AKP ve yardakçıları gaza mı yoksa frene mi

Transkript

1 BURSA İŞÇİ BÜLTENİ İşçi Bülteni Özel Sayı Ekim 2012 Zamlar geri çekilsin, ücretler arttırılsın! AKP ve yardakçıları gaza mı yoksa frene mi bassak tartışmasını bir sonuca bağladılar. Sonuç olarak yıllardır ne yaptılarsa onu yaptılar. Bir kez daha iğneden ipliğe her şeye zam yaptılar. Önce akaryakıt, otomobil, alkollü içkiler gibi ürünlere uygulanan vergiler arttırıldı. Ardından da doğalgaz ve elektriğe yüzde 10 ları bulan zam yapıldı. Akaryakıt, doğalgaz ve elektriğe yapılan bu zamlar ekmekten ulaşıma kadar otomatikman birçok ürünün fiyatlarının artması anlamına geliyor. Bu bir soygundur. AKP hükümeti böylelikle bütçe açığının faturasını emekçi halka kesmiştir. Emekçi halkın cebindeki son kuruşa da göz dikmiştir. Peki bu soygunla elde ettikleri kaynakları ne yapacaklar? Bugüne kadar ne yaptılarsa onu yapacaklar. Çeşitli adlar altında ceplerine indirecekler. Teşvik adı adında kapitalist asalakların kasalarına akıtacaklar. Zaten bu aynı günlerde böyle bir teşvik paketi de açıklanmış durumda. Ortadoğu da emperyalistlere taşeronluk yapmak için girdikleri maceralar için kullanacaklar. Yani Suriye ye müdahalede kullanılan paralı askerleri beslemek, onlara silah almak için kullanacaklar Kısacası emekçiyi soyup bir avuç asalağa dağıtacaklar. Bu milyonlarca işçi ve emekçinin sefaletinin artması demektir. Öyle ya asgari ücrete yapılan zamlar ortada. İşçi ücretleri yerinde sayıyor. Milyonlarca işçi de ekmeğinden, giyeceğinden, çocuğunun mamasından kısıyor. Daha az otobüse binip daha çok yürüyor. Kışın soğuğunda doğalgazı kapatıp yorganın altına giriyor Bu son zamlarla daha beterinden bir yaşam bizleri bekliyor. Bu soyguna yeter demeliyiz. Yapılan zamlar meşru değildir, kabul etmemeliyiz. Zamların geri çekilmesi için mücadele etmeliyiz. Kuşa dönen ücretlerimizin insanca yaşamaya yeten seviyeye çıkarılması için meydanlara çıkmalı, kavgaya atılmalıyız. Doğalgaza bir yılda yüzde 50 zam! Ekim 2011 de doğalgaz fiyatlarına konutlarda yüzde ile yüzde arasında, elektrik fiyatlarında ise 9.07 oranında zam yapılmıştı. Nisan 2012 de ise ilk zammı da aşan bir biçimde doğalgaza yüzde 18.72, elektriğe yüzde 9.26 oranında zam yapıldı. 1 Ekim 2012 den itibaren geçerli olacak son zamlarla birlikte 1 yıl içinde üçüncü kez zam yapılmış oldu. Böylece bir yıllık zam oranı doğalgazda yüzde 49, elektrikte yüzde 31 oldu. Sermayeye vergi kıyağı geliyor! İğneden ipliğe her şeye zam yapan hükümet sermayeye yeni bir vergi istisnası için hazırlık yapıyor. Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısıyla, ihracatta 2012 de bitecek ÖTV istisnasının 2019 a kadar uzatılması öngörülüyor. ÖTV istisnasının uzatılması teklifi, önümüzdeki günlerde Meclis gündemine gelecek. Böylelikle ÖTV istisnasıyla birlikte sermayeden alınan vergiler daha da azaltılıyor.

2 BURSA İŞÇİ BÜLTENİ - 2 Yoksul ile zengin arasındaki gelir uçurumu 8 kat arttı TÜİK, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2011 yılı verilerini yayımladı. Buna göre, geçen yıl en yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20 arasındaki gelir farkı 8 kat arttı. AKP ekonomi üzerine pembe tablolar çizedursun, ekonominin Çin den hızlı büyüdüğü söylemleriyle zihinler bulandırılmaya çalışılsın, büyüyen ekonominin nimetlerinden yine zenginler faydalanıyor. Emekçiler ise üç kuruşluk ücretleriyle iki yakasını biraraya getirmeye çalışıyor. Kapitalistler, işçilerin haklarını gasbederek zenginliklerini pekiştirirken, servet-sefalet kutuplaşmasının boyutları oldukça çarpıcı. Geçen yıl, en yüksek gelire sahip yüzde 20 lik son gruptakiler, toplam gelirden yüzde 46.7 pay alırken, en düşük gelire sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 5.8 oldu. Ülke gelirinin yarıya yakını 15 milyon insanın cebine girerken kalan yarıyı 60 milyon paylaşıyor. En alttaki 15 milyon ise gelirin sadece yüzde 5.8 i ile geçiniyor. Araştırmaya göre nüfusun yüzde 59.6 sı kendilerine ait konutta oturuyor. Yüzde 41.6 sının konutunda sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi gibi sorunlar söz konusu. Yüzde 41.7 sinin oturduğu konutta izolasyondan dolayı ısınma sorunu yaşanıyor. Yüzde 61,8 inin konut alımı ve konut masrafları dışında taksit ödemeleri ve borçları bulunuyor, bu borç ödemeleri, yüzde 26,2 sinin hanesine çok büyük yük getiriyor. Nüfusun sadece yüzde 38.6 sı Borcum yok diyor.! Bursa iş kazaları nda 3. sırada MESS in 171 üyesinin katıldığı ve bu fabrikalarda istihdam edilen mavi ve beyaz yakalı olmak üzere, toplam 134 bin 712 çalışana ait verilerin yer aldığı 2011 yılı MESS Üyelerinde İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları İstatistikleri araştırması yayımlandı. Araştırmaya göre iş kazalarında bir önceki yıla göre 1 puanlık artış yaşandı. 6 bin 74 iş kazası yaşandı ve 12 meslek hastalığı tespit edildi. Bursa ise 989 iş kazası ile listede üçüncü sırada yer aldı. MESS üyesi olmayan ve kayıt dışı fabrikalarda yaşanan iş kazaları bu araştırmada yer almıyor. Bunların da göz önüne alınmasıyla metal sektöründeki işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin rafa kaldırıldığı tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyor. İletişim: Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel (224) bursaiscibulteni@yahoo.com

3 3 - BURSA İŞÇİ BÜLTENİ Takdir-i ilahi değil cinayet! Kapitalistlerin işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerine yeterli kaynak ayırmaması, bunun için yapılacak harcamayı gereksiz görmesi iş cinayetlerinin inanılmaz boyutlara ulaşmasına neden oldu. İşçilerin varlıkları rekabet koşullarına armağan edilirken, işçi cesetleri üzerinden büyüttükleri servetleriyle kapitalistler günlerini gün ediyor. Oysa sendikalar en basit tedbirler alındığı koşulda bugün yaşanan iş kazalarının yüzde 98 inin önlenebileceğini belirtiyorlar. 12 yılda 12 bin işçi katledildi Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi nin açıklamalarına göre, Türkiye, iş kazalarında Avrupa birincisi. Türkiye de günlük 172 iş kazası meydana geliyor ve bunun sonucunda 3 işçi hayatını kaybediyor, 5 i ise sakat kalıyor yılları arasında Türkiye de toplamda 12 bin 686 işçi hayatını kaybetti. Son on yılda 11 bin işçi iş cinayetleri sonucu hayatını kaybetti. Bu her yıl yaklaşık işçi anlamına geliyor. Günde ortalama dört işçi iş kazaları nedeniyle yaşamını yitirirken, altı işçi de iş göremez hale gelmektedir. Türkiye de en fazla işçi ölümü ve iş kazalarının üçte biri inşaat sektöründe meydana geliyor. Tüm iş kazalarının yüzde 1,6 sı ölümle sonuçlanırken inşaat sektöründeki iş kazalarının yüzde 4,7 si ölümle sonuçlanmaktadır. İnşaat sektörünü taşımacılık, madencilik ve metal sektörleri takip ediyor.

4 BURSA İŞÇİ BÜLTENİ - 4 Sermaye ve uşakları, sendikal hakların gaspında mutabakat a vardı Mutabık değiliz, mücadele edeceğiz! Yüzbinlerce işçinin toplu sözleşme hakkını fiilen gaspeden sermaye ve uşakları (Hükümet, TOBB, TİSK ile Türk-İş ve Hak-İş yöneticileri), geçtiğimiz günlerde biraraya gelerek anlaşmaya vardılar. Anlaşmaya göre işkolu barajlarına ilişkin yasal düzenlemeler, kararlaştırıldığı biçimiyle meclisten geçirilecek. Mutabakat a göre işkolu barajı yüzde 3 e çekilirken, kademeli bir geçiş süreci öngörülüyor. Yani işkolu barajı ilk 4 yıl için yüzde 1, daha sonraki iki yıl için ise yüzde 2 olacak. Bu geçiş evresinin ardından ise baraj belirlenen orana çekilecek. Sermaye ve uşak takımı arasında yapılan bu anlaşmanın işçi sınıfı payına zerrece bir olumlu tarafı yoktur. Çünkü yüzde 10 barajı kağıt üzerinde oldukça düşürülmüş görünse de, gerçekte sendikalı işçi oranları bundan böyle SGK verileri üzerinden hesaplanacağı ve yeni sendikalar yasasına göre bazı işkolları birleştirileceği için yine çok sayıda sendika barajın altında kalacak. Şu haliyle DİSK in verdiği bilgiye göre baraj yüzde 1 olduğunda, Türk-İş ten 4, DİSK ten 3 ve Hak-İş ten 1 sendika barajın altında kalıyor. İşkollarının birleştirilmesi halinde ise tablo daha da ağırlaşmakta. Bu durumda kimi işkolları için baraj bugüne göre gerçekte yüzde 24 civarına çıkarken toplam 18 işkolunun 6 sında hiçbir sendika barajı aşamıyor. Bu durumda da yine yüzbinlerce işçinin toplu sözleşme hakkı gaspedilmiş olacak. İşte sermaye ve hükümeti ile Türk-İş ve Hak-İş bürokratlarının mutabakat ı toplu sözleşme hakkının gaspının onaylanmasından başka bir anlam taşımıyor.türk-iş yöneticileri böylelikle büyük ölçüde amaçlarına ulaşmış oluyorlar. Çünkü en başından itibaren bu ağa takımı barajın düşmemesini ya da daha doğrusu dinamik ve mücadeleci sendikaların yolunu kapatacak oranlara indirilmesini istiyorlardı. SGK verileri üzerinden yapılacak hesaplamayla birlikte kendi üyeleri olan sendikaların bazılarının yetkisinin düşmesi de umurlarında değildir. Görev ilerici ve öncü sınıf güçlerine düşüyor. Hesap soracak, ara kademe sendika yönetimlerini sürükleyecek, mücadelenin doğru bir çizgide ve kararlı bir yoldan ilerlemesini güvenceleyecek onlardır. Bunun için buradan tüm ileri ve öncü işçileri, sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması (barajların kalkması, örgütlenme ve grev yasaklarına son verilmesi, lokavtın yasaklanması talepleriyle) hedefiyle mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz. Son olarak belirtelim grev ve toplu sözleşme hakkının önündeki yasal engelleri kaldırmanın en önemli gereklerinden biri de, sermaye ve uşakları tarafından konulan bu gayri-meşru yasaları tanımamak, fiili ve meşru mücadele yolundan yürümektir. Böyle davrandığında işçi sınıfını hiçbir gerici kuvvet tutamaz.

5 5- BURSA İŞÇİ BÜLTENİ Metal işçileri toplu sözleşme sınavında! Eğer hükümet ve sermaye toplu sözleşme hakkımızı gaspetmekten vazgeçerse, 100 bini aşkın metal işçisini kapsayan toplu sözleşme süreci de başlayacak. Toplu sözleşme masasında metal patronlarını MESS, metal işçilerini ise Türk Metal, Birleşik Metal ve Çelik-İş sendikaları temsil edecek. Ancak sürecin kaderi masada değil, sokakta belirlenecek. Eğer metal işçileri seyirci olmaktan çıkıp aktif biçimde sürece dahil olurlarsa, iyi bir sözleşmenin de yolu açılacak. Aksi halde o masadan metal işçilerinin lehine bir sonuç çıkması imkansızdır. Öyle ya metal patronları tüm hesaplarını ucuz işçilik üzerine yapıyorlar. Bundan dolayı üç kuruşluk zammı dahi çok görüyorlar. Zaten mevcut ücretleri de yüksek buluyorlar. Oysa biz insanca yaşamaya yeterli ücret istiyoruz. Daha şimdilerde iğneden ipliğe okkalı zamlar gelmişken yüzde civarındaki bir ücret zammı dahi anlamını yitirmiştir. Metal işçileri mücadele sahasına inmezse, Türk Metal Sendikası bir kez daha satışa imza atacak. Öyle ki Bosch işçilerinin yaktığı ateş yangına dönmesin diye yüzyılın sözleşmesini yapacağız diyen Türk Metal in şefleri artık işimiz zor, yüzde 5-6 alırsak iyidir demeye başladılar. Metal patronlarının sadık bir uşağı oldukları için başka türlü de davranamazlar. Eğer metal işçileri mücadele sahasına inmezse Birleşik Metal de MESS-Türk Metal ittifakına karşı bir şey yapamaz. Çünkü sorun ne niyet sorunudur, ne de sendikalar avukatlık bürosudur. İşçilerin mücadele gücüne dayanmayan hiçbir sendika sermayeyi yenemez. Birleşik Metal mücadelenin mevzisi olacaksa bu ancak metal işçisinin sendikada söz, yetki ve karar hakkına sahip olması ve bu hakkı kullanmasıyla olur. Metal işçisi seyirci olmaktan çıkmak için toplu sözleşme komitelerinde örgütlenmek zorundadır. Fabrikada, havzada, yaşadığımız kentte toplu sözleşme komitelerini oluşturmayız. Böylelikle taslakların taleplerimizi karşılayacak düzeyde belirlenmesini sağlar, olmadığında hesap sorar, sonra da haklarımızı MESS ten söke söke alabilir, satış halinde de Bosch işçileri gibi bizi satanlardan kurtulabiliriz. Tofaş kárını katladı! Yoğun emek sömürüsü ile kar oranlarını katlayan Tofaş, bu yılın ikinci çeyreğinde yine yüksek rakamlarla kasasını doldurdu milyar TL seviyesinde satış gerçekleştiren firmanın karı milyon lira (71 milyon dolar).

6 BURSA İŞÇİ BÜLTENİ - 6 İşçinin sırtından saraylar kurdu! Metal işçisinin sırtından saltanatlar kuran Türk Metal çetesinin başkanı Pevrul Kavlak ın serveti dudak uçuklatıyor. Türk Metal in yöneticiliğine gelmeden önce neredeyse çulsuz olan Kavlak, yöneticiliğe başlamasıyla kısa sürede aklın alamayacağı kadar büyük bir servetin sahibi oldu. Kavlak, Türk Metal in Çerkezköy Şubesi nde 1992 yılında mali sekreter olurken, servetindeki artışlar da bu yıllarda başladı. Kısa sürede Türk Metal in o zamanki başkanı Mustafa Zeybek in sağ kolu oldu. Dolayısıyla servetleri de katlantı. Özbek in Ergenekon operasyonunda tutuklanmasının ardından Türk Metal in başına geçti. Bu aşamadan sonra da artık Özbek gibi karun gibi başkan sıfatıyla anılacak bir malvarlığı edindi. Ankara nın Keskin ilçesine bağlı bir köyde kerpiç bir evde dünyaya gelen Kavlak şimdilerde binlerce dönüm arazinin sahibi. Yine çok sayıda dükkan ve mesken de Kavlak ın malvarlığı arasında bulunuyor. Bundan fazlası ise Kavlak ın yakınlarının üzerine kayıtlı görünüyor. Sendikacılık ilkesini üretmek, kazanmak, kazandırmak olarak formüle eden Türk Metal in başkanı sermayeye kazandırırken kendisi de kazanıyor. Kavlak MESS ile iş ortaklığı da yapıyor. MEMAS adıyla kurulan ve metal işçilerine eğitim veren şirketin yönetim kurulu başkanlığını Kavlak, başkan yardımcılığını ise MESS in ve TİSK in başkanı Tuğrul Kutadgobilik yapıyor. Alınan bir başka bilgiye göre ise Türk Metal yönetimi tanesi 13 bin 350 TL olan saatlerden 12 tane alarak yöneticilerine dağıttı. Bu saatlerden 4 ünün Kavlak ta olduğu söyleniyor. Bunların sadece servetinin kayıtlı, yani buzdağının görünen kısmı olduğuna kuşku yok. Pevrul Kavlaklar yüzbinlerce işçinin aidatlarıyla semirmeye devam ediyor. Metal işçisinin ise Bosch un yolundan gitmek dışında başka bir çaresi kalmıyor.

7 7- BURSA İŞÇİ BÜLTENİ Renault ta gelişmeler Promosyon sorunu Birçok fabrikada işçilere çalışılan bankadan alınan promosyon paralarının dağıtıldığı biliniyor. Bosch, Tofaş, Mako ve diğer birçok küçük fabrikada 300 ile 400 TL arasında bir para işçilere dağıtıldı. Ancak Renault ta nedense promosyon dağıtılmıyor. Bu adaletsizlik üzerine işçiler baskı yapınca Türk Metalciler fabrika içinde göstermelik eylem yaptılar. Bu eylem sırasında bankanın müdürü sorunun bizimle bir alakası yok, fabrika yönetimi kabul etsin verin desin biz veririz dedi. Topu Renault yönetimine attı. Ama sorun çözülmedi. Türk Metalciler in fabrika yönetimiyle görüşmesinde yönetim, banka ile on yıllık bir sözleşme yaptıklarını, bu sözleşmede de herhangi bir promosyonun olmadığını söylemiş. Ancak duyumumuza göre, on yıldan bu yana promosyon veriliyor, ama yönetim bu parayı kullanıyor. Bu ilk eylemden sonra uzunca bir zaman ses çıkmadı. En sonunda yakın zamanda Türk Metal yeni bir eylem kararı aldı. İşçileri üç otobüsle bankanın Fomara daki merkez şubesine götürdü. Burada sıraya girilerek işlemler bloke edilmeye çalışıldı. Kimi işçiler para yatırdı, kimisi kredi kartını iptal ettirdi vb.. Bu sırada bankanın önüne gelen basın sendika başkanı ile görüştü. Niçin eylem yaptıklarını sordular. Ama o, biz tesadüfen buraya geldik diyerek eylemi sahiplenmedi. Basın mensupları da kendileriyle dalga geçildiğini söyleyerek kızgınlıklarını belirttiler. Bu da Türk Metal in niyeti konusunda fikir veriyor. Amaç hak almak değil mücadele ediyor görüntüsü yaratarak işçileri kandırmak. Ufukta satış var! Eylemden sonra 20 kişilik bir grup işçi, sendika şubesine giderek sözleşme taslağıyla ilgili bilgi almak istedi. Yöneticilerin söylediğine göre sözleşme taslağı Ankara daki bilim adamları tarafından hazırlanıyormuş. İşçiler ise taslağın bilim adamlarıyla değil işçiler tarafından hazırlanması gerektiğini söyleyerek tepki gösterdiler. Daha önce Pevrül Kavlak yüzyılın sözleşmesi olacak diyordu, şube yöneticileri ise şimdi iyi bir sözleşme olacak vaadinde bulunuyor. Ama taslakları işçilerden gizlemelerinden de belli ki, ufukta bir kez daha satış var. Okiteks te işçiler haklarını istiyor! Mayıs ayında iflas ettiğini bildirerek üretimi durduran Okiteks te işçiler haklarını almak için 5 aydır direniyor. Orhangazi ilçesinde bulunan Okiteks te kıdem tazminatı ödenmeden işten atılan 202 işçi, 5 aydır çeşitli eylemlerle seslerini duyurmaya çalışıyor. Bununla beraber Ören Bayan markası ile tanınan Diktaş yetkililerinin firmadan satın aldıkları 200 parça makineyi sökerek İstanbul a taşımak istemeleri işçilerin kararlı direnişiyle karşılaştı. İşçiler makinelerin fabrikadan çıkarılmasına izin vermediler. Hiç bir makinenin haklarımız ödenmeden buradan çıkarılmasına izin veremeyiz. Bu mesele halledilmeden buradan kalkmayacağız. Bizi çiğnemek istiyorlarsa sonuna kadar buradayız diyen TEKSİF üyesi işçiler, fabrikanın satılmasının kendileri için önemli olmadığını, fabrikanın yeniden üretime geçmesini eğer bu olmayacaksa tazminatlarının ve alacaklarının ödenmesini istediklerini belirttiler.

8 İşçiler birlik, halklar kardeş olmalı! Biz işçilerin birliğe su gibi ihtiyacı var. Birlik olmadığımız için bu hayat zehir oldu bize. Çünkü işçi sınıfı dağınıksa, uysal bir köle ordusundan başka bir şey değildir. Böyle olduğu için ağır şartlarda üç kuruşa çalışıyor, yarın ne olacağımızı bilmiyoruz. Beşer onar iş cinayetlerine kurban gidiyor, yine de istenildiği an kapının önüne konuluyoruz. Patronlarımız servet üstüne servet yığarken biz ay sonunu zor getiriyoruz. Böyle giderse, yarınımız bugünden de kötü olacak. Çünkü emeğimiz üzerinde sefa süren kapitalistler ve onların uşakları, birleşip almayı bilmezsek başka türlü bir hayat tanımazlar bize. Kardeşler! Biz birlik olmak istedikçe onlar bizi on parçaya bölüyorlar. Bunun için en çok aramızdaki dini ve etnik farklılıkları kullanıyorlar. Bir yanımızı el üstünde tutup diğer yanımızı eziyor, aşağılıyorlar. Bizi de sınıf kardeşlerimizin etnik ya da dini kimliklerinin aşağılanmasına ortak ediyorlar. Oysa başkasını ezen bir halk özgür olamaz. Öyle ki ülkemizin tarihinden de iyi biliyoruz ki Kürt emekçi kardeşlerimizin kimlikleri yok sayılırken, Alevi kimliğinden dolayı başka kardeşlerimiz ayrımcılığa uğrarken biz asla özgür olmadık. Bölündükçe kaybeden olduk, daha fazla sömürüldük, zincirlerimiz daha da ağırlaştı. İşte bunun için biz işçiler, etnik ve dinsel kimliğinden dolayı baskıya ve ayrımcılığa uğrayan tüm emekçi kardeşlerimiz için özgürlük ve eşitlik istiyoruz. Çünkü deneyimlerimiz de bize gösteriyor ki, eşitlik ve özgürlük sınıf birliğimizin harcıdır. Halklar kardeş olursa işçiler de birlik olur. İşçiler birlik olursa halkların kardeşçe yaşayacağı bir dünya kurulur. İşte asalakların korktuğu da budur. Kardeşler! Asalak takımı bugünlerde bize bir de dış düşman gösteriyor: Suriye deki Esad rejimi! Suriye halkını Esad rejiminden onun kanlı eylemlerinden kurtarmak istediklerini söylüyorlar. Oysa bu koca bir yalandır. Onların derdi Suriye halkı değildir. Onlar Libya da olduğu gibi Suriye de de Amerikan emperyalizminin taşeronluğunu yapıyorlar. Bunun için özgürlük değil yağma ve kölelik peşindeler. Ortadoğu üzerindeki emperyalist egemenliğin pekişmesini istiyorlar. İşte bu halde de kaybeden sadece Suriye halkı değil, biz de dahil Ortadoğu nun tüm emekçi halkları olacaktır. İşte bunun için biz işçiler, ülkemizde olduğu gibi Ortadoğu da da işçilerin birliğini, halkların kardeşliğini savunuyoruz. Son olarak belirtelim: Fabrikada, ülkede ve dünyada, emperyalistler ve uşakları düşmanımız, işçi ve emekçiler kardeşimizdir! Kardeşlerimizle birlik olup düşmanlarımızı yeneceğiz! İşçi Bülteni Özel Sayı: 898 * Fiyatı: 25 Kr * Ekim 2012 * Sahibi ve S. Yazı İşleri Md.: Tayfun Altıntaş * Yayın Türü: Yerel süreli, siyasi, ayda bir, Türkçe * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. * Mollaşeref Mah. Simsar Sk. 5/3 Fatih/İstanbul * Tel/Fax: 0 (212) * Baskı: Özdemir Mat Davutpaşa Cad Güven Sanayi sit C Blok No: 242 Topkapı İstanbul *