Yıl: 2 Sayı: 17. Aylık Somuncu Baba Çocuk Dergisi - Mayıs Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği. Somuncu Baba Dergisi nin Ücretsiz Eki dir.

Transkript

1 Peygamber Efendimiz: Çocukların anne-babası üzerinde başlıca üç hakkı vardır. buyuruyorlar. Bunlardan birincisi, doğduğu zaman ona güzel bir isim koyması, ikincisi eğitim çağına girer girmez okula gönderip bilgi öğretmesi, üçüncüsü de çağı geldiği zaman onu evlendirip bir yuva sahibi yapmasıdır. Somuncu Baba Dergisi nin Ücretsiz Eki dir. Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği Yıl: 2 Sayı: 17 Anne ve babaların çocuklarını ümitli ve verimli bir geleceğe kavuşturmaları ve mürüvvetini görmeleri, onların eğitim ve öğretimine özen göstermeleri ile mümkün olur. Aksi takdirde, ne kendileri için ne de millet ve memleket için onlardan yeterli bir vazife ve hizmet beklemeye hakları olmaz. Terbiye ve eğitimine önem verilmeyen bir evlattan, dünyada bir fayda göremeyen ana ve babalar ahirette de, cemiyete faydalı bir insan yetiştiremedikleri için sorumlu olacaklardır. Aylık Somuncu Baba Çocuk Dergisi - Mayıs 2008 Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s)

2 Tezhip: Betül OKKA Albümü (Bir Ayet) İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) insana şöyle emrettik: Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır. Abdullah GÜRBÜZ Atakan ŞENYİĞİT Buğra Kemal EMÜL Ceren TAŞPINAR Dilara MALKOÇ Lokman Suresi, 14.Ayet Elif TOKSÖZLÜ Elif Liva KUŞ Emir Y. HACIKÖYLÜ Fahim BAMYACI Şule TERZİ (Bir Hadis) Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: Bir adam gelerek: Ey Allah ın Resulu iyi davranıp hoş sohbette bulunmama en çok kim hak sahibidir? diye sordu. Hz. Peygamber: Annen! diye cevap verdi. Adam: Sonra kim? dedi, Resulullah Annen! diye cevap verdi. Adam tekrar: Sonra kim? dedi Resulullah yine: Annen! diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: Sonra kim? Resulullah bu dördüncüyü: Baban! diye cevapladı. (Buhari, Edeb 2; Muslim, Birr 1, (2548) Gülşah MALKOÇ İsmet TIKI Hamidettin YAYLA Hasan B. ÇİFTÇİ İlayda DOĞAN İsmail H. DOĞAN M. Arda TÜRKÖZ Merve B. DEMİRCİOĞLU Murat GÜMÜŞSUYU Mustafa ÇELİK Necmiye S. YAYLA Recep ŞANLIDAĞ Samed C. ÇETİNKAYA Zehra KARA Zeynep YARDIBI Arkadaşlar sizler de Çocuk Albümümüzde fotoğraflarınızın yayınlanmasını istiyorsanız adresimize gönderiniz.

3 Musa Tektaş Editör den Merhaba Hakk ın sana olan sevgisi, anne sevgisi olarak belirdiği için annen seni çok sevdi. Seni bağrına bastı, esirgedi, sana şefkat gösterdi. Sevgili Arkadaşlar! Bir evladın üzerinde en çok anne ve babasının hakkı vardır. Yüce Allah ımız yüce kitabında kendine kulluktan sonra ana ve babaya karşı görev ve sorumluluklarımızı emretmektedir. Anaya-babaya iyilik edenlerin dünya ve ahirette güzel şeylerle ödüllendirileceklerini belirtmiştir. Allah a kulluktan sonra ana-babanın sözünden çıkmamak, bize yüce dinimizin emridir. Peygamberimizin hadislerinde annenin hakkı babanın hakkından daha çok önde tutulmuştur. Çünkü: Her türlü gelişmemiz için en değerli katkıyı annelerimiz yapmaktadır. Bizi yetiştirip terbiye eden odur. Eğitimimize aile yuvasından itibaren en çok emek harcayan yine odur. Allah nimetlerini karşılıksız verdiği gibi annelerimiz de biz çocuklarının ihtiyaçlarını hiçbir karşılık beklemeden seve seve yerine getirirler. Dünya üzerinde ilk kadın ve ilk anne Hazreti Havva dır. Hz. Âdem in eşi ve insanlık âleminin annesi odur. Dünya hayatında ilk aile yuvasını kuran Hz. Âdem ile Hz. Havva dır. Bunların evliliklerinden çocuklar, torunlar ve günümüze kadar gelen insanlık nesli türemiştir. Annelerin en şanslısı ise, muhakkak ki Sevgili Peygamberimizin annesi Hz. Âmine dir. Kureyş in hatırı sayılır bir ailesinin kızı olan Âmine validemiz yine Kureyş in en seçkin genci olan Hz. Abdullah ile evlenmiştir. Hz. Peygamber altı yaşında iken Âmine, oğlu ve Ümmü Eymen adındaki cariyesiyle birlikte Medine ye gitmek üzere yola çıkmıştır. Yolculuğun amacı, akrabaları ve Abdullah ın kabrini ziyaret etmekti. Ancak Âmine Medine de bir ay kaldıktan sonra Mekke ye dönerken çok genç yaşta Ebva da vefat etti. Vefatı sırasında oğlunun yüzüne bakarak şu sözleri söylemişti: Her yaşayan ölür, her yeni eskir, her çok tükenir. Ben de öleceğim, fakat ebedî anılacağım; hayırlı bir evlat bırakıyorum. Hz Peygamberin, Hicretin altıncı yılında annesinin kabrini ziyaret ederken onun şefkatini hatırlayarak gözlerinin yaşardığı bilinmektedir. Bir annenin çocuğuna olan sevgi ve şefkati nasıl doğal ise, çocuğun annesine olan bağlılık ve sevgisi de o kadar doğaldır. Bebekken annesinin kucağında kendini emin hisseden, huzur bulan çocuklar, büyüdüklerinde de bu aradaki ilgiyi saygı ve hizmet olarak gösterirler.

4 Somuncu Baba Çocuk Dergisi / Mayıs 2008 Yıl: 2 Sayı: 17 Somuncu Baba Dergisi nin Ücretsiz Ekidir. İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Sebahaddin ATEŞ İçindekiler Benim Güzel Sokağım...4 Sırrı ER Dünya Masalları...6 Şiirler...18 Efendimiz ve Umeyr...20 Kadriye BAYRAKTAR 24 Basım Tarihi: Mayıs 2008 Yazı İşleri Müdürü Hulûsi YAYLA Yayın Editörü Musa TEKTAŞ Grafik Tasarım ve Uygulama Şenol GÜRSOY Zeynep BARTINLI Korhan ŞENOL Kapak Çizim Hamit YÜKSEK Ahmet EFE Güzel Darende...8 Yaşar ÖZKAN Can Anneciğim...10 M. Aybike SİNAN Güzellik Çiçekleri...12 Bestami YAZGAN Tiyatrocu Camgöz...13 Raziye SAĞLAM Kureyş Suresi...14 Eşek Kaybolunca...22 Mehmet NEVRUZ Kedisiz Et Etsiz Kedi Masalı...23 Sadık YALSIZUÇANLAR Cennet Anaların Ayağı Altındadır...24 Hidayet BEYZA Siz Bilirsiniz...26 Zeki GÜREL Güvercin Postası Dağıtım K.D.D CTP - Kalıp Çıkış Bizim Repro: (312) Ali BÜYÜKÇAPAR Somuncu Baba ve Gül Çocuk...16 Musa TEKTAŞ Bunları Biliyor Musunuz?...29 Çocukca Bulmaca...30 Hediyeli Çengel Bulmaca Baskı & Üretim Ajans Türk Basın ve Basım Sanayi A.Ş İstanbul Yolu 7. Km. Necdet Evliyagil Cad. No: 24 Batıkent/ANKARA Tel: 0 (312) Basım-Yayım-Dağıtım-Pazarlama VİSAN İktisadi İşletmesi Zaviye Mah. Hacı Hulûsi Efendi Cad. 14 No: 71 (44700) Darende / MALATYA Tel:(422) Faks:(422) cocuk@somuncubaba.net Dergimizde yayınlanan yazı ve çizimlerden, yazarları ve çizerleri mesuldür. Kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

5 Sırrı ER Benim Güzel Sokağım Bu sokakta doğdum. Bu sokakta öğrendim; oyunu, paylaşmayı, arkadaşlığı Siyah önlük, beyaz yaka, elimde küçük çantam. Okula bu sokakta başladım. Anılarım ve arkadaşlarım Hepsi bu sokakta. Evimizin önünde kocaman bir bahçemiz var. İçinde de birçok meyve ağacı. En çok olan kayısı ve kiraz, bir tane de dut ağacı. Bahçemize çiçek diktik, fidan diktik. Sıcak yaz günlerinde susuz bırakmadık onları. Gözümüz gibi baktık. Buna rağmen hızlı bir şekilde büyümüyorlardı. Merakla sordum babama: Niçin bu kadar yavaş büyüyorlar? Ağaç bir ayda büyür mü oğlum? dedi babam. Sen de yavaş büyüyorsun. Biz sana kızıyor muyuz? Babam haklıydı galiba. Bir ayda ağaç büyür müydü? İş yerinden gül fideleri getirdi babam. Bahçemizin en güzel köşelerine diktik. Odamın penceresinden bile görebiliyordum. Bir büyüseydi ne kadar güzel olurdu, kan kırmızısı, hoş kokulu güller. Babam benden daha çok hevesli. Hele bir büyüsün de gör, diyor. Babam, Ispartalı bir arkadaşından gül suyunun nasıl yapıldığını öğrenmiş. Bizim de gül suyu yapacağımızı söylüyor: Çok yaparız, küçük şişelere doldururuz, öğretmenine ve arkadaşlarına hediye edersin diyor. Neşeli bir şekilde bana soruyor: Bu teklifimi beğendin mi gül çocuk? Beğenmek ne demek, sevinçten uçuyorum. Babamı çok seviyorum. Öğretmenim de bu sokakta oturuyor. Çok sevdiğim canım öğretmenim. Yolda karşılaşırız bazen. Beni okulun dışında görmesini istemem. Utanırım kendisinden. Nedendir bilmem En iyi arkadaşlarım bu sokakta oturuyorlar. Hepsini çok seviyorum. Onlar da beni seviyorlar. Bahar gelince bizim sokak çok güzelleşir. Bahçeler yemyeşil olur. Her taraf çiçek kokar. Ağaçların altında yorgunluk çayları içilir. Bir çift güvercin aldıracağım babama. Süt gibi, kar gibi beyaz olmalı. Ayakları paçalı, havada takla atan cinsten. Beklemeye sabrım yok, hemen alınmasını istiyorum. Babam yine her zamanki gibi sakin, tane tane konuşuyor: Okullar kapanınca seninle kuş pazarına gidelim, sen hangisini beğenirsen bir çift güvercin alalım. Yalnız biraz sabretmen lazım. Şimdi alırsak derslerin ne olacak? Güvercin beslemek kolay değildir. Ne kadar iyi bir babam var benim. Ne istersem alacakmış. Güvercin, futbol topu, bisiklet Sen yeter ki oku, diyor bana. Sırasıyla alacağım hepsini. Hepsinin bir zamanı var. Sabretmeyi de öğrenmelisin. Okuyacağım. Çok çalışkan olacağım. Annemi, babamı, öğretmenimi sevindireceğim. Komşuluk bu sokakta öğrenilir, dostluk bu sokakta. Her yaz tabak tabak kayısı ve kiraz dağıtırız komşulara. Göz hakkı olur, gelip geçerken ağaçta görüyorlar oğlum, canları çeker diyor annem. Okulların bir an önce kapanmasını bekliyorum. Aklım fikrim güvercinlerde. Gül ağaçlarımız da büyüyecek. Gül suyu yapıp arkadaşlarıma dağıtacağım. Benim güzel sokağım Her şey güzel, herkes mutlu. Bazen bir şey kafama takılıyor. Günün birinde bizim sokakta da evler yıkılıp apartmanlar yapılırsa Her yer beton yığını haline gelirse Bahçemiz, oyun oynayacak boş alanlar kalmazsa Ağaçlarımız, fidanlarımız kesilirse Bu güzel sokaktan taşınmak zorunda kalırsak Doğrusunu isterseniz, bunları düşünmek bile rahatsız ediyor beni. 4 5

6 6 Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ŞUBAT MAYIS

7 Somuncu Baba nın Hayatı Yazan ve Çizen: Yaşar ÖZKAN Güzel Darende Sabahleyin kafile; Lokman ve ailesi ile vedalaşarak yola çıktı. Aradan iki saat geçmişti. Fakat Lokman pencerenin önündeki sedire oturmuş, hâlâ o tarafa doğru bakıyordu. Burayı çok beğenmişlerdi. Tohma çayı yeşillikler arasında coşkulu akıyordu. Çok beğendikleri bu beldede kalmaya karar verdiler. Önce Darende nin Gerimter köyüne gittiler. Burada Necmiye Sultan ın babası Abdurrahman Erzincani Hazretlerini ve diğer akrabalarını ziyaret ettiler. Annesi önceki senelerde vefat etmişti. Kucaklaşmada sevinç ve hüzün bir arada yaşanmıştı. Erzincani Hazretleri kızını yanına çağırdı. Birlikte rahmetli annesinin odasına geçtiler. Annesi Hatice Hanım, kızına bir sandık bırakmıştı. Babası sandığı ona verip dışarı çıktı. Necmiye Sultan sandığı açtı. İçinde ona bıraktığı emanetler vardı. Necmiye Sultan hüzünlenmiş ağlıyordu. Ayşe Hüma, yanına gelerek onu teselli etmiş, hüzün bulutlarının dağılmasına yardımcı olmuştu. Hamid-i Veli Hazretlerinin yol arkadaşları kafileden sıra ile helalleşerek ayrılmışlardı. Günler süren yolculuk sonrasında Hamid-i Veli, hanımı, oğlu ve gelini Darende ye geldiler. 8 9

8 M. Aybike SİNAN CAN ANNECİĞİM Baharın en güzel günleriydi. Salkım saçak bir güzellik konmuştu mevsimin omuzlarına. Çevredeki varlıklar güzelleşmek için ellerinden geleni ardına koymuyor gibiydiler. Dallar çiçek çiçek süslenmiş, vadiler kır çiçeklerinin işgali altındaydı. Zeynep Ceren, oturduğu balkondan sessizce etrafı seyrediyordu. Saatlerdir yerinden kalkmamış, dalmış gitmişti tabiatın efsununa. Bahar en güzel tarafından yakalamıştı kendisini... İçeride temizlik yapan annesinin sesiyle yerinden doğruldu. Annesinin yanına gitti. Odasında dağıttığı oyuncaklarını ve çamaşırlarını topluyordu annesi... Çok kızmışa benziyordu. Zeynep Ceren, bir anda odasının ne kadar dağınık olduğunu gördü. Zavallı annesi koca evi her gün temizlemesine rağmen kendisinin ve kardeşinin yaramazlıklarıyla kısa zamanda yeni baştan dağılıyordu... Kapıda donup kalmıştı. İçeri girmeye utanıyordu aslında. Defalarca söz vermesine rağmen sözünün gereklerini bir türlü yerine getirememiş, aksine daha fenalarını tekrarlamıştı. İnci Hanım, boş gözlerle kendini seyreden yavrusuna uzun uzun baktıktan sonra: Zeynep im dedi. Görüyorsun, yine odanı topluyorum. Bunun kolay olduğunu sanıyorsun ancak benim için hiç de kolay değil yavrum. Her gün hem dışarıda çalışmak, sonra da gelip böyle sorumsuzca dağıttığınız bu koca evi temizlemek beni gereğinden fazla yoruyor kızım. Zeynep, hâlâ önüne bakıyordu. Ne diyeceğini bilemiyordu. Annesi çok doğru söylüyordu. Odasına attığı elbiseler ve oyuncaklardan halı gözükmüyordu. Adım atacak yer kalmamıştı neredeyse. Hem elbiseleri de kirlenmişti ayakaltı olduğu için. Sesi çıkmıyordu utancından. Dili tutulmuş gibiydi. Annesi devam etti: Yavrum, ileride sen de anne olduğunda bu söylediklerimin ne kadar doğru olduğunu göreceksin. Annelik öyle meşakkatli bir görev ki bilemezsin. Sen ne yapsan da kızamıyorum yavrum sana. Ancak çok yorulduğumu ve yıprandığımı bilmelisin artık. Zeynep Ceren, içinin ezildiğini hissetti. Hemen işe koyuldu. Elbiselerini katladı, oyuncuklarını topladı. Masasına yığdığı kitap ve defterlerini, kalemlerini düzenledi. Az sonra odasının ne kadar temiz ve düzenli olduğunu görünce yüreğine derin bir ferahlık gelip oturmuştu. Dağıtmak kolay, temizlemek ve toplamak çok zordu. Bunu, bugün çok iyi öğrenmişti. Kalktı, bir hikâye kitabı alıp masasına geçti. Kitabın başındaki söz hemen dikkatini çekmişti. Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammet (s.a.v.) in sözüydü: Cennet anaların ayakları altındadır Birden ürpermişti. Annelik bu kadar kutsaldı işte. Yıllardan beri annesinin hiç şikâyet etmeden yaptığı işlere kendisi bir gün dahi dayanamazdı. Dışarı çıktı. Baharı kucaklayacaktı. Bahçede rüzgâr gibi esti. Her taraf sümbül, menekşe ve rengârenk güllerle dolu dolu idi. Kır çiçeklerinden büyükçe bir demet yaptı ve koşarak annesinin yanına gitti ve çiçekleri uzatırken: Canım anneciğim, sen evimizin huzuru, aydınlığısın. Ne olur kusurlarımı affet. Biliyorum zaten hiç kızmamıştım ki diyeceksin. Sen bir meleksin, seni çok seviyorum, canım anneciğim, dedi ve annesine sarıldı. Anne kız sarmaş dolaş, uzun süre öylece kalakaldılar. 10 Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MAYIS

9 Bestami YAZGAN Güzel Kızım, Her gün okula giderken dakikalarca aynanın karşısında duruyorsun. Saçını tarıyor, tokalarını takıyorsun. Ben de sevgiyle seyrediyorum seni. Kılık ve kıyafetine dikkat etmen beni çok sevindiriyor. Güzel yavrum, geçenlerde altı tane defter almıştık. Bu Türkçe, bu matematik, bu da hayat bilgisi diyerek kaplamıştık onları. Üç defter artmıştı. Onların hangi ders için olduğunu sorduğumda Babacığım, sınıfımızda deftere ihtiyacı olan bir arkadaşım var. Bunları onun için aldım. demiştin. Sadece yüzünün değil özünün de güzel olduğunu görünce daha bir sevindim. Canım kızım, her akşam okulda öğrendiğin bilgileri heyecanla bize anlatman yok mu? Dünyalar benim oluyor. İçimden diyorum ki: Sadece yüzü ve özü değil, gün geçtikçe biricik kızımın aklı da güzelleşiyor. Kedi Camgöz ün Günlügü TİYATROCU CAMGÖZ Sevgili Çocuk Dostlarım; Ben artık bir tiyatrocu kediyim. Geçen sayıdan hatırlarsınız Sarı ile gizlice tiyatroya gidip bir anda kendimizi sahnede bulmuştuk. Salondaki tüm çocukların bize karşı ilgisini gören yönetmen sahneye çıktı ve beni göstererek: - Çocuklar! Bugünden başlayarak bu sevimli kediciğin de oyunda yer almasını ister misiniz? diye bağırdı. Çocuklar hep bir ağızdan neşe içinde: - Eveet! deyince birden gök gürlüyor sandım. Korkudan tüylerimin havaya kalktığını hissettim. Şaşkınlık içinde öylece dururken yönetmenin bana Gel dediğini duydum. Çocukların arasından koşarak sahneye çıktım. Daha önce de demiştim ya sahne tozunu yutmuştum bir kez. Raziye SAĞLAM Ben sahneye çıkınca bir anda sessizlik oldu. Yedi Cücelerden kel olan beni kucağına aldı ve küçücük parmaklarıyla tüylerimi okşarken yönetmen: - Artık bu kedicikten sen sorumlusun. O bizim en yeni oyuncumuz, dedi. O günden sonra haftada iki kez Pamuk Prenses ve Yedi Cücelerle sahneye çıkıyorum. Her oyundan sonra bana çok güzel yiyecekler veriyorlar. Rolümü merak mı ediyorsunuz? Hemen söyleyeyim: - Pamuk Prenses in üvey annesi kötü kalpli kraliçenin kedisiyim ve oyun boyunca yanından hiç ayrılmıyorum. Ancak Pamuk Prenses e sinirlendiğinde rol gereği beni hızla kucağından yere atıyor. Kötü kalpli kraliçeden ben de korkuyorum ama sanat için katlanıyoruz işte. Anladım ki sanatçı olmak hiç de kolay değilmiş. Hoşçakalın... Bütün bu güzellikleri gördükçe senin baban olmaktan mutluluk duyuyorum. Yüce Mevlâ, seni de her zaman mutlu etsin. Yüzündeki, özündeki ve aklındaki güzellik çiçekleri hiç solmasın, benim çiçek yavrum... Seni çok seven baban Çizim: Hamit YÜKSEK

10 Ali BÜYÜKÇAPAR Sevgili Çocuklar! KUREYS SÛRESİ 1,2,3,4. Kureyş i ısındırıp alıştırdığı; onları kışın (Yemen e) ve yazın (Şam a) yaptıkları yolculuğa ısındırıp alıştırdığı için, Kureyş de, kendilerini besleyip açlıklarını gideren ve onları korkudan emin kılan bu evin (Kâbe nin) Rabbine kulluk etsin. Namazlarımızda sıkça okuduğumuz sûrelerden biri olan Kureyş Sûresi Peygamberimize Mekke de inmiştir. Dört ayetten oluşan sûrede Mekke de yaşayan Kureyş kabilesi anlatılmıştır. Dünyanın her bölgesinde insanlar yaşar, coğrafi şartlar ne kadar değişik olursa olsun insanlar kendilerine uygun yerleri vatan kabul edip orada yaşayıp giderler. Şu an biz de kendi ülkemizde ayrı ayrı topluluklarla yaşamıyor muyuz? İnsanların milletlere ayrılıp yaşaması hayatın doğal, tabii güzelliklerindendir. Dilleri, eğlenceleri, eğitimleri, ev şekilleri, giyim ve yiyecekleri farklı farklı olan insanlar birbirlerini tanımaya başlayınca Allah ın büyüklüğünü daha iyi anlayacaklardır. Tarihin en eski zamanlarında da insanlar birbirleriyle antlaşma yapmış ve buna uymuşlardır. Sümerler zamanında Hz.İbrahim karısı Hacer le oğlu İsmail i Mekke ye getirmiş daha sonra da onlarla Kâbe yi inşa ederek zemzem suyundan yararlanmışlardı. Arap yarımadasında yaşayanlar Kâbe çevresinde bulunanlara ayrı bir saygı gösteriyor, onlara hürmet ediyorlardı. Kureyş Kabilesinden Abdi Şems Habeşistan a, Muttalip Yemen e, Nevfel İran a, Haşim Şam bölgesine ticari kervan götürüp getirirler bundan da büyük paralar kazanırlardı. Ticaretlerinin başarılı olmasının en büyük sebebi Kâbe topraklarında yaşıyor olmalarıydı. Allahu Teala işte bu büyük nimetini Peygamberimize bildirip Kureyş Kabilesinin Müslümanlığı kabul etmelerini istedi ama onların çoğu nankörlük ettiler. Kureyş kabilesinin yöneticileri kendilerine gösterilen ilgi ve saygının sebebini hep putlara bağlıyorlar, Allah ın büyüklüğünü görmezden geliyorlardı. Yüce Allah ı her vakit analım. Bizlere sayısız nimetler veren Mevla mızı sadece zor zamanlarda hatırlamayıp nimetlere kavuştukça sözümüzle, namazımızla, sadakalarla analım. Anne babamıza da teşekkür edelim onlar bizim için gece gündüz birçok zorluklara katlanıyorlar, onları hiç üzmeyelim olur mu çocuklar Çizim: Hamit YÜKSEK

11 Ahirete İman 16 17

12 Bahar Geldi Bahar geldi baksana Ortalık yeşeriyor Tavuk, horoz, civcivler Toprakta eşiniyor Güneş ışık saçtıkça Bulutlar kaçışıyor Baharın ak çiçeği Papatyalar açıyor Kış boyu kuru kalan Ağaçlar canlanıyor Yapraklanan dallarda Serçeler sallanıyor Meyve, sebzeler olup, Soframıza gelecek. İnsanlar bunun için, Sonsuz şükür edecek. Bizler için Allah ım Neler yarattın neler... Nimetlerin yok olur, Şükür etmezsek eğer Fatma PEKŞEN NE ÇOK SEVERSIN ANNE Annem diyor ki bana Kalbimin minik kuşu Sensin benim bir tanem Hayatımın coşkusu Gönül pencerenden sevgiyle bana En sıcak duyguyla aktın sen anne Bir güneş misali doğdun üstüme Sevgi dolu gözle baktın sen anne Ne yaptım ben anneme, Bu kadar sevsin diye, Niçin bana kızamaz Hep kucaklar şefkatle? Diye sordum babama Düşün biraz dedi bana. Benimle güldün benimle ağladın Gölge gibi peşimden ayrılmadın Bir melek misali kanadın yaydın Nazlıca akan ırmaktın sen anne Sana bu sevgiyi sunan, Seni çok çok sevendir. Seni çok seven ise, Nimetleri verendir... Anladım canım babam, Uzaklarda aramam. Bunu yapan Rabbimdir; Biricik annem de bana, O nun hediyesidir... Mevla cenneti ayağına serdi Övdü seni Nebi müjdeler verdi Senin yerin daima gönüllerdi Merhamet tacını taktın sen anne Anlatmak için başka söz bulamam Öpsem pamuk ellerinden doyamam Hakkın çoktur senin, saysam sayamam Hep sığındığım kucaktın sen anne İbrahim ŞAHİN Mehtap Bağbakan 18 19

13 Kadriye BAYRAKTAR EFENDİMİZ VE UMEYR İN KUŞ SEVGİSİ 20 Çizim: Ayşegül COŞKUN Yeşil ovaya bahar yeniden gelmişti. Kuşlar cıvıl cıvıl ötüşüyor, daldan dala konup şarkılar söylüyorlardı. Hele bir kuş vardı ki her sabah güzel sesiyle şarkılar söyleyerek bütün güvercinleri uyandırırdı. Gözleri sürmeli olduğu için Sürmeli güvercin derlerdi ona. İnci Kanat ve yavruları her sabah onun sesiyle uyanmaya alışmışlardı. Bir gün Sürmeli güvercinin sesini duymayınca telaşa düşmüşlerdi. Kahvaltılarını yapmadan Sürmeli güvercini aramaya koyulmuşlardı. Aradan çok uzun zaman geçmemişti ki öldüğünü öğrenmişlerdi. Ne çok üzülmüşlerdi o gün. Her şeyi bırakıp cenazeye gitmişlerdi. Onun başucunda saatlerce dualar etmişlerdi. Bu ani ölüme herkes çok üzülmüştü. Ölümüne sebep olan şeyi de merak ediyorlardı. Her ağızdan bir ses çıkıyordu. Sonunda Topkanat bir açıklama yaptı: Sanırım Sürmeli kanat bilmediği tanımadığı bir ot çeşidi yemiş ve o da zehirliymiş. Sakın siz siz olun bu şeker diye, tatlı diye evdeki ilaçlardan ya da bahçede bilmediğiniz otlardan yemeye kalkmayın. Güvercin anneler çocuklarını uyarmaya başlamıştı. Ama bu kötü haber bütün güvercinlerin boyunlarını bükmüştü. Derin bir sessizlik hâkimdi ovada. Sohbetiyle bu sessizliği bozmayı düşünen Topkanat söz aldı: Bu ani ölüm hepimizi derinden sarstı. Sürmeli kanatın sesi sabahları bize güç katar bütün günümüzü doldururdu. Efendimizin hizmetlisi Enes in Umeyr isminde bir kardeşi varmış. Onun da Nuğayr isminde küçük bir kuşu varmış. Kuşunu o kadar çok severmiş ki onunla oyunlar oynar bir an olsun yanından ayırmazmış. Bir gün Nuğayr ın kuşu ölmüş. Resulullah (s.a.v.) onu üzüntülü görünce; Onun hali neden böyle? diye sormuş. Küçük kuşu öldü demişler. Hz. Peygamber, Ey Ebu Umeyr! Ne yaptı Nuğayr? diyerek onunla konuşarak üzüntüsünü gidermeye çalışmış. Sevgili Peygamberimizin çocuklara olan şefkati Müslüman kâfir ayırt etmeksizin bütün çocukları içine almaktaymış. Bir savaş sırasında sefere çıkılmış. Yolda bir kadın cesedi görmüşler. Hz. Halid tarafından öldürüldüğünü duyunca Resûlullah çocuk, kadın ve hizmetçi öldürülmemesi için haber göndermiş. Diğer Müslümanlara da Dikkat ediniz! Çocuklar öldürülmeyecektir emrini vermiş. Sahabelerden biri, Ya Resûlullah! Onlar müşriklerin çocukları değiller mi? dediğinde Resûlullah, Sizler de müşriklerin çocukları değil miydiniz? buyurduktan sonra; Her çocuk, İslâm yaratılışı üzere doğar buyurmuştur. Peygamberimiz çocukları çok sevdiği için başkalarının rahat giremedikleri huzuruna, çocuklar serbestçe girip çıkarmış. O, karşılaştığı çocuklara selâm verip hal hatır sorar, hasta çocukları ziyaret edermiş. Gerektiğinde şakalaşır, kucağına alır, omzuna bindirip eğlendirirmiş. Kısacası, çocuklarla iç içe yaşarmış. Yalnız kendi akraba çocuklarıyla değil bütün çocuklarla güzel hatıraları varmış Topkanat anlatıyor yeşil ovanın bütün güvercinleri onu dinlemeye doyamıyordu. O kadar çok konuşmuştu ki gün akşam olmuştu. Akşamın karanlığı basmadan herkes evine dönerken Sürmeli güvercin için dualar etmeyi de unutmamışlardı. 21

14 Mehmet NEVRUZ EŞEK KAYBOLUNCA Nasreddin Hoca dan Tebessüm İncileri Hoca, bir gün eşeğini kaybeder. Aramaya çıkar. Bir yandan ararken bir yanda da türkü söylemektedir. Hoca yı bu durumda görenler: Hocam, bu nasıl iş Eşeğini kaybeden böyle sevinçli türkü söyler mi? dediklerinde, Hoca: Bir umudum şu dağın ardında kaldı. Orada da bulamazsam siz görün bendeki ağlamayı. (İnsan ümidini yitirmemeli.) Sadık YALSIZUÇANLAR Kedisiz Et Etsiz Kedi Masalı Adamın huysuz, aç gözlü, müsrifti karısı. Binbir güçlükle kazandığıyla alıp getirdiğini düşünmeden harcar, ziyan ederdi. Geçimsizdi, evde hırgürden geçilmiyordu. Bir akşam iki kilo et getirdi. Yarın şöyle leziz bir yahni yap da yiyelim dedi. Ertesi gün Kadın, etin bir kısmını öğleyin, kalanını da öğleden sonra közde pişirerek yedi. Akşam Adam ın önüne bir çanak kuru pilav koydu. Eti pişirmedin mi? diye sorunca Adam: Ah sorma dedi, kilere koymuştum, soğanı doğruyordum ki kedi kaptığı gibi kaçtı Kedi mi kaptı? dedi. Adam şaşırmıştı. Yemeğini yedikten sonra, köşede büzülmüş olan kediyi alarak kilere geçti, kantarla tarttı, iki kilo geldiğini görünce, eşine: Şayet dedi, bu kedi ise et nerede, et ise bizim kediye n oldu? Çizim: Hamit YÜKSEK Çizim: Hamit YÜKSEK

15 Hidayet BEYZA Cennet Anaların Ayağı Altındadır Anne, ailenin temeli, terbiyenin esası, sevgi, şefkat, merhamet, hoşgörü, güzel ahlak ve doğruluğun kaynağıdır. Annemiz bizim için en değerli varlıkların başında gelir. Anne olmak öyle sıradan bir iş değildir. Bizi dünyaya getiren, sevgiyle besleyip-büyüten, hasta olduğumuzda başımızdan ayrılmayan annemizdir. Her zaman iyi bir çocuk ve iyi bir insan olmamız için gayret gösterir. Her sevincimize ve üzüntümüze ortak olur. Onun sevgisi ve şefkati bizlere güç verir. Annelerimizin her zaman yardımını gördük. Onlardan çok şey öğrendik, öğrenmeye devam ediyoruz. Annemizin ailede ve sosyal hayatımızdaki önemini vurgulayan pek çok deyim, atasözü vardır. Ana gibi yar, vatan gibi diyar olmaz. Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar v.b. Sevgili Peygamberimizin: Cennet anaların ayağı altındadır. hadis-i şerifi annelerin önemini eksiksiz olarak anlatmaktadır. Kutsal kitabımız Kur an-ı Kerim de ise Allah önceliği annelere vererek, ana-babalara iyilik etmeyi, onların gönlünü hoş tutmayı, onlara öf bile dememek gerektiğini emretmiştir. Bunlardan da anlaşılacağı üzere annelerimiz çok değerlidir. Anneleri değerli kılan nitelikler, özellikler, kutsal değerler vardır. Çocukları ve ailesi için yapması gereken vazifeleri vardır. Yoksa hasbel kader anne olmak değerli ve cennet ehli olmaya yetmemektedir. Anne olmak öyle sıradan bir iş değildir. Bizi büyütüp, büyük insan etmek için uğraşan annemize çok şey borçluyuz. Onun için ne yapsak azdır. Ana hakkı ödenmez diye boşuna mı söylemişler. Zaten annemiz bizden çok fazla bir şey istememektedir. Tertipli, düzenli, temiz bir çocuk olmak. Derslerimize çalışıp başarılı olmak. Arkadaşlarımızla iyi geçinmek. Bulunduğumuz yerin kurallarına uymak. Bu istedikleri de bizim yararımız içindir. Bütün anneler çocuklarını sever, çocuklar da annelerini severler. Bizim için fedakârlıktan kaçınmayan annemizi üzmeyelim. Onlar her şeyin en iyisine, en güzeline layıktır. Bunu hiçbir zaman unutmayalım. Onu sadece anneler gününde değil her zaman hatırlayalım. Çizim: Hamit YÜKSEK 24 Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ŞUBAT MAYIS

16 SizBilirsiniz Ali ERKMEN - İBB Resim Koleksiyonu Bugün türbesi başkent Ankara da bulunan Hacı Bayram Veli, bir keresinde babam II. Murad ın misafiri olarak Edirne de imiş. O zaman, istikbalin Fatih i ben ise beşikte mini mini bir bebekmişim. Babam, bir gün Hacı Bayram Veli ile sohbet ederken: Şeyhim demiş. Aylardır zihnimi bir kurt gibi kemiren bir mesele vardır. İstanbul meselesi Allah ın izni, Peygamberin himmeti ile İstanbul u almak murat ederim. Himmet et, dua buyur da şu şehri zapt edelim demiş. Hacı Bayram Veli de bir müddet düşündükten sonra: Sultanım, Hünkârım, bana öyle gelir ki bu Şehr-i Konstantiniye yi siz alamayacaksınız. Şehir elbette Türkler in eline geçecektir. Lakin şehrin Türkler in eline geçmesini sen ve ben göremeyeceğiz. Konstantiniye yi senin şehzaden (şu beşikte yatan) ile benim köse el ele vererek zapt edecekler. diyerek İstanbul un fethi ile ilgili ilk müjdeyi vermiştir. Sevgili çocuklar, İstanbul, Allah ın izni ile benim kılıcım, Hacı Bayram Veli nin benim köse dediği hocam Akşemseddin in duaları ile fethedilmiştir. 30 Mart 1432 tarihinde Edirne de doğmuşum. On yaşıma geldiğimde Amasya sancağı bana verilmişti. Burada değerli ilim adamları tarafından yetiştirilmeye başlandım. Hocalarım bendeki yeteneği ve zekâyı keşfetmiş olmalılar ki, bütün gayretleriyle benim eğitimimle meşgul oluyorlardı. Babam II. Murad, Mısır dan gelen Molla Gürani yi benim hocalığıma tayin etmişti. Hocam ilk dersine elinde uzunca bir sopa ile girmişti. O zamana kadar, bana ders veren hocalarda böyle bir şey görmemiştim, şaşkınlıkla ve biraz da korkarak sopaya baktıktan sonra hocamla aramızda şöyle bir konuşma geçmişti: Bu sopadır. Eğer siz derslerinize çalışmakta gayret göstermez, tembellik yolunu tutarsanız sizi bununla dövecek ve çalışmanın yolunu göstereceğim. Ama ben şehzadeyim Şehzade dövülür mü? Daha iyi ya, bugünün şehzadesi yarının padişahıdır. Padişahlara cahillik gerekmez. Padişah olanın âlim olması gerek. Cahil bir padişah, millet için gece, aydın padişah millet için güneştir. Sizin güneş olmanız için üzerinize konan tembellik tozlarını bu değnekle zaman zaman çırpacağım. Hocamdan bu tehdidi gördükten sonra, çalışmaktan başka çarem olmadığını anladım. Heva ve hevesi terk ederek çok, ama çok çalıştım. Neticede büyük devlet adamlarından biri olmayı başardım. Benim öğretmenlerim devrin en seçkin ilim adamlarıydı. Molla Gürani nin adını yukarıda zikrettim. Molla Zeyrek, Sinan Paşa, Hatipzade ve Akşemseddin in benim üzerimde büyük tesirleri vardır. Şehzadeliğimde aldığım eğitim, hem kendim hem de devletim için çok iyi olmuştur. Beni çok iyi yetiştirdiler ve bana pek çok üstün meziyet kazandırdılar. Benim eğitimime verdiği önem için babama ve benim eğitimimi üstlenen öğretmenlerime şükran borçluyum. Şehzadeliğimde bütün günlerimi ilmi çalışmalar yaparak ve derslere çalışarak geçirdim. Arapça, Farsça, Latince, Yunanca ve İbranice öğrendim. Tarih ilmine karşı da çok meraklı idim. Büyük hükümdar ve imparatorların hayatlarını ve zaferlerini inceleyerek onlardan ders çıkarırdım. İslâmî bilimlerdeki başarım ise beni genç yaşta âlimler zümresi içinde anılmamı sağlamıştır. Felsefe ve fen ilminde de oldukça başarılıydım. Güzel yazmak ve konuşmak için özel gayret gösteriyordum. Şiir yazma konusunda da çok başarılı oldum, şiirlerimi Avni mahlasıyla (takma adıyla) yazdım. İstanbul Belediyesi benim şiirlerimi kitap halinde yayımlamış, buna çok sevindim. Devlet idaresi için lazım olacak ilimleri de tahsil ederek devlet yönetimine kendimi hazırladım. Benim bir güzel tarafım da, ilme ve âlimlere, sanatkârlara karşı duyduğum saygıdır. Allah ın takdiri ile kesin olarak 1451 yılında Osmanlı Devleti nde tahta oturduktan iki sene sonra peygamberimizin övgüsüne nail olarak İstanbul u fethettim. Sevgili çocuklar beni tanıdığınızı biliyorum. Sizden istediğim çocukluğunuzu boşa geçirmemenizdir. Oyun oynamaya vakit ayırmanızı (ama oyun deyince sadece aklınıza bilgisayar oyunları gelmesin) istiyorum. Anne ve babalarınızın ve bir de öğretmenlerinizin sözlerinden çıkmayın. İstanbul un fethi ile ilgili bir kitap bulup okuduktan sonra benim, Ulubatlı Hasan ın, hocalarımın, bütün şehit ve gazilerimizin ruhuna birer fatiha gönderirseniz çok sevineceğim. Unutmayın sizler yarının fatihlerisiniz. 26 Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ŞUBAT OCAK MAYIS

17 Bunları Biliyor musunuz? Annemize Hz. Muhammed (s.a.v) Cennet annelerin ayakları altındadır buyurmuştur. Annemiz bizi dokuz ay karnında taşıyan, hiçbir şeyi esirgemeyen ve bizi gerçekten seven kişidir. Bu yüzden onu kızdırmamalıyız. Onun bizi sevdiği gibi biz de onu sevmeliyiz. Zaten Peygamberimizin sözünden de bu anlaşılıyor. Annemize iyi bir şekilde davranıp, sözünü tutarsak muhakkak cennete gireriz. Geçenlerde ablamla annemi kızdırdık. Oysa Peygamber Efendimiz bu konuda da öf bile demememizi söylemiştir. Bu davranışı yapmamamız gerekse de yapıyoruz ve Peygamberimizin sözüne uymuyoruz. Bu sözlere uymadığımız her zaman günah işliyoruz. Ama biliyoruz ki yapmamalıyız. Biz de annemizden özür diledik. Annemiz bizi affetti. Ahmet Edip Kemikli Dilenci Kız Hayat Bilgisi Dersi Öğretmen Hayat Bilgisi dersinde bulutların yeryüzündeki suların buharlaşmasından oluştuğunu uzun uzun anlattıktan sonra ön sıralarda oturan öğrencilerden birine şu soruyu sordu : -Söyle bakalım oğlum, kara bulutlar neden olur? Çocuk düşündü, yutkundu, bir şey diyemedi. Onun yanında oturan küçük kız çocuğu parmak kaldırarak şu cevabı verdi : -Kirli sulardan olur öğretmenim!.. Alperen Şengül / Adana Telsiz Telefon Temel bilim adamı iken bir arkeolojik araştırmalar konferansına davet edilir. Amerikalılar anlatmaya başlar; -Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 25 metre aşağı indik ve telefon kabloları bulduk. Öyleyse bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlardır. Sıra Türkiye ye gelir ve Temel başlar anlatmaya: -Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 metre aşağı indik ama hiçbir şey bulamadık. Öyleyse atalarımız telsiz telefon kullanmışlardır. Elif Şaş / Kayseri Atatürk ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı 19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal in Samsun a geldiği gündür. Ulusal bayram günümüzdür. Her yıl 19 Mayıs günü Gençlik ve Spor Bayramımız yurdun her yanında spor gösterileri ve törenle kutlanır. Birinci Dünya Savaşı sonunda Mondros mütarekesi imzalandı. Buna göre Fransızlar, İngilizler, İtalyanlar, ve Yunanlılar yurdumuzu paylaşdı. Ordularımız dağıtıldı, İstanbul Boğazı düşman gemileri ile doldu. Trablusgarp da Anafartalar da düşman güçlerini yenen Mustafa Kemal bu kez yurdumuzu kurtarmak için Anadolu ya geçmeye karar verdi. 16 Mayıs günü İstanbul dan Bandırma Vapuru na bindi. Vapur 19 Mayıs sabahı Samsun Limanına yanaştı. Kemal Paşa ve arkadaşları Samsun da sevinç gösterileri ile karşılandı. 19 Mayıs 1919 Ulusal Kurtuluş Şavaşımızın başladığı gündür. Bugün aynı zamanda Atatürk ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı mızdır. 19 Mayıs 1981 yılından başlayarak Atatürk ü Anma Günü olarak da kutlanmaya başlandı. Atatürk bir söyleşi sırasında: Ben 19 Mayıs ta doğdum. Demiştir. 19 Mayıs bir yandan Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başlangıcı öte yandan ülkemizin kurtarıcısı, devletimizin kurucusu Atatürk ün doğum yıldönümü olarak törenlerle kutlanır. Önemli Günler ve Haftalar Geçen Ay Dergimize Yazı, Şiir ve Resim Gönderenler E. Büşrü Pekdoğan / Malatya H. Can Elitaş / Tokat F. Can Kılıç / Karabük Recep Emre Köksal / Osmaniye A. Emir Ağca / İstanbul Trafik ve İlk Yardım Haftası 1-7 Mayıs Anneler Günü 11 Mayıs Vakıflar Haftası 7-15 Mayıs İstanbul un Fethi 29 Mayıs Sadık Karakaya / Ankara F. Betül Ceylan / Malatya Melih Karaoğlu / İstanbul Ayşe Yeşilyurt / Konya Abdurrezzak Uykun / Kahramanmaraş Merve Arslan / Kahramanmaraş Betül Tokat / Tokat Esra Karapınar / Konya Cihat Mustafa Pektaş / İstanbul Olcay Çetin / Bartın Sefa Dalgıç / Sivas M. Enes Uğur / Kahramanmaraş M. Kasım Uğur / Kahramanmaraş 29

18 Çocukca Bulmaca... Hazırlayan: Yusuf HALICI Arkadaşlar! Aşağıdaki bilmeceleri uygun resimlerle eşleştirelim. Arkadaşlar! Sizlerden, aşağıdaki namazın farzlarının yanında verilen kelimelerin fazlardan hangisiyle ilişkisi varsa kelimelerin yanında bulunan kutucuğa o farzın numarasını yazmanızı istiyoruz. 1- Hadesten Taharet 7- İftidah Tekbiri 2- Necasetten Taharet 8- Kıyam 3- Setr-i Avret 9- Kıraat 4- İstikbal-i Kıble 10- Rukû 5- Vakit 11- Secde 6- Niyet 12 Ka de-i Ahire Ayakta durmak Zaman Sure Burun Yönelmek Son Sübhane rabbiyel a la Elbise Eğilmek Hangi namazın kılınacağının bilinmesi Bu sefer günlük vakit namazlarının yanında verilen rekâtlar hangi vakte aitse o vaktin numarasını rekâtların yanındaki kutucuğa yazmanızı istiyoruz. 1- Sabah 2- Öğlen 3- İkindi 4- Akşam 5- Yatsı 6- Vitir Saat Abdest Örtünmek Okumak Beden Diz kapakları Ettehiyyatü Seccade Saat Başlamak Kâbe Fatiha Gusül Alın Selam Mekke Elleri bağlamak Saat Oturmak Sübhane rabbiyel azim 4 sünnet+ 4 farz= 8 4 sünnet+4 farz+2 son sünnet= 10 3 farz+2 sünnet= 5 2 sünnet+ 2 farz= 4 4 sünnet+ 4 farz+ 2 son sünnet= 10 3 vacip Küçük kare kutu İçi insan dolu Bir sihirli fenerim Kibritsiz de yanarım Uzaktan baktım bir Karataş Yanına gittim dört ayak bir baş Beyaz duvar içinde Sarı kanarya yatar Yerin altında kırmızı minare Yürür yürür iz etmez, Hızlı gider toz etmez Ünledim setten Sesi gelir betten Nisan Ayı Çengel Bulmacanın Çözümü Şifre: KİŞİ SEVDİĞİ İLE BERABERDİR (.) (.) (.) (..) (.....) (..) (..) Nisan Ayı Çengel Bulmaca Hediye Kazananlar 1- Nihal BEDİR - MALATYA 2- Sudenur KORTUT - KARABÜK 3- Hayrunisa HUMUR - TOKAT 4- Hikmet BERKTAŞ - KAHRAMANMARAŞ 5- Rümeysa DEMİRÖZ - DENİZLİ 6- Nazife Bahar DEMİR - KAHRAMANMARAŞ 7- Ahmet ÖZDEMİR - ÇANAKKALE 8- Taha ŞAŞ - KAYSERİ 9- Büşra AKASLAN - BURSA 10- Ayşenur UĞUR - KAHRANMARAŞ 30 31

19 Hediyeli Çengel Bulmaca Mayıs Hazırlayan: Hamidullah Halıcı Bir nota Kur an ın ilk suresi İsim Çocuğu olan kadın, anne Güneydoğu Anadolu bölgemizden bir ilimiz 3 Peygamberimizle Medinelilerin ilk buluşup Peygamberimize biat ettikleri yer Mekke ve Medine ninde içinde bulunduğu yarımada Karadeniz bölgesine özgü bir tür balıkçı teknesi Yük çeken bir hayvan Kişinin geçmişte yaşamış olan büyükleri Dünya nın uydusu Bir renk, kara Tehlike anında yapılan yardım çığlığı 6 Kışın yağar Vücudumuzda dolaşan sıvı 7 Ahilik ocağından olan kimse Hz. İbrahim (as) ın oğlu İsmin hallerinden biri Bebek için hazırlanan yiyeceklerin genel adı İyi ahlak, incelik, terbiye Yönlerden doğunun karşıtı Kahvaltıda da içilen sıcak bir içecek Sıvı maddelerin özelliği veya gelir getiren İnsan saçının her biri Duman Kiri 1 İslamın şartlarından, hem mal hem bedenle yapılan ibadet Mekke de Sıkmak bulunan fiilinin emri Allah ın evi 2 Dört tarafı denizle çevrili kara parçası 10 Tren yolu 9 Yabani hayvanların yuvası, kovuk, mağara Duman ve isin çıktığı yer Bulmacayı çözdükten sonra, rakamların bulunduğu karelerdeki harfleri aşağıdaki kutucuklara yazarak şifreyi bulun 1 Kur an ı Kerim in ikinci suresi Sevgili arkadaşlar, yukarıdaki bulduğunuz şifreyi yazarak fotoğrafınız ile birlikte aşağıdaki adresimize gönderen İlk 10 kişiye Nasihat Yayınları tarafından Somuncu Baba nın hayatını anlatan Gülşenin Solmayan Gülü adlı kitap hediye edilecektir. Şifre (Mayıs):... Adı Soyadı:... Adresi:... E-posta:...Tel: Adres: Somuncubaba Çocuk Dergisi Çengel Bulmaca Mayıs Zaviye Mah. Hulusi Efendi Cad. No:71 (44700) Darende / MALATYA