T.C. ERCĠYES ÜNĠVERSĠTESĠ ECZACILIK FAKÜLTESĠ ALZHEĠMER HASTALIĞININ BĠTKĠSEL TEDAVĠSĠ. Hazırlayan Seren BULUT. DanıĢman Doç. Dr.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. ERCĠYES ÜNĠVERSĠTESĠ ECZACILIK FAKÜLTESĠ ALZHEĠMER HASTALIĞININ BĠTKĠSEL TEDAVĠSĠ. Hazırlayan Seren BULUT. DanıĢman Doç. Dr."

Transkript

1 1 T.C. ERCĠYES ÜNĠVERSĠTESĠ ECZACILIK FAKÜLTESĠ ALZHEĠMER HASTALIĞININ BĠTKĠSEL TEDAVĠSĠ Hazırlayan Seren BULUT DanıĢman Doç. Dr. Nalan ĠMAMOĞLU Bitirme Ödevi Haziran 2014 KAYSERĠ

2 2 T.C. ERCĠYES ÜNĠVERSĠTESĠ ECZACILIK FAKÜLTESĠ ALZHEĠMER HASTALIĞININ BĠTKĠSEL TEDAVĠSĠ Hazırlayan Seren BULUT DanıĢman Doç. Dr. Nalan ĠMAMOĞLU Bitirme Ödevi Haziran 2014 KAYSERĠ

3 i BĠLĠMSEL ETĠĞE UYGUNLUK Bu çalıģmadaki tüm bilgilerin, akademik ve etik kurallara uygun bir Ģekilde elde edildiğini beyan ederim. Aynı zamanda bu kural ve davranıģların gerektirdiği gibi, bu çalıģmanın özünde olmayan tüm materyal ve sonuçları tam olarak aktardığımı ve referans gösterdiğimi belirtirim. Seren BULUT

4 ii Alzheimer Hastalığının Bitkisel Tedavisi adlı Bitirme Ödevi Erciyes Üniversitesi Lisansüstü Tez Önerisi ve Tez Yazma Yönergesi ne uygun olarak hazırlanmıģ ve Eczacılık Temel Bilimleri Anabilim Dalında Bitirme Ödevi olarak kabul edilmiģtir. Tezi Hazırlayan Seren BULUT DanıĢman Doç. Dr. Nalan ĠMAMOĞLU Eczacılık Temel Bilimleri ABD BaĢkanı Doç. Dr. Nalan ĠMAMOĞLU ONAY: Bu bitirme ödevinin kabulü Eczacılık Fakültesi Dekanlığı nın.. tarih ve sayılı kararı ile onaylanmıģtır.../../. Prof. Dr. Müberra KOġAR Dekan

5 iii TEġEKKÜR Eczacılık Temel Bilimleri Anabilim Dalı nda yaptığım bitirme ödevi çalıģmalarım sırasında büyük yardımlarını gördüğüm, bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım hocam Doç. Dr. Nalan ĠMAMOĞLU na ve her zaman yanımda olan sevgilerini ve desteklerini hiç esirgemeyen aileme teģekkürlerimi sunuyorum. Seren BULUT Kayseri, Mayıs 2014

6 iv ALZHEĠMER HASTALIĞININ BĠTKĠSEL TEDAVĠSĠ Seren BULUT Erciyes Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi Bitirme Ödevi, Mayıs 2014 DanıĢmanı: Doç. Dr. Nalan ĠMAMOĞLU ÖZET Alzheimer hastalığı (AH); biliģsel iģlevlerde ve günlük yaģam etkinliklerini sürdürme becerilerinde azalma, davranıģsal değiģimler ve psikiyatrik belirtiler ile karakterize, progresif nörodejeneratif bir hastalıktır. Hastaların yaģam kalitelerinin büyük ölçüde azalmasına ve sonunda ölümüne neden olan AH nin sıklığı giderek artmaktadır.bu derlemede hem Türkiye hem de dünya için önemli bir sağlık sorunu haline gelen AH ye ait risk faktörleri, bu hastalığın tanısı, klinik belirtileri, patolojisi, genetiği, farmakolojik tedavisi özetlenmiģ ve son yıllarda bu hastalıkla ilgili olarak yapılan bitkiseltedavi geliģtirme araģtırmaları gözden geçirilmiģtir. Bazı flavonoitler, alkaloitler, fenilpropanoitler, triterpenoit saponinlerve polisakkaritler serbest radikalleri temizleme, nöron apoptozisini inhibe etme ve nöronal hücrelerin beslenmesi gibi AH tedavisi için temel teģkil eden çeģitli biyolojik etkiler ortaya koymuģtur. AH ve altta yatan mekanizmalarına karģı izole flavonoitler, alkaloitler, fenilpropanoitler, triterpenoit saponinlerde yapılan araģtırma ilerlemeleri gözden geçirilmiģtir. Anahtar Kelimeler: Alzheimer hastalığı, bitkisel tedavi, flavonoitler, alkaloitler, fenilpropanoitler, triterpenoit saponinler, polisakkaritler

7 v HERBAL TREATMENT OF ALZHEĠMER'S DĠSEASE Seren BULUT Erciyes Univercity Pharmacy Faculty Final Project, May 2014 Advisor: Doç. Dr. Nalan ĠMAMOĞLU ABSTRACT Alzheimer s disease (AD) is a progressive neurodegenerative disease which is characterized by decreases in cognitive functions and abilities of daily life activities, behavioral changes and psychiatric symptoms. The prevalence of AD, causing significant decrease in patient s life quality and eventually to their death, is increasing gradually. In this review risk factors, diagnosis, clinical symptoms, pathology, genetics, pharmacological treatment of AD, which becomes an important health problem for both Turkey and whole world, are summarized and recent investigations for herbal treatment development related with this disease are reviewed.some flavonoids, alkaloids, phenylpropanoids, triterpenoid saponins and polysaccharides have been revealed to have a variety of biological actions such as scavenging free radicals, inhibiting neuron apoptosis and nurturing neuronal cells that constitute the basis for treatment of AD. I review recent research progress on flavonoids, alkaloids, phenylpropanoids and triterpenoid saponins isolated against AD and their underlying mechanisms. Key Words: Alzheimer s disease, herbal treatment, flavonoids, alkaloids, phenylpropanoids, triterpenoid saponins, polysaccharides

8 vi ĠÇĠNDEKĠLER BĠLĠMSEL ETĠĞE UYGUNLUK... i KABUL VE ONAY... ii TEġEKKÜR... iii ÖZET... iv ABSTRACT... v ĠÇĠNDEKĠLER... vi KISALTMALAR... viii TABLO VE ġekġl LĠSTESĠ... ix 1. GĠRĠġ VE AMAÇ GENEL BĠLGĠLER ALZHEĠMER HASTALIĞI NIN TANIMI VE TARĠHÇESĠ ALZHEĠMER HASTALIĞI NIN EPĠDEMĠYOLOJĠSĠ ALZHEĠMER HASTALIĞI NIN PATOLOJĠSĠ VE GENETĠĞĠ ALZHEĠMER HASTALIĞI NIN RĠSK FAKTÖRLERĠ ALZHEĠMER HASTALIĞI NIN TANISI ALZHEĠMER HASTALIĞI NIN KLĠNĠK BELĠRTĠLERĠ ALZHEĠMER HASTALIĞI NIN SINIFLANDIRILMASI ALZHEĠMER HASTALIĞI NIN TEDAVĠSĠ Farmakolojik Tedavi Kolinerjik Yerine Koyma Tedavisi Glutamat Antagonistleri Muskarinik ve Nikotinik Kolinerjik Reseptör Agonistleri Monoaminerjik Yerine Koyma Tedavisi Antioksidan Tedavi ve Büyüme Faktörleri Antiinflamatuvar Ġlaçlar Bitkisel Tedavi... 17

9 vii Flavonoitler Alkaloitler Fenilpropanoitler Triterpenoit Saponinler Polisakkaritler SONUÇ KAYNAKLAR ÖZGEÇMĠġ... 43

10 viii KISALTMALAR AH ALT Apo E APP Aβ DS DSM : Alzheimer Hastalığı : Alanin Transferaz : Apolipoprotein E : Amiloid Prokürsor Protein : Amiloid Beta : Down Sendromu : Tanısal ve Sayımsal El Kitabı E 4 : Epsilon 4 EGB MMSE MRI MSS NFY NGF : Ginkgo Biloba Ekstresi : Mini-mental durum muayenesi : Manyetik rezonans görüntüleme : Merkezi Sinir Sistemi : Nörofibriller Yumak : Nerve Growth Factor NINCDS-ADRDA : Alzheimer Hastalığı ve ĠliĢkili Hastalıklar Derneği NMDA PET PNS : N-Metil-D-Aspartik Asit : Pozitron emisyon tomografi : Panax notoginseng saponinler PS 1 : Presenilin 1 PS 2 : Presenilin 2 SAB SOD TRH : Salvianolik Asit B : Süperoksit Dismutaz : TSH SerbestleĢtiren Hormon

11 ix TABLO VE ġekġl LĠSTESĠ Tablo 2.1. AH nin oluģmasında genetik faktörlerin etkisi... 6 Tablo 2.2. DSM-IV kriterlerine göre Alzheimer tipi demans... 9 Tablo 2.3. Geleneksel Çin tıbbında AH tedavisinde kullanılan flavonoitler Tablo 2.4. Geleneksel Çin tıbbında AH tedavisinde kullanılan alkoloitler Tablo 2.5. Çin tıbbında AH tedavisinde kullanılan fenilpropanoitler Tablo 2.6. Geleneksel Çin tıbbında AH tedavisinde kullanılan triterpenoit saponinler Tablo 3.1. Anti-AH etkileri üzerinde çalıģılan ikincil metabolitler ve etken maddeler ġekil 2.1. AH nin klinik tanısında normal (A) ve Alzheimer hastası (B) olan iki bireyin MR ve PET görüntüsü... 9 ġekil 2.2. Alzheimer hastalığının klinik evreleri... 10

12 1 1. GĠRĠġ VE AMAÇ AH; merkezi sinir sisteminin (MSS) çeģitli kısımlarında nöron ve sinaps kayıpları nedeni ile ortaya çıkan, biliģsel iģlevlerde azalma, öz bakım yetersizlikleri, çeģitli nöropsikiyatrik ve davranıģsal bozukluklar ile karakterize ilerleyici nörodejeneratif bir hastalıktır (1). AH, en sık demans nedeni olup, tüm demans vakalarının %50-70 ini oluģturmaktadır. Hastalığın erken baģlangıçlı formları otozomal dominant genetik geçiģ özelliğine sahip olup olguların ancak %3-5 ini oluģturur. Kesin tanı, ilerleyen demans bulguları olan vakalarda biyopsi ya da otopsi ile AH deki patolojik bulguların saptanması ile konulabilmektedir (2). Prevelans çalıģmalarında metodolojik farklar olması, farklı tanısal kriterlerin uygulanmasından kaynaklanmakla birlikte genel olarak AH prevalansı 65 yaģ üzerinde %6-10, 85 yaģ üzerinde %30-47 dir. Prevalans 60 yaģından sonra her 5 senede bir, 2 katına çıkar (3). Hastalığın oluģmasında yaģlanmaya bağlı olarak nöronal ve santral vasküler bozukluklar çok önemli bir role sahiptir. Bunun yanında ileri yaģ, aile hikayesi, apolipoprotein E 4 alleli, down sendromu (DS), sık kafa travması, hipertansiyon, kadın cinsiyeti gibi risk faktörleri de AH riskini artırmaktadır (4). Hastada öğrenme ve bellek bozukluğunun olup olmadığı, afazi, apraksi, agnozi, yönetsel iģlevlerde bozukluğun görülüp görülmediği ve MSS ile iliģkili baģka bir patoloji bulunup bulunmadığı gibi değerlendirmeler yapılarak AH tanısı konulabilmektedir (5). AH nin erken dönemdeki baģlıca klinik belirtisi, bellek bozukluğu olmakla birlikte hastalık ilerledikçe dikkat ve yürütücü iģlevler, düģünce ve davranıģ, lisan, apraksi ve

13 2 görsel-uzamsal iģlevler gibi diğer kognitif alanlarla ilgili iģlev bozuklukları da klinik tabloya eklenmektedir (6). AH tedavisinden beklenen, hastalığa neden olan patolojinin tedavisi ile hastalığın ilerlemesinin durdurulması ve hastanın eski hayatına döndürülmesidir. AH nin primer tedavisi, hastalığın hafıza ve biliģsel semptomlarına odaklanmıģ olup semptomatiktir. Ġkincil tedavisi ise hastalığın seyri sırasında ortaya çıkan depresyon, sanrılar, bunaltı, ajitasyon ve uyku bozukluğu gibi bulguların giderilmesini amaçlayıp, hastanın yaģam kalitesini artırıcı, bakımını destekleyici özelliktedir. Bu çalıģmada; AH hakkında bilgi verilerek AH nin farmakolojik tedavi yöntemleri vebitkisel tedavide kullanılanflavonoitler, Alkaloitler, Fenilpropanoitler, Triterpenoit Saponinler ve Polisakkaritler gibi etken maddelerin AH üzerindeki etkinliğinin incelenmesi amaçlanmıģtır.

14 3 2. GENEL BĠLGĠLER 2.1. ALZHEĠMER HASTALIĞI NIN TANIMI VE TARĠHÇESĠ AH, MSS nin çeģitli kısımlarında nöron ve sinaps kayıpları nedeni ile ortaya çıkan ve çeģitli nöropsikiyatrik ve davranıģsal bozukluklar ile karakterize olanilerleyicibir nörodejeneratif hastalıktır (1, 7, 8). AH tüm demans vakalarının %50-70 ini oluģturmaktadır. Hastalığın erken baģlangıçlı formları otozomal dominant genetik geçiģ özelliğine sahiptir ve olguların ancak %3-5 ini oluģturmaktadır. Kesin tanı, progresif demans bulguları olan vakalarda biyopsi ya da otopsi ile AH ye özgü patolojik bulguların saptanması ile konulmaktadır. Bu patolojik bulgular, nörofibriller yumaklar (NFY), nörotik plaklar, sinaps kaybı, nöron kaybı, granülovakuolar dejenerasyon ve Meynert in bazal nukleusunda kolinerjik hücre kaybı ve arterosklerotik değiģikliklerdir (2). Dr. Alois Alzheimer ın 1907 de ilk olgusu 51 yaģındaki Auguste D. yi yayınlamasından sonra hastalığa Alzheimer adını klinik Ģefi Dr. Emil Kraepelin vermiģtir. Alzheimer in bu ilk olgusunda hastanın kocası ile ilgili aģırı kıskançlık hezeyanları bulunmaktadır. 4,5 yıl yaģayan bu olgunun otopsisinin beyninde günümüzde tanımlanan değiģiklikler görülmüģtür. Bellek baģta olmak üzere yüksek beyin fonksiyonlarında bozukluk saptanmıģtır (2). Hastanın otopsisinde gümüģ boyası ile anormal boyanma örneği; yani senil plaklar, distrofik nöritler, nörofibriler tanglelar (yoğun perikaryal boyanma Ģeklinde görülür) ve serebral kortekste belirgin yaygın atrofi ve hücre kaybı gözlenmiģtir. 1960'lara kadar çok nadir bir hastalık olduğu ve sadece presenil yaģ grubunda görüldüğü savunulmuģtur (9) ALZHEĠMER HASTALIĞI NIN EPĠDEMĠYOLOJĠSĠ AH ile ilgili değiģik ülkelerde yapılan epidemiyolojik çalıģmalarda AH prevalansının %3,6 ile %23 arasında değiģtiği bildirilmektedir (9). Bu farklılık, çalıģmalarda farklı

15 4 tanısal kriterlerin uygulanmasından kaynaklanmaktadır. Genel olarak AH prevalansı 65 yaģ üzerindeki hastalarda %6-10, 85 yaģ üzerindeki hastalarda %30-47 oranındadır. Avrupa ülkeleri çapında yapılan EURODERM projesi kapsamında standardize tanı kriterleri ve epidemiyolojik yöntemler kullanılarak AH de arası yaģlarda %0,3, arası yaģlarda %3 ve arası yaģlarda da %20 lik prevalans sonuçları elde edilmiģtir (3) yılında dünya nüfusunun %25 inden fazlasının 65 yaģın üzerinde olacağı öngörülmektedir. Bu rakamlar artan yaģlı nüfusu ile birlikte logaritmik oranda artan AH nın gelecekte önemli sağlık sorunlarından biri olacağı izlenimini vermektedir. Hastalığın kadınlarda daha sık görüldüğü bilinmekle birlikte ırk ve topluma göre farklılıkların varlığı bildirilmiģtir (9) ALZHEĠMER HASTALIĞI NIN PATOLOJĠSĠ VE GENETĠĞĠ AH ye uygun yaklaģım, hastalığın etkin tedavisi ve önlenebilmesi için hastalık patofizyolojisinin bilinmesi esastır. Ġnsan çalıģmalarının yanı sıra deneysel çalıģmalar da, elde edilen bilgilere önemli derecede katkıda bulunmuģtur.alzheimer hastalarının otopsi materyallerinden elde edilen veriler hastalığın patolojisinde amiloid plak ve NFY lerin varlığını ve bu patolojik oluģumların belirli yoğunlukta bulunduklarını göstermiģtir (10). Parenkimal lezyonların yanı sıra serebral amiloid anjiopati de hastalık patolojisine eģlik edebilmektedir. Nöron ve sinaps kaybı hastalığın diğer vazgeçilmez patolojik bulgularıdır. Moleküler çalıģmalar amiloid plakların ana komponentinin amiloid beta (Aβ), NFY lerin ise tau proteini olduğunu göstermiģtir. Bu proteinlerin oluģum ve iģlenmelerinde Alzheimer hastasının beyninde diğer bireylere göre bazı farklılıkların varlığı gözlenmiģ ve bu farklılıklar ayrıntılı olarak incelenmiģtir. Deney hayvanlarında yapılan çalıģmalar, hem oligomerik hem de agregatlar oluģturan Aβ fazlalığının hastalık patogenezinde önemli rolü olduğunu göstermiģtir. AH nın %5 ini oluģturan ailevi Alzheimer hastalarında, Amiloid prokürsör protein (APP) ve Presenilin genlerinde mutasyonların varlığının saptanması, hastalığın patofizyolojisinin anlaģılmasına yardımcı olmuģtur. Erken baģlangıçlı ailesel AH de 3 gen mutasyonu ve geç baģlangıçlı ailesel AH de bir yatkınlık faktörü gösterilmiģtir. 21,14 ve 1. kromozomlarda ortaya çıkan mutasyonlar Alzheimer e neden

16 5 olabilmektedir. Bunların gen ürünleri olan proteinler sırasıyla; APP, Presenilin 1 (PS 1 ) ve Presenilin 2 (PS 2 ) olarak bulunmuģtur. Yatkınlık faktörü Apolipoprotein E (ApoE) geni 19. kromozomun uzun kolunda yer almaktadır. Hastalığın patogenezini en fazla açıklayabilen Amiloid kaskad hipotezine göre,app den oluģan Aβ 40 ve Aβ 42 peptidlerin beyinde depolanması Alzheimer e neden olmaktadır. Özellikle Aβ 42 demansın erken dönemlerinde artmakta ve biliģsel yıkımla birlikte kuvvetli korelasyon göstermektedir. Anormal olarak salgılanan Aβ parçacıklarının ekstraselüler plaklar içinde birikimi nörotoksik sonucu meydana getirmektedir. AH nin histopatolojik bulgularını oluģturan senil plaklar ve NFY ler, nöron kaybı artmıģ Aβ oluģumunda ikincil olarak geliģmektedirler. Bu nörotoksik etkilere maruz kalan nöronlarda oluģan dejeneratif değiģiklikler sonucunda, nöronun soma ve nöritlerinde yapısal ve fonksiyonel bozukluklar oluģmakta, nöron kaybı, asetilkolin eksikliği baģta olmaküzere birçok nörotransmitter eksikliğigerçekleģmektedir (11). AH de 21. kromozomda yer alan APP ve 1. kromozomda yer alan PS 2 genlerinin mutasyonları sonucunda, Aβ peptid seviyelerinin arttığı bildirilmiģtir. Ayrıca 14. kromozomda bulunan PS 1 geninde meydana gelen mutasyonların da AH nin ortaya çıkmasında rol oynadığı rapor edilmiģtir. PS 1 geninde oluģan mutasyonlar, APP nin hatalı bölünmesine ve toksik Aβ üretimine neden olmaktadır. Diğer yandan, PS 1 geni mutasyonu tau proteinlerinin hiperfosforilasyonlarına neden olmakta ve NFY oluģumunu tetiklemektedir. Erken baģlangıçlı ailesel AH nin yaklaģık %2-3 ünün APP geni mutasyonuna, %20 sinin PS 2 geni mutasyonuna ve %70-80 inin ise PS 1 geni mutasyonuna bağlı olarak ortaya çıktığı bildirilmiģtir. Geç baģlangıçlı AH nin oluģumunda ise 19. kromozomda bulunan ApoE geninin rol oynadığı rapor edilmiģtir. Söz konusu bu genin E 2 alelinin AH riskini azalttığı (koruyucu alel), E 4 alelinin ise AH riskini arttırdığı bildirilmiģtir. ApoE E 4 alelinin amiloid plak ve NFY oluģumuna neden olduğu gösterilmiģtir. ApoE geninde oluģan mutasyonlar geç baģlangıçlı AH nin yaklaģık %50-80 ni oluģturmaktadır. AĢağıdaki tabloda Alzheimer hastalığının oluģmundaki genetik faktörler ve etkileri gösterilmiģtir (Tablo 2.1).

17 6 Tablo 2.1.Alzheimer hastalığının oluģmasında genetik faktörlerin etkisi (11). Krozom Gen ürünü BaĢlangıç yaģı Etkisi 21 APP mutasyonları Erken Aβ salınımında artıģ 14 Presenilin 1 mutasyonları Erken Aβ 1-42 salınımında artıģ 1 Presenilin 2 mutasyonları Erken Aβ 1-42 salınımında artıģ 9 Apolipoprotein E 4 (polimorfizm) Geç Aβ nın amiloid plaklarda ve vasküler amiloid çökeltilerde artması; AH nın daha erken baģlangıcı AH nin patofizyolojisini açıklamaya çalıģan birçok hipotez mevcuttur. Ancak, Amiloid kaskad hipotezi dahil hiçbiri hastalığın patofizyolojisini tam olarak açıklayamamaktadır ALZHEĠMER HASTALIĞI NIN RĠSK FAKTÖRLERĠ Epidemiyolojik çalıģmalar AH nin tek bir faktöre bağlı olmadığını,çok sayıda risk faktörününah ninetiyolojisi, patogenezi, fizyopatolojisi, biyokimyası ve histopatolojisi üzerindeetkiliolduğunu göstermiģtir. AH ye neden olan risk faktörleri aģağıdaki gibi sıralanmıģtır. Ġleri yaģ Aile hikayesi Apolipoprotein E4 alleli Down sendromu DüĢük eğitim seviyesi Sık kafa travması Kadın cinsiyet Norotoksinler, sigara, alkol Serebrovaskuler hastalık Estrojen kullanımı koruyucu NSAID ilaçlar koruyucu olabilir Miyokard infarktusu Hipertansiyon Homosistein Diyabet Vitamin B12 eksikliği Dislipidemiler Hipotiroidizm Enfeksiyonlar Serum demir yüksekliği Ferritin yüksekliği C-reaktif protein yüksekliği Folat eksikliği Menopoz

18 7 YaĢ: 65 yaģ üzerindeki populasyonun her yıl %2,6 kadarında AH geliģtiği bildirilmektedir yaģ sonrası her 5 yılda bir AH prevalansı iki katına çıkmaktadır. AH prevalansının; yaģlar arasında %5-10, yaģlar arasında %20, 85 yaģ üzerinde ise %40-50 düzeylerine ulaģtığı bildirilmektedir (12, 13). Ailede demans öyküsü olması ve Genetik yatkınlık: AH olan bir bireyinyakınları, hastalıktan etkilenmiģ yakını olmayan bireylere göre, hastalıktan 3-4 kat daha fazla etkilenmektedir. Birinci dereceden akraba, anne, baba ya da kardeģte AH varlığının demans geliģme riskini 3 kat arttırdığı bildirilmiģtir (4). AH ile iliģkili olduğu saptanan baģlıca genler; APP, PS 1, PS 2 ve ApoE genleridir. APP, PS 1 ve PS 2 genlerinde meydana gelen mutasyonların, olguların %5 ini oluģturan erken baģlangıçlı AH oluģumuna neden olduğu, ApoE epsilon4 (e 4 ) alelinin ise AH riskini arttırdığı bildirilmiģtir (4, 14). Cinsiyet: Kadınlarda bu hastalığın erkeklerde olduğundan daha fazla görüldüğü belirtilmektedir (15). Yapılan bir çalıģmada, kadınlardaki AH insidans oranının %1.43/yıl, erkeklerdeki AH insidans oranının ise %1.12/yıl olduğu bulunmuģ ve kadınlardaki AH geliģme oranının erkeklerden %10 daha fazla olduğu bildirilmiģtir (16). Bir baģka çalıģmadafarklı yaģ gruplarında cinsiyete göre AH insidansı araģtırılmıģtır. AH insidansında 80 yaģ ve altında,cinsiyetler arasında düģük düzeyde anlamlı bir farkgörülürken, 85 yaģ ve üstündeki kadınlarda yüksek düzeyde anlamlı bir farkbulunmuģtur. AH insidansında kadın/erkek oranının 2/1 olduğu belirtilmiģtir (17). Down sendromu (DS): EriĢkin yaģlara kadar yaģayabilen down sendromlu hastalarda, genetik bozukluğa bağlı olarak AH geliģim riskinin daha yüksek olduğu bildirilmiģtir. DS olanların %90 ında 30 yaģında iken amiloid plaklar, NFY ve kolinerjik eksiklikler gözlenmiģtir. APP geni mutasyonu taģıyan aileler sayıca az olsa da amiloid metabolizması üzerinden hastalığın patogenezi açıklanmıģtır. Böylelikle DS ile AH arasındaki iliģkiaydınlatılmıģtır. DS li bireyler 21. kromozomun üç kopyasını taģımaktadır. Bu hastalar 30 lu yaģlardan itibaren daima AH nin nöropatolojik değiģikliklerini göstermeye baģlamaktadır. DS li hastalar kopya sayısındaki artıģ nedeniyle fazla miktarda APP üretmektedir. APP genindeki mutasyonlar, ailesel AH nin bir kısmının sebebiyken PS 1 deki mutasyonlar hastalığın büyük bir kısmının sebebi olarak bilinmektedir (4, 14).

19 8 Östrojen eksikliği ve menopoz: Östrojen eksikliğinin serebral kan akımını, nöronların stimülasyonunu, glial hücrelerin geliģimini ve ApoE ekspresyonunu etkileyebileceği bildirilmiģtir. Östrojenin ApoE 4 heterozigotlarda E 4 ün ekspresyonunu inhibe ederek demans baģlama yaģını geciktirebileceği öne sürülmüģtür. Fakat östrojen eksikliğininah deki rolü netleģtirilememiģtir (4). Nörotoksinler: Alüminyum, glutamat, organik çözücüler, endüstriyel boyalar, demir, bakır, çinko, kurģun gibi bazı metallerin AH ile iliģkili olduğu öne sürülmüģtür (4). Kolesterol:Kolesterol düzeyi ile fazla APP oluģumu arasında bir iliģki olduğu ve kolesterolün amiloid plakların oluģması ile yakından iliģkili olduğu görülmüģtür. Statinlerde ise lipid düģürücü özelliklerinin dıģında antioksidan, antiagregan, antiinflamatuvar ve nitrik oksit aracılı etkilerinin AH yi önlemede etkili olabileceği düģünülmektedir. Statinlerle kolesterol seviyesinin düģürülmesinin AH oluģma riskini %70 azalttığı bazı çalıģmalarla öne sürülmüģtür (14). Hipotiroidi: Hipotiroidinin AH riskini artırdığı bildirilmiģtir. Alzheimer hastalarının hipokampüsünde TRH (TSH serbestleģtiren hormon) konsantrasyonunda azalma saptanmıģtır. TRH nın hipokampüste proteinlerin fosforilasyonunu düzenlediği ve böylelikle AH patogenezinde yer alabileceği öne sürülmüģtür (4). Akdeniz diyetiile beslenmenin, egzersiz yapmanın ve biliģsel aktivitenin AH riskini azalttığı bildirilmiģtir. Söz konusu riskfaktörlerinin denetlenmesinin AH oluģumunu önlemede etkin olabileği ileri sürülmektedir (4) ALZHEĠMER HASTALIĞI NIN TANISI AH nin klinik tanısı için yayınlanan ve yaygın biçimde kullanılan iki tanı ölçütü bulunmaktadır. Bunlardan birisi, Ulusal Nörolojik ve iletiģim Hastalıkları Enstitüsü ve Ġnme-Alzheimer Hastalığı ve ĠliĢkili Hastalıklar Derneği (NINCDS-ADRDA) tarafından geliģtirilen tanı ölçütü diğeri ise Tanısal ve Sayımsal El Kitabı (DSM) ölçütüdür (18). Bu ölçütlerden yararlanılarak hastada öğrenme ve bellek bozukluğunun olup olmadığı, afazi, apraksi, agnozi, yönetsel iģlevlerde (planlama, organize etme, sıralama, soyutlama gibi) herhangi bir bozukluğun görülüp görülmediği ve MSS ile iliģkili baģka bir patoloji bulunup bulunmadığı gibi değerlendirmeler yapılmakta ve AH

20 9 tanısı konulabilmektedir. DSM-IV kriterlerine göre Alzheimer tipi demans aģağıdaki tabloda gösterilmiģtir (Tablo 2.2). Tablo 2.2. DSM-IV kriterlerine göre Alzheimer tipi demans (18). A. Birden çok alanda kognitif kayıp geliģimi: Hafıza bozukluğu AĢağıdakilerden en az bir tanesi: Afazi Apraksi Agnozi Planlama, organizasyon, soyutlama gibi yürütücü fonksiyonlarda bozulma B. Sosyal ve mesleki iģlevlerde bozulma ve daha önceki iģlev seviyesine göre anlamlı gerilemeye yol açan kognitif kayıp C. YavaĢ baģlangıçlı ve ilerleyici kognitif ve fonksiyonel gerileme ile giden bir seyir D. Diğer demans nedenlerinin elenmesi (sistemik, metabolik, iatrojenik, nörolojik, psikiyatrik) BaĢka olası nedenleri eleyebilmek ve Alzheimer tipi demansı diğer beyin patolojilerinden ayırabilmek amacıyla; bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme (MRI), pozitron emisyon tomografi (PET) yada tek foton emisyon tomografi gibi çeģitli görüntüleme yöntemlerinden yararlanılmaktadır. AH nin klinik tanısında MRI ve PET in kullanımı ġekil 2.1 de gösterilmiģtir. MR PET MR PET A) B) ġekil 2.1: AH nin klinik tanısında normal (A) ve Alzheimer hastası (B) olan iki bireyin MR ve PET görüntüsü

21 10 TeĢhise yönelik diğer yaklaģımlar arasında, biliģsel değiģikliklerin kaynağını araģtırmaya yardımcı nöropsikolojik testler, olası mutasyonlar için gerekli genetik testler ve biyo-iģaretleyicilerle yapılan çalıģmalar yer almaktadır. Bununla birlikte, AH nin kesin tanısı, ilerleyici demans bulguları olan hastalarda yapılan biyopsi ya da otopsi sonucunda AH ye özgü patolojik bulguların saptanması ile konulabilmektedir. Klinik ölçütler ve laboratuar teknikleri AH nin tanısının konulmasına yardımcı olmaktadır. Klinik ölçütlerin kullanımı ile konulan AH tanısınınpatolojik tanılarla konulan AH tanısı ile%80-90 oranında korelasyon gösterdiği belirtilmektedir ALZHEĠMER HASTALIĞI NIN KLĠNĠK BELĠRTĠLERĠ AH nin erken dönemdeki baģlıca klinik belirtisinin bellek bozukluğu olduğu bildirilmiģtir. Hastalık ilerledikçedikkat ve yürütücü iģlevler, düģünce ve davranıģ, lisan, apraksi ve görsel-uzamsal iģlevler gibi diğer kognitif alanlarla ilgili iģlev bozuklukları da klinik tabloya eklenmektedir (1, 19, 6). Alzheimer hastalığının klinik evreleri aģağıdaki ĢekildegösterilmiĢtir (ġekil 2.2). ġekil 2.2: Alzheimer hastalığının klinik evreleri (9). Belirtilerin ortaya çıkma sürelerinin hastalar arasında önemli ölçüde değiģiklik gösterdiği bildirilmiģtir. AH ye ait belirtilerin klinik seyrine göre 7 evre tanımlanmıģtır. Evre 1: Hasta biliģsel zayıflık semptomları göstermeye baģlamıģtır. BaĢlangıç evresi olan bu evrede, MSS de çeģitli patolojik süreçlerin geliģmekteolduğu bilinmektedir.

22 11 Evre 2 (Çok hafif biliģsel zayıflık): Hastalar cüzdan, anahtar, gözlük gibi genel objelerin yerlerini unutmaya baģlamaktadırlar. Ancak iletiģim becerileri henüz bozulmamıģtır. Evre 3 (Hafif biliģsel zayıflık): Hastalar konuģma sırasında kelime seçimlerinde ve tanıdıklarının isimlerini hatırlamakta zorlanmakta, ayrıca sıklıkla eģyalarını kaybetmektedirler. Bu evredeki hastaların plan yapma ve organizasyon becerileri oldukça azalmaktadır. Evre 4 (Orta biliģsel zayıflık): Hastalarda kısa dönem bellekte önemli kayıplar gözlenmektedir. KiĢisel geçmiģ ile ilgili bellek zayıflıkları söz konusudur. Hastalar sosyal konularda içlerine kapanmaktadırlar. Evre 5 (Orta Ģiddetli biliģsel zayıflık/erken dönem demans): Hastalar yer ve zaman kavramları ile iliģkili olarak zihinsel karıģıklık yaģamaktadırlar. Adresleri, telefon numaraları, mezun oldukları okulların isimleri gibi önemli detayları hatırlamakta güçlük çekmektedirler. DiĢ fırçası gibi nesneleri tanımada zorlanmaktadırlar (agnozi). Sonradan öğrenilen ve motor beceri gerektiren hareketleri uygulama becerileri bozulmaktadır (apraksi). Bu evredeki hastalar banyo yapma, giyinme, tuvalete gitme, beslenme gibi günlük aktiviteler için yardıma ihtiyaç duymaktadırlar. Evre 6 (ġiddetli biliģsel zayıflık/orta dönem demans): Spontan konuģmada, kelime bulmada zorluklar ve konuģma becerilerinde kayıplar gözlenmektedir (afazi). Ġdrar ve dıģkı tutmada zorluk yaģayan hastalar günlük aktiviteler için daha fazla yardıma ihtiyaç duymaktadırlar. Evre 7 (Çok Ģiddetli biliģsel zayıflık/geç dönem demans): Hastaların konuģma yetenekleri azalmıģ ya da kaybolmuģtur, yutmada zorluk yaģamaktadırlar. Bu evredeki hastalar 24 saat bakıma ihtiyaç duymaktadırlar. Hastalığın progresif doğası nedeniyle evreler ilerledikçe hastaların bellek kayıpları artmakta, sosyal iģlevleri azalmakta ve motor becerileri zayıflamaktadır. Daha ileri evrelerde, hastalar günlük aktiviteleri için bakıma gereksinim duymaktadırlar (6).

23 ALZHEĠMER HASTALIĞI NIN SINIFLANDIRILMASI AH hafif, orta ve ileri derecede olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır (20-23). 1. Hafif Derecede Alzheimer Hastalığı (süre: 2-4 sene) Kısa süreli bellekte bozukluk görülmesi Uzak belleğin genellikle etkilenmemesi Objeleri yanlıģ yere koyma Daha önce bildiklerinin isimlerini unutma Bildik objelerin isimlerini unutma (çatal, kalem) Daha önce bildik yerleri bulamama Çevreye ilgi kaybı, mesleksel, sosyal aktivitelerden uzaklaģma Havaya uygun Ģekilde giyinememe Lisan yeteneklerinin bozulması Soyut düģüncede bozukluk Zaman ve yerle ilgili orientasyon bozukluğu, ancak kiģileri tanıma Mini Mental Skorun genellikle arasında değiģmesi BBT veya MRI genellikle normal 2. Orta Derecede Alzheimer Hastalığı (süre: 2-5 sene) Belleğin belirgin Ģekilde bozulması Lisan kusurları (afazi), muhakeme, alan orientasyon, yürütücü iģlevlerde bozuklukların belirginleģmesi DavranıĢ sorunları (çabuk irrite olma, tartıģma) Hezeyanlar ve hallüsinasyonlar Uyku-uyanıklık döngüsünde bozukluk, akģam üstleri kognitif ve davranıģsal belirtilerde kötüleģme (gün batımı sendromu) Bir aģağı yukarı dolaģma Enkontinans Hastaya çoğu kez günlük aktivitesi (banyo yapma, elbise giyme, yemek yeme vs.) için yardım gereksinimi Sağlıklı eģe (veya bakıcıya) gittikçe bağımlı olma Mini Mental Skorun arasında değiģimi BBT veya MRI normal veya hafif atrofi gösterme

24 13 3. Ġleri Derecede Alzheimer Hastalığı (süre: 2-4 yıl) Aile bireylerini emosyonel olarak tanıyabilme ama kiģiliğin kesin olarak belirlenememesi ve isimlerinin söylenememesi Konfüzyon/ajitasyon artması Hezeyanlar, hallüsinasyonlar Enkontinans Ģiddetlenmesi Hareket yeteneğinin azalması ĠletiĢim kurulamama, konuģma kısa cümleler veya kelimelerin tekrarı Ģeklinde kısıtlanması Myoklanı, rijidite, diģli çark, bradimimi ve dengesizlik gibi ekstrapiramidal belirtiler Günlük yaģam aktiviteleri için tamamen yardımın gerekli olması Hastanın sürekli bakım için bir kuruma yerleģtirilmesi gereksinimi Mini Mental Skorun 12 den aģağı olması BBT veya MRI atrofi 2.8. ALZHEĠMER HASTALIĞI NIN TEDAVĠSĠ AH de istenen tedavi, hastalığa neden olan patolojinin tedavisi ile hastalığın ilerlemesinin durdurulması ve hastanın normal hayatına döndürülmesidir. Fakat böyle bir tedavi mümkün olmamaktadır. Bununla beraber son yıllarda daha etkin ilaçlar geliģtirilmiģtir. Bu ilaçlarla hastanın semptomlarını azaltmak, hastalığın ilerlemesini bir nebze yavaģlatmak, hastanın günlük yaģamdaki aktivitelerini düzeltmek mümkün olabilmektedir Farmakolojik Tedavi AH nin primer tedavisi, hastalığın hafıza ve biliģsel semptomlarına odaklanmıģ olup; semptomatiktir. Ġkincil tedavisi ise hastalığın seyri sırasında ortaya çıkan depresyon, sanrılar, bunaltı, ajitasyon ve uyku bozukluğu gibi bulguların giderilmesini amaçlayıp, hastanın yaģam kalitesini artırıcı ve bakımını destekleyici özelliktedir. Primer demans tedavisinde amaç; hastalığın biliģsel semptomlarında iyileģme, iyileģmenin gerçekleģmediği durumlarda hastalığın ilerlemesini durdurmak ve hiç olmazsa ilerlemesini yavaģlatmaktır. AH tedavisinde son yıllarda bu alanda birçok terapötik ajan denenmiģ ancak hiçbirinden istenilen fayda sağlanamamıģtır. Primer AH

25 14 tedavisinde kullanılan ya da geliģtirilen tedavi yöntemleri Ģu ana baģlıklarda incelenebilir; Transmitter (özellikle kolinerjik) yerine koyma tedavisi Antioksidatif tedavi Antiinflamatuvar ilaçlar Nörotrofik faktörler Östrojen tedavisi Amiloid prosesini etkileyen ilaçlar AH nin tedavisi için onaylanmıģ donepezil, rivastigmin, galantamin ve memantin gibi ilaçlar, asetilkolin esterazın inhibe edilmesi ile nörotransmiterdeki asetilkolin seviyesini artırmayı ya da N-metil-D-aspartik asit (NMDA) antagonize etmeyi hedeflemektedir. Glutamat tipi reseptörler anormal nöronal uyarımı önlemektedir (24, 25). Bununla birlikte bu ilaçların hastalığın iyileģmesindeki etkilerinin geçici etkiler olduğu ve hastalığın iyileģmesi, engellenmesi ya da durdurulmasının zor olduğu bildirilmektedir (26) Kolinerjik Yerine Koyma Tedavisi Kolinerjik hipoteze göre, AH'de biliģsel iģlevlerin ve özellikle bellek bozukluğunun azalmıģ kolinerjik transmisyondan kaynaklandığı öngörülmektedir. Antikolinerjik ilaçların bellek bozukluğuna neden olması, AH de asetilkolin transferaz enzim aktivitesinin düģük bulanması ve AH'de nöron kaybının en belirgin olarak kolinerjik nöronlarda görülmesi bu hipotezi desteklemektedir. AH'de en fazla yararı bulunan ve üzerinde çalıģılan ilaçlar kolinerjik ilaçlardır. Kolinerjik ilaçlardan günümüzde en fazla kullanılan ya da denenen ilaçlar ise kolinesteraz inhibitörleridir (27). Kolinesteraz inhibitörlerinden AH'ye fayda sağlayan ilk ajan Takrin'dir (28, 29, 30). Yapılan çalıģmalar Takrin'in 80 mg ve üzerindeki dozlarda etkin olduğunu ve etkinliğin hastanın tedavi öncesi mini-mental durum muayenesi (MMSE) skoru ile orantılı olduğunu göstermiģtir. Takrin, aslında bir aminoakridin boyası olup, belirgin yan etkileri bulunmaktadır. Bu yan etkilerin en önemlisi hastaların yaklaģık %40'ında gözlenen serum alanin transferaz (ALT) enziminin yüksekliğidir. ALT'nin normalin 3

26 15 katına kadar yükselebildiği, yükselmenin kadınlarda daha fazla olduğu ve tedaviye baģlamayı takiben ilk 7 hafta içinde geliģtiği bildirilmiģtir. Hastaların %75'inde ALT düzeyi, ilacın kesilmesini takiben normal değerlere inmektedir. Bu hastalarda Takrin'in tekrar baģlanabileceği bildirilmiģtir (30). Ġlacın diğer yan etkileri ise bulantı, kusma, diyare ve baģağrısıdır. Takrin'in yan etkilerinin yanı sıra kullanım zorluğu da vardır. ALT düzeyi monitorizasyonu için iki haftada bir kan alınmasının gerekliliği, ilacın yavaģ yavaģ artırılarak 6 ay gibi uzun bir sürede etkin doza çıkılabilmesive dört dozda kullanım gerekliliği alternatif kolinesteraz inhibitörlerinin aranılmasına neden olmuģtur. Donapezil (Aricept): FDA tarafından onay alan ikinci kolinesteraz inhibitörüdür. Yararlılığı diğer kolinesteraz inhibitörleri ile ölçülebilir düzeyde olup, daha az yan etkisi bulunmaktadır. Avantajları; günde tek doz kullanılabilmesi ve hepatotoksisitesi olmadığı için karaciğer enzim monitorizasyonu gerektirmemesidir. Donapezil'in günde 5 ya da 10 mg tek doz kullanılması önerilmektedir (31). Ġlacın MMSE skoru 10 un üzerinde olan hafif ve orta derecede Alzheimer'lı hastalarda kullanılması önerilmektedir (32). Rivastigmin (Exelon): Karbamaz selektif, psödoirreversibl kolinesteraz inhibitörüdür. Donapezilde olduğu gibi hepatotoksisitesi bulunmamaktadır. Günde iki doz kullanılan ilacın 1,5; 3; 4,5 ve 6 mg kapsülleri bulunmaktadır. Hastanın hangi dozda tedaviye yanıt vereceği önceden bilinemeyeceği için, hafif ve orta derecede Alzheimer hastalarında dozun tedricen artırılması önerilmektedir. Rivastigmin için önerilen baģlangıç dozu 2X1.5 mg olup, 2 haftada bir doz 2X3mg; 2X4,5 mg Ģeklinde artırılarak 2X6 mg a kadar çıkarılabilmektedir. Klinik çalıģmalar ilacın 6-12 mg/gün dozunda etkili olduğunu göstermiģtir. Son zamanlarda ilacın deriden emilerek etkili, patch formu tedaviyesunulmuģtur. Tedaviye Rivastigmin patch 5 mg ile baģlanır ve gerekirse patch 10 mg lık formuna geçilebilmektedir. Diğer kolinasetil inhibitörleri; Metrifonat, Galantamin hidrobromit ve fizostigminin kontrollü salınım formuüzerinde çalıģılmaktadır. Galantamin (Reminly): Revesibl kompetatif bir asetilkolinesteraz inhibitörüdür. Ayrıca bir allosterik nikotinik reseptör modülatörüdür. Bu rolde Galantamin, asetilkolin dıģında bir reseptöre bağlanmakta, bu reseptörün yapısını değiģtirerek presinaptik nikotinik reseptörlerin asetilkolin yanıtını potansiyelize edebilmekte ve post sinaptik

27 16 yanıtta artıģa neden olabilmektedir. Ayrıca nikotinik reseptörlerin sürekli düģük düzeyde stimülasyonunun nöroprotektif etkisi olduğu düģünülmektedir. Galantaminin yarı ömrü 5-6 saattir. Hafif ve orta dereceli Alzheimer lılarda günde mg oral alımı önerilmektedir (32) Glutamat Antagonistleri Memantin: Son çalıģmalar, AH patofizyolojisinde eksitatör bir nörotransmitter olan glutamat ile NMDA veya AMPA tipi glutamat reseptörlerinin rol oynayabileceğini düģündürmektedir. Memantin, voltaj-bağımlı, orta derecede afinitesi olan, kompetatif olmayan bir NMDA antagonisti olup etkisini nöronal disfonksiyona yol açan Glutamat ın patolojik olarak artmıģ seviyesini bloke ederek göstermektedir. Memantin orta ve ileri derecede AH de endike olup, AH nin semptomlarının ilerleyiģini önleyerek hastanın günlük yaģam aktivitelerini düzeltmekte ve hastaya bakan kiģilerin iģ yükünü ve stresini azaltmaktadır. Hastanın bakımevi veya hastaneye yatmasını geciktirmektedir. Maksimum dozu 20 mg'dır. Yan etkileri önlemek için tedaviye günlük 5 mg ile baģlanıp haftada 5 mg artıģla günlük 2X10 mg a ulaģılmaktadır. Ġlaç endüstrisi tarafından desteklenen ve donepezil tedavisi altında stabilolan, orta dercede Alzheimer hastalarında yapılan bir araģtırmada, tedaviye 20 mg/gün memantin eklenmesi ile kognitif, fonksiyonel ve global skorlarda, plasebo eklenenlere göre hafif derecede anlamlı bir düzelme rapor edilmiģtir (32) Muskarinik ve Nikotinik Kolinerjik Reseptör Agonistleri AH'de kolinerjik sistemin artırılmasının bir diğer yolu direk kolinerjik reseptörlerin uyarılmasıdır. Öğrenme ve bellekde rol oynayan kortikal ve hipokampal yapılarda bulunan MI reseptörlerinin, kolinerjik inputun azalmasına rağmen sağlam kaldığı gösterilmiģtir. AH'da bu nedenlemi reseptör agonistlerinin etkili olabileceği düģünülmüģtür. Selektif MI agonisti olan Xanomolin orta ve hafif Ģiddette Alzheimer hastalarında denenmiģ ve hastalarda biliģsel testlerde ve klinik skorlarda yararlanım olduğu gözlenmiģtir. Ancak hastalarda ilaca bağlı geliģen senkop atakları ve gastrointestinal yan etkiler ilacın kullanımını zorlaģtırmaktadır (27). Hafıza ve öğrenmede önemli rol oynadığı düģünülen nikotinik reseptörlerin agonistleri de AH tedavisinde araģtırılmaktadır (33).

28 Monoaminerjik Yerine Koyma Tedavisi MAO-B inhibitörü Selejilin'in AH'da biliģsel bozukluklarda, 5- hidroksitriptamin geri alım inhibitörü Sitalopram'ın ise duygusal bozukluklarda etkin olduğu bildirilmiģtir (33) Antioksidan Tedavi ve Büyüme Faktörleri "Nerve growth factor" (NGF), ilk olarak intratekal, daha sonranazal sprey olarak kullanılmıģtır. Ġntratekal kullanımdameninks kalınlaģması ve nazal kullanımda Ģiddetli ekstremite ağrısı yan etkileri vardır. Propentofilin ve idebenon gibiantioksidan maddelerin NGF'yi uyarıcı etkilerinden dolayıah'de yararlı olabileceği düģünülmektedir. Östrojen'in NGF salınımını uyardığı ya da antioksidan fonksiyon gördüğü düģünülmektedir. Aynı zamanda östrojen kolinasetiltransferaz aktivitesini artırmaktadır. Yapılan bir çalıģmada östrojenin Alzheimer hastalarında sözel bellekte iyileģme sağladığı bildirilmiģtir. Aynı zamanda östrojen kullanan kadınların takrin tedavisinden daha fazla yararlandığı belirtilmektedir. Alzheimer hastalarında östrojen tedavisi klinik çalıģmaları sürmekte olup, primer tedavi olarak östrojen tedavisi AH da önerilmemektedir (34) Antiinflamatuvar Ġlaçlar Epidemiyolojik çalıģmalarda romotoid artritli hastalarda AH görülme sıklığının az olması ve AH patogenezinde inflamatuvar olayların yer alması nedeniyle antiinflamatuvar ilaçlar AH tedavisinde denenmiģtir. Bu ilaçlardan indometazin'in AH progresini yavaģlattığı gösterilmiģtir (35). Amiloid prosesini etkilemesi beklenen herhangi bir ilaç henüz klinikte denenmemiģtir Bitkisel Tedavi AH nın tedavisinde bitkilerdeki doğal etken maddelerin keģfi dünya çapında dikkat çekmiģtir. Son yıllarda bitkilerden birtakım maddeler izole edilmiģ ve AH ye karģı etkileri test edilmiģtir. AH daki patolojik değiģikliklerin hedeflenmesiyle bazı flavonoitler, alkaloitler, fenilpropanoitler, triterpenoit, saponinler ve polisakaritlerin AH ya karģı potansiyel etkinliklerinin olduğu gösterilmiģtir. Günümüze kadar ilaçlar geleneksel çin bitkilerinden elde edilen Galantamin ve Huperzin A dan geliģtirilmiģtir. Hafif ve orta derecede AH nın tedavisi için kliniklerde

29 18 kullanılmıģlardır (36, 37). Son birkaç yılda, geleneksel Çin bitkilerinden izole edilen doğal maddelerin anti-ah etkisini değerlendirmek için serbest radikallerin temizlenmesi, lipid peroksidasyonunun inhibe edilmesi, nöronal apoptozun baskılanması, kolinerjik nöronların fonksiyonunun artması ve/veya deney hayvanı modellerinin davranıģsal bozukluklarının iyileģtirilmesigibi araģtırmalar yapılmıģtır Flavonoitler Flavonoitler yaygın olarak yüksek bitki ve eğrelti otlarında bulunan bir dizi bileģiktir. 15C atomlu 2-fenil benzopiron (difenil propan) yapısı göstermektedir. ÇeĢitli biyolojik iģlevleri nedeniyle çok dikkat çekmiģtir. Flavonoitlerin en yaygın bilinen biyolojik aktivitesi, kimyasal yapısında bulunan fenol hidroksillerin indirgeme özelliklerinden kaynaklanan antioksidan aktivitedir. Fakat bu tür bileģiklerin, çeģitli farmakolojik etkiler ve klinik etkinlikler göstermesi sadece anti-oksidatif etkileri ile iliģkili olmamaktadır. Örneğin vasküler sistem üzerindeki etkiler, inflamatuar olarak tepki ve östrojen benzeri etki gösterebilmektedir. Flavonoitlerin bu etkileri anti-ah etkiler için temel oluģturmaktadır (38). Bugüne kadar Ginkgo Flavonoitleri, Soya Ġzoflavonları, Pürarin, Baikal Skullkap sapı ve yaprağındaki bütün flavonoitler, Apigenin, Rodosin, Hiperozit ve Likuiritin gibi flavonoitlerin AH ya karģı güçlü etkisi olduğu aģağıdakitabloda bildirilmiģtir (Tablo 2.3) (39).

30 19 Tablo 2.3. Geleneksel Çin tıbbında AH tedavisinde kullanılan flavonoitler Etken maddeler Gingko flavonoitleri Soy izoflavonoitleri Baikal Skullkap sapı ve yaprağındaki flavonoitler Yapılar veya içeriği KarıĢım: esas olarak kuersetin, kaempferol, isorhamnetin ve ginkgetin, isoginkgetin ve amentoflavon gibi biflavonoitler içerir. KarıĢım: esas olarak daidzin, daidzein, genistein, genistein, glisitin ve glisitein içerir. KarıĢım: özellikle skutellarin, baikalin ve krisin içerir. Elde edildiği bitki Ginkgo biloba L. Glycine max Scutellaria baicalensis Georgi Pürarin Radix puerariae Likuiritin Glycyrrhiza uralensis Fisch. Apigenin Apium graveolens Hiperin Hypericum perforatum L. Rodosin Rhodiola rosea Ginkgo flavonoitleri Ginkgo flavonoitleri, Ginkgo biloba ekstresinin (EGB) temel bileģenlerindendir. Ginkgo flavonoitleri kuersetin, kaempferol ve isorhamnetin gibi flavonoller ve ginkgetin, isoginkgetin ve amentoflavon gibi biflavonoitlerden oluģmaktadır. Bu ginkgo

31 20 flavonoitleri serbest radikal tutucu etkilere sahip olup, lipid peroksidasyonunu inhibe etmektedir (40, 41). ÇalıĢmalar yaģlı sıçanların beynindeki mitokondriyal DNA da oluģan oksidatif hasarın, genç sıçanların beynindeki oksidatif hasardananlamlı derecede daha yüksek olduğunu göstermiģtir. Buna ek olarak mitokondriyal glutatyon daha fazla oksitlenmiģ ve mitokondrideki peroksit oluģumu yaģlı sıçanlarda genç sıçanlarınkinden daha yüksektir. EGB ile tedavi, yaģlı hayvanlardaki beyin oksidatif hasarı endekslerini kısmen engelleyebilmektedir (42). Diğer çalıģmada ginkgo flavonoitleri iskemi sonucu beyin hasarı oluģan farelerde antioksidan aktivite ile nöron koruyucu etkiler göstermektedir (43). BaĢka bir çalıģmada EGB nin, Alzheimer hastalarının sosyal fonksiyonlarında ve biliģsel performanslarında iyileģtirme ve dengeleme yeteneğine sahip olduğu ve kullanımının 1 yıl 6 ay güvenli olduğu belirtilmiģtir (44). ġu anda, Çin, Fransa ve Almanyada kliniklerde AH tedavisinde bir tıbbi ilaç olarak EGB kullanılmaktadır. Soy izoflavonları Daidzin, daitzein, genistin, genistein, glisitin ve glisitein içeren soy izoflavonlar östrojen benzeri etkileri ve seks hormonu metabolizmasını etkilemesi nedeniyle son yıllarda çok fazla ilgi çekmektedir (45, 46). Östrojen, Aβ üretimini azaltma, Aβ toksisitelerinin antagonize edilmesi, sinaptik büyüme ve NGF ile reseptörünün etkin hale gelmesi gibi çeģitli mekanizmalarla anti-ah etki göstermektedir (47-49). Östrojen çeģitli potansiyel etkiler gösterirken nöronal olmayan hücrelerde yan etkilere neden olmaktadır. AH tedavi kliniğinde uygulanmakta olup meme ve endometrium kanserinin insidansı arttırabilmektedir (50, 51). Yapılan çalıģmalardasoy izoflavonlarının ana maddelerden biri olan, genistein gibi fitoöstrojenlerin, dokularda spesifik Ģekilde farmakolojik etkiler sağladığı gösterilmiģtir (52, 53). Bunların belli bir ölçüde produktifolmayan dokularda spesifik olarak etki ettiği ve böylece yan etki riskini azalttığı bildirilmiģtir. Soy izoflavonlarının hayvanlar üzerinde yapılan çalıģmalarında, beyin kolinerjik sistemini etkileme ve özellikle diģi farelerde yaģla ilgili nöron kaybını azaltma yolu ile öğrenme ve hafıza becerilerini geliģtirme yeteneğine sahip olduğu belirtilmiģtir. Yapılan bir çalıģma, soy izoflavonlarının güvenli ve biliģsel fonksiyon üzerine olumlu etkileri olduğunu ortaya çıkarmıģtır. Özellikle postmenopozal kadınlarda sözel bellek üzerine etkilerinin varlığı gösterilmiģtir. Soy izoflavonların biliģsel fonksiyon üzerinde olumlu

32 21 etkilerinin altında yatan mekanizmaların, beyinde östrojenlerin etkilerini ve fonksiyonlarını taklit etme potansiyeli ile ilgili olduğu düģünülmektedir. Beyin türevli nörotropik faktör, hipokampusdaki NGF ve frontal korteks gibi nörotrofik faktörler ve asetilkolin sentezinin geliģmesini sağlamaktadır. Bu çalıģmalar soy izoflavonlarının AH tedavisinde potansiyel faydası için katkı sağlamaktadır (54, 55). Pürarin Pürarin, Leguminosae familyasındaki türlerden elde edilen bir izoflavon glikozitidir. Örneğin; Radix puerariae. Ġskemik serebrovasküler hastalıkları ve diğer damar bozukluklarını tedavi etmek için kullanılmaktadır (56). ÇalıĢmalar pürarinin, bir fare modelinde skopolamin ya da D-galaktoz ile oluģturulan öğrenme ve hafıza bozukluklarının iyileģtirilmesinde güçlü etkileri olduğunu göstermiģtir (57). Pürarin, Alzheimer lı ratların korteks ve hipokampuslerinde Aβ 1-40 dan Aβ aģağı doğru düzenleme yolu ile beyin dokularında bax ekspresyonu sağlamaktadır. Ayrıcapürarin hastahayvanlarda mekansal öğrenme, hafıza bozukluğunun hafifletilmesi ile apoptoza karģı nöronların korunmasını sağlamaktadır. Pürarin'in anti-ah etkilerinin; lipid peroksidaz düzeylerini azaltma, beyin kan akıģını arttırma, beyin dokularında süperoksit dismutaz seviyelerini artırma ve beyin mikro dolaģımının geliģtirilmesi yetenekleri ile ilgili olduğu ileri sürülmektedir (58, 59). Baikal Skullkap kök ve yapraklarındaki Total flavonoitler Baikal Skullkap, geleneksel Çin tıbbında sıklıkla kullanılmaktadır. ÇalıĢmalarda kök ve yaprakekstrelerindenskutellarin, baikalin ve krisin gibi aktif bileģenler elde edilmiģtir. Bu aktif bileģenler; antiinflamasyondan, iskeminin neden olduğu miyokardiyal hasarreperfüzyondan ve geliģmiģ serebral iskemiden korunma gibi farmakolojik etkiler sergilemiģtir (60, 61). Yapılan bir çalıģmada anti-ah etkileri ile ilgili olarak, Baikal Skullkap kök ve yapraklarındaki flavonoitlerin, rat hipokampusunda Aβ 'e enjekte edilmesi ile hipokampustaki nöronları hasarlara karģı koruyabildiği görülmüģtür. Bu durum da lipid peroksit birikimi ve Aβ ile indüklenen glial hücrelerin proliferasyonunu azaltma eylemleri ile açıklanabilmektedir (62).

33 22 Yapılan bir diğer çalıģma Aβ enjeksiyonu ile uyarılan Alzheimer'lı ratlarda morfolojik değiģiklikler olduğunu, total flavonoitlerin bellek ve öğrenme hasarını hafiflettiğini ve hipokampal nöronları koruduğunu göstermiģtir (63). Bu çalıģmalar Baikal Skullkap kök ve yapraklarındaki flavonoitlerin potansiyel anti-ah etkilerinin olduğunu göstermiģtir. Likuiritin Likuiritin, Glycyrrhiza uralensis Fisch kökünün ektresidir (64). Yapılan bir çalıģmada hipokampal nöronlarda likuiritinin koruyucu etkileri araģtırılmıģ, likuiritinin hücre içi Ca 2+ konsantrasyonunu arttığı ve Aβ 'denkaynaklanan nöron apoptozunu azalttığı görülmüģtür. BaĢka bir çalıģmada likuiritinin, sinir büyüme faktörünün etkisini güçlendirebildiği gözlenmiģtir (65). Bir diğer çalıģmada ise likuiritinin özellikle asetilkolinesteraz aktivitesini inhibe ettiği ve kolinerjik nöronlarda nöronal kök hücrelerin farklılaģmasına neden olduğu bildirilmiģtir (66). Nöron koruyucu ve nörotropik etkileri olan likuiritin AH a karģı umut verici bir ajandır. Apigenin Apigenin Apium graveolens den elde edilen bir flavondur (67). Radikal reaksiyonlara katılan metal iyonlarını ve serbest radikallerin oluģumunu azaltabilen kuvvetli bir Ģelatlayıcı maddedir (68). Apigenin oksijen, nitrik oksit (NO) ve süperoksit anyon gibi serbest radikalleri uzaklaģtırmak için bir antioksidan olarak kullanılabilmektedir. Apigenin östrojen benzeri etkilere sahip olduğu bildirilmiģtir (69). Bu biyolojik etkiler nedeniyle apigeninin in vitro olarak, nöroblastom hücreleri SH-SY5Y yi, oksidatif stres ile uyarılan apopitoza karģı koruduğu gözlenmiģtir (70). In vivo olarak D-galaktoz ile indüklenen yaģlı farelerde, apigeninin bellek ve öğrenme bozuklukları iyileģtirdiği bulunmuģtur (71). Diğer flavonoitler Hiperozit, Hypericum türlerinden izole edilen bir flavonoldür (72). Hiperozitin, fare iskemi-reperfüzyon modelinde, beyin dokularında laktat dehidrojenaz aktivitesinin azalmasını inhibe ettiği ve model farelerde bellek ve öğrenme bozukluklarını iyileģtirdiği gösterilmiģtir (73).

34 23 Rodosin, Rhodiola rosea kökünden izole edilmiģ bir flavonoldür (74). Rodosin; serbest radikalleri temizleyen, lipid peroksit içeriğini azaltan ve hipokampal piramit hücrelerinde ve beyin hücrelerindeki mitokondri dejenerasyonunu önleyen bir antioksidandır. Rodosin'in yaģlı veya Alzheimer'lı farelerin öğrenme ve bellek yeteneklerini iyileģtirdiği bildirilmiģtir (75) Alkaloitler Alkaloitler doğal olarak negatif oksidasyon halindeki nitrojen atomlarını ihtiva eden siklik bileģiklerden ortaya çıkan bir gruptur. Anti-AH etkiler gösteren bu kategorideki bileģikler, merkezi sinir sistemini uyarıcı, iltihap önleyici, kolinerjik sistemin etkinliğini arttırıcı etkiler gösterebilmektedir. Galantamin, Lycoris türündeki bitkilerden izole edilmiģ bir alkaloittir. Dünya çapında AH tedavisi için etkili bir ilaç olarak kabul edilmiģtir. Huperzin A, sophokarpidin, klausenamid, arekolin ve sekurinindahil olmak üzere diğer alkaloitler, yerel olarak kliniklerde bir anti-ah madde olarak ya da hala çalıģma aģamasında kullanılmaktadırlar. AĢağıdaki tabloda bu alkaloitlerin yapı ve içerikleri gösterilmektedir (Tablo 2.4) (39). Tablo 2.4.Geleneksel Çin tıbbında AH tedavisinde kullanılan alkaloitler Etken maddeler Yapılar veya içeriği Elde edildiği bitki Huperzin A Huperzia serrate Sophokarpidin Sophora flavescens L-klausenamit Clausena lansium (lour) Skeels MA9701 Arekolin türevi --- Sekurinin Securinega suffruticosa

35 24 Huperzin Bir Çin bitkisi olan Huperzia serrate den izole edilmiģ Huperzin A, dönüģümlü ve seçici olan bir kolinesteraz inhibitörüdür (76). Ayrıca, beyinde glutamatın neden olduğu hasarı azaltabilen bir NMDA reseptör antagonistidir. Huperzin lipidde oldukça kolay çözünmekte, oral yolla alındıktan sonra kan-beyin bariyerini kolaylıkla geçmekte ve beyinde dağılmaktadır. Ratlarla yapılan bir çalıģmada, huperzinin, ratların bellek iģlevlerini geliģtirme yeteneğine sahip olduğu görülmüģtür (77). Klinik çalıģmalardahuperzinin, galantamin ve donepezil ile karģılaģtırıldığında benzer etkilere sahip olduğu, yan etkiler açısından ise daha güvenli olabileceği görülmüģtür. Huperzin, Çin de 1994 yılından beri, yaygın olarak amnezi veya Alzheimer hastalarını tedavi etmek için kullanılmaktadır (77). Son yıllarda, Huperzin A nın potansiyel anti- AH etkisi, ABD ve Avrupa ülkelerinde deoldukça dikkat çekmiģtir. ABD de orta derecede 177 Alzheimer hastasının katıldığı, plasebo-kontrollü bir faz II çalıģması yapılmıģ vebu çalıģmanın sonucunda; 16 hafta boyunca günde iki kez 400 mikrogram Huperzin A alan hastaların biliģ ve günlük yaģam aktivitelerinde hafif derecede iyileģme gözlenmiģtir. Ancak, AH değerlendirme biliģsel ölçeğine göre genel hastalık iyileģmesi veya psikiyatrik değerlendirmesinde önemli bir değiģikliğin olmadığı bildirilmiģtir. ġu anda Huperzin A, ABD'de bellek desteği için bir besin takviyesi olarak kullanılmaktadır (78). Sophokarpidin Sophokarpidin, Sophora flavescens in kökünden izole edilmiģtir (79). Bir AH rat modelinde sophokarpidinin,hipokampal nöronal hücrelerdeki mitokondrilerde interlökin-1β ekspresyon seviyelerini azalttığıgözlenmiģtir. Böylece sophokarpidin, yaralı nöronal hücrelerin durumunu iyileģtirdiği ve nöron apoptozunu azalttığı bildirilmiģ, beyinde enflamatuvar sitokinlerin salgılanmasını baskılayarak biranti-ah etki oluģturabileceği gösterilmiģtir (80). Klausenamit Klausenamit Rutaceae familyasından Clausena lansium (lour) Skeels bitkisinin yapraklarından izole edilmektedir (81). Hayvanlar üzerinde yapılan çalıģmalarda, L- klausenamitin kortekste kolineasetiltransferaz etkinliklerini arttırmak yoluyla uzamsal

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI Alzheimer hastalığı (AH) ilk kez, yaklaşık 100 yıl önce tanımlanmıştır. İlerleyici zihinsel işlev bozukluğu ve davranış değişikliği yakınmaları ile hastaneye yatırılıp beş yıl

Detaylı

PSİKOLOJİ DE. Besinsel. Destekleyiciler

PSİKOLOJİ DE. Besinsel. Destekleyiciler PSİKOLOJİ DE Besinsel Destekleyiciler 3 Hastalığın En Güzel İlacı, Hastalığın En Güzel İlacı, Hastalıktan Korunmanın Çarelerini Öğrenmektir. Çarelerini Öğrenmektir. Hipokrat Hipokrat 4 Bugünün bilgilerine

Detaylı

Demans ve Alzheimer Nedir?

Demans ve Alzheimer Nedir? DEMANS Halk arasında 'bunama' dedigimiz durumdur. Kişinin yaşından beklenen beyin performansını gösterememesidir. Özellikle etkilenen bölgeler; hafıza, dikkat, dil ve problem çözme alanlarıdır. Durumun

Detaylı

T.C. ERCĠYES ÜNĠVERSĠTESĠ ECZACILIK FAKÜLTESĠ ALZHEIMER HASTALIĞI VE TEDAVĠSĠNDE KULLANILAN ĠLAÇLAR. Hazırlayan Bihter ERDOĞMUġ

T.C. ERCĠYES ÜNĠVERSĠTESĠ ECZACILIK FAKÜLTESĠ ALZHEIMER HASTALIĞI VE TEDAVĠSĠNDE KULLANILAN ĠLAÇLAR. Hazırlayan Bihter ERDOĞMUġ ii T.C. ERCĠYES ÜNĠVERSĠTESĠ ECZACILIK FAKÜLTESĠ ALZHEIMER HASTALIĞI VE TEDAVĠSĠNDE KULLANILAN ĠLAÇLAR Hazırlayan Bihter ERDOĞMUġ DanıĢman Yard. Doç. Dr. M. Orhan PÜSKÜLLÜ Bitirme Ödevi Haziran 2014 KAYSERĠ

Detaylı

DEMANS ya da BUNAMA olarak bilinen hastalık

DEMANS ya da BUNAMA olarak bilinen hastalık DEMANS ya da BUNAMA olarak bilinen hastalık yaşlılığın doğal bir sonucu değildir.. Demansın en sık nedeni ALZHEİMER HASTALIĞI DIR. Yaşla gelen unutkanlık ALZHEİMER HASTALIĞI nın habercisi olabilir!!! ALZHEİMER

Detaylı

İLAÇ ARAŞTIRMALARI VE FARMASÖTİK KİMYA (ENDÜSTRİDE İLAÇ ARAŞTIRMALARI)

İLAÇ ARAŞTIRMALARI VE FARMASÖTİK KİMYA (ENDÜSTRİDE İLAÇ ARAŞTIRMALARI) İLAÇ ARAŞTIRMALARI VE FARMASÖTİK KİMYA (ENDÜSTRİDE İLAÇ ARAŞTIRMALARI) İTAM /8 kasım 2013 İ.Ü.ECZACILIK FAKÜLTESİ Prof. Dr. Serdar Ünlü NOBEL İLAÇ FARMASÖTİK ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME MERKEZİ http://www.fargem.com.tr

Detaylı

Ayrıca sinirler arasındaki iletişimi sağlayan beyindeki bazı kimyasal maddelerin üretimi de azalır.

Ayrıca sinirler arasındaki iletişimi sağlayan beyindeki bazı kimyasal maddelerin üretimi de azalır. Alzheimer hastalığı nedir, neden olur? Alzheimer hastalığı, yaşlılıkla beraber ortaya çıkan ve başta unutkanlık olmak üzere çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan ilerleyici bir beyin hastalığıdır.

Detaylı

Alzheimer Hastalığı Tedavisinde Preklinik

Alzheimer Hastalığı Tedavisinde Preklinik Alzheimer Hastalığı Tedavisinde Preklinik Çalışmalar Pınar Yamantürk rk-çelik İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı 19. Ulusal Farmakoloji Kongresi,

Detaylı

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı öğrencisi Ahmet ÖZKAN tarafından hazırlanan Ġlkokul ve Ortaokul Yöneticilerinin

Detaylı

Aducanumab antikorunun Alzheimer hastalarında Aβ plaklarını azaltması

Aducanumab antikorunun Alzheimer hastalarında Aβ plaklarını azaltması Aducanumab antikorunun Alzheimer hastalarında Aβ plaklarını azaltması Dr. Berker DUMAN Ankara Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Konsültasyon-Liyezon Psikiyatrisi BD 53.Ulusal Psikiyatri Kongresi

Detaylı

REM UYKU ĠLĠġKĠLĠ PARASOMNĠLER. Dr Selda KORKMAZ 25-26 Ģubat 2012

REM UYKU ĠLĠġKĠLĠ PARASOMNĠLER. Dr Selda KORKMAZ 25-26 Ģubat 2012 REM UYKU ĠLĠġKĠLĠ PARASOMNĠLER Dr Selda KORKMAZ 25-26 Ģubat 2012 REM uyku iliģkili parasomniler; REM uyku davranıģ bozukluğu Tekrarlayan izole uyku paralizisi Kabus bozukluğu REM UYKU DAVRANIġ BOZUKLUĞU

Detaylı

ALZHEİMER HASTALIĞI TEDAVİSİ & BİRİNCİ BASAMAKTA YAKLAŞIM

ALZHEİMER HASTALIĞI TEDAVİSİ & BİRİNCİ BASAMAKTA YAKLAŞIM ALZHEİMER HASTALIĞI TEDAVİSİ & BİRİNCİ BASAMAKTA YAKLAŞIM Prof. Dr. Aynur Özge Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji AD. Alzheimer Derneği Mersin Şubesi Başkanı aynurozge@gmail.com MERSİN ŞUBESİ İçerik

Detaylı

DEMANS Neden ve mekanizmalar üzerinden bir gözden geçirme. Demet Özbabalık Adapınar

DEMANS Neden ve mekanizmalar üzerinden bir gözden geçirme. Demet Özbabalık Adapınar DEMANS Neden ve mekanizmalar üzerinden bir gözden geçirme Demet Özbabalık Adapınar Demans Kişinin bilişsel işlevlerinde Sosyal, mesleki ve günlük yaşam aktivitelerinde Davranışlarında Avrupa da Demansİnsidansıİnme,

Detaylı

DERLEME REVIEW ARTICLE

DERLEME REVIEW ARTICLE DERLEME ALOIS ALZHEIMER ve ALZHEIMER HASTALIĞI ÖZ 13 / Özel Sayı 3 / 2010 (9-14) 13 / Suppl 3 / 2010 (9-14) Kaynak SELEKLER Alois Alzheimer (14 Haziran 1864-19 Aralık 1915) Alman psikiyatristi ve nöropatalogu.

Detaylı

18.Esri Kullanıcıları Toplantısı 7-8 Ekim 2013 ODTÜ-ANKARA

18.Esri Kullanıcıları Toplantısı 7-8 Ekim 2013 ODTÜ-ANKARA ALZHEIMER ÇOCUKLARı (2012-2075 YıLLARı ARASı ALZHEIMER HASTA SAYıSı DEĞIŞIMI VE DAĞıLıŞı) Feride CESUR Yenimahalle Halide Edip Anadolu Sağlık Meslek Lisesi Coğrafya Öğretmeni İÇERİK Çalışmanın Amacı Alzhemer

Detaylı

BUNAMA (DEMANS) NEDİR?

BUNAMA (DEMANS) NEDİR? BUNAMA (DEMANS) NEDİR? Bunama, genellikle 60 yaşın üzerindeki bireylerde çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan, başta hafıza olmak üzere zihinsel işlevlerin zayıfladığı, uzun süreli bir sağlık sorunudur.

Detaylı

Alzheimer hastalığı nedir, neden gelişir Bozulan mekanizmalar nachr ve nörodejenerasyonla ilişkisi tedavi girişimleri ve sonuçları

Alzheimer hastalığı nedir, neden gelişir Bozulan mekanizmalar nachr ve nörodejenerasyonla ilişkisi tedavi girişimleri ve sonuçları Prof. Dr. Görsev Yener Dokuz Eylül Üniversitesi Nöroloji ve Sinirbilimleri Anabilim Dalları gorsev.yener@deu.edu.tr Alzheimer hastalığı nedir, neden gelişir Bozulan mekanizmalar nachr ve nörodejenerasyonla

Detaylı

KEMOTERAPİ İLE İLİŞKİLİ KOGNİTİF BOZUKLUKLARDA

KEMOTERAPİ İLE İLİŞKİLİ KOGNİTİF BOZUKLUKLARDA TFD Nörolojik Fizyoterapi Grubu Bülteni Cilt/Vol:3 Sayı/Issue:10 Ekim/October 2017 www.norofzt.org KEMOTERAPİ İLE İLİŞKİLİ KOGNİTİF BOZUKLUKLARDA TEDAVİ YAKLAŞIMLARI Kemoterapi ile ilişkili kognitif bozukluklar

Detaylı

Dr. Yasemin HOŞGÖREN ALICI. Gölbaşı Hasvak Devlet Hastanesi 53. Ulusal Psikiyatri Kongresi Ekim 2017, Bursa

Dr. Yasemin HOŞGÖREN ALICI. Gölbaşı Hasvak Devlet Hastanesi 53. Ulusal Psikiyatri Kongresi Ekim 2017, Bursa Dr. Yasemin HOŞGÖREN ALICI Gölbaşı Hasvak Devlet Hastanesi 53. Ulusal Psikiyatri Kongresi Ekim 2017, Bursa Amiloid plakları Alzheimer Hastalığındaki nöronal ve sinaptik kayıp ile ilişkili bulunmuştur.

Detaylı

Psikofarmakolojiye giriş

Psikofarmakolojiye giriş Psikofarmakolojiye giriş Genel bilgiler Beyin 100 milyar nöron (sinir hücresi) içerir. Beyin hücresinin i diğer beyin hücreleri ile 1,000 ile 50,000 bağlantısı. Beynin sağ tarafı solu, sol tarafı sağı

Detaylı

ÜRÜN BİLGİSİ. 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ALZAMED hafif ve orta şiddette Alzheimer tipi demansın semptomatik tedavisinde endikedir.

ÜRÜN BİLGİSİ. 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ALZAMED hafif ve orta şiddette Alzheimer tipi demansın semptomatik tedavisinde endikedir. ÜRÜN BİLGİSİ 1. ÜRÜN ADI ALZAMED 5 mg Film Tablet 2. BİLEŞİM Etkin madde: Donepezil hidroklorür 5 mg 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ALZAMED hafif ve orta şiddette Alzheimer tipi demansın semptomatik tedavisinde

Detaylı

VĠVAFEKS 120 mg Film Tablet

VĠVAFEKS 120 mg Film Tablet VĠVAFEKS 120 mg Film Tablet FORMÜLÜ Her bir film tablet; 120 mg feksofenadin hidroklorür ve boyar madde olarak ; titanyum dioksit, kırmızı demir oksit ve sarı demir oksit içerir. FARMAKOLOJĠK ÖZELLĠKLERĠ

Detaylı

ALZHEİMER HASTALIĞINA BAKIŞ. Uzm. Dr. Gülşah BÖLÜK NÖROLOJİ BİLECİK DH 2015

ALZHEİMER HASTALIĞINA BAKIŞ. Uzm. Dr. Gülşah BÖLÜK NÖROLOJİ BİLECİK DH 2015 ALZHEİMER HASTALIĞINA BAKIŞ Uzm. Dr. Gülşah BÖLÜK NÖROLOJİ BİLECİK DH 2015 Bunama yaşlılığın doğal bir sonucu değildir. Yaşla gelen unutkanlık, Alzheimer Hastalığının habercisi olabilir! Her yaşta insanın

Detaylı

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da bir yıllık sürede, bebeğin en önemli gıdasını anne sütü

Detaylı

Propiverin HCL Etki Mekanizması. Bedreddin Seçkin

Propiverin HCL Etki Mekanizması. Bedreddin Seçkin Propiverin HCL Etki Mekanizması Bedreddin Seçkin 24.10.2015 Propiverin Çift Yönlü Etki Mekanizmasına Sahiptir Propiverin nervus pelvicus un eferent nörotransmisyonunu baskılayarak antikolinerjik etki gösterir.

Detaylı

Doç. Dr. Mustafa ÖZDEN Arş. Gör. Gülden AKDAĞ Arş. Gör. Esra AÇIKGÜL

Doç. Dr. Mustafa ÖZDEN Arş. Gör. Gülden AKDAĞ Arş. Gör. Esra AÇIKGÜL Doç. Dr. Mustafa ÖZDEN Arş. Gör. Gülden AKDAĞ Arş. Gör. Esra AÇIKGÜL 11.07.2011 Adıyaman Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Öğretmenliği A.B.D GĠRĠġ Fen bilimleri derslerinde anlamlı

Detaylı

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı Dr. ALĠ MURAT SEDEF Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı Dr. ALĠ MURAT SEDEF Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu BAġKENT ÜNĠVERSĠTESĠ MEDĠKAL ONKOLOJĠ

Detaylı

Memorix 10 mg/g Oral Damla

Memorix 10 mg/g Oral Damla Memorix 10 mg/g Oral Damla FORMÜLÜ 1 g oral damla, 8.31 mg Memantin e eģdeğer 10 mg Memantin HCl içerir. Yardımcı maddeler: Potasyum sorbat ve sorbitol. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ Farmakodinamik özellikler:

Detaylı

Oytun Erbaş, Hüseyin Sedar Akseki, Dilek Taşkıran

Oytun Erbaş, Hüseyin Sedar Akseki, Dilek Taşkıran Yağlı Karaciğer (Metabolik Sendrom) Modeli Geliştirilen Sıçanlarda Psikoz Yatkınlığındaki Artışın Gösterilmesi ve Bu Bulgunun İnflamatuar Sitokinlerle Bağlantısının Açıklanması Oytun Erbaş, Hüseyin Sedar

Detaylı

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Hastalıkların tedavisinde kat edilen yol, bulaşıcı hastalıklarla başarılı mücadele, yaşam koşullarında düzelme gibi

Detaylı

YÜKSEK KORTİKAL FONKSIYONLAR. Yrd.Doç.Dr.Adalet ARIKANOĞLU D.Ü.T.F.Nöroloji A.B.D

YÜKSEK KORTİKAL FONKSIYONLAR. Yrd.Doç.Dr.Adalet ARIKANOĞLU D.Ü.T.F.Nöroloji A.B.D YÜKSEK KORTİKAL FONKSIYONLAR Yrd.Doç.Dr.Adalet ARIKANOĞLU D.Ü.T.F.Nöroloji A.B.D DAVRANIŞ NÖROLOJİSİ TANIM:İnsanda yüksek serebral fonksiyonların anatomik ve fonksiyonel özellikleri ile bu fonksiyonların

Detaylı

TFD Nö rölöjik Fizyöterapi Grubu Bu lteni

TFD Nö rölöjik Fizyöterapi Grubu Bu lteni TFD Nö rölöjik Fizyöterapi Grubu Bu lteni Cilt/Vol:2 Sayı/Issue:2 Şubat/February 2016 www.norofzt.org İNME HASTALARINDA EGZERSİZİN KOGNİTİF FONKSİYONLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Yrd. Doç. Dr. Gözde İyigün Doğu

Detaylı

Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım

Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Sık Görülen Kardiyolojik Sorunlarda Güncelleme Sempozyum Dizisi No: 40 Haziran 2004; s. 69-74 Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım Prof. Dr. Hakan

Detaylı

Zihinsel Yetersizliği Olan Öğrenciler

Zihinsel Yetersizliği Olan Öğrenciler Zihinsel Yetersizliği Olan Öğrenciler Zihinsel yetersizlik üç ölçütte ele alınmaktadır 1. Zihinsel işlevlerde önemli derecede normalin altında olma 2. Uyumsal davranışlarda yetersizlik gösterme 3. Gelişim

Detaylı

oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri

oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri Osteoporoz Tanı ve Tedavi oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri Prensipleri Dr. Ümit İNCEBOZ Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Dr. Ümit İNCEBOZ Balıkesir Üniversitesi Tıp

Detaylı

Küçük Damar Hastalığı; Semptomatoloji. Kürşad Kutluk Dokuz Eylül Üniversitesi 27 Mayıs 2017, İzmir

Küçük Damar Hastalığı; Semptomatoloji. Kürşad Kutluk Dokuz Eylül Üniversitesi 27 Mayıs 2017, İzmir Küçük Damar Hastalığı; Semptomatoloji Kürşad Kutluk Dokuz Eylül Üniversitesi 27 Mayıs 2017, İzmir KÜÇÜK DAMAR HASTALIĞINDA KLİNİK BULGULAR Yok Özel fokal nöroloik semptomlar Sinsi gelişen global nörolojik

Detaylı

Açıklama 2011-2013. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Açıklama 2011-2013. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK Açıklama 2011-2013 Araştırmacı: YOK Danışman: YOK Konuşmacı: YOK ALZHEİMER HASTALIĞI tedavisinde ASETİLKOLİNESTERAZ İNHİBİTÖRLERİ ve MEMANTİN Dr. Aysu Tihan Bursa Devlet Hastanesi, Psikiyatri kliniği ÖRNEK

Detaylı

2014

2014 2014 DİKKAT EKSİKLİĞİ BOZUKLUĞU (DEB) ve MentalUP İçerik DEB e Klinik İlgi DEB Nedir? DEB in Belirtileri DEB in Zihinsel Sürece Etkileri DEB in Psikososyal Tedavisi MentalUP tan Faydalanma MentalUP İçeriği

Detaylı

MODÜL 1: KLİNİK BİLİMLERE GİRİŞ & ARAŞTIRMA. Amaç. Öğrenme Kazanımları: Kapsam

MODÜL 1: KLİNİK BİLİMLERE GİRİŞ & ARAŞTIRMA. Amaç. Öğrenme Kazanımları: Kapsam MODÜL 1: KLİNİK BİLİMLERE GİRİŞ & ARAŞTIRMA Amaç Temel ve klinik farmakolojinin, otonom ve otakoid sistemde ilaç etkisinin, doku hasarı, tamiri ve rejenerasyonunun, patolojik ve genetik tanıda kullanılan

Detaylı

Depresyonda Güncel Tedaviler. Doç. Dr. Murat ERKIRAN

Depresyonda Güncel Tedaviler. Doç. Dr. Murat ERKIRAN Depresyonda Güncel Tedaviler Doç. Dr. Murat ERKIRAN Akış Major depresif bozuklukta yeni antidepresanlar Major depresif bozukluk tedavisi Psikotik özellikli depresyon tedavisi Geliştirme aşamasında olan

Detaylı

Motor Nöron ve Kas Hastalıkları. Uzm Dr Pınar Gelener

Motor Nöron ve Kas Hastalıkları. Uzm Dr Pınar Gelener Motor Nöron ve Kas Hastalıkları Uzm Dr Pınar Gelener Genel Bilgiler Vücudun herhangi bir bölümünde kas kuvveti azalması: parezi Tam kaybı (felç) : paralizi / pleji Vücudun yarısını tutarsa (kol+bacak)

Detaylı

Yoğun Bakımda Nörolojik Resüsitasyon

Yoğun Bakımda Nörolojik Resüsitasyon Yoğun Bakımda Nörolojik Resüsitasyon Dr.Canan Aykut Bingöl Yeditepe Üniversite Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Kardiak Arrest 200 000-375 000 kardiak arrest/yıl (ABD) %20 spontan dolaşım sağlanıyor

Detaylı

YÜKSEK KORTİKAL FONKSIYONLAR. Dr.Adalet ARIKANOĞLU DAVRANIŞ NÖROLOJİSİ

YÜKSEK KORTİKAL FONKSIYONLAR. Dr.Adalet ARIKANOĞLU DAVRANIŞ NÖROLOJİSİ YÜKSEK KORTİKAL FONKSIYONLAR Dr.Adalet ARIKANOĞLU DAVRANIŞ NÖROLOJİSİ TANIM:İnsanda yüksek serebral fonksiyonların anatomik ve fonksiyonel özellikleri ile bu fonksiyonların çeşitli beyin hastalıkları sonucu

Detaylı

Yaşlanma her canlıda görülen, tüm işlevlerde azalmaya neden olan, süregen ve evrensel bir süreç olarak tanımlanabilir. Organizmanın molekül, hücre,

Yaşlanma her canlıda görülen, tüm işlevlerde azalmaya neden olan, süregen ve evrensel bir süreç olarak tanımlanabilir. Organizmanın molekül, hücre, GERİATRİ 1 Yaşlanma her canlıda görülen, tüm işlevlerde azalmaya neden olan, süregen ve evrensel bir süreç olarak tanımlanabilir. Organizmanın molekül, hücre, doku, organ ve sistemler düzeyinde, zamanın

Detaylı

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı öğrencisi Feyzi ÖZMEN tarafından hazırlanan Aday Öğretmenlerin Öz Yeterlilikleri

Detaylı

ALFA LİPOİK ASİT (ALA)

ALFA LİPOİK ASİT (ALA) ALFA LİPOİK ASİT (ALA) Bitki ve hayvan dokularında doğal olarak bulunan ditiyol türevi bir bileşiktir. Endojen olarak mitokondride oktanoik asitten sentezlenir. ALA mitokondrideki enerji üretiminden sorumlu

Detaylı

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi Dr. Ali Ayberk Beşen Başkent Üniversitesi Tıbbi Onkoloji BD Giriş Sitotoksik tedaviler herhangi

Detaylı

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite Düzenli fiziksel aktivite ile kazanılmak istenen yaşam kalitesi artışı özellikle yaşlı nüfusta önemli görülmektedir. Bu kısımda yaşlılar için egzersiz programı oluşturulurken nelere dikkat edilmesi gerektiği

Detaylı

Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi

Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi İhsan Ateş 1, Nihal Özkayar 2,Bayram İnan 1, F. Meriç Yılmaz 3, Canan Topçuoğlu 3, Özcan Erel 4, Fatih Dede 2, Nisbet Yılmaz 1 1 Ankara Numune

Detaylı

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ Cem Sezer 1, Mustafa Yıldırım 2, Mustafa Yıldız 2, Arsenal Sezgin Alikanoğlu 1,Utku Dönem Dilli 1, Sevil Göktaş 1, Nurullah Bülbüller

Detaylı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı Dr. Derda GÖKÇE¹, Prof. Dr. İlhan YETKİN², Prof. Dr. Mustafa CANKURTARAN³, Doç. Dr. Özlem GÜLBAHAR⁴, Uzm. Dr. Rana Tuna DOĞRUL³, Uzm. Dr. Cemal KIZILARSLANOĞLU³, Uzm. Dr. Muhittin YALÇIN² ¹GÜTF İç Hastalıkları

Detaylı

ECZACILAR ĠÇĠN BĠREYE ÖZGÜ ĠLAÇ KULLANIMI

ECZACILAR ĠÇĠN BĠREYE ÖZGÜ ĠLAÇ KULLANIMI ANADOLU ÜNĠVERSĠTESĠ ECZACILIK FAKÜLTESĠ ve 9. BÖLGE ESKĠġEHĠR-BĠLECĠK ECZACI ODASI ve ÖNGÖRÜSEL VE BĠREYE ÖZGÜ TEDAVĠ DERNEĞĠ (BĠTED) EĞĠTĠM PROGRAMI 24 ġubat 2013, Pazar ECZACILAR ĠÇĠN BĠREYE ÖZGÜ ĠLAÇ

Detaylı

Alzheimer Hastalığı. Epidemiyoloji. Tûba Gül YAZICI, Hüseyin A. ŞAHİN. Risk faktörleri. Prevalans

Alzheimer Hastalığı. Epidemiyoloji. Tûba Gül YAZICI, Hüseyin A. ŞAHİN. Risk faktörleri. Prevalans Alzheimer Hastalığı Tûba Gül YAZICI, Hüseyin A. ŞAHİN Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı, Samsun Alzheimer hastalığı (AH) ilk kez, yaklaşık 100 yıl önce, ilerleyici zihinsel

Detaylı

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Vücutta küçük miktarda bakır varlığı olmaz ise demirin intestinal yolaktan emilimi ve kc de depolanması mümkün değildir. Bakır hemoglobin yapımı için de

Detaylı

2013 NİSAN TUS FARMAKOLOJİ

2013 NİSAN TUS FARMAKOLOJİ 2013 NİSAN TUS FARMAKOLOJİ Doğru Yanıt : E Referans: e-tus İpucu Serisi Farmakoloji Ders Notları Sayfa: 43 Doğru Yanıt :E Doğru Yanıt : B Referans: e-tus İpucu Serisi Farmakoloji Ders Notları Sayfa: 197

Detaylı

ATRİYAL FİBRİLASYON Atriyal fibrilasyon En sık görülen aritmi Epidemiyoloji Aritmiye bağlı hastaneye yatanların 1/3 ü AF li. ABD de tahmini 2.3 milyon, Avrupa da 4.5 milyon insan AF ye sahip. Sıklığı

Detaylı

NÖRODEJENERATİF HASTALIKLAR NÖRODEJENERASYON MEKANİZMALAR. Doç. Dr. Emine Akal Yıldız

NÖRODEJENERATİF HASTALIKLAR NÖRODEJENERASYON MEKANİZMALAR. Doç. Dr. Emine Akal Yıldız NÖRODEJENERATİF HASTALIKLAR NÖRODEJENERASYON MEKANİZMALAR Doç. Dr. Emine Akal Yıldız Alzheimer Beyindeki spesifik bölgelerdeki nöronların ilerleyici ve geri dönüşümsüz kaybı Parkinson ALS (Amyotrofik Lateral

Detaylı

Tarifname OBEZİTEYİ ÖNLEYİCİ VE TEDAVİ EDİCİ BİR KOMPOZİSYON

Tarifname OBEZİTEYİ ÖNLEYİCİ VE TEDAVİ EDİCİ BİR KOMPOZİSYON 1 Tarifname OBEZİTEYİ ÖNLEYİCİ VE TEDAVİ EDİCİ BİR KOMPOZİSYON Teknik Alan Buluş, obeziteyi önleyici ve tedavi edici glukopiranosit türevleri ihtiva eden bir kompozisyon ile ilgilidir. Tekniğin Bilinen

Detaylı

DÖNEM I TIBBA GİRİŞ DERS KURULU (01 EKİM Kasım 2018)

DÖNEM I TIBBA GİRİŞ DERS KURULU (01 EKİM Kasım 2018) DÖNEM I TIBBA GİRİŞ DERS KURULU (0 EKİM 208-6 Kasım 208) DERSLER TEORİK PRATİK TOPLAM Tıbbi Biyoloji 40 X2 46 Tıbbi Biyokimya X2 7 Biyofizik 2-2 Halk Sağlığı 2 4x4 28 Tıbbi Genetik 7 -- 7 Tıp Tarihi ve

Detaylı

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet Chapter 10 Summary (Turkish)-Özet Özet Vücuda alınan enerjinin harcanandan fazla olması durumunda ortaya çıkan obezite, günümüzde tüm dünyada araştırılan sağlık sorunlarından birisidir. Obezitenin görülme

Detaylı

NEREYE KOŞUYOR. Doç. Dr. İbrahim İKİZCELİ. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

NEREYE KOŞUYOR. Doç. Dr. İbrahim İKİZCELİ. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı 2012 β-blokörler NEREYE KOŞUYOR Doç. Dr. İbrahim İKİZCELİ İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Adernerjik sistem Tarihçesi 1900-1910 Epinefrin 1940-1950 Norepinefrin α, β-reseptör 1950-1960

Detaylı

Amiloidozis Patolojisi. Dr. Yıldırım Karslıoğlu GATA Patoloji Anabilim Dalı

Amiloidozis Patolojisi. Dr. Yıldırım Karslıoğlu GATA Patoloji Anabilim Dalı Amiloidozis Patolojisi Dr. Yıldırım Karslıoğlu GATA Patoloji Anabilim Dalı Tanım Amiloid = Latince amylum (nişasta, amiloz) benzeri Anormal ekstrasellüler protein depozisyonu Fizyolojik eliminasyon mekanizmaları

Detaylı

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Doç. Dr. Özen Önen Sertöz Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Ankara,

Detaylı

MS TE BESLENME VE EGZERSİZ. Dr. Özlem Taşkapılıoğlu

MS TE BESLENME VE EGZERSİZ. Dr. Özlem Taşkapılıoğlu MS TE BESLENME VE EGZERSİZ Dr. Özlem Taşkapılıoğlu «Besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun.» MS te beslenme hakkında mitler-gerçekler «Daha fazla fiziksel aktivite ve egzersiz, daha az oturma süresi!»

Detaylı

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MS Hasta Okulu 28.05.2013 Multipl skleroz (MS) hastalığını basitçe, merkezi sinir sistemine

Detaylı

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik LAFORA HASTALIĞI Progressif Myoklonik Epilepsiler (PME) nadir olarak görülen, sıklıkla otozomal resessif olarak geçiş gösteren heterojen bir hastalık grubudur. Klinik olarak değişik tipte nöbetler ve progressif

Detaylı

VAY BAŞIMA GELEN!!!!!

VAY BAŞIMA GELEN!!!!! VAY BAŞIMA GELEN!!!!! DİYABET YÖNETİMİNDE İNSÜLİN POMPA TEDAVİSİNİN KAN ŞEKERİ REGÜLASYONUNA OLUMLU ETKİSİ HAZIRLAYAN: HEM. ESRA GÜNGÖR KARABULUT Diyabet ve Gebelik Diyabetli kadında gebeliğin diyabete

Detaylı

NÖROBİLİM ve FİZYOTERAPİ

NÖROBİLİM ve FİZYOTERAPİ TFD Nörolojik Fizyoterapi Grubu Bülteni Cilt/Vol:1 Sayı/Issue:5 Kasım/November 2015 www.norofzt.org DOÇ. DR. BİRGÜL BALCI YENİ BİR ALAN!!!! Sinir bilim veya nörobilim; günümüzün sinir sistemi bilimlerinin

Detaylı

POLİKİSTİK OVER SENDROMU VE GENİTAL KANSER İLİŞKİSİ

POLİKİSTİK OVER SENDROMU VE GENİTAL KANSER İLİŞKİSİ POLİKİSTİK OVER SENDROMU VE GENİTAL KANSER İLİŞKİSİ Prof. Dr. Fırat ORTAÇ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD. Jinekolojik Onkoloji Departmanı Polikistik Over Sendromu(PKOS)

Detaylı

Günde bir elma doktoru evden uzak tutar.

Günde bir elma doktoru evden uzak tutar. ELMANIN FAYDALARI Günde bir elma doktoru evden uzak tutar. Elmanın Sağlığa Faydaları Elma A, E, B6, C, K vitamin kaynağıdır, bunun yanında yüksek miktarda potasyum ve çeşitli mineralleri içeren su içerir.

Detaylı

Olgularla Antibiyotikler ve Yan Etki Yönetimi Şanlıurfa Toplantısı 20 Kasım 2015

Olgularla Antibiyotikler ve Yan Etki Yönetimi Şanlıurfa Toplantısı 20 Kasım 2015 Olgularla Antibiyotikler ve Yan Etki Yönetimi Şanlıurfa Toplantısı 20 Kasım 2015 Dr. Hakan Sezgin SAYİNER Adıyaman Üniv. Tıp Fak. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klin. Mikr. AD OLGU 39 E Şikayeti: Bilinç kaybı

Detaylı

Tarifname 2-[(4-FLUOROETHYL)SULFONYL]DİHYDROPYRROLO[5,6-A]PYRAZİN- 4(2H)-DİONE VE ANALOGLARININ DEMANS TÜREVLERİNİN TEDAVİSİNE YÖNELİK KULLANIMI

Tarifname 2-[(4-FLUOROETHYL)SULFONYL]DİHYDROPYRROLO[5,6-A]PYRAZİN- 4(2H)-DİONE VE ANALOGLARININ DEMANS TÜREVLERİNİN TEDAVİSİNE YÖNELİK KULLANIMI 1 Tarifname 2-[(4-FLUOROETHYL)SULFONYL]DİHYDROPYRROLO[,6-A]PYRAZİN- 4(2H)-DİONE VE ANALOGLARININ DEMANS TÜREVLERİNİN TEDAVİSİNE YÖNELİK KULLANIMI Teknik Alan Buluş, demans türevlerinin tedavisine yönelik

Detaylı

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık

Detaylı

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik

Detaylı

Diyabetin bir komplikasyonu : Yağlı karaciğer hastalığı. Prof. Dr. Kürşad Ünlühızarcı Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı

Diyabetin bir komplikasyonu : Yağlı karaciğer hastalığı. Prof. Dr. Kürşad Ünlühızarcı Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı Diyabetin bir komplikasyonu : Yağlı karaciğer hastalığı Prof. Dr. Kürşad Ünlühızarcı Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı Yağlı karaciğer Karaciğer ağırlığının %5 i veya hepatositlerin

Detaylı

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102 BR.HLİ.102 Serebral Felç (İnme) ve Spastisitede Botoks Spastisite Nedir? Spastisite belirli kasların aşırı aktif hale gelerek, adale katılığına, sertliğine ya da spazmlarına neden olmasıyla ortaya çıkan

Detaylı

SĠYAH VE YEġĠL ÇAYLARDAN HAZIRLANAN JELLERĠN ANTĠOKSĠDAN KAPASĠTELERĠNĠN BELĠRLENMESĠ

SĠYAH VE YEġĠL ÇAYLARDAN HAZIRLANAN JELLERĠN ANTĠOKSĠDAN KAPASĠTELERĠNĠN BELĠRLENMESĠ SĠYAH VE YEġĠL ÇAYLARDAN HAZIRLANAN JELLERĠN ANTĠOKSĠDAN KAPASĠTELERĠNĠN BELĠRLENMESĠ GülĢah Gedik A. M. Yılmaz, G. Biçim, A. S. Yalçın Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Teknoloji A.D.

Detaylı

Prof Dr Hülya Kayıhan

Prof Dr Hülya Kayıhan Engelli bireylerin istihdamını arttırabilmek ve iģgücü pazarına ulaģabilmelerini kolaylaģtırmak için; çalıģma kapasitesini, motivasyonu, üretkenliği, iģ arama becerilerini sosyal becerilerini arttırmak.

Detaylı

İLAÇ ETKİNLİĞİ DİYETLE NASIL DÜZENLENİR? Doç. Dr. Aslı AKYOL MUTLU Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

İLAÇ ETKİNLİĞİ DİYETLE NASIL DÜZENLENİR? Doç. Dr. Aslı AKYOL MUTLU Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü İLAÇ ETKİNLİĞİ DİYETLE NASIL DÜZENLENİR? Doç. Dr. Aslı AKYOL MUTLU Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü İDEAL FARMAKOLOJİK TEDAVİ * Etkilerin spesifik olması * Aynı düzeyde öngörülebilir

Detaylı

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Mesut YILDIZ, Sait ALİM, Sedat BATMAZ, Selim DEMİR, Emrah SONGUR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı

Detaylı

PROSTAT KANSERİ HASTALARA BİYOPSİKOSOSYAL YAKLAŞIM GAZĠANTEP ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK HĠZMETLERĠ M.Y.O. ÖĞR. GÖR. ADĠLE NEġE (ÇAPARUġAĞI)

PROSTAT KANSERİ HASTALARA BİYOPSİKOSOSYAL YAKLAŞIM GAZĠANTEP ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK HĠZMETLERĠ M.Y.O. ÖĞR. GÖR. ADĠLE NEġE (ÇAPARUġAĞI) PROSTAT KANSERİ HASTALARA BİYOPSİKOSOSYAL YAKLAŞIM GAZĠANTEP ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK HĠZMETLERĠ M.Y.O ÖĞR. GÖR. ADĠLE NEġE (ÇAPARUġAĞI) Kanser hastalığının yol açtığı strese verilen yanıt, sergilenen uyum

Detaylı

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü Tip 1 diyabete giriş Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü ENTERNASYONAL EKSPER KOMİTE TARAFINDAN HAZIRLANAN DİABETİN YENİ SINIFLAMASI 1 - Tip 1 Diabetes

Detaylı

Parkinson hastalığı beyindeki hücre dejenerasyonu (işlev kaybı ile hücre ölümü) ile giden bir nörolojik

Parkinson hastalığı beyindeki hücre dejenerasyonu (işlev kaybı ile hücre ölümü) ile giden bir nörolojik Parkinson Hastalığı Nedir? Parkinson hastalığı beyindeki hücre dejenerasyonu (işlev kaybı ile hücre ölümü) ile giden bir nörolojik hastalıktır. Bu hastalıkta beyinde dopamin isimli bir molekülü üreten

Detaylı

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu. Yaşlı Bakım-Ebelik. YB 205 Beslenme İkeleri

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu. Yaşlı Bakım-Ebelik. YB 205 Beslenme İkeleri Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Yaşlı Bakım-Ebelik YB 205 Beslenme İkeleri Uzm. Dyt. Emine Ömerağa emine.omeraga@neu.edu.tr YAŞLANMA Amerika da yaşlı bireyler eskiye göre

Detaylı

Salih OĞUZ, L. Ġdil GÖZERĠ, Efe Kemal AKDOĞAN, Gonca SARAÇ, Ayfer AKYAĞCI DanıĢman: Dr. Nihan HABERAL REYHAN

Salih OĞUZ, L. Ġdil GÖZERĠ, Efe Kemal AKDOĞAN, Gonca SARAÇ, Ayfer AKYAĞCI DanıĢman: Dr. Nihan HABERAL REYHAN ENDOMETRĠYAL HĠPERPLAZĠ TANISI VERĠLEN HASTALARIN PROGNOZLARININ RETROSPEKTĠF OLARAK DEĞERLENDĠRĠLMESĠ Salih OĞUZ, L. Ġdil GÖZERĠ, Efe Kemal AKDOĞAN, Gonca SARAÇ, Ayfer AKYAĞCI DanıĢman: Dr. Nihan HABERAL

Detaylı

Toksisiteye Etki Eden Faktörler

Toksisiteye Etki Eden Faktörler Toksisiteye Etki Eden Faktörler Toksik etki (toksisite) Tüm ksenobiyotiklerin biyolojik sistemlerde oluşturdukları zararlı etki. 2 Kimyasal Madde ile İlgili Faktörler Bir kimyasal maddenin metabolizmasında

Detaylı

Nörolojik Hastalıklarda Depresyon ve Sitokinler

Nörolojik Hastalıklarda Depresyon ve Sitokinler 46.ULUSAL PSİKİYATRİ KONGRESİ, 2010 Nörolojik Hastalıklarda Depresyon ve Sitokinler Dr.Canan Yücesan Ankara Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Akış Sitokinler ve depresyon Duygudurum bozukluklarının

Detaylı

Hepatik Ensefalopati. Prof. Dr. Ömer Şentürk

Hepatik Ensefalopati. Prof. Dr. Ömer Şentürk Hepatik Ensefalopati Prof. Dr. Ömer Şentürk Hepatik Ensefalopati : Terminoloji Tip A Akut karaciğer yetmezliği ile birlikte Tip B Porto-sistemik Bypass ile birlikte (intrensek hepatosellüler yetmezlik

Detaylı

HİDROJEN PEROKSİT, SAÇ BOYALARI ve KANSER

HİDROJEN PEROKSİT, SAÇ BOYALARI ve KANSER HİDROJEN PEROKSİT, SAÇ BOYALARI ve KANSER A)HİDROJEN PEROKSİT Hidrojen peroksit; ısı, kontaminasyon ve sürtünme ile yanıcı özellik gösteren, renksiz ve hafif keskin kokuya sahip olan bir kimyasaldır ve

Detaylı

Parkinson ve Alzheimer hastalığı tedavisi

Parkinson ve Alzheimer hastalığı tedavisi Parkinson ve Alzheimer hastalığı tedavisi Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Son güncelleme: 21.10.2010 2 2/37 1 Parkinson hastalığı

Detaylı

Pankreas, midenin arkasında karın içine yerleşmiş bir organdır. Gıdaların sindirim ve kullanımında büyük rol alır. Vücut için önemli hormonlar

Pankreas, midenin arkasında karın içine yerleşmiş bir organdır. Gıdaların sindirim ve kullanımında büyük rol alır. Vücut için önemli hormonlar Pankreas, midenin arkasında karın içine yerleşmiş bir organdır. Gıdaların sindirim ve kullanımında büyük rol alır. Vücut için önemli hormonlar üretir. Bunların başında insülin gelmektedir. İnsülin, pankreastan

Detaylı

Amikasin toksisitesine bağlı deneysel akut böbrek hasarı modelinde parikalsitol oksidatif DNA hasarını engelleyebilir

Amikasin toksisitesine bağlı deneysel akut böbrek hasarı modelinde parikalsitol oksidatif DNA hasarını engelleyebilir Amikasin toksisitesine bağlı deneysel akut böbrek hasarı modelinde parikalsitol oksidatif DNA hasarını engelleyebilir Gülay Bulut 1, Yıldıray Başbuğan 2, Elif Arı 3 Hamit Hakan Alp 4, İrfan Bayram 1 Yüzüncü

Detaylı

ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER. İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Önemi

ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER. İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Önemi ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Önemi PLAVİX FİLM TABLET 75 mg KISA ÜRÜN BİLGİSİ 4.2. Pozoloji ve uygulama şekli Farmakogenetik CYP2C19

Detaylı

ÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir.

ÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir. ÜRÜN BİLGİSİ 1. ÜRÜN ADI ETACİD % 0,05 Nazal Sprey 2. BİLEŞİM Etkin madde: Mometazon furoat 50 mikrogram/püskürtme 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ETACİD erişkinler, adolesanlar ve 6-11 yaş arasındaki çocuklarda

Detaylı

ALZHEIMER HASTALIĞI ALZHEIMER DISEASE DERLEME. Dr. Esen Saka TOPÇUOĞLU Dr. Kaynak SELEKLER. GERİATRİ 1998, CİLT: l, SAYI: 2, SAYFA: 63

ALZHEIMER HASTALIĞI ALZHEIMER DISEASE DERLEME. Dr. Esen Saka TOPÇUOĞLU Dr. Kaynak SELEKLER. GERİATRİ 1998, CİLT: l, SAYI: 2, SAYFA: 63 Geriatri 1 (2): 63-67, 1998 Turkish Journal of Geriatrics DERLEME Dr. Esen Saka TOPÇUOĞLU Dr. Kaynak SELEKLER ALZHEIMER HASTALIĞI ALZHEIMER DISEASE ÖZET 65 yaş üzerindeki popülasyonda %3-11 prevalansı

Detaylı

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır.

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır. Alfalino Omega 3 nedir? Omega 3 yağ asitleri vücut için gerekli olan ama vücudun üretemediği yağ asitleridir. Besinlerle alınamadığı durumlarda gıda takviyeleri ile alınmaları gerekmektedir. Temel Omega-3

Detaylı

Diyabetik Periferik Nöropati; Çevresel ve Genetik Faktörlerin Etkisi

Diyabetik Periferik Nöropati; Çevresel ve Genetik Faktörlerin Etkisi Diyabetik Periferik Nöropati; Çevresel ve Genetik Faktörlerin Etkisi Emre BOZKIRLI Başkent Ünivesitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hst B.D. Nisan 2017 / Kıbrıs Diyabetik Periferik Polinöropati

Detaylı

N-ASETİL SİSTEİNİN AÇIK KALP CERRAHİSİ SONRASI NÖROKOGNİTİF FONKSİYONLARA ETKİSİ. Uzm.Dr. Canan ÜNLÜ Dr. Fatma UKİL

N-ASETİL SİSTEİNİN AÇIK KALP CERRAHİSİ SONRASI NÖROKOGNİTİF FONKSİYONLARA ETKİSİ. Uzm.Dr. Canan ÜNLÜ Dr. Fatma UKİL N-ASETİL SİSTEİNİN AÇIK KALP CERRAHİSİ SONRASI NÖROKOGNİTİF FONKSİYONLARA ETKİSİ Uzm.Dr. Canan ÜNLÜ Dr. Fatma UKİL N-ASETİL SİSTEİNİN AÇIK KALP CERRAHİSİ SONRASI NÖROKOGNİTİF FONKSİYONLARA ETKİSİ Anestezi

Detaylı

NÖROMUSKÜLER HASTALIKLAR

NÖROMUSKÜLER HASTALIKLAR NÖROMUSKÜLER HASTALIKLAR Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları

Detaylı