KOMÜNAR ÖZGÜR YA AM Kas m-aral k-ocak l-6 Say 48 Üç Ayl k deolojik-teorik Dergi
|
|
- Serkan Ak
- 8 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 2005 Kas m-aral k-ocak l-6 Say 48 KOMÜNAR Sosyalizmden Ku ku Duymak nsandan ve Onun Gelece inden Ku ku Duymakt r YA KAP TAL ZM Üç Ayl k deolojik-teorik Dergi YA ÖZGÜR YA AM
2 NDEK LER... Kapitalizm En Geli mi ve Kurumla Zor Temelinde Bir Art k-de er, Birikim Tarz r Gerçe in Dili Olarak Sanat Ve Edebiyat...3 Son Kölelik Düzeni: KAP TAL ST MODERN TE...12 Kapitalizm, Devlet ve ktidar n Neresindedir?...24 Kapitalist Modernitenin Dinsel ölenleri: ÜÇ S LER...37 Kapitalist Modernitenin Resmi deolojisi: L BERAL ZM...52 Kapitalist Modernite Döneminde Kültür ve Ahlak n Ba ca Özellikleri...76 Gerçek Bir Halk Sava : N DEVR...90
3 KOMÜNARDAN 2005 in Aral k ay ndan bu yana 48. say ç karan dergimizin yay m hayat n 6. y na girerken yeniden yolda larla birlikte olman n onuru ile merhaba diyoruz. Yolda lar Geçti imiz 2010 y nda, halk z ve mücadelemiz aç ndan kader-belirleyici geli meler ya anm r. Özellikle Kuzey de sömürgecilik, ya am n her alan nda soyk dayat rken, Önder APO nun perspektifleri ve fiili öncülü ü ile Partimiz ve Halk z, bu y l içinde dü ma- n sadece ulusal boyutta de il uluslararas alanda da darbe yemesini ve hesaplar n bozulmas sa lad. Önderli imizin belirledi i 1 Haziran hamlesi ile mücadelemizin 4. döneme girmesi, 35 ll k dirili ve kurulu mücadelesi aç ndan bir dönüm noktas oldu. KCK operasyonlar ve yarg lamalar na ba olarak geli tirilen askeri operasyonlar n kar na böylesi bir hamle ile ç lmas, sadece TC nin de il PKK yi de tasfiye edece ini sanan tüm güçlerin hesaplar bozdu. Bu nedenle de Türkiye- ran, Suriye, Irak ya da Güney Kürdistan ve Türkiye- srail ili kileri yeni düzenlemelerle kar kar ya kald. Önderli imizin pe pe e geli tirdi i eylemsizlik kararlar ve Demokratik Özerklik statüsünün hayata geçirilmesi ça Türkiyeli güçleri, ABD ve AB siyasetini Kürt sorununun tart lmas içerisine aktif olarak çekti. Bütün bu vb. geli meler, devletin ve dayand güçlerin hesaplar bozdu u için AKP hükümeti önemli bir paniklemeyi ya amaya devam ediyor. imdi 2011 y ile birlikte, bir yan tasfiye di er yan da demokratik çözüm olan s rat köprüsü gibi bir sürecin içerisine giriliyor. Bu nedenle iyi temennilerle yeni bir y la girmekten ziyade, özgürlükteki srar ortaya koyan örgütlenme ve eylem düzeyini yakalama çabas elden b rakmamak gerekiyor. Dü man n tüm oyunlar bozmak, ayn zamanda onu azg nla rmak ya da pani e kap lmas na neden olmak anlam na gelir. O nedenle de azg nla abilecek olan dü man gerçekli ine kar en kapsaml gerilla ve devrimci halk sava na göre haz rlan rken onun, en ince-sinsi tasfiye yöntemlerine kar da uyan k olmak gerekiyor. Uyan kl k bilinç demektir. Sinsilik ise liberalizm silah yla donanm dü man n kar bile kendi hizmetine sokacak tecrübesinin olmas anlam na gelir. Bu nedenle 2011 y n iki a keskin b çak gibi olan özelliklerini dikkate alarak, kar oldu umuz kapitalizmin bir tak m temel özelliklerine dikkat çekecek konulara yer verdik. Çünkü özgürlü ün yolu anti-kapitalist mücadeleden geçiyor. Liberalizmin tüm oyunlar bo a ç karacak bilinç donan, özgürlük kazan mlar n teminat anlam na geliyor. Bunun için sadece insan ve toplumu de il, onlarla ilgili olan her eyi tüketim cenderesine alan kapitalist moderniteyi tan mak ve ona kar mücadele etmek demokratik uygarl kç çizginin bir gere i olmaktad r. te bu nedenle sadece yakla an seçimlere haz rlanmak ya da sadece demokratik anayasa çal malar yürütmek de il, tüm toplumsal alanlar n kapitalizme kar örgütlenmesi, demokratik özerkli in ya amsalla rman n bir gere i olmaktad r. Ancak bu ekilde Önderli imizin de belirtti i gibi 2011 y Kürt sorunun demokratik ve bar l çözümünün geli ti i bir y l olabilir. Bu nedenle de Bütün halk z demokratik seferberlik ruhuyla hareket etmeli dir. te böylesi bir görev yakla ve bilinciyle 2011 y demokratik seferberlik y olmal r. diyerek ba ta Önderli imiz, halk z ve yolda lar n yeni y kutluyoruz. Devrimci selam ve sayg lar zla
4 Say KOMÜNAR GERÇE N D OLARAK SANAT VE EDEB YAT Ya am büyük bir olaya dönü türmek, ya am bir ulusa ve insanl a mal etmek insan n kendi elindedir. Bizim bütünüyle ba- armak veya yapmak istedi imiz de budur. Bizim yapt z, ya am ulusla rmak, sosyalle tirmek, kültüre kavu turmak, çekici ve ya an r k lmakt r. Çocuklar gibi kendini kan- rarak, a layarak, s zlayarak, ac nd rarak, sorun k larak bir yere var lamaz; çözümleyici olmad ktan, görevlerde belli bir ilerleme olmad ktan sonra hiçbir yere var lamaz. Büyük bir duyarl kla, oldukça ilerletici bir yakla- mla, sorumluluk anlay gösterdik. Çaba dedi iniz böyle sergilenir. Öyle ki, en hayati dersleri ve cesareti verdiklerimizin bile, bizi ve kendilerini nas l çarçur ettiklerini görüyoruz. Bunlar sadece kendilerini kolayca dü mana kapt yorlar. Verilen cesaretten bunu anl yorlar. Sadece ucuz ahkâm kesiyorlar. Halbuki bizim yakla mlar zdan hiçbir zaman böyle sonuç ç kar lamaz. Abdullah ÖCALAN Art k bu bir terbiye meselesidir. Bir arkada ailesine, Siz neden beni büyük bir terbiyesiz gibi yeti tirdiniz diye mektup yazm. Do rudur. Bize büyük bir terbiyesiz gibi yeti tirilmenin ac çektiriyorlar. Bütün çabalar z ancak s rl sonuç alabiliyor. Bunlara kocam bebekler diyoruz. Cücele me dedi imiz olay, iyi bir ya am biçimi de ildir. Devrimde cücelik bir hastal kt r. Siyasi mücadelede cücelik hastal, özellikle devrimci büyümeyi sa layamayan n içine dü ece i durumdur ve yayg nca ya an lan da budur. Ki i ne yap p edip kendini büyütmeyi bilecektir. Devrimci büyüme, askeri büyüme, siyasi büyüme olmadan ya amak zordur. Gücü varsa herkes kendisini yeti tirsin. Bunu sap- rmaya, böyle çok çe itli sübjektif niyetlerle bo a ç karmaya gerek yok. Bununla hiçbir ey kazan lamaz. Parti de erleri kar nda lay k olmamak; ne kadar tutars z, ciddiyetten yoksun, ger- 3
5 KOMÜNAR çeklerin fark nda olmayan havai bir tip olundu unu gösterir. Bunlar da böyle bir mücadele sanat nda hiç yol alamazlar. Gerçeklerin Dili Sapt rmay Kabul Etmez. Gerçeklerin Dili Hep Ciddidir Biz zaten a rl kl olarak, Kürt ki ili ini bir yalanc n dili olmaktan ç karmak istedik. Demagojik bir dil olmaktan, gerçeklerle ba lant kaybetmi bir ki ili in dili olmaktan karmak istedik. Bunun tam tersine, temel de erlerle ba lant kurdurmaya, ya amla, özellikle ya am n temel sosyal, siyasal ve askeri yanlar yla ili ki kurdurmaya büyük özen gösterdik. deolojik-teorik Dergi Gerçe in Dilinin En Basit fadesini Buldu u Olay, Hitabettir Devrim, en ciddi sanat oldu una göre, devrimin hitabeti çok güçlü ve geli kin olmak durumundad r. Devrimci dönemler ayn zamanda güçlü hitabet dönemleridir. Devrimin temel sorunu siyasald r denilir. Siyaset ise yar yar ya hitabettir. Bütün güçlü siyasal olu umlar ve devletler ortaya ç kt nda, güçlü hatipler de ortaya ç kar. Hatta böylesi dönemlerde büyük bir hitabet yar ba lar. Bir Roma ça, bütünüyle hitapt r; yine klasik Yunan ça büyük hitabet ça r. slamiyet in do unda büyük bir Arap hitabeti, belagat vard r. Nereden bakarsan z bak n, bütün önemli altüst olu dönemleri, ç süreçleri, güçlü bir hitabetle ba lar. Örne in, bir Kur an n dili bile, büyük belagat ve hitabet örne idir. Ayetlerin, ezanlar n okunmas hep hitabettir. Yine Türk parlamentosu kuruldu unda, Mustafa Kemal nas l hitap ediyor! sacas ya am yak ndan ilgilendiren her önemli temel siyasal iddia, güçlü bir hitabetle yürütülüyor. Kürt insan, hitap aç ndan tam bir sa r dilsiz, konu amaz veya en b kt, en kaç rt tarz sergiliyor. Ne Kürtçe, ne Türkçe, ne de Arapça y konu abiliyor. Hitap dili olmak urada kals n, normal bir konu ma diline bile sahip de il. Mesela, parti kadrolar n konu malar gerek örgütlemede, gerekse e itim ve emir-komutada çok yetersizdir. Çok zarar veriyor. Hitabet tarz parçalay r, kaç rt r, özü aç a ç karmaktan uzakt r. Hitap, bir üsluptur, bir d ar ya yans biçimidir. Hitap, bir sanatt r. Öz olmazsa, birikim olmazsa, isterseniz ku dilini kullan n, bülbül olun, yine de etkili olamazs z. Güçlü Konu abilmek çin Muhteva, nanç Ve Azim Gereklidir Bunlar olmad ktan sonra nas l konu acaks z? Nas l hakim bir hitaba sahip olacaks z? Da k, sistemsiz birikimsiz ki ilikler konu amaz ve sa lam bir tarz sergileyemezler. Bu dersi insan za uygulamak demek, yar yar ya dilini tutup d ar ya çekmekle; sa, solunu, önünü törpülemekle mümkündür. Belki böylece belli bir tav r ve tarza dönü ebilir. Hitabet en etkili silahlardan biri oldu u halde, o silah sadece saflarda anlay Yetersizliklerini, karmakar kl derinle tirmekte kullan yor. Baz lar nda ezop dili, baz lar nda cümleleri yar m b rakma uzmanl var. Ba- lar n da ise hangi dü üncenin anlat lmak istendi i belli de il. Anlatmak istedi inin onda birini bile bir cümleye s ram yor. çini d a vuru tarz gerçekten yürekler ac. Ben imdiye kadar güçlü bir parti top- 4
6 Say lant nda sa lam bir hitaba tan k olmad m. Yani arkada lar n a ndan kelimeleri neredeyse kerpetenle ç kar yoruz. Aç k ki bu büyük bir zay fl kt r. Askerlik dilinde emir-komuta, hakim bir hitapla i ler. Bu, dinlendiren, sayg uyand ran, hatta otoriteyi hissettiren, gerekirse korkutan, gerekirse çok cesaretlendiren bir hitabetle yürütülür. Ama komutan olacaklara bak n; hepsi ölgündür, talimat vermeyi bilemez, terstir, cesaret vermesi gerekirken korkutur, korkutmas gerekiyorsa üzer. Her konuda oldu u gibi bu konuda da büyük bir yetmezlik sürüp gider. Bu neden böyledir? Kürt ki ili i bu kadar deforme olduktan, bu kadar gerçeklerle ba lant kaybettikten, biçimsizlik ve temelde de öz yoksunlu u sonucu bu kadar de tikten sonra, tabii ki güçlü bir hitaba, onun temel komutas na ula lamaz. Gerçekten de bakt - zda, askerle menin ve siyasalla man n düzeyi ne kadar geriyse, onu d a vuru biçiminin de o kadar geri oldu unu görüyoruz. Sava lar n foto raflar na bak yoruz, hepsi darmada k... Bir tarafta ka kolu, bir taraf nda parkas, bir taraf nda yakas bükülmü, dü meleri sökülmü. K saca sa lam bir duru yok. Hatta bunu biçim san yorlar; ne kadar da k ve lümpen durulursa o kadar sa lam bir biçime sahip olundu unu san yorlar. Yine rapor yaz yor, raporlar n dili aynen kence gibi. Bir raporda güzel bir dü ünce yerine ne kadar kar kl k, yürekler ac durumlar varsa, onlar s ralanm. Neden? Çünkü ki ilikte hakimiyet yok, sorumluluk yok. Bütün raporlarda hal ve hareketler s ralanm. Köylü ilkelli ini a mayan, s radan bir köylü davran hakim. Basit bir köylü tarz n ya- and rahatl kla söyleyebiliriz. Bu tipler ayd n ukalas rlar da. Biraz a çok laf yap yorsa da içerikten yoksun bir lafazand r. Yani böyle a r biçimsizlik neredeyse egemen bir haldir. Bütün önemli politikac lar, devlet adamlar, askeri KOMÜNAR ki ilikler; hitabeti, biçimi y llarca ö renerek, kendilerini etkili k lmay bizzat ki iliklerinde sa lad lar. Çok önemli devletlerin ve önemli devrimlerin, çok önemli hatipleri ve önemli biçimleri vard r. Biz genelde sömürgecili in kurban olan veya dü ürülmü lü ün en derinini ya ayan bir halkta bunu göremeyiz. Hiçbirisi do ru dürüst konu maz. Kendi gerçe i yoktur; çünkü gerçe ini kaybetmi tir. Yüzü konu maya utan r. imdi, halk z neden bu kadar utangaçt r, niye hepsinin yüzü bu kadar k zar r? Çünkü gerçe i elinden al nm r. Gerçe i olmayan neye dayanarak söz söyleyebilir? Güçsüzdür. Hitap için diyalog olmal, diyalog için güçlü olunmal r. Yani sa lam bir gerçe i temsil etmek gerekir. Gerçeklerle, tarihle, sosyal gerçeklikle ve kültürle yine bilimle ve siyasetin kendisiyle ba yitirmi se o zaman bir zavall gibi ortada kalacaks n demektir. Oysa askerli in ve siyasetin dili güçlü olman n dilidir. Ki ili i, tarz, havas ; otoriter olmay, hükmetmeyi esas al r. Bütün komuta ve merkez yap da çaresizli i ve acizli i konu uyor. Siyasi ve askeri olmay henüz becerememi ler. Bu konuda güçlü bir askeri ki ilik, güçlü bir siyasal-örgütsel ki ilik olsa, 5
7 KOMÜNAR kesinlikle otoriter olma ve bu konuda engel tan mama geli ir. Fakat bu ki ilik var olan büyüme imkanlar, düzenleme imkanlar bile kendi yetmezli i içinde bo uyor. te bu, gerçeklikten kopuk, ucuz bir demagojik dildir. Bir ezop dili tutturur, ne dedi ini kendisi de bilmez, anlamaz. Havas, tarz, temposu yapam yorum, edemiyorum, y l- m, çaresizim, dertliyim, her an ölebilirim, fazla ya ama gücüm yoktur der, durur. Bunlar a lmak zorundad r. Nas l sömürgecili e kar, her türlü gericili e kar sava m deniliyorsa; bu biçim, dil-anlat m, tarz ve tempo gerili ine de bir son deyip, mücadele edilmelidir. Kendini böyle yetkinle tiremeyen bu ya am ilerletemez, sa kl bir ya am olamaz. Ben yeterli, yerinde ve gerçekçi davranmak zorunday m. Konu mak zorunday m, anla r olmak zorunday m denilmelidir. Bir de milyonlara hitap ediliyor. Böylesine bir sanat benimsemi olanlar, kelime hatas bile yapamazlar, tav r yetersizli ine bile dü emezler. Beni anlayamad, içimdekini anlatamad m demek olmaz. Bir militan böyle yönlerini bile do ru dürüst gideremiyorsa veya a na iki cümleyi bile do ru-dürüst s ram yorsa, nerede kald devrimcilik? Ahbap-çavu luk bizde egemen dildir. Ahbap-çavu luk, dedikodu dili, gayri siyasi ve oldukça ilgisiz konu malar ya am n yüzde doksan olu turuyor. Bu, militan n dili olamaz. Militan n ya am böyle süremez. Ben bir veya bin ki inin bile kar nda olsam, dilimi temel siyasi gerçeklik d nda kullanmam. Siyasi, askeri, bütünüyle örgütsel konuyu egemen k lar m ve onun etraf nda dönerim, herkesi de dönderirim. Görev adam, militan adam, profesyonel militan böyledir. llard r Kürt insan, kendini sa lam bir dile kavu turamad. Çocuklar bile yedi-sekiz ya lar ndan itibaren iyi konu urlar. Demek ki tembellik, tutars zl k var. Temel, siyasi bir kadro olmay görev belleyen bir ki i, onun gereklerini kendinde yerine getirmelidir. Bunun yerine günlük olarak hemen her türlü deolojik-teorik Dergi bireysel zaaflar, yetmezlikler dayat p duruyor. Ama politikadan anla lan kendini çocuk gibi dayatmakt r. Mahalli dili bile de tirilmemi tir. Partinin, ordunun dev gibi siyasi gerçekli inin kar nda yok olunuyor. Öz-biçim i te böyle ele al r. Y llarca da sürse ki i kendini yeti tirmeyi bilmelidir. Türk okullar nda bile mükemmeliyet aran r, hele askeri okullarda biçim kusursuzdur. Tabii ona da yüzy llarca güvenmi ler. Bir Türk subay her eyini üsluba, hitaba borçludur. Tek bir yersiz, kudret, otorite içermeyen cümle söylemez. Konu mas, temposu, tarz ba tan sona otoritedir. Kürdün ki ise, zavall Kelo lan gibi, ezop un dili gibidir. Yani yenilmi, sindirilmi olan, hükmetmeyen tipin tempo, tarz ve üslubudur. Madem siyasi olunmak isteniyor, i te gerçe i böyledir. Ama bütün davran lar örgüt olay ndan uzakt r. li kiler örgütlülü ü, siyasi derinli i esas al- yor. Duygular, tutkular, siyasi içerikten yoksundur. Ne için ya ad bile kestiremiyor. Dolay yla irade da kl vard r. Düzen, nizam haline gelmedikten sonra, intiharvari giri kaç lmazd r. Y llar n ihmalkarl, temel bir görev verildi inde, onun kar nda cücele erek, gereklerine ula mayarak ve kaybettirerek ödeniyor. Siyasi e itim bu yüzden çok önemlidir. Siyasi kelimesi terbiyeyi içeren bir kelime; seyis, terbiye sanatç r. Halk terbiyesi, daha sonra siyasi insan terbiyesine dönü mü tür. Ama Kürt gerçe inde kar kl k had safhada; bütün kötü biçemler, bütün yetmez üsluplar var. Bu, üslup giderilmek zorundad r. Siyasi ya ayacaks z, siyasi konu acak- z, siyasi seyredeceksiniz, her tarafa siyasi yans yacaks z, askeri konu acaks z, askeri yans yacaks z. Hiçbir zaman askeri gerçeklikle, kurallarla ba lant yitirmeyeceksiniz. Sa lam bir fiziki biçim, ruhu biçim ve onun dile getirili i, mümkünse onun en çarp k nmas gereken can al bir görevdir. Görevlerle oynanmaz, görevlere te et geçilmez, gücü oran nda gerekleri yap r. Dil de, 6
8 Say beden de var; ama i letilmemi, biçimlendirilmemi. Herkes biçimi giderek daha az kusurlu yapabilir. Yanl ta srar, böyle do mu- um, böyle büyümü üm, ben adam olamam demek, sömürgecili in istedi i bir eydir. Onlar n takt ezop dili, yenilenin, ezilenin dilidir. Ki, bu da dolayl olarak sömürgecili i ya amakla izah edilir. Ama bir militan n böyle sömürgeci etkileri bedeninde ve dilinde ya amaya hakk yoktur. Verdi imiz, söyledi imiz her eyi militanlar z alm larsa; onu dile getirmeyi, bir tarza dökerek vermeyi, devrimin bir kural olarak da belleyecek; devrimci sanat n en güzel taraf olarak, etkileme ve sonuç alman n en özlü ba lang eklinde de erlendireceklerdir. Çekici ki ilik, sürükleyici ki ilik, dil ve onun temel gerçeklerle ba lant olmal r. Gerçeklerle ba yitiren, bir demagogdur, ne kadar ince de konu sa bir gevezedir. Dil ne kadar gerçekleri dillendiriyorsa, o kadar büyük rol oynayabilir. Ama kendi içinde de, mümkün oldu unca biçim güzelli ini bulacakt r. Etkili olmak isteniliyorsa bu zorunludur. El kol hareketlerinden tutal m, yürüyü havas na kadar, bak tarz ndan tutal m her türlü ili kilenme biçimine kadar, hep güzellik aranacakt r. Hiçbir devrimcinin bir di erini kendi davran lar yla, diliyle üzmeye, zorla- KOMÜNAR maya, çirkinle tirmeye, öfkelendirmeye, çeki tirmeye hakk yoktur. Her devrimci, diliyle kolayl k sa lar, ili kileriyle yüceltir, güzelle tirir, ya am anlaml k lar. Hal hareketleriyle sürekli yolda lar, halk zorlayan biri; kesinlikle biçimde de, özde de büyük bir za- fl ya yordur. Bunu sadece biçimde dile getirmi tir. Ayr ca özde bir eyler almam ve d ar ya yans tm yorsa, demek ki o eyleme dökemiyordur. Halka yans tam yorsa (ki bu da görevde ba ar z kalmak veya kendini ba ar yürüyü ünde adeta ayakkab z, çulsuz yürümektir), kesinlikle çevresinde hiçbir etkide bulunamaz. Devrim her zaman güzel bir biçim, güçlü bir dil, güçlü bir hava ister. Devrimcinin havas, temposu, göz al vard r ve bütün bunlar n anlam ifade etmesi için de büyük gerçekle ba lant kurulmal r. Bununla ba lant olarak devrimde sanat n, edebiyat n rolüne de inilebilir. Biz, devrimle ba lant ölçüsünde, bu toplumsal etkinlik alanlar na ili kin de baz temel hususlar belirtebiliriz. Edebiyat; iirden romana, an dan röportaja kadar birçok türü içerir. Edebiyat n kendisi bir yaz yazma sanat r. Sanat ise daha geni alanlar kapsam nda bulundurur. Fakat insan eyleminde, insan n toplumsal gerçekli inde sanat n yeri büyüktür. Sanat nsan Yaratma Eylemidir Çok genel bir tan m olarak insan n yaratma tarz r. Sanat, insan n do a üzerinde, ilk ça dan günümüze kadar kendini toplumsal biçimlendirmesi, dü üncesini olu turmas r. Bunlar için yapt her ey sanat kavram na girmektedir. Üretim tekni i de bir sanatt r. Dü ünme tekni i de bir sanatt r. Sanat, insan do uyla oldukça yo un ba lant r. lk insan bilimi; büyü ve dindir. Bunlar da birer sanatt r. lk insan tekni i çok basittir. Belki de bir çubuk kesmedir. Bir avc k tekni idir. O da sanatt r. Fakat toplum geli tikçe; ekonomi, politika, sosyoloji bilim dallar olarak ayr maya u ruyor. Sanat alan da giderek daral yor. Daha çok resim çizmek, yaz 7
9 KOMÜNAR yazmak, heykel yapmak, ses, müzik vb. sanat n alanlar olarak b rak yor. Sanat tarihi, toplumlar çok iyi i ler. Siz sanatla ilgili bir kitapta her eyi bulabilirsiniz. Devrim için gerekli olan, sanat n daha da ilerici, devrimle ilgili yan r. Yani geli meye ne kadar köstektir, ne kadar yol açand r? Zamanla iyi dinledi im Kürtçe türkü, beni ulusal soruna çekmi tir, etkisi hayli belirgin olmu tur. Demek ki burada iyi bir türkü veya türküyü iyi söyleyen biri, beni devrime çekmi tir. Bu kadar bir etki gücü var. Daha sonralar heybetli sanat eserlerini gördü ümüzde; heykeller, sanat abideleri, camiler, çe meler, kervansaraylar, etkili romanlar okudu umuzda, bizi derinden etkiledi ve giderek ara rmaya, güzel duygular yaratmaya, bir amaç pe inden ko maya itti. Duygusu Geli meyenin, Anlay n da Fazla Geli emeyece i Aç kt r Ya am çok dar, ekonomik s rlar içinde alg layan bir çoban gibi, i i gücü birkaç keçi gütmek olan birisinden güçlü sanatkar olmas beklenemez, olamaz da. Veya gece-gündüz kan-ter içinde çal an bir in aat i çisi, güçlü bir duyguya sahip olamaz. Kendini dar bir üretime mahkum edenlerden sanatkar ç kamaz. Halk olarak kendimizi dü ünelim; kendini bu kadar basit bir ekilde ya am kurtarmaya veren bir halk, güçlü bir sanat edimine sahip olamaz ve devrimci eyleme, siyasi eyleme ula amaz. Neden? Çünkü onun için mühim olan, bir çorbay, bir parça ekme i kurtarmakt r. Bunlar ya am için daha elzemdir, ama geri kal r. Ne yap p yap p bu zor durumda bile bir sanatç ç kar lmal r. Bu zor ya am n sanat dili bulunmal r. O Kürdün ac ya am dillendirsin, bu ac ya am n müzi ini, resmini yaps n. Toplum, bunlar sa lanmadan kaba, maddi ve oldukça da altta seyreden ac durumdan ba ka türlü kurtulamaz. Sanat, burada kabul edilemez bir ya am ko ulundan veya onun darl klar ndan yr lmak, kurtulmak edimi olarak ba yor. deolojik-teorik Dergi Sanat Da lm a, Bo ulmu lu a Çare Olmak, Nefes Olmakt r Çok iyi biliyoruz ki, toplumsal gerçe imizde geri bir toplumsal ekonomik düzeyin üstüne, çok geri bir sanatsal düzey e lik eder. Sömürgeci tahribat o kadar kapsaml r ki, ya am n altyap o kadar daraltm r ki, bu anlamda sanat da neredeyse tüketmi tir. Bizde çok c z bir ses vard r. Kürtlük biraz türküde ya ar, a tlar da, ezgiler de ya ar. Di er bütün alanlar da yok edilmi tir. Demek ki, sanat düzeyi ayn zamanda toplumsal düzeyin bir ifadesidir. Ama yine de bir ça r, bir kimliktir, bir ya am belirtisidir. Ot gibi ya anabilir, ama bu pek de iyi bir ya- am belirtisi de ildir. Avrupa da da ekonomik olarak iyi ya and söylenebilir veya ba kalar ad na müthi bir sanatç gibi de olunabilir. Ama bunlar Kürt insan n ulusal gerçe i için ya ad anlam na gelmez. Mühim olan kendi temel tarihi, do al, toplumsal gerçe inin ifadesi midir, de il midir ve onunla ba lant var m, yok mu? Böyle ise ya ad iddia edebilir. Bir maa var, ama kimden al yor? yi rahatlam, iyi sanatkar m diyor, ama kim için? Hangi tarihle hangi temel toplumsal gerçeklikle ba lant var? Ot gibi ya yor, ama ben de Kürdüm veya ben de Türküm diyor. Bunun hiçbir anlam yoktur. Kimlik böyle gösterilmez. Bunun her türlü demagojisi, ovenizmi, bir kimlik ispat yerine ko- 8
10 Say nulamaz. Kimlikli olmak, gerçe in temel de- erlerine ba kalmay bilmek demektir. Ancak ideolojik gerçeklik, siyasal gerçeklik, sosyal gerçeklik, devrimsel gerçeklik, bir kimlik olabilir. Bütün bunlar için demek ki sanat, kendi kimli ini bul, gerçeklerle ba lant kur ça r. Aksi halde olan sanat de il, demagojidir; bir yaranmad r, sanat ad na gericiliktir, sapt rmad r. Sanat n toplumda, daha çok da bireyin ya am nda canland rma, ruh verme özelli i vard r. Ekonomi olmaks n belki k t kanaat ya anabilir, ama ruh ve topraktan yoksun ya anmaz. Hatta ideolojik olarak bile sanat n i levini koyarsak; bir insan kendini ne kadar sanata verirse, o kadar ömrünü uzat r ve kendini biraz tatmin eder. Yine bir büyücü, bir sihirbaz, bir bilim adam, bir din adam kendini ne kadar sanata verirse, o kadar kendini tatmin eder ve ba ar r. Siyasetin, hatta bilimin bile sanatla ilgisi vard r. Ve onlar için de bu geçerlidir. Ki i bunlara ne kadar kendini verirse, o kadar etkili ve ba ar olur. Sanat, Yarat Ruh Demektir Toplumlar sanattan kopard n m, ruhtan ve kimlikten kopard n demektir. Geriye kalan ise bir moloz y r. imdi daha çok üzerinde durmam z gereken, sanat ve onun bir kolu olan, ba lant kurmaya çal z edebiyatt r. Askerlik bile bir sanatt r. Hiç üphesiz, bilimle ba lant lar oldukça yo- undur, siyaset de hakeza öyledir, ama sanatsal yanlar daha a rl kl r. KOMÜNAR Asl nda Kürt Gerçe i, Devrim Edebiyat na Yatk n Bir Gerçekliktir Edebiyat alan nda da sömürgecili in büyük bir katliam gerçekle tirdi i bilinmektedir. Yani edebiyat alan nda sömürgeci etkiler çok yo undur. Edebi alanda da de erler sömürülmektedir. Hatta Kürdistan daki edebiyat için kullan labilecek her türlü malzeme, sömürgeci süzgeçten geçirilerek, bir kar silah eklinde kullan lmaktad r. Yine bir Türk edebiyat ara lacak olursa, onun olu umunda da yo un bir malzeme olarak kullan lma durumumuz vard r. Bu durum müzikte de öyledir. Özellikle edebiyat n temel ta lar olan iir ve romanda kullan lanlar n kesinlikle hepsi Kürt malzemesidir. Fakat Türk biçimlidir; üzerine Türk damgas vurulmu tur. er devrimin edebiyat olu ursa; bu, sömürgecili e kar büyük bir kuvvet haline gelecektir. Sömürgecilik bunu önlemek için Kürt de erlerini -ki bunlar kesin devrime ihtiyaç gösteren bir toplumsal gerçekliktiral yor, a nd yor. Bunun için baz lar te vik ediyor, baz lar korkutup zindana at yor, baz lar na olanak sunuyor ve sonuçta kendine ba yor. Bu ise, Kürt de erlerine kar hor bakmay getiriyor. Te vik vererek daha da koku turuyor. Sonuç; böyle asimile edilmi kocaman bir edebiyat kitlesi, sömürgeci ordu gibi kendi ulusal de erlerine kar sava yor. Dikkat edin, neredeyse a rl kl olarak bütün türküler Kürt gerçe ine dayan r. Ama u anda Kürt olay na kar tam bir kontra gibi sava yor. Belli ba türkücüleri göz önüne getirdi imizde, durum daha iyi anla r. Bu Amerika da da böyledir. Birçok ülkede asimile edenler, sömürülenler içinde az n- ktad rlar. Asimile olanlar kendi halklar n dertlerini, sorunlar i leyeceklerine, ezilenlerin gerçeklerine kar kullan lan bir sal- silah haline getirilirler. Bu Kürdistan gerçe inde de çok somut olarak yarat lm r. Dü man bir yandan askeri, ordusu, polisi, jandarmas yla sava rken, bir yandan da edebiyat kontralar yla Kürdistan bu alan ara- yla bombalamaktad r. Bu gerçekten ac r. Ac r. Kendi halk n içinden ç kmalar na, hatta halkç geçinmelerine ra men, çok a r bir kimlik bozu mas na yol açmak, cinayetten daha tehlikelidir. Ve halk yaralamaya, manevi ölüme götürmeleri hiç de küçümsenecek bir tehlike de ildir. Burada söz konusu olan; Kürtçe konu mama, edebiyat yapmamaktan da öteye, özden bir yitirilmi liktir. Kürt gerçekli inden 9
11 KOMÜNAR kopu, bilgi düzeyinde de il, daha çok özde bir inkar ya amak veya çok ayr ks baz kelimeler kullanmakla bir imhay, bir asimilasyonu esas alan, bunun içinde sonsuz erimeyi, sonsuz bozulmay normal gören zihniyetle donanm bir ki ili e bürünmek en tehlikelisidir. Yine bir vicdan azab duymamak veya haks zl n oldu unu görmemek, görülse bile hiçbir ey yapmamak en tehlikelisidir. Bu belki de polisinden, jandarmas ndan, hatta kontras ndan daha sak ncal sonuçlara yol açmaktad r. Çünkü insan n ruhunu kölele tirdin mi, insan n kimli ini buru turdun mu, asl nda ona en büyük darbeyi indirmi sin demektir. Bizde de bu durum var ve baz iir, sinema, resim, roman, müzik vb. yönlerle lmak isteniyor. Ancak o da bizim devrimimizin dayatmas yla oluyor. Yoksa as l kaybettiricilerin ulusal alanda, kimlik alan nda oldu unu biliyoruz. Olumsuzluklar Anlatma Bir Nevi Edebiyat n idir Sanat silah yla vurulan bir halk n, ülke, tarih gerçekli inin katlini sanat yoluyla ortaya karmas çok önemlidir. Bir toplumun ruhunun, dilinin kesilmesinin sonuçlar ortaya karmak, çok önemli bir edebiyat görevidir. Bunu ortaya koymak için bir devrimci bile olmaya gerek yoktur. lle ben bir örgüte ba olmadan edebiyat yapmak istiyorum diyenlere söylüyorum; e er bu anlamda gerçekten partisiz, örgütsüz bir edebiyatç olarak kalmak istiyorlarsa; onlar n öncelikle ruh, duygu, kimlik, toprak vs. tarih katliam ortaya koymalar gerekir. Böyle büyük bir gerçekli i bir-iki kelimeye s p örtbas etmek de il, bütün yönleriyle ortaya koymak, ki iyi dürüst bir edebiyatç olmaya götürebilir. Maalesef bu konuda özlü edebiyatç yok. Gerçek bir katliam irdeleyen ve halklar üzerinde yarat lan tahribat gösteren ne bir Türkiyeli, ne de bir Kürdistanl edebiyatç vard r. Zaten kendine Kürdistan edebiyatç diyen bir ki iyi de bulamazs z. Türk edebiyatç lar n da büyük bir k sm uradan buradan deolojik-teorik Dergi derlemedir. Ve i i gücü resmi ideolojiyi sanat biçimleriyle yutturmaktan ibarettir. iirle de devleti veya devletçi ya am yüceltmeye ça- rlar. Bütünüyle romana hakim olan cumhuriyetin resmi ya am tarz r. Tabii bu da halklar n katliam üzerine, eme in tam sömürüsü üzerine kurulmu tur. Dolay yla böyle resmi s rlar a mayan bir edebiyat ve sanat, asl nda halklara en büyük darbeyi vurur. Türkiye de bu çok yayg nd r. Bir Kürdistanl edebiyatç dan bahsetmek de mümkün de ildir. Halihaz rda böyle edebiyatç lar yok. Belki ilgi duymak, anlamak isteyenler vard r. Ama b rak n bunlara edebiyatç, sanatkar demeyi, bunlar kazanmak için bile büyük bir sanat özverisine ihtiyaç vard r. Bunlar Büyük Sanat Ve Edebiyat Edepsizidirler yi bir edebiyatç için, önce bunlar edepli lmak gerekiyor. Onlara tarih gerçekli i çok iyi görülecek bir halk n ya am gerçekli i, kimlik gerçekli i, giderek sava m gerçe i kabul ettirilecek ki, biraz terbiyelile sinler. Terbiye ancak böyle olabilir. Ancak beyin bu de erlerle yo unla rsa, ruh biraz canlan rsa ki i terbiyesini bulur. Ondan sonra belki baz gerçekler üzerine yönelebilir, baz edebiyatç özellikleri ortaya ç karmas ndan söz edilebilir. Büyük bir cahil kesinlikle edebiyatç olamaz. Temel gerçeklerini kaybetmi biri, ne söylerse söylesin ciddiye al namaz, iyi bir ulus edebiyatç, iyi bir s f edebiyatç, sosyal edebiyatç olamaz. Sanat, sosyal ve ulusal kimli i, onun tarihi dayana art k lar. Yine ulusal biçimleni i göz önüne getirmeyi ister. Bunlar da hiç olmad na göre, o zaman ulusal sanatç, sosyal sanatç nerede, diye bir soru sorulmal r. Kürdistan somutu söz konusu oldu unda daha da bir hiçle me vard r. Bunun a labilmesinin çözüm dili devrimdir dedik. yi bir devrimci geli meye yol açmadan kimliksizli i, sinmi li i, ruhsuzlu u devrimle k rmadan, edepli insan yeti tirmek yine edepsizlerden edebiyatç yeti tirmek mümkün de ildir. Do- 10
12 Say KOMÜNAR lay yla edebiyat n geli mesinin temel bir çaresi olarak, bizim bütünüyle devrimci yöntemi esas almam z do ruydu. Baz lar edebiyatla, sanatla devrime gidelim diyordu. Belki çok az etkisi olabilirdi, ama Kürdistan n katledilmi gerçe inde edebiyat o kadar bitik, o kadar etkisizdir ki, ulusal sorunu edebiyatla, sanatla canland rmay sa lamak bile mümkün de ildir. Hatta tersi sonuçlar bile almak ola- r. Gerçi Sovyetler de baz ak mlar ve böyle bir zihniyet olu tu. Yine sözüm ona Kürt sorunu bir kültür sorunudur biçiminde görü belirten birçok örgüt, parti, grup vard, ama onlar da kültürel bir grup olmaktan ve onun çarp k bir ifadesi olmaktan kurtulamad lar. Sözüm ona sanat ve edebiyat n dilini kullanarak meseleyi çözmek istediler. Ancak bunun mümkün olmad çok iyi görüyoruz. Prati imiz de bunu çok çarp bir biçimde kan tlam r. Ancak bir ça olabilir. Bunun nda edebiyat kendi ba na fazla etkili olamaz. Kald ki edebiyat n da geli meye, hatta kurtar lmaya ihtiyac vard r. Ve onu da devrim yapar. Devrim, öncelikle bo ulmu insan, kimli i elinden al nm insan, dili elinden al nm insan, ruhu ç km insan, neredeyse can da elinden al nm insan kazanmay amaçlar. Sava an insan kazan lm insand r. Sava an insanda çaba da vard r. Ya amak istiyorum der. O zaman i te ya am n nas, anlaml, kabul edilebiliri akla gelir. O da insan edebiyata götürür. Yoksa kolunu kanad k - rdatmayan, a çal rmayan nas l edebiyatç olabilir? Tabii bu konuda dü man n te viklerle ödüllendirdi i edebiyatç lar kastetmiyorum. Onlar dü man n bülbülleridir. Onun resmi ideolojisinin savunucular rlar. Onlar kar bir edebiyatç olabilirler, hatta edebiyatç bile olamazlar. Çünkü edebiyatç gerçekleri savmaz veya esas itibariyle toplumsald r. Olsa olsa o türler bir demagog, bir kontra- rlar ve sald rlar; fa isttir, ovendirler. Böylelerine edebiyatç diyemeyiz. Dolay yla önce devrimle insan kazanmak, onun canlan sa lamak ve giderek daha güçlü bir edebiyat zemini yaratmak do rudur. Bizim devrimimizin bu konuda büyük bir edebiyat ortam yaratt, tart ma götürmez bir gerçektir. Gören insan, görevli insan, ya- ayan insan bizdedir. Bu kadar zindan ya- ayan, bu kadar da ya ayan ki ilik, kesinlikle edebiyat n zeminidir. Bu kadar teori ile u ra an, bu kadar güç olay ile u ra an ki ilik, müthi bir edebiyat imkan ortaya ç kar- r. Edebiyat ya am n güzelle tirilmesidir, ya- am n espirisidir, ruhudur, zenginli idir. Onun da ancak devrimle elde edildi ini çok iyi görüyoruz. Bu tan m düzeyinde böyleyken, üphesiz daha yak sorular da vard r: Baz edebiyat biçimleriyle daha neler yap labilir? Hatta sanat n büyük biçimleri devrimimiz için imdi ne rol oynayabilir? Biz müzi i biraz canland rd k. Hatta resmi inkar duvar y kt k. Kürtçe müzik biraz alan buldu. Bu ilk ad md r. Yine Kürtçe yaz lar yasa delindi. Müzik, resim, heykel için ilgi alanlar yarat lm, zemin sunulmu tur. Fakat alan kendi terbiyecilerinden o kadar yoksun ki, bu konuda o kadar inkarc k var ki, ilgi duyan çok az veya hiç yok. Duyulsa da beceren yok. Neden? Çünkü terbiyesi yok. Bu i tarihi bilinç ister, yürek ister, yüre in olmas için de toplumsal boyutlan görmesi laz m. Toplumun ac, toplumun k, imhas görmesi, dirili ini görmesi laz m. Bu konuda adeta halk deyimiyle kaz kafal k vard r. Donan ms z, terbiyesiz konu ulursa, resmi dil, resmi söylem konu ulursa böyle yaz r, böyle çizilir. Çünkü Türk okullar nda bunlar ö renilmi tir. Halklar n gerçe inden fazla haberleri yoktur. Do rusu, dayat lan devrim gerçe indedir. Fakat ki ilik ona haz r de ildir. En temel, en önde gelen devrimciler bile, devrime haz rl ks zsa, edebiyatç nas l haz rl k yapacak? Haz rl k yapabilmesi için bir devrimci kadar yüre inin olmas ve beyninin çal mas gerekiyor. Bunlar edebiyat alan ndaki baz sorunlard r. Biz edebiyatla devrime katk geli tirebiliriz. 11
13 KOMÜNAR deolojik-teorik Dergi 21. yüzy l, kapitalizmin yaratt küresel felâketlerle adeta k yamet ça na dönü mü durumda. Kapitalizm kendi haline b rak rsa bu gidi le insanl n yeni bir yüzy olmayacak gibi. Ya toplumsal güçler onu durdurup demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü yeni toplumsal sistemler in a etme gücünü gösterecek ya da kapitalizm kendisiyle birlikte do ay ve dünya üzerindeki insanlar bir çökü e sürükleyecek. Bu anlamda da ikisi d - ndaki seçeneklerin ortadan kalkt, giderek anlam yitirdi i bir süreci ya yoruz. Bunun için de gerek do an n içine dü ürüldü ü durum, gerek ikinci do a olarak adland rd z toplumun kar kar ya kald çeli kiler, gerekse de kad n çekilmek istendi i zemine bakt zda bu gidi e dur demek için fazla bir zaman n kalmad görüyoruz. SON KÖLEL K DÜZEN KAP TAL ST MODERN TE Kapitalist modernite giderek dozu artan bir biçimde sald rganla yor. Toplum, do a ve kad n dü manl her geçen gün ço alarak saklanamaz hale geliyor. Di er yandan ça - z, güçler dengesindeki de imlerle birlikte seyreden özellikleriyle ya genel olarak ya da bölgesel düzeylerde her türden patlamalara haz r bir nitelik ta yor. Nitekim günümüz dünyas nda çe itli bölgelerde ve ülkelerde birbiri ard s ra patlak veren kar kl klar, halk ayaklanmalar vb. bu tespiti do ruluyor. Kapitalist devletler topluma, do aya ve kad na dönük artan sald rganl klar n tetikledi i isyan dalgalar, k yöntemlerle ve siyasi gericili i t rmand rarak bast rmaya çal yor. Hangi güncel sorunu ele al rsak alal m, kapitalizmin insanl n gelece ini tehdit eden küresel bir canavara dönü tü ü gerçe iyle 12
14 Say kar la yoruz. E er canl, duygular ve sezgileri olan bir do a gerçe ine inan yorsak, deprem, tsunami, f rt nalardaki ola anüstü art, volkanlar n harekete geçmesi, mevsimlerin dengesizle mesi, a so uk ve s caklar biçiminde kendini gösteren do al afetlerdeki belirgin art kapitalist sistemin y - kar nda isyan eden do an n yan olarak alg lamal z. Kapitalist sistemin tahribat kar nda do an n kendi isyan geli tirdi i bir dönemde tabiat n en muhte em canl olan insan n ve onun toplumsal gerçekli inin yan bekleniyor. Bu bekleyi sürecinde ise her eyden önce özü kölecilik olan merkezi uygarl n do ru tan mlanmas, onun en y ve örgütlü a amas olarak kapitalist uygarl k sürecinin iyi analiz edilmesi gerekiyor. Bu konuda çabalar de erli olmakla birlikte Marksist gelene in içerdi i yanl lara dü ünmekten kurtulmak, seksen küsur y la yay lan ve çökü le sonuçlanan pratik deneyiminden anlaml sonuçlar ç karmak önem ta yor. Tabi bütün bunlar ancak do ru bir tarih okumas gerçekle tirilebildi inde ve alternatif bir sistem ortaya konulabildi inde bir anlam ta yabilir. Kapitalizmi Yeniden Tan mlamak Ortado u, hatta Çin ve Amerika uygarl klar göz önüne al nmadan, 16. yüz- lda ç yapan kapitalizm anla lamaz. Avrupa n n iç potansiyeli, kapitalizm için kesinlikle yeterli de ildir. Keza ulus-devlet in as olmadan, kapitalist sistemin kurulu u mümkün olmaz. ktidars z ve devletsiz hiçbir sömürü sistemi mümkün de ildir. Kapitalizm için sadece iktidar ve devlet de il, iktidar n azamîsi ve devletin ulusdevleti olu madan kâr ve sermaye birikimi gerçekle tirilemez. Sistemin hegemonik zaferi için ayr ca endüstri devriminin tekeline geçirilmesi ve endüstriyalizm olarak ideolojikle tirilmesiyle (milliyetçilik) iç içe olmas gerekir. Bu olgular n aralar nda bütünlük içinde ve uzun süre kapsa- nda moderniteyi egemen k ld klar aç k- KOMÜNAR Kapitalist uygarl k tarihsel süreç içinde ortaya ç kan en büyük tekelle me a amas r. Do al topluma kar tl k temelinde ortaya ç kan iktidar ve sermaye tekelinin en geli kin, en örgütlü, en kurumsal ve kendini topluma en fazla yedirmi son halidir r. Ele tirel geçinen tüm dü ünce ekollerine bakt zda, modernitenin uzun süre ve bütünsellik içinde ele al nmad, bölük pörçük ve ço unlukla süre kavram ndan habersiz kal nd, birkaç özelli e (örne in emek, ücret, kâr, sermaye, devlet, sömürgecilik, emperyalizm, ki iler, olaylar) yüklenerek sonuçlar al nmaya çal ld görürüz. Yöntem bu olunca ortaya ç kacak sonuç da fili k llar yla tarif etmeye benzeyecektir. Kapitalizm, ulus devlet ve endüstriyalizm üzerinde yükselen merkezi uygarl n son evresi olarak, ba ba na bir ara rma konusudur. Ancak temel çizgiler halinde ta- mlarsak, kendini di er uygarl k a amala- ndan çok farkl ym, çok ayr ym gibi sunan kapitalist uygarl k dönemi için, tarihsel süreç içinde ortaya ç kan en büyük tekelle me amas r diyebiliriz. Do al topluma kar tl k temelinde ortaya ç kan iktidar ve sermaye tekelinin en geli kin, en örgütlü, en kurumsal ve kendini topluma en fazla yedirmi son halidir. Ekonomik, politik, askeri ve ideolojik alanlarda kendini hâkim k lan, asl nda bunlar n hiçbiriyle do rudan ilgisi olmayan tekelcilik, kâr ve sermaye düzeni olarak kapitalizm ne ekonomidir, ne de yeni bir toplumsall ifade eder. Esas tüm toplumsal alanlar, 13
15 KOMÜNAR insanl n ortaya ç kard tüm geli meleri kendi kontrolüne alan, kendine mal eden, kendi yarat ym gibi gösteren, gerçekte ise bunlara kar tl k temelinde vücut bulan bir tekelle medir. ngiltere öncülü ünde bir dünya sistemine dönü en kapitalizm, di er uygarl k süreçlerinden farkl olarak iki yüz l gibi k sa bir sürede yol açt toplumsal sorunlarla, y m ve k mlarla insanl uçurumun e ine getirmi, krizli ve kaoslu ya- yla insan toplumsall n ve do as n felaketine dönü mü tür. Uygarl n ba lan- yla ortaya ç kan toplum, kad n ve do a üzerindeki iktidar, egemenlik, sömürü, sava ve y m gerçe i kapitalist uygarl k sürecinde önceki uygarl k süreçlerini kat be kat a an bir yayg nl a ve derinli e ula r. 80 lerin sonlar ndan itibaren reel sosyalizmin çökü ü ve ard ndan Rusya, Çin gibi ülkelerin kapitalizme entegre olmas yla birlikte kapitalist sistem kelimenin gerçek anlam nda küreselle ti denebilir. Bu geli melere ba olarak, kapitalizmin art k yeni bir a amaya ula tart malar da gündeme ta nd. Bunun gerçekle alakas yoktur. Gelinen a ama, kimi çevrelerin iddia etti i gibi emperyalizm ötesi yeni bir a ama de ildir. Küreselle me kavram yla an r hale gelen günümüz kapitalizmi, mali sermayenin (finans kapital) egemenli inde, sürekli bir istikrars zl k ve hegemonya krizi içinde debelenen kapitalizmden ötesi de ildir. Bundan dolay da, bu dönem için en fazla olarak kapitalizmin finans kapital ça r denilebilir. Uygarl kta farkl ve de ik bir a ama olmas da yine kimi çevrelerin iddia etti i gibi özüyle de il biçimiyle ilgilidir. Uygarl n ba- ndan beri var olan temel iktidar ve sermaye amaçl tüm yap ve kurumlar kapitalist modernite taraf ndan sadece devral nmakla ka- nmam daha da geli tirilmi tir. Bu anlam yla da kapitalizmin ileri bir a ama oldu u, burjuvazinin en az ndan tarihin bir döneminde devrimci bir rol oynad, önceki uygarl k sistemlerinden daha özgürlükçü oldu u belirlemesi tam bir safsatad r. deolojik-teorik Dergi Kapitalist uygarl kla toplumsal sorunlar lmak urada kals n içinden ç lmaz bir hale gelmi tir. Sermaye ve iktidar anlam nda tekelcilik olarak kapitalizm 18.yy ile birlikte ulus-devlet yoluyla merkezi uygarl k temsilini üslenmeye ba lam r. Bu ekilde iktidar tekelle mesinde zirve yapan kapitalist modernite liberalizmle bilim, felsefe, din gibi tüm disiplinleri denetimine ve hizmetine al-, maddi-manevi tüm alanlarda bunu kurumsalla p hâkimiyet kurmad tek bir alan b rakmam r. Bu ekilde de, sermaye ve iktidar tekeli yan nda; milliyetçilik, bilimcilik, cinsiyetçilik ve dincilik temelinde ideolojik ve zihni alanda da s bir tekel geli tirmi tir. Toplumsal Sorunlarda Zirve Bu ekilde her alanda geli en tekelle me ayn zamanda toplumsal sorunlar n hafiflemesi de il a rla mas anlam na da gelmektedir. Ana ba klar halinde s ralayacak olursak; ulus-devlet formülasyonunda iktidar ve devlet sorunu azalmam daha da a rla - r. 16.yüzy la kadar toplumun d nda ve üstünde örgütlenen iktidar ve devlet olgusu kapitalist uygarl kla birlikte tüm topluma yay lm, iktidar tüm toplumun payla m sahas haline dönü türülmü tür. Böylece de devletçi toplum olarak tan mlad z iktidara ve devlete ba toplum nicelik olarak inan lmaz boyutlara ula r. Bürokrasi ola anüstü bir hacim kazanm bu nedenle de, devletin ve iktidar olgusunun zmad hiçbir ili ki biçimi ve alan kalma- r. Do a, kad n, ekonomi, bilim, teknik, din, ahlak ba ta olmak üzere her olguya hükmeden iktidar ve erkek egemenlikçi zihniyetin örgütsellik anlam ndaki zirvesi olan devlettir. Devletçilik ve iktidar n bu biçimde büyütülmesi tüm toplumlar adeta iç sava a sürüklemi tir. Günümüzde kald lamaz hale gelen bu iç çat ma durumuna bulunan çare ise, devlet ve toplumu iktidar üzerinde uzla rmak olmaktad r. Bu anlamda büyük bir top- 14
16 Say lum mühendisli i ile yap lmaya çal lan da, tüm toplumun devletle tirilmesi olmaktad r ki, bu ne mümkündür ne de bir çözümü ifade etmektedir. Tarihin hiçbir döneminde iktidar bu düzeyde toplumsal ya am kontrol alt na almam r. Ad na bio-iktidar denen bu biçim, toplumsal ya am tümüyle denetledi i kadar, kendisine göre bir toplumsal ya am üretme iddias ndad r da. Bu ekilde ya am n tümden iktidar taraf ndan üretilmesi, toplumsall n ya am üretme ve sürdürme yetene inin y - demektir. Çünkü zaten toplum kendisini üretemeyecek kadar zay flat lm r ve bu zay fl k üzerinden de, çözülmü ve adeta bir insan haline getirilmi toplum iktidar tara- ndan yeniden üretilmektedir. Bu, tarihte yeni bir geli medir. Tarih iktidar tekellerinin çe itli eylemlerine ve uygulamalar na tan kl k etmi tir, fakat iktidar tekellerinin topluma yap-boz tahtas gibi yakla mas ve toplumu yeniden üretmeye kalk mas kapitalist uygarl a özgü bir durumdur. Avrupa merkezli kapitalist uygarl n bulabildi i müthi çözüm budur. Toplumla bu biçimde oynamak sonuçlar atomdan daha tehlikeli geli melere kap aralamakt r. Ki, devletçi-iktidarc toplumun en geli kin oldu u Bat toplumunda ortaya ç kan sorunlar bunu do rulamaktad r. ktidar ve devlet sorununa ba olarak di er toplumsal sorunlar derinle erek sürmektedir. Toplumu bir arada tutan ahlak örgüsü y rt lm, yerine konulan hukuk ise toplumsal çat may derinle tiren bir hale gelmi tir. Artan suç oranlar, çat ma ve çeli kiler her toplumda bir iç sava görüntüsü olu turmaktad r. K rt lan bireycilik, kendi toplumsall kemiren insan gerçe ine yol KOMÜNAR açarak insan kendi öz varl k ko uluna, öz hakikatine kar t hale getirmi tir. Toplumun en büyük savunma gücü ve varl k ko ulu olan ahlak n, bu biçimde y rt lmas üzerinden geli en iktidar ve sermaye tekelleri günümüzde toplumu iktidar ve sermaye kar nda en güçsüz duruma dü ürmü lerdir. ktidar ve sermaye söz konusu oldu unda çi nenmeyecek kutsall k, ilke, kural, gelenek, töre, yasa yoktur. Ahlak n koruyucu kalkan ndan mahrum b rak lan toplum en büyük çözülmeyi bu uygarl k sürecinde ya amaktad r. Toplumun kendi ya amsal ihtiyaçlar ve sorunlar tart ma, planlama ve pratikle tirme gücü olarak politika da çoktan yerle bir edilmi tir. Yerine ikame edilen idarecilik bürokrasinin devasa boyutlara ula mas getirmi, toplumun kendi ad na dü ünme, tart ma, karara gitme yetene i dumura u rat lm r. Bu en büyük toplum k demektir. Toplumun ahlaki ve politik organla- n bu biçimde y, insanl n en ölümcül sorunlar ndan biridir. Bu iki olgunun y üzerinden, toplum her türlü sömürüye ve talana aç k hale getirilmekte, büyük tekel vurgunlar ya anabilmektedir. Dolay yla kapitalist uygarl n bu soruna çözüm bulmas yap gere i mümkün de ildir. Tersine büyük bir zihniyet çal mas yla toplumun zihniyeti devletçi ve iktidarc bir temelde yeniden biçimlendirilmekte, zihniyet sorunlar derinle erek yeni sorunlar tetiklemektedir. Sanat-spor-seks üçlemesi yine e itim ve bilim kurumlar, medya organlar ile toplumsal zihniyet kal plar, kapitalist uygarl n devam için yeniden dizayn edilmekte; ruha, duygulara, güdülere hükmeden sistem gerçe i, kendini bu biçimde güvenceye almaya çal maktad r. Bu toplum hakikatinden en 15
17 KOMÜNAR uza a dü mü insan gerçe ine yol açmaktad r. Katiline â k kurban misali, devletine, egemenine ba, onun istedi i gibi dü ünen, onun istedi i gibi hisseden, onun istedi i gibi alg layan insan gerçe i kapitalist modernitenin arzulad ve hedef olarak önüne koydu u bireydir. Bu nedenle kapitalistler, toplumsal zihniyetle oynamay en temel görev olarak bilmektedirler. Fukuyama bo- una deolojilerin Sonu ndan ya da Brezinski Tarihin Sonu ndan bahsetmemi tir. Asl nda bu her iki son da toplumsall n ve onun zihniyetinin bitimi arzusu ya da hedefi olarak yorumlanmal r. Di er bir sorun alan da ekonomidir. Kendini ekonomiymi gibi sunan, Marksizm in katk lar yla bu konuda önemli bir yan lsamay hâkim k lan kapitalizmin bir ekonomi biçimi olmad, tersine ekonomi üzerinde kurulan bir tekel hâkimiyeti biçimi oldu u, bu nedenle de toplumsal ihtiyaçlar n teminini sa lamak için gerçekle en ekonomiyi y ma u ratt, sizlik, açl k, yoksulluk oranlar tarihin hiçbir döneminde olmad kadar geli tirdi i, kaynaklar kâr ve sermaye ad na tüketti i, do ay ve insan eme ini bu temelde heba etti i her geçen gün daha fazla ortaya ç kmaktad r. Ekonomi için tam bir y m i levi gören kapitalist modernite, pozitivizmden güç alarak endüstriyel alan kesinlikle tam denetime alm r. Endüstriyel araçlar n kâr ve sermayenin hizmetine ko turulmas ekolojik sorunlar felaket boyutlar na ta r. Bu nedenle bugün, tüm canl ya am tehdit al- ndad r. Endüstriyel geli me insanl a refah, bolluk ya da bir bütün olarak daha iyi ya am ko ullar sa layacakken, endüstricilik yoluyla sanayi, toplumsal ihtiyaçlar ve do al dengeyi gözetmeyen kâr ve sermaye pe inde ko anlar n hizmetine girerek insanl n gelece i önünde en büyük tehditlerden birisi haline gelmi tir. Uygarl k tarihi, kad n kaybedi i ve kaybolu u tarihidir. Ama kapitalist uygarl k, tarih boyu kad n üzerinde geli tirilen sömürü deolojik-teorik Dergi Köleci uygarl kta ev kölesi haline getirilen ve mülk konusu yap lan kad n, hanedanlara çocuk do urmakla yükümlü k nm r. Feodal uygarl k a amas nda eksik bir canl oldu unu kabul edecek, erke e dayanmadan ya ayamayaca na inanacak kadar dü ürülmü tür. Kapitalist uygarl kta ise en ince ve öldürücü meta haline getirilmi tir. Kad n her eyiyle art k pazar konusudur ve egemenlik operasyonlar nda en son ve en bitirici a amay ifade eder. Köleci uygarl kta ev kölesi haline getirilen ve mülk konusu yap lan kad n, hanedanlara çocuk do urmakla yükümlü k nm r. Feodal uygarl k a ama- nda eksik bir canl oldu unu kabul edecek, erke e dayanmadan ya ayamayaca na inanacak kadar dü ürülmü tür. Kapitalist uygarl kta ise en ince ve öldürücü meta haline getirilmi tir. Kad n her eyiyle art k pazar konusudur. Kad n sunulmad hiçbir ili ki, kullan lmad hiçbir alan, konu olmad hiçbir al m-sat m sahas kalmayacakt r. in en tehlikeli yan ise, kad n bu durumu özgürlük olarak alg lar hale getirilmesi ve sistemin en büyük savunucusu k nmaya çal - lmas r. Kad nda içselle en kölelik üzerinden sistem günümüzde kendisini güvenceye almaya çal makta, kad n sistem kar- tl n en büyük dü man k nmak istenmektedir. Bu temel sorunlar yan nda devle en ve köy-tar m toplumunu yutan kentle me olgusu, artan nüfus sorunlar, e itim ve sa k sorunlar, toplumun militarize edilmesi, sava n gündelik ya am n bir gerçe i haline getirilmesi, sava araçlar ve yöntemlerindeki korkutucu geli meler insanl n bu uygarl k sü- 16
18 Say recinde kar kar ya kald di er belli ba sorunlar olu turmaktad r. Çözümü ise ancak sistemin yap sal gerçe inin do ru kavranmas ve do ru yöntemlerle ona kar mücadele edilmesiyle ilgilidir. Tarihin K lma Noktas MS lere kadar do yapt Ortado u da yükseli i ya ayan ve kendi diyalekti i içinde belli bir geli im de gösteren merkezi uygarl k, özellikle slam ad na hâkim k nan kat dogmatizm nedeniyle önce zihinsel alanda giderek siyasal, askeri, ticari, ekonomik alanda yarat kaybetmi tir. Ayn dönemde devlet gelene inin zay f, do al toplum an lar n canl oldu u Avrupa k tas, Ortado u dan ta nan maddi-manevi de erlerin sentezi temelinde yükseli e geçmi tir. MS lere gelindi inde Ortado u, merkezi uygarl n öncülü ünü Avrupa ya kapt rm durumdad r. Avrupa da kara ve deniz yoluyla muazzam bir ticaret a olu makta, Ortado- u nun maddi oldu u kadar manevi birikimi bu k taya ta nmakta, dünyan n dört bir ya- na ke ifler yap lmakta, Venedik, Cenova, Floransa, Paris, Amsterdam, Viyana gibi büyük kentler boy vermekte, en önemlisi de kendi içinde özerk bu kentlerde tüm ilkça ve ortaça zihniyet birikiminin yeni bir senteze kavu turulmas ya anmaktad r. Ayn zamanda esas olarak bu kentlerde Rönesans, Reform ve Ayd nlanma hareketleri çerçevesinde H ristiyan dogmatizmi a lmakla kar kar yad r. Ortaça n s rlad insan ruhunu yüceltme, akl öne ç karma bir an önce terk edilmesi gereken dünyaya, do aya dönü biçiminde özetleyebilece imiz içeri iyle Rönesans, kilise kar nda toplumun büyük hamlesi olarak geli mektedir. Bilim ve felsefede ya anan büyük geli meler h zla toplumsalla makta bunun üzerinden H ristiyan dogmatizmi ve ona dayanan feodal devlet ciddi biçimde sar- lmaktad r. Zihniyet devriminin bireyi özgürle tirmesi, devlet kullu unun çözülmesidir. KOMÜNAR Ayr mezhep görünümünde de gerçekle se, lan feodal devletin me ruiyetidir. 15.yüzy ldan itibaren zihniyette ya anan bu de imler temelinde s f temelli hareketlerde büyük bir yükseli ortaya ç km r. Reform hareketiyle kilisenin tekeli k rken, neredeyse e zamanl geli en köylü isyanla- yla sistemin krizi derinle mekte, kilisede temsilini bulan feodal ideolojik ve siyasi tekel çözülmektedir. Devlet içine al nan etnisiteler ulusal taleplerle hareketlenirken tüccar, zanaatkâr kesimin ileri gelenleri (orta f) iktidardan pay kapabilmek için devletin yap nda de ikli i dayatmaktad r. Geni halk kitleleri ise mezhepsel, ulusal, s fsal çe itli görüntüler alt nda özgürlük, e itlik ve adalet için isyan etmektedir. Ancak iki yüz y l kadar sürecek bu kaoslu süreçte feodal devletin yerine neyin geçirilece i henüz belirginlik kazanmam r. Venedik, Cenova, Amsterdam, Londra gibi özerk kentler, feodal devlet tekelini imparatorluk düzeyine ula rmaya çal an kilise öncülü- ündeki feodal uygarl k güçlerine kar direnmektedir. Art k kilise yerine kiliseler (Katolik, Protestan, Anglikan) imparatorluk yerine de ulusal krall klar ( ngiltere, Fransa, spanya, Hollanda) vard r. 17. yüzy l Rönesans ve Ayd nlanma fikirlerinin toplumsalla yüzy l olarak ya an rken, 18. yüzy l ise art k bu fikirlerin feodal devletin a lmas talebiyle kitleselle ti i, kitleleri harekete geçirdi i, Avrupa n n isyanlar ve ayaklanmalarla çalkaland yüzy l olacakt r taki ngiliz Devrimi ni, 1776 da Amerikan, 1789 da Fran- z Devrimi izler. Kiliseye ba kald temelinde monar ilerin a lmas ad m ad m gündeme girer. Feodal devlet formu toplumu bo ucu özellikleriyle sonuna gelmi tir. Bu süreç boyunca ya anan geli melere dair yorumlar ve de erlendirmeler muhteliftir. En çok bilineni ve Marksizm in de kabul etti i Burjuva Devrimler Ça de erlendirmesidir. Burjuva devrimler ça olarak an lan bu sürece ili kin gerçekler burjuvazinin bir f olarak bu sürece ili kin hiçbir devrim 17
DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog
DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog KONYA KARAMAN BÖLGESİ BOŞANMA ANALİZİ 22.07.2014 Tarihsel sürece bakıldığında kalkınma,
Detaylı1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ
1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ 1. GİRİŞ Odamızca, 2009 yılında 63 fuara katılan 435 üyemize 423 bin TL yurtiçi fuar teşviki ödenmiştir. Ödenen teşvik rakamı, 2008 yılına
DetaylıProje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet. Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1
Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1 18 Aral k 1979 da Birle mi Milletler Genel cinsiyet ayr mc l n yasaklayan ve kad n haklar n güvence alt na alan
DetaylıCümlede Anlam İlişkileri
Cümlede Anlam İlişkileri Cümlede anlam ilişkileri kpss Türkçe konuları arasında önemli bir yer kaplamaktadır. Cümlede anlam ilişkilerine geçmeden önce cümlenin tanımını yapalım. Cümle, yargı bildiren,
DetaylıYaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri
Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri Gelişim psikolojisi, bireylerin yaşam boyunca geçirdiği bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal
DetaylıYAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ
YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ Savaş AYBERK, Bilge ALYÜZ*, Şenay ÇETİN Kocaeli Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü, Kocaeli *İletişim kurulacak yazar bilge.alyuz@kou.edu.tr, Tel: 262
DetaylıDEVRİM KOLEKTİF DEHADIR Toplumda her gün tekrarlanan, olup biten olaylara yüzeysel bakmak yaygındır, neredeyse bir düşünce sistemi özelliği
DEVRİM KOLEKTİF DEHADIR Toplumda her gün tekrarlanan, olup biten olaylara yüzeysel bakmak yaygındır, neredeyse bir düşünce sistemi özelliği kazanmıştır. Özel mülkiyet ilişkilerine dayalı düşünce biçimi
DetaylıKAVRAMLAR. Büyüme ve Gelişme. Büyüme. Büyüme ile Gelişme birbirlerinden farklı kavramlardır.
KAVRAMLAR Büyüme ve Gelişme Büyüme ile Gelişme birbirlerinden farklı kavramlardır. Büyüme Büyüme, bedende gerçekleşen ve boy uzamasında olduğu gibi sayısal (nicel) değişikliklerle ifade edilebilecek yapısal
DetaylıÖncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.
Gümrük Ve Ticaret Bakanı Sn. Nurettin CANİKLİ nin Kredi Kefalet Kooperatifleri Ortaklarının Borçlarının Yapılandırılması Basın Toplantısı 24 Eylül 2014 Saat:11.00 - ANKARA Kredi Kefalet Kooperatiflerinin
DetaylıSERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL
SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL Sözlerime gayrimenkul ve finans sektörlerinin temsilcilerini bir araya
DetaylıTopoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır.
Yazıyı PDF Yapan : Seyhan Tekelioğlu seyhan@hotmail.com http://www.seyhan.biz Topolojiler Her bilgisayar ağı verinin sistemler arasında gelip gitmesini sağlayacak bir yola ihtiyaç duyar. Aradaki bu yol
DetaylıSayın Valim, Sayın Rektörlerimiz, Değerli Hocalarımız ve Öğrencilerimiz Ardahan Üniversitesi Değerli öğrenciler, YÖK Kültür Sanat Söyleşileri
Sayın Valim, Sayın Rektörlerimiz, Değerli Hocalarımız ve Öğrencilerimiz Ardahan da, Ardahan Üniversitesi nde sizlerle birlikte olmaktan memnuniyetimi bildirerek sözlerime başlamak isterim. Hepinizi sevgi
DetaylıHepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Değerli konuklar, Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) çalışmaları kapsamında düzenlediğimiz Kurumsal Yönetim konulu toplantımıza hepiniz hoş geldiniz. 11 Aralık 2001 tarihli Bakanlar
DetaylıTÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN "INSTITUT DU BOSPHORE YILLIK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI
TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN "INSTITUT DU BOSPHORE YILLIK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI 18 Mart 2016 İstanbul, Hilton Hotel Harbiye Sayın Büyükelçiler, Değerli Konuklar, 2009 yılında
DetaylıSİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.
SAYI: 2013/03 KONU: ADİ ORTAKLIK, İŞ ORTAKLIĞI, KONSORSİYUM ANKARA,01.02.2013 SİRKÜLER Gelişen ve büyüyen ekonomilerde şirketler arasındaki ilişkiler de çok boyutlu hale gelmektedir. Bir işin yapılması
DetaylıGürcan Banger Enerji Forumu 10 Mart 2007
Enerji ve Kalkınma Gürcan Banger Enerji Forumu 10 Mart 2007 Kırılma Noktası Dünyanın gerçeklerini kırılma noktalarında daha iyi kavrıyoruz. Peşpeşe gelen, birbirine benzer damlaların bir tanesi bardağın
DetaylıMilli Gelir Büyümesinin Perde Arkası
2007 NİSAN EKONOMİ Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası Türkiye ekonomisi dünyadaki konjonktürel büyüme eğilimine paralel gelişme evresini 20 çeyrektir aralıksız devam ettiriyor. Ekonominin 2006 da yüzde
DetaylıSÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com
SÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com Giriş Yönetim alanında yaşanan değişim, süreç yönetimi anlayışını ön plana çıkarmıştır. Süreç yönetimi; insan ve madde kaynaklarını
DetaylıTasarım Raporu. Grup İsmi. Yasemin ÇALIK, Fatih KAÇAK. Kısa Özet
Tasarım Raporu Grup İsmi Yasemin ÇALIK, Fatih KAÇAK Kısa Özet Tasarım raporumuzda öncelikle amacımızı belirledik. Otomasyonumuzun ana taslağını nasıl oluşturduğumuzu ve bu süreçte neler yaptığımıza karar
DetaylıAmacımız Fark Yaratacak Makine Mühendisleri Yetiştirmek - OAIB Moment Expo
Sayfa 1 / 6 OCAK 2016 SAYI: 92 Gelişen teknolojiye ayak uydurabilen, teknik bilgi ve becerilere sahip fark yaratacak lider makine mühendisleri yetiştirmek üzere yola çıktıklarını belirten MEF Üniversitesi
DetaylıKıbrıs ın Su Sorunu ve Doğu Akdeniz in Hidrojeopolitiği
Kıbrıs ın Su Sorunu ve Doğu Akdeniz in Hidrojeopolitiği Dursun Yıldız SPD Başkanı 2 Nisan 2016 Giriş Gelişmenin ve karşı duruşun, doğuya karşı batının, kuzey kıyısına karşı güney kıyısının, Afrika ya karşı
DetaylıKurbanlar & Failler. Kurban-Fail Bölünmesinin Psikodinamiği. Istanbul, 6 Nisan 2013. www.franz-ruppert.de. 02.04.2013 (c) Prof. Dr.
Kurbanlar & Failler Kurban-Fail Bölünmesinin Psikodinamiği Istanbul, 6 Nisan 2013 www.franz-ruppert.de 02.04.2013 (c) Prof. Dr. Franz Ruppert 1 Kurbanlar ve Failler Tanımlar Hayatta Kalma Stratejileri
DetaylıB02.8 Bölüm Değerlendirmeleri ve Özet
B02.8 Bölüm Değerlendirmeleri ve Özet 57 Yrd. Doç. Dr. Yakup EMÜL, Bilgisayar Programlama Ders Notları (B02) Şimdiye kadar C programlama dilinin, verileri ekrana yazdırma, kullanıcıdan verileri alma, işlemler
DetaylıKÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ
KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ 12 NİSAN 2013-KKTC DR. VAHDETTIN ERTAŞ SERMAYE PIYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ Sayın
DetaylıSayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,
Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar, Orman ve Su İşleri Bakanımız Sn. Veysel Eroğlu nun katılımları ile gerçekleştiriyor olacağımız toplantımıza katılımlarınız için teşekkür ediyor,
DetaylıMeriç Uluşahin Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili. Beşinci İzmir İktisat Kongresi
Meriç Uluşahin Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili Beşinci İzmir İktisat Kongresi Finansal Sektörün Sürdürülebilir Büyümedeki Rolü ve Türkiye nin Bölgesel Merkez Olma Potansiyeli 1 Kasım
DetaylıHİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU?
HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU? Rıza KARAMAN Kamu İhale Mevzuatı Uzmanı 1. GİRİŞ İdareler, personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarına çıkarken
DetaylıVeri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün
Veri Toplama Yöntemleri Prof.Dr.Besti Üstün 1 VERİ (DATA) Belirli amaçlar için toplanan bilgilere veri denir. Araştırmacının belirlediği probleme en uygun çözümü bulabilmesi uygun veri toplama yöntemi
Detaylı1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler
1.Temel Kavramlar Abaküs Nedir... 7 Abaküsün Tarihçesi... 9 Abaküsün Faydaları... 12 Abaküsü Tanıyalım... 13 Abaküste Rakamların Gösterili i... 18 Abaküste Parmak Hareketlerinin Gösterili i... 19 2. lemler
Detaylı8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.
8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder. Soru : Din nedir? Din, Allah tarafından gönderilmiştir. Peygamberler
DetaylıDünyaya barış ve refah taşıyor, zorlukları azimle aşıyoruz
Dünyaya barış ve refah taşıyor, zorlukları azimle aşıyoruz Rakamlarla Sektörümüz: 3 kıtadan 77 ülkeye doğrudan hizmet götüren, Toplam Yatırımı 5 Milyar Doları aşan, Yan sektörleri ile birlikte yaklaşık
DetaylıTÜRKİYE SERMAYE PİYASALARINDA MERKEZİ KARŞI TARAF UYGULAMASI 13 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ
TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARINDA MERKEZİ KARŞI TARAF UYGULAMASI 13 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ Sayın BDDK Başkanım, İktisadi Araştırmalar Vakfı, Borsamız
DetaylıEKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85
EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85 i Bu sayıda; 2013 Cari Açık Verileri; 2013 Aralık Sanayi Üretimi; 2014 Ocak İşsizlik Ödemesi; S&P Görünüm Değişikliği kararı değerlendirilmiştir.
DetaylıGüç Artık İnternette! Power is now on the Internet!
ISSN 2148-7286 eissn 2149-1305 DOI 10.15805/addicta.2015.2.2.R036 Copyright 2015 Türkiye Yeşilay Cemiyeti addicta.com.tr Addicta: The Turkish Journal on Addictions Güz 2015 2(2) 149-153 Review Başvuru
DetaylıSİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç
SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı; Siirt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama
DetaylıTİSK GENEL SEKRETERİ BÜLENT PİRLER'İN DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE ÇOCUK İŞGÜCÜNE İLİŞKİN GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİDİR
TİSK GENEL SEKRETERİ BÜLENT PİRLER'İN DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE ÇOCUK İŞGÜCÜNE İLİŞKİN GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİDİR Çocuğun çalışması, hemen bütün ülkelerde yaşanmakta olan evrensel bir olgudur ve önemli bir sosyal
DetaylıTasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor?
Tasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor? Doç.Dr. Nilgün GÖRER TAMER (Şehir Plancısı) Her fakülte içerdiği bölümlerin bilim alanına bağlı olarak farklılaşan öznel
DetaylıAkreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri
Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri Prof.Dr. Cevat NAL Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarl k Fakültesi Dekan Y.Doç.Dr. Esra YEL Fakülte Akreditasyon Koordinatörü
DetaylıAraştırma Notu 15/177
Araştırma Notu 15/177 02 Mart 2015 YOKSUL İLE ZENGİN ARASINDAKİ ENFLASYON FARKI REKOR SEVİYEDE Seyfettin Gürsel *, Ayşenur Acar ** Yönetici özeti Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan enflasyon
DetaylıKadınları Anlamak Erkeklere Düşüyor
Kadınları Anlamak Erkeklere Düşüyor Kadınların Yaşam Koçu Tuğba Güneş, kadına şiddetti ortaya çıkaran nedenleri ortadan kaldıracak önlemler alınması gerektiğini söyledi. Kahramanmaraş ın tek yaşam ve wellness
DetaylıSOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN
SOSYAL ŞİDDET Süheyla Nur ERÇİN Özet: Şiddet kavramı, çeşitli düşüncelerden etkilenerek her geçen gün şekillenip gelişiyor. Eskiden şiddet, sadece fiziksel olarak algılanırken günümüzde sözlü şiddet, psikolojik
DetaylıTÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA. Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve gerekçeleri ektedir.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve gerekçeleri ektedir. Gereğini arzederim. M. Akif HAMZAÇEBİ İstanbul Milletvekili 1 GENEL GEREKÇE
DetaylıAnaokulu /aile yuvası anketi 2015
Anaokulu /aile yuvası anketi 2015 Araştırma sonucu Göteborg daki anaokulları ve aile yuvaları ( familjedaghem) faaliyetlerinde kalitenin geliştirilmesinde kullanılacaktır. Soruları ebeveyn veya veli olarak
DetaylıA N A L Z. Seçim Öncesinde Verilerle Türkiye Ekonomisi 2:
A N A L Z Seçim Öncesinde Verilerle Türkiye Ekonomisi 2: Sektör Mücahit ÖZDEM R May s 2015 Giri Geçen haftaki çal mam zda son aç klanan reel ekonomiye ili kin göstergeleri incelemi tik. Bu hafta ülkemiz
DetaylıParti Program ve Tüzüklerin Feminist Perspektiften Değerlendirilmesi i
Parti Program ve Tüzüklerin Feminist Perspektiften Değerlendirilmesi i Parti içi disiplin mekanizması (cinsel taciz, aile içi şiddet vs. gibi durumlarda işletilen) AKP CHP MHP BBP HDP Parti içi disiplin
DetaylıTÇMB BAŞKANI ADNAN ĐĞNEBEKÇĐLĐ KONUŞMA METNĐ
TÇMB YILLIK DEĞERLENDĐRME BASIN YEMEĞĐ 1 NĐSAN 2010 TÇMB BAŞKANI ADNAN ĐĞNEBEKÇĐLĐ KONUŞMA METNĐ Değerli basın mensupları, Sektörümüzün geçen yılki performansı ile bu yıl için beklentilerimizin tartışılacağı
Detaylıİşletme Gelişimi Atölye Soruları
İşletme Gelişimi Atölye Soruları Şemsettin Akçay Satış Pazarlama ve İnovasyon Mühendisi İşletmenizi Başarıya Götüren 50 Soru! Bir gün küçük kızımız Lara (o zaman 3.5 yaşındaydı): Baba deniz gölgesi nedir,
Detaylı2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi :
2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ Anayasa nın 49. Maddesi : A. Çalışma Hakkı ve Ödevi Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek,
DetaylıÜniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi
Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi özcan DEMİREL 1750 Üniversiteler Yasası nın 2. maddesinde üniversiteler, fakülte, bölüm, kürsü ve benzeri kuruluşlarla hizmet birimlerinden oluşan özerkliğe ve kamu
DetaylıBİREYSEL SES EĞİTİMİ ALAN ÖĞRENCİLERİN GELENEKSEL MÜZİKLERİMİZİN DERSTEKİ KULLANIMINA İLİŞKİN GÖRÜŞ VE BEKLENTİLERİ
BİREYSEL SES EĞİTİMİ ALAN ÖĞRENCİLERİN GELENEKSEL MÜZİKLERİMİZİN DERSTEKİ KULLANIMINA İLİŞKİN GÖRÜŞ VE BEKLENTİLERİ Dr. Ayhan HELVACI Giriş Müzik öğretmeni yetiştiren kurumlarda yapılan eğitim birçok disiplinlerden
DetaylıYETİŞKİNLER DİN EĞİTİMİ Akdeniz Müftülüğü
YETİŞKİNLER DİN EĞİTİMİ Akdeniz Müftülüğü YETİŞKİNLER DİN EĞİTİMİNİN TANIMI Yetişkinler din eğitimi kavramını tanımlayabilmek için önce yetişkinler eğitimini tanımlayalım. En çok kullanılan ifade ile yaygın
DetaylıProf. Dr. Bilal Sambur ile Medya ve Dindarlık Üzerine 08/04/2015
Medya İslam ı ile karşı karşıyayız Batıda tırmanışa geçen İslamofobinin temelinde yatan ana unsurun medya olduğu düşünülüyor. Çünkü medyada yansıtılan İslam ve Müslüman imajı buna zemin hazırlıyor. Sosyal
DetaylıMUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ
MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı; Muş Alparslan Üniversitesi Uzaktan
DetaylıTürkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1
Sağlık Reformunun Sonuçları İtibariyle Değerlendirilmesi 26-03 - 2009 Tuncay TEKSÖZ Dr. Yalçın KAYA Kerem HELVACIOĞLU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Türkiye 2004 yılından itibaren sağlık
Detaylıİ.Esenyurt Üniv.2016 Yüksek Lisans / Bahar Dönemi Yönetimde Yeni Gelişmeler Sunum 02. Hazırlayan; Erkut AKSOY
1 Yönetimde Yeni Gelişmeler Yalın Organizasyonlar Sunumu; Erkut AKSOY Kaynak; Öğrenci No.:1432110032 2016 Bahar Dönemi Yüksek Lisans III.Dönem YALIN ORGANİZASYONLAR ZASYONLAR; Daha önceki konularda değindiğimiz
DetaylıAra rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba
1.1 Ara rman n Amac Ara rmada, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba olarak hizmet vermekte olan; 1. Bütçe ve Performans Program ube Müdürlü ü 2. Stratejik Yönetim ve Planlama
DetaylıMAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının
MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının bağlantıları kontrol edilir. Güz ve Bahar dönemindeki
DetaylıAnaliz aşaması sıralayıcı olurusa proje yapımında daha kolay ilerlemek mümkün olacaktır.
Analiz Raporu Kısa Özet Her geçen gün eczanecilik sektörü kendi içerisinde daha da yarışır hale geliyor. Teknolojinin getirdiği kolaylık ile eczane otomasyonu artık elinizin altında. Çoğu eczacılar hastalarına
DetaylıEk 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler,
Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler, Bu araştırmada Fen Bilgisi sorularını anlama düzeyinizi belirlemek amaçlanmıştır. Bunun için hazırlanmış bu testte SBS de sorulmuş bazı sorular
DetaylıZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ
ADANA KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU / 15 2008 BU BİR TMMOB YAYINIDIR TMMOB, bu makaledeki ifadelerden, fikirlerden, toplantıda çıkan sonuçlardan ve basım hatalarından sorumlu değildir. ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL
Detaylıİşte Eşitlik Platformu tanıtıldı
İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı Ocak 15, 2013-3:55:02 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın himayesinde kurulan ''İşte Eşitlik Platformu'' tanıtıldı. Toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlikle mücadele
DetaylıI. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler
I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler 1. AB Hukuku ve Tercüman ve Çevirmenler için Metotlar Eğitimi (Ankara, 8-9 Haziran 2010) EIPA tarafından çeşitli kamu
DetaylıCMK 135 inci maddesindeki amir hükme rağmen, Mahkemenizce, sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespitine karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizin yukarıda esas sayısı yazılı dava dosyasının yapılan yargılaması sırasında 06.05.2014 günlü oturum ara kararı uyarınca Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ndan sanık... kullandığı... nolu,
DetaylıPROJE ODAKLI İŞ GELİŞTİRME; Kent Atölyeleri örneği
PROJE ODAKLI İŞ GELİŞTİRME; Kent Atölyeleri örneği A.Faruk GÖKSU-ÇEKÜL Vakfı www.cekulvakfi.org.tr www.kentselyenileme.org ÇEKÜL Vakfı, kurulduğu günden bugüne kadar, Kendini Koruyan Kentler adı altında,
DetaylıDÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, 2012. Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi
DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, 2012 Hazırlayanlar Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi Laura D. Tyson, Kaliforniya Berkeley Üniversitesi Saadia Zahidi, Dünya Ekonomik Forumu Raporun
DetaylıT.C. ÇANAKKALE ONSEK Z MART ÜN VERS TES
T.C. ÇANAKKALE ONSEK Z MART ÜN VERS TES 1 2 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl Tel: (286) 218452 Faks: (286) 218451 E-posta: strateji@comu.edu.tr http://strateji.comu.edu.tr/
DetaylıMÜSİAD Kadın Girişimciler Zirvesi. Kapanış Konuşması. 27 Mayıs 2016. İş Dünyamızın, STK'ların Değerli Bşk ve Temsilcileri,
MÜSİAD Kadın Girişimciler Zirvesi Kapanış Konuşması 27 Mayıs 2016 Saygıdeğer (Emine Erdoğan) Hanımefendi, Sayın Bakanım, (Fatma Ramazanoğlu), İş Dünyamızın, STK'ların Değerli Bşk ve Temsilcileri, Değerli
DetaylıÖNSÖZ. Sevgili MMKD üyeleri,
İçindekiler ÖNSÖZ... 2 GİRİŞ... 3 Genel Kurul Toplantısı... 3 Yönetim Kurulu nda Üye ve Görev Değişiklikleri... 3 MMKD Stratejik Plan Çalışması... 3 PROJELER... 4 Kapılar Müzecilere Açık Projesi... 4 Derneklere
DetaylıBİT ini Kullanarak Bilgiye Ulaşma ve Biçimlendirme (web tarayıcıları, eklentiler, arama motorları, ansiklopediler, çevrimiçi kütüphaneler ve sanal
BİT ini Kullanarak Bilgiye Ulaşma ve Biçimlendirme (web tarayıcıları, eklentiler, arama motorları, ansiklopediler, çevrimiçi kütüphaneler ve sanal müzeler vb.) Bilgi ve iletişim teknolojileri, bilgiye
DetaylıBİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu
BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu 3.Klinik Farmakoloji Sempozyumu-TRABZON 24.10.2007 Klinik ilaç araştırmalarına
Detaylıİçindekiler Şekiller Listesi
1 İçindekiler 1.GĠRĠġ 3 2. Mekânsal Sentez ve Analiz ÇalıĢmaları... 4 3. Konsept....5 4. Stratejiler.....6 5.1/1000 Koruma Amaçlı Ġmar Planı.....7 6.1/500 Vaziyet Planı Sokak Tasarımı....7 7.1/200 Özel
DetaylıEndüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler
Endüstri Mühendisliğine Giriş Jane M. Fraser Bölüm 2 Sık sık duyacağınız büyük fikirler Bu kitabı okurken, büyük olasılıkla öğreneceğiniz şeylere hayret edecek ve varolan bilgileriniz ve belirli yeni becerilerle
DetaylıAVRUPA BĐRLĐĞĐ HELSĐNKĐ ZĐRVESĐ ve TÜRKĐYE. Helsinki Zirvesi
AVRUPA BĐRLĐĞĐ HELSĐNKĐ ZĐRVESĐ ve TÜRKĐYE Helsinki Zirvesi 10 ve 11 Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki de toplanan Avrupa Birliği (AB) Konseyi Binyıl Bildirgesi ni kabul ederken genişleme sürecinde yeni
DetaylıFizik I (Fizik ve Ölçme) - Ders sorumlusu: Yrd.Doç.Dr.Hilmi Ku çu
Fizik I (Fizik ve Ölçme) - Ders sorumlusu: Yrd.Doç.Dr.Hilmi Ku çu Bu bölümde; Fizik ve Fizi in Yöntemleri, Fiziksel Nicelikler, Standartlar ve Birimler, Uluslararas Birim Sistemi (SI), Uzunluk, Kütle ve
DetaylıYanlış Anlaşılan Faizci
Yanlış Anlaşılan Faizci Aslam Effendi Başka bir gün Tota 1, faizci Sherzad ile karşılaştım. Bu herif hasta olmalı. Düşünsene, para ödünç vererek faiz temin ediyor. Din bu işi yasaklıyor ama yine de aramızda
DetaylıOkulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.
BASIN BÜLTENİ Selçuk Üniversitesi Akören Ali Rıza Ercan Meslek Yüksekokulunda 01.04.2015 tarihinde 100. Yılında Çanakkale yi Anlamak adlı konferans düzenlendi. Şehitlerimiz anısına yapılan saygı duruşu
Detaylı: Prof. Dr. Nurettin KALDIRIMCI : Kenan TÜRK, Dr. Murat ÇETİNKAYA, Reşit GÜRPINAR, Fevzi ÖZKAN, Dr. Metin ARSLAN, Doç. Dr.
Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI Dosya Sayısı : 2014-1-132 (Önaraştırma) Karar Sayısı : 15-12/159-72 Karar Tarihi : 18.03.2015 A. TOPLANTIYA KATILAN ÜYELER Başkan Üyeler : Prof. Dr.
DetaylıREFORM EYLEM GRUBU BİRİNCİ TOPLANTISI BASIN BİLDİRİSİ ANKARA, 8 KASIM 2014
REFORM EYLEM GRUBU BİRİNCİ TOPLANTISI BASIN BİLDİRİSİ ANKARA, 8 KASIM 2014 Reform Eylem Grubu nun (REG) ilk toplantısı, Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Volkan
DetaylıYapı ve Deprem Yönetmelikleri, alan kullanım yönetmeliklerinin gözden geçirilmesi ve gerekiyorsa yeniden düzenlenmesi
Afet Yö netimi İnsan toplulukları için risk oluşturan afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması, afetlere karşı hazırlıklı olunması, afet anında hızlı ve etkili bir kurtarma, ilk yardım, geçici barındırma
DetaylıÖZEL BÖLÜM I KOJENERASYON. TÜRKOTED İltekno Topkapı Endüstri ST ELEKTRİK-ENERJİ I NİSAN 2016
TÜRKOTED İltekno Topkapı Endüstri 102 Hibrit Sistemlerle En Yüksek Verimlilik Hedefleniyor Derya Sakallıoğlu Yenilenebilir enerji kaynakları ile birlikte kullanılan kojenerasyon sistemleri, hibrit kojenerasyon
DetaylıSANAL DĠLĠN DĠLĠMĠZDE YOL AÇTIĞI YOZLAġMA HAZIRLAYAN: CoĢkun ZIRAPLI Ġsmail ÇEVĠK. DANIġMAN: Faik GÖKALP
SANAL DĠLĠN DĠLĠMĠZDE YOL AÇTIĞI YOZLAġMA HAZIRLAYAN: CoĢkun ZIRAPLI Ġsmail ÇEVĠK DANIġMAN: Faik GÖKALP SOSYOLOJĠ ALANI ORTAÖĞRETĠM ÖĞRENCĠLERĠ ARASI ARAġTIRMA PROJE YARIġMASI BURSA TÜRKĠYE BĠLĠMSEL VE
DetaylıDoç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi
ÜN VERS TEYE G R SINAV S STEM NDEK SON DE KL E L K N Ö RENC LER N ALGILARI Doç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi
DetaylıBodrum da hafriyat atıkları geri kazanım tesisi hizmete başladı
Bodrum da hafriyat atıkları geri kazanım tesisi hizmete başladı Bodrum da hafriyat atıkları geri kazanım tesisi hizmete başladı Büyükşehir Belediyesi tarafından yatırımı gerçekleştirilen çevreci yatırım;
DetaylıÇEVRE KORUMA KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK
ÇEVRE KORUMA VE KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK Çevre neden bu kadar önemli? Sera etkisi artıyor Doğal kaynaklar bitiyor Maliyetler yükseliyor Gelir eşitsizliği uçurumu büyüyor 2002 yılında Johannesburg da
DetaylıTÜİK KULLANICI ANKETİ SONUÇLARI
TÜİK KULLANICI ANKETİ SONUÇLARI Aralık 1 Giriş Kurumumuz taraf ndan üretilen istatistikler kullan c lara çeşitli kanallar yoluyla sunulmakta, hizmet kalitesini artt rmak ve kullan c ihtiyaçlar n karş lamak
DetaylıKurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi
Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi 30 Temmuz 2012 ĐÇĐNDEKĐLER Dönem Revizyon Notları........ 3 Derecelendirme Metodolojisi........ 5 Notların Anlamı.........
DetaylıKurumsallaşma Koçluğu Programı
www.pwc.com.tr Kurumsallaşma Koçluğu Programı PwC Aile Şirketi Hizmetlerimiz Aile şirketlerinin gündemlerinden Yöneticiler neler söylüyorlar? Çalışmalarımız standardize olmaktan çok uzak, işler şirket
DetaylıEĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları. Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA
EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA Dersin Amacı Bu dersin amacı, öğrencilerin; Öğretmenlik mesleği ile tanışmalarını, Öğretmenliğin özellikleri
DetaylıHALK EĞİTİMİ MERKEZLERİ ETKİNLİKLERİNİN YÖNETİMİ *
HALK EĞİTİMİ MERKEZLERİ ETKİNLİKLERİNİN YÖNETİMİ * Doç. Dr. Meral TEKİN ** Son yıllarda halk eğitimi, toplumdaki öneminin giderek artmasına koşut olarak, önemli bir araştırma alanı olarak kabul görmeye
Detaylıalanda yaşam kalitesi yüksek bir dünya kenti yapmaktır.
İzmir Valisi Mustafa TOPRAK Amacımız; İzmir i her alanda yaşam kalitesi yüksek bir dünya kenti yapmaktır. Röportaj: İdarecinin Sesi İDARECİNİN SESİ: Sayın Valim, yaklaşık iki yıldır İzmir de görev yapıyorsunuz.
DetaylıÖzelge: 4632 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi kapsamında vakıf/sandıklardan bireysel emeklilik sistemine yapılan aktarımlarda vergilendirme hk.
Özelge: 4632 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi kapsamında vakıf/sandıklardan bireysel emeklilik sistemine yapılan aktarımlarda vergilendirme hk. Sayı: 64597866-120[94-2014]-131 Tarih: 28/08/2014 T.C. GELİR
Detaylıalternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.
HASTA İŞİ İnsanların içlerinde barındırdıkları ve çoğunlukla kaçmaya çalıştıkları bir benlikleri vardır. O benliklerin içinde yaşadıkları olaylar ve onlardan arta kalan üzüntüler barınır, zaten bu yüzdendir
Detaylı2010, GÜÇLÜ BİR YENİ YIL!
2010, GÜÇLÜ BİR YENİ YIL! http://www.kosulsuz-sevgi.com/guncel-mesajlar/2010-guclu-bir-yeni-yil/ Patricia Diane Cota-Robles 1 Ocak 2010 Yeni Bin Yılın ilk on yılını tamamladığımıza inanmak zor. Zamanın
DetaylıÖzet Metin Ekonomik Büyümenin Anlaşılması: Makro Düzeyde, Sektör Düzeyinde ve Firma Düzeyinde Bir Bakış Açısı
Özet Metin Ekonomik Büyümenin Anlaşılması: Makro Düzeyde, Sektör Düzeyinde ve Firma Düzeyinde Bir Bakış Açısı Overview Understanding Economic Growth: A Macro-level, Industrylevel, and Firm-level Perspective
Detaylıİngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2
İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET DOI= 10.17556/jef.54455 Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2 Genişletilmiş Özet Giriş Son yıllarda
Detaylıken Türkçe de ulaç kuran bir ektir. Bu çal ma konumuzu seçerken iki amac m z vard. Bunlardan birincisi bu konuyu seçmemize sebep olan yabanc ö
G R ken Türkçe de ulaç kuran bir ektir. Bu çal ma konumuzu seçerken iki amac m z vard. Bunlardan birincisi bu konuyu seçmemize sebep olan yabanc ö rencilerin Türkçe ö renirken yapt anla malardan dolay,
Detaylı2001 yılında otomotiv sektörünün dolar bazında cirosu 1997 yılı düzeyine, tekstilin cirosu ise 1999 yılı düzeyine geriledi.
REEL SEKTÖRDE DE YENİDEN YAPILANMA ŞART GİRİŞ Prof. Dr. Necmi GÜRSAKAL BTSO tarafından beş yıldan beri gerçekleştirilen Bursa da 250 Büyük Firma çalışması bize göre bu şehirde yapılan en önemli çalışmalardan
DetaylıRAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı. Filistin ile yatıp, Gazze ile kalkıyoruz.
- Günlük siyaset acının üstünü nasıl örter? - Gazze yi ve Filistin i içselleştirmek yerine farz olarak görenlerin destansı trajik hali - BM Genel Sekreteri, AKP Kadın Kolları ve Hrant Dink Ortak paydası
DetaylıKurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş.
Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. 27 Şubat 2016 ÜNSPED GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ VE LOJİSTİK HİZMETLER A.Ş. Kurumsal Yönetim Notu: 7.30 Priv. YÖNETİCİ ÖZETİ ÜNSPED Gümrük Müşavirliği ve
DetaylıTürkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Genel Başkanı olarak şahsım ve kuruluşum adına hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Başkanlar, Sayın KĐK üyeleri, Sayın Katılımcılar, Sayın Basın Mensupları, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Genel Başkanı olarak şahsım ve kuruluşum adına hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Detaylı