KAPAK RESMİ: Kafkas Cephesi nde çetin kış şartlarında Ruslara karşı koymaya çalışan bir makineli tüfek birliği (1915).

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "KAPAK RESMİ: Kafkas Cephesi nde çetin kış şartlarında Ruslara karşı koymaya çalışan bir makineli tüfek birliği (1915)."

Transkript

1 KAPAK RESMİ: Kafkas Cephesi nde çetin kış şartlarında Ruslara karşı koymaya çalışan bir makineli tüfek birliği (1915). KAYNAK: Cephelerden Kurtuluş Savaşı na, Birinci Dünya Savaşı ve Cepheler, s. 89.

2 T.C. GENELKURMAY BAŞKANLIĞI ANKARA BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI NDA KAFKAS CEPHESİ HATIRALARI Yazan Kur. Alb. Aziz Samih İLTER Yayına Hazırlayanlar Dr. Öğ. Yb. Zekeriya TÜRKMEN Tar. Uz. Elmas ÇELİK Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları ANKARA GENELKURMAY BASIMEVİ 2007

3 ISBN: NSN: YAYIN KURULU BAŞKANI Korg. Eyüp KAPTAN YAYIN KURULU Kur. Alb. Ramazan KONUK Dr. Öğ. Yb. Zekeriya TÜRKMEN Tar. Uzm. Elmas ÇELİK SAYFA DÜZENİ Redaksiyon Uzm. Melek ALKA KAPAK TASARIMI Ceyhan KURHAN GENELKURMAY BASIMEVİ YAYIN NUMARASI:

4 SUNUŞ Birinci Dünya Savaşı nda Kafkas Cephesi Hatıraları adlı eser; Kafkas Cephesi nde çeşitli görevlerde ve çoğu zaman ordu karargahında kurmay subay olarak görev yapmış olan Aziz Samih İlter tarafından 1934 yılında, dönemin Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak ın talimatıyla hazırlanarak yayınlanmıştır. Eserde; Türk ordusunun, Birinci Dünya Savaşı sırasında Sarıkamış Muharebesi nden başlanarak, Kafkas Cephesi Muharebelerine yer verilmiştir. Eserde ordunun elindeki asker mevcudundan, silah, cephane, erzak miktarının yetersizliğinden bahsedilmektedir. Asırlardan beri Türk milletini yok etmeye çalışan düşman karşısında, çok büyük mahrumiyetler içinde ve insanın tahammül gücünü aşan kar, soğuk, tipi ve fırtınalarda, yarı aç, yarı tok, en zor arazi koşullarında, Türk ordusunun kahramanlık ve fedakarlıkları anlatılmıştır. Bu kötü koşullarda Türk askerinin kanaatkarlığı ve dayanma gücüne güvenerek savaşın kazanılmaya çalışıldığına, sık sık vurgu yapılmıştır. Yapılan yanlışlıklar ve hayalperest tutumların sonucunda Almanların komutasındaki ordunun başarılı olamamasından, Rus ve Ermeni saldırılarından, bölge halkının savaş şartları dolayısıyla yaşadığı göçlerden bahsedilmiştir. Eserde, 5 kroki mevcuttur. Bunlara ek olarak orijinal şekilleri eserin sonuna konulmuştur. Krokilerde yer alan ve günümüzde kullanılmayan bazı terimlerin günümüz Türkçesindeki karşılıkları, bir liste halinde açıklanmıştır. Eserin 1934 yılı baskısında yazarı tarafından bazı dipnotlar verilmiş, ayrıca güncelleştirme yapılırken bazı yer adları, kişi ve terimler konunun daha iyi anlaşılması için dipnotta belirtilmiştir. Eser, Genelkurmay ATASE Başkanlığı Askerî Tarih Şubesinde görevli Dr. Öğ. Yb. Zekeriya Türkmen ve Tarih Uzmanı Elmas Çelik tarafından yeniden gözden geçirilerek günümüz Türkçesine çevrilmiştir. Eyüp KAPTAN Korgeneral ATASE Başkanı I

5 SUNUŞ İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... BİYOGRAFİ - Kur. Alb. AZİZ SAMİH İLTER... Birinci Dünya Savaşı nda Kafkas Cephesi Hatıraları Zivin den Peteriç e Niçin Yazdım?... Sarıkamış tan Dönüşe Kadar... 1 İhtiyat Süvari Kolordusunda ncü ve 34 ncü Tümenlerde ve Menzilde... 7 Sarıkamış tan Sonra Hevik Karargâhı (Genel Kuvvetlerin İki Aylık Farkı) Köprüköyü ne Dönüş Sarıkamış Taarruzu Neye Mal Oldu? Köprüköyü ne Dönüş Azap Hattında Bağdat Müfrezesi ncü İhtiyat Süvari Tümeni Van Seyyar Jandarma Tümeni Seyyar Jandarmalar ncu Kolordudaki Seyyar Jandarma Taburları ncu Kolordu Seyyar Jandarma Taburları nci Kolordu Seyyar Jandarma Taburu Hudut Taburları ncü Ordu Menzil Müfettişliği Erzurum Müstahkem Mevkii Stange Bey Müfrezesi Bahaettin Şakir Bey Müfrezesi Rıza Bey Müfrezesi Karadeniz Sahil Müdafaa Kuvvetleri Depo Birlikleri ncu Kolordu Depo Taburları nci Kolordu Depo Taburları Ordunun İaşe Durumu Senesi Ocak Ayından Sonra Galip Paşa Ordu Komutanlığı Vekâletinde Mahmut Kâmil Paşanın Ordu Komutanlığı III III V VII

6 1915 Senesi Nisan Ayı Olayları Mayıs 1915 ten 14 Ağustos 1915 e Kadar Düşmanın Sağ Kanat Grubuna Karşı Taarruzu Ağustosundan Aralık a Kadar Aralık 1915 ten 9 Ocak 1916 ya Kadar Sükûnetin Devamı - Kış Geldi - Amele Taburları - Yakup Cemil Alayı - Genel Kuvvetler - Ordu Komutanının İstanbul a Hareketi - Abdülkerim Paşa nın Vekâleti Aralık 1915 Kuvvetlerin Genel Durumu Rusların Taarruzu Rus Taarruzu - Aras Vadisindeki Cephenin Hasankale ye ve Erzurum un Doğusuna Çekilmesi - Ordu Komutanı Vekilinin Bazı Düşünceleri Ordu Komutanının Dönüşü Ocak 1916 Genel Kuvvetleri Rusların Erzurum a Taarruzu Genel Karargâhın Bir Fikri - Bazı Harekât - Bektaşi Alayı - Genel Kuvvetler - Genel Karargâh İle Önemli Bir Muhabere 11 nci Kolordu Komutanının Müracaatı - Uçaklar - Erzurum un Tahliyesi Şubat 1916 da Bizim Kuvvetimiz ve Rusların Kuvveti Ilıca dan Peteriç e Ilıca dan Peteriç e Çekilme Hareketleri - Mamahatun - Kargın - Sansa Yolu - Mahmut Kâmil Paşa nın Görevden Ayrılması - Abdülkerim Paşa nın Vekâleti Vehip Paşa nın Ordu Komutanlığı Yılının Mart Ayı Dersim Beylerine İltifat - Mamahatun un Terki - Artçı Tümenlerinin Çekilmesi - 10 ncu ve 5 nci Tümenler - 2 nci Ordu - Geri Bölgesi Komutanlığı Rus Basın Yayınına Göre Erzurum Taarruzu Ordunun Düzeni Hakkında Bir Teklif DİZİN KAYNAKLAR EKLER IV

7 KUR. ALB. AZİZ SAMİH İLTER (1314-P.11) ( ) 1877 yılında Erzincan da doğmuştur. Şaban Beyin oğludur. Kuleli Askeri Lisesini ve Harp Okulunu bitirerek Harp Akademisine girmiştir yılında Kurmay Yüzbaşı olarak diploma almıştır. 5 nci Orduya Şam daki 30 ncu Süvari Alayı Bölük Komutanı olmuştur. Hicaz Hattı Muhafazasına memur edilmiştir. Mekke-Medine arasında inşası düşünülen demiryolunda Hristiyan mühendis çalıştırılamadığından yedi Kurmay subay arasında bu işe hazırlanmak üzere o sırada yapımı süren Hayfa-Mezirip hattına gönderilerek işin tekniğini öğrenmiştir. Daha sonra Ordu Kurmay Dairesine geçmiştir da 89 ncu Alay 4 ncü Tabur Komutanlığına atanarak Suriye den Rumeli ye gönderilmiş ve eşkıya takibine memur edilmiştir de Arnavutluk seferine katılmıştır de Karadağ Hudut Komiserliği görevinde bulunmuştur da 3 ncü Ordu Kurmay Dairesi 1 nci Şubesine geçmiştir. Aynı yılın Nisan ında Hareket Ordusunun 18 nci Nişancı Taburu ve Alay Komutanı olmuştur. İstanbul Merkez Komutanlığı görevi, daha sonra da Ağustos 1909 da Hareket Ordusu 1 nci Tümene Kurmay Subay olarak atanmıştır de Trablusgarp Savaşı na Tunus tan tüccar sıfatı ve değişik adla orduya para, silah, mühimmat ve teçhizat sağlamıştır. Aynı yılda Türk-İran Hududunun Tahdidi Komisyonunda Türk Heyetinin başkanlığını yapmıştır de Çatalca savunmasında Genel Karargahın 3 ncü Şubesinde hizmet vermiştir. Birinci Dünya Savaşı nda Süvari Kolordusu Kurmay Başkanlığı görevinde, Tümen Komutanlıkları Vekâletinde ve Ordu Harekat Şubesi Müdürlüklerinde bulunmuştur da 4 ncü Tümen Komutanlığına atanmıştır. Daha sonra İzmir Menzil Mıntıkası Müfettişliği Askeri Heyeti Başkanlığı görevini üstlenmiş ve 15 Ocak 1918 de Albay rütbesinden emekliye ayrılmıştır. V

8 Milli Mücadele sırasında 1921 de Batum Başkonsolosluğu görevinde bulunmuştur. Daha sonra Samsun Asker Alma Dairesi Başkanlığına atanmış ve zafere kadar bu görevde kalmıştır te Samsun Sahil Demiryolları Komiserliğine getirilmiştir. Bu görevde iken TBMM nin Üçüncü Dönem genel seçimlerine katılmıştır. Yapılan seçimde Erzincan dan Milletvekili seçilmiştir. 1 Kasım da Meclise katılmıştır. Erzincan dan 4 ncü, 5 nci, 6 ncı ve 7 nci, Kars tan 8 nci dönemlerde de milletvekili seçilerek yasama etkinliğini sürdürmüştür. Çeşitli nişan ve madalyaları olan Aziz Samih İlter, 2 Aralık 1948 de Ankara da vefat etmiştir. 1 1 Cepheden Meclise, Milli Savunma Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1999, s VI

9 BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI NDA KAFKAS CEPHESİ HATIRALARI ZİVİN DEN 2 PETERİÇ E 3 NİÇİN YAZDIM? Birinci Dünya Savaşı nın başlamasından itibaren Kafkas Cephesi nde çeşitli görevlerde bulundum. Çoğu zaman ordu karargahında kurmay subay olarak görev yaptım. Yarbay Şerif seferberlikten Sarıkamış felaketinin sonlarına kadar olan işleri, güzel bir şekilde yazdığı kitapla milletin gözü önüne koymuştu. Bu kitabı okuduğum zaman bende bunun sonucunu yazma isteği uyandı. Harp ceridelerine giren veya girmeyen ya da tamamen yanlış giren olayların ve özel mahiyette kalan, fakat bazı bakımlardan faydalı olan bilgiyi geleceğe bırakma bende bir arzu oldu. Emri altında bulunduğum komutanların çoğu dünyaya gözlerini kapamıştır. Bunların kişisel görüş ve hallerinin askeri hareketlerin düzeni noktasından faydalı olacağı düşüncesindeyim. 3 ncü Ordu, eski Osmanlı İmparatorluğu nun çıkardığı en düzenli ve büyük bir ordu idi. Memleketin en seçme evlatlarından, en özenerek giydirilip kuşattırılan bu ordunun nasıl eriyip gittiği hakkında en ufak açıklamanın bile fazla görülmeyeceğini sanıyorum. Olayların zihinde bıraktığı izlerin şiddeti hatıramdan silinmemesine sebep olduğu gibi, günü gününe tutmuş olduğum defter ve bazı notlar ve haritalarda eksik olsa bile yanlışsız durumu anlatmaya uygundur. Amacım Zivin den itibaren hareketleri ve olayları aktarmak ise de Zivin den ordu karargahına geçinceye kadar olan zamandaki bazı durumların, olayların hikâyesini ve teşkilatın yazılmasını yararlı gördüm. Yazdıklarım hilesiz, sade, gerçektir. Buna özellikle dikkat ettim. Yazan Aziz Samih (İLTER) 2 Zivin: Bugünkü adı Süngütaşı dır. Kars ilinin Sarıkamış ilçesine bağlı bir köydür. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, Belediyeler, Köyler, T.C. İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 2002, s. 317.) (Ç.N.) 3 Peteriç: Bugünkü adı Bayırbağ dır. Erzurum İlinin Üzümlü İlçesine bağlı köydür. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 221.) (Ç.N.) VII

10 SARIKAMIŞ TAN DÖNÜŞE KADAR İhtiyat Süvari Kolordusunda Sınırların çizilmesi görevine devam ederken 29 Eylül 1914 te Beyazıt tan Harbiye Nezaretine 4 yazdığım telgrafta, şimdiye kadar görmüş olduğum aşiret mensuplarının ve subayların, inzibat ve askeri kıyafetleri, savaş kabiliyetinden mahrum ve kısmen paçavralar giyinmiş halktan ibaret olduğunu bildirmiştim. Van ilinde Beyazıt ta rastladığım alaylar bana bu kanaati vermişti. İttihat ve Terakki Cemiyeti, 5 Van daki Rus Konsolosluğu karşısındaki alanda, çeteleri askeri eğitim ile uğraşıyordu. 6 Beyazıt ta iken Süvari kolordusu kurmay başkanlığına tayin olunduğum haberini aldım. İşte kolorduya tayin olunduğum zaman ihtiyat süvari alayları, veya aşiret alayları ve en eski adıyla Hamidiye Süvari Alayları hakkındaki düşüncem yukarıda yazdığım gibiydi. İhtiyat Süvari Kolordusu, dört tümenden meydana geliyordu. 1 nci Tümen Köprüköy de 7, 2 nci Tümen Karakilise de, 3 ncü Tümen Diyadin de, 8 4 ncü Tümen Velibaba da 9 idi. Alayları teftiş ederek gitmeyi daha önemli gördüm. Tümenlerin her alayını yokladım. Atışlarını, manevralarını görerek Erzurum a geldiğim zaman görüşüm hiç değişmemişti. 17 bin kılıçtan oluşan bu dört tümenin subayları, çok zaman boş ve talimsiz kaldıklarından eski askerlik bilgileri adeta silinmişti. Subaylarla erler atıcılıkta ancak yumurta vurmayı hüner sayıyorlardı. Nişangah kullanılması bu alaylarda işitilmemiş bir şeydi. Hayvanları küçük ve zayıf, teçhizatları karmakarışık idi. Silahları da hep başka başka idi. Mavzer 10, büyük mavzer, 4 Harbiye Nezareti: Bâb-ı Seraskeri olarak da bilinen Harbiye Nezareti, TBMM Hükümetinde Milli Müdafaa Vekaleti olarak adlandırılmıştır. Günümüzde ise Milli Savunma Bakanlığı adını taşımaktadır. (Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Fasikül 8-11, İstanbul 1946, s. 738.) [Çevirenin Notu (Ç.N.)] 5 İttihat ve Terakki Cemiyeti: 14 Şubat 1878 de Osmanlı Mebuslar Meclisi nin dağıtılmasından sonra II. Abdülhamit yönetimine karşı 1889 yılında Osmanlı aydınlarınca kurulmuştur. Özellikle Harbiye ve Tıbbiye çevresinde örgütlenmiş, İkinci Meşrutiyet in ilanından sonra siyasal parti özelliğine kavuşmuştur. Hareket Ordusu ile 31 Mart Ayaklanmasının bastırılmasından sonra iktidara tam egemen olmuştur. (A. Timur Bilgiç, Tarihsel Terimler Sözlüğü, Yorum Yayıncılık, Ankara, s ) (Ç.N.) 6 Ruslar Ermeni çeteleri teşkil ediyorlardı. Osmanlı Devleti nde Ermeni kıyımı ile meşgul idiler. 7 Köprüköy: Erzurum iline bağlı ilçe.(türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 540.) (Ç.N.) 8 Diyadin: Ağrı iline bağlı ilçe (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 540.) (Ç.N.) 9 Velibaba: Erzurum ili Horasan ilçesine bağlı Aras bucağının eski adıdır. (Nuri Akbayar, Osmanlı Yer Adları Sözlüğü, İstanbul 2003, s. 166.) 10 Mavzer: Atış hızı dakikada ortalama altı mermi olan ve orduda kullanılan bir tüfek tipi (Türkçe Sözlük, C.2, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1988; s. 996.) (Ç.N.) 1

11 martin 11 öküzdü. bu teşkilatta yer bulmuşlardı. Nakliye araçları beygir, katır ve Velibaba da 4 ncü Tümenin teftişinde gördüğüm manzara yürek parçalayıcıydı. Merkezi Viranşehir olan bu tümenin erleri, sıcak yerler halkından olduklarından hepsi yalnız don ve gömlek giymiş, kaput yerine maşlahlı 12 idiler. Yoksul köyün dar ve pis odalarında toprak üzerinde örtüsüz yatıyorlardı. Eksi beş derece soğuk olan bu mevsimde kapının önüne nöbete çıkmak bile bu giyimsiz köy çocukları için en büyük işkenceydi. Tümen teftiş edilmek için sabahın ayazında ata binip, çıktığı zaman çıplak ayakların demir üzengilere basmaktan ne kadar korkup kıvrıldığını gördüm. Bunların hali beni utandırdı. Bu erlerle nasıl muharebe edileceğine aklım ermedi. 29 Ekim 1914 te Hasankale ye 13 geldim. Donanmamız Ekim 1914 günleri Karadeniz de talim ile meşgul iken Rus filosu talimleri bozduğundan, donanmamız tarafından ateş edilerek birkaç Rus harp gemisinin batırıldığını burada öğrendim. 30 Ekim 1914 te Erzurum a geldim. Ordu komutanı Hasan İzzet Paşa ya 14 giderek süvari alaylarının halini, teçhizatını, savaş için önemlerini anlattım. Ordu Komutanı: Balkan Muharebesi nde ordu mükemmel bir şekilde giyinmiş ve teçhiz edilmişti. Fakat yenildik. Bu defa da teçhizatsız savaşalım. dedi. 31 Ekim 1914 te Ordu Kurmay başkanı Guze yi 15 ziyaret ederek süvarilerin durumunu ona da anlattım. Soğuk memleket ahalisinden olan bu 11 Martin: İngiliz yapımı bir cins tüfektir. (Ç.N.) 12 Maşlah: 1. Tek parçalı ve kol yerine yarıkları olan bir çeşit kadın üstlüğü. 2. Bazı varlıklı Arapların giydiği ipekten harmani (a.g.e., s. 994.)(Ç.N.) 13 Hasankale. Erzurum ili, Pasinler ilçesinin ilçe merkezi (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, Belediyeler, Köyler, T.C. İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 2002, s. 231.) (Ç.N.) 14 Tümgeneral Hasan İzzet Arolat (1306-Sv.1) 1871 yılında İstanbul da doğmuştur. Birinci Dünya Savaşı nda Tuğgeneral rütbesiyle 3 ncü Ordu Komutanlığı yapmış, 7/8 Ocak 1915 tarihinde bu görevinden alınmıştır. 31 Ağustos 1915 tarihinde emekli olmuştur. Emekli olduktan sonra Arap hükümetlerinde görev aldığı için 25 Eylül 1925 tarihli kanunun 5 nci maddesi gereğince 22 Aralık 1924 tarihinde askerlikten tard edilmiştir.( KKK.lığı Emeklilik Şubesi Arşivi, Şahsi Dosya; Gnkur.ATASE. Arşivi, Kls. 666, Dos.2, Fih.1-5.Gnkur. Kls.1727, Dos.75, Fih.1-66 ) (Ç.N.) 15 Felix Guze: Alman subayıdır. 23 Nisan 1914 tarihinde yarbaylığa terfi etmiş ve aynı tarihte Osmanlı ordusuna katılarak 3 ncü Ordu Kurmay Başkanlığına atanmıştır. 22 Aralık 1914 tarihinde 3 ncü Ordu Kurmay Başkan Yardımcılığına getirilmiştir. Ancak Hafız Hakkı Paşa, Guze yi görevden azlederek yerine Kara Vasıf ı getirmiştir. 26 Aralık 1915 tarihinde sağlık durumundan dolayı 8 hafta süreyle Almanya ya gitmiş, 7 Şubat 1916 tarihinde geri dönmüştür. 19 Temmuz 1917 tarihinde Kafkas Ordusu Grubu Kurmay Başkanlığına atanmıştır. 11 Ağustos 1917 de staj için Almanya ya gitmiştir. 1 Ocak 1918 te Kafkas Ordu Grubunun lağvı üzerine Genel Karargah emrine tayin edilmiştir. 1 Kasım 1918 de Osmanlı topraklarından ayrılmıştır. Almanya ya döndükten sonra Machansen ordusunun kurmayında görev almıştır yılında emekliye ayrılmıştır. 15 Aralık 1914 tarihinde Gümüş Liyakat Muharebe Madalyası, 2 Ocak 1915 de Üçüncü Rütbeden Osmani Nişanı, 10 Ocak 1915 tarihinde Altın Liyakat Muharebe Madalyası ile ödüllendirilmiştir. (Ç.N.) 2

12 Alman subayı çöl evladıymış gibi soğuktan çok çekiniyordu. Soba sürekli gürlüyor, ufacık odayı hamam haline koyuyordu. Açıklamayı dinledikten sonra Süvari Kolordusunun Kağızman 16 üzerine bir akın yapabilme imkanını sordu. Tümenlerle akın yapmaya kalkışmanın kesinlikle delilik olacağını söyledim. Hayret etti. Bakalım kolordu komutanı gelsin de tekrar görüşürüz, diyerek ayrıldık. Ertesi gün duruma dair bilgi almak üzere Erkan-ı Harbiye 1 nci ve 2 nci şubeleri ziyaret ettim. Düşman hakkındaki bilgi hiç de yeterli değildi. 3 Kasım 1914 te Süvari Kolordusu Komutanı Mehmet Fazıl Paşa 17 geldi. Beraber ordu komutanının yanına gittik. Bizim ve düşmanın kuvvetini soran Mehmet Fazıl Paşa ya ordu komutanı kuvvetimizin 120 bin ve düşman kuvvetinin 80 bin olduğunu söyledi. Fazıl Paşa da o halde ne duruyorsunuz, bu üstünlükten istifade ederek niçin taarruz etmiyorsunuz dedi. Ordu komutanı, ordunun Kargapazarı Dağları, Höyükler, Topçu dağı hattına çekilerek düşmanın Aras Vadisi ne gelmesini bekleyip bu durum meydana gelince her taraftan taarruz edilerek Hindenburg un 18 Mazorya bataklıklarında Rusları uğrattığı bozguna benzer bir örnek yapmak istediğini anlattı. Bu sırada 11 nci Kolordu Komutanı Galip Paşa 19 da içeri girdi. O da Mehmet Fazıl Paşa nın düşüncesine katıldı. Fazıl Paşa diyordu ki düşmanın Aras Vadisinden ilerleyerek ordunun kıskacı arasına gireceğine nasıl hükmediyorsunuz? Höyüklere taarruz edeceğini nereden biliyorsunuz? Düşman Horasan civarında kalıp Aras Vadisini tutarak kışı buralarda geçirirse, siz karlı dağların sivri kayaları üzerinde mahvolursunuz. 16 Kağızman: Kars iline bağlı bir ilçe (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 316.) (Ç.N.) 17 Korgeneral Dağıstanlı Mehmet Fazıl Paşa: 1845 yılında Dağıstan da doğmuştur. Öğrenimini Rusya daki okullarda yapmıştır. Rus Çarı silahşörü iken İstanbul a gelerek Osmanlı Devleti ne iltica etmiştir Osmanlı Rus harbine katılmış ve savaş sonunda generalliğe yükseltilmiştir yılında Korgeneralliğe terfi etmiştir. Bu rütbede iken Bağdat ta 6 ncı Ordu müşüriyeti vekaletini üstlenmiş, 1909 yılında Musul valiliğine getirilmiştir yılında kendi isteği ile emekliye ayrılmıştır. Birinci Dünya Savaşı nın başlaması üzerine Eylül 1914 te göreve çağrılmış ve Kafkas cephesinde 3 ncü Ordu Süvari Komutanlığı vazifesini üstlenmiştir. 6 ay sonra Irak cephesine gönderilmiştir. Burada örgütlü aşiret kuvvetlerinin komutanlığı ile Irak ve Havalisi Genel Komutanlığına bağlı Kerha Grubu Komutanlığı yapmıştır. 9 Mart 1916 tarihinde Sabis Meydan Muharebesinde şehit düşmüştür. (İsmet Görgülü,Türk Harp Tarihi Derslerinde Adı Geçen Komutanlar, Harp Akademileri Komutanlığı Yayınları, İstanbul 1983, s. 39,40.). (Ç.N.) 18 Hindenburg: Birinci Dünya Savaşı nda Alman Orduları Komutanı. 19 Tümgeneral Galip Pasinler 1868 yılında Trabzon da doğmuştur yılında Harp Okulundan teğmen olarak mezun olmuştur. Balkan savaşları ve Birinci Dünya Savaşı na katılmıştır. Birinci Dünya Savaşı nda 11 nci Kolordu Komutanlığı, 3 ncü Ordu Komutanının ölümü üzerine vekaleten ordu komutanlığı yapmıştır. Daha sonra Hicaz vali ve komutanlığına atanmıştır. Şerif Hüseyin in isyanı üzerine 105 gün devam eden mukavemetten sonra Taif te İngilizler tarafından esir alınmış, harp esiri olarak Mısır da üç yıl kalmıştır yılı Temmuz ayında Damat Ferit hükümeti döneminde üç ay hapis yatmıştır yılı aralık ayında Tevfik Paşa kabinesi tarafından tahliye edilerek Konya valiliğine tayin edilmiştir. Çeşitli kademelerde görev yaptıktan sonra Askeri Temyiz Mahkemesi İkinci Başkanlığından kendi isteğiyle emekliye ayrılmıştır. (Görgülü, s ) (Ç.N.) 3

13 Düşmanın ilerleyen kuvvetini bile tamamıyla bildiğiniz halde muharebesiz Höyükler hattına çekilmeyi ben uygun bulmuyorum. Hiç olmazsa düşmanın asıl kuvvetini meydana çıkartmak için bir savaş vermelidir. Ordu komutanı paşa Genelkurmaydan bir subay olan Mümtaz Bey i çağırdı. Dedi ki: Bak paşalar ne diyorlar? ifadesiyle açıklama yaptı. Bu şube müdürü subay dedi ki: Paşam, siz herkesin sözüyle karar değiştirirseniz bir şey yapılamaz. Ordu verdiği karardan vazgeçmemelidir. Bu şube müdürünün komutana verdiği dersten hayretler içinde kalarak oradan çıktık. 4 Kasım 1914 te İhtiyat Süvari Kolordusu karargahı Erzurum dan yola çıktı. Korucu Köyü nün her evi dumanlar ve alevler saçıyordu. Bu köyün evlerinin tahtaları, çerçeveleri, camları, kapıları, Höyükler hattındaki tahkimatta istifade olunmak üzere taşınmış, halkı göçmüş, otları askerler tarafından alınmış, kalan kısımları da ateşe verilmişti. Köyün ortasında 18 nci Tümen Komutanı Mustafa Nimet Bey i 20 gördüm. Fazıl Paşa boş yere tümen komutanına geri çekilmenin lüzumsuzluğunu anlatmaya uğraştı. Hasankale ye geldik. Daha önce geçerken misafir olduğum hayat dolu hükûmet konağı, kimsesiz ve kapkaranlıktı. Emir erlerini gönderip halktan birkaç kişiyi çağırttık. Bize kalacak yer ve lamba bulup getirdiler. Osman Ağa adlı bir kişi durumu ve üzüntüsünü anlattı. - Paşa. Biz, şimdiye kadar her bir hükûmetin istediklerini verdik. Seve seve orduya koştuk. Düşmanın hücumunda hükûmet bizi korumak mecburiyetindedir. Önceki gün vali buradan geçti. Yarbay ve memurlar vilayete neler anlatmışlar, bilmem. Vilayetten emir alarak hükûmeti bırakıp Erzurum a gittiler. Kasabada jandarma, polis, memur kalmadı. Halbuki ileride nizamiye süvari tümeni var, muharebe ediyor. Oradan yaralılar geliyor. Asker gelip erzak istiyor. Bin türlü iş çıkıyor. Bunlara kim bakacak. Biz de geçici hükûmet yaptık. Ben kaymakam oldum. Halktan polis ve jandarma yaptım. Hükûmet görevlerini yapmaya uğraşıyorum. En tuhaf şey ki vilayetlerde muharebe ediyorum, o da bana cevap veriyor. Bu halden çok etkilendim. Eğer düşman gelip de hükûmet memurları çekilmiş olsaydı bir şey demeye hakkımız olmazdı. Fakat bunlar gereksiz yere mevkilerini bırakıp gittiler. Mehmet Fazıl Paşa da bunlardan bahsederek memurların geri gönderilmesini orduya yazdı. 5 Kasım 1914 te Hasankale den hareket ettik. Ebubekir Köyü nde eşkıyalıktan vazgeçmiş olan Kürt Musa ile arkadaşlarına rastladık. 900 kadar olan arkadaşlarına mavzer istiyor. Hepsi de askerlik çağında olan bu eşkıya döküntüleri ordu safları arasında muharebeden 20 Kurmay Albay Mustafa Nimet (1312-P.18) 1878 yılında Halep te doğmuştur yılında Harp Okulundan teğmen, 1899 yılında Harp Akademisinden kurmay yüzbaşı olarak mezun olmuştur. Birinci Dünya Savaşı na 18 nci Tümen komutanı, 9 ncu Kolordu Komutanı ve 2 nci Kolordu Asker Alma Başkanı olarak katılmıştır. (KKK.lığı Emeklilik Şubesi Arşivi, Şahsi Dosyası) 4

14 kaçarak silah almaya ve tekrar dönmeye uğraşıyorlar. Akşam Mescitli Köyüne 21 geldik. 1 nci Tümen Komutanı Muhlis ve 4 ncü Tümen Komutanı Sait Beyler bizi burada buldular. Bu tümenlerin askerleri etraftaki köylere yağma yapıyordu. Kadınlara saldırıyor ve hatta subayların eşyasıyla alay sandıklarını alarak firar etmişlerdi. 4 ncü Tümenden ve 91 nci Tümenden 600 er kalmıştı. Bu tümenler hakkındaki düşüncelerimin ne yazık ki gerçek olduğu meydana çıktı. 6 Kasım 1914 te Çullu Köyü ne 22 gelerek kolordu karargahını buraya yerleştirdik. 2 nci ve 3 ncü Tümenler bizden uzakta, ayrıydı. 2 nci Tümeni bu tarafa naklettirdik. Fakat 3 ncü Tümen daima ayrı ve başlı başına kaldı. Elimiz altındaki 700 kadar erle kolordu görevi alıyorduk. Kolordu Komutanı Mehmet Fazıl Paşa cesur, cömert, hamiyetli bir insandı. Yalnız makamının gereklerini yerine getirebilecek durumda değildi. İhtiyar ve çok sağırdı. Etrafında bir sürü Çerkez atlısı ve birtakım Arap kısrakları taşıyordu ki bunların idaresi de çok zordu. Köylerde buldukları her şeyi parasız almayı bir hak bilen bu tayfa ile ve onlara uyan komutanla anlaşmak oldukça zordu. Karargahımız her gün bir köyde kalıyordu. Yerimizi önce biz bile bilmiyorduk. Ordunun emirleri bize ulaşmıyordu. Dolayısıyla biz de birliklere emir veremiyorduk. Kolordunun muhabere muameleleri, kolordunun idaresi paşanın dikkatinde hiçti. Kuru tahta veya toprak üzerinde, yarısı hayvanlara ayrılmış ahırlarda komutan, subay, er sıra sıra yerlere uzanıp kısraklarla karşı karşıya yatıyorduk. Her sabah nereden geldiği meçhul bir koyun veya keçi suyuna yapılmış çorbadan içerek amaçsız yola çıkıyor, nerede akşam bizi yakalarsa geceleyin orada kalıyorduk. Karargahtaki subayların seferi karyolaları, eşyaları hiçbir zaman bizim yanımıza gelmedi. Köprüköyü, Azap 23 muharebelerine ordunun sağ kanadında iştirak ettik. Diğer zamanlar ordunun sağ kanadının muhafazası süvari kolordusuna veriliyordu. Orduya önemli bir fayda sağlayamadık. Süvarilerimiz rahatını çok seviyorlardı. İleri karakollarda hiçbir bölüğü gece durdurmak mümkün olmadı. Karanlık basınca hemen geri köylere, ocak başlarına dönüyorlardı. Bundan dolayı karargahımızın, birliklerimizden ilerideki köylerde geceyi geçirdiği çok olmuştur. Çullu Köyünde lapa lapa yağan karın gözümüzün önüne oynak perde çektiği bir gün bu beyazlık arasından beliren üç gölgenin yaklaşmasını seyrediyorduk. Bu üç kişi karargahımız olan köy evinin önünde durdular. Bunlar bir şeyhle bir subay ve emir erleriydi. Onları odamızda misafir ettik. Şeyh İbrahim Reşit ile Binbaşı Ali olduklarını sonra öğrendiğim bu şahısları Fazıl Paşa tanıdı. Fakat ben bir şey anlayamadım. Bir gün sonra tenhada ziyaretlerinin sebebini sordum. Ancak anlatmak istemediler. Israr edince 21 Mescitli köyü: Erzurum ili, İspir ilçesi. Kırık Bucağına bağlı köy (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 228.) (Ç.N.) 22 Çullu Köyü: Erzurum ili, Köprüköy ilçesi, Söylemez bucağına bağlı köy. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 230.) (Ç.N.) 23 Azapköy: Erzurum ili, Horasan ilçesine bağlı köy (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 227.) 5

15 sonunda anlattılar: Hacı İbrahim Reşit Efendi yi Enver Paşa 24 çağırtmış. Afganistan ı İngilizler aleyhine ayaklandırmak imkanını sormuş. Hacı Efendi de bu işi yapacağını vaadetmiş. Kendisine istediği kadar para vermiş ve Ali Bey i de askeri müşavir olarak yanına vererek yola çıkmalarını sağlamış. Bu iki kişilik heyet Musul a geldikleri zaman Mehmet Fazıl Paşa ile görüşmüşler. Paşa seyahatlerinin sebebini öğrenince demiş ki: Afganistan ın Hindistan a hücumu hakikaten İngilizlere karşı etkili olur. Fakat savaşa etkisi dolaylı olur. Oysa ki eğer Kafkasya yı ayaklandırırsanız, Rus cephesinin gerisinde ve yolların üzerindeki bu ayaklanma Rusları çok tehlikeli bir duruma sokar. 3 ncü Ordunun başarısını sağlar. İbrahim Reşit Efendi de Enver Paşa dan izin alması şartıyla razı olmuştur. Mehmet Fazıl Paşa Kafkasya da ihtilal çıkartmak üzere şeyhin kendi emrine verilmesini telgrafla rica eder. Beklemeye vakit olmadığından uygun cevap gelinceye kadar kendisine katılmalarını, aksi halde yollarına gitmelerini söyleyerek cepheye gelmiştir. Enver Paşa dan uygunluk cevabı gelince, Reşit ve Ali Efendiler de Çullu ya geldiler. Hacı Efendi ile pek asabi ve uzun bir münakaşadan sonra, gerek Kafkasya ve gerek Afganistan ın ayaklandırılmasının, bu iki serserinin yapacağı iş olmadığını itiraf ettirdim. Meselenin para koparmak olduğu meydana çıktı. Mehmet Fazıl Paşa da İbrahim Efendinin emrine Kafkasya nın yollarını, izlerini, ileri gelenlerini başlarını tanır ve hatırı sayılır adamlar vererek Kafkasya ya göndermeyi vaadetmişti. Halbuki Fazıl Paşa nın yanındaki Çerkezlerden çoğunun, babası bile Türk topraklarında doğmuş ve Kafkasya ya dair bilgisi olmayan kimselerdi. Bundan dolayı bu delice işe kimse atılmadı. İbrahim Reşit Efendi birkaç gün hasta yattı. Sonunda yanında fazla ağırlık eden eşyasını subaylara hediye olarak dağıttı. Erzurum a gitti. İhtimal ki oradan yine Afganistan a kendi hayalinde ayaklanmanın tertibine gitti. Ali Efendiyi bir alay komutanlığına vererek ayırdık. Şerif Beyin Sarıkamış kitabının 84 ncü sayfasındaki Fazıl Paşa nın seçeceği erlerin Karabağ istikametinde sevk ile demiryollarının tahrip edilmesi ve ihtilale teşviki hakkında Enver Paşa dan orduya geldiğini yazdığı emrin içeriği budur. 24 Enver Paşa (1900-P.4)1881 yılında İstanbul da doğmuştur yılında Piyade Teğmen olarak Harp Okulundan, 1902 yılında Harp Akademisinden mezun olmuştur yılında Harbiye Nazırı olmuştur yılı sonu ve 1915 te Harbiye Nazırı olarak komutanlığını üstlendiği 3 ncü Ordunun Sarıkamış ta Ruslara karşı başarısız bir meydan muharebesi vermesi üzerine, 3 ncü Ordunun Komutanlığını Hafız Hakkı Paşa ya devrederek İstanbul a dönmüştür. 26 Haziran 1915 tarihinde Yaver-i Has unvanı ile Padişah V. Mehmet Reşat adına başvekilliğe atanmıştır yılında İstanbul dan ayrılınca Divan-ı Harbe verilmiş ve askerlikten tard edilmiştir yılında İstanbul dan Bakü ye gitmiş ve burada toplanan Doğu Milletleri şurasına katılmıştır. Batum da Türkiye Şuraları Partisi ni kurmuştur. 4 Ağustos 1922 tarihinde Tacikistan da Bolşeviklerle giriştiği çarpışma sırasında şehit olmuştur. (Türk Harp Tarihi Derslerinde Adı Geçen Komutanlar, Harp Akademileri Komutanlığı Yayınları, İstanbul 1983, s ) (Ç.N.) 6

16 Süvari kolordusunun halini birkaç defa orduya yazmıştık. İsminden başka kolordulukla illişkisi olmayan bu teşkilatın kaldırılmasıyla er ve subayların Nizamiye İkinci Süvari Tümenine verilmesi emri en sonunda 22 Kasım 1914 te geldi. Birçok zaman herkesi oyalayan ve hiç olduğu meydana çıkan teşkilat da ortadan kalktı. Yalnız 3 ncü İhtiyat Süvari Tümeni son zamanlara kadar devam edebildi. 33 ncü ve 34 ncü Tümenlerde ve Menzilde 33 ncü Tümen Komutanı Köprüköy Muharebesi ne tayin olunan zamanda yetişememiş ve bu nedenle askeri mahkemeye verilmişti. Süvari kolordusunun kaldırılmasından sonra bu tümen komutanlığına vekaleten tayin edildim. Bu tümen komutanının aklanarak geri gelmesi üzerine, 34 ncü Tümene geçtim. Bu sırada 4 Aralık 1914 te Albay Hafız Hakkı, 25 Grebeneli Yarbay Bekir, Bahaettin Şakir Bey tümen karargahına geldiler. Cepheyi görmek için Hafız Hakkı Bey le Taşlıtepe deki topçu mevziine gittik. İstanbul dan gelmelerinin sebebini sordum. Anlayamadın mı dedi. Anladım. Ne duruyorsunuz demeye geldiniz, dedim. Gülerek dedi ki: İyi bildin. Ne duruyorsunuz? Beni Batum dan vapura bindirmelisiniz. Yoksa Trabzon dan gitmem. Bu şekilde bir taarruz yapılmasından bahsedildi. Etraftaki dağların büründüğü karların derinliğini gösterdim. Hatta bu mevsimde muharebenin ilanında vakitsizliğinden bahsettim. Dedi ki: Ben de bu fikirdeyim. Hatta Alman Genelkurmayını ikna için Bronsart 26 ile beraber Berlin e gitmiştik. Oteldeki odalarımıza ayrılıp yıkandıktan sonra tekrar buluştuğumuz zaman Bronsart dedi ki: Hazır ol, gidiyoruz, İstanbul a dönüyoruz. Savaş başlamıştır. Karadeniz deki olayı orada öğrendim. Geri döndük. Bundan dolayı başlayan bu savaşı iyi bitirmekten başka düşünülecek bir şey kalmamıştır. O halde kişi olduğumuz yerde geçirip, ilkbaharda taarruz etmek gerektiğini anlattım. Hafız Hakkı Bey dedi ki: İlkbaharda barış olma ihtimali vardır. Böyle olursa barış masasına hangi işimizle oturacağız. Çorbada pirinci çok olanın hissesi de çok olur. Bundan dolayı herhalde bir taarruz yapmalıyız. 25 Tuğgeneral Hafız İsmail Hakkı Paşa (1315-P.2) 1879 yılında Manastır da doğmuştur. Birinci Dünya Savaşı seferberliğinde Başkomutanlık Vekaleti Karargahı Kurmay 2 nci Başkanı ve 3 ncü Kolordu komutanlığı, daha sonra 10 ncu Kolordu Komutanlığı ve 3 ncü Ordu Komutanlığı görevlerinde bulunmuştur. 13 Şubat 1915 tarihinde tifüsten vefat etmiş ve Erzurum Karskapı şehitliğine defnedilmiştir. (ATASE Arşivi, Kls.1486, Dos. 19, Fih.13; Kls.2816, Dos.49, Fih.1-63; Görgülü, s. 110.) (Ç.N.) 26 Friedrich Bronsart von Schellendorf; 1864 yılında Berlin de doğmuştur yılında Prusya Hassa Alayına girmiştir Rus-Japon Savaşı na katılmıştır. 119 ncu Humbaracı Alay Komutanı iken Tuğgeneral rütbesi ile 1913 yılında Alman Askerî Heyeti ile birlikte Türkiye ye gelmiştir. Osmanlı Genelkurmay Karargahı Kıdemli Başkanlığı görevine getirilmiştir. 20 Ağustos 1914 tarihinden itibaren olası savaş durumunda cephelerle ilgili planları hazırlamaya başlamıştır yılı sonlarında Alman Genelkurmayı tarafından görevinden alınmıştır yılından itibaren Fransa da Prusya 5 nci Piyade Tümen Komutanlığı yapmıştır yılında Korgeneral rütbesiyle emekli olmuştur. (Ç.N.) 7

17 Havanın, yerlerin, askerlerin halini gösterdim. İhtiyaçları anlattım. Kolordu Kurmay Başkanını telefonla çağırdı. O da geldi. Taarruz imkanını ona da sordu. O da aynı fikri söyledi. Fakat iyimserlikle bunun imkansızlığını gösterdi. Grebeneli Bekir Bey tümen komutanlığına asaleten tayin edilerek gelmişti. Karargahta kaldı. Tümeni kendisine devrettim. Rumeli de çetecilikle şöhret kazanan bu kişinin garip fikirleri vardı. Ordunun ihtiyacını duymuştu. Askerin oturduğu yerde açlıktan, hastalıktan, sefaletten öleceğine düşman kurşunuyla ölmesi daha iyidir, diyerek bazı şahsi düşünceler ve çetecilikte başarısına dair hikâyeler anlattı. Ben karargaha döndüm ve bir süre çalışmak üzere ordu menzil karargahına hareket ettim. Yolun hali tarife değerdi. 11 Aralık 1914 te Köprüköyü nden Hasankale ye geliyordum. Kar yağmaya başlamıştı. Her taraf donmuş. Her yer ayna gibi parlıyordu. Gelip geçilen yerlerdeki buzlar ezilmiş, toz olmuştu. Yazın kalkan tozlar gibi rüzgarla havaya savruluyordu. Yolun üstü arabalar, hastalar, deve ve yük hayvanlarıyla doluydu. Yolun iki tarafında bunların ölüleri vardı. Hasankale de 4000 kadar hasta vardı. Bunlara bakacak tek doktor Rıfkı Ali Bey di. Hastaneler yetersizdi. Açıkta kalanlar bile vardı. Hastanenin önünde sedye içinde ölmüş bir jandarma eri duruyordu. Doktor diyor ki: Bütün bu hastalara bakıp teşhis ve tedavi değil, hepsine bir bardak su vermeye bile yetişilemiyor. Kağnılarla bu mevsimde hasta ve özellikle yaralı naklini görmek insanın yüreğini parçalıyor. Sağları bile donduran Deve Boynu ndan bunların geçip Erzurum a gitmeleri bir mucize sayılıyordu. Hasankale den Erzurum a giderken Korucukta Hilmi Bey isminde bir kişiyi gördüm. İlçe Kaymakamı iken kazası Rus istilasına uğramıştı. Buradan gelip geçecek hasta, yaralı, zayıf askerleri barındırmak ve onlara bir fincan çay, bir sıcak çorba vermeye görevlendirilmişti. Fakat bu kişi asabi veyahut deli idi. Araç olmadığı için hiçbir şey yapamadığını hoş göstermek istiyordu. Kapısının önünde on ceset yatıyordu. Köy evlerinden birisinin kapısını açtırdı. Odun tomrukları gibi üst üste yığılmış istif edilmiş cesetler gösterdi. Soğuktan taş heykeller gibi duran bu vücutlar bozulmuyor ve kokmuyordu. Bunları niçin gömdürmediğini sordum. Soğuktan kazma işlemez dedi. Öncelikle odun bulup bir gün sürekli yakıp toprağı yumuşatmak, sonra kazdırmak gerekir. Oysa ki benim yanımda ne yakacak odun ne de toprağı kazdıracak adam var. Bunları gönderiniz de defnettireyim. Böyle mezara kavuşmamış şehitler gördüm. Öğleyin Nebi Hanı na geldik. Bir istihkam bölüğü var. Bölük komutanı her gelen geçeni ağırlamaktan bıkmış olacak ki, emir eri kim sorarsa subayımız burada yok, diyor. Soğuktan dışarıda kalmak mümkün olmadığından öğle yemeğini yemek için subay odasına zorla girdim. Bölük komutanı oradaydı. O mahcup oldu. Fakat ben mazur gördüm. Herkesin uğrağı olan bu yerde başka türlü davranmak imkansızdı. Yanımızdaki yemeği yiyerek hareket ettik. Erzurum a geldik. Enver Paşa geleceğinden çok hararetli hazırlıklar vardı. Akşam üstü geldiler. Burada yapılanlar; menzil müfettişi Albay Refik i maaşsız emekliye sevk edip yerine 8

18 Poselt Paşa nın 27 tayini ve doktor yarbaylarından birinin rütbelerinin sökülerek er olarak ilk hatta sevk edilmesi oldu. Doktorun kabahati sert ve dik cevap vermesi, hastalara hükûmetçe verilen malzemelerin hepsini kullanmasından dolayı görülen eksikler için uyarıları kabul etmemesiymiş. Herkes bu kişiye acıdı. Hatta vali bey keşke paşayı o hastanenin yanından geçirmeseydim, diyerek çok üzüldü. Enver Paşa 12 Aralık 1914 te gelmişti. Köprüköyü ne gitti, geldi. Bir gün Erzurum da kaldı. Tekrar Köprüköyü ne gitti. Bu gidip gelmelerin sebeplerini biz bilmiyorduk. Sonradan gelen ordu emrinde Enver Paşa nın bu cephede bulunduğu müddetçe, ordunun kendi tarafından komuta edileceği bildirilmekte olduğundan seyahatin sonucunu anlamış olduk. Hasan İzzet Paşa da İstanbul a gitmek üzere Erzurum a geldi. Ayrılmasının sebebi hakkında bir şey anlayamadık. O da yoluna gitti. 19 Aralık 1914 te Enver imzasıyla yayınlanan 22 Aralık 1914 için emirdeki amaçlar hakkında bir şey diyemeyeceğim. Ordunun taarruza başlaması 22 Aralık 1914 tarihindedir. 18 Aralık 1914 te Nihat ve Vasıf Beyler Erzurum a geldiler. Nihat Bey, amele taburlarını nakliye aracı olarak kullanıp Trabzon dan Bayburt a ve Sivas tan Erzurum a insan sırtında torbalarla erzak taşımak usulünü koymak istedi. Bunun yapılmasının faydasız olduğunu, Erzurum a 10 ton erzak getirmek için iki katını taşıyanlara yedirmenin gerekeceğini, erlerin bu zor hizmete dayanamayacağını anlatamadık. Menzil noktalarını, her noktada kaç kişi bulunacağını, bunların geliş gidiş cetvelini ve başkaca talimatları yapıp menzile bıraktı. Cepheye gitti. Menzil bunu tatbike uğraştı. Dolayısıyla mümkün olmadı. Nihat Bey de dediğini sınamış oldu. Ordunun amacı, 11 nci Kolordu Cephesinde Rusları sabit tutarak 9 ncu ve 10 ncu Kolordularla Rusların yan ve gerisine yetişerek, geri çekilmelerine meydan vermeden yenilgiye uğratmak ve esir etmekti. Başkomutanlık zaferden çok emindi. En büyük düşüncesi düşmanın kuşatma çemberinden kurtulmamasını sağlamak idi. Bunun için daima 11 nci Kolordunun karşısındaki düşmana sıkı yapışarak, taarruz ederek çekilmesine çalışmak için emirler veriyordu. 23 Aralık 1914 te 10 ncu Kolordunun Oltu ya girdiği haberini aldık. Hava çok soğuk, sıcaklık eksi 13 dereceydi. Havada kar taneleri uçuyor, yapıştığı yerde kalıyor, toplanıyor ve çoğalıyordu. Telgraf telleri beyaz ve kalın bir halat olmuş, ağaçlar gelin gibi beyazlara bürünmüş, hayvanların her kılının ucunda bir kar ve buz tanesi hasıl olmuştu. Hayvanların geneli kır renkte görünüyordu. Hiçbir taraftan bir haber yoktu. Herkeste ordunun durumu hakkında çok büyük bir endişe vardı. 27 Poselt Paşa:Türkiye deki Alman Islah Heyetinde çalışmıştır yılları arasında Türk ordusunda Tuğgeneral rütbesiyle askeri Komisyon üyesi ve Erzurum mıntıkası komutanı olarak görev yapmıştır. (Deutsche Offiziere in der Türkei, Basım yeri ve yılı yok, s. 18. Türkiye de Alman Subaylar, Basım yeri ve yılı yok, Yayınlanmamış daktilo eser, s. 15.) (Ç.N.) 9

19 11 nci Kolordu erzak kalmadığından çabuk yetiştirilmesi için feryat ediyordu. Menzil araçları yeterli değildi. Vali bey, bir defalık yüz elli bin kilo erzakı halkın sırtında taşımayı üzerine aldı. Erzurum halkı denenmiş vatan sevgilileriyle bu yükü taşımayı seve seve kabul ettiler. Otuz kiloluk torbalar yaptırıldı. Hele mektep çocuklarının, sırtlarında un torbalarıyla hükûmet konağı önünden hareket etmelerindeki fedakarlık ve hamiyet herkesi ağlattı. Erzurum halkı unları Nebi Hanı na kadar, Hasankale halkı da Nebihanı ndan Hasankale ye götürecekti. Erzurum halkı görevini tamamen yaptı. Ancak Hasankale de halk az idi. Günde ancak yedi yüz kişi yollayabiliyorlardı. Nebihanı nda biriken unların ahali ve menzil araçlarıyla taşınması oldukça uzun zaman aldı. 1 Ocak 1915 te 11 nci Kolordunun Kötek, 28 Altınbulak, 29 Mehikert ten Rus sınırını geçtiğini haber aldık. Diğer kolordulardan haber yoktu. Bu habersizlik beş gün devam etti. Böyle çöl ortasında kalmış gibi bilgisiz kalmak bütün duygularını ordunun harekatına çevirmiş olan halkta ümitsizlik, karamsarlık doğurmaya başladı. Herkes bir felaket kokusu duymuş gibiydi. 11 nci Kolordu, dört beş günden beri Ordu komutanlığından emir ve talimat almadığından bahsederek vilayetten ve cepheden bilgi soruyordu. Fakat bu makamlar da bir şey bilmiyordu. Taarruz başladığı zaman Başkomutanlık Vekaleti, askeri harekat hakkında kendisinden başka kimsenin bilgi vermesini yasaklamıştı. Onun için cephe ile Erzurum arasındaki hiçbir telgraf ve haber aktarılmıyordu. 10 ncu Kolordu Komutanı Hafız Hakkı Bey in eşi Sultan Hanım, İstanbul a çekilen telgrafının kopyasını Erzurum telgrafhanesi almış, özel olarak vilayete ve menzile göstermiştir. Bu telgrafta Sarıkamış, Kars demiryolunun kesildiği ve birkaç vagon ele geçirildiği yazılı idi. Başka bir şey duyulmuyordu. 11 nci Kolordunun birbiri arkasına her gün düşmana taarruzu mevcudunu azaltmış, dört bine indirmiş olduğundan asker istiyordu. Çeşitli kolorduların depo taburları bu sırada Erzurum a gelmişti. Hangi kolorduya ait olduğuna bakmayarak altı depo taburunu 11 nci Kolorduya gönderdik. 7 Ocak 1915 te on dört Rus esir subayı geldi. Bunlarla birlikte çok kötü havadisler duyuldu ve yayıldı. 34 ncü Tümen Komutanı Bekir Bey ağır yaralı, 10 ncu Kolordu Topçu Komutanı İskender Bey şehit, 29 ncu Tümen Kurmay Başkanı Hayri Bey yaralı imiş. Ordu geri çekiliyor. Taarruza başladıktan sonra Ordu komutanlığının ilk telgrafı geldi. 6 Ocak 1915 te yazılmış. Köprüköy telgraf hattının hemen Kötek ve Sarıkamış istikametinde uzatılması emrolunuyordu. Fakat malzeme yoktu. Menzilden bir telgraf muhabere memuru ve müstahkem mevkiiden koparabildiğimiz on telgraf erini yolladık. 28 Kötek: Kars ili, Kağızman ilçesine bağlı bucak (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 316.) (Ç.N.) 29 Altınbulak: Kars ili, Sarıkamış ilçesi, Karaurgan bucağına bağlı köy (Türkiye Mülki İdare Bölümleri s. 317.) (Ç.N.) 10

20 8 Ocak 1915 te ordunun geri çekilmesi haberi Narman 30 tarafından da geldi. Halk göçe hazırlanıyormuş. Başkomutanlık yaveri Kazım Bey in ve Feldman ın 31 ayağı donmuş. Feldman ın: Türkler için tırnağımı kesmem! dediğini işitmiştim. Talih galiba ona ayağını kestirecek. Bu dedikodular arasında iken Bronzar imzalı bir telgraf geldi. Otomobil, iki binek ve bir yük arabası gönderilmesini istiyordu. Erzurum dan da, İstanbul a gitmek üzere otomobil ve kızak hazırlanması emrolunuyordu. Bunları kimse iyiye yormadı. Öğleden sonra Köprüköy den çekilmiş Enver imzalı telgraf geldi. Ordu karargahına gönderilmem emrolunuyordu. Karargah Zivin de imiş. 9 Ocak 1915 günü öğleden sonra yola çıktım. Erzurum-Hasankale yolunun kat kat buzlarla yükselmiş izinden gidiyordum. Paşapınarı çevresinden karlar arasında birkaç siyah gölge gelmeye başladı. Gölge yaklaştı. 9 ncu Kolordu Kurmay Başkanlığından Ömer Lütfi Bey idi. En büyük merakımı giderecek, meseleyi soracak kişiyi bulmuştum. Muharebenin gidişini sordum. Erlerin duymasından korkarak beni bir tarafa çekti. Taze karların üstüne kılıcının ucuyla cephenin kaba bir haritasını çizdi. 9 ncu Kolordunun ümitsiz durumunu anlattı. Büyük bir üzüntü ile dedi ki: Ben geriden ikmal ve perakende erleri bulup toplayıp yollamak için dün gece kolordu komutanının emriyle karargahtan ayrıldım. Kolordunun genel mevcudu 360 ere inmişti. Çok korkuyorum ki karargah ve kolordunun kalanı da esir olmuştur. Başka anlatacak bir şey yoktu. Yollarımıza devam ettik. 10 Ocak 1915 te Hasankale ye girmeden önce Başkomutan Vekili ile Bronzar ın bindiği kızağa rastladım. Selam verdi, kızak durdu. Emri alarak hareket ettiğimi söyledim. Nereye tayin buyurduklarını sordum. Amacım laf açarak konu hakkında bilgi almaktı. Fakat Paşa çok kısa bir şekilde ordu kurmay başkanlığında dedi. Dedim ki: Fakat Paşa Hazretleri, ordu kurmay başkanlığındaki arkadaşlar tamamdı. Gülerek dedi ki: Ben onları harcadım. Biraz durarak ilave etti. Hafız ı tugay komutanı olarak (livalıkla) ordu komutanlığına tayin ettim. Selam söyleyiniz dedi. Yoluna devam etti. Biraz ileride 34 ncü Tümen Komutanı Grebeneli Bekir Beyi gördüm. Bel kemiğine vuran bir kurşun felç getirmiş. Artık hayatı sönmüş gibi, o da Erzurum a doğru geçirildi. Hasankale ye geldim. Eski ihtiyat Süvari 2 nci Tümen Komutanı Abdurrahman Bey burada mevki ve nokta komutanı idi. Enver Paşa dan muharebeye dair ne bilgi aldığını sordum. Paşa, Abdurrahman Bey e yalnız içim rahat olarak dönüyorum demiş. Bununla birlikte Abdurrahman Bey de kalbi ferah, emniyetli dedi. Hasankale den sonra eski komutan Mehmet Fazıl Paşa yı gördüm. Enver Paşa Bağdat ta 30 Narman: Erzurum iline bağlı ilçe (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 230.) (Ç.N.) 31 Prusyalı Binbaşı Feldman, Birinci Dünya Savaşı sırasında Türk Ordusunda yarbay rütbesiyle Muharebe Bölük Komutanlığı yapmış ve Türk Genelkurmayının harekat bölümünde görev almıştır. (Türkiye de Alman Subaylar, s. 18.) (Ç.N.) 11

21 Teşkilat-ı Mahsusa 32 yapmaya görevlendirmiş, yeni işini yapmaya gidiyordu. Yollar yaralı ve hasta doluydu. Yolun etrafı hayvan leşleriyle örtülü, yollarda bırakılmış mantelli bataryalar görünüyor. Köprüköyü nde bir doktor bırakmışlar. İlacı yok, Azap tan sonra ileriye doğru götürülmeye uğraşılan birkaç 12 cm lik topa rastladım. Bilmiyorum ne yapacaklar. SARIKAMIŞ TAN SONRA Hevik Karargâhı (Genel Kuvvetlerin İki Aylık Farkı) Köprüköyü ne Dönüş 12 Ocak 1915 günü saat 11:30 da Ahalik Köyünde 33 Hafız Hakkı Paşa ya yetiştim. 11 nci Kolordu Komutanı Galip Paşa ile beraberdiler. Cepheyi ve çevresini dolaşmaktan geliyorlarmış. Hava çok soğuktu. Her taraf derin karlarla örtülü. Horum 34 mevziini gezdik. Muhtar Paşanın deki tahkimatı görülüyor. Akşam üstü Hevik Köyü ndeki karargaha geldik. Ordu, kolordu, tümen karargahları, sıhhiye bölükleri, ağırlıklar, kollar hep bu otuz, kırk evli köyün kulübelerine, ahırlarına, dam altlarına, civarlarına sığınmışlar, dolmuşlar. Ordu karargâhı diğer komutanları maddi, manevi her konuda sıkıyordu. Kuzeydeki tepede askerlerimiz muharebe ediyordu. Oradan aşan mermiler üzerlerine düşecek bir haldedir. Askerlik usul ve kaideleri komutanların hepsine ayrı yerler ve uzaklıklar göstermiş iken bizim köy hepsinin karışığı bir şey olmuştu. 32 Teşkilat-ı Mahsusa: Harbiye Nazırı Enver Paşa ya bağlı olarak ve Padişah Mehmet Reşat ın sonradan yayınlanmayan ve resmi olmayan bir fermanıyla kurulan yarı askeri gizli bir örgüttür. İlk başkanı Süleyman Askeri Bey dir. Teşkilatın amacı İslam dünyasını ve Müslüman Türkleri bir bayrak altında toplamak, iç güvenliği sağlamak ve Osmanlı Devleti nin daha fazla toprak kaybetmesini önlemektir. Örgüt bu amaçla Birinci Dünya Savaşı boyunca savaş ilanını duyurma, karşı casusluk, İngiliz istihbarat ve keşif kollarına karşı istihbarata karşı koyma, düzenli ordu birliklerine yardımcı olmak veya onların yerini almak için çete savaşı gibi faaliyetlerde bulunmuştur yılları arasında Orta Doğu, Orta Asya, Güney Asya, Kuzey ve Orta Afrika da faaliyet göstermiş, Osmanlı Devleti nin yenilgisiyle varlığı sona ermiştir. (Philip Hendrick Stoddard, Teşkilat-ı Mahsusa, Çev. Tansel Demirel, Arba Araştırma Basım Yayın Tic., İstanbul 1993, s. 9.) (Ç.N.) 33 Ahalik: Erzurum ili, Horasan ilçesine bağlı Yukarıbademözü köyünün eski adı Ahalikiülya (Yukarıahalik); Aşağıbademözü köyünün eski adı Ahalikisüfla (Aşağıahalik) dir. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 320.) (Ç.N.) 34 Horum: Erzurum ili, Horasan ilçesine bağlı Yukarıhorum köyü bulunmaktadır. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 227.) (Ç.N.) 35 Mareşal Gazi Ahmet Muhtar Paşa: 1 Kasım 1839 tarihinde Bursa da doğmuştur yılında Teğmen rütbesiyle Harp Okulunu, 1861 yılında kurmay Yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisini bitirmiştir Osmanlı-Rus harbinde Kafkas Cephesi Komutanlığı yapmıştır. Devletin çeşitli kademelerinde yaptığı diğer hizmetlerden sonra 3 Aralık 1909 tarihinde yaş haddinden emekliye sevk edilmiştir. Emekliliğinin ardından 1911 yılında Ayan Reisliğine tayin olmuştur yılında sadrazamlık görevine getirilmiş ve büyük kabineyi kurmuştur. 21 Ocak 1919 tarihinde İstanbul da vefat etmiştir. (Türk Harp Tarihi Derslerinde Adı Geçen Komutanlar, s ) 12

22 Başkomutan Vekilinin 9 ncu Kolorduya yapışarak acımasızca sürmesi ve kendi gözü önünde muharebeye sokması hem bu kolordunun mahvolmasına hem de 10 ncu ve 11 nci Kolorduların günlerce emirsiz kalarak genel harekette faydalı olamamalarına ve ayrı ayrı düşman tarafından ezilmelerine sebep olmuştur. Hafız Hakkı Paşa Sarıkamış taarruzu hakkında bana dedi ki: Enver Paşa, her iki kolordunun dolaşacakları geniş alanın nispetinde düşünemedi. Biz 10 ncu Kolordu ile 9 ncu Kolordudan daha uzun bir yol dolaşmaya mecburduk. 10 ncu Kolordu Sarıkamış - Kars demiryoluna yetiştiği zaman geride kalan çok miktardaki döküntüyü toplamak, istirahat ettirmek lazımdı. Ben de o niyette idim. Fakat 9 ncu Kolordu birbiri arkasına ve yalnız başına Ruslara yaptığı taarruzlarla erimiş olduğundan Enver Paşa 10 ncu Kolordunun mutlaka güney istikametinde taarruzunu emrediyordu. Bunun için elimizde olan beş bin mevcutlu ve çok yorgun birliklerle taarruza kalkıştık. Ruslar bu defa da 10 ncu Kolordunun bu birliklerini yenilgiye uğrattılar. Sarıkamış Taarruzu Neye Mal Oldu? Bunun için 18 Ocak 1915, 22 Ocak 1915 ve 22 Aralık 1914 kuvvetlerinin genel durumunun özetini aşağıdaki sayfalara yazıyorum. Bazı ayrıntıları ilave ediyorum. Sarıkamış Taarruzunun Başladığı 22 Aralık 1914 Tarihinde Kuvvetlerin Ayrıntılı Genel Durumu Birlikler Muharip ve Gayri Muharip er ve subaylar Tüfek Makineli Tüfek Seri Sahra Seri Cebel Adi Sahra Adi Cebel Hayvanlar 9 ncu Kolordu ncu Kolordu nci Kolordu nci Süvari Tümeni Toplam

23 Taarruzdan sonra: 18 Ocak 1915 te ordunun personel durumu. 11 nci Kolordu ncu Kolordu 2200 Süvari Tümeni 1500 Toplam ncu ve 11 nci Kolordulara 22 Aralık 1914 ten sonra erler verilmiştir. Özellikle 11 nci Kolordunun taarruzları taburları boşalttığından gelen ikmal erleri ve subaylarıyla birlikte altı depo taburu bu kolorduya gönderilmişti. Bunları da toplamdan çıkarırsak kaybın ne kadar korkunç olduğu görülür. Er kaybı bu küçücük genel kuvvet ile 22 Aralık 1914 teki genel kuvvetin karşılaştırılmasıyla anlaşılır. Top ve tüfek kaybı için de 22 Ocak 1915 cetveline bakılmalıdır. 22 Ocak 1915 te Kuvvetlerin Ayrıntılı Durumu Birlikler Muharip ve Gayri Muharip subay ve er Tüfek Makineli Tüfek Seri Sahra Seri Cebel Adi Sahra Adi Cebel Hayvanlar 9 ncu Kolordu 28 nci Tümeni ncu Kolordu nci Kolordu nci Süvari Tümeni Toplam Cetvelde görülen 9 ncu Kolordu yeniden teşkil olunmuştur. 9 ncu ve 10 ncu Kolordularda görülen seri sahralar da Erzurum da bırakılan toplardan yeniden verilmiştir. 22 Aralık 1914 cetvelindekiler zayi edilmiştir. Kolorduların gerilerde kalmış olan muharip olmayan kısımları toplanmış, talimgahlarda, depolarda, askere alma dairelerinde, sevkıyatlardaki asker kolordulara hızla getirilip verilerek ancak bu hale getirilebilmiştir. 14

24 Köprüköyü ne Dönüş Hevik Köyü nün kuzeydeki tepelerde olan 34 ncü Tümeni, düşman sıkıştırıyordu. Tümen tutunamayacak hale gelmişti. Küçücük köydeki karargâhlar, tümenin hareket serbestisine engel oluyordu. Tümen geri çekilirse bütün karargâhlar, kafileler, kollar karma karışık olacak, tamamen düşmanın eline düşecekti. Tümen komutanı ordu ve kolordu karargahlarının çekilmesine aracılık etmemi rica ediyorlardı. 14 Ocak 1915 te durumu Hafız Hakkı Paşa ya anlattım. Durumun gerektirdiğinden fazla kahramanlık duygusuyla hareket eden komutan dedi ki: Gidersek, kaçtı derler! Nasıl çekilelim? O gece bir tesadüf, bir fırsat çıktı. Menzil müfettişi ve Erzurum Valisi Zanzak Köyüne 36 gelmişti. Ordu komutanı ile görüşmek istediklerini telefonla haber veriyorlardı. Bu görüşmeye gitmek gerektiğini söyleyerek geceleyin yola çıktık. Ordu karargahının nakliyeleri geriye erzak getirmeye gönderilmiş olduğundan kurmay başkanıyla komutanının eşyalarını götürmek için ancak iki yük hayvanı bulundu. Diğer eşyalar yarın gönderilmek üzere bırakıldı. Yolumuzu yalnız karın beyazlığı aydınlatıyordu. Cilalı parke haline gelmiş yollarda hayvanların nalları ateş çıkarıyor, hayvanlar kayıp düşüyor, yolun dışarısına çıkanlar karlara gömülüyordu. Düşen hemen binip yetişiyordu. Çünkü geri kalmakta donma tehlikesi vardı. Zivin deresini bir metre karla geçtik. Saat 13:00 te Zanzak a geldik. Vali ve Menzil müfettişi ile Komutan paşanın görüşmesi uzadı. 34 ncü Tümenin bugünkü muharebesinde tümen Kurmay Subayı Mesut Efendi şehit olmuş ve tümen mevcudu 650 kişiye inmişti. Enver Paşanın dediği gibi ordu karargâhı hakikaten harcanmıştı. Şube müdürlerinin hepsi yeniden tayin edilip gelmişlerdi. Ordu komutanının bundan sonraki hareket hakkında görüşünü sordum. Dedi ki: Artık düşmanın arzusuna tabiyiz. Bizi nereye kadar sürerse oraya kadar çekileceğiz. Enver Paşa giderken bana dedi ki: Hafız seni ordu komutanı yaptım. Düşmanın taarruzunu durdurursun, döküntüleri, perakendeleri toplarsın. İkmal erleri alırsın. İstersen düşmana taarruz etmeye de görevlisin. Ben de bundan sonra gidiyorum. Benim kararım budur. Bakalım düşman nerede duracak. 11 nci Kolordu geri çekiliyordu. Ordu karargâhı 15 Ocak 1915 te Köprüköyü ne döndü. Yolda kalpleri yakan göç manzaraları vardı. Zavallı kadınlar, çocuklar, yalınayak bir kağnıya veyahut bir öküze biniyorlardı. Kirli birkaç yorgan yüklenmiş, bir iki zayıf inek ve danayı önüne katmış, meçhul bir ufka doğru gidiyorlardı. Ordunun her çekilişi bu göç manzaralarını yeniliyordu. Bizimle yapılan muharebeler hep imha savaşı sonuçları vermiştir. Avrupalıların arasındaki harplerde asker olmayan halk nadiren ve kısmen yerlerini terk eder. Düşmanın zulümlerine, 36 Zanzak: Erzurum ili Horasan ilçesine bağlı Akçataş köyünün eski adıdır. (Türkiye Mülkî İdare Bölümleri, s. 320.) (Ç.N.) 15

25 katliamlarına uğramazlar. Fakat bizim ile olan din ve millet düşmanlığından dolayı insana yakışmayan muamelelere kalkarlar. Sonradan da bütün o düşman eline geçen yerlerin ahalisi göç eder. 16 Ocak 1915 günü şiddetli bir kar ve tipi başladı. Kimsenin kımıldamasına imkân bırakmayan bu hava, Rusları takipten alıkoydu. Fakat ertesi gün hava açılınca düşmanın sıkıştırması başladı. Kolordulara kademe kademe çekilme emri verilmiş olduğundan birer günlük savunma mevzileriyle geriye yürüyorduk. Kurmay Başkanı bu her gün olan muharebelerle elimizde zaten çok az kalan kuvveti eritmeyerek, düşmanla teması keserek, uzaklara çekilip toplanmayı ve birliklerimize düzen verilmesini teklif etti. Fakat kabul edilmedi. 18 Ocak 1915 te Ruslar taarruzlarını devam ettiriyordu. Bugün 11 nci Kolordu müdafaa etti. Fakat 33 ncü Tümen panik yaparak dağıldı. 19 Ocak 1915 te ordu karargahı Hasankale ye geldi. 11 nci Kolordu eski Azap hattına gelmişti. 18 nci Tümen ve süvari tümeni Azab ın güneyinde, 34 ncü Tümen şosenin kuzeyinde, 33 ncü Tümen Kalender de 37 idi. Hava çok soğuktu. On üç saatlik bir devrede birlikleri ve yerlerini görerek döndük. Sarıkamış taarruzuna başlamadan önce bu hatta idik. Yine oraya kadar geldik. Ruslar da artık daha geriye bizi atmaya çalışmadılar. Çok büyük mahrumiyetler içinde ve insanın tahammül edemeyeceği kar, soğuk, tipi ve fırtınalar arasında, en yüksek dağlar üzerinde Türk ordusu kahramanlık ve fedakarlık örneği gösterdi. Bu muharebede harp idaresi, Balkan Muharebesinden çok daha yüksektir. Komuta heyetinin gençleşmesinin çok etkisi vardır. Karşımızdaki düşman, asırlardan beri bizi yok etmeye çalışan bir ordu olduğundan, millî bir intikam duygusu vardır. Subaylar Balkan Muharebesinin lekesini silmek istiyorlardı. Fakat artık erlerin kuvveti, eski şevk ve hevesi kalmamıştı. Disiplin çok gevşedi. Piyade birlikleri her gün yeni gelen, dolup boşalan erlerden dolayı inzibat oluşturamıyordu. Gelen ikmal erlerinin tümen ve alay karargahlarında muharebe halinde olan taburlara gönderilmesi ve erlerin subaylarını tanıyamaması daima olur şeylerdir. Böyle gelen erlerden o sırada muharebede yaralanan, şehit olan ve muharebeden kaçanların hiçbir yerde kaydı yoktur. Askerlik şubelerinin defterlerini dolduran yaşayıp yaşamadıkları meçhul olanların çoğu bunlardır. Kışın şiddeti, erleri birer yere sokulmaya mecbur ediyordu. Buralarda meskenler çok küçüktür. Onar, on beşer kişi ancak alıyordu. Birliklerin erleri, subayları tanışamıyordu. Asker yorgun ve isteksizdi. Düşmanın gece baskınına karşı koyabilmek için daima siperlerde asker bırakılması gerekiyordu. Bu halde de donmalar oluyordu. Ölenlerin yüzde 45 i donmadandır. 37 Kalender: Erzurum ili, Horasan ilçesine bağlı köy (Türkiye Mülkî İdare Bölümleri, s. 227.) (Ç.N.) 16

26 Golç Paşa 38 Milleti Müsellâha da diyor ki: Orduyu oluşturan büyük topluluk başarılı bir seferden bile nihayet bıkkınlık duyar. Bu bıkkınlık başarılı savaşlarda olursa bozgun ve geri dönüşte ne derece olacağını tahmin edebiliriz. Bu ayın başlarında Zivin Muharebelerinde iki bölük 39 silah atmadan düşmana teslim olmuştu. Birçok yerlerde bir şarapnel patlaması avcılarımızı yerinden çıkardı. Halbuki ilk Köprüköy Muharebelerinde avcı siperlerinin üstünde hesapsız şarapneller patlarken bir er bile yerinden oynamamıştı. 11 nci Kolorduya gönderilen depo askerleri dağılmak istemiş ve istihkam bölüğü bunlara vazife yolunu göstermişken, bunlar istihkam birliklerine ateş ederek istihkam subayını yaralamışlardı. Bu çok feci olay ilk defa görülmüştür. Öteye beriye kaçan, saklanan artmıştı. Her köy böyle dağılmış erlerle dolu. Süvari ihtiyat alaylarının hep köylere dağılmalarına kızıyordum. Halbuki şimdi her tarafta görüyorum. Soğuklar, her günkü yürüyüşler askeri çok acıktırıyordu. Ancak bizim en büyük eksiğimiz askeri beslemekti. Et bol miktarda bulunurken, birlikler sebze bulamıyordu. Bu bol miktardaki eti de pişirip yedirecek kişi yoktu. Birliklerimiz Türk askerinin kanaatkârlığı ve dayanma gücüne güvenip genellikle peksimetten başka yiyecek taşımayı fazla yük sayıyorlardı. Sonuç olarak en önce bu zihniyeti söküp atmak gerekirdi. Topçular subaylarını koruyorlardı. Herhangi bir yürüyüş sonucunda bile kazan yakıp, kaynatıp sıcak yemek verdiklerini gördüm. Piyade birliklerini nakliye araçlarını daima geride bırakmış buldum. Bir yerde birkaç gün oturmak kararı alınmadıkça, küçük ağırlıklarını yanlarına getirmiyorlardı. Muhacir akını Erzurum a doğru gidiyordu. Hasta, ihtiyar, anasını sırtına almış erkekler; çocuklarını yorgana sarmış, omuzlamış, kucaklamış kadınlar; kağnıların arkasından yürümeye çalışan yavrular... Sorarsınız 38 Colmar Baron von der Goltz 1843 yılında Almanya Bielkenfeld de doğmuştur yılında Alman Islah Heyetinde eğitim subayı olarak Türkiye ye gelmiştir yılında Albay Kaehler in başında bulunduğu Islah Heyetinde, Albay Kaehler in ölümü üzerine onun yerine geçmiştir. O dönemde İstanbul da bulunan Harp Okulu ve Harp Akademisinde öğretim üyeliği ve yöneticilik yapmıştır yılında Genelkurmay İkinci Başkanı olmuştur. Türk Alman askeri eğitim ilişkilerinin geliştirilmesinde ve Türk subaylarının yetiştirilmesinde von der Goltz Paşa nın büyük emeği vardır yılında Almanya ya döndüyse de askeri danışman olarak Türkiye ile ilişkisini sürdürmüştür yılında Mareşalliğe yükselmiştir yılında Osmanlı genel karargahına atanmıştır. Çanakkale Muharebeleri sırasında 17 Ağustos 1915 tarihinde Saros Körfezi bölgesinin 1 nci Orduya devredilmesi üzerine, Saros grubunun 1 nci Ordu Komutanlığı görevini yürütmüştür. Nitekim Çanakkale Komutanı Cevat Paşa, Goltz Paşa ile ilgili olarak Bu yıllarda yetişmiş Osmanlı subaylarının hemen hepsinde Goltz Paşa nın hocalık hakkı vardır sözleriyle değerlendirmiştir. 6 Aralık 1915 tarihinde, Irak cephesinde yeni kurulan Osmanlı 6 ncı Ordusunun komutanlığına atanmış ve Bağdat ta göreve başlamıştır. Buradaki komutanlığı sırasında 19 Nisan 1916 tarihinde tifüs hastalığından vefat etmiştir yılında yazdığı Osmanlı-Yunan Seferi ve 1913 yılında yazdığı Genç Türkiye nin Hezimeti ve İmkan-ı İtilası ile birlikte toplam 23 eseri bulunmaktadır. (Görgülü, s.97, 164, 166; Büyük Larousse, C.9, s ,4.624, Türkler Ansiklopedisi, C.9, s. 202.) (Ç.N.) 39 İki bölüğün düşmana teslim oldukları hakkında bir kayıt bulunamadı. (Harp Tarihi Encümeni) 17

27 nereye gittiklerini, onlar da bilmiyor. Rus askerinden, Ermeni taarruzundan canını, namusunu kaçırıyor. Bu sürü sürü zavallıların kim bilir her gün ne kadarı boş köylerin yıkık damları altında can veriyor. Doğrusu sayısını yaradan bilir. Erzurum Valisi şimdiye kadar ölenlerin sayısının civarında olduğunu tahmin ediyor. Azap Hattında Ordunun yeniden teşkilatı ve takviyesi. Enver Paşa, karargahın Hasankale ye kadar çekilmesini iyi bulmuyordu. Daha ileride olmasını istiyordu. Fakat ordu komutanı uygun bir cevapla bu durumu geçiştirdi. Rusların bu hattı zorlaması ihtimali düşünülerek Höyükler mevzii de görüldü. 3 ncü Ordunun bağlı olduğu birlikler cetvelde yazılı olanlar idi. Fakat Sarıkamış taarruzu sonunda ve Azap hattına kadar çekilirken ordu çok perişan olmuştu. 9 ncu Kolordu bütünüyle esir olmuş, ortadan kalkmıştı. Kolordular top, tüfek, mitralyöz 40 gibi silahça da çok kayıp vermişlerdi. Bunları da yeniden bulup vermek lazımdı. Özellikle er, subay, silah, elbise, hayvan bulup yeniden orduyu diriltecek üç kolordunun kuvvetlenmesi için elimizdeki bilgiler de şunlardı: Askere Alma Dairelerinden alınmış olan bilgi 10 ncu Kolordunun yeni erler ve bakaya er ve erbaşı 22 Ocak / 1291 doğumlu, Kura Eri talim görmüş, talim görmemiş 1292 / 1306 doğumlu, İhtiyat Eri 9178 talim görmüş, talim görmemiş 1306 / 1309 doğumlu, ikinci kısım 0 talim görmüş, 8170 talim görmemiş 1310 doğumlu, 0 talim görmüş, 1686 talim görmemiş Toplam Her ikisi toplamı ere ulaşmıştır talim görmüş, talim görmemiş Bu miktardan celbi kabul olmayan yüzde 25 ini azaltmak gerekir. Bundan sonra alınabilecek miktar er olur. 11 nci Kolordu Bölgesinde: 18 nci Tümen Bölgesinde 5100 Müslüman 986 gayrimüslim 34 ncü Tümen Bölgesinde 5524 Müslüman 2275 gayrimüslim 33 ncü Tümen Bölgesinde 4055 Müslüman 2048 gayrimüslim Toplam Mitralyöz; Bir tür Makineli tüfek (Türkçe Sözlük, C.2, s ) 18

28 Bunlardan yalnız Müslümanlardan istifade olunacaklar. Bunun da yüzde 25 i azaltılırsa buradan da erden faydalanılacaktı. 9 ncu Kolordu Bölgesinde: Bu bölgedeki halktan askerlik yaşında olanların hemen hepsi alınmıştı. Yalnız 1310 (1894) doğumlulardan istifade edilebilirdi. Bunlar da on beş bin kadar olup 2850 eri bahriyeye tertip olunmuş olduğundan burada da er kalacaktır. Yukarıdaki bilginin 9 ncu Kolorduda yaş ve sınıf olarak, 11 nci Kolorduda ise kısaca tümenler dairesindeki Müslüman ve gayrimüslimler olarak bildirilmesi kayıtlarının derecesine ölçüdür. Üç kolordu dairesi dahilinde faydalanacağımız en yüksek kuvvet miktarı idi. 3 ncü ordunun teşkilatı:(ocak 1915 te) 3 ncü Ordu: 9 ncu, 10 ncu, 11 nci Kolordularla iki nizamiye süvari tümeni, Bağdat Alayı, Melo müfrezesi, 3 ihtiyat süvari tümeni, Van jandarma tümeni, seyyar jandarma alayları, hudut taburları, menzil müfettişliği, Erzurum Müstahkem Mevkii Komutanlığı, Stange Bey Müfrezesi, Bahaettin Şakir Bey Müfrezesi, Dramalı Rıza Bey Müfrezesi, Karadeniz sahil Müdafaa Teşkilatı. 5 nci Seferi Kuvvetler. Kolordu Tümen Alay No.ları Ağır Makineli Tüfek Bulunan Alay Numaraları Süvari Alay Numarası Süvari Bölük Numarası İstihkam Tabur Numarası İstihkam Bölük Numarası A. No. Top Tb. No. Sıhhıye Bölüğü Tel. Bölük Numarası 9 ncu Kolordu Bağlıları 49,50,51 82,83,84 85,86,87 49,50 83,84 85, ,2, 3 1,2, 3 1,2, ncu Kolordu Bağlıları 88,89,90 91,92,93 94,95,86 88,89 91, ,2 1,2 1,2, nci 2 nci Suvari Tümeni Kolordu Bağlı Birlikleri 98,102,53 97,99,52 100,101, , Müfrez e ,2, 3 1,2 1,2, 3 4. Sv.İ Ve Kara Papak Alayından bir Bölük. 19

29 Kolordulara Bağlı Diğer Birlikler Her kolorduda, sekize kadar numara alan sekiz hafif erzak kolu. Birden sekize kadar numara alan sekiz ağır erzak kolu. Birden dörde kadar numara alan dört seyyar ekmekçi kolu. Birden altıya kadar numara alan altı seyyar hastane. Birden altıya kadar numara alan altı piyade cephane kolu. Birden altıya kadar numara alan altı sahra topçu cephane kolu. Birden sekize kadar numara alan sekiz dağ cephane kolu. Birden dörde kadar numara alan dört beygir deposu. Bunlardan yalnız 9 ncu Kolordunun beygir deposu yoktu. 10 ncu kolordunun sahra cephane kolu beş idi. Bağdat Müfrezesi Bağdat ta bulunan 13 ncü Kolordu, yalnız 37 nci Tümeniyle 3 ncü orduya gönderilmişti. Bir tümen 109 ncu, 110 ncu, 111 nci Piyade Alayları ile süvari 31 nci Alay 1 nci bölük ve topçu 37 nci Alay 1 nci, 2 nci tabur beş adi sahra bataryası ve istihkam 13 ncü Tabur 1 nci bölük ve 37 nci sıhhiye bölüğünden ibaretti. Kolordu Komutanı da beraber gelmiş olup kolorduya bağlı süvari 31 nci Alay 3 ncü ve 5 nci bölük ve istihkam 13 ncü tabur 3 ncü, 4 ncü bölük ve 13 ncü telgraf bölüğü ile erzak ve cephane kolları vardı. Sıcak memleketler halkından olan bu tümen askerleri yazlık elbiselerie öldürücü soğuk bir memlekete gönderilmişti. Bu tümen Köprüköy, Kılıçgediği 42 mevkilerinde muharebe ettiler. Er ve erbaşın durumları hiç göz önüne getirilmeyerek istenilen işleri yapamıyorlar diye kolordu ve tümen komutanları sorumlu tutulmuştu. Soğuğun ve muharebenin verdirdiği kayıplarla mevcutları da azalmıştı. Piyadeleri bir alay haline konulmuştu ve diğer birlikleri de birleştirilerek Bağdat Müfrezesi adı verilmişti. Hiçbir taraftan ikmal efradı almayan bu müfreze, sonra Bağdat Alayı oldu. Sonra da eridi, gitti. 3 ncü İhtiyat Süvari Tümeni Savaşın başlangıcında Süvari İhtiyat Kolordusunun 1 nci, 2 nci, 4 ncü Tümenleri Aras vadisinde idi. 3 ncü Tümen Eleşkirt bölgesinde kalmıştı. Süvari Kolordusu kaldırıldığında sırada 3 ncü İhtiyat Süvari Tümeni haliyle bırakılmıştı. Çünkü dağılmamış ve nispeten düzgün bir halde kalmıştı. O tarafta başka kuvvet de yoktu. Fakat bu tümenin savaş düzenine ayrı ayrı zamanlarda çeşitli birlikler verilip alınmış olduğundan kuvveti ve savaş düzeni kararsız kalmıştır. Asıl 15 nci, 16 ncı, 17 nci, 26 ncı, 27 nci, 28 nci 42 Kılıçgediği: Ağrı İlinin Tutak İlçesine bağlı bir köydür. (Türkiye Mülkî İdare Bölümleri, s. 58.) (Ç.N.) 20

30 ihtiyat süvari alaylarından oluşuyordu. Ortalama mevcudu yaklaşık 3000 kadar idi. Van Seyyar Jandarma Tümeni 1 nci Alay 2 nci Alay 3 ncü Alay 4 ncü Alay Van İhtiyat Süvari Tugayı Topçu Van seyyar jandarma 1 nci Bayezit seyyar jandarma Engiz hudut taburu Halkva hudut taburu 18 1 adi dağ bataryası Erceyiş seyyar jandarma 2 nci Bayezit hududu taburu Saray hudut taburu Bacirgehu hudut taburu adî 8 santimetrelik gurup bataryası Başkale seyyar jandarma 3 ncü Sinit hudut taburu Dir hudut taburu Şemdinan hudut taburu 30 İran sınırındaki bölükleri de diğerleri gibi seferberlikte ikmal efradı alarak birer tabur olmuşlardı. İran sınırına yakın jandarma taburları da seyyar jandarma haline geldikten sonra bunlardan bir tümen yapılmıştı. Komutanı Kurmay Yarbay Kazım Beydi. Bu tümen öncelikle yukarıdaki cetvelde gösterildiği gibiydi. Fakat hudut taburlarının bazılarının mevcudu tamamlanamamış ve taburlardaki Ermeni erler kaçarak sayıları azalmış ve subaylar da yeterli sayıda olmadığından, tümen komutanı o teşkilatta bazı değişiklikler yapmıştı. Bu 12 taburdan Dir hudut taburuna, Sint hudut taburu ile 29 ncu ihtiyat süvari alayının Şemiski Aşiretinden oluşan piyadeleri ilave olunarak Sint taburu kaldırılmıştır. Vatkiz hudut taburu, Van seyyar jandarma taburuna bir bölük halinde verilmiştir. Bunun gibi Saray hudut taburu, Erciş jandarma ve Halkova hudut bölüğü, Beyazıt hudut taburuna ve Şemdinan hudut taburu Basirge hudut taburuna karıştırılmış olduğundan Van seyyar jandarma tümeni yedi tabur haline gelmiştir. İhtiyat süvari seferberlik zamanında Takuri ve Mansuri aşiretlerinden kurulmuş 18 ve Şemski, Milan, Yezidi aşiretlerinden oluşan 29 ve Mezriki, Şidan, Şokat, Piyatiş aşiretlerinden meydana gelen 19 ncu ve Boylu, Sinli aşiretlerinden oluşan 30 ncu alaylarla mürettep bir alaydan ibaretti. Bunlar Hanik muharebesinden sonra Saray tarafında idiler. Dir 43 ve Başkale nin düşman eline düşmesi üzerine Van a gelecek düşmanı durdurmak için Hoşap 44 istikametine tümen hareket etmiş, 43 Dir: Van ın Başkale İlçesi ne bağlı bir bucaktır. Bugünkü adı Albayrak tır. (Türkiye Mülkî İdare Bölümleri, s. 544.) (Ç.N.) 44 Hoşap:Erzurum İli Horasan İlçesine bağlı bir köydür. Bugünkü adı Dönertaş tır. (Türkiye Mülkî İdare Bölümleri, s. 227.) (Ç.N.) 21

31 Saray 45 tarafının muhafazası da süvari tugayı ile bir tabura verilmişti. Yazık ki o alayların başkanları hiç muharebe etmeden önce alay sancakları ile beraber düşmana teslim olmak alçaklığını yaptılar. Düşmana silahlarını teslim ederek evlerine dağıldılar. Tümen Saray a gelip de düşmanı mağlup edince düşman kovalanırken yağma etmek için köylerden birer, ikişer toplanmaya başladılar. Cihari muharebesinden sonra bu aşiretlerden süvari olarak bir fayda sağlanamayacağı düşünülmüştür. 25 Aralık 1914 ten sonra bunlar askere çağrılarak piyade olarak kullanılmışlardır. Her alayın en iyi atlılarından da birer bölük yapılmıştır. Van seyyar jandarma tümeninin Selmas a 46 doğru hareket etmesinden ve Selmas ı işgalinden sonra aşiret alaylarının erleri daha çok gelmeye başlamıştır. Van seyyar jandarma tümen komutanı ordudan hiçbir yardım beklemeyerek, kendi vasıtası ve kuvvetiyle hakikaten yoktan büyük varlık göstermiştir. 22 nci Seydigan, 23 ncü Ratıp hudut taburları ile ele geçen kaçaklardan sonradan Ratıp taburu adı ile bir tabur yapılmıştır. Seferberlik sırasında Ruşen Bey in emrine verilmiş olan küçük çaplı mavzerle silahlı bir bölükte, Ruşen Bey in savaş ilanı sıralarında görevini bırakıp Bağdat a gitmesi üzerine tümen bu müfrezeyi de kendine mal etmiştir. Van seyyar jandarma taburunun 4 ncü bölüğü ile tümen süvarisinden bir takım da Selmas ta bulunuyordu. Seyyar Jandarmalar İllerdeki jandarma alayları seferber edilerek orduya verilmiş ve ihtiyatlardan sabit jandarmalar bunların yerine konulmuştu. Avrupa tarzındaki bu teşkilat, düşünce açısından iyiydi. Fakat bizim memleketimizin karışık olduğu unsurlarla bunların siyasi amaçları ve bizzat halkımızın ruhsal durumunun bir istisna teşkil ettiği düşünülmemişti. Jandarmalarımız son zamanda büyük bir iyiliğe doğru yükseliyordu. Bunların hepsinin alınıp orduya gönderilmesi asayişi bozdu. Silah altına çağrılanların toplanması orduya lazım olan erzak, cephane ve başka malzemenin sevki ile özellikle kaçakların takibi çok kötü bir hale düştü. Jandarmalar yerlerinde kalmış olsaydı, herhalde kendilerinin on misli efrat bakayadan, firardan kalmaz, asayiş bozulmaz ve ordunun her istediği vaktinde yapılırdı. 9 ncu Kolordudaki Seyyar Jandarma Taburları 1- Erzincan seyyar jandarma taburu 1500 mevcuduyla orduya alınmıştır. 2- Erzurum seyyar jandarma taburu 240 mevcuduyla il emrinde Köprüköy civarındadır. 3- Gümüşhane seyyar jandarma taburu müstahkem mevkiiye bağlanmış olup, Erzurum inzibatında kullanılır. 45 Saray: Van iline bağlı ilçe (Türkiye Mülkî İdare Bölümleri, s. 18.) (Ç.N.) 46 İran ın kuzeybatısında Türkiye sınırına yakın bir kent.(ç.n.) 22

32 4- Bayburt seyyar jandarma taburu 11 nci Kolorduya gönderilmiş, er ve erbaşı taburlara verilmiştir. Kadro ve subayları üç yüzbaşı, bir katip, bir doktor ve üç er Erzurum da. 5- Şark-i Karahisar 47 seyyar jandarma taburu subaylar ile 30 er kadrosunda Erzurum da. 6- Trabzon seyyar jandarma alayı: Hopa hudut taburu ile Doğu Karadeniz, Trabzon, Giresun seyyar jandarma taburlarından oluşmaktadır. Hudut taburu ile Trabzon seyyar jandarma taburundan 2,5 bölük ve Doğu Karadeniz, Giresun taburlarından üç bölük Rıza Bey müfrezesindedir. Geri kalan Trabzon valisinin emrindedir. 10 ncu Kolordu Seyyar Jandarma Taburları Bu kolordu ve dairesinde 4 seyyar jandarma taburu vardır. Üçü sahil muhafazasına memurdur. Birisi Sivas-Ulukışla-Erzincan menzil hattının muhafazasına memurdur. Dört taburun mevcudu 3415 erdir eri birliklere sevk edilmek üzere hazırlanmıştır. Erzurum a geleceklerdir. 11 nci Kolordu Seyyar Jandarma Taburu Harput ve Diyarbakır seyyar jandarma taburları birliklere dağılmıştır. Kadroları Erzurum civarındaki köylerdeymiş. Fakat yerlerini de kimse bilmiyor. 11 nci Kolordunun diğer seyyar jandarma taburları Van seyyar jandarma tümenindedir. Hudut Taburları Hudut bölükleri seferberlikte takviye olunarak tabur haline konulmuştur. Rusların sınırı geçtiği zaman her Türk ün göğsünü kabartacak kahramanlıkla kendilerinin on katı düşmanı durdurdular. Çok kayba uğrattılar. Geri çekildiler. Fakat çok zayıflamışlardı. Son aldıkları şekil şöyledir: Beyazıt hudut taburu Van seyyar jandarma tümenindedir. Musun, 48 Amat, 49 Toprakkale taburları mürettep bir tabur halinde 3 ncü ihtiyat süvari tümeninde. Karakilise, Micingirt, 50 Kötek taburları hudut taburlarında çok kayba uğradıklarından mürettep bir tabur halinde 34 ncü Tümene verilmiş. 47 Şark-i Karahisar: Erzurum, Sivas, Şebinkarahisar (Osmanlı Yer Adları Sözlüğü, s. 90.) (Ç.N.) 48 Musun: Ağrı ilinin Doğubayazıt ilçesinin Suluçem bucağıdır. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 48.) (Ç.N.) 49 Amat: Ağrı ilinin merkez ilçesi merkez bucağı Tezeren köyüdür. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, 1985, s. 47.) (Ç.N.) 50 Micingirt: Kars ilinin Sarıkamış ilçesinin Karaurgan bucağına bağlı İnkaya köyünün eski adı Aşağımicingirt; Çamyazı köyünün eski adı Yukarımicingirt tir. (Türkiye Mülkî İdare Bölümleri, s. 473.) (Ç.N.) 23

33 Pitkir, 51 Kaleboğazı, 52 İşhan, 53 Sarıgöl, Hodusüfla: 10 ncu Kolorduya bağlı olarak Kaleboğazı nda idiler. Kolordu bunları istediği gibi karıştırmış ve birleştirmiştir. Melo, 54 Hopa, Arhavi, 55 taburlarından Melo taburu Bahaettin Şakir Beyin müfrezesinde idi. Hopa taburu Rıza Bey müfrezesinde Arhavi taburu Stange Bey 56 müfrezesindedir. 3 ncü Ordu Menzil Müfettişliği Menzil hizmeti ordumuzda yeni bir teşkilat sayılır. Balkan Harbi nde yarım yamalak bir şekilde uygulanmaya çalışılmıştı. Bu muharebe de mümkün mertebe uygun olarak kullanılmamıştır. Menzil teşkilatına kolorduca her zaman itiraz edilmiştir. Menzildeki nakliye araçları, askerler, subaylar ordunun kuvvetinden kesilmiş, eksiimiş parçalar gibi değerlendirilmiştir. Doğaldır ki bu görüş çok sakattır. Orduyu canlı tutacak bu teşkilat da kendi mürettebatı ile yürüyecektir. Nakliye subayı olarak yetiştirilerek İstanbul dan gelen subayların menzilde kullanılmaları bile kolorduların sesinin yükselmesine sebep olmuştur. Hakikaten menzilin genel kuvvetleri 550 subay ve er olarak görülünce, er ve subay diye taştan adam arayan kolorduların şikayetleri haklı gibi zannedilmiştir. Fakat bu miktarın Trabzon, Sivas, Diyarbakır, Bitlis gibi çok uzak illerde ve bu illerden cepheye gelen yollar üzerinde bulunduğu düşünülürse fazla görülmez. Birliklerimizin çok kötü bir âdeti vardır. Orduya, menzile güvenmeyerek kendi ihtiyaçlarını kendileri bulmak, ordudan gizli levazım getirtmek düşüncesindeydiler. Çeşitli birlikler her yerde ambar, depolar yaparlar, oraya birkaç er, bir katip, imam veya subay bırakır, geçerlerdi. Her birliğin büyüğünün, küçüğünün birbirinden gizli saklı böyle kaynakları vardı. Erzurum un her deliğinde böyle yüzlerce teşkilat çıkarıldı. Bununla beraber yollar civarındaki kasabalarda ve köylerde hiç kimsenin bilmediği ve hiçbir vakit öğrenemediği depolar çok vardı. Birlikler genel kuvvetlerin de hiçbir zaman gerçek mevcutlarını göstermemişlerdir. Çünkü kendileri de bilmiyorlardı. Şu da dikkati çekmiş ve kesinlikle sabit olmuştur ki genel kuvvetler daima büyük farklar göstermiştir. Bu da gerilerde, ötede beride terk olunan efradın genel kuvvetlerden sayılmayıp, iaşe kuvvetine ilâvesinden ileri geliyordu. 51 Pitkir: Erzurum ili Oltu ilçesine bağlı Ayyıldız köyünün eski adıdır. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 323.) (Ç.N.) 52 Kaleboğazı: Erzurum İlinin Oltu İlçesine bağlı bir köydür. (Türkiye Mülkî İdare Bölümleri, s. 230.) (Ç.N.) 53 İşhan: Artvin ili Yusufeli ilçesine bağlı köy. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 108.) (Ç.N.) 54 Melo: Artvin ili, Zeytinlik bucağına bağlı Sarıbudak köyünün eski adıdır. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 105.) (Ç.N.) 55 Arhavi: Artvin iline bağlı ilçe (Türkiye Mülkî İdare Bölümleri, s. 12.) (Ç.N.) 56 Prusyalı Binbaşı Stange, yılları arasında Türk ordusunda Yarbay rütbesiyle 21 nci Piyade Alayında görev almış ve Albay rütbesiyle İstanbul daki yedek birliklerin müfettişliğini yapmıştır. Stange, halka İbrahim Bey olarak tanıtılmıştır. (Türkiye de Alman Subaylar, s. 18) (Ç.N.) 24

34 1915 Senesi Şubat Başlarında Menzil Müfettişliği Genel Kuvvetleri Birlikler Subay Er Yük Hayvanı Deve Kağnı Otomobil Nokta Birlikleri Kollar Amele Taburu Toplam Erzurum Müstahkem Mevkii Erzurum müstahkem mevkiinde kendi birlikleri 12 nci, 13 ncü ağır topçu alaylarından 6 ncı ağır topçu tümeni ile Erzurum inşaat ve istihkâm taburuydu. Seferberlikte aşağıdaki cetvelde yazılan alaylar müstahkem mevkiye tahsis edilmişti. Fakat jandarma ve depo taburları alınarak birliklere dağıtılmış olduğundan müstahkem mevkii kendi eski birlikleriyle kalmıştır. Mürettep 1 nci Alay Bayburt Seyyar Jandarma Taburu Karahisar Seyyar Jandarma Taburu 28 nci Tümen Depo Taburu Mürettep 2 nci Alay Bitlis Seyyar Jandarma Taburu Muş Seyyar Jandarma Taburu Bayburt Birinci Depo Taburu Mürettep 3 ncü Alay Erzurum Seyyar Jandarma Taburu Gümüşhane Seyyar Jandarma Taburu Diyarbakır İkinci Depo Taburu Mürettep 4 ncü Alay Diyarbakır Depo Taburu Malatya 1 nci Depo Taburu Malatya 2 nci Depo Taburu Elazığ Depo Taburu 1 Mürettep 7 nci Alay Erzincan 3 ncü Depo Taburu 33 ncü Tümen depo Taburu Mürettep 5 nci Alay Diyarbakır 1 nci Seyyar JandarmaTaburu Diyarbakır 2 nci Jandarma Seyyar Taburu Elazığ Depo Taburu Mürettep 6 ncı Alay Elazığ Seyyar Jandarma Taburu Malatya Seyyar Jandarma Taburu Elazığ 3 ncü Depo Taburu, 25

35 Adet 15 cm lik kızaklı top Toplam Müstahkem Mevkiin Topları Muhiti muttasılda (ikisi çürük) Toparlakta zemin üzerinde İstanbul kapısında Trabzon a gönderilen 15 cm lik kısa top 12 cm lik top 9 cm lik adi top 8,7 cm lik mantelli top Mevzilerde Mevzilerde Alaylarda Depolarda TOPLAM Ağır topçu alaylarında Depoda Orduda TOPLAM 8,7 cm lik çemberli top 7 Depoda 8 cm lik grup Ağır topçu alaylarında Depoda TOPLAM Toplam (308) Bu topların hemen hepsi kullanılabilecek halde idi. Fakat eski sistem olduklarından savaş için önemleri kalmamıştı. Stange Bey Müfrezesi 8 nci Alaydan iki tabur, 8 nci Mitralyöz Bölüğü, Arhavi Hudut Taburu, Mızraklı süvari alayından bir takım ve bir seri dağ bataryasından oluşuyordu. İki seri dağ topunu düşmana kaptırmış olduğundan iki topu kalmıştı. 26

36 Bahaettin Şakir Bey Müfrezesi Melo hudut taburuyla gönüllülerden oluşup 1915 senesi Şubatında Artvin de bulunmakta idi. Teşkilat-ı Mahsusa tarafından gönüllü teşkilatların ordumuzda hiç yeri yokken, Balkan Muharebesi nde olduğu gibi, bu savaşta da bunlara önem verilmek istenilmiştir. Milletin silah altına çağırdığı evlatlarından meydana gelen böyle müfrezeler, gerekirse ordudan ayrılabilir. Bunlar ordu dahilinde ayrıcalıklı bir sınıf gibi görülmüştür. Hatta bunlar muharebeden kaçan ve orduya girmek istemeyenlere sığınacak bir yer olmuş ve orduda zararlı etkiler yapmıştır. Hiçbir faydaları olmamıştır. Ordu bunları kaldırmaya ve yenilerini teşkil etmeye çok çalıştı. Ve başarılı da oldu. Fakat daha önce yaptığı etkiler kalmadı. Rıza Bey Müfrezesi Topçu binbaşılığından emekliye ayrılmış Rıza Beyin komutasında ve Teşkilat-ı Mahsusa adı altında bir müfreze vardı. Giresun, Trabzon, Rize seyyar jandarma taburları, Hopa hudut taburuyla gönüllülerden meydana geliyordu. 24 Şubat 1915 te Hopa da bulunuyordu. Karadeniz Sahil Müdafaa Kuvvetleri Amasya, Tokat, Samsun seyyar jandarma taburları Görele de kurulmuş bir mustahfaz taburu, çeşitli jandarma depo taburlarından oluşan bir taburdu. Trabzon valisinin emri altında bulunan birçok seyyar jandarma taburu, Trabzon ve Rize de teşekkül etmekte olan iki jandarma taburu ile Trabzon da altı adet on bir santimetrelik ve altı adet mantelli ve Samsun da altı mantelli toptan bir batarya ve çeşitli gönüllü gruplarından ibaretti. Çeşitli mevkilerde bulunuyorlardı. Depo Birlikleri Kolordular geriden er ve erbaşa eğitim ve öğretim vererek yetişmiş bir halde kendilerine almak için depo taburları kurmuşlardı. Birinci Dünya Savaşı nda askere alma heyeti başkanına kolordu komutan vekili, askere alma kalem başkanlarına tümen komutan vekili deniliyordu. Aşağıdaki bilgi 9 ncu Kolordu Komutanlığı vekaletinin 26 Ocak 1915 tarihli yazısından anlaşılmıştı. Daha önce Erzincan da dört, Bayburt ta üç, Erzurum da iki toplam dokuz tabur mevcuttu. Üç taburu müstahkem mevkii meyanına verilmişti. Daha sonra oradan da alınıp kolorduya verilmiş ve birliklere dağıtılmıştı. Kalan altı taburun üç taburu da sonra 28 nci Tümene verilmiştir. Kalan üç tabur da Bayburt tan Erzurum a gelmektedir. Geldiklerinde ikisi yine 28 nci Tümene verilecek, geriye bir tabur da depo kalacaktır. 10 ncu Kolordu Depo Taburları Alay 88 ve 90 depo taburları Sivas ta 27

37 Alay 89 ve 91 Alay 92 Alay 93 depo taburları Tokat ta depo taburları Amasya da depo taburları Merzifon da Alay 94 depo taburları Giresun da (Bir bölüğü seyyar jandarma vazifesinde Alay 95 depo taburu Ünye deydiler. Bunlardan 88, 90, 91, 92, 94, 95 depo taburları Sarıkamış Muharebeleri sırasında 11 nci Kolorduya verilmişti. 89 ncu Alayın depo taburu 14 Ocak 1915 te Norşin e 57 gitmek üzere Hasankale ye gönderilmişti. 93 ncü ve 96 ncı depo taburları 28 Aralık 1914 ve 31 Aralık 1914 te yerlerinden hareket ederek Refahiye ye gelmişlerdi. 10 ncu Kolordu bölgesinden alınan depo taburunun yerine, mahallerinde dokuz tabur daha kurularak kısmın sahil korumasına görevlendirilmişlerdir. Fakat görülen lüzum üzerine bunların da Erzurum a gönderilmesi 16 Ocak 1915 te 10 ncu Kolordu Komutanlığı vekaletine bildirilmiştir. Erzurum a gelip er ve erbaşı kolordulara verilmiş olan altı depo taburunun kadroları Erzurum da idi. Depo taburları düzgün bir şekilde kolordusuna kadar gelmek için subayları ve astsubayları da beraber Erzurum a gelmişti. Daha sonra kolordularına gönderilmişti. Kolordularda subay, öğretmen, astsubay az olduğundan bazıları bunları da kendilerine maletmişlerdi. Bazı insaflıları da yeni depo taburlarının ne kadar lazım olduğunu bilerek yerlerine geri göndermişlerdir. 11 nci Kolordu Depo Taburları Bu kolordunun depo taburlarından 3 tabur Diyarbakır da, 3 tabur Elazığ da, 3 tabur Malatya da, 1 tabur Van da, 1 tabur Muş ta idi. Diyarbakır, Elazığ, Malatya daki depo taburları üçer adet olduğundan bunlara depo alayı adı bile verilmişti. Sonra bunlardan Diyarbakır dan 2, Elazığ dan 3 ve Malatya dan 3 depo taburu müstahkem mevkiiye verilmişse de görülen lüzum üzerine kolordulara gönderilip birliklere dağıtılmıştır. Geri kalan 3 depo taburundan Muş taburu 15 Ocak 1915 te, Diyarbakır taburu 1 Mart 1915 te, Elazığ taburu 22 Şubat 1915 te Erzurum a gelerek kolordularına gönderilmiştir. Menzil müfettişliği de kendi kadrosu için Tokat ta 2000 erlik bir depo taburu teşkil ettiriyordu. İşte Sarıkamış muharebesi depo taburlarının hepsinin birden alınıp, kısmen kadroları ile beraber birliklere verilmesi, ordunun gerideki kaynaklarından faydalanmayı zorlaştırmıştır. Gelen er ve erbaş eğitimsiz olarak gelmiş, sonuçta da ordu çeşitli yerlerde talimgâhlar yapmaya orduyu mecbur kalmıştır. 57 Norşin,Erzurum İlinin Şenkaya İlçesinin Gaziler Bucağına bağlı Esenyurt köyüdür. (Türkiye Mülkî İdare Bölümleri, s. 232) (Ç.N.) 28

38 Ordunun İaşe Durumu 1914 senesi Şubatı nın başında ordunun Erzurum menzilinde teslimi lazım olan birlikleri 9, 10, 11 nci Kolordularla, 5 nci Seferi Kuvvetler, Bağdat Müfrezesi, 2 nci Nizamiye Süvari Tümeni, Erzurum müstahkem mevkii idi. Diğer birlikler bulundukları yerlerdeki menzil ve tekalif-i harbiye ambarlarından besleniyordu. Bu ismi geçen birliklerin iaşe mevcudü subay, er ve hayvandı. Menzilin mevcudu olan 550 subay, er, hayvan ve deve buna eklenirse beslenecek miktar subay, er ve yük hayvanı, 4677 deve oluyordu. Her ere günlük bir kilo yiyecek ve her hayvana 3 kilo yem hesabı ile gündelik ihtiyaç 70 ton erzak ve 82 ton yem tutuyordu. Her ikisi toplamı 150 ton olup bu miktarın orduya nakledilmesi gerekmektedir. Buna karşı Erzurum havalisinde Sivas, Diyarbakır, Harput tan gelen erzak çok azdı. Şubat ın başında Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Aşkale, Tercan, Erzincan, Eğin 58, Palo, Erzurum, Tortum, Hasankale, Ketvan 59, Mesçitli, Hınıs, Bulanık, Samsun menzil ambarlarında 13 milyon kilo erzak ve bir milyon 177 bin kilo kadar yem vardı. Bunlardan başka iller daha 60 milyon kilo yiyecek ve 5 milyon kilo yem tedarikini taahhüt etmişlerdi. Bunların hepsi ordunun yanına getirilirse genel toplam 90 milyon kilo yiyecek ve 7.5 milyon kilo yem ederdi. Bu da orduyu pek çok zaman idare ederdi. Fakat bunlar Sivas, Elazığ, Bitlis, Van, Diyarbakır gibi uzak vilayetlerde idiler. Mesafenin uzaklığına göre nakliye araçları çok azdı. İller ücretli vasıtalar bulup yollamaya çalışıyorlardı. Herkes şartları zorluyordu. Ancak sonuçta gelen yine azdı. Ücretli vasıtalar kesin ve belirli olmadığından yine hesabımızı menzil vasıtalarına göre yürütmemiz gerekiyordu. Bu zor durum karşısında birlikler kendi civarlarından para ile senetle, mazbata ile erzak toplamaya çalışıyordu. Başkomutanlık Vekaleti iaşe görüşünden illeri ordular arasında paylaştırmış olduğu gibi, ordu da kendi dairesindeki bölgeleri, kolordulara taksim etmişti. Çünkü her birlik, kendi yanında ve kendine ait olan yerlerin iaşe maddelerini el altında kendi malı sayarak diğer bölgelerden erzak almaya uğraşıyordu. Bunun sonucunda birkaç alım-satım memurunun gittiği yerlerde fiyatlar yükseliyor ya da birlikler arasında anlaşmazlıklar oluyordu. Bunlardan başka birlikler kendi askere alma bölgelerine müracaatla gizlice erzak getiriyorlardı. Fakat bu yardım da hiç derecesindeydi. Ordu, iaşece her halde sıkılıyordu. Hakikaten seferber ordu doymak bilmez bir deve benziyordu Senesi Ocak Ayından Sonra Sarıkamış felaketinden kurtulan ordu kısımları Aras Vadisinde, Azap - Kalender hattına, İd 60 tarafında Kornis 61 civarına geldikten sonra Ruslar artık ilerlemek teşebbüsünde bulunmadılar. Ordumuz da bu hatta kaldı. Mevzilerin 58 Eğin: Erzincan ilinin Kemaliye ilçesinin eski adı. (Osmanlı Yer Adları Sözlüğü, s.50.) (Ç.N.) 59 Ketvan: Erzurum ilinin Pasinler ilçesi merkez bucağının Yastıktepe köyüdür. (Mülki İdare Bölümleri, 1985, s.324.) (Ç.N.) 60 İd: Erzurum a bağlı bir ilçedir. Bugünkü adı Narman dır. (Türkiye Mülkî İdare Bölümleri, s. 17.) (Ç.N.) 61 Kornis: Asıl adı Kornes olup Erzurum un Narman ilçesi, Kışlaköy Bucağı Güvenlik köyüdür. (Köylerimiz, s.706.) (Ç.N.) 29

39 kuvvetlendirilmesine, birliklerin tanzimine, ikmaline başlandı. Bakaya, ikmal efradı, yeni efrat, depolar, seyyar jandarmalardan, kısacası nereden asker bulmak mümkünse oralardan alınıp birliklere verilmeye gayret olunuyordu. 9 ncu Kolordu yeniden canlandırılıyordu. Bu iş çok gayrete ve çalışmaya muhtaçtı. Subay, er, silah, malzeme, hep yeniden bulunacaktı. Menzilden, askere alma dairelerinden, depolardan istifade olunuyordu. Erlerin maddi kuvvetlerinin ve maneviyatının yükseltilmesi de unutulmuyordu. Geri çekilen ordu durup toplandıktan sonra genel amacını yükseltecek en etkili tedbir de başarılı bir muharebedir. Ordu başarılı bir taarruza kadir olmamakla beraber, birkaç günlük istirahat 10 ncu Kolordunun cephesindeki ileri karakollarına taarruz ederek 30 er esir alacak kadar iyi etki etmiştir. Ruslar da buna karşılık, 28 Ocak 1915 gecesi Kornis Köyü nde bulunan 30 ncu Tümen karargahına geceleyin girerek uykuda bulunan tümen komutanını ve emri altındakileri esir ettiler. Fakat bu hal, Rusların cesaret ve ustalığından çok tümen karargahının kayıtsızlığını ve tedbirsizliğini gösterir. Orduca meçhul bir amaçla Yarbay Bekir Sami komutasında İran a doğru yürüyüşte bulunan ve 5 nci Seferi Kuvvetler denilen tümen 3 ncü orduya katıldı. Tümen her biri 1050 mevcutlu dokuz tabur, bir süvari bölüğü, iki seri dağ ve bir adî dağ bataryası ve altı mitralyöz bölüğü, bir istihkâm, bir sıhhiye bölüğü, bir seyyar hastane, bir ekmekçi takımından meydana geliyordu. Piyade taburlarının da yüzde 20 silâhsız fazla askeri vardı. Bununla beraber, tabur toplamı 1260 er oluyordu. 9 ncu Kolordunun 28 nci Tümeni Erzurum civar köylerde teşkil olunuyordu. Teşkilât yapılmış ve tümen 5000 erlik bir kuvvet haline gelmiş olduğundan Hasankale civarına alındı. Böylece hem tümen cepheye yaklaşmış ve hem de teşkil edilecek diğer tümenlere yer bulunmuş oluyordu. Bu tümenler, Hasankale civarına gelince geriye doğru bir akın başladı. Binlerce hasta veya hasta gibi görünen asker yolları, meydanları dolduruyordu. Doktorlar hasta olmayanları birliklerine yolluyordu. Fakat onların bir kısmı savuşuyordu. Erzurum hastanelerine gönderilenler sürüklene sürüklene yürüyor, hastaneye gideceklerine etraf köylere dağılıyorlardı. Ermeniler alenen düşmanlıklarını gösterdiler. Muharebenin daha başlangıcında birliklerdeki Ermeni erler kaçtı. Düşman tarafına gittiler. Hattâ Ermeni doktorlardan bile kaçanlar oldu. Halbuki ordu, bunları kendi öz evlâdından hiç ayırmamıştı. Taburlarda onbaşı ve çavuşların oldukça fazlası Ermenilerden nasb olunmuştu. Kürtler de gerek cehalet ve gerek teşvik neticesinde kaçıyorlardı. Süvari kolordusunda 33 ncü ve 34 ncü Tümenlerde bizzat gördüm ki hiçbirisi gönülden savaşa sokulmuyor, ilk fırsatta kaçıyorlardı. Bunların halini o sırada orduya nasihat için gelen Şeyh Saidi Kürdiye gösterdim. Dedi ki: Her şeyi söyledim. Fakat nasihat kâr etmiyor. Bu halleri gördükçe Kürt olduğuma utanıyorum. Arap askerler zaten savaşçı değildir. Hele bu bölgede soğuktan hareket iktidarları bile yok. Yine gayret ve fedakârlık arslan Türk evladına kalıyor. Ordu karargâhı Hasankale de iyice yerleşti. Daha önce hep birlikte hükûmet konağında oturuyor ve tabldottan yemek yiyorduk. Günler geçip Rusların taarruzundan emniyet geldikçe 30

40 herkes evlere çıkıyordu. Hafız Hakkı Paşa da hükûmet konağına yakın bir evde oturuyordu. Güneş insanı âdeta yakıyordu. Fakat etraf dağları kaplayan kar örtüsünde bir leke bile yapmıyordu. Yalnız Hasankale nin damlarından sokaklara atılarak tabaka tabaka biriken karlar eriyor, sokaklar çamurdan geçilmez hale geliyordu. Ordu karargâhı, Rusların durmasından istifade ederek orduyu kuvvetlendirmeye uğraşırken, Hafız Hakkı Paşa da aklına gelen bazı icraata kalkıyordu. Bir gün alay mızıkalarına siperlere giderek hava çalmasını ve askerin neşesini getirmesini emretti. Halbuki siperlerdeki askerlerin hali böyle mızıka ile neşelenecek gibi değildi. Özellikle Araş ovasındaki siperler birer hendek halinde idi. Yumuşayan ve çamurlaşan hendeklerde gece ve gündüz kalmakta olan asker çamur içinde idi. Hendeklerin kurutulması mümkün değildi. Erler tüfeklerini hendeklerin üzerine uzatarak ve üzerine de çadır bezlerini örterek soğuktan saklamaya uğraşıyorlardı. Bu siperlerde ısınmak, belki bir avuç buğdayı kavurmak için yaş söğüt dallarından ateş yakmaya çalışıyorlardı. Hepsinde yüz göz çamur ve is içinde idi. Erlerden birisini, ileri hattı gezerken taş gibi bir peksimeti gevelemeğe uğraşırken gördüm. Peksimeti niçin ıslatıp yemediğini sordum. Hazin bir gülüşle dedi ki: Efendim, tayınımız bundan ibaret. Islatırsam iki lokmada biter. Ben böyle geveleyerek midemi avutuyorum! Bu esnada köylere dağılmış erleri toplamaya subaylar komutasında devriyeler yollamıştık. Hafız Hakkı Paşa, 3 Şubat 1915 te yemek esnasında dedi ki: Bakınız, ben bugün hastayım. Fakat yemek yiyeceğim ve yatmayacağım. Hastalığı tepeceğim. Hakikaten öyle de yaptı. Akşam yemeğinde yine nöbeti vardı. 4 Şubat 1915 te hasta hasta hayvana binerek Hasankale kasabasının üzerindeki kaleye çıkmış. Teğmen Kadri Bey le beraber fotoğraf çektirmiş. Akşam geldiği vakit hastalığı artmış idi. Baştabip İbrahim Tali Bey in tavsiye ve tedbirlerini dinlememekte ısrar ediyordu. 5 Şubat 1915 sabahı ikametgâhının önünde gördüm. Dedi ki: Ben hasta oldum fakat yatmadım, Erzurum a gidiyorum. Tahsin Bey de birkaç gün istirahat edeceğim. Üç gün sonra gelirim. Kendisine afiyet temenni ettik. İbrahim Tali Bey le beraber Erzurum a gittiler. 8 Şubat 1915 te İbrahim Tali Bey geri geldi. Paşanın ve yaver Halet Beyin hastalığı tifüs imiş. 11 Şubat 1915 te Tali Bey ile Erzurum dan telefonla görüştü. Paşanın hastalığı iyice artmıştı. Tali Beyi ümitsiz gördüm. Akşam üzeri 11 nci Kolordu Komutanı Galip Paşa ordu komutanlığı vekâletine geldi. 11 Şubat ı 12 Şubat 1915 e bağlayan gece beni uyandırdılar. Telefona gittim. Menzil müfettişi Avni Paşa, Hakkı Paşanın saat 14:30 da vefat ettiğini ve nereye defnolunacağını Galip Paşa tarafından Enver Paşa dan sorulmasını söyledi. Galip Paşa nın odasına giderek uyandırdım. Söyledim. Çok üzüldü, ağladı. Halbuki, Hafız Hakkı Paşa ya epeyce kızgın olduğunu biliyordum. 12 Şubat 1915 te merhumun Erzurum da defnolunması için Enver Paşa dan cevap geldi. Galip Paşa ve karargâhtaki 31

41 subaylarla Erzurum a gittik. Kars kapısında toprağa verdik. Siyah kaplı hatıra defteri vardı. Karargâhta buna her gün bir şeyler yazdığını görüyordum. Bu defterlerin karargâh komutanı yüzbaşı Cemal Bey tarafından eşi Sultan Hanım a götürülmesini vasiyet etmiş olduğunu söylediler. Ordu Komutanına kadar sirayet dairesini genişleten tifüs ve ateşli humma çok adam öldürüyor. Hasankale nin kuzeyinde uzun ve derin hendekler açılmış. Her gün arabalar bunlara mütemadiyen ölü taşıyordu. Kurmay Şemsettin Bey ateşli hummadan vefat etmiştir. Karargâh doktorları Adil ve Şükrü Beyler tifüse yakalandı. Hastaneye kaldırdılar. Ordu kurmay heyetinden Seyfettin Bey hastalandı. İbrahim Tali Bey gitti. Odasında tifüse Adil ve Şükrü Beyler tutulduğu halde onların hastaneye naklinden sonra yine odasında yatmaya devam etti. Sirayetten çekinmediğinin sebebini sordum. Ben temizlik yaptırdım. Bir şey olmaz, dedi ve olmadı. İlminin kanaatiyle hareket eden doktorun bu hareketine hayran oldum. Bitle geçen, fakat tedavisi bilinmeyen bu hastalık her tarafta kurbanlar buluyor. Erzurum da intaniye doktoru kalmadı. Yirmi doktor hasta yatıyordu. Doktorlarımız çok fedakarca hareket ediyorlardı. Çekinmeden seve seve hayatlarını tehlikeye koyuyorlardı. Galip Paşa Ordu Komutanlığı Vekâletinde Ordu Komutanı Vekili Galip Paşa eski bir arkadaşını kaybetmenin üzüntüsünü yaşarken 13 Şubat 1915 te Erzurum da nöbetle gelen bir hastalığa tutuldu. Doktorlar şüphelenmiş, yanına kimseyi sokmuyorlardı. Rahatsızlığı ertesi gün de devam etti. Doktorlar henüz bir teşhis koymadılar. Fakat herkes tifüs olmasından korkuyor, söyleyemiyordu. Bu uğursuz ismi kimse ağzına almak bile istemiyordu. Ordu karargâhında kimse kalmamıştı. Bununla birlikte karargâhın Hasankale ye dönmesi gerekiyordu. Komutan vekili ve kurmay başkanı Erzurum da kaldılar. Diğerleri Hasankale ye döndü. Erzurum da hava güneşli ve yumuşak iken Deveboynu şiddetli rüzgâr ve tipi içinde geçildi. Şubat ın ikinci günü de kurmay başkan Guze Bey geldi. Galip Paşanın hastalığı dizanteri olduğu anlaşılmış. Dün akşam hayvanlara yem verilmemişti. Kıtlığın bir alâmeti göründü. Gece termometreye baktık. Sıcaklık -20 derecedir. Fakat havalar açık ve iyiydi. Buraların rutubetsiz soğuğu etki etmiyordu. Hiçbir tarafta silâh sesi yoktu. Sulh zamanı gibiydi. 6 Şubat ta geceleyin kar yağmaya başlamış, sabahleyin her tarafı bir tabaka daha kaplamıştı. Mahmut Kâmil Paşanın 62 ordu komutanlığına tayin olunduğu haberini aldık. 62 Mahmut Kamil Paşa (P (1900-8):1880 yılında Adana da doğmuştur.1900 yılında P. Subayı olarak Harp Okulundan, 15 Aralık 1902 tarihinde de Kurmay Subay olarak Harp Akademisinden mezun olmuştur. 2 Mart Şubat 1916 tarihlerinde doğu cephesinde 3 ncü Ordu Komutanlığı görevinde bulunmuş, Ruslarla yapılan Azap Muharebelerini yerine vekil olarak bıraktığı 11 nci Kolordu Komutanı Abdülkerim Paşa, Erzurum Muharebelerini ise bizzat kendi yönetmiştir. 20 Şubat 1916 da görevden affını istemiş, bu müracaatı kabul edilerek yerini Trakya daki 2 nci Ordu Komutanı Vehip Paşa tayin edilmiştir. Kendisi ise Harbiye Nezareti Müsteşarlığına getirilmiştir. 21 Haziran 1922 tarihinde emekliye ayrılmıştır. (Türk Harp Tarihi Derslerinde Adı Geçen Komutanlar, s. 357.) (Ç.N.) 32

42 1330 Senesi Şubat Başında Genel Kuvvetler Birliğin İsmi Subay Er Hayvan Ağır Makineli Seri sahra Seri dağ Adi dağ 9 ncu Kolordu 28 nci Tümen ncu Kolordu nci Kolordu Tümen Seferi Kuvvetleri? Bağdat Müfrezesi Stange Müfrezesi Erzurum Müstahkem Mevkii Van Seyyar Jandarma Tümeni Rıza Bey Müfrezesi? 2026 Baha Bey Müfrezesi Trabzon Jandarma Alayı nci Süvari Tümeni ncü İhtiyat Süvari Tümeni Karadeniz sahil müdafileri yılının Şubat ayının 18 inci ve 21 inci günlerinde Ermeniler Bitlis ilinin çeşitli köylerinde hükûmetin emirlerine karşı gelmiş, jandarmalara karşı silah kullanmış, bazılarını şehit etmişlerdir. Bunlar üzerlerine müfreze gönderilerek dağıtılmışlardır. Kümes köyünde, Mehabet nahiyesi müdürünün 33

43 bulunduğu evi ateşe vererek yakmışlardır. Ermenilerin hükûmete karşı koyan köyleri Sironk, 63 Kümes, Taso, Fikirsiz, Sinikor, Virisi dir. Erciş civarında 2000 kadar silahlı Ermeni dağlara çıkmıştır. Adilcevaz yanındaki Aryen köyü 64 Ermenileri oradan geçmekte olan gönüllü efradımıza ateş ettiler. İskenderun civarında, Kayseri de, Halep te Ermeni ayaklanması alâmetleri görülmüştür. Hasankale de Pasinler adında gizli bir cemiyet yapılmış. Amacı ne olursa olsun barış yapmak ve İttihat Terakki Cemiyetini yok etmekmiş. Subaylardan oluşan, bir Kanlı Kamış Cemiyeti varmış. İmam Ali isminde birisi bunları haber verdi. Fakat bir sonuç elde edilemedi. Zaten işlerin yoğunluğu bunlarla ilgilenmeye engeldi. İd ve Eğrek 65 civarındaki köy imam ve muhtarlarının Ruslara casusluk yaptığı, bizim telefon tellerini kestikleri ve her tarafta böyle casuslar olduğu anlaşılıyordu. Daha muharebenin başlarında Süvari Kolordusunda iken Işkı köyünde 66 gecelemek üzere gitmiştik. Evlere efrat dağıtılıyordu. Bir evin sahibi içeride genç kızı olduğunu söyleyerek askerin girmesine engel olmuştu. Hava soğuk, asker barınacak bir yere muhtaç olduğundan kızı komşudaki kadınlar arasına göndermesini teklif ettikleri hâlde, yine ev sahibini ikna edememişlerdi. Nihayet askerler zorla içeriye girmişlerdir. En iç bir odada ev sahibinin genç kızı ile bir delikanlıya tesadüf edince süvarilere şüphe düşmüştür. Ev sahibinin oğlum dediği adamı tutup getirdiler. Sorduk, anladık ki Kars Ermenilerindendir. Casusluk ettiğini itiraf etti. Ak sakallı ev sahibi, pek itina edip ırz diye tepindiği on beş yaşında kızını bu hainle bir odaya koyduğundan, hiç üzgün görünmüyordu. Casus karargâha gönderilmek üzere süvarilere teslim edildi. 24 / 25 Şubat 1915 te Ruslar Kılıçgediği ne taarruz ederek iki seri dağ topumuzu almışlar, Gönüllü Birlikler dağılmıştır. Galip Paşa iyileşerek 25 Şubat 1915 te Hasankale ye geldi. Ertesi gün Başkomutanlıktan gelen bir telgrafta, Hicaz vali ve komutanlığı teklif olunuyordu. Bu görevi kabul ettiğini bildirdi, mareşalin telgrafı üzerine 28 Şubat 1915 te hareketi emri geldi. Galip Paşa 3 ncü Ordunun en kıdemli ve kıymetli komutanlarından olduğu için ayrılması çok üzücü idi. Fakat Hakkı Paşa dan sonra Ordu komutanlığına Mahmut Kâmil Paşa nın gelmesi kendisini çok inciteceğinden şu suretle gönlünün alınmasının lazım geleceğini düşünüyorum. 4 Mart 1915 te bir düşman uçağı, 11 nci Kolordu ve Süvari Tümeni üzerinde uçmuştur. Doğu Cephesi nde İlk uçak burada kullanıldı. Ruslar 63 Sironk: Muş Merkez ilçesine bağlı Kırköy beldesidir. (Köylerimiz, s Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 421.) (Ç.N.) 64 Aryen: Asıl adı Arın olup bugün Bitlis İli Adilcevaz ilçesinin Göldüzü bucağıdır. Mülki İdare Bölümleri,1985, s.166.) (Ç.N.) 65 Eğrek: Erzurum İlinin Narman İlçesine bağlı bir köydür. Bugünkü adı Yanıktaş dır. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 230.)(Ç.N.) 34

44 cephede ve Kılıçgediği tarafından aldıkları kuvvetle Hoy 67 kolunu takviye ederek Van Seyyar Jandarma Tümenine taarruz ve Kotur a çekilmeye mecbur etmiştir. Bir Rus kolu da Diyadin den 68 Bargiri ye 69 yürüyor. Bu hale göre jandarma tümeninin Van a doğru çekilmesi yasaklanarak Ermenilerin Türklere karşı isyanına engel olunacaktır. Halil Bey komutasındaki 1 nci Seferi Kuvvetler İran a girmek üzere Musul a ulaşmıştır. Kuvvetlerimizin keşfi ve telgraf hatlarının kesilmesi için Ruslar tarafından gönderilen bir Müslüman, Erhoy da ele geçirildi. Menzilin ve ordunun hesabına göre, Erzurum civarında orduyu ancak on gün besleyecek kadar yiyecek ve on iki günlük yem kalmıştır. Diyarbakır, Sivas ve diğer uzak yerlerden yiyecek taşımak için tam nakliye aracı gereklidir. Ancak bunu da tedarik imkânı bulunmamaktadır. Mısır seferi için deve toplandığı söylentisi duyuluyordu. Konya da satın alınmış develerin 3 ncü Orduya verilmesini istedik. Bu isteğimiz kabul edilmedi. Bu durumda Ordu, iaşe kaynaklarına doğru çekilmek, dağılmak veya açlıktan erimek şıkları arasında kalacaktı. Ordu komutanı Mahmut Kâmil Paşa 9 Mart 1915 te Erzurum a geldi. Hasankale de kendisine bir ikametgâh tahsis edildi.ikametgahında hastalıklara karşı dezenfekte yaptırıldı. 5 Mart 1915 ten beri kar, bora, fırtına her tarafı alt üst ediyordu. Kışın en şiddetli zamanıydı. 15 Mart 1915 te Mahmut Kâmil Paşa Hasankale ye gelerek ordu komutanlığını üstüne almıştı. Mahmut Kâmil Paşanın Ordu Komutanlığı Bu başlığı koyduğum zaman, eski tarih yazanların tarzını hatırladım. Onların kitaplarının bölüm başları Mehmet Paşa nın Sadareti, Şiddet Ali Paşa nın seraskerliği gibidir. Ancak Birinci Dünya Savaşında Kafkas cephesi olaylarının komutanlara göre bölümlere ayrılmasını uygun görüyorum. Hasan İzzet Paşa nın Ordu Komutanlığı: Ordunun Birinci Dünya Savaşına kadar edindiği esaslara, kurallara, muamelelere göre idare olunması ve idare olunmak istenilmesi devridir. Öte yandan Enver Paşa nın ordu komutanlığını da üzerine alması günleri yeni bir askerlik usulü icat ettiği iddiasında bulunan ve içeriden, dışarıdan, küçükten, büyükten, her taraftan şımartılıp kendi dehâsına inandırılan Başkomutan Vekilinin hiçbir kurala, muharebe usulüne uymayan, hiçbir hükûmetin, milletin, okulun, tabiye ve strateji kitaplarında yeri olmayan sevk ve savaşı idare zamanıdır. 67 İran daki Rumiye gölünün kuzeybatısında ve Çaldıran ovasının güneydoğusunda yer alan tarihi Türk şehri. (Ç.N.) 68 Diyadin: Ağrı İline bağlı bir ilçedir. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 54.)(Ç.N.) 69 Bargiri: Ağrı İline bağlı bir ilçedir. Bugünkü adı Muradiye dir.(türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 544.) (Ç.N.) 35

45 Hafız Hakkı Paşa nın çok az devam eden komutanlığı ise atılganlıktan, şımarıklıktan, mecburiyetle mantık ve usule dönmek için gururlara sükûnet emri verilen devirdir. Mahmut Kâmil Paşa nın komutanlığı zamanı çok yorulmuş, hırpalanmış, çok zayıflamış ordunun maddî ve manevî kuvvetlerinin takviyesi ile, yalnız memleketin eldeki kısmının savunmasına hazırlanma ve bu göreve çalışma zamanıdır. Mahmut Kâmil Paşa, 3 ncü Orduca tanınmıyordu. Kendisini tanıyanlarca ise, pek sevilmiş bir komutan değildi. İttihat ve Terakki Cemiyetine büyük bir güveni de duyulmamıştı. Yalnız Enver Paşa ile arkadaşlığının kuvvetle muhtemel olduğu düşünülüyordu. Mahmut Kâmil Paşa nın, burada övgüsünde bulunmak amacında değilim. Fakat merhumun eldeki ordunun, vatanın son savunucuları olduğunu takdir ve ilân ederek, her türlü gereksiz taarruzlardan sakınması ve kendisinin tamam ifadesi ile, her erin bir dretnot kadar kıymetini bilmesi ve Başkomutanlık Vekâletinin zaman zaman meydana çıkan serüvenci emirlerine karşı koyması vatana büyük bir hizmettir. Kendisinin inzivaya çekilmesi, her türlü gösterişlerden çekinir olması bile aleyhinde söylentilere yol açmıştır. Fakat işleri ve harekâtı doğru olarak bilinirse, bu söylentilerin asılsız olduğu anlaşılır. Çok merhametli ve şefkatli olan bu yumuşak huylu ve sakin kişi, görevinin zor kullanarak şiddetle yapılmasını değil, arzu ve imanla yapılmasını, seve seve yapılmasını bekliyordu. Halbuki seferin uzamasından ve muharebenin daima başarısızlıkla devamından ve her türlü mahrumiyetlerden dolayı ordu usanç getirmiş, maddî ve manevî kuvveti düşmüştü. En faal komutanlarda bile biraz istirahata geçmek isteği vardı. Bunların şevkini, azmini kırbaçlamak gerekiyordu. Mahmut Kâmil Paşa bunu, emri altındaki komutanlarına lâyık görmüyordu. Mahmut Kâmil Paşa beş doktor, birkaç subay ve Albay Ali İhsan la birlikte geldiler. Ali İhsan Bey in, ordu kurmay başkanı olmak üzere gelmiş olduğunu zannediyorum. Fakat bu görevde bulunan Alman Guze değiştirilmedi. Ali İhsan Bey bir süre karargâhın misafir ve müşaviri olarak kaldı. Kurmay başkanı da karargâhta fazla subayın zararlı olduğu kuralını ileri sürerek rakibini atmak istedi. Ordu Sıhhiye Başkanı olarak gelen Tevfik Salim Bey, 70 ordunun sağlık durumunu hakikaten idareli eline alırken levazım işlerine de Talât Bey tayin 70 Tevfik Salim (Sağlam) ( ): 1882 yılında İstanbul da doğmuştur yılında Demirkapı Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane den Tabip Yüzbaşı rütbesiyle mezun olmuştur. Bir yıl kadar Gülhane de İç Hastalıkları Kliniğinde çalışmıştır yılında 3 ncü Ordunun emrine görevlendirilmiştir. Burada sıhhıye başkanı olur de Albay olur. Tifüs ve koleraya karşı 36

46 edildi. Erzurum Müstahkem Mevki Komutanlığına eski 9 ncu Kolordu Komutanı Ahmet Fevzi Paşa, Poselt Paşa nın yerine geldi. Doğu Karadeniz ve civarı komutanlığına geçen Avni Paşa nın yerine Albay Fuat Ziya Bey geldi. Kurmay başkanı ile anlaşamayan Kara Vasıf Bey isteği ile Avni Paşa nın kurmay başkanlığı emrine tayin olunarak anlaşmazlık halledildi. Yeni unsurların gelmesiyle karargâhta ve işlerde bir değişiklik, yenilik görülüyordu. Çeşitli bölgelerde talimgahlar tesis olunarak bakaya durumdaki yeni askerler buralarda yetiştirilmeğe çalışılıyordu. Mart ayında havalar bazen iyi ve çoğu zaman karlı ve yağmurlu geçti. Mevsimin elverişsizliği, düşmanın hareketlerini zorlaştıracağından, bizimse istirahat ve tanzime ihtiyacımız olduğundan dolayı bizce oldukça önemliydi. Mart ayında önemli bir hareket olmadı. Yalnız 5 nci Seferi Kuvvetler Işkı ya Mart 1915 te gitti. Artvin müfrezesi 3 alay kadar tahmin olunan düşman kuvvetleri karşısında Melo ya çekilerek eski sınırı tuttu. Süvari tümeninin sağ kanattaki tugayından 110 atlı ve 2 makineli tüfek Delikiye, 72 livanın diğer kısmı Saçlı ve Kepenek e geldiler. Bir hatıra: Hasan İzzet Paşa nın ordu komutanlığından ayrılması ve İstanbul a gitmesi, Enver Paşanın komutayı eline alması sebeplerini merak ederek birçok yerlerden sordum. Kimse bir cevap verememişti. 18 Mart ta Hasankale de tabldotta yemekte iken Mahmut Kâmil Paşa ve Guze arasında konu geçti. Guze nin bilgisi soruldu. Dedi ki: Taarruz planını Hasan İzzet Paşa, Kurmay Başkanı Bronzar tetkik ettiler. Çeşitli tartışmalardan sonra taarruz kararlaştırıldı. Ben de Bronzar ve Enver Paşa ile 9 ncu Kolordu Karargâhına Köprüköyü nden hareket ettik. Hattâ Enver Paşa giderken dedi ki: «Ben 9 ncu Kolordudan sonra Erzurum a veya İstanbul a dönerim.» Biz ayrıldıktan sonra ordu karargâhında kalan Hasan İzzet Paşa, 17 Aralık ı 18 Aralık 1915 e bağlayan gece kendisi bir telgraf yazmış ve kimseye göstermeyip şifre ederek telgrafhaneye vermiştir. Daha sonra da görevlinin başucunda durarak bu telgrafı çektirmiştir. Telgrafta, taarruz sorumluluğunu kabul edemeyeceğini bildirmiştir. Bunu alan Enver Paşa da hazırladığı taarruz plânını kendisi uygulamak zorunda kalarak komutayı üstüne aldığı emrini vermiştir. Guze nin ifadesine göre bu telgrafı kendisi de görmemiştir Senesi Nisan Ayı Olayları Nisan başlarında ordu cephesinde düşmanın çok az faaliyeti oldu. tedavi için aşı hazırlama girişimlerinde bulunmuştur. İstanbul Tabip Odası nın ilk başkanıdır yılında emekli olmuştur. ( (Ç.N.) 71 Işkı:Erzurum İlinin Köprüköy İlçesine bağlı bir köydür. Bugünkü adı Ağcaşar dır. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 229.) (Ç.N.) 72 Delikiye: Asıl adı Deliki olup Erzurum ilinin Karayazı ilçesinin merkez bucağı Çayırbeyli köyüdür. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, 1985, s. 321.) (Ç.N.) 37

47 20 Nisan 1915 te Van şehrindeki Ermeniler banka, düyunu umumiye 73 ve postane binalarını yakarak isyan ettiler. Diğer yerlerde ve kazalarda da jandarmalarla çarpışmaya başladılar. Çoğunluğu Ermeni olan yerlerden çekilmek isteyen memurların, memur ailelerinin ve masum çocukların kanlarıyla dereler boyandı. 23 Nisan 1915 te de isyan hareketi devam ediyordu. Her taraftan Van a mümkün olduğunca kuvvet gönderildi. Van jandarma tümeninin ve Van şehrinin hali göz önüne getirilerek Halil Bey komutasındaki 1 nci Seferi Kuvvetlerin kuzeye doğru yürümesine Başkomutanlık Vekâleti emir vermiştir. 1 nci Seferi Kuvvetlerin, 24 Nisan 1915 te Dilman istikametinde yürümekte olduğu haber alındı. Ruslar 5 Mayıs 1915 te 10 ncu Kolordu cephesine zayıf bir taarruz yaptılar. Bu taarruz durduruldu. Taarruz şöyle olmuştu: Düşmanın bir piyade alayı Orucuk un 74 doğu sırtları ile Masrik dağındaki 30 ncu Tümeni ileri hatlarına taarruz ve üç saat sonra Masrik dağıyla İnce-Ardos 75 arasındaki boyun noktasını zaptetmiştir. Bunun üzerine mevzide hafif bir kuvvet bırakarak Ardoz dağına çekilmiştir. Oradaki kuvvet 3 ncü Tümenden bir alayla 2 dağ topu, 2 makineli tüfek olup 29 ncu Tümenden bir taburla takviye edilmişti. Düşmanın kuvveti bir alay piyade ve Kaleboğazı kuzeyinde bir sahra bataryası ve Palinç ile Narintepe arasında konulmuş bir dağ bataryasından oluşuyordu. 30 ncu Tümenin büyük kısmı asıl mevzilerinde idi. Kuzahur tahliye edildi. İslâmkotik te ncu Tümenden bir piyade taburu, 2 dağ topu, 1 istihkâm bölüğü, 2 Süvari Bölüğü vardı. Narman bölgesinde bir sahra bataryası ve iki dağ topu vardır. Düşman piyadesi «Korniş - Kihdik» 77 hattına taarruz etmiş; fakat uzaklaştırılmıştır. Otka müfrezesinden 5 Mayıs 1915 te haber gelmedi. Eşmeşan müfrezesi 40 kişilik bir düşman müfrezesini mahvetmiş ve bir köprü kurarak Eşmeşan sahiline geçmiştir. Ruslar 16 Mayıs 1915 te bir alayla Kifik üzerine taarruz etmiş, muharebe sabaha kadar sürmüştür. Kigik grubundaki iki tabur mahvolacak derecede kayıp vermiş olduğundan Ardoz grubu da çekilmiştir. 73 Düyun-u Umumiye: Genel borçlar yönetimi demektir. Yakınçağ da ekonomik yönden büyük bir çöküntüyü yaşayan Osmanlı İmparatorluğu, 1854 yılında (Kırım Savaşı sırasında) ilk kez dış borçlanmaya gitmiş ve İngiltere den kredi almıştır. Osmanlıların aldığı borçlar kısa sürede arttı ve sonunda Osmanlı Devleti borçlarını ödeyemeyerek 1875 yılında iflasını açıkladı. Alacakları tehlikeye düşen devletler 1881 yılında Düyun-u Umumiye İdaresi ni kurup, Osmanlı Devleti nin gelir kaynaklarına el koydular. (Tarihsel Terimler Sözlüğü, s ) (Ç.N.) 74 Orucuk: Erzurum ilinin Oltu ilçesine bağlı bir köydür. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 230.) (Ç.N.) 75 Ardos, Erzincan ilinin Oltu ilçesine bağlı Çamlıbel köyünün eski adıdır. (Akbayar, s.10; Köylerimiz, s. 605.) (Ç.N.) 76 İslamkotik: Erzurum ili, Oltu ilçesine bağlı İnanmış köyünün eski adıdır. (Köylerimiz, s. 685.) (Ç.N.) 77 Kihdik: Erzurum İlinin Narman İlçesine bağlı bir köydür. Bugünkü adı Tuztaşı dır. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 230.) (Ç.N.) 38

48 10 ncu Kolordu Tutmaç 78 - İslâmkötek - Stanis hattını savunmak üzere düzen alıyor. 9 ncu Kolordunun 17 nci Tümeni Tortum a 79 yürütüldü. 10 ncu Kolordu da devam etmekte olan muharebeler, ordu karargâhının o kanatta bulunmasını gerektirdiğinden karargâh 7 Mayıs 1915 te Hasankale den hareket etti. Dehşetli kar yağıyordu. Yolda otomobil her zamanki gibi bozuldu. Arabaya geçtik. Onun da tekerleği kırıldı. Bin bir türlü zorlukla Erzurum a geldik. Kar hâlâ yağıyordu. Geceyi Erzurum da geçirerek ertesi günü Tortum a doğru yola çıktık. Yol bataklıklar arasında yapılmış bir şosedir. Tufanç a 80 kadar devam ediyor, orada adî yol haline geçiyordu. Saat da Karaköy e geldik. Kirekösek ile Karaköyün arasındaki yol çok kötüydü. Hem yokuş, hem de boyun noktası geçilmez derecede çamurlu idi. 9 ncu Kolordu Komutanına rastladık. Kolordusunun başına gidiyordu. 10 ncu Kolordunun geri çekildiğini haber aldığını söyledi. Tortum a gitmemeyi bize de tavsiye ediyordu. Bu şekilde kendisi de geri kalmaya hak kazanacaktı. Ordu Komutanı böyle bir rapor almamış olduğundan, durumu bizzat görmek üzere yürüyüşe devam etti. Tortum kazasının merkezi olan Nehah köyüne saat altıda vardık. Ve anladık ki Kolordunun geri çekilmesi söylentisi yalandır. Bir Kolordu Komutanının bunu tahkik etmeden ordu komutanına arz etmesi en hafif tabirle çocukluktu. İçinde hiçbir nüfusu kalmamış olan köye karargâh kurduk. Fakat köyün harap evlerine tıkılmayarak çadırları kurduk. 7 Mayıs 1915 teki durum: Kigik ve Arduz batı sırtlarında ileri birliklerimiz vardır. 28 nci Tümen Koşa ya 81 yürüyor. Bağdat alayı Okumi - Badicivan 82 bölgesine gidecektir. 9 Mayıs 1915 te cepheyi görmek üzere 10 ncu Kolordu karargâhı olan Liskâviulya ya gittik. Aksilik ki harekât başladığından beri kar yağıyordu. Yollar çamurdu. Fakat Liskavla, Sivritepe denilen yer arasındaki bölgede en çamurlu yerdi. Bu yolda yük hayvanlarını çamura batarak boğulmuş olarak gördük. Semerlerinin üst kısmı görünüyordu. Kar üstünde bir buçuk saat yokuş çıktık. Hep çamur ve kar içinde yüzüyorduk. İleri araziyi görmek için boyun noktasına ilerledik. Kolordu Komutanı Yusuf İzzet daha ilerideki boyunda ve onun daha ilerisinde birliklerimiz ve devriyelerimiz olduğunu söylemişti. Fakat biz boyun noktasında görülür görülmez, düşman ateşine uğradık. Kolordu Komutanı, bize söylediği birliklerin bulunmadığından dolayı 78 Tutmaç: Erzurum ili, Oltu ilçesine bağlı köy. (Köylerimiz, s. 520.) (Ç.N.) 79 Tortum: Erzurum ilinin bir ilçesidir. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, Ankara, 2002, s. 232.) (Ç.N.) 80 Tufanç: Erzurum ilinin merkez ilçesi Dumlu Bucağına bağlı Güzelova köyüdür. (Köylerimiz, s. 772.) 81 Koşa: Erzurum ili Narman ilçesine bağlı Toygarlı köyünün eski adıdır. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri 1985 Durumu, s. 322.) (Ç.N.) 82 Badicivan: Erzurum ili Pasinler ilçesine bağlı Esendere köyünün eski adıdır. (Türkiye Mülkî İdare Bölümleri, s. 324.) (Ç.N.) 39

49 oldukça mahcup oldu. Yusuf İzzet Bey in 83 garip bir ruh durumu vardı. Ordu menzil karargâhının ve gerideki bütün teşkilâtın rahatta olduğunu, muharebenin bütün zorluklarını yalnız kendisinin yüklendiğini düşünüyordu. Bu zorluğu, tehlikeyi herkese göstermek ve herkesi o tehlikeye karşı göndermekten mutlu oluyordu. Ordu komutanını düşman ateşine maruz bırakmasını ben kendisince tamamen malûm sayarım. Çünkü Erzurum dan daha önce gelmiş milletvekili ve eşraftan ibaret bulunmuş olan bir heyeti de cephenin en tehlikeli siperlerine götürerek onların telâşından zevk aldığını kendisi söylemişti. Topçu mevzilerini ve birliklerini dolaşarak Tortum a döndük. 9 Mayıs 1915 durumu: 30 ncu Tümen Kotmar batısındaki dört yol ağzında. 31 nci Tümen Simserkis ine 84 geliyor. 32 nci Tümen Tuvan a geliyor. 30 ncu Tümenin mevcudu 500 olup çok az olduğundan onu ihtiyata alıp 31 nci Tümeni oraya vermeyi Kolordu Komutanı düşünüyor. Otka da 2 Tabur ve 2 makineli tüfekten ibaret müfreze Vihik e 85 atılmıştır. Tiyo da 2 taburla 2 top kalmıştır. 29 ncu Tümenden 3 tabur, 3 makineli tüfek, 2 top Ahipsor yaylasına gelip, orasını savunacaktır. 8 Mayıs 1915 te öğle vakti bir düşman alayı Tetmaç a ve bir alayı Kifiğe gelmiştir. İslâmkötek kanadından ilerleyen bir düşman kolu daha varsa da kuvveti bilinmemektedir. 7 Mayıs 1915 te Tetmaç üzerinde bir düşman süvari alayı görülmüştür. 31 nci, 32 nci Tümenin karşısında düşmanın faaliyeti yoktur. Temas muhafaza edilmektedir. Birliklere hayli ikmal efradı geliyordu. Fakat bunların hepsi kendi elbiseleriyle geliyordu. Bu elbiseler de çok düzgün olmadığından çıplak sayılabilirler. Bu hal hem sağlıklarını hem de emniyeti bozuyordu. Çünkü bu durumu firara ve köylüler arasına karışmaya çok müsaittir. Hava oldukça soğumuştu. 8 Mayıs 1915 i 9 Mayıs 1915 e bağlayan gece 8 er donmuştur. 83 Tuğgeneral Yusuf İzzet Met (1896-P-6), 1876 yılında Yozgat ta doğmuştur yılında Harp Okulunu, 1900 yılında Harp Akademisini bitirmiştir. Birinci Dünya Savaşında Kafkas cephesinde Köprüköy, Azap ve Sarıkamış muharebelerine Süvari Tümen Komutanı, Tortum muharebeleri, Erzurum ve Kop-Mamahatun muharebesine 10 ncu Kolordu Komutanı, Tercan muharebesine 10 ncu Kolordu Komutanı ve 2 nci Mıntıka Komutanı, Derbent ve Petrofski muharebelerine Kafkas Ordu Komutanı olarak katılmıştır.istiklal Harbinde Batı cephesinde İhtiyat Komutanlığı ve 3 ncü Grup Komutanlığı yapmıştır. Nisan 1920 den ölümüne kadar TBMM de Bolu milletvekilliği yapmıştır. 15 Nisan 1922 tarihinde vefat etmiştir. (Türk Harp Tarihi Derslerinde Adı Geçen Komutanlar, s. 305, 306.) (Ç.N.) 84 Simserkis: Erzurum İlinin Narman İlçesine bağlı bir köydür. Bugünkü adı Şehitlerdir. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 230.) (Ç.N.) 85 Vihik: Erzurum İlinin Tortum-Şenyurt Bucağına bağlı bir köydür. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 233.) (Ç.N.) 40

50 Van isyanı devam ediyordu. Asî Ermeniler az buldukları yerlerdeki jandarmaları, memurları, ahaliyi, kadın ve çocukları öldürüyorlardı. Kadınlara tecavüz ediyorlardı. Van ili kan ve ateş içindeydi. 86 Mayıs başlarında 1 nci Seferi Kuvvetler Dilman civarında Ruslara taarruz etti. Ancak Rusları atamadı. Ruslar, Tutak taki 3 ncü İhtiyat Süvari Tümenini bozdu. İhtiyat süvari alayları daimî âdetleri olduğu gibi dağıldılar. Muradiye deki ihtiyat tugayı 400 kişilik bir Rus kuvveti karşısında çekildi. 12 Mayıs 1915 te düşman Sipori Gediğine ve 9 ncu Kolordunun bulunduğu sol kanada taarruza başladı. Bugün ordunun bulunduğu genel hat takriben şöyle idi: «Doğu Karadeniz havalisi ayrı bir bölgede olduğundan ondan bahsetmiyorum.» Milo, Eşbeşan, Tebu, Vehik, Arapgediği, İslâmkötek, Sinans, Kotma, Kireçlidağ, Doradağı, Ağnavut, Koziçantepesi, Kalender, Azap, Komasor, 87 Kepenek, Deltili, Çakmakdağı, Kırnako, Kop, Aktaş, Ahlat, Reşadiye. Düşman taarruzu şiddetli ve ciddî görünüyordu. Bu sırada karargâhta bir süvari subayı ortaya çıktı. Kim olduğunu hatırlayamıyorum. Erzurum dan birliğine gelmekte iken Kızılkilise ile Tuzla civarlarında iki alay Rus süvarisi gördüğünü söyledi. Kötü bir tesadüf eseri olarak diğer bir subay da bunu onayladı. Karargâhta bu haber duyulurken telefonlar da 10 ncu ve 9 ncu Kolorduların ileri hatlarını düşmanın aldığını bildiriyordu. Karargâh bir dere içerisindeydi. Düşmana karşı koyacak bir kuvvet de yoktu. Kızılkilise yolu kesildiğine göre Tortum, Kale veya Kesence kapısı, yahut Virimik kapısı yolları ile çekilmesi mümkündü. Kızılkilise tarafına göndermiş olduğumuz subay keşif kolunun dönmesine kurmay başkanı Guze Bey sabredemedi. Çünkü bizim keşif kolu ile beraber düşman süvarisinin de yetişebileceğini düşünüyordu. Erzurum la haberleşmemizi yapan tek bir tel idi. Düşman süvarisinin bu teli kesmemesinin sebebinin bizi ansızın bastırmak için yapılmış bir hile olduğuna inanamıyordum. Kurmay başkanı; hastaların, eşyaların ve fazla subayların derhal geriye gitmesini emretti. Bunlar yola çıktı. Cephede ise durum gittikçe zorlaşıyordu. Düşman 10 ncu ve 9 ncu Kolorduların bütün cephelerini sıkıştırıyor, Kireçlidağ, Duradağ kanatlarına da sarkıyordu. 88 Birliklerimizin bu yerleri terk etmesi, hepsinin Tortum deresine tıkılmasına ve felâketli sonlara uğramalarına ihtimal veriyordu. Karargâhın yerinden kımıldaması, hemen kolordularca duyularak onların çözülmelerine neden olacağından Mayıs 1915 te 11 nci Kolordu 1 nci ve 5 nci Seferi Kuvvetler ve Bağdat Alayı ile 28 nci Tümenin sahra taburu Pasinler grubu adını alarak Abdülkerim Bey komutasına verildi. Görevi düşmanın büyük ve üstün kuvvetlerle taarruzu halinde çeşitli mevzilerde düşmanı durdurarak Erzurum istikametine çekilmekteydi. (Harp Tarihi Encümeni) 87 Komasor, Erzurum ilinin Horasan ilçesine bağlı Kırkgözeler köyünün eski adıdır. (Türkiye İdare Bölümleri s. 320.) (Ç.N.) 88 Kireçli dağ, Devre dağı taraflarına bugün düşman gelmemiş idi. Burada yanlışlık vardır. Kireçli dağ, Devre dağı muharebeleri 10 / 13 Haziran 1915 te olmuştur. 41

51 eşyalar gittikten sonra dahi karargâhın son deme kadar burada kalmasını Mahmut Kâmil Paşaya arz ettim. Kaldık. 9 ncu ve 10 ncu Kolordular cephesinde bu muharebeler olurken 11 nci Kolorduda önemli bir şey yoktu. 89 Bu taraftaki taarruzun şiddeti görülünce 9 ncu ve 10 ncu Kolordulara taarruz eden düşmanın sol kanadına doğru mümkün olan kuvvetle yürümesi 11 nci Kolorduya emrolundu. Kolorduların kendi cepheleri haricine kuvvet istenilmesi mutlaka öncelikle bir itirazla karşılanmak kötü âdeti yer tutmuştu. Abdülkerim Paşa da öncelikle kuvveti olmadığından, acizliğinden bahsetti. Sonunda kabul etti. Fakat bu harekât, ancak akşama doğru etkisini gösterebilecekti. O zamana kadar birliklerin yerlerinde tutunması daha önemliydi. Halbuki herkeste bir sinir buhranı olmuştu. 17 nci Tümen Komutanı Sadık Sabri Bey 90 asabileştiğinden bahsederek karargâhta meydana çıktı. 29 ncu Tümen Komutanı Bahaettin Bey 91 bir tümen kuvvet gönderilmezse, kesinlikle tutunamayacağında feryat ediyordu. Yusuf İzzet Bey asıl mevzi siperlerinden bir kısmını düşmanın işgal ettiğini telefonla söylüyordu. Bunların etkisi ile Ordu komutanı oldukça asabileşti. Top seslerinden üzgün olduğunu söylemeye başladı. Komutanlarımızda daima durumu önemli ve kendi kuvvetini yetersiz göstermek illeti yazık ki görülmekte idi. Bu suretle başarı halinde, galibiyet büyük görülecek ve başarısızlık halinde de yenilginin mazereti olacaktı. Bu kötü âdet, en küçük birlikten en büyüğüne kadar gidiyordu. Bununla birlikte bu feryatların hangisinin doğru olduğu belli değildi. Kişiye bağlıydı. Karargâh herhalde bu raporların kuvvetinden yüzde seksenini azaltmak mecburiyetinde idi. Rus süvarisinin Kızılkilise civarında görüldüğünün esası olmadığı anlaşıldı. Bu karışıklık içinde harekât şubesinin teklifi, hem 11 nci Kolordunun taarruzunun etkisinin görülmesine zaman kazanmak ve hem de 89 9 ncu ve 10 ncu Kolordulara taarruz eden düşman Kızıldağ ve Sivri gediği taraflarında idi. 11 nci Kolordunun Sivri gediğine taarruz etmesi imkanı olmadığı haritaya bakmakla çok kolay anlaşılır. Bu emir 10 / 13 Haziran 1915 te meydana gelen Kireçli dağ, Devre dağı muharebeleri esnasında verilmiş ve 11 nci Kolordu Komutanının da görüşleri o vakit vuku bulmuştur. (Harp Tarihi Encümeni) 90 Kurmay Albay Sadık Sabri (1312-P.1) ( ), 1877 yılında Manastır da doğmuştur. Mehmet Tevfik Bey in oğludur. 28 Mayıs 1894 tarihinde girdiği Harp Okulundan Ağustos 1896 da teğmen olarak, devam ettiği Harp Akademisi nden 17 Ocak 1900 tarihinde kurmay yüzbaşı olarak mezun olmuştur. Çeşitli askerî görevlerde bulunmuş; Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı na katılmıştır. 7 Şubat 1915 de 9 ncu Kolordu 17 nci Tümen Komutanı olarak tayin edilmiştir. 14 Ocak 1926 da askerlikten tard edilmiş ve Mısır a firar etmiştir. (MSB Arşivi, Yarbay, Kls. 80, Dos ) (Ç.N.) 91 Kurmay Albay Bahattin (1314-P.4) ( ), Bursa da doğmuştur. Seyit Mehmet Bey in oğludur da girdiği Harp Okulu ndan 1898 yılında teğmen olarak, devam ettiği Harp Akademisi nden 9 Ocak 1902 tarihinde kurmay yüzbaşı olarak mezun olmuştur Birinci Dünya Savaşı na katılmıştır. 13 Aralık 1914 te 31 nci Tümen Komutanı, Mart 1915 te 9 ncu Kolordu 29 ncu Tümen Komutanı, 12 Nisan 1917 de 12 nci Kolordu 23 ncü Tümen komutanı olarak atanmıştır. 27 Ocak 1923 tarihinde vefat etmiştir. (K.K.K.lığı Emeklilik Şubesi Arşivi, Şahsi Dosyası.) (Ç.N.) 42

52 birliklere manevi kuvveti vermek için karşılık taarruz yapmak idi. Ordu Komutanı bunun yapılabileceğine inanmayarak böyle iken son bir tedbir olarak ve biraz da gülerek kabul etti. Telefonla 29 ncu Tümene verilen emre, tümen komutanı da önce inanmadı. Sonra hayret etti. Nihayet delice bir hareket olarak teşebbüs etti. 10 ncu Kolordu Komutanlığına karşılık taarruz için elinde hiçbir ihtiyat kuvvet bulunmadığını söyledi. Karargahtakiler ve subaylar emir erleriyle bizzat taarruz etmesini, Komutanı Paşanın emrettiği telefonla söylendi. O da mırıldanarak uzaklaştı. Herhalde karşılık taarruz başarılı olmasa dahi, düşmanı bir süre durduracaktı. Akşam üstü telefonun zili ordu komutanına 10 ncu Kolordunun düşman eline geçmiş olan siperleri tekrar geri aldığını haber vermek için çaldığı zaman ordu komutanı kötü bir haber işiteceğini düşünerek mikrofonu o sırada yanında bulunan harekât şubesi müdürüne verdi. Adı geçenin söylediğine inanamayarak bizzat dinledi. Geniş bir nefes aldıran bu haberi ncu Tümenin 200 esir ve birkaç makineli tüfek ganimet elde ederek düşmanı mağlûp ettiği hakkındaki rapor takip etti. 10 ncu Kolordunun sağ kanadındaki Kireçler dağı ve Devre dağı karşısında bulunan Rusların çekilmekte olduklarının gözlendiği de bildirildi ki bu da 11 nci Kolordunun hareketi sonucu idi Mayıs 1915 te 31 nci Tümen cephesinde taarruz devam etti. Fakat püskürtüldü. 9 ncu Kolordu cephesinde de taarruz durdu. Çok telâşlı geçen günlerin gecelerini ordu komutanı ile beraber bütün ordu karargâhı harap ve boş köy odalarına serdirilen samanların üzerinde geçirdi. 14 Mayıs 1915 günü eşyalar geri geldi. Karargâh da eski vaziyetini aldı. 15 Mayıs 1915 günü genel karargahtan (İstanbul) alınan emirde kısaca deniliyordu ki: «Karşınızdaki Rusların iki kolordusu vardır. 3 ncü Ordunun kuvveti taarruza yeterli olmasa bile herhalde müdafaaya yeterlidir. Ben, Ocak ayında acemi birlikle galip olmak üzere savaştım.» Enver Paşa nın galip olmak üzere dediği savaş Sarıkamış taarruzudur. Bunun ne kadar mal ve can kaybına sebep olduğunu daha önce yazmıştım. Tekrar etmeyeceğim. Yalnız acemi birlikle denilmesinin mümkün olmayan bir yakıştırma olduğunu izah edeceğim. Harbin başından beri 3 ncü Orduda bulundum. Ben o düşüncedeyim ki: Osmanlı Hükûmeti asırlardan beri bu kadar düzgün, donatılmış ve talim görmüş bir ordu meydana çıkarmamıştır. Askerlik şubeleri asker toplarken öncelikle kimsesiz denilen ailesi muhtaç erleri, sonra talim görmemişleri, hastaları, sakatları ayırmış ve birliklere vereceği askeri sağlığı yerinde, talim görmüş olanlardan seçmiştir. Bunların miktarı da kendilerinden istenilen adetten fazla bulunduğundan kısa boyluları bile ayırarak levent gibi asker göndermişti. Benim de gözlerimle gördüğüm gibi ncu Tümen değil 30 ncu Tümen tarafından bir taarruz yapıldığı harp ceridelerinden anlaşılıyor nci Kolordunun 34 ncü Tümen bu hareketi 11 / 13 Haziran 1915 tarihinde Devre dağı, Kireçli dağ muharebelerinde vuku bulmuştur. 43

53 askerlerin hepsi talim görmüş ve boylu, boslu idi. Depolar ağızlarına kadar doldurulmuş olduğundan hepsi de en düzgün ordularda olduğu gibi giyinip kuşanmıştı. Bu askere talim görmemiş diyerek değerini düşürmek ve Sarıkamış faciasına galip sıfatıyla harp namı vermek ve bu iddiayı da gerçeği bütün çıplaklığı ile bilen bir orduya karşı söyleyebilmek büyük bir cesaretti. Bu ordu Sarıkamış ta karlara gömüldü, mahvoldu. Şimdiki mevcudumuz o talimsiz denilen erlerden, askere alma şubelerinde kalmış olan artıklardı. Elimizde olup, Rus kolordularına denk sayılan kuvvetler de şunlardı: Birlikler Muharip Piyade Genel Muharip Er/Erbaş 9 ncu Kolordu ncu Kolordu nci Kolordu nci Süvari Tümeni nci Seferi Kuvvetler Milo Müfrezesi 3500 Bağdat Alayı Toplam Asıl cephede bulunmayıp orduya bağlı bulunan diğer kuvvetler de şunlardı: 1 nci Seferi Kuvvetler Van seyyar jandarma tümeni 2500 Muş deposu ve gönüllüler 2000 Van deposu ve gönüllüler ncü İhtiyat Süvari Tümeni 1000 Toplam Bunlardan başka Doğu Karadeniz havalisindeki birlikler varsa da, bunların ordu cephesine faydası yoktu. Birinci Seferi Kuvvetler de henüz orduya yetişmemişti. Van, Muş depoları ve gönüllüleri, 3 ncü ihtiyat süvari tümeni, seyyar jandarma gibi derme çatma kuvvetler ise Tutak tan Van gölü güneyine kadar olan bölgeyi savunma ve her tarafta çıkan Ermeni ihtilâlcileriyle çarpışmakta idi. Buna karşılık Rusya nın Kafkas ordusu: 44

54 Tabur Makineli Tüfek Süvari Bölüğü Bölüğü 1 nci Kafkas Kolordu nci Türkistan Kolordu nci Kafkas Kazak Süvari 1 84 Tümeni TOPLAM Bu miktar genel karargâhtan cephemizde bulunduğunu kabul ettiği kuvvetler olup, genel toplamı er kuvvetinde ve bununla birlikte bizim üç misli kuvvetimizde idi. Elbise, iaşe ve mühimmatça olan üstünlüğü de adetçe olan üstünlüğünü çok geçiyordu. İşte genel karargâhın kendi verdiği bilgiye göre, hesap olunan bu düşman kuvvetine karşı savunmaya ordunun yeterliliği iddia olunuyordu. Van ihtilâlinin yatıştırılmasına o tarafta bulunan kuvvetler yeterli gelmediğinden, 1 nci Seferi Kuvvetlerin de o tarafa gelmesi emrolunmuştu. 1 nci Seferi Kuvvetler Başkale deki düşmana taarruzu göze alamayarak Nurdüz ve Şınak üzerinden Van a gitmek niyetinde olduğunu bildiriyordu. Olaylar yanlış kararları böyle düzeltir. Düşman ordusu asıl hedefi olduğu kuralını unutarak Tahran a, belki daha uzaklara gitmeyi kuran tümen, şimdi kendi memleketimiz dahilinde sapa yollar arıyor. 14 Mayıs 1915 ten Ağustos 1915 e Kadar Mayıs ayında çok yağmur yağdı. Geceleri çok soğuktu. Askerlerden donanlar oldu. Özellikle ileri hatlardaki örtüsüz, elbisesiz erler çok keyifsizlerdi. 3 Haziran 1915 te karargâhımızın ortasından geçen sel yarıntısı yağmurlarla büyüdü, kabardı. Geçmek isteyen bir mandayı karpuz gibi yuvarladı, götürdü. Nehah tan geçen çay da nehir halini aldı, köprümüzü söktü. Kurmay Ishak Avni Bey, hayvanla bu suyu geçip karargâha gelmek isterken seller alıp götürdü. Karargâhtaki askerler yardıma koştu, Avni Bey kurtuldu, hayvanı kurtarmak isteyen bir er boğuldu. Haziran girdi, fakat hâlâ 94 Mayıs başlarında Van, Bitlis vilayetlerinin kuzey bölgelerinde durum kötüye gidiyordu. Malazgirt ten başka Batnus ve Bargiri de düşman eline düşmüştü. Bunların karşısındaki aşiret süvari birlikleri dağıldı. Düşmanın bu akınına karşı 1 nci Seferi Kuvvetler ile Muş taki Osman Nuri bey müfrezelerine hareket emir verilmiş ise de henüz düşmanla karşılaşamamış idiler. 17 Mayıs 1915 de Kupakilan Muş müfrezesi düşmanla çarpışmaya başladı ve 18 Mayıs 1915 te düşmanı Malazgirt istikametine sürdü. 26 Mayıs 1915 te 2 nci Nizamiye Süvari Tümeninden bir alay ordu emrinde olarak Tatvan a sevk olundu. Aynı gün 23 ncü Süvari Alayı da Hinis e gönderildi. Bu sıralarda Rusların İran da (Savuçbulak) a karşı hareketleri başlamış idi. 5 nci Seferi Kuvvetler, 36 ncı Tümen, 5 nci Seferi Kuvvetleri birlikte kullanarak düşmanın Savuçbulak ve Van çevresinde önem kazanan taarruz hareketlerini durdurmak idi. (Bu sıralarda 1 nci Seferi Kuvvetler Van ve Hakkari bölgelerinden Bitlis e doğru yürüyüşte idi.) (Harp Tarihi Encümeni) 45

55 yağmurlar dinmedi. Kırkikindi yağmurları burada tamamen hükmünü yapıyordu. Her ikindi vakti yağmur yağıyor ve akşamları soğuk başlıyordu. 24 Haziran 1915 te Ruslar bir alay piyade, iki ağır makineli bölüğü, altı top ve 7 süvari bölüğü ile Kopa, iki piyade alayı, dört süvari alayı, üç batarya ile Aktaş-Ahlat hattına ve altı tabur ve iki batarya ile Reşadiye ye taarruz ettiler. Kop ta 5 nci Seferi Kuvvetlerden yedi tabur, bir seri ve bir mantelli dağ bataryası vardır. Ahlat hattında 1 nci Seferi Kuvvetlerden üç tabur ve iki top vardı. Tatvan da 1 nci Seferi Kuvvetlerden 3 tabur ve 4 batarya vardı. Tatvan daki kuvvet Ahlat ı takviye etmek için gönderildi. 5 nci Seferi Kuvvetleri yetişmek üzere yolda bulunan bir tabur da geçici olarak 1 nci Seferi Kuvvetlere verildi. Reşadiye de 1 nci Seferi Kuvvetlerden 44 ncü alay, bir ağır makineli tüfek ile iki seri dağ topu ve Van seyyar jandarma tümeninden 1000 erle bir adî dağ topu vardır. 36 ncı Tümen ordunun birçok kez bildirmesi üzerine 4 ncü Ordudan 3 ncü Ordu emrine verilmişti. Bu tümenin ilk kademesi de Bitlis e gelmişti. Bu taraftaki düşman kuvvetinin 261 nci ve 262 nci piyade alayları olduğu kesindi. Ancak nişancı tugayının bulunması şüpheli idi. Düşman taarruzu her tarafta tam başarı sağlanmasıyla durduruldu. Yalnız pek kıymetli subaylarımızdan alay komutan vekili Hakkı Fazıl Bey kötü bir şekilde yaralanmıştı. Asaleten tayini bakanlığa bildirildi. Fakat yazık ki şehitlerin arasına katıldı. 30 Haziran 1915 / 1 Temmuz ncü İhtiyat Süvari Tümeni Yekmal 95 -Koçan-Mollayadin hattına çekildi. Karargâhı Şakirt köyündedir. Molla Osman tarafındaki düşmanı altı taburla iki süvari alayı tahmin ediyor. Bir tabur piyade ve bir bölük süvarinin Hacıyoti den Malazgirt e gittiğini bildiriyor. Pasinler grubu da iki süvari alayının Ceran gölünden Mollaosman tarafına gittiğini haber veriyordu. Aras vadisindeki 96 kuvvetler genel Pasinler gurubu adını alarak 11 nci Kolordu Komutanlığının emrine verildi. 10 ncu Kolordu cephesinde ise Ruslar 21 Haziran 1915 Tuzladağı nı ve Kızıldağı boşaltıp çekildiler. Buraları askerlerimiz işgal etti. 3 Temmuz 1915 te Ruslar altı süvari alayıyla Karabazı ya doğru ilerlediler. Sonra Kefri yönüne çekildiler. 11 Temmuz 1915 te düşman Kop a ve Ahlat tan Kabaktepe ye taarruz ettiler. Murat nehrinin iki tarafından yürüdüler. Bu taarruzları da durduruldu. 12 Temmuz 1915 te eski yerlerine çekildiler. 36 ncı Tümen Reşadiye den çekilmiştir. Yalnız 1 nci Seferi Kuvvetler birlikleri karşı koymaktadır. Rusların Van, Ahlat, Kop bölgelerindeki 95 Yekmal: Ağrı İline bağlı bir köydür. Bugünkü adı Çukurçayır dır. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 54.) (Ç.N.) 96 Aras vadisindeki kuvvetlerin Pasinler grubu namını alması haziranda değil 12 Mayıs 1915 te olmuştur. (Harp Tarihi Encümeni) 46

56 faaliyetleri ve 10 ncu Kolordu ile Aras bölgesindeki sükûnetleri düşmanın sağ kanadımızdan faaliyete geçeceğini gösteriyordu. Her taraftan kaçarak Rus ordusuna karışan Ermenilerin kışkırtmaları da düşmanı bu tarafta kolay başarılar kazanmaya heves ettirmişti. Bununla birlikte en kuvvetli ve zinde olan 1 nci ve 5 nci Seferi Kuvvetler bu yönde tahsis olundu. Seferi Kuvvetler adıyla teşkil olunan bu tümenler uzak memleketlerde özel görevler almış olduklarından teçhizatları, silâhları, birlik mevcutları çok fazla ve kasaları altın ile dolu idi. Fakat 3 ncü Ordunun durumu bunların ikisini de kendi tarafına çekti. Zihinde kurulan hayal teşebbüs edilmeden silindi. Bu tümenler 3 ncü Ordu bölgesine girdikleri zaman kuvvetlerini yarı yarıya kaybetmişlerdi. Temmuzda 1 nci Seferi Kuvvetler, 7612 ve 5 nci Seferi Kuvvetler takriben 6000 ere inmişlerdi ki yarı yarıya demektir. Aylarca süren kara yürüyüşleri her orduda bu nispette kayba sebebiyet veriyordu. 4 ncü Ordudan gönderilmiş olan 36 ncı Tümen de 3 ncü Ordu birliklerine nispetle dolgun mevcutlu demekti. Ordu bu kuvvetli tümenlerle süvari tümenini ve 9 ncu kolordunun 17 nci ve 28 nci tümenlerini sağ kanada doğru yürüttü. 29 ncu Tümeni de Pasinler grubunun en sağına geçirerek yine bu yöne yardıma hazırladı. İd bölgesindeki 10 ncu Kolordu 7000 erlik kendi kuvvetiyle kaldı. Pasinler vadisindeki gurup da er kuvvetinde idi. Buralardan daha fazla kuvvet almak büyük tehlikeye sebep olacaktı. Tortumdaki karargâhın haberleşmesi bir tek telgraf teline bakıyordu. Bu da yetişmiyordu. İkinci bir tel ilâve edilemeyecek kadar malzemece ihtiyaç içinde idik. Ordu karargâhı da sağ kanada yaklaşmak üzere 14 Temmuz 1915 günü Erzurum a geldi. Sağ kanada yürütülen 9 ncu Kolordu birliklerinden sekiz tabur, beş top ve altı ağır makineli tüfekten oluşan birinci kademe 16 Temmuz 1915 te Bayburt a ve altı tabur, altı top ve iki ağır makineli tüfekten oluşan ikinci kademe Hasankale de idi. Ruslar 16 Temmuz 1915 te tekrar Kop a taarruz ettiler. 1 nci Seferi Kuvvetler akşama kadar çok büyük yiğitlikle dövüştü. Fakat akşam üzeri bir taburun yaptığı panik ötekilere de etki etti. İki top bırakarak Liz e 97 geri çekildiler. Ordunun en kuvvetli parçasının Murat vadisinde toplanması dolayısıyla karargâhın da o tarafa gitmesini kurmay başkanı komutanına teklif etti. Fakat İd ve Pasinler bölgeleri de yüksek öneme sahip olduklarından kabul olunmadı. Yalnız bu çeşitli birliklerin bir elden şevki için hepsine birden «Sağ Kanat Grubu» adı verilmesi ve komutanlığın 11 nci Kolordu Komutanı Abdülkerim Paşa ya 98 bırakılması uygun görüldü Liz: Muş-Bulanık a bağlı bir bucaktır. Bugünkü adı Erentepe dir. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 421.) (Ç.N.) 98 Tuğgeneral Abdülkerim Öpelimi (1311-c.P.9) ( ), Selanik te doğmuştur. Mehmet Bey in oğludur. 29 Nisan 1893 tarihinde girdiği Harp Okulu ndan 1895 yılında teğmen, devam ettiği Harp Akademisi nden 25 Aralık 1898 de kurmay yüzbaşı olarak mezun olmuştur. Çeşitli askerî görevlerde bulunmuş; Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı, İstiklal Savaşı na katılmıştır. 27 Mart 1915 te 11 nci Kolordu Komutanı, 30 Eylül 1915 te 3 ncü Ordu Sağ Cenah Grup Komutanı, 20 Kasım 1916 da 20 nci Kolordu Komutanı, 1 Mayıs 1917 de 47

57 Temmuz 1915 taarruzu, bu taraftaki düşman faaliyetlerinin tehlikeli bir hâl aldığını göstermişti. Ruslar zaten 16 Mayıs 1915 te Van ı işgal ve Malazgirt ile Ahlat ı ellerinde bulunduruyordu. Abdülkerim Paşa ya talimat vererek bir an önce göndermek üzere 17 Temmuz 1915 te Hasankale de ordu komutanı, kurmay başkanı, Abdülkerim Paşa toplanarak talimat verildi. 22 Temmuz 1915 e kadar grup komutanı taarruzu hazırladı ve o tarihte taarruza başladı. Malazgirt, Erciyeş işgal edildi. Grubun asıl büyük kuvveti düşmanı sürerek 3 Ağustos 1915 te Karakilise yi aldı. Birçok erzak ve mühimmat elde etti. Fakat kuzeyden imdat kuvvetleri alan Ruslar aynı günde karşılık taarruza geçtiler. Kuvvetlerimizi kuşatmaya başladılar. Birlikler çok zorlukla ve ancak Türk askerinin yürekliliğiyle kendilerini Kılıçgediği nden geriye atabildiler. Bu harekât hakkındaki notlarım çok kısa olduğundan bu genel bilgiden başka bir şey ilâve etmeyeceğim. Yalnız iki önemli noktayı anlatacağım. Birisi 10 ncu Kolordu Komutanının ve kurmay başkanının bencil bir hareketidir. Kolordu komutanı ve kurmay başkanı kuşatma tehlikesini görünce, Kolordu komutanı tehlike geçinceye kadar 28 nci Tümen Komutanına, kurmay başkanlığını Kara Vasıf Bey e bırakarak kendileri yükünü hafifletmiş olarak kuşatma kıskacının içinden fırlayıp çıkmışlar ve geriye gelip oturmuşlardır. Sağ kanat grup komutanı Abdülkerim Paşa raporlarında bu hareketi haklı olarak çok şiddetli kelimelerle ifade etmiştir. İkincisi de sağ kanat grubu karargâhının harekâtıdır. Sağ kanat grubu komutanı hiçbir zaman kolordularla, birliklerle temas ederek, savaş hakkında onlardan rapor alarak ona göre emir vermemiştir. Bunu kendisi de yazıyor. Her biri çarşaf kadar olan savaş emirlerinin ordu karargâhına gönderdiği suretlerinden bu durum anlaşılıyor. Grup komutanı daima cepheden bir yürüyüş mesafesi kadar geriden hareket etti. İlk verdiği emrin nasıl yapıldığını bilmeyerek, onun aynen yapıldığını sayarak ona göre ikinci ve ikinciye göre üçüncü... emirleri vermiştir. Grup Komutanı açıkça bunu yazıyor ve diyor ki: «Dünkü vermiş olduğum emrin yapılış şekli hakkında rapor almamakla beraber şu emri verdim.» Halbuki düşünceler hiç de yapılanlara uygun değildi. Tümenler, kolordular kendiliklerinden hareket ediyorlardı. Birliklerin birbiriyle dayanışma içinde olmadan iyi netice almaları zordu. Ali İhsan Bey 99 tümeni sağ kanatta 3 ncü Ordu Komutanı, 17 Temmuz 1918 de Tiflis te Gürcistan Murahhaslığına, 8 Şubat 1919 da Askerî Temyiz Divanı Birinci Meclis Temyiz Üyesi, 27 Ekim 1920 de Birinci Sıkıyönetim Mahkemesi Üyesi, 26 Mart 1922 de Birinci Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanı olarak tayin edilmiştir. 16 Ocak 1923 tarihinde vefat etti. (KKK.lığı Emeklilik Şubesi Arşivi, Şahsi Dosyası; ATASE Arşivi, Kls.2816, Dos.49, Fih.1-72; ATASE Arşivi, Kls.1486, Dos.19, Fih.13; KKK.lığı Emeklilik Şubesi Arşivi, Şahsi Dosyası.) (Ç.N.) 99 Tümgeneral Ali İhsan Sabis (1317-Top.1) ( ); 1882 yılında Cihangir de doğmuştur. 18 Nisan 1899 da girdiği Mühendishane-i Berri Hümayun dan 10 Ocak 1902 de mezun olmuştur. 11 Ocak 1905 te Harp Akademisi nden birincilikle mezun olmuş, yılları arasında 48

58 ve 9 ncu Kolordu solda kendi teşebbüsleriyle hareket ettiler. Ne yapabildilerse, kendi eserleridir. Ruslar 9 ncu Kolordunun sol kanadını kuşatmaya başlayınca ordu bu hali gördü. 29 ncu Tümene Kernako, Mızrak Gediği 100 istikametinde yürüyerek karşılaşacağı düşmana taarruz etmesini ve bu şekilde sağ kanat grubuyla temas ederek o grubun çekilmesini kolaylaştırması emri verildi. Fakat 29 ncu Tümen bu emri çok yavaş yaptı. Etkisi görülmedi. Kahraman askerlerimiz gerilerine doğru düşmanın geçmiş olmasına rağmen süngüleriyle yollarını açarak yürüdüler. Birliklerimiz Kop- Babadağı hattında durdu. Abdülkerim Paşa komutasındaki sağ kanat grubunun hareketleri şu şekilde olmuştur: 22 Temmuz 1915 te Osmanlıların durumu şöyle idi: Mürettep Kolordu Komutanı Albay Halil Bey 36 ncı Tümeniyle, Bitlis kuzeyinde, Gulmanhanı - Başhan. 1 nci Seferi Kuvvetler 101 ile Nazik gölü batısında Mollababa dağı, 2500 rakımlı tepe. 5 nci Seferi Kuvvetler ile, Haçlı göl ile Nazik gölü batısındaki Kaşin- Molladurak. Hattında bulunuyordu. 9 ncu Kolordu Komutanı Tuğgeneral Remzi Paşa nci Tümen ile Guşdiyan. Alman ordusunda eğitim görmüştür. Askerlik görevi süresince çeşitli görevlerde bulunmuş; Balkan Harbi, Birinci Dünya Savaşı, İstiklal Harbi ne katılmıştır. İstiklal Harbi nde 7 Ekim 1921 de Batı Cephesi 1 nci Ordu Komutanlığına atanmıştır. 20 Haziran 1922 de Millî Savunma Bakanlığı emrinde görev almıştır. 28 Haziran 1923 te emekliye ayrılmıştır yılında Afyonkarahisar milletvekili seçilmiştir. 9 Aralık 1957 de ölmüştür. (Türk İstiklâl Harbi ne Katılan Tümen ve Daha Üst Kademelerdeki Komutanların Biyografileri, s ) (Ç.N.) 100 Mızrak Gediği: Ağrı-Malazgirt yolu üzerinde bir geçittir. (Ç.N.) 101 Bu seferi kuvvetler özellikle seçilmiş er ve subaylardan birer tümen kuvvetinde kadroları tamam ve her bir teçhizatları mükemmel olarak İran a yönelerek İstanbul dan hareket ettirilmişti. Bunlardan yalnız 1 nci Seferi Kuvvetler İran a girmiş ve Dilmanı da zapt etmiş ise de yenilgiye uğramış, daha sonraları Rusların Van üzerine yaptıkları taarruzları durdurmak amacıyla Van ve Hakkari taraflarına çağırılmıştır. 5 nci seferi kuvvetlerde Tortum grubu emrinde bulunurken Van hareketleri üzerine bu civara gönderilmiş ve bu şekilde mürettep kolordu teşkil olunmuştur. Halep istikametinden gelmekte olan 36 ncı Tümen de bu kolordu emrine verilmiştir. 102 Tuğgeneral Mehmet Remzi Avcı (1313-P.11) ( ), 1876 yılında Selanik te doğmuştur. Saraylı Mustafa Efendi nin oğludur. 24 Ocak 1898 tarihinde Harp Okulu ndan teğmen olarak, devam ettiği Harp Akademisi nden 20 Şubat 1901 de kurmay yüzbaşı olarak mezun olmuştur. Balkan ve Birinci Dünya Savaşı na katılmıştır. 15 Aralık 1913 de Genelkurmay 2 nci Şubesine, 16 Şubat 1914 de 6 ncı Kolordu 26 ncı Nizamiye Tümeni Komutanı, 14 Şubat 1915 te 9 ncu Kolordu Komutanı olarak atanmıştır. 20 Ağustos 1922 tarihinde emekli olmuştur. 4 Ocak 1945 tarihinde vefat etmiştir. İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı na defnedilmiştir. (KKK.lığı Emeklilik Şubesi Arşivi, Şahsi Dosyası.) (Ç.N.) 49

59 17 nci Tümen ile Memik civarında nci Süvari Tümeni ile bir ihtiyat süvari tugayından oluşan kuvvet Komutanı: Yarbay Mürsel Bey Süvari Tümeni ile Malazgirt kuzeybatısında Geranlık-Nurettin hattında. İhtiyat Süvari Livası ile Kop batısında Yoncalı-Tegotta. 3 ncü İhtiyat Süvari Tümeni Komutanı Hacı Hamdi Bey. Tohan, Mollayadin. İki alay piyade, bir ihtiyat süvari alayı ve 1 ağır bataryadan oluşan sol kanat müfrezesi komutanı Albay Tevfik Bey di. Göksu deresi batısında Reşan-Alikulu hattında bulunuyorlardı. Osmanlı kuvvetleri karşısında bulunan Rusların kuvveti de üç avcı alayı, üç ihtiyat alayı, üç plaston taburu, bir Dragon ve altı Kazak süvari alayıyla yirmi sekiz sahra ve miktarı belli olmayan dağ topundan ibaret olmak üzere tesbit edilmekteydi. 22 Temmuz 1915, saat 9:00 da taarruza başlandı. Düşman geri atıldı. 25 Temmuz 1915 te Malazgirt geri alındı. Bu şekilde sağ kanat grubu taarruz hareketlerine devam ederek birkaç yerde muharebe ile düşmanı çekilmeye mecbur etti. Mürettep kolordu sağ kanat ile Adaletabat-Kamışlı-Batnos- Kanısarek istikametini takiple 2 Ağustos 1915 te Karaköse kuzey doğusunda. 9 ncu Kolordu sağ kanadıyla Malazgirt - Harabe - Burgubulak - Hason- Palandöken - Çörgük istikametiyle Karaköse güneybatısı Poşik- Mollaosman 104 civarında. 2 nci nizamiye süvari tümeni ile (ağırlık merkezi) mürettep kolordu cephesinde olmak üzere Şoluplu - İmaretulya - İmaretsüflâ - Malhas 105 istikameti ile hareket ederek - mürettep kolordu sağ kanadında Murathan - Yazıcı hattına ulaşmıştı. Sol kanat müfrezesi de öncelikle Bahçe Dolabaş istikameti ile Malazgirt kuzeyine yönelmiş ve buradan tekrar kuzeye istikamet değiştirerek Murat vadisi ile Tutak batı sırtları Haniki den Şiryan suyu üzerinde Kuleye varmıştı ncu Kolordunun 29 ncu Tümeni Tortum Grubu emrinde kalmıştı. Ancak 4 Ağustos 1915 te bu tümende 3 ncü Ordu tarafından sağ kanat grubu hareketlerine yardım için Mirgemir dağı ve civarına gönderilmiştir. 104 Mollaosman: Ağrı İline bağlı bir köydür. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 55.) (Ç.N.) 105 Malhas: Ağrı ilinin Hamur ilçesinin merkez bucağının Tükenmez köyüdür. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, 1985, s. 49.) 106 Bahçe: Ağrı İlinin Tutak İlçesine bağlı bir köydür. Bugünkü adı Bahçeköy dür. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 58.) (Ç.N.) 50

60 3 ncü İhtiyat Süvari Tümeni ise Kütkan Karaağaç - Kargarisüflâ - Esmer - Mızrak istikameti ile hareket ederek 2 Ağustos 1915 te Remkân da 108 toplanmış bulunuyordu. Buradan Tahirgeçidi ve Mirgemir dağı 109 istikametlerine karşı gözetleme tertibatı almıştı. 36 ncı Tümen ise Van gölü güneyinde düşmana karşı ufak bir kuvvet bırakarak büyük kısmı ile Van gölü kuzeyinden Tigot - Kızılyusuf istikameti ile çekilen düşmanı takip ve 7 Ağustos 1915 te Bargiri ye ulaşmış ve orada kalmıştı. Düşmanın Sağ Kanat Grubuna Karşı Taarruzu 5 Ağustos 1915 grup birlikleri için esaslı bir savunma hattı olarak kabul ettiği Malhas - Hamzegan batısı - Kavaklık - Haşto 110 hattının tahkimini emretti. İşe başlandı ise de düşman başka cephelerden iktisat ettiği bir tümen kadar kuvvetini sağ kanat grubu karşısına naklettiğinden, bugün çeşitli sınıflardan oluşan bir kol ile Tahirgediği tarafından ilerleyerek Zeydegan ve Remigan 111 sırtlarını işgale ve aynı zamanda Tortum ve Pasinler grupları cephelerinde de gösteriş taarruzlarına başlamıştı. 3 ncü Ordu tarafından Mirgemirdağı istikametine sevk edilmiş olan 29 ncu Tümen, düşmanı verilen emir gereğince Abutzeyt istikametinde yandan zorlaması gerekirken bu görevini yapmadığından, düşmanın sağ kanat grubunun sol yanına yaptığı etki kendini göstermeye başladı. Düşmanın Karaköse kuzeyindeki kuvvetleri de taarruza geçtiğinden grup geri çekilmeye mecbur kaldı. 11 Ağustos 1915 e kadar beş gün devam eden çok çetin ve kanlı geri çekilme muharebeleri sonucu sağ kanat grubu 12 Ağustos 1915 te aşağıda gösterilen hatta kadar çekildi. Bu muharebelerde 9 ncu Kolordu çok tehlikeli durumlara düştü ve çok büyük fedakarlıklar sonucu kendini kurtarabildi. a. 9 ncu Kolordu karargâhı: Karaçoban 112 doğusunda Karagöz mevkii 17 nci Tümen ile Güzelbaba dağı 28 nci Tümeni ile 2000 rakımlı tepe b. Mürettep Kolordu karargahı: Liz 1 nci ve 5 nci Seferi Kuvvetler ile 36 ncı Tümen, Kop güneyi ve Kop güneybatı sırtları. c. 2 nci Muvazzaf Süvari Tümeni, Nazik Gölü kuzeyi 107 Kütkan: Muş ilinin Malazgirt ilçesinin Nurettin bucağının Doğantaş köyüdür. (Köylerimiz, s. 713.) 108 Remikan: Ağrı İlinin Eleşkirt İlçesine bağlı bir köydür. Bugünkü adı Süzgeçli dir. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 56.) (Ç.N.) 109 Ağrı ile Van arasında yer alan dağlık bölge. (Ç.N.) 110 Haşto: Ağrı ilinin Eleşkirt ilçesinin merkez bucağının Söbetaş köyüdür. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, 1985, s. 49.) 111 Remigan: Asıl adı Remikan olup Ağrı ilinin Eleşkirt ilçesinin merkez bucağının Süzgeçli köyüdür. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, 1985, s. 49.) 112 Karaçoban: Erzurum ilinin bir ilçesidir. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 231.) (Ç.N.) 51

61 d. 3 ncü İhtiyat Süvari Tümeni ile sol kanat müfrezesi Hınıs Çayı kuzeyinde Gündüzbey mevkiinde. Bundan sonra düşman takibini gevşetti ve birliklerimiz 12 Ağustos 1915 te ve daha sonraları bulundukları yerlerde düzenlerini almaya ve dinlenmeye çalıştılar Ağustosundan Aralık a Kadar Ağustosun başından sonra harekâta durgunluk geldi. Yalnız diğer savaşlardan, İtalya nın eski müttefiklerine karşı mukaddes bencilliği ile savaş ilân ettiği, Brest Litowsk un düştüğü, Bulgarların eylülde taarruza geçerek Alman ve Avusturyalılarla beraber Avrupa şimendifer yolunu açacakları haberlerini almıştık. Bu yolun bizim için önemi çok büyüktü. Çünkü cephanece sıkıntıdaydık. Bu sıkıntıları, Başkomutanlığa diğer işlerle beraber yazmıştık. 29 Ağustos 1915 te Başkomutan Vekili adına Bronzar Paşa dan 28 Haziran 1915 tarihli cevap geldi: 5 nci Orduda, seri sahra topu başına 250 ve seri dağ toplarında 300 mermi kadardır. 2 nci Ordu da ise seri sahra topu başına ancak 300 kadardır. 5 nci Ordu da büyük bir muharebede elli bine yakın cephane harcanmaktadır. 5 nci Orduya şimdiye kadar gönderilen seri sahradan ve seri dağ topu mermisinden i kullanılmıştır. Seri sahra cephanesi hiçbir yerde artık depo mevcudu yoktur. Bununla birlikte buradaki olanca çaba, 5 nci Orduya cephane yetiştirmeye harcanmaktadır. Memleketteki topçu cephanesi hasılatı ise günlük 500 ü geçmemektedir. Şu durum karşısında bir barış oluncaya kadar 3 ncü Orduya cephane göndermenin mümkün olamayacağı kendilerince de bilinmektedir. Çok önemli ve hayatî olan cephane ordu komutanlığını endişeye düşürdü. İhtiyaçlar izah olundu. Başkomutan Vekili Enver Paşa Hazretlerine 30 Haziran Başkomutan Vekili adına Bronzar Paşa imzası ile gelen 28 Haziran 1915 tarihli telgrafta 5 nci ve 2 nci Orduların mevcutlarını ve giderlerini saymanın, durum karşısında 3 ncü Orduya topçu cephanesi gönderilmesinin mümkün olamayacağı bildirilmektedir. Çanakkale muharebelerinin önemi ve adı geçen ordulara cephane yetiştirilmesinin önemli olduğu kendilerince de olgunlukla takdir edilmektedir. Ancak 3 ncü Ordunun hiçbir mermi gönderilmeyecek şekilde ihmalinin de uygun olmadığı düşünülmektedir. Düşman sayıca bizden üstündür. Biz ise top sayısınca düşmana üstünüz. Fakat geriden cephane sevki temin edilmezse dolayısıyla top sayısınca olan üstünlükten faydalanılamayacaktır. En fazla seri dağ mermilerine ihtiyaç vardır. Orduda mevcut seri dağ mermilerinin kıtlığı dikkate alınarak bir savunma durumu alacak ve cephane harcamasını gerekli kılabilecek yakın temas dahi kesilecekti. Bulunduğumuz mevziin savunması birliklere emir ve 52

62 tebliğ edilmişse de düşmanın taarruzu halinde savunma cephane sarfiyatını gerektirecektir. Böyle bir durumda eldeki mevcut cephane boş yere tükenecektir. Harcamalarımız isterse az olsun, geriden beslenemezse savunmanın başarısı şüpheli kalır. Böyle bir zamanda mermi yetiştirilmek istenilmiş olsa bile bu uzun mesafe sebebiyle zamanında yetişmesi imkânsızdır. Cephanesiz bir ordunun sonunun kötü olacağı bilindiğinden 2 nci ve 5 nci Ordulara verilen miktarda olmasa bile küçük bir miktar cephanenin düzenli olarak gönderilmesi gerekmektedir. Bu hususun dikkate alınarak yapılan isteğe izin verilmesini tekrar rica ederim. 2- Gönderileceği söylenen askerin son derece gerekli olduğu daha önceki telgraflarla arz edilmişti. Adı geçen er / erbaşın hızla yola çıkarılması gerekmektedir. Harekete geçirilmiş kafile varsa şu anda nerede bulunmakta olduğunun haber verilmesi konusuna dikkat edilmesi gerekmektedir. Ancak özellikle Enver Paşa adına yazılan bu telgrafta bir etki göstermedi. İttihat ve Terakki nin meşhur hatibi Ömer Naci Bey Erzurum dadır. Kırkınar da kebap ve şarap âlemleriyle meşguldür. Çok iyi huylu ve temiz vicdanlı olan Ömer Naci Bey, biraz kuvvet alarak İran içinde yaradılışına uygun serbestçe bir gezinti yapmak istiyordu. Genelkurmaya, İttihat ve Terakki ye, komutana ardı arkası kesilmeyen istekler yağdırıyor, yalvarıyordu. Yalnız 100 er istiyordu. Burada istenen şeyler şöyle böyle geçiştirilirken, Şübner isminde bir Alman teğmeni ortaya çıktı. Ordu Komutanı ile gizli görüşmeleri, dışarıda esrarlı şekilde hareketi, faaliyeti merakı çekiyordu. Ordu Komutanı Şübner in görevi hakkındaki sorulara karşı, lâfı başka tarafa çevirmesi merakı arttırıyordu. Uygun zamanlarda sorular tekrar edildiğinde anlaşıldı ki Şübner in çok önemli özel bir görevi varmış. Enver Paşa, Ordu komutanına gizli bir emirle, bunun emrine birkaç ihtiyat subayı, tercüman ve bir miktar asker verilmesini, her işinin kolaylaştırması için yine gizli bir emir vermiştir. Şübner de «galiba Hikmet Efendi isminde» bir ihtiyat subayını ve bir miktar askeri istiyormuş. Komutan da bu önemli işi merak etmiş ve bir hayli üzüldükten sonra önemli sırrı öğrenmiş. Şübner Bakü ye gidip petrol mahvedecekmiş... Küçük yapılı, sarı renkli ve sarı saçlı olan Şübner, Rus a benziyordu. Rusça yı da iyi biliyormuş. Bizden yalnız Türkçe tercüman istiyordu. Yanında birkaç da Alman astsubayı vardı. Bunlarla Azerbaycan ı geçip Bakü deki madenleri tahrip edemeyeceğini Şübner de elbette biliyordu. Fakat her tarafta savaştan faydalanmak ve şu muharebeyi kazasızca atlatmak için böyle kenarda köşede akla gelmedik memuriyetler, işler yaratanlardan birisi de Şübner olmuştur. Bizim duyduğumuza göre, birkaç ihtiyat subayı da İran da dolaşıyor, Alman propagandasını yapıyorlarmış. Akıllarınca İran da yerli bir kuvvet kurmak istiyorlardı. Alman hükûmeti bunlara önemli miktarda para veriyordu. Memleketin durumuna ve âdetlerine yakışmayan bu serseriler, bu memleketler ve milletler hakkındaki bilgilerinden, nüfuzlarından bahsederek hükûmetlerini ikna etmişlerdir. Yüklüce para ve silahla da harekâta başlamışlardır. Bölgedeki Kürtler ve Acemler çok kurnaz ve hilebazdır. Menfaatlerini bilip istifade de hiç benzerleri yoktur. Bunlar parayı 53

63 hemen duyarlar ve sadık birer köle olarak etraflarına toplanıyorlar. Derhal takımlar, bölükler meydana çıkıyor. Giydiriliyor, silahlandırılıyor, teşkilât yapılıyor. İaşe mükemmel hale geliyor. Bunlar resimlerle, raporlarla şatafatlandırılarak Almanya ya gönderiliyor. Alman subayı da mükemmel şekilde vakit geçiriyor. Fakat zamanda bu birlik ile ciddî bir askeri harekat yapılmak isteniliyor. Hemen hepsi silâh ve elbiseyi alıp atını köyüne doğru sürüyor. Kaçanların yerine yeni teşkilât başlıyor. Ve yine tilkiler toplanıyor, dağılıyor. Böyle devam edip duruyor. Bu sarfiyatın büyük kısmından aslan payını kimin aldığını söylemeyi gereksiz görüyorum. Alman subaylarından bazıları Acem kızları ile evlenmişlerdi. Almanya hükûmetinin bunlara inanıp milyonlar vererek göndermesi hayret edilecek bir şeydir. Şübner de Bakü madenlerini yok etmeği düşünmüş ve yüklü para ile buralara düşmüştür. Herhalde İran da harekâtı hiçbir kontrole tâbi olmayacağından bir an önce bizden uzaklaşmayı istiyordu. Fakat orduca bu işe subay ve er vermek boşa israf sayılıyordu. Bu sırada Şübner ile Ömer Naci birleştiler. Komutanı daha ziyade sıkıştırmaya başladılar. İttihat ve Terakki temsilcilerinin ricaları da ısrar hâline geldi. Şübner eski görevinden vazgeçmiş, Ömer Naci Bey le bir müfreze alarak İran ın içinde Rusları, taciz harekâtına katılmaya karar vermişti. Ömer Naci, Şübner in parası ile müfrezesini teçhiz ve iaşe edeceğinden onunla birleşmeye hevesli idi. Şübner de Ömer Naci nin nüfuzuna istekliydi. Bu iki serserinin tükenmez ricaları neticesinde ordu komutanı 400 kişilik bir müfreze vermeyi kabul etmiştir. Piyade bu şekilde tedarik olununca süvari ve topçu ile müfrezelerini zenginleştirmeyi istediler. Fakat orduca bunun isteğine imkân yoktu. Ömer Naci Bey dolaşmış, subaylarla görüşmüş, kalenin deposunda eski ufak tunç toplar bulmuştu. Hayli de cephanesi varmış, bunları almaya razı oldu. Zaten hiç işe yaramayan bu topçuklarla Ömer Naci yi memnun etmek ordunun da hoşuna gitti. Süvari meselesinin de hallini 3 ncü İhtiyat Süvari Tümeni komutanına bıraktık. Tümen komutanlığından, her gün beşi gelip onu giden Kürtlerden bunlara bir miktar çapulcu katıldı. Müfreze böyle, meydana gelince Şübner ile Ömer Naci arasında için için bir davanın büyüdüğünü duyduk. Müfreze komutanı kim olacaktı? Alman kendisinin komutan olmasını, Alman milletine tabiî görüyor. Ömer Naci ise eski bir subay ve müfrezesi tamamen Türk askerinden ibaret olduğundan pek haklı olarak kendisinin komutan olacağını düşünüyordu. Öncelikle gizli, düşünce halindeki bu iddialar müfreze meydana çıkınca ortaya konuldu. Aralarında bir hayli tartışmadan sonra Şünber komutan ve Ömer Naci Bey de siyasi sorumlu vazifelerini aldılar. 25 Eylül 1915 te Hınıs a 113 doğru yola çıktılar. Askerin azlığı zamanında bu 400 kişi, büyük bir kuvvetti. Fakat çeşitli müdahalelerin etkili olduğu bu fedakârlık İran da kendilerinden oldukça fazla miktarda olan düşman kuvvetini işgal ümidi ile teselli buluyordu. Enver Paşa nın böyle serseri hareketlere pek itimadı vardı. Teşkilât-ı Mahsusalar, Afganistan a gönderilen Şeyh Reşit, Kafkas ihtilali düşüncesi, Mevlevî, 113 Hınıs: Erzurum ilinin bir ilçesidir. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 227.) (Ç.N.) 54

64 Bektaşî, Yakup Cemil 114 alayları gibi küçük şeyler bizim duyduklarımızdır. Kim bilir daha ne acayip şeyler olmuş, geçmiştir. Cephelere gitmekten kurtulmak için biraz gözü açık, palavrası bol, paralı erler; çeteci ve Teşkilâtı Mahsusa adı verilen yerlere sokuluyorlardı. Bunlar hem ordunun kuvvetini azaltıyor, hem de gittikleri yerde her biri bir Nemrut kesilerek ahaliyi tedirgin ediyordu. Kendilerini besletiyorlardı. Akıllarına ne geliyorsa onu yapıyorlardı. Balkan harbinin sonlarında da Çatalca da çeteciler türemişti. Bunların savunmamızın ilerisini görmeyerek gerideki Kumburnu ve diğer köyleri yağma ettiğini, o zaman oradaki kolordunun kurmayı olan Enver Paşa çok güzel biliyordu. Fakat böyle başına buyruk hareketlere karşı zaafı vardı. Bütün özel teşkilâtların, çetecilerin, şeyh ve derviş alaylarının teşekkül etmiş olduğu asker, orduya çağrılan yaşlardaki askerlerdi. Bunların hali diğer erlere de kaçıp bu serbest yerlerde rahat etmek hevesini uyandırıyordu. Bunun için ne kadar düzensiz teşkilât varsa bunların kaldırılması ve hepsinin birliklere dağıtılması orduca amaç edinildi. Uğraşıldı ve pek çoğunda başarı sağlandı. Enver Paşanın ve cemiyetin kuvvetli temsilcisi Bahaettin Şakir Beyin muhalefetlerini kırarak, Teşkilât-ı Mahsusaların erlerini taburlara verebilmeye başarı adı kullanmayı tam yerinde bir tabir sayıyorum. Bir daha böyle Teşkilât-ı Mahsusa ya izin verilmemesi de delilleriyle, ispatları ile arz olundu. Fakat o, bildiğinden şaşmadı. İran a gitmek üzere tertip olunup 3 ncü Ordu cephesine birbiri arkasından gelen 1 nci Seferi Kuvvetler, 51 nci ve 5 nci Seferi Kuvvetler, 52 nci Tümen adı almış ve ikisi bir kolordu haline konulmuştu. Ordu komutanı ile bu birliklerin teftişinde bulunarak 9 ncu Kolordu cephelerini dolaşarak Erzurum a döndük. İngilizler Kutülâmare ye 115 taarruz etmişlerdi. Kuvvetlerimizi Selmanpak a 116 kadar geriye atmışlardı. Bu nedenle iki tümenin birleşmesinden oluşan 18 nci Kolorduyu Irak a istiyorlardı. Hazırlıkları ve teftişleri yapılan kolordunun 51 nci Tümenini 9 Ekim 1915 te Hasankale civarında uğurladık. Diğer tümen de onu takip etti. En kuvvetli bu iki tümenin yokluğunu ordu sonradan çok acı hissetti. Birliklerin iaşesi, geriden gelen erzakın azalması dolayısıyla zorlaşıyordu. Buna bir çare bulmak üzere vali, menzil müfettişi, levazım başkanı Tercan a gittiler, geldiler. Bazı tedbirler aldılar. Fakat bu tedbirler bu 114 Yakup Cemil (?-1917):1901 yılında Harbiyeyi bitirdikten Rumeli de eşkıya ve komitacı takibi harekatlarında bulunmuştur. İkinci Meşrutiyet ten sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti adına Adana ya gitmiştir. Daha sonra Trablusgarp a geçerek Türk-İtalyan Savaşı na katılmıştır. İstanbul a dönüşünde Babıâli baskınını yapan grupta yer almış ve Harbiye nazırı Nazım Paşayı vurmuştur. Teşkilat-ı Mahsusa ya girmiş ve 2000 kişilik kuvvetiyle Kafkas Cephesi nde savaşmıştır. Enver Paşa ya karşı suikast hazırladığı gerekçesiyle tutuklanarak idam edilmiştir. (Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, s.12369) (Ç.N.) 115 Kûtü l-amare: Muharebelerin yapıldığı dönemde Bağdat vilayetinin Bağdat sancağına bağlı kaza iken günümüzde Irak ta şehir, il merkezi. Dicle nin sol kıyısında, Dicle ile Şattülarap ın ayrıldığı yerde bulunan ve Dicle yi 640 m. enlemesine kesen Kut barajının sularıyla sulanan bölge. (Ç.N.) 116 Selmanpâk: Muharebelerin yapıldığı dönemde Bağdat vilayetinin Bağdat sancağının Aziziye kazasına bağlı nahiyedir. (Nuri Akbayar, Osmanlı Yer Adları Sözlüğü, s. 142.) (Ç.N.) 55

65 ile mahsustu. Halbuki orduyu besleyen diğer iller kendi iaşesini düşünüyordu. Nakliye aracı yokluğundan bahsediyor, az yollamak istiyordu. Zaten memlekette tarlalarda çalışan kollar azaldıkça memleketin hasılatı da eksiliyordu. Halbuki ordunun beslenemezse muharebe ve savunma değil, bulunulan yerde oturmak bile mümkün değildi. Bununla birlikte vatanın savunmasıyla görevlendirilen orduyu, memleketin beslemesi zorunluydu. Bunun için ordu iaşe bölgesindeki valileri bir araya toplayarak birbirine karşı ağır davranmaya ve kabahat işlemeye imkân bırakmayarak erzakın tedarik şeklini konuşmaya karar verildi. 27 Ekim 1915 te Erzurum, Sivas, Trabzon, Harput, Bitlis valilerinin katılması ile bir toplantı yapıldı. Diyarbakır ili de ordu bölgesinde idi. Fakat gelememişti. Ordu kendi gündelik ihtiyacını söyledi. Aralarında paylaştırılarak ihtiyaçların teminini onlara bıraktı. Valiler de aralarında konuşarak karar verdiler. Ordunun İaşe Mevcudu Şunlardı Birlik ismi İnsan Hayvan Trabzon ve Havalisi Birlikleri Milo müfrezesi Toplam ncu Kolordu nci Kolordu nci Tümen Toplam ncu Kolordu ncü İhtiyat Süvari Tümeni Muş talimgahı ncı Tümen ve Bağlıları 2 nci Süvari Tümeni TOPLAM Erzurum daki genel birlikler ve müesseseler menzil, müstahkem mevki dahil Kığı, Aşkale, Tercan, Erzincan, Bayburt birlik ve müesseseleri TOPLAM Suşehri talimgâhı Sivas talimgâhı TOPLAM GENEL TOPLAM Bulundukları yerde beslenecek olduğundan erzakın nakli gerekmeyen birlikler Geri kalan

66 Bununla birlikte er/erbaşın ve hayvanın iaşesinin nakli gerekiyor ki bu da şu kadar oluyor: Her askere 750 gram bir günlük ekmek Her askere 120 gram kuru sebze Her askere 150 gram bulgur Toplam Her hayvana 2 kilo bir günlük yem Toplam Bulgurdan vazgeçilirse kilo kilo kilo kilo kilo kilo kilo İşte bu erzakın tedarik ve nakli iller aralarında aşağıda yazılı olduğu gibi paylaştırıldı: Trabzon ili günde 50 ton Bayburt a nakledecek Sivas ili günde 20 ton Erzincan a nakledecek Sivas ili günde 10 ton Şiran a nakledecek Sivas ili günde 10 ton Sahil e nakledecek Sivas ili günde 10 ton Bayburt a nakledecek Sivas ili günde 10 ton Refahiye ye nakledecek Diyarbakır ili günde 20 ton Bitlis e nakledecek Diyarbakır ili günde 20 ton Muş a nakledecek Diyarbakır ili günde 10 ton Elazığ a nakledecek Elazığ ili günde 20 ton Erzincan a nakledecek Elazığ ili günde 10 ton Kığı ya nakledecek Bitlis ili günde 10 ton Hınıs a nakledecek Geri kalan on tonla yine Diyarbakır ın Muş a tahsis ettiği yirmi tonu, süvari tümenleriyle 36 ncı Tümene ve Yakup Cemil Bey müfrezesine sevk edecektir. Erzurum ili Trabzon un Bayburt a getirdiği 50 tonu Erzurum a getirecektir. Elazığ, Erzincan ve Kığı ya getirdiği 30 tonu Erzurum a getirecektir. Sivas ın Erzincan dan Bayburt ve Refahiye ye getirdiği 50 tonu Erzurum a getirecektir. İl kendi mahsullerinden 98 tonu verecektir. 57

67 İller bu miktarları tedarik etmeyi ve taşımayı kabul ederek ayrıldılar. Bunların göndermelerine karşılık Erzurum ilinin yakın yerlerindeki erzak mevcudumuz şunlardı: Mevki Buğday kilo Arpa kilo Aşkale Kığı Tercan Erzincan sancağı Toplam Bunlar, yukarıda yazılan askerin 90, hayvanların 29 günlük ihtiyacıdır. İaşeye tabi genel kuvvet görüldüğü şekilde kesirsiz erdir. Bunun içinden menzil, amele taburları, sahil müfrezeleri, talimgahlar çıkarılırsa geriye kalır ki bu ordunun mürekkep olduğu muharip birlikler olacaktır. Halbuki usulen gelen genel kuvvetlerde mevcutlar hiçbir zaman bu miktara çıkmaz. Bununla birlikte orduda eleştirilecek işlerden birisi de genel kuvvetlerin daima karışık ve daima birbirinden farklı olarak gelmesiydi. Muharebe kuvveti sorulunca başka, iaşe kuvveti hakikaten başkadır. Fakat her ikisi sayılı ve bellidir. Hal böyle iken daima sorulan amaca göre abartılı ve hatalı miktarlar alınmıştır. Bundan başka birlik mevcutlarının gerçek miktarı hiç anlaşılamamıştır. Erzak mevcutları ise her zaman asgarî bir miktar bildirilmiştir. Aç kaldık feryadı o kadar çok kullanılmıştır ki hakikaten aç kalan birlik doğruyu anlatamamıştır. Komutanlar birliklerin iaşesini sağlamaya mecburdur. Bazen bu iaşe düşüncesi savaş masalarına da hâkim olup komutanın en önde gelen işi olur. Fakat ordu komutanlığını yanlış tedbirlere sevk edecek kadar doğruluktan uzak bulundurmamalıdır. Cephane ve silâh mevcutlarında da ordu çoğu zaman gerçeği öğrenememiştir. Grandük Nikola nın Kafkas Ordusu Komutanlığına tayini duyulmuştu. Grandük ün doğu cephemizden bir taarruz için gönderildiğini, böyle olmasa bile kendisinin atak ve savaşçı tabiati ile bir taarruza kalkışmasının yüksek ihtimalde olduğunu düşünüyorduk. Ordunun kuvvetten düştüğü, cephanenin eksildiği bu komutan değişikliği meselesi ile beraber, Başkomutanlık Vekâletine yazılmıştı. Şu cevap geldi: Gayet gizlidir. 14 Ekim 1915 Ruslar, Polonya ve Galiçya da sürekli olarak taarruz etmekte ve azim kayba uğramaktadır. Bu hal karşısında Rusların, bir de Kafkas Ordusunu takviye için kuvvet ayırmayı gerekli göreceklerini zannetmiyorum. Keza Ruslar için bizim tarafta yakında temin edilecek neticeli bir hedef de yoktur. Grandük Nikola nın durumunu gazeteler başka, başka yorumluyorlardı. İhtimal ki Grandük Nikola Kafkas Ordusu Komutanlığını bile üstüne almadı. 58

68 3 ncü Ordunun takviyesine lüzum görmüyorum. Cephane eksiği yakında giderilecektir. 59 İmza Bu telgrafa bir görüş ilâve etmeyeceğim. Olaylar bu düşüncelerin hepsinin yanlış ve hatalı olduğunu gösterdi. Yalnız bu da istihbaratsızlığımıza verilmelidir. Trabzon havalisi komutanı Avni Paşa ile vali Cemal Azmi Bey arasındaki anlaşmazlık da ordu komutanlığını meşgul ediyordu. Vali Cemal Azmi Bey, orduya hakikaten çok hizmet ediyordu. Trabzon da da iyi nüfuzu vardır. Trabzon havalisi komutanı Avni Paşa da buna baskıya kalkışmıştı. Trabzon da kurulmuş olan Gürcü Komitesi işi daha ziyade karıştırdı. Avni Paşa kavmiyet hesabıyla Gürcü Komitesine çok yaklaşmıştı. İslamlardan, Hristiyanlardan bir kısmı Gürcü olduklarını iddia ederek Gürcü Komitesine yazılmaya başladı. Alman konsolosu da silâh ve erzak getirterek komiteye yardım ediyordu. Halbuki Gürcü Komitesine ve onun lejyon adı verilen birliklerine yazılanlar bizim memleketimizin adamları, Türk halkı idi. Bu hal ordunun kuvvetini azaltıyordu. Bu komite hakkında bilgi verilmesi için yazılmıştı. Başkomutanlık Vekâleti, Gürcü Geçici Hükûmeti ile yapılmış olan bu sözleşmenin Fransızca suretini gönderdi. Tercümesi aşağıdadır: Osmanlı İmparatorluğu ile Gürcü Millî Hükûmeti Arasındaki Anlaşma Osmanlı İmparatorluğu taahhüt eder. 1- Aşağıdaki sınır çerçevesi içinde Gürcistan Hükûmetini tanımak. Gürcistan sınırı Karadeniz de Dakhhovska dan başlar. Doğruca Abiçhira ya ve oradan hattı doğruca Eliroz a gider. Eliroz dahil olarak doğru hatla Balta ya ve oradan Asakha ya gider. Oradan Dağıstan sınırı boyunca devam eder ve Salavat a iner. Salavat tan direkt Gökçe gölüne iner. Bu gölün kuzey sahili Gürcistan a aittir. Gökçe gölden doğru Çıldır gölüne ve bu gölden sonra Balvana ya ve oradan Ardanuç a «Ardanuç dahil» gelip Osmanlı-Rus sınırının Çoruh u kestiği noktaya ulaşır. Elizavetpol, Aleksandrapol, Kars, Ardahan şehirleri Gürcistan arazisi dışında kalır. 2- Osmanlı Hükûmeti yukarıda bildirilen arazinin Gürcistan ın hakikî ve tarihî arazisi olduğunu ve Gürcistan ın bu arazideki hakkının tartışmasız olduğunu kabul eder. 3- Osmanlı Hükûmeti, Ruslardan serbest olacak arazi parçası üzerinde geçici hükûmete teşkil etmelerine hiçbir sebeple engel olmayacaktır. Bundan başka Çoruh nehrinin sol sahili Osmanlıya terk edilmiş olmakla beraber, Gürcistan Komitesi o kısımda geçici hükûmeti ilân etmeyi uygun görürse Osmanlı Hükûmeti buna engel olmayacaktır. 4- Gürcistan Geçici Hükûmeti kuruluncaya kadar Osmanlı Hükûmeti Gürcistan ı müstakil bir hükûmet olmak üzere tanıyacak ve temsilcilerini kabul edecektir.

69 5- Osmanlı Hükûmeti, hiçbir halde Gürcistan daki Rus mal ve teşebbüslerini hak, dava etmeyecektir. Bu emlâk ve teşebbüsler Gürcülerin bir asırdan beri Ruslardan görmüş oldukları zararların tazminatı olarak Gürcü Hükûmetine geçecektir. 6- Osmanlı orduları Gürcistan da bulundukça Osmanlı memurları Gürcülere ve Gürcistan da ikamet eden diğer milletlere hiçbir vergi ve teklif düzenlemeyecektir. 7- Rusya ile Osmanlı arasındaki savaşın devamı süresince gerek Gürcistan Komitesinin ve gerek sonradan Gürcistan Geçici Hükûmetinin Türk arazisinden mühimmat geçirmesine engel olmayıp, kolaylıklar gösterecektir. 8- Osmanlı Hükûmeti, kendi arazisi üzerinde Gürcü lejyonları teşkilini yasaklamayıp kolaylaştıracaktır. 9- Osmanlı ile Rusya arasındaki anlaşma imza olunur olunmaz, Osmanlı Hükûmeti ordusunu, Gürcistan arazisinden çekecektir. Osmanlı Hükûmeti aşağıdaki hakları muhafaza eder: 1- Osmanlı Hükûmeti Rusya ile olan savaşı sırasında şimendiferleri ve ulaşım yollarını elinde tutar. 2- Ordunun ihtiyacı için savaş vergileri koyar. Fakat bu teklif, Gürcistan Geçici Hükûmetinin aracılığı ile konulur. 3- Savaş sırasında, gerektiğinde savaş kanunları uygulanacaktır. Fakat açıkça mülkî ve idarî, adlî kanunlar Gürcü Geçici Hükûmetine aittir. Gürcü Millî Komitası taahhüt eder: 1- Osmanlı - Rus Savaşı sırasında bütün kuvvet ve araçları ile Türk ordusuna yardım etmek. 2- Türklerin lehinde ve Rusların aleyhinde şiddetli propaganda yapmak. 3- Rus Hükûmeti aleyhinde Gürcistan dahilinde bir ayaklanma meydana getirmek için mümkün olanı yapmak ve herhalde Gürcülerin Osmanlı ya dostluğunu temin etmek. 4- Rus ordusunun harekâtı, tertibatı, plânları hakkında Osmanlı ordusuna mümkün olan bilgiyi tedarik etmek. 5- Gürcistan dahilinde Türk ordusuna dostane kabul hazırlamak, yol göstermek, dağlarda kılavuzluk yapmak, askerî harekatı kolaylaştırmak. 6- Gürcistan Hükûmeti, Osmanlı memurlarının talebi üzerine her çeşit savaş vergilerini düzenleyeceklerdir. Gürcü komitesi aşağıdaki haklara sahiptir: 1- Osmanlı arazisinde Gürcü lejyonları teşkil etmek. 60

70 2- Millî komite üç sınıf askerden lejyon teşkil etmek hakkına sahiptir. a) Avusturya, Almanya esirleri ile Osmanlı daki yabancı esirlerden. b) Bu sene savaşı müteakip cepheden geçip Osmanlı topraklarına gelen Gürcü muhacirlerden. c) Gürcistan dan gelecek sivil ve askerlerden. 3- Başkomutan ve bütün lejyon subayı Gürcü Millî Komitesi tarafından tayin olunacaktır. Gürcü ordusunun tanzimi ve Osmanlı ordusu ile beraber savaşa katılımı hakkında iki taraf arasında aşağıdaki maddeler kararlaşmıştır: 1- Gürcistan ordusunun teşkilatı doğrudan doğruya Gürcistan Hükûmetine aittir. 2- Subaylar, büyük rütbeli subaylar, başkomutan, Genelkurmay heyeti geçici hükûmet tarafından tayin olunur, değiştirilir. Gürcü lejyonlarının başkomutanı uzman bir kişi ve Osmanlı Hükûmeti ile Gürcü komitesinin emniyetini sağlayacaktır. 3- Gürcistan ordusu yüksek komuta heyeti, ordu kadrosunu ikmal için subaya ihtiyaç görürse lâzım olan subayı istemek için Osmanlı Hükûmetine müracaat edebilecektir. 4- Osmanlı ve Gürcü orduları başkomutanlığı Kafkasya da harekât yapan Osmanlı Ordusu Komutanlığı tarafından yapılacaktır. Osmanlı Kafkas Ordusu, Genelkurmay strateji planının düzeninin bozulmaması için Gürcü lejyonlarının kısımlarını ve harekâtını düzenleyecektir. Ancak müstakbel Gürcü Hükûmetinin teşkilini mümkün kılmak ve Gürcistan dahilinde genel ayaklanmayı takviye etmek için, Gürcü lejyonlarının ve Gürcistan Hükûmeti olacak olan araziyi işgal edecek şekilde istihdamın dikkate alınması gereklidir. 5- Gürcü ordusunun ihtiyaçları, savaş ve genel durum için Osmanlı Hükûmeti Gürcistan Geçici Hükûmeti, komitesine silah, cephane tedarikinde katılmak ve nakit para ödemekle yardım edecektir. Bu yardımın toplamı Gürcistan Düyun-u Umumiyesine dahil olacaktır. Özel Madde: Gürcistan Geçici Hükûmetinin ilânında Osmanlı Hükûmetinin, Gürcü Millî Komitesine olan üstüne alınan işler, ona intikal edecektir. İşte bir sureti ordu komutanlığına gönderilmiş olan bu anlaşmada hiçbir imza ve tarih yoktu. Bunun bağlanmış olduğu resmî mektubun tarih ve numarası da bende yoktur. Fakat yazıdan anlaşılıyordu ki Enver Paşa da bunun uygulamasını düşünmemiştir. Yazıda bu itilâfın Gürcüleri oyalamak üzere yapılmış olduğunu ve orduca da öyle dikkate alınması bildiriliyordu. 61

71 Fakat Haziran da Almanların yardımı ile birinci lejyonun teşkiline başlanmıştı. Bunun eseri olarak Trabzon da bir Gürcülük cereyanı uyandı. Askerlikten kaçmak isteyenler, Gürcü olduklarını ve komiteye girdiklerini iddiaya başladılar. Gürcü komitesi de başlangıcında suistimalle işe koyuldu. Lejyon ihtiyacına harcanacak diye un getirtiyor, bunları pahalı fiyatlarla satmaya çalışıyordu. Bu zamandaki ekmek ihtiyacını hatırlayanlar bunun ne kadar kazançlı bir iş olduğunu bilirler. Trabzon valisi bu usulsüzlükleri engellemeye uğraştıkça, Avni Paşa nın muhalefetine uğruyordu. Ordu da her iki tarafı kollamak mecburiyeti ile sıkılıyordu. Kasım ayının ortasında karlar yağmaya başladı. ARALIK 1915 TEN 9 OCAK 1916 YA KADAR Sükûnetin Devamı - Kış Geldi - Amele Taburları - Yakup Cemil Alayı - Genel Kuvvetler - Ordu Komutanının İstanbul a Hareketi - Abdülkerim Paşa nın Vekâleti Cephelerde sükûnet vardı denilebilir. Önemli bir olay kaydedilmedi. Alışılmış ufak tefek çarpışmalar ise dikkate değer değildi. Kış hükmünü sürmeye başladı. Zaman zaman kar yağıyordu. Artık yaza kadar böyle gidecekti. Müslüman olmayan askerden yol taburları kurulmuştu. Bunlar yolların yapılmasında ve tamirinde kullanılıyordu. Daha önce yazmış olduğum teşkilât arasında bunların ayrıntıları gösterilmiş olduğundan buraya sıkıştırıyorum : Tb. Er/Erbaş Mevki Oluşturan Kimin Emrinde Erzurum ili 9 ncu Kolordu Vekaleti Menzil müfettişliği Trabzon İli 9 ncu Kolordu Vekaleti Trabzon Bitlis ili 11 nci Kolordu Vekaleti Bitlis 1 nci Tabur 5 nci Kolordu Vekaleti Sivas İli 3 Tabur 9 ncu Kolordu Vekaleti Sivas Canik sancağı 7 Tb. 10 ncu Kolordu Vekaleti Canik sancağı Menzil hattı 5 nci Kolordu Vekaleti Menzil hattı Komutanlığı ncu ve 11 nci 9 ncu Kolordu Vekaleti 10 ncu ve 11 nci K. O.lar Bölgelerinde 62 Kolordular Erzurum İli 9 ncu Kolordu Menzil müfettişliği 38 Toplam Van Gölü nün güneyindeki düşmana karşı olan Yakup Cemil Alayı, Başkomutanlık Vekâletinin serüvenci damarlarından çıkmış bir teşkilâttı.

72 Askerî Ceza Kanunu, canileri silâh taşımak şerefinden mahrum etmişken, bu alay tamamen hapishanelerden çıkarılan mahkûmlardan ibaretti. Bunun için bir de kanun yayınlandı. Çorum da teşkil olunan bu alayın orduya gönderilmemesini komutanlık İstanbul a arz etmişti. Fakat yine geldiler. Hapishaneden kurtulmak için her çeşit taahhütler altına girmiş olan mahkûmlar serbest ve silâhlı olunca kendilerini sözlerinden, taahhütlerinden kurtulmuş buldular. Yol boyunca kaçmaya başladılar. Yakup Cemil in bu hesapsız serserilere karşı silâh kullanması bile hiç etki etmiyordu. Her gün bunlar azalıyordu! Bu alayın subayları da garip şekilde seçilmişti. Herhangi bir şekilde ordudan askerlikle ilgisi kesilmiş subaylar bu alaya verilmişti. Kanlı katil mahkûmlardan yapılan alaya elbette böyle subay lâzımdı. Yakup Cemil, Alayın kasasını bu askerin soyabileceğini düşünerek aldığı altın lirayı da kemerlere doldurarak senetle subaylara vermişti. Muhafazalarına hayatlarını bedel tutmuştu. Alayın erleri yoldan kaçarak gittikçe azalıyordu. Belki Erzurum a gelince kimse kalmayacaktı. Böyle bir hal Yakup Cemil in komutanlığının erimesi demekti. Bu cüretli kişi erlerinin kaçtığını duyurmamak için orduya gelmekte olan asker kafilelerini kendi alayına katıştırmaya başlamıştı. Askerlik şubelerinden, talimgahlardan yola çıkarılan erler, böylece bu alayın kaçaklarının yerini dolduruyordu. Fakat bu erlerin mensup olduğu makamların, çok sayıda gönderdikleri bu askerlerin miktarını orduya bildireceğini Yakup Cemil anlamak bile istemiyordu. Erzurum a ulaştığında, Ordu Komutanı bunların hepsini kendisine anlattı ve ona acı nasihatler verdi. Fakat kendisini ordu komutanından daha büyük kudret gören Yakup Cemil cevap bile vermedi. Güldü. Yolda aldığı erleri iade etmedi. Orduda bunu başından savmak için Van gölünün güneyine gönderdi. Yakup Cemil den alınan telgraflar deli saçmasını andırıyordu. Sürekli olarak taarruz etmekten bahseder ve müsaade isterdi. Bazen düşmanı her taraftan kuşatma, bazen gerilerine gidip çevirmek ve bazen cepheden vurup dağıtmak projeleri telgrafhaneleri işgal ederdi. Verdiği meydan muharebelerinden ve iki tarafın kayıpsız çıktığından bahsederdi. 29 Kasım 1915 te, iki düşman bölüğünün taarruzu ile vuku bulan meydan muharebesinde üç yaralı vererek geri çekildi. Aralık ayının soğuk gün ve gecelerinde düşman yalnız 10 ncu Kolordu cephesine 91 nci, 92 nci alaylara iki taburla taarruz etti. İleri karakol mevzilerimizden bir siperi işgal etti. Taarruz 92 nci alaya karşı gece de devam etti. Fakat 5 subay, 30 eri ölü ve 2 subay, 300 eri yaralı vererek çekildi. Hava kar taneleriyle doyma noktasına gelmiş, telgraf telleri halat gibi olmuş, karlar metrelerce yığılmıştı. Bu karla örtülü bölgemizde, dağların her tarafında ayak kızakları ile hareket edebilecek bir müfreze oluşturuldu. Araştırmalarda çok faydalı olması istenildiğinden donanımına ve talimine özen gösterildi. Bu müfrezenin bir fotoğrafından başka bir hatırasını bulamadım. Şimdiye kadar Başkomutanlık Vekâleti ile yapılan muhaberelerde, Enver Paşa Ordu komutanına uygun olmayan cevaplar, yapılamaz nasihatler veriyordu. Kendi düşüncesine göre emirler gönderiyordu. İstanbul a gidip yüz yüze görüşmek bir zorunluluk olmuştu. Öncelikle yapılan bir isteğe onay 63

73 verilmişti. İkinci defa bir daha soruldu. Düşmanın ciddî bir hareketi hissedilmediğinden onay verildi. Komutan Paşa da menzil kurmayı ile İstanbul a gitti. Ordu komutanına kimseyi vekil etmedi. Kurmay başkan vekili ordu komutanı ile daimî muhaberede bulunarak onun adına gereken emirleri tebliğ edecekti. Menzil müfettişliği, ordu levazım dairesi ihtiyaçlarımızı yazmış, komutana takdim etmişti. Kerim Paşa ya Komutanlık Vekâletinin verilmesinin sebeplerinden birisi teşkilâtı değiştirmeye kalkması ihtimali ve Genelkurmay ile diğer komuta heyetlerinin de değişikliğe uğraşması kaygısı idi. Bununla birlikte kendi, geri dönünceye kadar teşkilâtta değişiklik yapılmaması için bir emir yazıp bırakmıştı. Ordu Komutanı 6 Ocak 1916 da hareket etti. Vekâletin kendisine bırakılmamasına Abdülkerim Paşa gücenmişti. Filozof ve melami 117 görünen Paşa da gizli bir azamet olduğunu hissediyordum. Her geleni elini öpmeye mecbur etmesi bunun masumane tezahüratından idi. 8 Ocak 1916 akşamı Ordu Komutanından şu telgraf geldi: Ordu Kurmay Başkanlığı Vekâletine 8 Kasım İstanbul ile muhabereye mecbur olduğumdan Suşehri ne gitmeyi başaramadım. 2- Kerim Paşa nın şimdiden Ordu Komutanlığı Vekâletini üstlenmesi uygun olduğundan bu yoldaki emir sureti değişikliğinin ilgililere tebliğ olunması. 3- Bana karşı yaptığınız yardımın, Kerim Paşa ya da aynı şevk ve gayretle yapılacağını ümit ederim. Anlaşılıyordu ki Kerim Paşa, Enver Paşa ya müracaat etmiş, o da Kerim Paşanın vekâletini Ordu Komutanına bildirmiştir. Abdülkerim Paşa yaveri Osman Bey le 9 Ocak 1916 da gelerek vekâlete başladı. 117 Melami: Melamiyye tarikatından olan. (Sofiye mesleklerinden biridir. Bunun Halveti, Rufai, Mevlevi gibi bir tarikat olduğunu söyleyenler olduğu gibi, bir tarikat olmadığını ileri sürenler de vardır.) (Osmanlıca Türkçe Lûgat; s. 726.) (Ç.N.) 64

74 1-14 Aralık 1915 Kuvvetlerin Genel Durumu Birlikler P. ve İs. Tb. Sv. A. veya Bl. Subay Tüfek Er/Erbaş Ağır Makineli Tüfek Seri Sahra Top. S.dağ Adi S. Adi dağ 65 Doğu K. Müh. 7 ¼ mızraklı Tk Sahil Birlikleri cm Toplam 14 ¼ 1 Tk Milo Mz Eşmeşan Mz. Müfreze ncı Tümen nci Tümen nci Tümen ncu Süvari A Toplam / nci Tümen ncü Tümen ncü Tümen Kolordu İhtiyat nci Sv. Alayı ve 6 ncı İht. A Toplam

75 Birlikler P. ve İs. Tb. Sv. A. veya Bl. Subay Tüfek Er/Erbaş Ağır Makineli Tüfek Seri Sahra Top. S. dağ Adi S. Adi dağ nci Tümen nci Tümen ncu Tümen Turnagöl Mz Toplam ncü İht. Sv. Tümeni nci Süvari Tümeni Van Gölü güney Müfrezesi ve Teşkilat-ı mahsusa ncı Tümen Genel Toplam ncı Tümenin 12 Ocak 1916 daki kuvvetleri şöyleydi: 78 Subay, 1559 Er/erbaş, 751 Tüfek, 2 Makineli Tüfek, 2 Seri Dağ, 4 Adi dağ. 67

76 RUSLARIN TAARRUZU Rus Taarruzu - Aras Vadisindeki Cephenin Hasankale ye ve Erzurum un Doğusuna Çekilmesi - Ordu Komutanı Vekilinin Bazı Düşünceleri Ordu Komutanının Dönüşü Garip bir tesadüf sonucu Abdülkerim Paşa nın vekâletinin ikinci günü akşamı Ocak ayının oldukça soğuk ve sisli 10 / 11 gecesi, 10 ncu Kolordunun genel cephesinden, düşman taarruza geçti. Fakat devam ettirmedi, durdu. Şiddetli soğuk ve sis 11 Ocakta da ikindiye kadar sürdü. İkindi vakti sis açıldı. Düşman bu defa İd Kayası ndan taarruza başladı. Etrafa yayıldı. Fakat akşam bu taarruz da durdu. 12 Ocak 1916 da düşman iki alayla Karşım ın güneyine ve doğusuna taarruz ederek mevzilerimizi işgal etti. Buna karşılık 18 nci ve 28 nci Tümenler Azap batısından ve Aras vadisinden düşmana taarruz ederek iki makineli tüfek aldılar. Düşman buna bir karşılık taarruzla cevap verdi ve kaybettiği mevkileri tekrar tuttu. 12 / 13 Ocak gecesi çok soğuk ve fırtınalı idi. Soğuk denilince Erzurum un sıfırın altında eksi 30 derecesini hatırlamalıdır. Bu fırtınalı gece ve dondurucu soğuklarda Ruslar 34 ncü Tümenin bulunduğu Kozican tepelerinin doğusuna sabaha doğru baskın yaptılar. Üç bölüğümüzü esir aldılar. Böyle başlayan taarruz Aras kenarına kadar 33 ncü, 18 nci, 28 nci Tümenlerin cephesinde de meydana çıktı. 10 ncu Kolordu cephesinde ufak tefek çarpışmalardan başka bir şey yoktu. Ruslar büyük kuvvetlerini Gerek dağı ve Gerek yaylasına getirerek dağlardan bir taarruz yapacakları anlaşılıyordu. Bu şekilde 10 ncu ve 11 nci Kolordular birbirinden ayrılacak ve 11 nci Kolordunun Aras la Kozican Tepesi arasındaki mevzileri düşecekti. Bununla birlikte 13 / 14 Ocak ta bir genel taarruz bekleniyordu. Hakikaten Ruslar bu gece de taarruzlarına devam ettiler. Tellitabya ve civarını, Karşım güney tepesini aldılar. Bu duruma düşen 11 nci Kolordu 14 Ocak 1916 da ikinci mevziye çekildi. 9 ncu ve 10 ncu Kolordular yerlerini muhafaza ediyorlardı. Taarruzun beş günden beri sürmesi Rusların bazen vaki olan geçici ve mevziî taarruzlardan olmadığını şüphesiz kıldığından O karargâhı cepheye daha yakın bulunmak üzere Hasankale ye hareket etti. Gün 9 ncu Kolordunun yeni mevzilere yerleşmesi ve Rusların bunların karşısına yürümesi ile geçti. 15 Ocak 1916 da Ruslar Aras kenarındaki 28 nci Tümen Vandek, Şükür ve Turnagöl taraflarına taarruz ettiler. Bu taarruzun onları yerlerinde tutmak için olduğu belliydi. 18 nci ve 33 ncü Tümenler cephesinde durgunluk vardı. Ruslar için bizim tarafta faydalı hedef düşünemediği 24 Ekim 1915 tarihli telgraf ile sabit olan genel karargah, Rusların bu taarruzu bizim İran a kuvvet sevk etmememiz için yaptığına inanıyor ve diyordu ki 3 ncü Ordunun kuvveti taarruzu itmeye yeterlidir. Karşılık taarruz yapılması da istenmektedir. Meselenin içler acısı durumu ortada olmasa Genel Karargah eğleniyor denilebilirdi. Rusların biner mevcutlu 83 taburla taarruzuna karşı bizim genel mevcudu 30 bin ere ulaşmış olan kuvvetimizle savunmamız, hattâ karşılık taarruzumuz nasıl istenilebilirdi. Topçu cephanemiz de yok gibiydi. 11 nci Kolordunun Azap hattını terk ederek 67

77 çekilmesi üzerine 9 ncu Kolordu ile aralarında Aras vadisinde 10 kilometre bir açıklık meydana gelmişti. Ordu Komutan Vekili bunu dikkate değer görmüyordu. 10 ncu Kolordu cephesinde baskı olmadığından beş taburla 11 nci Kolorduya yardımı emrolunmuştu. Fakat taburlar çok yavaş hareket ediyorlardı. Abdülkerim Paşa Genelkurmayın 9 ncu ve 10 ncu Kolordular arasındaki açıklık hususundaki endişesine, okuyup Rus tarafına üfleyerek gözleri kör olup bu gediği görmeyecekler şeklinde karşılık vermişti! Öğle vakti bu görüşte olan kolordu vekili 16 Ocak 1916 günü öğleden sonra 9 ncu ve 11 nci Kolordulara geri çekilme emrini verdi. Çünkü düşman bugün kuvvetini artırarak beş alayla Koşa, Karabıyık ve Harardere ye taarruzu şiddetlendiriyordu. 16 Ocak 1916 akşamı oldu. Birliklerin çekildiği hakkında haber gelmedi. Kerim Paşa birliklerin Alibaba dağı - Kargapazarı 119 hattına çekilmesini uygun görmüştü. Bu hatta kadar şimdiki mevzilerinden itibaren bazı uzak birlikler altmış kilometrelik yol gelecekti. Özellikle 11 nci Kolordu ve diğer birlikler bir seneden beri mevkilerine yerleşerek âdeta bir barış ordugâhı yapmış olduklarından nakli gereken birçok gerekli şeyleri vardı. 17 Ocak 1916 da bütün birlikler yeni mevzilere doğru çekiliyorlardı. Başkomutan Vekili âdeti olan nasihatten vazgeçmiyor, çeşitli ve müteakip mevzilerde şiddetli savunmalar yapılmasını emrediyordu. Birlikler Hasankale ye doğru geliyordu. Yalnız 34 ncü Tümenin durumunu bilmiyoruz. Zaten çok az kuvveti olan bu tümen en şiddetli taarruzu karşılamış ve günlerce karşı koyarak erimişti. Diğer birliklerin de tabur mevcutları yüzden aşağı indi. Taarruz eden düşman kuvvetinin 80 / 100 tabur olduğu tahakkuk etmiş gibidir. Öğleden sonra saat 15:00 te düşman Badiçvan a 120 girdi. Zaten çekilmekte olan birlikler Hasankale nin batısına geçmişti. Birlikler Hasankale - Herne hattında bir artçı mevzii alacak ve ordudan emir almadıkça orasını terk etmeyecekti. Ordu Komutan Vekilinin birliklerin Hasankale yi geçtiğinden sonra da Hasankale yi terk etmeyerek perakende ve döküntülerin de çekilmesini bekliyordu. Bununla birlikte karargâhın kurmay başkan vekili ve Tevfik Salim Bey le yaverden başkası Erzurum a gönderilmişti. Düşmanın Badiçvan a gelmesi üzerine Padişah telâşa düşerek üç kişi, bir kişilik kızağa tıkılarak Erzurum a hareket ettik. Tevfik Salim Bey kendi vasıtalarıyla yola çıktı, gece bizi yolda yakaladı. Soğuk şiddetli idi. Yolda yine muhacirler dolu. Bir sene önceki dehşet, sefalet ve felâket görüntüleri yine tazelendi. Herkes hayatından bıkmış, kendisini sürüklemeden âciz, çocuklarını gelip, geçenlere uzatıyor. Al bunu kurtar... diyorlar. Kimse dinlemiyor ve herkes geçiyor. Biz bile kızak içinde sıkışıkken donmuş denecek bir halde Erzurum a geldik. Hasankale de gösterilen artçı mevziine gelen birliklerin ihtimal ki bazısı kendisine gösterilen yerde kaldı. Bazısı da muhakkak ki aldırmadı, yürüdü. Bunun böyle olacağına emindim. Sonradan birlikten bunun böyle olduğunu öğrendim. Vekilen görev bağlı kalıp Hasankale hattında duran birlikler de 119 Kargapazarı: Bingöl İlinin Karlıova İlçesine bağlı bir köydür. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 125.) (Ç.N.) 120 Badiçvan: Asıl adı Badicivan olup Erzurum ilinin Pasinler ilçesi merkez bucağının Esendere köyüdür. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, 1985, s. 324.) (Ç.N.) 68

78 karanlıkta, kuzeyden gelen bizim askerlerimizi düşman zannederek geri çekilmişlerdi. Kargapazarı-Alibaba dağı hattı artık unutulmuştu. Herkes Erzurum mevkiine dökülüyordu. 18 Ocak 1916 da Ruslar şiddetli bir takip yapmış olsalardı, ordudan hiçbir şey kalmazdı. Zayıflığımızı Ruslar çok güzel, hattâ bizim genel karargahtan iyi biliyorlardı. Resmî tebliğlerinde diyorlardı ki: Türklerin karargâh efradıyla savaşıyoruz. Bu gerçekti. Bizim kalan askerlerimizin toplamı seferi mevcutlu birlikler de karargâh efradı kadardı. 70 erlik bir tabur, subaylar, hizmetçileri, yazıcılar ve diğer hizmetliler efradı demektir. Ruslar bu müthiş soğuklarda askerlerinin istirahatını düşmanı bir an önce imhadan daha çok önemli tutuyorlardı. Bugün 9 ncu ve 11 nci Kolordular Erzurum istihkamlarını ve 10 ncu Kolorduyu Kızılkilise ye çekmektedir. 10 ncu Kolordu hiçbir suretle rahatsız edilmeden çekiliyor. Bu çekilmede birlikler toplanan bütün erzak, mühimmat ve malzemelerini bırakmışlardır. Yanlarındaki erzak, mühimmat, malzeme ve teçhizatın bir hareket halinde ellerindeki vasıtalarla bir defada kaldırılabilecek miktardan fazla olmaması sürekli olarak emredilmişken onlar buna önem vermeyip, her taraftan getirip yığmışlardı. Şimdi de taşımayıp bıraktıkları erzak ihtiyacı için sürekli bağırıyorlardı. Ordu idaresi menzilin ve memleketin bütün vasıtalarından faydalanarak yiyeceği yetiştirmeğe çalışıyordu. Bundan başka kendileri de civar bölgelerden erzak satın alınması için para alıp erzak topluyorlardı. Bunların doğru miktarından ordunun bilgisi yoktu. Birliklerin üst makamların kendilerini düşünmediği düşüncesi çok kötüdür. Bu emniyetsizlik asıl önemli hizmeti bozdu. Ordu birliklerinin aç kaldığını ve kalmak tehlikesi olduğuna inanarak bütün dikkatini erzakına çevirdi. Dolayısıyla bu durum ordunun görüşlerinde, kararlarında önemli âmil ve en başlıca meşgale oldu. Ahaliye, memurlara baskı yaptı. İçeride birçok mahrumiyetlere sebebiyet verdi. Halbuki bu çekilmede görüldü ki yalnız 9 ncu Kolordu Gollü, Çöllü yakınlarındaki depolarında kilo erzak bırakmıştır. Birliklerin bir mevkiden diğerine giderken böyle mevcut malzemesini bırakması, orduyu zor durumda bırakıyordu. Her mevki değişikliği âdeta yeniden teşkilât ve teçhizatı gerektiriyordu. Birlikler muharebe kayıplarını doğru bildirmiyorlardı. Bundan bir taraftan da haklıdırlar. Çünkü kendileri de kayıplarını bilmiyorlardı. Fakat ihtiyaten asker kaybını çok gösteriyorlardı. Cephane ve silâh kaybını söylemeden geçiyorlardı. Bu kaybı verdiren başarısızlığın etkisi geçtikten sonra anlaşılıyor ki silâh, makineli tüfek, top kaybı da vardı. Herkes kendi yenilgisini haklı göstermek için karşısındaki düşman mevcudunu büyütüyordu. Abartılan bu miktar kolorduda en yükseğe çıktıktan sonra ordu komutan vekilinin ilave ve tertipleri ile genel karargaha yazılıyordu. Son çekilmede birlikler düzensiz bir şekilde artçı muharebeleri yapmayarak ve artçı mevzileri tutmayarak, yalnız bir kısım kuvvet Hasankale civarında mevzi tutmuştu. Onlar da kuzeyden gelen arkadaşlarını düşman sanarak Erzurum a doğru çekilmişlerdi. Hakikat böyle iken Ordu Komutan Vekili bu çekilme hakkında Genelkurmayın hazırladığı raporu bir tarafa 69

79 koydu. Kendisi düzelttirerek bir eser-i cedit 121 kâğıdının dört tarafını dolduracak bir rapor yazdırdı. Bunda içerik olarak deniliyordu ki: «Birlikler, her kara taşın altına bir kahraman defnederek, mukaddes topraklarımızı adım adım savunarak, düşmanın sayılamayacak kadar çok hücum dalgaları karşısında harikalar yaratarak, Erzurum istihkâmlarına çekilmiştir. 84 ncü Alay 1 nci Taburun çekilirken Ketvan da esir olduğu haberini akşam raporunda yazılmışken sildirdi. Ortaya çıkan görüşlere cevap olarak: «Siz anlamazsınız. Yüce makamlar böyle ister.» diyordu. Gerçekten böyle istenildiği, Ordu Komutan Vekilinin göze girmiş olması ile sabit oldu. 19 Ocak 1916 da birlikler hep Erzurum etrafına gelmişti. Bugün sükûnetle geçti. Savunma şekli genelde şöyleydi: 9 ncu Kolordu: Palandöken dağı - 2 Numaralı tabya - Çipirli - Baklagan - Höyükler tepesi - Erzurum - Hasankale şosası. 11 nci Kolordu: Erzurum - Hasankale şosası - Uzun Ahmet - Büyüktoy - Küçüktoy - Kargapazarı nın batı yamaçları. 10 ncu Kolordu: Kargapazarı nın batı yamaçları - Köşk gölünün kuzeyindeki kum - Abdullah Kumu - Karagöbeklik güneyi - Gâvurdağı. Kolordular bu hatta yerleşmeye uğraşıyorlardı. Ordu Komutan Vekilinin raporlarının, İstanbul da Ordu Komutanı tarafından okunduğuna şüphe yoktu. Bunların gerçeği kesinlikle göstermediğini bildiğinden ordunun sorumluluğunu almış olan zata, doğruyu yazmayı önemli gördüm. Kendi imzamla şu telgrafı yazdım: Kişiye özeldir. 18 Ocak 1916 Harbiye Nezaretinde 3 ncü Ordu Komutanı M. Kâmil Paşa ya Savaşta birlikler çok sayıda asker, silâh, erzak ve hayli top harcayarak her hususta mevcutlarını azaltmıştı. 18 nci Tümenin üç alayı toplamı 880 dir. 34 ncü Tümenin mevcudu sanırım bu toplama da erişememiştir. Herhalde düşmanın kuvveti abartılı dahi sayılsa, yine bizden on kat daha üstündür. O geçen seneki Sarıkamış muharebesinden sonraki hale düşüldü. Bu senenin farkı düşmanın azim ile takip etmesi, havaların bahar gibi gitmesi ve askerlerin çok az eğitim görmeleri ve diğer sebepler nedeniyle değerlerinin az olmasıdır. Erzurum ilerisinde Hasankale kuzeyindeki Ziyarettepe Hasanbaba dağı-hernur-sakaltutan hattında bir artçı mevzii alıyoruz. Burada düşmanın durdurulmaya çalışılacağı da ümitsizdir. Eğer düşman takibini yeterli görerek kendiliğinden durursa biz de o hatta kalırız. Taarruza şiddetle devam ederse, ordu enkazı çok perişan şekilde Erzurum a dökülecektir. Bunların Erzurum u savunması beklenmemelidir. Amele taburları, bütün 121 Eser-i Cedit:Eskiden mevcut kağıtlardan birinin adıdır. Kağıdın başında Arap harfi ve soğuk damga ile eseri-i cedid yazılı olduğu için bu adı almıştır. (Osmanlıca Türkçe Lûgat, s. 277.) (Ç.N.) 122 Ziyarettepe: Bayburt un doğusundadır m yüksekliğindedir. (Ç.N.) 70

80 şehir ahalisi, ele geçen her fert tahkimata gönderiliyor. Ruslar, siperlerin şöhreti ve söylentisinden korkar da taarruz etmezse mutluyuz ve 1898 doğumlular silâh altına davet edildi. Bunlar da sayıca çok azdır. Çok da olsalar küçük mavzer silâhımız azdır. Birliklerin elindekiler boşa gitmiştir. Depolarımızın boş olduğu bilinmektedir. Havalar da çok güzel gitmekte olduğundan, fırtınaların Rusların hücumlarına engel olması beklenemez. Erzurum, ordunun her konuda deposu idi. Burası da elden giderse silah, cephane, sağlık malzemesi ve diğerlerinden gerilerde hiçbir şey kalmayacaktı. Maruzatım şimdiki hali izah eder düşüncesindeyim. Buraya her konuda sürekli yardım lâzımdır. Bu telgraf, 17/18 Ocak 1916 gecesi Hasankale deki artçı mevziimizin kendiliğinden geri çekildiği haberi alınmadan yazılmış ve beşinci günü çekilmişti. Yazık ki tahminlerim doğru çıktı. Düşman 19 Ocak 1916 yı yaklaşma ve kendisini düzenlemeyle geçirdi. 20 Ocak 1916 da İzermik ve Karavelet taraflarından birer alayla ilerledi. Öğle vakti Höyüklere ilk obüs mermisini düşürdü. Başka hareket olmadı. Başkomutanlık Vekâleti 3 ncü Ordu nun iki tümen ve yeni askerlerle takviye olunacağını bildirdi. Ordu Komutanı da 20/21 Ocak 1916 da Haydarpaşadan hareket etti. 22 Ocak 1916 da düşmanın bir obüs bataryası Höyüklere ve Uzunahmet 123 tabyasına ateş açtı. Bizim topların menzilleri ona yetişemediğinden mukabele edemedik. 23 Ocak 1916 da ilk defa Çobandede üzerinde bir Rus uçağı dolaştı. Birlikler Erzurum mevkiine çok kötü halde geldiler. Henüz bir genel kuvvet alınamadı. 10 ncu Kolordu çekilirken depolarında kilo erzak bıraktı. Bu Kolordu düşman tarafından taciz edilmeksizin çekilmiş olduğu halde, raporlarında yüzlerce er kayıp ve binlerce silâh zayi gösteriyor. Halbuki bu kolordu, hiçbir şey kaybetmeden acele etmeden çekilebilirdi. Fakat Erzurum mevkii herkesi çekti. 11 nci Kolordu hepsinden kötü bir halde birlikler âdeta teçhizatlarından arındırılmış ve Kolordu karargâhı, karargâh eşyasını bile bırakmış. Birlikler ağırlıklarının, nakliye kollarının nerede olduğunu bilmiyorlar. Askerin elbisesi ve iaşesi pek fena... İki senelik tecrübe ile gözlerimizle görüyorduk ki Rus birliklerinin bulundukları köylerde sabahleyin erkenden bacalar tütmeye başlıyordu. Saat 9.00 a kadar herkes bu soğuk mevsimin o günkü şiddetine karşı vücudunu takviye ediyordu dan sonra harekât başlıyor ve öğleden sonra saat dörtte, beşte usulüne uygun kesiliyor. Alman esirlerin üzerindeki elbiseler öncelikle sağlam bir kat elbise, sonra yün çorapların üzerine giyilmiş mükemmel bir çizme ve onun üzerine geçirilmiş diğer bir keçe çizme ve bir kaputtan meydana gelmekteydi. Böyle giyinmiş bir er, soğuğun en şiddetli bir zamanında bile karlar içinde kalabilirdi. Bizim askerlerimizin üzerlerinde, eski bir elbise ile yırtık bir 123 Uzun Ahmet: Erzurum a bağlı bir köydür. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 225.) (Ç.N.) 71

81 çarıktan başka bir şeyleri yoktu. Bu efrat eksi 26 derece soğukta yaşamaya ve dövüşmeye mecburdu. İaşe meselesi teessüfe değer bir halde idi. Bizim askerimizin kanaatkârlığı bir darb-ı mesel 124 haline gelmiştir. Fakat bu kanaatkârlıktan faydalanmayı, askeri aç bırakacak dereceye getirmişizdir. Birlikler mevcut erzakı pişirtip sıcak yemek vermeyi, bollukta da ihmal etmişlerdir. Topçu birliklerimiz diğerleri ile aynı şartlar altında oldukları halde taarruzda, çekilmede, ikamette mutlaka erlerine sıcak yemek veriyorlardı. Onların yanındaki Piyade birlikleri ise bir tek kuru ekmekle kalıyordu. Ordu Erzurum önüne çekildiği vakit perişan, çıplak ve kuvvetsizdi. Abdülkerim Paşa vekâlete geldiği zaman ordu karargâhına bir hasım vaziyetinde girdi. Gerek onun ve gerek diğer Kolordu Komutanlarının fikrine göre ordu karargâhı, muharebenin her türlü şiddetlerinden, mahrumiyetlerinden uzak, kendi ihtiyaçlarına uygun bir zevk merkezidir. Yine o görüşe göre, Ordu Komutanlığı bir emir ve komuta makamı değil, bir menzil ve iaşe başkanlığıdır. Bununla birlikte oradakiler kolorduların hakkı olan vasıtaları israf eden bir heyettir. Ordu Komutan Vekili tamamıyla bu fikirle geldi. Hemen Ordu karargâhındaki subayları birliklere tayin ve taksime kalkıştı. Diyordu ki: «Taburlara birer teğmen komuta ederken, bu kadar kıymetli subayların karargâhta kalması uygun değildir. Zaten Ordu karargâhındaki bu teşkilât gereksizdir. Kurmay başkanı tertibatı hazırlar. Ben imzalarım. Yaver temiz kağıda yazar ve sevk eder.» Kendi Kolordu karargâhında kadroyu tam bulunduran Ordu Komutan Vekilinin bu düşüncesine cevap vermek gereksizdi. Yalnız Ordu Komutanının dönüşüne kadar karargâhta değişiklikler yapılmaması hakkındaki emrini öğrenince fikrini uygulayamadı. Bundan sonra menzil teşkilâtının lüzumsuzluğunu iddiaya başladı. Diyordu ki: «Menzilde bu kadar subay var. Faydaları yok. Er / Erbaş ve subayları kolordulara dağıtırız. Bu vasıtalarla birlikler erzaklarını merkez deposundan gelip alırlar. Merkez deposuna da erzağı müteahhit tedarik edip getirir, verir.» Paşa barış zamanı gibi müteahhitten bahsediyordu. Bu düşünceyi yapabilmenin imkanı olduğuna inanıyordu. Vali beyi çağırarak bu niyetinden bahsetti. Orduya bir erzak müteahhidi bulmasını söyledi. Vali bey hayretlerin en büyüğüne düşmüştü. Bütün asker ve mülkiye memurları, menzil teşkilâtı, birlikler hep gayretlerini harcayarak bulup, toplayıp yolladıkları erzakın müteahhit vasıtası ile tedarikinin mümkün olmadığını anlattılar. Fakat eminim ki vali bey hâlâ bu teklifi bir lâtife zannediyordu. Fakat Kerim Paşa ısrar ediyordu. Vali beyin iktidar ve nüfuzunun bunu yapmayı mümkün kılacağını iddia ediyordu. Vali bey doğal olarak reddedip çekildiler. Fakat Kerim Paşa vali beyin mutlaka bir müteahhit bulacağına emin olarak menzil müfettişini çağırttı. Düşüncesini anlattı. Kesin olan bu düşüncenin nasıl icrasına başlanmak lâzım geldiğini konuşmak istiyordu. Menzil müfettişi iki cümle ile bu hayali yıktı. «O Menzil Müfettişliği, İstanbul daki Menzil Müfettişine bağlıdır. Oradan emir alınmadıkça menzilin teşkilâtı değiştirilemez.» deyince Kerim 124 Darb-ı Mesel: Atalar sözü, atasözleri. (Türkçe Osmanlıca Lûgat, s. 199.) (Ç.N.) 72

82 Paşa hayrete düştü. Çünkü Menzil Genel Müfettişini hiç işitmemişti. Başlarında bir Alman bulunan bu teşkilâtın O menzilinin lağvedilmesini asla razı olamayacağım ve böyle bir teklifi yapanı orduda tutmayı dahi caiz göremeyeceğini anlayarak ondan da vazgeçti. Üzüntü ile başını sallayarak dedi ki: Her taraftan zorluklar çıkıyor. İşte ordu komutan vekili bu düşüncedeydi. Durum ordu komutanının bir an önce gelmesini daha gerekli kılmıştı. Ordu komutan vekili daha şimdiden mevzilerdeki ağır topların tahrip vasıtalarının hazırlanmasını emrediyordu. Müstahkem mevki komutanı çekilme istikametini soruyor ve ışıldakların nakline vasıta istiyordu. Bu havadis her tarafa yayılıyor, manevi kuvveti kırıyordu. Erzurum dan çekilip gitmek herkesin düşüncesinde yer ediyordu. İnzibat ve irtibat çok gevşemiş, emir ve komuta sarsıntıya uğramıştı. Ordu Komutanı 25 Ocak 1916 da Suşehri civarına gelmişti. Vali beyin de katılımıyla çabuk hareket etmesi rica edildi. Genelkurmaydan Kolordulara subaylar gönderilerek birlikler teftiş ve tanzim ediliyor, mevziler tetkik olunuyordu. Bu vasıtalarla Alman genel kuvvetleri şunlardır: 26 Ocak 1916 Genel Kuvvetleri Bu miktarlar birliklerden çeşitli müracaatlar ve vasıtalarla alınmış yaklaşık sayılardır. Birlikler Erzurum a geldikten sonra talimgahlardan, askerlik şubelerinden hızla çağrılan askerlerle takviye olunarak bu hale getirilmişti. Özellikle 29 ncu Tümen bu şekilde çoğalmıştır. 26 Ocak 1916 da Ruslar bir alayla Karavelet ten 28 nci Tümene taarruz etti. Uzaklaştırıldı. İhtiyat süvari tümeni Haram civarına çekildi. Karşısındaki düşman kuvvetlerinin artmakta olduğunu bildiriyordu. Akşam cephenin her tarafına sükûnet gelmişti. Ordunun ileri karakollar hattı takriben şöyle idi: «1/ Erzurum ve civarı haritasına göre» Ağtaştürbesi - Mendiktepesi - Yanaklarbaşı tepesi - Tatagölü dağı - Katakaya - Karaveledin garbı - Pusudere - Çiftlikköy garbı - Mahoğlu - Mahoğlubaşı Karapmarm doğusunda 2867 tepesi - Haramikaya sırtı - Havuzlarbaşı sırtı Havuzlubaşı Kale Taşgöney tepeleri - Çakalderesi - Kara Göbek - Mezarlıktepe Hurintepe. 9 ncu Kolordu Karargâhı : Topalak köyü 28 nci Tümen : Bıkılgan 29 ncu Tümen : «11 nci Kolorduda» 17 nci Tümen : Nebiköy civarında Tabya sırtı 10 ncu Kolordu Karargâhı : Tafta Tafta: Erzurum ilinin merkez ilçesi Dumlu Bucağına bağlı Gökçeyamaç köyüdür. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, 1985, s.317.) 73

83 30 ncu Tümen : Tafta 31 nci Tümen : Köşk 32 nci Tümen : Girekösek ncu Kolordu : Sivişli 127 tabyası 18 nci Tümen : Sivişli 30 ncu Tümen : Uzunahmet 34 ncü Tümen : Mederke 29 ncu Tümen : Çobandede 10 ncu Kolordu ile 11 nci Kolordu bölgelerinin hattı fasih: Mahoğlu - Çanaklar deresi batısında 2310 rakamlı tepe - Hınıs köyünün güneyi. 11 nci Kolordu ile 9 ncu Kolordunun hattı fasih: Kurucuktan şose ile Başlar - Gerekdağı bayırı - Kotanlar - Ağzıaçık ovaları - Ahali tabyasının batısı - Karskapısı. Erzurum etrafını çevreleyen kuzeydoğu, doğu ve güney cephelerindeki müfrez tabyalarla takviye edilmişti. Küçük ve Büyük Kiremitlik, 128 Mecidiye, 129 Ahali, 130 Aziziye tabyaları Seferi nden önce yapılmıştı. Höyükler tabyaları, Uzunahmetler, Dolanınız, Çobandede, Kez yaylası, Topalak, Ağzıaçık, Sivişli tabyaları ve 1, 2 Numaralı Palandöken müfrez tabyaları 1877 den sonra yapılmıştı. Gürcüboğazı na karşı olan Tafta ve Karaköy ün tabyaları da bunlarla beraber yapılmıştı senesinde Erzurum a gönderilmiş olan tahkim heyeti Deveboynu, Palandöken ve Gürcüboğazı ndaki istihkâmların takviyesi ile Erzurum un bir müstahzar mevki olarak müdafaasını, yahut kuzey ve batı cepheleri de sağlamlaştırılarak bir kale haline getirilmesini düşünmüş ve asıl çevresinin Gez yaylası -Topalak - Ağzıaçık - Sivişli - Medirke - Soğukçermik - Kân Çiftlik - Yarımca - Eğerlidağ ve Palandöken silsilesini takip ederek Şıvgalar tepesine dayanmasını ve asıl çevreden başka ileri hat olarak 126 Girekösek ve Kirekösek: (iki şekilde metinde geçiyor) Erzurum ilinin merkez ilçesi Dumlu Bucağına bağlı Yeşildere köyüdür. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, 1985, s. 317.) (Ç.N.) 127 Sivişli: Erzurum ilinin merkez ilçesine bağlı Nenehatun köyüdür. (Köylerimiz, s.753.) (Ç.N.) 128 Kiremitli Tabyaları: Büyük ve Küçük Kiremitli olmak üzere iki tanedir. Büyük Kiremitli, Palandöken dağlarının arkasında, doğu-batı yönünde uzanan vadiyi ve Palandöken Geçidi ni aşarak gelecek Rus ordusunu vurmak için yapılmıştır. Küçük Kiremitli Tabyası ise Büyük Kiremitli Tabyasının doğusundaki tepededir. (Ç.N.) 129 Mecidiye Tabyası:Erzurum un doğusundaki Top dağındadır. Kuzeydeki Gürcü Boğazı girişini ve kuzeydoğudaki Vank deresini kontrol etmektedir. (Ç.N.) 130 Ahali Tabyası:Erzurum da Kars yolundan ve Abdurrahman Gazi Türbesi tarafından gelecek tehlikeye karşı yapılmıştır. (Ç.N.) 131 Aziziye Tabyaları:Erzurum da, Kars yolunun geçtiği hamam deresini tutmak için yapılmıştır. (Ç.N.) 132 Kan: Bayburt merkeze bağlı bir köydür. Bugünkü adı Arslandede dir. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 571.) (Ç.N.) 74

84 Çırpıhöyüğü - Çobandede hattının tahkimine lüzum göstermişti. Teklif olunan iki tarzdan kale haline konulması kabul edilmiş, fakat çeşitli sebeplerden dolayı tatbik olunamamıştır. Savaşın başında Erzurum un mümkün olan araçlarla tahkimi emrolunmuştur. Mevcut tabyalara ilâveten sahra tahkimatı tarzında istinat noktaları, batarya mevzileri, avcı hendekleri yapılmıştır. Bu tahkimatın takviyesine çeşitli zamanlarda çalışılmıştır. Hasan İzzet Paşa Hindenburgun Mazurya da Ruslara yaptığını yapmaya özenerek birlikleri Höyükler hattına çekerek Rusları çember içine almak istediği zaman ona göre çalışılmıştır. Sarıkamış taarruzunda ise Erzurum un bir daha düşman taarruzuna maruz kalmayacağı zannedilmiş olacak ki bütün kale birlikleri seyyar orduya alınmış ve hattâ boş toplar Hasankale ve daha ileriye doğru sürüklenmiştir. Sarıkamış harekâtından sonra kaleye önem verilmeye başlanmış, Uzunahmet ve Höyüklerde çeşitli önemli mevkilerde tel örgüleri yapılmıştır. Hiçbir ordu komutanı Erzurum un kale olarak savunmasını düşünmedi. Hazırlanmış bir mevzi olarak istifade fikri hakimdi. Bununla birlikte Başkomutanlık Vekâleti ile yapılan haberleşme sonucunda Erzurum un bir hazırlanmış mevzii olarak kabulü tekrarlanmış ve birliğinden istenildiği gibi istifade sağlanmıştır. Seferberlikte Erzurum müstahkem mevkiine tahsis olunan kuvvetlerle müstahkem mevkiin topları hakkında 28 nci sayfada bilgi yazılmıştır. Müstahkem mevkiinin topçu tugayı ile inşaatı istihkâmiye taburundan başka birlikleri orduya verilmiş ve 15 santimetrelik altı topu Trabzon a gönderilmişti. Topların hepsi eski, adî ateşli, kısa menzilli idi. Rus topçuları mevzilerimize etki yaptıkları halde kale topları cevap veremiyordu. 3 ncü Ordu Erzurum a çekildiği zaman tahkimat böyleydi. Bununla birlikte ordu buradan hazırlanmış bir mevzi olarak faydalanabilecekti. Bu tahkimat hatlarının her tarafında birçok hatlar halinde siperler yapılmıştı. Fakat çoğu tamam değildi. Boy siperleri bile çok azdı. Gizli mahaller, ulaşım yolları az, diğer birçok gerekli tesisat yoktu. Erzurum a çekildikten sonra bütün yardım tahkimatın takviyesine çevrildi. 27 Ocak 1916 da düşmanın taarruzu karşısında 33 ncü Tümenin ileri karakolları 500 metre kadar geri çekildi. 27 / 28 Ocak 1916 gecesi, düşman 30 ncu Tümen cephesinde Zambaç tepesindeki ileri karakol bölüğüne baskın yaparak, onları iki ağır makineli tüfek ile beraber esir ettiler. Külâhkaya da da süvariler gaflet neticesi baskına uğradılar. Tortumkale deki müfreze Ovacık a çekildi. Mevsimin en soğuk mevsim olması, rakımlarını yazdığım tepelerin yüksekliği, askerin sürekli çalışmaktan yorulması, iaşenin tam olmaması, askerin soğuğa karşı hazır bulunmaması ileri karakol emniyet ve gözetleme hizmetlerinin ihmaline ve neticede baskına uğramaya sebep oluyordu. Bu gecelerde Kolorduların raporlarında hayli donma olayları anılmaktadır. 75

85 Havanın fenalaşması, bora ve tipi mecburî olarak bir mütareke yaptırıyordu. Böyle zaman kazanmaya ihtiyaç olan sıkıntılı durumlarda, bu yardımcı bekleniyordu. Fakat kötü bir tesadüf olarak bugünlerde hava hep açıktı. 29 Ocak 1916 günü de güneşli idi. Fakat güneşin yalnız alevi var, harareti yoktu. Kar zerreleri havada uçuşuyordu. Geceden biraz kar düşmüştü. Ordu komutanı geri dönüyordu. Kendisi, Ordu komutan vekili ve karargâh tarafından Ilıca da karşılandı. RUSLARIN ERZURUM A TAARRUZU Genel Karargâhın Bir Fikri - Bazı Harekât - Bektaşi Alayı - Genel Kuvvetler - Genel Karargah ile Önemli Bir Muhabere 11 nci Kolordu Komutanının Müracaatı - Uçaklar - Erzurum un Tahliyesi Mahmut Kâmil Paşa dedi ki: (Rusların meydana gelen taarruzu çabucak geri dönmemize neden oldu. Erzurum da yapılan ihtiyaç cetvelini dahi görüşemedik. Erzurum dan muhabere ile derdimizi daha iyi anlatabiliyormuşuz. Bu sebeple hiçbir şey dinletip bir şey alamadım. Enver Paşa bizim araziyi terk etmekteki korkumuzu sorumluluk endişesi zannederek «Sivas a kadar çekilebilirsiniz. Doğu cephemiz ikincil bir cephedir. Asıl netice Alman cephesinden alınacaktır.» diyordu. Halbuki bizim araziyi kaybetmemiz öncelikle orada yaşayan halkın mahvolmasına, sonra da o bölgenin hasılatının ve askerinin elden gitmesine sebep oluyordu.) Mahmut Kâmil Paşa bu şekilde gelmişti. 10 ncu Kolordu 29 Ocak 1916 da 19 ncu Süvari Alayını Gâvurdağı geçitlerini kapamak için Üçkilise ye ve 90 ncı Alayla bir bataryayı Umudum ve Ağdasor 133 istikametine gönderdi. Ovacık müfrezesi 31 Ocak 1916 da Arapkenet te, 19 ncu Süvari Alayı Üçkilise de, 90 ncı Alay Ağdasor daydı. 2 nci Süvari Tümeni Hınıs ın güneyinde Molla - Kulaç - Çilligöl hattında idi. 29 / 30 Ocak 1916 da Kızılmesçit te bulunan 36 ncı Tümen 30 / 31 Ocak 1916 yı Karaköy de geçirerek 31 Ocak 1916 da Dürütek köyüne gelerek süvari tümeniyle birleşti. 5 Şubat 1916 ya kadar düşmanın önemli bir taarruzu olmadı. Birliklerin çekilmesinde birçok asker etrafa dağılmıştı. Sarıkamış, taarruzundan sonra da böyle olmuştu. Subaylar komutasında devriyeler gönderilerek civardaki köyler, ağırlıklar ve iaşe bölgeleri arttırıldı. İaşenin tanzimine uğraşıldı. Fakat kolordular bu hususta çok ihmalkâr davranıyorlardı. 10 ncu Kolordunun ileri karakol hattındaki Karaköy de kilo erzak vardı. Girekösek te de bir depo vardı. Kolordu bu erzakı sarf etmek için nakle yanaşmıyordu. Köylülerin elindeki erzakı alıp mazbata veriyordu. Köylülerin haklı şikâyetine, sefaletine ve ölümüne sebep oluyordu. Bunların Kolordulara ihtarı şahsî olarak gücenmeye sebep oluyordu. Enver Paşa nın Teşkilâtı Mahsusa belâlarından sonra Yakup Cemil Alayının teşkilini ve orduya gönderilmemesini, Genel Karargahtan istemiştik. 133 Ağdasor: Asıl adı İğdasor olup Erzurum ilinin merkez ilçesine bağlı Arıbahçe köyüdür. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, 1985, s. 317.) (Ç.N.) 76

86 Ondan sonra bir de Bektaşî Alayı ortaya çıktı. Hiçbir kitapta yeri olmayan bu ruhanî teşkilât çetecilik ruhunun bir ürünüdür. Mevlevi Alayı Suriye ye gidince Bektaşî tarikatını de siyaseten bir alay olarak ortaya çıkarmakta fayda görmüştü. Hacı Bektaş Çelebi Efendi nin komutasındaki bu alaya Galip Bey adlı bir binbaşı askerî müşavir olarak tayin edilmişti. Bu alayın yürüyüşünü Galip Beyin şikâyet telgrafları öğretiyordu. Galip Bey, Çelebi Efendi nin yolda bütün köylülerin mallarını aldığını yazıp duruyordu. Alay Erzurum a geldi. Çelebi Efendi ye bir hane tahsis edilerek ve erzak gönderilerek istirahat etmesi sağlandı. Galip Efendi yi dinledik. Çelebi Efendi geçerken bütün köylüler yollara çıkarak koyunlarını, sığırlarını, mallarını, Çelebi Efendi ye takdim ediyorlarmış. Çelebi Efendi de bunları alıp diğer yerlere satarak nakit paraya çeviriyormuş. Meselede bir zorlama ve baskı olmayıp hediye olduğuna karar verilerek mesele kapandı. Fakat Çelebi Efendi artık Galip Efendi yi istemiyordu. Onu Bektaşî Sabri Beyle değiştirdik. Askere en fazla muhtaç olduğumuz zamanda gelen bu alayı hemen talimgaha göndererek talimlere başlattık. Zaten hepsi bakaya, firari ve esnan erbabından olduğundan ordunun malı demekti. Bunları Çelebi Efendi ye anlattık. Ordu komutanı bir muharebe madalyası verdi. Çelebi Efendi de muharebenin fazileti, âmirlere itaatin farzı hakkında bir nasihatname yazdı. Tekrar asker toplayıp getirmek vaadiyle geri döndü. Bu nasihatname bastırılarak askere dağıtıldı. Zaten daha önce de Enver Paşa, matbu kurşun geçmez muskalar göndermişti! Onlar da dağıtılmıştı. Zannederim ki askerlerimiz, bizim bu saf inancımıza hayli güldüler. 5 Şubat 1916 da Bizim Kuvvetimiz ve Rusların Kuvveti Birlik Muharip Gayri muharip 9 ncu Kolordu 17 nci Tümen nci Tümen ncu Tümen Toplam Birlik Muharip Gayri muharip 10 ncu Kolordu 31 nci Tümen nci Tümen ncu Tümen Toplam

87 11 nci K.O. 18 nci Tümen ncü Tümen ncü Tümen Toplam Bu üç Kolordunun muharip ve 9792 gayri muharip kuvveti, Erzurum da Ruslara karşı olan savunucularımız idi. Rusların Erzurum a taarruzları sırasında ve müteakip zamanlarda karşımızdaki Rus birlikleri: 9 ncu ve 11 nci Kolordulara karşı: 39 ncu Tümen ve 5 nci avcı alayı 153ncü, 154 ncü, 155 nci, 156 ncı Alaylar. 66 ncı İhtiyat Tümeni: 261 nci, 262 nci, 263 ncü Alaylar Dört Don Kazak taburu. 193 ncü, 196 ncı, 661 nci, 597 nci Taburlar, İki Drojina Taburu, İki Süvari Alayı, Toplamı 42 Tabur, 10 Alay, iki süvari alayı olup birlikleri diğer topçularla beraber muharip. 10 ncu Kolorduya karşı: 13 ncü, 14 ncü, 15 nci, 16 ncı Avcı Alayları. 13 ncü, 14 ncü, 15/2, 16 ncı, 17 nci, 18 nci, 23 ncü Türkistan Alayları 264 ncü Alay, 66 ncı İhtiyat Tümeninden, iki Süvari Alayı. Toplamı 46 tabur, 11.5 alay. İki süvari alayı. Bu da birlikleri diğerleri ile birlikte muharip. Çoruh müfrezesine karşı: 15 nci Türkistan alayından iki tabur ve 13 ncü, 14 ncü, 15 nci Plaston Taburları. Toplamı beş tabur. Doğu Karadeniz müfrezesine karşı: 19 ncu Türkistan Alayı, 221 nci İhtiyat Alayı, 16 ncı, 17 nci, 18 nci Plaston Taburlan, bir mürettep tabur. Toplam on iki tabur olup Plaston taburlarının mevcudiyeti kesin değildir. 78

88 Van gölünün güneyinden Palandökene kadar: 6 ncı, 7 nci, 8 nci Avcı Alayları, 6 ncı Süvari Alayı, 1 / 3 Ermeni Taburu. Toplamı on üç tabur ve altı süvari alayıdır. Bunlardan başka 4 Plaston taburu ile 10 Drojina taburunun cephemizde bulunduğu anlaşılmış ise de mevkileri belli değildi. Genel karargahın işareti ve ordunun istihbaratına göre 3 ncü Ordunun karşısında bu kuvvetler vardı. Diğer yerleri hariç bırakarak Erzurum mevkii düşünülürse muharip savunma kuvvetine karşı Rusların en az eri vardı. Bu sayıca üstünlüğe ek olarak Rusların şimdiye kadar başarıyla ilerleyerek manevi kuvvetlerini yükseltmelerinde; mühimmat ve teçhizatının mükemmel ve bol bulunması, topçularının yüksek menzilli olması, bizim askerimizin daha önce de bahsolunduğu gibi yorgun, her şeyden mahrum, bezgin olması ve mühimmatın azlığı önemli birer sebeptir. Her iki tarafın kuvvetindeki, teçhizatındaki ve maneviyatındaki bu fark çeşitli vesilelerle Genel Karargaha arz olunmuştu. En son 4 Şubat 1916 da özellikle kanaat edinmek için âdeta tabur tabur mevcut kuvvetler ve Rus kuvvetleri yazılarak ordunun takviyesi ve bu takviye kuvvetinin çabuk gelmesi için denizden gönderilmesi istenilmişti. Çünkü Ulukışla yolundan gelecek kuvvetler ancak bir ayda bize yaklaşabilirlerdi. Buna karşı Başkomutanlık Vekâletinin cevabı aynen şudur: C: 5 Ekim ncü Ordu Komutanlığına 1- Denizden bir tümenin Trabzon a nakline, Rus donanması dolayısıyla imkân yoktur. Bunun için nakliye aracı da mevcut değildir. 2-6 ncı Ordumuzun menzilinin muhafazası için daha önceki tedbirler gerekli kabul edilmiştir. Bununla beraber bu bölgede kuvvetli Rus birliklerinin harekâtına uygun yol bulunamayacağını zannediyorum. Buralarda ancak Rus çeteleri faaliyet gösterebilirler. 3- Üç tümenin Ulukışla yoluyla acilen sevki de mümkün değildir. Bugünkü mevcudu yeterince besleyemeyen 3 ncü Ordunun üç tümen ile takviyesi halinde istenilen şekilde iaşe edilebileceğini hiç zannetmiyorum. 4- Kuvvetlerde yalnız bizim kaybımız dikkate alınıyor. Düşmanın daha fazla kayba maruz kaldığını ve bu şekilde taburlarının mevcudunun günden güne azalacağını hesaba katmıyorsunuz. 5- Ordunun bugünkü vaziyetinde düşmanın yaklaşık üç katı güçlü topçu kuvveti bulunmaktadır. Bu nedenle Erzurum önündeki müstahkem cephenin herhalde muhafaza edileceğine inanıyorum. Hatta buradan gönderilen uçaklarla zaman zaman düşmanın taarruz edemeyeceği 79

89 istikametlerin belirlenmesiyle buralardan fazla kuvvetlerle karşılık taarruzlar yapılmasını her konuda mümkün görüyorum. Buradan gönderilen sekiz makineli tüfek bölüğü savunmada, gönderilecek sekiz taburdan daha kuvvetlidir. 6- Atina dan gelen bilgiye göre Rusların Erzurum un doğu istikametine kadar ilerleyeceği ve orada bir gözetleme kuvveti bırakarak güneye sarkacakları bildirilmektedir. Tan gazetesi de Kafkasya da iklim durumunun harekâta engel olduğunu ve Türkler tarafından işgal edilmiş olan mevzilerin zaptının imkansız bulunduğunu ilân etmektedir. Dünyaya yayılan bu bilgi Rusların Erzurum üzerine gidemeyeceklerini göstermektedir. Bununla beraber orduda mevcut olan ve buradan gönderilen vasıtalarla düşmanın teşebbüslerine engel olacağınıza inanıyorum.. 7- Bununla birlikte sizin de bu düşünceyle hareketinizi Ordunun selâmeti hareketi görüşünden önemli görüyorum Şubat 1916 Bu telgraf, 7 Şubat 1916 da Ordu komutanına ulaştı. Ordu komutanını çok duygulandıran bu telgrafa yazılan cevapta, Başkomutanı Vekilini kıracak anlamda olduğundan çekilmesi ertelenmişti. Bu cevap yazıldığı halde Ordu komutanının değiştirilmesi hususuna sebep olacağına hükmolunuyordu. 11 Şubat 1916 da Mahmut Kâmil Paşa telgrafın tehirinden vazgeçerek çekilmesini emretti. Gizli ve Kişiye özeldir. Başkomutanlık Vekâletine Cevap: 7 Ekim 1915 tarihli şifreye ERZURUM 11 Şubat Ordumuzla Rus ordusunun hazır mevcudu arasındaki oranı 5 Ekim 1915 tarihli telgraf ile arz etmiştir. 3 ncü Ordu, mevcudu ve Rus ordusu mevcudu olduğuna göre hasım kuvvetler ile eşitlik sağlayarak bu havalinin hasmın istilâsından muhafazası için tüfeğe sahip beş tümene ve Ordunun birliklerinin hazır mevcudunu artırmakla e ulaştırmak için ayrıca silahlı ve donanımlı ikmal askerine ihtiyacı vardır. 2- Sayıların, hesapların iyiliği, düşman karşısındaki Ordunun haberleşmesi, keşif çalışmaları ve gözetleme ile ortaya çıkan durum karşısında Atina ve Tan gazetesi, mevzilerimizin zapt olduğu hakkında yazılar yazmıştır. Bu yazılar dünyaya yayılmış olsa bile, sizin nezdinizde Ordunun işareti adlandırmasından daha fazla güvenli olamayacağı ümidindeyim. Rusların Erzurum karşısında bir kuvvet bırakarak güneye sarkıp sarkmayacakları ve mevzilerimizin savunma noktasından kıymeti ve

90 zaptı mümkün olup, olmadığı Tan gazetesinden ziyade elbette orduca bilinmektedir. Atina ve Tan Gazetesi haberleri gerçeği ifade etmekten ziyade hükûmetimizi bu taraflara ilgi ve alaka göstermesini engellemek amacına yönelik olması daha ziyade gerçeği yakındır. 3- Kuvvetlerde yalnız bizim kaybımız değil, Rusların kayıpları da ilk zaman için dikkate alınmaktadır. Fakat Sarıkamış a kadar şimendiferi işleyen ve sayısız asker kaynağına sahip olan Rus ordusunun, birkaç hafta içinde kayıplarını tamamlamakta olduğu anlaşıldığı halde bizim yeni asker ve ikmal kaynaklarımız hemen tükenmiş gibidir. Dün 9 ncu Kolordu cephesinde esir edilen bir Rus eri, bölük mevcutlarının üç yüze ulaştığını söyledi. Bizim zaten çok azı noksansız ve talimsiz bulunan askerimiz kırk, elli gün mesafe kat ederek ve mevcutlarının bir kısmını yollarda bırakarak savaş bölgesine ulaşmaktadır. Bu asker kaybı, alışılmış günlük işleri bile tamamlamaya yeterli değildir. Bununla birlikte tecrübelere ve ortaya çıkan görüşlere göre Rus tabur mevcutlarına tam adet itibar etmek ve bizim taburları muharip 250 / 350 erden yukarı saymak gerçeğe en yakın hesaptır. 4- Ordunun bugünkü durumunda düşmana göre üstün topçuya sahibiz. Fakat öncelikle; bu topların büyük kısmının değerleri çok azdır. 22 Ocak 1916 da Korucuk civarında mevzi alan düşman obüs bataryası, Höyükleri çok etkili mermi ateşi altında bırakmıştır. Bizim topların mermileri yetişemediğinden mecbur kalınarak sükût edilmiştir. Bugün Pertik civarında mevzi alan obüs bataryası Dolanınız ve Çobandede mevzilerini mermi yuvası haline getirdiği halde adı geçen batarya düşürülememiştir. Daha birkaç obüs bataryasının gelmesi halinde bataryalarımız düşman ateşi altında ezilecekler ve düşmana bir mermi bile yetiştirmeye başarılı olamayacaklardır. İkinci olarak Topçu mermilerinin ikmali önemlidir. Şimendifer hattı düşmana hızla mühimmatını ikmal vasıtasını sağladığı halde, biz bir buçuk aylık mesafeden imkansızı düşünmek ve zorlukla nakliyata mecburuz. Bu nedenle harcamada ona göre tasarrufa mecburuz. Üçüncü olarak Erzurum un karlı, sisli günlerinde ve özellikle Rusların çoğunlukla yapmakta oldukları gece muharebelerinde topçu üstünlüğünden önemli bir şekilde faydalanılamayarak, kesin sonucu süngü adedinin kazanacağı açıkça ortadadır. Bununla birlikte kale ağzının sayılı eski silâhlı olması, gerek bunların, gerek seri toplarımızın mühimmatının az, ikmalinin hasar görmüş olmasından dolayı topçu üstünlüğünün düşmanın güçlü kuvvetler ile herhangi bir noktadan yapacağı kesin bir taarruzu durdurmaya yeterli olamayacağını düşünüyorum. Düşman Palandöken den başlayıp Karagöbek te nihayet bulan müstahkem cepheye taarruz ettiği halde top adedince üstünlük bir dereceye kadar etkili olmaktaydı. Düşmanın bugünkü harekâtı küçük görülen Gâvurdağı Geçitlerinden, daha batıda Koçunboğazı ve Çoruh vadilerinden veya Hınıs - Altınan Ilıca ve Hınıs - Altınan Altınan:Erzurum-Tekman-Gökoğlan bucağına bağlı bir köydür. Bugünkü adı Toptepe dir. (Türkiye Mülki İdare Bölümleri, s. 232.) (Ç.N.) 81

91 Mamahatun - istikametinden müstahkem cephenin gerilerine yapacağı harekâtta topçu başarımız gayri mevcut bulunacaktır. Müstahkem cephedeki birliklerin mevcudunun zayıflığı da söylenen yönden düşmanın yapacağı harekâtı durdurmak için kuvvet ayrılmasına engel olmaktadır. Eldeki birliklerin mevcut askerinin çoğunun derme çatma ve ciddî bir askeri terbiyeden mahrum olması manevra kabiliyetini sınırlamaktadır. Bir günlük adî bir yürüyüş bile birliğe mutlaka firar, hastalık ve diğer şekillerle mevcudunun dörtte birini kaybettirmektedir. Bununla birlikte, yalnız hazırlanmış siperler içinde savaşan bu birliklerden kuvvet ayrılmasıyla, düşmanın yanlardan olacak ciddi teşebbüslerinin engellenmesi ve ne de istekleri nedeniyle karşılık taarruzlar yapılması mümkün değildir. 5- Müstahkem cepheden başka Muş ve Bitlis havalisi hakkında da dikkatlerini çekmeyi bir vazife sayıyorum. Hınıs ın güneyinde 2 nci Süvari Tümeni ve Muş civarında Osmanbey müfrezesi ve Van gölü güneyinde Ali Bey müfrezesi vardır. Bunlar da düşmanın o taraftan göndereceği iki, üç alayı durdurmaya yeterli değildir. Nitekim bugün düşmanın bir alay kadar piyade ve bir alay süvariden ibaret kuvveti süvari tümenini mevziyi terk ederek daha gerilerde bir hat tutmaya mecbur etmiştir. Ordu hazırdaki mevcudu ile bulundukça o tarafa hiçbir kuvvet ayıramayacaktır. Musul ve Diyarbakır dan Bitlis ve Muş havalisine bizim birkaç tümenimizin gelip, gitmiş olması düşmanın da arzu ettiği halde o taraflarda mükemmel bir şekilde savaşabileceğini göstermektedir. Genel kuvvetlerin, kışın hareketi imkansız saydıkları Kargapazarı dağları, Gâvurdağı Geçitleri kışın en şiddetli zamanı olan bugünlerde gerek bizim, gerek düşman birliklerinin savaş sahasıdır. Kargapazarı na, Ovacık ve İspir geçitlerine düşman da, biz de top çıkardık. Bununla birlikte savaş esaslı fedakârlık yapıldığı halde hiçbir şeyin engel olmadığı gözle görülmektedir. 6- Olay, düşmanın cephemizdeki kuvvetler ile ordumuz üzerine taarruza devam etmesi ihtimali dikkate alınarak arz edilmiştir. Eğer düşman karşımızda hareketsiz kalır, yahut küçük bir kısmı ile tecavüz ederse ordu bulunduğu mevkiden bir adım bile geri çekilmeyecekti. Üstün kuvvetler karşısında da vazife ve namus gereklerini tamamı ile yerine getirecektir. Ancak düşmanın bizim için en zararlı hareketi dikkate alınarak ona göre düzenleme ve tedbirli davranmak gerekmektedir. Düşmanın bugünlerdeki faaliyeti faydasız kalmayarak bir harekete teşebbüs edeceğini göstermekte olduğundan, düşman kuvvetine eşdeğer olabilecek muntazam birlikler gönderilmesi istenmiştir. 7- Hakikatte iaşe meselesi de çok önemli meselelerdendir. Gelecek sene daha büyük önemle kendisini hissettirecektir. Zaten şimendiferden mahrum bu bölgede kuvvetin azlığı, savunma ve taarruz gücünü kırmış, kuvvetin çokluğunun da iaşenin bitmesine sebep olduğunu daha önce de arz etmiştim. Gönderilmesini istediğim kuvvetlerin iaşesi için gerekli erzak ve zahirenin nakli için yeterli nakliye araçlarının gönderilmesi de ihmal edilmemelidir. Bununla beraber Erzurum müstahkem cephesine çekilmek 82

92 dolayısı ile iaşe kaynaklarına yakın olunması ve bu havalideki halkın geriye sevki sebebiyle kalan erzak, iaşe konusunu oldukça kolaylaştıracaktır. Adı geçen konulara ek olarak daha önce istenilen yük otomobilleri ve nakliye vasıtaları da gönderildiği halde iaşenin temini de mümkündür. Bununla birlikte mümkün olan her vasıtaya sarılmak, ordunun düşman sayısıyla eşitliğini sağlayacaktır. Cephane, erzak ve diğer ihtiyaçların mükemmel bir şekilde tedariki için de vasıtaların temini bence bir zorunluluktur. 8- Şimdiki mevcut kuvvetlerimizle Trabzon ve Erzurum illerini tamamen, Bitlis ve Elazığ illerinin ise büyük kısmını istilâdan kurtarmak ve düşman istilâsına bir hat belirlemek benim için mümkün değildir. Bizim ve düşman kuvvetlerinin kıyaslanmasından ve tecrübelerden oluşan kanaatimin bütün arzularıma rağmen değiştirilmesine imkân olmadığını arz ederim. Mahmut Kâmil Bu iki telgraf, Başkomutanlıkla Ordu komutanının görüşlerini ve düşüncelerini ve Ordunun halini göstermesi itibari ile çok önemlidir. Bu telgraf ordunun halini tamamı ile tasvir etmiştir. Bunun sonucunda Mahmut Kâmil Paşa görevinin değiştirileceğini kendisi de biliyordu. Fakat daha önce ertelediği halde sonradan yazmaktan kendisini engelleyemedi. Ordu Komutanlığı ile Başkomutanlık arasındaki düşünce ihtilâfı önceden beri vardı. Çünkü Başkomutanlık bilmem nerelerden içine doğmuş olarak ayda, iki ayda bir kere düşmana taarruz tavsiyesini âdet edinmişti. Mahmut Kâmil Paşa ise elimizdeki askerin son kaynağımız olduğundan ve kendi tabiriyle damızlık kaldığından gereksiz tek bir tanesinin bile feda edilmesine taraftar değildi. Başkomutanın her taarruz tavsiyesinin imkânı olmadığı birçok muhaberelerle anlatılırdı. Eminim ki Başkomutanlıkta bu işaretlere göre kanaat değişikliği olmazdı. Ancak usulen susardı. Ordu komutanının bu son cevabı şimdiye kadar yazılan red yazılarının en ağırı idi. Başkomutanlık ile Ordu Komutanlığı arasındaki anlaşmazlık ortaya çıkınca, Kolordu komutanlarının gizlice Başkomutanlığı körüklediğini sonradan öğrendim. Abdülkerim ve Yusuf İzzet Paşalar, Ordu komutanına karşı daima kızgın ve kırgın görünüyorlardı. Ordu komutanının Kolordu komutanlığı gibi yüksek komuta mevkiindeki bu kişilere karşı mülâyimane davranışı, muhabere görevini yerine getirmekteki yetersizliğine ve kendilerini üstün gelen iktidardan saymalarına bağlıyorum. Bu gücenmeye örnek olmak üzere aşağıdaki olayı zikredeceğim: 54 ncü Alay Köse Mehmet te ordu ihtiyatı olarak tertip ve emredilmişti. 11 nci Kolordu Komutanı bu alayı istihdam etmek üzere alaya emir vermiş ve sevk etmiştir. Ordu komutanlığı da bu hareketin uygun olmadığını Kolordu komutanına bildirmişti. Abdülkerim Paşa nın cevabı kendi üslûbuna uygun en güzel örnektir. Kişiye özeldir: 684 SİVİŞLİ 83

93 3 ncü Ordu Komutanlığına G: 8 Ekim 1915 kişiye özel şifreye: Ordu ihtiyatına ayrılan alaya Kolordu yeniden bir vazife vermemiştir. Yalnız şimdiye kadar görevli olduğu önemli bir işi yapmak için emirde bulunmuştur. Bu da amacın devamını sağlamak için gereklidir. Zaten oralarda aranılan yolla bir şey yapılamadığına göre bu değişiklik emri sırasında büsbütün boş kalacak alayın çalışmalarını eskisi gibi yapması düşüncesine dayanıyordu. Bu vazifenin adı geçen alaya verilmesi için ordu makamına arz edildiği de 34 ncü ve 29 ncu tümenlere yazılmıştır. Bununla da yetki isteme şekli korunarak tümenler gösterilmiştir. Hiçbir zaman sınırlandırılan bir komutanın dışında harekette bulunmak alışkanlığım değildir. Bundan zerre kadar bile bir lezzet almam. Bir yüce çalışmanın kesintisiz yapılmasını sağlamaya yönelmiş olup bir gaflet anlamını içine almayacak bu hareket benim kanaatimce takdire değer görülecek bir durumdur. Köse Mehmet Gediğinde, kolordu bölgesi içinde, tahkimat ve savunma hattı içinde kalacak bir alaya, ordu tarafından emir-komuta edilmesi gayri tabii bir durumdur. İşe memur olan böyle bir alayın çalıştırılması, nezareti, ve yine her şeyi bu tertipte orduya ait olması gereklidir ki bunun yapılmasından faydalı bir sonuç alınmasına kesinlikle imkân göremiyorum. Bununla beraber icra tarzı ordunun kabulüne aittir. Yüce teveccühlerini bildiğim mazbut ve saygı gösteren bir meslekle daima hareket ettiğim halde bendenizin yaralanmamasını rica eder, bütün cihanın keder ve kaygılarına, zahmetlerine ve mahrumiyetlerine göğüs gerebilecek yaradılışta olan bendenizin bu gibi edepli olmayan durum üzerine azarlamaya tahammüle kudretli olmadığımı arz ile takdimi hürmet eylerim efendim nci Kolordu Komutanı Abdülkerim 5 Şubat 1916 da düşman karadan birliklerle ve denizden yedi harp gemisi ile Doğu Karadeniz Müfrezesine taarruza 6 Şubat 1916 da da devam etti. Müfrezemiz geri çekilmeye mecbur oldu. Doğu Karadeniz sahilinde derelerin denize dik olarak inmeleri sebebiyle arazinin durumu yan tarafın daima düşmana açık bulunmasını gerektiriyordu. Bu kanada düşman gemilerinin ateş etmesi ve cepheden de taarruz olunması birliklerimizi mevziyi terk etmeye zorlayarak, düşman piyadesinin ilerlemesini kolaylaştırıyordu. Bu vaziyet Trabzon a kadar hep böyle devam etmiştir. Başkomutanlık Vekâletinin sekiz tabura denk tuttuğu 32 ağır makineli tüfek, iki uçak ve bir dağ bataryası ile bazı yüklü mühimmatla, Yavuz Gemisi, Trabzon a geldi. Eşyayı çıkararak hızlı bir şekilde geri döndü. Uçakların karadan nakli düşünülüyor ve vasıtalar yapılıyordu. Uçak subayları uçarak gelmeyi teklif ettiler. Orduca bu teklif kabul edilmedi. Subaylar ısrar ettiler. Nihayet uçarak gelmelerine izin verildi. Birisi dağlar arasına düştü. Diğeri de sakat bir halde Erzincan a geldi. Tamir olundu. Fakat bazı malzemesi eksik olduğundan bir kere bile havalanamadı. Hiçbir şekilde fayda sağlanamadı.

94 Şubatın gayet sisli geçen 7 nci, 8 nci, 9 ncu, 10 ncu günlerinde önemli bir harekât olmadı. Ordunun takviyesi için gönderileceği daha önce vaad olunan 10 ncu Tümenin bir taburu 7 Şubat 1916 da Ulukışla ya çıktı. Doğu Karadeniz Müfrezesi Abo nehrinin gerisine çekildi. Ovacık müfrezesi kendisine taarruz eden düşmanı uzaklaştırarak 32 erle 2 subay esir aldı. Dört beş günden beri devam eden sis 12 Şubat 1916 da artık kalmamıştı. Hava gayet berraktı. Düşman 10 ncu ve 11 nci Kolordular üzerine yoğun topçu ateşi düzenleyerek her tarafta piyade ile de taarruza başladı. Kale topları bu topçu ateşine karşılık veremiyordu. Sahra bataryaları ileri sürülerek karşılık vermeye mecbur oldular. Düşman taarruzu geceleyin de durmadı. Taarruzun en şiddetlisi Höyükler, Uzun Ahmet, Çobandede mevzileriyle 10 ncu Kolordu cephesindeki Köşk ve Karagöbek istikametlerinden yapılıyordu. 9 ncu Kolordu cephesinde 1 ve 2 Numaralı tabyalarla Yıkıkdağ ve Çırpı istikametlerinden hafif işgal taarruzları devam ediyordu. 10 ncu Kolordu Kargapazarı nın güneyinde 2750 rakımlı Mahoğlu tepesinden başlayarak Haramikaya, 2993 Havuzlarbaşı, 3034, 3020, 2765, 2699 rakımlı tepeleri 91 nci ve 93 ncü Alaylarla, Taşlıköney tepeleri 96 ncı Alayla, Karagöbek 94 ncü Alay ın 1 ve 3 ncü Taburlarıyla ve Karagöbek in batısındaki Mecnununbaşı, Karagöbek tepesi, Mezarlık tepesi 2667 rakımlı tepe dört taburla tutulmuştu. Ruslar da karşı da aynı yükseklikteki tepelerde idiler. Rakımlarından da anlaşılacağı üzere bu çok yüksek tepelerde yapılan muharebeler, iki üç metre kar içinde ve her türlü mahrumiyetlere karşı yapıldığı düşünülürse vatan savunması için evlâdının imkândan fazlasını yaptığı anlaşılır. Her akşam gelen raporlar, bu fedakâr askerin yalnız bir bölgede yirmi, otuzunun donarak karlara gömüldüğüne dair bilgiler içerirdi. 10 ncu Kolordu düşmanın baskısı üzerine 12 Şubat 1916 da yukarıda yazılan hattı bırakarak Sultanmurat tepesi, Köşk yaylası - Mığırın tepesi - Karagöbek tabyası - Girekösek - Güngörmez hattına çekildi. Diğer Kolorduların cephesinde düşmanın ilerlemesi devam ediyordu. Fakat birliklerimiz her tarafta bütün şiddeti ile çarpışıyor ve Rusları ağır zayiata uğratıyordu. 11 nci Kolordu Komutanı Paşa bugün beni telefonla çağırarak dedi ki: «Komutan paşaya söyleyiniz. Vatanın çıkarları neyi gerektiriyorsa onu icra zamanı gelmiştir.» 13 Şubat 1916 da her tarafta muharebeler çok şiddetli bir şekilde devam etti. 10 ncu Kolordunun çok sıkılmış olan cephesi 11 nci Kolordunun 34 ncü Tümen ile takviye edildi. Fakat Kolordudan alınan raporlar daha ziyade karşı durma imkânı kalmadığını ve düşmanın 10 ncu Kolordu cephesindeki ilerlemesinin daha çok duracağını Erzurum un kuşatmasının neticeleneceğini gösteriyordu. Bununla birlikte Erzurum un terk ve tahliyesi bir zorunluluk olmuştu. Bu sevgili şehrin bırakılması mecburiyetinin verdiği üzüntü tarif olunamaz. Savunması üstüne alınan vatandaşları düşmanın eline bırakarak çekilmenin utancı çok büyük azaptır. Ordu karargâhı bu keder ve azabı çok derin duydu. 85

95 Tahliye emrini yazan harekât şubesinin müsveddesini bütün diğer şubelerin âmirleri imzalamak istediler ve imzaladılar. Ordu Komutanı bu müsveddeyi gördüğü vakit acı bir gülüşle dedi ki: «Arkadaşlarım, benim masumiyetime ortak, yahut beni masumiyetten kurtarmak için bu müsveddeye imza koymuşlar. Bu muhabbet hislerine teşekkür ederim. Fakat ne kadar imza konulursa konulsun ordunun komutanı benim. Sorumluluk, teveccühü gerektiriyorsa imzaların önemi yoktur. Başka bir müsvedde yazıp getiriniz. Yeni müsvedde komutan tarafından imzalanarak tebliğ olundu. Kolordular 14 / 15 Şubat 1916 gecesi bulundukları mevzilerde birer artçı bırakarak Tusik - Ilıca - Tambura hattına çekilecektir. 11 nci Kolordu Komutanı artçı birlikleri komutana tayin ve şehrin tahliyesi ile cephaneliklerin uçurulmasına memur edildi. 14/15 Şubat 1916 gece yarısında ordu karargâhı vali beyle birlikte Ilıca ya hareket etti. Tahliye kararı şehirde duyulmuş ve Ordu karargâhının çıkmasına engel olmak için ahali bazı yerlerde toplanmış olduğunu haber vermişlerdi. Karşı koyma imkanı olsa ölüm pahasına bile kendilerini bırakmayacağımızı vatanperver Erzurumlular da pekâlâ bilirlerdi. Fakat keder ve ümitsizlik bu tedbirde bir etkendi. Bırakıp uzaklaştığımız meskenlerin kapılarında, pencerelerinde görülen ıstırap bakışlı gözlerden otomobilin en karanlık köşesine sığındım. ILICA DAN PETERİÇ E Ilıca dan Peteriç e Çekilme Hareketleri - Mamahatun - Kargın - Sansa Yolu - Mahmut Kâmil Paşa nın Görevden Ayrılması - Abdülkerim Paşa nın Vekâleti Vehip Paşa nın Ordu Komutanlığı 15 Şubat 1916 günü karargâh Ilıca da idi. Vali Bey de beraberdir. Bununla birlikte çok üzgündü. İllerin işlerinin düzene sokulması için Tercan a gitmeye karar verdi. Hareket etti. Birlikler emrolunan hatta çekilmeye çalışıyordu. Erzurum henüz elimizdeydi. 10 ncu Kolorduya haber subayı olarak gönderilmiş olan Üsteğmen Ziya Efendi den alınan rapor Kolorduların tümenlerle ilişkilerini ve bazı harekâttaki vasıtaları açıklar mahiyette olduğundan aşağıya yazdım: 3 ncü Ordu Komutanlığına UMUDUM 16 Şubat Bir iki günlük temasım neticesinde Kolordunun 23 ncü Tümeninden memnun olmadığını anladım. Bu gece Kolordu karargâhına geri dönen Cemal Bey den (bu kişi adı geçen tümen komutanı emrinde müfrezeyi komuta etti) yaptığım soruşturma neticesinde adı geçen tümenin sorumluluğunu astına yükletmek, yani makamının sorumluluğundan kaçmak ve gevşeklik gibi hallerin mevcut olduğunu anladım. Alayların askerlerinin sürekli olarak dağılması ve birliklerde inzibatsızlık gibi her vakit sırıtan nitelikler aşağıdaki hükmü kuvvetlendirendir. 86

96 2-34 ncü Tümenin hırpalanmasını, bir alayın mahvolmasını ve bu tümenden 13 Şubat 1916 akşamından beri istifade edilememesine sebep olan 13 Şubat 1916 harekâtının tetkikini gerekli zannediyorum. 3- Kabul ettiğim emri, komutanları üzerine aşağıda olduğu gibi arza cesaretlendim. 16 Şubat 1916 günü sabah saat 7.00 de Erzurum tamamen terk edildi. Düşman tarafından Erzurum işgal olundu. Abdülkerim Paşa cephanelikleri uçurduğunu söyledi. Ilıcaya geldi, görüştük. O da çok ümitsizdi. Askerlerin düşman taarruzunda tüfeklerini atarak kaçtıklarını, ordunun artık düzenli bir kuvvet olmaktan çıktığını üzüntüyle anlatıyordu. Buraya yeni birlikler gönderilerek ordunun düzeni, tanzimi ve istirahatı için geriye alınmasını lüzumlu buluyordu. Ordu karargâhı saat 11:00 de Yeniköy e hareket etti. Yol tamamen muhacirlerle doluydu. Zavallı kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar, kağnılı, atlı, yaya, bu müthiş soğukta yollara dökülmüş, gidiyorlardı. Sefalet manzaralarının hangisinin daha acıklı olduğunu insan tayinden âciz kalıyor. Böyle fakirlerin, zayıfların, çoluk ve çocuğun hicret etmeyerek yerlerinde kalmaları halindeki kayıpları hiçbir vakit şimdiki halin doğuracağı kayba yetişemezdi. Bunun için hicretin durdurulması ile yazıldı. Rus keşif kolları Kez ve Umudum tarafından ilerledi. Karargâh 20 Şubat 1916 akşamı Yeniköy de idi. Bugün 17 Şubat 1916 da Ruslar Garaz da 34 ncü Tümene taarruz ederek Ebulhindi ye doğru püskürterek takibe başladılar. Adı geçen tümene tahsis olunarak gönderilen ikmal efradı bu muharebe sırasında tümene ulaştıklarından ve ilk defa düşman süvari hücumunu gördüklerinden dehşete düşerek bağırarak kaçtılar. Bu hal tümen birliklerinin de panik yaparak dağılmalarını sebep oldu. Tümenin iki alayı esir olmuş, 8 sahra ve 6 dağ topu zayi olmuştur. 10 ncu Kolordu da çok yorgun ve kuvvetsiz bir haldedir. Ordu emri ile işgali bildirilen Tosik - Ilıca - Tambura hattında tutunup yerleşmek mümkün olmadığı anlaşıldı. Düşmandan daha ziyade ayrılarak toplanıp tanzim edilecek vakit kazanmak için kolorduların Dumanlı dağ - Kuruziyaret - Kâğıdıç Bayraklı hattına çekilmesi emri verildi. Enver Paşa dan gelen telgrafta 10 ncu Tümenden başka 13 ncü Tümenin de 3 ncü Orduya gönderileceği bildiriliyor. Kendisi de Suriye seyahatine çıkıyordu. Bu tümenlerin gelip yetişmesi çok zaman isterdi. Birlikler yeni gösterilen hatta doğru yürüyüşteydiler. Düşman süvarisinin takibi birliklere istirahat zamanı bırakmıyordu. Artçılar karşı koyamıyordu. Dün iki düşman süvari alayı bütün artçıları söktü attı. Ortalığı karma karışık etti. 9 ncu Kolordunun seri sahra bataryaları kara saplandı. Düşman hücumuna karşı kurtarılamayarak terk olundu. 11 nci Kolordunun sol kanadında bir açıklık meydana geldi. 10 ncu Kolordu Komutanı tümen mevcutlarının 700 ere indiğini yazıyordu. Artçı kuvvetleri komutanı 19 Şubat 1916 da Yeniköy de ordu karargâhına geldi. Erzurum da iki üç gün daha tutunmanın mümkün olduğunu iddia ediyordu. Ordu Komutanı nın sınırlama getiren bu görüşüne karşı üç gün sonra ne olacaktı? denilince yine Erzurum u terk etmenin gerektiğini tasdik ediyordu. Halbuki vatanın menfaatini gerektiren kararın alınması zamanının geldiğini 87

97 söyleyen de bizzat kendisi idi. Üç gün daha direnmenin sonucunun Erzurum a kapanmak olacağını kendisi de biliyordu. Fakat sadece engel olmak için düşüncesine aykırı sözler söylüyordu. Artçı kuvvetleri komutanı karargâhı ile gelirken Karabıyık ın güneyindeki Padişah tepesine çıkarak oradaki tertibatı görmek istemiş, fakat tepedeki bir tabur, bir ağır makineli tüfek bölüğü bunları düşman süvarisi sanarak ateş açmıştır. Süvari birlikleriyle beraber atlı olan bu karargâh hiç kayıp vermeden tepeye çıkmıştır. Bu hal askerin telâşını ve inzibat noksanlığının derecesini gösterir bir örnektir. Ordu komutanı Yeniköy ü artçı komutanına bırakarak öğleden sonra saat 16:00 da Tercan a ulaştı. Her tarafta muhaceret, yolların etrafı hayvan leşleriyle dolu, aralarında insan cesetleri de görülüyordu. Başkomutan Vekili 10 ncu Tümenin yetişmesinden sonra birliklerin tanzim ve ikmaliyle Erzurum a karşı taarruza girişmemizi tavsiye ediyordu. Tercan da eski Irak Komutanı Albay Nurettin Bey i bulduk. Ordu emrine verilmiş olduğundan o sırada ayrılmış olan Remzi Paşanın yerine 9 ncu Kolordu Komutanlığına tayin edildi. Kendisi Irak ta Ordu komutanı yetkilerine sahip olduğundan Kolordu komutanının bir makam indirimi olduğunu söyledi. Ordu emrinde daha büyük mevki bulunmadığından arzu ederse Başkomutanlığa müracaatla meseleyi halletmesi söylendi. Mecburen kabul etti. Fakat Kolordu yürüyüş halinde olduğundan Kolordu Komutan Vekilinin idaresinde olarak Kolordu gelip mevzilerine yerleştikten sonra komutayı üstüne alması kararlaştı. Havalar hâlâ kapalı ve karlı devam ediyordu. Yeni mevzilerin ilerisinde ufak tefek çarpışmalar başladı. 21 Şubat 1916 da Padişah tepesine ve güneyde Tatvan a taarruz eden düşmanın uzaklaştırılmasından başka hâdise olmadı. Kar, soğuk çok... Birliklerin bu hatta tutunamayacağı ve Cebice hattına çekilmek düşünceleri işitiliyordu. Azap cephesinden koparılınca da Erzurum Müstahkem Mevkiine çekilip direnmek görüşleri yükselmişti. Fakat o müstahkem cephede de mümkün olmamıştı. Cebice de ise hazır bir şey yoktu. Düşmanın 23 Şubat 1916 da iki alay kadar kuvvetle taarruz ederek Aşkale nin doğusundaki Kabak tepeyi işgali ve Pertin e ilerlemesi üzerine artçı kuvvetleri komutanı geri çekildi. Çekildikten sonra gerileme için emir verilmesini istedi. Artçı kuvveti her kolorduda birer tümen den toplam üç tümen idi. Artçı Komutanlığı karargâhı da 23 Şubat 1916 da Mamahatun a geldi. Bu duruma karşı Cebice hattına çekilmek mecburî oldu. Kolordulara emir verildi. Birlikler Cebice ye doğru çekilmeye devam etti. O karargâh 24 Şubat 1916 da Mamahatun dan kalktı. Yol gayet fena, otomobiller çamura saplanıyordu. Asker yardımı ile ancak çıkarılabiliyordu. Saat 10:00 da Kargın a geldik. Yolun fenalığı köy sokaklarında da devam ediyor. Köy abartısız çamur denizidir. Batmış hayvanları çamur yutmuş, yalnız semerlerinin üstü görünüyordu. Sokaklarda dize kadar çamura batmadan gezmek imkânsızdı. Evlerin avlusunda da bir arşın çamur vardı. Karargâh 25 Şubat 1916 da yürüyüşüne devam etti. Bican a kadar yol yine çok fenadır. Bican, Cebice boğazının girişindedir. Cebice boğazından geçen yolda her sene yüzlerce adam donup ölüyormuş. Özellikle orduya 88

98 gelmekte olan kafileler kayıp vermeden bu boğazı geçemiyorlardı. Yolun Fırat kenarından geçmesi ilk bakışta çok kolay göründüğü için yüksek Cebice dağlarından aşmak mecburiyetini gereksiz sanıyordum. Tahkikat yaptırdım. Yolun Fırat kenarından geçmesi daha önce muhtelif senelerde, muhtelif askerî, mülkî heyetler tarafından tetkik edilmiştir. Fakat bazısı mümkün, bazısı gayri mümkün demiş, nihayet bir şey yapılmadan bırakılmıştır. Bu tahkikat ve diğerleri çok önce Erzurum da yapılmıştı. O sırada Erzincan da bulunan amele taburları işsizdi. İmkânsız denilen bu güzergâhın açılması için amele taburlarının memur edilmesi halinde bir şey kaybetmiş olmayacaktık. Nafia 135 mühendisi ve Erzincan mutasarrıfı da işe alâkadar edilerek Fırat kenarında güzergâh açılmaya başlandı. Az zamanda yol açıldı. İmkânsızlığın, himmetsizlikten başka bir şey olmadığı görüldü. Cebice nin dondurucu soğuğuna karşılık pek kuytu olan bu yeni yol şimdi bu çekilmede askerin ve muhacirlerin bir çoğunun hayatını kurtardı. Karargâh da bu yeni yoldan geçti. Sansa civarında yol birçok çukurlarla arızalanmış, muhacir kütleleri yolları dolduruyordu. Karargâh 25/26 Şubat 1916 gününü Sansa da geçirdi. Ordunun son vaziyeti hakkında 23 Şubat 1916 da Genel Karargaha pek acı iki telgraf yazılmıştı. Enver Paşa, Ordu karargâhının cepheden uzak olduğuna itiraz ediyordu. Daha önce yapılmış olan muhaberelerdeki sertlik son telgraflarla kesin bir safhaya girmişti. Bu muhaberenin, kendisinin ordudan ayrılmasına sebep olacağını Mahmut Kâmil Paşa ya söylemiştim. Dedi ki: «Ben Erzurum u terk etmekle halk nazarında bu şehri düşmana veren suçlu unvanını yeteri derecede taşıyarak lanete uğradım. Erzincan ın, Trabzon un, Bitlis in kaybedilmesinin sorumluluğu da başkalarının omuzlarına yüklensin. Ben orduda bulundukça buraya Başkomutanlığın kuvvet ve malzeme göndermesi ihtimali yoktur. Çünkü Başkomutanlık nezdinde nüfuzlu değilim. Özellikle sınıf arkadaşlığımın verdiği lâubalilikle sen her şeyi yaparsın, diyerek beni ihmal ediyor. Bundan ordu ve memleket zarar ediyor. Bununla birlikte herhalde benim ayrılmam memlekete faydalıdır.» Başkomutanlık Vekâletinden verilen mantıksız emirlerle yazılan isyankâr cevapların sonucunu bildiren telgraf burada ulaştı. Telgrafta Başkomutan Vekili Enver Paşa diyordu ki: «Siz 3 ncü Ordunun hazır mevcudu ile bir şey yapılamayacağı kanaatindesiniz. Halbuki ben bir şey yapılır düşüncesindeyim. Bununla birlikte size iki ay izin veriyorum. Ordu komutanlık işleri Abdülkerim Paşa tarafından yapılacaktır.» Ordu karargâhı 26 Şubat 1916 da Sansa da kalarak 14:00 te hareket ederek Petriç köyüne geldi. Abdülkerim Paşa artçı komutanı olduğundan yerine yeni bir kişi tayin etmeden ve komutayı almadan önce vekâlete davet olunmasını Mahmut Kâmil Paşa uygun görmedi. Tebligat yapmadı. Yollar yine muhacir akını ile dolu. Öküzleri, beygirleri de kendileri gibi güçsüz, kuvvetsiz gidenlere hedeflerini sordum. Hepsi habersiz ve şuursuz korkunç 135 Nafia: Bir yeri bayındır duruma getirmek için yapılan işlerin tamamı, bayındırlık işleri. (Türkçe Sözlük, s ) (Ç.N.) 89

99 rüyanın dalgın yolcuları... Rehberleri sevki tabiî... Öğleden sonra Petriç e gelmiştik. Hava güzeldi. Daha önceki soğuklar burada hiç yoktu. Bağlı, bahçeli, yol kenarları ağaçlı, güzel bir köydü. Evleri iyi, insanın oturacağı binalar vardı. Mahmut Kâmil Paşa nın izine ayrılma haberi artçı komutanlığına çok çabuk gitmiş ve tebligat yapılmış olmalıydı. Abdülkerim Paşa yaverleri, emir subaylarını telefona çağırarak ordu komutanının nerede olduğunu soruyor ve karargâhta bulunduğu cevabını alıyordu. Kerim Paşa, Mahmut Kâmil Paşa nın hareketiyle komutayı kendisine bırakmasını kim bilir ne kadar bekliyordu. Kerim Paşa fazla dayanamayarak kurmay başkanı Guze Bey den komutanın izine ayrılma söylentisinin doğru olup olmadığını telgrafla sordu. Cevap verilmeye vakit kalmadan başka bir telgraf aynı soruyu tekrar ediyordu. Mahmut Kâmil Paşa artçılar Komutanının merakını bir telgrafla halletti. Ordu komutanı vekâletini tebliğ ederek İstanbul a doğru yola çıktı. Ordu karargâhının haberine göre Vehip Paşa, 136 Ordu Komutanlığına tayin edilip bugün İstanbul dan hareket etmişti. Kolorduların Erzurum dan itibaren 19 Şubat 1916 ya kadar asker ve tüfek kaybını bilemiyorum. Bunun doğrusu hiçbir zaman bilinememiştir. Yalnız büyük silâh kaybı aşağıdaki gibi tespit edilmişti. Fakat onların da tam ve doğru olduğuna emin değilim: 9 ncu Kolordudan 11 seri sahra, 4 mantelli top. 10 ncu Kolordudan 6 seri sahra, ve 3 seri dağ, 4 mantelli top. ve 3 makineli tüfek. 11 nci Kolordudan 2 seri sahra ve 1 seri dağ ki toplam 19 sahra, 8 mantelli top ve 4 seri dağ ve 3 makineli tüfektir. Hayvan bulunamadığından dolayı, topçu alaylarının koşamayacağı toplarla Erzurum dan sürüklediğimiz bazı topları daha önce Erzincan a doğru göndermiştik. Bunlar da Halilhanı civarında park edilmişti. 35 mantelli, 2 seri sahra, 8 seri dağ, 1 obüstü. 3 ncü Ordunun maddî ve manevî yorgun birlikleri mümkün mertebe düşmandan ayrılarak biraz toplanıp kuvvetlenmek için çekiliyordu. Ordu Komutan Vekili de bu gerçeği çok iyi bir şekilde biliyordu. Fakat Ordu Komutanı olmak hırsı hep bunları unutturarak Enver Paşa nın atılgan ve 136 Vehip Kaçi ( ) ( ): 1897 de Harp Okulunu, 1900 de Harp Akademisi ni bitirmiştir. Balkan Savaşı nda, Yanya Müstahkem Mevkii Komutanlığı, Hicaz Cephesi nde, 22 nci Hicaz Tümen Komutanlığı, Birinci Dünya Savaşı nda Çanakkale Cephesi nde, Güney Grubu Komutanlığı, Doğu Cephesi nde 3 ncü Ordu Komutanlığı yapmıştır. 13 Haziran 1940 da vefat etmiştir. (Türk Harp Tarihi Derslerinde Adı Geçen Komutanlar; s ) (Ç.N.) 90

100 taarruzkâr karakterinde görünmeye çalışıyordu. Ordu karargâhı Petriç te yerleşmiş, muhabere tesis etmişti. Mahmut Kâmil Paşanın hareketinde karargâh Petriç te ve Abdülkerim Paşa Kargın da idi. Ordu Komutan Vekilinin teşrifi bekleniyordu. Halbuki bizi Kargın a çağırdı. Ordu Komutan Vekilinin bu davetine karşı kurmay başkanı ordunun savunma hattı Cebice mevzii olduğuna göre ordu karargâhının cephe ilerisinde bulunmasının uygun olmayacağını, Kargın da karargâh tesisinin uygun olmayacağı görüşünü yazdı. Telgraf aynen şöyledir: «Kargın hattı, savunmanın ilerisinde bulunuyordu. Haberleşmenin zorluğu dolayısı ile Ordu karargâhının orada tesisi uygun görülmediği gibi mevkii de uygun değildir. Tercan dan dönüşte Ordu karargâhı Kargın da bir gece kalmış ve uygun olmadığı görülmüştür. Petriç her hususta karargâh için uygundur. Karargâh burada yerleşerek görevini yapmaya başlamış ve her tarafla muhabere tesis edilmiştir. Bununla birlikte karargâhın burada bulunması hakkındaki teklifimi tekrar ediyorum. Bugün buradan hareketle Kargın a gitmek mümkün değildir. Mutlaka hareket emrediliyorsa yarın sabah hareket olunabilir. Bununla birlikte karargâhın Petriç te kalması uygun görülmektedir.» Guze 91

101 i Birlikler Terkipleri Muharip Zabitler Gayri muharip Muharip Efrat Gayri Muharip Tüfek Ağır Makineli Seri sahra Mantell Serî dağ Adî dağ 9 ncu Kolordu 17 nci ve 27 nci Tümenler ncu Kolordu 30, 31, 32 nci Tümen nci Kolordu Palandöken M. 36 ncı Tümen 29, 33, 18 nci Tümen Tokat,Erzincan,Jandarma Tb. Ve 83 ncü Alay 2 nci Tabur Kenarda yazılıdır nci Süvari Tümeni Süvari Tümeni Van Gölü Güney M. Sol kenarda Çabakçur Müfrezesi Ognut Müfrezesi Sol kenarda Çoruh Müfrezesi 1, 2, 3 numaralı teşkilat-ı mahsusa alayları Doğu Karadeniz M. Sol kenarda nci İhtiyat Sv.T. 23 ncü Süvari Alay, İhtiyat , 8 nci Alayları Hacı Hamdi Bey M. Sol kenarda II / 106 A, I, II / 107, Van Seyyar Jandarma Taburu 2, 3 İhtiyat A. J. Sv.Bl., Siirt Jandarma Taburu I / 106 A. Bacirge Hudut Taburu,1 Adi dağ bataryası İki Teşkilatı Mahsusa Taburu., I, II Giresun Jandarma Taburları, I, II. Trabzon Jandarma Taburu,III/8 A.,Hopa Hudut Taburu II/83 A.,Tokat J.Taburu Erzincan J.Taburu Sahil Birlikleri Sol kenarda Samsun S.J.Tb.Trabzon Depo Tb. Ali Bey Müfrezesi Sol kenarda Genel Mevcudu Ocak 1916 Genel Kuvvetleri 2 nci Teşk. A.Muş talimgah Tb.,Elazığ Seyyar J.Taburu 92

102 3 ncü Ordunun 28 Şubat 1916 daki Kuvvetleri de şöyleydi: Birlik İsmi Muharip Subaylar Gayri muharip Muharip Er / Erbaş Gayri Muhari p Tüfek Makineli Seri sahra Mantelli Serî dağ Adî dağ Rus topu 9 ncu Kolordu , 28, Tümenler 10 ncu Kolordu ,31.,32.Tümenler 11 nci Kolordu , 18., 29. Tümenler Doğu Karadeniz müfrezesi Sahil Birlikleri Çabakçur müfrezesi Oğnut müfrezesi nci Nizamiye süvari tümeni Hamdi bey müfrezesi ncı Tümen Çoruh müfrezesi Alibey müfrezesi 2000 Toplam

103 Ordu Komutan Vekili ısrar ediyor ve artık büsbütün coşarak diyordu ki: «Savunma Hattı Tercan ın ilerisidir. Yakında karargâhı Tercan a alacağım, birlikte ilerleyecektir.» Bu telgraf adı geçenin Başkomutan Vekilinin ruhuna büründüğünü gösteriyordu. Halbuki 25/26 Şubat 1916 gecesi 10 ncu Kolordu Tercan da durmuştu. Buna karşı Abdülkerim Paşa Kolordunun Tercan ı tahliye ederek Kargın a çekilmesi gerektiğini orduya tavsiye ediyordu. Bir iki gündür Rusların baskısını hissetmedi. Ordu Komutanı uygun gördü. Şu ilerlemek kararının ve karargâhı ileriye almanın Enver Paşa tarafından ne kadar iyi karşılanacağını bildiğinden bu işlere kalkıştı. Savunma hattının Tercan a alınması ve birliklerin ilerlemesi Vekil Paşa tarafından tekrarlandığı sırada Yusuf İzzet Paşa 10 ncu Kolordu tümenlerinin 900 ere indiğini ve bir ileri yürüyüş yapılırsa, bunların da elden giderek Cebice mevziinin de tutulamayacağını bildiriyordu. Yeni Ordu Komutan Vekilinin ısrarıyla karargâhın 29 Şubat 1916 da Kargın a gitmesi için hazırlık yapılıyordu. Gece telgraf memuru geldi. Makine başına çağırdı, gittim. Bi ru s-sebi Karargâhında 137 Enver Paşa makine başında idi. Abdülkerim Paşa nın nerede olduğunu ve ona yazılan şifreli iki telgrafın verilip verilmediğini sordu. Karargâha böyle telgraf gelmemişti. Telgrafçılara sordum. Doğruca Kargın da kendisine çekilmiş olduğunu söylediler. Enver Paşa ya söyledim. Muhabere kesildi. Acaba bunların ulaştırma hızını mı kontrol ediyordu? Verilmemiş ise bunlar ertelenecek miydi? Bunların içindekiler de karargâhça anlaşılamadı. Ordu Karargâhı 29 Şubat 1916 da saat da Kargın da Abdülkerim Paşa yla görüştü. Yolda göçmen miktarı azalmış, leş ve ceset miktarını çoğalmıştı. Fırat buz kütleleriyle karışık akıyordu. Kurmay başkanı ileri hareket hakkında telgrafta yazılı fikrini Ordu Komutan Vekiline tekrar sordu. Paşa kararını değiştirmişti. Ordunun ilerlemesini değil, artçıların takviyesini istediğini söyledi. Cephenin Tercan ilerisine alınması ağza bile alınmadı. Artçı üç tümen olduğuna göre bunların takviyesi halinde ordunun büyük kısmı artçıya tahsis olunacak ve birliklerin geride istirahat, tanzim ve takviye amacı gerekmeyecekti. Bununla birlikte hali hazırın yerinde bırakılması kabul ettirildi. Şimdi anlaşıldı ki ordu emrinde Abdülkerim Paşa tarafından çevirme anlamındaki Mahmut Kâmil Paşa ya gelen izin telgrafından Abdülkerim Paşa Ordu Komutanlığına tayinini neticelendirmiştir. Ordu Komutanlığı vekâleti denilmemesi, Abdülkerim Paşa yı bu ümit ve yoruma sevk etmesi haklı idi. Ben zannediyorum ki ağabeyi Abdülkerim Paşa, Ordu Komutanlığına tayininden dolayı Enver Paşa ya teşekkür telgrafı çekmişti. Enver Paşa da yanıldığını bildiren telgrafın kayba uğrayıp kötü bir netice meydana getirmemesi için ulaşıp ulaşmadığın bizzat kontrol etmiştir. Herhalde dün geceki iki telgraf, Ordu Komutan Vekilinin savaşçı damarlarına soğuk duş yaptırmış olmalı. Bu durum bugünkü arabuluculuk vaziyetinden anlaşılıyordu. 137 Bi ru s-sebi Karargahı:Filistin de bir yer.(ç.n.) 94

104 Düşmanın taarruzları durdu. Havalar iyileşmeye, buzlar çözülmeye başladı. Fakat toprak da içindekileri dışarı verdi. Bu herçeşit leş tahammül olunmaz kokular saçmaya başladı. Erzurum dan geri çekilmeden beri ordunun sağ kanadının muhafazası için Hacı Hamdi Bey komutasındaki müfreze Karasu vadisinden hareket etmişti. Çünkü Rusların bu vadiden ilerleyecek birlikleri vardı. Özellikle süvarilerinin Aşkale - Mamahatun - Erzincan yolunu kesmesi imkânı vardı. Rusların bir süvari alayı ancak 2 Mart 1916 da Pavi ye gelmiştir. Bu asıl cephede sükûnet devam ederken Ruslar 3 Mart 1916 da Bitlis e arkadan baskınla girerek zaptetmişlerdir. Taarruzun anî olması dolayısı ile asker panik yapmış ve her şeyi bırakarak dağılmıştır. Müfreze komutanı ve valinin durumlarının ne olduğu karargâhı endişeye düşürdü. Müfreze komutanı çok kıymetli subaylarımızdan Ali Bey idi. Irak cephesinden ordumuza verilmiş ve Bitlis cephesine bırakılmıştı. Yakup Cemil Van gölü güneyinde Don Kişotvarî kahramanlıklar tasladıktan sonra Talât Paşa ya müracaat etmiş. Orada muharebe olmadığından boşa oturup kahramanlığından vatanımızı mahrum etmeyi uygun görmediğinden başka bir cepheye gönderilmesini rica etmiştir. Talât Paşa dan bundan bahisle, Yakup Cemil in ayrılmasında bir zarar olup olmadığını sordu. Ayrılmasının sakıncalı değil, faydalı olduğunu ve askerleri almayarak şahsen istediği yere gitmekte serbest olduğu cevabı verildi. Vatanperver Yakup Cemil, subayların bellerindeki kemerlerde taşıttığı altınları toplayıp hurcuna doldurmuş ve savuşup gitmişti. Adı geçen alayı da, Ali Bey in komutasında kalmıştı. Ali Bey le valinin bu baskından kendilerini kurtararak Mutbeki ye çekildikleri ve oradan da 7 Mart 1916 da Garzan a geldikleri anlaşıldı. Doğu Karadeniz cephesinde de Rus donanması ile bir harekât eden kara kuvvetleri 5 Mart 1916 da Mepavri batısında bulunan müfrezemize taarruz ederek bizi çekilmeye mecbur etti. Takibe devam ederek 6 Mart 1916 da Rize ye girdi. Arazinin vaziyetine göre Rus gemilerinin yan ateşi müfrezenin direnişini kırmıştır. Bu civar ahalisinden meydana gelen müfrezedeki askerlerden köyleri işgal olunanlar evlerine gitmekte olduklarından ve arazinin vaziyeti daima karşı yan vermiş halde bulunduğundan Rusların Trabzon a kadar gitmesini savunacak kuvvet kalmayacaktır. Müfrezenin deniz tarafından donanmanın ateşine maruz kalması manevi kuvvetleri bozmuş olduğundan sahil kasabalarına sokulan düşman torpidoları hemen beyaz bayrakla karşılanmaktadır. 3 ncü Ordu Komutanlığına tayin edilmiş olan Vehip Paşa 6 Mart 1916 da gelerek komutayı eline aldı. Abdülkerim Paşa da Tercan a artçı komutanlığı vazifesine döndü. 95

105 Aynı günde 18 nci ve 29 ncu tümenlerle Erzincan da kolera hastalığı belirdi. Erzincan daki hasta sayısı 14 idi. Müteakip günlerde orduya bildirilen miktar 20 yi buldu. Tevfik Salim Bey bunun önünü almak için hareket etti. Bu kıymetli doktorla bütün refakatimiz sırasında kendisinin ilim ve teşkilât kıymetinin hayranı oldum. Ordunun sıhhatine olan hizmetleri takdire değerdir. Her yerde, her felâketin önüne ilmiyle geçen ve çare bulan Tevfik Salim Bey kolera âfetinin de önüne geçti. Vehip Paşa Erzincan a gelirken yoldan Van gölü güney müfrezesi komutanlığına bir emir yazmış, müfrezenin bakiyesini 13 ncü Alayla takviye ederek düşmana taarruzu ve Bitlis in geri alınmasını istemiştir. Paşanın böyle anlayıp, dinlemeden yol üzerinden hemen taarruz emri vermesi palavracı! olduğunu gösterdi. Paşanın hangi hatasını düzelteyim: Öncelikle: Müfreze yok, dağılmış. Sonra hitap ettiği komutan gaip, düşman kuvveti 13 ncü Alayla Ali Bey müfrezesinden daha kuvvetli, daha sonra da 13 ncü alayla telgraf ilişkisi yok. İşte hep böyle karanlığa kurşun sıkan komutanlarımız da var. Subayların ailelerinin civarda bulunması ve birliklerin geri çekilmesi subaylarımızın bütün dikkatlerini ailelerine verdi. Onları geriye nakletmek için en sıkı çekilme zamanında birliklerinden asker ve nakliye araçlarıyla ayırmaları gerektiğinden bütün subay ailelerinin Suşehri nin batı kısmına nakli emrolunmuştu. Vehip Paşa yolda bunlara rast gelmiş ve ailelerin eşyasız olarak naklini emretmiştir. Subayların hepsini üzüntülü yapan bu emir, kabul edilecek bir emir değildi. Kabul olunmadı. Herkes ailesini ve eşyasını nakletti. Çünkü zaten bir iki yatakla yemek malzemesinden başka bir şeyleri olmayan ailelerin, bunlardan da mahrum olarak sevki sefalete terkleri demekti. Çünkü geride, gittikleri yerlerde bunları tekrar tedarik edecek para subaylarda yoktu. Bununla birlikte yeni komutanın emri uygulanmadı. Fakat subayların kalbi kırıldı. Vehip Paşa karargâha gelmesini müteakip kendisinden başka hiçbir askerî makamın Başkomutanlık Vekâletine şifre ile yazılacak telgraflarının kabul edilmemesini telgrafhanelere genelge ile bildirdi. Bunu öncelikle anlamsız bir tedbir zannettim. Fakat sonra kendisi söyledi ki Kolordu Komutanlarının, aleyhinde Enver Paşa ile muhaberede bulunmuşlardır. Bunu İstanbul da öğrenmiş olan Vehip Paşa kendi aleyhinde dahi kullanılacak olan bu vasıtayı etkisiz kılmak ve bu şekilde muhabere edenlere de meseleden haberdar olduğunu anlatmak istemiştir. Enver Paşa nın Ordu karargâhının mevkii, kuvvetinin yeterliliği ve saire hakkındaki telgraflarının sadık muhbirlerinin ürünü olduğu anlaşılıyordu. Bu emirden sonra Ordu Komutanı cepheye dolaşarak geldi. Başkomutanlık Vekâleti ne cepheyi gezdiğini, askerin ahvalini pek iyi bulduğunu ve yoldaki tümenler gelir gelmez taarruza geçeceğini yazdı. 96

106 Enver Paşa da orduya gelir gelmez taarruzu düşündüğünden dolayı teşekkür etti. Enver Paşa nın fikrini bilmem. Fakat Vehip Paşa bu telgrafında kesinlikle samimî değildi. Bu kişi de kesinlikle samimiyet olmadığını, her halinin yapma ve her sözünün düşündüğünün aksi olduğunu yaptıkları işlerden öğrendim ve kendisinden dinledim. Bununla birlikte taarruzkârlığın, Enver Paşa ca geçerli olduğunu bildiğinden kendini şirin göstermek için gerçeğin ve kendi düşüncesinin aksini yazmıştı. Vehip Paşa bu telgrafla taarruz taraftarlığını anlattıktan sonra Ordu Karargâhının Kargın dan Petriç e nakline müsaade istedi. 10 Mart 1916 da yazılan yazıya 12 Mart 1916 da muvafakat cevabı geldi ve 13 Mart 1916 da da karargâh tekrar Petriç e döndü YILININ MART AYI Dersim Beylerine İltifat - Mamahatun un Terki - Artçı Tümenlerinin Çekilmesi - 10 ncu ve 5 nci Tümenler - 2 nci Ordu - Geri Bölgesi Komutanlığı Vehip Paşa daha önce Erzincan da bulunmuş ve bu havaliyi tanıyordu. Dersimlilerin beylerini ihsanla tutarak kullanmayı uygun görerek hepsini çağırtmıştı. Sırası ile gelen beylere iltifat ediyor, ziyafet veriyor ve avuçlarını altın ile doldurarak gönderiyordu. Abdülkerim Paşa nın komutasındaki 17 nci, 32 nci, 33 ncü Tümenlerden meydana gelen artçı kuvvetleri Tercan ın doğusunda idiler. 14 Mart 1916 günü Ruslar Tuzla vadisinden taarruza başladılar. Erzurum dan itibaren sağ kanatta Başköy -Yavi - Tuzla vadisi tarafından çekilen müfreze Rusları durduracak kuvvette değildi. Bu taraftan ilerleyen düşmanın durdurulması için 9 ncu Kolordu Mamahatun un güneyinde bulunan Seki istikametine gönderildi. Bunun yerini de 10 ncu Kolordu 1700 kişilik kuvvetiyle tuttu. Fakat Ruslar 9 ncu Kolordunun gelmesinden önce iki alayla kuzeye dönerek Mamahatun a taarruz ederek orayı zaptettiler. Bu suretle Mamahatun un doğu ve kuzeyindeki mevzilerde bulunan üç tümenin çekiliş hatları kesilmiş oldu. Çünkü artçıların ulaşım hattı ancak Erzurum - Mamahatun - Kütür köprüsü şosesiyle sınırlıydı. Bununla birlikte tümenlerin akıbeti karargâhta ciddî endişeler yarattı. Artçı kuvvetleri komutanı, düşmanın taarruzundan yakasını kurtararak karargâh ile çekilmeye muvaffak olmuştur. Artçı tümenlerine nereden imkân bulurlarsa oralardan savaşarak kendilerine yol açıp çekilmelerini emretmişti. Artçı kuvvetleri komutanı Mamahatun un kaybı hakkındaki telgrafında düşmanın hiç beklenilmeyen bu istikametten taarruzu üzerine elde mevcut bütün kuvvetleri kullanma ve hattâ kendi karargâh subay ve efradını tamamen sevk ederek hepsi mahvolduktan sonra geri çekildiğini kendisine has üslupla abartılı şekilde yazıyordu. 97

107 Artçı kuvvetleri komutanı geri gelirken Kütür köprüsü civarında attan düşerek omuz köprücük kemiği kırılmış olduğundan 15 Mart 1916 da Erzincan hastanesine gönderildi. Yerine Galatalı Şevket Bey tayin olundu. Vehip Paşa artçı kuvvetleri komutanlığı karargâhının er ve subay kaybını Şevket Bey den sordu. Gelen cevapta birkaç yaralıdan başka kayıp olmadığı bildiriliyordu. Vehip Paşa artçı kuvvetleri komutanlığının bütün karargâh er ve subaylarının kaybını bildiren telgrafına bağlı olarak, adı geçenin bir daha komutada kullanılmasının caiz olmadığını ifade etti. 17 nci Tümenin esir olduğu haberi çıktı. Diğer tümenlerden hiçbir bilgi gelmiyordu. 15 Mart 1916 günü akşamı artçı kuvvetlerinin Komzuk, Vartik üzerinde Peteriç e yürümekte oldukları ve 15/16 Mart 1916 gecesi Peteriç e gelmelerinin muhtemel olduğu büyük sevinçle haber alındı. Tümenler yolsuz, karlı, taşlı, uçurumlu arazide gece gündüz yürüyerek 16 Mart 1916 da Fırat ı geçtiler. 3 ncü Ordu bölgesine tahsis olunup yolda bulunan tümenlerden 10 ncu Tümenin en ilerideki iki taburunun Trabzon a sevki ile geri kalan kuvvetin Kelkit ve Hadat a yürümesi ve 5 nci Tümenin Bitlis e taarruzu emredildi. 17 nci, 32 nci ve 33 ncü Tümenlerin kurtularak Fırat ı geçmeleri ve 9 ncu Kolordu nun Seki taraflarına gitmesi Kütür köprüsü yanında Tuzla deresi ile birleşen Karasu yun 138 güney batı sırtları ile Seki ve Höbek dağından 139 müteşekkil bir ileri mevzii hasıl etti ki, bu mevzi Cebice hattı savunmasından daha kuvvetli birliklerle, diğer ordunun büyük kısmı ile işgal olunmuştu. Çoruh müfrezesi de düşmanın şiddetli taarruzları karşısında 18 Mart 1916 da Bayburt a doğru çekildi. Başkomutanlık Vekâleti, Ruslara taarruz için 2 nci Ordunun Bitlis ve Diyarbakır ve Harput bölgesine naklini yaptırıyordu. 2 nci Ordu Komutanı Ahmet İzzet Paşa nın 2 nci ve 3 ncü Ordulardan oluşan doğu cephesi komutanlığına tayin olunacağı havadisleri çıktı. Vehip Paşa, İzzet Paşa nın emri altında hizmet etmeyeceğini söylüyordu. Bu isteksizlik sonradan harekâtta başarısızlığa sebep olmuştur. 2 nci Ordunun güneyde toplanması devam ederken 3 ncü Ordu Komutanı bu havaliye gönderilecek birliklerin dağlarda hareket edecek şekilde donanmış olmasını ve özellikle nakliye araçlarının yük hayvanlarının bulunmasını Genel Karargaha arz etmiştir. Mutlaka dağ topu bulunmasını Genel Karargahtan istemişti. Bu işaretlere rağmen nakliye araçları araba ve topçuların sahra topçusundan meydana geldiğini işittim. Yalnız Diyarbakır da bir tümen komutanı gördüm ki iki semere karşılık bir araba vermeyi teklif ediyordu. Nurettin Bey 9 ncu Kolordunun halini ve arazinin zorluğunu görünce bu komutanlıktan caymış 138 Karasu: Van İli sınırları içindeki Güroymakta doğar. Uzunluğu 68 km. kadardır. Aras nehrinin koludur. (Ç.N.) 139 Höbek Dağı: Erzincan dadır.(ç.n.) 98

108 ve Erzincan a dönmüştü. Vehip Paşa adı geçen geri bölgesi komutanı tayin etti. Görevi menzil bölgesinin gerisindeki ordu bölgesinde bulunan birliklere komuta ve menzil hizmetlerini yerine getirdi. Hiçbir anlam ifade etmeyen bu görevi Irak cephesinde ordu salâhiyetine sahip olduğundan dolayı Kolordu Komutanı, makamdan indirme sayan Nurettin Beyin nasıl kabul ettiğini anlayamadım. Çünkü geri bölgesi bir tümen komutanlığı bile değildi. Bununla birlikte bu geri bölgesinde kendisine nüfuz ve yetkiler teminini düşünerek bütün valilerin kendi emrine verilmesini istedi. Dahiliye Nezareti tabiî razı olmadı. Zaten hiçbir anlamı olmayan bu teşkilât 25 Mart 1916 da ortadan kaldırıldı. Ruslar 28 Mart 1916 da Of u işgal ettiler. 17 Nisan 1916 da Trabzon a girdiler. Bu esnada Erzincan ın doğusundaki cepheye hiçbir ciddî taarruz olmadı. 3 ncü Ordu 2 nci Ordunun toplanmasını ve taarruza geçmesini bekleyerek çok perişan olmuş olan birlikleri takviye, tanzim için kendisine ilhak olunan 5 nci Kolordunun birliklerini Erzincân la Trabzon arasının kapanmasına sevk ediyordu. Bundan sonra karargâhtan ayrılmam sebebiyle hatıratım da burada son buluyor. Yalnız Rusların çeşitli zamanlarda Erzurum karşısındaki kuvvetleri hakkındaki neşriyattan bazılarını aldım. Rus Basın Yayınına Göre Erzurum Taarruzu senesi Eylül ünde Kafkas Valiliğine tayin olunan Grandük Nikola, kar Kafkas dağlarını örtmeye başladığı sırada Erzurum mevkiine taarruz ve Türk ordusunu imha etmek istiyordu. Bunun için Rus ordusunun vasıta ve teçhizatının izin verdiği derecede üstünlüğünü genişletmeyle Trabzon,. Erzincan, Muş hizalarına kadar ilerlemek esaslarına dayanan plânını tertip etmişti. Grandük ün yüksek nüfuzu sayesinde Kafkasya dan kuvvet alınmamıştır. Batıdaki Rus ordularının ihtiyacına rağmen Kafkasya ya demiryolu malzemesi, silâh, cephane, uçak filosu, otomobil ve kamyon gibi vasıtalar verilmişti. Daha önce Avrupa cephelerine alınmış olan Kafkas süvari tümeni ile 1, 2 nci Plaston tugayları Kafkasya ya iade olunmuştu senesi sonları yani 1915 Aralık ayında Bodeniç ordusu 107 piyade taburu ve 60 süvari bölüğüne sahipti. Grandük ün elinde ayrıca nci hat taburu vardı. 141 İşte Ruslar Kafkas ordusunu bu derece takviye ettikleri halde Başkomutanlık Grandük Nikola nın Kafkasya ya geldiğine bile inanmak istemiyordu. Kışın harekâta maiiyeti, gazete havadisleriyle oyalanıyordu; 51 nci ve 52 nci Tümenleri alıp Irak a yolluyordu. Grandük Nikola Gelibolu yarımadasının müttefiklerce tamamen tahliyesi üzerine Türk Genel Karargahının, Kafkas cephesini ilkbaharda 140 Ruslara bağlı kısım, merhum Nihat Beyin Birinci Dünya Savaşı nda Türk Harbi kitabından alınmıştır. 141 Merhum Nihat Beyin Birinci Dünya Savaşında Türk Harbi eseri Cilt: 2, s. 361,

109 kuvvetli şekilde güçlendirmesinden endişe etmiş ve bu sebeple şiddetli kışa rağmen taarruza geçmeye karar vermişti. 142 Grandük ün bu endişesi boşaydı. Çünkü Genel Karargah 3 ncü Ordunun Rus ordusuna karşı savunma, hatta taarruz yapabileceğine tamamen engel idi. Rusların taarruzu ile Erzurum un sükutundan sonra dahi ancak birer tümen kuvvet göndermeye razı olabilmiş ve Rus taarruzunun genişlemesi üzerine 2 nci Orduyu sevke karar vermiştir. 3 ncü Ordu cephesine gönderilen tümenlerin birer birer tahsisi ve sonra bir ordu sevki teşebbüsü Genel Karargahtan kararlaştırılmış bir plânla değil, zorunluluk karşısında hareket ettiğini gösteriyor. Ruslar ne yapacaklarını düşünüp kararlaştırmış ve hazırlanmışlardır. Tertibatlarını ikmal ederek bizi hakikaten baskına uğratmışlardır. Erzurum a taarruz eden Rus birlikleri şunlardır: 143 Tabur Süvari Bölüğü Top 1 nci Kolordu (34) ü ağır 2 nci Kolordu Voroviyef Kolu ncı Tümen 16 Toplam (34) ü ağır Bunlardan başka 1 nci Kolorduya 2 nci Opolçenye Tugayı ile 4 ncü Kolordudan alınmış bazı kuvvetler de katılmıştı. 3 ncü Ordu bu kuvveti er olarak tahmin etmişti. Birlik numaraları arasında da epeyce fark vardır. Buradan anlaşılıyor ki 3 ncü Ordu tahminden çok fazla bir kuvvetle çarpışmış ve özellikle topçu üstünlüğünü kendisinde zannetmekle çok hata etmiştir. Erzurum a taarruz eden bu kuvvetin karşısındaki birliklerimizin ne kadar zayıf olduğunu anlamak için kısaca yazdığım genel kuvvetlere bakmak yeterlidir. Düşmana göre pek az olan askerlerimiz her tarafta, her noktada cidden harikalar göstermiş, 90 mevcutlu alaylar ve 1700 mevcutlu tümenler düşmanın dolgun mevcutlu aynı birliklerinin taarruzunu durdurmuştur. Ancak 10 ncu Kolordunun, artık fedakârlığının son derecesini yaparak çokluk karşısında mevziyi terk etmesi üzerine geri çekilmeye mecbur kalmıştır. 142 Merhum Nihat Beyin Birinci Dünya Savaşı nda Türk Harbi eseri c.2, s Merhum Nihat Beyin Birinci Dünya Savaşı nda Türk Harbi eseri c. 2, s

110 Kendisinin dört, beş misli bir kuvvetle ve metrelerce kar üzerinde eksi 20 derece sıcaklıkta çarpışmış olan ordunun çekilişteki asker ve silah kaybı en az sayılmalıdır. Rus kütlesinin önünden çekilen kahraman Türk ordusu, bütün zafiyet ve mahrumiyeti ile beraber yine 1916 Mart ında Trabzon-Bayburt-Kütür köprüsü-hoyekdağı-kiği 144 -Uğnut hattında tutunarak tanzim ve düzenlenmeyle başarılı olmuştur. Ordunun Düzeni Hakkında Bir Teklif 10 ncu Kolordu Komutanı Yusuf İzzet Paşa daha Mahmut Kâmil Paşa ayrılmadan önce aşağıdaki teklifi göndermişti. Fakat savaş sırasında tabiî dikkate alınamamıştı. Kargın 26 / 27 Aralık ncü Ordu Komutanlığına 1- Kolordunun bugünkü genel kuvvetlerin cetvelini takdim ediyorum. 2- Cetvelin okunmasından ve tetkikinden anlayacağınız üzere her tümen ancak 900 mevcutlu birer piyade taburu (30 ncı Tümen 1600 muharip) kuvvetindedir. Muharip subayda dahi gerek şehiden gerek yaralanma ve hastalık dolayısı ile oldukça eksilme vardır. Bu eksilme savaşın devamıyla gittikçe artacaktır. 3- Bununla birlikte 10 ncu Kolordu, kolordu ve hatta tümen teşkilâtını muhafaza etmek iktidarını birkaç ay için kaybetmiştir. Çünkü bu teşkilâtın devamı için subay kaynağı kalmadığına ve yeterli miktarda öğretmen asker bulunmadığını düşünüyorum. Kendileri de Tafta höyüğündeki kolordu karargâhına teşriflerinde ayni görüşte bulunmuştunuz. Verilebilecek öğretmen olmayan askerin ise faydasından ziyade tehlikesi ve önemli sakıncaları vardır. Buhranlar hep bu askerin varlığından meydana geliyor. 4- Birliklerin mevcutları aslında dun olduğu gibi teşkilâtta genişleme yapılmasında birçok mahzur vardır. a) Kolordu ve birçok tümen karargâhı, birçok tabur ve alay erkânları birçok askeri belederek genel kuvvetlerden memleketin savunması için azamî derecede faydalanmayı engelliyordu. b) Yeni birliklerin teşkili, talim ve terbiyesi için istifade edilebilecek olan subaylardan az zaman içinde nispetsiz kayba uğrayarak memleket savunması büsbütün tehlikeye maruz oluyordu. c) Askeri harekat hakkındaki alınan kararlara Kolordu ve tümen tabirlerinin varlığı çok kötü etki eder. Nitekim etmektedir. 144 Kigi: Asıl adı Kiğik olup Erzurum ilinin Oltu ilçesinin merkez bucağına bağlı Başaklı köyüdür. (Köylerimiz, s. 702.) (Ç.N.) 101

111 5- Bununla birlikte tekrar kesin bir muharebe kabul etmezden önce yeniden hakiki duruma uygun şekilde teşkil ve tanzim olunmak mecburiyeti mevcut olduğundan şu sıralarda Kolorduyu aşağıdaki şekilde açıklamayı tek çare olarak düşünüyorum: a) Her tümenin muharip subay ve askerinden ikişer tabur teşkili. Bu şekilde 10 ncu Kolordunun muharip piyade kuvveti ayrıca bir istihkâm taburu ve 32 nci Tümene muharebelerde zayi olmuş taburları yerine bağlanmış olan atış talimgah taburuyla birlikte toplam 8 piyade taburundan, yani yine üç alaydan meydana gelen bir tümenden ibaret olmuş olur. b) Kolorduda 30 ncı Tümende 4 Makineli tüfek 31 nci Tümende 5 Makineli tüfek 32 nci Tümende 4 Makineli tüfek ki toplam on üç makineli tüfek vardır, bunlar aynen bırakılır. c) Kolorduda 2 Sahra 30 ncu Tümende 4 Dağ 31 nci Tümende 7 Dağ 32 nci Tümende 4 Dağ ki toplam 15 dağ topu vardır. Bunlar beş batarya halinde olarak aynen bırakılır. Ancak bunlardan bir seri dağ bataryasının talim bataryası adıyla talimgahlarda bulundurulması uygun olur. d) Piyade taburlarının şimdiki nakliye araçları bir araya getirilerek muharip taburların nakliye araçları artırılır. e) Bir tümen idare heyeti ile Kolordunun bütün katarları ve cephane kolları bir tümenin iaşesine ve cephanesinin ikmaline müsait olacak şekilde yeniden tanzim ve teşkil olunarak 10 ncu Kolordunun muharip tümenine bağlanır. Sıhhiye bölükleri ile seyyar hastaneler de uygun bir teşkilât haline getirilir. f) 10 ncu Tümenin hazır mevcudundan oluşturulacak tümen yine 30 ncu Tümen adı altında bulunarak 31 nci ve 32 nci Tümen karargâhları tekrar teşekkül etmek üzere gerilere gönderilir. Kolordu karargâhı 30 ncu Tümen ile görevini yapmaya devam eder. 6-3 ncü Ordunu dahi bu şekilde Yunan seferinde olduğu gibi müstakil tümen ve müfrezelerden meydana gelmiş olacağı ve savaş gereği bu tümen ve müfrezelerden birkaçı bir bölgede toplandığı takdirde yine geçici bir kolordu teşkilâtına ithal olunabilecekleri de cümledeki değerlendirmem olarak arz kılınır. 7- Maruzatım elde kalmış ordu bakiyesini daha etkili ve güçlü bir silâh olarak kullanmak ve elde kalmış kaynaklardan da daha makul bir şekilde 102

112 savaşın daha ne kadar zaman devam edeceği bilinmeyen zaman zarfında, istifade olunmak gibi bir lüzum ve düşünceyle ki, bunlar kendisini her an hissettirmiştir. Bir buçuk sene zarfında 10 ncu Kolordu ancak iki ay kadar oldukça dolgun bir mevcuda sahip olabilmiş ve artan zamanlarda bir tümen mevcudunda bile bulunamamıştır. Bu duruma şahit olduğumdan sizin onayınıza sunulduğu takdirde bir an önce uygulanmak üzere gerekli emrin verilmesi önemle beklenmektedir. Bu vesikayı, Kolorduları Cebice civarına geldiği zamanki halini gösterdiği için yazdım. 10 ncu Kolordu Komutanı diğer Kolordu Komutanlarından nispeten daha inzibatlı, daha ziyade birliklerine bağlı ve her yerde en az kayıpla yakasını kurtaran ve çok çeşitli kaynaklardan istifade eden komutan olduğundan, bu Kolordu diğerlerine nispetle en iyi durumda olanıdır. İşte en iyi Kolordu bu şekilde idi. Abdülkerim Paşa nın müdafaa hattını Mamahatun un ilerisine almak düşüncesi ve Vehip Paşa nın orduya gelir gelmez taarruzu düşünmesi bu gerçeğin karşısında eridi. Başkomutanlık Vekâleti, iki tümen vermediği bölgeye 12 tümen gönderdi. Başkomutan Vekili bu büyük savaşın önemini kavrayacak, ona göre tedbir alacak kudrette değildi. Kendisinde bunu sağlayacak gücü olduğunu hayal etmişti. Halbuki Almanların, cemiyetin aleti olmuştu. Doğru sözler susmuş, iki yüzlülerin, dalkavukların sesi her şeyden daha çok yükselmiş; ilim, fen hiçe sayılmış, serüvenciler başa geçmişti. Sonuçta, Türklüğün büyük kahraman Kafkas Ordusu bu hataları kanı ile ödemişti. Ankara: 28 / Mayıs / 1929 Aziz Samih 103

113 1 1 nci Seferi Kuvvetler, 35, 38, 41, 44, 45, 46, 47, 49, ncu Kolordu, III, 7, 9, 10, 13, 14, 18, 23, 24, 27, 28, 30, 33, 38, 39, 40, 42, 44, 46, 47, 48, 56, 62, 63, 67, 68, 69, 70, 71, 73, 74, 76, 77, 78, 85, 86, 87, 90, 92, 93, 94, 97, 100, 101, 102, nci Kolordu, III, IV, 3, 9, 10, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 23, 28, 29, 31, 32, 33, 34, 41, 42, 43, 44, 46, 47, 56, 62, 67, 69, 70, 71, 73, 74, 76, 83, 84, 85, 86, 87, 90, nci Piyade Alay, ncı Alay, nci Tümen, 39, 42, 50, 51, 67, 73, 77, nci Kolordu, nci Tümen, 4, 16, 18, 66, 70, 74, 78, ncu Süvari Alayı, nci Süvari Tümeni, 13, 14, 33, 44, 50, 56, 67, 76, 82, 92 2 nci Tümen, 1, 5, ncü Alay, nci Tümen, 14, 25, 27, 30, 33, 39, 41, 48, 49, 51, 67, 73, ncu Tümen, 10, 38, 40, 42, 43, 47, 49, 50, 51, 67, 73, 74, ncü İhtiyat Süvari Tümeni, III, 7, 20, 33, 41, 44, 46, 50, 51, 52, 54, 56 3 ncü Ordu, III, V, VII, 2, 3, 6, 7, 18, 19, 24, 32, 34, 35, 36, 43, 46, 47, 50, 51, 52, 55, 59, 67, 70, 71, 75, 79, 80, 84, 86, 87, 89, 90, 93, 95, 98, 99, 100, 101, ncü Tümen, 1, 5, 20, ncu Tümen, 30, 38, 40, 43, 74, 75, 77, nci Alay, nci Tümen, 40, 42, 43, 66, 74, 77, 102 DİZİN nci Tümen, 40, 66, 74, 77, 92, ncü Tümen, 7, 16, 18, 25, 66, 67, 75, 78, 97, ncü Tümen, III, 7, 10, 11, 15, 16, 18, 23, 30, 43, 66, 67, 68, 70, 74, 78, 85, ncı Tümen, 45, 46, 49, 51, 56, 57, 67, 76, 92, nci Alay, nci Tümen, ncu Tümen, ncü Ordu, 46, 47 4 ncü Tümen, V, 1, 2, 5, nci Ordu, V, 52, 53 5 nci Seferi Kuvvetler, 19, 29, 30, 37, 41, 44, 45, 46, 47, 49, 51, 55 5 nci Tümen, IV, 97, nci Tümen, nci Tümen, 55, 56, ncü Alay, ncı Ordu, 3, 17, ncü Alay, ncu Alay, V, ncu Kolordu, III, 4, 11, 13, 14, 18, 19, 20, 22, 27, 30, 33, 37, 39, 41, 42, 43, 44, 47, 49, 50, 51, 55, 56, 62, 67, 69, 70, 73, 74, 77, 81, 85, 87, 90, 92, 93, 97, ncı Alay, nci Tümen, 5 93 ncü Alay, 85 A Abdullah Kumu, 70 Abdurrahman Bey, 11 Abdülkerim Paşa, IV, 32, 42, 47, 48, 49, 62, 64, 67, 68, 72, 83, 86, 87, 89, 91, 94, 95, 97, 103 Abiçhira, 59 Abo nehri, 85 Abutzeyt, 51

114 Adaletabat, 50 Adil, 32 Adilcevaz, 34 Afganistan, 6, 54 Ağdasor, 76 Ağnavut, 41 Ağtaştürbesi, 73 Ağzıaçık, 74 Ahali, 74 Ahalik Köyü, 12 Ahipsor, 40 Ahlat, 41, 46, 48 Ahmet Fevzi Paşa, 37 Ahmet İzzet Paşa, 98 Aktaş, 41, 46 Albay Hafız Hakkı, 7 Albay Nurettin Bey, 88 Albay Refik, 8 Albay Tevfik Bey, 50 Aleksandrapol, 59 Ali Bey, 6, 82, 92, 95, 96 Ali Bey Müfrezesi, 92 Ali İhsan Bey, 36, 48 Alibaba dağı, 68, 69 Alikulu, 50 Alman, 2, 3, 7, 9, 11, 17, 24, 36, 49, 52, 53, 54, 59, 71, 73, 76 Almanya, 2, 17, 54, 61 Altınan, 81 Altınbulak, 10 Amasya, 27, 28 Amat, 23 Ankara, VI, VII, 1, 2, 39, 103 Arap, 2, 5, 30, 70 Arapgediği, 41 Arapkenet, 76 Aras, IV, 1, 3, 20, 29, 46, 47, 67, 98 Aras Vadisi, IV, 3, 29, 67 Ardahan, 59 Ardanuç, 59 Ardoz, 38 Arduz, 39 Arhavi, 24, 26 Artvin, 24, 27, 37 Aryen, 34 Asakha, 59 Aşkale, 29, 56, 58, 88, Atina, 80 Avni Paşa, 31, 37, 59, 62 Avrupa, 22, 52, 99 Avusturya, 61 Azap, III, 5, 12, 16, 18, 29, 32, 40, 41, 67, 88 Azerbaycan, 53 Aziz Samih, I, VI, VII, 103 Aziziye, 55, 74 B Babadağı, 49 Badicivan, 39, 68 Badiçvan, 68 Bağdat, III, 11, 17, 19, 20, 22, 29, 33, 39, 41, 44, 55 Baha Bey, 33 Bahaettin Şakir Bey, III, 7, 19, 24, 27, 55 Bahçe, 50 Baklagan, 70 Bakü, 6, 53 Balkan, 2, 3, 16, 24, 27, 42, 47, 49, 55, 90 Balta, 59 Balvana, 59 Bargiri, 35, 45, 51 Basirge, 21 Başhan, 49 Başkale, 21, 45 Başköy, 97 Baştabip İbrahim Tali Bey, 31 Batnos, 50 Batum, VI, 7 Bayburt, 9, 23, 25, 27, 29, 47, 56, 57, 70, 74, 98, 101 Bayraklı, 87 Bekir Bey, 8, 10, 11 Bektaşî, 55, 77 Bektaşi Alayı, IV, 76 Bektaşî Sabri Bey, 77 Berlin, 7 Beyazıt, 1, 21, 23 Bıkılgan, 73 Bican, 88 Binbaşı Ali, 5 Bitlis, 24, 25, 29, 33, 34, 45, 46, 49, 56, 57, 62, 82, 83, 89, 95, 96, 98

115 Bodeniç, 99 Boylu, 21 Bronsart, 7 Bronzar, 11, 37, 52 Bulanık, 29, 47 Burgubulak, 50 Büyüktoy, 70 C Canik, 62 Cebice, 88, 91, 94, 98, 103 Cemal Azmi Bey, 59 Cemal Bey, 32, 86 Ceran gölü, 46 Cihari, 22 Ç Çakalderesi, 73 Çakmakdağı, 41 Çanakkale, 17, 52, 90 Çanaklar, 74 Çatalca, V, 55 Çelebi Efendi, 77 Çıldır gölü, 59 Çırpı, 85 Çırpıhöyüğü, 75 Çiftlik, 74 Çiftlikköy, 73 Çilligöl, 76 Çipirli, 70 Çobandede, 71, 74, 75, 81, 85 Çoruh, 59, 78, 81, 92, 93, 98 Çorum, 63 Çöllü, 69 Çörgük, 50 Çullu, 5, 6 Çullu Köyü, 5 D Dağıstan, 3, 59 Dakhhovska, 59 Deliki, 37 Deltili, 41 Dersim, IV, 97 Deveboynu, 32, 74 Devre dağı, 41, 42, 43 Dilman, 38, 41 Dir, 21 Diyadin, 1, 35 Diyarbakır, 23, 24, 25, 28, 29, 35, 56, 57, 82, Dolabaş, 50 Dolanınız, 74, 81 Don Kişot, 95 Doradağı, 41 Dramalı Rıza Bey, 19 Duradağ, 41 E Ebubekir Köyü, 4 Ebulhindi, 87 Eğerlidağ, 74 Eğin, 29 Eğrek, 34 Elazığ, 25, 28, 29, 57, 83, 92 Eliroz, 59 Elizavetpol, 59 Enver, 6, 8, 11, 12, 13, 15, 18, 31, 35, 36, 37, 43, 52, 53, 54, 55, 61, 63, 64, 76, 87, 89, 90, 94, 96, 97 Enver Paşa, 6, 8, 11, 12, 13, 15, 18, 31, 35, 36, 37, 43, 52, 53, 54, 55, 61, 63, 64, 76, 87, 89, 90, 94, 96, 97 Erciş, 21, 34 Erciyeş, 48 Erhoy, 35 Ermeni, I, 18, 21, 30, 34, 38, 44, 79 Erzincan, V, VI, 22, 23, 25, 27, 29, 38, 56, 57, 58, 84, 89, 90, 92, 95, 96, 97, 98, 99 Erzurum, III, IV, VII, 1, 2, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 14, 15, 16, 17, 19, 21, 22, 23, 24, 25, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 37, 38, 39, 40, 41, 47, 51, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 62, 63, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 95, 97, 99, 100, 101 Erzurum Müstahkem Mevkii Komutanlığı, 19 Es, 11 Esmer, 51 Eşbeşan, 41 Eşmeşan, 38, 66 F Fazıl Paşa, 3, 4, 5, 6 Feldman, 11

116 Fırat, 89, 94, 98 Fikirsiz, 34 Fuat Ziya Bey, 37 G Galatalı Şevket Bey, 98 Galiçya, 58 Galip Bey, 77 Galip Paşa, III, 12, 31, 32, 34 Garaz, 87 Garzan, 95 Gâvurdağı, 70, 76, 81, 82 Gelibolu, 99 Geranlık, 50 Gerek dağı, 67 Gerek yaylası, 67 Gez yaylası, 74 Girekösek, 74, 76, 85 Giresun, 23, 27, 28, 92 Golç Paşa, 17 Gollü, 69 Gökçe gölü, 59 Göksu deresi, 50 Görele, 27 Grandük Nikola, 58, 99 Grebeneli Yarbay Bekir, 7 Gulmanhanı, 49 Guşdiyan, 49 Guze, 2, 32, 36, 37, 41, 90, 91 Gümüşhane, 22, 25, 29 Gündüzbey, 52 Güngörmez, 85 Gürcistan, 48, 59, 60, 61 Gürcüboğazı, 74 Güzelbaba dağı, 51 H Hacı Bektaş Çelebi Efendi, 77 Hacı Efendi, 6 Hacı Hamdi Bey, 50, 92, 95 Hacı İbrahim Reşit Efendi, 6 Hacıyoti, 46 Haçlı göl, 49 Hadat, 98 Hafız, 2, 6, 7, 10, 11, 12, 13, 15, 31, 36 Hafız Hakkı Bey, 7, 10 Hafız Hakkı Paşa, 2, 6, 12, 13, 15, 31, 36 Hakkı Fazıl Bey, Halep, 4, 34, 49 Halet Bey, 31 Halil Bey, 35, 38, 49 Halilhanı, 90 Halkova, 21 Hamidiye Süvari Alayları, 1 Hamzegan, 51 Hanik, 21, 50 Harabe, 50 Haramikaya, 73, 85 Harardere, 68 Harput, 23, 29, 56, 98 Hasan İzzet Paşa, 2, 9, 35, 37, 75 Hasankale, IV, 2, 4, 8, 10, 11, 16, 18, 28, 29, 30, 31, 32, 34, 35, 37, 39, 47, 48, 55, 67, 68, 69, 70, 71, 75 Hason, 50 Haşto, 51 Havuzlarbaşı, 73, 85 Havuzlubaşı, 73 Hayri Bey, 10 Herne, 68 Hernur, 70 Hevik Karargâhı, III, 12 Hevik Köyü, 12, 15 Hınıs, 29, 52, 54, 57, 74, 76, 81, 82 Hınıs Çayı, 52 Hicaz, V, 3, 34, 90 Hikmet Efendi, 53 Hilmi Bey, 8 Hindenburg, 3 Hindistan, 6 Hodusüfla, 24 Hopa, 23, 24, 27, 92 Horasan, 1, 3, 5, 12, 15, 16, 21, 41 Horum, 12 Hoşap, 21 Hoy, 35 Hoyekdağı, 101 Höbek, 98 Höyükler, 3, 4, 18, 70, 74, 75, 85 Höyükler tepesi, 70 Hurintepe, 73 I Ilıca, IV, 76, 81, 86, 87

117 Ishak Avni Bey, 45 Işkı, 34, 37 Işkı köyü, 34 İ İbrahim Efendi, 6 İbrahim Reşit Efendi, 6 İbrahim Tali Bey, 31 İd, 29, 34, 47, 67 İmam Ali, 34 İmaretsüflâ, 50 İmaretulya, 50 İnce, 38 İngiliz, 2, 12 İran, V, 21, 22, 30, 35, 45, 49, 53, 54, 55, 67 İskender Bey, 10 İskenderun, 34 İslâmkotik, 38 İslâmkötek, 39, 40, 41 İspir, 5, 82 İstanbul, IV, V, 1, 2, 3, 6, 7, 9, 10, 11, 12, 17, 24, 26, 36, 37, 43, 49, 55, 62, 63, 64, 70, 72, 90, 96 İşhan, 24 İtalya, 52 İttihat ve Terakki Cemiyeti, 1, 36, 55 İzermik, 71 K Kabaktepe, 46 Kadri Bey, 31 Kafkas, I, III, VII, 2, 3, 12, 35, 40, 44, 45, 54, 55, 58, 61, 99, 103 Kafkasya, 6, 61, 80, 99 Kâğıdıç, 87 Kağızman, 3, 10 Kale, 41, 73, 85 Kaleboğazı, 24, 38 Kalender, 16, 29, 41 Kamışlı, 50 Kân, 74 Kanısarek, 50 Kanlı Kamış Cemiyeti, 34 Kara Göbek, 73 Kara Vasıf, 2, 37, 48 Karaağaç, 51 Karabağ, 6 Karabazı, Karabıyık, 68, 88 Karaçoban, 51 Karadeniz, III, 2, 7, 19, 23, 27, 33, 37, 41, 44, 59, 78, 84, 85, 92, 93, 95 Karagöbek, 81, 85 Karagöz, 51 Karahisar, 25 Karakilise, 1, 23, 48 Karaköy, 39, 74, 76 Karapmarm, 73 Karasu, 95, 98 Karavelet, 71, 73 Kargapazarı, 3, 68, 69, 70, 82, 85 Kargapazarı Dağları, 3 Kargarisüflâ, 51 Kargın, IV, 86, 88, 91, 94, 97, 101 Kars, VI, VII, 3, 10, 13, 23, 32, 34, 59, 74 Karşım, 67 Kaşin, 49 Katakaya, 73 Kavaklık, 51 Kayseri, 34 Kazak, 45, 50, 78 Kazım Bey, 11, 21 Kefri, 46 Kelkit, 98 Kepenek, 37, 41 Kerim Paşa, 64, 68, 72, 73, 90 Kernako, 49 Kesence, 41 Ketvan, 29, 70 Kez, 74, 87 Kığı, 56, 57, 58 Kılıçgediği, 20, 34, 35, 48 Kırkınar, 53 Kırnako, 41 Kızıldağ, 42 Kızılkilise, 41, 42, 69 Kızılmesçit, 76 Kızılyusuf, 51 Kifik, 38 Kigik, 38, 39 Kiği, 101 Kihdik, 38 Kireçlidağ, 41 Kirekösek, 39, 74

118 Kiremitlik, 74 Koçan, 46 Koçunboğazı, 81 Komasor, 41 Konya, 3, 35 Kop, 40, 41, 46, 47, 49, 50, 51 Kopa, 46 Kornis, 29, 30 Kornis Köyü, 30 Korniş, 38 Korucu Köyü, 4 Korucuk, 81 Koşa, 39, 68 Kotma, 41 Kotmar, 40 Kotur, 35 Kozican, 67 Koziçantepesi, 41 Köprüköy, 1, 5, 7, 10, 11, 17, 20, 22, 37, 40 Köse Mehmet, 83, 84 Köşk, 70, 74, 85 Köşk gölü, 70 Kötek, 10, 23 Kulaç, 76 Kumburnu, 55 Kuruziyaret, 87 Kuzahur, 38 Küçüktoy, 70 Külâhkaya, 75 Kürt Musa, 4 Kütkan, 51 L Liskav, 39 Liskâviulya, 39 Liz, 47, 51 M Mahmut, III, IV, 32, 34, 35, 36, 37, 42, 76, 80, 83, 86, 89, 90, 91, 94, 101 Mahmut Kâmil, III, IV, 32, 34, 35, 36, 37, 42, 76, 80, 83, 86, 89, 90, 91, 94, 101 Mahmut Kâmil Paşa, III, IV, 32, 34, 35, 36, 37, 42, 76, 80, 83, 86, 89, 90, 91, 94, 101 Mahoğlu, 73, 74, 85 Malatya, 25, Malazgirt, 45, 46, 48, 49, 50, 51 Malhas, 50, 51 Mamahatun, IV, 40, 82, 86, 88, 95, 97, 103 Mansuri, 21 Masrik dağı, 38 Mazorya, 3 Mazurya, 75 Mecidiye, 74 Mecnununbaşı, 85 Medirke, 74 Mehabet, 33 Mehikert, 10 Mehmet Fazıl Paşa, 3, 4, 5, 6, 11 Mehmet Paşa, 35 Melo, 19, 24, 27, 37 Memik, 50 Mendiktepesi, 73 Mepavri, 95 Merzifon, 28 Mescitli Köyü, 5 Mesçitli, 29 Mesut Efendi, 15 Mevlevi Alayı, 77 Mezarlıktepe, 73 Mezriki, 21 Mısır, 3, 35, 42 Mızrak, 49, 51 Mızrak Gediği, 49 Micingirt, 23 Milan, 21 Milleti Müsellâha, 17 Milo, 41, 44, 56, 66 Mirgemirdağı, 51 Molla, 46, 76 Mollababa, 49 Molladurak, 49 Mollaosman, 46, 50 Mollayadin, 46, 50 Muhlis, 5 Muhtar Paşa, 12 Muradiye, 35, 41 Murat nehri, 46 Murathan, 50 Mustafa Nimet Bey, 4 Musul, 3, 6, 35, 82 Musun, 23

119 Muş, 25, 28, 34, 44, 45, 47, 51, 56, 57, 82, 92, 99 Mutbeki, 95 Mümtaz Bey, 4 N Narintepe, 38 Narman, 11, 29, 34, 38, 39, 40 Nazik Gölü, 51 Nebihanı, 10 Nebiköy, 73 Nehah, 39, 45 Nihat Bey, 9, 99, 100 Nizamiye İkinci Süvari Tümeni, 7 Norşin, 28 Nurdüz, 45 O Of, 99 Okumi, 39 Oltu, 9, 24, 38, 39, 101 Opolçenye Tugayı, 100 Orucuk, 38 Osman Ağa, 4 Osman Bey, 64 Osmanlı İmparatorluğu, VII, 38, 59 Otka, 38, 40 Ovacık, 75, 76, 82, 85 Ö Ömer Lütfi Bey, 11 Ömer Naci Bey, 53, 54 P Palandöken, 50, 70, 74, 81, 92 Palinç, 38 Palo, 29 Pasinler, 2, 3, 29, 34, 39, 41, 46, 47, 51, 68 Paşapınarı, 11 Pavi, 95 Pertik, 81 Pertin, 88 Peteriç, III, IV, VII, 86, 98 Pitkir, 24 Piyatiş, 21 Polonya, 58 Poselt Paşa, 9, 37 Poşik, 50 Pusudere, R Ratıp, 22 Refahiye, 28, 57 Remigan, 51 Remkân, 51 Remzi Paşa, 88 Reşan, 50 Reşit, 6 Rıfkı Ali Bey, 8 Rıza Bey, III, 23, 24, 27, 33 Rize, 27, 95 Rumeli, V, 8, 55 Rus, I, IV, 1, 2, 3, 6, 7, 8, 10, 12, 18, 35, 41, 42, 44, 47, 53, 59, 60, 67, 68, 71, 74, 75, 78, 79, 80, 81, 87, 93, 95, 99, 100, 101 Ruşen Bey, 22 S Saçlı, 37 Sadık Sabri Bey, 42 Sait Bey, 5 Sakaltutan, 70 Salavat, 59 Samsun, VI, 27, 29, 92 Sansa, IV, 86, 89 Saray, 21, 22 Sarıgöl, 24 Sarıkamış, I, III, VII, 6, 10, 13, 16, 18, 23, 28, 29, 40, 43, 44, 70, 75, 76, 81 Seki, 97, 98 Selmanpak, 55 Selmas, 22 Seydigan, 22 Seyfettin Bey, 32 Simserkis, 40 Sinans, 41 Sinikor, 34 Sint, 21 Sipori Gediği, 41 Sironk, 34 Sivas, 9, 23, 24, 27, 29, 35, 56, 57, 62, 76 Sivişli, 74 Sivritepe, 39 Soğukçermik, 74 Stange Bey, III, 19, 24, 26 Stanis, 39

120 Sultan Hanım, 10, 32 Suriye, V, 77, 87 Suşehri, 56, 64, 73, 96 Ş Şark-i Karahisar, 23 Şemdinan, 21 Şemiski, 21 Şemsettin Bey, 32 Şemski, 21 Şerif Bey, 6 Şeyh İbrahim Reşit, 5 Şeyh Reşit, 54 Şeyh Saidi Kürdi, 30 Şınak, 45 Şıvgalar, 74 Şidan, 21 Şiddet Ali Paşa, 35 Şokat, 21 Şoluplu, 50 Şübner, 53, 54 Şükrü Bey, 32 Şükür, 67 T Tafta, 73, 74, 101 Tahirgeçidi, 51 Tahirgediği, 51 Tahran, 45 Tahsin Bey, 31 Takuri, 21 Talât Bey, 36 Talât Paşa, 95 Tali Bey, 31 Tambura, 86, 87 Tan gazetesi, 80 Taso, 34 Taşgöney, 73 Taşlıtepe, 7 Tatvan, 45, 46, 88 Tebu, 41 Tellitabya, 67 Tercan, 29, 40, 55, 56, 58, 86, 88, 91, 94, 95, 97 Teşkilat-ı Mahsusa, 12, 27, 55 Tevfik Salim Bey, 36, 68, 96 Tigot, 51 Tiyo, 40 Tohan, 50 Tokat, 27, 28, Toprakkale, 23 Tortum, 29, 39, 40, 41, 49, 50, 51 Tortumkale, 75 Tosik, 87 Trabzon, 3, 7, 9, 23, 24, 26, 27, 29, 33, 56, 57, 59, 62, 75, 79, 83, 84, 89, 92, 95, 98, 99, 101 Tufanç, 39 Tuğgeneral Remzi Paşa, 49 Turnagöl, 67 Tusik, 86 Tutak, 20, 41, 44, 50 Tutmaç, 39 Tuvan, 40 Tuzla, 41, 97, 98 Tuzladağı, 46 U Uğnut, 101 Ulukışla, 23, 79, 85 Umudum, 76, 87 Uzun Ahmet, 70, 71, 85 Uzunahmetler, 74 Ü Üçkilise, 76 Ünye, 28 Üsteğmen Ziya Efendi, 86 V Van, III, 1, 19, 21, 22, 23, 28, 29, 33, 35, 38, 41, 44, 45, 46, 48, 49, 51, 62, 67, 79, 82, 92, 95, 96, 98 Van Gölü, 62, 67, 92 Van Seyyar Jandarma Tümeni, III, 21, 33, 35 Vandek, 67 Vasıf Bey, 9 Vatkiz, 21 Vehik, 41 Vehip Paşa, IV, 32, 86, 90, 95, 96, 97, 98, 103 Velibaba, 1, 2 Viranşehir, 2 Virimik, 41 Virisi, 34 Y Yakup Cemil, IV, 55, 57, 62, 76, 95 Yarbay Bekir Sami, 30 Yarbay Mürsel Bey, 50

121 Yarbay Şerif, VII Yavi, 97 Yavuz, 84 Yazıcı, 50 Yekmal, 46 Yezidi, 21 Yıkıkdağ, 85 Yoncalı, 50 Yusuf İzzet, 39, 40, 42, 83, 94, 101 Z Zanzak Köyü, 15 Zeydegan, 51 Zivin, III, VII, 11, 15, 17 Ziyarettepe,

122 KAYNAKLAR A. Arşivler Genelkurmay ATASE ve Denetleme Başkanlığı Arşivi. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Emeklilik Şubesi Arşivi. Milli Savunma Bakanlığı Arşivi. B. Kitaplar Deutsche Offiziere in der Türkei, Basım yeri ve yılı yok. STODDARD, Philip Hendrick; Teşkilat-ı Mahsusa, Çeviren; Tansel Demirel, Arba Araştırma Basım Yayın Tic., İstanbul, GÖK, Hayrullah; Mareşal Fevzi Çakmak ın Askerî ve Siyasî Faaliyetleri ( ), Ankara, Genelkurmay Basımevi, GÖRGÜLÜ, İsmet; Türk Harp Tarihi Derslerinde Adı Geçen Komutanlar, Harp Akademileri Komutanlığı Yayınları, İstanbul, Köylerimiz; İçişleri Bakanlığı Yayınları, Ankara, ÖZALP, Kazım; Milli Mücadele, Cilt I, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Türk İstiklâl Harbi ne Katılan Tümen ve Daha Üst Kademelerdeki Komutanların Biyografileri; Genelkurmay ATASE Başkanlığı Yayınları, Ankara, Genelkurmay Basımevi, Türkiye Mülki İdare Bölümleri; İçişleri Bakanlığı Yayınları, Ankara, Türkiye Mülki İdare Bölümleri; İçişleri Bakanlığı Yayınları, Ankara, Alman Subaylar; Basım yeri ve yılı yok, Yayınlanmamış daktilo eser. C. Sözlük ve Ansiklopediler AKBAYAR, Nuri; Osmanlı Yer Adları Sözlüğü, İstanbul, BİLGİÇ, Timur; Tarihsel Terimler Sözlüğü, Yorum Yayıncılık, Ankara. Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi; Cilt 9, 24, İstanbul, DEVELLİOĞLU, Ferit; Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ankara, PAKALIN, Mehmet Zeki; Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Fasikül 8-11, İstanbul, SOYASLAN, Hilmi; Askerî Terimler Sözlüğü, Harp Akademileri Basımevi, İstanbul,

123 Türkçe Sözlük; Cilt 1, 2, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu, Ankara, Türkler Ansiklopedisi; Cilt 9, Ankara,

124 EKLER

125 Kroki - 1: 2 nci Ordu Komutanının Tasarladığı 2 nci Harekat Planı (Nisan 1916 Sonlarındaki Durum) Kırmızı renkteki kuvvetler: Türk kuvvetleri Mavi renkteki kuvvetler: Rus kuvvetleri

126 Kroki - 2: 12/15 Temmuz 1916 da Rusların Muş Cephesinde Taarruzları Kırmızı renkteki kuvvetler: Türk kuvvetleri Mavi renkteki kuvvetler: Rus kuvvetleri

127 Kroki - 3: 12 Temmuz - 1 Ağustos 1916 / 29 Haziran - 19 Temmuz 1916 Rus Taarruzunu Gösterir Kırmızı renkteki kuvvetler: Türk kuvvetleri Mavi renkteki kuvvetler: Rus kuvvetleri

128 Kroki - 4: XVI ncı Kolordunun 8 Haziran 1916 Durumunu Gösterir Kırmızı renkteki kuvvetler: Türk kuvvetleri Mavi renkteki kuvvetler: Rus kuvvetleri

129 Kroki - 5: Ağustos 1916 / 6-11 Ağustos 1916 Tarihine Kadar İki Tarafın Vaziyetini ve Rus Taarruzunu Gösterir Kırmızı renkteki kuvvetler: Türk kuvvetleri Mavi renkteki kuvvetler: Rus kuvvetleri

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... BELGELER III SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp Raporu... 1 2. Ali İhsan Paşa nın Güney

Detaylı

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ BAKİ SARISAKAL SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ 1880 yılının başında Samsun da açıldı. Üçüncü Ordu nun sorumluluğu altındaydı. Okulun öğretmenleri subay ve sivillerdi. Bu okula öğrenciler

Detaylı

Gazi Ahmet Muhtar Paşa

Gazi Ahmet Muhtar Paşa Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren Cepheden Cepheye Koşan Komutan: Gazi Ahmet Muhtar Paşa O smanlı Devletinin son dönemlerinde, ordunun en önemli komutanlarından biri de, Gazi Ahmet Muhtar Paşa dır. Verilen

Detaylı

SAYFA BELGELER NUMARASI

SAYFA BELGELER NUMARASI İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... SAYFA BELGELER NUMARASI 1. 27 Ekim 1922 tarihinde İsmet Paşa nın Dışişleri Bakanlığına ve Fevzi Paşa nın Batı Cephesi Komutanlığına atanması... 1 2. İstanbul daki mevcut

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

Sarıkamış. Dersleri. Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı

Sarıkamış. Dersleri. Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı Sarıkamış Dersleri 103 yıl önce Birinci Dünya Savaşının başlangıcında Doğu (Kafkas) Cephesinde yaşanan olaylar her düzeyde alınacak çok acı derslerle doludur. Sarıkamış

Detaylı

İÇİNDEKİLER... SUNUŞ III

İÇİNDEKİLER... SUNUŞ III SUNUŞ İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... III BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER 1. Siyasi Durum... 1 a. Dış Siyasi Durum... 1 b. İç Siyasi Durum... 2 (1) Birinci Dünya Savaşı Öncesi Osmanlı Devleti

Detaylı

8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ

8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ 8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BİR KAHRAMAN DOĞUYOR ÜNİTESİ KONU ANLATIMI HASAN DOĞAN BİR KAHRAMAN DOĞUYOR M. Kemal 1881 de Selanik te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım, Babası Ali Rıza Efendidir.

Detaylı

UNUTULAN SAVAŞLAR / KUTÜ L-AMMARE ZAFERİ

UNUTULAN SAVAŞLAR / KUTÜ L-AMMARE ZAFERİ UNUTULAN SAVAŞLAR / KUTÜ L-AMMARE ZAFERİ Yrd. Doç. Dr. A. Poyraz GÜRSON Atılım Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü Dr. A. Poyraz Gürson, İlk-ortaöğretim ve liseyi İzmir Karşıyaka'da tamamlamayı müteakip

Detaylı

ATATÜRK. Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanik'te doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde

ATATÜRK. Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanik'te doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde ATATÜRK Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanik'te doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanımdır. Doğup büyüdüğü Selanik, o dönemde önemli bir kültürel merkezdi. XIX. yüzyılın son çeyreğinde

Detaylı

Resim-2 Genelkurmay başkanlığı, Eskişehir - Afyon hattına yerleşen düşmanın savunma ve berkitme faaliyetleri ile bulunduğu bölgede daha fazla

Resim-2 Genelkurmay başkanlığı, Eskişehir - Afyon hattına yerleşen düşmanın savunma ve berkitme faaliyetleri ile bulunduğu bölgede daha fazla SAD TAARRUZ PLANI 23 Ağustos 13 Eylül 1921 tarihleri arasında çok kanlı ve çetin savaşların yaşandığı Sakarya Meydan Muharebesi nde taarruz azmi ve başarı umudu kırılan Yunan ordusu daha fazla kayıp vermeden

Detaylı

BİRİNCİ BÖLÜM HAREKÂT ALANININ COĞRAFİ VE TOPOĞRAFİK DURUMU, TARAFLARIN HAREKÂT PLANLARI, 5 İNCİ ORDU İLE 3 ÜNCÜ KOLORDU KARARGÂHLARINDAKİ FAALİYETLER

BİRİNCİ BÖLÜM HAREKÂT ALANININ COĞRAFİ VE TOPOĞRAFİK DURUMU, TARAFLARIN HAREKÂT PLANLARI, 5 İNCİ ORDU İLE 3 ÜNCÜ KOLORDU KARARGÂHLARINDAKİ FAALİYETLER İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM HAREKÂT ALANININ COĞRAFİ VE TOPOĞRAFİK DURUMU, TARAFLARIN HAREKÂT PLANLARI, 5 İNCİ ORDU İLE 3 ÜNCÜ KOLORDU KARARGÂHLARINDAKİ FAALİYETLER 1.

Detaylı

MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ

MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ Millî Savunma Üniversitesi Müzesi; Türk Silahlı Kuvvetlerinin en üst düzeyde eğitim, öğretim ve bilim kuruluşu olan Millî Savunma Üniversitesi (Harp Akademileri)

Detaylı

ÇANAKKALE SAVAŞI NDA SAĞLIKÇILAR. Yrd. Doç. Dr. Burhan SAYILIR

ÇANAKKALE SAVAŞI NDA SAĞLIKÇILAR. Yrd. Doç. Dr. Burhan SAYILIR ÇANAKKALE SAVAŞI NDA SAĞLIKÇILAR Yrd. Doç. Dr. Burhan SAYILIR Yaralıların Cepheden Sevki Cephe Yuva Sargıyeri Araba Durakları Seyyar, Harp, Menzil Hastaneleri Memleket Hastaneleri AÇIKLAMA Bu kartlarda

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

İÇİNDEKİLER... ÖN SÖZ... BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER

İÇİNDEKİLER... ÖN SÖZ... BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... ÖN SÖZ... BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER III XI 1. Siyasi Durum... 1 a. Dış Siyasi Durum... 1 b. İç Siyasi Durum... 2 2. Coğrafi Durum... 5 a. Çanakkale

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com MİLLİ MÜCADELE TRENİ TRABLUSGARP SAVAŞI Tarih: 1911 Savaşan Devletler: Osmanlı Devleti İtalya Mustafa Kemal in katıldığı ilk savaş Trablusgarp Savaşı dır. Trablusgarp Savaşı, Mustafa Kemal in ilk askeri

Detaylı

ATATÜRK ün Balmumu Heykelleri

ATATÜRK ün Balmumu Heykelleri ATATÜRK ün Balmumu Heykelleri Balmumu heykellerinin en önemli özelliği; Atamızın ölümünde yüzünden alınan masktan bire bir çalışılmış olup 2008 yılından itibaren müzemizde sergilenmeye başlanmıştır. Sağ

Detaylı

Skyros adasında Robert Brooke nin mezar taşındaki yazı

Skyros adasında Robert Brooke nin mezar taşındaki yazı 1 2 Skyros adasında Robert Brooke nin mezar taşındaki yazı Tanrının hizmetkarı, İngiliz Başbakanının oğlu Teğmen Asquith nin dostu,ingiliz Donanması asteğmenlerinden İstanbul un kurtarılması için ölen

Detaylı

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TEOG ÇIKMIŞ SORULAR - 1. ÜNİTE Atatürk ün askerlik hayatı ile ilgili olay ve olguları kavrar. Örnek olaylardan yola çıkarak Atatürk ün çeşitli cephelerdeki başarılarıyla

Detaylı

1896 Askeri Rüştüye'de Mustafa adlı ğretmeninin kendisine Kemal adını verdiği Mustafa Kemal, Manastır Askeri İdadisi (Lisesi)'ne geçti.

1896 Askeri Rüştüye'de Mustafa adlı ğretmeninin kendisine Kemal adını verdiği Mustafa Kemal, Manastır Askeri İdadisi (Lisesi)'ne geçti. 1881 Mustafa'nın Selanik'te doğuşu 1893 Mustafa'nın Selanik Askeri Rştiyesi'ne yazılması, 1896 Askeri Rüştüye'de Mustafa adlı ğretmeninin kendisine Kemal adını verdiği Mustafa Kemal, Manastır Askeri İdadisi

Detaylı

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5 SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5 BAKİ SARISAKAL SELANİK Selanik 26 Mayıs: Selanik Limanında Padişahın Gelişini Bekleyen Selanik Valisi İbrahim Bey ve Hükümet Erkânı Selanik Limanında Padişahı Bekleyen

Detaylı

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ 1908 II. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken İttihat ve Terakki Cemiyetinin faaliyetleri 1908 Reval Görüşmesi İTTİHAT ve TERAKKÎ CEMİYETİ 1908 İhtilâli ni düzenleyen

Detaylı

9 EYLÜL 1922 BAKİ SARISAKAL

9 EYLÜL 1922 BAKİ SARISAKAL 9 EYLÜL 1922 BAKİ SARISAKAL 9 EYLÜL 1922 Güzel İzmir imizin kurtuluşu, bugün doksan birinci yılına basıyor. Bu mutlu günü anarken, harp tarihinde eşi görûlmiyen Başkomutanlık Meydan Muharebesindeki geniş

Detaylı

Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı

Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı 1881 de Selanik te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım, babası Ali Rıza Efendi dir. Sırasıyla, Mahalle Mektebi, Şemsi Efendi Okulu, Selanik Mülkiye Rüştiyesi, Selanik Askeri Rüştiyesi,

Detaylı

Necdet TUNA Tuğgeneral ATASE Daire Başkanı

Necdet TUNA Tuğgeneral ATASE Daire Başkanı SUNUŞ Kurtuluş Savaşı nın Önderi, Türkiye Cumhuriyeti nin Kurucusu, Ebedî Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK, 1911 de Trablusgarp Harbi nde, 1915 te Çanakkale Muharebelerinde ve 1918 de Suriye deki Yıldırım

Detaylı

KURTULUŞ SAVAŞINDA BİR VATANDAŞIMIZIN UÇAK BAĞIŞI

KURTULUŞ SAVAŞINDA BİR VATANDAŞIMIZIN UÇAK BAĞIŞI KURTULUŞ SAVAŞINDA BİR VATANDAŞIMIZIN UÇAK BAĞIŞI Süreyya Hami ŞEHİDOĞLU ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 24, Cilt: VIII, Temmuz 1992 Nafiz KOTAN İsmail Habip, Kurtuluş Savaşı nı anlatırken:...

Detaylı

KORE DE TÜRK MUHAREBELERİ

KORE DE TÜRK MUHAREBELERİ T.C. GENELKURMAY BAŞKANLIĞI ANKARA KORE DE TÜRK MUHAREBELERİ 2. BASKI Genelkurmay Personel Başkanlığı Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Daire Başkanlığı Yayınları ANKARA GENELKURMAY BASIMEVİ

Detaylı

Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI

Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI KONU ÖZETİ Bu başlık altında, ünitenin en can alıcı bilgileri, kazanım sırasına göre en alt başlıklara ayrılarak hap bilgi niteliğinde konu özeti olarak

Detaylı

1895: Selanik Askeri Rüştiyesi ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi ne girdi.

1895: Selanik Askeri Rüştiyesi ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi ne girdi. ATATÜRK KRONOLOJİSİ 1881: Selanik te doğdu. 1893: Askeri Rüştiye ye girdi ve Kemal adını aldı. 1895: Selanik Askeri Rüştiyesi ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi ne girdi. 1899: Mart 13: İstanbul Harp

Detaylı

Evrensel Bakış Açısı. Fransız Taburunu Esir Alan

Evrensel Bakış Açısı. Fransız Taburunu Esir Alan Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren Fransız Taburunu Esir Alan 44 Kuva-yi Milliyeci Mustafa Kemal önderliğindeki Kurtuluş Savaşı nı küçümseyenler, Sadece Yunanistan ile savaşılmış derler. Böylelikle Yunanistan

Detaylı

En İyisi İçin. Cevap 1: "II. Meşrutiyet Dönemi"

En İyisi İçin. Cevap 1: II. Meşrutiyet Dönemi Ne x t Le v e l Ka r i y e r 300ADET TAMAMIÖZGÜN ÇÖZÜMLÜAÇI KUÇLU SORU Kaymakaml ı k Sı navı nahazı r l ı k Tar i h Açı kuçl usor u Bankası En İ yi si İ çi n.. Necat i beycd.50.yı li şhanı Apt.no: 19/

Detaylı

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? S-1 Sosyal bilgiler öğretmeni: (ikinci Meşrutiyet in ilanının ardından (Meşrutiyet karşıtı gruplar tarafından çıkarılan 31 Mart Ayaklanması, kurmay başkanlığını Mustafa Kemal in yaptığı Hareket Ordusu

Detaylı

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TEOG ÇIKMIŞ SORULAR - 3. ÜNİTE Batı cephesinde Kuvâ-yı Millîye birliklerinin faaliyetlerini ve düzenli ordunun kurulmasını değerlendirir.türk milletinin Kurtuluş Savaşı

Detaylı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI HAFTALAR KONULAR 1. Hafta TÜRK DEVRİMİNE KAVRAMSAL YAKLAŞIM A-) Devlet (Toprak, İnsan Egemenlik) B-) Monarşi C-) Oligarşi D-) Cumhuriyet E-) Demokrasi F-) İhtilal G-) Devrim H-) Islahat 2. Hafta DEĞİŞEN

Detaylı

Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi S. 56, Bahar 2015, s KİTAP TANITIMI

Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi S. 56, Bahar 2015, s KİTAP TANITIMI Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi S. 56, Bahar 2015, s. 255-259 KİTAP TANITIMI Dr. Çağla D. TAĞMAT * Ali Fuat Paşa nın Moskova Büyükelçiliği Dönemi Yazışmaları (16

Detaylı

TÜRKİYE NİN KORE SAVAŞI NA KATILIŞI VE KUNURİ MUHAREBELERİ

TÜRKİYE NİN KORE SAVAŞI NA KATILIŞI VE KUNURİ MUHAREBELERİ TÜRKİYE NİN KORE SAVAŞI NA KATILIŞI VE KUNURİ MUHAREBELERİ Kore Savaşı nın Çıkışı İkinci Dünya Savaşı nda Sovyetler Birliği nin Japonya ya savaş ilanı üzerine Amerika Savunma Bakanlığının 38 inci paralelin

Detaylı

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını

Detaylı

TSK'dan Sınır Ötesi IŞİD Operasyonu

TSK'dan Sınır Ötesi IŞİD Operasyonu TSK'dan Sınır Ötesi IŞİD Operasyonu TSK Müşterek Özel Görev Kuvveti ve koalisyon hava kuvvetleri tarafından Suriye'nin Cerablus bölgesinin IŞİD'ten geri alınması için operasyon başlatıldı 24.08.2016 /

Detaylı

TERCÜME-İ HALİMDEN BİR HÜLASA.

TERCÜME-İ HALİMDEN BİR HÜLASA. TERCÜME-İ HALİMDEN BİR HÜLASA TERCÜME-İ HALİMDEN BİR HÜLASA Vefatımda varislerim bu hûlâsadan küçük bir hûlâsa çıkarırlar. Arabi 1313, Rumi 1312 ve Miladi 1896 senesi Ramazan-ı Şerifin birinci gecesi

Detaylı

BALKAN SAVAŞI NA KATILAN KOMUTANLARIN YAŞAM ÖYKÜLERİ

BALKAN SAVAŞI NA KATILAN KOMUTANLARIN YAŞAM ÖYKÜLERİ T.C. GENELKURMAY BAŞKANLIĞI ANKARA BALKAN SAVAŞI NA KATILAN KOMUTANLARIN YAŞAM ÖYKÜLERİ (ALAY VE DAHA ÜST BİRLİK KOMUTANLARI) Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları ANKARA GENELKURMAY

Detaylı

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA 1 Kütahya- Eskişehir Savaşı nda ordumuz Sakarya Nehri nin doğusuna çekilmişti. 2 TEKÂLİF-İ MİLLİYE NİN SAKARYA SAVAŞI NA ETKİSİ Tekâlif-i Milliye kararları daha uygulamaya yeni başlandığı için Sakarya

Detaylı

1881: Selanik te doğdu.

1881: Selanik te doğdu. 1881: Selanik te doğdu. 1893: Askeri Rüştiye ye girdi ve Kemal adını aldı. 1895: Selanik Askeri Rüştiyesi ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi ne girdi. 1899 Mart 13: İstanbul Harp Okulu Piyade sınıfına

Detaylı

Çarlık Rusya ordusu, 1917 yılında, Doğu Anadolu yu işgal. Türk Askerlerinin Ele Geçirdiği Rus Köyü. Galiçya Cephesi ve

Çarlık Rusya ordusu, 1917 yılında, Doğu Anadolu yu işgal. Türk Askerlerinin Ele Geçirdiği Rus Köyü. Galiçya Cephesi ve Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren Galiçya Cephesi ve Türk Askerlerinin Ele Geçirdiği Rus Köyü Çarlık Rusya ordusu, 1917 yılında, Doğu Anadolu yu işgal altında tutarken, Türk askeri de, Avrupa sınırındaki

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI NA KATILAN ALAY VE DAHA ÜST KADEMEDEKİ KOMUTANLARIN BİYOGRAFİLERİ

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI NA KATILAN ALAY VE DAHA ÜST KADEMEDEKİ KOMUTANLARIN BİYOGRAFİLERİ T.C. GENELKURMAY BAŞKANLIĞI ANKARA BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI NA KATILAN ALAY VE DAHA ÜST KADEMEDEKİ KOMUTANLARIN BİYOGRAFİLERİ CİLT III Yayına Hazırlayanlar Dr. Tar. Uz. Hülya TOKER Tar. Uz. Nurcan ASLAN Genelkurmay

Detaylı

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni T.C. ĠNKILAP TARĠHĠ VE ATATÜRKÇÜLÜK BĠR KAHRAMAN DOĞUYOR AÇIK UÇLU DEĞERLENDĠRME SINAVI sosyalciniz.wordpress.com 1. 19. yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı Devleti parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

Uludere soruşturması sonuçlandı

Uludere soruşturması sonuçlandı On5yirmi5.com Uludere soruşturması sonuçlandı Genelkurmay askeri savcılığın Uludere soruşturmasının bittiğini ve takipsizlik kararı verildiğini açıkladı. Yayın Tarihi : 7 Ocak 2014 Salı (oluşturma : 9/28/2016)

Detaylı

Atatürk ve Ağustos Ayı

Atatürk ve Ağustos Ayı Yılmadan Yorulmadan Dr. Sıtkı Aydınel Atatürk ve Ağustos Ayı Büyük asker ve büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk 57 yıllık ömrünün tamamını vatanı ve milletine (hatta tüm insanlığa) hizmete adamış, çok

Detaylı

İşte ihanet yıllığı HIZLA YÜKSELDİLER

İşte ihanet yıllığı HIZLA YÜKSELDİLER İşte ihanet yıllığı Hava Harp Okulu nun 2006 yıllığı 15 Temmuz gecesi bomba yağdıran pilotlarla dolu. 16 hain yüzbaşı eğitimlerini Akın Öztürk ün komutan olduğu Çiğli 2. Ana Jet Üssü nde tamamladı. SABAH,

Detaylı

Sınıf [ B-PİSA ] 1. Dönem - 1. Uygulama

Sınıf [ B-PİSA ] 1. Dönem - 1. Uygulama 4. Sınıf [ B-PİSA ] 1 2017-2018 1. Dönem - 1. Uygulama P erformans İ zleme S üreç A nalizi 4. SINIF MATEMATİK OKURYAZARLIĞI Soru 1.1 Aşağıdaki tabloda 8 kişilik bir limonlu pasta tarifi verilmiştir. MALZEME

Detaylı

TÜRK NÖROŞİRÜRJİ DERNEĞİ NÖROŞİRÜRJİ UZMANLIĞINDA 40. YIL PLAKET ve TEŞEKKÜR BELGESİ ALAN ÜYEMİZ

TÜRK NÖROŞİRÜRJİ DERNEĞİ NÖROŞİRÜRJİ UZMANLIĞINDA 40. YIL PLAKET ve TEŞEKKÜR BELGESİ ALAN ÜYEMİZ Prof. Dr. Aydın PAŞAOĞLU 1948 yılında doğdu. 1973 de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi nden mezun oldu. Aynı yıl Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalında asistanlığa başladı.

Detaylı

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ 1 SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ Gürbüz MIZRAK Süleyman Şah Türbesi ve bulunduğu alan Suriye'nin Halep ilinin Karakozak Köyü sınırları içerisindeydi. Burası Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak

Detaylı

BEN ÖLMEDİM Kİ ANNE!!! (Kahraman Bir Mehmetçiğin Öyküsü) Teğmen Ahmet Hüsamettin

BEN ÖLMEDİM Kİ ANNE!!! (Kahraman Bir Mehmetçiğin Öyküsü) Teğmen Ahmet Hüsamettin BEN ÖLMEDİM Kİ ANNE!!! (Kahraman Bir Mehmetçiğin Öyküsü) Teğmen Ahmet Hüsamettin Millî Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürlüğü kayıtlarında sonsuzluğa ulaştığını öğrendiğimiz Ölümsüz Kahramanlardan biri olan

Detaylı

Mübariz İbrahimov tek başına 45 Ermeni asker ve subayı

Mübariz İbrahimov tek başına 45 Ermeni asker ve subayı Mübariz İbrahimov tek başına 45 Ermeni asker ve subayı öldürdü 7 Şubat 1988 doğumlu Mübariz İbrahimov, 2005 yılında Azerbaycan İçişleri Bakanlığı na bağlı Özel Kuvvetler Bölüğünde, askerlik hizmetini yaparak

Detaylı

L 1 S E ... TURKIYE CUMHURiYETi INKILAP TARiHi VE ATATURKÇULUK KEMAL KARA ÖNDE YAYINCILIK

L 1 S E ... TURKIYE CUMHURiYETi INKILAP TARiHi VE ATATURKÇULUK KEMAL KARA ÖNDE YAYINCILIK L 1 S E..... TURKIYE CUMHURiYETi INKILAP TARiHi VE...... ATATURKÇULUK KEMAL KARA Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 31.05.2006 tarih ve 233 sayılı karan ile 2006-2007 öğretim

Detaylı

BÜYÜK TAARRUZ DA SUGÖREN KÖYÜ (12 30 AĞUSTOS 1922)

BÜYÜK TAARRUZ DA SUGÖREN KÖYÜ (12 30 AĞUSTOS 1922) BÜYÜK TAARRUZ DA SUGÖREN KÖYÜ (12 30 AĞUSTOS 1922) İstanbul - Bursa karayolundan Sugören tabelası yönüne dönünce arabamın camlarını aralarım. Dışardaki deniz kokusuyla karışmış bol oksijenli dağ havasını

Detaylı

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil 1 Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez Senaryo: Sadık Şendil Müzik: Kemani Sebuh Efendi- Kürdilihicazkar Longa Filmin

Detaylı

İlk olarak Şebinkarahisar ilçesi Uğurca Köyü ne giden Vali Şahin, burada vatandaşlar tarafından coşku ve alkışla karşılandı.

İlk olarak Şebinkarahisar ilçesi Uğurca Köyü ne giden Vali Şahin, burada vatandaşlar tarafından coşku ve alkışla karşılandı. VALİ ŞAHİN DEN 3 KÖYE ZİYARET Bir dizi ziyaret ve inceleme için Şebinkarahisar ilçesine giden Vali Dursun Ali Şahin, 12 Eylül Çarşamba günü ilçeye bağlı üç köyü ziyaret ederek, köylülerin sorunları yerinde

Detaylı

29 EKİM TÖRENLERİ. Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY. Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi

29 EKİM TÖRENLERİ. Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY. Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi 29 EKİM TÖRENLERİ Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi 1923 Cumhuriyet ilân edildi. Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk

Detaylı

GLn ipisi için..." omülki A^mır. fark yaratmak istepenkre... Tarih. 300 Adet Tamamı Özgün Çözümlü Açık Uçlu Sorular.

GLn ipisi için... omülki A^mır. fark yaratmak istepenkre... Tarih. 300 Adet Tamamı Özgün Çözümlü Açık Uçlu Sorular. GLn ipisi için..." omülki A^mır "9 fark yaratmak istepenkre... // Tarih 300 Adet Tamamı Özgün Çözümlü Açık Uçlu Sorular n www.nextlevelkariyer.com 0312 418 99 99 09 EYLÜL 2017 KAYMAKAMLIK SINAVI HAZIRLIK

Detaylı

Atatürk ün İstifaları

Atatürk ün İstifaları Yılmadan Yorulmadan Dr. Sıtkı Aydınel Atatürk ün İstifaları 12 Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, meslek hayatı boyunca doğruluğuna inandığı idealleri ve düşünceleri uğruna gerektiğinde görevlerinden ve

Detaylı

KURUCULARIMIZDAN SAYIN CEMİL PARMAN ANISINA

KURUCULARIMIZDAN SAYIN CEMİL PARMAN ANISINA KURUCULARIMIZDAN SAYIN CEMİL PARMAN ANISINA TÜRKİYE MUHASEBE UZMANLARI DERNEĞİ EXPERT ACCOUNTANTS ASSOCIATION OF TURKEY (15.10.1909 İnegöl -06.11.1987 istanbul) Meslek çalışmalarımızda siz ve eserleriniz

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Cumhuriyet Halk Partisi 29 Ekim 1923, saat 20.30 Tarih : 28.10.2011 29 Ekim 1923, Türkiye tarihinin dönüm noktalarından biriydi. TBMM de saat 20.30 u gösterirken Anayasa da gerekli değişiklikler yapıldı,

Detaylı

ÇANAKKALE SAVAŞLARI NDA MUSTAFA KEMAL İN ROLÜ. Bayram Akça *

ÇANAKKALE SAVAŞLARI NDA MUSTAFA KEMAL İN ROLÜ. Bayram Akça * Tarih İncelemeleri Dergisi Cilt/Volume XXI, Sayı/Number 2 Aralık/December 2006, 1-15 ÇANAKKALE SAVAŞLARI NDA MUSTAFA KEMAL İN ROLÜ Bayram Akça * Özet Bu çalışmada, Osmanlı Devleti nin I.Dünya Savaşı na

Detaylı

TARİH BOYUNCA ANADOLU

TARİH BOYUNCA ANADOLU TARİH BOYUNCA ANADOLU Anadolu, Asya yı Avrupa ya bağlayan bir köprü konumundadır. Üç tarafı denizlerle çevrili verimli topraklara sahiptir. Dört mevsimi yaşayan iklimi, akarsuları, ormanları, madenleriyle

Detaylı

YEDEK PERSONEL ERTELEME YÖNETMELİĞİ

YEDEK PERSONEL ERTELEME YÖNETMELİĞİ 5687 YEDEK PERSONEL ERTELEME YÖNETMELİĞİ Bakanlar Kurulu Kararının Tarihi : 23/8/2010 No : 2010/912 Dayandığı Kanunun Tarihi : 16/6/1927 No : 1076 21/6/1927 No : 1111 16/7/1965 No : 697 4/11/1983 No :

Detaylı

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları Cumhuriyetin kuruluşu Anadolu insanının iman, namus, bağımsızlık, özgürlük, vatan ve millete sevgi ile bağlılığının inancı ve iradesi ile kendisine önderlik yapan Mustafa

Detaylı

Mustafa Kemal ile mükemmel

Mustafa Kemal ile mükemmel Atatürk ün Dünyası Cengiz Önal 77 İsmet Paşa nın Batı Cephesi Genel Komutanlığına Atanması Mustafa Kemal ile mükemmel sayılabilecek bir ilişki içinde bulunan Albay İsmet Bey, Birinci İnönü(6-10 Ocak 1921)

Detaylı

Iğdır Sevdası AVUKAT SEVDA DOĞAN

Iğdır Sevdası AVUKAT SEVDA DOĞAN Iğdır Sevdası AVUKAT SEVDA DOĞAN Cömert, cefakâr, cana yakın bir insandır Musa Doğan (1923-1992). Dostlarını seven; vefa ve yardımını kimseden esirgemeyen örnek bir insandır o. Siyasete il genel meclisi

Detaylı

Ermeniler in Yaptõğõ Mezâlim ve Soykõrõmõn Utanç Fotoğraflarõ

Ermeniler in Yaptõğõ Mezâlim ve Soykõrõmõn Utanç Fotoğraflarõ Ermeniler in Yaptõğõ Mezâlim ve Soykõrõmõn Utanç Fotoğraflarõ ERMENİLER İN TÜRKLER E YAPTIKLARI MEZÂLİM VE SOYKIRIMIN ARŞİV BELGELERİ 219 Rus ordusu saflarõnda Türkler e karşõ çarpõşan Hõnçak Komitesi

Detaylı

HESAP UZMANLARI KURULU BAŞKANLARI

HESAP UZMANLARI KURULU BAŞKANLARI HESAP UZMANLARI KURULU BAŞKANLARI SIRA ADI SOYADI BAŞLAYIŞ TARİHİ AYRILIŞ TARİHİ 1 Ferit MELEN 30.05.1945 31.10.1945 (Vekil) 2 Abbas İDİL 01.11.1945 08.12.1947 3 İsmail Salih ÖZÜT 15.12.1947 23.06.1950

Detaylı

Sakarya Zaferi 97 Yaşında

Sakarya Zaferi 97 Yaşında Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı Sakarya Zaferi 97 Yaşında Hattı Müdafaa Yoktur Sathı Müdafaa Vardır. B atı cephesinde Yunan ordusuna karşı 13 Eylül 1921 de kazandığımız Sakarya zaferi kurtuluş

Detaylı

PANORA GYO A.Ş Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı Bağımsız Yönetim Kurulu Üye Adayları Özgeçmişleri ve Bağımsızlık Beyanları

PANORA GYO A.Ş Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı Bağımsız Yönetim Kurulu Üye Adayları Özgeçmişleri ve Bağımsızlık Beyanları PANORA GYO A.Ş. 2018 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı Bağımsız Yönetim Kurulu Üye Adayları Özgeçmişleri ve Bağımsızlık Beyanları Dr. Vahdettin ERTAŞ Eğitim: HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ, Doktora, İşletme Anabilim

Detaylı

ALADAĞLAR - Kaldı Doğu Sırtı (3723m.)

ALADAĞLAR - Kaldı Doğu Sırtı (3723m.) ALADAĞLAR - Kaldı Doğu Sırtı (3723m.) 31 Ağustos - 1 Eylül 2011 Faaliyete katılanlar Nezihe Cantimur-Seyhan Çolak Kamp Orman Girişi Hava durumu İlk gün sisli, ertesi gün açık Malzeme 1 adet 60m yarım ip,

Detaylı

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum: T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU Ekonomik Durum: 1. Avrupa daki gelişmelerin hiçbiri yaşanmamıştır. Avrupa da Rönesans ve Reform

Detaylı

SEFER PLANLARINDA VE BALKAN HARBİ NDE OSMANLI ORDUSUNDA MENZİL TEŞKİLATI

SEFER PLANLARINDA VE BALKAN HARBİ NDE OSMANLI ORDUSUNDA MENZİL TEŞKİLATI Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi Journal Of Modern Turkish History Studies XIV/29 (2014-Güz/Autumn), ss.57-96. SEFER PLANLARINDA VE BALKAN HARBİ NDE OSMANLI ORDUSUNDA MENZİL TEŞKİLATI Bülent

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders XIX. YÜZYIL ISLAHATLARI VE SEBEPLERİ 1-İmparatorluğu çöküntüden kurtarmak 2-Avrupa Devletlerinin, Osmanlı nın içişlerine karışmalarını

Detaylı

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 8

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 8 SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 8 BAKİ SARISAKAL SEYAHAT PROGRAMI Padişahımızın Seyahat Programı: Padişahımızın gerek Selanik teki ikamet ve gerek Kosova, Piriştina ve Manastır a seyahatlerinde

Detaylı

5. SINIF EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SENE BAŞI SEVİYE TESPİT SINAVI

5. SINIF EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SENE BAŞI SEVİYE TESPİT SINAVI 5. SINIF 2015-2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SENE BAŞI SEVİYE TESPİT SINAVI 1. 3. 22 Mart Dünya Su Günü 20 Kasım Çocuk Hakları Günü 5 Haziran Dünya Çevre Günü 1 Eylül Dünya Barış Günü Yukarıda verilen günler

Detaylı

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi. Orta Asya Türk tarihinde devlet, kağan adı verilen hükümdar tarafından yönetiliyordu. Hükümdarlar kağan unvanının yanı sıra han, hakan, şanyü, idikut gibi unvanları da kullanmışlardır. Kağan kut a göre

Detaylı

BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI

BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI AĞUSTOS 2017 Bülten 4 AĞUSTOS 2017 BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI Burdur 1 inci, 2 inci Organize Sanayi Bölgesi ve Isparta Süleyman Demirel Organize Sanayi

Detaylı

Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı

Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı Ünlü Türk denizcisi Turgut Reis, 449. ölüm yıl dönümünde Bodrum Belediyesi tarafından düzenlenen etkinliklerle anıldı. Atatürk Meydanı nda düzenlenen

Detaylı

"medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar" vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu

medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu - Aman ormancı, yaman ormancı Bıraktın bizde derin bir acı - Dua ile bisiklet gider mi?... - Özbek Paşa'dan AKP falı... Ve - Bush'tan "beni kimse sevmiyor" sendromu RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender

Detaylı

ksakarya Meydan Savaşı 6 Ay, 4 Hafta önce Karma: 0 Sakarya Savaşı

ksakarya Meydan Savaşı 6 Ay, 4 Hafta önce Karma: 0 Sakarya Savaşı ksakarya Meydan Savaşı 6 Ay, 4 Hafta önce Karma: 0 Sakarya Savaşı admin Yönetici Gönderiler: 2 Kurtuluş savaşı sırasında Türklerle Yunanlılar arasında yapılan meydan muharebesi (23 ağustos- 13 eylül 1921).

Detaylı

Dunkirk'ün gerçek tarihi

Dunkirk'ün gerçek tarihi Dunkirk'ün gerçek tarihi Tüm zamanların ilk on savaş filmleri arasında gösterilen Dunkirk'te, savaşın gerçek kahramanları gözardı mı edildi? 17.08.2017 / 13:25 Hindistanlı askerlerin yardımı olmasaydı,

Detaylı

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER DOĞU VE GÜNEY CEPHELERİ KURTULUŞ SAVAŞI DOĞU VE GÜNEY CEPHESİ DOĞU CEPHESİ Ermeniler XIX. Yy`a kadar Osmanlı topraklarında huzur içinde yaşadılar, devletin çeşitli kademelerinde

Detaylı

KAFKAS İSLAM ORDUSUNUN İLERİ HAREKÂTI VE BAKÜ

KAFKAS İSLAM ORDUSUNUN İLERİ HAREKÂTI VE BAKÜ Tarih Bilinci Dr. Bilâl N. ŞİMŞİR E. Büyükelçi Tarihçi-yazar KAFKAS İSLAM ORDUSUNUN İLERİ HAREKÂTI VE BAKÜ SAVAŞLARI KAFKAS İSLAM ORDULARI KOMUTANLIĞINA ATANMIŞ OLAN NURİ PAŞA, 25 MAYIS TA GENCE YE VARINCA

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

TSK da görev değişimi

TSK da görev değişimi TSK da görev değişimi Ağustos 05, 2015-1:36:00 Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararları açıklandı. Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar oldu. Kara Kuvvetleri Komutanlığına 1. Ordu

Detaylı

Yayın no: 133 ÇANAKKALE SAVAŞI. Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze Dizi editörü: Prof. Dr. Salim Aydüz

Yayın no: 133 ÇANAKKALE SAVAŞI. Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze Dizi editörü: Prof. Dr. Salim Aydüz Zehra Aydüz, 1971 de Balıkesir de doğdu. 1992 yılında İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü nü bitirdi. Özel kurumlarda Tarih öğretmenliği yaptı. Evli ve üç çocuk annesi olan yazarın çeşitli dergilerde yazıları

Detaylı

Doç. Dr. Selçuk ÖZDAĞ

Doç. Dr. Selçuk ÖZDAĞ AK PARTİ TBMM GRUP BAŞKANLIĞI MİLLETVEK KASIM 2016 FAALİYET RAPORLARI Doç. Dr. Selçuk ÖZDAĞ TBMM 24. 25. ve 26. Dönem Manisa Milletvekili AK Parti Siyasi Erdem ve Etik Kurulu Üyesi (FETÖ/PDY) 15 Temmuz

Detaylı

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi 6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi Kahramanmaraş ın Ekinözü İlçesine bağlı Alişar Köyünde 54 Yaşındaki Mehmet Göyün 6 Çocuğu ile birlikte tek göz kerpiç odanın içinde verdiği yaşam Mücadelesi yürekleri

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NARLIDERE YATILI BÖLGE ORTAOKULU TC İNKILAP TARİHİ DERSİ AÇIK UÇLU DENEME SINAVI 1

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NARLIDERE YATILI BÖLGE ORTAOKULU TC İNKILAP TARİHİ DERSİ AÇIK UÇLU DENEME SINAVI 1 2017-2018 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NARLIDERE YATILI BÖLGE ORTAOKULU TC İNKILAP TARİHİ DERSİ AÇIK UÇLU DENEME SINAVI 1 1) Ali Rıza Efendi nin 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı nda Asakir-i Milliye Taburu ndaki geçici

Detaylı

ÇANAKKALE DENİZ MUHAREBELERİNİN DENİZDE DÖNEMİN ŞARTLARINA GÖRE TASARLANMIŞ SAVAŞ GEMİSİNDE KRİTİK OLAYLARIN YAŞANDIĞI YER VE SIRAYA GÖRE TANITILMASI

ÇANAKKALE DENİZ MUHAREBELERİNİN DENİZDE DÖNEMİN ŞARTLARINA GÖRE TASARLANMIŞ SAVAŞ GEMİSİNDE KRİTİK OLAYLARIN YAŞANDIĞI YER VE SIRAYA GÖRE TANITILMASI ÇANAKKALE DENİZ MUHAREBELERİNİN DENİZDE DÖNEMİN ŞARTLARINA GÖRE TASARLANMIŞ SAVAŞ GEMİSİNDE KRİTİK OLAYLARIN YAŞANDIĞI YER VE SIRAYA GÖRE TANITILMASI Barış BULUT 1 Bouvet Ocean Irresistible Bouvet gemisindeki

Detaylı

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları 1. Almanya ve İtalya'nın; XIX. yüzyıl sonlarından itibaren İngiltere ve Fransa'ya karşı birlikte hareket etmelerinin en önemli nedeni olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir? A) Siyasi birliklerini

Detaylı