BUD HABERLERİ

Transkript

1 TARİH: Şubat 2010 SAYI: 94 İÇİNDEKİLER Başkan dan TSPAKB nden * Lisans Başvurularında Son Durum * Lisans Yenileme Eğitimleri Katılımcı Sayıları * Lisanslama Sınavlarına Hazırlık Eğitimleri BUD Başkanı Ayfer Çor un İSO nun Sanayi Dergisinde Şubat Ayında Yayınlanan Ropörtajı SPK'nın Pazarlama ve Promosyonlar Hakkında Aldığı Karar Etkinlikler SAĞLIK * Kışın Sedef, Yazın Mantara Dikkat * Ayakkabı, Koşma Şeklini Değiştiriyor BUD İletişim Bilgileri BUD HABERLERİ BAŞKAN DAN Sevgili arkadaşlar; AYLIK BÜLTEN 2010 yılına hızlı yukarı yönlü başlayan piyasalardaki yükseliş, global piyasalardaki endişelerin tekrar artması, açıklanan ABD datalarının beklentilerden kötü gelmesi ve IMF olasılığının Mayıs ayına kalmasının yarattığı olumsuzlukla satış yönüne döndü. Bu süreçte çalışan arkadaşların iş yükü de artarak devam etmekte. Bundan önceki bültenimizde duyurduğumuz üzere Sermaye Piyasası Kurulu, lisanslama sistemi ve sorularıyla ilgili köklü değişiklikler yapmaya hazırlanıyor. Getirilecek olan sistemde, yapılan işin kurallarına, işleyişine ilişkin sorular hazırlanıp lisanslamanın ayrı bir merkezden yapılması planlanıyor. Planlanan sistemde lisans almak isteyen, Lisanslama merkezine başvurarak sınava girecek, eğer başarılı olamazsa birkaç gün sonra tekrar sınava girebilme hakkına sahip olacak. Araştırmalarımıza göre yurt dışında da lisanslama işleyişinin bu şekilde olduğunu görüyoruz. Yapılacak değişikliklerle lisans alabilmenin daha rahat olabileceğini düşünüyoruz. Değerli arkadaşlar, geçen ay sizlerle paylaştığım yıllık aidatların ödenmesi çağrıma duyarlılık göstererek aidatını ödeyen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Fakat bu duyarlılığı çok az sayıda üyemiz gösterdi, o nedenle yıllık 10,00TL olan aidatların Derneğimizin İş Bankası Borsa Şubesindeki TR IBAN hesabına ödenmesi çağrımı yineleme gereğini hissediyorum. Yarıyıl tatilinin bitip çocuklarımızı ve bizleri okul telaşının sardığı bu günlerde yeni dönemin çocuklarımıza başarı getirmesini umuyor, hepinize bol kazançlı günler diliyorum. Ayfer ÇOR Başkan LİSANS BAŞVURULARINDA SON DURUM Lisanslama ve Sicil Tutma Sistemi nde kayıtlı kişi sayısı 27 Ocak 2010 tarihi itibariyle e ulaşmıştır kişi, herhangi bir sermaye piyasası kurumunda çalışmamakta olup bu kişilere ait toplam adet lisans bulunmaktadır. LİSANS BAŞVURULARI Lisans Türü Başvurulan Onaylanan Sonuçlanan % Temel Düzey 10,322 10, İleri Düzey 4,400 4, Türev Araçlar 1,516 1, Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı 1,351 1, Takas ve Operasyon Kredi Derecelendirme Kurumsal Yönetim Derecelendirme Sermaye Piyasasında Bağımsız Denetim Konut Değerleme TOPLAM 19,674 19,

2 LİSANS YENİLEME EĞİTİMLERİ Lisanslama Tebliği uyarınca, 2009 yılı Kasım ayında Lisanslama ve Sicil Tutma Sisteminde (LSTS) yapılan çalışma ile 2009 yılı sonu itibariyle yenileme eğitimine katılması gereken kişiler belirlenmiş ve kendilerine bilgilendirme amaçlı elektronik posta gönderilmiştir. Bu çalışmanın ardından Ocak ayı ve takip eden diğer aylar için çeşitli lisans yenileme eğitimleri planlanmış ve LSTS ye tanımlanmıştır. Ocak ayında, 9 Temel Düzey, 7 İleri Düzey, 3 Türev Araçlar, 1 Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı ve 1 Kurumsal Yönetim Derecelendirme Uzmanlığı lisans yenileme eğitimi düzenlenmiştir. Bu dönemde Adana, Ankara ve İstanbul da düzenlenen lisans yenileme eğitimlerinin katılımcı sayıları tablodan izlenebilir. Ocak 2010 Yenileme Eğitimleri Katılımcı Sayıları Lisans Türü Kişi sayısı Temel Düzey 318 İleri Düzey 233 Türev Araçlar 134 Takas ve Operasyon İşlemleri - Gayrimenkul Değerleme Uzm. 45 Kurumsal Yönetim 25 Derecelendirme Uzm. Kredi Derecelendirme Uzmanlığı - Toplam 755 LİSANSLAMA SINAVLERINA HAZIRLIK EĞİTİMLERİ Sermaye piyasası mevzuatı uyarınca Birlik tarafından düzenlenecek olan Sermaye Piyasası Kurulu Lisanslama Sınavları kapsamında, Temel, İleri Düzey, Türev Araçlar ve Kurumsal Yönetim Derecelendirme Uzmanlığı eğitimleri planlanmış ve duyurulmuştur. Lisanslama sınavlarına hazırlık eğitim tarihleri tabloda yer almaktadır. Eğitimlere başvurular 5 Şubat 2010 Cuma akşamına kadar devam etmektedir. Tüm eğitimlere ilişkin detaylar Birliğin internet adresinde Eğitim/Eğitimlerimiz bölümünden de takip edilebilir. Şubat-Mart 2010 Lisanslama Sınavlarına Hazırlık Eğitimleri Eğt. Tarihi Eğitim Adı Sınav Türü Süre 13 Şubat Takas ve Operasyon İşlemleri Temel Düzey 1 gün 14 Şubat Tahvil ve Bono Piyasaları Temel Düzey 1 gün 23 Şubat Hisse Senedi Piyasaları Temel Düzey 1 gün Şubat Genel Ekonomi ve Mali Sistem İleri Düzey 2 gün Şubat Türev Araçlar, Vadeli İşlem ve Opsiyon Piy. İşleyişi Türev Araçlar 3 gün 27 Şubat Menkul Kıymetler ve Diğer Sermaye Piy. Araçları Temel / İleri Düzey 1 gün 28 Şubat Diğer Teşkilatlanmış Piyasa ve Borsalar Temel Düzey 1 gün 28 Şubat Türev Araçlarla Arbitraj ve Korunma Türev Araçlar 1 gün 3-4 Mart Kurumsal Yönetim Kur.Yön.Drc.Uzm. 2 gün 9-10 Mart İlgili Vergi Mevzuatı İleri Düzey 1,5 gün Mart Genel Ekonomi Temel Düzey 2 gün Mart Analiz Yöntemleri İleri Düzey 2 gün Mart Muhasebe, enetim ve Etik Kurallar İleri Düzey 2 gün Mart Ulusal ve Uluslararası Piyasalar İleri Düzey 3 gün Mart Serm. Piy. Mevzuatı, İlgili Mevzuat ve Etik Kurallar Temel Düzey 3 gün Mart Sermaye Piyasası Mevzuatı, İlgili Mevzuat ve Etik İleri Düzey 4 gün Kurallar Ticaret Hukuku ve Borçlar Hukuku Mart İlgili Vergi Mevzuatı İleri Düzey 1,5 gün Kaynak: TSPAKB -

3 BORSA UZMANLARI DERNEĞİ BAŞKANI AYFER ÇOR UN İSTANBUL SANAYİ ODASI SANAYİ DERGİSİNDE ŞUBAT 2010 DA YAYINLANAN ROPÖRTAJI *** KADININ EKONOMİK GÜCÜ, TOPLUMDAKİ ADALET DUYGUSUNU DA DENGELER Borsa Uzmanları Derneği (BUD), İMKB üye temsilcileri olan brokerların bir araya gelerek, 1991 yılında kurduğu bir sivil toplum kuruluşu. Bu sayımızda BUD Başkanı Ayfer Çor ile finans dünyasının en zorlu mesleklerinden biri olan brokerlığa bir de kadın gözünden baktık. Çor, Ben broker olarak kadın olmanın avantajları olduğunu düşünüyorum. Çünkü kadınlar daha çabuk adapte olup dikkatlerini daha çabuk toplayabiliyor ve konsantrasyonları daha fazla diyor. - Borsa Uzmanları Derneği nin yapılanmasıyla vizyon ve misyonundan, amaç ve hedeflerinden bahseder misiniz? Borsa Uzmanları Derneği (BUD), 1991 yılında Borsa dan eğitim almış broker arkadaşlarımızın bir araya gelmesiyle oluştu. O dönemde sermaye piyasası çok yeni olduğu için bu arkadaşlarımızın görevi, şu anda daha pasif gibi görünse de Borsa ile müşteriler arasındaki bağlantıyı kurmaktı. Teknolojinin gelişmesi ve haber akışının globalleşmesiyle bu arkadaşlarımızın görevleri eskisi kadar etkin değil, fakat bununla birlikte mevcut durumda, onların tecrübeleri yine ön plana çıktı. Bizim bu oluşumu kurarken hedeflerimiz, bu arkadaşlarımızı gelişen piyasalara adapte etmek ve siyasi otorite ile aralarında köprü vazifesi kurmaktı. Şimdilerde belli hedeflerle ilerliyoruz. Şu anda asıl hedefimiz üye sayımızı artırarak sivil toplum örgütümüzü bir oda yeterliliğine ulaştırabilmek. Daha sonraki amacımız da gelişmekte olan, özellikle Avrupa Birliği çerçevesinde gelişen piyasalarla entegre olup oradaki sivil toplum kuruluşlarına ne gibi haklar verildiğini araştırmak, bize verilen hakları değerlendirmek. İstanbul Finans Merkezi kapsamında vücut bulacak yeni oluşumlarda, edinilen tecrübenin kullanılması gündemde; biz de bu oluşumun içinde yer almak için başvurularımızı yaptık. TOBB ve yetkili kurumların iş birliğiyle halka açılma seferberliği başladı. Bu halka arz seferberliğinde, halka açılmayı düşünen şirketler ile yetkili merciler arasında bir köprü görevi kurmayı hedefliyoruz. Bu konu yaptığımız toplantılarda öncelikli tespitimiz, halka açılmayı düşünen şirketlerde bilgi eksikliği olduğu. Siyasi otoritelerle ya da kurumlarla köprü vazifesi görecek elemanlara ihtiyaç olduğunu gözlemledik. Bu anlamda biz de arkadaşlarımızı bu alanda yönlendirmeye çalışıyoruz. - Derneğe nasıl üye olunuyor ve üyelerinizden beklentileriniz neler? Üye profiliniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Derneğe üye olmak isteyen kişiler üyelik formunu doldurup lisans belgesinin fotokopisi ve iki fotoğrafla üye olabiliyor. Yıllık 10 TL aidatımız var. Derneğe üye olan arkadaşlarımızın hiçbir kaybı olmuyor. Üyeler derneğin düzenlediği etkinliklerden yararlanıyor ve tek bir çatı altında toplanmanın avantajını yaşıyor. Tek bir ses olarak sorunları anlatmak farklı bir boyut kazandırıyor. Derneğimizde aktif üye sayısı 350 civarında. Bu derneği kuranlar brokerlar olmasına rağmen, derneğin şimdiki amacı sermaye piyasası lisansına sahip tüm sektör çalışanlarını çatısı altında toplanmak. Oda yapısı kazanmak istiyoruz, zira böylece hem haklarımızı daha rahat savunabileceğiz hem de arkadaşlarımızı kamunun denetiminde daha toplu bir şekilde görebileceğiz. Halka açılmalarda çok tecrübeli arkadaşlarımız var ve bunlar piyasanın başından beri piyasaya emek vermiş kişiler; son krizle birlikte işsiz kaldılar. Bu arkadaşlarımızın almış oldukları tecrübelerle halka açılma sürecinde şirketlere danışmanlık yapabileceklerini düşünüyoruz. Bu konuyla ilgili de İMKB, TOBB, Sermaye Piyasası Kurulu ile görüşmelerimiz devam ediyor. Ayrıca İstanbul Finans Merkezi çerçevesinde kalifiye elemana ihtiyaç olacak, çünkü artık ilkokul müfredatına finans dersi konulması kararlaştırıldı. Bununla ilgili ciddi bir eleman sıkıntısı yaşanacak. Bizler tecrübeli arkadaşlarımızın burada da değerlendirilmesi taraftarıyız. Türk Sermaye Piyasası nın kuruluşundan bu yana emek vermiş kişilerin tecrübelerinin bir anda yok olmasını istemiyoruz. Piyasalar açısından da bunun olumsuz etkilerinin olacağını düşünüyoruz.

4 - Bir sivil toplum kuruluşu olarak Borsa Uzmanları Derneği nin imza attığı faaliyetler nelerdir? Yaşanan doğal afet olaylarında zarar gören insanlara maddi ve manevi destek sağlama amacıyla kurulan İMKB-BUD Arama Kurtarma Ekibi nin önceki dönem çalışmalarından bahseder misiniz? Bu proje devam ediyor mu? BUD, ülkemizin yaşadığı 17 Ağustos 1999 depreminde, sivil toplum örgütlenmesi kapsamında insani olarak yardım sağlamanın gereğini fark etti. Burada arkadaşlarımız, AKUT a üye olmasalar da tamamen kendi çabalarıyla gerek maddi gerekse de manevi yardımlaşmayı ön plana çıkardı. 17 Ağustos sonrasında ise kamu kurum ve kuruluşlarında yasa ile belli sayıda eğitimli personel bulundurma zorunluluğu gündeme geldi. Bu dönemde de İMKB de çalışan personelle birlikte BUD üyelerinin de katılımıyla bir ekip oluşturuldu. Daha sonrasında bu ekip belli eğitimlere gönderildi. Burada arkadaşlarımız çok yoğun stres altında çalışıyor; dolayısıyla mesleğimizin de etkisiyle kısa sürelerde doğru kararlar verebiliyoruz. Söz konusu eğitimlerde de, mesleğimizin olumlu katkısını hissettik ve gözlemledik. Borsada çalışan arkadaşlarımızın hepsi üniversite mezunu; bunların arasında ekonomi eğitimi alanların haricinde doktordan diş hekimine kadar farklı meslek dallarından bireyler de yer alıyor. Tüm arkadaşlarımız İMKB- BUD Arama Kurtarma Ekibi projesine katılım sağladı ve güzel bir oluşuma imza attık. Bununla birlikte maalesef, 14 Eylül 2007 de İMKB-BUD Arama Kurtarma Ekibi ni tasfiye etmek zorunda kaldık. Zira AKUT a gönderdiğimiz arkadaşlarımızın çoğunun burada olmadığını fark ettik. Dolayısıyla bize bir görev geldiğinde eksik kalacağımızı ve bu görevi çok iyi yapamayacağımızın farkına vardık. Bu yüzden İMKB- BUD Arama Kurtarma Ekibini kapatmak zorunda kaldık. Bu yardımlar dünyada ilk defa bizim borsamızla başlamıştı. Dünya borsalarına baktığımızda böyle bir oluşumun olduğunu göremiyoruz. 17 Ağustos depreminden sonra ilk defa biz bir araya gelmiştik fakat biz de bu projeyi çok uzun süre devam ettiremedik. Fakat öte yandan Kızılay la birlikte geçen sene yedincisini düzenlediğimiz kan bağışı kampanyamız devam ediyor. Kan bağışı kampanyamıza üyelerimizle birlikte sektörde çalışan herkesi davet ediyoruz. Bunun yanı sıra yardıma muhtaç okullardan bize talep geldiği takdirde, nakdi olmamak kaydıyla ayni şekilde yardımlarda da bulunuyoruz. - Sivil toplum kuruluşlarının ülkemizdeki gelişimini değerlendirir misiniz? AB standartlarıyla karşılaştırdığınızda Türkiye deki finansal ve ekonomik altyapıya sahip sivil toplum kuruluşlarının sayısı ve yeterliği hakkında neler söylersiniz? Türkiye deki sivil toplum hareketinin tarihine baktığımızda, benzer hareketlerin Osmanlı döneminde başladığını görüyoruz. Osmanlı daki sivil toplum örgütlenmesinin vakıflar, ulemalar, kırsal alanda örgütlenmiş köy merkezleri, hattatlar ve şehirlerde loncalar şeklinde olduğunu görüyoruz. Dünyanın gelişimine paralel olarak, ülkemizde de 1980 sonrasında sivil toplum hareketi ön plana çıktı. Bu da demokratikleşme sürecinde, katılım oranının artmasıyla ilgili bir durum. Hem toplumun bireysel hak ve özgürlüklerinin hayata geçirilmesi hem de demokrasiye geçiş taleplerini seslendiren örgütler, 1980 lerden sonra göze çarpıyor. Türkiye de sivil toplum kurumlarına baktığımızda 150 bine yakın sivil toplum hareketlenmesi olduğunu görmek mümkün. Fakat bunların içinde hemşeri örgütleri, vakıflar, mesleki örgütler ve pek çok sivil toplum kuruluşu (STK) bulunuyor. Kuruluşların sayısının çok olmasıyla birlikte, göze çarpan bir unsur da bu kuruluşlara üye olan kişi sayısının azlığı. Yönetim kurulu kapsamında ortalama beş ya da yedi üyenin olduğu sivil toplum kuruluşlarını görmek mümkünken, bazı derneklerde 2000 e kadar çıkan üye sayısı var. Pek çok derneğin üye sayısının az olması nedeniyle aktif bir şekilde rol alamadığını görüyoruz. Bu durumu Avrupa ile kıyasladığımızda, bu coğrafyada benzer kuruluşların sayısının Türkiye dekinden az, aktif üye sayılarının ise ülkemizden çok daha fazla olduğu dikkati çekiyor. Örneğin yaptığım araştırmalarda, İngiltere de bulunan ve kuşları seven insanların bir araya geldiği bir derneğin aktif üye sayısının 1,5 milyon olduğunu gördüm. Bu konuda Avrupa, üzerine düşen görevi daha fazla yerine getiriyor ve konuyla ilgili olarak daha hassas davranıyor. Bu biraz da bilinçlenme düzeyiyle ilgili. STK lara üye toplayabilmek büyük çaba gerektiriyor. Amacınızı doğru anlatmanız çok önemli. Bu anlamda Türkiye nin henüz Avrupa daki bilinçlenmeye ulaşamadığını söylemek gerekir. - Brokerlık hızın, sezginin, aklın ve stratejinin çok önemli olduğu, zamanla yarışan, bir günün değil bir anın dahi atlanmaması gereken, riskli ve tüm bunlardan dolayı stresli bir çalışma alanı. Bir kadın olarak broker olmanın zorlukları neler? Kadınlar ağır stres altında karşı cinsteki meslektaşlarına göre nasıl reaksiyon gösteriyor? Kadın olmak, broker olmak için hiçbir önem arz etmiyor. Burayı seans başladığında bir savaş alanı olarak düşünebilirsiniz. Ben mesleğimizde, kadın olmanın avantajları olduğunu düşünüyorum; çünkü kadınlar bir olaya daha çabuk adapte olup dikkatlerini daha çabuk toplayabiliyor ve konsantrasyonları daha fazla. Bu

5 işi yaparken saliselerle yarışıyoruz, herkes aynı pastadan pay almaya çalışıyor ve herkes daha büyük dilimi alabilmenin peşinde. Brokerlık zor bir meslek, aşırı stres altında çalışıyoruz ve bazen müşterinin aldığı pozisyon izin vermiyorsa yerinizden bile kalkamıyorsunuz. Bir de hataya meyil vermeyen bir meslek çünkü para kaybetme riskiniz var. Alış yerine satış tuşuna bastığınızda şu andaki fiyatlarla 3 bin 750 lira gibi bir kaybınız oluyor. Tüm bunlara rağmen ben bu meslekte kadın olmanın dezavantajı değil, avantajı olduğunu düşünüyorum. Bu avantajlardan biri de kadınların daha disiplinli çalışmalarından kaynaklanıyor. Çalışan kadın Türkiye de pek çok kola dağılmış durumda. Eşleri kadınlara yardım ediyorsa kadın daha avantajlı. Fakat eşten yardım almayan kadınların işi oldukça zor. Kadınlar planlı ve düzenli bir şekilde yaşamaya alıştığı için bu yaşam tarzını iş hayatına da yansıtabiliyor. Kadının çok duygusal olma lüksü yok, çünkü o zaman o kadın yok olur. Brokerlık yapan herkes için geçerli bu. İş anında ne çocuğunuzu ne evdeki bir sorunu ne de akşam yemeğini düşünüyorsunuz. Diğer taraftan da buradan çıktığınız zaman çok koordineli bir şekilde hem çocuğunuzu idare etmelisiniz hem yemeği düşünmelisiniz aynı zamanda da eve gelecek öğretmeni ayarlayıp ertesi günün yemeğini planlamalısınız. İnsan bu koordinasyona alışınca, neyi ne zaman yapacağını iyi biliyor. Brokerlar yoğunluk içinde hem doğru kararlar verip hem de karşısındakini doğru yönlendirerek işlerini aksatmadan yapabiliyor. Çok hızlı düşünüp karar vermeli, karar verirken de hata yapmamalısınız. Zira bastığımız her tuş para demek. Dolayısıyla buradan çıkmış ve bu tecrübeye sahip insanlar şirketlerde çok hızlı karar verilmesi gereken departmanlarda değerlendirilebilir. - Ekonomi ve siyaset hayatında ağırlığını her geçen gün hissettiren kadınların hayatın her alanında faal olarak yer alması ile ilgili, ekonominin kadın başkanlarından biri olarak siz ne düşünüyorsunuz? Türkiye de kadınların ekonomideki rolü gün geçtikçe daha aktif oluyor. Fakat diğer taraftan baktığımızda ekonomik krizlerde ilk işten çıkarılanlar yine kadınlar. Oysa ben kadının her sahada daha aktif rol alması gerektiğini düşünüyorum, çünkü kadınlar daha sağduyulu. Kadının ekonomik gücünün olması, toplumdaki adalet duygusunu da dengeleyecektir. Ekonomik gücü olmayan kadın kendisini her konuda daha güçsüz hissediyor. Aslında bu farkındalık bize Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından verildi fakat bunu bu güne kadar ne derece kullanabildik, bu tartışılır. Atatürk ün çok güzel bir sözü var Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım diyor. Bu yenilikleri yaparken Atatürk bunu göz önünde bulundurdu ama geldiğimiz noktada çok da yol alamadığımızı görüyorum. Ülkenin geleceği ve eşitlik açısından kadınların daha fazla rol alması gerektiğini düşünüyorum. - Toplumsal yaşamda kültürel ve ekonomik anlamda kadının önündeki en büyük engel nedir ve bu engel nasıl aşılabilir? Türkiye de kadının önündeki en büyük engel eğitim. Eğitim konusunda kadınlara eşit davranıldığını düşünmüyorum. Bununla birlikte konuyla ilgili yapılan araştırmaları incelediğimizde, eğitimde eşitsizliğin arkasında kızların okumaması kararının değil de maddi olanaksızlıklardan yattığını da görüyoruz. Örneğin maddi gücü olan, iki çocuklu bir aile çocukların ikisini de okutmaya çalışıyor fakat eğer maddi imkânı yoksa yalnızca erkek çocuğunu okutuyor. Bu anlamda bence kadınlarımızın en büyük sorunu eşitsizlik. - AB ile karşılaştırıldığında Türkiye de kadının ekonomiye katılımını ve sosyal hayatın içinde yer almasını nasıl değerlendirirsiniz? Türkiye de kadının ekonomiye katılım oranı oldukça düşük. Fransa da yüzde 69, Almanya da yüzde 71,8, Hollanda da yüzde 67,9, Danimarka da yüzde 81,3 İsveç te yüzde 81,3 iken Türkiye de yüzde 28 oranında katılım söz konusu. Kriz süresince eşleri çalışan kadınlar daha çok iş kaybına uğradı. Türkiye de kadınların yüzde 21,5 i okuma yazma bilmiyor ki bu çarpıcı bir rakam. Kadınların yalnızca yüzde 3,9 u yükseköğrenim mezunu. İlköğretimde okuyan 3 milyona yakın öğrencinin yüzde 47 si kız çocuğu. Fakat lise düzeyindeki erkekler için bu oran yüzde 67. İnsanlar ilköğretim zorunlu olduğu için kız çocuklarını okula yolluyor fakat daha sonra eğitimlerini devam ettirmiyor. Kadınların en büyük problemlerinden bir tanesi de kayıt altına alınamamak. Örneğin bir kadın ev işlerine gidiyor fakat sosyal güvencesi yok. Bu doğrultuda bakarsak AB yle karşılaştırdığımızda çok kötü durumdayız. Derneğimizin adresindeki web sitesini ziyaret ettiniz mi?

6 SPK'NIN PAZARLAMA VE PROMOSYONLAR HAKKINDA ALDIĞI KARAR

7 DAVA AÇ VERGİ İADESİNİ KAP Anayasa Mahkemesi, çalışanların yüzde 27'den fazla vergi ödemeyeceğine karar verdi Anayasa Mahkemesi nin 8 Ocak 2010 da aldığı karar çalışanların yüzde 27 den fazla vergi ödememesinin yanı sıra ödediği vergiyi geri alma şansı doğurdu. Mahkeme, çalışanların yüzde 15 ten başlayıp yüzde 35 e kadar varan oranlarda vergi ödemesini sağlayan ve 2006 da çıkarılan yasanın 40 bin TL nin üstü için yüzde 35 olan düzenlemesini Anayasa ya aykırı bularak iptal etti.mahkeme kararında 30 Mart 2006 da çıkarılan 5479 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Özel Tüketim Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun un 1 inci maddesi ile değiştirilen tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu nun 103 üncü maddesinde YTL den fazlasının YTL si için YTL ifadesinden sonra gelen fazlası % 35 oranında ibaresinin Anayasa ya aykırı bularak iptal edildiği kararına vardı. BUNDAN SONRA YÜZDE 27 Böylece çalışanlar bundan sonra en fazla yüzde 27 gelir vergisi ödeyecek. İptal kararı ile 2006 dan sonra çalışanların ödediği yüzde 35 lik gelir vergisi için dava açıp yüzde 8 ini (35-27) geri alma hakkı da doğdu. Gelir vergisi aylık gelir üzerinden hesaplanıp gelir arttıkça vergi dilimi yükseldiği için genellikle yılın ikinci yarısından sonra özellikle de yıl sonuna doğru vergi dilimi yüzde 35 olabiliyordu. Uzmanlar özellikle 2009 un son ayları için çalışanların dava açıp ödedikleri fazla vergiyi geri alabileceğini belirtiyor. Bazı vergi uzmanları dava açma süresinin geçmiş olmasına rağmen çalışanların bireysel olarak dava açması halinde yılları arasında fazla ödenmiş olan verginin de alınabileceğini kaydediyor. Aynı uzmanlar Danıştay ın bu gibi durumlarda vatandaş lehine verdiği kararlar olduğunu dile getiriyor. 4 BİN LİRA ALANA 2 BİN LİRA Uzmanlar özellikle şirketlerin çalışanların gelir vergisi beyannamesini verip vergisini öderken ihtirazi kayıtla verilmiş olması halinde fazla verginin mutlaka geri alınacağını belirtiyor. Birçok büyük şirketin de çalışanları adına fazla ödedikleri vergiyi almak için harekete geçtiği ifade ediliyor yılı ücretleri ve vergi dilimleri dikkate alınarak yapılan çalışmayla aylık net geliri 4 bin lira olan çalışanın yaklaşık 2 bin TL vergiyi geri alabileceği hesaplandı. Ücretler yükseldikçe geri alınması gereken tutar da artıyor. Örneğin aylık geliri 10 bin TL olan çalışanın alacağı vergi iadesi 11 bin TL ye kadar çıkıyor. Yeni yasa yapılması için Haziran 2010 a kadar süre tanındı Mahkeme boşluk doğmaması için Maliye'ye (Meclis'e) 6 ay süre verdi. Meclis 6 ay içinde konuyla ilgili yeni yasa yapmak zorunda. Mahkemenin verdiği kararda Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında "Kanun, kanun hükmünde kararname ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazete de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazete de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez" hükmü hatırlatılarak Anayasa Mahkemesi nin Kuruluşu ve Yargılama Usulü Hakkında Kanun'un 53. maddesinin dördüncü fıkrasında da bu kuralın tekrarlandığı ifade ediliyor. Adaletli ve dengeli dağılım Kararda Değişiklikten önce ücretlilerin, yıllık 78 bin TL yi aşan gelirleri yüzde 35 oranında, altındakiler daha düşük oranda vergilendiriyordu denilerek yeni tarifede getirilen 40 bin TL yi aşan gelirlerin yüzde 35 oranında vergilendirilmesinin ücretlilerin gelir vergisi artırılarak vergi yükünün, adaletli ve dengeli dağıtılması ve vergide eşitlik ilkelerinin zedelendiği belirtildi. Özellikle aynı vergi dilimine giren diğer gelir vergisi mükelleflerinin birçok indirim ve istisnadan yararlandığı ancak çalışanların yararlanamadığının altı çizildi. 05 Şubat 2010 Cuma

8 ETKİNLİKLER TİYATRO Etkinlik: Cimri Yer: Kenter Tiyatrosu Tarihler: Etkinlik: Beyaz Yer: Fransız Kültür Merkezi Tarihler: Etkinlik: Peter Pan Müzikali Yer: Mustafa Kemal Kültür Merkezi Tarihler: Etkinlik: Karagöz Geri Döndü Yer: İBB Şehir Tiyatroları Kağıthane Sadabat Sahne Tarihler: Etkinlik: Şahmeran Yer: İst. Büyükşehir Bld. Haldun Taner Sahnesi Tarihler: Etkinlik: Caveman - Mağara Adamı Yer: Beşiktaş Kültür Merkezi Tarihler: Etkinlik: Bir Delinin Hatıra Defteri Yer: Kulis Oda Sahnesi Caddebostan Tarihler: Etkinlik: Çok Güzel Hareketler Bunlar Yer: Bostancı Gösteri Merkezi Tarihler: Etkinlik: Tarkan Bulut Stand-up Gösterisi Yer: Ortaköy Kültür Merkezi Afife Jale Sahnesi Tarihler: Etkinlik: Evliliğe Gelinceee! Yer: Caddebostan Kültür Merkezi Tarihler: Etkinlik: Lüküs Hayat Yer: İBB Şehir Tiyatroları Kağıthane Sadabat Sahne Tarihler: Etkinlik: Van Gogh (Tiyatro Gerçek) Yer: Kumbaracı 50 Tarihler: Etkinlik: Kafes Yer: İst. Büyükşehir Bld. Haldun Taner Sahnesi Tarihler: Etkinlik: Sunay Bey Tarihi Yer: Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi Tarihler: Etkinlik: Sokrates` in Son Gecesi Yer: Cevahir Alışveriş Merkezi Atlantis Oyun Alanı Tarihler : KONSER Etkinlik: Bulutsuzluk Özlemi Yer: Beyoğlu Hayal Kahvesi Tarihler: Etkinlik: Gevende Yer: Beyoğlu Hayal Kahvesi Tarihler: Etkinlik: Jehan Barbur Yer: Nardis Jazz Club Tarihler: Etkinlik: Sabahat Akkiraz Yer: Türkan Saylan Kültür Merkezi Tarihler: Etkinlik:Borusan İst. Filarmoni Orkestrası-Cem Yılmaz Yer: Lütfi Kırdar UKSS Tarihler: Etkinlik: Karmate - Fuat Saka Yer: Balans Jolly Joker Tarihler: Etkinlik: Oi Va Voi Yer: Babylon Tarihler: Etkinlik: Sertab İstanbul Yer: XLarge (Eski Elhamra Sineması) Tarihler: Etkinlik: Bülent Ortaçgil Semaver Kumpanya da! Tarihler: Etkinlik: Pinhani Yer: Balans Jolly Joker Tarihler: Etkinlik:Burhan Öçal-Borusan Yaylı Çalgılar Dörtlüsü Yer: Borusan Müzik Evi Tarihler: Etkinlik: Levent Yüksel - Sevgililer Günü Özel Yer: Balans Jolly Joker Tarihler: Etkinlik: Nev & Gökçe Yer: Balans Performance & Music Hall Tarihler: Etkinlik: MFÖ Yer: Balans Jolly Joker Tarihler: Etkinlik: Fazıl Say ve Arkadaşları- İstanbul Bestecileri Yer: Cemal Reşit Rey Konser Salonu Tarihler: Kaynak:

9 KIŞIN SEDEF YAZIN MANTARA DİKKAT Erciyes Üniversitesi(ERÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ekrem Aktaş, kış aylarında sedef hastalığının alevlendiğini, mantar hastalıklarının ise azaldığını bildirdi. Aktaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mevsim değişikliklerinde ciltte kuruluklar görülebileceğini, bu kuruluğun kaşıntı yapabileceğini söyledi. Kış aylarında güneş ışınlarının azalmasına bağlı olarak bazı hastalıklarda alevlenme görüldüğünü hatırlatan Prof. Dr. Aktaş, şöyle konuştu: "Örneğin, sedef hastalığı kış aylarında artar. Çünkü, güneş sedef hastalığına çok faydalıdır, tedavi edici özelliği vardır. Özellikle açık bölgelerdeki yaralar, lezyonlar güneşte kaybolur. Kışın güneşin ışınsal etkisi ortadan kalktığı için sedef hastalığı alevlenir ama mantar hastalıkları da azalmaya başlar. Çünkü, mantar hastalıkları da aşırı sıcak ve terden oluşur. Sonbaharda, kışa doğru da mantar hastalıkları azalır." Aktaş, güneş ışınlarının saç dökülmesinde pozitif yönde etkili olduğuna dikkati çekerek, bazı saç dökülmelerinde güneş tedavisi uyguladıklarını anlattı. Şapkanın terleme yaptığı için saç kıllarının ömrünü kısaltabileceğini dile getiren Aktaş, "Sedef hastalığı ve saç dökülmesinin tedavisinde puva tedavisi kullanıyoruz. Özellikle kışın sedef hastalığını suni güneş ışığı ile tedavi ediyoruz, hastalara ultraviyole A ve B ışınları veriyoruz" dedi. ERÜ öğretim üyesi Aktaş, ultraviyole A ve B ışınlarının solaryumdan farklı dalga boyunda olduğunu ifade ederek, solaryumun daha çok estetik amaçla kullanıldığını sözlerine ekledi. *** AYAKKABI KOŞMA ŞEKLİNİ DEĞİŞTİRİYOR ABD'nin prestijli Harvard Üniversitesinde yapılan ve ağır çekim görüntülerin kullanıldığı araştırmada, çıplak ayak koşan deneyimli atletlerin, yere koşu ayakkabısı giyenlerden çok daha farklı bastıkları görüldü. Çıplak ayakla koşu yapanların yere, topuklarından ziyade ayaklarının ön veya orta kısmıyla bastıklarının ortaya çıktığı araştırmada, konforlu ve darbe emici koşu ayakkabısı giyenlerin yere çoğunlukla önce topuklarıyla temas ettikleri belirlendi. Bulgularını Nature dergisinde yayımlayan araştırmacılar, çıplak ayak koşanların yere ilk olarak ayaklarının ön kısmını basarak çarpma ve darbeyi daha yumuşattıklarının altını çizerek, çıplak ayak koşucuların, hava yastıklı darbe emici koşu ayakkabısı giyenlerden daha az sakatlanma riski olabileceğini kaydettiler. Yüksek hızlı kameralar ve üç boyut teknolojisinin kullanıldığı araştırmanın başında yer alan Daniel Lieberman, "Koşu sırasında ilk topukla yere temas etmek, birisinin topuğunuza çekiçle vücut ağırlığınızın üç katı kadar vurması gibidir" dedi. Koşucunun ayaklarının korunması ve desteklenmesi için en iyi yolun ne olduğu sorusuna yeni bir yaklaşım getiren verilerin sonuçlarına göre, koşu ayakkabısı üreticilerinin harekete geçmesi bekleniyor. RealAge Sağlıklı Yaşam Rehberi - Editör : Ozan Vural BORSA UZMANLARI DERNEĞİ BUD Başkan Ayfer ÇOR İletişim için; BUD Başkan Yardımcısı Kadri KALABALIK Tel: BUD Genel Sekreter Kamile KESKİNER Faks: BUD Sayman Şahap Gür ÖZÜTÜRK BUD Yön. Kur. Üyesi Sevda SAĞIR Web: BUD Yön. Kur. Üyesi Ahmet EGE E-Posta: bud@bud.org.tr BUD Yön. Kur. Üyesi Sedat Ali ERATAÇ editor@bud.org.tr BUD Bülten ve Web Editörü Meliha DEMİRKOL