Çözüm sürecine Demirtaş engeli

Transkript

1 EFSANE RÖPORTAJLAR 4 Mart 2015 Çarşamba Fiyatı 25 Kr Arınç, çözüm sürecini engelleyenlerin başında HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş ın olduğunu söyledi... Çözüm sürecine Demirtaş engeli DAVUTOĞLU: Demirtaş süreci provoke etmesin Başbakan Davutoğlu: "(Çözüm Süreci'yle ilgili açıklama) Bu açıklamayla birlikte yeni bir dönem başladı. Bunun gereğini herkesin yapacağına inanıyorum. HDP içinde de açıklamayı yapan HDP milletvekilleri ile daha sonra yorum yapan Selahattin Demirtaş'ın yorumları arasında bir açı var" "Başka bir partinin iç meselesine girmek istemem ama bunu çözmeleri lazım. İkircikli dil kullanmamak lazım. 'Biz silahları bırakırız ama...' dememek lazım. Silahları bırakmanın 'ama'sı olmaz" Bu açıklamada benim tuzum az' diye düşünüp kimse provoke etmemeli" diye konuştu. HABERİ 12 DE 3 BAKAN değişiyor Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptıkları istişare sonucunda, 7 Haziran'da yapılacak seçimler nedeniyle istifa edecek bakanların yerine müsteşarların getirilmesine karar verdiklerini belirterek, "Adalet Bakanlığına Sayın Kenan İpek, İçişleri Bakanlığına Sayın Sebahattin Öztürk ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına Sayın Feridun Bilgin, önümüzdeki günler itibarıyla 6 Mart son gün olduğu için, o gün itibarıyla göreve başlamak üzere kararlaştırılmışlardır. Zaten bu, Türkiye'de on yıllardır olan bir uygulama. Üzerinde tekrar düşünmek lazım, 'gerçekten buna ihtiyaç var mı' diye. 12 DE Fehmi Koru Merak edenlere erken bir seçim raporu 3. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 11. Sayfada Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 9. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 9. Sayfada Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Çözüm Süreci'ne bugüne kadar ne kadar engel çıkarılmışsa bunlardan sorumlu olanların en başta geleni Selahattin Demirtaş'tır. Bundan sonra da bu ismi telaffuz etmek veya bunun üzerinde konuşmak niyetinde değilim. İstanbul'da konuşuluyor, herkes gayet memnun bir şekilde açıklama yapıyor, Sayın Demirtaş'ın bir saat sonraki yüz ifadesine bakın, çatma kaşlar, sıkıntı, öfke ve nefret. Çözüm Süreci'nde iyi niyetli çabalar gösteren insanlar anlayışla akılla rasyonel bir karar vermişlerdir" SÜRECİN BAŞARIYA ULAŞMASINI İSTEMİYOR Arınç: Demirtaş, Çözüm Süreci konusunda, iyi niyetli çaba gösteren ve bu sürecin başarıya ulaşmasını arzu eden birisi değildir, buna yürekten inanıyorum. Bana ulaşan bilgilerin gerçekliğini çok iyi bildiğim için bunu söylüyorum. Dilerim ki bu noktadan sonra bu süreci baltalayacak hareketin içerisinde olmaz. O, şimdi, önümüzdeki seçimler için iyi, verimli bir proje gibi görünüyor. Bu proje üzerinde Türkiye'de çalışanlar var. Ben 40 yıldır siyasetin içindeyim, hangi projelerin kimler tarafından parlatıldığını, siyasete sürüldüğünü, ne yapılmak istendiğini az çok tahmin ederim. Bu proje sadece Demirtaş'ın şahsında değil, içinde kızıl yıldızı barındıran Vatan Partisi için de bir noktadır, bir başka parti için de bir noktadır." şeklinde konuştu. HABERİ 12 DE Vurucu güç olan F-16'ların pilotları, "dünyanın en teknolojik" simülatörlerinde eğitim alarak, havadan gelecek her türlü tehdide karşı tam donanımlı hale geliyor. www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz ü dan takip edebilirsiniz Kılıçdaroğlu, mal varlığını açıkladı Kılıçdaroğlu'nun mal varlığında bulunan konutlar"ankara Balgat'ta 2003 yılında edinilen, değeri 142 bin lira olan Selvi Kılıçdaroğlu üzerine tapulu konut. Ankara Akyurt'ta 2003 yılında edinilen, değeri 57 bin 300 lira olan kendisi üzerine konut; Tunceli'de 2007 yılında edinilen, değeri 75 bin 284 lira olan, kendisi üzerine kayıtlı konut; Burhaniye'de 2009 yılında edinilen, değeri 300 bin lira olan, kendisi üzerine kayıtlı konut." HABERİ 12. SAYFADA Havadan gelecek tehditlere karşı vurucu güç F-16'ların bulunduğu, Türkiye'nin ilk jet üssü olan 9. Ana Jet Üs Komutanlığı, üstlendiği stratejik önem nedeniyle "Ege'nin Kalesi" olarak nitelendiriliyor. Üste, "kaplan" ve "kobra" simgeleri olan iki F-16 filosu bulunuyor. HABERİ 12. SAYFADA Gazetemizi Gazetemizi Abdüllatif Şener anlatıyor Erdoğan parti kurunca AB ve ABD ye neden gitti? Türk siyasetinin bir dönemine damgasını vuran isimlerden biri olan AK Parti nin kurucularından, yöneticilerinden ve eski başbakan yardımcılarından, bakanlardan Abdüllatif Şener Efsane Güzeldereli nin sorularını yanıtladı. Şener, Televizyonlar da, gazeteler de hepsi tekdüze ve hepsi taraf. Tarafgirlik gerçeklere baskı Tek yanlı yayın yapıyorlar, milleti kandırıyorlar. Kandırdıklarının içinde biri de ben olmayayım diye izlemiyorum. Şener, Alain Delon'un filmindeki hangi sözden etkilendi ki bugün hala tekrarlıyor. Eşiyle başı açık olduğu için mi evlendi? Yoksa olay başka türlü mü gerçekleşti? Her şeyin tadını bilirim. Ama şarabın tadını bilmem sözünü neden söyledi? İktidara gelmeden önce Recep Tayyip Erdoğan'ın Amerika ve Avrupa ya neden gitti? Dindar bir çevrede doğmuş ve yetişmiş olmasına rağmen Marksist bir ruh mu? Kaç kez mide kanaması geçirdi? Bu rahatsızlığının sebepleri arasında neler var? Çocukluğu nasıldı? Sokaklarda simit sattı mı? Sokakların ona öğrettiği şeyler ne? Bunca yıldır aktif siyasetin ve üniversitelerin içinde; bu süreçteki birikimi ne kadar? Efsane GÜZELDERELİ nin röportajı bugün 13. SAYFADA Dünyanın en zengini Türkiye nin en zengini MURAT ÜLKER Dünyanın önde gelen ekonomi dergilerinden Forbes, 2015'in en zenginlerini açıkladı. Microsoft'un kurucusu Bill Gates'in liderliği bu yıl da kimseye kaptırmadığı listeye Türkiye'den 32 kişi girdi. Türkiye nin en zengini Murat Ülker Forbes dergisinin 2015 Milyarderleri Listesi'nde 32 Türk zengini de yer aldı. Bu sayı geçen sene 24 iken, bu sene listeye giren 8 yeni ismi Mehmet Aydınlar, Turgay Ciner, Mehmet Rüştü Başaran, Mustafa Vehbi Koç, Şevket /yedigun.gazetesi BİLL GATES Sabancı, Suzan Sabancı Dinçer, Serra Sabancı ve Fatma Yazıcı oluşturdu. 7 DE

2 2 SINEMA TV / MAGAZIN 4 Mart 2015 Çarşamba Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali Ekim de düzenlenecek "16. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali", "kültürel miras ve korumacılık" temasıyla 9-11 Ekim'de gerçekleştirilecek. KARABÜK - Safranbolu Belediye ve Festival Komitesi Başkanı Necdet Aksoy, gazetecilere yaptığı açıklamada, festival hazırlıklarının aralıksız sürdürüldüğünü söyledi. Festival komitesinin iki toplantı gerçekleştirerek festivalin tarihini belirlediğini ifade eden Aksoy, alt temalarla ilgili öneriler sunulduğunu kaydetti. Festivalin Tarihi Çarşı bölgesinde yapılacağını vurgulayan Aksoy, "Türkiye'nin 16'ncı Belgesel Film Oscarlarını vermeyle ilgili yoğun çalışma içindeyiz. Kortej yürüyüşünü Şehitlik Meydanı'ndan başlatıp, Tabakhane mevkisindeki Muallimler Birliği binası önünde son bulacak şekilde yapacağız ve bazı etkinlikler orada olacak" diye konuştu. Alt temayla ilgili üç öneri getirildiğini anlatan Aksoy, şunları kaydetti: "Safranbolu, Çanakkale Zaferi'nde önemli nokta işgal etmekte. O günlerde bağlı olduğu Kastamonu ilinden en fazla şehit verilen bölgedir. Bunun yanında Safranbolu'dan 42. Alay'ın önemli kısmını oluşturan askerler buradan gitmiştir. Bu askerlerimizden pek azı geri dönmüştür. Bu nedenle Çanakkale Zaferi'nin 100. yılını anımsatan, alt tema haline getiren önerimiz var. İkinci öneri ise Safranbolu'da esnaf ahlakı konusunda çok ciddi çalışmalar var. Ahilik, yerleşik kültürlerden birisi. Ahilik kültürüne vurgu yapan tema önerildi. Ayrıca geleneksel örf, adet ve folkloru ön plana geçireceğimiz bir öneri var." Muallimler Birliği binasını tamamlayıp "festivalin mutfağı" olarak kullanacaklarını vurgulayan Aksoy, "Belgesellerimizi orada arşivleyeceğiz ve belgesel film kütüphanesi yapacağız. Bundan sonra belli haftalarda belgeseller göstereceğiz. Elimizde 2 bine yakın belgesel film var. Bunları kategorize ederek, belli bölümlere ayırarak her hafta gösterime sunacağız. Türkiye ve dünya genelindeki belgesel film severlerin bu kampanyamıza, çalışmalarımıza destek vereceklerini umut ediyorum. Kendi yaptıkları belgesel filmleri bize göndermelerini ve bu şekliyle gösterime sunacağımızı söylemek istiyorum" ifadesini kullandı. Annemin Şarkısı filmine iki ödül BRÜKSEL -Yönetmen Erol Mintaş'ın ilk uzun metrajlı filmi "Annemin Şarkısı", Belçika'nın Mons Aşk Filmleri Festivali'nde iki ödül aldı. İstanbul'a göç etmek zorunda kalan anneyle oğlunun kentsel dönüşümle derinleşen kimlik sorununu işleyen, Kürtçe ve Türkçe çekilen, 2014 yapımı Annemin Şarkısı, jüri özel ödülüne layık görülürken Feyyaz Duman'a da en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandırdı. İstanbul ve Doğubeyazıt'ta çekilen Annemin Şarkısı geçen yıl Saraybosna Film Festivali'nde en iyi film ve en iyi erkek oyuncu ve Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde en iyi ilk film, en iyi erkek oyuncu, en iyi yardımcı erkek oyuncu ve en iyi müzik ödüllerini toplamıştı. Vizyona yeni girecek filmler "Çarşı Pazar" Kahraman adlı saf ve iyi niyetli bir gencin köyünü korumak için verdiği komik mücadelesini anlatan filmin başrollerinde, Erdem Yener ve Ayhan Taş yer alırken, ikiliye İlker Aksum, Emin Olcay, Tarık Pabuççuoğlu ve Suzan Aksoy eşlik ediyor. Boyut Film adına Mahsun Kırmızıgül ve Murat Tokat'ın yapımcılığını üstlendiği filmin yönetmenliğini Muharrem Gülmez yaptı. Birdman" Sinema dünyasının en prestijli ödülü sayılan Oscar'da "En İyi Film", "En İyi Yönetmen", "En İyi Görüntü Yönetmeni" ve "En İyi Orijinal Senaryo" olmak üzere 4 dalda ödül alan "Birdman" vizyona girecek. Başrolde Micheal Keaton'ın bulunduğu filmde, ünlü aktöre Edward Norton, Naomi Watts, Zach Galifianakis, Andrea Riseborough ve Emma Stone eşlik ediyor. Çöküşteki bir oyuncunun yeniden parlama çabasını anlatan kara komedi türündeki film, "Paramparça Aşklar Köpekler", "21 Gram", "Babil", "Biutiful" gibi yapımlarla sinema dünyasında ses getiren Meksikalı yönetmen Alejandro Gonzalez Inarritu'nun imzasını taşıyor. "Aşk Başkadır" Alfred Molina, John Lithgow, Marisa Tomei, Olya Zueva, Tatyana Zbirovskaya, Jason Stuart, Darren E. Burrows, Charlie Tahan ile Harriet Sansom Harris'in oynadığı filmin yönetmenliğini Ira Sachs yaptı."bazen birlikte kalmak, ayrı düşmek demektir" sloganıyla yola çıkan ABD- Fransa ortak yapımı filmin konusu şöyle: "39 yıllık bir beraberlikten sonra, evlilik kanunundaki değişimden faydalanan Ben ve George evlenmeye karar verirler. Fakat balayından döndüklerinde onları kötü bir sürpriz beklemektedir. Ben, uzun süredir çalıştığı okulundan çıkartılmıştır ve artık Chelsea'deki küçük apartman dairelerinde yaşama imkanları kalmamıştır." 05:23 İstiklal Marşı ve Günün Program Akışı 05:25 Sarayın Doktoru 06:30 1'de Sabah 09:00 1'de Bugün 09:15 Avrupa Avrupa 11:00 İyi Fikir 12:45 Böyle Bitmesin 14:30 Beni Böyle Sev 16:35 1'de Bugün 16:50 Zengin Kız Fakir Oğlan 19:00 Ana Haber Bülteni 19:45 Spor 19:50 Hava Durumu 19:55 Diriliş Ertuğrul 23:00 Yedikule Hayat Yokuşu 01:05 Beni Böyle Sev 03:05 1'de Bugün 03:20 Dizi Klip 03:30 Zengin Kız Fakir Oğlan 07:00 Kahvaltı Haberleri 10:00 Müge Anlı İle Tatlı Sert 13:00 Kızlar ve Anneleri 15:00 Alemin Kıralı 16:00 Zahide ile Yetiş Hayata 18:55 Atv Ana Haber 20:00 Kara Para Aşk 23:40 Kim Milyoner Olmak İster? 00:55 Bitmeyen Şarkı 02:20 Aşk ve Ceza 03:50 Beyaz Gelincik 07:00 HER SABAH 08:45 2.SAYFA 10:40 DİLARA KOÇAK İLE İYİ YAŞAM 12:30 ERKAN AKKUŞ İLE ÖĞLE HABERLERİ 12:50 DERYA'NIN DÜNYASI 15:00 DUDAKTAN KALBE 17:00 İKİNCİ BAHAR 18:15 EKİN OLCAYTO İLE ANA HABER 19:30 SPOR BÜLTENİ 19:45 YABANCI SİNEMA TORNADO 21:30 YABANCI SİNEMA ASLA VAZGEÇME 23:10 BUNU KONUŞALIM YAŞAM-CANLI 00:00 YABANCI SİNEMA TEKRAR 01:30 YABANCI SİNEMA TEKRAR 06:00 Dila Hanım 07:00 Aşkın Bedeli 07:45 Deniz Yıldızı 09:00 Beni Affet 10:00 Melek 12:00 En Güzel Bölüm 12:30 Aşkın Bedeli 14:30 Benim Kuaförüm 16:00 En Güzel Bölüm 16:30 Beni Affet 18:30 Star Haber 19:15 Deniz Yıldızı 20:30 Güzel Köylü 23:30 Aşktan Kaçılmaz 07:30 Aile Doktoru (Yeni) 08:45 Magazin 8 09:00 Aramızda Kalmasın 11:45 Sekizde 8 12:30 Ütopya Panorama 13:45 Ver Fırına (Yeni Bölüm) 15:30 Bu Tarz Benim (Yeni) 18:30 Ütopya 20:00 O Ses Türkiye Düelo 23:15 3 Adam 01:15 Bu Tarz Benim 04:45 Ver Fırına 06:00 Geniş Aile 06:45 Günaydın 09:30 Alın 11:00 Aşk-ı Memnu 12:30 Gün Arası 13:00 Ben Bilmem Eşim Bilir 15:45 Evim Şahane 17:15 Arka Sokaklar 18:40 Baba Haber Bülteni 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Hayat Yolunda 23:15 Yerli Dizi 01:30 Abbas Güçlü ile Genç Bakış 19:55 DİRİLİŞ ERTUĞRUL 13. Yüzyıl Dünya yeni kudretini arıyordu. Ve Anadolu, emperyallerin kavgaya tutuştuğu bir diyardı de Türklerin girdiği bu topraklara şimdi, Haçlılar ve Moğollar da ortak olmak istiyordu. Akdeniz, Karadeniz, Balkanlar, Kafkasya ve Mezopotamya yeni sahibini arıyordu. İşte bu yangın yerinde, bizim hikayemizin kahramanı Ertuğrul da, 400 çadırlık obasına bir yurt arıyordu. Yıllardır yersiz ve yurtsuz kalan Kayılar, Ertuğrul dan acılarına, çilelerine ve yolculuklarına son verecek. 19:45 TORNADO Orjinal İsmi:Jet Stream Yönetmen:Jeffery Scott Lando Oyuncular:David Chokachi, Ruth Kearney, Steven Hartley Yapım Yılı:2013 Tür:Aksiyon/Macera Bir meteoroloji uzmanı, 500 mph hızla yoluna çıkan her şeyi yok edebilecek fırtınaların yeryüzünde oluşmaya başlayacağını keşfeder. Bu gerçekleşirse tüm insanlığın sonu gelecektir. Cemal'in annesinin hastalığı Cemal ve Gül'ün planlarını alt üst eder. Cemal evin inşaatını yarım bırakmak zorunda kalır. Bunu öğrenen Cemal'in arkadaşları Cemal'in evi bitirmesi için el birliğiyle Cemal'e yardım etme kararı alırlar. Köyde Cemal ve Gül'ün evlendiğini bilenlerin sayısı gittikçe artmakta, çember iyice daralmaya başlamıştır. Gül'ün ablası Nihal de Gül ve Cemal'in evlendiğini öğrenir. Üstelik Niyazi'nin de bu evliliği bildiğini öğrenince Niyazi'yle arasındaki ilişkiyi tekrar gözden geçirmeye karar verir. Kaan ise Gül ve Cemal'in gizlice evlendiklerine dair şüpheleri gün geçtikçe artmaktadır. Ablasının gördüklerini anlatması Kaan'ın şüphesini daha da arttırır. 20:30 GÜZEL KÖYLÜ

3 bölge haberleri 4 Mart 2015 Çarşamba 3 Ordu-Giresun Havalimanı'nın bu ay sonu açılması hedefleniyor Türkiye'nin mega projeleri arasında yer alan, Avrupa ve Türkiye'nin deniz doldurularak inşa edilen tek havalimanı olma özelliğini taşıyan Ordu-Giresun Havalimanı'nın bu ay sonu açılması hedefleniyor. Geçen yıl 28 Şubat mağduru 798 öğretmen göreve başladı ANKARA - Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçen yıl, 28 Şubat döneminde kılık kıyafet yönetmeliği nedeniyle meslekten ihraç edilen ve baskılar sonucu istifa etmek zorunda kalan öğretmenlerden 798'inin atamasını yaptı. Bakanlığın, "2014 Faaliyet Raporu"na göre, geçen yıl bakanlığa bağlı resmi eğitim kurumlarına 51 bin 57 öğretmen atandı. Bu öğretmenler arasında, 28 Şubat döneminde kılık kıyafet yönetmeliği nedeniyle meslekten ihraç edilen ve baskılar sonucu istifa eden 798 öğretmen de bulunuyor. MEB, 2013'te, 226 öğretmeni açıktan atamasını gerçekleştirmişti. Bu kapsamda, son iki yılda, 28 Şubat mağduru bin 24 öğretmen, göreve başlamış oldu. Bakanlık ayrıca, ilk atama yoluyla 49 bin 2, açıktan atama, kurum içi, kurumlar arası yeniden atama yoluyla 366, milli sporcu olarak 83, engelli öğretmen kadrosundan 671, şehit yakını 1 ve yargı kararları ile 136 öğretmenin atamasını gerçekleştirildi. Bakanlık, geçen yıl iller arası yer değiştirme yoluyla 56 bin 536 öğretmenin atamasını yaptı. Geçen yıl başka Bakanlığa muvafakat ile geçiş, istifa-müstafi ve emeklilik gibi nedenlerle de 7 bin 975 öğretmen MEB kadrolarından ayrıldı. Faaliyet raporunda, 2014'te personelin öğrenim durumlarına göre dağılımına da yer verildi. Buna göre, MEB'de 954'ü doktora, 33 bin 206'sı tezli yüksek lisans, 37 bin 167 tezsiz yüksek lisans, 748 bin 661 lisans, 40 bin 504 ön lisans, 21 bin 652 enstitü, 28 bin 434'ü lise, 14 bin 291'i ilköğretim, 5 bin 52'si ilkokul mezunu olmak üzere 929 bin 921 personel görev yapıyor. Bu personelin sadece 2'si Bakanlıkta sözleşmeli olarak, kalan personel ise kadrolu olarak istihdam ediliyor. Türk kültürünün tanıtılması, yayılması ve korunması, ülke dışındaki vatandaşların ve soydaşların Türkiye ile kültürel bağlarının korunması, güçlendirilmesi ve Türk dilinin öğretilmesi amacıyla yurtdışında görevlendirilen öğretim üyesi, öğretim görevlisi, okutman ve öğretmenler, Bakanlıklararası Ortak Kültür Komisyonu tarafından seçiliyor. Bu çerçevede, Türkçe, sınıf öğretmeni ve farklı branşlardan toplam bin 696 öğretmen ile yurt dışındaki üniversitelerin Türkoloji bölümlerinde, büyükelçilikler-başkonsolosluklar nezdindeki Türk kültür merkezlerinde, toplam 68 Türkçe okutmanı görevlendirildi. Öte yandan, Bakanlığın denetimleri sırasında tespit edilen hususlar ve MEB'e gelen ihbar ve şikayetler sonucu, geçen yıl 305 kişi hakkında inceleme, bin 419 kişi hakkında soruşturma, 180 kişi hakkında ön inceleme, 83 kişi hakkında suç duyurusu, 7 kişi hakkında mucipli ders denetimi, 17 kişi hakkında da soruşturmanın genişletilmesi raporu hazırlandı. ORDU - Yapımına 2011 yılında başlanan, aradan geçen süre içerisinde altyapısı tamamen biten ve üstyapıda ise kaba inşaatları tamamlanan Ordu-Giresun Havalimanı Projesi'nde sona gelindi. Üstyapı çalışmaları kapsamında terminal binası ve uçuş kontrol kulesi başta olmak üzere yaklaşık 15 bin metrekare alan üzerine kurulan diğer binaların tamamlanmasına çalışılıyor. Ordu-Giresun Havalimanı Üstyapı Proje Müdürü Yüksel Kahraman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, projenin çok hızlı bir şekilde ilerlediğini belirterek, "Hedefimiz, altyapısı aylar önce biten projenin üstyapı inşaatlarını tamamlayarak bu ay sonuna yetiştirmek" Binaların dış cepheleri, asma tavan, elektrik donanımı, sıva, seramik, fayans ve havalandırma gibi eksiklerinin tamamlandığını vurgulayan Kahraman, "Yaklaşık 500 işçi gece gündüz demeden iki ilin ortak hayalini tamamlamak için çalışıyor" diye konuştu. Bütün çalışmaların süratle davam ettiğinin altını çizen Kahraman, yolcuların kullanacağı yürüyen merdivenlerin ve bagaj bölümlerinin de monte edildiğini söyledi. "Mart ayı sonunda yetkililerin de ifade ettiği gibi açılış yapmayı planlıyoruz" diyen Kahraman, hava şartlarının istedikleri gibi gittiğini belirterek, "Biz hiçbir mazeretin altına sığınmak istemiyoruz. Hedefimiz ve gayemiz, bize verilen süre içerisinde binaları teslim etmek. Bunun için de her şey yolunda gidiyor. Çok şükür projede sona yaklaştık" ifadesini kullandı. Avrupa ve Türkiye'nin önemli projeleri arasında gösterilen Ordu-Giresun Havalimanı inşaatında görev aldığı için mutlu olduğunu vurgulayan Kahraman, şöyle devam etti: "İki ilin yıllardır beklediği bu projenin tamamlanmasını bizler de sabırsızlıkla bekliyoruz. İnşallah Ordu ve Giresun halkı çok kısa sürede hayallerine kavuşacak. Biz onların bu hayalini tamamlamak için çok uğraş veriyoruz. Özverili bir şekilde çalışıyoruz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Vatandaşlardan biraz daha sabır istiyoruz. Onlar için buradayız." Kahraman, binaları tamamlamaya çalışırken bir yandan da çevre düzenlemesine ve havalimanının güvenliği için tel örgülerin yapımına başladıklarını sözlerine ekledi. Suriyeliler kalıcı, bu gerçeğe göre politikalar üretilmeli ANKARA - İç savaşın uzaması, IŞİD tehdidi gibi sebeplerle Türkiye ye sığınan Suriyeli sığınmacı sayısı gün geçtikçe artıyor. Kayıt altına alınan Suriyeli sayısı 2 milyona ulaşmak üzere. Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (HÜGO) Müdürü Murat Erdoğan, eskiden geçiş için kullanılan Türkiye nin artık hedef ülke haline geldiğini belirtiyor. Erdoğan a göre, Suriyelilerin çok önemli bir bölümü Türkiye de kalıcı olacak ve hükümet onların kalıcı olma durumuna göre politikalar geliştirmeli. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Başkanlığı'nın son verilerine göre, ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyeli sayısı 1 milyon 858 bine yükseldi. Türkiye nin hemen hemen her ilinde önemli bir sayıya ulaşan Suriyeli sığınmacı sorunu beraberinde, asayiş, işsizlik, yoksulluk gibi pek çok sorunu da getiriyor. Resmi kaynaklara göre, Türkiye ye sığınanların 229 bini çadır kent ve barınma merkezlerinde kalıyor. Çadır kent dışında ise 1 milyon 629 bin Suriyeli bulunuyor. Türkiye'ye sığınan Suriyelerin sayısı Bayburt, Tunceli, Ardahan, Kilis, Gümüşhane, Artvin, Çankırı, Bartın, Iğdır, ANKARA - Gençlik ve Spor Bakanlığının, Çanakkale Zaferi'nin 100. yılı nedeniyle başlattığı "Bir Hilal Uğruna Çanakkale" programı, Anadolu'nun farklı kentlerine düzenleniyor. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Serdar Tuncer'in sunumuyla son olarak Düzce Üniversitesi Konferans Salonu'nda yapılan etkinliğe, Düzceli gençler ilgi gösterdi. Çanakkale Savaşı'yla ilgili şiirlerin okunduğu programda sahne alan Cihan Yıldız ise Çanakkale türküleri seslendirdi. Hatıralar ve asker mektuplarından örneklerin verildiği sırada salonda bulunan davetliler gözyaşlarına hakim olamadı. Programın ardından, kültür merkezinde kurulan Çanakkale Savaşı müzesini ve fotoğraf sergisini gezen katılımcılar, Çanakkale Savaşı'nda kullanılan eşya ve silahlara ilgi gösterdi. Farklı illerde düzenlenen programa yarın Hatay Antakya Kültür Sinop ve Bilecik gibi illerin 1 milyon 692 bin 213 olan toplam nüfusunu da geride bıraktı. Kayıt ve tespit çalışmaları devam ederken, Suriyeli sayısının 2 milyonun üzerine çıkması öngörülüyor. Göç ve Suriyelilere yönelik akademik çalışmalarıyla dikkat çeken HÜGO Müdürü Erdoğan, Türkiye'deki Suriyeli sayısının iç savaşın başlangıcındaki bütün beklentiler aştığını belirtiyor. Uluslararası göç hareketlerini incelediklerinde göçmenlerin belirli bir sürenin üzerinde bir yerde kalınca, isteseler bile kolay kolay geri dönemediklerini tespit ettiklerini kaydediyor. Erdoğan, Suriye'deki duruma bakınca, geri dönüşün çok daha zor olduğu görülebilir. diyor. Yaptıkları çalışmalar neticesinde, Suriyelilerin çok ciddi bir bölümünün Türkiye'de kalıcı olacakları yönünde kanaate ulaştıklarını kaydeden Murat Erdoğan, bu durumunun doğuracağı sonuçlar konusunda da şu uyarıları yapıyor: Bu durum doğal olarak orta ve uzun vadede sosyal, ekonomik, siyasal etkiler yaratacaktır. Bu çerçevede en önemli husus, kapsamlı, dinamik ve gerçekçi bir göç yönetiminin ortaya konulmasıdır. Yerelde ortaya konulan olağanüstü çaba, pek çok krizin yaşanmasına engel olmaktadır. Unutmayalım ki Suriyeliler, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı en ciddi göç dalgasıdır. Murat Erdoğan, Türkiye'nin göçle ilişkisinin büyük ölçüde coğrafya' ile ilgili olduğunu belirtiyor. Türkiye'nin göç konusunda transit ülke' konumundan hedef ülke' konumuna geldiğini vurgulayan Erdoğan, göçün toplumsal, ekonomik ve siyasal yapıyı da etkileyebileceğine dikkat çekiyor: "Örneğin 500 yıl önce yaşanan Yahudi göçünde de, 1920'lerde yaşanan soydaş' göçlerinde de siyasi öncelikler önemli rol oynuyor. Türkiye son 90 yılda 2 milyondan fazla soydaş göçü alarak ulus devletin kurulmasına katkı sağlamış oldu." (CHA) Çanakkale Ruhu Anadolu'ya yayılıyor Merkezi'nde devam edilecek. 3 Mart Salı günü Mersin Toroslar Belediyesi Yunus Emre Kültür Merkezi, 4 Mart Çarşamba günü ise Adana Seyhan Kültür Merkezi'nde düzenlenecek. Üç program da saat 17.00'de başlayacak. Fehmi KORU fkoru@gmail.com Merak edenlere erken bir seçim raporu fkoru@htgazete.com.tr BU seçimde CHP nin oyu, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu nun beklediği gibi, neredeyse yarı yarıya artarak yüzde 35 e çıkabilir mi? AK Parti yi bir türlü içlerine sindiremeyenlerin beklentisi bu. Hatta bu uğurda, Kılıçdaroğlu nu zora düşürme pahasına, yüzde 10 barajı altında kalıp AK Parti ye fazladan kadar milletvekili sağlamasın diye, CHP tabanından oyunu HDP ye vermeye hazırlananlar olduğu da biliniyor... HDP yi de AK Parti kadar içlerine sindiremedikleri halde... Girişte sorduğumun cevabını hemen vereyim: Bir siyasi parti oyunu önceki seçimde aldığı oranın yarısı kadar artırabilir elbette. Oy oranlarında müthiş çıkışlar ve inişler yaşanan bir ülke burası sonuçta. CHP 1999 da yüzde 10 barajının altında kalmıştı; şimdi de pekâlâ oyunu yüzde 30 un üzerine çıkarabilir... Potansiyel olarak bu böyle... Peki gerçek durum ne? Soruma cevap verebilmek için AK Parti nin seçim hazırlıklarına yakından bakmaya karar verdim. Öyle ya, bugünün şartlarında, muhalif bir partinin oy patlaması yapabilmesi için, iktidar partisinin aynı oranda oy kaybetmesi gerekiyor. Acaba AK Parti yi bu seçimde böyle bir âkıbet bekliyor olabilir mi? Merakımı giderebilmek amacıyla İstanbul un 300 binin üzerinde seçmeni bulunan büyük ilçesi Esenler e yolumu düşürdüm. Öğrenmeye çalıştığım birbiriyle ilintili iki konu şuydu: AK Parti seçime nasıl hazırlanıyor; belediye olarak verdikleri hizmetlerden vatandaş memnuniyeti ne durumda? Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu siyasete atılmadan önce sosyal ve siyasal araştırmalar yapan bir kuruluşun başındaydı. Araştırmacı özelliğini siyasete de taşımış; attığı her adımın vatandaştaki karşılığını derhal tespit ettirdiği gibi, politikalarını da bu bulgular ışığında düzenlemekte. İlk seçildiğinde aldığı yüzde 47 oyu, 30 Mart 2014 seçiminde yüzde 63 e çıkarmayı başarmış... Ne sayesinde? Esenler de yaşayanların hayatlarını kolaylaştırarak... İşsizlere iş, açlara aş sağlayarak... Küçüklü büyüklü projelerle Esenler i yaşanacak bir belde haline getirerek... Gerçekten çalışmak istediği halde iş bulamayanlara iş buluyor, iş bulana kadar geçinebileceği miktarın yüklü olduğu kartla belediye marketinden alışveriş yapmasını sağlıyor... Fakir aileleri zenginlerle kardeş yapıyor... Esenlerli işgücünün kalitesini, işyerlerinin verimini artırma yolunda büyük hamleler katetmiş belediye... Kocaman bir sokağı çocuklara ayırmışlar; okul öncesi yaştakiler, anneleriyle birlikte, belediye tarafından bulundurulan oyuncaklarla oynuyorlarmış çocuk sokağında... Vatandaşın belediyeden memnuniyeti yüzde 90 ın üzerinde dolaşıyormuş... Oylar cepte keklik göründüğüne göre... Hayır, beklenenin tam tersine, zaten yürüttükleri parti faaliyetlerine ek olarak, bu hafta sonundan itibaren sandığa dönük çalışmalar başlatacak Esenler deki AK Parti teşkilatı. Her sandık bölgesinde tam 9 partili görevlendirilecek, görev üstlenenler zaten AK Parti ye oy verdiğini bildikleri kişiler dışında kalan mahalle sakinlerini teker teker ziyaret edecek... Geleneksel olarak AK Parti ye oy vermeyenlerin oturduğu sekiz sandık çevresi varmış; Her birine bizzat ben gidip oy isteyeceğim dedi Tevfik Göksu. Film platoları kurup hem yapımcılara hem de ziyaretçilere açık tutacaklarmış... Hepsinin patentini aldıkları çok sayıda projesi var Esenler Belediyesi nin... CHP Esenler de yüzde 15 olan oyunu, Kemal Kılıçdaroğlu nun beklentisi yönünde bir misline yakın artırabilmek için ne yapıyordur dersiniz? CHP liler, AK Partililer den birkaç misli fazla çalışıyor mudur? 3 Mart 2015/ HABER TÜRK Valilik önünde kendisini yakmak istedi ZONGULDAK - Zonguldak'ta otobüsüyle köfte satmasına izin verilmediğini iddia eden kişi, valilik önünde kendini yakma girişiminde bulundu. Valilik önünde üzerine benzin döken Melih Demir'in (37) kendisini yakacağını söylemesi üzerine çevredekiler polise haber verdi. Bölgeye gelen polis ekipleri, güvenlik önlemi alarak Güneydoğu gazisi olduğu belirtilen Melih Demir'i ikna etmeye çalıştı. Bu sırada valilikte olan İl Afet ve Acil Durum Müdürü Ahmet Güngör'ün de konuştuğu Demir, eylemini sona erdirdi. Valilik önüne gelen anne Gülcan Demir ise "Bir de ben CHP üyesiyim, lanet olsun sizin gibi CHP'ye" diyerek belediyeye tepki gösterdi. Melih Demir, gazetecilere yaptığı açıklamada, Milli Emlak'tan kiraladığı arazide otobüsüyle köfte sattığını, Zonguldak Belediyesi'nin ise kendisine engel olmaya çalıştığını iddia etti. Yetkililerin sorununun çözümü konusunda kendisine yardımcı olmadığını ileri süren Demir, "Biz bu vatan toprağına kanımızı akıttık. Benim evdeki madalyamı teneke yerine koydunuz. Benim bugün ekmek teknemi yıksınlar kendimi orada ateşe vereceğim. Kimsenin de haberi olmayacak" diye konuştu. Melih Demir, Zonguldak Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.

4 44 Mart 2015 Çarşamba ANKARA Mamak ta kadınlara özel program Kültür ve sanat etkinlikleri kapsamında Kadınlar Günü ne özel konserler, halk oyunları ve sürpriz hediyelerin yer aldığı program 6 Mart Cuma günü saat da Mamak Belediyesi Prof.Dr Necmettin Erbakan Kongre Merkezi nde gerçekleşecek. Kadınlara gereken önemin ve değerin yalnızca 8 Mart tarihiyle sınırlandırılmaması gerektiğini kaydeden Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, Bugünler sembol olmuş, aslında anamız, eşimiz, yavrumuz kadın. Peygamberimizin ve Cennet anaların ayakları altındadır diyen dinimizin kadına verdiği değer ortadır. Bu değer yılda bir gün değil yılın 365 günüdür. Mamak Belediyesi olarak aileyi Altındağ'da geçen yıl 3 bin 600 kişi evlendi Altındağ Belediyesi, evlenecek genç çiftlerin ihtiyaçlarına kusursuz cevap verebilmek için 2014 yılında da var gücüyle çalıştı. Yıl boyunca evlendirme tesislerinde olağanüstü bir yoğunluk yaşayan Altındağ Belediyesi Evlendirme Şube Müdürlüğü, en mutlu günlerinde en iyiyi arayan çiftlerin ihtiyacına kusursuz bir biçimde cevap verdi. Altındağ Belediyesi nin nezih ve konforlu evlendirme tesisleri, evlenmek isteyen çiftlerin büyük beğenisini topladı. Ayrıca tarihi Hamamönü bölgesinde hizmet veren Kına Konakları ise bir gün bile boş kalmadı. Nezih bir mekanda, kusursuz bir organizasyonla evlenmek isteyen çiftler, Altındağ Belediyesi Evlendirme Şube Müdürlüğü ne başvurunca bir de rekora imza atıldı yılında yüzlerce dış nikaha giderek çiftlerin evlenmesine aracılık eden Altındağ Belediyesi evlendirme memurları, nikahtan nikaha koştu. Altındağ Belediyesi nin evlendirme tesisleri de büyük yoğunluk yaşadı. Altındağ Belediyesi Kına Konaklarına da ilginin çok büyük olduğunu söyleyen Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, daha yılbaşında neredeyse tüm yılın rezerve edildiğini aktardı. Gelin adaylarının kına için tarihi konakları tercih ettiklerine dikkati çeken Başkan Tiryaki: Amacımız, Altındağlı vatandaşları en özel günlerinde en özel mekânlarda ağırlamak Kına konaklarında kına gecesi yapmak isteyen çiftlerin acele etmelerini tavsiye ederim. dikkate alan bir belediyecilik anlayışı sürdürüyoruz. Kadınlarımıza yönelik Aile Mamak Belediyesi,, LED aydınlatma ile parkları sadece gündüz yaşayan yerler olmaktan çıkardı. Tasarruf ampullü iki direğin aydınlattığı alanı sadece bir direk ile aydınlatabilen LED teknolojisi sayesinde, parklarda büyük oranda enerji tasarrufu sağlandı. Düzenleme yapılan parklar, enerji tasarruflu LED aydınlatma sistemleri kullanılarak yeni bir çehreye kavuşturuldu. Parklara gündüz aydınlığını taşıyan LED li elektrik direkleri, bu alanların gece karanlığında da kullanımına kapı açtı. Yapılan enerji tasarrufu ile hem ilçe ekonomisine hem de ülke ekonomisine katkıda bulunulduğuna dikkat çeken Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, kaynakların tasarruflu kullanılmasını gerektiğini kaydetti. Başkent in çehresini değiştiren projelerle artık parlayan bir yıldız haline gelen Mamak ta, park, ağaç ve sokaklara takılan ışıklar Mamak Belediyesi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nde, bu yılda kadınlar için dopdolu bir program hazırladı. Merkezlerimizin sayısını her geçen gün artırıyoruz ve merkezlerimizde kadınlara yönelik birçok etkinlik düzenleniyor. Başta annelerimiz olmak üzere tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nü kutluyorum Mamaklı kadınları bir araya getirecek program kapsamında önce Mamak Belediyesi Halk Oyunları ekibi sahne alacak. Ardından sırayla Mamak Belediyesi Türk Sanat Müziği Bölüm Başkanı Ali Toprak ve Mamak Belediyesi Konservatuarı Türk Halk Müziği sanatçısı İlkim Eylül İlk birbirinden güzel eserlerle kadınları eğlendirecek. Program sonunda Kadınlar Günü anısına kadınlara hediye verilecek. Mamak ın parkları led ile aydınlanıyor geceleri görsel bir şölen oluştururken, parklara aileleri ile birlikte gelen vatandaşlar aydınlatma sayesinde hem güvenli hem de huzurlu bir şekilde dinlenme imkanı buluyor. Aydınlatma çalışmalarının hızlı bir şekilde sürdüğü ilçede, renk geçişli havuz aydınlatmaları, parklardaki dekoratif aydınlatmalar, saat kuleli meydanlardaki aydınlatmalar ve yatırımlarda ki cephe aydınlatmaları modern görünümüyle ilçenin imajını değiştirirken, vatandaşlardan da tam not alıyor. Çeşitli süs bitkileri ile ilçenin değişik mekanları yeşilin güzelliklerini istenilen düzeyde sergilerken, geceleri de değişik renkli ışıklar ve su havuzları ile büyüleyici bir güzellik ortaya çıkıyor. Aydınlatma çalışmalarına önem verdiğini ifade eden Akgül, cadde, sokak ve parklarda gerçekleştirilen aydınlatma çalışmalarının ilçeyi daha da hareketlendirdiğini belirtti. Akgül, Mamak ı ışıl ışıl parıldayan bir ilçe haline getirdik. Mamak artık göz kamaştırıyor Başkan Duruay dan huzurevi ziyareti Gölbaşı Belediye Başkanı Fatih Duruay, Mogan Huzurevi ni ziyaret etti. Başkan Duruay ın Mogan Huzurevi ne gerçekleştirdiği ziyaret esnasında, Türkiye nin çeşitli illerinden gelen birçok ressamda 27 Şubat Dünya Ressamlar Günü nü Mogan Huzurevi nde kutladı. Ziyaretinde huzurevi sakinlerini bir bir dinleyen Başkan Duruay, huzurevi sakini ve yaşlıların istek ve taleplerine de kulak verdi. Yaşlılarla tek tek ilgilenen Başkan Duruay, Huzurevindeki tüm yaşlılarımız bizim anne ve babamız. Gölbaşı Belediyesi olarak önerilerini dinleyecek, istek ve taleplerini yerine getireceğiz. Tüm vatandaşlarımızı da zaman zaman huzurevlerimizi ziyaret etmeye davet ediyorum ifadelerini kullandı. Ressamların sanat eserlerini Gölbaşı nda sergileyebilecekleri Sanat Sokağı taleplerine ise Başkan Duruay, imkanlar doğrultusunda değerlendirecekleri yanıtını verdi. Yaşar, Anadolu OSB nin genel kuruluna katıldı OSİAD Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi nin 2014 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda konuşan ve kooperatiflerin görevlerinin özel sektöre devredildiğini, bugün kooperatifçiliğin hiçbir konuda, ciddi anlamda ekonomide bir yeri olmadığını vurgulayan Başkan Yaşar Ama burada görüyoruz ki; Anadolu OSB deki binlerce kişinin ekmek sahibi olduğu işyerini, kendi kaynaklarınızla, devletten hiçbir destek almadan 18 yılda modern bir sanayi merkezi haline getirerek, Başkentimize kazandırdınız. Emeği geçen herkesi kutluyorum Türkiye gündeminin asıl sahibinin üreticiler, sanayiciler, çiftçiler ve esnaflar olduğunun altını çizen Yaşar Asıl yük onların sırtında. Siyasiler kavga ediyor, faturasını sizler çekiyorsunuz. Siyasiler araştırmadan, düşünmeden kararlar alıyor, faturasını üreticiler çekiyor. Üretim para kazanmıyor. İnsanlar da üretimin yerine parayı çalıştırarak para kazanma yolunu seçiyor. Son 15 yılda bütün veriler de gösteriyor ki; parayla oynayanlar daha çok para kazandı. Sanayiyle, üretimle ilgilenenler hep kaybetti, hala da kaybediyor diye konuştu. Yenimahalle'nin sokaklarına estetik dokunuş Yenimahalle Belediyesi, bordür ve kilit taşını üretmeye tam kapasite devam ediyor. Macunköy e inşa edilen yeni şantiyesinde seri üretime geçen Yenimahalle Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri, bu yıl logolu üstyapı malzemeleri de üretmeye başladı. Yenimahalle Belediyesi kendi şantiyesinde ürettiği üstyapı malzemeleriyle Yenimahalle de kaldırımsız ve bakımsız yol bırakmazken, tesiste üretilmeye başlayan logolu bordür ve kilit taşları da Yenimahalle sokaklarını süslüyor. Son sistem olarak kurulan şantiyede, 29 kişilik ekip tarafından imal edilen parke taşları, ilçeyi estetik bir görüntüye kavuşturuyor. Özellikle köyden mahalleye dönüştürülen yerleşim birimleri başta olmak üzere tüm ilçede yatırım atağı sürüyor. 5 adet mikser, 42 li ve 25 li olmak üzere 2 adet parke makinesi, 3 forklift, 2 karıştırıcı mikser ve 2 toplama robotundan oluşan son teknoloji ekipmanlarla üretilen malzemelerle, Yenimahalle Belediyesi, hem zamandan hem de bütçeden tasarruf ediyor. Beton santralinde saatte 45 metreküp hazır beton üretiliyor.

5 ANKARA 4 Mart 2015 Çarşamba5 Öğrenciler ile tecrübelerini paylaşan Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Ben bir belediye işçisinin zor şartlarda, burslarla okumuş bir oğlu olarak bu makama Cenab-ı Allah nasip etti, geldim. Ama çalışarak, gayret göstererek, hedef koyarak geldim. Sizler de eğer kendinize bir hedef koymuşsanız önce kendinize güveneceksiniz, sonra iyi bir bilgi birikimi ile kendinizi yetiştireceksiniz tavsiyesinde bulundu. Kendisini tanıtan bir slayt gösterisinin ardından dersine başlayan Mustafa Ak, Yoklamayı yapmış kabul ediyorum, çünkü herkes gelmiş espirisini yaptı. İnsanın ben kelimesini çok fazla kullanmak yerine biz demesi ve böylece başarılarına toplumu da ortak etmesi gerektiğini belirten Başkan Ak, Bizler de bir yere gelebilmişsek, bir başarı elde edebilmişsek bunda anne babamızın, öğretmenlerimizin, arkadaşlarımızın çevremizin mutlaka katkısı vardır. Onlarla beraber bu başarıyı elde etmişizdir. Burada herkesin birbirini eğitmesi söz konusu. İyi arkadaşlarla berabersek iyiye, kötü Kafkasya'nın dünyaca ünlü sanatçılarından Nehuş Cherim Yenimahalle de sahne aldı. Türkiye'deki Çerkes diasporası tarafından yakından tanınan ve özellikle Rusya'da albümleri yarım milyona yakın satılan Cherim, 8 yıl aradan sonra Türkiye'ye gelerek Yenimahalle Belediyesi Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi'nde sahne aldı. Rusya'nın yanı sıra Ürdün, Suriye, İsrail, Almanya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Birleşik Krallık'ta da konserler veren sanatçıya, Yenimahalle konserinde Çerkes Derneği Halk Dansları Topluluğu Elbruz da özel arkadaşlarla berabersek kötüye doğru gideriz Gençlere bu yaşları iyi değerlendirmelerini öneren Başkan Ak, Sizlerin bundan sonraki ders hayatında umut ediyorum ki, Başkan gelmişti, ders yapmıştı ve şunları söylemişti. Bize faydası dokundu veya etkilendik dersiniz. Aslında bu dersi koymalarının amacı da, bizim gibi hayatın belli bir aşamasında bir yerlere gelmiş kişilerin sizin hayatınızda bir rehber olması diye konuştu. Siyaseti insanlara hizmetin bir aracı olarak gördüğünü anlatan Başkan Ak, Siyaseti eğer amaca dönüştürmeden araç olarak kullanırsanız millete büyük faydalar sağlayabilirsiniz, amaca dönüştürürseniz sadece kendinize fayda sağlarsınız. Hedefimiz Allah ın rızasını kazanmak Derste öğrencilerin merak ettiği soruları da yanıtlayan Mustafa Ak, İlçemizde bugüne kadar yapmak isteyip de hayata geçiremediğiniz projeleriniz var mı? sorusuna verdiği yanıtta yapım çalışmaları hızla devam eden Gümüşdere Ihlamur Vadisi projesini gerçekleştirmenin kendisi için çok önemli bir hedef olduğunu belirtti. Eskiden Nazım da Kafkas rüzgarı esti Yüksel Caddesi ne yeni kültür mekanı Mülkiyeliler Birliği, kuruluş tarihi olan 1859 adını verdiği bir kitap kafe açarak Konur Sokak a yeni bir kültür mekanı kazandırdı. Kitap kafenin açılışını ise Siyasal Bilgiler Fakültesi nin 1960 mezunlarından olan Ayla Kutlu yaptı. Açılışa katılarak Mülkiyeli dostlarıyla biraraya gelen Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, 1859 Kitap Kafe nin Mülkiyeliler Birliği nin ışık tutan yayınlarına erişimi kolaylaştıracağını ve Yüksel Caddesi çevresini de yeni bir kültür sanat odağı olarak aydınlatacağını söyledi. Mülkiyeli yazarlardan Ali Parıl Sümer, Teoman Yazgan, Atila İrteş, Selçuk Maruflu, Alper Aktan ın oğlu Kemal Aktan, Tunç Tayanç, Eşref Ayaz, Şiir Erkök Yılmaz, Zekeriya Temizel, Lemi Özgen, Vecdi Seviğ, Veysel Dikmen, Alime Yalçın Mitap, Handan Topçuoğlu, Ayhan Nasuhbeyoğlu, Halil Coşkun, Ali Tartanoğlu, Filiz Bilgin, İsa Tüçük, Halit Suiçmez, Osman Cabbar, Naim Kandemir, Mehmet Özer, İshak Kocabıyık, Bünyamin Zile, Barış Ekdi, Özer Aykut un kitaplarını imzalayıp dost sohbetlerinde bulunduğu 1859 Kitap Kafe kent merkezine de yeni bir sanat ortamı kazandırmış oldu. olarak hazırlanan danslarla eşlik etti. Ankara Çerkes Derneği'nin davetiyle Ankara'ya gelen Cherim Türkiye'deki hayranları ile ilk kez bir solo konserde buluştu. Gelirinin tamamı Çerkes Derneği Yaşamkent Sosyal Tesisleri için kullanılacak olan konser, Ankara da yaşayan çok sayıda çerkes vatandaşı bir araya getirdi. Sesiyle, duruşuyla Başkenti sallayan Cherim, yaklaşık 2 saat süren solo konserinde en güzel Kafkas ezgilerini yorumladı. Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi nde şarkılar hep bir ağızdan söylendi. Çankaya Belediyesi, çalışanlarının yüzde 39,6 sı kadınlardan oluşuyor. Toplam dört belediye başkan yardımcısından 2 sinin kadın olduğu Çankaya Belediyesi'nde, belediye meclis üyelerinin de 9'u kadın. Müdür ve müdür yardımcılarının ise 20'sinin kadın olduğu belediyede, 462 si memur, 53'ü kamu işçisi, 1070 i hizmet alımı ile istihdam edilen personel olmak üzere toplam bin 585 kadın çalışan bulunuyor. Başka bir dünyanın ancak kadınların eşitliğiyle mümkün olacağına vurgu yapan Çankaya Belediye Başkanı kokusu nedeniyle insanların etrafından geçemediği dereyi ıslah ederek temizlediklerini kaydeden Başkan Ak, Dereyi etrafında gezilebilecek, hatta üzerinde kayıkların yüzebileceği hale getiriyoruz. İnşallah bu projeyi Keçiören e kazandırmak istiyorum. Ayrıca yeşillendirme, ağaçlandırma çalışmalarına da çok önem veriyoruz. Ovacık ta 1 milyon metrekarelik Keçiören Kent Ormanı insanlarımızın nefes aldığı, doğa sporlarını ve çeşitli aktiviteleri yapabildiği bir mesire alanı olacak. Onu da inşallah kazandıracağız Keçiören e bilgisini paylaştı. Keçiören i Ankara nın kültür başkenti yapmaya çalıştıklarını da ifade eden Başkan Ak, Çocuklarımızı kötü alışkanlıklardan, uyuşturucudan uzaklaştırmak ve onları bilinçlendirmek adına çalışmalar da yapıyoruz. Kaymakamlığımızın, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüzün, Müftülüğün ve diğer kurumların katkı sağlamış olduğu bir proje hazırlığı içerisindeyiz. Demek ki belediyeler sadece kaldırım yapmıyor, asfalt dökmüyor, park bahçe yapmıyor, aynı zamanda o şehrin içinde yaşayan insanlara da katkı sağlıyor Çankaya Belediyesi nde kadınlara pozitif ayrımcılık Alper Taşdelen, Belediyemizde kadınlarla omuz omuza çalışmayı önemsiyor ve kadın erkek eşitliğine inandığımızı her alanda söylüyoruz. Kadınların yok sayıldığı bir yerde vicdanın, insani duyguların ve adaletin de olmayacağına inanıyoruz. O nedenle bugüne dek, belediye yönetimini oluştururken de, hayata geçirdiğimiz ve geçireceğimiz projelerde de kadınlara öncelik verdik ve eşitlik ilkesine inanarak hareket ettik Toplam 11 çocuk gündüz bakımevi ve 3 etüt merkeziyle çalışan-çalışmayan tüm annelerin kendilerine ait Keçiören İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü nün Bir Günlük Hayat Bilgisi Öğretmenim Olur musun? projesi kapsamında Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Aydınlıkevler Ticaret Meslek Lisesi öğrencilerine hayat bilgisi dersi verdi. Başkan Ak, gençlere hayat bilgisi dersi verdi zaman yaratmalarına destek olan Çankaya Belediyesi, şiddete maruz kalan ve desteğe ihtiyaç duyan kadınların da yanında yer alıyor yılında 52 kadının çocuklarıyla birlikte yararlandığı sığınma evinde, kadınların bağımsız bir yaşama geçebilmeleri için psikososyal destek de sunuluyor. Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü bünyesinde bulunan Kadın Danışma Merkezi de, kadına yönelik şiddet ve kadın hakları konusunda eğitim çalışmaları düzenlemesinin yanı sıra konuyla ilgili sorunlar yaşayan tüm kadınlara yönelik hukuki destek hizmeti sağlıyor. Kadınların yeni hobi alanlarıyla tanışmalarının yanı sıra meslek edinmelerini de amaçlayan Toplumsal Dayanışma Merkezleri (TODAM) ve Çankaya Evleri ise, Çankaya nın dört bir yanında kadınlara ulaşıyor. Okuma yazmadan yabancı dil eğitimine, ahşap boyamadan dans derslerine kadar geniş bir alanda eğitim veren TODAM lardan ve Çankaya Evleri nden, erkeklere de açık olmasına karşın ağırlıklı olarak kadınlar yararlanıyor. Adem Yavuz IRGATOĞLU ayavuz.irgatoglu@gmail.com BAKIŞ AÇISI Saatlerimizi yeniden sorumluluğa ayarlayalım 28 Şubat Postmodern Darbe nin yıldönümünde Devlet-Hükümet ve HDP nin ortak açıklamasıyla yapılan Silahlara veda çağrısı bundan sonra daha çok sorumluluk gerektiren bir dönemin başlangıcıdır. Ve önemli bir gelişmedir. Malum Ha deyince barış olmuyor. Öncelikle başlığa aldığım cümlenin Yazar Atasoy Müftüoğlu a ait olduğunu teslim ederek bu yazımızla ilişkilendirmek istiyorum. Müftüoğlu, bu cümleyi ortak ve evrensel bir dilin inşası üzerine kullanmış olsa da şu an içinde bulunduğumuz gelişmeler, bizlere daha fazla sorumluluk yüklüyor. O nedenle 28 Şubat ta başlatılan yeni bir sürecin en büyük özelliği herkesin sorumluluk almasıdır. Çünkü barıştan -art niyeti olanlar dışındazararlı çıkacak kimse yoktur. Şimdi gelelim 28 Şubat 2015 Cumartesi günü yaşanan gelişmeye. Sırasıyla gidecek olursak. İstanbul Dolmabahçe Sarayı nda açıklanan metin, yeni bir metin değildir. Neden mi? Çünkü 2013 te Diyarbakır daki Nevruz da okunan metnin ve Akil İnsanlar Heyeti nde tartışılan metnin neredeyse aynısı. Peki, burada yeni olan nedir? diyecek olursanız; yeni olan devleti, hükümeti ve HDP yi temsil eden bir heyetin, İstanbul Dolmabahçe Sarayı nda bir araya gelerek Ortak Açıklama yapması, çözümün resmiyet kazanmasıdır. Neden Ankara değil de İstanbul tercih edildi? İşte burada önemli bir mesaj var. Verilen fotoğrafa baktığınızda devlet, hükümet ve kendini Kürt halkının temsilcisi sayan HDP nin açıklanan metindeki ortak vatan kavramına uygun bir şekilde hareket ettikleri ortaya çıkıyor. Çünkü İstanbul, Osmanlı nın başkentiydi. Osmanlı da bütün halkların birlikte yaşadığı, birlikte mücadele edildiği, millet dediğimiz kavramın hayat bulduğu kadim bir devletti. Bu nedenle yeni anayasa ve Yeni Türkiye kavramı biraz da buna işaret ediyor. Devam edelim İrade beyanı olarak açıklanan metnin kim tarafından yazıldığı tartışmaları bir hayli sürecek olsa da açıklanan metnin, tarafların bir araya gelmesiyle kamuoyuna sunulması, bu metnin tek taraflı değil, ortaklaşa kaleme alındığını gösteriyor. Metinde yer alan maddelere baktığımız zaman, birçoğu toplumun bütün kesimleri tarafından kabul edilecek talepleri içeriyor. Tabii örtülü mesajları da içeren metinde, şu an gündemde olan iç güvenlik paketinin gözden geçirilmesi de var. Zaten silahlara veda açıklaması ile iç güvenlik paketinin şu anki haliyle bazı maddeler çelişiyor. İç güvenlik paketinin bu şekilde çıkarılmasında ısrar edilmesi, Kürt siyaseti ve çözümün diğer bileşenleri tarafından tepkiyle karşılanmaya devam edecektir. Hükümetin bu düzenlemede değişikliğe gitmesi de muhalefet ve AK Parti karşıtları tarafından PKK, Hükümete geri adım attırdı ya da daha ağır bir ifadeyle PKK, Hükümete diz çöktürdü propagandası yaptırtacaktır. Nitekim seçimlere giderken MHP den gelen çok sert açıklama bunun ilk işaretini verdi. Bu konunun seçim meydanlarında sürekli gündeme geleceğini ve MHP ye birkaç puan kazandırabileceğini de gösteriyor. CHP ise biraz daha temkinli yaklaşıyor gelişmelere. Çünkü HDP, Türkiyeli gibi davranırsa barajı aşabilir. Bu da CHP nin yo kaybetmesi demektir. AK Parti barışı getireceğiz diyecek, HDP de bunun bir parçası olacak. Anlayacağınız sıkıntı CHP nin başında. Ancak burada medyanın tutumu, özellikle paralel medya diye adlandırılan kesimin ve onunla aynı paralelde yayın yapar gazetelerin Savaş sözcüğüne gelince büyük puntoları seçip, barış sözcüğüne gelince cılız puntoları tercih etmesi de dikkat çekiyor! 1 Mart tarihli gazete manşetlerine baktığınız zaman bunu görmek mümkün olacaktır. Bir de metnin kamuoyuna açıklanmasının ardından Sn Cumhurbaşkanı Erdoğan ın Önemli olan uygulamadır açıklaması, Başbakan Davutoğlu nun Açıklamaların takipçisi olacağız sözleri ve Demirtaş ın tehdit içeren beyanları seçimlere giderken tabanı diri tutmanın göstergesidir. Şimdi geçmişteki hataları terk edip hepimiz için sorumluluk alma zamanıdır. Samanyolu öğrencileri Afrika daki katarakt hastalarına ışık oldu Özel Samanyolu Anadolu Lisesi nden 7 öğrenci topladıkları yardımlar ile Afrika da 16 hastanın göz ameliyatının yapılmasına vesile olarak, ışığa hasret insanlara umut oldular. Öğrenciler, başlattıkları yardım kampanyası ile öğrenci, öğretmen ve ailelerinden topladıkları yardımları Kimse Yok Mu Derneği yetkililerine teslim ettiler. Zorlu hayat mücadelesi ile boğuşarak katarakt ve göz tansiyonu gibi hastalıklarla dünyaları kararan Afrika halkının gözlerine ışık olmaya çalışan gençler, yüreklere bir nebze olsun su serpti. Öğrenciler, Afrika genelinde birçok insanın görme sorunu yaşadığını bunların çoğunun da katarakt nedeniyle göremediğini belirterek şöyle söylediler: Bizler Afrika daki göz hastası olan hastalara küçük de olsa elimizden geldiği kadar bir şeyler yapmak istedik ve bu sorumluluğu hissettiğimiz için de böyle bir proje başlattık. diye ifade ettiler. Afrika daki insanların dünyasına bir nebze olsun ışık tutmak istediklerini belirten Bünyamin Kılınç adlı öğretmen, Öğrencilerle başlattığımız kampanyanın neticesini görmenin mutluluğunu yaşamaktayız. Bu kampanya da yer alan ve destek olan tüm herkese teşekkür ederim.

6 6 ANKARA 4 Mart 2015 Çarşamba Atılım Üniversitesi Kurumsal İletişim ve Tanıtım Müdürü Eftal Erel in sunumuyla, Yenimahalle Belediyesi Dört Mevsim Tiyatro Salonu nda gerçekleşen seminere, Yenimahalle Belediyesi Başkan Vekili Mehmet Kartal ın yanı sıra çeşitli liselerde YGS hazırlığı içerisinde olan öğrenciler, velileri ve öğretmenleri katıldı. Seminerde öğrencilerin sınava yönelik stresleri ve ebeveynlerin bu yöndeki tutumu hakkında bilgi verildi. Öğrencilere sınav stresini azaltma, motivasyon sağlama, başarıyı artırma, dikkat yoğunlaştırma ve ders çalışma Elmadağ Belediye Başkanı Gazi Şahin, Badminton Şampiyonası nda mücadele eden Elmadağ ın Milli Sporcuları Şampiyona sonrası makamında ağırladı Şubat 2015 tarihleri arasında Macaristan ın Pecs şehrinde yapılan Avrupa Gençler Ranking Turnuvasında Badmintoncularımızdan Çift Bayanlarda Fatma N.Yavuz ve Kader İnal birinci, Karışık Çiftlerde de Melih Turgut ve Fatma Nur Yavuz ikinci,tek kızlarda Kader İnal üçüncü oldular Şubat tarihleri arasında Karamanda düzenlenen 19 yaş Balkan şampiyonasında karışık çiftlerde Melih Turgut ve Fatmanur Yavuz birinci olurken, çift kızlarda Büşra Yalçınkaya 2.oldu. Şampiyona sonrası zafer sevincini paylaşmak için Elmadağ Belediye Başkanı Gazi yöntemleri hakkında bilgi veren Erel Yatarak, müzik dinleyerek ders çalışmayın, bol bol kitap okuyun diyerek 3 altın kuralı da açıkladı. Özellikle tercih zamanlarında öğrencilerin ve velilerin birçok yanlışa sürüklenip gittiklerini belirten Erel, tercihler konusunda öğrenciler kadar en az velilerin de bilgi sahibi olması gerektiğini belirtti. Bu zorlu yolda öğrencilerin streslerini bire bir yaşayan ebeveynlere tavsiyelerde bulunan Erel, Her ebeveyn çocuğunu bilir ve tanır. Çocuklarınızdan elbette ki beklentileriniz olacaktır. Fakat potansiyel üstü beklenti çocuğunuzu yanlış yola götürebilir. Bu nedenle çocuğunuzu cesaretlendirin ve onları desteklemekten asla vazgeçmeyin diye konuştu. Seminer sonunda, 30 yıldan fazla süredir üniversiteye öğrenci hazırlamış bir eğitimci olarak konuşan Yenimahalle Belediyesi Başkan Vekili Mehmet Kartal, Hedefiniz güneş olacak, ıskalasanız da yıldızlara tutunacaksınız. Yüreğinizdeki yurt sevgisi ve umudu birleştirip Mustafa Kemal Atatürk ün hedeflediği çağdaş uygarlık düzeyine ulaşan gençler olmalısınız sözleriyle, öğrencilerin bu yolda umudunu kaybetmemesi ve emek vermesi gerektiğini belirtti. Minik öğrenciler trafik eğitimi aldı Altındağ Belediyesi, Altındağlı miniklerin trafikte de bilinçlenmesi için uygulamalı trafik eğitim programı gerçekleştirdi. Altındağ Belediyesi Trafik Eğitim Pisti nde hem teorik hem de pratik eğitim alan minik öğrenciler, trafikte uyulması zorunlu kuralları öğrenerek çevrelerine de örnek olmayı başardılar yılında 1000 minik öğrenci bu imkandan faydalandı. Başta Altındağ ilçesi olmak üzere çevre ilçelerden de programa katılan ilköğretim okulları anasınıfı, 1 ve 2 inci sınıf öğrencilere ileride bilinçli birer Yenimahalle Belediyesi nin 80 inci Yıl Anaokulu, Batıkent Anaokulu ve Şehit İlker Aydın Gündüz Bakım Evi minikleri, Kitap Fuarı nda buluştu. Öğretmenleri eşliğinde Ankara Ticaret Odası Congresium da düzenlenen fuara gelen 6 yaş grubu anasınıfı öğrencileri, çocuk okuma kitaplarından boyama ve oyun kitaplarına kadar birçok kitabı bir arada görme fırsatı buldu. Stantlardaki birçok kitabı inceleme imkanı bulan minikler, dokundukları kitaplarla ilgili sorular sorarak bilgi sahibi oldu. 1 Mart a kadar sürecek olan fuarda kitaplara aşina olan çocuklar, yoga eğitmenleriyle de yoga yaparak gönüllerince eğlendiler. Çocuklara küçük yaştan itibaren kitap sevgisinin aşılanması gerektiğine vurgu yapan anasınıfı öğretmenleri, Çocukların zeki olmasında genetik etkenlerin yanı sıra çevresel faktörlerde çok önemlidir. Bu yüzden zeki bir çocuğa sahip olmak isteyen ebeveynler, okul öncesi eğitime önem vermelidir ve çocuklarının ilkokula daha donanımlı başlayabilmesi için çocuklarını 3 yaşından itibaren anasınıfına göndermelidir birey ve sorumluluk bilinci yüksek sürücü ve yaya olmaları için gerçekleştirilen program, 2014 yılında 1000 minik öğrenciyi daha eğiterek önemli bir mesafe kat etti. Altındağ Belediyesi Alemdağ Trafik Eğitim Pisti nde eğitim programına katılan minikler, piste çıkmadan önce, trafik eğitmeninden teorik eğitim alıyor. 1 saate yakın trafik işaretleri ve kuralları hakkında bilgi alan minik öğrenciler, trafik ışıklarını, yayalar ve araçların uyması gereken kuralları, temel trafik levhalarını ve trafikte can güvenliğini öğreniyor. Üniversite adaylarına destek amacıyla Yenimahalle Belediyesi'nce Sınav Kaygısı ve Üniversite Hayatı konulu bir seminer düzenledi. Gençler sınav kaygısını attı Minikler kitap fuarında Badmintoncular, başarılarını Başkan Şahin ile paylaştı Şahin i makamında ziyaret ettiler. Milli Takım Antrenörlerinden olan Elmadağ Gençlik ve İhtisas Spor Kulübü Milli Antrenörü Üstün Köksal; Böylesine güç bir Şampiyonadan başarıyla dönmek, verdiğimiz emeklerin yaptığımız çalışmaların boşa gitmediğinin bir göstergesi olarak görüyorum Bu büyük başarıda önemli bir rol oynamanız bizleri gururlandırıyor diyerek Milli Badmintonculara övgü dolu sözler sarf eden Elmadağ Belediye Başkanı Gazi Şahin; İlçemiz olarak sizler ile gurur duyuyor, sizleri takdir ediyoruz. Yaptığınız işin öneminin ve ciddiyetinin farkında olmanız, özverili çalışmalarınız aldığınız başarılardan belli oluyor. Sizleri hazırlayan takım Antrenörü Üstün Köksal a ve başarılarınızdan dolayı sizlere teşekkür ediyor başarılarınızın devamını diliyorum Muhammed ASLAN HAKİKÎ ŞEFKÂT Fıtratları gereği, evlatlarını her türlü tehlikeden kurtarmak için hiç tereddütsüz ruhlarını ve kendilerini feda eden annelerin, gayet yüksek bir şefkat kahramanlığı vardır. İşte bu kahramanlığın inkişafı, onları, iman hakikatleri ile ziyade ilgilendirir. Çünkü iman hakikatlerinin en mühim esası şefkattir. Böylelikle onlar, hem dünya hem de ukbâ(ahret) hayatlarını kurtarabilirler. Fakat imansızlık ve dinsizlik üzerine kurulan bazı cereyanlar, çağdaşlık ve modernize adına, onlardaki, bu kuvvetli ve kıymetli seciyeyi yeşertmez, inkişaf ettirmez, ya kurutur, ya yok eder, ya da aksi yani kötü yöne sürükler. Böylelikle o şefkat kahramanı anneler, evlatlarının dünya hayatı ile ilgili her türlü fedakârlığı yaparken, ebedî hayatlarının tehlikeye girdiğini düşünemezler, farkında olmadan onları, en büyük kötülüğün içine iterler ve telafisi imkânsız büyük bir tehlikenin girdabına bırakıp giderler. Evlatlarının mal-mülk, makam-mansıp sahibi olması için ellerinde-avuçlarında ne varsa feda ederler, Amerikalara- Avrupalara gönderirler, bütün bunlar için de onları dinî eğitimlerden el etek çektirirler. Fakat o evlatların, imanlarının gittiğini, ebedî hayatlarının bittiğini, dünya hapsinden kurtarmaya çalışırken Cehennem hapsine girdiğini idrak edemezler. Fıtrî şefkatlerinin tam tersine, masum çocuklarını, Cehennem alevlerinin içine iterler. İşte o masum çocukları, ahrette, kendilerine şefaatçi değil şikâyetçi ederler ve başlarına, en canilerin, en zalimlerin, en katillerin beceremedikleri dertleri getirirler. Evet, o masum çocuklar, Ey anne, dünya felaketinden kurtarırken niçin ukbâ helaketine sebebiyet verdin? Altmış yetmiş senelik ömrüm için milyarlar harcarken, ebedî hayatım için niçin bir kuruş sarf etmedin? Geçici dünyam için mal-mülk, şan-şöhret, makam-mansıp, ev-araba vereceğine, ebedî dünyam için biraz iman verseydin ya?.. diye şefkatli annelerini şikayet ederler. İslâm terbiyesinden mahrum bırakıldıklarından, annelerin harika şefkatlerine layıkıyla mukabele edemezler, ziyade kusurlarıyla, onlara, işkence ve eziyet ederek belki de daha bu dünyada Cehennem azabı çektirirler. Eğer hakikî şefkat sırrı ile anneler, çaresiz evlatlarını, imansızlık ile dalâlet içinde ölmekten ve ebedî hapis Cehennem den kurtarmaya çalışsalar, çocuklarının dünya hayatı boyunca yaptıkları bütün hayır-hasenatların bir misli de onların amel defterlerine yazılır. Böylelikle vefat eden annelerin, hayır cihetiyle amel defterleri daima açık kalır; ebedî âlemde değil şikâyetçi olmak, belki daha bu dünyada daima şefaatçi olmakla, evlatların hayırhasenatları onların ruhlarına nurlardan nur dağıtır. Anneler, her insanın ilk öğretmenidir. En esaslı, en temel, en sarsılmaz eğitim, onların vermiş olduğu eğitimdir. İnsan vücuduna maddî çekirdekler gibi yerleşir. Diğer eğitimler, o çekirdekler üzerine bina edilir. Tabi ki, böylesine önemli bir eğitim, iman üzere verilmelidir. Çünkü dünya hayatında hakiki lezzet, imandadır ve iman dairesindedir. İman dairesinde yapılan her iş, manevî bir lezzet verir. İman, Cennet meyvesinin çekirdeğidir. Evlatlarımızın hem dünya hem de ahret saadetinin nüvesidir. İşte bunun için, hakikî şefkat sahibi annelerin, şefkatlerini yönlendirecekleri tek merciidir. Ancak bu şekilde, evlatlarımız, hem kendine, hem ailesine, hem milletine, hem de tüm âleme şefkat besleyen bir birey haline gelir. Dünya sevgisi bütün hataların başıdır. Eğer anneler, dalâlet ve sefâhete dalıp, hakikî ihlâs ile hakikî bir fedakârlık taşıyan hakikî şefkatlerini, masum çocuklarının elmas hazinesi hükmünde olan ahretlerini düşünmeden fani dünyaya çevirirlerse, o şefkati kötüye kullanmışlar demektir. Dalâlet ve sefâhette, bırakın ahreti, bu dünyada dahi gayet acı ve çirkin elim elemler vardır ve bir Cehennem çekirdeği barındırmaktadır. İnsanın, hususuyla da Müslüman ın, bu dünyadaki tek sığınağı ailedir. Aile, fertlerini kucaklayan sıcacık ve küçücük bir cennettir. Cennetin bu dünyadaki numunesi gibidir. Aile cennetinin en temel direği de annedir. İslâmiyet in sosyal hayatını bozmakla imana zarar vermek isteyen dinsiz ve fikrî cereyanlar, ilk önce aileyi, aile içinde de gençleri yani evlatlarımızı hedef alırlar. Eğer anneler, evlatlarının fıtratlarındaki ulvî seciyelerin bozulmamasını istiyorlarsa, onlara, İslâm dairesinde dinî ve imanî bir terbiye vermeleri yegâne çareleridir. İnsan, bu dünyaya zevk-safa içinde rahat ve güzel bir hayat yaşamak için gelmemiştir. Ebedî ve daimî bir hayatın saadetine çalışmak için gelmiştir. Bunun için eline verilen tek sermaye ömür de durmadan gidip tükenmektedir. Hem rahat ve gaflet, dünyayı hoş göstermektedir, ömrü çabuk bitirmektedir, günahları düşündürmemektedir, kabri ve ölümü akla getirmek istememektedir, ahreti bildirmemektedir, Allah ı sevdirmemektedir. İman ise gaflet, sefahet ve dalaletten alıkoymaktadır; Allah ı hatırlatmaktadır; eceli, kabri ve ahreti düşündürtmektedir; fânî hayatı unutturup bâkî hayata yöneltmektedir; dünya zindanından cennet bahçesine sevk etmektedir. Ecel tektir, mukadderdir, kesindir, her an gelebilir, gaflet içersinde yakalasa ebedî hayata çok zarar verebilir, bir kez gelir, değişmezdir. Ecelin elim elemini, iman ilacı yok etmektedir. İman ile ölüm, sûreten göründüğü gibi dehşetli değildir. Ehl-i iman için ölüm, rahmet kapısıdır. Ehl-i dalâlet için de ebedî bir zulümdür. Evet, evladı imanla beslemek hakikî şefkattir; imandan mahrum bırakmak, hem dünyasını hem de ahretini mahveden telafisi imkânsız esaslı bir tokattır. Hakiki şefkat sahibi her anne, çok şefkat beslediği evlatlarına, her derde deva iman aşısını mutlaka yaptırmalıdır. Böylelikle, onları, ebedî hayatın bitmek tükenmek bilemeyen elim eleminden kurtarmalıdır. Ne mal-mülk, ne şan-şöhret, ne makam-mansıp, ne ev-araba, ne de eş-dost, onlara, kabirden sonrası için faydalıdır. Oradan sonrası için tek yoldaş ve arkadaş hakikî imandır. Yalova Belediye Başkanı Taşdelen i ziyaret etti CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan ve Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen I ziyaret etti. Çankaya Belediyesi nin hizmetlerini yakından takip ettiğini dile getiren Salman, Çalışmalarınızı tebrik ediyorum. Göreve geldiğiniz günden itibaren çalışmalarınızı yakından takip ediyoruz, birbirimizin yaptığı işlerden örnek almak, beslenmek Cumhuriyet Halk Partili Belediyeler olarak bizleri güçlendirecektir Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Alper Taşdelen de, Halkımızın talepleri doğrultusunda Çankaya ya hizmetin en kalitelisini en hızlı biçimde gerçekleştirmek bizim görevimizdir. Çalışmalarımızın sizlerden takdir görmesi de beni ve ekibimi ayrıca mutlu ediyor Çankaya Belediyesi ve Yalova Belediyesinin kardeş belediyeler olduğunu dile getiren Taşdelen, birlikte ortak işler yapılabileceğini de söyledi.

7 7 EKONOMİ 4 Mart 2015 Çarşamba Dünyanın en zengini Türkiye nin en zengini WASHINGTON - Bu yıl 29'uncusu yayımlanan Forbes Milyarderler Listesi'nin ilk sırasında 79,2 milyar dolar mal varlığıyla Bill Gates yer aldı. Gates, böylece son 21 yılda 16. kez dünyanın en zengin kişisi seçilmiş oldu. Listenin ikinci sırasında 77,1 milyar dolarla Meksikalı iş adamı Carlos Slim Helu yer alırken, üçüncülüğü ise 72,7 milyar dolarla Amerikalı iş adamı Warren Buffet elde etti. Geçen senenin üçüncüsü İspanyol iş adamı Amancio Ortega, bu yıl dördüncülükle yetinirken, beşinci sıraya 54, 3 milyar dolarlık mal varlığıyla Oracle'ın sahibi Larry Ellison yerleşti. Toplam mal varlığı 7,05 trilyon dolara ulaşan bin 826 milyarderle şimdiye kadarki en uzun liste olma özelliğini kazanan Forbes 2015 Milyarderler Listesi'ne 71'i Çin'den olmak üzere 290 yeni isim eklendi. Liste, geçen sene toplam mal varlığı 6,4 trilyon dolara denk gelen bin 645 milyarderden oluşuyordu. Listeye giren zengin kadınların sayısı da geçen seneye kıyasla yüzde 15 artışla 197'ye yükseldi. Listenin sekizinci sırasındaki Amerikalı iş kadını Christy Walton, 41,7 milyar dolarlık mal varlığıyla dünyanın en zengin kadını unvanını bu yıl da elinde tuttu. Bu arada, genç milyarderlerin sayısında da önemli artış gözlendi. Listeye 40 yaşın altında 46 milyarder girerken, en genç milyarder mesajlaşma servisi sunan Snapchat'in 24 yaşındaki üstyöneticisi Evan Spiegel oldu. Facebook'un kurucusu ANKARA - MERVE ÖZLEM ÇAKIR - Türkiye'de geçen yıl bitkisel üretim alanında en yüksek fiyat artışının görüldüğü ürün yüzde 129 ile zerdali olurken, fiyatı en çok düşen ürün ise yüzde 21,19 ile sofralık çekirdeksiz üzüm oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye'deki tüm tarımsal işletmeleri kapsayan, tarla ürünlerine ait madde fiyatlarını, üreticinin tüccar ve fabrikalara yaptığı toptan satış fiyatını, sebze ve meyve gruplarında yer alan maddeler için pazar kurulan ilçelerde haftalık ortalama pazar fiyatlarının (perakende) yanı sıra, hal ve tüccara yapılan toptan satış fiyatlarını içeren 2014 yılına ilişkin Bitkisel Ürün Fiyatları ve Üretim Değeri verilerini yayımladı. AA muhabirinin bu verilerden derlediği bilgilere göre, Türkiye'de geçen yıl bitkisel üretim alanında fiyat artışında zirvede yüzde 129 ile zerdali yer aldı. Zerdalinin bitkisel üretim fiyatı 0,82 liradan 1,89 liraya yükseldi. İkinciliği ise halk arasında "fakirin yiyeceği" olarak adlandırılan patates alırken, bu ürünün üretici fiyatı ise 2014'te yüzde 106 artarak 0,56 liradan 1,16 liraya çıktı. Üçüncü sırada yer alan kayısının fiyatı ise yüzde 89,34 artarak 1,18 liradan 2,23 liraya ulaştı. Bu ürünleri, yüzde 85,39 artış ile fındık, yüzde 80,56 ile kırmızı biber, yüzde 70,30 ile Antep fıstığı, yüzde 67,64 ile çeltik, yüzde 51,36 ile ayva, yüzde 50,70 ile Trabzon hurması, yüzde 47,26 ile yenidünya izledi. FİYAT DÜŞÜŞÜ EN YÜKSEK ÜZÜMDE Söz konusu dönemler kıyaslandığında bitkisel üretimde fiyat düşüşünün en çok olduğu ürün sofralık çekirdeksiz üzüm oldu. Ürünün üretici fiyatı bir senede yüzde 21,19 gerileyerek 1,38 liradan 1,09 liraya düştü. Üzümü yüzde 19,58'lik düşüş ile mandalina takip etti. Mandalinanın bitkisel üretim fiyatı 0,76'dan 0,61'e geriledi. Fiyat düşüşü en yüksek üçüncü ürünün de dolmalık biber olduğu görüldü. Bu ürünün fiyatı 2014'te yüzde 17,97 azalarak liraya düştü. Söz konusu ürünleri fiyat Mark Zuckerberg ise 33,4 milyar dolarlık mal varlığıyla listenin 16'ncı sırasına yükselerek ilk 20'ye girdi. Zuckerberg, geçen sene 28,5 milyar dolarla 21. sıradaydı. EN ZENGİN TÜRKLER Forbes dergisinin 2015 Milyarderleri Listesi'nde 32 Türk zengini de yer aldı. Bu sayı geçen sene 24 iken, bu sene listeye giren 8 yeni ismi Mehmet Aydınlar, Turgay Ciner, Mehmet Rüştü Başaran, Mustafa Vehbi Koç, Şevket Sabancı, Suzan Sabancı Dinçer, Serra Sabancı ve Fatma Yazıcı oluşturdu. Listeye Türkiye'den giren zenginlerin sıraları ve mal varlıkları şöyle: Murat Ülker (4,4 milyar dolar) Hüsnü Özyeğin (2,7 milyar dolar) Semahat Sevim Arsel (2,6 milyar dolar) 737- Mustafa Rahmi Koç (2,5 milyar dolar) 737- Ferit Faik Şahenk (2,5 milyar dolar) Şarık Tara (2,4 milyar dolar) Erman Ilıcak (2,2 milyar dolar) Suna Kıraç (2,2 milyar dolar) Filiz Şahenk (2,2 milyar dolar) Ali İbrahim Ağaoğlu (1,8 milyar dolar) Ahsen Özokur (1,7 milyar dolar) Bülent Eczacıbaşı (1,5 milyar dolar) Ahmet Çalık (1,4 milyar dolar) Faruk Eczacıbaşı (1,4 milyar dolar) Ahmet Nazif Zorlu (1,4 milyar dolar) Mustafa Latif Topbaş (1,4 milyar dolar) 2014 de kayısının fiyatı damga vurdu düşüşünde yüzde 15,69 ile aysberg marul, yüzde 11,55 ile kırmızı lahana, yüzde 9,49 ile ıspanak, yüzde 8,93 ile göbek marul, yüzde 7,87 ile roka, yüzde 6,66 ile taze bakla, yüzde 6,56 ile yaprak lahana izledi. ÇEREZLER EL YAKTI TÜİK'in verilerine göre, geçen yıl bitkisel üretimde "en pahalı ürün" 19,12 lira ile Antep fıstığı olurken, bu ürünü 11,02 lira ile ceviz, 9,38 lira ile fındık takip etti. Bitkisel üretim fiyatı en düşük ürün ise 0,16 lira ile Şekerpancarı olurken, onu 0,44 lira ile greyfurt, 0,45 lirayla da karpuzun takip ettiği görüldü. Dünyanın önde gelen ekonomi dergilerinden Forbes, 2015'in en zenginlerini açıkladı. Microsoft'un kurucusu Bill Gates'in liderliği bu yıl da kimseye kaptırmadığı listeye Türkiye'den 32 kişi girdi.türkiye nin en zengini Murat Ülker, Forbes dergisinin 2015 Milyarderleri Listesi'nde 32 Türk zengini de yer aldı. Bu sayı geçen sene 24 iken, bu sene listeye giren 8 yeni ismi Mehmet Aydınlar, Turgay Ciner, Mehmet Rüştü Başaran, Mustafa Vehbi Koç, Şevket Sabancı, Suzan Sabancı Dinçer, Serra Sabancı ve Fatma Yazıcı oluşturdu Hamdi Ulukaya (1,4 milyar dolar) Mehmet Aydınlar (1,3 milyar dolar) Mubariz Gurbanoğlu (1,3 milyar dolar) Turgay Ciner (1,3 milyar dolar) Deniz Şahenk (1,3 milyar dolar) Mehmet Rüştü Başaran (1,2 milyar dolar) Mehmet Nazif Günal (1,2 milyar dolar) Mehmet Sinan Tara (1,2 milyar dolar) Mehmet Emin Karamehmet (1,2 milyar dolar) Mustafa Vehbi Koç (1,1 milyar dolar) Şevket Sabancı (1,1 milyar dolar) Aydın Doğan (1 milyar dolar) Suzan Sabancı Dinçer (1 milyar dolar) Serra Sabancı (1 milyar dolar) Murat Vargı (1 milyar dolar) Fatma Yazıcı (1 milyar dolar) Otel yatırımları fren yaptı İSTANBUL- Türkiye'de otel yatırımlarının 2015 Ocak ayında geçen yılın aynı dönemine göre yavaşladığı bildirildi. Turistik Otelciler İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği'nden (TUROB) yapılan açıklamaya göre, otel yatırımları yıla yavaşlayarak girdi. Birliğin, "Konaklama Sektörü Yatırım Teşvik Belgeleri Değerlendirme Raporu"na göre, yılın ilk ayında Türkiye genelinde 10 ilde toplam 18 yeni otel projesi "komple yeni yatırım teşvik belgesi" aldı. Ocak 2015'te alınan teşvik belgelerine göre, 10 ildeki 18 otel projesi için 195,4 milyon liralık yatırım yapılacak ve yatırımlar sonucunda 666 kişiye istihdam sağlanacak. Yeni otel yatırımları ülke genelinde yatak kapasitesini 3 bin 134 adet artıracak. Geçen yılın aynı ayıyla kıyaslandığında yeni otel yatırımları için verilen teşvik belgesi sayısında düşüş dikkat çekti. Ocak 2014'te 15 ilde toplam 10 bin 970 yatak kapasitesi 38 otel için teşvik belgesi alınmıştı. Ocak 2015'te modernizasyon ve yenileme yatırımlarına yönelik ise 4 ilde toplam 7 otelin "modernizasyon/tevsi teşvik belgesi" alırken yenileme yatırımlarına 64,5 milyon lira harcandı. Yeni yatırımlarda, otel ve yatak sayısında İstanbul ve Antalya yine ilk iki sırada yer aldı. Otel sayısında 4 otel ile İstanbul, yatak sayısında ise 1136 yatak ile Antalya ilk sırada yer aldı. Açıklamada görüşlerine yer verilen TUROB Başkanı Timur Bayındır, Türkiye'deki otel yatırımlarının coğrafi dağılımında dengesizlik olduğunu kaydederek, Antalya, İstanbul, Muğla gibi ana destinasyonlardaki mevcut otel yatırım stokunun, arz fazlası nedeniyle yılın belli dönemlerinde talep daralması ile karşı karşıya kaldığını aktardı. AÇIK ALAN ÇADIRI (PARAVAN VE EKİPMANLARI) İÇİŞLERİ BAKANLIĞI EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Açık Alan Çadırı (Paravan ve Ekipmanları) alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2015/ İdarenin a) Adresi : İkmal ve Bakım Dairesi Başkanlığı Ayrancı Mah. Dikmen Cad. No: A.Ayrancı ÇANKAYA/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) : 2- İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : 200 Adet Açık Alan Çadırı (Paravan ve Ekipmanları) Ayrıntılı bilgiye EKAP'ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yerleri : Emniyet Genel Müdürlüğü, Kriminal Dairesi Başkanlığı, Gölbaşı yerleşkesinde bulunan depolarına teslim edilecektir. c) Teslim tarihi : Söz konusu malzemeler 75 takvim günü içerisinde tek parti halinde teslim edilecektir. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : Emniyet Genel Müdürlüğü İkmal ve Bakım Daire Başkanlığı A.Ayrancı Mah. Dikmen Caddesi No:11 O Blok 2. Kat Çankaya/ANKARA b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartlan ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi: Gerçek kişi olması halinde. İlk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler; İdare tarafından mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 30 TRY (Türk Lirası) karşılığı Emniyet Genel Müdürlüğü İkmal ve Bakım Daire Başkanlığı 4 Nolu Satın Alma Şube Müdürlüğü. A.Ayrancı Mah. Dikmen Cad. No:11 O Blok 2. Kat Çankaya /ANKARA adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Emniyet Genel Müdürlüğü İkmal ve Bakım Dairesi Başkanlığı 4 Nolu Satın Alma Şube Müdürlüğü, A.Ayrancı Mah. Dikmen Cad. No:11 O Blok 2. Kat Oda No: 10 Çankaya /ANKARA adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3'ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (doksan) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Basın ( Resmi İlanlar

8 84 Mart 2015 Çarşamba İnönü Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Diğdem Oksal, Şarka hastalığının tüm sert çekirdekli meyve ağaçlarında zarara yol açabildiğini belirterek, "Bu hastalık eğer Malatya'ya girerse kayısı üretiminin tamamen sonu demektir, yani Malatya ekonomisinin çöküşü demektir. Dolayısıyla biz bu hastalığa çok dikkat etmeliyiz" EKONOMİ Kayısı üreticilerine " " uyarısı ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞINDAN Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin tarih 213 sayılı kararı ile onaylanan, Çankaya İlçesi Mustafa Kemal mahallesi 7578 ada 16 parsele ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği Başkanlığımız ilan panosunda bir ay (30 gün) süreyle askıya çıkarılmıştır. İlanen ilgililere duyurulur. Basın ( Resmi İlanlar T.C. ANKARA 21. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNDEN ESAS NO: 2015/73 Esas KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN BULUNDUĞU YER : Altındağ ilçesi Sakarya mahallesi MEVKİİ : PAFTA NO : ADA NO : 387 PARSEL NO : 7 VASFI : YÜZÖLÇÜMÜ : 70,00 M2 MALİKİN ADI VE SOYADI : İSA AVCI KAMULAŞTIRMAYI YAPAN İDARENİN ADI : ALTINDAĞ BELEDİYE BAŞKANLIĞI KAMULAŞTIRMANIN VE BELGELERİN ÖZETİ : Kamulaştırma Kanununun 2942 sayılı kanunun 10. Maddesi Kamulaştırmayı yapan davacı idare, malikleriyle cinsi ve niteliği yukarıda yazılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için davacı idare tarafından mahkememizin 2015/73 Esas Esas sayısında dava açılmıştır Sayılı Kamulaştırma Yasasının 10. maddesinin 4. bendi uyarınca ilan olunur. 17/02/2015 Basın ( Resmi İlanlar MALATYA- Oksal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Şarka hastalığının başta kayısı olmak üzere erik, şeftali, kiraz, badem gibi tüm sert çekirdekli meyve ağaçlarında önemli zararlara yol açan çok önemli bir virüs hastalığı olduğunu söyledi. Hastalığın ilk olarak 1918 yılında Bulgaristan'da eriklerde ortaya çıktığını ve daha sonra tüm dünyaya yayıldığını ifade eden Oksal, "Amerika ve Kanada dahil olmak üzere dünyada hemen hemen bütün ülkelerde, sert çekirdekli meyve üretimi yapılan tüm ülkelerde son derece yaygın olarak bulunmaktadır. Ülkemizde ilk olarak 1969 yılında tespit edilmiş ve şu an tüm Türkiye'de Marmara, Ege, Akdeniz ve İç Anadolu bölgesinde mevcuttur. Ülkemizde sadece Şanlıurfa, Malatya ve Elazığ illerinde bulunmamaktadır, varlığı tespit edilmemiştir" diye konuştu. Şarka virüsünün uzak yerle vejetatif üretim materyaliyle, kısa mesafelere ise yaprak bitleri ve polenlerle taşındığını belirten Oksal, virüs hakkında şu bilgileri verdi: "Virüsün bilinen 6 ırkı, 2 izolatı var. Değişmekle birlikte genelikle yapraklarda açık yeşil ve sarı halka, lekeler, deformasyon, meyvede deformasyon dediğimiz şekil bozuklukları şeklinde görülmektedir, çekirdekte aynı şekilde görülmektedir. Ayrıca enfekteli ağaçlarda hasattan 2-3 hafta önce meyve döküldüğü görülmektedir. Sadece meyve dökümü şeklinde değil, aynı zamanda elde edilen meyvelerin de kurutmalık, reçellik ve sofralık olarak besin değerini düşürmekte, bu şekilde de zarara neden olmaktadır." Bulaşması halinde çok hızlı bir şekilde yayılabileceği için hasta bitkilerin mutlaka imha edilmesi gerektiğini belirten Oksal, mücadele yönteminin sadece bu olduğunu dile getirdi. Sadece koruyucu önlemler alabileceklerine dikkati çeken Oksal, "Sertifikalı fide, fidan kullanabiliriz, yaprak bitleriyle mücadele edebiliriz. Dayanıklı çeşit kullanabilir ya da tüm bu önlemlere rağmen hastalık yine girdiyse eğer, hastalıklı bitkiyi kesip yok etmeliyiz" Şarka hastalığının bazı ülkelerin kayısı üretimine verdiği zararlara değinen Oksal, Türkiye'deki durumun tespiti amacıyla "Ülkesel Şarka Projesi"nin yürütüldüğünü söyledi. Yrd. Doç. Dr. Oksal, şunları kaydetti: "Bu hastalık eğer Malatya'ya girerse kayısı üretiminin tamamen sonu demektir, yani Malatya ekonomisinin çöküşü demektir. Dolayısıyla biz bu hastalığa çok dikkat etmeliyiz. Özellikle üreticilerimiz bahçelerini sık sık kontrol etmeli, fide ve fidan üreticilerinin özel olarak dikkat etmesi ve en ufak bir şüphede bu fide ve fidanları imha etmeleri veya en yakın kuruluşa başvurmaları gerekmektedir. Hastalığın girmemesini sağlamak ve yayılmasını önlemek bizim tek kurtuluşumuz." ÖZEL GÜVENLİK HİZMETİ ALINACAKTIR ATÖLYE MÜDÜRLÜĞÜ-AKKÖPRÜ DİĞER ÖZEL BÜTÇELİ KURULUŞLAR KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Atölye Müdürlüğünün Koruma ve Güvenlik hizmet alımıdır. Bu hizmet alımında 1 güvenlik şefi ve 12 güvenlik personeli olmak üzere 13 personel çalıştırılacaktır, hizmet alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2015/ İdarenin a) Adresi : Fatih Sultan Mehmet Bulvarı No : Akköprü YENİMAHALLE/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi : 2-İhale konusu hizmetin a) Niteliği, türü ve miktarı: Atölye Müdürlüğünün bir yıllık Malzemeli Koruma ve Güvenlik hizmet alımıdır. Bu hizmet alımında 1 Güvenlik Şefi ve 12 Güvenlik personeli olmak üzere 13 personel çalıştırılacaktır. Ayrıntılı bilgiye EKAP'ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan İdari şartnameden ulaşılabilir. b) Yapılacağı yer : Karayolları Atölye Müdürlüğü Fatih Sultan Mehmet Bulvarı No:8 Akköprü- Yenimahalle-ANKARA c) Süresi : İşe başlama tarihinden itibaren I2 (Oniki) aydır 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : Karayolları Atölye Müdürlüğü Fatih Sultan Mehmet Bulvarı No:8 Akköprü- Yenimahalle-ANKARA b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası veya Meslek Odası Belgesi; Gerçek kişi olması halinde, kayıtlı olduğu ticaret ve/veya sanayi odasından ya da ilgili meslek odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu ticaret ve/veya sanayi odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğinin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, İhale konusu işin yerine getirilmesi için alınması zorunlu olan ve ilgili mevzuatında o iş için özel olarak düzenlenen sicil, izin, ruhsat vb. belgeler, İstekliler İhale tarihi itibarıyla süresi dolmamış İçişleri Bakanlığından alınacak ÖZEL GÜVENLİK ŞİR- KETİ FAALİYET İZİN BELGESİNİN aslı yada noter onaylı suretini teklif zarfında ibraz edecektir Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren İmza Beyannamesi veya İmza Sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğinin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimdeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu işin tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Tüzel kişi tarafından iş deneyimini göstermek üzere sunulan belgenin, tüzel kişiliğin yansından fazla hissesine sahip ortağına ait olması halinde, ticaret ve sanayi odası/ticaret odası bünyesinde bulunan ticaret sicil memurlukları veya yeminli mali müşavir ya da serbest muhasebeci mali müşavir tarafından ilk ilan tarihinden sonra düzenlenen ve düzenlendiği tarihten geriye doğru son bir yıldır kesintisiz olarak bu şartın korunduğunu gösteren, standart forma uygun belge, 4.2. Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: Bankalardan temin edilecek belgeler: Teklif edilen bedelin %10 dan az olmamak üzere istekli tarafından belirlenecek tutarda bankalar nezdindeki kullanılmamış nakdi veya gayrinakdi kredisini ya da üzerinde kısıtlama bulunmayan mevduatını gösterir banka referans mektubu, Bu kriter mevduat ve kredi tutarları toplanmak ya da birden fazla banka referans mektubu sunularak sağlanabilir İsteklinin ihalenin yapıldığı yıldan önceki yıla ait yıl sonu bilançosu veya eşdeğer belgeleri: a) İlgili mevzuatı uyarınca bilançosunu yayımlatma zorunluluğu olan istekliler yıl sonu bilançosunu veya bilançonun gerekli kriterlerin sağlandığını gösteren bölümlerini, b) İlgili mevzuatı uyarınca bilançosunu yayımlatma zorunluluğu olmayan istekliler, yıl sonu bilançosunu veya bilançonun gerekli kriterlerin sağlandığını gösteren bölümlerini ya da bu kriterlerin sağlandığını göstermek üzere yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir tarafından standart forma uygun olarak düzenlenen belgeyi sunar, Sunulan bilanço veya eşdeğer belgelerde; a) Cari oranın (dönen varlıklar / kısa vadeli borçlar) en az 0,75 olması, b) Öz kaynak oranının (öz kaynaklar/ toplam aktif) en az 0,15 olması, c) Kısa vadeli banka borçlarının öz kaynaklara oranının 0,50'den küçük olması, yeterlik kriterleridir ve bu üç kriter birlikte aranır. Yukarıda belirtilen kriterleri bir önceki yılda sağlayamayanlar, son iki yıla ait belgelerini sunabilirler. Bu takdirde, son iki yılın parasal tutarlarının ortalaması üzerinden yeterlik kriterlerinin sağlanıp sağlanmadığına bakılır. Serbest meslek erbabının vereceği, ilgili mevzuatına göre düzenlenmiş ve onaylanmış serbest meslek kazanç defteri özetinde gösterilen değerlere göre, son yıla ait toplam gelirin toplam gidere oranının veya son iki yıla ait gelir ve giderlerin parasal tutarlarının ortalaması üzerinden bulunacak oranın en az (1,25) olması şartı aranır. Serbest meslek kazanç defteri özetinin yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir ya da vergi dairesince onaylı olması gerekir. İhale veya son başvuru tarihi yılın ilk dört aymda olan ihalelerde, bir önceki yıla ait belgelerini sunmayanlar, iki önceki yıla ait belgelerini sunabilirler. Bu belgelerde yeterlik kriterini sağlayamayanlar ise iki önceki yılın belgeleri ile üç önceki yılın belgelerini sunabilirler. Bu durumda, belgeleri sunulan yılların parasal tutarlarının ortalaması üzerinden yeterlik kriterlerinin sağlanıp sağlanmadığına bakılır İş hacmini gösteren belgeler: a) İhalenin yapıldığı yıldan önceki yıla ait toplam ciroyu gösteren gelir tablosu, b) Taahhüt altında devam eden hizmet işlerinin gerçekleştirilen kısmının veya bitirilen hizmet işlerinin parasal tutarını gösteren, ihalenin yapıldığı yıldan önceki yılda düzenlenmiş faturalar, Bu belgelerden birinin sunulması yeterlidir. Toplam cironun teklif edilen bedelin %25'inden, taahhüt altında devam eden işlerin gerçekleştirilen kısmının veya bitirilen işlerin parasal tutarının ise teklif edilen bedelin %15'inden az olmaması gerekir. Bu kriterlerden herhangi birini sağlayan ve sağladığı kritere ilişkin belgeyi sunan istekli yeterli kabul edilir. Bu kriterleri bir önceki yılda sağlayamayanlar, son iki yıla ait belgelerini sunabilirler. Bu takdirde son iki yılın parasal tutarlarının ortalaması üzerinden yeterlik kriterlerinin sağlanıp sağlanamadığına bakılır. Yılın ilk dört ayında olan ihalelerde, bir önceki yıla ait gelir tablosunu sunmayanlar, iki önceki yılın gelir tablosunu sunabilirler. Bu gelir tablosunun yeterlik kriterini sağlayamaması halinde, iki önceki yılın ve üç önceki yılın gelir tabloları sunulabilir. Bu durumda, gelir tabloları sunulan yılların parasal tutarlarının ortalaması üzerinden yeterlik kriterlerinin sağlanıp sağlanmadığına bakılır Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İş deneyimini gösteren belgeler: Son beş yıl içinde bedel içeren bir sözleşme kapsamında kabul işlemleri tamamlanan ve teklif edilen bedelin % 40 oranından az olmamak üzere, ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin iş deneyimini gösteren belgeler veya teknolojik ürün deneyim belgesi Bu ihalede benzer İş olarak kabul edilecek işler: İsteklilerin Kamu veya Özel sektörde Koruma ve Güvenlik Hizmeti yaptığını gösteren tüm işler 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 140 TRY (Türk Lirası)karşılığı Karayolları 4.Bölge Muhasebe Müdürlüğüne ihale doküman bedelinin yatırılması koşuluyla makbuz karşılığında İhaleler şefliği bürodan temin edilir, adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Karayolları Atölye Müdürlüğü İhaleler Şefliği Bürosu adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, Birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu üzerine ihale yapılan istekliyle, her bir iş kaleminin miktarı ile bu kalemler için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3'ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 120 (YÜZYİRMİ) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. 13. Diğer hususlar: İhale, Kanunun 38 inci maddesinde Öngörülen açıklama istenmeksizin ekonomik açıdan en avantajlı teklif üzerinde bırakılacaktır. Basın ( Resmi İlanlar

9 KÜLTÜR-SANAT KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN DİLİNİ KAYBEDEN MİLLETLER VARLIĞINI DA KAYBEDER Dil bir milletin en önemli unsurudur. Milleti millet yapan, millet kavramının içinde mutlak olması gereken unsurlar şunlardır: (a) Toprak birliği, (b) Bayrak birliği, (c) Tarih birliği, (d) İnanç birliği, (e) Kültür birliği, (f) Amaç (Ülkü) birliği, (g) Dil birliği, (h) Irk birliği vb. Dil birliği millet olmanın koruyucu, ayakta tutucu en önemli ve birinci unsurudur. Eğer bir millet zevale (çöküntüye) uğruyorsa bunun en başla gelen sebebi dil tahribidir. Dilini korumayan milletler, tarih sahnesinden çekilip gitmişlerdir. Bir zamanlar Anadolu topraklarında ve Mezopotamya coğrafyasında Hititler, Sümerler, Urartular, Asurlar, Lidyalılar, Fenikeliler, Babiller vs. milletler vardı. Bunların kendine has dilleri de bulunuyordu. Bunlar bugün yok. Çünkü dilleri yok. Bu milletler devlet kurmuşlar hatta uzun sayılabilecek kadar devletlerini yaşatmışlardı. Ama önce dillerini kaybettiler daha sonra varlıklarını. Bunlar birer milletti. Öyle millet idiler ki aynı ırktandılar ve toprakları da aynı coğrafya içerisinde tek parçaydı. Bayrakları da vardı. Şimdi yoklar. Çünkü önce dilleri yok oldu. Büyük Atatürk 2 Eylül 1930 tarihinde şunları söylüyordu: "Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin inkişafında başlıca müessirdir. Türk dili dillerin en zenginlerindendir, yeter ki dil şuurla işlensin" Evet, dil ile milli duygu arasındaki uyum ve ilişki, o milletin millet olma karakterini ortaya koyar. Diyelim ki bizler, Türkçe değil de İngilizce konuşuyoruz. İşte o zaman duygularımız düşüncelerimiz İngilizleşir, Türk gelenek ve göreneklerimiz bize ait olmaz. Milliyetçilik duygusu da dumura uğrar. Türk düşmanlarının, bizi bölmek için uğraş verdikleri hususlardan biri, demokratikleşme dayatmalarıyla yüzyıllardır birlikte yaşadığımız etnik kökenleri farklı olarak gösterilen kardeşlerimizin konuştukları mahalli dilleriyle eğitim-öğretim yapmalarını istemeleridir. Bunu bilerek tavsiye ediyorlar ve zorluyorlar. Çünkü bu mahalli diller, son derece arkaik hale gelmiş, artık kuralları kalmamış, hiçbir bilimsel ve çağdaş düşünceyi yansıtabilme gücü bulunmayan dillerdir. Türk düşmanları eğer bu paslı dilleri parlatabilirse, bu dili konuşanlarda milliyetçilik duyguları kabarır ve sonunda Türkiye'den ayrılma, bölünme isteği ağır basar. Batı dünyasının ve Türk düşmanlarının hararetle istediği budur. Oysaki, vatanımızın Güney-Doğu bölgesinde konuşulan bazı ilkel, mahalli konuşma biçimleri; Osmanlıca, Farsça, Arapça ve biraz da tarihten silinmiş milletlerin dillerinin artıklarının karışımı esperanto dildir. Üstelik köyden köye bile farklı konuşulan, aşiretler arasında bile birbiriyle anlaşamayan bu çeşitliliğe dil denir mi? Bu bölgemizin birbiriyle anlaşabildiği bir dil vardır ki bu da Türkçe'dir. Bu topraklarda, bu bayrak altında yaşayan hepimiz şunu iyi bilmeliyiz: Düşmanlarımız hem güzel Türkçemizi bozuyorlar, hem de bozmaya çalıştıkları Türkçemize alternatif bir dil ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Düşmanlarımız ve bölücü emeller taşıyan hainler bilmelidirler ki; yüzyıllardır aynı dili konuşmuş, aynı duyguları ve düşünceleri paylaşmış olan bu toprağın insanları, ortak dilimiz Türkçeyi konuşarak kardeşce yaşayıp büyük bir devlet olarak sonsuza kadar bu topraklarda birlikte yaşayacaklardır ve bu topraklara birlikte sahip çıkacaklardır. Büyük Atatürk yukarıda yazdığım sözlerinin devamında şöyle söylüyor: "Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır." Evet, dilimizi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtararak, geleceğimizi sağlamlaştırmak vatan borcumuzdur. Küresel emperyalizmin ve Batı dayatmacılarının oyununa, bu topraklarda yaşayan hiçbir vatandaş gelmeyecektir. Bunu milli birlik ve beraberlikle gerçekleştireceğiz. Yaşar Kemal'in vefatı Fransa'da yankılandı PARİS - Usta yazar Yaşar Kemal'in ölümü, Fransa da geniş yankı buldu. Vefat haberine ülkenin ulusal gazeteleri geniş yer ayırırken, Yaşar Kemal in Türkçenin en ünlü yazarlarından olduğuna dikkat çektiler. Fransa nın prestijli gazetelerinden Le Monde, "Türkiye nin öteki sesinin" hayatını kaybettiğini aktardı. Haberde, Türkiye Cumhuriyeti ile aynı yaştaki yazarın ölmüüne Türkiye nin ağladığı aktarıldı. Gazete sol görüşlü olduğunu vurguladığı Yaşar Kemal in ömrünün büyük kısmının mahkeme koridorlarında geçtiğini hatırlattı. Liberation gazetesinde Marc Semo imzalı yazıda ise Kürt sorununa dikkat çeken Yaşar Kemal in geride büyük eserler bıraktığı belirtildi. Yaşlılığına ve bir gözünün görmemesine rağmen ömrünün sonuna kadar yazı yazmaya devam ettiği kaydedildi. Haberde, yazıları ve özellikle Kürtlere yönelik adaletsizlik ve zorbacılığa karşı takındığı tavır nedeniyle 20 den fazla dava ile karşı karşıya kalan ünlü yazarın, bir dönem hapis de yattığı aktarıldı. Le Figaro gazetesi ise "Anadolu'nun keskin kalemi" Yaşar Kemal in Türkiye nin en büyük kalemlerinden olduğunu yazdı. Gazete, yazarın romanlarının 40'tan fazla dile çevrildiğini kaydetti. Le Figaro, Yaşar Kemel in Nobel e aday gösterilen ilk Türk yazar olduğuna da dikkat çekti. Fransa da büyük hayran kitlesine sahip ünlü yazar Yaşar Kemal, 1977 de "Yer Demir Gök Bakır" ile Fransa'da Edebiyat Eleştirmenleri Sendikası tarafından yılın en iyi yabancı romanı ödülüne hak kazanmıştı. Ayrıca, 1984 yılında da Fransa devletinin en yüksek nişanı olan Legion D'Honneur nişanını almıştı. (CHA) İdare edenler de bazen idare edilmeye muhtaçtır. Tutkularımızın enerjisini olumlu davranışlarda kullanmalı, tutkularımızın benliğimizi mağlup etmesine müsaade etmemeli. İkiyüzlülük, sahtekar gönüllerin takmayı en çok sevdiği maskedir. Düşüncenin gelişmesi, ilerlemesi ve kemâle ermek gönlün tekâmülüyle mümkündür. Kardeşlik Hz. Adem den bize miras, bir de bunu unutmasak İletişim hayatımızı kolaylaştırdığı kadar fertleri de yalnızlaştıran bir teknolojidir. Kusursuzu arayanların kusurudur kusursuzluk. MEHMET NURİ PARMAKSIZ mehmetnuriparmaksiz@gmail.com HAYATA DAİR BENCİLEYİN SÖZLER İsraf nefsini doyuramayanlarda, cimrilik harcayamama hastalığı olanlarda zirve yapar. Gerektiği yerde susabilmektir karakteri güçlendiren, gerektiğinde konuşmaktır kişiliğe değer yükleyen. Kararsızlık çıkmazlar çıkmazı, kararlılık hep bir adım daha yukarı. Fikir kargaşasında galip gelen dinleme tahammülü gösteren ve ayakları yere basan düşünceye sahip olandır. Yersiz kaygı ve endişeler yersiz korkuların kaynağını besler. Okumak keşfetmektir; okuma deryasında keşfedilmemiş çok ada var, okudukça ve bilgimiz artıkça keşfettiğimiz ada da çoğalır. 4 Mart 2015 Çarşamba 9 CNR Kitap Fuarı, yazarlarla okuyucuları buluşturdu Bu yıl "Çanakkale Savaşı'nın 100. Yılı" temasıyla düzenlenen CNR Kitap Fuarı, yazarlarla okuyucularının bir araya gelmesine imkan sağladı. İSTANBUL - İstanbul CNR EXPO Yeşilköy'de 27 Şubat'ta açılan ve 8 Mart'a kadar ziyaret edilebilecek fuar, CNR Holding tarafından Basın Yayın Birliği, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle düzenleniyor. Anadolu Ajansı'nın "Global İletişim Ortağı" olduğu ve 600 markayla 250'nin üzerinde yayınevinin katıldığı fuarda çeşitli etkinlikler düzenlenirken, eğitim ve edebiyat camiasının yanı sıra yazarlarla okuyucuları da bir araya geliyor. Tarihçi yazar Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı'nca (TÜRGEV) fuarda düzenlenen imza programında okurlarıyla buluştu. Sırma, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Avrupa'da fuarlara girmek isteyenlerin kuyruklar oluşturduğunu belirterek, "Umarım bir gün biz de böyle kuyruklar yapar gireriz. Fuara rağbet fena değil ancak fuar da iki senelik olduğu için daha alışılmadı. İnşallah Türkiye'de daha çok okuyucu olur" Gençlerin kitap okuduğunu dile getiren Sırma, şöyle devam etti: "Biz de buna çok seviniyoruz. Bir millet okudukça yükselir. Okumadıkça da batar gider. İnşallah TUNUS - Tunuslu öğrenciler, okullarda seçmeli olarak verilen Türkçe derslerine ilgi gösteriyor. Türkiye ile Tunus Milli Eğitim Bakanlıklarınca yapılan çalışmalar ve 2012'de imzalanan anlaşma çerçevesinde Türkçe, ülkede Almanca, İspanyolca, İtalyanca, Çince ve Rusçadan sonra liselerdeki müfredatta yerini aldı. Bu kapsamda bir çok okulda Tunuslu öğrencilerin Türkçeyi seçmeli ders olarak tercih ettiği belirtildi. Türkiye'nin Tunus Büyükelçisi Ömer Gücük, Başkent ve ilçelerindeki 10 merkezde, 16 Türk öğretmen tarafından Türkçe dersin verildiğini belirterek, "Talepler karşısında öğretmen sayımızı artırdık. Başkent'te yaklaşık 700 öğrenci Türkçeyi seçmeli ders olarak görüyor. Tunus Milli Eğitim Bakanlığı ve biz, bu ilgiden memnunuz" Tunus'ta 2012'den beri Türkçe öğretmenlik yapan Mehmet Ali Aydın, Türkçenin Tunus'taki seçmeli dersler arasında en çok tercih edilen diller arasında yer aldığını söyledi. Fransızca ve İngilizceden sonra Tükçenin seçmeli ders olarak tercih edildiğini belirten Aydın, "Türkiye'nin Tunus Büyükelçiliği koordinesinde çalışmalarımızı yürütüyoruz. bizim milletimiz de okumaya başlar. Kendi mazisini öğrenir. Kendi tarihini bilmeyen ülkeler, sömürülmeye mahkumdur. Onun için yapılacak ilk şey tarihi öğrenmek. İnşallah okuyacağız ve bu sömürülerden kurtulacağız. Bunları bütün İslam alemi için konuşuyorum." Prof. Dr. Sırma, Müslümanların belli bir döneme kadar kitap okuduğuna, yazdığına işaret ederek, "Benim kütüphanemde 700 sene önce yazılmış 50 ciltlik kitap var. Ancak 100 senedir bizim tarihimizle ilgili 5 ciltlik kitap yazılmıyor. Çünkü okumayı bıraktık. Bırakınca da geriledik. Geriledikçe de birileri bizi sömürdü. İnşallah okumakla bunun önüne geçeceğiz" ifadelerini kullandı. Fuarda, Kültür A.Ş. Yayınları Kültür Medeniyet Serisi'nin 9'uncu kitabı olarak yayımlanan "İstanbul Efsaneleri"nin yazarı İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferhat Arslan da okurlarla bir araya geldi. Arslan, fuara gösterilen ilgiden memnun olduğunu belirterek, "İstanbul halk kültürüyle ilgili yapmış olduğumuz tematik çalışmalar da okuyucuda bir karşılık buldu. Bu noktada İstanbul folklorunun gündeme gelmesi, bizim açımızdan önemli. İstanbul büyük bir medeniyet başkenti ama 'halk kültürü yokmuş' gibi algılanıyordu" diye konuştu. Yaptıkları çalışmalarla İstanbul'da zengin masal kültürünün olduğunu ortaya çıkardıklarını, okuyucunun da bundan çok memnun olduğunu vurgulayan Arslan, şunları kaydetti: "Okuyucularımız bizi ilgiyle takip ediyorlar. Bu da bizi sevindiriyor. Türk kültür ve medeniyeti içerisinde sözlü kültür çok ön planda. Benim yapmış olduğum çalışmalar da sözlü kültürün yazılı kültür haline getirilmesi. Yazılı kültür, toplumumuz içerisinde giderek yaygınlaşıyor. Basılan Bu gönül işidir. İlk yıllarda 3 öğretmenle geldik. Derslere ilgi artınca öğretmen sayısını da arttırdık. Şimdi Tunus'ta Türkiye'den gelen 16 öğretmen ile gençlere Türkçe öğretiyoruz" şeklinde konuştu. Tunuslu gençlerin Türkiye'yi çok sevdiğini ifade eden Aydın, "Buralar çok güzel. Öğrencilerimiz Türkiye sevdalısı. Tükçeye olan yoğun ilgi bunun bir göstergesi. Artık Tunus'ta üniversite sınavlarında bizim hazırladığımız Türkçe sorulara da yer veriliyor. Bu bizim için onur verici bir şey. Bundan sonra da Tükçenin öğretilmesi için çalışmalarımız yoğun şekilde devam edecektir" diye konuştu. Hammamet Muhammed Buzina Lisesi son sınıfta, seçmeli ders olarak Türkçeyi eğitimi alan öğrencilerinden Menel Turki ise Türkçeyi ve Türkiye'yi çok sevdiğini dile getirerek, şöyle konuştu: "Türkçenin çok eğlenceli ve rahat bir dil olduğunu düşünüyorum. Türkçe öğrendiğim için kendimle gurur duyuyorum. Üniversiteyi de Türkiye'de okumak ve mühendis olmak istiyorum. Tek hayalim bu." kitap sayısının artması da bunu gösteriyor. Dolayısıyla bize düşen de sözlü kültürde var olan değerlerimizin tespit edilmesi, kitaplaştırılması ve okuyucuya sunulmasıydı. Biz böyle bir misyon üstlendik ve bunun için çalışıyoruz. Ancak bir taraftan da bu tür kitap fuarlarının, imza günlerinin, söyleşilerin yapılması bakımından her şeyden önce bir gündem oluşturuyor ve okuyucunun gündemini kitapla meşgul ediyorsunuz. Bu bakımdan bu tür etkinliklerin çok önemli olduğunu düşünüyorum." Tunus'ta Türkçeye yoğun ilgi Osmanlı'nın darphanesi para değil, kültür basacak BURSA - Bursa'da, Osmanlı Devleti'nin ikinci padişahı Orhan Gazi döneminde 1300'lü yıllarda ilk paraların basıldığı darphane, restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından kültürel hizmet verecek. Merkez Osmangazi ilçesi Maksem bölgesindeki Pınarbaşı Caddesi'nde bulunan tarihi darphanede Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen çalışmalar son aşamaya gelirken, burada paraların basımının gerçekleştirildiği araç gereçler ile Osmanlı döneminden bu yana basılan paralar sergilenecek. Maksem Darphanesi Kültür ve Dayanışma Derneği Kurucu Başkanı Şükran Mercan Misci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tarihi darphanenin hem sergi salonu olarak kullanılacağını hem de kültürel hizmet vereceğini söyledi. Çocukluk yıllarında darphanenin bulunduğu Kötülüğün zaferi iyiliğin ölümüdür, iyiliği ömrüne muzaffer kılanlardır kötülüğe her dem karşı koyanlar. Herkes ömrünün sultanıdır bir noktaya kadar. Emeksiz kazancın kaybı da kolaydır, kaybettiklerimizi yerine koymaksa oldukça zor. Resim tabiatın kopyası, dünya cennetin küçük bir parçası. Kurnaz görünenlerde aldanır, aslında saf mı saf görünen kurnazlardan korkmalı. Hedefi olanların geleceği vardır, hedefsiz olanlar sadece bugünü yaşar. Kurumlaşmak yıllar alır, bir kurumu yıkmak ise anın içindeki an kadardır. Liyakat takdirin göstergesi, liyakatli olanlar çalışkanlığın efendisi. Kuvvet denilen güç, enerjinin bir yerde toplanmasıdır; parçaları bütünde toplayanların kuvveti karşısında durmak zordur. Zarar, küçüklükle değil muhtevaya ve öze verdiği hasarla ölçülür. GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ binada ikamet ettiğini anlatan Misci, çocukluğunun geçtiği bu tarihi binada kültürel hizmet vermenin kendisi için ayrı bir mutluluk kaynağı olduğunu belirtti. Misci, darphanenin tarihi kitaplarda Osmanlı'nın ilk "mürebbiye mektebi" olarak yer aldığını vurgulayarak, "Bu bina bizim değildi, kiracıydık. Ev sahipleri bizim burayı boşaltmamızı isteyince biz de boşalttık. Onların bir müteahhitle anlaştıklarını duyduk buraya site yapılacaktı. Biz de o zaman Osmangazi Belediye Başkanı olan Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ile görüştük ve burası kamulaştırıldı" Tarihi binanın kültüre hizmet edecek şekilde yenilendiğini anlatan Misci, burada gençlere ve kadınlara yönelik kültürel ve sosyal faaliyetlerin yapılacağını anlattı. Rüzgârlarla yarıştım aşka doğru koştum ben, Zulmetim nurla doldu sevdan ile coştum ben. Dünya umrumda değil asıl gerçek mahşerdir Yeni değil sevgilim ezelden sarhoştum ben.

10 10 4 Mart 2015 Çarşamba Türkiye'de en az bin vampir hastası var Halk arasında vampir hastalığı olarak bilinen porfiriya rahatsızlığı bulunan kişi sayısının Türkiye'de en az bin olduğu iddia edildi. İZMİR - Türk hekimlerine porfiriya hastalığına ilişkin bilgi vermek üzere Türk Çocuk Gastroentereloji, Hepatoloji ve Beslenme Derneği'nin davetlisi olarak İzmir'e gelen Güney Afrika'daki KwalaZulu-Natal Üniversitesi'nin Klinik Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Richard Hift, hastalığın belirtileri ve tedavisi hakkında açıklamalarda bulundu. Hift, AA muhabirine yaptığı açıklamada, genetik olan hastalığın porfirilerin vücutta birikmesi sonucu ortaya çıktığını ve farklı tipleri olduğunu belirtti. Hastalığa doğru tanı konması ve tanıya uygun tedavinin uygulanması gerektiğine işaret eden Prof. Hift, şu bilgileri verdi: "Hastalık yüzyıllar öncesine dayanıyor ancak son yüzyıl içinde önemli veriler elde edildi. Hastalığın çok çeşitleri var ve bazı vakalar çok ağır. Hatta ağır vakalarda vücut gelişimi bozukluğu olabiliyor. Ellerde şekil bozukluğu, yüzde tüylenme, ışığa karşı aşırı hassasiyet gelişiyor. Özellikle bu hastalıktan muzdarip çocuklar gündüz değil, akşam saatlerinde dışarı çıkmak istiyor. Hastalık tam olarak bilinmediği için doğru tanı da konulamıyor." Enzimlerde bozukluk olduğu için geçmiş yıllarda bazı hastaların kan ihtiyacını karşılamak üzere bazı olaylara karışmış olabileceğini ifade eden Prof. Hift, "Bu nedenle hastalar için vampir oldukları şeklinde mitolojik söylentiler üretilmiş olabilir" diye konuştu. Tıp kaynakları tarandığında porfiriya hasta sayısının çok daha az olarak gösterildiğine işaret eden Richard Hift, hasta sayısının çok daha fazla olduğunu, ancak hastalık hakkında yeterli bilgi sahibi olmayan doktorların yanlış tanı koyabileceğine dikkati çekti. Temel olarak genetik olan hastalığın demir yüklemesi, fazla alkol tüketimi durumlarda tetiklenebileceğini de kaydeden Hift, dünyada 50 yaşından sonra porfiri tanısı alan hastalar bulunduğunu ifade etti. Türkiye'deki hasta sayısının da tahmin edilenden yüksek olduğunu düşündüğünü belirten Prof. Hift, "Dünya popülasyonundaki oranına bakıldığında alt gruplarıyla birlikte Türkiye'deki hasta sayısının en az bin civarında olduğunu düşünüyoruz" Avrupa'da ve Türkiye'de az sayıda olan genetik tanı merkezlerinde kesin tanı konulabilecek hastalığının tanınması için bazı ipuçları da veren Richard Hift, şunları söyledi: İZMİR - Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi'nde başlatılan mikro dizilim çalışmasıyla ilk defa SGK kapsamındaki bazı vatandaşlara tanı için ücretsiz genetik testler yapılacak ve toplumda sık rastlanabilecek genetik hastalıklara ilişkin veri tabanı oluşturulacak. Merkezin sorumlu hekimi Altuğ Koç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, genetik hastalıkların belirlenmesinde kromozom analizi adı verilen bir yöntemin uygulandığını, böylece mikroskopla hücre çekirdeğindeki genleri taşıyan kromozomlara bakılarak bozuklukların tanımlandığını anlattı. Kromozom analizinin bir sınırı olduğunu, anormalliği tespit edebilmek için en az civarındaki genin kaybolması ya da artması gerektiğine dikkati çeken Koç, yöntemle down sendromu gibi rahatsızlıkların belirlenebildiğini, ancak mikro dizilim olarak da bilinen yöntemin genetik tanı konusunda hekimleri bir adım öteye taşıdığını ifade etti. Mikro dizilim yönteminin son 5 yıldır dünyanın ve Türkiye'nin sayılı merkezinde yüksek ücretler karşılığında uygulandığını dile getiren Altuğ Koç, şu bilgileri verdi: "Kromozomların tamamına baktığınızda açıklı koyulu bantlar görüyorsunuz. Bunlar gene denk geliyor ve en iyi çözünürlükte bile 850 bant görülebiliyor. Mikro dizilim yaptığınızda tüm kromozomlar 750 bin noktadan değerlendiriliyor. Pratikte bizim için önemli. Doğuştan özürlü, otizm grubunda yüzde oranında tanı sağlıyor. Bizim açımızdan muazzam bir olay." Mikro dizilim yapabilmek için dünyanın önde gelen bir şirketiyle 3 bin hastayı kapsayan anlaşma yaptıklarını ve genetik testlere başlayacaklarını aktaran Dr. Koç, öncelikle engelli olarak dünyaya gelen çocuklara ve kanser hastalarına tanı için genetik testler uygulanacağını belirtti. Testleri yapan cihaz sayesinde toplumsal açıdan veri tabanı oluşturabileceğini kaydeden Koç, şöyle konuştu: "Teknoloji bize hastalıkları söylüyor ama masum varyasyonlarını da bildiriyor. Her toplumun kendi normallerini bilmesi gerekiyor. Yani hastaları incelediniz, bir kısmında masum değişiklikler saptanıyor. Türk toplumuna özel değişiklikleri net olarak bilmemiz lazım ki "3-4 gün hatta 1 hafta süren karın ağrıları tekrarlayabilir. Ciltle ilgili semptomlar oluşabilir. Yüz, el, sırtta lekelenmeler, cilt kalınlaşması olabilir. Çocukluktan ergenliğe geçerken ciltte aşırı duyarlılık söz konusudur dakika güneşte kalma reaksiyona, yanmaya neden olabilir. Huzursuzluk da önemli bir belirtidir. Ancak, vampir filmlerine konu olan kızgınlık hali yanlış bir inanıştır çünkü huzursuzluk uzun süre devam etmez." Hastalığın alt grupları için farklı tedaviler olduğunu söyleyen Hift, öncelikle doktorların sonra da hastaların eğitilebileceğini, özellikle güneşten korunma konusuna dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Richard Hift, hastalık genetik olduğu için tanı alan bireylerin akrabalarının da taranması gerektiğini sözlerine ekledi. Türk Çocuk Gastoentereloji, Hepatoloji ve Beslenme Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sema Aydoğdu, Güney Afrika'daki hasta sayısının çok daha yüksek olduğunu, bu nedenle Prof. Dr. Richard Hift'i hastalık hakkında bilgi vermesi Türkiye'ye davet ettiklerini anlattı. Prof. Aydoğdu, Türkiye'deki rastlanma sıklığının da binde 1 olduğunu, dolayısıyla hasta sayısının bin-3 bin arasında değişebileceğini tahmin ettiklerini kaydetti. Türkiye'nin genetik kılavuzu çıkacak BURSA - Dermatoloji uzmanları, hekim kontrolünde yapılmayan lazer uygulamalarının, özellikle ciltte ileri dereceye kadar ulaşabilen yanık, kalıcı iz ve lekelenmelere yol açabildiği uyarısında bulundu. Uludağ Dermakozmetoloji Günleri kapsamında Türk Dermatoloji Derneği tarafından, Uludağ Karinna Otel'de düzenlenen basın toplantısında, varisten, sedefe, vitiligodan egzamaya, akne tedavisinden, kimyasal peeling uygulamalarına; lazer cihazının kullanım esaslarından botoks ve dolgu tekniklerine ve solaryumun etkilerine kadar dermatoloji ve dermatokozmotoloji alanına giren birçok konu, bilim insanlarınca masaya yatırıldı. Türk Dermatoloji Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Emel Erdal Çalıkoğlu, cilt sağlının korunması, estetik ve kozmetik tedavilerde dermatoloji alanında uygulanan teknolojilerin, dünya ile eş zamanlı olarak Türkiye'de de başarı ile yapıldığını vurguladı. Bu yenilikler arasında yer alan uygulamalardan birinin de birçok deri hastalığının tedavisinin yanı sıra estetik amaçla kullanılan lazer ve fotoepilasyon (IPL) cihazları olduğunu ifade eden Çalıkoğlu, Lazer ve IPL cihazlarının, özellikle epilasyon, cilt gençleştirme, damarsal lezyonların tedavilerinde, cilt lekeleri, çil, siğil, yara izleri, cilt çatlakları, akne, gül hastalığı, mavi-yeşil dövmelerin çıkarılması, vitiligo, sedef, atopik dermatit gibi hastalıkların tedavisinde uygulandığını anlattı. Çalıkoğlu, "Hekim kontrolünde yapılmayan lazer uygulamaları, özellikle ciltte ileri dereceye kadar ulaşabilen yanık, kalıcı iz ve lekelenmelere yol açabilmektedir" uyarısında bulundu. Çalıkoğlu, bu uygulamaların vücutta bulunan benlerin üzerine yapıldığında bu masum bir değişiklik mi yoksa bir engele sebep olacak hastalık mı... Sağlıklı örnekler üzerinde de çalışacağız. Masum varyasyonları saptayıp veri biriktireceğiz. 'Demek ki Türk toplumu için bunlar korkulacak şeyler değil' diyeceğiz." Hastalık konusunda doğal ve çevresel faktörlere bağlı ırksal farklılıklar olabileceğine dikkati çeken Altuğ Koç, "Bu bağışıklık sistemi için de kanser için de doğuştan hastalıklar için de geçerli. Kromozom üzerinde değişiklik olabilir, içerdiği genler ile alakalı ve toplumsal farklılıklar oluşabiliyor" diye konuştu. Genetik testlerin toplumda lüks olarak algılandığını ama tüm toplumu ilgilendiren bir konu olduğunu vurgulayan Koç, bu testlerin bir devlet hastanesinde SGK ödemesiyle yapılmasının büyük önem taşıdığını bildirdi. Mikro dizilim testlerinin artık belli bir zümreden topluma yayılacağını da anlatan Altuğ Koç, genetik hastalıklarda henüz tedavi aşamasına gelinmediğini, ama tanıda ilerlemenin de insan sağlığını olumlu etkileyeceğini sözlerine ekledi. Dermatologlardan lazer uyarısı "deri kanseri oluşumu" gibi geri dönüşü olmayan yan etkiler oluşturabildiğinin altını çizerek, "Hekim kontrolünde yapılmayan uygulamalar, yan etkilerin oluşma olasılığını artırmaktadır. Doğru ve güvenilir bir tedavi programı ve uygulanacak cihazın tipine, Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi veya dermatoloji uzmanlarının karar vermesi gerekmektedir" diye konuştu. Türk Dermatoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Emel Bülbül Başkan da dünyada yaklaşık 125 milyon kişinin sedef hastalığına yakalandığını belirtti. Sedef hastalığının, basit ve deriyle sınırlı bir hastalık olmadığının altını çizen Başkan, bağışıklık sisteminin de hastalığın seyrinde etkili olduğunu söyledi. Başkan, sedeflilerin yakın akrabalarında hastalığın sık görülmesinin genetik yatkınlığa işaret eden önemli bir ipucu olarak ele alınması gerektiğine dikkati çekerek, "Hastalığı enfeksiyonlar, bazı ilaçların kullanımı, stres, travmalar, iklim ve dahili hastalıklar tetikleyebilmektedir" Son yıllarda sedef hastalarının kalp ve damar hastalıklarında yatkınlığa neden olabildiğini ifade eden Başkan, sedef hastalarında obezitenin de sık görüldüğünü kaydetti. Sedef tedavisinin, bireysel yapıldığının altını çizerek, "Sedefin kesin çözümünü bulduğu iddia eden ve alternatif veya bitkisel yöntemlerle yapılmış karışımları satan kişi veya kuruluşlara kanılmamalıdır" uyarısında bulundu. Türk Dermatoloji Derneği Estetik ve Kozmetik Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Hakan Erbil, zaman içinde ciltte yaşlanmaya bağlı izler ortaya çıktığını, ancak dermatokozmetik uygulamalarla bunların büyük ölçüde azaltılabildiğini söyledi. SAĞLIK Milli kemik iliği bankası geliyor İZMİR - Türk Kızılayı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, milli kemik iliği bankası kurulmasıyla ilgili gelinen son durumu, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile açıklayacaklarını belirterek, "Artık kendi milli bankamızdan, milli veri tabanımızdan seçim yapılacak, ihtiyacımızı kendimiz karşılamış olacağız" Türk Kızılayı İzmir Şubesinin ev sahipliğinde düzenlenen bölge toplantısına katılan Akar, 2005 yılında 305 bin ünite kan topladıklarını, yürüttükleri doğru projelerle bu rakamı geçen yıl 1 milyon 865 bin üniteye çıkardıklarını söyledi. Toplanan kanların 5 milyon kişiye şifa olduğunu vurgulayan Akar, Türkiye'deki hastanelerin kan ihtiyacının yüzde 95'ini karşılar duruma geldiklerini kaydetti. Akar, kışın etkisini gösterdiği günler dışında kan bağışında sıkıntı yaşamadıklarına değinerek, 330 bin üniteyle İzmir'in kan bağışında ilk sırada yer aldığını, arzulanan seviyede olmayan İstanbul'da da başarıya ulaşmak için çalışmalarını sürdürdüklerini ifade etti. Kan bağışındaki başarının yanında Sağlık Bakanlığı ile kök hücreyle alakalı çalışmalarını sürdürdüklerini dile getiren Akar, şöyle konuştu: "Türkiye'de kemik iliği nakli, sorun olmaktan çıkacak. Bölge kan merkezlerimizde kök hücre bağışı, yapılmaktadır. Türk Kızılayına kök hücre bağışçıları da büyük itibar etmektedir. Önümüzdeki günlerde Sağlık Bakanımız ile düzenleyeceğimiz basın toplantısıyla bu işin startını resmen vereceğiz. Lösemi hastalığının tedavisi için kök hücre nakli gerekiyor. Avrupa, ABD'den veri bankalarından arayışlara giriliyor. Artık bu olmayacak. Artık kendi milli bankamızdan, milli veri tabanımızdan seçim yapılacak, ihtiyacımızı kendimiz karşılamış olacağız." Akar, yurt içi ve dışında yürüttükleri yardım faaliyetlerini anlatarak, bir firmaya yaptırdıkları çalışma sonucu, toplumda Türk Kızılayına güvenirliğin, yüzde 90,5'e çıktığını, 2004 yılındaki yüzde 40'lar seviyesinde bu noktaya gelmenin, başarı olduğunu kaydetti. Robotik cerrahi, akciğer ameliyatlarındaki iyileşme sürecini kısaltıyor KOCAELİ - Florence Nightingale İstanbul Hastanesi Göğüs Cerrahisi Bölümü'nden Prof. Dr. Alper Toker, robotik cerrahiyle akciğer kanserini erken evrede yakaladıkları hastalarda ameliyatın boyutunu küçültebildiklerini belirterek, "Hem akciğerden aldığımız parça küçülebiliyor hem de hastaların kemoterapi ya da radyoterapi gibi onkolojik tedavi almadan yaşam sürelerini çok uzatabiliyoruz, böylece tam tedavi edebiliyoruz" Toker, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada ve Türkiye'de robotik cerrahinin alanının giderek genişlediğini söyledi. Robotik cerrahinin son yıllarda başarıyla kullanıldığı alanlardan birinin de göğüs ameliyatları olduğunu fakat Avrupa'da akciğer cerrahisini yapan klinik ve cerrah sayısının az olduğunu belirten Toker, robotik cerrahinin akciğer ameliyatlarında gelişmesinin ve bu alanda cerrahların yetişmesinin zaman alacağını kaydetti. Toker, Türkiye'nin robotik cerrahiyle akciğer ameliyatlarında Avrupa'da öncü konumdaki İtalya'yı takip ettiğini vurgulayarak, Belçika ve Hollanda gibi Avrupa'nın en gelişmiş merkezlerinde bile robotla akciğer kanseri ameliyatının Türkiye'deki düzeye gelmediğini, bu konuda kendilerinden yardım istendiğini aktardı. Robotik cerrahiyle akciğer ameliyatlarına 1. evre kanser hastalarıyla başladıklarını dile getiren Toker, "Evreyi yükseltiyoruz. 2. evrede daha sık kullanıyoruz, 3. evre hastalarda radyoterapi-kemoterapi sonrası yaptığımız 8 vaka var ama bu konudaki sayılar çok sınırlı. Yaptığımız ileri evre vakaları, tüm dünyadaki merkezler olarak topladık ve sonuçları üzerinde çalışmalar yapıyoruz" diye konuştu. Toker, akciğer cerrahisinin yüksek riskli olduğunu, kapalı ameliyatların bu riski aşağı çektiğine dikkati çekti.

11 YAŞAM-ÇEVRE BULMACA Bakan Eroğlu ndan TAŞKIN UYARISI Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, "Kar erimeleriyle bahar aylarında taşkınlar olabilir, ona dikkat edeceğiz. DSİ Genel Müdürlüğü, Orman ve Su İşleri Bakanlığının diğer birimleri olarak teyakkuz halindeyiz. İnşallah taşkın sıkıntısı yaşamadan, can ve mal kaybı olmadan, bu seneyi de atlatmayı planlıyoruz" AFYONKARAHİSAR - Bakan Eroğlu, Afyonkarahisar'daki Tıbbi ve Itri Bitkiler Merkezi'ni ziyareti ardından gazetecilerin, mart ayındaki yağış durumuna ilişkin sorusuna, bahar ayı ile yağışların geldiğini, Meteoroloji Genel Müdürlüğünün, bütün valilikleri, DSİ, özel idare müdürlükleri, belediyeleri ve diğer kurumlarını ikaz ettiğini söyledi. Geçen hafta bilhassa Akdeniz ve Ege Bölgesinde büyük yağışlar meydana geldiğini hatırlatan Eroğlu, "Özellikle kamu kurum ve kuruluşlarından talebim, buna çok özen göstersinler. Yaptığımız tahminler yüzde 90 üzerinde isabet kaydediyor. Dolayısıyla yaptığımız ikazlar dikkate alınırsa, can ve mal kaybı olmaz" ifadesine yer verdi. Şu ana kadar bin 500 derenin ıslah edildiği anımsatan Eroğlu, "Havza Islah Eylem Planı" çalışmaları konusunda da bilgi verdi. DSİ Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü ile Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü tarafından yukarı havzalarda yağan yağmurları tutmak, dereye hızla inmesini engellemek maksadıyla söz konusu eylem planının hazırlandığını aktardı. Eylem planının 5 yıllık olduğunu dile getiren Eroğlu, şöyle devam etti: "Bu eylem planı kitapçığında kim, nerede ne yapacak, bunlar belli. Çünkü biz bu yukarı havzaları ağaçlandırırsak, orada tensip bentleri, bir takım erozyon YOZGAT - Yozgat'ta doğuştan elleri ve bir bacağı olmayan 8 yaşındaki Muhammet Enes Sarı, katıldığı jimnastik kursunda en zor hareketleri başarıyla yaparak çevresindekilerin dikkatini çekiyor. Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü bünyesinde açılan jimnastik kursuna katılan Muhammet Enes, jimnastik antrenörü Mevlüt Öz'ün gösterdiği tüm hareketleri başarıyla yapıyor. Isınma hareketlerinin ardından sağ bacağındaki protezi çıkararak minderde çeşitli jimnastik hareketleri yapan Muhammet Enes, sempatik hareketleriyle dikkati çekiyor. Kursun adeta "maskotu" olan Muhammet Enes, azmiyle çevresindekilerin takdirini topluyor. Antrenör Öz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Muhammet Enes'in azmi ve neşesiyle dikkati çektiğini belirterek, "Enes bize 2 yıl önce gelmişti acaba nasıl olacak, diğer çocuklar yaparken kontrol çalışmaları, ıslah sekileri yaparsak, aşağıdaki yerleşim yerlerinde bir taşkın olmuyor. Biz bunu çok yerde denedik, çok büyük başarı gösterdi. Geçen sene Ağrı Doğubayazıt'ta bir köy müsaade etti, güzel bir çalışma yaptık. Orada taşkın olmadı. Aynı yağmurdu ama diğer tarafta müsaade etmeyen köyde taşkın oldu. Şimdi onlar da durumu görünce, gelin bizim de teraslama ağaçladırma, ıslah sekileri, tensip bentleri, dere ıslahlarını yapın, diye söylediler." Hafta içindeki yağışlara ilişkin de bilgi kendisi yapamayınca üzülecek mi dedim. Oysa benden önce o daha fazla çalışmaya başladı, 'ben yaparım' Enes sen dinlen otur dediğimizde ise 'hayır, ben yapacağım' diye tepki verdi. Hayat dolu bir arkadaşımız" diye konuştu. Kursa katılan diğer çocuklar ve velileriyle görüştüklerini anlatan Öz, "Onlar da iyi niyetlerini gösterdiler. Enes her hareketi yapıyor. İki kolu ve tek bacağı olmamasına rağmen hepimizden daha neşe dolu, hayata sımsıkı sarılan bir BUL- MACA Soldan sağa: 1. Çok ince altın levha. Bir nota. 2. Soyundan gelinen kimse. Kuyruksuz kurbağanın yumurtadan yeni çıkmış kurtçuğu. 3. Aynı biçimde, sürekli olarak. 4. Us. Kimse, kişi. 5. Isparta ilinin bir ilçesi. 6. Kastamonu ilinin bir ilçesi. Aylardan biri. 7. Eski Mısır da bir tanrı. Deniz suyunda bulunur. Seryumun simgesi. 8. Topluluk, cemaat. Temiz, saf, katışıksız. 9. Afrika da bir ülke. İlinek. 10. Eski dilde O gösterme sıfatı. Yana düşen, yanda kalan. 11. Mektup. Keman yapımı ile ünlü bir İtalyan ailesi. 12. Bir sayı. Eski bir devlet. İlkel silah. 13. İstek, istem. Sarhoş ya da külhanbeyi bağırması. 14. Bir kimsenin dilediği şey. Burçlardan biri. 15. Lezzet. Kabul etmeyerek geri çevirme. Kuzu sesi. 16. Üç Silahşorlardan birinin adı. Giyeceklerde takım. 17. Pilotlar ve havacılar için yayımlanan bülten. 18. Bir şeyin geçtiği ya da önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet. Yerden sıçrayan çamur. 19. Utku. Romanya nın plaka işareti. 20. Nezir. Öğütülmüş susamın koyu sıvı durumu. Yukarıdan aşağıya: 1. Valf. Beyaz, yeşil, mavimsi gri renkte billurlaşmış bir tür kalsiyum karbonat. Dört tekerlekli, üstü kapalı, yaylı bir tür at arabası. 2. Astatinin simgesi. Özensiz, gelişigüzel yapılmış, sakil. İlgili. 3. Bağlayan şey, bağ. Genişlik. Bir örgütün etkin üyesi. Güney Afrika nın plaka işareti. 4. Sonsuza kadar. Yabancı. Domuz yavrusu. 5. Macun. Bazı maddeleri satma izni olan kimse ya da dükkan. İştahı açmak için yemekten önce içilen içki. 6. Menteşe. İmkan. Yoğunluk. 7. Söylenti. Petrol çıkarılan dağımız. Avrupa da Yunanistan a bağlı bir yarımada. 8. Asalak bir böcek, kehle. Kavisli, kısa, uç kısmı geniş, kabzasına doğru daralan bir tür kılıç. Tembel hayvan. 9. Demiryolu. Türk müziğinde bir makam. Genç irisi. Endonezya nın plaka işareti. 10. Toprak, kül gibi toz durumunda bulunan şeyleri hafifçe karıştırmak. Sızlanma, yakınma. Nihayet. Hazırlayan: Ercan BostaNcıoĞlu veren Eroğlu, şunları söyledi: "Pazartesi günü, Marmara ve Batı Karadeniz hariç olmak üzere yağışlar var. Daha sonra salı günü Marmara, Batı Karadeniz, İç Anadolu'da yağışlar var. Önümüzdeki hafta yağışlı geçecek. Pazar gününe kadar kısım kısım devam edecek. Cuma günü bir ara yağışlar azalıyor, sonra Karadeniz hattı boyunca, Doğu ve Batı Karadeniz'de cumartesi yağış başlıyor. Pazar günü Marmara'dan başlayarak tekrar yağışlı döneme geliyoruz." Küçük Enes, engelini jimnastikle aşıyor arkadaşımız. Onun geleceği çok parlak. İki kolu olmasa bile, engelli bile olsa, hayata bizden daha çok sarıldığı ortada" Baba İbrahim Sarı da Muhammet Enes'in jimnastik kursuyla hayata daha sıkı sarıldığını belirterek, "Muhammet Enes, evde de okulunda da hayat dolu, renkli, neşeli. Annesiyle verdiğimiz desteğe her seferinde karşılık verdi. Ona engelliliğini evde ve okulda unutturduk. Jimnastik kursunda zor hareketleri yaparak kendini keşfetti. Bugün ne olacaksın diye sorduğumda iyi bir jimnastikçi diyebiliyor. Onun azmi, bizim mutluluk kaynağımız oluyor" şeklinde konuştu. Muhammet Enes Sarı ise spor yapmayı çok sevdiğini söyledi. Jimnastik hareketleri yaparken hiç zorlanmadığını anlatan Sarı, "Benim zorlandığım hareket yok. Büyüyünce çok iyi jimnastikçi olmak istiyorum" ifadelerini kullandı. ÇÖZÜMÜ BUGÜN 12. SAYFADA Mehmet ÇEVİK: Türkiyeli aydın ın özgüven yoksunluğu nasıl bir şey? Prof. Dr. Nurullah ÇETİN: Türkiyeli aydınlar, kendimizin kanun yapacak, karar alacak, fikir ve iş üretecek bir yeteneğe sahip olduğumuzu düşünemezler, kabullenemezler. Fikir, iş, kanun ve karar üretim merkezi olarak Batıyı görürler ve bizim de orada üretilen programı sadece uygulayıcı olmamızı isterler. Bu, tamamen özgüven eksikliğinden, reşit olamamaktan başka bir şey değildir. Böyle düşünen aydın, eğer Türk se özgüveni dumura uğratılmış, kişiliği felce uğratılmış bir mankurttur. Türk değilse, Anayasamızdaki Türklük kimliğini benimsememişse bu tavrı bilinçli olarak geliştirir. Yani zımnen, içinden der ki: Ben zaten Türk değilim, şuyum buyum veya başka bir şeyim. Fikir üretim merkezi olarak sadece Batıyı göstermekle Türk e hakaret etmiş oluyorum, bu da beni tatmin eden bir şeydir. Türk ten intikam almanın bir yolu da bu sadistçe tatmin olma şehvetidir. Türk düşmanı aydın, Türk ün tam bağımsız ve bağlantısız millî bir devlet kurmasını, yürütmesini yani yönetmesini hazmedemez. Ona bu durum sürekli rahatsızlık verir. Avrupa Birliğine onun için ne pahasına olursa olsun şiddetle girmemiz taraftarıdır. Avrupa Birliği Anayasasına bağlanmakla Türk ün elinden yönetim ve devlet imkânını almış, Türk ü müstemleke, tebaa hâline getirmiş olacaktır. Türkiyeli aydın, hukukî anlaşmazlıklarını Türk mahkemelerine değil, Avrupa mahkemelerine taşımayı ister. Hâkim olarak batıyı görür. Sürekli olarak biz adam olmayız diyerek Türk milletinin moralini bozar, dinamizmini kırar. Mehmet ÇEVİK: Türkiyeli aydın ın millî değerlere savaş açması ne mana? Prof. Dr. Nurullah ÇETİN: Türkiyeli aydın, maalesef, doğrudan ya da dolaylı olarak millî ve manevî değerlerimize savaş açıyor. Millî simgeler ve değerler, dinî ve manevî motif ve değerler, Türkiyeli aydını rahatsız eder. Bunun için millî direnci aşındırma faaliyetleri içindedirler. Öncelikle milliyet ruhu yerine kozmopolit ruhu yerleştirmeye çalışırlar. Batı kaynaklı güç merkezlerinin, milletimiz üzerinde uyguladıkları ideolojik operasyonlardan biri de milletimizde Türklük bilincine dayalı milliyet ruhunu yok edip ne idüğü belirsiz, silik, soyut, anlamsız ve ruhsuz bir kozmopolit ruh aşılama çalışmalarıdır. Batı, kendi içinde milliyetçiliği tahkim ederken, bizde yok etmeye çalışır. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Dan Fried şöyle dedi: Milliyetçilik özünde defansif bir tutuma, gurursuzluğa dayanır. Gururlu insanlar milliyetçi olmazlar. Gururlu insanlar dünyaya açık olur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde ortaokul ve liselerde okutulan Gerçekler Işığında Kıbrıs Tarihi ders kitaplarından Atatürk e, Millî Mücadelemize ve Kıbrıs Barış Harekâtına yer veren bölümler çıkarılmış. Kitaplar KKTC den hiçbir tarihçinin yer almadığı, BM ve AB direktiflerine göre hareket eden bir komisyon tarafından hazırlanmış. Kitapların ilk basımı için AB YTL para vermiş. AB den gelen tarih komisyonu adlı heyette görev alan Titiana Milko ve Susan Bennett, tarih kitaplarının yazımında şu öneride bulunmuşlar: Rumlarla barışın gerçekleşmesi için millî tarihinizi kitaplarınızdan silin, onun yerine müşterek bir Kıbrıs tarihi oluşturun demişler. Türk millî kimliği silinerek yerine kozmopolit anlamda bir Kıbrıslılık bilinci oluşturulmaya ve bu yolla Türklerin Rumlar tarafından HATAY - Esed birlikleriyle, muhalifler arasında çatışmalar şiddetini arttırırken, yaşadıkları yerleri terk ederek Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin kaçışı sürüyor. Bedensel engelli Hüseyin Ahmar da canını kurtarmak için tekerlekli sandalyeyle sınırı geçenlerden. İdlib'teki çatışmalardan kaçarak tekerlekli sandalyesiyle tek başına Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki Cilvegözü Sınır Kapısına ulaşan bedensel engelli 29 yaşındaki Hüseyin Ahmar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İdlib'te çatışmaların yoğunlaştığını ve canını kurtarmak için Türkiye'ye sığındığını söyledi. Ailesinden birçok kişinin çatışmalarda hayatını kaybettiğini belirten Ahmar, "Saldırıların yaşandığı evimin çevresinde her an ölüm korkusu vardı. Ben de bir yakınımın yardımıyla bulduğum kamyonete binerek yaklaşık 20 kilometrelik mesafenin ardından Türkiye'ye sınırına geldim Mart 2015 Çarşamba TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin ncetin64@hotmail.com AYDIN ÜZERİNE MÜLAKAT 6 asimile edilmesine ve giderek yok edilmesine çalışılmaktadır. Kıbrıs ta Kıbrıslılık, Türkiye de ise Türkiyelilik bilinci yerleştirilmeye çalışıyor. Yalnız burada çok incelikli bir oyun var. Kıbrıs ta Rumlar Rumluk bilincini terk etmiyor ya da onlara Rumluğu bırakın kendinizi Kıbrıslı olarak tanımlayın denilmiyor, sadece Türklere Türklüğü bırakın, biz Kıbrıslıyız deyin deniliyor. Türkiye de de aynı oyun oynanıyor. Türk milletine milliyetçilik yapmayın, Türklüğü bırakın, kendinizi Türk olarak değil, Türkiyeli olarak tanıtın, denilirken; başkalarına aynı şey teklif ve telkin edilmiyor. Onlara da sürekli olarak demokrasi, insan hakları, kültürel haklar, ana dilini kullanma, kültürünü yaşama ve yaşatma gibi ifadelerle etnik kimlikleri canlandırılmaya, diri tutulmaya, yaygınlaştırılmaya çalışıyor. Bu çifte standard, Türk ü silme operasyonudur. Bölücülüğe dayalı etnik ayrıştırma operasyonları çerçevesinde anketler düzenleniyor, yazılar yazılıyor, yorumlar yapılıyor. İlkel etnik aidiyetler, biyolojik kimlikler kutsallaştırılarak, özendirilerek, anayasamıza göre Türk vatandaşı olan herkesin Türk olduğu (Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 66. maddesi: Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk tür. ), Türkiye de sadece Türk milleti bulunduğu gerçeği yok sayılıyor ve Türk milleti ayrıştırılıyor, birbirini anlamaz ve birbirine düşman küçük milletçikler ve devletçikler üretilmeye çalışılıyor. Bu projeler, Avrupa Birliği ve Amerika kaynaklı olarak yürütülüyor, içerde de besleme basın kuruluşlarında çalışan bazı gazeteci, öğretim üyesi ve siyasetçi denilen kişiler, bu projeyi tanıtmak ve uygulamakla görevlendiriliyor. Milliyet ruhu yerine kozmopolit bir kimlik ruhu yaratma çabası, Batının küresel bir hâkimiyet kurabilmek için millet-devlet yerine kavim-devletçik oluşturma çabasının sonucudur. Batı, küresel sömürü faaliyetlerinin önünde büyük ve bilinçli bir millet organizasyonu istemiyor. Bu büyük millet birliği parçalanarak yerine küçük ve zayıf kavimdevletçiklerin yani ilkel kavmî birliklerin, sosyolojik anlamda millet değil, biyolojik anlamda kabilelerin, küçük toplaşmaların, aşiretlerin oluşmasını istiyor. Çünkü bunlar daha kolay sömürülebilir topluluklardır. Türk milleti dil ve din gibi iki genel ortak değerin etrafında kümelenmiş, gelişmiş, ileri, çağdaş, bilinçli bir toplumdur. Türk milleti, yüzyıllar süren bir zaman diliminde yoğrularak millet olmuştur. Bu millet oluşumu içinde kimse ilkel kavmî aidiyetini, biyolojik kimliğini ön plana çıkarmaz ya da üstünlük vesilesi kılmaz. Türk milleti sosyolojik ve kültürel bir millet oluşumudur. Biyolojik aidiyeti itibariyle Kürt, Arap, Çerkez vs olabilen insanlar, ileri bir bilinç düzeyine erişerek sosyolojik ve kültürel anlamda kendilerini Türk olarak görüp Türk milleti birliği içinde olmaktan memnun ve mutlu olduklarını, yani kavim aşamasından millet aşamasına geçtiklerini beyan ettiklerinde Batının ayrıştırmacı politikası iflas edecektir. ABD-İngiltere ve İsrail den oluşan Atlantik Emperyalizmi troykası, İslam dünyasına yönelik plan ve projeler hazırlayıp uygulamaya döküyor. Bu projelerin temeli, ayrıştırma ve kırdırma faaliyetleridir. İslam dünyasındaki insanları etnik aidiyetlerine, kan bağlarına, biyolojik özelliklerine, mezhep ve bölge farklılıkları gibi değişik farklılık özelliklerine göre ayrıştırmaya çalışıyorlar. (DEVAM EDECEK) Sınırı, tekerlekli sandalye ile geçti Buradan tek başıma sınırı geçerek Türkiye'ye ulaştım" diye konuştu. Tekerlekli sandalyesiyle Cilvegözü Sınır Kapısını geçen Ahmar, Türkiye'de olduğu için mutlu olduğunu belirtti.

12 12 haber 25 Şubat 2015 Çarşamba Çözüm sürecine Demirtaş engeli F-16 pilotları her türlü tehdide hazır ANKARA - Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Çözüm Süreci'ne bugüne kadar ne kadar engel çıkarılmışsa bunlardan sorumlu olanların en başta geleni Selahattin Demirtaş'tır. Bundan sonra da bu ismi telaffuz etmek veya bunun üzerinde konuşmak niyetinde değilim. İstanbul'da konuşuluyor, herkes gayet memnun bir şekilde açıklama yapıyor, Sayın Demirtaş'ın bir saat sonraki yüz ifadesine bakın, çatma kaşlar, sıkıntı, öfke ve nefret. Çözüm Süreci'nde iyi niyetli çabalar gösteren insanlar anlayışla akılla rasyonel bir karar vermişlerdir" Arınç, Bakanlar Kurulu sonrasında yaptığı açıklamada, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. "PKK'ya silah bırakma çağrısından sonra, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 'hükümetin uygulamaları umut vadetmiyor, müzakere tam başladı demek için erken, bu 10 madde tartışılmalı' açıklamaları yaptı. Bu açıklamaları nasıl okuyorsunuz? Demirtaş'ın sizin hakkınızdaki açıklamalarını ve HDP Milletvekili Pervin Buldan'ın, 'Sayın Arınç'a selam olsun' tweet'i attı, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Çözüm Süreciyle ilgili 'İç Güvenlik Paketi'nin bir engel olduğu' ifade ediliyor. İç Güvenlik Paketi, Bakanlar Kurulunda gündeme geldi mi, bir yumuşama söz konusu mu" sorusu üzerine, Arınç, geçen Cumartesi, İstanbul'da HDP milletvekilleri ile bakanların 10 maddelik bir açıklama yaptıklarını hatırlattı. Açıklamada, özetle: 'Bahar aylarında PKK'nın kongresini toplayarak, silahları bırakma çağrısı yapmasının" ifade edildiğini aktaran Arınç, "Bu aşamada bir tarafın görevi buyken, bir tarafta da anayasal bazı değişikliklerin yapılması ve yine spesifik olarak değil ama genel anlam itibarıyla bazı hususların da tartışmaya açılması istenmektedir. Bu her iki tarafça makul görüldüğüne, mutabakat içinde olunduğuna göre bunların açıklanması da elbette bu süreçte önemli bir noktadır" diye konuştu. Abdullah Öcalan'ın mesajının, 2013'ün Nevruz'unda milletvekilleri tarafından okunduğunu, bunda, "artık silahların duracağının, fikir ve siyasetin konuşulacağının, daha sonra çekilme sürecinin başlayacağının" ifade edildiğini hatırlatan Arınç, şöyle devam etti: "Tabii 2013'teki bu noktadan, şimdi iki yıl sonra böyle bir noktaya gelinmiş bulunuluyor. Bir defa iki yıllık bir gecikme var denebilir. Çünkü bu iki yıl içerisinde geri çekilme, silah bırakma ve diğer gelişmeler olmadı. Maalesef silahları ellerinden bırakmadılar, sembolik biraz dışarıya çıkmanın ötesinde de buna itiraz ettiler, 'Silah bizim için güçtür, bunu da bırakmayacağız' dediler. Kılıçdaroğlu, mal varlığını açıkladı... ANKARA - CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, mal varlığı beyannamesini güncelledi. CHP Genel Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu imzalı, eşi Selvi Kılıçdaroğlu ve oğlu Kerem Kılıçdaroğlu'nun mal varlığını da içeren mal bildirimi, TBMM Başkanlığı'na sunuldu. Kılıçdaroğlu'nun mal varlığında bulunan konutlar şöyle: "Ankara Balgat'ta 2003 yılında edinilen, değeri 142 bin lira olan Selvi Kılıçdaroğlu üzerine tapulu konut. Ankara Akyurt'ta 2003 yılında edinilen, değeri 57 bin 300 lira olan kendisi üzerine konut; Tunceli'de 2007 yılında edinilen, değeri 75 bin 284 lira olan, kendisi üzerine kayıtlı konut; Burhaniye'de 2009 yılında edinilen, değeri 300 bin lira olan, kendisi üzerine kayıtlı konut." Kemal Kılıçdaroğlu'nun ayrıca 1997'de Akçalı Konut Yapı Kooperatifi ile Gökyurt Konut Yapı Kooperatiflerinde üye olduğu belirtildi. Kılıçdaroğlu'nun oğlu Kerem Kılıçdaroğlu'nun üzerinde, Renault Clio marka, 2004 model, değeri 14 bin lira olan ve 2009'da edinilen bir otomobil olduğu beyan edildi. Kılıçdaroğlu'nun üzerine diğer taşınmaz mallar olarak da Nuri Abaç, Fikret Otyam, Güler Çakır, Hüseyin Yüce, Ayatullah Sümer'e ait 8 tablo bulunuyor. Demirtaş süreci provoke etmesin BALIKESİR - Vurucu güç olan F-16'ların pilotları, "dünyanın en teknolojik" simülatörlerinde eğitim alarak, havadan gelecek her türlü tehdide karşı tam donanımlı hale geliyor. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Türk Hava Kuvvetleri bünyesinde 1951 yılında kurulan Balıkesir 9. Ana Jet Üssü'nün, Ege, Trakya, Marmara ve Batı Karadeniz'i kapsayan geniş bir sorumluluk alanı bulunuyor. Havadan gelecek tehditlere karşı vurucu güç F- 16'ların bulunduğu, Türkiye'nin ilk jet üssü olan 9. Ana Jet Üs Komutanlığı, üstlendiği stratejik önem nedeniyle "Ege'nin Kalesi" olarak nitelendiriliyor. Üste, "kaplan" ve "kobra" simgeleri olan iki F-16 filosu bulunuyor. Jet üssünde, her yıl belirlenen sürelerde F-16 ile uçarak eğitimlerini tekrarlayan "savaşan şahin" pilotları, bir süredir "dünyanın teknolojik olarak en gelişmiş" F- 16 Savaş Uçağı Simülatör Eğitim Sistemi'nde de risksiz uçuş eğitimi alıyor. Pilotlar, mavi küre şeklindeki simülatöre aynı F-16 uçağına binermiş gibi hazırlanıp giriyor. Kasklarını bile takan "gökyüzünün yılmaz bekçileri", kürenin içine girdiğinde dışarıyla bağlantıları kesildikten sonra gökyüzünde kokpitin içindeymiş gibi bire bir uçuş gerçekleştiriyor. Havada yakıt ikmalinden, düşman uçaklarıyla havada muharebeye, zorlu hava şartlarında iniş ve kalkıştan havadan karaya mühimmat atışına kadar uçakla yapılabilecek hareketleri hatta daha zorlu koşulları simülatör ortamında görerek, bizzat uygulayarak öğrenen pilotlar, Türkiye'ye havadan gelecek her türlü tehdide karşı donanımlı hale geliyor. F-16 pilotları, her yıl kendileri için belirlenen sürelerde de simülatörle uçarak, bilgilerini sürekli yeniliyor, hareket ve savaş kabiliyetlerini yükseltiyor. 9. Ana Jet Üssü Standardize Simülatör ve Akademik Eğitim Filosu Komutanı Hava Pilot Binbaşı Bayram Özkan Uysal, "dünyanın teknolojik olarak en gelişmiş" F-16 Savaş Uçağı Simülatörünün, Hava Kuvvetleri Komutanlığının envanterine, 13 Aralık 2013'te Ankara'daki (Akıncı) 4. Ana Jet Üssü'nde yapılan törenle alındığını söyledi. Mevcut durumda Balıkesir, Bandırma, Akıncı, Merzifon ve Diyarbakır'da F-16 Simülatör Eğitim Sistemleri'nin faaliyete geçtiğini belirten Uysal, şöyle konuştu: "F-16 Simülatör Eğitim Sistemlerine ilave olarak 2017 yılı sonuna kadar 4. Ana Jet Üssü'nde tam görev simülatörünün daha kurulması planlanmaktadır. Ayrıca, F-16 simülatörlerinin ortak uçuşların takip edilebildiği 'Taktik İzleme Merkezi' Konya'da kuruldu. F-16 simülatörleri, 360 derece görsel görüş kabiliyetine, gece görüş gözlüğü uyumuna, F-16C uçaklarımızda olan tüm aviyonik ve silah sistemlerinin simülasyonuna ve geniş bir coğrafi bölgeyi kapsayan yükseklik verisi işlenmiş görsel veri tabanına sahiptir. Gerçek uçuşa en yakın hissi verecek seviyede görsel sisteme sahip olan sistemler sayesinde, aynı ve/veya farklı üs komutanlıklarındaki diğer F-16 Simülatör Eğitim Sistemleri ile bilgisayar ağı üzerinden bağlanarak ortak eğitim görevlerini yapabilme mümkün hale gelmektedir. Yakın gelecekte 5 üssümüzde bulunan 20 pilot, simülatörler sayesinde ortak tatbikat yapabilecek, aynı anda eğitim görebilecek." ANKARA - Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çözüm Süreci'yle ilgili açıklamayla yeni bir dönemin başladığına işaret ederek, "Bunun gereğini herkesin yapacağına inanıyorum. HDP içinde de açıklamayı yapan HDP milletvekilleri ile daha sonra yorum yapan Selahattin Demirtaş'ın yorumları arasında bir açı var" Davutoğlu, "Çözüm Süreci'nde Kandil ve İmralı'nın birbirinden farklı düşündüklerine dair HDP'nin de kimilerine göre 'Kandil' ağzıyla konuştuğuna dair yorumlar var. Siz bu görüşlere inanıyor musunuz? İnanıyorsanız barış sürecini nasıl etkiler" sorusuna, "Tabii zaten açıklamalardan da farklılıkları görmek mümkün. Bunun için ayrıca bir gözlem ya da istihbarata gerek yok. Herkes açıklamalara baktığında, bazı farklılıklar olduğu ortaya çıkıyor. Bu bizi doğrudan ilgilendiren bir husus değil. Biz, kendi yapmamız gerekenlere bakarız ve nihai olarak nereye gitmekte olduğunu sürecin onu önemseriz. Burada da son açıklamaya kolay gelinmedi. Nasıl tartışmalar yaşandığını biz biliyoruz, ama bu açıklamayla birlikte yeni bir dönem başladı. Bunun gereğini herkesin yapacağına inanıyorum" diye yanıt verdi. "HDP'nin yeterince şu an itibarıyla destek olduğunu düşünüyor musunuz" sözleri üzerine Davutoğlu, şöyle devam etti: "HDP içinde de dikkat ederseniz açıklamayı yapan HDP milletvekilleri ile daha sonra yorum yapan Selahattin Demirtaş'ın yorumları arasında bir açı var. Farklı yorumlar yapabilirim burada ama onların kendi meseleleridir. Başka bir partinin iç meselesine girmek istemem ama bunu çözmeleri lazım. İkircikli dille bu süreç zor yürür. Şimdiye kadar yürüdü, çünkü bizde güçlü irade vardı. İkircikli dil kullanmamak lazım. 'Biz silahları bırakırız ama...' dememek lazım. Silahları bırakmanın 'ama'sı olmaz. Hem barış dili diyeceksiniz, şiddet dili olmasın ama şiddetin bizatihi kendisini savunacaksın. Olmaz. Demirtaş, her yerde barış ve özellikle şimdi değişik kesimlere açılabilmek için. Bunun gereğini yap. Orada barış dedikten sonra bu açıklamaya karşı çıkarsan kimse seni ciddiye almaz. Eğer Türkiye'de sol liberal kesimlere açılayım, CHP'den de biraz oy alayım, ya da değişik kesimlerden oy alayım diye bir dil geliştiriyorsun ama sonra 'silahları bırak' diyen bir açıklamaya çelişkiye düşecek şekilde bir tavır takınıyorsun. Zaten Demirtaş'ın bütün bu yaşananlardan alması gereken tecrübe bu. Bir partinin eş başkanı, başkanı ne derseniz deyin olduğu zaman ilkeli duracaksınız. Kabinede 3 bakan değişiyor ANKARA - Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptıkları istişare sonucunda, 7 Haziran'da yapılacak seçimler nedeniyle istifa edecek bakanların yerine müsteşarların getirilmesine karar verdiklerini belirterek, "Adalet Bakanlığına Sayın Kenan İpek, İçişleri Bakanlığına Sayın Sebahattin Öztürk ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına Sayın Feridun Bilgin, önümüzdeki günler itibarıyla 6 Mart son gün olduğu için, o gün itibarıyla göreve başlamak üzere kararlaştırılmışlardır" Davutoğlu, Portekiz'e hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda yaptığı açıklamada, Türkiye-Portekiz Hükümetlerarası Zirvesi Birinci Toplantısı dolayısıyla Lizbon'a gittiğini söyledi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın ziyarette kendisine eşlik edeceğini bildiren Davutoğlu, Türkiye- Portekiz Hükümetlerarası Zirve mekanizmasının, Portekiz Başbakanı Passos Coelho'nun Aralık 2012'de Türkiye'yi ziyareti sırasında imzalanan "Türkiye ile Portekiz Arasında İkili İlişkilerin Güçlendirilmesine Yönelik Strateji Belgesi" ile kararlaştırıldığını kaydetti. Toplantı kapsamında mevkidaşı Coelho ile bir araya geleceğini, heyetteki bakanların da mevkidaşlarıyla görüşeceklerini ifade eden Davutoğlu, daha sonra zirvenin genel oturumunda bakanların kanaatlerinin ve tekliflerinin değerlendirileceğini belirtti. Davutoğlu, ikili ilişkilerin her boyutuyla ele alınacağını ve Coelho ile ortak bildiriye imza atacaklarını dile getirerek, savunma, ekonomi, eğitim ve gıda güvenliği alanlarında anlaşmalar ile DEİK ve Portekiz Dış Ticaret ve Yatırım Ajansı arasında işbirliği mutabakat zaptı imzalanacağını ifade etti. BULMACANIN ÇÖZÜMÜ

13 4 Mart 2015 Çarşamba13 Efsane GÜZELDERELİ EFSANE RÖPORTAJLAR AK Parti nin kurucularından ve eski başbakan yardımcılarından Abdüllatif Şener, Efsane Güzeldereli ye konuştu Neden TV izlemiyor gazete okumuyor? -1- Türk siyasetinin bir dönemine damgasını vuran isimlerden biri olan AK Parti nin kurucularından, yöneticilerinden ve eski Bakanlardan Abdüllatif Şener Efsane Güzeldereli nin sorularını yanıtlarken ilginç değerlendirmelerde bulundu. Şener; eşiyle başı açık olduğu için mi evlendi? Yoksa olay başka türlü mü gerçekleşti?, Her şeyin tadını bilirim. Ama şarabın tadını bilmem sözünü neden söyledi?, Dindar bir çevrede doğmuş ve yetişmiş olmasına rağmen Marksist bir ruh mu?, Kaç kez mide kanaması geçirdi? Bu rahatsızlığının sebepleri arasında neler var?, Çocukluğu nasıldı? Sokaklarda simit sattı mı? Sokakların ona öğrettiği şeyler ne?, Bunca yıldır aktif siyasetin ve üniversitelerin içinde; bu süreçteki birikimi ne kadar?, Televizyon izliyor mu? Gazete okuyor mu? İzlemiyor ve okumuyorsa sebepleri nedir?, İktidara gelmeden önce Recep Tayyip Erdoğan'ın Amerika ve Avrupa ya neden gitti? Gibi sorulara açıklık getirdi. İşte sorular ve yanıtları E.G: DOÇ. Dr. Abdüllatif Şener kendini bize nasıl tarif eder? A.Ş: İnsanın kendisini tanımlaması zor bir iştir. Bunun da ötesinde insanın kendini tanımlaması şık bir iş de değildir. İnsan kendi bildiği doğrular çerçevesinde hayatına devam eder. Onu kendinden çok başkaları tanımlar. O kendisine bir takım sıfatlar atfederek kendisini anlatmaya kalkmaz. Bir takım özellikleri var ise diyelim insanlar yorum yaparken, değerlendirme yaparken o sıfatları da zikrederek anladıkları kişi, ne anlama geliyor? bunu anlatırlar. Onun için ben kendi hakkımda konuşmam. Bizim aile geleneğinde de kendini anlatmak ayıp sayılır. E.G: ''Kendimi kayıp bir eşya gibi hissediyorum'' diyorsunuz bir konuşmanızda. Bu nasıl bir şey? A.Ş: Onu şu maksat ile söyledim. Vakti ile Alain Delon'un bir filmine gitmiştim. Filmin adını unuttum. Üniversite yılları idi. O filmde bir kanun kaçağı, filmin başından sonuna kadar kaçıyor. Sonunda bir havaalanında cebinden bir şey düşürüyor. Havaalanında görevli bir polis,''hey sen'' diyor,''hey sen'' o cebinden bir şey düşürdün diyecek, o sürekli suçluluk psikozunda olduğundan, sürekli polisten kaçtığından, polis kendini işaret eder etmez tanıdığını zannediyor ve kaçmaya başlıyor. Bütün havaalanı polisleri peşine düşüyor. Sonunda bir polis ateş ediyor, vuruyor ve ölüyor. Onun ölümü üzerine film bitiyor tabi. Film biterken bir altyazı geçiyor. O altyazıda şöyle bir cümle vardı: Diyordu ki; İnsan istediği gibi yaşayamaz ise hayatı kaybedilmiş bir eşya gibidir. Ben buna atıfda bulunarak bu sözü söyledim. E.G: Siz de hayatınızı istediğiniz gibi yaşayamadınız mı? A.Ş: Ben hiç arzu etmediğim, iştahlı olmadığım, bütün insanların elde edebilmek için her şeylerini verecekleri şeylere uzandım. Elde ettim. Hiç istemediğim halde. İşte siyasette bir yerlere geldik. Başbakan yardımcılığı yaptım. Maliye Bakanlığı yaptım. 16 yıl boyu aktif milletvekili oldum. Partim muhalefette ise ya grup başkan vekili ya genel başkan yardımcısıydım. Partim iktidarda ise mutlaka hükümette idim. Kabinede idim. Bir çok insan bunu elde edebilmek için ömrünü verir. Ama sonunda da elde edemeden ölür gider. Ben ise daha basit, daha kolay şeyler istedim. Ben istediğim bu kolay şeylere de ulaşamadım. E.G: Nedir onlar? A.Ş: Bir insanın günübirlik elde edebileceği bazı çok doğal şeyleri elde edemedim. Mesela ben üniversite yıllarımda, hep büyük bir yazar, ondan sonra iyi bir araştırmacı olmayı arzu ederdim. Üniversitede akademisyenliğe öyle başladım. Gerçi şimdiye kadar 4 tane kitabım var. 300'ün üzerinde bilimsel atıf var. Pek çok makalem var. Ama ben ömrümü oraya vermek isterdim. Yani bilimsel sahada daha çok mesafe almak isterdim. Fakat olaylar beni siyasete çekti ve bilimsel faaliyetlerden koptum.onun için diyorum. İstediğim değil, arzu ettiğim alanda değil, arzu etmediğim, istemediğim bir alanda ömrümü harcadım. Onun için kaybedilmiş bir eşya gibi hissediyorum hayatımı. E.G: ''Eşimle başı açık olduğu için evlendim'' demişsiniz bir yerde. A.Ş: Demedim, öyle demedim. Onu biraz yontmuşlar. Şöyle dedim: Biz nişanlandığımızda beraber arkadaşlık kurduğumuzda ve nişanlandığımızda, o başörtülü değildi. Yani örtünmesini de ben istemedim, kendi istedi, anlamına söylediğim bir söz. Orada biraz çarpıtma var. Yani başını kendi isteyerek örttü. Benim arzum üzerine örtmedi. Hatta bana dedi ki: ''Seninle evlenmeyi tercih etmemin sebebi, ben başımı örtmek istiyordum, onun için, senin de dindar eğilimlerin olduğunu bildiğim için, onun için sana daha çok yakınlık duydum'' KAYNAKÇA: Şener'in "Eşimle başı açık diye evlendim ama evlendikten sonra kapandı" demesi AK Parti içinde ciddi bir rahatsızlığa neden oldu. 13 Mayıs 2006 Fatih Altaylı köşe yazısı E.G: ''Her şeyin tadını bilirim. Ama şarabın tadını bilmem demişsiniz'' bir yerde. Gene bir yerde ''Her Mülkiyeli biraz komünisttir'' demişsiniz. Siz dindar bir çevrede doğmuş ve yetişmiş Marksist bir ruh musunuz? A.Ş: Şöyle, ''Şarabın her şeyini bilirim. Tadı hariç'' dedim. Bunu şu vesile ile söyledim. Benim olduğum dönemde de AK Parti iktidarı döneminde bu içki tartışmaları yoğunlaştıydı. Böyle içkisiz bazı alanlar, bazı semtler, bölgeler oluşturma diye hükümetin bir görüşü vardı. Bu neden ile çok tartışılıyordu. Toplumda gerginlik oluşmuştu. Ben bu gerginlikleri hiç sevmedim. Yumuşatmak maksadı ile farklı yaşam biçimlerine toleranslı davranan bir insan olarak bunu yansıtma ihtiyacı duydum Başbakan Yardımcısı olarak. Onun için İçki Üreticileri Derneği'nin bir toplantısına gittim. Orada bana konuşma vermişlerdi. Ama ben o konuşmaya çok iyi hazırlanmıştım ve kürsüye çıkınca tabi, ne söyleyecek diye merak ediyorlardı. Ben tadını bilmem. Ama içkinin her şeyini bilirim, diye gerçekten iyi bir konuşma yaptığımı zannediyorum. Daha sonra da buna benzer sözler söyledim. Aslında bakın Bektaşi fıkraları Anadolu'da içenlerin de, içmeyenlerin de karşılıklı birbirlerine anlattığı, güldüğü, neşelendiği ortamlar sağlar. Bu rastgele ortaya çıkan bir şey değildir. Anadolu mozaiğini, farklılığını bir arada tutmak için öyle bizim geleneksel kültürümüz Bektaşi fıkraları icat etmiş. E.G: Yani içki içilmeyen alanlar yaratılma fikrine de katılmıyorsunuz. A.Ş: Öyle bir şey olmaz. İnsanlara fazla baskıcı, ayrımcı davranmak sağlıklı bir şey değil. Bu konuda da sağlıklı bir şey değil. İkincisi Mülkiye'nin kuruluşunun yıldönümü idi. Benimle röportaj yapılıyordu. O röportaj tam sayfada Milliyet gazetesinde yayınlanmıştı. Beni sorduğu zaman, Mülkiyeli olarak çizgimi filan, her Mülkiyeli biraz komünisttir biraz, dedim. E.G: O halde dindar bir çevrede doğmuş ve yetişmiş, ama içerisinde Marksist bir ruh barındıran birisi diyebilir miyiz size? A.Ş: Ben öğrencilik yıllarımda Marksisizm'den çok etkilendim. Belki iç dünyamda Marksistim. Ama dış dünyama yansımamıştır.(gülüyor) E.G: İki kere mide kanaması geçirdiniz. A.Ş: 5 kez. E.G: Mide rahatsızlıklarına haysiyetli insan hastalığı da derler. Neydi sizi bu kadar üzen ve kıran? A.Ş: O öğrencilik yıllarımın bir rahatsızlığı idi. Ben imam hatip mezunuyum. Dindar bir ortamdan gelmişim. Lise hayatımda solcu, komünist denen birine hiç rastlamamışım. Ama Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne geldiğimde bir bakmışım ki herkes Komünist. O dönem öyle idi Siyasal. Hiç Komünisti tanımadığım bir dünyadan, dindar bir ortamdan ve bir dini eğitimden gelip, herkesin Komünist olduğu bir yere gittiğin zaman ister istemez, ben o güne kadar sahip olduğum inançlarımı ve değerlerimi sorgulamaya başladım Marksizm'in etkisi ile. Sorgulayışım beni çok yormuştur. Yastığa başımı koyup, uyuyamadan sabah yastıktan başımı kaldırdığım günler olmuştur. O dönemlerdedir bu mide rahatsızlıkları. E.G: Sokaklarda simit sattınız çocukluğunuzda. Sokaklar size ne öğretti? A.Ş: Ortaokul yıllarındaydı. Piyasayı öğretti en azından. Alıp satmanın ne demek olduğunu öğretti. Ben şuna inanırım: İnsanın düşünce yeteneği, sosyal ilişkileri ve fizik çevre ile etkileşimi giriftleştikçe gelişir. Benim ortaokul yıllarımda dünyayı algılamama, gerçek boyutu ile realist boyutu ile dünyayı tanımama çok büyük katkıları olduğunu düşünürüm. E.G: Bunca yıldır aktif siyasetin içinde oldunuz. Üniversitelerde hocalık yaptınız. Birikiminiz nedir? A.Ş: Ne demek bu? E.G: Yani mal varlığınız, birikimiz nedir? A.Ş: Size ne? Size ne? (gülüyor) E.G: Türkiye'de çok konuşulur. Siz de çok zengin bir siyasetçi misiniz? A.Ş: Ben geçinen bir insanım. E.G: Peki bir siyasetçinin mal varlığı pek fazla olmaz diyenlerdensiniz. Bizim bildiğimiz kadarı ile sizin bir tane eviniz vardı. Bir siyasetçinin mal varlığı ne kadar olmalı? KAYNAKÇA: ntv de katıldığı bir programda söylediği sözler: ben 15 yıllık siyasetçiyim. Birikimim sadece evimdir. Normalde de bir siyasetçi bunun dışında bir birikim yapamaz. A.Ş: Bunun böyle somut bir ölçüsünü koymak çok sağlıklı değil. Yani normal meşru geliri ile hangi hayat standardını koruyabiliyor ise, sağlayabiliyor ise, hangi birikime sahip olabiliyor ise bu meşrudur. Ama siyasi gücünü meşru, gayrımeşru zenginleşmek amacı ile kullanmaya başladığında ve olağanüstü servet sahibi olduğunda bunu haram bir para olarak görürüm. Yanlış bir para olarak görürüm. Siyasetçinin yapmaması gereken bir iş olarak görürüm. E.G: ''Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz'' lafına katılır mısınız? A.Ş: Yani doğru galiba. E.G: Son derece üst düzey bir görevde bulunurken, ilkelerinize aykırı neler vardı da, partiden ayrıldınız ve AKP'den adaylığınızı koymadınız? A.Ş: Ortaya o kadar çok şey patladı ki AKP ile ilgili olarak hala bunu bana sormaya kalkanlara hayret ediyorum. 40 çeşit iş patladı. O zaman çok makbul bir yer ise sen git oraya. Ben bırakmışım. Tercihimi yapmışım. E.G: ''Ahlaklı siyaset, tabutu kadar adam olmaya isyandır'' diyorsunuz. Açar mısınız bu söyleminizi biraz? A.Ş: İnsanlar, bireysel dünyalarında kişi olarak günlük kendi ve ailevi ihtiyaçlarını sağlamak, biyolojik, fizyolojik, kültürel ihtiyaçlarını sağlamak için mücadele eder ve öyle bir hayat kurar. Yani kendi ve ailevi ortamında kurgular kendisini. Ama siyasetçi biraz farklıdır. Siyasetçi, ''ben siyaset yapma kararı verdim'' dediği andan itibaren, bir anlamda bireysel dünyasından sıyrılmış demektir. Artık toplumsal sorumluluğa talip olmuş demektir. Toplumun, o ülkenin, o milletin, bugünü ve geleceği için mücadele etmeyi amaçlamış, hedeflemiş demektir. Yani kendi bireysel dünyasından çıkmış demektir. Tabutu kadar adam olmaktan artık sıyrılmış, kurtulmuş ve daha ideal şeyler için hayatını ortaya koymuş demektir. Bu anlamda söyledim. E.G: Sizinle yaptığımız bir görüşmede TV izlemediğinizi ve gazete okumadığınızı söylediniz. Neden? A.Ş: Yani televizyonlar da, gazeteler de hepsi tekdüze ve hepsi taraf. Tarafgirlik gerçeklere baskı. Bu tarafgirlik duygusu içinde, bütün gazete ve televizyonlar. Saf tuttukları tarafı haklı çıkarmak için bütün konuları saptırıyorlar, tek yanlı yayın yapıyorlar, milleti kandırıyorlar. Kandırdıklarının içinde biri de ben olmayayım diye izlemiyorum. E.G: İktidardan önce Sayın Erdoğan'ın Amerika ve AB ülkelerine gittiğini söylüyorsunuz ve Sayın Erdoğan iktidara geldiğinde de Amerika'ya gitti. Başta Yahudi lobisi ile de görüşmeler yaptı dediniz. Her döndüğünde de stratejik öneme sahip kurumlardan birinin yabancılara satıldığını siz ifade ettiniz. A.Ş: Bu cümlelerin yarısı benden, yarısı ilaveli. Bazı kelimeler anlam kaymasına uğramış gibi geliyor bana. Yurt dışına gidip gelişleri ile Türkiye'deki özelleştirmeler yani başbakanlığı döneminde Sayın Erdoğan'ın özelleştirmeleri ile özelleştirme politikaları ile bağlantı kuran bir açıklama yapmış olamam. Ama şunu çok söyledim: Türkiye'de bu kadar çok Amerika'ya giden bir Başbakan olmamıştır. Sürekli gidiyor. Gidiyor, geliyor. Gidiyor, geliyor. Yani küresel güçler ile böylesine derinden bir bağlılık ilişkisi kurmak, sürekli orayı referans göstererek iç politika yapmak Türkiye'nin geleneğinde yoktur. E.G: Neyin göstergesi? A.Ş: Bir taraftan da söylemlerinde, anti-amerikanist bir hava vermeye çalışıyor seçmene. Bu kadar çok trafik yapıp da anti-amerikanist bir çizgiye sahip olmak mümkün değil. Bu yanıltıcı ve her zaman şunu söylemişimdir: Bakın söylediklerine. Mutlaka yaptıklarının tersini söylüyordur. Ama özelleştirme başlı başına ayrı bir konu. Yani özelleştirmeye karşı bir insan değilim. Ekonominin rasyonelleşmesi için özelleştirme yapılabilir ve yapılmalıdır da. Ama doğru düzgün yapılmalıdır. E.G: Doğru düzgün yapıldı mı? A.Ş: Kamu malı korunmalıdır. Rüşvet yolsuzluk vasıtası haline getirilmemelidir. E.G: Getirildi mi? A.Ş: En yüksek değer oluşturacak şekilde bunların özelleştirilmesi, bunların özel sektöre devri sağlanmalıdır. Ama bu temel bakış açısında yaklaştığınızda, Türkiye'deki bu özelleştirme döneminin hiç de sağlıklı olmadığını çok da rahatlıkla söyleyebilirim. KAYNAKÇA: 23 Ocak 2010 tarihli CNN Türk Oradaydım Soner Yalçın yayını. Konuk : Abdüllatif Şener 1. Bölüm Konuşma Metninden : Bir yeni parti ortaya çıktığında Türkiye de, birtakım çevreler ve insanlar sürekli trafik yaparlar. Aman bu işin Amerika ayağı olmadan bu işler olmaz, bir ziyaret etmek lazım, işte oraya güven verip ondan sonra devam etmek lazım derler ve ön ayak olur, alır birilerini götürürler dolayısı ile de bu ilk kuruluş safhasında da, hem partiden birilerinin o temasları olmuştur hem de Başbakan ın bir Amerika seyahati olmuştur. 06'38'' Ben dış politika ile ilgili konulara hiç girmedim. Bu dış politika ile ilgili şeylerin genel karar ortamlarında çok tartışıldığını, konuşulduğunu da hatırlamıyorum, ancak o tarihte Başbakan henüz milletvekili olamamıştı, meclisin dışında kalmıştı. Sayın Gül Başbakan olmuştu ama Tayyip Erdoğan da dış geziler yapıyordu. Bir taraftan Avrupa Birliği ülkeleri ile, diğer taraftan Amerika ile bağlantılı dış geziler yapıyordu, hemen seçimin arkasında Şimdi bunu yadırgamamak lazım. Bir siyasal iktidarın nasıl yönettiği ile ilgili. Şifreleri çözerseniz, tek tek olaylara takılmazsınız. Bakın Tayyip Erdoğan, o günden bugüne ( 2010) 15 kez Amerika ya gitmiştir. 15 kez Amerika Birleşik Devletleri ne ziyarette bulunan, gidip orada lobilerde, Yahudi Lobilerinde teminat veren, orada yaptığı görüşmeleri burada basında çok büyük bir zafermiş diye yansıttıran; daha sonra da Türkiye ye geldiğinde bütün büyük karlı işleri, ihaleleri İsrail li iş adamlarına veren bir Başbakan görüntüsü sergilemektedir. En fazla giden Başbakan dan, en az 5 kez daha fazla giden bir Başbakan, bir Parti Genel başkanı görüyoruz, düşünün bir partinin genel başkanını, parti kurmadan önce Amerika Birleşik Devletleri ne ziyarette bulunuyor. Partisi seçimleri kazandıktan hemen 1 ay sonra yine, yen, bir seyahatte bulunuyor; Milletvekili olmadığı halde, siyasi yasağı devam ettiği halde yapıyor bunu. Ben başlangıçta münferit, bireysel buradaki politikalar açısından çok sıkıntılı görülmeyecek en azından, görülmemesi gerekecek bir nitelikte olabileceğini düşündüm, ama bugün itibarı ile iyi niyetle yorumlanamaz çünkü artık politikalara yansımıştır. (DEVAM EDECEK)

14 14 4 Mart 2015 Çarşamba TURİZM Aladağ Kayak Merkezi Projesi için somut adımlar atılacak ISSN Antalya'yı "Ece" ve "Efe" tanıtacak ANTALYA - Antalya'da gelecek yıl "Çocuk ve Çiçek" temasıyla yapılacak Dünya Botanik EXPO'sunun müzik ve maskotları tanıtıldı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Belek Turizm Bölgesi'ndeki bir otelde düzenlenen toplantıda, EXPO 2016'nın müzik ve maskotlarını tanıttı. Bakan Eker, tarihi, tarımı ve turizmiyle Türkiye'nin en önemli merkezi olan Antalya'da bir dünya bahçesi kurulduğunu söyledi. Dünyanın farklı bölgelerindeki çiçek ve bahçe kültürüyle ilgili tüm birikimlerin Antalya'da gerçekleştirilecek organizasyonla insanlığa sunulacağını anlatan Eker, "Botanik EXPO ile Türkiye, EXPO alanındaki ilk tecrübesini yaşamış olacak" Dünyanın değişik bölgelerinde 1850'lerden beri sergilenen organizasyonu Türkiye'nin ilk defa gerçekleştireceğini vurgulayan Eker, Antalya'nın ve Türkiye'nin böyle bir organizasyona ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu dile getirdi. Botanik EXPO'nun gelecek yıl 23 Nisan'da kurdelesinin kesileceğini bildiren Eker, "Bu evrensel etkinliği, uluslararası faaliyeti en güzel şekilde, en iyi şekilde gerçekleştireceğiz" diye konuştu. Aksu ilçesinde 110 hektar alandaki altyapı, üstyapı, bitkilendirme, ağaçlandırma çalışmalarının hızla devam ettiğini anlatan Eker, EXPO'lar için olmazsa olmaz unsurlar olarak yer alan tepe, gölet, kule gibi çalışmaların sürdüğünü kaydetti. Üstyapı çalışmalarıyla ilgili projelerin yüklenici firmalara teslim edildiğine dikkati çeken Eker, hükümet olarak bütün imkanların seferber edildiğini vurguladı. Bakan Eker, Botanik EXPO'ya 190'a yakın ülkenin davet edildiğini belirterek, "Bugüne kadar 33 ülke benzeri etkinliklere katıldı. Bugüne kadar da maksimum katılım 54 ülke olmuş. Bizim de hedefimiz azami sayıyı yakalamak" diye konuştu. Antalya'da gerçekleştirilecek EXPO'nun tanıtım çalışmaları için Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun katkı sağladığının altını çizen Eker, şunları söyledi: "EXPO alanında 110 dekar yabancı ülkelere ayrıldı. Biz istiyoruz ki her ülke kendi kültürünü, kendi çiçeklerini, kendi bahçesini insanlığa sunacağı şekilde buraya katılsın, burası kalıcı bir değer olsun. Antalya için yeni bir değer alanı olsun. Antalya'ya yeni bir şey katsın, turizmine, tarihine, kültürüne ilave değerler EXPO üzerinde Antalya'ya, Türkiye'ye kazandırılmış olsun. Çünkü 6 ay süreyle açık kalacak ve burası kalıcı olacak." GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi: Grup Birikim Matbaacılık Yayıncılık Bil. Med. Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına Ahmet Serkan Küçük Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Yazı İşleri Müdürü Şebnem ÜNAL Sayfa Editörü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Muhabir - İnternet Editörü Alparslan OĞUZ Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ İstihbarat Şefi Ayşegül BALDEMİR Haber Merkezi Şenol Günüç, Emine Özcan, Kenan Ergen, Hakkı Murat Söbütay, Burcu Kerim, Ayşenur Gürer, Mihriban Demirel, Tülay Canpolat, Zeynep Efsane Güzeldereli İdari Merkez Yeni Batı Mah Sok. No: 12 Batıkent - Yenimahalle / ANKARA Tel: gazeteyedigun@gmail.com Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT Basıldığı Yer: Büyük Anadolu Medya Grup Özel Eğitim Gıda ve İnşaat Ltd. Şti. İstanbul Cad. Elif Sokak No:7/244 İskitler - Ankara TEL: Pbx Dağıtım: AK Dağıtım Abdulgani AKDAĞ Çağlayan Mah. Tıp Fakültesi Caddesi No: 258/11 Mamak/ANKARA Tel: Yayın Türü: Yerel - Süreli (Pazar hariç) Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. Yıl: 45 Sayı: Mart 2015 Çarşamba Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Konya'nın Kış Sporları Merkezi olması için çalışma yürütülen Aladağ Kayak Merkezi Projesi ile ilgili bu yıl içinde daha somut adımlar atılacağını söyledi. KONYA - Akyürek ve ilçe belediye başkanları, Derbent Belediyesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte Aladağ'da bir araya gelerek, kayak merkezi oluşturulacak alanda beyaz örtü üzerinde kayak keyfi yaşadı. Aladağ'ın artık ilgi alanlarına dahil olduğunu belirten Akyürek, burada kayak merkezi oluşturma çabalarını Belediye Başkanı Hamdi Acar'ın başlattığını söyledi. Büyükşehir Belediyesi olarak bu projeye sahip çıktıklarını ifade eden Akyürek, şunları kaydetti: "Derbent Belediyesi ile Konya'nın ilk ANKARA - Milli parkları ve tabiat parklarını 2014'te 13 milyon kişinin ziyaret ettiği, 2019'da ziyaretçi sayısının 15 milyona ulaştırılmasının hedeflendiği bildirildi. Orman ve Su İşleri Bakanlığından yapılan açıklamada, milli parklar ve tabiat parklarının, vatandaşların ailece ziyaret edebilecekleri yerler arasında ilk sırada bulunduğu belirtildi. Bakanlıkça yapılan yatırımlar sonucunda, bu alanlardaki ziyaretçi sayısının son 12 yılda 2 kattan daha fazla arttığına işaret edilen açıklamada, 2002'de 5,5 milyon olan ziyaretçi kayak merkezini Aladağ'da oluşturacağız. Bugün burada belediye başkanlarımız ve belediye yöneticisi arkadaşlarımızla ve buranın alan projesini hazırlayan arkadaşlarımızla bu mevsimde kar durumu nasıl diye bir inceleme yapmış olduk. Bugünlerde Konya merkez ile ilçelerde kar yokken Aladağ'da santimetre civarında kar var. Ortam kayak yapmaya son derece müsait. Konyamıza yakın bölgede, Ilgın, Beyşehir, Hüyük, Seydişehir ve Doğanhisar ilçelerimiz de buraya çok yakın. Çalışmalarımız devam ediyor. Konya'nın Kış Sporları Merkezi olması için çalışma Milli parklar ve tabiat parkları 13 milyon ziyaretçiyi ağırladı sayısının, gerçekleştirilen yatırımlarla 2014'te 13 milyona çıktığı aktarıldı. Tabii hayatı koruyan ve gelişmesi için desteklediği kaydedilen Bakanlığın, milli parkları ve tabiat parklarını ziyaretçilerin ilgi odağı haline getirmek için çalışmalarına devam ettiği bildirildi. Bu kapsamda, 100 korunan alanda, ziyaretçi tanıtım ve tabiat eğitim merkezlerinin kurulacağı ifade edilen açıklamada, tesislerin en kısa zamanda tamamlanarak ziyaretçilerin kullanımına sunulmasının planlandığı belirtildi. ABONE TALEP FORMU yürütülen Aladağ Kayak Merkezi Projesi ile ilgili bu yıl içinde daha somut adımlar atılacak." Derbent Belediye Başkanı Hamdi Acar ise Aladağ'da mart ayının ilk günleri olmasına rağmen yaklaşık bir metre civarında kar olduğunu vurguladı. Kısa süre önce Uludağ'da incelemelerde bulunduklarını aktaran Acar, "Orası ile Aladağ'ı mukayese ettiğimizde gerçekten Aladağ'ın artılarının daha fazla olduğu ortaya çıktı. İnşallah Aladağ, Konyamız kadar Türkiyemizin de turizm ve kayak merkezi olacak" diye konuştu.

15 4 Mart 2015 Çarşamba "Bombacı"dan Mehmet Ekici'ye övgü TRABZON - SELÇUK KILIÇ - Trabzonspor'un 219 golle en fazla gol atan oyuncusu olan ve sert frikik atışları nedeniyle "Bombacı" lakabıyla anılan eski golcüsü Hami Mandıralı, Mehmet Ekici'nin performansını övdü. Hami Mandıralı, AA muhabirine, bordo-mavili kulübün sezon başında Almanya'nın Werder Bremen takımından transfer ettiği ve kendisi gibi frikik golleriyle dikkati çeken oyuncusu Mehmet Ekici'nin topa çok iyi vuruş yapan bir futbolcu olduğunu söyledi. Mehmet Ekici'nin her iki ayağını da iyi kullandığını vurgulayan Mandıralı, "Sadece duran toplara değil, hareket halindeki toplara da çok iyi vuruyor. Trabzonspor'da benden sonraki dönemde en iyi frikik kullanan oyuncu" Maddi kriz potada "Cim Bom"u vurdu İSTANBUL - Galatasaray Kulübü'nde yaşanan maddi sorunlardan en fazla basketbol şubesi etkilendi. Son yıllarda önemli başarılar elde eden sarı-kırmızılı kulübün erkek ve kadın basketbol takımları, bu sezon ekonomik sorunlar nedeniyle birçok zorlukla karşı karşıya kaldı. Ergin Ataman yönetimindeki Galatasaray Liv Hospital Erkek Takımı sezon içinde önemli oyuncularını kaybettiği için çok sayıda maçta eksik mücadele etti. Galatasaray Odeabank Kadın Takımı ise başantrenör Ekrem Memnun'un istediği kadro kurulamaması nedeniyle özellikle FIBA Avrupa Ligi'nde zorlandı. Avrupa maçları ligde 25 puana mal oldu İSTANBUL - Bu sezon Avrupa kupalarında mücadele eden 3 Türk takımı Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor, Avrupa maçları sonrası çıktığı lig maçlarında toplam 25 puan yitirdi. UEFA Avrupa Ligi'nde mücadele eden Trabzonspor, Avrupa kupalarında çıktığı 9 maçın ardından Spor Toto Süper Lig'de 11 puan kaybederek, bu alanda başı çekti. Son olarak Liverpool maçı sonrası çıktığı Balıkesirspor karşılaşmasında 2 puan yitiren Beşiktaş da 8 puan kaybıyla ikinci sırada yer aldı. UEFA Şampiyonlar Ligi'nden elenen Galatasaray ise Avrupa maçları sonrası 6 puan kaybetti. Üç Türk takımı, Avrupa kupalarında oynadığı toplam 24 maçın 14'ünü kazandı, 5 kez berabere kaldı, 5 karşılaşmada da mağlup oldu. Trabzonspor, bu sezon UEFA Avrupa Ligi'nin ardından 9 kez Spor Toto Süper Lig maçına çıktı. Bu karşılaşmaların 4'ünde sahadan galibiyetle ayrılan bordo-mavililer, bir kez mağlup oldu, 4 kez de berabere kaldı. Son olarak Napoli yenilgisi sonrası Kardemir Karabükspor'u 3-2 mağlup eden Trabzonspor, 9 karşılaşmada 11 puan yitirdi. Bordo-mavililer, Avrupa maçlarının ardından oynadığı 9 lig maçının 8'inde kalesinde goller gördü. Avrupa kupalarına UEFA Şampiyonlar Ligi ön elemesinden başlayan daha sonra UEFA Avrupa Ligi'ne devam eden Beşiktaş ise Avrupa kupalarında oynadığı 9 maçın ardından 8 puan yitirdi. Siyah-beyazlılar, özellikle Liverpool maçlarından sonra Süper Lig'de kötü performanslar yaşadı. İlk Liverpool maçı sonrası Eskişehirspor'a 1-0 mağlup olan "Kara Kartallar", normal süresini 1-0 önde tamamlayıp, penaltılarla turu geçtiği rövanşın ardından ise Balıkesirspor ile 2-2 berabere kaldı. Beşiktaş, Avrupa kupalarının ardından Süper Lig'de 9 maç oynadı. Bunların 6'sını kazanan siyah-beyazlılar, 2 mağlubiyet alıp, bir kez de berabere kaldı. Türkiye'yi bu sezon UEFA Şampiyonlar Ligi'nde temsil eden Galatasaray ise Avrupa maçlarının ardından Spor Toto Süper Lig'de 6 puan kaybetti. - Galatasaray Liv Hospital'dan 7 oyuncu gitti Türkiye Basketbol Ligi'nde (TBL) sezonunda şampiyon olup 23 yıl aradan sonra kupayı müzesine götüren, geçen sezon THY Avrupa Ligi'nde çeyrek final oynayan, TBL'de de finale kalan Galatasaray Liv Hospital, bu sezon daha çok maddi sorunlarla gündeme geldi. Alacaklarının zamanında ödenmemesi nedeniyle bu sezon birkaç kez antrenmana çıkmayan sarı-kırmızılı oyunculardan bazılarıyla yollar ayrıldı. Sezon başından beri aralarında Carlos Arroyo ve Furkan Aldemir gibi yıldızlar da olmak üzere 7 oyuncu takımdan ayrıldı. Sarı-kırmızılı ekipte maddi sorunlar nedeniyle ilk ayrılan oyuncu milli basketbolcu Furkan Aldemir oldu. Furkan, kontrat haklarını kullanmadan kasım 2014'te NBA ekiplerinden Philadelphia 76ers'e gitti. Ardından aralık 2014'te İtalyan Pietro Aradori, Avustralyalı Nathan Jawai ve Yunan Vougioukas ödemelerinin zamanında yapılmaması nedeniyle sözleşmelerini feshetti. Porto Rikolu oyun kurucu Carlos Arroyo'nun da finansal durum nedeniyle dün yollarını ayırdığını açıkladığı Galatasaray Liv Hospital'da 2014'ün son günlerinde 2 aylık sözleşme imzalanan Alex Maric'in ise kontratı uzatılmadı. Beşiktaş kırmızı karta abone İSTANBUL - BÜLENT ASLAN - Balıkesirspor ile oynanan Spor Toto Süper Lig maçında Pedro Franco'nun kırmızı kart görmesiyle bu sezon toplam kırmızı kart sayısını 9'a çıkaran Beşiktaş, bu alanda rekora koşuyor. Siyah-beyazlılar, 22 haftalık bölümde 9 kez kırmızı kartla cezalandırılarak, son 10 yılın en çok kart gördüğü dönemini yaşadı. Ligde 18 takım içinde en çok kırmızı kart gören takım unvanını elinde tutan "Kara Kartallar", bu sezon "hırçın" bir görüntü sergiledi. Gökhan Töre, Olcay Şahan, Pedro Franco, İsmail Köybaşı, Mustafa Pektemek, Atiba Hutchinson ve Veli Kavlak kırmızı kart gören futbolcular oldu. Ziraat Türkiye Kupası maçlarında kırmızı kart görmeyen siyah-beyazlılarda, Avrupa kupalarında ise sadece Atiba Hutchinson, Asteras karşılaşmasında oyundan atıldı. Böylece Beşiktaşlı futbolcular, bu sezon oynadıkları 41 resmi maçta toplam 10 kez kırmızı kartla cezalandırıldı. Son yapılan Balıkesirspor maçında kırmızı kartla cezalandırılan Pedro Franco, siyah-beyazlı takımın geride kalan 22 maçlık bölümde en çok kırmızı kart gören futbolcusu konumunda bulunuyor. Kolombiyalı futbolcu, İstanbul Başakşehir, Gençlerbirliği ve Balıkesirspor maçlarında gördüğü kırmızı kartlarla takımını yalnız bıraktı. Beşiktaş'ta Pedro Franco, Mustafa Pektemek ve Atiba Hutchinson, kırmızı kart görmelerine karşın hanelerine sarı kart yazdırtmadı. Pedro Franco ve Atiba Hutchinson, birer maçta ikinci sarı karttan oyundan atılırken, Mustafa Pektemek ise doğrudan kırmızı kartla oyun dışında kaldı. Beşiktaş'ta bu sezon ilk kırmızı kart gören futbolcu Gökhan Töre oldu. Milli futbolcu, ligin 7. haftasındaki Kayseri Erciyesspor maçında dördüncü hakemle girdiği diyalog nedeniyle 68. dakikada kırmızı kart gördü. Muhammet Demir golü unuttu GAZİANTEP - Spor Toto Süper Lig takımlarından Gaziantepspor'u sezon başından beri attığı gollerle takımını sırtlayan Muhammet Demir, 4 haftadır suskun kaldı. AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, bu sezon attığı 8 gol ve 1 asistle takımının topladığı 27 puanda önemli pay sahibi olan Muhammet Demir, son olarak ligin 18. haftasında Medicana Sivasspor maçında gol kaydetti. Karşılaşmanın 27. dakikasında attığı golle takımını mağlubiyetten kurtaramasa da performansıyla dikkati çeken genç golcü, devam eden haftalarda sırasıyla Suat Altın İnşaat Kayseri Erciyesspor, Fenerbahçe, İstanbul Başakşehir ve Kasımpaşa maçlarında ilk 11'de forma giydi. 90'ar dakika oynadığı maçlarda fileleri havalandıramayan golcü futbolcu, asist de yapamayarak son 4 haftada "suskun golcü" haline geldi.

16 4 Mart 2015 Çarşamba Bir alışveriş merkezinin otoparkında toplanarak, çeşitli kaykay tekniklerini deneyen Etiyopyalı gençler burada stres atıyor Etiyopyalı gençler kaykay ile stres atıyor ADDİS ABABA - ORHAN KARSLI - Etiyopya'da gençlerin yeni eğlencesi kaykay oldu. Bir alışveriş merkezinin otoparkında toplanarak, çeşitli kaykay tekniklerini deneyen gençler burada stres atıyor. Maddi imkansızlıklar nedeniyle kaykay malzemesi ve kıyafetleri alamayan çocuklar, bir araya gelerek "Ethiopia Skate" adlı topluluğu kurmuş. Bir internet sitesi oluşturarak yurtdışından yardım almayı hedefleyen topluluğa bir çok ülkeden malzeme yardımı geliyor. Kaykay yapmak için uygun alan bulamayan grup üyeleri, otopark alanlarında ya da tehlikeli bir şekilde trafikte kaymayı tercih ediyor. Kendilerine uygun bir parkur yapılması için de internet üzerinden bir bağış kampanyası düzenlemişler. Yaşları 12 ile 25 arasında değişen yaklaşık 70 kişiye ulaşan grup, en çok kaykay malzemelerinin Etiyopya'da çok pahalı olmasından şikayetçi. Grup üyelerinden Yared Aya (20), yurtdışındaki bazı firmalardan kaykay malzemesi, kıyafet ve ayakkabı yardımı aldıklarını belirterek, Etiyopya'da bütün çocuklara kaykay yapma fırsatı vermek ve bir kaykay parkuru yaptırmaya çalıştıklarını söyledi. Ethiopia Skate grubu kurucularından Addisu Hailemichel (27), 8 yıl önce projeyi başlattıklarında bu işe gönül veren sadece 3 kişi oldukarını ve o yıllarda Etiyopya'da kaykayın çok fazla bilinmediğini söyledi. Hailemichel, bu proje ile sokak kaykayını Etiyopya'ya sevdirdiklerini ifade ederek şöyle devam etti; "Şu anda grubumuzda 50'den fazla üyemiz var ve her hafta yeni çocuklar aramıza katılıyor. Projeye başta Avusturya ve Almanya olmak üzere bir çok ülkeden destek geliyor. Kaykay takımlarını bağış olarak gönderenler var. İnternet üzerinden indegogo.com üzerinden projeye destek bağışı topluyoruz. Kaykay yapmayı çok seviyoruz kaykay sayesinde hem yeni arkadaşlar buluyoruz hem de eğleniyoruz. Addis Ababa'da kaykay parkuru ve alanı bulmak çok zor. Kaykay yapmak için otopark alanlarına gidiyoruz ve buralarda yapıyoruz. Bizim her zaman sloganımız şu "Sadece kaymak (kaykay) istiyoruz" İşitme engellilerin "rap müzik" keyfi TRABZON - MELTEM YILMAZ - Uluslararası işaret dili eğitmeni ve tercümanı Kübra Çolak, rap müziğini beden dilini kullanarak Trabzon'daki işitme engellilere öğretiyor. İşaret dilini "rap müzik" ile renklendiren Çolak, işitme engellilere yönelik yaptığı "engelsiz müzik" çalışmasıyla hem toplumda farkındalık oluşturuyor hem de "işitme engelliler rap müzik dinleyebilir mi" sorusuna beden dilini kullanarak cevap veriyor. Çolak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, işitme engellilerin iletişiminde ses bireylerimizle sürekli bir araya geliyoruz ve aynı ortamı paylaşıyoruz. O nedenle ötekileştirmekten ziyade bir arada olmak için işaret dilini geliştiriyoruz" İşitme engellilerin gözleriyle duyup elleriyle konuştuğunu dile getiren Çolak, "İşitme engelliler duymadıkları için gözleriyle fotoğraflıyorlar. O nedenle de bir işitme engellinin kolbastı ya da rap oynaması mümkün. Diyaframla titreşimleri hissederek ritmi algılayabiliyorlar. Tercüman da müziğin ahengini beden diline MUĞLA - ALİ BALLI - Bodrum'da, bir makine mühendisinin yaptığı 72 çeşit el yapımı çikolataya, özellikle butik oteller yoğun ilgi gösteriyor. Bodrum'da bir çikolata firması sahibi Suat Aydar ve eşi Bergüzar Akşit Aydar, yaptıkları birbirinden değişik çikolatalarla dikkat çekiyor. İlçe merkezinde hizmet veren Aydar çifti, Bodrum mandalinası, portakal, keçi boynuzu gibi meyve ve kuru yemişlerden oluşan yiyeceklerin karışımıyla çikolata üretiyor. Suat Aydar'a eşi de destek veriyor. Bodrum'da iki işletmesi bulunan çift, yaptıkları bazı ürünlerin patentini de aldı. Makine mühendisi ve çikolata imalatçısı Suat Aydar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 72 çeşit çikolata ürettiklerini söyledi. Bodrum'da mandalinaya çok önem verdiklerini ifade eden Aydar, "Bodrum'da yaşadığımız için Bodrum mandalinasına ayrı özen gösteriyoruz. Mandalina çikolatası 48 saatte oluşuyor. 20 kilogram mandalinadan bir kilogram mandalina püresi elde ediyoruz. Mandalina püresini de 12 saat fermantasyona uğratıp sonra da dünyanın en kaliteli çikolatasıyla kaplayıp lezzetli hale getiriyoruz" Bodrum mandalinasının çikolataya aroma kattığına değinen Aydar, şöyle konuştu: "Bu mandalinanın buraya özgü çok doğal bir kokusu, aroması var. Yaptığımız bu çikolatalara özellikle ilçedeki butik oteller yoğun ilgi gösteriyor. Şu anda 7 ülkeye numune bazında göndermelerimiz oldu. Türkiye'nin büyük bir bölümüne kargoyla ürün gönderiyoruz. Kendi imalatımız olan toplam 72 adet çikolatamız var. Meyve ağırlıklı çikolatalar yapmayı hedefledik. Yaptığımız çikolataların meyvelerini ve aromalarını değil meyvelerin kendilerini kullanmayı tercih ediyoruz. Kendimize ait çikolatalar yapmayı başardık." Ürünlerin bir hafta içerisinde tüketildiğini anlatan Aydar, çikolata fiyatlarının isteğe göre 1 ila 150 lira arasında değiştiğine vurgu yaptı. Çikolata yapımında herhangi bir katkı maddesi kullanmadıklarının altını çizen Aydar, "Çok taze bir ürün. İçerisine katkı malzemesi koymuyoruz. Bu nedenle çok ilgi görüyor. Marketlerde satılan diğer çikolatalarda katkı malzemesi bulunuyor. Biz böyle bir malzeme kullanmıyoruz" diye konuştu. Yaptıkları çikolata çeşitlerinden de örnekler veren Aydar, bunlar arasında karadut, hurma, incir, keçi boynuzu, zencefil, karanfil ve kırmızı karabiber gibi yiyeceklerin karışımından oluşan çikolataların bulunduğunu belirtti. olmadığı için işaret ve beden dilinin önemli olduğunu söyledi. Bölgede sürekli uluslararası işaret dili eğitimi verdiğini belirten Çolak, "İşaret diline dikkati çekmek ve toplumda farkındalık oluşturmak istiyoruz. Bu nedenle işaret dili eğitimleri sonunda İstiklal Marşı ya da şarkı çevirisi gibi birtakım etkinlikler düzenliyoruz. Kursiyerlerimizin talebi üzerine de ilk defa işitme engellilerin sorunlarına dikkati çekecek bir kısa film hazırladık. Amacımız engelli bireylerle olan iletişimsizliği ortadan kaldırmak" diye konuştu. Çolak, işaret dili kullanımının son zamanlarda giderek yaygınlaştığına dikkati çekerek, "Bu bizim için de engelli bireylerimiz için de önemli bir şey. Engelli katabilirse, işitme engelli birey o müziği resmen dinliyormuş gibi algılayabilir" ifadesini kullandı. Çolak, toplumda "işitme engelli bireyler rap müzik dinleyemez" diye bir algı olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "İşaret dilini ve ritmleri rap müzikle renklendirmek istiyordum. İşaret dili ile rap müzik çevirisi yapmaya başladım. Bu sayede diğer şarkı türlerine göre daha hareketli olan rap müziğini, engelli insanlarımızın da kendilerince yorumlayabileceklerini gördük. Hayatımızda her şey işaret diline çevriliyor. Daha önce şarkı çevirisi yapmıştık ama rap müzik şarkı çevirisinden biraz daha farklı. Rap müzikte kelimeler oldukça hızlı söyleniyor.