AİLENİN SIRLI İKLİMİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "AİLENİN SIRLI İKLİMİ"

Transkript

1 AİLENİN SIRLI İKLİMİ Sabah güneşinin ısısıyla, gece soğuktan tutulan her tarafı gevşemeye başlamıştı. Bunun yanında hafif rüzgarla yüzünü yalayan güneş ışınları, kalkması lazım geldiğini hatırlatıyordu. O, gözlerini açtığında arkadaşlarından hala kalkmak için bir hareket yoktu. Herkes mışıl mışıl uyuyordu. Bunca kokuya ve pisliğe kimse aldırış etmiyordu. Burası onların yuvası olmuştu. Burada kalan on kişinin reisi Çakal Remzi diye isimlendirdikleri, en yaşlıları olan kişiydi. O, on sekizindeydi. Buradaki kurallar çok acımasızdı. Reis ne derse o olur itiraz eden veya yapmak istemeyenlere çok ağır cezalar verilirdi. Kir ve yağdan muşambalaşmış battaniye parçasını üzerinden atarken, içinin dışına çıkmasına az bir şey kalmıştı. Bu şehre geldiğinde böyle bir pislik yuvasında kalacağını hiç tahmin edememişti. O, kendine göre bir şeyler yapıp güzel bir hayat geçirecekti fakat şartlar hiçte onun tahmin etmediği gibi çıkmıştı. Bu duruma düşmüştü ama kurtuluş yolu bulamıyordu. Yüzünü ellerinin arasına almış derin hayallere dalmıştı. O, büyük ümitlerle başladığı bu yolculuğun bu şekilde olacağını kestirememişti. İş işten geçmişti. Anne ve babasının tatlı tebessümlerini, onların fedakarlıklarını hatırladıkça onlara karşı böyle bir şeyi yapacağına bir türlü inanamıyordu. Çocuk aklıyla bilemediği, anlayamadığı ve yanlış anladığı bir kısım şeylerin tesirinden dolayı, bu yolu tercih etmişti. Hele kardeşi küçük Burcu yu hatırladıkça hasret yüreğini deliyordu. Yuva hasreti buradaki hayattan onun iyice nefret etmesine sebep oluyordu. Her gece rüyalarını süsleyen şey ailesiydi. Buradan kurtulmak isteyenleri çok kötü bir şekilde cezalandırarak, kimsenin kaçmasına izin verilmiyordu. Selim, gözyaşlarıyla dakikalarca içindeki hasreti sulayarak yeşermesi için Yaratıcıya dualar ediyordu. Bir taraftan da kimsenin görmemesi için gözleriyle etrafı kontrol etmeyi ihmal etmiyordu. Kendi kendine Anneciğim, babacığım çok basit şeyleri bahane edip, sizlerin beni sevmediğini düşünerek evden kaçtığımdan dolayı ne kadar pişmanım bilemezsiniz. Hatamı şimdi daha iyi anlıyorum, eminim ki sizlerde beni seviyorsunuzdur. Aile özlemi öyle bir seviyeye gelmişti ki içini cayır cayır yakıyor onu günden güne eritiyordu. Aradan geçen on aylık bir zaman bile buraya alışmasına yetmemişti. Üzerindeki elbiseler kirden olacak ki, yırtılmaya başlamıştı. Çöplüklerden buldukları elbiselerle değiştirip, üzerinde kilerine göre daha yeni sayılan şeyler giymeye çalışıyorlardı. Yeme, içme işleri ise apayrı bir sıkıntıydı. Yerine göre çöplerdeki ekmekler, bazen de hırsızlık yaparak elde ettikleri yiyeceklerle, ölmemek için mücadele veriyorlardı. Buranın en kıdemlisi olan Çakal Remzi en ufak bir itaatsizliği affetmediği gibi, çok acımasız cezalar verirdi. Kuralları o, koyardı kimse ona itiraz edemezdi. Oranın hem hakimi hem de savcısıydı. Çocukların arasında olan hır gürlere müsaade etmemesine rağmen; bazen de kendisi hususi kavgalar yaptırırdı. Yaz sıcaklarının her tarafı kavurduğu bir gündü. Güneşin doğuşundan, bir yaprağın bile kıpırdamayışından o günün yine çok sıcak olacağı her halinden belli oluyordu. Sıcakların tesiriyle etrafa çekilmez bir koku yayılıyordu. Selim burnunu tutarken aynı zamanda kaçma planlarıyla uğraşıyordu. Anne ve babasının onu eve kabul edip etmeyeceği hususunda da tereddütleri vardı. Bu düşünceler içerisindeyken, kendisini gözetleyen Çakal Remzi den haberi yoktu, Çakal Remzi, Selim in bir kısım şeylerle meşgul olduğunu anlamış ve onu sert bir şekilde uyarmıştı: - Oğlum eğer buradan kaçmayı aklına koyduysan derhal bu düşünceyi kafandan at, yoksa beynini dağıtırım. - Hayır kaçmak gibi bir düşüncem yok uykum kaçtı da. - Şimdiye kadar bu tür şeylere teşebbüs edenler yaptıklarına pişman oldular, uyarmadı deme. Çakal Remzi bu konularda epey tecrübeliydi, buradan kaçmayı başaranlar olduğu gibi bu işi eline yüzüne bulaştıranlar da oluyordu. Selim böyle yapanlara da şahit olmuştu. Karar vermede zorlandığı nokta da buydu. Kendisi gibi iki arkadaşı daha vardı, onlarda Selim gibi buraya uyum

2 sağlayamamış olduğundan dolayı diğer yedi kişinin ne iş çevirdiklerinden haberleri olmazdı. Bazıları akşamları gelemezlerdi o zaman anlarlardı ki, başlarına bir şey gelmiştir. Birisinin gelememesi kimseyi üzmezdi. Durumdan muhakkak Çakal Remzi nin haberi olur, fakat kimsenin sormaya cesareti olmazdı. Bu koca şehirde köprü altlarında kalan çocuklar karanlık işler yapanlar tarafından parsellenmişti. Kim kimlerin hesabına çalıştığının farkında olmaz, kimse kimseyi tanımazdı. Bu çocuklar karanlık işlerde sadece maşa olarak kullanılırlardı. Başlarındaki reisin bile hangi eller tarafından bu işleri yaptığını bilmez o, sadece alacağı paraya bakardı. Günler çile ve ıstırap doluydu. Vakitler geçmez, gelecek adına kimsenin bir beklentisi olamazdı, herkes günübirlik yaşıyordu. Ne eğitim, ne de insanca yaşam vardı. Selim bu hayattan iyice nefret etmeye başlamıştı. Anne babası çocuklarının burada olduklarını bilselerdi bir yolunu bulup onu buradan kurtarmazlar mıydı? Onlar da kim bilir ne kadar aramışlardı biricik evlatlarını, fakat bir türlü izine rastlayamamışlardı. Her yalnız kaldıkça bir sürü göz yaşı döküyor, buradan kurtulmak için Allah a dualar ediyordu. Yaz ayları yerini yavaş yavaş sonbahara bırakmaya başlamıştı. Geceler soğumaya, insanlar sokaklardan evlerine çekilmeye başlamıştı. Zaman zaman Selim ve iki arkadaşına da kötü işleri zorlada olsa yaptırmaya başlamışlardı. Onların en küçük şey dediği hırsızlıktı. Selim hiçbir zaman kimsenin bir şeyini izinsiz almamıştı. Ailesinden almış olduğu terbiyenin bir gereğiydi. Selim in en çok üzüldüğü husus ise, ana babası olmayan arkadaşlarının durumuydu. Nereye gideceklerdi, kimden yardım isteyeceklerdi? Eğer buradan kurtulabilirse arkadaşlarına yardım etmek için kendi kendine söz vermişti. Buradaki yaşamın zorluğunu ancak yaşayanlar bilebilirdi. Kışın dondurucu soğukları, sobasız, yataksız, yorgansız hatta bir tas sıcak çorbasız geçen günler. Kışın evlerin içerisinde bile üşündüğü geceler buradaki yavruların tir tir titreyerek kimilerinin hayata elveda dediği günler. Buradaki ölümlere pek kimse üzülmezdi, çünkü bu da bir kurtuluş yolu olarak kabul edilirdi. Zamanla bu hayatı yaşayanlarda merhamet damarları iyice yok olurdu. Her türlü olumsuzluk normal bir hayat gibi kabul ediliyordu. Selim ve iki arkadaşı bu bataklık ortamından kurtulmanın çok kolay olmadığını, bu iş için muhakkak riske girmek gerektiğine karar vermişlerdi. Üçü de farklı şehirlerden geldiğinden sonuna kadar birlikte hareket etmelerine imkan yoktu, fakat yinede bir birlerinin desteğine ihtiyaçları vardı. Bir kere kaçmayı denemişler fakat Çakal Remzi nin adamları onları kıskıvrak yakalayarak teslim etmişti. Bunun sonucunda bu üç kafadara çok büyük ceza vermişti. Cezalar ne kadar büyük olursa olsun, kimsenin neden böyle yaptın deme şansı yoktu. Kış soğuklarının iyice hissedildiği günlerdi, buradaki hayat çekilir gibi değildi. Soğuktan her şey donmuştu. Böyle yerlerde yaşayanların çoğu bazı şeyleri hissetmemek için tiner ve bally kullanıyorlardı. Bu hem onların düşünmelerini engelliyor, hem de soğuk havayı hissetmelerine mani oluyordu. Selim ve arkadaşları bu sefer olumsuz hava şartlarını iyi değerlendirerek kaçma planı yapmışlardı. Gece otobüsleri onlar için en isabetli vasıtaydı. Gizlice terminalin yolunu tutan bu üç arkadaş kimsenin görmemesi için değişik yollar takip etmişlerdi. Ellerinde hiç paraları yoktu fakat bir yolunu bulmaya çalışacaklardı. Otobüsün şoförüne rica edeceklerdi. Her halde durumlarını izah edebilirlerdi, zorlanacakları kanaatleri vardı fakat yapılacak bir şeyde yoktu, bin bir korkuyla gizlice terminale varmışlardı. Etrafta düşman kollayan dedektif gibi endişeli ve korkulu bakışlarla kendi şehirlerine gidecek olan arabayı bulmuşlardı. Selim başından geçen şeyleri şoföre anlattığında, iyi bir insan olacak ki, Selim i götürmeyi kabul etmişti. Otobüs gecenin ilerleyen saatlerinde yoluna devam ederken heyecandan dolayı gözlerine uyku girmemişti. Ana babasını ve kardeşi Burcu yu düşünüyordu. Eve haber edememişti, bir yolunu bulup ailesini haberdar etmeliydi. Sabah ilk mola yerinde evini aramanın daha uygun olacağını düşünerek arama işini daha sonraya bırakmıştı. O hayalinde mahalle arkadaşlarını ve akrabalarını ziyaret ederken hepsini çok özlediğini fark etmişti. Mola yerinde telefonun numaralarını tuşlarken elleri titriyordu, birazda içinde endişe ve korku vardı. Ya ailesi anlayış göstermezse o zaman ne yapacaktı belkide bütün ümitleri solacaktı. Her şeye rağmen

3 telefon açıp eve döndüğünü haber etmeliydi. Otobüsün şoförüyle de uzun uzun bu konuyu konuşmuşlar o da önceden haber etmenin daha uygun olacağını söylemişti. Telefonda ahizeyi kaldıran annesi olmuştu. Ne kadar çok sevinmişti, çocuğunun evine dönmesi, ailesinde bayram havası meydana getirmişti. Otobüsün gelmesini heyecanla bekleyen ailesi ve akrabaları kalabalık bir topluluk halinde otogara gelmişlerdi. Kavuşma anı yaklaştıkça Selim deki heyecan da zirveye çıkmıştı. Ne kadar çok sevildiğini görmüş olduğu manzara karşısında daha iyi anlamıştı. Onu ilk kucaklayan aylardır sabırsızlıkla bekleyen annesi olmuştu. Çocuğunun kirine pasına bakmadan, hem öpüyor hem de kokluyordu. Sırasıyla babası, kardeşi ve bütün akrabalarıyla sarmaş dolaş olmuştu. Hepsini ne kadar da özlemişti. Babasının uyarısıyla bir an önce eve gitmeleri gerektiğini, hasret gidermeyi evlerinde yapacaklarını söylemişti. Selim başından geçenleri olduğu gibi anlatmıştı. Annesi onu çok özlediğini ifade etmek için: - Oğlum iki seneye yakın hasretin içimi yaktı kavurdu, neden bir defa arayıp sormadın? - Haklısın anneciğim fakat olduğumuz yerdeki şartlar çok ağırdı, bir yerle haberleştiğimizi anlarlarsa linç edebilirlerdi, belki de korkudan arayamamışımdır. - Sen bizleri özlemedin mi? - Anneciğim bu nasıl soru, özlemez olur muyum? Hiçbir zaman aklımdan çıkmadınız, hep sizinle yatıp sizinle kalktım benim içimi de yakan sizlerin hasretiydi. - Yaşadığın bu iki senelik hayatını kimseye tavsiye eder misin? - Bu mümkün değil, insanın ana babası ve yakınları gibisi yok, sizlerin kıymetini daha iyi anladım. Ufak şeylere kızıp ta sizin şefkat dolu ikliminizi terk etmenin bedeli olarak ölümle burun buruna iki senelik rezil bir hayat, oradan kurtulamamakta vardı işin içerisinde. Ama şunu çok iyi anladım ki; kesinlikle küçük şeyleri problem yaparak hiç kimse sıcak yuvasını terk etmesin, dışarıda nazlanacak hiç kimseyi bulamazsınız. Yani kısacası; pireye kızıp yorgan yakmamak gerekir. Selim bundan sonraki hayatında yaşıtlarına iyi örnek olmaya söz vermişti. Kendine göre de bir karar almıştı Büyüyünce kötü yollara düşen gençlere yardımcı olacak ve onların insanca bir hayat yaşamaları için elinden gelen gayreti gösterecekti. CEMALETTİN YAZICI

4 ANNE SEVGİSİ Yatağına yattığında bütün vücudu bitkin bir haldeydi. Gözlerini tavana dikmiş hasta yatağında yatan, eli ayağı doğru, dürüst tutmayan, ihtiyaçlarını dahi zor karşılayan biricik annesini düşünüyordu. Küçücük yaşına rağmen beş seneye yakın olmuştu, annesinin bakımını ve görümünü yapıyordu. Ebru sadece bununla kalmıyordu, kardeşi Elif in bakım işi de ona aitti. O, bunlardan bıkkınlık göstermiyordu, fakat yaşı küçük olduğundan dolayı bedenen çok yoruluyordu. Okul açılmaya az bir zaman kalmıştı Elif te, okula kaydolacaktı aklı fikri hep ondaydı. Kendi okul masraflarını zaten zor karşılıyordu. Bu sene orta üçüncü sınıfı okuyacaktı, annesine daha iyi bakabilmek için okulu bırakabileceğini söylemişti. Annesi buna katiyen müsaade etmemişti. Ebru mutlaka okumalıydı, çünkü çok zeki ve çalışkandı. Evin bütün yükü omuzun da olmasına rağmen, her sene derslerinde başarı gösteriyordu. Annesi kızının okumaya meraklı olduğunu bildiğinden dolayı, kendisinden dolayı okulunu terk etmesini istemiyordu. Fedakarlığının yanında kibarlığı, nezaketi ona apayrı bir özellik katıyordu. Ebru babasının hayatta olduğu zamanları hatırladıkça onun varlığı bile aileye çok büyük destek olduğunu daha iyi anlıyordu. Elif ise, babasını fazla hatırlayacak yaşta değildi. O, sadece babasını fotoğraflarından ve anlatılanlardan tanımaya çalışıyordu. Aile içerisinde babalarının hayatta olması hususu haftada birkaç kez hatırlanırdı. Ebru nun en güzel özelliklerinden birisi de, temizlik konusunda çok titiz olmasıydı. Evinde yatalak hasta bakmasına ve okula gitmesinin yanında evin temizliği dışarıdan gelenleri hayran bırakıyordu. Annesinin ilaç masraflarının komşuları ve akrabalarının yardımıyla karşılanmasına asla tahammülü yoktu, bu meseleyi annesiyle paylaşmalıydı; - Anneciğim seninle bir konuyu paylaşmak istiyorum. - Neymiş benim güzel kızım paylaşacağın şey. - Ben artık büyüdüm, başkasından yardım almamızı hazmedemiyorum, izin verirseniz çalışmak ve alın teriyle kazandığım parayla sana bakmak istiyorum. - Kızım çok güzel düşünüyorsun, fakat okulunu okumanı istiyorum, rahmetli baban Ebru mutlaka okumalı diye vasiyeti var. - Anneciğim okulumu bırakacağımı söylemedim ki, hem çalışacağım hem de okuyacağım. - Bu yaşta sana kim iş verir, büyükler bile işsiz gezerken buna imkan yok. Ebru nun fedakarlığı annesini göz yaşlarına boğmuştu, hıçkırarak ağlıyordu. Bir zaman sonra; - Sana uygun, okulunu aksatmayacak şekilde bir iş olursa çalışırsın, tanıdıklarımıza durumu haber verelim olur inşallah, benim fedakar kızım. - Çok teşekkür ederim anneciğim, benim elim ayağım tutuyor, kardeşimin okul masrafları da olacak bundan sonra daha fazla paraya ihtiyaç var. - Kızım keşke böyle şeyleri bu yaşta kafana takmasan iyi olur kanaatindeyim. Ebru nun gözleri dolmuştu, billurlaşan gözyaşları sağanak halinde dökülüyordu. Annesi şefkatle kızının başını okşarken böyle bir evlada sahip olmak onu rahatlattığı gibi çok mutlu etmişti. O, dünyanın en mutlu annesiydi. Ölse de gözü arkada kalmayacaktı, küçük kızını emanet edebileceği bir insan vardı, o yetişkin bir insan gibi davranmaya başlamıştı. - Kızım tanıdığımız çevreye okulunu aksatmadan yapabileceğin işlerle alakalı haber gönderelim inanıyorum ki, mutlaka bir kapı açılacaktır. - Anneciğim senin duaların açılmaz kapıların açılmasına sebep olacağı ümidindeyim. Günler geçiyordu, tanıdıklara haber gönderilmişti. Bütün dostlarının birleştiği tek nokta Ebru nun temizlik konusundaki titizliğinden dolayı ev temizliği işi en uygun olanıydı. Okullar yaz tatiline girmişti, üç aya yakın tatil vardı bu zamanı çok iyi değerlendirmeli, hem kendinin liseye kayıt masrafları hem de kardeşinin ilk okula kayıt giderlerini karşılamak için çok çalışmalı kimseye muhtaç olmamalıydılar. Gerçi annesinin ilaç

5 masrafları vardı onları dahi karşılamayı kafasına koymuştu. Çok azimli ve gayretli bir yapısı vardı. Bu fedakarca düşüncesi onun iş konusunda önünün açılmasına sebep olmuştu. O yaz her gün bir evden başka bir eve koşmuş temizlik yapmıştı. Durumlarını bilen insanlar yardım olsun diye ücret konusunda cömert davranıyorlardı. Yaz tatili bitmiş iki kardeş okullarına kayıtlarını yaptırmışlardı. Okul sezonunda da hafta sonları temizlik işlerine devam ediyordu. Kardeşi azda olsa annesine arkadaşlık ediyor, ufak tefek ihtiyaçlarını karşılayabiliyordu. Bu da Ebru nun rahatça çalışmasına sebep oluyordu. Ebru nun bu fedakarlığını duyan arkadaşları ve öğretmenleri ona karşı hayranlığını gizleyemedikleri gibi, örnek alıyorlardı. Okulun en yaşlı öğretmeni Sedat Bey, okul idaresiyle görüşerek mutlaka burs ayarlanması konusunda söz almıştı. Ailesine karşı yapmış olduğu fedakarlığı bilmeyen kalmamıştı, anne babalar Ebru yu örnek gösteriyorlardı. O ise, bu konuda kendisine iltifat edilmesini istemiyordu, kim olursa olsun aynı fedakarlığı yapar düşüncesindeydi, fakat onu tanıyanlar böyle düşünmüyordu. Yıllar geçmiş, Ebru tıp fakültesini okumuş doktor olmuştu. Kardeşi ise, öğretmenliğe meraklı olduğundan dolayı öğretmenliği seçmişti. Ebru mesleğinin üçüncü senesine girmişti ki, annesini kaybetmişti. Onun aralarından ayrılması bir parçasının kopup gitmesine sebep olmuştu. Yıllarca yatalak annelerine bakmaları iki kardeşin dayanışması ve yardımlaşması sayesinde olmuştu. O, meslek hayatı boyunca mütevazı bir hayat yaşamış daima ihtiyaç sahibi insanlara yardım etmeyi bir prensip haline getirmişti. CEMALETTİN YAZICI

6 BAYRAM GELMİŞ NEYİME Bayramın gelmesi pek yakındı. Günler nede çabuk geçmişti, ramazan ayının başlamasıyla, bitmesi bir olmuştu. Ayşe nin babası bütün çocuklarına olduğu gibi, ona da bayramlık almıştı. Babasının aldığı elbiselerin paketlerini açarken, içinde buruk bir sevinç vardı. Ayşe çok duygulu, ince düşünen, kibar, hanım hanımcık bir kızdı. Onun ruh inceliği fiziki yapısına da yansımıştı. Ailesinden almış olduğu mükemmel terbiye, onun çevresinde sevilmesinin en büyük sebebiydi. O, saygıyı ve edebi hayatının bir parçası haline getirmişti. Duygularının yoğunluğu içerisinde paketi yavaşça açtı, sevineceğine morali bozulmuştu. O anda elbise dolabındaki bir sürü elbisesi olduğunu hatırladı. Giymediği ayakkabılar, elbiseler ve kullanmadığı eşyalar hepsi gözünün önünden bir sinema şeridi gibi geçmişti. O gün arkadaşlarıyla beraberken, bazı arkadaşlarının durumu onu çok etkilemişti. Bazıları bayramda giyecekleri elbiselerin nasıl olacağını konuşurken, arkadaşı Aslı nın morali bozulmuştu. O, çoğu bayramlık yüzü görmezdi. Bu meseleyi düşünüyordu, hayal alemindeydi. Ne kadar zaman geçtiğini bilemiyordu. Babasının içeriye girdiğinin farkında bile olmamıştı. Kızının halini bir müddet izleyen Hüseyin Bey; - Kızım seni üzen bir şey mi var? Ayşe hiçbir şey demeden hüzünlü bir şekilde, ayakta kalakalmıştı, kendini toparlayarak: - Babacığım almış olduğun bayramlıklardan dolayı çok teşekkür ederim, nasıl sevindiğimi bilemezsin... Diyebilmişti. Bir yağmur bulutu gibi dopdoluydu. Hüzün bütün vücudunu sarmıştı. Hüseyin Bey, kızına bir şey olduğunu zannederek ciddi manada endişelenmişti. Kendi kendine okulda bir şey mi oldu acaba diye düşündü. Kızının üzerine gitmek istemiyordu. Gerçekten de Ayşe, bir süre ağladıktan sonra kendine gelmişti. Babası şefkatle kızının gözlerini sildikten sonra, yanına oturarak: - Söyle bakalım benim güzel kızım, seni üzen bir şey mi var? - Babacığım her bayramda güzel hediyeler alıyorsun teşekkür ederim. Düşünüyorum da bayramlık nedir bilmeyen, bir sürü arkadaşım var mahallede. Hüseyin Bey, oturduğu mahalleyi çok iyi tanıyordu. Oradaki fakirlere yardım etmek hiç aklına gelmemişti. Daha doğrusu böyle şeylere alışık değildi. Ayşe nin gözlerinin içerisine manalı bir şekilde bakarak: - Benim şefkatli kızım, bu konuda sana bir şey mi söyleyen oldu? - Hayır babacığım almış olduğun bayramlıkları görünce, bunları alamayan arkadaşlarımı hatırladım. Hüseyin Bey, kızının ne demek istediğinden pek bir şey anlamamıştı ama diyalogu sürdürmek için: - Evet kızım. Ayşe, babasının hissettiği şeyleri anlayamamasına şaşırmıştı. - Babacığım bizim gibi imkanı olmayan arkadaşlarım var, onları da sevindirmeliyiz diye düşünüyorum. Hüseyin Bey, birilerinin kızının fikirlerine etki ettiği kanaatine varmıştı. Biraz da morali bozuk bir şekilde; - Ayşeciğim, bu yaşta bu tür konuları kafana takmamalısın. Herkes kendi ayakları üzerinde durabilmeli. Ayşe babasının bu davranışından dolayı çok üzülmüştü, zaten yufka yürekli bir çocuktu. Hüseyin Bey, kızının bu tür bir davranış sergilemesinin geçici olduğunu düşünerek, birkaç cümle daha söyleyerek odasına geçmişti. Onun anlayışında kimseye yardım etmek yoktu. Ayşe nin böyle düşünmesi onu çileden çıkarmıştı. Bayrama on gün gibi bir zaman vardı. Ayşe ne edip etmeli mahalledeki arkadaşlarına yardım edebilmeliydi. Günler geçiyordu fakat Ayşe nin morali çok bozuktu. Babasının bu konuya duyarsız davranması onu derinden sarsmıştı. Annesinin de babasıyla aynı fikirde olması üzüntüsünü bir kat daha artırmıştı.

7 Ramazan bayramı gelmişti ama Ayşe sevinememişti. Şimdiye kadar bu konulara kafası takılırdı ama bu seneki kadar etkilenmemişti. Buruk bir bayram geçiren kızlarının, ne istediğini ailesi tam anlayamamışlardı. Günler bir birini kovalarken Ayşe içine kapanmış hep fakir arkadaşlarını düşünüyordu. Ana babası ne kadar konuşup bu fikrinden vaz geçirmek için uğraştılarsa da boşunaydı. Ayşe bu hususta kendine söz vermişti. Kimse yardımcı olmasa da o, kendi imkanlarıyla bir şeyler yapacaktı. Ailesinin yapmış olduğu telkinler fayda vermemişti. Kızlarının kararlı olduğunu anlayan Hüseyin Bey ve hanımı kurban bayramını sevinç içerisinde geçirmek istiyorlardı. İstemeyerekte olsa sırf Ayşe nin gönlü hoş olsun diye fakirlere yardım için söz vermişlerdi. Bundan sonra yapacakları şey ise; mahalledeki fakirleri tespit etmekti. Onların ihtiyaçlarını karşılamak, gönüllerini almaktı. Hüseyin Bey ve hanımı şimdiye kadar fakir insanların evlerine gitmemişlerdi. Hiç vakit kaybetmeden on beş aile tespiti yapmışlardı. Fakir insanların nasıl bir hayat yaşadıklarını görmüşlerdi. İkisi de çok etkilenmişti. Hüseyin Bey, tespit ettiği ihtiyaçları almıştı. Önemli olan alınan şeyleri bayramdan önce ulaştırmalarıydı. Bayrama üç gün gibi kısa bir süre kalmıştı. Ayşe alınan eşyaları ana babasıyla beraber ihtiyaç sahiplerine, ulaştıracaktı. Bu onun için çok büyük bir mutluluktu. Eşyalarının dağıtımını ailece yapmışlardı. İnsanların ne kadar mutlu olduklarını gözleriyle görmüşlerdi. Hüseyin Bey ve ailesi hiçbir bayramda bu kadar mutlu olmamışlardı. İnsanlara yardım ne kadar güzel bir şeydi. Ayşe ise, yaptığı bu işten dolayı çok mutlu olmuştu. CEMALETTİN YAZICI

8 BİTMEYEN ŞEFKAT Üzerinde oturduğu minder en az on senelikti. Yüzünde çizgi çizgi beliren kırışıklık biraz da minyon yapısından olacak ki, apayrı bir tatlılık kazandırıyordu. Üzerindeki yamalı fakat temiz elbiseleri, onun çilesini ve yüreğinin duruluğunu simgeliyordu. Yılların çilesini bütün azaları tatmış, hatta kullandığı eşyaya kadar işlemişti. Caminin köşesindeki tezgahı sanki evi olmuştu. İşlerinde sıkıntısı olan, herhangi bir şeye canı sıkılan ona uğrar, duasını alırdı. Ufak tefek yapısına rağmen çok mücadeleli bir insandı. Herhangi bir şey karşısında kolay kolay pes etmezdi. Ara sıra zabıtayla başı derde girdiği olurdu, fakat esnafın araya girmesiyle müdahaleden vaz geçerlerdi. Kocasının ölümüyle çok büyük bir sarsıntı geçirmişti ama kısa zamanda kendini toparlamıştı. Kocasından emanet olarak iki tane evlat kalmıştı. Bu çocuklarının bakımları büyütülmeleri ve eğitimleri başlı başına bir işti. Senelerce namerde muhtaç olmamak için, alın teriyle kazanmayı adet edinmişti. Başkalarının yardımını almamaya kararlıydı. Bundan dolayı sabah erkenden işinin başına geçer, akşama doğru evinin yolunu tutardı. Çocukları onu hasretle beklerlerdi. Eğitimin önemine inandığından dolayı imkanlarının darlığına rağmen, çocuklarını okutmayı ihmal etmemişti. Hele kışın yağmurlu, karlı ve çamurlu günlerinde bile, gözünün nuru evlatlarının masraflarını karşılamak için elinden gelen fedakarlığı esirgemiyordu. Seneler nasıl da çabuk geçiyordu. Oğlu ve kızı büyümüşler, üniversiteyi bile bitirmişlerdi. Onlar annelerinin, şefkatli kolları arasında büyürken ne ümit beslemişti. Yine adeti olduğu üzere erkenden bohçasını açmış, dalgın ve hüzünlü bir şekilde başka dünyalara dalmıştı. Gözlerinde billurlaşan damlalar aşağıya inmek için küçük bir hareket bekliyordu. Uzaktan onun bu durumunu gören Cavit; - Yaprak ana bu gün yine seni hüzünlü görüyorum. Gözlerindeki nemi silen Yaprakçı nine derinden bir iç geçirerek; - Boş ver, ne yapacaksın, bir anda eskiyi hatırladım da. Cavit nineyi konuşturmak ve onu rahatlatmak istiyordu. - Anacığım içindekileri anlat, rahatlarsın. - Evladım, bir anda kocamın felçli olduğu zaman ve vefat etmesi gözlerimin önünden geçti. Çocuklarıma yıllarca hem analık hem de babalık yaparak büyüttüm, okuttum ve evlendirdim. Fakat ikisi de beni arayıp sormuyorlar. - Bizde senin evlatların sayılırız. - Haklısın çocuğum fakat torunlarımın hasreti gözümde buram buram tütmekte, her gün onların fotoğraflarıyla avunmaya çalışıyorum. Cavit bir şey diyemeden başını önüne eğerek: - Yaprak ana kahvaltı yapmamışsındır. Sıcak simitlerim var istersen kahvaltı yapalım. Yaprakçı nine derinden iç geçirerek: - Ver bakalım bir simit yanında da peynir olsun. - Tamam anacığım, kendini üzme biz her zaman senin yanındayız. Yıllardır aynı yerde yaprak satan ninenin adını kimse merak edipte sormamıştı. O hep Yaprakçı Nine olarak anılmıştı. Onun çalışma azmi herkese örnek oluyordu. Etrafındaki dilenciler Yaprakçı Nineyi pek sevmezlerdi. Havalar soğumaya başlamış, geceleri dışarıda gezen insanlar azalmıştı. Evinde tek başına soğuk havanın vermiş olduğu üşümeyle battaniyesine sarılmış, geçmiş günlerin hatıralarıyla yaşamaya çalışıyordu. İçinde oturduğu evin yapılışını, kocasının yapmış olduğu fedakarlıkları düşünüyor, ona dualar ediyordu. Kendi kendine İyi ki başımı sokacak bir evim var. diyordu. Hele çocuklarının vefasızlığı seksenine gelmiş bir insan için zor bir şeydi. Onu hayata bağlayan şey ise; Allah a olan imanıydı. O, hiçbir zaman çocuklarının kendisine sahip çıkmamasından dolayı onlara beddua etmemişti. O, hep

9 çocuklarının iyiliği için dualar ediyordu. Yeter ki onların canı sağ olsun. Ana yüreği olumsuz bir şeye tahammül edemezdi. Onun etrafındaki insanlar bu durumu hayranlıkla izliyorlar, hatta ellerinden gelen yardımı yapmaya çalışıyorlardı. Kış mevsiminin başlaması Yaprakçı Nineyi eve mahkum etmişti. Onun çalışacak mecali de kalmamıştı. Caminin yanındaki tezgahı ise boştu. Onun yokluğu ciddi manada hissediliyordu. Herkes birbirine Yaprakçı Nineyi soruyordu. O hastalanmıştı, bunca senenin yorgunluğu, iyi beslenememe, sevdikleriyle birlikte olamaması onu bitirmişti. Evde beraber olduğu tek canlı ise kedisi Boncuk tu. Senelerce birlikte yaşamışlardı. Dertlerini herkese açmazdı ama Boncuk tan bir şey saklamazdı. O, konuşur Boncuk dinler ara ara mır mır sesleri çıkararak sanki onu tasdik ediyormuş gibi yapardı. O, bir arkadaş ve sırdaştı. Öyle bir sırdaştı ki hiçbir sırrını başkalarına açmayan biriydi. Onun birkaç gündür dışarı çıkmadığını gören yakın komşusu Hatice Hanım, ziyaret ettiğinde çok memnun olmuştu. Onun bütün ihtiyaçlarını karşılamak için Hatice Hanım, elinden gayreti gösteriyordu. Çocuklarına annelerinin durumunu bildirmişti fakat herhangi bir ses seda çıkmamıştı. Çocuklarının hasretini ancak resimlerden gidermeye çalışıyor, bu üzüntüsünü de Boncuk la paylaşmaya çalışıyordu. Hastalığı biraz daha şiddetlenmişti, belki de son anlarıydı, kedisine; - Boncuğum, ben buradan gidiyorum, birbirimizden ayrılacağız, sen de şahit ol ki, çocuklarım bana torunlarımı getirmediler, dünya gözüyle biricik torunlarımı göremedim. Daha neler anlattı neler... Dolmuştu, boşalmak ve rahat bir şekilde ölmek istiyordu. Hasret, üzüntü ve vefasızlık onu bitirmişti. Vücudunun ağırlaştığını, gözlerinin karardığını hissediyordu. Kendisi de son anlarını yaşadığının farkındaydı. Yine yanında vefalı kedisi vardı. O da sanki yıllardır beraber olduğu insanı kaybedeceğini anlamış gibi, evin içerisinde miyavlayarak geziniyordu. Ona bakarak son bir kez konuşmak istedi ve: - Hakkını helal et, ben gidiyorum. Boncuk acı acı miyavlıyordu. Çünkü iki dost birbirinden ayrılacaktı. Yaprakçı Nine ruhunun çıkmaya başladığını anlayınca kelime-i şahadeti zor tamamlamıştı. Onun buradaki çilesi bitmişti. Sabah ziyarete gelen Hatice Hanım, Boncuğun miyavlamalarını duyunca içinden bir şeyler kopmuştu, kalbinde ciddi burukluk hissetmişti. Annelerinin ölüm haberiyle sarsılan çocukları dizlerini döverken, nasıl bir yanlış yaptıklarını anlamışlardı, ama iş işten geçmişti. CEMALETTİN YAZICI

10 ÇEREZ KABUĞU Okul dönüşünde evlerinin yakınındaki parkta dinlenmeyi ve birazda vakit geçirmeyi adet haline getirmişti. Kışın soğuk havaları, yerini yavaş yavaş sıcak havalara bırakıyordu. Güneşin altında oturmak insana apayrı bir zevk veriyordu. Ağaçların tekrar hayata merhaba demesini simgeleyen şey ise; bir gelin gibi bembeyaz örtülere bürünmesiydi. Park yaşlısı, genci, kızıyla ve erkeğiyle apayrı bir kompozisyon oluşturuyordu. Hele mahallenin en yaşlı insanı Osman Dede ve hanımı adeta parkı kiralamışlardı. Onları bulmak isteyenler mutlaka orada bulurlardı. Parkın genç müdavimlerinden birisi de Kasım dı. o, her okul çıkışı parka gelir, neredeyse hava karardıktan, insanlar evlerine gitmeye başladıktan sonra evinin yolunu tutardı. Onun en kötü huylarından birisi ise; parkta oturduğu müddetçe kabuklu çerez yiyip meşrubat içtikten sonra bütün çöplerini oturduğu yerde bırakmasıydı. Osman Dedenin sıkça uyarıları fayda vermezdi. Park görevlisinin günlük temizlik yapmasına rağmen o, oturduğu bankı arkadaşlarıyla beraber oturulamayacak hale getirirdi. Ana babasına bu yönde şikayetler gittiği halde onlar da hiçbir zaman aldırmazlardı. Kısacası; aile olarak temizlik lügatlerine pek girmemişti. Kasım ailesinin iyi bir eğitim vermemesinden dolayı, sorumsuzca yetişiyordu. Okuduğu okulda çevre temizliğine ciddi manada önem verilmesine rağmen o, bunları gereksiz görüyordu. Hatta başta okul idaresine ve nöbetçi öğretmenlere çok kızıyordu. Hele okul müdürü, temizlik konusunda çok duyarlı bir insandı. Bütün öğrencilerin de hassas olmasını isterdi. Kasım gibi bu prensipli harekete kızan öğrenciler vardı ama azınlık olarak kalıyorlardı. Sınıf öğretmeni Süleyman Bey, temizliği pek sevmeyen öğrencileri, temizlik koluna almıştı. Bu konunun öneminin defalarca anlatılmasına rağmen bir türlü müspet bir sonuç alınamamıştı. Havalar biraz daha fazla ısınmaya başlamıştı. Bütün sınıflar piknik düzenliyorlardı. Süleyman öğretmen de sınıfını pikniğe götürecekti. Sınıftan piknik sorumlusu olarak da Kasım ı seçmişti. Diğer arkadaşları da ona yardım edeceklerdi. Süleyman Bey, arabanın kiralanması ve gidilecek yerin tespiti konusunda Kasım ı yardımcı olarak yanına almıştı. Bütün hazırlıklar tamamdı, gidilecek yerin tespitini de Kasım yapmıştı. Dönemin ilk pikniği olmasından dolayı istisnasız bütün sınıf katılmıştı. Araba hareket ettiğinde, herkeste apayrı bir sevinç vardı. Şarkılar, türküler ve şakalaşmalar derken piknik alanına gelinmişti. Süleyman öğretmen, bütün öğrencileri arabanın önünde sıra halinde toplayarak; - Sevgili öğrenciler, insanlar toplu yaşayan varlıklardır. Birilerinin hürriyeti diğerlerine engel olmamalı. Bizler tabiki yiyip, içecek ve eğleneceğiz. Piknik yaptığımız alanı ve çevreyi temiz tutmalıyız. Hepinizin şu piknik alanına bakmanızı istiyorum, görüyor musunuz her taraf pislik ve rezalet içerisinde, bundan önce buraya gelenler çöplerini, eğer toplamış olsalardı bizler böyle bir manzarayla karşılaşmayacaktık. Bir kısım öğrenciler; bu çöpleri bırakanlara yedirmeli bir daha yapmasınlar diye konuştular. Meşrubat kutularına ayak vuranlar, çöpleri toplamada tiksinen çocuklar, çöpleri bırakanlara çok kızıyorlardı. Kasım ve ailesi, bir önceki hafta buraya pikniğe gelmişlerdi, bütün çöpler bıraktıkları gibi duruyordu. Canla başla yerdeki çöpleri toplarken çok utanmış, yüzü kıpkırmızı olmuştu. Herkesten daha hızlı bir şekilde çöpleri toplarken arkadaşları bu işe bir mana verememişlerdi. O, kendi kendine bir söz vermişti, Bundan sonra özellikle tüm insanları alakadar eden yerlerde muhakkak temizliğe özen göstereceğim Kasım bu piknikten sonra gözle görülür şekilde değişmişti. Kimse bu değişikliğin sebebini anlayamamıştı. CEMALETTİN YAZICI

11 DOSTÇA İKAZ Bayrama iki gün gibi kısa bir zaman vardı. Bayramı akrabalarının yanında geçirmek isteyen Zeki ve Tekinde köye gelmişlerdi. Köyde kendilerine yaşı en uygun Tahir vardı. Buraya her gelişlerinde beraber olurlardı. Bu bayramda da beraber dolaşacaklar, ziyaretler yapacaklardı. Program hazırdı buna ilave olarak ta kıra gezmeye gideceklerdi. Tahir kendine göre programını yapmıştı. Bayram gelmişti, büyüklerin elleri öpüldükten ve gerekli ziyaretler tamamlandıktan sonra sıra kıra gitmeye gelmişti. Güzel bir yaz günü olması dışarıyı daha çekici hale getiriyordu. Tahir arkadaşlarından müsaade alarak eve uğramıştı. Dönüşte elindeki, sapanı ve kocaman bıçağıyla döndüğünü gören Zeki şaşırmıştı. Ne yapacaktı bu bayram gününde elindeki şeyleri. Tekin in yüzüne bu malzemeleri ne yapacak manasına bir bakış atan Zeki bir şeyler geçirmişti kafasından. Tahir e sormadan edemediler; - Tahir, elindeki malzemelerle ne yapmayı düşünüyorsun? - Birkaç hayvan avlar, biraz da eğleniriz. - Bizim ormanlık alana, kıra gitmemizin amacı; biraz temiz hava almak, kuşların cıvıltılarını sessiz ortamda daha farklı bir şekilde dinlemek ve güzel manzaraları daha yakından görmektir. - Size zevkli bir ortam yaşatmak istiyorum ama siz hemen müdahale ediyorsunuz. - Biz senin işine karışmıyoruz, yalnız her hangi bir canlıya zarar vermeni istemiyoruz o kadar. Tahir i vazgeçiremeyeceklerini anlayınca yola çıkmışlardı. İkisinin de merak ettiği şey, Tahir aldığı malzemeleri ne yapacak. Yolda bir müddet yürüdükten sonra Tahir; - Bu almış olduğum malzemelerle size macera yaşatacağım. Zeki ve Tekin bu macera meselesinden ne kastedildiğini anlamamışlardı. Bu sefer Tekin; - Gideceğimiz yerde kısa bir gezinti yapıp döneriz, her hangi maceraya gerek yok. Bayram olduğundan dolayı fazla kalmamız uygun da olmaz, dedemlere gelen, giden olur evde olmamız iyi olur. - Erken döneriz fazla meraklanmayın. Tahir yolda her gördüğü kuşa sapanla taş fırlatması iki arkadaşın maceranın ne manaya geldiğini az da olsa anlamalarına sebep olmuştu. Yaralanıp yere düşen bazı kuşlar iki arkadaşın yüreğini yaralamıştı. Biraz uyanık davranıp saldırıyı yara almadan atlatan kuşlar çok şanslıydılar. İki arkadaşın uyarıları Tahir e etki etmiyordu. Nihayet gidecekleri yere varmışlardı. Kocaman yeşillik alanın etrafı göz alabildiğine ormanla çevriliydi. Sükunetin apayrı yaşandığı bir yerdi. Sadece duyulan kuşların sesi, kurbağa bağırtıları ve ufak tefek böceklerin çok farklı senfoni oluşturduğu sesler dışında her hangi bir ses yoktu. Zeki nin bir gözü Tahir deydi, etrafı incelerken onu takip etmeyi de ihmal ediyordu. Bir zaman sonra elindeki kocaman bıçakla çam fidesinin kabuklarını soymaya başlamıştı. İçi çok garipleşen Zeki uyarmadan edemedi; - Sen aklını mı kaybettin, bu gencecik ağaca zarar vermene bir mana veremedim. - Görmüyor musun sayısız ağaç var şu ormanda, bir tanesine zarar versem ne kaybetmiş oluruz. - Herkes senin gibi düşünse şu güzelim ağaçlar, temiz hava, yağmur ve yeşilin olması mümkün değil. Ülkemizin ağacı olmayan yörelerini düşünsene zamanında oralarda da ormanlar varmış fakat ağaçlar horlanarak kesildiği ve ormanlar bilinçsiz insanların yanlış hareketleriyle kül olmuş, bozkır haline gelmiş durumda. - Yani bu ağaçların faydası çok öylemi? - Şu temiz havanın kaynağı, gördüğün ağaçlardır. Onlar karbondioksit alır, oksijen verirler. Kısacası; filtre görevini üstlenmişlerdir. Toprak kaymalarının en büyük engeli de ağaçlardır. - Size teşekkür ederim ben şimdiye kadar hiç böyle düşünmemiştim.

12 Mesire yerini gezerlerken yaşlı bir ağacın yanından geçiyorlardı. Tahir ağacın yanında durmuş, oradan gelen sesleri dinliyordu. Yine bir şeyler olacağını tahmin etmede geç kalmamışlardı. Tam bu esnada Tahir bir sıçrayışla ağaca çıkmıştı. Elini ağacın kovuğuna atmasıyla kuş yavrularını dışarıya çıkarması bir olmuştu. Fazla zaman geçmemişti ki, yavruların annesi Tahir in tepesinde acı bir bağırışla cıyaklıyordu. Bu manzara Zeki ve Tekin in yüreğini yakmıştı. Müdahale etme ihtiyacı hissetmişlerdi. Buraya gelirken Tahir le geldiklerine de pişman olmuşlardı. İki arkadaş bir birine bakarak fazla üzülmeden, moralleri alt üst olmadan eve dönmenin daha faydalı olacağı kanaatine varmışlardı. Tahir arkadaşlarının rahatsız olduğunun farkında olmuş olacak ki; - Arkadaşlar daha yeni geldik, neden hemen dönme ihtiyacı hissettiniz? Zeki açık konuşmayı severdi, uyarma ihtiyacı hissederek; - Buraya geldikten sonra her şeye zarar veriyorsun, ben şahsen bitkilere ve hayvanlara zarar veren bir insanla arkadaşlık yapmak istemem. Tekin de aynı düşünüyordur zannediyorum. Tahir suçunu anlamıştı, yüzü kızarmış, arkadaşlarına bakmaya utanıyordu. Biraz daha gezdikten, dolaştıktan sonra dönüyorlardı ki, kurbağaların sesleri dikkatlerini çekmişti. Tahir dayanamayarak eline taşlar almıştı yine bir şeyler yapacaktı. Eline almış olduğu taşları kurbağalara fırlatırken bütün hayvanların sesi kesilmişti. Hepsi korkudan sinmişti, hafif bir ses çıkaran kurbağayı yakalamak için bataklığa hafifçe dalan Tahir dizlerini geçecek şekilde bataklığa saplanmıştı. Tahir e ders vermenin zamanının geldiğini bu olay ders vermek için çok uygun olduğunu düşünen Zeki ve Tekin bir taraftan da seviniyorlardı. Zeki takılmadan edemedi; - Arkadaşım canlılara vermiş olduğun eziyetin cezası olsa gerek. Bu sana ikaz olsun. Senden söz vermeni istiyoruz. Bundan sonra her hangi bir canlıya ve ağaçlara zarar vermeyeceğine dair, ne dersin, söz veriyor musun? Tahir bir taraftan arkadaşlarına bakıyor bir taraftan da bataklığa, yüzü müthiş bir şekilde kızarmıştı. Buradan yalnız kurtulmanın da çaresi yoktu. - Arkadaşlar sizden özür diliyorum. Bu güzel gününüzü berbat ettiğimin farkındayım. Bundan sonra her ne olursa olsun her hangi bir canlıya zarar vermeyeceğim. Yeter ki beni kurtarın. Bu hadiseden sonra Tahir çok merhametli bir insan olmuştu. Her hangi bir canlıya zarar vermediği gibi Zeki ve Tekin le de arkadaşlığı ilerlemiş, çok mutlu bir insan olmuştu. CEMALETTİN YAZICI

13 DOSTLUĞA İLK ADIM Okuldan eve dönerken yüzünde belirsizliğin çizgileri dalga dalga olmuştu. İçerisinde beslemiş olduğu duygular, dışarıya çok garip bir şekilde yansıyordu. Kendisi de farkında olmasına rağmen bu duyguları bir türlü atamıyordu. Anne babası da çocuklarının yetişme tarzını beğenmiyorlardı fakat büyüyünce değişir kanaatini taşıyorlardı. Onun en kötü huyu, kıskanç olmasıydı. Sadece bununla sınırlı olsa fazla üzülmeyeceklerdi. Bunun yanında yalan ve hileye baş vurması ailede herkesi üzüntüye sevk ediyordu. Bu huyları çoğu arkadaşını kendisinden soğutmuştu. Yavuz bu özellikleriyle yalnız değildi. Bahadır ve salim le üçlü bir ekip olmuşlardı. Okulun en sevilmeyen üçlüsü unvanını da ellerinde bulunduruyorlardı. Bunların şerrinden herkes uzak durmaya çalışırdı. İçlerinde beslemiş oldukları kin, nefret ve kıskançlık duyguları müsait ortamını bulunca hemen gün yüzüne çıkıyordu. Bu özellikleri terk edeceklerine söz vermelerine rağmen bir türlü üzerlerinden atamamışlardı. Okullar açılalı iki ayı geçmişti. Derslerin işlenişi, tamamen rayına oturmuş, yazılı sınavları başlamıştı. Bu senenin ilk sınavlarıydı. Herkes heyecanla derslerine çalışıyor, senenin başında işi sıkı tutuyorlardı. Sınıflarının en başarılı öğrencisi Kerem di. O, bütün arkadaşlarına yardım etmeyi severdi. Müsait olduğu zamanlarda arkadaşlarının anlayamadığı derslerde yardımcı olurdu. Onun yardımcı olamadığı kişiler üçlü ekipti. Kerem in başarılı olmasını bir türlü hazmedemiyorlardı. Bu davranışları çoğu zaman açıktan olurdu. Lakap takmalar, farklı isimlerle ve sıfatlarla onu derslerden ve arkadaşlarına yardımcı olmadan soğutacaklarını zannediyorlardı. Buna rağmen Kerem onlara da çok iyi davranır aralarında hiçbir şey yokmuş gibi davranırdı. Kerem i çekemedikleri konu onun herkes tarafından sevilmesi ve iltifat görmesiydi. O, herkese karşı sevgi besler kimseyi kırmamaya çalışırdı. Yavuz ve arkadaşları kendi aralarında konuşup, tartışarak bu sevgi ve taktir hislerini Kerem den başka tarafa kanalize etmeleri gerektiğine karar vermişlerdi. Bu işin çok kolay bir şey olmadığını biliyorlardı. Hatta bu konuda başarısız bile olabileceklerini bile bile bu yolu tercih ediyorlardı. Günlerce plan yapıyorlar fakat yaptıkları hesaplar bir birine uymuyordu. Son zamanlarda Yavuz ve arkadaşlarındaki değişiklik daha fazla hissediliyordu. Sınıf öğretmeninin gözünden hiçbir şey kaçmazdı. Ortada olmayan bir şeyden kimseyi itham edemezdi fakat bu üçlüyü yakın markaja almıştı. Sınavlar nerdeyse tamamlanmıştı. Bahadır kendince bir yol bulmuştu. Bu büyük buluşunu iki arkadaşıyla paylaşmak için sabırsızlanıyordu. - Arkadaşlar buluşum şu; Kerem diğer arkadaşlarımıza yardımcı oluyor ama bizi küçük görüyor, yardımcı olmuyor. Bu fikir Yavuz un çok hoşuna gitmiş olacak ki; - Bravo sana onun için başka bir şey söylememize kimseyi inandıramayız. Tutarsa bu fikir tutar. Şimdi icraat zamanı. Bu düşünceye Salim de destek vermişti. Bundan sonra Kerem e açık tavır almışlardı. Bunların yapmış oldukları bu hareketlerin tamamen çekemezlikten geldiğini çoğu arkadaşı anlamışlardı. İşin başından beri olanları takip eden sınıf öğretmeni önce Kerem le bu çocukların aralarında bir problemin olup olmadığını sormuştu. Her hangi bir şey olmadığını öğrendikten sonra diğerleriyle konuşacaktı. Yavuz ve arkadaşlarını çağıran sınıf öğretmeni bu meseleyi kökünden halletmeliydi. İçlerinden öğretmenlerinin çok ağır sözler söyleyeceğini zannediyorlardı. Suçluluk psikolojisi yüzlerinden okunuyordu. Hepsi kıp kırmızı kesilmişlerdi. üçünü de yukarıdan aşağıya doğru süzdükten sonra; - Söyleyin bana sizin probleminiz nedir? Yaptıkları hatayı anladıklarından dolayı kimse konuşmak istemiyordu. Başlarını önlerine eğmiş öğretmenlerini dinlemeyi tercih ediyorlardı. Mutlaka birileri sorulara cevap vermeliydi. Yavuz hatanın esas kaynağının kendisi olduğunu bildiğinden dolayı, öğretmenine samimi itirafta bulunacaktı. Zorla da olsa öğretmenin yüzüne bakarak;

14 - Öğretmenim esas hatalı olan benim arkadaşlarımın suçu yok. Kerem bize yardımcı olmak istemesine rağmen biz onu kıskandığımızdan dolayı, küçük düşürmek istedik ama bunda başarılı olamadık. Hatamızı anladık bundan sonra böyle bir şey yapmayacağımıza söz veriyorum. Ayrıca sizden de özür diliyorum. - Özür dilenmesi gereken kişi Kerem dir, ondan özür dilemelisiniz. Bu tür davranışlar arkadaşlar arasında ki, iletişimi ortadan kaldırdığı gibi, sağlıklı toplum olmayı da engeller. Bu üç arkadaş yapmış oldukları hatayı anlamışlardı. Bütün arkadaşlarından özür dileyerek, kıskançlık duygusunun daha farklı şeyler için kullanılması gerektiğini öğrenmişlerdi. CEMALETTİN YAZICI

15 FARKI FARKEDİN Yaz tatilinin uzun sürmesi onda da bir boşluk meydana getirmişti. Bu sene daha fazla hayal kuruyor, yalnız kalmayı tercih ediyordu. Arkadaşlarıyla diyalogu tamamen kesmemişti ama hayalleriyle arkadaşlık kurmak onun için çok zevkliydi. Etrafındaki eşyalar, araç gereç onu farklı dünyalara götürebiliyordu. Okulların açıldığı bir aya yaklaşmıştı. Üzerindeki rehaveti yavaş yavaş atmaya çalışıyordu. Haftanın son günüydü, üzerinde bir haftanın yorgunluğu vardı. Sabah birinci dersten çıkmışlardı. Bir kısım öğrenciler gecenin tesirinden hala kurtulamamışlardı. Uyuşuk halde olanlar, zinde olanlar hepsi bir arada. Ethem zil çalınca bahçeye çıkmayı tercih edenlerdendi. Elleri cebinde hayalleriyle beraber dolaşırken gözü bahçıvan Amcaya takıldı, İşini severek yaptığı her halinden belli oluyordu. Kendi kendine Ne kadar çalışkan bir insan, onun bu gayreti olmasa okulun kocaman bahçesi yemyeşil çimlerle kaplı olmazdı, ağaçların bakımlı hali, okul bahçesinin tertemiz yapısının olması mümkün değil. Biraz daha yürüyünce kamelyada birkaç öğrenci ile beraber öğretmenlerinden birisi oturmuş çaylarını yudumlarken samimi bir havanın olduğu her halinden belli oluyordu. Yine Acaba ne konuda sohbet ediyorlar diye geçirdi içinden. Yürümeye biraz daha devam edince birkaç öğretmenle okul müdürünün yürüyüşlerini görünce karşılaşmamak için gidiş yönünü değiştirdi. Hayvanat bahçesindeki hayvanları seyretmek onun için büyük bir zevkti. Yavru tavşanları, kazları, tavukları, hatta yaşlı koyunu ve yavrusunu, kanadı kırık şahini seyretmek onun için ap ayrı bir zevkti. Fakat şahini her gördükçe içine bilemediği bir hüzün çökerdi. O kadar çok hayal alemine daldığı olurdu ki, kendine seslenenleri bile duymaz, bakanların farkında bile olmazdı. Bu özelliğini derslerine yansıtmamaya çalışırdı. Hayvanat bahçesindeki hayvanları izlerken okula ilk geldiği zamanı hatırlardı, öğrencilerin kavgasız halleri ufak tefek hadiseler olsa da bunlar devede kulak İdarecilerle personel arasındaki diyalog hiç gözünden kaçmamıştı. İdealinde olan okulun burası olduğunu fark etmesi uzun sürmemişti. Velilerin okulla olan diyaloglarından, okulun başarısının sırrını keşfetmişti. Hele öğretmenlerin canla başla ders anlatışları, saniyelerin bile öğrencilerin lehine değerlendirmeye çalışmaları gözünden kaçmıyordu. Kuşların cıvıltıları arasında dolaşırken ders zili çalmıştı. Bahçede dolaşırken beş dakika içerisinde hayallerine ne kadar çok şey sıkıştırmıştı. Zilin çalmasıyla gireceği dersin konusunu düşünmeye başlamıştı, aklına gelince konunun içerisine dalmıştı. Öğretmenleriyle beraber işleyeceklerdi. Öğrencilerde ders işlerken katkıda bulunuyordu. Ethem sınıfa doğru gelirken gözü bir anda yerdeki kağıt parçasına ilişti. Çöptür diye düşündü alıp çöp kutusuna atmakla tereddüt ettiyse de çöpün yerde kalmasının uygun olmayacağını düşündü. Eğildiğinde ise onun bir kağıt parçası değil, on milyonluk olduğunu gördü. Etrafına bakındı. Kimseler kalmamıştı, hemen müdür yardımcısına bu parayı ulaştırmalıydı. Kim bilir kimin harçlığıdır diye mırıldanırken koşar adımlarla yürüyor ve bir taraftan da benim de paraya ihtiyacım var, kimsede görmediğine göre diye düşündü. Bu fikir çok uzun sürmedi. İçi bunu kabul etmemişti. Kendisinin olmayan bir şeyi harcaması mümkün değildi. Yaşına göre boyu ve kilosu gerilerde kalmıştı. Minyon yapısı onu daha da sevimli kılıyordu. Küçücük ellerine sakladığı parayla doğruca müdür yardımcısının odasına gitti. Biraz da derse geç kalmanın heyecanı vardı. Ayrıca kendisinin olmayan bir şeyi bir ders saati bile yanında tutmaya gönlü razı olamazdı. Kendi kendine Bu parayı kaybeden kişi ne kadar da üzülmüştür. Ethem müdür yardımcısı Şaban Bey in yanına girerken, yüzünde farklı bir ifade olduğunu anlayan Şaban Bey: - Buyur Ethem nedir bu telaş? Ethem hiçbir şey söylemeden avucundaki parayı uzattı. - Nedir bu? - Hocam bahçede dolaşırken buldum ve hemen size getirdim. Sahibini bulabilmek ve ulaştırabilmek için.

16 Şaban Bey Ethem i denemek için; - Oğlum bunun sahibini nereden bulacağız, kim bilir kim düşürdü, boş ver senin ihtiyacın vardır. Ethem in utancından yüzü kızarmıştı. Böyle bir cevap beklemiyordu, ne diyeceğini şaşırmıştı. - Hayır Hocam, benim olmayan bir şeyi almam mümkün değil. Şaban Bey in beklediği cevap buydu. Vermiş oldukları eğitim ve ahlakta bunu gerektiriyordu. Çok memnun olmuş, gözlerinin içi gülüyordu. - Aferin güzel ve dürüst evladım, seni tebrik ediyorum. Bu emaneti mutlaka sahibine ulaştıracağım, için rahat olsun. Hadi şimdi dersine gir. Ethem, yapmış olduğu bu güzel davranışın manevi mükafatını almıştı. Okulun en değerli insanlarından biri olan Şaban Bey in, iltifatı onun için her şeydi. Ethem derse girerken sevinçliydi. Bu yaptığı davranışın duyulmasını da istemiyordu. Ona göre bu tür şeyler normal bir davranıştı. Şaban Bey, bu davranışı müdür bey ve öğretmen arkadaşlarıyla paylaşınca bir kısım öğretmenlerin gözleri dolmuştu. CEMALETTİN YAZICI

17 FUTBOLUN SİHRİ O gün yine akşamın nasıl olduğunu fark etmemişlerdi. Hepsi kan ter içerisinde kalmışlardı. Mahallenin üç afacanı okuldan çıktıktan sonra yolları üzerinde bulunan oyun sahası bütün vakitlerini alırdı. Akşam karanlık olmaya başladığında biraz korku birazda telaş içerisinde hızlı bir şekilde evin yolunu tutarlardı. Eve vardıklarında ailelerinden mutlaka ikaz almalarına rağmen bu davranışlarını terk edemiyorlardı. Bu üçlünün arasına aynı mahalleye yeni taşınan Metin de katılmıştı. Havaların yavaş yavaş soğuması, oyundan ayrılamayanlar için okula adapte olabilmek için iyi bir fırsattı. Sınıfında ve dışarıdaki arkadaşlarıyla uyum problemi olan Metin i annesi bu konuda sıkça ikaz ederdi. Onun en büyük problemi verdiği sözde duramamasıydı. O, yapı itibarıyla prensipli bir insan değildi. Kafasına göre hareket etmeyi sever, verdiği sözü çok kısa zamanda unuturdu. Hatırladığı veya hatırlatıldığı zaman boş ver diyerek geçiştirirdi. Bu davranışından dolayı bütün arkadaşlarını kaybetmişti. Kiminle beraber olmak istese, yüz çevirirlerdi. Taşındıkları mahallede Zeki, Çetin ve Ali yle ilk başta iyi ilişkiler kurmasına rağmen, zamanla bunu koruyamamıştı. Metin in en önemli özelliklerinden biride aşırı derecede menfaatperest olmasıydı. Kimden daha çok yararlanabilecekse hemen oraya dönerdi. Bu özelliğini keşfeden bu üç arkadaş Metin den yüz çevirmişlerdi. Bu durumun kendisi de farkında olmuş olacak ki, onların yüzüne bakamıyordu. Bu üç arkadaş Metin e iyi bir ders verilmesi lazım geldiği kanaatine varmışlardı. Ne yapmalıydılar ki, hatasını anlamasına yardımcı olmalıydılar? Maksatları onun hoş olmayan bu davranışını göstermekti. Verdiği saate uymamayı huy haline getiren Metin e bu yolla ders vermenin daha uygun olacağı kanaatine varmışlardı. Hepsi aynı okulda olduklarından dolayı geliş, gidişleri aynı saatteydi. Günlerden cumaydı. Okul çıkışı futbol oynamak için sözleşmişlerdi. Buluşma saatini de on altı olarak kararlaştırmışlardı. Dakikası dakikasına sözleştikleri yerde buluşan üç arkadaş aradan geçen yarım saate rağmen Metin gelememişti. Bir müddet sonra çantasıyla salına salına geliyordu. Zeki, Çetin ve Ali onun tarafına bile bakmamışlardı. Sanki gelen Metin değil de yabancı birisiydi. Bir taraftan eşofmanlarını giyerken kimse tarafına bile bakmamıştı. Oyuna katılmasıyla alakalı teklif alamayınca fena halde bozulmuştu. Bunu ifade etmeden içi rahat değildi. Arkadaşlarına: - Ben hangi taraftan oynayacağım, kaç dakikadır bekliyorum hiç biriniz tarafıma bile bakmadınız. Lafı gevelemeden söylemeyi seven Çetin ders vermenin en uygun zamanı olduğuna kanaat getirerek: - Biz seni yarım saatten fazla aramızda göremedik, sözleştiğimiz saati galiba unuttun. Farkında olmadan saate gözleri kayan Metin kırk dakika gibi uzun bir saatin geçtiğini görünce yüzü kızarmıştı. - Haklısınız buraya geliş saatini ayarlamadım, hepinizden özür dilerim. Bu sefer Ali söze karıştı: - Arkadaşım kaç aydır seninle beraberiz sözleştiğimiz hiçbir vakte uymadın. Aramızda karar aldık; vermiş olduğu sözü yerine getirmeyen kim olursa olsun onunla irtibatımızı keseceğiz. Bu kadar açık ve net ikaz ilk defa yapılmıştı. Annesi ve babasının uyarılarını hiçe sayan bir kulağından girip diğerinden çıkan Metin arkadaşlarının kendisini dışlamasından çok korkmuştu. Arkadaşları bu hareketlerinde çok haklıydılar, her hangi bir şey demeden evin yolunu tutmuştu. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Evin penceresinden oğlunun gelişini gören Zehra Hanım, bu gelişin hiçte normal bir geliş olmadığını anlamada gecikmemişti. Evin kapılarını sertçe açıp kapayan Metin hiç kimseye uğramadan odasına geçmişti. Öyle dolmuştu ki, hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Annesi içeriye girmek ve oğlunun durumunu sormak için bir miktar zamanın geçmesinin uygun olduğunu düşünerek

18 bir zaman sonra içeriye girmişti. Anne şefkatiyle başını okşadıktan sonra gözlerinin yaşını silerek: - Oğlum niye ağlıyorsun? Seni üzen bir şey mi oldu? - Evet anneciğim, arkadaşlar beni top oynamak için aralarına almadılar. - Neden almadıklarını söylediler mi? Bu arada Metin susmuştu, annesine bir şey söylemek istemiyordu. Annesi ısrar edince; - Verdiğim saate uymadığım ve zamanında gidilecek yere gitmediğim için arkadaşlar beni oyuna almadılar. Annesi, oğlunu şefkatle bağrına bastıktan sonra; - Yavrum seni devamlı ikaz ettiğim halde dikkate almadın. Verdiğin sözlere uymadın, ara sıra bizi de üzdüğün oluyor. Yapacağın tek şey; bu davranışın iyi olmadığını kabul edip arkadaşlarından bir daha yapmamak üzere özür dilemendir. Metin bir taraftan iç çekiyor bir taraftan da çeşitli düşüncelere dalıyordu. Bundan anlaşılıyordu ki, şimdiye kadar yapmış olduğu davranışlar çok kötü davranıştı. İlk özür dileyeceği kişi annesiydi: - Anneciğim şimdiye kadar seni üzdüysem özür dileyerek affetmeni istiyorum. Babamı ve kardeşlerimi de üzdüğümün farkındayım. Şimdi ilk yapacağım ilk iş gidip arkadaşlarımdan özür dilemek olacaktır. Metin bundan sonra bu tür davranışları terk etmişti. Bazen yaptığı şey aklına geldikçe böyle davranışları nasıl yaptığına bir türlü inanamıyordu. Arkadaşlarının vermiş olduğu dersi hatırladıkça onlara teşekkür ediyordu. Bundan sonra bu dört arkadaş çok güzel günler geçirmişlerdi. CEMALETTİN YAZICI

19 GEÇ OLMADAN Her zaman olduğu gibi yine erkenden kalkmışlardı. Uykunun vermiş olduğu mahmurluğu üzerinden atabilmek için, ilk yaptığı şey lavaboya koşmaktı. Ailesinden almış olduğu terbiyenin gereği olarak sabah ilk kalktıklarında elini, yüzünü sabunla yıkamaktı. Suat ve kardeşi Hatice anne ve babalarına günaydın, iyi sabahlar demek için adeta yarışırlardı. Kim önce söylerse o gün en mutlu insan O, olurdu. Hatice ve Suat ın arasında fazla yaş farkı olmadığından dolayı sanki ikiz gibiydiler. İlk defa görenler Hatice nin abisinden iki yaş küçük olduğunu anlamaları mümkün değildi. Yaşlarının uyumu gibi kendileri de uyum içerisindeydiler. Bazen farkında olmadan aralarında ufak tefek tatsızlıklar olduğu da olurdu. Bunlar çok büyütülecek şeyler değildi. Ara sıra oyunlarının dozajını ayarlayamadıkları da olurdu. Yine bir gün şakalaşmanın ölçüsü kaçmış odalarındaki eşyaların yerleri neredeyse tamamı değişmişti. O kadar oyuna dalmışlardı ki annelerinin odanın kapısını açarak seslenmesini bile duymamışlardı. İkisi de kan ter içerisinde kalmışlardı. Bir birlerine yastık fırlatmalar belkide ayların vermiş olduğu sıkıntı ve yorgunluğun atılması için iyi bir fırsattı. Çok yoğun bir dönem geçirmişlerdi, zihni ve fikri yorgunlukları fazlaydı. Bir zaman sonra annesinin geldiğini fark eden Hatice nin eli ayağına dolaşmıştı. Nuriye Hanım çok anlayışlı bir kadındı, çocuklarının bu davranışını görmezlikten gelip, hemen mutfağa geçmişti. Hatice ve Suat annelerine böyle bir pozisyonla yakalandıklarında öyle üzülmüşlerdi ki, günlerce içlerinden çıkmamıştı. Yaptıkları davranış çok uygun bir davranış olmadığını bildiklerinden annelerinden hemen özür dilemişlerdi. Anne babalarına karşı çok nazik davranan, onların kalplerinin kırılmaması için ellerinden gelen gayreti gösteriyorlardı. Aralarında şöyle bir karara varmışlardı; anne ve babamıza kim daha çok iyilik yapacak onların gönüllerini hoş etme konusunda yarışa giren bu iki kardeş, komşularının da en gözde insanları olmuşlardı. Herkes çocuklarına bu iki sevimli kardeşi örnek gösteriyorlardı. Seneler geçmiş Suat ve Hatice üniversiteye başlamışlardı. Babası Abdullah Bey, yaşlanmış ve bunun tesiriyle olacak ki sık sık hastane kapılarını aşındırmaya başlamıştı. Bakıma görüme ihtiyacı vardı.nuriye Hanım da kocasıyla fazla ilgilenemiyordu. O da yaşlanmıştı; eli ayağı fazla tutmuyordu. İş Suat ile Hatice ye düşmüştü. Her zaman yaptıkları gibi anne ve babasının yanında biri olmazsa diğeri mutlaka bulunurdu. Hizmetlerini içlerinden gele gele yapar, bundan da mutluluk duyarlardı. Abdullah Bey, hastanede yatarken Suat her okul dönüşü onu ziyaret ederdi. Bir gün arkadaşı Sacid le beraber ziyarete gelmişlerdi. Sacid, Suat ın babasına karşı saygısı, hürmeti ve hizmetini görünce inanamamıştı. Bu duygusunu paylaşmak istedi, biraz da bu davranışının temelini merak ediyordu. Hastaneden çıktıktan sonra vakit kaybetmeden Suat a sordu; - Siz babanızla her zaman bu kadar ilgilenir misiniz? - Evet, niçin ilgilenmeyeyim ki? - Bu zamanda anne-babaya bu kadar saygı gösteren birine ilk defa rastlıyorum. Doğrusunu istersen ben bile bu konuda eksiğim. Çok merak ettim bu davranış ve saygıyı nasıl kazandın? Suat kendisine iş düştüğünü, arkadaşının bu konuda samimi itirafını iyi değerlendirmesi gerektiğini düşündü. Herkes yanlışını kolaylıkla kabul etmiyordu. Çoğu insan, kendisinin haklı olduğunu düşünerek hareket ettiğinden,hatalı davranışlarını pek düzeltemiyorlar. Bir müddet zihninde bir plan yaptıktan sonra; - Her şeyden önce seni tebrik ediyorum. İnsanın hatasını görüp,bunu düzeltmeye çalışması büyük bir erdemliliktir. Bu iltifat Sacid i daha da iştiyaklı hale getirmişti. Şimdi daha fazla öğrenme merakı uyanmıştı. Zaten Suat ın hal ve hareketleri okulunda da herkes tarafından takdir edilirdi. Anne ve babasına bu kadar saygılı davranacağını tahmin etmemişti. Sacid bu güzel davranışlara hayran kalarak, arkadaşının bu özelliklerden faydalanmak ve yıllardır ana

20 babasını üzmenin vermiş olduğu sıkıntıyı üzerinden atmak istiyordu. Ne kadar çok oflamalar, puflamalar yapmıştı ana babasına. Doğrusu Suat ın babasına olan saygısını görünce, ana babasına saygısızlık ettiğini anlamıştı. - Suat bende ciddi manada suçluluk psikolojisi oluşmaya başladı. - Neden böyle bir duyguya kapıldın? - Bunun en büyük sebebi; onların fikirlerine saygı duymadığım gibi, işime gelmeyen isteklerini de geri çevirdim. Suat işi yokuşa sürmek istemiyordu. Arkadaşına yardımcı olmalıydı, ona çeşitli sorular sorarak bir noktaya getirmek istiyordu. - Annen baban hayattalar mı? - Evet. - O halde işin çok kolay, yapacağın tek şey; yapmış olduğun olumsuz davranışlarından dolayı onlardan özür dilemendir. - Sizi anlıyorum ama kabul ederler mi? Ben şimdiye kadar onları çok kırdım. - Ben inanıyorum ki, hiçbir anne baba çocuklarının kötülüğünü istemez. Her insanın gönlünün rahatça alınacağı bir yönü vardır. O yolu denemeniz sizin lehinize olur. Sacid geçmişe doğru kısa bir seyahat yapmıştı. Sorular arka arkaya geliyordu. Belliydi ki, yapmış olduğu hatalardan dolayı, vicdanen çok rahatsızdı. Zaman zaman ana babasının bedduasını da almıştı. Sacid i rahatsız edende buydu. Soruların cevaplarını açık bir şekilde almak isteyen Sacid; - Yani özür dilesem beni affederler ve tertemiz olurum. Suat başını evet manasına sallayarak; - Hiç vakit kaybetmemelisin. Bunun üzerine yeni sorular sorma ihtiyacı hissetmişti. - Suatçığım, esas merak ettiğim konu şudur ki; ana babana bu kadar hassas saygı ve hürmeti nasıl kazandın? - Her şeyden önce şunu ifade etmeliyim ki, başta ana babamızın bizim yetişmemizde çok büyük emekleri var. Bu davranışın temelinde ise, inandığımız değerler var. Allah kuranda; Sizi küçükken büyütüp yetiştiren ana babanıza öf bile demeyin, onlara güzel davranın... Peygamberimiz (SAV) de bir çok sözünde ana babaya iyi davranılması, onların gönüllerinin hoş edilmesi, özellikle el ve ayaktan düştükten sonra yardımda bulunma konusunda kusur edilmemesi tavsiye edilmektedir. Belki kelimesi kelimesine söyleyemediğim bu ilahi emirleri ailem bize çok güzel bir şekilde öğrettiler. - O halde benim her hangi bir suçum yok. Onlar bana ana babaya itaat etmenin inancımızın gereği olduğunu anlatmadılar. Suat bu tür bir yaklaşımla Sacid kendisini suçsuz hale getirmek istediğini anlamıştı. Onun aklına ve gönlüne hitap edebilmeliydi. - Onların öğretmemeleri, senin onlara karşı saygıda kusur etmeni gerektirmemeli. Hele bir düşünsene her türlü ihtiyacını karşılayan, gece sabahlara kadar uykularını terk eden, en ufak bir probleminde seninle dertlenen insanlara saygı duymamak olur mu? Bunları aklımızla bile anlayabiliriz. - Doğrusu haklısın, hiç vakit kaybetmeden gidip onların gönüllerini almalıyım. Onlara ne kadar haksızlık ettiğimi şimdi daha iyi anlıyorum. Bana bu konuda ışık tuttuğundan dolayı çok teşekkür ediyorum. Mutlaka ailem seninle tanışmak isteyecektir. - Estağfurullah, bunları anlatmam hem arkadaşlık hem de insani görev olarak kabul ediyorum, ailene hürmet ve saygılarımı ilet. - Suatçığım inan sana minnettarım, duygularımı ifade temekten gerçekten acizim. Çok teşekkür ediyorum yakında görüşmek üzere hoşça kal.

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) İmtiyaz Sahibi Adına Ramazan BALCI Okul Müdürü Fatma BAŞA ( Özel Eğitim Öğretmeni ) Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI ( Görsel Sanatlar Öğretmeni

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή: ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: Γ ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011

Detaylı

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları RAPUNZEL Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki

Detaylı

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ ADALET ve CESARET ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 24 3 Sertifika no: 14452 Uğurböceği

Detaylı

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir? ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.

Detaylı

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67) KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına.

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına. Z NESLİ VE TORUNUM EZGİ! Değerli Okur! Bu köşe yazısı; Ülkemizde nüfusun üçte birini oluşturan geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklar(ımız) la ilgili neler yapıyoruz? Çocuklarımız bu zorlu yaşam yolculuklarında

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

Ö ğ renci Gö zü yle. Van Depremi. Zeynep Kalem Mehmet Faruk Bedir M.Enes Aydoğdu

Ö ğ renci Gö zü yle. Van Depremi. Zeynep Kalem Mehmet Faruk Bedir M.Enes Aydoğdu Ö ğ renci Gö zü yle Van Depremi Zeynep Kalem Mehmet Faruk Bedir M.Enes Aydoğdu Son yılların ülkemiz için en büyük afetlerinden biri 23.10.2011 de Van Erciş te 7.2 şiddetinde bir deprem olarak yaşandı.

Detaylı

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir. SIFATLAR 1.NİTELEME SIFATLARI 2.BELİRTME SIFATLARI a)işaret Sıfatları b)sayı Sıfatları * Asıl Sayı Sıfatları *Sıra Sayı Sıfatları *Üleştirme Sayı Sıfatları *Kesir Sayı Sıfatları c)belgisizsıfatlar d)soru

Detaylı

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi daha çok sevdiğimiz bir dağ köyünde doğup büyüdüm. Uzak

Detaylı

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir? 1. SINIF OKULA YARDIMCI VE SINAVLARA HAZIRLIK A TEMASI: OKUL HEYECANIM TEST-1 1. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir? A) Okula gitmemiz

Detaylı

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber Beykoz Yerel Basını: "Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ" Tüm Ülkede kutlanan Öğretmenler Günü Beykoz'da da coşkuyla kutlanırken, bu özel günde öğretmenlerimiz için çeşitli etkinlikler ve ziyaretler

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK Ceylan Işık, Hacettepe Türkçe Öğretmenliği Biliyor musunuz, ben bir çocuğun kalbine dokundum? Hatta bir değil birçok çocuğun kalbine dokundum. Onların sadece ellerine, yüzlerine

Detaylı

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ŞİİRLER 10 Kasım geldi işte Üzgünüz biz milletçe Atatürk! ü anarız O bizim kalbimizde 10 Kasım geldi işte Koşarız Anıtkabir e Atatürk ü anarız

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ BU AY HANGİ KAVRAMLARI ÖĞRENECEĞİZ? Hızlı-Yavaş Ön-Arka Sağ- Sol BEYİN FIRTINASI YAPALIM Büyüdüğünde hangi mesleği seçeceksin ve nasıl bir yerde yaşayacaksın? Bir gemi olsaydın nerelere giderdin? Neler

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim on günlerde mevsimsel geçiş döneminin verdiği miskinlikle aklıma yazılabilecek bir yazı gelmiyordu. Bugün kardio antrenmanımı yaparken,aklıma sevgili olmamak için yapman gerekenler adlı yazım geldi. Bende

Detaylı

Elvan & Emrah PEKŞEN

Elvan & Emrah PEKŞEN Bu hafta için 5 güne 5 değerlendirme hazırlıyoruz. İlk üçünü paylaşıyoruz. 2 Tanesi de çarşamba sitemizde! Puanlama Aşağıda... 1. Sınav Test Soruları 5 puan 6x5=30 Harf,hece tablo 1 puan 45x1=45 Sayı okuma

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

Üç nesil Anneler Günü

Üç nesil Anneler Günü Üç nesil Anneler Günü Mayıs 10, 2015-11:45:00 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hotar, siyasete başladığında 1,5 yaşında olan ve adeta "parti içinde büyüyen" 15 yaşındaki kızı Ayşe ve her zaman kendisine

Detaylı

OYUNCAK AYI. Aysel çok mutluydu. Çünkü bugün doğum. Annesi Elvan a oyuncak bir ayı aldı. Elvan. günüydü. Babası Aysel e hediye aldı.

OYUNCAK AYI. Aysel çok mutluydu. Çünkü bugün doğum. Annesi Elvan a oyuncak bir ayı aldı. Elvan. günüydü. Babası Aysel e hediye aldı. OKUMA ANLAMA ÇALIŞMASI 1 OYUNCAK AYI Annesi Elvan a oyuncak bir ayı aldı. Elvan ayının adını Yumoş koydu. Halasına oturmaya giderken Yumoş uda götürdü. Halasının kızı Songül ile birlikte oynadılar. Sorular:

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

kural tanımayan cafer Adı-Soyadı:...

kural tanımayan cafer Adı-Soyadı:... ilkok Adı-Soyadı:... kural tanımayan cafer Cafer evden çıkmayı pek sevmeyen, gürültücü ve hareketli bir çocuktu. Annesini ve babasını sürekli üzüyordu. Kardeşi Elif ile durmadan kavga ediyorlardı. Elif'in

Detaylı

İnanıyorum ki biraz daha gayret ederek planlı ve düzenli bir çalışmayla çok daha başarılı olacaksın

İnanıyorum ki biraz daha gayret ederek planlı ve düzenli bir çalışmayla çok daha başarılı olacaksın 4. sınıf öğretmenlerinin karne görüşleri şu şekildedir: Sevgili Nehir Nur, Bal arısı gibi çalışkan ve üretken bir öğrencisin güzel kızım. Aldığın her görevi başarıyla ve ciddiyetle yerine getirdin. Her

Detaylı

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

OYUNCAK AYI. ayının adını Yumoş koydu. Halasına oturmaya. giderken Yumoş uda götürdü. Halasının kızı. Sorular: 1- Annesi Elvan a hangi hediyeyi aldı?

OYUNCAK AYI. ayının adını Yumoş koydu. Halasına oturmaya. giderken Yumoş uda götürdü. Halasının kızı. Sorular: 1- Annesi Elvan a hangi hediyeyi aldı? OKUMA ANLAMA ÇALIŞMASI 1 OYUNCAK AYI Annesi Elvan a oyuncak bir ayı aldı. Elvan ayının adını Yumoş koydu. Halasına oturmaya giderken Yumoş uda götürdü. Halasının kızı Songül ile birlikte oynadılar. Sorular:

Detaylı

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire annesi öldüğü zaman çok üzüldü. Simbegwire ın babası, kızıyla ilgilenmek için elinden gelenin en iyisini yaptı.

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 169 VEFA VE CÖMERTLİK ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 15 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda

Detaylı

AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ

AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ VG&O 0-3 A.A. Vermulst, G. Kroes, R.E. De Meyer & J.W. Veerman AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ 0 İLA 3 YAŞ ARASINDAKİ ÇOCUKLARIN ANNE-BABALARINA YÖNELİKTİR GENCIN ADI: TEDAVI ŞEKLI: DOLDURMA TARIHI:

Detaylı

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz ÜNİTE 4 Şimdiki Zamanın Rivayeti Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz Siz gid-iyor-muş-sunuz

Detaylı

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu? AĞIR ÇANTA Fatma o sabah evden çok zor çıktı. Akşam geç yatınca sabah kalkması zor oldu. Daha kahvaltısını yapamadan çıkmak zorunda kaldı evden. Okula geç kalacaktı yoksa. Okul yolunda çantasını taşımakta

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni 2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI Hazırlayan İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni 1 Saçları hangisi tarar? o A) Bıçak o B) Tarak o C) Eldiven o D) Makas 2 Hangisi okul eşyası değil?

Detaylı

Turkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım.

Turkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım. Meraba, Ben Asena Ünğan. 19 yaşındayım. 1-22 Eylül 2016 tarihinde Güney Kore'de, Incheon, Seoul,Jeonju,Gyeonju ve Busan da bulundum. Güney Kore topraklarına sevdam 9 yaşında iken, Taekwondo ile başladı.

Detaylı

Hırkatepe Köyü-Beypazarı (30 Kasım 2008) Yazan ve fotoğraflayan: Hüseyin Sarı

Hırkatepe Köyü-Beypazarı (30 Kasım 2008) Yazan ve fotoğraflayan: Hüseyin Sarı Hırkatepe Köyü-Beypazarı (30 Kasım 2008) Yazan ve fotoğraflayan: Hüseyin Sarı 30 Kasım 2008 Pazar günü, Ahmet Bozkurt un öncülüğünde Fotoğraf Sanatı Kurumu nun organize ettiği Beypazarı Köyleri fotoğraf

Detaylı

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer Edwina Howard Çeviri Elif Dinçer 4 Bölüm Bir Herkes aynı şeyi söyler: Jeremy türünün tek örneğidir. Herkes böyle söyler işte. Şey, öğretmenimiz Bay Buttsworth dışında herkes. Ona göre Jeremy başına bela

Detaylı

ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM

ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM Bu zamana kadarki okul hayatım boyunca birçok öğretmenim oldu. Şu an düşündüğüm zaman, aslında her birinden bir şeyler öğrendiğimi ve her birinin hayatımın şekillenmesinde azımsanmayacak

Detaylı

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!.. BABAN GELİRSE ÇAĞIR BENİ OĞUL.. Çanakkale destanının 99. yıl dönümünü yaşadığımız günlere saatler kala yine bir Çanakkale k ahramanının hikayesiyle karşınızdayım.. Değerli okuyucular; Hak için, Hakikat

Detaylı

Okul Başarısı Anne Babalardan Dualar İster (2) Perşembe, 06 Aralık :11. Dualar Beddualar

Okul Başarısı Anne Babalardan Dualar İster (2) Perşembe, 06 Aralık :11. Dualar Beddualar Dualar Beddualar Çocuklara gösterilen sevgi, dua ile birlikte beden diliyle de gösterilmesi onların okul başarısını artıracaktır. Çocuklar okula giderken sarılarak ve dua ile yollanmalıdır. Bu, çocukların

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın! Kendini Tanıma Testi Bu testi yapın, kendinizi tanıyın! İnsanlar sizin hakkınızda sandığınızdan farklı izlenimlere sahip olabilir. Gerçekten nasıl algılandığınızı siz de bilmek istemez misiniz? Bu teste

Detaylı

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamını sağlayan kelime sıfat değildir? A) Kaç liralık fatura kesilecek? B) Oraya gidip de ne iş yapacaksın? C) Ne kadar güzel konuşuyor

Detaylı

ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret

ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret (ZİL ÜSTÜSTE ÇALAR) Fehiman:Kimooo? Güzin:Benim abla. (KAPI AÇILIR) (Heyecanlı)Müjdemi ver müjdemi ver. Fehiman:(Heyecanlı)Mektup,mektup

Detaylı

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR?

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR? KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR? Kişisel gelişim, insanın gelişimi merak etmesi, yeni insanlar tanıması, gazetede güzel yazı yazan veya kitap yazmış insanları merak ederek onları tanımak, sadece yazılarından

Detaylı

HAYAT BİLGİSİ. Bulutların her birinde özellikler yazmaktadır. İyi bir arkadaşta bulunması gereken özelliklerin olduğu bulutları boyayın.

HAYAT BİLGİSİ. Bulutların her birinde özellikler yazmaktadır. İyi bir arkadaşta bulunması gereken özelliklerin olduğu bulutları boyayın. Adı Soy: 28/09/2012 HAYAT BİLGİSİ Bulutların her birinde özellikler yazmaktr İyi bir arkadaşta bulunması gereken özelliklerin olduğu bulutları boyayın samimi bencil nazik çalışkan yalancı dürüst Cana yakın

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar. Edatlar (ilgeçler) Tek başına bir anlam taşımayan, ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar

Detaylı

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN MUTLU HAFTALAR Emrah&Elvan PEKŞEN ilkok BÜYÜK HARFLERIN KULLANIMI Emir Defne Özel isimlerin ilk harfleri büyük yazılır. Cesur Yumak Nevşehir Japon Azerbaycan Ağrı Dağı Anıtkabir Cümleler her zaman büyük

Detaylı

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN MUTLU HAFTALAR Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok BÜYÜK HARFLERIN KULLANIMI Emir Defne Özel isimlerin ilk harfleri

Detaylı

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken Engin Deniz İpek 21301292 Üniversite Üzerine Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken formüllerden ya da analitik zekayı çalıştırma bahanesiyle öğrencilerin önüne

Detaylı

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi 6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi Kahramanmaraş ın Ekinözü İlçesine bağlı Alişar Köyünde 54 Yaşındaki Mehmet Göyün 6 Çocuğu ile birlikte tek göz kerpiç odanın içinde verdiği yaşam Mücadelesi yürekleri

Detaylı

3. Sınıf Noktalama İşaretleri

3. Sınıf Noktalama İşaretleri Gel ne olursan ol. Mevlana nın asıl adı Muhammed Celâleddin dir. Yine gel. Mevlana, bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan yöresinin Belh şehrinde bin iki yüz yedi tarihinde doğmuştur.

Detaylı

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse Gösterdim Gördü anlamına gelmez Söyledim Duydu anlamına gelmez Duydu Doğru anladı anlamına gelmez Anladı Hak verdi anlamına gelmez Hak verdi İnandı anlamına gelmez İnandı Uyguladı anlamına gelmez Uyguladı

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 162 DÜRÜSTLÜK VE DOĞRULUK ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 99 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın

Detaylı

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce ÖDEV- 3 ADI SOYADI:.. HAYAT BİLGİSİ Tırnaklar, el ve ayak parmaklarının ucunda bulunur. Tırnaklar sürekli uzar. Uzayan tırnakların arasına kir ve mikroplar girer. Bu yüzden belli aralıklarla tırnaklar

Detaylı

Bir gün insan virgülü kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti. Bir başka gün ise ünlem işaretini kaybetti. Alçak

Detaylı

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ 2011-2012 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: 1 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

22.05.2014 Perşembe İzmir Gündemi

22.05.2014 Perşembe İzmir Gündemi 22.05.2014 Perşembe İzmir Gündemi GÜNAH KEÇİSİ BULUNDU! Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tancan Uysal, Soma daki kömür faciası hakkında çok tartışılacak bir yazı kaleme aldı.

Detaylı

GİZEMLİ KUTULAR PROGRAMI ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

GİZEMLİ KUTULAR PROGRAMI ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ GİZEMLİ KUTULAR PROGRAMI ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ 19.12.2012 Ben de bilim insanı olmak istiyorum çünkü pes etmem! (7. Sınıf Aklımda bilim insanlarının da hep doğruyu tam olarak bilemeyecekleri kaldı. Bilim insanlarının

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü Henry Winker İllüstrasyonlar: Scott Garrett Çeviri: Bengü Ayfer 4 GİRİŞ Bu sendeki kitaplar Dyslexie adındaki yazı fontu kullanılarak tasarlandı. Kendi de bir disleksik

Detaylı

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan Karganın Rengi Siyah! Siyah mı? Evet Emre, siyah. Kara değil mi? Ha kara, ha siyah Cenk, bence kara ile siyah arasında fark var. Arkadaşım Cenk le hâlâ aynı şeyi, kargaların rengini tartışıyoruz. Galiba

Detaylı

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN 2011 PAZARTESĐ SAAT- 07:42 Sahne - 1 OTOBÜS DURAĞI Otobüs durağında bekleyen birkaç kişi ve elinde defter, kitap olan genç bir üniversite öğrencisi göze çarpar. Otobüs gelir

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti Ekim 01, 2016-1:20:00 Başbakan Binali Yıldırım, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü dolayısıyla Seyranbağları Huzurevi

Detaylı

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ Bu ayki yaşayan değerimiz Sevgi.

Detaylı

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ BAHARA MERHABA Toprağın ve suyun güneşle buluştuğu, doğanın canlandığı, aydınlık ve sıcak günlere kavuştuğumuz güzel bahar aylarına merhaba dedik. Baharın verdiği canlılık ve heyecanla eğitim- öğretim

Detaylı

KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI ZIT KAVRAMLAR DUYU KAVRAMLARI. Geometrik Şekil. Yön Mekanda Konum BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR.

KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI ZIT KAVRAMLAR DUYU KAVRAMLARI. Geometrik Şekil. Yön Mekanda Konum BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR. KAVRAMLAR RENK KAVRAMI Mor-Turuncu-Yeşil SAYI KAVRAMI 0 ZIT KAVRAMLAR Taze-Bayat,Aynı-Farklı,Doğru-Yanlış,Kirli-Temiz DUYU KAVRAMLARI Kokulu-kokusuz,Islak-Kuru Geometrik Şekil Daire-Üçgen-Dikdörtgen-Elips

Detaylı

xxxxxxx ÖĞRENME RİSK FAKTÖRLERİ RAPORU

xxxxxxx ÖĞRENME RİSK FAKTÖRLERİ RAPORU xxxxxxx ÖĞRENME RİSK FAKTÖRLERİ RAPORU Test, Yrd. Doç. Dr. Oktay Aydın tarafından geliştirilmiştir. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz. OKUL EV VE AİLE KİŞİSEL ÖĞRENME

Detaylı

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN .com Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok benim kahraman dedem Kelimeleri zıt

Detaylı

Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri

Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri Sohbetler *Kendimi tanıyorum (İlgi ve yeteneklerim, hoşlandıklarım, hoşlanmadıklarım) *Arkadaşlarımı tanıyorum *Okulumu tanıyorum

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Mayıs 2010 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Mayıs 2010 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙ ΕΙΑΣ, ΙΑ ΒΙΟΥ ΜΑΘΗΣΗΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Eğitim, Hayatboyu Öğrenme ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri

Detaylı

Ekteki yaziyi okudugunuzda "ne yapalim onlar da o kadar dogurmasalardi" mi? diyeceksiniz... yoksa, yoksa...

Ekteki yaziyi okudugunuzda ne yapalim onlar da o kadar dogurmasalardi mi? diyeceksiniz... yoksa, yoksa... Bu aksamki konugumuz bir ogretmenimiz, sevgili Ceyhun Ogretmen... (Ogretmenlerimizin yazacaklarina acik oldugumuzu belirtmek isteriz... Sevgili Hocamiz resimleriyle, hatta pdf haliyle yolladigi icin ayrica

Detaylı

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktin soğuk geciktim kış geciktiniz kış mevsiminde uç, sınır, son, limit bulunuyor/bulunur

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 7 TUVALET EĞİTİMİNİN HANDİKAPLARI TUVALET İLETİŞİMİ N 1K (UYGULAMALI TUVALET İLETİŞİMİ)... 29

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 7 TUVALET EĞİTİMİNİN HANDİKAPLARI TUVALET İLETİŞİMİ N 1K (UYGULAMALI TUVALET İLETİŞİMİ)... 29 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 7 TUVALET EĞİTİMİNİN HANDİKAPLARI... 11 Freud Gerçeği...13 Brazelton ve Erken Tuvalet Eğitimi...15 Boşaltım Sistemi Fizyolojisi...18 Tuvalet Eğitimine Alternatif...20 TUVALET İLETİŞİMİ...

Detaylı

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

&[1Ô A w - ' ,,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ .... CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΜΑΘΗΜΑ: ΤΟΥΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: B ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ:

Detaylı

ŞEKİL KAVRAMI TEMA ÇALIŞMALARIMIZ KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI SES KAVRAMI ÖZEL BİLGİ İLKÖĞRETİM OKULU ANASINIFI

ŞEKİL KAVRAMI TEMA ÇALIŞMALARIMIZ KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI SES KAVRAMI ÖZEL BİLGİ İLKÖĞRETİM OKULU ANASINIFI ÖZEL BİLGİ İLKÖĞRETİM OKULU ANASINIFI 1 31 MART TEMA ÇALIŞMALARIMIZ Merakla ve sabırsızlıkla ilkbaharı bekliyoruz..gelir umuduyla.. Bu ay temamız İlkbahar.. Kışı gördük, iliklerimize kadar yaşadık aylardır..

Detaylı