T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANASANAT DALI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANASANAT DALI"

Transkript

1 T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANASANAT DALI JOHANN SEBASTIAN BACH IN FÜG FORMLARI NIN VE FÜG SANATI ADLI ESERİNİN BAROK DÖNEM MÜZİK ANLAYIŞINA GÖRE İNCELENMESİ Deniz KAYA YÜKSEK LİSANS TEZİ ADANA-2009

2 T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANASANAT DALI JOHANN SEBASTIAN BACH IN FÜG FORMLARI NIN VE FÜG SANATI ADLI ESERİNİN BAROK DÖNEM MÜZİK ANLAYIŞINA GÖRE İNCELENMESİ Deniz KAYA Danışman : Prof. Ferhang HÜSEYİNOV YÜKSEK LİSANS TEZİ ADANA-2009

3 Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü ne, Bu çalışma, jürimiz tarafından Müzik Anasanat Dalı nda YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir. Başkan : Prof. Ferhang HÜSEYİNOV (Danışman) Üye : Yrd. Doç Dr. Mustafa BAYIK Üye : Yrd. Doç. C. Hakan ÇUHADAR ONAY Yukarıdaki imzaların adı geçen öğretim elemanlarına ait olduklarını onaylarım.././ 2009 Doç. Dr. Azmi YALÇIN Enstitü Müdürü Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, tablo, çizelge, şekillerin kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ndaki hükümlere tabidir.

4 i ÖZET JOHANN SEBASTIAN BACH IN FÜG SANATI NIN BAROK DÖNEM MÜZİK ANLAYIŞINA GÖRE İNCELENMESİ Deniz KAYA Yüksek Lisans Tezi, Müzik Ana Sanat Dalı Danışman: Prof. Ferhang HÜSEYİNOV Kasım 2009, 67 Sayfa Bu çalışmada, Johann Sebastian Bach ın Füg Formları nın ve Füg Sanatı adlı eserinin barok dönem müzik anlayışına göre incelenmesi ve bu dönemde görülen etkileri tartışılmaya çalışılmıştır. Çalışma, füg formu ve füg sanatı hakkında giriş niteliğinde bilgilerin sunulması ve geçmiş araştırmaların gözden geçirilmesi ile başlamaktadır. Bu bölüm Bach formları ile ilgili literatürdeki farklı bakış açılarını ortaya koymaktadır. Bu tez, Johann Sebastian Bach ın füg formunda yazmış olduğu eserlerinin, kompozisyon tekniği açısından en belirgin şekilde incelenmesini amaç edinmiştir. Bu çalışmanın sonunda bestecinin profesyonel müzisyenlere ve müzikseverlere, barok dönem adı altında büyük sayılarda değerli eserler bıraktığı ve bu eserlerin profesyonel müzisyenlerin kendilerini geliştirmeleri anlamında ciddi yardımları olduğu gözlemlenmiştir. Çalışmada, Bach ın polifoni (çok seslilik), kontrpuan (notaya karşı nota), dini müzik ve dans müzikleri gibi formlarda yazılmış eserlerinin, bestecinin ardından gelen tüm diğer bestecilere takip edebilecekleri yeni kapılar açtığı gözlemlenmiştir. Füg Formları nda yer alan uyum, armoni ve dikey yazının icracı ve dinleyicilerin yaratıcılıklarında büyük önem taşıdığı yapılan araştırmalar sonucunda ortaya konmuştur. Anahtar Kelimeler: Johann Sebastian Bach, Füg formu, Füg sanatı, Kontrpuan, Polifoni.

5 ii ABSTRACT THE STUDY OF JOHANN SEBASTIAN BACH S THE ART OF FUGUE ACCORDING TO THE MUSIC COMPREHENSION OF THE BAROQUE PERIOD Deniz KAYA Master Thesis, The Main Art of Music Supervisor: Prof. Ferhang HÜSEYİNOV November 2009, 67 Pages In this study, were discussed the resarching of Johann Sebastian Bach s Forms of Fugue and The Art of Fugue according to the review and understanding of the music of the baroque period and the effects that have seen in this period. The study begins with the presentation of the introductory information about the art of submission and review of past researches of the fugue forms and the art of fugue. This section exposes, the diffirent perpectives in the literature about the Bach s forms. This thesis, aimed to review with a most obvious way, in terms with the tecnique of the composition of the works that which was written in the form of the fugue, by Johann Sebastian Bach. At the end of this study, have been observed that, the composer left to the proffessional musicians and to the music lovers, a large number of valuable works under the name of the baroque period and this works have been serious benefits to the proffesional musicians to work them to develop their own sense. In this study, have been observed, Bach s polyphony ( polyphony), counterpoint (note against note), religious music and dance music, such as written in the form of work had oppend the new doors to follow for the all other composers that are coming behind of the composer. It has been put at the end of the result of the researches that, the compliance of the form of fugue, the harmony and the vertical writing has a great important place on the creativity of the players and the listeners. Keywords: Johann Sebastian Bach, The Form of the Fugue, The Art of Fugue, Counterpoint, Polyphony.

6 iii ÖNSÖZ Bu tezin oluşumu sırasında ortaya çıkan her türlü sıkıntıma sonsuz bir hoşgörü ve sabır ile yaklaşan, vaktini ve bilgisini benden hiçbir zaman esirgemeyen çok sevgili hocam Yard. Doç. Dr. Ahmet DOĞANAY a, adım attığım her konuda olduğu gibi bu çalışmamda da varlığını her zaman hissettiren, beni hiç yalnız bırakmayan çok kıymetli hocam Can ÇOKER e teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca İtalya nın Roma kentindeki alan ve kütüphane çalışmalarımda yardımlarını benden esirgemeyen Francesco MARİLUNGO ya sonsuz teşekkür ederim. Deniz KAYA

7 iv İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET... i ABSTRACT....ii ÖNSÖZ......iii ŞEKİLLER LİSTESİ...viii BÖLÜM I GİRİŞ 1.1. Problem Araştırmanın Amacı Araştırmanın Genel Amacı Alt Amaçlar Araştırmanın Önemi Sayıltılar Sınırlılıklar Yöntem Araştırma Modeli Veri Kaynakları, Verilerin Toplanması ve Analizi..6 BÖLÜM II BAROK DÖNEM MÜZİĞİNİN İNCELENMESİ 2.1. Barok Sanatın Kültürel Temelleri Barok Dönem Çalgıları ve Müziği Barok Dönemde Opera Venedik Operası Napoli Operası Barok Dönem Müziğinde Süslemeler Barok Dönem Bestecileri Don Carlo Gesualdo

8 v Claudio Monteverdi Girolamo Frescobaldi Heinrich Schütz, Johann Hermann Schein ve Samuel Scheidt Giacomo Carissimi, Pier Francesco Cavalli ve Mathew Locke Jean Baptiste Lully Henry Purcell Dietrich Buxtehude Arcangelo Corelli Jean Philippe Rameau Domenico Scarlatti Georg Friedrich Haendel BÖLÜM III JOHANN SEBASTIAN BACH 3.1. Johann Sebastian Bach ın Hayatı Çocukluk ve Gençlik Yılları Weimar Dönemi Köthen Dönemi Leipzig Dönemi Johann Sebastian Bach ın Müzik Stili BÖLÜM IV FÜG FORMLARI 4.1. Füg nedir? Ricercare Prelüd ve Fügler Das Wohltemperierte Klavier Das Wohltemperierte Klavier den Prelüd ve Füg Örnekleri BWV 846 Do Majör Prelüd ve Füg, No.1 (1. cilt) BWV 847 Do minör Prelüd ve Füg, No.2 (1. cilt)....36

9 vi BWV 859 Sol Majör Prelüd ve Füg, No.15 (1. cilt) BWV 860 Sol minör Prelüd ve Füg, No.16 (1. cilt) BWV 870 Do Majör Prelüd ve Füg, No.1 (2. cilt) BWV 871 Do minör Prelüd ve Füg, No.2 (2. cilt) BWV 884 Sol Majör Prelüd ve Füg, No.15 (2. cilt) BWV 885 Sol minör Prelüd ve Füg, No.16 (2. cilt) Kromatik Fantezi ve Füg, BWV 903 (Re minör) Toccata and Fuga, BWV 565 (Re minör) BÖLÜM V FÜG SANATI 5.1. Füg Sanatı nın Contrapunctus ları Contrapunctus I Contrapunctus II Contrapunctus III Contrapunctus IV Contrapunctus V Contrapunctus VI Contrapunctus VII Contrapunctus VIII Contrapunctus IX Contrapunctus X Contrapunctus XI Contrapunctus XII Contrapunctus XIII Contrapunctus XIV (Fuga a 3 Soggetti) Füg Sanatı nın Canon ları Canon per Augmentationem in Motu Contrario Canon alla Ottava Canon alla Decima in Contrapunto alla Terza Canon alla Duodecima in Contrapunto alla Quinta.. 60

10 vii BÖLÜM VI SONUÇ, TARTIŞMA VE ÖNERİLER 6.1. Sonuçlar Tartışma Öneriler KAYNAKÇA ÖZGEÇMİŞ....67

11 viii ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 4.1. J.S.Bach; Prelüd ve Füg No:6 BWV Şekil 4.2. J.S.Bach; Prelüd ve Füg No:8 BWV Şekil 5.1. J.S.Bach; Füg Sanatı, Fuga I, (per due Pianoforti) Şekil 5.2. J.S.Bach; Füg Sanatı, Fuga II, (per due Pianoforti)...47 Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no:1, (dört sesli) Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 2, (dört sesli) Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 3, (dört sesli) Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 4, (dört sesli) Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 5, (dört sesli) Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 6 (Fransız stilinde, dört sesli)...51 Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 7, (üç sesli) Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 8, (üç sesli) Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 9, (üç sesli) Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 10, (üç sesli) Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 11, (dört sesli).55 Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 12, (dört sesli) Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 13, (üç sesli) Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, Füg no:14 Son Füg, (üç konulu ve dört sesli).57 Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, Canon I, (Canone per augmentationem in motu Contrario Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, Canon II, (Canone all ottava) Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, Canon III, (Canone alla decima in contrapunto alla terza) Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, Canon IV, (Canone alla duodecima in contrapunto alla quinta)

12 1 BÖLÜM I GİRİŞ On sekizinci yüzyıla kadar Avrupa müziğine İtalyan ve Fransız sanatçılar egemendi. Fransa, lirik tiyatro ve oda müziği alanında ulusal estetiğini savunurken Almanya, geçmişin büyük ustalarından beslenen sistemli ve sabırlı bir işçi, dahi bir müzisyen aracılığı ile üstünlüğünü hazırlıyordu. Kendisinden önce gelen bestecilerin dili ve geçerlikte olan müzik biçimleriyle etkili bir felsefeyi birleştiren Johann Sebastian Bach ın, hiçbir zaman orijinal olma kaygısına kapılmadan böylesine büyük bir kişilik göstermesi ve Alman müziğinin en büyük temsilcisi olması olağan dışı sayılır. Armoni ile orta çağın yarattığı kontrpuanı aynı kesinlik ve ustalıkla kullanan J.S.Bach da dini polifoni esprisi, Palestrina dan sonra son kez canlandı. Bir bestecinin birbirinden tamamen ayrı iki çok ses tekniğini, yatay bir yazı sistemi olan kontrpuanla, dikey bir yazı sistemi olan armoniyi aynı kolaylıkla ve kendisine mal ederek kullanması hayranlık vericidir (Selanik, 1996, 86). Johann Sebastian Bach; Alman Barok unun görkemli çoksesliliğini, Eşit Düzenli Klavye nin 48 Füg ü, org fügleri, Si minör Missa sının o soluk kesen fügleriyle, 30 Goldberg Çeşitlemelerindeki kanonlarla ve kaleminin son eseri Füg Sanatı ile yüce tahtına çıkarmıştır (Sachs, 1948, 174). J.S.Bach ın Füg Sanatı O nun ifadesiyle; müzik sanatını öğrenmek isteyenlere ve bu sanatta ustalaşmak isteyenlere ithafen yazılmıştır. Füg Sanatı adlı eser üzerine çok sayıda varsayım bulunur. Tam olarak bilinmeyen, bazı araştırmacılar tarafından oğlu olarak nitelenen bir elin, partisyonun üzerine eklediği bir dörtlüğe bakılırsa, Sanatçı karşı konuda J.S.Bach ın adının bulunduğu bu füg üzerinde öldü. Fakat kimilerine göre Füg Sanatı, hiçbir şeyi yapım aşamasında bırakmayı sevmeyen besteci tarafından bitirildi ama son sayfa, el yazmasını toparlayan kişiler tarafından kaybedildi ve sayfalar birbirine karıştırıldı (Farrachi, 2004, 55). Füg Sanatı ndaki son füg, J.S.Bach ın üzerinde çalıştığı bilinen en son parçalardan biridir. Eserin bir anda orta yerinde kesilivermesi ve bunun B.A.C.H

13 2 temasının duyuluşundan hemen sonra olması bu efsanenin hala canlı kalmasını sağlamaktadır (Ekici, 2000) Problem Yaşanılan çağın sanatçı üzerindeki olumlu veya olumsuz etkisini gözlemlemek mümkündür. Şöyle ki, bazı devirlerde birbiri ardından yıldız sanatçılar ortaya çıkmış, bazı devirlerde ise sürekli bir durgunluk ve donukluk görülmüştür. J.S.Bach ın yaşadığı asır Avrupa müziğinin bir dönüm noktasını teşkil eder. J.S.Bach, hem armoni sanatını (değişik duygu ve ortamları doğrudan olarak yansıtabilme imkânı), hem de ortaçağdan miras olarak devraldığı kontrpuan sanatını (yatay yazı dolayısıyla müziğin matematiksel biçimde düşünceye hitap edebilmesi) olağanüstü bir kudretle birleştirip aynı anda değerlendirebilmiştir (Tarcan, 2000). J.S.Bach ın gerek armoni, gerek kontrpuanın içerik güçlerini artırabilmiş, kuru ve basit formlara yaşam bahşetmiş olduğunu, böylece müzikte geçmiş ve gelecek arasında bağlantı olarak ve modern sanatın kapısını açan itici güç niteliğiyle, tarihte yerini almış bulunduğunu söylemiştir. Tarcan aynı zamanda J.S.Bach ın sanatının büyük çapta yenilik getiren tüm düşünce akımlarının başına geldiği gibi, zamanında anlaşılamamış, ancak 19. yüzyılda yeniden keşfedilmiş olduğunu vurgulamaktadır. Bestecinin yaşamının son yıllarında üzerinde çalıştığı ve ölümünden sonra tamamlanmamış olarak yayımlanan BWV 1080 Füg Sanatı, onun bu müzik biçimini nasıl zirveye taşıdığının en iyi kanıtıdır. Bach yapıt üzerinde 1742 de çalışmaya başlamış, ölümüne dek çeşitli düzeltmeler yapmış ancak tümüyle bitirememiştir (Büke, Altınel, 2006, s. 343). Füg Sanatı aslında bir çeşit müzik kuramı kitabı olarak tasarlanmış ve bestecinin yaşamı boyunca en kusursuz örneklerini verdiği kontrpuan yazı tekniğini tüm yönleriyle gözden geçirdiği bir yapıta dönüşmüştür. J.S.Bach ın en son yazdığı eseri olmakla beraber en önemli eserlerinden biri olan Füg Sanatı adlı eser 258 yıllık bir tartışma konusudur. Bu tartışmanın; yapıtın yalnızca kuramsal bir çalışma olup olmadığı, eserin gerçekten bitirilip bitirilmediği, kimin tarafından bitirildiği, hangi çalgı ya da çalgılar için yazıldığı, eserin nasıl bitirileceği,

14 3 füglerin çalınma sıralarının nasıl olduğu, Son Füg adlı fügün eserin neresinde çalınması gerektiği gibi birçok sebebi vardır. Bu konunun aydınlatılmasındaki temel yaklaşım günümüze kadar bu eserle ilgili olarak yazılan ve aslında sayıları çok az olan bilgi kaynaklarıdır. Füg Sanatı nın bu yarım kalmış yapısı pek çok müzikçinin ilgisini çekmiş ve yapıtı tamamlama düşüncesi sık sık ortaya atılmıştı. Günümüzde tamamlanmamış biçimiyle çalınan yapıt, dinleyenlere Bach ın bu eseri nasıl bitireceği konusunda özgürce hayal kurma şansı veriyor (Büke, 2001, 430). Fakat bir taraftan da J.S.Bach ın ölümünden bu yana eserin giz dolu dünyası, elde bu yapıtla ilgili bilgiler olmasına rağmen net bir açıklığa kavuşmamaktadır. Problem Cümlesi: Johann Sebastian Bach ın Füg Formları nın ve Füg Sanatı adlı eserinin barok dönem müzik anlayışına etkileri nelerdir? Bestecinin kişiliği, hayatı ve stili bu döneme ve bu eserlere nasıl yansımıştır? 1.2. Araştırmanın Amaçları Genel Amaç Bu araştırmanın genel amacı, J.S.Bach ın Füg Formları nı ve Füg Sanatı adlı eserini incelemek, Füg Sanatı adlı eserdeki füglerin J.S.Bach ın yazmış olduğu diğer tüm füglerden ayrı bir formla bestelendiğini betimlemek ve bu eserin barok dönem müziğine olan etkilerini araştırmaktır Alt Amaçlar Bu genel amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır: Barok Dönem in 1700 lü yıllarda yapılan müziğe etkileri nelerdir? Bu etkiler bestecileri nasıl etkilemiştir? J.S.Bach ın kişiliği, hayatı ve müzik stilinin barok döneme etkileri nelerdir? Füg Formları nın ve Füg Sanatı nın barok dönem müziğindeki yeri ve önemi nedir?

15 Araştırmanın Önemi Bu araştırmadan elde edilecek sonuçlar, öncelikle konservatuarlarda okuyan öğrencilere gerektiği zaman danışabilecekleri yardımcı bir kaynak olması açısından önem taşıdığı düşünülmektedir. Füg Sanatı bilindiği kadarıyla bitirilmemiş bir eserdir. J.S.Bach notanın üzerine bu eseri hangi enstrüman ya da enstrümanların çalması gerektiği hakkında bir açıklama yazmamıştır. Bu sebeple eseri icra etmek isteyen yaylı, nefesli ve piyano dallarındaki tüm müzisyenlerin J.S.Bach ın Füg Sanatı yla ilgili yazılı ve sesli kaynaklara ihtiyaçları vardır. Dolayısıyla bu araştırmadan elde edilen sonuçların müzisyenlerin konu hakkında daha kapsamlı bilgilere ulaşmalarına yardımcı olacağı düşünülmektedir. Bu araştırmada barok dönem, J.S.Bach ın hayatı, müzik stili, füg formları ve Füg Sanatı adlı eserinin incelenmesi yer almaktadır. Araştırma; bu dönemi ve döneme ait olan müziği, J.S.Bach ın bu müziğe etkilerini kapsamlıca öğrenmek isteyen genç müzisyenlere katkı sağlayabileceği varsayılmaktadır. Elde edilecek bilgilerin, konservatuarlardaki öğrencilerin J.S.Bach ile ilgili araştırmalarında onlara yardımcı olup rehberlik edebileceği düşünülmektedir Sayıltılar Araştırma kaynaklarının doğru ve güvenilir bilgiler vereceği varsayılmaktadır. Seçilen araştırma yönteminin araştırmanın bilimsel güvenilirliği bakımından geçerli olduğu varsayılmaktadır. Bach müziği ile uğraşanların böyle bir çalışmaya ihtiyacı olduğu varsayılmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak kullanılacak doküman analizlerinin amaca ulaşmak için gerekli olan bilgileri toplamak açısından yeterli olacağı varsayılmaktadır Sınırlılıklar Bu araştırma;

16 5 Belirlenen araştırma amaçları ile, Belirlenen problem odağı ile, Veri toplama aracı olarak; nitel araştırma tekniklerinden doküman analizi tekniği ile, Belirlenen araştırma amaçları doğrultusunda elde edilen yazılı ve sesli (kayıt) dokümanlar ile sınırlıdır Yöntem Araştırmanın bu bölümünde sırasıyla araştırmanın modeli, veri kaynakları, verilerin toplanması ve analizi yer almaktadır Araştırma Modeli Bu araştırma nitel bir araştırmadır. Araştırmanın konusu ve kapsamı gereği yazımlanmış ve yazımlanmamış veri kaynaklarının her ikisinden de yararlanılmıştır. Araştırmanın durum çalışması saptamasına yönelik nitel boyutunda doküman analizi tekniğinden, bilirkişi görüşleri ile araştırmacının kişisel deneyimleri ve birikimlerinden yararlanılmıştır. Bilirkişilerin görüşlerinin alınması kapsamında elde edilen bilgilerden ve konuyla ilgili olarak yararlanılan İngilizce yazılmış, İngilizceye çevrilmiş, İtalyanca yazılmış ve Türkçeye çevrilmiş kaynaklardan yararlanılmıştır. Johann Sebastian Bach ın Füg Sanatı adlı eserinin yazılı ve kayıtlı ilgili kaynaklara ulaşılarak, sağlam bilgilerle araştırılması gerektiği düşünüldüğü için bu araştırmada doküman analizi modeli kullanılmıştır. Doküman analizi, araştırmacının çalıştığı konuyla ilgili kişi veya kurumlara doğrudan ulaşamayacağı durumlarda önemli bir bilgi toplama yöntemi olarak karşımıza çıkar. Tarihsel olay, olgu, kültür veya geleneklere ilişkin dokümanlar kadar, yaşadığımız zamana ait dokümanlar, kaynağı belli olmayan anonim dokümanlar veya kaynağı belli olan ilgili dokümanlar bir veri kaynağı oluşturur (Baily, 1982). Diğer nitel veri toplama yöntemleriyle karşılaştırıldığında doküman analizi, görüşme ve gözlem gibi çalışmalarda karşımıza çıkan denek veya katılımcı tepkiselliği sorununa yol açmaz. Araştırmacı ve araştırmaya katılan bireyler arasında

17 6 doğrudan fiziksel, davranışsal ve duygusal etkileşimler olmaz. Doküman analizi tıpkı gözlem yöntemi gibi, uzun süreli araştırmalarda etkili olarak kullanılabilir (Bogdan ve Biklen, 1982). Gözlem yöntemine benzer olarak, doküman analizi bireye özgü davranış ve duyguların, araştırmacının belirlediği bir zamanda kaydedilmesi yerine, oluştuğu anda ve bireyin kendisi tarafından özgün bir şekilde kaydedilmesi temeline dayanır (Forster, 1994) Veri Kaynakları, Verilerin Toplanması ve Analizi Bu araştırmada nitel araştırma tekniklerinden biri olan doküman analizi tekniği kullanılmıştır. Nitel araştırma; Gözlem, görüşme ve doküman değerlendirmesi gibi veri toplama yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik bir sürecin izlendiği araştırma yöntemidir (Yıldırım ve Şimşek, 2005, 35). Araştırmanın veri kaynakları; Johann Sebastian Bach, Barok Dönem, Füg Formları ve Füg Sanatı başlıklı konuları ele alan müzik ansiklopedileri, çeşitli Türk ve yabancı yazarların müzik kitapları, daha önce bu konu başlıklarına yakın olarak yazılmış tez örnekleri, bir takım müzik dergileri ve bilimsel makalelerdir. Bu kaynaklara Bilkent Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Kütüphanesi, Hacettepe Devlet Konservatuarı Kütüphanesi, Roma Devlet Konservatuarı Milli Kütüphanesi ve internet aracılığıyla irtibat kurulabilen uluslararası müzik siteleri ile ulaşılmıştır. Bu kaynaklar ayrıntılarıyla okunarak, tercüme edilerek, gerekli bilgiler elde edildikten sonra yorumlanarak yazılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde nitel veri analizi tekniklerinden biri olan içerik analizinden yararlanılmıştır. İçerik analizinin temel amacı, toplanan verileri açıklayabilecek kavramlara ve ilişkilere ulaşmaktır. İçerik analizi ile verileri tamamlamaya, verilerin içerisinde saklı olabilecek temaları ortaya çıkarmaya çalışılır.

18 7 İçerik analizinde temel olarak yapılan işlem, birbirine benzeyen verileri belirli kavramlar ve temalar çerçevesinde bir araya getirmek ve bunları okuyucunun anlayabileceği bir biçimde organize ederek yorumlamaktır (Yıldırım ve Şimşek, 2005).

19 8 BÖLÜM II BAROK DÖNEM MÜZİĞİNİN İNCELENMESİ Bu bölümde; barok çağdaki dönemlerden, barok üslubundan, barok sanatının kültürel ve artistik temellerinden, barok müziğinin yaygınlaşmasından ve barok bestecilerden bahsedilmiştir. Yaklaşık tarihlerle operanın doğuşundan (1600) Bach ın ölümüne kadar süregelen (1750) Barok müziği, başlıca bestecilerin yaşadığı dönemler açısından şöyle sıralanabilir: , Gesualdo, Monteverdi, Frescobaldi ve Alman besteciler: Schütz, Schein, Scheidt , Carissimi, Cavalli, Locke , Lully, Purcell, Buxtehude, Corelli , Rameau, Scarlatti, Bach, Haendel. Müzik tarihinde yaklaşık 1600 ile 1750 yıllarını kapsayan ve kendi karakteri içinde gelişen çağa Barok denir. Bu kavram; resim, heykel, mimarlık gibi sanat dallarının tarihinde de kullanılır (Say, 1995, 173). Portekizce çarpık inci anlamına gelen Barok terimi, 18. yüzyılın ikinci yarısında kullanılmıştır. Bu nitelemede 17. yüzyılın sanatını küçümseme vardır. 17. yüzyıl eğilimlerine savaş açarak, bu eğilimlerin gülünçlüğünü vurgulamak isteyen eleştirmenlerce sonradan kullanılmıştır. Aslında saçma ya da gülünç demektir Barok (Gombrich, 1976, 302). Müzikte barok çağı Roussau ya göre; armoni bilimindeki tırmanışı, disonans ın artışını, melodinin daha da ağırlık kazanışını ve süslemeci anlayışın önemsenmesini yansıtır (Michels, 1977, 301).

20 Barok Sanatın Kültürel Temelleri Barok özünde Saray Sanatı dır. Rönesans ile Klasik dönem arasında, soyluların estetik anlayışını yansıtan bir duyarlılık kategorisidir. Başka bir deyişle, Rönesans dönemindeki toplumsal ve ekonomik bunalıma karşı, soyluların kültürel ve sanatsal alanda egemenliğini ilan etmesidir (Say, 1995, 174). Rönesans ın sona ermesinden bu yana kesintiye uğramadan gelişimini sürdüren saray sanatı, 18. yüzyılda duraklayarak yerini, günümüz sanat anlayışına bile egemen olan burjuva öznelliğine bırakmıştır (Hauser, 1984, 17). Amerika kıtasının keşfinden sonra, özellikle 17. yüzyılda hızlanan sömürgecilik, Avrupa da soyluların ekonomik gücünü arttırmıştır. Fransa da XIV. Louise, kesin bir egemenlik modeli oluşturmuş, kültürün başlıca patronları arasında Papalık, imparatorlar, İngiltere ve İspanya kralları ve İtalya ile Almanya daki kent devletleri, barok sanatın itici gücü olmuşlardır. Barok sanatın özellikleri şöyle özetlenebilir: Varlıkların güzelliğinden duygusal bir etkilenim ön plandadır ve barok anlayış bu etkiyi ince ayrıntılarıyla göz alıcı bir biçimde işler. Dolayısıyla gösteriş ve görkeme düşkündür. Abartmalı bir biçimcilikten yanadır, işçiliğe, sanatta ustalığa önem verir. Grout ve Palisca (1988, 347) 17. yüzyılda müziğin egemeninin İtalyanlar olduğunu şu sözlerle savunmaktadırlar: İtalya 17. yüzyılda Avrupa nın müzik yaşamına egemendir. Bu öncülük ya da müziksel egemenliğin etkileri, aslında 16. yüzyılın ortalarından 18. yüzyılın ortalarına kadar sürmüştür. İtalya daki küçük devletler genelde İspanya ve Avusturya nın denetimi altında bulunmasına rağmen, bu parçalanmış siyasal görünüm, Venedik in bir müzik kenti, Napoli nin de 18. yüzyıla kadar müzikte Avrupa nın öteki ülkelerini etkileyen bir müzik merkezi olmasını önleyememiştir. Floransa ise 17. yüzyılın başlarında parlak müzikal dönemini sürdürmüştür.

21 Barok Dönem Çalgıları ve Müziği On yedinci yüzyıl çalgı müziği, çalgıların gelişimi ölçüsünde kendine hareket alanı bulmuştur. Başlıca amaç; solo sese eşlik edebilecek geniş ses alanlı, yumuşak tınılı çalgılara yönelmekti. Böylece zinken ve cornetti gibi çalgılar orkestrada yer almaya başladı (Say, 1995, 183). Ancak sürekli bas ın önem kazandığı bir dönemde, kalın sesli çalgılara da gereksinim vardı. Berlin de Hans Schreiber kontrfagot u icat etti. Gasparo da Salo ve Giovanni Paolo Magnini, Brescia daki atölyelerinde kemanı geliştirmişlerdi. Çalgı müziğinde ilk adım Salomone Ebreo Rossi nin Sinfonia e Galliarde leridir. Rossi nin 1623 de yayınladığı üçüncü kitaptaki Sonata terimi, trio sonatlar için kullanılır. Bu, iki ezgi çalgısıyla bası tutan bir üçüncü çalgı demektir (Sachs, 1965, 142). Bu dönemde çalgı müziği formları henüz oturmamıştı. Fakat kompozisyonun bazı genel tiplerinde sonuçlanan yöntemler olarak yeni formlar üretiliyordu. Bu formlar; fuga, canzona, çeşitleme türüne yönelik parçalar, stilize edilmiş dans ritmindeki parçalar, solo klavyeli çalgılar ve lavta için doğaçlama stilinde olan parçalar idi (Say, 1995) Barok Dönemde Opera Bu dönemde operanın çıkışıyla İtalyanlar müzikte öncü rolü oynamışlardır. Bu öncülüğün baş ustası Claudio Monteverdi dir. Say (1995), Monteverdi nin yaşamı boyunca öncü kişiliğinin şu evrelerde bütünleştiğini söylemiştir: Madrigalizm Orfeo adlı eser ile operayı ilkel konumdan çıkartması 1620 lerden başlayarak operaya yeniden soluk kazandırması yılında Venedik te halka açık ilk opera binası hizmete girmiştir. Teatro San Cassino adlı bu opera evinin temsiller vermeye başlamasıyla, opera artık saray duvarları arkasında gerçekleştirilen bir sanatsal etkinlik olmaktan biraz olsun çıkmış, bilet

22 11 parasını ödeyen herkesin izleyebileceği sanat gösterileri kimliğine ilk adımı atmıştır (Sachs, 1965). Diğer bir konu, Castrato adı verilen, hadım edilmiş ve soprano sesini böylece koruyabilen erkek şarkıcıların İtalyan operasında bir gelenek haline gelmesidir. Castrato geleneğinin ortaya çıkması, tabii ki reçitatifin geride kalıp aryaların opera sanatında önemli bir yer tutmasıyla bağlantılıdır. Castrato sesli erkek çocuklar yaşamları boyunca gelir kapısı olacak sağlam işlere sahip olmuşlardır (Grout ve Palisca, 1988). İtalya da Venedik opera hareketi son bulmuş, ancak, Napoli opera hareketi bu sanata yeni bir renk getirmiştir. Fransa da opera sanatı yerleşmiş, bu alandaki İtalyan öğeleri Fransızlaşarak eşlikli reçitatif gelişmiş, ayrıca Paris de halka açık opera temsilleri başlamıştır. İngiltere de opera İtalyan etkisinde olmakla birlikte, melodik niteliğiyle değer kazanmıştır. Almanya da İtalyan müzikçilerin beslediği bir opera hareketi doğmuş, bunun yanı sıra, çalgı müziği ile koro müziği gelişkin bir düzey kazanmıştır. Akılcı ve matematiksel Alman düşüncesinin bir sonucu olarak bir sekizli içinde 12 yarım sesli düzene geçilmesi yolunda matematiksel güvenirliğe çok yaklaşılmıştır (Grout ve Palisca, 1988, 405) Venedik Operası Opera sanatının gelişiminde önemli bir dönemeç olan Venedik operası, 17. yüzyılın sonlarında düşüş göstermiş, müzik ve şiir ikinci plana atılarak sahne gösterişine ve dekora ağırlık verildiği için sanatsal değerini yitirmiştir. Aslında Venedik deki opera hareketi, soyluların saray ve şatolarının dışında, zengin kesimin ilgi gösterdiği opera evi çatısına da kavuşmuştu yılında inşa edilen Teatro Grimani, küçük bir opera binasının gerekli özelliklerini sergilemektedir (Michels, 1977, 312). Ancak, bu tutarlılık ya da oturmuşluk, yerini giderek dekorculuk ve makinecilik operasına bırakmıştır. Yaklaşık yüz yıl sonra, Fransa da ansiklopedist hareketin öncülerinden olan Diderot ve d Alembert, Venedik operasındaki makineleşme tutkusunu örneklemek

23 12 amacıyla fırtınaya tutulmuş bir geminin sallantısını opera sahnesine taşımak için kullanılan makineyi bir çizimle vermişlerdir (Grout ve Palisca, 1988, 407) Napoli Operası On yedinci yüzyılın sonlarında Napoli deki opera hareketi, Roma operasıyla sıkı bağlantılar taşır. Bu hareketin ilk bestecilerinden Francesco Provenzale ile orkestralamada zenginlik eğilimi başlamış, Alessandro Scarlatti nin uvertürleri ve da capo arya geleneğinin gelişmesiyle doruğa ulaşılmıştır (Say, 1995, 201). Napolili besteciler, eser boyunca çalgısal bölümlerde, danslarla, dekorlar ve sahne gösterişiyle pek ilgilenmemişlerdir. Gerçek dramsal dokuyla da ilgilenmiş sayılamazlar. Önceliği müziğe vererek müziğin canlandırabileceği tek müzik dışı öğeyi geliştirmişlerdir. Kahramanları ve kötü ilişkileri betimlemek, bu çeşit bir betimleme de önünde sonunda kalıplaşmaya varır (Sachs, 1965, 159). Napoli opera stili Belcanto geleneğini geleceğe dönük biçimde geliştirmiştir. Böylece şan kültürü ve ses sanatı ustalığı, şarkının gerektirdiği anlamı müzikal dille ifade etmekte yeni boyutlar kazanmıştır Barok Dönem Müziğinde Süslemeler On sekizinci yüzyılın sonlarında besteciler süslemelerini kendileri yazmaya başladılar. Appogiatür, acciacatura, tremolo, vibrato, tril, mordan, arpej birer süsleme biçimidir. Bu dönemde müzikte süsleme, ölüm korkusu ve yaşam sevinci, bu dünya ve öte dünya gibi antitez, karşıtlık içeren konulara büyük ilgi duyulmaktadır. Bu karşıtlık, barok eser ve yapıtlarında kendini göstermektedir. Batı müziği tarihinde ilk olarak barok dönemi müziğiyle ortaya çıkan, müzik yazısında süsleme notaları ve sembolleri, müziğe renk, zarafet katan, ifadesini güçlendiren unsurlar olmuşlardır. Bir müzik eserinde normal notalardan daha küçük ebatlarda notalar ve özel işaretler şeklinde karşımıza çıkan süslemeler, müziğin normal akışını engellemeksizin eseri bir nakış gibi süslerler.

24 13 Barok dönemi müziğinde süslemeler, basitçe, icracının yeteneği ve yetkisi dâhilinde müziği ifadesinin doğal bir şekli olarak kabul edilirdi. O dönem bestecileri başta mimarî olmak üzere diğer alanlardaki ihtişamı, zenginliği ve şatafatı eserlerinde yansıtmaya alıştılar. Böyle bir ortamda ses ya da çalgı müziğinin (özellikle klavyeli çalgı müziği) sade, süslemesiz olması düşünülemezdi. Dönemin sanat ortamının gereği olarak besteciler de eserlerinde kendilerine özgü süsleme sembolleri icat edip, bunları kullandılar Barok Dönem Bestecileri Don Carlo Gesualdo ( ) Venosa Prensi Don Carlo Gesualdo; yazdığı madrigallerle armonisel yazıda Monteverdi yi aşan öncü bir sıçrayışı bilinçle gerçekleştirmiştir. Dönemin ileri bir aydını olarak yetişen Gesualdo, soylu ve zengin olmanın olanaklarıyla bilim adamlarını ve sanatçıları çevresine toplamıştı da karısıyla karısının sevgilisini ve ondan doğduğunu sandığı çocuğunu öldürmüş, Ferrara eyaletindeki Este Şatosu na sığınmıştı ( Say, 1995, 176). Sachs (1965, 139) onun öncü sanatçılığını şöyle vurgular: Çok sesli yazısı, akıcı inceliklerle doluydu, ama geleneği sürdürüyordu. Ancak Gesualdo, madrigali öyle armonisel bir yazı durumuna getirmiştir ki, en yalın üçlü-beşli uygularının yanında, yedili uyguların duyulmamış çevirmeleri, renkli uzak ton değiştirimler, appogiaturlar, kromatik sesler, kırık kalışlar, sert kakışmalı girişler, kromatik bağlanışlar her zaman çekici ve dayanılmaz güzelliklerle dolu olarak dokunmuştur. Kendi çağının insanları bu madrigalleri ne denli üstün tutup bunlara bağlandılarsa, 19. yüzyıl eleştirmenleri de bunları o kerte yererek besteciyi ton değiştirim yığıntıları ortasında bocalayıp sendeleyen bir silahşör saymışlardır. Bugün bilinmektedir ki, Gesualdo en büyük ustalardan ve en gözü pek öncülerden biriydi.

25 14 Müzik tarihinde geç madrigalizm olarak değerlendirilen dönemi, Gesualdo nun kişiliğinde, sözcüklerin anlamını müzikle ifadeye yönelik buluşlarla bezenmiştir (Michels, 1977, 255) Claudio Monteverdi ( ) Monteverdi nin son operası L incoronazione di Poppea (Poppea nın taç giyinişi), reçitatifleri korumasına karşın, müzikte yeni biçimlere yönelmiştir. Shakespeare tiyatrosundaki tirad lar gibi arioso lar (büyük aryalar), duo lar (ikililer) ve terzetto lar (üçlüler) müziği ön plana çıkartan yenilikleri içerir (Whenham, 1986). Monteverdi nin müziğinde armoniler çok yalındır. Ezgiler O nun ilk yıllarının kromatikliğinden çok başka, genellikle diyatonik, bazen de kırık uygu olmuştur. Büyük usta müziğin öncülüğünü yeniden kurmuştur (Sachs, 1965, 148). Montverdi nin müzik dilindeki ileri atışlarının örneği olan buluşu, minör yedinci akoru dur. Daha önce başka bestecilerin çekingenlikle, geçici bir etki için kullandıkları bu akoru Monteverdi her şeyden önce anlatımını güçlendirmek amacıyla kullanmıştır (Mimaroğlu, 1990, 35). Monteverdi nin müzik tarihindeki yerini; Bach dan öncekiler arasında bugüne en çok yaklaşanlardan biri olarak tanımlanabilir Girolamo Frescobaldi ( ) Frescobaldi, 1608 yılında Roma daki San Pietro Kilisesi ne orgcu olarak atanmıştır. Frescobaldi, org için yazdığı eserlerde kromatik armonilere ve disonanslara yer vermiştir. En önemli org bestecilerinden biridir. Stili lirik ve dramatik stillerin bir sentezidir. Org ya da çembalo için 1635 de yazdığı Fiori musicali (Müzik Çiçekleri), o güne kadar bilinçle kullanılmamış yenilikleri öğütlemektedir. Müziğin değişen havasıyla birlikte tempoyu da değiştirir (Say, 1995).

26 Heinrich Schütz ( ), Johann Hermann Schein ( ) ve Samuel Scheidt ( ) Bu isimler Almanya nın Saksonya bölgesinden yetişen üç önemli besteci ismidir. 17. yüzyılın büyük Alman bestecisi Schütz, Bach ve Haendel in temeli sayılır. Alman müziğinin gelişim temellerini O atmıştır. Symphonie Sacrae ve Geistliche Concerte başlığı altındaki önemli eserleri, çalgı eşliğindeki ses parçaları dır. Eserlerinin adları çalgı müziğini çağrıştırmasına karşın, sadece koro müziği yazmıştır (Grout ve Palisca, 1988, 384). J. Hermann Schein, çok sonraları Bach ın da kantorluk yaptığı Aziz Thomas Kilisesi nde kantor olarak görev almıştır. Schein in çok sesli şarkıları ve dans süitleri en değerli eserleri arasındadır (Say, 1995, 183). Samuel Scheidt ise Sweelinck in öğrencisi bir orgcudur. Scheidt ın geniş etki yapmış başlıca eseri Tabalatura Nova dır. Bu Protestan korali ezgilerinin orgla parafrazı demek olan eser, kontrpuantal bir deyişin temelini atmıştır (Sachs, 1965, 145) Giacomo Carissimi ( ), Pier Francesco Cavalli ( ) ve Mathew Locke ( ) Giacomo Carissimi, Roma da Apolianare Kilisesi nde müzik yönetmenliği yapmış bir orgcudur. Sahneyi, sahnede hareketi, giysileri, bütün bütüne bırakarak oratoryo ya bildiğimiz biçimi vermiştir. Carissimi nin eserlerinde, çalgısal müzik ya hiç yoktur, ya da sinfonie, ritoenelli biçiminde, belirli bir çalgılamaya uymaksızın yazılmıştır (Say, 1995, 189). Carissimi nin yazısı yalın armoniler, uzun hareketsiz baslarla, açık, incelikli, araştırmacı olmaktan çok, kalabalığın sevebileceği gibi, dinsel duygulara önem veren bir müziktir. Carissimi ve dönemin bazı bestecileri, kilise kantatının ilk örneklerini vermişlerdir.

27 16 Marc-Antoine Charpentier ( ), İtalya da resim öğrenimi yaparken Carissimi nin müziğine duyduğu hayranlıkla müzikçi olmaya karar vermiş ve Carissimi nin öğrencisi olmuştur. Pier Francesco Cavalli, Monteverdi nin ardından aria gelişimini sürdürmüştür. Cavalli nin yapıtları üzerinde durmak gerekir. Cavalli, Venedik de Monteverdi nin müzik yönetmeni olduğu San Marco Katedral korosunda yetişti. Yaşamı boyunca burada çalıştı ve kilise müzik yönetmenliğine kadar yükseldi. Operaları 41 ya da 42 tanedir. Yirmi yedi yılda yazdığı bu yaratılarından 28 tanesi günümüze dek korunabilmiş, ötekileri yitmiştir (Oransay, 1977, 76). Cavalli nin ünlü Giasone operası; melodi düzeyinde yükseklik ve armoni basitliği gibi temeller içerir. Mathew Locke, çeşitli alanlarda besteler yazmıştır. İlahiler, aryalar, mask lar (bale müziği) ve tiyatro müzikleri. Shakespeare in Fırtına sına ve Devanat ın Makbet ine müzikler bestelemiştir. Consort biçiminin eski yapısını değiştirmiş, bunu bir çeşit dans süiti niteliğine getirmiştir. Locke, nüans işaretlerini kendi dilinde kullanan ilk bestecidir (Michels, 1977, 343). O çağda, Cresendo, forte gibi terimler henüz kullanılmıyorken, Locke yumuşak, çok yumuşak, çok güçlü gibi İngilizce terimlerle nüansları belirtmiştir Jean Baptiste Lully ( ) Floransa da doğan İtalyan asıllı Fransız opera ve bale müziği bestecisi Lully, tarihte az rastlanır biçimde hem talihin güldüğü hem de gülen tarihi yaratan bir adam olarak nitelendirilebilir. Lully, 1652 yılında çembalo ve bestecilik dersleri almaya başladı. Bir yıl sonra kralın çalgı müziği besteciliğine atandı (Oransay, 1977). Az bulunur bir müzik yeteneği ve çalışma gücü, Parislilerin eğilimlerini önceden sezme üstünlüğü, kralın hiç azalmayan sevgisi, düşmanlarının amansız davranışları, Lully e hem sanat hayatı yönünden hem para yönünden hiçbir müzikçinin eremediği büyük bir başarı sağlamıştır (Sachs, 1965, 161).

28 17 Lully, orkestranın İtalyan operalarında kaybolmuş değerini Fransız operasında diriltmiştir. Lully nin operası; sözlerin ritmi ve gerektiği yerde vurgulanışı, İtalyan reçitativinin Fransızcaya ve Fransa nazım sanatına uyarlanması idi. Zamanlama ve susmaların müzikle uyumunu sağlamak için, ritmi belirleyen bas sesleri, şarkı dolu melodik akışı destekliyordu (Grout ve Palisca, 1988, 413). Mimaroğlu (1990, 37) Lully nin çok yönlü özelliklerle müzik tarihine getirdiği katkıları şöyle özetlemektedir: Örneğini Caccini nin operalarından alan Lully, İtalyan öğelerinin Fransızlaşmasını sağlamış, İtalyanların secco (kuru) reçitatifi yerine eşlikli reçitatifi geliştirmiş, sözle müziğin birleşmesinde Fransızcanın özelliklerini gözetmiş, opera uvertürlerinde geleceğin bestecilerine temel olan biçimi kurmuş, orkestranın seslendirme çapını o günlere kadar ulaşılamamış bir dereceye yükseltmiş, şarkıcıların doğaçlamaya kaçmayıp müziğe bağlı kalmalarını sağlamıştır Henry Purcell ( ) Purcell in müziği İtalyan stilinden kaynaklanmakla birlikte, başlıca eserleri tam İngiliz damgasını taşır de müziğinin Avrupa da büyük önem kazandığı dramların müziklendirilmesine, başlamış ve yaylı çalgılar için çok sayıda Fantasia bestelemiştir (Say, 1985, 1071). Purcell, İngiliz bestecilerin en büyüğü ve en özgünü olarak tanımlanır. O dönemde yeni bir çığır açmıştır. Geleneklerden yeni yaratılara ulaşmaya ve o güne değin denenmemiş gereçlerin kullanılmasına ağırlık veren bir dönemde doğmuş ve yenileme döneminin Londra sında yenilikleri gerçekleştirmeyi bilmiştir (Say, 1985, 1072) Dietrich Buxtehude ( ) Buxtehude Alman Barok anlayışını İtalyan etkisine kapılmadan, özgün biçimde geliştirmiştir. Besteci ve orgcu Buxtehude, çok sayıda org parçası, koral kantatlar, motetler ve oda müziği eserleri bestelemiştir. Bu eserlerinde özgür, güçlü, akıcı ya da durgun, köşeli, hareketli, tempo değişimli deyişiyle tam Alman Baroğunu

29 18 gerçekleştirmiştir. Bestecinin ses eserleri (missa, oratoryo, kantat, motet vb. kilise müzikleri) 20. yüzyılda basılmıştır (Grout ve Palisca, 1988, 448) Arcangelo Corelli ( ) Corelli besteci ve keman virtüözü olarak bilinir. İtalyan çalgı müziğine yeni katkılar getiren bestecilerdendir. Keman çalma tekniğinin de kurucusu olarak kabul edilen Corelli, yay kullanma sanatına yöntem getirmiş, kemanda ikiz basma yı kullanan sanatçıların ilklerinden olmuştur (Say, 1995, 215) Jean Philippe Rameau ( ) On sekizinci yüzyıl Fransa sının en önemli müzikçisidir. Onu galant ya da bourgeois olarak nitelemek yanlış olur. Çünkü O, her ikisini de temsil ediyordu. Rameau nun tarihte iz bırakan yapıtları, daha çok teorik çalışmalarıdır yılında yazdığı Armoni İncelemeleri, çok akıllıca olmasına rağmen, daha sonra kendisinin de düzelteceği bir sürü yanlışlar ve belirsizliklerle doluydu. Bu önemli yapıtı bugün bizim altılı ve dört altılı dediğimiz uyguların, temel uyguların çevirmelerinden başka bir şey olmadığı kuralı dır. Rameau; majör uygunun bütün armoninin temeli olduğunu ileri sürmektedir. Rameau nun bütün buluşları öylesine armoni üzerine dayanır ki, ezgisi çok kez kırık uygudan başka bir şey değildir (Say, 1995, 228). Rameau dinsel müzik eserleri de yazmıştır, ancak operaları, baleleri ve klavsen parçalarıyla tanınmıştır (Palisca, 1988, 407) Domenico Scarlatti ( ) Scarlatti en önemli operalarını Roma da Polonya kraliçesi Marie-Casimire nin hizmetine girdiği dönemde yazdı. Marie-Casimire Roma yı terk edince Scarlatti, Portekiz elçiliğine ve Vatikan Giulia Kilisesi ne Şapel ustası oldu. Daha sonra Portekiz e gitti. Burada Essecizi per gravicembalo başlıklı ünlü klavsen parçalarını yazdı (Selanik, 1996, 106).

30 19 Ritimlerinin ve temalarının seçimi ile enstrümantal ustalık gösterileriyle, serbest stilleri, armoniye dayalı devrimci arayışları, zengin ve şiirsel anlatımlarıyla öne çıkan bu eserler, Scarlatti yi çağının en özgün bestecilerinden biri yaptı (Selanik, 1996, 107). Klavye müziğinin babası olarak anılan Scarlatti nin bu parçaları, klasik çağda gelişecek olan sonat biçiminin hazırlayıcıları olarak tanındığı gibi, yepyeni bir klavsen çalma üslubu getirmiş olmaları bakımından da müzik tarihinde sağlam bir yer edinmişlerdir. Bugün piyano resitallerinde sık sık yer almaları da önemlerinin yalnız bestelendikleri çağın sınırlarına kapalı kalmadığının başka bir kanıtıdır (Mimaroğlu, 1990, 51). Selanik (1996, 107) Scarlatti nin sonat stilini kısaca şöyle açıklamıştır: Bunlar ileri armonik arayışların kanıtıdır. İki bölümlü formun dışında olan bu eserlerde temalarının bitmez tükenmez değişikliği, çok özgün teknik buluşları içinde akılcılıkları ve bütünlükleri, ellerin birbiri üzerinden geniş atlamalar gerektiren ezgisel bağlantıları, kısa aralıklarla hemen tekrar edilen notalar, disonans akorlar, gitar tekniğini çağrıştırır. Sayıları 600 ün üstünde olan bu tek bölümlü parçalar, genelde sonat olarak adlandırılırlar Georg Friedrich Haendel ( ) Haendel in öğretmeni ünlü org ustası Wilhelm Zachow dur. Zachow O na önce klavyeli çalgıların tekniğini, sonra kontrpuan, füge ve koral çeşitleme yazısını öğretti. Çağının ve öncesinin bütün düşünce tarzlarına ve estetik anlayışına açık, hangi stilde olursa olsun yazmayı başarabilen Haendel, Bach gibi, birbirine zıt estetiklerin kavşağında, büyük sanatçı sezgisiyle kendisine gerekli olanı özümseyerek kişisel bir üslup yaratmıştır (Selanik, 1996, 103). Haendel opera yazımı konusunda çağının en büyük ustasıdır. O nun 20 yıl süren opera serüveni, insanüstü bir çabanın öyküsüdür. Ancak bu çok yönlü mücadelenin sonunda sağlığı bozulmuş, 1739 yılında felç geçirerek opera serüvenini noktalamak zorunda kalmıştır (Say, 1995, 242). Yılmayan bir yaratılışta olduğu için gördüğü tedaviyle sağlığına kavuşmuştur dan başlayarak oratoryolar bestelemiştir. Bu oratoryolar geniş, belirsiz, adsız bir dinleyici kalabalığı için yazılmış, İncil den aldığı yiğit kişilerin yüceliğiyle bunlara uygun düşen kocaman korolar kullanarak bestelerinin büyüklüğünü ve gücünü tanımlamıştır (Grout ve Palisca, 1988, 531).

31 20 BÖLÜM III JOHANN SEBASTIAN BACH Bu bölümde Johann Sebastian Bach ın çocukluk ve gençlik yılları, O nun yaşamını 3 devire ayıran Weimar, Köthen ve Leipzig dönemleri ve müzik stili anlatılmıştır. Yüzyıllar boyunca müzikçi yetiştirmiş olan Thüringen li Bach ailesi içinde büyük sıfatıyla anılan besteci Johann Sebastian Bach dır. Bu sıfat aile içindeki büyük müzikçiyi belirlediği kadar, Bach ın besteci olarak müzik tarihindeki yerini de işaret eder. Johann Sebastin Bach, yenileyici olmaktan çok, bir yerleştiricidir. Yenileyici olmak, kendine özgür bir müzik yazmak gibi bir amacı da yoktu. Kendinden önceki ustaların ve kendi çağının ileri gelen bestecilerinin yapıtlarını alçak gönüllülükle incelemiş, kopyalarını çıkartmış, sağlam işçiliğini bu yolla elde etmiş, kendine özgü müziğine de asıl sağlam işçiliğinden yararlanarak varmıştır (Mimaroğlu, 1990) Johann Sebastian Bach ın Hayatı (21 Mart 1685, Eisenach - 25 Temmuz 1750, Leipzig) Çocukluk ve Gençlik Yılları Johann Sebastian Bach ın müzik yaşamının ilk yılları ve eğitimi Bach ailesi içinde müzikle iç içe geçti. Müziğe olan ilgisi sayesinde ilk olarak babasıyla keman çalışmaya başladı. Ayrıca klavsen ve org da öğreniyordu. Babasının dışında onunla Johann Christoph Bach ilgileniyordu. Müziğin yanı sıra eğitiminde gerekli temel bilgileri almak için kentteki Latince okuluna gitti. Burada okul korosunda söylüyordu (Büke, 2001). Küçük Sebastian okulda oldukça başarılıydı. Bach ailesinin hemen hepsi kiliselerde ya da kent saraylarında görevli müzikçiler idi. Küçük Bach da bazen babasına bu tarz işlerde yardım ediyordu. Hatta bazen bu sebeple okulda devamsızlık yaptığı günlerin sayısı çoktu.

32 21 3 Mayıs 1694 de Bach annesini kaybetti. Baba Johann Ambrosius, Johann Sebastian Bach ın ve onun ağabeyi Johann Jacob un bakıma ihtiyacı olduğunu düşünerek yedi ay sonra yeniden evlendi. Aile yaşamına düzen ve huzur getirmesi umulan bu evlilik ne yazık ki çok fazla sürmedi. 24 Şubat 1695 de, bu kez Johann Ambrosius un ölümü her şeyi altüst etti. Bazı müzik tarihçileri, onun eserlerindeki, ölümü çoğu kez bir kurtuluş olarak gören dini inanışa yatkınlığının küçük yaşlarda edindiği bu acı deneyimlerin bir sonucu olduğunu savunur (Büke, 2001). Bu ölümlerden sonra ağabey Johann Christoph diğer iki kardeşini de alarak Ohrdurf a yerleşti. Artık yeni bir dönem başlamıştı. O dönemde Ohrdurf, Dük I. Ernst tarafından yönetiliyordu. Bach Eisenach ta yarım kalan eğitimini buradaki Latince okulunda devam ettirdi. Müzik derslerini de kilisedeki bir kantordan alıyordu. Ağabeyi Johann Christoph, çeşitli bestecilerin eserlerinin notalarını bir dolapta saklıyor ve kaybolmasına karşı kilit altında bulunduruyordu. Bach bu eserlere ulaşmak ve onları kopya ederek çalışmak istiyordu fakat ağabeyi buna izin vermiyordu. Sonunda Bach, eserleri gece herkes uyurken gizlice ele geçirmeyi ve ay ışığında kopya etmeyi denemeye başladı (Büke, 2001, 28). Bu sayede müzik ustalarının nasıl beste yaptığını inceliyordu. O devrin en büyük bestecilerinden biri olarak kabul edilen isim Johann Pachelbel dir. Bach org eserlerinin yanı sıra, kantatlarındaki korallerinde de Pachelbel in etkisinde kalmıştır. Bach ın Ohrdurf daki yılları ona kalıcı dostluklar sağlamıştır. Bunlardan biri Georg Erdmann, diğeri ise öğretmeni olan Elias Herda dır. Bir süre sonra Bach Lüneburg a gitmek istediğinde öğretmeni Elias Herda onu ve arkadaşını St. Michael Kilisesi korosuna yönlendirdi. 15 Mart 1700 de Bach Lüneburg un yolunu tuttu. Maddi durumu kısıtlı olduğu için üç yüz elli kilometrelik yolu yürümek zorunda kaldı. Daha sonraki yıllarda Bach, bu tür yolculukları eğitimi uğruna sık sık gerçekleştirecekti. Lüneburg a gelince St. Michael Manastırı nın okuluna kabul edildi. Bu okulda tiyatro, müzik ve dans dersleri alınıyordu. Johannes Kilisesi ndeki orgcu Georg Böhm

33 22 idi. Tıpkı Bach gibi Thüringen bölgesinde doğmuştu. Genç Bach Böhm ün org çalısından ve eserlerinden birçok yenilik öğrendi (Spitta, 1873, 188). Johann Sebastian ın koroda şarkı söylemesi, hem çok geniş bir dini müzik repertuarını yakından tanımasını sağlıyor hem de belirli bir gelir elde etmesine yardımcı oluyordu. Bach ın en büyük kazancı, kilise eserlerinin yanı sıra Fransız müziğini de tanımasıdır. Fransız bestecilerin yalnızca orkestra eserlerini değil, org müziği yapıtlarını da inceleme fırsatı bulmuştur yazında Michael Kilisesi orgunun bakımını yapmak için kentte kalan Johann Baltsahar Held in çalışmaları Bach için büyük bir merak konusuydu. Held in çalışmalarını izliyor ve orgun parçaları hakkında birçok şey öğreniyordu (Büke, 2001, 32). Bach ın Lüneburg daki en önemli olaylarından biri de, Hamburg a yaptığı yolculuklarıdır. Bu yolculuklar sayesinde hem ilk kez büyük bir kentle karşılaşıyor hem de kendini müzikal yönden geliştirecek fırsatları yakalıyordu. Johann Sebastian Bach 1742de Mülhausen de Maria Barbara ile tanıştı. Birbirlerini tanımak için epeyce zamanları oldu. 17 Ekim 1707 Pazartesi günü evlendiler. Bazı metinlerde BWV 196 Der Herr danket an uns başlıklı kantatın bu tören için bestelenmiş olabileceği yazmaktadır (Wolff, 2000, s.101). Bazılarına göre ise bu kantatın yine aynı kilise için, ancak yaklaşık bir yıl sonra, 5 Haziran 1708 de rahip Stauber ile Maria Barbara nın teyzesi Regina Wedemann ın evlenme töreni için bestelenmiş olduğunu ileri sürüyor (Spitta, 1873, 369) Weimar Dönemi ( ) Johann Sebastian Bach Weimar a Wilhemsburg Şatosu nda orgculuk yapmak üzere atandı. Bach meslek yaşamında ilk kez burada, kilise yöneticileri yerine, soyluların emrinde çalışmaya başlamıştı. Bach ilk Weimar yılları sırasında kentteki müzisyenlerden oldukça etkilenmiş ve özellikle Paul Westhoff un solo keman eserlerini, yıllar sonra aynı tarzda yazacağı eserlerine örnek olarak almıştı. II. Weimar dönemi başladığında Bach ın asıl görevi Saray Orgculuğu idi.

34 23 Weimar da yaşadığı en önemli olaylardan biri, İtalyan müziği ile tanışmasıdır. Bach yaşamının her döneminde en sevdiği öğrenme yöntemi olan notaları inceleme, bunları kopyalama ve başka çalgılara uyarlama işini, bu kez başta Antonio Vivaldi olmak üzere İtalyan bestecilerin eserlerine uyguluyordu (Büke, 2001). Bach Weimar daki çalışma ortamına kısa zamanda uyum sağlamasına rağmen, kenti yöneten iki soylunun çekişmelerinin çalışanlar üzerindeki etkisinden hoşnut değildi. Burada bulunduğu yıllarda zaten komşu kentlerin saraylarıyla da yakın ilişki içerisinde olduğu için, önüne çıkabilecek iyi iş olanaklarını araştırıyordu yılında Halle kentinden gelen bir davet, bir anda Bach ın aradığı yeni işin müjdecisi oldu. Halle kilisesinin orgculuğuna atanan Bach, önceki görevi Saray Orgculuğuna ek olarak Konzertmeister ünvanını da kazanmış, bunun sonucunda her ay bir kantat bestelemekle yükümlü kılınmış ve maaşı 250 Gulden e çıkmıştır (Büke, 2001). Bach ın Weimar döneminde bestelediği kantatlarının sayıca çok fazla olması gerekirken, günümüze ulaşanlar yaklaşık yirmi tanedir. Bunun başlıca nedeni 1774 de çıkan yangının Weimar Sarayı nı ve arşivini tümüyle yok etmiş olmasıdır. Weimar Sarayı na yeni isimlerin gelmesi sonucunda görev dağılımı ile ilgili yaşanan sıkıntılardan Bach ın çok etkilendiğini anlayan Dük Ernst August, Bach için daha iyi bir iş bulmanın yollarını araştırmaya başladı ve müziğe çok düşkün olan kayınbiraderi Köthen Prensi Leopold un sarayında bir müzik yöneticisi aradığını duyunca hemen ona başvurdu (Felix, 1984, 76). 5 Ağustos 1717 de Bach ın Köthen deki görevi için anlaşma imzalandı Köthen Dönemi ( ) Adına 1115 den beri çeşitli belgelerle rastlanan Köthen, 1603 den itibaren Anhalt- Köthen Prensliği nin idare merkezi haline gelmiştir. Bach Köthen e geldiğinde sarayın ana girişine çok yakın bir eve yerleşti. Saraydaki en önemli müziksel olay, prensin aralık ayındaki doğum günü kutlamaları için düzenlenen şenlikler ev sonrasındaki Yeni Yıl kutlamalarıydı. Bu kutlamaların şerefine Bach, prens için dindışı kantatlar bestelemiştir.

35 24 Oda müziği yapıtlarının büyük bir bölümünü burada bestelemiş olan Bach, bunları sarayda müzik gerektiren toplantılarda veya davetlerde arkadaşlarıyla birlikte seslendirmiştir. Bestecinin BWV 132, 172 ve 199 eser sayılı kantatları da Köthen de seslendirilmiş olmalıdır. Burada bestelediği varsayılan çalgı eserlerinin pek çoğunun orijinalleri kayıptır (Büke, 2001, 89). Bach Köthen de iken daha önce de yapmış olduğu gibi başka şehirlere birçok geziler yapmıştır. Bu gezilerin birinden döndüğünde, bir ay kadar önce son derece sağlıklı olarak kendisini uğurlayan karısı Maria Barbara Bach ın öldüğünü öğrendi. Bach kuşkusuz çok sarsılmıştı. Bach karısının ölümünün ardından 1720 yılında Hamburg a gitti. Fakat burada çok uzun süre kalamadı. Prensin doğum günü nedeniyle Köthen deki işine geri döndü. Burada birtakım müzisyenlerle anlaşma yaptı. Bunlardan biri de henüz yirmi yaşında olan soprano Anna Magdelena Wilcke ydi (Spitta, 1873). Bu genç kadın sadece saray müzikçisi olarak tanınmıyor, oda müzikçisi olarak da biliniyordu. Bach, Anna Magdelana nın sesine onu görmeksizin aşık olmuştu. 3 Aralık 1721 de evlendiler. Sarayın Prensi Leopold da bir süre sonra evlendi ve o zamanlar herkes evlilikten sonra prensin müziğe olan bağlılığının azaldığını konuşuyordu. Bu ilgisizlikten sonra durum pek iyiye gitmedi. Berlin Orkestrası dağıldı, Prens dolayısıyla halk müzikle ilgilenmez oldu, yaşanılan çevre kapanmaya başladı. Bu sebeple Bach, Köthen Sarayı ndan ayrılmak istedi. 13 Mayıs 1723 de Johann Sebastian Bach, resmen Leipzig deki Thomas Kilisesi ne Kantor olarak atandı Leipzig Dönemi ( ) Leipzig adı, Slav kökenli bir kelime olan Urbs Lipsi den gelir. Anlamı Ihlamur Ağaçları Diyarı demektir. Bach; bu kentteki en önemli manastır ve okul olan Thomas Kilisesi ne atandığında bir anlaşma imzalamıştır. Walther (1976, 92 93) Bach ın yaptığı bu anlaşmada şu bilgilerin olduğunu söylemektedir: Öğrencilere her yönden iyi örnek olmaya gayret edeceğim. Kentteki kiliselerde çalınan müziğin en iyi şekilde olmasına gayret edeceğim.

36 25 Öğrencileri vokal olarak eğitmenin yanı sıra çalgı alanında da onlara ders vereceğim. Ayinlerde çalınan müziğin operaya benzememesine, çok uzun olmamasına özen göstereceğim. Belediye başkanının izni ve haberi olmadan kenti terk etmeyeceğim. Öğrencilere karşı derslerde koruyucu bir şekilde davranmayacağım ama buna gerektiği gibi karşılık vermezlerse, cezalandırıp gerekli yerlere şikâyet edeceğim; cenazelere okul öğrencileri ile birlikte katılacağım. Bach yeni görevine başlar başlamaz Lutherci kilisesinin vazgeçilmez ayin müzikleri olan kantatlara el attı. Okulda ise elli beşe yakın öğrencisi vardı ve onlarla en ince ayrıntıya dek uğraşırdı. Leipzigli ailelerin çocuklarına da ders veriyordu. Geriye kalan zamanlarda da kantatlarıyla ilgilenmekteydi. Anna Magdalena nota kopya etmek konusunda eşine çok yardımcı oluyordu (Walther, 1976, 96). Bach ın Leipzig yıllarında yeniden çalgı müziğine yönelmesinin en önemli nedeni, 1729 Mart ında kentteki Collegium Musicum Topluluğu nun yönetimini devralmasıdır. Georg Philipp Telemann ın kurduğu bu orkestranın çoğunluğunu üniversite öğrencileri oluşturuyordu. Collegium Musicum haftanın belirli günlerinde konserler vermeye başladı. Kentin müzik yaşamına bir anda renk katan bu etkinlikler, soylu saraylarında uzunca bir süredir yapılmakta olan Tafelmusik lerin (Sofra Müziği), bir anlamda halka indirilmiş şekliydi. Bach ın bu topluluğun programına aldığı eserlerin büyük çoğunluğunu klavsen eserleri oluşturur. Bunun nedenlerinden biri; Bach ve oğullarının solist olarak katılmasıdır. Bach kantatlarında ve kilise müziklerinde farklı stiller kullanıyordu çünkü dini ve dindışı müziğin farkını belirtmek istiyordu (Spitta, 1873) lu yıllara göz attığımızda, bestecinin Collegium Musicum konserlerinin yanı sıra düzenli ve bilinçli olarak bir başka projesini daha yaşama geçirdiğine tanık oluyoruz den başlayarak 10 yıl boyunca Bach, Clavier Übung (Piyano Çalışması) başlığını verdiği eserlerinin basımıyla ilgilendi. Günümüzde Goldberg Çeşitlemeleri olarak bilinen eserin Clavier Übung un bir parçası olarak tasarlanmış olması akla yatkın geliyor (Büke, 2001, 147). Bach ın sahip olduğu sazlar arasında; sekiz klavsen, bir pedallı klavsen, iki lavtaklavsen, iki keman, bir piccolo-keman, üç viyola, bir viola pomposa, iki çello, bir viola

37 26 de gamba ve bir lavta vardır. Bu sazların bir kısmı besteci ve ailesi tarafından kullanılırken, diğer bir kısmı da, Collegium Musicum konserlerinde kullanıldı Mayıs ının ortalarında bestecinin sağlığında ani bir bozulma gözlemlendi. Yaşamı boyunca oldukça sağlıklı olan bestecinin bilebildiğimiz tek ciddi hastalığı, 1729 yazındaki ateşli rahatsızlıktı. Nedeni bilinmeyen hastalık hızla ilerliyordu ve besteci görme duyusunu giderek kaybediyordu yılında tümüyle kör olmuştu. 28 Temmuz Salı günü akşam saat de besteci huzur dolu bir dünyaya doğru yola çıktı. Cenaze 31 Temmuz da kaldırıldı. Bach ın cenaze töreninde çalınan müzik hakkında hiç bir şey bilinmemektedir. Bach yaşamı sırasında iki evlilik yapmıştır. Her iki eşinden on bir oğlu ve dokuz kızı olmuştur. Yirmi bir çocuğundan on biri küçük yaşta ölmüş, yalnız beş oğlu, dört kızı ileri yaşlara erişmiştir. Bu çocuklardan erkeklerin hemen tümü de müzik tarihinde ad bırakmışlardır. Johann Sebastian Bach hayatı boyunca opera dışında her türde eser vermiştir. Konservatif yapısından dolayı hiçbir yenilik yapmamasına rağmen, çalıştığı her türde en üst seviyeye ulaşmıştır. Wagner e göre O, tüm müzik tarihindeki en büyük bestecidir (Sachs, 1965, 173) Johann Sebastian Bach ın Müzik Stili Bach ın erişilmez anlatım gücü, en koyu ve sık dokunmuş yoğun bir polifonluk ve son bir birleştirilme ile o çağa değin görülmemiş büyüklükte eserler ortaya koyması, Almanya da kapanmakta olan Barok anlayışının ta kendisidir. Bach, Protestan şiirinin çok kez zayıf, şişirme, cilalı sözleri altında dinsel derinliklerin sözle anlatılamayacak, ölümsüz özünü görmüş ve iki yüze yakın kantatıyla, Pazar ayinlerinde orgun görevini genişleten, koral prelüdlerinde artık son saatine gelmiş ve akıcılık yüzünden gelişmesi durmuş olan dinsel aydınlanma çağına yeni bir anlam katmıştır (Büke, 2001). Zamanın en büyük orgcusu olarak tanınan Bach ın eseri, besteciliğinin farkına varamayan bir topluma bıraktığı 58 büyük albümden oluşur. Oratorio, Missa, Passion gibi büyük biçimleri olduğu kadar, Süit, Konçerto, Füg, Fantezi, Capprice gibi çalgısal

38 27 türleri, ya da kısa dansları aynı kolaylık ve başarıyla yazdı. Bütün biçimleri, hatta komik şarkıları denemesine rağmen hiç opera yazmadı (Selanik, 1996, 87). Eseri, programlı müziğin karşıtı anlam taşıyan absolü müzik deyimi ile nitelendirilen Bach, sınırlı bir dünyada yaşadı. Bu nedenle, bilgisinin sınırsızlığı ve müziğinin evrenselliği şaşırtıcıdır. Fakat Bach ı yetiştiren kültür düzeyini kavramak zor değildir. Bach ın yaşamını inceleyenler, onun kişiliğinin ayırıcı yanlarını, moral kurallarının yüksekliğini, soyluluğunu, olağanüstü ve dupduru iyiliğini, komplekslerden uzaklığını açıklarlar (Büke, 2001). Bach yatay çizgilerin içindeki kontrpuan a ve çoksesliliğin içindeki polifoniye dayanan biçimlemelerle yaratırken, klasik öncesi ve klasik müzik okulunun bestecilerinde, dikey düzenlere dayalı, armonik-ritmik bir müzik dilini sergileyen sonat biçimleri ağır basar. Klasik dönemde uzun bir süre ihmale uğratılmış olan polifonik ve kontrpuansal biçimler, Romantik dönemde yeniden ele alınmıştır. Romantik müziğin kromatizmi, yükseltilmiş akorları, polifonik ve homofonik tüm ilginç çalışmaları, Barok bestecilerden ve Bach ın huzurlu sakin kaleminden çıkan rastlantısal gerilimlerden de esinlenilmiştir denebilir. Schumann ve Mendelshon un Bach üzerindeki yoğun çalışmaları, Brahms ın her gün Goldberg Çeşitlemelerine eğilmesi, boşuna değildir. Liszt de Bach a çağdaş bir müzik dilinin içinde eğilmiştir. Cesar Franck da öyle. Wagner in polifonisinde Bach önemli bir yer alır. Ancak Wagner in kontrpuanı bir mimari oluşturmaktan çok, dramatik bir kontrpuan etkisi bırakır. 20. yüzyılın devrimcisi Arnold Schönberg in 12 ses müziğinde de kontrpuan yöntemleri, bestecinin başlıca gereçleridir. Ayrıca yüzyılımızın Neo-Klasik müziği, Fransa nın altılar grubu bestecileri, Stravinski ve Hindemith de son derece nesnel bir bakış açısını sergileyen yapıtlarıyla, Barok müziğe ve Bach a dönüşmüşlerdir (Pamir, 1989, 15). Johann Sebastian Bach, Alman geleneğiyle Fransa nın ince dokunmuş sanatını klavsen için Fransız süitlerinde (1717), ve org için koral prelüdlerinin zengin süslemelerinde birleştirmiştir. Ermiş Johannnes ve Ermiş Matthias Passion larında (1729) ve kantatlarındaki sayısız da capo aryalarıyla, concerto ve concerto grosso larıyla orkestra eşliğinde bir, iki, üç, dört çembalo için konçertolarıyla bu çalgının iki klavyesini biri solo, biri ripieno olarak kullandığı İtalyan Konçertosu yla İtalyan müziğine olan saygısını ve bağlılığını göstermiştir. Gerçekten çembalo

39 28 konçertolarından pek çoğunu İtalyan Antonio Vivaldi nin keman konçertolarından uyarlamış, Vivaldi nin yalın uygularına yedililer katmış, baslara daha çok hareket vermiş ve bazen de katı ve düz olan asıllarını kıvılcımlanan ezgilerle zenginleştirmiştir (Say, 1995). Bunun yanında, eserlerinde bazı davranışlarla geleceğe doğru yönelmiştir. Bunlardan biri İtalyan Konçertosu nda, öbürü Do majör iki çembalo konçertosunda çekingence ortaya çıkan ikinci temalardır. Bach ın yazdıklarının yarısının bile bugüne kalmamış olduğu tahmin edilir. Dini müziği kadar dindışı ve çalgısal eserleri de önemlidir. Sadece beş yılda yazdığı kantatlarının sayısı 200 ü bulur. Dört Passion undan yalnız St. Johannes e göre ve St. Mattheus a göre Passion ları kalmıştır. Eserlerinin çoğu kaybolmuştur. Bach ın eserlerini sınıflamak güçtür. Bazıları ilk sırayı Oratoryolarına verirler. Kuşkusuz ilk planda Passion larını anmak gerekir. Eserlerinin türü, bulunduğu görevlerle sınırlandı. Bu bakımdan kompozisyonları çeşitli yerlerdeki kalış tarihleriyle bağlantı gösterir. Mülhausen ve Arnstadt da daha çok Org eserleri, Kilise Kantatları, Motetler ve Klavsen eserleri bestelemiştir. Bach, bu dönemde kendisinden önce gelenlerin örneklerine bağlı kalmıştır. Weimar da yeni bir tarzın eşiğinden geçer. Kantat a reçitatif ve arya ekler. Kantat ın başında ve sonunda serbest yeni metinlere bir karşı denge sağlar (Selanik, 1996). Enstrümantal müzik için yeni biçim sorununun onu Weimar daki ilk günlerden başlayarak uğraştırmasına karşın, Bach ın İtalyan ustaların örneğinden hareket ederek Konçerto biçiminde derinleşmesi Köthen dönemine rastlar. Bach da her eser, karmaşık bir inşa planını izleyerek düzenlenmiştir. Bu yazı tarzı sıkıştırılmış silsileler ortasında her partiyi, topluluğun konumundaki her ayrıntıyı bağlar. Bach ın her eseri, düzenin, saflığın ve benzersiz bir esprinin aydınlattığı yüksek bir yalınlığın sembolüdür. Köthen de yazdığı enstrümantal eserler olsun, vokal eserler olsun, aynı karakteristiği gösterirler. Bu, Bach ın Arnstadt, Mülhausen ve Weimar da yazdığı ve henüz geleceğe sıkıca bağlı olan Kantat larından başlayarak ortaya çıkan aynı kişisel stildir (Selanik, 1996).

40 29 Oratoryo genel anlamda din töreni ile konser arasında yer alan bir türdür. Ancak, Bach ın Passion ların olduğu kadar kantatlarına da operaya ait öğeler sokmasına karşın, bu öğeler yepyeni bir fonksiyon kazanırlar. Bunlar, Passion larında egemen olan bütünlük düşüncesine boyun eğerek yeni bir anlam kazanırlar. Sanat eserinin en temel özelliği olan bu bütünlük, yalnız besteleme tekniğine değil, aynı zamanda metnin üstün bir felsefeyle özümlenmesi ve müzikal düşünceye çevrilmesindeki başarıya bağlıdır. Metinler, bestecinin başlıca esin kaynağıdır. Bach bu tür eserlerinde her zaman metinden yola çıkarak onları eski ve büyük bir geleneğin sanat sembolleriyle yüklü dini bir espri üzerine inşa eder (Pamir, 1989). Bach kendisinden önce var olan biçimleri kusursuzluğun zirvesine çıkardı. İki temalılığın önemini önceden gördü. Bas partisine kişilik ve yapının ilk öğesini oluşturan bir süreklilik kazandırdı. Sözcüklere renk vermeye ve düşünceyi canlandırmaya çalışırken en güçlü kontrpuanı kullandı. Ricercare, Kanon ve özellikle Füg biçimleri için büyük tutkusu, düşüncelerini bütün sözlerden ve somut anlatımlardan sıyırmasını sağladı. Samimi inancı, eserlerine kişiliğinin damgasını vurmuştur.

41 30 BÖLÜM IV FÜG FORMLARI Bu bölümde Johann Sebastian Bach ın Füg formları; Ricercare formu, Prelüd ve Fügleri, Das Wolhtemperierte Klavier adlı kırk sekiz iyi düzenlenmiş prelüd ve füg den oluşan eseri ve bu esere ait sekiz açıklamalı prelüd ve füg örneği, Kromatik Fantezi ve Füg ve Toccata and Fuge adlı Fügal yapıdaki eserleri açıklanmıştır Füg nedir? Latince kaçmak anlamına gelen Fuga sözcüğünden türeyen füg deyişi, birbirini izleyen, taklit eden ve bir anlamda birbirlerinden kaçan partilerden oluşmuştur. Füg ifadesi müzik tarihinde ilk kez Alman gezgin Oswald von Wolkenstein ( ) tarafından XV. yüzyılda kullanılmıştır. O dönemde birbirini taklit eden partiler aynı sesten giriyor, aralarında yalnızca basit bir kanon ilişkisi bulunuyordu. XVI. yüzyılda vokal müzikte büyük yaygınlık kazanan motetleri örnek alarak geliştirilen Ricercare, Barok dönem fügünün ilk örneği olarak gösterilebilir. Bir konunun farklı partilerde işlendiği füge oldukça benzer yapısı olan Ricercare gibi, vokal biçimlerden çalgı müziğine geçen Canzona da, taklitli yazının kullanıldığı bir diğer örnektir. Her iki örnekte de füg yazısının kullanıldığı kesitler peş peşe sıralanmıştır. XVII. yüzyılda Toccata, Fantasia, Praeludium gibi başlıklar altında bestelenen yapıtlarda füg yazısının kullanıldığı bölümlere sıkça rastlanmış ama bir müzik biçimi olarak füg, ancak Bach ın yapıtlarıyla zirveye ulaşmıştır (Altınel ve Büke, 2006). Füg, kontrpuan tekniklerini en yoğun ve ustaca kullanabilme olanağı sunan bir yazı türüdür. Konu (Suje) adı verilen bir temanın, füg boyunca farklı partilerde ve farklı tonlarda duyurulması yoluyla, füg yazısının genel kompozisyon dili oluşur. Doğurucu tema, müzik tarihi boyunca değişik şekilde adlandırılmıştır. Örneğin Zarlino, 1558 tarihinde yayımladığı Le istitutioni harmoniche adlı yapıtında Soggetto (Konu) sözcüğünü kullanmıştır. Sonraki dönemlerde konu nun ilk gelişi için Dux (Kılavuz, önder) ya da Sujet (Konu), ardından başka bir partide çeken tonunda gelen giriş için Comes (Eşlik eden, yol arkadaşı) ya da Response (Yanıt) ifadesi benimsenmiştir (Abraham, 1986).

42 31 Fügün başlangıcında konu çoğunlukla tek başına kendini duyurduktan sonra, ardından yanıt başka bir partide çeken tonunda duyulur. Genelde konu biter bitmez yanıt başlar. Eğer ikisinin arasında bazı bağlantı sesler varsa bu seslere coda ya da codetta denir. Fügün konu ve yanıt larının her partide tek tek duyduğumuz bu ilk bölme sergi bölmesi dir. Yanıt konunun çekene aktarılmış halidir. Konu yu oluşturan sesler arasındaki ilişkiye göre, yanıt ta gelen ezgide birebir aktarım yapılmadığı, bazı seslerin (aralıkların) ezgisel yönü aynı olmakla beraber değişikliğe uğradığı görülür. Bu durumda Yanıt, Konu yu çeken tonalitesinde bazı değişikliklere uğrayarak taklit etmişse Tonal Füg, hiç değişikliğe uğramadan taklit etmişse Reel Füg (Gerçek Füg) denir (Anderson, 1994). Aşağıdaki şekillerde Tonal ve Reel füge iki ayrı kısa örnek verilmiştir. Şekil 4.1. J.S.Bach; Prelüd ve Füg No:6 BWV 875 Kaynak: Das Wohltemperierte Klavier II, Edition Urtext, Budapest, 1993, s.32

43 32 Şekil 4.2. J.S.Bach; Prelüd ve Füg No:8 BWV 853 Kaynak: Das Wohltemperierte Klavier I, Edition Urtext, Budapest, 1993, s.38 Füg boyunca, her zaman füg konusuyla birlikte kendini duyuran tematik özelliğe sahip başka bir ezgi partisi varsa, buna da Karşı Konu adı verilir. Karşı Konu ilk defa konu nun duyurulduğu partinin devamı olarak yanıt partisiyle birlikte duyurulur. Karşı Konu ya oluşturulan figürler, genel olarak konu nun figürlerinden başka yapıda özellik taşır. Karşı Konu, konu ile aynı anda duyulduğundan dolayı, ondan daha baskın bir özelliğe sahip olmaz, yani onu örtmez. Her ikisi de füg boyunca gelişme öğeleri içeren zengin bir ses malzemesi sunarlar. Fügün gelişimi içinde, füg temasının duyulmadığı ara müzik adını alan kesitler, konu, karşı konu hatta coda yı oluşturmuş figürlerin bazı parçacıkları üzerine kurulmuştur. Ara müzikleri iki füg konusu arasında yalnızca bir bağlantı özelliği taşımaz aynı zamanda bestecinin yaratıcılığının ve buluşlarının sergilendiği kesitler olarak da ilgi çekicidir. Konu lar fügün gelişimine ve tonal kurgusuna göre farklı tonalitelerde duyulur ve yapısal değişikliğe uğratılabilir. Bunlar arasında konu nun ritmik değerlerinin büyütülmesi ya da küçültülmesi, ters hareket yoluyla aralıklarının yönünün değiştirilmesi (çevrilmesi) sayılabilir (Anthony, 1997). Fügün gelişiminde bazen konu lar farklı partilerde üst üste duyulabilir. Bir partide konu bitmeden diğer partide konu kendini duyurursa buna dar ya da sıkı anlamına gelen stretto (sıkışma) adı verilir. Genelde stretto ları fügün

44 33 sonlarına doğru daha yoğun duyulur. Bazen birden daha fazla füg konusunun da işlendiği olur (Altınel ve Büke, 2006, 282) Ricercare Johann Sebastian Bach ın en önemli eserlerinden biri olan Müzikal Sunu yu bir tek cümleyle tanımlamak gerekirse, yapıt Bach ın son derece zekice oluşturduğu müzikal bilmecelerdir. Besteci yapıtın içinde yer alan üç sesli ve altı sesli fügü, başka hiçbir yapıtında yapmadığı şekilde Ricercare olarak adlandırılmıştır. Taklide dayalı bir biçim olarak XVI. yüzyılda ortaya çıkan Ricercare ya da Almancada kullanıldığı şekliyle Ricercar, yapısal yönden Motet ile büyük benzerlik gösteriyordu. Birbirinden oldukça bağımsız bölümlerden oluşmalarına karşın aynı tonalitenin kullanılması parçaya bir bütünsellik katıyordu. Ricercare 1700 lü yıllarda yerini füge bırakmıştı (Büke, 2001). Ancak Bach ın Müzikal Sunu da yer alan fügleri böyle adlandırmasının özel bir nedeni vardı. Her şeyden önce sözcüğün İtalyancada aramak, araştırmak anlamına gelmesi, bestecinin yapıtın bilmecelerden oluştuğunu vurgulamasına yardım ediyordu. Ayrıca yapıtın başına Latince olarak yazılmış, Regius Iussu Cantio Et Canonica Arte Resoluta (Kralın verdiği tema ve diğerlerinin kanonik olarak geliştirilmesi) cümlesindeki sözcüklerin baş harfi alındığında ortaya yine, Ricercar çıkıyordu (Altınel ve Büke, 2006). Bach ın ithaf yazısında, yapıtın en soylu kısmı olarak tanımladığı Kral Büyük Friedrich in teması Do minör tonundadır. Pek çok müzik tarihçisi, bestecinin tema üzerinde bazı ufak düzeltmeler yaptığını ve işlemeye daha uygun hale getirdiğini düşünmektedir. Sekiz ölçüden fazla süren tema, hem bir arpej hareketi, hem de belirgin bir kromatik çizgi barındırdığı için geliştirilmeye çok uygun motiflerinden oluşmuştur Prelüd ve Fügler Johann Sebastian Bach org için altmış prelüd (yahut toccata veya fantezi de olabilir) ve fügler yazmıştır.

45 34 Bu ikili grupta serbest bir düşünce ve formla yazılmış prelüd ve yüzde yüz bilimsel bir çalışma olan fügle karşılaşılmaktadır. Bach bu eserlerinde Pachelbel ve Buxtehude nin etkisinde kalmıştır. Prelüdler bir, iki veya üç temaya sahip olup, fügler ise üç, dört veya beş-sesli olabilirler. Toccata larda ise genellikle dinamik, canlı ve sinirli bir ritim anlayışı egemendir (Tarcan, 2000) Das Wohltemperierte Klavier İyi düzenlenmiş klavye olarak Türkçeye çevrilen eser kırk sekiz prelüd ve füg den oluşur. Birinci cilt 1722, ikinci cilt 1744 te bitti. Eşit Düzenlenmiş Piyano olarak da çevirilen bu yapıtın günümüzdeki modern piyanoyla hiçbir bağlantısı yoktur. Bach Clavier kelimesiyle genel anlamıyla klavyeli çalgıları belirtmek istiyordu ve onun çağındaki yaygın enstrüman klavsendi. Günümüzde Almancada, piyano yerine Klavier kelimesinin kullanılıyor olması bu karışıklığın en önemli nedenidir (Büke, 2001, 348). İkinci olarak klavyenin nasıl ve niçin iyi tempere edildiğini yani iyi düzenlendiğini açıklamak gerekiyor. Akustik olarak, bir do sesinin üzerine on iki tane beşli aralık koyduğumuz zaman (do-sol-re-la-mi vs.) elde ettiğimiz en son ses si diyez olurken, aynı do notası üzerinde yedi oktav (sekiz ses; yani aynı sesin sekiz nota yukarıdan tekrarı) koyduğumuz zaman do sesine ulaşıyoruz. Bugün elimizdeki piyanolarda bu denemeyi yaptığımızda si diyez ve do sesinin aynı olduğunu görüyoruz. Oysa Bach ın döneminden önce ve 18. yüzyıl başlarında kullanılan akort sisteminde durum böyle değildi. Doğada birbirinden farklı iki ses olan si diyez ve do, klavyeli çalgıların akordunda büyük sorun yaratıyor ve her ton aynı kusursuzlukla çalınamıyordu. Bu yüzden belli başlı bazı tonlar kullanılıyor ve parça aralarında klavsenin akordunu yeni çalınacak esere göre değiştirmek gerekiyordu (Büke, 2001). Bestecileri ve çalgı yapımcılarını uğraştıran bu sorunu gidermek için yapılan çalışmaları Andreas Werckmeister 1691 de bir sonuca ulaştırdı. Werckmeister, bir oktavın akordunda sorun yaratan si diyez-do aralığını on ikiye bölerek her yarım sese eşit olarak dağıttı ve doğada öyle olmamasına karşın tüm yarım sesleri eşit kabul etti. Böylece klavye üzerindeki en küçük aralık yarım ses olarak kabul edildi ve sistem iyi

46 35 düzenlenmiş (bir anlamda eşitlenmiş) oldu. Bunun sonucunda klavyeli çalgılarda yirmi dört tonun her birini çalmak olanaklı hale geldi ve parça aralarında yeniden akort yapmaya gerek kalmadı. Do majörde çalınan bir parça, aynı şekilde ve aynı teknik zorlukları içererek Fa diyez Majör de de çalınabilir oldu (Schweitzer, 1907, 306). Werckmeister in yaptığı bu düzenleme çok önemliydi ama öneminin anlaşılabilmesi için uygulamaya konması gerekiyordu. İşte Bach işin pratik yönünü ele aldı ve sistemin daha iyi anlaşılabilmesi ve klavyeli çalgı çalanların her tonaliteyi çalışabilmeleri için İyi Düzenlenmiş Klavye yi besteledi. Bach eserin başlığının altına bir anlamda açıklama niteliğinde Gençlerin eğitim amaçlı kullanmalarını düşünerek her tonda prelüd ve fügler bestelediğini belirtiyordu (Büke, 2001, 349). Bach ın bu iyi düzenlenmiş 48 prelüd ve füg leri, O hayattayken basılmadılar. Kromatik gamın her yarım tonunda bir majör ve bir minör yazılmış ve prelüd-füglerin geleneksel olarak çift klavyeli bir enstrüman için bestelendikleri kabul edilir. Son müzikoloji araştırmaları sonucu, org için düşünülmüş oldukları iddiası ortaya atılmıştır. Tarcan (2000, 40) Wohltemperiert kelimesini şöyle açıklamıştır: Beşli aralıklar yapay biçimde doğal koma farklarından arındırılarak tam beşli aralıklar haline getirilirler. Bunun sonucunda bir do diyez ve re bemol tek ve eş ses halini alır. Yani klavye üstünde aynı şekilde basılınca aynı ses elde edilir. Komalardan arındırarak akort etme klavyede uygulanır. Wohltemperierte Klavier isminin anlamı böyle açıklanır. Bu eserde Prelüd, daha önceleri yazılmış Invention ların çok geliştirilmiş bir biçimi olarak ortaya çıkar. Füglerin, okul füglerinin katı kurallarından uzak, olağanüstü bir yaratıcılığın ürünü olduklarını, sükûnet, sevinç, ihtiras, acı gibi çeşitli ruh durumlarını anlattıklarını gözlemliyoruz. Birinci ciltteki Prelüd-Füglerin yazı stili, daha dramatik ve renklidir. İkinci cilttekiler ise daha ustaca, araştırmaya yönelik ve daha büyük bir fikirle yazılmışlardır (Tarcan, 2000, 41).

47 Das Wohltemperierte Klavier den Prelüd ve Füg Örnekleri BWV 846 Do Majör Prelüd ve Füg, No.1 (1. cilt) Oldukça sakin bir tempoda başlayan prelüd iki ölçülük bölümler halinde tekrarlanır. Do majör tonunda arpejlerle başlayan ve devam eden eser tam anlamıyla bir hazırlık ve sonraki füge ısınma gibidir. İyi Düzenlenmiş Klavye boyunca birbirinden çok farklı yapıda prelüdlerle karşılaşılır. Bach ın bu eseri üzerine Charles Gounod nun ( ) yaptığı düzenleme (Ave Maria) çok ünlüdür. Dört sesli olan fügün teması, içinde bulunduğumuz tonu son derece iyi ortaya çıkartır. Tema girişlerinin arasında ara müzikleri yer aldığı için eser farklı bölümlere ayrılır. Taklide dayalı ve değişik partilerde aynı temanın işlenmesi esası üzerine kurulmuş füg yazısının en iyi örneklerinden biri Do Majör Füg dür (Felix, 1984) BWV 847 Do minör Prelüd ve Füg, No.2 (1. cilt) Prelüd, çalgısının başına geçen bir piyanistin hemen alıştırma yapmaya başlamasını anımsatan yoğun bir yazıyla girer. Bir önceki prelüd boyunca, her ölçü iki kez tekrarlanırken bu kez aynı ölçüde iki vuruş tekrarlanır. Onaltılık yoğun bir yazıyla başlayan bölüm bir süre sonra ilk prelüdü anımsatan arpejlerle devam eder ve tempo daha da hızlanır. Adagio başlığını taşıyan iki ölçü bir kadans ve dinlenme noktasıdır. Parçanın son üç ölçüsü yeniden arpejlerle bir durak noktası aradığı izlenimini uyandırır. Üç sesli olan füg, pek çok müzik kitabında formun en yalın örneklerinden biri olarak kabul edilir. Fügler, çok genel olarak taklide dayalı yazı türleridir. Eserin kaç sesli olduğu, bağımsız hareket eden kaç parti olduğu anlamına gelir. Genellikle üç veya dört sesli olurlar. Parçanın girişinde tek başına duyulan ezgi fügün temasıdır. Temanın partilerin birinde sunulmasının ardından, ikinci partide aynı temayı beş ses yukarıdan duyarız. Bu sırada ilk parti ikinci partiye, kontrpuan (karşı yazı) denen bir yazı şekliyle eşlik eder. İkinci partide de temanın duyurulması bitince, genellikle temalardan bağımsız bir müziğin yer aldığı ölçüler gelir. Bir süre sonra üçüncü partide temanın duyurulmasıyla birlikte giriş bölümü tamamlanmış olur. Dört partiliyse dördüncü partide temanın duyulmasının ardından giriş bölümü noktalanır. Bundan sonra temaların yer aldığı bölümler gelişme, temanın hiç duyulmadığı bölümler ara müziği olarak adlandırılır. En sonda genellikle tonun vurgulandığı bir coda bölümü vardır (Büke, 2001).

48 BWV 859 Sol Majör Prelüd ve Füg, No.15 (1. cilt) Prelüd tonalitenin getirdiği etkiyle parlak ve virtüöz bir karakterde başlar. Yine iki sesli envansiyon tarzında işlenmiştir ve partiler arasında sürekli ve baş döndürücü bir değişim yaşanır. Hız çalışması için bestelenmiş gibidir. Üç sesli fügün temasının, prelüdün temasını çağrıştıran bir yapısı vardır. Ancak dört ölçü süren ve onaltılık hareketlerle başlayan bu temanın içinde nefes alabilinecek sekizlik bölümler de bulunur. Eser tüm yapısıyla bestecinin klavye için bestelediği toccataları anımsatır. Ancak Bach ne yaptığının ve niçin yaptığının son derece bilincinde olduğu için, füg yazısının bütün kurallarına uyar (Sadie, 1980) BWV 860 Sol Minör Prelüd ve Füg, No.16 (1. cilt) Prelüd üç partili bir yazıyla başlar. Soprano partisinde bir ölçü boyunca devam eden tril, ister istemez tüm dikkati buraya çeker ve ikinci ölçüde aynı partide devam eden ve otuz ikilik notalarla süslenmiş motifi duyurur. Bas partisinde sekizlik notaların yinelenmesi bu ezginin hemen basit bir pedal ses olduğunu vurgular. Orta partideki on altılıkların hareketi, bu hareketin gerektiğinde önem kazanabileceğini sezdirir. Eser boyunca temel yapıları çok fazla değişmeyen bu üç hareket, partiler arasında sürekli olarak yer değiştirir. Son iki ölçüde sol notası üzerinde oluşan pedal, bir coda görevi görür ve parça boyunca işlenen figürleri bizlere bir kez daha hatırlatır (Schweitzer, 1907). Dört sesli fügün teması tonun beşlisinden başlar ve altıncı sese çıktıktan sonra eksen sesine dönerek oradaki kararı vurgular. Ancak hemen sonra yeniden harekete ve işlenmeye ne denli açık olduğunu belirtmek istercesine bir çıkış yapar. Bach ın çok sık kullandığı ve çok ustaca işlediği motifleri barındıran tema, parçanın sonuna dek etkisini sürdürür BWV 870 Do Majör Prelüd ve Füg, No.1 (2. cilt) Prelüd, tüm II. Bölüm e görkemli bir başlangıç gibidir. Sakin ama akıcı karakterdeki parça, bestecinin Allemande larını çağrıştırır. Eserin ilk versiyonu sayılabilecek bir parça Köthen yıllarında bestelenmiş olsa da, burada söz konusu olan çok daha gelişmiş ve usta işi bir yazıdır.

49 38 Üç sesli fügün teması hemen girişte karakterini belli eder. On altılıkların ve süsleme notalarının ağırlıklı olarak duyulduğu eser, do majörün beşinci derecesi olan sol sesi çevresinde başlar. Tema daha sonra on altılık hareketlerin devam etmesiyle süreklilik kazanır BWV 871 Do Minör Prelüd ve Füg, No.2 (2. cilt) Prelüd iki bölümlü bir yapıdadır ve her bölümün tekrarlı çalınması gerekmektedir. Temelinde iki sesli envansiyon ilkesi olmasına karşın, oldukça yoğun ve teknik beceri isteyen bir yazıdır. Dört sesli fügün teması sekizlik notalarla başlar. Ezgi genel yapı olarak, beşinci dereceden aşağıya doğru bir hareket oluşturur. Eserde sürekli olarak tekrarlanan bir kontrpuan yoktur. Eserin büyük bölümünde üç sesli olarak devam eden yazı, on dokuzuncu ölçüde bas partisinde temanın genişletilmiş haliyle duyurulmasıyla birlikte yeniden dört sesli olur BWV 884 Sol Majör Prelüd ve Füg, No.15 (2. cilt) Prelüdün, toccataya benzer bir yapısı vardır. İki bölümlü yapısı teknik yönden büyük bir beceri gerektirir. İkinci bölüm birincinin iki misli uzunluktadır. Bu bölümün ön çalışmaları olarak kabul edebileceğimiz iki yapıt daha vardır (BWV 902, BWV 902a). Üç sesli fügün temasında, prelüddeki motiflerin izleri vardır. Her bölümde de sürekli bir hareket olduğu göze çarpar BWV 885 Sol Minör Prelüd ve Füg, No.16 (2. cilt) Prelüd geçmiş dönemlere ait bir ağıt gibidir. Noktalı bir ritim, bölüm boyunca devam eder ancak bu hareket parçayı köşeli bir şekle sokmaz. Daha çok Haendel in eserlerinde duymaya alışık olunan bir tarzdır. Dört sesli füg oldukça uzun ve alışılmadık temasıyla parçanın ağırlık noktasını oluşturur. Buradaki prelüd, füge hazırlık özelliğini taşır. Temanın sonunda bir ölçü

50 39 boyunca yinelenen nota (do sesi, dördüncü derece) esere oldukça farklı bir karakter kazandırır. Temanın içinden çıkan bazı kontrpuan ezgileri eser boyunca kendini hissettirir Kromatik Fantezi ve Füg, BWV 903 (Re minör) Bach ın Köthen yıllarında bestelediği varsayılan klavye yapıtlarının içinde, en tanınmışlarından biri de BWV 903 Re minör Kromatik Fantezi ve Füg dür. Yapıtın ilk versiyonu olarak kabul edilen BWV 903a Re minör Kromatik Fantezi, büyük olasılıkla Leipzig de bir füg ile birleştirilerek son şeklini almıştır. Bach bu eseriyle bir anlamda Wagner den yüzyıl kadar önce tonalitenin sınırlarını zorlamayı denemiştir (Büke, 2001, s.347). XVII. yüzyılda Fantasia olarak adlandırılan parçalar, Toccata ve Capriccio gibi çeşitleme ağırlıklı olarak bestelenen ve içlerinde füg yazısına yer verilen yapıtlardı lerden sonra, özellikle XVIII. yüzyılın ikinci yarısında, Fantasia ifadesi tümüyle serbest, hiçbir kalıba bağlı olmayan ve teknik becerinin ön planda sergilendiği yapıtlar için kullanılıyordu (Altınel ve Büke, 2006). Bach ın yapıtı biçimin tam bu dönüşüm sürecine rastladığı için, her iki stilden de izler taşır. Bünyesinde füg barındırdığı için tipik bir Barok fantezisi gibi algılanabilecekken, ilk bölümün son derece serbest yapısı nedeniyle, Mozart ve Beethoven ın sonraki dönemde besteleyeceği benzer yapıdaki örneklerin habercisi olarak da düşünülebilir (Bukofzer, 1947). Bach ın yapıtının en önemli özelliklerinden biri, klavye üzerindeki kromatik geçişlerin, çalgının ve tonalitenin sınırlarını zorlayan bir şekilde sergilenmesi dir. Pek çok müzik tarihçisi, Barok dönemdeki kromatik yapıtların, özellikle hüzünlü ve ağıtsal bir atmosfer yaratılmak istenildiğinde kullanılmasından yola çıkarak, Bach ın bu yapıtını ilk eşi Maria Barbara nın 1720 yılındaki ölümü için bestelemiş olabileceğini düşünmektedir. Ancak nedeni ne olursa olsun, besteci Re minör Kromatik Fantezi ve Füg le gerçek bir başyapıt yaratmış ve döneminin çok ilerisinde bir anlatım gücüne erişmiştir. Fantezi boyunca kullanılan öğeler, ana hatlarıyla üç farklı motiften oluşmuştur. Bunların birincisi, ilk iki ölçüde sergilenen, çoğunlukla yanaşık olarak hareket eden, parçanın ilerleyen kesitlerinde bazen arpej olarak da gelen ve araya sıkıştırılan kromatik seslerle zenginleştirilen 32 lik notalardan oluşmuştur. Üçüncü

51 40 ölçüde, bas partisindeki sekizlik notalar ve üst partideki onaltılık üçlemelerin iç içe geçtiği ikinci motif duyulur. Üçüncü motif homofon bir deyişle fantezinin ortalarında kendini duyurur. 31. ölçüden başlayan yedili ve dokuzlu akorlar, kromatik bir hareketle bir sonraki füg kesitine doğru ilerler (Burrows, 1996, 74). Fantezi nin ardından gelen Füg de de kromatik yapı hemen kendini hissettirir. Oldukça geniş bir ses aralığı içinde hareket eden konu ilk ölçüde yaptığı kromatik hareketle, Fantezi ile bağını vurgular. Eserin girişinde yer alan fantezi, belli bir kalıba bağlı olmadan, bir anlamda içten geldiği gibi ve doğaçlama çalınıyormuş izlenimini vererek başlar. Mozart ın KV 475 Fantezi si ve Beethoven in Op. 110 Piyano Sonatı na benzer yapıdadır. Klavye üzerinde kromatik diziyle dolaşan parmaklar bir türlü karar verecek bir nota bulamaz. Sürekli yinelenen kromatik gamlar sonunda bir an için ton duygumuzu kaybeder gibi oluruz. Büyük olasılıkla bestecinin doğaçlama olarak yarattığı bu bölüm, gerçekten müzik tarihinin doruklarından birini oluşturur. Belli bir kromatik yapıyı içinde barındıran füg teması, üç sesli olarak işlenir. Ancak fantezi, eserin tümü içinde fügden daha fazla yer tutar. Son derece büyük bir teknik beceri isteyen füg, günümüzde piyanistlerin çalmaktan en çok hoşlandıkları eserlerin başında gelir (Bukofzer, 1947) Toccata and Fuga, BWV 565 (Re minör) Johann Sebastian Bach ın en ünlü org eseri olarak tanınan ve büyük olasılıkla Buxtehude nin etkisiyle bestelenen toccata, kompozisyon yönünden incelendiğinde daha sonraki örnekler kadar kusursuz değildir. Ancak yapıt, her yönüyle Bach ın genç ve heyecan dolu org çalışının çok iyi bir yansıması olarak kabul edilir. Besteci daha sonra bu eserini öğrenim amaçlı olarak kullanmamaya özen göstermiştir. Eserin ünlü girişi, bir anda orgda yapılabilecek her türlü beceriyi sergileme heyecanının sonucu gibidir. Füg teması Bach ın daha sonraki toccatalarını andırır bir havadadır (Büke, 2001, 330). Burada da teknik becerinin sergilenmesi her şeyin üstünde tutulmuştur. Birbirini izleyen on altılık notalardan oluşan tema kendi içinde toccatanın başında duyulan motifi barındırır.

52 41 Re minör Toccata ve Füg ün, 1970 li yıllardan sonra Bach a ait olup olmadığı müzik çevrelerince oldukça yoğun biçimde sorgulanmaya başlamıştır. Bu füg, ilk nesil Bach biyografları Philipp Spitta ( ) ve Albert Schweitzer ( ) tarafından, bestecinin gençlik dönemi yapıtları arasında sayılmaktadır. Özellikle Toccata nın hareketli ve serbest yapısı, biçimin o çağlardaki kullanımıyla benzerlik göstermektedir. İtalyanca toccare (dokunmak) sözcüğünden türeyen toccata, çoğunlukla bir giriş parçasını anlatmak için kullanılıyor ve dönemin orgcuları tarafından kimi kez doğaçlama olarak çalınıyordu. Bu gözle bakıldığında Re minör Toccata, genç ve yetenekli orgcunun, sanatına hayran olduğu büyük usta Buxtehude nin yanında öğrendiklerini uygulamaya koymak için tüm heyecanını parmakları aracılığıyla aktarmasının bir ürünü olarak algılanabilir. Ancak bestecinin sonraki yıllarda bu tarz başka yapıtının olmaması, XX. yüzyılın sonlarına doğru bu yapıtın gerçekten Bach ın elinden çıkıp çıkmadığının sorgulanmasına neden olmuştur (Altınel ve Büke, 2006). Her şeyden önce yapıtın orijinal el yazmasının bulunmaması, tarihlendirme işini oldukça güçleştirmektedir. Günümüze ulaşan tek kopya, Berlinli orgcu Johannes Ringk in ( ) elinden çıkmadır ve tarihi bilinmeyen bu el yazmasının üzerinden, yapıtın Bach a ait olduğu belirtilmektedir. Ringk in Bach ın org için yazdıklarını bestecinin sağlığında kopya eden Johann Peter Kellner in ( ) öğrencisi olması, Re minör Toccata ve Füg ün orijinal olma olasılığını biraz olsun kuvvetlendirmesine karşılık, müzikal incelemeler araştırmacıların aklında daima soru işaretleri kalmasına neden olmaktadır (Kühn, 2001).

53 42 BÖLÜM V FÜG SANATI Johann Sebastian Bach ın son büyük kompozisyonudur. Offrande Musicale den sonra yazılmıştır. Bach ın polifonik yazısının bir sentezi olan bu eser insan zekâsının yarattığı en büyük başyapıtlardan biri olarak kabul edilebilir. Bu yapıtın olağanüstü organik bütünlüğe sahip bir yapısı vardır. Bu bütünlük, tek bir temadan kaynaklanan, füg sanatının tüm unsurlarına değinen 19 adet başyapıtın bir araya gelmesinden kaynaklanmaktadır. Bu füglerin bazılarının sujet si (konusu) renverse dir (çevrilmiş). Füg yazma sanatının tüm imkânlarının kullanıldığı (sade, çift, üçlü fügler) bu eserde, ayrıca dört kanon, iki piano-forte için yazılmış iki füg ve tamamlanamamış olan son büyük fügü görürüz. Bu son fügün ikinci contresujet si (karşı konusu) Bach ın ismini sembolleştiren dört sesten meydana gelir: B=si bemol, A=la, C=do, H=si bekar. Bach bu füglere Contrapunctus adını vermiştir. Kör olduğu için damadı Altnicol e dikte ettirerek eserini tamamlamaya çalıştığını biliyoruz. Füg Sanatı isminin Bach tarafından verildiği şüpheli bir konudur. Klavye için düşünüldüğü biliniyorsa da, yaylı sazlar kuarteti tarafından icra edilmelerine daha sık rastlanır. Bach ın ölümü üzerine son füg tamamlanamamıştır (Tarcan, 2000, 58). Bach ın oğlu Carl Philipp Emanuel, eserin 1752 yılında yapılan ilk baskısında, yarım kalmış bu fügün üzerine not düşerek, babasının yapıtı tamamlayamadan bu noktada öldüğünü belirtmiştir (Büke, 2001, 423) de yayımlanan bir el yazması notada başlıksız olarak, daha sonra Füg Sanatı nda yer alacak 14 füg bulunuyordu. Bach bu konudaki çalışmalarını daha da derinleştirmek ve genişletmek düşüncesiyle 1746 ya dek esere çeşitli eklemeler ve düzeltmeler yaptı. Bazı bölümlerin yerlerini, bazı bölümlerin de temalarını değiştirdi. Yaşamının son yıllarında da eseri baskıya hazırlıyor ve kopyaları gözden geçiriyordu. Kendi adını da kullanacağı dört temalı bir füg yazma düşüncesi büyük olasılıkla sonradan gelişti. Ancak eserin elimize ulaşan halinden daha fazla kısmının, hiç değilse taslak halinde bestelenmiş olması akla daha yakın görünmektedir (Dürr, 1988, s.107). Böylesine dev bir yapının temel taşlarını seçerken, Bach ın çok önceden bazı planlar yaptığı düşünülmektedir. Eserin adının Bach tarafından verilmiş olduğu sanılıyor.

54 43 Bununla birlikte ilk baskının 1752 de yapılmış olması bazı şüpheleri de beraberinde getiriyor. Ancak bestecinin ölümünden önce baskı için son hazırlıklarını yaptığı bir yapıtın adı konusunda, hiç değilse yakın çevresine ve düzeltmeleri yapan aile üyelerine bazı ipuçları vermiş olması çok doğaldır. Yapıtın gerçekleşme süreci ilginç bir yol izlemiştir. Genel anlamıyla füg sanatı Bach ın olgun çağlarında artık demode bir stil olarak görülmekte ve genç besteciler arasında ilgi görmemektedir. Artık moda, basit çizgilerden oluşan modern stile yönelmektedir. Bu dönemde Bach ı böyle bir yapıt gerçekleştirmeye yönelten unsurların başında, en önde bir tür müzikal vasiyetname bırakma dürtüsü gelmektedir. Bu yapıt kimse tarafından sipariş edilmemiştir ve hiçbir dünyevi amaca yönelik değildir. Bugün bile Bach ın en az seslendirilen eserleri arasında yer almaktadır. Oysa yorumcu için getirdiği olanakları, öğretim alanında içerdiği aydınlatıcı bilgileri ve bestecilik öğrenimi açısından birinci sırayı hak etmektedir. Füg Sanatı nın içinde bulunduğu bu (acıklı) durumun nedenlerinden bazılarının Bach ve döneminin bestecilik anlayışı ile çağımızdaki bestecilik anlayışı arasındaki farklardan kaynaklandığı sanılmaktadır. Bach döneminde beste, yorum ve müzik eğitmenliği tümüyle iç içe geçmiş unsurlar idi. Müzik bestelemek, çalmak ve öğretmek ve öğrenmek tek bir işin değişik aşamalarıydı ve bugünkü anlamda bir spesiyalizasyon yoktu. Bunun sonucu olarak bir başyapıtın (Bach ın Füg Sanatı, İyi Düzenlenmiş Klavye si ve daha birçok eserleri gibi), Bach ın yayınlanmış eserlerinin önsözlerinde bizzat belirttiği şekilde müzik sanatını öğrenmek isteyenlere ve bu sanatta ustalaşmak isteyenlere ithafen yazılmış olması gayet doğal karşılanmalıdır. Müzik dersi kitaplarının, sonradan elde edilmiş yapma kurallardan değil, aslında bestelerden oluşması gerektiği, ne yazık ki daha sonraları unutulmuş bir gerçektir. Yapıtın dört ayrı dizek üzerine yazılmış olması ve bölümlerin Füg değil Contrapunctus olarak adlandırılması, Bach ın diğer eserlerine göre, bunun eğitsel yönünün biraz daha ağır bastığını gösterebilir. Ancak ne kadar eğitsel düşünülse de, eğitsellik; Bach için örnek olarak gösterilebilecek en iyi besteler ile gerçekleşebilir. Füg Sanatının hangi çalgı veya çalgılarla yorumlanması gerektiği, üzerinde uzun tartışmaların yapıldığı bir konudur. Fakat aynı zamanda bu durum ancak yüzeysel bir önem taşımaktadır. Eser dört partili olarak yazıldığı için, org veya klavsen gibi

55 44 klavyeli çalgılarla çalınabilmesinin yanı sıra, küçük oda müziği grupları için yapılmış düzenlemeleri de bulunuyor (Büke, 2001, 423). Tüm parçalar hiçbir değişiklik gerektirmeden iki el ve tek el klavyeyle çalınabilmektedir. Zaten geleneksel füg kuralları sesler arasındaki aralıkları az ya da çok ellerin açılımına göre ayarlamaktadır. Bunun yanı sıra, Füg Sanatı için çalgı (ya da sesler belirlemek) tıpkı klasik bir jazz parçasını yorumlamaya benzemektedir. Bu yorumcunun alması gereken kararlardan biridir ve yorumcunun yapıt hakkındaki genel kavramının (Gestalt) üstündeki giysi gibidir. Bu yapıtın sanki çok özel bir durummuş gibi göze çarpan bir diğer özelliği ise, bölümlerin diziliminin kesin olarak belirtilmemiş olmasıdır. Buna iki neden görüyorum. Birincisi; yapıt Bach ın ölümünden sonra yayınlanmış olması ve varislerinin (Bach ın bir oğlu ve damadı), ortaya çıkan bu bitmemiş yapıt hakkında ne yapacaklarını tam olarak bilememiş olmalarındandır. İkincisi ise, eser zaten artık demode bir stilde bestelenmişti ve herhalde babalarına duydukları saygıdan dolayı bu yapıtı yayınlamaya karar vermişlerdir. Altınel ve Büke, (2006, 344) Bach ın Füg Sanatı nın hangi sıraya göre çalınacağı hakkındaki tartışmaların nedenlerini şöyle açıklamışlardır: Bu tartışmaların nedeni, numaralanmadan yalnızca başlıklarla bırakılan kanonların nerede çalınacağının bilinmemesidir. El yazmasında yer alan iki kanonun IX. ve XII. sırada yer almış olması, yeni eklenen kanonların ve diğer bölümlerin de contrapunctus ların arasında çalınması gerektiği görüşünün yerleşmesine neden olmuştur. Ayrıca ilk baskıda, dört konulu fügün tamamlanamadan kalmasına bir bitiriş alternatifi olarak, BWV 668a numaralı koralin Bach tarafından yaşamının son dönemlerinde yapılmış dört sesli bir düzenlemesinin eklenmiş olması, müzik tarihçilerinin bu konuda farklı görüşler ileri sürmelerine neden olmuştur. Contrapunctus 12 ve Contrapunctus 13 ün, rectus (düz), inversus (çevrim) seçeneklerinin ayrı birer bölüm olarak hesaplanması halinde Füg Sanatı nda toplam 22 bölüm yer almaktadır. Bu sayı bazı müzik tarihçilerini, Bach ın iyi Düzenlenmiş Klavye deki 24 rakamına ulaşmak istemiş olabileceği düşüncesine yöneltmiştir.

56 45 Günümüzde Füg Sanatı nın baskılarının hemen hepsinde farklı bir sıralama göze çarpar. Kimi baskı örneklerin tümünü Contrapunctus olarak adlandırıp 1 den 19 a kadar numaralandırmakta (Contrapunctus 12 ve 13 ün rectus, inversus u ile Fuga a 2 Clav. ve Alio modo Fuga a 2 Clav. aynı numara altında a ve b olarak adlandırılır), kimi de, Contrapunctus 13 den sonra numara vermeden (tamamlanmayan final fügü Fuga a 3 Soggetti yani Contrapunctus olarak belirtilir) yalnızca bölüm başlıklarını kullanmaktadır (Burrows, 1996). Bestecinin yaşamının son yıllarında üzerinde çalıştığı ve ölümünden sonra tamamlanmamış olarak yayımlanan BWV 1080 Füg Sanatı, onun bu müzik biçimini nasıl zirveye taşıdığının en iyi kanıtıdır. Bach yapıt üzerinde 1742 de çalışmaya başlamış, ölümüne dek çeşitli düzeltmeler yapmış ancak tümüyle bitirememiştir. Füg Sanatı aslında bir çeşit müzik kuramı kitabı olarak tasarlanmış ve bestecinin yaşamı boyunca en kusursuz örneklerini verdiği kontrpuan yazı tekniğini tüm yönleriyle gözden geçirdiği bir yapıta dönüşmüştür (Altınel ve Büke, 2006, 343). Bach, sonradan Füg Sanatı adını alacak olan yapıt üzerinde çalışmaya, büyük olasılıkla 1740 ların ilk yıllarında başladı. Aynı tarihlerde İyi Düzenlenmiş Klavye nin II. Defteri ve Goldberg Çeşitlemeleri ni de bestelemişti. Aslında yeni yapıtında, Goldberg Çeşitlemeleri nde kullandığı yöntemi, füge uyarlamış, tek bir temadan yola çıkarak kontrpuan yazısının tüm olanaklarını zorlamıştı. Bach 1742 yılında tamamlandığı varsayılan ve üzerinde hiçbir başlık olmadan günümüze ulaşan el yazmasının bölümlerini Romen rakamıyla numaralandırmıştı. 16 bölümün, 12 tanesi füg, iki tanesi kanon şeklinde yazılmış ancak bunlara da herhangi bir başlık konmamıştı. Bazı müzik tarihçileri, Bach ın bu yapıtı 12 füg ve iki kanon şeklinde tasarladığını, yedinci bölümün ritmik yapısının Fransız tarzı uvertürü çağrıştırmasının bilinçli bir seçim olduğunu öne sürüyor. Bu sava göre on iki fügün tam ortasında yer alan yedinci füg, ikinci bölümü başlattığı için bir çeşit uvertür gibi tasarlanmış ve bunu çağrıştıracak ritmik yapıda bestelenmişti (Bukofzer, 1947). Bach ın yapıtını bu ilk şekliyle niçin yayımlamadığı bilinmiyor. Büyük olasılıkla zaman içinde yapıtı daha eksiksiz hale getirme düşüncesine kapılmış ve 1740 ların ikinci yarısında aynı konu üzerinde çalışmayı sürdürmüştü. Bunun sonucunda yapıtına bazı yeni bölümler eklemiş, öncelikler üzerinde çeşitli düzeltmeler yapmış ve büyük

57 46 olasılıkla yapıtın sonuna koymak için dört temalı bir füg tasarlamıştı. İlk baskısı 1751 yılında, Bach ın ölümünün ardından Die Kunst der Fuge (Füg Sanatı) başlığıyla yayımlanan yapıt ne yazık ki tümüyle bitirilememişti (Nestler, 1997). Yaşamının son yıllarında Füg Sanatı nın basımıyla ilgilenen besteci, o dönemin oldukça uzun süren basım evrelerinin çoğuna bizzat katılmış, kopyalar üzerinde düzeltmeler yapmış ya da yakınındaki kişileri bu işle görevlendirmişti. Tüm bu çabalara karşın yapıt Bach ın sağlığında basılamamış ve sonundaki füg tamamlanamadan kalmıştı. İlk baskıda ve bunu izleyen basımlarda Fuga a 3 Soggetti (Üç Konulu Füg) başlığıyla yer alan son örneğin, aslında besteci tarafından dört konulu olarak tasarlandığı ancak sonuna dek kâğıda geçirilemediği bilgisi, 1750 lerde Bach ın oğullarından edinilen bilgiler ışığında yayımlanan bazı belgelerde yer almıştır (Sadie, 1980). Yapıtın adı da müzik tarihçileri tarafından yüzyıllardır tartışılmaktadır. Die Kunst der Fuge (Füg Sanatı) başlığının ilk baskıdan önce kullanılmaması, bu ifadenin bestecinin ölümünün ardından eklendiği kuşkusunu uyandırmaktadır. Bach ın yapıt içindeki bölümleri, Contrapunctus olarak adlandırması da bu savı güçlendirir niteliktedir. Öte yandan, çok büyük bir kısmı tamamlanmış ve yıllar boyunca üzerinde çalışılmış böylesine bir yapıtın adı konusunda, bestecinin yakın çevresine kendi düşündüğü başlık ya da başlıklardan hiç söz etmemiş olduğunu düşünmek de fazla inandırıcı değildir (Abraham, 1986). Günümüzdeki konserlerde, eserin nasıl bitirileceği de bir başka tartışma konusudur. Kimi zaman partisyonda olduğu gibi aniden bitirilen ve yarım bırakılan eser, bazen de en sonda Vor deinem Thron tret ich hier mit sözleriyle başlayan koralin (BWV 668) düzenlemesi çalınarak bitirilir. Eserin ilk baskısının sonunda yer alan bu korali, Bach ın son günlerinde yeniden gözden geçirdiği biliniyor. Bununla birlikte bazı kaynaklarda belirtildiği üzere, bu koralin Füg Sanatı nın sonunda çalınması için tasarlandığını söylemek doğru olmaz (Büke, 2001). Tartışmaların temelinde Füg Sanatı nın yalnızca kuramsal bir çalışma olarak mı tasarlandığı sorusu yatmaktadır. Bach ın yapıtın hiçbir yerinde çalgı adı belirtmemiş olması, bu görüşü savunanların en büyük dayanak noktası olmuş, XX. yüzyıl başlarına dek yapıtın çalgısal bir seslendirilmesi gerçekleşmemiştir. Füg Sanatı nı yorumlanmak için bestelendiğini öne sürenlerin dayanak noktası ise, ilk baskıya eklenen

58 47 Contrapunctus 13 ün iki klavsen için yapılmış çeşitlemeleridir. Bu sava göre, besteci yapıtını klavyeli bir çalgı için tasarlamış, sonuna da iki klavye için çeşitlemeler eklemiştir (Wolff, 2000). Altta bu çeşitlemelere iki örnek şekil sunulmuştur. Şekil 5.1. J.S.Bach; Füg Sanatı, Fuga I, (per due Pianoforti). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s.70 Şekil 5.2. J.S.Bach; Füg Sanatı, Fuga II, (per due Pianoforti). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s.74

59 Füg Sanatı nın Contrapunctus ları Contrapunctus I Contrapunctus I de, alto partisinde giren temanın cevabı, soprano partisinde duyulur. Tek temalı ve basit yapıdadır. Daha önce klavye füglerinde rastladığımız örneklere benzer. Temanın her partide işlenişi ve buna eşlik eden kontrpuanların yapısı büyük bir değişiklik göstermez. Contrapunctus lar Fuga adı altında kısa nota örnekleri ile Şekil den e kadar sunulmuştur. Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no:1, (dört sesli). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s Contrapunctus II Contrapunctus II de tema, en sonundaki sekizliklerin noktalı olarak duyurulmasıyla başlar. İlk örneklere benzer bir yapı vardır. Ancak noktalı sekizlikler, temanın dışında da kontrpuan olarak sürekli duyurulur.

60 49 Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 2, (dört sesli). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s Contrapunctus III Contrapunctus III, temanın ters çevrilmiş şeklini duyurarak başlar. Böylece temada zorunlu bazı nota değişiklikleri, bölüm boyunca partilerin işlenmesinde farklı renkler ortaya çıkmasına neden olur. Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 3, (dört sesli). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s.8

61 Contrapunctus IV Contrapunctus IV, bir önceki bölümdeki temayı değiştirmeden duyurmasına karşın, temanın en sonundaki motiften türetilmiş kontrpuan, genel karakteri bir anda değiştirir. Bu bölüm Bach ın 1742 den sonra eklediği kısımlar arasındadır. Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 4, (dört sesli). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s Contrapunctus V Contrapunctus V, temanın alto partisinde duyurulmasıyla başlar. Ancak bu kez ilk üç ölçüde ritim değişiklikleri olmuştur. İlk girişi asıl temanın ters çevrimi şeklinde duyurulur. Bas partisinde duyulan cevap örnekteki gibidir, ancak dört ölçünün sona ermesini beklemeden üçüncü ölçüde başlar. Tüm girişlerde aynı özellik göze çarpar. Böylece bölümün tümünde daha iç içe ve daha sıkı bir yazı kendini ortaya koyar.

62 51 Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 5, (dört sesli). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s Contrapunctus VI Contrapunctus VI, parçanın başına eklenen bir notla Fransız Tarzında diye tarif edilmiştir. Bach bunu, temayı Fransız uvertürü karakterinde işlediğini belirtmek için yazmıştır. Bas partisinde bir önceki bölümdeki düz şekliyle duyduğumuz tema, soprano ve tenor partisinde ters çevrilmiş ve ritmik olarak çeşitlenmiş haliyle duyulur, alto partisinde yine düz gelir. Ufak bir ritim değişikliğinin tüm karakteri nasıl etkileyebileceğinin en güzel örneklerindendir. Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 6 (Fransız stilinde, dört sesli). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s.16

63 Contrapunctus VII Contrapunctus VII, bir önceki bölümün devamı gibidir. Tema hem önceki fügde duyduğumuz haliyle hem de iki misli büyümüş ve küçülmüş olarak duyulur. Böylece son derece yoğun ve işlek bir yazıyla karşılaşılır. Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 7, (üç sesli). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s Contrapunctus VIII Contrapunctus VIII, üç temalı bir fügdür ve bu temaların parçanın asıl temasıyla doğrudan ilişkisi yoktur. Her tema bölümün belli bir kısmında işlendikten sonra birlikte fügü sona erdirir.

64 53 Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 8, (üç sesli). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s Contrapunctus IX Contrapunctus IX, iki temalı bir fügdür. İlk tema on altılık notaların yoğun olarak kullanıldığı bir yapıdadır. İkinci temaysa parçanın ana temasıdır. Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 9, (üç sesli). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s.28

65 Contrapunctus X Contrapunctus X, iki temalı bir fügdür. İlk tema sekizlik notaların ardından on altılık hareketleriyle devam eder. İkinci tema, ana temanın V. fügde kullanılan biçimidir. Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 10, (üç sesli). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s Contrapunctus XI Contrapunctus XI, şimdiye dek kullanılan farklı temaları bir arada kullanan ve yeni çeşitlemeler ekleyen bir fügdür. Değişik kaynaklarda iki, üç veya dört temalı füg olarak tanımlandığı olur. Bunun nedeni, önceki temaları sürekli olarak birbiriyle ilişkili olarak kullanılmasındandır. Böylece kimi bu partilerin bazılarını sürekli yinelenen kontrpuan partileri olarak görürken, kimi ayrı bir tema olarak algılar.

66 55 Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 11, (dört sesli). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s Contrapunctus XII Contrapunctus XII, Ayna Füg olarak anılır. Bach burada her şeyden önce 3/4 lük ölçüye geçerek temayı ona göre düzenlemiştir. Daha sonra bu temayı kullanarak işlediği dört sesli fügünü sonuna dek yazmış ve tüm eseri aynadan yansıyormuşçasına bir kez daha kâğıda geçirmiştir. Böylece ilk fügdeki bas partisinin ters çevrilmiş şekli, yeni fügde soprano partisi olmuştur. Bu düzenlemeye göre, alto ve tenor partilerinin ters dönmüş şekilleri de birbirlerinin yerini almıştır. Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 12, (dört sesli). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s.42

67 Contrapunctus XIII Contrapunctus XIII, bir başka Ayna Füg örneğidir. Bu kez tema on altılık üçlemelerle sürekli bir hareket kazanmıştır. Bir önceki bölümde olduğu gibi, füg sonuna dek yazıldıktan sonra yine aynadan yansıtılmıştır. Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, füg no: 13, (üç sesli). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s Contrapunctus XIV (Fuga a 3 Soggetti) Tüm eserin finalinde yer alan dört temalı füg taslağı, ilk baskıda Fuga a 3 Soggetti olarak yer almıştır. Bach burada kullandığı üç yeni temayı önce teker teker işlemiştir. Temalardan sonuncusu bestecinin adıyla başlar. Bu aynı zamanda parçada kromatik yazıyı kullanmayı sağlayacak ve böylece yeni renkleri de beraberinde getirecektir. Ancak bu üç temanın birlikte nasıl işleneceği ve yapının nasıl dört temalı füg şeklini alacağına dair ne yazık ki elimizde hiçbir bilgi yok. Büyük olasılıkla eserin en başındaki temanın ilk şekliyle, parçanın sonunda dördüncü tema olarak fügün içine katılması gerekiyordu. Füg Sanatı nın sonunda yer alan ve tamamlanamadan kalan örnek, ilk baskıda Fuga a 3 Soggetti (Üç konulu Füg) şeklinde tanımlanmıştır. Bunun nedeni bölüm boyunca üç konu nun işlenmesidir. Ancak Bach ın gerçek amacının, bu üç konu yu, ana konu ile birleştirerek dört konu lu bir contrapunctus bestelemek olduğu düşünülmektedir. Bach ın adının harflerinden oluşan üçüncü konu ilk kez

68 ölçüde duyulur (Altınel ve Büke, 2006, 348). Şekil 5.14 de bestecinin adının yazılı olduğu ölçü gösterilmiştir. Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, Füg no:14 Son Füg, (üç konulu ve dört sesli). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s.78 Füg Sanatı nın tamamlanmadan kalan son bölümü, yüzyıllar boyunca pek çok müzik tarihçisinin bu konu üzerinde düşünmesine neden olmuştur. Merak edilen en önemli nokta, bestecinin dört konu yu nasıl birleştirmeyi tasarladığı ve bunun için bir takım çalışmalar yapıp yapmadığıdır. Bach ın el yazmaları arasında böyle bir çalışmanın olmayışı, bestecinin bunu denemeden ölmüş olabileceğini düşündürmekle birlikte, pek çok uzman notaların kaybolmasının daha büyük bir olasılık olduğu fikrindedir. Çünkü Bach gibi ayrıntılı çalışmayı seven bir kimsenin, dört konu lu bir füg yazmaya başladığında bunları nasıl birleştireceğini tasarlamış olması akla daha yakın gelmektedir. Günümüze dek değişik müzikçiler, bu fügün dört konusunun nasıl bir arada kullanılabileceği üzerine farklı çalışmalar yapmıştır. Bunların içinde, müzik çevrelerinin en çok fikir birliğine vardığı çözüm, Gustav Nottebohm un 1880 yılında Berlin de yayımladığı örnektir. Buna göre bölüm boyunca Bach ın işlediği üç konu, ana konu ile birleştirilmiş, bunu yaparken sadece ana konu nun üçüncü ölçüsünde ufak bir değişiklik yapılmıştır (Hogwood, 2000) Füg Sanatı nın Canon ları Johann Sebastian Bach ın Füg Sanatı nda ayrıca dört tane kanon yer alır. Bu Canon lar açıklamaların altında verilen kısa nota örnekleri ile Şekil den e kadar sunulmuştur.

69 Canon per Augmentationem in Contrario Motu Canon per Augmentationem in Contrario Motu, ters hareketlerin ve nota değerlerinin büyütülerek kullanıldığı bir parçadır. Alt ses, önceden başlayan üst partiye iki misli değerdeki notalardan oluşmuş bir temayla cevap verir. Füg Sanatı nın bu yarım kalmış yapısı pek çok müzikçinin ilgisini çekmiş ve yapıtı tamamlama düşüncesi sık sık ortaya atılmıştı. Bunu deneyenlerden biri de piyanist ve besteci Feruccio Busoni ydi. Günümüzde tamamlanmamış biçimiyle çalınan yapıt, dinleyenlere Bach ın bu eseri nasıl bitireceği konusunda özgürce hayal kurma şansı veriyor (Büke, 2001, 430). Aşağıda verilen şekilde Canone I adı altında Canon per Augmentationem in Contrario Motu ya örnek verilmiştir. Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, Canon I, (Canone per augmentationem in motu contrario Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s Canon alla Ottava Canon alla Ottava, Gigue karakterindeki temanın (parçanın ana temasından esinlenmiş) oktav aralığında kanonik olarak işlenmesidir.

70 59 Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, Canon II, (Canone all ottava). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s Canon alla Decima in Contrapunto alla Terza Canon alla Decima in Contrapunto alla Terza, temanın senkoplarla değiştirilerek duyurulmasıyla başlar. Kanon yazısı parçanın onuncu derecesinden girer (decima). Bu ses aynı zamanda üçüncü derecenin bir oktav üstüdür. Üçlemelerle duyduğumuz ikinci bir hareket daha vardır. Son ölçüden önceki bekleyiş, eserin klavyeli bir çalgıyla yorumlanmasında, sanki kadansa olanak vermek için düşünülmüş gibidir. Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, Canon III, (Canone alla decima in contrapunto alla terza). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s.64

71 Canon alla Duodecima in Contrapunto alla Quinta Canon alla Duodecima in Contrapunto alla Quinta, temanın değişik bir çeşitlemesiyle girer. Üçleme figürlerinin kullanıldığı ilk ölçünün ardından esas temayı anımsatan karakter ağır basar. Kanon on ikinci dereceden girer (duodecima, beşlinin oktavı). Şekil J.S.Bach; Füg Sanatı, Canon IV, (Canone alla duodecima in contrapunto alla quinta). Kaynak: J.S.Bach: Die Kunst Der Fuge, Edition Peters, London, 1987, s.68

3. Rönesans Müziğini Oluşturan Ekoller 4. Rönesans ta Toplu Müzik Yapma Anlayışı

3. Rönesans Müziğini Oluşturan Ekoller 4. Rönesans ta Toplu Müzik Yapma Anlayışı 3. Rönesans Müziğini Oluşturan Ekoller 4. Rönesans ta Toplu Müzik Yapma Anlayışı İçerik Rönesans Müziğini Oluşturan Ekoller Rönesans ta Toplu Müzik Yapma Anlayışı Rönesans Döneminde Başlıca Müzik Türleri

Detaylı

Yüksek Lisans Programları: Başvuru Koşulları, Giriş Sınavları, Genel Başarı Değerlendirmesi (2013-2014/Bahar)

Yüksek Lisans Programları: Başvuru Koşulları, Giriş Sınavları, Genel Başarı Değerlendirmesi (2013-2014/Bahar) HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ Yüksek Lisans Programları: Başvuru Koşulları, Giriş Sınavları, (2013-2014/Bahar) 1 İçindekiler Sayfa Nr. Bale Anasanat Dalı Koreoloji Yüksek Lisans Programı

Detaylı

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜZİK BÖLÜMÜ PROGRAMLARI ÖZEL YETENEK GİRİŞ SINAVI YÖNERGESİ

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜZİK BÖLÜMÜ PROGRAMLARI ÖZEL YETENEK GİRİŞ SINAVI YÖNERGESİ İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜZİK BÖLÜMÜ PROGRAMLARI ÖZEL YETENEK GİRİŞ SINAVI YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu Yönergenin amacı; İstanbul Üniversitesi

Detaylı

Yardımcı Piyano OPE 162 Çalışma incelemesi H. Lemoine ( ) Etüt Re majör

Yardımcı Piyano OPE 162 Çalışma incelemesi H. Lemoine ( ) Etüt Re majör Yardımcı Piyano OPE 162 Çalışma incelemesi H. Lemoine (1786-1854) Fransız besteci, eğitimci, piyanist, editördür. Eğitimci olarak tanınmış bestecinin çok sayıda piyano pedagojik repertuvarından sonatları,

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ. Geleneksel Türk Müziği

Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ. Geleneksel Türk Müziği GELENEKSEL TÜRK MÜZİĞİYLE AMATÖR OLARAK İLGİLENEN BİREYLERİN ORTAÖĞRETİM DERS SÜREÇLERİNDE YER ALAN GELENEKSEL ÖĞRETİ VE UYGULAMALARI DEĞERLENDİRME DURUMLARI Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ Sanat eğitiminin

Detaylı

JOHANN SEBASTIAN BACH IN KLAVSEN ESERLERİNDE ANLATIM ÜSLUBU

JOHANN SEBASTIAN BACH IN KLAVSEN ESERLERİNDE ANLATIM ÜSLUBU ISSN: 1309-9876 E-ISSN: 1309-9884 Cilt/Vol. 6 Sayı/No.13 (2016): 211-233 JOHANN SEBASTIAN BACH IN KLAVSEN ESERLERİNDE ANLATIM ÜSLUBU Banu Mustan Dönmez 1*, Akiset Atan 1 1 : İnönü Üniversitesi, Güzel Sanatlar

Detaylı

TARİHLİ EĞİTİM KOMİSYONU KARARLARI

TARİHLİ EĞİTİM KOMİSYONU KARARLARI Karar Sayısı: 410 11.01.2018 TARİHLİ EĞİTİM KOMİSYONU KARARLARI Güzel Sanatlar Enstitüsü Enstitü Kurulu nun Piyano ve Arp Yüksek Lisans ve Sanatta Yeterlik Programları Yönergesi'nin güncellenmesi hakkındaki

Detaylı

Bachfest Ankara BACHFEST

Bachfest Ankara BACHFEST Bachfest Ankara 2 2014 yılının ocak ayında başlayan serüvenin ilk konserinde Emma Kirkby, İngrid Seifert ve İzmir Barok topluluğu bizlerle birlikteydi. Coşku ve keyif içerisinde geçen konser sonrasında

Detaylı

Yarışma Sınavı. 5 Aşağıdakilerden hangisi bir opera eseri değildir? A ) Figaro'nun Düğünü. C ) Fındıkkıran D ) Carmen E ) Idomeneo

Yarışma Sınavı. 5 Aşağıdakilerden hangisi bir opera eseri değildir? A ) Figaro'nun Düğünü. C ) Fındıkkıran D ) Carmen E ) Idomeneo MÜZİK (SHNE SNTLRI) ÖĞRETMENİ 1 "Manon Lescavt" operasının bestecisi aşağıdakilerden hangisidir? G.Bizot G.Verdi W: Mozart G.Puccini Lv.Beethoven 5 şağıdakilerden hangisi bir opera eseri değildir? Figaro'nun

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANASANAT DALI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANASANAT DALI TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANASANAT DALI JOHANN SEBASTIAN BACH IN EŞLİKLİ KONÇERTOLARININ İNCELENMESİ VE KAYIP KONÇERTOLARIN KEMAN İÇİN YENİDEN DÜZENLENMESİ

Detaylı

DOĞUDA VE BATIDA ORYANTALİZM

DOĞUDA VE BATIDA ORYANTALİZM DOĞUDA VE BATIDA ORYANTALİZM Bodrum Belediyesi nin etkinlik takviminde yerini alan ve yedincisi gerçekleşen olan Karsanat Barok Müzik Festivali, bu yıl da Antik Tiyatro da 9 ve 10 Eylül de halka açık ve

Detaylı

GROVE MUSIC ONLINE. Gazi Üniversitesi Merkez Kütüphanesi

GROVE MUSIC ONLINE. Gazi Üniversitesi Merkez Kütüphanesi GROVE MUSIC ONLINE 1 KAPSAM Bu veri tabanı ile aşağıdaki kaynaklara erişilebilmektedir: Grove Music Online The Oxford Dictionary of Music The Oxford Companion to Music 2 GROVE MUSIC ONLINE Grove Music

Detaylı

KLASİK DÖNEM MÜZİĞİ. Kazım ÇAPACI

KLASİK DÖNEM MÜZİĞİ. Kazım ÇAPACI Kazım ÇAPACI KLASİK DÖNEM MÜZİĞİ 1750-1827 Klasik dönemin evreleri Müzikte klasisizm, XVIII. yüzyılın ikinci yarısı ile XIX. yüzyılın başlarını kapsayan dönem müziğini karakterize eden estetik eğilimi

Detaylı

MÜZİK KÜLTÜRÜ Editörler

MÜZİK KÜLTÜRÜ Editörler MÜZİK KÜLTÜRÜ Editörler Zeki NACAKCI - Alaattin CANBAY Yazarlar Doç. Dr. Ahmet Serkan Ece - Doç. Dr. Alaattin Canbay Doç. Dr. Ebru Temiz - Doç. Dr. Esra Dalkıran Doç. Dr. M. Kayhan Kurtuldu - Doç. Dr.

Detaylı

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ 4.SINIF VII. YARIYIL MZ401A - Piyano VII* (1-0-1) Paralel üçlü, altılı, onlu diziler

Detaylı

Antonio VIVALDI. 4 Mart 1678; Venedik - 28 Temmuz 1741, Viyana.

Antonio VIVALDI. 4 Mart 1678; Venedik - 28 Temmuz 1741, Viyana. Antonio VIVALDI 4 Mart 1678; Venedik - 28 Temmuz 1741, Viyana. İtalyan barok klasik müzik bestecisi, virtüöz kemancı ve rahip. "Kızıl rahip" lakabıyla tanınan Vivaldi, beş yüzden fazla konçerto bestelemiştir

Detaylı

12. Yürüyüşler 1. İng. sequence; Alm. Sequenz; Fr. marche. Türkçede sekvens ve marş isimleri ile de ifade edilir.

12. Yürüyüşler 1. İng. sequence; Alm. Sequenz; Fr. marche. Türkçede sekvens ve marş isimleri ile de ifade edilir. 12. Yürüyüşler 1 Tonal müziğin en önemli araçlarından biri olan yürüyüş 2, melodik ya da armonik bir modelin farklı bir perde üzerinde tekrar edilmesine verilen isimdir. Tekrar edilen bu model kısa bir

Detaylı

TARİHLİ EĞİTİM KOMİSYONU KARARLARI

TARİHLİ EĞİTİM KOMİSYONU KARARLARI 24.04.2014 TARİHLİ EĞİTİM KOMİSYONU KARARLARI Eğitim Komisyonu Tarihi: 24.04.2014 Eğitim Komisyon Karar No: 613 Ankara Devlet Konservatuvarı Konservatuvar Kurulu nun Piyano Anasanat Dalı Gitar Sanat Dalı

Detaylı

ÇOKSESLİ SAZ ESERLERİ II

ÇOKSESLİ SAZ ESERLERİ II 04.03.2019 ÇOKSESLİ SAZ ESERLERİ II (Türk Müziği Sazları ve Orkestrası İçin) (Tolga Karaca) I ÇOKSESLİ SAZ ESERLERİ II (Türk Müziği Sazları ve Orkestrası İçin) (Tolga Karaca) II (Çoksesli Saz Eserleri

Detaylı

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ BESYO TME-110 TEMEL MÜZİK EĞİTİMİ 1.HAFTA

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ BESYO TME-110 TEMEL MÜZİK EĞİTİMİ 1.HAFTA YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ BESYO TME-110 TEMEL MÜZİK EĞİTİMİ 1.HAFTA Hayatta müzik gerekli değildir. Çünkü hayatın kendisi müziktir. Müzik ile ilgisi olmayan varlıklar insan değildir. Eğer söz konusu olan

Detaylı

MÜZİK EĞİTİMİNDE KULLANILAN ŞARKILARIN MÜZİK ÖĞRETMENLERİ TARAFINDAN PİYANO İLE EŞLİKLENMESİ

MÜZİK EĞİTİMİNDE KULLANILAN ŞARKILARIN MÜZİK ÖĞRETMENLERİ TARAFINDAN PİYANO İLE EŞLİKLENMESİ www.muzikegitimcileri.net Ulusal Müzik Eğitimi Sempozyumu Bildirisi, 26-28 Nisan 2006, Pamukkale Ünv. Eğt. Fak. Denizli MÜZİK EĞİTİMİNDE KULLANILAN ŞARKILARIN MÜZİK ÖĞRETMENLERİ TARAFINDAN PİYANO İLE EŞLİKLENMESİ

Detaylı

T.C. ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI SAHNE SANATLARI BÖLÜMÜ OPERA ANASANAT DALI DERS İÇERİKLERİ MESLEKİ HAZIRLIK PROGRAMI

T.C. ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI SAHNE SANATLARI BÖLÜMÜ OPERA ANASANAT DALI DERS İÇERİKLERİ MESLEKİ HAZIRLIK PROGRAMI T.C. ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI SAHNE SANATLARI BÖLÜMÜ OPERA ANASANAT DALI DERS İÇERİKLERİ MESLEKİ HAZIRLIK PROGRAMI Mesleki Hazırlık Programı yıllık ve kredisiz bir programdır.

Detaylı

NESLİHAN AYDINLIOĞLU EŞİN BİRİKİMLERİM VE BİRİKTİRDİKLERİM

NESLİHAN AYDINLIOĞLU EŞİN BİRİKİMLERİM VE BİRİKTİRDİKLERİM NESLİHAN AYDINLIOĞLU EŞİN BİRİKİMLERİM VE BİRİKTİRDİKLERİM DETAYLARDAKİ ETKİLEŞİMLER Değerli hoca Şeref Akdik in yaktığı ışık ile sanatla tanışan ve lise çağlarında ressam olmaya karar veren Neslihan

Detaylı

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı SANAT TARİHİ I Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı Gotik Sanat Ortaçağ: Antik Çağ ın sona ermesinden (6. yüzyılın ilk yarısından) Rönesans a kadar olan yaklaşık bin yıllık dönem - klasik çağ

Detaylı

RÖNESANS DÖNEMİ BAHÇE

RÖNESANS DÖNEMİ BAHÇE RÖNESANS DÖNEMİ BAHÇE Rönesans bahçe sanatı Floransa'da başlamış Roma'da zirve noktasına erişmiştir. Floransa'da villalar şehirden uzak manzaraya hakim tepelere kurulmuştur. Bahçeler oldukça sade, merkezi

Detaylı

SINAV HAKKINDA DETAYLI BİLGİ İÇİN AŞAĞIDA YER ALAN KAYIT KABUL YÖNERGESİNİ OKUYUNUZ

SINAV HAKKINDA DETAYLI BİLGİ İÇİN AŞAĞIDA YER ALAN KAYIT KABUL YÖNERGESİNİ OKUYUNUZ SINAV HAKKINDA DETAYLI BİLGİ İÇİN AŞAĞIDA YER ALAN KAYIT KABUL YÖNERGESİNİ OKUYUNUZ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI LİSANS KAYIT KABUL YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar

Detaylı

PİYANO ANASANAT DALI PİYANO SANAT DALI 11. SINIFA NAKİL VE GEÇİŞ SINAVLARI

PİYANO ANASANAT DALI PİYANO SANAT DALI 11. SINIFA NAKİL VE GEÇİŞ SINAVLARI DEÜ. DEVLET KONSERVATUVARI MÜZİK BÖLÜMÜ PİYANO ANASANAT DALI PİYANO SANAT DALI 11. SINIFA NAKİL VE GEÇİŞ SINAVLARI FARK DERSLERİ MÜFREDATLARI Konservatuvarlar arası geçiş sınavı için öğrenciler sadece

Detaylı

Yeteneğiniz Mesleğiniz Olabilir!

Yeteneğiniz Mesleğiniz Olabilir! On5yirmi5.com Yeteneğiniz Mesleğiniz Olabilir! Yetenekleriniz size üniversite kapılarını açabilir. İşte özel yetenek sınavlarıyla girebileceğiniz bölümler... Yayın Tarihi : 23 Eylül 2010 Perşembe (oluşturma

Detaylı

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ 3.SINIF VI. YARIYIL MZ302A - Müziksel Ġşitme Okuma Yazma VI (2-0-2) Akts Kredisi:

Detaylı

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL 'T7 Ç>e T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL MÜZİK BALE TİYATRO RESİM EL SANATLARI GÜZEL KONUŞMA Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Meşelik Sokak Dünya Han 18 / 20 Kat: 4-5 Beyoğlu -TAKSİM / İSTANBUL TELEFON :

Detaylı

GİRİŞ SINAVLARI: 2014-2015/BAHAR

GİRİŞ SINAVLARI: 2014-2015/BAHAR HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ GİRİŞ SINAVLARI: 2014-2015/BAHAR Enstitümüz bünyesindeki programlara ilişkin olarak, 2014-2015/Bahar Yarıyılı için yapılacak giriş sınavlarının tarih, saat

Detaylı

KABUL VE KAYIT KOŞULLARI

KABUL VE KAYIT KOŞULLARI MÜZİK AMAÇ Piyano, yaylı çalgılar, üflemeli ve vurmalı çalgılar ve şan ana sanat dallarından oluşan Müzik Programı orkestra enstrümanlarının hemen hemen bütün dallarında eğitim öğretim vermektedir. Batı

Detaylı

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Hanlığı ve Kazakistan konulu bu toplantıda Kısaca Kazak

Detaylı

Akor Şifreleri Doğrultusunda Yaratıcı İcra Teknikleri

Akor Şifreleri Doğrultusunda Yaratıcı İcra Teknikleri Prof. Server Acim Bas Gitar Öğrencileri İçin Akor Şifreleri Doğrultusunda Yaratıcı İcra Teknikleri Çeşitli Örnekler ve Açıklamaları İçeren Ders Notları 03 yılında, Server AİM tarafından LaTeX ve GNU/LilyPond

Detaylı

PROGRAMLAR. Türk Din Musikisi Lisans Programı

PROGRAMLAR. Türk Din Musikisi Lisans Programı PROGRAMLAR Türk Din Musikisi Lisans Programı Konservatuvarımız Türk Müziği Bölümü kapsamında açılmış olan program genel amacıyla, ülkemiz topraklarındaki tarihsel müzik geleneklerinin inceliklerini kavramış,

Detaylı

DEÜ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANASANAT DALI YÜKSEK LİSANS GİRİŞ SINAVLARI İÇİN İSTENEN ESERLER LİSTESİ

DEÜ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANASANAT DALI YÜKSEK LİSANS GİRİŞ SINAVLARI İÇİN İSTENEN ESERLER LİSTESİ DEÜ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANASANAT DALI YÜKSEK LİSANS GİRİŞ SINAVLARI İÇİN İSTENEN ESERLER LİSTESİ PİYANO A. F. Chopin: Etüdler Aşağıda belirtilen etüdlerden bir tanesi: Op. 10 no: 1, 2, 4, 7,

Detaylı

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı SANAT TARİHİ I Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı Uluslararası Gotik (Süslü Gotik) Latin kilisesine bağlı olan Avrupa da birlik fikri hakim olmuştu. 13. yüzyıl sonlarında kültürlerin karşılıklı

Detaylı

ADNAN SAYGUN UN KEMAN VE PİYANO SÜİTİNDE TÜRK HALK MÜZİĞİ

ADNAN SAYGUN UN KEMAN VE PİYANO SÜİTİNDE TÜRK HALK MÜZİĞİ ADNAN SAYGUN UN KEMAN VE PİYANO SÜİTİNDE TÜRK HALK MÜZİĞİ TURKISH FOLKLORIC MUSIC IN ADNAN SAYGUN'S VIOLIN AND PIANO SUITES ТУРЕЦКАЯ НАРОДНАЯ МУЗЫКА В СЮИТЕ ДЛЯ СКРИПКИ И ПИАНИНО АДНАНА САЙГУНА Samir GÜLAHMEDOV

Detaylı

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ DİLEK SABANCI DEVLET KONSERVATUVARI SAHNE SANATLARI BÖLÜMÜ OPERA ANASANAT DALI ŞAN SANAT DALI DERS İÇERİKLERİ

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ DİLEK SABANCI DEVLET KONSERVATUVARI SAHNE SANATLARI BÖLÜMÜ OPERA ANASANAT DALI ŞAN SANAT DALI DERS İÇERİKLERİ T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ DİLEK SABANCI DEVLET KONSERVATUVARI SAHNE SANATLARI BÖLÜMÜ OPERA ANASANAT DALI ŞAN SANAT DALI DERS İÇERİKLERİ LİSANS I.YARIYIL/GÜZ DÖNEMİ 1803151 Şan I (2+0) AKTS: 4 1803152 Kulak

Detaylı

JOHN STANLEY İN OP.1 SEKİZ SOLO FLÜT ESERLERİNİN İNCELENMESİ

JOHN STANLEY İN OP.1 SEKİZ SOLO FLÜT ESERLERİNİN İNCELENMESİ EKEV AKADEMİ DERGİSİ Yıl: 18 Sayı: 59 (Bahar 2014) 505 JOHN STANLEY İN OP.1 SEKİZ SOLO FLÜT ESERLERİNİN İNCELENMESİ İzzet YÜCETOKER (*) Hazan KURTASLAN (**) Öz İngiltere, barok dönem müziğinde çok sayıda

Detaylı

SANAT VE TASARIM ANASANAT DALI DOKTORA PROGRAMI

SANAT VE TASARIM ANASANAT DALI DOKTORA PROGRAMI SANAT VE TASARIM ANASANAT DALI DOKTORA PROGRAMI YÖK ten 1 Mart 2 de Doktora programımıza olur alınması ile Fakültemizin dikey kuruluşu tamamlanmış olmaktadır. Emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Detaylı

Bachfest Ankara BACHFEST

Bachfest Ankara BACHFEST Bachfest Ankara 2 Başta Johann Sebastian Bach olmak üzere barok dönem bestecilerinin eserlerini dünyanın önde gelen yorumcularından dinleme keyfini tüm bir yıla yaydığımız festivalimizin dördüncü konserinde

Detaylı

Yarışma Sınavı. 4 Çoksesli korolarda yer alan en kalın erkek sesi. A ) Tenor B ) Bariton C ) Alto D ) Soprana E ) Bas

Yarışma Sınavı. 4 Çoksesli korolarda yer alan en kalın erkek sesi. A ) Tenor B ) Bariton C ) Alto D ) Soprana E ) Bas 1 şağıdakilerden hangisi Doğa sevgisini dile getiren lirik şiirler ve bu şiirlerden bestelenen şarkıları ifade eder? Madrigal Koral Kantat Oratoryo Lirik 4 Çoksesli korolarda yer alan en kalın erkek sesi

Detaylı

AVRUPADA EĞİTİMİN TARİHİ GEÇMİŞİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

AVRUPADA EĞİTİMİN TARİHİ GEÇMİŞİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ AVRUPADA EĞİTİMİN TARİHİ GEÇMİŞİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Antik Devir de eğitim, genel olarak müzik ve beden eğitimine önem verilmiştir.

Detaylı

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ANKARA DEVLET KONSERVATUVARI

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ANKARA DEVLET KONSERVATUVARI HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ANKARA DEVLET KONSERVATUVARI 2012-2013 AKADEMİK YILI 15 ŞUBAT 2012 TARİHİNDEN 17 EYLÜL 2012 TARİHİNE KADAR GERÇEKLEŞTİRİLEN FAALİYETLER I. MÜZİK BÖLÜMÜ AKADEMİK TEŞKİLAT ŞEMASI A)

Detaylı

MÜZİK KÜLTÜRÜ Editörler

MÜZİK KÜLTÜRÜ Editörler MÜZİK KÜLTÜRÜ Editörler Zeki NACAKCI - Alaattin CANBAY Yazarlar Doç. Dr. Ahmet Serkan Ece - Doç. Dr. Alaattin Canbay Doç. Dr. Ebru Temiz - Doç. Dr. Esra Dalkıran Doç. Dr. M. Kayhan Kurtuldu - Doç. Dr.

Detaylı

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ İÇERİK Müzikoloji nedir? Müzik tarihinin Müzikoloji içindeki yeri Müzik tarihinin temel kavramları Etimoloji (Müzik kelimesinin kökeni) Kültürel evrim

Detaylı

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme...

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme... İÇİNDEKİLER Ön söz... xiii Amaç... xiii Okuyucu Kitle... xiv Kitabı Tanıyalım... xiv Yazım Özellikleri... xv Teşekkür... xvi İnternet Kaynakları... xvi Çevirenin Sunuşu... xvii Yazar Hakkında... xix Çeviren

Detaylı

DEÜ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANASANAT DALI SANATTA YETERLİK GİRİŞ SINAVLARI İÇİN İSTENEN ESERLER LİSTESİ

DEÜ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANASANAT DALI SANATTA YETERLİK GİRİŞ SINAVLARI İÇİN İSTENEN ESERLER LİSTESİ DEÜ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANASANAT DALI SANATTA YETERLİK GİRİŞ SINAVLARI İÇİN İSTENEN ESERLER LİSTESİ PİYANO A. F. Chopin: Etüdler Aşağıda belirtilen etüdlerden 1 tanesi: Op.l0 no: 1,2, 4, 7,

Detaylı

HAZIRLIK 1. SINIF. * BEYER No: 78,80, 81, 82, 90, 91, 93, 94 ve sonrasından 1 parça

HAZIRLIK 1. SINIF. * BEYER No: 78,80, 81, 82, 90, 91, 93, 94 ve sonrasından 1 parça PİYANO PROGRAMI DERS MÜFREDATI HAZIRLIK 1. SINIF * BEYER No: 78,80, 81, 82, 90, 91, 93, 94 ve sonrasından 1 parça *CZERNY Op. 599 No 18 e kadar 1 Etüd *Serbest bir Parça *GAM Do, Sol, Re, La, Mi, Fa Majör

Detaylı

Johann Sebastian BACH

Johann Sebastian BACH Kazım Çapacı Johann Sebastian BACH - 1746 da Haussmamm tarafından yapılmış portresi - 21/31 Mart 1685, Eisenach 28 Temmuz 1750 Dünyaca ünlü Alman Barok müzik bestecisi ve orgcu. Armoni ile orta çağın yarattığı

Detaylı

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI Hazırlayan: Rabia ARIKAN JORGE LUIS BORGES (1899-1986) ARJANTİNLİ ŞAİR, DENEME VE KISA ÖYKÜ YAZARIDIR. 20. YÜZYILIN EN ETKİLİ

Detaylı

DOMENICO SCARLATTI YE AİT ORTA DÜZEYDEKİ SONATLARIN PİYANO EĞİTİMİNDE KULLANILABİLİRLİĞİNİN İNCELENMESİ

DOMENICO SCARLATTI YE AİT ORTA DÜZEYDEKİ SONATLARIN PİYANO EĞİTİMİNDE KULLANILABİLİRLİĞİNİN İNCELENMESİ The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/jasss3415 Number: 45, p. 173-188, Spring III 2016 Yayın Süreci Yayın Geliş Tarihi

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi AKTS Türk Sanat Müziği Tür ve Biçim Bilgisi MÜZS012 V Ön koşul Dersler - Dersin Dili

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi AKTS Türk Sanat Müziği Tür ve Biçim Bilgisi MÜZS012 V Ön koşul Dersler - Dersin Dili Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi AKTS Türk Sanat Müziği Tür ve Biçim Bilgisi MÜZS012 V 2+0 2 4 Ön koşul Dersler - Dersin Dili Türkçe Dersin Türü Zorunlu Dersin Koordinatörü - Dersi Veren Dersin Yardımcıları

Detaylı

Sergei Vasilievich RACHMANINOFF

Sergei Vasilievich RACHMANINOFF Kazım Çapacı Sergei Vasilievich RACHMANINOFF 1 Nisan 1873, Semionova, Rusya 28 Mart 1943 Beverley Hills, California, ABD. Tatar Kökenli Rus besteci, orkestra şefi, piyanist. XX.yy ın en büyük piyanist

Detaylı

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler 1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar 2.Sanat ve Teknoloji 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler 5.Işık ve Renk 6.Yüzey ve Kompozisyon 1 7.Görüntü Boyutu

Detaylı

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere, COĞRAFİ KEŞİFLER 1)YENİ ÇAĞ AVRUPASI AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere, Türklerden Müslüman

Detaylı

BAROK DÖNEMDE MÜZİK. Kazım ÇAPACI

BAROK DÖNEMDE MÜZİK. Kazım ÇAPACI Kazım ÇAPACI BAROK DÖNEMDE MÜZİK B arok Dönem, Rönesans Döneminin toplumsal ve ekonomik bunalımına karşı, soyluların kültürel ve sanatsal alanda egemenliğini ilan ettiği bir dönemdir. Dönem, adını Portekizce

Detaylı

LULLY. Kazım Çapacı. 28 Kasım 1632, Floransa, İtalya 22 Mart İtalyan asıllı besteci, kemancı, balet.

LULLY. Kazım Çapacı. 28 Kasım 1632, Floransa, İtalya 22 Mart İtalyan asıllı besteci, kemancı, balet. Kazım Çapacı LULLY 28 Kasım 1632, Floransa, İtalya 22 Mart 1687 İtalyan asıllı besteci, kemancı, balet. Floransa da bir değirmencinin oğlu olarak doğdu. Çocukluğunda gitar çalmayı öğrendi. 1646 da 14 yaşındayken,

Detaylı

T.C. ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜZİK BÖLÜMÜ YAYLI ÇALGILAR ANASANAT DALI DERS İÇERİKLERİ 1. YARIYIL ZORUNLU DERSLER

T.C. ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜZİK BÖLÜMÜ YAYLI ÇALGILAR ANASANAT DALI DERS İÇERİKLERİ 1. YARIYIL ZORUNLU DERSLER T.C. ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜZİK BÖLÜMÜ YAYLI ÇALGILAR ANASANAT DALI DERS İÇERİKLERİ 1. YARIYIL YCA101 Enstrüman I [A] [B] [C] [D] 4 7 Öğrencinin var olan müzikal ve teknik

Detaylı

Kendi bünyesinde oluşturduğu kortej ekiplerinin yanı sıra dünyaca ünlü performans sanatçıları ile başarılı işlerde bir araya gelmiştir.

Kendi bünyesinde oluşturduğu kortej ekiplerinin yanı sıra dünyaca ünlü performans sanatçıları ile başarılı işlerde bir araya gelmiştir. Kendi bünyesinde oluşturduğu kortej ekiplerinin yanı sıra dünyaca ünlü performans sanatçıları ile başarılı işlerde bir araya gelmiştir. Clown felsefesi ve yeni nesil sanat anlayışı ile Clown Art, geliştirdiği

Detaylı

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜDÜRLÜĞÜ. Konservatuvar Kurulu Kararı

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜDÜRLÜĞÜ. Konservatuvar Kurulu Kararı Konservatuvar Kurulu 13.02.2018 tarihinde saat 10.30 da Okul Müdürü Prof. Ümit İŞGÖRÜR Başkanlığında aşağıda isimleri yazılı tüm üyelerin katılımıyla toplanarak, gündemdeki konuları görüşüp karara bağlanmıştır.

Detaylı

VİYOLONSEL ÖĞRETİMİ METODU

VİYOLONSEL ÖĞRETİMİ METODU Makamsal Ezgiler ve Okul Şarkılarıyla Desteklenmiş VİYOLONSEL ÖĞRETİMİ METODU 1-1- E. Erdem KAYA Sanat ve Dil Araştırmaları Enstitüsü www.sada.org.tr Tüm Hakları Yazara Aittir ISBN: 978-605-63945-0-8 2

Detaylı

Değişik müziksel etkinliklere karşı duygular sağlamak ve ilgi uyandırmak

Değişik müziksel etkinliklere karşı duygular sağlamak ve ilgi uyandırmak MÜZİK EĞİTİMİ GİRİŞ Müzik insan hayatının sürekli gereksinim ve kültürel gelişiminin bir parçası ve ihtiyacıdır. O, insanoğlu kimliği ve etkisiyle doğrudan ve yapıcı temas kurarak ses dünyasını, müzik

Detaylı

müziği bestekârlarındandır? sesliliğin adıdır?

müziği bestekârlarındandır? sesliliğin adıdır? A A 1 Doğal minör moddaki bir dizinin 7. Derecesi üzerine kurulacak bir uygu (akor) hangi nitelikte olur? 33954 A ) Majör B ) Minör C ) Artık D ) Eksik E ) Dominant 4 Geleneksel Türk Sanat Müziği'nde fasıl

Detaylı

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur.

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur. Fabrika Sistemi Üretimde işbölümünün ortaya çıkması sonucunda, üretim parçalara ayrılmış, üretim sürecinin farklı aşamalarında farklı zanaatkarların (işçilerin) yer almaları, üretimde aletlerin yerine

Detaylı

Bahçe sanatındaki akım dönemleri Rönesans İtalyası ndan 17. yüzyılda Fransız Büyük Stil e, 18. yüzyılda ise Natüralizm ekolü ile İngiltere ye

Bahçe sanatındaki akım dönemleri Rönesans İtalyası ndan 17. yüzyılda Fransız Büyük Stil e, 18. yüzyılda ise Natüralizm ekolü ile İngiltere ye İngiliz Bahçeleri Bahçe sanatındaki akım dönemleri Rönesans İtalyası ndan 17. yüzyılda Fransız Büyük Stil e, 18. yüzyılda ise Natüralizm ekolü ile İngiltere ye geçmiştir. Natüralizm, doğa anlayışının ilke

Detaylı

JOHANN SEBASTİAN BACH IN Mİ MİNÖR FLÜT SONATININ TEKNİK ANALİZİ VE İCRAYA YÖNELİK YAZILABİLECEK ETÜTLERLE İLGİLİ ÖNERİLER

JOHANN SEBASTİAN BACH IN Mİ MİNÖR FLÜT SONATININ TEKNİK ANALİZİ VE İCRAYA YÖNELİK YAZILABİLECEK ETÜTLERLE İLGİLİ ÖNERİLER DOI: 10.7816/idil-06-39-23 idil, 2017, Cilt 6, Sayı 39, Volume 6, Issue 39 JOHANN SEBASTİAN BACH IN Mİ MİNÖR FLÜT SONATININ TEKNİK ANALİZİ VE İCRAYA YÖNELİK YAZILABİLECEK ETÜTLERLE İLGİLİ ÖNERİLER Ferhat

Detaylı

GENEL MÜZİK EĞİTİMİNDE TÜRKÜ YA DA TÜRKÜ KAYNAKLI OKUL ŞARKILARININ ÖĞRETİLMESİNDE OKUL ÇALGISI OLARAK GİTARIN YERİ VE ÖNEMİ

GENEL MÜZİK EĞİTİMİNDE TÜRKÜ YA DA TÜRKÜ KAYNAKLI OKUL ŞARKILARININ ÖĞRETİLMESİNDE OKUL ÇALGISI OLARAK GİTARIN YERİ VE ÖNEMİ Okul Şarkılarının Öğretilmesinde Gitarın Yeri ve Önemi GENEL MÜZİK EĞİTİMİNDE TÜRKÜ YA DA TÜRKÜ KAYNAKLI OKUL ŞARKILARININ ÖĞRETİLMESİNDE OKUL ÇALGISI OLARAK GİTARIN YERİ VE ÖNEMİ Giriş Gökhan YALÇIN 1

Detaylı

VEGA OKULLARI 2. SINIF SANAT SORGULAMA BÜLTENİ DİSİPLİNLERÜSTÜ TEMA

VEGA OKULLARI 2. SINIF SANAT SORGULAMA BÜLTENİ DİSİPLİNLERÜSTÜ TEMA VEGA OKULLARI 2. SINIF SANAT SORGULAMA BÜLTENİ DİSİPLİNLERÜSTÜ TEMA KENDİMİZİ İFADE ETME BİÇİMİMİZ: Düşünceleri duyguları, doğayı, kültürü, inançları, değerleri keşfetme ve ifade etme yollarını sorgulama,

Detaylı

Yarışma Sınavı. 4 Bir oyunun perdeleri arasında dekor değişmesine. A ) Imprompu B ) Interlude C ) Doğaçlama D ) Skeç E ) İntermezzo

Yarışma Sınavı. 4 Bir oyunun perdeleri arasında dekor değişmesine. A ) Imprompu B ) Interlude C ) Doğaçlama D ) Skeç E ) İntermezzo 1 19.yy "Bel Canto" tarzını en iyi yorumlayan opera sanatçısı olarak tanınan ve 1923-1977 yıllan arasında yaşamış Yunan asıllı merikalı soprano kimdir? Katia Ricciarelli Placido Domingo Jessye Norma Maria

Detaylı

İPEK ÜNİVERSİTESİ KONSERVATUVARI 2016 2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÖZEL YETENEK SINAV KILAVUZU

İPEK ÜNİVERSİTESİ KONSERVATUVARI 2016 2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÖZEL YETENEK SINAV KILAVUZU İPEK ÜNİVERSİTESİ KONSERVATUVARI 2016 2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÖZEL YETENEK SINAV KILAVUZU Sınava Başvuru Koşulları 1. I pek U niversitesi Konservatuvarı Müzik Bo lümünün Özel Yetenek Sınavlarına, 2016

Detaylı

T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ JOHANN SEBASTIAN BACH IN KLAVSEN ESERLERİNDE ANLATIM ÜSLUBU YÜKSEK LİSANS TEZİ DANIŞMAN HAZIRLAYAN Doç. Dr. Banu MUSTAN DÖNMEZ Akiset ATAN Malatya, 2016

Detaylı

Doçentlik Sınav Yönetmeliğinin 4. maddesinin 2/c hükmü yanı sıra aşağıdaki koşullar aranır.

Doçentlik Sınav Yönetmeliğinin 4. maddesinin 2/c hükmü yanı sıra aşağıdaki koşullar aranır. Tablo 4. Güzel Sanatlar Temel Alanı Not: Bu tablo ile ilgili koşullar (41, 42, 43,44, 45, 46), kısaltmalar ve tanımlar dokümanın sonunda yer almaktadır. Kod Bilim Alanı Koşul 41 No 401 Müzik 42 402 Sahne

Detaylı

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ DİLEK SABANCI DEVLET KONSERVATUVARI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ÖZEL YETENEK GİRİŞ SINAVI KILAVUZU

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ DİLEK SABANCI DEVLET KONSERVATUVARI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ÖZEL YETENEK GİRİŞ SINAVI KILAVUZU T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ DİLEK SABANCI DEVLET KONSERVATUVARI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ÖZEL YETENEK GİRİŞ SINAVI KILAVUZU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ÖZEL YETENEK GİRİŞ SINAVI KILAVUZU I. AMAÇ VE

Detaylı

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III Bölüm I Çocuk Edebiyatı ve Gelişimle İlgili Temel Kavramlar 15 Fiziksel (Bedensel)Gelişim 20 İlk Çocukluk Döneminde(2-6)Fiziksel Gelişim 21 6-12 Yaş Arası Fiziksel Gelişim 23 12-18

Detaylı

Bachfest Ankara BACHFEST

Bachfest Ankara BACHFEST Bachfest Ankara 2 Büyük bir heyecanla başladığımız, keyfine doyamayıp bir yıla yaydığımız festivalimizin üçüncü konserini yapıyor olmanın mutluluğunı yaşıyoruz. Heyecandan geceyi gündüzü şaşırdığımız,

Detaylı

Beethoven ın Opus 14/1 Piyano Sonatının İlk Muvmanına İlişkin Motifsel Yapı Analizi

Beethoven ın Opus 14/1 Piyano Sonatının İlk Muvmanına İlişkin Motifsel Yapı Analizi G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 22, Sayı 1 (2002) 149-163 Beethoven ın Opus 14/1 Piyano Sonatının İlk Muvmanına İlişkin Motifsel Yapı Analizi Analysis of Motific Structure Related to the First

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : PİYANO VE ÖĞRETİMİ Ders No : 0310330317 Teorik : 1 Pratik : 0 Kredi : 1 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim

Detaylı

Değerli Velilerimiz, Çalışmalar sırasında; öğrencilerimizde hedeflediğimiz IB öğrenen profil özellikleri bülten içinde ayrıca verilmiştir.

Değerli Velilerimiz, Çalışmalar sırasında; öğrencilerimizde hedeflediğimiz IB öğrenen profil özellikleri bülten içinde ayrıca verilmiştir. Değerli Velilerimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her altı haftada bir iletilecektir. 10 Aralık 2018

Detaylı

İLKÖĞRETİM 2 ve üstü sınıflar içinse müzikal algı (kulak) ile fiziksel uygunlukla birlikte enstrüman seviyesi aranır.

İLKÖĞRETİM 2 ve üstü sınıflar içinse müzikal algı (kulak) ile fiziksel uygunlukla birlikte enstrüman seviyesi aranır. Piyano Sanat Dalı Giriş Seviye Sınavları İLKÖĞRETİM 1. sınıf giriş sınavında adaylardan müzikal algı (kulak) ile piyano için fiziksel uygunluk şartı aranır. İLKÖĞRETİM 2 ve üstü sınıflar içinse müzikal

Detaylı

Eğitim müziği dağarı oluşturulurken dikkat edilecek önemli noktalar. 1. Şarkı Seviyesi Belirleme

Eğitim müziği dağarı oluşturulurken dikkat edilecek önemli noktalar. 1. Şarkı Seviyesi Belirleme Müzik Eğitiminin Temel Amacı: Bireylerde müzik yoluyla istendik davranış değişikliği meydana getirmektir. Eğitim müziği dağarının temel amacı da bireyleri müzik yolu ile özellikle müzik eserlerinin sözlerini

Detaylı

Öğr. Gör. Dr. Çiğdem YİĞİT

Öğr. Gör. Dr. Çiğdem YİĞİT Öğr. Gör. Dr. Çiğdem YİĞİT Tel: +90 (224) 2940962 e-mail: cigdemyigit07@gmail.com Ankara da doğdu. Müzik eğitimine Ankara Devlet Opera ve Balesi Çocuk Korosunda şarkı söyleyerek başladı. 1992 yılında Gazi

Detaylı

Rönesans Heykel Sanatı

Rönesans Heykel Sanatı Rönesans Heykel Sanatı Ortaçağda heykel mimariye bağımlıdır. Fakat Rönesans döneminde, heykel mimariden bağımsız eserler olarak karşımıza çıkar. Heykeller meydanlarda, saraylarda ve köşklerde sergilenmeye

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Bahar GÜDEK Doğum Tarihi: 30 Ekim 1977 Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Güzel Sanatlar Fakültesi Erciyes Üniversitesi 1996-2000 Müzik

Detaylı

İLKÖĞRETİM 2 ve üstü sınıflar içinse müzikal algı (kulak) ile fiziksel uygunlukla birlikte enstrüman seviyesi aranır.

İLKÖĞRETİM 2 ve üstü sınıflar içinse müzikal algı (kulak) ile fiziksel uygunlukla birlikte enstrüman seviyesi aranır. Piyano Sanat Dalı Giriş Seviye Sınavları İLKÖĞRETİM 1. sınıf giriş sınavında adaylardan müzikal algı (kulak) ile piyano için fiziksel uygunluk şartı aranır. İLKÖĞRETİM 2 ve üstü sınıflar içinse müzikal

Detaylı

3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (17 Aralık 2012 25 Ocak 2013) Sayın Velimiz, 17 Aralık 2012 25 Ocak 2013 tarihleri arasındaki temamıza ait bilgiler bu

3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (17 Aralık 2012 25 Ocak 2013) Sayın Velimiz, 17 Aralık 2012 25 Ocak 2013 tarihleri arasındaki temamıza ait bilgiler bu 3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (17 Aralık 2012 25 Ocak 2013) Sayın Velimiz, 17 Aralık 2012 25 Ocak 2013 tarihleri arasındaki temamıza ait bilgiler bu bültende yer almaktadır. Böylece temalara bağlı düzenlediğimiz

Detaylı

Çağdaş Türk Müz ğ P yano Eserler ne Yönel k Hazırlayıcı Etüt Yazma Yöntem. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Suat KARAHAN

Çağdaş Türk Müz ğ P yano Eserler ne Yönel k Hazırlayıcı Etüt Yazma Yöntem. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Suat KARAHAN Çağdaş Türk Müz ğ P yano Eserler ne Yönel k Hazırlayıcı Etüt Yazma Yöntem Yrd. Doç. Dr. Ahmet Suat KARAHAN Yrd. Doç. Dr. Ahmet Suat KARAHAN ÇAĞDAŞ TÜRK MÜZİĞİ PİYANO ESERLERİNE YÖNELİK HAZIRLAYICI ETÜT

Detaylı

Necdet Yaşar 1953 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirdi.

Necdet Yaşar 1953 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirdi. Necdet Yaşar Müzik Yaşamı Necdet Yaşar 1953 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirdi. Müziğe bağlama çalarak başladı. Mesut Cemil'in tambur çalışını dinledikten sonra, 20 yaşında tanbura

Detaylı

MÜZİK KÜLTÜRÜ Editörler

MÜZİK KÜLTÜRÜ Editörler MÜZİK KÜLTÜRÜ Editörler Zeki NACAKCI - Alaattin CANBAY Yazarlar Doç. Dr. Ahmet Serkan Ece - Doç. Dr. Alaattin Canbay Doç. Dr. Ebru Temiz - Doç. Dr. Esra Dalkıran Doç. Dr. M. Kayhan Kurtuldu - Doç. Dr.

Detaylı

TÜRK MUSİKİSİ DEVLET KONSERVATUARI

TÜRK MUSİKİSİ DEVLET KONSERVATUARI TÜRK MUSİKİSİ DEVLET KONSERVATUARI ÇALGI KOMPOZİSYON MÜZİKOLOJİ MÜZİK TEORİSİ MÜZİK TEKNOLOJİLERİ SES EĞİTİMİ TÜRK HALK OYUNLARI İSTANBULTEKNİKÜNİVERSİTESİ www.itu.edu.tr TÜRK MUSİKİSİ DEVLET KONSERVATUARI

Detaylı

NİSAN 2015 BÜLTENİ. Merhaba! Nisan ayı boyunca yaptığımız etkinlikleri bulabileceğiniz. bültenimizi sizinle paylaşmanın sevinci ve gururu. içindeyiz.

NİSAN 2015 BÜLTENİ. Merhaba! Nisan ayı boyunca yaptığımız etkinlikleri bulabileceğiniz. bültenimizi sizinle paylaşmanın sevinci ve gururu. içindeyiz. NİSAN 2015 BÜLTENİ Merhaba! Nisan ayı boyunca yaptığımız etkinlikleri bulabileceğiniz bültenimizi sizinle paylaşmanın sevinci ve gururu içindeyiz. DİĞER ETKİNLİKLERİMİZ 3 / 4-4/5 VE 5/6 YAŞ GRUBU BASKETBOL

Detaylı

KEMAN IN YAPIMI ASLINDA KEMAN BİR REZONANS KUTUSUDUR. BİR KOL, DÖRT TEL VE TELLERİ TUTAN PARÇALARDAN MEYDANA GELMİŞ, BASİT YAPILI BİR ÇALGIDIR. YAYLI

KEMAN IN YAPIMI ASLINDA KEMAN BİR REZONANS KUTUSUDUR. BİR KOL, DÖRT TEL VE TELLERİ TUTAN PARÇALARDAN MEYDANA GELMİŞ, BASİT YAPILI BİR ÇALGIDIR. YAYLI KEMAN 8\F KEMAN IN YAPIMI ASLINDA KEMAN BİR REZONANS KUTUSUDUR. BİR KOL, DÖRT TEL VE TELLERİ TUTAN PARÇALARDAN MEYDANA GELMİŞ, BASİT YAPILI BİR ÇALGIDIR. YAYLI SAZLARIN KRALI SAYILAN BU HARİKULADE SESLİ

Detaylı

2015 YILI ETKİNLİK LİSTESİ

2015 YILI ETKİNLİK LİSTESİ 2015 YILI ETKİNLİK LİSTESİ Konser 15 Ocak 2015 15 Ocak 2015 Antalya Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı Piyano Anasanat Dalı Dönem sonu konseri gerçekleştirdi. Konser 16 Ocak 2015 16 Ocak

Detaylı

128770-CP-1-2006-1-PT-COMENIUS-C21

128770-CP-1-2006-1-PT-COMENIUS-C21 Socrates-Comenius, Eylem 2.1. Projesi Bir Eğitim Projesi olarak Tarihi Olayları Yeniden Canlandırma Eğitimden Eyleme Referans: 128770-CP-1-2006-1-PT-COMENIUS-C21 ÖĞRETMEN EĞİTİMİ PROGRAMI PLAN DURUM Pek

Detaylı

Ana kavramlar. Milletlerine göre opera. Opera Nedir? Operanın Özellikleri Nelerdir?

Ana kavramlar. Milletlerine göre opera. Opera Nedir? Operanın Özellikleri Nelerdir? Çarşamba 01 Şubat 2012 12:22 - Opera Nedir? Operanın Özellikleri Nelerdir? Opera genellikle tarihi ya mitolojik konulu bir drama eşliğinde ortaya konan müzikal teatral formda bir sahne eseridir. " klasik

Detaylı

J.S. BACH IN EĞİTİM YAPITLARINDAN OLAN ENVANSİYONLAR VE PRELÜD-FÜGLERİN İNCELENMESİ. İzzet YÜCETOKER *

J.S. BACH IN EĞİTİM YAPITLARINDAN OLAN ENVANSİYONLAR VE PRELÜD-FÜGLERİN İNCELENMESİ. İzzet YÜCETOKER * J.S. BACH IN EĞİTİM YAPITLARINDAN OLAN ENVANSİYONLAR VE PRELÜD-FÜGLERİN İNCELENMESİ İzzet YÜCETOKER * ÖZ Johann Sebastian Bach, barok dönemde yaşamış en ünlü organistlerden biridir. Yaşamı boyunca büyük

Detaylı

PİYANO ANASANAT DALI GİTAR ÖZEL YETENEK GİRİŞ SINAVI YÖNERGESİ

PİYANO ANASANAT DALI GİTAR ÖZEL YETENEK GİRİŞ SINAVI YÖNERGESİ HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ANKARA DEVLET KONSERVATUVARI MÜZİK BÖLÜMÜ PİYANO ANASANAT DALI GİTAR ÖZEL YETENEK GİRİŞ SINAVI YÖNERGESİ Amaç ve Kapsam Madde 1. Bu yönerge, Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet

Detaylı

J.S. BACH TARAFINDAN FLÜT ve KLAVSEN İÇİN YAZILAN Sİ MİNÖR (BWV 1030) SONAT IN FORM, ANALİZ ve İCRA YÖNÜNDEN İNCELENMESİ

J.S. BACH TARAFINDAN FLÜT ve KLAVSEN İÇİN YAZILAN Sİ MİNÖR (BWV 1030) SONAT IN FORM, ANALİZ ve İCRA YÖNÜNDEN İNCELENMESİ J.S. BACH TARAFINDAN FLÜT ve KLAVSEN İÇİN YAZILAN Sİ MİNÖR (BWV 1030) SONAT IN FORM, ANALİZ ve İCRA YÖNÜNDEN İNCELENMESİ Hazırlayan: Burcu COŞKUN Danışman: Doç. Ali AKPEROV Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve

Detaylı