12 Eylül sonrasında, hem her Kürt ve Türk insanı

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "12 Eylül sonrasında, hem her Kürt ve Türk insanı"

Transkript

1 Yekitiya Sosyalist Cotmeh 1 Çiriya peşin 1990 RIZGARI * DEMOKRASI * SOSYALIZM BiRUGE DOGRU BiR ADlM: PLATFORMA YEKiTIYA ALA RIZGARi OLUŞTU Kürdistan yurtsever ve sosyalistleri için birlik kavramı en eski ve yabancısı olmadığı kavramlardan biridir. Am~ bu kavramın kullanılması, hem biçim ve hem de içerik olarak, dönemlere göre farklılıklar tll ıınıştır. 12 Eylül öncesinden önce bu kavramın kullanılmasına rastlanılmasına ragmen, temel ve sorunların çözümünde anahtar bir kavram niteliğinde olmadığını tespit edebilmek oldukça kolaydır. 12 Eylül sonrasında ise, sorunların çözümünde temel bir kavram olmaya ba ladığı gibi, pratikçe ve muhtevaca daha farklı bir düzeyde ve sık sık da kullanıldığı da hemen göze çarpmaktadır. Bunun da sebepsiz olmadığı, dönemin subjektif ve objektif koşularının somutladığı bir durum oldugu açık. Ülkemizin yurtseverleri ve sosyalistleri için halkımızın, ulusumuzun ve ulusal demokratik güçlerinin birliği mücadele süreci boyunca hep önemli bir meseledir, bağımsız demokratik ve sosyalist bir toplum oluşmasından sonrada temel bir sorun olmaya devam edecektir. Ayrıca bu sorunun çözümlenmesi için uyanıklık, sorumluluk ve titizlik, her zaman yüklü bir içerikle yaratılması gereken kavramlar olması gerektiği bilinmek zorundadır. Ama dönemlere göre ortaya çıkan objektif ve subjektif şartların da bu k?nudaki davraruşların farklılıklarını belirleyeceği de' ayrı bır gerçek olarak orta yerdedir. Bundan dolayıdır ki, 12 Eylül öncesinde de birlik sorunu çok hayati bir sorun üzerinden atlanılmaz, mücadelenin kazanılmasında " ol~ mazsa olmaz" şartlardan biri olmasına rağmen, sahip olunan subjektif koşullar, teorik, ilkesel ve siyasal olgunluk düzeyi, bu konuda gerekli titizliğin gösterilmesini, sorumlu davranılmasını engelliyordu. Yine 12 Eylül öncesinde, varolan siyasal örgütlerimiz belirli ll amalarda belirli bölünmelere uğramasına rağmen, yine de o bu koşullarda da belli bir kitle gücüne sahip olmaları, birlik meselesini yeterli d.erecede yakıcı bir sorun olarak ortaya çıkarmıyordu. Her. sıyasal örgüt ve çevre, "benim ki bana yeter", "az olsun benım olsun" anlayışını anlamsız bir biçimde devam ettiriyordu. Bu da, 1970'lerin ba ından itibaren, anlamsız bir çok nedene dayanan, yurtsever ve sosyalist hareketimizin Hejmar26?~lünmüşl~ünün?~vam etmesine hizmet ediyor. Süreç ıçınde derinleşmesının de günah unsurları olarak somutlanıyordu. 12 Eylül Sonrası Durum Nedir? 12 Eylül sonrasında, hem her Kürt ve Türk insanı toplumları için ve hem de o toplumların devrimcileri içi~ daha çarpıcı gerçekler ortaya çıktı. Yeni bir rejim, sömürge.~i fa ist bir rejim kabus gibi, gelip, idareye oturdu. Bu rejım, bütün düzeylerde yeni bir toplumsal siyasal ekonomik, ideolojik ve kültürel bir yapılanma~ yarat~ak, toplurnlarııruza deli gömleğini giydirmek için çaba gösterdi. Bu yeni yapılanmanın en önemli unsurlanndan biri: Toplumsal muhalefetin dize getirilmesi, Kürdistan ve Türkiye devrimci hareketlerinin düzene sokulması, sindirilmesi ve köklerinin kazınması olduğuda, bizzat bu rejimin sahipleri tarafından açıkça dile getirilmiştir. Sadece dile getirilmekle kalınmaınış, gerekleri de yapılmıştır.. ~u yeni Y.apıl_anma sonucunudur ki, şekillenen yeni ob Jektif ve subjektif koşullar gündeme girdi. Bu yeni objektif ve subjektif koşullarda, Kürdistan ve Türkiye devrimci hareketindeki bölünme ve parçalanma da, derinleşen, nieel olarak gelişen bir olumsuzluk oldu. Yenilgi yll andı. '! enilginin ağırlığı altında ezilen siyasal örgütlerimiz, yo?.un sorunlarl~ karşı karşıya kaldılar. Giderek her siyasal orgutle?me bırkaç bölünme geçirdi, küçüldüler, kitlesini kaybettıle~. Siyasal örgütlerimiz, kitleye güven vermeyi bırakalım bır tarafa, örgüt kadrolannın kendilerine olan güveni ciddi bir sarsıntı geçirmeye ba ladı. 12 Eylül sonrasında, Kürdistanlı her yurtsever ve sosyalist siyasal örgüt, birkaç bölünme geçirdi, dedik. Bizim örgütümüz, hem de örgüt olarak tam şekilleome şansını elde etmeyen Ala Rızgari'de, 1982'lerin ba larından itibaren ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldı. Bu sorunların ç~züı_nl~~m~si i~in, gösterilen çabalar, çözmeye yetmedi. Hıçbır ıyı nıyetli çaba, parçalanmanın önüne geçemedi. Gün geldi, çok gereksiz sebepler ileri sürülerek, örgütten kopuşlar olmaya başladı. Bu noktada bir saptama ortaya çıkı~o~~ ;\la Rızgar~'ni~ yapısal konumu, önderliğinin yetersızlıgı, demokratık bır yığınsal örgüt olarak şekilleomem esi, bu bölünmede ciddi bir neden olmakla birlikte örgütün di ında varolan, oluşan objektif ve subjektif koşul~ larda: dağılmayı, parçalanmayı ve bölünmeyi teşvik edici duru~mdaydı. Ayrıca o şartlarda, sorumluluk, insiyatif ve geçml e bağımlılık kavramlannda ciddi aşınmalar sözkonusuydu. Bütün bunlar, iradi olarak d ağılmayı, bölünmeyi

2 ve kopu lan engellemenin olanaksızlıgını da bir düzey olarak belirliyordu. Ala Rızgari'deki bölünme ve kopu lann, diger siyasal örgüt ve partilerin bölünmelerinden ve opu lanndan daha az sancılı olmadıgını söyleyebiliriz. Ayrıca, Ala Rızgari ve üyeleri değerler itibanyla, daha ideal olduklanndan ve reel durumu hesap edemez düzeyde olduklarından dolayı, bölünme ve kopu malann daha sancılı ve acılı olduğu söylenebilinir. Bu bölünme ve kopu ma evresinde, yine Ala Rızgari'nin sahip olduğu bürokratik olmama, toleranslı olma, yöneticelerle yönetilenler arasında güçlü bir ileti irnin olması yapısal bir özelliğinden dolayı, insani hak ve özgürlüklere saygılı olunmaya ve kacylıklı demokratik davranılmaya özen gösterilmi tir. Tabi bu genellik içinde, insan hak ve özgürlüklerinin ihlali ve demokratik olmayan davranışların ortaya çıkması da sözkonusu olmu tur. Bu demokratiklik ve asgari ölçüde insan hak ve özgürlüklerine kacylıklı saygıdır ki, Ala Rızgari'deki bölünmeler ve kopu malar, hiçbir zaman bitmememi bölünme ve kopu malar olmu tur. Ala Rızgari'de bölünme ve kopu manın olduğu zaman momentinin hemen akabinde, birlik arayi l, bir araya geli çabalan şu veya bu düzeyde kendisini ortaya koymaya başlamıştır. Bu noktada bir saptama kacymıza çıkıyor: Ala Rızgari'nin bölünme ve kopu larında, kacylıklı bir biçimde asgari düzeyde demokratik davranma, hak ve özgürlüklere saygı, kopu tan sonra da, insanların yönünün biribirine doğru olmasını sağlamıştır. Bu birlik arayi l, hem eğilimler ve hem de tek tek kadrolar düzeyinde somut çabalarla sürdürülmüştü. Bu çabalar belirli zaman aralıklannda somut çağnlara dönüşmesine rağmen, genel düzeyde bir bileşimin olu masının objektif ve subjektif ko ullan olu madıgından, gerçekleştirilmesi olanaklı olmadı. Ama bu çabaların gerçekleşmemesi mevzi başarısılıklar olarak değerlendirilerek, bu çabalardan vazgeçilmedi. YSK, ülkemiz sosyalistleri ve yurtseverleri ile birlik çalışmalarını da ihmal etmeden, Ala Rızgari'nin birlik sorunlarının haledilmesinde de, çabalarını sürekli kılmaya çalışmıştır. Ekim Toplantısı Ala Rızgari sürecinden gelen gurup, çevre ve kadrolaon birlik çabaları, son birkaç ay içinde yeni bir düzey kazandı. Bu düzeyde, Ala Rızgari sürecinden gelen tüm gurup, çevre ve kadrolar, birlikte toplantı yapabileceklerini iradi olarak belirlediler. Bu düzey, genel bir bileşinıle bir toplantının yapılması ve birlik sorunlarının tartl llması için subjektif ve objektif ko ullanrun belirli bir düzeyde olu Ması anlarnma da geliyordu. Bu toplantının belirli bir organizasyonla gerçekleştirilmesinin zorunluluğu vardı. Bunun içinde, tüm gurup, çevrelerden birer ki i, bagımsız kadrolardan daha yüksek sayıda unsurlardan bir komite oll:l turtildu. Bu komite, Ala Rızgari sürecinden gelen tüm gurup, çevre ve kadroların toplantıya gelmesi için gerekli hazırlıklan yapmaya, ili kileri geli tirmeye ve toplantı için maddi- manevi koşullan hazırlamaya çalıştı. "Toplantıya Çağn" metni hazırlandı, tüm tarafiara gönderildi. Gelen önerilere bağlı olarak, toplantı yeri ve zamanı saptandı. Toplantının yaklaştıgı günlerde, toplantıya nicelik ve nitelik olarak gerekli düzeyde katılımın sağlanabileceğinin verileri ortaya çıkmı tı. Bir kısım arkadaşlar, bu toplantıdan birşey çıkmayacagı konusunda endi elere sahiptiler. Bir kısım arkadaşlarda, aktif siyasal ve örgütsel çalışma yapma durumunda olmadıklarını iletiyorlar, ama böyle bir çall mayı destekleyeceklerini açıklıyorlardı. Toplantıya dogrudan kaey olan arkadaşların sayısı bir-ikiyi geçmiyordu. Bu toplantı için, önerrili bir başarı i aretini sunuyordu. 'Bu noktada katılım açısından bir sapl-ama yapılırsa: Toplantımıza, Ala Rızgari sürecinden gelen gurup ve çevrelerin.:hepsi; kadrolann yüzde oran olarak ezici bir çoğunluğu (Avrupa'da) katılmış oluyordu. Toplantı yerine gidildiği zaman da, bu olgu netleşiyordu. Yine toplantının bileşimi,. ikincibir saptamayı kacymıza çıkarıyordu: Ala Rızgari'nin birlik sorunlannın asgari düzeyde haledilmesi için şartlar olgunlaşmıştır. Bütün bunlara rağmen, belirsizlikler, endi eler devam ediyordu. Sonuç alınıp alınmayacagı katılanların büyük bir kesimi açısından, toplantının sonlarına kadar bir soru i areti olarak ortadaydı. Elbetteki bir kısım katılanlar da, sonucun çok büyük bir oranla alınabileceğim hesap ediyorlardı. YSK eğilimi bu düşüncedeydi. Çünkü toplantı ile ilgili bütün alternatif durunilan değerlendirmi, kendi durumunu değerlendirmi ve verili olarak çözümlenmi - çözümlenmemi sorunları değerlendirmi, muhtemel sonuçla ilgili bir tespit yapmıştı. YSK için, seviyenin düşük olacagı en büyük endi e kaynagını olu turuyordu. Toplantının başlamasından sonra, seviye konusundaki tespitimizde yanıldıgımız kacymıza çıktı. Toplantının belirli bir seviyeyi rutturduğu saptanabildi. Toplantının gelişim süreci boyunca da, karşılıklı ku kulur, endi eler çözülmeye ve birçok sorunun cevaplara kavu ması da sağlanmış oldu. Tartl ma sürecinde, olgunlaşma, soruırtluluk ve insiyatif kavramlannın belirli bir düzeyde ete-kemige büründüğü görülmeye başlanıyordu. Toplantının birinci aşamasında, geçmi le ilgili değerlendirme ;ve verili duruma bağlı olarak, genel olarak birlikte olun up olunamayacagı sorunu de alındı. Toplannda Ala Rızgari'nin eski yöneticilerinin eleştirilmesi ve geçmi sürecin değerlendirilmesi için en geni haklar t-anındı. toplantının ilk aşamasında, birlikte olup olmayacagımız ve hangi esaslarda birlikte olabileceğimiz sorunlannda tartı malar yürütüldü. Bu tartı malar sonucunda, oybirliği ile birlikte yürüyebileceğimize ve toplanhnın da bir karar organına, hem de Konferans gibi müşterek, bağlayıcı bir organa dönüştürülmesine karar verildi. Konferans Olarak Toplanbrun Devam Ettirilmesi Buna göre Konferans, "Ala Rızgari ve Ala Rızgari Süre İlk planda, bu konferansın kimlerin kongeransı olacagı sorunu çözümtenrnek zorundaydı. Geni ve önemli tarti - malardan sonra, birlik sorunları, Ala Rızgari'den gelen gurup, çevre ve kadroların bileşimi düzeyinde ele alınıp çözümfenrnek istendiğine göre, ona uygun bir nitelikle sıfatiandıniması gerektiği de açıktı. Ayrıca toplantıda bulunanlar, Avrupa bulunan unsurlardı, ülkedeki arkadaşlaon haklarını da gözetmeleri tartl masızca kabul edildi.

3 cinden Gelenlerin Avrupa Konferansı" olarak isimlendirildi. Konferans Kararlan * Çalışınaların bir platform olarak devam ettirilmesi benimsendi. Platformun tanımı konusunda, iki önerme yapıldı. Önermelerden biri, "Platforma Yekitıya Nu"ydu. Diğer~ "Platforma Yekitıya Ala Rızgari" idi. Tartışmalar sonucunda, ezici bir oyçogunlugu ile, platform, "Platforma Y ekitıya Ala Rızgari" olarak nitelendirildi. *Platformun amacı sorunu, toplantımn b3 111dan itibaren ve hatta toplantımn hazırlanması evresinde yapılan tartışmaların ana eksenini olll turdugu için, daha fazla bir tartışmaya mahal vermeden, üzerinde anla Ilan bir sorun olmll tur. Platformun amacı, Kürdistan'da birlik sorununun çözümlenmesi olarak benimsendi. Kürdistan'da birlik sorununun çözümlenmesinde, AR sürecinden gelenlerin birliğinin saglanmasımn da bir basamak ve adım olacagı tespit edildi. Bunun içinde, platformumuz dışındaki yurtsever ve sosyalist güçlerle i birilgi ve güçbirliği ili kilerine, birlik çalışınalarına önem verilmesi benimsendi. * Bu kararın ve genel egilimin bir sonucu olarak da: a) "Sosyalistlerin Birlik Platformunda" yer alan arkadaşlar çalı malarım yürütecekler. Ayrıca, bu platforma katılmak isteyen her arkada, katılabilecek. Platformda, Sosyalistlerin Birlik Platform'unda çalı an arkadaşlarla bir dayanışma içinde olacak. Bu egilimin belirlenmesinde, toplantıda oldukça olumlu bir hava sözkonusuydu. Bunun için, bu havamn somut pratiğe dönii türülmesi için, platformda yer alan tüm arkada ların çabalar göstermeleri gerektiğide ortadadır. Bu da Platformumuzun dı a açılımım, varmak istedigipotansiyel güçlerle, örgüt ve partilerle bütünle mesinin şartlarını olgunla tıracak, ülkemiz sosyalistlerinin kendi örgütlerinde birleşmelerine hizmet edecektir. Ayrıca, ülkemizde birliğin, yurtseverlerin birligi düzeyinde saglanmasım isteyen arkada lar sözkonusu. Bu arkadaşların da birlik sorunundaki tartışmalara, yayın düzeyinde aktif katılımları çözümleyici bir etken olacaktır. b) Kürdistan'ın ulusal demokratik güçlerinin belirli bir bölümünün olll turdukları TEYGER'de çalı maya, platform olarak karar verilmi tir. Bizim dii üncemize göre bu bir olumluluktur ve ayrıca, Kürdistan'da birlik sorununu çözümlerneye çalışan bir platformun bundan ba ka alabilecegi bir karar da olamazdı. Tersi bir karar, platformun niteliği ve hedefleri ile ciddi bir çeli ki gösterirdi. Böyle olunca, platformumuzun TEYGER'de aktifçe yer alması, TEYGER'in karşı karşıya kaldıgı sorunların çözümlenmesine katılması ve ulusal demokratik güçlerin diğer unsurlarımn kazanılması için, üzerine dii eni yapması görev olarak önümüzde durmaktadır. TEYGER'e katılmaya karşı olan arkada lann görii lerine de saygı duyulmalıdır. Bu arkada ların görii lerine saygımn iki yönü vardır. Yönlerden biri, o arkada lannda TEYGER'in kararlanmn hayata geçirilmesi için çalı malarıdır. İkinci yönü, TEYGER şu veya bu nedenden karşı olan arkadaşların, kendi görii lerini platform düzeyinde ve kitleler düzeyinde tartışmaya sunmasıdır. * Ala Rızgari sürecinden gelen gurup, çevrelerin kendilerini yeni platform yapılanması ile bütünleştirmeleri için, gerekli dönii ümleri saglamalan gerektiği benimsendi. Bunun içinde, dogal olarak her gurup ve çevrenin kendi siyasal çalışına bilançosunu açıga çıkarıp, yönetim organlarına sunması gerekmektedir. YSK bu çabalarım somutla tırmak için çalışınalarım başlatmış ve bitirme sürecine getirmektedir. *Bir kongrenin hazırlanmasına karar verilmi tir. Kongrenin hazırlanmasımn, ülkede atılacak adımlarla dogrudan bagıntılı oldugu bilinmektedir. Buna göre çalışmaların yapılması ve gerekli adımların atılması gerekmektedir. Bunun içinde Konferans, ülkedeki arkadaşların iradesine müdahale etmemeyi demokratikliğin, karşılıklı haklara saygımn bir geregi olarak saptamıştır. Ama onlano iradesine müdahale etmeme, onlarla dayamşmayı, onlara öneriler yapmayı engellernemektedir. Hem platformun yönetim organlarımn ve hem de tek tek platform üyelerinin bu sorunda titiz, duyarlı ve sorumlu yaklaşımlar içinde olmaları, işlerin kotarıtmasını kolayla tıracaktır. *Kongreye kadar bir yayın organımn organize edilmesi benimsendi. Bu yayın organında, Ala Rızgari'oin ve Kürdistan devrimci hareketinin temel ve birlik sorunlarımn tartışılmasına gayret gösterilecek. Yayında farklı görüşlere yer verilecek. * Platformun yönetim organı saptandı. Bu yönetim orgam, büyük bir sayıda üyeyi bünyesinde barındıran, Genel Yönetim olarak çalı malannı sürdürecek. Genel yönetim, diğer organları olll turacak. Genel Yönetim üyeliğinde gönüllülük esas alındı. Genel. Yönetime girmek isteyen bir arkadaşııı, girmemesi dogrultusunda herhangi bir irade belirlemesi olmadı. Bir arkadaşııı, eski yöneticilerden ikisi ile çalı amıyacagım belirlemes~ Onların yönetime girmemesi için yetti. Ama bu görii ü ileri süren arkad3 111 Genel Yönetim'de yer almaması büyük bir talihsizlik, ileri sürülen görüşlere, pratik iddialılıga uygun dii meyen bir tavırdır, diye saptıyoruz. İki eski yönetici arkad3 111 bu tavırlarımn,.~iddi bir degeri ifade etmesi gerekir. Bunu biraz açarsak: Orgütlenmede yöneticilik kadar, üyelik de "kutsal" ve degerli bir şeydir. İkincisi: Birileri, birilerinin önünü "çalışmada kapatıyor" iddiası varsa, çalı mak isteyen arkadaşa fırsat verilmesi için alan açılmalı ve bunun için şartların olgunlaştınlması gerekir. Üçüncüsü, örgüt üyesinin kapasites~ yöneticilikle belirlenemez. Ancak ve ancak kişisel yetileri ve birikimleri ile ortaya çıkar. Dördüncüsü: Esas olan genel çıkarlardır. Genel çıkarlar için, çok şey göze almabilinmelidir. Bu tutum, kariyerist özellikleri tasfiye eden terbiye edici bir unsur da olabilir... Panformumuzun Oluşması Kürdistan~ Sosyalistler ve Yurtseverler Için Neyi Ifade Ediyor? Ala nzgari sürecinden gelen ve Avrupa'da bulunanların belirli bir çerçevede birliğin gerçekleştirmesi: Hem Ala Rızgari sürecinden gelenler, hem parçalanmayla karşı karşıya olan tüm Kürdistanlı siyasal örgütler ve hem de Kürdistanlı sosyalistler açısından mütevazi ve degerlendirmeye deger bir adım oldugu saptanabilinir. Nasıl ki, dün en sert biçimde, Ala Rızgariciler olarak biribirimizden uzaklaştık; bugün de, aym sertliklerde, ama geli miş, olgunlaşmış, sorumluluk ve insiyatifbilinciyle birlik sürecinin başlatılması saglanabilmi tir.

4 O zaman niye diger Kürdistanlı örgütler kendi içlerinde ve Kürdistanlı sosyalistler birbirileriyle siyasal örgütsel birlik yapamazsınlar ki? Bundan, her örgütün Ala Rızgari'nin izledigi süreci izlemesi gerektigi gibi bir mekanizme düşmemesi gerekir. Esas olarak, çalışmalanmızı Kürdistan'da yurtseverlerin ve sosyalistlerin birlik sorununda yoğunlaştınrken, bu süreçte tek tek siyasal örgütlerimizin birlik attlanrun olgunlaşması halinde, o düzeyde de adımiann abimasından korkulmamalıdır. YSK Dönüştürülme Aşamasındadır 1984 yılında,yayınlarımızda yazdıgımız, Ala Rızgari'den gelenler ve kamuoyuncada bilinen nedenlerden dolayı, YSK olu umu mücadele ve çalışma sahasına çıkdll b. YSK, mücadle ve çalışma sahasına çıktığı günden itibaren, tüm kuruculannın öneri-ele tiri ve kablımlanrun bir sonucu olarak, bir "Çalışma Program"ını önüne koydu, o programa uygun bir biçimde, gücü oranında adımlannı atmaya çalışh. YSK'nın "Çalı ma Programı"nda tayin ettigi ana hedefler şöyle sıralanabilir: 1- Ala rızgari'nin sorunlarını, içerde ve kamuoyunda tartı arak haledilmesine ugra göstermek, bu temelde, Ala nzgari birligini gerçekle tirmeye çalışmak: Ala Rızgari'nin birlik sürecini, genel birlik süreciyle bütünle tirir hale getirmek. 2- Sosyalizmin temel orunlarını tarb ma temelinde, Kürdistan sosyalist hareketinin örgüt birligini saglamak için çabalar göstermek. Kürdistan ulusal demokratik güçlerinin güç - eylem birligiyada cephe birligi içinde, sömürgecimerkezi otoriteye yönelik, merkezi bir güç haline getirilmesi için dü ünsel ve pratiksel ugraş göstermek. 3- Bu görevleri yerine getirirken, pratik eylemliligi ve eylem birligini esas almak. 4- Ala Rızgari sürecinden gelenleri özel boyutlarda da bilgilendirmek ve onlarla dayadi ma göstermek. YSK, Kürdistan sosyalist hareketinin örgütsel birligini gerçekle tirmek için, ablan birçok adımın içinde oldu. En son aşamada, "Platforma Yekibya Sosyalist", bu çalı malann geli kin düzeyi olarak belirlendi. Bu platformun olu masında ta başından itibaren aktif rol aldı. "Tarb ma Tezleri"nin hazırlanmasına kabldı. Platformda birçok çevrenin yer alması için özel çaba gösterdi. Ayrıca, Kürdistanlı yurtsever güçlerinin de birligi için çok yönlü çabalar gösterdi. Bu çabaların en somut örgütsel olgularından biri olan TEVGER'de yerini tayin etti. TEVGER'in Program, Tüzük ve Dönemsel çalı ma Programı'nın çerçevelendirilmesinde önemli katkılarda bulunmaya çalı b. TEV GER'in kurulu undan sonra da, denilebilinir ki Üst Organlarda ve komitelerde (ülke içinde ve dı ında) gücünü aşan katkılarda bulunmaya çalışb, çalı ıyor. Bunlann, YSK'nin bazı hedeflerinin gerçekle mesi oldugu açıkb. Ama, bütün bu hedeflerin U veya bu oranda gerçekle mes~ YSK'nin kendisini dönü türmesi ve yeni bir örgütsel bütünlük içinde eritıneye karar vermesi için yetmedi. "Ala Rızgari ve Ala Rızgari Sürecinden Gelenlerin Avrupa Konferansı", bu dönü ümün saglanmasının attlannı belirli bir düzeyde olgunlaşbrdll durumdadır. Çünkü, Ala Rızgari sürecinden gelenlerin birliginin saglanması için, çok temel bir adım abldll br. AR sürecinden gelen bütün egitim, gurup ve kadrolarm büyük bir çoğunlugu bu adımın içinde yer almaya karar vermi durumdalar. Bu temel adım, aynı zamanda, Ala Rızgari'den gelenlerin birlik sorununun çözümlenmesi için, ciddi bir baz olu turma durumundadır. Ayrıca ülkemiz sosyalist hareketinin birliginin saglanması ve ulusal demokratik güçlerin merkezile tirilmesi dogrultusundaki çabaların, bu saglanan bile imde yoğunlaşbnlmasının imkan dahilinde oldugu; Konferansta belirlenen egilinıler ve alınan kararlar, gelecege yönelik öngörülerde açıga çıkdll durumdadır. Bundan böyle, görevlerimizin daha yüklü ve daha agır oldugu bilinci ve sorunılulugu ile hareket etmek durumunda oldugunıuzu biliyoruz.

5 AR MK'NIN KONFERANSA SUNDUGU GÖ'RÜŞLER.. BiRUKiÇiN NE YAPABi U Riz.. KONULU TOPLANTI için Ala Rızgari ve eski taraftar ve kadrolannın, yeniden birlikte çalışma olanaklannı yaratmak için bir toplanb yapılıyor. Yurt dışında bulunan arkadaşiann kablımı ile olacak bu t~planbmn gündemi toplanb komitesi tarafından "Birlik Için Ne Yapabiliriz?" diye belirlenm.iş. Toplanbmn belirtilen çerçevesi içinde bazı noktalara deginnıek istiyoruz. Toplanbda birlik olma şartlan sagl.amrsa, öncelikle yapmamız gereken i lerle ilgili aynca öneriler sunulacakbr. Ala Rızgari'den olan aynlmalar veya ayırmalar, degişik dönem ve ko ullara tekabül ediyor. Aynca her aynlmada öne çıkan sorunlar ve gerekçeler birbirinden ayn özellikler taşıyor. Buna karşlık ağır basan özellik ve her aynlıkta görülebilen ortak yan örgütsel problemler idi. Biz burda geçnıişte yaşanan aynlıklara geri dönme ve tek tek onların üzerinde durma niyetinde degiliz. Geçen süreç içinde birey olsun, grup olsun tüm taraflar kendi açısından geli meleri degerlendirip bazı sonuçlara varnıışbr. Bu sonuçlan kamuoyuna açanlar oldugu gibi, açma geregi duymayanlarda oldu. Toplanbmn konusu ve gündemi de aynca geçmi le ilgili degil gelecekte ilgili ne yapabilirizdir. Ama buna karşlık geçmi le ilgili bitmemi olan tartışmamn ve degerlendirmenin daha degi ik zaman ve mekanlarda yapılması gerektigi de inkar e4ij.emez. Burda dikkat çekmemiz gereken nokta Udur: lleride yapacaklanmızla ilgili önerme ve perspektiflerimiz geçmi te yapılan siyasal ve örgütsel hatalan ne kadar dl talıyorsa, o oranda geçnıişte yaptıgıımz yanlı lan görmii veya onlardan kurtulmaya çalı ıyoruz demektir. Diger bir yan ise geçmi te yapılan hata ve yanlı ların yeniden üretilmemesi için pratik çalışmada alacagımız kollektif tedbirler ile politika üretmedeki taktiklerimizin dogrulugu oranında hata ve yanlı lann önü alınabilinir. Burda geçnıişle ilgili detaylı tartışmayı açınamayı önermekle birlikte bir noktaya deginip geçmek istiyoruz. Ala nzgari'de yaşanan geçmi aynlık ve bunalımiann asıl sorumlusu ve en fazla pay sahibi olanı Ala Rızgari yönetimidir. Ala Rızgari'nin eski üç yöneticisinin bu bunalım ve dagılma sürecinde içine girdigi tutumlar belirleyici olmu tur. Kısacası Ala Rızgari'de bunalım ve dagılma tabanda degil, yönetirnde başlaım. or dan tabana yanstım br. Bir iki istisna hariç aynlan birçok insarumız yine yöneticilerin yandıışı olsun, olmasın AR'ye kacy veya birlikte yürümeye kacy eski yöneticilerin perspektifini aşan tavırlar geli tirmediler. Hareketimizin içine girdigi bunalım ve dagılmarun aynca özel bir döneme rastlaması sorunlan daha karmaşık hale getirdi. yenilgi yıllannın agırlıgı ve yurtdl ı ko ullanrun ürettigi problemler çeli ki ve ayniıkiann daha da derinle IDesine kaynaklık etti. Kitle denetiminden uzak yönetici ve kadroların günü kotarma politikalan da, bunalıma çare olacak yöntemlerin ütretilmesini engelledi. Bu da insanlar arasındaki güvensizligi giderek derinle tirdi. Aynlıkların üzerinden çok zaman geçmesine kar ın hala biraraya gelememenin, birçok ki inin örgütsel çalışlmadan uzak durmasının nedenlerinden biri de, bu yarablan, yaşanan güvensizlikti. Çünkü, AR zaten örgütsel olarak yerine o~~mu tüm organlanru olu turmu bir yapıya ula IDamı b. Orgüt içi ki İ hak ve görevleri belirlenmeyen bu yapılanma da, tamamen yönetici ve kadro güvenine dayalı bir birlik olu mu tu. Güvensizligin ha gösterirlgi noktada da insanlar birbirlerinden kaçmaya, birbirlerini dinlememeye, kenara çekilmeye ba ladılar. Ala Rızgari hareketinin ortaya çıktıgı ko ullar ile bu günkü ko ullar Üphesiz ki birbirinden çok farklıdır. Geçen süreç içinde dünyada ve bölgemizde önemli degişiklikler oldu. AR içinde politik çalışmalarını sürdüren insanlarda degişime ugradılar. Bugün 70'li yıliann politik görii leri, o görii lerin yansıması olan örgüt biçimleri ile Kürdistana müdahale etmenin yanlı oldugu ve başansızlıga ugrayacagı açıkbr. Bu bagl.amda AR geçıni te benimsedigi ve savundugu bazı politikaları artık savunmuyor. Hareketimiz geçnıişte örgütsel birligi ideolojik birlik esası üzerine oturtarak bir parti inşasını savunuyordu. Bu görüş örgütte tek tip insan bulundurmayı hedefleyen, ayn görii lere tahammül edemeyen bir yapılanınayı yarabr. Böyle bir yapılanınada kendi dışındaki dogruları inkar, dar gurupçuluk ve unsur dıstalama her zaman gündemdedir. Geçmişte çogulculuk ve parlamenter sistem konusunda olumsuz görüşlere sahiptik. Adı ne olursa olsun tek partili sistemlerin sonuçta demokrasi ve özgürlükleri ortadan kaldıran parti diktatörlüklerine dönüştügü yaşanan pratiklerle ortaya çıkb. Kendi dışındaki görii lere örgütlenme, siyasi çalı ma ve seçimle iktidara gelme yollaoru bkayan tek partili sistem toplumsal geli meye engel oluyor. Yapmak istedigi dönüşümlerde tek taraflı ve dayatmacı oldugu için, içinde dogrulan da taşısa kitleler tarafından benimsenmiyor. Bundan kaynaklanan anlayi lmız ittifaklar politikasını da yanlı bir zemine oturtuyordu. En geni güçlerin dii mana kacy birligini ve cephesini savunmakta birlikte, her hareket veya örgüt bu ittifakların geçici oldugunu ve iktidara yönelirken birbirini tasfiye ile kaf lkaf lya geleceklerini yazın ve söylemlerinde sık sık vurgulamaktaydı. O nedenle güç birligi yapan veya yapmaya çalı an taraflar, dii mana kaf l mücadeleden çok, ittifak ettigi veya ittifakçısı olması gereken hareket ve örgütle olan güç dengeseni korurnuya kendini veriyor. kürdistan ulusal kurtulu mücadelesinde diger etmenlerin yanında; kalıcı ittifak ve güçbirliklerinin oluşmamasının. nedenlerinden biri de anlayi tan kaynaklanmaktadır. Ülkemiz sömürgecilik ve İ galden kurtulduktan sonra, düşmana karşı mücadele eden tüm örgütlerle birlikte, tüm Kürdistanlıların serbestçe siyasi çall ma yapma, örgütlenme hakkı sagl.anan bir

6 demokratik parlamenter cumhuriyetin oluşacagı inancı yerleştigi oranda sosyalist olan ve olmayan örgüt ve hareketlerin birbirine olan güveni daha çok artacak, düşmana kat' t birlik yollan önündeki engellerden biri kalkacaktır. Ala Rızgari geçmişte yazılmış örgüt programına sahip olmamakla birlite açtığı temel göri.i ler ile programa biçim veren konulardaki tavrım belirlem.i ti. AR'de Kürdistan'daki diger sol örgütler gibi, örgüt programına baki açısı önümüzdeki ulusal demokratik aşamada öte sınıfsız topluma nasıl geçilebilicegi ve götürme modelini, dünyadaki diger sosyalist hareket ve iktidariann programiarına göre bir arayi içinde idi. Bu tavır günümüzde Kürdistan'da çözüm bekleyen sorunlara cevap aramada öte gelecek nesillere "en dogru" programı aktarma çabası idi. Örgüt programı o süreç içinde olan problemlere çare arayan yeni sorunlar ve problemler ortaya çıktıkça onu & mak için kendini yenileyen bir anlayt la ele alınmalıdır. Bu anlamda Kürdistanda acil olun konu ne ise ona uygun program ve ona göre politik taktik ve çalı nıa yapılmalıdır. Günümüzde kürdistan'da acil olan ülkenin sömürgecilik ve i galden kurtanlması ve Kürt ulusunun kendi devletini İn a etmesidir. Ala Rızgari'nin dünden günümüze ta ldıgı ve bugünde savunduğu olumlu temel göri.i leri de vardır ve savunuluyor. Bunlar, bizim eskiden beri radikal bir biçimde savundugumuz Kürt ulusunun bagımsız devletini kurma ve birligini gerçekleştirme mücadelesidir. Dünyadaki geli meler; bizim egemen sol hareketiyle ve diger bazı kürdistanlı örgütlerle olan tarl:ı malanmızda dogru bir politika izledigimizi ortaya koyuyor. kürt halkı kendi iktidarını kurmadan ve zora dayalı parçalantıll birligini saglamadanr toplumsal geli mesi önündeki engelleri aşarak özgür ve çagda bir topluma varamaz. Yine genel siyasi çalı nıalanmızda, kitle içi çalı malanmızda, silahlı mücadele içinde ve düşman zindanlarında i galci ve sömürgecilere kat' t uzla maz tavrımız, kürt halkı ve onun ulusal kurtuluşçu örgütlerine kat' t demokratik toleransımız daha da geli tirilmeli, bu gelenek güçlendirilmelidir. Kürdistan'daki mücadelenin kapsamı ve kürt halkımn agır sorunlan tek ba lna bir örgütün üstlenebilecegi ve çözüme vardıracagı sorunlar degildir. Biz hareketimizde b& gösteren ayrılıklan yeniden asgari bir birilge dönii türüp daha sonra, diger birlik yapabilecegimiz örgüt ve çevrelerle birleşme şartlarını oluşturmayı önümüze koyarak 988 yazına kadar bir dönem geçirdik. Temmuz 88'de yaptıgımız toplantıda alınan karar dogrultusunda diger grup ve çevrelerle birlik için çalı malara girdik, bize gelen önerileri rdegerlendirmeye ba ladık. Bize gelen önerilerden biri, henüz bu toplantı çagnsı yapılmadan önce, bazı örgüt, çevre ve ki ilerin giri imiyle Birleşik Sosyalist Bir parti Için tartşimaya ba lantıll tı. Oluşturulan sosyalist birlik platformu şimdiye kadar bir "Tartışma Tezleri" bro ürü yayınladı. Bu broşür genel anlamda bu gün bizim savunduğumuz tezlerdir. gerek sosyalizm anlayl l ve gerekse yukanda deginmeye çalıştığımız bazı konulan da daha detaylı bir biçimde tartışmaya açmıştır. Bu birlik çalışmasının henüz başl~gıcındayız. Platform daha geni bir katılımı saglamak için çabalarını sürdürüyor. Eski AR'ci arkada larla birlik saglandıgı taktirde bu ve bunun gibi çalı malara güç katma, onu geli tirme yetenek ve imkanlanmız daha da artacaktır. Biz ya anan tüm olumsuzluklara ragmen, tekil unsur ve çevretere indirgenmedigi taktirde yeniden birlikte çalı ma şartlarını oluşturabiliriz. Önemli olan birlik için gurup, çevre ve kişilerin geçmi in birbirine yakla lid mantığı dışmda ortak çalı maya hazır olup olmadıgıdır. Biz, bazı arkadaşlarla ilgili birlikte çalışma konusunda soru İ aretleri ta lidakla birlikte, genel çogunluğun yeniden birlikte çalı nıa istegine ket vurmamak ve hemde birlik konusundaki samimi tavırların açıga çıkması için herkesi kapsayan demokratik bir öneriyi toplantıya sunacagız. Toplantı komitesinin protokol ve çagn metninde belirtildigi gibi buraya sadece AR sürecinden gelen arkada lar çagnlnıış. Bu bazı konuları daha kolay çözme imkanını bize saglayacaktır. Ayrı süreçlerden gelen gruplann birlik çalışması olmaması, aynı hareketin unsurlan olmama nedeniyle Ala Rızgari'nin hazır zemini içine girip, onu degi tirme geli tirme imkanına sahibiz. Eger taraflar karar verirse bu toplantı süresinin bir bölümü AR örgütünün resmi toplantısı haline getirerek sonuçlar almaya gidebiliriz. Biz arkada lara şunu öneriyoruz: Toplantıda bulunan arkadaşlar AR'ye geri dönsün, biz AR'nin tüm ili kilerini toplantı iradesine devredelim. Arkada lar eşit hak ve görevlerle örgüt adını degi tirme, ona yeni biçim verme, yapılması gereken çalı nıalara ili kin ortak karar alma v.b. konularında sonuçlara varsınlar. Seçimle yeni bir geçici yönetim seçsinler. En az iki arkada için ülkeye gitme şartları oluşturulsun. Ülkedeki arkada larla ili kiler kurulsun. Ordaki şartlara göre onlarda biraraya geli biçim ve şartlarını oluştursunlar. Kendi geçici yönetim organını seçsinler. Yurt dışı ve yurt içinde yapılması gereken çalı malarla ilgili komiteler oluşturulsun, her biri kendi alanındaki i lere el atsın. Hem güncel siyasi çalı nıa sürdürülsün ve hem de örgütsel inşanın geli tirilmesi devam ettirilsin. Engeç bir yıl içinde aşamalı veya birleşik konferans-kongre şartlan yaratılsm. Ayrıca bu evre içinde sürdürülen veya yeni gündeme gjrecek Kürdistan'daki birlik ve ittifaktarla ilgili çalı nıalar devamettirilsin. Bu önerimiz kabul görmezse, biz toplantı içindeki öneri ve tarl:ı malan degerlendirerek yeni çözüm yollan önerecegiz. Ancak burada bir konuyu açıklamakta yarar vardır. Birlik çalışmalan geçmi süreçlerden gelen örgüt ve gruplar arasında olan biçimlerine göre gündeme sokulmak istenirse bunun süreç içinde sonuçsuz kalabilecegi kuşkusunu ta lyoruz. Çünkü böyle bir yöntem izlenirse dogal olarak biz yani kendi aralannda örgütlü olan Ala Rızgari diger siyasal örgütlenme ve çalışmalarını durdurma ve sizlerle birlikte karara varamaz. Örgüt üzerindeki tasarruflar ancak örgüt içinde~ insanlar tarafından karara baglanmak durumundadır. Işin diger yanı ise her örgüt, grup, çevre siyasal çalı nıalannı devam ettirerek birlik çalı ması için uzun süreyi kapsayacak bir takvimi veya yöntemi bizden talep ederse bunu karşılamakla zorluk çekecegiz. çünkü daha önce ba latılmış ve sürdürülen birlik çalışmalarımız içinde sonuç alınması halinde AR kendisini dönii türmesi, yeni yapılanmalar içine girmesi söz konusu olabilir. Dolayısıyla bu ikili durumu birarada götürmemiz hem dogru degil, hemde her çalışma üzerinde olumsuz etkileri olacaktır. Ama yukanda yapttgımız öneri bu sakıncalan da ortadan kaldıran bir öneridir. Aynı grup içinde olma ve ortak olarak oluşturduğumuz organların kararlan hepimiz için geçeli oldugundan bu sorunlarla karşıkarşıya kalmayız.

7 AR SÜRECiNDEN GELEN ARKADAŞLARlN ORTAK TOPLANTlSlNA SUNULAN GÖRÜŞLER Değerli Arkadaşlar, i brahlm GÜÇLÜ Öncelikle, belirli bir aşamada, bu toplantının hazırlanmasında ileri bir rol oynayan 10 kişilik arkadaş gurubuna, toplantıyı hazırlayan komiteye, toplantının hazırlanmasmda önemli katkılan olan: U anda toplantıda bulunan sizlere, toplantıya belirli maddi ve teknik engellerden dolayı gelemiyen tüm arkadaşlara içten te ekkürlerimi sunmak istiyor. Toplantımızın verimli ve sılılıatlı geli mesi için tüm arkadaşlar olarak çaba göstereceğimizden üphe duymuyorum. Çalı malarınızda başanlar diliyorum. Şu anda toplantımızda bulunan arkadaşlar, AR geleneğinden gelen ve Avrupa'nın deği ik ülkelerinde sosyal, siyasal yaşam1arını devam ettiren arkadaşlar. Hatta Avrupa'da bulunan arkadaşlarm tümünün toplanımı da olu turmuyoruz. Hepimizin bildiği gibi: Bir kısım arkadaşlar, içinde bulunduğumuz ko ullarda, aktif siyasal ve örgütsel bir çalışmaya kendilerini hazır görmedikleri için gelemediler. Bunlan anlıyorum, hepinizin anladığını da tahmin ediyorum. Bu arkadaşlarımız da, toplant:ıınızı olumlu görüyorlar, dotaylı bir biçimde omuz veriyorlar. AR geleneğinden gelen kesimler ve unsurlar olarak, hem Avrupa'da ve hem de ülkede, ortak bir çerçevede hareket etme konusunda uzlaşmalar saglar ve güven verici bir çizgide süreci sürüklersek; ismi geçen arkadaşlarımızı da sürece katılmaya te Vik edeceğimizden Üp hem yoktur. Bu anlamıyla, onların bugünden bizi anlamaya çalı malannı ve geli meleri yakından izlemelerini öneriyorum. Bir kısmı arkadaşlar da, teknik ve maddi ba21 nedenlerden dolayı bu toplantıya katılamadılar. Ama bu arkadaşlar, bu toplantıya katılmak için can atan, bizimle doğrudan dayanl an ve ileriki günler için, tayin edeceğimiz ortak çalı ma çerçevesindede yerini alacak olan arkadaşlardır. Zaten bu arkadaşlarm bir kısmı bugünde, AR geleneğinden gelen belli siyasal çevreler içindeler. O çevrelerden gelen ve bu toplantıda bulunan arkadaşlar, onların iradesini toplantıya, doğrudan olmazsa bile, dotaylı yansıtma ansına sahiptirler. Bu durumda olan, bu toplantıya katılamayan arkadaşlarm bir kesiminin iradelerinin doğrudan toplantıda yansımaması büyük bir eksiklik olduğunu tespit ediyorum. Bunun içinde, toplantıya katılan bizlerin o arkadaşlarm eğilimlerini de hesap etmesi, onların hak ve hukukuna tecavüz edilmesinin doğru olmayacağım bilmesi gerekir. Birkaç arkadaşında, bu toplantıya her yönüyle kai' I olduğunu, böyle bir toplantının yapılmasının gereksiz olduğunu savunduklarını saptayabiliyorum.bu tavnda anlamlı kar ılıyorum. Ama bu arkadaşiann gerekçelerini etkin bir metodla, örneğin yazılı bir biçimde iletmemeterinden dolayı, sürecimize istenilen ölçülerde katkı sağlama gücünde olmadığını görebiliyorum. Bunun içinde, umut ederim ki, ismi geçen arkadaşlar, görii lerini etkin bir biçimde ve kapsamlı olarak bize iletme durumunda olurlar. Bütün bu eksikliklere ragmen, toplantının sayısal ve niteliksel bile imine baktığımız zaman, toplantının, Avrupa'daki arkadaşlarm ezici çoğunluğunun dii üncelerini yansıtabilir bir bile imde olduğu görülmekte: Bu sevindirici bir olaydır. Toplantının bile imi için en büyük problem, ülkedeki arkadaşlarm katılımının sağlanmamasındadır. Hatta ülkeden bazı arkadaşlar katılmaya hazır ve istekli olduklarını bildirmi olduklan halde; toplantımızın, Avrupa'da bulunan arkadaşlarla sınırlı tutulmasından dolayı, bu isteklerinin kar ılanmıyacağı/kai' Ilanamıyacağı bildirildi. Bundan dolayı, toplantıda bulunan arkadaşlar, dii ünceler üretirken, uzlaşma noktalarını ararken ve ortak paydalar bulmaya çalışırken: gelecek açısından siyasal ve örgütsel çalışmammn esas bel kemigini oluşturacak bu arkadaşların ve genel olarak potansiyelimizin gözönünde tutulması, hesaba katılması, kaçınılmaz bir görev olarak önümüzde durmaktadır. Bu temel sorunun aynı zamanda, ciddi bir uyancı bir özellik taşımakta olduğunu da dii ünüyorum. Bizler, uzun yıllar, biribir leriyle ortak örgütsel ve siyasal çalı malar yürüten arkadaşlarız. 12 Eylül sonrası süreçte, Ala Rızgari bünyesinde ortaya çıkan sorunlarm, çelişmelenn ve çatı malarm bir ürünü olarak, zamanlama olarak belirli momentlerde biribirinden uzaklaşmak durumunda kalan arkadaşlardır. O günden bugüne önemli tatsızlıklarm Ya anmt olduğunu belirtıneden geçemiyeceğim. Bu tatsızlıklar, zaman zaman önemli yıpratıcı düzeylerin, davranl larm belirlenmesine de sebep oldu. Yine bu süreçte, önemli haksızlıklann ve gereksiz geli melerin de gündemle mi olduğunu ileri sürmek yanlış olmazsa gerek. Hatta bu tablo birçok arkadaş boyutunda, uzun bir zaman yan yana gelişi bile engelledi. Bu gelişmelerin nedensiz olduğunu ileri sürmüyorum: Bu gelişmelerden yönetici ki ilerin, örgüt kurumlanmn, kadrolarının; o yöneticilere, kurumlara ve kadrolara egemen olan anlayışlarm neden olduğunu, herkesten önce benim kabul etmem gerektiğini dile getiriyorum. Bu gelişmelere sebep olan bazı nedenlerin davrant Ç8 ve dönernce ortadan kalkmt olduğu da bir gerçek. Ama bunun da ifadelendirilmesinin gerekliliğini dii ünüyorum. Aynca, geçmi in genel muhasebesi konusunda, ileriki satırlarda belirleyeceğim görii lerimde; bu gerçekleri açıga çıkaracak anlamlandıracak; özel olarak bizim sürecimize ve bizi~ sürecimizin tabi olduğu genel ulusal demokratik mücadele bütünü sürecine hangi biçimlerle olumlu katkı sağlayabileceği, siyasi kültürümüzde harmanlamr bir sorun hale gelebileceğiyle ilgili önerilerimi yapacagım. Bu olumsuz tablo içinde, 12 Eylül'den sonra, AR sürecinde ortaya çıkan ayn ma, çatı malara paralel olarak; sorunlann çözümü, bir araya geliş, hesaplaşma ve yeniden yapılanma konulanndaki çabalar da son bulmadı, kopu süreciyle iç-içe gelişti. Bu konuda, toplantıda bulunan

8 arkadaşlanmızın hepsinin, tüm çevre ve egilimlerin birlik, yeniden yapılanma konusunda gösterdikleri çabanın nisbeti; etkinligi ve kullandıklan araçlar farklı farklı olmakla birlikte, çaba gösterdigini saptayabiliyoruz. Bu çabalar, kendi içinde önemli eksiklikler, olumsuzluklar taşınıasma ragmen, birlik ve yeniden yapılanma sürecine olan olumlu katkısı tartışmasızdır. İ te bu parçalı, istikrarlı ve çogu zaman yöntemli olmayan birlik ve yeniden yapılanma çabalandır ki, sonuçta, bir araya gelişim sürecimizi, böyle bir toplantıya doğru evriml~tirdi. Bu düzeyin belirlenmesinin, AR geleneginden gelen arkadaşlar açısından olumlu bir noktayı ifade ettigini tartı masızca görmek gerekir. Bu toplantının sonucunun olumsuzluğu bile, yani birlikte hareket etmenin ortak çerçevesi belirlenmezse bile; bu gerçege gölge düşüremiyecektir: Bir sürecin sonunu, ama yeni bir ba langıcı ifadelendirecektir. Bu toplantının ortaya çıkardıgı sonuçlar, her hal ve şartta; yeni arayj lar, yeni adırolann atılışı bakımından önemli verileri açıga çıkaracaktır. Zaten toplantıdan almacak olumlu sonuç, tartl masız bir biçimde, belirlememizin doğrulugunu tümüyle ispat etmiş olacaktır. Toplantıya Geliş Metodum Bu toplantımıza gelmeye hazırlanırken, günler öncesinden bir heyecan beni kapladı. Bu heyecana birçogumuzun tutulmu oldugunu tahmin ediyorum. Böyle olmasıda oldukça dogal ve insani olan bir durumdur. Çünkü, yıllardır, U veya bu önemli ya da önemsiz; ki isel, yada siyasalideolojik nedenden dolayı, hiçbir zaman ili kilerimiz tamamen kesilmezse de, ayrı ayrı yerlerde olmak durumunda kaldık. Bugün de yine bir araya geliyoruz. Bunun insanda karmaşık bir yıgın duyguya yol açması kadar normal bir ey var mıdır? Geli duygusunun bu olması, i in ba mda belirsizliklikiere bir neden ve kaynak olma ansını ta Imakta. Özellikle de kendi ahsım daha avantajlı olmakla birlikte, birçogumuz için, halkayı nereden yakalayacagımız ve nasıl, hangi yöntenıle sürükleyecegimiz başla ba Ina bir soru olarak orta yerde durmaktadır. Toplantı öncesinden, bu sorun ve sorular üzerine egilmeden, belirsizliklerden kurtulu için çaba göstermeden toplantıya gelmenin çok verimli olmayacagı, karma lklıgın devamına hizmet edecegi, hemen tespit edilebilinir bir doğruydu. Bu durum, toplantı öncesi, beni fazlasıyla düşündürdü. Bu karma lklıgından üstesinden gelmek için, bir yöntem arayl l içine girdim. Sonuçta tespit ettigim yöntem U: toplantıya gelen hiçbir arkada m görüşlerini dinlemeden, onlan dinleyerek cevaplar ve görüşler olu turma yoluna gitmeden; kendi düşüncelerimi ve projelerimi somutla tırarak, toplantıya sunmanın daha yararlı, daha çok katkıda bulunabilecegi ve daha sonuç alıcı olacagıru saptadım. Toplantıdaki tartı maya bu yöntemle katılarak, gelen alternatif görüşler ve el~tiriler üzerinde de tartı mayı sürdürmeye; alternatif görü lerimi yeniden sunmaya çalı acagım. Bu toplantıya, "düşüncelerimi sunayım, ondan sonra çekip gideyim" diye gelmedim. Verili durumu (ki ileriki satırlarda bu nokta üzerinde duracagım), bütün yönleriyle degerlendirerek, toplantıdan sonuç alabilecegiınlalabil ecegimiz düşüncesiyle, toplantıya katıldım. Tersi düşüncede olan arkada lara da "o zaman niye geldiniz toplantıya?" sorusunu sorma geregini görmeden, Onlann sadece görüşlerini bildirmek için gelmelerini de haktan sayıyor, saygı duyuyor, katkı sayıyor ve anlamlı buluyorum. Bu toplantıyı, bir uzlaşma toplantısı kabul ediyorum. Bunun içinde, bütün verileri, bütün potansiyelimizi, ulusal demokratik hareketin sorunlarını esas alarak, çözüm önerileri ve uzla Malar üretebilmemizin doğru olacagıru ileri sürüyorum. Verili Durum Tespitini Yaparsam Bu toplantıya gelen, yada çagnldıklan halde gelmeyen arkadaşlar, Kürdistan'daki büyük ağaç niteligindeki ulusal demokratik hareket bütününün, örgütsel kollanndan biri olan Ala Rızgari(AR) örgütsel yapılanınası içinde birlikte bulunmu olan, o örgütsel çerçeve içinde bir Ya am sürdüren, belirli bir süreçten sonra, belirli nedenlere, bana göre anlamlı olan nedenlere de b~ olarak ayn yerlere gitmek durumunda olan insanlar. Örgütsel birlik içinde gönüllü olmak prensibi ne kadar geçerli ise, "gönüllü aynlık"ta o kadar geçerlidir. Ba ka bir ifadeyle, bir insanın belirli bir siyasal çerçevede birileri ile kaderini birl~tirmesi ne kadar dogalsa, bir a amadan sonra da kaderini ayırması o kadar dogal ve normaldır. Özcesi, geçmişte bir boyutta, örgütsel-siyasal boyutta ve sosyal boyutla da iç-içe geçen, biribirine geçmi i olan insanlanz. Böyle olmasaydı, böyle özgün bir çerçevede bir araya gelmemiz olanaksızdı. Belirli nedenlere bağlı olarak ayn ayn yerlere gitmemize ragmen; belirli bir a amadan sonra, Kürdistan ulusal demokratik hareketinin alternatif örgütlenmesinin, belirli bir felsefık- siyasal çerçevede ortaya çıkması için, genel ve özel düzlenılerde arayı lar içine girmişiz. Bu genel bütüne varmak için, bütünün parçası olan AR parçasından da adımlar atmanın olanaklı olabilecegini düşünmüşüz, bunun için belirli zamanlarda giri imlerde bulunmu uz. Bu verinin, kendi aramızda ve ulusal demokratik hareketin diger örgütsel, bireysel unsurlanyla adım atmada tayin edici, belirleyici bir özellik ta ldıgını hepimizin kabul etmesi gerekir. AR geleneginden gelenler olarak, biribirimizi uzaktan izlediklerimizle, U veya bu ölçüde degi ikliklere uğramı olabilecegimizi gözlenılemi İz. Hatta bir kısmımız, belli çevre ve kadrolanmız için de, belirli boyutta olgunla an şartiann olduğu saptanml. Aynlıgımıza neden olan artlarda belirli degi iklikler olduğu öngörülmüş, gözlemlenmi. Aynlık nedenlerindeki degi iklikler, hem ki inin çabalarının, hem de maddi ko'jullardaki degi iklerin bir ürünü olarak belirli ölçülerde ortadan kalkabilecegi niyeti olu mu. Davrant lanmızı en genel planda güden düşüncelerin, devrimci demokratik, bilimsel sosyalist düşünceler olması. Belirli bir zamandır saptadıgımız bu veriler, ki i olarak ve bir egitim olarak bu toplantıya gelmemizde tayin edici oldu; sonuç alabilmenin de olanaklı oldugunu genel boyutturda da olsa veri olarak ortaya koydu. Bundan dolayı da bu toplantıda bulunuyoruz. Toplantının bu verileri olumludan yana derinl~tirerek, daha ileri bir senteze vardıracağı umudunu ta lyorum.

9 "Verili Durum"a ili kin görüşlerimi sunduktan sonra, önemli olan bir konuya, geçıni in muhasebesi sorunundaki görüşlerimi metodik olarak ortaya koymaya çalı acagım. Geçmişin Muhasebesi Gereklidiri Açık olan genel bir tespide bugünüınüz, geçıni imize baglıdır, ondan kopanlarak ele alınması olanaksızdır. Yarınımızda bugüne baglı olacaktır, bugünün verilerinin sentezleşmesinin bir ürünü olacakdır. Bu anlamıyla, "geçıni " kavramı büyük bir degeri içerir. Her milletin, halkın ya da siyasal örgütün bir i e koyulurken "geçıni imize bakalım", "geçıni te bu konuda ne yapıldı?" tanımlamalarını sık sık kullanması da bu ölçüde anlamlıdır. "Geçıni " kavramı Kürdistanlılar, sosyalistleri ve AR geleneginden gelen bizler içinde açısından geniş ve kapsamlı bir kavramdır. Geçıni kavramı, demek ki arka arkaya sıraladıgınıız, tüm bu ögelerin bir bütün içinde yan yana organikçe dizili ini ifade etmektedir. Siyasal boyutta bu olguya bakıldıgı zaman bakıldıgı zaman: 1- Kürdistan'da ulusal demokratik hareketin bir geçmişi var. Kürdistanlı tüm yurtseverleri, aktif bir biçimde; Kürt halktmo her ferdini, pasifbir biçimde içinde barındırmaktadır. 2- Kürdistan ulusal demokratik hareketi içinde siyasal örgütlenmenin bir geçmişi var. Bu geçmiş, Kürt halkımn tarihi boyunca siyasal planda yapt:ıgı örgütlenmelerin hepsini kapsamaktadır. Bu geçmişin içinde, Kuzey Kürdistan'daki yeni dönem yani 1965'lerin ortalarından sonra ortaya çıkan Kürt siyasal örgütlenmesinin bir kesit~ bütünün bir parçasım da kavradıgından şüphe yok. Bu tarihsel bölüınlenme içinde, esas olarak toplantıda bulunan genelimiz DDKO, DDKD, Rızgar~ Ala rızgari ve sonrası siyasal yapılanmalar olarak bir yer işgal etmekteyiz. Tek tek bireyler olarak, başka siyasal örgütlenmeler içinde olmamız oramnda, orada da bir yerlerde durmaktayız. Ayrıca, 3- Kürdistan'da siyasal örgütlenme gelenegi içinde, özel bir boyut olarak AR olarak bir geçıni imiz var. Geçıni sorunu bu boyuttarla da çerçeveli degil. Kürdistan'da ulusal demokratik hareketin felsefik ideolojik, siyasal farklı sırufsal, sosyal kategoriler olarak renklenmesi anianımda da, bir geçmişten; o geçıni bütünün içinde, bizim yer aldıgımız, sosyalist bir bölümlenmeden bahsetmekmümkün. Özces~ "geçmişimiz" dedigirniz zaman, kapsamlı bir olaydan bahsettigirniz çok açık. Tabi bir kısım arkadaşlar, "geçıni " derken, sadece ve sadece "AR'nin geçıni inden", "AR sürecinde kişise~ siyasal, örgütsel ve ideolojik boyut taki olumlu, olumsuz gelişmelerden" bahsedederek, "geçmi " kavraınım daraltabilir. Bu daraltmada bir görüştür, ama eksik bir görüştür. Bu boyutta bile tartı mamn önemli oldugunu düşünüyorum. Geçmişin bütünlüklü bir biçimde, belki de bir zaman için, AR boyutu öne çıkaralarak degeriendirilmesi gereklidir. Bunun temel bir sorun olarak önümüzde durdugunu, hiçbir arkadaşımızin inkar etmiyecegini tahmin ediyorum. Ama, "geçıni in muhasebesi nasıl yapılacak?", ya da "geçmişin muhasebesi hangi yöntem ve araçlarla; hangi prensipiere baglı olarak yapılırsa, daha yararlı ve hareket öneeli noktaları ortaya çıkarır?" sorulaorun cevabı büyük önem taşımaktadır. Bana göre, üç günlük ve hatta daha geniş bir zamarn kapsayan toplantılarda bile, geçıni üzerinde konuşmak, durmak olanaklı oldugu halde; yararlı sonuçlar, herkes için geçerli etkin sonuçlar ortaya çıkarabilmek olanaksızdır. Çünkü geçıni üzerinde konuşmaya karar vermek demek, "araştırmaya incelemeye; bu soruna İli kin bütün maddi verileri degerlendirmeye karar vermek" demek oldugunu biliyoruz. Bu şartlara sahip oldugumuzu da sap tayabiliyorum. Bundan dolayı da, bu sorunu burada konuşmak isteyen arkadaşlara benim söyleyebilecegim bir şey yok. Ama bu sorunda vakit kaybetmenin fazla yararı olacagı görüşünde de degilim. Tabi ki bu sorunu kendisi için, başka sorunları tartışma da esas basamak kabul eden arkadaşlar açısından durumun çok farklı oldugunu anlıyorum, anlamakta gereklidir.. Bu konuda, O arkadaşların kendileri açısından bir çözüme varmaları da dogal bir sonuç olarak karşımıza çıkar. Sonuçta önerimi somutlaştırırsam: Her hal ve şartta "geçıni in muhasebesi" gündemde tutulmalıdır. Biz bu toplantı da bulunan arkadaşlar, uzun vade~ birlikte çalışma çerçevesinde ortakça bir uzlaşma ve anlaşmaya varmazsak bile, "geçmişin muhasebesine" İli kin olarak, zamarn ve katkıları somutça belirlenıni olan bir yayın orgamnda tartışma yürütebiliriz. Birlikte olmada uzlaşmalar sagladıgımız zaman, o zaman işimiz bu boyutta daha kolaydır. Yayınımızda bu sorunu her arkadaşımız tartışabilir, tartı malıdır da. Ben de, her iki boyutta sorunu tartışmaya hazır oldugumu ifade ederek geçmek istiyorum. Bir yayın orgamnda, böyle bir tartı mamn yürütülmes~ yöntem ve üslup açısından, tecrübesizligin ürünü olarak belli terslikler de getirse, bireyler olarak bizlere, özgün sürecimize ve genel olarak ulusal demokratik hareketimi ze bir katkıda bulunabilme şanstmo oldugu şüphesizdir. Ulusal ve Toplumsal Kurtuluş Sürecine Kapsam.. Aktif ve Nitelikli Katalun Görevimizdir Dünyada, son birkaç yılda başdöndürücü hızda degişmelerin oldugunu hepimiz yakından izlemekteyiz. Sosyalizmin pratik somutlamaları, ciddi bir yenilgi ve çöküşle karşı karşıya kaldı. İnsanlık için, sosyalizme inanç büyük bir sarsıntı geçirdi. Hayal bile edilemeyen Almanya'mn birligi 3 Ekim de gerçekleşti. Avrupa'mn birligi ütopyası gerçege dönüşme noktasına gelmek üzere. Dünyada eski kampiaşma kalmadı. Ezilen halklann, dünkü aşamalarda, kendileri için nesnel stratejik müttefık gördükleri güçlerin durumlarında köklü degişiklikler oldu. Bu anlamıyla, sosyalistler, işçi sınıfı, emekçiler ve ezilen halklar için "dost" ve "düşman" kavramları yeniden tartışma gündemine gelmi durumda. Bu sorun, yirminci asnn sonuna 10 yıla kala, yönelişlerinin kapitalizme dogru olmasımn; her türlü ideo klasik sömürgecilik ko ullanmn gerisinde bir sosyal-siyasal statü içinde yaşamım idame ettiren Kürt halkı, onun sosyalistleri ve yurtseverleri için daha da can alıcı bir sorun olarak gündemde önemli bir yeri işgal edecektir. Sosyalizmin pratik somutlanmalarmın yenilgisi, çözülmesi olayı, ytgınların kapitalizme dogru egilimlerini geliştirici ve teşvik edici daha büyük bir rol oynamaktadır. On yıllardır, "sosyalizmi uyguluyorum" diyen ülkelerde bile ytgınlann yönelişi kapitalizme ve kapitalist degeriere dogru olduguna göre; gelişkin kapitalist ülkelerin refah ko ullannda, orta kapitalist gelişmişlikteki ülkelerde; ytgınların

10 lojik, sosyolojik ve kültürel güçlü nedenlerinin olduğu tartışmasızdır. Tabi çok çok geri kalını, kapitalizm öncesi toplumsal ilişkiler içinde yaşamlannı devam ettiren topluluklar için, kapitalizm ve sosyalizm aynmı kendi b3 lna bir şey ifade edecek durunıda degildir. Sosyalizmin yenilgisine ve yıguılann kapitalizme yönelişlerinin güçlenmesine ragmen, dünyadaki çeli kiler son bulmu degil. Baskı, sömürü, imtiyazlar, klasik ve yeni sömürgecilik; ezen ezilenler, emekçiler burjuvalar, zenginler fakirler kategorisi ortadan kalkmış degildir. Bu kategoriler, kapitalizm ve öncesi sömürü toplumlarının kategorileri olduğundan da şüphe yok. O zaman, komünizmin ütopyalannın yaşamaya devam edecegi tartışmasızdır. Bundan dolayı, komünist idealler, bugün de insanlıgın gelecegi açısından, en hoş, en ideal ve geli tirici ütopyalarıdır. Sosyalist pratigin yenilgisi, yıguıların sosyalizmden soğumasına yol açması gibi temel bir olumsuzlukta rol oynamasına ragmen; son bir kaç yılda uluslararası sol saflardaki geli meler ve özellikle de S. Birliginin Gorbaçov'la başlıyan Glasnost ve Perestroika'nın etkisiyle, sosyalist denilen ülkelerde ortaya çıkan geli meler, uluslararası sosyalist hareketin gündeminde olan, çözüm bekleyen bir ytgın sorununu da pratikçe çözüme kavuşturdu: Kamburu küçülttü. Uluslararası sosyalist hareketin bünyesinde ayniıkiara yol açan bir ytgın neden, olaylarca ortadan kalktı. Bu anlamıyla sosyalistlerin gündemi hafıfledi!!. Ama sosyalistler daha zor yeni görevlerle kat I kat Iya kaldılar. En önemlisi de, Marksist teori ve pratigi derinligine kritige tabi tutarak, şablonizmden ve doğınatizmden kurtulmasını saglamak; Marksizmin somut hayata geçirilebilinmesinin motiflerini ve projelerini geli tirmek gibi görevler kat Ilanna çıktı.. Kürdistan, "eski dünya" olmayan dünyanın içinde, hiç bir degi iklige uğramadan, esas olarak eski sosyal, siyasal statüsünü korumaya devam ediyor. Sömürgecilik şartlarında hiçbir degişiklik yok. Degi en ve hem de baş döndürücü bir şekilde degi en dünyanın ko ullarında, ülkemizde baskı, şiddet, sömürü daha katmerli bir biçimde, hem de kimyasal silahiann gölgesinde dünya için gizlenilmez bir durumda, çok açıkça, halkımızın hayatına son verecek kritik bir düzeyde devam ediyor. Degi en dünyanın bu ko ullarında, Kürdistan sorunu, dünden daha farklı düzeyde dünyanın dikkatini çekmekte olmasma ragmen; Filistin, G. Afrika ve Afrika'nın diger uluslarının sorunları gibi dünyanın gündemine oturmu degil. Bundan dolayı da, dünyanın, isminden bahsettigirniz sorunlarda gösterdigi çözüm çabalannı, Kürdistan sorununda göstermedikleri açık. Bu anlamıyla, sorunun çözümünde, halkımızın kendi özgücünü ortaya çıkarması, Kürdistan'ın özgün parçalanmış konumunun bir geregi olarak da, daha yakıcı bir durumdadır. Özgücün belirlenmesi/somutlanması sorununda, askercil mantıktan uzak, daha çok siyasal mantıkla sorunun ele alınması gerektigine de i aret etmek gerekir. Bu da, Kürt aydınlarının, sosyalist ve yurtseverlerinin ulusal ve uluslararası planda çok yönlü, çok kapsamlı çalışmalannın organize düzeye kavuşturulması ile mümkün olacaktır. Halkımızın ulusal demokratik mücadelesi yeni ve kritik bir dönemdedir ve yine ulusal demokratik mücadelemiz dönemsel olarak, sorunlannı boyutlu ve derinlikli sorgulama aşamasına gelmi tir. G. Kürdistan'da halkımızın mücadelesi, 1988'den sonra, gücünden çok şey kaybett~ ciddi bir gerileme sürecine girdi. Kontrolu altında tuttuğu ve "kurtarılmış bölgeler" statüsü ile tanımlanan ülkemiz topraklannı düşmana terket etmek zorunda kaldı: Hem siyasi-askeri hareketin ileri kadroları, hem de tek tek Kürt insanının onbinlercesi ülkesini terketmek zorunda kaldı. Bu durum, dünden daha fazla, ülkemizi sömü~ge haline getiren ülkelere zorunlu bağımlılığı geli tirdi. Iran ve Süriye ögesine, Türkiye ögesi katılmış durumda. Ciddi bir tasfiye tahlikesi yaşanmakta. Hareket içten içe ciddi bir bunalımla cebeleşmekte. Dogu Küdistan'da ulusal demokratik hareket, birkaçyıl öncesi ile mukayese edildigi zaman, çok büyük bir güç kaybına uğramış durumda. Ciddi açmazlar la kat I kat Iya. O açmaziann 3 1lması için ciddi çabalar görülmüyor. Körfez krizinden sonra, Irak'ın, 1975 Cezayir Antlaşmasının şartlarını kayıtsız şartsız kabul ettigini açıklaması ve bu konuda İran'la karşılıklı adımlar atması; hem Dogu ve hem de Güney parçasındaki hareketimizin, çok ciddi yeni tehlikelerle kacy kacyya gelebileceginin güçlü ip uçlannı vermektedir. Kuzey Kürdistan'da tablonun ne olduğunu, genel hatlanyla hepimiz biliyoruz. Devletin saldırısı acımasız. Yüzlerce köy boşaltılmış, yüzbinlerce köylü, küyünü ve topraklarını terketmek durumoyla kat Iya kalını tır: Ne olacagı belli olmayan bir gelecege yönelmi tir. Geli meler büyük bir göç olayına tanıklık etmektedir. Kuveyt krizinden sonra, bu göçün daha da yogunlaşarak artacagı tahmin edilmekte. Süriye Kürdistan'ında tam bir kaos var. Kuzey Kürdistan ve Süriye'de var olan kaosun önemli nedenlerinden birini de PKK olgusu teşkil etmektedir. Açıktır ki, PKK, Kürdistan'ın sosyal yapısının geri, tutucu egilimlerinden beslenen, uluslararası küçükburjuva hareketinin ve radikal diktatoral gerici egilimlerin en ters çarpıklıklarını daha ters bir biçimde felsefeleştirme egilimiyle karılan ve PKK'ye açık koltuk çıkan sömürgeci devletlerin katılması ile de, ciddi bir siyasi gerici olay olarak önümüzde durmaktadır. Bu geli menin üstüne, dini gericilik bütün hızıyla gelip oturmanın hazırlıkları içinde: Bunun içinde olgunlaşmış şartlar sözkonusu. Burjuva muhalefet güçlerinin söyledikleri ile çakı mayı çağrıştırmaması gerektigini özenle belirterek diyorum ki: Halkımız bu iki parçada, iki gücün baskısı ve terörü ile kat I kacyya, belirsizlikler ve can güvenliginin hiç mi hiç olmadıgı bir ortamda yaşamını sürdürmektedir. Bugünkü durum, PKK eliyle hazırlanan karanlık gelecekte kat Ilaştınlırsa; hazırlanan karanlık gelecek daha ürkütücü ve korkutucu görünmektedir. Kürdistan'ın sosyal-siyasal statüsünün degi mesi, esas olarak halkın, kendi sorunlannın sahibi olarak niteliksel güce kavuşturulması, dı ve iç tehlikelerin altedilmesi; ulusal demokratik hareketin kacy kat Iya kaldıgı sorunların için, çok kapsamlı ve derinlikli demokratik bir örgütlenmeye ihtiyaç vardır. Elbette, sıralanan hedefler ve kurulmak istenen gelecek için, tek tek sosyalistlerin, yurtseverlerin de degerli çall malar yürüteceklerinden şüphe yoktur. Bugün olduğu gibi, her zaman da bu çabalar olacaktır. Fakat en etkin ve çözümleyici çaba, ulusal ve toplumsal kurtulu sürecine örgütlü bir biçimde katılma çabasıdır. Bugünkü aşamada, K. Kürdistan'da varolan örgütlen aşılması, kaosun son bulması; Demokratik, özgür ve bagımsız bir toplumun şartlarının bugünden olgunlaştıruması

11 melerin, hem nitelik ve nicelik olarak; hem de yısınlarla i.li kileri düzeyi, kuruml3 1llalan açısından, bu seviyede olamadıklannı tespit edebiliyorum. Ayrıca, bunu tespit eden birçok başka sosyalist, yurtsever çevre, örgüt ve kadro da sözkonusudur. Bu anlamıyla, kürdistan sosyalistleri için net ve yararlı olan bir ortak payda belirlenmiştir. Onun için, mücadelemizin örgütlenme sorunu, mevcut örgütlenmeyi niteliksel olarak aşan; onlan da içine alan ve sosyalist kadrolan harmaniayacak bir çerçevede gündemde durmaktadır. Bu işe soyunmak zorunda olacaklarda, Kürdistan'ın sosyalist, yurtsever aydınlandır. Örgütlenme geniş bir kavramdır: çok düzeylilikleri ve renk1ilikleri içerir. Bunun için örgütlenme dediğim zaman, sadece siyasal örgütlenmeyi kastetmiyorum. "Örgütlenmenin çok düzeyliliginin ve renkliliginin ortaya çıkınası için, çok yönlü bir çaba gösterilmelidir" diyorum. Ama, Kürdistanlı siyasetçilerinin olu turacaklan örgütün de, siyasi örgüt olması gerektiğini ifade ediyorum. Hepimiz de takdir ederiz ki, yönetme mekanizmasında öne çıkan en etkin örgütlenme siyasi örgütlenmedir. Dünyamızın değişen bu şartlan bile, ülkelerin/devletlerin siyasal partiler ya da onların kaolisyonlan tarafından yönetildiği gerçeğini değiştirmeye yetmedi. Uluslararası etkin ve belirleyici ilişkiler, yine geniş anlamıyla siyasi örgütler ve dar anlamıyla siyasal partiler tarafından sürdürülmekte; kararlar alınmakla ve anl3 1llalar yapılmaktadır. Nasıl Bir Siyasi Örgüt? Bu noktada, olu turmak istediğimiz örgütün, "nasıl bir örgüt?" ve "karakterinin ne olacağı?" sorulan üzerinde genel düzeyde de olsa durmak gerekiyor. Bu açılırnın tartışmalara katkı sağlayacağım ve derinleşmesine ön ayak olabileceğini tespit ediyorum. Hepimizin yakından izlediği gibi, 12 Eylül öncesinde, ortaya attığımız bu sorular, belirli bir tartışma evresinden sonra, belirli bir düzeyde netliğe kavu mu tu. Bütün diğer temel sorunlann yanında, bir safl3 1lla ortaya çıkmıştı. Bu saflaşma genel hatlanyla şu tammlarla ifade edilebilinirdi: 1- Sosyalist örgütlenmeyi yaratmak isteyenler, bu çizgide örgütsel pratikler yaratanlar. 2- Aralarında kesin çizgilerle ayrımların ortaya çıkmadığı, devrimci- demokrat ve burjuva demokrat örgütlenmeyi yaratmak isteyen, bu çizgide örgütsel pratikleri yaratanlar. Ama şu bir gerçekt~ K Kürdistan'da sosyalist düşüncenin etkin olmasından dolayı, hemen hemen her kesim, sosyalizme doğru bir evrimleşmeden yana olduğunu da, en önce belirliyordu. 12 Eylül sonrasındaki yenilgi koşullannda, birçok sorunda olduğu gibi, örgütlenme sorunu ve örgütlenmenin karakteri de, kendisini sorgulamamn dışında tutamadı, tutamazdı da. Ama bu sorunun sorgulama hedefine girdiği ve Kürdistamn sosyalist, yurtsever siyasetçiterinin çözüme kavu turulma olanaklanm daha yaratamadığı düzeyde, sosyalist dünyadaki gelişmeler, bu konuda sorgulamayı ve tartışmalan daha da renkli bir hale getirdi. Bu günde, sosyalizmin prestijisinin sarsıldığı dezavantajlı, sosyalizmde kaçışın ve sosyalizmin iyi bir gelecek olmadığı yargılarının egemen duruma gelecekte olduğu bu koşullarda, bu sorundaki tartışmalar daha yoğunlaşmış durumda. Bu ortamda, sosyalistler daha cesaretsiz, sosyalizme karşı olanlar, dolaylı kaçış eğilimini taşıyanlar daha cesaretli görünüyorlar. Bu anlamıyla, bu sorunun netliğe kavu ması, atılacak adımlar bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Aynı zamanda, örgütlenme de belirsizliklerin önünü açacaktır. Bu sorunun netleşmesinin, kavram olarak ifade edilmesinde değil, örgütün bileşiminin ve karakterinin açılımında ortaya çıkacağım düşünüyorum. Uluslararası sosyalist hareketin geçmişini, bugününü; ülkemiz sosyalist hareketinin dününü ve bugününü gözönüne getirip değerlendirdiğim ve ülkemizin yapısal koşullanm da artı bir biçimde analiz ettiğim zaman, sosyalist örgütlenmeye olan ihtiyacımızın devam ettiğini ve hem de her zamankinden daha çok, ihtiyacımızı karşılayacak bir örgütlenme olduğunu saptayabiliyorum. Düşündiigüm sosyalist örgüt ya da parti, geçmişte kafamızda şekillenen, esas olarakta Bolşevik modeli öngören klasik komünist, sosyalist örgüt modellerinden farklıdır. Yaratmak istediğimiz örgütlenme, sürekli arayışlar içinde olan, arayışlara yamt veren ve kendisini sorgulayan, şartlan iyi hesab eden ve değişime açık bir örgütlenmedir. Onun içinde, Sosyalist Demokratik Kitle Örgütü modelinin benimsenmesinin, gerekli genişlemeyi, derinliği sağlayabileceği~ katılımı gerçekleştirece~ halkımızı siyasi bir ordu haline getirebileceğini düşünüyorum. Bu sosyalist örgütlenme Kürdistan'ın tüm emekçilerini, sosyalist aydınlanm kucaklamalıdır. Tüm yurtsever güçlerle kardeşçe, demokratik hak ve özgürlükler temelinde, karşılıklı haklara saygı prensibi çerçevesinde; koordineli çalışan, halkımızın kayn3 1llasında ve birliğinin sağlanmasında tarihsel bir rol oynayabilen özelliklere sahip olmalıdır. Tüm ulusun bireylerinin kurtulu unun birlikte olması gerektiği anlayışının gereği olarak, belirli dönemlerde ve tarihsel konjoktürel koşullarda karşı karşıya geldiği toplum ve sınıfsal kesimlerin, ulusal ve sosyal kurtulu sürecine katılmasının gerekliliğinin bilinci ve sorumluluğuyla, politikalar ve davramşlar üretebilmelidir. Bu örgütlenme, ikameci bir örgütlenme olmamalı, kendisini halkın ve ulusun yerine koymamalıdır. Halkın mücadeleye katılmasında yönlendirici, eğitici fonksiyonunu İcra ederken; esas fonksiyonlarını halka devredecek durumda bir olgunl3 1lla ve özelliklere sahip kılınmalıdır. Kurumlanyla, kurum ve üyelerinin hak-görevle riyle, politika üretmek ve politikayı hayata geçirmekte gerçekte katılımcı olmalıdır. Bunun içinde, en zor koşullarda bile, üyelerinin ve halkın politika üretmesi ve kararlan hayata geçirmesinde katılımcı olmasının yöntemleri bulunmalı, buna uygun demokratik projeler geliştirilmelidir. Bu anlamıyla, örgütün sağlıklı bir biçimde organlannın toplanması, organlar arasında organik hak eşitliğine dayanan ilişkilerinin sağlıklı gelişimi; tüm organların ve üyelerin karşılıklı raporlarla veya başka biçimler altında bilgilenmeleri; sağlıklı bir merkezi yayın orgammn çıkanlması; yayın organında çoğulculuğun, fikir özgürlügünün kendisini yansıtması; konferansiann ve kongrelerin tayin edilen Kürdistan'ın bugünkü koşullannda illegal olmak zorun aralıklarda sılılıatlı bir biçimde yapılmalan, katılım açısınan kayda değer temel konulardır. Esasta demokratikliğinin ve katılımcılığın sağlanmasının azami düzeylere çıkanlmasında; yatay demokratik işleyiş e sahip olmalıdır. Ama, merkezi karakteri, yönlendirme fonksiyonu ve güç temerküzünü sağlama, mücadele verdiğimiz merkezi otoriter güç karşısında, bütünlüklü davranışı sergilernesi içinde, dikey hiyerarşik örgütlenmeyi de red etmemelidir.

12 da olan, ama sürekli bir biçimde, katılımın ve demokratikligin azami düzeyde gerçekleşmesinin bir gereği olarak, sürekli bir biçimde legal biçimlerini yaratılması için, her olumlu şartı lehine degeriendiemek durumunda olmalıdır. Düşünce özgürlügü sorununa dünkü anlamdan farklı bir içerikle yaklaşmak durumundadır. Bundan dolayı, farklı eğilimiere hak tanıyan, o eğilimlerin açıkça kabulü ile birlikte, örgüt kurumlarında yansı bulmasına özel özen gösteren bir yapılanmaya sahip olacaktır. Fikri çogulculuga bünyesinde hayat hakkı tanıdıgı, bunu kültürel bir zenginlik ve siyasi kültürün bir ögesi kabul ettigi gibi: kendi dışında da ço8ulcudur ve çogulcu bir toplumun yaratılması için, yapılanmasını inşa eder. Bu örgütlenme, sıkı anlamda teorik-ideolojik birligi öngörmez. Teorik-ideolojik düşüncelerin politikleştigi düzey kadar bir birligi öngörür. Bu da siyasi birliğin esas olması anlamına gelir. Özgün çerçevesini de, "siyasi programda" ifadelendirir. Örgütsel çerçevesini, hiyerarşik yapısını, kurumlarını, bunların hak ve sorumluluklannı belirleyen örgütsel kurallar bütünlügü olan "tüzük"te somutlaşır. Kararların alınmasında çoğunluğun iradesi esastır. Çogunluk iradesinin matematiksel ifadesi oyoranlan, örgütü oluşturanların ortak iradesinin, ilk planda,.~üzükte, sorunlara ilişkin belirlemeleri ile somutlaşır. Orgütlenmenin inşa sürecinde, tüzükte belirlenen organiann esas iradesiyle, üyelerin gerçek anlamda katılımlanyla değişiklige ugramak durumundadır. Çogunlugun iradesinin kararlarda geçerli olması, azın Iıgın iradesinin önemsiz ve anlamsız oldugunu ifade etmez. Tam tersine çok anlamlı, uyancı, örgütü sürükleyici ve yenileyici bir özellige; O azınlık iradesinin de dogruyu ifade edeceği yaklaşımının belirlemesi- yaklaşımının bir ürünü olarak, büyük bir kıymete deger bir ögedir. Bu irade, sosyalist demokratik kitle örgütünde bastırumaya degil; eleştiriye, dönüştürmeye, kabule layıktır. Çogunluk ve azınlık sorununun ortaya çıktıgı anda, organlarda, görevlendirmelerde, insanların üstüne gitmede daha hassas, toleranslı olunması gerektigini de ifade eder. Bu örgüt, siyasileştiemek istedigirniz halkımızın nitelikli olarak gelişmesinde katkılannı yogunlaştıracaktır. Askeri bir halkın yaratılması tehlikesine karşı duyarlı olacaktır. Halkın siyasi bir orduya dönüşmesi, geleneksel yapısal özelliklerinin çözümlenmesine, yeni bir bilinç, kültür ve sosyal seviyenin olgunlaştınlmasına tekabül eder. Halkın askeri bir ordu haline getirilmesi; mevcut ve devam ettmekte olan geri yapısal özelliklerinin bir düzeyde basitçe ve hem de tehlikeli bir biçimde organize edilmesi anlamına gelir. Radikal dqnüşümcü bir yapının inşasını hedefler. Radikalizmi, süngünün ucunda gören ve onunla, basitçe yorumlayan bir radikalizmi değil; aydınlanmış, bilinçli bir kişilige dayanan, ulusal ve toplumsal kurtuluşa gidiş sürecinde, her aşamada kitle çizgisini adım adım nitelikli bir düzeye yükselten, gerekli ko ullarda ayaga kalkabilmeyi, gücünü ortaya koymayı becerebilen bir örgütlenmedir. Bu örgütlenme, düşüncenin, ideolojinin-teorinin "askerileştirilmesi" tehlikesine karşı duyarlılıgı benimsemeli ve ona göre yapılanmasım oluşturmalıdır. Bu örgütlenme, Kürdistan'da bugüne dek süregelen ve uluslararası boyutlan da olan, silahlı mücadele biçimlerini sorgulayıcı olmalıdır. Bu noktada, "hangi mücadele biçimleri", "silahlı mücadelenin hangi biçimi" sorulannın tartışılması büyük önem taşımaktadır. Bu sorun da, diger temel sorunlar gibi, bizi de aşan, tüm yurtsever kesimleri ilgilendiren bir sorundur. Kürdistanın mücadele deneyinden çıkardıgım sonuç şudur ki; gerilla mücadelesi riskli, ülkemizin ve dünyanın şartianna uygun olmayan ve sonuç alıcı olmayan bir mücadele biçimidir. Halkımızın ayaklanmaya hazırlanması en ideal olanıdır. İçinden geçtigirniz süreç, özelliklede sosyalist dünyadaki alt-üst oluşumlar: daha çok "Ekim"ce ya da "Rus marksistlerinin yogurt yiyişi biçiminde" sorunun ele alınmasının dogru olacagıru Kürdistanlı marksist ve yurtseverlerine işaret vermektedir. Elbetteki halkın da ayaklanmaya hazırlanması, çok çetin, zoru bünyesinde banndıran kitlesel mücadelelerden geçecek; halkımızın çok dogal bir biçimde adım- adım ve organize li bir biçimde silahla techizatlanması anlamına da gelmektedir. Bu giderek kurulacak Kürdistan devletinin gerçek anlamdaki "halk ordusu"nun yapılanmasım belirleyecektir. Bu ordu, kendi içinde profesyonelliğin getirdiği kalın hatlarla tayin edilmiş hiyerarşinin ve imtiyazlarm olmadıgı, gerçek demokratik bir ordu olacaktır. Sosyalist Haraketin ve Sosyalistlerin Parçalanmaşll!)nan Ortadan Kaldınlması Için Aktif Görevler Yüklenmek Gerekir Belirli karakterlerini belirlemeye çalıştıgım Sosyalist Demokratik Kitle Örgütü, sadece AR geleneginden gelen bizlerin sorunu ve bizim oluşturacagınuz bir örgüt değildir. Bu örgüt, Kürdistanlı tüm sosyalistlerin sorunudur ve Kürdistanlı tüm sosyalistlerin bu oluşumda yer alması gerekir. Üstelik sadece somut mücadele sahasında yer alan sosyalistlerin de sorunu degildir. Onlann yapacaklan anlamlı bir başlangıç ve oluşumla; mücadele sürecinde yeniden kendisini üreterek niteliksel ve sayısal genişlemeler, derinlikler kazanacaktır. Giderek Kürdistanlı tüm emekçilerin ve so~yalist aydınlannın örgütüne dönüşeşecektir. Sosyalist Orgüt sorunu sadece bizim sorunumuz olmadıgına göre, ülkemiz sosyalistlerinin durumuna gözatmak ve verili durumu saptadıktan sonra, yapılması gereken çalışmalan saptamak gerekmektedir. Hepimizin yakından bildigi bir gerçek var: Kürdistan Sosyalist Hareketi alabildiğince genç bir harekettir. Sosyalist Hareketimizin oluşum süreci: tarihsel, ideolojik, örgütsel boyutlanyla incelemeye tabi tutoldugu zaman, Türk, Arap, Fars ve uluslararası sosyalist hareketten, hem de ismi geçen hareketlerin olumsuz özelliklerinden derinden etkilenen, hatta yer yer onu kopya alan bir özellige sahip oldugu saptanabilir. Bu etkilenme çok dogaldı. Çünkü, ülkemizin sosyoekonomik geriliginden dolayı güçlü bir işçi sınıfı hareketi yoktu, ciddi bir sosyalist teorik birikime yol açacak aydınlar hareketi de sözkonusu değildi. Tersine, sömürgeci sistem, ülkemizde herhangi bir yurtsever siyasal hareket ve örgütlenmeye bile müsaade etme durumunda değildi. Bu konudaki en ufak bir girişim, ça8ına uygun ve barbar bir devletin karakterinin gereği olan cevaplan aldı: Bastırıldılar. Sosyalist Hareketimiz genç, güçlü bir sosyalist aydın ve işçi sınıfı hareketi birikimine dayanmadıgı; Kürt ulusunun parçalanmışlıgının yapısal özelliklerini de şu veya bu oranda bünyesinde sentezleştirdiği; Türk ve Dünya sosyalist

13 hareketinin olumsuz özelliklerinden agırlıkla etkilendigi için: Örgütsel olu um sürecinde İ e parçalı ve bölünnıii olarak başladı. Ülkemiz sosyalistleri de bu parçalanmışlıgı ve bölünmii lügü, "olması gereken durum" ya da "olmazsa olmaz özelliklerden" saydıklarından, bu parcçalanmışlıgın ve bölünmii lügün ortadan kaldırılması için, sistemli teorik ve siyasal bir çaba içine de girmediler. Tersine parçalanmışlıgı ve bölünnıii lüğü bir maharet saydılar ve teorik me Tuiyetle de kılıflandırarak: derinleştirmek gibi talihsiz tarihsel bir görev yüklendiler. Süreçte parçalanmj lık ve bölünnıii lük ciddi nicel ve nitelik boyutlar kazanarak, tam da bir kaosa dönii tü. 12 Eylül yenilgisinden sonra, korkunç boyutlar kazandı. Bu dönemden sonra, sosyalist hareketin durumunun, "parçalanmj lık" ve "bölünmii lük" kavramlarıyla bile izah edilmesinin, olanaksızlıgı ve zorlugu ortaya çıktı. Bu olumsuz sürece karşılık, her dönemde oldugu gibi, 12 Eylül sonrasında da buna zayıfta olsa kacy bir direoi oldu. Belirli bir 3 31Dadan sonra, bu direni, yani sosyalist hareketin parçalanllll lık ve bölünmii lüğünün ortadan kaldırılması egilimi giderek somut görünür tartışma boyutlarına ve belirli düzeylerde sosyalistler arası ikili ili kiler düzeyine yükseldi. Bu ikili ili kiler zaman içinde, belli somut formlar da kazandılar. Bu sürecin ayrıntılı aktarımım ve analizini yapmadan, bu toplantıda tartışmamız için gerekli olan bazı boyutlarını açıklamamu yeterli olacagım dii ünüyorum. Bugünkü 3 31Dada, ülkemiz sosyalistlerinin küçük bir kesimi hariç, herkes bu parçalanllll ve bölünmii lügün baş belası bir sorun oldugu konusunda birleşiyorlar. Bu olumsuzlugun son bulması için de çabalar gösteriyorlar. Ama bu çabaların hangi çerçevelerde devam edecegi sorunu, "her yigidin yogurt yiyi i vardır" misali de bir sorun ve kültürel zenginlik olarak orta yerde durmaktadır. Birlik çabalarımn sonucunda, ülkemiz sosyalistlerinin içinde yer aldıkları iki platform sözkonusudur.. Bu platformlardan biri; "Devrimci Yurtsever Birlik Için Platform"udur. Digeri ise, "Kürdistan' da Birleşik Sosyalist Parti İçin Birlik Platform"udur. Bu platformların hangi noktalarda ayrılıgınıda detaylı aktarmamın olanagı yok. En görünür merkezi ayrım: Birinci platformun sosyalist bir örgütlenmeyi merkezi görev olarak önüne koymaması, ama esas olarak sosyalistleri, kendilerinin tarurulamaya çalıştıgı sosyalist olmayan örgütte birleştirmek istemeleridir. Her ne kadar bu platform başlangıçta, YSK'nin de içinde bulundugu çalışma döneminde, sosyalist bir örgütün olu turulmasım hedef olarak belirlemi se de, daha sonraki geli melerde, ismi geçen platformun bu hedeften uzaklaştıgını saptayabiliyorum.. Bu platform, tek tek sosyalist kadroların bir bileşimidir. Ikinci platform ise, ülkemiz sosyalistlerinin sosyalist bir örgütte birleştirilmesini hedef olarak benimsemi tir. Bu platform, sosyalist örgüt, çevre ve kadroların bileşinıinden olu maktadır. AR'yi bugün "resmi" olarak temsil eden arkaqaş gurubu ile YSK, "Kürdistan'da Birleşik sosyalist Parti Için Birlik Platform"unda yer almakta. Bu platformun çalışmaları, bugünkü çalışmalarımızdan bir adım ileri oldugunu, "Tarl:ı ına Tezleri"ni yayınlamakla ortaya koymll tur. Bu kadar bir farklılık var. Bu platform, ülkemizdeki sosyalist örgüt, çevre ve kadroların birligini organize etmek için bir süreç belirlemi durumdadır. Yine bu platform, ülkemiz sosyalistlerinin birligine güçlü bir biçimde katkıda bulunma şansım ta lyan bir potansiyeli topl31lll durumdadır. Bu platformda yer alan sosyalist örgüt, çevre ve kadrolar gözden geçirildigi zaman, ülkeyle de şu veya bu oranda ili kileri ve ülkede örgütlenmelerinin oldugu görülür. Durum bu olunca, AR geleneginden gelenler olarak bizlerin, bu platformu degerlendirmemiz, ülkemiz sosyalistlerinin birligine hizmet edecek etkin bir platform haline getirmek için çaba göstermemiz gerekir. AR gelenegirden gelenler olarak ortak bir çerçevede harekete karar verip, bu platformda etkince yer almamız: Bu platform dışındaki sosyalist örgüt, çevre, kadro ve platformlarla kurulacak sıcak ili kilerle de geoi lemesinde büyük katkılarımn olacagı açıktır. Bu durumda, bulunmasım istenen, "platform", Rızgar~ TSK, TKSP ve hatta Kawa çevrelerini etkilernesi bile olanak içindedir... Ulusal Demokratik Güçlerin Birliginin Saglanması da Anahtar Bir Sorundur Çıplak bir gerçek var: Bagımsız ve demokratik bir Kürdistan toplumunun yaratılması sürecinin geoi letilip derinleştirilmesinde başanya ulaşmak için, Kürdistamn sosyalistleri ve emekçilerinin birliginin saglanması yeterli degildir. Bunun için de öncelikle ulusal birligin siyasi düzeyde saglanması gerekir. Bu da, Kürdistan'da sömürgeci devletle çal:ı ına ve çeli me içinde olan tüm muhalif güçlerin birliginin saglanmasmdan geçer. Bu sorun gelip geçici bir olay degil, ulusal demokratik hareketimizin ve sosyalistlerin sürekli gündenılerinde durması gereken bir olgudur. Bu konuda atılan adınıların başarısızlıgı, böyle temel bir sorunda lakayıt davranmaımza sebep gösterilemez. Tersine bu sorunda uyamklık, can alıcı sorunlardan biridir. Kürdistan'da da bu konuda belirli deneyler olmasma ragmen, başarılı deneyler oldugunu söyleyebilmemiz olanaksızdır. Ama bütün bunlar, bu konuda umutsuzluga dii memiz için yeterli bir neden olamaz. K. Kürdistan'da TEYGER, en ileri adınılardan bir olma tarihsel şansına sahip olmasma ragmen, ytgınla sorunları olan, ciddi handikaplada cebelleş en ulusal demokratik bir birliktir. TEYGER'in belirli sorunları da, yayımmız olan Yekitıya Sosyalist'de belirli boyutlarda yansıtılmaya çalışıldı. Önümüzdeki günlerde de, TEY GER, bizim için ve TEYGER bünyesindeki tüm güçler ve unsurlar için tartışılması gereken bir unsur olarak gündemdedir. Bu tartı malarımızın, TEYGER'in karşı karşıya oldugu sorunlara daha bir belirlilik kazandıracagı açıktır. TEYGER'in degerlendirilmes~ yapısal ve pratik problemlerinin çözümlenmesi anlayışıyla ele alıyor; TEY GER'in daha ileri bir düzeye çıkması için çaba göstermek gerektigini öngörüyoruz. AR geleneginden gelen ve ortak bir sürece birlikte saglamak, diger muhalefet güçlerininde katılması sürecini programatik, örgütsel boyutlarıyla belirlemek için dii ünceler üretmeli, politik açılımlar getirmeliyiz. Ulusal Demokratik Güçlerin birligi açısından demokratik düzeylerdeki örgütlenme ve çalışmalarda ortak faa katılmak isteyen hepimiz açısından da, ulusal demokratik muhalefet güçlerinin birligi yakıcı bir sorun oldugu görüşündeyim: Bizler hem genel olarak ulusal demokratik güçlerin birligi sorununda ve hem de bu birlige vanşta, en ileri basamagı olu turan TEYGER'de gerekli dönii ümleri

14 liyetleri yogunla tırmanın öneminin, büyük oldugundan da şüphe yoktur. Son yıllarda bu düzeydeki gelişmelerin, ulusal demokratik güçlerin birliği sorununda ciddi birikimler sagl.adıgı da tespit edilebilinir bir gerçektir. Egemen Uluslann (Türk,ArapveFars) HalkHareketleriyle ve Devrimci Demokratik Güçleriyle Ittifak Her zamankinden Daha Önemli Bir sorundur. Egemen uluslann, devrimci demokratik ve sol hareketleriyle ittifakın önemi konusunda çok şey belirtmeye gerek olmadıgıııı biliyorum. Ama, dünyanın ve bölgemizin hızla degişmekte olan ko ullannda, bu sorunun, dünden daha farklı bir yaklaşm.la ele alınınası gerektigini düşünüyorum. Bunun için de, daha belirgin ve etkin pratik projelerin üretilmesinin kaçanılmazlıgı orta yerdedir. Halkımızın özgücünün siyasal karakterde belirlenmesi, sömürgeci güçlerin saldınsının azaltılması ve otorite parçalılıgımn ortaya çıkanlması için, bu sorunun çok çok önemli oldugundan da şüphe yok. Hele ki, 12 Eylül sonrasında, iki halkın güçleri arasında ciddi yabancıla ma verilerinin ortaya çıkmasının da görülmesi, sorunu daha bir yakıcı kılmaktadır. Sosyalist Yurtsever Orgütlenmemizin Ülkeyi Merkez Alması Kaçınılmazdır. Bulundugumuz a amada, yurtsever hareketimizin en önemli sorunlanndan biri, ülke de ayaklan üstünde durabilecek, ytgınlara degişik çalışma ve mücadele biçimleri ile hitabedebilecek bir örgütlenmeye sahip olmamasıdır. Bu sorun ciddi bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. Heleki belirli bir tehlikeli egilimin "silahı- külahıyla" şu veya bu ölçüde ülkede taht kurmaya çalışması karşısında, yurtsever hareketin bu olanaklara sahip olmaması, daha büyük mdanetler üretmeye adaydır. Birlikte örgütlenmeye karar verdigirniz zaman, hiçbir arkada lduzld, ülkede örgütlenmeyi ve çalışmayı merkez alan görüşe karşı çıkacagını tahmin etmiyorum. Her arkada ın da bu istek ve arzu da oldugunu bilebilir d urumdayız. Onun için problem, anlayış ortaklıgının sagl.anmasında degildir. Problem, hangi pratikler, hangi projeler ve hazırlık çalışmalanyla bu sorunun aşılacagıdır. Tüm arkada lanmızın bu sorunda, boyutlanyla somut görüşler üretmesi, önümüzdeki çalışma günlerindeki örgütlenmede yardımcı olacaktır.

15 Doç. Dr. Tahır MUHAMMETOGLU Sovyetler Sosyal Bilimler Akademisi Ögretim Üyesi Giriş Geli en teknolojiye dayalı toplumsal değişmeler, hiçbir biçimde önlenemezler. Buna karşılık bu değişmeleri ilk kez tanımlayanlar ve geli ıneden yana olanlar her türlü eza ve cefaya maruz bırakılınj lardı. İ te bu çelişki ile birlikte çagumzda, tüm politik, ekonomik, sosyal ve diger çeli kilerin çözümlenmesinde demokrasi sorunu kaçınılmaz olarak kaf UillZa çıkıyor. Kısacası, çaguıuzda her toplumsal çeli kinin olumlu ilerici çözümü demokratikle llleden geçiyor. Öte yandan demokrasinin yayılmasının temelini halk yığınlannın aktifliginin artması olu tururken, politik kültür düzeyinin yükselmesi de bu sürece olumlu etkide bulunuyor. Uluslararası demokratik hareketlerin yaygınlaşması, ekonomik, politik, ticari v.s. ilişkilerin yogunlaşınası, dünyanın karşılıklı olarak ulusları birbirine baglayan bütünü olu turmasının demokratikle llleye etkisi olmuyor mu? KU kusuz uluslann kacylıklı olarak ilişkide bulunmaları, bu ilişkilerin giderek ya adlln her alarum kapsıyor olması, her bir ulusun yoksunlukları - eksikliklerini diger ulus aracılığı görmeleri sonucunu vereceginden toplumsal geli meye, demokratikleşmeye hizmet edecektir. Bu nedenle çağda dünyada demokrasi, bütün politik perspektifierin - ki burada kastedilen toplumların gelişmesine yönelik politik istemlerdir - hem ortamlarım hem de dayanağını olu turuyor. Ortamıdır çünkü, politika ancak halkın geli mesine yönelik dii üncelerin farklılığımn olagan kacylandıgı, bu dü Ünceler temelinde örgütlenme özgürlügünün me ru kabuledilebildigi ortamda yıgınlara uzanabilir. Bu yalmzca demokrasi içinde ya da demokratik ortamda insanın kendisine ve ba ka insanlara olan saygısının yeniden kazanılması ile gerçekle ebilir. DayanaSıdır çünkü, hareketli yıgınların kendisi gibi dü Ünmeyen "farklı"yı yok etme ilkelliginin hırslı soluguna kacy demokras~ yıgınları ve bireyleri egitme görevi üstlenir. Yıgınların hareketinin toplumsal geli ıneye yönelmesinin ko ulu, bu geli meyi saglayacak "degi ik" dii üncelerin ye erebilecegi bir ortamın varlığıdır. Ba ka bir deyi le, demokrasinin, toplumsal egitimi düzenleme fonksiyonu nedeniyle onun politik kültürün geli mesine olan katkısı unutulmamalıdır. Toplumsal gelişmeye hizmet edecek dii üncelerin olu ması ve bu dogrultuda örgütlenebilmesi toplumsal psikolojik bir faktörle, yeni olanın kitlelerce tamrup benimsenebilmes~ bu dii üncelerin demokrasi sımonda korunmasını, demokrasinin dayanak olmasını zorunlu kılar. (Bkz. Jose Otega - Y. Gasset, Kitlelerin Hareketlenınesi 1930) DEMOKRASi Burada sözünü ettigirniz demokras~ azınlıkta kalan dü üncelerin de çogunluk olabilmek için kendilerine hak ve olanak tanındıgı bir çogunluk yönetimidir. Yani demokrasi çogunlugun diktatörlügü degildir. Aksi takdirde toplumsal ya amda ilerleme olamaz. Çünkü toplumsal ilerleme çelişkilerinin çözüm biçinıini, geli medeki yeni egitimleri ve problemleri önce azınlık görebiliyor. Demokras~ bu azınlığın görebildigini çogunluga aktarmasma ve çogunluga toplumsal ilerleme önündeki ivedi problemleri çözmek için hareketlendirmeye ön koşul yaratıyor. Bu nedenle demokrasi ile çogunlugun diktatörlügü arasındaki farkı, azınlıkta kalan dii üncelerin sahiplerine tanınan güvenceler olu turur. Montesquie'nun da belirttigi gib~ "demokrasi sevmek, aynı zamanda kendi kendinizi de ölçülü kılınayı gerektirir." (Yasaların Ruhu Üzerine). Pek dogal olarak azınlıgın sahip olacagı güvencelerin, demokrasiyi yok edici etkinlikler olması beklenemez. Azınlık oldugu halde, kendi varlığının temeli olan demokrasiyi yok etmek isteyen kafasızlar tarihin her döneminde varolu lardır. Dolayısıyla demokrasinin yalnız çosunluk yönetimine kacy degil, azınlıkta bulunan dii üncelere kar 1 da korunması gereklidir. Bu çelişkinin çözüm bi~ yani hareket tarzı, insanoglu tarihi sürecinde olu IDU hümanizm (insancıllık, milliyetterin kaf llıklı saygıya dayanan ilişkiler~ halkın tarihine, her bir bireyin hakkına saygı v.b. evrensel ve genel insani ilkelere dayanan hukuktur. Yani toplumsal geli menin zorunlu ölçütü, her bir topluınsal formasyonda demokrasiyi sürekli kılacak onun sürekliligini güvence altına alacak hukuksal mekanizmaların bulunmasına önem göstermektedir. Aynca demokrasinin, tüm insanlıgın politik, ekonomik ve diger pratiginin deneyim birikimi oldugu hatırlanırsa, demokrasinin duragan degiı sürekli geli me içinde olmasının kaçınılınazlığı da görülecektir. Demokrasi Üzerine Kimi Klişeler Günümüze kadar olan her bir tarihsel evrede, demokrasinin gelişmesinde bir kendiligindenlik bulunuyordu. Ba ka deyişle demokrasi, tarihsel geli me içinde kendisine bir yol buluyordu. Günümüzde ise demokrasinin kazanılması sürecinde kendiligindenlik yeterli degildir. Bugün artık eskiden olmadıgı kadar halk yığınlannın iktidara gelme olanakları yogunla IDI tır. Halkın büyük çosunlugunun istemlerini yansıtmayan yönetimler, antidemokratik rejimler uzun erimli ayakta kalamıyorlar. Onların demokrasiye kacy tutumları hayatın olagan akı 1 ile çeli İyor. Çeli kinin çözülme sürecinde ise, kendiligindenlik yetersiz kalıyor. Sınıflı toplumların ortaya çıktıgı ilk dönenılerden yakın zamanlara kadar iktidara gelme olanagı, toplumsal azınlıgın elinde bulunuyordu. Bu azınlık halk arasında belirli bir saygı ve korku ile otorite saglıyordu. Geniş kitlelerin yönetimine katılacaklan mekanizmalar

16 bulunuyordu. Politika, dar bir azınlığın ugra l oldugundan, alınacak yanlı bir karann korkunç sonuçlar vermesi de kaçınılmaz oluyordu. Geniş kitlelerin politik yönetime siyasal katılımının 19. Y.Y ile başladıgım belirtmeliyiz. Bunun ilk örneklerini ise, 1789 Fransız Devrimi, 1830 Chartist Hareket~ 1848 Fransa İç Savaşları, 1871 Paris Kömün Deneyimi, Rus Devrimleri v.s. oluşturuyordu. Demokrasiyi, genel olarak toplumlann geli mesi ile birlikte nesnel olarak analiz etmek zorunludur. Onu, toplumsal geli meden ayrı tanımlamak, özünü bo altmak ya da işlevsiz kılmak demek olur. Demokrasinin gelişınesi ve sürekliligi ile toplumsal ilerleme arasmda nasıl bir paralellik çizilebilir? Yeni bir üretim tarzımn oluşması, üretici güçlerin gelişınes~ yeni, demokratik bir aşama olmadan gerçekle emez. Kapitalist üretim tarzı oluşurken, feodalite içindeki demokratik unsurları geliştirmek zorunlu oluyor. Yada bu aşamadaki demokratik unsurlar, üretim süreci ile birlikte zorunlu olarak gelişiyor. Feodal unsurlarm inkarı ile çelişki çözülüyor. Bugün kapitalizm içinde durum nedir? Uluslararası tekeller ve onlann egemenliği sürüyor. Bu oluşumlann yanmda orta ve küçük üreticiler ile işçi sımfı varlıgım sürdürüyor. Bu kesimler kendi varlıklarını koruyabilmek ve geliştirebilmek için demokrasiyi savunmak, demokratik unsurları güçlendirmek zorundadırlar. Yaratıcı aydınlarda demokratik ortam olmadan kendi potansiyellerini gerçekle tiremezler, dolayısıyla onlar da demokrasiden yanadırlar. Ancak bugün artık eskimekle olan demokrasi kavramına yönelik klişeler onun kazanılması sürecini frenliyor. Gelİ mesini engeleyebiliyor. Bu klişeler ise birkaç grupta toplanabilir: I- Önce, demokrasinin sınıriarım mutlaklaştıran anlayj tan söz edilmeli; burjuva demokrasisi ile sosyalist demokrasi arasındaki kai' Itlıktan başka bir ey görölmeyince demokrasinin sırurları dar kalıplara hapsedilmiş olacaktır. Oysa, burjuva demokrasisinin gelişmes~ sosyalist demokrasinin oluşum ve gelişiminin temelini oluşturur. Sosyalist demokras~ esas olarak yeni tipte bir fonksiyonla birlikte dii ünülmelidir. Böyle olunca, sosyalist demokrasi, burjuva demokrasisinin gelişmesinde yeni bir sıçrama olarak degerlendirilir. Bu nedenle burjuva demokrasisinin olumlu yanlarımn mutlak inkan Leninizme aykındır. Ancak burada açıklamakta fayda gördügümüz; sosyalist demokrasinin "mantıksal" olarak burjuva demokrasisinden üstün oldugu noktasıdır. Reel olarak sosyalist toplumdaki demokrasi eksikligi yada oluşabilecek çarpık biçimi, en geli miş burjuva demokrasisinden geri olabilir. Öte yandan biliniyor ki, en gelişmiş burjuva demokrasisi dahi, sosyalist demokrasiyi kapsayamaz. sosyalist demokrasinin gerçekle mesi toplumsal formasyonla baglıdır. ~çi sınıfı, sosyalizmi kurmaklasalt kendi kurtuluşunu degil toplumun bütününün de kurtuluşunu saglar. ~i sımfımn demokrasisi bu anlamda salt işçi sımfı için degil, burjuva demokrasisini de kapsayan toplumun bütünü için gerçekle melidir. Sosyalist formasyonla birlikte, sosyalist demokrasi kazamlır, ama onun unsurlarımn burjuva toplumsal formasyon içinde oluştugunu yadsıyamıyoruz. Burjuva demokrasisinin gelişme düzeyi ne kadar yüksek olursa, halk ytgınlarımn demokratik - politik kültürünün aym oranda yüksek olacagıru, burjuva demokrasisi içinde halkın demokratik geli mesinin sosyalist devrime (x) ve onun demokrasisine geçişini kolaylaştıracagıru söyleyebiliyoruz. Buradan çıkan pratik sonuç ise, burjuva demokrasisi ile sosyalist demokrasinin kai' Itlıgımn mutlaklaştırılması ile, iki tip demokrasinin kai' I kai' Iya getirilmesi, böylece burjuva toplumlarında demokrasi için sürdürülen sava lmm küçümsenmesi oluyor. Devrimi gerçekleştirmekle görevli işçi sımfımn, burjuva demokrasisi ile hiçbir ilişkisinin olmadıgı gibi kaba, sava J.mın mantıgma ters yakla 1mlar ortaya çıkıyor. demokrasinin en kararlı savunucuları ve koruyuculan olan işçi sınıfı böylesi yakla 1mlarla yalmzlıga itilebiliyor, reel olarak sava lmın dışmda kalıyor. II- Demokrasiyi sadece politik bir olay olarak, devletin çalışma tarzı olarak ele alan anlayj lardan sözetmeliyiz. Örnegin, Erhan Köksal, "Demokratik sistemin en başta gelen özelligi seçimle oluşan bir iktidardır", demektedir. (E. Köksal, Batı Modeli Demokrasi'nin Gelişme K~ulları, Mülkiyeiller Birligi yayınları: 8, S. 298). Oysa demokrasi bir toplumsal yaşamın örgütlenme biçimidir. Demokrasi, devlet de içinde olmak üzere toplumsal hayatın tümünü, alt yapı ve üst yapıyı içeriyor. Demokrasisiz toplum olmaz mı? Tarihsel pratik olabilecegini gösteriyor. Ama yine demokrasinin olmadıgı toplumlann geli medigini de görüyoruz. Hangi toplumsal formasyonda olursa olsun, demokrasinin bulunmadıgı toplumlar gelişemezler. Toplumun kısa süreli evrelerinde, demokrasi yokloguna ragmen geli me (fakat çarpık, tek yanlı gelişme) egeisi çizmiş toplumlann belirli bir tarihsel süreç sonucunda bu geli me egrilerinin tersine döndügünü, geli melerinin tıkandığım, demokrasinin bu nedenle toplumsal bir gereksinim olarak ortaya çıktıgıru gözleyebiliriz. Bunun tersini dii ünmek, demokrasiyi ancak kendisini başa getirmek için desteklemek ve başa geçtikten sonra da tahrip olmasına göz yummak demek olacaktır. Yani böylelikle, demokrasi yalmzca bir iktidar yolu, "iktidara gelme yolu" görülmektedir. III- Demokrasinin tarihsel olarak geçici oldugu görüşünün mutlaklaştırılması ise bizi farklı sonuçlara götürüyor. Bu yaklaşım, kimi k~ullarda sözüm ona toplumsal ya da kollektif - ulusal çıkarları korumak için demokratik ilkeleri, demokrasinin kutsal - evrensel degerierini çignemek, inkar etmek ve bu inkarm temelinde toplumun sımfsızlaşmakta oldugu gerekçesini kullanabilmek olanagına götürür. Diger yandan toplumsal gelişmenin sınıfsız aşamasında (komünist toplumda) demokrasinin olmayacagı görii ünü mutlaklaştırmak, tarihin belirli bir evresinde toplumsal gelişmenin de duracagıru ileri sürmek anlamına geliyor. Çünkü çıkarlan farklı sosyal guruplar, bireyler arasındaki Çe itli çelişkilerin ilk çözüm biçimi ve temeli, farklı bilimsel - felsefı, politik görüşlerin sentezle ınesinin ana k~ulu olarak demokrasi, ancak toplumsal ilerleme durursa verimsiz olabilir. Ama toplumun gelişimi aym zamanda demokrasinin de gelişimi, yani biçimlerinin ortaya çıkması anlamına geliyor. Dolayısı ile demokrasinin bugünkü, bizim tamdıgımız tarihsel - somut biçimleri, türleri geçicidir, ama Onun özü ve tarihsel zorunlulugu gelişmekte olan mutlaktır. Çünkü O, toplumsal yaşamın örgütlenme tarzıdır. Toplum ise hiçbir zaman örgütsüz, düzensiz olmaz. Demokrasiyi tüm toplumsal sürecin örgütlenme tarzı olarak kabul edersek, toplumun ekonomiden tinsel yanlarına

17 kadar tüm unsurlannı da içerdiğini, sosyal - siyasal ilişkileri içine aldığını kolaylıkla görebiliriz. Demokrasiye ideolojik - politik anlam yüklemenin, onu Y8 alll ile birlikte somut olarak ele almanın başka yolu da görülmüyor. IV- Bir başka kli e de, demokrasiyi özgürlük - bağımsızlık olarak, herkesin dilediğini söyleyebilme ve yapabilme iktidarında oldugu, idaresizliği (örgütsüzlüğü) mutlaklaştırmak biçiminde kat' UillZa çıkıyor. Bu anlayi l ilk önce Platon "devlet" diyaloğunda dile getirmişti: "Demokratik yönetimdeki toplum üyeleri özgürdür. Yani bu toplum özgürlük, açıkhk ve canının istediğini yapabilmek olanaklarına zengince sahiptir." (557 a-1). Demokrasi ve özgürlük kavramlarının diyalektik ilişkisinin bu şekilde çarpıtılması, demokrasiyi toplumsal y8 allldan, yaşamın örgütlenme tarzından koparır, onu soyut ide haline getirir. Böylelikle toplumsal gelişme ile demokrasi arasındaki yakın ilişki silikleşir. Bu ise anarşizme yol verir. Bunun dı ıııda yeni kli elerin oluşum tehlikesi vardır, ve onların hangisinin belli bir 8 alllada ve koşulda toplumsal ilerleme çelişkilerinin çözüm biçimi olarak gerçekleşmesi, sadece sınıfsal güçlerin oranı tarafından değil, toplumsal Ya aidld örgütlenme tarzlarının gerçekleşmesindeki hatalar, iç çelişkiler, zayıflıklarda beliriyorlar. Yani onlar birbirleri ile kat thkh bağ içinde bulunuyorlar. Platon'un şimdi bile doğru sanılabilir söylediklerine göre "çogunluk sefalette, zenginler iktidarda bulunan oligarş~ zorunlu olarak ve şiddet aracalıgı ile demokrasiye geçer. Demokraside ise dikta doğuyor... Çünkü demokrasi 3 1t1 özgürlüktür ki, o 3 1t1 ve sert, kaba olan kölelik olarak tiranyalıgı doğuruyor." (a. g. e. S ) Demokrasinin Tarihsel Mantııj Demokrasiyi toplumsal yaşamın örgütlenme tarzı olarak tanımlamıştık. toplumsal yaşam, tarihsel süreç içinde nasıl biçimleniyor? Toplumsal yaşam, örnegin dikta, mon~ yan - demokrasi, burjuva demokrasisi, sosyalist demokrasi, anarşizm ( ohlakratya - yani kültürsöz sürü halindeki kitle iktidarıdır) biçimlerinde örgütlenebiliyor. Yani her bir örgütlenme tarzı, toplumun gelişmesindeki genel ortak çelişkilerin çözümü olarak ortaya çıkıyor. Tarihin pratigi gösteriyor ~ çelişkilerin en esnek, en gelişkin çözüm biçimi demokrasidir. Kuşkusuz buradan, demokrasinin en kolay kazanılan bir çözüm biçimi olduğu sonucu çıkarılamaz. Platon'un söyledikleri de gösteriyor ~ tersine, toplumsal gelişmenin önünü açmasına, ilişkilerin en esnek biçimlerini yaratmasına rağmen, tarihte en zor kazanılan ve en zor korunan fenomen demokrasi olmuştur. Çelişkiterin sertleşmesinde en kolay çözüm (görünüşte) dikta olarak karşımıza çıkıyor. Dikta, özünde çelişkiyi çözmüyor, üzerini örtüyor. demokrasi ise çelişkinin reel, gerçek bir çözüm biçimidir. Hemen gerçekleşmiyor. Halk ytgınları ise toplumsal psikolojik faktörün etkisi ile ani çözümlerden yana. Bu yüzden tarihsel pratikte sık sık ilk 8 a111alannda nüfus tarafından destektenmiş diktalar gözüküyor. Platon'uo dedigi gib~ toplumlar demokrasinin değerini dikta rejimleri altında öğreniyorlar ne yazık ki. Günümüzde Şili'de orta katmanların çoğu Ailende'ye kar 1 çıkmt tı. Pinochet rejimi altında ise onun gitmesini istiyordu. Sovyetler Birligi'inde geniş katmaolar Stalin rejimini özlüyorlar. Nitekim, toplumsal yaşamın örgütlenme tarzının demokratik olmadığı koşullarda, toplumsal ilişkilerde demokratik unsurlar varlıgını sürdürmeye devam edecektir. Bu nesnel bir durumdur. Üretim süreci, üretim güçlerinin belirli bir bağımsızlıgını, özgürlügünü gerekli kılıyor. Çünkü insan özgür olmadan üretim güçlerinin temel unsuru olarak kendisini geliştiremez. Sosyal politik sistemin iç mantıgı geregi bu böyledir. Üreticinin özgürlüğü, bağımsızlıgı nesnel zorunluluktur. Yok edilemiyar. İnsanlar arasındaki ekonomik - sosyal ilişkilerin bağımsız karakterde bulunmasındaki zorunluluktan söz edilmelidir. "Batı demokrasilerinin rekabetçi pazar ekonomisi ile yakın ilişkisi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu ekonomik sistemin gelişmesi ile Batı modeli demokrasinin gelişmesinin aynı zamanlara rastlaması, demokrasinin kapitalist ekonominin etkisi altında gelişmiş bir sistem olduğu yolunda görüşlerin ileri sürülmesine neden olmuştur. Ancak burada bir gerçegi belirlemekte yarar vardır: Batı modeli demokrasinin i lemekte olduğu her ülkede ekonomik düzen rekabetçi pazar ekonomisidir", fıkrini ileri süren Er han Köksal belli bir oranda haklıdır. (E. Köksal, Batı Model~ S. 299). Çünkü gerçekten burjuva demokrasisinin temelinde özel kapitalist mülkiyet, serbest rekabet ve vatandaşların anayasa tarafından temelleodirilen bağımsızhğı bulunmaktadır. Daha doğrusu demokrasi saydığım üç temel unsurun gerçekleşme biçimidir. Herhangi bir unsurun sınırlı yada pek gelişmemiş olması hem demokrasi, hem kapitalist üretim tarzının gelişimini olumsuz etkiler. Diğer yandan demokrasi de kapitalist sistemin normal işlevi ve gelişimi için zorunlu biçimdir. Bu nedenden dolayı günümüzde kapitalistlerde demokrasi için mücadeleye katılmaktadırlar. Diktatörlük rejimleri incelenitse görebiliriz ki baskı altına alınan rejimlerde üretici güçlerin gelişmesi yavaşlıyor ve duruyor. Böylece maddi üretimin, kültürel varlıgın ve vatandaşların gelişimi için toplumun ( dayatılmt ) örgütlenme tarzı ile, toplumsal y8 a111daki tinsel - örgütsel hareket gibi unsurlar ve bunların alternatif demokratik tarzı arasındaki çelişki çözülmek zorundadır. Toplumsal ya aidln bu çelişkisinin olumlu biçimi de ön koşul olarak her bir yeni formasyonda demokrasidir. Demokrasi evrensel, aynı zamanda ulusal fenomen dir: Demokrasiyi fenomen olarak evrensel ve toplumsal nitelikleriyle tanımak yetmiyor. Onun gerçekleşme biçiminde somut ve tarihsel olduğuni eklemeliyiz. Demokrasi gerçekleştigi evrede, her bir toplumun tarihsel geleneklerini, göreneklerini, kültürünü, somut durumunu içerir, yani her bir toplumda demokrasinin gerçekleşme biçimi ulusaldır. Evrensel fenomen olarak demokrasinin, ulusal, tarihsel bir kılıfta gerçekleştigi söylenebilir. Demokras~ diğer toplumsal fenomenler gibi tarihsel gelişme aşamalarından geçer. Bu 8 alllalarda demokrasinin tarihsel tipleri oluşur. Evrensel bir fenomen olarak demokrasi, içinde bulunulan toplumsal formasyona, tarihsel evreye göre; ilkel demokrasi, köleci demokrasi (Antik Yunan - Antik Roma), burjuva demokrasisi ve sosyalist demokrasi olarak kat' UillZa çıkar. Herhangi bir aşamada, herhangi bir ülkede var olan demokrasi, herhangi bir ülkede var olanın kopyası değildir. Ayrıca demokrasi gerçekle irken toplumun bütün geleneklerini, göreneklerini vs. içermiyor. Bunların sadece toplumsal gelişmeyi sağlayan olumlu yanlarını içeriyor. Öroegin, Türkiye'de demokrasi geleneklerden yaşltiara saygıyı geliştirirken, kadınların toplumsal yaşamdan uzak

18 durmasına yönelik alışkanlıklan redediyor. Türk halkı kendisine ve diğer toplumlara saygı gösterirken, ırkçılığa karşı çıkıyor, redediyor. Her bir yeni formasyonda demokrasinin bileşen unsurlan daha da gelişir. Bu durumda demokrasinin bileşen unsurlanndan her bir formasyonda var olan ve giderek güçlenip gelişen unsurlardan sözedilebilir. Demokrasinin araştırıcı, eleştirici mantıgı yavaş yavaş ön plana demokrasinin iç mantıgımn bulunmasım zorunlu kılmaktadır. Çagunızda sadece politolojik, hukuksal yaklaşım yeterli degildir, felsefi inceleme gündemdedir. Ömegin, R. Miebuhr ve P. Sigmund demokrasinin üç temel bileşeninden söz etmektedirler: ı- Toplumun birligi ve dayamşması, 2- Kişilerin özgüriiigüne inanç, 3- Toplumdaki ekonomik, siyasal ve toplumsal güçler arasmda uyum ve eşitligin saglanması... (Bkz. R. Miebuhr, P. E. Sigmund, Democratic Experiences, N-Y, ı979, S. 77). Saul K. Padarov ise demokrasinin temel nitelikleri olarak ı) Yasa önünde eşitlik, 2) Oy verınede eşitlik, 3) Temsilcilerin periyodik seçimi, 4) Çogunluğun oyuna uygun yaşama ve 5) Politikamn saptanmasında eylem özgürlüğünden sözetmektedir. (Bkz. S. K. Padover, The Meaning Of Democrasy. N-Y, ı963, S. ıo) Yukanda saydığımız yaklaşımlar önemli ve yenidir. Fakat bu ve benzeri literütürde kimi eksiklikler de görülmektedir. Bu, ilkönce, araştırma mantığının felsefi yaklaşımdan politolojik ve hukuksal yaklaşıma kaymasıdır. Ikinci eksiklik ise kavrarnlar arasındaki baglann, bir kavramın digerine geçiş mantığının zorunluluğunun yetersiz ve soyut olmasıdır. tarzı oluyor. Demokrasinin Bileşen Unsurlan ilişkilerin iç çelişkisinin hareket ve çözüm tarzlanndan biri olarak oluşuyor. Toplumun örgütlenme tarzım ve onun belli bir tarihsel aşamadaki kaderini belirleyen çelişki nedir? Bu insaniann ekonomik, politik ilişkilerinin toplumsallığı ile söz konusu bu ilişkileri gerçekleştirmekte olan insanların bireyselliği, doğal özellikleri, öznelliği, kişiselligi arasındaki diyalektik çelişkidir. Bütün formasyonlarda var olan demokrasinin genel temeli "eşitlik"tir. Sadece belirli bir örgütün (topluluğun) üyelerinin birbiri ile eşit olduğu, eşit kabul edildiği yerde ve zamanda demokrasiden söz edilebilir. Marks, antik Yunan demokrasisinden söz ederken site demokrasinin, site vatandaşlanmn (küçük mülk sahiplerinin) eşitlik ve özgü!lügüne dayandığım belirtiyordu. Aym şekilde, "Ailenin, Ozel Mülkiyetin, Devletin kökeni" yapıtında kabilenin demokratik yönetim konseyinin temelini, birbirleriyle eşit olan kabile üyelerinin (kadınlar dahil) oluşturduğunu Engels'de görebiliriz. Ne var ki eşitlik bir "durum"u değil, s~rekli değişim ve gelişim içindeki sosyal ilişkiyi yansıtır. Insaniann birbirleri ile eşitligi, onlann karşılıklı ilişkilerinde gerçekleşiyor. İnsaniann karşılıklı ilişkide bulunma zorunluluğunun toplumsal üretime dayandığım biliyoruz. Aym şekilde sosyal ilişki olarak eşitlik de toplumsal üretim tarzımn temel yasasına, egemen ilişkisine dayamr. Tabü ki, ilk önce bu toplumun, örgütün vs. üyesi olmak gerekir. Kapitalist toplumda değer ekonomik ilişki olarak eşitligin temelindedir. Marks'ın söyledigi gib~ burjuva toplumundaki her bir eşitliğin, her bir özgüriiigün reel temeli değişimin, yani alış - verişin değere dayanmasındadır. (MEGA. II. ı.ı, S. ı65-ı70) Sosyalist sistemde eşitligin temelinde, değer ilişkisinin üretimdeki gerçekleşme biçimi olarak emeğine göre dağıbm ilkesi olabilir. Eşitlik, emek diyalektiği ile bağı, sosyal bir ilişki olarak ele alırursa onun iki karşıt yarundan söz edilecektir: ı Soyut Eşitlik, 2- Somut eşitlik. Eşitlik, Soyut olarak; her bir insamn toplumun üyesi olarak kabul edilmesi anlarmna geliyor ve topluluğun üyelerini biraraya getirmeyi tanımlıyor. Soyut eşitlik kavrarm üzerinde durmakta yarar var. Soyut eşitliğin temelini somut emek oluşturuyor. Marks'ın söylediği gibi, satıcı ve alıcı önce metamn "fiyatına" bakarak alışveriş yapıyorlar. Yani alışverişin gerçekleşmesi için metalann değerlerinin eşit olması gerekiyor. Soyut emek (değer) üreten insanlar, farklı metalarta piyasada buluşuyor, birbirleri ile baglamyorlar. Onlann sosyal ilişki olarak eşitliklerinin temelini, ellerindeki eşit değerler sahibi olarak eşit ilişkide bulunmalan oluşturuyor. Karşılıklı olarak ellerindeki değerleri bu nedenle kıyaslamak zorunda kalıyorlar. Nasıl ki et ile kömürün kıyaslanmasının biricik yolu onlann değerlerinin kıyaslanınası ise, alış verişin gerçekleşmesi için değerlerin de karşılıklı olarak eşitlenmesi gerekiyor. Somut ~itlik: Ancak sosyal ilişkinin gerçekleşmesi için Toplumsal yaşamın örgütlenme tarzı olarak demokrasi, sistemdir. Bu sistemin yapısımn bileşen unsurlan; a) Eşitlik, b) Erk (iktidar), c) Kişi özgürlügüdür.. reksinimleri farklı farklı olmalıdır. Para - meta ilişkisinin için, insanların faaliyet~ özellikleri, yetenekleri, doğal ge Bu kavramlar birbirleriyle bağlıdır. Birinin gerçekleş-. me oram digerinin gerçekleşmesini etkiliyor. Yani bir temel kavram öncekinin iç çelişkisinin hareket ve çözüm bunun somut yammn varlığmm zorunluluğu sonucuna vanyoruz. a) ~itlik: Eşitlik, insanlar arasındaki doğal, tarihsel bu yeterli değildir. Sosyal ilişki olarak eşitliğin kurulması gerçekleşmesi nasıl ki kullanım değerinin farklılığına bağlıysa, bu sosyal ilişki için de zorunludur. Buradan sosyal ilişki olarak eşitliğin salt soyut eşitlik ile açıklanmıyacağı, İnsaniann sosyal ilişki olarak eşitlikte bulunmalan için, örgüt (topluluk) ilişkileri içinde farklı özellikleri bulunmalıdır. Yani ancak insanlar birbirlerinden farklı iseler ve özelliklerini, özgül yeteneklerini gerçekleştirebilirlerse eşittir. Sosyal ilişki olarak eşitliği geliştirmek İstersek, insanlann geleneklerini, özelliklerini farklı olarak geliştirmeliyiz; daha doğrusu özelliklerinin farklılaşmasına özen göstermeliyiz. Eşitlik adına proto - tip insan yetiştirmeyi savunmak, sosyal ilişkiyi engellemek - yaşamı dondurmak, eşitlik ve demokrasiyi ortadan kaldırmak aniamma gelecektir. Soyut eşitliği daha iyi anlayabilmek için, "yeri doldurulamaz insan yoktur" ilkesini ele alalım. Bu ilke, sosyal kullaruru değerinin de bulunması gereğinden sözedeceğiz. Böylece, topluluğun sadece bütünselliğinin değil, aym za eşitliğin (ilişkinin) yalmzca bir yaruru yansıtıyor. Böyle bir ilke ile toplumun bütünselliğinin devamı nesnel ortak toplumsal çıkar ve kader birliginin varolduğu açıklanabiliyor. Ancak bu bütünselliğin, gelişmekte olan bir 'Jrganizma olabilmesi için her bir unsur (üye), kendi yeteneğini, isteklerini, gereksinimlerini geliştirebilmeli, gerçekleştirebilmelidir. Her bir unsurun (üyenin) kendi

19 manda onun gelişme zorunlulugundan da söz edeceksek, "yeri doldurulamaz insan yoktur" ilkesinin yanında somut olarak, "hiçbir insanın yeri doldurulamaz" ilkesini de kabul etmek zorunludur. Özetlemek gerekirse; eşitligin soyut yanı, toplulugun üyelerinin üye olarak her birinin digeri ile eşit olması, her bir üye için aynı kıstas, aynı ölçüt ve aynı sorumlulugun kollanması (geçmesi), her bir üyenin toplumun ya da toplulugun soyut bir unsuru olarak kacylıklı bagımlılıgım gösteriyor. Montesqueu'nın söyledigi gibi, "demokrasiyi sevmek aynı zamanda kendi kendini ölçülü kılmaktır". cytligin so~ut yanı, üyelerin birbirlerinden bagımsızlıgım gösteriyor. Insanlar bagımlı olarak, birbirlerinden farklı oldukları için sosyal ilişki içine girerek toplulugun bütünselligini saglayabilirler, ama birbirlerinden bagımsız olarak kendilerini ve toplulugu geliştirebilirler. Yani eşitligi saglayabilirler. Topluluk için birincil önemde olan toplulugun bütünsel olarak devamım, yani kendisini yeniden üretmek ve toplumsal üretimin devamım saglamaktır. Toplulugun varlıgı ve devamı, bagımlılık ile, bütünsellik ile kazanılır. Bu görevi nesnel ve tarihsel olarak zorunlu bir yönetim mekanizması yürütür. Toplulugun varlıgı ve devamımn saglanması, bagımlılıgının düzenlenmesi görevinin belirli bir yönetim mekanizmasına dayanması zorunlu oldugu gibi, aynı zamanda degi mekte olan çevreye, dı müdahaleye kacy koymak, kendisini korumak için bu organizma gelişıneli ve yetkinleşmelidir. Bu yüzden toplumun üyelerinin aktifligi, yaratıcılıgı geliştirilmelidir. Saydıklarımızın gerçekleşmesi için topluluk bireyleri için uyumlu ekonomik, sosyal ve politik ko ullar yaratmalıdır, eger bu topluluk gerçekten de demokratik ise.. Bu da yönetim mekanizmasımn görevlerindendir. Bu konuda Server Tanilli şöyle demektedir: "Demokrasi geri ülkelerde, halkların gerçek çıkarlarının bilincine varmalarım saglayan en güvenli yoldur. İktisadi bagımsızlıgı elde etmede, giderek sanayileşmede bu bilinç arttır. Böylece demokrasi, geri kalmış ülkelerin iktisadi bagımsızlıgı elde etmelerinin, giderek gerçekten sanayileşmelerinin zorunlu bir güv~ncesi oluyor." (Bkz: Server tanilli, Nasıl Bir Demokrasi Istiyoruz?, 3. baskı, Istanbul 1989, S ). Fakat demokrasi bilincinin varlıgı yeterli degildir. Vatandaşın ya da örgüt üyesinin aktifligin~ yaratıcılıgım savunan, ekonomik açıdan temellendiren ve gerçekleşmesini hukuksallaştıran mekanizma olarak yönetim merkezi gerekir. Yani yöntemin, zorunlaştıran toplulugun bütünselligi ve istikrarlıgım korumakla bireyin eşitligi ve istikrarın yadsıması olarak gelişim ariisındaki ilişkinin çözümlenmesi ve biçimlendirilmesidir.insanlık tarihinde kimi topluluklarda söylenenleri dışlayan yönetim mekanizmaları oluşmaktadır. (Dikta rejimleri, faşist yönetimler vs.). Ama bu toplulugun yetkinleşmesi, gelişmesi, toplumsal sürecin nesnel olgusudur. Dolayısıyla toplum üyelerinin ve çeşitli örgütlerin aktifligi gerçekleşmelidir. Bu durum nesnel ve kaçımlmazdır. Böylece diktatörlük rejimi toplumun içinde inkar edilmeye başlar. (Salazar rejimi, Franko rejimi gibi). Dikta rejimleri çeşitli biçimlerde demokratikleşir. (Toplumsal üretimin iki kacyt yam vardır. Bagımsızlık ve merkeziyetçilik. Ekonomide meta ilişkisi vardır. Meta ilişkilerinde üretimin toplumsallaşması, merkeziyetçiligi zorunlu kılıyor. Buna ragmen bagımsız meta üretiminin devamının saglanması zorunludur, bu ise üretim ilişkilerinin demokratikleşmesini zorunlu kılar.) Genel olarak, yani yaratıcılıgın, eylemin içerigine karışmadan, ancak toplulugun bütünselligini savunan bir tarzda kuşkusuz bu aktiflik, yaratıcılık toplumun bütünselligine, varlıgına hizmet ediyor. Yani bunun örgütlenmesi ve yönetilmesi zorunludur. Toplum üyelerinin bagımsız yaratıcılıgımn bireysel gelişmesinin yönetilmemes~ örgütlenmemesi (olumlu ya da olumsuz) düşünülemez. Hiç örgütlenmeyen, hiç yönetilmeyen bagımsız, yaratıcı gelişmenin söz konusu olmamasının nedeni de budur. b) Iktidar: Toplulugun yönetilme görevinin biçimleri farklı farklı olabilen toplumsal mekanizma yerine getirir. Iktidarda bireylerin bagımsızlıgım, öznellikleri~ kişisel degerierinin savunma ve saglama ipleri bulunmakta oldugundan dolayı demokrasinin merkezidir. Yani iktidar, demokrasinin merkezi unsurudur. Toplulugun örgütlenmesi ve yönetilmesi zorunlu oldugundan dolayı iktidarın da zorunlu ve evrensel boyutları oldugu, toplumda yalnızca sımfların varlıgına baglı olmadıgı sonucu ortaya çıkacaktır. Örnegin, ilkel komünal toplumdaki yönetim mekanizması. Sımflı toplumlarda iktidarın belirgin özelligi nedir? Bu toplumlarda iktidarın "devlet" biçiminde örgütleniyor olması, çogunlukla iktidarı salt devlet cihazma indirgeme yanılgısım ortaya çıkarıyor. Sınıflı toplumlarda, soyut eşitlik ve so~ut eşitlik çelişkisi egemen sımf yararına çözümleniyor. Iktidarın soyut eşitlik, merkeziyetçilik olarak yansıyor, anayasa ve diger yasalar aracılıgı ile uygulanıyor. Ama iktidar, toplulugun sadece merkezi yanı olarak sınırlandırılamaz. O, toplulugun yeniden üretme faaliyetini ve gelişmesini de yönetmelidir. İktidar soyut eşitligi sagladıgı gibi, somut eşitligi de saglamalıdır. Yani toplulugun bagımlılıgım, bütünselligini sagladıgı gibi toplumun yeniden üretilmesi, üyelerin bagımsızlıgımn, bireysel gelişmesinin de güvencesi olmalıdır. Bu nasıl olacaktır? Bu iki kacyt iktidara, demokratik - merkeziyetçilik olarak yansıyor. Nesnel zorunluk olarak bagımsızlık ve yaratıcı aktiflik - somut eşitlik - iktidarın demokratikleşme egilimini temellendirmekteyse, nesnel zorunluk olarak bütünsellik, istikrarlık ve toplumsallık - soyut eşitlik -merkeziyetçiligin temelinde bulunmaktaır. Böylece demokratik merkeziyetçilik ilkesinin nesnel bir yasa oldugu sonucu ortaya çıkıyor. cytligin somut ve soyut yanı kendiliginden dengede bulunamaz. Bunun nedeni de, soyut eşitligin gerçekleşmesinin daha kolay olmasıdır. Dolayısı ile pratikte sık sık merkeziyetçi yanın agır bast@ gözleniyor. Toplulugun bir başka formasyona geçişi a amalarında somut yanın agır bastıgım gözlüyoruz. Yani bagımsızlık, somut eşitlik agır basıyor. Deimokratikleşme aktifleşiyor. Bir yandan yani egemen olmak üzere sımf, halk ytgınlarının bagımsız ve aktif olmasından yararlanıyor. Çünkü kendisi de bu halkın bir parçası, katmarndır ve biliyor ki, eskimiş formasyonuancak aktif, yaratıcı ve bagımsız olanlar inkar edebilirler. Diger yandan ise, somut eşitligin agır basmasımn temelinde eski formasyonun iktidar mekanizmasının zayıftamak üzere olması yani formasyonun iktidarı ise daha oluşmamış ya da oluşmak üzere olması bulunuyor. iktidarın merkeziyetçiligi agır bast@nda, demokratikleşmenin önü tıkanacaktır. Toplumsal yaşam diktatörlük tarzında biçimlenecektir. Bagımsızlık agır bastıgında, bütünselligin, toplumun varoluşu ve kendisini savunma ve de geliştirmek için nesnel bir temel ko ul oldugu görülmediginde ise anarşizm olu acak ve bunun da sonucu, Platon'un

20 söyledigi gibi diktatörlük oluşabilir. Peki, ~tidar gücünü nereden alıyor? T. Hobbes'un tanımı ile: "Iktidar, toplumun tüm üyelerinin ortak iradesidir." Böyle düşünülürse, toplumun her bir üyesi, kendi iradesinin bir parçasım iktidara veriyor. Böylece iktidar, toplum üyelerinin iradesine dayanan ve aym zamanda onların iradesini sımrlayabilen ortak mekanizma olmaktadır. Bu görii ü savunanlara göre, iktidarın aldıgı kararlar, ortak kararlar olmakta ve uyulması zorunlu olmaktadır. Ama iktidar ilk önce gücünü yani etkinligini kendisinin nesnel ve toplumsal zorunlulugundan alıyor. (Marks). Yönetim, her bir toplumun genel karakteristiğidir. Üretimde insan sadece nesnenin biçimini değiştiriyor, ama aym zamanda kendisinin bilinçli amacım gerçekle tiriyor. Onun bilinçli amacı yasa olarak insanın eylem tarzım ve karakterini belirliyor. Bu amaca insan kendi iradesini veriyor. İnsan iradesinin üretim hareketi ve tarzına bağlı kalması bir defada gerçekleıjmez, süreklidir. Üretimin toplumsal olmasından dolayı üreticilerin iradeleri de toplumsalla ıyor, birbirleri ile bağla ıyor ve ortak irade, ortak çıkar oluşuyor. Her bir toplumsal ya da ortak emek, belli bir orandaki yönetime gereksinim duyar. Bu yönetim, bireysel işler (emek) arasında uyumluluğu oluşturuyor ve bağımsız organların hareketinden farklı olarak tüm üretim organizmasının hareketinin sonucunda oluşmakta olan ortak işleri gerçekleıjtiriyor. Marks'ın söylediği gibi, "geniş boyutlu her türlü ortakla a emek, bireysel etkinliklerio uyum içerisinde çalı masının sağlanması, ayrı ayrı organların etkinliklerinden farklılık gösteren birleşmiş organizmanın çalışmasından doğan genel görevlerin yerine getirilmesi için, şu ya da bu ölçüde yönlendicici bir otoriteye güven duyar. tek bir kemancı kendi kendisinin yöneticisi olur, ama orkestra için bir şefe gerek vardır". (K. Marks, Kapital, Cilt I, S. 345, Sol Yayınları, Ankara). İktidar kendi etkinliğini buradaki zorunluluk ve nesnelliğinden alıyor. Kapitalizmde yönetim burjuvazinin eline geçiyor. İşçi kendi işgücü ile birlikte kendisinin yönetilme fonksiyonunu da kapitaliste satıyor. O sadece üretici olarak üretime katılıyor. Kapitalistin, "bir generalin koroutayı sava alamoda ele almasının zorunluluğu gibi, bizzat üretim alanında koroutayı ele alması vazgeçilmez bir zorunluluk haline gelmiştir." Merkeziyetçilik iktidann genellikle yürütme ogamnda gerçekleıjiyor. Toplumsal üretimin toplumsalla ma sürecinin gelişimi ve bunun kapitalist toplumdaki tekelleıjme biçimi ya da Stalinci sosyalist toplumlarda mülkiyetin aşın devleıjmesi yürütme organının olumsuz ağır basmasına götürür. Böylesi eğilime demokratikleıjmenin iktidardaki gerçekleıjme biçimi olarak parlamentonun yani yasama orgamnın gelişimi engel olabilir. Parlamento ve onun yetkinleşmesi toplumdaki çeşitli sosyal guruplarıo çıkarlanm devlet politikasım ve yürütme organının programını belirlemede hesaba katılmasını, sadece vatandaşın devlet karşısındaki sorumlulugunu değil, bunun diyalektik karşıtı olarak devletin de her bir vatand8 karşısındaki sorumluluğunu sağlayabilir. Tabü ki bu bizim arzumuzdur, ve bunlann gerçekleıjmesi ile ilgili yasalar kabul eder. Yani devletin bu organı bağımsız, özgür görii ve çıkarları sentezleıjtirir ve toplumun gelişmesine hizmet. eden politikayı belirler. Yürütme ve yasama organlannın karşılıklı uyumunu sağlayan devlet yargı v.b. orgamdır. Ama bireyin haklarım, somut ve soyut e itliklerini savunan, sistem olarak avukatlıktır. İktidann demokratik olmasının temelinde nesnel gelişkilerin varolması yeterli değildir, bunları dile getiren hukuksal yasalar da bulunmalıdır. Yine de Montesqeu'nın söylediği gibi, "Demokrasi eşitliği sevmektir. Ama bu sevgiyi geliştirmek için eşitlik yasallandınlmalıdır." Y 8 amıd demokrasi tarzında örgütlendiği toplumda iktidar hukuk aracılığı ile, bir yandan her vatand8 1D eylemini düzenliyor, kontrol ediyor, böylece sosyal ilişkileri merkezileıjtiriyor. Öte yandan, yine hukuk aracılığı ile, ken~isinin bireyler karşısındaki sorumluluğunu düzenliyor. Işte bu noktada, hukuk, iktidar ve vatanda lar arasındaki düzenleme rolü ile nesnel ve diyalektik iç çelişkisini açığa çıkartıyor. Hukuk aracılığı ile iktidar ve birey (dolaylı) ilişkide bulunuyor. c) Kişi Özgürltıgü: Hukukun bu düzenleme rolü ile kendi iç çelişkisini açığa çıkarttığını belirttik. Buradaki zıtlık nedeniyle hukuk, bireyin ve vatand8 1D kendi haklannın nesnel eşitliğinin gerçekleıjmesini düzenliyor. Bu düzenleme sonucu, bireyin eyleminin sonucu, bireyin eyleminin sımn, hak ve özgürlükleri ile sorumlulugu, toplumda olması gereken demokrasinin gerçekleşme oramm yansıtır. Bu anlamda demokrasinin, hukuk ile sağlanmış olmasının da çok kere pratikte bir anlam ifade ettiği, esas olarak bireylerin hak ve özgürlüklerini kullanabilme oranl~nmn demokrasinin gerçekleıjme oranım yansıttığı söylemr. Hukuk kurallan ile düzenlenmiş ve korunmuş olsa da, kişi özgürlüklerinin kullanabilirliğinden, toplumun demokratik olup olmadıgı sorununa açıklık getirilebilir. Toplumun demokratikleıjmesinin en önemli kıstası, kişi hak ve özgürlüklerinin varlığı ile bunların kullanabilme oramdır. Kişi özgürlüğü nedir? Bu anayasa tarafından toplumun ortak çıkarlan ve bütünselliğine bağlı olarak belirlenen (sımrlanan) ve aym zamanda garanti altına alınan, savunulan vatand8 1D bağımsızlığı ve bağımsız olarak eylem hakkı, eylem alamdır. Buna, dünya görii ü belli bir ideolojiyi öğrenmek ve söyleyebilmek, propagandasım gerçekleştirmek ve örgüt kurmak hakkı da dahildir. (Server Tanilli). Kişi hak ve özgürlüğü kavramı, toplumun ekonomik gelişmesi ile doğrud!ill bağlı oldugu için tarihsel, aym zamanda nesneldir. Iktidar, kişi refahım, vatanda ların, sosyal gurup ve sımflann politik aktifliğine, toplumun ekonomik gelişmesine bağlı olarak oluşturup geliştirebilir. Aym zamanda kişi özgürlüğü, sımflı toplumlarda, sınıflano karşılıklı durumuna, bunlar arasındaki güç dengesine ba@ıdır. Öte yandan, kişi özgürlüğü, topluluğun kültür düzeyi ve politik aktifliğine bağlıdır. İktidara katılma ve demokratik merkeziyetçilikte denge sağlanması, halkın kültür düzeyi ve politik aktifliği ile doğrudan ilgilidir. Halkın hukuk bilincinin gelişme düzeyinin de kişi özgürlüğü ile ilişkisini ayrıca vurgulamak gerekiyor. Kişi özgürlüğü, iktidar tarafından güvenceye alınıp, aym zamanda iktidar tarafından hukuk aracılığı ile sımrlandığına göre, bireyin toplum ve iktidar karşısındaki sorumlulugu ile kişi özgürlüğünün sınırlan hukuk aracalığı ile çizildiğiue göre, kişi özgürlüğünün hukuk tarafından sağlandığı koşullarda bile bu özgürlüğün kullanılabilinmesi ancak hukuk bilincinin gelişmesine bağlı oluyor. Aym şekilde iktidann kişi özgürlüklerini hukuka rağmen sınırlandırma

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Milletlerarası Ticaret Odası Değişen Küresel Ekonomi ve Türkiye Toplantısı 7 Mart 2014, İstanbul

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Milletlerarası Ticaret Odası Değişen Küresel Ekonomi ve Türkiye Toplantısı 7 Mart 2014, İstanbul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Milletlerarası Ticaret Odası Değişen Küresel Ekonomi ve Türkiye Toplantısı 7 Mart 2014, İstanbul Saygıdeğer Konuklar, Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, Sayın

Detaylı

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI Uluslararası Arka Plan Uluslararası Arka Plan Birleşmiş Milletler - CEDAW Avrupa Konseyi - Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

Detaylı

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ 209 ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 20 Aralık 1993 tarihli ve 47/135 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

KKTC de EĞİTİM ve ÖĞRENİM. GÖRÜŞLER ve ÖNERİLER

KKTC de EĞİTİM ve ÖĞRENİM. GÖRÜŞLER ve ÖNERİLER KKTC de EĞİTİM ve ÖĞRENİM GÖRÜŞLER ve ÖNERİLER Prof.Dr. Ufuk TANERİ, IOM, HE 2003-03-14 Eğitim-Öğrenim Doğuş anı ndan başlayıp Ömür Boyu süren bir Süreç, yüzyılımız ve gelecek nesiller beklentilerinin

Detaylı

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu v TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ÖNSÖZ Yirmi birinci yüzyılı bilgi teknolojisi çağı olarak adlandırmak ne kadar yerindeyse insan hakları çağı olarak adlandırmak da o kadar doğru olacaktır. İnsan

Detaylı

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim 1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim Türkiye de 2007 genel milletvekili seçimlerine ilişkin değerlendirme yaparken seçim sistemine değinmeden bir çözümleme yapmak pek olanaklı değil. Türkiye nin

Detaylı

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ Mehmet Uçum 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri a. Tartışmanın Arka Planı Ülkemizde, hükümet biçimi olarak başkanlık sistemi tartışması yeni

Detaylı

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: TAKIM ÇALIŞMASI Doç. Dr. Cevat ELMA

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: TAKIM ÇALIŞMASI Doç. Dr. Cevat ELMA Ünite 7 ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: TAKIM ÇALIŞMASI Doç. Dr. Cevat ELMA TAKIM ÇALIŞMASI Takım çalışması, belirli sayıda işgörenin, belirli amaçlarla ve belirli sürelerle bir araya gelip sorunların

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği

Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Mekanizması: Geliştirici İzleme Projesi Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Mekanizması Geliştirici İzleme Projesi Bu çalışma; Adana Ankara

Detaylı

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı 6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) ve Uluslararası Sosyal Güvenlik Teşkilatı(ISSA) işbirliği ile Stratejik İnsan Kaynakları Politikaları ve İyi Yönetişim

Detaylı

KARİYER YÖNETİMİ. Kariyer teorisi iki nokta üzerinde odaklanmaktadır. Öğr. Grv.. M. Volkan TÜRKER

KARİYER YÖNETİMİ. Kariyer teorisi iki nokta üzerinde odaklanmaktadır. Öğr. Grv.. M. Volkan TÜRKER KARİYER YÖNETİMİ Öğr. Grv.. M. Volkan TÜRKER 7 KARİYER YÖNETİMİ Kariyer, bireyin mesleği ile ilgili pozisyonları, çalışma hayatı boyunca peş peşe kullanması ve organizasyonun üst kademelerine doğru ilerlemesidir.

Detaylı

2. HALKLA İLİŞKİLERDE AMAÇLAR VE TEMEL İLKELER 2.1. Halkla İlişkilerde Amaçlar

2. HALKLA İLİŞKİLERDE AMAÇLAR VE TEMEL İLKELER 2.1. Halkla İlişkilerde Amaçlar 2. HALKLA İLİŞKİLERDE AMAÇLAR VE TEMEL İLKELER 2.1. Halkla İlişkilerde Amaçlar Halka ilişkilerin temel amacı, kurum ve kuruluşların ilgili çevreleriyle olumlu ilişkiler kurmasını sağlamak, etkin ve verimli

Detaylı

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı I Türkiye (UN SDSN I Turkey) Bahar ÖZAY UN SDSN I Türkiye Direktörü Antalya, 4 Kasım 2016

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı I Türkiye (UN SDSN I Turkey) Bahar ÖZAY UN SDSN I Türkiye Direktörü Antalya, 4 Kasım 2016 Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı I Türkiye (UN SDSN I Turkey) Bahar ÖZAY UN SDSN I Türkiye Direktörü Antalya, 4 Kasım 2016 1 Birles mis Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri

Detaylı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI 7 Ocak 2015 İstanbul, Sabancı Center Sayın Konuklar, Değerli Basın Mensupları,

Detaylı

KAMU İÇ KONTROL STANDARTLARI UYUM EYLEM PLANI REHBERİ. Ramazan ŞENER Mali Hizmetler Uzmanı. 1.Giriş

KAMU İÇ KONTROL STANDARTLARI UYUM EYLEM PLANI REHBERİ. Ramazan ŞENER Mali Hizmetler Uzmanı. 1.Giriş KAMU İÇ KONTROL STANDARTLARI UYUM EYLEM PLANI REHBERİ 1.Giriş Ramazan ŞENER Mali Hizmetler Uzmanı Kamu idarelerinin mali yönetimini düzenleyen 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu 10.12.2003

Detaylı

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi Murat Çokgezen Prof. Dr. Marmara Üniversitesi 183 SORULAR 1. Ne zaman, nasıl, hangi olayların, okumaların, faktörlerin veya kişilerin tesiriyle ve nasıl bir süreçle liberal oldunuz? 2. Liberalleşmeniz

Detaylı

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 ( TASLAK STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - Polonya İlişkileri; Fırsatlar ve Riskler ( 2016 ) Türkiye; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen

Detaylı

Tarım için yeni bir marka. Adama nın anlamı nedir? Logomuz. Çiftçi Tarım Dünya

Tarım için yeni bir marka. Adama nın anlamı nedir? Logomuz. Çiftçi Tarım Dünya Tarım için yeni bir marka Sizler ile birlikte amaçlarımızı, değerlerimizi, hedeflerimizi ve ilkelerimizi geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu ilkeler global organizasyonumuz ve markamız gibi gelecek stratejilerimizi

Detaylı

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI SN. ABDULLATİF ŞENER İN BASEL-II YE GEÇİŞE İLİŞKİN KONUŞMA METNİ. Değerli Basın Mensupları ve Konuklar;

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI SN. ABDULLATİF ŞENER İN BASEL-II YE GEÇİŞE İLİŞKİN KONUŞMA METNİ. Değerli Basın Mensupları ve Konuklar; DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI SN. ABDULLATİF ŞENER İN BASEL-II YE GEÇİŞE İLİŞKİN KONUŞMA METNİ Değerli Basın Mensupları ve Konuklar; Teknolojik gelişmeler ve liberalleşmelerin etkisiyle, mali kurumlar

Detaylı

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları, Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları, Ankara Forumunun beşinci toplantısını yaptığımız için çok mutluyum. Toplantıya ev sahipliği

Detaylı

KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U

KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U 2 Sayfa 2 1.Ünite Temel Kavramlar ve Anayasal İlkeler KAMU GÖREVLİLERİ Türkiye de Kamu Görevlilerinin Soyağacı Kamu Görevlileri Kamu i Seçilmişler Yükümlüler Gönüllüler

Detaylı

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık İÇİNDEKİLER FİNANS, BANKACILIK VE KALKINMA 2023 ANA TEMA SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA: FİNANS VE BANKACILIK ALT TEMALAR Türkiye Ekonomisinde Kalkınma ve Finans Sektörü İlişkisi AB Uyum Sürecinde Finans ve Bankacılık

Detaylı

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. SİYASAL PARTİLER Siyasi Parti Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Siyasi partileri öteki toplumsal örgütlerden ayıran

Detaylı

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık İÇİNDEKİLER FİNANS, BANKACILIK VE KALKINMA 2023 ANA TEMA SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA: FİNANS VE BANKACILIK ALT TEMALAR Türkiye Ekonomisinde Kalkınma ve Finans Sektörü İlişkisi AB Uyum Sürecinde Finans ve Bankacılık

Detaylı

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3 KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3 - CENTER FOR MIDDLE EASTERN STRATEGIC STUDIES KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS

Detaylı

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni GSO-TOBB-TEPAV Girişimcilik Merkezinin Açılışı Kredi Garanti Fonu Gaziantep Şubesi nin Açılışı Proje Değerlendirme ve Eğitim Merkezi nin Açılışı Dünya Bankası Gaziantep Bilgi Merkezi Açılışı 23 Temmuz

Detaylı

Öğrenci hakkında varsayımlar; Öğretmen hakkında varsayımlar; İyi bir öğretim programında bulunması gereken özellikler;

Öğrenci hakkında varsayımlar; Öğretmen hakkında varsayımlar; İyi bir öğretim programında bulunması gereken özellikler; Dersi iyi planlamak ve etkili sunmak öğrenci başarısını artırmanın ve sınıf düzenini sağlamanın yanında öğretmenin kendine olan güveninin de artmasını sağlar. Öğrenci hakkında varsayımlar; 1. Öğrenci saygılı

Detaylı

KARADAĞ SUNUMU Natalija FILIPOVIC

KARADAĞ SUNUMU Natalija FILIPOVIC VII. ULUSLARARASI BALKAN BÖLGESİ DÜZENLEYİCİ YARGI OTORİTELERİ KONFERANSI 28-30 MAYIS 2012, İSTANBUL Yeni Teknolojiler ve Bunların Yargıda Uygulanmaları Türkiye Cumhuriyeti Hâkimler ve Savcılar Yüksek

Detaylı

IV. Uluslararası Türk-Asya Kongresi Sonuç Raporu

IV. Uluslararası Türk-Asya Kongresi Sonuç Raporu IV. Uluslararası Türk-Asya Kongresi Sonuç Raporu 1. IV. Uluslararası Türk - Asya Kongresi 27-29 Mayıs 2009 tarihleri arasında İstanbul da icra edilmiş ve son derece yapıcı ve samimi bir ortam içerisinde

Detaylı

İş Yerinde Ruh Sağlığı

İş Yerinde Ruh Sağlığı İş Yerinde Ruh Sağlığı Yeni bir Yaklaşım Freud a göre, bir insan sevebiliyor ve çalışabiliyorsa ruh sağlığı yerindedir. Dünya Sağlık Örgütü nün tanımına göre de ruh sağlığı, yalnızca ruhsal bir rahatsızlık

Detaylı

Web:

Web: 6.05.2012 de ÖD-Almanya nın yürütme toplantısı aşağıdaki gündemle ilk oturumunu yaptı. Katılanlar: Neslihan Çelik Sevilay Deniz Gencay Sözüdoğru Fehmi İşleyen Alattin Badır Kazım Önalan Hüseyin Çelik Mazeretli

Detaylı

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA KİTABIN YAZARLARI Prof. Dr. AŞKIN KESER Lisans, yüksek lisans ve doktorasını Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü nde

Detaylı

ÖZEL EGE LKÖ RET M OKULU DO RULARIN DANSI HAZIRLAYAN: YANKI TURGUT DANI MAN Ö RETMEN: AY EGÜL GÜRKAN

ÖZEL EGE LKÖ RET M OKULU DO RULARIN DANSI HAZIRLAYAN: YANKI TURGUT DANI MAN Ö RETMEN: AY EGÜL GÜRKAN ÖZEL EGE LKÖ RET M OKULU DO RULARIN DANSI HAZIRLAYAN: YANKI TURGUT DANI MAN Ö RETMEN: AY EGÜL GÜRKAN zmir,2009 1 TE EKKÜR Bu projede eme i geçen danı man ö retmenim Ay egül Gürkan a, sunum hazırlamamda

Detaylı

ORMAN ENDÜSTRİ POLİTİKASI DERS 3

ORMAN ENDÜSTRİ POLİTİKASI DERS 3 ORMAN ENDÜSTRİ POLİTİKASI DERS 3 1-ORMAN ÜRÜNLERİ ENDÜSTRİ POLİTİKASI UYGULAMA SİSTEMLERİ 2-ORMAN ÜRÜNLERİ ENDÜSTRİ POLİTİKASININ OLUŞUMUNDA ETKİLİ OLAN KURUM VE KURULUŞLAR ORMAN ÜRÜNLERİ ENDÜSTRİ POLİTİKASININ

Detaylı

İL UYUŞTURUCU KOORDİNASYON KURULLARI VE İL UYUŞTURUCU EYLEM PLANLARI

İL UYUŞTURUCU KOORDİNASYON KURULLARI VE İL UYUŞTURUCU EYLEM PLANLARI İL UYUŞTURUCU KOORDİNASYON KURULLARI VE İL UYUŞTURUCU EYLEM PLANLARI Uyuşturucu sorununun çok boyutlu olması, mücadelenin ilgili kurumlar arasında etkili bir işbirliği ve koordinasyon çerçevesinde yürütülmesini

Detaylı

Bölüm I: Eğitim Program Özeti

Bölüm I: Eğitim Program Özeti Bölüm I: Eğitim Program Özeti Eğitim Adı Yeni Türk Ticaret Kanunu na Uyum Stratejileri: Eğitim Kapsamı Kurumsal Yönetim ilkeleri açısından değerlendirildiğinde, Yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK) çerçeve yasa

Detaylı

Mercer küresel/yerel bazda yılda 700 ün üzerinde İK nın farklı konularında araştırma yapmaktadır.

Mercer küresel/yerel bazda yılda 700 ün üzerinde İK nın farklı konularında araştırma yapmaktadır. İnsan Kaynaklarının Dönüşümü 2010 Araştırması Sonuçları www.mercer.com 2010 PERYÖN & Mercer İK Dönüşümü Araştırması Mercer küresel/yerel bazda yılda 700 ün üzerinde İK nın farklı konularında araştırma

Detaylı

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY CHP Bodrum İlçe Başkanı Recai Seymen, 29 Kasım Pazar günü yapılacak olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İlçe Kongresinde ilçe başkanlığına tekrar aday olduğunu

Detaylı

DİASPORA - 13 Mayıs

DİASPORA - 13 Mayıs DİASPORA - 13 Mayıs 2015 - Sayın Başkonsoloslar, Daimi Temsilciliklerimizin değerli mensupları, ABD de yerleşik Diasporalarımızın kıymetli temsilcileri, Bugün burada ilk kez ABD de yaşayan diaspora temsilcilerimizle

Detaylı

TKP-1920 nin 1 Mayıs 2015 Mitinglerine ve 7 Haziran Seçimlerine Çağrısı

TKP-1920 nin 1 Mayıs 2015 Mitinglerine ve 7 Haziran Seçimlerine Çağrısı TKP-1920 nin 1 Mayıs 2015 Mitinglerine ve 7 Haziran Seçimlerine Çağrısı İş ve aş için, Demokrasi ve özgürlük için, barış sürecinin ilerlemesi için, 7 Haziran seçimlerinde HDP yi desteklemek için, Haydin

Detaylı

TED den, Siyasete Eğitimde Mutabakat Çağrısı

TED den, Siyasete Eğitimde Mutabakat Çağrısı TED den, Siyasete Eğitimde Mutabakat Çağrısı Seçim değil, nesil kurtarma zamanı diyen TED, 7 Haziran genel seçimleri sonrası için eğitimde mutabakat çağrısında bulundu. TED, Ulusal Eğitim Programı ile

Detaylı

HALKLA İLİŞKİLERİN AMAÇLARI

HALKLA İLİŞKİLERİN AMAÇLARI HALKLA İLİŞKİLERİN AMAÇLARI Genel olarak belirli bir amaç için çalışan kişiler topluluğu olarak tanımlayabileceğimiz organizasyonun, halkla ilişkiler açısından hedefi, ürün veya hizmetini kullanacak kişilerin

Detaylı

Şiddete Karşı Kadın Buluşması 2

Şiddete Karşı Kadın Buluşması 2 Şiddete Karşı Kadın Buluşması 2 Evde, Okulda, Sokakta, Kışlada, Gözaltında Şiddete Son 18-19 Mart 2006, Diyarbakır ŞİDDETE KARŞI KADIN BULUŞMASI 2 EVDE, OKULDA, SOKAKTA, KIŞLADA, GÖZALTINDA ŞİDDETE SON

Detaylı

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ 12 NİSAN 2013-KKTC DR. VAHDETTIN ERTAŞ SERMAYE PIYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ Sayın

Detaylı

GENEL BAŞKANIN MESAJI

GENEL BAŞKANIN MESAJI GENEL BAŞKANIN MESAJI Küresel ekonomik kriz, ekonomiyi kalıcı olarak küresel dünyanın birinci önceliği haline getirdi. İkibinli yılların ilk dönemine yıkıcı bir savaş olan ABD nin Irak işgali damgasını

Detaylı

REKABET KURUMU, ÖZERKLİK VE İŞLEVSELLİK

REKABET KURUMU, ÖZERKLİK VE İŞLEVSELLİK REKABET KURUMU, ÖZERKLİK VE İŞLEVSELLİK Ersen YAVUZ Devlet kurma becerimiz, batırdıklarımızı bilinçle gözardı ederek, sürekli bir öğünme vesilesidir bizim için. Devlet kurmadaki beceri söylemini daha ileri

Detaylı

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED), projelerin çevre ve sağlık üzerindeki etkilerinin belirlenmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasını sağlayan ve

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED), projelerin çevre ve sağlık üzerindeki etkilerinin belirlenmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasını sağlayan ve Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED), projelerin çevre ve sağlık üzerindeki etkilerinin belirlenmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasını sağlayan ve aynı zamanda karar alma süreçlerinde katılımcı bir yaklaşım

Detaylı

TÜRKİYE'DE BELEDİYE HİZMETLERİNİN ÖZELLEŞ~sİüZERENE

TÜRKİYE'DE BELEDİYE HİZMETLERİNİN ÖZELLEŞ~sİüZERENE TÜRKİYE'DE BELEDİYE HİZMETLERİNİN ÖZELLEŞ~sİüZERENE Tunay KÖKSAL 1970'1i yıllann sonuna doğru kamu kuruiu lannın qın ekilde büyümesinden kaynaklanan olumsuzluklan gidermek amacıyla, bqta ABD ve İngiltere

Detaylı

HALKLA İLİŞKİLER KRİZ DÖNEMLERİNDE HALKLA İLİŞKİLER

HALKLA İLİŞKİLER KRİZ DÖNEMLERİNDE HALKLA İLİŞKİLER HALKLA İLİŞKİLER KRİZ DÖNEMLERİNDE HALKLA İLİŞKİLER Psikolojik olarak insanların kriz yaşayabileceği gibi toplumlar, işletmeler vb. kuruluşlar da kriz yaşayabilir. Psikoloji de kriz, bireyin tehdit ediliyor

Detaylı

Üniversiteler İş Sağlığı ve Güvenliği Platformu İzmir 11.12.2015 - KOÇ ÜNİVERSİTESİ

Üniversiteler İş Sağlığı ve Güvenliği Platformu İzmir 11.12.2015 - KOÇ ÜNİVERSİTESİ Üniversiteler İş Sağlığı ve Güvenliği Platformu İzmir 11.12.2015 - KOÇ ÜNİVERSİTESİ Biz kimiz Neden platform? Üniversitelerde; İSG farkındalığını nasıl arttırabiliriz? İSG kültürünü nasıl geliştirebiliriz?

Detaylı

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U) KISA ÖZET

Detaylı

DERS PROGRAMININ UYGULAMA ESASLARI

DERS PROGRAMININ UYGULAMA ESASLARI DERS PROGRAMININ UYGULAMA ESASLARI I. GİRİŞ Eğitim, Kosova nın toplumsal, siyasi ve ekonomik gelişmesinin etki alanını temsil eder. Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı (EBTB) savaşın bitiminden sonra

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...XIII KISALTMALAR...XXI TABLOLAR

Detaylı

ISSAI UYGULAMA GİRİŞİMİ 3i Programı

ISSAI UYGULAMA GİRİŞİMİ 3i Programı ISSAI UYGULAMA GİRİŞİMİ 3i Programı 3i Programme Taahhütname ARKA PLAN BİLGİSİ Temel denetim alanları olan mali denetim, uygunluk denetimi ve performans denetimini kapsayan kapsamlı bir standart seti (Uluslararası

Detaylı

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir. Sevgili Meslektaşlarım, Kıymetli Katılımcılar, Bayanlar ve Baylar, Akdeniz bölgesi coğrafyası tarih boyunca insanlığın sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimine en çok katkı sağlayan coğrafyalardan biri

Detaylı

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı Fikret BABAYEV * Sayın Başkan, değerli katılımcılar! Öncelikle belirtmek isterim ki, bugün bu faaliyete iştirak etmek ve sizlerle bir arada bulunmak benim için büyük bir mutluluktur. Bu toplantıya ve şahsıma

Detaylı

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 ( STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 Yeni Dönem Türkiye - Suudi Arabistan İlişkileri: Kapasite İnşası ( 2016, İstanbul - Riyad ) Türkiye 75 milyonluk nüfusu,

Detaylı

ZAMAN YÖNETİMİ. Gürcan Banger

ZAMAN YÖNETİMİ. Gürcan Banger ZAMAN YÖNETİMİ Gürcan Banger Zamanım m yok!... Herkes, zamanının yetersizliğinden şikâyet ediyor. Bu şikâyete hak vermek mümkün mü? Muhtemelen hayır!... Çünkü zaman sabit. Hepimizin sahip olduğu zaman

Detaylı

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ T.C. Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi vturker@marmara.edu.tr 10. DERS İKY - Teknik (Fonksiyonel) Kapsamı 6. Fonksiyon: KARİYER YÖNETİMİ (DEVAMI) Kariyer Aşamaları (4 Adet)

Detaylı

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır KSS Söyleşileri Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) Çevre Projeleri Koordinatörü Ferda Ulutaş ile Vakfın faaliyetleri, kurumsal sosyal sorumluluk

Detaylı

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem NEDEN Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem YERLi VE MiLLi BiR SiSTEM Türkiye, artık daha büyük. Dünyada söz söyleyen ülkeler arasında. Milletinin refahını artırmaya başladı. Dünyanın en büyük altyapı

Detaylı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUHARREM YILMAZ IN DEMOKRASİNİN KURUMSALLAŞMASI VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUHARREM YILMAZ IN DEMOKRASİNİN KURUMSALLAŞMASI VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUHARREM YILMAZ IN DEMOKRASİNİN KURUMSALLAŞMASI VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI 27 Kasım 2013 The Marmara Taksim Oteli, İstanbul Sayın Konuklar, Değerli

Detaylı

İSTANBUL SANAYİ ODASI 12. SANAYİ KONGRESİ. 30 Nisan 2014

İSTANBUL SANAYİ ODASI 12. SANAYİ KONGRESİ. 30 Nisan 2014 İSTANBUL SANAYİ ODASI 12. SANAYİ KONGRESİ 30 Nisan 2014 15 MAYIS 2014 Geçmişten bugüne sadece sanayinin ve sanayicinin sorunlarına yönelik dar bir bakış açısına sahip olmayı asla uygun görmedik. Geçmiş,

Detaylı

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba 1.1 Ara rman n Amac Ara rmada, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba olarak hizmet vermekte olan; 1. Bütçe ve Performans Program ube Müdürlü ü 2. Stratejik Yönetim ve Planlama

Detaylı

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ Furkan Güldemir, Okan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Tarihsel Süreç Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık

Detaylı

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Üçüncü Birleşmiş Milletler Konut ve Sürdürülebilir Kentsel Gelişme Konferansı Habitat III 17-20 Ekim 2016, Kito Sayfa1

Detaylı

MALİTÜRK DENETİM VE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

MALİTÜRK DENETİM VE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş. Misyon ve Vizyonumuz Müşterilerine en yüksek standartlarda kişisel hizmetler sağlamaya adanmış profesyonel kadro ile küresel bir iş ağı oluşturmaktır. Türkiye nin, yakın gelecekte AB ile üyeliğe varabilecek

Detaylı

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ 16 Prof. Dr. Atilla ERALP KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ Prof. Dr. Atilla ERALP ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Kopenhag Zirvesiyle ilgili bir düşüncemi sizinle paylaşarak başlamak

Detaylı

İÇ KONTROL. ç Kontrol Dairesi. I lda Arslan. 2 ubat 2009 / ISPART A

İÇ KONTROL. ç Kontrol Dairesi. I lda Arslan. 2 ubat 2009 / ISPART A İÇ KONTROL ç Kontrol Dairesi I lda Arslan 2 ubat 2009 / ISPART A İç Kontrol Tanım ç Kontrol, kurumlar n, yöneticileri ve çal anlar taraf ndan uygulanan; kurumlar n hedeflerinin el de edilmesinde gereken

Detaylı

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. 28 Nisan 2014 Basın Toplantısı Metni ; (Konuşmaya esas metin) Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. -- Silahlı Kuvvetlerimizde 3-4 yıldan bu yana Hava Kuvvetleri

Detaylı

EUROSAI-ARABOSAI ÜÇÜNCÜ ORTAK KONFERANSI VE ABU DHABİ DEKLARASYONU

EUROSAI-ARABOSAI ÜÇÜNCÜ ORTAK KONFERANSI VE ABU DHABİ DEKLARASYONU EUROSAI-ARABOSAI ÜÇÜNCÜ ORTAK KONFERANSI VE ABU DHABİ DEKLARASYONU İsa CAN GİRİŞ INTOSAI bünyesinde faaliyet gösteren bölgesel çalışma gruplarından olan Avrupa Sayıştayları Birliği (EUROSAI) ve Arap Sayıştayları

Detaylı

Tasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor?

Tasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor? Tasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor? Doç.Dr. Nilgün GÖRER TAMER (Şehir Plancısı) Her fakülte içerdiği bölümlerin bilim alanına bağlı olarak farklılaşan öznel

Detaylı

Eczacının Sağlık Sektöründeki Konumu ve. Mesleğin Genel Sorunları

Eczacının Sağlık Sektöründeki Konumu ve. Mesleğin Genel Sorunları BÖLÜM III Eczacının Sağlık Sektöründeki Konumu ve Mesleğin Genel Sorunları Eczacı, ilaç ve hammadde elde etmede, farmasötik madde ve müstahzar yapımında, çeşitli ilaç analizlerinde, ilacın tanınması ve

Detaylı

Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmaları: Yatırım Kavramı ve En Çok Gözetilen Ulus Kayıtları

Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmaları: Yatırım Kavramı ve En Çok Gözetilen Ulus Kayıtları Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmaları: Yatırım Kavramı ve En Çok Gözetilen Ulus Kayıtları Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması (YKTK) Anlaşmaları veya dünyada bilinen diğer adıyla

Detaylı

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI Portal Adres 2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI : www.salom.com.tr İçeriği : Gündem Tarih : 31.10.2018 : http://www.salom.com.tr//haber-108505-2_israil_ve_yahudilik_konferansi_bandirmada_gerceklesti.html

Detaylı

YATIRIM FİNANSMAN MENKUL DEĞERLER A.Ş. YATIRIM DANIŞMANLIĞI FAALİYETİ ÇIKAR ÇATIŞMASI POLİTİKASI

YATIRIM FİNANSMAN MENKUL DEĞERLER A.Ş. YATIRIM DANIŞMANLIĞI FAALİYETİ ÇIKAR ÇATIŞMASI POLİTİKASI YATIRIM FİNANSMAN MENKUL DEĞERLER A.Ş. YATIRIM DANIŞMANLIĞI FAALİYETİ ÇIKAR ÇATIŞMASI POLİTİKASI 02.02.2015 A. Amaç Yatırım Finansman Menkul Değerler A.Ş. (Kurum) Sermaye Piyasası Kanunu çerçevesinde yatırım

Detaylı

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI 2023 e 10 Kala Kamu Üniversite Sanayi İşbirliği Bölgesel Toplantısı nda konuya yönelik düşüncelerimi ifade etmeden önce sizleri, şahsım ve İstanbul

Detaylı

I. GİRİŞ II. UZAK HEDEFLER. Üçüncü sınıf ders programının hedefleri:

I. GİRİŞ II. UZAK HEDEFLER. Üçüncü sınıf ders programının hedefleri: I. GİRİŞ Eğitim, Kosova nın toplumsal, siyasi ve ekonomik gelişmesinin etki alanını temsil eder. Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı (EBTB) savaşın bitiminden sonra başlayan, en gelişmiş uluslar arası

Detaylı

İç talebin kontrol edilmesine yönelik atılan adımlar, doğal olarak cari açığı geriletirken, ekonomiyi soğuttu.

İç talebin kontrol edilmesine yönelik atılan adımlar, doğal olarak cari açığı geriletirken, ekonomiyi soğuttu. 2011 yılında olduğu gibi 2012 yılında da küresel ekonomi yılı kriz ortamı içerisinde geçirmiştir. 2012 yılının sonlarına doğru küresel krizin psikolojik yönleri zayıflarken, beklentiler iyimserliğe doğru

Detaylı

EMO GENÇ İZMİR ŞUBE BİLDİRİSİ NASIL BİR EMO GENÇ?

EMO GENÇ İZMİR ŞUBE BİLDİRİSİ NASIL BİR EMO GENÇ? EMO GENÇ İZMİR ŞUBE BİLDİRİSİ NASIL BİR EMO GENÇ? Elektrik, elektrik elektronik, elektronik haberleşme, bilgisayar ve biyomedikal mühendisliği lisans bölümü öğrencilerinin örgütü EMO GENÇ dördüncü kurultayını

Detaylı

Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane

Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane Dünyada yaşanan ekonomik kriz liderlik stillerinde de değişikliğe yol açtı. Hay Group'un liderlik stilleri üzerine yaptığı araştırmaya göre, özellikle

Detaylı

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI Sayın Katılımcılar, değerli basın mensupları Avrupa Konseyi

Detaylı

BM Güvenlik Konseyi nin Yeniden Yapılandırılması

BM Güvenlik Konseyi nin Yeniden Yapılandırılması Dr. Selman ÖĞÜT Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi 21. Yüzyılda Uluslararası Hukuk Çerçevesinde BM Güvenlik Konseyi nin Yeniden Yapılandırılması İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...

Detaylı

Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler

Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler Geçtiğimiz ay Suriye de Irak Şam İslam Devleti ve diğer muhalif güçler arasında yaşanan çatışmaya ilişkin, Suriye Devrimci Sol

Detaylı

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ DANIŞMA VE İZLEME KONSEYİ NİN OLUŞUMU, TOPLANMASI VE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI TÜZÜĞÜ

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ DANIŞMA VE İZLEME KONSEYİ NİN OLUŞUMU, TOPLANMASI VE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI TÜZÜĞÜ TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ DANIŞMA VE İZLEME KONSEYİ NİN OLUŞUMU, TOPLANMASI VE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI TÜZÜĞÜ (3.2.2015 - R.G. 20 - EK III - A.E. 107 Sayılı Tüzük) TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ DAİRESİ

Detaylı

Hepinizi Şahsım, Yönetim Kurulum ve etkinliğe emeği geçenler adına selamlıyorum.

Hepinizi Şahsım, Yönetim Kurulum ve etkinliğe emeği geçenler adına selamlıyorum. 1.İZMİR KOBİLER VE BİLİŞİM KONGRESİ TÜRKİYE BİLİŞİM DERNEĞİ GENEL BAŞKANI RAHMİ AKTEPE NİN AÇILIŞ KONUŞMASI 3 KASIM 2018/İZMİR Sayın İzmir Sanayi Odası Başkanım, Sayın Ege Bölgesi Sanayi Odası 2.Başkanım,

Detaylı

Türkiye de çocuk, çocuk olmak ve. Türkiye de Çocuk Çalışmaları Konferansı 25.01.2013, ODTÜ Emrah Kırımsoy

Türkiye de çocuk, çocuk olmak ve. Türkiye de Çocuk Çalışmaları Konferansı 25.01.2013, ODTÜ Emrah Kırımsoy Türkiye de çocuk, çocuk olmak ve Türkiye de Çocuk Çalışmaları Konferansı 25.01.2013, ODTÜ Emrah Kırımsoy Türkiye de çocuk, çocuk olmak ve Mitler «Gelecek nesil!» «Bugünün küçüğü yarının büyüğü.» «Çocuklar

Detaylı

PERFORMANS DEĞERLEME VE KARİYER YÖNETİMİ

PERFORMANS DEĞERLEME VE KARİYER YÖNETİMİ PERFORMANS DEĞERLEME VE KARİYER YÖNETİMİ «Hiçbir müşteri ürünü satın almaz, ürünün kendisi için yapabileceklerini satın alır.» P.F. Drucker 2 Hayat adeta bir ölçüm ve değerleme sürecidir. Performans Değerleme;

Detaylı

2008 yılında gönüllü çabalarla kurulan Uluslararası Şeffaflık Derneği ülkenin demokratik, sosyal ve ekonomik yönden gelişimi için toplumun tüm

2008 yılında gönüllü çabalarla kurulan Uluslararası Şeffaflık Derneği ülkenin demokratik, sosyal ve ekonomik yönden gelişimi için toplumun tüm 2008 yılında gönüllü çabalarla kurulan Uluslararası Şeffaflık Derneği ülkenin demokratik, sosyal ve ekonomik yönden gelişimi için toplumun tüm kesimlerinde şeffaflık, dürüstlük ve hesap verebilirlik ilkelerini

Detaylı

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Bashar al-assad ın Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ve Bayan Hayrünnisa Gül onuruna verilen Akşam Yemeği nde yapacakları konuşma 15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye

Detaylı

Daha iyi, daha sorunsuz, daha kolay, daha cazip, daha ekonomik olana ulaşabilmek içinse;

Daha iyi, daha sorunsuz, daha kolay, daha cazip, daha ekonomik olana ulaşabilmek içinse; Soruna yol açan temel nedenleri belirlemek için bir yöntem: Hata Ağacı Sorun hayatta olmanın, sorunu çözmeye çalışmak daha iyiye ulaşma çabalarının göstergesi. Sorunu sıkıntı veren, olumsuz olay ya da

Detaylı

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ ÇERÇEVE SUNU Gülçiçek ÖZKORKMAZ Başkanlık Baş Danışmanı Mukim Özel Temsilciler Direktörü ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI ve TÜRKİYE ÜZERİNE

Detaylı

TRANSFER FİYATLANDIRMASI KURUM - ORTAK BORÇ İLİŞKİLERİ

TRANSFER FİYATLANDIRMASI KURUM - ORTAK BORÇ İLİŞKİLERİ TRANSFER FİYATLANDIRMASI UYGULAMASINDA BAZI SORUNLAR KURUM - ORTAK BORÇ İLİŞKİLERİ 5 TRANSFER FİYATLANDIRMASI UYGULAMASINDA BAZI SORUNLAR KURUM - ORTAK BORÇ İLİŞKİLERİ Giriş: Bilindiği üzere, 5520 sayılı

Detaylı

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS 2018 Afrika Ülkelerinin Değerli Büyükelçileri, Sayın Valim, Belediye Başkanım, İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Değerli

Detaylı

DEĞİŞİM YÖNETİMİ. Doç.Dr.ARZU UZUN

DEĞİŞİM YÖNETİMİ. Doç.Dr.ARZU UZUN DEĞİŞİM YÖNETİMİ Doç.Dr.ARZU UZUN DEĞİŞEN DÜNYA Bilgi Toplumu Sanayi Toplumu İlkel Toplum Tarım Toplumu Değişen Dünyada Değişen İhtiyaçlar Toplumsal Yaşamın Karmaşıklaşması Gereksinimlerin Farklılaşması

Detaylı

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. Ortak yönetim- birlikte yönetmek anlamına gelir ve içinde yönetimden

Detaylı

EGE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İÇ DENETİM BİRİMİ BAŞKANLIĞI KALİTE GÜVENCE VE GELİŞTİRME PROGRAMI

EGE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İÇ DENETİM BİRİMİ BAŞKANLIĞI KALİTE GÜVENCE VE GELİŞTİRME PROGRAMI EGE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İÇ DENETİM BİRİMİ BAŞKANLIĞI KALİTE GÜVENCE VE GELİŞTİRME PROGRAMI KISALTMALAR Başkanlık : Ege Üniversitesi İç Denetim Birim Başkanlığı Üst Yönetici : Ege Üniversitesi Rektörü

Detaylı

Çok geç kalmış bir solun içinde olan bizlerin de geç kalmış olması şaşırtıcı değil

Çok geç kalmış bir solun içinde olan bizlerin de geç kalmış olması şaşırtıcı değil Paris teki toplantıdan bende kalanlar şunlar oldu. 1. Güzel bir toplantıydı. Otuz yıldır görmediğim bir arkadaşı gördüm. Bazı arkadaşlar ile geçmişte görüşmüşüm ama ben hatırlayamadım. 2. İllegal bir yapının

Detaylı

Berlin Katılım gelişmesinin durumu ve perspektifler

Berlin Katılım gelişmesinin durumu ve perspektifler Berlin Katılım gelişmesinin durumu ve perspektifler Hella Dunger-Löper Staatssekretärin für Bauen und Wohnen 1 Katılım (Latince: Katılım). Genel olarak: Katılım, vatandaşların ortak (siyasi) sorunların

Detaylı