Tevfik Bilgin Türkiye Bankalar Birliği 49. Genel Kurul Toplantısı Açılış Konuşması RİSK YÖNETİMİ. TBB Çalışma Grubu Risk Yönetimi Prensipleri

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Tevfik Bilgin Türkiye Bankalar Birliği 49. Genel Kurul Toplantısı Açılış Konuşması RİSK YÖNETİMİ. TBB Çalışma Grubu Risk Yönetimi Prensipleri"

Transkript

1 ISSN BANKACILAR TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ KONUŞMA Tevfik Bilgin Türkiye Bankalar Birliği 49. Genel Kurul Toplantısı Açılış Konuşması H. Ersin Özince Türkiye Bankalar Birliği 49. Genel Kurul Toplantısı Açılış Konuşması RİSK YÖNETİMİ TBB Çalışma Grubu Risk Yönetimi Prensipleri TBB Çalışma Grubu Kredi Riski Modelleri Ebru Tuncer Risk Yönetimi, Sermaye Yeterliliği ve Finansal Sektör İstikrarı Çerçevesinde Stres Testleri BANKACILIK Pelin Ataman Erdönmez Aktif Menkul Kıymetleştirmesi Haziran 2006 ÇEVİRİ Basel Bankacılık Denetim Komitesi Bankalarda Kurumsal Yönetimin Güçlendirilmesi SAYI 57 MEVZUAT Bankacılığa İlişkin Mevzuat ve Yeni Düzenlemeler

2 BANKACILAR Yayın türü : Yerel süreli Basım yeri : İstanbul Yılı : 17 Sayısı : 57 -Haziran 2006 Türkiye Bankalar Birliği adına İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Doç. Dr. Ekrem KESKİN Genel Yayın Yönetmeni: Melike MUMCU Yayın Danışmanları: Tülin ERSEL Ali GÜNGÖR Prof. Dr. Ahmet KIRMAN Prof. Dr. Seza REİSOĞLU B. Cahit SABIR Abdullah TAŞÇIOĞLU Özcan ULUDAĞ İdare Merkezi: Nispetiye Caddesi Akmerkez B3 Blok Kat: Etiler-İSTANBUL Tel : Faks : Web sitesi: Baskı-Yapım Graphis Matbaa San. ve Tic. Ltd Şirketi Yüzyıl Mahallesi Matbaacılar Sitesi 1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: Faks: Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz. ISSN Bankacılar Dergisi - Bankacılar dergisi, finans ve bankacılık konularında yapılan çalışmaları ilgili çevrelerin bilgisine sunmak amacıyla yayımlanmaktadır. - Dergide yayımlanacak yazılara karar verilmesinde, Yayın Danışmanları ve Birlik uzmanlarının değerlendirmelerine ve/veya konunun uzmanı hakemlerin görüşlerine başvurulabilir. - Dergiye gönderilecek yazının daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış olması gerekmektedir. - Basılması istenilen yazılar derginin arka iç kapağında belirtilen biçim kurallarına uygun olarak hazırlanmalı ve değerlendirmeye girmek üzere, Bankacılar Dergisi Türkiye Bankalar Birliği Bankacılık ve Araştırma Grubu Başkanlığı Nispetiye Cad. Akmerkez B3 Blok Kat.13 Etiler- İSTANBUL adresine gönderilmelidir. - Dergide yayımlanan yazılar Türkiye Bankalar Birliği nin resmi görüşlerini yansıtmaz, yazar ve görüş sahiplerini bağlar. - Dergide yer alan çalışmalar kaynak gösterilmek suretiyle izinsiz yayımlanabilir. - Yayımlanacak yazılarda yazım kurallarına ve biçime ilişkin değişiklikler yapılabilir veya bunların yapılması yazardan istenebilir. - Dergide yayımlanmayan yazılar geri gönderilmez. - Yazılar yayımlanmak üzere kabul edildiği takdirde Bankacılar dergisi yazılı ve elektronik ortamda olmak üzere tüm yayın haklarına sahiptir.

3 Bankacılar Dergisi, Sayı 57, 2006 İÇİNDEKİLER KONUŞMA sayfa Tevfik Bilgin Türkiye Bankalar Birliği 49. Genel Kurul Toplantısı Açılış Konuşması 4 H. Ersin Özince Türkiye Bankalar Birliği 49. Genel Kurul Toplantısı Açılış Konuşması 7 RİSK YÖNETİMİ TBB Çalışma Grubu Risk Yönetimi Prensipleri 15 TBB Çalışma Grubu Kredi Riski Modelleri 33 Ebru Tuncer Risk Yönetimi, Sermaye Yeterliliği ve Finansal Sektör İstikrarı Çerçevesinde Stres Testleri 67 BANKACILIK Pelin Ataman Erdönmez Aktif Menkul Kıymetleştirmesi 75 ÇEVİRİ Basel Bankacılık Denetim Komitesi Bankalarda Kurumsal Yönetimin Güçlendirilmesi 85 MEVZUAT Bankacılığa İlişkin Mevzuat ve Yeni Düzenlemeler 105 1

4

5 Bankacılar Dergisi, Sayı 57, 2006 Türkiye Bankalar Birliği 49. Genel Kurul Toplantısı Türkiye Bankalar Birliği nin 49. Genel Kurul toplantısı 31 Mayıs 2006 tarihinde İstanbul da gerçekleştirildi. Türkiye Bankalar Birliği Statüsü nün 12 nci maddesine göre kamusal sermayeli ticaret bankalarından 4 üye, aktif toplamları en büyük ilk altı özel sermayeli ticaret bankasından 4 üye, aktif toplamları itibariyle ilk altı bankadan sonra gelen diğer ticaret bankalarından 3 üye, kalkınma ve yatırım bankalarından 1 üye ve yabancı bankalar grubundan 1 üye olmak üzere 13 banka temsilcisinden oluşturulması öngörülen Yönetim Kurulu ile Statünün 14. maddesine göre Yönetim Kurulu nu oluşturan banka gruplarından ilk üç grubun birer temsilcisinden oluşan Yönetim Kurulu Denetçilerinin Genel Kurul sonrası üye dağılımı aşağıda verilmiştir. Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu T. İş Bankası A.Ş. H. Ersin Özince Genel Müdür Yönetim Kurulu Üyeleri * T.C. Ziraat Bankası Can Akın Çağlar Genel Müdür Akbank T.A.Ş. Zafer Kurtul Genel Müdür T. Garanti Bankası A.Ş. Sait Ergun Özen Genel Müdür T. Vakıflar Bankası T.A.O. Bilal Karaman Genel Müdür T. Halk Bankası A.Ş. Hüseyin Aydın Genel Müdür Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Kemal Kaya Genel Müdür Finans Bank A.Ş. Sinan Şahinbaş Genel Müdür Oyak Bank A.Ş. Hakan Eminsoy Genel Müdür Fortis Bank.A.Ş. H. Faik Açıkalın Genel Müdür Türk Ekonomi Bankası A.Ş. Varol Civil Genel Müdür Türk Eximbank Ahmet Kılıçoğlu Genel Müdür Şekerbank T.A.Ş. Dr. Hasan Basri Göktan Genel Müdür Yönetim Kurulu Denetçi Üyeleri * Denizbank A.Ş. Hakan Ateş Genel Müdür T. Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. Halil Eroğlu Genel Müdür Tekfenbank A.Ş. Mehmet Erten Genel Müdür * Bankalar 2005 yılı sonu aktif büyüklüğüne göre sıralanmıştır. 3

6 Bankacılar Dergisi, Sayı 57, 2006 Türkiye Bankalar Birliği nin 49. Genel Kurulu nda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Tevfik Bilgin in Açılış Konuşması Konuşmama başlarken, Türkiye Bankalar Birliği nin 49. Olağan Genel Kurulunun bankacılık sektörümüze ve tüm ülkemize yararlı olmasını diler, hepinizi saygıyla selamlarım. 4 Değerli Hazirun, değerli bankacılarımız; Sayın Başkan ayrıntılı bilgiler verdi, ben müsaade ederseniz daha genel konuşmak istiyorum, beklenti ve öngörülerimizi aktarmak istiyorum. Yaşanan kriz/krizler ardından, 2002 yılında 213 milyar YTL olan Türk Bankacılık Sistemi aktif büyüklüğü 2006/Mart sonu itibarıyla 412 milyar YTL ye yükselmiştir. Aynı dönemde (3 yıl 3 ay) krediler yüzde 235 artarak 165 milyar YTL ye, mevduat hacmi ise yüzde 85 artarak 255 milyar YTL ye ulaşmıştır. Değerli katılımcılar, Türk bankacılık sistemi hızlı adımlarla fon aracılığı faaliyeti olan temel işlevine geri dönmektedir. Nitekim mevduatın krediye dönüşüm oranı 2002 yılında yüzde 36 iken, 2006 yılı Mart ayı sonunda yüzde 65 e ulaşmıştır. Bankacılık sisteminin gelir tarafında ise, bu gelişmelere paralel olarak, bankacılık hizmet gelirleri önem kazanmıştır. Sektörün Sermaye Yeterlik Rasyosu, Mart/2006 itibarıyla yüzde 24 Yabancı Para Net Genel Pozisyon oranı ise; itibarıyla Bilanço içi 9,2 milyar dolar, Net Pozisyon 676 milyon dolar, Rasyo -yüzde ;Bilanço içi 7,3 milyar dolar, Net Pozisyon 950 Milyon dolar, Rasyo - yüzde 2, ; Bilanço içi 6,7 milyar dolar, Net Pozisyon -980 Milyon dolar, Rasyo - yüzde 2,9 Diğer yandan, son dönemde ayrıca bireysel krediler ve özelinde konut kredilerindeki gelişmeler de dikkatle ve ilgiyle takip edilmektedir yıl sonunda 153 milyar YTL olan Türk ankacılık istemi kredi hacmi, itibarıyla 185 milyar YTL dir ve bunun yüzde 31 i bireysel kredilerden oluşmaktadır (57 milyar YTL). Aynı tarih itibarıyla 57 milyar YTL lik bireysel kredi hacminin 18.8 milyar YTL si konut kredileridir ve ilk defa 18.3 milyar YTL olan kredi kartlarını geçerek bireysel kredi türleri arasında 1. sıraya oturmuştur. Değerli banka yöneticilerimiz; 2005 yılı, BDDK ve Türk bankacılık sistemi için önemli değişmelere sahne olmuştur. Büyüklükler dışında en önemli gelişme 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve onun getirdiği yeniliklerdir.

7 Bankacılar Dergisi Kurumumuz geçtiğimiz bu dönemde; Yeni bankacılık kanununa uyum çalışmalarında çaba harcamaktadır tarihine kadar 50 yi aşkın düzenleme hayata geçirilecektir. Bunların önemli bölümü mevcut yönetmeliklerde küçük değişiklikler öngörmektedir. Ama T.C. Merkez Bankası ile ortak çıkarılacak Likidite Yönetmeliği en temel yeniliklerden biri olacaktır. Diğer yandan, faaliyet ve kuruluş yönetmeliği, derecelendirme yönetmeliği gibi önemli yönetmelikler de şu an taslak halindedir. Leasing, faktoring ve tüketici finansman şirketleri tarihinden itibaren BDDK gözetim ve denetimi altındadır. Bu yıl içinde bu kurumları da bilgi akımı, standartlara uyum anlamında aynı noktaya getirmeyi planlıyoruz. Ayrıca bu kurumların BDDK nın gözetimi altında oldukları, bankalar kadar olmasa da kendilerine hissettirilecektir. Risk Odaklı Denetim projesi hayata geçirilmiştir. Denetim prosedürünün içeriği, kapsamı, şekli, zamanlaması ile kaynakların tahsisi bankaların risk profiline göre belirlenecektir. Temel amaç değişime ayak uydurma ve proaktive olabilmektir. Bu noktada dikkatinizi çekmek isterim; değişim zordur, risklidir ve zaman alır. Elbetteki finans sistemi en çok değişimin yaşandığı bir sektördür. Bu ortamda BDDK, diğer kamu kurumlarının hiçbirinde göremeyeceğiniz bir şekilde hızla kabuk değiştirmektedir. Diğer önemli bir konu, Basel-II. Bu yılın 2. yarısı ve 2007 yılı bu konudaki çalışmalarımızı artıracağımız dönemlerdir. Bankaların gösterdikleri gayret ve uyum ve Bankalarımızın BDDK dan gördükleri takip şiddetinin bir kısmını dahi olsa reel sektörden görmek istemeleri haklarıdır. Reel sektör Basel-II ye istenen ilgiyi istediğimiz ölçüde göstermemektedir. Bugün, yarın, 5 yıl sonra, 10 yıl sonra,... bu kaçınılmaz bir süreçtir ve Basel-II uygulanacaktır. Uygulamama, Dünya Bankacılık Sisteminden soyutlanmak demektir. Buradan hareket ederek müsaadenizle bugün için bir kısım reel sektör mensuplarının karşı karşıya oldukları en büyük riskin, riske karşı duyarsızlıkları olduğunu söyleyebiliriz. Değerli Bankacılarımız; Türk Bankacılık Sistemi kabuk değiştirmektedir. Değişim, düşen enflasyonun, faiz o- ranlarının, kar marjlarının ve etkinleşen denetimin doğal bir sonucudur. Değişimin yönü pozitiftir. Ancak bazı mevcut ve/veya potansiyel konular üzerinde hassasiyetle durulmalıdır. Bunlardan ilk akla gelenler; 1. Açık Pozisyon: Belirlenen limitler içinde ve hesaplara yansıtılmak şartıyla açık/fazla pozisyon serbesttir. Bunun dışındaki girişimler veya uygulamalar sadece o bankaya değil bulaştırma etkisiyle sisteme zarar verebilir. 2. Vade Uyumsuzluğu: Ortalama vadesi 3 ay olan mevduat çok daha uzun vadeli aktifi fonlarken zorlanabilmektedir. Elbette ki vade boşluğu bankacılıkta gayet normaldir. Ancak bu normal/tutarlı seviye, en azından mevduat vadesinin daha uzamasına kadar muhtelif enstrüman ve sair kaynaklarla korunmalıdır. Burada kamu otoriteleri de mevduatın vadesinin uzatılması veya daha genel ifade ile pasifin vadesinin uzatılması için gerekli tedbir ve teşvikleri almalıdırlar. 5

8 Tevfik Bilgin 3. Kredi Riski: Yeterli risk yaklaşımı gösterilmeyen, teminat anlayışı zayıf kredilerin takibe intikal riski yüksektir. 4. Yıkıcı Rekabet: Dönem dönem büyük bankalar ve/veya büyüklerle orta ve küçükler arasında pazar payı büyütmek tabanlı rekabet dikkatle izlenmeli ve gerekirse müdahale edilmelidir. 5. Bilanço Dışı Kalemler: Riski, büyüklüğü, şekli, vadesi ve karşı tarafı yakından izlenmeli ve analiz edilmelidir. Son dönemde bilanço dışı büyümeye, en az bilanço içi kadar önem verilmektedir. 6. Tasarruf Açığı: Halkımız yeterince tasarrufta bulunmamaktadır. Krediler 3 yılda yüzde 235 artarken, mevduat sadece yüzde 85 artmıştır. Tasarruf açığı bir neden veya bir sonuçtur, ancak aktifteki büyümeyi destekleyecek pasif yapısı ve yeni enstrümanlar önem kazanmıştır/kazanacaktır. 7. Aracılık Maliyetleri: Türk ve yabancı bankalar arası rekabette ve diğer yandan bankalarımızın diğer sektörlere daha rekabetçi hizmet verebilmeleri için aracılık maliyetlerinin azaltılması elzemdir. Kamu otoritelerine de bu konuda önemli görevler düşmekte olup ilk adım BSMV nin yeniden ele alınması ile atılabilir. Değerli Genel Kurul Katılımcıları; Bir dönem bu ülkedeki bankacılık sisteminde; suçluluk ile masumiyet; dürüstlük ile hilekarlık; gerçek ile yalan arasındaki keskin çizgiler belirsizleştirilmiş veya silinmiştir. Bugün ise, bankacılığımız farklı bir noktadadır: Daha hızlı, daha iyi ve daha ucuz için rekabet eden, Ne yapacağını bilen kadar, ne yapmayacağını da bilen ve En önemli piyasa payının sektörde faaliyete devam edebilmek olduğunu bilen bankacılarımız sektöre hakimdir. Elbette ki Türk Bankacılık Sistemi büyüyecek ve GSMH nın oldukça üzerinde hacimlere ulaşacak. Büyük bir genç nüfusa hitap eden, teknolojiyi iyi kullanan, enstrüman zenginliği olan ve personel kalitesi üst seviyede olan bir bankacılık sisteminden de bu beklenir. Bu gelişimde de elbette ki ülkesini seven ve geleceğinin bu ülkenin istikrar ortamı ile paralel olacağını bilen siz değerli bankacılarımızın katkısı büyük olacaktır. BDDK Kurulunun değerli üyeleri, Sayın Başkan, çok değerli bankacılarımız, basın mensuplarımız; Tüm bu duygu ve düşüncelerle hepinizi selamlıyorum, Genel Kurul çalışmalarının başarılı olmasını diliyorum ve Türk bankacılık sektörünü ve tüm çalışanlarını son 5 senedir gösterdikleri performanstan dolayı kutluyorum. Teşekkür ederim. 6

9 Bankacılar Dergisi, Sayı 57, 2006 Türkiye Bankalar Birliği nin 49. Olağan Genel Kurulu nda Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince nin Açılış Konuşması Giriş Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu nun Sayın Başkanı ve Sayın Üyeleri, Sayın Konuklar, Medyamızın Değerli Temsilcileri, Değerli Meslektaşlarım, Türkiye Bankalar Birliği nin 49 uncu Genel Kurul Toplantısına hoş geldiniz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Geleneksel olarak, toplantımızın bu bölümünde son dönemde ekonomide ve bankacılık sisteminde yaşanan gelişmeleri değerlendirmeyi ve gündemimizde bulunan önemli konuları sizlerle paylaşmayı amaçlıyoruz. Konuşmam üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri, ikinci bölümde bu gelişmelerin bankacılık sistemine yansımalarını değerlendireceğim. Son bölümde ise Birliğimizin gündemindeki konulara ilişkin bilgi sunacağım. Ekonomideki Gelişmeler Dünya ekonomisinde, 1990 lı yılların ikinci yarısında yavaşlayan uluslararası ekonomik ilişkilerin 2000'li yılların hemen başından itibaren ivme kazanarak sürdüğüne tanıklık ediyoruz. Damgasını vuran başlıca olaylar; gelişmekte olan ülkelere özel sermaye hareketleri, teknolojik yenilikler, enerjinin kazandığı önem ve finansal piyasalardaki hızlı gelişmedir. Bu gelişmeler ekonomik performansa da yansımıştır. Geçmiş yıllara göre daha uzun sayılabilecek bir süredir dünya ekonomisi iyi bir performans içindedir. Büyüme hızlanmış, enflasyon tarihsel olarak düşük düzeye gelmiş, verimlilik artmış, yeni kaynaklar ekonomik faaliyete katılmış, ticaret hacmi büyümüş, rekabet artmıştır. Gelişmekte olan ülkelerin performansı gelişmiş ülkelere göre çok daha yüksek olmuştur. Bu gelişmeler sürdürülemez denilen makro dengesizliklerin büyüdüğü bir ortamda yaşanmıştır. Şu anda üzerinde en çok durulan konular Amerika Birleşik Devletleri nde büyümekte olan tasarruf açığı, Avrupa Birliği nde büyümenin önündeki yapısal sorunlar, dünyada uygulanan liberal yaklaşımlardan önemli ölçüde yararlanan Çin in temel uygulamalarda piyasa kurallarına geçip geçmeyeceğidir. Dengesizliklerin sürdürülmesi giderek zorlaşmakta ve olumsuz yansımaları da hissedilmektedir. Uluslararası alanda yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeler ülkemizin her açıdan güçlü ve dayanıklı olmasını gerekli kılmaktadır. Uluslararası ekonomik alanda 2002 yılından sonra ortaya çıkan gelişmelerin piyasalardaki likiditeye ve borçlanma koşullarına olan yansıması yanında, Avrupa Birliği ne üyelik sürecindeki somut gelişmelerin de ülkemizin ekonomik performansına olumlu bir katkı yaptığı aşikardır. Türkiye ekonomisinde yıllarında yaşanan gelişmeler, ekonomik programda öngörülenin ötesinde gerçekleşmiştir. Fakat, burada asıl üzerinde durulması gereken konu, ülkemizde istikrarı gözeten politikaların uygulanmasının bu gelişmeyi önemli ölçüde desteklediğidir. Ekonomi politikasının fiskal, fiyat ve finansal istikrarı aynı anda gözeten bir yaklaşım içinde uygulanması, kamu kesimi de dahil ekonomik birimlerin davranışlarındaki değişme, piyasa mekanizmasının daha iyi işlemesine ve rekabetin iyileştirilmesine yönelik çabalar ve uluslararası düzenlemelere uyum sürecinin devam etmesi bekleyişlerin iyi yönde seyretmesine neden olmuştur. 7

10 H. Ersin Özince Davranış değişikliğinin en önemlisi kamuda tasarruf açığının fazlaya; buna karşılık makina yatırımlarının artması ve tüketim eğiliminin hızlanması nedeniyle özel sektörde tasarruf fazlasının açığa dönmesidir. Özel sektör beklenildiği gibi büyümenin lokomotifi haline gelmiştir. Bu arada asıl dikkat edilmesi gereken konu iç talebin güçlü olarak arttığı bir dönemde özel sektörün tasarruf eğilimindeki hızlı düşüşün tasarruf açığının büyümesine neden olduğudur. İç talepteki büyüme nedeniyle ekonomik faaliyet ve buna bağlı olarak büyüme hızı beklenenin üzerinde olmuştur. Nitekim büyüme hızı 2005 yılında yüzde 7,6 oranı ile program hedefinin üzerinde gerçekleşmiştir. Sanayi sektörü yüzde 6,5, hizmetler sektörü ise yüzde 8,5 oranında büyümüştür. İnşaat sektöründe büyüme hızlanmıştır. Bu gelişmelere bağlı olarak kişi başına gelir 2002 yılına göre iki katını aşarak doların üzerine çıkmıştır. Enflasyon düşmeye devam etmiş ancak düşüş hızı önemli ölçüde yavaşlamıştır. Yavaşlamada, iç talebin öngörülenin üzerinde hızlı büyümesi yanında, hızlı parasal genişleme, enerji fiyatlarındaki yükselme etkili olmuştur. Öte yandan, kamunun borçlanma ihtiyacı ise öngörülen düzeyin de altına inmiştir. Faiz dışı harcamaların artış eğilimine rağmen hem gelir artışının hem de faiz oranlarındaki düşüşün harcamalar üzerindeki sınırlandırıcı etkisi bütçe açığının düşürülmesine katkıda bulunmuştur. Kamunun borçlanma ihtiyacının gayri safi milli hasılaya oranının azalması, özelleştirmenin hız kazanması, güçlü YTL talebine bağlı olarak borçlanma maliyetinin düşmesi yanında borçlanma vadesinin uzamasının da etkisiyle kamu kesimi borç stokunun gayri safi milli hasılaya oranındaki düşüş eğilimi devam etmiştir. İç borç stoku içinde nakit dışı borç stokunun payı azalırken, piyasaya olan borçların payı yükselmiştir. Diğer önemli iyileşme sabit faizli kağıtların payının artması, döviz kurlarındaki veya faiz oranlarındaki değişmelere duyarlı kağıtların payının düşmesidir. Sanayi sektöründe verimlilik artmıştır. Reel ücretler hem kamuda hem de özel sektör de yavaş da olsa yükselmiştir. Öte yandan, ekonomik faaliyetteki hızlı büyümeye rağmen işsizlik oranı yüksek kalmaya devam etmektedir. İstihdam yaratma kapasitesinde bir iyileşme olmasına rağmen artış yavaştır. Bunda yatırımların teknoloji ağırlıklı olması yanında genç nüfus ve tarım sektöründe emek gücü fazlası nedeniyle işgücüne katılmanın artması da rol oynamaktadır. Faiz oranları hem nominal hem de reel olarak gerilemiştir. Portföy tercihlerinde TL ye olan güçlü talep devam etmiş, döviz arzı, döviz talebinin oldukça üzerinde kalmıştır. Bu gelişmeye bağlı olarak Merkez Bankası'nın döviz rezervleri rekor düzeye ulaşırken döviz pozisyonu fazla vermeye devam etmiştir. Dış ticaret hacmindeki büyüme sürmüş ve 190 milyar dolara ulaşmıştır. Dış ticaret hacminin gayri safi milli hasılaya oranı yüzde 50'yi aşmıştır. Dış ticaret açığı ve buna bağlı olarak cari işlemler açığı hızla genişlemiştir. Gayri safi milli hasılanın yüzde 6,4'üne ulaşan cari açığın finansmanında özel sektör borçlanması yanında doğrudan sermaye girişi ve yurtdışı yatırımcıların sermaye piyasası araçlarına olan talepleri büyük hacimde sermaye girişini desteklemiştir. Dış borç stoku, 2004 yılına göre yaklaşık 8 milyar dolar artarak 170 milyar dolara yükselmiştir yılında, özel sektörün dış borç stoku artmaya devam ederken hem kamunun hem de Merkez Bankası'nın dış borç stoku azalmıştır. Toplam borç stokunun gayri 8

11 Bankacılar Dergisi safi milli hasılaya oranı yüzde 47, kısa vadeli dış borç stokunun oranı ise yüzde 10'dur. Dikkati çeken en önemli gelişme, hem bankaların hem de banka dışı kesimlerin dış borç stokundaki büyümedir. Nitekim 2002 yılına göre, banka dışı kesimlerin dış borç stoku 20 milyar dolar, bankaların dış borç stoku ise 22 milyar dolar artmıştır. Ekonomide yaşanan olumlu gelişmelerin yansımalarından bir tanesi de ülkemizin 2002 yılında B-durağan olan kredi notunun BB-pozitife (S&P) yükselmesi, diğeri de hisseleri Borsada işlem gören şirketlerin piyasa değerinin önemli ölçüde artması olmuştur. Borsada işlem gören şirketlerin piyasa değerinin gayri safi milli hasılaya oranı yüzde 45'e yükselmiştir. Hisseleri borsada işlem gören finansal piyasa değeri ise 2002 yılında 7 milyar dolar iken 2005 yılı sonunda 62 milyar dolara yükselmiştir. Bankacılık Sistemindeki Gelişmeler * Sayın Başkanım, Değerli Konuklar, şimdi de ekonomideki gelişmelerin bankacılık sistemine yansımalarını değerlendirmek istiyorum. Ekonomik performansın iyileşmesi, yeniden yapılanma sürecindeki bankacılık sistemini de olumlu yönde etkilemiştir. Ekonomik faaliyetin büyümesi ve rekabet koşullarındaki iyileşme yanında, bankaların bilanço yapılarını ve özkaynaklarını güçlendirme çabaları, faaliyetlerin göreli olarak daha sağlıklı bir ortamda gerçekleştirilmesini sağlamıştır. Büyümenin yanı sıra bilanço yapısındaki olumlu değişme de sürmüştür; YTL kaynakların ve YTL varlıkların bilançodaki payı yükselmiştir. Krediler büyümüş ve çeşitlenmiştir. Mevduatın kredilere dönüşme oranı yükselmiştir. Yurtdışı piyasalardan daha uzun vadelerde ve uygun koşullarda kaynak sağlanmıştır. Özkaynaklar ve serbest özkaynaklar artmıştır. Duran aktiflerin bilanço içindeki payı düşmüştür. Yurtdışı yatırımcıların bankacılık sistemine ilgisi somut yatırımlara dönüşmüştür. Bankacılık sisteminin toplam aktifleri, 2004 yılına göre, sabit fiyatlarla yüzde 23 oranında büyüyerek 397 milyar YTL ye, dolar bazında ise yüze 29 oranında artarak 296 milyar dolara ulaşmıştır. Toplam aktiflerin gayri safi milli hasılaya oranı yüzde 82'ye yükselmiştir. Bankacılık sistemindeki gelişmelerin önemli bir yansıması da temel bilanço kalemlerindeki seyrin değişmesidir. Kamu kesiminin borçlanma gereksinimindeki azalma yanında özel sektörün kredi talebindeki artışa bağlı olarak kredilerin gayri safi milli hasılaya oranı 2002 yılına göre yüzde 18'den yüzde 31'e yükselmiştir. Buna karşılık, bankalar tarafından tutulan menkul kıymetlerin gayri safi mili hasılaya oranı 2 puan düşüşle yüzde 29'a gerilemiştir. YTL mevduatın gayri safi milli hasılaya oranı yüzde 21'den yüzde 32'ye yükselirken, yabancı para mevduatın oranı yüzde 29'dan yüzde 18'e gerilemiştir. Birliğimiz üyesi olarak faaliyet gösteren banka sayısı 47'dir. Mevduat bankalarının sayısı 34 tane, kalkınma ve yatırım bankalarının sayısı 13 tanedir. Mevduat bankalarının 3 tanesi kamusal, 17 tanesi özel, 13 tanesi yabancı sermayeli bankadır; 1 tanesi ise Fon bankasıdır. Toplam aktifler içinde, kamusal sermayeli mevduat bankalarının payı yüzde 32, özel sermayeli mevduat bankalarının payı yüzde 60, yabancı sermayeli mevduat bankalarının payı ise yüzde 5 tir. Kalkınma ve yatırım bankalarının payı yüzde 3'tür. Bankacılık sisteminde 2005 yılı sonu itibariyle halka açıklık oranı yüzde 33 düzeyindedir. Halka açık olan bankaların toplam aktifler içindeki payı yüzde 32,9'dur. 9

12 H. Ersin Özince Bankalarda çalışan sayısında ve banka şube sayısında 2003 yılının son çeyreğinden i- tibaren, özellikle özel sermayeli ticaret bankalarındaki artış eğilimi sürmektedir Mart itibariyle bankacılık sisteminde çalışanların sayısı kişi, şube sayısı ise olmuştur. Toplam ATM sayısı 14 bine, POS cihazı sayısı ise 913 bine ulaşmıştır. Banka kartı sayısı 48 milyonu, kredi kartı sayısı ise 29 milyonu aşmıştır. Bankacılık sektöründe yoğunlaşma, 2002 yılına göre artış eğilimindedir. Toplam aktiflere göre yoğunlaşma 2004 yılına göre ilk beş bankada 3 puan artarak yüzde 63'e, ilk on bankada ise 1 puan artarak yüzde 85'e yükselmiştir. İlk on banka mevduatta yüzde 89, kredilerde ise yüzde 80 oranında pazar payına sahiptir. YTL ye olan güçlü talep artışı sayesinde bilanço içinde YTL cinsinden kalemlerin payı artmaya devam etmiştir yılı ile karşılaştırıldığında YTL aktiflerin payı 11 puan artarak yüzde 68'e, YTL kaynakların payı ise 14 puan artarak yüzde 64'e yükselmiştir. Bilanço içi kur riskini gösteren döviz pozisyonu, dövize endeksli kalemler de dikkate alındığında -1,8 milyar dolar, yabancı para net genel pozisyonu ise -100 milyon dolar düzeyinde kalmıştır. Aktifte kredilerin payı artmaya devam ederken, menkul kıymetlerin ve duran aktiflerin payı azalmıştır yılından sonra ilk kez kredilerin payı menkul kıymetlerin payını aşmıştır. Karşılık sonrası sorunlu kredilerin toplam aktifler ve krediler içindeki payı düşmeye devam etmiştir. Sorunlu kredilerin yüzde 89 u için karşılık ayrılmıştır. Mevduatın kredilere dönüşme oranı yüzde 40 tan yüzde 62 ye çıkmıştır. İstikrar içinde ve yüksek oranlı büyümenin gelire olan olumlu etkisi yanında, beklentilerin iyileşmesi, enflasyonun ve faiz oranlarının düşmesi ve bireysel müşteri odaklı olarak geliştirilen yeni finansal ürünler ve hizmetler kurumsal müşteriler yanında bireysel müşterilerin de talebinin artmasına katkı sağlamıştır. Nitekim kredilerde hızlı büyüme yanında dikkati çeken diğer önemli bir gelişme kredilerin çeşitlenmesi olmuştur. Krediler içinde bireysel kredilerin payı 2002 yılında yüzde 13 iken 2005 yılında yüzde 31'e yükselmiştir. Bu gelişmede özellikle konut kredilerindeki artış etkili olmuştur. Nisan 2006 tarihi itibariyle, bireysel krediler içinde konut kredilerinin payı yüzde 33, kredi kartlarının payı yüzde 32, taşıt kredilerinin payı yüzde 12, beyaz eşya ve diğer mal ve hizmet alımı için kullanılan kredilerin payı ise yüzde 33 olmuştur. Bireysel kredilerin gayri safi milli hasılaya oranı 2002 yılına göre 6 puan artarak yüzde 9'a çıkmıştır. Kaynaklar içinde YTL mevduatın ağırlığı artmış, yabancı para mevduatın YTL karşılığı ise önemli ölçüde düşmüştür. Yurtdışından sağlanan kredilerin payı da yükselmiştir. Toplam kaynaklar içinde YTL mevduatın payı yüzde 39, yabancı para mevduatın payı ise yüzde 28 dir. Yurtdışından borçlanmadaki hızlı büyüme devam etmiş, borçlanma şartları iyileşmiştir. Buna karşılık, bilançonun yapısında hızlı değişmenin yaşandığı bir dönemde, özellikle mevduatın vade yapısında önemli bir iyileşme olmamıştır. Mevduatın ortalama vadesi 3 ay, faize duyarlı kaynakların ortalama vadesi 70 gün ve varlıkların ortalama vadesi ise 150 gün düzeyinde seyretmiştir. Özkaynaklar büyümeye devam etmiş ve 54 milyar YTL'ye ulaşmıştır. Özkaynakların toplam aktiflere oranı yüzde 13,5, sermaye yeterliliği standart rasyosu ise yüzde 24 olmuştur. Bu arada, serbest özkaynaklar 32 milyar dolara ulaşmış, toplam aktiflere oranı 2002 yılında yüzde 1,2 iken yüzde 8,2 e yükselmiştir. Özkaynakların güçlendirilmesi çabası olumlu sonuç vermekle birlikte, banka sisteminin boyutu, Türkiye ekonomisinin büyüme arzusu ve 10

13 Bankacılar Dergisi bölgemizin sunduğu yeni iş fırsatlarının değerlendirilmesinin önemi dikkate alındığında daha da artırılması gerektiği aşikardır. Bunu sağlamanın etkin yollarından bir tanesi de karlılığın sürdürülmesidir. Karlılıktaki iyileşme 2005 yılında durmuştur. Hem aktif hem de özkaynak karlılığı yavaş da olsa düşmüştür. Bunda, sorunlu krediler için karşılık ayrılmasında muhafazakar yaklaşımın sürdürülmesi yanında, artan rekabet nedeniyle faiz marjının daralması, son iki yılda izlenen yeniden büyüme politikasının yansıması olarak şube ve personel sayısındaki artışın operasyon giderlerini artırması önemli rol oynamıştır. Bankacılık Sisteminin Gündemindeki Önemli Konular, Beklentiler Sayın Başkanım, Değerli Konuklar, bu bölümde gündemimizdeki önemli konular hakkında bilgi vermek ve beklentilerimizi sunmak istiyorum. Son dönemde yaşanan olumlu gelişmelere rağmen, uluslararası göstergelere göre ülkemizde finansal sektör ve bankacılık sistemi son derece küçüktür li yıllara göre aktif büyüklüğünün, aktiflerin gayri safi milli hasılaya oranının önemli ölçüde artmasına ve özkaynakların büyümesine rağmen, nüfusa oranla bazı göstergeler hala 1980 li yılların ve Avrupa Birliği ne ait büyüklüklerin çok gerisindedir. Avrupa Birliği ile karşılaştırıldığında da Türkiye de finansal sektör ve bankacılık sistemi yüksek bir büyüme potansiyeline sahiptir. Avrupa Birliği ülkelerinde banka sisteminin aktif büyüklüğü ve kredilerin gayri safi milli hasılaya oranı ülkemizdeki büyüklüklerin oldukça üzerindedir. Ekonomik sorunları makul bir sürede ve katlanılabilir bir maliyetle çözmenin yolu finansal sektörü büyütmekten, finansal araçlara ve hizmetlere olan talebi artırmaktan geçmektedir. Ekonomik istikrar finansal hizmetlere olan talebi olumlu yönde etkilemeye devam edecektir. Bu çerçevede, belirsizliklerin ve faaliyet riskinin azaltılması yoluyla beklentilerin iyileştirilmesinin YTL'ye olan talep artışı ve uzun vadeli kaynakların yaratılması açısından ne kadar önemli ve hatta gerekli olduğu bir kez daha görülmüştür. Uluslararası gelişmelere bağlı olarak, tüm sektörlerde rekabet baskısının her geçen gün hızla arttığı bir dönemde, istikrarı sürdürmenin en etkin yolu reformların özel sektörü ve banka dışı kurumları da içine alacak şekilde her alanda sürdürülmesi, bilgiye ve yüksek teknolojiye dayalı yatırımların ve verimliliğin artırılması, piyasa mekanizmasının daha iyi işlemesinin sağlanması ve kurumlarımızın uluslararası rekabete dayanıklılığının güçlendirilmesinden geçmektedir. Finansal sektörün büyümesinde önemli bir faktör de özel girişimcilerin bu sektörde faaliyet gösteren kurumlara yatırım yapmasını ve özkaynaklarını büyütmesini özendirmektir. Risklerin yüksek, buna karşılık karlılığın düşük olması yanında, yurtdışında yerleşik rakipler karşısında haksız rekabete neden olan uygulamalar, kuralların oluşturulmasında ekonominin ve hukukun temel ilkeleri ile bağdaşmayan yaklaşımlar, aracılık maliyetini artıran vergisel yükler, kayıtdışı faaliyetler, bankacılığa olan yatırımı caydırıcı ve büyümeyi sınırlandırıcı niteliktedir. Finansal sektörün büyümesi ve sağlıklı olarak çalışmasında ekonomik istikrar yanında, düzenlemelerin istikrarlı, birbirleriyle, ekonomik realiteyle ve uluslararası standartlarla uyumlu olması önemlidir. Birliğimiz temel düzenlemelerde, makul geçiş sürelerinin tanınması koşuluyla, uluslararası standartlara uyumu desteklemektedir. Ancak, zaman zaman, uluslararası uygulamalarda pratikte olmayan, piyasa ekonomisinin işleyişi ve bankacılık ilkeleri ile çelişen kuralların getirilmesi hatta finansal kurumların aleyhine olarak geriye 11

14 H. Ersin Özince yönelik işletilmesinin gerekçesi anlaşılamamaktadır. Bu tür yaklaşımların banka sistemine zarar verdiği ve rekabet gücünü zayıflattığı aşikardır. 12 Sayın Başkanım, Değerli Konuklar, Gelişmiş, gelişmekte olan veya düşük gelir grubunda olsun, bir ekonomi için etkin işleyen bir finansal sektör hayati öneme sahiptir. Ekonomi büyüdükçe ve olgunluğa ulaştıkça, giderek karmaşıklaşan ve çeşitlenen finansal hizmet ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak finansal sektör de büyür, olgunlaşır. Büyüme sürecindeki en kritik konu büyümenin sürekli ve istikrarlı hale gelmesi için kıt kaynakların, uluslararası rekabet, risk ve getiri esasına göre hangi alanlara yönlendirileceğidir. Bu bankacıların asıl işidir. Piyasa mekanizmasının geçerli olduğu ekonomilerde bunu sağlamanın en etkin yolu finansal sektörün güçlü ve dayanıklı olmasından, büyümesinden ve derinleşmesinden geçmektedir. Güçlü bir finansal sektörün temel koşulu ise istikrarlı makro ekonomik yapı, doğru düzenleme ve denetim ile güçlü özkaynaklara sahip bankalardır. Fakat, kaynakların toplanması ve kullandırılmasında sadece banka sistemine dayalı bir finansal sektör yapılanması da doğru değildir. Ne var ki, Türkiye de finansal sektör hala banka sistemi ağırlıklı bir yapıdadır. Finansal sektörde bankaların payı yüzde 90 ın üzerindedir. Para piyasası yanında sermaye piyasasının büyümesi, bankalar yanında diğer mali kurumların da güçlenmesi gerekmektedir. Aracılık maliyetinin azaltılmasına yönelik olarak yakın dönemde somut ve önemli a- dımlar atılmıştır. Ancak bunlar yeterli değildir ve finansal aracılıkta yükler hala önemini korumaktadır. Bu konudaki çabaların ve kayıtdışılık ile mücadelenin sürdürülmesi gerekmektedir. Enflasyondaki düşüş dikkate alındığında kayıtdışılık ekonomide rekabeti bozan en önemli faktör haline gelmiştir. Birliğimiz kayıtdışılık ile mücadeleyi önemsemekte ve desteklemektedir. Bu arada, kurumlar vergisi oranının düşürülmesi, yatırım araçlarının vergilendirilmesinde haksız rekabetin önlenmesini teminen eşit vergileme ilkelerinin esas alınması, aracılık maliyetinin düşürülmesi ve vergi yükünün adil dağıtılmasına yönelik düzenlemeler ve uygulamalar Birliğimiz tarafından çok olumlu görülmektedir. Bu nedenle Maliye Bakanlığı'na teşekkür ederiz. Finansal sektörün sağlıklı olarak büyümesi, derinleşmesi ve bankacılık sisteminin sorunlarına sağlıklı çözümler bulunması amacıyla, Birliğimiz gündemde bulunan konuları yakından takip etmekte, sorunların çözümüne pozitif katkı sağlayacak görüş ve önerileri hazırlamakta ve ilgili kurumlara sunmaktadır. Bankacılığı doğrudan ilgilendiren mevzuatta yapılan değişiklikler ve/veya yeniliklere ilişkin olarak otoritelerle yakın bir çalışma içinde olunmuştur. Gelişmeler ve değerlendirmeler konusunda üyelerimize sürekli olarak bilgi aktarılmaktadır. Son dönemde gündemimizde yer alan önemli konular, bankacılık sektörüne olan güvenin korunması, bankacılık kanunu ve alt düzenlemeleri, banka ve kredi kartları kanunu ve alt düzenlemeleri, kaynak vadesinin uzatılması, bilanço risklerinin azaltılması ve aktif kalitesinin iyileştirilmesine yönelik düzenlemeler, icra ve iflas yasasında yapılması gereken düzenlemeler, ticaret kanunu, borçlar kanunu, aracılık maliyetlerinin düşürülmesi, haksız rekabet yaratan ve rekabet gücünü zayıflatan düzenleme ve uygulamalar, kayıtdışılık ile mücadele, kara para ile mücadele kanununda yapılan değişiklikler, ipotekli konut finansmanı kanunu, vergi kanunlarında değişiklik yapan düzenlemeler, ihracat taahhütlerinin kapatılması, Basel II ye hazırlık, banka sandıklarının sosyal güvenlik sistemine devredilmesi, kurumsal kredi kayıt sisteminin tamamlanması, dolandırıcılık eylemlerine karşın ortak önlemlerin geliştirilmesi, müşteri şikayeti merkezinin kurulması çalışmaları olmuştur. Talebimiz,

15 Bankacılar Dergisi düzenlemelerin serbest piyasa kuralları ile uyumlu, liberal bir yaklaşımda olması ve finansal sektörü gelişmiş ülkeleri örnek alması, rekabetin artmasına ve finansal sektörün büyümesine katkı sağlamasıdır. Banka sisteminde istihdamın yeniden artmaya başladığı bir dönemde, bir yanda işini kaybeden çok sayıda iyi yetişmiş insan, diğer yanda bankacılık iş ve işlemlerinin gerekleri dikkate alınarak bankalarda eski hükümlü çalıştırılmasının önlenmesi konusu Birlik gündemindeki yerini korumaktadır. Yapılan araştırmalara göre AB ülkelerinde eski hükümlü çalıştırılmasına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı tespit edilmiş ve ilgili kurumlara sunulmuştur. Risk yönetiminin geliştirilmesine özel bir önem atfedilmiştir. Bu konuda yetişmiş insan gücümüz artmakta, teknolojimiz de iyileşmektedir. Kredi riskinin ölçülmesi, değerlendirilmesi ve yönetiminde kurumsal yapının geliştirilmesi amacıyla kurumsal kredi kayıt sisteminin oluşturulması yönünde hazırlık çalışmaları tamamlanmıştır. Sermaye yeterliliğine ilişkin yeni düzenlemesinin doğru anlaşılması, izlenmesi, üyelerimizin ve kamuoyunun bilgilendirilmesi, görüş oluşturulması ve hazırlık yapılması amacıyla BDDK nın önderliğinde çalışmalar sürdürülmektedir. Bu konuda yol haritası güncellenerek kamuoyuna açıklanmıştır. Bankacılık sisteminde son dönemde yapılan düzenlemeler ile Basel II nin bankaların davranışına ve KOBİ lere etkileri konusunda ilgili kurumlarla işbirliği içinde bilgilendirme toplantıları yapılmıştır. Bankacılık Kanununun yasalaşmasının akabinde yürürlüğe giren temel düzenlemelerden sonra alt düzenlemelerin hazırlanmasında da Birliğimiz aktif bir görev üstlenmektedir. Alt düzenlemelerin tamamlanmasından sonra, çabamızı uygulamanın daha sağlıklı sürdürülmesini teminen, Birliğimiz bünyesinde oluşturulan çalışma grupları tarafından "temel düzenlemelerde iyi uygulama örnekleri ve tavsiyelerinin" hazırlanmasına yoğunlaştıracağız. Temel düzenlemelerin dışında Birliğimiz, sektörümüzü ilgilendiren her konuda çalışmalarını sürdürmektedir. Uluslararası ilişkilerin geliştirilmesine özel bir önem verilmiştir. Gerek yurtiçi gerekse yurtdışı gelişmeler nedeniyle önemi daha da artan ikili ilişkiler çerçevesinde uluslararası yatırımcılar ve kuruluşlar nezdinde Türkiye ekonomisi, finansal sektör ve bankacılık sistemindeki gelişmeler anlatılmaya çalışılmıştır. Bankacılık sistemini doğrudan ilgilendiren bir çok konuda üyelerimizin ve/veya diğer kurumların katılımıyla oluşturulan ortak çalışma grupları yoğun bir faaliyet göstermişler ve Birliğimiz çalışmalarına çok önemli katkılarda bulunmuşlardır. Üyelerimize ve çalışmalara katılan tüm arkadaşlarımıza katkılarından dolayı ayrı ayrı teşekkür ederiz. Üyelerimizin de katılımıyla oluşturulan Birliğimiz görüş ve değerlendirmeleri ilgili kişilere ve kurumlara iletilmekte, takip edilmekte, dikkate alınması konusunda yoğun bir gayret gösterilmektedir. Bu amaçla, başta Hükümet yetkilileri ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu olmak üzere ilgili diğer tüm kurumlar ile yakın çalışmalar yapılmıştır. Kendilerine anlayış ve yaklaşımlarından dolayı şükranlarımızı sunarız. Uluslararası ekonomik ilişkilerin büyümeye devam ettiği, ekonomik yapıları farklı çok sayıda ülkenin rekabete katıldığı son derece dinamik ve karmaşık bir süreç yaşıyoruz. Güçlü rekabete dayanan bu süreçte sermaye hareketlerinin serbestçe dolaşımı da önemli rol oynamaktadır. Sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi, yeni finansal kurumların oluşturulması, yeni dijital teknoloji tam anlamıyla entegre olmuş, küresel piyasaların büyümesine ortam hazırlamıştır. 13

16 H. Ersin Özince Bir geçiş dönemindeyiz. Dünya ekonomisindeki olumlu gelişmelerin de katkısı sayesinde geçmişten gelen stok sorunlarımızın azaltılmasında önemli mesafeler aldık. Mevcut sorunların çözülmesi konusunda herkes üstüne düşeni yapmaya devam ediyor. Yeni ortamın özelliklerini anlamaya çalışıyoruz. Bu dönemde verimlilik, hukukun temel ilkeleri, uluslararası düzenlemeler ve uluslararası rekabet ön plana çıkıyor. Kar marjları düşüyor, buna karşılık işlem hacminin artmasını bekliyoruz. Finansal sektörün büyümesi ve derinleşmesinin önemi artıyor. Yatırım kararlarının daha doğru verilmesi gerekiyor. Finansal sektörün sağlıklı büyümesi için Türkiye de piyasa mekanizmasının daha iyi işlemesine özel bir hassasiyet göstermeliyiz. Rekabeti bozan, rasyonel olmayan ve bankacılık mesleği ile bağdaşmayan uygulamalardan kaçınmalı ve bunların karşısında olmalıyız. Kurumlarımızın daha güçlü, karlı ve sağlıklı bir yapıda büyümesine gayret etmeliyiz. Müşterilerimizin hak ve çıkarlarını da gözeten bir yaklaşım içinde olmalıyız. İnsan gücünün eğitimine önem vermeye, ekonomik alanda olduğu gibi sosyal alanda da ülkemizin geleceğine katkıda bulunacak projeleri desteklemeye devam etmeliyiz. Bu süreçte, uluslararası rekabete açık olan bankacılık açısından, düzenlemelerde uluslararası kurallara önemli ölçüde yaklaşılması, bu kurallara uygun olarak geliştirilen risk yönetimi anlayışı ve makro dengelerin sağlıklı olarak kurulması çabası banka sistemine önemli avantajlar sağlayacaktır. 14 Sayın Başkanım, Değerli Konuklar, Öte yandan, başta petrol olmak üzere temel enerji fiyatlarının yüksek düzeyde seyretmesi, istihdam artışının işgücü arzının gerisinde kalması, sektörlerimizin uluslararası rekabet gücünün kısa dönemde artırılmasındaki zorluklar, kapsamlı reform sürecinin yavaş işlemesi ve senkronize hale gelmemesi, tasarruf açığındaki hızlı büyüme, uluslararası piyasalarda büyüyen dengesizlikler, yurtdışı piyasalarda enflasyonun ve faiz oranlarının yükselme eğilimi ve uluslararası kredi notunun bulunduğu düzey, uluslararası düzenlemelere uyulması yönünde bir çok alanda kısa sürede yapılan değişikliklere uyum zorlukları, gündemde yakından izlenmesi ve dikkatle değerlendirilmesi gereken önemli konular olarak yer almaktadır. Kısa dönemde bilançonun yapısındaki hızlı değişme ile yurtiçi kaynakların kısa vadeli yapısı gözönünde bulundurularak risk yönetiminde daha hassas davranılması giderek daha çok önem taşımaktadır. Temel bankacılık göstergeleri, bankacılığımızın şimdi daha güçlü ve sağlıklı bir yapıda olduğunu ortaya koymaktadır. Ülkemizde geleceğe ilişkin beklentiler daha iyidir, güven artmıştır. Bu durumun en önemli yansıması olan YTL'ye güçlü talep artışı, hem ekonomik faaliyeti hem de finansal sektördeki olumlu gelişmeleri desteklemiştir; finansal sektör yeniden büyümeye başlamıştır. Yeni dönemde bankalarımıza ve Birliğimize önemli görevler ve sorumluluklar düşmektedir. En önemli görevimiz Türk lirasına ve bankacılık sistemine olan güvenin korunması, tasarrufların YTL cinsinden büyütülerek finansal araçlara olan talebin artırılması, para piyasaları yanında sermaye piyasasının büyütülmesi, kaynakların etkin ve verimli olarak kullanılması, temel bankacılık ilke ve kurallarına uyulması, risklerin doğru tespit edilmesi ve yönetilmesi olmalıdır. Bu bilinçle, Birliğimizin, rekabet çerçevesinde, bankacılık ilke ve kuralları doğrultusunda ulusal tasarrufların ve finansal sektörün büyütülmesi, bankacılık mesleğinin gelişmesi, istikrar içinde ekonomik büyümenin sürdürülmesi yönündeki çalışmaları etkinlikle devam edecektir. Birliğimizin çalışmalarına olan desteğinizin bundan sonra da süreceğine olan inancımla Genel Kurulumuza katılmanızdan dolayı teşekkür ederim. Yönetim Kurulumuz ve Denetçilerimiz adına sizlere şükranlarımızı sunarım. Genel Kurulumuzun hayırlı olmasını dilerim. Dipnot (*) 2005 yılı için BDDK tarafından yayınlanan veriler kullanılmıştır.

17 Bankacılar Dergisi, Sayı 57, 2006 Risk Yönetimi Prensipleri TBB Çalışma Grubu * Basel Komite'nin sermaye yeterliliğine ilişkin yeni düzenlemesinde (Basel-II) öngörülen hususların uygulanmasına yönelik Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından 30 Mayıs 2005 tarihinde Basel II ye Geçişe İlişkin Yol Haritası kamuoyuna açıklanmıştır. Yol Haritasında Türkiye Bankalar Birliği (TBB) ve BDDK bünyesinde eş çalışma gruplarının oluşturulması öngörülmüştür. Eş çalışma gruplarının oluşturulmasındaki amaç Basel II uygulamasına geçişe ilişkin BDDK ve sektör hazırlıklarının mümkün olduğu ölçüde sorunsuz ve başarılı biçimde tamamlanması amacıyla öngörülen konularda çalışma raporlarının sektör görüş ve önerileri de dikkate alınarak üretilmesi ve yapılacak düzenlemelerde BDKK için bir girdi oluşturulmasını temin etmektir. Bu çerçevede oluşturulan ve Basel II Yönlendirme Komitesi nin bir üyesi koordinasyonunda çalışmalarını sürdüren alt çalışma gruplarının raporları tamamlanarak BDDK nın bilgisine sunulmuştur. Basel II Yönlendirme Komitesi alt çalışma gruplarından birisi olan Risk Yönetimi Prensipleri Çalışma Grubunun raporu aşağıda yer almaktadır. A. Risk Yönetiminin Organizasyonel Yapısı 1. Bankalar, risk yönetimi sistemlerinin organizasyonunu, yapısal özelliklerini ve faaliyetlerinin kapsamını dikkate alarak belirlemelidir. Bankanın tüm faaliyet ve finansal sonuçlarından nihai olarak yönetim kurulu sorumludur. Bu itibarla, yönetim kurulunun; bankaya ve banka ortaklarına karşı sadakat görevini yerine getirmeye dönük olarak, banka yönetiminin üzerinde, yönetimi sorgulama gücünü haiz, bankanın günlük işlerinden ziyade hedefler ve hedeflere dönük stratejileri izlemeye odaklanmış, banka politikalarını belirleyen veya onaylayan bir rolü bulunmaktadır. Risk yönetimi, bu bağlamda, fonksiyon olarak doğrudan yönetim kurulunun uhde ve sorumluluğunda olmak durumundadır. Etkili risk yönetimi, en üst seviyeden başlatıldığı takdirde mümkündür. Risk yönetiminin banka içindeki organizasyonu, hesap verebilirlik ilkesi uyarınca doğrudan yönetim kuruluna bağlı olacak şekilde yapılandırılmalıdır. Yönetim kurulu, risk yönetimi süreçlerini izlemek ve yönetim kurulu ile bu fonksiyonun iletişimini sağlamak üzere, icracı 1 fonksiyonlarla ilintisi olmayan en az bir üyesini risk yönetiminden sorumlu üye olarak görevlendirir. Yönetim kurulu, riskin belirlenmesi, ölçümü, izlenmesi, kontrol edilmesi ve raporlanması evrelerinden oluşan risk yönetimi sürecinin yönlendirilmesi ve izlenmesini teminen kendisine bağlı alt komite niteliğinde olmak üzere, risk yönetiminden sorumlu yönetim kurulu üyesinin başkanlığında çalışacak bir risk komitesinin üyelerini belirler. Yönetim kuruluna bağlı risk komitesinde, kredi riski, piyasa riski ve operasyonel riskleri üstlenen en üst düzeydeki icracı yöneticiler ile risk yönetimi fonksiyonunda yer alan yetkililerin görevlendirilmesi sağlanır. Çalışma Grubu Üyeleri: Hasan Candan (T. İş Bankası A.Ş.) başkanlığında; Cenan Aykut (Türk Eximbank), Ayşen Demirkurt ( Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş.), Özlem Öner Ernart (T. Garanti Bankası A.Ş.), Belma Özçoban (Tekstil Bankası A.Ş.), Altay Yaman ( T. Vakıflar Bankası T.A.O. ), Alp Özateşler (Yapı Kredi Bankası A.Ş.), H. Özgür User ( Koçbank A.Ş. ), Özge Sevil ( Citibank A.Ş.). 15

18 TBB Çalışma Grubu Yönetim kurulunun denetim ve gözetim fonksiyonlarının yerine getirilmesine yardımcı olmak üzere faaliyette bulunan denetim komitesinde risk yönetiminden sorumlu yönetim kurulu üyesinin de görev alması, her iki komitenin de yönetim kurulunun alt komiteleri hüviyetiyle yönetim kurulunun aslî iki fonksiyonuna odaklanmaları dolayısıyla mümkündür. Ancak, denetim fonksiyonunun, bankadaki risk yönetimi süreçlerinin denetimini de kapsaması gerektiğinden, belirtilen yapının söz konusu olduğu denetim komitelerinde, üyeler arasındaki iş bölümü ve hiyerarşinin, menfaat çatışmalarına ve süreç çelişkilerine yol açmayacak denli şeffaf ve kayda bağlanmış olması şartı aranmalıdır. Yönetim kurulu, risk yönetimi fonksiyonuna gerekli uygulama desteğini sağlamalıdır. Yönetim kurulunun, risk yönetimi uygulamalarının içerdiği kavram ve tekniklere mümkün olduğunca yakınlaşması; risk yönetimi faaliyetlerinin amaç ve kapsamı konusunda bilgi sahibi olması; bankanın hedeflerine ulaşması konusunda bu fonksiyonun yol gösterici danışmanlığından nasıl ve ne ölçüde yararlanabileceğini algılama hususunda çaba göstermesi esastır. Bu bağlamda, yönetim kurulu, risk yönetimi fonksiyonunun ihtiyaç duyduğu bağımsız ve objektif davranabilme ortamı ile donanım, altyapı, gerekli yetkinlikte insan kaynağı gereksinimlerini karşılama konusunda destekçi ve teşvik edici olmalıdır. Bankalar, risk yönetimi organizasyonunu, doğrudan yönetim kuruluna veya yönetim kurulunun risk yönetiminden sorumlu üyesine veya risk komitesine bağlı olacak şekilde, grup/birim veya komiteler bazında merkezi veya merkezi olmayan bir yapıda tesis ederler. Bankalar faaliyetlerinin çeşitliliğine, hacmine ve yapısına uygun olarak, farklı özelliklere sahip risklerin izlenmesi ve kontrolü için daha alt kademelerde birden çok birim/komite tesis edebilirler. Bu birimler veya komiteler de risk yönetimi fonksiyonuna bağlı olarak çalışmalıdır. Banka dahilinde oluşturulmuş aktif-pasif yönetimi komitesi, kredi komitesi gibi diğer komitelerde, bankanın risklilik düzeyinin göz önünde bulundurulmasını teminen risk yönetimi fonksiyonunun temsil edilmesi sağlanmalıdır Risk yönetiminin icrai fonksiyonlardan bağımsızlığı gözetilmelidir. Risk yönetimi fonksiyonunun çalışma esasları yönetim kurulunca belirlenmelidir. Risk yönetimi fonksiyonunun çalışması için gerekli usul ve esaslar, görev ve sorumluluklarının ayrıntısı, risk yönetimi fonksiyonunun önerilerinin de dikkate alınması suretiyle, banka yönetim kurulu tarafından oluşturularak yürürlüğe konulan ve üst yönetim tarafından uygulanan risk politikalarına ve bunlara ilişkin uygulama usullerine uygun olarak belirlenmelidir. Bankanın faaliyetlerinden dolayı üstlendiği risklerin, risk alan fonksiyonlardan yönetsel ve özlük hakları açısından bağımsız bir fonksiyon tarafından ölçümü, izlenmesi, kontrolü ve raporlanması; hata veya zararların gizlenmesi, potansiyel risklerin gözardı edilmesi, performansın gerçeğe aykırı olarak bildirilmesi ve benzeri hususların önlenmesi açısından önem taşımaktadır. Risk yönetimi fonksiyonu kapsamındaki faaliyetlerin yönetim kurulu, denetim komitesi, üst yönetim 2 ve bankanın her seviyedeki çalışanı tarafından yürütülmesi esastır. Bununla birlikte, bankaların içsel risk yönetimi düzenlemeleri, risk yönetimi organizasyonunun yönetsel bakımdan bağımsız, banka yönetim kuruluna karşı hesap verebilir olmalarını sağlayacak

19 Bankacılar Dergisi şekilde yerine getirilmelidir. Risk yönetimi fonksiyonunun bağımsızlığı ilkesi, hesap verebilirlik esasına aykırılık olarak değerlendirilmemelidir. Risk yönetimi çalışmalarının sürdürülmesi ve risk yönetimi bulgu ve değerlendirmelerinin yönetim kararlarında kullanılması icrai fonksiyonların etkisinden arındırılmış şekilde gerçekleştirilmelidir. Risk yönetimi değerlendirme ve bulgularına yapılacak herhangi bir etki veya baskı, bankanın risklilik ve performansının farklı yansıtılmasına neden olabilecektir. Bu gibi durumların önlenmesine yönelik olarak, risk yönetimi organizasyonunun bankanın genel organizasyon hiyerarşisinden bağımsız olarak tesis edilmesi önemlidir. 3. Risk yönetimi fonksiyonunun etkililiği açısından güçlü bir yapılanma ve yeterli kaynak ayrılması şarttır. Risk yönetimi fonksiyonunun etkililiği ve işlevselliği, bankaların yönetim kalitesinin önemli göstergelerinden biri olarak algılanmalıdır. Etkililik ve işlevselliğin sağlanması için risk yönetiminin bankanın faaliyetlerinin ayrılmaz parçası olarak düşünülmesi, stratejik ve yönetsel süreçlerde yer verilmesi esastır. Karar alma, stratejik yönetim ve operasyonel süreçlere entegre edilmiş bir risk yönetimi bankaların yönetim kalitesinin artırılmasının temel taşıdır. Banka, risk yönetiminin entegrasyonunda risk yönetimi hedeflerinin organizasyonun tüm seviyelerine yayılması, risk yönetimi ve bulgularının stratejik planlar, operasyonel süreçler ve kontrol sistemlerinde yer alması, banka içinde risk kültürünün oluşturulması gibi konuları, faaliyetlerini ve yapılarını da göz önünde bulundurarak ele almalıdır. Etkili bir risk yönetiminin sağlanması açısından risk yönetimi bilgi ve uygulama deneyimine sahip olunmalıdır. Risk yönetiminin başarıyla uygulanması, bilgi sahibi ve donanımlı çalışanların olmasına bağlıdır. Banka yönetim kurulu, etkili risk yönetimi için risk yönetimi bilgi ve deneyimine sahip bir organizasyonel yapılanmayı önemsemelidir. Bu amaçla yönetim kurulunda, risk yönetiminden sorumlu üyesinde/komitesinde, risk yönetimi grup/birim vb. organizasyonel oluşumlarında risk yönetimi deneyim ve bilgisinin varlığını gözetmelidir. Risk yönetimi çalışanları temel bankacılık ile risk yönetiminin gerektirdiği bilgi, donanım ve analitik düşünme becerisine sahip olmalıdır. Risk yönetimi çalışanlarının temel bankacılık ve risk yönetimi bilgi ve deneyimine ve analitik düşünme becerisine sahip olmaları gereklidir. B. Risk Yönetimi Fonksiyonuna İlişkin Görev ve Sorumluluklar 1. Risk yönetimi politika ve stratejilerinin geliştirilmesinden, banka faaliyetlerinin politika ve stratejilere uyumunun gözetim ve denetiminden, risk yönetimi fonksiyonunun bağımsız ve objektif olarak yerine getirilmesinin sağlanmasından yönetim kurulu sorumludur. Yönetim kurulu, bankanın hedefleri ve risk algılamasıyla uyumlu risk yönetimi stratejileri ile risk politikalarının onaylanmasından sorumludur. Yönetim kurulu, üst yönetimin gerekli süreçleri tesis ettiğini ve uygulamaları yürürlüğe koyduğunu gözetmelidir. Yönetim Kurulu, risk yönetimi organizasyonunun kadro ihtiyacının belirlenmesi, bu kadrolarda çalışanların görev ve sorumluluklarının belirlenmesi, icradan bağımsızlıklarının sağlanması, özlük haklarının belirlenmesi ve performanslarının değerlendirilmesinden sorumludur. 17

20 TBB Çalışma Grubu Risk yönetimi süreçleri bankanın faaliyetlerinin yapısı ve hacmi ile uyumlu olarak belirlenmeli ve bunlara uygunluk kontrol edilmelidir. Bankanın faaliyetlerinin yapısı ve hacmi ile uyumlu, bütünleşik risk profiline yönelik risklerin tanımlanması, değerlendirilmesi, ölçülmesi, izlenmesi, kontrolü ve raporlanmasını kapsayan süreç proaktif risk yönetimi uygulamasını olanaklı kılacak şekilde belirlenmeli ve faaliyetlerin de bu esaslar çerçevesinde yürütüldüğünün kontrolü sağlanmalıdır. 2. Banka bünyesinde risk kültürünün oluşturulması ve yerleştirilmesini sağlamaya dönük altyapı ve ortam geliştirilmelidir. Banka genelinde risk kültürünün yerleştirilmesi için çalışanlarda farkındalığın arttırılması ve gerekli eğitim çalışmalarının yürütülmesi gereklidir. Banka çalışanı, yaptığı işin risklerinin ve muhtemel etkilerinin bilincinde olmalıdır. Risk yönetimi fonksiyonunun yönetim kurulundan başlayarak bankanın en alt kademedeki çalışanına kadar değişik seviyelerde sorumluluklar getirdiği hususu gündemde tutulmalıdır. Yönetim kurulu, bankanın faaliyetleri nedeniyle karşı karşıya bulunduğu riskler ve bu risklerin etkileri hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Yönetim kurulu, bankacılık faaliyetlerinin yüksek standartlarda, güvenilir ve sağlam bir şekilde yürütüldüğünden emin olmalıdır. Bu sorumluluğunun yerine getirilmesini kesintiye uğratmayacak, zamanında tam ve doğru bilgilenmeyi sağlayacak süreçleri tesis etmeli, ayrıca bankacılık faaliyetlerinin yerine getirilmesine destek olan bilgi teknolojileri alt yapısı, buna ilişkin riskler, sistem geliştirme projeleri ve bunların stratejileri, hedefleri, kısa ve uzun vadeli bütçeleri ne yönde etkilediği ve uyumu hakkında da bilgi sahibi olmalıdır. Banka üst yönetimi ve iş birimleri kendi faaliyet alanlarındaki potansiyel risklerin olası etkilerinin farkında olmalıdır. Üst yönetim ve iş birimleri kendi yönetimlerindeki süreçlerin maruz kaldığı risklerin ve bu risklerin bankanın gelirlerine ve sermayesine olası etkilerinin bilincinde olmalıdır. Risk konusundaki farkındalık eğitimle olanaklıdır. Risk yönetimi fonksiyonu, banka çalışanlarının üstlendikleri sorumluluk ve rolleri ile deneyim ve bilgi birikimleriyle uyumlu eğitim programları oluşturmalıdır. Uygulama birimleri, faaliyetlerinin sonuçlarının bankanın risk iştahı ve politikaları ile uyumlu olmasını sağlamalıdır. Banka üst yönetimi ve uygulamacı birimler risk iştahı ve risk politikaları çerçevesinde faaliyette bulunmak zorundadır. İş birimlerinin hedef ve stratejilerinde, kaynakların dağıtımında risk yönetimi bulgularının gözönünde bulundurulması gereklidir. Yeni faaliyetlere girilmeden önce risk boyutunu da içeren kapsamlı araştırmalar yapılmalı ve yazılı hale getirilmelidir. 18 C. Risk Ölçüm Süreci 1. Bankalar, maruz kaldıkları risklerin tümünü ölçebilmek için güvenilir ve bütünlük içinde uygulanabilen; yapıları, ürün çeşitleri ve faaliyet alanları ile uyumlu risk ölçüm sistemlerine sahip olmalıdır. Bankalar, bilgisayar uygulamalarına dayalı analitik modeller kullanarak risklerinin ölçülmesine/tahminine ve geriye dönük testlerle doğruluğunun sınanmasına yönelik süreçleri içeren bir risk ölçüm sistemini tesis etmelidir. Model riskinin yönetilebilmesi açısından, modellerin altyapısındaki varsayımlar ve model algoritmaları en az yıllık dönemlerde düzenli olarak gözden geçirilmelidir.

21 Bankacılar Dergisi Banka, risk ölçüm sisteminin ürettiği sonuçların doğru yorumlanması için gerekli tüm tedbirleri almalıdır. Risk ölçüm sistemlerinin geliştirilmesi sürecinin içerdiği karmaşık ve teknik detaylar dolayısıyla sistemin çıktılarının yorumlanması da teknik bankacılık teknik bilgi ve donanımını gerektirecektir. Banka, risk ölçüm sisteminin sonuçlarının karar alma süreçlerine dahil edilmesinde hata ve noksanlıklardan kaynaklanabilecek yorumlama hatalarına karşı gerekli tüm tedbirleri almalıdır. Risk analiz ve değerlendirmelerinin bankanın risk seviyesini doğru şekilde yansıtacak yöntemlerle yapılması, risk profilinin izlenmesi ve kontrol altına alınması sağlanmalıdır. Risklerin gelişmiş modeller kullanılarak ölçülmesi, risk getiri dengesinin gözetilmesi, bankanın sağlıklı ve basiretli yönetilmesini sağlar. Bankanın maruz kaldığı tüm risklerin, detaylı ve gelişmiş yöntemler kullanılarak yapılan risk analizleri sonucunda kontrol altına alınması ve raporlanmasının sağlanması gerekmektedir. Risklerin ölçümüne yönelik olarak kullanılan modeller riskleri gerçekçi biçimde yansıtmalı, senaryo analizi, stres testleri gibi ilave analizlerle desteklenmeli, geçerliliği değişen koşullara uygun olarak değerlendirilmelidir. Gelişmiş modeller kullanılarak yapılan risk ölçümleri risk iştahının ve risk toleranslarının belirlenmesinde kullanılmalıdır. Senaryo analizleri ve stres testleri ayrıca bankanın acil ve beklenmedik durum planlarında da göz önünde bulundurulmalıdır. 2. Bankalar, risk ölçüm sisteminin kurulması, idame ettirilmesi, izlenmesi, kontrol edilmesi hususlarına ilişkin olarak sorumluluk paylaşımını, icracı fonksiyonlardan bağımsız olacak şekilde tesis etmeli, ilgili süreçleri ve görev tanımlarını net şekilde yazılı olarak hazırlamalıdır. Risk yönetiminin amacı, uygun varsayımlar ve parametreler içinde bankanın maruz kalabileceği riskleri yöneterek bankanın risk ayarlı getirisini en üst seviyeye ulaştırmaktır. Bu doğrultuda, risk ölçüm sisteminde kullanılacak varsayımların ve parametrelerin belirlenmesi gerekmektedir. Banka risk ölçüm sisteminin dayandırılacağı varsayım ve parametreler yazılı olarak belirlenmeli, ilgililerce net bir şekilde anlaşılır olmalı, varsayımların ve parametrelerin risk ölçüm modelinin sonuçlarına olan etkileri düzenli olarak gözden geçirilmeli, gerektiğinde güncellenmeli ve tüm değişiklikler nedenleri ile birlikte kayıt altına alınmalıdır. Risk ölçüm sisteminin dayandırılacağı varsayım ve parametreler yazılı olarak belirlenmeli; risk yöneticileri ve banka üst yönetimince net bir şekilde anlaşılmalı; varsayımların ve parametrelerin risk ölçüm modelinin sonuçlarına olan etkileri düzenli olarak gözden geçirilmeli; gerek duyulması halinde uygun değişiklikler gerçekleştirilmeli ve tüm değişiklikler nedenleri ile birlikte kayıt altına alınmalıdır. Bankalar, konjonktürel değişiklikleri ve dalgalanmaları varsayımlarına dahil etmelidir. Konjonktürel değişiklikler küresel ekonominin yönünü tayin eden en önemli unsurdur ve geç farkına varılması nedeniyle uygun aksiyon alınamaması önemli bir risktir. Konjonktürel değişikliklerin etkisinin sayısallaştırılabilmesi amacıyla, senaryo analizlerine bu tarz etkiler varsayımsal olarak dahil edilmelidir. Bankalar model riskine maruz kalma olasılıklarını engelleyici tedbirleri almalıdır. Model riski, hatalı ve/veya yetersiz parametre ve varsayımlar nedeniyle modelden beklendiği ölçüde doğru sonuçların alınamaması riskini ifade etmektedir. Modelin dayandığı varsayımlar 19

22 TBB Çalışma Grubu ve hesaplanan parametrelerin doğruluğu ve yeterliliği iç denetime konu edilmeli, bu yönde düzenli kontroller tesis edilmelidir Veri yönetimine ilişkin ilkeler Veri yönetimi sürecinin sahibi yönetim kuruludur. Yönetim kurulu, veri yönetimi sistem ve süreçlerinin bütün önemli yönleri ve özelliklerini bilmelidir. Veri yönetimi konusunda oluşturulmuş sistemlerin işleyişleri, konu ile ilgili iş akışları hususlarında yönetim kurulu bilgi sahibi olmalı, sistemlerin en etkili şekilde işleyişlerini temin etmeye yönelik kontrol süreçlerinin oluşturulmasını sağlamalıdır. Veri yönetimi politikaları belirlenmeli ve etkili şekilde uygulanması sağlanmalıdır. İç verilerin ölçümleme için yeterli olmadığı koşullarda, dış veriler istatistiki yöntemlerle uygun hale getirilerek, banka veri tabanına dahil edilebilir. Bankanın kendi iç verisi kıymetli olmakla beraber, dış veri havuzunun temin edeceği farklı nitelikte, şiddette, karmaşıklıkta verinin yönetim ve ölçüm sistemlerine dahil edilmesi olanağından mahrumdur. Bu nedenle banka iç veriyi topluyor olsa dahi, bu veriyi desteklemek amacı ile dış veri havuzlarından da yararlanabilmelidir. Dış veri tabanının kullanımı, sadece riskin ölçülmesi değil, aynı zamanda riskin yönetilmesi ve genel anlamda banka stratejisi için de oldukça önem taşımaktadır. Ölçüme konu edilecek dış veri, bankanın faaliyet alanı, yapısı, iç kontrol ortamı ve ölçeğine uygun olmalıdır. Bankaların kullanacakları dış veriler; bankanın faaliyet alanı, yapısı, ölçeği ile uyumlu olmalı; gerçekleşen kayıp miktarları, olayın meydana geldiği faaliyet kolundaki faaliyetlerin ölçeği, kayıp olayının nedenleri ve ortaya çıktığı koşullar hakkında bilgiler içermelidir. Dış veriler ilgili kurumların kendi kontrol ortamları içinde yaşanmış olayları kapsadığından, bu verileri kendi ölçüm sistemlerinde kullanacak olan banka kendi yapısını, kontrol ortamını, ölçeğini dikkate alarak verileri değerlendirmeli ve ölçüm sistemlerine dahil etmelidir. Veri toplama süreci bankanın iç denetimine konu bir süreç olmalıdır. Risk ölçüm sistemi kapsamında kullanılacak olan verinin toplanmasına ilişkin süreçler yazılı şekilde oluşturulmalı; verinin zamanında, tutarlı ve güvenilir şekilde teminine ilişkin tüm sistemsel ve yönetsel tedbirler alınmış olmalıdır. Banka verinin kalitesinden emin olmak için veriyi objektif ve standart kriterlere göre toplamalıdır. Veri kalitesini sağlamak için uygulanan tüm kriterler ve usuller yazılı ve detaylı şekilde açıklanmalıdır. Diğer taraftan, banka, hatalı verinin düzeltilmesi ve eksik verilerin tamamlanması için banka içinde uyguladığı metodu da ilgili prosedür içinde belirtmelidir. Verinin toplanmasına ilişkin süreç, bankanın tüm önemli faaliyetleri doğrultusunda maruz kalabileceği riskleri içerebilecek şekilde kapsamlı olmalı, önemli faaliyetleri ve risk tutarlarını dışarıda bırakmamalı, toplanacak kayıp tutarlarına ilişkin olarak bankanın faaliyetleri ve ölçeği ile uyumlu bir alt eşiğe sahip olmalıdır. Banka, tarihsel verilerinin ölçüme uygunluğunun devamlılığını sağlamaya yönelik yazılı prosedürlere, tarihsel verilerinin ölçüme uygunluğunun devamlılığını sağlamaya yönelik değerlendirmelere, ölçekleme benzeri ayarlamalara, bunların hangi kapsamda yapılabileceğine ve bu konudaki yetki dağılımına ilişkin yazılı prosedürlere sahip olmalıdır. Banka, brüt kayıp tutarlarına ilişkin bilgilerin yanı sıra kayıp olayının gerçekleşme zamanı, kaybın karşılanmasına yönelik olarak yapılan geri ödemeler (nakit telafiler, teminat

23 Bankacılar Dergisi yolu ile telafi, sigorta ödemesi, tazminat vb.), kayıp olayının nedeni ve olaya neden olan etkenler hakkında açıklayıcı bilgiler de toplamalıdır. Bu bilgilerin detay seviyesi, ilgili brüt kayıp tutarının büyüklüğü ile uyumlu olmalıdır. Banka, sistem altyapısının değişikliklere açık ve esnek olmasını temin etmelidir. Olası gelişmelere ve değişikliklere adapte edilebilecek, ölçümleme sürecini sekteye uğratmayacak şekilde esnek teknik altyapının kurulması temin edilmelidir. Veri setleri üzerinde geçmişe yönelik olarak düzeltme yapılmamalıdır. Düzeltme, istisnai nedenlerle elzem hale gelmiş ise nedeni ve niteliği yazılı hale getirilmelidir. Veri tabanının güvenliği sağlanmalıdır. Farklı kaynaklardan bilgi girişi bulunan veri tabanlarında bilgi giriş ve izlemesinde, bilgiye erişimde güvenli bir yapı oluşturulmalı, yetkisiz erişimlerin sistem üzerinde engellenmesine imkan veren yapı tesis edilmelidir. Verilerin kalitesinin düzenli kontrolü için sorumluluklar belirlenmeli, ilgili süreçler yazılı şekilde oluşturulmalıdır. D. Sermaye Yönetimi 1. Bankalar yasal sermaye yeterliliklerini düzenli olarak değerlendirmeli, sermaye yeterlilik oranının düşük olma eğilimi gösterdiği durumlarda gerekli önlemleri almalıdır. Bankalar sermaye yeterlilik hesaplama yöntemlerini düzenli olarak gözden geçirmeli ve risklerin yönetimine ilişkin stratejiler geliştirmelidir. Sermaye yeterlilik rasyosundaki değişimlerin nedenleri incelenmeli, değişen risk tutarlarına bağlı olarak artan ya da azalan sermaye yeterlilik rasyosu değerlendirilmelidir. Oranın mevzuatta belirlenen asgari orandan düşük olma eğilimi göstermesi halinde bunun nedenleri araştırılmalı, oranı yükseltecek önlemler a- lınmalı, hızlı bir şekilde sermaye yeterliliğini uygun düzeye getirme yönünde bir planlama yapılmalıdır. Sermaye yeterlilik oranının asgari orandan düşük olması durumuna ilişkin erken uyarı sinyallerinin belirlenmesi ve bunların takibi de sürecin bir parçası olmalıdır. Bankanın sermayesinin etkin kullanımı ve bankacılık faaliyetinin güvenilir biçimde sürdürülmesi, sermayenin maruz kalınan risklere tahsis edilerek yönetilmesi yoluyla olanaklıdır. Bankalar maruz kaldıkları her bir risk türü için hesapladıkları ekonomik sermayeyi birleştirilerek tek bir sermaye rakamına ulaşmak için bir yöntem geliştirme konusunda çalışmalar yürütmeli, bu sermaye rakamına ulaştıklarında bunun farklı iş kollarına dağıtımına ve risk bazlı sermaye hesaplamaya yönelik çalışmaları kapsayan bir vizyon geliştirmelidir. Bankalar maruz kaldıkları risk türlerini göz önünde bulundurarak hesapladıkları ekonomik sermayelerini farklı iş kollarına en verimli şekilde tahsis etmek, riske dayalı fiyatlama ve sermaye tahsisine yönelik sistemler geliştirmek ve bu doğrultuda sermaye hedeflerini ve sermaye tahsis yöntemlerini düzenli olarak gözden geçirmek durumundadırlar. Risklerin tanımlanması, ölçülmesi, raporlanmasına ve yönetimine ilişkin politika ve prosedürler, bu riskler için gerekli sermaye tahsis yöntemine, sermaye hedeflerini ve riskleri dikkate alarak değerlendirmeye, iç kontrol ve teftiş sistemlerine yönelik süreçler oluşturulmalıdır. Bankalarda belirlenen içsel sermaye hedefleri sağlam temellere dayanmalı, yönetim kurulunun belirlediği risk iştahı ve bankanın faaliyetleri ile tutarlı olmalıdır. Hedef sermaye seviyeleri üst yönetim tarafından izlenip değerlendirilmeli, bankanın faaliyetlerindeki değişikliklere ve alınan risklere bağlı olarak gerektiğinde güncellenmelidir. İçsel sermaye hedefleri 21

24 TBB Çalışma Grubu bankanın çeşitli fonksiyonlarına tahsis ettiği ekonomik sermaye seviyesinin değerlendirilmesinde ve banka risk yönetimi ve iç kontrol süreçlerinin etkililiğinin ölçülmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bankalar risk yönetimi sistemlerini, gelecekteki sermaye gereksinimlerini değerlendirerek bankanın stratejik planlarında gerekli ayarlamaları yapabilecek seviyeye getirmelidir. Güçlü ve etkili risk yönetimi fonksiyonu, bankanın sermaye yönetimindeki en önemli aracıdır. Bankaların riskleri için bulundurdukları sermaye ile risk yönetimi ve iç kontrol süreçlerinin gücü ve etkililiği arasında önemli bir ilişki bulunmaktadır. Sermaye, yetersiz iç kontrol veya risk yönetimi süreçlerine alternatif olarak görülmemelidir. 2. Bankalar mevcut piyasa koşullarının dışında gelişebilecek sistemik riskler, değişen piyasa koşulları ve ekonomik konjonktür nedeniyle uğrayacakları zararları ve bu zararları karşılayacak ekonomik sermayeyi tahmin etmeye yönelik olmak üzere stres testleri ve senaryo analizleri yapmalıdırlar. Bankaların piyasa koşullarının olumsuz olduğu zamanda acilen sermaye artışına gitmesi, mümkün olsa bile yüksek maliyetli olacaktır. Sermaye yeterliliğinin değerlendirilmesi sırasında ekonomik konjonktür de dikkate alınmalı, bankaları olumsuz etkilemesi olası olayları göz önünde bulunduran, olumsuz piyasa koşullarını içeren stres testleri yapılmalıdır. Geçmiş dönemlerde yaşanan krizlerdeki piyasa koşullarını içeren senaryolar oluşturulmalı ve senaryoların mevcut portföylerdeki etkilerini hesaplamaya yönelik bir yapı geliştirilmelidir. Gerçekleştirilen stres testlerinin, senaryo analizlerinin ve duyarlılık analizlerinin sonuçları ve bu sonuçların sermaye planları ile nasıl ilişkilendirildiği ele alınmalıdır. 22 E. Risk Politikaları ve Risk Limitleri 1. Bankaların risk algılamalarını ve risk stratejilerini yansıtan, net olarak anlaşılır nitelikte risk politikaları olmalıdır. Risk yönetimi, ihtiyari değil, bankanın sağlıklı yapısını koruması bakımından zorunlu temel faaliyetlerdendir. Bu bakımdan, risk yönetimi her faaliyetin yönetim ve planlamasının parçası olarak görülmelidir. Güvenilir ve etkili risk yönetimi fonksiyonunun en önemli araçlarından biri risk politikalarıdır. Risk politikaları, risk yönetimi sürecinin kritik evresi olan riskin kontrolü faaliyetini olanaklı kılan üst düzey politikalardır. Risk politikaları yazılı halde olmalıdır. Risk politikaları, bankanın genel iş stratejisinin parçası olarak değerlendirilerek, yönetim kurulu onayına tabi olmalıdır. Politikalar etkililikleri ve uygunlukları açısından düzenli olarak değerlendirilmelidir. Risk politikalarının aşağıda belirtilen hususlara netlik kazandırması beklenir: Risk iştahı, risk stratejisi ve temel risk alanları: Bankanın, hedeflediği getiri veya kredi derecelendirme notunu elde etmek için katlanmaya hazır olduğu risklilik düzeyinin, risk yönetiminde benimseyeceği stratejinin ve özellikle bankaya özgü risk alanlarının politika kapsamında belirlenmesi şarttır. Bankanın risk profili, yeni ürün, faaliyet ve uygulamaların risk profiline olan etkilerinin belirlenmesine ilişkin esaslar: Banka açısından etkisi yüksek olabilecek risk kate-

25 Bankacılar Dergisi gorileri ve risklerin belirlenmesine ilişkin esaslar ortaya koyulmalıdır. Yeni ürünlerin geliştirilmesi, müşteriye sunulması, yeni faaliyetlere veya uygulamalara yer verilmesine ilişkin planlamalarda, bunların bankanın genel risk profilinde oluşturması olası değişikliklerin saptanması ve bankanın risk iştahı üzerindeki etkilerinin irdelenmesi gerekir. Risk politikalarının bu hususlarda izlenecek süreçleri belirlemesi gerekir. Risk yönetiminin bankadaki örgütlenmesine ilişkin esaslar: Risk yönetimi fonksiyonunun bankadaki organizasyonel pozisyonunun, iletişiminin, yetki ve sorumluluklarının politikalarda saptanmış olması beklenir. Kurum çapında risk yönetiminin uygulama esasları: Bankanın risklerin belirlenmesi, ölçümü, kontrolü, izlenmesi ve raporlanması evrelerinde benimseyeceği süreçler ile uygulama esaslarının politikada belirlenmesi gerekir. Risk ölçümlerinde ve ölçüm sonuçlarının sınanmasında kullanılacak yöntemler de risk politikalarında belirginleştirilmelidir. Bankaya özgü risk limitlerine ilişkin sistematik ve uygulama esasları: Özgün risk limitlerine ilişkin süreçler ve uygulama esasları belirlenmelidir. Risk yönetimi sürecindeki roller ve sorumluluklar: Risk politikalarının onaylanması, gözden geçirilmesi, uygulanması, uygulamanın politikalarla uyumluluğun izlenmesi, politikaya aykırı işlem ve inisiyatiflerin tabi olacakları kuralların belirlenmesi gereklidir. 2. Bankalar, faaliyetlerinin kapsamı ve karmaşıklığıyla orantılı olarak, risk stratejilerini yansıtan ve ilgililerce tereddütsüz algılanabilen, yasal sınırlamalardan bağımsız, özgün risk limitleri belirlemelidir. Bankaların yönetim kurulunca onaylanmış, uygun risk yönetimi stratejileri mevcut olmalı; bankaya özgü risk limitleri de risk iştahlarını ve risk stratejilerini yansıtmalıdır. Risk limitleri ilke olarak yönetim kurulunca onaylanır. Üst seviyede yönetim kurulunca belirlenmiş risk limitlerinin alt kırılımlarının belirlenmesine ilişkin yetki devri olanaklıdır. Yönetim kurulu, risk limitlerinin önerilmesi, değerlendirilmesi, onaylanması, banka örgütü içerisinde duyurulması, izlenmesi ve denetlenmesi evrelerine ilişkin uygulama esaslarını belirler ve onaylar. Risk limitleri banka örgütü içinde ilgili personele bildirilir. Bankanın üstlendiği risklerin, risk limitleri dahilinde olduğu ve banka üst yönetimi tarafından izlendiği konusundaki gözetim sorumluluğu yönetim kuruluna aittir. Risk limitlerinin, uygulamadaki gelişmelerin güncelliğini yakalayacak şekilde uygun sürelerde gözden geçirilmesi esastır. Gözden geçirme konusundaki aslî sorumluluk, limit belirleme yetkisini haiz olan yönetim kuruluna aittir. Gözden geçirme süreci, limitlerin, riskler ve bankanın risk iştahı karşısında anlamlı ve yeterli olup olmadığını belirlemeye yönelik olmalıdır. Risk limitlerinin risk bazlı olarak belirlenmesi esastır. Risk bazlı limitler, parasal büyüklüklere bağlı nominal tutarlar olabileceği gibi, risk ölçüm sonuçlarına dayalı (örneğin, ortalama RMD nin yüzdesi; risk ağırlıklı varlıkların yüzdesi; sektörel ya da borçlu bazında sı- 23

26 TBB Çalışma Grubu nırlamalar) oransal limitler de olabilir. Hiçbir durumda, bankaya özgü risk limitleri yasal sınırlamaların üzerinde belirlenemez. Risk limitleri, önemlilik ilkesi çerçevesinde banka tarafından uygun görülecek tüm risk kategorilerinde tesis edilebilir. Asgari olarak, bir bankanın piyasa, kredi ve operasyonel risklerine ilişkin özgün limitlerinin olması beklenir. Örneğin, piyasa riskine ilişkin, RMD bazlı risk faktörü limitleri, alım-satım limitleri; kredi riskinde, büyük kredi riski limiti, tek borçlu/risk grubu, vade, para birimi yoğunlaşma limitleri, ülke riski limitleri, sektör limitleri; bankaya özgü likidite riski limitleri bu kapsamda sayılabilir. Bankanın risk limiti yapısı içerisinde, limit aşım istisnaları tanımlanır ve istisnaların tabi olacağı kurallara yazılı olarak ayrıntılı biçimde yer verilir. Limitlerin potansiyel aşıma konu olabileceği durumların önceden saptanabilmesine yardımcı olmak üzere, erken uyarı seviyeleri saptanır; erken uyarı limitlerine ulaşılması halinde yapılması gerekenlere ilişkin uygulama esasları yönetim kurulunca belirlenir. 24 F. Risk Raporlaması 1. Risk yönetim sistemi, maruz kalınan risklerin etkin olarak analiz edilip değerlendirildiği bir raporlama sistemini içermelidir. Raporlama risk yönetimi sürecinin temel unsurlarındandır. Bankalar, risklerin yönetimi, stratejilerin belirlenmesi ve kararların alınmasında kullanılmak üzere kapsamlı raporlamaları sağlayan sistemlere sahip olmalı, bu sistemler piyasa, kredi, operasyonel ve diğer risklere ilişkin yeterli düzeyde raporlama sunabilmelidir. Risk raporlarındaki bilgiler bankanın ve iştiraklerinin durumunu yansıtmalı, gelecekte beklenen gelişmelere ilişkin riskleri gösterebilmelidir. Raporlar, risk tutarlarını ve trendini, risklerin sermaye düzeyine etkisini ve maruz kalınan risklere karşılık olarak yeterli ekonomik sermaye bulundurulup bulundurulmadığını, sermaye yeterliliğinin bankanın hedeflerine uyumluluğunu, gelecekteki muhtemel sermaye gereksinimlerini, stratejik planlarda bu gereksinimlere bağlı olarak yapılabilecek değişiklikleri içermelidir. Mevcut limitlerin, limit kullanım ve aşımlarının, riske ayarlı getiri analizlerinin, risk yoğunlaşmalarının değerlendirilebileceği raporların yanısıra normal piyasa şartlarının haricinde meydana gelebilecek stres koşullarında risklerin düzeyini gösteren raporların da üretilmesi sağlanmalıdır. Raporların üretilmesinde kullanılan verilerin doğruluğundan emin olunmalı, gerekli kontroller yerine getirilmelidir. Gerçeği yansıtmayan verilerle üretilen raporlar banka için kritik önemde olan konularda yanlış kararların alınmasına yol açabilir. Bu nedenle, risklerin ölçülmesinde ve analizinde kullanılan banka verilerinin ve diğer verilerin doğruluğunu sağlamaya yönelik olarak, raporları çıkaran birim tarafından veri kontrolleri yapılmalı, bu kontroller rapor hazırlama sürecinin değişmez birer parçası olmalıdır. Mali tablolar ve raporlama cetvellerinde yer alan bilgiler ile risk yönetimi raporlarına girdi teşkil eden bilgilerin uyumluluğu sağlanmalı, muhasebe ve iç raporlama sistemlerinin ve

27 Bankacılar Dergisi finansal bilgilerin güvenilirliğini ve tutarlılığını incelemeye yönelik kontroller gerçekleştirilmelidir. Raporlanan risk değerlerinin ilgililere zamanında iletilmesi sağlanmalıdır. Raporların doğruluğu kadar zamanında hazır olması da önemlidir. İç raporların ilgili birimlere iletilme zamanı raporlama sıklığına bağlı olarak değişebilecektir, örneğin alım satım portföyünün riskinin günlük olarak hesaplandığı ve raporlandığı düşünüldüğünde riske maruz değer raporlarının her gün, önceden belirlenen saatte ilgili birime iletilmesi gerekmektedir. Bankalar raporları zamanında hazırlayacak kapasitede bilgi-işlem ve finansal raporlama sistemlerine sahip olmalıdır. Risk raporları bankanın pozisyonlarını ve bu pozisyonlardan kaynaklanan risklilik düzeyini ortaya koyan dolayısıyla gizlilik içeren raporlar olduklarından, bu raporların sadece ilgili birim ve kişilere iletilmesini sağlayacak yapı kurulmalıdır. 2. Raporlama sistemleri mevzuata ya da banka içi belirlenen kural ve limitlere aykırılıkların söz konusu olabileceği durumlarda uyarıcı nitelikte olmalı ve gerekli tedbirlerin hızlı bir biçimde alınmasını sağlamalıdır. Risk raporları, banka içinde belirlenen ve yönetim kurulu tarafından onaylanan kurallara ve limitlere aykırılıkların söz konusu olduğu durumları net olarak belirlemeli ve yönetim kurulu vasıtasıyla uyarı ya da aksiyon alınmasını sağlamalıdır. Aynı şekilde, mevzuata aykırılıklar raporlarla yönetim kurulu ve banka üst yönetiminin dikkatine sunulmalı, gerekli tedbirlerin zamanında alınması temin edilmelidir. Kredi riski, operasyonel risk, piyasa riski ve diğer risk raporları yönetim kurulu ve üst yönetimle 3 birlikte, riskin oluşmasından ve izlenmesinden sorumlu fonksiyonlara da sunulmalıdır. Raporların sadece yönetim kurulu ve üst yönetime değil, aynı zamanda riskin oluşmasından ve izlenmesinden sorumlu birimlere de sunulması gerekir. Bu itibarla, risk raporları, iç raporlama sisteminin önemli bir parçası olup, proaktif risk yönetimini de desteklemelidir. Raporlama sıklığının, içeriğinin ve formatının belirlenmesinde risklilik düzeyi ve raporların iletildiği makam dikkate alınmalıdır. Raporların sunulduğu makam ve raporlanan riskin düzeyi dikkate alınarak raporlama periyotları ve raporun çerçevesi belirlenmelidir. Risk düzeyinin belirlenmesinde, risk kategorisi ve riskin büyüklüğü göz önüne alınabilir. Raporlama sıklığı, içeriği ve formatı bilgi sağlanan tarafa ve bilginin kullanımına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Raporların olası kullanımları dahilinde stratejik ve finansal planlama, günlük yönetsel faaliyetler sayılabilir. İş kolunun ve kurumun yapısına, büyüklüğüne göre raporlardaki bilgiler değişiklik gösterebilir. Genel bir kural olarak, risklilik düzeyi arttıkça daha detaylı rapor hazırlanması gerekmektedir. İç raporlamanın sıklığının ve rapor içeriğinin risklilik düzeyi ile tutarlı olması gerekmektedir. İç raporların bankanın karşılaştığı riskleri önem sırasına göre belirtmesi yerinde olacaktır. Her bir risk türü için risklilik düzeyini etkileyen bileşenler, etki sırasına göre raporlarda 25

28 TBB Çalışma Grubu yer almalıdır. Önemli risklerle bunlara ilişkin kontroller ve risk azaltımları da raporlarda yer almalıdır. Risk ölçüm sistemlerinde kullanılan model ile ilgili bilgiler, analizler, varsayımlar ve parametreler iç raporlarla birlikte ilgili birimlere iletilmelidir. Raporlama çerçevesinin belirlenmesi bankanın sorumluluğundadır. Risklerin ölçümünde kullanılan model ile ilgili bilgiler, analizler, varsayımlar ve parametreler raporlarda yer almalı, kararlarında bu raporları dikkate alan birimler, ölçüm modellerinde kullanılan varsayımları bilmeli, bunların kullanımının ve değişiklik göstermesinin yarattığı sonuçları anlamalı ve geçerli olmamaları durumunda raporlanan rakamların nasıl değişeceği konusunda fikir sahibi olabilmelidir. Bununla birlikte, aşağıdaki maddelerle kısıtlı kalmamak koşuluyla raporlamanın aşağıda belirtilenleri de içermesi beklenir; Kredi riski raporlarında; - derecelendirilmiş portföy tanımları (tutar, borçlu sayısı, her derece bazında temerrüt oranları, derece bazında toplam portföyün ne kadarlık kısmının kapsama alındığı, sektörlerdeki, alt portföylerdeki ve iş kollarındaki bozulmalar) - toplam portföyün dereceler bazında dağılımı, temerrüt olasılık bandları ve geçen yıla göre karşılaştırmaları - gerçekleşen kayıp oranları ile beklenen oranların karşılaştırılması - stres testi sonuçları - yasal sermaye yükümlülüğünün ve ekonomik sermayenin hazırlanması - risk dereceleri arasındaki geçişmeler Operasyonel risk raporlarında; - yasal ve ekonomik sermaye hesaplamaları - yeni ya da geliştirilmiş yönetim politikaları, prosedürleri ve uygulamaları (örneğin, iş ortamındaki değişiklikler, iş uygulamaları ve iç kontrol etmenleri) - risk azaltım ve risk transfer stratejileri (örneğin, herhangi bir beklenen kaybın azaltımının etkisi, sigorta politikalarının maliyet-fayda analizleri, iş kolu/olay türü risk tutarı ve/veya kayıp tutarlarında azaltma, düzeltme işlemleri, azaltım işlemlerinin maliyet-fayda analizleri) - operasyonel risk tutarları (örneğin, anahtar operasyonel risk olayları ve tetikleyicileri, iş kolları arasındaki operasyonel risk tutarlarının dağılımı, yönü ve geçişmeleri) - iç ve dış kayıplar (örneğin, kayıp olay türü analizleri, mevsimsellik, coğrafi dağılım ve yönelimler bazında karşılaştırmalar vb.) - zayıf alanların tanımlanması ve hesaplanması (örneğin, risk hesaplamaları, anahtar risk göstergeleri) - operasyonel risk yönetimindeki niteliksel gelişmeler ve hesaplama süreçleri ve sistemleri 26 Piyasa riski raporlarında; - riske maruz değer hesaplamaları - ekonomik sermaye ve yasal sermaye yükümlülükleri - stres testi uygulamaları - geriye dönük test uygulamaları - riske göre ayarlanmış sermaye getirisi hesaplamaları - limitler ve kullanımları

29 Bankacılar Dergisi 3. Risk yönetimi sistemlerinin ürettiği raporlar iç denetim fonksiyonunu üstlenen birimler tarafından düzenli olarak denetlenmelidir. Bankaların kullandıkları risk ölçüm modelleri ve üretilen risk yönetimi raporları, yasal olarak raporlamakla yükümlü oldukları raporların doğru verilerle ve düzenleyici otoritenin belirlediği usul ve esaslara uygun bir şekilde hazırlanıp hazırlanmadığı, bu süreçte karşılaşılan aksaklıklar ve zayıflıklar, bankada iç denetim fonksiyonunu üstlenen birimler tarafından düzenli olarak denetlenmeli, gerekli kontrol ve incelemeler gerçekleştirilmelidir. G. Kamuyu Bilgilendirme 1. Bankalar risk yönetimi uygulamaları ve sermaye yeterlilikleri hakkında kamuyu bilgilendirmelidir. Bankalar maruz kaldıkları risklerin ölçümü ve bu riskler için bulundurmaları gereken asgari sermaye tutarının hesaplanması için çeşitli yöntem ve teknikler kullanmaktadır. Yatırımcıların, bankaları değerlendirirken, bankaların maruz kaldıkları riskler ve bu riskleri ölçme, azaltma ve yönetmede kullandıkları yöntemler hakkında bilgi sahibi olmaları gerekmektedir. Bu bakımdan bankaların risk yönetimi uygulamaları, risk yönetimi fonksiyonu ve organizasyon yapısı, izledikleri strateji ve süreçler, risk raporlama ve risk ölçüm sistemlerinin kapsamı, risk azaltım teknikleri gibi bilgileri anlaşılır netlikte kamuya açıklamaları önemlidir. Risk ölçümünde ve sermaye gereksiniminin hesaplanmasında daha fazla inisiyatif kullanılmasını gerektiren içsel yöntemlerin kullanılması durumunda bu açıklamaların önemi artmaktadır. Finansal raporlarda verilen bilgiler dışındaki sermaye ve risklere ilişkin bilgilere nereden ve nasıl erişilebileceği belirtilmelidir. Bankalar bilgi açıklamalarını düzenleyici otoritenin belirlediği kanallar vasıtasıyla yapacaklardır. Düzenli olarak yayınlanan finansal raporlarda verilen bilgiler dışında bankaların özellikle risk yönetim faaliyetlerine ilişkin bilgilerine kamunun nereden ve nasıl erişeceği belirtilmelidir. Bankaların internet sitelerinde bu konuya ilişkin bilgilendirme yapılmalıdır. 2. Bankalar denetim otoritesinin şart koştuğu asgari bilgiler dışında hangi bilgilerin açıklanmasının uygun olacağına karar verirken önemlilik kavramını esas almalı ve açıkladıkları bilgilerin doğruluğundan emin olmalıdır. Bir bankanın açıkladığı herhangi bir bilgi, ekonomik kararlar alırken bu bilgiyi temel alan yatırımcıların kararlarını etkileyecek veya değiştirecek nitelikte bir bilgi ise önemli kabul edilmeli, açıklanan bilginin doğruluğundan ve yanlış yönlendirme yapmadığından emin o- lunmalıdır. 3. Bankalar risk ölçüm yöntemleri, risk büyüklükleri ve diğer hususlarda önemli değişiklikler olması durumunda denetim otoritesinin belirlediği açıklama sıklıkları dışında açıklama yaparak kamuyu bu değişiklikler hususunda bilgilendirmelidir. Bankalar yürürlükte olan ve yürürlüğe girecek düzenlemelere uygun sıklıklarda açıklamalar yapacaklardır. Ancak bankalarda yatırımcıların kararlarını etkileyebilecek önemde değişiklikler olması durumunda açıklama dönemi gelmemiş olsa da bu değişiklikler hususunda kamuya bilgilendirme yapılması önem taşımaktadır. 27

30 TBB Çalışma Grubu 4. Açıklanacak bilgilerin denetimden geçme zorunluluğu olmadığı durumlarda bu bilgilerin doğruluğundan banka yönetimi sorumludur. Bağımsız denetimden geçmemiş bilgilerin doğruluğu konusunda sorumluluğu alan taraf banka yönetimidir. Banka yönetimi de bu sorumluluğun bilincinde olmalı, banka bünyesinde bu tür bilgilerin kontrolüne yönelik süreçlerin oluşturulması yönünde adımlar atılmasını sağlamalıdır. 5. Ticari sır niteliğindeki özel ve gizli bilgilerin açıklanmasının bankayı zarara uğratması muhtemel durumlarda konuyla ilgili genel bilgiler verilmeli ve detaylı bilginin sağlanamama gerekçesi açıklanmalıdır. Bankalar rakiplerince bilinmesinde, üçüncü kişilere veya kamuya açıklanmasında sakınca gördükleri, gizli kalmasında hassas davrandıkları bilgiler hususunda detaylı açıklama yapmama nedenlerini belirterek genel bilgilendirme yapabilir. Banka ve müşteri sırlarının gizliliği ilkesi kapsamında bulunan ve açıklanması hukuksal boyutta cezai müeyyideye neden olabilecek bilgiler de bu kapsamda açıklanmayacaktır. 6. Bankalarda yönetim kurulu tarafından onaylanmış resmi bir bilgilendirme politikası ve açıklamaların uygunluğunu değerlendiren bir süreç bulunmalıdır. Bankalarda bilgilendirmenin sıklığını ve kapsamını belirten, yönetim kurulu tarafından onaylanmış resmi bir bilgilendirme politikası bulunmalı, kamuyu bilgilendirme prensipleri ve süreçleri yazılı hale getirilmelidir. Bunlar düzenli olarak gözden geçirilmeli, bilgilendirmenin kapsamı belirlenmeli ve ek bilgilendirme konularının önerilmesi durumunda bu konuların kamuya açıklanmasının uygunluğu değerlendirilmelidir. H. Bilgi Teknolojileri 1. Bilgi Teknolojileri (BT ) risk yönetimi, bankaların görevlerini yapmalarına ve hedeflerine ulaşmalarına olanak sağlayan tüm süreçlerin tamamlayıcı bir parçası olmalıdır. BT süreci, bankaların diğer süreçlerinden bağımsız bir süreç değildir. BT kontrolleri, birbirine bağlı bir koruma sürecinin bütününü oluştururlar, basit kontroller olabilecekleri gibi teknik nitelikli de olabilirler. BT kontrolleri, politikalar, süreçler, sistemler ve insanlar üzerinde genel ve teknik kontrol olanakları oluşturmak yoluyla banka yönetimini desteklerler. BT risk yönetimi, ilgili tarafların çıkarlarını korumayı amaçlamalıdır. BT risk kontrolleri; bankaların sermayesini korumak, özel bilgilerin gizliliği ve kimlik bilgileri gibi müşteri kaygı ve endişelerini gidermek, personelin görevini eksiksiz ve doğru olarak yaptığını kanıtlamak ve yeteneklerini göstermek ve yönetimin otomatik kontrol süreçlerin verdiği güvenceyle duyduğu rahatlığı sağlamak amacıyla gerçekleştirilir. Bu kontroller, aynı zamanda, finansal süreçlerin ve raporlamanın güvenilirliği ile ilgili güvence de sağlar. 2. BT süreçlerinde denetime tâbi olan faaliyet ve bilgiler tanımlanmalı ve kontrollerin yeterliliği değerlendirilmelidir. 28

31 Bankacılar Dergisi Yaygınlıkla kullanılan denetim yaklaşımı, işle ilgili önemli işlemlerin otomatik sistemler tarafından işlenmesinin kurum açısından analizini içermektedir. Bu denetimlerde, denetçi, kontrole tâbi olan faaliyet ve bilgileri tanımlar ve kontrollerin güvenilirliği hakkında yeterli kanıtın mevcut olması da dahil, mevcut kontrollerin güvenilir koruma sağlama yeteneğini değerlendirir. Otomatik iş süreçlerinin içsel denetimleri sıklıkla iç kontrol eksikliklerini gösterdiğinden, iç denetçiler, bazen dikkatlerini sistemlerin tasarımı, geliştirme ve iktisabı, uygulaması ve sürdürülmesi gibi, işle ilgili faaliyetlerin otomatik hale getirildiği süreçlerin denetlenmesine kaydırabilirler veya hatta bu süreçlere katılabilirler. BT kontrol mekanizmalarının yeterliliğini değerlendirmeye ek olarak, kontrollerin gerektiği gibi işlev görmeye devam ettiklerinden emin olmak amacıyla düzenli incelemeler ve kontroller yapılmalıdır. Mevcut iş sistemlerinin yaygın, karmaşık ve etkileşimli niteliğinden dolayı, denetim testleri, daha somut ve belirgin olarak, önemli otomatik kontroller ve veri analizi üzerinde odaklanma eğilimi gösterirler. Bankalar işlenen veriler ve uygulamalar üzerinde ve içinde etkili kontrollere olanak sağlayan bir yöntem kullanarak uygulama yazılımlarını geliştirip değerlendirmelidir. Bankalar, bütün sistem geliştirme projelerinde her projenin özel koşullarına uygun bir metodoloji uygulamalıdır. Uygulama yazılımları, işlenen veriler ve uygulamalar üzerinde etkili kontrollere olanak sağlayan bir yöntem kullanılarak geliştirilmelidir. Tüm bilgisayar uygulama yazılımları, kullanıcıların ihtiyaç duyduğu fonksiyonları etkin ve verimli bir şekilde sağlamalıdır. Bütün sistem geliştirme çalışmalarında bazı temel kontrol uygulamaları yapılmalıdır: - kullanıcı ihtiyaçları kaydedilmeli ve bunların karşılanıp karşılanmadığı ölçülmelidir. - sistemlerin tasarımında, kullanıcı ihtiyaçlarının ve kontrollerin sisteme dahil edilmesini sağlayan bir resmi süreç izlenmeli ve uygulanmalıdır. - yapılan testler, münferit sistem unsurlarının gerektiği gibi çalışıp çalışmadığını, sistem ara yüzlerinin beklendiği gibi işleyip işlemediğini, kullanıcıların test sürecine katılıp katılmadığını ve amaçlanan işlevselliğin sağlanıp sağlanmadığını kontrol etmelidir. - uygulama bakım süreçleri, uygulama sistemlerindeki değişikliklerin tutarlı ve istikrarlı bir kontrol yöntemi ile yapılmasını sağlamalıdır. değişiklik yönetimi, iyi yapılandırılmış güvence doğrulama süreçlerine tâbi tutulmalıdır. - sistemlerin geliştirilmesi hizmetinin dışarıdan alındığı durumlarda, dış kaynaktan temin sözleşmeleri veya tedarik sözleşmeleri için benzer kontroller uygulanmalıdır. Uygulama sistemleri üzerindeki kontrollerin hedefi: - tüm verinin amaçlandığı gibi işlenmesini, - depolanan bütün verilerin doğru ve tam olmasını, - bütün çıktıların doğru ve tam olmasını, - veri girişinden depolamaya ve olası çıktıya kadar bütün veri işlemlerini takip eden kayıtların tutulmasını sağlamaktır. Bankaların herhangi bir uygulamada görmeyi beklemesi gereken bir kaç kontrol tipi vardır: 29

32 TBB Çalışma Grubu Girdi Kontrolleri: Bu kontroller, bir iş uygulamasına girilen verilerin doğruluğunu kontrol etmek amacıyla kullanılır. Girdilerin önceden belirlenmiş parametreler içinde kalmasını sağlamak amacıyla girdi kontrolü yapılır. Süreç Kontrolleri: Sürecin tam, doğru ve yetkilendirilmiş olmasını sağlamak amacına yönelik otomatik kontrollerdir. Çıktı Kontrolleri: Bu kontroller, veriyle ne yapıldığını gösterir. Bunlar, fiili sonuçları hedeflenen sonuçlarla karşılaştırmalı ve bunları girdilerle kıyaslayarak kontrol etmelidir. Doğruluk Kontrolleri: Verilerin tutarlı, uyumlu ve doğru kalmasını sağlamak amacıyla, işlenmekte olan ve/veya depolanmış bulunan verilerin izlenmesini içerir. Yönetim İzlemesi: Veri işleme kontrolleri, yönetimin ilgili işlemleri kaynak noktasından sonuca kadar izlemesine ve kaydedilen işlemleri ve olayları tespit etmek amacıyla sonuçlardan geriye doğru izleme yapmasına olanak sağlarlar. Bu kontroller, genel kontrollerin etkililiğini izlemek için yeterli ve uygun olmalı ve hataları kaynak noktalarına mümkün olduğu kadar yakın bir yerde tespit etmelidir. 3. BT risk kontrolleri, bilgi güvenilirliği ve bilgi hizmetleri konusunda güvence sağlamalı, teknoloji kullanımından kaynaklanan risklerin azaltılmasına yardımcı olmalıdır. BT kontrolleri, bilgi ve bilişim hizmetleri için güvence veren, bankaların teknoloji kullanımının doğurabileceği risklerin azaltılmasına yardımcı olan süreçleri kapsar. Bu kontroller, banka politikalarından, bunların şifrelenmiş talimatlarla uygulanmasına; eylem ve işlemleri izleme kabiliyeti yoluyla fiziksel erişim korumasından, bunlardan sorumlu olan kişilere ve büyük veri grupları için bilgilerde düzeltme, ek giriş ve düzenleme yapılması olanağından, makul ve uygun olup olmadığının analizine kadar farklılık gösterebilir. 4. BT risk yönetimi politikalarının koşullarını desteklemek için standartlar belirlenmelidir. Standartlar banka üst yönetimi tarafından onaylanmalı, açık ve kolay anlaşılır bir dilde ifade edilmeli ve ilgili tüm uygulamacılara iletilmelidir. Standartlar, politikaların koşullarını desteklemek için mevcuttur. Standartların amacı, bankaların gereken hedeflere ulaşmasını sağlayacak çalışma yol ve yöntemlerini tanımlamak ve belirlemektir. Standartlar, aynı zamanda, bankaların tüm BT işletim ortamını daha etkin ve verimli işletmesini de sağlarlar. 5. Hiyerarşik görev ve sorumluluk kademelerinin tanımlanmasına ve etkili kontrol sistemlerinin uygulanmasına olanak sağlamak üzere uygun bir örgütlenme yapısı oluşturulmalıdır. Örgütlenme ve yönetim, bankaların diğer faaliyetlerinde olduğu gibi tüm BT kontrolleri sisteminde de önemli bir rol oynar. Uygun bir örgütlenme yapısı, ilgili hiyerarşik görev ve sorumluluk kademelerinin tanımlanmasına ve etkili kontrol sistemlerinin uygulanmasına olanak sağlar. Bankaların örgütlenme yapısı, verilerin işlenmesiyle ilgili bütün sorumluluk ve görevlerin sadece aynı kişi veya bölümde toplanmasına izin vermemelidir. Hiç bir kişinin hem bir 30

33 Bankacılar Dergisi hata, ihmal veya başka usulsüzlüğü yaratıp hem de ona yetki verme ve/veya delilleri gizleme imkanına sahip olmamasını sağlamak amacıyla, verileri açma, yetkilendirme, girme, işleme ve kontrol etme fonksiyonları mutlaka farklı kişilerde toplanmalıdır. Uygulama sistemleri için görev ayrımı kontrolleri, sadece veri işleme fonksiyonları ve hassas bilgilere erişme ile ilgili görev ihtiyaçları ve koşullarına uygun olarak erişim imtiyazları ve haklarının verilmesi yoluyla sağlanır. BT bakımından temel görev ayrımı, sistem geliştirme ile operasyon bölümleri arasındaki ayrımdır. Operasyon bölümü, değişiklikleri uygulama dışında tüm operatif sistemlerin işletiminden sorumlu olmalı; geliştirme süreciyle hiç bir ilişkisi olmamalıdır. Bu kontrol, operatörlerin üretim programları, sistemleri veya verilerine erişmesi veya onlarda değişiklik yapmasına engel olan kısıtlamaları da içerir. Aynı şekilde, sistem geliştirme personelinin de üretim sistemleriyle çok az ilişkisi bulunmalıdır. I. İş Sürekliliği 1. İş sürekliliği planının etkili bir şekilde uygulanması ve geliştirilmesinden yönetim kurulu ve banka üst yönetimi sorumludur. İş sürekliliği yönetimi bir plan dahilinde yürütülmelidir. Tüm finansal otoritelere ve finansal endüstri katılımcılarına uygulanabilen duyarlı bir iş sürekliliği yönetiminin ve bunun planlanmasının önemini ortaya koymaktadır. Nihai sorumluluk, diğer risklerin yönetiminde olduğundan farklı olarak yönetim kurulu ve üst yönetimdedir. İş sürekliliği yönetimi, kurumun risk yönetimi programının ayrılmaz bir parçasıdır. Yönetim kurulu ve üst yönetim bu planın etkili bir şekilde uygulanmasından ve geliştirilmesinden sorumludur. Bankaların, iş sürekliliği planları hem içsel, hem de dışsal iletişim kanallarına uygun olmalıdır. Bankalar, önemli bir operasyonel sorun olayı ile karşılaştığında hem içsel, hem de dışsal iletişim kanallarının tümüne hitap edebilecek iş sürekliliği planlarının önemini vurgulamaktadır. Bankalar için operasyonel sorun olduğu dönemlerde, hem yurt içi, hem de yurt dışı firmalarla iletişim kurabilmek çok önemlidir. Bu şekilde, özellikle sorunun ilk dönemlerinde, bu sorunun etkisini tahmin etmelerini ve buna uygun kararları almalarına yardımcı olur. İş sürekliliği planları, geniş kapsamlı acil durum iletişim protokolleri ve prosedürlerini içermelidir. Bankaların, iş sürekliliği planları, gerektiğinde yurt dışı kurumlarla iletişim kurabilmek için bu kurumların iletişim bilgilerini de içermelidir. Bu prensip, Bankaların, herhangi bir operasyonel sorun oluştuğunda, bu tür bir olayda özel bir kavram olarak sınır ötesi iletişiminin önemini ortaya koymaktadır. Sorunun etkisi, bazı durumlarda ulusal sınırların ötesine de uzanabilir.bu nedenle, yerel iletişim prosedürleri kadar, uluslararası prosedürler de önem taşımaktadır. İletişim protokollerinde bu tür durumlarda aranacak kurumların listesi bulunmalıdır.örneğin Merkez Bankaları, gözetim otoriteleri, finans ve hazine bölümleri ve 30 ülkedeki uluslararası finansal kuruluşlar olabilir.iletişimde gizli telefon numaraları, faks numaraları ve adresleri kullanılabilmelidir ve aranacak kurumların listesi düzenli olarak güncellenmelidir. 31

34 TBB Çalışma Grubu İş sürekliliği planları, dönemsel testler süresince gerekli değişikliklerin yapılabilmesine olanak sağlamalıdır. Bu prensip, Bankaların iş sürekliliği planlarının dönemsel testler süresince gerekli değişikliklerin yapılabilecek olmasının önemini vurgular. Bu tür testler, kurumun fonksiyonlarına ve piyasa işlemlerindeki hacmine bağlı olarak dönemsel olarak yapılmalıdır. Ayrıca bağımsız bir kuruluş, örneğin iç veya dış denetim kurumunun test programının etkililiğini değerlendirmeli, test sonuçlarını gözden geçirmeli ve bulgularını üst yönetime ve yönetim kuruluna sunmalıdır. Test programlarında tüm personel yer almalıdır. 2. Bankalar, operasyonel yapılarında oluşabilecek ve faaliyetin kesintiye uğramasına yol açan aksamalar için faaliyetlerinin yapısı, özellikleri ve risk profillerine uygun iyileştirme yöntemleri geliştirmelidir. Bankalara, operasyonel yapılarında oluşan sorunlar için bir plan yapılmasının önemini ortaya koymaktadır. Bu husus pekçok kurum için yeni olmakla birlikte bu tür olayların artma sıklığı düşünüldüğünde, konunun önemi ortaya çıkacaktır. Bankalar, bu hususa mutlaka iş sürekliliğinde yer vermeli ve kendi karakterlerine ve risk profillerine uygun, iyileştirme yöntemleri geliştirmelidir. Finansal otorite, finansal piyasaların durumunu yakından izlemeli ve kritik hizmetlerin sürdürülmesi için koordineli olarak çalışmalıdır. Bankalar, 3 önemli bölgede (yedek işyeri, fiziksel altyapı ve ana iş merkezi), iyileştirme planlarının yeterliliğini gözden geçirmelidir. 3. Bankalar, finansal sistemlerinin operasyonunda ortaya çıkan riskleri yansıtacak iyileştirme hedefleri belirlemelidirler. İyileştirme hedefleri, iyileştirme düzeyleri ve iyileştirme zamanlarını da içermelidir. Bankalar, finansal sistemin operasyonunda ortaya çıkan riskleri yansıtacak iyileştirme hedeflerini geliştirmelidirler. İyileştirme hedefleri, iyileştirme düzeyleri ve iyileştirme zamanlarını da içermelidir. İyileştirme hedeflerinin hazırlanması yönetim kurulu ve üst yönetimin sorumluluğundadır. Bankaların iyileştirme programları finansal sistemin işlemesinde üstlendikleri riskle orantılı olmalıdır. 4. İş sürekliliği yönetimi, denetim otoritesinin incelemesine konu olmalıdır. İş sürekliliği yönetiminin, finansal otorite tarafından incelenmesini vurgular. Finansal otoriteler kuruluşların etkili ve sürekli güncellenen bir iş sürekliliği yönetimi uygulamalarını ve geliştirmelerini beklemektedir. Bu nedenle; finansal kuruluşların iş sürekliliği planlarını değerlendirirler. Söz konusu değerlendirmeler; iyileştirme planlarını, iş sürekliliği yönetiminin kuruluşun büyüklüğü ve işletmenin amacı ile uyumlu olup olmadığı hususlarını içerir. Dipnotlar 1 Bu metin kapsamında, bankanın icracı fonksiyonları tanımı, bankanın gelir getiren ya da gider veya zarar o- luşmasıyla sonuçlanan temel bankacılık faaliyetlerini içermektedir. icra sözcüğünün işaret ettiği, uygulama, bir işi ya da fonksiyonu sürdürme ve/veya sonuçlandırma anlamlarından bağımsız olarak, metinde yer verilmiş olan icracı ve icracı fonksiyon deyimleri, bankanın gelir ve gider hesapları üzerinde etki yaratmaya dönük faaliyetleri içermektedir. 2 Bu metin kapsamında üst yönetim ibaresi, genel müdür ve genel müdür yardımcıları ile bunların eşleniği diğer unvanlardan oluşan grubu ifade etmektedir. 3 Üst düzey yönetim: Banka Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcılarını ifade etmektedir. 32

35 Bankacılar Dergisi, Sayı 57, 2006 Kredi Riski Modelleri TBB Çalışma Grubu * Basel II Yönlendirme Komitesi alt çalışma gruplarından birisi olan Kredi Riski Modelleri Çalışma Grubu, gelişmiş yöntemler ile kredi riski ölçümü yapmak isteyen bankaların uyması gereken asgari şartları ortaya koymak, izin ve izin sonrası süreçlerin belirlenmesini sağlamak ve Türkiye ile gelişmiş ülkelerdeki bankacılık uygulamalarındaki farklılıklarla ilgili olarak çözüm önerileri getirebilmek amacıyla bir çalışma yapmıştır. Aşağıda yer verilen çalışma, giriş kısmının ardından, içsel derecelendirme sisteminin kullanılmasına yönelik standartlar, içsel derecelendirme sisteminin kullanım iznine ilişkin süreç, içsel derecelendirme sistemlerinin kullanım izni sonrası süreçler ve ülkemizdeki yaygın uygulamalar kapsamındaki diğer farklılıklar olmak üzere dört ana bölümden oluşmaktadır. 1. Genel Hükümler A. Tanımlar: Derecelendirme Sistemi: Derecelendirme sistemi, kredi riskinin değerlendirilmesini içsel derecelerin tahsisi, temerrüt ve kayıp tahminlerinin sayısallaştırılmasını destekleyecek her türlü yöntem, süreç, kontrol, veri biriktirme faaliyetleri ve bilgi işlem sistemlerini içerir. Borçlunun Temerrüt Olasılığı (TO): Bir yıl içinde borçlunun temerrüde düşme olasılığıdır. Oran olarak ifade edilir. Temerrüt Halinde Kayıp (THK): Borçlunun temerrüde düşmesi halinde, krediden kaynaklanan ekonomik kaybı ifade eder. Oran olarak ifade edilir. Temerrüt Tutarı (TT): Borçlunun temerrüde düşmesi halinde beklenen brüt (ekonomik) alacak tutarıdır. Beklenen Kayıp (BK): Bir yıl içinde beklenen kayıp tutarıdır (TO x THK x TT). Beklenmeyen Kayıp (BmK): Bir yıl içinde temerrüde bağlı olarak gerçekleşecek kayıpların standart hatasıdır; beklenen kaybın oynaklığı (volatilitesi) olarak da ifade edilebilir. Stres Testi: Bir varlığın risklilik düzeyinin, istisna olarak ortaya çıkan ancak gerçekleşmesi muhtemel (makul) olaylar karşısındaki duyarlılıklarını ölçmek amacıyla kullanılan değişik teknikleri içermektedir. Senaryo Analizi: Bir stres testi tekniği olup, gerçekleşmesi muhtemel bir uç olay karşısında, aynı anda bir dizi risk faktörünün etkilenmesine yol açan şokları içermektedir. Geçmişte gerçekleşmiş olan bir olaya dayandırılabileceği gibi, varsayımsal bir olay üzerine de kurulabilir. * TBB Çalışma Grubu: Hülagü Özcan (Oyakbank A.Ş.) başkanlığında; Ali Ulvi Sargon (T. Halk Bankası A.Ş.), Ayşe Yenel (HSBC Bank A.Ş.), Batuhan Yalnız (Alternatifbank A.Ş.), Bora Örsçelik (T. İş Bankası A.Ş.), Galip Berker (Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.), Hasbi Uzuner (Koçbank A.Ş.), Hilal Varol (Denizbank A.Ş.), Hülya Bayır (T.C. Ziraat Bankası A.Ş.), Nazlı Özyürek (T. Garanti Bankası A.Ş.), Sevgi Onur (Akbank T.A.Ş.), Sayra Hatipağaoğlu (Citibank A.Ş.), M. Serhat Yücel (Oyakbank A.Ş.). 33

36 TBB Çalışma Grubu Doğrulama: Bankaların maruz kaldıkları kredi riskleri karşılığında bulundurmaları gereken sermaye yükümlülüğünün hesaplanmasında kullanacakları risk ölçüm modellerinin temsil güçlerinin, yeterliliklerinin ve tutarlılıklarının ölçülmesi amacıyla yapılan her türlü test, süreç ve prosedürdür. eder. Risk Bileşenleri: Banka veya yerel otoritece tahmin edilen risk parametrelerini ifade Risk Ağırlık Fonksiyonları: Risk ağırlık fonksiyonları, risk bileşenlerinin risk ağırlıklı aktiflere ve dolayısı ile sermaye yükümlülüğüne dönüştürüldüğü fonksiyonlardır. Asgari Standartlar: Belli bir varlık sınıfı için, finansal kurumun İDDY kullanabilmesi için sağlaması gereken standartları ifade eder. KOBİ: KOBİ, konsolide yıllık net satış hasılatı, yıllık net satış hasılatının açıklayıcı bir gösterge olmaması ve yerel otoritenin uygun görmesi durumunda ise konsolide aktif büyüklüğü 50 milyon euro altında kalan firmalardır. (Net satış hasılatı ya da toplam satış hasılatı terimlerinden hangisinin kullanılması gerektiği konusunda mutabakata varılamamıştır) Birincil Denetim Otoritesi: Finans kurumunun genel merkezinin yerleşik olduğu ülkenin yerel otoritesi birincil denetim otoritesi olarak adlandırılır. İkincil Denetim Otoritesi: Finans kurumunun genel merkezinin yerleşik olduğu ülke haricinde faaliyet gösterdiği ülkelerin yerel otoriteleri ikincil denetim otoritesi olarak adlandırılır. B. Genel Hükümler 1. Bu doküman İDDY uygulamalarına yönelik olarak hazırlanmış olup, kredi riskinin standart yöntem ile ölçülmesine yönelik bir rehber özelliği taşımamaktadır. 2. Bu doküman, bankaların İDDY uygulamalarında ihtiyaç duyacakları bilgi teknolojileri ve mimarilerine yönelik detaylara yer vermemiştir. Denetim otoritesi, bankanın bilgi teknolojileri yapısını daha geniş bir çerçevede değerlendirecektir. 3. Aksi belirtilmedikçe bu uygulama varlık sınıflarının tamamı için geçerlidir. 4. Aksi belirtilmedikçe uygulama içsel derecelendirme sisteminin tamamına uygulanır. 5. Derecelendirme sistemi bankanın kredilendirme sürecinin bir parçası olmalı; sadece sermaye ihtiyacı hesaplamaya yönelik olmamalıdır. 6. Onay öncesi ve sonrası süreçlerde, birden çok ülkede faaliyet gösteren finansal kurumlar için; birincil otorite ana merkezin bulunduğu ülkenin yerel otoritesini, ikincil otoriteler ise ilgili finansal kurumun faaliyet gösterdiği diğer ülkelerin yerel otoritelerini i- fade etmektedir. 2. İçsel Derecelendirme Sisteminin Kullanılmasına Yönelik Standartlar A. Asgari standartların amaç ve prensipleri Asgari standartların amacı, risk bileşenlerinin, derecelendirme sistemlerinin ve kredi riskine yönelik diğer süreçlerin doğruluk ve tutarlılığının sağlanmasıdır. 34

37 Bankacılar Dergisi Banka tarafında, asgari standartlara uyum tam ve sürekli olmalıdır. Tam uyumun sağlanamadığı durumlarda banka, tam uyumun belirli bir süre içerisinde sağlanmasına yönelik kabul edilebilir bir iş planı hazırlamak ve yerel otoritenin onayına sunmak ya da bu uyumsuzluğun bankanın maruz kaldığı riskler anlamında önemsiz olduğunu tevsik etmek zorundadır. Uyumsuzluk sürecinde yerel otorite bankaya ek yaptırımlar uygulayabilir. B. Asgari standartların kapsamı İçsel derecelendirme sistemlerini kullanan bankalar bu doküman genelinde ifade edildiği haliyle ilgili asgari standartlara uyarak kendi TO tahminlerini üretmelidir. Ayrıca kendi THK ve TT tahminlerini kullanmak isteyen bankalar için riskin sayısallaştırılması bölümünde ilave standartlar mevcuttur. C. Derecelendirme Sistemi Her bir varlık sınıfı için birden fazla derecelendirme sistemi kullanılabilir. Birden fazla derecelendirme sistemi, borçluların risk karakteristiklerini en iyi şekilde yansıtmak amacıyla kullanılmalıdır. Farklı derecelendirme sistemlerinin kullanılmasının gerekçesi ve borçluların hangi derecelendirme sistemi ile değerlendirileceğine dair süreç yazılı hale getirilmelidir. Daha düşük bir sermaye ihtiyacı yaratmak amacı ile birden fazla derecelendirme sistemi kullanılamaz. (i) Derecelendirmenin Boyutları Kurumsal, Merkezi Hükümetler ve Banka portföylerine yönelik asgari şartlar: Kabul edilebilir bir içsel derecelendirme sisteminin, borçlunun temerrüt riski ve işleme özgü faktörler olmak üzere iki farklı boyutu olmalıdır: Borçlunun temerrüt riski: İşleme özgü faktörlere bakılmaksızın aynı borçlunun farklı işlemleri için tek bir derecelendirme notu olmalıdır. Her bir derecenin ifade ettiği risk seviyesi kapsamında, temerrüt olasılığı tanımı ve dereceler itibariyle kredi riskinin ayrıştırılmasında kullanılan kriterler banka kredi politikalarında açıkca ifade edilmelidir. İşleme özgü faktörler: İşleme özgü faktörler teminat ve kredi tipi gibi unsurları içerir. İşleme özgü faktörler kullanılarak oluşturulan işlem derecelendirmesinin amacı, temerrüt halinde bu işlemden kaynaklanacak kaybı bulmaktır. Denetim otoritesi sınıflama kriterleri kullanan bankalar, ihtisas kredileri için bu iki boyutlu yapıdan muaftır. Perakende Portföye Yönelik Şartlar: Perakende kredilerde derecelendirme sistemi hem işlem, hem de borçlu riskini yansıtmalıdır. Banka, perakende portföy içindeki her bir krediyi bir havuza atamalı ve her bir havuz için TO, THK, TT tahminleri üretmelidir. Bu süreç; 1. Anlamlı bir risk ayrıştırmasını, 2. Yeterince homojen bir gruplamayı, 3. Tutarlı ve doğru kayıp karakteristikleri tahminlerini içermelidir. 35

38 TBB Çalışma Grubu İşlemlerin havuzlara atanma sürecindeki değerlendirme en azından; borçlu ve işlem risk karakteristiklerini yansıtmalıdır. Havuzların oluşturulmasında, vadesi geçmiş alacaklar ayrıca değerlendirilmelidir. (ii) Derecelendirme Sisteminin Yapısı Kurumsal, Merkezi Hükümetler ve Banka portföylerine yönelik asgari şartlar: 1. Borçlunun risklilik düzeyini ayırt etmek için kullanılan dereceler, eksiksiz ve açık olarak tanımlanmalıdır. 2. Bankanın borçlu ve işlem derecelendirmesi anlamında, kredilerinin dağılımı aşırı yoğunlaşmaya yol açmamalı ve anlamlı olmalıdır. Dağılımda yoğunlaşmalar, ancak yoğunlaşmanın yer aldığı derecelerin yeterince dar TO tahmini bantlarını yansıttığını bankanın tevsik etmesi durumunda söz konusu olabilir. 3. Borçlu derecelendirmesi temerrüde düşmemiş borçlular için en az 7; temerrüde düşmüş olanlar içinse en az 1 dereceden oluşmalıdır. İhtisas kredileri için TO tahmini şartlarını sağlayamayan bankalar, söz konusu krediler portföyünde, temerrüde düşmemiş borçlular için en az 4; temerrüde düşmüş olanlar için en az 1 derece oluşturmalıdır. İşlem derecelendirmesinde herhangi bir asgari derece adedi sınırı yoktur. Perakende Portföye Yönelik Şartlar: Her bir havuzdaki kredi adedi TO, THK ve TT'nin anlamlı olarak sayısallaştırılmasına izin verecek büyüklükte olmalı ve havuzlar itibariyle yoğunlaşmalardan kaçınılmalıdır. (iii) Derecelendirme Sistemi Kriterleri: Bankanın bir borçluyu belli bir dereceye atarken kullandığı tanım, kriter ve süreçler yeterince açık ve detaylı olmalı; uzman görüşlerini de içerecek şekilde anlamlı ve tutarlı bir risk farklılaştırmasını sağlamalıdır. Model sonuçları üzerine etki edecek uzman görüşleri, kıyaslanabilirlik, ölçülebilirlik ve denetlenebilirlik amacı ile sayısal olarak ifade edilmeye çalışılmalıdır. Kriterler ile banka kredi politikaları tutarlı olmalıdır. Bankanın subjektif yargılarla model sonuçlarının nasıl birleştirileceğini gösteren yazılı dokümanları bulunmalıdır. Doküman asgari olarak yılda bir defa güncellenmelidir. Derecelendirme, ulaşılabilen bütün bilgileri içermeli ve bu bilgiler güncel olmalıdır. Ulaşılabilen bilgiler azaldıkça daha muhafazakar bir yaklaşım benimsenmelidir. İhtisas Kredileri için yerel otorite sınıflama kriterlerini kullanan bankalar, bu krediler için ürettikleri içsel dereceleri, yerel otoritece öngörülen 5 li derecelendirme yapısı ile eşleştirmelidir. (iv )Derecelendirmenin Zaman Boyutu TO tahmininde kullanılan zaman dilimi 1 yıl olmakla birlikte, bankalar borçlulara derece tahsisi yaparken daha uzun bir zaman dilimini göz önünde bulundurmalıdır. Bu zaman diliminde borçlunun olumsuz ekonomik koşullara veya beklenmedik gelişmelere karşı dayanıklılığı muhafazakar bir yaklaşımla değerlendirmeye alınmalıdır. 36

39 Bankacılar Dergisi (v) Modellerin Kullanılması Bu bölümdeki koşullar, TO, THK veya TT tahminleri ya da borçlu veya işlem derecesi tayini amacıyla kullanılan istatistiksel modellere ve diğer mekanik yöntemlere uygulanır. Uzman görüşleri ağır basan yöntemlerde kişisel hatalar söz konusu olabilir. Mekanik yöntemlerde de sınırlı bilgi kullanımı bir hata kaynağıdır. Mekanik yöntem kapsamındakiler de dahil, ilgili bütün önemli bilgilerin de dikkate alınmasını ve modelin uygun bir şekilde kullanılmasını sağlamak için yeterli uzman yargısı ve denetimi gereklidir. - Modelin iyi bir tahmin gücü olduğunu kanıtlamak bankanın yükümlüğündedir. - Bankaların istatistiksel modellerinde kullandıkları verilerin doğruluğunu, bütünlüğünü, temsil gücünü ve uygunluğunu değerlendirmeye yönelik süreçleri bulunmalıdır. - Banka, yargısal değerlendirme ve mekanik yöntem sonuçlarının nasıl birleştirileceğini belirten yazılı bir dokümana sahip olmalıdır. - Banka model sonuçlarının kişilerce gözden geçirilmesine yönelik bir prosedüre sahip olmalıdır. - Bankanın modele yönelik sistematik bir doğrulama süreci olmalı ve düzenli aralıklarla uygulanmalıdır. (vi) Derecelendirme Sistemi Yapısının Dokümantasyonu: Bankalar, kullandıkları derecelendirme sistemlerinin tasarımını ve işleyişine ilişkin ayrıntıları yazılı hale getirmelidir. Bu doküman asgari aşağıdaki unsurları içermelidir: - Derecelendirme sisteminde kullanılan temerrüt ve kayıp tanımları ile bu tanımların içsel uygulamalar ile tutarlılığı, - Varlık sınıfları ve portföylerin tanımlanmasında kullanılan kriterler, - Derecelendirme kapsamı dışında bırakılan varlık sınıf ve portföyleri ve bu varlık sınıfları ve portföylerin kapsam dışında bırakılma nedenleri, - Derecelendirme sistemi kriterleri ve gerekçeleri, - Derecelendirme sisteminin riski farklılaştırmasına yönelik yapılan analizler ve bunların sonuçları, - Derecelendirme sisteminde kullanılan yöntem, varsayım ve kriterlerin tercih edilme gerekçeleri ve geçerlilikleri, - Zaman içerisinde derecelendirme sisteminde yapılan önemli değişiklikler ve bunların gerekçeleri, - Derecelendirme süreci ve organizasyonu, - Derecelendirmeyi yapanların sorumlulukları, - Derecelendirme sonuçlarının değiştirilmesi, - Bu değişiklikleri onaylama yetkisine sahip taraflar, - Derecelendirme sisteminin gözden geçirilme sıklığı, - Derecelendirme sürecinin yönetim tarafından gözden geçirilmesi, - İstatistiksel model kullanan bankalar için; o Modelin tahmininde kullanılan teori, varsayım ve değişkenler için ayrıntılı bilgiler, o Modelin doğrulanması için istatistiksel süreç, o Modelin verimli çalışmadığı durumlar. Dışsal model kullanan bankalar bu dokümantasyondan muaf değildir. Denetim otoritelerini ikna etme yükümlülüğü, modelin satıcısına ve bankaya aittir. 37

40 TBB Çalışma Grubu 38 D. Derecelendirme Sisteminin İşleyişi (i) Derecelendirmenin Kapsamı: Kredilendirme sürecinin bir parçası olarak; - Perakende krediler hariç, tüm borçlu ve dikkate alınan kefil ve garantörler için bireysel derece tayini yapılmalı; ek olarak GİDDY da her bir kredi için işlem derecesi tayin edilmelidir. - Her bir perakende kredi bir havuza dahil edilmelidir. - Firmaların ve dahil oldukları risk gruplarının derecelendirilmesi ve hangi derecelerin hangi durumlarda kullanılacağı (münferit veya grup derecesi gibi) hakkında politikalar hazırlanmış olmalıdır. (ii) Derecelendirme Sisteminin Bütünlüğü Kurumsal, Merkezi Hükümetler ve Banka portföylerine yönelik asgari şartlar: Derece tahsisleri ve derecelendirme sisteminin periyodik olarak gözden geçirilmesi, kredinin kullandırılmasından doğrudan fayda sağlamayan taraflarca yapılmalı ve bu süreç yazılı olmalıdır. Borçlu ve işlem dereceleri, asgari yılda bir kez olmak üzere; gerekli görülmesi durumunda da daha sık aralıklarla güncellenmelidir. Bankanın, kredi veya borçlu ile ilgili önemli bilgilerin toplanmasına ve güncellenmesine yönelik etkin bir süreci olmalıdır. Yeni ve önemli bilgilerin elde edilmesi durumunda, yeni bir derecelendirme süreci başlatılmalı ve derece güncellenmesine ilişkin bir prosedür bulunmalıdır. Perakende Portföye Yönelik Şartlar: Risk havuzlarındaki kredilerin, - Kayıp karakteristikleri, - Vadede ödenmeme durumları, - Halihazırda havuzlara doğru atanıp atanmadığı (örneklem yoluyla yapılabilir) en az yılda bir kez gözden geçirilmelidir. (iii) Derecelerin Değiştirilmesi (Override) Derecelendirme sonuçlarının, nasıl, kim tarafından ve hangi ölçüde değiştirilebileceği yazılı olarak ifade edilmeli ve bu değişikliklerin kayıtları tutulmalıdır. Derecesi değiştirilen borçlu veya kredilerin performansı değiştirmeden sorumlu yetkili bazında izlenmelidir. (iv) Verilerin Muhafazası Derecelendirme sisteminde kullanılan veri setleri ile birlikte, temel borçlu ve kredi ö- zelliklerine ilişkin diğer veriler, kredi riski ölçüm ve yönetim sürecinde kullanılmak üzere saklanmalıdır. Bununla birlikte, derecelendirme sistemince üretilen parametre tahminleri, ilgili dönemlere ait gerçekleşmeler ile birlikte, geriye dönük test imkanı sağlayacak şekilde biriktirilmelidir.

41 Bankacılar Dergisi (v) Sermaye Yeterliliği Değerlendirilmesinde Kullanılan Stres Testleri Bankalarca, belirli özel ve genel koşulların etkilerini ve bu değişikliklere dayanma gücünün etkisini içeren stres testleri prosedürleri hazırlanmalı ve uygulanmalıdır. E. Kurumsal Yönetim (i) Kurumsal Yönetim: Derecelendirme ve tahmin süreçlerinin bütün önemli yönleri ve özellikleri, bankanın yönetim kurulu veya onun tayin ettiği bir komite tarafından onaylanmalıdır. Belirlenmiş prosedürler ile fiili uygulamalar arasındaki önemli farklar yönetim kurulu tarafından onaylanmalıdır. Üst Yönetim ve icrai faaliyeti olan birimlerden fonksiyonel olarak bağımsız bir kredi risk kontrol bölümü derecelendirme sürecinin değerlendirilerek iyileştirilmesi için düzenli olarak toplanmalıdır. Banka üst yönetimi, derecelendirme sisteminin detaylarına vakıf olmalı ve sürekli olarak düzgün çalışmasını sağlamalıdır. İçsel dereceler, sadece gelişmiş yöntemler ile sermaye yeterliliği hesaplama amacı ile kullanılmamalı; aynı zamanda bankacılık faaliyetlerinde ve raporlamalarında önemli bir rol oynamalıdır. İlgili raporlamalar en azından; içermelidir. - Dereceler itibariyle risk profili 1 (Yönetim Bilgi Raporlaması) - Dereceler arası geçişmeler - Her bir derece için ilgili parametrelerin tahmini - Dereceler itibariyle gerçekleşmiş temerrüt oranlarının tahminler ile karşılaştırılmasını (ii) Kredi Risk Kontrol Bankalar, icracı birimlerde 1 bağımsız bir kredi risk kontrol birimi kurmalıdır. Bu birim, içsel derecelendirme sisteminin dizaynı, seçimi, entegrasyonu ve performansından sorumlu olmalı; denetim ve kontrole tabi olmalıdır. 2 F. İçsel Derecelerin Kullanımı İçsel dereceler, temerrüt ve kayıp tahminleri, İDD yöntemler kullanan bankaların kredi onay, risk yönetimi, sermaye tahsisi ve kurumsal yönetim fonksiyonlarında önemli bir rol oynamalıdır. İDD yaklaşımlar ile sadece yasal sermaye hesaplamak için kurulmuş sistemler kesinlikle kabul edilemez. Bankanın, İDD yöntemleri kullanabilmesi için, en az 3 yıldır asgari gereksinimleri büyük ölçüde karşılayan bir derecelendirme sistemini kullanıyor olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. G. Riskin Sayısallaştırılması (i) Yapısı ve İçeriği Temerrüt olasılığı tahmini, perakende portföy hariç, her bir derece için bir yıllık temerrüt olasılıklarının uzun vadeli ortalamasını yansıtmalıdır. 39

42 TBB Çalışma Grubu TO Tahmininde uyulması gereken asgari şartlar: Kurumsal, merkezi hükümetler ve banka portföylerine yönelik asgari şartlar: 1. Bankalar TO tahmininde kullandıkları yöntemlerin ve veri setinin uygunluğunu ve güvenilirliğini yerel otoriteye ispatlamak durumundadır. 2. Bankaların, yukarıda değinilen ispat yükümlülüğü saklı kalmak kaydı ile dışsal veri ve modelleri kullanmaları mümkündür. 3. Bankaların, dışsal dereceler ile eşleştirme yöntemi kullanarak TO tahminleri elde etmeleri mümkündür. Bunun için, dışsal derecelendirme kuruluşu ve bankanın derecelendirme yöntem ve süreçleri birbirleri ile tutarlı ve uyumlu olmalıdır. TO tahmininde kullanılan veri kaynaklarından en az bir tanesi 5 yıllık veri içermelidir. Eğer daha uzun bir dönemi kapsayan uygun veri varsa bu verinin kullanımı tercih edilmelidir. Perakende portföye yönelik asgari şartlar: 1. Kredilerin belirli havuzlara atanmasının bankaya özgü bir temele dayanmasından dolayı, bankalar, içsel verileri, kayıp özelliklerinin tahmininde asli bilgi kaynağı olarak görmelidirler. 2. Veri setinin dışsal veriler ile desteklenebilmesi için, banka ve dışsal veriyi sağlayan kaynağın; a. Havuzlara tahsis etme süreçleri, b. Risk profilleri arasında güçlü bir bağ bulunmalıdır. 3. Uzun vadeli beklenen kayıp tahminlerine dayanarak TO ve THK bileşenleri iki parametreden biri için uygun bir değer öngörülerek ayrıştırılabilir. Ayrıştırmanın dayandığı parametreye bakılmaksızın risk ağırlığı fonksiyonlarında kullanılmak üzere elde edilecek THK, portföye özgü uzun vadeli tarihsel temerrüt halinde kayıp ortalamasından az olamaz. Kayıp karakteristikleri tahmininde kullanılan veri kaynaklarından en az bir tanesi 5 yıllık veri içermelidir. Eğer daha uzun bir dönemi kapsayan uygun veri varsa bu veri tercih edilmelidir. Yerel otorite bu süreyi 2 yıla kadar indirebilir. GİDD yöntemler kullanan bankalar, her bir kredi için aynı zamanda uygun bir THK tahmin etmelidirler. THK tahmininde uyulması gereken asgari şartlar: 1. İDD yaklaşımında kabul edilebilir THK tahminleri, muhtemel bir ekonomik daralmanın etkilerini yansıtır nitelikte olmalıdır. Bu THK, ilgili kredi türü için gözlemlenen bütün temerrütlerden kaynaklanan ortalama ekonomik kayba dayanarak hesaplanan uzun vadeli temerrüt bakiyesi ağırlıklı ortalama kayıp oranından düşük olamaz. 2. THK tahminlerinde borçlu ile teminat veya teminat sağlayıcısı arasındaki bağımlılık düzeyi veya para birimi uyumsuzlukları analizlere dahil edilmelidir. 3. Teminatın piyasa değerini esas alan THK tahminleri bankanın teminat üzerindeki hukuki kontrol gücünü ve teminatın likiditesini ihmal ettiği ölçüde kullanılmamalı, tarihsel tahsilat deneyimine dayandırılmalıdır. 4. Gerçekleşen kayıpların beklenen kayıpları geçebileceği dikkate alınarak, temerrüde düşen kredilerde THK tahminleri tahsilat sürecindeki muhtemel beklenmeyen kayıpların etkisini de içermelidir. Hesaplamada kullanılacak veri seti ideal olarak en az bir ekonomik döngüyü içermelidir. Bu süre en az; kurumsal, kamu ve banka kredileri için 7 yıl; perakende krediler içinse 5 yıldır. Süre kısıtlamaları, yerel otorite tarafından geçiş sürecinin sonunda tamamlanacak şekilde esnetilebilir 3. Geçmiş verilerin tamamına aynı önemin verilmesi şart değildir. 40

43 Bankacılar Dergisi GİDD yöntemler kullanan bankalar aynı zamanda bir TT tahmin etmelidir. TT tahmininde uyulması gereken asgari şartlar: 1. TT, borçlunun temerrüdü halinde beklenen brüt risk tutarı olarak ifade edilebilir. Bilanço içi işlemlerde TT, en az risk bakiyesi kadar olmalıdır. 2. Bankanın TT tahmini, borçlu tarafından krediden gelecekte yapılacak muhtemel ek kullanımları da içermelidir. 3. Her bir kredi çeşidi için TT tahmin edilmeli; bu kredi çeşitleri arasındaki ayrım açık ve net olmalıdır. Benzer işlem ve borçlular için bu tahmin uzun vadeli, temerrüt ağırlıklı ortalama TT olmalıdır. 4. Banka TT tahminlerini en az yılda bir kez, gerekli görmesi halinde daha sık gözden geçirmelidir. 5. Bankalar izleme süreçlerine ait politika ve stratejilerine önem vermelidir. Hesaplamada kullanılacak veri seti ideal olarak en az bir ekonomik döngüyü içermelidir. Bu süre en az; kurumsal, kamu ve banka kredileri için en az 7 yıl; perakende krediler içinse en az 5 yıldır. Süre kısıtlamaları, yerel otorite tarafından geçiş sürecinin sonunda tamamlanacak şekilde esnetilebilir. 4 Geçmiş verilerin tamamına aynı önemin verilmesi şart değildir. 1. Tahminler sadece subjektif kriterlere değil, geçmiş deneyim ve amprik bulgulara dayandırılmalıdır. Kredilendirme uygulama ve süreçlerinde örneklem süresince meydana gelen değişiklikler de göz önüne alınmalıdır. 2. Tahminler en az yılda bir kez gözden geçirilmelidir. 3. Tahminde kullanılan veriler, bankanın mevcut kredi ve standartları ile uyumlu ve karşılaştırılabilir olmalıdır. Banka, ayrıca, tahminde kullandığı verilerin ait olduğu ekonomik ve piyasa koşullarının, mevcut ve öngörülebilir koşullar ile uyumlu olduğunu gösterebilmelidir. (ii) Temerrüt Tanımı Aşağıdaki şartlar bir arada ya da ayrı ayrı gerçekleştiğinde temerrüt halinden söz edilir. 1. Borçlunun teminatlarına rü cu edilmeksizin, banka grubuna olan borçlarını tamamıyla ödeyememe ihtimali bulunduğu hususuna banka tarafından kanaat getirilmesi, 2. Borçlunun banka grubuna olan belirli bir önem derecesini haiz yükümlülüğünü, vadeden itibaren 90 5 gün geçtiği halde yerine getirmemesi. Müşteri önerilen limitte aşım yaptığı zaman ya da borçluya mevcut kredi bakiyesinden daha düşük bir limit tahsisi yapıldığında borçlu cari hesabın vadesi geçmiş sayılır. Borçlunun Ödeyememe İhtimaline İlişkin Göstergeler: - Bankaca krediye faiz tahakkuk ettirilmemesi, - Kredi değerliliğindeki düşüşe bağlı olarak, bankaca kredi için özel karşılık ayrılması ya da zarar kaydedilmesi, - Bankanın, krediyi, borçlunun kredi değerliliğindeki bozulmaya bağlı olarak önemli ölçüde zarara uğrayarak satması, 41

44 TBB Çalışma Grubu 42 - Kredi sözleşmesi şartlarının borçlunun kredi değerliliğindeki bozulmaya bağlı olarak bankanın aleyhine değiştirilerek yeniden yapılandırılması, - Bankanın borçlunun iflası ya da benzer sonuçları doğuracak bir karar için müracaat etmesi, - Borçlunun banka grubuna olan borcunun ödenmesini engelleyecek ya da geciktirecek biçimde iflas ya da benzeri koruma yöntemlerine başvurması. Perakende alacaklar için temerrüt tanımı borçlu bazında değil işlem bazında uygulanabilir. Banka, İDD kredi sınıflarındaki fiili temerrüt durumlarında bu referans tanımı esas almalıdır. Bankalar, referans tanıma genel uygunluğu ve denkliği sağlamak için gerekli ayarlamaları yaptıklarını yerel otoriteye göstermeleri şartıyla dış verileri de kullanabilirler. Daha evvel temerrüde düşmüş bir kredinin referans tanımda belirtilen kapsamdan çıkması halinde, banka borçlu derecelendirmesi ve THK tahmini işlemini temerrüde düşmemiş bir kredi ile aynı şekilde yapmalıdır. (iii) Yeniden Yapılandırma Bankalar kredi sayılan işlemlerden olan alacaklarını; borçluya ilave finansman sağlanması, vade ertelemesi, kredi sözleşmesinde yer verilen koşulların borçlunun lehine değiştirilmesi ve benzeri hususlarda ancak yönetim kurulunca onaylanacak ve diğer kredi riski politikalarıyla tutarlılık arz edecek yazılı bir politika çerçevesinde yeniden yapılandırabilir. Bankalarca oluşturulacak yeniden yapılandırma politikaları, asgari olarak; 1. Onay otoriteleri ve raporlama yükümlülükleri, 2. Yeniden yapılandırılmaya tabi tutulabilecek kredi sözleşmelerinin yürürlüğe girme ve son yeniden yapılandırılma tarihlerinden itibaren geçmesi gereken asgari süre, 3. Yeniden yapılandırılmaya tabi tutulabilecek kredilerin faiz veya anapara geri ödemelerinde gerçekleşen azami gecikme süreleri ve borçlunun yeniden yapılandırılması planlanan kredi geri ödemelerinde tahakkuka intikaline ilişkin tarihsel diğer kıstaslar, 4. Bir kredi işleminin en fazla kaç defa yeniden yapılandırılabileceği, 5. Borçlunun geri ödeme kabiliyetinin tekrar değerlendirilmesi, konularına atıfta bulunmalıdır. (iv) Borçlu Cari Hesaplar Borçlu cari hesaplar, bankanın belirlediği kredi limitine bağlı olmalı ve müşteri limit konusunda bilgilendirilmelidir. Limit aşımları takip edilmeli ve risk (hesap) limitin altına 90 gün içerisinde getirilmediği takdirde temerrüt durumu gerçekleşmiş sayılmalıdır. Bankaların borçlu cari hesabı teklif edecekleri müşterilerin kredi değerliliğinin belirlenmesine yönelik sağlam içsel politikaları bulunmalıdır. (v) Kaybın Tanımı THK tahmini ekonomik kayıp ile ilgili olup, ilgili bütün faktörleri 6 göz önünde bulundurmalıdır. Bankanın kredi takip ve tasfiye bölümünün uzmanlığı, batık kredilerin geri dönüşü üzerinde önemli bir etkiye sahiptir ve THK tahminlerinde mutlaka dikkate alınmalıdır. Ancak banka, uzmanlığı ve tecrübesi ile elde edeceği içsel veri setini kullanarak pratik sonuçlara ulaşıncaya dek THK tahminlerini muhafazakâr bir şekilde yapmalıdır.

45 Bankacılar Dergisi (vi) Garanti ve Kredi Türevlerinin Etkilerinin Değerlendirilmesine Yönelik Asgari Şartlar Bankanın kendi THK tahminini yaptığı kurumsal, merkezi hükümetler ve banka portföyleri ile bütün perakende portföye yönelik asgari şartlar: a. Garantiler Banka, kendi THK tahminlerini kullandığında, ilgili garantilerin risk azaltıcı etkisini, TO veya THK tahminlerinde bir ayarlama yaparak yansıtabilir. Belli bir tekniği seçen bankanın, bu tekniği, garanti türlerinde ve zaman içinde tutarlı ve istikrarlı bir şekilde kullanması gereklidir. Hem borçluya hem de garantöre birer kredi derecesi verilmeli; ve bu dereceler kredinin ömrü boyunca güncel tutulmalıdır. Derecelendirme kriterleri veya süreçlerinde, borçlu ve garantör temerrütleri arasında beklenen korelasyonun düşük olmasına bağlı olarak ortaya çıkacak olumlu etkiler, yasal asgari sermaye yükümlülüklerinin tespit aşamasında ancak belli koşulların sağlanması halinde kurumsal firmalar, kobilere kullandırılan krediler ve devlet riski olarak nitelendirilmeyen KİT lerden olan alacaklar için dikkate alınabilir: - Korumayı sağlayan, koruma sağlama alanında uzmanlaşmış bir finansal kurum (banka, yatırım şirketi veya sigorta şirketi) olmalıdır. - Korumayı sağlayanın dışsal derece notu korumanın sağlandığı tarihte A- veya üzerinde olmalıdır. - Korumayı sağlayanın dışsal derece notu, hali hazırda yatırım yapılabilir derecelerden birine (Investment Grade) karşılık gelecek derecelendirme notunun seviyesinde olmalıdır. - Koruma sağlayan işlem yapılan ile aynı grubun şirketi olmamalıdır. Kabul edilebilir garantör/kefil türleri konusunda hiç bir kısıtlama bulunmamaktadır. Bununla birlikte, bankanın yasal sermayenin hesaplanmasında kabul edeceği ve dikkate alacağı garantör türlerine ilişkin kriterleri bulunmalıdır. Garanti yazılı olmalı, garantinin tutarı ve süresi dikkate alınmak koşuluyla borç tamamen ödenene kadar geçerli ve yürürlükte olmalı, garantör tarafından iptal edilememeli, bir mahkeme kararının icra edilebileceği ve garantöre ait haczedilebilir malların bulunduğu bir ülkede garantör aleyhine kanuni ifa kabiliyetine haiz olmalıdır. b. Ayarlama Kriterleri Banka, yasal sermaye hesaplamasında, garantilerin risk azaltıcı etkilerinin dikkate a- lınmasına yönelik olarak, borçlu derecelerinin veya THK tahminlerinin (veya perakende kredilerde ve kabul edilebilir satın alınan alacaklarda, kredilerin havuzlara tahsisi sürecinde) düzeltilmesinde kullanılacak belirgin kriterlere sahip olmalıdır. Kriterler, mantıklı, makul ve sezgisel olmalı ve garantörün garantiden kaynaklanan borçlarını ifa etme kabiliyetini ve isteğini dikkate almalıdır. Kriterler, ödemelerin zamanında yapılması olasılığını ve garantörün garantiden kaynaklanan borçlarını ödeme yeteneği ile 43

46 TBB Çalışma Grubu borçlunun ödeme yeteneği arasındaki korelasyonu da kapsamalıdır. Ayrıca bu kriterler, artık riski de dikkate almalıdır. 44 c. Kredi Türevleri Garantilerle ilgili asgari yükümlülükler, tek işlem üzerine yazılan (single name) kredi türevleri için de geçerlidir. Varlık uyumsuzlukları olması halinde ilave değerlendirmeler yapılmalıdır. Kredi türevleri kullanılmak suretiyle korumaya alınan risklere ilişkin düzeltilmiş borçlu derecesi ya da THK tahmini belirlenmesine yönelik kriterler, temel yaklaşımda öngörülen yükümlülüklere uyulmadıkça korumaya konu olan varlığın ilgili varlıktan farklı olamayacağını öngörmelidir. Ayrıca, kriterler, kredi türevinin itfa yapısını kapsamalı, bu yapının geri kazanım seviyesi ve zamanı üzerindeki etkilerini de muhafazakar bir şekilde değerlendirmelidir. Banka, diğer artık riskleri de değerlendirmelidir. Temel THK tahminlerini kullanan bankalar için kredi türevlerine yönelik asgari şartlar: Garanti ve kredi türevleri ile ilgili olarak yukarıda ifade edilen asgari yükümlülükler, aşağıda belirtilen istisnalar kullanılarak temel THK tahminlerini kullanan bankalara uygulanır. Bu istisnalar; 1. Bankanın THK-düzeltme seçeneğini kullanamaması, 2. Kabul edilebilir garanti ve garantörlerin, sadece temel içsel derecelendirme yaklaşımında risk azaltıcı unsur olarak kabul edilen garanti ile sınırlı olması şeklindedir. (vii) Kabul edilebilir devralınan alacaklar için TO ve THK tahminine ilişkin yükümlülükler Devralınan (kurumsal veya perakende) alacaklara ilişkin temerrüt riski için tümden gelim yönteminin ve/veya sulandırma (dilution) riskine ilişkin olarak İDD yaklaşımların kullanılabilmesi için riskin sayısallaştırılması ile ilgili olarak aşağıda belirtilen asgari yükümlülükler yerine getirilmelidir: 1. Devralan bankanın, temerrüt kayıpları için doğru ve tutarlı TO ve THK (veya BK) tahminleri ve sulandırma (dilution) kayıpları için doğru ve tutarlı BK tahminleri yapılabilecek şekilde, alacakları yeterince homojen olan havuzların içinde gruplandırması gerekir. 2. Riskin sayısallaştırılması, satın alan bankanın ilgili alacakların kalitesi hakkında sahip olduğu bütün veri ve bilgileri yansıtmalıdır. Çifte Temerrüt THK tahmini için gelişmiş yaklaşımı uygulayan bankalar garanti ve kredi türevlerinin risk azaltıcı etkisini, TO veya THK parametrelerinde düzeltme yapmak suretiyle sermaye hesabına yansıtabilirler. Düzeltme ne şekilde yapılırsa yapılsın, düzeltilmiş risk ağırlığı garantöre direkt olarak uygulanacak kredi risk ağırlığından az olmamalıdır. Bankalar, her bir risk için çifte temerrüt ya da ikame yaklaşımından birini uygulama konusunda serbesttirler.

47 Bankacılar Dergisi Kurumsal firmalar ve perakende kobi lere kullandırılan krediler ile merkezi hükümetler portföyünde yer almayan KİT lerden olan alacaklar için belli gereksinimlerin sağlanması koşuluyla çifte temerrüt etkisi dikkate alınabilecektir. Bunun için, korumayı sağlayanın derece notunun korumanın sağlandığı tarihte A- ve üzerinde, halihazırda ise yatırım yapılabilir dereceye (Investment Grade) karşılık gelecek derecelendirme notunun fevkinde olması gerekmektedir. Ayrıca, koruma sağlayan bu alanda uzmanlaşmış bir firma olmalıdır. Hükümetlerin sağlamış olduğu korumalar da çifte temerrüt etkisinin hesaplanmasında dikkate alınabilmektedir. Çifte temerrüt etkisinin dikkate alınabilmesi için garanti ve kredi türevlerinin de belirli koşulları taşıması gerekmektedir. Çifte temerrüt uygulamasına tabi garantörün sistematik riske olan duyarlılığını yansıtan korelasyon katsayısı 0,7, borçlu ile garantörün temerrüt olasılıkları arasındaki korelasyon katsayısı ise 0,5 dir. Anılan temerrüt oranlarının bu derece yüksek olarak belirlenmesindeki temel sebep, kabul edilebilir garantörler ile ilgili kısıtlamalara bağlı olarak belli garantörler üzerinde konsantrasyon riski oluşmasından kaynaklanmaktadır. Garantörün çok düşük TO ve THK parametresine sahip olduğu durumlar dışında, çifte temerrüt uygulaması sermaye gereksinimini artıracaktır. Asgari Operasyonel Yükümlülükler Temerrüt riskiyle ilgili tümden gelim yöntemini kullanabilme yeterliliğine sahip olabilmek için bir bankanın aşağıdaki özellikleri sağlaması ve kanıtlaması gerekir. a. Hukuki Geçerlilik - Banka, alacaklar havuzuna ilişkin bütün nakit hareketleri üzerinde her zaman tam ve etkin bir hakka ve kontrole sahip olmalıdır. - Banka borçlu-alacaklı arasındaki ödemelerin tam olarak ve sözleşmede kararlaştırılan süreler içinde yapabildiğini düzenli olarak kontrol etmelidir. - Kredi verenin alacakları tasfiye/temlik etme ve nakde çevirme veya nakit tahsilatları kontrol altında tutma kabiliyeti hukuki itirazlara karşı korunmalıdır. b. İzleme Sistemlerinin Etkinliği - Banka alacakların kalitesini, satıcının ve hizmeti sağlayan firmanın mali durumunu ve bu ikisi arasındaki korelasyonu izlemelidir. - Bankanın politika ve prosedürleri beklenmedik olaylara karşı bankayı koruyan yeterli tedbirleri içermelidir. Bunlar: o her satıcıya /firmaya bir içsel risk derecesinin verilmesi kriterlerini o satıcının /firmanın kabul edilebilirlik kriterlerini o alacaklar havuzu ya da borçlu bazında yoğunlaşmaların izlenebileceği şartları içermelidir - Banka satıcı ve hizmeti sağlayan firmalar hakkında periyodik incelemeler yapmalıdır. Sonuçlar yazılı hale getirilmelidir. - Banka alacaklar havuzunu değerlendirmek için gerekli kabiliyete sahip olmalıdır. - Banka, alacaklarının izleme sistemleri ile ilgili etkili bir raporlama sistemi oluşturmalıdır. 45

48 TBB Çalışma Grubu 46 c. Kredi Takip Sistemlerinin Etkinliği Kredi takip sistemleri problemler ortaya çıkmadan önlemeye yönelik için belirli sistem ve prosedürlerin uygulanmasını gerektirir. Bunlar: - Bankanın bütün kredi sözleşmesi koşullarına (sözleşme taahhütleri, kredilendirme/ avans formülleri, yoğunlaşma limitleri, erken itfayı tetikleyici olaylar, vb.), - Bankanın avans oranları ve alacakların kabul edilebilirliğine ilişkin dahili politikalarına uyumu izleme amacına, - Bu sistemler sözleşme taahhütleri ve maddelerinin ihlali durumundaki sapmaları izlemeye, - Uygun olmayan kredi çekişlerini sınırlandırmak için, bankanın limit aşımlarını tespit etmek, onaylamak, izlemek ve düzeltmek amacına, - Bankanın, alacaklar havuzunun kalitesindeki bozulmayla ve/veya mali açıdan zayıflamış satıcılarla veya hizmeti sağlayan firmayla ilgili etkili politika ve prosedürleri de bulunmalıdır. d. Teminat, Kredi İmkanı ve Nakit Kontrol Sistemlerinin Etkinliği: Bankanın, nakit akışları, portföyüne aldığı alacak senetleri (geri dönülemez nitelikte satın alınan alacaklar) ve kredilerinin kontrolüne yönelik geliştirilmiş açık ve etkin politika ve prosedürleri olmalıdır. Politika ve prosedürler özellikle aşağıdakileri içermelidir: - İskonto/iştira kredileri (alacakların satın alınması) ile ilgili olarak, iskonto oranları, uygun teminatlar, gerekli dokümantasyon, konsantrasyon limitleri, nakit tahsilatlar uygulama adımları, - İskonto iştira kredisi kullanana yönelik olarak senet sahibinin finansal durumu, risk konsantrasyonları ve senetler ile senet sahibinin borçlu portföyündeki kalitenin trendi. e. Bankanın Dahili Politika ve Prosedürleri ile Uyum: Kredi riskini sınırlamaya yönelik izleme ve kontrol sistemlerine dayalı olarak, Banka aşağıdaki kritik politika ve prosedürlere uyumu sağlamak ve denetlemek amacıyla etkin bir içsel sürece sahip olmalıdır: - Standart iskonto iştira kredisi sürecinin bütün kritik safhalarının içsel ve dışsal denetimi, - Aşağıdaki görev dağılımlarının doğrulanması o Senetlerin sahibinin ve borçlularının değerlendirilmesi o Senetlerin sahibinin değerlendirilmesi ve denetimi Bankanın içsel süreçleri, özelikle deneyim, nitelik, personel sayısı ve destekleme sistemleri olmak üzere back office operasyonlarına odaklanmalıdır. H. İçsel Tahminlerin Doğrulanması / Onaylanması Derecelendirme sistemlerinin, proseslerinin ve risk parametrelerinin tahminlerinin doğruluğunu ve tutarlılığını onaylatmak için bankaların sağlıklı sistemleri olmalıdır. Bankalar içsel doğrulama/onaylama proseslerinin, içsel derecelerinin ve risk tahmin sistemlerinin performansını anlamlı ve devamlı değerlendirdiğini denetim otoritelerine göstermekle yükümlüdür.

49 Bankacılar Dergisi Bankalar, dereceler bazında gerçekleşen temerrüt sıklıklarını, ilgili derecelere atfedilmiş TO bantlarıyla karşılaştırmalı ve gerçekleşecek sapmaların önceden belirlenmiş olan tolerans limitlerinin sistematik olarak dışında kalması durumunda ise tahminler Bankaca yeniden ve ihtiyatlı bir şekilde ayarlanmalı (kalibre edilmeli), yapılan ayarlama ve metodolojideki değişiklikler denetim otoritesinin onayına sunulmalıdır. (Böyle bir onaya gerek olup olmadığı konusunda uzlaşma sağlanamamıştır. Konu Basel II dokümanında Paragraf de işlenmektedir) Bankalar ayrıca diğer nicel doğrulama yöntemlerini kullanmalı ve dışsal veriler kullanarak karşılaştırma yapmalıdır. Bu analizlerde kullanılan veriler ilgili portföylerle uyumlu olmalı, düzenli olarak güncellenmeli ve uygun zaman diliminde olmalıdır. Bankaların derecelendirme sistemlerinin içsel performans değerlendirmelerinde kullandıkları verileri; uzun dönemi kapsamalı (tarihsel olmalı), bir çok ekonomik durumu ve ideal olarak bir veya daha fazla konjonktür dalgalanmasını içermelidir. Bankalar, ekonomik döngünün hareketine paralel olarak değiştirilmeyecek tutarlı doğrulama yöntemlerine sahip olmalı, doğrulama yöntemlerini ve analize konu veri kaynağında yapılacak değişiklikleri detaylı bir şekilde dokümante etmelidir. Denetim otoritesince sağlanan THK ve TT parametrelerini kullanan bankalar, ilgili kredi portföyleri için gerçekleşen THK ve TT verisinin birikimini temin etmelidir. Bankalar, böylelikle, denetim otoritesince sağlanan söz konusu parametrelerin, ilgili kredi portföyündeki uzun dönem gerçekleşmeleri yansıtır nitelikten uzak olup olmadığını dokümante edebilmelidir. I. Denetim Otoritesinin Öngördüğü THK ve TT Tahminleri 7 : (i) Ticari ve Konut İpoteği İle İlgili Asgari Şartlar Ticari ve konut gayrimenkulleri üzerine tesis edilen ipotekler, kurumsal krediler için teminat olarak kabul edilebilecektir. - Borçlunun geri ödeme performansı ilgili taşınmazın performansından bağımsız olmalıdır. - Taşınmazın değeri, borçlunun performansından bağımsız olmalıdır. - Teminata dayanan alacağın hukuki ifa kabiliyeti olmalıdır. - Teminat sözleşmesi ve ilgili hukuki süreç bankanın teminatı makul bir süre içinde nakde çevirmesine olanak sağlamalıdır. - Teminat, piyasa değeri ile değerlenmelidir. - Teminatın değeri yılda en az bir kez gözden geçirilmelidir. Gözden geçirmeler, piyasa şartlarına göre daha sık yapılabilir. - Birinci sıra ve birinci derece harici ipoteklerin THK oranında taşınmazlar üzerindeki öncelikli ve eş derecedeki tüm kısıtlamaları hesaba katılmalıdır. - Kabul edilen ipotek türleri ve kredilendirme politikaları açıkca yazılı hale getirilmelidir. - Alınan teminat sigortalanmalıdır. - Banka, gayrimenkul üzerindeki öncelikli alacakları (vergi) düzenli takip ediyor olmalıdır. (ii) Finansal Alacakların Dikkate Alınmasına Yönelik Asgari Şartlar - Alacağın orjinal vadesi en fazla 1 yıl olmalıdır. - İşlem, gerçek bir ticari işlem olmalı ve üzerine alacak yazılan varlık, borcu kendi nakit akışları ile ödeyebilmelidir. 47

50 TBB Çalışma Grubu - Alacak; menkul kıymetleştirme veya türev ürünlerden doğan alacakları içermez. - Teminata dayanan alacağın hukuki ifa kabiliyeti olmalıdır. - Teminat sözleşmesi ve ilgili hukuki süreç bankanın teminatı makul bir süre içinde nakde çevirmesine olanak sağlamalıdır. 48 (iii) Diğer Fiziki Teminatların Dikkate Alınmasına Yönelik Asgari Şartlar - Piyasa likit olmalıdır. - Piyasada oluşmuş bir fiyatı olmalıdır. - Banka, teminat üzerinde öncelikli alacaklı olmalıdır. - Kredi sözleşmesi teminatın detaylarını kapsamalıdır. - Banka, hangi fiziki teminatları ne oranda kabul edeceğine yönelik açık ve anlaşılır politikalar geliştirmelidir. - Teminata alınan emtia ve teçhizatın fiziki varlığı tespit edilmelidir. J. Finansal Kiralamanın Tanınmasına Yönelik Şartlar Artık değer riski yaratıldığı durumlar dışındaki finansal kiralama işlemleri, işleme özgü teminatla koruma altına alınmış diğer krediler gibi değerlendirilecektir. Ancak finansal kiralama işlemine konu ekipmanın artık değerinde tahmin edilen değere göre bir azalma riski olması durumu dikkate alınmalıdır. - Finansal kiralama süreci ile ilgili sağlam bir risk yönetimi sistemi ve yasal çerçeve kurulmuş olmalıdır. - Finansal kiralama taksitleri, karşı taraf için uygun bir TO ve THK ile ölçülmeli; artık değer ise yüzde 100 risk ağırlığında değerlendirilmelidir. K. Sermaye Yatırımları İçin Sermaye Yükümlülüklerinin Hesaplanması (i) İçsel Piyasa Bazlı Yaklaşım Modelleri İçsel modele dayalı yaklaşım kullanmayı tercih eden bir bankanın hem niteliksel; hem de niceliksel olmak üzere minimum şartlara uyumu tam ve sürekli olmalıdır. Asgari yükümlülüklere tam uyumun sağlanamadığı durumlarda banka, bir uyum planı hazırlayarak denetim otoritesinin onayını almalı ve belirli bir takvim uyarınca bu planı uygulamalıdır. (ii) Yasal Sermaye Miktarı ve Riskin Sayısallaştırılması Aşağıdaki asgari niceliksel standartlar, içsel model yaklaşım kullanarak asgari yasal sermaye miktarının hesaplanması amacına dönük olarak uygulanır. (a) Sermaye miktarı; uzun bir örneklem süresi boyunca gözlemlenen uygun bir risksiz oran ile üç aylık getiri oranı arasındaki fark serisinin yüzde 99 ve tek taraflı güven aralığına denk gelen bir şoktan dolayı bankanın hisse senedi portföyü üzerinde o- luşabilecek potansiyel kayba karşılık gelmektedir. (b) Kullanılan veri setleri, bankanın hisse senedi yatırımlarının risk profilini temsil etme konusunda anlamlı olan en uzun örneklem uzunluğunu yansıtmalıdır. Söz

51 Bankacılar Dergisi konusu zaman serileri, içerdikleri dönemler açısından muhafazakar ve gerçekçi olmalı, istatistiksel açıdan güvenilir ve sağlam kayıp tahminleri üretmeye uygun olmalıdır. Elde edilen kayıp tahminlerinin yeterince muhafazakar ve gerçekçi olarak değerlendirilebilmesi için, veri setlerinin hisse senedi değerlerinin büyük çaplı düşüşler yaşadığı dönemleri kapsıyor olması; aksi takdirde modelde bu zaafı giderecek bir ayarlama yapılıyor olması gereklidir. Modelin bu tür bir ayarlama olanağı tanımadığı durumlarda elde edilen sonuçlar, ampirik analizlere dayanan çeşitli faktörlerden faydalanılarak bir düzeltmeye tabi tutulmalıdır. Benzer şekilde, verilerin sınırlı olması veya teknik kısıtlardan dolayı tek bir yöntemle yapılan tahminlerin kalitesinin belirsiz olması durumunda yapılan kayıp tahminleri belirli bir marjla hesaba katılmalıdır. Bankalar üç aylık kayıp tahmininde kullanacakları RMD modelini o- luştururken üç aylık verileri kullanabilecekleri gibi daha kısa süreli verilerini ampirik kanıtlarla desteklenmiş ve dokumante edilmiş uygun bir yöntemle üç aya ölçeklendirebilirler. (c) Bankalar herhangi bir RMD modelini kullanmakta serbest olmakla birlikte; kullanılan model, fiyat hareketlerinin barındırdığı piyasa riskini ve spesifik riskleri yeterince açıklayabilmelidir. Söz konusu model, potansiyel yoğunlaşmaların hem büyüklüğünü hem de bileşimindeki değişiklikleri kapsamalı ve olumsuz piyasa ortamlarına karşı dayanıklı olmalıdır. (d) Tarihsel senaryo analizi gibi modelleme tekniklerini tercih eden bankaların, elde ettikleri sonuçları (a) maddesinde belirtilen kayıp yüzdelik formunda ölçebildiklerini denetim otoritesine kanıtlamaları gerekmektedir. (e) Fiyatlaması doğrusal olmayan hisse senedine dayalı ürünlerde pozisyonu bulunan bankalar, bu tür enstrümanların yarattığı riskleri analiz edebilmek için uygun bir içsel model kullanmalıdırlar. (f) Denetim otoritesinin incelemesine bağlı olarak, hisse senedi portföyü korelasyonları açık ya da zımni olarak içsel risk ölçütlerine entegre edilebilir. (g) Belirli hisse senedi poziyonlarına ait riskleri, herhangi bir endeks ya da diğer bir risk faktörünü baz alarak izleyen bankalar, kullandıkları göstergelerin ve eşleşme sürecinin makul ve kavramsal olarak sağlam olduğunu hem teorik hem de ampirik kanıtlarla gösterebilmelidirler. (h) Faktör modelleri kullanan bankalar, analiz sonuçlarının hem genel piyasa riskini hem de spesifik riskleri kapsadığını gösterebilmeli; seçtikleri faktörlerin sahip oldukları portföyün özelliklerine uygun olmasına dikkat etmelidirler. (i) Bankalar, getiri volatilitesi tahmininde hem örnekleme hatalarını hem de olası survivorship bias 8 durumunu sınırlandırmak için gerekli tedbirleri almalıdırlar. (j) Bankaların, volatilite hesaplamaları da dahil kendi içsel model ve tahmin prosedürlerini, her türlü hisse senedi yatırımı pozisyonlarında en kötü durum kayıplarını yansıtan varsayımsal veya tarihsel senaryolara tâbi tutmaları beklenir. Asgari ola- 49

52 TBB Çalışma Grubu rak, içsel modeller yaklaşımında varsayılan güven seviyesinin ötesindeki kuyruk olaylarının etkisi hakkında bilgi edinmek amacıyla stres testleri uygulanmalıdır. (iii) Risk Yönetimi Süreci ve Kontrolleri Bankaların alım-satım dışı hesaplarda izledikleri hisse senedi yatırımlarını yönetmek için kullandıkları genel risk yönetim uygulamalarının, Komite nin ve ulusal denetim otoritelerinin çıkarttığı, uygulama esaslarına uygun olması beklenmektedir. Bankalar, yasal sermaye hesabında kullanılacak olan modellerin geliştirilmesi ve kullanılması süreçlerinin bütünlüğünü ve doğruluğunu sağlamaya yönelik olarak, aşağıda belirtilen temel gereksinimleri karşılamak kaydıyla, belirli politikalara, prosedürlere ve kontrollere sahip olmalıdırlar: (a) Kullanılan içsel modelin, genel yönetim bilgi sistemlerine (MIS) ve alım-satım dışı hesaplarda izlenen hisse senedi portföyünün yönetim sürecine tam olarak entegre edilmesi gerekmektedir. Söz konusu model, kuruluşun risk yönetim altyapısının doğal bir uzantısı olmalı ve asgari olarak aşağıda yer alan süreçlerde etkin olarak kullanılmalıdır: i. Yatırımlardan beklenen minimum getiri oranlarının belirlenmesi ve alternatif yatırım olanaklarının analiz edilmesinde kullanılmalıdır. ii. Hisse senedi portföyünün cari ve risk-ayarlı performanslarının ölçülmesi ve değerlendirilmesinde kullanılmalıdır. iii. Hisse senedi portföyünün gerektirdiği ekonomik sermaye büyüklüğünün ilgili portföye tahsis edilmesi ve II. yapısal blokta da altı çizilen toplam gerekli ekonomik sermaye seviyesinin değerlendirilmesinde kullanılmalıdır. Banka, konuyla ilgili komitelerinin toplantı tutanakları veya benzeri dokumanlar yardımıyla model çıktılarının yatırım yönetimi sürecinde dikkate alındığını gösterebilmelidir. (b) Modelde yapılan revizyonların onaylanması, model girdilerinin güvenilirliğinin araştırılması ve model sonuçlarının incelenmesi de dahil olmak üzere (risk hesaplamalarının doğrudan onaylanması gibi), içsel modelleme sürecinin bütün unsurlarının bağımsız olarak ve düzenli aralıklarla incelenmesine yönelik prosedürler ve kontrol fonksiyonları oluşturulmalıdır. Gösterge (proxy) olarak seçilen risk faktörleri ve eşleme teknikleri gibi kritik model unsurlarına, modelde kullanılan girdi ve çıktılarının tam ve uygun olduğuna özel bir dikkat ve ilgi gösterilmelidir. Kullanılan modelin bilinen zayıflıkları üzerinde durulmalı, bilinmeyen zayıflıklarının tespitine yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Bu incelemeler, iç veya dış denetim planlarının bir parçası olabileceği gibi, bağımsız bir risk kontrol birimi ya da üçüncü bir tarafca da gerçekleştirilebilir. (c) Hisse senedi yatırımlarına ilişkin risk tutarlarının ve yatırım limitlerinin izlenmesi için yeterli sistem ve prosedürler oluşturulmalıdır. (d) Modelin tasarımından ve uygulanmasından sorumlu birimler, münferit yatırımların yönetilmesinden sorumlu olan birimlerden fonksiyonel olarak bağımsız olmalıdır. 50

53 Bankacılar Dergisi (e) Modelleme sürecinin herhangi bir yönünden sorumlu olan taraflar, yeterli niteliklere sahip olmalıdır. Yönetim, modelleme fonksiyonu için yeterli niteliklere haiz yetkin kaynaklar tahsis etmelidir. (iv) Doğrulama, Onaylama ve Dokümantasyon Doğrulama ve Onaylama sürecinde; modelleme süreci, tüm destekleyici dokümanlar, iç ve dış denetim bulguları denetim otoritesinin gözetimine ve incelemesine tabidir. Bankalar, gerçekleşen kayıp oranları ile bu oranlara ilişkin sözkonusu dönem öncesi yapılan model tahminlerini olabilecek en uzun tarihsel veriyi kapsayacak şekilde karşılaştırmalı ve bu kayıpların portföy ve yatırımlar için kabul edilebilir bir aralıkta olduğunu gösterebilmelidirler. Yapılan karşılaştırmalar veri tabanı halinde saklanmalı ve önemli sapmalar tespit edilmelidir. Bu karşılaştırma asgari yıllık bazda yapılmalıdır. Bankalar portföyleri için uygun olan, benzer gözlem dönemlerini kapsayan ve düzenli olarak güncellenen dışsal verileri de doğrulama süreçlerinde kullanmalıdırlar. Kullanılan doğrulama yöntemleri ve veriler dönemler itibariyle tutarlı olmalı, değişiklikler var ise dokümante edilmelidir. Bankaların maruz kaldıkları kredi riskleri karşılığında bulundurmaları gereken sermaye yükümlülüğünün hesaplanmasında kullanacakları risk ölçüm modelleri için yasal otoriteden onay almaları gerekmektedir. Yasal otorite, bankaların model kullanımı konusunda yeterliliklerinin tespiti için, iç denetim ve risk yönetim sistemleri ile modelin özelliklerini başvuruda sunulan belgelerin incelenmesi ve yerinde inceleme yoluyla değerlendirir. a. Doğrulama / Onaylama Amacı ve Prensipleri Doğrulama/onaylamanın amacı bankanın risk parametrelerini, derecelendirme sistemlerini ve diğer süreçlerini doğrulamak, Basel II asgari sermaye gereksinimlerine olan uyumu tespit etmektir. Banka içinde geliştirilmiş veya satın alınmış olmasından bağımsız olarak modelin veya prosedürün öngörü gücünün yeterli olduğu ve kullanılmasının yasal sermaye gereksinimini doğru yansıtacağı konusunda ilgili denetim otoritesini ikna etmekten banka ve modelin satıcısı birlikte sorumludur. Bankaların, doğrulama/onaylama amacına yönelik sağlam ve güvenilir bir sistemi bulunmalıdır. Bir banka, içsel doğrulama/onaylama sürecinin içsel derecelendirme ve risk tahmin sistemlerinin performansını tutarlı ve anlamlı bir şekilde değerlendirmesine olanak sağladığını kendi denetim otoritesine göstermelidir. Banka, modeli kurmak için kullandığı verinin, borçlu veya kredi popülasyonunu temsil edici nitelikte olduğunu göstermelidir. Banka, her derece için gerçekleşen fiili temerrüt oranlarını tahmini TO larla düzenli olarak karşılaştırmalı ve gerçekleşen fiili temerrüt oranlarının o derece için beklenen aralık içinde olduğunu gösterebilmelidir. Gelişmiş İDD yaklaşımını uygulayan bankalar, bu analizi, kendi THK ve TT tahminleri için de yapmalıdırlar. Bu karşılaştırmalarda, mümkün olduğu kadar uzun bir süreye yayılan tarihsel veriler kullanılmalıdır. 51

54 TBB Çalışma Grubu Bankanın bu karşılaştırmalarda kullandığı yöntem ve veriler banka tarafından açıkça yazılı hale getirilmelidir. Banka, model performansı ve stabilitesinin izlenmesini, model ilişkilerinin gözden geçirilmesini ve model çıktılarının genel sonuçlarla karşılaştırılarak test edilmesini içeren dönemler itibariyle tutarlı ve dokümante edilmiş bir doğrulama sürecine sahip olmalıdır. Banka, uyumsuzlukların hangi seviyelere kadar tolere edileceğini belirtmelidir. b. Doğrulama / Onaylama Metodları Doğrulama süreci, bu süreci tasarlayan ve uygulayan birimlerden bağımsız olmak kaydıyla bankanın iç kontrol sistemlerince düzenli olarak denetlenmelidir. Denetim otoritesi gerekli gördüğü hallerde sürecin bağımsız denetim kuruluşlarınca onaylanmasını da öngörebilir. İç denetim ve risk yönetiminin modelin düzenli olarak izlenmesi ve denetimi konusundaki görevleri, izleme ve denetim süreçleri ile yöntemleri açıkça belirlenmelidir. Nicel ve nitel doğrulama teknikleri: Bankalar, kullandıkları doğrulama verileri ve yöntemlerinin dönemler itibariyle tutarlı olduğunu da göstermelidirler. Tahmin yöntemleri ve verilerindeki (hem veri kaynakları, hem de ilgili dönemler) değişiklikler a- çıkça ve tam olarak yazılı hale getirilmelidir. Genel kabul görmüş tek bir doğrulama metodu yoktur. Bankalar, asgari olarak aşağıda ifade edilen iki yöntemi kullanarak doğrulama yapmalıdırlar 9. Kıyaslama: Banka, sonuçları alternatif ya da banka dışı sonuçlarla karşılaştırmalı ve başka nicel doğrulama araçları da kullanmalıdır. Bu analiz, portföy için uygun olan veri ve bilgilere dayandırılmalı, düzenli olarak güncellenmeli ve amaca uygun bir gözlem süresini kapsamalıdır. Bankaların kendi kullandıkları modellerin performansına i- lişkin içsel değerlendirmeleri, bir ekonomik koşullar setini ve ideal olarak bir veya birden fazla ekonomik döngü kapsayan uzun veri tarihçelerine dayandırılmalıdır. Geriye dönük testler: Bankalar, model tahmin sonuçları ile fiili sonuçlar arası sapmaların kabul edilebilir aralıklarda oluştuğunu ispatlamak amacı ile geriye dönük testler uygulamalıdır. Geriye dönük testler ve doğrulama yapmak için, bankalar, gerçekleşen veriler ile tahminleri içeren veri tabanları oluşturmalıdır. Bankalar, içsel modellerinde kullandıkları volatilite tahminlerinin ve gösterge değerlerin uygunluğu hakkında da geriye dönük testler yapmalıdırlar. c. Yasal Otoritenin Doğrulama / Onaylamadaki Rolü Doğrulama/onaylamada kullanılan geriye dönük testlerin uygulama yöntemlerine ve stres testleri ile senaryo analizlerinin uygulama yöntemlerine ilişkin her türlü bilgi ve belge yasal otoriteye sunulmalıdır. 52

55 Bankacılar Dergisi Yasal otoriteye ulaşan belgelerin üzerinde yapılan incelemeler sonrasında uygulamaya ilişkin usullerin ve değerlendirilmesi gereken diğer hususların yetkililer tarafından yerinde incelenmesi için gerekli çalışma ortamı banka yetkililerince sağlanır. Bu kapsamda; Risk yönetimine ilişkin veri toplama, filtreleme, veriyi analize uygun hale getirme ve veri dağıtım süreçleri, Risk yönetiminde harici hizmet sağlayıcı firmadan elde edilen hizmetin kapsamı, Risk modelinin ve model çıktılarının banka risk yönetiminde ve karar sürecinde etkin bir şekilde kullanılıp kullanılmadığı hususu incelenir ve değerlendirir. Yerinde inceleme aşamasında gerekli görülmesi halinde, yasal otorite, modelin teorik ve teknik yapısını gözlemlemek üzere, modelin banka bünyesinde çalışma yeteneğini banka yönetiminin uygun göreceği bir yerde veya kendi bilgi işlem alt yapısı içinde banka yönetimiyle anlaşarak test edebilir. Bu testte modelin tüm teknik parametreleri sorgulanır. Söz konusu test sonuçlarının değerlendirilmesi hususunda mevzuattaki gizlilik esaslarına uyulması şartıyla yasal otorite dışından görevlendirilecek uzmanlardan da yararlanılabilir. İlgili bankada yapılan yerinde inceleme sonunda yasal otorite tarafından bir rapor hazırlanır. Bu raporda başvuru belgelerinde yer alan hususlara ve yerinde incelemeyle elde edilen bulgulara göre modele ve bankanın model kullanabilirliğine ilişkin yeterliliği değerlendirilir. 3. İçsel Derecelendirme Sisteminin Kullanım İznine İlişkin Süreç A. Başvuru 1. Başvuru için gerekli asgari dokumanlar: i. Başvuru mektubu Bankanın İDD yaklaşımı tercih etmesinin nedenleri ve beklentileri açık olarak ifade edilecektir. ii. Kullanılan Veya Kullanılması Planlanan Derecelendirme Sisteminin Dokumantasyonu (modelleri de içerecek şekilde) Derecelendirme sistemi ile ilgili aşağıda yer alan dokümantasyon olmalıdır. - İçeriklerine yönelik kısa birer özeti de içerecek şekilde Bankanın başvuru ile ilişkili olduğuna inandığı tüm dokümanların listesi. - Her bir derecelendirme sisteminin, kapsadıkları veya kapsaması planlanan kredi, müşteri, bölgeler veya diğer ayrımlar itibariyle haritası. - Kullanılan veri, tanımlar, sınıflamalar, metodolojiler, sayısal ve niteliksel değerlendirmeleri de içerecek şekilde her bir modelin genel bir tanımı. iii. Kontrol Çevresi Kontrol çevresinin dokümantasyonu, uygulama prosedürleri ve BT (bilgi teknolojisi) altyapısı asgari şu şartları taşımalıdır : 53

56 TBB Çalışma Grubu 54 - Kurumsal yönetişimin gözden geçirilmesi (yönetimin rolü ve sorumlulukları, yönetişime dahil olan komitelerin fonksiyonları ve iç kontrolün rolü), - Farklı derecelendirme sistemlerinin kullanım planları, - İDDY için, derece belirleme süreci, - Modelleme ile ilgili olarak tarafların sorumlulukları, - Doğrulama sürecinin gözden geçirilmesi, - İDD yaklaşımları ile ilgili kurumun BT yapısı hakkında genel bilgi. Derecelendirme sistemlerinin uygulamalarına ilişkin detaylı bilginin talep edilmesi halinde sonradan sağlanması da mümkündür. iv. Uygulama Planı İDD yaklaşımlarını kullanmak isteyen bankalardan uygulama planı hazırlamaları (dönüşüm dahil) ve uygulama paketinin/sürecinin bir parçası olarak denetim otoritesine iletmeleri gerekmektedir. Uygulama planı, İDD yaklaşımlarını kullanmak için onay bekleyen bütün operasyonlar ve derecelendirme sistemleri için belirlenen tarihlerde İDD yaklaşımlarını uygulamak üzere Bankanın bir taahhüdüdür. Uygulama planı onaydan önceki dönemi de kapsarken, dönüşüm planı ilk onayın verilişinden sonraki dönemi içerir. Dönüşüm dönemi, tamamıyla uygulama döneminin bir alt parçası olup, bu dönemden daha kısadır. İDDY için uygulama planı (dönüşüm dahil), en azından, varlık sınıflarına, iş kollarına ve uygulanabildiği takdirde, tahmin edilmesi gereken İDDY parametrelerine göre sınıflandırılmalıdır. Özellikle aşağıda belirtilen hususlar için, içsel kurallar ve zaman çizelgesi detaylandırılmalıdır: - Derecelendirme metodunun geliştirilmesi, - Derecelendirme metodunun BT uygulamaları ile ilgili tasarımının hazırlanması, - BT uygulamaları, - Yönetim dahil personelin eğitimi, - Mevcut derecelendirme sisteminden yeni sisteme mevcut iş kolları bazında geçiş (geçiş yapıldığı takdirde), - Yeni derecelendirme sisteminin ve uygulamanın kurumun derecelendirme sistemi olduğunun içsel olarak resmen kabulü. İlaveten, İDD yaklaşımından daimi olarak muaf tutulan portföylerin bir listesi sağlanmalıdır. Muaf tutulan portföyler kapsamlı bir şekilde sayısallaştırılmalıdır (Önemli riske sahip karşı taraf sayısı, riskleri oluşturan krediler ve ağırlıklandırılmış risk tutarı gibi). iii. Öz Değerlendirme Banka, bu dokumanın ilgili bölümlerinde ifade edildiği haliyle asgari gereklilikler ve standartlara hazırlık seviyesini baz alarak bir öz değerlendirme yapmalıdır. Banka, tanımlanan açık ve eksikliklerin giderilmesi için bir eylem planı geliştirmelidir. Öz değerlendirme, grup veya banka içinde çeşitli modellerin birlikte uyumu hususunda konsolide bazda global bir değerlendirme yapılması ile başlamalıdır. Bu global değerlendirme, organizasyonel yapının; kurumsal yönetişim, derecelendirme sistemine tahsis edilen kaynakların yeterliliği, grup içinde metodoloji ve veri açısından karşılaştırılabilirlik ve BT organizasyonunda tutarlılık ile ilgili uygunluğunu kapsamalıdır.

57 Bankacılar Dergisi Öz değerlendirme, derecelendirme sisteminin bütün yönlerini kapsamalıdır: (metodoloji, veri kalitesi, nicel ve nitel doğrulama prosedürleri, kurumsal yönetişim ve teknolojik çevre). Öz değerlendirme, gerektiği takdirde, dış denetçi ve danışmanların da katılımıyla denetçi ve müfettişlerden oluşan bağımsız bir risk değerleme grubunca yürütülebilir. 1. Kullanılan Dil ve İmza Yetkileri Başvuru, risk yönetimi biriminin bağlı olduğu en üst düzey merci 10 ve Genel Müdür tarafından imzalanmalıdır. Yerel otorite, gerekli gördüğü hallerde başvurunun birden çok imza ile yapılmasını talep edebilir. Başvuru, ortak başvuru yapan bütün tüzel kişiler için imzalanır. İmzalayan merci, dokumanların doğruluğundan ve uygunluğundan sorumludur. Yerel otorite başvuruyu imzalayan her bir tüzel kişinin yönetimine soru yönlendirebilir. Başvuru mektubu, birincil denetim otoritesinin kullandığı ya da kullanılmasına izin verdiği bir dilde yazılmalıdır. Başvuru içerisindeki diğer dokumanlarda kullanılan dilin ne olacağı banka ve ilgili denetim otoriteleri tarafından kararlaştırılır Aylık Dönemin Başlaması Yerel otoritenin İDDY başvurusuna 6 ay içinde cevap verme sorumluluğu, başvuru dokümanlarının otorite tarafından teslim alındığı tarihten itibaren başlar. Sürenin işlemeye başlaması için başvuru dokumanı, imza, format, içerik, ve minimum şartlar açısından eksiksiz olmalıdır. Dokümandaki önemli kısımlar atlanmış ya da eksik hazırlanmış ise denetim otoritesi banka ile bağlantı kurar. Eksik olan kısımların önemine göre başvuru sahibi eksikliği giderir ya da tarihi ileri bir zamana alabilir. Başvurunun eksikliği giderildiği anda süre yeniden başlar. Yerel otorite, süre başladıktan sonra aşağıdaki özel durumlar haricinde süreci askıya alamaz: - Altı ay zarfında başvuru sahibi başvurunun tamamındaki şartlara uygunluğunu kaybederse, - Denetim otoritesi bu süreçte dokümanın tamamında temel farklılıklar bulursa. 11 Bu sürecin işlemesi birincil denetim otoritesinin sorumluluğu altındadır. Bu sorumluluk, süreçte olabilecek herhangi bir degişikliği ilgili kurumlara anında bilgilendirmeyi de içerir. Başvuru süreci planlanmalı ve birincil denetim otoritesi tarafından koordine edilmelidir. Bu koordinasyona ilgili denetim otoriteleri dahil olmalıdır. B. Denetim Otoritesinin Değerlendirmesi Denetim otoritesi, banka nın içsel derecelendirme sistemlerinin kullanımına ilişkin standartlara uyumunu değerlendirmelidir. Bu değerlendirme sadece resmi başvuru yapıldıktan sonra değil, başvuru öncesinde de başlayabilir. Denetim otoritesi, derecelendirme sisteminin detayına girmeden önce genel bir değerlendirme yapmalıdır. Bu değerlendirmede dikkat edilmesi gereken bazı noktalar şöyledir: 55

58 TBB Çalışma Grubu - Organizasyonel yapının uygunluğu; risklerin yönetimi, hesaplanması ve kontrolü fonksiyonlarında görev ve sorumlulukların belirlenmesi, - İnsan ve maddi kaynakların yeterliliği, - Dönüşüm dönemi uygulayacak Bankaların uygulama planlarının pratikliği ve yapılabilirliği, - Grup yapısı, grubun yasal iştirakleri (veri, metodoloji, kontrol vb) ve yasal sermaye gereksinimi. İDD yönteminin yasal sermaye hesaplamasında kullanılabilmesi için banka tarafından bu yöntemlerin doğrulanması gerekmektedir. Doğrulama terimi bir dizi süreç ve uygulamayı kapsamaktadır. Doğrulama, İDD yöntemi için, derecelerin riski yeterince ayırdedip etmediği, tahmin edilen risk parametrelerinin (TO, THK, vb) risk seviyelerini düzgün ve yeterli şekilde karakterize edip etmediğini içermelidir. Doğrulama banka tarafından yapılmalı, ve derecelendirme sisteminin kullanılma amacı/amaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Doğrulama sürecinin değerlendirilmesinde denetim otoritesi kendi yöntemlerini kullanır. Bu yöntemler, denetim otoritesinin elemanları veya dışarıdan elemanlar ile yapılabilir ve Banka içinde veya dışında yapılacak analizleri içerebilir. Denetim otoritesinin değerlendirmesi beklenen konular 5 bölüme ayrılmıştır. I. Metodoloji ve dokümantasyon: Denetim otoritesi, derecelendirme sisteminin metodolojisini ve derecelendirme sistemini destekleyen içsel dokümantasyonları inceleyecek ve değerlendirecektir. IV. II. III. Veri kalitesi: Denetim otoritesi, derecelendirme sisteminin geliştirilmesinde, derecelerin atanma sürecinde ve risk parametrelerinin tahmininde kullanılan veri kalitesi ve sistemlerini, hatta varsa yasal sermaye hesabında kullanılan diğer veri sistemlerini değerlendirecektir. Bu değerlendirme, kalibrasyonun ve sermaye hesabının sağlamlığını temin etme amaçlı yapılacaktır. Nicel prosedürler: Denetim otoritesi, başvuran kurumun sağladığı, derecelendirme sisteminin performansını, onaylama ve izlemeye yönelik nicel bilgilerini değerlendirecektir. Denetim otoritesi başvuran kurumdan ek analiz ve nicel prosedürler talep edebilir. Nitel süreçler: Bu bölümün iki hedefi vardır. Birinci hedef, içsel modelin niteliklerini genel bir şekilde değerlendirmek. Bu bölüm, önceki bölümlerdeki bilgilerin entegre edilmesini ve başvuran banka ile, derecelendirme sistemi ile bağlantılı olarak kullanılan verilerin yorumlanmasını içerir. İkinci hedef ise, asgari sermaye gereksinimine uyumun değerlendirilmesidir. Denetim otoritesi kullanım testini, yönetişim ilkelerini, üst yönetimin görevlerini, içsel kontrollerin yeterliliğini değerlendirecektir ve derecelendirme sisteminin nitel yönlerini değerlendireceği diğer alanları gözden geçirecektir. 56 V. Teknolojik çevre: Denetim otoritesi, sistemlerin entegrasyonunu ve güvenilirliğini, modelin işlevselliğini ve sistemin sağladığı verinin kalitesini değerlendirecektir. Denetim otoritesi değerlendirmeyi daha verimli kılmak için bazı görevler veya bazı bölümlerde bankanın kendi kaynaklarından (iç denetim, içsel onaylamadan sorumlu birim, model kullanıcıları) veya dış kaynaklardan (dış denetçi) yararlanabilir. Banka tarafından daha

59 Bankacılar Dergisi önceden doğrulama yapılmadığı takdirde, denetim otoritesi İDD yöntemine uygunluk veremez. Bu nedenle, banka tarafından yapılacak doğrulama denetim otoritesinin değerlendirmesinde önkoşuldur. C. Karar ve Onaylama Denetim otoriteleri incelemelerini tamamladıktan sonra İDDY nin yasal raporlamalarda kullanımına ilişkin bir karar vermelidir. 6 ay içinde ilgili denetim otoriteleri tek bir dokuman ile uygulamaya ilişkin verdikleri kararı bildirmelidirler. Karar, uluslararası bankalar için denetim otoritelerinin uzlaşması ile ortaya çıkan sonuçtur. Onay ise bu kararı kendi kanunları çerçevesinde birincil denetim otoritesinin bağlayıcı olarak bildirdiği yasal bir formdur. Ortak karar gruba ya da ülkeye özel koşullar ve şartlar içerebileceği gibi hiç bir koşul ve şart belirtilmeden de onay verilebilir. Ortak karar red kararı da olabilir. Karar, bir form şeklinde bankaya bildirilir. Karar formunda, kararın sebepleri açık olarak yazılmalıdır. Eğer karar belirli koşullar ve şartlar ile verilmiş ise yasal karar formunda bunlar detaylı olarak açıklanmalıdır. Form inceleme sürecinde yapılan öneriler, iyileştirmeler ile ilgili bilgileri de kapsayabilir. Karar dokumanı aşağıdaki şartları içermelidir: 1. Başvurunun ve uygulanan modelin kapsamı ile ilgili görüşleri de içeren açıklama, 2. Başvurunun incelenme süreci, 3. Kararı etkileyen önemli noktalar ve önerilen ya da zorunluluğu bildirilen iyileştirici çalışmalar, ve bunların şartları, 4. Herhangi bir eksiklik var ise, ilgili düzeltici görüşler. Kararın verilmesinden hemen sonra ulusal otoritelerin uyumu ile onay bankaya tebliğ edilmelidir. Yerel otoritelerce sağlanacak onay bilgilerine bağlı uygulama sürecine ilişkin zaman çizelgesinin hazırlanması birincil denetim otoritesinin sorumluluğundadır. Denetim otoriteleri yukarıda ifade edilen zaman çizelgesine uymakla yükümlüdürler. Anlaşılan süre karar dokümanında yazılı olmalıdır. Karar dokümanı, tek bir doküman şeklinde her bir ülke ve otoritesi için bağlayıcı nitelikte olmalıdır. D. Birincil Denetim Otoritesinin Değişmesi Uluslararası birleşme ve satın almalar, başvuru sürecinin planlamasına, süreç başlamış olsa bile, etki edebilir; sorumlu yerel otorite değişebilir. 1. Onay sürecinin başlangıcından itibaren, birincil denetim otoritesinin, grubun muhtemel yapısal değişiklikleri ile ilgili bütün bilgilere ulaşabiliyor olması çok önemlidir. Denetim otoriteleri arasında, birleşme, satın alma ve diğer yapısal değişiklikler ile ilgili bilgiler paylaşılıyor olsa bile onay sürecinin başlangıcında bütün bilgiler güncellenmelidir. 57

60 TBB Çalışma Grubu Onay sürecinin detaylı planlamasından önce, birleşme, satın alma veya yapısal değişiklikler nedeni ile değişen ortam ile ilgili bütün denetim otoriteleri ile durum değerlendirmesi yapılmalıdır. 3. Başvurunun değerlendirilmesinde, yerel otoriteler, birincil veya ikincil denetim otoritelerinde meydana gelebilecek ve dolayısı ile onay sürecine etki edebilecek muhtemel değişiklikleri tanımlamalıdır. 4. İlgili yerel otoriteler, eğer birincil denetim otoritesinde meydana gelebilecek bir değişiklik muhtemel ise değerlendirme sürecinde bu bilgiyi dikkate almalıdır. (Görev dağıtımı veya iletişim gibi konularda) 5. Birincil denetim otoritesinin değişmesi durumunda yeni bir onay süreci başlatılmamalıdır. Ancak; uluslararası birleşme veya satın almalar onay sürecinin değiştirilmesini gerektirebilir. 6. İDDY yaklaşımının uygulanmasına yönelik olarak verilmiş tam anlamı ile kabul edilebilir kararlar birincil denetim otoritesinin değişmesi durumunda da geçerliliğini korur. 7. Uluslararası gruplarda meydana gelebilecek yapısal değişikliklerde, birincil denetim otoritelerinin görev ve sorumlulukları değiştirilmez. Hatta yerel otoriteler arası işbirliğine yönelik prensipler, böyle bir değişiklik olsa bile, uygulanır. 4. İçsel Derecelendirme Sistemlerinin Kullanım İzni Sonrası Süreçler A. Onay Sonrası Süreç Başvuru süreci sona erdikten sonra, yerel otoriteler, dönüşüm planı ve başvurunun tabi olduğu bütün şartları gözlemelidir. Eğer onaydan sonra, dönüşüm planındaki bir değişiklik veya tamamlanma nedeni ile yeni bir karar vermek gerekli olursa, yerel otoriteler bu kararı işbirliği ile ve değişiklikten itibaren 6 ay içinde vermelidir. Bu durum, başvuru ile ilgili şartlar için de geçerlidir. Dönüşüm süreci sonrası, izine bağlı şartların yerine getirilmesi, ilgili otoritelerce, yerel otoriteler arası işbirliği prensiplerine uygun olarak ortaklaşa izlenmelidir. Bir izin veya uyum kararının geri alınması ile ilgili öneri, ilgili yerel otorite veya bankanın kendisi tarafından yapılabilir. İzin veya uyum kararı, yerel otoritelerce ortaklaşa veya bir uzlaşma olmaması durumunda sadece birincil denetim otoritesince geri alınabilir. İkincil denetim otoriteleri böyle bir kararı tek başlarına alamazlar. B. Geçiş Süreci Başvuru, değerlendirme ve karar aşamaları ile ilgili otoriteler arası işbirliği ve minimum şartlar, aynen geçiş süreci boyunca da uygulanacaktır. Yerel otoriteler, başvuruların işleme konmasında özellikle aşağıda ifade edilen ilkelere uygun hareket edecektir: - Başvuru 6 ay içinde sonuçlandırılmalıdır. - Kararın tam bir uzlaşma ile verilmesi için gereken herşey yapılmalıdır. - Ortak bir karar olmaması durumunda birincil denetim otoritesince bir karar verilmelidir. - Karar başvuru sahibi bankaya bütün gerekçeleri ile sunulmalıdır.

61 Bankacılar Dergisi C. Sürekli Kısmi Kullanım ve Dönüşüm Her ne kadar, bankalar, İDDY ı uygulamaya karar verdiğinde bütün risk kategorilerini bu yaklaşımda değerlendirmek zorunda olsalar da, uygulamada 2 istisna dikkate alınır: - Ülkenin yasal İDDY kullanım yönetmeliği yayımlandığında bankalar İDD yaklaşımını uygulamaya hazır olmayabilirler. - Derecelendirme sisteminin bazı işkolları için uygulanması sırasında harcanılan emek, sağlanacak faydadan çok daha fazla olabilir veya hiç fayda (katma değer) sağlanamayabilir. i. Dönüşüm Denetim otoriteleri İDD yaklaşımı için başvuruda bulunan bankalardan en azından bazı işkollarında İDD yaklaşımını kullanıyor olmalarını bekleyecektir. Genel prensip olarak derecelendirme sistemi bütün risk kategorileri için uygulanıyor olmalıdır. Ancak derecelendirme sisteminin bazı risk kategorilerini kapsaması resmi başvuru yapıldıktan veya İDD yaklaşımını kullanma izni alındıktan sonra gerçekleşebilir. Denetim otoriteleri bankanın uygulama planını, kapsadığı alan ve dönüşüm planının izlemesi gereken yol açısından inceleyeceklerdir. Denetim otoriteleri nitel ve nicel kurallar benimseyebilirler (Örneğin; nicel olarak, o- nay sürecini başlatmak için bankanın risk ağırlıklı varlıklarının ve/veya risk tutarının belli bir yüzdesinin kapsanması; nitel olarak, bankanın ana işkollarındaki portföylerin kapsanması gerekli görülebilir). Denetim otoriteleri farklı yaklaşımlar benimseyebilir ve farklı eşikler belirleyebilir. Ancak genel kural olarak, eşik değeri ne kadar düşükse dönüşüm planını uygulama süreci o kadar kısa olmalıdır. Dönüşüm politikası en azından süre ve sıralamayı içermelidir. Bu zaman diliminin mümkün olduğu kadar kısa olması ve - Bankanın İDD yaklaşımına geçmek için sahip olduğu kapasiteyi, - Bankanın, yerel otoritenin ana işkollarını kapsaması konusundaki beklentisini karşılaması gerekmektedir. Dönüşüm planında ana işkollarını yansıtan varlık sınıfları öncelikli olmalıdır. Başvuru tam bir dönüşüm planı içerdiğinden, her bir portföyün geçişinde başka başvurulara gerek yoktur. Bunun tek istisnası birleşme ve satın almalardır. Yerel otoriteler bankaların onaylanan dönüşüm planlarını uygulamalarını izleyeceklerdir. Yerel otoriteleri dönüşüm planının her bir adımının uygulanmasından önce gerekli olan asgari şartların karşılandığından emin olmak için ilave önlemler alabilir. Yerel otoriteler dönüşüm planının uygulanması sırasında, risk kategorilerinin uygulamaya geçişinde asgari şartların sağlandığından emin olmak için 3 farklı yol uygulayabilirler. 59

62 TBB Çalışma Grubu Aşağıda yer alan 3 seçenekten hangisinin veya hangilerinin uygulanacağını karar dokümanında belirtirler. - Yerel otorite, asgari şartların karşılandığından emin olmak için sadece olağan denetim faaliyetleri yapabilir. Ancak bu süreçte bankalardan risk yönetimi ölçüm ve uygulamaları hakkında yerel otoriteyi bilgilendirmeleri beklenecektir. - Yerel otorite bankalardan dönüşüm planında ifade edildiği şekliyle yeni bir risk kategorisinde veya işkolunda yasal sermaye hesaplaması için bir derecelendirme sistemini kullanmaya hazır olduklarında bilgilendirme talep eder. - Yerel otorite bankaların bir risk kategorisinin İDDY ye geçişiyle ilgili planlarını bildirmelerini talep edebilir. Yerel otorite, ilave olarak, bankalardan derecelendirme sistemini bir risk kategorisi i- çin kullanmadan önce onay almalarını isteyebilir. Dönüşüm planındaki değişikliklere sadece bankanın faaliyet alanındaki önemli değişiklikler olması ve gerekçelerinin açıklanması durumunda izin verilebilir. Bankaların dönüşüm veya kısmi kullanım politikalarının değişmesini gerektirecek iki durum bankanın strateji değişikliği veya birleşme satın almalardır. Stratejideki değişiklik ortaklık yapısındaki, yönetimdeki veya faaliyet alanındaki değişikliklerden kaynaklanabilir. Dönüşüm planındaki sıralama değişebilir ancak zaman sınırlamasına uyulmalıdır. Birleşme veya satın almalar dönüşüm ve kısmi kullanım planını değiştirebilecek ö- nemli olaylar olarak kabul edilir. Birleşme ve satın almalarda iki farklı durum söz konusudur. İlk durumda bir İDDY bankası İDDY ye geçmeyen bir bankayı satın alır; ikinci durumda İDDY ye geçmemiş bir banka İDDY ye geçen bir bankayı satın alır. İlk durumda İDDY bankasından yeni bir dönüşüm ve kısmi kullanım planı talep edilebilir veya bütün bankayı CRD (Capital Requirement Directive) ile uyumlu hale getirecek bir plan sunması talep edilebilir. İkinci durumda satın alan bankadan İDD yaklaşımını uygulamak için başvuruda bulunması talep edilecektir. 60 ii. Kalıcı Kısmi Kullanım İDD yaklaşımını kullanmasına izin verilen bankalar bankalar ve/veya merkezi hükümetler ve merkez bankaları kategorilerini İDD yaklaşımından sürekli olarak hariç tutabilirler. Standart yöntemin bu portföyler için kullanılabilmesi, ilgili müşteri sayısı ve portföy büyüklüğünün sınırlı olmasına ve derecelendirme yapısı kurmanın zor (az sayıda işlem; yüksek maliyetler gibi) olmasına bağlıdır. İstisnalar, yetkili otoritelerce onaylanmalıdır. İlgili varlık sınıfı ne kadar riskli olursa, yerel otoriteler İDD yaklaşımına geçmeyi o kadar fazla desteklerler. Kalıcı istisnaların gerekçelerini sunmak bankanın sorumluluğundadır. Temerrüt verisinin eksikliği İDD yaklaşımının uygulanıp uygulanmamasında anahtar rol oynamaktadır; ancak bu durum kendi başına bir rating sisteminin hayata geçirilmesinin çok zahmetli olacağı anlamına gelmez. Zahmetli olma kavramı bankanın stratejisi ve iş kolları ile karşılaştırma yapılarak ispatlanabilir.

63 Bankacılar Dergisi Hacim ve risk profili olarak önemli olmayan iş birimleri ve varlık sınıflarındaki riskler sürekli olarak İDD yaklaşımından hariç tutulabilirler. İş birimi kavramı ayrı organizasyonel ve hukuki yapıları, iş kollarını veya bir grup içinde tanımlanabilen homojen risk gruplarını veya diğer yapıları ifade edebilir. Coğrafi pozisyon bir kriter olabilir. Yurtdışı iştirak, şube veya belli bir bölgedeki işkolu farklı bir iş birimi olarak tanımlanabilir. Önemsizlik risk kategorisinin hem hacim hem de algılanan risk profilini işaret etmelidir. Risk tutarı hacim için, risk ağırlıklı varlık tutarı (Basel II ye göre) risk profilinin bir göstergesi olarak alınabilir. Alternatif olarak yerel otorite hem hacim hem de risk profili için tek bir ölçü belirleyebilir. Hesaplamanın temeli bilanço içi ve bilanço dışı varlık toplamıdır. Eşik değeri İDD için başvuran banka veya grup bazında uygulanmalıdır. Grup içindeki alt-gruplar veya tek başına bir banka için başka bir sınırlama getirilemez. Önemlilik; - Toplam bazda, - Tek bir portföy veya iş birimi bazında, - Hem toplam bazda hem de tek tek, ölçülebilir. Önemsiz görünen risk kategorilerinin iş birimlerinin toplamının Standart Yaklaşımda kabul edilemeyecek kadar yüksek seviyede risk ve hacime ulaşmasının engelleme amacıyla toplam bazda ölçüm zorunludur. Ancak tek bir iş birimi veya portföy, toplam bazda konulmuş limitler sınırındaysa ek bir ölçüm yapılması denetim otoritesi tarafından uygun görülebilir. Bazı yerel otoriteler İDD portföylerinin kapsamının nitel/nicel asgari şartlarla belirleyebilirler. Yerel otoriteler asgari eşikler ve iş birimlerinin ayrışımı arasındaki ilişkiye dikkat etmelidir. Yetkili otoriteler bankaların yüksek riskli kategorileri İDD yaklaşımından çıkararak bu kuralı suistimal etmelerine engel olmalıdırlar. İDD yaklaşımını uygulayan banka veya grup önemlilik kriterine uyumu takip etmekten sorumludur. Bankalar önemlilik durumunu zamanında ve uygun bir şekilde takip etmek için sistem ve prosedürlere sahip olmalıdırlar. Önemlilik sınırı ( eğer varsa) geçilirse, banka yerel otoriteyi bilgilendirmeli ve yeterince kısa bir sürede uygulanacak aksiyon planı için yerel otorite ile mutabık kalmalıdır. Önemlilik eşiğinin geçilmesine sebep olacak durumlara (belli bir sektörde büyümek için stratejik bir karar alındıktan sonra) ilişkin dönüşüm planı büyüme gerçekleşmeden önce hazırlanmalıdır. Önemsizlik dışındaki nedenlerle İDDY dan hariç tutulan iş kolları ve varlık sınıfları eşiklerin hesaplanmasında dikkate alınmazlar. Bu kural temel olarak aşağıdaki gibi kategorileri kapsar; - Bankalar (sınırlı sayıda karşı taraf olması) - Merkezi hükümetler ve merkez bankaları (sınırlı sayıda karşı taraf olması) - İDD yaklaşımını kullanma şartlarından çıkarılan sermaye yatırımları. 61

64 TBB Çalışma Grubu 62 D. Kullanım Testi İDD yaklaşımına uygun olmak isteyen bir bankanın yasal sermaye gereksinimini belirlemek için derecelendirme sisteminden üretilen bilginin aynı zamanda günlük işlemlerde özellikle risk yönetiminde kullanıldığını yerel otoriteye göstermesi gerekir. Sermaye gereksiniminde kullanılan içsel derecelendirme, temerrüt ve kayıp tahminleri, bağlı sistem ve süreçlerin kurumun risk yönetiminde, karar verme sürecinde, kredi onayında, içsel sermaye tahsisinde ve kurumsal yönetim fonksiyonlarında önemli bir rol oynaması gerekir. İDD yaklaşımını kullanmak için başvuran banka bahsedilen İDD risk sınıflandırması için içsel derecelendirme ölçümü ve yönetimi için asgari gerekliliklerle genelde uyumlu derecelendirme sistemini başvuru öncesi, en az üç yıldır kullanıyor olduğunu göstermelidir. Benzer biçimde temerrüt anında kendi kayıp tahminlerini ve/veya dönüşüm faktörünü kullanmak için başvuran banka düzenleme amacıyla bunları kullanmaya hak kazanabilmesi için asgari gerekliliklerle uyumlu olarak kendi THK tahminlerini ve/veya kredi dönüşüm faktörlerini en az üç yıldır tahmin ediyor ve kullanıyor olduğunu göstermelidir. İDD yaklaşımını kullanmak için 2010 dan önce başvuru yapan bankalar için, 31 Aralık 2009 a kadar 3 yıllık kullanım gerekliliği yetkili otoritelerin onayı alınarak 1 yıldan az olmayan bir döneme indirilebilir. Benzer şekilde, THK ve/veya kredi dönüşüm faktörlerine ilişkin olarak kendi tahminlerini kullanmak için başvuru yapan bankalar için de 3 yıllık kullanım gerekliliği 31 Aralık 2008 e kadar 2 yıla indirilebilir. Bankalar; dereceler, temerrüt ve kayıp tahminlerinin kredi süreçlerinde temel bir rol oynadığını kanıtlamalı ve farklı diğer parametrelerin hangi içsel süreçlerde kullanıldığını göstermelidir. Risk ağırlığı hesaplamalarında ve içsel amaçlarda farklı parametreler kullanıldıysa banka bunları dokümante etmeli ve uygunluğunu yetkili otoriteye kanıtlanmalıdır. Denetim otoriteleri, bankaların uyumunu değerlendirirken, kullanım testinin iki yönünü birbirinden ayırmalıdır: 1. Kapsam, 2. İçsel amaçlara ilişkin verinin kullanımı. i. Kapsam Bankanın derecelendirme sistemleri ve süreçleri ile içsel dereceleri, temerrüt ve kayıp tahminleri, kendi risk yönetimi kültürünün önemli bir parçası olmalıdır. Bankalar, içsel derecelerin ve bunların sonucu olan risk parametrelerinin etkin olarak kullanılmasını sağlamalıdır. Sermaye gerekliliği hesaplamasında kullanılan dereceler ve risk parametrelerine ilişkin tahminler; risk yönetimi ve karar alma sürecinde, kredi onayında, içsel sermaye dağıtımında, kurumsal yönetim fonksiyonlarda önemli bir rol oynamalıdır. Bu süreç ve fonksiyonlar yalnızca derecelendirme ve risk parametreleri tahminlerine dayalı değilse bile; en azından etkin ve önemli bir kısmı bunlara dayalı olmalıdır. Böylelikle, sermaye gerekliliği hesaplamasında kullanılan dereceler ve risk parametrelerine ilişkin tahminler, bankanın faaliyetlerinde ve karar alma süreçlerinde önemli bir etkiye sahip olmuş olur. Bankalar, bu verinin kullanımının yeterli düzeyde olmasını sağlamalı ve farklılıkların geçerliliğini değerlendirme-

65 Bankacılar Dergisi lidir. Yerel otoriteler, derecelendirme veya iç raporlama gibi risk yönetimi bileşenleri ile sermaye yeterliliği hesaplamasında kullanılan derecelendirme ve parametre tahminleri arasında güçlü bir bağ kurulmasına ihtiyaç varken, bazı diğer fonksiyonlar için (fiyatlama gibi) bu kadar güçlü bir bağ olmayabileceğini belirtebilirler. Önemli bir rol oynama, sermaye yeterliliği hesaplamasında kullanılan veri/parametreler ile kredi yönetimi için kullanılan verinin arasında güçlü bir bağın olmasını ifade etmektedir. Eğer banka, içsel amaçlar ve risk ağırlığı hesaplaması için farklı tahminler kullanıyorsa, bu durum yazılı hale getirilmeli ve bunların uygunluğu yetkili otoriteye açıklanmalıdır. Bankalar, içsel derecelerin, ilgili risk parametrelerinin ve bunlarla ilgili sistem ve süreçlerin kullanılışını tanımlamalı ve açıklamalıdır. Yerel otoriteye buna ilişkin dokümantasyon sağlanmalı, böylelikle bankanın operasyonlarına etkileri değerlendirilebilmelidir. Bu dokümantasyon düzenli bir şekilde, örneğin kredi riski kontrol birimi tarafından güncellenmeli ve iç denetim üniteleri tarafından gözden geçirilmelidir. Yerel otorite, İDD yaklaşımının kullanımı için izin vermeden önce, bankanın İDD yaklaşımının kullanımı için başlangıç iznini aldığı anda kullanmayı düşündüğü tüm yaklaşımlar/metotlar/derecelendirme sistemlerine dayanarak hesaplanmış toplam sermaye gerekliliğini kontrol etmelidir. Benzer bir kontrol, İDD yaklaşımının kullanımı için verilen başlangıç izninin akabinde, ek yaklaşımların, metotların veya derecelendirme sistemlerinin kullanımı için izin vermeden önce de gerçekleştirilmelidir. Bu kontrollerin amacı, bankanın, kredi riskini derecelendirme ve yönetme sistemlerinin sağlam olmasını ve bütünlük içerisinde uygulanmasını sağlamaktır. Bankaların, izin almaları amacıyla, toplam sermaye gerekliliklerini yerel otoritelere raporlamaları istenecektir. Bazı yerel otoriteler, sınırlı bir raporlama, bazıları ise daha geniş bir raporlama isteyebilir. ii. İçsel Amaçlara İlişkin Verinin Kullanımı Bütün içsel amaçlarda, sermaye yeterliliğinde kullanılan verilerin tek gösterge olması şart değildir. Ancak farklılıkların yerel otorite tarafından dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerekir. Sermaye yeterliliğinde kullanılan parametreler ve dereceler ile içsel amaçlar için kullanılan parametreler arasındaki farklılıklar mantıklı bir biçimde sebepleri ile beraber yazılı hale getirilmelidir. Tutarlı bir denetim süreci olmalıdır. Amaç, farklılıkların önemini belirlemeye ve sermaye yeterliliği hesaplamasında bir tutuculuk veya gevşeklik olup olmadığını anlamaya yönelik olmalıdır. Örneğin fiyat marjlarının belirlenmesinde İDDY verisinin kullanılmaması halinde İDDY verisi de kullanılarak alternatif marjların hesaplanması ve sermaye yeterliliği hesaplamasında tutucu davranılması faydalı olacaktır. İçsel ve yasal hesaplamalardaki farklılıklar ne kadar büyükse yönetişim standartları o kadar yüksek olmalıdır. E. Tecrübe Testi Tecrübe testi, kullanım testine göre daha dar kapsamlıdır. Sadece risk ölçümü ve yönetimi amacı ile kullanılan fonksiyon ve süreçlere işaret ederken tahmin ve derecelendirme sisteminin asgari şartlar ile sadece genel olarak uyumlu olması gerektiğini öngörür. Kullanım testi ise daha fazla fonksiyon ve süreci içerir; İDDY için kullanılacak derecelendirme sisteminin tamamının içerilmesini gerektirir. Tecrübe testinde, uygun ve homojen bir derecelendirme 63

66 TBB Çalışma Grubu sistemine ulaşmak zaman aldığı için, başvuru öncesi kullanım süresinin uzunluğu çok önemlidir. Yerel otorite, kullanım testinin kapsamı, verinin içsel kullanımı ve tecrübe testi arası dengeli bir bileşimin İDDY yönteminde uygulama safhasına geçilmeden önce bankada sağlandığından emin olmalıdır Ülkemizdeki Yaygın Uygulamalar Kapsamındaki Diğer Farklılıklar A. Türkiye de yaygın olarak kullanılan kefalet bir garanti olarak kabul edilebilir mi? Garanti ve kefalet Türk hukukunda farklılıklar içeriyor olsa da, risk azaltıcı unsur anlamında herhangi bir farklılık içermemektedir. Bu nedenle Türkiye de yaygın olarak kullanılan kefaletlerin, Basel dokümanında ifade edildiği haliyle garantiye bir ikame olarak kabul edilmesi uygundur. B. Satın alınan alacaklar ve Türkiye de bu kapsamda değerlendirilebilecek işlemler Satın alınan alacaklar, bankaların geri dönülemez olarak kendi aktiflerine kattıkları a- lacak senetleridir. C. Basel komitesince yapılan Kobi tanımı ve Türkiye ye uygunluğu Bakanlar Kurulu nun 2005/961 sayılı kararı ile kabul edilen ve 18 Kasım 2005 tarihinde Resmi Gazete de yayımlanan haliyle, İkiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu yirmibeş milyon Yeni Türk Lirasını aşmayan ve bu Yönetmelikte mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ve kısaca "KOBİ" olarak adlandırılan ekonomik birimler dir. Bu dokumanın amacı Bankalar için sermaye yeterliliğinin hesaplanması prensiplerini ortaya koymaktır. Bu anlamda KOBİ bir risk grubudur. Dolayısı ile KOBİ tanımında yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançonun 25 milyon YTL yerine konsolide bazda 50 milyon euro olarak esas alınması uygun görülmüştür. D. Türkiye uygulamasında havuz olarak alınan teminatlar Kredi riski azaltım yöntemlerinden Basitleştirilmiş Yaklaşım (Simplified Approach), mevcut kredi riskinin teminatlandırılmış kısmı için karşı tarafın risk ağırlığı yerine teminatın risk ağırlığını kullanmayı esas alır ve bazı istisnai durumlar dışında öngördüğü yüzde 20 lik teminat risk ağırlığı sebebiyle, çoğunlukla Kapsamlı Yaklaşım a (Comprehensive Approach) kıyasla daha yüksek Risk Ağırlıklı Aktif Değerleri vermektedir. Bu nedenle kredi riski tutarını, teminat tutarı kadar düşürerek teminatın kredi riskine mahsup edilmesine olanak veren Kapsamlı Yaklaşım kullanılmıştır. İlk kısımda müşteri risklerinden uygun teminatlara ait tutarlar sermaye açısından en avantajlı olacak sırayla düşülmüştür. 1. Mevduat ve mevduat benzeri teminatlar, aynı döviz cinsine sahip risklerden düşülür (yüzde 0 iskonto). 2. Mevduat ve mevduat benzeri teminatlar, farklı döviz cinsine sahip risklerden düşülür (yüzde 8 iskonto).

67 Bankacılar Dergisi 3. Hükümetin ihraç ettiği menkul kıymetler, bir endekse dahil olan hisse senedleri ve uygun enstrümanlara yatırım yapan yatırım fonları aynı döviz cinsine sahip risklerden düşülür (yüzde 15 iskonto). 4. Hükümetin ihraç ettiği menkul kıymetler, bir endekse dahil olan hisse senedleri ve uygun enstrümanlara yatırım yapan yatırım fonları, farklı döviz cinsine sahip risklerden düşülür (yüzde 23 iskonto). 5. Borsaya kote olan hisse senedleri, aynı döviz cinsine sahip risklerden düşülür (yüzde 25 iskonto). 6. Borsaya kote olan hisse senedleri, farklı döviz cinsine sahip risklerden düşülür (yüzde 33 iskonto). Bu işlemlerin ardından riski azaltılmış kredi tutarları üzerine ipotek, garanti ve taahhütler gene en avantajlı olacak sırayla dağıtılmıştır. Sıralama yapılırken 2. blokta yer alan taahhütlerin risk ağırlıklarının yüzde 35 in üzerine çıkıp çıkmadığına dikkat edilmelidir. YTL Hazine Kefaleti YTL Yurtiçi Banka T/M YTL Kredi Garanti Fonu YTL Yurtiçi Banka Mevduat Rehni Kontrgaranti YP Yurtdışı Banka Teminat Mektubu YP Yurtdışı Banka Mevduat Rehni İkamet Amaçlı Gayri Menkul İpoteği YP Yurtiçi Banka T/M YP Kredi Garanti Fonu %0 Risk Ağırlığı %20 Risk Ağırlığı %20 Risk Ağırlığı %20 Risk Ağırlığı %20 Risk Ağırlığı %20 Risk Ağırlığı %20 Risk Ağırlığı %35 Risk Ağırlığı %50 Risk Ağırlığı %50 Risk Ağırlığı E. Basel kriterleri arasında ifade edilen sayısal sınırlamaların etkilerinin hangi dönem itibariyle ve ne şekilde uygulanacağı. Kısaltmalar: 1 Milyon Euro sayısal sınırlaması: - Aylık olarak (Sermaye yeterliliği hesaplama dönemlerinde) hesaplanmalıdır. - Bankanın hesaplama gününe ait gişe alış kuru kullanılmalıdır. - Konsolide bazda hesaplanmalıdır milyon Euro sayısal sınırlaması: - Son 3 yıl yılsonu kesinleşmiş gelir tablosu üzerinden hesaplanan net satış hasılatıdır. Özellik arz eden Taahhüt ve turizm sektörleri için hesaplama yapılırken aktif toplamı dikkate alınmalıdır. - Net satış hasılatı hesaplanırken ilgili döneme ait ortalama T.C.M.B. döviz alış kuru kullanılmalıdır. Ortalama kur, dönem başı ve dönem sonu kurun ortalamasıdır. - Aktif toplamı hesaplanırken bilanço tarihine ilişkin T.C.M.B. döviz alış kuru kullanılmalıdır. - Konsolide bazda hesaplanmalıdır. BK BmK GİDDY İDDY Beklenen kayıp Beklenmeyen Kayıp Gelişmiş içsel derecelendirmeye dayalı yaklaşım İçsel derecelendirmeye dayalı yaklaşım 65

68 TBB Çalışma Grubu KİT KOBİ RA RMD THK TİDDY TO TT Kamu iktisadi teşekkülü Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler Risk ağırlığı Riske maruz değer Temerrüt halinde kayıp Temel içsel derecelendirmeye dayalı yaklaşım Temerrüt olasılığı Temerrüt tutarı Dipnotlar: 1 Kredi satış, pazarlama ve tahsis gibi fonksiyonlar kastedilmektedir. 2 Derecelendirme modeli ile ilgili denetim ve kontrollerde muhatap kredi risk kontrol birimidir. 3 Geçiş sürecinin sonunda yukarıda belirtilen asgari yıl gereksinimlerinin tamamlanmış olması gerekmektedir. 4 Geçiş sürecinin sonunda yukarıda belirtilen asgari yıl gereksinimlerinin tamamlanmış olması gerekmektedir. 5 Perakende ve kredi kartlarından olan alacaklarda, temerrüt tanımında 90 gün yerine 180 gün esas alınabilir. Bu inisiyatif, 5 yıllık geçiş süreci boyunca, kurumsal firmalardan olan alacaklar için de uygulanabilir. 6 Kredi alacaklarının tahsiliyle ilgili bütün önemli doğrudan ve dolaylı giderler, önemli iskonto etkileri 7 Standart yöntem kapsamına uyulması gereken şartlar hariç tutulmuştur. 8 Endekslerde temerrüde düşen veya durumu kötüleşen firmaların çıkartılıyor olması sebebiyle endeskte varlığını sürdürebilen firmalara bir yatkınlık vardır. 9 Bu iki yöntem asgari gereklilik olup bir üst sınır ifade etmemektedir. Bankalar, portföy yapılarına ve veri setlerine uygun olan ve gerekli gördükleri diğer bütün yöntemleri uygulamalıdırlar. 10 Dokumanın hazırlandığı tarih itibariyle en üst düzey merci Risk yönetiminden sorumlu Yönetim Kurulu Üyesidir. 11 Temel farklılıklar nedeni ile başvuruyu reddetmek veya süreci askıya almak yerel otoritenin yetkisindedir. 66

69 Bankacılar Dergisi, Sayı 57, 2006 Risk Yönetimi, Sermaye Yeterliliği ve Finansal Sektör İstikrarı Çerçevesinde Stres Testleri 1. Giriş Ebru Tuncer * Basel I-1996 Piyasa Riski Düzenlemesi ile finansal kurumlar bünyesindeki uygulaması hız kazanan stres testi analizleri geçen on yıl zarfında; büyük ölçekli uluslararası finansal kurumlar, uluslararası derecelendirme kuruluşları ve IMF ve Dünya Bankası gibi yapılanmalar arasında yaygınlık kazanmıştır. Uygulamaların mevcut düzeyinin, yeni sermaye yeterliliği düzenlemesiyle gelişmesi beklenmektedir. Zira, Basel II ve Basel II nin Avrupa Birliği bünyesine adapte edilmesine yönelik olarak hazırlanan Sermaye Gerekliliği Yönergesi (CRD), stres testlerine ilişkin mevcut düzenlemenin boyutunu genişletmekte ve hem 1. dayanak kapsamında IRB yaklaşımının minimum gereklilikleriyle, hem de Denetsel Gözden Geçirme bölümüyle kullanım zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Bu sebeple stres testi uygulamalarının, önümüzdeki dönemde daha popüler bir konu olarak, gerek bankaların gerekse de denetim otoritelerinin gündeminde olması beklenmelidir. Ülkemizde, bankaların konuya ilişkin münferit çalışmaları olduğu tahmin edilmekle birlikte, sektördeki uygulamaların detayına ilişkin kamuoyuna sunulan kapsamlı bir araştırma mevcut değildir. Bu makale, stres testi uygulamalarının temel kavramları ve mevcut uluslararası uygulamalar hakkında bilgi sunarak, önümüzdeki dönemde yoğunlaşması kaçınılmaz olan çalışmalara katkı sağlamayı amaçlamaktadır. 2. Stres Testi Nedir? Stres testlerinin finansal kurumlar için önemi, kısıtları ve konuya ilişkin mevcut uluslararası uygulamalardan bahsetmeden önce, bu başlık altındaki temel kavramların ele alınması yararlı olacaktır. Çok önemli temel farklılıklar olmamakla birlikte, konuya ilişkin olarak yayınlanan kaynakların pek çoğunda farklı tanım ve sınıflandırmalara rastlamak mümkündür. Bu makalede, Bank for International Settlements (BIS) tarafından yapılan tanımlamalar ve sınıflandırmalar esas alınmıştır. Stres testi, finansal kuruluşların, istisnai fakat gerçekleşme ihtimali olan olaylara karşı hassasiyetlerini anlamaya yönelik olarak kullanılan çeşitli analiz yöntemleri için benimsenmiş genel bir terimdir. Bu yöntemler, finansal çevrelerdeki kullanım yoğunluğu temel alınarak iki başlık altında sınıflandırılabilir. İlki, kurumların portföylerinin ya da belli iş kollarının, herhangi bir risk faktöründeki değişiklikten etkilenme düzeyini anlamaya yönelik olarak yürütülen basit hassasiyet test leridir. Bu testler çoğunlukla simetrik şoklara dayalı olarak gerçekleştirilir. Yani, analize konu risk faktörünün hem yukarı hem de aşağı yönlü hareketinin, portföylerin değerleri üzerindeki etkileri incelenir. Finansal kurumlar tarafından en yoğun biçimde kullanılan hassasiyet testi, verim eğrilerindeki paralel kaymalara dayalı olarak yürütülen analizlerdir. * TC Ziraat Bankası A.Ş., Risk Yönetimi Dairesi, Yönetmen. 67

70 Ebru Tuncer Yoğunlukla kullanılan ikinci teknik ise, birden fazla risk faktöründe gerçekleşmesi muhtemel olan değişikliklerin eş zamanlı olarak ortaya çıkması halindeki etkilenme düzeyini değerlendiren senaryo analizleri dir. Bu analizler, ya geçmişte gerçekleşmiş önemli piyasa hareketleri temel alınarak gerçekleştirilir ki bu tarzda oluşturulan senaryolara tarihsel senaryolar adı verilir, ya da henüz gerçekleşmemiş ama gerçekleşmesi muhtemel piyasa hareketlerinin temel alınması yoluyla hazırlanırlar. Bu tarzda oluşturulan senaryolara da varsayımsal senaryolar adı verilir. Hassasiyet testlerinin aksine senaryo analizi uygulamaları çoğunlukla, risk faktörlerinin tek taraflı hareketlerine dayalı olarak gerçekleştirilmektedir. Bunun en temel nedeni, bu tür analizlerin çok uzun zaman alması ve önemli boyutta teknolojik altyapı ile insan kaynağı gerektirmesidir. Günümüz uygulamalarında varsayımsal senaryolar oluşturulurken iki temel yaklaşım kullanılmaktadır. Bu yaklaşımlardan ilki, portföye dayalı yaklaşım ikincisi ise olaya dayalı yaklaşım dır. Portföye dayalı yaklaşımda, risk yöneticileri ve iş kolları bazındaki üst düzey yöneticiler bir araya gelerek, banka portföyünün kırılganlıklarını tespit ederler. Daha sonra, tespit edilen bu kırılganlıklardan hareketle, bankanın hassasiyetlerine stres uygulayacak senaryolar geliştirilir. Olaya dayalı yaklaşımda ise senaryolar, piyasalarda gerçekleşmesi muhtemel gelişmeler ve bu gelişmelerin banka portföyünü etkileyen risk faktörleri üzerindeki etkileri dikkate alınarak formüle edilir. Bu formülasyon oluşturulurken mevcut gündem ve belli ölçüde, geçmişte yaşanmış gelişmeler dikkate alınır. Senaryolar yukarıda bahsedilen teknik ve yaklaşımlarla oluşturulurken karşılaşılan en önemli sorunlardan biri, kişisel yargıların süreçte önemli rol oynamasıdır. Tarihsel senaryolar gerçekleşmiş olaylara dayandığından, oluşturulması aşamasında kişisel yargılara pek ihtiyaç duyulmaz. Ancak, varsayımsal senaryolar büyük ölçüde, senaryoyu hazırlayanların konuya ilişkin yargılarına bağlı olarak oluşturulur. Bu nedenle, varsayımsal senaryoları kişisel yargılardan kurtarıp, mümkün olduğunca objektif ölçülerde oluşturabilmek için, sürece, iş kolları bazındaki üst düzey yöneticileri, piyasaları yakından izleyen ön ofis elemanlarını ve hatta e- konomistleri dahil etmekte fayda vardır Neden Önemlidir? Günümüzde pek çok finansal kuruluş, başta piyasa riski olmak üzere bazı risklerini Var tabanlı modellere dayalı olarak ölçmekte ve portföylerinin performansını günlük bazda izleyebilmektedirler. Ancak, risk faktörleri üzerinde stres koşullarının oluşması sık yaşanan olaylar olmadığından, endüstri standardı haline gelmiş ampirik veriye dayanan istatistiki modellerin bu tarz olaylar karşısında portföyün ya da iş kolunun performansını yakalayabilmesi güç görünmektedir. Bu nedenle stres testleri, risklerin Var tabanlı modeller tarafından yakalanamayan boyutu hakkında bilgi sağlamaları açısından önemlidir. Bunun yanında tarihsel verinin yansıtmadığı, geleceğe dönük beklentiler hakkında sonuçlar ortaya koyabilmesi nedeniyle de stres testleri, geçtiğimiz on yıl zarfında, pek çok kurum tarafından tercih edilen uygulamalar halini almıştır. Stres testi uygulamalarının bir diğer faydası, yönetimlere, gerçekleşme ihtimali bulunan bu tarz olaylar karşısında maruz kalınabilecek kaybın, kurumun risk tolerans seviyesinin içinde olup olmadığını anlayabilme imkanı yaratmasıyla ortaya çıkmaktadır. Eğer sonuç, kurumun risk iştahının üzerinde bir risk yüklenimine işaret ediyorsa, mevcut pozisyon değiştirilebilir ya da fazla tutar üzerinde bir hedge stratejisi geliştirilebilir.

71 Bankacılar Dergisi Bunun yanında stres testlerinin sonuçları, risk yönetimi profesyonelleri ile iş kolları bazındaki üst düzey yöneticilerin iletişimini somut çıktılar üzerinden gerçekleştirmelerine yardımcı olur. Banka yönetimleri, yüksek tutarlı kayıplara neden olabilecek risk kombinasyonları hakkında daha net bir fikire sahip olabilir ve elde edilen sonuçlar; pozisyonlar üzerinde limit oluşturulması, iş kolu bazında sermaye alokasyonlarının gerçekleştirilmesi ve modellemelerde kullanılan varsayımların mantıklı olup olmadığının sorgulanmasında yararlı olabilir. Ayrıca stres testi sonuçları, acil durum planlarının oluşturulmasında ya da henüz tarihsel verinin oluşmadığı yeni ürünlerin stres koşulları altındaki performansının izlenmesinde de kullanılabilir. Stres testlerinin diğer bir faydası, sadece bilanço içi ve dışı varlıkların değerlerindeki değişimin izlenmesi için değil, aynı zamanda, gelir kaynaklarının stres koşullarından etkilenme düzeyinin tespit edilmesi için de kullanılabilmesiyle ortaya çıkmaktadır. Stres koşulları altında gerçekleşebilecek zarara karşı ilk savunma hattı -sermayeden önce- yaratılan gelir olduğundan, finansal kurumların sıradışı piyasa ve ekonomik koşullar altında gelirlerinin nasıl etkilendiğini test etmeleri önemlidir. Ayrıca stres koşullarının, yeni faaliyetlere etki edecek risk faktörlerine uygulanması suretiyle, o faaliyetin normal piyasa koşullarının dışında da kendisinden beklenen geliri yaratıp yaratamayacağı sorgulanabilir. Stres testi uygulamalarının yaygınlaşması, finansal kurumlar düzeyinde fayda sağlarken, genel olarak finansal sistemlerin istikrarına da katkıda bulunur. Sistem odaklı olarak yürütülecek stres testleriyle, sistemin bütününün istikrarını tehlikeye sokabilecek ortak kırılganlıklar tespit edilmeye çalışılır. Bu tarz stres testlerinin, kurumlar bazındaki stres testlerinden en önemli farkı, yapı olarak daha makro ekonomi odaklı olmalarından kaynaklanmaktadır. Ayrıca sistem odaklı stres testleri çoğunlukla, farklı hesaplama metotlarına ve varsayımlara dayalı daha heterojen portföylerin birleştirilmesini gerekli kılar ki aslında bu husus, elmalarla armutların aynı hesaplamaya katılmasına benzer. Bir takım kısıtlar sözkonusu olsa da stres testleri, sistemin istikrarının sağlanmasında pek çok denetsel otorite tarafından önemli bir araç olarak kullanılmaktadır. Sistem içinde yer alan finansal kurumların tek tek gerçekleştirdikleri stres testlerinin sonuçları toplulaştırıldığında, herhangi bir piyasa şoku sırasında yoğunlaşacak alım-satım işlemlerinin boyutu hakkında bilgi elde edilebilmektedir. Bu bilgi, finansal şoklar sırasında, tek taraflı piyasa oluşması ve pozisyonlarda yoğunlaşma olması ihtimali hakkında önemli bir gösterge sağlar. Böylelikle, muhtemel şoklar sırasında likiditenin beklenenden daha hızlı azalmasına karşı önceden tedbir alınmasında yardımcı olur. Ayrıca denetsel otoriteler tarafından uygulanacak stres testleri, uygulamaya katılan finansal kurumların stres testi uygulamaları hakkındaki bilgi ve tecrübelerinin artmasında yardımcı olur. Bunun yanında denetsel otoritelerin, sistem içindeki finansal kurumların; veri toplama, raporlama sistemleri ve risk yönetimi konularındaki eksikliklerini anlamalarını sağlar. Ancak stres testlerinin, finansal sektörün bütününün hassasiyetlerini anlamak amacıyla kullanılmasına karar verilmeden önce, mevcut analizlerle halihazırda elde edilebilen öngörüye ilave bir katı sağlayıp sağlayamayacağı iyi analiz edilmelidir. Zira bu kapsamdaki stres testleri, çeşitli alanlarda 1 uzmanlaşmış kişilerin yoğun çabası sonucunda uzun zaman zarfında gerçekleştirilebilen analizlerdir. 4. Kısıtları Nelerdir? Stres testi uygulamaları; risk yönetimi, sermaye yeterliliğinin sorgulanması ve finansal piyasaların istikrarının sağlanmasında önemli bir araç olmakla birlikte bazı kısıtlarının olduğunun bilinmesinde fayda vardır. Bu kısıtların bazıları aşağıda sıralanmıştır. 69

72 Ebru Tuncer Stres testleri, sıradışı olaylar karşısında finansal kurumların muhtemel kayıplarının boyutu hakkında fikir verebilmekte ancak, sözkonusu olayın gerçekleşme ihtimaline yönelik herhangi bir öngörüde bulunamamaktadır. Stres testi analizleri, özellikle varsayımsal senaryo analizleri, analizi oluşturan kişilerin tecrübe ve yargısına bağlı olarak oluşturulduğundan, her zaman doğru analiz başlıklarının seçileceğine dair bir garanti söz konusu olamamaktadır. Bu konudaki risk, analize ilişkin kararların; risk yönetimi profesyonelleri, ilgili iş kolu yöneticileri, ekonomistler ve gerekirse piyasa uzmanları tarafından ortak olarak alınması suretiyle azaltılabilir. Zaten her halükarda üst düzey yöneticiler, ya risk yönetimi profesyonellerince oluşturulan stres senaryolarını gözden geçirip onaylamak ya da bizzat senaryoların oluşturulması sürecine iştirak etmek suretiyle, banka yönetimindeki temel sorumluluklarını yerine getirmelidirler. Banka üst yönetimlerinin, stres testi uygulamalarına ilişkin sorumluluklarının çerçevesi takip eden bölümde daha detaylı olarak ele alınacaktır. Stres testleri, özellikle de entegre risk yönetiminde karşımıza çıkan kredi-piyasa riski ilişkisini kapsayanlar, yüksek hesaplama maliyetleri yaratmaktadır. Gerekli verinin toplanması, işlenmesi ve rapor formatında ortaya konması, bankaların mevcut yazılımlarında ciddi modifikasyonlar gerçekleştirilmesini ya da ilave yazılımlar geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Farklı risk türlerinin karşılıklı etkileşimini dikkate alan kapsamlı stres testlerinin gerçekleştirilmesi, teknolojik altyapının yeterliliğinin yanında, başka bazı önemli zorluklar da içermektedir. Bu zorlukların başında; risk türlerinin karakteristik özellikleri arasındaki farklılıklar gelmektedir. Piyasa riskleri kısa zaman içinde ortaya çıkıp etki yaratırken, kredi risklerinin ortaya çıkmasında ve sonuçlarının görülmesinde çok daha uzun dönemler sözkonusu olmaktadır. Bu husus, kapsamlı stres testi uygulamalarının önündeki en temel engeldir. Finansal sistemin bütününe yönelik olarak gerçekleştirilen stres testleri uygulamadaki zorluklar nedeniyle çoğunlukla, kurumlar bazında uygulanan testlerin birleştirilmesi suretiyle gerçekleştirilmekte, her sistem içinde varolabilen kurumlar arası etkileşimleri gözardı etmektedir. 5. Stres Testi Uygulamalarının Organizasyonel ve Yönetsel Boyutu Finansal kurumlardaki stres testi uygulamaları oldukça kapsamlı bir operasyon ve karar alma sürecinin tesis edilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu süreç genel olarak; stres testi uygulanacak risk türleri ve banka portföyleri ile kullanılacak yönteme (basit hassasiyet testleri - senaryo analizleri) karar verilmesi, seçilen yönteme göre spesifikasyonların tespit edilmesi (faktörler bazında değer aralıklarının saptanması), analiz periyotlarının belirlenmesi, analizlerin yürütülmesi, raporlanması, analiz çıktılarının ne amaçla kullanılacağına karar verilmesi (risk profilinin tespiti, sermaye alokasyonu, limit tesisi vs.), sonuçlara göre gerekiyorsa aksiyon alınması, analizde kullanılan verinin güvenilirliğinin, analiz başlıklarının ve kullanılan varsayımların yeterliliğinin ve geçerliliğinin periyodik olarak sorgulanması ve tüm bu süreç üzerinde kontrollerin gerçekleştirilmesi gibi bir dizi faaliyeti içermektedir. Stres testi uygulamalarının etkinliğinin sağlanabilmesi için, tüm bu faaliyetlerden oluşan süreçteki karar alma ve uygulamadan sorumlu kişiler ile birimlerin, kurumun yapısına uygun biçimde, net olarak tanımlanması gereklidir. Stres testi uygulamalarının etkinliğinin arttırılabilmesi için sürece, kurumların üst yönetimlerinin aktif biçimde katılması şarttır. Üst yönetimlerin stres testi sürecine ne ölçüde ka- 70

73 Bankacılar Dergisi tılacağı, finansal kurumların yapısına ve üst yönetimlerin mevcut sorumluluklarının mahiyetine göre farklılık arzedebilir. Ancak stres testlerinin, gerek risk yönetimi gerekse de sermaye planlamasında etkin kullanımını sağlamak ve stratejik karar alma sürecine entegrasyonunu temin edebilmek için, üst yönetimlerin bu sürece ilişkin asgari sorumluluklarının çerçevesinin denetim otoritelerince çizilmesinde fayda vardır. İngiliz Finansal Sektör Denetim Otoritesi FSA özellikle büyük ölçekli ve gelişmiş finansal enstrümanları kullanan finansal kurumlarda, üst yönetimlerin stres testi uygulamalarındaki sorumluluğunun sınırlarını aşağıdaki başlıklarla belirlemiştir 2. - Üst yönetimler, bankanın risk iştahını tespit edip, stres koşullarının etkilerini bu çerçevede değerlendirebilmeli, - stres senaryolarının belirlenmesinde aktif rol üstlenmeli, - stres testlerinin sonuçlarından kapsamlı biçimde haberdar olmalı, - bankanın bütününün karşı karşıya olduğu riskler, stres koşulları ve risklerin karşılıklı etkileşimi hakkında genel bir fikre sahip olabilmeli, - stres testinin etkilerini, firmanın stratejileri ve faaliyet profili açısından resmi olarak değerlendirmeli, - Bilgi sistemleri, kaynaklar ve prosedürlerin, bankayı etkileyen stres koşullarının tespit edilmesi, sayısallaştırılması ve etkin biçimde yönetilmesinde önemli birer araç olduğunun farkında olmalıdır. Yukarıdaki çerçeveye benzer biçimde tüm denetim otoritelerinin, özellikle, sistem i- çinde önemli paya sahip olan finansal kurum yönetimlerinin stres testi uygulamalarına aktif biçimde katılımına yönelik beklentilerini net bir biçimde dile getirmelerinde fayda vardır. 6. Mevcut Uluslararası Uygulamalar Günümüze kadar gerçekleştirilen araştırmaların sonuçları, finansal kurumların mevcut stres testi uygulamalarında belli bir stadart olmadığına işaret etmektedir. Konuya ilişkin elde edilen ilk sonuçlar denetim otoritelerinin, Basel I-1996 Piyasa Riski Düzenlemesi 3 ile getirilen stres testi uygulama zorunluluğuna yönelik olarak yeknesak bir yaklaşım sunmadığını, bunun sonucunda geçen süre zarfında, finansal kurumların stres testi uygulamalarında önemli farklılıklar oluştuğunu göstermektedir. Farklılıkların, aynı tarihsel olaya dayalı senaryo analizi uygulayan finansal kurumlarda dahi mevcut olduğu, kullanılan risk faktörlerinin ve şokların büyüklüklerinin kurumdan kuruma değişiklik gösterdiği görülmektedir. Bunun yanında stres testi analizlerinin sonuçlarının stratejik karar alma süreçlerinde kullanılmasında da, finansal kurumların uygulamaları arasında farklılıklar olduğu göze çarpmaktadır. Bazı kurumlar stres testlerini sadece kurumun risk profili hakkında fikir sahibi olabilmek için kullanırken, diğerleri, limitlerin oluşturulması, sermaye alokasyon kararlarının alınması ve pozisyon değiştirilmesine karar verilmesi gibi amaçlarla kullanmaktadırlar. Görülen bu önemli farklılıklara rağmen uygulamalarda bazı ortak noktalara da rastlanmaktadır düzenlemesinin de etkisiyle tüm finansal kurumların stres testi uygulamalarında alım-satım portföylerine odaklandıkları, pek çok kurumun geçmiş piyasa krizlerini temel alan tarihsel senaryolara dayalı periyodik analizler yürüttüğü gözlemlenmektedir. Alım-satım portföyüne yönelik stres testlerinin yanında finansal kurumlarca, likiditeye yönelik stres testlerinde de periyodik analizlere önem verildiği, operasyonel risk ve kredi 71

74 Ebru Tuncer portföyüne yönelik stres testlerinin kapsamı ve gerçekleştirilme sıklığının ise diğerlerine göre daha düşük seviyede olduğu dikkati çekmektedir. Finansal kurumların likiditeye yönelik olarak oluşturduğu senaryolar çoğunlukla; bankaya fon sağlayan kesimlerin davranışlarındaki değişimler, finansal kurumun ratinginde gerçekleşecek düşüşlerin fon yaratma kabiliyetine etkileri, fonlama maliyetlerindeki değişim ve borçlanmada teminat istenmesi gibi başlıklarda yoğunlaşmaktadır. Bu gibi firmaya özel başlıkların yanında, merkez bankası borçlanma imkanının kullanılamaması gibi, finansal sistemin bütününde karşılaşılabilecek sıkıntılara yönelik olarak da stres testleri gerçekleştirdiği görülmektedir. Stres testi uygulamaları geçen on yıl zarfında pek çok uluslararası kurumda yukarıda sayılan alanlarda standart uygulamalar halini alırken, karşılaşılan önemli zorluklar nedeniyle bazı alanlarda beklenen ilerlemeler kaydedilememiştir. Bu alanlar; kredi portföyleri üzerindeki analizlerin stres testlerine dahil edilmesi, analizlerin birden fazla risk türünün karşılıklı etkileşimini dikkate alacak biçimde gerçekleştirilmesi, likidite stres testlerinde, bankanın kendi işlemlerinin piyasada yaratacağı likidite etkisinin dikkate alınması (second-round impact) olarak sayılabilir. Pek çok finansal kurumun kredi tahsilatında yaşayacağı sorunlar mali güçlerini sarsabilecek boyuttayken, bu konuda uluslararası alanda günümüze kadar yaşanan gelişmeler, piyasa riskinde kaydedilen gelişmelerin çok gerisinde kalmıştır. Kredi riskinde stres testi uygulamalarının yeterli gelişme kaydedememesinin en önemli sebepleri; yeterli datanın bulunmaması ve analiz için; temerrüt ihtimali, takipten tahsilat oranları, teminat değerleri, rating değişimlerinin ihtimalleri ve borçlu ratinglerinin strese tabi tutulması gerekliliği gibi kredi spredlerinin tahminini de içeren bir dizi oldukça zahmetli çalışma yürütülmesi ve bu çalışmaların önemli IT desteği gerektirmesi, olarak sayılabilir. Tüm bu sayılanlar, kredi portföyleri üzerinde stres testlerinin gerçekleştirilmesi için önemli birer kısıtken, finansal kurumların çoğunda, önemli bir iki kredi müşterisinin temerrüde düşmesi gibi göreceli olarak basit ancak önemli olan senaryoların dahi kullanılmaması, anlayış olarak, stres testi uygulamalarında kredi riskinin piyasa riskine göre daha geri planda kaldığını göstermektedir. Kredi portföyüne yönelik stres testi uygulamalarının yanında, ilişkili pozisyon ve riskleri dikkate alan kurumun bütününe yönelik toplulaştırılmış stres testleri uygulamalarının da, en gelişmiş stres testi uygulamalarının görüldüğü finansal kurumlarda dahi oldukça başlangıç seviyesinde olduğu dikkati çekmektedir. Bu konuya yönelik olarak gelecekte gerçekleştirilecek çalışmaların, aşağıdaki başlıklarda toplulaştırma yapabilmek için gerekli çabaları içermesi gerekmektedir. Stres testi uygulamalarında toplulaştırma yapılması gereken başlıklar; - Tek bir karşı taraf üzerindeki farklı pozisyonların toplulaştırılması, - Korelasyonların yüksek olduğu ilişkili pozisyonların (örneğin aynı sektörde faaliyet gösteren firmalar üzerindeki pozisyonlar) toplulaştırılması, - Farklı risk türlerinin birbirleriyle etkileşimini anlamaya yönelik olarak farklı risk türlerinin bir arada ele alınması (örneğin, değişen faiz seviyesinin kredi portföyü üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi), - İş kolları ve bağlı kurumlar bazındaki stres testlerinin birleştirilmesi suretiyle, grup bazında sonuçlar elde edilmesi olarak sıralanabilir. 72

75 Bankacılar Dergisi 7. Stres Testi Uygulamalarında Uluslararası Düzenlemeler ve Türkiye Daha önce de değinildiği gibi, ülkemiz bankalarının konuya ilişkin münferit çalışmalarının olduğu, alım-satım portföylerini 2000 ve 2001 yılında yaşanan kriz senaryoları altında değerlendirdikleri tahmin edilmekle birlikte, uygulamaların detayı ve sonuçların karar alma süreçlerinde ne ölçüde kullanıldığına dair net bir bilgi mevcut değildir. Gelişmekte olan bir ülke olması sıfatıyla, stres testi uygulamalarının ülkemizde yaygınlaşması özel önem arzetmektedir. Geçmiş dönemde pek çok kriz yaşayan ülkemiz finans sektörünün, gelecekte karşılaşılabilecek krizlere hazırlıklı olması açısından stres testi uygulamalarının finansal kurumlar bünyesinde yerleşmesi önemlidir. Stres testi uygulamaları ülkemizde, mevcut sermaye yeterliliği düzenlemesinde piyasa riski sermaye gereksiniminin standart yöntemle hesaplanıyor olması sebebiyle, denetsel açıdan bir zorunluluk değildir. Ancak BDDK nın Basel II düzenlemesine uyuma ilişkin olarak yayınladığı yol haritasında, bazı bankaların, Ocak 2008 tarihi itibariyle model kullanarak raporlama yapmaya başlayacaklarını duyurmuş olması, stres testi uygulamalarının ilgili bankalar için denetsel bir zorunluluk olarak ortaya çıkması anlamına gelmektedir. Ayrıca finansal kurumlarımız, Basel II / CRD uyum süreci kapsamında içsel sermaye yeterliliği değerlendirme süreçlerini oluştururken, stres testi uygulamalarını geliştirmek zorunda kalacaklardır. Zira, Avrupa Bankacılık Gözetim Otoriteleri Komitesi CEBS in konuya ilişkin olarak yayınladığı ilk istişare dokümanında, içsel sermaye yeterliliği değerlendirme sürecinde, gelirlerin stres koşullarından etkilenme düzeyinin sorgulanması gerektiği belirtilmektedir. Bunun yanında stres testlerinden, direkt olarak banka sermayesinin stres koşulları altında yeterli olup olmadığının sorgulanmasında da faydalanılması gerektiği ifade edilmektedir. CRD, stres testlerinin, finansal kurumların içsel sermaye değerlendirme süreçlerinde kullanımını zorunlu kılarken, uygulamaların düzeyini ve kapsamını kurumun yapısıyla ilişkilendirmektedir. Örneğin, ileri ve karmaşık düzeydeki finansal enstrümanları kullanan kurumların; farklı ürün, coğrafi bölge ve ikincil etkileri de dikkate alan kapsamlı senaryo analizleri kullanmaları gerektiğini belirtirken, nispeten daha geleneksel finansal ürünleri kullanan kurumların, basit hassasiyet testleri uygulamak suretiyle içsel sermaye değerlendirme süreçlerini tesis etmelerinin yeterli olacağını ifade etmektedir. Ülkemizde de, bankaların stres testi uygulamalarının düzeyine yönelik beklentilerin denetsel otorite tarafından zaman geçirmeden belirlenmesi, bankaların konuya yönelik çalışmalarında yol gösterici olması açısından önemlidir. Düzenleme kapsamında stres testi uygulanması gereken risk türleri; piyasa riski, kredi riski (konsantrasyon ve makroekonomik koşullara yönelik stres testleri) ve likidite riski olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, banka için önemli boyutta olan her risk türünün, içsel sermaye değerlendirme sürecinde dikkate alınması gerektiği özellikle belirtilmektedir. İstişare dokümanında; itibar riski, strateji riski, operasyonel risk gibi, sayısallaştırmanın tam olarak yapılamadığı risk türlerinde stres testinin faydalı bir araç olarak kullanılabileceği özellikle i- fade edilmektedir Sonuç Görüldüğü gibi bazı alanlarda istenilen gelişmeler kaydedilememiş olsa da stres testi uygulamaları, kurumların ya da bir bütün olarak sektörün risk profilinin tespit edilmesi, risk yönetiminde kullanılması ve sermaye yeterliliğinin sorgulanmasında; finansal kurumlar, dere- 73

76 Ebru Tuncer celendirme kuruluşları, denetsel otoriteler, ve uluslararası fon kuruluşları tarafından başvurulan önemli bir araç halini almıştır. Kısmen halihazırdaki bu yaygın kullanımı sebebiyle, stres testi uygulamalarının sermaye yeterliliği düzenlemeleri içindeki yeri, Basel II düzenlemesiyle de genişletilmiştir. Yeni düzenlemeye uyuma yönelik olarak yerel denetim otoriteleri, stres testine ilişkin çerçeve dokümanlarını yayınlamaya başlamışlardır. Şüphesiz, finansal kurumların ölçekleri, risk profilleri ve risk yönetimi konusundaki yetkinlikleri çok farklı olduğundan, denetim otoritelerinin stres testi konusunda, tüm kurumlara yönelik tek bir reçete sunması mümkün değildir. Bunun yerine, kurumların kendi büyüklük ve risk yapılarına uygun stres testi uygulamalarını yerleştirmeleri için gerekli denetim prosedürlerinin geliştirilmesi ve sektördeki uygulamalara yönelik bilgi paylaşımının sağlanacağı platformların tesis edilmesi önemlidir. Ülkemizde de Basel II/CRD uyum süreci çerçevesinde stres testi uygulamalarına yönelik çalışmaların, denetsel otoritenin önderliğinde zaman geçirmeden başlatılması önemlidir. Böylelikle bir yandan yeni düzenlemeye uyuma yönelik önemli bir adım atılırken, diğer yandan, ülkemiz finans sektörünün muhtemel iç ve dış şoklara karşı hassasiyetinin tespit edilmesine katkı sağlanmış olacaktır. Dipnotlar 1 Bu uzmanlık alanları; veri toplama ve analiz etme, sistemin hassasiyetlerinin tespit edilmesi, numerik hesaplama ve yorumlamaların yapılması ile muhasebe kayıtlarının ve finansal tabloların analiz edilmesi olarak sayılabilir. 2 Discussion Paper 05/2, Stress Testing, Mayıs 2005, FSA 3 Bu düzenlemeyle, piyasa riski için sermaye gereksinimi hesaplamasını model kullanmak suretiyle gerçekleştirecek bankalara, stress testi uygulama zorunluluğu getirilmiştir. 4 Consultation Paper 12 on Stress Testing Under The Supervisory Review Process, CEBS, 9 Haziran Kaynakça - BIS, (Nisan 200), Stress Testing by Large Financial Institutions: Current Practices and Aggregation Issues, Committee on the Global Financial System - BIS (Nisan 201), A Survey of Stress Tests and Current Practice at Major Financial Institutions, Committee on the Global Financial System - BIS (Ocak 2005), Stress Testing at Major Financial Institutions: Survey Results and Practice, Committee on the Global Financial System - FSA (Mayıs 2005), Stress Testing Discussion Paper 05/2, Financial Services Authority. - FSA (Aralık 2005), Stress Testing Feedback Statement 05/2, Financial Services Authority - CEBS (Haziran 2006), Consultation Paper 12 on Stress Testing under the Supervisory Review Process, Committee of European Banking Supervisors - IMF (Eylül 2004), Stress Testing Financial Systems, Paul Hilbers-Matthew T.Jones, IMF. - IMF (Temmuz 2004), Stress Testing Financial Systems: What to Do When Governor Calls, Matthew T.Jones-Paul Hilbers-Graham Slack, IMF. - BDDK (Ocak 2002), Bankaların Sermaye Yeterliliğinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik. - BDDK (Mayıs 2005), Basel II ye Geçişe İlişkin Taslak Yol Haritası, BDDK Araştırma Dairesi. 74

77 Bankacılar Dergisi, Sayı 57, 2006 I. Giriş Aktif Menkul Kıymetleştirmesi Pelin Ataman Erdönmez * Aktif menkul kıymetleştirmesi finansal sektörde en önemli reformlardan birisi sayılmaktadır. İlk menkul kıymetleştirme işlemi 1 Amerika da 1970 lerde meydana gelmiş ve ev ipoteği kredilerinin kredi kurumları tarafından bir havuzda toplanması ve yeniden pazarlanmasına yönelik olmuştur. Aktif menkul kıymetleştirmesi yapan kuruluşlar, menkul kıymetleştirme aracılığıyla (i) 1988 Basel Sermaye uzlaşısıyla belirlenen sermaye yeterlik zorunluluklarını azaltılması, (ii) finansman kaynaklarına daha uygun koşullarda ulaşılması, (iii) finansal aktif ve yükümlülükler arasındaki vade uyumsuzluğunun giderilmesi (iv) bilançodaki aktiflerin farklı ekonomik ve coğrafik sektörlerde riski dağıtmak suretiyle dengelenmesi a- maçlarından bir veya bir kaçının gerçekleştirilmesini hedeflemektedir. Aktif menkul kıymetleştirmesi küresel sermaye piyasalarının büyümesine önemli katkılar sağlamıştır. Bunun yanında menkul kıymetleştirme süreci hem yatırımcılara hem kredi kuruluşlarına önemli faydalar sunmaktadır. Bu çalışmada aktif menkul kıymetleştirmesi süreci teori bazında ülke uygulamaları da göz önünde bulundurularak ele alınmaktadır. Bu çerçevede çalışmanın birinci bölümünde aktif menkul kıymetleştirmenin tanımı, menkul kıymetleştirmede rol oynayan taraflar, sözleşme türleri ve avantajlarından bahsedilmektedir. İzleyen bölümlerde ise Amerika, Avrupa ve Latin Amerika ülkeleri ve en son olarak da Türkiye de menkul kıymetleştirme sürecinden kısaca bahsedilmektedir. Sonuç bölümünde ise çalışmanın kısa bir değerlendirmesi yapılmaktadır. II. Aktif Menkul Kıymetleştirmenin Tanımı Menkul kıymetleştirme likit olmayan aktiflerin ihraç edilebilecek ve sermaye piyasalarında alım satımı yapılabilecek menkul kıymete dönüştürülmesidir. Bu kapsamdaki aktifler arasında ikametgah amaçlı ipotekler, otomobil kredileri, kredi kartı alacakları ve kira ödemeleri yer almaktadır. Aktif menkul kıymetleştirmesi teminatlandırılmış krediden veya aktife dayalı menkul kıymetlerden ya da üçüncü bir kişiye satılan diğer finansal alacaklardan farklıdır. Menkul kıymetleştirmenin temel unsuru iyi aktiflerin bir şirket ve finansal kurumun bilançosundan ayrılması ve yatırımcılara yüksek kalitedeki menkul kıymetlere dayanan aktiflerin kullandırılmasının sağlanmasıdır. Kurumlar için menkul kıymetleştirme finansmanın yeni ve ucuz bir şeklidir. Etkin kredi programları olup da sermaye kısıtı yaşayan finansal kuruluşlar için menkul kıymetleştirme aktiflerin bilançodan kaldırılması ve sermayenin daha fazla kredi tahsisi için serbest bırakılması anlamına gelmektedir. Aktif menkul kıymetleştirme alternatif bir fonlama kaynağı olabilmekte ve menkul kıymetler işlem hacmi geniş ve yüksek kredi derecesine sahip likit ürün olduklarından, ikincil piyasalarda aktif olarak alım satımı yapılabilmek- * Türkiye Bankalar Birliği, Bankacılık ve Araştırma Grubu. 75

78 Pelin Ataman Erdönmez tedir. Yatırımcılar için menkul kıymetler benzer kurumsal tahvillere göre daha fazla getiri ve farklı yatırım araçları için çeşitlenme sağlamaktadır Aktif Menkul Kıymetleştirmesinde Temel Oyuncular Kredi veren kurum (originators): Menkul kıymetleştirilecek krediyi (veya diğer alacakları) tahsis eden taraftır. Kredi veren kurum, zaman içinde açmış olduğu veya ikincil piyasalardan satın aldığı kredilerle varlığa dayalı menkul kıymetlerin teminatı olan alacak havuzunu oluşturmakta ve bu havuzu, bunlara dayalı menkul kıymet ihraç etmesi için özel amaçlı kuruma satmakta veya devretmektedir. Hizmet veren firma: Menkul kıymetleştirilen aktif portföyünü yöneten taraftır. Bu da genelde kredi veren kurumdur. Hizmet veren firma, menkul kıymetlerin bağlı oldukları alacakların anapara ve faizinin vadesinde toplanmasından ve zamanında ödenmeyen hesapların takibinden sorumludur. Düzenleyici: Aktif portföylerini yapılandıran, sözleşme koşulları hakkında müzakere eden ve tavsiyelerde bulunan taraftır. Garantör: Aktife dayalı menkul kıymetleştirmelerin satışını garantileyen taraftır. Özel amaçlı kurum: Kredi veren kurumun oluşturduğu alacak havuzunu satın veya devralarak bunlara bağlı menkul kıymet ihraç etmek amacıyla kurulmuştur. Kredi veren kurumun, bilançosunda bulunan varlıklarını menkul kıymet haline dönüştürüp, bunları doğrudan satması söz konusu olmamaktadır. Derecelendirme kuruluşu: Aktife dayalı menkul kıymetleştirmeler için kredi derecelendirmesi yapan kuruluştur. Yatırımcılar: Bankalar, sigorta şirketleri yatırım fonları ve diğerleri de dahil olmak ü- zere borç enstrümanlarını satın alan kuruluşlardır. Süreci kolaylaştıran taraflar: Menkul kıymetleştirmede özel bir rolü olan aktife dayalı menkul kıymetleştirmeler için tröstler, vergi danışmanları, denetçiler, piyasa yapıcıları gibi diğer taraflardır. Ticaret bankaları, tasarruf bankaları, finans şirketleri ve kurumlar menkul kıymetleştirilen kredilerin ve benzer aktiflerin temel ihraççılarıdır. Menkul kıymetleştirilen aktiflerin türü genişledikçe ihraççıların sayısı artmaktadır. Kredi ihraç eden kuruluşlar (originators) çoğunlukla büyük bankalar olmaktadır. 2. Aktif Menkul Kıymetleştirme Sözleşme Türleri Aktife dayalı menkul kıymetler temel olarak üç türdür: 1. Ödeme Aktarmalı Menkul Kıymetler (Pass-through securitization): Bu tür menkul kıymetleştirmede alacaklar kredi veren kurumun bilançosundan çıkartılarak özel amaçlı kuruma satılmaktadır. Bu tür menkul kıymetlerde yatırımcılara vade ve faiz oranı bakımından birbirine benzer özellikler gösteren varlıklardan oluşan bir portföye ya da alacak havuzuna doğrudan ortak olma imkanı sağlanmaktadır. Ödeme aktarmalı menkul kıymetler kredi veren

79 Bankacılar Dergisi kurumlara riskli varlıklarını bilanço dışına çıkartma imkanı sağladığı için kurumların bilançoları daha risksiz hale gelmekte, böylelikle kurumlar daha iyi koşullarla ve ucuza fon sağlayabilme imkanına kavuşmaktadır. Bu tür menkul kıymetleştirmede kredi veren kurum, zaman içinde kullandırdığı kredilerinden doğan alacaklarını bir araya getirerek bir alacak havuzu o- luşturmakta ve bunu özel amaçlı kuruma satmaktadır. Kredi veren kurum, özel amaçlı kuruluşa alacak havuzuyla birlikte alacakları üzerindeki bütün mülkiyet haklarını da devretmekte ve böylece alacakların kredi riskiile kredi veren kurumun kredi riski birbirinden tamamen ayrılmaktadır. Özel amaçlı kurum tarafından alacak havuzunu satın alma ve bunlara dayalı menkul kıymet ihraç etme işlerinin sorumluluğu özel amaçlı kurum adına bağımsız bir kuruluş olan yedd-i emin e verilmektedir. Yedd-i emin, ayrıca, yatırımcıların korunması ve bilgilendirilmesi görevini üstlenmektedir. 2. Aktife Dayalı Menkul Kıymetler (Asset backed securitization): Gayrimenkullerden ziyade menkul kıymetlere dayalı menkul kıymetleştirmedir. Otomobiller, kredi kartları vb. bu tür örnekleri oluşturmaktadır. Menkul kıymet piyasalarında aktife dayalı menkul kıymetler ile ipoteğe dayalı menkul kıymetler arasında ayrım yapılması yaygın bir uygulamadır. Ancak, Amerika dışındaki piyasalarda aktife dayalı menkul kıymet ipoteğe dayalı olanlar da dahil olmak üzere menkul kıymetleştirilen enstrümanları kapsamaktadır. Aktife dayalı menkul kıymetler geleneksel şirket tahvilleri gibi sabit bir getiriye ve belirli bir vade yapısına sahip olup bunların geleneksel tahvillerden farklı yatırımcılara yapılacak anapara ve faiz ödemelerinin kredi veren kurumun alacakları ile oluşturduğu havuzla teminat altına alınmasıdır. Belirtilen havuz saklanmak üzere yedd-i emin e devredilir. Buna ek olarak teminatlardan sağlanan nakit akımları da doğrudan varlığa dayalı tahvillerin anapara ve faiz ödemelerinde kullanılmaktadır. Bu teminatlar ancak yatırımcılara yapılacak ödemelerin aksaması durumunda devreye girmektedir. Alacak havuzunda yer alan varlıkların kredi veren kurumun bilançosunun aktifinde bulunmasından ötürü, varlığa dayalı tahvillerde fazla teminatlandırma söz konusudur. Çünkü, bu tür bir finansmanda alacakların kredi riski ile kredi veren kurumun kredi riski birbirinden ayrılmış durumdadır. Eğer teminatların değeri dönemler içerisinde tahvil değerinin altına düşmüş ise, teminat miktarı artırılmaktadır. Fazla teminatlandırma sayesinde yatırımcılar; alacakların tahsil edilememe riskinden, piyasa değerlerindeki düşüşlerden ve bunların vadelerinden önce ödenme riskinden korunmaktadırlar. Aktife dayalı menkul kıymetler sabit veya değişken faiz ödeyebilir, kısa veya uzun dönemli olabilirler. Sabit vadeli veya değişik koşullarda ön ödemeli veya çağrılabilir (callable) olabilirler. Aktife dayalı menkul kıymetlerin bazıları kamu tarafından bazıları özel kuruluşlar tarafından ihraç edilirken, bu menkul kıymetlerin bir bölümü yerel para cinsinden bazıları ise yabancı para cinsinden olabilir. Borsaya kote olup olmamaları ise tercihe bağlıdır. 3. Nakit Akımlı Menkul Kıymetler: (Pay-through asset securitization): Nakit akımlı menkul kıymetler ödeme aktarmalı menkul kıymetler ile varlığa dayalı menkul kıymetlerin bazı özelliklerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş bir menkul kıymetleştirme yöntemidir. Bu menkul kıymetler varlığa dayalı tahvillere benzer olarak kredi veren kurumun borcu şeklinde yapılandırılmış menkul kıymetlerdir. Kurumun pasifinde yükümlülük olarak yer almayı sürdüren bu menkul kıymetlerın nakit akımları ödeme aktarmalı menkul kıymetlerin a- kımlarıyla benzerlik göstermektedir. Yatırımcılara yapılacak ödemeler bu menkul kıymetlerin bağlı oldukları teminatlardan gelen nakit akımlarıyla karşılanmaktadır. Alacak havuzundaki varlıklar karşılığında ihraç edilen nakit akımlı tahviller kredi veren kurumun veya bir alt kuruluşu olan özel amaçlı kurumun borcu olarak bilançosunun pasifinde yer almaktadır. Bu varlıklardan sağlanan nakit akımları ise tahvillerin anapara ve faiz ödemelerinde kullanılırlar. Bu yöntemde kredi veren kurum, alacaklarının anapara ve faiz gelirlerini kendi tercih ettiği bi- 77

80 Pelin Ataman Erdönmez çimde nakit çıkışına neden olacak ödeme planına sahip tahviller şeklinde ihraç ederek alacaklarını verimli değerlendirme imkanına kavuşmaktadır. Bu yöntemin ödeme aktarmalı menkul kıymetlerden farkı değişik vadelerde menkul kıymet ihraç edilebilmesi ve satılabilmesidir. (Hepşen,2005,s.36-45) 3. Aktif Menkul Kıymetleştirmesinin Avantajları Menkul kıymetleştirme bankacılık faaliyetleri ile aracılık hizmetlerini birleştirmek suretiyle taraflara bir çok avantaj sağlayabilmektedir. Bankalar genellikle mevduatlar yoluyla fon toplamak, kredi tahsis etmek ve vadeye kadar elinde tutmak şeklinde paket hizmetler sunmaktadır. Menkul kıymetleştirme sürecinde ise bu faaliyetler ayrı ayrı piyasa oyuncularının elindedir. Menkul kıymetleştirmede hizmetlerin bu şekilde farklı kuruluşlar tarafından gerçekleştirilmesi etkinliğin artmasını sağlamaktadır. Menkul kıymetleştirme bankaların hegemonyasını kırmış olmakla birlikte, bankalara kredi satmak ve komisyon ücreti almak suretiyle kazançlarını artırma imkanı tanımaktadır. Bankalar ve banka holding şirketleri menkul kıymetleştirme işine seçilen hizmetlerde piyasa fonksiyonlarını sürece eklemek suretiyle girmişlerdir. Tablo 1: Aktif menkul kıymetleştirmesinden beklenen faydalar Kredi Tahsis Eden Kuruluşa Sağladığı Faydalar Yatırımcılara Sağladığı Faydalar Müşterilere ve Borçlulara Sağladığı Faydalar Yatırım Bankalarına Sağladığı Faydalar - Aktiflerin satılması - Satışlardan kar elde edilmesi - Serbest kalan sermayenin daha fazla kredi tahsisinde kullanılması - Çeşitlenmenin artması - Likiditenin sağlanması - Derecelendirilmiş menkul - kıymetlerden yüksek getiri elde edilmesi - Potansiyel ticaret karları - Düşük fon maliyeti - Kredi formlarının seçimlerinin artması - Düzenli fon imkanı - Yeni üretim kanalları - Ücret ve kredi tahsis eden kuruluşların düzenli akımları - Ticaret hacmi ve karları - Yenilik için potansiyel ve piyasa genişlemesi Aktif menkul kıymetleştirmesi kredi veren kuruluşun özellikle uzun dönemli ipotek kredilerinde aktifleri (kredileri) ve pasifleri (mevduat hesapları) arasındaki vade uyumunu sağlamaktadır. Menkul kıymetleştirme bankanın bilançosundan kredilerini kaldırmak suretiyle bankanın tutmak zorunda olduğu sermaye gereksinimlerini de azaltmaktadır. Böylelikle bankanın daha fazla kredi verme ve yatırım yapma imkanı doğmaktadır. Menkul kıymetleştirme yapan bankalar için sermaye gereksiniminin düşürülmesi daha fazla kredi tahsisinin yolunu açmaktadır. Aktif menkul kıymetleştirmenin diğer bir doğrudan faydası finansal aktiflerin nakde çevrilmesi suretiyle bilançonun likiditesinin artırılmasıdır. 78

81 Bankacılar Dergisi III. Amerika da Aktif Menkul Kıymetleştirmenin Gelişimi Tüketici kredisi alacakları, kredi kartları, otomobil sözleşmeleri ev hisse senedi kredileri, ev kredilerinin menkul kıymetleştirmesi göreli olarak yeni bir konu olmakla birlikte ipoteklerin menkul kıymetleştirilmesi Amerika da 1970 lerden beri yapılmaktadır lerden önce bankalar (yatırımcılar ve finansal piyasalar arasında) geleneksel bankacılık ürünleri açısından aracılık görevini üstlenmişlerdir lerde ve özellikle 1980 lerde ikinci piyasaların doğuşu ipotek havuzlarının büyük çoğunlukla üç kuruluş tarafından standartlaştırılmasıyla gerçekleşmiştir. The Federal Home Loan Mortgage Corporation (Freddie Mac), the Federal National Mortgage Association (Fannie Mae), ve devlet tarafından ihraç edilen krediler için the Government National Mortgage Association (Ginnie Mae). 2 Bu kurumlar devlet garantili ipoteklerin satın alınması ve bunların menkul kıymet ihraç etmek suretiyle fonlanmasına aracılık etmişlerdir de Ginnie Mae yeni bir kredi piyasası aracı ihraç etmiştir. Böylelikle, menkul kıymetleştirme ortaya çıkmıştır. Amerika da menkul kıymetleştirmede en önemli itici güç hükümetin ev sahipliğini özendirmesidir. Bu amacı gerçekleştirmek üzere ipotek piyasaları için ikincil piyasalar oluşturulmuştur. Amerika da 2003 yılı sonunda menkul kıymetleştirme tutarı 7,600 milyar dolar (6,333) tutarında olup, bunun milyar doları aktife dayalı menkul kıymetleştirmedir. Avrupa da Amerika nın aksine menkul kıymetleştirme ancak 1990 ların başında aktif olarak kullanılmaya başlanmıştır yılı sonunda 900 milyar euro luk bir hacme ulaşan menkul kıymet piyasasında 200 milyar euro luk aktife dayalı menkul kıymetleştirme gerçekleştirilmiştir. IV. Avrupa da Menkul Kıymetleştirme Avrupa da menkul kıymetleştirmenin gelişimi Amerika dan bir çok nedenle oldukça farklıdır. Öncelikle Avrupa da menkul kıymetleştirme için motivasyon sağlayacak öncü bir kamu kuruluşu bulunmamaktadır. Hatta bir çok kamu kuruluşu menkul kıymetleştirmenin gerçekleştirilmesini zor bulmuştur. Ayrıca, Avrupa ülkeleri içinde farklı yasal düzenlemeler menkul kıymetleştirmenin gelişiminin önünde engel teşkil etmiştir. Avrupa menkul kıymetleştirme için Amerikan modelini benimserken, bu modeli kendi iç dinamiklerine göre değiştirmek zorunda kalmıştır. Birçok Avrupa ülkesinde büyük kurumsal bankalar menkul kıymetleştirmede ilk kredi tahsis eden kuruluşlar olmuştur. Bununla birlikte bir çok hükümet özelleştirme ve kamusal sermayeli özel şirketlerin aktiflerinin bilanço üzerindeki borçların azaltılması ve AB düzenlemelerindeki asgari zorunlulukların yerine getirilmesi amaçlarını menkul kıymetleştirme yoluyla sağlamıştır. Avrupa daki hükümetler aktiflerini gayrimenkulden, piyango gelirlerine, gelecekteki vergi gelirlerine kadar geniş bir aralıkta menkul kıymetleştirmeyi seçmiştir. Euro nun tedavüle girdiği 2000 yılından itibaren menkul kıymetleştirme Avrupa da çok daha önemli bir rol oynamaktadır. Bununla birlikte, aktif menkul kıymetleştirmesinin uzun dönemde Avrupa da başarılı olabilmesi için entegrasyon sürecinde olduğu gibi yasal ve diğer engellerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Yine de Amerika ile Avrupa piyasalarında menkul kıymetleştirmede farklılıklar kalmaya devam edecektir. Örneğin, Amerika da menkul kıymetleştirme daha çok perakende satışlar üzerinden gerçekleşirken, Avrupa da daha çok kurumsal satışlar üzerinden gerçekleşmektedir. Ayrıca, hemen bütün ipoteğe dayalı menkul kıymet piyasaları Ameri- 79

82 Pelin Ataman Erdönmez ka daki ödeme aktarmalı menkul kıymetleştirmenin aksine nakit aktarmalı menkul kıymetleştirmeler şeklindedir. Ödeme aktarmalı menkul kıymetleştirme Avrupa da hemen hiç yapılmamaktadır. Tablo 1: Avrupa da Menkul Kıymetleştirme (Milyar Euro) Avrupa menkul kıymet piyasası 2005 yılında genişlemeye devam etmekle birlikte Amerika ya kıyasla önemli oranda küçük kalmıştır. Aktife dayalı menkul kıymetlerin toplam hacmi 2005 in ilk üç çeyreğinde yüzde 9,5 artarak 179,2 milyar euro dan 196,2 milyar euro ya yükselmiştir. Avrupa Menkul Kıymetleştirme Forumu (European Securitisation Forum Forecasts) tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre menkul kıymet ihracındaki büyümenin 2006 yılında da devam etmesi beklenmekte, menkul kıymet ihracının 2005 de tahmin edilen 283 milyar euro dan yüzde 15 artarak 325 milyar euro ya ulaşması öngörülmektedir. Avrupa ülkeleri arasında Avrupa menkul kıymet piyasalarına katılım değişkenlik göstermektedir. İngiltere menkul kıymet ihracında en büyük piyasa payına sahiptir. Bunu sırasıyla Almanya, İtalya, Hollanda ve İspanya izlemektedir. 80 V. Diğer Piyasalar: Asya ve Latin Amerika Amerika ve Avrupa ya kıyasla diğer ülkelerde menkul kıymetleştirme henüz gelişme aşamasındadır. Gelişmekte olan ülkelerde ilk menkul kıymetleştirme Uluslararası Finans Kuruluşu tarafından 1995 yılında gerçekleştirilmiştir. Hem Asya da hem de Latin Amerika da menkul kıymet ihraççıları menkul kıymetleştirmeyi alternatif finansman olarak görmeye başlamalarına rağmen, özellikle likidite sıkışıklığında bunu bir kerelik bir operasyon olarak değerlendirebilmektedirler. Amerika ve Avrupa dan sonra Japonya menkul kıymet piyasalarında en aktif ülkedir. Japonya daki artış eğiliminin, bankaların gayrimenkul ve hisse senedi fiyatlarının çöküşünden önce verilen kredilerle daha çok ilgilenmeye başlamasıyla artması beklenmektedir. Japonya ve Avustralya dan sonra Asya ve Güney Pasifik ülkelerinde menkul kıymetleştirme oldukça düşük kalmıştır. Bunun en önemli sebebi yasal alt yapının yeterli olmaması ve tarafların haklarının yeterince korunmamasıdır. Bölgede bankacılık ve kurumsal sektörün hızla büyüdüğü dikkate alınırsa menkul kıymet piyasalarının da hızla büyüyeceği öngörülmektedir. Özellikle Güney Kore ve Singapur da işlem hacminin artması beklenmektedir.

Türkiye Bankalar Birliği nin 49. Olağan Genel Kurulu nda Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince nin Açılış Konuşması

Türkiye Bankalar Birliği nin 49. Olağan Genel Kurulu nda Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince nin Açılış Konuşması Bankacılar Dergisi, Sayı 57, 2006 Türkiye Bankalar Birliği nin 49. Olağan Genel Kurulu nda Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince nin Açılış Konuşması Giriş Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu nun Sayın

Detaylı

Türkiye Bankalar Birliği 50. Genel Kurul Toplantısı Açılış Konuşması *

Türkiye Bankalar Birliği 50. Genel Kurul Toplantısı Açılış Konuşması * Bankacılar Dergisi, Sayı 61, 2007 Türkiye Bankalar Birliği 50. Genel Kurul Toplantısı Açılış Konuşması * Ersin Özince Türkiye Bankalar Birliği nin 29 Mayıs 2007 tarihinde İstanbul da gerçekleştirilen 50.

Detaylı

Bankacılık sektörü. 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

Bankacılık sektörü. 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri Bankacılık sektörü 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri Şubat 2012 İçerik Bankacılık sektörünü etkileyen gelişmeler ve yansımalar 2012 yılına ilişkin beklentiler Gündemdeki başlıca konular 2

Detaylı

Türkiye Bankacılık Sistemi 1, 2 Eylül 2007

Türkiye Bankacılık Sistemi 1, 2 Eylül 2007 Türkiye Bankacılık Sistemi 1, 2 Eylül 27 Eylül 27 İtibariyle Bankacılık Sistemindeki Gelişmeler 1. Genel Değerlendirme Bankacılık sistemi, Temmuz 27 de gerçekleşmiş olan genel seçimler öncesi, likit varlıklarını

Detaylı

ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. VE KONSOLİDASYONA TABİ BAĞLI ORTAKLIĞI 1 OCAK 31 MART 2016 KONSOLİDE ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. VE KONSOLİDASYONA TABİ BAĞLI ORTAKLIĞI 1 OCAK 31 MART 2016 KONSOLİDE ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. VE KONSOLİDASYONA TABİ BAĞLI ORTAKLIĞI 1 OCAK 31 MART 2016 KONSOLİDE ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU Ana Ortaklık Banka nın: Ticaret Unvanı : Arap Türk Bankası Anonim Şirketi Genel Müdürlük

Detaylı

Küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü. 21 Ocak 2015

Küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü. 21 Ocak 2015 Küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü 21 Ocak 2015 Sunum Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın ın değerlendirmesi Küresel ekonomi Türkiye ekonomisi Bankacılık sektörü 2 Değerlendirme

Detaylı

ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. VE KONSOLİDASYONA TABİ BAĞLI ORTAKLIĞI 1 OCAK 30 HAZİRAN 2016 KONSOLİDE ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. VE KONSOLİDASYONA TABİ BAĞLI ORTAKLIĞI 1 OCAK 30 HAZİRAN 2016 KONSOLİDE ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. VE KONSOLİDASYONA TABİ BAĞLI ORTAKLIĞI 1 OCAK 30 HAZİRAN 2016 KONSOLİDE ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU Ana Ortaklık Banka nın: Ticaret Unvanı : Arap Türk Bankası Anonim Şirketi Genel

Detaylı

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BİLGİ YÖNETİMİ DAİRESİ OCAK 2011 22 Görüş ve Önerileriniz İçin: E-posta: beklentianketi@bddk.org.tr Tel: (312)

Detaylı

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BİLGİ YÖNETİMİ DAİRESİ TEMMUZ 2010 20 Görüş ve Önerileriniz İçin: E-posta: beklentianketi@bddk.org.tr Tel: (312)

Detaylı

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı Büyüme: Yatırım ve Tasarrufun Fonksiyonu Büyüme : Büyümenin Temel Unsuru : Üretimin Temel Faktörleri : Üretimin Diğer

Detaylı

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BİLGİ YÖNETİMİ DAİRESİ NİSAN 2011 23 Görüş ve Önerileriniz İçin: E-posta: beklentianketi@bddk.org.tr Tel: (312)

Detaylı

SEDEFED REKABET KONGRESİ Büyüme Dinamikleri Üzerine Bir Tartışma

SEDEFED REKABET KONGRESİ Büyüme Dinamikleri Üzerine Bir Tartışma SEDEFED REKABET KONGRESİ Büyüme Dinamikleri Üzerine Bir Tartışma Panel: Özel Sektörün Büyümeye Yaklaşımı, Şirketler Kesiminden Uygulama Örnekleri İstanbul 8 Kasım 2007 Ülkemiz son 5 yılda hızlı bir büyüme

Detaylı

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 Mart 2009 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2009 31.03.2009 Bankanın Ticaret Ünvanı : Bankpozitif Kredi ve Kalkınma

Detaylı

Bankacılık sektörü 2010 Ocak-Eylül dönemindeki gelişmeler. Ekim 2010

Bankacılık sektörü 2010 Ocak-Eylül dönemindeki gelişmeler. Ekim 2010 Bankacılık sektörü 2010 Ocak-Eylül dönemindeki gelişmeler Ekim 2010 Bu çalışma, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından yayımlanan günlük veriler baz alınarak yapılmaktadır. Çalışmanın amacı,

Detaylı

TEB HOLDİNG A.Ş. 2015 YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

TEB HOLDİNG A.Ş. 2015 YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU TEB HOLDİNG A.Ş. 2015 YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2015 30.06.2015 Şirketin Ticaret Unvanı : TEB Holding A.Ş. Şirketin Ticaret Sicil Numarası : 176711 Genel

Detaylı

Türkiye de Yabancı Bankalar *

Türkiye de Yabancı Bankalar * Bankacılar Dergisi, Sayı 52, 2005 Türkiye de Yabancı Bankalar * I. Giriş: Uluslararası bankacılık faaliyetleri, geçen yüzyılın ikinci yarısından itibaren uluslararası ticaret akımlarının ve doğrudan yabancı

Detaylı

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi 2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisadi ve Mali Analiz Yüksek Lisansı Bütçe Uygulamaları ve Mali Mevzuat Dersi Kıvanç

Detaylı

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BİLGİ YÖNETİMİ DAİRESİ EKİM 2006-5 Görüş ve Önerileriniz İçin E-posta : beklentianketi@bddk.org.tr Tel: (312)

Detaylı

Küresel Kriz Sonrası Türkiye de Finansal Sistem Bankacılık Sektörü

Küresel Kriz Sonrası Türkiye de Finansal Sistem Bankacılık Sektörü Küresel Kriz Sonrası Türkiye de Finansal Sistem Bankacılık Sektörü Ekrem Keskin Mayıs 2010 Sunum Uluslararası gelişmeler Türkiye deki gelişmeler Bankacılık sektörüne yansıma Sonuç 2 Yapılanlar Ortak çaba:

Detaylı

TEB HOLDİNG A.Ş. 2015 YILI 3. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

TEB HOLDİNG A.Ş. 2015 YILI 3. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU TEB HOLDİNG A.Ş. 2015 YILI 3. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2015 30.09.2015 Şirketin Ticaret Unvanı : TEB Holding A.Ş. Şirketin Ticaret Sicil Numarası : 176711 Genel

Detaylı

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BİLGİ YÖNETİMİ DAİRESİ OCAK 2007-6 Görüş ve Önerileriniz İçin E-posta : beklentianketi@bddk.org.tr Tel: (312)

Detaylı

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ 2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ TEPAV EPRI Dış Politika Etütleri AB Çalışma Grubu 9 Kasım 2005 Ankara Zeynep Songülen

Detaylı

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 MART 2015 ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 MART 2015 ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 MART 2015 ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2015 31.03.2015 Bankanın Ticaret Ünvanı Genel Müdürlük Adresi : Bankpozitif

Detaylı

TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ. Türkiye Bankalar Birliği 2005-2006 Dönemi Çalışmalarına İlişkin Faaliyet Raporu

TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ. Türkiye Bankalar Birliği 2005-2006 Dönemi Çalışmalarına İlişkin Faaliyet Raporu TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ Türkiye Bankalar Birliği 2005-2006 Dönemi Çalışmalarına İlişkin Faaliyet Raporu Mayıs 2006 Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu * Yönetim Kurulu Başkanı T. İş Bankası A.Ş.

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014 ORTA VADELİ PROGRAM (2015-201) 8 Ekim 2014 DÜNYA EKONOMİSİ 2 2005 2006 200 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 T 2015 T Küresel Büyüme (%) Küresel büyüme oranı kriz öncesi seviyelerin altında seyretmektedir.

Detaylı

TEB HOLDİNG A.Ş. 2013 YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

TEB HOLDİNG A.Ş. 2013 YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU TEB HOLDİNG A.Ş. 2013 YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2013 30.06.2013 Şirketin Ticaret Unvanı : TEB Holding A.Ş. Şirketin Ticaret Sicil Numarası : 176711 Genel

Detaylı

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI GENEL DEĞERLENDİRME Küresel kriz sonrası özellikle gelişmiş ülkelerde iktisadi faaliyeti iyileştirmeye yönelik alınan tedbirler sonucunda küresel iktisadi koşulların bir önceki Rapor dönemine kıyasla olumlu

Detaylı

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık İÇİNDEKİLER FİNANS, BANKACILIK VE KALKINMA 2023 ANA TEMA SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA: FİNANS VE BANKACILIK ALT TEMALAR Türkiye Ekonomisinde Kalkınma ve Finans Sektörü İlişkisi AB Uyum Sürecinde Finans ve Bankacılık

Detaylı

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 MART 2015 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 MART 2015 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 MART 2015 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2015 31.03.2015 Bankanın Ticaret Ünvanı : Bankpozitif Kredi ve Kalkınma

Detaylı

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BİLGİ YÖNETİMİ DAİRESİ TEMMUZ 2007-8 Görüş ve Önerileriniz İçin E-posta : beklentianketi@bddk.org.tr Tel: (312)

Detaylı

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık İÇİNDEKİLER FİNANS, BANKACILIK VE KALKINMA 2023 ANA TEMA SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA: FİNANS VE BANKACILIK ALT TEMALAR Türkiye Ekonomisinde Kalkınma ve Finans Sektörü İlişkisi AB Uyum Sürecinde Finans ve Bankacılık

Detaylı

DEVLET BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN YAPISAL REFORMALARIN MAKROEKONOMİK ETKİLERİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI (26 EKİM 2007 ANKARA)

DEVLET BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN YAPISAL REFORMALARIN MAKROEKONOMİK ETKİLERİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI (26 EKİM 2007 ANKARA) DEVLET BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN YAPISAL REFORMALARIN MAKROEKONOMİK ETKİLERİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI (26 EKİM 2007 ANKARA) Değerli Katılımcılar, Değerli Konuklar, Türkiye, yapısal reformlar ile

Detaylı

Ekonomideki Son Gelişmeler Işığında Bankacılık-Reel Sektör İlişkisi. Hüseyin Aydın Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı

Ekonomideki Son Gelişmeler Işığında Bankacılık-Reel Sektör İlişkisi. Hüseyin Aydın Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ekonomideki Son Gelişmeler Işığında Bankacılık-Reel Sektör İlişkisi Hüseyin Aydın Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Kayseri Sanayi Odası 10.05.2012 Kayseri Sanayi Odası nın Değerli Meclis

Detaylı

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BİLGİ YÖNETİMİ DAİRESİ EKİM 2011 25 Görüş ve Önerileriniz İçin: E-posta: beklentianketi@bddk.org.tr Tel: (312)

Detaylı

Banka, Şube ve Personel Sayıları

Banka, Şube ve Personel Sayıları İÇİNDEKİLER Banka, Şube ve Personel Sayıları... 1 Seçilmiş Bilanço Kalemleri... 2 Bilanço İçi Büyüklükler... 4 Bilanço Dışı Büyüklükler 5 Temel Büyüklüklere İlişkin Gelişim 7 Kârlılık... 8 Krediler...

Detaylı

TEB MALİ YATIRIMLAR A.Ş. 2009 YILI I. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU. Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2009 31.03.2009

TEB MALİ YATIRIMLAR A.Ş. 2009 YILI I. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU. Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2009 31.03.2009 TEB MALİ YATIRIMLAR A.Ş. 2009 YILI I. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2009 31.03.2009 Şirketin Ticaret Ünvanı : TEB Mali Yatırımlar A.Ş. Genel Müdürlük Adresi : Meclis-i

Detaylı

1/6. TEB HOLDĠNG A.ġ. 2011 YILI 1. ARA DÖNEM KONSOLĠDE FAALĠYET RAPORU. Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2011 31.03.2011

1/6. TEB HOLDĠNG A.ġ. 2011 YILI 1. ARA DÖNEM KONSOLĠDE FAALĠYET RAPORU. Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2011 31.03.2011 TEB HOLDĠNG A.ġ. 2011 YILI 1. ARA DÖNEM KONSOLĠDE FAALĠYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2011 31.03.2011 ġirketin Ticaret Ünvanı Genel Müdürlük Adresi : TEB Holding A.Ş. : TEB Kampüs Saray Mahallesi

Detaylı

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 Prof. Dr. Yıldırım Beyazıt ÖNAL 6. HAFTA 4. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ Gelişmekte olan ülkeler, son 25 yılda ekonomik olarak oldukça

Detaylı

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU TEB HOLDİNG A.Ş. 2012 YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2012 30.06.2012 Şirketin Ticaret Ünvanı Genel Müdürlük Adresi : TEB Holding A.Ş. : TEB Kampüs C Blok Saray

Detaylı

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU TEB HOLDİNG A.Ş. 2014 YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2014 30.06.2014 Şirketin Ticaret Unvanı : TEB Holding A.Ş. Şirketin Ticaret Sicil Numarası : 176711 Genel

Detaylı

Türk Bankacılık Sistemi. Eylül 2005

Türk Bankacılık Sistemi. Eylül 2005 Bankacılar Dergisi, Sayı 55, 2005 Türk Bankacılık Sistemi 2005 * 1. Genel Değerlendirme Bankacılık sisteminde, 2005 yılında en önemli gelişme, yabancı yatırımcıların bankacılık sistemine doğrudan veya

Detaylı

Bankacılık sektörü. 2002-2008 Mart. Mayıs 2008

Bankacılık sektörü. 2002-2008 Mart. Mayıs 2008 Bankacılık sektörü 2002-2008 Mart Mayıs 2008 Sunumun içeriği I- Finansal sektörün büyüklüğü ve kamu ile ilişkisi II- Bankacılık sistemine ilişkin bilgiler III- Büyüme IV- Bilanço yapısında değişme V-Risk

Detaylı

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BİLGİ YÖNETİMİ DAİRESİ OCAK 2010 18 Görüş ve Önerileriniz İçin: E-posta: beklentianketi@bddk.org.tr Tel: (312)

Detaylı

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2 İÇİNDEKİLER Banka, Şube ve Personel Sayıları... 1 Seçilmiş Bilanço Kalemleri... 2 Bilanço İçi Büyüklükler... 4 Bilanço Dışı Büyüklükler 5 Temel Büyüklüklere İlişkin Gelişim 7 Kârlılık... 8 Krediler...

Detaylı

Türk Bankacılık Sistemi Haziran 2005 *

Türk Bankacılık Sistemi Haziran 2005 * Bankacılar Dergisi, Sayı 54, 2005 Türk Bankacılık Sistemi Haziran 2005 * I. 2005 Yılının İlk Yarısında Ekonomideki Gelişmeler Yabancı yatırımcıların YTL cinsinden finansal araçlara olan talepleri sürerken

Detaylı

Ekonomide ve Bankacılık Sektöründe Gelişmeler, Beklentiler. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

Ekonomide ve Bankacılık Sektöründe Gelişmeler, Beklentiler. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı Ekonomide ve Bankacılık Sektöründe Gelişmeler, Beklentiler Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı 12 Mayıs 2017 2016: zorlukların ve belirsizliklerin yüksek olduğu bir yıl yaşandı Dış ve iç şoklar üst üste

Detaylı

Banka, Şube ve Personel Sayıları

Banka, Şube ve Personel Sayıları İÇİNDEKİLER Banka, Şube ve Personel Sayıları... 1 Seçilmiş Bilanço Kalemleri... 2 Bilanço İçi Büyüklükler... 4 Bilanço Dışı Büyüklükler 5 Temel Büyüklüklere İlişkin Gelişim 7 Kârlılık... 8 Krediler...

Detaylı

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 3. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 3. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU TEB HOLDİNG A.Ş. 2012 YILI 3. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2012 30.09.2012 Şirketin Ticaret Ünvanı Genel Müdürlük Adresi : TEB Holding A.Ş. : TEB Kampüs C Blok Saray

Detaylı

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2 İÇİNDEKİLER Banka, Şube ve Personel Sayıları... 1 Seçilmiş Bilanço Kalemleri... 2 Bilanço İçi Büyüklükler... 4 Bilanço Dışı Büyüklükler 5 Temel Büyüklüklere İlişkin Gelişim 7 Kârlılık... 8 Krediler...

Detaylı

TEB HOLDİNG A.Ş. 2013 YILI 1. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

TEB HOLDİNG A.Ş. 2013 YILI 1. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU TEB HOLDİNG A.Ş. 2013 YILI 1. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2013 31.03.2013 Şirketin Ticaret Unvanı : TEB Holding A.Ş. Şirketin Ticaret Sicil Numarası : 176711 Genel

Detaylı

ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. ve Konsolidasyona Tabi Bağlı Ortaklığı

ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. ve Konsolidasyona Tabi Bağlı Ortaklığı ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. ve Konsolidasyona Tabi Bağlı Ortaklığı 1 OCAK 30 HAZİRAN 2014 KONSOLİDE ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 30 Haziran 2014 Bankanın Ticaret Unvanı : Arap Türk Bankası

Detaylı

TEB MALİ YATIRIMLAR A.Ş. 2010 YILI 1. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU. Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2010 31.03.2010

TEB MALİ YATIRIMLAR A.Ş. 2010 YILI 1. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU. Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2010 31.03.2010 TEB MALİ YATIRIMLAR A.Ş. 2010 YILI 1. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2010 31.03.2010 Şirketin Ticaret Ünvanı : TEB Mali Yatırımlar A.Ş. Genel Müdürlük Adresi : Meclis-i

Detaylı

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BİLGİ YÖNETİMİ DAİRESİ OCAK 2008-10 Görüş ve Önerileriniz İçin E-posta : beklentianketi@bddk.org.tr Tel: (312)

Detaylı

TEB HOLDİNG A.Ş. 2014 YILI 1. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

TEB HOLDİNG A.Ş. 2014 YILI 1. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU TEB HOLDİNG A.Ş. 2014 YILI 1. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2014 31.03.2014 Şirketin Ticaret Unvanı : TEB Holding A.Ş. Şirketin Ticaret Sicil Numarası : 176711 Genel

Detaylı

İHRACATIN FİNANSMANI METİN TABALU / TİM GENEL SEKRETER YARDIMCISI

İHRACATIN FİNANSMANI METİN TABALU / TİM GENEL SEKRETER YARDIMCISI 1 İHRACATIN FİNANSMANI METİN TABALU / TİM GENEL SEKRETER YARDIMCISI 4 EKİM 2013 2004-1 2004-4 2005-3 2006-2 2007-1 2007-4 2008-3 2009-2 2010-1 2010-4 2011-3 2012-2 2013-1 TÜRKİYE DE GSYH İTHALAT İLİŞKİSİ

Detaylı

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ MART 2018 Hazırlayan: Yağmur Özcan Uluslararası

Detaylı

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BİLGİ YÖNETİMİ DAİRESİ NİSAN 2012 27 Görüş ve Önerileriniz İçin: E-posta: beklentianketi@bddk.org.tr Tel: (312)

Detaylı

1 OCAK- 31 MART 2009 ARA DÖNEMİNE AİT KONSOLİDE OLMAYAN FAALİYET RAPORU

1 OCAK- 31 MART 2009 ARA DÖNEMİNE AİT KONSOLİDE OLMAYAN FAALİYET RAPORU TURKISH BANK A.Ş. 1 OCAK- 31 MART 2009 ARA DÖNEMİNE AİT KONSOLİDE OLMAYAN FAALİYET RAPORU A-BANKAMIZDAKİ GELİŞMELER 1-ÖZET FİNANSAL BİLGİLER Bankamızın 2008 yıl sonunda 823.201 bin TL. olan aktif büyüklüğü

Detaylı

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı.

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı. Makro Veri Büyüme ve Dış Ticaret: Türkiye ekonomisi için yüksek büyüme=yüksek dış ticaret açığı İbrahim Aksoy Ekonomist Tel: +90 212 334 91 04 E-mail: iaksoy@sekeryatirim.com.tr TÜİK tarafından bugün açıklanan

Detaylı

Hüseyin Aydın. Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Gaziantep Sanayi Odası 20 Ekim 2011

Hüseyin Aydın. Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Gaziantep Sanayi Odası 20 Ekim 2011 Hüseyin Aydın Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Gaziantep Sanayi Odası 20 Ekim 2011 Sayın Vekilim, Sayın Başkanlar, Gaziantep İlimizin Değerli Girişimcileri, Sayın Meslektaşlarım, Değerli

Detaylı

Finans Sektöründe Tüketici Hukuku ve Uygulama Alanları Sempozyumu. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye Bankalar Birliği

Finans Sektöründe Tüketici Hukuku ve Uygulama Alanları Sempozyumu. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye Bankalar Birliği Finans Sektöründe Tüketici Hukuku ve Uygulama Alanları Sempozyumu Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye Bankalar Birliği İstanbul 6 Aralık 2012 Sayın Bakanım, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun

Detaylı

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013 Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program 22 Kasım 201 Büyüme Tahminleri (%) 4, 4,1 Küresel Büyüme Tahminleri (%) 4,1,2,0 ABD Büyüme Tahminleri (%) 2,,,,,,1,6,6 2,8 2,6 2,4 2,2

Detaylı

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2 İÇİNDEKİLER Banka, Şube ve Personel Sayıları... 1 Seçilmiş Bilanço Kalemleri... 2 Bilanço İçi Büyüklükler... 4 Bilanço Dışı Büyüklükler. 5 Temel Büyüklüklere İlişkin Gelişim. 7 Kârlılık... 8 Krediler...

Detaylı

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Dr. Vahdettin Ertaş. Finansal Erişim Konferansı. Açılış Konuşması. 3 Haziran 2014

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Dr. Vahdettin Ertaş. Finansal Erişim Konferansı. Açılış Konuşması. 3 Haziran 2014 Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Dr. Vahdettin Ertaş Finansal Erişim Konferansı Açılış Konuşması 3 Haziran 2014 Sn. Hazine Müsteşarım, Sn. BDDK Başkanım, Dünya Bankasının ülke direktörü Sn. Raiser, yurtiçinden

Detaylı

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2 İÇİNDEKİLER Banka, Şube ve Personel Sayıları... 1 Seçilmiş Bilanço Kalemleri... 2 Bilanço İçi Büyüklükler... 4 Bilanço Dışı Büyüklükler. 5 Temel Büyüklüklere İlişkin Gelişim. 7 Kârlılık... 8 Krediler...

Detaylı

TEB HOLDİNG A.Ş. 2013 YILI 3. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

TEB HOLDİNG A.Ş. 2013 YILI 3. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU TEB HOLDİNG A.Ş. 2013 YILI 3. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2013 30.09.2013 Şirketin Ticaret Unvanı : TEB Holding A.Ş. Şirketin Ticaret Sicil Numarası : 176711 Genel

Detaylı

TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ Türkiye Bankalar Birliği 2006-2007 Dönemi Çalışmalarına İlişkin Faaliyet Raporu, Denetçi Raporları, Bilanço, Hesap Durumu, 31.03.2007 Tarihli Bağımsız Denetim Raporu, 2007-2008

Detaylı

Tüm Sektörlerin Finansal Analizi

Tüm Sektörlerin Finansal Analizi 2013 Yılı Sektörel Bilançolar Tüm Sektörlerin Finansal Analizi 2013 Yılı Özeti Likidite Durağan İşletme Sermayesi İhtiyacı Artıyor Borçluluk Yükseliyor Finansman Giderleri Yükseliyor Net Kar Düşüyor Merkez

Detaylı

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2 İÇİNDEKİLER Banka, Şube ve Personel Sayıları... 1 Seçilmiş Bilanço Kalemleri... 2 Bilanço İçi Büyüklükler... 4 Bilanço Dışı Büyüklükler. 5 Temel Büyüklüklere İlişkin Gelişim. 7 Kârlılık... 8 Krediler...

Detaylı

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2 İÇİNDEKİLER Banka, Şube ve Personel Sayıları... 1 Seçilmiş Bilanço Kalemleri... 2 Bilanço İçi Büyüklükler... 4 Bilanço Dışı Büyüklükler. 5 Temel Büyüklüklere İlişkin Gelişim. 7 Kârlılık... 8 Krediler...

Detaylı

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2 İÇİNDEKİLER Banka, Şube ve Personel Sayıları... 1 Seçilmiş Bilanço Kalemleri... 2 Bilanço İçi Büyüklükler... 4 Bilanço Dışı Büyüklükler.. 5 Temel Büyüklüklere İlişkin Gelişim... 7 Kârlılık... 8 Krediler...

Detaylı

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2 İÇİNDEKİLER Banka, Şube ve Personel Sayıları... 1 Seçilmiş Bilanço Kalemleri... 2 Bilanço İçi Büyüklükler... 4 Bilanço Dışı Büyüklükler. 5 Temel Büyüklüklere İlişkin Gelişim. 7 Kârlılık... 8 Krediler...

Detaylı

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2 İÇİNDEKİLER Banka, Şube ve Personel Sayıları... 1 Seçilmiş Bilanço Kalemleri... 2 Bilanço İçi Büyüklükler... 4 Bilanço Dışı Büyüklükler. 5 Temel Büyüklüklere İlişkin Gelişim. 7 Kârlılık... 8 Krediler...

Detaylı

Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi

Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisadi ve Mali Analiz Yüksek Lisansı Bütçe Uygulamaları ve Mali Mevzuat Dersi 2015 YILI

Detaylı

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN KAMU ALTYAPI YATIRIMLARININ SERMAYE PİYASALARI ARACILIĞIYLA FİNANSMANI KONULU

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN KAMU ALTYAPI YATIRIMLARININ SERMAYE PİYASALARI ARACILIĞIYLA FİNANSMANI KONULU SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN KAMU ALTYAPI YATIRIMLARININ SERMAYE PİYASALARI ARACILIĞIYLA FİNANSMANI KONULU SPK 7. ARAMA KONFERANSI NDA YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 ARALIK

Detaylı

KOÇ FİNANSAL HİZMETLER A.Ş. 30 EYLÜL 2012 TARİHİ İTİBARİYLE HAZIRLANAN ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

KOÇ FİNANSAL HİZMETLER A.Ş. 30 EYLÜL 2012 TARİHİ İTİBARİYLE HAZIRLANAN ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU KOÇ FİNANSAL HİZMETLER A.Ş. 30 EYLÜL 2012 TARİHİ İTİBARİYLE HAZIRLANAN ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU 1 İçindekiler 1. Koç Finansal Hizmetler in Kısa Tarihçesi ve Ortaklık Yapısı... 3 2. Yönetim Kurulu Başkan

Detaylı

ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. Ve Konsolidasyona Tabi Bağlı Ortaklığı

ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. Ve Konsolidasyona Tabi Bağlı Ortaklığı ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. Ve Konsolidasyona Tabi Bağlı Ortaklığı 1 OCAK 30 EYLÜL 2014 KONSOLİDE ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 30 Eylül 2014 Bankanın Ticaret Unvanı : Arap Türk Bankası

Detaylı

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR Bu rapor ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş Gruplara Yönelik Gelir Amaçlı Kamu Borçlanma Araçları

Detaylı

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2013 YILI İLK YARI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2013 YILI İLK YARI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2013 YILI İLK YARI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ DEĞERLENDİRMEK ÜZERE DÜZENLEDİĞİ BASIN TOPLANTISI KONUŞMA METNİ 15 TEMMUZ 2013

Detaylı

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ. 30 Haziran 2010 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ. 30 Haziran 2010 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 30 Haziran 2010 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2010 30.06.2010 Bankanın Ticaret Ünvanı : Bankpozitif Kredi ve

Detaylı

VAKIFBANK 1Ç2017 Sonuçları

VAKIFBANK 1Ç2017 Sonuçları ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ 11 Mayıs 2017 VAKIFBANK 1Ç2017 Sonuçları HARUN DERELİ hdereli@ziraatyatirim.com.tr TURGUT USLU tuslu@ziraatyatirim.com.tr Vakıfbank ın Net Karı 1Ç2017 de 1.225mn TL ile Beklentileri Aştı

Detaylı

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI SN. ABDULLATİF ŞENER İN BASEL-II YE GEÇİŞE İLİŞKİN KONUŞMA METNİ. Değerli Basın Mensupları ve Konuklar;

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI SN. ABDULLATİF ŞENER İN BASEL-II YE GEÇİŞE İLİŞKİN KONUŞMA METNİ. Değerli Basın Mensupları ve Konuklar; DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI SN. ABDULLATİF ŞENER İN BASEL-II YE GEÇİŞE İLİŞKİN KONUŞMA METNİ Değerli Basın Mensupları ve Konuklar; Teknolojik gelişmeler ve liberalleşmelerin etkisiyle, mali kurumlar

Detaylı

GARANTİ BANKASI 1Ç2017 Sonuçları

GARANTİ BANKASI 1Ç2017 Sonuçları ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ 27 Nisan 2017 GARANTİ BANKASI 1Ç2017 Sonuçları HARUN DERELİ hdereli@ziraatyatirim.com.tr TURGUT USLU tuslu@ziraatyatirim.com.tr Garanti Bankası nın 2017 Yılının İlk Çeyreğindeki Net Dönem

Detaylı

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2 İÇİNDEKİLER Banka, Şube ve Personel Sayıları... 1 Seçilmiş Bilanço Kalemleri... 2 Bilanço İçi Büyüklükler... 4 Bilanço Dışı Büyüklükler. 5 Temel Büyüklüklere İlişkin Gelişim. 7 Kârlılık... 8 Krediler...

Detaylı

2010 Yılı Faaliyet Raporu

2010 Yılı Faaliyet Raporu 2010 Yılı Faaliyet Raporu İÇİNDEKİLER A. Sunuş a. Ulusal Faktoring ve 2010 a Genel Bakış b. Önemli Kilometre Taşları B. Faaliyetler a. Faktoring Sektörü b. Ulusal ın Başlıca Finansal Göstergeleri ve Sektördeki

Detaylı

İpotek Teminatlı Menkul Kıymetler

İpotek Teminatlı Menkul Kıymetler Bankacılar Dergisi, Sayı 55, 2005 İpotek Teminatlı Menkul Kıymetler Ersin Özince Hypo Vereinsbank AG (HVB) tarafından 21 Kasım 2005 tarihinde İstanbul da düzenlenen İpotek Teminatlı Tahviller Konferansında

Detaylı

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BİLGİ YÖNETİMİ DAİRESİ EKİM 2010 21 Görüş ve Önerileriniz İçin: E-posta: beklentianketi@bddk.org.tr Tel: (312)

Detaylı

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ VİZYON BELGESİ (TASLAK) Türkiye 2053 Stratejik Lokomotif Sektörler MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ Millet Hafızası ve Devlet Aklının bize bıraktığı miras ve tarihî misyon, İstanbul un Fethinin

Detaylı

Seçilmiş Haftalık Veriler* 7 Nisan 2017

Seçilmiş Haftalık Veriler* 7 Nisan 2017 Seçilmiş Haftalık Veriler* 7 Nisan 217 Sermaye Piyasaları ve Makro Ekonomik Araştırmalar *BDDK ve TCMB nin 31 Mart 217 haftasına ait haftalık istatistiklerinden derlenmiştir. Jun-9 Dec-9 Jun-1 Dec-1 Jun-11

Detaylı

TEKSTİL BANKASI A.Ş. 3.ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

TEKSTİL BANKASI A.Ş. 3.ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU Sermaye Piyasası Kurulu nun Seri :XI No :29 Sayılı Tebliği ne İstinaden Hazırlanmış 30 Eylül 2008 Tarihli; TEKSTİL BANKASI A.Ş. 3.ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU 1 BİRİNCİ BÖLÜM BANKA HAKKINDA GENEL BİLGİLER

Detaylı

Ekonomide ve bankacılık sektöründe gelişmeler ve öneriler

Ekonomide ve bankacılık sektöründe gelişmeler ve öneriler Ekonomide ve bankacılık sektöründe gelişmeler ve öneriler 23 Aralık 2011 Büyüme için yatırımlar sürdürülmelidir ancak tasarruflarımız yetersizdir 40 35 30 25 20 15 10 5 0 34 Tasarruf ve Yatırım Oranı (2011,

Detaylı

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ BİLGİ YÖNETİMİ DAİRESİ TEMMUZ 2011 24 Görüş ve Önerileriniz İçin: E-posta: beklentianketi@bddk.org.tr Tel: (312)

Detaylı

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ. 31 Mart 2010 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ. 31 Mart 2010 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 Mart 2010 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2010 31.03.2010 Bankanın Ticaret Ünvanı : Bankpozitif Kredi ve Kalkınma

Detaylı

Bankacılık Sektöründeki Gelişmeler. 28 Şubat 2017

Bankacılık Sektöründeki Gelişmeler. 28 Şubat 2017 Bankacılık Sektöründeki Gelişmeler 28 Şubat 2017 Faaliyet ortamı Uluslararası ve bölgesel ABD de faizler yükseliyor GOÜ sermaye girişi daha düşük Para piyasaları dalgalı Petrol fiyatlarında düşüş durdu

Detaylı

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2 İÇİNDEKİLER Banka, Şube ve Personel Sayıları... 1 Seçilmiş Bilanço Kalemleri... 2 Bilanço İçi Büyüklükler... 4 Bilanço Dışı Büyüklükler.. 5 Temel Büyüklüklere İlişkin Gelişim... 7 Kârlılık... 8 Krediler...

Detaylı

GARANTİ BANKASI 2Ç2014 Sonuçları Hedef Fiyat: 9,40TL

GARANTİ BANKASI 2Ç2014 Sonuçları Hedef Fiyat: 9,40TL ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ 4 Ağustos 2014 GARANTİ BANKASI 2Ç2014 Sonuçları Öneri: TUT Hedef Fiyat: 9,40TL HARUN DERELİ hdereli@ziraatyatirim.com.tr Garanti Bankası 2014 Yılının İkinci Çeyreğinde Net Faiz Marjında

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 21 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015) TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015) Hane Halkı İşgücü İstatistikleri 2014 te Türkiye de toplam işsizlik %10,1, tarım dışı işsizlik ise %12 olarak gerçekleşti. Genç nüfusta ise işsizlik

Detaylı

1/6. TEB HOLDĠNG A.ġ. 2011 YILI 3. ARA DÖNEM KONSOLĠDE FAALĠYET RAPORU. Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2011 30.09.2011

1/6. TEB HOLDĠNG A.ġ. 2011 YILI 3. ARA DÖNEM KONSOLĠDE FAALĠYET RAPORU. Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2011 30.09.2011 TEB HOLDĠNG A.ġ. 2011 YILI 3. ARA DÖNEM KONSOLĠDE FAALĠYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2011 30.09.2011 ġirketin Ticaret Ünvanı Genel Müdürlük Adresi : TEB Holding A.Ş. : TEB Kampüs C Blok Saray

Detaylı

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2 İÇİNDEKİLER Banka, Şube ve Personel Sayıları... 1 Seçilmiş Bilanço Kalemleri... 2 Bilanço İçi Büyüklükler... 4 Bilanço Dışı Büyüklükler.. 5 Temel Büyüklüklere İlişkin Gelişim... 7 Kârlılık... 8 Krediler...

Detaylı