Yüksek Tansiyon Yüksek tansiyon, önemli bir halk sağlığı sorunudur. Toplum. Ücretsizdir Bülten 9 Eylül-Ekim-Kasım At Nalı Böbrek Hastalığı

Transkript

1 Okul Çağında Beslenme 11 Büyüme ve gelişmenin en hızlı seyrettiği, okul çağı döneminde ise beslenmenin önemi hiç şüphesiz çok daha fazladır. Dyt. Gülsüm UYANIK Yüksek Tansiyon Yüksek tansiyon, önemli bir halk sağlığı sorunudur. Toplum Okul Fobisi Nedir? Okul fobisi, kuvvetli bir endişe nedeniyle çocuğun okula gitmeyi daha yaşlı ve obez hale reddetmesi ya da okula gitmede geldikçe vaka sayısıda artıyor. isteksiz görünmesidir... Uzm. Dr. Murat DENKCAN Uzm. Dr. Murat ŞAHİN Özel Selçuklu Hastanesi Bültenidir Ücretsizdir Bülten 9 selcuklu.com.tr karamanselcuklu.com Ailenizle birlikte mutlu ve sağlıklı bir gelecek diliyoruz. Diyabette Göz Sağlığı 'Diyabetik Retinopati' hastalığı gözdeki sinir tabakasının tutulumuna neden olur yaş arasında görülen körlüklerin en sık nedenidir. Op. Dr. Himmet TEKİN At Nalı Böbrek Hastalığı Reflü ve Tedavisi Böbreklerde her 500 doğumda bir Reflü; mide içeriğinin fazla miktarda görülen, böbrek füzyon(birleşme) yutma borusunun içine doğru geri anomalisidir. Diğer anomalilere kaçmasının sonucunda ortaya çıkan göre daha sık rastlanır... bir dizi şikayetlerdir. Uzm. Dr. Abdullah CANBAL Uzm. Dr. Ahmet HAMAMCI

2 İÇİNDEKİLER MEVLÜT YENİAY Karaman'a ilkleri yaşatan hastane ÖZEL SELÇUKLU HASTANESİ AİLESİ iftar programında buluştu KONYA ÖZEL SELÇUKLU HASTANESİ hizmette 15. yılını doldurdu TÜP BEBEKLERİMİZ Doktorlarıyla buluştu SELÇUKLU BEBEKLERİ SİZDEN GELENLER Köşemizde hasta mesajlarımızı bulabilirsiniz DYT. GÜLSÜM UYANIK; Okul çağında doğru beslenme UZM. DR. MURAT DENKCAN; Yüksek tansiyon UZM. DR. MURAT ŞAHİN; Okul fobisinin nedenleri ve çözüm önerileri OP. DR. HİMMET TEKİN; Diyabette göz sağlığı UZM. DR. ABDULLAH CANBAL At nalı böbrek hastalığı UZM. DR. AHMET HAMAMCI; Reflü ve tedavisi UZM. DR. NADİR HANSU; Proloterapi ile ameliyatsız ağrı tedavisi OP. DR. BAHRİ GEZGİN; Dışkulak yolu iltihapları Önemli Not: Bu yayında yer alan yazılar bilgilendirme amaçlıdır. İlaç önerisi ve tedaviler için lütfen doktorunuza başvurunuz. 3 Özel Selçuklu Konya Hastanesi Hekim Kadrosu GASTROENTEROLOJİ Uzm. Dr. Ahmet HAMAMCI Uzm. Dr. Mehmet ASIL KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM Op. Dr. Güler ALTINTEPE Op. Dr. Dürdane Nil OKUR Op. Dr. Hikmet KARABACAK KLİNİK MİKROBİYOLOJİ Uzm. Dr. Emine ORAN GENEL CERRAHİ Op. Dr. Eralp GENÇAL KBB HASTALIKLARI Op. Dr. Halis PINARCI GÖZ HASTALIKLARI Op. Dr. Hasan Hüseyin UYSAL Op. Dr. Himmet TEKİN İÇ HASTALIKLARI Uzm. Dr. Hasan Tahir CANBAZ Uzm. Dr. Sait ÖNAL ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI Uzm. Dr. Münir CANTİMUR Uzm. Dr. Murat ŞAHİN Uzm. Dr. Münire Çakır EVİN FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON Uzm. Dr. Nadir HANSU GENEL CERRAHİ Op. Dr. Zihni KOCAERKEK Op. Dr. Levent ORMAN KBB HASTALIKLARI Op. Dr. Bahri GEZGİN GÖZ HASTALIKLARI Op. Dr. H. Reşit ÇELEBİOĞLU Op. Dr. Metin BİLGİN KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM Op. Dr. Hicran KANAT Op. Dr. Ali Kemal İLHAN KLİNİK MİKROBİYOLOJİ Uzm. Dr. Adem ZORA İÇ HASTALIKLARI Uzm. Dr. Murat DENKCAN Uzm. Dr. Burcu GÜNEŞ ÜROLOJİ Op. Dr. Osman TÜKEL FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON Uzm. Dr. Nermin KÖMEK KARDİYOLOJİ Uzm. Dr. İsa COŞKUN KARDİYOLOJİ Uzm. Dr. Ali ERYAVUZ NÖROLOJİ Uzm. Dr. Şenol PEKER ÜROLOJİ Op. Dr. Osman TUFAN ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ Op. Dr. Önder AKKUŞ 2 ANESTEZİ VE REANİMASYON Uzm. Dr. Sevdanur YAKICI BİYOKİMYA Uzm. Dr. Tahsin YILDIZ RADYOLOJİ Uzm. Dr. Özgül G. ERDOĞAN DİŞ SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI Dt. Ayşe KARAKAŞ ACİL SERVİS Dr. Hatice Hadiye ŞANLI Dr. İlhan YAPICI Dr. Yakup ARSLAN Dr. Mehmet Ali KAÇAR DİYET VE BESLENME Dyt. Beyza ÖZKAN Özel Selçuklu Karaman Hastanesi Hekim Kadrosu ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI Uzm. Dr. Abdullah CANBAL Uzm. Dr. Jale BAYKAL NÖROLOJİ Uzm. Dr. Şenol PEKER ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ Op. Dr. Ergül MAVİ ANESTEZİ VE REANİMASYON Uzm. Dr. Mesut ÖZ BİYOKİMYA Uzm. Dr. Aysel Hür TÜKEL RADYOLOJİ Uzm. Dr. İbrahim MERAL ACİL SERVİS Dr. Adem AY Dr. Önder YEĞEN Dr. Mustafa AYAZ Dr. Güney Mehmet KESMEZ DİYET VE BESLENME Dyt. Gülsüm UYANIK Editör Dr. Seyit KARACA Özel Selçuklu Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülten 9 Yayın Türü: Yerel Süreli Yayındır. 3 ayda bir yayınlanır. Selçuklu Sağlık Hizmetleri A.Ş. Adına Sahibi Ahmet YENİAY Yönetim Kurulu Başkanı Yaz biterken... Zaman hızla akıp gidiyor; kimisi hayata merhaba derken, kimisi de rollerini tamamlayıp, hesap sonrası yaşayacakları hayata göç ederek zamanın aktörleri olarak yollarına devam ediyorlar. Gün içinde hayat sahnesinin her alanında bazen sevinçler, bazen dramlar yaşanmaya devam ediyor. Özellikle İslam ülkelerinde yaşanan dramlar hepimizi elbette çok üzüyor. Suriye krizi derinleşerek devam ederken, Mısır insanlık vicdanını yaralayan bir başka tablo olarak tarihteki yerini alıyor. Myanmar, Türkistan, Filistin, Çeçenistan, Afganistan ve daha bir çok coğrafyada maalesef kan akmaya, dramlar yaşanmaya devam ediyor. Dünyalığı yerinde olan için her yeni dönem yeni ümitlere gebe olabilir ama sıkıntısı eksik olmayan için her yeni periyot yeni sıkıntı kaynağıdır. İnsanlığın topyekün her insanın sıkıntısına çare arayan bir nöbeti başlatması gerekir. Birleşemeyen milletler halinden en kısa sürede kurtulmaya bakılmalıdır. Çünkü acı insanların ortak duygusudur. Bizler de bulunduğumuz coğrafyada sizlere hizmete devam ediyoruz. Beraberce çoğunlukla sevinç ve mutluluklara, bazen de hüzün ve acılara şahitlik ettik. Hiçbir zaman yaptığımız işle ilgili asıl görevimizin aracılık ve vasıta olduğunu unutmadık. Şifa veren asıl sahibimizin hepimize hayırlar nasip etmesini diledik. Bir önceki Sağlıcakla dan bu yana geçen son 3 aylık hizmet dönemimizde Yaz aylarının en sıcak günlerini ve rahmeti bol Ramazan ayını yaşadık. Yaz ayları bizler için hem manevi hem de maddi açıdan sıcak bir atmosfer içerisinde geçti ve hayırlara vesile oldu. Özellikle Ramazan ayında çalışanlarımızla ve dostlarımızla bir araya geldiğimiz iftar programlarımız bizim için moral ve mutluluk kaynağı oldu. Ramazan ın ardından gelen Bayram döneminde dinlenme ve ailelerimizle birlikte vakit geçirmek için eşsiz vakitler yakaladık. Bunların yanı sıra özellikle Karaman da çeşitli kamu kurumlarının yöneticileriyle de bir araya gelerek başta insan sağlığı hizmetleri olmak üzere birçok konuyu istişare etme fırsatı bulduk. Haziran ayının ilk haftasında Konya Özel Selçuklu Hastanesi'nin 15. kuruluş yıldönümü kutladık ve bu mutluluğumuzu basın mensuplarımız aracılığıyla halkımızla paylaştık. Bunlara ilişkin detayları yeni sayımızın sayfaları arasında bulabilirsiniz. Yeni hizmet dönemimizde yeni sevinçlerde buluşmayı, acılarla imtihan edilmemeyi, dünyanın da içinde bulunduğu acıların dinmesini niyaz ediyorum. Sağlıcakla Editör Dr. Seyit KARACA Mes'ul Müdür Dr. Eyüp ÇETİN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Uğur SAYAR Yayın Kurulu Dr. Hasan Tahir CANBAZ Dr. Ahmet BİLGİN Grafik Tasarım Özel Selçuklu Hastanesi Basın ve Halkla İlişkiler Birimi Matbaa Aybil Digital Baskı Hizmetleri Ferhuniye Mh. Sultanşah Cd. Aktif İş Hanı No:30/A Selçuklu/Konya Tel: İdare Yeri Hastane Cad. No:28 Selçuklu/Konya Tel: Fax: Dağıtım Ekin Kurye Aracılık Hizmetleri Baskı Tarihi Eylül 2013

3 4 5 Kurumsal Kurumsal Özel Selçuklu Hastanesi hizmetleriyle Karaman'a ilkleri yaşatıyor... Konya Selçuklu Hastanesi 15 yıllık deneyimini Karaman a da taşıyarak son 3 yıldır Karaman halkına, yurtdışından gelen hastalara, çevre il ve ilçelerine de hizmet vermeye başladı. Yönetim kurulumuzdan Karaman protokolüne ziyaretler Özel Selçuklu Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkan Yard. Dr. Seyit Karaca ve Yönetim Kurulu üyesi Mevlüt Yeniay, Karaman protokolü ziyaret etti. Mevlüt YENİAY Karaman Özel Selçuklu Hastanesi Genel Müdürü Halkımızın sağlık standartlarını yükseltmeye kendini adayan Selçuklu Hastaneleri, sektörünün öncü kuruluşu rolüyle her zaman yeniliğe açık oldu. Hastanemiz hizmette ve kalitede İlkleri yaşatan çalışma sistemi ile açılışından bu yana birçok atılım gerçekleştirdi. Karaman halkının hak ettiği ve halkımıza yakışan sağlık hizmetini, batı standartlarında sunma çabası ile ileri teknolojiye sahip medikal ekipman ve donanımlı bir hastane oluşturduk. Karaman da ilk ve tek olan açık MR, taş kırma cihazı ve özellikle Türkiye de bile sayılı merkezlerde bulunan ağrı tedavisinde tüm dünyada kabul görmüş FDA onayı olan Hilterapia (lazer) cihazımız hastanemizin güçlü donanımına birkaç örnektir. Özel Selçuklu Hastaneleri sadece yapısal ve donanımsal niteliğiyle değil; deneyimli uzman hekimleri, özveri, güler yüz, samimiyet ve içtenlik politikasını benimsemiş sağlık çalışanları ve personelleri, kalite ve güveni ilke edinmiş hastane yönetim sistemiyle de güvenilir, prensiplerine bağlı ve prestijli bir işletme haline gelmiştir. Bizler kaliteli sağlık hizmetini, alanında en son tıbbi gelişmeleri takip eden, hasta odaklı yaklaşan, gelişime açık, yüksek teknolojiyi kullanan tıbbi kadromuzla ve sektörde elde ettiğimiz 15 yıllık birikim ve deneyimlerimizle sunuyoruz. Bu süreçte hastalarımızla olan diyalogumuzu hiç kesmeden hem anketler hem de hasta görüşmeleriyle onların olumlu ya da olumsuz her türlü öneri ve eleştirilerini tümüyle dikkate alarak hareket ediyoruz. Eksikliklerimizi gidermeyi, daha iyi ve kaliteli hizmet sunmayı amaçlıyoruz. Hastalarımızın özellikle de bizlere memnuniyetlerini bildirmeleri bizi hem mutlu ediyor hem de bu yoldaki şevkimizi ve inancımızı daha da artırıyor. Son yıllarda yurtdışından gelen hastalarımızın sayısındaki artışla, bu yüksek standartlarda verdiğimiz sağlık hizmetlerimizden artık ülkemiz dışındaki hastaların da yararlanmak istediklerini anlıyoruz. Bundan sonraki sorumluluğumuzun bu konumu korumak ve geliştirerek sürdürmek olduğunun, bunu için her zaman gurur duyduğumuz nitelikli kadrolarımız ve teknolojik alt yapımızla, insan sağlığına katkı için var gücümüzle çalışmamız gerektiğinin bilincindeyiz. Bizleri tercih ederek kaliteli güvenilir, deneyimli ve yenilikçi sağlık hizmetini seçen tüm halkımıza teşekkür ediyor Ve sağlıklı günler diliyorum. Sayın valimizle değerli bir mütalaa yaptık Karaman Valisi Sn. Murat Koca'yı makamında ziyaret eden yönetim kurulu üyelerimiz ülke gündemi ve sağlık hakkında vali beyle mütalaa da bulundu. KTSO Başkanı Toktay'a hayırlı olsun ziyareti Tekrar göreve seçilen Karaman Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Toktay ı ziyaret eden Dr. Karaca ve Yeniay, yeni dönemin Sn. Başkan, yönetim kurulu meclisi ve komite üyeleri için hayırlı olmasını dilediler. Karaman ekonomisi ve sağlık hizmetleri sektörü konusunda sohbet edilen ziyarette oda Başkanı Mustafa Toktay da Selçuklu Hastanesinin illerine kattığı değerden övgüyle söz ederek, ziyaretten duyduğu memnuniyetini dile getirdi. Kapımız açıktır girene, lokmamız helaldir yiyene Yön. Kur. Üyelerimiz Dr. Seyit Karaca ve Mevlüt Yeniay'ın diğer bir önemli ziyareti de Karaman Belediye Başkanı Sn. Kamil Uğurlu Bey'e oldu. Kendine has üslubu, cana yakın tavırları ve sıcak muhabbetiyle bizleri karşılayan Belediye Başkanımız ile 'Kapımız açıktır girene, lokmamız helaldir yiyene' sözü ile ünlü İbrahim Bey imaret kapısı önünde fotoğraf çektirdi. Kamu Hastaneleri Birliğiyle işbirliği temennisi Bir diğer ziyaret durağı da Karaman Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğine atanan Dr. Nuriye Ulu idi. Ziyarette hayırlı olması dileklerini ileten Dr. Karaca ve Yeniay kamu özel işbirliği ile ilimiz ve ülkemiz sağlığına hep birlikte katkılar sunmaya devam edeceklerini, bu güne kadar hep desteklerini gördükleri Sn. Ulu ile yeni görevinde de işbirliği içerisinde olacaklarını ifade etti. devam edeceğini ifade etti. Dr. Ulu'da Selçuklu Hastanesi ile iyi diyaloglarının devam edeceğini belirtti. Sağlık Müdürlüğüne teşekkür mesajı Daha sonra İl Sağlık Müdür Vekili Dr. Serkan Koyuncu yu ziyaret eden Dr. Karaca ve Yeniay, sağlık hizmetlerinde ilimizin geldiği noktayı değerlendirdiler. Hayırlı olması dileklerini ileten Dr. Karaca da İl Sağlık Müdürlüğü teşkilatına bu güne kadar gösterdikleri iyi niyet ve memnuniyetten dolayı teşekkür etti. Dr. Koyuncu da ziyaretten duyduğu memnuniyeti ifade etmenin yanı sıra, doğru çalışan her kuruma destek olmanın kendi görevleri olduğunu ve bundan sonra da bu anlayışla hizmete devam edeceklerini belirtti.

4 6 7 Kurumsal Kurumsal Özel Selçuklu Hastanesi Ailesi İftar programında buluştu Konya ve Karaman Özel Selçuklu Hastanelerinin yöneticileri, hekimleri, sağlık çalışanları ve personelleri iftar yemeğinde bir araya geldi. Konya Hastanesi için Meram Yaka Diltaş Eğitim Kurumlarında gerçekleştirilen iftar yemeğine, Yeniaylar ayakkabıcılığın çalışanları da katıldı. Karaman Hastanesinin iftar programı ise hastanenin bahçesinde düğün pilavı ikramıyla gerçekleşti. Özel Selçuklu Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yeniay, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Seyit Karaca ve hastane başhekimlerimizin ev sahipliği yaptığı programlara hastanede görev yapan çalışanlarımız ve yöneticilerimiz aileliriyle birlikte katıldı. İftar yemeğinde sohbet ettiğimiz Başkan Ahmet Yeniay, her sene geleneksel hale getirdikleri iftar yemeğinde, değerli çalışanlarını, dostlarını ve ailelerini bir araya getirmenin mutluluğunu yaşadıklarını ifade etti. Özel Selçuklu Hastanesi hizmette 15. yılını doldurdu 1998 yılında faaliyete geçen Konya Özel Selçuklu Hastanesi 15. hizmet yılını kutladı. Kuruluş yıldönümüyle alakalı basın toplantısı düzenleyen Özel Selçuklu Hastanesi Yönetimi, sağlık sektöründeki hizmetlerinin dününü ve bugününü değerlendirdi. Özel Selçuklu Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Seyit Karaca, bugün ayda 13 bin, yılda 150 bin hastaya hizmet verdiklerini, tercih edilip teveccüh gösterilen bir kuruluş olduklarını söyledi. Kuruluşundan bu yana hastanede çalışan sayısının 2 katına çıktığını, medikal cihaz parkının her geçen yıl arttığını belirten Karaca, tüp Bebek merkezlerinin ise Konya'nın ilk merkezi olması nedeniyle bugüne kadar binlerce ailenin mutluluğuna vesile olduğunu kaydetti. Hastane Başhekimi Dr. Eyüp Çetin ise konuşmasında, Konya'da sağlıkta dönüşümün hastanelerinin açıldığı 1998 yılında başladığını söyledi. Dr. Çetin, Özel Selçuklu Hastanesi ile birlikte kamu hastanelerinin de hizmet kalitesini artırdığını ve daha sonraki yıllarda özel hastanelerin devreye girdiğini hatırlattı. 190 personel ve 24 doktorla çalışmalarına devam ettiklerini vurgulayan Dr. Çetin, her zaman yeni kalabilen ve gelişmelere ayak uyduran bir hastane yapısı oluşturduklarını belirtti. Dr. Çetin, özellikle son 7-8 aydır hastanelerinin tıbbi tedavi birimlerini ve hasta odalarını yenileme ile ilgili ciddi bir tadilat yaptıklarını dile getirerek, "Neredeyse yeni inşaat gibi geçen tadilatımız sonrasında yeni yatak alanları ve yoğun bakım alanları kazandık. Tüp Bebek ünitemizi tamamen yeniledik. Artacak hizmet profilinde yeni mekanlarımızla hastanemiz hizmete hazır. " dedi. Basın toplantısının ardından hastane yönetimi, basın mensuplarına Konya Özel Selçuklu Hastanesinin yeni halinin tanıtımını yaptı. Hanımeli programı çekimleri devam ediyor Konya ve Karaman Özel Selçuklu Hastanelerinin hekimleri, İç Anadalo Bölgesi'nin en çok izlenen televizyonu KON TV'de halkımızı sağlık konuları üzerine bilgilendirmeye devam ediyor. KON TV Hanımeli programının Çarşamba Günleri saat 11:00-12:00 arasında yayınlanan sağlık bölümüne katılan hekimlerimiz her hafta başka bir konuyu ele alıyor. Telefonla hasta sorularına da cevap veren hekimlerimize programın sunucusu Simge Akoğul güleryüzyü sohbeti ve sorularıyla eşlik ediyor. Her hafta farklı bir branştan hekimimizin konuk olduğu programı takip ederek güncel sağlık konuları hakkında doğru ve güvenilir bilgi alabilirsiniz.

5 Tüp bebeklerimiz karne alacak yaşa geldi Kurumsal 8 Hayata Özel Selçuklu Hastanelerinde 'Merhaba' diyen çocuklarımızın küçük yüzlerindeki kocaman gülümsemeleri bugünümüzü ve yarınımızı aydınlatıyor. Hastanelerimizde doğan çocuklarımız için ayırdığımız sayfamızla onların gelişimini takip ediyoruz. Siz de Özel Selçuklu Hastanelerinde dünyaya gelen çocuklarınızın resimlerini Sağlıcakla Dergisinde yayınlatmak isterterseniz halklailiskiler@selcuklu.com.tr adresine bir adet fotoğraf, doğum tarihi anne ve baba adıyla birlikte gönderebilirsiniz. Mihrimah BAŞAR Çağan Aras ÇİMEN Konya Özel Selçuklu Hastanesi Tüp Bebek Merkezinde uygulanan başarılı tedavilerin desteğiyle hayata merhaba diyen çocuklarımız karne alacak yaşa geldi. Konya Özel Selçuklu Hastanesi Tüp Bebek Merkezi kurucu hekimi ve bilimsel danışmanı Prof. Dr. Mehmet Çolakoğlu, kendisinin de tedavilerinde görev aldığı tüp bebeklerle buluşarak karne hediyelerini dağıttı. Konya Özel Selçuklu Hastanesi Tüp Bebek Merkezinin başarılı tedavileri sonucu dünyaya merhaba diyen tüp bebekler ve aileleri, tüp bebek merkezinin açılışından bu yana görev yapan hekimleriyle buluştular. Etkinlikte konuşma yapan Konya Özel Selçuklu Hastanesi Tüp Bebek Merkezi kurucu hekimi ve bilimsel danışmanı Prof. Dr. Mehmet Çolakoğlu, 20 yıl önce Konya daki çocuksuzluk problemine çözüm bulma ve bundan muzdarip aileleri rahatlatma amacı ile Türkiye nin ilk tüp bebek merkezlerinden birini kurdukları Konya da bin 500 e yakın çocuğun doğumuna destek verdiklerini söyledi. Bu başarının en güzel yanının doğumuna emek verdikleri çocukların büyümelerini görmek olduğunu dile getiren Çolakoğlu, Tüp Bebek tedavisi sonucu dünyaya gelen çocuklarımızı kendi çocuklarımız gibi görüyoruz. Onlardan bazıları bugün karne alacak yaşa geldiler. En büyükleri 12 yaşında. Bu büyük gururu halkımızla da paylaşmak ve çocuklarımızla tekrar bir araya gelebilmek için düzenlediğimiz programımıza hoş geldiniz. Umarım bu çocuklarımız gelecekte ilmin ve emeğin yolundan yürür ve bizim onlara sağladığımız olanakların kat ve kat fazlasını başka insanlara sağlayarak bizi gururlandırırlar. Diye konuştu. Dr. Çolakoğlu nun konuşmasının ardından tüp bebeklerimiz ise kendi duygularını şiirlerle dile getirdi. Ardından çocuklara karne hediyeleri dağıtıldı Evren - Esma M. Kayra UYSAL Güneş - İsa Bahar AKÇAKAYA Hanife - Selahattin Hacer-Beyza-Ömer TANRIVERDİ Derya - Ayhan Berna - Mustafa Ağah ÇOĞAL Esad - Melike Berat POSLU Elif - Ahmet Nisanur KASAL Yasemin - Emrullah Zeynep ERARSLAN Ayşe - Şahin Gülden ALDUR Fatma - Abdullah

6 Kurumsal Sağlık SİZDEN GELENLER okul çağında doğru beslenme Konya Özel Selçuklu Hastanesinde tedavi gören hastalarımızın hastanemizin web sitesi üzerindeki 'bize ulaşın ve doktor yorumları' linklerine ve hastane içerisindeki iletişim kutularına bıraktıkları teşekkür mesajlarını Sağlıcakla okuyucuları için paylaşıyoruz. Karaman Özel Selçuklu Hastanesi Diyetisyeni Gülsüm Uyanık, büyüme ve gelişmenin oldukça önemli olduğu 6-14 yaş grubunu kapsayan okul çağındaki çocukların beslenmeleri konusunda nelere dikkat edilmesi gerektiğiyle ilgili ebeveynleri bilgilendirici bir yazı hazırladı. Büyük özveri, sabır ve titizlik isteyen sağlık sektöründe hizmet üreten Özel Selçuklu Hastaneleri çalışanları olarak hastalarımızın bize ilettikleri bu takdir mesajlarıyla gü kazanıyor, işimize daha sıkı sarılıyoruz. Mesajlarını ileten hastalarımıza teşekkür ederiz. Burun tıkanıklığı, horlama, nefes daralması şikayetleriyle tarihinde KBB Op. Dr. Halis PINARCI hocama başvurdum. Bugün taburcu oldum, yarında tamponlarımın alınması için hastaneye döneceğim. Şu anda tamponla dahi o kadar rahatım ki anlatamam. Sayın Halis Pınarcı hocama benimle ilgilenen tüm servis çalışanı hanımlara çok teşekkürler ediyorum. NST Sorumlusu Bahar Gürbüzer'e ilgisinden dolayı çok teşekkür ederim. Yunus TARLACI Fadime BÜYÜKFİDAN Ahu-Mehmet YILDIRIM Bizlerden yoğun ilgisini, yakınlığı ve dostluğunu esirgemeyen, Dr. Güler Kaya Altıntepe ye ve tüm sağlık personelinize kızımız Ceren Yıldırım ın dünyaya gelişi sürecindeki eşsiz katkı ve yardımları için sonsuz teşekkür ederiz. İlk doğumumu Dr. Hikmet Karabacak yaptı. Sağolsun çok ilgilendi. 2. olursa yine doktorum o olacak. Çok kaliteli bir insan, kendisine sonsuz saygılar... Leyla SELÇUK Nazife Can TEZER 3 yaşındaki oğlumuz Ramazan Umut un bügüne kadarki iğnelerini çoğu zaman Acil de görevli Sağlık Memuru Kadir Üre ye yaptırdık. Kendisinin sıcak yaklaşımı ve sevecen tutumu nedeniyle, hem kendisine hem de hastanenize teşekkür ederiz. Murat ASLAN Anlaşmalı kurumlar sorumlusu Yasemin Taşören Hanımefendiye yakın ilgisinden ve güleryüzünden ötürü teşekkür ederim. Zeliha Büyük PERDAHCI Babam Mustafa Yurdakul un geçirdiği akciğer rahatsızlığının tedavisinde büyük emeği geçen ve başarılar sağlayan İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hasan Tahir Canbaz bey e sonsuz teşekkür ederiz. Dyt. Gülsüm UYANIK Karaman Özel Selçuklu Hastanesi Diyetisyeni İnsan hayatının her döneminde sağlıklı ve kaliteli bir yaşam için yeterli ve dengeli beslenme temel koşuldur. Büyüme ve gelişmenin en hızlı seyrettiği, öğrenme ve problem çözme yeteneklerinin ön plana çıktığı okul çağı döneminde ise beslenmenin önemi hiç şüphesiz çok daha fazladır. Algı ve bilişsel yeteneklerin yanı sıra okul çağı, beslenme alışkanlıklarının da büyük ölçüde edinildiği bir dönemdir. Okul çocuklarında yetersiz ve dengesiz beslenme sonucu; büyüme ve gelişme geriliği, sık ve ağır seyreden enfeksiyonlar, ergenlikte kalsiyumun yetersiz tüketimi sonucu ilerleyen yaşlarda osteoporoz riski, özellikle kız çocuklarında adet döngüsünün başlamasıyla birlikte görülen kansızlık, konsantrasyon eksikliği ve öğrenme güçlüğüne bağlı okul başarısında düşme gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Diğer yandan dengesiz beslenme ve yetersiz fiziksel aktivite gibi nedenler okul çağı çocuklarının ilerleyen dönemlerde kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet ve kanser gibi ciddi kronik hastalıklara sahip birer yetişkin olmalarına zemin hazırlamaktadır. Çocuklar için kahvaltı menüleri; Vücudun gücüne kavuşabilmesi için sabah kahvaltısı başta okul çağı çocukları olmak üzere her yaş grubu için oldukça önemli bir öğündür. İşte çocuklarınız için sabahları hazırlayabileceğiniz bazı kahvaltı menüsü önerileri; Sağlıklı beslenme için öncelikle 3 ana öğünün düzenli olarak öğün atlanmadan tüketilmesi birinci kuraldır. Bununla birlikte büyüme ve gelişme dönemini henüz tamamlamamış olan okul çağı çocuklarının ana öğünlerin yanısıra ara öğün de tüketmeleri gereklidir. Çocukların ve gençlerin yeterli ve dengeli beslenebilmeleri için besin çeşitliliğinin sağlanması ve günlük ihtiyaç duyulan enerji, protein, vitamin ve minerallerin dengeli bir biçimde alınabilmesi, 4 temel besin grubunda (süt ve süt ürünleri, et-yumurta-kurubaklagil, sebze-meyve, ekmek ve tahıl ürünleri) yer alan besinlerin öğünlere dengeli bir biçimde dağıtılarak tüketilmesi ile mümkündür. 1 bardak süt, 1 haşlanmış yumurta, 5-6 adet zeytin,ekmek, domates-salatalık 1 bardak süt, 2-3 adet ceviz içi ya da fındık ezmesi, ekmek, meyve 1 bardak süt, tahıl gevreği, meyve 1 bardak süt, tahin-pekmez ya da tahin helva, ekmek, meyve Peynirli omlet, ekmek, taze sıkılmış meyve suyu Tarhana ya da mercimek çorba, ekmek, meyve Çay, kahve, gazlı içecek, hazır meyve suları yerine; süt, ayran ve taze meyve sıkılmış suları tercih edilmelidir. Sağlıklı bir beslenme çantasında olması gerekenler; Gıda sanayindeki gelişmelerle birlikte okul kantinlerinde öğrencilerin tüketebilmeleri için uygun besin seçenekleri malesef yok denecek kadar azaldı. Bu nedenle okula giden çocuklara evdeki imkanlar dahilinde Yeni bir güne başlarken bütün gece aç kalan vücudumuzun gücüne kavuşabilmesi için sabah kahvaltısı başta okul çağı çocukları olmak üzere her yaş grubu için oldukça önemli bir öğündür. Bu nedenle de okul çocuklarına kahvaltı alışkanlığının kazandırılması gerekir. Uzun süren açlıklar; halsizlik, baş ağrısı, baş dönmesi, dikkat eksikliği, çalışma ve öğrenme yeteneklerinin azalması gibi olumsuz sonuçlar doğurmakta, bununla paralel olarak da okul başarısı düşmektedir. Yapılan çalışmalar okul çağı çocuklarının büyük çoğunluğunun kahvaltı yapmadan okula gittiğini ve bunun da genellikle annenin kahvaltı alışkanlıklarına bağlı olduğunu göstermektedir. sağlıklı beslenme çantaları hazırlamak en doğrusudur. Haşlanmış yumurta, peynir, ızgara köfte, haşlanmış et ya da tavuk grubu besinlerden herhangi birinin yanında mevsimine uygun bol su ile yıkanmış taze sebze ya da meyveler, İçecek olarak süt ya da ayran, Bunların yanında evdeki imkanlar doğrultusunda fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar enerji, protein, vitamin ve mineral alımına katkı sağlar. Beslenme çantalarının temizliği her gün mutlaka düzenli olarak yapılmalıdır.

7 12 13 Sağlık Sağlık Uzm. Dr. Murat DENKCAN Karaman Özel Selçuklu Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Yüksek Tansiyon Nedir? İnsan vücudunda kan dolaşımının sağlanması için belli bir basınç gereklidir. Bu basıncın artmasına yüksek tansiyon denir. Yüksek tansiyon için kullanılan diğer bir tabir ise hipertansiyon'dur. Yüksek tansiyon, önemli bir halk sağlığı sorunudur. Toplum daha yaşlı ve obez hale geldikçe Yüksek tansiyonlu kişilerin sayısı da giderek artıyor. Yüksek tansiyon değişik böbrek, kalp, damar hastalıklarına, görme kaybına ve felçlere yol açabilir. Tuz tüketiminin fazla olduğu toplumlarda, kan basıncı yüksekliğine daha sık rastlanır. Dünya Sağlık Örgütü ne göre dünyada 1 milyar civarında Yüksek tansiyon hastası olduğu ve buna bağlı olarak yılda yaklaşık 7.1 milyon ölümün olduğu tahmin ediliyor. Türkiye deki erişkin nüfusunun %33.7 sinde Yüksek tansiyon olduğu saptanmış. Buna göre ülkemizde 11.5 milyon civarında Yüksek tansiyon hastası olduğu tahmin ediliyor. Hastaların azımsanmayacak bir kısmının kan basıncı yüksekliğinin farkında olmaması hipertansiyonun önemini artırmaktadır. Bu nedenle Yüksek tansiyon hastası olmasa bile tüm erişkinler, yılda en az 1-2 kez kan basıncını ölçtürmelidir. Kan basıncı ölçülürken 2 kan basıncı değerine bakılır; Büyük tansiyon (sistolik kan basıncı) ve Küçük tansiyon (diyastolik kan basıncı). Kalbin kasılması sırasında ölçülen kan basıncı, büyük tansiyon, kalbin gevşemesi esnasında ölçülen kan basıncı ise küçük tansiyondur. Hem büyük tansiyon hem de küçük tansiyonun normalden fazla olması hipertansiyon'dur. Hipertansiyon tanısı için büyük ve küçük tansiyondan birisinin normalden yüksek olması yeterlidir. Gerek büyük tansiyon gerekse de küçük tansiyonun normalden yüksek olması önemlidir. Bu konu unutulmamalıdır. Bazı hastalar küçük tansiyondaki yüksekliği önemsememektedir; bu çok yanlıştır. YÜKSEK TANSİYON NEDİR? Karaman Özel Selçuklu Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Denkcan, toplumun daha yaşlı ve obez hale gelmesiyle gittikçe daha önemli bir halk sağılğı sorunu haline gelen hipertansiyon hakkında bilinmesi ve dikkat edilmesi gerekenleri belirttiği bir yazı hazırladı. Dr. Denkcan, Dünya sağlık örgütünün araştırmasına göre Dünya'da 1 milyar, Türkiye'de ise 11.5 milyon civarında hipertansiyon hastası olduğunu belirterek, kontrol edilmeyen hipertansiyonun değişik böbrek, kalp, damar hastalıkları, görme kaybı ve felç vakalarına neden olabileceğinin altını çizdi. Yüksek Tansiyonun Nedenleri Hipertansiyonun nedeni, % 90 hastada bilinmiyor ya da bilinen bir hastalığa bağlı değildir (primer hipertansiyon). Yüzde 10 hastada ise hipertansiyon başka bir hastalığa bağlı olarak gelişiyor (sekonder hipertansiyon). Hipertansiyona yol açan hastalıkların önemli kısmı böbrek kaynaklıdır. Endokrin (hormonal) sebepler ise diğer bir grubu oluşturmaktadır. Bu hastalıkların önemli bir kısmının tedavi edilebilir nitelikte olması, hastalıkların tedavisi ile de hipertansiyonun kalıcı tedavisinin mümkün olması her hastanın sekonder hipertansiyon açısından değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Yüksek Tansiyonun Belirtileri Hipertansiyonun başlıca erken ve geç belirtileri baş ağrısı, çarpıntı, nefes darlığı, yorgunluk, burun kanaması, yol yürüme ve merdiven çıkmada zorlanma, bazen çok sık idrara çıkma, gece uyurken uykudan kalkıp idrar yapma ve bacaklarda şişliktir. Kan basıncının yükseldiği durumlarda, çift görme, dilde peltekleşme, yüzde veya vücutta karıncalanma olabilir. Bu belirtilerin hiçbirisi hipertansiyona özgü değildir, başka hastalıklarda da izlenebilir. Ancak hastaların önemli bir kısmında hiçbir belirti yoktur. Bu hastalarda hipertansiyon tanısı, sadece kan basıncı ölçümü ile mümkündür. Artmış kan basıncı çoğunlukla belirti vermez. Kan basıncı artışı kademeli ya da hızlı olabilir. Hİpertansiyon GelİşİMİnde Başlıca Rİsk Faktörlerİ - Ailede hipertansiyon/inme hikayesi - Olası ırksal duyarlılık - Bazı ilaçların kullanılması - Önceden mevcut böbrek hastalığı - Şişmanlık - Alkol tüketimi - Sigara alışkanlığı - Yüksek tuz alımı - Egzersiz yapılmaması Hipertansiyonun Zararları Hipertansiyon en çok kalp, büyük atardamarlar, böbrekler, beyin ve gözleri etkiler ve bu organları da kalıcı sakatlıklara ve ölümlere yol açabilir. Hipertansiyonun vücuda verdiği başlıca zararlar, aşağıda özetlenmiştir: Kalp yetmezliği, kalp büyümesi, kalbi besleyen damarlarda daralma (koroner arter darlığı), kalbi besleyen damarlarda tıkanma (kalp krizi), beyin kanaması, felç, beyin damarlarında daralma ve tıkanma, böbrek yetmezliği, böbrek işlevlerinde bozulma, görme azalması ve körlük, büyük atardamarlarda genişleme, bu genişlemelerin yırtılması, bu damarlarda tıkanma. Bunların sonucu, ani kanamalara bağlı ölüm gelişir. Hipertansiyonun vücuda verdiği bu zararlar, hastaların moralini bozmamalıdır. Hipertansiyon tedavi edilebilir bir hastalıktır ve yeterli tedavi ile bu zararlar minimuma indirilebilir. Hipertansiyon zamanında teşhis edilip, uygun şekilde tedavi edilirse, yukarıda sayılan hastalıklar ve bunlara bağlı ölümler önlenebilir. Tedavi Hipertansiyon tedavisinde temel amaç, hedef organ hasarını önleyerek sakatlık ve ölümleri azaltmaktır. Öncelikle mevcut olan diğer kardiyovasküler risk faktörleri ve hedef organ hasarları tedavi edilmelidir. Sekonder hipertansiyon olan hastalarda yani hipertansiyonu başka bir hastalığa bağlı olan hastalarda hipertansiyona yol açan hastalık tedavi edilmelidir.hipertansiyonun nedeni saptanamaz ise kan basıncı, hastaların yaşam düzeni değiştirilerek veya ilaçla düşürülmelidir. Hastalarda yaşam düzeninin değiştirilmesi (ilaçsız tedavi) kesinlikle ihmal edilmemelidir. Hangi kan basıncı değerlerinde antihipertansif ilaç başlanmalıdır? Kan basıncı sistolik (büyük) 160 mm Hg veya diyastolik (küçük) 100 mm Hg'nın üzerinde ise antihipertansif tedaviye hemen başlanmalıdır Antihipertansif tedavi ile kan basıncı hangi sınırlara düşürülmelidir? Antihipertansif tedavi ile kan basıncı düşürüldükçe kardiyovasküler risk doğru orantılı olarak azalmaktadır. Belli bir diyastolik kan basıncı değerine ulaşıldıktan sonra, kan basıncının daha da düşürülmesi, kardiyovasküler hastalık riskini arttırmaktadır. Günümüzdeki bilgilerle, kan basıncının çok düşürülmesi sakıncalı olabilir. Bu konuda doktor karar vermelidir.dünya Sağlık Örgütü raporuna göre kan basıncı, yaşlılarda 140/90 mm Hg'nın altına, gençlerde ise /80 mm Hg'ya indirilmelidir. Diyabetik hastalarda Şeker hastalarında kan basıncı 130/85 mm Hg'nın altına indirilmelidir. Böbrek hastalığı olan hastalarda, kan basıncı daha da aşağı değerlere düşürülmelidir. Bu değerler konusunda, hastaların doktorlarına başvurmaları gereklidir.

8 14 15 Sağlık Sağlık Uzm. Dr. Murat ŞAHİN Konya Özel Selçuklu Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Okul Fobisi Nedir? Okul fobisi, kuvvetli bir endişe nedeniyle çocuğun okula gitmeyi reddetmesi ya da okula gitmede isteksiz görünmesidir. Genellikle 5-8 yaşları arasındaki çocuklarda görüldüğü gibi yaşlarında da görülebilmektedir. Okul fobisi olan çocuklar, okula olan isteksizliklerini bedensel yakınmalarla dile getirir ve anne babalarını iknaya çalışırlar. Bu bedensel yakınmalar çoğu zaman gerçekten olmaktadır ve okula gitme bahsi kapandığı zaman etkisi kaybolmaktadır. Okul fobisi olan çocukların mide bulantısı, karın ya da baş ağrısı şeklinde bedensel şikayetleri genellikle sabahları uyanır uyanmaz görülmekte okula gitmemelerine karar verildiği ise kendiliğinden kaybolmaktadır. Eğer çocuk öğleden sonra okula gidecekse bu şikâyetler öğleden sonra görülmektedir. Okul Fobisinin Nedenleri Her fobi okul fobisinde de kalıtımsal ve yapısal etkenlerden çok, psikolojik yaşantılar daha önemli yer tutmaktadır. Okul fobisi nedensiz gözükse de, korkuyu oluşturan bazı temel etkenler vardır. Bunların başında aşırı koruyucu aile tutumları gelmektedir. Okul fobisi olan çocukların daha önceki yıllarında anneleri tarafından aşırı özen içinde büyütüldükleri görülmektedir. Bu tür anneler sürekli çocuklarını gözetir ve tüm isteklerini yerine getirirler. Çocuklarını gözlerinin önünden bir an olsun ayırmak istemeyen koruyucu anneler özellikle çocuklarının bedensel rahatsızlıklarıyla yakından ilgilidirler. Aşırı koruma sonucu annelerine bağımlı hale gelen çocuklarda anneden ayrı kalma korkusu (Bunaltısı) okul fobisiyle yakından ilgilidir. Çocuk anneden ayrı kaldığında annesine ya da kendisine bir şeyler olacağı endişesi yaşar. Böyle bir durumda bedensel şikayetlerde bulunan çocuk bazen hırçınlık nöbetlerine girer sürekli ağlayabilir. Çocuğun okuldaki arkadaşları arasında pasif kalacağı ve başarılı olamayacağı gibi Okul FobİsİnİN Nedenlerİ ve Çözüm Önerİlerİ Konya Özel Selçuklu Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Şahin, okulların açılmasına sayılı günler kala çocuklarını okula göndermeye hazırlanan ebeveynleri küçük yaştaki öğrencilerin yaşadığı okul fobisine karşı uyardı. Okul fobisinin 5-8 yaş arasındaki çocuklarda görüldüğü gibi yaş aralığındaki çocuklarda da görülebildiğini vurgulayan Dr. Şahin, çocuğun okuldaki başarısı için bu korkuyu yenmesinin büyük önemi olduğunu belirtti. korkuları da okul fobisine neden olabilir. Çocuk kendisini derslerle ilgili konularda yetersiz görebilir. Bu durumda çocuk bu endişelerinin doğru olmadığına ikna edilmelidir. Ayrılık endişesi, değişikliğe olan uyum güçlüğü ve sıkıntılar da okul fobisinin nedenlerinden sayılabileceği gibi anne ve babanın hastalığı ya da evde hırsızlık olması vb. nedenler de çocuğun evden uzaklaşmasını engelleyen etkenlerden olabilir. Anne ve Babalara Tavsiyeler Çocuklarınızı daha okula başlamadan okul konusunda güzel şeylerden bahsedin ve onları okula özendirin. Bu konuda kendi okul yaşantılarınızdaki güzel örnekler de faydalı olabilir. Kesinlikle çocuğunuzu arkadaşlarıyla karşılaştırma gayretine girmeyin Ayrıca öğretmeniyle birlikte okul gezilerek okulun güzel yanları çocuğa anlatılarak okulun sevilmesine çalışılabilir. Çocuğa içinde bulunduğu durumu anladığımız ve ona yardımcı olacağımız mesajı vermeliyiz. Çocuğa yönelik eleştiriye dayalı, aşağılayan, korkutan ve onu sindirmeye çalışan yaklaşımlar başarıya ulaşamayacağı gibi daha sonra oluşacak daha büyük sorunlara neden olabilir. Bazen bu tür yaklaşımlar başarıya ulaşmış gibi görünse de çocuklar üzerinde ileride sorun olabilecek olumsuz bir iz bırakabilmektedir. Uzmanların çoğu, çocuğun okula dönmesinden önce sorunun nedenlerini anlamaya çalışmak ve endişelerini azaltmak amacıyla bir süre için psikoterapi yapılmasının faydalı olacağı görüşündedirler. diyabette GÖZ SAĞLIĞI Konya Özel Selçuklu Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Himmet Tekin, diyabet hastalığının göz sağlığını olumsuz etkileyebilecek riskler taşıdığını belirtelerek, göz sağlığını korumak isteyen diyabetlilere uyar ve tavsiyelerde bulundu. Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet hastalığının katarakt gelişimini hızlandırdığını, göz tansiyonuna neden olduğunu, göz kuruluğu yaptığını ve göz kaslarında felce neden olabilecek sonuçlara kadar ilerleyebildiğini belirten Dr. Tekin, ' Bu durumda hastanın gözü kayar ve çift görmeye başlar. Bu süreçte diyabet kontrol altına alınabilirse birkaç ay içinde göz kayması kendiliğinden yokolur. ' dedi. Diyabetik Retinopati Nedir? 'Diyabetik Retinopati' adı verilen hastalık gözdeki sinir tabakasının tutulumuna neden olur. Tip 1 diyabetli hastalarda %40 oranında görülen bu durum Tip 2 diyabet hastalarında %20 oranındadır. Diyabetik Retinopati yaş arasında görülen körlüklerin en sık nedenidir. Diyabet hastalığının süresi göz tutulumunu etkileyen en önemli faktördür. İlk 5 yıl içinde diyabetik retinopati ihtimali son derece düşüktür. On yıl sonra bu ihtimal %50 ve 30 yıl sonra %90'dır. Göz tutulumu için diğer bir risk faktörü de şeker, kan yağları ve diğer metabolik faktörlerin kontrolüdür. Diyabetin Göze Etkileri Diyabet kontrol altına alınmazsa retinopati daha çabuk gelişir ve daha kötü seyreder. Sistemik hipertansiyon, böbrek hastalıkları, gebelik ve kansızlık da diyabetik retinopati gelişim ve seyrini etkiler. Şeker gözün retina tabakasında hücrelerin bozulması, küçük damarlarda genişlemelere ve damar tıkanıklıklarına yol açar. Böylece damar içerisindeki sıvı, protein ve yağların dışarı kaçışını engelleyemez ve retinada retinal ödem adı verilen kalınlaşma oluşur. Ödem görme merkezinde oluşursa makula ödem adı verilir ve erken dönemde görme azalmasından sorumludur. Ayrıca damar duvarındaki baloncuklar zaman içerisinde patlayarak küçük kanamalara yol açar. Göz kontrollerinizi aksatmayın! Diyabetli hastalar, özellikle Tip 2 diyabet hastası olanlar, hastalıklarının başlama zamanını tam anlayamazlar. Bazen sadece göz şikayetleri ile doktora gelen ve yapılan muayenesinde diyabetik retinopati bulunarak şeker hastalığı teşhisi konulan birçok hasta olur. Diyabet hastalığının göze hasar verip vermediğini tespit etmenin en güzel yolu iyi bir göz muayenesinden geçmektir. Göz muayenesinde, çeşitli aletlerle göz dibiniz değerlendirilerek, görmenizde bir azalma fark etmeden ciddi bir hasar varlığı tespit edilebilir. Göz dibinde kanama tespit edilirse Göz anjiyosu yapılarak göz dibi fotoğraflarınız çekilir. Anjiyo ile sinir tabakasındaki tahribatın şiddeti, lazer tedavisi gerekip gerekmeyeceği Op. Dr. Himmet TEKİN Konya Özel Selçuklu Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı ve gerekiyorsa kaç seans yapılacağı anlaşılır. Hamilelik retinopati hastalığını hızlandırabilecek bir etken olduğu için anne adaylarının 2 ayda bir göz kontrollerini yaptırmaları gerekir. Ayrıca hipertansiyon ve böbrek hastalığı gibi sistematik rahatsızlıklarda tahribat daha hızlı ilerleyeceği için daha sık muayene olunması gerekir. Gözlük muayenesi için kan şekerinin en az bir ya da iki hafta kontrol altında olması gerekir. Kan şekeri yüksek iken verilen gözlükler, kan şekeri normale döndüğünde uygun olmayabilir. Sinir tabakasında hasar olmadan bile kan şekerindeki hızlı değişiklikler, görmede oynamalar meydana getirebilir. Tedavisi var mı? En iyi tedavi mümkün olduğu sürece şekerin göze vurmasını önlemektedir. Kan şekeri sürekli kontrol altında tutulduğunda uzun süreli görme kaybı riski önemli ölçüde azaltılmış olur. Yüksek tansiyon ve kan yağlarının yüksek olması da şeker hastalığının gözdeki tahribatını artırır ve bunlar kontrol edilmelidir. Böbreklerle ilgili sorun varsa bunların da tedavisi gereklidir.

9 16 Sağlık 17 Sağlık Uzm. Dr. Abdullah CANBAL Karaman Özel Selçuklu Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı At nalı böbrek hastalığı nedir? Böbreklerde doğuştan görülen, 500 doğumda bir rastlanan böbrek füzyon (birleşme) anomalisidir. Diğer füzyon anomalilerine göre daha sık görülür. Böbrekteki bu doğuştan anormallikte, böbrek orta çizgisiyle alt kutuplar arasında parankimal bir istmus (daralan bir bölge) vardır. İki böbrek birleşmiş ve at nalı şeklinde tek böbrek halini almıştır. Bu anomalide; böbreklerle idrar torbası (mesane) arasında yer alan üreterler, bu istmus'un önünden ve iç-yanından geçer. Bu nedenle ikincil tıkanmalar meydana gelir. Üreterden idrar geçişi zorlaşmıştır. At nalı böbreklilerin üçte birinde herhangi bir sorun çıkmaz. Kişi hayatına hiçbir sorun yaşamadan devam eder. Hatta bu durum, başka bir nedenle ultrason vs yapılmadıkça öğrenilemez. Üçte bir olguda hidronefroz (böbrekte su toplaması) gelişebilir. İdrar daralan üreterden geçemez ve böbrek büyür. Sadece bu durumda böbrek fonksiyonları tam olarak bozulur. Bu durum hayli tehlikelidir. Acilen ameliyat yapılıp düzeltilmezse böbrek kaybedilebilir. Diğer üçte bir olguda ise sadece kişinin arkaya doğru aşırı hareketinde (belin AT NALI BÖBREK HASTALIĞI Karaman Özel Selçuklu Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Abdullah Canbal, Hollanda'da yaşayan 10 yaşındaki bir hastasında 500 çocukta bir görülen, halk arasında at nalı böbrek hastalığı olarak bilinen böbrek füzyon(birleşme) anomalisi hastalığını teshiş etti. Hollanda'da birçok kez hastanelere başvurmasına rağmen hastalığına doğru teşhis konulamadığını belirten E.C. isimli hastamız, tedavisinin ardından mutlu bir şekilde taburcu edildi. Dr. Canbal, diğer füzyon anomalilerine göre daha sık görülen hastalıkla ilgili okuyucularımız bilgilendirici bir yazı kaleme aldı. arkaya doğru hareketinde) şiddetlenen karın ağrısı olur. Bu kişilerde de bazen ameliyat gerekebilir. At nalı böbreği olanların dikkat etmesi gereken en önemli husus travmadır. Özellikle karına gelecek yumruk, tekme ve diğer travmalar çok ciddi sonuçlara yol açabilir.ameliyatla tedavide böbrekteki daralan bölge (istmus) çıkartılır ya da böbreğe yeniden pozisyon verilir. Bu ameliyatların ortak amacı üreterden idrar geçişini rahatlatmaktır. REFLÜ VE TEDAVİSİ Konya Özel Selçuklu Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Ahmet Hamamcı, milyonlarca kişinin yaşam kalitesini ciddi anlamda olumsuz etkileyen reflü hastalığının tanı, teşhis ve tedavisiyle alakalı bilgiler verdi. Reflüsü olanların hastalığın belirtilerini ve zararlarını azaltmak için yaşam biçimlerinde ve beslenme şekillerinde düzenlemeler yapmaları gerektiğini vurgulayan Dr. Hamamcı, reflü tedavisinde sırasıyla yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavisi, cerrahi tedavi ve endoskopik tedavi yöntemlerinin uygulandığını belirtti. Reflü Nedir? Reflü nün kelime anlamı geri akım ya da geri kaçmaktır ve Fransızca dan alınmış latin kökenli bir sözcüktür. Normalde sindirim sistemimizdeki içeriğin hareketi ağızdan, yutma borusuna; yutma borusundan mideye ve mideden de oniki parmak bağırsağına doğrudur. Bunun tersine, mideden yutma borusuna, ya da onikiparmak bağırsağından mideye doğru bir içerik kaçması olmaması lazımdır. Mide içeriğinin yukarı, yutma borusunun içine doğru kaçması ise ciddi sıkıntılara yol açabilmektedir. Sonuç olarak halk arasında reflü olarak bilinen hastalık; mide içeriğinin fazla miktarda yutma borusunun içine doğru geri kaçmasının sonucunda ortaya çıkan bir dizi şikayetlerdir. Bu kaçak belli bir sürenin ve miktarın üstünde olunca ciddi problemlere yol açar ve bu önemli bir sağlık sorunudur. Reflü hastası mısınız? Bir reflü hastasının en tipik şikayetleri; Ağıza acı su gelmesi Göğüs kemiğinin arkasında yanma Tipik olmayan şikayet ve bulgular Geniz, boğaz problemleri Ses kısıklığı, ses çatallanması, ses yorgunluğu Sık farenjit, larenjit, geniz problemleri Sinüzit Ses teli polipleri Yemek aralarında boğazda bir düğüm (ya da yabancı cisim) hissi olması ve bunun geceleri geçmesi. bulunmak ve ilaç vermek gerekmektedir. Önlemlere ve ilaçlara karşın rahatlayamayan ya da hayat boyunca bunları uygulamak istemeyip daha çabuk kesin sonuç isteyen hastalarda ise anti-reflü cerrahi yapılması en uygun yöntemdir. Reflüde alınabilecek önlemler! Yiyecekler yatmadan en az 2-3 saat önce yenilirse mide asidi azalmış olur ve mide içeriği kısmen de olsa boşalmış olur. Yiyecekler yavaş yavaş yenip, iyi çiğnenmeli, yiyecekler midede kalma süresi kısaltılmalı. Stres mide asidini artırır, stresten uzak durun! Uzm. Dr. Ahmet Hamamcı Konya Özel Selçuklu Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Kemerlerinizi gevşetin. Belinizi çok sıkan sıkı giysiler karnınıza basınç yapar ve reflü oluşturur. Fazla kilolardan kurtulun fazla kilolar mide ve diyaframda basınç meydana getirir ve yemek borusunun altındaki kasları açılmaları için zorlar. Sigara içmeyin. Sigara yemek borusunun altındaki kasların düzenli çalışmasını önler. Sigara aynı zamanda mide asidini arttırır. Sigara içerken dumanın yutulması da geğirme ve reflüyü arttırır. Yatak başı kaldırılarak veya yüksek yastıklarla mide sıvısının özofagusa çıkması engellenebilir. Reflü ve tedavisi Her şeyden önce milyonlarca kişiyi etkileyen bir hastalığın tedavisinden bahsettiğimizi tekrar hatırlamakta yarar vardır. Hastaların büyük çoğunluğunda sosyal yaşamı düzenleyici bazı önlemler ve dietle ve bazense birtakım ilaçlar da kullanarak hastalığı kontrol altına almak mümkün olmaktadır. Dolayısı ile reflü tanısı yeni konmuş, belirtileri yıllar öncesine dayanmayan ve henüz Barrett gibi komplikasyonların gelişmemiş olduğu hastalara bazı önerilerde

10 18 Sağlık 19 Sağlık Proloterapİyle İlgİlİ merak edilenler Konya Özel Selçuklu Hastanesi FTR Uzmanı Dr. Nadir Hansu, birçok farklı rahatsızlık sonucu oluşan eklem, kas ve tendon ağrılarının tedavisinde ameliyatsız ve yan etkisiz iyileşme sağlayan proloterapi tekniğini anlattı. sık karşılaşılan dış kulak yolu HASTALIKLARI Karaman Özel Selçuklu Hastanesi KBB Uzmanı Op. Dr. Bahri Gezgin, toplumun genelinde sıkça görülen ve yaşam kalitesinde ciddi olumsuzluklara sebebiyet veren dış kulak yolu iltihaplarının ve hastalıklarının oluşum ve tedavi süreçlerini anlattı. Uzm. Dr. Nadir HANSU Konya Özel Selçuklu Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Op. Dr. Bahri Gezgin Karaman Özel Selçuklu Hastanesi KBB Hastalıkları Uzmanı Proloterapi Nedir? Proliferatif (hücre ve doku yenileyici) ve irritan solisyonların vücuda enjekte edilmesi esasına dayanır. Enjeksiyonlar, genellikle zedelenmiş, aşınmış, güçleri azalmış tendon ve ligamentlere ve eklemlere yapılır. Enjekte edilen proliferatif maddeler eklemde, tendonların kaslarla birleşme noktalarında ve tendonların kemiğe yapışma yerlerinde, mikropsuz inflamatuar bir süreç başlatır. Bu süreçle birlikte vücutta iyileşmeyi sağlayan mekanizmalar aktive edilir. Bağ doku ve kıkırdaklarda yenilenme meydana gelir. Bunu takiben eklem, tendon ve kas ağrıları da kaybolur. Proloterapi hangi ağrı durumlarında faydalıdır? Ameliyatla tam iyileşme sağlanamayan hastalıklarda bile yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır. Proloterapi ile fayda gören ve yüz güldürücü sonuçlar aldığımız hastalıklardan bazıları; Vücudun herhangi bir yerindeki yırtılmış ya da hasar görmüş ligamentler. Eklem ağrıları. Spor yaralanmaları, tüm eklem, tendon ve ligament yaralanmaları. Boyundan kaynaklanan baş ağrıları, Boyun sırt ve bel ağrısı. Spinal disk hernisi veya dejenerasyon( bel fıtığı). Skolyoz ağrısı. Kötü duruşa bağlı zayıf ligamentlerin oluşturduğu ağrı. Sakroiliak hassasiyet, ağrı. Kaburga kırıkları ağrısı. Eklemler veya omurga cerrahisi sonrasında devam eden ağrılar. Omuz ağrıları ve tendon zedelenmelerinde. Donmuş omuz. Kronik olarak devamlı çıkan omuzlar. Tenisçi dirseği. Karpal tünel sendromu. Kalça ağrısı, zorlanması. Kalça artrit, tendinit ve bursit. Uylukta devamlı ağrı. Diz burkulma veya zorlanması. Diz çapraz bağ yaralanmaları. Diz medial ve lateral kollateral bağ yaralanmaları. Diz tendinit. Topuk (Aşil tendonu) yaralanmaları ve topuk dikeni. Morton nöroma. Proloterapi; cerrahisi yapılamayan kronik ağrı için kalıcı bir tedavi yöntemidir. Kliniğimizde diz, kalça, bel protezi veya boyun fıtığı ameliyatı önerilen yüzlerce hastamızı tedavi ettik. Proloterapinin yan etkileri diğer enjeksiyon yöntemlerinden pek farklı değildir. Oldukça basit ve güvenilir bir tedavi yöntemi olan Proloterapi ameliyata gerek kalmadan kronik ağrıları ve nedenlerini tedavi eder. Tedavi süresi ne kadar? Enjeksiyonların süresi ise dakika sürebilir. Normal şartlarda klinikten yaklaşık en fazla 3-4 saat içinde ayrılabilirsiniz. Ortalama 4 seans uygulanmaktadır. İlerlemiş vakalarda 6-8 seansa çıkarken erken vakalarda 1-2 seans yeterli olmaktadır. Seanslar genellikle 3 haftada bir tekrarlanmaktadır. Bir hafta önce ve sonra uygulanabilen durumlarda mevcuttur. Enjeksiyonda kullanılan ilaç nedir? Proloterapi için kullanılan solüsyonların hiçbirinde kortizon bulunmamaktadır, Lokal anestezik ile dekstrozun farklı konsantrasyonlarda karışımı bazen de Sodyum morrhuate eklenerek tedavi yapılmaktadır. Proloterapi ile başarı oranı nedir? Sabırlı olunduğunda ve hasta - doktor işbirliği en yüksek seviyelerde olduğu zaman %80-90 dır. Proloterapi ile iyileşmemi %100 garanti edebilir misiniz? Hayır. Örneğin; kalça ya da diz protezinde bile %100 iyileşeceğiniz, ağrılarınızın tamamının geçeceği garantisi verilmez. Ancak hastaların büyük bir oranında ağrıyı oluşturan faktör tedavi gördüğü için ağrı derecesi şiddetliden hafif ya da tamamen kaybolmuş derecesine kadar iner. Bel fıtığı ve bel kireçlenmesi nedeniyle ağrı çeken 59 yaşındaki Güllü Çevik, proloterapi ile şifa buldu. Güllü Çevik, 6 senedir çektiği bel ağrısından Dr. Nadir Hansu nun uyguladığı Proloterapi seansları ile kurtuldu. Son dönemlerde ağrıları nedeniyle yürüyemez hale geldiğini söyleyen Güllü Çevik, 3 seanslık proloterapi uygulamasının ardından ağrılarının büyük oranda azaldığını, yürümenin yanı sıra günlük ev işlerine de yardım etmeye başlamanın mutluluğunu yaşadığını belirtti. Dizindeki kireçlenme nedeniyle yaşadığı ağrılardan dolayı ayağa kalkamaz halde iken hastanemizin FTR Polikliniğine başvuran 72 yaşındaki emekli Hemşire Ayşe Yavuz, Dr. Nadir Hansu nun uyguladığı Proloterapi sayesinde 1 haftada ev işlerini yapar hale geldi. Ayşe Yavuz, gördüğü tedavinin yanı sıra hastanemizdeki hekim, hemşire ve personelin ilgi ve güler yüzünden de memnun kaldığını belirterek taburcu edildi. - Bazı dış kulak yolu hastalıkları - - Dış kulak yolu iltihabı; Kulak kanalında şişme kapanma., dokunmakla, çiğneme ile şiddetli ağrı olur. İltihaplı akıntı olabilir. Genellikle havuz deniz gibi suya girenlerde, kulağını karıştırırken cildini çizenlerde oluşabilir. Çok şiddetli ağrı yapabilir. Erken dönemde tedavisi iyi sonuç verir. Şeker hastalarında nekrotizan formu oluşabilir, ağır bir klinik tablodur. İlerler ise hastaneye yatarak tedavi ve belki ameliyat bile gerektirebilir. - Kulak kepçesi perikondriti; Kulak kıkırdağı zarında şişlik kızarıklık ve ağrı ile giden bir hastalıktır. Kulak travması veya ciltteki çiziklerden enfeksiyon yayılır. tıbbi tedavi gerekir. - Dış kulak yolu fronkülü; Dış kulak yolunun girişindeki kıl köklerinin iltihaplanmasından kaynaklanır. Çok ağrılı olabilir. Abse formasyonu olursa, cerrahi drenaj (boşaltma) gerekebilir. - Kulakta zona hastalığı; kulak zarı, kanal ve kulak kepçesinde su çiçeğindeki gibi döküntüler, şiddetli ağrı ile birlikte; sıklıkla işitme kaybı çınlama, baş dönmesi, bazende yüz felciyle seyreden klinik tablosu vardır. Viral bir hastalıktır. - Dış kulak yolu mantar enfeksiyonu; kulakta ağrı, kaşıntı, ıslaklık hissi, işitme azalması ve az miktarda akıntı olur. Kulak kanalının çok iyi temizlenerek tedavi yapılması gerekir. Çoğunlukla lokal tedavi yarar sağlar. Tedavi sonrası tekrar etme meyili vardır, inatçı olabilir, kontrollerini düzenli yapmakta yarar vardır. - Dış kulak yolu egzeması; Ara ara kaşıntı, pullanma, sulanma, ağrı olabilir. Allerjik bünye zemin hazırlar. Banyo sonrası sabun, köpük kalıntılarının iyi durulanmaması sonucu egzamatik reaksiyon oluşabilir. Banyoda kulakların yıkanması ve tıbbi tedavi ile düzelebilir. - Kulak kiri ( Buşon); kulak kanalının girişi aynı cildimiz gibidir. kıl kökleri, yağ ve ter bezleri bulunur. Kulakta kendini temizleyen bir mekanizma vardır. bu mekanizmanın değişik nedenlerle çalışmadığı kişilerde birikim olur ve kulağı tam tıkayınca işitme kaybı yapar. Özellikle suyla temas edince şiştiği için banyo veya deniz havuz sonrası şikayetler oluşur. Temizlenmesi gereklidir. Küretle, aspire edilerek veya lavaj(yıkama) ile temizlenebilir. "Kulağımı temizlettim, alışkanlık yaptı" düşüncesi doğru değildir. Kulağın kendini temizleme mekanizması çalışmıyorsa tekrar edebilir. Kulak temizletmek veye yıkatmak zararlı değildir. Sadece temizliğe ve travmatik olmamasına dikkat etmek gerekir. Sadece kulak zarı delik olanlarda suyla temizlemek zarar verebilir. Dış Kulak Yolu İltihabı Kulağa su kaçarken, içeriye beraberinde bakteri ve mantarları da taşıyabilir. Genellikle su tekrar çıkar, kulak kurur, böylece bakteri ve mantarlar kulakta bir soruna neden olmazlar. Fakat bazen su dış kulak kanalında kalır, böylece cilt iyice nemlenir. Bu sayede bakteri ve mantarlar çoğalır, yayılır, dış kulak yolunda enfeksiyona yol açarlar. Semptomları (belirtiler) Kulakta dolgunluk hissi Kaşıntı Dış kulak kanalı şişer, bazen iyice kapanır. Beyaz-sarı akıntı Şiddetli kulak ağrısı Kıkırdak da dokunmaya karşı aşırı hassasiyet Boyundaki bezelerde büyüme Şayet bu belirtileri tespit ederseniz doktorunuza başvurunuz. Uyarı! Eğer kulak enfeksiyonunuz varsa, delik veya başka şekilde zedelenmiş kulak zarınız var ise, kulak cerrahisi geçirdiniz ise, yüzmeden veya kulak damlası kullanmadan önce bir Kulak Burun Boğaz uzmanına başvurun. Eğer kulak zarınızın daha önce delindiğini, yırtıldığını, parasentez işlemine tabi tutulduğunu veya herhangi bir şekilde zedelendiğini biliyorsanız, doktorunuza danışınız. Şayet problemleriniz sürekli tekrarlar mahiyette ise, Kulak Burun Boğaz doktorunuz size yağlı (vazelinli) kulak tıkaçlarını yüzmeden önce kulağınıza takıp kulaklarınızı sudan korumanızı tavsiye edecektir. Kuru bir kulağın iltihaplanması daha zordur.

11