"Hukuk" dediğimiz olgu, Roma Hukuku'ndan günümüze kadar gelen bir ayırımla "kamu hukuku" ve "özel hukuk" olmak üzere iki ana bölümde incelenir.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download ""Hukuk" dediğimiz olgu, Roma Hukuku'ndan günümüze kadar gelen bir ayırımla "kamu hukuku" ve "özel hukuk" olmak üzere iki ana bölümde incelenir."

Transkript

1 Üçüncü Bölüm HUKUKUN DALLARI "Hukuk" dediğimiz olgu, Roma Hukuku'ndan günümüze kadar gelen bir ayırımla "kamu hukuku" ve "özel hukuk" olmak üzere iki ana bölümde incelenir. Hukuksal ilişkinin tarafları, bu ayırımın ölçütlerinden biri olarak karşımıza çıkar. Bir hukuksal ilişkinin tarafları bireylerden oluşuyorsa, bu ilişkiye uygulanacak hukuk, "özel hukuk"tur. Buna karşılık taraflardan biri devletse uygulanacak hukuk "kamu hukuku"dur. Ama aşağıda açıklanacağı üzere bu ölçüt gerçeği tam olarak yansıtmamaktadır. Kamu hukuku ilişkilerinde temel özellik, devletin "egemenlik" yetkisine ya da erkine sahip olmasıdır. Devletle birey arasındaki ilişkilerde devlet ilke olarak bu erki kullanır. Örneğin devlet, vergi alır, askerlik yükümünün yerine getirilmesini zorlar, kamu yararı için bireyin malını kamulaştırır. Kamu hizmetine girmek Anayasa'da güvence altına alınmış bir temel haktır. (AY m. 70). Yine Anayasa'ya göre kamu hizmetine alınmada "görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez." Ancak kamu hizmetine alınma ilke olarak "şart tasarruf" (koşul işlem) dediğimiz bir kamu işlemi ile gerçekleşir. Burada kişi iradesi ancak başvuru aşamasında önem taşır. Ancak atamanın biçim ve içerik koşulları, maaş ve sair özlük hakları, kişinin intibak ettirileceği sınıf, derece ve kademeler devlet tarafından düzenleyici işlemlerle belirlenir. Kişi iradesinin bu belirlemede hiçbir rolü yoktur. Görülüyor ki bütün bu işlemlerde bireyin iradesi önemli değildir. Buna karşılık özel hukuk ilişkilerinde bireysel istenç (irade) ve onay, ilişkinin temel öğesidir. Buna bağlı olarak özel hukuk alanındaki ilişkilerde bireylerin aynı güce sahip olduğu varsayılır ve bireyler arasında "eş düzeylilik" ya da "eşitlik" ilkesi egemendir. Oysa kamu hukuku ilişkilerinde taraflardan biri buyurma yetkisine sahip devlet ya da kamu gücü olduğu için, egemen olan ilke "altlık üstlük" ilkesidir. I. ÖZEL HUKUK Özel hukuk bireylerin kendi aralarındaki ilişkileri düzenleyen hukuktur. Bu ilişkiler, bireyler arasında bir eşitlik bulunduğu varsayımına göre düzenlenir. Devlet, bireyler arasındaki ilişkiye doğrudan karışmaz. Devlet ancak kişisel ilişkiler açısından düzen bozulmuşsa ve bu nedenle bir yaptırım uygulanması gerekiyorsa ortaya çıkar. Bu noktaya gelinmedikçe söz konusu ilişki, hukuksal yönden eşit durumda ve güçte olan bireyler arasında kalan, onların çıkarlarıyla ilgili özel bir ilişkidir. Özel hukuk düzenlemesi, bu ilişkiyi belirleyen, bunun ayrıntılarını ve sonuçlarını gösteren bir düzenlemedir. Şu halde özel hukuk eşit bireyler arasındaki ilişkilerin hukukudur ve devlet, özel hukuk alanında üstün güç sahibi bir taraf olarak yer almaz. Bazı hallerde devlet de bir özel hukuk ilişkisine taraf olabilir. Çünkü devletin ve kimi kamu kurum ve kuruluşlarının da kamu tüzel kişiliği şeklinde kişilikleri vardır. Bu tüzel

2 kişilerin bazı gereksinimlerini özel hukuk ilişkisi kurarak karşılamaları mümkündür. Örneğin İstanbul daki Adliye binalarının çoğu gerçek kişilerden ya da özel hukuk tüzel kişilerinden kiralanmıştır. Böyle bir kira ilişkisinde taraflardan biri devlet ya da bir kamu kuruluşu olduğu halde, taraflar arasında eş düzeylilik ve irade serbestliği (özerkliği) ilkeleri geçerlidir. Devlet ya da kamu kuruluşunun bu kira ilişkisinde kamu gücünden doğan bir ayrıcalığı yoktur. Aynı şekilde Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile devlet bankalarının iktisadi ve ticari alanda bireylerle olan ilişkileri özel hukuk kurallarına tabi olur. A. Özel Hukukun Dalları Özel Hukuk üç ana dala ayrılır. Bunlar Medeni Hukuk, Ticaret Hukuku ve Devletler Özel Hukuku'dur. 1) Özel hukukun ana dalını Medeni Hukuk oluşturur. Medeni hukuk, özel hukukun ticari nitelik taşımayan veya uluslararası unsur içermeyen bölümünü kapsar. Ülkemizde Medeni Hukukun temel yasaları 1926 yılında İsviçre'den alınan Medeni Kanun ile Borçlar Kanunu'dur. Medeni Kanunumuz, tarihinde kabul edilen 4721 sayılı Yasa ile yenilenmiş bulunmaktadır. Yeni Medeni Kanun tarih ve sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Yeni Medeni Kanun, bir çok değişiklik ve yenilik içermekle birlikte, eskisinin ana çizgisini terketmiş değildir. Hatta eski yasanın izi belirleyici ağırlığını korumaktadır. Bu nedenle madde numaralarının değiştirilmesi, isabetli olmamıştır. Yeni maddeler eski madde sıralamasını bozmadan da (örneğin m.32 a.. şeklinde) yasaya eklenebilirdi. Böylece Medeni Kanun üzerinde yılların biriktirdiği ortak bellek korunmuş olurdu. Bu ders notlarındaki açıklamalarda bu yeni yasanın maddeleri esas alınacak, gerektikçe parantez içinde eski maddelere ve metinlere de yer verilecektir. Medeni Kanun da düzenlenen ana bölümler, bu hukuk dalının alt dallarını oluşturmaktadır. Bunlar sırasıyla Kişiler Hukuku (MK m ), Aile Hukuku (MK m ), Miras Hukuku (MK m ) ve Eşya Hukuku (MK m ) dallarıdır. Kişiler Hukuku, kişinin hukuksal varlık olarak ortaya çıkışını, hak ehliyeti ve eylem (fiil) ehliyeti kazanmasına ilişkin koşulları, kişiliğin özelliklerini, adını soyadını, konutunu, kişiliğin korunmasını, sona ermesini, kişilikle ilgili sicil kayıtlarını ve tüzel kişileri kapsar. Aile hukuku aile ilişkilerini düzenleyen medeni hukuk alt dalıdır. Nişanlanma, evlenme, boşanma, eşler arasındaki mal rejimi, hısımlık, velayet ve vesayet gibi konular bu alt dalın kapsamındadır. Miras hukuku, kişiliğin sona ermesinden sonra bireyin sağlığında sahip olduğu malvarlığının kaderini belirleyen kuralları içerir. Mirasçılar ve Mirasın Geçmesi başlıklı iki ana bölümden oluşur. Mirasçılar başlığı altında yasal mirasçılar ve vasiyet

3 ve miras sözleşmesi gibi ölüme bağlı tasarruflar ve bunlara ilişkin sorunlar düzenlenir. Mirasın geçmesi başlığı altında ise mirasın açılması, mirasın geçmesinin sonuçları ve mirasın paylaşılması gibi ana başlıklar yer alır. Bu kuralların ana süjesi olan mirasçılık sıfatının belirlenmesi, veraset ilamı (mirasçılık belgesi) ile sağlanır. Bu belge miras bırakanın ölümünden sonra herhangi bir yasal mirasçının başvurusu üzerine, Sulh Hukuk Mahkemelerinden alınabilir. Mahkeme, nüfus kayıtlarına ve gerekirse tanık beyanlarına göre kimlerin ne oranda mirasçı olduğunu veraset ilamında belirler. Veraset ilamı, bir başka veraset ilamı ile aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. Eşya hukuku, kişi ile eşya arasındaki ilişkileri düzenler, mülkiyet hakkına ve eşya üzerindeki (irtifak hakları, rehin hakları gibi) diğer ayni haklara, zilyetlik ve tapu siciline ilişkin hükümleri içerir. Ayrı bir yasada düzenlenmiş olmakla birlikte kişiler arasındaki borç ilişkilerini düzenleyen Borçlar Hukuku da Medeni Hukukun bir başka alt dalını oluşturmaktadır. Nitekim BK m. 544 te bu kanunun medeni kanunun ayrılmaz bir parçası olduğu belirtilmiştir. Esasen borçlar hukukunun ana kanunu olan Borçlar Kanunu da Medeni Kanun gibi İsviçre Borçlar Kanunu ndan çevrilerek kabul edilmiş ve yürürlüğe girmiştir. Borçlar Kanunu Genel Bölüm ve Özel Bölüm olmak üzere iki ana bölüme ayrılır. Genel bölümde borç ilişkisini doğuran üç ana kaynak: sözleşme, haksız eylem ve sebepsiz zenginleşme, bunların etki ve sonuçları, borçların sona ermesi, alacağın temliki ve borcun nakli gibi konular düzenlenir. Özel bölümde ise satım, bağışlama, kira, ödünç, hizmet, vekalet vb. gibi en çok rastlanan sözleşme tipleri ve bunlara ilişkin özel kurallar yer alır. 2) Özel hukukun ikinci ana dalını oluşturan Ticaret Hukuku nun temel yasası 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'dur. Ticaret hukuku ticari ilişkiler hukukudur. Ticari ilişki tacir veya ticari işletmenin taraf olduğu bir ilişkidir. Bu kanunun ana bölümleri de bu hukuk dalının alt dallarını oluşturmaktadır: Ticari İşletme Hukuku: Ticari işletme hukuku ticari işletme, tacir, ticaret sicili, ticaret unvanı, haksız rekabet, ticari defterler, cari hesap, ticari işler tellallığı, acentelik ve ticarete mahsus yerler gibi konuları kapsar. Bunlar bütün ticari ilişkileri belirleyen ya da etkileyen genel kurum ve kavramlardır. (AYBAY, s.121) Ticaret Şirketleri (Ortaklıkları) Hukuku: Ticaret ortaklıkları, her biri birer tüzel kişi olan kolektif, komandit, anonim ve limited ortaklılarla kooperatif ortaklığı olarak düzenlenmiştir. Kolektif ortaklıkta, tüzelkişiliğin sorumluluğu yanında her bir ortak kişisel malvarlığı ile de sorumlu tutulur. Komandit ortaklıkta ise ortaklardan bir bölümünün sınırsız kişisel sorumluluğu var (komandite ortak). Komandite ortak dışındaki ortakların sorumluluğu ise ortaklığa koydukları sermaye ile sınırlı. Anonim Ortaklıkta ortakların kişisel sorumluluğu koydukları sermaye ile sınırlıdır. Limited ortaklık da ortakların sorumluluğu bakımından anonim ortaklığa benzer. Ancak anonim ortaklığa göre daha küçük boyutta bir örgüt biçimidir.

4 Kıymetli Evrak Hukuku: Kıymetli evrak dediğimiz belgelerin çeşitlerini ve geçerlilik koşullarını düzenler. Bu belgeler, nama yazılı ya da hamiline yazılı olarak düzenlenebilir. Poliçe, bono, çek, emtia senedi ve taşıma senedi, kıymetli evrakın çeşitleri olarak düzenlenmiştir. Deniz Ticareti Hukuku: Gemilerden başlayarak deniz yolu ile yapılan yolcu ve yük taşımacılığının kendine özgü kurallarını içermektedir. Sigorta Hukuku: Bir prim karşılığında belli tehlikelere karşı parasal korumayı amaçlayan özel hukuk ilişkisini, ticari yönüne ağırlık vererek düzenlemektedir. Ancak sigorta hukuku Ticaret Kanunu nda yer alan hükümlerden ibaret değildir. 3) Devletler Özel Hukuku nun temel işlevi, yabancılık öğesi taşıyan hukuk ilişkilerinden doğan uyuşmazlıkların hangi devletin hukuku uygulanarak çözüme kavuşturulacağının saptanmasıdır. Yabancılık öğesi, hukuksal ilişkinin tarafı olan kişilerin farklı uyrukta olmasından kaynaklanabileceği gibi, sözleşmenin yapıldığı yerden ya da sözleşmenin içerdiği çeşitli edimlerin farklı ülkelerde yerine getirilecek olmasından da kaynaklanabilir. Ana konuları, Uyrukluk (Tabiiyet) Hukuku, Yabancılar Hukuku ve Yasalar Çatışması (Kanunlar İhtilafı)'dır. Uyrukluk, 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nda düzenlenmiştir. Yabancılar Hukuku ise belli bir yasa tarafından düzenlenmemiş olup, yabancıların hukuki statüleri değişik yasalara dağılmış durumdadır. Buna karşılık Yasalar Çatışması, 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun tarafından düzenlenmiştir. B. Özel Hukukun Temel Kavramları 1) Hak Kavramı Hak kavramı yalnızca özel hukukun değil bütün hukuk düzeninin ortak kavramıdır. Hukukun iki ana dala ayrılması gibi haklar da kamu hakları ve özel haklar olarak ikiye ayrılır. Özel Hukukla ilgili bu bölümde hak kavramı, yalnızca özel haklar açısından ele alınacaktır. a) Hak Tanımı ve Niteliği Özel hukukta hak kavramı, genellikle "hukuk düzeni tarafından tanınmış bir yetki" olarak tanımlanır. Hak, hukuken korunan ve sahibine bu korunmadan yararlanma yetkisi tanınan menfaattir. Bu yetkinin niteliği başlıca üç temel kuramda açıklanmaktadır: aa) İrade Kuramı (Windscheid) Bu kurama göre hak, hukuk düzeni tarafından bir kişi lehine tanınan irade gücü ya da egemenliği dir. Böyle bir yetkiyi tanımakla hukuk, kimi durumlarda bir

5 iradenin diğerine karşı üstünlüğünü sağlamış olur. Bir kimse başkalarını kendi iradesine göre zorlayabildiği takdirde hak sahibidir. Hak sahibi denilen kişi hukukça korunmuş olan iradesini kullanarak buna engel olmak isteyen başka iradeleri etkisiz kılar. Birey, hukuk düzenince belirlenmiş sınırlar içinde kaldığı sürece, onun iradesi devletçe korunur ve böylece korunmuş olan irade hak niteliği kazanmış olur. Örneğin alacaklı, borçludan borcunu ödemesini, hukuk düzeninin tanıdığı bir yetkiye dayanarak ister; hukuk düzeni de borçluyu borcunu ödemekle yükümlü tutar. Görüldüğü üzere burada devlet ve onun hukuk düzeni tarafından bireye tanınmış bir irade gücü (alacağını talep etme) söz konusudur ve hakkın temeli de budur. Bu kurama yöneltilen temel eleştiri, içi boş ve sırf irade olduğu için değerli sayılan bir irade bulunmadığıdır. Önemli olan iradenin içeriğidir. Oysa irade kuramı hakkın yalnızca dış görünüşünü açıklamakta, içeriğini ise göstermemektedir. Ayrıca irade gücünden yoksun olan kişiler de hak sahibi olabildiği halde irade kuramı bunu açıklayamamaktadır. bb) Menfaat (yarar ya da çıkar) Kuramı (Jhering): Bu kuram iradeyi harekete geçiren dışsal nedene ağırlık vermektedir. Bu kurama göre insan ancak bir amaca ulaşmak için iradesini kullanır. Bu amaç ise menfaatten (yarar ya da çıkardan) ibarettir. O halde hak, hukuk düzenince korunan bir menfaattir. Hangi çıkarların korunmaya değer olduğunu hukuk düzeni belirler. Bireyin bu nitelikte çeşitli menfaatleri vardır. Bireyin gereksinmelerini karşılayan şeyler üzerindeki hakları ayni haklardır. Bunların başında mülkiyet gelir. Bu egemenlik, bireye sahibi bulunduğu hukuki varlık üzerinde tasarruf etme ve başkalarından da buna saygı gösterilmesini isteme yetkisini verir. Hukuk düzeni de bu menfaati kabul etmiş ve hem ceza hukuku (TCK m. 141) ve hem de özel hukuk [MK m. 683 kuralları ile güvence altına almıştır. Menfaat teorisi temyiz kudretine sahip olmayanların da hak sahibi olabilecekleri hususunu açıklayabilmektedir. Örneğin akıl hastalarının iradeleri olmamasına rağmen, hukuk düzeni tarafından korunan menfaatleri vardır. Bu kuram insandan başka varlıkların (örneğin tüzel kişilerin) de hak sahibi olabilmesini açıklamaktadır. Eleştirisi: Menfaat, hak sahibine bir talepte bulunma, dava açma yetkisi tanır. Ancak menfaat sahibinin bu menfaati talep etmemesi mümkündür. Bu takdirde menfaatin korunması söz konusu olmaz. Ancak hakkın kullanılmasında iradenin rolü esastır. Başka bir deyişle hukuki sonuç hak sahibinin iradesini kullanması ile gerçekleşir. Bu nedenle hak, menfaati sağlamak için verilmiş bir yetki, bir araçtır; menfaatin kendisi değildir. Ayrıca hukuk düzeni tarafından korunan her türlü menfaat de hak değildir. Örneğin geceleri sokakların aydınlatılması veya şehir içinde araçların fazla hız yapmalarının yasaklanmasında herkesin menfaati vardır. Ancak bu menfaatin hukuk düzeni tarafından korunması, genel menfaatin sağlanması içindir. Menfaat kuramı bu gerçekleri eksik bırakmış olması bakımından eleştirilmiştir.

6 cc) Karma Kuram (Jellinek) Bu kurama göre hakkın niteliğini açıklamak için yalnız başına irade ya da menfaat kavramları yeterli değildir. Bunları birleştirmek gerekir. Bir menfaatin hak olabilmesi için onun hukukça korunması gerekliyse de menfaatin gerçekleştirilmesi onun sahibinin ya da temsilcisinin iradesine bağlı olmalıdır. Burada söz konusu olan irade, mutlaka menfaat sahibi olan kişinin iradesi değildir. Bu irade bir başkasının iradesi de olabilir. Böylece karma teori, akıl hastasının hak sahibi olması hususunu açıklayabilmektedir. Burada korunan menfaat akıl hastasının menfaatidir. Ama bu menfaat onun vasisinin iradesi aracılığıyla korunur. Hukuki menfaat, insan iradesiyle ilişkiye girdiği için korunmaktadır. Şeyler ancak iradenin içeriğini oluşturdukları için hukuku ilgilendirirler. Hakkı irade ile özdeş gören anlayışın yanlışlığına düşmemek için, iradenin belli bir içeriği olduğunu ve ancak bir takım amaçlara yönelen iradenin önem kazandığını belirtmek gerekir. Örneğin kişinin maliki olduğu şeylerden yararlanmaya yönelik iradesi. Şu halde hak, kişiye, sahibi olduğu menfaati korumak üzere tanınmış bir irade kudreti (erki) dir. Yani hak, kişinin, hukuk düzeni tarafından korunmasını talep etmek yetkisine sahip bulunduğu menfaattir. Bu kuram yandaşlarına göre hakkı oluşturan çıkar ve iradenin aynı kişide toplanması zorunlu değildir. İradesi eksik ya da sakat olanların çıkarları, yasanın yetkili kıldığı temsilcilerin iradeleriyle gerçekleşebilir. b) Hakkın Kullanılması Hakkın kullanılması onun içeriğini oluşturan yetkinin kullanılmasıdır. Hak sahibinin hakkın içeriğine uygun olan bütün davranışları hakkın kullanılması olarak nitelendirilir. Bu davranışların bir bölümü maddi eylemler olarak ortaya çıkar. (Arabanın kullanılması, tarladaki ürünün toplanması, sahip olunan bir şeyin tüketilmesi gibi). Hakkın kullanılması, hukuksal işlem (tasarruf) yoluyla da gerçekleşebilir. (Malın kiralanması ya da satılması, alacağın başkasına temliki (devri) gibi). Hakkın kullanılması çoğu zaman başkasının çıkar alanını etkiler. Örneğin bir alacak hakkının sahibi, borçlusundan borcunu ödemesini ister ya da bir taşınmazın sahibi taşınmazına giren bir yabancının buradan çıkmasını isteme hakkına sahiptir. Bu istek, hakkın sağladığı yetkinin en önemli parçasıdır. Bu unsura istem (talep) denir. Bir hak ilişkisinden birden çok istem çıkabilir. Bu istemlerin toplamı hakkın sağladığı tüm yetkiyi oluşturur. İstemlerin rolü ve önemi özellikle hakkın çiğnenmesi ya da tanınmaması hallerinde kendini belli eder. Hak sahibi gereken hallerde bu istemler aracılığı ile hakkını tanımayanlara karşı yaptırım uygulanmasını sağlayabilir. 2) Hak Sahibi (Kişi) Kavramı Gerçek Kişiliğin Başlangıcı ve Sona Ermesi a) Kavram

7 Hak sahibi, belli bir hakkın kendisine bağlandığı varlık demektir. Hukuk dilinde hak sahibi, "kişi" (şahıs) olarak da adlandırılır. Sahipsiz bir hak söz konusu olamaz. Ancak hukukta kişi, yalnızca hak sahibi olmayıp aynı zamanda belli yükümlülüklerin de sahibidir. Hak sahibi olabilen varlıklar, insanlar ve tüzel kişilerdir. aa) Gerçek Kişiler: İnsanlar hukuk dilinde gerçek kişi olarak anılır. Çağdaş toplumlarda aralarında hiçbir ayırım olmaksızın her insan bir kişidir, yani hak sahibidir. Bu anlayışa ulaşmak kolay olmamıştır. Köleliğin yasal bir kurum olarak kabul edildiği toplumlarda köle, biyolojik bakımdan insan olmasına rağmen hak sahibi değildi. Aksine köle, hakkın "konusu" durumundaydı. Köle sahibinin kölesi üzerinde tıpkı eşya üzerinde olduğu gibi "mülkiyet hakkı" bulunuyordu. bb) Tüzel Kişiler: Yalnız insanlar değil, tüzelkişiler de hak sahibidir. Tüzelkişiler, belli bir amacın gerçekleştirilmesi için insanların belli koşullara uyarak oluşturdukları "kurumlar"dır. Bu anlamda tüzelkişilerin maddesel ya da fiziksel varlıkları yoktur, ama bunlar hukuksal bir varlığa sahiptir. Tüzelkişi, kendisini oluşturan gerçek kişilerden ayrı bir varlığa, ayrı çıkarlara hatta bir bakıma yetkili organlarının aldığı kararlarla beliren ayrı bir iradeye sahiptir. Özel hukukta yer alan tüzelkişiler, ya kişi toplulukları ya da mal toplulukları olarak ortaya çıkar. (1) Kişi toplulukları, "dernekler" ile "ticaret ortaklıkları" olarak iki ana türe ayrılabilir. "Sendikalar" ve "siyasal partiler" de hukuk sistemimizde tüzelkişi olarak kurulmaktadır. Ancak bunların amaç ve işlevleriyle etkinliklerindeki kamusal özellikler ve bağlı oldukları yasalar, onları birçok yönden özel hukuk tüzelkişisi türünden ayırmaktadır. Bu ayırım anayasaya da yansımış olup, vakıflar da dahil olmak üzere dernek, sendika ve siyasal parti özgürlükleri ayrı haklar olarak güvenceye alınmışlardır. (2) Mal topluluğu olarak örgütlenen tüzel kişiler ise "vakıflar"dır. Bunlar, belli bir amacın gerçekleşmesi için bir malvarlığının özgülenmesi (tahsisi) suretiyle kurulurlar. Tüzel kişilik yalnızca özel hukuka ilişkin bir hak sahipliği olmayıp başta devlet olmak üzere kamu hukuku alanında da kamu tüzel kişileri mevcuttur. (Örneğin üniversiteler, belediyeler, İSKİ, Barolar, meslek odalar gibi). Medeni Kanun un 48. maddesine göre, Tüzel kişiler, cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehildirler. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas: 2007/ Karar: 2007/337 Tarih:

8 Limited şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, limited şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. b) Gerçek Kişiliğin Başlangıcı ve Sona Ermesi Medeni Kanunun 28. maddesine göre kişilik doğumla başlar ve ölümle sona erer. Kişiliğin kazanılması için çocuğun "sağ ve tam olarak" doğmuş olması şarttır. Uyuşmazlık, iş kazası sonucu iş göremez duruma düşen sigortalının iş kazasından sonra ana rahmine düşen ve sağ doğan çocuğunun manevi tazminat davası açıp açamayacağına ilişkindir. Dava açabilme, taraf olma ehliyetine bağlıdır. Medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip her gerçek veya tüzel kişi, taraf olma ehliyetine de sahiptir. Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder. Babasının maruz kaldığı iş kazasının meydana geldiği tarihte henüz ana rahmine düşmemiş olan çocuk söz konusu iş kazası nedeniyle manevi tazminat isteyemez. (Yargıtay 21. H.D. nin tarih ve 2004/10405 E., 2005/2205 K. Sayılı kararı) Çocuk ölü doğmuşsa kişilik kazanamaz. Bunun gibi anadan tamamen ayrılmamış çocuk da kişi değildir. Doğan çocuğun birkaç saniye yaşaması bile ona kişilik niteliğini kazandırmaya yeter. Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder. (MK m. 28/2) Çocuğun ana rahmindeki varlığına "cenin" (dölüt) denir. Bu kural uyarınca doğumla kazanılan kişilik geriye götürülmektedir. Buna göre sağ doğmak koşuluyla henüz doğmamış olan çocuk da miras haklarından yararlanacaktır. Örneğin çocuk henüz ana rahminde bulunduğu bir sırada babanın ölmesi halinde, sağ doğan çocuk babasının mirasçısı olacaktır. Nitekim MK m. 582 ye göre; Cenin, sağ doğmak koşuluyla mirasçı olur. Ölü doğan çocuk mirasçı olamaz. Ayrıca MK m. 643 e göre de; Mirasın açıldığı tarihte, mirasçı olabilecek bir cenin varsa paylaşma doğumuna kadar ertelenebilir. Kişiliğin ölümle sona ereceğini belirtmiştik. Ölüm olayı kişinin hak sahibi olma niteliğini sona erdirir. Ölenin hakları mirasçılarına geçer. Medeni Kanunumuz ise, 8, 28, 48. maddelerinde medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişinin davada taraf olma yeteneğini taşıdığını, her gerçek kişinin sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düşüğü andan itibaren taraf ehliyetini kazanacağını ve yaşadığı sürece taraf ehliyetinin devam edeceğini belirtmiştir. Öte yandan gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan

9 yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği Medeni Kanunun 28. maddesinin buyurucu nitelikteki hükmüyle açıklanmıştır. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur. (Yargıtay 11. H.D. nin tarih ve 2004/224 E., 2004/9359 K. Sayılı kararı) Miras ölümle açılır. ( MK.517/1 ) Mirasçı olabilmek için murisin ölümünde mirasçılığa ehil ve sağ olmak lazımdır. ( MK.522 ) ( 4721 S. TMK. 575, 580 ) Hangisinin evvel veya sonra öldüğünün tayini mümkün olmaksızın ölenler bir anda ölmüş sayılırlar ( MK.28/2 ) ( 4721 S.TMK. 29 ) Aynı anda ölenler birbirine mirasçı olamazlar. ( 2.H.D. nin tarih 698/955, 2.H.D. nin 1978 tarih 4913/4975 ve 2.H.D. nin tarih 214/698 sayılı kararları ) (Yargıtay 2. H.D. nin tarih ve 2003/3982 E., 2003/8097 K. Sayılı kararı) Kişinin ölüp ölmediğinin belli olmadığı durumlarda yasal koşullar mevcut ise, o kişi hakkında kişiliği hukuksal olarak sona erdirecek bir yargı kararı istenebilir. Buna "gaiplik" kararı denir. (MK m ). Bir kimse hakkında gaiplik kararı verilebilmesi için, ölüm tehlikesi içinde kaybolması veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamamış olması ve ölüm olasılığının yüksek olması gerekir (m. 32). Gaiplik kararı talebi için ölüm tehlikesinin üzerinden en az bir yıl ve gaipten alınan son haberin üzerinden beş yıl geçmiş olması koşulları aranır (m. 33). Gaiplikten farklı bir kavram olan ölüm karinesi ne göre, cesedi bulunmayan bir kimse, ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektirecek durumlar içinde kaybolmuş ise, o kimse gerçekten ölmüş sayılır. (MK m. 31, eski MK m. 30) 3) Hak Ehliyeti Medeni Kanunun 8. maddesine göre: Her insanın hak ehliyeti vardır (Eski MK m. 8: "Her şahıs medeni haklardan istifade eder.") Böylece herkes hak ehliyeti sahibi kılınmıştır. Bu açıdan insanlar arasında bir fark gözetilmemiştir. Nitekim aynı maddenin ikinci fıkrasında: Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler denilmektedir. (Eski MK m. 8/2: "Kanun dairesinde haklara ve borçlara ehil olmakta herkes müsavidir.") Burada sözü edilen eşitlik, herkesin kişi sayılması ve bu niteliği ile hak ehliyeti sahibi varlık olarak diğer kişilerle özdeş durumda bulunması anlamına gelmektedir. Ancak yasa çerçevesinde doğal farklılaşmalardan ileri gelen ayrık durumlara uygun düzenlemeler yapılabilir. Örneğin Medeni Kanun un yenilenmesinden önceki düzenlemelere göre, evli kadının konutunun kocanın konutu olması, kocanın evin reisi olması bu nitelikte sayılıyordu. Ancak bu gibi eşitliğe uzunca bir süre aykırı sayılmayan durumların dahi gelişen zaman içinde kadın erkek eşitliğine aykırı görülebileceğini de göz önünde tutmak gerekir. Nitekim 2001 yılı sonunda Medeni

10 Kanun da yapılan köklü değişikliklerden sonra bu hükümler değişmiştir. Medeni Kanun un 186. maddesine göre, Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler. Buna paralel olarak eski Medeni Kanun un 21. maddesinde yer alan Kocanın ikametgahı karının ikametgahı addolunur. şeklindeki hüküm de yeni yasada ilgili madde metninden çıkarılmış bulunmaktadır. Aynı şekilde eski yasanın 152. maddesinde yer alan Koca birliğin reisidir şeklindeki hüküm, yeni yasanın 186. maddenin 2. fıkrasında Birliği eşler beraberce yönetirler şeklinde değiştirilmiştir. Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır şeklindeki hüküm ise 1997 yılında yapılan değişiklikle yumuşatılmış ve evli kadına kocasının soyadı önünde önceki soyadını kullanma imkanı tanınmıştır. (MK m.187, eski MK m.153). Bunun gibi yabancıların taşınmaz mal edinmeleri de uluslararası uygulamalara göre bazı sınırlamalara tabi olabilmektedir. 4) Eylem Ehliyeti (Fiil Ehliyeti) Eylem ehliyeti, kişinin kendi eylem ve işlemleriyle, kendi başına haklarını kullanması, hukuksal ilişkiler kurabilmesi ve borç altına girebilmesi yetkisidir. Buna "medeni hakları kullanma ehliyeti" de denir. Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak elde edebilir ve borç altına girebilir. (MK m.9). Hak ehliyetinden farklı olarak eylem ehliyetinde kişiler arasında eşitlik yoktur. Çünkü kişinin eylem ehliyetine tam olarak sahip olabilmesi için, onun başkalarıyla olan hukuki ilişkilerinde temel unsur olan "irade"sinin, sağlıklı, yeterli ve belli bir olgunluğa ulaşmış bir irade olması aranır. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Esas: 2007/10359 Karar: 2008/249 Tarih: Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun "fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir" biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek "ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır." hükmünü getirmiştir. "Ayırtım gücü" eylem ve işlev ehliyeti olarak ta tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde "yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir." denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.

11 Eylem ehliyeti, çeşitli biçimler altında ortaya çıkabilir: Eylem ehliyeti kişinin sözleşme yapabilmesine ilişkin ise buna akit ehliyeti denir. Bunun gibi haksız fiil ehliyeti kişinin hukuka aykırı olarak başkasına verdiği zararı tazmin yükümlülüğünü ifade eder. Dava ehliyeti ise, kişinin davalı veya davacı olarak usul hukukuna ilişkin işlemleri yapabilme ehliyetidir (ESENER, s.91). Eylem ehliyeti için üç temel koşul öngörülmüştür: a) Ergin Olma (Reşit Olma) Medeni Kanun un 11. maddesine göre, Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar (Eski MK m. 11: "Rüşd onsekiz yaşın ikmaliyle başlar"). Yani kişi onsekiz yaşını doldurunca reşit (ergin) olur. Bazı durumlarda kişi onsekiz yaşını doldurmadan da reşit sayılabilmektedir. Bunlardan birincisi "evlenme"dir. "Evlenme kişiyi ergin kılar" (MK m. 11/2) MK Değişikliğinden önce evlenme yaşı erkek için 17 kadın için 15 yaşın doldurulması olarak öngörülmüştü (eski MK m. 88). Yeni yasa bu açıdan da kadın ve erkek eşitliğini benimsemiştir. Medeni Kanun un 124. maddesine göre, Erkek veya kadın onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez. Olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple hakim, 16 yaşı doldurmuş erkek ya da kadının evlenmesine izin verebilir. (MK m. 124/2). Şu halde 18 yaşın altında evlilik mümkündür. Bu durumda evlenen kişi yasaya göre ergin sayılır. İkinci istisna MK m. 12'de öngörülen "yargısal erginlik"tir (kazai rüşt). Yargı kararı ile reşit olabilmek için 15 yaşını bitirmiş olmak gerekir. 15 yaşını doldurmuş olan kimse kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas: 2004/14068 Karar: 2004/15983 Tarih: Sayılı Türk Medeni Kanununun 12. maddesi hükmüne göre on beş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir. Aynı Kanunun 463. maddesinde vesayet makamının izninden sonra denetim makamının da izninin gerekli olduğu haller düzenlenmiş olup, vesayet altındaki kişinin ergin kılınması hali de bunlar arasında sayılmıştır. Mahkemece, vesayet ve denetim makamlarından izin alınmaksızın küçüğün ergin kılınmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Nüfus kaydına göre, reşit kılınmasına karar verilen küçük dava tarihinde on beş yaşını ikmal etmiş ise de, rızası alınmadan, davanın kabulüne karar verilemez. (Yargıtay 2. H.D. nin tarih ve 6980 E., 7944 K. sayılı kararı)

12 b) Ayırt Etme Gücüne Sahip Olma (Mümeyyiz Olma, Sezginlik) 2001 MK Değişikliğinden önce bu koşul, yasada Mümeyyiz olma ya da temyiz kudretine sahip olma" olarak ifade edilmiştir. Öğretide ise sezginlik ya da ayırtım gücüne sahip olma terimleri kullanılmıştır. Yeni yasa ayırt etme gücü terimini tercih etmiştir. Burada sözü edilen ayırt etme, iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırabilme yönünde zihinsel ve ruhsal olgunluk ve sağlıktır. Kişinin yaptığı eylem ve işlemlerin sonucunu ve etkilerini önceden kestirebilme gücüdür. Yasaya göre, "akla uygun biçimde davranma ( makul surette hareket etme") yeteneğine sahip olan herkes ayırt etme gücüne sahiptir (eski deyimi ile "mümeyyiz"dir). Medeni Kanun un 13. maddesine göre, Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir. Başka bir deyişle burada sayılan hallerde kişinin ayırtım gücünden yoksun olduğu bir karine olarak kabul edilmiştir. (ESENER, 91). Ayırt etme gücü, görece (nisbi) bir kavramdır. Örneğin bir kimse ayıkken ayırt etme gücüne sahip olabilir, ama aynı kişi sarhoşken bu güçten yoksundur. Ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay 1. H.D. nin tarih ve 2003/1674 E., 2003/2292 K. Sayılı kararı) ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli tıp kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2 maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür. (Yargıtay 1. H.D. nin 2004/10446 E., 2004/11271 K.) c) Kısıtlı (mahcur) Olmama Kısıtlılık (mahcurluk), bir kimsenin Medeni Kanun un 405 ve 408. maddeleri (eski yasa m ) arasında belirtilen akıl hastalığı, akıl zayıflığı (m. 405), savurganlık (israf), alkol ya da uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim (suihal suiidare) (m. 406), bir yıl ya da daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkumiyet (m. 407) gibi nedenlerle veya istek üzerine (m. 408) mahkeme kararı ile kısıtlanması (hacredilmesi) (hacir altına alınması) sonucunda ortaya çıkan bir sınırlamadır. Kısıtlı olan kimseye yargıç kararıyla bir "yasal temsilci" atanır. Bu temsilci "vasi"dir. Medeni Kanun un 403. maddesine göre: Vasi, vesayet altındaki kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmekle yükümlüdür. Bu şekilde kısıtlanan kişinin eylem ehliyeti sınırlanmış olur. d) Ehliyetliler ve Ehliyetsizler Ayırımı

13 Eylem ehliyeti yönünden kişiler ehliyetliler ve ehliyetsizler olarak iki kategoriye ayrılırlar: aa) Ehliyetliler Ergin ve ayırt etme gücüne sahip olup, kısıtlı olmayanlar tam ehliyetlidir. Tam ehliyetliler bütün işlemlere girişme yetkisine sahiptir. Buna karşılık "sınırlı ehliyetli"lerin ehliyetleri bazı özel durumlarda sınırlanmış olabilir. Örneğin kendilerine özel nedenlerle "yasal danışman" (kanuni müşavir) atananlar (MK m. 429 vd.) yasada öngörülen işlemler için (örneğin: dava açma, sulh olma, taşınmaz ve kıymetli evrak alım ve satımı, ödünç verme ve alma, bağışlama, kefil olma gibi ) yasal danışmanın görüşünü almak zorundadır. Bunlar, kısıtlanmasına yeterli bir neden bulunmayan ancak fiil ehliyetinden kısmen yoksun bırakılması menfaati gereği olan ergin ve ayırt etme gücüne sahip (sezgin) kişilerdir. Bu kimselerin MK m 429 da sayılan işler dışında ehliyetleri tamdır. bb) Ehliyetsizler Tam ehliyetsizler ayırt etme gücü olmayanlardır. Bunların eylem ehliyetleri yoktur. Yaptıkları işlemler hukuki sonuç doğurmaz. Haksız eylemlerinden de kural olarak sorumlu değillerdir. Bu kişilerin yaptıkları işlemler, kanuni temsilcilerinin onayı ile de geçerli hale gelmez Bunların işlemlerini onlar adına doğrudan doğruya yasal temsilcileri (veli ya da vasi) yapar ve yürütür. Hakkaniyet gerektirdiği taktirde, hakim temyiz kudretine sahip olmayan kimseyi başkasına verdiği zararın tamamını veya bir kısmını tazmine mahkum edebilir. Şu halde, bu madde de kusur, sorumluluk için şart olmadığından, temyiz kudretinden mahrum olan kimselerin sorumluluğu, özel nitelikte bir sebep sorumluluğudur. Burada sorumluluk ilkesi, hakkaniyet düşüncesine dayanmaktadır. Fail ekonomik yönden zengin, zarar gören fakir ise, zarar göreni uğradığı zararla başbaşa bırakmak adalet duygularını sarsıp zedeleyeceği için, kanun koyucu burada genel ilkeden ayrılarak sebep sorumluluğunu öngörmüştür.... Ali Büyük ün temyiz kudretinin bulunmadığı ve maddi yönden oldukça yoksul bir durumda olduğu belirlenmiştir. Bu durumda özel şart ve durumlar, temyiz kudretinden yoksul Ali Büyük ün... tazminat ödemesini haklı gösterecek nitelikte değildir. (Yargıtay H.G.K. nun tarih ve 2003/4-89 E., 68 K. sayılı kararı) Hukuki ehliyetsizlik iddiası kamu düzeni ile ilgili olduğundan öncelikle incelenmeli, tüm deliller toplandıktan sonra dosya Adli Tıp Kurumu 'na gönderilerek buna ilişkin rapor aldırılmalı, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde hile iddiası incelenmeli sonucuna göre bir karar verilmelidir. (Yargıtay 1. HD, T, 2006/11386 E., 2006/13273 K.) Buna karşılık "sınırlı ehliyetsizler", ayırt etme gücüne sahip olup da küçük ya da kısıtlı olanlardır. Bunların da iş ya da işlemleri yasal temsilcileri eliyle yürütülür. Ancak sınırlı ehliyetsizler, yasal temsilcilerinin izin ya da icazetiyle (onayı ile) kendilerini bağlayacak işlemleri tam ehliyetliler gibi yapabilirler. Ayrıca bunlar,

14 kendilerini borç altına sokmayan işlemleri yasal temsilcilerinin izni ya da onayı olmadan da yapabilirler. Öte yandan sınırlı ehliyetsizler, kural olarak kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarını (örneğin nişanı bozma, boşanma, tanıma gibi) kullanırken kanuni temsilcilerinin iznine veya onayına bağlı değildirler; bu haklarını doğrudan kullanabilirler. Sınırlı ehliyetsizler haksız eylemlerinden dolayı kişisel olarak sorumludurlar. 5) Objektif İyiniyet (Hüsnüniyet) Kavramı (Dürüstlük ve Güven İlkesi) Medeni Kanunun 2. maddesi tüm hukuk dalları için önem taşıyan bu temel ilkeyi dürüst davranma başlığı altında düzenlemektedir: "Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz Yeni yasa bu temel ilkeyi bugünkü dilde sadeleştirerek ifade ederken, hakkın kötüye kullanılması yasağını eski metindeki daraltıcı ifadeden kurtarmış ve uygulama alanını genişletmiş gözükmektedir. Maddenin ilk cümlesinde herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük (iyiniyet) kurallarına uymakla yükümlü kılınmakta; ikinci cümlesinde ise bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzeni tarafından korunmayacağı belirtilmektedir. Başka bir deyişle eski metindeki sırf başkasına zarar verme koşulu metinden çıkarılmış, bunun yerine hakkın açıkça kötüye kullanılması formülü tercih edilmiştir. Ayrıca kanun yerine hukuk düzeni denilmek suretiyle yasağın etkisinin tüm hukuk düzenine yayılması sağlanmıştır. Burada sözü geçen iyiniyet kuralları, doğruluk, ahlâk, karşılıklı güven gibi kavramlar hakkında toplumun benimsediği görüş ve düşüncelere uygun düşecek temel davranış biçimleridir. Bu anlamda herkes hakkını kullanırken ve borcunu yerine getirirken, kendi durumunda olan dürüst, namuslu, orta zekalı bir kişi gibi davranmalıdır. Bütün hukuksal ilişkiler yönünden "dürüstlük" ve "güvenilirlik" bir temel davranış ilkesidir. Bu ilke, yalnız ahlâki yönden değil, ilişkilerin düzeni ve dengelenmesi açısından aynı zamanda hukuksal bir sınırlama getirir. Bu sınır her somut olayda yargı kararlarıyla belirlenir. Örneğin borcunu ödemek için alacaklısını gece yarısından sonra uyandıran bir borçlunun iyi niyet kurallarına uygun davrandığından söz edilemez. Aynı şekilde bir alacaklının trafik kazası geçirerek ölüm döşeğinde yatan borçlusunu, borcunu hemen ödemeye zorlaması da dürüstlükle bağdaşır bir davranış değildir. Bu gibi durumlarda dürüstlük ve güvenilirlik kuralına uygun davranma zorunluluğu öngörülmüştür. İşte bu zorunluluğa "objektif iyiniyet" kuralı denilmektedir. Maddenin 2. cümlesinde yer alan kural ise "hakkın kötüye kullanılması" kavramı ile ilgilidir. Bu da dürüstlük kuralının bir başka boyutudur. Dürüstlük

15 kuralının koyduğu sınırları açıkça aşan davranışlarda bir hak kullanılmış değil, "kötüye kullanılmış" sayılır. Hakkın kötüye kullanılması, hakkın yasanın öngördüğü amacının dışında dürüstlüğe aykırı bir şekilde kullanılmasıdır. Hukuk düzeni hakların normal kullanılışını güvenceye bağlayıp korur, kötüye kullanılışını ise korumaz. Örneğin kendisine hiçbir yarar sağlamadığı halde bahçesine yaptırdığı yüksek bir duvarla komşusunun deniz manzarasını kapatan bir kimsenin bu davranışı, mülkiyet hakkının kötüye kullanılışı olarak görülür. Bunun gibi biçim zorunluluğu olan bir hukuksal işlemi, bilerek bu şekle uymadan yapan bir kimse, sonradan bu işlemin geçersizliğini ileri sürerse, bu savı kabul edilmeyebilir. Çünkü bir kimsenin bizzat kendi eyleminden kaynaklanan bir hukuksal sakatlığı ileri sürmesi, genel olarak hakkın kötüye kullanılması anlamını taşır. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2012/7921 K. 2012/10135 T HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI (Aynı İlama Dayanılarak Ayrı Takipler Yapılarak Takip Vekalet Ücreti Talep Edildiği - Sebepsiz Zenginleşmeye Neden Olacak Şekilde Fazladan Avukatlık Ücretinin Talep Edilmesinin Hakkın Kötüye Kullanılması Olduğu ) Alacaklı vekili tarafından aynı ilama dayanılarak vekalet ücreti ile yargılama ve tazminat alacağına ilişkin vekalet ücreti olmak üzere iki ayrı takip başlatıldığı ve her takip dosyasında yeni takip vekalet ücreti talep edilmiş olduğu görülmüştür. Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır. Bu durum hukuk düzeni tarafından korunamaz. Borçlunun bu yöndeki şikayetinin kabulü gerekir. YARGITAY15. HUKUK DAİRESİ E. 2011/3349 K. 2012/5149 T HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI (İş Bedelinin Tahsili - Eserin Reddedilemeyecek Derecede Teslime Hazır Olması Durumunda Onay Verilmemesinin Objektif İyiniyet Kuralına Aykırı Olduğu ) DÜRÜSTLÜK KURALI (İş Bedelinin Tahsili - Sözleşmede Öngörülen Onay Koşuluna Göre Eserin Reddedilemeyecek Derecede Teslime Hazır Olması Durumunda Onay Verilmemesinin Objektif İyiniyet Kuralına Aykırı Olduğu ) Dava, bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, yapılacak iş; iş bedelinin ödenmesi için yüklenici şirketin onay verdiğinin kanıtlanması durumunda davanın şimdiki gibi kabulüne; ayrıca yerinde imalât yapılan tanklar üzerinde uzman bilirkişi incelemesi yapılarak işin tamamlanmış olup olmadığının, eksik ve kusurlu işler varsa işin kabulüne engel teşkil edip etmediğinin belirlenmesi ve varılacak sonuca göre eserin tamamlanmış olması sebebiyle ödemeye onay verilmemesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunun kabulü halinde de yine davanın kabulüne; belirtilen bu hususların gerçekleşmemesi durumunda ise davanın reddine karar verilmesinden ibaret olmalıdır.

16 YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2011/4622 K. 2012/11732 T DÜRÜSTLÜK İLKESİNE AYKIRILIK ( Taşıma Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan Tazminat - Belirtilen Katsayıların Taraflar Arasındaki Sözleşmede Gösterilmemiş Olmasına Dayanarak Fiyat Farkının Davalı Tarafça Ödenmemesi MK'nun 2. Md. İle Bağdaşmayacağı ) Dava, taşıma hizmet sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, sözleşmenin 15. maddesi uyarınca davacıya fiyat farkı verilip verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davalı tarafça, 4734 sayılı Kanun'a göre ihalesi yapılacak olan hizmet alımlarına ilişkin fiyat farkı hesabında uygulanacak esasların 7. maddesinde öngörülen sabit katsayıların belirlenmediği, bu durumda fiyat farkı hesabı yapılamayacağından davanın reddinin gerektiği savunulmuş, mahkemece de bu savunma doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, taraflar arasındaki sözleşmede açıkça davacıya fiyat farkı verileceği düzenlenmiş olup davacı tarafça da davalıya taşıma hizmetinin verildiği çekişmesiz olduğuna göre yukarıda belirtilen katsayıların taraflar arasındaki sözleşmede gösterilmemiş olmasına dayanarak fiyat farkının davalı tarafça ödenmemesi MK'nun 2. maddesi ile bağdaşmamaktadır. Bu itibarla mahkemece, taraf delilleri toplanarak yeni bir bilirkişi heyetinden somut olayın özelliğine göre davacının isteyebileceği fiyat farkı hususunda rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2012/11495 K. 2012/15197 T HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI ( Menfi Tespit İstemi - Davalının Taşınmazın Tahliye Edildiğini Bilmesi Karşısında Taşınmazın Kendisine Teslim Edilmediğinden Bahisle Kira Sözleşmesinin Devam Ettiği İddiası Hakkın Kötüye Kullanılması Olduğu ) Dava dilekçesinde menfi tespit, faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Davacı kiracının keşide ettiği ihtarname karşısında davalının taşınmazın tahliye edildiğini bilmesi karşısında taşınmazın kendisine teslim edilmediğinden bahisle kira sözleşmesinin devam ettiği iddiası TMK.nun 2.maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılmasıdır. Kanun bunu himaye etmez. Bu nedenle taşınmazın davacı tarafından tarihinde tahliye edildiğinin kabulü gerekir. Ne var ki davacı kiracı kira sözleşmesi sona ermeden kiralanana tek taraflı olarak davalının muvafakatı olmadan tahliye etmiş olduğundan kural olarak kira sözleşmesinin sonuna kadar kira parasından sorumludur. Ancak, BK.nun 98.maddesi hükmü delaletiyle aynı kanunun

17 44.madde uyarınca, davalı kiralayanın da boşalan taşınmazı aynı şartlarla yeniden kiraya verme gayreti içinde bulunması ve zararın artmasına engel olması gerekir. Mahkemece kiralananın aynı bedel ve şartlarla ne kadar süre içerisinde yeniden kiraya verilebileceği bilirkişi marifetiyle saptanıp, belirlenen süre ile sınırlı olarak davacının davanın borçlu olduğu miktar saptanarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, davacının dönem sonuna kadar olan kira parasından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2010/4699 K. 2012/3880 T DÜRÜSTLÜK KURALI (1. İhaleye Katılıp İhaleyi Kazanan Ortağın Bu İhalenin Bir Şekilde İptal Edilmesinden Sonra Yeniden İhale Yapılırken Düzenlenen Şartnamede Aynı Hükmün Yer Almasına İtiraz Ederek İhalenin İptalini Talep Etmesinin Kurala Aykırı Olduğu) Davacı, yapılacak ihalenin yaklaşık 1 yıl önce tespit edilen değer üzerinden yapılacak olmasının da yerinde bulunmadığını, ihaleye konu binanın üzerinde bulunduğu taşınmazın mülkiyeti ve değeriyle ilgili belirsizlik ve tartışma konusunda yapılması gerekli işlemler yerine getirilmeden ihale yapılmasının şirket malvarlığının değerini düşürdüğünü ileri sürerek, tasfiye kurulunun ihale yapılması yönündeki kararının ve toptan satış yöntemine ilişkin şartnamenin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Aynı koşulları taşıyan 1. ihaleye katılıp ihaleyi kazanan ortağın bu ihalenin bir şekilde iptal edilmesinden sonra yeniden ihale yapılırken düzenlenen şartnamede aynı hükmün yer almasına itiraz ederek ihalenin iptalini talep etmesinin MK'nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olduğu, bu durumda toptan satış kararına davacıların muvafakatinin bulunduğu kabul edilmelidir. Yargıtay 19. H.D. nin tarih ve 2006/6489 E., 2006/12076 K. Sayılı kararı Davacı banka ile davalı arasında imzalanan kredi sözleşmesi sonucu kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle girişilen icra takibine vaki itirazın kaldırılması istemine ilişkin davada uyuşmazlık, mahkemece akıl hastalığı nedeni ile hacir altına alındığı anlaşılan davalının, polis kimliğini göstermek sureti ile davacı bankayla yaptığı sözleşme uyarınca almış olduğu banka kredi kartı ile yaptığı harcamalardan dolayı sorumlu olup olmadığı konusundadır. Kural olarak tam ehliyetsizlerin hukuki işlemi hükümsüz olmakla birlikte bu kuralın ilk istisnası 4721 sayılı TMK'nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılmaması ilkesidir.

18 Davacı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen davalının, borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınması, hakkın kötüye kullanılmasıdır. 6) Sübjektif İyiniyet Kavramı Medeni Kanunun 3. maddesi öğretide "sübjektif iyiniyet" olarak adlandırılan bir başka ilkeyi yeni şekliyle iyiniyet başlığı altında düzenlemektedir: Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak durumun gereklerine göre, kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz. Eski Kanunda 2. ve 3. maddelerde aynı terim (hüsnüniyet) kullanılmışken, yeni yasada 2. maddede dürüst davranma 3. maddede ise iyiniyet terimleri kullanılmak suretiyle kavramlar, her iki maddedeki anlamlarını yansıtacak biçimde ayrılmıştır. Yukarda da görüldüğü üzere 2. madde hakların kullanımı ile ilgilidir. Oysa 3. maddedeki iyiniyet terimi, hakkın kullanılmasıyla ilgili bir kavram olmayıp, bazı durumlarda hakkın doğumu için, yani hakkın bir kişi tarafından kazanılması için öngörülen bir koşul niteliğindedir. (Ancak hemen belirtelim ki yeni yasada hakkın doğumu sözcüğü kullanılmamış, daha genel bir ifade ile kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda formülü tercih edilmiştir.) 3. maddede düzenlenen iyiniyet, bir olgunun varlığı ya da yokluğu konusunda bilgi sahibi olmamak anlamına gelmektedir. Bir kimse bir hakkı kazanmasına engel oluşturan bir olguyu bilmiyorsa, bu anlamda iyiniyetlidir. Örneğin bir kimse emanet olarak ya da tamir için kendisine bırakılan bir malı başkasına satsa, alıcının malın başkasına ait olduğunu bilmesi halinde, alıcı iyiniyetli değildir ve satılanın mülkiyeti alıcıya geçmez. Buna karşılık alıcının kendisine satılan malın başkasına ait olduğunu bilmemesi halinde, alıcı iyiniyetli sayılır ve mülkiyet alıcıya geçer. Bu duruma göre iyiniyetli olan kişi, gerçek durumu bilse idi elde edemeyeceği bir sonucu, iyiniyeti nedeniyle elde edebilmektedir. Başka bir deyişle yasakoyucu belli durumlarda (bütün hallerde değil, yasanın iyiniyeti öngördüğü hallerde) iyiniyete bir hukuksal eksikliği örtme işlevi tanımıştır. Kısacası, iyiniyete ancak kanunun öngördüğü hallerde ve ölçüde koruyucu rol oynar. Bu sebeple de MK. m. 3 de kanunun iyiniyete sonuç bağladığı durumlardan bahsedilmiştir. İyiniyetin tam koruyucu etki sağladığı hallere tipik örnek, para ve hamiline yazılı senetlerin malik olmayan bir kimseden iyiniyetle iktisap edilmesidir (MK m. 990). Bunların malikin elinden rızası dışında çıkmış mesela çalınmış olması fark yaratmaz. Para ve hamiline yazılı senet dışında, emin sıfatıyla zilyed olan (kendisine güvenilerek malın bırakıldığı) kimseden taşınır malın mülkiyetinin veya bu malda sınırlı aynı hakkın iyiniyetle kazanılması halinde de (MK m. 988) iyiniyet tam anlamıyla koruyucu rol oynamaktadır. İyiniyetin kısmi bir

19 koruyucu etki sağlaması ise MK. 989 hükmü tipik örnek teşkil eder. Şöyle ki, malikin elinden iradesi dışında çıkan bir taşınır malin, bir açık arttırma veya benzeri eşya satanlardan elde edilmesi halinde, iyiniyet mülkiyet hakkını kazandırmaz. Sahibinin elinden rızası olmadan çıkan eşya (çalınmış, kaybolmuş ya da gasp olunmuş eşya) üzerinde sübjektif iyi niyete dayanılarak bir hak kazanılamaz. (MK m. 989) İyiniyetin İspatı : Yasa ayrıca iyiniyetli olduğunu ileri süren (yani engeli ya da eksikliği bilmediğini ileri süren) kişiyi, bunu kanıtlama (ispat etme) yükünden de kurtarmıştır. "Asıl olan iyi niyetin varlığıdır" cümlesiyle anlatılan budur. İyiniyetli olduğunu söyleyen kimse "bilmediğini ispatlamayacak", bu sözü yeterli olacaktır. Buna "iyiniyet karinesi" denilmektedir. Başka bir anlatımla bu kişinin iyiniyetli olmadığını iddia eden kişi iddiasını ispatlamalıdır. Medeni Kanunun 3. maddesinin 2. cümlesindeki kural ise iyiniyet karinesine bir istisna getirmektedir: Bilmemekle birlikte, somut durumun gereklerine göre, belli ölçüde özen gösterdiği takdirde hakkın kazanılmasına engel olan durumu öğrenebilecek durumda olan (ancak somut olayda bu özeni göstermeyen) bir kimse, iyiniyet iddiasında bulunamayacaktır. Şu halde: Bir kimse bir hakkın kazanılmasına engel olan bir olguyu bilmiyorsa ve bilmesi de gerekmiyorsa iyiniyetlidir. Buna karşılık hakkın kazanılmasına engel olan durumu ya da olguyu bilen ya da bilmesi gereken kişi, iyiniyet iddiasında bulunamaz. 3. maddede düzenlenen iyiniyet kuralı hukuki güvenliğin korunması amacını gütmektedir. İyiniyetin Aranacağı An: İyiniyetin koruyucu etkisini sağlaması için bunun bazı hallerde belirli bir zaman kesitinde mevcut olması aranırken, bazı hallerde de bir süre devam etmesi gerekir. Mesela, emin sıfatıyla zilyedden bir taşınır malın mülkiyetini kazanmada, iyiniyet iktisap anında aranır. Buna karşılık, taşınır malın mülkiyetinin zamanaşımı ile kazanılmasında iyiniyet zamanaşımı süresince devam etmelidir.

MEDENİ HUKUKUN ALT DALLARI-TİCARET HUKUKU-ULUSLARARASI ÖZEL HUKUK. Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

MEDENİ HUKUKUN ALT DALLARI-TİCARET HUKUKU-ULUSLARARASI ÖZEL HUKUK. Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi MEDENİ HUKUKUN ALT DALLARI-TİCARET HUKUKU-ULUSLARARASI ÖZEL HUKUK Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi KİŞİLER HUKUKU Medenî Hukuk-Kişiler Hukuku Konusu: Hukuk bakımından hak sahibi

Detaylı

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI BİRİNCİ BÖLÜM

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI BİRİNCİ BÖLÜM HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI BİRİNCİ BÖLÜM HUKUK HAKKINDA GENEL BİLGİLER A. HUKUK B. TOPLUMSAL KURALLAR VE MÜEYYİDELERİ 1. Toplumsal Kuralların Gerekliliği 2. Toplumsal Kuralların Sınıflandırılması a. Görgü

Detaylı

BORÇLAR HUKUKU KISA ÖZET HUK110U

BORÇLAR HUKUKU KISA ÖZET HUK110U BORÇLAR HUKUKU KISA ÖZET HUK110U 2 DİKKAT Burada ilk 4 sayfa gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 3 İÇİNDEKİLER; 1. Ünite - Borç İlişkisinin Temel Kavramları- Borçların

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO Adalet Programı Hukuk Başlangıcı Dersleri ÜNİTE VI HUKUK İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR HUKUK İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Hukukun en önemli kavramlarından biri

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı Hukuk Başlangıcı Dersleri HUKUK İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR HAK KAVRAMI, TÜRLERİ ve YÖNETİMİ HAKKIN YÖNETİMİ Hakkın yönetimi, hakkın kazanılması,

Detaylı

İçindekiler. Önsöz III BİRİNCİ KISIM. Genel Hükümler BİRİNCİ BÖLÜM. Borç İlişkisinin Kaynakları BİRİNCİ AYIRIM. Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri

İçindekiler. Önsöz III BİRİNCİ KISIM. Genel Hükümler BİRİNCİ BÖLÜM. Borç İlişkisinin Kaynakları BİRİNCİ AYIRIM. Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri İçindekiler Önsöz III BİRİNCİ KISIM Genel Hükümler BİRİNCİ BÖLÜM Borç İlişkisinin Kaynakları BİRİNCİ AYIRIM Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri A. Sözleşmenin kurulması 1 I. İrade açıklaması 1 II. Öneri

Detaylı

İlgili Kanun / Madde BK/66

İlgili Kanun / Madde BK/66 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2017/4826 Karar No. 2017/9393 Tarihi: 30.05.2017 Yargıtay Kararları Çalışma ve Toplum, 2018/1 İlgili Kanun / Madde BK/66 SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMEDE

Detaylı

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/3-686 K. 2016/18 T

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/3-686 K. 2016/18 T T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/3-686 K. 2016/18 T. 20.1.2016 TEDBİR NAFAKASI İSTEMİ (Tarafların Gerçekleşen Ekonomik ve Sosyal Durumları İle Günün Ekonomik Koşullarına Göre Takdir Edilen Nafaka

Detaylı

AVUKAT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ 01.01.2013-31.12.2013

AVUKAT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ 01.01.2013-31.12.2013 ANKARA BAROSU AVUKAT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ 0.0.0 -..0 0 Ankara Barosu Yönetim Kurulu nun..0 gün ve / sayılı kararı ile kabul edilerek, meslektaşlarımıza tavsiye niteliğinde duyurulmasına

Detaylı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL OLARAK EVLİLİK BİRLİĞİNİN KORUNMASI VE EVLİLİK BİRLİĞİNDE EŞLERİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL OLARAK EVLİLİK BİRLİĞİNİN KORUNMASI VE EVLİLİK BİRLİĞİNDE EŞLERİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ İÇİNDEKİLER Kısaltmalar Önsöz XVII XIX Giriş 1 BİRİNCİ BÖLÜM GENEL OLARAK EVLİLİK BİRLİĞİNİN KORUNMASI VE EVLİLİK BİRLİĞİNDE EŞLERİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ 1. EVLENME KAVRAMI İLE EVLENMENİN TANIMI VE HUKUKİ NİTELİĞİ

Detaylı

2017 DİYARBAKIR BAROSU ASGARİ ÜCRET ÇİZELGESİ

2017 DİYARBAKIR BAROSU ASGARİ ÜCRET ÇİZELGESİ A. SULH HUKUK MAHKEMELERİNDE GÖRÜLEN DAVA VE İŞLER 1 Mirasçılık Belgesinin Alınması 2.200,00 TL 2 Tahliye Davaları 3 Kat Mülkiyeti Kanunundan Kaynaklanan Uyuşmazlıklar 5.060,00 TL 4 Paydaşlığın Giderilmesi

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı Hukuk Başlangıcı Dersleri HUKUKUN KOLLARI VE ALT DALLARI Hukukun Kollara ve Dallara Ayrılması Hukuk eskiden beri iki temel kola ve bunların

Detaylı

EŞYA HUKUKU ZİLYETLİK VE TAPU SİCİLİ

EŞYA HUKUKU ZİLYETLİK VE TAPU SİCİLİ Prof. Dr. Haluk Nami NOMER İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Doç. Dr. Mehmet Serkan ERGÜNE İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı EŞYA HUKUKU ZİLYETLİK

Detaylı

MEDENİ YARGIDA CENİNİN TARAF EHLİYETİ

MEDENİ YARGIDA CENİNİN TARAF EHLİYETİ MEDENİ YARGIDA CENİNİN TARAF EHLİYETİ Halil İbrahim KOVAR A. CENİN KAVRAMI Cenini, genel olarak ana rahmine düşen ancak henüz doğmamış insan organizması olarak tanımlamak mümkündür. Tıp terminolojisinde

Detaylı

2018 DİYARBAKIR BAROSU ASGARİ ÜCRET ÇİZELGESİ

2018 DİYARBAKIR BAROSU ASGARİ ÜCRET ÇİZELGESİ 2018 DİYARBAKIR BAROSU ASGARİ ÜCRET ÇİZELGESİ 2018 DİYARBAKIR BAROSU ASGARİ ÜCRET ÇİZELGESİ Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu nun 20.12.2017 gün ve 55/27 sayılı kararı ile kabul edilerek, meslektaşlarımıza

Detaylı

EŞYA HUKUKU ZİLYETLİK VE TAPU SİCİLİ

EŞYA HUKUKU ZİLYETLİK VE TAPU SİCİLİ Prof. Dr. Haluk Nami NOMER İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Doç. Dr. Mehmet Serkan ERGÜNE İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı EŞYA HUKUKU ZİLYETLİK

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO Adalet Programı Hukuk Başlangıcı Dersleri ÜNİTE VI HUKUK İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR HUKUK İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR HAKLARIN KAZANILMASI VE KAYBEDİLMESİ

Detaylı

A. SULH HUKUK MAHKEMELERİNDE GÖRÜLEN DAVALAR

A. SULH HUKUK MAHKEMELERİNDE GÖRÜLEN DAVALAR Avukatlık Ücreti Peşin Ödenir. K.D.V. ayrıca eklenir. A. SULH HUKUK MAHKEMELERİNDE GÖRÜLEN DAVALAR 1 Mirasçılık Belgesinin Alınması 900,00 TL. 2 Tahliye Davaları 3 Kat Mülkiyeti Kanunundan Kaynaklanan

Detaylı

ASLI AÇIKGÖZ DAR ANLAMDA VESAYETİ GEREKTİREN HÂLLER VE VESAYET ALTINA ALMANIN İŞLEM EHLİYETİ BAKIMINDAN SONUÇLARI

ASLI AÇIKGÖZ DAR ANLAMDA VESAYETİ GEREKTİREN HÂLLER VE VESAYET ALTINA ALMANIN İŞLEM EHLİYETİ BAKIMINDAN SONUÇLARI ASLI AÇIKGÖZ DAR ANLAMDA VESAYETİ GEREKTİREN HÂLLER VE VESAYET ALTINA ALMANIN İŞLEM EHLİYETİ BAKIMINDAN SONUÇLARI İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER...VII KISALTMALAR LİSTESİ...XIII GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM

Detaylı

Mal Rejimleri ve Tasfiyesi

Mal Rejimleri ve Tasfiyesi Mal Rejimleri ve Tasfiyesi Nazan Moroğlu, LL.M. MEF Ü. Hukuk F. Mal rejimleri 1926 tarihli Medeni Kanunda Mal Rejimleri Yasal mal rejiminin (Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi) özellikleri Mal rejimlerine

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGSK. /53

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGSK. /53 T.C YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/21899 Karar No. 2016/1357 Tarihi: 08.02.2016 İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGSK. /53 ÇAKIŞAN SİGORTALILIK HALLERİNDE HANGİ SİGORTALILIĞA GEÇERLİK TANINACA- ĞININ

Detaylı

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN BU DERSTE NELER ÖĞRENECEĞİZ? Hak Hukuki Olay Hukuki Fiil Hukuki İşlem HAK Hak nedir? Haklar hukuk düzeninin kişiye tanıdığı ve koruduğu bazı ayrıcalıklar mıdır? Hak süjesi birey,

Detaylı

GÜLŞAH VARDAR HAMAMCIOĞLU Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi TÜRK MEDENİ KANUNU NA GÖRE YERLEŞİM YERİ

GÜLŞAH VARDAR HAMAMCIOĞLU Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi TÜRK MEDENİ KANUNU NA GÖRE YERLEŞİM YERİ GÜLŞAH VARDAR HAMAMCIOĞLU Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi TÜRK MEDENİ KANUNU NA GÖRE YERLEŞİM YERİ İÇİNDEKİLER SUNUŞ... vii ÖNSÖZ...ix İÇİNDEKİLER... xiii KISALTMALAR...xxi GİRİŞ...1

Detaylı

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI İİK. nun 277. vd maddelerinde düzenlenmiştir. Her ne kadar İİK. nun 277/1 maddesinde İptal davasından maksat 278, 279 ve 280. maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmetmektir.

Detaylı

DAVACI : Nesrin Orhan Şahin vekilleri Av.Serap Yerlikaya ve Av.İlter Yılmaz

DAVACI : Nesrin Orhan Şahin vekilleri Av.Serap Yerlikaya ve Av.İlter Yılmaz ZİYNET (ALTIN) EŞYASI İSPAT YÜKÜ. T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU ESAS NO : 2012/6-1849 KARAR NO : 2013/1006 KARAR TARİHİ:03.07.2013 Y A R G I T A Y İ L A M I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : Gölcük 1. Asliye

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı Hukuk Başlangıcı Dersleri HUKUK İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Hukuki İşlemler Hukuki İşlem Türleri Hukuki işlemler çeşitli açılardan sınıflandırılabilir.

Detaylı

MEDENÎ HUKUK MEDENÎ KANUNUN BAŞLANGIÇ HÜKÜMLERİ VE TEMEL KAVRAMLAR

MEDENÎ HUKUK MEDENÎ KANUNUN BAŞLANGIÇ HÜKÜMLERİ VE TEMEL KAVRAMLAR MEDENÎ HUKUK MEDENÎ KANUNUN BAŞLANGIÇ HÜKÜMLERİ VE TEMEL KAVRAMLAR 1 HUKUK KAVRAMI Toplum yaşamı, düzen ve güven gereği Toplumu düzenleyen kuralların türleri Ahlak kuralları Din kuralları Görgü (nezaket)

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2014/841 Karar No. 2014/834 Tarihi: 24.01.2014 İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45 PROFOSYONEL SENDİKA YÖNETİCİSİNİN HİZMET ÖDENEĞİ HUKUKA AYKIRI BULUNARAK İPTAL

Detaylı

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü) IV- KREDİ KARTI ÜYELİK ÜCRETİ İLE İLGİLİ GENELGELER 1. GENELGE NO: 2007/02 Tüketicinin ve Rekabetin Korunması lüğü GENELGE NO: 2007/02...VALİLİĞİNE Tüketiciler tarafından Bakanlığımıza ve Tüketici Sorunları

Detaylı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TOPLUMSAL DÜZEN KURALLARI

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TOPLUMSAL DÜZEN KURALLARI İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TOPLUMSAL DÜZEN KURALLARI A- Hukuk ve Hak Kavramlarına Giriş... 1 B- Hukuk Kavramının Çeşitli Anlamları... 2 a-pozitif Hukuk... 2 b-doğal (Tabii) Hukuk... 3 c-şekil Açısından

Detaylı

ÇOCUKLARIN DESTEKTEN YARARLANMA SÜRELERİ

ÇOCUKLARIN DESTEKTEN YARARLANMA SÜRELERİ ÇOCUKLARIN DESTEKTEN YARARLANMA SÜRELERİ Haksahibi kız çocukların destekten yararlanma süreleri, evlenmelerinin üstün olasılık içinde bulunduğu yaşa göre belirlenir ki, bu yaş kural olarak köylerde 18,

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2013/37925 Karar No. 2014/7 Tarihi: 13.01.2014 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2,18-21 6356 S. TSK/25 GEÇERSİZ FESİH ALT İŞVEREN ASIL İŞVEREN İLİŞKİSİNİN MUVAZAAYA

Detaylı

İZMİR BAROSU 01.01.2011-31.12.2011 TAVSİYE NİTELİĞİNDE AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ

İZMİR BAROSU 01.01.2011-31.12.2011 TAVSİYE NİTELİĞİNDE AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ İZMİR BAROSU 01.01.2011-31.12.2011 TAVSİYE NİTELİĞİNDE AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ 01.01.2011-31.12.2011 DÖNEMİ AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ Avukatlık ücreti peşin ödenir. Tarifede belirlenen ücretler

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2010/7939 Karar No. 2012/15559 Tarihi: 03.05.2012 Yargıtay Kararları Çalışma ve Toplum, 2012/4 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8 İŞ SÖZLEŞMESİ VEKALET VE ESER

Detaylı

Dr. Hediye BAHAR SAYIN. Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı

Dr. Hediye BAHAR SAYIN. Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı Dr. Hediye BAHAR SAYIN Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR LİSTESİ... XIX Giriş...1 Birinci

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/115,120

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/115,120 410 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2012/21152 Karar No. 2012/20477 Tarihi: 12.06.2012 Yargıtay Kararları Çalışma ve Toplum, 2013/1 İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/115,120 DAVA ŞARTI GİDER AVANSININ

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2013/1856 Karar No. 2014/215 Tarihi: 16.01.2014 İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1 REKABET YASAĞI SÖZLEŞMELERİNDE GÖREVLİ MAHKEMENİN TİCARET MAHKE- MESİ OLDUĞU

Detaylı

Beğenme Koşuluyla (Deneme/Muayene) Satış

Beğenme Koşuluyla (Deneme/Muayene) Satış Örnek Üzerine Satış Satış konusunun belirlenen örneğe uygunluğu, satış sözleşmesinin esaslı unsurunu oluşturmaktadır. HUKUKSAL ANLAMDA ŞARTA BAĞLI DEĞİLDİR. Satıcının devrettiği malın belirlenen örneğe

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/5438 Karar No. 2016/20280 Tarihi: 17.11.2016 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ ÖZETİ İşyeri devri halinde

Detaylı

SULH HUKUK MAHKEMELERİNDE GÖRÜLEN DAVALAR

SULH HUKUK MAHKEMELERİNDE GÖRÜLEN DAVALAR SULH HUKUK MAHKEMELERİNDE GÖRÜLEN DAVALAR 01- Mirasçılık Belgesi Alınması : 780,00. TL 02- Tahliye ve akdin feshi davaları (yıllık kira Bedeli 4.000,00.TL'den fazla ise) ( + dava değerinin %10'u ) 03-

Detaylı

AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ ANKAR A BAROSU AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ 01.01.2018-31.12.2018 2018 Ankara Barosu Yönetim Kurulu nun 13.12.2017 tarih ve 64/18 sayılı kararı ile kabul edilerek, meslektaşlarımıza

Detaylı

KEFALET SÖZLEŞMESİNDE GEÇERLİLİK ŞARTLARI. Av. Mustafa Özgür KIRDAR ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

KEFALET SÖZLEŞMESİNDE GEÇERLİLİK ŞARTLARI. Av. Mustafa Özgür KIRDAR ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA KEFALET SÖZLEŞMESİNDE GEÇERLİLİK ŞARTLARI Av. Mustafa Özgür KIRDAR ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA 24.05.2017 Kefalet sözleşmesi; kefilin, borçlunun borcunu ödememesi, yani borcun ifa edilmemesi halinde

Detaylı

Giriş Mesele Çözümü: İyiniyet - Dürüstlük kuralı - Aynî hak kazanılması - Nisbî hak - Dürüstlük kuralına dayanan borç...

Giriş Mesele Çözümü: İyiniyet - Dürüstlük kuralı - Aynî hak kazanılması - Nisbî hak - Dürüstlük kuralına dayanan borç... İÇİNDEKİLER Giriş... 1 KISIM I CEVAPLI ÖRNEKLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL ESASLAR 1. Mesele Çözümü: İyiniyet - Dürüstlük kuralı - Aynî hak kazanılması - Nisbî hak - Dürüstlük kuralına dayanan borç... 7 2. Karar

Detaylı

AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ ANKAR A BAROSU AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ 0.0.0-3..0 Ankara Barosu Yönetim Kurulu nun..03 gün ve 63/ sayılı kararı ile kabul edilerek, meslektaşlarımıza tavsiye niteliğinde duyurulmasına

Detaylı

TAZMİNAT HESAPLARINDA ASGARİ ÜCRETLERİN UYGULANMASI

TAZMİNAT HESAPLARINDA ASGARİ ÜCRETLERİN UYGULANMASI TAZMİNAT HESAPLARINDA ASGARİ ÜCRETLERİN UYGULANMASI I- TEMEL İLKELER Yasa hükümleri çerçevesinde oluşturulan Yargıtay kararlarıyla, asgari ücretlerin uygulanma koşulları belirlenmiş ve bazı ilkeler ortaya

Detaylı

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI Bu doküman eğitim amacıyla hazırlanmış ve öğrenciye verilmiştir. İzinsiz çoğaltılması ve satılması halinde gerekli cezaî ve hukukî yollara başvurulacaktır.

Detaylı

Dr. Aslı MAKARACI BAŞAK Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Yardımcı Doçenti. Taşınır Rehni Sözleşmesi

Dr. Aslı MAKARACI BAŞAK Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Yardımcı Doçenti. Taşınır Rehni Sözleşmesi Dr. Aslı MAKARACI BAŞAK Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Yardımcı Doçenti Taşınır Rehni Sözleşmesi İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... XI KISALTMALAR... XIX GİRİŞ...1

Detaylı

EŞYA HUKUKU. Cilt II REHİN HUKUKU. Prof. Dr. Haluk Nami NOMER. Doç. Dr. Mehmet Serkan ERGÜNE

EŞYA HUKUKU. Cilt II REHİN HUKUKU. Prof. Dr. Haluk Nami NOMER. Doç. Dr. Mehmet Serkan ERGÜNE Prof. Dr. Haluk Nami NOMER İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Doç. Dr. Mehmet Serkan ERGÜNE İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı EŞYA HUKUKU Cilt

Detaylı

MEDENİ HUKUK. Karine: Mevcut ve bilinen olgulardan bilinmeyen bir sonucun çıkarılmasıdır. Kanuni: (Kanundan alınır)

MEDENİ HUKUK. Karine: Mevcut ve bilinen olgulardan bilinmeyen bir sonucun çıkarılmasıdır. Kanuni: (Kanundan alınır) 6.Madde: MEDENİ HUKUK İspat yükü: Bir hakkın ileri sürüldüğü durumlarda o hakkın dayandığı olgunun kimin tarafından ispat edileceğinin belirlenmesidir, iddaa eden kişide ispat etme yükü altındadır. İstisnalar:

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/27

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/27 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2016/5846 Karar No. 2016/6871 Tarihi: 22.03.2016 Yargıtay Kararları Çalışma ve Toplum, 2017/1 İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/27 HUKUKİ DİNLENİLME HAKKININ KAPSAMI

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/35581 Karar No. 2016/298 Tarihi: 12.01.2016 Yargıtay Kararları Çalışma ve Toplum, 2016/4 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21 VAKIF ÜNİVERSİTELERİNDE İŞ SÖZLEŞ-

Detaylı

AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ ANKAR A BAROSU AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ 01.01.2016-31.12.2016 2016 Ankara Barosu Yönetim Kurulu nun 23.12.2015 gün ve 73/26 sayılı kararı ile kabul edilerek, meslektaşlarımıza

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İŞK. /8

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İŞK. /8 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2013/7568 Karar No. 2014/13812 Tarihi: 21.05.2014 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İŞK. /8 İŞ SÖZLEŞMESİNİN VAR OLUP OLMADIĞI- NIN BAĞIMLILIK ÖLÇÜTÜNE GÖRE BELİRLE-

Detaylı

Medeni Hukuk ve Adli Psikiyatri

Medeni Hukuk ve Adli Psikiyatri Medeni Hukuk ve Adli Psikiyatri HUKUKUN TANIMI Toplumsal hayatı, kişilerin dışa vurulmuş davranışları düzenleyen, ihlali halinde devlet destekli yaptırımlar öngörülen kurallar bütünüdür. HUKUK DALLARI

Detaylı

TRAFİK KAZASINDAN DOĞAN TAZMİNAT TALEPLERİNDE ZAMANAŞIMI

TRAFİK KAZASINDAN DOĞAN TAZMİNAT TALEPLERİNDE ZAMANAŞIMI TRAFİK KAZASINDAN DOĞAN TAZMİNAT TALEPLERİNDE ZAMANAŞIMI Hukuk kurallarına aykırı bir şekilde bir kişinin malvarlığı ya da şahısvarlığında zarara yol açan eyleme haksız fiil denir. Haksız fiil faili malvarlığı

Detaylı

Dr. MERVE ACUN MEKENGEÇ AYNÎ HAKLARDAN DOĞAN UYUŞMAZLIKLARDA UYGULANACAK HUKUK VE YETKILI MAHKEME

Dr. MERVE ACUN MEKENGEÇ AYNÎ HAKLARDAN DOĞAN UYUŞMAZLIKLARDA UYGULANACAK HUKUK VE YETKILI MAHKEME Dr. MERVE ACUN MEKENGEÇ AYNÎ HAKLARDAN DOĞAN UYUŞMAZLIKLARDA UYGULANACAK HUKUK VE YETKILI MAHKEME İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... XI KISALTMALAR LİSTESİ...XXIII GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM AYNÎ HAKLAR

Detaylı

İstihkak prosedürü sonunda, üçüncü kişinin bu hakkı kabul edilir, lehine sonuçlanırsa, o mal üzerindeki haciz kalkar veya mal o hakla birlikte

İstihkak prosedürü sonunda, üçüncü kişinin bu hakkı kabul edilir, lehine sonuçlanırsa, o mal üzerindeki haciz kalkar veya mal o hakla birlikte Borçlunun borcu için, borçluya yakınlığı ne olursa olsun 3. kişinin malvarlığına dahil unsurlar,haczedilemez. Bununla birlikte 3. kişilere ait bazı malların borçlunun olduğu kabul edilerek haczedilmesi

Detaylı

01.01.2012-31.12.2012 DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ Malatya Barosu Yönetim Kurulu nun 22.03.2012/47 sayılı Kararı ile

01.01.2012-31.12.2012 DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ Malatya Barosu Yönetim Kurulu nun 22.03.2012/47 sayılı Kararı ile 01.01.2012-31.12.2012 DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ Malatya Barosu Yönetim Kurulu nun 22.03.2012/47 sayılı Kararı ile kabul edilerek tavsiye niteliğinde meslektaşlarımıza duyurulmasına

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2018/768 Karar No. 2018/5989 Tarihi: 07.03.2018 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21 İŞÇİNİN DAVRANIŞLARINDAN KAYNAK- LANAN FESİH İŞÇİNİN ASTI KONUMUNDA BİR BAŞKA

Detaylı

KESİN SÜRE VERİLİRKEN GİDERLERİN KALEM KALEM AÇIKLANMASI GEREKTİĞİ

KESİN SÜRE VERİLİRKEN GİDERLERİN KALEM KALEM AÇIKLANMASI GEREKTİĞİ İDER AVANSI, GİDERLERİN KALEM KALEM AÇIKLANMASI GEREKTİĞİ YARGITAY 17. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2012/13494 KARAR NO : 2013/12373 GİDER AVANSI VE DELİL AVANSI ARASINDAKİ FARKLAR KESİN SÜRE VERİLİRKEN GİDERLERİN

Detaylı

SEVGİ USTA VELAYET HUKUKU

SEVGİ USTA VELAYET HUKUKU SEVGİ USTA VELAYET HUKUKU İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR...XXI VELAYET HUKUKU 1. Giriş...1 I. Konunun Tanıtımı...1 II. Kavramlarda Birlik Meselesi...14 III. Çalışmanın İnceleme Planı...18

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STK/25

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STK/25 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2018/3212 Karar No. 2018/10029 Tarihi: 26.04.2018 İlgili Kanun / Madde 6356 S. STK/25 SENDİKAL FESİH KARİNESİ İŞÇİLERİN SENDİKA DEĞİŞTİRMELERİ NEDENİYLE İŞ SÖZLEŞMELERİNİN

Detaylı

AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ ANKAR A BAROSU AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ 0.0.0-3..0 Ankara Barosu Yönetim Kurulu nun 03..0 gün ve / sayılı kararı ile kabul edilerek, meslektaşlarımıza tavsiye niteliğinde duyurulmasına

Detaylı

(4721 S. K. m. 28) (6100 S. K. m. 30, 50, 55, 114, 124, Geç. m. 3) (1086 S. K. m. 41) (14. HD. 17.09.2012 T. 2012/9222 E. 2012/10360 K.

(4721 S. K. m. 28) (6100 S. K. m. 30, 50, 55, 114, 124, Geç. m. 3) (1086 S. K. m. 41) (14. HD. 17.09.2012 T. 2012/9222 E. 2012/10360 K. T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu Esas: 2013/14-612 Karar: 2013/1297 Karar Tarihi: 11.09.2013 KONU: TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI - DAVACIYA DAVAYI MİRASÇILARA YÖNELTME İMKANI TANINMADIĞI - MİRASÇILARIN TESPİTİ

Detaylı

Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP

Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP ÜÇÜNCÜ BASKI (TIPKI BASIM) İÇİN ÖNSÖZ Şubat 2008 de

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. SENDİ YAKUPPUR TAPU KÜTÜĞÜNE GÜVEN İLKESİ

Yrd. Doç. Dr. SENDİ YAKUPPUR TAPU KÜTÜĞÜNE GÜVEN İLKESİ Yrd. Doç. Dr. SENDİ YAKUPPUR TAPU KÜTÜĞÜNE GÜVEN İLKESİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR...XV GİRİŞ...1 Birinci Bölüm TAPU KÜTÜĞÜNE GÜVEN İLKESI I. GENEL OLARAK...3 II. İLKENİN TAPU

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2014/26985 Karar No. 2015/24025 Tarihi: 03.07.2015 Yargıtay Kararları Çalışma ve Toplum, 2016/3 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21 İŞE İADE SONRASI İŞÇİNİN İŞE

Detaylı

AVUKAT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

AVUKAT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ ANKARA BAROSU AVUKAT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ (01.01.2008-31.12.2008) 2008 Ankara Barosu Yönetim Kurulu nun...12.2007 gün ve 12/... sayılı Kararı ile kabul edilerek, meslektaşlarımıza

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2009/17402 Karar No. 2011/19618 Tarihi: 30.06.2011 İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161 CEZAİ ŞART KARŞILIKLIK İLKESİ BAKİYE ÜCRETİN YANINDA CEZAİ ŞARTINDA İSTENEBİLECEĞİ

Detaylı

ORDU BAROSU BAŞKANLIĞI AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ 2013 YILI BARO TAVSİYE AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİDİR.

ORDU BAROSU BAŞKANLIĞI AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ 2013 YILI BARO TAVSİYE AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİDİR. ORDU BAROSU BAŞKANLIĞI AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ 2013 YILI BARO TAVSİYE AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİDİR. A- SULH HUKUK MAHKEMELERİNDE GÖRÜLEN DAVALAR 1 Mirasçılık belgesinin

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO Adalet Programı Hukuk Başlangıcı Dersleri ÜNİTE VI HUKUK İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR HUKUK İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Hak, hukukun en önemli kavramlarından

Detaylı

GERÇEK OLMAYAN VEKÂLETSİZ İŞ GÖRME VE MENFAAT DEVRİ YAPTIRIMI

GERÇEK OLMAYAN VEKÂLETSİZ İŞ GÖRME VE MENFAAT DEVRİ YAPTIRIMI Yrd. Doç. Dr. ECE BAŞ SÜZEL İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi GERÇEK OLMAYAN VEKÂLETSİZ İŞ GÖRME VE MENFAAT DEVRİ YAPTIRIMI İÇİNDEKİLER SUNUŞ...VII ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...XIII KISALTMA CETVELİ...

Detaylı

Özet, yaprak test, deneme sınavı ders malzemelerine ANADOLUM ekampüs Sistemin'nden (https://ekampus.anadolu.edu.tr) ulaşabilirsiniz. 19.

Özet, yaprak test, deneme sınavı ders malzemelerine ANADOLUM ekampüs Sistemin'nden (https://ekampus.anadolu.edu.tr) ulaşabilirsiniz. 19. 2016 BAHAR ARA - A TİCARET HUKUKU A 1. 2. 3. 4. Tacirler arasında gerçekleşen aşağıdaki ihbar veya ihtarlardan hangisi Türk Ticaret Kanununun öngördüğü şekil şartına uygun değildir? Noter kanalıyla yapılan

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4847 S. İşK/22

İlgili Kanun / Madde 4847 S. İşK/22 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2014/6057 Karar No. 2015/19194 Tarihi: 26.05.2015 Yargıtay Kararları Çalışma ve Toplum, 2016/3 İlgili Kanun / Madde 4847 S. İşK/22 ÇALIŞMA KOŞULLARINDA ESASLI DEĞİŞİKLİK

Detaylı

UZUN SÜRELİ ARAÇ KİRALAMA - FİNANSAL KİRALAMA

UZUN SÜRELİ ARAÇ KİRALAMA - FİNANSAL KİRALAMA UZUN SÜRELİ ARAÇ KİRALAMA - Uzun süreli kiralama, ariyet ve rehin gibi hallerde aracı elinde bulunduran işleten sayılır. Aracı işleten ise, kusursuz sorumluluk kurallarına göre zarardan sorumludur. Finansal

Detaylı

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2010

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2010 Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2010 T.C. Resmi Gazete Yayın Tarihi 24 Aralık 2009 PERŞEMBE Sayı : 27442 GENEL HÜKÜMLER Konu ve kapsam MADDE 1 (1) Bütün hukuki yardımlarda avukat

Detaylı

KİŞİLİK HAKKI İHLÂLİNDEN DOĞAN VEKÂLETSİZ İŞGÖRME

KİŞİLİK HAKKI İHLÂLİNDEN DOĞAN VEKÂLETSİZ İŞGÖRME Yrd. Doç. Dr. Gülşah Sinem AYDIN T.C. Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi KİŞİLİK HAKKI İHLÂLİNDEN DOĞAN VEKÂLETSİZ İŞGÖRME İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...XI

Detaylı

DEVRE MÜLK SATIŞ SÖZLEŞMESİ

DEVRE MÜLK SATIŞ SÖZLEŞMESİ DEVRE MÜLK SATIŞ SÖZLEŞMESİ İş bu sözleşmenin altında adları, soyadları ve adresleri ile imzaları bulunan kişiler (aşağıda Devre Mülk Hakkı Sahibi ve Ortak Malik olarak anılacaktır.), aşağıdaki şartlarla

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /9

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /9 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/28964 Karar No. 2015/29704 Tarihi: 02.11.2015 İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /9 SENDİKALARIN DEMOKRATİK İŞLEYİŞE SAHİP OLUP OLMADIĞINI SENDİKA GENEL KURULLARININ

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21 T.C YARGITAY 22.HUKUK DAİRESİ Esas No. 2012/15013 Karar No. 2013/4250 Tarihi: 01.03.2013 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21 VAKIF ÜNİVERSİTELERİNDE ÇALIŞAN- LARIN KIDEM İHBAR TAZMİNATI HAKLARININ İDARİ

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2008/14944 Karar No. 2010/2311 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2008/14944 Karar No. 2010/2311 Tarihi: İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2008/14944 Karar No. 2010/2311 Tarihi: 05.02.2010 ÜCRET BORDROSUNUN GERÇEĞİ YANSITMAMASI ÜCRET ARAŞTIRMASININ GEREKMESİ ÖZETİ:

Detaylı

SAKARYA BAROSU Tavsiye Niteliğinde AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİ

SAKARYA BAROSU Tavsiye Niteliğinde AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİ SAKARYA BAROSU Tavsiye Niteliğinde AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİ SAKARYA BAROSU Tavsiye Niteliğinde AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİ 09-00 Bu tarife Sakarya Barosu Yönetim Kurulu nun 0.0.09 -..00 AVUKAT - VEKİLEDEN

Detaylı

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire Esas No : 2012/4237 Karar No : 2012/7610 Anahtar Kelimeler: Serbest Dolaşıma Giriş Beyannamesi, Yatırım Teşvik Belgesi, Muafiyet Özeti: Yatırım teşvik mevzuatı koşullarına

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO İnfaz ve Güvenlik Hizmetleri Programı Genel Hukuk-1 Dersleri HUKUKUN KOLLARA AYRILMASI VE KAMU HUKUKU-ÖZEL HUKUK AYRIMI HUKUK KAVRAMI ve TANIMI toplumsal

Detaylı

Arş. Gör. ORKUN TAT Çağ Üniversitesi Huku Fakültesi TÜRK MEDENİ KANUNU NDA YASAL DANIŞMANLIK

Arş. Gör. ORKUN TAT Çağ Üniversitesi Huku Fakültesi TÜRK MEDENİ KANUNU NDA YASAL DANIŞMANLIK Arş. Gör. ORKUN TAT Çağ Üniversitesi Huku Fakültesi TÜRK MEDENİ KANUNU NDA YASAL DANIŞMANLIK İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR...XV GİRİŞ...1 Birinci Bölüm Yasal Danışmanlık Kavramı

Detaylı

Kiralananın Devri ve Sınırlı Ayni Hakka Konu Olması

Kiralananın Devri ve Sınırlı Ayni Hakka Konu Olması Yrd. Doç. Dr. Seda ÖKTEM ÇEVİK Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Kira Sözleşmesine Etkisi Bakımından Kiralananın Devri ve Sınırlı Ayni Hakka Konu Olması İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2011/53277 Karar No. 2012/1089 Tarihi: 23.01.2012 Yargıtay Kararları Çalışma ve Toplum, 2012/4 İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32 İLAVE TEDİYE ALACAĞI ÖZETİ Sonuç

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 6098 S. TBK/ S. İşK/14

İlgili Kanun / Madde 6098 S. TBK/ S. İşK/14 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/13969 Karar No. 2017/16218 Tarihi: 19.10.2017 İlgili Kanun / Madde 6098 S. TBK/420 1475 S. İşK/14 TEK TARAFLI SADECE İŞÇİ ALEYHİNE KARARLAŞTIRILAN CEZAİ ŞARTIN

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88 T.C YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/6153 Karar No. 2017/5875 Tarihi: 19.09.2017 İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88 ÜST DÜZEY YÖNETİCİNİN PRİM BORÇ- LARINDAN SORUMLULUĞU İÇİN HAKLI NEDEN OLMADAN

Detaylı

1 Tarihimizdeki tek yumuşak anayasa aşağıdakilerden hangisidir? 1961 Cevap Aşağıdakilerden hangisi uyarınca tüm idari

1 Tarihimizdeki tek yumuşak anayasa aşağıdakilerden hangisidir? 1961 Cevap Aşağıdakilerden hangisi uyarınca tüm idari 1 Tarihimizdeki tek yumuşak anayasa aşağıdakilerden hangisidir? 1961 Cevap---1921 1876 1982 1924 2 Aşağıdakilerden hangisi uyarınca tüm idari kararlar yargı denetimine tabidir? Yasa devleti Sosyal devlet

Detaylı

7. KİŞİLER HUKUKU (ŞAHSIN HUKUKU)

7. KİŞİLER HUKUKU (ŞAHSIN HUKUKU) 7. KİŞİLER HUKUKU (ŞAHSIN HUKUKU) KONULAR GİRİŞ KİŞİ (ŞAHIS) TANIMI KİŞİLİK (ŞAHSİYET) ŞAHSİ HALLER ŞAHSİYET HAKLARI ŞAHIS TÜRLERİ Hakiki Şahıslar Hakiki Şahsiyetin Başlangıcı Hakiki Şahsiyetin Sona Ermesi

Detaylı

HUKUKİ İLİŞKİLER VE HAKLAR

HUKUKİ İLİŞKİLER VE HAKLAR HUKUKİ İLİŞKİLER VE HAKLAR ÜNİTE-5 Doğru-Yanlış Soruları 1- Mutlak haklar, sahibine şahıslar (kişiler) ile maddi ve gayrimaddi (maddi olmayan) bütün mallar üzerinde en geniş yetkileri veren ve hak sahibi

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/8

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/8 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2017/19244 Karar No. 2017/5337 Tarihi: 30.03.2017 Yargıtay Kararları Çalışma ve Toplum, 2018/1 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/8 İŞ SÖZLEŞMESİNE SADECE İŞÇİ ALEYHİNE

Detaylı

Yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilmemesi halinde, Türk hukuku uygulanır.

Yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilmemesi halinde, Türk hukuku uygulanır. MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK VE USUL HUKUKU HAKKINDA KANUN(MÜLGA) Kanun Numarası: 2675 Kabul Tarihi: 20/05/1982 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 22/05/1982 Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 17701 **12/11/2007

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/62

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/62 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2016/6647 Karar No. 2016/4850 Tarihi: 07.03.2016 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/62 İŞÇİ ÜCRETLERİNDEN EKSİLTME YAPILA- MAMASI İŞÇİ YARARINA ŞART TİS İLE İŞ SÖZLEŞMESİNDEKİ

Detaylı

SİGORTA ŞİRKETLERİNE VERİLEN İBRANAMELERİN KAPSAMI VE GEÇERLİĞİ ÇELİK AHMET ÇELİK

SİGORTA ŞİRKETLERİNE VERİLEN İBRANAMELERİN KAPSAMI VE GEÇERLİĞİ ÇELİK AHMET ÇELİK SİGORTA ŞİRKETLERİNE VERİLEN İBRANAMELERİN KAPSAMI VE GEÇERLİĞİ ÇELİK AHMET ÇELİK AÇIKLAMALAR Uygulamada sık sık rastlanılan ve duraksamalara yol açan sigorta ibranameleri konusuna, Yargıtay kararlarıyla

Detaylı

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT Sirküler Rapor 07.10.2011/ 114-1 MİRASÇILIK BELGESİ VERİLMESİ VE TERK EDEN EŞİN ORTAK KONUTA DAVET EDİLMESİ İŞLEMLERİNİN NOTERLER TARAFINDAN YAPILMASINA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK YAYIMLANDI

Detaylı

YARARI KALMAYAN YA DA AZALAN İRTİFAK HAKLARININ SONA ERMESİ (MK m. 785)

YARARI KALMAYAN YA DA AZALAN İRTİFAK HAKLARININ SONA ERMESİ (MK m. 785) Dr. GÜLEN SİNEM TEK Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı YARARI KALMAYAN YA DA AZALAN İRTİFAK HAKLARININ SONA ERMESİ (MK m. 785) İÇİNDEKİLER DANIŞMANIN ÖNSÖZÜ...VII ÖNSÖZ...

Detaylı

Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP

Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP İÇİNDEKİLER İKİNCİ BASKI (TIPKI BASIM) İÇİN ÖNSÖZ...

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2 ALT İŞVEREN MUVAZAA

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2 ALT İŞVEREN MUVAZAA T.C YARGITAY 22.HUKUK DAİRESİ Esas No. 2012/28980 Karar No. 2013/435 Tarihi: 23.01.2013 Yargıtay Kararları Çalışma ve Toplum, 2013/2 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2 ALT İŞVEREN MUVAZAA ÖZETİ 4857 sayılı

Detaylı