B.1.c.3. Hempel. Bu temel görüşleri paylaşan Hempel, psikolojinin fiziğe indirgenmesi ile sonuçlanacak bir çeviri projesi geliştirir.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "B.1.c.3. Hempel. Bu temel görüşleri paylaşan Hempel, psikolojinin fiziğe indirgenmesi ile sonuçlanacak bir çeviri projesi geliştirir."

Transkript

1 1 B.1.c.3. Hempel Hempel in hedefi psikolojinin fiziğe indirgenmesidir. Bu hedefin esin kaynağını Viyana Çevresi düşünürlerinin bilimlerin birliğine dair görüşleri ile Doğrulama İlkesi oluşturmaktadır. Bu düşünürler, içinde bütün bilimsel savların dile getirilebileceği evrensel bir bilimsel dilin geliştirilmesini savunmuşlardır. Kökeni Leibniz in characteristica universalis düşüncesine kadar geri giden 1 bu görüşe göre, böyle bir dil özneler-arası, herkesin kullanabileceği ve göstergeleri herkes için aynı anlamı taşıyan, ve herhangi bir konunun dile getirilebildiği evrensel bir dil olmalıdır. Onlara göre ancak fizik dili bu gerekleri yerine getirebilir; bu yüzden bu görüşe fizikselcilik denmiştir. 2 Viyana Çevresinin Doğrulama İlkesi ise şöyle özetlenebilir: Doğrulama İlkesine göre bir cümle ancak ve ancak onun doğruluğunu veya yanlışlığını ortaya koyan bir işlem ya da deneme yapılabiliyor veya böyle bir işlemi gerçekleştirmeye imkan tanıyor ise anlamlıdır. Dolayısıyla bir cümle ancak, hiç değilse ilke olarak ispatlanma veya çürütülme imkanına sahipse anlamlıdır. (...) Bundan başka, onlara göre cümlelerin doğruluk ya da yanlışlığını belirlemenin iki ve yalnızca iki ana yöntemi vardır, ve bu yüzden de doğru ya da yanlış cümleleri içeren iki ve yalnızca iki ana cümle sınıfı söz konusudur. Birinci cümle sınıfı matematik ve mantığın totolojilerini (eşsözleri) ve aslında bütün tanımlamaları içerir. İkinci cümle sınıfı ise gözlem yoluyla onaylanabilen veya çürütülebilen bilimsel ve sağduyu cümlelerini içerir. Bu ikinciler deneysel (empirik) cümleler olarak bilinir. (...) Mantıkçı pozitivistler, Doğrulama İlkesinin felsefe diline uygulanması sayesinde, tüm hakiki felsefe sorunlarını bilimsel yolla çözümleyebileceklerini umut ettiler. Sözde-sorunlar olarak gördükleri geri kalan anlamsız fazlalıklar güvenilir bir şekilde dışarıda bırakılmış olacaktı. 3 Bu temel görüşleri paylaşan Hempel, psikolojinin fiziğe indirgenmesi ile sonuçlanacak bir çeviri projesi geliştirir. 4 Buna göre: 1 Macit Gökberk, Felsefe Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1990, s Brain Magee, Yeni Düşün Adamları, (basıma hazırlayan M. Tuncay), MEB yayınları, İstanbul, Stephen Priest, Theories of the Mind, Penguin Books, London, 1991, s.38 4 İbid. s.39

2 2 Bir konu, eğer kuramsal içeriğinin çevirisi yapılabiliyorsa bir başka konuya indirgenebilir dir. Örneğin biyoloji kimyaya indirgenebilir, eğer ancak ve ancak, ilke olarak biyolojinin herhangi bir cümlesinin anlamda herhangi bir kayıp olmaksızın kimyanın bir veya birden fazla cümlesine çevirisi yapılabiliyorsa (bu kimya cümleleri isterse aşırı uzun ve karmaşık olsun). Bu görüşe göre ideal durumda, bütün bilimler son tahlilde fiziğe indirgenebilirler. 5 Hempel e göre Doğrulama ilkesine uymayan yargılar sözde-yargılardır: Hakkında doğrulanma koşullarının hiçbir şekilde gösterilemediği, ve sınama şartları ile ilke olarak karşı karşıya getirilemeyen bir cümle, içerikten tamamen yoksun ve anlamdan tamamen mahrum sayılmalıdır. Konuşurken böyle bir cümle kullandığımızda, aslında doğru bir cümle değil, içerikten yoksun olmakla birlikte düzgün bir sözdizimine sahip gözüken, bir sözde-cümle kurmuş oluruz. 6 Psikolojide, mahrem olduğu ileri sürülen zihinsel olaylar için kullanılan cümleler de bu sınıfa girerler: Hempel, bir kişinin düşündüğünü, veya acı çektiğini, ya da belirli duygular hissettiğini bildiren bir yargının anlamsız olduğunu ileri sürmemektedir; onun savunduğu, böyle bir yargıdaki anlamın ancak özel bir yolla doğru olarak saptanabileceğidir. Psikolojik yargıların anlamları, onlar hakkındaki sınama şartları nı dile getiren cümleler yoluyla saptanır. Hempel bu durumu açıklamak için bir örnek sunar, Paul ün dişi ağrıyor ( The logical analysis of psychology, s.17). Bu cümlenin anlamını anlayabilmek için, onu doğru kılacak durumları göz önünde tutmak zorundayız. Böylece Paul ün dişi ağrıyor cümlesinin doğruluk koşullarını, ya da bu cümlenin hangi şartlar altında doğrulanabileceğini tanımlayan bir dizi cümleyle karşı karşıya geliriz. Bu cümlelere, davranışla ilgili koşullar diyoruz. Diş ağrıyan kişi bağırabilir, dişinin ağrıdığını belli eden 5 Priest, loc.cit. 6 Carl G. Hempel, The Logical Analysis of Psychology, s.17, Ned Block (ed.), Readings in Philosophy of Psychology, London, 1980, 2 vols.

3 3 hareketler yapar, dişinin ağrıyıp ağrımadığı sorulduğunda bunu samimiyetle onaylar, ve bundan başka, dişi çürüme belirtileri gösterir, kan basıncında ve merkezi sinir sisteminde manidar değişimler görülür. Burada şuna dikkat etmek gerekir ki, bütün bu davranışsal ve psikolojik fenomenler, Hempel e göre bu cinsten bir olayın -yani diş ağrısının- yalnızca birer alameti olmaktan ziyade tam tersine, bunlar ona göre diş ağrısı dediğimiz şeyi meydana getirirler. Bunları dile getirmek ya da anmak, diş ağrısı kelimesinin anlamını saptamakla eşdeğerdir. Kendisinin ifadesiyle: bu psikolojik cümleyi doğrulayan durumların tümü, fiziksel sınama cümleleri ile ifade edilirler ( The logical analysis of psychology, s.17), ve bir cümlenin anlamı onun doğrulanma yöntemi sayıldığı için, bu psikolojik cümlenin anlamı da söz konusu sınama cümleleri ile belirlenir. Dolayısıyla ağrı kelimesi gerçekte, öznenin belirli davranış şekilleri sergilediği olgusuna işaret eden, bir sembol terimden ibarettir: bir kişinin çektiği ağrı hakkında olan incelediğimiz cümle, buna göre... basitçe, bu cümleye ait sınama şartlarının sağlandığı olgusunun kısaltılmış bir ifadesidir ( The logical analysis of psychology, s.18). Hempel e göre benzer çözümleme bizim psikolojik kavramlarımızın tümüne tatbik edilebilir. 7 Priest a göre, bu çerçevede Hempel in çeviri projesinin zihin-beden sorununa getirdiği çözüm, bunun aslında bir sözde-sorun olduğudur: Böyle bir tartışmanın ortaya çıkmış olmasının biricik sebebi, psikolojik kavramlarımızın asıl doğru işlevlerini anlayamamış olmamızdır. Bu kavramları mantıksal davranışçılığa uygun olarak aydınlığa kavuşturduğumuzda zihin-beden sorununun kendiliğinden ortadan kalktığını görürüz. Zihin benzeri kelimelerin gerçekte kişinin bedensel davranışına işaret eden birer sembol terim olduklarını fark ettiğimizde, zihinlerin de bedenler gibi varolup olmadığına dair soruyu sormaya müsaade edecek kavramsal bir imkanın bulunmadığını anlarız. Hempel burada bir saatin işlemesi ile arada bir analoji kurar. Bir saatin işlediğini söylemek, aslında onun bütün parçalarının doğru şekilde iş gördüğünü, ve böylece saat ibrelerinin de gerektiği gibi kımıldadığını söylemektir. Saatin işlemesini, tarif 7 Stephen Priest, Theories of the Mind, Penguin Books, London, 1991, s.40

4 4 edilen bu doğru-işlevin dışında başka bir şey olarak görmek, ya da saatin gördüğü bu işlevi işleme nin asıl anlamı ya da içeriği saymayıp saatin işlediğine işaret eden bir alametten ibaret görmek, bir kavramsal hataya düşmek demektir. Aynı şekilde, saatin parçaları iş görmez hale geldiğinde, saatin işlemesine ne olduğunu merak etmek de (yani saatin işlemesinin başına ne geldiğini merak etmek - yok mu oldu ya da başka bir şeye mi dönüştü?) ayrı bir hatadır. Dolayısıyla zihinlerin bedensel davranışın dışında başka bir şey olduklarını kabul etmek, veya bu davranışı zihinselliğin bir işareti ya da alameti saymak, veya bedensel davranış varoluşunu yitirdiğinde bunun geride bıraktığı bir çeşit kalıntı olarak zihinlerin varolabileceğini savunmak da, benzer türde bir kavramsal hatadır. Hempel in görüşünce bu yargılar, yanlış sayılmasa bile baştan sona saçmadır, anlamsızdır; çünkü bunlar psikolojik kavramların hatalı kullanımından ibarettirler. 8 Hempel in kendi sözleri de bu saptamayı doğrulamaktadır: Zihinsel ve fiziksel olaylar arasındaki ilişkiye dair tarih boyunca işlene gelmiş ve artık ihtiyarlamış bulunan sorun... psikolojik kavramların mantıksal işlevi ile ilgili bu kafa karışıklığından kaynaklanır. Bizim sunduğumuz kanıt ise, psiko-fiziksel sorunun, bilimsel kavramların müsaade edilmeyen biçimde kullanımının yol açtığı bir sözde-sorun, olduğunu görebilmemizi sağlar. 9 B.1.c.4. Ryle Ryle ın 1949 da yayımlanan eseri The Concept of Mind [Zihin Kavramı], çağdaş zihin felsefesinde bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Geniş yankı uyandıran bu eser, Kartezyenci zihin-beden düalizminin sistemli bir reddedilişi hüviyeti taşır, ve pek çoklarına göre düalizmin zihin felsefesindeki saltanatına öldürücü bir darbe vurmuştur. Ryle ın görüşlerinin nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusu tartışmalıdır. O bir materyalist ya da bir fizikselci değildir, zira kendisi 8 Stephen Priest, Theories of the Mind, Penguin Books, London, 1991, s.42 9 Carl G. Hempel, The Logical Analysis of Psychology, s.20, Ned Block (ed.), Readings in Philosophy of Psychology, London, 1980, 2 vols.

5 5 materyalizmin düalizmle eşdeğer büyüklükte bir hata olduğunu düşünmektedir. 10 Neyin varolduğuna karar verme işiyle uğraşan bir felsefe dalı olarak gördüğü ontoloji, hoşlanmadığı bir terimdir 11, ve fizikselcilik de onun ilgi alanına girmeyen bir ontolojik görüştür. Yukarıda da gördüğümüz gibi Ryle ın bir mantıksal davranışçı kabul edilemeyeceğini belirtenler varsa da, geleneksel olarak bu gruba dahil edilmiştir, ve kuramının davranışçı bir kuram olarak addedilmesi de kendisinin dediğine göre sorun edilecek bir husus değildir. 12 Ryle ın zihin-beden sorunu konusundaki temel çıkış noktasını onun şu sözleri belirlemektedir: Zihin ve madde arasındaki adeta kutsanmış bulunan karşıtlık ortadan kalkmalıdır; fakat bu iş, Maddenin Zihin tarafından ya da Zihnin Madde tarafından yutulması gibi yine eşit derecede kutsanmış bir yoldan değil, oldukça farklı bir yoldan yapılmalıdır. 13 Bu sözlerden de anlaşılacağı gibi, Ryle, fiziksel olan ile zihinsel olan arasındaki karşıtlığın dogmatik olduğuna inanmakta ve her şeyden önce bu dogma ile savaşılması gerektiğini düşünmektedir. Bu dogmanın kaynağının Descartes e dayanan Kartezyen düalizm olduğunu belirtmekte ve bu görüşün zihin felsefesinde ortodoks görüş haline geldiğine işaret etmektedir. Ancak Ryle, sıradan insanın bu konuda benimsediği yaklaşımın düalizm olduğuna katılmaz. Ona göre düalizm, düalistlerin iddia ettikleri gibi insanlar arasında doğal bir yaygınlığa sahip sezgisel ve felsefe-öncesi bir kanaat değildir: Bizlerden her birimizin, zihinsel olana dair büyük miktarda bir malumata halihazırda sahip olmamız, Ryle'ın fikirlerinin önemli bir kısmını oluşturur. Hepimiz, herhangi bir felsefi tefekküre ihtiyaç duymadan, bir kişinin zekice ya da ahmakça hareket ettiğine, kendisine bir ölçüde hakim olduğuna, şakacı, dikkatsiz, gururlu, itaatkar, çalışkan olduğuna, ve bunun gibi diğer bir çok özelliği taşıdığına kendi başımıza karar verebiliriz. Günlük hayatta böylesi yargılara doğru olarak ve 10 Stephen Priest, Theories of the Mind, Penguin Books, London, 1991, s İbid. s İbid. s Gilbert Ryle, The Concept of Mind, London, 1949, s.22

6 6 adet olduğu şekilde varabilmek için, zihinsel bir töz ve fiziksel bir töz arasında varolduğu öne sürülen Kartezyenci bir ayırıma müracaat etme gibi bir ihtiyacı kesinlikle hissetmeyiz. Aslında, insanların yapıp etmelerini anlamak ve değerlendirmekte kullandığımız kavramlar, genellikle 'zihinsel' ve 'fiziksel' arasındaki bir ayırımın taraflarından birine keskinlikle dahil edilemezler. Zihinbeden sorunu diye bir sorun, göründüğü kadarıyla yalnızca felsefi tefekkürde zuhur etmektedir; ve bunun sebebi de, bu tarz bir düşünmede, günlük dildeki söz dağarcığının alışılmış kullanımının dışında, yanlış kullanılmasıdır. 14 The Concept of Mind ın asıl amacı, daha önce de belirtildiği gibi kartezyenci düalizmin yanlışlığını ispatlamaktır. Kitabın amacının belli bir zihin kuramı ortaya koymak olduğu söylenemez. Amaç zihin felsefesindeki geleneksel sorunların nasıl çözümlenebileceğini göstermek, veya bunlara çözüm getirmek değildir. Amaç bu sorunların yanlış konumlandırıldığını göstermektir. Kavramların ve terimlerin yanlış saptandığını belirlemek, yapılan bu kavramsal hatalar yüzünden bu sorunların ortaya çıktığını göstermektir. Zira bu sorunlar bir türlü çözülememiştir, ve çözüme karşı olağanüstü bir direnç göstermektedirler. Bu da, soruların sorulması sürecinde bir hata olduğunu ister istemez akla getirmektedir. Bütün bu hataların ve yapılan kavramsal yanlışların temelinde de, kartezyen düalizm yatmaktadır; onun çeşitli kavramları, terimleri konumlandırışı yatmaktadır. Ryle kartezyenci düalizme Makinedeki Hayalet Dogması adını verir. Makinedeki hayalet deyimi ile, makinenin ne olduğunu hiç bilmeyen ilkel bir insanın makine ile karşılaştığında kapıldığı düşünceler arasında bir analoji kurmaktadır. Böyle bir insan makinenin kendi başına hareket edebildiğini gözlemlediğinde, makinenin içinde onu yöneten bir ruh ya da hayalet olduğunu düşünmeye başlar. Bu görüş açıkça antropolojideki, bütün ilkel insanların animist oldukları, ve tüm insanlığın animist evreden geçmiş olduğunu ileri süren kuramla bağlantı içindedir. Animizm (canlıcılık) her türlü hareket ya da etkinliğin kaynağında ruhun bulunduğunu, dolayısıyla her şeyde ruh bulunduğunu ve ayrıca doğada farklı dereceden ruhlar bulunduğunu savunur. 15 Bilindiği gibi Descartes da insan bedeninin bir tür makine olduğunu savunmuştur. Dolayısıyla Descartes, insanda ruh benzeri bir zihin bulunduğunu ileri sürmekle, ilkel 14 Stephen Priest, Theories of the Mind, Penguin Books, London, 1991, s Ahmet Cevizci, Paradigma Felsefe Sözlüğü, Paradigma Yayınları, İstanbul, 1999, s.171

7 7 insan gibi davranmış ve animizm hatasına düşmüştür. İlkel insandaki animist inanç nasıl dogmatik ise, Ryle ın gözünde Descartes in düşünceleri de dogmatik ve ilkeldir. Descartes e ilişkin eleştirinin bu derece küçümseyici ve aşırı olması da, Ryle ın birinci amacının bir zihin kuramı geliştirmekten ziyade, kartezyenizmin çürütülmesi ve devredışı kılınması olduğunu ayrıca kanıtlamaktadır. Ryle'ın düalizme dair vardığı hüküm şudur: Bu kuram baştan sona yanlıştır, ve üstelik, bu yanlışlık detaylarda değil ilkesel bir yanlışlıktır. Bu durum, basitçe, kişisel hataların bir araya gelmesi ile de izah edilemez. Yapılan yanlış, son derece büyük ve özel türden bir yanlıştır. Buna, olsa olsa kategori yanlışı denebilir. Bu yanlış, zihinsel hayata dair olguları, bir başkasına ait oldukları halde, belirli bir mantıksal tip ya da kategoriye (ya da bir dizi tip veya kategoriye) aitmiş gibi göstermiştir. 16 Priest, Ryle ın kategori yanlışlarını şöyle izah etmektedir: Ryle, bizi şöyle bir örnek üzerinde düşünmeye davet eder: Oxford'un ya da Cambridge'in yabancısı olan bir ziyaretçiye, bu üniversiteleri tanıtmak gayesi ile, üniversitelerin bünyesindeki çeşitli okulları, kütüphaneleri, idari binaları, ve fakülteleri gezdiriliyor. Bu kişiye çeşitli personel ve öğrencilerin nerelerde yaşadığı ve çalıştığı gösteriliyor, müzeler ve bilimsel laboratuarlar ziyaret ediliyor. Fakat bu gezinin sonunda, bu kişi şu soruyu soruyor: 'Peki üniversite nerede?' O, bu soruyu sorarken, gezisi boyunca kendisine tanıtılmak istenen temel unsurun tanıtılmadan atlandığını düşünmektedir. Zannetmiştir ki, hernekadar içlerinde çalışanları ile beraber çeşitli okulları ve işyerlerini görmüşse de, sanki bütün bu gördüklerinden ayrı ve bağımsız ilave ya da fazladan bir öğe imişçesine, henüz üniversitenin kendisini görememiştir. Aslında, elbette üniversite diğer okullar ya da binalar gibi ilave bir unsur değildir; aksine 'üniversite' kelimesi bütün bu okullara, bütün bu binalara, ve tek bir birleşik bütünü meydana getiren bütün diğer üyelerin hepsine birden işaret etmektedir. Dolayısıyla ziyaretçi kişi bunun farkında olmasa da, kendisine üniversite tanıtılmıştır, çünkü görülmesi 16 Gilbert Ryle, The Concept of Mind, London, 1949, s.16

8 8 gereken ilave bir yer yoktur aslında. Sadece, üniversitenin okullar ya da laboratuarlarla aynı kategoriye girmediğini anlayamamıştır, o kadar. Ryle, bununla benzer diğer bir örnekte, piyade taburlarından, topçu bataryalarından, ve bunun gibi diğer çeşitli alt-birimlerden teşekkül etmiş bir askeri bölüğün geçit törenini seyretmekte olan bir çocuk hayal eder. Geçit töreni bitince çocuk, bölüğün ne zaman geçeceğini sorar. Oxford veya Cambridge'i ziyaret eden kişi, nasıl üniversiteyi çeşitli okul ve binalardan ayrı ve bağımsız zannettiğiyse, aynı şekilde bu çocuk da yanlış bir şekilde, bir bölüğün diğer bir tabur, batarya, ya da süvari birliği gibi bir şey olduğunu düşünmektedir. Oysa ki, çeşitli alt-birimlerin geçit törenine tanık olurken, aynı zamanda bölüğü de görmüş sayılmalıdır. Bölük, aralarında belirli bir askeri işbölümü bulunan kısımların toplamı demektir. Aynı şekilde, bir kriket oyununda 'takım ruhu' nun sergilenmesi, topu yuvarlamak, topa vurmak, ya da sahaya yayılmak gibi oyun içi becerilerle aynı sınıfa giren bir diğer becerinin uygulanması demek değildir; bu gibi becerileri ortaya koyarken gösterilen akıllılık ve ustalık demektir. 17 Böyle örneklerle açıklanmaya çalışılan kategori yanlışları, insanı olmayan şeylerin varolduğuna inandırabilir. Örneğin üniversitenin karşılaştığınız nesnelere benzer bir nesne olduğuna dair inancınızda, ve üniversite sözcüğünün de bu nesneler gibi bir nesneye işaret ettiğine dair inancınızda ısrar ederseniz, ve onunla bir türlü karşılaşamamış olmanız dolayısıyla, sonunda onun, yani üniversitenin, maddeselolmayan bir doğada olduğunu düşünmeye başlarsınız. İşte Ryle a göre Kartezyen düalizm buna benzer bir hata içermektedir. Zihinlerin, beyinler veya bedenler gibi kendi başına varolan öğeler olduğunu düşünmekle işe başlarız. Fakat maddesel dünyada böyle öğelere bir yer tayin etmekte zorlandığımızda, bu sefer onların maddesel olmamaları gerektiğini düşünmeye yöneliriz. Oysa Ryle a göre, zihinler, hayalet türünden ya da başka türden bir öğe değildirler. Ona göre zihin sözcüğünün günlük olağan dilde nasıl işlev gördüğüne dikkat ettiğimizde, bu apaçık görülür. Wittgenstein da aynı hususa işaret etmektedir, ve zihin ya da ağrı gibi sözcüklerin, diğer sözcüklerde olduğu gibi, bir nesneye işaret etmediklerini, veya bir 17 Stephen Priest, Theories of the Mind, Penguin Books, London, 1991, s.45

9 9 nesnenin ismi olmadıklarını belirtmektedir. Wittgenstein a göre, zihin ve ağrı gibi sözcüklerin günlük dilde tamamen kendine has kullanımları vardır. Bir sözcük anlamını içinde yer aldığı dil oyunları aracılığıyla edinir. Dolayısıyla bir sözcüğün uygun anlamını bilebilmek için, o sözcüğün bu dil oyunlarında tuttuğu yeri kavramak gerekir. Oysa biz felsefede zihin sözcüğünün, aynen beyin ya da top sözcüklerinde olduğu gibi, bir tözün adı olduğunu düşünme hatasını yaparak yanlış yönlendiriliriz. Böyle bir karışıklığın önüne geçmek için bu sözcüklerin olağan durumlarda nasıl kullanıldıklarını dikkatlice incelemeliyiz. Wittgenstein a göre, günlük dildeki kimi sözcükler hiçbir nesneye işaret etmezler, ve bildiğimiz anlamıyla bir nesnenin adı değildirler. Wittgenstein, bunun anlaşılabilmesi için şöyle bir örnek verir: Herkesin, içinde bir şey olan bir kutusu olduğunu düşünün; buna bir çekiç 18 diyelim. Kimse bir başkasının kutusuna bakamıyor ve herkes bir çekicin ne olduğunu yalnızca kendi çekicine bakarak bildiğini söylüyor. Burada, herkesin kutusunda farklı bir şeyin olması tamamen olanaklı olur. Hatta böyle bir şeyin sürekli olarak değiştiği bile düşünülebilir. Ancak, ya, çekiç sözcüğü bu insanların dilinde bir kullanıma sahip olduysa? Eğer böyle ise o, bir şeyin adı olarak kullanılmaz. Kutudaki bu şeyin dil-oyununda hiçbir yeri yoktur; hatta bir şey olarak bile; zira kutu boş bile olabilir. Hayır, insan kutudaki şeyi, o her neyse, tamamen kısımlara ayırabilir, iptal edebilir. Yani: Eğer duyum ifadesinin dilbilgisini nesne ve isim modeline göre yorumlarsak nesne, konu ile ilgisiz olarak gözden düşer. 19 Dolayısıyla buradaki çekiç hiçbir şeyin adı değildir, ve hiçbir nesne ile isimnesne ilişkisi içinde değildir. Zihin sözcüğünün bir nesne adı olmadığını ve bu sözcüğün işlevini ona benzeyen başka sözcüklerin işlevleri ile karıştırdığımızı daha iyi göstermek için, Wittgenstein şöyle bir örnek verir: Bir lokomotifin kumanda odasına (ya da bir yolcu uçağının kokpitine) girdiğimizi düşünelim. Burada pek çok 18 İngilizce metinde beetle sözcüğü kullanılmıştır, ve bu sözcüğün iki tane isim anlamı vardır: 1. Kınkanatlı böcek, 2. Tokmak veya çekiç. Bkz. Robert Avery, vd. (ed.), İngilizce-Türkçe Redhouse Sözlüğü, Redhouse Yayınevi, İstanbul, 1990, s Ludwig Wittgenstein, Felsefi Soruşturmalar, çev. Deniz Kanıt, Küyerel yayınları, İstanbul, 2000, 293 s.146

10 10 kollar, manivelalar, anahtarlar, düğmeler görürüz. Bunların her biri kendine has bir biçimde çalıştırılır (kimisini çevirmemiz gerekir, kimisini bastırmamız, ileri ve geri ittirmemiz ya da açmamız gerekir); ve yine bunların her biri lokomotifin işlemesinde kendine has bir işlevi yerine getirir. İşte böyle bir durumda bunlardan şekil olarak birbirine benzer olanların, aynı zamanda benzer işlevleri yerine getirdiklerini düşünmek hatalıdır. Bunun gibi, günlük dilin gramerinde zihin sözcüğünün bir nesne-adı olarak sınıflandırılması, ya da bizim zihin halleri nden bahsetmemiz gibi durumlar, bizi, zihin sözcüğünün işlevinin bir öğeye işaret etmek olduğunu düşünmeye, ve zihin hallerinin de bu öğenin halleri olduğunu düşünmeye yönlendirmemelidir. Bütün bunlardan sonra Ryle, zihinsel hallerin nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde durur, ve buna dair günlük hayattan seçtiği pek çok örnek durumlar için açıklamalar verir. Ryle a göre zihinsel hallerin ve zihinle ilgili olguların çok büyük bir kısmı eğilimlerle (dispositions), ve tezahürlerle (occurrences) açıklanabilir. Eğilim (ya da mizaç), bir şeyin belirli bir şekilde eylemde bulunmaya, veya eyleme konu olmaya dair taşıdığı kapasite, potansiyel, gizilgüç anlamına gelir. Bilinen örnekleri içinde huysuzluk, kırılganlık, zehirlilik sayılabilir. Dolayısıyla eğilim, zihinsel olana özgü olduğu kadar, fiziksel olana da özgüdür. Zihinsel hallerden olan inançlar, tamamen eğilimlerle ya da mizaçlarla açıklanabilir: Hiç şüphesiz, buzun tehlikeli derecede ince olduğuna inanmak, onun ince olduğunu kendi kendimize ve başkalarına tereddüte kapılmadan anlatmaktır; başkalarının bu durumu teyit edici iddiaları ile muvafakat içinde bulunmaktır; muhalif beyanlara itiraz etmektir; bu durumun yol açacağı muhtemel sonuçları saptamaktır; ve bunun gibi benzeri davranışlar sergilemektir. Fakat aynı zamanda, buzda kayarken tedbiri elden bırakmamaktır; kaygı içinde olmaktır; olası felaketleri bir türlü kafamızdan atamamaktır; ve diğer kayakçıları uyarmaktır. 20 Benzer bir çözümleme kibar olmak, zeki olmak, keskin nişancı olmak, iradesini kullanmak gibi çok geniş bir sınıfa uygulanabilir: 20 Gilbert Ryle, The Concept of Mind, London, 1949, s.134-5

11 11 Ryle, eğilimler (mizaçlar) çözümlemesini, psikolojiye ait kavramlarımızın çok geniş bir kısmına uygular. Bir kişinin 'kibar' olduğundan bahsettiğimizde kastettiğimiz şey, tuzluğu istediğimizde, böyle bir kişinin ricamızı kırmayıp tuzluğu bize uzatmasıdır. Bir askerin, şansın yardımı ile değil yeteneği ile boğayı gözünden vurduğunu söylediğimizde, bunu bir başka sefer yine yapabileceğini, hatta rüzgar ve diğer şartlardan kaynaklanan değişkenler farklı olduğunda bile bunu yine yapabileceğini anlatmak isteriz. Bir kimsenin 'zeki' olduğunu söylediğimizde bu, o kimsenin belirli türden problemleri doğru olarak ve hatta çabuklukla çözebilme yeteneğine sahip olduğu anlamına gelir. Ama mesela problem çözmenin, buna koşut ve tümüyle zihinsel bir dizi entelektüel aşama ile birlikte yürüdüğü, ya da bu aşamalarca öncelendiği anlamına gelmez. Her zekice eylemin, zihinsel bir biçimde önceden inşa edildiği, ya da biri zihinsel öteki fiziksel olmak üzere iki ayrı koldan gerçekleştirildiği, Ryle'ın görüşünce doğru değildir. Ne de onun görüşünce, hür irade ile yapılan eylemlerin, 'irade' ya da istencin etkinliği denen saf zihinsel unsurlarca öncelendikleri veya bu unsurlardan kaynaklandıkları doğru değildir. Bir şeyi irade izhar ederek yapmak ile, o şeyi yapmaya zorlanmak arasında asli bir ayırımın mevcut olduğunu elbette o da kabul eder; fakat bazı eylemlerin saklı bir ortamda gerçekleşen ve 'irade' denen gizemli zihinsel etkinliklerce adeta bir gölge gibi takip edildiğini, diğer bazı eylemler içinse böyle bir durumun söz konusu olmadığını, ve bahsedilen ayırımın kaynağında bunun yattığını söylemeyi reddeder. Bunun yerine, bir kimsenin bir şeyi iradesini kullanarak yaptığını söylemek, aslında o kimsenin o şeyi yapmaya muktedir olduğunu söylemektir; o kimsenin o şeyi yapmaktan alı konmadığı ya da engellenmediği için o kimsenin o şeyi yaptığını söylemektir. İnsanların bu tür durumlarına tanıklık ederek, 'iradeli' ve 'iradesiz' arasında ayırım yapabildiğimiz için bu böyledir; ve istencin özgürlüğüne ilişkin sahte sorunu gündeme taşımak gayesi ile bu kavramları yanlış kullanan filozoflar, 'Makinedeki Hayalet dogması' yanılsaması içindedirler. 21 Bazı zihinsel terimler ise birer tezahür olmaları ile açıklanmaktadır: 21 Stephen Priest, Theories of the Mind, Penguin Books, London, 1991, s.49

12 12 Ryle'ın 'tezahür' ile ne kastettiğini anlamak için bu kavramın, mizaç kavramı ile arasındaki farklılığı belirgin kılmayı seçebiliriz. Ryle'ın günlük hayattan verdiği örneklerden birini alacak olursak, örneğin bir kişinin sigara-alışkanlığı taşıdığını söylemekle, bir kişinin sigara içtiğini söylemek arasında önemli bir fark vardır. Birinci durumda o kişiye bir mizaç atfedilmektedir: söz konusu kişi sigara içmeye karşı bir eğilim ya da istek duymaktadır. Elbette burada bu kişinin daima ve aralıksız olarak sigara içtiği, ya da şu anda sigara içmekte olduğu kastedilmemektedir. İkinci durumda ise, o kişiye bir mizaç atfedilmemektedir ama belirli bir tezahürden bahsedilmektedir - bir olayın gerçekleşmekte olduğu söylenmektedir. Buradaki ayırım, bir kişinin bir şeyi bildiğini veya bir şeye inandığını söylemekle, bir kişinin acı çektiğini veya kaşındığını söylemek arasındaki ayırımla aynı türdendir. Ryle, bir kısım mizaçların (ancak hepsi değil), belirli bir kısım tezahürler gerçekleşmedikçe varolamayacağını kabul eder. Örneğin, bir kişinin sigara-alışkanlığı taşıdığı doğru ise -yani sigara içmeye ilişkin bir mizaca sahipse- bu, ancak belirli tezahürlerin vuku bulması durumunda doğru olabilir - yani bu kişinin kimi zaman sigara içmesi durumunda. Anlaşılacağı gibi, bir kişi belirli aralıklarla sigara içmiş olmadıkça, o kişiye sigara-tiryakisi denilmesi doğru olmayacaktır. Fakat bir kişinin, yalnız bir sigara içmesine dair olgu, bu kişiyi 'bir sigara-tiryakisi' yapmaz. Dolayısıyla tezahürler ile mizaçlar arasında hem bir farklılık hem de bir bağımlılık vardır. 22 Ancak Ryle ın kullandığı çözümleme her zaman mükemmel iş görmez; bazı zihinsel kavramlar böyle bir çözümlemeye direnirler. Bu zihinsel kavramlardan biri içgözlem dir (introspection) ve bu durumda Ryle, bu tür zihinsel hallerin gerçekliğini reddetmeyi yeğler: Ryle, içgözlemin varolduğu kabul edildiğinde bunun, bizim, bir tür farkında olmanın farkındalığı gibi bir şeyin varolduğunu savunan bir görüşe teslim olmamız anlamına geleceğini, ve bunun da, bizim aynı anda iki zihinsel eylemi eşzamanlı olarak yerine getirdiğimiz anlamına geleceğini belirtir. Örneğin, 22 İbid. s.50

13 13 sabahları erken kalkmaya karar verdiğinizi içgözlem yoluyla keşfettiğinizde, sizin hakkınızda şunların ikisi birden doğru olacaktır: sabahları erken kalkmaya karar veriyorsunuz, ve bu kararlaştırma işine zihinsel yoldan bir dikkat yöneltiyorsunuz. Ryle, bu türden ikiz zihinsel eylem çiftlerinin gerçekten vuku bulup bulmadığı konusunda son derece kuşkuludur. 'Dikkatin toplanması'ndan bahsetmenin anlamlı olduğunu, bu yüzden 'dikkatin bölünmesi'nden söz etmenin de mümkün olabileceğini kabul eder, - özellikle de ilgimiz dağıldığında ya da iki işi birden eşzamanlı olarak yerine getirdiğimizde. Bununla birlikte ona göre, bu tip fenomenlerin en iyi açıklaması, dikkatimizi aralıklı olarak bu işlerden her birine sırayla yönelttiğimizdir. Bu konuda Kartezyen anlayışa olan bağımlılığımızdan, bizi kurtarmak için sağduyumuza başvurur: Başlangıçta içgözlem yaptığını düşünen pek çok insan, içgözlemin nasıl bir şey olduğunu resmi ağızlardan işittiğinde, gerçekten böyle bir şey yapıyor olduğundan şüphe duymaya başlar. Çünkü içgözlem yapmanın, aynı anda iki şey yapmayı gerektirdiğine ikna olmuşlardır. Oysa aynı anda iki şey yapmadıklarına, içgözlem yapıp yapmadıklarından daha fazla emindirler. (The Concept of Mind, s.165) Yine de içgözlem yaptığına hala inanan bir kısım insan varsa, Ryle onların önüne daha güç bir sorun koyar: içgözlem yaptığınızı nereden biliyorsunuz? Eğer içgözlem yaptığımı yine içgözlem aracılığıyla biliyorsam, bu durumda birbirinden ayrı üç tane eşzamanlı zihinsel eylem söz konusudur: içgözleme konu olan eylemin kendisi, bu eyleme dair kendi içgözlemim, ve son olarak bu içgözlem eylemine dair kendi içgözlemim. Buna benzer türden üçlü zihinsel olayların varolması, yalnızca sağduyuya aykırı olmakla kalmaz, üstelik sonsuz bir döngüye (kısır döngüye) de kapı açar - içgözlem yaptığımı içgözlem aracılığıyla biliyorum, bunu da içgözlem aracılığıyla biliyorum, bunu da içgözlem aracılığıyla biliyorum... Öyleyse yapılması gereken, içgözlemin içgözlem aracılığıyla bilindiği şeklindeki görüşten vazgeçmektir; fakat bunu yaptığımızda, bir zihinsel hal içinde bulunduğumuzu içgözleme lüzum olmadan bilebileceğimizi görürüz, ve

14 14 dolayısıyla eğer içgözlem, kişinin içinde bulunduğu zihinsel hallerin bilgisini edinmede gerekli değilse, o halde başka ne için gereklidir? 23 Zihinsel imgeler ve bunlara bağlı zihinsel bir eylem olan hayal etmek yine Ryle ın açıklamakta zorlandığı konulardır: Göründüğü kadarıyla, zihinsel imgeler duyumlardan daha inatçı bir sorun oluşturmaktadır. Kendi çocukluğumun imgeleri, saf zihinsel, ve başkalarına mahrem öğeler konusuna örnek bir durum oluşturur görünmektedir. Bu düşünceyi eleştirmek için Ryle, 'hayal etmek' veya 'tasvir etmek' ile, fiziksel-olmayan resimlerin optik-olmayan bir tarzda görülmesi arasında bir ayırım yapmaktadır. Onun deyimiyle: 'Kabaca söylemek gerekirse, hayal etme olayı gerçekleşmektedir, fakat imgeler görülmemektedir' (The Concept of Mind, s.1247). Demek istediği şey, ben bir şeyi hayal ettiğimde bu şeyi tasavvur ederim, yoksa bu şeye ait zihinsel bir resmin içsel yoldan ayırdına varmam. Bu şeyi görmem ama, bana sanki onu görüyormuşum gibi gelir. Onu gördüğüm sanılsa da öyle değildir. Örneğin: Doğrusu, bahçesini hayal eden kişi bir şekilde, bahçesini görmekte olan kişiye benzer; ama benzerlik onun kendi bahçesinin gerçek bir tasvirine yönelttiği gerçek bakışında değildir; gerçekte görmediği halde, kendi bahçesini görüyor gibi görünmesindedir. O, kendi bahçesinin bir benzerinin seyircisi olmaktan çok, kendi bahçesinin bir seyircisine benzemektedir. (The Concept of Mind, s.248) Gerçekte bu tarz hayal etme, taklit etmeye bağlı olmaktadır, ve bizim 'hayalgücü' dediğimiz şey asıl itibarıyla, davranışın yapıldığına-inanmakla açıklanmak durumundadır. Mesela, bir ayı olduğumuzu hayal etmek, ayı gibi olma oyununu oynamak şeklini almaktadır. Aynen Ryle'ın incelediği diğer kavramlarda olduğu gibi bu kavramlar da, herkesçe gözlemlenebilen ve sağduyuya dayanan tek bir dünyadaki kullanımları vasıtasıyla, sahip oldukları 23 Stephen Priest, Theories of the Mind, Penguin Books, London, 1991, s.51

15 15 anlamları yüklenirler, yoksa Kartezyen bir zihnin içindeki mahrem yaşantılara göndermede bulunarak değil. 24 Sonuç olarak Ryle bir zihinsel dünya ve bir fiziksel dünya diye iki ayrı dünyadan bahsedilmesine karşıdır; ona göre ortada tek bir dünya vardır: Bir insanın zihninden bahsetmek demek, adına 'fiziksel dünya' denen bir şeyin içinde barınması yasaklanmış nesneleri barındıran bir mahzenden bahsetmek demek değildir; o insanın yeteneklerinden, sorumluluklarından, ve belirli şeyleri yapmaya veya belirli şeylere maruz kalmaya olan eğilimlerinden, ve bu şeyleri olağan dünyada yaptığından ya da bu şeylere olağan dünyada maruz kaldığından bahsetmek demektir. Aslında, ortada iki ya da onbir tane dünya varmış gibi konuşmanın da bir anlamı yoktur Stephen Priest, Theories of the Mind, Penguin Books, London, 1991, s Gilbert Ryle, The Concept of Mind, London, 1949, s.199

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın dil felsefesi Frege nin anlam kuramına eleştirileri ile başlamaktadır. Frege nin kuramında bilindiği üzere adların hem göndergelerinden hem de duyumlarından

Detaylı

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFENİN BÖLÜMLERİ A-BİLGİ FELSEFESİ (EPİSTEMOLOJİ ) İnsan bilgisinin yapısını ve geçerliğini ele alır. Bilgi felsefesi; bilginin imkanı, doğruluğu, kaynağı, sınırları

Detaylı

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi FELSEFE NEDİR? philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi Felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilir KANT Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde

Detaylı

Gilbert Ryle, Zihin Kavramı, çev. Sara Çelik, İstanbul: Doruk Yayınları, 2011, 510 s.

Gilbert Ryle, Zihin Kavramı, çev. Sara Çelik, İstanbul: Doruk Yayınları, 2011, 510 s. / Iğdır University / Journal of Social Sciences Sayı / No. 7, Nisan / April 2015: 207-212 KİTABİYAT / BOOK REVIEW Gilbert Ryle, Zihin Kavramı, çev. Sara Çelik, İstanbul: Doruk Yayınları, 2011, 510 s. Hazırlayan

Detaylı

ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK 3.5 ÇÖZÜM

ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK 3.5 ÇÖZÜM Biçimselleştirme Burada sunulan haliyle bu sembolik gösterim diline önermeler mantığı dili denir. Şimdi günlük dilden çeşitli cümlelerin sembolik biçimler şeklinde nasıl ifadelendirilebileceğini (yani

Detaylı

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi)

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Şimdi bu beş mantıksal operatörün nasıl yorumlanması gerektiğine (semantiğine) ilişkin kesin ve net kuralları belirleyeceğiz. Bir deyimin semantiği (anlambilimi),

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

GILBERT RYLE IN DÜALİZM ELEŞTİRİSİ VE KATEGORİ HATASI SAPTAMASI. Yrd. Doç.Dr. Vedat ÇELEBİ

GILBERT RYLE IN DÜALİZM ELEŞTİRİSİ VE KATEGORİ HATASI SAPTAMASI. Yrd. Doç.Dr. Vedat ÇELEBİ GILBERT RYLE IN DÜALİZM ELEŞTİRİSİ VE KATEGORİ HATASI SAPTAMASI Yrd. Doç.Dr. Vedat ÇELEBİ Özet: Düalizm, kendi içinde bir takım farklılıklar içerse de en temelde ruh ve bedeni birbirine indirgenemeyen

Detaylı

Temel Kavramlar Bilgi :

Temel Kavramlar Bilgi : Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba

Detaylı

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler İçindekiler xiii Önsöz ı BİRİNCİ KISIM Sofistler 3 1 Giriş 6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler 17 K a y n a k la r 17 Sofistlerin G enel Ö zellikleri

Detaylı

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3) DOĞRULUK / GERÇEKLİK FARKI Gerçeklik: En genel anlamı içinde, dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanların tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak

Detaylı

A Tüm S ler P dir. Tümel olumlu. E Hiçbir S, P değildir. Tümel olumsuz. I Bazı S ler P dir. Tikel olumlu. O Bazı S ler P değildir.

A Tüm S ler P dir. Tümel olumlu. E Hiçbir S, P değildir. Tümel olumsuz. I Bazı S ler P dir. Tikel olumlu. O Bazı S ler P değildir. Yargı cümlelerinde sınıf terimler birbirlerine tüm ve bazı gibi deyimlerle bağlanırlar. Bunlara niceleyiciler denir. Niceleyiciler de aynen doğruluk fonksiyonu operatörleri (önerme eklemleri) gibi mantıksal

Detaylı

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:4 Bilişsel Psikoloji 1 ÜNİTE:5 Çocuklukta Sosyal Gelişim ÜNİTE:6 Sosyal

Detaylı

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri BILGI FELSEFESI Bilginin Doğruluk Ölçütleri Bilimsel bilgi Olgusal evreni, toplum ve insanı araştırma konusu yapar. Bilimler; Formel bilimler Doğa bilimleri Sosyal bilimler olmak üzere üç grupta incelenir.

Detaylı

A.3. Töz Düalizmi. A.3.a. Etkileşimcilik. Londra ve NewYork, 1967, s.341 2 İbid. s.341

A.3. Töz Düalizmi. A.3.a. Etkileşimcilik. Londra ve NewYork, 1967, s.341 2 İbid. s.341 A.3. Töz Düalizmi Düalizmin temel tezinin zihin ve bedenin birbirinden bağımsız bir varlığa sahip olduğu yukarıda belirtilmişti. Bu bağımsız varoluşun doğası hakkında da farklı görüşler vardır. Zihin ve

Detaylı

V. Descartes ve Kartezyen Felsefe

V. Descartes ve Kartezyen Felsefe V. Descartes ve Kartezyen Felsefe Rönesans tan sonra düşüncedeki salınım birliğe kapalılığa doğru bir yol aldı. Descartes la birlikte bilgi felsefesi ön plana çıktı ve kapalı bir sistem meydana geldi.

Detaylı

21.10.2009. KIŞILIK KURAMLARı. Kişilik Nedir? Kime göre?... GİRİŞ Doç. Dr. Halil EKŞİ

21.10.2009. KIŞILIK KURAMLARı. Kişilik Nedir? Kime göre?... GİRİŞ Doç. Dr. Halil EKŞİ KIŞILIK KURAMLARı GİRİŞ Doç. Dr. Halil EKŞİ Kişilik Nedir? Psikolojide kişilik, kapsamı en geniş kavramlardan biridir. Kişilik kelimesinin bütün teorisyenlerin üzerinde anlaştığı bir tanımlaması yoktur.

Detaylı

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar Sosyoloji Konular ve Sorunlar Ontoloji (Varlık) Felsefe Aksiyoloji (Değer) Epistemoloji (Bilgi) 2 Felsefe Aksiyoloji (Değer) Etik Estetik Hukuk Felsefesi 3 Bilim (Olgular) Deney Gözlem Felsefe Düşünme

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ Psikoloji RPD 101 Not II Uz. Gizem ÖNERİ UZUN Psikolojide Ekoller & Yaklaşımlar *1879 da Alman psikolog Wilhelm Wundt tarafından kurulan psikoloji laboratuarı

Detaylı

KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER

KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER Rıza FİLİZOK Kastım odur şehre varam Feryad ü figan koparam Yunus Emre Büyük dilbilimci Saussure ün dilin bir sistem olduğunu ve anlamın karşıtlıklardan (mukabil/opposition)

Detaylı

Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular

Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular 24.00/24.02 Güz Dönemi, 2005 Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular Bir Ödevi yazmaya başlamadan önce, hazırladığınız taslağınızı, bir de şu soruları aklınızda tutarak gözden

Detaylı

Web adresi. Psikolojiye Giriş. Bu Senin Beynin! Ders 2. Değerlendirme. Diğer şeyler. Bağlantıya geçme. Nasıl iyi yapılır. Arasınav (%30) Final (%35)

Web adresi. Psikolojiye Giriş. Bu Senin Beynin! Ders 2. Değerlendirme. Diğer şeyler. Bağlantıya geçme. Nasıl iyi yapılır. Arasınav (%30) Final (%35) Psikolojiye Giriş Web adresi Bu Senin Beynin! Ders 2 2 Değerlendirme Arasınav (%30) Diğer şeyler Bağlantıya geçme Final (%35) Haftalık okuma raporları (%15) Nasıl iyi yapılır Kitap inceleme (%20) Deneye

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT Davranış Bilimleri I. Fizyobiyolojik Sistem A Biyolojik Yaklaşım II. Psikolojik Sistem B. Davranışçı Yaklaşım C. Gestalt

Detaylı

HESAP. (kesiklik var; süreklilik örnekleniyor) Hesap sürecinin zaman ekseninde geçtiği durumlar

HESAP. (kesiklik var; süreklilik örnekleniyor) Hesap sürecinin zaman ekseninde geçtiği durumlar HESAP Hesap soyut bir süreçtir. Bu çarpıcı ifade üzerine bazıları, hesaplayıcı dediğimiz somut makinelerde cereyan eden somut süreçlerin nasıl olup da hesap sayılmayacağını sorgulayabilirler. Bunun basit

Detaylı

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) 10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) Estetik, "güzel in ne olduğunu soran, sorguluyan felsefe dalıdır. Sanatta ve doğa varolan tüm güzellikleri konu edinir. Hem doğa hem de sanatta. Sanat, sanatçının

Detaylı

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme...

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme... İÇİNDEKİLER Ön söz... xiii Amaç... xiii Okuyucu Kitle... xiv Kitabı Tanıyalım... xiv Yazım Özellikleri... xv Teşekkür... xvi İnternet Kaynakları... xvi Çevirenin Sunuşu... xvii Yazar Hakkında... xix Çeviren

Detaylı

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Mit, Mitoloji, Ritüel DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Kelime olarak Mit Yunanca myth, epos, logos Osmanlı Türkçesi esâtir, ustûre Türkiye Türkçesi: söylence DR. SÜHEYLA SARITAŞ

Detaylı

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir.

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir. Yapılandırmacılık, pozitivist geleneği reddetmekte; bilgi ve öğrenmeyi Kant ve Wittgeinstein'nın savunduğu tezlerde olduğu gibi özneler arası kabul etmektedir. Bu bakış açısından yapılandırıcı öğrenme,

Detaylı

BİZ, MELEKLER - DRUNVALO

BİZ, MELEKLER - DRUNVALO BİZ, MELEKLER - DRUNVALO http://www.kosulsuz-sevgi.com/ruhu-yukselten-yazilar/biz-melekler-drunvalo-2/ Drunvalo Melchizedek En azından, Sümer de 6000 yıl önce uygarlık başladığından beri, melekler insan

Detaylı

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri Dil Gelişimi Yaş gruplarına göre g temel dil gelişimi imi bilgileri Çocuklarda Dil ve İletişim im Doğumdan umdan itibaren çocukların çevresiyle iletişim im kurma çabaları hem sözel s hem de sözel olmayan

Detaylı

DİNİ GELİŞİM. Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi

DİNİ GELİŞİM. Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi DİNİ GELİŞİM Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi Bilişsel Yaklaşımda Tanrı Tasavvuru 1. Küçük çocuklar Tanrı yı bir ruh olarak düşünürler, gerçek vücudu ve insani duyguları

Detaylı

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015 Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015 Ön yargı Farklılık Tutumlar Korkular Kaygılar Tabular Hoşgörü Tahammül Farklılıklar Hepimiz birbirimizden farklıyız. Aşağıdakileri kabul ettiğimizde

Detaylı

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi Çocukları günlük bakımcıya veya kreşe gidecek olan vede başlamış olan ebeveynlere Århus Kommune Børn og Unge Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi Tyrkisk, Türkçe 9-14 aylık çocuklar hakkında durum ve

Detaylı

Sayı Kavramı ve Sayma

Sayı Kavramı ve Sayma Sayı Kavramı ve Sayma Örnek Olay Üzerinde 20 adet kare şeklinde halı resimleri olan bir tahta hazırladık. Henüz 25 aylık olan Spencer Mavi! diye bağırdı. Tahtanın yanına gidip her defasında mavi diyerek

Detaylı

Değerler. www.danisnavaro.com 13 Ekim 2015. Page 2

Değerler. www.danisnavaro.com 13 Ekim 2015. Page 2 DEĞERLER Değerler 1. değerler var olan şeylerdir, var olan imkanlardır (potansiyeldir) 2. değerler, eserlerle veya kişilerin yaptıklarıyla, yaşamlarıyla gerçekleştiren insan fenomenleridir; 3. değerler,

Detaylı

Matematik Ve Felsefe

Matematik Ve Felsefe Matematik Ve Felsefe Felsefe ile matematik arasında, sorunların çözümüne dayanan, bir bağlantının bulunduğu görüşü Anadolu- Yunan filozoflarının öne sürdükleri bir konudur. Matematik Felsefesi ; **En genel

Detaylı

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a BİLİMSEL YÖNTEM Prof. Dr. Şahin Gülaboğlu Mühendislik Fakültesi -------------------------------------------------------------------- BİLİM, ETİK ve EĞİTİM DERSİ KONUŞMASI 19 Ekim 2007, Cuma, Saat-15.00

Detaylı

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar 225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar Bilgi Nedir? Bilme edimi, bilinen şey, bilme edimi sonunda ulaşılan şey (Akarsu, 1988). Yeterince doğrulanmış olgusal bir önermenin dile getirdiği

Detaylı

Çocuğun yeteneğini keşfetme ve geliştirmenin yolları

Çocuğun yeteneğini keşfetme ve geliştirmenin yolları On5yirmi5.com Çocuğun yeteneğini keşfetme ve geliştirmenin yolları Çocuğunuzdaki cevheri bu yaz tatilinde keşfedin! Yaz tatilinde anne babalara eşsiz bir fırsat! İster çocuk ister ergenlik döneminde olsun

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞIN TANIMI Davranış Kavramı, öncelikle insan veya hayvanın tek tek veya toplu olarak gösterdiği faaliyetler olarak tanımlanabilir. En genel anlamda davranış, insanların

Detaylı

Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Gestalt psikolojisi, bilişsel süreçler içerisinde özellikle "algı" ve "algısal

Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Gestalt psikolojisi, bilişsel süreçler içerisinde özellikle algı ve algısal Gestalt Psikoloji Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Gestalt psikolojisi, bilişsel süreçler içerisinde özellikle "algı" ve "algısal örgütlenme" konularında yoğunlaşmış

Detaylı

ALGI BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI

ALGI BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI ALGI BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI Hesap Yapan Beyin Uyaranların kodlanması, bilgilerin saklanması, materyallerin dönüştürülmesi, düşünülmesi ve son olarak bilgiye tepki verilmesini içeren peş peşe

Detaylı

Bilgisayar II, 2013-2014 Bahar, Kültür Üniversitesi, İstanbul, 08-15 Nisan

Bilgisayar II, 2013-2014 Bahar, Kültür Üniversitesi, İstanbul, 08-15 Nisan FİLOZOF BEYİN Yücel KILIÇ İstanbul Kültür Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Programı Bilgisayar II: «Konular ve Sunumlar» İstanbul, 08-15 Nisan

Detaylı

Sosyal Psikolojiye Giriş (PSY 201) Ders Detayları

Sosyal Psikolojiye Giriş (PSY 201) Ders Detayları Sosyal Psikolojiye Giriş (PSY 201) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Sosyal Psikolojiye Giriş PSY 201 Güz 3 0 0 3 5 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin

Detaylı

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir?

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir? Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri BİLİM TARİHİ Yrd. Doç. Dr. Suat ÇELİK Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir? Bilim tarihi hangi bileşenlerden oluşmaktadır. Ders nasıl işlenecek? Günümüzde

Detaylı

1 Hipotez konusuna öncelikle yokluk hipoteziyle başlanılan yaklaşımda, araştırma hipotezleri ALTERNATİF HİPOTEZLER olarak adlandırılmaktadır.

1 Hipotez konusuna öncelikle yokluk hipoteziyle başlanılan yaklaşımda, araştırma hipotezleri ALTERNATİF HİPOTEZLER olarak adlandırılmaktadır. Özellikle deneysel araştırmalarda, araştırmacının doğru olup olmadığını yapacağı bir deney ile test edeceği ve araştırma sonunda ortaya çıkan sonuçlarla doğru ya da yanlış olduğuna karar vereceği bir önermesi

Detaylı

A: Algılama gücü ve mantık yürütme kabiliyeti yüksek kişiliği temsil eder.

A: Algılama gücü ve mantık yürütme kabiliyeti yüksek kişiliği temsil eder. Karşınızdaki kişinin ismine bakarak onun hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. Bunun için söz konusu isimdeki fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal enerji sembollerinin açıklamalarına bakmak gerek. İsimdeki

Detaylı

Hedef Davranışlar. Eğitim Programının birinci boyutudur. Öğrencilere kazandırılması planlanan niteliklerdir (davranışlar).

Hedef Davranışlar. Eğitim Programının birinci boyutudur. Öğrencilere kazandırılması planlanan niteliklerdir (davranışlar). Hedef Davranışlar Eğitim Programının birinci boyutudur. Öğrencilere kazandırılması planlanan niteliklerdir (davranışlar). Bu nitelikler bilişsel, duyuşsal ve psikomotordur. 2 aşamada ele alınmaktadır.

Detaylı

MODÜLDE KULLANILAN SEMBOLLER

MODÜLDE KULLANILAN SEMBOLLER Bilimin bizden istediği şey, kullanılmış otomobil alırken ya da TV reklamlarından gördüğümüz ağrı kesicilerin kalitesini denerken gösterdiğimiz kuşkuculuğu diğer konularda da kullanmak. Carl SAGAN MODÜLDE

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2 Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3 Sosyal Biliş ÜNİTE:4 Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5 1 Tutum ve Tutum Değişimi ÜNİTE:6 Kişilerarası Çekicilik ve Yakın İlişkiler

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ Psikolojik Danışma ve Rehberlik RPD 201 Not II Uz. Gizem ÖNERİ UZUN Eğitimde Rehberlik *Rehberlik, bireyin en verimli bir şekilde gelişmesini ve doyum verici

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23 İÇİNDEKİLER Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23 I. Felsefe Eğitimi ve Öğretimi 23 A. Eğitim ve Öğretim 23 B. Felsefe Eğitimi ve Öğretimi 24 II.

Detaylı

Üstün Zeka Kuramları. Renzuli-Gardner-Tannenbaum

Üstün Zeka Kuramları. Renzuli-Gardner-Tannenbaum Üstün Zeka Kuramları Renzuli-Gardner-Tannenbaum Üstün Zekayı Açıklayan Kuramlar Üstün zeka konusundaki kuramların temel çıkış kaynaklarını toplumsal değerler, bireysel yaşantılar, inanışlar ve bilimsel

Detaylı

Sosyal psikoloji bakış açısıyla İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Kurallara Uyma Durumunun İncelenmesi. Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş

Sosyal psikoloji bakış açısıyla İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Kurallara Uyma Durumunun İncelenmesi. Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş Sosyal psikoloji bakış açısıyla İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Kurallara Uyma Durumunun İncelenmesi Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş Canlılar hayatta kalmak için güdülenmişlerdir İnsan hayatta kalabilmek

Detaylı

SOSYAL PSİKOLOJİ G İ R İ Ş

SOSYAL PSİKOLOJİ G İ R İ Ş SOSYAL PSİKOLOJİ G İ R İ Ş sorular...sorular...sorular İnsanın duygu düşünce ve davranışları başka insanlardan nasıl etkilenir, onları nasıl etkiler? İnsanlar birbirlerini nasıl algılar? İnsanlar birbirlerine

Detaylı

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma İÇİNDEKİLER Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma 1. FELSEFE NEDİR?... 2 a. Felsefeyi Tanımlamanın Zorluğu... 3 i. Farklı Çağ ve Kültürlerde Felsefe... 3 ii. Farklı Filozofların Farklı Felsefe Tanımları... 5 b.

Detaylı

Kazanımların Değerlendirilmesi. Doç. Dr. Muhittin ÇALIŞKAN NEÜ Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi

Kazanımların Değerlendirilmesi. Doç. Dr. Muhittin ÇALIŞKAN NEÜ Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Kazanımların Değerlendirilmesi Doç. Dr. Muhittin ÇALIŞKAN NEÜ Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi İçerik Kazanım nedir? Kazanımların belirleyicileri Taksonomi Kazanımların sahip olması gereken özellikler

Detaylı

TERAKKİ VAKFI ÖZEL ŞİŞLİ TERAKKİ ANAOKULU 2031-2014 EĞİTİM YILI Bilgi Bülteni Sayı:7 4 5 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM BASAMAKLARI

TERAKKİ VAKFI ÖZEL ŞİŞLİ TERAKKİ ANAOKULU 2031-2014 EĞİTİM YILI Bilgi Bülteni Sayı:7 4 5 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM BASAMAKLARI TERAKKİ VAKFI ÖZEL ŞİŞLİ TERAKKİ ANAOKULU 2031-2014 EĞİTİM YILI Bilgi Bülteni Sayı:7 4 5 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM BASAMAKLARI Okul öncesi dönem genel anlamda tüm gelişim alanları açısından temellerin atıldığı

Detaylı

KURAMSALLAŞMANIN YÖNÜ İNCELEME DÜZEYİ

KURAMSALLAŞMANIN YÖNÜ İNCELEME DÜZEYİ KURAMIN FARKLI YÖNLERİ i) Kuramsallaşmanın yönü; tümdengelimci ya da tümevarımcı ii) İnceleme düzeyi; mikro, makro ya da mezo iii) Tözel ya da formel bir kuram olarak odağı iv) Açıklamanın biçimi; yapısal

Detaylı

Eğitim Bilimlerine Giriş

Eğitim Bilimlerine Giriş Eğitim Bilimlerine Giriş Yrd. Doç. Dr. Tuncay Sevindik E-posta: tuncaysevindik@hotmail.com Web: www.tuncaysevindik.com 1/44 Ders İçeriği Bu dersin amacı; eğitimle ilgili temel kavramlar, eğitimin psikolojik,

Detaylı

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi tarafından tam algılanmadığı, diğer bir deyişle aynı duyarlılıkla değerlendirilmediği zaman mücadele etmek güçleşecek ve mücadeleye toplum desteği sağlanamayacaktır.

Detaylı

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU Yaş Dönem Özellikleri BÜYÜME VE GELİŞME Gelişme kavramı düzenli, sürekli ve uyumlu bir ilerlemeyi dile

Detaylı

A. MONİZM. B.1. Materyalizm

A. MONİZM. B.1. Materyalizm A. MONİZM B.1. Materyalizm Materyalizmin (maddecilik) günümüz zihin felsefesinde baskın görüş haline gelişi son zamanlara has olsa da, materyalizmin felsefe tarihindeki kökleri eskilere dayanır. Bu görüş

Detaylı

DENEME SINAVLARI GERÇEK SINAVIN BİR PROVASIDIR

DENEME SINAVLARI GERÇEK SINAVIN BİR PROVASIDIR Ne yapıyorsun? diye soruyorsunuz. Adam sabırsızca yanıtlıyor: Görmüyor musun? Ağacı baltayla kesmeye çalışıyorum! Bitkin görünüyorsun! diye bağırıyorsunuz. Bu işi ne zamandan beri yapıyorsun? Adam, Beş

Detaylı

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI FEN BİLİMLERİ ÖĞRETMENLERİNİN YETİŞTİRİLMESİNDE DEĞİŞİM VE GEREKÇELER Öğrencinin performansını yükseltmek istiyorsanız kaliteli öğretmen yetiştirmek zorundasınız Alan bilgisi Genel eğitim ve kültür dersleri

Detaylı

KARİYER GELİŞİMİ VE MESLEKİ REHBERLİK

KARİYER GELİŞİMİ VE MESLEKİ REHBERLİK KARİYER GELİŞİMİ VE MESLEKİ REHBERLİK Kariyer gelişimi ve mesleki rehberlik bir süreçtir. Çünkü meslek seçimi insan hayatında ömür boyu sürecek tesirleri ile kendini hissettirir. İnsanlar Mesleklerini

Detaylı

(b) Bir kanıtlamadır. Burada (çünkü) bir öncül belirticidir ve kendisinden sonra gelen yargının öncül olduğunu gösterir.

(b) Bir kanıtlamadır. Burada (çünkü) bir öncül belirticidir ve kendisinden sonra gelen yargının öncül olduğunu gösterir. A-Grubu 1. Soru (B-Grubu 3. Soru ile aynı) Not: bu soruda öncül ve sonuçları sınavda istendiği gibi, verilen boş kağıda açıkça yazmayanlar ve soru kağıdı üzerinde altını çizmek vb. yöntemlerle gösterenlerin

Detaylı

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I İnsan Kaynakları Yönetimi Bilim Dalı Tezli Yüksek Lisans Programları Bilimsel Yöntemleri I Dr. M. Volkan TÜRKER 8 Bilimsel Süreci* 1. Gözlem alanının belirlenmesi 2. Ön Bilgi Toplama Yazın Taraması 3.

Detaylı

FEN ÖĞRETİMİNDE LABORATUVAR YAKLAŞIMLARI. Burak Kağan Temiz (burak@gazi.edu.tr)

FEN ÖĞRETİMİNDE LABORATUVAR YAKLAŞIMLARI. Burak Kağan Temiz (burak@gazi.edu.tr) FEN ÖĞRETİMİNDE LABORATUVAR YAKLAŞIMLARI 1800 lerden günümüze Bilgi Bilginin Elde Ediliş Yöntemleri Demonstrasyon Bireysel Yapılan Deneyler Öğretmen Merkezli Öğrenci Merkezli Doğrulama (ispat) Keşfetme

Detaylı

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL FELSEFENİN ANLAMI Philla (sevgi, seven) Sophia (Bilgi, bilgelik) PHILOSOPHIA (Bilgi severlik) FELSEFE

Detaylı

Nesnellik. İdelerin Öznelliği

Nesnellik. İdelerin Öznelliği 3 Nesnellik İdelerin Öznelliği Nesnellik kavramını açıklığa kavuşturmak ve bir duyumun neden nesnel bir doğada olduğunu açıkça görmek için, Frege basmakalıp/tipik bir biçimde öznel olan şeylerin yani,

Detaylı

Düşünce Özellikleri Ölçeği

Düşünce Özellikleri Ölçeği Düşünce Özellikleri Ölçeği Yönerge: Bu ankette sizin kullandığınız farklı düşünce tarzlarını tespit etmeye çalışıyoruz. Bu anket boyunca 10 değişik tarzda düşünce tarzı göreceksiniz. Öncelikle her düşünce

Detaylı

GELİŞİM DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ

GELİŞİM DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ GELİŞİM DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ 3-6 yaş arasını kapsayan ve okul öncesi dönem adını verdiğimiz süreç çocukların gelişimi açısından oldukça önemlidir. Okul öncesi dönem çocukta büyümenin ve gelişimin en hızlı

Detaylı

Yılmaz Özakpınar İNSAN. İnanan BIr Varlık

Yılmaz Özakpınar İNSAN. İnanan BIr Varlık Yılmaz Özakpınar İNSAN İnanan BIr Varlık Yılmaz Özakpınar; 1934 te Boyabat ta doğdu. 1957 de İs tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü n den, 1960 ta Cambridge Üniversitesi Biyoloji Fakültesi

Detaylı

Gelişim Analizi P P P P P P P P P P P P P P P P P ÖZ BAKIM BECERİLERİ BİLİŞSEL GELİŞİM Ocak. Tehlikeli olan durumları söyler.

Gelişim Analizi P P P P P P P P P P P P P P P P P ÖZ BAKIM BECERİLERİ BİLİŞSEL GELİŞİM Ocak. Tehlikeli olan durumları söyler. Gelişim Analizi Küçük Kaşifler Tehlikeli olan durumları söyler. 107 Yiyecek ve içeceklerin temizliğine dikkat eder. Giysi ayrıntılarını başarıyla açar ve kapar Ali ALIÇ Temizlik malzemelerini amacına uygun

Detaylı

Dili nasıl öğreniriz? Piaget nin Bilişsel Gelişim Kuramı Vygotsky nin Gelişime Sosyokültürel Yaklaşımı Yetişkinlikte zeka nasıl gelişir?

Dili nasıl öğreniriz? Piaget nin Bilişsel Gelişim Kuramı Vygotsky nin Gelişime Sosyokültürel Yaklaşımı Yetişkinlikte zeka nasıl gelişir? Dili nasıl öğreniriz? Piaget nin Bilişsel Gelişim Kuramı Vygotsky nin Gelişime Sosyokültürel Yaklaşımı Yetişkinlikte zeka nasıl gelişir? Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Başka hiçbir hayvan bir dili

Detaylı

İŞ GÜVENLİĞİ İNSAN SAĞLIĞI (EMNİYET-SAFETY) NEDİR?

İŞ GÜVENLİĞİ İNSAN SAĞLIĞI (EMNİYET-SAFETY) NEDİR? İŞ GÜVENLİĞİ İNSAN SAĞLIĞI (EMNİYET-SAFETY) NEDİR? Emniyet kavramı birçok ülkede olduğu gibi; ülkemizde de her seviyedeki kurum, kuruluş, teşkilat ve özellikle bireyler seviyesinde değişik şekillerde ve

Detaylı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl Platon'un Devleti-2 Platon, adil devlet düzenine ve politikaya dair görüşlerine Devlet adlı eserinde yer vermiştir 01.08.2016 / 15:01 Devlet te yer alan tartışmalar sürerken, Sokrates varoluştan varolmayışa

Detaylı

Değerlendirme. Psikolojiye Giriş. Haftalık okuma raporları. Arasınav (%30) Final (%35) Haftalık okuma raporları (%15) Kitap inceleme (%20)

Değerlendirme. Psikolojiye Giriş. Haftalık okuma raporları. Arasınav (%30) Final (%35) Haftalık okuma raporları (%15) Kitap inceleme (%20) Değerlendirme Arasınav (%30) Final (%35) Psikolojiye Giriş Temeller, Bölüm 2: Skinner Ders 4 Haftalık okuma raporları (%15) Kitap inceleme (%20) Deneye katılım 2 Değerlendirme Arasınav (%30) Final (%35)

Detaylı

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi Çocukları çocuk bakım evi yolunda olan ebeveynlere Århus Kommune Børn og Unge Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi Tyrkisk, Türkçe 2-3 yaşındaki çocuk hakkında durum ve gelişim görüşmesi Çocuk bakım

Detaylı

İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi ile. canlı uygulama

İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi ile. canlı uygulama İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi ile canlı uygulama İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi Uygulamasına Dayanan Kaynaklar projesine, Eğitim Çalışma ve İşyeri İlişkileri Bakanlığı aracılığıyla Avustralya Hükümeti tarafından

Detaylı

Öğrenciler 2 yıllık çalışma sürecinde;

Öğrenciler 2 yıllık çalışma sürecinde; Diploma Programı Çerçevesi Diploma programı her kültürün kendisine adapte edebileceği esnek bir program sunarak kendi değerlerini yitirmeyen uluslararası farkındalığa ulaşmış bireyler yetiştirmeyi hedefler.

Detaylı

Medeniyet Okulları REHBERLİK SERVİSİ SUNAR..

Medeniyet Okulları REHBERLİK SERVİSİ SUNAR.. Medeniyet Okulları REHBERLİK SERVİSİ SUNAR.. ÖĞRENCİLERDE PERFORMANS, MOTİVASYON VE BAŞARI GELİŞTİRME TEKNİKLERİ Skeçler, Testler, Video çekimleri Başarıya Ulaşmak İçin HEDEF BELİRLEMEK PLAN OLUŞTURMAK

Detaylı

ÖZEL ÇEKMEKÖY NEŞELİ ANAOKULU. PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK ve REHBERLİK BÜLTENİ ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ GELİŞİMİ

ÖZEL ÇEKMEKÖY NEŞELİ ANAOKULU. PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK ve REHBERLİK BÜLTENİ ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ GELİŞİMİ ÖZEL ÇEKMEKÖY NEŞELİ ANAOKULU PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK ve REHBERLİK BÜLTENİ ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ GELİŞİMİ Erken çocukluk dönemi fiziksel, duygusal, zihinsel, davranışsal ve iletişimsel temel becerilerin ve

Detaylı

Eğitimin Psikolojik Temelleri

Eğitimin Psikolojik Temelleri Eğitimin Psikolojik Temelleri Eğitim sürecinin daima iki boyutu olmuştur. Bunlardan birincisi yukarıda değindiğimiz toplumsal ya da sosyal boyut, diğeri ise bireysel boyuttur. Eğitim ne kadar sosyal amaçlarla

Detaylı

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER Fowler ın kuramını oluşturma sürecinde, 300 kişinin yaşam hikayelerini dinlerken iki şey dikkatini çekmiştir: 1. İlk çocukluğun gücü. 2. İman ile kişisel

Detaylı

MEB kitaplarının yanında kullanılacak bu kitap ve dijital kaynakların öğrencilerimize;

MEB kitaplarının yanında kullanılacak bu kitap ve dijital kaynakların öğrencilerimize; Sayın Veli, Yeni bir eğitim öğretim yılına başlarken, öğrencilerimizin yıl boyunca öğrenme ortamlarını destekleyecek, ders kitaplarını ve kaynak kitapları sizlerle paylaşmak istedik. Bu kaynakları belirlerken

Detaylı

Mantıksal İşlemler. 7.1 true, false, nil

Mantıksal İşlemler. 7.1 true, false, nil 7 Mantıksal İşlemler 7.1 true, false, nil Doğru ya da Yanlış değer alan önermelere (ifadelere) mantıksal (logic) deyimler ya da boolean deyimler denilir ([5]). Bir çok dilde mantıksal işlemler true ve

Detaylı

Final Sınavı. Güz 2005

Final Sınavı. Güz 2005 Econ 159a/MGT 522a Ben Polak Güz 2005 Bu defter kitap kapalı bir sınavdır. Sınav süresi 120 dakikadır (artı 60 dakika okuma süresi) Toplamda 120 puan vardır (artı 5 ekstra kredi). Sınavda 4 soru ve 6 sayfa

Detaylı

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri 1. Yıl Ders Planı 1. Yarıyıl Türkçe Öğretiminde Çağdaş Yaklaşımlar ETO701 1 2 + 1 7 Türkçe öğretiminde geleneksel uygulamalardan

Detaylı

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE- EĞİTİM VE PSİKOLOJİ İLİŞKİSİ: EĞİTİM PSİKOLOJİSİ.... 4 2. ÜNİTE-GELİŞİMİN TEMELLERİ........7 3. ÜNİTE-FİZİKSEL

Detaylı

Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşım

Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşım Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşım Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşımlar Bireyin algılama, hatırlama ve düşünme gibi bilişsel süreçlerine ağırlık veren bir bakış açısı. Bilişsel öğrenme: Doğrudan gözlenemeyen zihinsel

Detaylı

Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological Study of Religion, London and Toronto: Associated University Press, 1989.

Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological Study of Religion, London and Toronto: Associated University Press, 1989. Ç. Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, Temmuz-Aralık 2002 KİTAP TANITIMI Yrd. Doç. Dr. Hasan KAYIKLIK Çukurova Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological

Detaylı

Kişilerarası İlişkiler Psikolojisi (PSY 202) Ders Detayları

Kişilerarası İlişkiler Psikolojisi (PSY 202) Ders Detayları Kişilerarası İlişkiler Psikolojisi (PSY 202) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Kişilerarası İlişkiler Psikolojisi PSY 202 Bahar 3 0 0 3 6 Ön

Detaylı

7. BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİ. Abdullah ATLİ

7. BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİ. Abdullah ATLİ 7. BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİ Abdullah ATLİ Bireyi tanıma teknikleri neden gereklidir Rehberlik Hizmetlerinin en nihai amacı bireyin kendini gerçekleştirmesidir. Bireyin kendini gerçekleştirebilmesi için

Detaylı

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzman Dr. M. Yelda TAN

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzman Dr. M. Yelda TAN DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzman Dr. M. Yelda TAN DEHB başlıca 3 alanda bozulmayı içerir: 1) Dikkat eksikliği 2) Hiperaktivite 3) Dürtüsellik Dikkat eksikliği

Detaylı

ZAMAN YÖNETİMİ. Gürcan Banger

ZAMAN YÖNETİMİ. Gürcan Banger ZAMAN YÖNETİMİ Gürcan Banger Zamanım m yok!... Herkes, zamanının yetersizliğinden şikâyet ediyor. Bu şikâyete hak vermek mümkün mü? Muhtemelen hayır!... Çünkü zaman sabit. Hepimizin sahip olduğu zaman

Detaylı

Önermeler mantığındaki biçimsel kanıtlar

Önermeler mantığındaki biçimsel kanıtlar Önermeler mantığındaki biçimsel kanıtlar David Pierce 26 Aralık 2011, saat 11:48 Bu yazının ana kaynakları, Burris in [1] ve Nesin in [4] kitapları ve Foundations of Mathematical Practice (Eylül 2010)

Detaylı

Karar Verme Psikolojisi (PSY 314) Ders Detayları

Karar Verme Psikolojisi (PSY 314) Ders Detayları Karar Verme Psikolojisi (PSY 314) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Karar Verme Psikolojisi PSY 314 Seçmeli 3 0 0 3 5 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin

Detaylı

ANAOKULU 5 YAŞ 1. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Eğitim - Öğretim Yılı

ANAOKULU 5 YAŞ 1. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Eğitim - Öğretim Yılı ANAOKULU 5 YAŞ 1. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ 2017-2018 Eğitim - Öğretim Yılı DİSİPLİNLERÜSTÜ TEMA Kim Olduğumuz Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel,

Detaylı