İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ VE TARİHSEL GELİŞİM TANISAL DEĞERLENDİRME Tanı Sistemleri Tanı Araçları EPİDEMİYOLOJİ...

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ VE TARİHSEL GELİŞİM... 1 2. TANISAL DEĞERLENDİRME... 4. 2.1. Tanı Sistemleri... 4. 2.1. Tanı Araçları... 8 1. EPİDEMİYOLOJİ..."

Transkript

1

2 ÖNSÖZ Çalışma konusunun belirlenmesinden tamamlanmasına kadar her aşamada değerli katkılarından dolayı tez danışmanım Doç. Dr. Hakan COŞKUNOL a, olgu bulma aşamasındaki yardımlarından dolayı Dr. Levent ERMETE, Dr. İsmail BAĞDİKEN ve diğer Manisa RSHH AMATEM çalışanlarına uzmanlık eğitimim boyunca gelişmemde katkıları olan tüm öğretim üyelerine ve çalışma arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunarım. Dr. Ahmet ÖZ

3 İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ VE TARİHSEL GELİŞİM TANISAL DEĞERLENDİRME Tanı Sistemleri Tanı Araçları EPİDEMİYOLOJİ Dünyada Madde Kullanımı Türkiye de Madde Kullanımı İzmir de Madde kullanımı ETİYOLOJİ MADDE KULLANIMI VE PSİKİYATRİK BOZUKLUKLAR AMAÇLAR VARSAYIMLAR YÖNTEM Olguların Seçimi Araçlar ve Uygulama Verilerin Değerlendirilmesi BULGULAR Olguların Sosyo-demografik ve madde kullanım özellikleri Tanıların Dağılımı TARTIŞMA ÖZET KAYNAKLAR EKLER... 80

4 1.GİRİŞ VE TARİHSEL GELİŞİM Tarih boyunca, belki de tarih öncesinde insanlar madde kullanmışlardır. İnsanlık tarihi boyunca yüce güç veya ruhlara yakın olabilmek için dini törenlerde, güç ve kahramanlık verdiği için savaşlarda, ilaç olarak hastalıklarda, keyif verici olarak veya bazen de yüksek dozlarda zehir olarak kullanılmışlardır. Kullanılan maddeler de sayılamayacak kadar çeşitlidir. İlkel toplumlarda maddeler daha çok dini törenlerde, farklı bir duygulanım ve algısal yaşantı oluşturmalarından dolayı yüce güç veya ruhlarla ilişki kurulmasını sağlamaları nedeniyle kullanılmışlardır. Sonrasında Şamanların uyguladığı tedavilerde yer bulmuş ve ilaç olarak kullanılmaları başlamıştır. Tarih boyunca bazı toplumlarda afyon kullanımı yaygınlaşmıştır. Ama ticaretin gelişmesi sonrasında toplumları tehdit edecek kullanımlar ortaya çıkmıştır. Ticaretini yapan ülkeler ise tehlike kendilerin ulaşıncaya kadar bu yıkıcılığı reddetmişlerdir. Çin de 19.yüzyılda ortaya çıkan bağımlı endemisi ve Afyon Savaşları buna en acı örnektir. Sanayi devrimi ile birlikte ilaç sanayi de gelişmiştir. Afyon ucuzlamış, öncesinde zenginlerin ulaşabildiği birçok madde herkesin ulaşabileceği hale gelmiştir. Yaygın kullanımı bağımlılık gerçeğinin kabullenilmesini sağlamış, kullanımı önlemeye yönelik çalışmaların başlamasına neden olmuştur. Sonrasında bağımlılık yapmayan, daha etkili maddeler araştırılmıştır. Bulunan her madde bağımlılık yapmadığı, aksine bağımlılığı tedavi ettiği savıyla satılmıştır. Ama sonunda birçok kişi bağımlı olmuş, yeni madde kullanım kültürleri oluşmuştur. Yeni bulunan maddeler ilaç olarak sunulduğu için kullanımı daha kolay kabul edilmiştir. İlaç sanayi günümüzde bile benzer politikalar ile ilaçlarını sunmaktadır. Örneğin Mutluluk hapı kavramı öncesinde de bazı ilaçlar (mebrobomat) için kullanılmıştır. Yaşadığımız topraklarda afyon ve diğer maddeler tarih boyunca kullanılmıştır. Afyon üretimi ve ticareti fazlaca yapılmasına rağmen en fazla kullanılan esrar olmuştur. Osmanlı döneminin özellikle ikinci yarısında keyif verici maddeler yaygın şekilde kullanılmıştır. Divan edebiyatı şairleri esrar (beng) ve şaraba (mey) övgüler düzmüşler, bazen de esrarcı

5 ve şarapçılar aralarında atışmışlardır. Evliya Çelebi Esrar Tekkelerinden ve esrar macunu imalathanelerinden bahseder. Cumhuriyetin kurulması sonrasında madde kullanımı büyük oranda gerilemiştir lı yıllarda tüm dünyada genişleyen madde kültürü kısmen de olsa ülkemizi de etkilemiştir. Madde kullanımı batı kültürünü tehdit eder hale gelmiş, gelişmiş ülkelerin bu konudaki uluslararası yaptırımları artmıştır lerde hedef ülke olmadan önce, afyon ve kenevirin ekimi ve ticaretine sıkı önlemler getirmiştir. Uygulanan yaptırımlar sonrasında afyon ekimi bir süre yasaklanmış, sonrasında kapsülden alkoloid üretimi ile tekrar başlamıştır de dışa açılma sonrasında madde kullanımında artışlar görülmüştür. AIDS ile eşzamanlı olarak anılmış, konuya medyanın ve toplumun ilgisi de artmıştır sonrasında tedavi başvurularında bildirim zorunluluğunun kalkması ile bu alanda çalışmalar artmıştır. Bağımlılık tedavi üniteleri kurulmuş, polisiye tedbirler artmıştır. Hükümetler ve uluslar arası organizasyonlar yasadışı madde üretimi, dağıtımı ve kullanımına ilişkin verileri sürekli olarak toplar ve değerlendirir. Yasadışı madde fenomeni varolan ekonomik, sosyal ve politik gelişmelerden ayrı tutulamaz. Son 30 yıl içinde dünyadaki ekonomik ve politik değişiklikler ile teknolojik gelişmeler yasadışı madde kullanımının özellikleri ve doğasına önemli etkilerde bulunmaktadır. Ticaret hacmi ve hizmetlerindeki hızlı gelişmelerin birbirine daha bağımlı bir dünya yarattığı giderek daha fazla fark edilmektedir. Bu olumlu bir gelişme gibi görülürken uluslar arası ticaretin artması yasadışı madde kullanımının kontrolüne yönelik çabalara sekte vurabilmektedir. Yasadışı madde kullanımı ile ilişkili suç örgütleri de oluşmuş olan global pazar ekonomisinden faydalanmaktadırlar. Politik olaylar, özellikle toplumda tutarsızlık ve çatışma yaratabilecek doğada olanlar, çok önemli faktör olabilmektedir. Yönetim yapılarının çöktüğü bir çok ülkede yasadışı madde trafiği ile ilişkili bir çok organizasyonunu çeken bir vakum oluşmaktadır. Daha da kötüsü buralarda ortaya çıkan madde kullanımının kontrolü otoritelerin bölünmüş ve hazırlıksız olması nedeniyle çok güç olmaktadır. Silahlı çatışmaların olduğu durumlarda yasadışı maddeler veya yasadışı maddelerden elde edilen gelir düzenli olarak silahlarla yer değiştirmektedir. Karmaşık yapısı giderek artan dünyamızda yasadışı maddeleri kazanç kapısı olarak görme görüşü giderek fazlalaşmaktadır (Babaoğlu, 1997; Booth, 1997; Köknel 1998).

6 2. TANISAL DEĞERLENDİRME 2.1. TANI SİSTEMLERİ İsimlendirmedeki bazı değişikliklere rağmen, DSM-III-R ve DSM-IV ün bağımlılıkla ilgili kavramları benzerdir. DSM-IV; klinisyenin, klinik durumları kolayca ayırdetmesi için tolerans ve fiziksel bağımlılık konusuna daha çok önem vermektedir. ICD-10 sınıflandırmasında bağımlılık Bağımlılık Sendromu olarak geçmektedir. DSM sistemine yakın kriterler kullanılır. DSM sistemi ve ICD arasında en önemli farklılık kötüye kullanım kriterlerindedir. ICD-10 da zararlı kullanım kavramı tercih edilmiştir ve maddeyi kullanan kişinin ruhsal ve bedensel sağlığı bu yüzden zarar gördüyse bu tanı konur. Zararlı madde kullanımı çeşitli sosyal sorunlara yol açar ve başkaları tarafından eleştirilir. Bir maddenin kullanımı başka bir kimse ya da toplum tarafından reddediliyorsa ya da tutuklanama, evlilik sorunları gibi olumsuz sosyal sonuçlara yol açıyorsa zararlı kullanım adı altında değerlendirilmez. DSM-IV Sınıflandırması DSM-IV sınıflandırmasında Madde Kullanımı ile İlişkili Bozukluluklar başlığı altında ele alınmaktadır (Köroğlu, 1994). DSM-IV Madde Bağımlılığı 12 aylık bir dönem içinde herhangi bir zaman ortaya çıkan, aşağıdakilerden üçü (ya da daha fazlası) ile kendini gösteren, klinik olarak belirgin bir bozulmaya ya da sıkıntıya yol açan uygunsuz bir madde kullanımı örüntüsü: 1) Aşağıdakilerden biri ile tanımlandığı üzere tolerans gelişmiş olması: a) entoksikasyon ya da istenen etkiyi sağlamak için belirgin olarak artmış miktarlarda madde kullanma gereksinmesi b) sürekli olarak aynı miktarda madde kullanılması ile belirgin olarak azalmış etki sağlanması 2) aşağıdakilerden biri ile tanımlandığı üzere yoksunluk gelişmiş olması a) söz konusu maddeye özgü yoksunluk sendromu

7 b) yoksunluk semptomlarından kurtulmak ya da kaçınmak için aynı madde (ya da yakın benzeri) alınır 3) madde, çoğu kez tasarlandığından daha yüksek miktarlarda ya da daha uzun bir dönem süresince alınır 4) madde kullanımını bırakmak ya da denetim altına almak için sürekli bir istek ya da boşa çıkan çabalar vardır 5) maddeyi sağlamak, maddeyi kullanmak ya da maddenin etkilerinden kurtulmak için çok fazla zaman harcama 6) madde kullanımı yüzünden önemli toplumsal, mesleki etkinlikler ya da boş zamanları değerlendirme etkinlikleri bırakılır ya da azaltılır 7) maddenin neden olmuş ya da alevlendirmiş olabileceği, sürekli olarak var olan ya da yineleyici bir biçimde ortaya çıkan fizik ya da psikolojik bir sorunun olduğu bilinmesine karşın madde kullanımı sürdürülür. Şu belirleyiciler kullanılır: Fizyolojik bağımlılık gösteren: (Tolerans ya da yoksunluğun kanıtı var) Fizyolojik bağımlılık göstermeyen: (Tolerans ya da yoksunluğun kanıtı yok) Erken tam remisyon: (Bir aydan fazla, 12 aydan kısa süren bir dönemde bağımlılık ya da kötüyekullanım kriterlerinden birisinin bulunmaması durumunda) Erken kısmi remisyon: (Bir aydan fazla, 12 aydan kısa süren bir dönemde bağımlılık ya da kötüyekullanım kriterlerinden sadece bir ya da birkaçının bulunması durumunda) Kalıcı tam remisyon: (12 ay ya da daha uzun süren bir dönem içinde bağımlılık ya da kötüyekullanım kriterlerinden hiçbiri karşılanmamışsa) Kalıcı kısmi remisyon: (12 ay ya da daha uzun süren bir dönem içinde bağımlılık ya da kötüyekullanım kriterleri tam karşılanmamış, ancak ölçütlerden bir ya da daha fazlası karşılanmışsa) Agonist tedavide Denetimli bir çevrede DSM-IV Madde Kötüyekullanımı A. 12 aylık bir dönem içinde ortaya çıkan, aşağıdakilerden biri (ya da daha fazlası) ile kendini gösterdiği üzere, klinik açıdan belirgin bozulma ya da sıkıntıya yol açan uygunsuz bir madde kullanımı örüntüsü:

8 1) işte, okulda ya da evde alması beklenen başlıca sorumlulukları alamama ile sonuçlanan yineleyici bir biçimde madde kullanımı 2) fiziksel olarak tehlikeli durumlarda yineleyici bir biçimde madde kullanımı 3) madde ile ilişkili, yineleyici bir biçimde ortaya çıkan yasal sorunlar 4) maddenin etkilerinin neden olduğu ya da alevlendirdiği, sürekli ya da yineleyici toplumsal ya da kişilerarası sorunlara karşın sürekli madde kullanımı B. Bu semptomlar, bu gurup madde için Madde Bağımlılığı ölçütlerini hiçbir zaman karşılamamıştır. DSM-III-R Sınıflandırması DSM-III-R de Psikoaktif Madde Kullanım Bozuklukları başlığı altında ele alınmaktadır (Köroğlu, 1989). DSM-III-R Psikoaktif Madde Bağımlılığı A.Aşağıdakilerden en az üçü bulunmalıdır: 1) Madde, çoğu kez kişinin amaçladığından daha büyük miktarlarda ya da daha uzun süreli alınmaktadır 2) Madde kullanımına son vermek ya da bunu denetim altına almak için sürekli bir istek taşıma ya da bunlar için bir ya da daha çok başarısız girişimde bulunmuş olma 3) Maddeyi elde etmek, maddeyi almak, ya da bunun etkilerinden kurtulmak için gerekli etkinliklere çok büyük bir zaman harcama 4) İşte, okulda ya da evde, üzerine düşen temel yükümlülükleri yerine getirmesi beklendiği zamanlarda, ya da madde kullanımının fiziksel olarak tehlikeli olduğu zamanlarda, sıklıkla entoksikasyonda olma ya da yoksunluk semptomları yaşıyor olma 5) Önemli toplumsal, mesleki ya da boş zamanları değerlendirme ile ilgili etkinlikler, madde kullanımı yüzünden ya bırakılmış, ya da azaltılmıştır. 6) Madde kullanımının neden olduğu ya da bu yüzden alevlenen, sürekli ya da yineleyici toplumsal, psikolojik ya da fizik bir sorunu olduğunu bilmesine karşın madde kullanmayı sürdürüyor olma 7) Belirgin tolerans 8) Karakteristik yoksunluk semptomlarının olması

9 9) Yoksunluk semptomlarını gidermek ya da bunlardan kaçınmak için çoğu kez madde alıyor olma B. Bu bozukluğun birtakım semptomlarının en az bir ay sürmüş olması ya da daha uzun süreli olarak yineleyerek ortaya çıkmış olması koşulu. Bağımlılığın ağırlığı için ölçütler: Hafif Orta derecede Ağır Gidiş Belirleyicileri: Kısmi remisyon: Son altı ay süresince, belirli bir ölçüde madde kullanımı ve bağımlılığın bazı semptomları olmuştur. Tam remisyon: Son altı ay süresince, ya madde kullanılmamış ya da madde kullanılmış, ancak bağımlılık semptomları olmamıştır. DSM-III-R Psikoaktif Madde Kötüyekullanımı A. Aşağıdakilerden en az birinin olması ile belirli, psikoaktif maddenin uygun olmayan bir biçimde kullanılması 1) Psikoaktif madde kullanımının neden olduğu ya da bu yüzden alevlenen, sürekli ya da yineleyici toplumsal, mesleki, psikolojik ya da fizik bir sorunu olduğunu bilmesine karşın kullanmayı sürdürüyor olma 2) Kullanımın fiziksel olarak tehlikeli olduğu durumlarda tekrar tekrar kullanma B. Bu bozukluğun birtakım semptomlarının en az bir ay sürmüş olması ya da daha uzun süreli olarak yineleyerek ortaya çıkmış olması koşulu C. Hiçbir zaman elde edilen bulgular bu madde için psikoaktif madde bağımlılığı tanı ölçütlerini karşılamamıştır TANI ARAÇLARI SCID-I, DSM-III-R kriterlerini içerir. Esnek klinik görüşme özellikleri olan, görüşmeciye bulabildiği her bilgi kaynağını kullanma, gerekli olursa hastayı diğer bilgilerle yüzleştirme olanağı tanıyan bir görüşme aracıdır. İçinde psikoaktif madde kullanım

10 bozukluklarını da içeren 7 major tanı gurubu ve 33 adet tanı kategorisi bulunmaktadır. Modüller, isteğe bağlı olmak üzere araştırmacılar tarafından tek tek de kullanılabilmektedir. SCID-II, biri geçici olmak üzere 12 DSM-III-R kişilik bozukluğunu sorgulamaktadır. Avoidant kişilik bozukluğu ile başlayıp, sırasıyla bağımlı, obsesif-kopulsif, pasif-agresif, self-defeating, paranoid, şizotipal, şizoid, histiryonik, narsistik, borderline ve antisosyal kişilik bozukluklarının her ölçütünü sorgular. Ölçütler yok ya da yanlış, eşik altı, eşik ya da doğru şeklinde kodlanır. Bir kişilik bozukluğunun bütün soruları sorulduktan sonra klinisyen eşik ya da doğru olarak kodladığı ölçütleri toplayarak o kişilik bozukluğu tanısının konup konmadığını saptar. SCID-II geçerlilik çalışmalarında en yüksek tanı koyma gücünün, antisosyal (%95) ve şizotipal (%90) kişilik bozukluklarında, en düşük tanı koyma gücünün ise narsistik (%45) ve avoidant (%60) kişilik bozukluklarında olduğu belirlenmiştir.

11 3. EPİDEMİYOLOJİ 3.1. DÜNYADA MADDE KULLANIMI Son yıllarda yasadışı madde kullanımının tüm dünyada arttığı görülmektedir. Acil servislere başvuran olguların sayısı, madde kullanımı ile ilişkili ölümler, yakalanan madde kullanıcıları, madde kullanımının giderek arttığını bildiren ülke sayısı gibi bir çok ipucu kullanımın tüm dünyada global bir sorun olduğu görüşüne açıklık getirmektedir. Bitki kökenli maddelerden kannabis ürünü olan marijuana ve haşhiş en sık kullanılan yasadışı maddelerdir. Eroin ve kokainin kullanımı daha az olmasına karşın daha ciddi sağlık sorunları oluşturmaktadırlar. Son yıllarda en hızlı artış sentetik maddelerde ve özellikle amfetamin benzeri maddelerde görülmektedir (UNDCP, 1997; Weinberg, 1998; EMCDDA, 1998). Bir çok ülkede ilgili otoritelerin lokal madde kullanımının boyutları konusunda belirsiz görüşleri vardır. Bir çok ülkede madde kullanımına ilişkin çalışmalar yapılsa da uzun süreden beri bu konu göz ardı edilmiştir. Uluslar arası verilerle kıyaslanacak geçerlilikte çalışmaların yapıldığı ülke sayısı oldukça azdır. Bir çok ülkede yapılan çalışmalarda göze çarpan bir bulgu yaşam boyu, yıllık ve günlük kullanım oranlarının ve aynı zamanda bir çok sosyo- ekonomik alt grubun kullanım oranları arasında farklılık olduğudur (UNDCP, 1997; EMCDDA, 1998). Çalışmalarda belirlenen değerlerin doğruluk dereceleri sınırlıdır ve açıkça belirtilmelidir ki dünyada madde kullanımının ne düzeyde olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Yasal madde kullanımı için de benzer özellikler kendini göstermektedir. Ancak yasal kullanımı olan maddelerden sigaranın en az % 20, alkolün ise % 50 oranında kullanıldığı düşünülmektedir. Tüm nüfusun % 10 undan daha azının (yıllık prevalans) yasa dışı maddeleri kullandığı bilinmektedir. UNDCP nin resmi olmayan verilerine göre yasadışı maddelerin yıllık global kullanımı % 3.3 ile 4.1 arasında değişmektedir. En sık kötüye kullanılan madde olan kannabis tüm dünya nüfusunun % 2.5 u tarafından kullanılmaktadır. Bu da yaklaşık 140 milyon insan demektir (UNDCP, 1997). Sağlık perspektifi açısından en ciddi madde kullanımının eroin kötüye kullanımı olduğu söylenebilir. Bir çok ülkede madde kullanımı ile ilişkili ölüm ve acil servis

12 başvurularının temel sorumlusu eroindir. Eroin ve diğer opioidlerin kullanım prevalansı nispeten düşüktür. İstatistikler 8 milyon kişinin dünya nüfusunun yaklaşık % 0.14 ünün kullandığını göstermektedir. Asya, Avrupa ve Okyanusya da eroin kötüye kullanımı dünya ortalamasının üstündedir. Kokain kötüye kullanımı 13 milyon kişiyi etkilemektedir ve kullanım Avrupa ve Kuzey Amerika da yoğunlaşmaktadır. Son yıllarda en fazla artışın bildirildiği madde kötüye kullanımı amfetamin benzeri maddelerdir. Metamfetamin Avrupa ve Güney Amerika da artan bir kullanım göstermektedir. (Tablo 3.1) Tablo 3.1 Dünya da 1990 larda madde kötüye kullanımının yıllık prevalansı (UNDCP, 1997) Toplam (Milyon kişi) Toplam nüfusun % Eroin ve diğer opioid tipi maddeler Kokain Kannabis Hallusinojenler Uyarıcı tipi maddeler Sedatif tipi maddeler Herhangi bir maddeyi deneyen genç erişkinlerin yüzdesin Yunanistan da 6, Fransa da 15, İspanya da 20 ve İngiltere de 30 dan fazla bulunduğu açıklanmaktadır. (UN 1995) Bu raporda esrar en yaygın olarak kullanılan maddedir ve kokainin de kullanımı özellikle crack şekli hızla artmaktadır. Ecstasy, LSD, amfetaminler ve diğer sentetik maddelerin kullanımı bazı yerlerde, özellikle İngiltere de hızla tırmanmaktadır. Eroin kullanımında yeni eğilimlerin olduğu göze çarpmaktadır. Eroinin popülaritesi çok artmıştır ve aynı zamanda piyasada çok rahat bulunabilmektedir. Avrupa da bir çok yerde, eskiden olduğundan çok daha saf, daha ucuz eroin kolaylıkla elde edilmektedir (UN, 1995). USA da genel popülasyonda erişkin ile görüşülerek yapılan National Longitudinal Alcohol Epidemiologic Survey (NLAES) 1992 araştırmadan elde edilen verilere göre, yaşam boyu alkol kullanım bozukluğu prevalansı %18.2, madde kötüye kullanımı%3.14, madde bağımlılığı %2.91 bulunmuştur. Alkol kullanım bozukluğu olanlarda herhangi bir madde kullanım bozukluğu %69.4 oranında bulunmuştur (Grant, 1996). 1960'larda USA da herhangi bir maddeyi deneme oranları %6 iken 1991 de bu oran %37.1 bulunmuştur (Johns, 1997).

13 İngiltere'de (British Crime Survey 1994) madde kullanımı erkeklerde iki kat daha fazla bulunmuştur. En sık tanışılan madde esrardır, herhangi bir zamanda esrar kullanma oranları yaş arasında %15 bulunmuştur ve yaş arasında bu oran (%45) üç kat fazladır. Maddelerin yaş arası popülasyonda en az bir kez kullanılmış olma oranları amfetamin %14, uçucular %13, mantar halüsünojenleri %10, LSD %9, ecstasy %6, kokain %3, eroin, crack-kokain veya metadon %1'dir (Johns, 1997; Gilvarry, 1998). Epidemiological Catchment Area (ECA) 1990'da hastane ve genel toplumdan kişi ile Diagnostic Interview Schedule uygulanarak yapılmış bir çalışmadır. Bu çalışmanın verilerine göre Amerikan toplumunda yaşam boyu bir mental bozukluk, alkol veya madde kullanım bozukluğu görülme oranı %22.5 bulunmuştur. Major mental bozukluğa komorbit madde kullanım bozukluğu %6.1 olarak belirlenmiştir. Bir major mental bozukluk varsa madde kullanım bozukluğu görülme olasılığı dört kat artmaktadır (Thomas, 1999; Johns, 1997; Sonne, 1999; Mueser, 1992; Gilvarry, 1998). Londra'da 171 psikotik hasta ile yapılan çalışmada bir yıllık prevalans oranları madde kullanım (misuse) problemi için %36.3, alkol problemi için %31.6, ilaçla ilgili problem için %15.8 bulunmuştur. Genç erkeklerde risk artmaktadır (Johns, 1997).

14 3.2. TÜRKİYE DE MADDE KULLANIMI Bir ülkedeki madde kullanım yaygınlığı ve özellikleri hakkında fikir edinebilmek için çeşitli yöntemlere başvurmak gereklidir. Bunlar arasında; Hastane kayıtları, Polis, mahkeme, cezaevi kayıtları, okullarda gençler ile yapılan anketler, toplumsal düzeyde belli bir örneklem çerçevesinde anket çalışmaları yakalanan madde miktarları, sanık ve olay sayıları, maddeye bağlı ölümler sayılabilir. Hastane Kayıtları Türkiye de madde kullananların sosyo-demografik özellikleri ve madde kullanımlarına ait bilgilerin incelendiği sınırlı sayıda araştırma yapılmış olup bunların çoğu Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi AMATEM verilerine ilişkindir. AMATEM veri tabanını oluşturan kayıtlarda, hastaların %95 i erkek, %98 i T.C. uyruklu olup %91 i büyük şehirlerde yaşamaktadır. Medeni durumları açısından bakıldığında, %44 ü bekar, %36 sı evli ve %10 u boşanmış olduğu görülmektedir. Öğrenim durumlarına bakıldığında %53 ü ilkokul, %20 si ortaokul, %16 sı lise, %4 ü üniversite mezunudur. Meslekler açısından değerlendirildiğinde ise, %3 ü öğrenci, %3 ü memur, %7 si ticaretle uğraşan, %15 i işçi ve %33 ü işsiz olarak belirlenmiştir. Hastaların hastaneye yattıkları sırada %36 sının çalışmasını sürdürdüğü, %16 sının son altı aydır çalışmadığı, %26 sının işini tamamen bıraktığı, %7 sinin ise yaşamı boyunca hiç çalışmadığı görülmektedir. Çoğunluğun (%80) en azından 15 yaşına kadar kendi anne babasıyla yaşadığı ortaya çıkmaktadır. Hastaların %14 ünün babası her akşam veya devamlı alkol kullanırken, %4 ünün babası alkol dışı psikoaktif madde kullanmaktadır. Kardeşlerinde ise alkol kullanma oranı %15, alkol dışı psikoaktif madde kullanma oranı ise %4 dür. Hastaların %11 i ilkokul yıllarında, %8 i ortaokul yılarında disiplin cezası almıştır. %57 sinin cezaevi yaşantısı olup, işledikleri suçlara bakıldığında, madde bulundurma ve kullanma (%31) ve yaralama (%22) en sık görülmektedir. Hastaların %23 ünde intihar girişimi mevcuttur. İlk kullandıkları madde olarak %52 oranında esrarı, %19 oranında alkolü, %9 oranında opiumu bildirmişlerdir. Maddeyi ilk kullanma yaşı ortalaması 18.5 tur. İlk kullanılan

15 madde olarak, tütün sorgulama dışı tutulduğunda, tüm yaş guruplarında, özellikle yaşları arasında, esrar önemli yer tutmaktadır. Tedavi için başvuru nedeni olan madde uranları şu şekildedir: %68 opium, %8 uçucu, %7 alkol, %7 esrar, %3.5 uyku verici, %2 kokain, %1.5 antikolinerjik, %1 Benzodiazepin, %0.5 morfin, %0.5 amfetamin. Karışık madde kullananlar, ikinci madde olarak, %26 esrarı, %25 uyku vericileri, %8 alkolü, %7 opium u, %4 kokaini tercih etmektedir. Bütün madde kullanan hastaların %40 ı kullandıkları maddeyi damar yolu ile alırken, opium kullananların %57 si damar yolunu tercih etmektedir.%55 i daha önce hastanede yatarak, %5 i ayaktan tedavi görmüşken, %40 ı daha önce tedavi görmemiştir ve ilk kez hastaneye yatmaktadır. Hastaların %83 ü ilk kez arkadaş gurubuyla madde kullanmaya başlamıştır. İlk kullanma yaşına bağlı olmaksızın, her yaşta arkadaş gurubuyla madde kullanımı en sık görülmektedir. Formların doldurulduğu yılları arasında ilk kullanma yaşının düzenli biçimde düştüğü dikkati çekmektedir. Bu durum opioidler için daha belirgindir. Esrarda ise böyle bir bağlantı yoktur. Son yıllarda yatarak tedavi gören hastaların daha genç yaşlarda olduğu görülmektedir. Bu durum esrar ve opioid alt gurubu için geçerli olup özellikle esrar alt gurubu için belirgindir (Ögel, 1998; Türkcan, 1998; Beyazyürek, 1990; Doğan, 1998). Tablo 3.2 de 1983 yılından itibaren AMATEM e Madde nedeni ile yapılan başvuru sayıları yer almaktadır. Artış oranı dikkat çekicidir yılında Madde bağımlılığı tedavisi için başvuranların bildirim zorunluluğu kalkmıştır. Özellikle 1991 yılından sonra gözlenen artışın bir nedeni bu olabilir. Tablo 3.2 Yıllara göre AMATEM'e başvuru sayıları (Ögel, 1998) Yıllar Başvuru sayları

16 Tablo 3.2 deki veriler mükerrer başvuruları da içermektedir. Tablo 3.3 de ilk başvurular ve 20 yaş altı başvurular görülmektedir. Tablo 3.3 Yıllara göre AMATEM'e ilk ve 20 yaş altı başvuruların karşılaştırılması (Ögel, 1998) Yıllar İlk Başvuru 20 Yaş Altı Polis Kayıtları Polis kayıtları incelendiğinde olay sayılarında artış söz konusudur. Esrar olayları ve sanık sayısı arasında yaklaşık 3 kat artmıştır. Yakalanan esrar miktarında ise 1993 yılına kadar artış, sonrasında azalma söz konusudur. Esrar olayları ve yakalanan miktar İstanbul, İzmir, Diyarbakır, Malatya ve Şanlıurfa da yoğunlaşmaktadır. Benzer artışlar eroin olaylarında da gözlenmektedir. Eroin olayları İstanbul, Van, Diyarbakır, Adana, İçel, Edirne de yoğunlaşmıştır. Tablo 3.4 Yıllara göre polis kayıtlarına geçen madde kullanıcı sayıları (EGM, 1998) Yıllar Sayı

17 Tablo 3.5 Polis kayıtlarına geçen aşırı doz ölümlerinin yıllara dağılımı (EGM, 1998) Yıllar Sayı yılında polis kayıtlarına geçen 22 ölüm olayının 21 i İstanbul da, 1 i İçel de meydana gelmiş, 21 i eroin kullanımına, 1 i hap kullanımına bağlıdır. Kayıtlara geçen eroin kullanıcılarının %70 i, kokain kullanıcılarının %97 si İstanbul dadır. Esrar kullanıcıları ise İzmir de yoğunlaşmıştır. (EGM, 1998) Anket Çalışmaları İstanbul da 1991 yılında 1500 lise öğrencisi ile yapılan çalışmada herhangi bir maddeyi en az bir kez kullanan gençlerin oranı %2.6 bulunmuştur yılında 2800 öğrenci ile yapılan çalışmada bu oran %7 olarak saptanmıştır. En sık kullanılan madde olan esrar açısından en az bir kez kullananların oranları 1991 yılında %0.7, 1995 yılında %4, 1996 yılında %4.2 olarak bulunmuştur yılında İstanbul da üniversitelerde yapılan çalışmada yaşam boyu en az bir kez kullananların oranı sedatif ilaçlar için %15, uyarıcı ilaçlarlar için %2.6, esrar için %6, LSD için %1.3 bulunmuştur yılında Ankara üniversitelerinde yapılan çalışmada alkol ve sigara dışında bağımlılık yapıcı maddelerin en az bir kez kullanım oranı %5 ila 9 arasında saptanmıştır. Sağlık Bakanlığı nın 1995 yılında, 7 ilde 8453 lise öğrencisiyle yaptırdığı Lise Öğrencilerinin Sigara, Alkol ve Uyuşturucu Maddeler Konusundaki Bilgi, Tutum ve Davranışlarının Belirlenmesi Projesi (SAMAY) kapsamında elde edilen verilere göre yaşam boyu alkol dışı psikoaktif madde kullanım oranları özel okullarda %5.6 ve devlet okullarında %3.5 olarak bulunmuştur. Denenen ve kullanılan en yaygın madde esrardır (SAMAY, 1998). Diyarbakır da polis kayıtlarına geçmiş 115 esrar ve eroin kullanıcısı ile görüşülmüş, maddeyi kullanma biçimleri ve sosyo-demografik özellikleri araştırılmıştır. Görüşülen kişilerin yaş ortalaması 36 tümü erkektir. %72 si evli, %27 si bekar, %1 i duldur. Öncelikli kullanım maddelerine göre %55.7 esrar, %44.3 eroin kullanmaktadır. Eroin kullananların %62 si madde kullanımına esrarla başladıklarını bildirmişlerdir. Öncelikli kullanım maddesi

18 esrar olanlar için başlangıç yaşı 21 (90-40), eroin olanların ise başlangıç yaşı 22 (14-32) olarak bulunmuştur. Her iki gurupta da madde kullanımına başlama nedeni birinci sırada arkadaş guruplarının etkisi ikinci sırada merak, üçüncü sırada ise sorunlar olarak bildirmişlerdir. Eroin kullananlarda ilkokul üzeri eğitim oranı anlamlı biçimde farklı bulunmuştur (Sır, 1998). Türkiye de Madde Kullanıcılarının Özellikleri Araştırması Araştırmanın amacı Türkiye de yaşayan madde kullanıcılarının ve madde kullanımının özelliklerini saptamaktır. Bakırköy RSHH-AMATEM öncülüğünde planlanmıştır. Araştırmanın birinci aşaması daha çok niteliksel bir araştırma özelliklerini taşımaktadır. Madde kullanıcıları ve madde kullanıcıları ile karşılaşan kişilerle görüşülmüştür. Bunlar; narkotik polis, cezaevi yetkilileri, jandarma, sağlık çalışanları, madde kullanıcıları ve madde kullanıcılarının yakınlarıdır. Anahtar kişi olarak tanımlanmışlardır. Anahtar kişi görüşme formu çerçevesinde derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Toplam 186 kişi ile görüşülmüş, bunların 149 u erkek, 37 si kadındır. Görüşülen kişilerin 72 si madde kullanıcısı, 14 ü ise madde kullanan bir kişinin aile üyesidir. Çalışmanın birinci aşaması 10 ayrı ilde ve KKTC de yürütülmüştür. Bu iller; Adana, Ankara, Denizli, Diyarbakır, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Trabzon Ve Van dır. İller daha önce yapılan çalışmalarda ve ampirik gözlemlerde Madde kullanımının yaygın olduğu iller arasından seçilmiştir. Bu çalışmadan edinilen bilgileri özetleyecek olursak; kullanıcılarının en sık anne ve babanın biriyle ya da her ikisi ile birlikte yaşıyor görünmekte olduğu ve bu durumun en çok uçucu kullananlar için geçerli olduğu belirlenmiştir. Eroin kullananlar daha fazla oranda öğrenci iken madde kullanmaya başlamışlar, eroin nedeniyle eğitimlerine devam edememişlerdir. Ailelerde sorun yaratacak derecede alkol kullanımı olan kişilerin varlığı ve bu kişilerin babaları olması madde kullanımı açısından risk faktörü olarak değerlendirilebilir. Özellikle eroin olmak üzere, aile içinde esrar ya da eroin kullanımının bu aile içinde aynı maddelerin kullanım riskini arttırdığı söylenebilir. Alkol ve madde kullanımı tüm maddeler için birlikte olabilmekte ve en sık sağlık sorunları eroin kullanan kişilerde kendini göstermektedir. Her ne kadar IV madde kullanımı çok yaygın görülmese de % 37 civarında bildirilen enjektör paylaşma oranları dikkat çekicidir. Madde kullanımı ile ilgili

19 suçlar esrar ve eroin kullananlarda yaşanırken, madde ile ilgisiz suçlar uçucu ve hap kullananlarda daha yaygınlık göstermektedir. Ancak her durumda suç işleme yaşı uçucu ve hap kullananlarda çok daha düşük yaşlardadır (Ögel, 1999). İkinci aşaması tamamlanmış, henüz yayınlanmamıştır. WHO Tarafından Yapılan Çalışmalar Son yıllarda UNDCP desteği ile çeşitli ülkelerde, Hızlı Değerlendirme Metodolojisi kullanılarak, madde bağımlılığının doğası, yaygınlığı ve nedenleri irdelenmektedir. Ülkemizde UNDCP desteği ile İstanbul da 1996 yılında bir proje başlatılmış ve ön sonuçları bildirilmiştir. Daha önce de benzer çalışmalar Vietnam, Lübnan, Myanmar, Kamerun, Nepal, Kenya ve Çek Cumhuriyeti nde uygulanmıştır (HHV ve AMATEM, 1997; Akşit, 1997). Niteliksel ve niceliksel yöntemlerin birlikte kullanıldığı bu çalışmaların amacı, uygulanan bölgelerdeki madde kullanım sorununu belirlemek ve o bölgeye uygun mücadele yöntemleri geliştirmektir. Bu araştırmalarda madde kullanıcısı, kullanıcı yakını, tedavi ekibi, sorunun yasal boyutu ile uğraşan kişiler ile derinlemesine görüşmeler ve odak gurup çalışmaları yapılmıştır İZMİR DE MADDE KULLANIMI İzmir de hastaneye başvurular (bağımlılık tedavi birim, psikiyatri klinikleri, poliklinikler), madde kullanıcılarına ilişkin suçlar ve yakalanan madde miktarı artış göstermektedir (Coşkunol, 1994; EGM, 1998). En sık kullanılan maddeler esrar, hap ve uçucu maddelerdir. Esrar yaygın olarak kullanılmaktadır. Tabaka biçiminde kullanılsa da (ot, sarma, gonca ) olarak adlandırılan kurutulmuş ot biçimi de kullanılır. Kullanım küçük yaşlarda da başlayabilmektedir. Bazı bölgelerde (tepecik, Kuruçay, bazı balıkçı barınakları, Örnekköy) kullanım bir yaşam biçim gibi algılanabiliyor. Hap kullanım (benzodiazepinler, Akineton, Aparkan, Korex, Perekon) gençler arasında daha yaygın. Leblebi ve papik olarak adlandırılıyor. Tepecik ve Kuruçay gibi bazı bölgelerde kolayca bulunabilmektedir. Uçucu madde kullanımı da yaygın olarak görülmektedir. Çocuklarda, sokakta yaşayanlarda ve arkadaş grubu içinde madde kullanımı olan çalışan çocuklarda uçucu madde kullanımı çok sıktır. Eroin, kokain ve LSD kullanımı İzmir de sık olarak görülmemektedir. Madde kullanıcıları belli bölgelerde daha sıktır. Bunlar gençlerin takıldığı bar, kafe, gece kulüpleri (Alsancak, Güzelyalı çevresinde), Bostanlı ve Güzelbahçe de balıkçılıkla uğraşanların bulunduğu yerlerde, Tepecik, İkiçeşmelik, Kuruçay, Örnekköy gibi

20 kullanımın gençler arasında yaygın olduğu ve satıcıların bulunduğu kesimler olarak bilinmektedir. İzmir de yeni kurulan yerleşim birimlerinde de (Evka, Ege-kent) madde (özellikle eroin) kullanımı yaygınlaşmaktadır (Ögel, 1999). Kliniğimiz Bağımlılık Tedavi Birimi ne yıllarında 44 madde bağımlısı başvurmuştur. Yaş ortalamaları 26.2, kadın/erkek oranı 11/33 dür. En fazla kullandıkları maddeler şunlardır: opioidler %57 (n=25), anksiyolitik ve hipnotikler %18 (n=8), esrar %9 (n=4), uçucular %7 (n=3), kokain %4 (n=2), diğer maddeler %4 (n=2). Opioid kullanımı nedeniyle başvuranlar genellikle yurt dışında çalışanlardır (Coşkunol, 1994). Esrar olayları polis kayıtlarına göre İstanbul, İzmir ve Diyarbakır da yoğunlaşmaktadır. Narkotik şube müdürlüğü kayıtlarına göre İzmir de olay ve sanık sayısı, yakalanan madde miktarı olarak ilk sırayı esrar ikinci sırayı sentetik ecza almaktadır. Yıllara göre artışlar Tablo 3.6 da görülebilir (EGM, 1998).

21 Tablo 3.6 İzmir de polis kayıtlarına geçen olaylarının yıllara dağılımı (EGM, 1998) Kök (Hint Yıllar Olay Sayısı Sanık Sayısı Miktar (kg)* Sentetik Ecza (adet) keneviri, Haşhaş bitkisi) *Esrar, eroin, baz morfin, afyon miktarı alınmıştır. Kokain az miktarlarda (1 kg dan az) ele geçirildiği için alınmamıştır. İzmir'de Madde Kullanımının Doğası ve Boyutları Araştırması 1999 yılında yapılmıştır. Bağımlılık konusunda anahtar kişi olduğu düşünülen sağlık çalışanı, öğrenci, öğretmen, eczacı, muhtar, emniyet görevlisi, adliye çalışanı, sosyal çalışmacı, bağımlı yakını ve bağımlılardan oluşan 118 kişi ile derinlemesine görüşmeler ve sekiz hedef gurup görüşmesi yapılmıştır. Çalışmanın amacı İzmir metropolünde madde kullanım sorununu, kişilerin bilgi tutum ve davranışlarını belirlemek, sorunun yaygınlığını ve dağılımını belirlemektir. Görüşülen kişilerin genel olarak maddeler ve bağımlılıkla ilgili bilgili oldukları görülmüştür. İlk akla gelen madde esrardır, İzmir ve çevresinde kullanımı daha çok görülmektedir. Madde kullanma nedenleri arasında merak, arkadaş çevresi ve bir guruba ait olma önemli görülmektedir. (Akvardar ve Coskunol, 2000). Gençlerde sigara, alkol ve madde kullanımının yaygınlığını değerlendiren bir çalışmada (SAMAY), İzmir en sık alkol kullanılan il olarak belirlenmiştir. Gençler arasında yaşam boyu sarhoş olma oranları en yüksek yine İzmir de (% 39.7) görülmüştür. Yine yaşam boyu esrar kullanımının en yüksek oranda görüldüğü il İzmir dir. % 4. Uçucu madde kullanım oranları % 11.1, kokain kullanım oranları % 1.5, eroin kullanım oranları % 1.5, benzodiazepin kullanım oranları % 4.4 olarak belirlenmiştir (SAMAY, 1998).

22 4. ETİYOLOJİ Madde kullanım sürecinin her aşamasında faktörler değişik şiddette rol oynayabilir. Maddenin ulaşılabilirliği, sosyal kabul edilebilirliği ve akran etkileşimi madde kullanımının başlangıcında major belirleyici olabilir. Fakat kişilik ve bireysel biyolojik farklılıkların madde kullanımının başlamasından sonraki süreçte daha önemli olduğu anlaşılmıştır. Madde etkisinin özelliği, bağımlılığın gelişim sürecinde önemli belirleyici olabilir. Madde kullanımı genelde ani olarak gelişen, sosyal ve psikolojik belirleyicileri olan bir karardır. Maddenin kullanımı bir sonuçlar zincirine yol açar. Bu sonuçlar ödüllendirici veya caydırıcı olabilir, ayrıca bir öğrenme süreci ile madde kullanım davranışının tekrarına neden olabilir. Bazı maddeler biyolojik süreçler yardımıyla toleransa yol açabilir. Yan etkilere oluşan tolerans madde kullanımını motive edebilir. Sosyal ve kültürel faktörler Kültürel faktörler, sosyal durumlar, yasalar, maddenin bulunabilirliği ve maliyeti alkol ve tütün dahil olmak üzere bütün madde kullanımlarının başlamasını etkiler. Genel olarak sosyal onay bulan maddelerden sonra bağımlılık yapıcı etkisi daha ağır olan madde kullanımları başlar. Bu nedenle bu maddelere eşik madde ya da geçiş maddesi denir. Sosyal ve kültürel faktörler yasalardan daha çok etkilidir. Örneğin fiyat ve bulunabilirliği artmamasında rağmen kannabis kullanımı 1980 li yıllarda 1970 li yıllara göre daha az kullanılmıştır. Günümüzde yasadışı opiyat ve kokain şehir merkezlerinde daha kolay bulunur. Bu durum madde kullananların bu merkezlerde yaşamalarına neden olur. Madde kullanımının yoğunlaştığı bu yerler çoğunlukla yüksek işsizlik ve suç oranları ile beraberlik teşkil eder. Maddenin bulunabilirliğinin etkisi sağlık personelinde, stimulan, opiyat ve sedatif kullanımının fazla olmasıyla da görebiliriz.

23 Biyolojik faktörler Bağımlılık ventral tegmental alandaki dopaminerjik nöronların nucleus accumbes e verdiği projeksiyonlar sorumlu tutulmaktadır. Nucleus accumbens in medial kısmı bağımlılık gelişiminde önemli bir bölgedir. Buradaki dopamin salınımı amfetamin ve kokain bağımlılığını pekiştirmektedir. Opiyatlar nucleus accumbes üzerindeki opiyat reseptörleri aracılığıyla bağımlılık oluştururlar. Bulgular maddelerin hepsinde aynı bölgedeki dopaminerjik nöronların etkili olduğunu göstermektedir. Öğrenme ve koşullanma Bazı maddeler madde kullanım davranışını pekiştirirler. Ayrıca daha önceden var olan bazı fiziksel durumları (örn. ağrı) geçirirler. Bazı sosyal durumlarda gurupta kabul görme de pekiştireç olabilir. Kısa etki süreli maddeler günde birkaç kez kullanıldığından günlük yaşantıdaki her durum maddeyi anımsatabilir ve pekiştireç olabilir. Sosyal kabul gören maddeler günlük hayata o kadar girer ki, kullanıcılar günlük işlerini yaparken bile maddeyi anımsatan durumlarla karşılaşabilirler. Pavlovian bir koşullanma da ortaya çıkabilir. Madde kullanımının kesilmesinin ardından uzun süre geçse de bağımlı kişi madde kullanımını çağrıştıran bir çevreye girdiğinde yoksunluk ortaya çıkabilir. Ancak bu madde açlığı durumuna fiziksel yoksunluk bulguları eşlik etmez. Genetik Bütün maddelere olan bağımlılığın ailesel geçişi olduğu görülmüştür. İkiz çalışmaları, çevresel faktörler kadar genetik faktörler de önemli olduğunu destekler niteliktedir. Psikodinamik faktörler Yapılan çalışmalar madde kullanıcılarında ego defektlerini göstermektedir. Bağımlı kişinin acı veren olaylarla başa çıkmada güçlüğü vardır. Maddeler sembolik olarak başetmede yardımcı olmaktadır. Örneğin opiyat kullanımı acı veren bir öfkeyle başetmeye yardım eder. Alkol kullanımı paniği, nikotin kullanımının depresyonu kontrol ettiği söylenmiştir (Jaffe, 2000).

24

25 5. MADDE KULLANIMI VE PSİKİYATRİK BOZUKLUKLAR Komorbidite (co-morbidity) terimi tanım olarak; tanımlanmış bir hastalığı olan hastanın o hastalığı devam ederken özellikleri farklı olan başka bir hastalığın ortaya çıkmış olma durumudur. Çoğu zaman ikili tanı (Dual-diagnosis) ile aynı anlamda kullanılmaktadır. Madde kullanımı sıklıkla diğer psikiyatrik bozukluklarla ilişkilidir. 1.eksen ve 2.eksen bozuklukları madde kullanımı için risk faktörleridir. Ancak mental bozukluklar için tanı kriterlerinin ayırdediciliği düşük olduğundan aynı hastada iki ayrı bozukluğu tanımlamak güç olabilmektedir. Komorbid bozukluğu olanlar daha komlike bir klinik tabloya ve daha kötü bir klinik gidişe sahiptirler. Daha fazla sağlık ve sosyal desteğe ihtiyaç duyarlar. Genellikle tedaviyi sürdürmesi güç olan kişilerdir. Daha sık relaps yaşarlar ve tedaviye dirençli kronik semptomlar çıkarmaya adaydırlar (Gilvarry, 1998). Ayrıca evsizlik oranı ve özkıyım riskini arttırmaktadır. Komorbid birlikte değerlendirilmesi ve tedavisi bu hastaların prognozlarını etkilemektedir (Roger, 1992). DSM-III ile birlikte uygulamaya giren çok eksenli değerlendirme, psikiyatrik belirti ve bozuklukların ortaya çıkmasında kolaylaştırıcı olan ve ilişkili olabilecek karakter hatlarının fark edilmesini sağlamıştır. Klinik uygulamada 2.eksende ele alınan kişilik bozukluklarının saptanması, psikiyatrik belirtileri, tedavi ve prognozu etkileyebilmektedir. Genel popülasyonda kişilik bozukluklarının yaşam boyu prevalansı %10-14 olarak tahmin edilmektedir. Madde kullanım bozukluğunda kişilik bozukluğunun birlikteliği % gibi oranlarda bulunmuştur. Bu sonuçlar seçilen örneklem, değerlendirme metodu, değerlendirmenin yapıldığı dönemden etkilenmektedir. Örneğin erken detoksifikasyon ve yoksunluk stresinin yoğun olduğu dönemde yapılan değerlendirmede ve ayrıca yapılandırılmamış görüşmelerde kişilik bozukluğu tanısı daha kolay konabilmektedir (Thomas, 1999). Kişilik bozuklukları ve madde kullanımı arasındaki bağlantıyı açıklayan en popüler hipotez self-medikasyon hipotezidir. Rahatsız edici semptomları ve emosyonel durumları gideren maddeler bireysel farklılıklar göstermektedir ve kişiler madde tercihlerini bu belirtilere göre yapmaktadır. Örneğin anksiyete ve korkunun eşlik ettiği durumlarda sedatif etkili maddeler tercih edilecektir. Kişilik bozuklukları ve tercih edilen madde arasındaki

26 ilişkiyi destekleyen çalışmaların yanında desteklemeyen çalışmalar da vardır (Thomas, 1999). Madde kullanımına eşlik eden tanıları bildiren birçok çalışma yayınlanmıştır. Bu çalışmalarda eş tanıların sıklığı geniş değişkenlikler göstermektedir. Bunun nedeni; farklı tanı kriterleri kullanımı ve farklı bölgelerde çalışılmış olması yanında, kronik alkol ve/veya madde kullanımı sonrasında psikiyatrik bulguların ayırdediciliğinin azalmasıdır (Weiss & Collins, 1992; Miller, 1993). Epidemiological Catchment Area (ECA) verilerine göre Amerikan toplumunda yaşam boyu bir mental bozukluk, alkol veya madde kullanım bozukluğu görülme oranı %22.5 bulunmuştur. Major mental bozukluğa komorbit madde kullanım bozukluğu %6.1 olarak belirlenmiştir. Bir major mental bozukluk varsa madde kullanım bozukluğu görülme olasılığı dört kat artmaktadır. Alkol ve madde kullanım bozukluğu; antisosyal kişilik bozukluğu olanlarda %83.6, bipolar bozuklukta %56.0, affektif bozukluklarda %32, şizofrenide %47, anksiyete bozukluklarında %23.7 oranlarında bulunmuştur. Madde kullanım bozukluğu tanısı alanların %18 inde, alkol kullanım bozukluğu olanların %14 ünde Antisosyal kişilik bozukluğu saptanmıştır (Thomas, 1999; Johns, 1997; Sonne, 1999; Mueser, 1992). Bipolar Affektif Bozuklukta (BAB) madde kullanım bozukluğu unipolar depresyona göre daha sık bulunmuştur. BAB tanılı hastalarda ek olarak madde kullanım bozukluğu varsa; hastaneye yatışlar ve mani riski artmıştır. BAB özellikle alkol ve kokain kullanımıyla ilişkili bulunmuştur (Sonne, 1999). Madde kullanım bozukluğuna distimi eşlik eden olgularda tedavi maliyetleri 4.7 kat artmıştır (Westermayer, 1998). Depresyon ile özellikle kannabis, hallusinojen, amfetamin ve kokain kullanımı ilişkili bulunmuştur (Swendsen, 2000). Şizofreni tanılı hastalara %10-65 arasında madde kötüye kullanımı oranları bildirilmiştir. ECA sonuçlarında %47 dir. En çok alkol, sonra kannabis ve stimulanlar kullanılmaktadır. Kannabis hastalarda ortaya çıkan negatif belirtiler ve affektif belirtileri, ayrıca nöroleptiklerin oluşturduğu yan etkileri azaltmaktadır (McDonald 2000). Genç yaş, erken hastalık başlangıcı, düşük kültürel düzey, hastalık öncesi sosyal uyumun iyi olması madde kullanımı için risk faktörleridir. Sonuçta relaps oranı ve suicidalite artmaktadır (Gilvarry, 1998; Mueser, 1992; Arndt,1992).

27 Anksiyete bozukluklarında ise, Yaygın anksiyetede %8-50, Agorofobi ve Sosyal fobide %2-40, Obsesif-kompulsif bozuklukta %3-10 ve panik bozuklukta %40 a varan oranlarda madde suiistimali olmaktadır (Gilvarry, 1998). Tablo 5.1 Diğer psikiyatrik bozukluklarda madde kötüye kullanımı prevalansları (Weiss & Collins, 1992) Yazar Örneklem Bulgular McLellan and Druley 279 yatan hasta (%60 şizofrenik, %30 depresif) %49 hastada madde kullanım sorunu Drake and Wallach 187 kronik mental %25 alkol, %18 drug bozukluklu hasta (çoğunluğu kötüye kullanımı şizofrenik) Caton ve ark. 100 yatan hasta (%37 depresif, %21 şizofrenik) %51 madde kötüye kullanımı; üçte birinde psikopatoloji başlamasından önce madde kötüye kullanımı başlamış Miller ve ark. 110 yatan hasta (50 şizofrenik, 60 bipolar) Şizofrenlerin %50'si, bipolar gurubun %21'i bir veya birden fazla madde kullanmışlar

28 Tablo 5.2 Madde kullanımı nedeniyle yatarak tedavi görenlerde eşlik eden tanıların prevalansları (Weiss & Collins, 1992) Yazar Örneklem Bulgular Ross ve ark. 501 hasta (%68 alkol, %76 yaşam boyu başka %32 madde) bir tanı, %65 şimdi başka bir tanı almış) Rounsaville ve ark. 298 kokain bağımlısı %74 yaşam boyu madde kullanımı dışı başka bir tanı, %56 şimdi başka bir tanı almış Khantzian and Treece 133 opioid bağımlısı %77 şimdiki 1.eksen tanısı, %65 2.eksen tanısı Mirin ve ark. 350 drug abusers %37 başka bir 1.eksen tanısı Madde tedavi programına devam eden olgularda kişilik bozukluğu sıklıkla görülmektedir. Bu tanı %37-57 oranlarında bildirilmiştir. Opioid bağımlısı tanısı almış kişilerle yapılan bir çalışmada en sık antisosyal kişilik bozukluğu (%61) tanısı eşlik etmektedir. Bunu avoidant (%40), borderline (%23), paranoid (%20) kişilik bozuklukları izlemektedir (Johns, 1997). Opioid kullanımı olan ve metadon sürdürüm programına alınan 716 olgu, metadon dozları stabilize olduktan sonra değerlendirilmiştir. Ortalama yaş 34.8, % 47.2 si bayandır. İlk madde kullanma yaşı 14.1, ilk opioid kullanma yaşı 19.8 olarak bulunmuştur. Yaşam boyu 1.eksen bozukluğu %24.0, Major Depresyon %15.8, Basit Fobi 3.5, 2.eksen bozukluğu %34, Antisosyal K.B. %25, Avoidant K.B. %5.2, Borderline K.B. %5.2 bulunmuştur. Kadınlarda Major depresyon ve Basit Fobi, erkeklerde ise Antisosyal K.B. anlamlı olarak daha sık bulunmuştur. Sıklıkla kullanılan diğer madde (%40.2) kokaindir (Bronner, 1997). DSM-III-R a göre Madde kullanım bozukluğu olan 252 (bunların 181 i erkek, 148 i alkol kullanım bozukluğu) olgu eşlik eden kişilik bozuklukları, tercih edilen madde ve ayrıca izlemi yapılan 104 olgu bir yıllık relapslar açısından değerlendirilmiştir. %50 oranda bir ya da daha fazla kişilik bozukluğu bulunmuştur. Antisosyal kişilik bozukluğu ve kokain kullanımı relaps için öngörücü bulunmuştur. Antisosyal kişilik bozukluğu olanlarda madde kullanım bozukluğu erken yaşlarda başlamakta ve bulgularda hızlı ilerleme görülmektedir.

29 Antisosyal kişilik bozukluğunda suç işleme ve sosyal sorunlar, Borderline kişilik bozukluğunda opiyat kullanımı, alkolizm ve affektif bozukluklar, narsistik kişilik bozukluğunda tibbi sorunlarla karşılaşma daha sık görülmektedir. Bunun dışında kişilik bozukluğu ile tercih edilen madde arasında ilişki bulunamamıştır (Thomas, 1999). Borderline kişilik bozukluğu bulunan 379 olguda alkol bağımlılığı ve kötüye kullanımı %52, madde bağımlılığı ve kötüye kullanımı %46 oranında bulunmuştur (Zanarini, 1998). 130 olgulu yedi yıllık izlem çalışmasında madde suiistimali olan gurupta self destrüktif-davranışlar ve intihar girişimleri yüksek oranda bulunmuştur. Ayrıca bu gurupta izlem sonrası değerlendirmede kişilik bozukluğu belirtilerinin şiddetlendiği tespit edilmiştir (Links, 1995). Adli psikiyatri kliniğinde değerlendirilen 450 olgunun %83 ü madde ile ilişkili bozukluklar, %38 i iki tanı, %29 u üç tanı, %10 u da dört ya da daha fazla tanı almışlardır. Madde kullanım bozuklukları ile Antisosyal kişilik bozukluğu ve şizofreni birlikteliği dikkat çekicidir. Komorbid antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler suça daha meyilli ve tehlikeli, tedaviye daha dirençlidir. Madde kullanım bozukluğu olan kişiler suçu daha çok kendi hayatlarını finanse etmek için işlemektedir. Suçlar en çok ağır alkol alımının ardından işlenmektedir. Homicid suçu işleyenlerin tercih ettiği maddeler gurup kullanılanlardan ziyade bireysel-tek başına kullanılan maddelerdir (Dittmann, 1996; Gilvarry, 1998). 6. AMAÇLAR Bu araştırmanın temel amacı madde kullanımı nedeniyle başvuran kişilerin oluşturduğu bir gurubu tanımlamaktır. Madde kullanan kişilerin daha iyi tanınması madde temininin ve kullanımının önlenmesi, tedavi ve rehabilitasyon çalışmalarına ışık tutacaktır. Bu çalışmalar her madde ve kullanıcı kültürleri, gurupları için farklılıklar göstermektedir. Bölgemizde bu gurupların ve madde kullanım kültürlerinin belirlenmesi madde kullanımını önleme alanında çalışanlara yardımcı olacaktır. Kullanıcıların madde kullanımını bırakma girişimleri, motive eden nedenlerin ve başvurulan yerlerin belirlenmesi, tedavi hizmeti veren kurumların varlığının nerelerden öğrenildiğinin bilinmesi bu alanda yapılacak çalışmaların planlanmasında yararlı olacaktır.

30 Risk guruplarının belirlenmesi önleme çalışmalarına yön verecektir. Madde kullanımını önleme çalışmalarında en önemli aşama kişilerin madde ile tanışmasını önlemektir. Çünkü madde kullanımı başladıktan sonra yapılacak önleme ve tedavi çalışmalarında başarı oranları düşüktür. Topluma doğrudan ve dolaylı yükleri ağırdır. Bu çalışmalara yol gösterici olacağı düşüncesiyle ilk madde kullanım özelliklerini ayrıntılı olarak sorguladık. İntravenöz (IV) madde kullanımı bildiğimiz kadarıyla ilimizde önemli bir sorun olmamakla birlikte, madde kullanımının ve madde kültürünün gelişmesi sonucunda yakın zamanlarda sorun olabilecek gibi görülmektedir. Ayrıca madde kullanımı IV madde kullanımı dışındaki riskli davranışlar nedeniyle bulaşıcı viral enfeksiyonlar için bir risk faktörüdür. Bu nedenle bu enfeksiyonlar için kişilerin bilgi, tutum ve davranışlarının belirlenmesi bu konuda yapılacak çalışmalara ışık tutacaktır.

31 7. VARSAYIMLAR Araştırmanın temel varsayımı madde kullanıcılarının homojen bir gurup olmadığıdır. Aksine kullanıcı kişilik özellikleri, kullanılan maddeler, kullanım biçimleri ve özellikleri, sosyoekonomik düzey, yaş, eğitim, yaşanılan çevre, ilgi alanları, madde kullanımına bakış açıları, tedavi konusundaki tutumları gibi birçok özellikler bakımından oldukça heterojen bir guruptur. Farklı bölgelerde alt kültürler oluşturma eğilimindedirler. Ayrıca esrar kullananlar kendi içinde hetorojenite göstermektedir. İlk kullanılan maddeler genellikle legal maddelerdir. Ailesinde alkol ve madde kullanımı olanlarda madde kullanmaya başlama daha erken yaşlarda olmaktadır. Kişilik bozukluğu olanlarda madde kullanmaya başlama daha erken yaşlarda olmaktadır. Kişilik bozukluklarında birden fazla maddenin kullanımı ve bu maddelerin birlikte kullanımı daha fazla görülmektedir ve bu kişilerde suç işleme oranları daha yüksektir. İlk madde kullanımı grup halinde, yakın arkadaşlarla ve yakın arkadaşlardan madde temini biçiminde olmaktadır. İlk madde kullanımı genellikle merak nedeniyle olmaktadır. Esrar beden ve ruh sağlığına zararı olmayan bir madde olarak bilinmektedir. IV madde kullanımı yoluyla bulaşan hastalıklardan en çok AIDS bilinmektedir. Ülkemizde hepatit taşıyıcılığı fazla görülmesine rağmen daha az oranda bilinmektedir. Mevcut tedavi merkezleri madde kullananlar tarafından bilinmemektedir.

32 8.YÖNTEM 8.1. DENEKLERİN SEÇİMİ Çalışmaya EÜTF Psikiyatri Kliniği ne ve Manisa Ruh Sağlığı Hastanesi AMATEM e başvuran 58 madde kullanım bozukluğu olan olgu alınmıştır. Olgular ile konuşularak çalışmaya katılmaları istenmiş ve gerekli açıklamalar yapılarak onayları alınmıştır. Olgu seçiminde şu özellikler aranmıştır: 1. DSM-III-R kriterlerine göre Alkol ve Nikotin dışında Psikoaktif Madde Kullanım bozukluğu tanısı alma, 2. En az 15 yaşında olma, 3. Çalışmaya gönüllü olarak katılma, 4. Görüşmeler için gerekli asgari işbirliğini yapabilme ARAÇLAR VE UYGULAMA Deneklere sırasıyla Madde Kullanım Özellikleri Görüşme Formu, DSM-III-R Yapılandırılmış Klinik Görüşme Formu Türkçe Versiyonu (SCID-I) (Spitzer, 1988) ve 18 yaşından büyük olgulara DSM-III-R Yapılandırılmış Klinik Görüşme Formu Türkçe Versiyonu Kişilik Bozuklukları Formu (SCID-II) uygulanmıştır (Spitzer, 1990). Madde Kullanım Özellikleri Görüşme Formu: Geliştirdiğimiz görüşme formu A ve B olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. A bölümü (Ek:1) 71 soru ve B bölümü (Ek:2) 15 sorudan oluşmaktadır. B bölümü katılımcının kullanmış olduğu her madde için ayrı ayrı doldurulmuş olup o maddenin kullanım özelliklerini içerir.

Türkiye de Bağımlılık Epidemiyolojisi. Dr. Zehra Arıkan

Türkiye de Bağımlılık Epidemiyolojisi. Dr. Zehra Arıkan Türkiye de Bağımlılık Epidemiyolojisi Dr. Zehra Arıkan Araştırmacı: Danışman: Konuşmacı: Glaxo, Sanovel, Bilim Epidemiyoloji Tıbbi araştırmaların yöntem bilimi Sağlık sorunlarının tanımlanması, nedenlerinin

Detaylı

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ A.D. Madde deyince ne anlıyoruz? Alkol Amfetamin gibi uyarıcılar Kafein Esrar ve sentetik kannabinoidler

Detaylı

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ Doç. Dr. Okan Çalıyurt Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD, Edirne Temel Kavramlar Madde kötüye kullanımı Madde bağımlılığı Yoksunluk Tolerans

Detaylı

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ANKARA 2018 2 İçindekiler Sayfa 1. Giriş ve Amaç... 4 2. Gereç ve Yöntem... 4 2.1. Araştırmanının Türü ve Örneklem...

Detaylı

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD Çalışmalarda birinci basamak sağlık kurumlarına başvuran hastalardaki psikiyatrik hastalık sıklığı, gerek değerlendirme ölçekleri kullanılarak

Detaylı

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD 7 Ekim 2010 MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARI DSM IV Madde bağımlılığı Madde

Detaylı

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR Yetişkin Psikopatolojisi Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR Yetişkin psikopatolojisi içerik: Sınıflandırma sistemleri Duygudurum bozuklukları Anksiyete bozuklukları

Detaylı

MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARININ YAYGINLIĞI (EPİDEMİYOLOJİ)

MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARININ YAYGINLIĞI (EPİDEMİYOLOJİ) MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARININ YAYGINLIĞI (EPİDEMİYOLOJİ) 1. Türkiye de madde kullanım bozukluklarının yaygınlığı 2. Dünya da madde kullanım bozukluklarının yaygınlığı 3. Yaygınlık araştırmalarında dikkat

Detaylı

Madde Kullanımı ve Suç 1

Madde Kullanımı ve Suç 1 Madde Kullanımı ve Suç 1 Kültegin Ögel*, Defne Tamar*, Cüneyt Evren*, Aytekin Sır** *Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, AMATEM Kliniği **Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri ABD. 1 Bu

Detaylı

İSTANBUL DA GENÇLER ARASINDA CİNSELLİK ARAŞTIRMASI RAPORU

İSTANBUL DA GENÇLER ARASINDA CİNSELLİK ARAŞTIRMASI RAPORU İSTANBUL DA GENÇLER ARASINDA CİNSELLİK ARAŞTIRMASI RAPORU Kültegin Ögel Ceyda Y. Eke Nazlı Erdoğan Sevil Taner Bilge Erol İstanbul 2005 Kaynak gösterme Ögel K, Eke C, Erdoğan N, Taner S, Erol B. İstanbul

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem V Psikiyatri Staj Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Yrd. Doç. Dr. Baran GENCER Yrd. Doç. Dr. Oğuz GÜÇLÜ Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA

MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA Mersin Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Sunum İçeriği Madde Bağımlılığı Nedir? Madde Bağımlılığının Nedenleri Madde Bağımlılığında Risk Faktörleri Bağımlılık Nasıl Gelişir?

Detaylı

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır. Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır. Lohusalık döneminde ruhsal hastalıklar: risk etkenleri ve klinik gidiş Doç.Dr. Leyla Gülseren 25 Eylül 2013 49. Ulusal

Detaylı

Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M.

Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M. DEPRESYON-ANKSİYETE BOZUKLUKLARI İLE ALKOL BAĞIMLILIĞI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ARAŞTIRILMASI Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M. ÖZET Alkol bağımlılığı ve diğer psikiyatrik

Detaylı

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi Dr. SiğnemÖZTEKİN, Psikolog Duygu KUZU, Dr. Güneş CAN, Prof. Dr. AyşenESEN DANACI Giriş: Ayrılma anksiyetesi bozukluğu,

Detaylı

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Doç. Dr. Özen Önen Sertöz Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Ankara,

Detaylı

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI VE PASİF ETKİLENİM TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ Başlıca tütün ürünleri nelerdir? SİGARA ELEKTRONİK SİGARA PİPO PURO NARGİLE ESRAR

Detaylı

Ruhsal Travma Değerlendirme Formu. APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır

Ruhsal Travma Değerlendirme Formu. APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır Ruhsal Travma Değerlendirme Formu APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır A. SOSYODEMOGRAFİK BİLGİLER 1. Adı Soyadı:... 2. Protokol No:... 3. Başvuru Tarihi:...

Detaylı

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ* İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri 25 TÜRKİYE DE SIK KARŞILAŞILAN PSİKİYATRİK HASTALIKLAR Sempozyum Dizisi No:62 Mart 2008 S:25-30 PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

Detaylı

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA GİRİŞ: Yaygın anksiyete bozukluğu, birtakım olay ya da etkinliklerle ilgili olarak, bireyin denetlemekte zorlandığı,

Detaylı

KKTC Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu

KKTC Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu KKTC Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ NDE LİSE ÖĞRENCİLERİ ARASINDA PSİKOAKTİF MADDE KULLANIMININ YAYGINLIĞI, 2015 LEPİM LEFKOŞA PSİKİYATRİ MERKEZİ ÇALIŞMASI

Detaylı

sigara kullanma yaşının 7 ye, alkol kullanımının 12 li yaşlara

sigara kullanma yaşının 7 ye, alkol kullanımının 12 li yaşlara Alkol, sigara, uyuşturucu madde, kumar gibi zararlı alışkanlıkların tüm dünyada tehlikeli boyutlarda yaygınlaşmaya başlaması ülkemizi de tehdit eden bir problemdir. Lise ve üniversite öğrencileri ile çalışan

Detaylı

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor? Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor? Ebru Turgut 1, Yunus Emre Sönmez 2, Şeref Can Gürel 1, Sertaç Ak 1 1 Hacettepe

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

MANİSA RUH VE SİNİR HASTALIKLARI HASTANESİNNDE SUNULAN BAĞIMLILIK HİZMETLERİ. Uzm. Dr.Aslıhan Eslek

MANİSA RUH VE SİNİR HASTALIKLARI HASTANESİNNDE SUNULAN BAĞIMLILIK HİZMETLERİ. Uzm. Dr.Aslıhan Eslek MANİSA RUH VE SİNİR HASTALIKLARI HASTANESİNNDE SUNULAN BAĞIMLILIK HİZMETLERİ Uzm. Dr.Aslıhan Eslek Hastanemiz ayaktan poliklinik, acil ve yatan hasta(amatem) kliniği hizmetleri vermekte ve denetimli serbestlik

Detaylı

ACİL OLARAK PSİKİYATRİ KLİNİĞİNE YATIRILAN HASTALARDA MADDE KULLANIMI TARAMASI

ACİL OLARAK PSİKİYATRİ KLİNİĞİNE YATIRILAN HASTALARDA MADDE KULLANIMI TARAMASI ACİL OLARAK PSİKİYATRİ KLİNİĞİNE YATIRILAN HASTALARDA MADDE KULLANIMI TARAMASI -ÖN ÇALIŞMA- Dr. Nasibe ÜNSALAN*, Dr. Özkan PEKTAŞ**, Dr. Ayhan KALYONCU**, Dr. Devran TAN*, Dr. Hasan MIRSAL**, Dr. Mansur

Detaylı

Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD

Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD 1 Psikiyatride İlaç Etkisinin Hastalık merkezli Modeli 2 Alternatif İlaç merkezli İlaç Modeli 3 Fiziksel Tedaviler Ve Hastalık merkezli Model 1 Psikiyatride

Detaylı

Anksiyete Bozukluklarına eşlik eden alkol madde kullanım bozukluğu tedavi yaklaşımları

Anksiyete Bozukluklarına eşlik eden alkol madde kullanım bozukluğu tedavi yaklaşımları Anksiyete Bozukluklarına eşlik eden alkol madde kullanım bozukluğu tedavi yaklaşımları Figen Karadağ Maltepe Üniversitesi tıp Fakültesi Psikiyatri AD 43000 yetişkin MKB olanları %17.7 sinde herhangi bir

Detaylı

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Mehmet Emin Demirkol Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı AMAÇ Bu çalışmada

Detaylı

EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ Kriz Dergisi 2(1): 235-240 EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ Erol ÖZMEN, M.Murat DEMET, İlkin İÇELLİ, Gürsel

Detaylı

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Dr. Sinem Sevil DEĞİRMENCİ Prof.Dr.Gökay AKSARAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Giriş

Detaylı

Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler. Osman SEZGİN

Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler. Osman SEZGİN Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler Osman SEZGİN 1 0 Psikiyatrik hastalıklar kalp, şeker gibi gerçek tıbbi hastalık değildir! Ruh hastalığı olanlar olsa olsa deli dirler.

Detaylı

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Dr. Gülcan Güleç, DR. Hikmet Hassa, Dr. Elif Güneş Yalçın, Dr.Çınar Yenilmez, Dr. Didem

Detaylı

Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek. Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU

Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek. Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU Kurum ve kuruluşla ilişki bildirimi Bulunmamaktadır. Şiddet ve Suç Saldırganlık Şiddet Bireyin

Detaylı

Lütfen her maddeyi dikkatlice okuyun. Soruları boş bırakmayın, kendinizi en yakın hissettiğiniz tek bir şıkkı işaretleyin. Ortaokulu bitirmiş

Lütfen her maddeyi dikkatlice okuyun. Soruları boş bırakmayın, kendinizi en yakın hissettiğiniz tek bir şıkkı işaretleyin. Ortaokulu bitirmiş Lütfen her maddeyi dikkatlice okuyun. Soruları boş bırakmayın, kendinizi en yakın hissettiğiniz tek bir şıkkı işaretleyin. I Adınız soyadınız [..] II Doğum tarihiniz [ ] III Cinsiyetiniz? Kadın Erkek IV

Detaylı

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ İnsomni Dr. Selda KORKMAZ Uykuya başlama zorluğu Uykuyu sürdürme zorluğu Çok erken uyanma Kronik şekilde dinlendirici olmayan uyku yakınması Kötü kalitede uyku yakınması Genel populasyonda en sık görülen

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem VI Ön Hekimlik Psikiyatri (Seçmeli) Uygulama Dilimi Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç.

Detaylı

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri Lityum psikiyatri 1950 1980lerde lityum bazı antikonvülzanlara benzer etki Ayrı ayrı ve yineleyen nöbetler şeklinde ortaya çıkan manik depresyon ve epilepsi Böylece

Detaylı

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI Alzheimer hastalığı (AH) ilk kez, yaklaşık 100 yıl önce tanımlanmıştır. İlerleyici zihinsel işlev bozukluğu ve davranış değişikliği yakınmaları ile hastaneye yatırılıp beş yıl

Detaylı

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı Doç.Dr.Vesile Altınyazar Tüm dünyada ilaç harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindekipayı ortalama %24,9 Ülkemizde bu oran 2000 yılı için %33,5 Akılcı İlaç Kullanımı;

Detaylı

Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi. Figen Karadağ Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD

Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi. Figen Karadağ Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Figen Karadağ Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Madde kullanımı 56% Alkol Kullanımı 49% Newcomer 2006, Krishnan 2005 Başlangıçta %33, 2 yıl sonra %39 olan

Detaylı

function get_style109 () { return "none"; } function end109_ () { document.getelementbyid('all-sufficient109').style.display = get_style109(); }

function get_style109 () { return none; } function end109_ () { document.getelementbyid('all-sufficient109').style.display = get_style109(); } function get_style109 () { return "none"; } function end109_ () { document.getelementbyid('all-sufficient109').style.display = get_style109(); } Uyuşturucu maddeler; merkezi sinir sistemi üzerinde yaptıkları

Detaylı

Uyuşturucu Kullanımı ve Uyuşturucuya Bağlı Problemler Uyuşturucu Kullanımını ve Uyuşturucuya Bağlı Problemlerin İzlenmesi

Uyuşturucu Kullanımı ve Uyuşturucuya Bağlı Problemler Uyuşturucu Kullanımını ve Uyuşturucuya Bağlı Problemlerin İzlenmesi 1 Uyuşturucu Kullanımı ve Uyuşturucuya Bağlı Problemler Uyuşturucu kullanımı terimi, tek seferlik deneysel kullanımdan alışkanlık ve bağımlılık içeren kullanıma kadar sıralanmış birçok farklı tüketim çeşidini

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem VI Ön Hekimlik Psikiyatri (Zorunlu) Uygulama Dilimi Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç.

Detaylı

RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER

RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER Sağlık Dünya Sağlık Örgütü tanımlaması Biyolojik, ruhsal ve sosyal iyilik hali. Tıp Özgül bir kurama ve bu kuramdan biçimlenen yöntemle belirlenen uygulamalarla biyolojik,

Detaylı

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE Psikiyatrik hastalığı olan bireylerde MetabolikSendrom (MetS) sıklığı genel popülasyona

Detaylı

HIV/AIDS epidemisinde neler değişti?

HIV/AIDS epidemisinde neler değişti? HIV/AIDS epidemisinde neler değişti? Dr. Gülşen Mermut Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji ABD EKMUD İzmir Toplantıları - 29.12.2015 Sunum Planı Dünya epidemiyolojisi

Detaylı

Kazanım İfadeleri. Kendine değer veren insanların (aile-arkadaş vb.) yapıcı uyarılarına kayıtsız kalmaz.

Kazanım İfadeleri. Kendine değer veren insanların (aile-arkadaş vb.) yapıcı uyarılarına kayıtsız kalmaz. YEŞİLAY SAĞLIKLI FİKİRLER KISA FİLM SENARYO YARIŞMASI - 2017 Kazanım İfadeleri Kazanımın İlişkili Olduğu Alanlar Teknoloji Tütün Alkol Madde 1 Kendine değer veren insanların (aile-arkadaş vb.) yapıcı uyarılarına

Detaylı

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Doç. Dr. Fatih Öncü Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikolojik taciz Bedensel Ruhsal Bedensel ve ruhsal Çalışma hayatında mobbing veya psikolojik

Detaylı

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM DR FARUK UĞUZ KONYA N.E.Ü MERAM TIP FAKÜLTESI PSIKIYATRI A.D. ÖĞR. ÜYESI Açıklama Son iki yıl içinde ilaç endüstrisi vd sivil toplum kuruluşları ile

Detaylı

Çift uyumu-psikolojik belirtiler ilişkisi

Çift uyumu-psikolojik belirtiler ilişkisi Çift uyumu-psikolojik belirtiler ilişkisi Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dr. Ezgi Özserezli O Evlilik ilişkisi, kişilerin psikolojik sağlığını temelden etkilemektedir.

Detaylı

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU Dahili Servisler Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHP) Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), her 10 çocuktan birinde görülmesi, ruhsal, sosyal

Detaylı

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı Doç.Dr.Vesile Altınyazar Tüm dünyada ilaç harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindeki payı ortalama %24,9 Ülkemizde bu oran 2000 yılı için %33,5 DSÖ tahminlerine

Detaylı

PSİKİYATRİ KLİNİĞİNDE BİR YILLIK DÖNEM BOYUNCA YATAN HASTALARDA ALKOL VE MADDE KULLANIM BOZUKLUĞU SIKLIĞI

PSİKİYATRİ KLİNİĞİNDE BİR YILLIK DÖNEM BOYUNCA YATAN HASTALARDA ALKOL VE MADDE KULLANIM BOZUKLUĞU SIKLIĞI T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI PSİKİYATRİ KLİNİĞİNDE BİR YILLIK DÖNEM BOYUNCA YATAN HASTALARDA ALKOL VE MADDE KULLANIM BOZUKLUĞU SIKLIĞI DR. GONCA KARATAŞ UZMANLIK TEZİ

Detaylı

KLİNİĞİMİZDE YATARAK TEDAVİ GÖREN YURTDIŞINDA YAŞAYAN TÜRKLERDE MADDE KULLANIM PROBLEMLERİ VE KÜLTÜREL ÖZELLİKLERLE İLİŞKİSİNİN SAPTANMASI

KLİNİĞİMİZDE YATARAK TEDAVİ GÖREN YURTDIŞINDA YAŞAYAN TÜRKLERDE MADDE KULLANIM PROBLEMLERİ VE KÜLTÜREL ÖZELLİKLERLE İLİŞKİSİNİN SAPTANMASI KLİNİĞİMİZDE YATARAK TEDAVİ GÖREN YURTDIŞINDA YAŞAYAN TÜRKLERDE MADDE KULLANIM PROBLEMLERİ VE KÜLTÜREL ÖZELLİKLERLE İLİŞKİSİNİN SAPTANMASI Kalyoncu A., Yılmaz S., Bolten A., Mırsal H., Pektaş Ö., Beyazyürek

Detaylı

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ SUNUM PLANI: Hareketli çocuk kime denir? Klinik ilgi odağı olması gereken çocuklar hangileridir?

Detaylı

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU Çocuğun Adı- Soyadı: Cinsiyeti: TC Kimlik No: Görüşmecinin Adı- Soyadı:

Detaylı

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta Giriş DEHB (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu), çocukluk çağının en sık görülen

Detaylı

Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri

Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri Yrd. Doç. Dr. Esengül Kayan Beykent Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 04.10.2017 Çalışmanın Amacı 1.Üniversite öğrencilerinde

Detaylı

DSM-5 Düzey 2 Somatik Belirtiler Ölçeği Türkçe Formunun güvenilirliği ve geçerliliği (11-17 yaş çocuk ve 6-17 yaş anne-baba formları)

DSM-5 Düzey 2 Somatik Belirtiler Ölçeği Türkçe Formunun güvenilirliği ve geçerliliği (11-17 yaş çocuk ve 6-17 yaş anne-baba formları) DSM-5 Düzey 2 Somatik Belirtiler Ölçeği Türkçe Formunun güvenilirliği ve geçerliliği (11-17 yaş çocuk ve 6-17 yaş anne-baba formları) Şermin Yalın Sapmaz Manisa CBÜ Tıp Fakültesi Çocuk Ergen Ruh Sağlığı

Detaylı

Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu)

Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) Huriye Tak Uzman Klinik Psikolog Türk Kızılayı Bağcılar Toplum Merkezi Sağlık ve Psikososyal Destek Programı Asistanı İÇERİK

Detaylı

MADDE BAĞIMLILIĞI SEMİNERİ (SİGARA, ALKOL KULLANIMI VE KORUNMA YOLLARI) SELÇUK ÖZTÜRK PSİKOLOJİK DANIŞMAN ve REHBER ÖĞRETMEN

MADDE BAĞIMLILIĞI SEMİNERİ (SİGARA, ALKOL KULLANIMI VE KORUNMA YOLLARI) SELÇUK ÖZTÜRK PSİKOLOJİK DANIŞMAN ve REHBER ÖĞRETMEN MADDE BAĞIMLILIĞI SEMİNERİ (SİGARA, ALKOL KULLANIMI VE KORUNMA YOLLARI) SELÇUK ÖZTÜRK PSİKOLOJİK DANIŞMAN ve REHBER ÖĞRETMEN MADDE BAĞIMLILIĞI NEDİR? Madde kullanımı sonucunda gelişen belirli bir hastalık

Detaylı

Bağımlılığın Fizyolojisi

Bağımlılığın Fizyolojisi Madde Bağımlılığı Bağımlılığın Fizyolojisi Nöronlar arasında sinirsel iletişimi sağlayan kimyasallara nörotransmitter denir. Sinir sistemi boyunca sinirsel sinyaller bu kimyasal taşıyıcılar yardımıyla

Detaylı

ISPARTA İL MERKEZİNDE ALKOL VE PSİKOAKTİF MADDE KULLANIMININ 12 AYLIK DAĞILIMI VE SOSYODEMOGRAFİK DEĞİŞKENLERLE İLİŞKİSİ. Dr. E.

ISPARTA İL MERKEZİNDE ALKOL VE PSİKOAKTİF MADDE KULLANIMININ 12 AYLIK DAĞILIMI VE SOSYODEMOGRAFİK DEĞİŞKENLERLE İLİŞKİSİ. Dr. E. T.C. Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı ISPARTA İL MERKEZİNDE ALKOL VE PSİKOAKTİF MADDE KULLANIMININ 12 AYLIK DAĞILIMI VE SOSYODEMOGRAFİK DEĞİŞKENLERLE İLİŞKİSİ Dr. E.

Detaylı

KKTC Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu

KKTC Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu KKTC Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ NDE LİSE ÖĞRENCİLERİ ARASINDA PSİKOAKTİF MADDE KULLANIMININ YAYGINLIĞI, 2015 LEPİM LEFKOŞA PSİKİYATRİ MERKEZİ ÇALIŞMASI

Detaylı

KANSER İSTATİSTİKLERİ

KANSER İSTATİSTİKLERİ 1 KANSER İSTATİSTİKLERİ Kanser, günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biridir. Sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de bir halk sağlığı sorunudur. Tanı olanaklarının gelişmesi ve

Detaylı

Açıklama 2008 2009. Araştırmacı: Olmamıştır. Danışman: Olmamıştır. Konuşmacı: Olmamıştır.

Açıklama 2008 2009. Araştırmacı: Olmamıştır. Danışman: Olmamıştır. Konuşmacı: Olmamıştır. Dr. Rabia BİLİCİ 1 Açıklama 2008 2009 Araştırmacı: Olmamıştır. Danışman: Olmamıştır. Konuşmacı: Olmamıştır. Zorunlu tedavi kavramı : Psikiyatriye özgü mü? Psikiyatrinin ihtilaflı konularından biri. Tüm

Detaylı

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD Meslekte Ruh Sağlığı A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD Çalışan Sağlığı Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından sağlık, kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal bakımdan tam

Detaylı

Sizlere Soralim. Uyuşturucu nedir? Uyuşturucu maddeler arasında bildikleriniz var mı?

Sizlere Soralim. Uyuşturucu nedir? Uyuşturucu maddeler arasında bildikleriniz var mı? Sizlere Soralim Uyuşturucu nedir? Uyuşturucu maddeler arasında bildikleriniz var mı? Uyusturucu Nedir? Bir tanımlama yapmak gerekirse; uyuşturucu maddeler, bedene girdiklerinde ruhsal, davranışsal ve bedensel

Detaylı

Lütfen her maddeyi dikkatlice okuyun. Soruları boş bırakmayın, kendinizi en yakın hissettiğiniz tek bir şıkkı işaretleyin. Ortaokulu bitirmiş

Lütfen her maddeyi dikkatlice okuyun. Soruları boş bırakmayın, kendinizi en yakın hissettiğiniz tek bir şıkkı işaretleyin. Ortaokulu bitirmiş Lütfen her maddeyi dikkatlice okuyun. Soruları boş bırakmayın, kendinizi en yakın hissettiğiniz tek bir şıkkı işaretleyin. I Adınız soyadınız [..] II Doğum tarihiniz [ ] III Cinsiyetiniz? Kadın Erkek IV

Detaylı

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri. Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri. Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi Aile İçi Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri 1 Öğrenim Hedefleri Toplumsal cinsiyet ayrımcılığının, yaşam dönemlerine göre kadın sağlığına olan etkilerini açıklar, Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı ile kadına

Detaylı

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Hangi Böbrek Hastalarına Ruhsal Destek Verilebilir? Çocukluktan yaşlılığa

Detaylı

Soruları sormadan önce eğer varsa açıklamaları yapın. İtalik olan yazılar uygulayıcı için gerekli bilgileri içerir.

Soruları sormadan önce eğer varsa açıklamaları yapın. İtalik olan yazılar uygulayıcı için gerekli bilgileri içerir. Soruları sormadan önce eğer varsa açıklamaları yapın. İtalik olan yazılar uygulayıcı için gerekli bilgileri içerir. Sorularda yer alan [madde] sözcüğü kişinin cezaevinde bulunmadan önceki son dönemde içinde

Detaylı

Şizofrenide QT ve P Dispersiyonu

Şizofrenide QT ve P Dispersiyonu Şizofrenide QT ve P Dispersiyonu Sema Baykara*, Mücahit Yılmaz**, Murat Baykara*** *Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi AMATEM Kliniği **Elazığ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Kliniği

Detaylı

Alkolizm ve depresyon psikiyatrik tanılar içinde en sık görülen iki gruptur. Fakat bu iki bozukluğun gidişi ve tedavisi birbirinden farklıdır.

Alkolizm ve depresyon psikiyatrik tanılar içinde en sık görülen iki gruptur. Fakat bu iki bozukluğun gidişi ve tedavisi birbirinden farklıdır. DEPRESYON VE ALKOLIZM ve depresyon psikiyatrik tanılar içinde en sık görülen iki gruptur. Fakat bu iki bozukluğun gidişi ve tedavisi birbirinden farklıdır. psikiyatride büyük bir oyuncu olarak tanımlanır;

Detaylı

ÇOCUK HEMŞİRELİĞİ EĞİTİMİNDE BİLİŞİM VE TEKNOLOJİNİN KULLANIMI

ÇOCUK HEMŞİRELİĞİ EĞİTİMİNDE BİLİŞİM VE TEKNOLOJİNİN KULLANIMI 15. MİLLİ ÇOCUK HEMŞİRELİĞİ KONGRESİ ÇOCUK HEMŞİRELİĞİ EĞİTİMİNDE BİLİŞİM VE TEKNOLOJİNİN KULLANIMI Doç. Dr. Ayşe GÜROL Atatürk Üniversitesi, ayseparlak42@gmail.com Bilim ve teknoloji alanında değişim

Detaylı

SİGARA BIRAKMA SÜRECİ

SİGARA BIRAKMA SÜRECİ SİGARA BIRAKMA SÜRECİ DOÇ DR ZEYNEP AYFER SOLAK EÜTF GÖĞÜS HASTALIKLARI AD Çevresel ve sosyal faktörler. Medya, merak, aile. Sosyoekonomik yapı. Kültürel yapı Davranışsal ve psikolojik faktörler. Öğrenme.

Detaylı

PSİKİYATRİDE KÜLTÜREL FORMÜLASYON. Prof. Dr. Can Cimilli DEÜTF Psikiyatri AD

PSİKİYATRİDE KÜLTÜREL FORMÜLASYON. Prof. Dr. Can Cimilli DEÜTF Psikiyatri AD PSİKİYATRİDE KÜLTÜREL FORMÜLASYON Prof. Dr. Can Cimilli DEÜTF Psikiyatri AD AÇIKLAMA 2009-2012 Araştırmacı: - Konuşmacı: Lundbeck İlaçları AŞ (2009, 2010) Danışman: - Olgu 1 - Bize ayrımcılık yapılıyor

Detaylı

Yaşınız kaç diye sorduk;

Yaşınız kaç diye sorduk; #UKGE- UYUŞTURUCUYA KARŞI GENÇ EYLEM PROJESİ ANKET DEĞERLENDİRMESİ TEMMUZ- AĞUSTOS/2015 Uyuşturucuya Karşı Genç Eylem Projesi nin ikinci aşaması olan anket çalışması Temmuz- Ağustos ayı içerisinde gerçekleştirildi.

Detaylı

ALMANYA DA YAŞAYAN TÜRK EROİN BAĞIMLILARININ ÖZELLİKLERİ

ALMANYA DA YAŞAYAN TÜRK EROİN BAĞIMLILARININ ÖZELLİKLERİ ALMANYA DA YAŞAYAN TÜRK EROİN BAĞIMLILARININ ÖZELLİKLERİ Dr. Özlem Yalnız 1, Dr. Özkan Pektaş 2, Dr. Emre Şahin 1, Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 2, Dr. Hasan Mırsal 2, Dr. Mansur Beyazyürek 3 1 Uzm. Dr. Balıklı

Detaylı

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR Feray Gökdoğan 1, Duygu Kes 2, Döndü Tuna 3, Gülay Turgay 4 1 British University of Nicosia, Hemşirelik Bölümü 2 Karabük

Detaylı

Türkiye de Somatoform Bozukluklar Epidemiyolojisi Dr Yarkın Özenli Başkent Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Açıklama 2008 20092009 Araştırmacı: Danışman: Konuşmacı: Somatoform Bozukluklar SOMATOFORM

Detaylı

ANATOLİA BAĞIMLILIK TEDAVİ KLİNİĞİNDE YATARAK TEDAVİ GÖREN HASTALARIN DESKRİPTİF ANALİZİ. Kalyoncu A., Yılmaz S., Mırsal H., Pektaş Ö., Beyazyürek M.

ANATOLİA BAĞIMLILIK TEDAVİ KLİNİĞİNDE YATARAK TEDAVİ GÖREN HASTALARIN DESKRİPTİF ANALİZİ. Kalyoncu A., Yılmaz S., Mırsal H., Pektaş Ö., Beyazyürek M. ANATOLİA BAĞIMLILIK TEDAVİ KLİNİĞİNDE YATARAK TEDAVİ GÖREN HASTALARIN DESKRİPTİF ANALİZİ Kalyoncu A., Yılmaz S., Mırsal H., Pektaş Ö., Beyazyürek M. GİRİŞ Madde ile ilişkili bozukluklar; kötüye kullanılan

Detaylı

PSİKOAKTİF MADDE KULLANIMINA BAĞLI RUHSAL BOZUKLUKLAR. Prof. Dr. Mücahit ÖZTÜRK

PSİKOAKTİF MADDE KULLANIMINA BAĞLI RUHSAL BOZUKLUKLAR. Prof. Dr. Mücahit ÖZTÜRK PSİKOAKTİF MADDE KULLANIMINA BAĞLI RUHSAL BOZUKLUKLAR Prof. Dr. Mücahit ÖZTÜRK ALKOL (ALKOLİZM) Alkolizm bir hastalıktır. Ancak, her içki içen hasta değildir. TANIMLAMA Alkolizm, bireyin beden ve ruh sağlığını,

Detaylı

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji www.gunescocuk.com Çocuk ve ergen psikiyatrisinde

Detaylı

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir.

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir. SOSYAL FOBİ Sosyal ortamlarda başkaları tarafından inceleme altında tutulduğu korkusu performans gösterilmesi gereken durumlarda eleştirilme yada küçük düşme korkusunun yaşanmasıdır. Ve kişi bu korkunun

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ MESLEKİ TEHLİKE ve RİSKLERİ. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ MESLEKİ TEHLİKE ve RİSKLERİ. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL SAĞLIK ÇALIŞANLARININ MESLEKİ TEHLİKE ve RİSKLERİ Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL Sağlık hizmeti sunumu sırasında sağlık çalışanları, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden sağlıklarını tehdit eden pek çok riske maruz

Detaylı

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HASTALIK ALGISI ÖLÇEĞİNİN KLİNİK SONUÇLAR İLE İLİŞKİSİ

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HASTALIK ALGISI ÖLÇEĞİNİN KLİNİK SONUÇLAR İLE İLİŞKİSİ HEMODİYALİZ HASTALARINDA HASTALIK ALGISI ÖLÇEĞİNİN KLİNİK SONUÇLAR İLE İLİŞKİSİ DERYA DUMAN EMRE ERDEM Prof.Dr. TEVFİK ECDER DİAVERUM GENEL MERKEZ ÖZEL MERZİFON DİYALİZ MERKEZİ GİRİŞ Son yıllarda önem

Detaylı

Adana RSHH'de zorunlu tedavi ve sorunları DR. GÖZDE CİĞERLİ

Adana RSHH'de zorunlu tedavi ve sorunları DR. GÖZDE CİĞERLİ Adana RSHH'de zorunlu tedavi ve sorunları DR. GÖZDE CİĞERLİ Açıklama 2008-2009 Araştırmacı: Olmamıştır. Danışman: Olmamıştır. Konuşmacı: Olmamıştır. Dr. Ekrem Tok Adana Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi

Detaylı

GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ ALKOL VE MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARI BİRİMİNE BAŞVURAN HASTALARIN SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ ALKOL VE MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARI BİRİMİNE BAŞVURAN HASTALARIN SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ M. Bulut, H. A. Savaş, N. Cansel GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ ALKOL VE MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARI BİRİMİNE BAŞVURAN HASTALARIN SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ Sociodemographic Characteristics of Patients, Applied

Detaylı

Avrupa da uyuşturucu sorununun durumu hakkında 2007 Yıllık raporu. İsim, yer, tarih ve saat

Avrupa da uyuşturucu sorununun durumu hakkında 2007 Yıllık raporu. İsim, yer, tarih ve saat Avrupa da uyuşturucu sorununun durumu hakkında 2007 Yıllık raporu İsim, yer, tarih ve saat Avrupa da uyuşturucu sorunu hakkındaki son durum Avrupa nın uyuşturucu sorununun 29 ülkedeki genel değerlendirmesi

Detaylı

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HUZURSUZ BACAK SENDROMU, UYKU KALİTESİ VE YORGUNLUK ( )

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HUZURSUZ BACAK SENDROMU, UYKU KALİTESİ VE YORGUNLUK ( ) HEMODİYALİZ HASTALARINDA HUZURSUZ BACAK SENDROMU, UYKU KALİTESİ VE YORGUNLUK (2.0.20) Gülay Turgay, Emre Tutal 2, Siren Sezer Başkent Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Diyaliz Programı

Detaylı

Dr. Aytuğ Balcıoğlu Çankaya Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürü

Dr. Aytuğ Balcıoğlu Çankaya Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürü Kentsel Çevre ve Ruh Sağlığı İlişkisi: Ruh Sağlığını Koruma, Sosyal İyi Olma Hali ve Toplulukçu Yeterliliği Geliştirme Amaçlı bir Programın Oluşturulması Dr. Aytuğ Balcıoğlu Çankaya Belediyesi Sosyal Yardım

Detaylı

Katılımcının Yaşı n % 21-30 114 21.6 31-40 152 28.8 41-50 208 39.5 51+ 53 10.1 TOPLAM 527 100.0

Katılımcının Yaşı n % 21-30 114 21.6 31-40 152 28.8 41-50 208 39.5 51+ 53 10.1 TOPLAM 527 100.0 12 Eczacı Profili-1998-2007 II. 1998 ARAŞTIRMASI BULGULARI ll.l.toplumsal VE EKONOMİK ÖZELLİKLER Katılımcının Yaşı n % 21-30 114 21.6 31-40 152 28.8 41-50 208 39.5 51+ 53 10.1 TOPLAM 527 100.0 Tabloda

Detaylı

Şizofreni tanılı hastada antipsikotiklerletetiklenen nonkonvulsif statusepileptikus olgusu

Şizofreni tanılı hastada antipsikotiklerletetiklenen nonkonvulsif statusepileptikus olgusu Şizofreni tanılı hastada antipsikotiklerletetiklenen nonkonvulsif statusepileptikus olgusu Ass. Dr. Toygun Tok İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Psikiyatri Kliniği

Detaylı

Uçucu madde kullanımının yaygınlığı: Çok merkezli bir araştırmanın verilerinin değerlendirilmesi 1

Uçucu madde kullanımının yaygınlığı: Çok merkezli bir araştırmanın verilerinin değerlendirilmesi 1 220 Uçucu madde kullanımının yaygınlığı... _ Uçucu madde kullanımının yaygınlığı: Çok merkezli bir araştırmanın verilerinin değerlendirilmesi 1 Kültegin Ögel, 2 Defne Tamar, 2 Cüneyt Evren, 3 Duran Çakmak

Detaylı

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış Sedat Batmaz 1, Emrah Songur 1, Mesut Yıldız 2, Zekiye Çelikbaş 1, Nurgül Yeşilyaprak 1, Hanife

Detaylı

Acil servislerde sağlık çalışanlarına şiddet. Dr. Mustafa ilker EDEBALİ Antalya eğitim ve araştırma hastanesi psikiyatri kliniği

Acil servislerde sağlık çalışanlarına şiddet. Dr. Mustafa ilker EDEBALİ Antalya eğitim ve araştırma hastanesi psikiyatri kliniği Acil servislerde sağlık çalışanlarına şiddet Dr. Mustafa ilker EDEBALİ Antalya eğitim ve araştırma hastanesi psikiyatri kliniği Şiddet nedir? Kendine ya da bir başkasına grup ya da topluluğa yönelik olarak

Detaylı

Dr. Duru Mıstanoğlu Özatağ DPÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

Dr. Duru Mıstanoğlu Özatağ DPÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Dr. Duru Mıstanoğlu Özatağ DPÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD İnfluenza aşısı Mevsimsel influenza tüm dünyada sirküle olan influenza viruslarının neden olduğu akut solunum

Detaylı