II. Abdülhamit Döneminde Kosova daki Gayrımüslim Okullaşma ve Babıali nin Bu Okullara Yönelik Politikası

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "II. Abdülhamit Döneminde Kosova daki Gayrımüslim Okullaşma ve Babıali nin Bu Okullara Yönelik Politikası"

Transkript

1 Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri Educational Sciences: Theory & Practice - 13(1) Kış/Winter Eğitim Danışmanlığı ve Araştırmaları İletişim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. II. Abdülhamit Döneminde Kosova daki Gayrımüslim Okullaşma ve Babıali nin Bu Okullara Yönelik Politikası Arzu M. NURDOĞAN a Marmara Üniversitesi Öz İmparatorluğun son yüzyılında Osmanlı Devleti, bir taraftan İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya gibi muhasım devletlerin, diğer taraftan çoğu kez bu unsurların müdahaleleri sonucunda bağımsızlığını kazanmış eski Osmanlı uyruklarının, kozmopolit yapı üzerindeki faaliyetlerine karşı siyasi bütünlüğü korumaya yönelik politikalar geliştirmeye öncelik vermişti. Bu noktada eğitim, hem Babıali nin imparatorluğun periferik bölgelerinde devlet gücünü elde tutmak hem de yabancı tehdit unsurlarının ülkenin bir kısım topraklarında kendi nüfuzlarını geliştirip kuvvetlendirmek, Osmanlılık bilincini ve akaidini bozmak hedefiyle kullanılan siyasi bir araç işlevi kazanmıştı. Bu araştırmanın amacı, Osmanlı yönetimiyle geniş ve derin itilafların olduğu, kendilerine has milli tarihleri, kültürleri, dilleri, dinleri, edebiyatları bulunduğu gerekçesiyle ayrı-bağımsız bir coğrafya kurma hevesindeki gayrimüslim unsurların, eğitimi ulusal epistemolojilerini ve politik hırslarını oluşturmada pragmatik bir konuma yerleştirerek siyasi pratiklerle içiçe geçen okullaşmalarının gerçek mahiyetini ve hacmini, devletin son dönemindeki safhasında ortaya koymaktır. Bu çerçevede yılları arasında konuyla ilgili olan olaylar, kurumlar ve bireyler, kendi koşulları içinde ve olduğu gibi tarihsel araştırma deseninden yararlanılarak yorumlanmaya çalışılmıştır. Tamamen birinci el kaynaklardan istifadeyle kaleme alınmaya çalışılan araştırmada, bu dönemde İslam ve Osmanlı birliğine bağlılığın artırılması yönünde eğitimin araçsallaştırıldığına dair olgusal gerçekliğin yanısıra, Osmanlı yönetiminin Kosova daki eğitim alanında gerçekleştirdiği düzenleme ve uygulamalar kapsamında bölgedeki milletlerin devlet içerisindeki ekonomik, toplumsal ve siyasal anlamdaki yer alış biçimlerinin ipuçlarını verecek bir yaklaşım tercih edilmiştir. Sözkonusu yaklaşım, devletin gayrimüslim okullaşmaya izin vermediği yönündeki iddiaların geçerlilik oranını ortaya koymada anlamlı olmalıdır. Anahtar Kelimeler Osmanlı İmparatorluğu, Sultan II. Abdülhamit, Kosova, Gayrımüslim, Yabancı Müdahalesi, Ortodoks. a Dr. Arzu M. NURDOĞAN Atatürk Eğitim Fakültesi nde Eğitim Tarihi alanında doçenttir. Çalışma alanı Osmanlı İmparatorluğu nun son yüzyılındaki eğitim faaliyetleridir. İletişim: Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Göztepe Kampüsü Kadıköy-İstanbul. Elektronik posta: arzu.nurdogan@marmara.edu.tr Tel: /307. Kosova değişik ırk, milet, din ve kültürü birarada bulundurması itibarıyla Osmanlı coğrafyasında özel bir öneme sahiptir. Bu öneme binaen Tanzimat döneminden itibaren Osmanlı hükümetleri devletin birlik ve bütünlüğünü sağlamak, varlığına dair tehlikeleri bertaraf edebilmek amacıyla uygulamaya koyduğu Osmanlılık fikri kapsamında bölgedeki milletler arasında dini, idari vb. alanlardaki farkların ortadan kaldırılmasına yönelik reformlar gerçekleştirmiştir (Shaw, 1975, s ). Sultan II. Abdülhamit ( ) sözkonusu reformların paralelinde, XIX. yüzyılda Osmanlı hakimiyetine karşı meydana gelen ayrılıkçı-milliyetçi akımların bastırılması ve bilhassa provokasyonlar sonucu Müslüman-Osmanlılar hakkında yaygınlaşmış olumsuz imajın tersine çevrilmesi konusunda (Deringil, 1994, s ) askeri, siyasi ve ekonomik önlemleri almanın yanısıra eğitsel yönden de atağa geçmiş, ancak bölgede hepsi kendine özgü milli tarih anlayışına sahip çok sayıda ulus-devletin kurulması engellenememiştir.

2 KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ Sırbistan, Karadağ, Makedonya ve Arnavutluk la komşu bulunan Kosova, gerek Balkan yarımadası içerisinde Müslüman nüfusun en yoğun olarak yaşadığı bölge olması, gerekse altı asırlık bir hakimiyet döneminin ardından, Osmanlı kültür mirasının en zengin görülebildiği yerleri -araştırmanın kapsadığı dönem içerisinde vilayet merkezi bulunan Üsküp ile Priştine, Seniçe, İpek, Taşlıca ve Prizren sancakları- barındırması itibarıyla son derece önemlidir. Avrupa-i Osmani hudutları içerisinde bulunan Kosova; XIX. yüzyıl boyunca bir taraftan Sırbistan ve Yunanistan ın bölgedeki gayrımüslim unsurları imparatorluk aleyhine kışkırtmalarına (Başbakanlık Osmanlı Arşivi [BOA], 14 Kasım 1888 (10 Ra 1306), A.MKT.MHM., 498/68-6.), diğer taraftan Rusya ve Avusturya nın Ortodoks ve Katolikleri aynı mezhepten olmaları gerekçesiyle vatandaşları gibi himaye edip, kendilerine meylettirmelerine ve bölgedeki manastır, kilise ve okulları silah deposu olarak kullanmalarına sahne olmuştu (BOA, 8 Mayıs 1893 [26 Nisan 1309], Y.PRK.MF., 2/72). XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu na karşı ivme kazanan Balkan milliyetçiliği ve halklarının imparatorluktan kopuş süreçleri çok sayıda araştırma ve incelemeye konu olmuş, bu çerçevede aynı dönemde Balkanlar daki farklı unsurların takip ettikleri eğitim politikası kimi araştırmalarda yer almıştır (Blumi, 2005, s ; Jordanovic, 2000, s ; Karageorgou-Kourtzis, 2007, s ; Meletiades, 2000, s ; Seton-Watson, 1917, s ; Stanciu, Bunescu ve Herseni, 2000, s ). Bu konuda yapılan çalışmalar incelendiğinde, önemli bir olgu ile karşılaşılmaktadır. Bu, XIX. yüzyılda Balkanlar da ve bilhassa Kosova söz konusu olduğunda eğtimin, bölgedeki milliyetçilik bilincinin ve hareketinin oluşmasında ve gelişmesinde en önemli unsur olarak değer kazanması; ders programlarının, kitapların ve maarif meclislerinde alınan kararların yalnızca uluslaşma sürecine etkisi çerçevesinde kaleme alınmış olmasıdır. Ayrıca anadilde eğitimin kültürel milliyetçiliği politize ederek, bir ulus yaratma projesine kitlesel destek sağlamak yönünde kullanıldığı, yerel maarif idareleri dahil olmak üzere taşra teşkilatında görevli bulunan Arnavutlar ın eğitim faaliyetlerinden istifadeyle devlet gücünü ele geçirmeye ve kullanmaya çalıştıkları, bölgede politik bir toplumun teşkili için gereken koordinasyon ve mobilizasyonun sağlanması amacıyla yabancı devletlerin müdahalelerinin beklenildiği de ifade edilmiştir (Blumi, 2005, s ; Somel, 2010, s ). Başka bir deyişle şimdiye kadar yapılan çalışmaların son tahlilinde Balkanlar daki milliyetçiliğin başarıya ulaşmasında en önemli unsurların başında XIX. yüzyıldaki eğitim faaliyetlerinin yer aldığı şeklinde bir genellemeye ulaşmak mümkündür. Bu araştırmaların çoğunda vurgulanan diğer önemli tarihsel olgular ise; Osmanlı İmparatorluğu nun bölgede İslamiyeti baskıyla yerleştirmeye çalıştığı, eğitimi bu yönde araçsallaştırdığı (Braude-Lewis, 2000, s , 204; Christodoulopoulos, 2000, s. 111), devlet okullarından bölgede Osmanlı kimliğini ve gücünü hakim kılmak amacıyla yararlandığı (Blumi, s. 598; Somel, 2010, s. 267, 289) ve gayrimüslim okullaşmaya yeterince izin vermediği (Bonides, Palaskas ve Balabani, 2000, s ) yönündedir. Liberal bir milliyetçilik anlayışının aksine tutucu ve dine dayalı siyasal fikirlerin hakim olduğu bu değerlendirmelerde Osmanlılık; Hristiyan toplumlara dayatılan dinsel, toplumsal, kültürel ve kurumsal açıdan yabancı ve otoriter bir kavram olarak sunulmaktadır (Hering, 1989, s ; Papoulia, 1989, s ; Pulaha, 1989, s ; Todorova, 1989, s , 1996, s ; Zirojević, 1989, s ). Esasen yaklaşık 500 yıl devam eden bir Müslüman-Osmanlı hakimiyet döneminden sonra kendi ulus-devletlerini kuran milletlerin tarihsel olguları; toplumu, insanların düşüncelerini ve inançlarını yönlendirmek, milli bir kimlik ve ideoloji yaratmak amacıyla değerlendirmeleri doğal karşılanmalıdır. Ancak tamamen orijinal bilgi ve belgelerden istifadeyle kaleme alınmaya çalışılan bu araştırmada, sözkonusu eğitimin araçsallaştırıldığı yönündeki olgusal gerçekliğin yanısıra, Osmanlı yönetiminin Kosova daki eğitim alanında gerçekleştirdiği düzenleme ve uygulamalar kapsamında bölgedeki milletlerin devlet içerisindeki ekonomik, toplumsal ve siyasal anlamdaki yer alış biçimlerinin ipuçlarını verecek bir yaklaşım tercih edilmiştir. Bu yaklaşım, devletin gayrimüslim okullaşmaya izin vermediği yönündeki iddiaların geçerlilik oranını ortaya koymada anlamlı olmalıdır. Böylece bu çalışma, Balkanlar da gelişen milliyetçilik akımı çerçevesinde, içeride kitlesel bir hareket-bütünlük sağlamayı başaramadıkları halde, dışarıdan aldıkları desteklere sığınan ve esasen Osmanlı tebaası bulunan gayrımüslim unsurların eğitim faaliyetlerinin, imparatorluğun uluslararası konumundan kaynaklanan konjonktürün de yardımıyla geliştirdikleri ayrılıkçı hareketler içerisindeki önemini göstermesi açısından mevcut literatüre katkı sağlamaya çalışacaktır. Başka bir ifadeyle, II. Abdülhamit Döneminde Kosova daki Gayrımüslim Okullaşma ve Babıali nin Bu Okullara Yönelik Politikası başlıklı araştırma- 558

3 NURDOĞAN / II. Abdülhamit Döneminde Kosova daki Gayrımüslim Okullaşma ve Babıali nin Bu Okullara Yönelik Politikası nın amacı; Osmanlı yönetimiyle geniş ve derin itilafların olduğu, kendilerine has milli tarihleri, kültürleri, dilleri, dinleri, edebiyatları bulunduğu gerekçesiyle ayrı-bağımsız bir coğrafya kurma hevesindeki gayrimüslim unsurların, eğitimi ulusal epistemolojilerini ve politik hırslarını oluşturmada pragmatik bir konuma yerleştirerek siyasi pratiklerle içiçe geçen okullaşmalarının gerçek mahiyetini ve hacmini, devletin son dönemindeki safhasında ortaya koymaktır. Bu çerçevede yılları arasında konuyla ilgili olan olaylar, kurumlar ve bireyler kendi koşulları içinde ve olduğu gibi tarihsel araştırma deseninden yararlanılarak yorumlanmaya çalışılmıştır. Şimdiye kadar Kosova gibi kozmopolit karakteriyle Osmanlı coğrafyasında özel bir öneme sahip bir bölgedeki gayrimüslim okullarına ve Babıali nin bu okullara yönelik politikalarına dair Maarif Nezareti evrakına dayalı bir çalışma yapılmamasından ortaya çıkan bu araştırmanın temel varsayımı; bölgedeki eğitim faaliyetlerinin tüm yönleriyle bilinmesinin Balkan coğrafyasındaki altı asırlık Osmanlı varlığını doğru bir şekilde değerlendirmek için gerekli olduğu kanaatidir. Belirli bir tarih dilimi ve muayyen bir sahanın konu edildiği araştırmanın en önemli sınırlılığı; Sultan II. Abdülhamit döneminde Kosova daki gayrımüslim okullaşmanın ve buna karşı duyulan rahatsızlığın paralelinde hükümetin aldığı tedbirlerin, yalnızca Başbakanlık Osmanlı Arşivi ndeki belgelerden yararlanılarak ortaya konulmaya çalışılmasıdır. Osmanlı İmparatorluğu nun Kosova daki eğitim sistemine yönelik düzenlemelerinin; Kosova daki Osmanlı arşivi, Sırpça, Bulgarca, Arnavutça kaynaklar incelenerek daha etraflı bir şekilde değerlendirilip karşılaştırmalı bir çalışma halinde sunulması mümkündür. Bununla birlikte araştırmada ortaya konulmaya çalışılacak olgulardan bir diğeriyse, bölgedeki eğitim uygulamalarından hareketle Osmanlı İmparatorluğu nun gittikçe gelişip güçlenen Batı dünyası karşısında giriştiği, ancak Osmanlı unsurlarını birarada tutmak anlamında başarısız olarak nitelendirilebilecek çağdaşlaşma teşebbüslerine dikkati çekmektir. Kosova Vilayeti ve Gayrımüslim Unsurlar Osmanlı İmparatorluğu nun 1878 yılında Balkanlar daki toprakları Kosova, bugünkü Arnavutluk, kuzey Epir bölgesi, Makedonya, batı ve doğu Trakya ile sınırlı kalmıştı (Somel, 2010, s. 260). Aynı dönemde Kosova Vilayeti nin hudutları içerisindeyse Yenipazar, Taşlıca sancakları ile Sırbistan ve Makedonya nın kuzey kısımları yer almaktaydı. Ayrıca Priştine, Prizren, İpek ve Üsküp sancakları da vilayet sınırları dahilindeydi (BOA, 5 Haziran 1900 [2 Haziran 1316], Y.PRK.DH., 11/46-1, 2; Bartl, 1998, s. 91). 1 Balkanlar da din, etnik köken ve dil bakımlarından ayrı birer ulus oldukları iddiasıyla devlet ve ulusal toprak talebinde bulunan bağımsız yahut özerk siyasal oluşumların ortaya çıktığı imparatorluğun son yüzyılında, Kosova Vilayeti nin toplam nüfusu kişi olup, bunun si Müslüman ve si gayrımüslimdi (BOA, 5 Haziran 1900 [2 Haziran 1316], Y.PRK.DH., 11/46-2.). Gayrımüslim unsurlar arasında Ortodoks Sırplar, Ortodoks ve Katolik Bulgarlar, Katolik ve Protestan Arnavutlar ve Ortodoks Rumlar çoğunluğu teşkil etmekteydi. Mitroviçe, Vulçitrin, Priştine, Gilan ve ekseriyetle Hristiyan- Slavlar ın meskun bulunduğu Preşevo kazalarından oluşan Priştine Sancağı; Prizren, Luma, Kalkandelen ve Gostivar kazalarından müteşekkil Prizren Sancağı ile İpek, Gusine ve Yakova kazalarını içine alan İpek Sancağı nda halkın ezici çoğunluğunu Müslüman Arnavutlar teşkil etmekteydi. Bu sancaklardaki Müslüman kimliğinin ve varlığının gücü, bir İtalyan Cizvit papazının 1891 yılında bölgede tamamen İslami bir muhit içerisinde yaşayan Hristiyanların, dinlerini kaybetmek tehlikesi altında bulunduklarına dair bir rapor kaleme almasına neden olmuştu (Bartl, 1998, s. 98). Şüphesiz papazın raporundaki bu değerlendirme muayyen bir mantığın sonucu olarak dile getirilmişti ki, bu kafir Türklerin elinde/zulmü altında acınacak durumda kalan Hristiyanlara ivedilikle el uzatılması zaruretiydi yılında Osmanlı ve Avusturya-Macaristan imparatorlukları arasında bir antlaşmanın mevzuunu teşkil eden Yenipazar Sancağı; Akova, Senice, Kolaşin, Yeni Varoş ve Yenipazar kazalarından oluşup, özellikle Yenipazar kazasında güçlü bir Bulgar azınlığa sahip olmakla beraber ekseriyeti Müslümanlar dan müteşekkildi. Yine 1879 yılında müstakil bir sancak haline getirilen Taşlıca; nüfusu yaklaşık yarı yarıya Müslüman ve Ortodokslar dan oluşan Taşlıca ve Prepol kazalarını içermekteydi. Öte yandan Kaçanik, Üsküb ve Kumanova kazalarından müteşekkil Üsküb Sancağı nda ise Müslümanlar; Ortodoks Bulgar, Sırp ve Katolik Arnavut unsura oranla bilhassa Kumanova, Kratovo, Eğri Palanka, Koçana, Maleş ve Üsküp te- azınlıkta bulunmaktaydılar (Bartl, s ; BOA, 5 Haziran 1900 [2 Haziran 1316], Y.PRK.DH., 11/46-2). Böylece, Müslümanların çoğunluğu oluşturduğu vilayette gayrımüslim unsurlar, nüfus problemini aşmak için Osmanlılık kim- 1 Karşılaştırınız, Osmanlı Arşiv Belgelerinde Kosova Vilayeti, 2007, s

4 KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ Tablo 1. Kosova Vilayeti nin nüfus yapısı (1900) Sancaklar İslam Rum Bulgar Katolik Latin Protestan Yahudi Kıbti-i Gayrımüslim Toplam Erkek Kız Erkek Kız Erkek Kız Erkek Kız Erkek Kız Erkek Kız Erkek Kız Erkek Kız Erkek Kız Üsküp Priştine Yenipazar Taşlıca İpek Prizren Toplam Kanun-ı Evvel başından Şubat nihayetine kadar yeni kaydedilen Ara Toplam Kanun-ı Evvel başından Şubat nihayetine kadar kayıplar 1899 senesi Şubat sonuna dek mevcut görünen Toplam

5 NURDOĞAN / II. Abdülhamit Döneminde Kosova daki Gayrımüslim Okullaşma ve Babıali nin Bu Okullara Yönelik Politikası liğini yıkıp, etnik ve dini aidiyetleri ön plana çıkarmak, cemaat bütünlüklerini korumak, Hristiyan misyonerlerin ve Avrupa devletlerinin yardım ve destekleriyle modern bir eğitim sistemini kurmak suretiyle ayrılıkçı fikirleri harekete geçirmişlerdi. Gayrimüslim Okullarıyla İlgili Yasal Düzenlemeler Osmanlı yönetim sisteminde gayrimüslim tebaa imparatorluğun başlangıcından itibaren, homojen cemaatler halinde kendilerine tanınan inanç, ibadet ve eğitim alanındaki haklar doğrultusunda adeta özerk bir statü elde etmiştir. Ancak milliyetçilik fikirlerinin geliştiği, mutlak monarşilerin yıkıldığı XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti nde, bir taraftan imparatorluğun bütünsel yapısının muhafazasıyla Osmanlı hakimiyetine karşı başkaldırıların önüne geçmek, diğer taraftan çok sayıda Hristiyan nüfusu barındıran Balkanlar ın, Batılı devletlerin çatışan ekonomik ve siyasal çıkarlarının odak noktası haline gelerek, yabancıların nüfuz ve denetimi altına girmesini engellemek ve nihayet iç düzenlerini sağlamlaştıran ve iktisadi faaliyetlerini artıran gayrimüslimlerin bölgedeki dengeyi kendi lehlerine değiştirmelerine mani olmak amaçlarıyla merkezi yönetim sisteminin güçlendirilmesine yönelik yeni bir reform ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda Sultan II. Mahmud döneminden itibaren hem devleti kurtarmak hem de çeşitli dinlere mensup milletlerin milliyetçilik duygularıyla ayaklanmalarını önlemek amacıyla bir ideoloji haline getirilen Osmanlılık akımı doğrultusunda, imparatorluğun muhtelif unsurları arasında herhangi bir fark gözetilmeksizin hukuki, dini, sosyal, eğitsel vb. yaşantıda eşitlik ilkesi çerçevesinde yeni düzenlemeler getirilmiştir. Sözgelimi Tanzimat la birlikte sancak merkezlerinde müslim ve gayrımüslim milletlerden oluşan karma meclislerin kurulmasının, vergi eşitliğinin sağlanmasının vs. yanısıra, gayrımüslimlerin askeri okullar dahil tüm öğretim kurumlarına kabul edilmeleri, cemaatlerin kendi bünyesinde her nevi okul açabilmeleri yönünde reformlar gerçekleştirilmiştir (Kaynar, 1985; Somel, 2010, s ). Bu bağlamda hükümetin eğitim sorununa bir çözüm bulmak amacıyla 1869 yılında çıkardığı Maarif-i Umumiye Nizamnamesi nde [MUN] gayrimüslim mektepleri ile din farkı gözetilmeksizin bütün tebaanın devlet okullarına gitmesi konularında yeni düzenlemeler getirilmiştir (Timur, 1945, s. 272). Sultan II. Abdülhamid döneminde ise yine Osmanlılık anlayışının bir ürünü olan 1876 Kanun-ı Esasi yle birlikte tüm eğitim-öğretim kurumlarının devletin kontrolünde olduğu ve milel-i muhtelifenin okullarında özel din dersleri okutulabilecekleri (16. Madde) hususları anayasa ilkeleri haline getirilmiştir (Ergin, 1977, c. 1-2, 346; c. 3-4, s ). Böylece gayrimüslimler bir taraftan açtıkları okullarda kendi geleneklerini sürdürme, dinlerini-kültürlerini muhafaza etme serbestiyetine sahipken, diğer taraftan Osmanlı-Müslüman unsurlarla birlikte resmi devlet kurumlarında öğrenim görebileceklerdi. Bu karar şüphesiz devletin tebaasıyla olan ilişkisini kuvvetlendirmek ve bütün unsurları yeniden merkeziyetçi siyasi otoritenin altına almak düşüncesiyle uygulamaya geçirilmiştir. Yabancı Müdahaleler ve Hükümetin Merkezileştirme Çabaları Gerek Tanzimat ve Islahat Fermanları nın hükümleri gereği, gerekse Vilayet Nizamnamesi nin kabulü (Engelhardt, 1999, s. 169; Ortaylı, 1985, s. 53) ve Şura-yı Devlet in kuruluşu (Karal, 1988, s. 145) kamu yönetiminde yeni düzenlemeleri de zorunlu kılmış ve bu çerçevede tüm okulların işleyişini, idaresini, derecelendirilmelerini ve taşradaki maarif teşkilatını konu alan bir nizamname, 1869 MUN çıkarılmıştır (Maarif-i Umumiye Nizamnamesi, (1292); Nafi, 2001, s ). Bu nizamnameye göre gayrimüslim tebaanın bir yerde okul açma talebinin olumlu karşılanabilmesi için öncelikle, açılması planlanan bölgede o milletten ve mezhepten yeterli bir nüfusun yaşayıp yaşamadığı, 2 öğrenim çağındaki çocukların sözkonusu okulun devamı için yeterli sayıda olup olmadığı ve herhangi bir siyasi maksat yahut sakıncanın bulunup bulunmadığına dair yerel idareciler tarafından yapılan inceleme sonucuyla, vilayet idare meclisi kanaatinin hükümetin onayına sunulması şarttı (Unat, 1964, s. 110; Vahapoğlu, 1997, s ). 3 Bu koşulları yerine getirip, ruhsat almaya hak kazanmış gayrımüslim okullarının gerek bina inşaatı ve gerek sonraki tüm masrafları kilise vakıflarından ve cemaatlerinden karşılanmıştır. Bu okullar arasında bazılarının müdür ve öğretmen maaşlarıyla öğretim araç-gereçleri için gerekli meblağ, konsoloslar yahut Patrikhane/Eksarhlık tarafından giderilmiştir. Ayrıca gayrimüslim tebaanın uluslaşma 2 Örneğin Bulgarlar 37 haneden ibaret olan bir köyde okul açmak istemişler, yeterli nüfus olmadığı ve bu talebin arkasında siyasi bir maksadın bulunduğu gerekçesiyle onay alamamışlardır (BOA, 26 Şubat 1908 (23 M 1326), TFR.I.KV., 210/20967; BOA., BEO.AYN.d., No. 120, s. 29). 3 Sözkonusu belgelere okulun resmi, krokisi, masraflar vb. bilgiler de eklenmeliydi (BOA., 25 Ağustos 1907 (16 B 1325), TFR.I.KV., 172/17191). 561

6 KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ sürecinde eğitimin araçsallaştırılmasıyla bağlantılı olarak, imparatorluğun kendilerine tanıdığı her türlü hak ve imtiyazdan çıkarları doğrultusunda ve daha fazla yararlanabilmek amacıyla yakın gördükleri yabancı devletlerle işbirliği içerisine girmekten çekindikleri söylenemez. Nitekim Rusya nın, Osmanlı Ortodokslarını denetim altına alma yönündeki geleneksel politikası kapsamında Kosova da açılan okullardan biri olan Prizren Sırp Mekteb-i Kebiri ndeki etkisi, ders kitaplarının belirlenmesine veya öğretmenlerin seçilmesine kadar genişleyebilmişti (BOA, 19 Temmuz 1894 [16 M 1312], Y.Mtv., 101/36). Eğitim teşkilatlanması ve yönetiminde devletin serbest bıraktığı gayrimüslimler, 1839 Tanzimat Fermanı ndan itibaren gerek bu özgürlük ortamından gerekse komşu ülkelerden aldıkları destekle, özellikle Kosova ve Balkanlar da dengeyi imparatorluğun aleyhine bozacak yoğunlukta okullaşma çabası içerisine girdiler. Bölgedeki Hristiyanların daha fazla hak almalarına yardımcı olma iddiası ve okullaşma adı altında milli bilincin yayılması maksadıyla Yunanistan, Sırbistan, Romanya ve Bulgaristan Eksarhlığı, imparatorluk sınırları dahilinde kendilerine türdeş milletlerin eğitim yarışı için özel bütçeler tahsis etmişlerdi. Bu durum hükümeti, başta Kosova olmak üzere tüm Balkanlar da gittikçe güçlenen ayrılıkçı-milliyetçi hareketlere, kendilerinin kullandıkları araçla, yani eğitim yoluyla karşılık vermenin yöntem ve esaslarını kararlaştırmak üzere 1893 yılında eğitim alanındaki uzmanlardan oluşan özel bir komisyonun teşkiline sevketmiştir. Tebaanın ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde ve sayıda nitelikli müdür ve öğretmenlerin idaresinde mektepler açarak, Müslümanların gayrimüslim ve yabancı okullarına gitmelerini gerekçesiz kılmak, bu doğrultuda atılması gereken en önemli adımdı. Ayrıca gayrimüslimlere ait ilkokullarda Yunan, Sırp, Romen gibi yabancı öğretmenlerin çalıştırılmasına izin verilmemesi, okul ruhsatlarının demografik özellikler dikkate alınarak dağıtılması ve müslim yahut gayrımüslim tüm okulların sürekli ve dikkatli bir teftiş altında bulundurulması (BOA, 25 Aralık 1893 [16 C 1311], Y.PRK.MF., 3/10) 4 temel prensipler arasında sayılmıştır. Bunların yanısıra komisyon, Sultan II. Abdülhamit in tahta çıkmasıyla birlikte uygulamaya konan eğitim hareketi kapsamında, her vilayet hatta kaza merkezinde idadilerin açılması planına sıcak bakmamıştır. Zira bu yolla hem fazla masraf yapılacak hem 4 Komisyon bu görüşünü, 1893 yılına dek kayıt olanlarla ilgili bir işlem yapılamayacağının bilinciyle kaleme almıştır. de yüksek ve ortaöğretimden ziyade çok sayıda ilkokula sahip gayrımüslim-yabancı okullarıyla rekabet edilemeyecekti. Ancak bu, taşrada idadi açmamak anlamına gelmiyordu. Bir taraftan 1869 MUN doğrultusunda idadiler tesis edilirken, diğer taraftan mevcut idadilerin uygun olanları yatılıya çevrilmeli, yatılı idadilerdeki eğitim düzeyi yükseltilmeli ve bazı merkezlerdeki yatılı idadiler sultani haline getirilmeliydi. Ortaöğretimde bu gelişmeler gerçekleştirilirken, kaza merkezlerinde erkek rüşdiyeler ile ibtidai şubelerini de havi kız rüşdiyeleri açılmalıydı. Erkek öğrenciler için açılan rüşdiyelere gayrımüslim öğrencilerin de devam edebilmesi amacıyla gerekli hazırlıklar biran önce tamamlanmalıydı. Komisyon, vilayetin ihtiyaç duyulan yerlerinde yoksul öğrencilerin burslu, diğerlerinin paralı eğitim alabilecekleri 400, 300 ve 200 talebe kapasiteli altı senelik darülmuallimlerin açılmasını, diğer tüm maddelerden daha önemli görmüştür. Müslüman ve gayrımüslim öğrencilerin kabul edileceği bu darülmuallimlerin programı; öğrencilerin mezuniyetten sonra ziraat mekteplerine yahut idadilere devam etmesini kolaylaştıracak altyapıyı kazandırabilecek şekilde düzenlenmeliydi. Ayrıca gayrımüslim öğrenciler kendi dilleri ve dinleriyle ilgili bilgileri, devletin orta yahut yüksek öğretim okullarından mezun gayrımüslim öğretmenlerden öğrenebilecekti. Bununla birlikte komisyonca, mevcut öğretmen okullarının ıslah edilmesi, ilköğretimin zorunlu hale getirilmesi, gayrımüslim-yabancı okullarda Türkçe dersinin mecburi kılınması, nitelikli bir maarif müdürüyle yerel dilleri bilen bir müfettişin görevlendirilmesi, bölgedeki eğitim yapılanması için zaruri bulunmuştur. Komisyon üyelerine göre; sözkonusu darülmuallimlerin üçdört sene zarfında tamamlanması durumunda, gayrimüslim tebaanın yabancı okullara olan rağbeti engellenmiş olacağı gibi, devlet okullarında Müslüman öğrencilerle birlikte görecekleri yatılı eğitimden sonra tüm talebeler imparatorluğa aidiyet duygusuyla bağlanmış, merkezi otoriteyi tanıyan, hatta İslam vurgusuyla şekillenmiş bir ahlak anlayışına yatkın unsurlar haline gelebilecekti. Böylece bölgeki gayrımüslim ve yabancı okullarında sistem aleyhindeki kavram ve değerlerin endoktrinasyonu etkisiz hale getirilebilecekti (BOA, 25 Aralık 1893 [16 C 1311], Y.PRK.MF., 3/10). Komisyon taşradaki eğitim kampanyası dahilinde sıraladığı hususlarla ilgili; (i) yatılı ve gündüzlü eğitim veren idadiler için yıllık kuruş, (ii) erkek-kız rüşdiyeleriyle darülmuallimin-i ibtidailer için yıllık kuruş, (iii) yatılı darülmuallimlerin inşası için senelik kuruş, (iv) vilayet müfettişleri için yıllık 5000 kuruş olmak 562

7 NURDOĞAN / II. Abdülhamit Döneminde Kosova daki Gayrımüslim Okullaşma ve Babıali nin Bu Okullara Yönelik Politikası üzere toplam kuruşa ihtiyaç bulunduğunu belirtmiştir. Ancak bu meblağın yalnızca kuruş kadarı merkez bütçesinden temin edilebiliyor, kalan kuruşun kaynağı bilinemiyordu. Komisyon üyeleri bu noktada İngiltere, Fransa gibi büyük devletlerin eğitime ayırdıkları milyon liralık bütçelere temas etmekle birlikte, henüz yeni kurulmuş küçük devletlerden olan Romanya da genel bütçenin %11 inin, Yunanistan da %6.5 ının ve Bulgaristan da %6 sının eğitim için sarfedildiğine dikkat çekmiştir. Bu oran Osmanlı Devleti nde %1.5 seviyesinde kalmıştır. Komisyon üyeleri taşrada maarif kampanyasını finanse edebilecek en önemli kaynağın eğitim vergisi (hisse-i maarif) olduğu kanaatindedir. Her ne kadar bu vergiye zam yapılması imkân dahilindeyse de, taşradaki halkın eğitimin önemini takdirden aciz bulunmalarına binaen bu seçenek rasyonel bulunmamıştır. Bu durumda geriye tek bir yol kalmaktadır: Aşar üzerinden %1 oranında alınan hisse-i menafinin nemalanmak üzere bankaya yatırılması. Komisyon üyeleri bu yolla devletin taşrada eğitim sistemini örgütleyebileceğine ve ayrılıkçı hareketlerin yoğun olarak görüldüğü bölgelerde kendi düşünce tarzını yerleştirebileceğine inanmıştır (BOA, 25 Aralık 1893 [16 C 1311], Y.PRK.MF., 3/10). Komisyonun bilhassa gayrımüslim okullarında Türkçe dersinin mecburi olarak okutulmasına ve sözkonusu mek teplerin maarif müdürleri ile lisana hakim müfet tişler tarafından denetlenmesine yönelik önerileri, Sultan II. Abdülhamit tarafından vilayetlerde bulu nan maarif müdürlerinin görev ve sorumlulukları nı belirleyen 1896 tarihli talimatnamesiyle uygula maya konulmuştur (Mutlu, 2005, s ). II. Abdülhamit Döneminde Gayrımüslim Okullaşma; Etkileri ve Sonuçları Sultan II. Abdülhamit dönemi yöneticileri için, bu devirde tüm Rumeli yi saran milliyetçi faaliyetler içerisinde Sırp, Bulgar ve Rum asıllı öğretmenlerin muallimlik adı altında asıl niyetlerinin, bölgenin imparatorluktan koparılması olduğu görüşü, bu konuda ele geçen çok sayıda istihbarat, doküman ve delillerle tartışmasız bir gerçek haline gelmişti. Gerek okulların kuruluş şartları, gerekse eğitimin denetimi açısından yeni bir projeyi uygulamaya koyan II. Abdülhamit ve bürokratları için bu okulları kapatmak, içeride ve dışarıda meydana gelebilecek yankıları dikkate alındığında, kesinlikle bir seçenek olamazdı. Öte yandan bu faaliyetlerin fütursuzca devam etmesine de göz yumulamazdı. O halde tek bir çare kalıyordu; bu muallimler/okullar üzerinde hükümet daha fazla idari denetim ve teftiş şartı getirecekti. Gayrımüslim okullarındaki muallimler sözkonusu olduğunda asıl amaç, öğretmenlerin sınıf içinde yaptıklarından ve söylediklerinden emin olmaktı. Bu amaçla 1869 MUN zaten önemli hükümler getirmekteydi. Nitekim devlet okullarında çalışacak öğretmenler; Osmanlı tebaasından olacak, tercihen eğitimini verecek alanın diplomasına sahip bulunacak, diplomaları resmi kurumlar tarafından tanınacaktı. Ancak bu nizamnamede tasavvur edilen maddelerin aynen hayata geçirilemediği, örneğin tabiyet konusunda anlaşılmaktadır. Diplomalar hususunda ise; Balkanlar daki Sırp, Bulgar ve Rum asıllı muallimlerin çoğu, bir şekilde yabancı okullardan öğretmenlik diploması edinmekte ve bunları bölge metropolidliklerinde sorunsuzca tasdik ettirebilmekteydi. Yerel maarif idarelerinin bu noktada, sözkonusu kimselerin muallim sıfatıyla köy ve kasaba okullarında çalışmalarına müsaade etmekten başka seçenekleri pek kalmıyordu. 5 Üstelik bürokrasinin bu öğretmenlerin sınıf içi faaliyetlerini, müfredata uygun ders verip vermediğini kontrol etmesi her zaman için mümkün değildi. Öte yandan alınan sayısız istihbarat üzerine bu öğretmenlerin okullarda din ve mezhebe müteallik tedrisatta bulundukları ve gerek öğrencilere gerekse gayrımüslim halka fesad tohumları serptikleri bilinmekteydi. Üstelik bu faaliyetlerin neticesinde bir taraftan hükümet yetkililerinin müdahalesiyle son bulacak hadiseler eksik olmamakta, diğer taraftan bu müdahaleleri suiistimala hazır bulunan Avrupa basınına malzeme temin edilmekteydi. Lakin yalnızca bu ve benzeri istihbarata dayanarak öğretmenleri görevden almak mümkün olamıyordu. Halbuki herkesin, bilhassa Avrupa daki hamilerinin de kabul edebileceği somut deliller bulunabilse durum çok değişecekti. Bu hususta Kosova Valisi nin bir önerisi vardı: Aralarında metropolidlerin de bulunduğu bir hakem heyeti kurulmalı ve öğretmenlik yapmak isteyenler için alan eğitimi sınavları düzenlenmeliydi. Vali ye göre bu yöntemle, sözkonusu kimselerin ellerindeki diplomaların sahte ve kendilerinin de herhangi 5 Kosova Vilayeti ndeki Bulgar metropolidliklerinden gönderilen diplomaların yerel maarif idarelerince tasdiki kimi hallerde uzun süre alabiliyordu. Nitekim Kosova Maarif Müdüriyeti nde bir-iki seneden beri 246 öğretmen diploması onaylanmayı bekliyordu. Her ne kadar Müdürlük gecikme gerekçesi olarak, kazalardan istenen belge ve bilgilerin bir türlü gelmemesini göstermişse de, Maarif Nezareti böyle işlerin ne sebeple olursa olsun sürüncemede bırakılmamasının kendi görevleri olduğunu ve bu nedenle yapılabilecek aleyhte propogandanın gözönüne alınarak daha fazla dikkat edilmesi gerektiğini belirtmiştir (BOA, 16 Şubat 1903 (18 Za 1320), TFR.I.KV., 9/801). 563

8 KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ bir eğitim kurumundan mezun olmayıp cahil ve alet-i fesâd oldukları ispatlanacak, öğretmenlikten men leri mümkün olabilecekti (BOA, 8 Kasım 1896 [2 C 1314], MF.MKT., 348/48). Maarif Nezareti ne göre ise böyle bir komisyona ihtiyaç yoktu. Zira bir kimsenin ibraz edeceği öğretmenlik diplomasında, okulda gördüğü dersler ve başarı durumu ayrıntılı olarak mevcuttu. Şayet öğretmenlik yapmak istediği ve görevlendirildiği okulda vereceği ders, diplomasında bulunmuyorsa o takdirde bu derse hakimiyetini ölçmek için kendisinden izahat istenmesi zorunluydu. Ayrıca yasa gereği; hüviyeti, mesleği ve menşei şüpheli görülen kimselerin diplomasını aldığı ülkeye gidip gitmediğinin, öğretmenlik okulundan mezun olup olmadığının ve o dili bilip bilmediğinin araştırılması şarttı. Bu soruşturmadan başarılı olanların öğretmenlik yapmasına müsaade edilmesi gerekirken, muallimlik için nitelik ve yeterliliklerini ispat edemeyenler okul müdür ve kurucuları vasıtasıyla meslekten men edilmeliydi. Nezaret bu konuda herhangi bir tepkinin zuhuruna meydan verilmemesi için titizlikle hareket etmeleri gerektiği hususunda idarecileri uyarmıştı (BOA, 10 Ocak 1897 [6 Ş 1314]; 27 Ocak 1897 [23 Ş 1314], MF.MKT., 348/48). Öte yandan yerel yahut merkezi yönetimin gayrimüslim okullar aleyhinde verdiği her kararın, cemaatlerin dini liderleri yahut hamisi bulunan Avrupa devleti tarafından bir şikayet ve müdahale konusu yapıldığı anlaşılmaktadır. Sözgelimi 1869 MUN un 129. maddesine göre gayrimüslim okullarında istihdam edilecek öğretmenlerin diplomalarının, ait olduğu milletin dini lideri ve yerel maarif idareleri tarafından onaylanacağı bilinmesine rağmen, Yenipazar Rum Mektebi ndeki muallimlerin kanun hilafında çalıştırıldığı anlaşılmış ve öğretmenler görevden alınmışlardı. Rum metropolidliği Kosova maarif idaresinin sözkonusu kararını okul kapatmak olarak yorumlamış ve bu muamelenin devletin eğitim politikasıyla bağdaşmayacağı gibi kendileri tarafından da kabul edilemez olduğu yönünde Maarif Nezareti ne bir şikayetname göndermişti (BOA, 31 Temmuz 1901 [14 R 1319], MF.MKT., 574/32). Yine bir teftiş sırasında Üsküp teki Rum okullarında çalışan üç öğretmenin sabıkalı oldukları tespit edilmiş, bütün itirazlara rağmen bunların azil işlemleri başlatılmıştı (BOA, 26 Ekim 1907 [19 N 1325], TFR.I.KV., 179/17832). Ulusal Dil Resmi Dil Eğitimi Sorunu Tanzimat öncesinden itibaren imparatorluk sınırları içerisinde giderek artan bir ivmeyle misyoner ve gayrımüslim okulları açılmaya başlamış (Dinçer, t.y.; Kocabaşoğlu, 2000; Mutlu, 2005; Polatoğlu, 1993), Sultan II. Abdülhamit söz konusu mekteplerin bölgedeki ayrılıkçı hareketlere katkısını farkederek bu okulların faaliyete geçmesini engellemeye çalışmıştır. Sözgelimi Prizren deki Latin Piskoposluğu nda Katolik rahibelerin 1886 yılında okul açmaya yönelik girişimlerine mani olunmuştur. Gerçi ruhsat alınmaksızın başlayan ve Lazarist Cemiyeti tarafından masrafları karşılanan inşaat faaliyetleri, hangi cemaat söz konusu olursa olsun durdurulurdu yahut en azından durdurulmaya çalışılırdı-, ancak bu rahibeler ruhsatı beklemeden Piskoposluk taki bir odayı sınıf haline çevirmiş ve kız öğrencilere ders vermeye başlamışlardı. Prizren Mutasarrıflığı, Üsküp teki piskopos aracılığıyla gereken uyarının yapıldığını belirtmişse de hiçbir sonuç alınamamıştı. Bu okulun karşı çıkılmasına iki gerekçe gösterilmişti: Birincisi, bahsi geçen rahibelerin Avusturya-Macaristan ın himayesindeki Cizvit Cemiyeti ne bağlı olabileceği şüphesiydi ki, Cizvitlerin imparatorlukta okul açmasına bir sınırlama getirilmişti (Düstur, I. Tertip, c. 5, s ). İkincisi ise birinci sınıf kız öğrencileri için takip edilen ders programıydı. Programda Katolik mezhebine ait bazı dualar ve arya okumak, yazı, hesap ve elişi derslerinin yanısıra İtalyanca ve en önemlisi Arnavutça yer alıyordu. Kosova Valisi ne göre bu hadise; Romanya nın başkenti Bükreş te 1885 yılında kurulan Drita Cemiyeti nin (Frasheri, 1964, s. 146) Arnavutluk ve Makedonya taraflarında Arnavutça eğitimin yayılması konusundaki faaliyetlerinden (BOA, 4 Aralık 1888 [30 Ra 1306], MF. MKT., 105/7) 6 kaynaklanmıştı. Yoksa bölgede böyle bir talep mevcut değildi. Bununla birlikte Arnavutça eğitimin gerek gayrimüslim gerek müslim unsurlar arasında milliyetçiliğe, başka bir ifadeyle bölünmelere yol açacağından endişelenen Sultan II. Abdülhamit, gayrimüslim okullarında Arnavutça nın tedrisine itiraz etmemişse de, Müslüman Arnavut okullarında bu dilin kullanılmasına pek sıcak bakmamıştır (BOA, 30 Temmuz 1902 [24 R 1320], Y.Mtv., 232/166; Blumi, 2005, s. 68; Frasheri, 1964, s ; Puto ve Polo, 1981, s. 132; Somel, 2010, s. 263). Kosova ya komşu ülkelerde bulunan bazı kuruluşların bölgede okul açma teşebbüsü yalnızca Drita Cemiyeti yle sınırlı kalmamış, Sırbistan da müteşekkil St. Sava adlı başka bir teşkilat tarafından da 6 Bu faaliyetler arasında bilhassa Selanik, Yanya ve Kosova vilayetlerine dışarıdan sakıncalı kitaplar ( mahzurlu kütüb ) ithal etmesi ve hatta bu kitapları imparatorluk sınırları dahilinde yayınlayıp yayılmasını sağlamak da vardır. 564

9 NURDOĞAN / II. Abdülhamit Döneminde Kosova daki Gayrımüslim Okullaşma ve Babıali nin Bu Okullara Yönelik Politikası gerçekleştirilmiştir. Nitekim bölgeden alınan bir istihbarat üzerine Babıali Kosova, Yanya, Edirne, Manastır, Selanik ve İşkodra Vilayetleri nde bu cemiyete mensup okullarla ilgili acilen bilgi gönderilmesini istemiş, ancak sözkonusu okulların hemen kapatılması yerine öncelikle Maarif Nezareti tarafından zararlı faaliyetlerinin olup olmadığına karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir (BOA, 4 Nisan 1889 [3 Ş 1306], MF.MKT., 108/5). Genel anlamda Arnavutça nın eğitim dili olarak kullanılmasını, bunun için yerel talebin görüldüğü bölgelerle sınırlı tutmaya çalışan hükümet, Kosova daki Arnavutlar haricinde kalan unsurlarla ilgili olarak ise, 1869 MUN hükümlerince, her cemaatin kendi lisanında eğitim yapma hakkının bulunduğunu belirtmiş ve bölgede Bulgarca ve Sırpça eğitime, ders kitaplarının onaylanması şartıyla 7 karşı çıkmamıştır. Sultan II. Abdülhamit in bu tavrı, Arnavut halkının ulusal bilinçlenmesi hedefindeki Arnavut milliyetçilik hareketinin Kosova ya da, özellikle Müslüman Arnavutlar arasında, yayılmasını önlemek düşüncesinden kaynaklanmış olmalıdır. Öte yandan Kosova Valisi 31 Ekim 1892 tarihinde, Bulgar halkı için açılan bir köy mektebinde Bulgarca yerine Sırpça öğretildiğini bildirmiş ve bu konuda nasıl muamele edilmesi gerektiğini Babıali den sormuştu. Hükümet bir milletin kendi dili yerine başka bir milletin lisanıyla eğitimi tercih etmesi meselesini, özellikle Kosova bölgesi sözkonusu olduğunda dikkat çekici bulmuş, ancak nihai karara varmak için söz konusu Bulgar mektebinde Sırpça nın Bulgarca ya ilaveten mi okutulduğu, yoksa eğitim dilinin bütünüyle Sırpça mı olduğu bilgisine ihtiyaç duymuştu. Şayet köyde yaşayan Bulgarların tamamen anadillerini değiştirmeye yönelik bir teşebbüsten kuşkulanılıyorsa bu durumun nedenlerini ve neticelerini vilayetin tespit etmesi gerekiyordu (BOA, 15 Şubat 1900 [15 L 1317]; 31 Mart 1900 [30 Za 1317], MF.MKT., 374/12). Sultan II. Abdülhamit merkezi devlet anlayışının eğitimde uygulanabilecek pratik yöntemlerinden birini benimsemiş ve ülkedeki gayrimüslim mekteplerinde Türkçe dersinin okutulmasını zorunlu hale getirmiştir (BOA, 15 Şubat 1900 [15 L 1317]; 31 Mart 1900 [30 Za 1317], MF.MKT., 374/12). Gayrimüslim okullarının müfredatına Türkçe der- 7 Hükümetin Kosova daki gayrımüslim okullarında okutulan ders kitaplarıyla ilgili sıkı tedbirler aldığı söylenebilir (BOA., 9 Ocak 1893 (20 C 1310), MF.MKT., 157/107; 4 Ocak 1902 (24 N 1319), MF.MKT., 597/37). Bu tedbirler arasında örneğin, bölgede yayınlacak her türlü esere yerel idareler yerine Maarif Nezareti tarafından onay verilmesi şartı vardır (BOA., 12 Ocak 1893 (23 C 1310), MF.MKT., 158/46). sinin konmasındaki amaç, şüphesiz devletin resmi dilinin gramerini ve semantiğini öğretmenin çok ötesindedir. Dil eğitimiyle bir taraftan farklı unsurlar arasındaki politik, ideolojik ve kültürel kompartımanları aşarak, imparatorluğun temel değerlerini benimsetmek suretiyle bir üst kimlik meydana getirmeye çalışılmış diğer taraftan Türkçe, devlet okullarına ahlak eğitimini sokmanın bir aracı, başlangıcı olarak kullanılmıştır. Nitekim Türkçe derslerinin Kıraat bölümünde okutulmak üzere çok sayıda münasib ahlâk kitabları Kosova Vilayeti ne dağıtılmıştır (BOA, 15 Şubat 1900 [15 L 1317], MF.MKT., 374/12). Öte yandan gayrımüslim okullarındaki Türkçe derslerini okutacak öğretmenlerin belirlenmesi kimi zaman metropolidlerle yerel idareler arasında gerginliğe yol açabilmiştir. Sözgelimi Köprülü Bulgar Mektebi ndeki Türkçe muallimliği için maarif müdürlüğü tarafından bir sınavın yapılacağı ve gayrimüslimlerin de başvurabileceği duyurusunda bulunulmuştur. Hatta metropolidin herhangi bir şikayetini önlemek amacıyla metropolidliğin düşündüğü bir aday varsa onun da sınava alınacağı bildirilmiştir. Fakat Bulgar metropolidliği bunun yerine bir diyakosun sınavsız olarak istihadımını istemiştir. Metropolidin bu isteği sözkonusu diyakosun önce Selanik Bulgar İdadisi nde ardından Selanik Mekteb-i İdadi-i Mülki de öğrenim görmüş, başka bir ifadeyle aranan niteliklere, yani Türkçe ve Bulgarca ya vakıf olmasından kaynaklanmışır (BOA, 26 Kasım 1903 [7 N 1321], TFR.I.KV., 48/4770). Buna rağmen Kosova Maarif Müdüriyeti metropolidin iltimas talebini kabul etmeyerek, ancak diğer adaylarla birlikte yapılacak sınav neticesine göre öğretmenin belirleneceğini açıklamıştır (BOA, 10 Ocak 1904 [22 L 1321], TFR.I.KV., 48/4770). Esasen gayrimüslim okullarındaki Türkçe öğretmenleri meselesinin kaynağı; metropolidlerin, kendi mektepleri olarak gördükleri bu devlet okullarındaki Türkçe muallimlerinin yine kendi inisiyatifleriyle belirlenmesi yahut en azından müdahalelerine izin verilmesi konusundaki ısrarcı tavırları olmuştur (BOA, 22 Temmuz 1907 [11 C 1325], TFR.I.KV., 168/16787). Gayrımüslim Okulları Arasındaki Rekabet Kosova Vilayeti Maarif Müdürü nün 1892 yılında Babıali ye gönderdiği tahrirat, bölge halkları üzerindeki kültürel asimilasyon tehlikesinin boyutlarını göstermektedir. Şöyle ki, vilayetteki gayrimüslim okulları Rum Ortodoks, Bulgar Ortodoks ve Katolik olmak üzere üç farklı millete aittir. Bunlardan Prizren Sancağı Rum Ortodoks Metropolidi Priş- 565

10 KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ tine, İpek, Yenipazar ve Taşlıca daki gayrimüslim okullarına nezaret etmektedir. Sözkonusu okullarda eğitim uzun yıllardır Sırp ve Slav lisanlarında devam etmektedir. Bu okullarda okutulan kitaplar, vilayet tercümanı aracılığıyla kontrol ve tedkik edilip onaylandıktan sonra öğrencilere dağıtılmıştır. Ancak Katolik okullarının durumu biraz farklıdır. Zira bu mekteplerin ne müdürleri ne muallimleri okullarındaki tedrisat yahut kitaplarla ilgili vilayete müracaat etmişlerdir. Bu nedenle Kosova daki Katolik okullarıyla ilgili (Jelavich, 1983) net bir malumat elde edilememiştir. Vilayet merkezi olan Üsküp te ise hem Rum Ortodoks hem Bulgar Ortodoks Metropolidleri bulunmaktadır. Bunların yetki alanı Üsküp Sancağı ve bağlı kazalardır. Böyle olmasına rağmen Üsküp teki Bulgar Ortodoks Metropolidi yasal sınırlarını aşmakta; yetki alanını İştib, Planka ve Radovişte kazalarına kadar genişleterek, burada meskun nüfustan aidat almak ve kiliseler inşa etmek suretiyle kendi mezhebini yaymaya çalışmaktadır. Maarif müdürüyse Bulgar Metropolidi nin bu tavrıyla ilgili vilayeti uyarmasına rağmen kimsenin meseleyle ilgilenmediğinden yakınmaktadır (BOA, 6 Kasım 1892 [16 R 1310], MF.MKT., 154/78). Kosova Maarif Müdürü nün diğer bir iddiası da, Bulgar Ortodoks Metropolidi nin idaresindeki 105 mektep ve 13 kilisenin ruhsatsız olduğu hususudur. Üstelik kendi cemaatlerinin masraflarını karşılayabilme imkanı olmadığı halde Üsküp teki iki yatılı okulun destek aldığı kaynakla ilgili yerel idarenin bir soruşturma açmaması da dikkat çekiciydi. Kosova üzerindeki Avusturya etkisinin düzeyinden kaygılandığı anlaşılan Maarif Müdürü, ayrıca Bulgar cemaatinin Avusturya dan aldığı destekle bütün Hristiyanları kendi mezhebine kazandırmak yolundaki gayreti (Todorova, 1996, s. 52) ve Rum Ortodoks okullarının açılmasını engellemesi karşısında yetkililerin sessiz kalmasına da anlam veremiyordu. Maarif Müdürü ne göre bu durumun böyle gitmesi başka bir ifadeyle yabancı müdahalelere izin verilmesi halinde ileride bir Osmanlı-Avusturya muharebesi bile söz konusu olabilirdi (BOA, 6 Kasım 1892 [16 R 1310], MF.MKT., 154/78). Öte yandan Rum Ortodoks Metropolidi nin idaresinde 38 mektep olup, Üsküp merkezde yaşayan Rum ve Ulah asıllı gençler Rumca bilmediğinden, bu okullarda Slavca ve Sırpça eğitim yapılmakta (BOA, 8 Temmuz 1901 [21 Ra 1319], MF.MKT., 520/50), 8 maarif idaresince onaylanmış kitaplar 8 Bu dönemde Ortodoks Sırp tebea Rum Patrikhanesi nin idaresindeydi. okutulmaktaydı. Esasen ayinlerde kullanılan dil ile halkın sokaklarda ve evlerde konuştuğu dil arasındaki fark öteden beri bilinmekteydi. Sözgelimi Rum Patrikhanesi ne bağlı olmasına rağmen Ulahlar Rumence veya Rumlar Slavca konuşabilmekteydi (Braude ve Lewis, 2000, s. 206). Ulusal kimliğin oluşmasında dilin oynadığı rolün öğrenilmesine kadar bir sorun teşkil etmeyen bu durum, XIX. yüzyılın ikinci yarısında değişmiş ve dil milliyetçilik anlayışının temel kültürel belirleyicisi haline gelmişti. Bu bağlamda Maarif Müdürü nün de isabetle tespit ettiği gibi, Üsküp teki durum Bulgarların maksadına aykırıydı. Öyle ki, Bulgar Metropolidi Rum okullarına Sırp mektebi ünvanını vermeye çalışmakta ve bu yolda türlü usulsüzlüklere başvurmaktaydı. Anlaşılan yüzyıllar boyunca Fener Patrikhanesi nin Rum olmayan unsurları sindirme politikası (Eryılmaz, 1996, s ) artık tersine dönmüştü. Zira Eksarhlık Rum okullarına Sırp adını verdirmekle, bir taraftan Rusya nın daha fazla desteğini kazanabilecek, diğer taraftan Rumlaştırmak siyasetine muhalif konum aldığından Rumlarla arasında önemli bir ihtilafın çıkmasına zemin hazırlayacaktı. Metropolid in bu tutumu ayrıca hem Bulgar Eksarhlığı ve Rum Patrikhanesi arasında çatışmaya neden olacağı, hem de Üsküp teki Ortodokslar ın Sırp etkisinde kalarak, bölgeye bir de Sırbistan ın müdahalesine yol açacağı endişesini gündeme getirmişti. Kosova Maarif Müdürü ne göre mesele, Rum Ortodoks okulları üzerindeki bu baskının bir an önce kaldırılmasıyla çözümlenebilirdi (BOA, 6 Kasım 1892 [16 R 1310], MF.MKT., 154/78). Yine 1892 yılında Kosova Valisi nin bir tezkiresine göre; vilayet sınırları içerisinde eğitim-öğretim faaliyetini ruhsatsız olarak sürdüren 180 gayrımüslim okul mevcuttur. Bunların 85 inde Bulgarca ve 95 inde Sırpça okutulmaktadır. Öğretmenler çoğunlukla Sırbistan yahut Bulgaristan okullarından mezundur. Hükümetin bölgeyi kontrol altına alma planları yaptığı bir dönemde, ruhsatsız oldukları anlaşılan bu okullar ve muallimlerinin faaliyetlerine engel olunamadığı anlaşılmaktadır. Zira Babıali bu öğretmenlerin çoğunun Sırbistan ve Bulgaristan daki okullardan mezun olmalarını dikkat çekici bulmuşsa da, diplomaların her muallimin mensubu olduğu cemaatin dini lideri tarafından onaylanmasını yeterli görmüştür. Hatta diploması bulunmayan öğretmenler hakkında dahi sert bir tutum sergilediği söylenemez. Sözgelimi diploması olmadığı halde bölgedeki gayrımüslim okullarında öğretmenlik yapmak isteyenlerden güvenilir bulunanları, vilayet eğitim meclisinde sınavları yapıldıktan sonra, ibtidai ve rüşdiye dü- 566

11 NURDOĞAN / II. Abdülhamit Döneminde Kosova daki Gayrımüslim Okullaşma ve Babıali nin Bu Okullara Yönelik Politikası zeyindeki mekteplerde istihdam edilebilmişlerdir (BOA, 20 Aralık 1892 [30 Ca 1310], MF.MKT., 156/101). 9 Bununla birlikte başkentin, gayrimüslim okullarındaki muallimlerin yabancı olmasını istemediği anlaşılmaktadır. Babıali nin bu duyarlılığı, bölgede bilhassa Arnavutlar açısından en tehlikeli görülen Sırp yayılmacılığı aleyhinde yani Sırp okullarında 10 yabancı öğretmenlerin istihdamına sıcak bakmayarak tezahür etmiştir. Ancak Dahiliye ve Maarif Nezaretleri ne gönderilen tezkireler, tüm unsurlar gibi Sırpların da yabancı muallimleri çalıştırmak konusunda ısrarcı bir tavır sergilediklerini ve bu hususta Konsolosluk u devreye sokmaktan çekinmediklerini göstermektedir (BOA, 20 Ekim 1897 [24 Ca 1315]; 3 Kasım 1897 [8 C 1315]; 17 Kasım 1897 [22 C 1315]; 24 Kasım 1897 [29 C 1315]; 25 Aralık 1897 [1 Ş 1315], MF.MKT., 218/35). Esasen imparatorlukta Sırp öğretmenlerin istihdamı konusunda Babıali nin yapacağı çok fazla şey yoktu. Zira iki devlet arasında daha önce imzalanmış Şehbenderler Ahidnamesi nin 16. Maddesine göre, Osmanlı ve Sırp vatandaşların, birbirlerinin ülkelerinde ticaret yapmaları serbestti. Öğretmenliğin de bir nevi sanat olduğu kabulüyle Üsküp ve Prizren de açılacak Sırp okullarında Sırp muallimlerin çalıştırılması hususunda yerel yönetimin hiçbir zorluk çıkarmaması isteniyordu (BOA, 11 Şubat 1898 [20 N 1315]; 5 Mart 1898 [12 L 1315], MF.MKT., 218/35). 11 Sözkonusu mukaveleye rağmen Rusya nın himayesindeki Üsküp Ortodoks Sırp Mekteb-i İdadisi nde Sırplı bir muallimin çalıştırılmasına izin verilmemiş (BOA, 23 Kasım 1898 [8 B 1316], MF.MKT., 320/64) ve bir ay sonra da Yunanistan Sefareti tarafından, Osmanlı taşrasındaki bazı idarecilerin Yunan vatandaşlarının öğretmenlik yapmasına engel olduğu yönünde Babıali ye bir şikayette bulunulmuştu. Sefaret, kendi vatandaşlarının diğer yabancılar gibi okullarda çalıştırılmasını istemekteydi. Babıali, bütün okullarda Osmanlı tebaasından 9 Bu tip muallimlere vilayet eğitim meclisinin mührü ve Vali nin onayı bulunan birer ehliyetname de verilmiştir. 10 Kosova Vilayeti nde 1890 ların sonlarına kadar Rum, Bulgar, Ulah ve Yahudilerin aksine, istatistiklerde Sırp okulu kaydının yer almadığı anlaşılmaktadır (BOA., 30 Mayıs 1897 (28 Z 1314); 17 Haziran 1897 (17 M 1315), MF.MKT., 218/35). 11 Her ne kadar Osmanlı İmparatorluğu ve Sırbistan arasındaki antlaşmaya göre, Sırplı öğretmenler serbestçe mesleklerini icra edebilmekteyseler de, bu durum öğretmenler hakkında tahkikat yapılmasına ve neticede bir şüphe hasıl olursa çalıştırılmamalarına engel teşkil etmemiştir (BOA., 26 Kasım 1912 (25 Ş 1320), MF.MKT., 218/35). muallimlerin istihdam edilmesi hükmünün yasa gereği olduğunu, halen devlet okullarında öğretmenlik yapan yabancıların kadro açıldıkça değiştirilip, yerlerine Osmanlı vatandaşı muallimlerin getirileceğini ve artık gayrimüslim okullarında yabancıların çalıştırılmasına müsaade edilmeyeceğini Yunanistan Sefareti ne bildirmişti (BOA, 29 Aralık 1898 [15 Ş 1316], MF.MKT., 320/64). Yine Üsküp Sancağı nda dört, Manastır Vilayeti nde dört Ulah mektebinin hiçbirinde Romen asıllı öğretmenin görevlendirilmemesine dikkat edilmişti (BOA, 16 Ocak 1899 [4 N 1316]; 2 Şubat 1899 [21 N 1316]; 1 Mart 1899 [18 L 1316], MF.MKT., 320/64). Bu tavır hükümetin, bir taraftan yabancı ve gayrimüslim okulların maarif nizamnamelerine uygun olmasını sağlamak konusuna giderek daha fazla önem verdiğine, diğer taraftan bölgedeki milliyetçi düşünce ve hareketin gelişmesinde yabancı öğretmenlerin önemli bir paya sahip bulunduğu bilincinde olduğuna işaret ediyordu. Klasik dönem de dahil olmak üzere Osmanlı İmparatorluğu nda yaşayan gayrimüslimler serbesti-i mezheb ilkesi doğrultusunda kendi kilise ve okullarını açma konusunda hiçbir zaman ciddi bir engelle karşılaşmamışlardır. 12 Ancak bu ne gayrimüslim ne yabancı okulların hiçbir izin almadan yahut devlet kurumuna başvurmadan, bütünüyle denetimsiz bir şekilde açılmasına müsaade edildiği yönünde değerlendirilmemelidir. Zira bu tip okulların açılması için klasik dönemde ferman ve fetva alınması, Tanzimat tan sonra da MUN un 129. Maddesine (Maarif-i Umumiye Nizamnamesi, (1292); Unat, 1964; Vahapoğlu, 1997) uyulması zorunluluğu hukuken kabul edilmiştir. Bu çerçevede Kosova da diğer tüm gayrımüslim cemaatlerin dini liderleri gibi Üsküb Bulgar Metropolidliği de izin almak koşuluyla en azından teoride- Bulgar ahali için okul açabilmekteydi. Nitekim sözkonusu Metropolid in idaresinde bulunan Üsküp merkez, Kalkandelen, Kumanova, İştib, Karatova, Planka Kazaları ndaki Bulgar ahalisi için 59 ibtidainin ruhsatı kolaylıkla temin edilebilmiştir. Üstelik ruhsatlar işin uzaması ve sürüncemede kalmasının çok sayıda şikayete neden olacağı ve pek ehemmiyetsiz böyle şeyler yüzünden gazetelere düşüleceği endişesiyle ivediklikle verilmiştir (BOA, 11 Nisan 1895 [15 L 1312], MF.MKT., 244/45). Esasen Kosova da Rum Patrikhanesi nin gerek Bulgar Eksarhlığı na bağlı Ortodoks okulları, gerekse 12 II. Abdülhamid dönemindeki örnekleri için bkz (BOA., 6 Ağustos 1897 (7 Ra 1315), MF.MKT., 364/13; 31 Temmuz 1899 (23 Ra 1317), MF.MKT., 458/36; 18 Ağustos 1904 (6 C 1322), MF.MKT., 566/4). 567

12 KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ Sırp Ortodoks mektepleri üzerindeki müdahalesi, hatta tazyiki devam etmekteydi. Nitekim Patrikhane eski imtiyazlarını sürdürmek amacıyla bölgede bir taraftan daha fazla sayıda okul açmaya çalışıyor, diğer taraftan Sırpça veya Bulgarca gibi herhangi bir Slav dilinde eğitim yapan okulların yayılmasına muhalefet ediyordu. Sözgelimi 1907 yılında Rumların Kosova da 42 yeni okul açma teşebbüsleri, Bulgarlar ve Rumlar arasında bir gerginliğe yol açmıştı. Hükümet, Rumca konuşulmayan köylerde bile eğitim dili Rumca olan okulların açılmasını, her cemaatin anadilinde serbestçe eğitim yapabileceğine dair kanun hükmüne aykırı bulmuş (Ergin, 1977, c. 1-2, s. 733; Nafi, 2001, s. 98) 13 ve bu uygulamayı muhafaza-i milliyet ve kavmiyet kaide-i mühimmesine [de] muhalif görmüştür. Ayrıca Patrikhanenin bölgedeki tüm milletlerin okullarına Rum adını verme çabasını da, her milletin kendi namıyla okul açmada özgür olduğunu belirterek engellemiştir (BOA, 10 Aralık 1907 [4 Za 1325], TFR.I.KV., 171/17035). Hükümetin bu ve benzeri durumların ileride neden olacağı zararları öngördüğü, fakat yine de gayrimüslimlerin kendi aralarındaki bu mücadelede adalet ilkesi çerçevesinde hareket etmeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu noktada dikkat çekici olan husus; siyasi-politik gündem itibarıyla milliyet/kavmiyet meselelerinin gündemden uzak tutulmasına taraftar bulunan hükümetin, devletin hakimiyet esaslarına aykırı bulunmadığı müddetçe eğitimde bu prensip doğrultusunda harekete razı gelmiş olmasıdır. Bir diğer önemli husus ise, Rum tabirinin bölgedeki tüm Ortodoks unsurlar için kullanılmış olmasıdır. 14 Nitekim Üsküp, Kumanova, Koçane ve Karatova Kazaları ndaki Rum adıyla bilinen bazı okullarda öğretmenlerin maaşlarını Sırbistan Konsolosluğu ödemiş ve Sırpça öğretilen okullardan Rum mektepleri olarak bahsedilmiştir (BOA, 26 Aralık 1892 [6 C 1310], MF.MKT., 158/93). 15 Öte yandan Sırp Ortodokslar, Patrikhane ye bağlılıklarını gerekçe göstererek, eğitimde Rum okullarına tanınan ayrıcalıklardan yararlanmak istemişlerdir. Sırpların sözünü ettiği Fener Patrikhanesi ne bağlı mekteplere tanınan ayrıcalık; maarif idareleri tarafından ruhsatın hiç bekletilmeden, hemen verilmesi ve ruhsat çıkıncaya kadar okulun açılıp, 13 Evvela 1869 MUN da ardından 1876 Anayasası nda yer verilen bu hüküm, esasen Bulgar Eksarhlığı nın 1870 yılında bağımsızlığının kabul edilmesiyle daha rahat bir uygulama zeminine kavuşmuştur. 14 Bu durum en azından bağımsız Bulgar Kilisesi nin kurulmasına kadar istisnasız devam etmiş olmalıdır. 15 Gerçi bu okullar için Rum Patrikhanesi ne mensub Slav cemaati sıfatıyla ruhsat taleb edilmekteydi. muallimlerin sorumlu tutulmaması hususuydu. Hükümet, Sırpların Senice de açmak istedikleri okullara dair bu talebi karşısında, Rum Ortodoks okullarına verilen ruhsatlarla diğer gayrimüslim tebaanın ve yabancı mekteplerin ruhsatlarının birbirinden farklı olduğunu ifade etmiş ve Sırp okullarının Rum mekteplerinden ad olunmaması gerektiğine dikkat çekmiştir (BOA, 28 Temmuz 1907 [17 C 1325], TFR.I.KV., 171/17035). Ayrıca Sırbistan Konsolosluğu nun bilhassa Üsküp, Priştine ve Kumanova da Sırpça eğitim veren okullar açması, halk arasında Sırplı nüfusa rastlanmadığı gerekçesiyle hükümet tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Konsolosluk bunun üzerine, sözkonusu yerlerin Sırbistan a sınır olması dolayısıyla ve zaten Prizren ve Köprülü cihetlerine kadar öteden beri Sırbiyye Hükümeti nin hududu olduğu iddiasıyla okullar açmakta bir sakınca görmediğini beyan etmiştir. Ayrıca Belgrat ta toplanan parlamentolarında Sırpların her yıl Kosova Vilayeti için bir meblağ ayırmasını haber alan hükümet, bu teşebbüslerin kısa bir zamanda bölgede kendilerine taraftar Sırp kitlesi yaratmaya yönelik olduğuna inanmıştır (BOA, [1308], Y.PRK.AZJ., 19/82). Öte yandan Kosova maarif müdürünün de bölgedeki gayrımüslim unsurların ayrılıkçı hareketlerine hizmet eden Sırp okullarının Kumanova da açılmasına müsaade ettiği, Üsküp teki Sırp konsolosu ve Rum metropolidiyle pek sıkı fıkı görüştüğü tespit edilmiştir. Sözkonusu Rum metropolidi Bulgarların bağımsız bir kilise kurmasından sonra bölgede Bulgar yerine, halen kendilerine bağlı bulunan Sırp unsurunun artmasına çalışmaktadır. Gayrimüslim okulların açılmasındaki en temel gerekçenin nüfusun varlığı olmasına karşın, Kumanova da Sırp unsuru bulunmadığı halde (BOA, 27 Şubat 1893 [10 Ş 1310], Y.PRK.AZN., 17/21) 16 okul açılmasına izin vermesi ve vilayet sınırları içerisindeki 83 Sırp okulundan 39 unun ruhsatsız olmasına rağmen faaliyetlerine göz yumması (BOA, 4 Mayıs 1893 [17 L 1310], Y.Mtv., 76/96; 22 Haziran 1893 [8 Z 1310]; 3 Temmuz 1893 [19 Z 1310], Y.PRK.BŞK., 31/43) üzerine maarif müdürü hemen görevinden alınmıştır (BOA, 27 Temmuz 1894 [24 M 1312], Y.Mtv., 101/36). Maarif Müdürü nün bu suiistimali üzerine Kosova Valisi, bölgedeki gayrımüslim okulları denetlemek amacıyla İstanbul dan bir müfettiş istemiştir. Ancak Babıali Vali nin bu talebine pek sıcak bakmamış, gayrimüslim-yabancı okulları ders kitaplarından muallimlerine, programlarından 16 Buna karşılık Kaza da Bulgar Eksarhlığı na göre 950 haneyi aşkın Bulgar nüfus yaşamaktaydı. 568

13 NURDOĞAN / II. Abdülhamit Döneminde Kosova daki Gayrımüslim Okullaşma ve Babıali nin Bu Okullara Yönelik Politikası okul ruhsatlarına dek denetleme görevinin yerel maarif memurlarının işi olduğunu, müfettişlerin ancak olağanüstü hallerde gönderilebileceğini, bu gibi durumlara karşı da uyanık olmak gerektiğini belirtmiştir (BOA, 20 Aralık 1894 [22 C 1312], MF.MKT., 156/101). Vilayet maarif müdürlerinin görev ve sorumlulukları arasına gayrimüslim ve yabancı okulların teftişi maddesinin eklenmesi, Sultan II. Abdülhamit in taşrada yeni-modern bir okul sistemi kurmak amacıyla başlattığı eğitim kampanyasının aslında Batı nın zararlı etkileri karşısında direniş geliştirme yöntemlerinden biriydi. Ancak uluslaşma süreci ve bağımsızlık hareketlerine ilaveten Balkanlar ı kendi yayılma alanları olarak gören yabancı devletlerin müdahalelerinin, hükümetin Kosova da gayrımüslim okullarının yayılmasına engel olma noktasında hareket alanını sınırladığı anlaşılmaktadır. Sözgelimi Babıali nin Kosova, Selanik ve Manastır vilayetlerinde meskun Sırplar için Sırpça eğitim veren okullara, MUN un şartlarını yerine getirdikleri sürece, ruhsat verilmesinde hiçbir zorluk çıkarılmaması yönünde yerel yönetimlere bir talimat ilettiği bilinmektedir. Hadisenin dikkat çekici tarafı Babıali, Sırpların şikayetleri yahut sızlanmaları doğrultusunda Rusya nın müdahalesine çanak tutulmaması adına hemen ruhsat verilmesi emrini bildirmişken, Kosova Valisi nin bu yerlerde talep edilen oranda Sırp okullarının açılmasındaki siyasi sakıncalara, farklı milletler arasındaki disintegrasyon tehlikesine dikkat çekmesi ve ruhsatların verilmesinde çekimser bir tutum sergilemesidir (BOA, 19 Mart 1897 [15 L 1314]; 5 Nisan 1895 [9 L 1312], MF.MKT., 218/35) de Alman milli birliğinin kurulması üzerine orta-güney Avrupa da beliren Pan-germen bloğa karşı Pan-slavist politikayı gündemine alan Rusya nın desteğiyle 1878 de Sırbistan Devleti nin kurulmasından (Anderson, 2001, s ) sonra Sırplar ın Kosova ya ve Balkanlar ın diğer bölge- 17 Babıali MUN a riayet kaydıyla, özellikle Sırp okullarının açılmasında tereddüt göstermemeleri hususunda Kosova, Selanik ve Manastır daki yerel yönetimleri sıklıkla uyarmıştır. Zira aksi takdirde hem Sefaret/Konsoloslukların devreye girmesi ve mütemadiyen devlet dairelerinin ziyaret edilmesi suretiyle bürokrasi kilitlenmekte, hem de basında vs. olumsuz bir Osmanlı imajı çizilebilmektedir. Bununla beraber hükümet bölgedeki gayrımüslim unsurların birbirleriyle rekabetinden oluşan koşulları da gözetmek durumunda kalmıştır. Sözgelimi 1895 te Kosova, Selanik ve Manastır da çok sayıda Sırp okulunun açılması talebi üzerine yerel yönetimlere, bu okullarda Bulgaristan ın hal-i hazırına sükun geldikten sonra tedrisata başlaması ihtarı yapılmıştı (BOA., 20 Kasım 1895 (3 C 1313), MF.MKT., 281/66). lerine- yönelik yayılmacı politikaları yeni bir ivme kazanmıştır. Nitekim XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar Kosova bölgesinde Sırplılığı değil Sırp adını duymak bile hayale ve hatıra getirilemezken (BOA, 30 Nisan 1898 [9 Z 1315], MF.MKT., 218/35), Balkanlar daki diğer milletler gibi Sırpların da siyasal ulus haline dönüşmesinden ve bağımsız bir devlet kurmasından sonra Priştine, Prizren ve İpek sancakları Sırplar tarafından, azınlık olmalarına rağmen, Estara Sırbiya yani Eski Sırbistan olarak anılmaya başlamıştır. Balkanların bu genç ve iddialı ulus devletlerinden Sırbistan, Kosova daki yerli Hristiyanları Sırp yapmak için Belgrad daki St. Sava Cemiyeti ve konsolosluklarıyla birlikte büyük fedakârlıkları göze alarak Priştine, Prizren ve Üsküp Sancakları nda okullar açtırmaktaydı (BOA, 18 Ağustos 1893 [6 S 1311], Y.PRK.TKM., 29/75). 18 Kosova Valisi nin 30 Nisan 1898 tarihli tezkiresine göre; bu okullarda asıl mesleği askerlik olan Belgradlı muallimler çalıştırılmakta; Üsküp, Priştine ve Prizren deki Sırp mekteplerine Belgrad dan, Niş ten talebe gönderilmekte ve bazı yerli Sırplar da gizlice sözkonusu şehirlere öğrenci olarak gitmekteydi (BOA, 30 Nisan 1898 [9 Z 1315], MF.MKT., 218/35). Bu olay bölgedeki ayrılıkçı gayrımüslimyabancı unsurların imparatorluk sınırları içerisinde okullar açmak yahut Osmanlı tebaasını yurtdışında eğitime yönlendirmek politikasının açık bir örneği olsa gerektir. Sırbistan ın faaliyetleri bununla da sınırlı kalmamış, bölgedeki Sırp hakimiyetini artırmak üzere Makedonya da oluşturulan Pan-slavist komiteler, para karşılığında tuttukları Bulgar ve Arnavutları çetecilik faaliyetlerine teşvik ederek halkın huzurunu kaçırmaya başlamıştır (Bozbora, 1997, s. 214). Bu faaliyetler şüphesiz bölge halkının hükümetten şikayetine ve böylece yabancı müdahalesini sağlamaya yönelik olmak üzere gerçekleştirilmiştir. Sırbistan ın desteğiyle Kosovalı Sırpların eğitimi kullanarak icra ettikleri bu yayılmacı faaliyetleri -yüzü aşkın okul açmak suretiyle siyasi nüfuzlarını artırması- (BOA, [1320], Y.PRK.AZJ., 45/65), bölgedeki başka bir gayrimüslim unsuru, Bulgarları da rahatsız etmekteydi. Zira Sırbistan ve Bulgaristan ulus-devlet olarak kuruldukları tarihten itibaren Balkanlar da bilhassa Makedonya dadaha fazla toprak sahibi olabilmek amacıyla etkin bir faaliyet gösteren iki rakip devletti (Jelavich, 1983, s ). Kosova daki Bulgarlar, gerek Üsküp merkez, Planka ve Kumanova Kazaları nda gerekse bu kazalara bağlı bazı köylerde çok az sayıda Sırp yılında Kosova Vilayeti nde 30 kadar Sırp okulunun açılmasına müsaade edilmişti. 569

14 KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ -bir hane halkı veya beş kişi gibi- yaşamasına, başka bir ifadeyle hiçbir yerel talep ve haklı gerekçe bulunmamasına rağmen Sırp okullarının açılmasından şikayetçiydiler. Öyle ki Babıali de görevli bazı Bulgarlar, bakanlarla görüşerek yahut İngilizleri araya sokarak Sırp okullarının açılmasına engel olunmasını istemişlerdi. Hükümet bir taraftan Bulgar, Rum ve Ulahlara okul açma izni verildiği gerekçesiyle eşitlik ilkesi doğrultusunda Sırplar ın da aynı haktan yararlanması gerektiğini vurgulamış (BOA, 18 Ağustos 1893 [6 S 1311], Y.PRK.TKM., 29/75), diğer taraftan Kosova daki Sırp-Bulgar çekişmesinde Bulgarları sadık tebaa ve ahali-i kadime olarak değerlendirip, bölgedeki yetkililere Sırpların halkın huzur ve rahatını bozmasının önüne geçilmesi talimatında bulunmuştur (BOA, 6 Mayıs 1896 [23 Za 1313], MF.MKT., 281/66). 19 Kosova da Eğitimin Denetimi İmparatorluğun diğer yerlerinde olduğu gibi Kosova bölgesinde de bilhassa bu dönemde yabancı ve gayrimüslim okullarındaki artış, başkent başta olmak üzere taşranın tamamında yaygın bir teftiş faaliyeti gerçekleştirme çabasına yol açmıştır. Bu bağlamda 1887 yılında gayrimüslim ve yabancı okulları müfettişliği kurulmuştur (Kodaman, 1980, s. 94). Lakin bu denetim Kosova bölgesinde daha ziyade, İstanbul dan müfettişler gönderilmek suretiyle değil, fakat yerel maarif müdürlerine, diğer görevlerinin yanısıra (BOA, 20 Temmuz 1896 [9 S 1314], MF.MKT., 318/52; 28 Ekim 1897 [2 C 1315], MF.MKT., 373/37; Mutlu, 2005, s ); müfredattan, ders kitaplarına, muallimlerden, ruhsatına kadar gayrimüslim okullarının teftiş vazifesi de eklenerek yerine getirilmiştir (BOA, 9 Haziran 1896 [27 Z 1313], MF.MKT., 318/52). 20 Teftişin temel amacı, bu okullarda Osmanlı tebaasına devletin 19 Talimatların, yabancı devletlerin himayesindeki gayrimüslimlerin sisteme karşı eylemlerini engellediği söylenemez. Sözgelimi Prizren Ortodoks Mektebi nin papazlık sınıfında okuyan beş talebenin okuldan atılmasından sonra Rusya ve Sırbistan konsolosları tarafından himaye edilerek, gizlice ve pasaportsuz olarak Sırbistan a kaçırılması ve orada bir miktar para ve sakıncalı yayın topladıktan sonra yine aynı kanalla Osmanlı sınırlarından içeri alınması bölgedeki yabancı müdahalelerin boyutunu göstermektedir (BOA., 27 Mart 1894 (19 N 1311), Y.Mtv., 92/80). 20 Talimatta vilayet maarif müdürlerinin vazifeleri arasında gösterilen teftiş görevi, ekseriyeti Hristiyan mektepleri teşkil eden Kosova Vilayeti nde yeterli finansman kaynağı bulunamayınca mutasarrıf ve kaymakamlara tevcih kılınmıştır. Ancak sözkonusu memurların bilhassa gayrimüslim mekteplerini, örneğin ders kitaplarını, teftiş edebilmek için gerekli niteliklere sahip oldukları pek şüphelidir. bütünsel-merkeziyetçi yapısına/çıkarlarına aykırı, zihinleri ifsad edici faaliyetler takip edilip edilmediğinin tespitidir. Merkezi hükümetin bölgedeki denetim yollarından bir diğeriyse taşraya teftiş heyetlerinin yanısıra gezici ulema göndermek suretiyle İslam dinine, ahlakına ve saltanata karşı zararlı faaliyetlerin önüne geçmekti. Genelde kozmopolit nüfusun yaşadığı yahut Hristiyan devletlere komşu, sınır bölgelerinde görevlendirilen gezici ulema, bir taraftan halk arasında Kur an, İlmihal, ahlak risaleleri dağıtıyor (BOA, 25 Ocak 1902 [15 L 1319], MF.MKT., 601/28), diğer taraftan gayrimüslimlerin Müslüman tebaa üzerinde yaratmak istedikleri nüfuzu engellemek üzere vaaz ve nasihatlerde bulunuyordu. Sözgelimi Rumeli Vilâyâtı Müfettişliği nden 9 Temmuz 1903 tarihinde kaleme alınan bir layıha üzerine, vahşet ve şekâvetle iştihâr... Lume Kazası ahalisine dini-ahlaki telkinlerde bulunmak amacıyla Müderris Süleyman Efendi görevlendirilmiştir. Müfettişliğin layıhasında, tam bir netice alabilmek için, Kosova nın batı sınırındaki bu kazanın 18 köyünde ivedilikle ibtidailer açmak ve darülmuallimin mezunlarının öncelikle buraya gönderilmesini sağlamak şartı yer alıyordu (BOA, 14 Temmuz 1903 [18 R 1321], MF.MKT., 718/69; 27 Temmuz 1903 [2 Ca 1321], TFR.I.KV., 27/2663). Hükümet müfettişliğin uyarısı üzerine sözkonusu ibtidailerin açılması için gerekli koşulları hazırlamış ve okullar eğitim-öğretim faaliyetine başlamıştır. Ancak bu sefer de okullarda öğretmenlik yapacak muallim, yahut imam dahi bulunamadığından tedrisat akim kalmıştır (BOA, 28 Ağustos 1903 [5 C 1321], TFR.I.KV., 33/3254). Üstelik vaız ve nasıh Süleyman Efendi ye göre, kazanın Merditya ya yakın köylerinde Cizvit papazlarının Katolik halka yaptıkları yardımlar, diğer köylerdeki Müslüman tebaayı da olumsuz etkilemektedir. Bölgede Katoliklerin zenginleşip, Müslümanların ilkel koşullarda yaşamaya terk edilmesi, gelecekte yol açabileceği tehlikeler göz önüne alındığında önemsenmesi gereken bir gelişmedir (BOA, 2 Temmuz 1903 [6 R 1321], TFR.I.KV., 24/2385). Meseleyi ciddiye aldığı anlaşılan Maarif Nezareti, Prizren deki Darülmuallimin den yetişecek öğretmenlerin Kosova bölgesinde öncelikle Lume Kazası nda görevlendirilmesi talimatını vermiştir (BOA, 13 Eylül 1903 [21 C 1321], TFR.I.KV., 34/3385). Kosova daki Sırp okullarının teftişi hususuysa başka bir mesele haline gelmiştir. Esasen gayrimüslim okullarının denetlenmesi ve imtihanlarının icrası yetkisi Osmanlı memurlarına ait olduğu halde Üsküp teki Rum Metropolidliği nin, teftiş için bir 570

15 NURDOĞAN / II. Abdülhamit Döneminde Kosova daki Gayrımüslim Okullaşma ve Babıali nin Bu Okullara Yönelik Politikası kişi görevlendirmek istemesi ve bu konuda valilikten istediği onayı alamaması üzerine okulların denetlenmesi bir sorun olmuştur. Hadiseyi büyüten, Prizren deki Sırp mektebinde çalışan bazı öğretmenlerin teftiş sırasında görevli olarak bulundurulmak istenmesi ve buradaki Bulgarların Sırplara husumetinden ötürü buna itiraz etmeleridir. Babıali bu tip durumlarda vilayet maarif müdürlerinin, Maarif Nezareti ne danışmaksızın hemen itiraz edip meselenin büyümesine neden olmak yerine, tarafları itidalle ikna etmeye çalışmasını devlet çıkarları açısından faydalı bulmuştur (BOA, 2 Temmuz 1894 [28 Z 1311], MF.MKT., 218/35). Hükümet özellikle Sırp, Yunan ve Bulgar gibi çok sayıda Ortodoks un yaşadığı Kosova da, bu unsurların kendilerini yeniden tanımlamalarına ve konumlandırmalarına yönelik taleplerini, maarif müdürlerinin elbetteki bütünsel-merkeziyetçi bir devlet yapısının öngördüğü sınırlar çerçevesinde ve fakat daha serinkanlı kararlarla yönlendirmeleri doğrultusunda bir tamim yayınlamıştır (BOA, 15 Eylül 1894 [15 Ra 1312], MF.MKT., 218/35). Nitekim Maarif Nezareti Sırplar ve Bulgarlar arasındaki rekabetten kaynaklanan bu meselede, Kosova daki Bulgar mekteplerinin teftişinde Kumanova Bulgar Mektebi Müdürü nü görevlendirerek tebaası arasında bir gerilim yaşanmasını önlemiştir (BOA, 16 Temmuz 1894 [13 M 1312], MF.MKT., 218/35). Kosova da Katolik Arnavutlar ve Ulahlar ın Eğitim Faaliyetleri Kosova da Müslüman ve Ortodoks nüfusun yanısıra bölgenin kuzeybatısı hariç bilhassa Üsküp, Prizren ve Gilan Kazaları nda meskun bulunan Katolik Arnavutların en büyük destekçisi ise Avusturya-Macaristan Devleti ve bölgede görevlendirdiği konsoloslarıydı (BOA, 24 Ocak 1874 [5 Z 1290], BEO.AYN.d., No. 1070). 21 Avusturya Balkanlar ve Kosova daki Katolik nüfusu, kilise ve rahipleri üzerinde 1699 tarihli Karlofça Antlaşması nın onüçüncü, 1718 Pasarofça Muahedesi nin onüçüncü, 1739 Belgrad Antlaşması nın dokuzuncu, 1791 Ziştovi Antlaşması nın onikinci ve 1878 Berlin Antlaşması nın altmışikinci maddelerine istinaden himaye hakkına sahip olduğunu ve onlar için okul ve sair müesseseleri açmaya ruhsatları bulunduğunu iddia etmiştir (BOA, 21 Ağustos 1891 [15 M 1309], BEO.AYN.d., No. 1529; Bridge, 1999, s ). Nitekim Avusturya nın desteğiyle bu yerlerde çok sayıda kilise ve okul açan Katolikler, bilhas- 21 Prizren de Latinler açılan okulun maaş ve masrafları Avusturya tarafından karşılandığı gibi öğretmeni de Avusturyalı ydı. sa Prizren ve Gilan daki Müslüman Arnavutları, cehaletlerinden bilistifade kendi mezheplerine davet etmekte ve ayin amacıyla köylere gittiklerinde Müslüman evleri de ziyaret edip, bu aileler tarafından hüsn-i kabul görmekteydiler (BOA, [1308], Y.PRK.AZJ., 19/82). Avusturya- Macaristan ın Kosova daki Katolik Arnavutlar la kurduğu sıkı irtibat ve bu devletin desteği üzerine Latin harfleriyle Arnavutça nın öğretildiği okullara sahip olmaları, kendilerini Müslüman Arnavutlar a göre ulusal eğilimlere daha yakın hissetmelerine yol açmış ve nihayet 1912 yılında Avusturya- Macaristan ın yönetiminde idari özerklik istemelerine neden olmuştur (Jelavich, 1983). Yine Avusturya-Macaristan ın yoğun etkisinde kalan Kosova nın Karadağ sınırına yakın 26 köyden gelen haberler devleti, bölgeyi sistem dahilinde tutabilmek amacıyla bazı tedbirler almaya zorlamıştır. Bu köylerde Katolik Arnavutlar la Müslüman Arnavutlar yanyana yaşamakta; Müslümanlar İşkodra dan gönderilmiş yabancı dillere hakim papazların baskısı altında kalmakta; kutsal günlerde Prizren, İpek ve Yakova Kazaları ndan gelen Katolikler le birlikte köylü Arnavutlar ın topluca ayinlerinden olumsuz etkilenmekteydiler. Bunun üzerine sözkonusu köylere gönderilen gezici ulemanın müspet etkisi kısa zamanda alınmış, hatta bazı köylerde kitlesel ihtida hareketleri görülmüştür. Ancak İslam ahlakının yinelenerek işlenmesi bölgede kalıcı bir etki yaratamamıştır. Zira Müslüman halkın Hristiyanlar a göre toprakları çok azdır. Zaten mevcut arazilerini de kullanacak bilgiden yoksundurlar. Diğer taraftan Katolik Arnavutlar Avusturya-Macaristan ın himayesinde hem ekonomik hem kültürel yönden gelişme göstermişler ve özellikle merkezi yönetime yaklaşım hususunda bütünsel bir kitle oluşturmayı başarmışlardır. Her ne kadar bölgedeki olumsuz gidişat üzerine, Sultan II. Abdülhamit in ilk saltanat yıllarında halkın dini bilgilerinin tashih ve ıslahı amacıyla dört okul açılmışsa da, bundan istenen sonuç alınamamış, üstelik bu süre içerisinde bazı kimselerin gizlice Katolik mezhebine geçtikleri öğrenilmiş ve bu halin bölgedeki diğer Müslüman ahaliye de sirayet edeceği, onların rü yet-i hallerinden anlaşılmıştır. Katolikliğin yayılması tehlikesini bertaraf etmek amacıyla; Karadağ sınırına yakın sözkonusu 26 köyün tamamında halkın anadilinde eğitim yapan Arnavutça- birer ibtidainin açılması, buralarda dini ve siyasi duyarlılıkları yüksek, yerel dillere hakim, takva sahibi öğretmenlerin görevlendirilerek, bilhassa vakit namazlarının topluca kılınması hususuna özen gösterilmesi, Sırbistan ve Karadağ sınırları müfettişi Hamdi Paşa tarafın- 571

16 KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ dan teklif edilmiştir (BOA, 16 Temmuz 1902 [10 R 1320]; 15 Eylül 1902 [12 C 1320], MF.MKT., 652/35). Öte yandan hükümetin Kosova-Karadağ sınırı civarındaki Akova ve Kolaşin in Müslüman köylerinde ibtidailer açılması kararına dair Senice Mutasarrıfı nın izahatı dikkat çekicidir. Sözkonusu kazalarda okullaşmanın yararına katılmakla birlikte Mutasarrıf, bundan beklenen faydanın sağlanabilmesini, Hristiyan mekteplerinde maariften başka hiçbir maksadın takip edilmemesine bağlı görüyordu. Halbuki bu okullarda Sırbistan ve Karadağ daki komitelerin desteğiyle siyasi-politik hedefler peşinde koşulmakta, bölgedeki Hristiyanların imparatorluktan ziyade Karadağ ve Sırbistan a yakınlık/bağlılık duymaları yönünde bir tedrisat takip edilmekteydi. Mutasarrıf a göre gelecekte büyük bir tehlike potansiyeli taşıyan bu durumu önlemek amacıyla Müslümanlar için okullar açılırken, halktan maddi ve manevi destek bekleyip zira yabancı etki/müdahale altında kalan halkın devlet eğitimine eğilimli olması beklenemezdi- işin sürüncemede kalmasına göz yummak yerine bütün masrafların üstlenilmesi ve eğitim aracılığıyla Osmanlıcılık fikrinin yayılması şarttı (BOA, 25 Ağustos 1907 [16 B 1325], TFR.I.KV., 173/17270). Dilin eğitim alanında Arnavut milli bilincinin geliştirilmesi yönünde bir araç haline getirildiği bu dönemde Sultan II. Abdülhamit, Müslümanlar için de Arnavutça eğitime izin vererek, bölgedeki dini-etnik sürtüşmelerin üstesinden gelebilmek ve saltanathilafete bağlı bir Osmanlı tebaası oluşturmak hedefinde ilerleyebilmek amacını gütmüş olmalıdır. Öte yandan bu dönemde gayrimüslim okullarında Türkçe derslerinin okutulması (BOA, 7 Nisan 1896 [24 L 1313], MF.MKT., 310/22), bütün unsurların milliyetçiliği, ulusal kimlik ve ideolojileri yayma propogandasına girdiği Kosova bölgesinde hükümetin, dil eğitiminin bütünselci yapıyı korumadaki öneminin bilincinde olduğunu da göstermektedir. Sultan II. Abdülhamit tarafından 1905 yılında belki de tarihlerinde ilk defa diğer unsurlarla eşit bir millet olarak tanınan ve XIX. yüzyılda daha ziyade Pindus Dağı ve çevresi ile Kosova nın batı ve kuzey kısımlarına yerleşmiş bulunan Balkanların en eski topluluklarından Latin kökenli Ulahların (Hancoch, 2001, s ; Wace ve Thompson, 1914), esasen millet olarak resmen tanınmadan önce de kendi okullarını açabildikleri anlaşılmaktadır. Zira 11 Haziran 1896 tarihinde Babıali ye gönderilen bir tezkire, Ulah Mekâtibi Müfettişi tarafından imzalanmış olup, imparatorluktaki Ulah okullarında tahsil eden gençler hakkında kaleme alınmıştı. Şöyle ki, Ulah okullarından mezun gençler tıp yahut hukuk tahsili amacıyla ya Bükreş e veya Atina ya gidiyorlar ve memleketlerine döndüklerindeyse yurtdışında edindikleri fikirleri kendi kaza ve nahiyelerinde yaymaya çalışıyorlardı. Hükümet tarafından Ulahlar ın bu davranışları pek sakıncalı bulunmuş ve bunun üzerine yeni bir uygulama başlatılmıştı: Ulah okullarından mezun öğrencilerden altısının İstanbul daki Hukuk, üçünün de Tıp Mektebi ne yerleştirilmesiydi. Ancak bu teşebbüs, öğrencilerin yeterli düzeyde Türkçe bilmemelerinden pek başarılı olamamıştı. Meselenin çözümü için Ulah mektepleri müfettişinin bir teklifi vardı: Madem ki, Ulah okullarında yeterli düzeyde Türkçe öğretilemiyordu, o halde bu mekteplerden mezun talebe arasından on ikisi önce Mekteb-i Sultani de eğitim almalıydı (BOA, 11 Haziran 1896 [29 Z 1313], MF.MKT., 320/64). 22 İşin dikkat çekici tarafı, Ulah Mektepleri Müfettişi ünvanının yanında Margirit adının yazılmasıydı. Zira aslen Pinduslu bir Osmanlı olduğu halde, sonradan Romanya vatandaşlığına geçen Apostol Margirit, esasen imparatorluktaki Ulah mekteplerinin idaresini, bazı siyasi mülahazalarla Romanya Mektepleri adıyla kendi idaresine almak isteyen bir şahıstı. Dahiliye Nezareti ne göre Margirit in asıl niyeti Ulah unsuru arasında eğitimi yaymak bahanesiyle bu okullarda çalışan bazı öğretmenlere maaş vererek, mekteplerin idaresi hakkında bilgi toplamak ve halk üzerinde Romanya hükümetinin nüfuzunu istihsâl etmekti. Apostol Margirit ayrıca bölgedeki Ulah okulları için Romanya hükümetinden ve Bükreş teki Makedonya Komitesi nden maddi yardımlar topluyor (BOA, 10 Nisan 1896 [27 L 1313], MF.MKT., 320/64), 23 bu okullarda tedrisât-ı muzırre ve ilka at-ı mefsedette bulunuyordu. Öyle ki yerli Ulahlar tarafından da şikayet konusu haline getirilen bu durum yerel yönetimin dikkatini çekmişti. Bunun üzerine mahalli idare meclisi Margirit in elinden, kendi adına açtığı okullar haricinde, Ulah mektepleri idare yetkisini alarak, bu okulları seçim ve atamayla belirlenen mütevelli heyetine 24 tevdi etmişti (BOA, 17 Haziran 1896 [6 M 1314], MF.MKT., 320/64). 22 Müfettişe göre ücretli eğitimin yapıldığı Mekteb-i Sultani de sözkonusu Ulah gençlerinden dördü paralı, dördü yarı ücretli ve dördü de tam burslu olarak gündüz eğitimi almalıydı. 23 Bu yardımların bir kısmı Romanya vatandaşı olup, ülkesinde servet edinmiş ve sonradan vefat eden bazı kimselerin eğitim amacıyla hemşehrilerinin kullanımına bıraktığı meblağın faizinden geliyordu. 24 Mütevelli heyetinden iki kişi, Margirit in devre dışı bırakılması üzerine maddi yardımlarını kesen Bükreş e gitmişler, ancak istediklerini alamadıkları gibi bir de Romanya Başbakanı tarafından hakarete uğramışlardır. 572

17 NURDOĞAN / II. Abdülhamit Döneminde Kosova daki Gayrımüslim Okullaşma ve Babıali nin Bu Okullara Yönelik Politikası Babıali Apostol Margirit in Ulah öğrencilerinden bazılarının, Türkçe öğrenmeleri amacıyla Mekteb-i Sultani ye gönderilmesi teklifi hususunda ise; Rumeli deki yatılı idadilerin müfredatının neredeyse Mekteb-i Sultani düzeyinde olduğunu ve Ulah mekteplerinden mezun talebenin bu okulları bitirmesi durumunda Hukuk veya Tıp mekteplerine sınavsız alınacaklarını, yıllık 12 liradan ibaret olan idadi ücretlerinin Mekteb-i Sultani ye göre iki-üç misli ehven bulunduğunu, böylece öğrenim bursu talep edilen öğrencilerin hem kendi vatanlarından, aile ve akrabalarından ayrılmadan hem de kimsenin aracılığına gerek kalmadan kayıt işlemlerini tamamlayabileceklerini belirtmişti. Kaldı ki, Ulah öğrencilerin kabulü istenen Mekteb-i Sultani de, burslu talebenin sayısı ücretlileri geçtiğinden okula, kendini tekrar toparlayabilmesi için birkaç yıl hiç burslu talebe alınmaması gerekiyordu (BOA, 11 Temmuz 1896 [30 M 1314], MF.MKT., 320/64). Diğer taraftan Sultan II. Abdülhamit in bölgedeki Bulgar, Arnavut öğrencilerden bazılarını İstanbul daki nitelikli okullara yatılı eğitim almak üzere yerleştirdiği bilinmektedir (BOA, 20 Mayıs 1901 [2 S 1319], Y.PRK.BŞK., 64/92). Sultan ın bu suretle bir taraftan merkez ile çevre arasındaki bağlantıyı kuvvetlendirirken, diğer taraftan devletin siyasiahlaki ve eğitsel mesajlarıyla işlenmiş yoğun bir endoktrinasyonun gayretine giriştiği söylenebilir. Tüm yetkileri elinden alınmasına rağmen, kendisini Ulah Mekâtibi Müfettişi olarak tanıtmaya devam eden Margirit 28 Temmuz 1896 tarihinde kaleme aldığı bir tezkiresinde; Ulahların saltanata bağlılığından ve şimdilik sayıları pek az olan okullarında tamamen devlet ve saltanatın çıkarları doğrultusunda eğitim yapıldığından bahsetmiş, Bulgaristan ve Sırbistan sınırları civarında, Kosova nın kuzeyindeki Prizren, Üsküb ve Kaçana Kazaları nda, Selanik Vilayeti nin yine kuzeyinde çok sayıda yaşadığını iddia ettiği Ulahlar için Babıali den toplam 14 ibtidainin açılmasını istemiştir. Kız ve erkek öğrenciler için ayrı ayrı olmasını planladığı bu okullar Margirit e göre, hem Ulah halkının hem de devletin yüksek çıkarları yararınadır (BOA, 28 Temmuz 1896 [17 S 1314], MF.MKT., 320/64). Halbuki Sadrazam, Margirit in bu isteklerinde çok farklı niyetlerin saklı bulunduğu kanaatindedir. Sözgelimi Üsküp te bir Ulah mektebinin tesisiyle ilgili tüm yasal işlemler tamamlandığı halde okulun açılması için yeterli talebenin bulunmadığı anlaşılmış (BOA, 10 Ağustos 1896 [1 Ra 1314]; 9 Kasım 1896 [3 C 1314], MF.MKT., 320/64; Wace ve Thompson, 1914, s. 5, 11-12) 25 ve ruhsat verilme- 25 Kosova Vilayeti Üsküb de yalnızca 29 haneden ibaret miştir (BOA, 4 Aralık 1896 [28 C 1314], MF.MKT., 320/64). 26 Buna rağmen okulun açılmasında ısrarcı olan Margirit in asıl niyetinin; bölgede Ulah unsurunu önce tesis ve ardından Bulgar, Sırp ve Rumlara nispetle Ulahların fazlalığı iddiasıyla Romanya konsolosluğu açtırmak olduğu ortaya çıkmıştır (BOA, 1 Ağustos 1896 [21 S 1314]; 1 Eylül 1896 [23 Ra 1314]; 22 Kasım 1896 [16 C 1314], MF.MKT., 320/64). Ayrıca Margirit, şayet hükümete bu okulları açtırmayı başarırsa kaybettiği idari yetkileri yeniden kazanmayı da ümit etmektedir (BOA, 15 Eylül 1896 [7 R 1314], MF.MKT., 320/64). Hükümetin söz konusu şahsın niyetini anlayıp, aslında ciddi bir Ulah nüfusunun yaşamadığı mahallerde okulların açılması talebini reddetmesi, en çok bölgedeki Rum metropolidini memnun etmiş olmalıdır (BOA, 24 Kasım 1896 [18 C 1314], MF.MKT., 320/64). Zira yüzyıllardır Balkan Ortodoksları üzerinde tartışmasız bir üstünlüğe sahip olan Rum Ortodoks Patrikhanesi, bölgede Rumca konuşan ve kendilerini Yunan olarak tanımlayan bir Ortodoks unsurun (Akman, 2006, s. 34) daha milli kimliğini bulmasını endişeyle karşılamaktadır. Sultan II. Abdülhamit döneminde, hem Apostol Margirit in Ulahça eğitimi ve mezhepsel kimliği ön plana çıkaran bir okullaşma yönündeki çabaları, hükümranlığın temelini bozacağı endişesiyle sınırlandırılmaya çalışılmış, hem de her milletin kültürünü ve geleneğini muhafaza etme doğrultusunda bir temel eğitim alma hakkından Ulahların da yararlanması sağlanmıştır. Böylece Patrikhane nin muhtelif halklar üzerindeki Helenleştirme siyasetine karşı görece korunmayı başaran Ulahlar da devlete karşı yoğun bir muhalefetin önü kesilmiş yahut günümüze dek devam eden Yunan-Ulah mücadelesi için elverişli bir zemin hazırlanmış olabileceği söylenebilir. Selanik, Yanya ve Manastır a göre Sultan II. Abdülhamit yönetimine karşı yoğun bir muhalefetin gerçekleşmediği Yakova ve Üsküp hariç- Kosova da (Skendi, 1967, s. 392), bu durumun en önemli sebebi; XX. yüzyılın başında yaklaşık bir milyon olan nüfusun (BOA, 7 Ekim 1880 [2 Za 1297], Y.PRK.UM., 3/45), büyük çoğunluğunu Müslüman Arnavutlar ın teşkil etmesiydi. Müslüman ahali çoğunlukla İpek, Priştine ve Prizren de meskun iken (BOA, [1319], Y.PRK.ŞD., olan Ulah nüfusu için açılmak istenen bu okulda en fazla talebenin okutulabileceğini bildiriyordu. Okulda Ulahça yla birlikte Rumca nın öğretilmesi, bu tarihte Ulahların Rum Ortodoks Kilisesi ne bağlı bulunmasından kaynaklanmış olmalıdır. 26 Bu çocukların o tarihe kadar olduğu gibi, bundan sonra da Rum okuluna devam ettikleri anlaşılmaktadır. 573

18 KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ 2/65), Hristiyan halkın en yoğun bulunduğu sancak 6678 Müslümana karşılık Hristiyanla Üsküp tü. Bununla birlikte Kosova nın diğer sancakları olan Priştine Sancağı nda %42, Yenipazar da %28, Taşlıca da %5, İpek te %62 ve Prizren de %82 oranında Müslüman yaşamaktaydı (BOA, 17 Mayıs 1895 [22 Za 1312], Y.PRK.UM., 32/17). Hristiyanlar arasında Rum cemaati birinci, Bulgarlar ikinci sırada bulunmaktaydı. Okullaşma oranlarına göre de Rumlar ilk sırada yer alırken, tüm Rumeli de nüfusun %12 sini teşkil eden Bulgarlar 27 onların arkasından gelmekteydi (BOA., 15 Nisan 1903 [17 M 1321], TFR.I.KV., 14/1353). Öte yandan müslim ve gayrimüslim halkın okullaşma oranı arasındaki fark her ne kadar Sultan II. Abdülhamit döneminde Müslümanlar lehine kısmen kapanmışsa da istenilen hedefe ulaşılamamıştır. Nitekim Yenipazar Sancağı na bağlı Yenivaroş Kazası nda muhtelif derecelerde 15 i aşkın Hristiyan okulu mevcutken, Müslüman halk için tek bir rüşdiye bulunuyordu. Ayrıca vilayetin maarif açısından en geri kalmış Kalkandelen Kazası nda da ne bir ibtidai ne de bir rüşdiye vardı. Bu olumsuz tablonun bölge halkı üzerindeki sonucu; cehalet nedeniyle ahali arasında fuhuş ve cinayet vak alarının çoğalması olmuştur (BOA, 19 Kasım 1896 [13 C 1314], MF.MKT., 319/18). Hristiyan nüfusa nisbetle Müslüman ahali arasında pek geri kalan maarifin yaygınlaştırılması maksadıyla 1894 senesinden itibaren alınmaya başlanan hisse-i menafi ve maarif vergileri diğer vilayetlerden farklı olmak üzere, örneğin Taşlıca ve Prepol Kazaları nda, devlet okulları açılması için tamamıyla mahalline bırakılmıştır. Söz konusu vergi gelirleri Kosova Vilayeti ndeki duruma kısmen çare olabilmiştir. Nitekim bu uygulamanın geçerli olduğu Taşlıca ve Prepol Kazaları nda 51 adet ibtidai eğitim-öğretim faaliyetine başlayabilmiştir (BOA, 20 Ağustos 1896 [12 R 1314], MF.MKT., 319/18; 5 Kasım 1896 [29 Ca 1314], MF.MKT., 319/18). 28 Babıali her ne kadar eğitim alanındaki bu rekabet karşısında ekonomik engelleri çözmeye çalışmışsa da, Kosova Vilayeti nin çoğu yerinde ahali henüz hisse-i iane ödemeye yanaşmadığından hükümetin yahut yerel yönetimlerin yapabileceği de pek fazla bir şey yoktu. Bu bağlamda verilen talimatlar hiç değişmiyor- 27 Bulgaristan Komiserliği nden 15 Nisan 1903 tarihinde hükümete iletilen bu rakamlar ihtiyatla değerlendirilmelidir. 28 Gerçi ne menafi ne maarif vergileri bu okulların idaresi için yeterli düzeydeydi. Buna rağmen sözkonusu Müslüman okullarına Hristiyan çocukları dahi devama başlamıştı (BOA., 5 Kasım 1896 (29 Ca 1314), MF.MKT., 319/18). du: Eğitim vergisinin toplanması için elden gelenin icrası, tahsisatın yapılabildiği mahallerdeyse süratle ibtidai-rüşdiyelerin açılması ve mevcutların ıslahı için gereğinin yerine getirilmesi (BOA, 4 Mayıs 1897 [2 Z 1314], MF.MKT., 218/35). II. Abdülhamit döneminin aynı zamanda Balkan Hristiyanları nın milliyetçilik çağı olması, Osmanlı unsurlarının yönetimi noktasında Sultan ın olduğu kadar Balkanlar daki gayrimüslim tebaanın da duyarlılığını artırmıştır. Ancak her iki tarafın bu konudaki duyarlılıkları birbirine zıt iki ayrı eğilimde tezahür etmiştir. Bu hususta gayrimüslim halkın hassasiyeti, bilhassa özerklik meselelerini gündeme getirmişken, Sultan II. Abdülhamit in yönetim açısından İslamcı-merkeziyetçi yönelimlerini ön plana çıkarmıştır. Ancak taraflar arasında ortaya çıkan bu zıt eğilimler, içlerinde barındırdıkları dinsel ve geleneksel öğelerden dolayı, her iki kesim için de kökten bir çözüm getirmediği gibi tarafların birbirinden kopuş sürecini hızlandırmış ve bir sonraki yönetimin İttihat ve Terakki- bölgedeki örgütlenmesine destek vermeye hazır kitleleri bulmasına zemin oluşturmuştur. Sonuç Yunan, Sırp, Bulgar, Romen vb. asıllı kozmopolit demografik yapısına rağmen çoğunluğu Müslüman Arnavutlar ın oluşturduğu Kosova da, Sultan II. Abdülhamit döneminde bir eğitim hamlesi başlatılmıştır. Bu atakta; bir taraftan kendi unsurları arasındaki ayrılıkçı-milliyetçi eğilimi sona erdirip bölgedeki çıkmazdan kurtulmak, diğer taraftan komşu devletlerin bu demografik yapıdan istifadeyle imparatorluğa karşı bir tehdit oluşturmak suretiyle içine düşürüldüğü kuşatılmışlık hissinden uzaklaşmak amaçlarının da rol oynadığı söylenebilir. II. Abdülhamit, hem Sırplar vasıtasıyla Rusya nın hem de zaman zaman Latinler, zaman zaman Bulgarlar vasıtasıyla Avusturya nın bölgedeki eğitim manevraları papazlar vasıtasıyla yörenin bazı ileri gelenlerine para verip, çocuklarının yurtdışında okumasını sağlamak, bu gençleri, birtakım siyasi cemiyetler kurdurtarak düzen ve asayişi bozan eylemlere yönlendirmek, bölgenin istikrarlı ve bütüncül bir idari yapıya kavuşmasını engellemek ve Batı basınında gayrimüslim unsurların eğitim haklarından yararlandırılmadığına dair dezenformasyon yapmak- karşında sessiz kalmak yahut sözlü bir tepkide bulunmak yerine, İslam ve Osmanlı koşullarına uygun düşen bir devlet eğitim sistemini yerleştirmeye başlamıştır. Sultan bu amaç doğrultusunda gayrımüslim tebaanın aynı yönde endoktrinasyonu yolunda başkent- 574

19 NURDOĞAN / II. Abdülhamit Döneminde Kosova daki Gayrımüslim Okullaşma ve Babıali nin Bu Okullara Yönelik Politikası teki nitelikli okullarda yatılı eğitim almalarını da sağlamıştır. Gayrimüslim-yabancı okullarında sisteme yönelik zararlı ideolojilerin yayılmasını önlemek amacıyla alınan tüm tedbirlere ve hükümranlığın devamı için saltanata/hilafete bağlı bir kitlenin meydana getirilmesi hedefi doğrultusunda başlatılan eğitim kampanyasına rağmen, Kosova bölgesindeki gayrimüslimlerin bir taraftan ayrılıkçı-milliyetçi hareketleri örgütlemeye devam ederken diğer taraftan milli eğitim ve kültür faaliyetlerini canlı tuttukları anlaşılmaktadır. Sultan II. Abdülhamit döneminde bölgedeki toplumsal yaşamın, muhafazakâr söylemlerle tahkim edilmiş merkeziyetçi yönetimin denetleyici ve düzenleyici uygulamaları altına sokulması girişimine, örneğin eğitimde programlara Türkçe dersinin konulması zorunluluğuna karşı Arnavutlar, Sırplar, Bulgarlar vb. arasında doğan tepki, zamanla anti-merkeziyetçi ve milliyetçi ayaklanmalarda ifadesini bulmuştur. Bu çerçevede ayrılıkçı-milliyetçi hareketlerin bölgeye nüfuz etme yöntemlerinden biri din ve diğeri eğitim kurumları olmuştur. Bu yolla çok sayıda Müslüman unsurun yaşadığı Kosova Vilayeti nde Hristiyan yayılmacılığı, özellikle de Arnavutlar açısından en tehlikelisi olarak kabul edilen Sırp yayılmacılığı, Arnavutlar ın aleyhine olarak gelişmiştir. Daha da kötüsü Hristiyan Arnavutlar din ve eğitim kurumları aracılığıyla kendi milli/ayrılıkçı davalarına kazanılmak istenmiştir. Öte yandan sözkonusu gayrimüslim unsurlar, birbirlerine ve geleneksel hakimiyet kaynağına karşı üstünlük yarışında öne geçebilmek için bölgeyle yakından ilginen yabancı devletleri kendi çıkarları doğrultusunda ulusal davalarına çekmekten de geri durmamışlardır. Osmanlı İmparatorluğu nun iktisadi, siyasi ve askeri alanlarda gücünü kaybetmesi, devletin zaaflarından yararlanmak isteyen başta Rusya ve Avusturya- Macaristan ı Balkanlar da aktif bir politika izlemeye yöneltmiş, bu çerçevede bölgede kendilerine türdeş gördükleri gayrimüslim unsurlarla yoğun ticari ilişki kurmanın yanısıra dini ve eğitsel alanlarda da bu toplumların devlet otoritesini ve tebaanın bağlılığını çökertecek yeni bir örgütlenmeyi tamamlamalarına destek olmuşlardır. Bu değişim sürecinde Rum Patrikhanesi geleneksel otoritesini muhtelif Ortodoks unsurlar üzerinde korumaya çalışırken bölgedeki etkinliği giderek azalmış, bu durum Sırplar ve Bulgarların faaliyetlerini artırmasında teşvik edici bir etken olmuştur. Helen karşıtlığında hemfikir olmalarına rağmen Sırplar, Eksarhist Bulgarla yahut mezhepdaşları Ortodoks Arnavutlarla hiçbir zaman aynı tarafta yer almamışlar ve onları kendi nüfuzlarını genişletme yarışında bir tehdit olarak değerlendirmişlerdir. Öte yandan 1870 yılında bağımsız kiliselerini kuran Bulgarlar ın yanısıra Arnavutlar da bölgedeki Katolik unsurlar gibi kendi mezhepsel okullarını açmanın ve eğitimde dillerini kullanmanın yollarını bulmayı hedefleyen çabalar içerisinde olmuşlardır. 575

20 Educational Sciences: Theory & Practice - 13(1) Winter Educational Consultancy and Research Center Non-muslim Schooling in Kosovo during the Abdulhamit II Era and the Policy of Ottoman Government Arzu M. NURDOĞAN a Maramara University Abstract The purpose of this study was to uncover real importance and volume of schooling interlaced with political practices through placing the education in a pragmatic position in forming national epistemologies and political ambitions by non-muslims who desire to establish a geography by virtue of having specific national histories, cultures, languages, religions, literatures, and broad and deep ententes with Ottoman management in the final stage of the government. Within this framework, it was tried to interpret the events, institutions, and individuals concerning the subject between 1876 and 1909 in their own conditions as they were by means of vertical method and historical research pattern. Key Words Ottoman Empire, Abdulhamid II, Kosovo, Non-Muslim, Foreign Intervention, Orthodox. In this research tried to be drawn up via totally first hand resources, an approach was preferred to clue economic, social and political participation manners of nationalities residing at the region in the government, within the scope of applications and amendments on educational field by Ottoman in Kosovo, and factual reality regarding instrumentalization of the education in increasing dependence to Islam and Ottoman association in that period, as well. The approach in question should be meaningful in revealing the validity rate of claims that the government does not permit non-muslim schooling (Blumi, 2005, pp ; Bonides, Palaskas, & Balabani, 2000, pp ; Braude & Lewis, 2000, a Arzu M. NURDOĞAN, Ph.D., iis currently an associate professor on history of education. Her research interests include history of education of Ottoman Empire mostly during the nineteenth century. Correspondence: Dr. Arzu M. NURDO- GAN, Marmara University, Ataturk Faculty of Education, Department of Elementary Education, Istanbul/Turkey. arzu.nurdogan@marmara.edu.tr Phone: /307. pp , 204; Christodoulopoulos, 2000, p. 111; Hering, 1989, pp ; Jordanovic, 2000, pp ; Karageorgou-Kourtzis, 2007, pp ; Meletiades, 2000, pp ; Papoulia, 1989, pp ; Pulaha, 1989, pp ; Seton- Watson, 1917, pp ; Stanciu, Bunescu, & Herseni, 2000, pp ; Somel, 2010, pp , 267, 289; Todorova, 1989, pp ; 1996, pp ; Zirojević, 1989, pp ). Kosovo had a special significance in the Ottoman geography as it contained people from various different races, religions and cultures together (Deringil, 1994, pp ; Shaw, 1975, pp ). Based on this significance, since the beginning of Tanzimat era, a number of reforms were put into effect by the Ottoman governments within the framework of Pan-Ottomanism ideology to eradicate religious, administrative barriers between the nations within the country thereby maintaining the unity of the state and eliminating the dangers towards the very existence of the empire. In parallel to the reforms in question, Sultan Abdulhamit the Second also initiated educational reforms in addition to the military, political, and economic

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) I. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken Genç Osmanlıların faaliyetleri İstanbul (Tersane) Konferansı BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) Osmanlı

Detaylı

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği Balkan Yarımadasın da en eski halklarından olan İllirya kökenli bir halk olarak kabul edilen Arnavutlar,

Detaylı

OSMANLI DEVLETİ NİN YILINA AİT EĞİTİM İSTATİSTİĞİ

OSMANLI DEVLETİ NİN YILINA AİT EĞİTİM İSTATİSTİĞİ Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları Yıl: 2012/2, Cilt:11, Sayı: 22 Sf. 125-167 OSMANLI DEVLETİ NİN 1907-1908 YILINA AİT EĞİTİM İSTATİSTİĞİ Nuri GÜÇTEKİN* Bu çalışmada, Maarif-i Umumiye İstatistik Dairesince

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir? DÜNYA GÜCÜ OSMANLI 1. Anadolu Selçuklu Devleti zamanında ve Osmanlı İmparatorluğu nun Yükselme döneminde Anadolu daki zanaatkarlar lonca denilen zanaat gruplarına ayrılarak yöneticilerini kendileri seçmişlerdir.

Detaylı

BĠR MESLEK OLARAK ÖĞRETMENLĠK

BĠR MESLEK OLARAK ÖĞRETMENLĠK BĠR MESLEK OLARAK ÖĞRETMENLĠK Meslekleşme ölçütleri Öğretmenlik Mesleğinin Yasal Dayanakları Öğretmenlik Mesleğinin Temel Özellikleri Türkiye de Öğretmenliğin Meslekleşmesi Öğretmenlerin hizmet öncesinde

Detaylı

DÜNYADA DİN EĞİTİMİ UYGULAMALARI

DÜNYADA DİN EĞİTİMİ UYGULAMALARI HOŞGELDİNİZ DÜNYADA DİN EĞİTİMİ UYGULAMALARI Prof. Dr. Mehmet Zeki AYDIN Marmara Üniversitesi EMAİL:mza@mehmetzekiaydin.com TEL:0506.3446620 Problem Türkiye de din eğitimi sorunu, yaygın olarak tartışılmakta

Detaylı

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ 1. Osmanlı İmparatorluğu nun Gerileme Devrindeki olaylar ve bu olayların sonuçları göz önüne alındığında, aşağıdaki ilişkilerden hangisi bu devir için geçerli

Detaylı

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B 1- XIX. ve XX. yüzyılın başlarında. Osmanlı. Devleti her alanda çöküntü içinde olmasına karşılık, varlığını ve bağımsızlığını uzun süre korumuştur. Bu durumun en önemli nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI II. Mahmut ve Tanzimat dönemlerinde devlet yöneticileri, parçalanmayı önlemek için ortak haklara sahip Osmanlı toplumu oluşturmak için Osmanlıcılık fikrini

Detaylı

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ Mehmet Uçum 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri a. Tartışmanın Arka Planı Ülkemizde, hükümet biçimi olarak başkanlık sistemi tartışması yeni

Detaylı

2005, yıl:1, sayı:4, ss.62-64 de yayımlanmıştır.

2005, yıl:1, sayı:4, ss.62-64 de yayımlanmıştır. AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDE DİN ÖĞRETİMİ VE TÜRKİYE İLE KARŞILAŞTIRILMASI 1 Prof. Dr. Mehmet Zeki Aydın 2 Bu yazıda, önce Avrupa Birliği ülkelerindeki din öğretimi uygulamaları hakkında bilgi verilecek

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. 339 GENEL LİSE Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. Yeniçağ 3. Yeniçağda Avrupa 6. Eğitim, kültür, bilim ve

Detaylı

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ 1908 II. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken İttihat ve Terakki Cemiyetinin faaliyetleri 1908 Reval Görüşmesi İTTİHAT ve TERAKKÎ CEMİYETİ 1908 İhtilâli ni düzenleyen

Detaylı

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri 9. HAFTA Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri 2 Sağlık hizmetleri daha çok saraya ve orduya yönelik olarak yürütülmüştür. Devletin tek resmi sağlık örgütü sarayda yer

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı nı sona erdiren antlaşmadır. Bu antlaşma ile Misak-ı Milli büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Şekil 1. Kasım 1922 de Lozan Konferansı

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ 209 ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 20 Aralık 1993 tarihli ve 47/135 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

T.C KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERS İÇERİKLERİ I. DÖNEM

T.C KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERS İÇERİKLERİ I. DÖNEM T.C KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERS İÇERİKLERİ I. DÖNEM TAR513 Klasik Dönem Osmanlı Taşra Teşkilatı Klasik dönem Osmanlı taşra teşkilatı; Osmanlı

Detaylı

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa. Elveda Rumeli Merhaba Rumeli İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa. Hamdi Fırat BÜYÜK* Balkan Savaşları nın 100. yılı anısına Kitap Yayınevi tarafından yayınlanan Elveda Rumeli Merhaba

Detaylı

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir. İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim ŞAHİN nin Entegre Sınır Yönetimi Eylem Planı Aşama 1 Eşleştirme projesi kapanış konuşması: Değerli Meslektaşım Sayın Macaristan İçişleri Bakanı, Sayın Büyükelçiler, Macaristan

Detaylı

9.2.2. Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Konut Projesi (Ataşehir)

9.2.2. Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Konut Projesi (Ataşehir) 9.2.2. Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Konut Projesi (Ataşehir) 14.02.2008 / 28.10.11210 Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Mesleki Denetimde Çevresel Etki Değerlendirmesi Çekince Raporu Projenin

Detaylı

Türkiye Milli Eğitim Sisteminin Yasal Dayanakları. 2. Eğitim ve Öğretimi Düzenleyen Yasalar. 3. Milli Eğitim Şuraları. 4.

Türkiye Milli Eğitim Sisteminin Yasal Dayanakları. 2. Eğitim ve Öğretimi Düzenleyen Yasalar. 3. Milli Eğitim Şuraları. 4. Türkiye Milli Eğitim Sisteminin Yasal Dayanakları 1. T.C. Anayasası, 2. Eğitim ve Öğretimi Düzenleyen Yasalar 3. Milli Eğitim Şuraları 4. Kalkınma Planları 5. Hükümet Programları Milli Eğitim Temel Kanunu

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 017-018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı 1. 1. XIV. yüzyıl başlarında

Detaylı

T.C. DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI ADAY KONSOLOSLUK VE İHTİSAS MEMURLUĞU GİRİŞ SINAVLARI DUYURUSU

T.C. DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI ADAY KONSOLOSLUK VE İHTİSAS MEMURLUĞU GİRİŞ SINAVLARI DUYURUSU T.C. DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI ADAY KONSOLOSLUK VE İHTİSAS MEMURLUĞU GİRİŞ SINAVLARI DUYURUSU I. GENEL BİLGİLER: (1) Dışişleri Bakanlığı konsolosluk ve ihtisas memurları, dış ilişkilerin yürütülmesi kapsamında

Detaylı

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ... ÖRNEK SORU: 1 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti açısından, 30 Ekim 1918 de, yenilgiyi kabul ettiğinin tescili niteliğinde olan Mondros Ateşkes Anlaşması yla sona erdi. Ancak anlaşmanın,

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması

Lozan Barış Antlaşması Lozan Barış Antlaşması Anlaşmanın Nedenleri Anlaşmanın Nedenleri Görüşme için İzmir de yapılmak istenmiş fakat uluslararası antlaşmalar gereğince tarafsız bir ülkede yapılma kararı alınmıştır. Lozan görüşme

Detaylı

AÇIK SİSTEM. Sistemler, çevrelerinden girdiler alarak ve çevrelerine çıktılar sunarak yaşamlarını sürdürürler. Bu durum, sisteme; özelliği kazandırır.

AÇIK SİSTEM. Sistemler, çevrelerinden girdiler alarak ve çevrelerine çıktılar sunarak yaşamlarını sürdürürler. Bu durum, sisteme; özelliği kazandırır. SİSTEM: Belli bir amacı gerçekleştirmek üzere, biraraya gelen (getirilen), birbirine dayalı ve birbirini düzenli biçimde etkileyen parçalardan oluşan anlamlı bir bütündür. Sistemler, çevrelerinden girdiler

Detaylı

Konya Vilayeti Sancak Merkezlerinde Eğitim Veren Darülmualliminler

Konya Vilayeti Sancak Merkezlerinde Eğitim Veren Darülmualliminler TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ 665 Konya Vilayeti Sancak Merkezlerinde Eğitim Veren Darülmualliminler Darulmuallimin In The Sanjak Centers Of Konya Provincial Seyit TAŞER * ÖZET Osmanlı Devleti nde öğretmen

Detaylı

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİN TEMEL İLKELERİ VE YASAL DAYANAKLARI

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİN TEMEL İLKELERİ VE YASAL DAYANAKLARI TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİN TEMEL İLKELERİ VE YASAL DAYANAKLARI Türk Eğitim Sisteminin Genel Amaçları Türk Eğitim Sisteminin genel amaçları 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu nda ifadesini bulmaktadır. Türk

Detaylı

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 0. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI. OSMANLI DEVLETİ NİN KURULUŞU (00-5). XIV. yüzyıl başlarında Anadolu, Avrupa ve Yakın

Detaylı

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders XIX. YÜZYIL ISLAHATLARI VE SEBEPLERİ 1-İmparatorluğu çöküntüden kurtarmak 2-Avrupa Devletlerinin, Osmanlı nın içişlerine karışmalarını

Detaylı

EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR

EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR Eğitim ve kültür alanında yapılan inkılapların amaçları; Laik ve çağdaş bir eğitim ile bilimsel eğitimi gerçekleştirebilmek Osmanlı Devleti nde yaşanan ikiliklere

Detaylı

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum: T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU Ekonomik Durum: 1. Avrupa daki gelişmelerin hiçbiri yaşanmamıştır. Avrupa da Rönesans ve Reform

Detaylı

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SOSYAL BiLiMLER LiSESi DERS KiTABI SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Prishtine, 2012 ic;indekiler I ÜNiTE: BÜYÜK COGRAFYA KESiFLERi 3 1. BÜYÜK COGRAFYA KESiFLERi 3 A. COGRAFYA KESiFLERi

Detaylı

Bulgarların Osmanlı İmparatorluğu ndan Ayrılma Sürecinde Kosova daki Eğitim Faaliyetleri

Bulgarların Osmanlı İmparatorluğu ndan Ayrılma Sürecinde Kosova daki Eğitim Faaliyetleri Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri Educational Sciences: Theory & Practice - 11(3) Yaz/Summer 1479-1498 2011 Eğitim Danışmanlığı ve Araştırmaları İletişim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. Bulgarların Osmanlı

Detaylı

Sayı : 01-02-44 26.02.2015 Konu : Tavsiye Kararı Talebi KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMUNA

Sayı : 01-02-44 26.02.2015 Konu : Tavsiye Kararı Talebi KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMUNA Sayı : 01-02-44 26.02.2015 Konu : Tavsiye Kararı Talebi KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMUNA Türk kamu yönetiminde son dönemde yaygınlaşarak artan uzmanlaşmaya dayalı personel yaklaşımının, Bakanlık düzeyindeki ilk

Detaylı

TEOG Tutarlılık. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TEOG Tutarlılık. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 2015-2016 8. Sınıf TEOG Tutarlılık T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Sorularımızın TEOG sorularıyla benzeşmesi, bizler için olduḡu kadar, bu kaynaklardan beslenen yüz binlerce öḡrenci ve yüzlerce kurum

Detaylı

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1) BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, 1914-1918 (1) Topyekûn Savaş Çağı ve İlk Büyük Küresel Çatışma Mehmet Beşikçi I. Dünya Savaşı nın modern çağın ilk-en büyük felaketi olarak tasviri Savaşa katılan toplam 30 ülkeden

Detaylı

GİRNE ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK TEŞKİLAT VE İŞLEYİŞ YÖNETMELİĞİ

GİRNE ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK TEŞKİLAT VE İŞLEYİŞ YÖNETMELİĞİ GİRNE ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK TEŞKİLAT VE İŞLEYİŞ YÖNETMELİĞİ Amaç Madde 1 Bu yönetmeliğin amacı Girne Üniversitesi akademik birimlerin teşkilatlanması, işleyiş, görev, yetki ve sorumluluklarıyla, ilgili

Detaylı

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 1. Mudanya Mütarekesi, Yunanlıların aslında Osmanlı Devleti nin paylaşımı projesinde bir alet olduğunu, arkalarındaki gücü İngiltere başta olmak üzere İtilâf devletlerinin

Detaylı

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi tarafından tam algılanmadığı, diğer bir deyişle aynı duyarlılıkla değerlendirilmediği zaman mücadele etmek güçleşecek ve mücadeleye toplum desteği sağlanamayacaktır.

Detaylı

T.C. İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İTFAİYE DAİRE BAŞKANLIĞI GÖNÜLLÜ İTFAİYECİLİK YÖNETMELİĞİ

T.C. İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İTFAİYE DAİRE BAŞKANLIĞI GÖNÜLLÜ İTFAİYECİLİK YÖNETMELİĞİ T.C. İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İTFAİYE DAİRE BAŞKANLIĞI GÖNÜLLÜ İTFAİYECİLİK YÖNETMELİĞİ Amaç Madde 1- Bu yönetmeliğin amacı İtfaiyecilik mesleğinin kamuoyuna tanıtılması ve benimsetilmesi, yangın ve

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NARLIDERE YATILI BÖLGE ORTAOKULU TC İNKILAP TARİHİ DERSİ AÇIK UÇLU DENEME SINAVI 1

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NARLIDERE YATILI BÖLGE ORTAOKULU TC İNKILAP TARİHİ DERSİ AÇIK UÇLU DENEME SINAVI 1 2017-2018 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NARLIDERE YATILI BÖLGE ORTAOKULU TC İNKILAP TARİHİ DERSİ AÇIK UÇLU DENEME SINAVI 1 1) Ali Rıza Efendi nin 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı nda Asakir-i Milliye Taburu ndaki geçici

Detaylı

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ 215 DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 25 Kasım 1981 tarihli ve 36/55 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...XV KISALTMALAR...XXIII TABLOLAR LİSTESİ... XXV GİRİŞ...1 Birinci Bölüm Vatandaşlığın

Detaylı

Bu metin Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunca 10 Mayıs 1933 tarih ve 101 sayılı karar ile öğrenci andı olarak uygulamaya başlanmıştır.

Bu metin Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunca 10 Mayıs 1933 tarih ve 101 sayılı karar ile öğrenci andı olarak uygulamaya başlanmıştır. Bir vatandaşımız tarafından okullarda Öğrenci Andı nın okutulmaması için Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine Danıştay 8. Dairesi 2009/1614 Esas Sayı ile dava açılmıştır. Dava dosyasına konulmak üzere, Bakanı

Detaylı

EĞİTİM DENETİMİ VE SORUNLARI

EĞİTİM DENETİMİ VE SORUNLARI EĞİTİM DENETİMİ VE SORUNLARI TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNDE DENETİMİN TARİHSEL GELİŞİMİ 1824 II. Mahmut un fermanıyla ilköğretimin İstanbullu erkek çocuklara zorunlu kılınması 1826 Fermanın taşrayı da içine alacak

Detaylı

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiyenin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ V GİRİŞ 1 A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5 BİRİNCİ BÖLÜM: AVRUPA SİYASAL TARİHİ 1 2 I.

Detaylı

KRONİK 1957 YILI MEVZUATI [*]

KRONİK 1957 YILI MEVZUATI [*] KRONİK! 1957 yılı mevzuatı; II. Mahkeme içtihatları; m. Eser tahlil ve tenkitleri. 1 1957 YILI MEVZUATI [*] (l/vti/1957 31/XII/1957) A) Kanunlar; B) T.B.M.M. kararları; C) Tefsirler; D) Nizamnameler; E)

Detaylı

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası ÜNİTE:1 Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2 Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3 Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası ÜNİTE:4 1982 Anayasası na Göre Devletin Temel Nitelikleri

Detaylı

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. 28 Nisan 2014 Basın Toplantısı Metni ; (Konuşmaya esas metin) Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. -- Silahlı Kuvvetlerimizde 3-4 yıldan bu yana Hava Kuvvetleri

Detaylı

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU Osmanlı Devleti nin 19. yüzyılda uyguladığı denge siyaseti bekleneni vermemiş; üç kıtada sürekli toprak kaybetmiş ve yeni yeni önem kazanan petrol Osmanlı

Detaylı

Sultan Abdulhamit in hayali gerçek oldu BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU B İ L G İ. NOTU BALKANLAR 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

Sultan Abdulhamit in hayali gerçek oldu BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU B İ L G İ. NOTU BALKANLAR 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI 5 te 7 de AZİZ BABUŞCU AK PARTİ İL BAŞKANI AK 4 te YIL: 2012 SAYI : 167 17-24 ARALIK 2012 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 3 te 6 da Sultan

Detaylı

1891 MANASTIR SALNAMESİNDE MANASTIR VİLAYETİ

1891 MANASTIR SALNAMESİNDE MANASTIR VİLAYETİ 1891 MANASTIR SALNAMESİNDE MANASTIR VİLAYETİ BAKİ SARISAKAL 1891 MANASTIR SALNAMESİNDE MANASTIR VİLAYETİ BİNALAR VE ARAZİ LİSTESİ Manastır Vilayetinde Nüfus Cemaati İslam Ulah ve Rum Ermeni Bulgar Yahudi

Detaylı

TUTAN AKTIR. 'GIN İşveren Vekili 1.Hukuk Müşaviri Üye

TUTAN AKTIR. 'GIN İşveren Vekili 1.Hukuk Müşaviri Üye TUTAN AKTIR 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu ile bu Kanuna dayanılarak çıkartılan Toplu Sözleşme Görüşmelerinin Yapılma Usul ve Esaslan ile Kamu Görevlileri Hakem Kurulu,

Detaylı

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TEOG ÇIKMIŞ SORULAR - 3. ÜNİTE Batı cephesinde Kuvâ-yı Millîye birliklerinin faaliyetlerini ve düzenli ordunun kurulmasını değerlendirir.türk milletinin Kurtuluş Savaşı

Detaylı

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü) IV- KREDİ KARTI ÜYELİK ÜCRETİ İLE İLGİLİ GENELGELER 1. GENELGE NO: 2007/02 Tüketicinin ve Rekabetin Korunması lüğü GENELGE NO: 2007/02...VALİLİĞİNE Tüketiciler tarafından Bakanlığımıza ve Tüketici Sorunları

Detaylı

Atilla NALBANT ÜNİTER DEVLET. Bölgeselleşmeden Küreselleşmeye

Atilla NALBANT ÜNİTER DEVLET. Bölgeselleşmeden Küreselleşmeye Atilla NALBANT ÜNİTER DEVLET Bölgeselleşmeden Küreselleşmeye İçindekiler Sunuş (İkinci Baskı)...V Sunuş (İlk Baskı)...VII İçindekiler... IX Kısaltmalar...XVII Giriş...1 Birinci Kısım MERKEZ-ÇEVRE İLİŞKİSİ

Detaylı

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını denetleyen en yüksek organ ise devlettir. Hukuk alanında birlik

Detaylı

KIRGIZİSTAN DAKİ YABANCI DESTEKLİ ÜNİVERSİTELER VE DİĞER EĞİTİM KURUMLARI

KIRGIZİSTAN DAKİ YABANCI DESTEKLİ ÜNİVERSİTELER VE DİĞER EĞİTİM KURUMLARI KIRGIZİSTAN DAKİ YABANCI DESTEKLİ ÜNİVERSİTELER VE DİĞER EĞİTİM KURUMLARI Yrd. Doç. Dr. Yaşar SARI Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi, Kırgızistan Giriş Kırgızistan Orta Asya bölgesindeki toprak ve

Detaylı

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ ve OKUL YÖNETİMİ. 8. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ ve OKUL YÖNETİMİ. 8. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL TÜRK SİSTEMİ ve OKUL YÖNETİMİ 8. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL TÜRK MİLLİ İNİN AMAÇLARI TÜRK MİLLİ İNİN TEMEL İLKELERİ TÜRK SİSTEMİNİN OLUŞTURULMASINDA BAŞLICA BELİRLEYİCİLER

Detaylı

T.C. GEBZE BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV TANIMLARI. Karar Tarihi : 07 / 03 / 2008 Karar No: 84 Sayfa No: 1/11 BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ:

T.C. GEBZE BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV TANIMLARI. Karar Tarihi : 07 / 03 / 2008 Karar No: 84 Sayfa No: 1/11 BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ: GÖREV TANIMLARI Karar Tarihi : 07 / 03 / 2008 Karar No: 84 Sayfa No: 1/11 AMAÇ: BİRİNCİ BÖLÜM Madde 1) Bu yönetmeliğin amacı 5393 Sayılı Belediye Kanunu nun 48 nci maddesi, ISO 9001-2000 kapsamında, Görev,

Detaylı

OSMANLI İMPARATORLUĞUNU SARSAN SON SAVAŞLAR HANGİLERİDİR?

OSMANLI İMPARATORLUĞUNU SARSAN SON SAVAŞLAR HANGİLERİDİR? OSMANLI İMPARATORLUĞUNU SARSAN SON SAVAŞLAR HANGİLERİDİR? TRABLUSGARP BUGÜN HANGİ ÜLKEDİR? LİBYA İTALYA HARİTA DA OSMANLI DEVLETİNİ VE İTALYA TOPRAKLARINI GÖSTERİNİZ? Nurdan Gül Kökten İTAL YANIN TRABLUSGARP

Detaylı

OSMANLI EĞİTİM SİSTEMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

OSMANLI EĞİTİM SİSTEMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ OSMANLI EĞİTİM SİSTEMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Medreseler çok güçlü yaygın eğitimi kurumu haline gelmiş ve toplumu derinden etkilemiştir.

Detaylı

Kurumlar, Kurullar. Haldun DARICI *

Kurumlar, Kurullar. Haldun DARICI * Kurumlar, Kurullar Haldun DARICI * Geçtiğimiz yılı önemli bir ekonomik kriz içerisinde geçiren ülkemizde, kriz ortamından çıkmak amacıyla çeşitli yapısal tedbirler alınmış, bu çerçevede çıkarılan kanunlarla

Detaylı

ÜYE ROBERT CAROLAN TARAFINDAN BİLDİRİLEN KARŞIOY VE MUTABIK GÖRÜŞ YAZISI

ÜYE ROBERT CAROLAN TARAFINDAN BİLDİRİLEN KARŞIOY VE MUTABIK GÖRÜŞ YAZISI Priştine, 31 Ekim 2012 Nr. Ref.: MMP 304/12 ÜYE ROBERT CAROLAN TARAFINDAN BİLDİRİLEN KARŞIOY VE MUTABIK GÖRÜŞ YAZISI Başvuru No: KO 61/12 Kosova Cumhuriyeti Meclis Başkanı tarafından 22 Haziran 2012 tarihinde

Detaylı

BALKAN AVASLARI. alkan Savaşları, I. Dünya. Harbinin ayak sesleri niteliğinde olan iki şiddetli silahlı çatışmadır. Birinci Balkan Savaşı nda

BALKAN AVASLARI. alkan Savaşları, I. Dünya. Harbinin ayak sesleri niteliğinde olan iki şiddetli silahlı çatışmadır. Birinci Balkan Savaşı nda BALKAN AVASLARI S. Yazan: ERHAN KANYILMAZ alkan Savaşları, I. Dünya B Harbinin ayak sesleri niteliğinde olan iki şiddetli silahlı çatışmadır. Birinci Balkan Savaşı nda Balkan Devletleri arasında oluşturulan

Detaylı

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP: SORU : Yediemin deposu açmak için karar aldım. Lakin bu işin içinde olan birilerinden bu hususta fikir almak isterim. Bana bu konuda vereceğiniz değerli bilgiler için şimdiden teşekkür ederim. Öncelikle

Detaylı

Milli Eğitim Bakanlığının Sosyal Bilimler Lisesi açmasının amaçları şu şekilde özetlenebilir:

Milli Eğitim Bakanlığının Sosyal Bilimler Lisesi açmasının amaçları şu şekilde özetlenebilir: SOSYAL BİLİMLER LİSELERİ HAKKINDA TÜM BİLGİLER Milli Eğitim Bakanlığı sosyal alanda iyi yetişmiş kültür alanına zenginlik ve ufuk kazandıracak elemanları yetiştirmek amacıyla Türkiye'de ilk kez 2003-2004

Detaylı

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır. TÜRKİYE'DEKİ GÖÇLER VE GÖÇMENLER Göç güçtür.hem güç ve zor bir iştir hem de güç katan bir iştir. Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri

Detaylı

İktisat Tarihi I. 5/6 Ocak 2017

İktisat Tarihi I. 5/6 Ocak 2017 İktisat Tarihi I 5/6 Ocak 2017 I. Dünya Savaşı öncesinde merkezi devletin yıllık vergi gelirleri, imparatorluk ölçeğindeki toplam üretim ve gelirin % 11 ini aşıyordu İlk dış borçlar 1840 lı yıllarda Galata

Detaylı

T.C. Dışişleri Bakanlığı Aday Konsolosluk ve İhtisas Memurluğu Giriş Sınavları Duyurusu ( )

T.C. Dışişleri Bakanlığı Aday Konsolosluk ve İhtisas Memurluğu Giriş Sınavları Duyurusu ( ) T.C. Dışişleri Bakanlığı Aday Konsolosluk ve İhtisas Memurluğu Giriş Sınavları Duyurusu (15.10.2014) I. GENEL BİLGİLER: (1) Konsolosluk ve İhtisas Memurları, dış ilişkilerin yürütülmesi kapsamında görev,

Detaylı

T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ 1 Haydarpaşa Yerleşkesinin Tarihçesi Fakültemizin de içinde bulunduğu Haydarpaşa yerleşkesinin temeli 11 Şubat 1895 tarihinde atılmıştır. Açılış tarihi ise 6 Kasım

Detaylı

Ombudsman (Kamu Denetçisi) ve Türkiye deki Tartışmalar

Ombudsman (Kamu Denetçisi) ve Türkiye deki Tartışmalar Ombudsman (Kamu Denetçisi) ve Türkiye deki Tartışmalar Kemal ÖZDEN OMBUDSMAN (KAMU DENETÇİSİ) ve TÜRKİYE DEKİ TARTIŞMALAR Ankara 2010 Ombudsman (Kamu Denetçisi) ve Türkiye deki Tartışmalar Kemal ÖZDEN

Detaylı

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK)

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK) T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK) ŞİKAYET NO : 2015/5132 KARAR TARİHİ : 01/04/2016 RET KARARI ŞİKAYETÇİ : ŞİKAYET EDİLEN İDARE ŞİKAYETİN KONUSU : Türkiye Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler

Detaylı

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU TÜZEL KİŞİLER İÇİN ŞİKÂYET BAŞVURU FORMU

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU TÜZEL KİŞİLER İÇİN ŞİKÂYET BAŞVURU FORMU KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU TÜZEL KİŞİLER İÇİN ŞİKÂYET BAŞVURU FORMU EK-2 Şikâyetçinin Unvanı TÜRK EĞİTİM-SEN Adresi Talatpaşa Bulvarı No:160 Kat:6 Cebeci-ANKARA Telefon No 0 312 424 09 60-64 Faks No 0 312

Detaylı

KANUNLAŞTIRMA KANUNLAŞTIRMA. Kanunlaş'rma: Toplumda mevcut kuralların yazılı haline ge@rilmesidir. Kanunlaş'rma hareketleri:

KANUNLAŞTIRMA KANUNLAŞTIRMA. Kanunlaş'rma: Toplumda mevcut kuralların yazılı haline ge@rilmesidir. Kanunlaş'rma hareketleri: Kanunlaş'rma: Toplumda mevcut kuralların yazılı haline ge@rilmesidir. KanunlaşDrma iki anlamda kullanılır: a) Genel anlamda kanunlaş'rma (Taknin): Kanun halinde kural koyma yani mevcut kuralın yazılı hukuk

Detaylı

SORU ve CEVAPLARLA 12 YILLIK (4+4+4) ZORUNLU EĞİTİM SİSTEMİ

SORU ve CEVAPLARLA 12 YILLIK (4+4+4) ZORUNLU EĞİTİM SİSTEMİ SORU ve CEVAPLARLA 12 YILLIK (4+4+4) ZORUNLU EĞİTİM SİSTEMİ SORU 1: Bu yasal değişikliğe neden gerek duyuldu? CEVAP 1 Dünya genelindeki ortalama eğitim süresi 11-12 yıl veya daha üzerindedir. Türkiye de

Detaylı

Prof. Dr. Turgut Göksu

Prof. Dr. Turgut Göksu Sunum Planı İnsan Kaynağını Bulma (Tedarik) Süreci İK İhtiyacının Belirlenmesi İç Kaynaklar Dış Kaynaklar İşe Alma İşe Almada Uygulanan Sistemler İşe Almada Uygulanan Yöntemler İşe Alma İlkeleri Sınavlar

Detaylı

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler On5yirmi5.com Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler nelerdir? Yayın Tarihi : 12 Kasım 2012 Pazartesi (oluşturma : 12/22/2018) Cemiyetler-Zararlı ve Yararlı

Detaylı

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x) Ne x t Le v e l Ka r i y e r 250ADET TAMAMIÖZGÜN ÇÖZÜMLÜAÇI KUÇLU SORU Kaymakaml ı k Sı navı nahazı r l ı k Anayasa Açı kuçl usor u Bankası En İ yi si İ çi n.. Necat i beycd.50.yı li şhanı Apt.no: 19/

Detaylı

II. BÖLÜM LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER

II. BÖLÜM LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ... V GİRİŞ...1 1. Eğitime Neden İhtiyaç Vardır?...1 2. Niçin Eğitim Tarihi Okuyoruz?...2 I. BÖLÜM İSLAMİYET TEN ÖNCEKİ TÜRK EĞİTİMİ 1. Eski Türklerde Eğitim Var mıdır?...5 2. Hunlarda

Detaylı

MAKEDONYA DA DİKEY GEÇİŞ & LİSANS PROGRAMLARI TANITIM KİTAPÇIĞI AKTİF YURTDIŞI EĞİTİM

MAKEDONYA DA DİKEY GEÇİŞ & LİSANS PROGRAMLARI TANITIM KİTAPÇIĞI AKTİF YURTDIŞI EĞİTİM MAKEDONYA DA DİKEY GEÇİŞ & LİSANS PROGRAMLARI TANITIM KİTAPÇIĞI AKTİF YURTDIŞI EĞİTİM 2015-2016 HAKKIMIZDA Aktif Yurtdışı Eğitim olarak, 8 seneden bu yana sahasında en kaliteli uluslararası kurumlar ile

Detaylı

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu v TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ÖNSÖZ Yirmi birinci yüzyılı bilgi teknolojisi çağı olarak adlandırmak ne kadar yerindeyse insan hakları çağı olarak adlandırmak da o kadar doğru olacaktır. İnsan

Detaylı

SAĞLIK BAKANLIĞI TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU YETİŞTİRİLMEK AMACIYLA YURTDIŞINA GÖNDERİLECEK PERSONEL İLE İLGİLİ USUL VE ESASLARI BELİRLEYEN DUYURU 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu nun değişik 78., 79.,

Detaylı

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK 2 Takdim Planı Modernleşme Süreci Açısından Devlet Devlet-Toplum İlişkileri Açısından Devlet Teşkilatlanma

Detaylı

SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876

SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876 SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876 BAKİ SARISAKAL SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876 Bosna-Hersek ve Bulgaristan olaylarının devam ettiği sırada Selanik

Detaylı

İmparatorluk Döneminde: Okul öncesi eğitimi üstlenen bazı kurumlar vardı. Bunlar sıbyan okulları, ıslahhaneler, darüleytamlar.

İmparatorluk Döneminde: Okul öncesi eğitimi üstlenen bazı kurumlar vardı. Bunlar sıbyan okulları, ıslahhaneler, darüleytamlar. TÜRKİYE DE OKUL ÖNCESİ EĞİTİM Türkiye de ki okul öncesi eğitimin gelişmesini imparatorluk dönemindeki okul öncesi eğitim ve Cumhuriyet ten günümüze kadar olan okul öncesi eğitimi diye adlandırabilir. İmparatorluk

Detaylı

ŞİKAYET NO : 02.2013/317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ :

ŞİKAYET NO : 02.2013/317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ : ŞİKAYET NO : 02.2013/317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ : ŞİKAYET EDİLEN İDARE : Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü ŞİKAYETİN KONUSU : Özel büro ve turizm tesisleri

Detaylı

TC. ZEYTİNBURNU BELEDİYESİ RUHSAT VE DENETİM MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

TC. ZEYTİNBURNU BELEDİYESİ RUHSAT VE DENETİM MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ TC. ZEYTİNBURNU BELEDİYESİ RUHSAT VE DENETİM MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER AMAÇ, KAPSAM, HUKUKİ DAYANAK ve TANIMLAR: Amaç Madde 1: Bu yönetmeliğin amacı Ruhsat

Detaylı

T.C. BAŞBAKANLIK TOPLU KONUT İDARESİ BAŞKANLIĞI (TOKİ) HATAY ANTAKYA GÜNYAZI ALT GELİR GRUBU KONUT PROJESİ ( 770 KONUT) BAŞVURU DUYURUSU

T.C. BAŞBAKANLIK TOPLU KONUT İDARESİ BAŞKANLIĞI (TOKİ) HATAY ANTAKYA GÜNYAZI ALT GELİR GRUBU KONUT PROJESİ ( 770 KONUT) BAŞVURU DUYURUSU T.C. BAŞBAKANLIK TOPLU KONUT İDARESİ BAŞKANLIĞI (TOKİ) HATAY ANTAKYA GÜNYAZI ALT GELİR GRUBU KONUT PROJESİ ( 770 KONUT) BAŞVURU DUYURUSU Hatay Antakya Günyazı Alt Gelir Grubu Konut Projesi kapsamında İdaremiz

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDE ÖZEL OKULLAR Murat YALÇIN > muratmetueds@yahoo.com

AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDE ÖZEL OKULLAR Murat YALÇIN > muratmetueds@yahoo.com AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDE ÖZEL OKULLAR Murat YALÇIN > muratmetueds@yahoo.com Özel okul anlayışı, tüm dünyada olduğu gibi Avrupa Birliği ülkelerinde de farklı uygulamalar olmakla birlikte vardır ve yaygınlık

Detaylı

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH 1870-1914 Beta Yayın No : 3472 Politika Dizisi : 08 1. Bası - Ocak 2017 - İstanbul (Beta A.Ş.) ISBN 978-605 - 333-801 - 7 Copyright Bu kitabın bu basısının Türkiye

Detaylı

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS Tezli yüksek lisans programında eğitim dili Türkçedir. Programın öngörülen süresi 4

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Karşılaştırmalı Eğitim Nedir?... 1 Yabancı Ülkelerde Eğitim... 4 Uluslararası Eğitim... 5 Kaynakça... 12

İÇİNDEKİLER. Karşılaştırmalı Eğitim Nedir?... 1 Yabancı Ülkelerde Eğitim... 4 Uluslararası Eğitim... 5 Kaynakça... 12 İÇİNDEKİLER Karşılaştırmalı Eğitim Nedir?... 1 Yabancı Ülkelerde Eğitim... 4 Uluslararası Eğitim... 5 Kaynakça... 12 I. ALMANYA EĞİTİM SİSTEMİ 1. DOĞAL FAKTÖRLER (Coğrafi Yapı, İklim Koşulları)... 14 1.1.

Detaylı

Patrikhane İle İlgili Bir Belge / Bir Uyarı

Patrikhane İle İlgili Bir Belge / Bir Uyarı Patrikhane İle İlgili Bir Belge / Bir Uyarı Aytunç Altındal * İstanbul da mukim Fener Rum Kilisesi, gerçekte, Lozan Antlaşması nın Sözlü mutabakat çerçevesi bölümünde yer alan Özel İzin nedeniyle sadece

Detaylı