilerden yola çıkarak Türklerin asıl dinin Kök Tengri inancı oluğunu söylemek mümkündür. Tarihi kayıtlarda bu konuyla ilgili ilk bilgiler Hun Türkleriyle ilgilidir. Çin yıllıklarından edinilen bilgilere göre Hunlar, bir Gök Tanrı ya inanıyor ve onu daha sonra Kaşgarlı Mahmud un ifade ettiği üzere, hem gök hem de Tanrı anlamını içeren Tengri kelimesiyle ifade ediyorlardı. Yine Hunlardan sonraki Türklerde de Gök Tanrı inancı devam 7 Hikmet Tanyu, Türklerin Dini Tarihçesi, İstanbul 1998

9 etmiştir. Kök Türkler, Uygurlar, Bulgarlar, Oğuzlar vb. Türk topluluklarının asıl dini de Kök Tengri inancı olmuştur. Bununla birlikte Türkler, ana yurtları olan Orta Asya dan çeşitli sebeplerle göç etmeye başladıklarında, pek çok yeni millet ve kültürle karşılaşmışlar ve bulundukları çevrenin de etkisiyle İslamiyet e girmeden önce muhtelif dinleri de kabul etmişlerdir. Bunlar arasında sayabileceğimiz Budizm, Maniheizm, Hıristiyanlık, Musevilik gibi dinler, çeşitli Türk toplulukları tarafından kabul görmüştür. Ancak İslamiyet dışında, adı geçen dinler, Türk kültürünün inanç sistemine uymadığı için mahalli nitelikte kalmış ve bu dinlerin kabul edilişi, ancak merkezde bulunanlar tarafından olmuş, halk ise, eski inançlarını sürdürmeye devam etmiştir. Türkler tarafından kabul edilen dinler arasında yalnızca İslamiyet, Türklerin eski inançlarıyla bir çok bakımdan uygunluk göstermiş ve bu nedenle Türkler arasında geniş ölçüde yayılarak günümüze kadar gelmiştir. Türklerin İslam dinini kabulleri, ilk karşılaşmalar, ferdi ve siyasi münasebetler, savaşlar, mücadeleler, İslam devletlerinin çeşitli kademelerinde alınan görevler ve nihayet gruplar ve kitleler halinde İslama giriş şeklinde bir gelişme göstermiştir. VII. y.y. başlarında Arap Yarımadasında doğan İslam dini, özellikle dört halife döneminde Arap Yarımadasının sınırlarını aşmış, bir taraftan Bizans ı bir taraftan da İran ı tehdit eder hale gelmiştir. Özellikle Hz. Ömer devrinde ( ) meşhur Kadisiye (636) ve arkasından da Nihavend (642) savaşlarında İran Sasani İmparatorluğunun bütünüyle İslam topraklarına dahil edilmesi, Türk ülkeleriyle İslam toprakları arasındaki engelleri ortadan kaldırmıştır. Böylece Türkler, İslam ordularıyla karşı karşıya kalmışlardır. Tarihçilere göre, Türklerle Arap ordularının ilk karşılaşmaları, Kafkasya üzerinden Hazar Türkleri, Horasan

10 üzerinden de Kök Türklerle olmuştur. Müslüman Arap ordularının Orta Asya ya yayılmak ve hakim olmak amacıyla yaptıkları savaşlar gerçekten çok kanlı olmuştur. Özellikle Emeviler devrinde sürdürülen fetih ve istila siyaseti daha çok ganimet ve şeref arzusu üzerinde odaklandığından bu dönemde bölgede, özellikle Türkler arasında İslamiyete geçenlerin sayısı oldukça az olmuştur. Emevilerden sonra İslam devletinin başına geçen Abbasiler döneminde ise Türk-Arap münasebetlerinde gözle görülür bir yumuşama olmuştur. Bu döneme kadar savaşlar ve mücadelelerden ibaret olan Türk- Arap ilişkileri, Abbasilerin Emevilere nazaran daha müsamahakar ve işbirlikçi tutumları neticesinde olumlu bir biçimde gelişerek Türkler arasında İslamlaşmanın da hız kazanmasına ve Türklerin çeşitli devlet kademelerinde görevler almalarına imkan vermiştir. Ancak tüm bu olumlu gelişmelere rağmen Abbasiler devrinde Türk yurtlarında geniş kitleler halinde İslama giriş gözlenmemiştir. Türkler arasında İslamiyet in yayılıp geniş toplulukların ihtidasına dönüşmesi, asıl Samaniler devrinde olmuştur. X.y.y. dan itibaren İslamiyet i geniş ölçüde kabule başlayan Türkler, ancak bu tarihten sonra bu dini gerçek anlamda benimsemiş ve onun hamisi ve yayıcısı olmuşlardır. Çalışmamızın baş rol oyuncuları olan Oğuzlar (Türkmenler)da işte bu devirde yani, Samaniler döneminde İslam a girmeye başlamışlardır. X. y.y. dan itibaren geniş gruplar halinde İslamlaşmaya başlayan Türkler arasında, şehir yerlerinde yeni dinin tün icapları yerine getirilirken, İslamiyet i sathi bir şekilde anlayan ve İslam kültür merkezlerinden uzak sahalarda konar göçer olarak hayatlarını idame ettiren Türkmenler ise, eski inançlarını Müslüman olduktan sonra da korumaya çalışmışlardır. Nitekim İslam öncesinde hayat şartları gereği şehirlerden uzak, çadırda yaşamaya alışkın, basit bir hayat sürdürmüş ve bu nedenle din ve mezhep konularına pek ilgi duymamış olan bu

11 Türkmenler, pek çok dini, hatta başlangıçta İslamiyet i benimsedikleri halde, yine de kendi milli geleneklerine bağlı kalmışlar, yaşantılarında bir değişikliğe gitmemişlerdir. Türkmenler İslam ı aynen benimsemek yerine, kendi inançlarıyla harman edip yeni bir sentez oluşturmuşlardır. Bu sentez, Türk Müslümanlığı olarak da tabir edilebilecek ve başında Hoca Ahmet Yesevi nin bulunduğu İslamın sufi yorumu olmuştur. Araştırmacıların yorumlarına göre, İslam ı Türkmenler arasında Arap orduları ve sözcüleri değil, dinin şeri kurallarını önemsemeyen, dini, sufice yorumlayan, halkın benimseyebileceği şekilde ifade eden ve halkın eski inançlarıyla yeni dini kaynaştıran, bu sufiler olmuşlardır. Türkistan ı adım adım arşınlayan dedeler, babalar, atalar, tıpkı şamanlar gibi menkıbeler, nasihatler anlatan, halk üzerinde sevgi ve saygıdan kaynaklanan nüfuzları olan kimseler olmuşlardır. İşte bu bahsi geçen, dedeler, babalar, atalar diye adlandırılan sufilerin telkin ettiği şekilde İslam ı benimseyen Türkmenler, eski inançlarıyla alakalı geleneklerin yaşatıldığı, dede ve babalar hakimiyetine dayanan, kendine özgü bir Türkmen Sünniliği oluşturmuşlardır. Bununla beraber, Türkmenlerin İslamlaşmasında gerçekten büyük hizmetleri geçen bu babalar, XI. y.y. da Anadolu nun fethedilmeye başlamasıyla bu bölgeye akın eden Türkmenlerle beraber gelerek, Orta Asya daki misyonlarını burada da sürdürmeye devam etmişlerdir. İşte biz bu çalışmamızda Türklerin gerek en evvel sahip oldukları inançların ve daha sonraları yine Türklerce kabul görmüş dinlerin, Türklerin yaşam biçimleri üzerindeki etkilerini incelemeyi hedeflemekteyiz. Çalışmamızın ilk bölümünde, Türklerin en eski inançları, İslamiyet ten evvel kabul etmiş oldukları diğer dinler ve tüm bunların Türkler üzerindeki etkilerinden genel anlamda bahsetmeye çalışılacaktır. İkinci kısımda ise Türk kültür tarihinin en önemli vakalarından biri olarak kabul edilen Türklerin İslamiyet le tanışmaları ve bu olaya karşı vermiş oldukları tepkiler anlatılacak, Türklerin İslam ı anlayış biçimleri ve bu konuda o dönemde ortaya çıkmış tarikatların fonksiyonları üzerinde genel bir

12 değerlendirme yapılacaktır. Üçüncü bölümün konusunu ise, yine Türk tarihinin en önemli olaylarından biri olan Anadolu nun fethi ve bölgedeki Türk yerleşmesi oluşturmaktadır. Bu kısımda Anadolu ya yapılan akınlar neticesinde Anadolu yu vatan tutmuş olan Türkmenlerin bu bölgedeki dini durumları yine genel manada şekillendirilmeye çalışılacaktır. Çalışmamızın son kısmında ise, günümüzde de varlığını sürdüren, İslamiyet ten önceki Türk inançlarının hayatımızın hangi safhalarında ve ne şekilde devam ettikleri, karşılaştırmalı olarak, genel örneklerle ortaya konulmaya çalışılacaktır.

13 I. BÖLÜM ESKİ TÜRKLERİN DİNİ A) KÖK TENGRİ İNANCI Eski Türklerde din, tüm kainatın hakimi ve yaratıcısı olan yüce bir varlığa inanma etrafında şekillenmiştir. Türkler bu yüce varlığı hem gök hem de Tanrı anlamı içeren Tengri kelimesi ile ifade etmişlerdir. Tengri, eski Türk inancında, tek yaratıcı olarak din sisteminin merkezinde yer almaktadır. O, aynı zamanda semavi bir mahiyete sahip olduğundan, eski Türk vesikalarında çoğu kez Kök- Tengri adı ile zikredilmektedir. Bundan yola çıkarak eski Türk inancına Kök-Tengri Dini adı verilmiştir 8. Türkiye Türkçesindeki Tanrı sözcüğü Orkun Yazıtlarında Tengri biçiminde olup 9, bugün muhtelif Türk lehçelerinde, her lehçenin fonetik özelliğine göre Tenri, Tengere, Tangrı, Tanrı, Tangara, Ture şekillerinde söylenmektedir 10. Asya Hunlarından itibaren Türklerde en önce teşekkül eden dini terim, Tanrı dır. Asya Hun Tanhusu Mo-tun, M.Ö.176 da Çin hükümdarına yazdığı bir mektupta, kendisinin Tanrı tarafından tahta çıkarıldığını ve askeri zaferlerini öncelikle onun sayesinde kazandığını belirtir 11. Ayrıca, Mo-tun un unvanı, gücünün kaynağını Tanrı dan alan manasında Tengri Kut tur. Yine Hun Kağanlarından Kün-içen (M.Ö ), Çin hükümdarı tarafından 8 İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Ötüken Yay., İstanbul 1999, s Muharrem Ergin, Orhun Abideleri, Boğaziçi Yay., İstanbul 2000, s.7, 13, 17, 19, 27, 33, 37, 39, 41, 43, 47, 49, 55, 57, 61, 65, 67, 69, Hikmet Tanyu, İslamlıktan Önce Türklerde Tek Tanrı İnancı, Ankara Ünv. İlahiyat Fak. Yay., Ankara 1980, s. 7, Bahaeddin Ögel, Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi I,Kültür Bak. Yay., Ankara 1981, s. 439.

14 kendisi için kurulan tuzağı birdenbire fark edince orada ast rütbeli kumandanlara rastlamamı Gök (Tanrı) takdir buyurdu. Kendimi korumayı Gök (Tanrı) nasip etti. diye sevinçle haykırmıştır 12. M.S. IV. asır başında Hun devletini kuran Liu-Yüan ın yiğitliği karşısında genç yeğeni Gök (Tanrı), bu kişiyi Hunları düşünerek dünyaya getirdi demiştir. Liu Yüan da Chin prenslerinin birbirleri ile mücadeleleri karşısında Gök ün (Tanrı) iradesine karşı gelmenin doğru olmadığını, Gök ün (Tanrı) emirlerine uymamanın felaket doğuracağını, Gök (Tanrı) verir de insan kabul etmezse, başına felaketler geleceğini belirtmiştir yılında, Han Şey-ley, düşmanının karşısına çıkması üzerine atının üzerinde iki kolunu yukarıya kaldırıp, başını aşağıya doğru eğerek, Ey Gök (Tanrı), onu bana teslim ettiğin için, sana şükürler olsun! diye haykırmıştır. 343 yılında, Hun Devleti nin Çao kağanı Herkes milis kuvvetini versin. Gök e (Tanrı) itaat için, gelecek yıl birliklerime kendim kumanda edeceğim! emrini vermiştir 14. Görüldüğü üzere, bütün bu vesikaların ışığında, Hun dönemindeki anlayışa göre, siyasi otoriteyi sağlamak, insanları sevk ve idare etmek için, kağanı devletin başına Tanrı getirir. Devletin planlarını çok önceden O, hazırlar ve vakti gelince tatbik eder. İnsan, O nun takdiratına boyun eğmek zorundadır. O na karşı gelmek tehlikelidir, aksi halde, insanı felakete uğratır. İnsanları gelecek belalardan korunmaları için uyarır ve felakete uğrayanlara yardım eder. Hunlardaki Tanrı telakkisi, Kök Türklerde daha da netleşerek devam etmiştir. Kök Türklerdeki Tanrı anlayışını, Orkun Kitabelerinden tespit etmek mümkündür. Kitabelerde 12 P.W. Schmidt, Eski Türklerin Dini,( Çev. Sadettin Buluç), İst. Ünv. Türk Dili ve Ed. Dergisi, XIV, 1996, s W. Eberhard, Liu Yuan ve Liu Ts ungug un Biyografileri, Ankara 1942, s.8, Schmidt, a.g.m., s Schmidt, a.g.m., s. 82.

15 Zamanı,Tanrı yaşar. İnsanoğlu hep ölmek için türemiş 15 ifadesinde, Tanrının en önemli özelliği olan ezeli ve ebedi oluşu anlatılmaktadır. Yine kitabelerde geçen Kendimi o Tanrı kağan oturttu... 16, Tanrı kuvvet verdiği için babam kağanın askeri kurt gibi imiş, düşmanı koyun gibi imiş 17,... annem hatunu yükselten Tanrı, il veren Tanrı 18,... Tanrı buyurduğu için devletim, kısmetim var olduğu için, ölecek milleti diriltip besledim 19, Tanrı bahşettiği için, ben kazandığım için Türk milleti kazanmıştır 20 gibi ifadeler, tıpkı Hunlarda olduğu gibi, Kök Türklerde de, Tanrının, kağanı devletin başına getirme gücüne ve kudretine sahip olduğunu göstermektedir. Yine bu ifadelere göre Tanrı, yaratıcı, kut vericidir. Tanrı izin verdiği için düşmanlar perişan edilmiş ve devlet sahibi olunmuştur. Yani Tengri, Türk milletinin geleceğini belirleyen en yüce varlıktır. Tonyukuk kitabesinde geçen... Hanını bırakıp Çin e tekrar teslim oldun. Tanrı şöyle demiştir: Han verdim, hanını bırakıp teslim oldun. Teslim olduğun için Tanrı öldürmüştür 21 ifadesinden de anlaşılacağı üzere Tanrı, bağışlayıcı ve mükafatlandırıcı olduğu kadar, cezalandırıcı özelliğiyle de Türk hayatında görülür. Kağanlarını terk eden halkı, başka inançlara kapılanları, kötü kağanları cezalandırır. Kök Türk çağından sonraki dönemlerde de Türkler arasında, aynı telakki göze çarpmaktadır. 762 de Mani dinini kabul eden Uygurlar, bu yeni dinde gün ve ayın ön plana çıkmasıyla ilgili olarak, Tanrı kelimesinin başına Kün, Ay ve Kün-Ay kelimelerini ilave ederek Kün Tengri, Ay Tengri, Kün-Ay Tengri kavramlarını oluşturmuşlardır. Aynı Tanrı anlayışı, Bulgarlarda da bulunmaktadır. Bulgar hanının, Bulgarlar üzerine Tanrı tarafından, reis olarak getirildiği, tarihlerinde hüküm sürmüş olan, Kurum Han ın kitabesinde 15 K. T., kuzey yüzü, 10. satır. 16 K. T., doğu yüzü, 26. satır. 17 B. K., doğu yüzü, 11. satır. 18 B. K., doğu yüzü, 21. satır. 19 B. K., doğu yüzü, 23. satır. 20 B. K., doğu yüzü, 33. satır. 21 Tonyukuk, I. Taş, batı yüzü, 2., 3. satırlar.

16 yer almaktadır 22. X. asır Oğuzları nda da benzer bir telakki vardır. İbn Fadlan ın naklettiğine göre Oğuzlardan biri haksızlığa uğradığı yahut hoşlanmadığı bir iş başına geldiği zaman, başını göğe kaldırarak Bir Tanrı der. Yine İbn Fadlan, Başkurtlar ın da gökte yaşayan en büyük Tanrı ya inandıklarını nakleder 23. Tiflisli St. Abo (790 larda) Hazarların bir yaratıcı Tanrı tanıdıklarını söylemiştir. 862 de Hazar başkentine, Bizans tan gönderilen St. Cyrill ile mülakatı sırasında Hazar hakanı, Hıristiyanların, Tanrının üçlü kişiliğine inandıkları halde kendilerinin (Türklerin) tek Tanrı ya iman ettiklerini belirtmiştir 24. Görüldüğü gibi Türklerde Tanrı inancı, monoteist bir karakterde olup tek yaratıcı olarak dini sistemin merkezinde yer almaktadır. Türkler, bu yüce varlığa, O nun rızasını kazanmak için yılın belirli zamanlarında at, sığır ve koyundan kurban kesmişlerdir. Kurban, birçok şeyin nedeni sayılmış ve bu anlayış doğrultusunda, Tanrı dan zafer istemek, Tanrı nın bahşettiği bir olaya karşı teşekkür etmek, barışı ve anlaşmaları temin etmek vs. gibi hususlarda ön plana çıkmıştır 25. Öte yandan, kaynakların yanlış yorumlanmasından dolayı bazı araştırmacılar eski Türklerin güneşe, aya kurban kestikleri yolunda görüşler ileri sürmektedirler. Ancak hakikatte olan bir şey vardır ki, eski Türklerde kendisi için kurban kesilen, dua edilen ve saçı saçılan tek yüce varlık Tanrı dır. Bunun dışındaki kurban hadiseleri, toylar, şölenler, sosyolojik olaylardır. Güneşe ve aya saygı 22 Bahaeddin Ögel, İslamiyet ten Önce Türk Kültür Tarihi,TTK. Yay., Ankara 1991, s Ramazan Şeşen, İbn Fadlan Seyahatnamesi, İstanbul 1975, s İbrahim Kafesoğlu, a.g.e., s Jean Paul Roux, Türklerin ve Moğollar ın Eski Dini, ( Çev. Aykut Kazancıgil), İstanbul 1998, s

17 duyulması, bunların sevilmesi, bu cisimlerin insan hayatında vazgeçilmez unsurlar olmalarından kaynaklanmaktadır. Nasıl ki bugün güneş, insanlığın yaşayabilmesi için hayati öneme sahip bir nesne ise, o zamanlarda da bu şekilde değerlendirilmekteydi. Yani güneş, insanlara ısı ve ışık kaynağı olan, tabiatı canlandıran bir araç, ay ise gece insanlara, özellikle konar-göçer Türk çobanlarına yol gösterici bir vasıta olup, toplum hayatı için vazgeçilmez öneme sahip varlıklardı. Eski Türklerin dini hayatı incelenirken bu varlıkların insanlara faydalı olmaları sebebiyle sevilmeleri ve Tanrı tarafından yaratıldıkları için bunlara kutsallık atfedilmesi ile onlarda birtakım gizli güçler bulunduğuna inanarak, kendilerine kurban sunulması arasındaki fark göz önünde tutulmalıdır. Yine bu konu ile ilgili olarak kitabelerde geçen yer-sub deyimini de yer-su ruhları şeklinde algılayarak dağların, ağaçların, kayaların, ırmak, denizlerin vb. tüm bu tabiata ait parçaların, eski Türkler tarafından birer semavi ve kutsal ruh şeklinde tasavvur edildiğini ve hatta bu yüksek varlıklara dua, kurban, saçı ve çeşitli merasimlerden meydana gelen bir kült yapıldığını söylemek yanlış olsa gerektir. Çünkü kitabelerde geçen yer-sub deyimi ülkevatan manasında kullanılmıştır. Bilindiği üzere toprak, yani ülke, yani vatan, ataların yaşadığı, kanlarıyla sulanmış olduğu yer olması sebebiyle kutlu (ıduk) sayılmıştır. Aynı şekilde, dağlar ve tepeler de göğe yakınlıkları, yükseklikleri nedeniyle daima ululuk, yücelik ve ilahilik timsali olarak kabul edilmiş ve eski Türkler, dini ayin ve törenlerini genellikle Tanrı nın mekanı olarak düşündüklerinden, kutsallık atfettikleri dağlarda ve tepelerde icra etmişlerdir.

18 B) ATALARA SAYGI İslam öncesi Türk inanç sisteminin içerisinde atalar, öldükten sonra dahi ruhları vasıtasıyla, aile efradını korumaya devam ettiklerinden, onlara karşı duyulan minnet hissi türlü şekillerde ortaya konulmuş ve yılın belirli zamanlarında ataların ruhu için Tanrı ya kurban sunulmuştur. Örneğin, Asya Hunlarının Lung-Çıng denilen yerde, 5. ayda yaptıkları törende, Tabgaçların ilkbaharın ilk ayında, ülkenin doğu bölgesindeki taş-ev de, Kök

19 Türklerin Atalar Mağarasında 26 yaptıkları törende, ata ruhları adına Tanrıya kurban sunulmaktaydı. Ata ruhlarının bu denli önemli oluşu Türklerde, ölüm adetleri ve mezar şekilleri üzerinde de tesirli olmuştur. Tarih vesikalarına göre, ölüm karşısında Türkler, çok sayıda kurban keser "aş" verir ve büyük yas tutarlardı. Kök Türk Kitabeleri'nden anlaşıldığına göre, Kül-Tigin'in ölümünde "yuğçı"lar (matemciler), sığıtçılar gelerek matem tutup ağlamışlardır 27. Aynı şekilde Bilge Kağan'ın ölümünde de, sayısız kavmin gelerek ağladığı, yas tuttukları, saçlarını yoldukları, yüzlerini ve kulaklarını kestikleri, yazıtlarda açıklanmıştır 28. Çinliler de Kök Türklerin beyleri için yaptıkları ölüm adetlerini şu şekilde anlatmaktadırlar; Bir kişi ölünce, cenazesi çadıra konulur. Bütün akrabası, ölünün adına kurban olarak, bir koyun ve bir at kesip, çadırın dışına koyar. Bundan sonra, hepsi feryat ederek, at koşturup, bunun etrafını yedi defa dolanır ve çadırın giriş kısmının önünden geçerken, bıçakla yüzlerini yaralarlar. Böylece, kanla göz yaşı birbirine karışarak akar. Sonra ölüyü gömmek için müsait bir gün tespit edilir. Önce, ölünün atı yakılarak, külleri, vaktiyle kullandığı eşya ile birlikte, ölü ile gömülür. Sonra bir mezar kazılır. Gömme günü, ölünün bütün akrabası kurban için çeşitli şeyler getirir. Mezarın etrafında yine at koşturup, feryat eder ve ölümü müteakip yaptıkları gibi, yüzlerini yaralarlar. Ölü gömüldükten sonra, mezarın üstüne, ölenin hayatta iken öldürdüğü düşman sayısınca taş dikilir (bunlar balbal denilen taşlardır) W. Eberhard, Çin in Şimal Komşuları, (Çev. Nimet Uluğtuğ), TTK. Yay., Ankara 1996, s KT., kuzey, satırlar. 28 BK., güney, satırlar. 22 P. W. Schmidt Tukue lerin Dini, ( Çev. Sadettin Buluç), İst. Ünv. Ed. Fak. Türk Dili ve Ed. Derg., C. XIV den ayrı basım, s. 75.

20 İbn Fadlan da 10.yy da ortaya koyduğu eserinde, Oğuzların ölü aşı için çok sayıda kurban kestiklerini ve hatta varlıklı kimselerin iki yüz başa kadar at kurban ettiklerini bildirmiştir. Yine İbn Fadlan'a göre İdil Bulgarlarının ölüm adetleri de şu şekildedir; "Bir adam öldüğü gün, erkekler gelip ölenin kubbeli çadırının kapısında dururlar. En çirkin ve en vahşi bir biçimde bağırarak ağlamaya başlarlar. Bu ağlayanlar hür adamlardır. Onların ağlaması bittikten sonra, ellerinde deriden örülmüş kırbaçlar bulunduğu halde köleler gelirler. Devamlı surette ağlayıp, ellerindeki kırbaçlarla yanlarına ve çıplak yerlerine vururlar. O kadar ki, kırbaçla vurulan yerlerde mor izler kalır. Ayrıca, ölenin çadırının kapısı üzerine muhakkak bir bayrak dikmek gerekir. Bundan sonra, ölenin silahını getirip kabrin etrafına koyarlar. İki sene müddetle matem devam eder. İki sene dolunca çadırın kapısı üzerindeki bayrağı indirip saçlarını keserler (traş olurlar). Ölünün akrabaları bir davet hazırlarar. Bu ziyafetle matemden çıktıkları anlaşılır. Bu şekildeki cenaze merasimleri, reislere yapılır 30. Dede Korkut Destanları'nda buna "aş yedirmek, aş dökmek, aş vermek" denilmiştir. Hatta bu destanlara göre, Oğuz kahramanları ölürken "ak boz atımı boğazlayıp aşım veriniz" diyerek vasiyette bulunmuşlardır 31. Bütün bunlarla birlikte, Türkler arasında çok yaygın olan yas alametleri arasında ölenin bindiği atın kuyruğunu kesme adeti de mevcuttur. Hun devrine ait Pazırık Kurganı'nda ele geçen buluntularda kuyrukları ve yeleleri kesilmiş atlara rastlanmıştır 32. Oğuzların da, İslamiyet'ten sonra bile bu adete riayet ettiklerini Dede Korkut hikayelerinden anlamak mümkündür. Bu hikayelere göre, Oğuz kahramanları, vasiyetlerinde şöyle demektedirler; "Ak 30 İbn Fadlan Seyahatnamesi, s. 36, Muharrem Ergin, "Dede Korkut Kitabı", Boğaziçi yay., 18. baskı, İstanbul 1998, s Ögel, a.g.e., s. 68.

21 boz atımın kuyruğunu kesiniz ak çıkarıp kara giyiniz". Beyrek'in ölümünden sonra, "Ak boz atın kuyruğunu kestiler. Kırk elli yiğit kara giyip gök sarındılar.sarıklarını yere vurdular." İnan'ın bildirdiğine göre, ölenin bindiği atın kuyruğunu kesme adetine Kazaklarda "tullamak (dullamak) denmektedir. Tiyanşan Kırgızları, ölünün bindiği atın kuyruğunu kesip mezarın üzerine diktikleri bir sırığa bağlarlar 33. Daha, Hun ve Kök Türkler'de mevcudiyeti görülen bu ölüm adetleri, İslamiyetin bütün tesirine rağmen günümüzde, Türklerin yaşadığı pek çok bölgede ve özellikle Anadolu'da varlığını muhafaza etmektedir. Herkesçe bilindiği üzere, bugün Türkiye'nin pek çok yerinde ölünün mevki ve servetine göre üç, yedi veya kırk gün, gelenlere yemek verilir, büyük toplantılar yapılır, kurbanlar kesilir ve özellikle kadınlardan oluşan yas tutucular, ölen kimsenin vasıflarından bahseden ağıtlar yakarlar. Atalara ait hatıraların kutlu sayılması, Türk mezarlarına yapılan tecavüzlerin ağır bir şekilde cezalandırılmasından da anlaşılmaktadır. Attila nın II. Balkan seferinin bir sebebi de Hun hükümdar ailesi kabirlerinin Bizans ın Margus piskoposu tarafından açılarak soyulmasıdır. M.Ö. 79 da benzer bir tecavüz hadisesi, Hun Tan-husunu, Wu-huanlara karşı savaşa zorlamıştır. Wu-huanları ve Bizanslıları, bu hırsızlık teşebbüsüne sevk eden sebep, eski Türklerde ölülerin silahları, kıymetli eşyaları, bazen de tam teçhizatlı atları, kadınların mücevherleri ile birlikte gömülmesi idi 34. Çünkü Türkler, ölümden sonra ikinci bir hayatın varlığına inanıyor ve ölünün öbür dünyadaki yaşamında ihtiyaçları olabilecek eşyaların yanında hazır bulunması gerektiğini düşünüyorlardı. 33 Abdülkadir İnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm,TTK. Yay., Ankara 1995, s Kafesoğlu, a.g.e., s. 212.

22 Ölüyü eşyası ile birlikte gömme adetine, Hunlardan sonraki Türk topluluklarında da rastlanmaktadır. İlgili bölgelerde yapılan kazılarda ele geçen eşyalar bunu teyit etmektedir 35. Çinlilerin, Kök Türklerin ölüm adetleri hakkında verdikleri bilgilere göre, Kök Türkler zamanında da ölüyü eşyasıyla beraber gömme adeti mevcuttur 36. İbn Fadlan da yazmış olduğu seyahatnamesinde Türklerin ölü gömme adetleri ile alakalı değerli bilgiler vermiştir. Eserde, Oğuzların ölüm ile ilgili adetleri şu şekilde anlatılmaktadır; Aralarından birisi ölünce onun için ev gibi büyük bir çukur kazarlar. Sonra cesedine elbisesini (hırkasını) giydirip, kuşağını ve yayını kuşandırırlar. Eline, içinde şarap olan, ağaçtan bir kadeh verip önüne de içinde şarap bulunan ağaçtan bir kap koyarlar. Sonra bütün şahsi eşyalarını getirip, onunla birlikte bu ev gibi çukura koyarlar. Daha sonra ölüyü bu çukurda oturtup üzerini tavanla örerler. Mezarın üzerine, çamurdan, kubbeye benzeyen bir tümsek yaparlar. Bundan sonra da ölünün hayvanlarının yanına varıp, sayısına göre birden yüz veya iki yüz kadarını kurban olarak öldürürler. Bunların etlerini yerler. Baş, ayak, deri ve kuyruklarını bir kenara ayırıp, bunları kesilmiş ağaçlar üzerinde, kabrinin başına asarlar. Bunlar, ölünün cennete giderken bineceği hayvanlardır derler yy Kıpçak-Kuman boylarının yaptıkları mezarlardan birini, Wilhem Rubruk şöyle tavsif etmektedir: Yeni bir mezar üzerinde on altı tane at derisi gördüm. Bunlar, mezarın dört tarafına dörder dörder olarak sırıklara asılmışlardı Ögel, a.g.e., s Schmidt, a.g.m., s İbn Fadlan Seyahatnamesi, s Wilhelm Von Rubruk, Moğolların Büyük Hanına Seyahat, Ayışığı Kitapları, İstanbul 2001, s

23 Kök Türk, Oğuz ve Kıpçak defin törenlerinde görülen, kurban olarak kesilen atların derilerini sırıklara asma adeti bugünkü Altaylıların ve Sahaların arasında da mevcuttur. Sahalar bu derilere tabık, Altaylılar ise baydara demektedirler. 39 Tüm bunlardan başka, eski Türkler, mezarlarının başına, kahraman ölünün hayatta iken öldürdüğü düşmanların adedini belirten ve adına balbal denilen taştan yontma tasvirler dikmekteydiler. 40 Esasen balbal geleneği, savaşta iken öldürülen kişilerin, uğruna öldürülmüş oldukları kişinin hizmetinde bulunacaklarına dair bir inançtan gelmektedir. İbn Fadlan eserinde Oğuzlardan bahsederken bu adeti de anlatır; Eğer ölen kimse, sağlığında insan öldürmüş kahraman biriyse, öldürdüğü insan sayısı kadar ağaçtan suret yontup, bunları kabrinin üzerine dikerler. Bunlar onun hizmetçileridir, cennette ona hizmet edecekler derler 41. Bu sözler, eski Türklerde ölümden sonraki hayata inancın varlığını bize bildirmektedir. Buna göre balbal, mezarına dikilen kişinin dünyada iken yapmış olduğu kahramanlığın mezara ve dolayısı ile ahirete yansımasıdır. Ata ruhlarına saygı ve hürmet adeti, Hazarlar arasında da mevcuttur. 11.y.y. da yaşamış Arap coğrafyacılarından İbn Havkal ve İstahri nin verdikleri bilgilere göre, Hazar hakanı ölünce gömülür. Onun kabrine uğrayan herkes hayvanından iner ve secde eder. Kabri gözden kayboluncaya kadar da hayvanına binmez İnan, a.g.e., s B. K., güney yüzü, 9. satır, Eberhard, a.g.e., s İbn Fadlan Seyahatnamesi, s Ramazan Şeşen, İslam Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, Türk Kültürünü Araştırma Ens. Yay., Ankara 1998, s. 158, 168.

24 Öte yandan gerek Çin kaynakları ve gerekse de İslami kaynaklar, Türklerin ölü gömme adetlerinden bahsederken, bazı Türk topluluklarının ölülerini yaktıklarına dair haberler vermektedirler. Çin kaynaklarında Kök Türklerin defin törenleri hakkında verilen malumata göre, bunlar ölülerini yakarlardı 43. Bazı İslam eserlerinde de Kırgızların ölülerini yaktıkları söylenir 44. Oysa Türklerde ölü yakma geleneği yoktur. Bu gelenek Budizm vasıtasıyla Türk bölgelerinde görülmüşse de, Türklere ait bir gelenek değildir 45. Konu ile ilgili olarak, üzerinde durulması gereken önemli bir husus da şudur; Türklerde ölmüş atalara saygı inancı, bazen yanlış anlaşılmakta, diğer bazı dünya halklarında olduğu gibi, ölen büyük insanların, Türklerde de sonradan ilahlaştırıldığı gibi düşüncelerin ortaya atılmasına sebep olmaktadır, ki bu tamamen yanlıştır. Devlet ve millet için faydalı olmuş, varlıklarının nedeni olan atalara hürmet ile bu Tanrı-insan telakkisini karıştırmamak gerekir. Ölmüş atalara karşı olan saygı, onlar adına anıt mezarlıkların yapılması, bu yerlerde kurbanlar kesilmesi belki de, vefa duygusunun bir göstergesidir. İslamiyet öncesinde görülen bu akide İslamiyetten sonra da evliya itikadına dönüşerek devam etmiştir. Bugün hemen her tepede, geçitte, dağ eteklerinde birer yatırın oluşu bunun en açık göstergesidir. Halk başı sıkıştığında, dara düştüğünde bu yerlere koşar ve buralarda yatan ve Allah katında sevildiklerine inandığı bu şahısların aracılığıyla Tanrıdan niyaz ve dilekte bulunur Eberhard, a.g.e., s Ramazan Şeşen Klasik İslam Kaynaklarına Göre Eski Türkler in Dini ve Şaman Kelimesi, İst. Ünv. Tarih Ens. Dergisi, S , İstanbul 1975, s W. Eberhard, Çin Kaynaklarına Göre Garbi ve Orta Asya Halklarının Medeniyeti, T.M. VII VIII, 1940, s Mehmet Eröz, Eski Türk Dini ve Alevilik Bektaşilik, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yay., İstanbul 1992, s

25 C) ŞAMANİZM Şamanizm, genel olarak Sibirya ve Orta Asya kavimlerinin dini inanışlarıyla alakalı bir terim olup, Asya halkları arasında büyücü, sihirbaz manasına gelen şaman kelimesinden türemiştir. Genel olarak kendisine şaman veya Türklerin kullandığı biçimiyle, kam denilen ve doğuştan gelen özel bazı kudretlere sahip olan bir şahsın etrafında şekillenen Şamanizm hakkında günümüze kadar pek çok araştırma yapılmış ancak, Türkler arasında tarihlerinin ilk safhalarından beri mevcut olup olmadığı kesin olarak ispat edilememiştir. Öte yandan ilk kez 19.yy da Radloff tarafından ortaya atılan Şamanizm in Türklerin asıl dini olduğu varsayımı da artık araştırmacılar tarafından iltifat görmemektedir. İleride de görüleceği üzere, şamanist inançların rastlanıldığı bölgelerdeki halkların dini hayatlarının büyük bir kısmı şamanın müdahalesi olmadan icra edilmektedir. Bu da bize, Orta Asya ve Sibirya Türk boylarındaki dini hayatın içinde, Şamanizm in müdahil bir unsur olarak bulunduğunu gösterir. Yani Şamanizm, bu boylarda daima var olmakla beraber onların hiçbir zaman dini sisteminin bütününü teşkil etmemiştir.

26 Konu ile ilgili olarak B.Ögel, Orta Asya daki eski Türklerin tarihi ve dini inançlarıyla alakalı kaynaklarda, şamanizmin varlığına dair kesin bir ipucuna rastlanmamış olsa da, o dönemde halk arasında bazı sihir ve ayinler yapan şamanların bulunmuş olmasının muhtemel olduğunu söyler 47. Eberhard, Türklerde Şamanizm in varlığı ile ilgili ilk haberin, 519 yılında Juan- Juanlardan kaldığını söylemektedir. Bu tarihte bir kadın şaman, bir prense göğe yolculuk yaptırmış ve sonra prensi bu seyahatten geri çağırmış, bunun için de güz mevsiminde ovada çadır kurarak yedi gün oruç tutmuş ve bütün bir gece dua etmiştir 48. Bunun dışında hiçbir kaynakta varlığına rastlanmayan Şamanizm hakkındaki bilgiler 10.y.y. dan itibaren yoğunluk kazanmaya başlar. İbn-i Fadlan 10.y.y. da Oğuzlardaki bazı kurban merasimlerinden ve bunları yöneten ihtiyarlardan bahsetmektedir. Ona göre Oğuzlar, bu ihtiyarların sözlerini dinler ve ona uygun hareket ederlerdi 49. Türkler arasına geliş yeri ve zamanı hakkında kesin bir şey söylenemeyen ve Türklerin tarihinin geç devirlerinden itibaren varlığını kabul edebileceğimiz Şamanizm denilen bu büyü sistemi, Türkler arasında yerleşip yayılırken, daha önce mevcut olan dinlere ait bazı inanç ve töreleri de benimsemek suretiyle bugünkü halini almıştır. 47 Ögel, a.g.e., s Eberhard, a.g.e., s İbnFadlan Seyahatnamesi, s. 36.

27 Şamanist dünya görüşüne göre, kainat üst üste katlardan oluşmuştur. Bu katlar belirli bir düzen üzere birbirlerinden ayrılmışlardır. Yukarıda on yedi kat vardır ve ışık (aydınlık) alemini teşkil eder. Aşağıda ise yedi (veya dokuz) kat bulunmaktadır. Burası da karanlıklar dünyasıdır. İnsanlar da, bu iki alem arasında, yeryüzünde yaşarlar. Altay Türkleri ne göre, koruyucu ve iyi ruhlar ışık (aydınlık) diyarında bulunurlar. Göğün en üst katında ise, altın kapılı bir sarayda altın bir taht üzerinde Bay-Ülgen oturmaktadır. İnsanları, ovaları, çimenleri ve ateşi ile yeri; güneşi, ayı ve yıldızları ile göğü yaratan, alemin nizamını sevk ve idare eden odur. Kırgız ve Kazak lehçelerinde Ülgen kelimesi büyük, ulu anlamlarını ifade eder. Rivayetlere göre Ülgen, iyilik eden bir varlık olup, ay ve güneşin ötesinde, yıldızların üstünde yaşar. Onun huzuruna giden yolda yedi (veya dokuz) engel (buudak) bulunur. Ülgen in huzuruna giden bu yol ancak erkek şamanlara, ayin yaptıkları zaman açıktır. Bununla beraber, erkek şaman bile ancak beşinci engele (Temir Kazık Yıldızına) kadar ulaşabilir. 50 İnanışa göre, Saha Türkleri nin tarihinde yalnız bir şaman dokuzuncu kata ulaşmış, uçmuş ve bugüne kadar geri gelmemiştir 51. Yine inanışa göre, Ülgen in yedi (veya dokuz) oğlu, dokuz kızı ve birtakım yardımcı ruhları bulunmaktadır. Altaylılarda her boy, Ülgen in oğullarından birini kendi koruyucu ruhu sayar. Ülgen in adları belirsiz dokuz kızı ise Altaylılar tarafından Ak kızlar yani iffetli kızlar olarak anılırlar. İyi ruhlar zümresine giren bu kızlar, şaman dualarından anlaşıldığına göre, ayin esnasında kama ilham ve heyecan verirler. Onları temsil eden kukla biçimindeki bebekler, şamanın cübbesine takılıdır. Bununla birlikte, Ülgen in hizmetinde bir nevi elçilik vazifesi yapan başka yardımcı ruhlar da vardır. Bunların bir kısmı şamana, göğe yolculuğu esnasında refakat ederler. Bunlardan bazıları ise insanlar arasında yaşayarak onları fena 50 İnan,.a.g.e., s F. Fedotoviç, Saha Yeri ve Saha Türkleri, ( Çev. Saadettin Gömeç), A. Ü. DTCF. Tarih Araştırmaları Dergisi, 16 / 26, Ankara 1994, s. 238.

28 varlıklardan korurlar 52. Şamanist inanca göre, Ülgen in ak kızlarından başka, birkaç dişi ruh daha vardır. Altaylılarda Umay, Ana Maygıl, Ak ene, Sahalarda Ayısıtlar, bunların belli başlılarıdır. Altaylılara göre Umay, çocukları ve hayvan ruhlarını koruyan dişi ruhtur. Umayın izlerine Sahalarda da rastlanmaktadır. Onların inancına göre Ogo ımıta, denilen bir ruh vardır. Harfi harfine çocuk ımısı demektir. Imı kelimesi, koruma silahı, tılsım, muska demektir. İnanca göre, bu ımı kuş şeklinde, çocuğun başı üzerinde öter ve bununla çocuğun neslinin bereketli olacağını haber verir. Sahalardaki bu ımı ruhunun, Umay olduğu açıktır. Umay adına Türk edebiyatında ilk kez Kök Türk Yazıtlarında rastlanır. Kül Tigin Kitabesinde, " Umay gibi annem hatunun devletine küçük kardeşim Kül Tigin er adını aldı" 53 denmektedir ki burada, Bilge Kağan, annesini Umay'a benzetmiştir. Tonyukuk yazıtında da Tanrı, Umay ve yersu nun Türklere yardım ettiklerinden bahsedilmektedir 54. Büyük Türk sözlüğü Divan-ı Lugat-it-Türk'te, Kaşgarlı bu kelimeyi şöyle izah etmektedir; Umay, kadın doğurduktan sonra çıkan son'dur. Buna çocuğun ana karnındaki eşi denir. Şu atasözünde de kullanılmıştır: "Umayka tepınsa oğul bolur, yani birisi buna hizmet ederse oğlu olur demektir. Kadınlar sonu uğur sayarlar. Sona, Saha kadınları tarafından da saygı gösterilir. Kırgız ve Kazak kadınları da bu nesneye önem verirler, toplu bir halde giderek yere gömer ve çevresini tütsülerler. Bütün bunlar Umay inancıyla alakalıdır. Konu ile ilgili araştırmasında Hikmet Tanyu, Umay'ın koruyucu ruh, melek olduğunu iddia etmiştir 55. Saadettin Gömeç ise buna ek olarak, Umay hakkında yazmış olduğu makalede onun milattan önce yaşamış kahraman bir Türk kadını olabileceğini söylemiştir Saadettin Buluç, Şaman, İslam Ansiklopedisi, C. 11, İstanbul 1950, s. 324, W. Radloff, Sibirya dan Seçmeler, (Çev. Ahmet Temir), Kültür ve Turizm Bak. Yay., Ankara 1986, s , Hikmet Tanyu, Şamanlık veya Şamanizm, Türk Ansiklopedisi, C. 30, Ankara K. T., doğu yüzü, 31. satır. 54 Tonyukuk, 2. Taş, batı yüzü, 3. satır. 55 Tanyu, a.g.e., s Saadettin Gömeç, "Umay Meselesi", Türk Kültürü XXVII, S. 318, s İnan, a.g.e., s

29 Sahalarda Umay ruhunun tüm görevleri ve sıfatları, Ayısıt denilen ruhlara verilmiştir. Ayısıt, yaratıcı, bereket ve refah sağlayıcı dişi ruhlara verilen genel addır. Bunların kimisi çocukları ve kadınları, kimisi de hayvan yavrularını ve dişi hayvanları korurlar 57. Ana-Maygıl ve Ak-ene'ye gelince, dişi ruhlar arasında sayılan bu ruhlardan Ana- Maygıl, ulusu koruyan dişi ruhtur. Buna "ulus anası" da denmektedir. Ak-ene ise bugünkü hayatta rolü olmayan ve sadece yaratılış efsanesinde adı zikredilen bir ruhtur. İnanışa göre, Ülgen yaratma kudretini ve ilhamını bu Ak-ene'den almıştır 58. Aydınlık dünyada durum böyleyken, karanlıklar diyarı olan yer altı dünyası ise dokuz kattan ibaret olup tüm katlarda, yeraltına mahsus bir güneşten çıkan korkunç bir ışık hüküm sürmektedir. Burada, insanların peşine düşen ve tüm gayretleri onlara zarar ve ziyan vermekten ibaret olan kötü ruhlar yaşarlar ki Altaylılar bunlara kara töz, kara neme veya umumiyetle tümengi töz adını verirler. Bütün bu mahlukların başında ise bizzat Bay Ülgen tarafından yaratılmış olan Erlik Han bulunur. Erlik Han, kuvvetli han demektir. Bazı şamanlar Erlik'e "Kayrakan" demektedirler. O, karanlıklar dünyasının beşinci veya dokuzuncu katında, kötü ruhlardan ibaret saray erkanı tarafından çevrilmiş olarak, kara bir tahtın üzerinde oturur. Şaman dualarında Erlik, korkunç bir varlık olarak tasvir edilmektedir. Altaylılar, en büyük felaketleri, kızamık, tifo vb. hastalıkları, hayvan kırgınlarını ondan bilirler. Altaylılara göre Erlik, kendisine kurban sunulması için bu tür işleri yapar. Onlar iplik gibi tasavvur ettikleri ruhun Erlik tarafından kesildiğine inanırlar. Erlik insanın canını alarak yeraltına 58 İnan, a.g.e., s. 39.

30 götürür, orada sorguya çektikten sonra kendi emrinde kullanır. Erliğe giden yolda da pudak denilen engeller vardır. Bir rivayete göre, Erliğin yedi (veya dokuz) oğlu vardır. Bunlar, yeraltındaki ve yeryüzündeki tüm kötü ruhları idare ederler. Yine denildiğine göre Erliğin sekiz (veya dokuz) kızı vardır ki, bunların belirli bir vazifeleri yoktur. Oyun oynar, raks eder ve yeraltına inen şamanı kandırıp babalarına getirilen kurbanı kapmaya çalışırlar. Eğer kam, bunlara aldanır ve sözlerine kanarsa, Erlik veya diğer bir töz tarafında öldürülür. Erlik Han dan daha aşağıda, cehennem (kasırgan) bulunur. Bu dünyanın günahkar ve canileri öteki dünyaya gidince burada hak ettikleri cezayı çekerler. Yeraltında yaşayan kötü ruhlara gelince; hastalığa sebep olan bu ruhları, şaman özel bir ayin yaparak uzaklaştırmaya çalışır. Yine Altay Türkleri nde geçen körmözler de ölü ruhları olup insanın ruhunu kapmak suretiyle hastalığa sebep olabilirler. Bu ruhlara Sahalar abası derler. Kötü ruhları ancak şaman uzaklaştırabilir 59. Görüldüğü üzere ne ışık diyarının ne de karanlıklar diyarının ruhları, ahlak esaslarına dayanarak hareket etmezler. Bilakis, onları güzel hediyelerle kazanmak mümkündür. Bu ruhlar insanların elindeki zenginliği de kıskandıklarından her şeyden hediyelerini isterler. Bu nedenle kabiliyetli kimseler vasıtasıyla ışık ve karanlıklar diyarının ruhları ile daima münasebette bulunmak bir vazifedir. Bu aracılık görevini şaman soyları üstlenmişlerdir. Bunlar yeraltı kuvvetleriyle irtibat kurarak onları hediyelerle teskin eder ve arzularını yerine getirmek suretiyle tehditkar belaları ecdatlarının vasıtasıyla önlemeye çalışırlar Radloff, a.g.e., s , Buluç, a.g.m., s Radloff, a.g.e., s Radloff, a.g.e., s. 231.

31 Bu iki büyük dünya arasında ise, insanın maddi hayatı için gerekli olan bütün nesneleri veren, yedi dağ ve denizi ile yeryüzü vardır. Şamanistlere göre, tüm tabiat birtakım gizli güçlerle doludur. Dağlar, ağaçlar, ırmaklar, kayalar, denizler, vb. tüm tabiata ait parçalar gören, işiten, hisseden, iyilik ve kötülük yapabilen gizli güçlere sahiplerdir. Bu nedenle her insan, yeryüzüne olan şükranlarını ifade için ona hediyesini sunar. Yolcu, her bir tehlikeli dağ geçidinde veya şiddetle akan nehir geçitlerinde, o yerin ruhuna olan teşekkürünü ifade etmek üzere bu amaçla konmuş olan taşlardan ibaret yığına (obo) bir taş atar veya kutsal bir ağaca bez (yalma) takar 61. Genelde insana benzetilen yeryüzü ruhlarının genel adı, sahip manasında iye dir. Çünkü, Altay Türkleri tarafından bu ruhlar, muayyen bir yerin, bir dağın veya ırmağın sahibi, hakimi sayılırlar. Sahalar buna iççi, Volga havalisindeki Türkler öye, Buryatlar ecen, Tunguzlar ise amak derler. Tüm bunlar, Anadolu halk inanışında ve masallarda geçen cin ve peri sözlerinin karşılığıdır. Altaylılara göre, insanları kötü varlıklardan koruyan bu yeryüzü ruhlarıdır. Sağlığı, hayvanların çoğalmasını temin eden ve kötü ruhların fenalıklarını önleyen bu ruhlar, kendilerine saygı göstermeyenleri cezalandırır, hasta ederler. Umumiyetle insana benzetilen bu iyeler, özel bir yerin mesela dağ, ırmak veya bir gölün sahibi sayıldıklarından Altaylılar dağlara, ırmaklara, göllere o yerlerin sahipleri olduklarına inandıkları bu ruhların isimlerini vermişlerdir. Onlarda her oymak, kendi bulunduğu yerdeki dağları, ırmakları ve gölleri birer koruyucu varlık olarak bilir ve onlara saygı gösterirler. Bu ruhların yer ile yaratıldıklarını

32 söyleyen Altaylılar, onlara at kurban ederler. Ayrıca onların adına sütü unla karıştırıp etrafa serpmek de adettir 62 ki, bu da bir tür saçıdır. Dağ, ırmak ve göllerden başka Türk-Moğol halklarına göre, bir de orman ruhu vardır. Kazan havalisinde ona urman öyesi, Sahalar da tıa iççite denmektedir. Bunun, ormanda yaşayan hayvanlara sahip olduğuna inanıldığından, onun adına ateşe yağ dökmek adettir. Orman ruhuna kurban olarak bez parçaları, kürkler de sunulur. 63 Şamanistler ayrıca, bazı ağaçları da kutsal kabul ederler. En çok saydıkları ağaç kayın ağacıdır. Doğu Türkistan ın Müslüman oyunları (kamları), hastayı efsunla tedavi ederken çevrelerinde kayın ağacı bulundururlar. Altaylı Sagay, Şor, Kaç, Teleüt ve diğer ulusların kamları da kayın ağacı olmadan ayin yapmazlar. Ayrıca kamların davullarında, bu ağacın resmi bulunur. İddiaya göre kayın ağacı, Ülgen tarafından indirilmiştir. 64 Kayın ağacına kutsallık atfetme adeti bugünkü Alevi cemaatleri arasında hala yaşamaktadır. Alevi Tahtacılarda dedelerin erkanda kullandıkları sopalar ancak kayın ağacından olur. Ki bu, şamanlığın halk sufizminin derinliklerinde yaşadığını göstermektedir 65. Bunların dışında bir de İdil Türkleri nde öy üyesi, ev sahibi vardır. İnsan şeklinde tasavvur edilen bu ruh, evi korur, ev halkının iyiliğine çalışır. Eğer herhangi bir şekilde küstürülürse, eve hastalık getirebilir. Onun için bu ruha, senede en az bir kez bulamaç sunulur veya sonbaharda bir kurban kesilir Buluç, a.g.m., s Buluç, a.g.m., s İnan, a.g.e., s Feyzullah Bayat, Anadolu Halk Sufizminin Oluşmasında Şamanlığın Rolü, alewiten. com. 66 Buluç, a.g.m., s. 328.

33 Şamanistlere göre ateşin de bir ruhu vardır. Altaylılar bu ruha ot tezi yani, ateş sahibi, Sahalar da ot iççite derler. Türk-Moğol halkları canlı olarak tasavvur ettikleri ateşe karşı saygıda kusur etmemeye çalışırlar. Altay ve Sibirya halklarında, yeni evlenenlerin ateşe merasimle yağ dökmesi, yemek yerken, içki içerken ateş ruhuna bir pay ayrılması adettir. Bu gelenek bugün Alevilerde, ateşe rakı serpmek şeklinde kalmıştır 67. Soyotlar ile Altay Türkleri, ateş ruhuna kurban olmak üzere koyun, Buryatlar ise kısrak keserler. Kamların yaptığı her törende muhakkak ateş bulunur, kurbanlık hayvan hangi ruh için kesilmiş olursa olsun, bir parçası önce ateş ruhuna sunulur 68. Anlatıldığına göre, ilk insanlar, meyve ve otla beslendiklerinden ateşe ihtiyaçları yoktu. Tanrı onlara et yemeklerini emrettikten sonra ateşe ihtiyaç hasıl oldu. Ülgen, gökten biri kara biri ak iki taş getirdi. Kuru otları avucunda ezerek bir taşın üzerine koyup diğeriyle vurdu, otlar ateş aldı. Ülgen böylece ilk defa, ateş yakmasını insanlara öğretip bu ateş atamın kudretinden taşa düşmüş ateştir dedi. Bundan dolayıdır ki, Altaylılarda ve Sahalarda ancak çakmak taşı ile elde edilen ateş kutlu sayılmaktadır. Kuzey Altaylarda bulunan oymaklarda güvey ve gelin, gerdeklerinde ilk defa yaktıkları ateşi çakmak taşı ile yakarlar. Üç gece ve gündüz, bu ateşin yanında bulunurlar. Öte yandan aile ocağında yanan ateş, nasıl yakılırsa yakılsın kutlu sayılır. Aynı telakki bugün Anadolu da hem Sünni hem Kızılbaş topluluklarında da mevcuttur. Çünkü ataların canlarının, yakılan ocağın içinde tecelli ettiğine inanılır. Bu itibarla, bir evde ocağın devamlı yanması, o ailenin saadet ve sürekliliğine işaret sayılmaktadır. Ocağın yansın, ocağın sönsün gibi dua ve beddualar, asıl manası bugün kaybolmakla beraber, hep bu eski inancın ifadesidir Bayat, a.g.m. 68 Buluç, a.g.m., s Ahmet Yaşar Ocak, Alevi ve Bektaşi İnançlarının İslam Öncesi Temelleri, İletişim Yay., 3. Baskı, İstanbul 2002, s. 251.

34 İnanışa göre ateş, her şeyi temizler ve kötü ruhları kovar. Başkurtlar ve Kazaklar, yağlı bir paçavrayı tutuşturup hastanın çevresinde alas alas diye dolaştırırlar. Buna alaslama derler. Bu kelime Anadolu da alazlama diye muhafaza edilmiştir. Alas kelimesi, Altay şaman dualarında çok geçer. Bununla birlikte ateş vasıtasıyla kötülüklerden temizlenme uygulamasının Müslüman Türklerde de devam ettiği anlaşılmaktadır. Burada tarihi bir takım gerçekler de söz konusudur. Ateşin temizleyici ve mikropları öldürücü gücüne duyulan saygının tezahürünün de unutulmaması gerekir. Öte yandan ateş, Şamanist Türkler tarafından gelecekten haber veren bir unsur olarak da kullanılmış ve kullanılmaktadır. Genel olarak ateşe bakıp fal açmak Orta Asya Türklerinde çok yaygın bir adet olmuştur. Özbek hanlarından Kocugum, çadır çadır dolaşarak ateşe yağ atıp kadınların falına bakar, senin oğlun, senin kızın olacak diye kehanette bulunurdu. Manas destanında da anlatıldığına göre, Manas ın babası Çakıp Han, ateşe bakıp gelinlerinin mukadderatını anlatmaktadır 70. Şamanist inanca göre, yerde ve gökte meydana gelen çeşitli tabiat olayları da, birtakım ruhların eseridir. Şamanistlerin yıldırım ve şimşek hakkındaki tasavvurları çok karışıktır. Altaylılara göre yıldırım, şimşek ve diğer tabiat hadiseleri, Ülgen in kudretine bağlı olaylardır. Bazı şamanistlere göre ise ayrı bir yıldırım tanrısı vardır. Bu tanrı, yerdeki kötü ruhları takip ederek onların saklandıkları ağaçlara ateş gönderir ve böylece yıldırım düşer. İnanışa göre, yıldırım düşen ağaçtan bir parça alınıp saklanırsa o yere kötü ruh giremez. Uranhalar, yıldırım tanrısına süt, ayran saçı ederler. Yine Uranha ve Kazak-Kırgız kadınları ilkbaharda, ilk şimşek çaktığı ve gök gürlediği gün, çadır çevresinde süt, ayran, kımız dolu kapları dolaştırıp saçı töreni yaparlar. Altay 70 İnan, a.g.e., s

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2 DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 ŞAMANİZM Şamanizmin tanımında bilim adamlarının farklı görüşlere sahip olduğu görülmektedir. Kimi bilim adamı şamanizmi bir din olarak kabul etse de, kimisi bir kült olarak kabul

Detaylı

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1 Mitoloji ve Animizm, Fetişizm Dr. Süheyla SARITAŞ 1 Animizm Canlıcılık olarak da bilinin animizmin mitolojinin gelişmesinde önemli rolü vardır. İlkel devirde, eski insanlar her bir doğa olayının, eşyanın,

Detaylı

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER SOSYAL BİLGİLER KONU:ORTA ASYA TÜRK DEVLETLERİ (Büyük)Asya Hun Devleti (Köktürk) Göktürk Devleti 2.Göktürk (Kutluk) Devleti Uygur Devleti Hunlar önceleri

Detaylı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı III. ÜNİTE TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI VE İLK TÜRK DEVLETLERİ ( BAŞLANGIÇTAN X. YÜZYILA KADAR ) A- TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI I-Türk Adının Anlamı

Detaylı

TARİH KPSS İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET ARİF ÖZBEYLİ

TARİH KPSS İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET ARİF ÖZBEYLİ ARİF ÖZBEYLİ TARİH KPSS İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET ARİF ÖZBEYLİ www.tariheglencesi.com Anav Kültürü (MÖ 4000-MÖ 1000) Anav, günümüzde Aşkabat ın güneydoğusunda bir yerleşim

Detaylı

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Sözlü Dönem Yazılı Dönem İslamî Dönem Türk Edebiyatı Geçiş Dönemi Divan Edebiyatı Halk Edebiyatı Batı etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı Tanzimat

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders Dr. İsmail BAYTAK Orta Asya Tarihine Giriş Türk Adının Anlamı: Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı Türk adından ilk olarak Çin Yıllıklarında bahsedilmektedir. Çin kaynaklarında

Detaylı

TÜRK MİTOLOJİSİ DR.SÜHEYLA SARITAŞ 1

TÜRK MİTOLOJİSİ DR.SÜHEYLA SARITAŞ 1 TÜRK MİTOLOJİSİ DR.SÜHEYLA SARITAŞ 1 Çeşitli Türk topluluklarının mitolojileriyle ilgili malzemelerin bir çoğunu bilim adamları, misyonerler, seyyahlar ya da bazı yabancı araştırmacılar tarafından derlenmiştir.

Detaylı

Türk Mitolojisi ve Türklerde Totemizm DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Türk Mitolojisi ve Türklerde Totemizm DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Türk Mitolojisi ve Türklerde Totemizm DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Totemizm Totemizm totem, mana ve tabu fikirlerine dayanır. Bir klanın n bütün b n fertlerinin kutsal saydıklar kları yaratıklar ve şeyler olan

Detaylı

YARATILIŞ MİTLERİ DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

YARATILIŞ MİTLERİ DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 YARATILIŞ MİTLERİ DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Yaratılış Mitleri Orta Asya ve Sibirya da yaşayan Türk toplulukları arasında yaygın olarak anlatılan efsaneler yaratılış mitlerini oluşturmaktadır. Daha çok Altay

Detaylı

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST 1 1) Türklerin Anadolu ya gelmeden önce

Detaylı

Türk Eğitim Tarihi. 2. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri. Dr.

Türk Eğitim Tarihi. 2. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri.   Dr. Türk Eğitim Tarihi 2. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri Dr. Ali GURBETOĞLU www.agurbetoglu.com agurbetoglu@hotmail.com 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri İslam

Detaylı

2014 2015 DERS YILI MEV KOLEJİ ÖZEL ANKARA ANADOLU LİSESİ VE FEN LİSESİ 10. SINIFLAR TÜRK EDEBİYATI DERSİ YARIYIL ÖDEVİ

2014 2015 DERS YILI MEV KOLEJİ ÖZEL ANKARA ANADOLU LİSESİ VE FEN LİSESİ 10. SINIFLAR TÜRK EDEBİYATI DERSİ YARIYIL ÖDEVİ 2014 2015 DERS YILI MEV KOLEJİ ÖZEL ANKARA ANADOLU LİSESİ VE FEN LİSESİ 10. SINIFLAR TÜRK EDEBİYATI DERSİ YARIYIL ÖDEVİ 1. Alp Er Tunga öldi mü Issız ajun kaldı mu Ödlek öçin aldı mu Emdi yürek yırtılur

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Eğitim Tarihi Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi İslam Öncesi Türklerde Eğitimin Temel Özellikleri 2 Yaşam biçimi eğitimi etkiler mi? Çocuklar ve gençlerin

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI KASIM EKİM 07-08 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı TARİH VE TARİH YAZICILIĞI

Detaylı

NOEL VE YILBAŞI KUTLAMALARI

NOEL VE YILBAŞI KUTLAMALARI NOEL VE YILBAŞI KUTLAMALARI Noel, sözlüklerde her yıl 25 Aralık tarihinde İsa nın doğumunun kutlanıldığı hristiyan bayramı olarak geçer. Hristiyanlar, kutlamalara 24 Aralık ta Noel arifesiyle başlar ve

Detaylı

III. ÜNİTE: İLK TÜRK DEVLETLERİ 2. KONU: ORTA ASYA DA KURULAN İLK TÜRK DEVLETLERİ

III. ÜNİTE: İLK TÜRK DEVLETLERİ 2. KONU: ORTA ASYA DA KURULAN İLK TÜRK DEVLETLERİ III. ÜNİTE: İLK TÜRK DEVLETLERİ 2. KONU: ORTA ASYA DA KURULAN İLK TÜRK DEVLETLERİ a. Türk Göçleri ve Sonuçları Göçlerin Nedenleri İklim koşullarının değişmesine bağlı olarak meydana gelen kuraklık, artan

Detaylı

Türk Eğitim Tarihi. 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri. Yrd. Doç. Dr.

Türk Eğitim Tarihi. 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri.  Yrd. Doç. Dr. Türk Eğitim Tarihi 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU www.agurbetoglu.com agurbetoglu@yahoo.com 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri

Detaylı

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir? Kurban sözlükte yaklaşmak, yakınlaşmak gibi anlamlara gelmektedir. Kurban, Allah a yaklaşmak ve onun hoşnutluğunu kazanmak amacıyla belirli bir zamanda uygun nitelikteki bir hayvanı kesmektir. Kesilen

Detaylı

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır. İçindekiler 1 Efsane Nedir? 2 Efsanenin Genel Özellikleri 3 Efsanelerin Oluşumu 4 Oluşumuyla İlgili Kuramlar 5 Efsanelerin Sınıflandırılması 6 Efsanelerde Konu ve Amaç 7 Efsanelerde Yapı, Dil ve Anlatım

Detaylı

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ KİTAP

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ KİTAP İÇİNDEKİLER GİRİŞ Afrika ve Afrikalılar 13 BİRİNCİ KİTAP Bir Yuruba Efsanesi: Dünyanın Yaratılışı 23 Küçük Tanrı Obatala, Beş Parmaklı Beyaz Horoz ve Kara Kaplan 23 Kara Kaplan'la Beş Parmaklı Beyaz Horoz

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : ORTA ASYA TÜRK TARİHİ Ders No : 0020100004 : Pratik : 0 Kredi : ECTS : 5 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim Tipi

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 5.ders. Dr. İsmail BAYTAK. İlk Türk Devletleri TABGAÇLAR

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 5.ders. Dr. İsmail BAYTAK. İlk Türk Devletleri TABGAÇLAR ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 5.ders Dr. İsmail BAYTAK İlk Türk Devletleri TABGAÇLAR TABGAÇ DEVLETİ (385-550) Hunların yıkılmasından sonra Çin e giden Türklerin kurduğu devletlerden biri de Tabgaç Devleti dir.

Detaylı

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Hanlığı ve Kazakistan konulu bu toplantıda Kısaca Kazak

Detaylı

ORTA DOĞU VE KAFKASYA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

ORTA DOĞU VE KAFKASYA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ Merkez Müdürünün Mesajı Orta Doğu ve Kafkasya Uygulama ve Araştırma Merkezi bağlı bulunduğu İstanbul Aydın Üniversitesi ve içinde bulunduğu ülke olan Türkiye Cumhuriyeti ile Orta Doğu ve Kafkasya ülkeleri

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Cennet, Tanrı nın Harika Evi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible

Detaylı

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Cennet, Tanrı nın Harika Evi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Cennet, Tanrı nın Harika Evi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible

Detaylı

İlk Türk devletlerinde kültür ve medeniyet

İlk Türk devletlerinde kültür ve medeniyet On5yirmi5.com İlk Türk devletlerinde kültür ve medeniyet İlk Türk devletlerinde kültür ve medeniyet nasıldı? Yayın Tarihi : 2 Nisan 2014 Çarşamba (oluşturma : 5/25/2017) 1)-Devlet Yönetimi A)DEVLET İslamiyetten

Detaylı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler OLAY ÇEVRESINDE GELIŞEN EDEBI METINLER Oğuz Türkçesinin Anadolu daki ilk ürünleri Anadolu Selçuklu Devleti

Detaylı

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 8 Ey insanlar! Rabbiniz birdir, atanız (Âdem) da birdir. Hepiniz Âdem densiniz, Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Allah katında en değerli olanınız, O na karşı gelmekten

Detaylı

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya 80 Dinlerin Buluşma Noktası Antakya 81 82 Bu ay sizlere Anadolu nun en güzel yerlerinden biri olan Antakya yı tanıtacağız. Antakya Hatay ilimizin şehir merkezi. Hristiyanlığın en eski kiliselerinden biri

Detaylı

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri :١ mı, mi? baba ( ) uzaklaştım uzaklaştırmak uzaklaştırmak evin kapıları babam yetişiyorum eğitim görüyorum ecdadım, atam saygı otur! seviyorum seni seviyorum

Detaylı

BULDAN ÖRNEĞİNDE DENİZLİ YÖRESİ ALEVİ-BEKTAŞİ KÜLTÜRÜ

BULDAN ÖRNEĞİNDE DENİZLİ YÖRESİ ALEVİ-BEKTAŞİ KÜLTÜRÜ BULDAN ÖRNEĞİNDE DENİZLİ YÖRESİ ALEVİ-BEKTAŞİ KÜLTÜRÜ Prof. Dr. Filiz KILIÇ *, Araş. Gör. Tuncay BÜLBÜL**, Uzm. Coşkun KÖKEL*** *Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü,

Detaylı

tamamı çözümlü tarih serkan aksoy

tamamı çözümlü tarih serkan aksoy kpss soru bankası tamamı çözümlü tarih serkan aksoy ÖN SÖZ Bu kitap, Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) Genel Kültür Testinde önemli bir yeri olan Tarih bölümündeki 30 soruyu uygun bir süre zarfında ve

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR ÖTÜKEN Ârif Nihat Asya BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR Şiirler: 1 BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR Servet Asya ya Armağanımdır. DESTAN O zaferler getiren atların Nalları altındanmış; Gidişleri akına, Gelişleri akındanmış.

Detaylı

İ. ÇEŞMELİ, İskitler, Hunlar ve Göktürkler de Din ve Sanat. İstanbul Cinius Yayınları, 131 sayfa (27 resim ile birlikte). ISBN:

İ. ÇEŞMELİ, İskitler, Hunlar ve Göktürkler de Din ve Sanat. İstanbul Cinius Yayınları, 131 sayfa (27 resim ile birlikte). ISBN: www.libridergi.org Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi Journal of Book Notices, Reviews and Translations Volume III (2017) İ. ÇEŞMELİ, İskitler, Hunlar ve Göktürkler de Din ve Sanat. İstanbul 2016.

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı Hayat Amaçsız

Detaylı

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta İktisat Tarihi I 13-14 Ekim II. Hafta Osmanlı Kurumlarının Kökenleri 19. yy da Osmanlı ve Bizans hakkındaki araştırmalar ilerledikçe benzerlikler dikkat çekmeye başladı. Gibbons a göre Osm. Hukuk sahasında

Detaylı

Türk devletlerinde kağanın sarayında, kurultayda ve ziyafetlerde her boyun oturacağı yer "orun" ve kesilen hayvanın etinden alacakları pay "ülüş"

Türk devletlerinde kağanın sarayında, kurultayda ve ziyafetlerde her boyun oturacağı yer orun ve kesilen hayvanın etinden alacakları pay ülüş Türk devletlerinde kağanın sarayında, kurultayda ve ziyafetlerde her boyun oturacağı yer "orun" ve kesilen hayvanın etinden alacakları pay "ülüş" olarak belirlenmişti. ORUN VE ÜLÜŞ Oğuz boylarının ananesine

Detaylı

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya VAHYE DAYALI DİNLER YAHUDİLİK Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya nispetle verilmiştir. Yahudiler

Detaylı

Tanrı nın İbrahim e Vaadi

Tanrı nın İbrahim e Vaadi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Tanrı nın İbrahim e Vaadi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM URARTU UYGARLIĞI Gülsevilcansel YILDIRIM 120213060 Urartular MÖ birinci yüzyılın başında, Van Gölü ve çevresinde önemli bir devlet Kuran ve günümüze kadar buradaki uygarlıkları etkilemiş bir kavimdir.

Detaylı

EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ

EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ Kültürü sanatı ve gelenekleriyle çok köklü bir geçmişi olan İran Zerdüşt ve onun öğretisi Zerdüştlük e de ev sahipliği yapmıştır. Zerdüşt

Detaylı

6. ÜNİTE: Türklerde Sanat A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT

6. ÜNİTE: Türklerde Sanat A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT 6. ÜNİTE: Türklerde Sanat A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT Bozkırlının nazarında sabit olan şeyin faydası yoktur. O, her an harekete hazır olmalı, kolayca yer değiş-tirebilmelidir. Bu yüzden eski Türkler

Detaylı

Dilin Tanımı DİLİN TANIMI, ÖZELLİKLERİ / DİL-MİLLET İLİŞKİSİ

Dilin Tanımı DİLİN TANIMI, ÖZELLİKLERİ / DİL-MİLLET İLİŞKİSİ DİLİN TANIMI, ÖZELLİKLERİ / DİL-MİLLET İLİŞKİSİ Dilin Tanımı 2 Türkçe Sözlükte; İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan. (1998/I:

Detaylı

MİT VE DİN İLİŞKİSİ. (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

MİT VE DİN İLİŞKİSİ. (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 MİT VE DİN İLİŞKİSİ (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Mit ve Din Mitolojiler genel olarak dinsel, ruhani ve evrenin ya da halkların oluşumu gibi yaratılış veya türeyiş gibi temaları içerirler.

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı nın İbrahim e Vaadi

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı nın İbrahim e Vaadi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Tanrı nın İbrahim e Vaadi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI ÇUKUROVA ANONİM HALK EDEBİYATI VE ÂŞIK EDEBİYATINDA SÖZLÜ TARİH Esra ÖZKAYA YÜKSEK LİSANS TEZİ ADANA

Detaylı

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir. Hiçbir müzisyen, bülbülün ötüşünden daha güzel bir şarkı söyleyemez. Bütün bu güzel şeyleri Allah yapar ve yaratır. Allah ın güzel isimlerinden biri de HAMÎD dir. HAMÎD, övülmeye, hamd edilmeye, şükür

Detaylı

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Kültürümüzden Dua Örnekleri Güzel İş ve Davranış: Salih Amel İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Kültürümüzde birçok dua örneği

Detaylı

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER) İnci GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER) Hoca ESERLERİN ORTAK ÖZELİKLERİ Hem İslâmiyet öncesi kültürü hem de İslâmî kültür iç içedir. Aruzla hece, beyitler dörtlük birlikte kullanılmıştır. Eserler

Detaylı

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 TÜRK MİTOLOJİSİNDE ÖNEMLİ RENKLER DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 RENKLER Türk mitolojisinde renklerin sembolik anlamları ilk olarak batılı Türkologların dikkatini çekmiş ve çalışmalarında bu hususa işaret etmişlerdir.

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

/uzmankariyer /uzmankariyer /uzmankariyer

/uzmankariyer /uzmankariyer /uzmankariyer Eser Adı TEKNO Tarih Yaprak Test Alt Başlık KPSS HAZIRLIK Yazar Murat TOGAN Bilimsel Redaksiyon Bülent TUNCER Redaksiyon uzmankariyer - Redaksiyon Birimi Kapak Tasarımı uzmankariyer - Grafik & Tasarım

Detaylı

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Türk edebiyatı İslamiyet öncesi Türk edebiyatı ya da Destan dönemi Türk edebiyatı, Türklerin İslamiyet'i kabulünden önceki dönemlerde oluşturdukları edebiyata verilen isimdir.[1]

Detaylı

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt Önsöz Medeniyet; bir ülke veya toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, bilim, teknoloji ürünlerinin tamamını ifade eder. Türk medeniyeti dünyanın en eski medeniyetlerinden biridir. Dünyanın

Detaylı

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası www.scriptural-truth.com KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı Azarya ve şarkının üç Yahudi duası Azarya dua {1:1} ve yangının ortasında yürüdüler öven Tanrı ve Tanrı nimet. {1:2}

Detaylı

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer Sarı Irmak ın kuzeyi idi. Daha sonra Orhun ve Selenga ırmakları

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Varlıklar Âlemi Meleklere İman Meleklerin

Detaylı

ÜNİTE TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ

ÜNİTE TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ HEDEFLER İÇİNDEKİLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ Türk Dilinin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri Türk Dilinin Gelişmesi ve Tarihî Devreleri TÜRK DİLİ - I Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Türk dilinin dünya dilleri

Detaylı

Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN*

Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN* Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN* * Gnkur.ATASE D.Bşk.lığı Türk kültüründe bayrak, tarih boyunca hükümdarlığın ve hâkimiyetin sembolü olarak kabul edilmiştir. Bayrak dikmek bir yeri mülkiyet sahasına

Detaylı

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız 4. SINIFLAR (PROJE ÖDEVLERİ) Öğrenci No 1- Dinimize göre Helal, Haram, Sevap ve Günah kavramlarını açıklayarak ilgili Ayet ve Hadis meallerinden örnekler veriniz. 2- Günlük yaşamda dini ifadeler nelerdir

Detaylı

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir Kısrak sütünden üretilen kımız, darıdan yapılan begni bekni ve boza Türklerin bilinen içecekleriydi Bozkır hayatının başlıca Bu Türklerin kültürün bilinen önemli en eski gıda ekonomik faaliyetleri neler

Detaylı

Nihat Sami Banar!ı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, s. 89-93'ten özetlenmiştir.

Nihat Sami Banar!ı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, s. 89-93'ten özetlenmiştir. Uygur Devleti Ders Anlatım Videosu UYGUR DEVLETİ (744 840 ) Uygurlar, Asya Hun Devleti ne bağlı olarak Orhun ve Selenga nehirleri kıyılarında yaşamışlardır. II. Kök Türk Devleti'nin son zamanlarında Basmiller

Detaylı

İLK TÜRK DEVLETLERİNDE HUKUK

İLK TÜRK DEVLETLERİNDE HUKUK İLK TÜRK { DEVLETLERİNDE HUKUK Hukuk Anlayışı Hukuk fertlerin bir arada barış ve güven içinde yaşamasını sağlamak amacıyla oluşturulan hak ve kanunların bütünüdür. Bir devletin uzun ömürlü olabilmesi için

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 6.ders. Dr. İsmail BAYTAK. İlk Türk Devletleri KÖKTÜRK DEVLET

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 6.ders. Dr. İsmail BAYTAK. İlk Türk Devletleri KÖKTÜRK DEVLET ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 6.ders Dr. İsmail BAYTAK İlk Türk Devletleri KÖKTÜRK DEVLET I. GÖKTÜRK DEVLETİ (552-630) Asya Hun Devleti nden sonra Orta Asya da kurulan ikinci büyük Türk devletidir. Bumin Kağan

Detaylı

FOLKLOR (ÖRNEK: 2000: 15)

FOLKLOR (ÖRNEK: 2000: 15) FOLKLOR Folklor, bir ülke ya da belirli bir bölge halkına ilişkin maddi ve manevi alandaki kültürel ürünleri konu edinen, bunları kendine özgü yöntemleriyle derleyen, sınıflandıran, çözümleyen, yorumlayan

Detaylı

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS. 226 652) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK Eski İran da Din ve Toplum (M.S. 226-652) Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altungök Yayınevi Editörü: Prof. Dr. Mustafa Demirci HİKMETEVİ

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Aldatıcı Yakup

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Aldatıcı Yakup Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Aldatıcı Yakup Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot ve Lazarus Uyarlayan: M. Kerr ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır. İnsanın toplumsal bir varlık olarak başkaları ile iyi ilişkiler kurabilmesi, birlik, barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için birtakım kurallara uymak zorundadır. Kur an bununla ilgili ne gibi ilkeler

Detaylı

Siirt'te Örf ve Adetler

Siirt'te Örf ve Adetler Siirt'te Örf ve Adetler Siirt'te diğer folklor grupları gibi örf ve adetlerde ke NİŞAN Küçük muhitlerde görülen erken evlenme adeti Siirt'te de görülür FLÖRT YOK Siirt'te nişanlıların nişandan evvel birbirlerini

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF Orta Asya Tarihi adlı eser Anadolu Üniversitesinin ders kitabıdır ve Ahmet Taşağıl gibi birçok değerli isim tarafından kaleme alınmıştır. PDF formatını bu adresten indirebilirsiniz.

Detaylı

TEMEİ, ESER II II II

TEMEİ, ESER II II II 1000 TEMEİ, ESER II II II v r 6n ıztj BEHÇET K E M A L Ç A Ğ L A R MALAZGİRT ZAFERİNDEN İSTANBUL FETHİNE (Dört destan) BİRİNCİ BASILIŞ DEVLET KİTAPLARI MİLLİ EĞİTİM BASIMEVİ _ İSTANBUL 1971 1000 TEM EL

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com BUDİZM Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com BUDİZM Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com BUDİZM Memduh ÇELMELİ BUDİZM Budizm, MÖ 6. yüzyılda Buda nın (asıl adı: Siddharta Gautama) görüşleri çerçevesinde oluşmuş bir dindir. Buda, ilhama kavuşmuş, aydınlanmış demektir. Hindistan da ortaya çıkmıştır.

Detaylı

1 İSMAİL GASPIRALI HER YIL BİR BÜYÜK TÜRK BİLGİ ŞÖLENLERİ. Mehmet Saray

1 İSMAİL GASPIRALI HER YIL BİR BÜYÜK TÜRK BİLGİ ŞÖLENLERİ. Mehmet Saray Mehmet Saray 1942'de Afyon'un Dinar kazasında doğdu. Orta öğrenimini Çivril ve Isparta'da yapan Saray, 1961-1966 arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nü bitirdi. 1968-1978 yılları

Detaylı

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok uzun yıllar önce yazdığım bir yazıyı hatırladım. Onaltı yaşında, lisede iken yazdığım bir yazıyı. Cesaret edip, bir gazetenin araştırma merkezine göndermiştim.

Detaylı

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular hazır olun düşüyoruz diyor. Düşüyoruz ama ben dâhil

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: Bob Davies ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

TARİH BOYUNCA ANADOLU

TARİH BOYUNCA ANADOLU TARİH BOYUNCA ANADOLU Anadolu, Asya yı Avrupa ya bağlayan bir köprü konumundadır. Üç tarafı denizlerle çevrili verimli topraklara sahiptir. Dört mevsimi yaşayan iklimi, akarsuları, ormanları, madenleriyle

Detaylı

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz? DEĞERLER EĞİTİMİ SELAMLAŞMA Selam ne demektir? Selâm, kelime olarak; huzur, barış, sağlık ve iyi dileklerini sunma anlamlarına gelir. Selamlaşmak; insanların karşılıklı olarak birbirlerine sağlık, huzur,

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ KURBAN: AYET ve HADİSLER Biz, her ümmet için Allah ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerlerine onun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık. İlahınız,

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan İÇİNDEKİLER Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan Teveffi Kelimesi Ve Resulüllah ın Açıklaması İmam Buhari Ve Teveffi

Detaylı

Niye Bilge Kağan?, Bilge Bir İsim midir?

Niye Bilge Kağan?, Bilge Bir İsim midir? "Bilge" sözü Bilge Kağan'ın öz adı değil; yalnızca unvanı idi. Eski Türk devlet anlayışına göre iyi bir kağanın başlıca iki özelliği olmalıydı. Her şeyden önce "bilge" yani bilgili olması gerekti. Niye

Detaylı

Mitlerin Sınıflandırılması DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Mitlerin Sınıflandırılması DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Mitlerin Sınıflandırılması DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Mitlerin Sınıflandırılması Mitler ele aldıkları konular bakımından kendi içlerinde çeşitli şekillerde sınıflandırılırlar. Örneğin, İnsanın ve dünyanın geleceğini

Detaylı

1- Kurnazlık: Oyunun stratejisini planlamak ve oyun kurallarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilmek.

1- Kurnazlık: Oyunun stratejisini planlamak ve oyun kurallarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilmek. Mangala Türk zeka ve strateji oyunu ile ilgili tarihi araştırmalar oyunun Sakalar, Hunlar ve Göktürkler döneminde oynandığını göstermektedir. Günümüzde pek çok Türk halkında unutulan bu oyun, konargöçer

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Aldatıcı Yakup

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Aldatıcı Yakup Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Aldatıcı Yakup Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot ve Lazarus Uyarlayan: M. Kerr ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman

Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: Bob Davies ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Mülheim an der Ruhr Fatih Camii Islam kelimesi üc manaya gelir 1. Yüce Allahın emirlerine itaat edip, yasaklarından kacınmak. 2. Bütün insanlarla diğer canlılar

Detaylı

Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur.

Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur. Bilim Tarihi I Ders Notları ESKİÇAĞ DA BİLİM ANADOLU MEDENİYETLERİ Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur. Hititler Anadolu da kurulan

Detaylı

17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri. Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel. Sunum Metni Bilge Sumer

17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri. Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel. Sunum Metni Bilge Sumer 17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel Sunum Metni Bilge Sumer BÖLÜM : I Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir adlı eserinin İstanbul

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Kral Davut (Bölüm 2)

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Kral Davut (Bölüm 2) Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Kral Davut (Bölüm 2) Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2007 Bible for

Detaylı

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları)

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları) Bacıyân-ı Rum (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları) Varlığı Neredeyse İmkânsız Görülen Kadın Örgütü Âşık Paşazade nin Hacıyan-ı Rum diye adlandırdığı bu topluluk üzerinde ilk defa Alman doğu

Detaylı

Abdrasul İSAKOV. Tarih Kritik - Sayı 2, Ocak Dr.,

Abdrasul İSAKOV. Tarih Kritik - Sayı 2, Ocak Dr., Kırgızlar ve Kıpçaklar, IX. Asrın Yarısından XVI. Asra Kadar Kırgızlar ve Kıpçakların Etno-siyasi İlişkileri Mehmet Kıldıroğlu Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2013, XIX+311 sayfa, İSBN: 978-975-16-2711-7.

Detaylı

Akpınar, T. ; Eski Türklerin Dini Tek Tanrı İnancı mıydı?, Tarih ve Toplum, 1984, S. 27, Sh

Akpınar, T. ; Eski Türklerin Dini Tek Tanrı İnancı mıydı?, Tarih ve Toplum, 1984, S. 27, Sh GÖK-TENGRİ İNANCININ ANADOLU TÜRKLERİ NDEKİ İZLERİ Dr. Yaşar KALAFAT Bu bibliyografya denemesine, Bakû de çıkmakta olan Altay Dünyası Dergisi ni görünce karar verdim. Orada bana Türkiye de Türk inançlarının

Detaylı

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI TEOG SINAV SORUSU-1 1. Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşı sebebiyle ikramda bulunursa Allah yaşlılığında ona ikram edecek kimseleri mutlaka takdir eder. Bu hadiste verilen mesaj aşağıdaki ayetlerin hangisinde

Detaylı

Azrail in Bir Adama Bakması

Azrail in Bir Adama Bakması Mevlâna (1207 1273) Güçlü bir bellek, çağrışım yeteneği, üretkenlik, olağanüstü görüş ve anlatım gücü, derin duygusallık ve hüzün, her yönüyle İslam kültürüne hâkimiyet... İşte Mevlâna deyince akla gelen

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for

Detaylı