CHARLES DICKENS IN KASVETLİ EV ROMANINDA ANLATICILAR VE ANLATIM YÖNTEMLERİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "CHARLES DICKENS IN KASVETLİ EV ROMANINDA ANLATICILAR VE ANLATIM YÖNTEMLERİ"

Transkript

1 Belgin ELBİR* CHARLES DICKENS IN KASVETLİ EV ROMANINDA ANLATICILAR VE ANLATIM YÖNTEMLERİ SUMMARY Narrators and Narrative Techniques in Charles Dickens s Bleak House Bleak House is the first of great multiplot novels of Dickens s maturity. The double narrative of Bleak House, which separates Esther Summerson s restricted, personal view from the wide ranging impersonal account of the omminiscient authorial narrator, presents an instance of the dialogical tension and opposition between markedly different voices and perspectives. This study examines some of the implications and effects of this double narrative, making use of Mikhail Bakhtin s concept of the dialogical or polyphonic novel. Key words: multiplot novel, double narrative, spatial form, temporal progression, dialogical tension, polyphony, detective story. Charles Dickens ın ( ) Kasvetli Ev (Bleak House) adlı romanı 1852 yılının Mart ayından 1853 ün Eylül ayına kadar bölümler halinde yayımlanmıştır. Yazarın en karamsar ve toplumsal eleştirisi en güçlü romanlarından biri olarak kabul edilir. Ayrıca, Harold Bloom un da vurguladığı üzere, Kasvetli Ev in Dickens ın en karmaşık yapıtı olduğu konusunda görüş birliği bulunmaktadır (8). Bu görüşe ulaşılmasında Kasvetli Ev in iki farklı anlatıcı tarafından farklı anlatım yöntemleriyle anlatılan çok öykülü ve çok izlekli bir roman olmasının önemli bir payı vardır. Bu incelemenin amacı, romandaki farklı anlatıcıların ve anlatım yöntemlerinin önemini irdelemektedir. Dickens ın tüm romanlarında, özellikle de olgunluk döneminde yazdığı romanlarda toplumsal eleştiri göz ardı edilmeyecek bir yer tutmaktadır. Romanlarına toplu halde bakıldığında, giderek daha karamsar bir havaya büründükleri görülür. İlk romanlarındaki görece iyimser havanın yerini karamsarlığa bırakmasında kişisel nedenlerin etkili olduğu söylenebilir ama tek neden kuşkusuz bu değildir. Dickens ın romanlarını yazdığı yıllarda, tarihinde daha önce görülmemiş, benzersiz ve hızlı bir değişim dönemine giren İngiltere de toplumun değerleri temelden değişmekte, hızlı sanayileşme ve buna bağlı olarak kentlerin nüfusunun artması sarsıcı değişimlere yol açmaktaydı. Tam olarak anlayamadıkları, tanımlayamadıkları bir düzen içinde savrulduklarını hisseden, insancıl duyguların ve değerlerin yitirildiği kaygısına kapılan okurlar roman yazarlarını kendilerine yol gösterecek, eğitecek, bilge bir kişi olarak görüyor ve yazarların değişen düzeni betimleyerek, anlaşılır kılarak kendilerine bu düzen içindeki yerlerini göstermelerini bekliyorlardı. Victoria çağı roman yazarlarının çoğunun, özellikle de yüzyılın ortalarında yazan romancıların bu görevi üstlendikleri söylenebilir. Okurun roman yazarından beklediği hem değişen düzeni tanımlaması, hem de sorunlara çözümler önermesiydi. Burada vurgulanması gereken husus, roman yazarının anlatmak ve üstesinden gelmek zorunda olduğu sorunların kendisi için de anlaşılması güç ve yeni bir durum olduğudur. * Prof.Dr. Ankara Ünversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı. 1

2 Dickens ın romanlarındaki karamsar ve kasvetli havanın bu durumun sonucu olduğu, aynı zamanda da bir tepki niteliği taşıdığı açıktır. Dickens 1836 yılında yayımlanan ilk romanı Pickwick Papers ile ünlenmişti; 40 yaşına geldiğinde İngiltere nin en sevilen, en çok okunan yazarlarından biriydi. Dickens in karamsar yanı ağır basan romanlarının Dombey and Son ile başladığı, bu romanda ve onu izleyenlerde Victoria çağının toplum düzenini yakından gözlemlediği görülmektedir. Kasvetli Ev toplumu değişik kesimleriyle ele almakta, başta Chancery Mahkemesi olmak üzere birçok kurumu kıyasıya eleştirmektedir. Chancery Mahkemesi miras, vakıf ve ipotek davalarına bakan mahkemedir. Davalar son derece ağır aksak ister; bir karar çıkarmak için çok zaman ve para harcamak gerekir. Romandaki Jarndyce Jarndyce a Karşı davası da bir türlü sonuçlanmaz. Davaya konu olan miras mahkeme masrafları için harcanır. Diğer bir deyişle dava karara bağlanamadan mirasın tüketilmesiyle biter. Romandaki kişilerin çoğu bir biçimde bu davayla ilgilidirler. Romanın diğer anlatı çizgisi Lady Dedlock un sırrı ve bu sırrın ortaya çıkışıdır. Bu sırla ilgili roman kişilerinin hemen hepsi mahkemedeki davanın kahramanlarıyla ilişki içindedir. Romanda karşımıza çıkan geniş tabloda, egemen soylular sınıfından Sir Leicester Dedlock, eşi Lady Dedlock, İngiliz Parlamentosu un bazı üyeleri; diğer uçta kimsesiz, yoksul bir çocuk olan çöpçü Jo, yoksul işçiler ve perişan durumdaki aileleri vardır. Arada da avukatlar, Chancery Mahkemesi nde çalışan memurlar, polisler, bir polis müfettişi, mahkemede davalarının karara bağlanmasını bekleyen kişiler Jarndyce Jarndyce a Karşı davasının taraflarından Mr. Jarndyce, hamisi olduğu Ada ve Richard; gene Mr. Jarndyce ın evinde ve koruması altında yaşayan Esther Summerson yer alır. Romanın Türkçe çevirisine yazdığı Sunuş ta Ünal Aytür ün de belirttiği gibi Kasvetli Ev kurumlar ve insanlar arasında yakın ilişkiler kurar, daha doğrusu aralarındaki ilişkileri ortaya çıkarır ve bu kalabalık topluluğu bir ilişkiler yumağı olarak betimler (20). Toplumun en üst kesimi ile en alt tabakasından insanların nasıl birbirleriyle bağlı olduklarının gösterilmesi, kötülüğün de her yere yayılmış olduğunu ortaya koymakta ve toplum düzeninden, kurumların kötü işleyişinden kaynaklandığını vurgulamaktadır. Roman boyunca yalnızca çok sayıda insan tanımakla kalmaz, birçok yer görürüz. Bu yerlerin en önemlileri Chancery Mahkemesi, Dedlock ailesinin Londra daki ve Lincolnshire daki malikaneleri, Mr. Jarndyce ve korumasındaki gençlerin yaşadığı Kasvetli Ev, sokakları süpüren Jo nun yaşadığı Yapayalnız Tom sokağı gibi sefil sokaklar ve Lady Dedlock un kapısında öldüğü yoksul mezarlığıdır. Başta söylendiği üzere, romanın izlekleri de çeşitlilik göstermektedir: Hukuk sisteminin adaletsizliği, yoksulların çaresizliği ve aralarındaki dayanışma, ebeveynlerin sorumsuzluğu, güçlü konumdakilerin yetkilerini kötüye kullanmaları, aile bağlarının önemi, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişin sancıları gibi. Romanın bir diğer önemli özelliği ise gene başta belirtilen, anlatı düzlemindeki ayrımdır. Başka türlü söyleyecek olursak, bu her bakımdan kalabalık öykü iki ayrı anlatıcının ağzından okura ulaşmaktadır. Çalışmanın bundan sonraki kısmında, yapısal bir bölünme olarak da değerlendirilebilecek bu durum ele alınacak ve Rus kuramcısı Mikhail Bakhtin in diyaloji ve çokseslilik kavramlarından yararlanılarak incelenmektedir.1 Mikhail Bakhtin Dostoyevski Poetikasının Sorunları başlıklı kitabında, Dostoyevski nin birroman yazarı olarak başarısının kaynağı romanlarının çoksesli diyaloğlar olarak kurulmasında bulur. Bakhtin e göre Dostoyevski, yaşadığı dönemdeki gerek egemen ve güçlü sesleri, gerek zayıf sesleri işiten, çağını büyük bir diyalog olarak duyabilen, farklı sesler arasındaki diyalojik ilişkiyi kavramış bir yazardır (145). Dostoyevski, anlatıcının sesiyle kahramanların seslerini aynı düzlem üzerinde bir araya getirerek, romanda seslendirilen karşıt bakış açılarını sonuca ulaştıran, uzlaştıran bir anlatım biçiminden kaçınarak çoksesli bir ortam yaratmıştır. Elbette bu durum anlatıcının ya da yazarın sesinin duyulmadığı ya da roman kahramanlarının yazarın tasarladığı, esere özgü bütünlükten ayrıldıkları anlamına gelmez. Kahramanın özgürlüğü Bakhtin e göre, görece bir özgürlüktür, yazarın tasarımının bir boyutu dur (119). Bakhtin, Discourse in the Novel (Romanda Söylem) başlıklı yazısında ise Dostoyevski nin romanları için şu saptamayı yapmaktadır: Romanlar bir bütün halinde ele alındığında yazarın sözcesi olarak düşünülebilir ve yazarla roman kişileri arasındaki, 2

3 roman kişilerinin birbirleriyle aralarındaki hiç bitmeyen sonuçlanmayan diyaloglar olarak görülebilir. Olay örgüsü içinde roman kişilerinin yaşam deneyimleri ve söylemleri bir sonuca ulaşabilir ama kendi içlerinde tamamlanmamış ve sonuçlanmamış kalırlar (349). Dickens ın Kasvetli Ev romanını da yazarın sözcesi olarak ele alıp, yazar, anlatıcılar ve roman kişileri arasındaki ilişkilere baktığımızda neler görüyoruz? Romanda iki anlatıcı bulunmasının ve bu anlatıcılardan Esther Summerson ın roman kişilerinden biri olmasının, toplumun farklı kesimlerine mensup çok sayıda insanın karıştığı öyküde karşılaştığımız ses çeşitliliği ve ses bolluğu bağlamında önemi nedir? Bu sorulara verilebilecek yanıtlarla ilgili bir ipucu, yazarın 1853 yılında yayımlanan baskıya yazdığı Önsöz de bulunabilir. Dickens Önsöz de bir yandan gerçekleri yadsımayacağını belirtir, öte yandan Kasvetli Ev de tanıdık şeylerin romantik tarafları üzerinde kasten durdum der. Demek ki yazar hem gerçeği anlatacak, hem de gerçeği yumuşatarak, romantik bir bakış açısıyla sunacaktır. Aslında Dickens in Önsöz de ortaya koyduğu tutum, bütün romanları için önsöz niteliğindedir. Bu tutumu kısaca söyle özetleyebiliriz: Dickens ın bakış açısı bir yanıyla gerçekçi, bir yanıyla ise romantiktir. İçinde yaşadığı çağın, çoğunluk tarafından benimsenmiş egemen değerlerini ve sıklıkla karşılaşılan tiplerini ve kurumlarını betimlerken ve çoğunu eleştirirken gerçekçi; öte yandan dürüstlüğün, iyi niyetin, iyi yürekliliğin, anlayışın ve kişisel çabaların ne denli önemli ve anlamlı olduğunu gösterirken romantiktir. Kasvetli Ev de de Dickens bir taraftan karmaşık bir dünyayı tüm karmaşası ve kötülükleri ile betimlemek, diğer taraftan bir çözüm oluşturacak alternatif bir dünya sunmak görevini üstlenmiştir. Bu alternatif dünya, okurların yitirildiğini düşündükleri ve bu nedenle kaygılandıkları insancıl değerlerin olumlandığı bir dünya olacaktır. Kasvetli Ev, farklı anlatıcıları yoluyla, bu iki farklı bakış açısının hem gerekliliğini, hem de çelişkisini ve uzlaşmazlığını ortaya koyan bir romandır. Anlatı düzlemindeki ayrım da işte bu çelişkinin temsili olarak görülebilir. Dickens ın romanları üzerine yapılan incelemelere önemli katkılar sağlayan Alexander Welsh e göre de, Kasvetli Ev yalnızca 19. yüzyılın ortasında İngiltere de ki yaşamın anlatıldığı bir roman değil, aynı zamanda kendi yönteminin temsilidir (124). Romanda her şeyi bilen ve görebilen, yazar anlatıcı olarak adlandırabileceğimiz bir anlatıcı ile olayları kısıtlı bir bakış açısından anlatan ben anlatıcı bulunmaktadır. Yazaranlatıcı şimdiki zaman kipi kullanır, ben anlatıcı ise geçmiş zaman kipiyle anlatır. Yazaranlatıcıya ait anlatı birimleri ile ben anlatıcının anlattığı bölümler belli bir düzen içinde sıralanmış değildir. Romanın bir yarısını yazar anlatıcı, diğer yarısını ben anlatıcı anlatmaz. Romandaki iki ayrı olay çizgisi farklı anlatıcıların anlatı düzlemlerine denk düşmez. Diğer bir deyişle, anlatıcılardan biri Chancery Mahkemesi ile ilgili öyküyü, öbürü Lady Dedlock un sırrı ile ilgili olanı anlatmaz. Demek ki hem anlatı düzlemleri, hem de anlatı çizgileri iç içe geçmiş gibidir. Öte yandan, hangi bölümün hangi anlatıcıya ait olduğu açıkça bellidir. Ben anlatıcı tarafından anlatılan bölümlerin çoğunun başlığı Esther in Hikayesi dir. Anlatıcıların sesleri ve bakış açıları arasındaki fark da belirgindir. Yukarda saydığımız özellikler romanın ilk üç bölümünde kolayca görülebildiği için bu bölümlere yakından bakmak yararlı olacaktır. Roman yazar anlatıcının anlatısı ile başlar. İlk iki bölüm ona aittir. Üçüncü bölümde ise ben anlatıcının sesi duyulur. Chancery Mahkemesi nde başlıklı birinci bölümün ilk paragrafı yazar anlatıcının nasıl konumlandığını görmemizi sağlar: Londra. Michaelmas Dönemi daha yeni bitmiş ve Başyargıç, Lincoln s Inn Hall de oturuyor. Amansız bir Kasım havası, Sanki sular dünya üzerinden henüz çekilmiş gibi, sokaklar çamur içinde; Holborn Tepesi ne dev bir kertenkele gibi tırmanan on on beş metre boyunda bir Megalosaurus görmek insanı şaşırtmayacak. Duman yumuşak kara bir serpintiyle bacalardan aşağı çöküyor, kurum taneleri sanki güneşin ölümü yüzünden matem elbiselerine bürünmüş lapa lapa yağan kar taneleri kadar büyük çamura bulanmış köpeklerin hepsi birbirinin aynı. Atlar onlardan hallice; gözlüklerine kadar batmışlar. Genel bir naletlik iletine tutulmuş vaziyette birbirlerinin şemsiyelerini iteleyen ve sokak köşelerinde, gün doğduğundan beri (tabii gün gerçekten doğmuşsa) onbinlerce başka yayanın kayıp, ezdiği yerlerde ayakları kayan yayalar, o noktalarda kaldırıma sımsıkı yapışan ve bileşik faiz usulü yığıldıkça yığılan çamur katmanlarının üzerine yenilerini ekliyorlar. (53) 3

4 Betimlediği dünyaya kuşbakışı bakan, sokak köşelerini, bacaları, köpekleri, atları, yayaları gören, geniş ve uzamsal bir bakış açısına sahip yazar anlatıcı dördüncü paragrafta, başta betimlediği kasvetli manzaradan belli bir noktanın üzerine yoğunlaşır ve birinci paragrafın ilk tümcesinde sözünü ettiği Başyargıcı, Chancery Mahkemesi ndeki makamında gösterir: Soğuk ikindinin en soğuğu, koyu sisin en koyusu ve çamurlu sokakların en çamurlusu kurşun tepeli eski bir müessesenin, Temple Barosu na pek yaraşan o kurşuni tepeli eski engelin yanında. Temple Barosu nun hemen yanında, Lincoln s Inn Hall de, sisin tam göbeğinde Yüksek Chancery Mahkemesi nde Mahkeme nin Başyargıcı oturuyor. (54) Birinci bölümün geri kalan kısmında yazar anlatıcı Chancery Mahkemesi nin nasıl işlediğini, davaların nasıl sürüncemede kaldığını, davacıları yaşamlarından nasıl bezdirdiğini anlatır. Bir örnek olarak da, o sırada görülmekte olan Jarndyce Jarndyce a Karşı davasını gösterir. Mahkemede başka dava sahipleri de vardır ama bir türlü dertlerini anlatamaz, seslerini Başyargıca duyuramazlar. Bu kişilerden biri yaşlı, zararsız bir deli olan Miss Flite tır, diğeri ise Shropshire lı adam (58) olarak bilinen bir adamdır. Başyargıç bu kişileri dinlemez, Jarndyce davasına karışmış iki gençten söz eder. Memurlardan birine bu iki gençle görüşeceğini söyler. Romanın ikinci bölümü Sosyete, soylu Dedlock ailesini anlatır. Yazar anlatıcı Chancery Mahkemesi nden Dedlock ların Londra daki evlerine geçişini ilk paragrafta açıklar: Yine bu aynı kasvetli ikindi saatinde sosyete dünyasına bir göz atmak istiyoruz. Chancery Mahkemesi yle o kadar da alakasız olmadığından birinden ötekine kuş uçuşu geçebiliriz. Hem sosyete dünyası hem de Chancery Mahkemesi teamüle ve usule dayanır; gök gürültülü bir havada tuhaf oyunlar oynayan uykucu Rip Van Winkle lar; günün birinde prensin gelip de uyandıracağı (tam o sırada mutafakta dona kalmış kuzu çevirmeler de yeni baştan enfes bir biçimde dönmeye başlayacak) uyuyan güzeller! (60) Yazar anlatıcı nın alaycı ve genelleyici sesiyle başlayan bu bölümde, Lady Dedlock un da Jarndyce Jarndyce a Karşı nın dava sahiplerinden birisi olduğu anlaşılır ve sırrı ile ilgili ilk kuşkular belirlemeye başlar. Kısacası, yazar anlatıcıya ait ilk iki anlatı biriminde, sonraki olaylar için gerekli hazırlığın yapıldığı söylenebilir. Üçüncü anlatı birimi olan Bir Gelişme de duyulan ses yazar anlatıcınınkinden epeyce farklıdır: Bu sayfaların kendi payıma düşen bölümünü yazmaya başlarken büyük zorluk çekiyorum çünkü akıllı olmadığımı biliyorum. Bunu oldum olası bilmişimdir zaten. Küçücük bir kızken, oyuncak bebeğimle yalnız kaldığımda ona Bak Dolly, ben akıllı değilim, bunu sen de biliyorsun, bana karşı sabırlı olmalısın canım! dediğimi hatırlıyorum. Dolly güzel yüzü ve kırmızı dudaklarıyla büyük bir koltukta oturur, ben hızlı hızlı nakış işler ve bütün sırlarımı ona anlatırken bana bakardı daha doğrusu bana değil de öyle boşluğa (68). Ben anlatıcının anlatısında olaylar, yazar anlatıcınınkinden farklı olarak zamandizinsel bir akış içinde öykülenmektedir. İlerleyen paragraflarda adının Esther Summerson olduğunu öğrendiğimiz ben anlatıcı, yukarıdaki paragraftan da anlaşıldığı üzere söze çocukluğunu anlatarak başlar. Anlattıkları kendi yaşadıkları, gördükleri ve duyduklarıyla sınırlıdır. Anımsayabildiği ilk olaylardan başlayarak kendi yaşam öyküsünü anlatacaktır. Bu bölümde Esther, vaftiz annesi olarak bildiği birisi tarafından büyütüldüğünü, annesinden babasından hiç söz edilmediğini, kendisini çok zavallı, önemsiz ve çok uzaklarda (69) hissettiğini anlatır. Vaftiz annesinin ölümü üzerine hayırsever biri tarafından bir okula yerleştirildiğini, okuldan Londra ya gitmek üzere ayrıldığını belirtir. Hayırsever kişinin avukatından, bu kişinin himayesinde bulunan bir genç kıza arkadaşlık etmekle görevlendirildiğini öğrenir, sonra da arkadaşlık edeceği Ada ve kuzeni Richard la tanışır. Ada ve Richard, yazar anlatıcının anlatısında Başyargıcın görüşeceğini söylediği gençlerdir. Bu görüşme Esther ın anlatısında gerçekleşir. Esther Başyargıcı asil ve kibar 4

5 (85) tavırlı biri olarak görür, gençlerle yakından ilgilendiğini, onları hoş bir tavırla (87) uğurladığını anlatır. Romanın üçüncü bölümünü oluşturan, Esther a ait ilk anlatı biriminin sonunda, yazar anlatıcının anlattığı ilk bölümdeki mahkeme sahnesi ve bu sahnede yer alan kişiler farklı bir bakış açısıyla görülmekte ve gösterilmektedir. Bir süreklilik de söz konusudur, zira Esther yazar anlatıcının göstermediği görüşme sahnesini ayrıntılı bir biçimde anlatmaktadır. Üçüncü bölümün Bir Gelişme başlığını taşıması üzerinde durulması gereken bir husustur. Kathryn Dever a göre, Bir Gelişme hem o bölüm içindeki olayların nasıl geliştiğine, hem de Kasvetli Ev romanının üçüncü bölümü olarak romanın bütünündeki olayların gelişmesine yönelik bir bağlam taşımaktadır (87). Başka türlü söyleyecek olursak, gelişme sözcüğü kuşkusuz Esther ın kendi öyküsündeki gelişmelerle ilglidir; gelgelelim, önceki bölümlerin arkasından gelmekle Charles Dickens ın Kasvetli Ev romanının bütünündeki gelişmeye işaret etmektedir. Romanda iki ayrı anlatı çizgisi bulunduğu da ilk üç bölümden anlaşılmaktadır. Bu çizgilerden biri, daha önce de belirttiğimiz üzere Chancery Mahkemesi ve Jarndyce Jarndyce a Karş davası, diğeri ise Lady Dedlock un sırrıdır. Bu noktada, Milan Kundera nın Roman Sanatı (L art du roman) adlı kitapta, Dostoyevski nin Ecinniler i hakkında yaptığı yorumu hatırlamak aydınlatıcı olabilir. Kundera, on dokuzuncu yüzyıl romancılarının çizgiselliği aşmak amacıyla geliştirdikleri çoksesli romanın iyi bir örneği olarak ele aldığı Ecinniler için, Eğer salt teknik açıdan inceleyecek olursanız, bu romanın eş zamanlı olarak gelişen üç çizgiden oluştuğunu fark edeceksiniz; bu üç çizgiden istenirse birbirinden bağımsız üç ayrı roman çıkabilir (89) der ve ekler: Bu üç çizgi, bütün kişilerin birbirini tanıyor olması nedeniyle, ince bir kurgulama tekniği sayesinde bölünmez tek bir bütün halinde kolayca birleştirilebilmiştir. (89) Dickens ın Kasvetli Ev ine bakıldığında da, iki anlatı çizgisinden bağımsız birer roman çıkabileceği anlaşılmaktadır. Kasvetli Ev de de roman kişilerinin çoğu birbiriyle karşılaşır ve tanışır. Kimilerinin geçmişte birbirlerini tanıdıkları ortaya çıkar. Bazı kişiler de tanışmasalar bile, birbirlerinden söz edildiğini duyarlar. Anlatı çizgileri arasında izleksel koşutluklar da bulunmaktadır. Chancery Mahkemesi ndeki karmaşa, insanlar arasındaki bağları, koparan, aileleri dağıtan, aile üyelerini birbirlerine düşman eden bir sistemin bozukluğunu göz önüne sermektedir. Bu yönüyle değerlendirildiğinde Chancery hakkındaki anlatı çizgisi ile Lady Dedlock Esther Nemo arasındaki kopmuş bağı ortaya çıkaran ve Esther ın Lady Dedlock un öldüğünü sandığı, evlenmeden önceki ilişkisinden dünyaya gelmiş kızı olduğunu anlamasını sağlayan anlatı çizgisi arasında, yalnızca kişiler değil, izlekler bağlamında da yakın ilişki bulunduğu açıktır. Dolayısıyla, Kundera nın altını çizdiği ayrılık ve bütünlük, Kasvetli Ev in anlatı düzlemi için de geçerli bir özelliktir. Her bir anlatı düzleminde aynı öykülerin farklı bakış açıları ve farklı anlatım yöntemleriyle anlatılması söz konusudur. Aynı zamanda, farklı anlatım düzlemleri bir bütünün parçaları biçiminde değerlendirilebilmektedir. Esther ın Bir Gelişme ye payıma düşen bölüm (68) sözleriyle başlaması bu bütünlüğün kanıtı sayılabilir. Ancak Esther, son bölüme gelene dek bir daha diğer bölüme gönderme yapmaz. Esther ın Hikayesi nin Sonu başlıklı son bölümün başında ise, Eklemek istediğim son birkaç kelime birazdan sona erecek, o zaman bunları yazdığım o meçhul dosttan sonsuza kadar ayrılacağım. Benim için çok kıymetli bir anı olacak. Umarım onun için de öyle olur (982) der. Yazar anlatıcı ise Esther dan bir kez söz eder. Romanın yedinci bölümüne Bırakalım Esther uyusun. Esther uyansın, Lincolsnshire da hava hâlâ yağmurlu (141) diyerek başlar. Yazar anlatıcı böylece Esther ın varlığından haberdar olduğunu belli eder. Anlatısının geri kalanında Esther ın adı, roman kişilerinden biri olarak geçer. Aslında Esther, yazar anlatıcının öyküsünün önemli kişilerinden biridir, ama bu anlatı düzleminde sesi duyulmaz. Esther ın sesini romanın benanlatıcısı olarak duyarız. Bu durumu şöyle değerlendirebiliriz: Esther ın anlatısı, roman kişileriden birine, hem de olaylarda çok önemli yeri olan bir kişiye, kendisini özgürce ifade edebileceği, sesini duyurabileceği, öyküsünü yazar anlatıcıyla eşit koşullarda dile getirebileceği bir ortam sağlamaktadır. Kısacası Esther, yazar anlatıcının betimlediği 5

6 karmaşaya kendi kişisel bakış acısıyla bakabilecek biçimde konumlanmış alternatif bir bilinç oluşturmaktadır. Roman kişisi Esther ın anlatıcı konumu, Dickens a değişik düşünce ve görüşleri yan yana getirme olanağı sağlamaktadır. Böylece, yazar anlatıcı ile benanlatıcının sesleri, romanın anlatı düzleminde bir araya gelerek birbirini kışkırtmakta, konuşmaya zorlamaktadır. Diyalojik karşıtlıklar için kuşkusuz birden çok anlatıcı gerekmez. Nitekim Kasvetli Ev de de her anlatı düzlemi kendi içinde diyalojik ilişkiler barındırmaktadır. Örneğin, yazar anlatıcının öyküsünde, sırların ortaya çıkmasında ve parçaların birleştirilmesinde hiç istemediği halde önemli bir rol oynayan küçük çöpçü Jo, bir açıdan bakıldığında işlevsel bir roman kişisidir. Yazar anlatıcı Jo dan betimlediği bozuk düzenin kurbanlarından biri olarak yararlanmaktadır. Jo, yazar anlatıcının görüşlerini kanıtlamak için gerek duyduğu bir nesne durumuna indirgenmiştir. Buna karşın, yazar anlatıcı ile Jo nun ilişkisinin diyalojik bir boyutu olduğunu görebiliriz. Yazar anlatıcı Jo hakkında yorum yaparken şöyle der: Jo gibi olmak tuhaf olmalı, dükkanlarda, sokak köşelerinde, kapılarda, camlarda bol bol gördüğü o gizemli sembollerin ne manaya geldiğini bilmeden, o tanımadığı şekilleri göre göre sokakları arşınlamak! İnsanların okuduklarını, yazdıklarını, postacıların mektupları getirdiğini görmek ve bütün bu dil hakkında en ufak bir fikri olmamak onun her parçasına karşı kör ve dilsiz olmak! (...) İtilip kakılmak, kovulmak ne orada ne burada ne de başka bir yerde hiç işimin olmadığını hissetmek; yine de öyle ya da böyle burda olduğumu ve böyle bir yaratığa dönüşene kadar herkesin beni ihmal ettiğini fark ederek şaşırmak! İnsan bile sayılmayacağımı (tıpkı şahitlik yapmak istediğimde olduğu gibi) sadece başkalarından duymakla kalmayıp hayatım boyunca kendini içimde hissetmek tuhaf olmalı!... (288) Yazar anlatıcı, Jo yu anlatırken, Jo nun dünyaya nasıl göründüğünden çok, dünyanın Jo ya nasıl göründüğünü ortaya koymaktadır. Jo, yazar anlatıcının dünyasının dışında kalmış bir kişidir; yazar anlatıcı Jo gibi olmak tuhaf olmalı derken bunu belli eder. Gelgelelim, yazar anlatıcının dünyasının da Jo ya uzak olduğu, Jo için de bu dünyanın yabancı olduğu anlaşılmaktadır. Kısacası; yazar anlatıcı kuşbakışı bakış açısıyla Jo ya bakıp çocuğun dünyaya nasıl göründüğünü anlatırken, dünyanın Jo için ne denli yabancı ve şaşkınlık verici olduğunu göstermiş olmaktadır. Geçmişte gömülü olduğuna inandığı sırrının peşine düşen Lady Dedlock Jo ya Sen gazetelerde okuduğum çocuk musun? diye sorduğunda, Jo un ürkek bir tavırla söylediği Ben gaste bilmem. Hiçbi şey bilmiyom, hiçbi şey (290) yazar anlatıcının yorumuna yöneltilmiş bir yanıt gibidir. Jo nun düzenin kurbanlarından biri olduğu, yazar anlatıcının çocuğun ölümünü anlattığı sahnede çarpıcı bir biçimde görülmekte, daha doğrusu Dickens ın Jo dan nasıl yararlandığı ortaya çıkmaktadır. Öldü, Majesteleri. Öldü, lordlar ve beyefendiler, Öldü, her tarikattan Hakiki Papazlarla Sahte Papazlar. Öldü, yüreğinde Mukaddes bir sevgiyle doğmuş bütün erkekler ve kadınlar. Ve günbegün etrafımızda böyle böyle ölmekteler. Yazar anlatıcı için Jo, toplumun bencilliği ve umursamazlığı nedeniyle sefil bir halde yaşayıp, sefil bir halde ölen yoksul çocuklardan biridir ve Dickens ın bu toplumu eleştirmesi için gereklidir. Birinci tekil kişi anlatısıyla yazar anlatıcının anlatısına bir alternatif oluşturan Esther içinse Jo dinlediği ve kişisel olarak ilgilendiği, yardım etmek için çaba gösterdiği biridir. Jo, her iki anlatı düzleminde de karşılaştığımız bir roman kişisidir, yalnızca yazar anlatıcının öyküsünde değil, Esther ın öyküsünde de öneli bir yeri vardır. Esther Jo yla yakından ilgilenirken çocuktan hastalık kapar, uzun süre hasta yatar ve bu hastalığın izlerini yüzünde taşımak zorunda kalır. Esther ın Jo ya gösterdiği yakınlık, çocuğun yazar anlatıcının denetiminden kurtularak kendisini daha iyi ifade etmesini sağlar; diğer taraftan da kişisel düzeydeki çabaların Jo gibi birine yardım etmekte nasıl yetersiz kaldığının altını çizer. Görüldüğü gibi yazar anlatıcı, Jo ve Esther arasındaki ilişkiler, Kasvetli Ev de farklı biçimde konumlanmış iki anlatıcı bulunmasının, farklı dünya görüşlerinin çatışması bağlamındaki önemine iyi bir örnek oluşturmaktadır. 6

7 Romanın ilk bölümünün herşeyi bilen anlatıcının uzamsal bakış açısı ile başladığını yukarda söylemiştik. The Victorian Multiplot Novel adlı kitabında Victoria çağının çok öykülü romanlarını yapısal ilkelerin diyaloğu açısından ele alan Peter Garrett a göre geniş, uzamsal bir bakış açısına sahip yazar anlatıcının anlatı düzleminde oluşturduğu biçim yalnızca estetik değil, aynı zamanda bir bilme biçimi dir (31). Bu biçimin temelinde gizli birtakım ilişkileri, nedenleri bulup çıkarma ve böylece hem romana bütünlük kazandırma, hem de anlatılan dünyanın kişilerinin tek başlarına bulamayacakları anlamı ortaya koyma çabası vardır (32). Gerçekten de romanda birbirinden habersiz yaşayan birtakım kişiler rastlantısal bir şekilde bir araya gelmekte ve aralarında bağlar kurulmakta, ya da geçmişte kalmış bağlar açığa çıkmaktadır. Aslında daha ilk bölümlerde, birbirleriyle ilgisiz gibi görünen insanlar arasında bazı ilişkiler bulunabileceğine ilişkin ipuçları belirmeye başlar. İkinci bölümde karşılaştığımız Lady Dedlock un birinci bölümde anlatılan davayla ilgisi bulunması, Esther a ait bölümde de aynı davadan söz edilmesi bu ipuçlarına örnek gösterilebilir. Bu özelliğiyle Kasvetli Ev, sürükleyici bir dedektif romanını andırır.2 İlişkilerin ortaya çıkması, bağların kurulması bir keşif ve yeniden kurma süreci gerektirir. Romanın ilk bölümünde oluşturulan uzamsal biçim, ancak çizgisel bir gelişim biçimiyle sağlanacaktır. Dickens ın, ilişkilerin ortaya çıkması için gereken süreden bir merak unsuru olarak yararlandığını söyleyebiliriz. On altıncı bölümde, yazar anlatıcının okura yönelttiği soru, merak unsurunu kışkırtmakta, okuru da keşif sürecine katılmaya, ipuçlarını değerlendirmeye zorlamaktadır: Lincolnshire daki evle şehirdeki evin arasında, pudralı Mercury yle mezarlığın basamağını süpürürken üzerine bir ışık düşen, süpürgeli, berduş Jo nun yeri arasında nasıl bir bağlantı olabilir? Bu dünyanın sayısız tarihlerinde, büyük uçurumların karşılıklı iki yakasından oldukları halde beklenmedik bir biçimde bir araya gelmiş pek çok insan arasında nasıl bir bağlatı olabilir? (286 87) Besbelli yazar anlatıcı, romanın başında betimlediği sisle kaplı, parçalanmış dünyanın insanları arasındaki bağlantıları bulup çıkararak, sorusunu yanıtlayacak, geçmişin karanlık noktalarını aydınlatarak bu sis perdesini kaldıracaktır. Esther ın anlatısı, bu açıdan bakıldığında, sisle kaplı dünyanın insanlarından birinin öyküsü niteliğindedir, diğer bir deyişle, bütünün bir parçasıdır. Yazar anlatıcının roman kişileri yardımıyla ortaya çıkardığı sırlar ve kurduğu bağlantılar, soruda da görüldüğü gibi, toplumun farklı kesimlerindeki insanların gerçekte birbirleriyle nasıl bağlantılı olduklarını gözler önüne sermeye yöneliktir. Böylece Dickens, en başta belirttiğimiz değişen düzeni betimleme görevini yerine getirmektedir. Her iki anlatı çizgisi de Chancery Mahkemesi ve Lady Dedlock un sırrı toplum düzenin bozuk yönlerini, zaman kaybedilmeden düzeltilmesi gereken yanlışları ve aksaklıkları, yoksulluğu, bencilliği çeşitli yönleriyle göstermekte, insancıl değerlerin yitirildiğini vurgulamaktadır. Ancak, Esther ın anlatısının aynı zamanda bir özyaşamöyküsü olduğu düşünüldüğünde, özellikle kendisini doğrudan ilgilendiren sırların, içsel bir gerçekliğe dönüştüğü görülür. Yazar anlatıcının çetin bir uğraş sonucunda aydınlattığı, Lady Dedlock un sırrı Esther ın anlatısında da ortaya çıkar. Ne ki bu kez, soylu bir hanımefendinin, toplumun alt ve üst tabakası arasındaki bağlantıyı sergileyen sırrı olmaktan öte bir anlam içermektedir. Lady Dedlock, Esther ın annesidir; Sir Leicester la evlenmeden önce yaşadığı bir ilişkiden dünyaya gelen bebeğinin öldüğünü söyleyen ablasına inanmış ama çocuğun yaşadığını anlayınca onu bulmak istemiştir. Dolayısıyla Lady Dedlock un sırrı, ben anlatıcının kısıtlı ve kişisel anlatısında, geçmişine ışık tutan ve yaşamını sorgulamasına neden olarak, kendisi için bir kriz anına yol açan bir boyut kazanmıştır. Lady Dedlock ile Esther ın ilk ve son kez buluşup konuştukları, Chesney Wold başlıklı otuzaltıncı bölüm, bu açıdan bakıldığında, Esther in yaşamında bir dönüm noktasıdır. Esther ın anlatısının tamamı, geçmişte yaşadıklarının belleğinde bıraktığı izleri ve yaraları ortaya koymaktadır. Esther sürekli başkalarının iyiliklerini anlattığını, anlatısının kendi öyküsü olmadığını söyler, başkalarına ne denli borçlu olduğunu yineler. Bir Gelişme başlıklı üçüncü bölümde, Kendi hakkımda bütün bunları yazmak durumunda 7

8 olmak bana çok acayip geliyor! Sanki bu hikâye benim hayat hikâyemmiş gibi! (80) der ve ekler: Ama küçük gövdem çok geçmeden geri plana çekilecek (80). Adeta kendisini anlatmaktan çekinir, kendisiyle ilgili birşey söyleyince utanır. Bunun nedeni, aynı bölümde büyük ölçüde açıklanmaktadır. Esther, gerçekte Lady Dedlock un ablası, yani kendi teyzesi olan vaftiz annesine, Diğer çocuklardan neden bu kadar farklıyım ve bu neden benim suçum, sevgili vaftiz anneciğim? (70) diye sorduğunda, yaşamının ilerleyen dönemlerinde içinden atamadığı suçluluk ve güvensizlik duygularının nedenini açığa vurmaktadır. Esther ın anlatısında geçmişin biçimlendirici etkisi açıkça hissedilmektedir. Esther kendisi de geçmişini merak eder. Vaftiz annesine, Sevgili Vaftiz anneciğim, yalvarırım söyle, annem benim doğduğum gün mü öldü? (70) diye sorarken, Yalvarırım bana onun hakkında birşeyler anlat (70) diye yalvarırken bu merakını dile getirmektedir. Vaftiz annesinin soğuk tavrı ve Üzerinde böylesi bir gölgeyle başlayan bir hayata hazırlanmak için itaat, kendinden feragat, gayretli çalışma şart (71) sözleri Esther ın bir karar vermesine neden olur: Çalışkan, tok gözlü ve iyi yürekli biri olacak, birilerinin işine yarayacak bir şeyler yapacak ve böylece başkalarının sevgisini kazanacaktır (71). Büyüyüp, Mr. Jarndyce ın koruması altında Kasvetli Ev de yaşamaya başladığında, varlığının nedeni çevresindekileri mutlu etmektedir. Esther bir yanıyla geçmişini öğrenmek isterken bir yanıyla da geçmişe tutsak olmayı reddeder. Hamisi Mr. Jarndyce ın Esther, bana sormak istediğin bir şey var mı? sorusuna, Soracak bir şeyim yok! Bilmem gereken ya da bilmemin iyi olacağı bir şey olsaydı bana anlatmanız için sormama gerek kalmazdı yanıtını verir (160). Bu arada elinin buz gibi olması, bu yanıtı vermesinin pek de kolay olmadığını gösterir. Sonuç olarak edilgen bir tutum benimser ve bu tutum sayesinde, üstlendiği görevleri yerine getirecek gücü bulur. Bu arada kendi isteklerini ve gereksinimlerini göz ardı eder. Çevresindeki insanlarla yakın ilişkiler kurar, yavaş yavaş çevresini genişletir. Geçmişi desen yazar anlatıcının aksine, içinde bulunduğu anla ilgilenmeyi, dostluklar kurmayı, dostlarının tanıştığı kişilerin sıkıntılarına, acılarına ortak olmayı yeğler. Burada üzerinde durulması gereken husus, ben anlatıcı Esther in genç bir kadın olarak, ev ve aile değerlerini temsil edebilme yetkesiyle donanmış bir kişi olmasıdır. Yazaranlatıcının betimlediği ürkütücü gerçeğe, kasvetli dünyaya kişisel bir alternatif sunan, başak bir deyişle Dickens ın Önsöz de sözünü ettiği tanıdık şeylerin romantik tarafları nı gösteren Esther, Mr. Jarndyce ın evinde, evin meleği rolünü benimsemiştir. Kendisi korunmaya muhtaçken başkalarını koruma, başkalarına yol gösterme görevini üstlenmiştir. Yanından hiç ayırmadığı; evin tüm kapı ve dolaplarına, kilere ait anahtarlarla mutlu ve telaşlı bir anneye, bir ev hanımına benzer. Öte yandan, Esther ın yaşamını görevlerine ve başkalarına adamış bir iyilik meleği olmasını sağlayan edilgen tutumu, bazı kişisel arzuları ve gereksinimleriyle çelişmektedir. Söylediklerinden, çoğu kez de söylemediklerinden, açıkça itiraf etmediği birtakım özlemleri bulunduğu anlaşılmaktadır. Örneğin, öyküsünün sonunda mutlu bir evlilik yaptığı Dr. Woodcourt ile tanışmasını ve sonraki karşılaşmalarını geçiştirir. Esther ın iç dünyasındaki çatışma, yüzünün bozulmasına neden olan hastalığından sonra Mr. Jarndyce ın kendisine evlenme teklif etmesi sırasında açıkça ortaya çıkmaktadır. Esther, Mr. Jarndyce ın mektubunu okuduktan sonra, yaşamını bu iyi yürekli adamın mutluluğuna adamaya karar verir, ama bir taraftan da büyük bir üzüntü duyar: Yine de çok ağladım, sadece mektubu okuduktan sora yüreğim kabardığından ya da beni bekleyen geleceğin önceden tahmin etsem de yabancılığından değil, sanki adını tam koyamadığım, kafamda şekillendiremediğim bir şeyi sonsuza kadar kaybetmişim gibi ağladım. Çok mutlu, çok minnettar, çok ümitliydim ama çok ağladım. (698) Esther ın edilgen tutumu, elbette çevresindeki insanlarla yakın ilişkiler kurmasında ve Jo, Miss Flite, Mr. Gridley gibi dertli insanların acılarına ortak olup, seslerini duyurabilmesinde önemli bir unsurdur. Ancak bu tutum, aynı zamanda ona bu insanlar karşısında üstünlük sağlamaktadır. Repression in Victorian Fiction adlı kitabında John Kucich, Esther ın geçmişini ve kişisel isteklerini baskı altında tutarak, özverili tutumu 8

9 sayesinde güçlü bir konuma geldiğini belirtir. Kucich e göre, bu yolla Esther, başkalarının sırlarını öğrenmekte ve onları sırlarını kendisiyle paylaşmaya adeta zorlamaktadır (258). Esther ın Ada, Richard, Caddy, tanıştığı ailelerin çocukları ve hatta Mr. Jarndyce ile ilişkileri Kucich in görüşünü doğrulamaktadır. Esther, başkalarının sırlarının, özel yaşamlarıyla ilgili ayrıntıların deposu gibidir. Bu durum, kendisini önemli hissetmesini, özgüveninin artmasını sağlamakla birlikte kafasını karıştırır ve korku duymasına neden olur. Örneğin, Mr. Jarndyce Richard hakkında düşündüklerini anlatıp, Ada ve Richard la konuşmasını isteyince Esther rahatsız olur: Bu kadar fazla önem kazanmak ve bu kadar güvenilmek beni gerçekten de korkutmuştu. Benim niyetim böyle bir konuma gelmek değildi; ben sadece onun Richard la konuşması gerektiğini söylemek istemiştim. Ama tabii elimden geleni yapacağımı söylemek haricinde sesimi çıkarmadım, yine de beni olduğumdan fazla ferasetli görmesinden korkuyordum (bunu yinelemeyi gerekli buldum). (159) Romanın dördüncü bölümünün sonunda da Esther, Ada ve Richard la birlikte konuk oldukları evde tanıştığı Caddy nin kendisine açılıp, mutsuzluğundan söz etmesinden sonra Caddy kucağında uyurken, yarı uykulu bir halde şöyle düşünür: [...] İlk başta bana acı veren bir uyanıklık içindeydim ve gözlerim kapalı kendimi o günün görüntülerinden kurtarmaya çalışıyordum. Zamanla belirsiz ve karmaşık bir hal aldılar. Üzerimde uyuyan kızın kim olduğunu karıştırmaya başladım [...] En nihayet o da, ben de hiç kimse olduk. (102) Esther, bir iyilik meleği ve sırdaş olmanın yol açtığı tüm bu tedirginliğe ve korkuya karşın Mr. Jarndyce ın evinde kendisine verilen rolü kabul eder. Mr. Jarndyce ın taktığı adları benimser, kendi adını yitirir: Bana Hamarat Kadın, Hamarat Kadıncık, Örümcek ağı, Bayan Shipton, Hubbard Ana ve Dame Durden gibi isimlerin takılması ilk böyle başladı, böyle böyle o kadar çok isim vardı ki, kendi adım onlar arasında adeta kaybolup gitti (158). Sır paylaşmanın kişilere bir taraftan üstünlük sağlarken, diğer taraftan özgürlüklerini tehdit eden bir nitelik taşıdığı yazar anlatıcının anlatısında da belirgindir. Yazar anlatıcının, geçmişteki sırları ve kişiler arasındaki bağlantıları ortaya çıkarmak için verdiği uğraş sırasında kendisine yardımcı olan kişiler, yani romanın dedektifleri, bu uğraşın tehlikeli ve hatta ahlaka aykırı bir yanı olduğunu, bireylerin özgürlüğünü ve özerkliğini zedelediğini ortaya koymakta, hemen hepsi, bütünleştirici bir düzen oluşturan bakış açısının güç ve korku yarattığını göstermektedirler. Örneklerden birkaçını sayacak olursak en başta Dedlock ailesinin ketum avukatı Mr. Tulkinghorn dan bahsetmek gerekir. Mr. Tulkinghorn, Lady Dedlock un büyük sırrını bir baskı aracı olarak kullanır, Lady Dedlock a bu yolla eziyet eder. Paraya düşkün Smallweed ailesi ise Sir Leicester a şantaj yapmak ister. Romanda tek gerçek dedektif olan Müfettiş Bucket da, kişilerin sırlarından yararlanarak kendisine yardımcı olmalarını sağlar. Yazar anlatıcıya yakın duran, onun alternatif olarak sunduğu insancıl değerleri benimseyen, onun ahlak anlayışını paylaşan yardımsever, iyi yürekli dedektifler ise, yazar anlatıcı için anlamlı bir bütün oluşturan birtakım ilişkileri kavramaya başladıklarında çoğu kez bir kırılma ve kriz anı yaşamaktadırlar. Bu kişilerin bir bütünün parçası olmaktan duydukları rahatsızlık ve kriz anları, onların yazar anlatıcıdan uzaklaştıkları anlamına da gelmektedir. Örneğin, yardımsever bir kişi olan hukuk kırtasiyecisi Mr. Snagsby, Müfettiş Bucket la birlikte, Jo yu bulmak için Londra nın yoksul mahallelerinde ilerlerken gördükleri karşısında madden ve manen hastalandığını ve her dakika bu cehennemi uçurumun biraz daha derinlerine çekildiğini hisseder (380). Evine dönerken de akşamki olaylardan ötürü kafası öylesine karışmıştır ki uyanık olduğundan ve yürüdüğü sokakların gerçekliğinden kuşku duyar (386). Kırılma anlarına en çarpıcı örnek, Esther ın hastalığı sırasında gördüğü düştür. Bu kriz anı özyaşamöyküsünü anlatan ben anlatıcının yaşadığı bir an olarak değerlendirilebileceği gibi, roman kişilerinden birinin deneyimi biçimimde de yorumlanabilir. Zira aşağıdaki 9

10 alıntıda da göreceğimiz gibi, Esther hem üstlendiği rollerin ağırlığı altında ezilmektedir, hem de bir bütünün parçası olmaktan rahatsızdır: Çok hastalandığımda, zamanın bu ayrı parçalarının birbiriyle karışmaları zihnimi fazlasıyla rahatsız etti. Aynı anda hem çocuk, hem genç kız, hem de bana büyük mutluluk veren hamarat kadıncık olarak, sadece her konumun gerektirdiği sorumluluklar ve zorluklardan bunalmakla kalmıyor, bir de mütemadiyen onları birbiriyle uzlaştırmak için gayret sarfediyordum. Öyle bir duruma düşmeyen pek az insan ne demek istediğimi ya da bu kaynaktan nasıl acılı bir huzursuzluğun fışkırdığını anlayabilir. (566) (...) Hele kötünün de kötüsü bir an geldi ki, uçsuz bucaksız siyah bir boşlukta asılı alevler saçan bir gerdanlık, bir yüzük ya da yıldızlı bir halkanın boncuklarından biri gibi hissettim kendimi! Yegâne duam geri kalan boncuklardan ayrılmaktı, O korkunç şeyin bir parçası olmak öyle tarifsiz bir ıstırap ve acı veriyordu ki bana, (567) Esther in düşü, üstlendiği rollerin kendisi için bir karabasana dönüştüğünü açıkça göstermektedir. Bu niteliği ile, genç kızın iç çatışmasını ortaya koymakla kalmayıp, yazaranlatıcının evlerini ihmal eden, anne ve eş olarak görevlerini yerine getirmeyen Mrs. Jellyby ve Mrs. Pardiggle gibi kadınlara yönelttiği eleştirel ve alaycı tutumuna yanıt oluşturmaktadır. Kısacası Esther ın düşü, ben anlatıcının yazar anlatıcı karşısında alternatif bir bilinç olarak konumlandığının güçlü bir kanıtı sayılabilir. Romanın bütününe bakıldığında, bir anlatıcı tarafından aktarılan bilginin, diğer anlatıcının öyküsündeki bilgi yoluyla yeniden kurgulandığı başka birçok örnek bulunabilir. Yalnızca Esther ın anlatısında yer alan asalak Mr. Harold Skimpole un hiçbir zaman sorumluluk üstlenmeyeceğini dile getiren söylemi (611), iki anlatıcının anlatısında da karşılaştığımız Mrs. Jellyby ve Mrs. Pardiggle ın uzak kıtalardaki yoksullarla ilgilenip, yanı başlarındaki Jo gibi çocuklara yardım eli uzatmamalarına dolaylı bir biçimde yanıt vermekte, bu hayırsever kadınların söyleminin altını oymaktadır. Öte yandan, Mr. Skimpole aynen Mrs. Jellyby ve Mrs. Pardiggle gibi, son derece kötü bir ebeveyndir. Başkalarının sırtından geçinir, ailesine bakmaz. Bu yönüyle de, oğlunu çalıştırıp, delikanlının kazandığı parayla şatafatlı ve gösterişli bir biçimde giyinen, pahalı yerlerde gezen Mr. Turveydrop a benzemektedir. Diğer taraftan, sadece Esther ın anlatısında gördüğümüz Mr. Turveydrop ile, yazar anlatıcının öyküsünün önemli kişilerinden Sir Leicester arasında da bazı benzerlikler bulunmaktadır. Her ikisi de dış görünüşe fazlasıyla önem veren, birtakım alışkanlıklarına sıkı sıkıya bağlı kişilerdir. Sir Leicester ın katı ciddiyeti ile, Mr. Turveydrop un ve Mr. Skimpole un hiçbir sorumluluk üstlenmeyen tutumu arasında ise büyük bir fark vardır. Ne var ki, bu üç adamın, kendi dünyalarının dışında olup bitenlerle ilgilenmeyen tutumları pek de farklı değildir. Romanda sürekli oluşan bu tür kurgulamalar, diyalojik açılımlara elverişli, farklı bakış açılarının ve dünya görüşlerinin sürekli çatıştığı bir ortam yaratılmasına katkıda bulunmaktadır. Kasvetli Ev, ben anlatıcı Esther a ait bir anlatı birimiyle biter. Esther ın Hikâyesinin Sonu başlığını taşıyan bu bölüme Esther, Tam yedi yıldır Kasvetli Ev in hanımıyım (982) sözleriyle başlar, ama kendisinden çok Ada dan Ada nın bebeğinden, Mr. Jarndyce tan ve Caddy den söz eder, kocası Dr. Woodcourt u bol bol över. Tüm bu kişiler için buruk da olsa, mutlu bir sona ulaşıldığı, insancıl değerlerin galip geldiği öne sürülebilir. Dickens ın Önsöz de söylediklerinin ışığında değerlendirildiğinde, yazarın da bu mutlu sonla amacını gerçekleştirdiğini, tanıdık şeylerin romantik taraflarını göstermede başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Yine de, farklı bakış acıları ve farklı sesler arasındaki çatışmanın ve gerginliğin bir senteze ulaştığı sonucuna varmak güçtür. Dickens, Kasvetli Ev de betimlediği toplumsal kriz anına, okurların beklediği ve kendisinin de bir yanıyla katıldığı çözümler sunarken, bu çözümlerin geçerliliğini, sorunsallaştırmakta, gerçekçi yanı ile romantik yanı arasındaki çatışmayı romanın anlatı düzleminde temsil etmektedir. 10

11 DİPNOTLAR 1 Bahtin, Discourse in the Novel da, Dickens ın Little Dorrit adlı romanını incelemektedir ( ). Bkz. Discourse in the Novel The Dialogic Imagination. Ed. Michael Holquist. (Austin: University of Texas Press, 2004) The Novel in the Victorian Age adlı kitabının Dickens a ayırdığı bölümünde Robin Gilmour, Kasvetli Ev in ilk İngiliz dedektif romanı (97) olduğunu belirtmektedir. KAYNAKÇA Aytür, Ünal. Sunuş. Kasvetli Ev. Çev. Aslı Biçen. Cilt I II. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, Bahtin, Mihail. Dostoyevski Poetikasının Sorunları. Çev. Cem Soydemir. İstanbul: Metis Yayınları, Bakhtin, M.M. Discourse in the Novel. The Dialogic Imagination. Ed. Michael Holquist. Austin: University of Texas Press, Bloom, Harold. Ed. Introduction. Charles Dickens. New York: Chelsea House Publishers, Dever, Carolyn. Death and the Mother From Dickens to Freud. Cambridge, New York, Melbourne: Cambridge University Press, 1998 Dickens, Charles. Kasvetli Ev. Çev. Aslı Biçen. Cilt I II. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, Garrett, Peter. The Victorian Multiplot Novel. New Haven and London: Yale University Press, Gilmour, Robin. The Novel in the Victorian Age. London: Edward Arnold, Kucich, John. Represssion in Victorian Fiction: Charlotte Bronte, George Eliot and Charles Dickens. Berkeley, Los Angeles, London: University of California Press, Kundera, Milan. Roman Sanatı. Çev. Aysel Bora. İstanbul: Can Yayınları, Welsh, Alexander. Dickens Redressed. New Haven and London: Yale University Press,

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

II) Hikâye Dışı düzlemi

II) Hikâye Dışı düzlemi HİKÂYE ETME DÜZLEMLERİ Prof. Dr. Rıza FİLİZOK Günümüz edebiyat araştırmalarında yeni bir bilim anlayışının derin izleri vardır. Özellikle yapısal metin analizinde artık temel kavramlar görecelilik ve fonksiyon

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar MARIA MONTESSORI Hayatın en önemli dönemi üniversite çalışmaları değil, doğumdan altı yaşa kadar olan süredir. Çünkü bu, bir çocuğun gelecekte olacağı yetişkini inşa ettiği

Detaylı

Kahraman Kit Misafirlikte

Kahraman Kit Misafirlikte Technical Assistance for Promoting Registered Employment Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir. This project

Detaylı

Gizli Duvarlar Ali Nesin

Gizli Duvarlar Ali Nesin Gizli Duvarlar Ali Nesin En az enerji harcama yasası doğanın en çok bilinen yasalarından biridir. Örneğin, A noktasından yayılan ışık B noktasına gitmek için sonsuz tane yol arasından en çabuk gidebileceği

Detaylı

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri Dil Gelişimi Yaş gruplarına göre g temel dil gelişimi imi bilgileri Çocuklarda Dil ve İletişim im Doğumdan umdan itibaren çocukların çevresiyle iletişim im kurma çabaları hem sözel s hem de sözel olmayan

Detaylı

HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 :

HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 : HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 : Temel Bilgiler Hazırlayan : Prof. Dr. Rıza FİLİZOK Bir anlatıyı (récit ), hikâyeyi yazan kişidir. YAZAR = Yazar, yaşayan yahut yaşamış olan gerçek bir şahıstır! Yazarın hitap ettiği

Detaylı

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe?

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe? Ekşi, 1 Buse Ekşi 21502152 TURK 101-74 Ali Turan Görgü Final Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe? Yaşadıkları çevrenin sorunları ile ne kadar ilgili hiç düşündünüz

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20 Düğünlerde Takılan Sahte Paralar Yüksek eğitimini tamamlamış, babası ticaretle uğraşan, annesi ise bir bankada görevli bulunan bir ailenin tek kızıydı. Okul arkadaşı ile evlenmeye karar vermişlerdi. Damat

Detaylı

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir. Sevgili Meslektaşlarım, Kıymetli Katılımcılar, Bayanlar ve Baylar, Akdeniz bölgesi coğrafyası tarih boyunca insanlığın sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimine en çok katkı sağlayan coğrafyalardan biri

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

Kahraman Kit Misafirlikte

Kahraman Kit Misafirlikte Technical Assistance for Promoting Registered Employment Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir. This project

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

REHBERLİK POSTASI -1

REHBERLİK POSTASI -1 ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ REHBERLİK POSTASI -1 TARİH: 02.11.2012 Sayın Velimiz, Anaokullarımızda, öğrencilerimizin katılımlarıyla renklenen, çeşitli branş dersleri,

Detaylı

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ;

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ; Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ; Anne babalar için çocuklarının ilk kelimelerini duymak heyecan verici bir deneyimdir. Duyduğu yeni kelimeleri

Detaylı

Ç O C U K L U K T A A R K A D A Ş İLİŞ K İLERİ

Ç O C U K L U K T A A R K A D A Ş İLİŞ K İLERİ Ç O C U K L U K T A A R K A D A Ş İLİŞ K İLERİ Dr. Sirâl ÜLKÜ Çocuklar Arkadaşlığı Nasıl Tanımlıyorlar? Günümüzde, özellikle rehberlik gibi psikolojik hizmet alan- 'arında, hizmet götürülen bireylerin

Detaylı

Zengin Adam, Fakir Adam

Zengin Adam, Fakir Adam Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Zengin Adam, Fakir Adam Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI

ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI 1. DÜŞÜNME DERSİ Sevgili Lale, sevgili Murat ve sevgili okuyucumuz, önce malzeme kutusundan çıkardığımız şu karikatüre bir göz atmanda yarar var: Örnek: 1 ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI Tan Oral, Cumhuriyet

Detaylı

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi Çocukları günlük bakımcıya veya kreşe gidecek olan vede başlamış olan ebeveynlere Århus Kommune Børn og Unge Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi Tyrkisk, Türkçe 9-14 aylık çocuklar hakkında durum ve

Detaylı

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum.

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum. Türkiye deki en büyük emek israflarından birisi İngilizce öğreniminde gerçekleşiyor. Çevremde çok insan biliyorum, yıllarca İngilizce öğrenmek için vakit harcamış, ama hep yanlış yerlerde harcamış. Bu

Detaylı

Metin Edebi Metin nedir?

Metin Edebi Metin nedir? Metin Nedir? Metin, belirli bir iletişim bağlamında, bir ya da birden çok kişi tarafından sözlü ya da yazılı olarak üretilen anlamlı bir yapıdır. Metin çok farklı düzeylerde dille iletişimde bulunmak amacıyla

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Mart 2009 Kendi Yaşam Öykünüzü Yazın Diyelim ki edebiyatla uğraşmak, yazı yazmak, bir yazar olmak istiyorsunuz. Bu

Detaylı

AĐLE ĐÇĐ ETKĐLĐ ĐLETĐŞĐM

AĐLE ĐÇĐ ETKĐLĐ ĐLETĐŞĐM AĐLE ĐÇĐ ETKĐLĐ ĐLETĐŞĐM "Đnsanlar konuşa konuşa anlaşırlar." atasözü kişiler arası iletişimin önemini vurgulamaktadır. Đletişimin niteliği ve niceliği, geliştirdiğimiz çeşitli sosyal becerilere ve dinleme

Detaylı

BURCU ŞENTÜRK Bu Çamuru Beraber Çiğnedik

BURCU ŞENTÜRK Bu Çamuru Beraber Çiğnedik BURCU ŞENTÜRK Bu Çamuru Beraber Çiğnedik BURCU ŞENTÜRK 1984 yılında Eskişehir de doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü nü bitirdi. ODTÜ Sosyoloji Bölümü nde yüksek

Detaylı

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana.

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana. Konu: "Woyzeck ve "Matmazel Julie Adlı Eserlerde Kullanılan İmge ve Simgelerin Eserlerin Tezlerine Katkısı Adı-Soyadı: Halil İbrahim Yüksel No: 149 Sınıfı: 11-D WOYZECK VE MATMAZEL JULIE DE İMGE VE SİMGE

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu AİLE İÇİ İLETİŞİM

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu AİLE İÇİ İLETİŞİM PDR BÜLTENİ Bülten Tarihi: Aralık 2016 Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu AİLE İÇİ İLETİŞİM Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu Psikolojik Danışma ve

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz? DEĞERLER EĞİTİMİ SELAMLAŞMA Selam ne demektir? Selâm, kelime olarak; huzur, barış, sağlık ve iyi dileklerini sunma anlamlarına gelir. Selamlaşmak; insanların karşılıklı olarak birbirlerine sağlık, huzur,

Detaylı

Özgüven Gelişiminde Anne Baba Rolü

Özgüven Gelişiminde Anne Baba Rolü Özgüven Gelişiminde Anne Baba Rolü Çocukların kendilerini güvenle ifade edebilmeyi öğrenmeleri için toplumda yerleşmiş bir kanı olan uslu çocuk iyi çocuk yorumunu değiştirmek gerekir. Özgüven eğitimi konusunda

Detaylı

Evde çalışırken yararlanabileceği bir yazı tahtası çok işe yarayabilir. Bu tahta, hem yapıcı bir oyuncak

Evde çalışırken yararlanabileceği bir yazı tahtası çok işe yarayabilir. Bu tahta, hem yapıcı bir oyuncak Evde çalışırken yararlanabileceği bir yazı tahtası çok işe yarayabilir. Bu tahta, hem yapıcı bir oyuncak (örneğin öğretmencilik oyununda) hem de kalem tutma ve yazı yazma becerisinin gelişimine katkıda

Detaylı

LOGO. Özel Dedektiflik Eğitimi Kocaeli Üniversitesi Hereke Ö.İ.U. MYO İsmail Yetimoğlu w w w. d e d e k t i f. o r g. t r

LOGO. Özel Dedektiflik Eğitimi Kocaeli Üniversitesi Hereke Ö.İ.U. MYO İsmail Yetimoğlu w w w. d e d e k t i f. o r g. t r LOGO Özel Dedektiflik Eğitimi Kocaeli Üniversitesi Hereke Ö.İ.U. MYO İsmail Yetimoğlu w w w. d e d e k t i f. o r g. t r EĞİTMEN İSMAİL YETİMOĞLU Özel Dedektifler Derneği Başkanı Uluslararası Özel Dedektifler

Detaylı

MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK

MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK Matematik,adını duymamış olsalar bile, herkesin yaşamlarına sızmıştır. Yaşamın herhangi bir kesitini alın, matematiğe mutlaka rastlarsınız.ben matematikten

Detaylı

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden Kavrama 1 ECE KAVRAMA 21102516 TURK 101 Ali TURAN GÖRGÜ SEVGİNİN GÜCÜ 1918 yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden biridir. Şiirlerinde genellikle değişim içinde

Detaylı

Danışman Olarak Hemşire

Danışman Olarak Hemşire ÜNİTE 6 Danışman Olarak Hemşire Bu üniteyi çalıştıktan sonra, Amaçlar Danışmanın ne olduğunu, Danışmanın yararlarını, Danışmanın kimlere yapılabileceğini? Danışmanın tekniklerini, öğrenmiş olacaksınız.

Detaylı

1. SINIF - 1. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME FORMU Öğretim Yılı

1. SINIF - 1. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME FORMU Öğretim Yılı 1. SINIF - 1. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME FORMU 2017-2018 Öğretim Yılı DİSİPLİNLERÜSTÜ TEMA Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal

Detaylı

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri Eflref Ar kan Bildiğiniz gibi Almanya aile birleşiminin gerçekleşmesi konusunda göç yasasında bazı değişiklikler yapmıştır. Bu değişiklikleri eleştirenler ve olumlu görenler bulunmaktadır. Ben göç yasasının

Detaylı

KARDEŞ KISKANÇLIĞI KARDEŞ KISKANÇLIĞININ NEDENLERİ

KARDEŞ KISKANÇLIĞI KARDEŞ KISKANÇLIĞININ NEDENLERİ KARDEŞ KISKANÇLIĞI Kıskançlık, sevilen birinin başkası ile paylaşılmasına katlanamamaktır. kıskançlığın içgüdüsel yani doğuştan getirdiğimiz genlerimize şifrelenmiş olduğu ileri sürülmektedir. Yaşamın

Detaylı

bunları biliyor muydunuz? primo Bill Gates Mark Zuckerberg oyuncak robot codie code.org bulmacalar NEDIR

bunları biliyor muydunuz? primo Bill Gates Mark Zuckerberg oyuncak robot codie code.org bulmacalar NEDIR primo bunları biliyor muydunuz? Bill Gates Mark Zuckerberg oyuncak robot codie code.org bulmacalar A M T I R O G L A NEDIR? U D KO AB L E M A G! P A Y N U OY Büşra Başlantı Esra Kahraman Gülçin Türkoğlu

Detaylı

Üç duygusal/duyumsal çıkış

Üç duygusal/duyumsal çıkış Şen Şen Bir Psikoterapi Mümkün Mü? İlker ÖZYILDIRIM Üç duygusal/duyumsal çıkış Cem yılmaz Sıkıcılaşan/ monotonlaşan psikoterapi dili Dertli olmak & derdi olmak Şen: Neşe, kahkaha, sevinç, coşku Kalabalık,

Detaylı

Aşk Her Yerde mi? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Aşk Her Yerde mi? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Aşk, üç harften oluşan, ancak herkes için ayrı bir anlam taşıyan dev bir sözcük. Yüzyıllarca şairlerin, filozofların, bilim adamlarının tanımlamaya çalıştığı, herkesin kendince yaşadığı, yaşamak istediği

Detaylı

...Bir kitap,bir mesaj!

...Bir kitap,bir mesaj! ...Bir kitap,bir mesaj! Bu dünyada ne yapıyorum sorusuna yanıt veren bir kitap Tüm soru ve şüphelerınize yanıt verebilecek bir kitap. Bu kitap sizin doğal olarak Tanrı dan ayrı olduğunuzu anlatacak, ancak

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI Hazırlayan: Rabia ARIKAN JORGE LUIS BORGES (1899-1986) ARJANTİNLİ ŞAİR, DENEME VE KISA ÖYKÜ YAZARIDIR. 20. YÜZYILIN EN ETKİLİ

Detaylı

ÇOCUK PSİKOLOJİSİ - Gizli ilimler Sitesi

ÇOCUK PSİKOLOJİSİ - Gizli ilimler Sitesi Çocuklar ne zaman konuşmaya başlamalıdırlar? İlk anlamlı kelime ne zaman çıkartılmalıdır? İki kelimelik, üç kelimelik cümlelere geçiş hangi yaş dönemine rastlar? Bunlar ve benzeri sorular hemen tüm annelerin

Detaylı

Prof. Dr. Mirjana Teodosiyeviç, Turski Jezik u Svakodnevnoj Komunikatsiji, Beograd, 2004, 327 s. Günlük Konuşmada Türkçe

Prof. Dr. Mirjana Teodosiyeviç, Turski Jezik u Svakodnevnoj Komunikatsiji, Beograd, 2004, 327 s. Günlük Konuşmada Türkçe 1 Prof. Dr. Mirjana Teodosiyeviç, Turski Jezik u Svakodnevnoj Komunikatsiji, Beograd, 2004, 327 s. Günlük Konuşmada Türkçe Yurt dışındaki Üniversitelerin Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinde son yıllarda

Detaylı

HAZIRLIK SINIFLARI 2. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Eğitim - Öğretim Yılı

HAZIRLIK SINIFLARI 2. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Eğitim - Öğretim Yılı HAZIRLIK SINIFLARI 2. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ 2017-2018 Eğitim - Öğretim Yılı DiSiPLiNLERÜSTÜ TEMA Kendimizi Düzenleme Biçimimiz İnsan yapısı sistemler ile toplulukların birbirleriyle

Detaylı

SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE. Doç. Dr. Mutlu ERBAY

SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE. Doç. Dr. Mutlu ERBAY SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE Doç. Dr. Mutlu ERBAY İstanbul 2013 Yay n No : 2834 İletişim Dizisi : 97 1. Baskı - Şubat 2013 İSTANBUL ISBN 978-605 - 377-858 - 5 Copyright Bu kitab n bu bas s n n Türkiye deki yay

Detaylı

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim SİVAS BELEDİYESİ İŞARET DİLİ EĞİTMENİ MUSTAFA EPİK. İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR. İŞBİRLİĞİ İÇİNDE YAPILAN ÇALIŞMALAR MUTLAKA BAŞARILI OLACAKTIR SORU- Bize kısaca kendinizi

Detaylı

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir? ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.

Detaylı

Albert Camus Yabancı. Sevgisiz. Tolga İlikli

Albert Camus Yabancı. Sevgisiz. Tolga İlikli Tolga İlikli Albert Camus Yabancı Sevgisiz Kitabın isminin Yabancı olması ve kitabın 1957 Nobel Edebiyat ödülünü alması, anlayamadığım bir şekilde dikkatimi çekti ve tereddüt etmeden aldım. Belki de yabancı

Detaylı

Erken (Filizlenen) Okuryazarlık

Erken (Filizlenen) Okuryazarlık Erken (Filizlenen) Okuryazarlık Hazırlayan: Berrin Baydık Hazırlayan: Berrin Baydık 1 Okul ve okul sonrası başarı için gerekli. 0-8 yaş Doğumdan okul yaşına kadar geçen sürede yalnızca okuma değil, yazma

Detaylı

Bir gün insan virgülü kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti. Bir başka gün ise ünlem işaretini kaybetti. Alçak

Detaylı

Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti

Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti SİNOPSİS Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Orhan Pamuk, 2012 de İstanbul da, 2008 yılında yayınladığı Masumiyet Müzesi romanı ile aynı adı taşıyan bir müze açar. Müzenin içindeki eşyalar, romana konu olan ve

Detaylı

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir.

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere bağlaç denir. BAĞLAÇ Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir. Bağlaçlar da edatlar gibi tek başlarına anlamı olmayan sözcüklerdir. Bağlaçlar her

Detaylı

Daha iyi, daha sorunsuz, daha kolay, daha cazip, daha ekonomik olana ulaşabilmek içinse;

Daha iyi, daha sorunsuz, daha kolay, daha cazip, daha ekonomik olana ulaşabilmek içinse; Soruna yol açan temel nedenleri belirlemek için bir yöntem: Hata Ağacı Sorun hayatta olmanın, sorunu çözmeye çalışmak daha iyiye ulaşma çabalarının göstergesi. Sorunu sıkıntı veren, olumsuz olay ya da

Detaylı

Duygusal Zekaya Önem Verin!

Duygusal Zekaya Önem Verin! Duygusal Zekaya Önem Verin! Çocuğunuz öfkeli, hırçın ve kavgacıysa, duygusal zekâsının düşük olabileceği hiç aklınıza geldi mi? Peki, neden yüksek IQ'lu çocuklar ortalama IQ'ya sahip arkadaşlarına göre

Detaylı

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir. ZAMİR (ADIL) Kitapları dolabın diğer rafına koyalım. Bunları dolabın diğer rafına koyalım. Yukarıdaki cümlelerde koyu yazılmış sözcükleri inceleyelim: ilk cümlede "kitap" sözcüğü bir varlığı kar şıladığından

Detaylı

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ 1- Beni çok iyi tanımlıyor 2- Beni iyi tanımlıyor 3- Beni az çok iyi tanımlıyor 4- Beni pek tanımlamıyor 5- Beni zaman zaman hiç tanımlamıyor 6- Beni hiç tanımlamıyor

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ A u ok na lu ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - MART 2014 ANAOKULLARI BÜLTENİ ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ Okul öncesi dönem, gelişimin hızlı olması ve

Detaylı

İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ

İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ Hayatın asıl etik anlamı, bizim iyi ve kötü sözcükleriyle tanımlayarak yol almaya çalıştığımız soyutluklardadır. Bu derece soyut ve kökenleri sıra dışı olan kavramlarla uğraşmak

Detaylı

Anksiyete ve gerginlik veya endişe. Eminim bunu son zamanlarda hepimiz yaşıyoruz.

Anksiyete ve gerginlik veya endişe. Eminim bunu son zamanlarda hepimiz yaşıyoruz. Rüyalar genellikle en saçma göründüklerinde en derindedir. Sigmund Freud Anksiyete ve gerginlik veya endişe. Eminim bunu son zamanlarda hepimiz yaşıyoruz. Anksiyete: kendinize kötü bir şey olacağını ve

Detaylı

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. 1. Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. Sence, farklı insanların, farklı tanımlar yapmasına

Detaylı

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir? 1) İnsanlar, dağlar gibi yerlerinden kımıldamayan cansızlar değildir. Arkadaşlar, tanışlar birbirlerinden ne kadar uzakta olursa olsun ve buluşmaları ne kadar güç olursa olsun, günün birinde bir araya

Detaylı

Bu kitabın sahibi:...

Bu kitabın sahibi:... Bu kitabın sahibi:... Dinle bir tanem, şimdi sana, bir çocuğun öyküsünü anlatmak istiyorum... Uzun çoooooooook uzun adı olan bir çocuğun öyküsü bu! Aslında her şey onun dünyaya gelmesiyle başladı. Kucakladılar

Detaylı

Leyla Coşan (2009): Frauenliteratur der 70er Jahre in Deutschland und in der Türkei, Frankfurt a.m., Peter Lang Verlag, 185 sayfa

Leyla Coşan (2009): Frauenliteratur der 70er Jahre in Deutschland und in der Türkei, Frankfurt a.m., Peter Lang Verlag, 185 sayfa TANITMALAR Nilüfer Kuruyazıcı İstanbul Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Leyla Coşan (2009): Frauenliteratur der 70er Jahre in Deutschland und in der Türkei, Frankfurt a.m., Peter Lang

Detaylı

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR! SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR! Şehir ve Medeniyet İÇGÜDÜSEL DEĞİL, BİLİNÇLİ TERCİH: ŞEHİR Şehir dediğimiz vakıayı, olguyu dışarıdan bir bakışla müşahede edelim Şehir denildiğinde herkes kendine göre bir

Detaylı

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem YALNIZ BİR İNSAN Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem öyle sonunda hep iyilerin kazandığı, kötülerin cezalandırıldığı veya bir suçluyu bulmak için

Detaylı

Yüksek Topuk Gölgesinde Hayatlar

Yüksek Topuk Gölgesinde Hayatlar Yüksek Topuk Gölgesinde Hayatlar Kadın ve erkek yaratılıştan bu yana birbirinin yarısı olarak kabul edilir. Bu elmanın birbirine hiç de benzemeyen iki yarısı, her anlamda birbirlerinden oldukça farklıdır.

Detaylı

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ 6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ OKUMA KÜLTÜRÜ (5 EYLÜL - 21 EKİM) - Konuşmacının sözünü kesmeden sabır ve saygıyla dinler. - Başkalarını rahatsız etmeden dinler/izler. - Dinleme/izleme yöntem ve tekniklerini

Detaylı

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir? Özgüven Nedir? Özgüven; kendimiz ve yeteneklerimiz hakkında pozitif ve gerçekçi bir anlayışa sahip olduğumuz anlamına gelmektedir. Diğer taraftan, özgüven eksikliği ise; kendinden şüphe duymak, pasiflik,

Detaylı

Ek 1. Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR) ve Europass Dil Pasaportu:

Ek 1. Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR) ve Europass Dil Pasaportu: Ek 1. Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR) ve Europass Dil Pasaportu: Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR) dil öğrencilerinin bilgi beceri ve yeterlilik düzeylerinin belirlenmesinde standart

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI 2016-2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ Değerli Velimiz; Meslek seçiminin öneminin anlatıldığı ve siz değerli velilerimize yönelik önerileri

Detaylı

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav?

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav? Uzm Psk. Nuray ÖZBEN AVŞAR ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav? Çocuklar hızla büyüyor, çocukluk dönemini bitirip ilk erişkinlik olan ergenlik dönemine adımlarını atıyorlar. Ergenlik çağında fiziksel

Detaylı

SARIGÖZLER ORMAN DEDEKTİFLİK AJANSI

SARIGÖZLER ORMAN DEDEKTİFLİK AJANSI SARIGÖZLER ORMAN DEDEKTİFLİK AJANSI DEŞŞET ORMANI, YARATIKKÖY (Artık Perili Malikâne değil, Bay Postacı he he) İçinde büyük masa olan ofis Anneciğim ve Babacığım, Lütfen lütfen LÜTFEEEN Kasvetköy e gelip

Detaylı

2013 / 2014 SAYI: 17. Haftanın Bazı Başlıkları

2013 / 2014 SAYI: 17. Haftanın Bazı Başlıkları 2013 / 2014 SAYI: 17 Haftanın Bazı Başlıkları Çocukla İyi Zaman Geçirmenin 10 Yolu VI. Geleneksel Piyano Resitali Miniklere Anlamlı Hediye Okul Küçük Erkek Basketbol Takımı mızdan Başarı Çocukla İyi Zaman

Detaylı

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim on günlerde mevsimsel geçiş döneminin verdiği miskinlikle aklıma yazılabilecek bir yazı gelmiyordu. Bugün kardio antrenmanımı yaparken,aklıma sevgili olmamak için yapman gerekenler adlı yazım geldi. Bende

Detaylı

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ K.R. RAVINDRAN U.R. Başkanı 2015 16 Canan ERSÖZ U.R. 2430. Bölge Guvernörü 2015 16 Firuz Harbiyeli 3. Grup Guvernör Yardımcısı Hüseyin MURSAL (Başkan) Süleyman ÇOLAKOĞLU (Asbaşkan) Okşan HALEFOĞLU (Kulüp

Detaylı

Ailelerle bağlantılar kurmak. İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi ni toplumunuzda yaşama geçirmek

Ailelerle bağlantılar kurmak. İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi ni toplumunuzda yaşama geçirmek Ailelerle bağlantılar kurmak İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi ni toplumunuzda yaşama geçirmek İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi Uygulamasına Dayanan Kaynaklar projesine, Eğitim Çalışma ve İşyeri İlişkileri Bakanlığı

Detaylı

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS 2018 Afrika Ülkelerinin Değerli Büyükelçileri, Sayın Valim, Belediye Başkanım, İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Değerli

Detaylı

ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM

ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM Bu zamana kadarki okul hayatım boyunca birçok öğretmenim oldu. Şu an düşündüğüm zaman, aslında her birinden bir şeyler öğrendiğimi ve her birinin hayatımın şekillenmesinde azımsanmayacak

Detaylı

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος PLATON Kratylos PLATON (Atina, MÖ 427/428 - MÖ 347), antik Yunan filozofu ve Batı dünyasındaki ilk yüksek öğretim kurumu olarak kabul edilen Atina Akademisi nin kurucusudur. Hocası Sokrates, en ünlü öğrencileri

Detaylı

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler. ENGİN VE İKİZLER ALIŞ VERİŞTE Hastane... Dr. Gamze Hanım'ın odası, biraz önce bir ameliyattan çıkmıştır. Elini lavaboda yıkayarak koltuğuna oturur... bu arada telefon çalar... Gamze Hanım telefon açar.

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABALAR ve ERGENLER

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABALAR ve ERGENLER rt O ku ao l ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI BABALAR ve ERGENLER PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - OCAK 2013 Babalar ve Ergenler Evet, yanlış duymadınız! Bu ayki bültenimizde ergenlerin gizli kahramanlarından

Detaylı

ANAOKULU 4 YAŞ GRUBU 2. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Eğitim - Öğretim Yılı

ANAOKULU 4 YAŞ GRUBU 2. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Eğitim - Öğretim Yılı ANAOKULU 4 YAŞ GRUBU 2. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ 2017-2018 Eğitim - Öğretim Yılı DİSİPLİNLERÜSTÜ TEMA Kim Olduğumuz Benliğin doğasını sorgulama; inançlar ve değerler; kişisel, fiziksel,

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi)

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Şimdi bu beş mantıksal operatörün nasıl yorumlanması gerektiğine (semantiğine) ilişkin kesin ve net kuralları belirleyeceğiz. Bir deyimin semantiği (anlambilimi),

Detaylı

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ Furkan Güldemir, Okan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Tarihsel Süreç Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık

Detaylı

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor?

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor? ALAY ETME Amaç : Başkalarına saygı duymayı öğrenme.alay etme ile baş edebilme becerisini kazandırma Düzey : 1. sınıf ve üstü Materyal: Uygulama 1 için:yazı tahtası, kağıt, kalem, Uygulama 2 : Kuklalar,oyuncak

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

Düşüncenin gücü ile istediğimiz şeylere sahip olabiliriz.

Düşüncenin gücü ile istediğimiz şeylere sahip olabiliriz. Düşüncenin gücü ile istediğimiz şeylere sahip olabiliriz. Düşünce çok etkili bir güçtür. Eğer kişiler her günkü düşünce kalıplarını kontrol etmek için çaba harcamazlarsa yaşamlarında olumsuz birçok olay

Detaylı

KİTABIN TANITIM YAZISI Cuma, 12 Ekim 2012 14:57

KİTABIN TANITIM YAZISI Cuma, 12 Ekim 2012 14:57 Eğitimci yazar M. Emin KARABACAK ın BAYRAMLIK İSTEMEYEN ÇOCUKLAR (Çocukların Okul Başarısını Artırmada Anne Babalara Düşen Görevler) kitabından sonra ikinci kitabı BİLİNÇALTI APTALDIR ŞAKADAN ANLAMAZ kitabı

Detaylı

ÇOCUKLAR İÇİN OYUN TERAPİSİ BİLGİLENDİRİCİ EL KİTABI. Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisti Kimdir?

ÇOCUKLAR İÇİN OYUN TERAPİSİ BİLGİLENDİRİCİ EL KİTABI. Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisti Kimdir? ÇOCUKLAR İÇİN OYUN TERAPİSİ BİLGİLENDİRİCİ EL KİTABI Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisti Kimdir? Ebeveynler için Notlar Bu kitapçık, yaklaşık 4 ila 12 yaş aralığındaki, psikoterapi düşünülmüş çocuklar

Detaylı

1) Dost ayıbını. söyler. Tümcesini en anlamlı şekilde tamamlayan sözcük çifti hangisidir?

1) Dost ayıbını. söyler. Tümcesini en anlamlı şekilde tamamlayan sözcük çifti hangisidir? 1) Dost ayıbını. söyler. Tümcesini en anlamlı şekilde tamamlayan sözcük çifti hangisidir? 1. A. dostun açıkça 2. B. arkadaşın gizlice 3. C. dostun yüzüne 4. D. arkadaşın kırmadan 2) Aşağıdaki hangi atasözünün

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

ESKİ SEVGİLİNİZİ GERİ KAZANMAK MI İSTİYORSUNUZ? TERKEDİLDİNİZ VE MUTSUZ MUSUNUZ?

ESKİ SEVGİLİNİZİ GERİ KAZANMAK MI İSTİYORSUNUZ? TERKEDİLDİNİZ VE MUTSUZ MUSUNUZ? Eski Sevgiliyi Geri Kazanın ( Erkekler Ve Kadınlar İçin ) ESKİ SEVGİLİNİZİ GERİ KAZANMAK MI İSTİYORSUNUZ? TERKEDİLDİNİZ VE MUTSUZ MUSUNUZ? Geçmişte yaşadığımız ilişkilerle birlikte pişmanlıklarımızda yok

Detaylı