Üremeye Dair Yayg n Söylemler: Ortado u Ba lam nda Türkiye yi Yeniden De erlendirmek

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Üremeye Dair Yayg n Söylemler: Ortado u Ba lam nda Türkiye yi Yeniden De erlendirmek"

Transkript

1 Üremeye Dair Yayg n Söylemler: Ortado u Ba lam nda Türkiye yi Yeniden De erlendirmek Ceren AKSOY SUG YAMA * Özet 'Özel' alan n ve 'do al' olan n tekelinde olan 'üreme' konusu, feminist ara t rmac lar n ve feminist antropologlar n ilgi göstermeye ba lad klar ve bizzat sorgulad klar konu ba l klar haline gelmi tir. 'Üreme'nin her türden siyasal söylem ve güç ili kileriyle etkile im içinde olan ve her daim üzerinde mücadele verilen ve sürekli olarak müzakere edilen bir alan oldu u fark edildi. Yaz boyunca, üreme ile ilgili olarak feminizmde yank bulan tart malar gözden geçirilmi tir. Bunun haricinde üreme ile ba lant s oldu u dü ünülen söylemler ve bu alanda yap lan etnografiler de göz önünde bulundurularak Türkiye de bu söylemlerin ald biçimler gözden geçirilmeye çal lm t r. Anahtar Kelimeler: üreme, annelik, feminizm. Common Discourses on Reproduction : Reconsidering Turkey in the Middle Eastern Context Abstract The reproduction issue monopolised by the spheres of private and natural has been one of the major topics frequently discussed by feminist critics and feminist anthropologists in particular. Women reproduction recognized as an issue within a constant interaction with every sort of political discourse and power relations. Throughout the article the main discussions in the field on reproduction, the other * Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Co rafya Fakültesi, Antropoloji Bölümü

2 2 CEREN AKSOY SUG YAMA discourses which are thought to have a connection with reproduction, and the etnographies which are thought to resemble the situation in Turkey will be evaluated. Key Words: reproduction, motherhood, feminism Giri 1970 lere damgas n vuran ikinci dalga feminist hareketin mottosu ve Radikal Feminist Carol Hanisch (1970) in makalesinin de ba l olan "Ki isel olan politiktir slogan yla beraber, toplumsal cinsiyete dair o zamana kadar geçerli olan suni bir kamusal-özel ayr m ve sadece siyasal haklarla s n rl kalan bir e itlik aray anlam n yitirmi tir. Art k bu andan itibaren sorgulanmayan bir pratik ya da bir de er kalmam, siyasal haklardan ibaret olan e itlik anlay hayat n hemen hemen her alan na nüfuz etmeye ba lam t r. Bu aç l mla beraber daha önce 'özel' alan n ve 'do al' olan n tekelinde olan 'annelik', 'üreme' 'do um' gibi konular, feminist ara t rmac lar n ve feminist antropologlar n ilgi göstermeye ba lad klar ve bizzat sorgulad klar konu ba l klar haline gelmi tir. 'Üreme'nin her türden siyasal söylem ve güç ili kileriyle etkile im içinde olan ve her daim üzerinde mücadele verilen ve sürekli olarak müzakere edilen bir alan oldu u fark edilmi tir. Süreç içerisinde, Kate Millet'in cinselli in de politik nitelik ta yan bir s n flama oldu u tezi (Millet, 1987), yerini kad n ve erkek kategorilerinin bile geçerlili ini sorgulayan postmodern teorilere b rakm t r (Butler, 1998). Feminizmler ve Üremenin Problematize Edili Biçimleri Feminizm, postmodern paradigmalardan da beslenerek bamba ka alanlara elini atm ve bu alanlarda mikrofonu, o ana kadar sesi duyulamam ya da sesi az gelmi insanlara uzatm t r (Spivak, 1988).

3 ÜREMEYE DA R YAYGIN SÖYLEMLER: ORTADO U BA LAMINDA 3 Feminizmin veya toplumsal cinsiyet teorilerinin detayl bir tarihçesini vermek bu çal man n kapsam nda de ildir. Ancak feminist teorinin ele ald ve a a da ad geçen ba l klara de inmek; üreme teknolojilerinin içinde bar nd rd çat ma alanlar n, bu teknolojilere dair farkl anlay ve uygulamalar, farkl feminizmlerin konuyla ilgili yer yer çat an bak aç lar n sergileyebilmek aç s ndan önemlidir. Bu noktada antropolojinin küçük bir alanda gerçekle en derinlemesine analizleriyle aç a ç kan birbirinden farkl pratikler, bir yandan feministlerin ortaya att teorileri geli tirirken di er yandan da feminist yazarlar n da dan t ve hesapla t tikel örnekler haline gelmi tir. T pk liberal feminizmler, marksist feminizmler, radikal ve postmodern feminizmler gibi pek çok feminizm türü oldu u gibi 'üreme' teknolojileri söz konusu oldu unda da bu teknolojilerin kullan m na dair de birbirinden farkl feminist bak aç lar mevcuttur. Baz feminist teorisyenler teknoloji ile cinsiyet aras nda hiyerar ik bir ili ki oldu u tezini payla rken di er feminist teorisyenler içinse üreme teknolojileri, içinde bir özgürle tirme potansiyelini bar nd ran yeniliklerdir. Literatürdeki e ilim göz önünde bulunduruldu unda 1960 lara kadar üreme ile ilgili olarak yap lan antropolojik çal malar, üreme davran n çevreleyen inançlara, kurallara ve de erlere odaklanan kültürleraras incelemelere dayan yordu (Ginsburg ve Rapp, 1991: 311) denilebilir. Sonraki dönemde ise feminist kuramc lar n üremeyi kad nlar n hem bask alt na al n lar n n bir nedeni hem de onlar ayr cal kl k lan kad nlara özgü bir yeti olarak görmeleri, konuya olan ilgiyi art rm t r. Üreme konusuna özellikle marksist feministler ve radikal feministler ilgi göstermi tir. Friedrich Engels in, aile ve mülkiyet ili kilerini ele alan çal malar, kad nlar n aile içinde maruz kald klar bask ve iddeti ele almam t r. Bununla ba lant l olarak Marksist feministler de kad nlar n bask alt nda

4 4 CEREN AKSOY SUG YAMA olmas n n nedeni olarak üretim tarzlar n ve kapitalizm i görmeyi tercih etmi lerdir. Bu tür analizler: kad nlar n ezilmesinin temel belirleyenlerini s n f ili kilerine, kapitalist sisteme veya s n f terimleriyle anla l r k l nan üretim ili kilerine yerle tirir (Connell 1998: 70). Kad nlar n ev içinde erkekler taraf ndan gördü ü iddet ve bask lar bu analizin çerçevesi d nda b rak ld için özellikle i, ücret gibi konulara yo unla an feministler kendilerinden sonra gelenlerce ele tirilmi tir. Marksist feminizmin tüm toplumsal e itsizliklerin kökeninde kapitalizm yatar öncülünü radikal feministler tüm toplumsal e itsizliklerin kökeninde cinsler aras e itsizlikler yatar varsay m yla de i tirmi lerdir. Raewyn Connell n (1998: 72), da belirtti i gibi 1970 lere gelindi inde, yap salc marksizmin etkisi ile aile, cinsellik ya da toplumsal cinsiyet ili kilerinin tüm ayr nt lar yla üretim ili kilerinin yeniden üretim alan oldu u görü ü önem kazand. Marksist feminist kuramc lar üretim tarzlar kavram ndan uzakla arak bu kavram feminist üreme tarzlar 1 kavram ile ikâme etmi lerdir. Yine de bu yakla m kapitalizmin ihtiyaçlar n n illa toplumsal cinsiyet e itsizliklerinden niye beslenmek zorunda oldu unu aç klayamaz. Zamanla Marksist feministler toplumsal cinsiyet ili kilerinin s n f ili kileri ile örtü tü ünü ve etkile im içinde oldu u konusunda hemfikir oldular. Marksist feministler üremeye yard mc teknolojileri de üremenin maddi artlar n dönü türmeye yarayan bir kaynak olarak ele ald lar (Gimenez, 1991). Üreme konusu ile ilgili zaman n n en radikal fikirlerini ortaya atan isim olarak Shulamith Firestone a de inmek gerekir. Radikal feminist Firestone (1993), kad n n üreme yetisini, ataerkil ideolojinin üzerine yasland 1 Means of production, means of reproduction kelimelerinin yazar taraf ndan Türkçe tercümesi. Yazar reproduction kelimesinin literatürdeki kar l olan yeniden üretim kelimesinden ziyade üreme kelimesini kullanmay yaz n n geri kalan k sm nda da tercih etmi tir. Social reproduction kavram ise yeniden üretim çevirisiyle kullan lm t r.

5 ÜREMEYE DA R YAYGIN SÖYLEMLER: ORTADO U BA LAMINDA 5 cinsiyete dayal i bölümünün nedeni olarak görmü tür. Bu nedenle kad nlar n üreme güçlerinin kullan m n erkeklerin elinden geri ald klar takdirde özgürle eceklerine inanm t r. Do urman n Hazz n 2 patriyarkal bir mit olarak de erlendiren Firestone (1993), teknolojik bir devrimle durumun kad n n lehine de i ece i yönünde bir inanca sahiptir. Rosemary Tong'un (1994: 72-94) da alt n çizdi i gibi, marksist ve liberal feministlerden farkl olarak radikal feministler, erkeklerin kad n bedenini denetlemek maksad yla hangi stratejileri devreye soktuklar üzerine odaklanm lard r. Beden sorunsal ile ilgili bölümde ele al nd üzere, bu türden varsay mlar kad n bedenini edilgen ve pasif olarak gören teorilere örnektirler ve bu teorilerde kad n bilincinin feminist hareketle uyand r lmas ve kad nlar n kendi bedenlerinin zenginliklerinin ve farkl l klar n n fark na varmalar amaçlanmaktad r. Her ne kadar Firestone, kad nlar n özgürle mesi için erkeklerin de kad nlar gibi üreyebilmelerini sa layacak teknolojilerin geli mesini gerekli görse de bu görü üne kar ç kan feministler de olmu tur. Üremeye yard mc teknolojilerle ilgili olarak çal an Gina Corea (1985), Robyn Rowland (1987) gibi feminist yazarlar n argümanlar na bak ld nda ise, kad nlar n kendilerini erkeklerden farkl ve dolay s yla üstün k lan bu yetilerine erkeklerin de ortak olmas kad nlar tamamen yarars z bir hâle getirecektir. Çünkü ismi belirtilen feminist yazarlara göre Firestone'un iddia etti i gibi kad nlar n maruz kald bask n n nedeni salt kad n biyolojisinden de il erkeklerin bu biyolojilerden dolay meydana gelen farkl l klar kontrol etme iste inden kaynaklanmaktad r. Bu türden teknolojilerin geli imi konusunda Firestone'un bu fikirleri ortaya att zamandan beri bir ilerleme kaydedilememi tir. Teknolojiler ve bu teknolojiler üzerine ara t rma 2 Kitab n orijinal ismi Joy of Giving Birth.

6 6 CEREN AKSOY SUG YAMA geli tirme faaliyetleri yürüten kurumlar hâlen bu türden bir olas l gerçekle tirecek ad mlar atmam t r. Bu durum, aradan geçen k rk seneye ra men teknolojiyi geli tiren bilim insanlar n n, üremenin ne olursa olsun kad nla beraber dü ünülmesi gereken bir olgu oldu u konusundaki geleneksel tutumlar n n de i medi inin bir göstergesi olarak da de erlendirilebilir. Üreme teknolojilerindeki ara t rma ve geli meler ile ili kili olarak uzmanlar n söylemlerine bak ld nda sadece ve sadece kad n n-al nan risk ne olursa olsun- üremesi gerekti i konusunda hemfikirmi gibi bir ilerleme göstermektedir. Bu teknolojilerin geli mesinde bir tak m gelenekselci/muhafazakar dü ünceler mutlak surette pay sahibidir. Bunun yan s ra ilaç firmalar ve konuyla ilgili di er sektörler ise bu türden taleplerden nemalanmakta hatta var olan talepleri daha da k k rtabilmek ad na bu alana yap lacak olan her tür yat r ma ye il k yakmaktad rlar. Ataerkil bask lara hassasiyet geli tiren ve bu bask lardan do an kazanç f rsatlar n affetmeyen ekonomik sistem, kâr n art rmak üzere var olan söylemlerin paralelinde stratejiler benimsemektedir. Bu türden stratejiler ise kad nlar n zarar na olabilecek uygulamalar n sorgulanmaks z n uygulanmas na olanak tan rken; toplumdaki yerle ik bir tak m ideolojileri de isteyerek ya da istemeyerek me ru k lmakta ve devaml l na da destek verir gibi durmaktad r. Üremenin kad nlar n ve erkeklerin bilincinde nas l bir yere sahip oldu unu aç klamaya çal an Mary O'Brien (1989) üremenin de t pk üretim gibi tarihsel bir olgu oldu undan bahsetmektedir. Ço unlukla marksist terminolojiden 3 yararlanan O'Brien'a (1981) göre üreme; tarihsel, materyal ve diyalektik bir süreçtir. Yapt de erlendirmede, annelik ve babal k 3 Biyolojiden kaynaklanan kad n n ikincil konuma itilmesi ve tâbi k l nmas tezi Marksizmdeki materyalist teorinin femininizm taraf ndan revizyondan geçirilmesini gerekli k lm t r. Di er bir de i le, Marksizmdeki ekonomik s n flar n yerini art k cinsel s n f alm t r. Buna paralel olarak da Marksizmdeki üretme biçimlerindeki de i iklikler yerini üreme biçimindeki de i ikliklere b rakm t r.

7 ÜREMEYE DA R YAYGIN SÖYLEMLER: ORTADO U BA LAMINDA 7 aras ndaki bilinç farkl l n s k s k vurgulamaktad r. O Brien a göre babal k deneyiminde bir yabanc la ma söz konusu çünkü erkek üreme sürecine katk s n n ne oldu u konusunda her zaman bilinçsiz kalm ve d ar da b rak lm t r. O Brien a (1989: 23) göre, babal k tarihsel bir bulu olup ayn zamanda üreme sürecindeki ilk tarihsel de i imi temsil etmektedir. Üreme sürecindeki ikinci tarihsel de i im ise üreme teknolojisindeki geli melerdir. Çünkü tarihin tam da bu an nda di er bir de i le baban n çocuk ile olan genetik ba fark edildi i noktada, hem erke in bu sürece yabanc la mas ba lamakta hem de erke in üreme süreciyle kad n kadar do rudan olmayan ba lant s ke fedilmi olmaktad r. O Brian bu durumla ba lant l olarak: "Üremenin diyalekti ine arac l k eden tarihsel çeli ki erke in kendi türünün üreme sürecine evrensel olarak yabanc la mas d r ve bu çeli kinin kültürel dolay m da tarihsel olarak 'aile' kurumunun ve ataerkil ideolojinin yap s olmu tur" der (1989: 15). O'Brien'a göre, ataerkillik erke in kendi üreme bilincine yabanc la mas sonucunda geli tirdi i bir kar stratejidir. Kad n n bedenine sahip olmak onu kontrol edebilmek demek bizzat bu üremenin ürünleri olan çocuklara da sahip olmak demektir ve bu nedenledir ki üreme teknolojileri söz konusu oldu unda bu teknolojilerin ataerkil yap n n devam n getirece ini iddia eder. Sylvia Agacinski (1998) de bir kad n n en güzel ve en fazla ödüle lay k olanaklar ndan birini reddederek özgür olaca n kan tlayan hiçbir ey yoktur diyerek Beavoir n izinden gider kad n do urganl n n bir eksikli e i aret etti i ya da kad nlar n bask alt nda olu lar n n bir nedeni olarak görülmesini ele tirir. Üremenin Söylemsel Olarak Kurulu u Üreme ile ilgili olarak ele al nabilecek farkl ideolojiler ve söylemler bu bölümde Connell n (1988) yapm oldu u ideoloji tan m na referansla ele

8 8 CEREN AKSOY SUG YAMA al nm t r. Bu ba lamda üremeye dair söylemler aras ndan özellikle muhafazakarl kla bir arada sürdürüldü ü dü ünülen ideolojilere de inilecektir. Connell (1998: 319): deoloji insanlar n yapt eyler olarak görülmeli, ideolojik prati in de belirli ba lamlarda gerçekle en ve bu ba lamlara verilen tepkiler olarak anla lmas gerekmektedir eklinde iddia ederek imdiye dek yap lan toplumsal cinsiyet çal malar nda saptam oldu u söylem ve pratik aras nda kopuklu un önüne geçmeyi hedeflemektedir. Deniz Kandiyoti (1997: 171) de Türkiye ba lam nda yap lacak olan çal malarda bu noktaya dikkat edilmesi gerekti i konusunda uyar da bulunmakta ve bu durumu: Türkiye de feminist ara t rmalar n izleyebilece i verimli yollardan birisi, toplumsal cinsiyet pratikleriyle farkl kurumsal alanlarda geçerli olan ideolojiler aras ndaki gerilimlerin ve çeli kilerin incelenmesine öncelik tan nmas olabilir sözleriyle ifade etmektedir. Cinselli e dair ideolojiler ve söylemler, tarihin her döneminde farkl kurumlar n hegemonyas nda kalm ve bu kurumlar n benimsedi i siyaset stratejileriyle ba lant l olarak üretilmi lerdir. Kimi zaman dinsel bir dünya görü ünün, kimi zaman ak lc bilimin saf nda yer alabilmektedirler. Yine Connell n (1998: 326) hat rlatt gibi hegemonik olan kurumlar her ne kadar tarihsel olarak de i kenlik gösterse de: Hegemonya topyekün bir kültürel denetim kurulmas ve alternatiflerin yok edilmesi demek de ildir. Cinsel ideolojide a r basan gerçeklik tan mlar, her zaman için eksik ve bir ölçüde daima rekabet halindeki at l mlar olarak görülmelidir. Çeki me ideolojinin ayr lmaz bir parças d r. Üreme ile ilgili söylemler ele al nd nda, görünürde birbirinden farkl ve ba ms z söylem adac klar olarak i lev görmektedirler. Ço u durumda bu söylemler, ya ant lanan deneyimin d nda konumlan rlar; marjinal gördü ü deneyimleri ve bu deneyimlerin ortaya koydu u olas l klar da göz ard etmektedirler.

9 ÜREMEYE DA R YAYGIN SÖYLEMLER: ORTADO U BA LAMINDA 9 Annelik Üzerinden Sürdürülen Söylemler Topumsal cinsiyet hiyerar ilerin içerisinde dola mda olan söylem adac klar ndan biri olarak ele al nabilecek olan Annelik kavram da 'kad n' cinsiyeti ile özde le tirilmi en çok öne ç kan kavramlardan birisidir. Anneli e ve üreme ile ilgili söylemler bir arada sürdürülen ve bir arada anlaml olan söylemlerdir. Annelik kavram en geni anlam nda içinde esasen koruma, efkat ve anlay gibi pek çok özgeci de eri bar nd rmaktad r. Bu de erlerin bir insanda vücut bulmas ise her zaman kendi kan ndan bir çocu a sahip olmay gerektirmez. Oysa üreme ile ba lant l olarak kurguland nda tüm bu özgeci de erler sanki tek bir cinse ait 'do al' özellikler olarak telaffuz edilir. Nas l anne olunmas gerekti i ile ilgili reçeteler her gün yeniden üretilirken, bu özellikler kad n cinsinin nasiplenmesi gereken de erler olarak yüceltilir. Oysa kad nlar n d nda kalan k sm n, bu de erlerden nasibini al p almam olmas pek mütalaa konusu edilmemektedir. Ann Oakley (1974: 186), annelik mitinin u üç inan kapsad n iddia etmektedir: Tüm kad nlar n anne olmaya ihtiyac vard r, tüm anneler çocuklar na ihtiyaç duyar ve tüm çocuklar annelerine ihtiyaç duyar. Bat daki tarihsel geli meler sonucu bir yandan dinî otoritenin sekülerle mesi ve yerini medikal otoritelere b rakmas di er yandan psikanaliz ve psikoloji disiplinlerinin insan ya ant s üzerinde söz sahibi olmaya ba lad. Bu geli melerin akabinde, nas l bir anne olunmas gerekti i konusu uzmanlar n söylem alan haline gelmi tir. Bu türden söylemler, yaz l ve görsel medya ve konu ile ilgili uzmanlar taraf ndan yaz lan kitaplar arac l yla hemen hemen her eve girebildi. Bu süreç içerisinde Feminist teorisyenler anneli i orta s n f beyaz anne den ibaretmi gibi kuran söylemleri ele tirerek (Glenn et. al., 1994; Peach, 1998; Ragoné

10 10 CEREN AKSOY SUG YAMA & Twine 2000); farkl s n flardan anneleri, farkl cinsel tercihleri olan hatta farkl cinsi olan anneleri, renkli anneleri, bekar annelerin deneyimlerini de gözler önüne sermi tir. Tong a (1989: 84-94) göre biyolojik annelik ve sosyal annelik kavramlar n n birbirinden ay rt edilmesi gerekmektedir. Biyolojik anneli i, sosyal annelikten daha üstün gören her türlü söylemin ise di er söylemlerle ba lant l olarak ele al nmas gerekmektedir. Bu söylemin egemen konumunu sarsacak farkl türden pratiklerin çoklulu unun ise özellikle feminist sosyal bilimciler taraf ndan ortaya konulmas zaruridir. Christine Gailey (2000: 11-55), özellikle evlat edinme söz konusu oldu unda, akrabal k ba n n genetik ba n en yak n oldu u durumlarda en güçlü oldu u yolundaki söylemin, Amerika da rkç söylemlerle nas l bir arada i ledi ini göstermi tir. Annelikle ilgili olarak en etkili görü lerini, Julia Kristeva y ele tirirken ortaya koyan Judith Butler (2008: 153): babaerkil yasan n kimi arzular ne yollarla do al dürtüler biçiminde üretti inin anla lmas sa lamal d r derken benzer bir noktaya dikkat çeker. Butler a göre Kristeva, anne bedenini tan mlarken bu bedenin, kültürden önce gelen bir dizi anlam ta d n ileri sürmektedir. Böylece kültür mefhumunu, baba erkil bir yap olarak korumaya al p anneli i esas itibariyle kültür öncesi bir gerçeklik olarak s n rland r yor der. Butler, burada Kristeva'y 'dürtü' kuram n n kendisini sorgulamadan sahiplendi i için ele tirmektedir. Butler sonras nda dürtü, dil ve ataerkil ayr cal k aras ndaki ili kiyi yeniden kavramsalla t rma çabas na giri mektedir. Butler'a (2008: 168) göre, Kristeva'n n babaerkil yasay baltalayaca n dü ündü ü 'di i beden' kavram n n kendisi zaten bizzat bu yasan n yarat m olan bir kavramd r. Böylelikle annenin bast r lm bedeni yaln zca çoklu dürtülerin mevkii de il, ayn zamanda biyolojik bir teleolojinin ta y c s olarak da ifade edilir. Butler' n alt n

11 ÜREMEYE DA R YAYGIN SÖYLEMLER: ORTADO U BA LAMINDA 11 çizdi i üzere, Kristeva do urma arzusunu tür arzusu olarak görür. Böylece Kristeva anneli i eyle tirir. Kristeva annelik içgüdüsünün babaerkil yasadan önce gelen bir ontolojik statüsü oldu unu dü ündü ü için bu yasan n kendisinin, bast rd söylenen arzunun nedeni olabilece i fikrini de erlendirmeyi ba aramaz (Butler 2008: ). Butler (2008: 167), Foucault'cu bir okumadan yola ç karak: Kristeva'n n söylemden önce gelen, dürtülerin yap s nda kendi nedensel kuvvetini gösteren bir anne bedeni sav na kar, annenin bedeninin söylemsellik öncesi bir ey olarak in aas n n bir taktik oldu unu, bu taktik vesilesiyle annenin bedeni fikrini üreten iktidar ili kilerini gizlendi ini iddia eder. Bu ba lamda Butler (2008:168), babaerkil yasan n ötesinde hakiki bir bedenin varoldu u yan lg s ndan kurtulmam z konusunda uyar da bulunur. Lucinda Peach (1998), kad n ya ant s n n do al bir parças olarak alg lanan annelik ideolojisi sayesinde anne olmayan kad nlar n bu durum kendi tercihi olsun ya da olmas n; anormal, sapk n olarak görülebilece ini hat rlat r. Türkiye de modernle me süreci içerisinde özellikle kent soylu s n f n anneli e dair anlay n n geçirdi i de i iklikler üzerine çal malar mevcuttur. Aksu Bora (2001) farkl ku aktan kad nlar n annelik deneyimini anlamak üzere yapm oldu u mülakatlarda ortaya ç kan anlay farkl l klar n her iki ku a n anne oldu u dönemde egemen olan ideolojilerle ba lamaktad r. Yazar, görü tü ü kent soylu kad nlar n ilk ku a için Nas l bir anne olunmas gerekti ine dair alg n n cumhuriyet ve ilerleme ideolojisinden beslendi ini bir sonraki ku ak içinse neoliberal politikalardan beslendi ini belirtmektedir. Üreme ile ilgili söylemlerin yak ndan ba lant l oldu u bir ba ka anlam alan ise akrabal k ile ilgili söylem adac klar d r. Akrabal kla ilgili söylemlere bir sonraki bölümde Ortado u daki soy ba temelli toplumsal

12 12 CEREN AKSOY SUG YAMA örgütlenmeden bahsedilirken de inilece i için burada ayr bir ba l k halinde incelenmesi gerekli görülmemi tir. Burada ak lda tutulmas gereken ey ise üreme, annelik veya akrabal k ile ilgili söylemlerin tümünün de i ebilir oldu udur. Akrabal k ile ilgili söylemlerin de i ebilir oldu u iddias na istinaden Marilyn Strathern (1992), henüz 19. yüzy l sonlar nda aralar ndaki kan ba na ra men gayrime ru çocuklar n biyolojik babalar ile ayn soyad n ta yamad ndan oysa günümüzde 'do al' ba n, sosyal veya hukukî olarak nitelendirilebilecek ba n önüne geçti ine de inmektedir. Akrabal k çal malar alan ndaki bir ba ka önemli çal mada ise David Schneider akrabal k söz konusu oldu unda neyin biyolojik, neyin kültürel oldu unu yeniden problematize ederek kendisinden önceki klasik akrabal k çal malar nda tekrar eden ezberi bozmu tur. Denilebilir ki, toplumsal cinsiyet ve etnisite alanlar ndaki çal malar n ivme kazanmas ve feminist duyarl l klarla yaz lm olan etnografiler; üreme, annelik akrabal k gibi konular n ele al n tarz na zamanla farkl bir yön vermi tir. Yap lan çal malar n niteli indeki de i melerin yan s ra konjonktürel de i imler de bu konular n nas l alg land n ve hayal edildi ini de sürekli olarak güncellemektedir. Örne in üremeye yard mc teknolojilerin yayg nla mas birbiriyle ba lant l bu üç konunun farkl co rafyalarda çok farkl pratikleri devreye sokmas na vesile olm tur. (Carsten, 2004: 16-20). Milliyetçi Söylemler Di er söylemler gibi milliyetçi söylemlerin de t pk annelik söylemleri gibi benzer bir e ilimi destekledi i iddia edilebilir. Farkl amaçlara hizmet etmek üzere tasarlanan politikalar çerçevesinde kad nlar, tarihin baz dönemlerinde çocuk do urmaya heveslendirilir. Nina Yuval-Davis (2003:

13 ÜREMEYE DA R YAYGIN SÖYLEMLER: ORTADO U BA LAMINDA 13 62) konuyla ilgili olarak: Kad nlar n kendi etnik ve milli topluluklar ndaki ve ya ad klar ve/veya vatanda olduklar devletlerdeki konumlan lar n n ve bu etnik ve milli cemaatlere ve devletlere kar yükümlülüklerinin, onlar n üreme haklar n etkiledi i ve bazen de bu haklar n üzerinde tasarruf sahibi olabildi i ni iddia eder. Milliyetçi projelerin kurulmas na arac l k eden üç temel söylem in alt n çizer. Yuval-Davis (2003:66) bu söylemleri u ekilde kategorize eder: iktidar olarak halk söylemi, öjenist söylem ve Malthusçu Söylem. Bu söylemlerin her biri ulusal devletlere küresel ekonomi, uluslararas göç, veya ulus devlet öncesi süreci öncesindeki siyasal yap lar n miras b rakt sorunlar çözmeye yönelik projeler içerisinde yer bulabilmektedirler. Bu tür söylemler devlet bürokrasisi içerisinde benimsenmekte ve devlete ba l kurum ve te kilatlar taraf ndan da uygulanmaya çal lmaktad r. Burada bir kez daha dikkat edilmesi gereken nokta udur ki bu türden projelerin uygulamada her hangi bir sonuç verip vermedi i veya toplumlar n ya am pratikleri göz önünde bulunduruldu unda etkili olup olmad klar na dair çal malar yok denecek kadar azd r. Yine de devlet baz nda bu tür söylemlerin Türkiye de de zaman zaman seslendirildi i a ikârd r. Ülkemizde de Ba bakan Tayyip Erdo an n kad nlara yönelik olarak en az üç çocuk ça r s da buna tekabül eden bir örnektir. Bu tür söylemler baz durumlarda sadece ça r larda bulunarak di er zamanlarda ise üreme pratiklerini do rudan etkileyecek yasalar ç kar lmas suretiyle pratikteki etkisini artt rabilir. Yine benzer bir ekilde, milliyetçi ve liberal muhafazakâr ideolojiler, ekonomik büyümenin göreli olarak yava lad ve geriledi i durumlarda, artan i sizli in en az ndan say sal olarak önüne geçebilmek ad na, ev i lerini seven, çocuklar na tüm vaktini ay ran tutumlu, sofu kad n mitini yücelten söylemlere ba vurabilir. Sava zamanlar nda, dü mandan korunmas gereken toprak parças, safl

14 14 CEREN AKSOY SUG YAMA korunmas gereken bir kad n olarak tasvir edilebilir (Mostov, ). Katolik kilisesi rlanda da kürtaj kar t hareketlerin en önemli destekçisi olabilir (Martin, 2000: 65-86). Endonezya hükümeti, geli mekte olan ülkelerin yararland finansal destekten yararlanabilmek ad na nüfusun art h z n bask lamak maksad yla do um kontrolü ile ilgili politikalara a rl k vermeye çal abilir (Dwyer, 2000: 25-62). Ya da srail, hem maddi hem manevi olarak kendini Ortado u da güvende hissedebilmek için üremeye yard mc tedavileri hem s n rs z hem de ücretsiz olarak sunabilir. Bu a amada, üremeye dair söylemlerin, içinde bulunulan co rafyan n tarihsel al kanl klar da göz önünde bulundurularak ne gibi örnekler sundu una biraz daha detayl olarak dikkat çekmek yerinde olacakt r. Türkiye Ba lam nda K sa bir De erlendirme Türkiye uzamsal olarak Orta Do u olarak tarif edilen co rafyan n bir parças olarak dü ünülebilir. Bunun yan nda, di er Orta Do u ülkelerinden farkl olarak, kendi tikel tarihsel özellikleri içerisinde farkl slamiyetlerin hatta farkl dinlerin ya and bir co rafyad r da ayn zamanda. Anadolu nun tarihsel olarak da farkl kültürlerin kal c etkilerine aç k bir konumu vard r. Üreme konusunun, akrabal k ve sosyal organizasyondan ba ms z bir ekilde ele al namayaca ön kabulünden yola ç karak Türkiye özelinde bir analize giri meden önce Ortado u daki akrabal k ili kilerinden kan ba ve soy kavramlar n n öneminden söz etmek gerekmektedir. Böylesi bir giri Türkiye de üreme ile ba lant l olarak s kl kla duyulan bir tak m söylemleri ay klamada da kolayl k sa layacakt r. slamiyet ve öncesindeki semavi dinler, bölgedeki akrabal k ve sosyal ba lar n üzerine yerle en bir katman olarak dü ünülmelidir. Tarihsel süreç içerisinde her tür dini emir, yasak ve vahiy'nin var olan toplumsal düzen ile

15 ÜREMEYE DA R YAYGIN SÖYLEMLER: ORTADO U BA LAMINDA 15 pek çok noktada etkile erek bugünkü pratikleri meydana getirdi ini göz ard etmemek gerekir. Soy kavram n n Musevilik, Hristiyanl k ve slamiyet gibi üç tek tanr l dinin ortaya ç kt co rafya olan Ortado u'da ya ayanlarca ne anlama geldi i ortaya koyulacaksa, Charles Lindholm un (2004) da belirtti i gibi öncelikle grup dayan mas olarak da tercüme edilebilecek asabiye 4 olarak bilinen kavram n anla lmas gerekecektir. bni Haldun asabiyyeyi tam bir Bedevi a iretleri aras nda hüküm süren akrabal k ve kan ba lar n n bir ürünü olarak dü ünür (Lindholm, 2004: 103). Soy kavram önemlidir, çünkü ki i ili kilerini akrabal k ideolojisinin merceklerinden bakarak kurar. Ortado unun kendine özgü çok farkl bir akrabal k sistemi vard r. Tek bir istisna d nda (Tuaregler) bu sistem babasoyu sistemidir. Bu, soylar n sadece baban n soy çizgisinden izlendi i anlam na gelir. Yani kad nlar ve erkekler ecerelerini sadece erke in soy çizgisinden izlerler. Tüm haklar yapt r mlar ve erefiyle bir soyun üyesi say lmak, ancak erke in soy çizgisi dolay m yla mümkündür" (Lindholm, 2004: 107). Böylesi bir ortamda me ruiyetin sa lanmas için 'do al kan' söyleminin sürekli üretilmesi ve bu 'kan n safl n n'; kad nlar n tecrit edilerek kontrol alt na al nmak suretiyle sürekli korunmas gerekmektedir. Yine M s r'da ya ayan bedevileri aras nda alan ara t rmas gerçekle tiren antropolog Lila Abu Lughod (2004: 55) da bedevilerin içinde ya ad anlamlar düzenini anlatmaya çal rken öyle demektedir: 4 Abu-Lughod (2004: 66) da çal mas nda ayn kavramdan bahsetmi tir.

16 16 CEREN AKSOY SUG YAMA "...kendilerini esas olarak ya am tarzlar yla de il... toplumsal örgütlenmenin baz kilit ilkeleriyle-babayanl akrabal a dayanan ve bir ahlak düzgüsüne ba lanan soykütü ü ve bir kabile düzeni-tan ml yorlar. Bu ilkeler Evlad Ali'nin 'kan'la (dam) ilgili görü lerinden toplanm t r. Bu 'kan' kavram yo un anlamlar olan ve müthi bir kültürel gücü olan çok yönlü bir kavramd r. Kan insanlar geçmi e ve birbirine ba lar. Soykütü ü yoluyla geçmi le kurulan ba olarak kan, kültürel kimli in tan m aç s ndan çok önemlidir." Abu Lughod, Evlad Ali nin kimli inin temel bile eninin kan oldu unu, ve bu insanlar n kendilerini M s r l olarak tan mlamad klar n, nereye giderlerse gitsinler kendi soylar n n Arap oldu unu vurgulad klar n belirtir. Evlad Ali, M s rl lar a a görür çünkü onlar n soylar kar m t r. Kendilerininki gibi geriye gidip soykütükleri ç kar lamaz. Oysa birçok arap kabilesi, soyunun Hz. Muhammed e kadar gitti ine inan r. M s rl lar n ise nereden ve kimlerden geldikleri belli de ildir. Hatta kanlar n n kar k olmas n n bir sonucu olarak M s r l lar n kar lar ndan korktu u ve namuslar na dü kün olmad klar belirtilir. Çünkü ahlak n ve ki isel erdemlerin kayna olarak soylu kan görürler. Korkusuzluk ve cesaret, Bedevi erkek ve kad nlar n n soylulu unun do al sonucu olarak görülen niteliklerdir (Abu-Lughod, 2004: 61). Kan kavram içinde ya an lan zaman diliminde insanlar aras ili kileri ve toplumsal düzeninin süreklili ini sa lama potansiyeline sahip sihirli bir kavram olarak da belirir. Kan a böylesi bir önem atfedilmesi, onu bireyler aras ili kileri belirleyebilecek di er ili ki biçimlerinden üstün olarak kurgulanmas ba at bir ideoloji olarak toplumsal i leyi in önemli bir

17 ÜREMEYE DA R YAYGIN SÖYLEMLER: ORTADO U BA LAMINDA 17 kurucusu oldu unu gözler önüne serer. Toplumsal kimlikte kan n önemi Bedevilerin kendilerini aileyle, soyla ve kabileyle tan mlamalar nda belirir (Abu-Lughod, 2004: 64). Baba yanl akrabal n di er tüm ba lardan daha öncelikli kabul edildi i bir ideolojik sistemde evlilik o sistemin tutarl l aç s ndan yeri geldi inde i leri kolayla t rmak varolan ba lar daha güçlendirmek amac yla kullan ma giren bir stratejik kurum olmas n n yan s ra baz durumlarda da böylesi bir ideolojik ortam n me ruiyetini tehdit eden bir mekanizma haline dönü ebilir. Evlilik kan ba türünden bir yak nl kla peki tirildi inde sistemin lehine i ler bu nedenle de baba yanl ko ut ye en evlili i Bedevilerin baba yanl akrabal sürdürme e ilimi ile örtü en, toplum için ideal say labilecek evlilik tipidir (Abu-Lughod: 2004). Ortak ata soyuna dayal akraba temelli 'do al' dayan mac bir cemaat tahayyülü, bni Haldun'un asabbiye ad n verdi i grup dayan mas na farazi bir somutluk kazand rm t slam hukukunda babasoylu kan hakk n n yasala mas kan temelli babasoyluluk ideolojisine do ru, uzun vadeli tarihsel evrimin son basama yd (Lindholm, 2004: 402). Her ne kadar slam da erke in yeryüzüne dü ü ünden Hristiyanl k ta oldu u gibi kad n sorumlu tutulmasa da Ortado u da kad n cinselli inden korkulur. Bu durumun nedeni olarak Lindholm Ortado u daki babasoylu ideolojinin varl üzerinde durmaktad r. Lindholm (2004: 413) "Kad n n annelik rolüyle toplumsal yap y koruyup bunu gelece e o ullar vas tas yla yans tarak, baba soyunu yaratmas ve birle tirmesinin, onun üreme kapasitesiyle gerçekle ti i nden bahsetmektedir ancak bir erkekle romantik

18 18 CEREN AKSOY SUG YAMA bir a k ili kisi içine girme potansiyeli ise bu yap için bir risk olarak alg lanabilmektedir. Bu türden bir ili ki kuracak olmas hem erke in eref namus haysiyet gibi bir tak m de erlerini ciddi ölçüde a nd racak ve kad n n sahip oldu u ataerkil pazarl k kozunu yitirmesi ile sonuçlanacakt r. Tüm bunlar, kana dayal babasoylu organizasyon yap s ndan da alt n kazacakt r. K sacas kad n n cinselli i, tüm eril toplumsal düzenin hem temeli hem de potansiyel y k c s d r. Lindholm, bu noktada kad n n örtülmesi ile ilgili pratikleri u ekilde aç klamaktad r: O halde, kad n n peçeyle örtülmesini, tecrit edilmesini ve karalanmas n içeren Ortado u gelene inin, slam' n bir bulu u ya da kad n n zay fl ndan ileri gelen bir ey de il de soy kal t m ideolojisine dayal atarekil bir sistem içinde, kad n n hem yaratma hem de yok etme yönündeki erotik kapasitesinin bir ifadesi ve ona kar bir savunma oldu unu söyleyebiliriz (Lindholm, 2004: 413) Abu Lughod'a göre de Bedevi dü üncesinde cinselli e verilen olumsuz de erin kökleri esas olarak toplumsal düzende yatar. nsanlar aras ndaki ba l ca ve tek me ru ba n ortak köken ve kanda l k oldu u yerde cinsellik ba, bireyleri bu kavramsal çerçeve d nda bir ba la ba lamas bak m ndan bir tehdittir (Abu-Lughod, 2004: 168). Lindholm gibi Abu-Lughod da bu anlay n kayna olarak slam ideolojisini görmez. Ona göre de bu anlay n temelinde yatan kan ba n n önceli ini esas alan ve babasoylulu a göre örgütlenen toplumsal-yap sal kabile modeli dir. Bu modele uygun olan ise yaln zca babayanl ko ut-ye en evlili idir. Ortado u'nun büyük bölümünde bu evlilik türünün tercih edilmesinin ve kültürel bak mdan ülküsel görülmesinin nedeni de budur (Abu-Lughod: 2004, 170).

19 ÜREMEYE DA R YAYGIN SÖYLEMLER: ORTADO U BA LAMINDA 19 Kuran ise, anne lik ile ilgili do rudan bir ayeti içermemekle beraber, slamiyet'teki "cennet annelerin ayaklar alt ndad r 5 sözü ile çocuklar n ebeveynlerine duymas gereken sayg ve hürmetten bahsedilmektedir. Bu nedenle slami söylemin ili ki içerisinde oldu u soyu sürdürme söyleminin de bir arada ele al nmas gerekmektedir. Carol Delaney (2001), 1980'li y llar n ba nda Orta Anadolu'da bir köyde yapm oldu u alan ara t rmas na dayanan çal mas nda ise monogenetik üreme teorisinin teolojik tek tanr c l k doktrini ile ili kili oldu unu öne sürmektedir. Daha geni bir perspektiften bak ld nda bu durum, Ortado u da kayna ortak bir ataya dayal olan babasoylu aile yap s ile parallelik kurarak da okunabilir. Her ne kadar Ortado u'daki anlamland rma sistemi varolan akrabal k ideolojisiyle ba at olarak varl n sürdürmü olsa da slam ideolojisinin Arabistan ve çevresine yay lmas esnas nda teorik ya da pratik aç s ndan Arabistan dakiyle birebir örtü en tek tip bir slam uygulamas n n Türkiye de benimsendi ini söylemek yanl olacakt r. slamiyet ortaya ç kt co rafyan n kendine has olu umlar yla ve söylemleriyle bir arada gelmi tir ve geldi i yerdeki tarihsel olu umlarla da kayna m t r. Var olan söylemlerden hangisinin slamiyet kaynakl hangisinin gelenekten kaynaklanan pratiklerle ba lant l oldu unu ayr t rmak neredeyse imkâns zd r. Delaney'in çal mas bu noktadan bak ld nda tarihsel arka plan göz ard eden yap salc sembolik bir analizdir. Yine de bu durum onu Türkiye'de ya ayan insanlar n üreme ile ilgili anlamland rmalar n anlamam za yard mc olmaktan al koymaz. Delaney, sözlü betimlemelerin gerçekli i yaln zca tahrif etmedi i ve onu biçimlendirdi i varsay m ndan yola ç kar. Akrabal tan mlamakta 5 "Cennet annelerin ayaklar alt ndad r." (Nesâî, Cihad, 6) veya "Anne cennet kap lar n n ortas ndad r." ( bn Hanbel, V, 198).

20 20 CEREN AKSOY SUG YAMA kullan lan simgeler ve anlamlar n ki iyi yurtta ya da bir dinin mensubu yapan eylerin tarifinde de kullan mda oldu unu iddia eder. Sembollerin, hiyerar ik bir anlam düzenini nas l devam ettirdi ine de de inir. Emily Martin (1991), kad n ve erke in sözde do al davran lar n sorgulamaks z n do ru kabul eden biyoloji biliminin, kad n e ey hücresi olan 'yumurta' ve erkek e ey hücresi olan 'sperm'in hareketlerini de bu do al varsay lan rollere paralel olarak kurguland n ve 'bilimsel' betimlemelerin bir önceki varsay m peki tirme e ilimi gösterdi inden bahseder. Bilimsel, dini, milliyetçi, rkç ve ataerkil söylemler, belki kastî belki tamamen ihtiyats zl ktan kaynaklanan sebeplerle kad nlar n ve erkeklerin farkl l klar n do alla t ran masal sürekli olarak tekrar ederler. Bu söylemler insanl n ortak haf zas nda neredeyse kök salm t r. Delaney'in bu ba lamda öne sürdü ü, pratik eylemlerin ve ç karlar n kendilerinin de simgesel olarak ifade edildi i, belirli bir kozmolojik ba lam içinde anlaml hâle geldi idir. K sacas Delaney Anadolu'daki üreme ile ilgili imgelemin ba lam olarak da " slamiyet i" görmektedir. Ortado u ile ilgili yap lan tarihsel antropolojik çal malar göz önünde bulundurursak slamiyet i, kabile tarz sosyal örgütlenmelerin de er yarg lar n çölden Anadolu içlerine kadar savuran bir samyeline benzetebiliriz. slamiyet, böylesi bir ontolojik görü ün, bu türden bir kozmolojinin kayna de il olsa olsa tarihsel olarak ta nmas na yard mc olan bir araç olarak tahayyül edilebilir 6. Yazar n bedenlerin kültürün d nda var olmad n tersine fiziksel ve mecâzi olarak kültür içinde biçimlendi ine dair görü lerini de bedeni pasif gören teorisyenler ku a n n bir devam olarak de erlendirebiliriz. 6 Yazar n slamiyet in bir pratik dini oldu u konusundaki görü üne de ba ka aç lardan kar ç k labilir. Ama bu ba ka bir çal man n konusu olacak kadar kapsaml d r.

21 ÜREMEYE DA R YAYGIN SÖYLEMLER: ORTADO U BA LAMINDA 21 Tar ma elveri li topraklar ile di i organ n; meni ile tohum aras nda do aya içkin olan bir benzerli in verili oldu unu dü ünen yazarlar n aksine Delaney, bunun kültürel olarak kurgulanan bir anlamland rma olabilece ini vurgular. Yine kad n anatomisinin erkek terimleriyle tan mland bir örnek de vermi tir: "Döl, döl yolundan döl yata na gider..." (Delaney, 2001: 52). Burada kendini ele veren bir ba ka anlay ise erkekler ve tanr aras nda oldu u varsay lan benzerliktir: Erkeklerin yaratma, hayat verme yetkileri, Tanr n nkine benzer; köylüler baban n Allah'tan sonra ikinci tanr oldu unu söylerler (Delaney, 2001: 53) derken bu kurulan paralelli e dikkat çekmektedir. Delaney e göre tohumun korunmas gerekti i ile ilgili tekrar eden söylem, soyun erkek tara ndan devaml l n n garanti alt na al nmas prati i ile örtü mektedir. Bu da beraberinde kad n n korunmas ve kapat lmas n gerektirmektedir. Delaney e göre (2001:61), as l önem verilen kad n n do urganl ndan ziyade; kad n n e inin tohumunu güvence alt na al p alamad d r. Bu ba lamda Kad n n de eri, evlilikten önce bekâretine; evlilikten sonra da sadakatine ba l d r. Bu inanç sistemi, üreme teknolojilerinden yard m alan bir üreme sürecini tabu haline getirebilir. Yine de günümüzdeki uygulamalar göz önünde bulunduruldu unda en az ndan hastaneye kadar gelebilen kesim için durumun böyle olmad a ikârd r. Örne in sorunun kendinden kaynakland n bilen bir erkek, kendine ait tarlan n ba ka erkekler taraf ndan- ki üreme teknolojileri söz konusu oldu unda bu ki i hiç üphesiz doktordur- incelenmesine göz yumacakt r. Meçhul bir tohumun o tarlaya dü meyece i garanti edildi i sürece inançlar tehdit ediliyormu gibi hissedilmez. Tarlan n ameliyat masas na yat r lmas, incelenmesi, deneysel bir malzeme olmas yak n çevrenin diline dolanmad sürece tahammül edilebilir bir eydir. Ve nas lsa erke in tohumunun 'i e

22 22 CEREN AKSOY SUG YAMA yarad n ' ama sorunun 'tarlada' oldu u haberini etrafa ilan edecek çileke bir kad n hep hâli haz rda vard r. Gurur atfedilen bir özelliktir. Korunmas gereken, öncelikli olan erke in gururudur. Türkiye de soyu sürdürmenin önemine dair gözlemlenen uygulamalardan belki de en önemlisi özellikle k rsal alanda yayg n olan erke in nikahl kar s üzerine kuma almas d r. Pek çok durumda bu uygulama erke in ailesi taraf ndan evli çifte dayat labilmektedir. Bir yere kadar tüp bebek tedavisinin bu uygulamay bir nebze olsun azaltt iddia edilebilir. Bu durum hesaba kat ld nda Türkiye örne inde, soyu sürdürme ideolojisinin bu topraklara ula t ktan ve üzerinden bu kadar zaman geçtikten sonra de i ti inin ve bundan sonra da de i ebilir oldu unu göz ard etmemek önemlidir. Her ne kadar soyu sürdürme ideolojisi ba lam nda erkek çocuk önemli olsa da tüp bebek tedavisi gören kad nlar n bebe in cinsiyeti konusunda bir tercihlerinin olmay a rt c olabilir. Tercih konusundaki isteksizlikte kadere raz olmak ve tevekkül halinde olman n etkisi vard r ku kusuz. Zaten zorluklar çekilerek kal nan bir hamilelikte bir de cinsiyet konusunda srarc bir tutum sergilemek Allah n uygun gördü ünü kabul etmemek anlam na gelece inden kaç n lan bir tutumdur. Tüp bebek tedavisi gören kad nlar n günümüzde yayg n olarak kullan lan ve medikal söylemin kullan ma soktu u genetik yak nl k ile ilgili bir söylem yerine s k s k yeter ki kendi kan mdan olsun gibi sözlerle kan üzerine çok s k vurgu yap yor olmas Delaney in u saptamas göz önünde bulunduruldu unda de er kazanacakt r: Kan yaln zca kal t m ili kilerini temsil eden "farklar örten" bir terimdir ve dolay s yla bilimsel soyun sürdürülmesi kuram n n ortaya koydu u kal t m n tek kaynaktan de il, iki kaynaktan geldi i gerçe ini gizler.

23 ÜREMEYE DA R YAYGIN SÖYLEMLER: ORTADO U BA LAMINDA 23 Kal t m kuram n n bir çocu un kal t m özelliklerine annenin ve baban n birlikte katk da bulundu unu, çocu un her ikisiyle de ayn biçimde ili kili oldu unu söyler (Delaney, 2001: 187). Delaney, ara t rmas n gerçekle tirdi i köyde, çocu un hem annenin, hem de baban n bir ürünü oldu u; ama her birinin katk s n n anlam n n farkl oldu unu; çocu un temel kimli inin baban n tohumundan geldi ine ve annenin rolünün sadece o özü büyütecek maddeyi sa lad n n dü ünüldü ünün alt n çizer. Görüldü ü üzere yeni teknolojiler bir tak m pratiklerin azalmas na vesile olurken bir tak m söylemler yeni teknolojiler ve bilimsel bir gerçeklik iddias na ra men devam edebilmektedir. Yine de tüp bebek ile ilgili olarak Türkiye ba lam nda yap lacak çal malar temel al narak Delaney in 1980 lerde yapm oldu u alan ara t rmas ndan yakla k k rk y l sonra k rsal kesimden tüp bebek tedavisi görmek üzere büyük ehirlerdeki hastanelere gelen çiftlerin üremeye dair sahip olduklar imgelem ve kozmolojilerin ortaya konulmas, geçen sürede ku aklar aras alg sal de i imi pekâlâ yans tabilir. Üremeye yard mc teknolojilerin-bu teknolojilerden yararlanan çiftlerin çok çe itli sosyal çevrelerden geldikleri dü ünülürse- üremeye dair anlay ve pratikleri dönü türüp dönü türmedi i veya ne kadar dönü türebildi ini ortaya koymak ilgi çekici olacakt r. Sonuç Yerine Üreme konusu pek çok söylem alan n n kesi me noktas nda yer alan ve toplumsal cinsiyet e itsizliklerinin sürdürüldü ü bir alan olarak önemlidir. Üreme ayn zamanda ataerkil pazarl klar n da üzerinde müzakere edildi i bir alan olarak içerisinde de i im potansiyelini de bar nd rmaktad r. Feminist teori içerisinde bile üzerinde uzla ma var lamayan bir alan olan üreme,

24 24 CEREN AKSOY SUG YAMA farkl kültürler söz konusu oldu unda o co rafyaya özgü söylemlerle de temas etmektedir. Türkiye ba lam nda ise Ortado u da geçerli olan söylemlerin etkisi hissedilirken bu söylemlerin ya am pratikleri üzerindeki etkileri bölgesel ve s n fsal farkl l klara ba l olarak çe itlilik göstermektedir. Bu aç dan dola mda olan söylemlerin ya am pratikleri ile olan etkile imleri meselenin can al c noktas n olu turmaktad r. Gözden kaç r lmamas gereken nokta ise bu söylemlerin ortaya ç kan yeni olanaklar n da vesilesiyle yeniden müzakereye aç k olu udur. Yak n zamanda üreme ile ilgili konular Türkiye de siyasal iktidar n da kendini bu alanda etkin bir aktör olarak yeniden kurgulad söylemler; üremeye dair siyaset üretebilen ve bu konuda söz söyleyebilen taraflar aras ndaki tart malar ve çeki meleri daha çok hissedilebilir bir hale getirmi tir. Bu noktada üreme konusunda söz hakk na sahip olmayan ya da seslerini duyuramayan taraflar n ise seslerini duyurabilir hale gelmesi önem arz etmektedir. KAYNAKÇA Abu- Lughod, L. (2004) Peçeli Duygular, Çeviren: Suat Ertüzün, stanbul: Epsilon Yay nevi. Agacinski, S. (1998) Cinsiyetler Siyaseti, Frans zca dan çeviren: smail Yerguz Ankara: Dost Kitabevi. Bora, A. (2001) Türk Modernle me Sürecinde Annelik Kimli inin Dönü ümü, Yerli Bir Feminizme Do ru, Der. Aynur lyaso lu, Necla Akgökçe, stanbul: Sel Yay nc l k. Butler, J (1988) Performative Acts and Gender Constitution: An Essay in Phenomenology and Feminist Theory, Theatre Journal, Vol.40, No.4: Butler, J. (2008) Cinsiyet Belas : Feminizm ve Kimli in Altüst Edilmesi, Çeviren: Ba ak Ertür, stanbul: Metis Yay nlar.

25 ÜREMEYE DA R YAYGIN SÖYLEMLER: ORTADO U BA LAMINDA 25 Carsten, J (2004) After Kinship, New York: Cambridge University Press. Connell, R. W. (1998) Toplumsal Cinsiyet ve ktidar: Toplum, Ki i ve Cinsel Politika, Çeviren: Cem Soydemir, stanbul: Ayr nt Yay nlar. Corea, G. (1985) The Mother Machine: Reproductive Technologies form Artificial Insemination to Artificial Wombs, New York: Harper & Row. Delaney, C. (2001) Tohum ve Toprak: Türk Köy Toplumunda Cinsiyet ve Kozmoloji, Çevirenler: Selda Somuncuo lu-aksu Bora, stanbul: leti im Yay nlar. Dwyer, L.K. (2000) Spectacular Sexuality: Nationalism, Development and the Politics of Family Planning in Indonesia, in Gender Ironies of Nationalism: Sexing The Nation, Ed.: Tamar Mayer, London: Routledge. Firestone, S. (1993) Cinselli in Diyalekti i, Çeviren: Yurdanur Salman, stanbul: Payel Yay nevi. Gailey, Christine Ward. (2000) Ideologies of Motherhood and Kinship in U.S. Adoption, Ideologies and Technologies of Motherhood: Race, Class, Sexuality, Nationalism, Ed.: Helena Ragoné and France Winddance Twine. New York: Routledge. Glenn, E.N., Chang G. & Forcey, L. N. (1994) Mothering: Ideology, Experience and Agency, London: Routledge. Gimenez, M. (1991) The Mode of Reproduction in Transition: A Marxist-Feminist Analysis of the Effects of Reproductive Technologies, Gender and Society, Vol. 5, No. 3, Special Issue: Marxist Feminist Theory: Hanisch, C. (1970) The Personal is Political, Notes From the Second Year: Women s Liberation, Der.: Pamela Allen&Shulamith Firestone. New York: New York Radical Feminists. Kandiyoti, D. (1997) Cariyeler, Bac lar, Yurtta lar: Kimlikler ve Toplumsal Dönü ümler, Kad n Ara t rmalar Dizisi: 11, stanbul: Metis Yay nlar.

26 26 CEREN AKSOY SUG YAMA Lindholm, C. (2004) slami Ortado u: Tarihsel Antropoloji, Çeviren: Balk afak, Ankara: mge Kitabevi. Martin, E. (1989) The Woman in the Body: A Cultural Analysis of Reproduction, Milton Keynes: Open University Press. Martin, E. (1991) The Egg and the Sperm: How Science Has Constructed a Romance Based on Stereotypical Male- Female Roles, Signs, Vol. 16, No. 3: Millet, Kate (1987) Cinsel Politika, Çeviren: Kate Millett, stanbul: Payel Yay nevi. Mostov, J. (2000) Sexing the Nation/Desexing the Body: Politics of National Identity in the Former Yugoslavia, in Gender Ironies of Nationalism: Sexing The Nation, Der.: Tamar Mayer, London: Routledge. Oakley, A. (1974) Woman s Work: The Housewife Past and Present, New York: Pantheon Books. O Brien, M. (1989) Reproducing the World: Essays in Feminist Theory, London: Westview Press Yuval-Davis, N. (2003) Cinsiyet ve Millet, Çeviren: Ay in Bekta, stanbul: leti im Yay nlar. Peach, L. J. (1998) Women In Culture: A Women s Studies Anthology, Massachusetts: Blackwell Publishing. Ragoné, H. & Twine, F.W. (2000) Ideologies and Technologies of Motherhood: Race, Class, Sexuality, Nationalism, New York: Routledge. Rowland R. (1987) Technology and Motherhood: Reproductive Choice Reconsidered Signs, Vol. 12, No. 3: Strathern, M. (1992) After Nature: English Kinship In the Late Twentieth Century, Cambridge: Cambridge University Press. Tong, R. (1994) Feminist Thought: A Comprehensive Introduction, London: Routledge.

Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet. Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1

Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet. Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1 Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1 18 Aral k 1979 da Birle mi Milletler Genel cinsiyet ayr mc l n yasaklayan ve kad n haklar n güvence alt na alan

Detaylı

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog KONYA KARAMAN BÖLGESİ BOŞANMA ANALİZİ 22.07.2014 Tarihsel sürece bakıldığında kalkınma,

Detaylı

Parti Program ve Tüzüklerin Feminist Perspektiften Değerlendirilmesi i

Parti Program ve Tüzüklerin Feminist Perspektiften Değerlendirilmesi i Parti Program ve Tüzüklerin Feminist Perspektiften Değerlendirilmesi i Parti içi disiplin mekanizması (cinsel taciz, aile içi şiddet vs. gibi durumlarda işletilen) AKP CHP MHP BBP HDP Parti içi disiplin

Detaylı

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler Endüstri Mühendisliğine Giriş Jane M. Fraser Bölüm 2 Sık sık duyacağınız büyük fikirler Bu kitabı okurken, büyük olasılıkla öğreneceğiniz şeylere hayret edecek ve varolan bilgileriniz ve belirli yeni becerilerle

Detaylı

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN SOSYAL ŞİDDET Süheyla Nur ERÇİN Özet: Şiddet kavramı, çeşitli düşüncelerden etkilenerek her geçen gün şekillenip gelişiyor. Eskiden şiddet, sadece fiziksel olarak algılanırken günümüzde sözlü şiddet, psikolojik

Detaylı

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar, Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar, Orman ve Su İşleri Bakanımız Sn. Veysel Eroğlu nun katılımları ile gerçekleştiriyor olacağımız toplantımıza katılımlarınız için teşekkür ediyor,

Detaylı

B E Y K E N T Ü N İ V E R S İ T E S İ S O S Y A L B İ L İ M L E R E N S T İ T Ü S Ü İ Ş L E T M E Y Ö N E T İ M İ D O K T O R A P R O G R A M I

B E Y K E N T Ü N İ V E R S İ T E S İ S O S Y A L B İ L İ M L E R E N S T İ T Ü S Ü İ Ş L E T M E Y Ö N E T İ M İ D O K T O R A P R O G R A M I B E Y K E N T Ü N İ V E R S İ T E S İ S O S Y A L B İ L İ M L E R E N S T İ T Ü S Ü İ Ş L E T M E Y Ö N E T İ M İ D O K T O R A P R O G R A M I İLİŞKİSEL PAZARLAMA 31 MAYIS 2014 K O R A Y K A R A M A N

Detaylı

Tasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor?

Tasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor? Tasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor? Doç.Dr. Nilgün GÖRER TAMER (Şehir Plancısı) Her fakülte içerdiği bölümlerin bilim alanına bağlı olarak farklılaşan öznel

Detaylı

İçindekiler Şekiller Listesi

İçindekiler Şekiller Listesi 1 İçindekiler 1.GĠRĠġ 3 2. Mekânsal Sentez ve Analiz ÇalıĢmaları... 4 3. Konsept....5 4. Stratejiler.....6 5.1/1000 Koruma Amaçlı Ġmar Planı.....7 6.1/500 Vaziyet Planı Sokak Tasarımı....7 7.1/200 Özel

Detaylı

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ 1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ 1. GİRİŞ Odamızca, 2009 yılında 63 fuara katılan 435 üyemize 423 bin TL yurtiçi fuar teşviki ödenmiştir. Ödenen teşvik rakamı, 2008 yılına

Detaylı

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL Sözlerime gayrimenkul ve finans sektörlerinin temsilcilerini bir araya

Detaylı

Kadınları Anlamak Erkeklere Düşüyor

Kadınları Anlamak Erkeklere Düşüyor Kadınları Anlamak Erkeklere Düşüyor Kadınların Yaşam Koçu Tuğba Güneş, kadına şiddetti ortaya çıkaran nedenleri ortadan kaldıracak önlemler alınması gerektiğini söyledi. Kahramanmaraş ın tek yaşam ve wellness

Detaylı

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ 12 NİSAN 2013-KKTC DR. VAHDETTIN ERTAŞ SERMAYE PIYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ Sayın

Detaylı

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler 1. AB Hukuku ve Tercüman ve Çevirmenler için Metotlar Eğitimi (Ankara, 8-9 Haziran 2010) EIPA tarafından çeşitli kamu

Detaylı

YETİŞKİNLER DİN EĞİTİMİ Akdeniz Müftülüğü

YETİŞKİNLER DİN EĞİTİMİ Akdeniz Müftülüğü YETİŞKİNLER DİN EĞİTİMİ Akdeniz Müftülüğü YETİŞKİNLER DİN EĞİTİMİNİN TANIMI Yetişkinler din eğitimi kavramını tanımlayabilmek için önce yetişkinler eğitimini tanımlayalım. En çok kullanılan ifade ile yaygın

Detaylı

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler,

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler, Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler, Bu araştırmada Fen Bilgisi sorularını anlama düzeyinizi belirlemek amaçlanmıştır. Bunun için hazırlanmış bu testte SBS de sorulmuş bazı sorular

Detaylı

KAVRAMLAR. Büyüme ve Gelişme. Büyüme. Büyüme ile Gelişme birbirlerinden farklı kavramlardır.

KAVRAMLAR. Büyüme ve Gelişme. Büyüme. Büyüme ile Gelişme birbirlerinden farklı kavramlardır. KAVRAMLAR Büyüme ve Gelişme Büyüme ile Gelişme birbirlerinden farklı kavramlardır. Büyüme Büyüme, bedende gerçekleşen ve boy uzamasında olduğu gibi sayısal (nicel) değişikliklerle ifade edilebilecek yapısal

Detaylı

Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri

Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri Gelişim psikolojisi, bireylerin yaşam boyunca geçirdiği bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal

Detaylı

DENETİM VE SİVİL TOPLUM: KORE DENEYİMİ

DENETİM VE SİVİL TOPLUM: KORE DENEYİMİ Sayıştay Denetçisi DENETİM VE SİVİL TOPLUM: KORE DENEYİMİ Çev.: Musa KAYRAK Demokrasinin gelişimi ile birlikte, vatandaşların devlet yönetiminden haberdar olma düzeyleri artmış ve vatandaşlar, vergi verenler

Detaylı

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır. SAYI: 2013/03 KONU: ADİ ORTAKLIK, İŞ ORTAKLIĞI, KONSORSİYUM ANKARA,01.02.2013 SİRKÜLER Gelişen ve büyüyen ekonomilerde şirketler arasındaki ilişkiler de çok boyutlu hale gelmektedir. Bir işin yapılması

Detaylı

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Genel Başkanı olarak şahsım ve kuruluşum adına hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Genel Başkanı olarak şahsım ve kuruluşum adına hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Sayın Başkanlar, Sayın KĐK üyeleri, Sayın Katılımcılar, Sayın Basın Mensupları, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Genel Başkanı olarak şahsım ve kuruluşum adına hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Detaylı

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ ADANA KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU / 15 2008 BU BİR TMMOB YAYINIDIR TMMOB, bu makaledeki ifadelerden, fikirlerden, toplantıda çıkan sonuçlardan ve basım hatalarından sorumlu değildir. ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL

Detaylı

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2 İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET DOI= 10.17556/jef.54455 Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2 Genişletilmiş Özet Giriş Son yıllarda

Detaylı

KİTAP İNCELEMESİ. Matematiksel Kavram Yanılgıları ve Çözüm Önerileri. Tamer KUTLUCA 1. Editörler. Mehmet Fatih ÖZMANTAR Erhan BİNGÖLBALİ Hatice AKKOÇ

KİTAP İNCELEMESİ. Matematiksel Kavram Yanılgıları ve Çözüm Önerileri. Tamer KUTLUCA 1. Editörler. Mehmet Fatih ÖZMANTAR Erhan BİNGÖLBALİ Hatice AKKOÇ Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, 18 (2012) 287-291 287 KİTAP İNCELEMESİ Matematiksel Kavram Yanılgıları ve Çözüm Önerileri Editörler Mehmet Fatih ÖZMANTAR Erhan BİNGÖLBALİ Hatice

Detaylı

Meriç Uluşahin Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili. Beşinci İzmir İktisat Kongresi

Meriç Uluşahin Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili. Beşinci İzmir İktisat Kongresi Meriç Uluşahin Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili Beşinci İzmir İktisat Kongresi Finansal Sektörün Sürdürülebilir Büyümedeki Rolü ve Türkiye nin Bölgesel Merkez Olma Potansiyeli 1 Kasım

Detaylı

Brexit ten Kim Korkar?

Brexit ten Kim Korkar? EDAM Türkiye ve Avrupa Birliği Bilgi Notu Brexit ten Kim Korkar? Haziran 2016 Sinan Ülgen EDAM Başkanı 2 23 Haziranda İngiliz halkı, İngiltere nin AB de kalıp kalmayacağına dair bir halkoyuna katılacak.

Detaylı

BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9

BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9 BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9 Attila Hancıoğlu ve İlknur Yüksel Alyanak Sağlık programlarının izlenmesi, değerlendirilmesi ve ileriye yönelik politikaların belirlenmesi açısından neonatal, post-neonatal

Detaylı

Anaokulu /aile yuvası anketi 2015

Anaokulu /aile yuvası anketi 2015 Anaokulu /aile yuvası anketi 2015 Araştırma sonucu Göteborg daki anaokulları ve aile yuvaları ( familjedaghem) faaliyetlerinde kalitenin geliştirilmesinde kullanılacaktır. Soruları ebeveyn veya veli olarak

Detaylı

Prof. Dr. Bilal Sambur ile Medya ve Dindarlık Üzerine 08/04/2015

Prof. Dr. Bilal Sambur ile Medya ve Dindarlık Üzerine 08/04/2015 Medya İslam ı ile karşı karşıyayız Batıda tırmanışa geçen İslamofobinin temelinde yatan ana unsurun medya olduğu düşünülüyor. Çünkü medyada yansıtılan İslam ve Müslüman imajı buna zemin hazırlıyor. Sosyal

Detaylı

Kıbrıs ın Su Sorunu ve Doğu Akdeniz in Hidrojeopolitiği

Kıbrıs ın Su Sorunu ve Doğu Akdeniz in Hidrojeopolitiği Kıbrıs ın Su Sorunu ve Doğu Akdeniz in Hidrojeopolitiği Dursun Yıldız SPD Başkanı 2 Nisan 2016 Giriş Gelişmenin ve karşı duruşun, doğuya karşı batının, kuzey kıyısına karşı güney kıyısının, Afrika ya karşı

Detaylı

ÖNSÖZ. Sevgili MMKD üyeleri,

ÖNSÖZ. Sevgili MMKD üyeleri, İçindekiler ÖNSÖZ... 2 GİRİŞ... 3 Genel Kurul Toplantısı... 3 Yönetim Kurulu nda Üye ve Görev Değişiklikleri... 3 MMKD Stratejik Plan Çalışması... 3 PROJELER... 4 Kapılar Müzecilere Açık Projesi... 4 Derneklere

Detaylı

TKY de Karar Almaya Katılımın ve Örgütsel Bağlılığın Kişisel Performansa Etkisi

TKY de Karar Almaya Katılımın ve Örgütsel Bağlılığın Kişisel Performansa Etkisi TKY de Karar Almaya Katılımın ve Örgütsel Bağlılığın Kişisel Performansa Etkisi Yard.Doç.Dr. Hakan KİTAPCI Özet: Bu çalışmanın temel amacı, örgütsel bağlılık ve karar almaya katılımın kişisel performansa

Detaylı

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU DİN HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TİREBOLU MÜFTÜLÜĞÜ AİLE VE DİNİ REHBERLİK BÜROSU MUTLULUĞUNUZA REHBERLİK EDER Yüce Allah ın aileye bahşettiği sevgi ve rahmetin çeşitli unsurlarla beslenmesi gerekir. Bunların

Detaylı

Özet Metin Ekonomik Büyümenin Anlaşılması: Makro Düzeyde, Sektör Düzeyinde ve Firma Düzeyinde Bir Bakış Açısı

Özet Metin Ekonomik Büyümenin Anlaşılması: Makro Düzeyde, Sektör Düzeyinde ve Firma Düzeyinde Bir Bakış Açısı Özet Metin Ekonomik Büyümenin Anlaşılması: Makro Düzeyde, Sektör Düzeyinde ve Firma Düzeyinde Bir Bakış Açısı Overview Understanding Economic Growth: A Macro-level, Industrylevel, and Firm-level Perspective

Detaylı

SOSYAL-EĞİTİM-BEŞERİ BİLİMLER

SOSYAL-EĞİTİM-BEŞERİ BİLİMLER III. ULUSLARARASI KOP BÖLGESEL KALKINMA SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ (22-24 Ekim 2015 Aksaray Üniversitesi) KOP Bölgesi üniversiteleri arasında eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve toplumsal hizmet gibi

Detaylı

ÇEVRE KORUMA KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK

ÇEVRE KORUMA KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK ÇEVRE KORUMA VE KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK Çevre neden bu kadar önemli? Sera etkisi artıyor Doğal kaynaklar bitiyor Maliyetler yükseliyor Gelir eşitsizliği uçurumu büyüyor 2002 yılında Johannesburg da

Detaylı

Sürdürülebilir sosyal güvenli in önündeki zorluklar

Sürdürülebilir sosyal güvenli in önündeki zorluklar Sürdürülebilir sosyal güvenli in önündeki zorluklar Konular Geçmi ten önemli trendler Esneklik ve esnek güvence Bireyselcilik ve azalan dayan ma Silikle en toplum 2 Toplumsal: Daha az evlilik Daha fazla

Detaylı

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır.

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır. Yazıyı PDF Yapan : Seyhan Tekelioğlu seyhan@hotmail.com http://www.seyhan.biz Topolojiler Her bilgisayar ağı verinin sistemler arasında gelip gitmesini sağlayacak bir yola ihtiyaç duyar. Aradaki bu yol

Detaylı

Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Değerli konuklar, Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) çalışmaları kapsamında düzenlediğimiz Kurumsal Yönetim konulu toplantımıza hepiniz hoş geldiniz. 11 Aralık 2001 tarihli Bakanlar

Detaylı

1.3. NİTEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ... 2 1.1. GİRİŞ... 2 1.2. NİTEL ARAŞTIRMALARDA GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK SORUNLARI... 2

1.3. NİTEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ... 2 1.1. GİRİŞ... 2 1.2. NİTEL ARAŞTIRMALARDA GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK SORUNLARI... 2 İÇİNDEKİLER 1. NİTEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ... 2 1.1. GİRİŞ... 2 1.2. NİTEL ARAŞTIRMALARDA GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK SORUNLARI... 2 1.3. NİTEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ... 2 1.3.1. ÖRNEK OLAY (DURUM ÇALIŞMASI) YÖNTEMİ...

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Duygusal ve Davranışsal Bozuklukların Tanımı 2

İÇİNDEKİLER. Duygusal ve Davranışsal Bozuklukların Tanımı 2 İÇİNDEKİLER Bölüm 1 Giriş 1 Duygusal ve Davranışsal Bozuklukların Tanımı 2 Normal Dışı Davramışları Belirlemede Öznellik 2 Gelişimsel Değişimlerin Bir Bireyin Davranışsal ve Duygusal Dengesi Üzerindeki

Detaylı

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder. 8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder. Soru : Din nedir? Din, Allah tarafından gönderilmiştir. Peygamberler

Detaylı

EVLİLİK ÇEŞİTLERİ FATİH HANOĞLU. Her Türlü Soru ve Önerileriniz İçin bilgi@renstitu.com Adresine Mail Atabilirsiniz. Her Hakkı Saklıdır.

EVLİLİK ÇEŞİTLERİ FATİH HANOĞLU. Her Türlü Soru ve Önerileriniz İçin bilgi@renstitu.com Adresine Mail Atabilirsiniz. Her Hakkı Saklıdır. 1- Tamamlayıcı çift tarzında evlilik: Bu tarz en yaygın olandır. Partnerler birbirlerinin ilişkiye katkılarına saygı duyarlar, her partnerin gücü ve yeterliği vardır, yine her partnerin otonomisi mevcuttur.

Detaylı

KARS ARDAHAN VE IĞDIR DA TOPLUMSAL CİNSİYET AYRIMCILIĞI VE SAĞLIK

KARS ARDAHAN VE IĞDIR DA TOPLUMSAL CİNSİYET AYRIMCILIĞI VE SAĞLIK KARS ARDAHAN VE IĞDIR DA TOPLUMSAL CİNSİYET AYRIMCILIĞI VE SAĞLIK ÖZET: Aysel GÜVEN * Fatma Yeşim ERDEN** Zarife Şişman KARAŞAH*** Cinsiyet ayrımı toplumların farklı yorumlara tabi tuttukları doğal bir

Detaylı

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası 2007 NİSAN EKONOMİ Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası Türkiye ekonomisi dünyadaki konjonktürel büyüme eğilimine paralel gelişme evresini 20 çeyrektir aralıksız devam ettiriyor. Ekonominin 2006 da yüzde

Detaylı

Güç Artık İnternette! Power is now on the Internet!

Güç Artık İnternette! Power is now on the Internet! ISSN 2148-7286 eissn 2149-1305 DOI 10.15805/addicta.2015.2.2.R036 Copyright 2015 Türkiye Yeşilay Cemiyeti addicta.com.tr Addicta: The Turkish Journal on Addictions Güz 2015 2(2) 149-153 Review Başvuru

Detaylı

2050 ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim

2050 ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim 2050 ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim (TÜSİAD ve UNFPA Ortak Raporunun Değerlendirilmesi) Prof. Dr. Zafer Öztek 27 Kasım 2012 Fütürist Prof. David Passig 2050 adlı eserinde Türkiye nin 2050 yılında Dünyadaki

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85 i Bu sayıda; 2013 Cari Açık Verileri; 2013 Aralık Sanayi Üretimi; 2014 Ocak İşsizlik Ödemesi; S&P Görünüm Değişikliği kararı değerlendirilmiştir.

Detaylı

ken Türkçe de ulaç kuran bir ektir. Bu çal ma konumuzu seçerken iki amac m z vard. Bunlardan birincisi bu konuyu seçmemize sebep olan yabanc ö

ken Türkçe de ulaç kuran bir ektir. Bu çal ma konumuzu seçerken iki amac m z vard. Bunlardan birincisi bu konuyu seçmemize sebep olan yabanc ö G R ken Türkçe de ulaç kuran bir ektir. Bu çal ma konumuzu seçerken iki amac m z vard. Bunlardan birincisi bu konuyu seçmemize sebep olan yabanc ö rencilerin Türkçe ö renirken yapt anla malardan dolay,

Detaylı

SAVUNUCULUK, E M VE H ZMETLERE ULA TIRMA YOLU LE ANNE SA LI ININ

SAVUNUCULUK, E M VE H ZMETLERE ULA TIRMA YOLU LE ANNE SA LI ININ SAVUNUCULUK, E M VE H ZMETLERE ULA TIRMA YOLU LE ANNE SA LI ININ LE LMES PROJES (Bu proje, T.C. Sa k Bakanl Türkiye Üreme Sa Program kapsam nda Avrupa Birli i taraf ndan finanse edilmi tir. Bu yay n içeri

Detaylı

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları. Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları. Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA Dersin Amacı Bu dersin amacı, öğrencilerin; Öğretmenlik mesleği ile tanışmalarını, Öğretmenliğin özellikleri

Detaylı

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı; Siirt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama

Detaylı

DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, 2012. Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi

DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, 2012. Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, 2012 Hazırlayanlar Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi Laura D. Tyson, Kaliforniya Berkeley Üniversitesi Saadia Zahidi, Dünya Ekonomik Forumu Raporun

Detaylı

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1 Sağlık Reformunun Sonuçları İtibariyle Değerlendirilmesi 26-03 - 2009 Tuncay TEKSÖZ Dr. Yalçın KAYA Kerem HELVACIOĞLU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Türkiye 2004 yılından itibaren sağlık

Detaylı

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız 1 2 TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız Tunç Tort a ve kütüphane sorumlusu Tansu Hanım

Detaylı

SANAL DĠLĠN DĠLĠMĠZDE YOL AÇTIĞI YOZLAġMA HAZIRLAYAN: CoĢkun ZIRAPLI Ġsmail ÇEVĠK. DANIġMAN: Faik GÖKALP

SANAL DĠLĠN DĠLĠMĠZDE YOL AÇTIĞI YOZLAġMA HAZIRLAYAN: CoĢkun ZIRAPLI Ġsmail ÇEVĠK. DANIġMAN: Faik GÖKALP SANAL DĠLĠN DĠLĠMĠZDE YOL AÇTIĞI YOZLAġMA HAZIRLAYAN: CoĢkun ZIRAPLI Ġsmail ÇEVĠK DANIġMAN: Faik GÖKALP SOSYOLOJĠ ALANI ORTAÖĞRETĠM ÖĞRENCĠLERĠ ARASI ARAġTIRMA PROJE YARIġMASI BURSA TÜRKĠYE BĠLĠMSEL VE

Detaylı

Sayın Valim, Sayın Rektörlerimiz, Değerli Hocalarımız ve Öğrencilerimiz Ardahan Üniversitesi Değerli öğrenciler, YÖK Kültür Sanat Söyleşileri

Sayın Valim, Sayın Rektörlerimiz, Değerli Hocalarımız ve Öğrencilerimiz Ardahan Üniversitesi Değerli öğrenciler, YÖK Kültür Sanat Söyleşileri Sayın Valim, Sayın Rektörlerimiz, Değerli Hocalarımız ve Öğrencilerimiz Ardahan da, Ardahan Üniversitesi nde sizlerle birlikte olmaktan memnuniyetimi bildirerek sözlerime başlamak isterim. Hepinizi sevgi

Detaylı

1.6.1. Performans Yönetimi Hakkında Ulusal Mevzuatın Avrupa Standartlarıyla Uyumlaştırılmasına Yönelik Tavsiyeler

1.6.1. Performans Yönetimi Hakkında Ulusal Mevzuatın Avrupa Standartlarıyla Uyumlaştırılmasına Yönelik Tavsiyeler 1.6.1. Performans Yönetimi Hakkında Ulusal Mevzuatın Avrupa Standartlarıyla Uyumlaştırılmasına Yönelik Tavsiyeler 5. Sonuçlar ve reform teklifleri 5.1 (Kamu Mali yönetimi ve Kontrol Kanunu) 5.1.1 Performans

Detaylı

Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı. Panel Konuşması

Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı. Panel Konuşması Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı Panel Konuşması Erdem BAŞÇI 7 Nisan 2012, İstanbul Değerli Konuklar, Dünya ekonomisinin son on yılda sergilediği gelişmeler emtia fiyatları üzerinde

Detaylı

MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı; Muş Alparslan Üniversitesi Uzaktan

Detaylı

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi özcan DEMİREL 1750 Üniversiteler Yasası nın 2. maddesinde üniversiteler, fakülte, bölüm, kürsü ve benzeri kuruluşlarla hizmet birimlerinden oluşan özerkliğe ve kamu

Detaylı

ANALOG LABORATUARI İÇİN BAZI GEREKLİ BİLGİLER

ANALOG LABORATUARI İÇİN BAZI GEREKLİ BİLGİLER ANALOG LABORATUARI İÇİN BAZI GEREKLİ BİLGİLER Şekil-1: BREADBOARD Yukarıda, deneylerde kullandığımız breadboard un şekli görünmektedir. Bu board üzerinde harflerle isimlendirilen satırlar ve numaralarla

Detaylı

Ar. Gör. Cemil OSMANO LU Erciyes Üniversitesi lahiyat Fakültesi Din E itimi Anabilim Dal

Ar. Gör. Cemil OSMANO LU Erciyes Üniversitesi lahiyat Fakültesi Din E itimi Anabilim Dal K TAP TANITIMI Ar. Gör. Cemil OSMANO LU Erciyes Üniversitesi lahiyat Fakültesi Din E itimi Anabilim Dal Doç. Dr. Süleyman Akyürek, lkö retim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ö retmen Adaylar n n Yeterlikleri

Detaylı

TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARINDA MERKEZİ KARŞI TARAF UYGULAMASI 13 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ

TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARINDA MERKEZİ KARŞI TARAF UYGULAMASI 13 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARINDA MERKEZİ KARŞI TARAF UYGULAMASI 13 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ Sayın BDDK Başkanım, İktisadi Araştırmalar Vakfı, Borsamız

Detaylı

SÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com

SÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com SÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com Giriş Yönetim alanında yaşanan değişim, süreç yönetimi anlayışını ön plana çıkarmıştır. Süreç yönetimi; insan ve madde kaynaklarını

Detaylı

Doç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi

Doç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi ÜN VERS TEYE G R SINAV S STEM NDEK SON DE KL E L K N Ö RENC LER N ALGILARI Doç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi

Detaylı

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı Ocak 15, 2013-3:55:02 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın himayesinde kurulan ''İşte Eşitlik Platformu'' tanıtıldı. Toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlikle mücadele

Detaylı

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri Prof.Dr. Cevat NAL Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarl k Fakültesi Dekan Y.Doç.Dr. Esra YEL Fakülte Akreditasyon Koordinatörü

Detaylı

Sanal Din: Tarihsel, Kuramsal ve Pratik Boyutlarıyla İnternet ve Din

Sanal Din: Tarihsel, Kuramsal ve Pratik Boyutlarıyla İnternet ve Din Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi (ISSN: 2147-0626) Journal of History Culture and Art Research Vol. 3, No. 2, June 2014 Revue des Recherches en Histoire Culture et Art Copyright Karabuk University

Detaylı

Psikolojiye Giriş. Gözden geçirme oturumları. Evrim ve Akılcılık Ders 10. Pazartesi, 26/02, 16.00-18.00 Salı, 27/02, 18.00-20.00

Psikolojiye Giriş. Gözden geçirme oturumları. Evrim ve Akılcılık Ders 10. Pazartesi, 26/02, 16.00-18.00 Salı, 27/02, 18.00-20.00 Gelecek Çarşamba Yapılacak Sınav (olası dağılım) Psikolojiye Giriş Evrim ve Akılcılık Ders 10 Giriş: 4 Beyin: 9 Freud: 9 Skinner: 9 Bilişsel Gelişim: 9 Dil: 9 Algı/Dikkat: 9 Bellek: 9 Aşk: 7 Evrim: 4 Akılcılık:

Detaylı

CMK 135 inci maddesindeki amir hükme rağmen, Mahkemenizce, sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespitine karar verildiği görülmüştür.

CMK 135 inci maddesindeki amir hükme rağmen, Mahkemenizce, sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespitine karar verildiği görülmüştür. Mahkememizin yukarıda esas sayısı yazılı dava dosyasının yapılan yargılaması sırasında 06.05.2014 günlü oturum ara kararı uyarınca Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ndan sanık... kullandığı... nolu,

Detaylı

BURSA DAKİ ENBÜYÜK 250 FİRMAYA FİNANSAL ANALİZ AÇISINDAN BAKIŞ (2005) Prof.Dr.İbrahim Lazol

BURSA DAKİ ENBÜYÜK 250 FİRMAYA FİNANSAL ANALİZ AÇISINDAN BAKIŞ (2005) Prof.Dr.İbrahim Lazol BURSA DAKİ ENBÜYÜK 250 FİRMAYA FİNANSAL ANALİZ AÇISINDAN BAKIŞ (2005) Prof.Dr.İbrahim Lazol 1. Giriş Bu yazıda, Bursa daki (ciro açısından) en büyük 250 firmanın finansal profilini ortaya koymak amacındayız.

Detaylı

Sorular. İşletmeler neden önemlidir? İşletme öğrencisi ne olur? İşletme bölümünde kazandırılmak istenen nedir?

Sorular. İşletmeler neden önemlidir? İşletme öğrencisi ne olur? İşletme bölümünde kazandırılmak istenen nedir? Sorular İşletmeler neden önemlidir? İşletme öğrencisi ne olur? İşletme bölümünde kazandırılmak istenen nedir? Paydaş gözüyle işletme nasıl tanımlanabilir? Yöneticilik doğuştan mı geliyor? Yönetim bilgisi

Detaylı

ÇEVRE KORUMA TEMEL ALAN KODU: 85

ÇEVRE KORUMA TEMEL ALAN KODU: 85 TÜRKİYE YÜKSEKÖĞRETİM YETERLİLİKLER ÇERÇEVESİ () TEMEL ALAN YETERLİLİKLERİ ÇEVRE KORUMA TEMEL ALAN KODU: 85 ANKARA 13 OCAK 2011 İÇİNDEKİLER 1.BÖLÜM: ÖĞRENİM ALANLARI VE ÇALIŞMA YÖNTEMİ...3 1.1.ISCED 97

Detaylı

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün Veri Toplama Yöntemleri Prof.Dr.Besti Üstün 1 VERİ (DATA) Belirli amaçlar için toplanan bilgilere veri denir. Araştırmacının belirlediği probleme en uygun çözümü bulabilmesi uygun veri toplama yöntemi

Detaylı

T.C. BİLECİK İL GENEL MECLİSİ Araştırma ve Geliştirme Komisyonu

T.C. BİLECİK İL GENEL MECLİSİ Araştırma ve Geliştirme Komisyonu Rapor No:01 Rapor Tarihi: 10.03.2011 muz İl Genel Meclisimizin 01.03.2011 tarih ve 2011/33 sayılı kararı doğrultusunda 08-09-10 Mart 2011 tarihlerinde toplanmıştır. İdaremiz araç parkında bulunan makine

Detaylı

PROJE ODAKLI İŞ GELİŞTİRME; Kent Atölyeleri örneği

PROJE ODAKLI İŞ GELİŞTİRME; Kent Atölyeleri örneği PROJE ODAKLI İŞ GELİŞTİRME; Kent Atölyeleri örneği A.Faruk GÖKSU-ÇEKÜL Vakfı www.cekulvakfi.org.tr www.kentselyenileme.org ÇEKÜL Vakfı, kurulduğu günden bugüne kadar, Kendini Koruyan Kentler adı altında,

Detaylı

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Kıbrıs Sorunu PSIR 464 7-8 3 + 0 3 5

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Kıbrıs Sorunu PSIR 464 7-8 3 + 0 3 5 DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS Kıbrıs Sorunu PSIR 464 7-8 3 + 0 3 5 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü İngilizce Lisans Seçmeli Dersin Koordinatörü Dersi Verenler

Detaylı

: Prof. Dr. Nurettin KALDIRIMCI : Kenan TÜRK, Dr. Murat ÇETİNKAYA, Reşit GÜRPINAR, Fevzi ÖZKAN, Dr. Metin ARSLAN, Doç. Dr.

: Prof. Dr. Nurettin KALDIRIMCI : Kenan TÜRK, Dr. Murat ÇETİNKAYA, Reşit GÜRPINAR, Fevzi ÖZKAN, Dr. Metin ARSLAN, Doç. Dr. Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI Dosya Sayısı : 2014-1-132 (Önaraştırma) Karar Sayısı : 15-12/159-72 Karar Tarihi : 18.03.2015 A. TOPLANTIYA KATILAN ÜYELER Başkan Üyeler : Prof. Dr.

Detaylı

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler 1.Temel Kavramlar Abaküs Nedir... 7 Abaküsün Tarihçesi... 9 Abaküsün Faydaları... 12 Abaküsü Tanıyalım... 13 Abaküste Rakamların Gösterili i... 18 Abaküste Parmak Hareketlerinin Gösterili i... 19 2. lemler

Detaylı

Öğrencilerimiz TED Kayseri Kolejinde Ulusal Sorunları ve Çözümleri Tartıştılar

Öğrencilerimiz TED Kayseri Kolejinde Ulusal Sorunları ve Çözümleri Tartıştılar 2013 / 2014 SAYI: 04 Öğrencilerimiz TED Kayseri Kolejinde Ulusal Sorunları ve Çözümleri Tartıştılar Haftanın Bazı Başlıkları Sağ ve Sol Beynin Şifreleri Öğrencilerimiz TED Kayseri Kolejinde Ulusal Sorunları

Detaylı

S V L TOPLUM, YEREL YÖNET MLER VE GENÇL K AB ÜYEL YOLUNDA" S V L TOPLUMLA D YALOG TOPLANTISI 4 SONUÇ B LD RGES 11 ARALIK 2010, STANBUL

S V L TOPLUM, YEREL YÖNET MLER VE GENÇL K AB ÜYEL YOLUNDA S V L TOPLUMLA D YALOG TOPLANTISI 4 SONUÇ B LD RGES 11 ARALIK 2010, STANBUL S V L TOPLUM, YEREL YÖNET MLER VE GENÇL K AB ÜYEL YOLUNDA" S V L TOPLUMLA D YALOG TOPLANTISI 4 SONUÇ B LD RGES 11 ARALIK 2010, STANBUL "Sivil Toplum, Yerel Yönetimler ve Gençlik AB Üyeli i Yolunda Sivil

Detaylı

Akaryakıt Fiyatları Basın Açıklaması

Akaryakıt Fiyatları Basın Açıklaması 23 Aralık 2008 Akaryakıt Fiyatları Basın Açıklaması Son günlerde akaryakıt fiyatları ile ilgili olarak kamuoyunda bir bilgi kirliliği gözlemlenmekte olup, bu durum Sektörü ve Şirketimizi itham altında

Detaylı

Halkla İlişkiler ve Organizasyon

Halkla İlişkiler ve Organizasyon Halkla İlişkiler ve Organizasyon A. ALANIN MEVCUT DURUMU VE GELECEĞİ Halkla İlişkiler ve Organizasyon Hizmetleri alanı, küreselleşen dünya içinde kurum ve kuruluşlar için bir ihtiyaç olarak varlığını hissettirmektedir.

Detaylı

B02.8 Bölüm Değerlendirmeleri ve Özet

B02.8 Bölüm Değerlendirmeleri ve Özet B02.8 Bölüm Değerlendirmeleri ve Özet 57 Yrd. Doç. Dr. Yakup EMÜL, Bilgisayar Programlama Ders Notları (B02) Şimdiye kadar C programlama dilinin, verileri ekrana yazdırma, kullanıcıdan verileri alma, işlemler

Detaylı

GYODER SEKTÖR BULUŞMASI 28 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ

GYODER SEKTÖR BULUŞMASI 28 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ GYODER SEKTÖR BULUŞMASI 28 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ Gayrimenkul yatırım ortaklıklarının değerli yöneticileri, Sermaye piyasalarımızın ve basınımızın

Detaylı

10. Performans yönetimi ve bütçeleme bağlantıları

10. Performans yönetimi ve bütçeleme bağlantıları 10. Performans yönetimi ve bütçeleme bağlantıları girdi süreç çıktı etki, sonuç Üretkenlik,verimlilik, etkinlik Kaynaklar Nihai Hedefler 4.10.2006 1 Yönetim anlaşması en azından aşağıdakileri içermelidir

Detaylı

Pirelli Grubu Değerleri ve Etik Kodu

Pirelli Grubu Değerleri ve Etik Kodu Pirelli Grubu Değerleri ve Etik Kodu Copyright 2004 by Pirelli &C. S.p.A. Fikri Mülkiyet Hakları ile ilgili yasal düzenlemeler uyarınca tüm yasal hakları Pirelli & C. S.p.A ya aittir. İşbu eserin tamamen

Detaylı

Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan: 30.11.2015

Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan: 30.11.2015 Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan: 30.11.2015 BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİĞİN UYGULANMASINA İLİŞKİN GENELGE (2015/50) Bu Genelge, 25.05.2015

Detaylı

Bütün hayvanlar eşittir, ama domuzlar daha

Bütün hayvanlar eşittir, ama domuzlar daha Zehranaz DÖNMEZ 21301276 Şube:17 Başak Berna Cordan 09.12.14 Bütün hayvanlar eşittir, ama domuzlar daha eşittir! George Orwell, Hayvan Çiftliği adlı eserinde sembolizmi kullanarak, hak ve özgürlüklerde

Detaylı

MURAT YÜKSEL. FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER

MURAT YÜKSEL. FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER I MURAT YÜKSEL FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER III DR. MURAT YÜKSEL Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ö retim Görevlisi FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER IV Yay

Detaylı

Araştırma Notu 15/177

Araştırma Notu 15/177 Araştırma Notu 15/177 02 Mart 2015 YOKSUL İLE ZENGİN ARASINDAKİ ENFLASYON FARKI REKOR SEVİYEDE Seyfettin Gürsel *, Ayşenur Acar ** Yönetici özeti Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan enflasyon

Detaylı

GENEL İLETİŞİM. Öğr.Gör.Afitap BULUT Bülent Ecevit Üniversitesi 2013

GENEL İLETİŞİM. Öğr.Gör.Afitap BULUT Bülent Ecevit Üniversitesi 2013 GENEL İLETİŞİM Öğr.Gör.Afitap BULUT Bülent Ecevit Üniversitesi 2013 İÇİNDEKİLER İletişimin tanımı İletişimin anlamı ve önemi İletişim süreci İşleyiş yönünden iletişim türleri İletişim türleri İletişim

Detaylı

ELLE SÜT SAĞIM FAALİYETİNİN KADINLARIN HAYATINDAKİ YERİ ARAŞTIRMA SONUÇLARI ANALİZ RAPORU

ELLE SÜT SAĞIM FAALİYETİNİN KADINLARIN HAYATINDAKİ YERİ ARAŞTIRMA SONUÇLARI ANALİZ RAPORU ELLE SÜT SAĞIM FAALİYETİNİN KADINLARIN HAYATINDAKİ YERİ ARAŞTIRMA SONUÇLARI ANALİZ RAPORU Hazırlayan Sosyolog Kenan TURAN Veteriner Hekimi Volkan İSKENDER Ağustos-Eylül 2015 İÇİNDEKİLER Araştırma Konusu

Detaylı

GALATA YATIRIM A.Ş. Halka Arz Fiyat Tespit Raporu DEĞERLENDİRME RAPORU SAN-EL MÜHENDİSLİK ELEKTRİK TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

GALATA YATIRIM A.Ş. Halka Arz Fiyat Tespit Raporu DEĞERLENDİRME RAPORU SAN-EL MÜHENDİSLİK ELEKTRİK TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET A.Ş. 22-11-2013 Fiyat Tespit Raporu DEĞERLENDİRME RAPORU İş bu rapor, Galata Yatırım A.Ş. tarafından, Sermaye Piyasası Kurulu nun 12/02/2013 tarihli ve 5/145 sayılı kararında yer alan; payları ilk kez halka

Detaylı

Pozİsyonları Üzerİnde Tartışmalar

Pozİsyonları Üzerİnde Tartışmalar Türkİye de Bölge Planı Uygulamasında Aktörler, Kurumsal Yapılar ve YHGP ye Referansla Olası Güç Pozİsyonları Üzerİnde Tartışmalar Akın ATAUZ Bağımsız Uzman Yeşilırmak Havza Gelişim Projesi üzerinde çalışıyorum

Detaylı

(0216) 330 59 69-342 57 77 - (0505) 582 44 76

(0216) 330 59 69-342 57 77 - (0505) 582 44 76 (0216) 330 59 69-342 57 77 - (0505) 582 44 76 E T M KOÇLU U S nav sistemlerinde yap lan de i ikliklerin s kla mas, hem velilerin hem de ö rencilerin süreç içerisinde emin ad mlarla ilerlemelerini zorla

Detaylı

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 TÜRK MİTOLOJİSİNDE ÖNEMLİ RENKLER DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 RENKLER Türk mitolojisinde renklerin sembolik anlamları ilk olarak batılı Türkologların dikkatini çekmiş ve çalışmalarında bu hususa işaret etmişlerdir.

Detaylı

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ Belirli amaçları gerçekleştirmek üzere gerçek veya tüzel kişiler tarafından kurulan ve belirlenen hedefe ulaşmak için, ortak ya da yöneticilerin dikkat ve özen

Detaylı

Ara Dönem Faaliyet Raporu MART 2014

Ara Dönem Faaliyet Raporu MART 2014 MART 2014 Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2014 31.03.2014 Bankanın Ticaret Ünvanı : TAIB YatırımBank A.Ş. Genel Müdürlük Adresi : Yüzbaşı Kaya Aldoğan Sokak Aksoy İş Merkezi No. 7 Kat 3 Zincirlikuyu,

Detaylı