DİŞ HEKİMLİĞİNDE SIK KULLANILAN İLAÇLARIN GEBELİK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ BİTİRME TEZİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "DİŞ HEKİMLİĞİNDE SIK KULLANILAN İLAÇLARIN GEBELİK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ BİTİRME TEZİ"

Transkript

1 T.C. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı DİŞ HEKİMLİĞİNDE SIK KULLANILAN İLAÇLARIN GEBELİK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ BİTİRME TEZİ Stj. Dişhekimi Cansu CEVİZ Danışman Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr. Ayşe EROL İZMİR-2008

2 ÖNSÖZ Diş Hekimliğinde Sık Kullanılan İlaç Gruplarının Gebelik Üzerine Olan Etkileri konulu mezuniyet tezimi hazırlamamda beni yönlendiren ve çalışmalarımın her aşamasında yardımlarını esirgemeyen Sayın hocam Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ayşe EROL a teşekkür eder, saygılarımı sunarım. İzmir, 2008 Stj. Dişhekimi Cansu CEVİZ

3 İÇİNDEKİLER GİRİŞ GENEL BİLGİLER Gebelikte Sistemik Değişiklikler Gebelikte Oral ve Fasiyal Değişiklikler... 6 İlaçların Plasental Transferi Gebelikte Meydana Gelen Farmakokinetik Değişiklikler.. 10 Teratojenite Gebelikte İlaç Kullanımına Bağlı Teratojenitenin Sınıflandırılması 15 Gebelikte İlaç Seçimi DİŞ HEKİMLİĞİNDE GEBELİKTE İLAÇ TEDAVİSİ 18 GENEL YAKLAŞIM İLAÇLAR. 19 Antibiyotikler. 20 Tetrasiklinler. 20 Aminoglikozidler. 20 Penisilinler ve sefalosporinler. 21 Makrolidler.. 21 Klorheksidin.. 22 Metronidazol Antifungaller Lokal anestezikler

4 Analjezikler ve Nonsteroidal Antiinflamatuvar ilaçlar 23 Kortikosteroidler Sedatifler ve Hipnotikler ANNENİN RUTİNDE KULLANDIĞI İLAÇLAR VE ETKİLERİ 27 Antiepileptik ilaçlar Antihipertansif ilaçlar. 27 Antiromatizmal ilaçlar. 30 Antidepresanlar ve Anksiyolitikler. 31 SONUÇ.. 34 KAYNAKLAR.. 35 ÖZGEÇMİŞ... 45

5 GİRİŞ Gebelikte ilaç kullanımı önemli riskler taşımaktadır. Gebelik ilaç seçimi açısından önemli bir dönemdir. Hem ilaç kullanımının intrauterin olarak gelişmekte olan bebeğin sağlığı açısından taşıdığı riskler, hem de ilacın kullanılmamasının anne ve bebeğin sağlığı açısından yarattığı riskler göz önünde tutulmalıdır. Klinik olarak ilaç kullanımına karar verirken bu riskleri azaltmaya yönelik düşünülmelidir. Gebelik çoğunlukla kadın seks hormonları aracılığıyla neredeyse vücudun bütün organ sistemlerinde oluşan fizyolojik değişikliklerle sonuçlanır. Gebelikteki fizyolojik değişiklikler bu dönemde kadınların dental faaliyetlerini de etkilemektedir. Bu değişikliklerin anlaşılması gebe kadınların bakımlarının kalitesini sağlamak açısından önemlidir. Gebelik başlangıcından önce, gebelik süresince ve doğumdan sonra güvenli ve etkili bir ilaç tedavisini sağlamak hekimin sorumluluğudur ve hastanın aktif katılımı gereklidir. Pek çok durumda, gebe kadınlardaki akut veya kronik hastalıkların tedavisi için önerilen ilaç dozları genel popülasyonla aynı olmaktadır. Diğer taraftan, gebelikte kullanılan ilaç tedavisinin dozu ve seçiminin genel popülasyondakinden oldukça farklı olduğu bazı durumlar da bulunmaktadır. Gebelik sırasında pek çok ilaç tedavisi muhtemelen güvenli olduğu halde, klinisyenler tedavi seçimi hakkındaki kararları vermek için uğraşmaktadırlar. Gebelikte ilaç tedavisi güvenliği konusundaki bilgiler çeşitli kaynaklardan elde edilmektedir. Hekim için en önemli sorulardan bir tanesi gebelikte kullanılan ilaçların güvenilirliği ile ilgili delillerin kalitesinin nasıl değerlendirileceğidir.

6 GENEL BİLGİLER GEBELİKTE SİSTEMİK DEĞİŞİKLİKLER Gebelik büyük fizyolojik değişikliklere sebep olan karmaşık hormonal etkileşimleri içermektedir. Bazı değişiklikler diğerlerinden daha belirgindir. Meydana gelen bu değişiklikler annenin doğuma hazırlanması ve fetüsun büyümesi için gerekli olan anneye özgü ve fetal ihtiyaçların artışının sonucudur. Dişi seks hormonlarının salgılarındaki artış gebeliğin normal gelişimi için önemlidir (1). Hormonal sekresyonun artışı ve fetal büyüme gebe kadında çeşitli sistemik, lokal fizyolojik ve fiziksel değişimlere neden olmaktadır. Ana sistemik değişiklikler kardiyovasküler, dolaşım, solunum, boşaltım, gastrointestinal, endokrin ve genitoüriner sistemlerde meydana gelmektedir. Lokal fiziksel değişiklikler ağız boşluğunu da içeren vücudun değişik bölgelerinde meydana gelmektedir. Kardiyovasküler Değişiklikler Kardiyovasküler sistem gebelik süresince büyük değişikliklere uğramaktadır. Esas kardiyovasküler değişiklikler total kan hacminde ve kardiyak verimde artış, kan basıncında düşüş ve ortostatik hipotansiyonun meydana gelmesidir. Gebeliğin 32. haftasında total kan hacmi %40-50 oranında artmaktadır ki, esasen plazma hacmindeki %40-50 lik artış buna sebep olmaktadır (2, 3). Plazma hacmindeki artışa ek olarak alyuvar hacmindeki %30 oranındaki artış da total kan hacminin artmasına katkıda bulunur (3). Vuruş hacmindeki artışa sekonder olarak kardiyak verimin %30-50 oranında artması gebeliğin 25. ve 33. haftaları arasında meydana gelmektedir (4-7). Bu değişiklikler kadınların %90 ında doğumdan kısa süre sonra kaybolan fonksiyonel kalp sesleri ve taşikardi oluşturmaktadır (5). Kardiyak verimin artması ayrıca anne ve fetüsun metabolik gereksinimlerinin artışına bir cevap olarak kalp hızını da

7 atım/dk arttırmaktadır (8, 9). Kan basıncı erken dönemlerde düşer ve gebeliğin yaklaşık haftaları arasında en düşük seviyesine ulaşır. 16. haftadan sonra kan basıncı taban seviyesine yükselir (10). Progesteron aracılığıyla venlerdeki düz kasların gevşemesine bağlı olarak sistemik vasküler dirençte de bir düşme olmaktadır (11, 12). Ortostatik hipotansiyon gebe kadınların %8 ini etkileyen bir durumdur ve en çok ikinci trimesterin geç safhalarında meydana gelmektedir (13). Gebe kadın sırt üstü yatar pozisyondayken fetüsun vena cava inferiora yaptığı basınç nedeniyle kalbe venöz dönüşte bozulma olur. Atış hacmindeki azalmanın sonucu, baroreseptörleri kardiyak outputu sağlamak için normal bir kompensatuvar mekanizma gibi stimüle etmektedir. Bu, hipotansiyon, bulantı, baş dönmesi ve bayılmaya neden olur. Diş hekimi koltuğunda ortostatik hipotansiyonu önlemek için gebe kadın sağ kalçasını 10-12cm kadar kaldırmalı veya uterusu vena cava inferiordan uzaklaştırmak için sola doğru dönmelidir (14). Solunum Sistemi Değişiklikleri Gebelik süresince oluşan solunum sistemi değişiklikleri fetüsün gelişimi ile anne ve bebeğin oksijen gereksinimlerine göre meydana gelmektedir. Solunum sisteminde oluşan ana değişiklikler dispne, hiperventilasyon, oksijen alımının ve rezervinin değişmesi, dakikadaki ventilasyon hızının ve alıp verilen hava hacminin artışıdır. Normal gebe kadınların %60-70 inde dispne meydana gelmektedir (15). Dispneye neden olan mekanizma henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Alınan ve verilen hava miktarının ve dakikadaki ventilasyon hızının artışı diyaframın yer değiştirmesinin bir sonucudur (16-18). Büyüyen fetüs diyaframı 3 4cm kadar yukarı iter, bu da intratorasik basıncın artmasına neden olur. Dolaşan östrojenin artması gebe kadınların %30 unda nasal kapillerde tıkanıklığa ve rinite neden olmaktadır. Bu da sık sık burun kanamaları ve üst solunum yolu enfeksiyonlarına predispozan faktör oluşturmaktadır (19). 3

8 Hematolojik değişiklikler En önemli hematolojik değişiklikler kırmızı kan hücreleri, beyaz kan hücreleri, eritrosit sedimantasyon hızı, faktör XI ve XIII dışındaki bütün pıhtılaşma faktörlerinin artması ve kandaki hemoglobin içeriğinin azalmasını içermektedir. Plazma hacmindeki artış kırmızı kan hücrelerinin artışıyla orantısız bir şekilde daha fazladır, bu da kanın sulanması ve dolayısıyla fizyolojik anemiyle sonuçlanır (20). Pıhtılaşma faktörlerinden XII-X artmış ve antikoagülan faktörlerden XI-XIII azalmıştır (21). Bu nedenle gebelik pıhtılaşmanın fazla olduğu bir durumdur ve tromboembolizm riskini arttırır (22). Bu hastalara dental tedavi hastane ortamında yapılmalıdır. Bu hastaların kan pıhtılaşma düzeylerinin değerlendirimesi için en iyi yöntem plazma heparin düzeyinin ölçülmesidir. Gastrointestinal ve Karaciğer Değişiklikleri Büyüyen fetüsün sonucu olan mekanik değişiklikler ve bununla birlikte hormonal değişiklikler gastrointestinal sistemdeki değişmelerden sorumludur. GIS deki ana değişiklikler bulantı, kusma ve midede yanma hissidir. Diğer değişiklikler karaciğer disfonksiyonu ve demir eksikliğini içermektedir. Bulantı ve kusma gebe kadınların hemen hemen %66 sında meydana gelir ve son menstrual perioddan sonraki yaklaşık 5. haftada başlar ve haftalar arasında pik yapar. Daha sonra semptomlar yavaş yavaş azalır (23). Hiperemesis gravidarum (aşırı derecede ve kontrolsüz kusma) bütün gebelerin %1 inden daha azında meydana gelmektedir (23). Gebelik süresince oluşan bulantı ve kusmanın patofizyolojisi yeterli olarak anlaşılamamakta, ancak östrojen ve progesteronun hormonal etkilerinden olduğu düşünülmektedir (24). Dental tedavi gerektiren Hiperemesis gravidarum lu gebe kadınlarda sabah randevularından kaçınılmalıdır. Ayrıca bu hastalara gastrik bozukluklara neden olan ve midenin boşaltılmasını geciktiren yağlı yiyeceklerden ve turunçgiller türü içeceklerden kaçınılması gerektiği öğütlenmelidir (25). Sürekli kusmadan dolayı oluşan dehidrasyonu önlemek için gebe kadına tuzlu içeceklerden 4

9 küçük miktarlarda yudumlanması öğütlenmelidir (25). Dental prosedür süresince gebe hastalar yarı yatar veya rahat bir pozisyonda oturtulmalıdır. Kusma durumunda tedavi hemen sona erdirilmeli ve hasta dikey pozisyona getirilmelidir. Kusma sona erdikten sonra ağzın soğuk suyla veya gargarayla çalkalanması önerilmektedir. Pirozis (mide yanması) gebe kadınların yaklaşık %30-50 sinde meydana gelmektedir (26). Büyüyen fetüs, yavaşlayan mide boşalma hızı, alt gastroözofageal sifenkterin dinlenme basıncının azalmasıyla intragastrik basınç artmakta ve bunun sonucunda reflü meydana gelmektedir (27, 28). Gebelik süresince fetüs ve plasentanın büyümesini mümkün kılmak için gerekli olan enerji talebinde bir artış olmaktadır. Bu talep tüm besinlerin metabolizmasını etkilemektedir. Fetüsü derinden etkileyen en önemli besin eksiklikleri demir ve folik asittir. Demir fetal eritrosit oluşumu için, folik asit ise aminoasit ve nükleik asit sentezi için gerekmektedir. Bu nedenle fazladan takviyeler gerekmektedir (29-31). Böbrek ve Genitoüriner Değişiklikler Başlıca böbrek ve genitoüriner değişiklikler glomerular filtrasyon hızının (GFR) artması, idrar ve kandaki biyokimyasal değişiklikler, idrara çıkma sıklığında, üriner stazda ve idrar yolları enfeksiyonlarında artıştır. Plazma ozmolitesinin düşmesinden dolayı gebelik sürecinin ikinci yarısında genellikle idrara çıkma sıklığı da artmaktadır. Ek olarak, gebe kadınların %1-2 sinde hipotonik mesane, üriner staz ve piyelonefrit olmaktadır (32, 33). Dental tedaviye başlamadan önce hastadan mesanesini boşaltmasını istemek uygundur. Endokrin Değişiklikler Esasen plasenta tarafından salgılanan dişi seks hormonları gebelik süresince meydana gelen fizyolojik değişikliklerin pek çoğundan sorumludurlar. Ek olarak tiroksin, steroid ve insülin düzeylerinde de bir artış olmaktadır. Tiroid bezi boyutsal 5

10 olarak %50 oranında artar. Kortikosteroid seviyesi kısmen artmaktadır. Aldosteron seviyesi 2 kat, kortisol seviyesi 3 kat artmaktadır (34, 35). Gebe kadınların yaklaşık %45 i östrojen ve progesteronun antagonist aktivitesini yenmek için yeterli miktarda insülin üretemez ve bu gebelik diyabetinin gelişmesiyle sonuçlanır. Obez ve ailesinde Tip II Diabetes mellitus hikâyesi olan kadınlar gebelik diyabeti gelişmesi açısından yüksek risk taşırlar (8). GEBELİKTE ORAL VE FASİYAL DEĞİŞİKLİKLER Gebelikte görülen oral değişiklikler gingivitis, gingival hiperplazi, pyojenik granüloma ve tükürüksel değişikliklerdir. Ayrıca fasiyal pigmentasyonda artış görülmektedir. Kapiller permeabilitede artışa neden olan dolaşımdaki östrojenin yükselmesi gebe kadında gingivitis ve gingival hiperplaziye predispozan faktör oluşturmaktadır (36, 37). Gebelik gingivitisi genellikle marjinal dişeti ve interdental papillayı etkilemekte ve daha önceden var olan gingivitisle ilişkilendirilmektedir (38). İyi oral hijyen hormonların neden olduğu enflamatuar oral değişikliklerin önlenmesine veya şiddetinin azalmasına yardımcı olabilmektedir. Gebelik periodontal hastalığa neden olmaz ancak var olan durumu kötüleştirir (39). Gebelik gingivitisi gebe kadınları etkileyen gingivitisin akut bir formudur. Eritem, ödem, hiperplazi ve gingival dokunun kanamasında artış ile karakterizedir ve tüm gebe kadınların yaklaşık %30-75 inde oluşabilmektedir (40-42). Vakalar asemptomatik hafif hiperplaziden ağrılı ve kanamalı daha şiddetli vakalara kadar değişmektedir. Çoğunlukla ağzın anterior bölgesi daha şiddetli bir şekilde etkilenmektedir. Gingivitis gebelerde oldukça yaygın bir olaydır ve büyük olasılıkla gebeliğin sonucu olarak savunma sisteminde değişiklikler olan konaktaki bakteri varlığı ile ilişkilidir. Pyojenik granüloma (gebelik tümörü) gebe kadınların %1-5 inde meydana gelmektedir (43). Plak gibi lokal faktörler ile gingival irritasyonlar ve seks hormonlarına bağlı olarak artan anjiyogenezisin pyojenik granülomaya neden olduğuna 6

11 inanılmaktadır (44). Esas olarak interdental papillanın labiyal yüzünde meydana gelmektedir. Gebelik süresince herhangi bir zamanda meydana gelebilmektedir ancak yaygın olarak ilk gebelikte birinci ve ikinci trimester süresince daha çok oluşmakta ve doğumdan sonra gerilemektedir (38). Gebelikte tükürükle ilgili değişiklikler tükürüğün akıcılığı, içeriği, ph ı ve hormon düzeylerini içermektedir. Kesitsel çalışmalar gebe kadınlarda bütün uyarılmış tükürüğün akış hızının azaldığını göstermektedir, ancak uzun dönem çalışmalar uyarılmış tükürüğün akış hızında herhangi bir değişiklik olmadığını göstermiştir (43). Tükürüğün içeriğindeki değişiklikler sodyum ve ph ın azalması, potasyum, protein ve östrojen seviyelerinin artmasını içerir (43, 45). Tükürüğe ait östrojen oral mukozanın proliferasyonu ve deskuamasyonunu ve subgingival sıvıların miktarını da arttırmaktadır. Deskuame hücreler besin maddeleri sağlayarak bakteriyel büyüme için uygun ortamı temin etmektedirler ve bu da gebe kadında dental çürüğe yatkınlık oluşturmaktadır (43). Son çalışmalar periodontal hastalıklar ve düşük ağırlıklı erken doğumlar arasında bağlantı olduğunu öne sürmektedir. Lopez ve arkadaşları gingivitisi ve periodontal hastalığı olan 400 kadın üzerinde yaptıkları bir araştırmada, periodontal hastalık ve düşük ağırlıklı doğumlar arasında pozitif bir korelasyon bulmuşlardır (49). Periodontal hastalık düşük ağırlıklı doğum için bağımsız bir risk faktörü olarak görülmüş ve iyi oral hijyen ve periodontal tedavi ile azalmıştır (49). Bu pozitif korelasyonun rapor edilmiş olmasına rağmen, çeşitli hayvan ve insan vaka çalışmalarında bunun nedeni olabilecek bir açıklama bulunamamıştır (50). 7

12 İLAÇLARIN PLASENTAL TRANSFERİ Plasentanın uzun bir süre anneye verilen ilaçlar ve kimyasallar için bir bariyer olduğu düşünülmüştür. Buna rağmen, McBride ve Lenz tarafından bildirilen Talidomid trajedisi plasentanın anne tarafından yutulan ilaçların fetüse büyük hasar potansiyeli ile birlikte transfer edebilme yeteneğinde olduğunu göstermiştir (51, 52). Diğer taraftan anneye reçete edilen ilaçların plasental transferi fetal aritmilerin, konjestif kalp bozukluklarının ve diğer durumların tedavisinde kullanılmaktadır. Eskiden ilaç transferi için bir bariyer olarak düşünülse de plasenta gerçekte anne ile fetüs arasında ilaçlar gibi maddelerin bir miktarı için değişim organıdır (53). Gebelik başlangıcından sonraki 5. haftadan itibaren plasenta taşıma gibi işlemler için bütünüyle görev görmektedir. Plasenta zigotun bir kısmından gelişmektedir ve bu nedenle gelişen fetüsle aynı genetik yeteneklere sahiptir. Embriyonik/fetal bileşen, maternal endometriyuma hücum eden ve anne kanındaki lakun adı verilen yarık benzeri yapılara direk etki eden trofoblastlardan türemiş koryonik villuslardan ibarettir. Bu villuslar maternal-fetal transfer için gerekli olan en geniş yüzey alanını meydana getirmektedirler. Bu noktada maternal kan basıncı endometriyumun spiral arterlerinden pulsatif kan akımının akışını sağlar, böylece koryonik villuslar çevrilir ve gazların, besinlerin ve metabolik ürünlerin transferine izin verilir (Resim 1). Biyolojik olarak, insan plasentası hemokoryal plasenta olarak sınıflandırılır, çünkü maternal kan fetal koryonik membranla direk kontaktadır. Bu membran fetüse transfer edilen maddeleri saptayan membrandır. Anneye verilen ilaçların ve diğer maddelerin büyük bir çoğunluğu fetüse geçmektedir. İlaçlar plasentaya çoğunlukla basit difüzyonla geçmektedir. İlaç transferini etkileyen faktörler diğer biyolojik membranlardan transferi etkileyenlerle benzerlik göstermektedir. Bunlar moleküler kütle, yağ çözünürlüğü ve bileşimin iyonizasyon derecesidir. Genel olarak, 1000 Da dan daha fazla moleküler kütleli ilaçların transferi daha zor olurken, 600 Da dan daha az olan moleküler kütleli ilaçlar 8

13 ve kimyasallar plasentadan kolayca geçmektedirler. Yüksüz ve yağ çözünürlüğü daha fazla olan bileşenler de aynı zamanda daha kolay geçebilmektedirler. Resim 1. Plasental transfer, koryonik villuslar. *Kaynak 54 ten alınmıştır. 9

14 GEBELİKTE MEYDANA GELEN FARMAKOKİNETİK DEĞİŞİKLİKLER Gebe kadın tarafından alınan pek çok ilaç plasentadan geçebilmekte ve embriyo ve fetüsü farmakolojik ve teratojenik tesirleriyle etkileyebilmektedir. Plasental ilaç transferini ve fetüs üzerindeki ilaç etkilerini etkileyen kritik faktörler (55); 1) ilacın fizyokimyasal özellikleri, 2) plasentadan geçen ilacın oranı ve fetüsa ulaşan ilaç miktarı, 3) ilaca maruz kalmanın süresi, 4) değişik fetal dokulardaki dağılım karakteristikleri, 5) ilaca maruz kalma sırasındaki plasental ve fetal gelişimin safhası, 6) birlikte kullanılan ilaçların etkileri. Diğer biyolojik membranlarda da olduğu gibi ilaçların plasentadan geçişleri yağda çözünürlüğüne ve ilacın iyonizasyon derecesine bağlıdır (55). Lipofilik ilaçlar plasentanın diğer tarafına hızlıca yayılmaya ve fetal dolaşıma katılmaya eğilimlidirler. Yüksek derecede iyonize ilaçlar plasentadan yavaş bir şekilde geçmekte ve fetüste düşük konsantrasyonlara ulaşmaktadırlar. Eğer yeteri oranda yüksek maternal-fetal konsantrasyonlara ulaşılırsa, polar bileşenler ölçülebilir miktarlarda plasentadan geçebilmektedirler. Fizyolojik ph ta neredeyse tamamen iyonize olan salisilat plasentadan hızlı bir şekilde geçmektedir. Bu, salisilatın iyonize olmayan küçük bir kısmının yüksek oranda yağda çözünür olması nedeniyle meydana gelmektedir. İlacın molekül ağırlığı da aynı zamanda transfer oranını ve plasenta boyunca geçen ilaç miktarını etkilemektedir (55) molekül ağırlığına sahip ilaçlar yağda çözünürlüğüne ve iyonizasyon derecelerine bağlı olarak plasentadan kolaylıkla geçmekte; arası molekül ağırlığa sahip ilaçlar daha zor; 1000 den daha yüksek molekül ağırlığına sahip ilaçlar ise oldukça az geçmektedirler. Plasenta fetüse daha büyük molekülleri taşıyan ilaç taşıyıcılarını içermektedir. Örneğin; Rh uyuşmazlığında olduğu gibi, maternal antikorların bir çeşidi plasentadan geçebilmekte ve fetal morbiditeye neden olabilmektedir. 10

15 Bir ilacın plazma proteinlerine (özellikle albumin) bağlanma derecesi de aynı zamanda transfer oranını ve transfer olan miktarı etkileyebilmektedir (55). Buna rağmen, eğer bir bileşen yüksek derecede yağda çözünebilir ise (örn: bazı anestezik gazlar) protein bağlanmasıyla çok da fazla etkilenmemektedir. Bu yüksek yağ çözünürlüğüne sahip ilaçların ve onların dengelerinin kapsamlı oranlarının transferi plasental kan akışına bağlıdır. Eğer bir ilaç düşük oranda yağda çözünebilir ve iyonize ise transferi yavaş olmakta ve transfer ilacın maternal plazma proteinine bağlanması ile engellenmektedir. Diferansiyal protein bağlanması aynı zamanda, fetal proteinlerin düşük bağlanma eğilimi nedeniyle bazı ilaçların maternal plazmada fetal plazmadan daha fazla protein bağlanması göstermesinden dolayı da önemlidir. Bu sulfonamidler, barbitüratlar, fenitoin ve lokal anestezikler için gösterilmiştir (55). Fetüsü maternal dolaşımdaki ilaçlardan korumak için iki mekanizma yardımcı olmaktadır (55): 1) Plasenta hem yarı geçirgen bir bariyer olarak hem de bazı ilaçların plasenta boyunca geçişinde bir metabolizma bölgesi olarak başlı başına rol oynamaktadır. Aromatik oksidasyon reaksiyonlarının çeşitli farklı tiplerinin plasental dokuda meydana geldiği gösterilmiştir. Buna zıt olarak, plasentanın metabolik kapasitesinin toksik metabolitleri oluşturmaya neden olabileceği ve bu nedenle toksisiteyi arttırabileceği de muhtemeldir. 2) Plasentadan geçen ilaçlar umbilikal ven yolu ile fetal dolaşıma girmektedirler. Umbilikal venöz kan akışını yaklaşık %40-60 ı fetal karaciğere girmekte, kalan kısmı karaciğeri atlayarak genel fetal dolaşıma katılmaktadır. Karaciğere giren bir ilaç fetal dolaşıma katılmadan önce burada kısmen metabolize olabilmektedir. Ek olarak, umbilikal arterdeki var olan ilacın büyük bir oranı plasenta boyunca yolunu değiştirerek umbilikal vene ve tekrar karaciğere geri dönebilmektedir. Bazı ilaçların metabolitlerinin kaynak bileşeninden daha aktif olabileceği ve fetüsu zıt olarak etkileyebileceği bilinmelidir.. 11

16 TERATOJENİTE Gebe kadın tarafından alınan ilaç ve diğer ksenobiyotiklerin plasentadan fetüse geçerek onda malformasyona veya ölüme kadar gidebilen kalıcı bozukluklara neden olmasına teratojenezis denilir (56). Bu duruma neden olan maddelere teratojenler veya teratojenik maddeler denilir (Tablo 1). Teratojenik etki bakımından üç türlü madde ayırt edilebilir: 1. Öldürücü etkinliği düşük, fakat malformasyon ve fetüste retardasyon yapıcı etkinliği güçlü maddeler, 2. Letalitesi güçlü ve bu nedenle fetüsün ölümüne neden olan maddeler, 3. Malformasyon yapıcı etkisi olmayan, fakat retardasyon yapıcı veya letal etkili maddeler. Fetüs teratojenik etkenlere organogenez dönemi sırasında en fazla duyarlıdır; bu dönem insanda blastokist oluşumu ve implantasyon dönemlerinden sonra gelen ve döllenmeden sonraki günlerde başlayıp günlerde biten ortalama 36 günlük dönemdir (56). Bu dönemin belirli günlerinde belirli organların ve yapıların oluşumu en aktif durumdadır. Teratojenik etken gebe kadın tarafından o günlerde alınmışsa o organlarda malformasyon oluşması olasılığı en yüksektir. Bu nedenle her bir malformasyon türü için genellikle birkaç günlük kritik periyot söz konusudur. Kritik periyottan başka aşağıdaki faktörler de teratojenik etkene duyarlığı değiştirirler (56): hayvan türü genetik yatkınlık diyet hormonal durum gebe kadında bazı hastalıkların bulunması ilacın dozu alınma sıklığı ve süresi çevresel faktörler 12

17 Önemli organlar geç dönemde çoktan meydan geldiklerinden dolayı ilaçlar erken gebelik döneminde verildiği zaman oluşanlar kadar büyük anatomik defektlere neden olmamaktadırlar (57). Hormonlar, androjenler veya progesterojenlerin verilmesi fetal maskülinizasyona (erkekleşme) neden olabilmektedir; yüksek dozlarda iyot ve antitiroid ilaçlar ve aynı zamanda lityum fetal guatra neden olabilmektedir; tetrasiklinler dişler ve kemiklerin gelişimlerine engel olabilmektedir; anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri böbrek tübüllerinin disgenezisi ve kafatası ossifikasyon defektleri ile ilişkili olabilmektedir. Sigara içme fetal büyümeyi geriletmekte; bilindiği kadarıyla erkeklerde anatomik anomalilere neden olmamaktadır. Prostoglandin sentezi inhibitörleri (aspirin, indometasin) doğum sancılarının başlangıcını geciktirebilir ve fetüste açık olması prostoglandinlere bağlı olan ductus arteriosusun kapanmasına sebep olabilir. Annedeki ilaç alerjisinin fetüste de oluşabilmesi veya annede herhangi bir etki görülmediği halde fetüste duyarlılık görülebilmesi olasıdır, örn: tiazid diüretiklerinden oluşabilen neonatal trombositopeni. Konjenital kataraktın (lens proteinin denatürasyonuna dayalı) erkeklerin kullandığı bazı ilaçlarla ilişkili olabileceği öne sürülmüştür. Klorokin ve klorpromazin fetal gözde yoğun bir şekilde bulunmuştur. Her iki ilaç da retinopatiye neden olduğuna göre eğer mümkünse gebelikte bu ilaçlardan uzak durulması mantıklı olarak görülmektedir. Doğum sancılarından hemen önce anneye verilen ilaçlar postnatal etkilere sebep olabilmektedir: SSS depresanları doğumdan günler sonra bile kalabilmekte ve bebeği etkilemektedirler; vazokonstrüktörler uterus kan miktarını azaltarak fetal tehlikeye neden olabilmektedirler; Beta-adrenoreseptör blokerleri hipoksiye fetal cevabı bozabilmektedirler; sulfonamidler plazma proteiniyle bilirubinin yer değiştirmesine (kernikterus riski) neden olabilmektedirler; antikoagülanlar hemorajiye neden olabilmektedirler (57). Opioidlere bağımlı olan annelerden doğan bebekler fiziksel yoksunluk sendromu gösterebilmektedirler. 13

18 Doğum defektleri genellikle yeni doğanın yapısal defektleri olarak düşünülmektedir. Yapısal defektler dört adet majör kategoriye bölünmüştür: 1. Embriyolojik diferansiyasyonda ve/veya gelişimdeki içsel bir problem tarafında meydana gelen yapısal bir defekt olan malformasyon; 2. Amniyotik bağ veya vasküler bir olaydan oluşan uzuv amputasyonu gibi normal olarak farklılaşan bir kısmın şeklinde veya yapısında bir değişiklik olan disrüpsiyon; 3. Genellikle mekanik zorlamaya bağlı oluşan Potter yüzü veya metatarsus adduktus gibi normal olarak farklılaşmış kısmın şeklinde veya yapısındaki değişiklik olan deformasyon; 4. Dokulardaki hücresel organizasyondaki primer defekt olan displazi (58). Tablo 1. Bilinen insan teratojenleri *Kaynak 59 dan alınmıştır. AJANLAR TERATOJENİK ETKİ Karbamazepin Fasiyal dismorfogenez, nöral tüp defekti Fenitoin Fasiyal dismorfogenez, mental retardasyon, büyüme geriliği, distal parmak hipoplazileri Valproat Lumbosakral spina bifida, fasiyal dismorfogenez Trimetadion Fasiyal dismorfogenez, intrauterin büyüme geriliği, intrauterin fetal ölüm, neonatal ölüm Kumadin Nasal hipoplazi, epifizal stippling, optik atrofi Alkol Fasiyal dismorfogenez, büyüme geriliği, mental retardasyon Dietilstilbesterol Vajinal adenoz, uterus anomalileri, vajinal karsinogenez Androjenler Dişi genitalyanın maskülinizasyonu Metil cıva Büyüme geriliği, şiddetli mental retardasyon 14

19 ACE inhibitörleri Oligohidramniyoz, potansiyel akciğer hipoplazisi, postnatal böbrek bozukluğu Folik asit antagonistleri (aminopterin,metotreksat) Düşük, intrauterin büyüme geriliği, mikrosefali, frontal kemiklerin hipoplazisi Talidomid Fokomeli Isotretinoin CNS anomaliteleri, optik sinir anormallikleri, anomalileri, kardiyovasküler malformasyonlar, timik anormallikler İnorganik iyotlar Fetal guatr Tetrasiklin Kemik çökelmesi, diş renklenmeleri Lityum Ebstein anomalisi GEBELİKTE İLAÇ KULLANIMINA BAĞLI TERATOJENİTENİN SINIFLANDIRILMASI Sistemik absorpsiyona uğrayan ve böylece fetüse zarar verme olasılığı bulunan ilaçlar, teratojenik etki yönünden incelenme derecelerine ve böyle bir etki oluşturma risklerinin derecesine göre 5 kategoriye ayrılabilirler (56). Bu sınıflandırma A.B.D. de Gıda ve İlaç İdaresi (Food and Drug Administration) tarafından yapılmıştır. 1) A Kategorisi: Bu kategorideki ilaçlarla ilgili olarak kadınlarda yapılan kontrollü incelemeler, gebeliğin ilk trimesterinde ilacın fetüse zararının olduğunu göstermemiştir. Ancak daha sonraki trimesterlerde ilacın risklerine dair kanıt bulunmamaktadır. Bunlar gebelikte en güvenilir ilaçlardır. 2) B Kategorisi: (i) Deney hayvanlarındaki üreme ile ilgili incelemeler, ilacın fetotoksik etkisinin bulunmadığını göstermiştir; fakat ilaç hakkında gebe kadınlarda yapılmış kontrollü inceleme yoktur veya (ii) Deney hayvanlarında, sözü edilen incelemeler ilacın fetotoksik etkisi olduğunu göstermiştir; fakat gebe kadınlarda ilk trimesterde yapılan kontrollü incelemeler fetotoksik etkiyi doğrulamamıştır ve daha 15

20 sonraki trimesterlerde ilacın zararlı olduğu hakkında kanıt yoktur. Böyle bir ilaç gebelerde gerekiyorsa rahatça kullanılabilir. 3) C Kategorisi: (i) Hayvan incelemelerinde ilacın fetal advers etkileri (teratojenik veya embriyosidal veya diğer) gösterilmiştir, fakat gebe kadınlarda yapılmış kontrollü çalışmalar yoktur veya (ii) Gebe kadınlarda veya hayvanlarda ilacın incelendiğini gösteren bir çalışma yoktur. Bu kategorideki ilaçlar, ilacın gebe kadına sağlayacağı yararın, fetüs üzerindeki potansiyel riski aştığı durumlarda kullanılmalıdır. 4) D Kategorisi: Bu kategorideki ilacın insanda fetüs üzerinde zararlı etkisi olduğunu kanıtlanmıştır, fakat gebe kadında kullanılmasının yararının, fetüsa zararına göre fazla olması söz konusudur. Bu ilaçlar gebe kadında yaşamı tehdit eden bir durumun tedavisinde veya daha güvenli ilaçlar kullanılamadığı ya da etkisiz kaldığı ciddi bir hastalık halinde kullanılır. 5) X Kategorisi: Bu grupta yer alan ilaçlarda, hayvanlarda veya gebe kadınlarda yapılan incelemelerde ilacın fetotoksik etkisi olduğu gösterilmiştir veya insanlar üzerindeki deneyimlere göre fetal riski gösteren kanıtlar vardır ya da her iki durum da söz konusudur. Gebe kadında kullanılmasının yararı, fetüse olan zararı yanında önemsiz kalır. Böyle bir ilacın gebe kadında veya gebe kalma olasılığı bulunan kadınlarda kullanımı kontrendikedir. GEBELİKTE İLAÇ SEÇİMİ Gebe kadınlarda ilaç kullanımı hakkındaki en büyük endişe çocukta anormal gelişim risk olasılığıdır. Bazı ilaçların teratojenik etkilere sebep olma potansiyeline sahip olmalarına rağmen, gebe kadınlar tarafından talep edilen ilaç tedavilerinin pek çoğu güvenli bir şekilde kullanılabilmektedir. İlaç tedavilerinin doğum defektlerine neden olmada oynadığı rolle ilişkili olarak pek çok yanlış kanı mevcuttur. Çocukların büyük çoğunluğu sağlıklı doğmaktadır. Konjenital malformasyonların kapsamlı insidansı yaklaşık olarak %3 5 arasındadır (60, 61). Pek çok insanın ilaç tedavilerinin doğum defektlerine neden olmada büyük bir rol 16

21 oynadığını varsaymalarına rağmen, ilaçla karşılaşma tüm doğum defektlerinin %1 inden daha azının sebebi olduğu tahmin edilmektedir (61). Genetik sebepler %15-25 inden sorumludur, diğer çevresel faktörler (örn: maternal durum, enfeksiyonlar, mekanik deformasyonlar) %10 unun sebebi gösterilmektedir ve konjenital malformasyonların kalan %65 75 kadarı bilinmeyen nedenlerin sonuçlarıdır (61). Belirli ilaçlarla oluşan hasarların büyük potansiyeline rağmen ilaçla her karşılaşma bir doğum defekti ile sonuçlanmamaktadır (60). Bu karşılaşmanın meydana geldiği gebelik dönemi, ilacın veriliş yolu ve dozu gibi faktörler sonuçları etkileyebilmektedir. Gebelik başlangıcından sonraki ilk 2 haftada bir teratojene maruz kalma, ya embriyoyu yok edecek ya da hiçbir probleme neden olmayacak olan ya hep ya hiç etkisiyle sonuçlanabilmektedir. Gebelik başlangıcından sonraki 18 ila 60 günlük periyot (organogenezis) organ sistemlerinin geliştiği ve teratojenik maruz kalmanın yapısal anomalilerle sonuçlanabileceği dönemdir. Teratojenik ajanlara maruz kalma büyümenin gerilemesi, merkezi sinir sistemi (SSS) anomalileri veya ölümle sonuçlanabilmektedir. Organogenezis periyodunda teratojenik etkilerle ilişkili olan ilaçlara örnek olarak kemoterapi ilaçları (metotreksat, siklofosfamid), cinsiyet hormonları (dietilstilbesterol), lityum, retinoidler, thalidomid, belli antiepileptik ilaçlar ve kumarin türevleri sayılabilir. ACE inhibitörleri, NSAI ajanlar ve tetrasiklin türevleri gibi ilaçlar etkilerini genellikle daha çok ikinci ve üçüncü trimesterde göstermektedirler (60). İlaç tedavilerinin küçük bir miktarı konjenital malformasyona neden olma potansiyeli ile ilişkilidir. Bu ajanların bazılarından gebelik süresince kolaylıkla uzak kalınabilmektedir. Bir ilacın gelişmekte olan çocuğa zararlı olabileceği ancak annenin sağlığı için gerekli olduğu durumlarda, ilacın veriliş şekli ve dozuyla ilişkili önlemler alınarak konjenital malformasyon riski azaltılabilmektedir. 17

22 DİŞ HEKİMLİĞİNDE GEBELİKTE İLAÇ TEDAVİSİ GENEL YAKLAŞIM 1. Birinci Trimester (başlangıçtan itibaren 14. haftaya kadar) Gebeliğin başlangıcından sonraki ikinci ve sekizinci haftalar arası hızlı hücre bölünmesi ve aktif organogenezisin meydana geldiği en kritik dönemdir. Bu nedenle strese ve teratojenlere duyarlılığın en yüksek riski bu dönem süresince oluşmakta ve tüm spontan düşüklerin %50-75 i bu periyotta meydana gelmektedir (62). Öneriler; 1. Gebelik boyunca anneye ait oral değişiklikler hakkında hastayı eğitmek. 2. Titiz oral hijyen eğitimi ve bununla birlikte plak kontrolü üzerinde durmak. 3. Dental tedaviyi sadece periodontal profilaksi ve acil tedavilerle sınırlamak. 4. Rutin radyografilerden uzak durmak. Seçici olarak ve ihtiyaç duyulduğunda kullanmak. 2. İkinci Trimester ( haftalar) Organogenezis tamamlanmıştır ve bu nedenle fetüsta risk oranı düşüktür. Gebelik süresince dental bakımı sağlamak için en güvenli periyottur. Öneriler; 1. Oral hijyen, eğitim, ve plak kontrolü. 2. Diş yüzeyi temizliği, polisaj, gerekliyse küretaj uygulanabilir. 3. Eğer varsa aktif oral hastalıkları kontrol etmek. 4. Seçici dental bakım güvenlidir. 5. Rutin radyografilerden uzak durmak. Seçici olarak ve ihtiyaç duyulduğunda kullanmak 18

23 3. Üçüncü Trimester (29. haftadan doğuma kadar) Bu trimester boyunca fetüs üzerinde herhangi bir risk olmamasına rağmen, gebe kadında rahatsızlık seviyesinde bir artış yaşanabilmektedir. Hastaya kısa dental randevular verilmeli ve ortostatik hipotansiyonu önlemek için diş hekimi koltuğunda uygun pozisyonda oturtulmalıdır. Üçüncü trimesterin erken safhalarında rutin dental tedaviyi uygulamak güvenlidir, ancak üçüncü trimesterin ortalarında dental tedaviden kaçınılmalıdır. Öneriler; 1. Oral hijyen, eğitim, ve plak kontrolü. 2. Diş yüzeyi temizliği, polisaj, gerekliyse küretaj uygulanabilir. 3. Üçüncü trimesterin ikinci yarısında seçici dental bakımdan kaçınmak. 4. Rutin radyografilerden uzak durmak. Seçici olarak ve ihtiyaç duyulduğunda kullanmak. İLAÇLAR Gebelik süresince ilaç bağlayıcıların serum konsantrasyonu gebe olunmadığı durumdakinden daha düşük olduğundan ilaçlar bu dönemde kolaylıkla absorbe edilmektedir (63). Ayrıca daha yüksek ilaç dağılım hacmi, düşük maksimum plazma konsantrasyonu, düşük plazma yarı ömrü, yüksek yağ çözünürlüğü, ilaçların klirensinde artış söz konusudur (63). Tüm bu faktörler serbest bir ilacın plasentadan kolayca geçerek fetüsun ilaçlara maruz kalmasına izin vermektedir. Bazı ilaçların düşük, teratojenite ve düşük doğum ağırlıklı fetüse neden olduğu bilinmektedir (64). Bu nedenle gebe kadınlara ilaç yazarken önlemler mutlaka alınmalıdır. Çoğu ilaç anne sütünden de salgılanarak yenidoğanın ilaçlara maruz kalmasına neden olmaktadır. Yenidoğan toksisitesi kimyasal özellikler, doz, frekans, ilaca maruz kalma süresi, ve tüketilen süt miktarına bağlıdır (63). 19

24 Antibiyotikler Tetrasiklinler Bu antibiyotik sınıfı hakkında fetal malformasyonlar belgelenmiştir (65). Bazı çalışmalar minör malformasyonlar bildirmiş, başka raporlar ise herhangi bir yan etki belirtmemiştir (65). Demir ve bakır tuzlarının varlığında pek çok tetrasiklin çeşitleri karbonhidratlara ve DNA ya zarar veren ve lipit membran peroksidasyonunu indükleyen reaktif oksijen türlerini üretmektedirler. Bir metal-ilaç kompleksi aktif ajan olabilmektedir. Diş gelişimi sırasında verilirse tetrasiklinler hem süt hem de daimi dişlerde renklenme ve mine hipoplazisine yol açabilirler. Kalıcı olan renklenme sarı veya griden, vücut ağırlığına göre verilen ilaç tipi ve doza bağlı olarak kahverengiye kadar değişebilir. Yüksek dozlarda kullanıldıklarında karaciğer bozukluklarına neden olabileceği, yağlı dejenerans, ikter meydana getirebileceği bildirilmektedir(66). Fetal kan dolaşımındaki tetrasiklinler selektif olarak dişin hem dentin hem de minesinde yüksek konsantrasyonda bulunurlar. Dişlerde diskolarasyon, mine hipoplazisi ve çürüklere eğilim fetal yaşamın üçüncü trimesterinde tetrasiklin tedavisinin yan etkisi olarak ortaya çıkar. Prematüre doğanlarda tetrasiklin verilmesi iskelet büyümesinin önemli derecede depresyona uğramasına neden olmaktadır (66). Tetrasiklinler FDA sınıflamasında D kategorisindedirler, bu yüzden sadece başka bir tedavi alternatifi olmadığı durumlarda kullanılmalıdır. Aminoglikozidler Aminoglikozidler (streptomisin ve gentamisin) FDA nın C sınıfı ilaçlarındandır. Plasenta bariyerini kolaylıkla geçmektedirler, ama insanlarda aminoglikozide maruz kalmaktan dolayı oluşabilecek bir neonatal toksisite henüz belirtilmemiştir. 20

25 Bu ilaç metaller için bir şelatlayıcı olarak hareket etmektedir. Gentamisin yan etkilerini, lipit peroksidasyonuna neden olabilecek katalitik bir demir kompleksi oluşturarak göstermektedir (67). Demirle rekabet halinde olan şelatlayıcılar toksisiteyi azaltmaktadırlar, oysa demir verilmesi toksisiteyi ağırlaştırmaktadır. Penisilinler ve Sefalosporinler Beta-laktam grubu antibiyotikler (penisilinler ve sefalosporinler) orofasyal enfeksiyonlar için ilk tercih antibiyotiklerdir. Bunlar FDA sınıflamasında B kategorisi ilaçlardandır. Bu antibiyotikler plasentadan geçerler, ancak gebelik süresince kullanımları güvenli olarak bilinmektedir (68). Üzerinde durulması gereken önemli nokta alerjik durumlardır. Ayrıca penisilinlerin potasyum ve sodyum iyonlarına göre gebelere etkileri göz önünde bulundurulmalıdır (66). Penisilinler ve sefalosporinlerin her ikisi de term dönemindeki ilk trimesterinden daha yaygın bir biçimde kullanılmaktadırlar. Tekrarlanan dozları takiben veya enfüzyon sonucunda uygulandıklarında ne sefalosporinler ne de penisilinler fetüsta birikmezler. Yeni doğmuş bebeklerde bu ilaçların klirensi yavaştır. Bu nedenle ilacın yarılanma süresi uzar ve ilaçlar vücut sıvıları ve dokularında daha uzun süre kalırlar (66). Makrolidler Makrolidler (eritromisin, klindamisin ve azitromisin) FDA sınıflamasında B kategorisindedirler. Sadece küçük miktarlarda plasenta bariyerini geçebilmektedirler. Bu nedenle bu grubun penisiline alerjisi olan gebe kadınlarda kullanılması önerilmektedir. Yine makrolid grubundan olan klaritromisin FDA sınıflamasında C kategorisindedir. Bu ilaç daha çok gebe HIV hastalarında Mycobacterium avium bileşiğinin (MAC) tedavisi için kullanılması önerilmektedir (68, 69). 21

26 Klorheksidin Klorheksidin FDA ya göre B grubunda kategorize edilmiştir ve gebelik ve laktasyon süresince kullanımı güvenlidir. Metronidazol Amibiyaz tedavisinde kullanılan bu ilacın yan etkiler ürettiği bildirilmiştir (65, 70). Buna rağmen, teratojenik riskin minimal olduğu farz edilmektedir. Antifungaller Nistatin ve klotrimazol FDA sınıflamasında B kategorisindedirler ve gebelik ve laktasyon süresince kullanılmaları güvenlidir. Ketokonazol ve flukonazol C kategorisindedirler. Ketokonazol anne sütüne salgılanmaktadır ve yenidoğanda hepatotoksisite ve adrenal yetmezliğe neden olduğu bildirilmiştir, bu nedenle emzirme süresince kaçınılmalıdır (71). Emzirme sırasında flukonazol kullanımının herhangi bir yan etkisi rapor edilmemiştir (69). Lokal Anestezikler Diş hekimliğinde kullanılan çoğu lokal anestetikler FDA sınıflamasında B kategorisindedirler, sadece mepivakain ve bupivakain C kategorisindedir. Lokal anestetikler plasenta bariyerini pasif difüzyonla geçerler, ancak bunların büyük çoğunluğu güvenli ve nonteratojenik sayılmaktadır (72). En geniş olarak kullanılan lokal anestetikler (bupivakain, prilokain, lidokain) kimyasal olarak amid sınıfına aittirler. Amid lokal anestetiklerin kandaki konsantrasyonları 1-asit glikoproteinin varlığına bağımlıdır. Bu glikoprotein lokal anestezik maddenin metabolize olması için gereklidir. Gebelik süresince 1-asit glikoprotein seviyesi plazmadaki serbest lokal anestetik seviyesinin artmasına yol açması için indirgenir. Bu artış özellikle bupivakain gibi uzun süre etkili amidlerin varlığı fetal toksisite olasılığını arttırmaktadır (69, 73). Bu nedenle uzun süre etkili amidlerin lokal anestetik olarak kullanılması 22

27 önerilmemektedir. Lidokain gibi kısa süre etkili amidler farelerde insanlarda izin verilen maksimum dozdan 6,6 kat fazla dozda kullanıldığında herhangi bir fetal zarar gözlenmemiştir. Bu nedenle gebe veya emziren kadınlara lidokainin diş hekimliğinde kullanılan dozlarda verilmesi güvenlidir (69). Doğal olarak bulunan bir hormon olan epinefrinin diş hekimliğinde lokal anestezi amacıyla belirli dozlarda kullanılması fetal anormallik ile ilgili olmamakta ve gebelik boyunca güvenli olarak düşünülmektedir (7). Epinefrinin teratojenik olmamasına rağmen kazara intravenöz verilmesinden kaçınmak için önlemler mutlaka alınmalıdır (72). Emziren annede lokal anestezik madde kullanılmasının herhangi bir kontrendikasyonu bulunmamaktadır, sadece kokain kesinlikle kontrendikedir (74). Analjezikler ve Nonsteroidal Antienflamatuar İlaçlar Belirli opioid analjezikler (oksikodon, morfin veya propoksifen) gebelik ve laktasyon süresince kullanılabilir (64). Yalnız narkotiklerin uzun süreli kullanımları gelişme geriliği ve fiziksel bağımlılıkla sonuçlanabilmektedir. Nonsteroidal antienflamatuar ilaçlar (NSAI) da prostoglandin sentezi inhibitörleridir. Prostoglandinler endometrial hattaki düz kaslar üzerinde etkilidirler ve embriyonun dışarı itilmesine katkıda bulunurlar. Ayrıca fetal kalpteki duktus arteriosusun açıklığının korunmasıyla ilişkilidirler (75). Gebelik süresince NSAI ilaçların kullanılmasıyla konjenital defekt, düşük doğum ağırlığı ve prematür doğum riskini artması arasında büyük bir ilişki yoktur, ama düşük riskinde bir artış olmaktadır (75). Çoğu geleneksel NSAI ilaçlar B kategorisinde olmasına rağmen, gebelikte önlem alınarak kullanılmalıdır. Janssen ve Genta NSAI ilaçların gebelik süresince sadece ihtiyaç duyulduğunda en düşük dozda aralıklarla verilmesini ve doğumdan 6 8 hafta önce kesilmesini önermektedirler (76). NSAI ilaçların anneye özgü etkileri; üçüncü trimesterde gebelik süresini uzamasına sebep olması, duktus arteriosusun erken kapanmasına sebep olması, pulmoner hipertansiyona yol açması, solunum sorunları, böbrek disfonksiyonları ve fetüste hemostatik anormallikler olarak rapor edilmiş ancak teratojenik etki bulunmamıştır (77). NSAI ilaçlar anne sütünde yenidoğanda çok az yan etki riskiyle çok küçük miktarlarda salgılanmaktadır (77). NSAI ilaçların neden olduğu 23

28 gastrointestinal komplikasyonlar bilinmekte ve bunlar gebelik süresince şiddetlenmektedir. Aspirin FDA sınıflamasında C kategorisindedir. Aspirin prostoglandin inhibitörüdür ve duktus arteriosusta konstrüksiyona neden olduğu bilinmektedir. Aynı zamanda anne sütünden salgılanabilmektedir. Bu nedenle gebeliğin üçüncü trimesteri boyunca ve emzirirken özellikle uzak durulmalıdır (64, 71, 78). Toksik etkiler üzerindeki araştırmalar hemoraji, büyüme geriliği ve ölü doğumları göstermektedir (65). Asetilsalisilik asit (ASA), veya aspirin, gebe olduğu günde farelere verildiğinde gelişimsel anomalilere sebep olmaktadır (79). Uterusta tavşan fetüslerinin maruz kalmasıyla, kardiyovasküler ve orta hat defektleri düşük seviyede meydana gelmektedir (80). Buna rağmen, ASA teratojenik olarak görülmemektedir. Asetaminofen (Parasetamol) FDA sınıflamasında B kategorisindedir ve gebelik boyunca kullanılan en kullanışlı analjeziktir. Gebeliğin herhangi bir döneminde ve emziren annelerde kullanılabilir (64). Ancak yüksek dozlarda kullanıldığında anneye ait anemi ve bebekte böbrek hastalığı bildirilmiştir (7). Genişletilmiş çalışmalar akciğer hasarı, yumruk ayak, kalça dislokasyonu ve ölüm gibi bir miktar fetal yan etkiler göstermektedir (65). Kortikosteroidler Kortikosteroidler FDA sınıflamasında C grubundadırlar. Kortikosteroidler çoğunlukla ağız koşullarındaki çeşitli enflamasyonların tedavisinde, lokal topikal preparatlar (merhemler, ağız gargaraları ve pastiller) şeklinde kullanılmaktadırlar. Ağız koşullarının tedavisinde sistemik kortikosteroidler kullanıldığında genellikle kısa süre için ve makul bir yüksek dozda (25 40 mg/gün) verilmelidir. Gebe kadında sistemik kortikosteroid kullanımından ortaya çıkan komplikasyonlar gebe olmayan kişide oluşabilecekler ile aynıdır. 24

29 Ek olarak, ortaya çıkabilecek gebeliğe ait spesifik komplikasyonlar embriyonik membranların erken yırtılması, hipertansiyon ve gebelik diyabetidir (81). Sistemik olarak verilecekse etkili en düşük doz verilmeli ve fetüs enfeksiyonlar ve adrenal yetmezlik ile ilgili olarak gözlemlenmelidir (82). Hayvan çalışmalarında, birinci trimesterde kortikosteroide maruz kalma ile yarık dudak-damak varlığı arasında güçlü bir ilişki bulunmuştur (83). İnsanlarda, steroid kullanımıyla ilişkili farklı fetal malformasyonlar için çok sayıda vaka raporu ve vaka serisi varsayılmıştır, ancak yarık dudak-damak dışında bu malformasyonların hiçbiri tutarlı bir şekilde oluşmamıştır (84). Destekleyen üç adet küçük kontrollü çalışma, birinci trimesterde kortikosteroide maruz kalan gebelerde dudak ve damak yarığında istatistiksel olarak büyük bir artış göstermiştir (85-87). Bu komplikasyonun diğerlerine nazaran daha nadir ve minör sonuçları olduğu için, çoğu otorite anneye olan yararın bebek üzerindeki potansiyel riske daha ağır basacağını düşünmektedir. Prednison ve prednisolonun emzirmede en güvenilir kortikosteroidler olduğu düşünülmektedir, fakat 20mg lık dozdan daha fazla kullanıldığında bebeğe etkisini azaltmak için doz alımından sonra 4 saat beklemek en iyisidir (89). Budesonid kullanımı konusunda yapılan, bu ilacı kullanan 2968 gebe kadının bulunduğu retrospektif bir çalışmada, düşük doğum ağırlıklı bebekler, erken doğum, ölü doğum ve fetal malformasyonlarda bir artış olduğu gösterilmiştir (89). Sedatif ve Hipnotikler Nitröz oksit FDA ya göre herhangi bir kategoride sınıflandırılmamıştır ve gebelikte kullanımı gebe kadın ve fetüs üzerindeki ispatlanmamış zararlı etkilerine bağlı olarak tartışmalıdır. Nitröz oksit farelerde metionin sentez aktivitesini inhibe etmektedir, ancak insanları etkileyip etkilemediği bilinmemektedir. Nitröz oksit ayrıca vazokonstrüksiyona neden olur ve uterusun kan ihtiyacını azaltabilmektedir. Gebe dental sağlık çalışanlarının 3 saatten fazla ve maske kullanımı olmadan nitröz oksite kronik olarak maruz kalmaları doğurganlıkta azalma veya spontan düşüklerle 25

30 sonuçlanmaktadır (90). Meslek Güvenliği ve Sağlığı Ulusal Enstitüsü uygun havalandırma (saatte 10 veya daha fazla oda hava değişimi), scavenging sistemi (45 L/dk vakumlu), uygun maske boyutları, düzenli hava numunelerinin alınması, gebe sağlık çalışanı olduğunda kullanılacaksa milyonda 25 partikül gibi düşük maruz kalmanın uygulanmasını önermektedirler (71, 91). Son zamanlarda yapılan sistemik bir inceleme doğurmak üzere olan kadınlarda, onların yenidoğan bebeklerinde kullanılması için %50 nitröz oksitin ve verilme süresince sağlık çalışanlarının bulunmalarının güvenli olduğunu önermektedir (92). Eğer nitröz oksite ihtiyaç duyuluyorsa ikinci veya üçüncü trimesterde en az %50 oksijen ile ve 30 dakikadan az bir süre verilmesi daha uygun görülmektedir (93). 26

31 ANNENİN RUTİNDE KULLANDIĞI İLAÇLAR VE ETKİLERİ Antiepileptik ilaçlar Antiepileptik ilaçların embriyotoksik ve teratojenik potansiyele sahip oldukları bilindiğinden dolayı bu ilaçların kullanımından kaçınılması önerilmektedir (94, 95, 96, 97, 98). Bir insan teratojeni olan fenitoin fetal hidantoin sendromu ile ilişkilidir (65). Fenitoin, embriyonik prostoglandin H nin teratojenitenin yaygın bir moleküler mekanizmasını meydana getirebilen DNA oksidasyonunu başlatan serbest bir radikal ara ürüne sentezlenmesiyle biyoaktive olmaktadır. Fenobarbital ile ilgili oldukça fazla bir miktarda fetal toksik etki bildirilmiştir, örneğin, hemoraji, santral sinir sistemi rahatsızlıkları, dijital anomaliler, yarık damak ve büyüme retardasyonu (65). Barbituratlar iyon kanallarını engellemekte ve membran potansiyelleri ve sinaptik nörotransmisyonları etkilemektedir. Elektron transferine dayalı antikonvülsanlar için muhtemel bir mekanizma çeşitli sınıflar ve bunların metabolitleri ile ilgilenmektedir. Santral Sinir Sistemini de içeren elektriksel olguların bir rol oynadığı ortaya çıktığından beri bu önerme akla yatkın görülmektedir. Valproik asit kullanımı nöral tüp hasarlarını kapsayan doğum defektlerine neden olma yeteneği nedeniyle karmaşıktır (99). Reaktif oksijen türlerinin üretimi valproik asitin neden olduğu gen ekspresyonları ile ilgili olmaktadır. Antihipertansifler Gebelikte hipertansiyon 2 grupta sınıflandırılabilir: gebe kalmadan önce hipertansiyonu olan kadınlar ve gebeliğin ikinci yarısında ilk defa hipertansiyonu olan kadınlar. Birinci ve ikinci trimester süresince kan basıncı genellikle düşmektedir. Bu nedenle gebeliğin 20. haftasından önce yüksek kan basıncına sahip kadınların daha önceden hipertansiyona sahip olduğu varsayılır (100). Gebelikteki yüksek kan basıncı 27

32 daha önce var olan veya sekonder hipertansiyonla ilişkili olabilmektedir. Bununla birlikte gebeliğin üçüncü trimesterinde, daha önceden normal tansiyona sahip kadınlarda bile hipertansiyon, ödem ve proteinüri gelişebilmektedir. Bu sendrom preeklampsi olarak bilinmekte ve tüm gebeliklerin %10-15 inde meydana gelebilmektedir. Şiddetli vakalarda konvulsiyonlar (eklampsi) meydana gelmektedir (101). Hipertansiyonun bu tiplerine bakılmaksızın yüksek kan basıncına sahip gebe kadınlar preeklampsi gelişmesi olasılığının değerlendirilmesi için pratisyen hekimlere veya doğum uzmanlarına başvurmalıdırlar. Çocuk doğurabilme yaşında olan kadınlarda kullanılması için antihipertansif ilaç seçerken, gebeliğin birinci trimesteri süresince verilen ilaçların teratojenik etkileri olabileceğinin unutulmaması önemlidir (101). Gebe kadındaki hafif ve orta seviyedeki hipertansiyonun idare edilmesinde oral metildopa genellikle ilk tedavi tercihi olarak düşünülmektedir. İkinci tedavi tercihi hidralazin tabletlerini (üreticiler üçüncü trimestere kadar kısıtlı olarak kullanılmasını tavsiye etmektedir) ve nifedipinin modifiye edilmiş salınan kapsüllerini içermektedir. Üçüncü tedavi tercihi labetalol tabletleri (üçüncü trimesterde ideal kullanımı için ertelenebilir) ve alfa1-adrenoseptör için selektif antagonistleri (ör: prazosin, doksazosin) içermektedir (Tablo 2). 28

33 Tablo 2. Gebe kadınlarda antihipertansif ilaç kullanımıyla ilişkili riskler *Kaynak 102 den alınmıştır. ANTİHİPERTANSİF İLAÇ ACE inhibitörleri (enalapril), ve Anjiotensin II reseptör antagonistleri (losartan) Asetazolamid Alfa-adrenoseptör antagonistleri (prazosin) Beta-adrenoseptör antagonistleri (atenolol) Kalsiyum kanal blokerleri (nifedipin) Guanetidin Hidralazin Labetalol Metildopa Sodyum nitroprusid Tiazid diüretikleri (bendroflumetiazid) Torasemid Trimetafan RİSK DÖNEMİ 1,2 ve 3. trimester 1. trimester 1 ve 2. trimester 1 ve 3. trimester 3. trimester 1 ve 2. trimester 3. trimester 1. trimester 3. trimester YORUMLAR Uzak durulmalı - Fetal/yeni doğanın kan basıncı ve böbrek fonksiyonuna karışma riski. Oligohidramniyoza (amniyotik sıvının anormal olarak düşük hacimde olması) ve fetal kafatası defektlerine sebep olabilir. Uzak durulmalı - Hayvan deneylerinde toksisite gösterilmiştir. Teratojenite kanıtı yoktur, ancak üreticiler yalnızca potansiyel yarar zarardan fazla olduğunda kullanılmasını önermektedirler. Fetal ve plasental büyümeyi engelleyebilir. Neonatal hipoglisemi ve bradikardiye neden olabilir. Şiddetli hipertansiyonda risk daha fazladır. Doğum sancılarını engelleyebilir. Gebelikte nifedipin kullanımı doğum defektlerinin insidansındaki artışla ilişkili değildir. Buna rağmen, diltiazem ve bazı dihidropiridinler hayvan testlerinde teratojenik bulunmuşlardır. Sadece potansiyel yarar zarardan fazla olduğunda kullanılmalıdır. Uzak durulmalı - Postural hipotansiyon ve azalmış uteroplasental perfüzyon riski vardır. Üreticiler üçüncü trimesterden önce uzak durulmasını önermektedirler. Üçüncü trimesterde kullanımını takiben herhangi bir fetal veya neonatal problem bildirilmemiştir. Zararlı olarak bilinmemektedir. Zararlı olarak bilinmemektedir. Gebelikte önlem alınarak kullanılmalı. Siyanid metabolitinin istenmeyen etkilerinin riski vardır. Fetal anormallik insidansını arttırmasına ilişkin kanıt yoktur. Gebelikle ilişkili olarark plazma volumünde artışa engel olabilir ve bu nedenle plasental perfüzyon azalabilir. Neonatal trombositopeniye neden olabilir. Uzak durulmalı - Hayvan deneylerinde toksisite gösterilmiştir. Uzak durulmalı - Yeni doğanda paralitik bağırsak tıkanması riski vardır. 29

GEBELİK-LAKTASYON DÖNEMİNDE DİŞ HEKİMLİĞİ İLE İLGİLİ İLAÇLARIN KULLANIMI

GEBELİK-LAKTASYON DÖNEMİNDE DİŞ HEKİMLİĞİ İLE İLGİLİ İLAÇLARIN KULLANIMI T.C. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı GEBELİK-LAKTASYON DÖNEMİNDE DİŞ HEKİMLİĞİ İLE İLGİLİ İLAÇLARIN KULLANIMI BİTİRME TEZİ Stj.Diş Hekimi Gizem ÖMEROĞLU Danışman Öğretim

Detaylı

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Sodyum ve su retansiyonu Sistemik kan basıncında azalma Böbrek boyutunda artma ve toplayıcı sistemde dilatasyon Böbrek kan

Detaylı

GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ

GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ Doğuma Hazırlık Doğum Öncesi Eğitim Fetal Aktivitenin İzlenmesi Göğüs Bakımı Emzirmeye

Detaylı

TARIMDA ÇALIŞANLAR AÇISINDAN TERATOJENLER

TARIMDA ÇALIŞANLAR AÇISINDAN TERATOJENLER TARIMDA ÇALIŞANLAR AÇISINDAN TERATOJENLER Vaka Ayşe Hanım 39 yaşında, evli ve 2 çocuk annesi, adetleri normal ve 34 günde 1 adet görüyor. Son adet tarihinden 2 hafta sırtındaki sivilceler için komşusunun

Detaylı

Hipertansif Hasta Gebe Kalınca Ne Yapalım?

Hipertansif Hasta Gebe Kalınca Ne Yapalım? Hipertansif Hasta Gebe Kalınca Ne Yapalım? Doç.Dr. Gülay Sain Güven Hacettepe ÜniversitesiTıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Genel Dahiliye Ünitesi 24 Mayıs 2008, Antalya Sunum Planı Gebelik-hipertansiyon

Detaylı

İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri

İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Son güncelleme: 10.03.2009

Detaylı

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... 1 Bilinmesi Gereken Kavramlar... 1 Giriş... 2 Hücrelerin Fonksiyonel Özellikleri... 2 Hücrenin Kimyasal Yapısı... 2 Hücrenin Fiziksel Yapısı... 4 Hücrenin Bileşenleri... 4

Detaylı

Gebelik ve Antimikrobiyal İlaç Kullanımı

Gebelik ve Antimikrobiyal İlaç Kullanımı Gebelik ve Antimikrobiyal İlaç Kullanımı Dr. Güven ÇELEİ Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD 27 Mayıs 2009 - Ankara Klasik Görüş Uterus fetüs

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

EPİLEPSİLİ HASTAYA GEBELİK DÖNEMİNDE OBSTETRİK YAKLAŞIM

EPİLEPSİLİ HASTAYA GEBELİK DÖNEMİNDE OBSTETRİK YAKLAŞIM EPİLEPSİLİ HASTAYA GEBELİK DÖNEMİNDE OBSTETRİK YAKLAŞIM Prof. Dr. Hayri Ermiş İstanbul Tıp Fakültesi, Kadın Hast. Ve Doğum A.B.D. Perinatoloji B.D. Gebeliğin kriz sıklığına etkisi? Gebelerin 1/3 ünde kriz

Detaylı

Hamilelik Döneminde İlaçların Farmakokinetiği ve Farmakodinamiği

Hamilelik Döneminde İlaçların Farmakokinetiği ve Farmakodinamiği Hamilelik Döneminde İlaçların Farmakokinetiği ve Farmakodinamiği İlaçlar hamilelik esnasında rutin olarak kullanılmaktadır. Kronik hastalığı olan (astım, diyabet, hipertansiyon, epilepsi, depresyon ve

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 4. KLİNİK ÖZELLİKLER 4.1 Terapötik endikasyonlar NIZORAL Ovül, akut ve kronik vulvovajinal kandidozun lokal tedavisinde kullanılır.

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 4. KLİNİK ÖZELLİKLER 4.1 Terapötik endikasyonlar NIZORAL Ovül, akut ve kronik vulvovajinal kandidozun lokal tedavisinde kullanılır. KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI NIZORAL 400 mg Ovül 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Her bir ovül etkin madde olarak 400 mg ketokonazol içerir. Yardımcı maddeler: Bütil hidroksianizol

Detaylı

Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları

Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları [Çocuklarda Akılcı İlaç Kullanımı] Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları Ayşın Bakkaloğlu Hacettepe Üniversitesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Pediatrik Nefroloji Ünitesi İlaç Metabolizması Esas organ

Detaylı

HAMİLELİKTE KULLANILAN İLAÇLAR VE TERATOJENLER

HAMİLELİKTE KULLANILAN İLAÇLAR VE TERATOJENLER HAMİLELİKTE KULLANILAN İLAÇLAR VE TERATOJENLER Bazı ilaçlar ve diğer bazı kimyasal maddeler gebe kadınlar tarafından alındıklarında plasentadan fötal dolaşıma geçerek fötusta malformasyonlara neden olurlar.

Detaylı

Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu

Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu Dr.Meltem Pekpak İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 34.Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon 18-22 Ekim,Antalya

Detaylı

100. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi, bipolar (manik depresif) bozukluğun tedavisinde öncelikli bir seçenek değildir?

100. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi, bipolar (manik depresif) bozukluğun tedavisinde öncelikli bir seçenek değildir? 100. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi, bipolar (manik depresif) bozukluğun tedavisinde öncelikli bir seçenek değildir? A) Karbamazepin B) Lamotrijin C) Lityum karbonat D) Valproik asit E) Duloksetin Referans:

Detaylı

ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM

ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM 9.11.2015 ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM Konular Doğum öncesi gelişim aşamaları Zigot Doğum öncesi çevresel etkiler Teratojenler Doğum Öncesi G elişim Anneyle ilgili diğer faktörler Öğr. Gör. C an ÜNVERDİ Zigot

Detaylı

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM 1) Aşağıdaki hormonlardan hangisi uterusun büyümesinde doğrudan etkilidir? A) LH B) Androjen C) Östrojen Progesteron D) FUH Büyüme hormonu E) Prolaktin - Testosteron 2)

Detaylı

Toksisiteye Etki Eden Faktörler

Toksisiteye Etki Eden Faktörler Toksisiteye Etki Eden Faktörler Toksik etki (toksisite) Tüm ksenobiyotiklerin biyolojik sistemlerde oluşturdukları zararlı etki. 2 Kimyasal Madde ile İlgili Faktörler Bir kimyasal maddenin metabolizmasında

Detaylı

Gebelik ve Trombositopeni

Gebelik ve Trombositopeni Gebelik ve Trombositopeni Prof.Dr. Sermet Sağol EÜTF Kadın Hast. ve Doğum AD Gebelik ve Trombositopeni Kemik iliğinde megakaryosit hücrelerinde üretilir. Günde 35.000-50.000 /ml üretilir. Yaşam süresi

Detaylı

Dağılımı belirleyen primer parametre plazma proteinlerine bağlanma oranıdır.

Dağılımı belirleyen primer parametre plazma proteinlerine bağlanma oranıdır. DAĞILIM AŞAMASINI ETKİLEYEN ÖNEMLİ FAKTÖRLER Dağılımı belirleyen primer parametre plazma proteinlerine bağlanma oranıdır. Bu bağlanma en fazla albüminle olur. Bağlanmanın en önemli özelliği nonselektif

Detaylı

Gebelikte Antibiyotik Kullanımı Doç. Dr. Osman MEMİKOĞLU Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Bakteriyoloji Anabilim Dalı İlaçlar gebeliğin bütün dönemlerinde fetusun üzerinde zararlı etki gösterebilir İlaçlar,

Detaylı

İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL Vücudun İlaçlara Etkisi (Farmakokinetik Etkiler) Farmakokinetik vücudun ilaca ne yaptığını inceler. İlaçlar etkilerini lokal veya sistematik

Detaylı

Gebe ve Emziren Kadında Antihipertansif Tedavi. Prof Dr Serhan Tuğlular MÜTF Nefroloji Bilim Dalı

Gebe ve Emziren Kadında Antihipertansif Tedavi. Prof Dr Serhan Tuğlular MÜTF Nefroloji Bilim Dalı Gebe ve Emziren Kadında Antihipertansif Tedavi Prof Dr Serhan Tuğlular MÜTF Nefroloji Bilim Dalı Konunun Önemi Gebelikte karşılaşılan en sık dahili sorun HİPERTANSİYON (Tüm gebeliklerin % 6-8 i) 1. Kronik

Detaylı

İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ. Amaç. Hastalık, yaralanma ya da cerrahi girişim sonrası ortaya çıkan ağrı ve diğer belirtileri ortadan kaldırmak

İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ. Amaç. Hastalık, yaralanma ya da cerrahi girişim sonrası ortaya çıkan ağrı ve diğer belirtileri ortadan kaldırmak İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ İLAÇ İlaç, canlı hücrelerde oluşturduğu etki ile bir hastalığın teşhisini, iyileştirilmesi veya belirtilerinin azaltılması amacıyla tedavisini veya bu hastalıktan korunmayı mümkün kılan,

Detaylı

Propiverin HCL Etki Mekanizması. Bedreddin Seçkin

Propiverin HCL Etki Mekanizması. Bedreddin Seçkin Propiverin HCL Etki Mekanizması Bedreddin Seçkin 24.10.2015 Propiverin Çift Yönlü Etki Mekanizmasına Sahiptir Propiverin nervus pelvicus un eferent nörotransmisyonunu baskılayarak antikolinerjik etki gösterir.

Detaylı

1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler.

1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler. 1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler. Bunlar; absorbsiyon, dağılım; metabolizma (biotransformasyon) ve eliminasyondur. 2. Farmakodinamik faz:

Detaylı

Acil Serviste Akılcı Antibiyotik Kullanımının Temel İlkeleri Dr. A. Çağrı Büke

Acil Serviste Akılcı Antibiyotik Kullanımının Temel İlkeleri Dr. A. Çağrı Büke Acil Serviste Akılcı Antibiyotik Kullanımının Temel İlkeleri Dr. A. Çağrı Büke Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji 12/o4/2014 Akılcı antibiyotik kullanımı Antibiyotiklere

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER)

11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER) 11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER) BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZ) Her bir böbreğin üst kısmında bulunan endokrin bezdir. Böbrekler ile doğrudan bir bağlantısı

Detaylı

2x2=4 her koşulda doğru mudur? doğru yanıt hayır olabilir mi?

2x2=4 her koşulda doğru mudur? doğru yanıt hayır olabilir mi? ÇOCUKLARDA İLAÇ KULLANIMINDA FARMAKOKİNETİK VE FARMAKODİNAMİK FARKLILIKLAR 17.12.2004 ANKARA Prof.Dr. Aydın Erenmemişoğlu ÇOCUKLARDA İLAÇ KULLANIMINDA FARMAKOKİNETİK VE 2x2=4 her koşulda doğru mudur? doğru

Detaylı

Vitaminlerin yararları nedendir?

Vitaminlerin yararları nedendir? Vitaminlerin yararları nedendir? Vitamin ve mineraller vücudun normal fonksiyonlarının yerine getirilmesinde, büyüme ve gelişiminde çok önemlidir. Az miktarlarda yeterlidirler. Gebelikte anne yanında bebeğin

Detaylı

Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır.

Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır. Bölüm 9 Astım ve Gebelik Astım ve Gebelik Dr. Metin KEREN ve Dr. Ferda Öner ERKEKOL Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır. Erişkinlerde astım görülme

Detaylı

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi Sağlıklı bir anne için Sağlıklı beslenme Düzenli hekim kontrolü Gebelik öncesi hastalıkların sıkı takibi Sağlıklı bir yaşam tarzı Huzurlu bir gebelik süreci Sağlıklı beslenme = Dengeli beslenme Proteinler

Detaylı

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Vücutta küçük miktarda bakır varlığı olmaz ise demirin intestinal yolaktan emilimi ve kc de depolanması mümkün değildir. Bakır hemoglobin yapımı için de

Detaylı

GEBELİK VE LOHUSALIK

GEBELİK VE LOHUSALIK GEBELİK VE LOHUSALIK ANA SAĞLIĞI Sağlık hizmetleri açısından doğurganlık çağındaki (15-49 yaş arası) tüm kadınlara ana denir. 15-49 yaş doğurganlık çağındaki kadınlar nüfusumuzun % 27 sini oluşturmaktadır.

Detaylı

Prof.Dr.Babür Kaleli Pamukkale Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.D. 8.MFTP Kongresi 11-14 Ekim 2012 İstanbul

Prof.Dr.Babür Kaleli Pamukkale Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.D. 8.MFTP Kongresi 11-14 Ekim 2012 İstanbul Prof.Dr.Babür Kaleli Pamukkale Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.D. 8.MFTP Kongresi 11-14 Ekim 2012 İstanbul Tiroid Hastalıkları Gebelerin %2-3 ünde tiroid disfonksiyonu var Gebelik tiroid fonksiyonlarını

Detaylı

Laktasyonda güvenli ilaç kullanımı ve laktasyon risk kategorileri

Laktasyonda güvenli ilaç kullanımı ve laktasyon risk kategorileri Laktasyonda güvenli ilaç kullanımı ve laktasyon risk kategorileri Anne sütü Bebekle anne arasında özel sevgi bağı kurulmasını sağlar. Her bebek için en iyi, en doğal ve en taze besin. Her zaman, temiz

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 4.1. Terapötik endikasyonlar Kas-iskelet sistemi ile ilişkili akut ağrılı kas spazmlarının semptomatik tedavisinde endikedir.

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 4.1. Terapötik endikasyonlar Kas-iskelet sistemi ile ilişkili akut ağrılı kas spazmlarının semptomatik tedavisinde endikedir. KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI MAXTHİO 4 mg/2 ml İM Enjeksiyon İçin Çözelti İçeren Ampul 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Tiyokolşikosid 4 mg Yardımcı maddeler: Sodyum klorür

Detaylı

1.2)) İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİSİ

1.2)) İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİSİ 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği 9.Hafta ( 10-14 / 11 / 2014 ) 1.)İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİSİ 2.) İLAÇLARIN VERİLİŞ YOLLARI VE ETKİSİNİ DEĞİŞTİREN FAKTÖRLER Slayt No : 13 1.2)) İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİSİ

Detaylı

Tabletler çiğnenmeden yeterli miktarda sıvı, örneğin bir bardak su ile yutulmalıdır.

Tabletler çiğnenmeden yeterli miktarda sıvı, örneğin bir bardak su ile yutulmalıdır. KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI DEBRİDAT tablet 100 mg 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Her bir tablet 100 mg Trimebutin Maleat içerir. Yardımcı maddeler: Laktoz monohidrat

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. PROCTO-GLYVENOL Supozituvar

KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. PROCTO-GLYVENOL Supozituvar 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI PROCTO-GLYVENOL Supozituvar KISA ÜRÜN BİLGİSİ 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Her bir supozituvar (2 g), 400 mg tribenosid ve 40 mg lidokain içerir. Yardımcı

Detaylı

Klinikte Analjeziklerin Kullanımı. Dr.Emine Nur TOZAN

Klinikte Analjeziklerin Kullanımı. Dr.Emine Nur TOZAN Klinikte Analjeziklerin Kullanımı Dr.Emine Nur TOZAN Analjezikler Hastaya uygulanacak ilk ağrı kontrol yöntemi analjeziklerin verilmesidir. İdeal bir analjezik Oral yoldan kullanıldığında etkili olabilmeli

Detaylı

KULLANMA TALĐMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALĐMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

KULLANMA TALĐMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALĐMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir. KULLANMA TALĐMATI DROGSAN SODYUM BĐKARBONAT % 8.4 Ampul Sadece damar içi kullanım içindir. Etkin madde Yardımcı maddeler : 10 ml lik ampul de 0.84 g sodyum bikarbonat içerir. : Enjeksiyonluk su Bu ilacı

Detaylı

Adet döneminin gecikmesi ile beraber göğüslerde aşırı şişkinlik ve hassasiyet oluşur. Gebelik ilerledikçe göğüsler büyür ve göğüs uçları koyulaşmaya

Adet döneminin gecikmesi ile beraber göğüslerde aşırı şişkinlik ve hassasiyet oluşur. Gebelik ilerledikçe göğüsler büyür ve göğüs uçları koyulaşmaya Adet döneminin gecikmesi ile beraber göğüslerde aşırı şişkinlik ve hassasiyet oluşur. Gebelik ilerledikçe göğüsler büyür ve göğüs uçları koyulaşmaya başlar. Ayrıca esmerleşme göbekte ve karnın orta kısmında,

Detaylı

Lokal anestetik preparatları

Lokal anestetik preparatları Lokal anestetikler Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Son güncelleme: 21.10.2010 Lokal anestetik preparatları 2 2/30 1 3 3/30

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİLERİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. BATTICON Pomad. 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM 100 g da: Etkin Madde Povidon iyot 30/06

KISA ÜRÜN BİLGİLERİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. BATTICON Pomad. 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM 100 g da: Etkin Madde Povidon iyot 30/06 KISA ÜRÜN BİLGİLERİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI BATTICON Pomad 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM 100 g da: Etkin Madde Povidon iyot 30/06 10.00 g Yardımcı Maddeler Yardımcı maddeler için 6.1 e bakınız.

Detaylı

Antepartum İntrauterin Hipoksinin Öngörüsü

Antepartum İntrauterin Hipoksinin Öngörüsü Antepartum İntrauterin Hipoksinin Öngörüsü Prof. Dr. H.Mete TANIR Perinatoloji Uzmanı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Antepartum Fetal ölümler Değişik

Detaylı

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Akılcı İlaç Kullanımı, İlaç Tedarik YöneAmi ve TanıBm Daire Başkanlığı

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Akılcı İlaç Kullanımı, İlaç Tedarik YöneAmi ve TanıBm Daire Başkanlığı T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Akılcı İlaç Kullanımı, İlaç Tedarik YöneAmi ve TanıBm Daire Başkanlığı Tüm maddeler zehirdir, ilacı zehirden ayıran dozudur 3 Akılcı İlaç Kullanımı

Detaylı

PERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI. Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları

PERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI. Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları PERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Perinatal dönemde herpesvirus geçişi. Virus Gebelik sırasında Doğum kanalından Doğum

Detaylı

GEBELİKTE İLAÇ KULLANIMI. Şişli Med Akademik Yayınlar Sadece Tıp Profesyönelleri İçindir

GEBELİKTE İLAÇ KULLANIMI. Şişli Med Akademik Yayınlar Sadece Tıp Profesyönelleri İçindir GEBELİKTE İLAÇ KULLANIMI Şişli Med Akademik Yayınlar Sadece Tıp Profesyönelleri İçindir Teratoloji Teratojen: embriyonik veya fatal gelişim sırasında şekil yada fonksiyonda kalıcı değişiklik oluşturmak

Detaylı

II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR:

II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR: II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR: I- TEMEL BİLİMLER Anesteziye Giriş: Anestezide Fizik Kurallar Temel Monitörizasyon Medikal Gaz Sistemleri Anestezi Cihazı Vaporizatörler Soluma sistemleri,

Detaylı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü Sayı : B100AÇS0120000/2600-9216/3238 Konu : Gebelerde Demir Destek Programı Uygulaması 29.09.2005 GENELGE 2005/147 Gebelikte meydana

Detaylı

16.03.2016. Farmasötik Toksikoloji 2015 2016. Teratojenesiz TERATOJENEZİS

16.03.2016. Farmasötik Toksikoloji 2015 2016. Teratojenesiz TERATOJENEZİS TERATOJENEZİS Farmasötik Toksikoloji 2015 2016 Teratojenesiz Prof.Dr. Gül ÖZHAN Teratojenik etki: Ksenobiyotiklerin gebeliğin herhangi bir döneminde plasentadan fetal dolaşıma geçmesi ve fetusu etkilemesi

Detaylı

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi Dr. Ali Ayberk Beşen Başkent Üniversitesi Tıbbi Onkoloji BD Giriş Sitotoksik tedaviler herhangi

Detaylı

Yrd. Doç.Dr. Mehmet AK GATA Psikiyatri AD

Yrd. Doç.Dr. Mehmet AK GATA Psikiyatri AD Yaşlılarda Psikofarm akoloji Uygulam a Prensipleri Yrd. Doç.Dr. Mehmet AK GATA Psikiyatri AD ABD > 65 yaş, nüfusun %13 ancak reçete edilen tüm ilaçların % 35 > 70 yaş, hastaneye yatış 1/6 ilaç yan etkisi

Detaylı

Kısa Ürün Bilgisi. 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI NİMELİD 100 mg TABLET

Kısa Ürün Bilgisi. 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI NİMELİD 100 mg TABLET Kısa Ürün Bilgisi 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI NİMELİD 100 mg TABLET 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Her bir tablet 100 mg Nimesulide (mikronize) içermektedir. Yardımcı madde(ler): Laktoz

Detaylı

Nonimmun Hidrops Fetalis Tanı ve Yaklaşım. Prof. Dr. Acar Koç Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı

Nonimmun Hidrops Fetalis Tanı ve Yaklaşım. Prof. Dr. Acar Koç Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Nonimmun Hidrops Fetalis Tanı ve Yaklaşım Prof. Dr. Acar Koç Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Sıklık: 1 / 2500 4000 NIHF Tanı Kriterleri: Ascit Plevral efüzyon

Detaylı

GEBELİKTE SIK GÖRÜLEN RAHATSIZLIKLAR VE ALINACAK ÖNLEMLER

GEBELİKTE SIK GÖRÜLEN RAHATSIZLIKLAR VE ALINACAK ÖNLEMLER GEBELİKTE SIK GÖRÜLEN RAHATSIZLIKLAR VE ALINACAK ÖNLEMLER Bulantı-Kusma Gebe kadınların 1/2 sinde bulantı, 1/3 ünde kusma genelde ilk üç ay içinde görülür. Gebeliğin sonuna doğru, bebeğin mideyi yukarı

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI TERKUR %19 krem

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI TERKUR %19 krem 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI TERKUR %19 krem KISA ÜRÜN BİLGİSİ 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: 1 g krem içerisinde; Alüminyum hidroksiklorit 190 mg Yardımcı maddeler: 1 g krem içerisinde;

Detaylı

GEBELİKTE TİROİD FONKSİYONLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

GEBELİKTE TİROİD FONKSİYONLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ GEBELİKTE TİROİD FONKSİYONLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Doç. Dr. Habib BİLEN Atatürk Üniversitesi Tıp fakültesi İç Hastalıkları ABD Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı SUNU PLANI Örnek olgu

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. Uygulama şekli: Az miktarda su ile seyreltilerek ya da seyreltilmeden yutulmaksızın gargara yapılır.

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. Uygulama şekli: Az miktarda su ile seyreltilerek ya da seyreltilmeden yutulmaksızın gargara yapılır. KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI: DİCLORAL gargara 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Her 1 ml 0,74 mg diklofenak (serbest asit şeklinde) içerir. Yardımcı madde(ler): Yardımcı

Detaylı

PRETERM-POSTTERM EYLEM

PRETERM-POSTTERM EYLEM PRETERM-POSTTERM EYLEM PRE-TERM EYLEM PRETERM EYLEM; Doğum ağırlığı dikkate alınmaksızın, gebenin son adetinin ilk gününden itibaren 20-37. haftalar arasında eyleme girmesi ve bu eylem ile servikal açıklık

Detaylı

Lokal Anestetikler ve Lokal Anestezi

Lokal Anestetikler ve Lokal Anestezi Plan Lokal Anestetikler ve Lokal Anestezi Dr. Cenker EKEN AÜTF Acil Tıp Anabilim Dalı Farmakoloji ve patofizyoloji Endikasyonlar Lokal anestezik ajanlar Lokal anestezi Giriş Halstead WS: Practical comments

Detaylı

Farmasötik Toksikoloji

Farmasötik Toksikoloji Farmasötik Toksikoloji 2014 2015 7.Not Doç.Dr. Gül ÖZHAN TERATOJENEZİS Teratojenik etki: Ksenobiyotiklerin gebeliğin herhangi bir döneminde plasentadan fetal dolaşıma geçmesi ve fetusu etkilemesi sonucu

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. FENİSTİL Jel 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM

KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. FENİSTİL Jel 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI FENİSTİL Jel 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: 1 g jel, 1 mg dimetinden maleat içerir. Yardımcı maddeler: Propilen glikol, benzalkonyum klorür

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 3. FARMASÖTİK FORM Vajinal Ovül Hafif sarı yağlı süspansiyon içeren sarımtırak oval kapsül şeklindedir.

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 3. FARMASÖTİK FORM Vajinal Ovül Hafif sarı yağlı süspansiyon içeren sarımtırak oval kapsül şeklindedir. 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI KISA ÜRÜN BİLGİSİ MACMIROR COMPLEX 500 mg + 200.000 IU vajinal ovül 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Her bir vajinal ovül Nifuratel 500 mg; Nistatin 200.000 IU

Detaylı

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi Dr. Aslı KANTAR GİRİŞ GENEL BİLGİLER Akut böbrek hasarı (ABH) yenidoğan yoğun bakım

Detaylı

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı.

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı. Fizyoloji Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri Dr. Deniz Balcı deniz.balci@neu.edu.tr Ders İçeriği 1 Vücut Sıvı Bölmeleri ve Hacimleri 2 Vücut Sıvı Bileşenleri 3 Sıvıların Bölmeler Arasındaki HarekeF Okuma

Detaylı

FARMAKOKİNETİK. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

FARMAKOKİNETİK. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN FARMAKOKİNETİK Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN 2 İlaç Vücuda giriş Oral Deri İnhalasyon Absorbsiyon ve Doku ve organlara Dağılım Toksisite İtrah Depolanma Metabolizma 3 4 İlaçların etkili olabilmesi için, uygulandıkları

Detaylı

1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin maddeler: Yardımcı maddeler: 3. FARMASÖTİK FORM

1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin maddeler: Yardımcı maddeler: 3. FARMASÖTİK FORM 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI KURSEPT krem, 30 g 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin maddeler: 1 g krem içerisinde: Alüminyum hidroksiklorit Triklozan 190 mg 10 mg Yardımcı maddeler: 1 g krem içerisinde:

Detaylı

Ercefuryl Oral Süspansiyon

Ercefuryl Oral Süspansiyon Ercefuryl Oral Süspansiyon FORMÜLÜ Bir ölçekte (5 ml): Nifuroksazid 200 mg (Nipajin M, şeker, alkol ve portakal aroması içerir.) FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ Farmakodinamik Özellikleri: Bir nitrofuran türevi

Detaylı

Periodontoloji nedir?

Periodontoloji nedir? Periodontoloji 1 2 Periodontoloji Periodontoloji nedir? Periodontoloji, dişleri ve implantları çevreleyen yumuşak ve sert dokuların iltihabi hastalıkları ve bunların tedavisi ile ilgilenen bir dişhekimliği

Detaylı

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler Anestezi Uygulama II 2017-2018 Bahar / Ders:9 Anestezi ve Emboliler Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Emboli Nedir? Damarlarda dolaşan kan içerisine hava ya da yabancı cisim girişine bağlı olarak, dolaşımı engelleyen

Detaylı

Pazoloji ve Kullanım Şekli Çocuklar ve erişkinlerde kullanımı aşağıdaki tabloda verilmiştir;

Pazoloji ve Kullanım Şekli Çocuklar ve erişkinlerde kullanımı aşağıdaki tabloda verilmiştir; KISA ÜRÜN BİLGİLERİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI NAC 200 mg efervesan tablet 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Asetilsistein 200 mg Yardımcı madde(ler): Aspartam (E 951) Sodyum hidrojen karbonat

Detaylı

Otakoidler ve ergot alkaloidleri

Otakoidler ve ergot alkaloidleri Otakoidler ve ergot alkaloidleri Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 1 Antihistaminikler 2 2 1 Serotonin agonistleri, antagonistleri, ergot alkaloidleri 3 3 Otakaidler Latince "autos" kendi, "akos"

Detaylı

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER Canlıların yapısında bulunan moleküller yapısına göre 2 ye ayrılır: I. İnorganik Bileşikler: Bir canlı vücudunda sentezlenemeyen, dışardan hazır olarak aldığı

Detaylı

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ Dr. Lale Sever Intradiyalitik Komplikasyonlar Sık Kalıcı morbidite Mortalite Hemodiyaliz Komplike bir işlem! Venöz basınç monitörü Hava detektörü

Detaylı

DR BEHİCE KURTARAN Ç.Ü.T.F. ENFEKSİYON HASTALIKLARI VE KLİNİK MİKROBİYOLOJİ AD

DR BEHİCE KURTARAN Ç.Ü.T.F. ENFEKSİYON HASTALIKLARI VE KLİNİK MİKROBİYOLOJİ AD DR BEHİCE KURTARAN Ç.Ü.T.F. ENFEKSİYON HASTALIKLARI VE KLİNİK MİKROBİYOLOJİ AD ANTİBİYOTİK DOZLAMA HİPOALBUMİNEMİ Kritik hastalarda hipoalbuminemi sık %40-50 Yüksek oranda protein bağlayan antimikrobiyallerin,

Detaylı

TİROİD BEZİ. Tiroid bezi kelebeğe benzeyen iki birleşik lobu olan bir organdır.

TİROİD BEZİ. Tiroid bezi kelebeğe benzeyen iki birleşik lobu olan bir organdır. TİROİD BEZİ Tiroid bezi kelebeğe benzeyen iki birleşik lobu olan bir organdır. Bez, boynun ön kısmında trake ve larinkse dayalı ve onları saran bir konumdadır. Tiroid bezi T3 ve T4 salgılar Thiroid hormonları

Detaylı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Çalışan açısından, yüksekte güvenle çalışabilirliği belirleyen etkenler:

Detaylı

81. Aşağıdaki antipsikotik ilaçlardan hangisinin ekstrapiramidal yan etkisi en azdır?

81. Aşağıdaki antipsikotik ilaçlardan hangisinin ekstrapiramidal yan etkisi en azdır? 81. Aşağıdaki antipsikotik ilaçlardan hangisinin ekstrapiramidal yan etkisi en azdır? A) Haloperidol B) Klorpromazin C) Flufenazin D) Tiotiksen E) Klozapin Referans: e-tus İpcucu Serisi Farmakoloji Ders

Detaylı

ÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir.

ÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir. ÜRÜN BİLGİSİ 1. ÜRÜN ADI ETACİD % 0,05 Nazal Sprey 2. BİLEŞİM Etkin madde: Mometazon furoat 50 mikrogram/püskürtme 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ETACİD erişkinler, adolesanlar ve 6-11 yaş arasındaki çocuklarda

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 3. FARMASÖTİK FORM Kullanıma hazır oral süspansiyon. Hafif, krem sarısı, homojen, vişne/nane aromalı opak süspansiyon.

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 3. FARMASÖTİK FORM Kullanıma hazır oral süspansiyon. Hafif, krem sarısı, homojen, vişne/nane aromalı opak süspansiyon. KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI MIKOSTATIN oral süspansiyon 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Nistatin 100.000 ünite/ml Yardımcı maddeler: Etanol Sukroz 8,07 mg/ml 500 mg/ml

Detaylı

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ İdrar oluşturmak... Üriner sistemin ana görevi vücutta oluşan metabolik artıkları idrar yoluyla vücuttan uzaklaştırmak ve sıvı elektrolit dengesini korumaktır. Üriner

Detaylı

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği SUNU PLANI Tanım ve Epidemiyoloji Adrenal bez anatomi Etiyoloji Tanı Klinik Tedavi TANIM-EPİDEMİYOLOJİ Adrenal

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. DEBRİDAT FORT tablet 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM

KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. DEBRİDAT FORT tablet 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI DEBRİDAT FORT tablet 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Her bir tablet 200 mg Trimebutin Maleat içerir. Yardımcı maddeler: Laktoz 175 mg Yardımcı

Detaylı

ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER. İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Önemi

ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER. İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Önemi ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Önemi PLAVİX FİLM TABLET 75 mg KISA ÜRÜN BİLGİSİ 4.2. Pozoloji ve uygulama şekli Farmakogenetik CYP2C19

Detaylı

PROCTOLOG hemoroid krizleri sırasında ağrılı ve kaşıntılı anal semptomların ve fissürlerin semptomatik tedavisinde endikedir.

PROCTOLOG hemoroid krizleri sırasında ağrılı ve kaşıntılı anal semptomların ve fissürlerin semptomatik tedavisinde endikedir. KISA ÜRÜN BİLGİLERİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI PROCTOLOG rektal krem 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM 100 g. kremde, Etkin madde: Ruskogenin Trimebutin Yardımcı maddeler: Setostearil alkol Propilen glikol

Detaylı

Etkin Madde Klorheksidin glukonat (%1)tır. Yardımcı madde olarak; Kuş üzümü aroması, Kiraz aroması ve Nane esansı içerir.

Etkin Madde Klorheksidin glukonat (%1)tır. Yardımcı madde olarak; Kuş üzümü aroması, Kiraz aroması ve Nane esansı içerir. KULLANIM KILAVUZU KLORHEX ORAL JEL Birim Formülü Etkin Madde Klorheksidin glukonat (%1)tır. Yardımcı madde olarak; Kuş üzümü aroması, Kiraz aroması ve Nane esansı içerir. Tıbbi Özellikleri Klorheksidin

Detaylı

ÜRÜN BİLGİSİ. CLAVOMED FORTE 250 mg / 62,5 mg Oral Süspansiyon Hazırlamak İçin Kuru Toz

ÜRÜN BİLGİSİ. CLAVOMED FORTE 250 mg / 62,5 mg Oral Süspansiyon Hazırlamak İçin Kuru Toz 1. ÜRÜN ADI ÜRÜN BİLGİSİ CLAVOMED FORTE 250 mg / 62,5 mg Oral Süspansiyon Hazırlamak İçin Kuru Toz 2. BİLEŞİM Etkin madde: Her 5 ml de; Amoksisilin Klavulanik asit 250.00 mg 62.5 mg 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR

Detaylı

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ Kortizol süpresyon testi; ACTH süpresyon testi; Deksametazon süpresyon testi Hipotalamus ve hipofiz bezinin kortizole cevabını ölçen laboratuar testidir. Kortizol Hipotalamus

Detaylı

YGS ANAHTAR SORULAR #3

YGS ANAHTAR SORULAR #3 YGS ANAHTAR SORULAR #3 1) Bir insanın kan plazmasında en fazla bulunan organik molekül aşağıdakilerden hangisidir? A) Mineraller B) Su C) Glikoz D) Protein E) Üre 3) Aşağıdakilerden hangisi sinir dokunun

Detaylı

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler EGZERSİZ VE KAN Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler Akciğerden dokulara O2 taşınımı, Dokudan akciğere CO2 taşınımı, Sindirim organlarından hücrelere besin maddeleri taşınımı, Hücreden atık maddelerin

Detaylı

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Magnezyum (Mg ++ ) MAGNEZYUM, KLOR VE METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Dr Ali Erhan NOKAY AÜTF Acil Tıp AD 2009 Büyük kısmı intraselüler yerleşimlidir Normal serum düzeyi: 1.5-2,5 meq/l Hücre içinde meydana gelen

Detaylı

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler ENDOKRİN SİSTEM Endokrin sistem, sinir sistemiyle işbirliği içinde çalışarak vücut fonksiyonlarını kontrol eder ve vücudumuzun farklı bölümleri arasında iletişim sağlar. 1 ENDOKRİN BEZ Tiroid bezi EKZOKRİN

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. ORO İHTİYOL % 10 Merhem 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM. Etkin madde:

KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. ORO İHTİYOL % 10 Merhem 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM. Etkin madde: KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI ORO İHTİYOL % 10 Merhem 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: İhtiyol 2.00 g Yardımcı maddeler: Lanolin susuz (koyun) 2,00 g Yardımcı maddeler için

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. INDOCOLIR %0.1 göz damlası Göze uygulanır. Etkin madde: 5 ml damla 5 mg indometasin içerir.

KULLANMA TALİMATI. INDOCOLIR %0.1 göz damlası Göze uygulanır. Etkin madde: 5 ml damla 5 mg indometasin içerir. INDOCOLIR %0.1 göz damlası Göze uygulanır. KULLANMA TALİMATI Etkin madde: 5 ml damla 5 mg indometasin içerir. Yardımcı maddeler: Tiyomersal, Arginin, Hidroksipropil-β-siklodekstrin, yeter miktarda hidroklorik

Detaylı

ÜRÜN BİLGİSİ. 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ALZAMED hafif ve orta şiddette Alzheimer tipi demansın semptomatik tedavisinde endikedir.

ÜRÜN BİLGİSİ. 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ALZAMED hafif ve orta şiddette Alzheimer tipi demansın semptomatik tedavisinde endikedir. ÜRÜN BİLGİSİ 1. ÜRÜN ADI ALZAMED 5 mg Film Tablet 2. BİLEŞİM Etkin madde: Donepezil hidroklorür 5 mg 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ALZAMED hafif ve orta şiddette Alzheimer tipi demansın semptomatik tedavisinde

Detaylı

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır.

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır. POTASYUM K+; Potasyum yaşam için gerekli önemli bir mineraldir. Hücre içinde bol miktarda bulunur. Hücre içindeki kimyasal ortamın ana elementidrir. Hergün besinlerle alınır ve idrarla atılır. Potasyum

Detaylı