TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI ANONİM ŞİRKETİ. 6 Nisan 1999 tarihli HİSSEDARLAR GENEL KURULU'NA. sunulan ALTMIŞYEDİNCİ HESAP YILI HAKKINDA

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI ANONİM ŞİRKETİ. 6 Nisan 1999 tarihli HİSSEDARLAR GENEL KURULU'NA. sunulan ALTMIŞYEDİNCİ HESAP YILI HAKKINDA"

Transkript

1 TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 6 Nisan 1999 tarihli HİSSEDARLAR GENEL KURULU'NA sunulan 1998 ALTMIŞYEDİNCİ HESAP YILI HAKKINDA BANKA MECLİSİNCE HAZIRLANAN FAALİYET RAPORU BİLANÇO, KÂR VE ZARAR HESABI DENETLEME KURULU RAPORU ANKARA 1999

2 31 Aralık 1998 TARİHİNDE TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI BANKA MECLİSİ BAŞKAN ÜYELER GAZİ ERÇEL PROF. DR. M. BİLSAY KURUÇ O. CAVİT ERTAN SAMİ KURTOĞLU PROF. DR. RIZA AYHAN ZEKİ ŞENER TUNCAY ALTAN DENETLEME KURULU ÜYELERİ HİLMİ OKÇU METE ÖKTE M. SAİM UYSAL AYDEMİR KOÇ YÖNETİM KOMİTESİ BAŞKAN GAZİ ERÇEL BAŞKAN YARDIMCILARI AYKUT EKZEN ŞÜKRÜ BİNAY AYDIN ESEN SÜREYYA SERDENGEÇTİ

3 GÜNDEM 1- Açılış, divanın teşekkülü. 2- Toplantı tutanağının imzalanması hususunda divana yetki verilmesi. 3- Banka Meclisi ve Denetleme Kurulunun 1998 Hesap Yılına ait raporlarının okunması ve görüşülmesi yılına ait bilanço, kâr ve zarar hesabının onaylanması, kârın teklif gereğince dağıtılmasının kabulü veya reddi. 5- Banka Meclisi ve Denetleme Kurulunun ibrası. 6- Banka Meclisinde görev süreleri 30 Nisan 1999 tarihinde sona erecek iki üyelik için seçim yapılması. 7- Denetleme Kurulunda görev süreleri 30 Nisan 1999 tarihinde sona erecek iki üyelik için (B-C) Sınıfı Hissedarlarınca bir, (D) Sınıfı Hissedarlarınca bir üye seçimi tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında, Banknot Sayım, Tetkik, Ayırım ve İmha Makinaları Alımı ile ilgili olarak alınan karar nedeniyle açılan sorumluluk davasından feragat edilmesi hususunun görüşülerek karara bağlanması (TTK 366 md. gereğince gündeme ilave edilmiştir).

4 İÇİNDEKİLER I. DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER I.1. DÜNYA EKONOMİSİ I.1.1. Sanayileşmiş Ülkeler I.1.2. Gelişmekte Olan Ülkeler I.1.3. Eski Merkezi Planlı Avrupa Ekonomileri ve Bağımsız Devletler Topluluğu I.1.4. Dünya Ticareti I.1.5. Uluslararası Mali Piyasalar I.1.6. Gelişen Piyasalar I.1.7. Ekonomik Bütünleşme Hareketleri II. TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER VE PARA POLİTİKASI GİRİŞ II.1. GENEL DENGE II.1.1. Ekonominin Arz Yönü: Sektörel Üretim Gelişmeleri ve İthalat II.1.2. Ekonominin Talep Yönü: İç Talep ve İhracat II.1.3. İstihdam II.1.4. Ücret ve Maaşlar II.2. KAMU MALİYESİ VE İÇ BORÇLANMA II.2.1. Kamu Maliyesi II.2.2. Tarımsal Destekleme II.2.3. İç Borçlanma II.3. ÖDEMELER DENGESİ VE DIŞ BORÇLANMA II.3.1. Ödemeler Dengesi II.3.2. Dış Borçlar II.4. PARA POLİTİKASI

5 II.4.1. TCMB Analitik Bilançosu II.4.2. Para-Kredi Gelişmeleri II.4.3. Faiz Oranları II.4.4. Döviz Kurları II.5. FİYATLAR III. MALİ PİYASALAR III.1. BANKACILIK SEKTÖRÜ VE KREDİ POLİTİKASI III.1.1. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası III.1.2. Bankalar III.2. PARA PİYASALARI III.2.1. Devlet İç Borçlanma Senetleri Satışları ve Faizleri III.2.2. Açık Piyasa İşlemleri III.2.3. Bankalararası Para Piyasası III.3. DÖVİZ VE EFEKTİF PİYASALARI III.4. MENKUL KIYMET PİYASALARI III.4.1. Birincil Piyasalar III.4.2. İkincil Piyasalar III.4.3. Aracı Kurumlar III.4.4. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) III.4.5. İMKBde Dalgalanma IV. YÖNETİM, PERSONEL VE İDARİ İŞLER IV.1. BANKA MECLİSİ IV.2. YÖNETİM KOMİTESİ IV.3. DENETLEME KURULU IV.4. KADRO VE PERSONEL DURUMU IV.5. EĞİTİM FAALİYETLERİ IV.6. TEKNİK DONANIM FAALİYETLERİ IV.7. İNŞAAT VE ONARIM FAALİYETLERİ TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI ÖRGÜT ŞEMASI V. MERKEZ BANKASI BİLANÇOSU

6 V.1. BİLANÇO AÇIKLAMASI V YILI KÂRI VE DAĞITIMI DENETLEME KURULU RAPORU BİLANÇO, KÂR VE ZARAR HESABI VI. YASAL VE İDARİ DÜZENLEMELER VII. İSTATİSTİK TABLOLARI VIII. BİLANÇO KARŞILAŞTIRMALARI

7 GRAFİKLER Grafik II.1.1 : Toplam İmalat ve Makina Teçhizat Sanayileri Yıllık Üretim Değişim Oranları Grafik II.2.1 : Kamu Kesimi Borçlanma Gereği / GSMH Grafik II.2.2 : Bütçe Dengeleri / GSMH Grafik II.2.3 : Konsolide Bütçe Finansmanı Grafik II.3.1 : Dış Borç Stoku ve Vade Ayırımı Grafik II.3.2 : Brüt Döviz Rezervleri ve Kısa Vadeli Borçlar Farkı Grafik II.3.3 : Brüt Rezervler ve Kısa Vadeli Borçlar Farkı Grafik II.4.1 : Net İç Varlıklar ve Net Dış Varlıklar Grafik II : İç ve Dış Varlık Gelişmeleri Grafik II.4.2 : Reel Para Arzları Grafik II.4.3 : Para Çarpanı Grafik II.4.4 : Rezerv Para Çarpanının Bileşenleri Grafik II.4.5 : Üç Aylık Reel Faiz Oranları Grafik II.5.1 : DİE-Toptan Eşya ve Özel Sektör İmalat Sanayii Fiyatları Grafik II.5.2 : Beklenen Enflasyon Grafik II.5.3 : TEFE ve Özel İmalat Sanayi Fiyatları Kullanılarak Hesaplanan Reel Kur Endeksleri Grafik II.5.4 : DİE-Toptan Eşya ve Tüketici Fiyatları Grafik III.1.1 : Mevduatın Vadelere Göre Dağılımı Grafik III.1.2 : Kredilerin Banka Grupları İçindeki Payı Grafik III.2.1 : İMKB Tahvil ve Bono Piyasası Kesin Alım - Satım Pazarı Faiz Oranları Grafik III.2.2 : TÜFEye Endeksli İhalelerde Gerçekleşen Reel Getiri Oranları Grafik III.2.3 : Bankalararası Para Piyasası ve İkincil Piyasadaki Faiz Oranları Grafik III.2.4 : Açık Piyasa İşlemleri Grafik III.3.1 : Kur Sepeti ve TEFE

8 KUTULAR Uluslararası Piyasalardaki Durum ve Beklentiler Euronun Türk Finans Sistemine Etkileri Türkiyede Büyüme Devreleri Metal Eşya, Makina-Teçhizat Sanayii Vergi Reformunun İlkeleri ve Bazı Önemli Noktaları Türkiyede Vergi Yükü İskontolu Devlet İç Borçlanma Senetleri İçin Hazine İhale Programı ve Gerçekleşmeleri Güneydoğu Asya ve Rusya Krizlerinin Türkiyenin Dış Ticaretine Etkileri 1998 Yılı Para Politikası Ekonomik Politikalar Bildirgesi ve Yakın İzleme Anlaşması T.C. Merkez Bankası Analitik Bilançosuna Yeni Bir Bakış Toptan Eşya ve Tüketici Fiyat Endeksleri Artış Oranlarının Farklılıklarının Nedenleri Reel Döviz Kuru Endekslerinin Hesaplanmasında Gözönüne Alınan Kriterler Parasal Takvim ve Piyasaları Yönlendiren Önemli Gelişmeler Likit Borsanın Ekonomik Büyüme Etkisi

9 İSTATİSTİK TABLOLARI Tablo 1 Tablo 2 Tablo 3 Tablo 4 Tablo 5 Tablo 6 Tablo 7 Tablo 8 Tablo 9 Tablo 10 Tablo 11 : Ekonominin Genel Dengesi (Cari Fiyatlarla) : Ekonominin Genel Dengesi (1994 Fiyatlarıyla) : Gayrisafi Milli Hasıla (Cari Üretici Fiyatlarıyla) : Gayrisafi Milli Hasıla (1987 Üretici Fiyatlarıyla) : Sektörler İtibariyle Sabit Sermaye Yatırımları (Cari Fiyatlarla) : Sektörler İtibariyle Sabit Sermaye Yatırımları (1994 Fiyatlarıyla) : Başlıca Sanayi Ürünleri Üretimi : Enerji Dengesi (Milyon Ton Petrol Eşdeğeri Olarak "MTPE") : Seçilmiş Tarım Ürünleri : Belediyelerce Verilen Ruhsatnamelere Göre Yeni İnşaat : Belediyelerce Verilen Yapı Kullanma İzin Belgelerine Göre Yeni İlave veya Kısmen Biten Yapılar Tablo 12 Tablo 13 Tablo 14 Tablo 15 Tablo 16 Tablo 17 Tablo 18 Tablo 19 Tablo 20 Tablo 21 Tablo 22 Tablo 23 Tablo 24 : Ulaştırma Hizmetleri : Haberleşme Hizmetleri : İş İsteyenler ve Açık İşler : Dış Ülkelere Gönderilen İşçiler : Toplu İş Sözleşmeleri : Grevler ve Lokavtlar : Fiyat Endeksleri : Altın Fiyatları : Fiyat Endeksleri (Aylık) : Altın Fiyatları (Aylık Ortalama) : Tarımsal Destekleme Fiyatları : Konsolide Bütçe : İşletmeci KİTlerin Finansman İhtiyacı (Cari Fiyatlarla)

10 Tablo 25 Tablo 26 Tablo 27 : Fon Kaynak ve Harcamaları (Cari Fiyatlarla) : Konsolide Bütçe Ödenekleri, Harcama ve Gelirleri : Kamu Borçları (İç Borçlar) Tablo 28/A : Parasal Yetkililer-Sektörel Hesaplar Tablo 28/P : Parasal Yetkililer-Sektörel Hesaplar Tablo 29 Tablo 30 : Merkez Bankası-Krediler : Merkez Bankası-Mevduat Tablo 31/A : Mevduat Bankaları-Sektörel Hesaplar Tablo 31/P : Mevduat Bankaları-Sektörel Hesaplar Tablo 32/A : Mevduat Bankaları-Mevduat Tablo 32/B : Mevduat Bankaları-Mevduat Tablo 33/A : Kalkınma ve Yatırım Bankaları-Sektörel Hesaplar Tablo 33/P : Kalkınma ve Yatırım Bankaları-Sektörel Hesaplar Tablo 34 Tablo 35 Tablo 36 Tablo 37 Tablo 38 Tablo 39 Tablo 40 Tablo 41 Tablo 42 Tablo 43 Tablo 44 Tablo 45 Tablo 46 Tablo 47 Tablo 48 : Kalkınma ve Yatırım Bankaları-Krediler : Mevduat Bankaları-Krediler : Bankacılık Sektörü-Yurtiçi Kredi Hacmi : Parasal Sektör Analitik Bilançosu : Merkez Bankası-Analitik Bilanço : İhraç Edilen Menkul Değerler : Uluslararası Rezervler : Dış Ticaret : İhracatın Sektörel Dağılımı : İthalatın Sektörel Dağılımı : Ülkelere Göre İhracat ve İthalat : Yatırım, Tüketim ve Hammadde İthalatı : Kaynakların Çeşidine Göre İthalat : Ödemeler Dengesi : Ödemeler Dengesindeki Bazı Kalemlerin Ayrıntıları

11 Tablo 49 Tablo 50 Tablo 51 Tablo 52 Tablo 53 Tablo 54 Tablo 55 Tablo 56 Tablo 57 Tablo 58 Tablo 59 Tablo 60 Tablo 61 Tablo 62 : Dış Borç Stoku : Dış Borç Stokunun Dönem Sonu Kurlarıyla Döviz Cinslerine Göre Dağılımı : Kredi Mektuplu Döviz Tevdiat Hesapları : Döviz Tevdiat Hesapları Projeksiyonu (Borçlulara Göre) : Orta ve Uzun Vadeli Dış :Borç Ödemeleri : Yabancı Sermayeli Şirketlerin Sektörel Dağılımı : Yabancı Sermaye İzinlerinin Yıllara Göre Dağılımı : 1998 Yılı Devlet İç Borçlanma Senetleri İhale Faizleri : 1998 Yılı Devlet İç Borçlanma Senetleri İhalelerinde Satılan Miktarlar : Bankalararası Para Piyasası İşlemleri : Döviz ve Efektif Piyasaları İşlemleri : Tartılı Efektif Reel Kur : Sınıflarına Göre Fiili Personel Durumu : TC Merkez Bankası Şube, Temsilcilik ve Bürolar

12 1998 ALTMIŞYEDİNCİ HESAP YILI HAKKINDA BANKA MECLİSİNCE HAZIRLANAN FAALİYET RAPORU

13 Saygıdeğer Ortaklar, Merkez Bankası'nın altmışyedinci hesap yılı sonuçlarını gösteren 1998 yılı Bilançosu ile Kâr ve Zarar Hesabını inceleme ve onayınıza sunar, yüksek Kurulunuzu saygı ile selamlarız. Merkez Bankası işlemlerini incelemeye başlamadan önce 1998 yılındaki ekonomik gelişmeleri gözden geçirmekte yarar görüyoruz. Bu nedenle, incelemenize sunulan Raporda dünya ve Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ayrıntılı bir biçimde ele alınmaktadır. Raporun birinci bölümünde uluslararası ekonomik gelişmeler değerlendirilmektedir. Dünya ekonomisinin başlıca ülke grupları itibariyle incelendiği bu bölümde uluslararası mali piyasalardaki gelişmelere ve ekonomik bütünleşme hareketlerine yer verilmektedir. Türkiye ekonomisinin irdelenmesine ayrılan ikinci bölümde genel denge, istihdam, kamu maliyesi ve fiyatlara ilişkin gelişmeler ele alınmıştır. Ayrıca, Merkez Bankası'nca uygulanan para politikası ve 1998 yılındaki parasal gelişmelerin analizi bu bölümün bir diğer konusunu oluşturmaktadır. Raporun üçüncü bölümünde mali piyasalardaki gelişmeler ele alınmaktadır. Bu bölümde; Merkez Bankası kredileri yanında bankacılık sektöründeki gelişmeler ve Merkez Bankası gözetiminde faaliyet gösteren para ve döviz piyasaları ayrıntılı biçimde incelenmektedir. Menkul kıymet piyasalarındaki gelişmeler de Raporun üçüncü bölümünde yer almaktadır. Türkiye ve dünyadaki ekonomik gelişmelerin incelendiği bölümlerden sonra, Raporun dördüncü bölümünde Merkez Bankası'nın personel ve idari işleri hakkında bilgi verilmekte, beşinci bölümünde ise 1998 yılı Bilançosu ile Kâr ve Zarar Hesabı açıklanmaktadır. Faaliyet Raporumuzun sonunda, her zaman olduğu gibi, 1998 yılında çıkartılan ekonomik ve sosyal konularla ilgili başlıca yasal ve idari düzenlemeler ile ülke ekonomisi hakkında istatistik tabloları içeren iki bölüm yer almaktadır.

14 I DÜNYA EKONOMĠSĠNDEKĠ GELĠġMELER I.1. DÜNYA EKONOMĠSĠ Uluslararası mali piyasalarda yaģanan istikrarsızlık, 1998 yılında dünya ekonomisinde büyüme hızının yavaģlamasına neden olmuģtur.reel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYĠH) büyüme hızının, 1997 yılındaki yüzde 4,2 düzeyinden 1998 yılında yüzde 2,3'e gerilediği tahmin edilmektedir. SanayileĢmiĢ ülkelerde istikrarlı ekonomik büyüme ve fiyat istikrarı 1998 yılında da sürmüģtür. Asya ülkelerinden gelen dıģ talepte daralma görülmesine rağmen, iç talebin canlı olması 1998 yılında Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde istikrarlı ekonomik büyüme sağlamıģtır. Amerika BirleĢik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerde 1998 yılında reel GSYĠH büyüme hızının sırasıyla yıllık yüzde 3,6 ve yüzde 2,8, tüketici fiyatları artıģ oranının ise yıllık yüzde 1,6 ve yüzde 1,5 olarak gerçekleģtiği tahmin edilmektedir. Avrupa Birliği üyesi ülkelerden 11 üye ülke 1998 yılı sonunda Maastricht ekonomik yakınlaģma kriterlerini sağlamıģ, enflasyon ve faiz oranları önemli ölçüde birbirine yaklaģmıģtır. Bu ülkelerde 1 Ocak 1999 tarihinden itibaren resmi olarak Para Birliği'nin son aģamasına geçilmiģtir. Avrupa tek para birimi Euro, kaydi para olarak kullanıma girmiģ ve döviz kurları kendi aralarında geri dönülmeyecek Ģekilde sabitlenmiģtir. Euro ile Birlik üyesi ülkelerde tek pazar hedefinin sağlanması beklenmektedir. GeliĢmekte olan Güneydoğu Asya ülkelerinde 1997 yılı ikinci altı aylık döneminde baģlayan mali krizin ardından 1998 yılı Ağustos ayında Rusya da yaģanan mali kriz, baģta Latin Amerika mali piyasaları olmak üzere istikrarsızlığın genel olarak uluslararası mali piyasalara yayılmasına neden olmuģtur. Bu durum geliģmekte olan Asya ülkelerinde 1998 yılında ekonomik daralmaya neden olmuģtur. Ayrıca Japonya da döneminde yaģanan durgunluk, bu ülke ile yakın ekonomik iliģkileri olan geliģmekte olan Asya ülkelerinin mali kriz sonrasında büyüme devresine girmelerini engellemiģtir. TABLO I.1.1 DÜNYA EKONOMĠK GÖSTERGELERĠ (Yıllık Yüzde DeğiĢim) (2) 1999 (2) ÜRETĠM Dünya (1) 4,3 4,2 2,3 2,3 SanayileĢmiĢ Ülkeler 3,0 3,0 2,3 1,7

15 Avrupa Birliği 1,8 2,7 2,8 2,2 Avrupa Para Birliği 1,6 2,5 2,8 2,4 GeliĢmekte Olan Ülkeler (1) 6,5 5,7 3,0 3,7 Eski Merkezi Planlı Avrupa Ekonomiler ve Bağımsız Devletler Topluluğu (1) -0,9 2,1-0,3-1,0 DÜNYA TĠCARET HACMĠ (1) 7,0 9,9 3,4 4,4 İthalat GeliĢmiĢ Ülkeler (1) 6,5 9,2 4,6 4,7 GeliĢmekte Olan Ülkeler (1) 9,5 10,5-0,5 5,6 Eski Merkezi Planlı Avrupa Ekonomiler ve Bağımsız Devletler Topluluğu (1) 10,1 8,4 1,2 2,3 İhracat GeliĢmiĢ Ülkeler 6,3 10,4 3,3 3,7 GeliĢmekte Olan Ülkeler 8,7 11,3 2,9 5,4 Eski Merkezi Planlı Avrupa Ekonomiler ve Bağımsız Devletler Topluluğu 7,0 6,9 3,5 5,1 TÜKETĠCĠ FĠYATLARI GeliĢmiĢ Ülkeler 2,4 2,1 1,6 1,6 GeliĢmekte Olan Ülkeler 14,1 9,2 10,2 8,4 Eski Merkezi Planlı Avrupa Ekonomiler ve Bağımsız Devletler Topluluğu 41,4 27,9 21,0 30,2 ALTI AYLIK LIBOR FAĠZLERĠ (%) (3) ABD doları 5,6 5,9 5,5 5,1 Japon yeni 0,7 0,7 0,7 0,5 Alman markı 3,3 3,4 3,7 3,3 (4) Kaynak: IMF, World Economic Outlook, Aralık (1) World Economic Outlook, Ocak (2) Tahmin. (3) Londra Bankalararası Borçlanma Oranları (LIBOR). (4) Euro mevduatı. Petrol fiyatlarının düģmesi ile 1998 yılında geliģmekte olan Latin Amerika ülkelerinin gelirleri azalmıģ ve bütçe dengeleri bozulmuģtur. Bozulan bütçe dengesini düzeltmek için uygulanan daraltıcı maliye politikaları ve mali piyasalarda görülen istikrarsızlığa karģı yükselen faiz oranları, 1998 yılında ekonomik daralmaya neden olmuģtur. Bu geliģmeler sonucunda geliģmekte olan bütün ülkelerde reel GSYĠH yıllık büyüme hızının, 1997 yılındaki yüzde 5,7 düzeyinden, 1998 yılında yüzde 3,0'e gerilediği tahmin edilmektedir. Eski Merkezi Planlı Ekonomiler ve Bağımsız Devletler Topluluğu'nda reel GSYĠH nın 1998 yılında binde 3 azaldığı tahmin edilmektedir. Bu daralmada Rusya'da yaģanan mali kriz etkili

16 olmuģtur. Rusya'da artan cari iģlemler ve bütçe açığı, iç borç stokunun çevrilmesindeki güçlükler, yılın ikinci altı aylık döneminde yaģanan mali krizde önemli rol oynamıģtır. Güneydoğu Asya ve Rusya da yaģanan mali krizin küresel etkilerinin, uluslararası ticaretin ve sermaye akımlarının izleyeceği eğilime bağlı olarak geliģeceği tahmin edilmektedir. Euro bölgesinde, ihracattaki daralmanın büyüme üzerindeki olumsuz etkisinin 1999 yılında artacağı ve GSYĠH artıģının yüzde 2,4 olacağı tahmin edilmektedir. Öte yandan sanayileģmiģ ülkelerin 1998 yılı son üç aylık döneminde anlaģmalı olarak faiz indirimine gitmeleri ve Japonya da ekonomik sorunları aģmak için kamu sektörü tarafından alınan önlemler, dünya ekonomisinin 1999 yılında mali krizden çıkacağı beklentilerini arttırmıģtır. I.1.1. SanayileĢmiĢ Ülkeler SanayileĢmiĢ ülkelerde 1998 yılında ekonomik büyüme yavaģlarken, Japonya'da ekonomik durgunluk yaģanmıģtır. Uluslararası mali piyasalardaki istikrarsızlık sanayileģmiģ ülkelerde, özellikle kıta Avrupası ülkelerinde, 1998 yılında ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etki yapmamıģtır. Reel GSYĠH nın 1998 yılında sanayileģmiģ ülkelerde yıllık yüzde 2,3 artıģ gösterdiği ve tüketici fiyatlarındaki ortalama artıģın da 1997'deki yüzde 2,0 seviyesinden, 1998 yılında yüzde 1,3'e gerilediği tahmin edilmektedir. Avrupa Birliği üyesi ülkelerde, Para Birliği öncesinde fiyat istikrarını sağlamaya yönelik uygulanan ekonomi politikaları ve mal fiyatlarındaki genel düģüģ, sanayileģmiģ ülkelerde fiyatların daha da düģmesine neden olmuģtur. ABD'de 1998 yılında dıģ ticaret ve cari iģlemler açığı, Güneydoğu Asya krizinin etkisi ile artmıģtır. Öte yandan uluslararası mali piyasalardaki istikrarsızlık sonucu uluslararası sermaye, ABD gibi istikrarlı ekonomilere yönelmiģtir. Buna paralel olarak orta ve uzun dönem faiz oranları düģmüģ ve hisse senedi piyasalarında fiyatlar yükselmiģtir. Bu geliģme Amerika da iç talebin canlı olmasını sağlamıģtır. Özel tüketim 1997 yılındaki yüzde 3,4 düzeyinden 1998 yılında yüzde 4,6 ya yükselmiģtir. DıĢ talepteki daralmanın büyüme üzerindeki olumsuz etkisi, iç talebin canlı olması nedeniyle sınırlı kalmıģtır. Reel GSYĠH büyüme hızının yıllık yüzde3,6 düzeyinde gerçekleģtiği ve tüketici fiyatları artıģ oranının da yüzde 1,6 düzeyinde gerçekleģtiği tahmin edilmektedir. Japonya da 1998 yılında ekonomik durgunluk yaģanmıģtır. Reel GSYĠH nın yıllık yüzde 2,8 azalma gösterdiği tahmin edilmektedir. Özel tüketimin ve yatırımların azalması ekonomik durgunluğa neden olan önemli faktörler arasında yer almaktadır. Vergi oranlarının düģürülmesi tüketimin canlanması için yeterli olmamıģtır. Bankacılık sektöründe yaģanan problemler de kredi olanaklarını daraltmıģtır. Japon Merkez Bankası Eylül ayında geniģletici para politikası uygulayarak kısa dönem faiz oranlarını düģürmüģtür. Japon mali sektöründe yaģanan sorunların çözümü için de kamu sektöründen bankacılık sektörüne kullanılmak üzere kaynak aktarılmıģtır. Fakat bu önlemler 1998 yılında ekonominin canlanması için yeterli olmamıģtır. Ayrıca ticari iliģkilerinin yoğun olduğu Güneydoğu Asya ülkelerinde yaģanan mali kriz ve ardından gelen ekonomik durgunluk da, Japon ekonomisinin durgunluktan çıkmasını engelleyen faktörlerden biri olmuģtur. Ayrıca iģ gücü maliyetlerinin Tayland ve Çin gibi ülkelerden yüksek olması, yeni üretim olanaklarını sınırlandırmaktadır. Avrupa Birliği üyesi ülkelerde, 1990'lı yılların baģından bu yana Maastricht ekonomik yakınlaģma kriterlerinin sağlanmasına yönelik politikalar uygulanmıģtır. Enflasyon ve faiz oranlarında yakınlaģma ve bütçe açığının GSYĠH'ya oranının en fazla yüzde 3 olması kriteri, 11 Birlik üyesi ülkede sağlanmıģtır. Toplam kamu sektörü borcunun GSYĠH'ya oranının en

17 fazla yüzde 60 olması kriteri ise henüz Birlik üyesi ülkelerde sağlanamamıģtır. Ayrıca ihracat 1997 yılında artmıģtır. Ekonomideki güven ortamı, faiz oranları ve iģsizlik oranındaki düģüģ, tüketim ve yatırım talebini güçlendirmiģtir. Dolayısıyla 1998 yılında Güneydoğu Asya krizinden kaynaklanan dıģ talep daralmasının devam etmesine rağmen iç talebin canlı olması, reel GSYĠH büyüme hızının 1998 yılında yüzde 2,8 düzeyinde gerçekleģmesini sağlamıģtır. Almanya ve Fransa da 1998 yılında Reel GSYĠH büyüme hızının 1998 yılında sırasıyla yıllık yüzde 2,7 ve yüzde 3,0 olarak gerçekleģtiği tahmin edilmektedir. Almanya da özel sektör ve kamu sektörü harcamalarının, özellikle 1998 yılı ilk altı aylık döneminde artıģ göstermesi, iç talebin canlanmasına neden olmuģ ve GSYH yıllık yüzde 2,7 artmıģtır. Güneydoğu Asya ve Rusya krizi nedeniyle ithalat ve ihracat artıģı, 1998 yılında bir önceki yıla göre azalmıģ fakat ekonomik büyümenin olumsuz etkilenmesine yol açmamıģtır. ĠĢsizlik oranının 1998 yılında yıllık yüzde 11,5 ten, yüzde 10,9 a gerilediği tahmin edilmektedir. Fransa'da 1998 yılında yatırımların ve özel tüketim artıģının ilk altı aylık dönemde yüksek olması büyümeyi sağlamıģtır. ĠĢsizlik oranı Almanya'da olduğu gibi düģüģ göstermiģ ve 1997 yılındaki yüzde 12,7 seviyesinden yüzde 11,7'ye gerilemiģtir. Ġngiltere de ise ekonomi beģ yıl aralıksız büyümeden sonra 1997 nin sonundan itibaren yavaģlama sürecine girmiģtir. Özellikle Ġngiliz sterlini'nin değer kazanmasına bağlı olarak 1997 ve 1998 de ihracat yavaģlamıģtır. Ġç talep artıģı dönemi ve 1998 yılı baģında uygulanan sıkı para ve maliye politikalarının etkisiyle sınırlı olmuģtur. Özel tüketim artıģı 1997 yılındaki yüzde 4,2 düzeyinden 1998 yılında yüzde 2,8 e gerilemiģtir. Bu geliģmeler Ġngiltere de ekonomik büyümenin 1997 yılı ve 1998 yılında yavaģlamasına neden olmuģtur. Reel GSYĠH büyüme hızının 1998 yılında yıllık yüzde 3,5 den yüzde 2,6 ya gerilediği tahmin edilmektedir. Kanada da ekonomik büyüme 1998 yılında yavaģlama göstermiģ ve reel GSYĠH büyüme hızı 1998 yılında yüzde 3,8 den, yüzde 2,8 e gerilemiģtir. Özel ve kamu sektörü harcamaları azalmıģ ve yatırımlar düģmüģtür. I.1.2. GeliĢmekte Olan Ülkeler GeliĢmekte olan piyasalarda 1997 yılından itibaren yaģanan mali kriz ve mal ve petrol fiyatlarındaki düģüģ, bu ülke ekonomilerinin durumlarını daha da kötüleģtirmiģtir. DıĢ ticaretlerinin büyük bölümü temel malların ihracatına dayanan bu ülkelerde mal fiyatlarının ucuzlaması, cari iģlemler açığı hakkında spekülasyonlara neden olmuģ ve kriz ortamında sermaye çıkıģlarını daha da artırmıģtır. Bu nedenle, geliģmekte olan ülkelere yönelen sermaye giriģinde önemli azalıģ kaydedilmiģtir. Doğrudan yatırımlar ve portföy yatırımlarındaki artıģların sırasıyla 1997 yılında 126,7 ve 51,8 milyar ABD dolarından 1998 yılında azalarak, 106,2 ve 38,0 milyar ABD dolarına düģmesi beklenmektedir. TABLO I NET SERMAYE HAREKETLERĠ (Milyar ABD doları)

18 (1) GeliĢmekte Olan Ülkeler Asya Doğrudan Yat. 76,3 86,3 108,6 126,7 106,2 Portföy 85,8 22,2 52,5 51,8 38,0 Diğer -28,6 38,8 29,7-46,6-56,6 Resmi 9,9 31,9 2,6-3,0 15,6 Doğrudan Yat. 44,4 51,0 60,2 60,2 45,1 Portföy 11,5 10,0 10,1 7,5-6,5 Diğer 9,0 30,8 29,9-46,3-56,9 Resmi 5,6 5,1 10,3 7,9 12,7 Orta Doğu ve Doğu Avrupa Latin Amerika Doğrudan Yat. 3,7 5,1 4,1 5,0 3,9 Portföy 13,0 9,1 2,8 3,0 7,5 Diğer -3,6-7,1-3,0-0,2 13,4 Resmi -1,0-1,1-0,6-0,6-0,9 Doğrudan Yat. 24,8 26,0 39,2 54,2 51,0 Portföy 60,9 1,7 40,0 38,3 34,2 Diğer -38,7 10,4 2,5-4,1-11,5 Resmi -3,9 20,5-13,7-7,7 0,8 Kaynak: IMF "World Economic Outlook", Aralık (1) Tahmin. Diğer sermaye çıkıģları kriz ile birlikte 1997 yılında 46,6 milyar ABD doları seviyelerinde gerçekleģmiģtir, 1998 yılında ise artarak 56,6 milyar ABD dolarına ulaģması beklenmektedir. Ancak, Uluslararası Para Fonu'ndan teknik yardım talep eden ülkelerin resmi dıģ finansman sağlamaları, geliģmekte olan ülkelere resmi sermaye giriģlerini artırmıģtır. Resmi sermaye çıkıģları 1997 yılında 3,0 milyar ABD doları olarak gerçekleģirken, 1998 yılında 15,6 milyar ABD doları sermaye giriģi olduğu tahmin edilmektedir (Tablo I.1.2.1). Güneydoğu Asya ülkeleri baģta olmak üzere GeliĢen Piyasalardaki daralma sonucunda 1998 yılında dünya ekonomik büyümesininin yavaģladığı ve geliģmekte olan ülkelerin de bu yavaģlamadan etkilendiği tahmin edilmektedir. Sözkonusu yavaģlama Asya ve Latin Amerika ülkelerinde belirgin iken Orta Doğu ve Avrupa'da da görülmektedir. Bu çerçevede, 1997 yılında yüzde 5,7 büyüyen geliģmekte olan ülkelerin 1998 yılında yavaģlayarak, yüzde 3,0 büyüdüğü tahmin edilmektedir (Tablo I.1.2.2). TABLO I REEL GSYĠH ve ENFLASYON (Yıllık Yüzde DeğiĢim) GSYĠH TÜFE (1) (1) GeliĢmekte Olan Ülkeler 5,7 3,0 9,2 10,2

19 Asya 6,6 2,6 4,7 7,9 Orta Doğu ve Avrupa 4,5 3,3 22,8 23,6 Latin Amerika 5,1 2,5 13,9 10,3 Afrika 3,2 3,6 11,0 8,5 Kaynak: IMF "World Economic Outlook", Aralık (1) Tahmin. I.1.3. Eski Merkezi Planlı Avrupa Ekonomileri ve Bağımsız Devletler Topluluğu Rusya da Ağustos ayında yaģanan mali krizin etkisiyle Eski Merkezi Planlı Avrupa Ekonomiler ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinde 1998 yılında ekonomik daralma görülmüģ ve reel GSYĠH büyüme hızı binde 3 düģmüģtür. Güneydoğu Asya krizi en fazla Rusya'da etkili olmuģtur. Rusya da Ağustos ayında baģlayan mali krizde, Güneydoğu Asya krizi ve enerji fiyatlarının düģük olması gibi dıģsal faktörlerin yanında ulusal ekonomik problemler de etkili olmuģtur. Rusya nın mali problemlerive dıģ ödeme güçlüğü içinde olması, uluslararası rezerv kaybına ve iç borç stokunun çevrilmesinde güçlüklere neden olmuģtur. Bu geliģmeler mali sektörde istikrarsızlık yaratmıģ ve ekonomik büyümenin azalmasına neden olmuģtur. Reel GSYĠH büyüme hızının 1998 yılında yüzde 5 azalmıģ ve tüketici fiyat endeksi 1997 yılındaki yüzde 111,1 seviyesinden 1998 yılında yüzde 127,8'e yükselmiģtir. Rusya da yaģanan mali kriz, özellikle özel sektör kaynaklı dıģ finansman gereksinimi olan ve Rusya ile yakın ticari ve mali iliģkileri bulunan Eski Merkezi Planlı Avrupa Ekonomileri ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerini olumsuz etkilemiģtir. Güneydoğu Asya krizinden, Rusya'dan sonra en fazla olumsuz etkilenen ikinci ülke Ukraynadır. Rusya ile olan dıģ ticaretin azalması, bütçe dengesizliklerinin artması ve mali reformların yetersizliği, dıģ borç ödeme güçlüğünü ve mali piyasalar üzerindeki baskıları arttırmıģtır. Son üç aylık dönemde devalüasyon yapılmıģtır. Bu geliģmeler sonunda ekonomi 1997 yılında olduğu gibi 1998 yılında da daralmıģtır. Reel GSYĠH büyüme hızının 1998 yılında yüzde 1,7 düģtüğü tahmin edilmektedir. Estonya, Latviya ve Litvanya'da uluslararası mali piyasalardaki istikrarsızlık, özel sektör kaynaklı dıģ finansman sağlanmasını sınırlamıģtır. Macaristan, Polonya ve Kazakistan ın da Rusya ile ticari azalmıģ ve bu geliģmenin sonucu olarak ekonomik büyüme Kazakistan da azalmıģ, Polonya da ise yavaģlamıģtır. Reel GSYĠH büyüme hızının 1998 yılında Polonya da yüzde 6,9 dan yüzde 5,6 ya gerilediği, Macaristan da ise yüzde 4,4 den yüzde 5,2'ye yükseldiği tahmin edilmektedir. Çek Cumhuriyeti'nde, mali piyasalarda Güneydoğu Asya krizinden kaynaklanan baskıyı azaltmak amacıyla sıkı maliye ve para politikaları uygulanmıģtır. Ayrıca iç talep 1998 yılında canlı olmamıģtır. Bu geliģmelere koģut olarak Çek ekonomisi 1998 yılında daralma göstermiģtir. Reel GSYĠH büyüme hızının 1998 yılında yüzde 1,5 düģtüğü tahmin edilmektedir. I.1.4. Dünya Ticareti Dünya ticareti, 1997 yılında yaģanmaya baģlanan krizden ve 1998 yılının ortalarında Rusya'nın da mali krize girmesinden önemli ölçüde etkilenmiģtir. Bu çerçevede, 1998'de özellikle devalüasyon yapan ülkelerden yapılan ithalat artarken bu ülkelere yapılan ihracatta

20 da gerileme olduğu izlenmektedir (Tablo I.1.1). Bunun temel nedeni kriz ülkelerinin izledikleri sıkı maliye ve para politikaları sonucunda iç taleplerinde yaģanan daralmadır. Dünya ticareti 1998 yılının ilk altı aylık döneminde önceki yılın aynı dönemine göre binde 3 büyümüģtür. Dünya ihracatı aynı dönemde binde 7 küçülürken, ithalatı ise yüzde 1,3 büyümüģtür. SanayileĢmiĢ ülkelerin toplam ticareti aynı dönemde yüzde 1,2 artarken dünya ticaretindeki payları yüzde 67'den 68'e yükselmiģtir. GeliĢmekte olan ülkelerin toplam ticareti ise yüzde 5,0 azalarak dünya ticaretindeki payları yüzde 33'ten 32'ye gerilemiģtir. Uluslararası Para Fonu'nun 1997 ve 1998 yılları içerisinde kriz ülkelerine verdiği teknik yardım çerçevesinde ülkelerin devalüasyon yapmasıyla, 1998 yılında ithalatlarının daralması beklenmektedir (Tablo I.1.1). GeliĢmiĢ ülkelerde ise ithalatın artmasına paralel olarak cari iģlemler dengesinin bozulması beklenebilir. Diğer yandan, bozulan dıģ ticaret dengesinin, ekonomik büyümeyi daraltması beklenirken, azalan girdi maliyetlerinin de büyümeyi destekleyeceği öngörülmektedir. I.1.5. Uluslararası Mali Piyasalar Güneydoğu Asya ülkelerinde yaģanmaya baģlanan kriz sonrası, ilk olarak 1998 yılı Mayıs ayı sonunda daha sonra Ağustos ayında Rusya'da meydana gelen mali kriz, geliģmekte olan piyasalara olan güveni önemli ölçüde zayıflatmıģtır. Bu çerçevede, geliģen piyasaların dıģ borç bulmaları zorlaģmıģ, borçlanma maliyetleri de paralel olarak artmaya baģlamıģtır. Kriz yaģayan ülkelerden sermaye çıkıģının baģlaması ve çıkan sermayenin ABD baģta olmak üzere geliģmiģ piyasalardaki tahvil ve bono piyasalarına yönelmesi 1998 yılının Eylül ayına kadar bu piyasalardaki kıymetlerin değerini artırırken, getirilerini de önemli ölçüde düģürmüģtür. Diğer yandan Japonya'nın Ağustos ayından itibaren ekonomik durgunluğu aģmak amacıyla uygulamaya koyduğu geniģleyici para politikası da Japonya'daki faiz oranlarının düģmesinde önemli rol oynamıģtır. Bu çerçevede, yıl baģında ABD, Japonya ve Almanya'da 10 yıllık devlet tahvillerinin getirileri sırasıyla yüzde 5,74, 1,94 ve 5,37'den yıl sonuna doğru yüzde 4,61, 0,84 ve 4,14'e kadar gerilemiģtir. Ancak, Aralık ayı baģında Avrupa Merkez Bankalarının Euro'ya geçiģ sürecini ve 1999 yılı ekonomik büyümesini desteklemek amacıyla faiz indirimine gitmesi, Avrupa'da ve özellikle Almanya'da uzun dönem faiz oranlarına da yansımıģ, Japonya'da ise yetkililerin ekonomik politikalarda kararlı olduklarını açıklaması ve döviz pozisyonu ayarlamaları nedeniyle Japon yenine olan talebin artması faiz oranlarını yükseltmiģtir. Sonuç olarak yıl sonunda ABD'deki bono ve tahvillerin getirilerinde önemli bir değiģiklik olmazken, Almanya'da yüzde 3,87 seviyelerine kadar gerileme, Japonya'da ise neredeyse iki katına kadar çıkarak yüzde 2,22'ye kadar yükselmiģtir. Getirilerin önemli ölçüde gerilemesi geliģmiģ ülkelerin düģük faizle yeniden borçlanmalarını da beraberinde getirmiģtir (Tablo I.1.5.1). Getirilerdeki önemli farklılıklar döviz piyasalarına da yansımıģtır. Bu çerçevede, ABD ekonomisinin güçlü performansı ve fon hareketleri nedeniyle ABD dolarına talebin daha da artması, 1998 yılında ABD dolarının Japon yeni karģısında değer kazanmasına yol açmıģtır. Yıl baģında ABD doları Japon yeni paritesi 120'ler civarında seyrederken yıl ortasına doğru 150 seviyelerine kadar yaklaģmıģ, ABD Merkez Bankasının Haziran ayında döviz

21 piyasalarına 5 milyar ABD dolarlık Japon yeni alımıyla müdahale etmesi bu yükseliģi durdurmuģtur. TABLO I UZUN DÖNEM GETĠRĠLER 10 Yıllık Devlet Tahvilleri (Dönem sonu, Yüzde) ABD Almanya Japonya ,74 5,35 1, ,50 5,06 2, ,62 4,95 1, ,65 4,91 1, ,67 4,98 1, ,55 4,86 1, ,45 4,78 1, ,49 4,63 1, ,98 4,22 1, ,41 3,87 0, ,61 4,14 0, ,72 3,99 1, ,65 3,87 2,22 Kaynak: Bloomberg Ocak Diğer yandan, dünya ekonomisinde daralma beklentilerinin ortaya çıkmasıyla birlikte 1999 yılında dünyada ve ABD'de ekonomik yavaģlama kaygıları devam etmiģtir. Bunun üzerine ABD Merkez Bankasının Eylül, Ekim ve Kasım aylarında yaptığı faiz indirimleri ve Japonya'da bankacılık sisteminin yeniden yapılanmasına yönelik yapılan çalıģmaların olumlu karģılanması ABD dolarının Japon yeni karģısındaki değerini 115 seviyelerine kadar geriletmiģtir (Tablo I.1.5.2). TABLO I ÇAPRAZ KURLAR (Dönem sonu) DM /ABD $ YEN/ ABD $ ,79 130, ,79 126, ,82 127, ,83 131, ,80 132,40

22 9805 1,79 138, ,81 141, ,77 141, ,79 143, ,67 134, ,66 119, ,70 122, ,67 115,09 Kaynak: TCMB. ABD dolarının 1997 yılında Alman markı karģısında 1,80 seviyelerine kadar ulaģan değeri piyasalar tarafından 1998 yılının ortalarına kadar aynı düzeyde kalmıģtır. ABD'nin ekonomik büyümeyi halen gerçekleģtirebiliyor olması, yıl ortasına kadar paritenin 1,75-1,85 aralığında hareket etmesine yol açmıģtır. Ancak, Rusya mali krizi ile birlikte dünya borsalarının düģüģe geçmesi, ilk olarak uzun dönem ABD Hazine tahvillerine olan talebi artırmıģ getirilerini de paralel olarak düģürmüģtür. Getirilerdeki düģüģ diğer faiz oranlarında da gerilemeye neden olmuģtur. ABD'de bono talebinin diğer ülkelere kıyasla daha fazla olması faizleri daha da düģürmüģ bu da ABD dolarının Japon yeni ve Alman markı karģısındaki değerinin gerilemesine yol açmıģtır. Dolar-mark paritesindeki gerileme yıl sonuna kadar devam etmiģ ve 1,67 seviyelerine kadar düģmüģtür (Tablo I.1.5.2). ABD dolarının daha fazla değer kaybetmesi dünya piyasalarında rezerv para olarak kullanılması nedeniyle gerçekleģmemiģtir. Dünya genelinde bankaların yıl sonunda pozisyon kapatmaya yönelik olarak ABD dolarına yarattıkları talep paritelerin Kasım ortalarındaki değerlerini yıl sonunda da korumalarına neden olmuģtur. Uluslararası döviz ve faiz piyasalarındaki hareketlilik hisse senedi piyasalarında da izlenmektedir. Özellikle krizin en etkili olduğu Mayıs ve Ağustos aylarında uluslararası borsalarda önemli düģüģler yaģanmıģtır. Ancak, 1997 yılının son üç aylık döneminde ve 1998 yılı Mayıs ayındaki düģüģlere rağmen toparlanan borsalar, 1998 yılı Ağustos ayındaki düģüģ eğilimini yıl sonuna kadar sürdürmüģtür. Bu çerçevede, uluslararası borsalar için hesaplanan ağırlıklı endeks yıl baģındaki seviyesinden Ağustos ayına kadar yüzde 25 seviyelerinde değer kazanmasına rağmen, yıl sonunda tekrar yıl baģındaki değerine dönmüģtür. Bunun temelinde Rusya krizi sonrasında Latin Amerika ülkelerinde gündeme gelen ekonomik sıkıntılar ve özellikle geliģmiģ ülkelerin önde gelen banka ve firmalarının geliģen piyasalarda uğradığı önemli zararlar vardır. I.1.6. GeliĢen Piyasalar GeliĢen ülkeler için 1998 yılı, 1997 yılının son dönemlerinde olduğu gibi zorlu geçmiģtir. Özellikle yaģanan ekonomik ve mali zorluklar sonrasında oluģan ekonomik belirsizlik, Rusya'nın tek taraflı olarak borçlarını ertelemesi ile daha da artmıģ ve bu ülkelere duyulan güvenin önemli ölçüde azalması ile sonuçlanmıģtır. Azalan güven çerçevesinde temel ekonomik göstergelerdeki en ufak sapmalar spekülatif hareketliliği de beraberinde getirmiģtir. Kriz yaģayan ülkeler, krizi önlemek, ekonomik istikrarı kazanmak ve döviz kurunu korumak amacıyla döviz piyasalarına müdahale etmeye baģlamıģlar ve faiz oranlarını artırmıģlardır. Uluslararası rezervler müdahalelerden ötürü

23 önemli ölçüde azalırken, faiz oranlarındaki artıģlar döviz çıkıģını durduramamıģ, sonunda dalgalı kur rejimini uygulamada ısrarlı olan ülkeler, ilk olarak, dalgalanma aralıklarını geniģletmiģ daha sonra da sabit ve dalgalı kurlarını serbest bırakmak zorunda kalmıģlardır. Yeterli sonuçların alınamaması ile ülkeler Uluslararası Para Fonu'ndan teknik yardım talebinde bulunmuģlardır. Uluslararası Para Fonu'nun geliģen piyasalarda geçici güveni sağlamasına paralel olarak kısa vadeli semaye çıkıģları az da olsa engellenmiģtir. Güney Doğu Asya ülkelerinin 1998 yılında yaptıkları devalüasyonlar ve uyguladıkları sıkı maliye politikaları sonucunda iç talebin ve ekonominin daralacağı beklenmektedir. Venezuella dıģındaki Latin Amerika ülkelerinde ekonomik yavaģlama beklenirken, Çin dıģındaki Güneydoğu Asya ülkelerinde ve Rusya'da ekonomik daralma beklenmektedir. Ekonomik yavaģlamaya paralel olarak Latin Amerika ülkelerinde tüketici fiyatlarında da düģüģ beklenmektedir. Rusya ve Endonezya'da yapılan devalüasyonlar ve ekonomik krizin daha yoğun olarak hissedilmesi bu ülkelerde tüketici fiyatlarında önemli artıģı da beraberinde getirmiģtir (Tablo I.1.6.1). GeliĢen piyasaların krizden ağır zararlarla çıkmaları bu ülkelerde yatırım yapan sanayileģmiģ ülke yatırımcılarının da zarar etmelerine yol açmıģtır. Eylül ayında Uluslararası Para Fonu- Dünya Bankası yıllık olağan toplantısında G7 ülkeleri Uluslararası Para Fonu önderliğinde geliģen piyasalara yardım yapılmasında görüģ birliğine varmıģlardır. Bu çerçevede, Uluslararası Para Fonu kotaları geniģletilmiģ, 90 milyar ABD doları tutarında oluģturulan fon Brezilya baģta olmak üzere Latin Amerika ülkelerine yönlendirilmiģtir. Ancak, Brezilya'da kriz devam etmiģ öteki Latin Amerika ekonomilerinde belirsizlik artmıģtır. Diğer yandan, önemli miktarlarda fon kullanan Güneydoğu Asya ülkelerinin ekonomik durumları iyileģmeye baģlamıģ ve taahhütlerin yerine getirilmesi ile Uluslararası Para Fonu destekli yardım programları uygulanmaya devam edilmiģtir. Ayrıca, Japonya'da "Long Term Credit Bank"ın kısa dönemli olarak kamulaģtırılması ve bir fon oluģturularak Japon bankalarının gerektiğinde bu fondan yararlanması amaçlanmıģtır. Bu nedenle, Güneydoğu Asya ülkelerinin Japonya'ya ihracatlarının yeniden artırılması ile krizin aģılmasına çalıģılmıģtır. GeliĢen piyasalardan sermaye çıkıģlarının geçici olarak önlenmesine rağmen sermaye giriģlerinde 1998 yılında önemli azalıģ kaydedilmiģtir. Asya, Latin Amerika ve Avrupa'ya giden toplam sermaye 1997 yılında sırasıyla 117,6, 90,4 ve 26,2 milyar ABD doları olarak gerçekleģirken 1998 yılının ilk on ayında 26,2, 53,5 ve 30,2 milyar ABD doları olmuģtur (Tablo I.1.6.2). Rusya'nın Ağustos ayında yaptığı devalüasyon geliģen ülkelerin döviz piyasalarını da önemli ölçüde etkilemiģtir. Rus rublesi, Ağustos ayında esnek kur rejimine geçilmesiyle 1998 yılında ABD doları karģısındaki 6,0 seviyelerinden 21,6'ya kadarinmiģtir. TABLO I GELĠġEN PĠYASALARDAN SEÇĠLMĠġ EKONOMĠK GÖSTERGELER GSYĠH (yıllık yüzde değiģim) Cari ĠĢlemler (yüzde GSYĠH) TÜFE (yıllık yüzde değiģim) Bütçe Dengesi (yüzde GSYĠH) (1) (1) (1) (1) Arjantin 8,4 4,8-3,3-3,8 0,8 1,6-2,1-1,5 Brezilya 3,2 1,2-4,2-3,7 7,4 1,8-6,1-6,2 ġili 7,1 4,8-5,0-7,1 6,0 4,8 1,4 0,5 Meksika 7,1 4,8-0,6-3,3 16,3 15,8-0,8-1,4 Venezuella 5,1-0,1 7,7-2,5 38,0 34,7 2,6-5,0

24 Rusya 0,5-5,0 1,2-2,2 10,9 84,0-8,4-6,2 Çin 8,7 6,6 1,9 1,5 2,8-0,5-0,7-2,0 Hong Kong 5,3-4,1-3,8 0,2 5,7 3,2 5,8-2,3 Endonezya 4,6-23,7-1,9 13,1 7,1 63,5-0,2-5,0 Malezya 7,8-3,6-4,8 8,2 2,7 5,8 1,8-2,2 Filipinler 5,2-1,9-5,2 0,4 5,1 9,0 0,1-1,0 Kore 5,5-9,6-1,9 13,9 4,4 7,6-0,5-5,0 Tayland -1,0-6,9-1,4 9,1 6,5 8,7-0,9-4,0 Kaynak: Paribas (1998) "Emerging Markets Research", London. (1) Tahmin. TABLO I GELĠġEN PĠYASALARDAKĠ DIġ YATIRIMLAR (Milyar ABD doları) Q1 Q2 Q3 Ekim Asya Bono ihracı 43,1 45,5 2,7 6,7 0,32 0,38 Kredi sözleģmesi 56,2 58,9 2,5 4,8 4,5 0,71 Hisse Senedi 9,8 13,2 1,7 1,9 0,0 0,00 Latin Amerika Bono ihracı 47,2 54,4 14,7 13,3 5,1 0,56 Kredi sözleģmesi 12,3 30,9 6,9 8,5 3,8 0,50 Hisse Senedi 3,7 5,1 0,0 0,1 0,0 0,00 Avrupa Bono ihracı 7,4 16,2 5,4 8,1 7,9 0,15 Kredi sözleģmesi 12,6 18,3 1,4 3,4 1,8 0,28 Hisse Senedi 1,3 2,9 0,71 0,98 0,08 0,00 Kaynak: IMF "World Economic Outlook", Aralık TABLO I GELĠġEN PĠYASALARDAKĠ KURLAR (ABD doları cinsinden) 30 Aralık Aralık 1998 Arjantin 1,0 1,0 Brezilya 1,12 1,21 ġili

25 Meksika 8,06 9,94 Venezuella Rusya 6,01 21,63 Çin 8,28 8,28 Hong Kong 7,75 7,75 Endonezya Malezya 3,89 3,8 Filipinler 40,5 39,2 Kore Tayland 47 36,7 Kaynak: The Economist (1999) "Emerging-Market Indicators", January 2 nd - 8 th. Endonezya rupiah'sında ise değer kaybı yüzde 44,5 seviyelerinde gerçekleģmiģtir. Güneydoğu Asya ülkelerinin döviz kurlarında Kasım ayından sonra yaģanan değerlenme sermaye giriģinin baģladığını ve mali piyasalarda istikrarın yeniden sağlandığını iģaret etmektedir (Tablo I.1.6.3). I.1.7. Ekonomik BütünleĢme Hareketleri Avrupa da, Para Birliği ne 1 Ocak 1999 tarihinde resmi olarak geçilmiģtir. Avrupa Merkez Bankası Haziran 1998 de faaliyete geçmiģ ve Birliğin ortak para politikasının uygulanmasında tek sorumlu kurum niteliği kazanmıģtır. Maastricht ekonomik yakınlaģma kriterleri, kamu borcunun GSYĠH ya oranı hariç, Avrupa Birliğine üye 11 ülke tarafından sağlanmıģtır. 1 Ocak 1999 tarihinde, Maastricht ekonomik yakınlaģma kriterlerine uyum sağlayarak, Ekonomik ve Parasal Birliğin son aģamasına katılmıģ üye ülkelerin para birimleri arasındaki kurlar sabitlenmiģtir. 1 Temmuz 2002 tarihine kadar ulusal para birimleri Euro nun yanısıra yasal para (legal tender) olma niteliklerini sürdüreceklerdir. Avrupa Para Birliği sistemi ile birlikte, ortak para politikasını yürütecek olan Avrupa Merkez Bankası'nın temel hedefleri; fiyat istikrarının sağlanması ve sürdürülmesi, Euro nun değerinin saptanması ve korunması için gerekli para politikalarının yürütülmesi, orta dönemli para hedeflerinin belirlenmesi olarak saptanmıģtır. Avrupa Merkez Bankası, para politikası stratejisi olarak parasal büyüklük hedefini ara hedef, enflasyonu ise nihai hedef olarak seçmiģtir. Fiyat istikrarının sürdürülmesi için uyumlaģtırılmıģ tüketici fiyat endeksi yıllık yüzde artıģının yüzde 2 nin altında gerçekleģtirilmesi olarak kabul edilmiģtir. Para politikası kararları alınırken birden fazla ekonomik gösterge izleneceği ve kısa dönem faiz oranlarının belirlenmesinde, geniģ tanımlı parasal büyüklüğün artıģı için belirlenecek referans aralığının önemli rol oynayacağı belirtilmiģtir. GeniĢ tanımlı para arzı için belirlenen referans aralığından sapmalar söz konusu olduğunda para politikasında hemen değiģiklik yapılmayacağı ve diğer ekonomik finansal göstergelerin de göz önüne alınacağı belirtilmiģtir. TABLO I MAASTRICHT ANTLAġMASININ ÖNGÖRDÜĞÜ EKONOMĠK YAKINLAġMA

26 KRĠTERLERĠNE ĠLĠġKĠN ÜYE ÜLKELERĠN EKĠM 1998 TARĠHĠ ĠTĠBARĠ ĠLE DURUMLARI Enflasyon (2) Uzun Dönem Faiz Oranları (3) Bütçe Açığı/ GSYĠH Toplam Kamu Borçları/GSYĠH 1998 (4) 1999 (4) 1998 (4) 1999 (4) Almanya (1) 0.4 5,0 2,5 2,2 61,2 60,7 Avusturya (1) 0.5 5,0 2,3 2,2 64,7 63,6 Belçika 0.7 5,1 1,7 1,4 118,1 114,2 Ġspanya 1.4 5,2 2,2 1,9 67,4 65,8 Finlandiya 0.8 5,1-0,3-0,6 53,6 52,3 Fransa (1) 0.3 5,0 2,9 2,6 58,1 58,2 Ġrlanda 2,2 5,2-1,1-1,9 59,5 52,6 Ġtalya 1.7 5,3 2,5 2,0 118,1 114,3 Lüksemburg 0.4 5,1-1,0-0,6 7,1 7,6 Hollanda 1.5 5,0 1,6 1,2 70,0 67,7 Portekiz 2.8 5,2 2,2 1,9 60,0 58,0 Euro ,4 2,0 73,9 72,5 Danimarka 1,1 5,3-1,1-1,7 59,5 55,3 Yunanistan 3.7 8,7 2,2 2,0 107,7 104,5 Ġngiltere 1.5 6,1 0,6 0,3 52,3 50,9 Ġsveç 0.0 5,4-0,5-0,9 74,1 70,0 Avrupa Birliği 1,0 1,9 1,6 70,5 68,9 Kriter (5) 3,0 3,0 60,0 60,0 Kaynaklar: Banque National De Paris, World Currency Outlook (Son üç aylık dönem 1998). Eurostat Ġstatistikleri (ġubat 1999). (1) Enflasyon kriterini belirleyen en iyi üç ülke. (2) UyumlaĢtırılmıĢ tüketici fiyat endeksi. Bu yeni endeks ulusal fiyat endekslerinden ayrı hesaplanmaktadır. Euro bölgesinde tüketicilerin ihtiyaçlarına karģılık veren mal ve hizmetler adına yapılan tüm parasal harcamaları içermektedir. Euro bölgesinde karģılaģtırılabilir bir fiyat endeksidir. Aralık 1998 tarihi itibari ile bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde değiģimi göstermektedir. (3) Eylül 1998 sonu itibari ile yıllık ortalama 10 yıllık tahvil getirisi. (4) Avrupa Komisyonu tahminleri; eksi rakamlar bütçe fazlasını ifade etmektedir. (5) En düģük enflasyon oranına sahip üç üye ülke enflasyon oranı ortalamasından en fazla 1,5 puan üzerinde olması kriterinin sağlanması ile fiyat istikrarına kavuģulacaktır. Üye ülkeler arasında sağlanan ekonomik yakınlaģma istikrarlılığı uzun dönem nominal faiz oranları ile ölçülecektir. Uzun dönem nominal faiz oranları enflasyon oranları en düģük üç üye ülkenin uzun dönem faiz oranı ortalamasından en fazla 2 puan yukarı olabilir. Bütçe açığı/gsyġh'da yüzde 3,0 ve toplam kamu borçları/gsyġh'da yüzde 60 olmalıdır. ULUSLARARASI PĠYASALARDAKĠ DURUM VE BEKLENTĠLER Yakın geçmiģteki teknolojik geliģmeler uluslararası mali sistemi verimli ve karmaģık yapmıģtır. Fon hareketlerinde kazanılan verimlilik ülkelerde yüksek büyümeye yönlendirilmiģtir. Ancak, sistem küreselleģmenin de etkisiyle kendi içerisinde geliģirken

27 dünyanın bazı bölgelerinde ortaya çıkan sorunlar ya da uluslararası yatırımcıların kararlarındaki tutarsızlıklar uluslararası piyasalarda zincirleme etkilere neden olmuģtur. Değerlemede temel ilkelere karģı çıkan bir sistem içerisinde ekonomik kurumlarda altyapı yetersizliği ve iģletimdeki verimsizliği yaģayan ilk ülke 1997'de Tayland olmuģtur. Bir kaç hafta içerisinde, Tayland'ın yaģadığı sorunlar komģu ülkelere, daha sonra 1998 yılında Rusya'ya, Latin Amerika ülkelerine ve Türkiye de dahil olmak üzere bir çok geliģen piyasaya yayılmıģtır. Döviz ve finansal kriz öncesi yoğunlaģan finansal sıkıntı, 1998 yılındaki ekonomik geliģmeleri belirleyici rol oynamıģtır. Bazı geliģen piyasaların ödeme zorluğu çekmesi yakın geleceği belirsiz kıldığı için tüm geliģen piyasalar riskli konumda değerlendirilmeye baģlanmıģtır. Diğer taraftan, temel mal fiyatlarındaki gerileme, bu malları ihraç eden Rusya ve Venezuella gibi ülkelerin cari iģlemler hesabını olumsuz etkilemeye baģlamıģtır. Bu çerçevede, uluslararası yatırımcılar geliģen piyasalardaki yatırımlarında daha ihtiyatlı olmaya baģlamıģ ve bu piyasalara kredi vermede daha isteksiz olmuģlardır. Hazine'nin iç borç finansmanının Merkez Bankası tarafından karģılanmasının da etkisiyle Rusya'nın 1998 yılının Mayıs ayında yaģamaya baģladığı mali sıkıntılar, Ağustos ayında moratoryum ilan etmesine yol açmıģtır. Ayrıca, Rusya döviz piyasalarında oluģan aģırı talebin kur üzerinde baskı yaratması Rus rublesi'nin ABD doları karģısındaki dalgalanma aralığının geniģletilmesini de beraberinde getirmiģ ve Rus rublesi - ABD doları paritesi kriz öncesindeki 6 seviyesinde 22 seviyesine kadar yükselmiģtir. Rusya krizinin ardından geliģen piyasalarda ortaya çıkan güvensizlik ortamı sermaye çıkıģlarını hızlandırmıģ, Brezilya baģta olmak üzere Latin Amerika ülkeleri bu durumdan en fazla zarar gören ülkeler olmuģlardır. Brezilya'da dıģ finansman maliyetlerinin artması nedeniyle finansmanın iç piyasalardan sağlanmaya çalıģılması para piyasalarında sıkıģıklık yaratarak iç piyasadaki faiz oranlarını artırmıģtır. Rusya krizi öncesi para piyasalarında yüzde 20'ler seviyesinde oluģan yıllık faiz oranları kriz sonrasında yüzde 40'lara, yıl sonunda ise yüzde 50'ler seviyesine kadar yükselmiģ ve Brezilya sabit kur rejiminden esnek kur rejimine geçmiģtir. Ayrıca, ABD doları karģısında 1998 yılı Aralık ayında 1,2'de olan Brezilya real'i 1999 yılı Ocak ayında 1,9'a kadar düģmüģtür. Diğer yandan, mal fiyatlarının düģmesine paralel olarak ihracat gelirlerinin azalması ekonomik büyümeyi yavaģlatarak 1998 yılında Brezilya'nın yüzde 1'in altında büyümesine yol açması beklenmektedir. Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası'nın Eylül 1998'deki yıllık toplantısında G7 ülkeleri kriz bölgelerine fon sağlanmasında karar birliğine varmıģlar ve Brezilya baģta olmak üzere Latin Amerika ülkelerinin kullanımına 90 milyar ABD doları tutarında fon oluģturmuģlardır. Bu çerçevede, kriz ülkeleri bütçe açığını düģürerek ve bankacılık sistemindeki yapısal sorunları gidererek yatırımcının güvenini yeniden kazanmak için önlemler almaya baģlamıģlardır. Ancak, alınan önlemler sadece kısa vadeli sermaye çıkıģını önleyebilmiģtir. Bunun sonucunda, uluslararası yatırımcılar fonlarını, kendilerince daha güvenli buldukları geliģmiģ piyasalara yönlendirmeye baģlamıģlardır. Sonuç olarak, geliģmiģ piyasalarda artan bono talebi, bono getirilerini düģürmüģ ve kar artıģlarına yol açmıģtır. GeliĢen piyasalarda borçlanma faiz oranlarının artması ve dıģ borç imkanlarının kısıtlı olması finansman gereğini iç piyasalara yönlendirmiģ ve devalüasyon için daha fazla baskı yaratmıģtır. Ancak, finansal krizin bir diğer sonucu da dünya ekonomi büyüme hızının yavaģlamasıdır. Uluslararası Para

28 Fonu 1998 yılı dünya büyüme tahminlerini Eylül'de yüzde 3 seviyesinden yüzde 2'ye çekmiģtir. Alınan tedbirler çerçevesinde 1998 yılında geliģen piyasalardan kısa vadeli sermaye çıkıģının durması ve 1999 yılında ekonomilerin canlanması amaçlanmıģtır. Sonuç olarak, 1995 yılında Meksika krizinde de yaģandığı üzere eldeki politika araçlarının yetersizliği tekrar ortaya çıkmıģ ve yeni politika tartıģmaları ve yeni ölçütler değerlendirilmeye baģlanmıģtır. G7 ülkeleri sermaye hareketlerini düzenlemek için biraraya gelmiģ, bu çerçevede, sermaye çıkıģını durdurmak ve kısa vadede rahatlama sağlamak amacıyla kriz ülkeleri için fon oluģturmuģlar ve sıkı bankacılık gözetimi, Ģeffaflık, güvenilirlik ve sorumluluk gibi uluslararası mali sistemin güçlendirilmesine iliģkin tartıģmaları desteklemeye baģlamıģlardır. EURO'NUN TÜRK FĠNANS SĠSTEMĠNE ETKĠLERĠ Euro'nun 1 Ocak Aralık 2002 tarihleri arasında kaydi olarak kullanılması, 2002'den baģlayarak fiziki olarak tedavül edilmesi Avrupa Birliği'nde mali sistemi, ve özellikle bankaları önemli ölçüde etkilemesi beklenmektedir. Toplulukla yoğun ticari ve finansal iliģkileri olan Türkiye'nin de bu geçiģten diğer üçüncü ülke ekonomilerine göre daha fazla etkilenmesi beklenmektedir. Türkiye nin dıģ ticaret hacminin yarısı üye ülkeler ile yapılırken, iģçi dövizlerinin büyük bölümünü, döviz tevdiat hesaplarının yaklaģık yüzde 40'ını ve Merkez Bankası döviz rezervlerinin yüzde 60'ını sözkonusu ülkelerin para birimleri oluģturmaktadır. Diğer taraftan, dıģ borçların önemli bölümü üye ülkelerin para birimleri ile yapılmaktadır. Bu nedenlerle orta ve uzun dönemde Euro daki geliģmelerin Türk ekonomisinin ticaret hacmi ve dağılımını, dıģ borçlanma stratejisini, rezerv yönetimini ve diğer makroekonomik büyüklüklerini etkilemesi beklenmektedir tarihinden itibaren Euro'nun kullanımı ile birlikte ortaya çıkan kur değerinin ve faiz oranının seyri, Türkiye ekonomisine etkilerinin kesinlik kazanması açısından önemli olacaktır. Türkiye ile Avrupa Birliği arasında büyük hacimli bir ticaret iliģkisi mevcuttur. Türkiye 1998 yılı Ocak-Eylül döneminde toplam ithalatının yüzde 52 sini, toplam ihracatının da yüzde 49 unu Birlik üyesi ülkeler ile gerçekleģtirmiģtir. Diğer bir deyiģle, Avrupa Birliği ile Türkiye arasında yıllık bazda yaklaģık 40 milyar ABD doları düzeyinde bir ticaret hacmi gerçekleģmektedir ve Türkiye Avrupa Birliği'nin sekizinci en büyük ticaret ortağı konumundadır. Önemli boyutta gerçekleģen ticaret hacminin yanısıra, Ekonomik ve Parasal Birliği Türkiye önemli kılan diğer bir neden 1996 yılında yürürlüğe giren Gümrük Birliği sürecidir. Bu süreçle birlikte Türkiye Avrupa Birliği kaynaklı sanayi ürünlerine uyguladığı gümrük vergilerini ve kotalarını kaldırmıģ ve Ortak Gümrük Tarifesi (OGT) uygulamasına geçmiģtir. Bu geliģme aynı ticaret pazarını paylaģan diğer üçüncü ülkeler için geçerli değildir. Ortak para biriminin kullanımıyla beklenen bir baģka geliģme de Avrupa içi ticaretin artmasıdır. Bunun sonucunda Türkiye nin Avrupa ya olan ihracatında bir düģüģ olabilir. Ayrıca, Birliğe üye ülkelerin vergi oranlarında gerçekleģmesi beklenen yakınlaģmanın da Avrupa da genel fiyat düzeyinde düģüģlere yol açacağı tahmin edilmektedir.avrupa da vergi

29 oranlarının düģük seviyede birbirine yakınlaģması durumunda fiyatlarda görülecek düģüģ, Türk mallarının hem Birlik içinde hem de üçüncü ülkelerdeki rekabet gücünün azalmasına neden olabilecektir.yine Para Birliği sonrasında yaģanacak Ģirket birleģmeleri de Türkiye nin rekabet gücünü olumsuz etkileyecektir. Türkiye nin dıģ borçlarının döviz kompozisyonuna bakıldığında, 1998 yılı ikinci üç ay sonu itibariyle 98,2 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleģen dıģ borç stokunun yaklaģık yüzde 35'ini Birlik üyesi ülkelerin para birimleri, yüzde 50'sini ABD doları, yüzde 9'unu da Japon yeni oluģturmaktadır. Avrupa da Para Birliği'ne imza atmıģ 11 ülkenin, en geç 1 Temmuz 2002 den itibaren tamamiyle Euro kullanımına geçmesiyle Türkiye'nin Birlik üyesi para birimleri cinsinden borçları en geç o tarihte Euro ya çevrilmiģ olacaktır. Bu noktada oluģan Euro değeri ve faiz oranlarının Türk dıģ borcunun kompozisyonunu etkilemesi beklenebilir. Çünkü, Euro kullanımı ile birlikte Avrupa Birliği içinde mali piyasalar bütünleģtikçe ve iģlem ve borçlanma maliyetleri düģtükçe mali piyasaların derinliği ve likiditesi artacak, Türkiye gibi ülkelerin Avrupa mali piyasalarından daha düģük faizle ve daha kolay borç bulması kolaylaģabilecektir. Ancak, bu noktada dikkate alınması gereken etken Türkiye ye henüz uluslararası piyasalarda uygulanan risk priminin yüksek oluģudur. Türkiye nin euro piyasalarına giriģinin kolaylaģması için makroekonomik dengelerini iyileģtirecek önlemleri kısa sürede ve ciddiyetle almaya baģlaması gerekmektedir. Euro'nun uluslararası piyasalarda kazanacağı konum, uluslararası krizin Avrupa Birliği ülkelerini etkileme derecesi, Avrupa Merkez Bankası'nın tutumu ve politikası, ABD'nin Euro karģısında izleyeceği stratejiler, uluslararası piyasaların Euro'ya yaklaģımı gibi etkenlere bağlı olacaktır. Euro'nun uluslararası piyasalardaki konumu ise uluslararası krizin Avrupa Birliği ülkelerini etkileme derecesi, Avrupa Merkez Bankası'nın tutumu ve politikası, ABD'nin izleyeceği stratejiler, gibi etkenlere bağlı olacaktır. II TÜRKĠYE EKONOMĠSĠNDEKĠ GELĠġMELER VE PARA POLĠTĠKASI

30 GĠRĠġ Türkiye ekonomisinde 1995 yılında baģlayan hızlı büyüme eğilimi, 1998 yılının Nisan ayına kadar devam etmiģtir. Hızlı büyüme eğiliminin sona ermesini hazırlayan baģlıca etkenler; 1998 yılı baģında yüzde 50 enflasyon hedefi çerçevesinde alınan para ve maliye politikası önlemleri, Rusya Federasyonu nda Ağustos ayında baģlayan mali kriz nedeniyle Türkiye nin de etkilenebileceği gerekçesiyle meydana gelen sermaye çıkıģının reel sektörü de etkilemesi, Güneydoğu Asya da 1997 yılında yaģanan ekonomik krizle baģlayan ve geliģmekte olan ülkelerin hemen hepsinde gözlenen sermaye çıkıģı sonucunda dünya ekonomisinde yaģanan talep daralması, Reel sektörde, 1996 yılında Gümrük Birliği ne geçiģ gerekçesiyle yapılan yatırımların oluģturduğu aģırı kapasitenin, iç ve dıģ talep daralması sonucunda ortaya çıkan finansman sorunudur. Bu geliģmelerin sonucunda Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) büyüme hızı 1997 yılındaki yüzde 8,3 düzeyinden, 1998 yılının ilk dokuz aylık döneminde yüzde 4,4 e gerilemiģtir. Öngörülen enflasyon doğrultusunda uygulamaya konulan maliye politikalarının temel amacı, yıl sonunda faiz dıģı bütçe fazlasının GSMH ya oranını yüzde 3,9 a yükseltmek olmuģtur. Bu oran, Temmuz ayında Uluslararası Para Fonu ile yapılan Yakın Ġzleme AnlaĢması sonucunda yüzde 4,1 e yükseltilmiģtir yılı sonunda vergi gelirlerinde sağlanan artıģ ve faiz dıģı harcamalarda meydana gelen azalma nedeniyle bu hedefin üzerinde bir gerçekleģmeye ulaģılmıģtır. Bunun yanısıra konsolide bütçe açığının GSMH ye oranında da göreli bir iyileģme söz konusu olmuģtur yılı içinde Türkiye yurtdıģına net borç geri ödemesi gerçekleģtirmiģtir. Hazine 1997 yılında yapılan ortak protokole uyarak Merkez Bankasından ay içinde kısa vadeli avans kullanmıģ, aysonlarında geri ödemiģtir. Bu nedenle 1998 yılında Hazinenin kullandığı toplam kısa vadeli avans miktarı sıfır olmuģtur. Konsolide bütçenin finansmanı bono ağırlıklı iç borçlanma ile sürdürülmüģtür. Ġç borçlanmanın vadesi bir yılın altında gerçekleģmiģtir. Bununla birlikte yıl içinde tarımsal üretimin yüksek gerçekleģmesi ve Hükümetin tarımsal destekleme alımlarını kamu bankalarını kullanarak yapması, bu bankaların nakit sıkıntısına düģmesine neden olmuģtur. Ġç ve dıģ talep daralmasının yaģandığı 1998 yılında ithalat artıģ hızının yanısıra ihracat artıģ hızı da azalmıģtır. Buna bağlı olarak ihracatın ithalatı karģılama oranı yükselmiģ ve dıģ ticaret açığının artıģ hızı yavaģlamıģtır. Görünmeyen kalemlerden elde edilen net gelirlerle dıģ ticaret açığı kapatılmıģ ve cari iģlemler bilançosu fazla vermiģtir. Türk lirası nın reel olarak değer kaybetmesine karģın ihracat hacmindeki azalıģın sürmesi, ihracat gelirlerinin reel kur değiģimlerine duyarlılığının az olduğunu, dıģ talep geliģmelerinin ise belirleyici nitelik taģıdığını göstermiģtir. Yılın ilk on aylık döneminde, Rusya daki kriz nedeniyle portföy yatırımlarında net 6,4 milyar ABD doları sermaye çıkıģı gözlenmiģtir. Bu çıkıģla birlikte Hazinenin borçlanma imkanı kısıtlanmıģtır. Bu dönemde net uzun vadeli kredi giriģi 3,9 milyar ABD doları olmuģtur. Merkez Bankası, 1998 yılı para politikası ile enflasyonla mücadele ve istikrarlı büyüme hedeflerinin gerçekleģtirilmesine çalıģmıģtır. Ancak, ekonomik konjonktürün iç ve dıģ nedenlerle yılın ilk ve ikinci yarısında farklılıklar göstermiģ olması, hedef ve önceliklerin de

31 değiģmesine yol açmıģtır. Yılın ilk altı ayında açıklanan para programı ile rezerv para büyüklüğü hedeflenmiģtir. Bu doğrultuda enflasyonla mücadeleye çalıģılmıģ ve parasal büyüklüklerin artıģ hızı kontrol altına alınmıģtır. Yılın ikinci altı ayında açıklanan para programı ile hedeflerde değiģikliğe gidilerek, net iç varlıklar hedef büyüklük olarak seçilmiģtir. Öngörülen net iç varlık hedefi ise yıl sonuna doğru yeniden revize edilmiģtir. Bu uygulama değiģikliği, Rusya krizinin ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini giderici istikrar politikalarını ön plana çıkarmıģtır. Yılın her iki yarısında da seçilen hedef değiģkenler belirlenen üst limitlerin altında kalmıģtır. Merkez Bankası, 1998 yılında kur politikasını enflasyon öngörüsü ile tutarlı bir biçimde yürütmeye çalıģmıģtır. Yılın genelinde Merkez Bankası, gerek mevcut rezervlerinin yüksek düzeyde seyretmesi, gerek reel sektör döviz talebinin düģük olması nedeniyle kurların ayarıda istikrarı korumuģtur. Aynı dönemde kur sepetinin kümülatif artıģ hızı yüzde 58,5, TEFE artıģ hızı ise yüzde 54,3 olmuģtur. Tüm para arzları, 1998 yılında reel olarak geniģlemiģtir. Reel olarak en düģük artıģ M1 de gözlenirken, M1 i sırasıyla M2Y ve M2 artıģları izlemiģtir. Yılın ikinci yarısında meydana gelen sermaye çıkıģı sonrasında gözlenen likidite sıkıģıklığı Türk lirası faizler üzerinde yükseltici bir baskı yaratmıģtır. Bu durum para arzlarında reel olarak artıģa yol açmıģtır. Yılın ilk yarısında Hazine faiz oranlarında, enflasyon beklentilerindeki düģüģ, sermaye giriģleri, Uluslararası Para Fonu ile Hükümet arasında yapılan Yakın Ġzleme AnlaĢması ve özelleģtirmeden elde edilen gelirler nedeniyle meydana gelen düģüģün ardından, Temmuz ayının ikinci yarısından itibaren önemli bir artıģ gözlenmiģtir. Temmuz ayının ikinci yarısında memur maaģ zamlarının saptanmasında ortaya çıkan belirsizlik, Ağustos ayında ortaya çıkan Rusya krizi ve buna bağlı olarak baģlayan sermaye çıkıģı, Japon yeninin ABD doları karģısında değer kaybetmesi, Çin in devalüasyon yapma olasılığının ortaya çıkması ve bankaların menkul kıymet gelirlerinden alınacak vergiye dair mevzuatın piyasalarda belirsizlik yaratması gibi geliģmelere bağlı olarak Hazine ihale faizleri yılın ikinci yarısında da yükselme eğilimini devam ettirmiģtir. Yıl içinde kısa dönemde piyasalardaki geliģmelerin mevduat faizleri üzerindeki etkisi, repo ve Hazine ihale faizlerine göre daha geç hissedilmiģtir. Aynı zamanda reel faizlerdeki yüksek düzey yılın ikinci yarısında belirginlik kazanmıģtır. TEFE yıllık artıģ oranı, 1998 yılında Hükümet in bütçe hedefleri doğrultusunda belirlediği yüzde 50 lik hedefin 4,3 puan üzerinde, yüzde 54,3 olarak gerçekleģmiģtir. Bu oran aynı zamanda TEFE ile ölçülen enflasyonda bir önceki yıla göre 36,7 puanlık bir gerilemeyi ifade etmektedir. Enflasyondaki düģüģü sağlayan baģlıca faktörler, bütçede öngörülen faiz dıģı fazla hedefine ulaģılması ve aģılması, kamu fiyatlarının denetim altında tutulması, Rusya krizinin ardından baģlayan sermaye çıkıģının mali sistemi daraltması ve sonrasında reel sektörü etkisi altına alması, döviz kurlarındaki değiģmede istikrarın ve baģta petrol olmak üzere ithalat fiyatlarındaki düģüklüğün sürdürülmesi ve enflasyon bekleyiģlerindeki düģüģ olarak sıralanabilir. Enflasyonu düģürmek amacıyla kurların çıpa olarak kullanılmaması ve dolayısıyla dıģ ticaret dengesinin bozulmasına izin verilmemesi, enflasyonun düģüģünde sağlanan baģarının boyutları hakkında fikir vermektedir. TÜFE artıģ oranı ise bir önceki yılın sonuna göre 29,4 puan gerileme ile yüzde 69,7 olmuģtur. Özellikle ekonominin bazı sektörlerinde yaģanan eksik rekabet, endeksleme ve arz yönünde yaģanan sorunlar eflasyonun aģağı doğru hareketlerinin katılığına neden olmaktadır.

32 Büyümesini 1998 yılında da sürdüren bankacılık sektörünün toplam aktiflerinin GSMH ya oranı, 1997 yılı sonu itibariyle yüzde 65 e, 1998 yılı Eylül ayı itibariyle yüzde 87,5 e yükselmiģtir. Sektörün toplam aktiflerinin GSMH ya oranındaki hızlı yükseliģ, finansal derinleģmenin devam ettiğinin bir göstergesi olarak düģünülebilir. Bankacılık sektörünün açtığı kredilerin reel artıģ hızı 1998 yılında önceki yıla göre yavaģlarken, menkul değerler portföyü önemli oranda büyümüģtür. Sektörün açtığı kredilerin reel artıģ hızındaki yavaģlamanın, 1998 yılının ikinci üç aylık döneminde baģlayan ekonomik büyüme hızındaki yavaģlama süreci ile iliģkili olduğu görülmektedir. Reel mevduat faizlerinde yılın ikinci yarısında baģlayan yükseliģ, bankalara mevduat akıģını artırmıģtır. Özellikle son yıllarda mevduata ciddi bir alternatif oluģturan repo iģlemlerinin 1998 yılı içerisinde hızla azalması da toplam mevduatın artıģında etkili olan bir diğer geliģme olarak göze çarpmaktadır. II.1.GENEL DENGE Büyük ölçüde iç talebe bağlı olarak 1995 yılının ikinci yarısında ortaya çıkan yüksek büyüme eğilimi, 1997 yılının tamamında ve 1998 yılının ilk üç aylık döneminde devam etmiģtir. Tarım sektöründeki daralmaya rağmen sanayi ve ticaret sektörleri katma değerlerindeki yüksek oranlı artıģ, 1997 yılında GSMH nın yüzde 8,3 oranında büyümesini sağlamıģtır. Talep yönünden incelendiğinde ise 1997 yılında hem özel tüketim, hem de yatırım harcamaları yüksek oranlı büyüme kaydetmiģlerdir (Tablo II.1.1). TABLO II.1.1 TEMEL EKONOMĠK GÖSTERGELER GSMH (Trilyon TL., Cari Fiy.) 14978, , ,3 (6) BÜYÜME HIZI, GSYĠH (Yüzde) 7,0 7,5 3,6 (6) BÜYÜME HIZI, GSMH (Yüzde) 7,1 8,3 4,4 (6) NÜFUS (Milyon KiĢi) 62,7 62,9 63,5 ĠSTĠHDAM (1) (Milyon KiĢi) 21,7 20,8 22,0 ĠHRACAT (Milyar ABD Doları, FOB) 23,1 32,6 23,8 (7) ĠTHALAT (Milyar ABD Doları, CIF) 42,7 48,7 41,7 (7) CARĠ ĠġLEMLER DENGESĠ (2) (Milyar ABD Doları) -2,4-2,8 1,8 (7) DIġ BORÇ STOKU/GSMH (3) (Yüzde) 45,4 46,8 49,5 (8) KAMU KESĠMĠ BORÇLANMA GEREĞĠ/GSMH(Yüzde) 8,8 7,6 8,7 (8) ĠÇ BORÇ STOKU/GSMH (Yüzde) 21,0 21,4 17,8 (9) TOPLAM KAMU BORÇ STOKU/GSMH (4) (Yüzde) 48,7 47,0 40,8 (8) FAĠZ DIġI BÜTÇE FAZLASI/GSMH (Yüzde) 1,7 0,1 4,6 (8) VERGĠ GELĠRLERĠ/GSMH (Yüzde) 14,9 16,1 17,6 (8) TOPTAN EġYA FĠYAT ENDEKSĠ (5) (Yıllık Ort. Yüzde Değ.) 76,0 81,8 71,8 TÜKETĠCĠ FĠYAT ENDEKSĠ (5) (Yıllık Ort. Yüzde Değ.) 80,4 85,7 84,6

33 Kaynak: DĠE, DPT, Hazine MüsteĢarlığı, TCMB. (1) DĠE, Ekim ayı. (2) Bavul ticareti dahil. (3) DıĢ borç stoku Türk lirasına dönüģtürülürken yıl ortası dolar kuru kullanılmıģtır. (4) Toplam kamu borç stoku, iç borç stoku ile kamunun dıģ borç stoku toplamından oluģmaktadır. Kamunun kısa vadeli dıģ borçları, hesaplamaya dahil edilmemiģtir. (5) 1994=100, oniki aylık ortalamalar. (6) Ġlk dokuz ay itibariyle. (7) Ocak-Kasım dönemi geçici rakamlarıdır. (8) Yıl sonu tahmini. (9) Eylül ayı sonu itibariyle. GSMH büyüme hızı, 1998 yılının birinci üç aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9 olarak gerçekleģmiģtir. Bu dönemde tarım sektörü katma değeri sınırlı oranda artmıģtır. Ancak, ulaģtırma ve haberleģme sektörünün yüksek oranda büyümesi ile iç ve dıģ talepte süren canlılığa bağlı olarak sanayi ve ticaret sektörlerinin hızlı büyümeleri, GSMH büyümesinin yılın ilk üç aylık döneminde beklenenin üzerinde gerçekleģmesine neden olmuģtur (Tablo II.1.2). Bu dönemde iç talepteki canlılık nedeniyle özel ve kamu tüketim harcamaları ile toplam yatırım harcamaları yüksek oranlarda artmıģtır yılının ikinci yarısında Güneydoğu Asya ülkelerinde yaģanan ekonomik kriz ile 1998 yılının ġubat ayında Irak ta meydana gelen gerginlik gibi dıģ faktörler, beklenenin aksine yılın ilk üç aylık döneminde ekonomik büyüme üzerinde olumsuz bir etki yaratmamıģtır yılının aynı dönemine göre, mal ve hizmet ihracatı ve ithalatı yüksek oranlarda artmıģtır. Bir baģka ifadeyle, yılın ilk üç aylık döneminde ekonominin hızlı büyümesinde iç taleple birlikte, mal ve hizmet ihracatındaki artıģ etkili olmuģtur (Tablo II.1.2 ve Tablo II.1.4). TABLO II.1.2 GAYRĠ SAFĠ YURTĠÇĠ HASILA VE ANA SEKTÖRLERDE YILLIK BÜYÜME (1) (Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre Yüzde DeğiĢim) Toplam I II III IV Toplam I II III Toplam (2) GSMH 7,1 6,5 9,1 8,5 8,7 8,3 9,0 4,0 1,9 4,4 GSYĠH 7,0 6,9 8,5 7,0 7,8 7,5 8,3 2,6 1,6 3,6 Tarım 4,4-6,9-0,8 0,8-10,3-2,3 0,2 1,6 5,7 4,4 Sanayi 7,1 9,5 10,6 11,5 9,9 10,4 7,9 2,7 1,1 3,7 Ġmalat Sanayii 7,1 10,0 12,3 12,8 10,5 11,4 8,4 2,0 0,0 3,2 Hizmetler 6,6 6,2 8,4 6,9 9, ,7 2,4 0,6 3,4 Ticaret 8,9 9,9 13,5 12,8 9,8 11,7 10,2 2,4-0,9 2,9 ĠnĢaat Sanayii 5,8 3,2 5,8 2,2 9,3 5,0 4,7-3,2-3,5-1,3

34 UlaĢtırma ve HaberleĢme 7,6 6,0 6,8 2,1 16,1 7,6 13,9 5,2 4,5 7,4 Ġthalat Vergisi 21,3 12,2 15,9 23,7 20,9 18,3 13,2 6,2-6,9 3,4 Kaynak: DĠE. (1) 1987 üretici fiyatlarıyla, ana sektörlerdeki katma değer artıģıdır. (2) Ġlk dokuz ay itibariyle. TABLO II.1.3 FĠYATLAR (Yıllık Ortalama Yüzde DeğiĢim, 1994=100 (1) ) Toptan EĢya Fiyat Endeksi 58,4 120,7 86,0 75,9 81,8 71,8 Tarım Fiyatları Endeksi 62,2 97,8 107,8 86,5 86,9 86,8 Ġmalat Sanayii Fiyatları Endeksi 66,6 129,4 81,0 70,4 80,6 66,7 Çiftçinin Eline Geçen Fiyatlar Endeksi 75,8 88,2 88,2 83,2 88,8 90,7 Kaynak: DĠE. (1) 1995 yılı öncesi için baz yılı 1987 dir. Toplam sanayi üretimi 1998 yılının ilk üç ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,7 oranında artmıģtır. Metal eģya, makina-teçhizat sanayii üretimindeki hızlı artıģ, GSMH daki büyümenin iç ve dıģ talep tarafından desteklenen tüketim ve yatırım harcamalarının sürmesine bağlı olarak gerçekleģtiğini göstermektedir (Tablo II.1.5). Uygulanan daraltıcı maliye politikalarına rağmen 1998 yılında, kamu tüketim harcamaları artmaya devam etmiģtir. Özellikle Mart ayından itibaren dıģ kaynak giriģindeki artıģ, kamu harcamaları ile ithalatın finansmanını kolaylaģtırarak, tüketim ve yatırım harcamalarının artmasına katkıda bulunmuģtur. Bu faktörler iç talebin canlılığında etkili olmuģlardır. Kamu tüketim harcamalarındaki artıģ ücret ve maaģ harcamalarından ziyade, personel harcamaları dıģında kalan idari harcamalar olarak tanımlanan diğer cari harcamalardaki yüksek oranlı artıģtan kaynaklanmıģtır. Ġthalat fiyatlarındaki gerilemeye bağlı olarak girdi maliyetlerinin düģmesi ve uygulanan ekonomik program çerçevesinde kamu ürünleri fiyatlarındaki artıģın sınırlı kalması, enflasyonun gerilemesine neden olmuģtur. Özellikle Mart ayında petrol ürünleri ile kamu ürünlerinin fiyatlarında önemli bir artıģ yaģanmaması, fiyatların artıģ hızını yavaģlatmıģtır. Bu durumun yarattığı reel gelir artıģı az da olsa iç talebi arttırmıģtır. Enflasyondaki düģüģ, enflasyon beklentilerinde olumlu bir hava yaratmıģtır. Ancak, yüksek enflasyon bekleyiģlerinin tümüyle ortadan kalkmaması, tüketim harcamalarının enflasyon bekleyiģlerine bağlı olarak ertelenmesini engellemiģtir.

35 Yılın ikinci üç aylık döneminde, GSMH büyüme hızı, 1997 yılının aynı dönemine göre yavaģlayarak yüzde 4 oranında gerçekleģmiģ ve ekonomi yavaģlama evresine girmiģtir. Bu dönemde yüzde 4 olarak gerçekleģen büyüme oranı, 1995 yılının ilk üç aylık döneminden bu yana en düģük büyüme oranı olmuģtur. Ekonomide yaklaģık üç yıldan beri süregelen hızlı büyüme dönemi sona ermiģ ve ekonomi yavaģlama dönemine girmiģtir. TABLO II.1.4 BAġLICA HARCAMA GRUPLARI (1987 Yılı Fiyatlarıyla,Yıllık Yüzde DeğiĢim) I II III Toplam (1) Tüketim Harcamaları Kamu 8,6 4,1 8,4 10,5-5,5 3,5 Özel 9,3 8,4 8,0-0,3 0,7 2,5 Sabit Sermaye Yatırımı Kamu 24,4 28,4 30-2,5 5,1 6,1 Özel 11,4 11, ,3-7,7-2,1 Mal ve Hizmet Ġhracatı 22,0 19,1 18,0 5,9-3,1 5,6 Mal ve Hizmet Ġthalatı 20,5 22,4 12,4 6,7-4,8 4,2 Kaynak: DĠE. (1) Ġlk dokuz ay itibariyle. Üretim yönünden bakıldığında, sanayi ve ticaret sektörleri katma değerlerinin büyüme hızındaki yavaģlama ile inģaat sektörü katma değerinde meydana gelen daralma, GSMH büyüme hızının yılın ikinci üç aylık döneminde yavaģlamasına neden olmuģtur. Tarım sektörü katma değeri ise bu dönemde yüzde 1,6, yılın ilk altı aylık döneminde ise yüzde 1,1 oranında büyüme kaydetmiģtir. Ġkinci üç aylık dönemde kamu ve özel yatırım harcamalarındaki düģüģ inģaat sektörü katma değerinin gerilemesine neden olmuģtur. Ġlk üç aylık dönemde hızlı bir büyüme gösteren ulaģtırma ve haberleģme sektörü, yüksek büyüme hızını ikinci üç aylık dönemde koruyamamıģ ve sektörün katma değerindeki artıģ yüzde 5,2 olarak gerçekleģmiģtir (Tablo II.1.2). Harcamalar yönünden incelendiğinde ise, 1998 yılının ikinci üç aylık döneminde kamu kesimi tüketim harcamalarının artmasına rağmen, toplam tüketim harcamaları içerisinde büyük bir paya sahip olan özel tüketim harcamalarının gerilemesi, toplam tüketim harcamalarının daralmasına neden olmuģtur. Kamu ve özel yatırım harcamalarının gerilemesi sonucunda, toplam yatırım harcamaları büyük ölçüde daralmıģtır (Tablo II.1.4).

36 TÜRKĠYE DE BÜYÜME DEVRELERĠ Devresel hareketler genel anlamda bir serinin, uzun dönemli büyüme eğilimi etrafındaki dalgalanmasıdır. ĠĢ çevrimleri ise bir referans serinin, tarım dıģı üretim veya sanayi üretim endeksi gibi, devresel hareketi olarak tanımlanmaktadır. Ekonomilerin genellikle büyüdükleri göz önüne alınarak bu devresel hareketler büyüme devresi olarak da adlandırılmaktadır. Ancak burada sorun uzun dönem eğiliminin belirlenmesidir. Çünkü ekonomideki büyümenin sürdürülebilirliği tezleri, bu eğilimler kullanılarak oluģturulan devreler dikkate alınarak ileri sürülmektedir. Grafikte DĠE Sanayi Üretim Endeksi kullanılarak oluģturulan büyüme devreleri gösterilmektedir. Devresel hareketler belirlenirken Endeks öncelikle X11 Bureau of Census yöntemi kullanılarak mevsimsellikten arındırılmıģtır. DĠE Sanayi Üretim Endeksinin uzun dönem eğilimleri ise Bry-Boschan Ortalama Devreler Eğilimi (Bry-Boschan Phase Average Trend) yöntemi kullanılarak hesaplanmıģtır. Grafikte de görüldüğü üzere Türkiye ekonomisi, 1994 krizinin etkilerini 1995 yılının ortalarında gidermiģ ve 1996 yılının sonuna kadar uzun dönem eğilimi oranında büyümüģtür ve 1998 yıllarında ise ekonominin büyüme performansı uzun dönem eğiliminin üzerinde gerçekleģmiģ, 1998 yılının ortalarından itibaren, yeniden uzun dönem ortalama büyüme oranına doğru bir iniģ baģlamıģtır yılının ortalarında Türkiye ekonomisinde meydana gelen yavaģlama, tüm dünyada yaģanan ekonomik daralmayla çakıģmıģtır. Dünya ekonomisinde 1980 li yılların baģlarından sonra meydana gelen en önemli daralma, 1997 yılının ortalarında ortaya çıkan Güney Doğu Asya krizi ile baģlamıģ, 1998 yılının ortalarında Rusya, 1999 yılının baģlarında Brezilya krizleri ile devam etmiģtir. Bir baģka ifadeyle 1998 yılı ile birlikte Türkiye ve dünya ekonomileri için yeni devresel hareketler baģlamıģtır. Ekonomideki yavaģlama sürecininin temelinde iç talepte yaģanan daralma yatmaktadır yılının baģından itibaren Hükümet tarafından uygulamaya konulan para ve maliye politikaları

37 yılın ikinci üç aylık dönemi ile birlikte etkisini göstermeye baģlamıģtır. Uygulanan maliye politikası sonucunda vergi gelirlerinde sağlanan yüksek oranlı artıģ ile faiz dıģı bütçe fazlasının hedeflenen düzeyini aģması, özel harcanabilir gelirin ve dolayısıyla özel tüketim ve yatırım harcamalarının azalmasına neden olmuģtur. Asya krizinin Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkileri de bu dönemde görülmeye baģlamıģtır. Güneydoğu Asya ülkelerinde yaģanan kriz nedeni ile ihracat fiyatlarında meydana gelen gerileme, Nisan ayından itibaren ihracat gelirlerinin azalmasına neden olarak iç talep üzerinde olumsuz bir etki yaratmıģ ve ekonomik büyümeyi yavaģlatan bir etken olmuģtur. Bununla birlikte, yılın ikinci üç aylık döneminde ihracat fiyatlarındaki gerilemeye rağmen imalat sanayii ihracatının miktar olarak artması Türkiye ekonomisinin dünya piyasalarında rekabet açısından olumlu bir düzeyde olduğunu göstermektedir. Ayrıca, özel yatırım harcamalarının daralmasında yılın ikinci üç aylık döneminde iç talepte ortaya çıkan daralmanın yanısıra, döneminde, baģta tekstil sektörü olmak üzere bazı sanayi sektörlerinde yatırımların aģırı derecede artması ve fazla kapasite oluģması da önemli bir rol oynamıģtır. Yılın üçüncü üç aylık döneminde GSMH büyüme hızı, bir önceki yılın aynı dönemi ile yılın ikinci üç aylık dönemine göre yavaģlayarak yüzde 1,9 olarak gerçekleģmiģtir. Ġç talep ile mal ithalatında Nisan ayından itibaren meydana gelen daralmaya bağlı olarak, bu dönemde ticaret sektörü katma değeri bir önceki yılın aynı dönemine göre gerilemiģtir. Kamu ve özel yatırım harcamalarındaki daralma, inģaat sektörü katma değerinin bir önceki yılın aynı dönemine göre azalmasına neden olmuģtur. Ġç talepte yaģanan daralmanın sonucu olarak sanayi sektörü üretim artıģ hızı yavaģlamıģ ve sanayi sektörü katma değeri bu dönemde yüzde 1,1 oranında artıģ kaydetmiģtir. Bununla birlikte tarım sektörü katma değeri olumlu seyreden hava Ģartları nedeniyle yılın üçüncü üç aylık döneminde 1997 yılının aynı dönemine göre yüzde 5,7 oranında büyüme kaydetmiģtir (Tablo II.1.2). Harcamalar yönünden bakıldığında ise 1998 yılının üçüncü üç aylık döneminde özel nihai tüketim harcamaları yüzde 0,7 oranında artmıģtır. Temmuz ayında kabul edilen yeni vergi yasası nedeniyle ücretlilere yapılan vergi iadesinin özel nihai tüketim harcamalarını bu dönemde az da olsa arttırdığı düģünülmektedir. Ayrıca bu dönemde yapılan tarım destekleme alımları da özel tüketim harcamalarının artmasında etkili olmuģtur. Hükümet tarafından Ocak ayından itibaren uygulamaya konulan daraltıcı maliye politikasıyla çeliģik olarak yılın ilk altı aylık döneminde yüksek oranda artan kamu nihai tüketim harcamaları, 1998 yılının üçüncü üç aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre gerilemiģtir. Kamu nihai tüketim harcamalarının gerilemesinde en büyük etken, yılın ilk altı aylık döneminde yüksek oranda büyüyen diğer cari harcama kaleminin, yılın üçüncü üç aylık döneminde önemli ölçüde gerilemesidir. Kamu nihai tüketim harcamaları içerisinde yaklaģık olarak yüzde 60 oranında paya sahip olan personel harcamaları 1997 yılının aynı dönemine göre, bu dönemde önemsiz bir artıģ kaydetmiģtir yılının üçüncü üç aylık döneminde toplam yatırım harcamalarındaki daralma artarak devam etmiģ ve 1997 yılının aynı dönemine göre gerek mal ve hizmet ihracatı, gerekse mal ve hizmet ithalatı gerilemiģtir. Ocak ayından itibaren uygulamaya konulan maliye politikası, iç talep üzerindeki daraltıcı etkisini yılın ikinci yarısında giderek artan ölçüde göstermeye baģlamıģ ve iç talepte meydana gelen daralmaya bağlı olarak ekonomide ortaya çıkan yavaģlama eğilimi, hızlanarak devam etmiģtir (Tablo II.1.2 ve Tablo II.1.4).

38 Güneydoğu Asya ülkelerinde yaģanan ekonomik krizden sonra, Ağustos ayında Rusya Federasyonu nun da ekonomik krize girmesi ve bu krizlerin giderek küresel bir nitelik kazanması, özellikle 1998 yılının ikinci yarısından itibaren ekonomiyi olumsuz yönde etkilemiģ ve iç talepte yaģanan daralma, olumsuz dıģ ekonomik geliģmelerle çakıģmıģtır. Yılın üçüncü üç aylık döneminde Güneydoğu Asya ülkeleri ile Rusya Federasyonu na yapılan ihracat belirgin bir Ģekilde azalmıģtır. Rusya Federasyonu nda yaģanan kriz Türkiye de dahil olmak üzere geliģmekte olan ülkelerin büyük bir bölümünde sermaye çıkıģına ve sermaye giriģlerinin durmasına yol açmıģtır. Bu durumun sonucu olarak Ağustos ayında meydana gelen kısa vadeli sermaye çıkıģı, bir yandan mali sektörün küçülmesine, diğer yandan kamu kesiminin yüksek borçlanma gereğinden dolayı reel faizlerin yükselmesine neden olmuģtur. Bir baģka deyiģle kamu kesimi kaynak ihtiyacını iç piyasadan sağlamak zorunda kalmıģ ve hem reel faizlerin yükselmesine, hem de özel sektörün kullanabileceği kredi miktarının azalmasına yol açmıģtır. Bu nedenle Ağustos ayından itibaren yatırımlar açısından gerek yurtiçi, gerekse yurtdıģı finansman imkanları daralırken, finansman maliyetleri de yükselmiģtir. Yılın ikinci yarısından itibaren ara ve yatırım malları ithalatı ile tüketim malı ithalatındaki gerileme iç talepteki daralmayı yansıtmakta, yatırım harcamaları ile sanayi üretimindeki gerilemenin 1998 yılının dördüncü üç aylık dönemi ile 1999 yılının birinci üç aylık döneminde de devam edeceği beklentisini oluģturmaktadır ve 1997 yılları arasındaki hızlı büyüme döneminde, ekonomik büyümenin en önemli itici gücü olan ve büyük ölçüde dayanıklı tüketim malları ile yatırım mallarından oluģan makina-teçhizat sanayii üretiminin yılın üçüncü üç aylık döneminde gerilemesi ve bu geliģmenin Kasım ve Aralık aylarında da sürmesi, iç talepteki daralmanın ciddi boyutlara ulaģtığını göstermektedir. Ancak, bu geliģmelere rağmen makina-teçhizat sanayii üretimi 1998 yılının ilk dokuz aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10,7 oranında artmıģ ve en hızlı büyüyen sektör olmuģtur. Bu sektörü yüzde 4,4 oranındaki büyüme hızıyla gıda sektörü izlemiģtir. Tarımsal üretim ile son derece yakından iliģkili olan gıda sanayii üretiminin artmasında, yılın ilk dokuz aylık döneminde tarım sektörü üretimindeki artıģ etkili olmuģtur (Tablo II.1.5). ĠnĢaat sektöründeki gerileme iç talepteki daralma sürecinin bir diğer önemli göstergesidir. DĠE tarafından açıklanan inģaat istatistikleri sonuçlarına göre, 1998 yılının ilk dokuz ayında yapı ruhsatları ile yapı kullanım izin belgeleri gerek daire sayısı, gerekse yüzölçümü olarak gerilemiģtir. Bu dönemde yapı ruhsatlarındaki ve izin belgelerindeki gerileme, sadece konut inģaatı için değil, ticari ve sınai yapılar için de söz konusudur. BaĢta ana metal ve taģ ve toprağa dayalı ürün sanayiileri olmak üzere bir çok sektörle yakından iliģkili olan inģaat sektöründeki bu geliģmeler, ekonomideki durgunluğun ciddi boyutlarda olduğunun bir diğer göstergesidir. TABLO II.1.5 SANAYĠ ÜRETĠMĠ (Bir önceki yılın aynı dönemine göre üretim artıģı, (1) Yüzde) 1998 I II III Ocak-Eylül (2) Aralık (3) TOPLAM SANAYĠ 9,7 3,5 0,1 4,3-9,1

39 MADENCĠLĠK 18,5 15, ,0 4,5 ĠMALAT SANAYĠĠ 9,3 2,8-0,9 3,3-11,8 Gıda sanayii 15,3-5, ,4-1,3 Tekstil sanayii -2,8 0, ,2-36,1 Kimya sanayii 5,1 1, ,1-0,2 TaĢ-Top. Dayalı ür.san. 4,0 2,5 0,3 1,2-1,0 Ana Metal sanayii 2,5 1,0 5,7 3,2-11,7 Makina-Teçhizat san. 24,8 12,1-2,6 10,7-20,2 ENERJĠ 10,1 5,4 9,6 10,3 5,4 Kaynak: DĠE, 1992 bazlı Aylık ve Üçer Aylık Sanayi Üretim Endeksleri. (1) Sanayi sektöründeki üretim artıģını göstermektedir. Tablo II.1.2 deki rakamlar katma değerdeki artıģa göre hesaplandığı için, Tablo II.1.2 ile Tablo II.1.5 deki rakamlar arasında fark meydana gelmektedir. (2) Üç Aylık sanayi üretim endeksi geniģ kapsamlıdır ve 1051 sanayi maddesi içermektedir. (3) Bir önceki yılın aynı ayına göre üretim artıģı. Aylık Sanayi Üretim Endeksi dar kapsamlıdır ve 112 sanayi maddesi içermektedir. METAL EġYA, MAKĠNA-TEÇHĠZAT SANAYĠĠ Metal eģya, makina-teçhizat sanayii, imalat sanayii içerisinde özel bir öneme sahiptir. Özellikle ileri sanayi ülkelerinde olmak üzere, bütün ülkelerde, makina-teçhizat sanayiinin toplam sanayi içerisindeki payı artmaktadır. Büyük ölçüde yatırım ve dayanıklı tüketim malı niteliğindeki ürünlerin yeraldığı metal eģya, makina-teçhizat sanayii Türkiye ekonomisinin hızla geliģen sektörlerinden birisi olmuģtur. Sektör üretiminin yıllık artıģ oranı, gerek toplam sanayi üretiminin, gerekse imalat sanayii üretiminin yıllık artıģ oranlarının üzerinde seyretmektedir (Grafik II.1.1). Bu durum makina-teçhizat sanayii üretimindeki artıģın, ekonomik büyüme üzerinde büyük bir itici güç oluģturduğunu göstermektedir. Bu sektördeki dinamizm, ağırlıklı olarak iç talepten kaynaklanmaktadır. Sektör ihracatı henüz çarpıcı boyutlara ulaģmamıģtır. Bununla birlikte, son yıllarda ihracattaki geliģme eğilimi gelecek için olumlu beklentiler oluģturmaktadır. Ġhracat ve ithalat, ağırlıklı olarak, Avrupa Birliği ülkeleriyle yapılmaktadır yılında sektör ihracatı ve ithalatının, toplam ihracat ve ithalat içerisindeki payı, sırasıyla yüzde 5 ve yüzde 19 olarak gerçekleģmiģtir. Son yıllarda sektör üretimindeki artıģa rağmen istihdamda azalma gözlenmektedir. Bu durum emek verimliliğindeki artıģı yansıtmaktadır. Ancak, sektör halen emek yoğun yapısını korumaktadır. GeliĢmiĢ ülkelerde de emek yoğun bir yapı vardır. Türkiye de iģçilik maliyetlerinin yanısıra mühendislik hizmetlerinin de ucuz olması, sektörün rekabet gücünü arttırmaktadır. Sektördeki kapasite kullanım oranı yaklaģık olarak yüzde 80 civarındadır ve sektörün üretim artıģı varolan tesislerin bu yüksek kapasiteyle kullanılması sonucunda gerçekleģmiģtir. Sektörün sorunlarının baģında ucuz ve düģük kaliteli mal ihracatı gelmektedir. Ayrıca dıģ ticaret konusunda yetiģmiģ eleman ihtiyacı ve tanıtım sorunları vardır. Bu durum prestij

40 kaybına yol açmaktadır. Son derece önemli olan AraĢtırma ve GeliĢtirme faaliyetlerine yeterince önem verilmemektedir. Yüksek teknolojili ve kaliteli ürün üretilmesi, sektörün gelecekteki ihracat performansı açısından büyük öneme sahiptir. GRAFĠK II.1.1 TOPLAM, ĠMALAT VE MAKĠNA-TEÇHĠZAT SANAYĠLERĠ YILLIK ÜRETĠM DEĞĠġĠM ORANLARI (1) Kaynak: DĠE. (1) DĠE tarafından yayınlanan üçer aylık sanayi üretim endeksi verileri kullanılarak, oniki aylık ortalamalara göre hesaplanmıģtır yılı için ilk dokuz aylık ortalamadan yararlanılmıģtır. Sanayi sektöründe faaliyet gösteren özel firmaların Aralık, Ocak, ġubat ve Temmuz aylarında mamul mal stokları diğer aylara göre daha yüksektir. Bu durum gerek iç talepteki geliģmelerden, gerekse önceden sipariģ alınan mal teslimlerinin zamanında gerçekleģtirilmesi amacından kaynaklanmaktadır. TCMB Ġktisadi Yönelim Anketiverilerine göre, 1997 yılının Aralık ayı ile 1998 yılının tüm aylarında mamul mal stokları ortalama değerlerinin üzerinde seyretmiģtir. Bu durum firmaların 1997 yılının sonu ile 1998 yılının baģında, 1995 ve 1997 yılları arasındaki hızlı büyüme döneminin 1998 yılında da devam edeceği, diğer bir ifadeyle iç ve dıģ talepteki canlılığın süreceği beklentisinde olduklarını göstermektedir. Ġç ve dıģ talepteki canlılığın 1998 yılının ilk üç aylık döneminde sürmesi, firmaların 1998 yılına iliģkin sözkonusu beklentilerini güçlendirmiģtir. Ġç talepte 1998 yılının ikinci üç aylık döneminde ortaya çıkan yavaģlamaya rağmen, firmaların beklentilerini değiģtirmedikleri, bu dönemde mamul mal stoklarının ortalama seviyesinin üzerinde seyretmesinden anlaģılmaktadır. Bu geliģmeler sonucunda firmalar, yılın ikinci yarısına yüksek mal stokları ile girmiģlerdir.

41 Ancak, stoklarını eritmek amacıyla üretimlerini daraltmak, fiyat indirimleri, avantajlı satıģ kampanyaları gibi önlemlere ağırlık vererek satıģlarını arttırmak yerine, üretimlerini yavaģlatarak tepki vermiģlerdir. Bunun sonucu olarak Temmuz ayında mamul mal stok eğilimi ortalama değerinin üzerinde gerçekleģmiģtir. Bu durum, firmaların yılın üçüncü üç aylık döneminde de iç talebin canlanacağı beklentisini koruduklarını göstermektedir. Ancak, iç pazara satılan mal hacminin en yüksek ve dolayısıyla mamul mal stoklarının en düģük olduğu Eylül ve Ekim aylarında firmaların beklentileri gerçekleģmemiģ ve mamul mal stokları hızla yükselmiģtir. Bu geliģmeler karģısında iç taleptekidaralma sürecinin boyutlarını firmalar anlamıģ ve yıl boyunca ilk kez Kasım ayında sanayi üretimi gerilemiģtir. Aynı zamanda firmalar satıģlarını artırmak amacı ile özellikle Kasım ayından itibaren, fiyat indirimleri, avantajlı satıģ kampanyaları gibi önlemlere ağırlık vermiģlerdir. Mal stoklarının yüksek boyutlara ulaģması, sanayi üretimindeki yavaģlamanın 1999 yılının ilk aylarında da devam edeceğini göstermektedir. Aynı zamanda firmalar stoklarını eritebilmek amacıyla, ihracat olanaklarını da sonuna kadar zorlamaktadır. Görüldüğü gibi, sanayi üretiminde 1998 yılının ikinci yarısında ortaya çıkan yavaģlama ve daha sonra gerileme süreci temel olarak iç talepteki daralmadan kaynaklanmıģtır. Küresel kriz doğrudan sanayi üretimini etkilememiģ, ancak ihraç fiyatlarının ve dolayısıyla ihracat gelirlerinin gerilemesine neden olarak ekonomik büyüme üzerinde olumsuz bir etki yaratmıģtır. Daraltıcı maliye politikasının öngörülen Ģekilde sürdürülmesi, sanayi üretiminin daralması, ara ve sermaye malı ithalatındaki gerileme, artan hükümet ve seçim tartıģmalarının yarattığı belirsizlik, küresel kriz nedeni ile sermaye giriģinin durması ve reel faizlerdeki yükselme GSMH büyüme hızının, 1998 yılının dördüncü üç aylık döneminde durma noktasına gelebileceği ve ekonomideki yavaģlama eğiliminin 1999 yılında da devam edeceği beklentisini oluģturmaktadır. II.1.1. Ekonominin Arz Yönü: Sektörel Üretim GeliĢmeleri ve Ġthalat II.1.1.A. Sektörel Üretim GeliĢmeleri a. Tarım Tarım sektörü katma değeri 1997 yılında yüzde 2,3 oranında gerilemiģ, 1998 yılının ilk dokuz aylık döneminde ise yüzde 4,4 oranında artmıģtır. Bu artıģ, çiftçilik ve hayvancılık sektörü katma değerindeki artıģtan kaynaklanmıģtır. Çiftçilik ve hayvancılık sektörü katma değerinin artmasında, hayvancılık üretiminden ziyade meyve ve hububat üretimindeki artıģ etkili olmuģtur. Hayvancılığın tarımsal üretime olan katkısı giderek azalmaktadır. Bu durumun en önemli nedeni hayvan sayısındaki gerileme, mera ve otlak alanlarının giderek azalması ve özellikle teknoloji düzeyindeki gerilik nedeniyle birim hayvan baģına verimin düģüklüğüdür. Katma değer açısından ormancılık sektörü sınırlı bir oranda artarken, balıkçılık sektörü yüzde 10,6 oranında büyüme kaydetmiģtir. Türkiye de iyi vasıflı ormanların kapladığı alan düģük bir düzeydedir. Ormanların korunması ve geliģtirilmesine yönelik önlemlere rağmen 1998 yılında 6743 hektar orman alanı yangınlar sonucu yokolmuģ, 9701 hektar orman alanı da çeģitli yasalarla orman rejimi dıģına çıkarılmıģtır. Balıkçılık üretiminde son yıllarda artıģ gözlenmektedir. Bununla birlikte, Türkiye nin

42 sahip olduğu deniz ve su kaynaklarının zenginliğine rağmen aģırı avlanma ve çevre kirliliği gibi nedenlerden ötürü avcılık yoluyla yapılan balıkçılık üretiminde azalma olmuģtur. b. Sanayi Sanayi üretimi artıģ hızı 1998 yılının ilk dokuz aylık döneminde yavaģlamıģ ve 1997 yılının aynı dönemine göre, yüzde 4,3 olarak gerçekleģmiģtir. Alt sektörler itibariyle sanayi üretimi incelendiğinde, Ocak-Eylül döneminde madencilik sanayii üretimi yüzde 8, enerji sektörü üretimi ise yüzde 10,3 oranlarında artmıģtır. Toplam sanayi üretimi içerisinde yaklaģık yüzde 85 oranında bir paya sahip olan imalat sanayii üretimi ise yüzde 3,3 oranında artarak, bir önceki yılın aynı dönemindeki artıģ oranının gerisinde kalmıģtır (Tablo II.1.5). Ġmalat sanayii üretiminin yavaģlamasında iç talepte yaģanan daralma belirleyici olmuģtur. Ġmalat sanayiinin alt kolları içerisinde tekstil sanayii üretimi önemli ölçüde gerilerken, makina-teçhizat sanayii üretimi yüzde 10,7 oranında artarak, gerek imalat gerek toplam sanayi üretimindeki artıģın kaynağını oluģturmuģtur. Bununla birlikte, büyük ölçüde dayanıklı tüketim ve yatırım mallarından oluģan ve yılları arasındaki hızlı büyüme döneminde ekonominin itici gücü olan metal eģya, makinateçhizat sanayii üretimi, 1997 yılının aynı dönemlerine göre yılın ikinci üç aylık döneminde yavaģlamıģ, üçüncü üç aylık dönemde de gerilemiģtir. Tarımsal üretimle yakından iliģkili olan gıda sanayii üretimi, tarım üretimindeki artıģa bağlı olarak bu dönemde yüzde 4,4 artmıģtır. Güneydoğu Asya ülkelerinde yaģanan ekonomik kriz nedeniyle olumsuz bir ihracat performansı gösteren tekstil sanayii üretimi, yılın ilk dokuz aylık döneminde yüzde 3,2 gerilemiģtir. DĠE tarafından açıklanan aylık sanayi üretim endeksi 1998 yılı Aralık ayı sonuçlarına göre sanayi sektöründeki olumsuz gidiģ artarak devam etmektedir (Tablo II.1.5). c. Hizmetler Hizmetler sektörü 1998 yılının ilk dokuz aylık döneminde katma değer olarak yüzde 3,4 artıģ kaydetmiģtir. Nisan ayından itibaren iç talepte ortaya çıkan daralmaya bağlı olarak, sektör katma değerindeki büyüme hızı önemli ölçüde yavaģlamıģtır yılının ikinci ve üçüncü üç aylık dönemlerinde, inģaat ve ticaret sektörlerinde, katma değer cinsinden meydana gelen yavaģlama ve/veya gerileme, hizmetler sektöründeki büyümenin 1998 yılında yavaģlamasına neden olmuģtur (Tablo II.1.2). II.1.1. B. Ġthalat 1994 yılında iç talep daralmasıyla birlikte yüzde 20,9 oranında gerileyen ithalat, 1995 yılından itibaren iç piyasanın canlanmasıyla birlikte yeniden artıģ eğilimine girmiģ, 1995 yılında yüzde 53,5, 1996 yılında da yüzde 22,2 oranlarında artıģ göstermiģtir. Ġthalatın 1995 ve 1996 yıllarında hızlı bir Ģekilde artmasında, iç talepteki canlılık ile birlikte, 1995 yılında Avrupa Birliği ile yapılan Gümrük Birliği anlaģması sonucunda Avrupa Birliği ile ticaretin

43 serbestleģmesi de etkili olmuģtur. Ancak, Gümrük Birliğine giriģ ile ortaya çıkan ek ithalat talebi, 1997 yılında etkisini yitirmiģ ve ithalat yüzde 11,5 artmıģtır yılının Ocak-Kasım döneminde ise ithalat iç talepteki daralmayla birlikte, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,5 gerileyerek 41,7 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleģmiģtir. Ana mal grupları itibariyle toplam ithalat içinde en büyük pay, önceki yıllarda olduğu gibi, 1998 yılında da yüzde 65,1 ile ara malları ithalatınındır. Bu kalemi yüzde 22,5 lik oran ile sermaye malları ithalatı, yüzde 11,6 lık oran ile tüketim malları ithalatı izlemektedir. Ana sektörler itibariyle toplam ithalatın yüzde 86,9 unu oluģturan imalat sanayii ithalatı, 1998 yılının ilk onbir ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1, tarım, ormancılık ve balıkçılık ithalatı yüzde 14,5 ve madencilik-taģocakcılığı ithalatı yüzde 26,9 oranında daralmıģtır. Ġthalat artıģındaki yavaģlama eğilimi, 1998 yılında da devam etmiģtir. Özellikle yılın ikinci yarısında, daralan iç talebin etkisi bu süreçte belirleyici olmuģtur. Temmuz ayında ithalat artıģ hızı sıfır olmuģ, izleyen aylarda ise artan oranlarda gerilemiģtir. II.1.2 Ekonominin Talep Yönü: Ġç Talep ve Ġhracat II.1.2. A. Ġç Talep: Yatırım ve Tüketim 1998 yılının ilk üç aylık döneminde iç talepteki canlılığa bağlı olarak gerek tüketim gerek yatırım harcamaları, 1997 yılının aynı dönemine göre yüksek oranlarda artmıģtır. Ancak yılın ikinci üç aylık döneminde iç talepte ortaya çıkan daralma süreci sonucunda, tüketim ve yatırım harcamaları yüksek artıģ hızını yılın ikinci ve üçüncü üç aylık dönemlerinde koruyamamıģtır. Bu dönemlerde, iç talepte yaģanan daralmanın temelinde daha önce de belirtildiği gibi, Ocak ayından itibaren uygulamaya konulan daraltıcı maliye politikası yatmaktadır. Kamu tüketim harcamaları, uygulanan maliye politikasıyla çeliģik bir Ģekilde, yılın ilk yarısında 1997 yılının aynı dönemine göre yüzde 9,6 gibi yüksek bir oranda artmıģtır. Kamu tüketim harcamalarındaki sözkonusu yüksek oranlı artıģ, maaģ ve ücret harcamalarından ziyade, diğer cari harcamaların hızlı bir Ģekilde artmasından kaynaklanmıģtır. Bu durum, uygulanmakta olan daraltıcı maliye politikasıyla çeliģmektedir. Yılın üçüncü üç aylık döneminde diğer cari harcama kalemindeki yüksek oranlı gerilemenin sonucunda, kamu tüketim harcamaları bir önceki yılın aynı dönemine göre daralmıģtır. Sonuç olarak yılın ilk dokuz aylık döneminde, kamu tüketim harcamaları yüzde 3,5 artmıģtır (Tablo II.1.4). Nisan ayından itibaren iç talepte meydana gelen daralma, özel tüketim harcamalarının yılın ikinci üç aylık döneminde gerilemesine, üçüncü üç aylık dönemde de küçük bir oranda artmasına neden olmuģtur. Yeni vergi yasası çerçevesinde Temmuz ayında yapılan vergi iadesi ile özellikle Ağustos ayında olmak üzere yılın üçüncü üç aylık döneminde gerçekleģtirilen tarım destekleme alımları, özel tüketim harcamalarının bu dönemde artmasını sağlamıģtır. Bu geliģmelerin sonucunda yılın ilk dokuz aylık döneminde özel tüketim harcamalarının artıģ oranı yüzde 2,5 olmuģtur. Canlı iç talebe bağlı olarak, 1998 yılının ilk üç aylık döneminde yüzde 8,1 gibi yüksek bir oranda artıģ kaydeden toplam yatırım harcamaları, iç talepteki canlılığın devam etmemesi sonucunda yılın ikinci ve üçüncü üç aylık dönemlerinde hızlı bir Ģekilde gerilemiģtir. Türkiye

44 ekonomisinde 1993 yılından beri tüketim harcamalarının ve dolayısıyla iç talebin canlı olduğu dönemlerde yatırım harcamaları önemli ölçüde artarken, tüketim harcamalarının azaldığı dönemlerde gerilemektedir. Bir baģka ifadeyle yatırım harcamaları, tüketim harcamalarında meydana gelen değiģmelere 1995 yılının dördüncü üç aylık dönemi ile 1993 ve 1996 yıllarının üçüncü üç aylık dönemleri dıģında, aynı yönde ve anında tepki vermektedir yılının ilk dokuz aylık döneminde toplam yatırım harcamaları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,8 oranında gerilemiģ ve tüketim harcamalarında Nisan ayından itibaren ortaya çıkan yavaģlama süreci yatırım harcamalarınının gerilemesinde etkili olan faktörlerden biri olmuģtur. II.1.2.B. Ġhracat Ġhracat, 1996 yılında yüzde 7,3, 1997 yılında Asya da baģlayan ekonomik krize rağmen artan yurtdıģı talep nedeniyle yüzde 13 oranında artmıģtır yılında Güneydoğu Asya ülkelerinde yaģanan krizin etkilerinin devam etmesi ve yılın ortalarında Rusya nın da ekonomik krize girmesi ile derinleģen küresel krizin olumsuz etkileri, Nisan ayından itibaren ihracat gelirleri üzerinde görülmeye baģlamıģtır yılının Ocak-Kasım döneminde toplam ihracat 1997 yılının aynı dönemine göre binde 4 gerileyerek, 23,8 milyar ABD doları olarak gerçekleģmiģtir. Ġhracat gelirlerindeki gerileme dıģ pazar bulmakta yaģanan güçlüklerden ziyade, ihraç mal fiyatlarındaki gerilemeden kaynaklanmaktadır. DĠE dıģ ticaret fiyat ve miktar endeksleri incelendiğinde, miktar endekslerinde artıģ olurken, fiyat endekslerinde belirgin bir gerileme mevcuttur. Yılın ikinci yarısında, iç talepteki daralmaya bağlı olarak sanayi sektöründeki mamul mal stoklarının yüksek seviyelere ulaģtığı gözlenmektedir. Bu durum firmaların artan stoklarını eritebilmek amacıyla 1999 yılında da, dünya piyasalarında fiyat rekabetine girerek, ihracat gelirlerinde meydana gelen gerilemeye rağmen ihracatın miktar cinsinden artacağı beklentisini oluģturmaktadır. II.1.3. Ġstihdam DĠE Hanehalkı ĠĢgücü Anketi sonuçlarına göre 1997 yılının Ekim ayında 20,8 milyon kiģi olan toplam istihdam, 1998 yılının Ekim ayında artarak yaklaģık 22 milyon kiģi olmuģtur. Toplam istihdamın yüzde 45 i kentsel alanlarda, yüzde 55 i ise kırsal alanlarda gerçekleģmiģ ve 1998 yılında kentsel alanların toplam istihdam içerisindeki payı 1997 yılına göre azalmıģtır. Diğer taraftan toplam iģgücü arzı 1998 yılının Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 1 milyon 56 bin, toplam istihdam ise 1 milyon 143 bin kiģilik bir artıģ göstermiģtir. Ġstihdamın iģgücü arzındaki artıģa oranla daha hızlı artması nedeniyle, iģsizlik oranı 1997 yılı Ekim ayındaki yüzde 6,9 düzeyinden, 1998 yılı Ekim ayında yüzde 6,2 düzeyine gerilemiģtir (Tablo II.1.6). Kentsel yerler iģģizlik oranı 1997 yılının Ekim ayında yüzde 9,7 iken, bu oran 1998 yılının aynı ayında yüzde 10 olarak gerçekleģmiģtir. Buna karģılık kırsal yerler iģsizlik oranı 1997 yılının Ekim ayında yüzde 4,2 düzeyinden 1998 yılının Ekim ayında yüzde 2,8 düzeyine gerilemiģtir. Kırsal alanlardan kentsel alanlara doğru yaģanan göç süreci, iģsizlik oranının kırsal alanlarda gerilemesine, kentsel alanlarda ise artmasına neden olmaktadır. Ancak, 1998 yılında tarım sektöründe gerçekleģen üretim artıģı, kırsal yerler iģsizlik oranının gerilemesinde en önemli faktör olmuģtur. Üretimin tarım sektöründe artması sanayi ve hizmetler sektöründe yavaģlaması nedeniyle, 1998 yılında kırsal alanların toplam istihdam içerisindeki payı artarken, kentsel alanların payı azalmıģtır. Ġstihdamda olup da iģ arayanlar ya da mevcut iģinde

45 veya bir baģka iģte daha fazla süre çalıģmaya uygun olanlar Ģeklinde tanımlanan eksik istihdam oranı ise, 1997 yılı Ekim ayında yüzde 6,1 iken, 1998 yılının aynı ayında yüzde 5,7 olmuģtur (Tablo II.1.6). Eksik istihdam oranı ile iģsizlik oranının toplamından oluģan atıl iģgücü oranı da 1998 yılı Ekim ayında geçen yılın aynı dönemine göre azalmıģtır. ĠĢgücünün diğer bir önemli göstergesi olan iģgücüne katılma oranı, 1988 yılı Ekim ayında yüzde 48,5 olarak gerçekleģmiģtir. Geçen yılın aynı ayı ile karģılaģtırıldığında iģgücüne katılma oranı, erkeklerde gerilerken kadınlarda artmıģtır. Bu nedenle kadın iģgücünün toplam iģgücü içerisindeki payı, 1998 yılının Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre artmıģtır. TABLO II.1.6 ĠġGÜCÜ VE ĠSTĠHDAM (Bin kiģi, 12+yaĢ) ĠĢgücü Kadın ĠĢg./ĠĢgücü (Yüzde) 29,6 26,8 29,0 Ġstihdam ĠĢsiz Sayısı ĠĢsizlik Oranı(Yüzde) 5,8 6,9 6,2 Kent 9,3 9,7 10,0 Kır 2,9 4,2 2,8 Eksik Ġst.(Yüzde) 6,2 6,1 5,7 Atıl ĠĢg. (Yüzde) 12,0 13,0 11,9 Kaynak: DĠE, Ekim ayı. Ġstihdamın sektörel dağılımı incelendiğinde, tarım sektörünün toplam istihdam içerisinde en büyük paya sahip olduğu görülmektedir (Tablo II.1.7). Bir önceki yılın aynı ayıyla karģılaģtırıldığında 1998 yılının Ekim ayında tarım sektörünün payında artıģ, hizmetler ve sanayi sektörlerinin paylarında ise azalıģ gözlenmiģtir yılında sanayi ve hizmetler sektörlerinin üretimlerinde meydana gelen yavaģlama, bu sektörlerin istihdamlarının da azalmasına neden olmuģtur. TABLO II.1.7 ĠSTĠHDAMIN SEKTÖREL DAĞILIMI (Yüzde)

46 Tarım 45,9 39,5 43,4 Sanayi 21,8 25,0 22,4 Hizmetler 32,3 35,5 34,2 Kaynak: DĠE, Ekim ayı.. Türkiye de yaklaģık olarak 9,5 milyon kiģi tarım sektöründe istihdam edilmekte ve bu kiģilerin yüzde 55 i ücretsiz aile iģçilerinden oluģmaktadır. Tarım sektöründeki ücretsiz aile iģçilerinin yüzde 73 ü kadın nüfustur. Görüldüğü gibi, tarım sektörünün toplam istihdam içerisindeki payı azalmakla birlikte, yüksek düzeyini korumuģtur. Bu durum özellikle sanayi sektörü baģta olmak üzere tarım dıģı sektörlerin yeterince istihdam olanağı yaratamamasından kaynaklanmaktadır. Bir baģka deyiģle Türkiye de istihdam artıģı ekonomik büyümenin büyük ölçüde gerisinde kalmaktadır. II.1.4.Ücret ve MaaĢlar Kamu kesimi toplu iģ sözleģmelerinde 1997 yılında aylık eģel-mobil sistemine geçilmiģtir. Bu sisteme göre, toplu iģ sözleģmelerinde ücretler 1997 yılının ikinci yarısından itibaren aylık enflasyon oranı kadar arttırılmıģtır. EĢel-mobil sistemi uygulamasına 1998 yılında da devam edilmiģtir. DPT tarafından yapılan hesaplamalara göre 1997 yılında kamu kesiminde toplu iģ sözleģmesi kapsamındaki iģçilerin ortalama net ücretlerinde reel olarak yüzde 19,2 oranında artıģ olurken, özel kesimde toplu iģ sözleģmesi kapsamındaki iģçilerin ortalama net ücretleri reel olarak yüzde 3 oranında gerilemiģtir yılında toplu iģ sözleģmesi kapsamında yer alan iģçilerin ortalama net ücretlerinde reel olarak kamu kesiminde yüzde 0,4 oranında gerileme, özel kesimde ise yüzde 9,6 oranlarında artıģ olduğu tahmin edilmektedir (Tablo II.1.8). Memur maaģları, 1998 yılının ilk yarısı için yüzde 30 oranında artırılmıģtır. Bu dönemde, öğretmen maaģlarına yüzde 18 oranında ek iyileģtirme ile emniyet görevlilerinin fazla mesai ve özel hizmet tazminatlarına farklı oranlarda ek artıģlar getirilmiģtir. Yılın ikinci yarısında ise, memur maaģlarına 1 Temmuz-30 Eylül 1998 dönemi için yüzde 20, 1 Ekim-31 Aralık 1998 tarihleri arasındaki dönem için de yüzde 10 oranında zam yapılmıģtır yılında reel olarak yüzde 16,5 oranında artan ortalama net memur maaģları, DPT tahminlerine göre 1998 yılında, reel olarak yüzde 1,3 oranında gerilemiģtir yılında net ortalama asgari ücret ile tüm emekli aylıklarının reel olarak gerilediği tahmin edilmektedir ve 1998 yılları arsında kalan dönemde net ele geçen ücretler reel olarak incelendiğinde döneminde gerek memur maaģları gerek kamu ve özel iģçi ücretleri sürekli olarak artmıģtır. Ancak 1994 yılında memur maaģlarıyla iģçi ücretlerinde önemli ölçüde reel gerileme olmuģtur. Memur maaģlarında 1996 yılından itibaren tekrar bir reel artıģ meydana gelirken, iģçi ücretleri için aynı durumsözkonusu olmamıģtır. Sonuç olarak ücret ve maaģlar 1994 yılından sonra, 1993 yılındaki düzeyinin önemli ölçüde altında kalmıģ ve en büyük reel kayıp iģçi ücretlerinde meydana gelmiģtir lı yılların tamamı dikkate alındığında, iģgücü verimliliğinde genel anlamda bir yükseliģten söz etmek mümkündür. ĠĢgücü verimliliğindeki yükselme, ekonomideki büyümeye rağmen istihdamda önemli bir artıģ olmamasından kaynaklanmıģtır. Örneğin döneminde yıllık GSMH büyümesi ortalama olarak yaklaģık yüzde 6 oranında gerçekleģirken, bu dönemde istihdamda meydana gelen artıģ yüzde 2,7 olmuģtur.

47 TABLO II.1.8 REEL ÜCRETLERDEKĠ GELĠġMELER (Yıllık Yüzde DeğiĢim) (1) ĠĢgücü Maliyeti (2) Kamu 9,6 12,8-11,2-22,7-20,9 30,1 0,5 Özel 6,0 5,3-28,0-14,4 6,0 3, Net ĠĢçi Ücreti (3) Kamu 6,0 8,0 0,0-17,1-25,0 19,2-0,4 Özel 6,0 1,7-18,2-8,3 1,9-3,0 9,6 Memur Aylık Maliyeti 12,3 5,5-30,6-2,9 14,9 16,3 3,4 Memur Net MaaĢı 13,8 2,1-21,9-4,7 7,6 16,5-1,3 Yıllık Ortalama Net Asgari Ücret (4) 9,1 5,8-16,0-6,6 18,5 9,7-7,8 Emekli Aylıkları (5) Emekli Sandığı 1,6-1,7-22,2-10,5 22,4 7,6-6,4 SSK -1,1-4,5-22,0-4,7 20,2 13,2-7,3 Bağ-Kur 45,3-3,3-21,6-1,4 58,0 27,1-7,3 Kaynak: DPT. (1) DPT tahmini. (2) Türkiye ĠĢveren Sendikaları Konfederasyonu ile Kamu ĠĢveren Sendikalarına ait veriler kullanılarak DPT tarafından hesaplanmıģtır. Reel değiģimlerin hesaplanmasında 1987 bazlı DĠE Toptan EĢya Fiyatları Endeksi kullanılmıģtır. (3) Türkiye ĠĢveren Sendikaları Konfederasyonu ile Kamu ĠĢveren Sendikalarına ait veriler kullanılarak DPT tarafından hesaplanmıģtır. Reel değiģimlerin hesaplanmasında 1987 bazlı DĠE Kentsel Yerler Tüketici Fiyatları Endeksi kullanılmıģtır. (4) 16 ve üstü yaģ için sanayi ve hizmetler kesimi yıllık ortalama asgari ücretidir. (5) Ortalama emekli aylığı, memur emeklileri için 3/1, iģçi emeklileri için normal gösterge tablosu 1.derece 9.kademe ve Bağ-Kur emeklileri için 6.basamak esas alınmıģtır. II.2. KAMU MALĠYESĠ VE ĠÇ BORÇLANMA II.2.1. Kamu Maliyesi Türkiye'de kamu kesimi, konsolide bütçe, reel ve finansal kesimde faaliyet gösteren Kamu Ġktisadi TeĢebbüsleri (KĠT'ler), Mahalli Ġdareler, Sosyal Güvenlik KuruluĢları, Döner Sermayeli KuruluĢlar ve Bütçe DıĢı Fonları kapsamaktadır. Kamu kesimi toplam gelir ve harcamaları gözönüne alınarak hesaplanan kamu borçlanma gereğinin GSMH içindeki payının, 1998 yılında geçen yıla kıyasla yüzde 1,2 oranında artarak, yüzde 8,8 oranına ulaģması beklenmektedir (Tablo II.2.1, Grafik II.2.1). Kamu kesimi nakit finansman gereksinimindeki artıģ, büyük ölçüde konsolide bütçe ve büyük ölçüde de KĠT açıklarından kaynaklanmaktadır yılında yaklaģık 4,7 puan artıģ gösteren kamu kesimi toplam harcamalarının GSMH ya oranı, 1997 yılında bir önceki yıla göre yaklaģık aynı oranda kalarak, yüzde 30,9 düzeyinde gerçekleģmiģtir yılında bu oranın yüzde 34,2 ye yükselmesi beklenmektedir. Faiz dıģı harcamaların GSMH ya oranının, son iki yıldır devam eden artıģ eğilimi 1998 yılında sona

48 ermiģtir. Faiz dıģı harcamaların GSMH ya oranının 1997 yılına göre, yaklaģık binde 6 oranında azalması beklenmektedir. Faiz dıģı harcamalardaki bu gerileme sonucunda, toplam kamu kesimi dengesinde faiz dıģı fazlanın 1997 yılına göre hızla yükselerek yüzde 3 oranına ulaģması beklenmektedir. Kamu gelirlerinin GSMH içindeki payının 1997 yılına göre 2,2 puan artarak, 1998 yılında yüzde 25,5 e ulaģması beklenmektedir. Kamu gelirlerinde en yüksek paya sahip olan vergi gelirlerinin, vergi reformunun gerçekleģtirilmesi, vergi tabanının geniģletilmesi gibi etkenler nedeniyle, 1997 yılına göre GSMH ya oranının 1,5 puanı kadar artarak yüzde 21,1 düzeyinde gerçekleģmesi beklenmektedir yılında kamu kesimi gelirlerini artırıcı diğer bir faktör ise özelleģtirme gelirleridir yılında GSMH nın binde 3 ü oranında özelleģtirme geliri elde edilirken, 1998 yılında bu oranının yüzde 1,3 e ulaģması beklenmektedir. Konsolide Bütçe nakit finansman gereksiniminin GSMH içindeki payının 1998 yılında geçen yıla göre binde 4 oranında azalarak, yüzde 7,2 olarak gerçekleģeceği tahmin edilmektedir. Diğer Kamu olarak tanımlanan Mali KĠT'ler, Mahalli Ġdareler, Sosyal Güvenlik KuruluĢları ve Döner Sermayeli KuruluĢların finansman gereksiniminin GSMH içindeki payının 1998 yılında binde 3, ĠĢletmeci ve özelleģtirme kapsamındaki KĠT'lerin finansman gereksiminin ise bu kuruluģların finansman dengesindeki açıkların sonucu olarak, yüzde 1,2 açık vereceği tahmin edilmektedir. Fonların nakit finansman gereksiniminin GSMH içindeki payının 1998 yılında binde 1 oranında açık vermesi beklenmektedir (Tablo II.2.1). Sonuç olarak, kamu kesimi finansman gereksiniminin 1998 yılında geçen yıla göre yüzde 108,6 oranında artarak 4,6 katrilyon Türk lirası olması ve reel olarak artması beklenmektedir. TABLO II.2.1 KAMU KESĠMĠ NAKĠT FĠNANSMAN GEREKSĠNĠMĠNĠN GAYRĠ SAFĠ MĠLLĠ HASILAYA ORANI (1) (Yüzde) Program Konsolide Bütçe 3,9 3,7 8,5 7,6 8,1 7,2 KĠT'ler(2) 1,9-0,7 0,1 0,7 0,6 1,2 Fonlar 0,9 0,6 0,1-0,1-0,2 0,1 Diğer Kamu(3) 1,2 1,5 0,3-0,6 0,1 0,3 Toplam Finansman Gereksinimi 7,9 5,1 9,0 7,6 8,6 8,8 Kaynak: DPT, HM. (1) (-) iģareti fazla anlamındadır. (2) ÖzelleĢtirme kapsamındaki kuruluģlar dahildir.

49 (3) Mali KĠT'ler, Mahalli Ġdareler, Döner Sermayeli KuruluĢlar ve Sosyal Güvenlik KuruluĢlarını kapsamaktadır. GRAFĠK II.2.1 KAMU KESĠMĠ BORÇLANMA GEREĞĠ / GSMH Kaynak: DPT, HM. TABLO II.2.2 KAMU KESĠMĠ AÇIĞI VE FĠNANSMANI (Cari Fiyatlarla, Trilyon Türk lirası) Program (3) Kamu Kesimi Borçlanma Gereği -239,8-306,9-407,6-1321,4-2235,7-4231,1-4662,7 Finansman 239,8 306,9 407,6 1321,4 2235,7 4231,1 4662,7 DıĢ Borçlanma (net) 27,7-65,0-87,5-192,7-305,4-201,6-623,7 Konsolide Bütçe 21,1-67,2-79,6-134,0-447,1-57,2-1035,6 KĠT ler (1) -1,3-4,8-13,5-58,9 26,5 25,2 140,3 Fonlar -0,9 3,1 13,7 18,8 91,5 96,0 126,9 Diğer Kamu (2) 8,8 3,9-8,1-18,6 23,7 137,6 144,7 Ġç Borç/Alacak (net) 212,1 371,9 495,1 1514,0 2541,1 4432,6 5286,4 Konsolide Bütçe 104,9 219,2 374,1 1402,2 2664,4 4650,7 4845,1 Kısa Vadeli Avans 53,0 51,9 94,7 229, Devlet Tahvili 30,1-70,3 85,7 274,0 1481,8 5657,7 1297,0

50 Hazine Bonosu 22,2 244,2 197,2 792,2 1020,7-1007,0 3293,2 Diğer Finansman -0,4-6,6-3,5 107,0 161, ,9 KĠT ler (1) 79,8 111,6 51,7 215,4 486,1 551,5 850,7 Merkez Bankası 8,4-11,8 0, Ticari Banka 19,5-7,2 7,8-35,3 195,1 153,70 302,7 Exim Bank -0,1 1,2-0, Devlet Tahvili 14,7 13,9 6,2 19, Net Ödeme Ertelemeleri 37,2 115,5 38,0 230,8 291,0 397,8 548,0 Fonlar 22,9 28,4 41,2 39,7 62,4-190,7 9,1 Diğer Kamu (2) 4,5 12,7 28,1-143,2-671,8-337,3-418,5 Kaynak: DPT, HM. (1) ÖzelleĢtirme kapsamındaki kuruluģlar dahildir. (2) Mali KĠT ler, Mahalli Ġdareler, Döner Sermayeli KuruluĢlar ve Sosyal Güvenlik KuruluĢları nı kapsamaktadır. (3) Yılsonu tahminidir. Bütçe Programına göre, 1998 yılında konsolide bütçe açığının GSMH ya oranın yüzde 8,1 olarak gerçekleģmesi, faiz dıģı bütçenin ise 3,9 oranında fazla vermesi öngörülmüģtür. Ancak, Haziran ayı sonunda IMF ile imzalanan Yakın Ġzleme AnlaĢması sonucunda kamu maliyesi göstergeleri revize edilmiģtir. Bu anlaģmaya göre, bütçe açığının GSMH ya oranının yüzde 7,6 düzeyine indirilmesi ve faiz dıģı bütçe fazlasının yüzde 4,1 e çıkarılması hedeflenmiģtir. Ancak, konsolide bütçe gelirlerinin beklenenin üzerinde gerçekleģmesi ve faiz dıģı harcamalardaki kontrollu artıģ nedeniyle, yıl sonunda bütçe açığı 3,7 katrilyon, faiz dıģı fazla 2,5 katrilyon Türk lirası olarak gerçekleģmiģtir. Bu büyüklüklerin GSMH ya oranının sırasıyla yüzde 7,0 ve yüzde 4,7 olarak gerçekleģmesi beklenmektedir yılında ek bütçe çıkarılmamıģtır. Vergi gelirlerinde beklenenin üzerinde gerçekleģen artıģlar ile ödenek tamamlaması yapılmıģ, ödeneği kalmayan harcamalar için emanet ve avans hesapları toplamı yıl sonuda 112 trilyon Türk lirası olarak gerçekleģmiģtir. Böylece nakit açığın GSMH içindeki payı 1997 yılına göre binde 4 puan azalarak yüzde 7,2 olmuģtur. GRAFĠK II.2.2 BÜTÇE DENGELERĠ / GSMH

51 Kaynak: HM, TCMB. TABLO II.2.3 KONSOLĠDE BÜTÇE GELĠRLERĠ (Yüzde) Toplam Gelirler/GSMH (1) 19,2 17,7 18,0 19,6 22,4 Vergi Gelirleri/GSMH (1) 15,1 13,8 15,0 16,1 17,4 Dolaylı Vergiler/GSMH (1) 7,8 7,9 9,1 9,6 9,3 Dolaysız Vergiler/GSMH (1) 7,3 5,9 5,9 6,6 8,1 Vergi Gelirleri/Toplam Harcamalar 65,5 63,4 57,0 59,4 59,2 Toplam Gelirler/Toplam Harcamalar 83,0 81,4 68,6 72,0 76,3 Vergi Gelirleri/Faiz DıĢı Bütçe Harcaması 98,1 95,6 91,9 83,1 98,1 Dolaylı Vergiler/Toplam Vergi Gelirleri 51,7 57,5 60,6 59,3 53,4 Dolaysız Vergiler/Toplam Vergi Gelirleri 48,3 42,5 39,4 40,7 46,6 Kaynak: HM. (1) GSMH, DPT 1998 yıl sonu tahminidir. Konsolide bütçe gelirleri 1998 yılında Program öngörüsünün üzerinde gerçekleģmiģtir. Bu geliģmenin nedeni vergi ve özelleģtirme gelirlerindeki artıģtır. Vergi gelirlerinin GSMH'ya oranı 1997 yılına göre yüzde 1,3 oranında artarak, yüzde 17,4 olarak gerçekleģmiģtir (Tablo II.2.3). Vergi reformu ile vergilendirilecek gelir kapsamı geniģletilmiģ, vergi numarası gibi vergi tabanının geniģletilmesine yönelik bazı uygulamalar baģlatılmıģtır. Vergiden kaçma durumunda uygulanacak cezai yaptırımların artırılması ve diğer önlemlerin de etkisi ile vergi gelirleri önemli oranda artmıģtır.

52 Vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerin payı 1998 yılında geçen yıla göre 5,9 puan azalırken, dolaysız vergilerin payı artmıģtır. Dolaysız vergilerdeki hızlı artıģ, vergilendirilecek gelir tanımının ve vergi tabanının geniģletilmesinden ötürü artan gelir vergisinden kaynaklanmıģ, kurumlar vergisi ise reel olarak azalmıģtır. Dolaysız vergilerin GSMH içindeki payı 1997 yılına göre 1,5 puan artarak yüzde 8,1 e ulaģmıģtır. Dolaylı vergilerin GSMH ya oranı ise binde 3 puan azalarak yüzde 9,3 olarak gerçekleģmiģtir yılında vergi gelirleri faiz dıģı harcamaların yüzde 83,1 ni karģılarken, 1998 yılında bu oran yüzde 98,1 e yükselmiģtir. Bu geliģmede faiz dıģı harcamalardaki sınırlı artıģ ile birlikte vergi gelirlerindeki artıģ etkili olmuģtur. Konsolide bütçe toplam gelirlerinin toplam harcamaları karģılama oranı yükselmiģ, 1997 yılında yüzde 72,0 olan bu oran, 1998 yılında yüzde 76,3'e çıkmıģtır (Tablo II.2.3). VERGĠ REFORMUNUN ĠLKELERĠ VE BAZI ÖNEMLĠ NOKTALARI Vergi reformunun ilkeleri Ģöyle özetlenebilir; Vergi tabanını geniģletmek. Kayıt dıģı ekonomiyi kayıt içine almak ve kayıt dıģı geliri vergilendirmek. Vergilendirmede yalınlık, açıklık ve eģitlik sağlamak. Vergi yükünü artırmadan vergi gelirini artırmak. Etkin denetim ve ceza mekanizmaları oluģturarak vergiden kaçmayı önlemek. Vergi reformunun bazı önemli noktaları da Ģöyle özetlenebilir; Kayıt dıģı ekonomiyi kayıt içine almak için gayrimenkul ve taģıt alım- satımlarında ve banka iģlemlerinde kullanılmak üzere vergi numarasının verilmesi. Vergilendirilecek gelir tanımının geniģletilmesi. Gelir vergisi, kurumlar vergisi, veraset ve gayrimenkul vergisi ve arazi vergi oranlarının azaltılması, vergi gelirinde beklenmedik bir azalmayla karģılaģılmaması için gelir vergisinde aģamalı olarak 1998 ve 1999 yılında uygulamaya konulması. Kurumların dağıtılmayan kârları üzerinden gelir vergisi stopajının kaldırılması ve kârların dağıtılması durumunda stopaj vergisi uygulanması. YaĢam standardına göre belirlenen vergi sistemi yerine, geçici vergi uygulaması ile gelirin kazanıldıktan sonra vergilendirilmesi. Götürü vergi uygulamasına son verilmesi. Bazı vergi muafiyetlerinin sınırlandırılması. Ceza sisteminin vergiden kaçmayı önlemeye yönelik olması. Mali Milat: Bir defaya mahsus olmak üzere finansal sistem dıģındaki fonların bankacılık sektörüne aktarılması durumunda kaynağının sorulmaması ve vergi alınmaması uygulaması. Stok Affı uygulaması.

53 TÜRKĠYE DE VERGĠ YÜKÜ (Trilyon Türk Lirası) (1) Konsolide Bütçe Vergi Gelirleri (A) 14,3 45,4 141,8 588,1 2245,3 4748,1 9232,9 Mahalli Ġdare Vergi ve Payları (B) 2,4 7,4 22,0 86,1 367,3 773,9 1290,1 I=A+B 16,6 52,9 163,8 674,1 2612,6 5522, ,0 Fonların Vergi Nitelikli Gelirleri (C) 3,3 11,3 33,9 71,0 223,2 555,5 932,4 II=A+B+C 20,0 64,1 197,7 745,1 2835,8 6077, ,4 Parafiskal Gelirler (D) (2) 3,4 16,2 51,1 116,1 458,2 1065,6 2153,7 III=A+B+C+D 23,3 80,4 248,8 861,2 3294,0 7143, ,1 (Yüzde) VERGĠ YÜKÜ- I 12,87 13,45 14,98 17,43 17,69 18,95 19,86 VERGĠ YÜKÜ- II 15,46 16,33 18,08 19,26 19,20 20,86 21,62 VERGĠ YÜKÜ- III 18,06 20,46 22,75 22,26 22,30 24,52 25,68 Kaynak: Maliye Bakanlığı, DPT. (1) 1997 yılı geçici, 1998 yılı tahmin rakamıdır. (2) 1998 rakamı sadece Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve SSK primlerini kapsamaktadır. Toplam vergi üç Ģekilde tanımlanabilir: birincisi, konsolide bütçe gelirlerine, mahalli idare vergi ve paylarının eklenmesi; ikinci tanım, birincisine fonların vergi nitelikli gelirlerinin eklenmesi, üçüncüsü ise bir önceki tanıma parafiskal gelirlerin eklenmesiyle elde edilmektedir. Fonların gelir kaynaklarının en büyük kalemini dolaylı ve dolaysız vergi gelirlerinden alınan paylar oluģturmaktadır. Bu nedenle vergi yükünün hesaplanmasında gözönüne alınması gereken önemli bir kalemdir. Parafiskal gelirler, gerçek anlamda vergi gelirleri olmayıp vergi benzeri Ģekilde hesaplandığından vergi gelirleri tanımı içine alınabilir. Bu gelir grubu Emekli Sandığı iģtirakçileri keseneği, SSK primleri (iģçi ve iģveren primleri toplamı), Bağ-Kur primleri, Oyak kesintisi, Ġlksan aidat kesintisi, tasarrufu teģvik kesintileri ve konut edindirme yardımından oluģmaktadır. Vergi yükü, yukarıda tanımlanan toplam vergi gelirlerinin GSYĠH ya oranlanmasıyla bulunmuģtur. Her üç Ģekilde hesaplanan vergi yükü yılları arasında artmıģtır. Hem fonların vergi nitelikli gelirleri, hem de parafiskal gelirler 1988 yılında vergi yükünü aynı oranda (2,6 puan) artırırken, daha sonra parafiskal gelirlerin etkisi giderek artmıģtır. Her iki kalemin de etkisi 1992 yılında en yüksek seviyesine ulaģmıģ, daha sonra fonların vergi nitelikli gelirlerinin vergi yükünü arttırma oranı, 1998'de 1,8 puana düģmüģ, parafiskallerin

54 oranı ise 4,1 puan olarak gerçekleģmiģtir. Sonuç olarak, vergi yükündeki artıģ, fonların vergi nitelikli gelirlerinden çok, parafiskal gelirlerden kaynaklanmaktadır. TABLO II.2.4 KONSOLĠDE BÜTÇE HARCAMALARI (Yüzde) Toplam Harcamalar/GSMH (1) 23,1 21,8 26,3 27,2 29,4 Faiz DıĢı Harcamalar/GSMH (1) 15,4 14,4 16,3 19,4 17,8 Ġç Borç Faiz Öd./GSMH (1) 6,0 6,1 8,9 6,7 10,6 Personel Harcamaları/GSMH (1) 7,6 6,4 6,5 7,1 Diğer Transferler/GSMH (1) 4,1 4,5 5,7 7,6 Faiz DıĢı Harcamalar/Toplam Harcamalar 66,8 66,3 62,0 71,5 60,4 Ġç Borç Faiz Öd /Toplam Harcamalar 26,0 27,8 33,7 24,8 36,1 Personel Harcamaları/Toplam Harcamalar 30,4 29,4 24,6 25,8 Diğer Transferler/Toplam Harcamalar 17,7 20,6 22,1 27,8 19,7 Kaynak: HM. (1) GSMH, DPT 1998 yıl sonu tahminidir. Konsolide bütçe harcamalarının GSMH'ya oranı, 1998 yılında artmaya devam etmiģ ve yüzde 29,4 olarak gerçekleģmiģtir. Harcamalardaki bu yüksek artıģın nedeni iç borç faiz ödemeleridir. Faiz ödemelerinin toplam harcamalar içindeki payı yüzde 39,6 ya, iç borç faiz ödemelerinin payı ise yüzde 36,1 e ulaģmıģtır yılı boyunca kamu finansmanının yüksek faizli iç borçlanma ile karģılanması sonucunda, iç borç faiz ödemelerinin GSMH içindeki payı yüzde 10,6 ya yükselmiģtir. Faiz dıģı bütçe harcamalarının toplam harcamalar içindeki payı 1998 yılında önemli ölçüde azalmıģtır yılında yüzde 71,5 olan bu oran, 1998 yılında yüzde 60,4'e inmiģtir (Tablo II.2.4). Bu geliģme, faiz dıģı harcamaları oluģturan cari, yatırım ve diğer transfer harcamalarının paylarının 1997 yılına göre azalmasından ve faiz ödemelerinin payının artmasından kaynaklanmıģtır. Faiz dıģı harcamaların GSMH'ya oranının yıllarında arttığı, 1998 yılında ise azaldığı görülmektedir.

55 Cari harcamalar içinde yer alan personel harcamalarının toplam harcamalar içindeki payı 1997 yılına göre yüzde 1,1, diğer cari harcamaların payı binde 4 oranında azalmıģtır. Ancak, GSMH ya oran olarak her iki kalemde de 1997 yılına göre artıģ sözkonusudur. Sosyal Güvenlik KuruluĢlarına yapılan transferler, konsolide bütçe transfer harcamaları içinde, faiz ödemelerinden sonra en yüksek paya sahip olan, Diğer Transferler kalemi altında yer almaktadır yılında Sosyal Güvenlik KuruluĢlarına yapılan transferlerin toplam harcamalar içindeki payı yüzde 9,5 iken, bu oran 1998 yılında binde 3 gerilemiģ, ancak, GSMH içindeki payı yüzde 2,5 ten yüzde 2,7 ye çıkmıģtır. Konsolide bütçeden KĠT'lere yapılan transferlerin GSMH'ya oranı 1997 yılına göre binde 1 oranında azalmıģtır yılında tarımsal desteklemeye devam edilmekle beraber, bu transferler bütçe kaynağından değil, kamu bankaları aracılığı ile yapılmıģtır. Böylece, tarımsal destekleme transferlerinin hem bütçe harcamaları içindeki payı hem de GSMH ya oranı azalmıģtır yılında yatırım harcamalarının GSMH içindeki payı azalmıģ ve yüzde 1,9 olarak gerçekleģmiģtir yılında 3,8 katrilyon Türk lirası nakit açık ve 1 katrilyon Türk lirası net dıģ borç geri ödemesi, 4,6 katrilyon Türk lirası tutarında iç borçlanma ve 254,9 trilyon Türk lirası tutarında diğer finansman ile sağlanmıģtır (Tablo II.2.6 ve Grafik II.2.3) yılı boyunca konsolide bütçenin finansmanı iç borçlanma ile sürdürülmüģtür. Bütçe Programında tahvil ile borçlanmaya ağırlık verilmesi öngörülmekle beraber, bono ile net borçlanma tahvil ile net borçlanmanın üzerinde gerçekleģmiģtir. Ġhale ile iskontolu ve TÜFE endeksli devlet iç borçlanma senetlerine ek olarak, halka arz yolu ile iç borçlanma sağlanmıģtır yılında devlet tahvili ile 2,8 katrilyon Türk lirası iç borçlanma yapılmıģ, 1,5 katrilyon Türk lirası geri ödenmiģtir. Böylece, tahvil yolu ile net olarak 1,3 katrilyon Türk lirası borçlanılmıģtır yılında yüzde 5,1 olan devlet tahvillerinin GSMH'ya oranı, 1998 yılında yüzde 2,5'e gerilemiģtir (Tablo II.2.6). TABLO II YILI ÜÇER AYLIK DÖNEMLER ĠTĠBARĠYLE KONSOLĠDE BÜTÇE NAKĠT AÇIĞI VE FĠNANSMANI (Trilyon Türk lirası, kümülatif) 1998 Program I II III IV Bütçe Dengesi ,5-961, , ,9-3697,8 Emanet ve Avans - 600,0-143,9-135,9-89,3-111,6 Nakit Dengesi , , , , ,5 Finansman 4 593, , , , ,5

56 DıĢ Borç (net) -57,2-44,3-94,3-666,8-1035,6 Devlet Tahvili (net) 5 657,7-226,7 417, ,0 1297,0 Hazine Bonosu (net) , , , ,2 3293,2 Kısa V. Avans (net) 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 Diğer (1) 0,0-20,4 198,6 511,8 254,9 Kaynak: HM. (1) Emanetler, nakit, vb. net varlıklardaki değiģmelerdir. - iģareti varlık artıģı, + iģareti varlık azalıģıdır yılında hazine bonosu ile net iç borçlanma miktarı 3,3 katrilyon olarak gerçekleģmiģtir. Hazine bonosu kullanılarak iç piyasalardan 9,2 katrilyon Türk lirası borçlanılmıģ, 5,9 katrilyon Türk lirası geri ödemede bulunulmuģtur (Tablo II.2.5 ve Grafik II.2.3) yılında bono ile iç borçlanmaya ağırlık verilmiģ ve bono ile iç borçlanmanın GSMH'ya oranı geçen yıla göre artarak, yüzde 3,5 oranından, yüzde 6,2 ye yükselmiģtir. Hazinenin kullanabileceği kısa vadeli avans limiti 1997 yılında, geçmiģ yıl ve cari yıl genel bütçe ödenekleri farkının yüzde 6'sı iken, bu oran 1998 yılı için yüzde 3 e inmiģtir yılında Merkez Bankası ve Hazine arasında imzalanan Protokol e uygun olarak, Hazine 1997 yılının ikinci yarısından itibaren kısa vadeli avans kullanmamıģ ve biriken hesabı geri ödemiģtir yılında, Hazine, Merkez Bankası ndan 200 trilyon Türk lirası kısa vadeli avans hakkına sahip olmakla beraber, bu kaynağı bütçe finansmanı amacı ile kullanmamıģtır. Hazine 1998 yılının Eylül, Ekim ve Aralık aylarında, özellikle maaģ ödemeleri zamanında, kısa süreli olarak bu hesaba baģvurmuģ ve ay içinde kısa vadeli avans hesabı sıfırlanmıģtır (Tablo II.2.6) yılında 723 trilyon Türk lirası kullanım ve 79,5 trilyon Türk lirası devirli krediler olmak üzere dıģ borç sağlanmıģ ve son üç yılda olduğu gibi net geri ödeme yapılmıģtır. Bu miktar 1 katrilyon Türk lirası olup, GSMH'nın yüzde 2'si oranındadır (Tablo II.2.6 ve Grafik II.2.3). GRAFĠK II.2.3 KONSOLĠDE BÜTÇE FĠNANSMANI

57 (Yıl BaĢına Göre Kümülatif) Kaynak: HM. TABLO II.2.6 KONSOLĠDE BÜTÇE DENGELERĠ VE FĠNANSMAN GÖSTERGELERĠ Program (Trilyon Türk lirası) Bütçe Dengesi(1) -152,2-316, , , , ,8 Nakit Dengesi(1) -151,9-294, , , , ,5 Faiz DıĢı Bütçe Dengesi(1) 146,1 259,5 259,3 37, , ,8 Faiz DıĢı Nakit Dengesi(1) 146,4 281,7 229,7 57, , ,1 ĠĢlevsel Bütçe Dengesi (1) 106,0 160,6-258,8-756,9 666,4 (Yüzde)(2) Bütçe Dengesi/GSMH -3,9-4,0-8,3-7,6-8,1-7,0 Nakit Dengesi/GSMH -3,9-3,7-8,5-7,6-8,1-7,2 Faiz D.Bütçe Deng./GSMH 3.8 3,3 1,7 0,1 3,9 4,7 Faiz D.Nakit Deng./GSMH 3,8 3,6 1,5 0,2 3,9 4,5 ĠĢlevsel Büt. Deng./GSMH 2,7 2,0-1,7-2,6 1,3 DıĢ Borçlanma(net)/GSMH -1,7-1,0-0,9-1,5-0,9-2,0 Devlet Tahvili(net)/GSMH -1,8 1,1 1,8 5,1 11,2 2,5

58 Hazine Bonosu(net)/GSMH 6,3 2,5 5,3 3,5-2,6 6,2 Kısa V.Avans(net)/GSMH 1,3 1,2 1, Diğer Finansman/GSMH -0,2-0,03 0,6 0,5 0 0,5 (1) (-) iģareti açığı, (+) iģareti fazlayı göstermektedir. ĠĢlevsel bütçe dengesi, faiz dıģı dengeye reel faiz ödemelerinin eklenmesi ile bulunmaktadır. (2) GSMH, DPT 1998 yıl sonu tahminidir. TABLO II.2.7 ĠġLETMECĠ KĠT LERĠN FĠNANSAL GÖSTERGELERĠ (Yüzde) (1) ĠĢletmeci KĠT'lerin Kamu Kesimi Nakit Finansman Gereksinimi Ġçindeki Payı 0,9 8,7 13,9 TMO, TġF ve TEKEL'in Nakit Finansman Gereksinimi / ĠĢl.KĠT Nakit Finansman Durumu (2) 7,3 1,9 1,1 TMO, TġF ve TEKEL'in Kamu Kesimi Nakit Finansman Gereksinimi Ġçindeki Payı 6,7-16,1-15,9 GSMH'ya Oranlar ĠĢletmeci KĠT'lerin Nakit Finansman Gereksinimi/GSMH 0,1 0,7 1,2 TMO, TġF ve TEKEL'in Nakit Finansman Gereksinimi/GSMH 0,6-1,2-1,4 TMO, TġF ve TEKEL'e yapılan Bütçe Transferleri/GSMH 0,03 0,07 0,06 (1) DPT gerçekleģme tahmini. (2) ÖzelleĢtirme Kapsamındaki KuruluĢlar dahil. KĠT'lerin finansman dengesinde, GSMH ya oran olarak, 1995 yılından beri binde 2 ile binde 5 arasında verilen fazla, 1998 yılında yüzde 1,3 oranında açığa dönmüģtür. KĠT lerin finansman dengesindeki bu açık ĠĢletmeci KĠT'lerden kaynaklanmaktadır yılında binde 6 oranında gerçekleģen özelleģtirme kapsamındaki kuruluģlar hariç ĠĢletmeci KĠT lerin finansman gereksiniminin, 1998 yılında yüzde 1,3 e çıkması beklenmektedir. ĠĢletmeci KĠT lerin finansman gereksiniminin artmasına tarımsal ürün destekleme alımı yapan KĠT ler neden olmuģtur. ĠĢletmeci ve özelleģtirme kapsamındaki KĠT ler dahil olmak üzere, görev zararlarının artması, personel harcamaları ve iģletme zararları KĠT borçlanma gereğini arttıran faktörlerdir yılında ĠĢletmeci KĠT lerin borçlanma gereği finansmanının, GSMH ya oran olarak, yüzde 1,5 lik kısmının net iç borçlanma, binde 2 lik kısmının ise dıģ borçlanma ile sağlanması beklenmektedir. ÖzelleĢtirme kapsamındaki KĠT lerin 1998 yılında binde 1 oranında finansman fazlası vermesi beklenmektedir.

59 1998 yılında ĠĢletmeci ve Mali KĠT ler, blok satıģ, halka arz, uluslararası halka arz, tesis ve varlık satıģı veya devri ile özelleģtirilmiģ, GSM Lisans devri ile birlikte toplam 3,1 milyar ABD doları tahsilat yapılmıģtır yılı konsolide bütçesinden ĠĢletmeci KĠT lere yapılan transferlerin, GSMH ya oranı binde 3 olarak gerçekleģmiģtir. Bütçe transferleri dahil edildiğinde, GSMH ya oran olarak, yüzde 1,3 olan ĠĢletmeci KĠT lerin finansman açığı, bütçe transferleri hariç tutulduğunda yüzde 1,7 ye çıkmaktadır. Fonlar'ın finansman dengesinin 1998 yılında 76 trilyon Türk lirası açık vererek, GSMH ya oranının binde 1 düzeyinde olması beklenmektedir yılında Sosyal Güvenlik KuruluĢları'nın gelir gider farkının GSMH ya oranı artarken, bütçeden bu kuruluģlara yapılan transferlerin GSMH ya oranının yüzde 2,2 ye yükselmesi beklenmektedir. Bütçeden SSK na, GSMH ya oran olarak, binde 9, Bağ-Kur a binde 8, Emekli Sandığı na ise binde 5 transfer yapılmıģ, bu Ģekilde finansman açığı kapatılmıģtır. Mahalli idareler; belediyeler, il özel idareleri, su ve kanalizasyon idareleri ve Ġller Bankasını kapsamaktadır. Mahalli idarelerin finansman açığı 1997 yılında olduğu gibi GSMH nın binde 3 ü kadardır. II.2.2. Tarımsal Destekleme Hububat, Ģeker pancarı ve tütün dıģındaki ürünlerin devlet destekleme alımları kapsamı dıģında bırakılmasına 1998 yılında da devam edilmiģtir. Tarım SatıĢ Kooperatifleri Birliklerinin (TSKB) satın aldığı ürünler destekleme alımları dıģında bırakılmıģ, bu kuruluģların finansman gereksinimi Destekleme Fiyat Ġstikrar Fonu ndan karģılanmaya çalıģılmıģtır. Destekleme alımları kapsamındaki ürünler için üreticilere yapılan ödemelerin, 1997 yılına göre, yüzde 146 oranında artarak, 1998 yılında 785 trilyon Türk lirası olarak gerçekleģmesi beklenmektedir. TSKB nin yaptığı alımlar da gözönüne alındığında üreticilere yapılan ödemelerin 1,2 katrilyon Türk lirasına ulaģacağı tahmin edilmektedir. Destekleme alımları için yapılan ödemelerin GSMH içindeki payı 1997 yılında yüzde 1 den, 1998 yılında yüzde 1,4 e çıkmıģtır. Bu oran TSKB alımları ile birlikte GSMH nın yüzde 2,3 ne ulaģmaktadır. Tarımsal destekleme alım fiyatları, 1998 yılında ortalama olarak enflasyon oranı kadar artmıģtır. Tarımsal destekleme alım miktarları, tarımsal üretimdeki artıģ nedeniyle program düzeyinin üzerinde gerçekleģmiģtir. Bu durum, tarımsal destekleme alımları yapan ĠĢletmeci KĠT lerde stokların artmasına neden olmuģtur yılında Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ve TEKEL e bütçeden transfer yapılmazken, Türkiye ġeker Fabrikalarına (TġF) 31 trilyon Türk lirası tutarında transfer yapılmıģtır. Tarımsal destekleme amacıyla bütçeden gerçekleģtirilen transferlerin toplam olarak 193 trilyon Türk lirası olması beklenmektedir yılında tarımsal destekleme alım ödemeleri bütçeden transferler yerine, kamu bankaları aracılığı ile sağlanmıģtır. ĠĢletmeci KĠT finansman gereksiniminin 1998 yılında 713 trilyon Türk lirası olması beklenirken, TMO, TġF ve TEKEL'in toplam finansman gereksiniminin 736 trilyon Türk lirasına ulaģması beklenmektedir. Böylece, bu üç KĠT in toplam ĠĢletmeci KĠT nakit finansman gereksinimine oranının yüzde 1,1 olması beklenmektedir (Tablo II.2.7). 1998

60 yılında ĠĢletmeci KĠT ler içinde, özellikle tarımsal desteklemeden sorumlu KĠT lerin finansman gereksiniminin GSMH ya oranı artmaktadır. TABLO II.2.8 MERKEZ BANKASI TARIMSAL KREDĠLERĠ (Milyar Türk lirası) 1996 % Değ % Değ % Değ. Kamu Sektörü TMO 0,0-0,0-0,0 - TġF 0,0-0,0-0,0 - Kamu Sek.Kredi. Ġçindeki Payı Özel Sektör Tarım Kredi Kooperatifleri 7 147,6-38, ,6 0, ,6 0,0 Diğer 55,0 0,0 55,0 0, ,0 Özel Sek. Kredi. Ġçindeki Payı 93,7 0,0 93,8 0,0 95,5 0,0 Genel Toplam 7 202,6-38, ,6 0, ,6 0,0 TCMB Ġç Kredileri Ġçindeki Payı 1,9-2,1-95,5 - Kaynak: TCMB. Merkez Bankasının sağladığı tarımsal kredilerin, Merkez Bankası toplam iç kredileri içindeki payı, 1996 yılında yüzde 1,9, 1997 yılında ise yüzde 2,1 olarak gerçekleģmiģtir yılında Merkez Bankası kamuya kredi açmamıģ, toplam iç krediler ise özel sektöre Tarım Kredi Kooperatifleri yolu ile açılan kredilerle sınırlı kalmıģtır yılında Merkez Bankası TMO ve TġF'na tarımsal kredi sağlamamıģtır. Merkez Bankası'nın, Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla özel sektöre sağladığı tarımsal krediler, 1998 yılında, 1997 yılına göre değiģmeyerek 7,1 trilyon Türk lirası olarak gerçekleģmiģtir. Merkez Bankasının özel sektöre açtığı diğer krediler çerçevesinde, ġekerbank aracılığıyla kullandırılan kredilerin 1996 yılı sonundaki 55 milyar Türk liralık bakiyesi, 1998 yılı sonunda da aynı düzeyde kalmıģtır (Tablo II.2.8). II.2.3. Ġç Borçlanma Toplam iç borç stoku, 1998 yılında 1997 yılına göre, yüzde 84,8 oranında artarak 11,6 katrilyon Türk lirası olmuģtur yılında iç borç stokunun GSMH'ya oranı, 1997 yıl sonuna göre binde 2 puan artarak yüzde 21,5 olarak gerçekleģmiģtir. Tahkim hariç iç borç anapara ve faiz stoku ise, 1997 yılında 10,5 katrilyon Türk lirası düzeyinden, 1998 yılında 15,9 katrilyon Türk lirasına ulaģtığı görülmektedir. Anapara ve faiz

61 stokunun 1997 yılında yüzde 35,7 olan GSMH ya oranı, 1998 yılında, faiz stokunun hesaplanmasında endeksli devlet iç borçlanma senetleri faizlerinin gözönüne alınmaması nedeniyle yüzde 30 a gerilemiģtir. Nakit bono ve tahvillerin toplam iç borç stoku içindeki payı, 1998 yılında, geçen yıla göre 8 puan artarak yüzde 81,9 olarak gerçekleģmiģtir. Nakit dıģı bono ve tahvillerin toplam iç borç stoku içindeki payı, 1997 yılında yüzde 20,7 iken, 1998 yılında yüzde 18,1 e gerilemiģtir. Hazinenin iç piyasaya olan nakit borcuna ABD doları bazında bakıldığında, bu tutarın 1997 yılı sonundaki 22,7 milyar ABD doları düzeyinden, 1998 yılında 30,4 milyar ABD doları düzeyine ulaģtığı gözlenmektedir. Bonoların, iç borç stoku içindeki payı, 1998 yılında 1997 yılına göre 12,5 puan artarak yüzde 50,3 e çıkmıģtır. Tahvillerin iç borç anapara stoku içindeki payı ise, yine aynı dönemde yüzde 56,8 den yüzde 49,7 ye gerilemiģtir (Tablo II.2.9). Ġhraç edilen bono ve tahvillerin 1998 yılı itibariyle yüzde 86,8 ini bankalar, yüzde 8'ini resmi kurumlar, yüzde 3,9'unu da özel sektör satın almıģtır. TABLO II.2.9 NAKĠT TAHVĠL ve BONO ANAPARA STOKUNUN VADE YAPISI (Trilyon Türk lirası) Yüzde Yüzde 1997 Dağılım 1998 Dağılım Bono Toplamı 2375,0 39,9 5695,9 49,0 3 Ay Vadeli 0,0 0,0 0,0 0,0 6 Ay Vadeli 237,0 4,0 1642,6 14,1 9 Ay Vadeli 171,0 2,9 1711,3 14,7 Halka Satılan 0,0 0,0 0,0 0,0 (3,6 ve 9 Ay Vadeli) Kırık Vade 1966,0 33,1 2342,2 20,2 Tahvil Toplamı 2267,9 38,1 3815,8 32,9 1 Yıl Vadeli (1) 298,0 5,0 2447,4 21,1 Kırık Vade 748,0 12,6 95,7 0,8 1,5-5 Yıl Vadeli 1382,0 19,5 1362,2 9,9 Toplam Stok (2) 5945,8 100, ,9 100,0 Kaynak: HM (1) Halka satılan 1 yıl vadeli senetleri de kapsamaktadır. (2) Toplam stok; bono, tahvil, konsiye satıģ, özel amaçlı tahviller, tahkim tahvilleri, ikraz tahvilleri, hesaben tahviller ve döviz büfeleri hesabını

62 kapsamaktadır yılı baģından itibaren Hazine, aylık ihale iç borçlanma programı ve üç aylık nakit programı açıklamaya baģlamıģtır. Bu açıklamalar piyasaları olumlu yönde etkileyerek belirsizliği azaltıcı bir rol oynamıģtır. Hazine genel olarak ihale programında miktar ve vade üzerinde belirlediği limitler dahilinde kalmıģ, ancak küresel krizin meydana geldiği günlere rastlayan ihalede yüksek faiz talebi gelmesi nedeniyle öngörülen miktarın altında borçlanmıģ, 18 Ağustos tarihli 1 yıl vadeli ihalenin vadesini kısaltarak 3 aya indirmiģtir yıl sonuna göre, ihale yoluyla yapılan, net satıģ miktarı ile ağırlıklandırılmıģ stopajsız ortalama bileģik iç borç faiz oranları, 1998 yılının Ocak ayından itibaren düģme eğilimine girmiģtir. Mayıs ayında bu eğilim hızlanmıģ, Temmuz ayında ise en düģük faiz oranı yüzde 77 olarak gerçekleģmiģtir. Ancak, küresel krizin ortaya çıkması ile yabancı sermaye çıkıģı baģlamıģ, vergi reform yasasının kabul edilmesi ile birlikte piyasalarda tedirginlik yaģanmıģtır. Ayrıca, seçimin gündeme gelmesiyle birlikte politik belirsizliğin de artması faiz oranlarının Ağustos ayından itibaren hızla yükselmesine neden olmuģtur yılı Kasım ayından itibaren yüzde 12 olarak hazine bonosu ve devlet tahvillerine uygulanan stopaj oranı, 1 Ocak 1998'den geçerli olmak üzere yüzde 6'ya indirilmiģ, repo gelirlerine de yüzde 6 oranında stopaj konulmuģtur. Ancak, 1 Ekim 1998 tarihinden itibaren bu kamu kağıtları üzerindeki stopaj vergisi uygulaması kaldırılmıģtır. Bununla beraber, tekli fiyat sistemi uygulamasından çoklu fiyat sistemi ile ihale uygulamasına geçilmiģtir. Hazine, ayrıca, piyasaları derinleģtirmek için yılın son aylarında azalan vadeli, aynı gün itfalı senet satıģı gerçekleģtirmiģtir. Ġhale ile yapılan iç borçlanmanın ağırlıklı ortalama vadesi, 1998 yılının ilk üç ayında yaklaģık 5,5 ay olarak gerçekleģmiģtir. Enflasyonun yavaģlaması, Hazinenin açıkladığı program ile uyumlu olarak iç borçlanmayı sürdürmesi, IMF ile yapılacak anlaģmanın ön hazırlıklarının yapılması gibi faktörler nedeniyle Nisan-Temmuz ayları arasında vadeler yaklaģık 10 aya kadar uzamıģtır. Ayrıca, TÜFE endeksli kağıtlarda risk primi azalarak yüzde 19 ile yüzde 25 arasında gerçekleģmiģtir. Ağustos ayından itibaren, Rusya krizi ile baģlayan küresel kriz nedeniyle likidite talebi artmıģ ve vadeler kısalmaya baģlamıģtır. Ağustos ve Eylül aylarında gerçekleģtirilen ihalelerde ortalama vade 6,3 aya inmiģ, TÜFE endeksli senetlerin risk primi yüzde 30 a yükselmiģtir. Ekim ayından itibaren iç borçlanmanın vadesi uzamıģ ve Aralık ayında 8,9 ay olarak gerçekleģmiģtir. Hazine, 1998 yılında ihalenin yanısıra, halka arz ve doğrudan satıģ yöntemlerini de iç borçlanmada kullanmıģtır. Halka arzlar, TÜFEX yüzde 20, üç ayda bir yüzde 21 dönem faizi ödemeli, ve ABD doları cinsinden dönemsel faizi yüzde 3 olan 1 yıl vadeli tahvil satıģı olarak gerçekleģtirilmiģ, doğrudan satıģlarda ise TÜFE ve dövize endeksli borçlanma yapılmıģtır. Ġç borç stokunun ekonomiye göre büyüklüğünün bir göstergesi olan, tahkim hariç tahvil ve bono anapara stokunun GSMH içindeki payı, 1998 yılında geçen yıla göre 2 puan yükselerek yüzde 19,3 olmuģtur. Ġç borç stokunun piyasalar üzerindeki baskısını yansıtan göstergeler olarak incelenen stokun para arzları ve banka pasiflerine oranı 1998 yılında 1997 yılına göre artmaktadır (Tablo II.2.10).

63 TABLO II.2.10 TAHVĠL VE BONO ANAPARA STOKUNUN (1) ÇEġĠTLĠ EKONOMĠK VE PARASAL BÜYÜKLÜKLERLE KARġILAġTIRILMASI (Yüzde) Anapara/GSMH (2) 14,0 14,6 18,5 17,3 19,3 Anapara/M2 84,6 90,0 99,2 89,3 94,2 Anapara/M2Y 42,8 43,5 50,5 47,4 52,6 Anapara/TL Pasif (3) 60,1 64,5 71,5 54,9 (4) 56,7 (5) Anapara/Toplam Pasif (3) 29,4 30,3 34,1 25,5 (4) 30,8 (5) Anapara+Faiz/GSMH (2) 22,2 23,7 32,8 35,7 30,0 Anapara+Faiz/M2 134,6 146,6 175,6 185,3 146,4 Anapara+Faiz/M2Y 68,0 70,9 89,4 98,3 81,8 Anapara+Faiz/TLPasif (3) 95,6 105,0 126,5 106,5 (4) 87,1 (5) Anapara+Faiz/ToplamPasif (3) 46,7 49,8 60,3 49,4 (4) 47,3 (5) Kaynak: HM, TCMB. (1) Tahkim hariç. Endeksli DĠBS lerinin faizleri yer almamaktadır. (2) GSMH, DPT 1998 yılsonu tahminidir. (3)TL ve toplam pasifler, bankacılık sisteminin özkaynakları dıģındaki pasifleridir. (4) 1997 yılı Ekim ayı sonundaki pasif değerleri kullanılarak hesaplanmıģtır. (5) 1998 yılı Ekim ayı sonundaki pasif değerleri kullanılarak hesaplanmıģtır. ĠSKONTOLU DEVLET ĠÇ BORÇLANMA SENETLERĠ ĠÇĠN HAZĠNE ĠHALE PROGRAMI VE GERÇEKLEġMELERĠ PROGRAMLANAN GERÇEKLEġEN TARĠHĠ VADE MĠKTAR SATILAN(1) SATILAN(2) OCAK ay ,6 370, GerçekleĢmedi ġubat gün ,7 413, gün ,2 374, gün GerçekleĢmedi MART gün ,0 419, gün ,0 245,4

64 gün ,4 533, yıl GerçekleĢmedi NĠSAN ay ,5 311, yıl GerçekleĢmedi ay ,1 363,2 MAYIS yıl ,0 244, ay ,3 435, yıl GerçekleĢmedi HAZĠRAN ay ,1 444, ay ,5 403, yıl ,8 277,2 TEMMUZ ay ,9 273, ay ,6 355, yıl ,1 291,2 AĞUSTOS ay ,4 394, ay ,6 29, ay olarak değiģtirilmiģtir ,6 260,6 EYLÜL ay ,7 424, ay ,8 377, ay ,4 396,4 EKĠM ay ,1 71, ay ,3 KASIM ay ,4 505, ay ,3 84, ay ,7 332,6 ARALIK gün ,9 544, gün ,2 313, gün ,3 95,7

65 gün ,0 174,7 (1) Net satılan, trilyon Türk lirası. (2) Ortalamadan satıģlar dahil edilmiģtir, trilyon Türk lirası. Hazine MüsteĢarlığı 1998 yılı baģından itibaren aylık olarak ihale programı ilan etmeye baģlamıģtır. Yılın ilk beģ ayında programlanan ihalelerden beģini gerçekleģtirmemiģtir. Hazine MüsteĢarlığı yıl genelinde ortalamadan yapılan satıģlar hariç olarak belirlediği miktar hedeflerine uymuģtur. Küresel krizin hazine ihalelerine yansıması 11 Ağustos 1998 tarihinde yapılan ihalede görülmektedir. Krizden dolayı artan risk primi, hızlı yabancı sermaye çıkıģı, beraberinde yüksek faizi getirmiģ ve Hazine ihale miktarını programlananın altında kesmiģtir. Krizin etkileģimleriyle beraber, yürürlüğe giren vergi reformunun piyasalar üzerinde yarattığı baskıdan ötürü, Ağustos ayına kadar yüzde 80 ler civarında gerçekleģen iç borçlanma faizlerinin yüzde 140 lar seviyesine çıktığı görülmektedir. Ağustos ayından sonra Hazine yine önceden ilan edilen limitler dahilinde, ancak daha yüksek faizle borçlanmıģtır. II.3. ÖDEMELER DENGESĠ VE DIġ BORÇLANMA II.3.1. Ödemeler Dengesi (1) GSMH, 1995 ve 1997 yılları arasında kalan dönemde potansiyel üretim düzeyinin üzerinde bir büyüme kaydetmiģ ve yatırımlar hızla artmıģtır. Bu eğilim, 1998 yılının ilk üç aylık döneminde devam etmiģtir. Ancak, 1997 yılı sonunda Asya krizinin olumsuz etkilerinin ortaya çıkması ile birlikte Nisan ayından itibaren ihracat performansında gerileme ortaya çıkmıģtır. Diğer taraftan, yıl baģından itibaren uygulamaya konulan ekonomik politikalarla birlikte vergi gelirleri artmıģ, dolayısıyla özel harcanabilir gelir düģerek özel tüketim ve yatırım harcamalarının daralmasına neden olmuģtur. Bu dönemde, kamunun yüksek borçlanma gereği ve Rusya krizine bağlı olarak Ağustos ayında yaģanan sermaye çıkıģı faiz oranlarını artırarak özel kesimin yatırım eğiliminin gerilemesine neden olmuģtur. Ġç ve dıģ talep daralmasının yaģandığı bu dönemde ithalat ve ihracat artıģ hızları yavaģlamıģ, ancak gerçekleģen dıģ ticaret açığı görünmeyen kalemlerden elde edilen net gelirler ile büyük ölçüde kapanmıģtır yılı Ocak-Kasım döneminde cari iģlemler dengesi 1,8 milyar ABD doları düzeyinde fazla vermiģtir. Bu dönemde sermaye hareketlerinde 925 milyon ABD doları net giriģ olmuģ ve resmi rezerv artıģı 811 milyon ABD doları düzeyinde gerçekleģmiģtir (Tablo II.3.1). TABLO II.3.1 ÖDEMELER DENGESĠ (Milyon ABD doları) (1) 1998 (1)

66 Cari ĠĢlemler DıĢ Ticaret Dengesi (Bavul Ticareti) (8 842) (5 358) (3 517) Görünmeyen Hizmetler ve KarĢılıksız Transferler Sermaye Hareketleri (Rezerv hariç) Net Hata ve Noksan Resmi Rezerv (DeğiĢim) Kaynak: TCMB (1) Ocak-Kasım dönemini kapsamaktadır. (1) Ġncelemeler Ocak-Kasım dönemini kapsayan ödemeler dengesi tablosuna dayanmaktadır. II.3.1.A. Cari ĠĢlemler Ġthalat harcamaları (CIF) 1998 yılı Ocak-Kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,5 oranında azalarak 41,7 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleģmiģtir. Ġhracat gelirleri ise aynı dönemde, bavul ticaretindeki gerileme nedeniyle yüzde 6,5 oranında azalarak 27,8 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleģmiģtir. DıĢ ticaret kalemlerindeki bu geliģmeler sonucunda dıģ ticaret açığı aynı seviyede kalmıģtır. GSMH artıģ hızının yılın ikinci üç ayından itibaren azalması, buna bağlı olarak üretim ve yatırım artıģının gerilemesi ithalat harcamalarındaki nominal gerilemenin temel nedenleri olarak gösterilebilir. Ġthalat harcamalarının ana mal gruplarına göre dağılımı incelendiğinde, sermaye ve ara malları ithalatının sözkonusu dönemde sırasıyla yüzde 3,1 ve yüzde 6,2 gerilediği, tüketim malları ithalatının ise yüzde 1,8 arttığı görülmektedir. Ġthalat harcamalarındaki gerileme Ağustos ayından itibaren yüksek oranlara ulaģmıģtır (Tablo II.3.2). Türkiye nin dıģ ticaret hacminin yaklaģık yarısını Avrupa Birliği üyesi ülkeler oluģturmaktadır. Bu nedenle, bu ülkelerle yaptığımız ticaret toplam dıģ ticaretin yönünü belirlemektedir yılı Ocak-Kasım döneminde AB'ne yapılan ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6,3 oranında artarken, bu ülkelerden yapılan ithalat yüzde 2,1 azalmıģtır. Diğer taraftan, Asya ülkeleri ve Rusya'da yaģanan mali krizler bu ülkelere olan ihracatımızın önemli oranda daralmasına sebep olmuģtur. Aynı dönemde OECD üyesi olmayan Asya ülkelerine yapılan ihracat yüzde 48,7 daralırken, Rusya Federasyonu'na yapılan ihracat yüzde 35,3 azalmıģtır. Bağımsız Devletler Topluluğu'na yapılan ihracatta da yüzde 26,6 gerileme izlenmektedir yılında Türk lirasının reel olarak değer kaybetmesine karģın ihracat hacmindeki azalıģın sürmesi, ihracat gelirlerinin reel kur değiģimlerine duyarlılığının az olduğunu, dıģ talep geliģmelerinin ise belirleyici faktör olduğunu

67 göstermektedir (Tablo II.3.3 ve Tablo II.3.4). TABLO II.3.2 ĠTHALATIN ANA MAL GRUPLARINA GÖRE DAĞILIMI (Milyon ABD doları) Yüzde Yüzde Yüzde 1997 (1) Pay 1998 (1) Pay DeğiĢim Toplam Ġthalat (CIF) , ,0-4,5 Sermaye Malları , ,5-3,1 Ara Malları , ,1-6,2 Tüketim Malları , ,6 1,8 Diğerleri 291 0, ,8 15,8 Kaynak: DĠE (1) Ocak-Kasım dönemini kapsamaktadır. TABLO II.3.3 REEL EFEKTĠF DÖVĠZ KURU (1) (1987=100) (1990=100) ,8 118, ,6 127, ,8 104, ,4 97, ,9 105, ,4 108, ,9 109, ,1 124, ,9 122, ,8 120,5 1997Q1 96,7 116,6

68 Q2 97,1 117,1 Q3 95,1 114,6 Q4 93,6 112,9 1998Q1 94,2 113,6 Q2 96,7 116,6 Q3 94,3 113,7 Q4 (tahmin) 96,4 116,4 Kaynak: TCMB, DĠE ve IFS (1) Dönem sonu verileridir. Hesaplamalarda ABD doları ve Alman markı TCMB döviz alıģ kurlarının aylık ortalama değerleri ve Türkiye ile yabancı ülkelerin toptan eģya fiyat endeksleri kullanılmıģtır. Endeks hesaplamasında ağırlıklar ABD doları için bir, Alman markı için bir buçuk olarak belirlenmiģtir. Endeks değerinin düģmesi Türk lirasının söz konusu paralar karģısında reel olarak değer kazandığını göstermektedir. Türkiye'de toplam ihracat gelirlerinin önemli bir alt kalemi de bavul ticaretidir. Yabancı ziyaretçilerce yurt dıģında satmak üzere Türkiye den mal satın alınması olarak tanımlanan ve Sovyetler Birliği nin dağılmasından sonra baģlayan bavul ticareti son iki yılda azalma eğilimine girmiģtir. Bu ticaretin boyutunu saptamak amacıyla yapılan anket çalıģması sonucunda, 1997 yılı Ocak-Kasım döneminde 5,4 milyar ABD doları olarak belirlenen bavul ticareti geliri, 1998 yılı aynı döneminde 3,5 milyar ABD doları olarak saptanmıģtır. Bavul ticaretini de kapsayan dıģ ticaret açığı 1998 yılı Ocak-Kasım döneminde 13,5 milyar ABD doları düzeyindedir. Bu dönemde görünmeyen kalem ve karģılıksız transfer iģlemlerinden net 15,4 milyar ABD doları düzeyinde cari gelir elde edilmiģ, bunun sonucunda cari iģlem dengesi 1,8 milyar ABD doları fazla vermiģtir. Görünmeyen kalem gelirleri içinde yer alan turizm gelirleri 1998 yılı Ocak-Kasım döneminde 7 milyar ABD doları düzeyini korumuģtur. Bu dönemde kiģi baģı ortalama harcamada artıģ gerçekleģirken gelen turist sayısında azalıģ olmuģtur. Faiz gelirleri yüzde 30,2, navlun, taģımacılık ve müteahhitlik hizmet gelirleri ile özel ve resmi hizmet gelirlerini içeren diğer gelirler yüzde 33,7 artmıģtır. Gider kalemlerinden dıģ borç faiz ödemeleri yüzde 8,7, turizm giderleri yüzde 3,1 artarken, navlun, diğer taģımacılık, kâr transferleri ile resmi ve özel hizmet giderlerini içeren diğer giderler yüzde 16,4 artmıģtır. KarĢılıksız transferlerden elde edilen net gelirler 1998 yılı Ocak-Kasım döneminde 1997 yılının aynı dönemine göre yüzde 18,8 artmıģtır. Bu artıģın en önemli nedeni iģçi gelirlerinin yüzde 28,9 artarak 4,9 milyar ABD dolarına yükselmesidir. TABLO II.3.4 ĠTHALAT VE ĠHRACATIN ÜLKE GRUPLARINA GÖRE DAĞILIMI (Milyon ABD doları) Yüzde Yüzde Yüzde

69 1997 (1) Pay 1998 (1) Pay DeğiĢim Toplam Ġthalat , ,0-4,5 OECD Ülkeleri , ,6-3,0 (AB Ülkeleri) (22 204) (50,9) (21 746) (52,2) (-2,1) Avrupa ve BDT Ülkeleri , ,2 0,7 Afrika Ülkeleri , ,9-15,6 Amerika Ülkeleri 728 1, ,6-6,2 Orta Doğu Ülkeleri , ,3-27,3 Diğer Asya Ülkeleri , ,8 5,2 Diğer Ülkeler 824 1, ,6-18,7 Toplam Ġhracat , ,0-0,4 OECD Ülkeleri , ,2 5,6 (AB Ülkeleri) (11 173) (46,8) (11 873) (50,0) (6,3) Avrupa ve BDT Ülkeleri , ,6-18,6 Afrika Ülkeleri , ,6 41,5 Amerika Ülkeleri 188 0, ,9 8,0 Orta Doğu Ülkeleri , ,2-6,2 Diğer Asya Ülkeleri , ,3-48,7 Diğer Ülkeler 929 3, ,2 7,9 Kaynak: DĠE. (1) Ocak-Kasım dönemini kapsamaktadır. GÜNEYDOĞU ASYA VE RUSYA KRĠZLERĠNĠN TÜRKĠYE NĠN DIġ TĠCARETĠNE ETKĠLERĠ Güneydoğu Asya ülkelerinde 1997 yılının ikinci yarısında ve Rusya da 1998 yılı Ağustos ayında ortaya çıkan ve global nitelik kazanan mali kriz Türkiye yi olumsuz etkilemiģtir. Güneydoğu Asya krizinin üçüncü ülkeler üzerindeki etkileri doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki yönden incelenebilir. Asya ülkelerinin devalüasyon sonrasında rekabet avantajı kazanarak ihracatlarını artırması doğrudan etki olarak tanımlanırken, özellikle ticari rakip oldukları ülkelerin ihracatlarını daraltmaları dolaylı etki olarak görülmektedir. Bu çerçevede, 1998 yılı geliģmeleri incelendiğinde, Güneydoğu Asya ülkelerindeki devalüasyonun Türkiye nin bu

70 ülkelere olan ihracatını azaltıcı, bu ülkelerden olan ithalatını ise artırıcı yönde etkilediği izlenmektedir yılı Ocak-Kasım döneminde OECD üyesi olmayan Asya ülkelerine yapılan ihracat yüzde 48,7 azalırken bu bölgeden yapılan ithalat yüzde 5,2 artmıģtır. Diğer taraftan, Güneydoğu Asya krizinin dolaylı etkisi değerlendirilirken Türkiye nin dıģ ticaretinde olumsuz bir geliģme izlenmemektedir. Nitekim, Asya ülkelerinin ve Türkiye nin önemli ticaret pazarı olan OECD bölgesine Türkiye nin ihracatı 1998 yılının ilk onbir ayında yüzde 5,6 artmıģtır. Ağustos ayında Rusya da yaģanan mali kriz 1998 yılında Türkiye nin dıģ ticaretini olumsuz etkileyen ikinci önemli olaydır. Rusya Federasyonu 1997 yılında Almanya dan sonra en çok ihracat yaptığımız ikinci ülkedir. Ancak, 1998 yılı Ocak-Kasım döneminde Rusya Federasyonu na yapılan ihracat yüzde 35,3 azalmıģtır. Bu ülkeye yapılan ihracatın dağılımı incelendiğinde, Türkiye nin büyük ölçüde tüketim malları sattığı görülmektedir. Tüketim malları arasında ise en çok yarı dayanıklı tüketim malları, dayanıksız tüketim malları ve esası yiyecek ve içecek olan iģlenmiģ tüketim malları ilk sıraları almaktadır. Diğer taraftan, Türkiye nin Rusya Federasyonu ndan yaptığı ithalat 1998 yılı Ocak-Kasım döneminde geçen yılın aynı dönemindeki düzeyini korumuģtur. Rusya Federasyonu ndan satın alınan mallar büyük ölçüde aramallarından oluģmaktadır. Rusya Federasyonu nda yaģanan mali kriz Türkiye nin bavul ticaretini etkilemiģtir. Mali kriz bavul ticareti üzerinde gelir ve ikame etkisi yaratmıģtır. Rusya da gerçekleģen devalüasyon sonrası halkın gelir düzeyinin düģmesi alım gücünü düģürürken tüketimin de daha ucuz mallara kaymasına yolaçmıģtır. Yapılan anket sonuçları 1998 yılı Ocak-Kasım döneminde bavul ticaretinin yüzde 34,4 azaldığını, dolayısıyla gelir etkisinin ikame etkisinden baskın olduğunu göstermektedir. II.3.1.B. Sermaye Hareketleri Enflasyonun düģüģ eğilimi içerisinde olması ve reel kurların istikrarlı seyri 1998 yılının ilk altı ayında olumlu beklentilerin oluģmasına ve sermaye giriģlerinin yaģanmasına sebep olmuģtur. Ancak, Ağustos ayı baģında Rusya da yaģanan mali kriz ile birlikte yabancı yatırımcıların yükselen piyasalardan çıkıģı baģlamıģ ve bu geliģme Türkiye yi sermaye giriģi açısından olumsuz etkilemiģtir. Ġlk altı ayda 7,8 milyar ABD doları net sermaye giriģi gerçekleģirken, Temmuz-Kasım döneminde 6,9 milyar ABD doları sermaye çıkıģı olmuģtur. Net sermaye giriģleri 1998 yılının ilk onbir ayında 925 milyon ABD doları olarak gerçekleģirken, resmi rezerv artıģı 811 milyon ABD doları olmuģtur. Kısa vadeli sermaye hareketlerinde net 2,9 milyar ABD doları giriģ gerçekleģmiģ, buna karģın doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları ve uzun vadeli sermaye hareketlerinde 1,9 milyar ABD doları çıkıģ görülmüģtür. Uzun vadeli sermaye giriģleri, daha çok, uzun vadeli kredilerden kaynaklanmıģtır. Doğrudan yatırımlar kaynaklı 442 milyon ABD doları sermaye girerken, portföy yatırımlarında net 6,2 milyar ABD doları sermaye çıkıģı olmuģtur. Portföy yatırımlarındaki çıkıģ daha çok yılın ikinci yarısında Rusya daki mali krizle birlikte Hazinenin yurtdıģı piyasalardan tahvil ihracı yoluyla borçlanma imkanının kısıtlanması ve yabancı yatırımcıların menkul kıymet piyasalarından çıkmalarından kaynaklanmıģtır. Buna karģın, sağlanan uzun vadeli krediler net 3,8 milyar ABD dolarıdır.

71 Kısa vadeli sermaye hareketlerinde 1998 yılının ilk onbir ayında 2,9 milyar ABD doları net artıģ gözlenmiģtir. Bu dönemde kısa vadeli sermaye hareketlerinin varlıklar kalemi net 682 milyon ABD doları artmıģtır. Kısa vadeli sermaye hareketleri varlıklar bölümünde yer alan bankaların döviz varlıkları kalemi, Eylül ayında gerçekleģen Mali Milat uygulamasından önemli ölçüde etkilenmiģtir. Bu uygulama nedeniyle artan bankaların döviz rezervleri, ödemeler dengesinde bankalar döviz varlıklarında artıģa sebep olmuģtur. Ancak, bu artıģın önemli ölçüde yurtiçi yerleģiklerin mevduat kaleminden kaynaklanması kısa vadeli varlıklar kalemindeki artıģın karģılık kalemi olarak net hata ve noksan kaleminin artı bakiye vermesine neden olmuģtur. Ekim ayı ile birlikte bankaların döviz rezervlerinin azalması ve eski düzeyine dönmesi bankalar döviz varlıklarını azaltmıģ ve bu durum net hata noksan kaleminde eksi bakiye olarak yansımıģtır. Kısa vadeli yükümlülükler incelendiğinde ise, sağlanan krediler 1997 yılının aynı dönemine göre net olarak 3,2 milyar ABD dolarından 2,1 milyar ABD dolarına azalmıģ ve mevduatlar önemli oranda artmıģtır. Kredi Mektuplu Döviz Tevdiat Hesapları bir önceki yıldaki seviyesini korurken ticari bankaların ve kiģilerin döviz hesaplarını kapsayan diğer Döviz Tevdiat Hesabı kalemi 1,6 milyar ABD doları artmıģtır. II.3.2. DıĢ Borçlar Hazine MüsteĢarlığı 1998 yılı içinde, 1996 yılı ve sonrası için yeni bir dıģ borç serisi yayınlamaya baģlamıģtır. DıĢ borç stoku Eylül 1998 de 1997 nin sonuna göre nominal olarak yüzde 10,9 artarak 101 milyar ABD dolarına yükselmiģtir. Kısa vadeli dıģ borçlar yüzde 20,1 artarak 27,2 milyar ABD dolarına yükselirken orta ve uzun vadeli dıģ borçlar yüzde 7,9 artarak 73,8 milyar ABD dolarına yükselmiģtir. Kısa vadeli dıģ borçların payı bu dönemde artıģ kaydederek yüzde 26,9 seviyesine ulaģmıģtır. Çapraz kurlardaki geliģmeler 1998 in ilk dokuz ayında dıģ borç stokunu artırıcı yönde etkilemiģtir. Bu dönemde, dıģ borç stokunda önemli paya sahip ABD dolarının genel olarak diğer yabancı paralar karģısında değer kaybetmesi dıģ borç stokunda 2,4 milyar ABD doları artırıcı kur etkisi yaratmıģtır (Tablo II.3.5). DıĢ borç stokunda en büyük paya, dıģ borcun yaklaģık yarısını oluģturan, ABD dolarının sahip olduğu görülmektedir. Alman markı ise yüzde 34,2 ile ABD dolarından sonra gelen en önemli yabancı para konumundadır. Üçüncü en büyük pay ise, son dönemde azalma eğiliminde olan Japon yenine aittir. Japon yeninin payı 1998 in Eylül ayında dıģ borçların yüzde 8,7 ini oluģturmuģtur (Tablo II.3.6).

72 GRAFĠK II.3.1 DIġ BORÇ STOKU VE VADE AYIRIMI Kaynak: TCMB. (1) Eylül 1998 itibariyle. TABLO II.3.5 YIL SONLARI ĠTĠBARĠYLE DIġ BORÇ STOKUNA KUR ETKĠSĠ (1) (Milyon ABD Doları) DIġ BORÇ STOKU (3) Dönem Sonu Önceki Yıl Kur Nominal Reel Kuru ile Sonu Kuru ile Farkı(A) Hareket(B) Hareket(C) 1996 (2) Q Q Q Kaynak: TCMB, HM (1) (A) Borç stokunun ilgili dönem sonu kuru ile hesaplanan tutarı ile bir önceki yıl sonu kuru ile hesaplanan tutarı arasındaki farktır, (B) Yıl sonu kuru ile hesaplanan dıģ borç stokunun bir önceki döneme göre artıģ miktarı, (C) Nominal hareket - Kur farkı. (2) 1996 yılında yeni dıģ borç serisi hesaplanmaya baģlandığından, dıģ borcun 1996 yılı için nominal ve reel hareketi hesaplanmamıģtır. (3) Geçici.

73 TABLO II.3.6 DÖVĠZ KOMPOZĠSYONU ĠTĠBARĠYLE DIġ BORÇ STOKUNA KUR ETKĠSĠ (1) (Milyon ABD doları) Q3 (2) Yıl Sonu Kuru ile(a) Önceki Yıl Kuru ile(b) Dönem Sonu Kuru ile(c) Kur Farkı (C-B=D) Nominal Hareket (C-A=E) Reel Hareket (E-D=F) ABD Doları Alman Markı Ö. Çekme Hakları Ġsviçre Frangı Ġngiliz Sterlini Japon Yeni Fransız Frangı Hollanda Florini Diğer(ABD) TOPLAM Kaynak: TCMB, HM (1) (A) 1997 yıl sonu dıģ borç stoku, 1997 yıl sonu kuru ile hesaplanması; (B) 1998 yılı Eylül ayı dıģ borç stoku, 1997 yıl sonu kuru ile hesaplanması; (C) 1998 yılı Eylül ayı dıģ borç stoku, 1998 yılı Eylül ayı kuru ile hesaplanması; (D) Borç stokunun 1998 yılı dönem sonu kuru ile hesaplanan tutarı ile, 1997 yıl sonu kuru ile hesaplanan tutarı arasındaki farktır; (E) 1997 yılı borç stoku rakamıyla 1998 yılı dönem sonu borç stoku rakamları arasındaki farktır; (F) Nominal hareket - Kur farkı. (2) Geçici. DıĢ borç anapara ve faiz ödemelerinin döviz gelirlerine oranı olarak hesaplanan dıģ borç servis oranı 1998 yılının ilk onbir ayında geçen yılın aynı dönemine göre dört puan artarak yüzde 25 olarak gerçekleģmiģtir. Döviz gelirlerinin 56,5 milyar ABD dolarına yükselmesine karģın, dıģ borç anapara geri ödemelerinin 10 milyar ABD dolarına yükselmesi dıģ borç servis oranını artırmıģtır. (Tablo II.3.7). TABLO II.3.7 DIġ BORÇ SERVĠS ORANI 1997 (1) 1998 (1) Anapara geri ödemeleri Faiz ödemeleri

74 Toplam DıĢ Borç Servisi Ġhracat (2) Diğer hizmet gelirleri KarĢılıksız transferler (özel) Gelirler Toplamı DıĢ borç servis oranı Kaynak : TCMB (1) Ocak-Kasım dönemi (Geçici). (2) Bavul ticareti dahil. II.3.2.A. Orta ve Uzun Vadeli Borçlar Orta ve uzun vadeli borçlar, Genel Hükümet, Kamu Ġktisadi TeĢebbüsleri, Merkez Bankası ve özel sektör kuruluģlarının borçlarını kapsamaktadır. Alacaklılara göre dıģ borç stoku dağılımı ise resmi finansman kuruluģları, uluslararası kuruluģlar ve özel alacaklılardan oluģmaktadır. Orta ve uzun vadeli dıģ borçların 1998 in ilk dokuz ayında 1997 yılının sonuna göre artıģ hızı yüzde 7,9 oranında gerçekleģmiģtir. Kısa vadeli dıģ borçların 1998 in ilk yarısında orta ve uzun vadeli dıģ borçlara göre daha hızlı arttığı, bunun da orta ve uzun vadeli dıģ borçların toplam içindeki payının yüzde 73,1 e gerilemesine neden olduğu anlaģılmaktadır. Kamu sektörü orta ve uzun vadeli dıģ borcunda 1998 Eylül ayında, 1997 yılına göre önemli bir değiģiklik olmazken, bu dönemde KĠT lerin dıģ borcunun yüzde 14 azaldığı görülmektedir. Hemen hepsi Kredi Mektuplu Döviz Tevdiat Hesapları ndan oluģan Merkez Bankasının orta ve uzun vadeli dıģ borçları ise aynı dönemde yüzde 12,5 artmıģtır. Özel sektörün orta ve uzun vadeli dıģ borçlarında aynı dönemde görülen yüzde 22,1 oranındaki artıģ ise daha çok finansal olmayan özel sektör borçlanmaları kaynaklıdır. II.3.2.B. Kısa Vadeli Borçlar Kısa vadeli borçlar, ticari bankalar, özel ve kamu kuruluģları ile Merkez Bankasının kısa vadeli borçlarını kapsamaktadır. Merkez Bankası kısa vadeli dıģ borcunu muhabir açıkları ve Kredi Mektuplu Döviz Tevdiat Hesapları oluģturmaktadır. Ticari bankaların dıģ borçlarında sağlanan döviz kredileri, Döviz Tevdiat Hesapları ve yurtdıģı depolar yer almaktadır. Diğer sektörlerin borçlarında ise daha çok, dıģ ticaretin finansmanında kullanılan ticari krediler bulunmaktadır. Kısa vadeli dıģ borçlar 1998 yılının Eylül ayında 1997 yılı sonuna göre yüzde 20,1 artarak 27,2 milyar ABD dolarına ulaģmıģtır. Bu artıģta, ticari bankaların borçlarının 2,5 milyar ABD doları yükselerek 11 milyar ABD dolarına ulaģması da etkili olmuģtur. Diğer sektörlerin, ithalatın finansmanı için kullandıkları kısa vadeli ithalat borçlarında da bu dönemde önemli artıģlar olmuģtur. Kısa vadeli ithalat borçları bu dönemde yaklaģık 1,5 milyar ABD doları yükselerek 11,1 milyar ABD dolarına ulaģmıģtır.

75 GRAFĠK II.3.2 BRÜT DÖVĠZ REZERVLERĠ VE KISA VADELĠ BORÇLAR FARKI Kaynak: TCMB. (1) Kasım 1998 itibariyle. GRAFĠK II.3.3 BRÜT REZERVLER VE KISA VADELĠ BORÇLAR FARKI Kaynak: TCMB. (1) Kasım 1998 itibariyle. Brüt döviz rezervleri ve kısa vadeli dıģ borçlar farkı 1998 in ilk onbir ayında azalmıģtır. Merkez Bankası döviz rezervleri kısa vadeli borçlar farkı 1997 deki 17,5 milyar ABD doları seviyesinden 1998 yılının Kasım ayında 18,9 milyar ABD doları düzeyine yükselmiģtir yılında ticari bankaların kısa vadeli dıģ borçları brüt döviz rezervlerinden 0,9 milyar ABD doları daha fazladır in ilk onbir ayında ise ticari bankaların rezervleri ile kısa vadeli borçlarının farkı -2,8 milyar ABD doları olmuģtur. Aynı dönemde, Merkez Bankası, ticari bankalar ve diğer sektörlerin rezervlerini kapsayan brüt uluslararası rezervler ve kısa vadeli dıģ borçlar farkı 2,2 milyar ABD doları olmuģtur. Altın rezervlerinin stok değeri de 1998 yılının baģında yeniden hesaplanmıģ ve 1,1 milyar ABD doları olarak tespit edilmiģtir (Tablo II.3.8).

76 TABLO II.3.8 BRÜT REZERVLER ĠLE KISA VADELĠ BORÇLAR (KVB) FARKI (1) (Milyon ABD doları) (2) Brüt Döviz Rez.-KVB Merkez Bankası Bankalar Diğer Sektörler(3) Brüt Rez.(4)-KVB Kaynak: TCMB (1) (-) iģareti açığı göstermektedir. (2) Kasım 1998 (Geçici) (3) Diğer sektörlerin yurtdıģı döviz mevcut ve alacaklarına iliģkin veri olmadığından tutarlar bu sektörlerin yurtdıģına olan borçlarını yansıtmaktadır. (4) Brüt rezervler, altın ve döviz rezervlerinin toplamıdır. II.4. PARA POLĠTĠKASI Merkez Bankasının son iki yıldaki para politikası uygulamaları, mali piyasalarda istikrarı sağlamaya yönelik olmuģtur. Bu yıllarda gözlenen olumsuz ekonomik ve siyasi konjonktür karģısında piyasalar önemli denebilecek dalgalanmalar yaģamamıģtır. Merkez Bankası 1998 yılı para politikası ile önceki yıllarda olduğu gibi hem mali piyasalarda istikrarı gözetmiģ, hem de enflasyon ile mücadele kararlılığına katkıda bulunmayı hedeflemiģtir yılının bir özelliği maliye politikası uygulamalarında değiģikliğe gidilmiģ olmasıdır. Bu doğrultuda hazırlanan 1998 yılı bütçesi, özellikle faiz dıģı dengede önemli bir iyileģme öngörmüģtür. Bütçe dengelerinden baģlayan böyle bir iyileģmenin para politikası uygulamasında ve enflasyon öngörüsünün gerçekleģmesindeki yansımaları olumludur. Merkez Bankası 1998 yılı para politikası ile enflasyon mücadelesi ve istikrar hedeflerinin gerçekleģtirilmesi kapsamında yılın ilk üç ayı, ikinci üç ayı ve ikinci altı ayı için para programları açıklamıģtır. Bu programlarda içsel ve dıģsal ekonomik değiģkenler dikkate alınmıģ ve bu değiģkenlerdeki geliģmelere paralel olarak 1998 yılı para programı uygulama sürecinde hedef ve öncelikler de değiģtirilmiģtir. Yılın ilk üç ayı için Ocak ayı baģında açıklanan para programında, rezerv para büyüklüğü hedeflenmiģtir. Bu doğrultuda bir hedef aralığı oluģturulmuģ ve rezerv paranın Mart ayı sonunda, Aralık 1997 tarihine göre yüzde bandında artması öngörülmüģtür. Bu artıģ bandı hesaplanırken, rezerv para artıģ hızının enflasyon ve büyüme oranı ile tutarlı olmasına çalıģılmıģtır. Aynı zamanda bu program ile rezerv para artıģının kaynağının dıģ varlık artıģı olması amaçlanmıģtır. Sözkonusu dönem sonunda rezerv para 31 Mart 1998 tarihi itibariyle, Aralık 1997 sonuna göre yüzde 17,3 artarak para programında öngörülen aralığın altında gerçekleģmiģtir. Diğer yandan, ilk üç ay boyunca, rezerv para artıģının arz tarafından kaynağı Merkez Bankasının net dıģ varlıklarındaki artıģ olmuģtur. Aynı dönemde, Merkez Bankası analitik bilançosunun iç varlık kaleminden banka dıģı kesimin mevduatı, döviz olarak takip

77 olunan mevduat, açık piyasa iģlemleri ve fon hesaplarının çıkarılması ile bulunan net iç varlıklar kalemi azalıģını sürdürmüģtür. Hazinenin dönem boyunca Merkez Bankasından kısa vadeli avans kullanmaması, Merkez Bankasının diğer kamu kuruluģlarına kredi kullandırmaması ve açık piyasa iģlemleri (APĠ) yoluyla piyasalara verilen likiditedeki azalma, net iç varlıklardaki azalıģı belirleyen faktörler olmuģtur. Nisan ayı baģında açıklanan ve yılın ikinci üç ayını kapsayan para programı, genel hatlarıyla Ocak ayında açıklanan para programı ile benzerlik göstermektedir. Yılın ikinci üç ayında rezerv para artıģ hızı hedefi, ilk üç ay hedefinin altında kalmıģ ve yüzde aralığı olarak öngörülmüģtür. Diğer taraftan rezerv paradaki artıģın kaynağının, ilk üç aylık uygulamada olduğu gibi Merkez Bankası dıģ varlıklarındaki artıģ olması amaçlanmıģtır. Rezerv para büyüklüğü,30 Haziran 1998 tarihi itibariyle Mart ayı sonuna göre yüzde 13,1 oranında artarak hedef aralığının altında kalmıģtır. Bu dönemde de rezerv para artıģının kaynağını dıģ varlıklardaki artıģ oluģturmuģtur. Net iç varlıklarda gözlenen azalıģ trendi Mart-Haziran dönemi içinde devam etmiģtir. Net iç varlıklarda gözlenen bu azalıģ trendinin nedenleri ise Hazine-Merkez Bankası iliģkilerinin önceki uygulama dönemindeki gibi sürdürülmüģ olması, hızlı net dıģ varlık artıģı sonucu değerleme hesabındaki artıģ ve APĠ yoluyla etkin sterilizasyon yapılması olmuģtur. Uluslarası Para Fonu ile 26 Haziran 1998 tarihinde bir Yakın Ġzleme AnlaĢması imzalanmıģ ve bu çerçevede Merkez Bankası 2 Temmuz 1998 tarihinde yılın ikinci altı aylık dönemi için para programı ilan etmiģtir. Sözkonusu dönem için açıklanan ve Ekim ayında revize edilen para programı ile hedeflerde değiģikliğe gidilmiģ ve yeni türetilen analitik bilançodaki Net Ġç Varlıklar büyüklüğü yeni bir hedef değiģken olarak belirlenmiģtir. Bu değiģikliğin nedeni ise enflasyonun düģüģ trendine girmesi sonucu Türk lirası talebinde tahmin edilemeyecek kayma olasılıklarıdır. BaĢka bir ifade ile enflasyonun düģüģ trendine girdiği süreçlerde, ekonomik aktivitenin gereği olan rezerv para büyüklüğünün tahmini, bilinen para talebindeki fonksiyonel iliģkinin değiģmesi sonucu güçleģmektedir. Bu hedef değiģikliği ile Merkez Bankası ekonomik aktivitenin gereği olan rezerv para büyüklüğünün tahminindeki sözkonusu güçlükleri aģmaya çalıģmıģ ve piyasaların fon talebini ekonomik aktivitenin gereği doğrultusunda gidermeyi amaçlamıģtır. Aynı zamanda Merkez Bankası belirlenen hedef ile net iç varlıklar kalemini sıkı bir Ģekilde kontrol ederek, enflasyonla mücadeleye devam edilmesi doğrultusundaki kararlılığını sürdürmüģtür. Bu kapsamda Temmuz ayında açıklanan para programında net iç varlıklar hedefinin yıl sonu büyüklüğü eksi 1514 trilyon Türk lirası olarak belirlenmiģtir. Ancak, Ağustos ayının ortalarında yaģanan Rusya krizi, Hazinenin uluslararası piyasalardan borçlanamaması ve giderek fon ihtiyacını iç piyasalardan karģılaması Türk lirasına olan talep artıģını da beraberinde getirmiģtir. Bu olumsuz geliģmeler üzerine sözkonusu net iç varlık hedefi Ekim ayında revize edilerek yıl sonu için 700 trilyon Türk lirası olarak açıklanmıģtır. Net iç varlıklar büyüklüğü Aralık ayı sonu değeri 579,4 trilyon Türk lirası seviyesinde gerçekleģerek revize edilen hedefin altında kalmıģtır YILI PARA POLĠTĠKASI Merkez Bankası 1998 yılı para politikası ile enflasyon mücadelesi ve istikrar hedeflerini gerçekleģtirmeye çalıģmıģtır. Bu hedefleri gerçekleģtirmek için açıklanan hedefler ve rakamları enflasyonun düģüģ trendine girmesi ve dıģsal krizlerin ülke ekonomisi üzerinde

78 hissedilmeye baģlaması ile birlikte yeni açıklanan para promramlarında değiģtirilmiģtir. Yılın ilk yarısında enflasyon mücadelesi ağırlık kazanırken, yılın ikinci yarısında enflasyon mücadelesi yanında istikrar politikası da ağırlık kazanmıģtır. Ayrıca 1998 yılında para politikası, enflasyonla mücadelede en önemli rolü alan maliyepolikasının uygulamalarını destekler niteliktedir. Yılın genelinde Merkez Bankası enflasyonist süreç doğurabilecek müdahalelerden kaçınmıģtır. Böylelikle enflasyonla mücadelede önceki yıllardan beri yaratılmaya çalıģılan ve beklentilerin kırılmasını amaçlayan güven ortamı sürdürülmüģtür. Bu doğrultuda kur politikasından taviz verilmemiģ ve kur sepetinin artıģ hızının enflasyon öngörüsü ile tutarlı bir Ģekilde artmasına özen gösterilmiģtir. Diğer yandan dıģ ekonomik krizlerin ülke ekonomisine yansımaması için faiz oranları politika değiģkeni olarak kullanılmıģtır. Bunun sonucunda gerek nominal faizlerin gerek reel faizlerin Rusya krizi ile birlikte yılın ikinci yarısında arttığı görülmektedir. PARA PROGRAMI HEDEFLERĠ VE GERÇEKLEġME RAKAMLARI 31 Mart 30 Haziran 31 Aralık (1) (ArtıĢ Hızı) (ArtıĢ Hızı) (Trilyon Türk lirası) Hedef GerçekleĢen Hedef GerçekleĢen Hedef GerçekleĢen Rezerv Para , ,1 - - Net Ġç Varlıklar ,4 (1) Ekim ayında revize edilen değer. GRAFĠK II.4.1 NET ĠÇ VARLIKLAR VE NET DIġ VARLIKLAR

79 (Trilyon Türk Lirası) Kaynak: TCMB. Merkez Bankası, 1998 yılında kur politikasını enflasyon hedefi ile tutarlı bir biçimde yürütmeye çalıģmıģtır. Yılın ilk altı ayında döviz sepetindeki geliģmelere bakıldığında kurun kümülatif artıģ hızının yüzde 30,2 aynı dönemde TEFE deki kümülatif artıģ oranının ise yüzde 26,3 olduğu görülmektedir. Kur sepetinde yaģanan bu geliģme yılın ilk altı ayında enflasyonun düģüģ trendine girmesi ve derinleģmekte olan global krize rağmen cari iģlemler dengesindeki olumlu geliģmeleri desteklemiģtir. Yılın ikinci yarısında ülke ekonomisi üzerinde de etkisini hissettirmeye baģlayan dıģ olumsuzluklar, Merkez Bankasının döviz piyasasına satıģ yönünde müdahale etmesine neden olmuģtur. Gerek mevcut rezervlerin yüksek seviyede seyretmesi, gerek reel sektörün döviz talebinin zayıf oluģu bu dönemde Merkez Bankasının kurlar üzerindeki hakimiyetini devam ettirmesine olanak tanımıģtır. Yılın genelinde kur sepetinin kümülatif artıģ hızı yüzde 58,5, TEFE artıģı ise yüzde 54,3 olarak gerçekleģmiģtir. Bütçenin faiz dıģı dengesinde 1998 yılında gözlenen iyileģmeye paralel olarak, ilk altı ayda enflasyonist bekleyiģlerdeki azalma ile Hazinenin itfasından daha az borçlanmasının da etkisiyle Devlet Ġç Borçlanma Senetleri (DĠBS) ikincil piyasa faizleri düģme eğilimine girmiģtir. Ancak, yılın ikinci yarısında Rusya krizi nedeniyle yaģanan sermaye çıkıģı ve dünya piyasalarındaki olumsuz geliģmeler nedeniyle Hazinenin borçlanma yoluna gidememesi, buna ek olarak söz konusu olumsuz konjonktürün yılın sonlarına doğru yaģanan siyasi belirsizlikle artması, Hazine bono ve tahvillerinin iģlem gördüğü piyasalarda nominal ve reel faiz oranlarının yükselmesine neden olmuģtur. Merkez Bankası 1998 yılının genelinde kendi kontrolü altındaki interbank piyasasında oluģan faiz oranlarının ikincil piyasalarla tutarlı bir Ģekilde oluģmasını amaçlamıģ ve bu doğrultuda yılın ikinci yarısı için interbank faiz oranlarını artırmıģtır. EKONOMĠK POLĠTĠKALAR BĠLDĠRGESĠ VE YAKIN ĠZLEME ANLAġMASI Son yirmi yıldır ülke gündeminde bulunan kronik yüksek enflasyon, ekonominin istikrarsız dengeler üzerine oturmasına, gelir dağılımının bozulmasına, sosyal gerilimin artmasına ve

80 belirsizliklere neden olarak ileriye dönük yatırım planlarının olumsuz etkilenmesine yol açmıģtır. Bu nedenle, 1998 yılı baģında enflasyon ile mücadele konusu öncelikli hedef haline gelmiģtir. Ekonomik dengeleri yeniden kurmak ve enflasyonu kalıcı bir Ģekilde aģağıya çekmek için 3 yıllık bir program uygulamaya konulmuģtur. Enflasyonun önemli bir kaynağını oluģturan bütçe açıklarının finansman yönteminin hem ekonomik değiģkenlerin uyarlanması, hem de enflasyonist beklentileri artırması kanalı ile enflasyonu beslemesi, bu programı temelde bütçe açıklarının enflasyonist olmayan yollarla finansmanı imkanlarının öngörüldüğü bir program Ģekline dönüģtürmüģtür. Bu program kapsamında enflasyon hedefleri 1998 yılı için yüzde 50, 1999 yılı için yüzde 20 ve 2000 yılı için tek haneli rakamlar olarak öngörülmüģtür yılının ilk altı ayında açıklanan hedeflere ulaģılması, programın baģarısı için umut verici geliģmeler olarak değerlendirilmiģ ve bu süreci bir adım daha ileri götürmek amacıyla Uluslararası Para Fonu ile enflasyon hedeflerinin gelecek yıla iliģkin öngörüsünü de içeren bir Yakın Ġzleme AnlaĢması imzalanmıģtır. Uluslararası Para Fonuyla yapılan anlaģmada ana hatlarıyla; Bütçenin faiz dıģı dengesinin vergi gelirlerindeki artıģa bağlı olarak 1998 yılında GSMH nın yüzde 4 ü oranında fazla vermesi öngörülmüģtür. ÖzelleĢtirmeden elde edilecek gelirlerin bir kısmının enflasyonla mücadelede kullanılması planlanmıģtır. Bütçe üzerinde yükleri olan sosyal güvenlik kurumları açıklarının giderilmesi ve bu amaçla mümkünse emeklilik yaģının yükseltilmesi öngörülmüģtür. Bankacılık sektörünün denetiminin daha etkin bir hale getirilmesi için bankaların sermayelerinin güçlendirilmesi ve açık pozisyonlarının sınırlandırılması yönünde yasal önlemlerin hayata geçirilmesinin önemi vurgulanmıģtır. Kamu sektöründe maaģ artıģlarının ve tarımsal destekleme fiyatlarının, gerçekleģen değil, hedeflenen enflasyon oranına göre artırılması amaçlanmıģtır. Para politikası, enflasyonla mücadele çabalarını sürdürmeye yönelik bir rol üstlenmiģtir. Bu bağlamda, kur politikasının öngörülen enflasyon ile tutarlı bir seyir izlemesi, net iç varlıklarda gerçekleģecek bir büyümenin, Merkez Bankasının kamu sektörüne kredi açmamasını sağlayacak ölçüde kalması ve bunun dikkatle izlenmesi öngörülmüģtür. Net iç varlıklar kaleminin yıl sonu değeri eksi 1514 trilyon Türk lirası olarak belirlenmiģtir. (Ancak uluslararası piyasalardaki olumsuzluklar nedeniyle, Ekim ayında bu hedef yıl sonu için 700 trilyon Türk lirası olarak revize edilmiģtir.) II.4.1 TCMB Analitik Bilançosu Tablo II de sunulan Merkez Bankası bilançosunun aktif büyüklüğünü oluģturan dıģ ve iç varlık kalemlerine bakıldığında, dıģ varlıkların yılın ilk yarısında artıģ trendinde olduğu, yılın ikinci yarısında bu artıģ trendinin tersine döndüğü, buna karģılık iç varlıkların ise yıl boyunca azalıģ trendinde olduğu görülmektedir. Merkez Bankası bilançosu 1998 yılında bir önceki yıla göre Türk lirası cinsinden yüzde 45,2 büyümüģ olmasına rağmen, ABD doları cinsinden yüzde 5 oranında küçülmüģtür.

81 GRAFĠK II ĠÇ VE DIġ VARLIK GELĠġMELERĠ (Trilyon Türk lirası) Kaynak: TCMB. Merkez Bankası dıģ varlıkları Haziran ayı sonunda bir önceki yıla göre yüzde 77,2 oranında artarak 7999 trilyon Türk lirası olmuģtur. Bu artıģ ABD doları cinsinden yüzde 36,4 olarak gerçekleģmiģtir. GeliĢmekte olan ülkelerde yaģanan ekonomik krize rağmen, Haziran a kadar Türk mali piyasalarının bundan olumsuz etkilenmemesi ve cari iģlemler dengesinde gözlenen iyileģme sonuçta net sermaye giriģine neden olmuģtur. Böylelikle dıģ varlıklarda gözlenen artıģın en önemli kaynağını teģkil etmiģtir. Diğer yandan enflasyonist beklentilerdeki düģme eğilimi sermaye giriģini destekler niteliktedir. Fakat yılın ikinci yarısından itibaren Rusya'da yaģanan ekonomik krizin olumsuz etkilerinin yavaģ yavaģ gerek mali piyasalar, gerek reel sektör üzerinde hissedilmeye baģlaması, yılın ilk yarısındaki olumlu gidiģin yerini Temmuz ayında duraksamaya bırakmasıyla sonuçlanmıģtır. OluĢan karamsar havanın Ağustos ayında artmasıyla birlikte Merkez Bankası 3,8 milyar ABD doları rezerv kaybı yaģamıģtır. Sözkonusu rezerv çıkıģı Merkez Bankasının net rezervlerinin Ağustos ayı sonu itibariyle 21,5 milyar ABD dolarına gerilemesine neden olmuģtur. TABLO II MERKEZ BANKASI, ANALĠTĠK BĠLANÇO (Ayın Son Cuma Günü Değerleri, Trilyon Türk Lirası) Mart 1998 Haziran 1998 Eylül 1998 Aralık AKTĠFLER 4, , , , , DıĢ Varlıklar 4, , , , , Ġç Varlılar a-nakit ĠĢlemler

82 aa- Kamuya Açılan Nakit Krediler ab- Bankalara Açılan Nakit Krediler ac- Diğer Kalemler b- Değerleme Hesabı PASĠFLER 4, , , , , Toplam Döviz Yükümlülükleri 4, , , , ,289.1 a- DıĢ Yükümlülükler 2, , , , ,267.0 b- Ġç Yükümlülükler 1, , , , ,022.1 ba-döviz Olarak Takip Olunan Mevduat bb- Bankaların Döviz Mevduatı , , , Merkez Bankası Parası , , , A- Rezerv Para 1, , , , ,040.9 a- Emisyon , ,232.3 b- Bankalar Mevduatı ba- Bankaların Zorunlu KarĢılıkları bb- Bankalar Serbest Ġmkanı c-fon Hesapları d- Banka DıĢı Kesimin Mevduatı B- Diğer Merkez Bankası Parası , ,449.7 a-açık Piyasa ĠĢlemleri ( Net) , ,846.3 b- Kamu Mevduatı TOPLAM ĠÇ YÜKÜMLÜLÜKLER (Merkez Bankası Parası + Ġç Döviz Yükümlülükleri) 2, ,911 4, , ,613.3 Kaynak: TCMB. Merkez Bankasının yüksek seviyedeki rezervleri ile bu dönemde ortaya çıkan döviz talebindeki artıģı karģılaması kur politikasının sürdürülülebilirliği yönündeki

83 beklentilerigüçlendirmiģtir. Böylelikle Merkez Bankası sonraki aylarda kurlar üzerindeki hakimiyetini, rezervlerinde büyük miktarlarda dalgalanmalar yaģanmadan devam ettirebilmiģtir yılı genelindedıģ varlıklar yüzde 62,7 oranında artarak 6888 trilyon Türk lirası olmuģ, toplam döviz yükümlülükleri de yüzde 53,8 oranında artarak 6289 Türk lirası olmuģtur. DıĢ varlıkların toplam döviz yükümlüklerine bölünmesiyle bulunan kur riskine bakıldığında, yılın ikinci yarısında yaģanan olumsuz geliģmelere rağmen iyileģme gösterdiği, bir önceki yıla göre 5,8 puan artarak yüzde 113,6 olarak gerçekleģtiği görülmektedir. Ġç varlıklar 1998 yılında, 1997 yılındaki nominal azalıģından sonra bu trendini devam ettirmiģ ve eksi değere dönmüģtür. Ġç varlıklar 1998 yılında bir önceki yıl sonundaki seviyesi olan 330 trilyon Türk lirasından eksi 293 trilyon Türk lirasına gerilemiģtir. Ġç varlıkları etkileyen, diğer ve değerleme kalemleri dıģında kalan hesaplar 1998 yılında 1997 yılı sonuna göre önemli bir değiģiklik göstermemiģtir. Bunun en önemli nedeni ise, Hazinenin 1997 yılında Merkez Bankası ile yapmıģ olduğu protokol hükümlerine uyarak, 1998 yılında kısa vadeli avans kullanmaması ve aynı zamanda diğer kamu kuruluģlarına da kredi kullandırılmaması olmuģtur yılında değerleme hesabında gözlenen negatif yönde azalıģ (artıģ), 1998 yılının ilk altı ayında tersine dönmüģ, yılın ikinci altı ayında yerini tekrar azalıģa bırakmıģtır. Değerleme hesabı bilançoda döviz pozisyonunun pozitif olması durumunda aktife eksi olarak yansımaktadır yılında değerleme hesabı bir önceki yıl sonuna göre yüzde 70,3 oranında azalmıģtır. Ġç varlıklar kalemi içinde yer alan ve 1998 yılı içinde azalıģ eğilimi gösteren sonuncu kalem ise diğer kalemlerdir. Diğer kalemlerin en önemli unsurunu Merkez Bankasının kâr-zararı oluģturmaktadır yılında Merkez Bankasının APĠ yoluyla piyasaları fonlamasına paralel olarak artan APĠ stoku sonucu Merkez Bankasının kârı da bu dönemde artmıģtır. Bu doğrultuda 1998 yılı genelinde diğer hesabı 1997 yılı sonuna göre yüzde 156,7 oranında azalmıģtır. Merkez Bankası bilançosunun yükümlülükler kısmında yer alan dıģ yükümlülükler 1998 yılı genelinde yüzde 64,6 oranında artmıģtır. DıĢ yükümlülüklerin önemli bir kısmını yurt dıģında döviz geliri elde eden Türk vatandaģlarının Merkez Bankası nezdinde açtırdıkları ve büyük çoğunluğunu Alman Markı kayıtlı kredi mektuplu döviz hesapları oluģturduğundan, artıģ Alman Markı cinsinden hesaplandığında ancak yüzde 1,5 oranında olduğu görülmektedir. Buna karģın toplam döviz yükümlülüklerinin diğer ana kalemi olan iç yükümlülükler Türk lirası cinsinden 1998 yılı genelinde bir önceki yıla göre yüzde 35,2 oranında artmıģtır. ABD doları bazında bakılırsa iç yükümlülüklerin yüzde 11,8 oranında gerilediği görülmektedir. Ġç yükümlülüklerdeki bu azalıģın kaynağını, ağırlıklı olarak kamunun döviz mevduatının takip edildiği, döviz olarak takip olunan mevduat kalemi oluģturmuģtur. Bankacılık dıģı kesimin mevduatının takip edildiği hesap 1998 yılında ABD doları cinsinden yüzde 38,4 oranında gerilemiģtir. Kamunun döviz mevduatındaki azalıģın en önemli nedeni ise, yaģanan Rusya krizinin olumsuz etkisiyle Hazinenin uluslararası piyasalardan borçlanma imkanının azalmasıdır yılında bankacılık kesiminin döviz mevduatına bakıldığında, bu kalemin dolar bazında yüzde 11,7 oranında arttığı gözlenmektedir. Yılın ilk yarısında rezerv para bir önceki yıl sonuna göre, enflasyon hedefine paralel bir Ģekilde yüzde 33,1 oranında artmıģtır. Bu dönemde rezerv paranın alt kalemi olan emisyon ise bir önceki yıl sonuna göre yüzde 36,4 büyümüģtür. DıĢ varlıktan kaynaklı emisyondaki bu

84 artıģ rezerv para artıģının nedeni oluģturmuģtur. Bu dönemde Merkez Bankası Parası na bakıldığında; 1997 yılı sonunda Merkez Bankası açık piyasa iģlemleri nedeniyle piyasadan alacaklı durumdayken, 1998 yılı Haziran ayı sonu itibariyle borçlu duruma gelmiģ ve APĠ stoğu 1104 trilyon Türk lirası olmuģtur. Bu nedenle sözkonusu geliģme bilançoya artı olarak yansımıģ ve Merkez Bankası parası yılın ilk altı ayında artıģ eğilimi göstermiģtir. Nitekim Merkez Bankası parası Haziran ayı sonunda bir önceki yıl sonuna göre yüzde 342,1 oranında artmıģtır. Fakat yılın ikinci yarısında Rusya'daki ekonomik krizin derinleģmesi Türk mali piyasalarına da yansımıģtır. Bu doğrultuda artan Türk lirası talebini, Merkez Bankası piyasayı APĠ yoluyla fonlayarak gidermeye çalıģmıģtır. Bu geliģme ise yılın ikinci yarısında emisyon artıģının kaynağı olmuģ ve sistemin Merkez Bankasına olan borcunu artırmıģ ve yıl sonu itibariyle APĠ stoğu eksi 1846 trilyon Türk lirası olmuģtur. Yıl sonunda Merkez Bankası Parası altıncı aya göre yüzde 79,4 oranında gerilerken aynı dönemde emisyon yüzde 25,6 oranında artmıģtır. Yıl sonu itibariyle Merkez Bankası Parası yüzde 9 oranına gerilemiģ, emisyon ise yüzde 71,3 oranında artmıģtır. Emisyondaki bu artıģ yılın ilk yarısında olduğu gibi rezerv para artıģının en önemli nedeni olmuģtur. Rezerv para 1998 yılında, 1997 yılına göre Türk lirası cinsinden yüzde 72,3 oranında artmıģtır. Tablo II ye bakıldığında, yukarıdaki geliģmelerin analitik bilanço büyüklüğünü oluģturan kalemlere, bilanço içindeki payları itibariyle nasıl yansıdığı görülmektedir. DıĢ varlıklar 1997 yılı sonunda bilanço büyüklüğünün yüzde 93 ünü oluģturmakta iken, bu oran 1998 yılı sonunda iç varlıkların negatif duruma geçmesi nedeniyle yüzün üzerine çıkarak yüzde 104,3 olmuģtur. Bilançonun pasifinde ise toplam döviz yükümlülüklerinin payı 1997 yılı sonunda yüzde 86,3 iken, dıģ yükümlülüklerde gözlenen artıģa paralel olarak 1998 yılı sonunda yüzde 91,4 oranına çıkmıģtır. Diğer yandan Merkez Bankası Parası bilanço payının, açık piyasa iģlemlerinin yılın sonuna doğru negatif yönde artması nedeniyle 1998 yılı sonunda gerileyerek yüzde 8,6 ya geldiği görülmekdetir. Rezerv paranın bilanço büyüklüğü içindeki payı ise, emisyon ve bankalar mevduatının bilanço içindeki payının artmasına bağlı olarak 1997 yılı sonunda yüzde 24,1 den 1998 yılı sonunda yüzde 29,7 ye çıkmıģtır. TABLO II MERKEZ BANKASI, ANALĠTĠK BĠLANÇO (Toplam Ġçindeki Paylar) Mart 1998 Haziran 1998 Eylül 1998 Aralık AKTĠFLER 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 1-DıĢ Varlıklar 93,0 96,8 97,7 99,5 104,3 2-Ġç Varlılar 7,0 3,2 2,3 0,5-4,3 a-nakit ĠĢlemler 12,1 3,2 4,6 4,8 1,7 aa- Kamuya Açılan Nakit Krediler 17,2 11,1 8,6 11,5 11,0 ab- Bankalara Açılan Nakit Krediler 0,2 0,1 0,1 0,1 0,1

85 ac- Diğer Kalemler -5,3-8,0-4,2-6,8-9,3 b- Değerleme Hesabı -5,1-0,1-2,2-4,3-6,0 PASĠFLER 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 1- Toplam Döviz Yükümlülükleri 86,3 75,9 64,1 80,5 91,4 a- DıĢ Yükümlülükler 54,7 50,7 42,4 55,6 62,0 b- Ġç Yükümlülükler 31,6 25,2 21,7 24,9 29,4 ba-döviz Olarak Takip Olunan Mevduat 14,8 9,0 8,1 6,9 9,6 bb- Bankaların Döviz Mevduatı 16,8 16,3 13,6 18,0 19,8 2- Merkez Bankası Parası 13,7 24,1 35,9 19,5 8,6 A- Rezerv Para 24,1 22,5 19,7 28,1 29,7 a- Emisyon 15,2 14,3 12,3 18,0 17,9 b- Bankalar Mevduatı 8,0 7,1 7,0 9,7 10,8 ba- Bankaların Zorunlu KarĢılıkları 7,1 6,6 6,6 8,9 10,1 bb- Bankalar Serbest Ġmkanı 0,9 0,5 0,4 0,8 0,7 c-fon Hesapları 0,8 0,9 0,4 0,2 0,7 d- Banka DıĢı Kesimin Mevduatı 0,1 1,1 1,5 2,2 2,8 B- Diğer Merkez Bankası Parası -10,4 1,7 16,2-8,5-21,1 a-açık Piyasa ĠĢlemleri ( Net) -15,7-3,0 13,8-12,1-26,8 b- Kamu Mevduatı 5,3 4,7 2,4 3,6 5,8 TOPLAM ĠÇ YÜKÜMLÜLÜKLER (Merkez Bankası Parası + Ġç Döviz Yükümlülükleri) 45,3 49,3 57,6 44,4 38,0 Kaynak: TCMB. T.C. MERKEZ BANKASI ANALĠTĠK BĠLANÇOSUNA YENĠ BĠR BAKIġ

86 T.C. Merkez Bankası 1998 yılında, analitik bilançodan türetilen yeni bir tür bilanço kullanımına da baģlamıģtır. Bu bilançonun en önemli özelliği, aktif büyüklüğünü oluģturan dıģ ve iç varlıkların netleģtirilerek gösterilmesidir. Aktifte yer alan bu büyüklüklerin netleģtirilerek gösterilmesi Merkez Bankasının mali sektörle olan kredi iliģkisinin kolaylıkla izlenmesine olanak tanımaktadır. AĢağıda Ģematik olarak, analitik bilanço kalemleri kullanılarak yeni bilanço büyüklüklerinin türetilmesi gösterilmektedir. Net dıģ varlıklar, analitik bilançonun dıģ varlık kaleminden dıģ yükümlülüklerin çıkarılması ile bulunmaktadır. Net iç varlıklar ise iç varlık kaleminden banka dıģı kesimin mevduatı, döviz olarak takip olunan mevduat, açık piyasa iģlemleri ve fon hesabının çıkarılması ile elde edilmektedir. Yeni bilançonun pasif tarafı ise Rezerv Para(X) büyüklüğünü oluģturan emisyon, zorunlu karģılıklar, bankalar serbest imkanı ve bankacılık sektörünün döviz mevduatından meydana gelmektedir. TC.MERKEZ BANKASI ANALĠTĠK BĠLANÇOSU Aralık-97 Aralık-98 Dönem Sonu Verileri (Trilyon TL.) AKTĠFLER (1+2) 1,934 3,486 1.Net DıĢ Varlıklar (a-b) 1,791 2,907 a.dıģ Varlıklar 4,337 7,204.1 b.dıģ Yükümlülükler 2,546-4, Net Ġç Varlıklar (a+b+c+d-e+f+g) a.kamuya açılan net nakit krediler (aa+ab+ac) aa.kamuya açılan nakit krediler ab.kamu Mevduatı ac.döviz Olarak Takip Olunan Mevduat b.fon Hesapları c.banka DıĢı Kesimin Mevduatı d.bankalara Açılan Nakit Krediler e.açık Piyasa ĠĢlemleri 720 1,830.6 f.diğer Kalemler g.değerleme Hesabı PASĠFLER (1) 1,934 3, Rezerv Para (x) (a+b+c+d) 1,934 3,486.4

87 a.emisyon 759 1,328.5 b.bankalar Zorunlu KarĢılıkları c.bankalar Serbest Ġmkanı d.bankaların Döviz Mevduatı 804 1,375.3 II.4.2. Para-Kredi GeliĢmeleri Tüm para arzlarında 1998 yılında reel olarak geniģleme gözlenmiģtir. Reel olarak en az artıģ yüzde 7,4 oranı ile dar tanımlı para arzı olan M1 de olurken, en büyük artıģ yüzde 34 oranı ile geniģ tanımlı para arzı olan M2 de gerçekleģmiģtir. Döviz tevdiat hesaplarını (DTH) da içeren geniģ tanımlı parasal büyüklük olan M2Y deki reel artıģ 1997 yılının tersine M2 deki reel artıģın altında kalmıģtır. Vadeli mevduatlarda 1998 yılının özellikle ikinci yarısında gözlenen yüksek oranlı reel artıģın böyle bir geliģmeye yol açtığı söylenebilir. Dar tanımlı para arzı olan M1, 1998 yılının ilk yarısında vadesiz mevduatlarda yaģanan reel gerileme nedeniyle reel olarak daralırken bu eğilim 1998 yılının ikinci yarısında tersine dönmüģ ve M1 de yıl sonu itibariyle reel olarak artıģ gözlenmiģtir (Grafik II.4.2) ve (Tablo II.4.2). Özellikle yılın ikinci yarısında daralan iç ve dıģ talebin ekonomik aktiviteleri yavaģlatması, iç ve dıģ konjonktürdeki geliģmelerin belirsizliği artırması ve bunlara bağlı olarak kredi arz ve talebinin azalması sonucu toplam kredilerdeki artıģ oranı yıla göre yavaģlayarak, 1998 yılında toplam mevduatın artıģ oranının altında gerçekleģmiģtir (Tablo II.4.2). GRAFĠK II.4.2 REEL PARA ARZLARI (Yıllık Yüzde DeğiĢim) Kaynak: TCMB. Merkez Bankası, 1998 yılı para politikası uygulamasında enflasyonla mücadele ve istikrarın gerçekleģtirilmesine çalıģmıģtır. Ancak dünya ekonomisindeki konjonktüre paralel olarak yılın

88 birinci ve ikinci yarısı farklılıklar göstermiģ ve bu dönemlerdeki önceliklerde de değiģiklikler olmuģtur. Yılın ilk altı ayında para politikası hedef değiģkeni rezerv para olmuģ ve bu büyüklükteki değiģim oranları hedeflenen aralık içinde kalmıģtır. Yılın ikinci yarısında ise net iç varlıklar kalemi hedef değiģken olarak seçilmiģtir. Özellikle Ağustos ayının ortalarından itibaren, Rusya krizinin etkisiyle Hazinenin uluslararası piyasalardan borçlanamaması ve giderek artan sermaye çıkıģına bağlı olarak artan Türk lirası sıkıģıklığı sonucunda Merkez Bankası APĠ iģlemleri yoluyla piyasayı fonlamıģ ve bu durum APĠ iģlem hacmini yıl sonu itibariyle artmıģtır. Bunun sonucunda, rezerv paraya APĠ nin eklenmesi ile elde edilen parasal taban kalemi nominal olarak yüzde 51,4 daralmıģtır. Parasal tabana kamu mevduatının eklenmesiyle elde edilen ve Merkez Bankası nın toplam Türk lirası yükümlülüğünü gösteren Merkez Bankası Parası (MBP) kaleminde 1998 yılı sonunda, bir önceki yıla göre yüzde 9 oranında artıģ gerçekleģmiģtir (Tablo II.4.2). TABLO II.4.2 TEMEL PARASAL GÖSTERGELER(1) (Yüzde DeğiĢim)(2) (3) Rezerv Para 82, Parasal Taban Merkez Bankası Parası Toplam Ġç Yükümlülükler (TĠY) Bilanço M M M2Y M3Y Mevduat Krediler TĠY/GSMH(2) TĠY/M2Y(2) Net Ġç Varlıklar(2) 302,7 377,2 343,3 798,1 614,1 Net DıĢ Varlıklar(2) -213,8 136,1 625,3 215,7 290,7 Toptan EĢya Fiyatları Ġndeksi(4) (5) Kaynak: TCMB, ay sonu cuma günü verileri kullanılmıģtır. (1) Rezerv Para = Emisyon + Bankalar Zorunlu KarĢılıkları + Bankalar Serbest Ġmkanı + Fon Hesapları + Banka DıĢı Kesimin Mevduatı Parasal Taban = Rezerv Para + Açık Piyasa ĠĢlemlerinden Borçlar

89 Merkez Bankası Parası = Parasal Taban + Kamu Mevduatı Toplam Ġç Yük. = MB Parası + Döviz Olarak Takip Olunan Mev. + Bankaların Döviz Mevd. M1 = DolaĢımdaki Para + Mevduat Bankalarındaki V.siz Mev. + Merkez Bankasındaki Mev. M2 = M1 + Mevduat Bankalarındaki Vadeli Mevduat M2Y = M2 + Döviz Tevdiat Hesabı (TL) M3Y = M2 + Resmi Mev.+ Merkez Bankasındaki Diğer Mev. + Döviz Tevdiat Hesapları (TL). (2) TĠY/GSMH, TĠY/M2Y için tabloda verilen değerler yüzde değiģim değil, orandır. TĠY/GSMH oranı Eylül sonu itibariyledir.net iç varlıklar ve Net dıģ varlıklar eski tanımlı olup trilyon Türk lirası değerindedir. (3) 26 Aralık Aralık 1998; geçici. (4) DĠE Toptan EĢya Fiyat Ġndeksi (1994 = 100), yıl sonu. (5) DĠE Toptan EĢya Fiyat Ġndeksi (1987 = 100), yıl sonu. DolaĢımdaki para yılın ilk yarısında önemli artıģ göstermezken, yılın ikinci yarısında söz konusu artıģ hızı yükselmiģ ve yıl sonu itibariyle dolaģımdaki para artıģ hızı enflasyon rakamının üzerinde gerçekleģmiģtir. Vadesiz mevduatlarda ise yılın ilk yarısında reel olarak azalma eğilimi gözlenirken, bu eğilim yılın ikinci yarısında tersine dönmüģtür. Vadeli mevduatların artıģ hızı reel olarak 1997 yılına göre özellikle yılın ikinci yarısında hızlanmıģtır yılının ikinci yarısında enflasyondaki azalma eğilimine paralel olarak reel mevduat faizlerinin artması ve 30 Eylül de yaģanan Mali Milat olgusu bu geliģmeye neden olarak gösterilebilir. Yıl sonu itibariyle vadeli mevduatların bir önceki yıla göre artıģ hızının yüzde 120,6 oranı ile enflasyonun üzerinde gerçekleģtiği gözlenmektedir. (Tablo II.4.3). Vadeli mevduatlardaki bu artıģ ile bankalar menkul kıymet portföylerindeki artıģın para arzlarındaki reel artıģın kaynağını oluģturduğu söylenebilir. DTH'larında ABD doları cinsinden 1997 yılında yüzde 12,3 olarak gerçekleģen artıģ oranı 1998 yılında yüzde 14,9 olmuģtur. Döviz kuru artıģ hızının yıl olduğu gibi 1998 yılında da kontrol altında tutularak enflasyon oranına paralel bir artıģ göstermesi ve DTH lardaki getirinin Türk liarası yatırım araçlarının altında kalmasının böyle bir sonuca neden olduğu söylenebilir. TABLO II.4.3. TEMEL PARASAL BÜYÜKLÜKLERĠN AYLIK GELĠġMELERĠ (Yüzde Kümülatif DeğiĢim) Ocak ġubat Mart Nisan Mayıs Haz. Tem. Ağu. Eylül. Ekim Kasım Ara M DolaĢımdaki Para Vadesiz

90 Mevduat M Vadeli Mevduat M2Y DTH (TL) M M3Y Kaynak: TCMB. M2 nin rezerv paraya oranı Ģeklinde tanımlanan rezerv para çarpanı, 1995 yılının son iki aylık döneminde ve 1996 yılı Ocak ayında yükselme eğilimi göstermiģ ve emisyonda meydana gelen değiģmelere paralel olarak 1996 yılında dalgalı bir seyir izlemiģtir. Rezerv para çarpanı, 1997 yılında rezerv para artıģının kontrol altında tutulması ve vadeli mevduatlarda artıģ gözlenmemesi nedeni ile 4 dolaylarında istikrarlı bir seyir izlemiģ ve fazla dalgalanma göstermemiģtir. Çarpanın eğilimi 1998 yılında da değiģmemiģ ve M2 deki yüksek oranlı artıģ nedeniyle 1997 yıl sonuna göre biraz yükselerek 5,3 dolayında gerçekleģmiģtir (Grafik II.4.3) ve Grafik (II.4.4). GRAFĠK II.4.3 PARA ÇARPANI Kaynak: TCMB. Diğer taraftan, Merkez Bankasının yarattığı toplam Türk lirasının M2 ile ölçülen parasal geniģlemeye katkısını gösteren ve M2/MBP Ģeklinde tanımlanan Merkez Bankası Parası çarpanı, açık piyasa iģlemlerindeki değiģikliklere paralel olarak dalgalı bir seyir izlemiģtir.

91 Çarpan, 1997 yılının ilk sekiz ayında vadeli mevduatlardaki artıģa paralel olarak büyümüģ, Eylül ve Ekim aylarında küçülmüģtür. Yılın son iki ayında Merkez Bankasının APĠ aracılığıyla piyasayı yoğun bir Ģekilde fonlaması nedeniyle MBP daralırken, çarpan da yükselmiģtir. Merkez Bankası 1998 yılının ilk altı ayında uyguladığı para politikası çerçevesinde APĠ yoluyla etkin sterilizasyon yapması MBP nı artırmıģ ve çarpanın sözkonusu dönemde azalmasına yol açmıģtır. Yılın ikinci yarısında özellikle Ağustos ayından sonra ortaya çıkan likidite sıkıģıklığını gidermek için APĠ yoluyla piyasayı fonlaması sonucu MBP azalmıģ ve buna bağlı olarak çarpan da hızlı bir Ģekilde yükselmiģtir (Grafik II.4.3). GRAFĠK II.4.4 REZERV PARA ÇARPANININ BĠLEġENLERĠ Kaynak: TCMB. II.4.3. Faiz Oranları Hazinenin 1997 yılında ağırlıklı olarak iç piyasalardan borçlanmasına bağlı olarak artıģ eğilimine giren faiz oranları 1997 yılının Ağustos ve Aralık aylarında en yüksek noktasına ulaģmıģtır yılının ilk yarısında DĠBS faizlerinde genel olarak bir düģüģ eğilimi gözlenmiģtir. Enflasyon beklentilerindeki düģüģ, sermaye giriģleri, Uluslararası Para Fonu ile Hükümet arasında yapılan yakın izleme anlaģması ve özelleģtirmeden elde edilen gelirler bu gerilemedeki en önemli nedenler arasında sayılabilir. Temmuz ayının ikinci yarısında memur zamlarının belirsizliği ve erken seçim tartıģmaları sonucunda tekrar yükseliģ trendine geçen faizler, Ağustos ayında ortaya çıkan Rusya krizi, Japon yeninin dolar karģısında değer kaybetmesiyle Çin'in devalüasyon yapması olasılığının ortaya çıkması ve bankaların menkul kıymet gelirlerinden alınacak vergiye dair mevzuatın piyasalarda belirsizlik yaratması gibi geliģmelere bağlı olarak yılın ikinci yarısında yükseliģ eğilimini devam ettirmiģtir. Kasım ve Aralık aylarında likidite sıkıģıklığının devam etmesi ve ortaya çıkan siyasi belirsizlikle 1998 yılı sonunda DĠBS faizleri yüksek seviyelere ulaģmıģtır. Mevduat faiz oranlarında 1998 yılının ilk yarısında önemli bir değiģiklik olmamıģtır. Haziran ayından itibaren enflasyondaki düģüģe ve piyasalarda oluģan iyimser havaya bağlı olarak

92 mevduat faizlerinde bir gerileme gözlenmiģtir. Ağustos ayında ortaya çıkan olumsuz geliģmelerin etkisi mevduat faizlerinde ancak Eylül ayından itibaren görülmeye baģlamıģtır. Mevduat faizlerinin kısa dönemde, piyasalarda oluģan geliģmelerden etkilenmemesi buna neden olarak gösterilebilir. Yılın son üç aylık döneminde likidite sıkıģıklığının devam etmesine ve Hazine bonosu faizlerindeki yükseliģe paralel olarak mevduat faizleri yüksek seyrini devam ettirmiģtir yılında Ocak ayından Haziran ayının ortalarına kadar geçen sürede Hazine bonosu ve üç aylık mevduat faizleri arasındaki marj gittikçe kapanmıģ, hatta reel getirilere bakıldığında Temmuz ayında mevduat faizlerinin reel getirisi Hazine bonosunun reel getirisinin üzerinde gerçekleģmiģtir. Temmuz ayında, 1995 yılı Mart ayından beri ilk defa Hazine bonosunun reel getirisi negatif olarak gerçekleģmiģtir. Bu geliģmenin en önemli nedeni Hazine bonosu faiz oranlarının enflasyonun, piyasalarda oluģan iyimser havaya bağlı olarak düģmesine karģın mevduat faizlerinde önemli bir değiģikliğin olmamasıdır. Temmuz ayının ikinci yarısından itibaren Hazine bonosunun reel getirisi yıl sonuna kadar hızlı bir Ģekilde artmıģ ve mevduat faizi aleyhine marj gittikçe açılmıģtır. Mevduata alternatif yatırım araçlarından biri olan üç ay vadeli repo faiz oranlarında yılın ilk iki ayında önemli bir değiģme görülmemiģtir. Hazine bonosu faizlerindeki gerilemeye bağlı olarak Mart ayından itibaren düģüģ trendine giren repo faizleri Ağustos ayında ortaya çıkan olumsuz geliģmelere ve Hazine bonosu faizlerindeki yükselmeye bağlı olarak yılın sekizinci ayından itibaren tekrar artıģ eğilimine girmiģtir. Repo faizleri Eylül, Ekim ve Kasım aylarında piyasalardaki likidite sıkıģıklığı ve yüksek seyreden Hazine bonosu faizlerine bağlı olarak yükseliģ trendini sürdürmüģtür yılında Hazine bonosu faizlerindeki geliģmelerin repo faizleri üzerindeki etkisinin mevduat faizleri üzerindeki etkisine göre daha hissedilebilir bir Ģekilde olduğu söylenebilir. Bu dönemde repo faizlerinin reel getirisinin genellikle Hazine bonosu reel getirisiyle paralel bir seyir izlediği gözlenmektedir (Grafik II.4.5). Yılın ilk yarısında Hazine bonosu reel getirisi ve repo reel getirisi arasındaki marj geçmiģ yıllara göre azalmıģ, Ağustos ayından itibaren Hazine bonosu faizlerindeki yükselmeye bağlı olarak bu iki yatırım aracının reel getirileri arasındaki marj açılmıģtır. Repo ve mevduat faizleri arasındaki marj ise 1997 ġubat ayından 1998 ġubat ayına kadar yüksek bir seyir izlemiģ, ġubat ayından Mayıs ayına kadar bu marj gittikçe kapanmıģtır. Haziran ve Temmuz aylarında mevduatın reel getirisi reponun reel getirisinden daha yüksek olmuģ, ancak Ağustos ayından itibaren repo faizlerindeki yükselmeye paralel olarak mevduat faizleri ve repo arasındaki marj repo lehine bir hareket izlemiģtir. II.4.4. Döviz Kurları Merkez Bankası 1997 yılında finansal piyasalarda istikrarın sağlanmasına ve sürdürülmesine yönelik, reel kur endeksindeki dalgalanmaları en aza indirme amaçlı ve enflasyon oranına paralel artıģ içeren bir kur politikası izlemiģtir. Merkez Bankası, 1998 yılında da kur politikasını enflasyon hedefi ile tutarlı bir biçimde yürütmeye çalıģmıģtır yılı baģında Uluslararası Para Fonu ile yapılan "Stand-by" anlaģması doğrultusunda 1,5 Alman markı ve 1 ABD doları Ģeklinde tanımlanan kur sepetindeki artıģ 1998 yılında aylık enflasyon oranı ile paralel gerçekleģmiģtir. Kurlar ile enflasyon arasındaki paralellik hedefinin gerçekleģtirilmesinde 1998 yılında bir önceki yıla göre daha baģarılı olunmuģtur. Buna göre Türk lirasının yıl sonu itibariyle ABD doları karģısında nominal değer kaybı yüzde 52,7 olurken, Alman markı karģısındaki nominal değer kaybı yüzde 63,9 olarak gerçekleģmiģtir. Kur sepetindeki yıllık artıģ oranı ise yüzde 58,6 olmuģtur. Sonuç olarak enflasyona paralel bir seyir izlemesi öngörülen kurların 1998 yılı içinde dar bir aralık içinde dalgalanması, uygulanan kur politikasının piyasalar tarafından gerçekçi

93 bulunduğuna dair bir gösterge olarak nitelendirilebilir. GRAFĠK II.4.5 ÜÇ AYLIK REEL FAĠZ ORANLARI Kaynak: TCMB, HM. II.5. FĠYATLAR TEFE deki artıģ, 1998 yılında Hükümetin bütçe hedefleri doğrultusunda belirlediği yüzde 50 lik hedefin 4,3 puan üzerinde yüzde 54,3 olarak gerçekleģmiģtir (Tablo II.5.2). Bu oran aynı zamanda TEFE ile ölçülen enflasyon düzeyinde bir önceki yıla göre 36,7 puanlık bir gerilemeyi ifade etmektedir. Enflasyondaki düģüģü sağlayan faktörler, bütçede öngörülen faiz dıģı fazla hedefine ulaģılması, ve aģılması; kamu fiyatlarının denetim altında tutulması; Rusya krizi ardından baģlayan sermaye çıkıģının önce mali sistemi daraltması; sonrasında reel sektörü etkisi altına alması; döviz kurlarında sağlanan istikrar, ithalat fiyatlarında ve enflasyon bekleyiģlerindeki düģüģ olarak sıralanabilir yılı sonunda enflasyonun yüzde 100 seviyelerine ulaģması, hükümetin 1998 yılı için yüzde 50 lik öngörüsünün kredibilitesini azaltmıģtır. Ocak ayında enflasyon oranının bir önceki yıldan daha yüksek çıkması enflasyon bekleyiģlerini olumsuz etkilemiģ ve enflasyon bekleyiģleri ilk üç ayda az da olsa yükselmiģtir (Grafik II.5.2). TABLO II.5.1 TEFE VE TÜFE ALT KALEMLERĠNĠN AĞIRLIKLARI VE FĠYAT ARTIġLARINA KATKILARI

94 Ağırlık (%) (A) Fiyat ArtıĢı (B) Katkı (A*B) Fiyat ArtıĢı (B) Katkı (A*B) TÜFE , ,7 -- Gıda 31,09 117,3 36,5 60,6 18,8 Giyim 9,71 80,5 7,8 68,7 6,7 Konut 25,8 88,0 22,7 86,8 22,4 EĢya 9,35 84,4 7,9 67,8 6,3 Sağlık 2,76 85,0 2,3 99,6 2,7 UlaĢım 9,3 105,3 9,8 53,4 5,0 Eğlence 2,95 107,2 3,1 63,6 1,9 Eğitim 1,59 99,6 1,5 94,6 1,5 Lokanta 3,07 101,2 3,0 79,8 2,3 Diğer 4,38 104,3 4,5 49,3 2,1 TEFE , ,3 -- Tarım 22,23 96,5 21,5 71,9 16,1 Madencilik 2,48 72,6 1,9 34,0 0,9 Enerji 4,19 64,1 2,8 69,9 3,0 Ġmalat Sanayii Özel Ġmalat San. 54,6 85,4 46,7 53,6 29,3 Kamu Ġmalat San. 16,5 108,5 18,1 29,8 5,0 Kaynak: DĠE. TOPTAN EġYA VE TÜKETĠCĠ FĠYAT ENDEKSLERĠNĠN ARTIġ ORANLARININ FARKLILIKLARININ NEDENLERĠ 1998 yılı, Hükümetin enflasyonla mücadele programını uygulamaya koyduğu ve bu çerçevede politikalar ürettiği bir yıl olarak ön plana çıkmaktadır. Enflasyon oranlarında gözlenen düģüģ (Tablo II.5.2), enflasyonla mücadele programının baģarısını göstermektedir. Ancak, yaģanan süreçte dikkati çeken bir unsur, 1996 yılının ortalarından beri birbirine çok yakın bir seyir izleyen TEFE ve TÜFE artıģ oranları arasındaki farkın enflasyonla mücadele programının baģladığı 1997 yılının ikinci yarısından sonra açılmaya baģlamasıdır yılı sonunda TÜFE ve TEFE artıģ oranları farkı yüzde 8,1 iken 1998 yılı sonuna gelindiğinde 15,4 olmuģtur.

95 TÜFE nin TEFE den daha yavaģ düģmesinin ardında TÜFE endeksinin konut, eğitim ve sağlık alt sektörlerindeki (Tablo II.5.1) geriye doğru endeksleme (backward indexation), oligopolcü piyasa yapıları ve arz eksikliği gibi yapısal sorunların varlığıdır. TÜFE de TEFE ye göre aģağı doğru katılık yaratan unsurların baģında konut alt sektörü gelmektedir yılı içinde TÜFE artıģına en önemli katkıyı yapan (Tablo II.5.1) konut sektöründe fiyatların önemli ölçüde genel fiyat artıģlarının üzerinde gerçekleģmesinin iki nedeni göze çarpmaktadır. Bunlardan ilki, inģaat ruhsatı ve yapı kullanma izni alan konut sayısının seyrinden de görülebileceği gibi konut yatırımlarının gerek genel, gerek iç göçten kaynaklanan kentsel nüfus artıģına oranla önemli ölçüde geride kalmasıdır (Tablo A). Konut sayısının yetersizliği bu sektörde bir arz-talep dengesizliği yaratmakta ve bu da fiyatların genel fiyat artıģlarının üzerinde olması sonucunu doğurmaktadır. Ġkinci olarak, bu sektörde, genel fiyat seviyesinin geçmiģ değerlerini bu dönem fiyatlarını artırmada bir enformasyon olarak kullanma davranıģı yaygın olduğundan, bu sektörde fiyat düģüģleri en iyi ihtimalle gecikmeli (1 yıl ya da daha az) olarakgerçekleģebilmekte, bu da TÜFE ile ölçülen fiyatlar genel seviyesinde katılıklara yol açmaktadır. Tablo A: ĠnĢaat Ruhsatı ve Yapı Kullanma Ġzni Alan Konut Sayıları Yıllar ĠnĢaat Ruhsatı Alan Konut Sayısı Yapı Kullanma Ġzni Alan Konut Sayısı * * Tahmin Kaynak: DĠE, DPT TÜFE de katılık yaratan bir baģka sektör de eğitimdir. Ağustos ayında aylık bazda yüzde 61,1 oranında artan eğitim sektörü fiyatları, bu artıģla birlikte 1998 yılının tamamında yıllık bazda yüzde 94,6 oranında artıģ kaydetmiģtir. Eğitim sektöründeki bu yükselmenin nedenlerinden biri, devlet okullarının yetersizliği ve üniversiteye giriģte önemli bir yol olarak görülen özel okul ve dersanelerin oligopolcü fiyatlama davranıģlarıdır. Eğitim sisteminde varolan sorunlar, özel okul ve dersanelere istedikleri fiyatı empoze etme olanağı sağlamakta, bu da fiyatların katılığında önemli bir etken olmaktadır.

96 Sağlık sektörü de TÜFE artıģına katkısı fazla olmamakla birlikte, geçmiģe dönük fiyatlama davranıģlarına ve fiyat tekeli olmanın yarattığı sorunlara örnek olması açısından önemlidir. Bir yandan özel hastanelerin devlet hastanelerinin sunamadığı hizmetleri sunmalarının kendilerine istedikleri fiyatları uygulama olanağı sağlaması ve diğer yandan da Türk Tabipler Birliği nin bu sektörde fiyatları belirlemede önemli bir rol oynaması bu sektörde fiyatların aģağı doğru hareketini güçleģtirmektedir. Bu noktada çeģitli meslek örgütlerinin kendi alanlarında tek fiyat belirleyici olmalarının fiyatlara taban oluģturduğunu belirtmek gerekir. BaĢka ülkelerde rastlandığı gibi Türkiye de de meslek örgütlerinin fiyat artıģı kararları göreli fiyat yapısını etkileyip değiģtirmektedir. Meslek örgütlerinin maliyet yapıları birbirinden çok farklı olabilen üyelerini aynı fiyatlarla karģı karģıya bırakması rekabetçi piyasa yapısının oluģmasını da engellemektedir. Bu gibi etkilerle bozulan göreli fiyat yapısı, sürekli ve düzenli olarak fiyatların artmasına ve dolayısıyla enflasyonda aģağı doğru katılığa yol açmakta, enflasyonla mücadeleyi zorlaģtıran bir unsur olarak görünmektedir. Göreli fiyat yapılarının bozulması, fiyatlarını sıklıkla ve göreli fiyat yapısı aleyhine bozulduğu anda ayarlayamayan ücretliler gibi toplum kesimlerinin aleyhine gelir dağılımını bozan bir etki yaratmaktadır. Sonuç olarak, rekabet koģullarını bozucu etkilere karģı tedbirler almak, enflasyonla mücadeleprogramlarının olmazsa olmaz koģullarından biri olarak kabul edilmelidir. Ġlk üç ayda enflasyonun beklenilenden yavaģ düģmesinin ardında yatan temel neden, mevsimsel ve diğer nedenlerle tarım sektöründe gözlenen fiyat artıģlarıdır. Ġlk üç ayda tarım sektöründeki fiyatlar yüzde 30,6 oranında yükselmiģtir (Tablo II.5.2). Bunun yanısıra hükümet hedeflenen enflasyon doğrultusunda kamu fiyatlarını kontrol altına tutmuģ ve kamu imalat sanayii fiyatları bu dönemde yalnızca yüzde 2,2 oranında artmıģtır. Çekirdek enflasyon olarak nitelendirilen özel imalat sanayii fiyatları ise mevsimsel olarak Ocak ayında yükselmiģ fakat bu yükseliģ kalıcı olamamıģ ve ilk üç ayda bu sektördeki fiyat artıģı yüzde 13,4 olmuģtur. Sonuç olarak ilk üç ayın sonunda TEFE ile ölçülen enflasyon 1997 yılı sonuna göre sadece 5 puan gerilemiģ ve yüzde 86 olmuģtur. Yılın baģında, üç ay için açıklanan para ve maliye progamlarının hedeflerine ulaģması, 1998 ekonomik programının kredibilitesini artırmıģ, buna paralel olarak enflasyon bekleyiģlerini de düģüģ trendine sokmuģtur (Grafik II.5.2). Bütçede öngörülen faiz dıģı fazla hedefine ulaģılması özel haracanabilir gelirde düģmeye ve bununla birlikte iç talepte gerilemeye neden olmuģtur. Özellikle özel nihai tüketim harcamaları ve yatırımlarda bir önceki yılın aynı dönemine göre daralma gözlenmiģtir. Para ve maliye programlarının baģarılı olması, iç talepte gözlenen gerileme, enflasyon bekleyiģlerini ve enflasyonu aģağı doğru çekmeye baģlamıģtır. Özel imalat sanayii fiyatları ilk çeyreğe göre gerilemiģ ve artıģ oranı yüzde 11,6 olmuģtur. Bununla birlikte kamu fiyatlarının denetim altında tutulmasına devam edilmiģ ve kamu imalat sanayii fiyatları yüzde 7 oranında artmıģtır. Tarım sektörü fiyatlarının artıģ oranı ise mevsimsel etkilerle ilk üç aya göre önemli ölçüde gerilemiģ ve yüzde 5,5 artmıģtır. Enflasyon yılın ilk yarısının sonunda, bir önceki üç aya göre 9,3 puan daha gerilemiģ ve yüzde 76,7 olmuģtur.

97 TABLO II.5.2 FĠYATLAR (1) (Yıllık Yüzde DeğiĢim) TÜFE 76,0 79,8 99,1 69,7 TEFE 65,6 84,9 91,0 54,3 Özel 70,8 80,5 89,0 60,1 Kamu 48,6 101,4 97,5 35,6 Tarım 86,6 89,9 96,5 71,9 Maden. 75,4 93,7 72,6 34,0 Enerji 40,8 129,9 64,1 69,9 Ġmalat 60,0 80,6 91,2 47,1 Özel 64,2 75,7 85,4 53,6 Kamu 47,5 96,7 108,5 29,8 Kaynak: DĠE. (1)TÜFE ve TEFE için 1994 yılı baz alınmıģtır. Yılın üçüncü üç aylık dönemine hükümet Uluslararası Para Fonu ile Yakın Ġzleme AnlaĢması yaparak girmiģtir. Bunun yanısıra erken seçim kararının alınması ve yeni vergi yasası tasarısı siyasi alandaki belirsizliği ekonomiye taģımıģtır. Nisan ayında baģlayan enflasyon bekleyiģlerindeki gerileme yerini Temmuz ayında hafif yükselmeye terketmiģ ve enflasyon bekleyiģleri yılın üçüncü üç ayında Temmuz ayında ulaģtığı düzeyini korumuģtur. Temmuz ayında yaģanan bir diğer geliģme de kur sepeti artıģ hızının önemli ölçüde yavaģlatılmasıdır. Yılın üçüncü üç aylık döneminde kur sepeti artıģ hızı diğer aylara oranla daha düģük seyretmiģtir. Ağustos ayı ise yurtiçinde yaģanan belirsizliklere yurtdıģında yaģanan belirsizliklerin eklendiği ay olmuģtur. Rusya da baģlayan mali krizin, Türkiye ekonomisine de yayılacağı beklentisiyle baģlayan sermaye çıkıģı devlet iç borçlanma ihalelerinde vadelerin kısalıp, faizlerin yükselmesine neden olmuģtur. Sermaye çıkıģındandolayı bankacılık sektörünün döviz talebinde görülen yüksek artıģ, Merkez Bankasının yoğun döviz satıģlarıyla karģılanmıģ, bir süre sonra döviz talebinin yanısıra Türk Lirası talebinde de artıģ gözlenmiģtir. Yoğun sermaye çıkıģına rağmen döviz kurlarında dalgalanma yaģanmamıģ, kurlardaki istikrar sürdürülerek devalüasyon beklentileri aģılmaya çalıģılmıģtır. YaĢanan likidite sıkıģıklığını gidermek amacıyla bankaların açtıkları kredileri geri istemeleri ve yeni açtıkları kredilerde görülen yavaģlama zaten gerilemekte olan iç talebi daha da daraltmıģtır. Enflasyon beklentilerindeki yükseliģe rağmen, iç talepte gözlenen gerileme dolayısıyla enflasyondaki düģüģ eğilimi etkilenmemiģtir. Mevsimsel olarak artıģ beklenen özel imalat sanayii fiyatlarının artıģ hızı yavaģlamıģ yılın üçüncü üç ayında yüzde 10,3 artmıģtır. Bu dönemde kamu imalat sanayii fiyatları, Eylül ayında kamu mallarına yapılan yüksek zamla, yüzde 13 artmıģtır. Bu artıģ üç aylık dönemler itibariyle bakıldığında kamu imalat sanayii fiyatlarında yılın en yüksek artıģı olmuģtur. Her türlü olumsuz koģula rağmen enflasyon ilk dokuz ayın sonunda 10,3 puan daha gerilemiģ ve yüzde 65,9 olmuģtur.

98 Yılın son üç ayına girildiğinde Temmuz ayından itibaren yatay bir seyir izleyen enflasyon bekleyiģleri bir miktar düģmüģ, fakat Kasım ayında baģlayan hükümet krizi bekleyiģlerin yönünü tekrar yukarı çevirmiģtir. Reel sektörde yaģanan daralma Kasım ayında iyice belirginleģmiģ ve sanayi üretimi ilk kez bu ay gerilemiģtir. Yüksek reel faizler ve firmaların ellerinde oluģan stoklar özel imalat sanayii fiyatlarında aģağı doğru bir baskı oluģturmuģtur. Bunun belirgin kanıtı, Ekim ayından itibaren hızlanan kur sepeti artıģ oranlarına, özel imalat sanayiinde bulunan firmaların fiyatlarını artırma yönünde tepki gösterememesidir. Aralık ayında ise özel imalat sanayii fiyatları 1993 yılı Nisan ayından sonra yüzde 2,7 artıģla aylık bazda en düģük seviyesine gerilemiģtir. TEFE deki artıģ yılın son üç ayında 11,6 puanlık düģüģle yıllık bazda yüzde 54,3 e gerilemiģtir. TABLO II.5.3 FĠYATLAR (Yıllık Ortalama Yüzde DeğiĢim) 1993 (1) 1994 (1) 1995 (2) 1996 (2) 1997 (2) 1998 (2) TÜFE 66,1 106,3 89,0 80,4 85,7 84,6 Gıda 63,5 110,0 92,3 72,2 92,5 82,3 Giyim 66,4 104,8 100,7 82,6 74,9 79,6 EĢya 66,8 122,2 82,6 65,1 71,8 81,6 Sağlık 68,4 113,1 75,5 94,0 87,3 102,7 UlaĢım 56,8 108,0 84,7 97,2 93,6 76,4 Kültür 73,5 102,9 86,0 84,5 76,0 93,4 Konut 71,8 91,0 86,8 85,4 82,2 90,3 TEFE 58,4 120,7 86,0 75,9 81,8 71,8 Tarım 62,2 97,8 107,8 86,5 86,9 86,8 Madencilik 57,9 132,8 85,6 89,3 76,2 48,6 Enerji 67,8 102,3 56,4 101,7 71,8 71,8 Ġmalat 56,6 129,4 81,0 70,4 80,6 66,7 Özel 59,3 130,5 81,1 68,2 77,6 70,0 Kamu 50,7 126,9 80,7 77,1 89,7 57,2 Kaynak: DĠE. (1)TÜFE ve TEFE için 1987 yılı baz alınmıģtır. (2)TÜFE ve TEFE için 1994 yılı baz alınmıģtır.

99 TABLO II.5.4 FĠYATLAR (1) (Yıllık Yüzde DeğiĢim) Yıllık I II III IV Yıllık I II III IV Yıllık TÜFE 79,8 77,3 78,0 89,9 99,1 99,1 97,2 90,6 80,4 69,7 69,7 TEFE 84,9 77,0 75,7 85,5 91,0 91,0 86,0 76,7 65,9 54,3 54,3 Özel 80,5 77,2 76,9 82,5 89,0 89,0 87,9 78,8 71,6 60,1 60,1 Kamu 101,4 76,0 71,6 95,0 97,5 97,5 79,4 69,5 48,2 35,6 35,6 Tarım 89,9 84,4 86,9 85,3 96,5 96,5 98,6 82,8 85,4 71,9 71,9 Maden. 93,7 82,7 72,9 78,7 72,6 72,6 58,2 54,2 41,0 34,0 34,0 Enerji 129,9 83,8 66,9 63,9 64,1 64,1 68,9 74,7 76,9 69,9 69,9 Ġmalat 80,6 73,3 71,9 87,1 91,2 91,2 82,7 75,1 58,9 47,1 47,1 Özel 75,7 73,2 71,7 81,4 85,4 85,4 81,9 76,5 64,5 53,6 53,6 Kamu 96,7 73,6 72,5 103,9 108,5 108,5 84,9 70,9 44,2 29,8 29,8 Kaynak: DĠE. (1)TÜFE ve TEFE için 1994 yılı baz alınmıģtır. Gerek mali sistemin daralması, gerekse bütçe performansında gözlenen iyileģme sonucu ortaya çıkan iç talep daralması, kamu fiyatlarının denetlenmesi, döviz kurlarında sağlanan istikrar, enflasyonu yıl sonunda yüzde 54,3 oranına geriletmiģtir. Enflasyon düģerken kurların çıpa olarak kullanılmaması ve dolayısıyla dıģ ticaret dengesinin bozulmasına izin verilmemesi, enflasyonun düģüģünde alınan mesafeler hakkında fikir vermektedir (Grafik II.5.1). TÜFE artıģ oranı ise bir önceki yıla göre 29,4 puan gerileme ile yüzde 69,7 olmuģtur. Özellikle ekonominin bazı sektörlerinde yaģanan eksik rekabet, endeksleme ve arz yönünde yaģanan sorunlar fiyat katılıklarına neden olmaktadır. TÜFE nin alt kalemleri olan konut, sağlık ve eğitim sektörü bu sorunları en yoğun yaģayan sektörler olarak göze çarpmaktadır. GRAFĠK II.5.1 DĠE-TOPTAN EġYA VE ÖZEL SEKTÖR ĠMALAT SANAYĠ FĠYATLARI

100 (1994=100, Yıllık Yüzde DeğiĢim) Kaynak: DĠE. (1) Özel imalat sanayii fiyatları ve TEFE için 1994 yılı baz alınmıģtır. GRAFĠK II.5.2 BEKLENEN ENFLASYON ( Yıllık Yüzde DeğiĢim) Kaynak: TCMB Ġktisadi Yönelim Anketi.

101 REEL DÖVĠZ KURU ENDEKSLERĠNĠN HESAPLANMASINDA GÖZÖNÜNE ALINAN KRĠTERLER Enflasyonla mücadele programının uygulamaya konulduğu 1998 yılında kamuoyunun dikkatle izlediği değiģkenlerden biri de reel döviz kuru olmuģtur. Basitçe ülkeler arasındaki enflasyon farklarını gözönüne alacak Ģekilde hesaplanan döviz kuru endeksi olarak tanımlanabilecek olan reel döviz kuru tanımlanması ve hesaplanması üzerinde önemli tartıģmalar olan bir değiģkendir. Hesaplamada kullanılacak fiyat endekslerinin, nominal döviz kurlarının ve/veya seçilen baz yılının farklılığına göre farklı sonuçlara ulaģılabilmektedir. Bu endeksler bir ülkenin dıģ ticaretinde rekabet gücüne iliģkin bir gösterge olarak kullanıldığından, özellikle enflasyonla mücadele programlarının uygulandığı dönemlerde önemleri daha da artmaktadır. Bu çerçevede, reel döviz kurunun ekonomiyi izlemede kullanılması ve iktisat politikalarını uygularken kullanılmasında hangi yöntemle hesaplandığı ve baz yılının hangi ölçütün kullanıldığı önem kazanmaktadır. Merkez Bankası AraĢtırma Genel Müdürlüğü nce hazırlanan reel kur endekslerinde yurt içi fiyatlar için TEFE ve Özel Ġmalat Sanayii Fiyatları Endeksi kullanılırken, baz yılı olarak 1987 yılı kullanılmaktadır 1. Bu endekslerin ve baz yılının kullanılmasının ardında yatan temel nedenler aģağıdaki gibi sıralanabilir: i) Tüketici Fiyatları Endeksini (TÜFE) oluģturan alt kalemlerin bir çoğu (konut, eğitim, sağlık vb.) dıģ ticarete konu olmayan mallardan oluģmaktadır. Dolayısıyla, ülkenin rekabet gücünün iyi bir göstergesi olmaktan uzaktır. ii) Özel Ġmalat Sanayii Fiyatlarının kullanılması, tarım sektörü gibi fiyat hareketleri büyük ölçüde mevsimsel etkilere bağlı olan, ya da kamu fiyatları gibi devlet tarafından kontrol edildiği için rekabetçi ortamla iliģkisi zayıf olan fiyat endekslerinin yaratacağı çarpıklıkların önüne geçmek amacını taģımaktadır. iii) Baz yılı olarak kullanılacak olan yılın genellikle ekonominin iç ve dıģ dengelerinin tutturulduğu bir yıl olması literatürde reel kur endeksleri oluģturulurken üzerinde durulan bir varsayımdır. Bu çerçevede diğer yıllarla kıyaslandığında istikrarlı bir yıl olan 1987 yılı Türkiye açısından uygun bir baz yılıdır. 1 Temel olarak izlenen endeksler bunlar olmakla birlikte gösterge olması açısından farklı reel kur endeksleri de hazırlanmaktadır. GRAFĠK II.5.3 TEFE ve ÖZEL ĠMALAT SANAYĠ FĠYATLARI KULLANILARAK HESAPLANAN REEL KUR ENDEKSLERĠ (1) (1987=100)

102 Kaynak: TCMB AraĢtırma Genel Müdürlüğü. (1) Özel imalat sanayii fiyatları ve TEFE için 1987 yılı baz alınmıģtır. Hesaplamalarda 1,5 Alman markı ve 1 ABD dolarından oluģan kur sepeti ve ABD ve Almanya için 1990=100 bazlı TEFE kullanılmıģtır. Endeksin artması reel kurlarda değer kaybını ifade etmektedir. GRAFĠK II.5.4 DĠE-TOPTAN EġYA VE TÜKETĠCĠ FĠYATLARI (1994=100, Yıllık Yüzde DeğiĢim) Kaynak: DĠE. TABLO II.5.5 TEFE DE SEKTÖREL FĠYAT ARTIġLARI (1) (Yıllık Ortalama Yüzde DeğiĢim)

103 TOPLAM KAMU ÖZEL SEKTÖRLER GENEL 75,9 81,8 71,8 81,9 85,5 58,4 74,3 80,7 75,9 TARIM 86,5 86,9 86, ,5 86,9 86,8 Tarım, Avcılık 84,5 90,2 87, ,5 90,2 87,0 Ormancılık 105,5 52,4 87, ,5 52,4 87,2 Balıkçılık 119,3 47,8 79, ,3 47,8 79,0 MADENCĠLĠK 89,3 76,2 48,6 88,1 77,8 42,2 92,4 72,0 66,5 Kömür Madenleri 89,2 76,6 54,3 86,9 79,9 52,2 95,6 67,5 60,1 Ham Petrol, Doğalgaz 93,3 67,7 10,7 93,4 68,1 10,7 92,1 63,6 10,6 Metal Cevheri 78,1 88,8 93,5 77,2 84,8 77,5 81,8 105,1 149,2 TaĢocakçılığı 90,1 83,6 66,4 91,3 120,9 65,1 89,8 72,7 66,9 ĠMALAT 70,4 80,6 66,7 77,1 89,7 57,2 68,2 77,6 70,0 Gıda 81,9 86,6 81,0 96,6 79,7 96,3 79,2 87,0 78,0 Tekstil 53,5 49,9 59,0 52,4 77,6 54,6 53,5 72,4 59,2 Giyim 69,6 73,2 77,9 56,7 79,1 90,4 70,0 62,3 77,6 Deri 84,6 81,1 61,1 51,4 64,7 54,0 97,4 85,9 62,9 Kağıt 28,1 58,0 70,1 38,9 47,6 80,6 24,3 62,1 66,3 Petrol Ürünleri 96,5 93,8 54,0 92,1 93,5 49,8 95,5 94,6 67,9 Kimyasal Ürünler 57,2 78,7 64,1 33,6 75,5 42,3 64,8 79,6 69,7 Plastik ve Kauçuk 60,9 68,3 58, ,9 68,3 58,0 Metalik Olm. Madenler 76,4 87,1 71,0 70,6 84,3 46,3 77,0 82,2 73,6 Metal Ana Sanayii 57,8 88,3 52,1 56,5 87,5 49,4 58,9 89,0 54,3 Metal EĢya 58,1 73,6 74,2 49,1 89,0 70,9 58,2 73,5 74,3 Makina-Teçhizat 70,7 71,8 63,4 59,0 62,0 63,4 70,9 72,0 63,4 Elektrikli Cihazlar 55,7 67,6 71,1 78,7 51,6 51,5 55,0 68,1 71,7 Motorlu Kara TaĢıtı 71,5 72,2 70, ,5 72,2 70,7 ENERJĠ 101,7 71,8 71,8 101,7 71,8 71, Elektrik 104,0 68,8 69,6 104,1 68,8 69, Su 90,9 86,2 81,2 91,1 86,2 81, Kaynak: DĠE. (1) 1994 yılı baz alınmıģtır.

104 III MALĠ PĠYASALAR III.1. BANKACILIK SEKTÖRÜ VE KREDĠ POLĠTĠKASI III.1.1. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kamu kesimi ile bankacılık sektörüne açılan krediler olmak üzere iki ana kalemden oluģan Merkez Bankası Toplam kredileri 1998 yılı sonu itibariyle, bir önceki yıl sonuna göre nominal olarak yüzde 97.8 azalıģla, 345,2 trilyon Türk lirasından 7,5 trilyon Türk lirasına inmiģtir. Hazine, 1998 yılı baģında Merkez Bankası ile yaptığı mutabakata uymuģtur. Yılın ilk aylarında avans kullanımına gitmeyen Hazine, yılın son aylarında kullandığı kısa vadeli avansları ise her ayın sonunda geri ödemiģtir. Bu nedenle, 1997 de 337,6 trilyon Türk lirası olan yıl sonu avans bakiyesi, 1998 yılı sonunda sıfır olmuģtur. Merkez Bankasının izlediği kredi politikaları gereği Destekleme Kredisi açılmaması uygulamasına 1998 yılında da devam edilmiģtir. Diğer taraftan, bankacılık sistemine kısa vadeli reeskont penceresinden reeskont kredisi tahsis edilmemiģtir. Önceki yıllarda reeskont penceresinden tahsis edilmiģ bulunan ihtisas kredilerinin kullandırımı ise sınırlandırılmıģ limitler dahilinde sürdürülmüģtür. Merkez Bankası Kredilerinde 1998 Yılı GeliĢmeleri Tarımsal Krediler T.C. Ziraat Bankasına 1998 yılı içerisinde, 15 Eylül 1996 tarihinde daraltılan limit çerçevesinde kullandırılan tarımsal reeskont kredisinin 7,2 trilyon Türk lirası tutarındaki 1997 yıl sonu bakiyesi, 1998 yıl sonu itibariyle de aynı düzeyde kalmıģtır.

2015 MAYIS KISA VADELİ DIŞ BORÇ İSTATİSTİKLERİ GELİŞMELERİ

2015 MAYIS KISA VADELİ DIŞ BORÇ İSTATİSTİKLERİ GELİŞMELERİ 1990-Q1 1990-Q4 1991-Q3 1992-Q2 1993-Q1 1993-Q4 1994-Q3 1995-Q2 1996-Q1 1996-Q4 1997-Q3 1998-Q2 1999-Q1 1999-Q4 2000-Q3 2001-Q2 2002-Q1 2002-Q4 2003-Q3 2004-Q2 2005-Q1 2005-Q4 2006-Q3 2007-Q2 2008-Q1 2008-Q4

Detaylı

11.04.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ

11.04.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ 11.04.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ ġubat ayı cari iģlemler açığı piyasa beklentisi olan -3,1 Milyar doların hafif üzerinde ve beklentilere yakın -3,19 milyar dolar olarak geldi. Ocak-ġubat cari iģlemler

Detaylı

BAKANLAR KURULU SUNUMU

BAKANLAR KURULU SUNUMU BAKANLAR KURULU SUNUMU Murat Çetinkaya Başkan 12 Aralık 2016 Ankara Sunum Planı Küresel Gelişmeler İktisadi Faaliyet Dış Denge Parasal ve Finansal Koşullar Enflasyon 2 Genel Değerlendirme Yılın üçüncü

Detaylı

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik

Detaylı

TEMEL MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER - BÜYÜME

TEMEL MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER - BÜYÜME 1 TEMEL MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER - BÜYÜME 12.0 Türkiye GSYİH Büyüme Oranları(%) 10.0 9.4 8.4 9.2 8.8 8.0 6.0 4.0 6.8 6.2 5.3 6.9 4.7 4.0 4.0 5.0 2.0 0.7 2.1 0.0-2.0-4.0-6.0-8.0-5.7-4.8 Tahmin(%) 2014

Detaylı

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

AB Krizi ve TCMB Para Politikası AB Krizi ve TCMB Para Politikası Erdem Başçı Başkan 28 Haziran 2012 Stratejik Düşünce Enstitüsü, Ankara Sunum Planı I. Küresel Ekonomik Gelişmeler II. Yeni Politika Çerçevesi III. Dengelenme IV. Büyüme

Detaylı

Ekonomide Değişim. 15. ÇözümOrtaklığı Platformu. 15 Aralık

Ekonomide Değişim. 15. ÇözümOrtaklığı Platformu. 15 Aralık Ekonomide Değişim www.pwc.com.tr 15. ÇözümOrtaklığı Platformu Temel göstergelerde neler değişti? Ortalama Büyüme, % Milli gelir hesaplama yönteminde revizyon Ekonomik Büyüme Oranları % 12.0 10.0 8.0 6.0

Detaylı

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU 01.01.2015 30.06.2015 DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU 01.01.2015 30.06.2015 DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU 01.01.2015 30.06.2015 DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU Bu rapor Cigna Finans Emeklilik ve Hayat A.Ş. Para Piyasası Likit Kamu

Detaylı

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AYLIK EKONOMİK GÖSTERGELER EKİM 2015 Hazine Müsteşarlığı Matbaası Ankara, 22 Ekim 2015 İÇİNDEKİLER TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELER i I. ÜRETİM I.1.1.

Detaylı

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar ÖZET GÖSTERGELER Piyasalar USD/TRY 5.50 Altın (USD) 1,225 Ekim 18 EUR/TRY 6.24 Petrol (Brent) 76.2 BİST - 100 90,201 Gösterge Faiz 24.4 Büyüme Sanayi Üretimi Enflasyon İşsizlik 5.21% -11.0% 25.2% 10.8%

Detaylı

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AYLIK EKONOMİK GÖSTERGELER KASIM 2016 Hazine Müsteşarlığı Matbaası Ankara, 30 Kasım 2016 İÇİNDEKİLER TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELER i I. ÜRETİM I.1.1.

Detaylı

DIġ EKONOMĠK GELĠġMELER (1)

DIġ EKONOMĠK GELĠġMELER (1) I DIġ EKONOMĠK GELĠġMELER (1) I.1. DÜNYA EKONOMĠSĠ Reel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYĠH) büyüme hızı, dünya ölçeğinde bakıldığında 1997 yılında son 25 yılın ortalama düzeyinin üzerinde gerçekleģmiģtir.

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI ANONİM ŞİRKETİ. 25 Nisan 2000 tarihli HİSSEDARLAR GENEL KURULU'NA. sunulan ALTMIŞSEKİZİNCİ HESAP YILI HAKKINDA

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI ANONİM ŞİRKETİ. 25 Nisan 2000 tarihli HİSSEDARLAR GENEL KURULU'NA. sunulan ALTMIŞSEKİZİNCİ HESAP YILI HAKKINDA TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 25 Nisan 2000 tarihli HİSSEDARLAR GENEL KURULU'NA sunulan 1999 ALTMIŞSEKİZİNCİ HESAP YILI HAKKINDA BANKA MECLİSİNCE HAZIRLANAN FAALİYET RAPORU BİLANÇO,

Detaylı

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI 24 Şubat 2016 Ankara Özet: Makroekonomik Görünüm ve Para Politikası Dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyri cari dengedeki iyileşmeyi

Detaylı

AR&GE BÜLTEN 2010 ġubat EKONOMĠ ĠZMĠR FĠNANS ALTYAPISI VE TÜRKĠYE FĠNANS SĠSTEMĠ ĠÇĠNDEKĠ YERĠ

AR&GE BÜLTEN 2010 ġubat EKONOMĠ ĠZMĠR FĠNANS ALTYAPISI VE TÜRKĠYE FĠNANS SĠSTEMĠ ĠÇĠNDEKĠ YERĠ ĠZMĠR FĠNANS ALTYAPISI VE TÜRKĠYE FĠNANS SĠSTEMĠ ĠÇĠNDEKĠ YERĠ Erdem ALPTEKĠN Türk finans sistemi incelendiğinde en büyük payı bankaların, daha sonra ise sırasıyla menkul kıymet yatırım fonları, sigorta

Detaylı

Rakamlarla 2011'de Türkiye Ekonomisi

Rakamlarla 2011'de Türkiye Ekonomisi On5yirmi5.com Rakamlarla 2011'de Türkiye Ekonomisi Avro bölgesindeki ülkelerde derinleşmekte olan kamu borç krizine rağmen 2011, Türkiye ekonomisinin yüksek büyüme hızı yakaladığı bir yıl oldu. Yayın Tarihi

Detaylı

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu) ZİRAAT BANKASI 2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI (40 Test Sorusu) 1 ) Aşağıdakilerden hangisi bir kredi derecelendirme kuruluşudur? A ) FED B ) IMF C ) World Bank D ) Moody's E ) Bank

Detaylı

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI 23 Aralık 2015 Ankara Özet: Makroekonomik Görünüm ve Para Politikası Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle yıllık kredi büyüme

Detaylı

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013 Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program 22 Kasım 201 Büyüme Tahminleri (%) 4, 4,1 Küresel Büyüme Tahminleri (%) 4,1,2,0 ABD Büyüme Tahminleri (%) 2,,,,,,1,6,6 2,8 2,6 2,4 2,2

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 40 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

Temel Ekonomik Gelişmeler

Temel Ekonomik Gelişmeler Temel Ekonomik Gelişmeler 6 Temmuz 21 Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü Günlük veriler her Perşembe günü (resmi tatil olması durumunda bir önceki iş günü); diğer veriler ise verinin açıklandığı

Detaylı

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. ALTIN EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2013 YILI 6 AYLIK FAALİYET RAPORU 1-Ekonominin Genel durumu Dünya ekonomisi 2013 ü genel olarak bir toparlanma dönemi olarak geride bıraktı.

Detaylı

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş PARA PİYASASI LİKİT EMEKLİLİK YATIRIM FONU(KAMU) YILLIK RAPOR

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş PARA PİYASASI LİKİT EMEKLİLİK YATIRIM FONU(KAMU) YILLIK RAPOR ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş PARA PİYASASI LİKİT EMEKLİLİK YATIRIM FONU(KAMU) YILLIK RAPOR Bu rapor ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş Para Piyasası Likit Emeklilik Yatırım Fonu(KAMU) Emeklilik Yatırım Fonu nun

Detaylı

Haftalık Bülten. 29 Mayıs Piyasalar makro verilerde. dolu. dikkate. Euro/$ paritesi. yükseldi... Emtia karar verirken, nu diler. sürüyor...

Haftalık Bülten. 29 Mayıs Piyasalar makro verilerde. dolu. dikkate. Euro/$ paritesi. yükseldi... Emtia karar verirken, nu diler. sürüyor... Haftalık Bülten 29 Mayıs 2009 Piyasalar makro verilerde dolu dikkate nin,, göre S etti. olumlu verileri d. Euro/$ paritesi yükseldi... parite, piyasalarda güvenin geri dönmeye seviyelerini test etti. Paritenin

Detaylı

2015 EKİM KISA VADELİ DIŞ BORÇ İSTATİSTİKLERİ GELİŞMELERİ

2015 EKİM KISA VADELİ DIŞ BORÇ İSTATİSTİKLERİ GELİŞMELERİ 1990-Q1 1990-Q3 1991-Q1 1991-Q3 1992-Q1 1992-Q3 1993-Q1 1993-Q3 1994-Q1 1994-Q3 1995-Q1 1995-Q3 1996-Q1 1996-Q3 1997-Q1 1997-Q3 1998-Q1 1998-Q3 1999-Q1 1999-Q3 2000-Q1 2000-Q3 2001-Q1 2001-Q3 2002-Q1 2002-Q3

Detaylı

VII PARA, BANKA VE MALÝ PÝYASALAR

VII PARA, BANKA VE MALÝ PÝYASALAR VII PARA, BANKA VE MALÝ PÝYASALAR 103 104 PARA, BANKA VE MALÝ PÝYASALAR A. GENEL DURUM 2002 yýlý baþýndan itibaren dalgalý kur rejimi altýnda nominal çýpa olarak para tabanýnýn ve örtük enflasyon hedeflemesinin

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE HAZİRAN 2016 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18 ÖZET GÖSTERGELER Piyasalar USD/TRY 6.56 Altın (USD) 1,202 Ağustos 18 EUR/TRY 7.65 Petrol (Brent) 77.4 BİST - 100 92,723 Gösterge Faiz 24.5 Büyüme Sanayi Üretimi Enflasyon İşsizlik 7.36% 2.9% 17.9% 9.7%

Detaylı

2010 OCAK HAZİRAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK HAZİRAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK HAZİRAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 yılına iyi başlayan ülkemiz halı ihracatı, yılın ilk yarısının sonunda bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla % 19,7 oranında artarak

Detaylı

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. STANDART EMEKLİLİK YATIRIM FONU 01.01.2015 30.06.2015 DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. STANDART EMEKLİLİK YATIRIM FONU 01.01.2015 30.06.2015 DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. STANDART EMEKLİLİK YATIRIM FONU 01.01.2015 30.06.2015 DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU Bu rapor Cigna Finans Emeklilik ve Hayat A.Ş. Standart Emeklilik Yatırım Fonu nun 01.01.2015-30.06.2015

Detaylı

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18 ÖZET GÖSTERGELER Piyasalar USD/TRY 4,56 Altın (USD) 1.250 Haziran 18 EUR/TRY 5,31 Petrol (Brent) 79,4 BİST - 100 96.520 Gösterge Faiz 19,2 Büyüme Sanayi Üretimi Enflasyon İşsizlik 7,36% 5,1% 15,4% 10,1%

Detaylı

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 25 Mayıs 2016 Ankara

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 25 Mayıs 2016 Ankara İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI 25 Mayıs 2016 Ankara Özet: Makroekonomik Görünüm ve Para Politikası Dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyri cari dengedeki iyileşmeyi

Detaylı

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU FAALİYET RAPORU

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU FAALİYET RAPORU ANKARA EMEKLİLİK A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU FAALİYET RAPORU Bu rapor Ankara Emeklilik A.Ş Dengeli Emeklilik Yatırım Fonu nun 01.01.2004-31.12.2004 dönemine ilişkin gelişmelerin, Fon

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER 27 EKİM 2017 BÜYÜME VE MİLLİ GELİR Kişi Başına GSYH, cari fiyatlarla 2013 yılında 12.480 dolar, 2014 yılında 12.112 dolar, 2015 yılında 11.019 dolar, 2016 yılında

Detaylı

Temel Ekonomik Gelişmeler

Temel Ekonomik Gelişmeler Temel Ekonomik Gelişmeler 29 Eylül 217 Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü Günlük veriler her Perşembe günü (resmi tatil olması durumunda bir önceki iş günü); diğer veriler ise verinin açıklandığı

Detaylı

Bu sunum, borç stoku ve borçlanma ile ilgili güncel bilgileri. kamuoyuna kapsamlı olarak sunmak amacıyla hazırlanmıştır ve

Bu sunum, borç stoku ve borçlanma ile ilgili güncel bilgileri. kamuoyuna kapsamlı olarak sunmak amacıyla hazırlanmıştır ve Bu sunum, borç stoku ve borçlanma ile ilgili güncel bilgileri kamuoyuna kapsamlı olarak sunmak amacıyla hazırlanmıştır ve her ay sonu itibarıyla güncellenmektedir. Son güncelleme tarihi: 1 ŞUBAT 2011 1

Detaylı

Temel Ekonomik Gelişmeler

Temel Ekonomik Gelişmeler Temel Ekonomik Gelişmeler 18 Aralık 21 Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü Günlük veriler her Perşembe günü (resmi tatil olması durumunda bir önceki iş günü); diğer veriler ise verinin açıklandığı

Detaylı

Türkiye de Bankacılık Sektörü 1960-2013

Türkiye de Bankacılık Sektörü 1960-2013 Türkiye de Bankacılık Sektörü 196-213 Bu çalışma, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu, Sermaye Piyasası Kurumu, Bankalararası Kart Merkezi,

Detaylı

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR Bu rapor ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş Gruplara Yönelik Gelir Amaçlı Kamu Borçlanma Araçları

Detaylı

II. Ulusal Ekonomik Görünüm 2

II. Ulusal Ekonomik Görünüm 2 II. Ulusal Ekonomik Görünüm 2 3 yılının ikinci çeyreğinde iktisadi faaliyet yılın ilk çeyreğine kıyasla daha olumlu bir görünüm sergilemiştir. İç tüketimdeki canlanma ve altın ticaretindeki baz etkisi

Detaylı

7.26% 9.9% 10.8% 10.8% % Mart 18 Şubat 18 Mart 18 Nisan 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

7.26% 9.9% 10.8% 10.8% % Mart 18 Şubat 18 Mart 18 Nisan 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar ÖZET GÖSTERGELER Piyasalar USD/TRY 4.04 Altın (USD) 1,313 Nisan 18 EUR/TRY 4.90 Petrol (Brent) 75.9 BİST - 100 104,283 Gösterge Faiz 14.4 Büyüme Sanayi Üretimi Enflasyon İşsizlik 7.26% 9.9% 10.8% 10.8%

Detaylı

2016 Ocak Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı. Erdem BAŞÇI Başkan. 26 Ocak 2016 Ankara

2016 Ocak Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı. Erdem BAŞÇI Başkan. 26 Ocak 2016 Ankara 21 Ocak Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı Erdem BAŞÇI Başkan 2 Ocak 21 Ankara 21 Ocak Enflasyon Raporu: Ana Bölümler Genel Değerlendirme Uluslararası Ekonomik Gelişmeler Enflasyon Gelişmeleri Arz

Detaylı

EKONOMİK GÖRÜNÜM Bursa Ticaret ve Sanayi Odası

EKONOMİK GÖRÜNÜM Bursa Ticaret ve Sanayi Odası EKONOMİK GÖRÜNÜM Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Erdem Başçı Başkan 6 Ocak 212 Bursa Sunum Planı I. Küresel Gelişmeler II. Para Politikası III. Türkiye Ekonomisinde Son Gelişmeler 2 Sunum Planı I. Küresel

Detaylı

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU 01.01.2015 30.06.2015 DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU 01.01.2015 30.06.2015 DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU 01.01.2015 30.06.2015 DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU Bu rapor Cigna Finans Emeklilik ve Hayat A.Ş. Gruplara Yönelik Esnek Emeklilik

Detaylı

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 01.01.2015 30.06.2015 DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 01.01.2015 30.06.2015 DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 01.01.2015 30.06.2015 DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU Bu rapor Cigna Finans Emeklilik ve Hayat A.Ş. Büyüme Amaçlı Hisse Senedi

Detaylı

Bu sunum, borç stoku ve borçlanma ile ilgili güncel bilgileri. kamuoyuna kapsamlı olarak sunmak amacıyla hazırlanmıştır.

Bu sunum, borç stoku ve borçlanma ile ilgili güncel bilgileri. kamuoyuna kapsamlı olarak sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Bu sunum, borç stoku ve borçlanma ile ilgili güncel bilgileri kamuoyuna kapsamlı olarak sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Son güncelleme tarihi: 26 Mart 215 1 BORÇ GÖSTERGELERİ Borç Yönetiminde Gelinen Nokta

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 32 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya 1 DenizBank Ekonomi Bülteni

Detaylı

Bankacılık sektörü. 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

Bankacılık sektörü. 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri Bankacılık sektörü 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri Şubat 2012 İçerik Bankacılık sektörünü etkileyen gelişmeler ve yansımalar 2012 yılına ilişkin beklentiler Gündemdeki başlıca konular 2

Detaylı

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi 2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisadi ve Mali Analiz Yüksek Lisansı Bütçe Uygulamaları ve Mali Mevzuat Dersi Kıvanç

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE MART 2016 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( ) ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME (2014-2016) I- Dünya Ekonomisine İlişkin Öngörüler Orta Vadeli Program ın (OVP) global makroekonomik çerçevesi oluşturulurken, 2014-2016 döneminde; küresel büyümenin

Detaylı

Türkiye de Bankacılık Sektörü

Türkiye de Bankacılık Sektörü Türkiye de Bankacılık Sektörü 196-211 Bu çalışma, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu, Sermaye Piyasası Kurumu, Bankalararası Kart Merkezi,

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 NİSAN AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 NİSAN AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 NİSAN AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi Mayıs 2017 2 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017 NİSAN İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

Detaylı

11.12.2013 CARİ İŞLEMLER DENGESİ

11.12.2013 CARİ İŞLEMLER DENGESİ 11.12.2013 CARİ İŞLEMLER DENGESİ Ekim ayı cari işlemler açığı piyasa beklentisi 2,9 Milyar dolar eksiyken, veri beklentilere paralel 2,89 milyar dolar açık olarak geldi. Ocak-Ekim arasındaki 2013 cari

Detaylı

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SUNUMU

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SUNUMU PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SUNUMU Murat Çetinkaya Başkan 10 Nisan 2018 Ankara Sunum Planı Makroekonomik Görünüm ve Para Politikası Fiyat İstikrarı Stratejisi Genel Değerlendirme 2 I. Makroekonomik Görünüm

Detaylı

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER 1.KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM 2013 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 2,8 oranında büyüyen ABD ekonomisi üçüncü çeyrekte yüzde 3,6 oranında büyümüştür. ABD de 6 Aralık 2013 te

Detaylı

2015 Yılında Para ve Kur Politikası. Erdem BAŞÇI Başkan. 10 Aralık 2014 Ankara

2015 Yılında Para ve Kur Politikası. Erdem BAŞÇI Başkan. 10 Aralık 2014 Ankara 2015 Yılında Para ve Kur Politikası Erdem BAŞÇI Başkan 10 Aralık 2014 Ankara Temel Amaç: Fiyat İstikrarı 2017 yılı enflasyon hedefi Hükümet ile varılan mutabakatla uyumlu olarak yüzde 5 seviyesinde belirlenmiştir.

Detaylı

Tüketici güveni yılın en düşük seviyesinde

Tüketici güveni yılın en düşük seviyesinde GÖSTERGELER PROJEKSİYON SANAYİ ÜRETİMİ: Sanayi üretimi Ağustos ayında yıllık bazda artarken, aylık bazda ise geriledi. TÜİK in sanayi üretim endeksi sonuçlarına göre takvim etkisinden arındırılmış endeks,

Detaylı

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr TİSK AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ- MART 2016 (SAYI: 85) GENEL DEĞERLENDİRME 31.03.2016 Ekonomi ve İşgücü Piyasası Reformlarına Öncelik Verilmeli Gelişmiş ülkelerin çoğunda ve yükselen ekonomilerde büyüme sorunu

Detaylı

Yarın, umduğunuz gibi. Ekonomide Son Durum. Fon Bülteni ŞUBAT 2013 GSYH. Milli Gelir İşsizlik /$ Milyon TL*

Yarın, umduğunuz gibi. Ekonomide Son Durum. Fon Bülteni ŞUBAT 2013 GSYH. Milli Gelir İşsizlik /$ Milyon TL* Fon Bülteni ŞUBAT Yarın, umduğunuz gibi "Güven, saygı, kalite ve şeffaflık" ilkeleriyle yürüyen Aegon, Amerika, Avrupa ve Asya da faaliyet gösteren şirketleri ve binden fazla çalışanı ile hayat sigortası,

Detaylı

Temel Ekonomik Gelişmeler

Temel Ekonomik Gelişmeler Temel Ekonomik Gelişmeler 3 Ocak 217 Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü Günlük veriler her Perşembe günü (resmi tatil olması durumunda bir önceki iş günü); diğer veriler ise verinin açıklandığı

Detaylı

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR Bu rapor ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş. Gelir Amaçlı Esnek Emeklilik Yatırım Fonu nun 01.01.2008-31.12.2008 dönemine ilişkin

Detaylı

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... 1-20 1.1. Temel Makro Ekonomik Göstergelere Göre Türkiye nin Mevcut Durumu ve Dünyadaki Yeri... 1 1.2. Ekonominin Artıları Eksileri; Temel

Detaylı

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AYLIK EKONOMİK GÖSTERGELER ARALIK 2016 Hazine Müsteşarlığı Matbaası Ankara, 23 Aralık 2016 İÇİNDEKİLER TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELER i I. ÜRETİM I.1.

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI TABLO LİSTESİ

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI TABLO LİSTESİ TABLO LİSTESİ Tablo I.1. Ödemeler Dengesi (Milyar ABD doları) 6 Tablo I.2. Cari İşlemler Açığını Finanse Eden Taraflar (Milyar ABD doları) 7 Tablo I.3. Seçilmiş Ekonomilerde Cari İşlemler Dengesinin GSYİH

Detaylı

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR Bu rapor ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş Gruplara Yönelik Gelir Amaçlı Esnek Emeklilik Yatırım Fonu nun 01.01.2008-31.12.2008

Detaylı

Türkiye de Bankacılık Sektörü

Türkiye de Bankacılık Sektörü Türkiye de Bankacılık Sektörü 196-214 Bu çalışma, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu, Sermaye Piyasası Kurumu, Bankalararası Kart Merkezi,

Detaylı

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ 2015. Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ 2015. Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ 2015 Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU Temmuz ayı içerisinde Dünya Bankası Türkiye

Detaylı

HAFTALIK RAPOR 17 Eylül 2018

HAFTALIK RAPOR 17 Eylül 2018 29Q4 21Q1 21Q2 21Q3 21Q4 211Q1 211Q2 211Q3 211Q4 212Q1 212Q2 212Q3 212Q4 213Q1 213Q2 213Q3 213Q4 214Q1 214Q2 214Q3 214Q4 21Q1 21Q2 21Q3 21Q4 216Q1 216Q2 216Q3 216Q4 217Q1 217Q2 217Q3 217Q4 218Q1 218Q2

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE EYLÜL 2015 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE EYLÜL 2016 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

2015 TEMMUZ KISA VADELİ DIŞ BORÇ İSTATİSTİKLERİ GELİŞMELERİ

2015 TEMMUZ KISA VADELİ DIŞ BORÇ İSTATİSTİKLERİ GELİŞMELERİ 1990-Q1 1990-Q3 1991-Q1 1991-Q3 1992-Q1 1992-Q3 1993-Q1 1993-Q3 1994-Q1 1994-Q3 1995-Q1 1995-Q3 1996-Q1 1996-Q3 1997-Q1 1997-Q3 1998-Q1 1998-Q3 1999-Q1 1999-Q3 2000-Q1 2000-Q3 2001-Q1 2001-Q3 2002-Q1 2002-Q3

Detaylı

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER 1.KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM ABD Merkez Bankası FED, 18 Aralık tarihinde tahvil alım programında azaltıma giderek toplam tahvil alım miktarını 85 milyar dolardan 75 milyar

Detaylı

12.03.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ

12.03.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ 12.03.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ Ocak ayı cari işlemler açığı piyasa beklentisi olan -5,2 Milyar doların altında -4,88 milyar dolar olarak geldi. Ocak ayında dış ticaret açığı geçen yılın aynı ayına göre

Detaylı

7.36% 7.0% 15.8% 9.6% % Haziran 18 Mayıs 18 Haziran 18 Temmuz 18

7.36% 7.0% 15.8% 9.6% % Haziran 18 Mayıs 18 Haziran 18 Temmuz 18 ÖZET GÖSTERGELER Piyasalar USD/TRY 4.90 Altın (USD) 1,221 Temmuz 18 EUR/TRY 5.75 Petrol (Brent) 74.3 BİST - 100 96,952 Gösterge Faiz 20.6 Büyüme Sanayi Üretimi Enflasyon İşsizlik 7.36% 7.0% 15.8% 9.6%

Detaylı

* EL KAZANDI BİZ ÖVÜNÜYORUZ *BORSA 2012 DE DE YABANCIYA ÇALIŞTI *İstanbul da kazanıp, New York ta, Londra da şampanya patlattılar

* EL KAZANDI BİZ ÖVÜNÜYORUZ *BORSA 2012 DE DE YABANCIYA ÇALIŞTI *İstanbul da kazanıp, New York ta, Londra da şampanya patlattılar Umut Oran Basın Açıklaması 06.01.2013 Yarın Aydın-Söke de pamuk üreticileriyle bir araya gelecek olan CHP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Umut Oran ın, yazılı açıklaması şöyle: * EL KAZANDI

Detaylı

Merkez Bankası, 2013 yılının ilk enflasyon raporunu açıkladı; rapora göre, 2013 yıl sonu enflasyon tahmini değiştirilmeyerek %5,30 olarak korundu.

Merkez Bankası, 2013 yılının ilk enflasyon raporunu açıkladı; rapora göre, 2013 yıl sonu enflasyon tahmini değiştirilmeyerek %5,30 olarak korundu. Fon Bülteni OCAK 3 Yarın, umduğunuz gibi "Güven, saygı, kalite ve şeffaflık" ilkeleriyle yürüyen Aegon, Amerika, Avrupa ve Asya da faaliyet gösteren şirketleri ve binden fazla çalışanı ile hayat sigortası,

Detaylı

2016 Temmuz Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı. Murat ÇETİNKAYA Başkan. 26 Temmuz 2016 Ankara

2016 Temmuz Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı. Murat ÇETİNKAYA Başkan. 26 Temmuz 2016 Ankara 21 Temmuz Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı Murat ÇETİNKAYA Başkan 2 Temmuz 21 Ankara 21 Temmuz Enflasyon Raporu: Ana Bölümler Genel Değerlendirme Uluslararası Ekonomik Gelişmeler Enflasyon Gelişmeleri

Detaylı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 26 Nisan 2002 tarihli HİSSEDARLAR GENEL KURULU'NA sunulan 2001 YETMİŞİNCİ HESAP YILI HAKKINDA BANKA MECLİSİ NCE HAZIRLANAN FAALİYET RAPORU BİLANÇO, KÂR

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE HAZİRAN 2015 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

AVİVASA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş PARA PİYASASI LİKİT-KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR (AE1)

AVİVASA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş PARA PİYASASI LİKİT-KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR (AE1) AVİVASA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş PARA PİYASASI LİKİT-KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR (AE1) Bu rapor AVİVASA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. Para Piyasası Likit-Kamu Emeklilik Yatırım Fonu nun 01.01.2011-31.12.2011

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Ağustos 2017 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017 TEMMUZ İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME Yılın İlk 7 Ayında

Detaylı

Türkiye de Bankacılık Sektörü Aralık

Türkiye de Bankacılık Sektörü Aralık Türkiye de Bankacılık Sektörü 2011-2015 Aralık Bu çalışma, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu, Sermaye Piyasası Kurumu, Bankalararası

Detaylı

NDEK LER I. Finansal stikrarın Makroekonomik Unsurları II. Bankacılık Sektörü ve Di er Finansal Kurulu lar

NDEK LER I. Finansal stikrarın Makroekonomik Unsurları II. Bankacılık Sektörü ve Di er Finansal Kurulu lar İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... i İÇİNDEKİLER... iii TABLO LİSTESİ... v GRAFİK LİSTESİ... vii KUTU LİSTESİ... xiv KISALTMA LİSTESİ.... xvi GENEL DEĞERLENDİRME... xvii I. Finansal İstikrarın Makroekonomik Unsurları...

Detaylı

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ Finans Önemli, Öğrenmek Heyecan Verici, Bilmek Değerlidir! DOÇ. DR. KORAY KAYALIDERE SUNUŞ İÇERİĞİ Finansal piyasalardaki riskler, Faiz - döviz kuru etkileşimi ve

Detaylı

AVİVASA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR (AEG)

AVİVASA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR (AEG) AVİVASA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR (AEG) Bu rapor AVİVASA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. Gelir Amaçlı Esnek Emeklilik Yatırım Fonu nun 01.01.2011-31.12.2011

Detaylı

Ekonomik Rapor 2011 I. MAKRO BÜYÜKLÜKLER AÇISINDAN DÜNYA EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği / www.tobb.org.

Ekonomik Rapor 2011 I. MAKRO BÜYÜKLÜKLER AÇISINDAN DÜNYA EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği / www.tobb.org. Ekonomik Rapor 2011 I. MAKRO BÜYÜKLÜKLER AÇISINDAN DÜNYA EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ 67. genel kurul 5 6 1. MAKRO BÜYÜKLÜKLER AÇISINDAN DÜNYA EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ Küresel ekonomiyi derinden etkileyen 2008

Detaylı

Tablo 7.1: Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri

Tablo 7.1: Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri 7. Kamu Maliyesi 2016 yılında, maliye politikaları özellikle kamu harcamaları yoluyla büyümeye katkı sağlamıştır. Buna ek olarak, özel tüketimi desteklemek, reel sektöre finansal destek sağlamak ve yatırımı

Detaylı

-2.98% -7.3% 19.7% 13.5% % Şubat 19 Ocak 19 Şubat 19 Mart 19

-2.98% -7.3% 19.7% 13.5% % Şubat 19 Ocak 19 Şubat 19 Mart 19 ÖZET GÖSTERGELER Piyasalar USD/TRY 5.63 Altın (USD) 1,295 Mart 19 EUR/TRY 6.32 Petrol (Brent) 68.4 BİST - 100 93,784 Gösterge Faiz 22.8 Büyüme Sanayi Üretimi Enflasyon İşsizlik -2.98% -7.3% 19.7% 13.5%

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 44 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

5.21% 4.6% 21.6% 11.1% % Ekim 18 Eylül 18 Ekim 18 Kasım 18

5.21% 4.6% 21.6% 11.1% % Ekim 18 Eylül 18 Ekim 18 Kasım 18 ÖZET GÖSTERGELER Piyasalar USD/TRY 5.16 Altın (USD) 1,218 Kasım 18 EUR/TRY 5.87 Petrol (Brent) 58.7 BİST - 100 95,416 Gösterge Faiz 20.3 Büyüme Sanayi Üretimi Enflasyon İşsizlik 5.21% 4.6% 21.6% 11.1%

Detaylı

HAFTALIK EKONOMİ RAPORU

HAFTALIK EKONOMİ RAPORU Strateji Geliştirme Başkanlığı Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi HAFTALIK EKONOMİ RAPORU TÜRKİYE EKONOMİSİ IMKB 100 Endeksi haftanın ilk yüzde 0,4 oranında değer kazandı. Geçtiğimiz hafta İMKB 100 Endeksi,

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 13 Şubat 2017, Sayı: 7. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 13 Şubat 2017, Sayı: 7. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 7 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş. 2013 YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş. 2013 YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş. 2013 YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU DÖNEM İÇERİSİNDE BANKANIN YÖNETİM KURULU ÜYELERİNE İLİŞKİN DEĞİŞİKLİKLER Dönem içerisinde Bankamız ortaklık yapısında değişiklik

Detaylı

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN TİCARET BORSASI AYDIN COMMODITY EXCHANGE MART 2015 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Ata Mahallesi Denizli Bulv. No:18 09010 AYDIN Tel: +90 256 211 50 00 +90 256 211 61 45 Faks:+90 256 211

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi Haziran 2017 2 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017 MAYIS İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

Detaylı

2015 HAZİRAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

2015 HAZİRAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ HAZİRAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ 13 Ağustos Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Kredi Borcuna ilişkin yılı ikinci çeyrek verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

Detaylı

MAKROEKONOMİK TAHMİN ÇALIŞMA SONUÇLARI

MAKROEKONOMİK TAHMİN ÇALIŞMA SONUÇLARI KKTC DEVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ MAKROEKONOMİK TAHMİN ÇALIŞMA SONUÇLARI 25.0 150 22.5 135 20.0 120 17.5 105 15.0 90 12.5 75 10.0 60 7.5 45 5.0 30 2.5 15 0.0 0 1 3 5 7 9 11 1 3 5 7 9 11 1 3 5 7 9 11 1 3 5 7

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi Aralık 2017 Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 7 Ağustos 2017, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 7 Ağustos 2017, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 32 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı