BOP UN TEMELLERİ ( )

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "BOP UN TEMELLERİ (1988 1998)"

Transkript

1 DIŞ POLİTİKAMIZ BOP UN TEMELLERİ ( ) AHMET AKGÜL

2 İÇİNDEKİLER 2 Önsöz... 5 Giriş: Dış Politika Açısından Türkiye nin Konumu... 6 Kemalizm, Kapitalizme Uşaklığın Kılıfı Yapılmıştır!... 9 AB Macerası ve Acı Sonuçları A- KIBRIS VE EGE SORUNLARIMIZ 1- Kıbrıs Karışacak mı? (1998) Bizans Hayalleri ve Patrikhane Hıyanetleri (1997) Fener Rum Patriği Neyin Peşinde? (1993) Türk-Yunan İlişkileri (1996) Yunan Vahşeti ve Soru İşaretleri (1979) Ecevit ve Yunan Kardeşliği (1998) Abdulhamit Han ve Cumhuriyet B- BALKANLAR VE SORUMLULUKLARIMIZ 8- Balkanlar ve Tarihi Mirasımız (1995) Bulgar Zulmünün Düşündürdükleri (1984) Bosna-Hersek'e Sahip Çıkalım (1991) Arnavutları ve Kosova yı Yalnız Bırakmayalım (1991) Balkanlar Kan Ağlarken Somali'de Ne Arıyoruz? (1992) C- KAFKASYA VE ORTA ASYA POLİTİKAMIZ 13- Kafkasya ve Orta Asya Politikamız (1996) Bakü-Ceyhan Boru Hattı (1999) Kuzeyimizdeki Hıyanet Çemberi (1993) Azerbaycan Olayları ve Gerçekler (1993) Karabağ Kan Ağlıyor (1994) Ermeni Dostları (1994) Kafkas Cephesine Dikkat! (1992) Kafkasya Kaynıyor (1993) Türkiye nin Manzarası (1990) Ermenistan ın Katliamları Ermenistan Açılımı ve Kafkasya da Dengeler Ermeni Açılımı, Azeri Satılımı! Ç- ORTADOĞU VE İSRAİL SIKINTIMIZ 25- Ortadoğu Sıkıntılarımız ve Çözüm Yolları (1995) Suriye ile Su Sorunu mu, İsrail Oyunu mu? (1996) Suriye Krizi ve Soru İşaretleri (1998)

3 3 28- WYE PLANTATION Anlaşması ve Arafat'ın İntiharı (1998) İntifada ve Siyonist Taktikleri (1992) Güvenlik Paktı mı, Hıyanet Antlaşması mı? (1992) Barış Suyu ve Siyonist Senaryoları (1987) Türkiye Federasyonu ve İsrail (1995) İstanbul Ayaklanmasında İsrail Parmağı (1995) Ecevit İsrail'de Ne Arıyor? (1995) İsrail in Sinsi Öğütleri (1994) Sahte Dolarlar ve İsrail ( 1992) Filistin Katliamı (1993) İsrail'in Cinayet Dosyası (1993) İsrail'de Domuz Yasağı (1994) Hitler Faşizmi mi, Yahudi Siyonizmi mi? (1993) Kirli Derin Devlet; Sabataist Cunta ve Mason Localarıdır! Siyonizm in Sonu D- GÜNEYDOĞU VE KUZEY IRAK ÇIKMAZIMIZ 43- Kuveyt'in İşgali ve Batı'nın Hedefi (1990) Çekiç Güç'e Hayır! (1991) Çekiç Güç Yine Gündemde (1992) Çekiç Güç Türkiye'den mi Gitsin, Yoksa Bölgemizden mi? (1994) Kissinger in Kerameti ve NATO nun Antep Hareketi (1994) Irak Türkmenleri Üzerindeki Oyunlar (1995) Kürt Sığınmacılar Sorunu (1992) Şırnak Savaşı (1993) Güneydoğu Boşalıyor (1993) Kuzey Irak ta Yeni Oyunlar (1995) Irak 2. Lübnan mı? (1994) ABD Ajanları Güneydoğuda (1994) Irak Operasyonu ve Bazı Tesbitler (1995) Kürdistan Kuruluyor mu? (1995) Irak Kürdistan ına Hazırlık (1995) E- KÖRFEZ BUNALIMI VE ZARARLARIMIZ 58- Körfez Bunalımının Nedenleri ve Muhtemel Sonuçları (1989) Körfezde Kan Kokusu (1990) Dünya savaşı mı (1993) Körfezdeki Oyunlar ve İçimizdeki Piyonlar (1991) Körfez Bunalımı ve Şeytan Tuzağı (1992) Körfez Yine mi Karışıyor? (1992) Körfez Krizinin Faturası (1993) Körfez Savaşı ve Münafıklar (1993) Amerika Haklı mı? (1994) Biz İslamdan ve Mazlumdan Yanayız (1994) Şeytanın Şaşkınlığı ve Körfez Batağı (1992)

4 4 69- Önemli Neticeler (1992) Körfez 2. Çanakkale'dir (1994) F- ABD İLE HESAPLARIMIZ 71- Kovboyun Sonu (1990) Amerika'dan Bir Kahpelik Daha (1993) ABD Haiti'de Ne Arıyor? (1992) Amerikan Küstahlığı (1993) Yahudi Damadı Bir Hıristiyan! NATO'nun Yeni Görevi (1993) Amerika Kaynıyor (1992) ABD Seçimleri Üzerine (1992) Dış Güçlerin Telaşı (1991) Bravo Mandela (1991) Amerika nın Azgınlığı G- TÜRK-RUS İLİŞKİLERİ VE ÇIKARLARIMIZ 82- Türk-Rus İlişkilerinde Yeni Gelişmeler (1992) Türkiye Üzerine Oyunlar (1993) Savaş Rüzgarları mı? (1996) Çernobil Yeni mi Patladı? (1995) Gorbaçov Çaresiz (1990) Gorbaçov'un Akibeti (1991) H- DÜNYA MÜSLÜMANLARI VE İLGİ SAHAMIZ 88- Afganistan'da Son Durum (1992) Keşmir Kan Ağlarken (1991) Cezayir'i Cezalandırma Hazırlığı (1991) Endonezya'da Yeni Dönem (1997) ABD Başkan Adayı, Larouche un Tarihi Uyarıları Yeni Bir Dünyanın Küresel Gücü: D Ahmet Akgül ve Kitapları

5 ÖNSÖZ 5 Yaklaşık 20 yıldan beri, Türkiye'nin Dış Politikasıyla ilgili öneri, eleştiri ve beklentilerimizi içeren ve çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanan yazılarımızı, konularına göre düzenleyerek bir kitap haline getirmeyi amaçladık... Böylece, hem yakın geçmişimize ışık tutacak, bir çeşit bilgi ve belgeler niteliğindeki bu yazıları okurlarımızın yararlanmasına sunmayı, hem de geçmişten ders alarak geleceğimizi daha sağlıklı ve kalıcı temellere oturtmak konusunda kafa yoranlara ve sorumluluk taşıyanlara katkıda bulunmayı görev saydık. Bu yazılar ve yorumlarda: 20 sene gibi, dünyada dış politika dengelerinin hızla değiştiği ve asıl hedeflerin ustalıkla gizlendiği bir dönemde, uzun sayılacak çok önceki yıllara ait olmasına rağmen bazı ayrıntılar dışında, genelde tespit ve tahminlerimizde yanılmamış olmamızı sağlayan: Kur'ani gerçekleri esas almamız, tarihi deneyimleri hesaba katmamız ve özellikle olaylara Milli Görüş dürbünüyle bakmamızdır. Mustafa Kemal in: Yurtta barış,dünyada barış parolası; sadece ülkemizin değil,bölgemizin ve tüm insanlık aleminin barış,huzur ve güvenliği bizim sorumluluğumuzdadır,onun için bu kutsal amacı sağlayacak güce ve etkinliğe ulaşmamız lazımdır anlamında iken maalesef,onun ölümünden sonra; kendi yurttaşlarımıza hakaret,dış odaklara teslimiyet şeklinde anlaşılıp uygulanmıştır.pısırık,içe kapanık,hatta mason localarından ve siyonist odaklardan talimatla iş yapmaya alışık siysiler elinde,ülkemiz perişan bırakılmıştır. Yirmi sene önce yazdıklarımızla ve yorumlarımızla, bugünkü kanaat ve kaygılarımızın, önemli ölçüde bağdaşması: Hem ABD, AB ve İsrail in, ülkemiz ve bölgemiz üzerindeki hedeflerinin uzun vadeli ve tehlikeli bir plana dayandığını; hem de Erbakan Hoca nın proje ve projektörlerinin ne denli hayati önem taşıdığını göstermesi bakımından da anlamlıdır. Maalesef, büyük araçlar beceriksiz adamların elinde verimsiz... Büyük devletler basit yöneticiler elinde çaresiz olurlar. Küçük adamlar büyük atılımlara kalkışamazlar... Küçük beyinler büyük beklentiler kuramazlar... Evet, pire kafalı piyon tipler, dünya çapındaki projelere imza atamazlar. İşte Türkiye'miz gerçek potansiyeline ve yüksek pazarlık gücüne rağmen, Mustafa Kemal den sonra küçük düşünceli kimseler elinde güçsüz ve güdümlü bir dış politika izlemiş, ama Kıbrıs Zaferi'nden ve 12 Eylül döneminden sonra ve özellikle Milli Görüş'ün etkileri ve katkılarıyla yeniden dirilmeye, böylece dünya dengelerinde varlığını ve ağırlığını göstermeye başlamıştır. Özetle, Türkiye artık büyüklüğünün farkına varmıştır ve şimdi Milli misyonu ve yerli vizyonuyla, yeni ve adil bir medeniyetin öncüsü olarak Dünya liderliğine hazırlanmaktadır. Esas(mesele),Türk Milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas(ise),ancak,(her bakımdan)tam ve sağlam bir bağımsızlığa sahip olmakla sağlanıp korunabilir. Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun,(ekonomik, teknolojik ve politik)bağımsızlıktan mahrum bir millet, medeni insanlık gözünde, uşaklık konumundan daha yüksek muameleye layık görülmeyecektir. Başka bir devletin(veya birlikteliğin, herhangi bir şekilde)himaye ve sahipliğini kabul edip(onların güdümüne girmek);insanlık vasıflarından mahrumiyetten, acizlik ve esarete rıza göstermekten başka bir şey değildir (Nutuk. C.1 sh.13. Ya İstiklal Ya Ölüm! ) diyen Atatürk e rağmen, egemenliğimizi devretmek pahasına AB ye girmeye çalışan sahte Kemalistlerin ve Milli Görüş gömleğini çıkarıp,siyasi ikbal için Siyonistlerin hizmetine girenlerin bu hevesleri kursaklarında kalacaktır. Ahmet AKGÜL

6 GİRİŞ 6 DIŞ POLİTİKA AÇISINDAN TÜKİYE'NİN KONUMU Bir ülkenin dış politikası, iç politikasının yansımasıdır. İç organları zayıf ve rahatsız olan bir insanın bu durumu, nasıl doğal olarak yüzüne ve vücuduna aksederse, bunun gibi ahlâki, hukuki, ekonomik ve sosyal yönden yetersiz ve yeteneksiz bir zihniyetin onurlu ve olumlu bir dış politika izlemesi de olanaksızdır. Kendi halkının kültür köklerine, milli ve manevi değer ve dinamiklerine savaş açan... Kendi tarihinden, töresinden ve öz kimliğinden kaçan... Kendi insanını açlık, ahlaksızlık ve anarşi içinde boğuşturan... Başka ülkelerden, borç dilenerek yaşamaya çalışan bir devletin dış politikada saygınlık kazanacağını ve hele bölge ve dünya sorunlarında ağırlık koyacağını düşünmek saflıktır. Ve zaten ekonomik, teknolojik ve askeri yönden ağırlığı ve saygınlığı bulunmayan ülke temsilcilerinin, bölge ve dünya devletlerinin tertiplediği toplantılardaki konuşma ve önerileri, güçlü ülke diplomatları tarafından sadece, "gevezelik" sayılmaktadır. Evet, şirket, cemiyet (dernek-parti) ve devlet gibi birimler, bir insanın büyütülmüş şekilleri olarak düşünülebilir. Tembel, pısırık ve dağınık bir insanın, şahsi ve ailevi hayatında huzursuz olacağı ve onursuz yaşayacağı gibi, aynı korkak ve kararsız psikolojiye sahip şirket ve devletlerin, her bakımdan geri kalacağı ve asla güven ve saygınlığını koruyamayacağı da bir gerçektir. Ve zaten yeryüzünde iki çeşit devlet varlığı kabul edilmektedir: 1. Bağımsız (Aktif ve etkin) devletler 2. Bağımlı (Reaktif ve edilgen) devletler 1. Bağımsız ve etkin devletler; başka devletleri de etkileyecek ve kendi inandığı ve arzuladığı değerlerin hakim olduğu bir dünyayı şekillendirecek stratejiler hazırlar ve uygularlar. Uzun vadeli ve geniş çerçeveli (evrensel) program ve projeler peşinde olurlar. 2. Bağımlı ve edilgen devletler ise; devamlı ve sadece kendi iç sorunlarıyla boğuşup dururlar. Büyük bildikleri, daha doğrusu gözlerinde büyülttükleri ve büyülendikleri devletlerin himayesinde ve himmetiyle yaşabileceklerine inanırlar. Bugün BM'yi oluşturan 180 kadar devletin maalesef büyük çoğunluğu bu sınıftandır. Türkiye ise hem tabii coğrafyası ve dünyanın merkezinde bulunması, hem tarihi mirası ve büyük bir kültür birikimine sahip olması, hem de potansiyel imkânları ve talihli fırsatları bakımından bölgesel ve evrensel politikalar üretmesi gerekirken, maalesef bugüne kadar pasif ve pısırık bir tavır izlemiştir. Tabi Türkiye'nin daha atak ve etkin politikalar izleyebilmesi için: a) İnançlı ve istikrarlı bir siyasi iktidara sahip olması, b) PKK ve terör sorununu çözüme kavuşturması, c) Ekonomik çıkmazdan ve çaresizlikten kurtulması, d) Ülkede temel insan hak ve hürriyetlerini ve iç barışı mutlaka sağlaması, e) Bütün bunlar için de, öncelikle bilgi, birikim ve beceri yönünden örnek ve yüksek bir beynin iş başında bulunması gerekiyordu. Ve şimdi "Türkiye'nin Ortadoğu'da, Balkanlar'da, Kafkasya'da ve Orta Asya'daki misyonu (tarihi ve tabii görev ve konumu) ve dünyadaki yeni vizyonu (görüşü ve bakış açısı) ve sorumluluğu nedir? konusuna girelim. Türkiye'nin Sorumluluğu Tabii ve tarihi şartlar ve önümüze çıkan bazı şanslı imkânlar Türkiye'ye önemli sorumluluklar yüklemektedir:

7 7 1. Türkiye hem Asya ile hem Avrupa ile, hem de kalkınmış Kuzey Yarımküre ile geri kalmış Güney Yarımküre ortasında, her bakımdan bir köprü başı ve buluşma noktasıdır. Öyle ise Doğu ülkeleriyle Batı dünyasını, hem siyasi hem ekonomik, hem de sosyal ve kültürel yönden buluşturmak ve barıştırmak, Türkiye'nin tabii ve tarihi görev sahasındadır. 2. Ve özellikle İslam alemiyle Hıristiyan aleminin arasındaki kırgınlık ve kışkırtmaları, diyalog ve dayanışmaya döndürmek ve insani değerler etrafında karşılıklı saygı ve anlayış ortamını gerçekleştirmek de, Türkiye'nin şansı ve fırsatıdır. 3. Kafkasya ve Orta Asya'daki Türk Cumhuriyetlerin her bakımdan kalkınmasında, bunlardaki petrol, doğalgaz gibi madenlerin ve tarımsal potansiyelin, bölge halkının ve insanlığın yararına kullanılması için, Türkiye, Batı ülkeleriyle ortak yatırım ve yardımlaşma konusunda da kilit ülke durumundadır. Ve özellikle ikiyüzmilyar varil gibi muazzam bir rezerve sahip olduğu anlaşılan Hazar Petrollerini, ABD ve Rusya ittifakını kullanarak ele geçirmek ve sömürmek isteyen Siyonist merkezlere karşı, hem teknolojik yatırımların ve üretimin arttırılmasında, hem de Bakü-Ceyhan boru hattıyla bu petrolün Dünya pazarlarına taşınmasında, Türkiye batılı ülkelerle Azerbaycan arasında öncülük ve arabuluculuk yapmak zorundadır. 4. Türkiye Rusya'nın da hür dünya ve bölge için bir tehdit ve tehlike unsuru olmaktan çıkarılıp, insanlık aleminin uygar ve uyumlu bir üyesi haline sokulmasında da etkin bir rol üstlenecek konumdadır. 5. Türkiye sadece Avrupa ile Asya'yı, Hıristiyan alemiyle İslam dünyasını değil, Müslüman ülkeler arasındaki dağınıklık ve düşmanlığı da ortadan kaldıracak bir ağırlığa ve saygınlığa da mutlaka ulaşmalıdır. D-8'ler toplantısında asla bir araya gelmesi mümkün görülmeyen, İran ile Mısır'ı aynı masa etrafında buluşturmak ise bunun bir ispatıdır ve Erbakan'ın tarihi başarısıdır. 6. Türkiye aynı zamanda, mevcut batı medeniyetinin, akıl ve araştırma yoluyla varılan ve insanlığın yararına olan buluş ve birikimleriyle, kendi ilim ve ahlâki değerlerimize uygun olarak hazırlanan Adil Bir Dünya Düzeni'nin evrensel barış ve bereket projelerini uygulamak, ve Yeni Bir Dünyayı kurmak şuurunda ve sorumluluğundadır. 7. Bunun için de Türkiye, her şeyden önce geçmiş hükümetlerin gafleti yüzünden, bütün komşularıyla düşmanlık derecesinde sorunları ve sıkıntıları olan bir ülke olmaktan kurtarılarak her birisiyle olumlu ve onurlu ilişkiler kurmak zorundadır ve bunu başarmak için özellikle milli ve yerli bir yönetime yani Milli Görüş hükümetine ihtiyaç vardır. Türkiye'nin hem Avrupa hem Asya ülkesi sayılması, hem Karadeniz ülkeleriyle, hem Balkan ülkeleriyle, hem Kafkas ülkeleriyle, hem Ortadoğu ülkeleriyle komşuluk münasebetlerinin ve tarihi geçmişinin bulunması, bir yandan da hem İslam ülkeleriyle hem Türk Cumhuriyetleri ile milli ve manevi bağlar içinde olması elbette çok önemli ve talihli imkânlardır. 8. Türkiye, insanları asırlar öncesi şartların gereği olarak hazırlanmış ve uygulanmış ve tarihi süreç içinde giderek İslam ın özünden uzaklaşmış ve yozlaşmış katı, kapalı ve klasik bir din devleti anlayışından kurtarıp, gelişen ve değişen dünya standartlarına ve insanlığın bütün ihtiyaçlarına uygun ve yeterli çözümler ortaya koyan ve bizzat Hak'tan ve ilimden kaynaklanan ve temel hak ve hürriyetler açısından tüm insanları kucaklayan yeni bir İslam medeniyeti anlayış ve ümidine yerleştirmek ve yürütmek mecburiyetinde ve makamındadır. 9. Velhasıl Milli Görüş medeniyetindeki ve Adil Düzen yönetimindeki Türkiye, ne Avrupa ne Amerika ile, ne Yunanlılarla ne Ruslarla, ne İran'la, ne Araplarla, asla savaşmak ve düşman yaşamak hevesine ve hedefine sahip olmayacaktır. Tam aksine, her dinden ve düşünceden farklı kavimler ve ülkelerle, karşılıklı anlaşma ve dayanışma içinde olacak, bunu sağlamak üzere siyasi, iktisadi, askeri ve ahlâki kalkınmaya önem ve öncelik tanıyacaktır. 10. Bunlardan da anlaşılıyor ki Türkiye, bir yandan İslam ülkeleriyle siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel işbirliğine yönelik gerekli girişim ve oluşumlara öncülük ederken aynı zamanda bugünkü evrensel kuruluşlardaki üyeliğini de sürdürecek, hatta daha aktif ve etkin bir rol üstlenecek, - Sömürü yerine her konuda işbirliği ve adil paylaşımın,

8 8 - Tahakküm yerine, karşılıklı insan haklarına saygılı yaklaşımın, - Savaş ve saldırı yerine, konuşup uzlaşarak anlaşmanın gerçekleşmesi noktasında ağırlığını koyacak ve saygınlığını kullanacaktır. Böylece haksızlık ve ahlaksızlık temeli üzerine kurulan Siyonizm'in sömürü saltanatının yıkılmasına ve insanlığın yakında yeniden huzura ve refaha kavuşmasına Türkiye katkıda bulunacak, uydu ve kuyruk değil, lider ve lokomotif bir ülke olacaktır.

9 KEMALİZM, KAPİTALİZME UŞAKLIĞIN KILIFI YAPILMIŞTIR! 9 İnönü "Kemalizm i", Atatürk'ün milli ve dirayetli değişim çizgisinden ve Türkiye merkezli yeni bir medeniyet hedefi ve projesinden sapmanın ve mandacılık teslimiyetine sığınmanın jelatinli kılıfıdır. Sabataist cuntanın, masonik odakların ve hain İttihat ve Terakki artıklarının, Müslüman halkımızı, Mustafa Kemal'den nefret ettirmek ve kendi sinsi saltanatlarını sürdürmek amacıyla uydurup uyguladıkları despotizmin adını "Kemalizm" koymaları, Atatürk'ün hatırasından alınan kasıtlı bir intikamdır. Türkiye'miz, uzun yıllar: evrensel değil, bölgesel bir güç merkezi bile olmamışsa, bırakın bir kalkınmış Avrupa ülkesini, hatta bir Güney Kore, bir Malezya ayarına dahi çıkamamışsa, bunun birinci suçlusu ve sorumlusu Kemalist sahtekârlar ve sabataist kompradorlardır. Değerli kardeşim, strateji uzmanı ve E. Binbaşı Suat Gün Bey'in, Milli Çözüm Dergimize gönderdiği: "Tarif Edilen Tarihi Hükümlerin Yeniden İncelenmesi" başlıklı; "İsmet İnönü'nün 2. Dünya Savaşındaki Dış Politikası, Atatürk'ün Milli Politikalarının ve Stratejik Amaçlarının, Devamı mıdır, veya Bunlardan Sapma mıdır? Ülkemiz İçin Bir Başarı ve Kazanım mıdır, Yoksa bir Şanssızlık ve Kayıp mıdır?" sorularına bilimsel ve bilinçli yanıtların arandığı, cesaretli ve gerçekçi yorumların yapıldığı, tarihçilerimize ve gelecek nesillere yeni ufuklar açıcı ve milli bakış açıları kazandırıcı makalesinde özellikle vurguladığı gibi: Atatürk'ün: "Ülkemizin de, bölgemizin de, tüm insanlık aleminin ve dünya genelinin de; huzur ve barış içinde yaşama şartlarını oluşturma sorumluluğu, adil ve dengeli bir dünya kurma şuuru, bizim asil milletimize ve Türkiye Cumhuriyetimize aittir. Bu nedenle, her türlü haksız işgal ve insafsızlığı, sömürü ve saldırganlığı önleyecek; ekonomik, teknolojik, psikolojik ve politik imkânlara sahip olmamız ve caydırıcı bir saygınlığa ulaşmamız gerekir" anlamındaki: "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh!" sözü bile, maalesef: "Haçlı Batıya uşaklık, İslam Doğu'ya düşmanlık... Yerli masonlara hizmetkârlık, Müslüman halkımıza baskı ve barbarlık" şeklinde yozlaştırılmıştır. "Günümüzde, Türk devlet siyaseti, iki açıdan zorlanmaktadır. Bunlardan biri iç politikadaki sıkışma... İkincisi dış politikadaki atalet (pasifizm) veya yerinde saymadır. Bu sıkışmanın temel nedeni, tarihi devamlılıkla, tecrübelerle ve insan fıtratıyla bağdaşmayan sosyolojik zorlamalardır. Bu zorlamaların Türk siyasi kültürü ile bağdaşmamasının getirdiği iç sorunlar milletimizi adeta kilitlemektedir. Bu zafiyet içte birliğin sağlanmasına engel olduğu gibi dışarıya karşı güç birliğini önemli ölçüde zayıflatmaktadır. Bu zafiyetten istifade eden yabancı güç merkezleri Türkiye'nin iç istikrarını bozmakta, 1960'lı yıllardan itibaren başlayan iç fırtınaları tetiklemektedirler. iç politikadaki istikrarsızlığın yanında dış politikadaki hedefsizlik daha fazla ümit kırıcıdır. Dışarıdan bakıldığında Türkiye'nin dış politikası adeta okyanus ortasında dümeni kırılmış gemi gibi hedefsiz ve istikametsizdir. Bu duruma karşı kimileri bu günkü sıkıntıların temelinde Atatürkçülükten kaynaklanan 1930 model değer yargılarının sebep olduğunu söylemektedir. Kimileride bu sıkıntıların temelinde Atatürkçülükten sapmanın rol oynadığını söylemekte ve Atatürkçü modelin hangi Atatürk olduğu noktasında çelişkiye düşmektedirler. Birinci iddiayı kimi liberal, batıcı ve sol çevreler ileri sürmekte; Atatürkçülüğün düne ait bir dünya tasavvuru olduğunu aradan çok zaman geçmesi, küreselleşme ve mesafe kavramlarındaki değişme nedeniyle günümüzde geçerli olamayacağı tezini ileri sürmektedirler, ikinci görüşü savunanlar Atatürkçülüğün bitmez tükenmez bir enerjiye sahip olduğunu ileri sürürken milletimizin tasavvurlarına uymayan sanal bir Atatürkçülük modeli kurgulayarak çoğu kere İsmet İnönücülüğü Atatürkçülük olarak tanımlayarak, milletimizin enerjisini

10 10 boş yere israf etmektedirler. Bir kısım çevreler ise demokrasi havariliği açıktan Atatürkçülük düşmanlığı yaparak niyetlerini gizlememektedir. Bunlar: "bu günkü sıkıntıların sebebi, Türkiye'nin Atatürkçü rol ve modelde ısrar etmesidir" diyorlar ve Atatürk ilke ve inkılâplarını hedef tahtasına koyuyorlar. Atatürkçülüğe karşı yöneltilen eleştirilere dikkatle baktığınızda şunu hayretle görürsünüz: Atatürkçülük olarak takdim edilen birçok konu aslında İsmet İnönü'nün devlet felsefesidir; Atatürkçülükle uzaktan yakından bir bağlantısı yoktur. Atatürkçülük diye gösterilen, fakat Ondan farklı bir yola yönelen iç politikadaki başkalaşma yanında, Büyük Önderin hakkın rahmetine kavuştuktan sonra, TC'nin dış politikasındaki sapmayı ve mandacılık saplantısını da Atatürk'e mal etmekten utanmıyorlar!... Atatürk'ün dış politikadaki temel ilkesi öncelikle "tam bağımsızlık" ve kendi milli irade ve idaresine hâkim olmak prensibidir. Atatürk'ün bu yaklaşımı; üçüncü dünya ideolojileri dışında, batıya karşı, batının argümanlarıyla mücadele etmek refleksidir. Bu modelde; önce Türkiye kendi etrafında bağımsız bir güç merkezine dönüşecektir, inisiyatif kendinde olacaktır, kendisi belirleyecektir. Etraf coğrafyada meydana gelen denge ve güç değişimi hassasiyetle takip edilecektir. Dünyadaki gelişme ortamından ve fırsatlardan hemen istifade eden matematik temelli realist bir dış politika takip edilecektir. Bu çerçevede Atatürk; hesaplı ve kontrol sigortalı bir risk almaktan hiçbir zaman kaçınmamıştır. Lozan Barış Antlaşmasından sonra, Musul-Kerkük'ü almak için yapılan gayretler, Möntro Antlaşmasıyla Boğazlar Rejiminde lehimize yaptırılan değişiklik ve düzeltmeler, İran'dan Küçük Ağrı- Araş vadisinin alınması ve böylece Nahçivan üzerinden Kafkasya ve Orta Asya'ya yol açma amaçlı girişimler, Hatay'ın Anavatana katılması yolundaki taktik ve diplomatik mücadeleler, Atatürk'ün cesur, hedefini bilen, fırsatları değerlendiren, uluslar arası ortamın matematik denklemini iyi hesap eden; atak ama akılcı hamlelerinin sonucu gerçekleşmiştir. Atatürk'ten sonra (Erbakan Hoca'ya gelinceye kadar A.A.) hiçbir lider Batı ya ve Batı nın Ortadoğu'da kurduğu düzene itiraz etmemiş, çoğu kere kaypak, korkak ve kaçamak bir yol takip edilmiştir. Demirel dönemlerinde diplomatik gevezelikleri temel alan dış politika konsepti, dostlar alışverişte görsün mantığına dayalı olarak hiçbir risk almamaya yöneliktir. "Bulduğun gibi bırak, dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olursun, akıntıya karşı koymaya ne gerek var, bu günkü dünya düzenini kuranları sen mi yeneceksin? Nöbeti vukuatsız devretmeye bak, Kanuni Sultan Süleyman olsan ne yazar, yaptığının kıymetini mi bilecekler? Daha fazlasını niye yapmamış derlerî Atatürk'ün İsmet Paşa'nın yapamadıklarını sen mi yapacaksın!?" gibi sözlerle de devlet adamlığı, tam bir temelsizliğe ve teslimiyetçiliğe dönüşü vermiştir. Büyük ağaçların büyük gölgesi olur" tezinden hareketle, bazen büyüklerin gölgesinde yaşayanlar kendi gölgesini çınar gölgesi sanabilir. Atatürk dönemi Türk dış politikasını İsmet İnönü'nün (ya da İnönü Hükümetlerinin) tayin ettiğini veya şekillenmesinde rol üstlendiğini sanmak çok ciddi bir tarih hatası ve bilgisizliğidir. Bir emri verenle, onu emirber bir nefer itaati içinde tatbik eden arasında büyük farkı görmemektir. Emri sadakatle tatbik edenler, çoğu kere o emirlerin mesuliyetini bile üslerinde taşımaktan acizdir. Atatürk devrinde yaşamakla, Atatürk'ün emir ve görev verdiği hükümetlerde görev almak arasında büyük bir fark yok gibidir. Çoğu kere memurlar aldıkları emri icra ederken, amirlerin maksadını bile sezememiştir. İsmet İnönü'nün durumu da böyledir. Nitekim Atatürk ismet İnönü'nün bu vasfını şöyle ifade etmiştir: "İsmet emirber bir neferdir. İsmet Paşa'ya şu konu ile ilgili 10 tane plân yap getir desen, birbirinden güzel 10 plân yapar ve getirir. Ama bunlardan birini tatbik et, dersen; en kötüsü hangisi ise onu tatbik edecektir." Atatürk ise dehası ve tedbiri elden bırakmaması yanında, büyük bir cesaret ve risk adamıdır. Çalıştırdığı kişilerin hakiki kıymetlerini kabiliyetlerini çok iyi derecede tayin ve tespit etmektedir. Türkiye'nin gücünü ve potansiyelini, başkalarının mukabele imkân ve kabiliyetini, toplumun tahammül sınırlarını ve seviyesini çok ciddi bir hassasiyetle değerlendirmektedir. Bu çerçevede Türkiye'nin hem iktisadi plânda hem siyasi plânda rol ve hedeflerini iyi tanımlayıp, belirlemiş uluslararası ortamı ve milli imkânlarımızı kesin doğrulukla tayin etmiş, ona dayalı Türkiye merkezli bir dünya oluşturmanın alt yapısına girişmiştir. Ondan

11 11 sonraki dönemlerde Türkiye'nin merkezi konumuna ve potansiyel durumuna uygun anlayış terk edilmiş, batının kurduğu uluslar arası sistemin bir parçası haline getirilmiştir. Bu zihniyet karmaşasında en büyük hata; batılı manadaki reformların (inkılâpların) hedefleriyle Batı ya tabi ve teslim olmak zihniyeti birbirine karıştırılarak Atatürk'ün adeta Batı nın adamı gibi gösterilmesidir. Batı nın ajanlarının ve masonların bunu böyle göstermesi tabiidir, fakat yerli işbirlikçilerin böyle yapması milletimiz için en büyük talihsizliktir. Şimdi bu iddialarımızı ispatlayacak bazı ayrıntılara girelim: Atatürk'ün 1938'e kadar kurguladığı ve 2.Dünya Savaşı'nın sonucunun ne olacağını öngörüsüne dayalı dış politikasıyla; İsmet İNÖNÜ'nün tatbik ettiği politikanın; hem faraziyeler (hipotez=varsayım) hem metot, hem de uygulama açısından çok farklı anlaşıldığını ve uygulandığını, esasen bu politikanın Atatürkçü bir mantık taşımadığını daha doğrusu stratejik, taktik veya matematik hiçbir doğruya dayanmadığını ortaya koymamız tarihi ve bilimsel bir gerekliliktir. Bir dış politikanın amacını veya faraziyelerini (varsayımlarını) değiştirirseniz; haliyle sonuçlarını da değiştirirsiniz. Şöyle ki; "İkinci Dünya Savaşını Almanya kazanacaktır" derseniz ve ona göre bir politika tanzim ederseniz, sonuç başkadır. Ama "Almanya kaybedecektir" derseniz, bu sefer sonuç başka olacaktır, (İsmet Paşa aynı hatayı iktisat politikasında da yapmıştır.) 2.Dünya Savaşı'nın sonucu hakkında Atatürk'ün görüşü bellidir ve daha 1934'de Mihver devletlerinin savaşı kaybedeceklerini söylemiştir. Hâlbuki İsmet İnönü devrindeki politikanın bu ana fikre dayandığı söylenmiş, ancak başlangıçtan itibaren derin bir şaşkınlığa düşülerek, bu tespitin dışındaki varsayım ve oluşumlara ihtimal verilmiştir. Bilindiği gibi Almanya harbe hızlı başlamış Çekoslovakya, Avusturya, Polonya, Fransa ve İskandinav ülkelerini işgal etmiş, bunun üzerine İsmet Paşa, "Almanların savaşı kazanacakları" varsayımına ihtimal vererek, dış politikanın temel faraziyesini değiştirmiştir.. Ardından Almanya' ile SSCB ittifak yapınca ezberi bozulmuş, sonra Almanlar Rusya içlerine dalınca, "Moskova'nın çökeceğine dayalı olarak" Pan Türkist dönüşüm başlamış, 1944 ortalarında bile Almanya'nın çökeceği varsayılamamış, Balkanlarda, Ege adalarında ve Ortadoğu'da herhangi bir kazanım elde edilememiştir. "Hiç kimsenin bir karış toprağında gözümüz yoktur gibi..." pısırık bir sloganı geveleyip durmuştur. Bu varsayımı Demirel'de sık sık kullanmıştır. Bu söz külliyen yanlış, temelden mantıksız bir yaklaşımdır. Kimin toprağında kimin gözü vardır? Oralar kimin toprağıdır? Kim dağdan gelip bayırdakini kovmuştur? Eğer hadiselerin bu yönü düşünülmez, kendi gölgesinden korkan adam psikolojisiyle bu tür sözler ebedi gerçeklenmiş gibi tekrarlanır. Balkanlar ve Ortadoğu Osmanlı coğrafyasıdır. Osmanlı coğrafyasının tabii ve tarihi varisi ise elbette Türkiye'dir, ikinci hak noktası da şudur: Buralarda yaşayan halklar yabancımız değildir. Bizim aynı bayrak ve aynı ülkü etrafında toplandığımız eski vatandaşlarımızdır. Bizzat bizim insanlarımızda. Sırf petrolü ve başka kaynakları sömürülsün diye milliyetçilik, aşiretçilik, din ve mezhepçilik ekseninde parçalanmış halklardır. Bu coğrafyalarda Türkiye'nin hudut değiştirmesi veya hudutlarını genişletmesi Kırıkkale'yi vilayet yapmak veya Ankara'ya bağlamak gibi bir şeydir. Bu coğrafyanın tamamen iç meselesidir. Bu coğrafyada hudut değiştirmek kimsenin ne parasına ne malına ne canına ne de tapusuna zarar verecektir. Hâlbuki bu gün Batı sömürmek için halkları parçalamış, birbirine düşürmüş, küçük emirlik ve beyliklere bölmüştür. Satın aldığı petrolün parasını bile zaman zaman bloke ederek ödememektedir. Özet olarak: "Hiç kimsenin toprağında gözümüz yoktur" dediğinizde; batının kurguladığı bu zalim düzene karşı herhangi bir itirazımız yoktur. Aleyhimize işlese de bu düzen doğrudur. Bizim hinterlandımızda (kapsama alanımızda) bulunan halkların sömürülmesine mecburen göz yumulur," demiş oluyorsunuz. Yani, "Türkiye'nin kendi çıkarına uygun bir sistem kurmasına lüzum yoktur. Kendimizi akıntıya bırakalım gitsin. Dünya böyle gelmiş böyle gider" diyorsunuz. Biz buna itiraz ediyoruz ve diyoruz ki; Türkiye'nin kendi çıkarına uygun bir dünya sistemi kurmaya çalışması hem hakkı hem mecburiyetidir. Bu tutum; geçmişte yapılmış olan haksızlıkları düzeltmeye yönelik, bölgemizde ve yeryüzünde adaleti yeniden tesis edecek milli bir niyet ve haysiyetli bir gayrettir. Bu tutum tamamen meşru, İslami ve insani bir girişimdir. Ahlakidir. Millidir. Yüzde yüz yerli bir projedir. Atatürk'ün söylediği "yurtta sulh cihanda sulh" prensibi Türkiye eksenli bir dünya

12 12 tasavvurunun gerçekleşmesi için bir çağrı niteliğindedir. Türkiye merkezli dünya yönetiminin nihai hedefidir. "Kimsenin bir karış toprağında gözümüz yoktur" sözü kof bir ifadedir. Mesela Sevr'e göre G.Antep, Urfa, Mardin, K.Maraş, Hatay vs. hudutlarımız dışında bırakılmıştır. Buralar sınırlarımız dışında kalmış olsaydı bu vatan topraklarını almak gereksiz bir çaba mı olacaktı? Bunlara göre sınırlarımız dışında kalmış bulunan Ege Adaları ve Batı Trakya ile ilgili emeller beslemek yanlıştır, Bosna Hersek'teki Boşnak kardeşlerimizin haklarını savunmak yanlıştır ve Türkiye'yi gereksiz tehlikelerin içine çekmektir. Bu anlayış kesinlikle Atatürkçü anlayış değil, kesinlikle milli değil kesinlikle insani değildir. Bu anlayış İsmet İnönü-Demirel anlayışıdır ve dar görüşlülük paranoyası sendromudur" İsmet İNÖNÜCÜLÜK, 2.Dünya Savaşının sonucunu yanlış tahmin etmekten başlayarak çok ciddi mantık ve değerlendirme hatalarına dayanmaktadır. Bu niye böyle olmuştur? Bu hatalar zinciri neden böyle yapılmıştır? Realist bir dış politika konusunda koskoca Türkiye de bir fikir veren çıkmamış mıdır? Gibi düşünceler aklımızdan geçmesin diye, doğru sualler yöneltilmesin diye dünya tarihi bile yanlış okutulmuştur. Bu gibi basiretsizliklere karşı engin sağduyu sahibi Büyük Türk Milletinin gösterdiği topyekûn karşı refleks; karşı devrim ve Atatürkçülük karşıtlığı olarak gösterilmiş, irtica ve gericilik olarak tanımlanarak gerçekler ters düz edilmiştir. Mesela 1938 de Büyük Atatürk ün Hatay ın anavatana katılmasında gösterdiği yüksek vizyon şu ana fikre dayanır: Suriye Fransız sömürgesidir. Almanya Fransa ya karşı bir harp hazırlığı içindedir. Fransa nın Avrupa da başı derttedir. Fransa Suriye deki hak ve çıkarlarını koruyamaz durumdadır. Diplomatik bir baskı sonucu mesele askeri güç kullanmaya ihtiyaç kalmadan halledilecektir. Nitekim Atatürk ün kurguladığı bu faraziye başından sonuna kadar gerçektir. Neticesi de doğru çıkmıştır. Fransa Hatay meselesinde kıpırdayamamış; kontrollü bunalım Atatürk ün öngördüğü şekilde başlamış ve zaferle bitmiştir. Mesela Türk entelektüellerinin sadece mektepte eğitim görmüş olanlarına sorsanız 2.Dünya Savaşı nda kim kimin müttefikidir deseniz, hemen sayarlar: İngiltere, Fransa, ABD ve SSCB müttefik, Almanya, İtalya, Japonya mihver devletleri derler. Hâlbuki Fransa Alman işgaline uğradıktan sonra kurulan Vichy Hükümeti bizim İsmet Paşa Hükümeti gibi Almanya ile saldırmazlık ve işbirliği antlaşması imzalamıştır. Daha da ileri giderek Fransız orduları İngilizlerle Madagaskar Adasında yıllarında savaşmış, Hintçini Yarımadasında 2. Dünya Savaşı boyunca çatışma devam etmiş, Rommel e karşı Kuzey Afrika ya gönderilen Amerikan İngiliz kuvvetleri önce Fas ve Cezayir de üslenen Fransız kuvvetleriyle çarpışmıştır. Fransa Normandiya çıkarmasından çok sonra Paris müttefik işgaline uğradıktan sonra müttefiklerin safına geçmiştir. Yani 1944 yılına kadar Fransa müttefiklerle savaş halindedir. Fransa nın bu tutumu harp bittikten sonra cezalandırılmış, Fransız sömürgesi olan Hintçini(Vietnam, Birmanya, Tayland, Kamboçya) müttefiklere geçmiş, 1970 li yıllara kadar süren Vietnam Savaşı ABD ye devredilmiştir. Vichy Hükümetinin ileri gelen birçok bakanı ve 1.Dünya Savaşı Fransız ulusal kahramanı General Petein Nazilerle işbirliği yaptıkları gerekçesiyle Nürnberg de yargılanmış ve idam edilmiştir. Yani işgale uğradıktan sonra Fransa nın 2.Dünya savaşı boyunca Almanya tarafında yer alması af edilmemiş bütün sömürgeleri elinden alınarak cezalandırılmış, ulusal kahramanları dâhil birçok Fransız devlet adamı idam edilmiştir. Bu durumu niye anlatıyoruz? Şunun için; İngiltere ve Fransa daha savaşın başından itibaren müttefikti, savaş boyunca bu böyle devam etti derseniz başka bir sonuç ortaya çıkıyor, Normandiya çıkartmasından sonra Fransa ile müttefikler birleşmiştir derseniz daha başka bir sonuç çıkıyor. Bir söz var: birinci sınıf adamlar birici sınıf adamlarla çalışır. İkinci sınıf adamlar üçüncü sınıf adamlarla çalışır. Atatürk ün realizmi, her seviyede her ideolojideki insanı bir arada tutmaya, bunları istediği hedeflere yöneltmede görülmemiş bir karizmaya sahiptir. İkinci sınıf devlet adamları aynı performansı göstermeye muktedir değildir. İdeolojik bakış açısı genellikle ideolojik körlük yaratarak gerçeklerin doğru görülmesini engeller. Mesela olaylara sadece dini referansla bakan birisi için Fevzi Paşa dindardır ve namaz kılar; bu özelliğinden dolayı iyidir, hata yapmaz, mümkün olan en iyi politikayı tayin eder ve uygular. Gene aynı bakış açısına göre İsmet Paşa 1908 de Edirne de daha topçu yüzbaşısıyken mason locasını kurduğu ve mason olduğu için kötüdür. Ama bir masona

13 13 göre, İsmet Paşa küresel dünya düzeninin kabul edeceğinden fazlasını yapamazdı, o şartlarda yapabileceğinin en iyisini yapmıştır. Başka bir bakış açısına göre ise Atatürk dengeleri gözetmesini bilen çok milli bir şahsiyettir, her ikisini de maiyetinde yirmi yıl çalıştırmıştır. Atatürk ün nezdinde ideolojik duruşun kıymeti yoktur. Atatürk ün maiyetinde Fevzi Paşa stratejik kabiliyeti, öngörüleri, mesleki vizyonu yüksek bir şahsiyettir. İsmet İnönü de verilen göreve itiraz etmeyen titiz bir memur seviyesindedir. Hâlbuki İsmet Paşa nın emrinde bu yeteneklerin hiçbir anlamı yoktur, kabiliyetli adama da ihtiyaç yoktur. Kabiliyetin kendisi kötü olduğu gibi anlatımı bile kötüdür. İsmet Paşa 1930 lu yıllarda (1929 Amerikan İktisadi krizinin etkisiyle) liberal ekonominin konjonktürel dalgalanmalarından hareketle katı bir devletçiliğin Sovyet tipi mecburi planlamacılığın şampiyonu olmuş, Kadro Hareketi ni desteklemiş, ideolojik olarak Atatürk e ters düşmüştür. Atatürk ise iç dış hiçbir ekonomik ve sosyal dalgalanmada paniğe kapılmamış, sağlam kanaatlerini değiştirmemiş, bütün sarsıntıları realist ama stratejist bir mantıkla aşmıştır. Atatürk rahmetli olmadan önce 2.Dünya Savaşı nın ne zaman başlayacağını, ne zaman biteceğini ve harbin sonucunun ne olacağını söylemiş, bu sonuca göre devlet siyasetini tayin ve tanzim etmiş herkesi sıkı sıkıya tembihlemiştir. Atatürk rahmetli olduktan sonra, İsmet Paşa; tayin olunan daha doğrusu ezberlettirilen dış politika hedeflerinden daha ilk hamlede kopmuştur. Bazıları diyor ki peygamberimiz de Uhut Savaşı nda okçulara yerlerini terk etmemeleri konusunda sıkı sıkıya tembihte bulunmuştu, onlarda terk ettiler. Evet, onlar terk ettiler ama terk etmekle doğrusunu yaptık demediler. Hata yaptık, emrin dışına çıkmamalıydık, Peygambere itaat etmemek ne büyük kötülüktür dediler. Hâlbuki İsmet İnönü devri İkinci Dünya Savaşı politikaları göklere çıkartılmakta ve görülmemiş bir başarı numunesi olarak tanıtılmaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde tescilli bir başarısızlığın zafer gibi takdim edilmesi görülmüş bir şey değildir. Atatürk ün dış politikasından sapmayı daha Alman-Rus Harbi başlamadan önce yaptık ve Almanya ile Rusya nın ittifak yapması karşısında öyle bir paniğe kapıldık ki sanki bu ittifak bize karşı yapılmış gibi bir paranoyaya yakalandık ve ne yapacağımızı şaşırdık! Bu hata sadece dış politika amaç ve hedefleri bakımından olmamıştır. Nasyonal Sosyalist + Komünist ittifak Türkiye için bir iktisaden mükemmel model olarak ta algılanmış, sosyalist-devletçi-faşist bir iktisat modelinin de şampiyonluğu yapılmıştır. İş bununla da kalmamış jandarma dipçiğine dayalı ilkel bir yönetim modeli kurgulanmıştır. Alman-Rus ittifakı yapıldıktan sonra bu ittifakın meydana getirdiği Rus korkusu yüzünden pantürkizmin, İngilizlerin korkusundan Panislamizmin telaffuzu bile yapılamaz olmuştur. İsmet Paşa nın iç ve dış politikasında realite diye bir kavram yoktur, panik, kuruntu ve kendi gölgesinden korkan endişe vardır. Hipotezler(faraziyeler) derin kuşku ve vehimlerden hareketle tayin edilmekte, hiçbir zaman gerçekçi bir dayanağı bulunmamaktadır. Bu durum, müritlerini cinle korkutan üfürükçü hoca tesiri yaratmakta, tehlikeleri duvara soğan asarak karşılayan çözümlemelerinden öteye geçmemektedir. Bu zihniyet; kimi zaman mühendislik harikaları yaratarak olmayacak şeyleri mümkün gösterdiği gibi, başarılmaması imkânsız olan şeyleri de mümkün değil yapılamaz göstermiştir. Mesela İsmet Paşa 500metre karelik bir arsaya 20 metre karelik kulübe sığmaz demişse imkânı yok sığmaz. Tarafsızlığımızdan kuşku duyarsa, Hitler Moskova yı bırakır bize saldırır demişse bir hikmeti vardır, kim bilir ne büyük analiz yapmıştır denmiştir. O mutlaka olacağı önceden görür denmiş ve Onun kafasından geçen kırk tilkinin kuyruğu birbirine değmediğinden hareketle hikmetinden sual sorulmaz diye anlatılmıştır. İsmet İNÖNÜ nün Atatürk ün tayin ve tespit ettiği dış politika hedeflerinden sapmasının itirafını 1960 yılında verdiği bir demeçten anlıyoruz. Diyor ki; Bizim Birinci Dünya Harbi tecrübesinden sonra yeni kurulan Avrupa düzeninde menfaatlerimiz SSCB, İngiltere ve Fransa ile beraberdi. Harp bizi sürükleyecekse bu devletlerle beraber bulunmamız hem stratejik bakımdan hem siyaset bakımından Mihver in karşı tarafında bulunmamız icap ederdi. Biz vaziyeti harbin başlamasından evvelki senede samimi kanaatle bu şekilde gördük. 1 Bir defa bu kanaat İsmet İNÖNÜ ye ait değildir. Bu öngörü 1 İbrahim Artuç, İkinci Dünya Savaşı,Kastaş Yayınevi, 1.baskı,1.cilt, İstanbul,1999,s.175.

14 14 Atatürk ün 1934 den beri söylediği, hatta Mac Artur ile yapılan görüşmede ifade ettiği görüştür. İşin ilginç tarafı ise şudur; Atatürk bu fikri ortaya attığı zaman, Almanya da henüz NAZİ PARTİSİ iktidara bile gelmemiştir. Yukarıda ifade edilen görüş İsmet Paşa nın kesin görüşü olmuş olsaydı, ileri satırlarda anlatılacağı üzere, daha harbin başlangıcından itibaren zikzaklar çizilmez, bu tespit ekseninde hareket edilirdi. Bizce bu görüş her şey olup bittikten, hiçbir gizlilik noktası kalmadıktan, hadisenin üzerinden 15 yıl geçtikten sonra ifade edilen bir kanaattir. Biraz abartılı olacak ama, itiraf etmeliyiz ki, İsmet Paşa Almanların yenildiğine 15 yıl sonra kesin kanaat getirmiş ve iyice emin olduktan sonra bu sözü söylemiştir. Bazıları diyebilir ki; ne yani İsmet Paşa 1946 da Almanların yenildiğine Hitler in intihar ettiğine, Berlin in işgal edildiğine inanmamış mıdır? Evet. İsmet Paşa o kadar evhamlı, o kadar, şüphecidir ki, beklenmedik bir hamle ile Almanların savaşı kazanmalarını bile imkân dâhilinde görmesi mümkündür. Hatta Gobbels in propagandalarına Almanlardan daha fazla kapılması da mümkündür. İsmet Paşa nın bu tereddütlü tutumu başlangıçtan itibaren dış güçlerin gözünden kaçmamış; Büyük Atatürk ün 1936 da Montrö Antlaşmasıyla Lozan Boğazlar Sözleşme sinde yaptırdığı lehimize tadilatın daha mürekkebi kurumadan, 1939 da Sovyetler Birliği Boğazlardan üs istemeye kalkışmıştır. Bilindiği üzere Nazi Almanya sı ile Stalin SSCB si Polonya nın işgali için uzlaşmış ve bir ittifak anlaşması yapmışlardı. Bu anlaşmanın meydana getirdiği güven ortamı SSCB yi Doğu Avrupa, İskandinavya(Kola Yarımadası),Balkanlar ve Kafkasya da serbest bırakmıştı. Çevresinde bulunan zayıf ülkeler üzerinde ki emellerini tehlikesizce gerçekleştirebileceklerine inanmışlardır. İşte bu tutum değişikliği İnönü nün EZBERİ BOZMASINA yol açmıştır Bir atasözümüz var; koymaca akıl para etmez ; Atatürk ün 1934 ten itibaren ortaya koyduğu şaşmaz ön görü, buna dayalı realist faraziye ve bu temel üzerine inşa edilen Türk dış politikası daha ilk dalgada çökmeye başlamıştır. Polonya yı işgal etmek için Almanya ile bir ittifak anlaşması imzaladıktan sonra, Sovyetler Birliği Dış İşleri Bakanı Molotov 2 Kasım 1939 tarihinde bir demeç vermiş ve şöyle demiştir. Türk Hükümeti iki aydan beri Almanya ya karşı savaşan İngiltere ve Fransa ile karşılıklı yardım anlaşmaları yapmıştır. Türkiye bunu yapmakla kesinlikle tarafsızlık politikasını ret etmiş oluyor. Böylece gelişmekte olan Avrupa savaşının içine taraf olarak katılmış oluyor. Yani artık Türkiye müttefikler safına katılmış ve karşı cephede yer almıştır 2 İsmet Paşa yukarıdaki satırda şunu demişti; Biz başlangıçtan itibaren 2.Dünya Savaşı nın sonucunu gördük ve ona göre tutum belirledik. Hâlbuki NAZİ-SOVYET ittifakından sonra SSCB nin Almanlara karşı cephede yer alacağına dair faraziye çökmüş, İsmet Paşa bütün metanetini kaybetmiş, bütün bildiklerini unutmuştur. Bundan sonraki süreçte ne yapacağını şaşırdığı için zikzak üzerine zikzak çizmiş. harbe iştirak etmemek için ne lazımsa onu yapmıştır. Yani bu noktadan sonra vizyon kaybedildiği için 2.Dünya Savaşı Politikası diye bir politika kalmamıştır. Alman-Rus ittifakının meydana getirdiği panik öyle boyutlara varmıştır ki, bundan sonra ne yapılabilir noktasında ileri sürülecek realist teklifler bile dinlenmemiştir. Bu duruma bakan, kimi analizciler; İsmet Paşa, ihtiyatına mat oldu! diye yorumlamışlardır. Alman-Rus ittifakından sonra bu ittifakın kalıcı ve ciddi olduğuna inansanız bile ne yapmanız beklenir? İttifakın önünü kesmek için Molotov un dediğini yapmanız, yani müttefiklerle anlaşma yolları aramanız ve Balkanlarda Yugoslavya dan başlayan bir emniyet kuşağı yaratmanız lazımdır. Atatürk ne yapmıştır? Daha başlangıçtan itibaren savaştan üç sene önce bunu başarmıştır. Drah nach osten (Doğuya doğru ilerleme) fikri Nazi ideolojisinin temel dayanağını teşkil ediyorken, Atatürk bunun ideolojik olarak ta mümkün olmayacağını görüp anlamıştır. Kaldı ki geçici Alman-Rus ittifakı Atatürk ü nihai sonuç hakkında asla yanıltmazdı. Esasen sizin bir yol aramanıza da gerek yoktur, o yol başlangıçtan itibaren çizilmiş Siz ne yapıyorsunuz? Daha satrancın ilk hamlesinde derhal paniğe kapılıyor bildiğiniz her türlü yüzmeyi unutuyorsunuz. Her halde biz hata yaptık işin doğrusu Mihver+Sovyet tarafında yer almakmış galiba, gibi 2 Age,cilt1, s.177.

15 15 tereddütler geçiriyorsunuz, balıklama koşuyor Almanlarla bir saldırmazlık ve iş birliği anlaşması imzalıyorsunuz. Almanların Sovyetlere saldıracağı nereden belli? Rus savaşını başlatmadan önce bütün Balkanları işgal ederek, Rusların güney yan ve gerilerini kontrol altına alarak tecrit ediyorlar. Siz bir stratejist iseniz, siz bir diplomatsanız bunu anlar ona göre vaziyet alırsınız. Kaldı ki Alman-Rus savaşı başlamadan(alman saldırısı 22 Haziran 1941 dir) önce 1 Mart 1941 tarihinde Hitler bizzat İsmet İnönü ye bir mektup yazmış; Almanya nın esas hedefinin Türkiye olmadığını bildirmiştir. 3 Alman Hükümeti nin arzusu hilafına, İngiltere ve Fransa nın 3 Eylül 1939 daki savaş ilanı kararıyla Alman halkına empoze edilen mecburi savaş kararında Alman Reich inin şu sıradaki hedefi Avrupa kıtasında İngiliz nüfusunu bertaraf etmektir. Bu yüzyıllardan beri devam Avrupa daki devletleri birbirine karşı oynayarak yıpratmak metoduna son vermenin bir şartını teşkil etmektedir Birliklerimizin Bulgaristan daki hareketleri hiçbir şekilde Türkiye nin toprak bütünlüğüne ve siyasi bütünlüğüne yönelmiş değildir. Bulgaristan da ilerleyen Alman birliklerinin Türk sınırından, orada bulunmalarının maksadı hakkında yanlış bir yorumda bulunmasına meydan vermeyecek kadar uzak kalmalarını emrettim (Hitler) Şartların ve durumların bu şekilde gelişmesi karşısında, İsmet İnönü ne yapacağı, kimi dost, kimi düşman tanıyacağı noktasında tereddüde düşmüş, Atatürk ün yokluğunu derin bir şekilde hissetmiştir. Atatürk sağ olmuş olsaydı, kendiside başbakanlık koltuğunda oturuyor olsaydı: Risk almamanın, mesuliyet taşımamanın rahatlığı içinde olacaktı. Atatürk düşünecekti, Atatürk sorumluluğu üslenecekti, Atatürk ölçüp biçecekti, bir karar verip emredecekti. Karar almanın ağır sorumluluğunu değil verilen emri yerine getirmenin sınırlı bir mesuliyetini taşıyacaktı. Hâlbuki bütün istikametlere yön veren kutup yıldızı artık yok, sen olsan ne yaparsın? Kendini tanıyorsan, kapasitenin ne olduğunu biliyorsan; fırsatlara mırsatlara bakmazsın, nöbeti vukuatsız devredeyim de ne olursa olsun dersin. İsmet Paşa ben Atatürk değilim demiş ve öyle yapmıştır. Burada sıkıntı veren nokta şudur: Bir başarısızlık açık açık itiraf edilirse buna saygı duyulur. Ben Atatürk değilim ondan beklediklerinizi benden bekleyemezsiniz diyen bir zata olmayan sıfatları izafe etmek, yapamadığı işleri yaptı demek,2.dünya Savaşı ndaki vahim dış politika ve analiz yanlışlıklarını yüksek deha eseri olarak göstermek, şayet kötü niyet eseri değilse ahmaklıktan başka ne olabilir ki? Kabul edilmelidir ki bu tür ahmaklıkları kraldan fazla kralcı olanlar veya dalkavuklar yaparlar. 2 Nisan 1941 de (Alman-Rus harbi başlamadan 2 ay kadar önce) Irak ta İngiliz yanlısı hükümet devrilmiş, yerine Alman yanlısı Raşit Ali Geylani geçmiştir. Almanlar Irak a girmek için izin istemektedir. Aynı dönemde Churchill İnönü ye yazdığı mektupta Almanya yı felç etmek için Romanya nın petrol bölgesi Ploesti nin Türkiye üzerinden geçerek bombalanmasını talep etmektedir. Bu ortamda, zıt çekim kutuplarının çelişkiye düşüren manyetik alanlarından etkilenmemek için, her ortamda en doğru kararı verecek yüksek vizyona sahip bir liderin iktidarda olması gerekiyorken; kaderin hazin cilvesi olarak kuruntulu, evhamlı, tereddütlü, kötümser ve zihni karışık bir kişi olan İsmet İnönü iktidar mevkiinde bulunuyordu. Öyle şeyler oluyordu ki akşamdan sabaha gündem değişiyor bütün hipotezler alt üst oluyordu. Alman-Rus savaşının başladığı gün İngiltere de eğitim görmüş pilotları ve 4 denizaltıyı teslim almaya giden Refah Şilebi Mersin İskenderiye arasında batırılıyor, kimin batırdığı bile tespit edilemiyordu. İngilizlerin; Almanların Irak a hâkim olmalarını önlemek için, Türkiye nin Irak a girmesi teklifi değerlendirilemiyordu. Tarafların söz düellosu kafaları o kadar karıştırıyor ki İngilizler Refah şilebini Almanlar batırdı, Almanlar da İngilizler batırdı diyordu. (Türk-Alman saldırmazlık paktının öcünü almak için yaptılar diyor.18 Haziran 1941 Türk-Alman Dostluk ve Saldırmazlık Paktı) Bizim şilep kim vurduya gidiyordu!. Aklı başında bir insan şunu sormaz mı? Almanlarla bir saldırmazlık paktı imzalıyorsun, İngilizlerden de silah alıyorsun. Bu silahları Almanlara karşı kullanmayacaksan niye alıyorsun? İngilizlerden alacağın silahları İngilizlere karşı kullanacaksan niçin sana versin? İngilizler benim müttefikim diyorsun, ondan silah alıyorsun Almanlarla da ittifak yapıyorsun! Sen kimden yanasın? Bu icraatın bir mantığı var mı,? derseniz, evet 3 Age, Cilt 1,s.178.

16 16 haklısın yaptığımız iş ipe sapa gelmez, yaptığımız işin bir mantığı yok ama ne yapalım şu Rus MOLOTOV olmasaydı biz bu hataları yapmazdık. Boğazlardan üs istemeye kalkışmasaydı, aklımız o kadar karışmayacaktı!. Evet, 2.Dünya Savaşı Türk dış politikası, ne yaptığımızı biliyor muyuz? ekseninde şekillenmiştir. Molotov bizi şaşırtmasa idi Almanlarla bir ittifak anlaşması imzalamaz, İngilizlerle müttefikçilik oynar bütün taraflarla ticaret yapar harbin nimetlerinden istifade ederdik O da yok 3 milyon insan askerde, memlekette hayat durmuş, varlık vergisi, kıtlık kuyruğu İşte manzara bu!. Meseleyi birde Hz Ali nin tasnifleri istikametinde tanımlarsak daha ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor. Hz Ali diyor ki: dostluk üç çeşittir. 1-Dostum, 2-dostumun dostu, 3-düşmanımın düşmanı Şimdi bu denklemi Türkiye, Almanya ve İngiltere arasında kuralım: İngiltere müttefik=dostum; İngiltere Almanya düşman, Türkiye Almanya ya karşı tarafsız (!!!) Şimdi denklemi 22 Haziran 1941 tarihinden önceye, Polonya yı işgal etmek için yapılan Nazi-Sovyet ittifakı öncesine götürelim ve yeniden düşünelim: Almanya, SSCB müttefik; Ben Almanya ya düşman değilim, ama İngiltere ile müttefikim; Almanya ile SSCB müttefik ama ben SSCB ile hasımım, İngiltere müttefikim ama onun düşmanı Almanya benim düşmanım değil Böyle bir dost-düşman denklemi olur mu? Böyle bir mantık kurgusuna dayalı tutarlı bir muhakeme yapılabilir mi? Toplama ve çıkarmaların, çarpı işaretiyle mi, bölüm işaretiyle mi veya hangi işaretle yapıldığını anlayabilir misiniz? Böyle bir hesaba dayalı bir bakkal defterine bile güvenebilir misiniz? Türkiye de herkes şuna şartlandırılmıştır: Harbe girmek çok kötüdür. Türkiye harbe girmemiştir. Harbe girseydik yerle yeksan olurduk, harptan kurtulduk. O halde en iyisini yaptık Bu mantığa dayalı hüküm yürütürseniz İstiklal Savaşı na girmekte kötüydü İstanbul u almak için kuşatma yapmakta kötüydü Nefsinizi müdafaa mecburiyetinde kalsanız bile harp kötüdür. Fayda getirse bile, taahhüt etmiş olsanız dahi harbe girmek kötü olduğu için bunun tersi olan her şey iyidir, gerçek politikadır. şeklindeki mantığa dayalı siyaset yetmiş seneden beri yürürlüktedir. Doğru mudur? Gelelim mantıki dayanaktan mahrum bu politikanın yürütülmesi sürecine; Türkiye işte bu bunalımlı dönemde, Almanya ile toplam 96 milyon liralık krom ve bakır ihracatı için bir anlaşma yapıyor. Gerekçe olarak ta ABD ve İngiltere nin bize herhangi bir yardımı ve ekonomik katkısı yok deniyor. Bu anlaşmadan sonra Ege Denizi nde Almanya ya maden taşıyan gemilerimiz sık sık saldırıya uğruyor ve batırılıyor. Bu saldırılardaki kayıplarımız nedir, kâr mı ettik zarar mı ettik bunun bir hesabı yapılmıyor. 22 Haziran 1941 de Almanya Rusya ya saldırıyor. Alman orduları Aralık 1941 de Moskova önlerinde duraklıyor ve 1942 senesine giriliyor. Almanlar taarruz istikametlerini güneye kaydırıyorlar, Kafkasya istikametinde ilerliyorlar. Aynı tarihlerde Kuzey Afrika da bulunan Alman orduları Rommel komutasında batıdan doğuya doğru ilerleyerek İngiliz sömürgesi olan Mısır a giriyorlar Kahire ye 80 Km yaklaşıyorlar. Bu iki harekâtın amacı kuşatma kollarını Irak üzerinde birleştirerek petrol bölgelerine hâkim olmak olduğu anlaşılıyor. İngiltere sıkışık vaziyettedir. Churchill Rommel i yenecek bir general arıyor. Montgomery i bulmuştur.24 Ekim 1941 de Montgomery karşı taarruza başlamış, Almanların kuşatma kollarını Irak ta birleştirme plânları iflas etmiştir. Hatırlanacağı üzere bizim İsmet Paşa Türk-Alman Saldırmazlık Paktı nı yaptığı Mart 1941 de İngiltere paniğe kapılmış ve Türkiye nin Irak ve Suriye ye girmesini teklif etmişti. Bu teklifi niye yapmıştı? Çünkü o zaman Suriye Fransız sömürgesi idi, Suriye yi Almanların müttefiki Fransa dan kopartmak için Türkiye ye hediye ediyordu. Irak ı kendisi koruyamayacağı için Türkiye ye teslim ediyordu. Peki, Churchill bunu niye yapıyordu? Bu duruma Almanlar razı olmaz Türkiye ye savaş açarsa Almanların başı bir devletle daha belaya girsin! Peki, Türkiye Churchill in dediğini yapsa Almanya savaş açar mıydı? Bizce açamazdı Krom satın aldığı gibi petrol satın almaya devam edeceği için buraların Türkiye nin eline geçmesi harbin sıkışık döneminde Alman menfaatlerine zarar vermez, aksine iki tarafında razı olduğu bir de facto durum ortaya çıkartmış olurdu. Diyeceksiniz ki niye bu hesap yapılamamıştır? Bu hesabı yapmak için Ankara nın başında strateji bilen ve psikolojikmen milletine ve kendisine güvenen birinin olması gerekirdi. Bütün bu hadiseler oluyorken 1943 yılına gelinir ve 2 Şubat 1943 de Almanlar Stalingrad ta kesin bir yenilgiye uğramıştır Temmuz 1942 de müttefikler Hamburg u bombalamışlar 100 bin kişi ölmüştür.

17 17 Almanya nın mukabele imkân ve kabiliyeti yoktur. Harp talihi başlangıçtan itibaren Almanya nın aleyhine olduğu halde bunun aksini düşünenlerden biri de İNÖNÜ dür İsmet İNÖNÜ savaş bittikten 15 sene sonra şöyle diyor. Biz 2.Dünya Savaşı nı olayların ispatladığı gibi daha başlangıçtan itibaren doğru şekilde tahmin etmiştik. Düşüncemize göre Mihver Devletleri kudretlerinin üstünde bir dava peşinde idiler ve müttefikler karşısında yenilmeleri kaçınılmazdı. Bu görüşümüz bütün politikamıza temel olması gerekiyordu. Öyle yaptık Ama asıl mesele memleketi harp belasının uzağında tutmaktı Bir taraftan diyorsunuz ki; biz harbin sonucunu başlangıçtan itibaren doğru tayin ettik, diğer taraftan Almanlarla bir dostluk ve saldırmazlık paktı imzalıyor, müttefiklerinizin aleyhine bir tutum değişikliğine giderek kaypak bir görünüm sergiliyorsunuz. Bunlardan hangisi doğrudur? Tayin ve tespit ettiğin politika bu ise niçin buna göre hareket etmedin? Bu değilse niçin böyle söylüyorsun 4. Almanlar Rusya ya saldırmadan önce Yugoslavya yı, Arnavutluğu, Bulgaristan ı ve bütün Yunanistan ı işgal etmiş, Girit dâhil Ege Adalarını almış bizimle hudut olmuştu. Hitler bizimle olan hukuku muhafaza etmeye azami ihtimam göstermiş, birde Türkiye gibi bir büyük devletin başında bulunması sebebiyle İsmet İnönü ye bir mektup gönderip Türkiye nin paniğe kapılmamasını temin etmeye çalışarak, müttefiklerle askeri işbirliği yapılmasını önlemeyi hedef almıştır. Hitlerin başlangıçtan itibaren Türkiye ye vurmak gibi bir plânı olmuş olsaydı, o mektubu yazmaz ve Türkler müttefiklerle askeri işbirliğine gitmeden önce zayıf yakalamak için acele davranırdı. Hal böyle iken siz: Almanlar hududumuza kadar geldi ne yapacakları belli olmaz deyip bütün birliklerinizi Trakya ya yığıyorsunuz, sonra da dönüp saldırmazlık ve işbirliği anlaşması imzalıyorsunuz. Bunun hangisi doğrudur? Buradan hareketle harbin bilinmezleri içinde doğru kararın seçilmesi zordur, diyenler çıkabilir. Ancak siz Almanya nın hareket tarzlarını stratejik amaçlardan hareketle ölçemiyor, istihbarat operasyonlarıyla herhangi bir bilgi alamıyorsanız, size bilge adam, devlet adamı, lider veya parmak hesabını bilen biri denebilir mi? Kaldı ki Almanya nın Balkanlara girişi tamamen zorunlu sebeplerden olmuştur. Musolini güya Büyük Roma yı yeniden ihya etmek gayesiyle bir takım deli dana plânları yaparak daha ilk hamlede Habeşistan a saldırır. 5 İtalyan ordusu bir avuç kahraman karşısında perişan olur. Bununla da kalmaz Arnavutluğa saldırır. Huduttan itibaren zar zor Km girerler, Arnavutlar karşı taarruza geçerler, İtalyan birliklerini sürer atarlar, İtalyanlar bütün dünyaya karşı gülünç duruma düşerler, Yoğun diplomatik ve ekonomik ablukadan sonra ancak Arnavutluğu işgal ederler. Musolini bu defa Yunanistan a saldırır. Yunan birlikleri İtalyan birliklerini mağlup eder ve Arnavutluk topraklarına girer, Musolini(Duçe)Dünya basınında çıkan yazı ve karikatürlerde aptallığın ve beceriksizliğin simgesi haline gelir ve alay konusu olur. Yunan ordusu İtalyanlara bir adım attırmaz, bu sebeple Hitler Duçe yi kurtarmak için mecburen Balkanlara iner. Yani Hitler in Balkanlara girmek zorunda kalması İtalyanların beceriksizliği sebebiyle olmuştur. Esasen Hitler Almanya sının Türkiye ye girmek gibi bir plânı yoktur. Daha sonraki yıllarda şu tür ifadeleri çok duymuşuzdur: Alman orduları Türkiye ye taarruz etmek üzere hudutta toplanırlar. Alman komutanlığı derki; Türklere dokunmayın, onlar öyle bir millettir ki Anadolu yu adım adım müdafaa ederler, bize kan kustururlar, başlarında da dünya dehası kafasında kırk tilki dolaştıran öyle bir lider var Onlarla asla baş edemeyiz. İster korkak adam kuruntusu, ister dalkavuk adam dedikodusu, ister paranoya sendromu, ne derseniz deyin, adamdan gücünün üstünde bir şey bekleyemezsiniz. Zaten kendisi de itiraf ediyor: Atatürk ten beklediğinizi benden beklemeyin! Bu sözü ne zaman söylüyor: Harbin en kritik senesi 1942 de.niye 4 Öyle söylediğine bakmayın! Esasen İsmet Paşa nın Gobels in müritlerinden biri olduğu anlaşılıyor. Almanların zafer kazanacağına dair propagandalarına dünyada en çok inanan kişilerden biri İnönü dür. Peki, niye tersini söylüyor: Tayin ve tespit edilmiş politikalar Atatürk ün ezberlettiği politikalardır. Daha ilk iniş çıkışta ezber bozulmuş, istikamet şaşırtılmıştır. Daha başlangıçtan itibaren kanaatimiz böyle idi diyor da, niçin tersine icraatlarda bulunmuştur? 5 İtalyanlar Habeşistan a saldırdıkları zaman Büyük Atatürk henüz sağdır. Tehlikeyi önceden görmüştür. Duçe ye çok kızmaktadır. Yaptığı hareketleri çok yavan ve dangalakça bulmaktadır. Diplomatik nezakete aldırış etmeden kırıcı bir üslupla ve hiddetle eleştirmektedir. Burnunu kırmak için Habeşistan a silah malzeme ve subay göndererek yardım etmiştir. General seviyesinde birçok kahraman subayımız, İtalya nın dişini daha o tarihlerde kırmışlardır. Bizden Antalya ve havalisini isteyen Duçe Efendi daha sonra Tiran kapılarında maskaraya dönmüştür.

18 18 söylüyor? Ordumuzun stratejik vizyon sahibi büyük askeri liderleri, son derece kabiliyetli kurmay subayları, matematiği dehaya sahip askeri karargâhları mevcuttur. Paşayı sıkıştırıyorlar. Fırsatları kaçırmayalım diyorlar. O ne diyor? Ben Atatürk değilim, iş yapmaya değil nöbeti vukuatsız devretmeye geldim! Bazıları diyebilir ki olanlar olmuş, yapılması gerekenler yapılmamış, artık geçmişin yanlışlarını ve hataları didik didik etmenin ne yararı olabilir; bu güne bakalım Mesele sadece unutulmuş bir yanlış olarak kalmış olsa, gerçekten bu yazının yazılmasına ihtiyaç yoktur. Ancak yapılan hatalar başarı gibi takdim edildiği için; bu gün bile hissedilen tutuk, dirayetsiz ve liyakate önem vermeyen yönetim zihniyetine temel teşkil eden uygulamalar, risk almaktan kaçınan vizyonsuz devlet adamları, Türk devlet felsefesine temel teşkil etme sıkıntısı yaratmaktadır. Atatürk ten sonra vizyon sahibi birkaç lider gelip geçmiş olsaydı bu millet Atatürk ü bu kadar hasretle aramazdı. Bu hasret dolayısıyla aradan zaman geçtikçe o daha çok aranıyor, daha çok anlaşılmaya ihtiyaç duyuluyor, ulu dağlar gibi uzaklaştıkça büyüyor. (ilk ve tek olarak, sadece Erbakan Hoca; Milli, bölgesel ve evrensel projeler ortaya koyuyor yeni dengeler oluşturuyor ve bu yüzden tüm dış güçler ve işbirlikçiler kendisine savaş açıyordu. A.A.) Stalingrad yenilgisinden sonra harbin kaderi kesinlikle tersine dönmektedir. Türkiye bir tutum değişikliğine gidememektedir. Vizyonsuz, ve misyonsuz hareket etmeye devam etmektedir. Nitekim Suriye den kalkan ve Türk hava sahasından geçerek(1 Ağustos1943 de) Romanya nın Ploeşti petrol bölgesini bombalayan müttefik uçaklarından bazıları Türkiye ye mecburi iniş yapmış, Almanya bu olaya tepki verememiştir. Churchill Türkiye nin bir an önce harbe girmesini istemektedir.30 Ocak 1943 de Almanların Stalingrad yenilgisinden üç gün önce) Churchill Adana ya gelir. Türkiye nin Suriye ve Irak a girmesini ister. Balkanlardan bir cephe açılması için geniş yardım önerir. İsmet Paşa Churcihill e itiraz etmez, fakat silah ve araç eksiklerinin tamamlanmasını ister. Stalin Türkiye nin Almanya ile yaptığı dostluk ve saldırmazlık paktından rahatsızdır. Churcihill in Türkiye yi harbe sokmak çabalarına buruk bir cevap vermiştir. Türkiye SSCB ile ilişkilerini daha dostça ve samimi duruma getirmek istiyorsa bırakınız bunu kendisi söylesin. O zaman SSCB, Türkiye yi yarı yolda karşılamakta kusur etmeyecektir. 6 Stalin diyor ki: Türkiye tutumunu değiştirirse hatasını af etmeye hazırız. Bunu niye söylüyor? Türkiye mütereddit davranıyor, bir o yana bir bu yana geçiyor. Ondan dolayı söylüyor. İsmet Paşa ne diyor; Biz bidayetten itibaren harbin sonucunu gördük Mihver devletleri gücünden büyük işlere giriştiler, başlangıçtan itibaren müttefiklerden yana ağırlığımızı koyduk. Menfaatlerimiz o istikamette idi Mademki menfaatlerimiz o istikamete ise o istikamette ne yaptın? Bir şey yaptıysan söyle Mademki öyle yaptın, bunlar niye tersini konuşuyor? Mademki Atatürk başlangıçtan itibaren politikayı öyle tanzim etmişti, onun dışına niye çıktın? Churchill Balkanların Rus işgaline düşmesi tehlikesini başlangıçtan itibaren görmüştür. Bunu önlemek için; Alman orduları en son Kiev i kaybettikten sonra Balkanlardan bir cephe açılması için olağanüstü gayret sarf etmiştir. Türkiye daha başlangıçtan itibaren İngilizlerin onayı ile Suriye ve Irak a girmiş petrol bölgelerini kontrol altına almış olsaydı; Balkanlarda Almanların Kiev yenilgisine kadar olan süredeki zamanı kazanmış Rus cephesinin olgunlaşmasını beklemiş olacaktı İsmet Paşa nın kendi gölgesinden korkan pasif ve endişeli tutumu, en doğru hareket tarzlarının seçiminde bile paranoya derecesindeki vehmi hiçbir hareket tarzının uygulanmasına imkân vermemiş, Türkiye yi yerinde kilitlemiştir. Müttefik kuvvetler İtalya ya çıkartma yaptıktan sonra Balkanlardan da bir cephe açılmasını ısrarla istemişlerdir. İsmet İnönü imkânı yok kabul etmemiştir. Bunun üzerine müttefikler şunu teklif etmişlerdi: Türkiye harbe girmesin, ama deniz ve hava üslerini müttefiklere açsın. Biz üslerden yararlanarak Ege yi Alman kuvvetlerinden temizler, Almanları Balkanlarda hırpalarız, Almanlar zayıf durumdadır, ellerinde büyük bir taarruza yetecek kuvvet yoktur, Bulgaristan ı kışkırtmasından da 6 Age, cilt 2,s.43.

19 korkmayın, Türkiye ye saldıramaz, öyle bir şey olursa; SSCB hemen Bulgaristan a savaş ilan edecektir, gerekli teminatı vermeye hazırız 7 dediler. İSMET İnönü nün bu teklife cevabı şudur: Almanları saldırıya davet edecek girişimlerde bulunamayız. Çatalca hattımız dayanamazda Almanlar İstanbul u Boğazları ve civarındaki topraklarımızı ele geçirirse, bu size ne fayda sağlar? Kesin zaferi mi bekleyeceğiz? Ruslar Almanları ezsin ve gelip İstanbul u kurtarsın diye mi bekleyeceğiz. Azıcık bir durum muhakemesi yapıldığında bu gerekçelerin gerçeklerle bağdaşmadığını, Almanların Balkanlardaki gücünün abartıldığını veya öcülerden korkarak yatan çocuğun gözünü kapatarak tehlikeleri savuşturması gibi bir paranoya ortaya çıkmaktadır. Doğu cephesine ihtiyat kuvveti bulmakta zorlanan Almanların Türkiye yi bir uçtan bir uca işgal etmeleri için en az 50 tümen daha kuvvet toplamaları gerekiyordu. Bu kadar kuvvet o zaman bütün Balkanlarda mevcut değildir. Kaldı ki Türkiye nin sadece Trakya da mevzilenmiş 35 tümeni vardır. İsmet Paşa da Enver Hoca gibi Trakya yı baştanbaşa tahkimata çevirmiştir. Varsayalım ki Almanlar Trakya yı işgal etseler bile Anadolu ya geçebilecek kuvvetleri olmadığı için daha doğrusu kalmadığı için Türk ordusu karşı taarruzlara başlayacak Alman kuvvetleri Balkanlardan hızla çekilmek zorunda kalacaktı. En kötümser bir senaryoya göre bile düşünseniz; Ruslar doğuda Kiev muharebelerini kazandıktan sonra Almanların Anadolu da birlik bulundurmasını düşünmek tımarhanelik derecede akılsız hareket edeceklerini varsaymak olur. Bu derece matematik hatasına dayalı varsayımı, buna dayalı en kötü hareket tarzını ben kurmayım ben stratejistim diyen bir kimsenin yapması beklenmemelidir. Kaldı ki Rus orduları Piptet Bataklıklarını aşıp Ukrayna içlerini geçip Macaristan hudutlarına doğru ilerleyince, birçok Alman birliği çekilememiş silahlarıyla birlikte Balkanlarda mahsur kalmıştır. Türkiye o aşamaya kadar harbe girmemenin getirdiği avantajla Balkanlara doğru ileri harekâta başlamış olsa, çekilemeyen Alman ordularını istirdat edip, silahlarını toplaması bile imkân dâhilindedir. Müttefikler Kasım 1943 tarihinde gelecek dünya düzeninin kurulması için Kahire de bir konferans düzenlerler, Türkiye yenidünya düzeninin tayininde tayin edici tarafta yer almayı düşünmemekle ucuz atraksiyonlarla savaşa girmemenin derdindedir. 2.Dünya Savaşı ndan sonra kurulacak yenidünya düzeninde rol almak, çıkarlarını ileriden karşılamak ve 1.Dünya Savaşı sonunda kaybettiğimiz vatan topraklarından hiç olmazsa bir kısmını kurtarmak peşinde değildir. Onun yegâne endişesi şudur. Dimyata pirince gidersem evdeki bulgurdan olurum. İşletme yönetiminden modern karar alma süreçlerine kadar bütün menejman kurallarını tarayınız; hiçbir risk almadan sadece kaybetme varsayımı üzerine inşa edilmiş bir yönetim felsefesine rastlayabilir misiniz? Paranoya derecesinde vehim yüzünden Türkiye Suriye sınırı komple mayınlanmış,350 bin dönüm arazi komple kamulaştırılarak güvenlik alanı haline getirilmiştir. 8 Bu mayınların bölge ekonomileriyle iş yapma, birleşmede ekonomik, sosyal ve siyasal engel olma rolü hiçbir zaman düşünülmemiştir. Ne Şam ın şekeri ne Arap ın yüzü denmiş tarihi derinliğimiz olan bu topraklara ve bu halklara sırtımızı dönmüşüzdür. İ.İnönü diyor ki Almanlar çekilirken Rusların işgaline uğrayacaktık. Ruslar nerde Türkiye nerede? Bu benzetme tam bir dam üstünde saksağan vur beline kazmayı cinsinden analojidir. Gerçeklerle uzaktan yakından bir bağlantısı yoktur. Külliyen analiz paranoyasıdır.2.dünya Savaşı politikamızın bütün yanlışlarına rağmen, SSCB nin Almanlara karşı emsali görülmemiş bir zaferle çıkmalarına karşın Türkiye hemen harpten sonra yalnız başına Rus isteklerine karşı direnmemiş midir? Batı harpten sonra Türkiye nin Sovyet nüfuzu altına girmemesi için NATO ya almamış mıdır? Garabetler bununla da bitmez Almanların kesin yenilgisinden sonra Türkiye de Pantürkizm soruşturması açılır; Atatürk ün cesaretlendirdiği milliyetçilik fikriyatı mahkûm edilerek Türkiye nin vizyonu 7 Age, cilt 2.s,45. 8 Bu arazinin üçte biri kadar alanda bu gün Hollanda ziraat yaparak 20 milyar dolarlık ihracat yapmaktadır. Yer yer 400 ile 1000 mt genişliğe uzanan bu mayın tarlalarının temizlenmesi ciddi bir sorundur. Temizleme maliyetinin 1,5 milyar $ olduğu tahmin edilmektedir. Dünyada bulunan bütün mayınların temizlenmesini hedef alan Ottowa Anti Personel Mayınların Temizlenmesi Antlaşması nın getirdiği mecburiyet olmasa idi bu mayınlar kıyamete kadar sınırlarımızda kalacaktı. Bu anlaşma 2014 e kadar mayınların tamamen temizlenmesini öngörüyor. 2Mart 2008 tarihli Milliyet te Sn Güngör Uras ın Mayınlı Arazilerin Tarıma Açılması Gene Gündemde adlı makalesi. 19

20 köreltilir. İsmet Paşa nın yönetimde uyguladığı iktisat modeli 5 asır önce uygulanmış, altın ve gümüş biriktirmeyi zenginlik sanan İspanyol merkantilizmidir. Sosyal model ise nevi şahsına münhasır bir ucubedir: Faşist+Nasyonal Sosyalist+Kısmen Kolektivist bir çorba olan bu modelde asla iş yapamazsınız, memur değilseniz yaşayamazsınız. Devlet felsefesi; aldığın gibi bırak, bulduğun gibi devret! Kullanılan araçlar: Kıtlık, varlık vergisi, jandarma dipçiği halkı sindirmek için kırbaçtır. Dünya iktisadi sistemlerinin en kötü terkibi bu dönemde yapılmıştır. Türkiye harbe iştirak etmediği, harp içinde büyük kazanımlar elde etmesi mümkün olduğu halde savaştan en ağır yıkımla çıkmış Almanya dan bile daha fakir kalmıştır. Kötü yönetim konusunda dünya tarihine geçecek derecede emsalsiz bir numune teşkil etmiştir. İsmet Paşa nın 2.Dünya Savaşı dış politikasının iflas ettiğini nereden anlıyoruz? 30 Haziran 1944yılında müttefiklerin Alman yanlısı bulduğu Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu görevden ayrılmıştır. İsmet Paşa 2.Dünya Savaşı hakkında ne demişti? Savaşı mihver devletleri kaybedecektir. Esasen harbin sonucunu Atatürk öyle söylemişti 9,bütün devlet adamlarını sıkı sıkıya tembihlemişti 10. Mademki harbi Mihver devletleri kaybedecektir.1944 yılı ortalarına kadar Alman yanlısı bir dışişleri bakanını neden teşkilatın başında oturtuyorsun? Sorusu bile hala yöneltilmemiştir. İsmet İnönü nün 2.Dünya Savaşı dış politikası tam bir fiyasko tam bir fecaattir. Mantık ve zekânın iflası olarak Türk siyasi tarihine geçecektir. Hükümler hakkı ile incelenmemiştir. Kurtuluş Savaşı kahramanı olmanın verdiği imtiyazla icraatları sorgulanmamıştır. Esasen Kurtuluş Savaşı kahramanı olmak yanlışların eleştirilmesinde bir imtiyaz sağlamamalıdır. Mustafa Muğlalı Paşa da bir Kurtuluş Savaşı Kahramanıdır. 3.Ordu müfettişliği görevindeki bir hadiseden sonra Yargılanmıştır ve ceza almıştır.1.dünya Savaşı Kahramanı olan Fransız Mareşali Petein Nazilerle işbirliği yaptığı gerekçesiyle 2.Dünya Savaşı sonunda yargılanmış ve idam edilmiştir. İnsan bir şeyi birinin emrinde çok iyi yaparken, başka bir zaman kendi başına kaldığında en yanlış kararı vererek en kötüsünü yapabilir. Biz şuna itiraz ediyoruz: İsmet İnönü nün icraatları kesinlikle Atatürkçülük değildir. Tek parti despotizmi olarak tarihe geçen ve bütün uç örneklere kaynaklık eden İnönücülüğün reddinin zamanı gelmiş geçmiştir. Atatürk ün ve Atatürkçülüğün vizyon açan stratejik dehasının devlet ruhuna hakim olması için bunu yapmak bir mecburiyettir. Aksi halde İnönü dönemi yönetim felsefesinin Atatürkçülük olarak görülmesine ve ağır tenkitler yönetilmesine imkan verilecektir. İsmet İnönü nün 2.Dünya Savaşı na girmeme gerekçesi olara halka söylediği Ben sizi aç bıraktım ama babasız bırakmadım. Sözünün de gerçeklik payı yoktur. 11 O zaman nüfus artışı gibi demografik kriterlere baktığınızda ülke her noktada duraklamıştır.3 milyon kişi askerdedir. Tarlalar mecburi nadasa bırakılmış, ülkenin her tarafı tahkimatlandırılmış, Enver Hoca paranoyasının bir tekrarı da Türkiye de yaşanmıştır. Türkiye adeta makine çağından 15.yy ın at arabası çağına geri dönüş yapmıştır. Evet, Türkiye harbe iştirak etmemiştir ama savaşa katılanlardan daha fakir daha fazla yıkıma uğramış kadar yorgun çıkmıştır. İsmet Paşa nın tavşana kaç tazıya tut eksenli dış politikası sonucunda ağır kayıplar da verdik. Almanya ya krom taşıyan birçok gemimiz Ege Denizi nde batırılmıştır. Mesela krom yüklü bir şilebimiz 30 Mart 1944 de (savaşın kaderinin kesinkes belli olduğu bir tarihte) Marmaris açıklarında batırılıyor. Duatepe hücum botumuz Karadeniz de batmış,14 Temmuz 1942 de Atılay Denizaltısı Çanakkale açıklarında batırılmıştır. Sırf Almanlarla ticaret yapmak için yapılan onca fedakârlığın yüzü astarından daha pahallıya gelmiştir. Bu olaylara bakarak Türkiye nin 2.Dünya Savaşı politikasının iyi idare edildiğini söyleyebilir misiniz? İsmet Paşa ekonomik olarak karşılaştığımız mecburiyetleri şöyle ifade etmektedir: Milletlerarası siyasi konuşmalarda masaya oturduğumuz zaman davalarımızı eşit şartlarda konuşuyoruz. Ama konuşma bitip iş iktisadi davalara geldi mi, o zaman sesimizin tonu değişiyor. Sesimiz kısılıyor. 9 Esasen İsmet Paşa nın üç gün sonrasını tahmin edecek vizyonu yoktur. 10 Buna da şükür demeliyiz. Hiç olmazsa Atatürk ün tembihatına riayet etmiş, ya ittihatçılar gibi Almanlar safında harbe iştirak etseydi ne yapardık! 11 Felsefi olarak böyle bir şey imkânsızdır. Babanız yoksa sizde yoksunuzdur. Olmayan bir şahsın babası da olmaz. 20

Peki, Kürt bölgesine dâhil edilecek il ve ilçeler hangileri? Hangi muhtemel bölge ve güzergâhlar Kürtlerin kontrolünde olacak?

Peki, Kürt bölgesine dâhil edilecek il ve ilçeler hangileri? Hangi muhtemel bölge ve güzergâhlar Kürtlerin kontrolünde olacak? 1933 yılında, Atatürk şunları söylemişti: "Allah nasip eder, ömrüm vefa eder (yeter)se, Musul, Kerkük ve Adaları geri alacağım. Selanik de dahil, Batı Trakya'yı Türkiye Hudutları içine katacağım" [1] Oysa

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı. MUSUL SORUNU VE ANKARA ANTLAŞMASI Musul, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmadan önce Osmanlı Devleti'nin elinde idi. Ancak ateşkesin imzalanmasından dört gün sonra Musul İngilizler tarafından işgal edildi.

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması

Lozan Barış Antlaşması Lozan Barış Antlaşması Anlaşmanın Nedenleri Anlaşmanın Nedenleri Görüşme için İzmir de yapılmak istenmiş fakat uluslararası antlaşmalar gereğince tarafsız bir ülkede yapılma kararı alınmıştır. Lozan görüşme

Detaylı

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. 339 GENEL LİSE Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. Yeniçağ 3. Yeniçağda Avrupa 6. Eğitim, kültür, bilim ve

Detaylı

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55 Dünya da politik dengeler dinamik bir yapıya sahiptir. Yüzyıllar boyunca dünyada haritalar, rejimler ve politikalar değişim içerisindedirler. Orta çağ Avrupa sı ve Fransız ihtilali ile birlikte 17. Yüzyılda

Detaylı

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ Dr. Tuğrul BAYKENT Baykent Bilgisayar & Danışmanlık TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ Düzenleyen: Dr.Tuğrul BAYKENT w.ekitapozeti.com 1 1. TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK KONUMU VE ÖNEMİ 2. TÜRKİYE YE YÖNELİK TEHDİTLER

Detaylı

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH 1870-1914 Beta Yayın No : 3472 Politika Dizisi : 08 1. Bası - Ocak 2017 - İstanbul (Beta A.Ş.) ISBN 978-605 - 333-801 - 7 Copyright Bu kitabın bu basısının Türkiye

Detaylı

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları 1. Almanya ve İtalya'nın; XIX. yüzyıl sonlarından itibaren İngiltere ve Fransa'ya karşı birlikte hareket etmelerinin en önemli nedeni olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir? A) Siyasi birliklerini

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com MİLLİ MÜCADELE TRENİ TRABLUSGARP SAVAŞI Tarih: 1911 Savaşan Devletler: Osmanlı Devleti İtalya Mustafa Kemal in katıldığı ilk savaş Trablusgarp Savaşı dır. Trablusgarp Savaşı, Mustafa Kemal in ilk askeri

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı nı sona erdiren antlaşmadır. Bu antlaşma ile Misak-ı Milli büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Şekil 1. Kasım 1922 de Lozan Konferansı

Detaylı

8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ

8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ 8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BİR KAHRAMAN DOĞUYOR ÜNİTESİ KONU ANLATIMI HASAN DOĞAN BİR KAHRAMAN DOĞUYOR M. Kemal 1881 de Selanik te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım, Babası Ali Rıza Efendidir.

Detaylı

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Leyla Tavflano lu Çok sıklıkla Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan a gittiğim için olsa gerek beni bu oturuma konuşmacı koydular. Oraların koşullarını

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi 2 de Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları nda AK Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı. 8 de YIL: 2012 SAYI

Detaylı

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi tarafından tam algılanmadığı, diğer bir deyişle aynı duyarlılıkla değerlendirilmediği zaman mücadele etmek güçleşecek ve mücadeleye toplum desteği sağlanamayacaktır.

Detaylı

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AY EKİM KASIM HAFTA DERS SAATİ 06-07 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI Milli Uyanış İşgaline Milli Uyanış İşgaline Milli Uyanış İşgaline Milli Uyanış

Detaylı

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiyenin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ V GİRİŞ 1 A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5 BİRİNCİ BÖLÜM: AVRUPA SİYASAL TARİHİ 1 2 I.

Detaylı

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU Osmanlı Devleti nin 19. yüzyılda uyguladığı denge siyaseti bekleneni vermemiş; üç kıtada sürekli toprak kaybetmiş ve yeni yeni önem kazanan petrol Osmanlı

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

7. Yayınlar 7.1 Uluslar arası hakemli dergilerde yayınlanan makaleler (SCI & SSCI & Arts and Humanities)

7. Yayınlar 7.1 Uluslar arası hakemli dergilerde yayınlanan makaleler (SCI & SSCI & Arts and Humanities) ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Veli Yılmaz 2. Doğum Tarihi : 25.11.1948 3. Unvanı : Yrd. Doç. Dr. 4. Öğretim Durumu : Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Subay Kara Harp Okulu 1969 Y. Lisans Kurmaylık Kara Harp

Detaylı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI HAFTALAR KONULAR 1. Hafta TÜRK DEVRİMİNE KAVRAMSAL YAKLAŞIM A-) Devlet (Toprak, İnsan Egemenlik) B-) Monarşi C-) Oligarşi D-) Cumhuriyet E-) Demokrasi F-) İhtilal G-) Devrim H-) Islahat 2. Hafta DEĞİŞEN

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Bir Kahraman Doğuyor

Detaylı

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te Mart 25, 2008-12:00:00 AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bölücü terör örgütüne yönelik

Detaylı

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir Yalnız z ufku görmek g kafi değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir 1 Günümüz bilgi çağıdır. Bilgisiz mücadele mümkün değildir. 2 Türkiye nin Jeopolitiği ; Yani Yerinin Önemi, Gücünü, Hedeflerini

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI VE KAZANIM TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI VE KAZANIM TESTLERİ 07-08 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ AY EKİM KASIM HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI. Atatürk ün çocukluk dönemini ve bu dönemde içinde bulunduğu toplumun sosyal ve

Detaylı

Y. Lisans Kurmaylık Kara Harp Akademisi Doktora İnkılâp Tarihi Ankara Üniversitesi Unvan Alan Üniversite Yıl Doçent Profesör

Y. Lisans Kurmaylık Kara Harp Akademisi Doktora İnkılâp Tarihi Ankara Üniversitesi Unvan Alan Üniversite Yıl Doçent Profesör ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Veli Yılmaz 2. Doğum Tarihi : 25.11.1948 3. Unvanı : Doktor 4. Öğretim Durumu : Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Subay Kara Harp Okulu 1969 Y. Lisans Kurmaylık Kara Harp Akademisi

Detaylı

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Bashar al-assad ın Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ve Bayan Hayrünnisa Gül onuruna verilen Akşam Yemeği nde yapacakları konuşma 15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye

Detaylı

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır. TÜRKİYE'DEKİ GÖÇLER VE GÖÇMENLER Göç güçtür.hem güç ve zor bir iştir hem de güç katan bir iştir. Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri

Detaylı

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI 5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ Prof. Dr. Atilla SANDIKLI Karadeniz bölgesi; doğuda Kafkasya, güneyde Anadolu, batıda Balkanlar, kuzeyde Ukrayna ve Rusya bozkırları ile çevrili geniş bir havzadır.

Detaylı

Avrupa nın en cesur ülkesi Türkiye

Avrupa nın en cesur ülkesi Türkiye Amway Avrupa nın 11 Avrupa ülkesinde yaptırdığı Girişimcilik Anketi sonuçları açıklandı: Avrupa nın en cesur ülkesi Türkiye Amway Avrupa tarafından yaptırılan Girişimcilik Anketi sonuçlarına göre Girişimcilik

Detaylı

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ INSTITUTE FOR STRATEGIC STUDIES S A E STRATEJİK ARAŞTIRMALAR ENSTİTÜSÜ KASIM, 2003 11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ 11 EYLÜL SALDIRISI SONUÇ DEĞERLENDİRMESİ FİZİKİ SONUÇ % 100 YIKIM

Detaylı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu Ağustos 21, 2017-1:53:00 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde

Detaylı

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ NO.12, ARALIK 2016 ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI 30 Kasım 2016 Çarşamba günü Ortadoğu Stratejik

Detaylı

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TEOG ÇIKMIŞ SORULAR - 3. ÜNİTE Batı cephesinde Kuvâ-yı Millîye birliklerinin faaliyetlerini ve düzenli ordunun kurulmasını değerlendirir.türk milletinin Kurtuluş Savaşı

Detaylı

Atatürk ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler

Atatürk ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler Doç Dr. Atilla SANDIKLI Atatürk ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler YAYINLARI İSTANBUL 2014 Kütüphane Katolog Bilgileri: Yayın Adı: Atatürk ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA 1 Kütahya- Eskişehir Savaşı nda ordumuz Sakarya Nehri nin doğusuna çekilmişti. 2 TEKÂLİF-İ MİLLİYE NİN SAKARYA SAVAŞI NA ETKİSİ Tekâlif-i Milliye kararları daha uygulamaya yeni başlandığı için Sakarya

Detaylı

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler On5yirmi5.com Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler nelerdir? Yayın Tarihi : 12 Kasım 2012 Pazartesi (oluşturma : 12/22/2018) Cemiyetler-Zararlı ve Yararlı

Detaylı

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam 978-605-5952-27-3 Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam 978-605-5952-27-3 Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011 Seri/Sıra No 2000 li Yıllar / 6 Kitabın Adı Türkiye de Dış Politika Editör İbrahim KALIN Yayın Hazırlık Arter Reklam ISBN 978-605-5952-27-3 BBaskı Tarihi Ağustos-2011 Ofset Baskı ve Mücellit Ömür Matbaacılık

Detaylı

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014 Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye ile Kürdistan arasındaki ekonomik ilişkiler son yılların en önemli rakamlarına ulaşmış bulunuyor. Bugünlerde petrol anlaşmaları ön plana

Detaylı

Kerkük, Telafer, Kerkük...

Kerkük, Telafer, Kerkük... Kerkük, Telafer, Kerkük... P R O F. D R. Ü M İ T Ö Z D A Ğ A L A E D D İ N PA R M A K S I Z BAĞIMSIZ TÜRKMENELİ CUMHURİYETİ Kerkük Krizi ve Türkiye'nin Irak Politikası gerekçelerden vazgeçerek konuyu

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011 GELECEK İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011 SARIKONAKLAR İŞ TÜRKĠYE MERKEZİ C. BLOK ĠÇĠN D.16 BÜYÜME AKATLAR İSTANBUL-TÜRKİYE ÖNGÖRÜLERĠ 02123528795-02123528796 2025 www.turksae.com Nüfus,

Detaylı

20 Mart 2013 Kurtuluşunun 95.Yılında Erzurum Ankara 5. II. Abdülhamit Dönemi ve Günümüze Yansımaları

20 Mart 2013 Kurtuluşunun 95.Yılında Erzurum Ankara 5. II. Abdülhamit Dönemi ve Günümüze Yansımaları 0 Yılında Düzenlenen Paneller 0 Mart 0 Kurtuluşunun 9.Yılında Erzurum Ankara 0- Mayıs 0 II. Abdülhamit Dönemi ve Günümüze Yansımaları Elazığ 0 Yılında Düzenlenen Paneller Şubat 0 Rize nin Düşman İşgalinden

Detaylı

2018-Inkilap Tarihi ve - Deneme Sınavı 7

2018-Inkilap Tarihi ve - Deneme Sınavı 7 2018-Inkilap Tarihi ve - Deneme Sınavı 7 1. Çay da toplanılmıştı. Fevzi Çakmak saldırı planını açıklamıştır. İsmet Paşa saldırıya karşıdır. Yakup Şevki Paşa, milletin varını yoğunu zar gibi atmanın tarihçe

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz ANMA PROGRAMI 1. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı 4 2. Çeşitli Yönleriyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk 10 (Yrd. Doç. Dr. Levent KALYON) 1. Resimlerle Atatürk 15 2. Kendi sesiyle Atatürk 18 2 Beni görmek

Detaylı

TEOG Tutarlılık. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TEOG Tutarlılık. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 2015-2016 8. Sınıf TEOG Tutarlılık T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Sorularımızın TEOG sorularıyla benzeşmesi, bizler için olduḡu kadar, bu kaynaklardan beslenen yüz binlerce öḡrenci ve yüzlerce kurum

Detaylı

SAINT BENOIT FRANSIZ LİSESİ

SAINT BENOIT FRANSIZ LİSESİ COĞRAFYA NIVEAU / SEVIYE L-1 1-Coğrafya nedir coğrafyanın bölümleri. 2-Dünyanın şekli ve sonuçları. 3-Dünyanın hareketleri. 4-Harita bilgisi. 5-Atmosfer ve özellikleri. 6-İklim elemanları 7-Sıcaklık 8-Basınç

Detaylı

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1) BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, 1914-1918 (1) Topyekûn Savaş Çağı ve İlk Büyük Küresel Çatışma Mehmet Beşikçi I. Dünya Savaşı nın modern çağın ilk-en büyük felaketi olarak tasviri Savaşa katılan toplam 30 ülkeden

Detaylı

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE Yazar: Dr. A. Oğuz ÇELİKKOL İSTANBUL 2015 YAYINLARI Yazar: Dr. A. Oğuz ÇELİKKOL Kapak ve Dizgi: Sertaç DURMAZ ISBN: 978-605-9963-09-1 Mecidiyeköy Yolu Caddesi (Trump Towers Yanı)

Detaylı

Araştırma Notu 15/179

Araştırma Notu 15/179 Araştırma Notu 15/179 27.03.2015 2014 ihracatını AB kurtardı Barış Soybilgen* Yönetici Özeti 2014 yılında Türkiye'nin ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 3,8 artarak 152 milyar dolardan 158 milyar dolara

Detaylı

HOCAİLYAS ORTAOKULU. ÜNİTE 1: Bir Kahraman Doğuyor T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK-8

HOCAİLYAS ORTAOKULU. ÜNİTE 1: Bir Kahraman Doğuyor T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK-8 1/11 ÜNİTE 1: Bir Kahraman Doğuyor 1. Batıya Erken Açılan Kent Selanik 1.Atatürk ün çocukluk dönemini ve bu dönemde içinde bulunduğu toplumun sosyal ve kültürel yapısını analiz eder. 2. Mustafa Kemal Okulda

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

MİLLETLERARASI İLİŞKİLER VE GÜVENLİK AÇISINDAN MEDENİYET SÖYLEMİNİN PSİKOLOJİK ANALİZİ

MİLLETLERARASI İLİŞKİLER VE GÜVENLİK AÇISINDAN MEDENİYET SÖYLEMİNİN PSİKOLOJİK ANALİZİ MİLLETLERARASI İLİŞKİLER VE GÜVENLİK AÇISINDAN MEDENİYET SÖYLEMİNİN PSİKOLOJİK ANALİZİ Prof. Dr. Abdülkadir ÇEVİK Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı 1 Medeniyet veya uygarlık, bir

Detaylı

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 ( STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 Yeni Dönem Türkiye - Suudi Arabistan İlişkileri: Kapasite İnşası ( 2016, İstanbul - Riyad ) Türkiye 75 milyonluk nüfusu,

Detaylı

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 ( TASLAK STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - Fransa İlişkileri; Fırsatlar ve Riskler ( 2016 ) Türkiye; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen ekonomisi

Detaylı

Amerikan Stratejik Yazımından...

Amerikan Stratejik Yazımından... Amerikan Stratejik Yazımından... DR. IAN LESSER Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri ve Jeopolitik Aldatma veya bağımsız bir Kürt Devletinden yana olmadığını ve NATO müttefiklerinin bağımsızlığını

Detaylı

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 1. Mudanya Mütarekesi, Yunanlıların aslında Osmanlı Devleti nin paylaşımı projesinde bir alet olduğunu, arkalarındaki gücü İngiltere başta olmak üzere İtilâf devletlerinin

Detaylı

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı DÜNYA - SİYASET 2012 yılının Şubat ayında Tunus ta yapılan Suriye nin Dostları Konferansı nın ikincisi Nisan 2012 de İstanbul da yapıldı. Konferansta Esad rejimi üstündeki uluslararası baskının artırılması,

Detaylı

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de. 2014 İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de. 2014 İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te 9 da AK YIL: 2012 SAYI : 164 26 KASIM 01- ARALIK 2012 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 4 te Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır

Detaylı

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'de 1990'lı yıllardaki duvar yazıları, İslamcılığın yükseldiği döneme yönelik yakın bir tanıklık niteliğinde. 10.07.2017 / 18:00 Doksanlı

Detaylı

F. KÜRESEL VE BÖLGESEL ÖRGÜTLER

F. KÜRESEL VE BÖLGESEL ÖRGÜTLER F. KÜRESEL VE BÖLGESEL ÖRGÜTLER 20. yy.da meydana gelen I. ve II. Dünya Savaşlarında milyonlarca insan yaşamını yitirmiş ve telafisi imkânsız büyük maddi zararlar meydana gelmiştir. Bu olumsuz durumun

Detaylı

TÜRKİYE ve IRAK. I I. TARİHSEL ARKA PLAN: ABD İŞGALİNE KADAR TÜRKİYE-IRAK İLİŞKİLERİ İngiliz Ordusu, 30 Ekim 1918'de imzaladığı Mondros Mütarekesi'ne rağmen, kuzeye doğru yaptığı son bir hamle ile Musul

Detaylı

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 BÖLÜM 1: SEÇİLMİŞ KAVRAMLAR BÖLÜM 2: BÜYÜK DÖNÜŞÜM VE OSMANLILAR BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜN İZLERİ...11 DEVRİMLER ÇAĞI VE OSMANLILAR...14 a) Sanayi Devrimi... 14 b) Fransız Devrimi... 17 c)

Detaylı

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı Fikret BABAYEV * Sayın Başkan, değerli katılımcılar! Öncelikle belirtmek isterim ki, bugün bu faaliyete iştirak etmek ve sizlerle bir arada bulunmak benim için büyük bir mutluluktur. Bu toplantıya ve şahsıma

Detaylı

Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi

Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi 28.11.2016-22:02 Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi - Sudan Stratejik Çalışma ve Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Hüseyin: - "Türkiye,

Detaylı

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 ( TASLAK STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - Polonya İlişkileri; Fırsatlar ve Riskler ( 2016 ) Türkiye; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen

Detaylı

ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI 9 12 Ocak 2013

ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI 9 12 Ocak 2013 ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI 9 12 Ocak 2013 TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi Büyükçekmece İstanbul 1 İÇİNDEKİLER SAYFA 1. ARAŞTIRMA KONUSU 3 1.1. FUAR KÜNYESİ 3 1.2. ARAŞTIRMANIN AMACI 3 1.3. ARAŞTIRMANIN

Detaylı

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Maruf Vakfı Genel Merkezinin Açılışına Katıldı. Maruf Vakfı Genel Merkez açılışı, Vakfımızın Zeytinburnu ndaki merkezinde

Detaylı

En İyisi İçin. Cevap 1: "II. Meşrutiyet Dönemi"

En İyisi İçin. Cevap 1: II. Meşrutiyet Dönemi Ne x t Le v e l Ka r i y e r 300ADET TAMAMIÖZGÜN ÇÖZÜMLÜAÇI KUÇLU SORU Kaymakaml ı k Sı navı nahazı r l ı k Tar i h Açı kuçl usor u Bankası En İ yi si İ çi n.. Necat i beycd.50.yı li şhanı Apt.no: 19/

Detaylı

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ,

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ, SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ, Araştırma grubumuza destek amacıyla 2000-2015 seneleri arasındaki konuları içeren bir ARŞİV DVD si çıkardık. Bu ARŞİV ve VİDEO DVD lerini aldığınız takdirde daha önce takip edemediğiniz

Detaylı

ULUSAL (MİLLİ) GÜVENLİK. Olgun YAZICI İstanbul Sağlık Müdürlüğü İnsan Kaynakları Şube Müdürü

ULUSAL (MİLLİ) GÜVENLİK. Olgun YAZICI İstanbul Sağlık Müdürlüğü İnsan Kaynakları Şube Müdürü ULUSAL (MİLLİ) GÜVENLİK Olgun YAZICI İstanbul Sağlık Müdürlüğü İnsan Kaynakları Şube Müdürü I. GÜVENLİK VE ULUSAL (MİLLÎ) GÜVENLİK KAVRAMLARI A. GÜVENLİK KAVRAMI Güvenlik kavramı, insanlığın başlangıcından

Detaylı

Fevzi Karamw;o TARIH 10 SHTEPIA BOTUESE

Fevzi Karamw;o TARIH 10 SHTEPIA BOTUESE Fevzi Karamw;o TARIH 10 FEN LisESi DERS KiTABI SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Prishtine, 2012 i

Detaylı

BAŞBAKAN ERDOĞAN İRAN DA BAŞBAKAN ERDOĞAN, CUMHURBAŞKANI AHMEDİNEJAD, DİNİ LİDER HAMANE

BAŞBAKAN ERDOĞAN İRAN DA BAŞBAKAN ERDOĞAN, CUMHURBAŞKANI AHMEDİNEJAD, DİNİ LİDER HAMANE BAŞBAKAN ERDOĞAN İRAN DA BAŞBAKAN ERDOĞAN, CUMHURBAŞKANI AHMEDİNEJAD, DİNİ LİDER HAMANE Aralık 03, 2006-12:00:00 BAŞBAKAN ERDOĞAN İRAN DA BAŞBAKAN ERDOĞAN, CUMHURBAŞKANI AHMEDİNEJAD, DİNİ LİDER HAMANEY

Detaylı

İSLAM ÜLKELERİNDE MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM KONGRESİ SONUÇ DEKLARASYONU

İSLAM ÜLKELERİNDE MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM KONGRESİ SONUÇ DEKLARASYONU 18-20 Haziran 2009 İSLAM ÜLKELERİNDE MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM KONGRESİ 1 İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) üyesi 57 ülkeye yönelik düzenlenen İslam Ülkelerinde Mesleki ve Teknik Eğitim Kongresi 18-20 Haziran

Detaylı

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ  Youtube Kanalı: tariheglencesi YÜKSELME DEVRİ KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ www.tariheglencesi.com Youtube Kanalı: tariheglencesi 05.08.2017 II.Selim (1566-1574) Tahta Geçme Yaşı: 42.3 Saltanat Süresi:8.3 Saltanat Sonundaki Yaşı:50.7

Detaylı

TÜRKİYE DE AVRUPA-ŞÜPHECİLİĞİ Türk Halkının AB Konusundaki Şüpheleri, Kaygıları ve Korkuları

TÜRKİYE DE AVRUPA-ŞÜPHECİLİĞİ Türk Halkının AB Konusundaki Şüpheleri, Kaygıları ve Korkuları TÜRKİYE DE AVRUPA-ŞÜPHECİLİĞİ Türk Halkının AB Konusundaki Şüpheleri, Kaygıları ve Korkuları Açık Toplum Enstitüsü Boğaziçi Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu Boğaziçi Üniversitesi Avrupa

Detaylı

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ STRATEJİK VİZYON BELGESİ ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ Ekonomi, Enerji ve Güvenlik; Yeni Fırsatlar ( 20-22 Nisan 2016, Pullman İstanbul Otel, İstanbul ) Karadeniz - Kafkas coğrafyası, tarih boyunca

Detaylı

DERS ÖĞRETİM PLANI. Dersin Adı

DERS ÖĞRETİM PLANI. Dersin Adı DERS ÖĞRETİM PLANI Dersin Adı TÜRK DIŞ POLİTİKASI I Dersin Kodu 1303302 Dersin Türü (Zorunlu, Seçmeli) Seçmeli Dersin Seviyesi (Ön Lisans, Lisans, Lisans Yüksek Lisans, Doktora) Dersin AKTS Kredisi 5 AKTS

Detaylı

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47 Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneğinin girişimleriyle Yunanistan'dan gelen Batı Trakyalı öğrencilerle

Detaylı

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? S-1 Sosyal bilgiler öğretmeni: (ikinci Meşrutiyet in ilanının ardından (Meşrutiyet karşıtı gruplar tarafından çıkarılan 31 Mart Ayaklanması, kurmay başkanlığını Mustafa Kemal in yaptığı Hareket Ordusu

Detaylı

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir?

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir? 1)Birinci İnönü Savaşının kazanılmasından sonra halkın TBMM ye ve düzenli orduya güveni artmıştır. Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir? A)TBMM seçimlerinin yenilenmesine

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Yayınları Araştırma Eserleri Serisi Nu: 7. Emeviler den Arap Baharı na HALEP TÜRKMENLERİ

Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Yayınları Araştırma Eserleri Serisi Nu: 7. Emeviler den Arap Baharı na HALEP TÜRKMENLERİ Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Yayınları Araştırma Eserleri Serisi Nu: 7 Emeviler den Arap Baharı na HALEP TÜRKMENLERİ Dr. Ahmet Emin Dağ İstanbul, 2015 Emeviler den Arap Baharı na HALEP TÜRKMENLERİ

Detaylı

Engin Erkiner: Orta Asya ve Kafkasya daki doğal gazı Avrupa ülkelerine taşıması beklenen Nabucco boru hattı projesiyle ilgili imzalar törenle atıldı.

Engin Erkiner: Orta Asya ve Kafkasya daki doğal gazı Avrupa ülkelerine taşıması beklenen Nabucco boru hattı projesiyle ilgili imzalar törenle atıldı. Engin Erkiner: Orta Asya ve Kafkasya daki doğal gazı Avrupa ülkelerine taşıması beklenen Nabucco boru hattı projesiyle ilgili imzalar törenle atıldı. Planlanan, Türkmenistan dan başlayan Hazar Denizi nin

Detaylı

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular hazır olun düşüyoruz diyor. Düşüyoruz ama ben dâhil

Detaylı

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 ( TASLAK STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - İtalya İlişkileri: Fırsatlar ve Güçlükler ( 2014 ) Türkiye; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen

Detaylı

ANADOLU TOPRAKLARINDA MEHMETÇİĞİN İMZASI: SİPER HATLARI

ANADOLU TOPRAKLARINDA MEHMETÇİĞİN İMZASI: SİPER HATLARI ANADOLU TOPRAKLARINDA MEHMETÇİĞİN İMZASI: SİPER HATLARI Anadolu tarihi boyunca defalarca istilalara uğramış, toprakları üzerinde birçok savaşlar yaşanmıştır. Yapılan her savaş Anadolu topraklarında ve

Detaylı

ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU İhracat taşımalarımızın %55 i (~685.000) Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine, %30 u (~380.000) Avrupa Ülkelerine, %15 i ise (~185.000) BDT ve Orta Asya

Detaylı

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı Orta Doğu Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı Ali SEMİN BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı 56 Stratejist - Temmuz 2017/2 Orta Doğu da genel olarak yaşanan bölgesel kriz ve

Detaylı

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ Bismillairrahmanirrahim 1. Suriye de 20 ayı aşkın bir süredir devam eden kriz ortamı, ülkedeki diğer topluluklar gibi

Detaylı

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU Kasım 29, 2006-12:00:00 BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK

Detaylı

3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI

3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI Yrd. Doç. Dr. Turgay CİN* 3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI Ortodoks Hıristiyanlık hukukunda vakıf var mı, yok mu, bir sorgulayın. Birinci sorum bu Hıristiyan

Detaylı

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1 Rapor No: 41, Mart 2011 KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Center for Mıddle Eastern Strategıc Studıes mezhepçilik Irak

Detaylı