Avrupa Birliği Hukukunda Tam Yargı Davaları: AB Kurumları ve Üye Devletlerin Sorumluluklarının Karşılaştırılması

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Avrupa Birliği Hukukunda Tam Yargı Davaları: AB Kurumları ve Üye Devletlerin Sorumluluklarının Karşılaştırılması"

Transkript

1 Avrupa Birliği Hukukunda Tam Yargı Davaları: AB Kurumları ve Üye Devletlerin Sorumluluklarının Karşılaştırılması Hacer Soykan Adaoğlu Öz: Hukukun üstünlüğü prensibinin önemli unsurlarından biri de yürütme organının eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun denetlenmesi ve hukuka aykırılık durumunda zarar gören bireylerin tazmin edilmesidir. Avrupa Birliği hukuk sistemi uyarınca hem Birlik kurumlarının hem de üye devletlerin eylem ve işlemlerinin AB hukukuna uygun olması gerekmektedir. Birlik kurumlarının AB hukukuna aykırı eylem ve işlemlerinden zarar gören bireyler AB mahkemelerinde, ulusal makamların AB hukukuna aykırı eylem ve işlemlerinden zarar gören bireyler de ulusal mahkemlerde tam yargı davası açabilmektedir. Bu çalışmanın amacı AB hukukuna özgü tam yargı davalarının incelenmesi ve her iki düzeydeki sorumluluğun kaynağı, kapsamı, koşulları ve sonuçları arasındaki farkların belirlenmesidir. Anahtar Kelimeler: Tam yargı davası, tazminat, sorumluluk. Actions for Damages in EU Law: A Comparative Analysis of the Liability of EU Institutions and the Liability of Member States. Abstract: The rule of law requires that the legality of the actions of administration must be supervised, and individuals must be compensated for any illegal actions of administration. The actions of both the EU institutions and member states should be in conformity with EU law. Individuals, who suffer a damage resulting from the breach of EU law, can bring actions against the EU institutions before the EU courts and against member states before national courts. The aim of this paper is to examine the actions for damages at EU and national level, and to compare the liability of EU institutions and member states in terms of legal bases, content, conditions, and outcomes. Keywords: Action for damages, liability, compensation. Yrd. Doç. Dr., Doğu Akdeniz Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Mağusa/Kıbrıs. Makale gönderim tarihi: Makale kabul tarihi: Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49, Sayı 2, Haziran 2016, s

2 80 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49 Sayı 2, Haziran 2016, s Giriş Gelişmiş hukuk sistemlerinde, bireylerin, yönetimin hukuka aykırı eylem ve işlemlerinden doğan zararlarının tazmin edildiği mekanizmaların varlığı, hukukun üstünlüğü prensibinin önemli bir unsurunu oluşturur. Topluluk 1 hukuk sistemi hem bireysel hakların temini hem de bu haklara etkin bir hukuki himaye sağlama temeli üzerine kurulmuştur (Arsava, 2011: 23). Avrupa Birliği (AB) içinde bireyler, hem üye ülkelerin hem de AB kurumlarının Birlik hukukuna aykırı eylem ve işlemleri nedeniyle zarara uğrayabilirler. Başka bir ifade ile AB hukuk sistemi uyarınca, hem üye ülkelerin hem de Birlik kurumlarının eylem ve işlemlerinin hukuka uygun olması gerekir. Hukuka uygunluğun denetlenmesi ve hukuka aykırı eylem ve işlemlerden zarar gören bireylerin tazmin edilmesi, AB idari yargısının temelini oluşturur. Lisbon Antlaşması ile bağlayıcılık kazanan AB Temel Haklar Şartı, tazminat hakkını bir birey hakkı olarak düzenlemiştir. AB Temel Haklar Şartı nın 41. maddesi iyi yönetilme hakkı başlığını taşımakta ve 3. fıkrası tazminat hakkını düzenlemektedir. Ancak, AB Temel Haklar Şartı, özel bir koruma mekanizması öngörmediğinden, özellikle AB kurumlarının bu hakları ihlali sonucunda, bireyler için başvurulacak tek yol sözleşme dışı sorumluluk sistemi 2 çerçevesindeki tam yargı davasıdır (Ward, 2011: 607). Bu durum tam yargı davasının önemini daha da artırmakatdır. Ancak, sözleşme dışı sorumluluk kapsamında bireylerin tazminat talebinde bulunabilmelerinin zor koşullara bağlanmış olması, tazminat rejiminin işlevselliğini olumsuz etkilemektedir. Birlik kurumlarının eylem ve işlemlerinin AB Antlaşmalarına ve AB hukukunun genel ilkelerine uygun olması gerektiği Avrupa Birliği nin İşleyişine İlişkin Antlaşma (ABİİA) nın 263. maddesinde düzenlenmiş ve aykırılık durumunda Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) tarafından iptali öngörülmüştür. Ancak, iptal davası kapsamında bireylere tanınan dava açma hakkı son derece sınırlıdır. Buna karşılık, Birlik kurumlarının hukuka aykırı eylem ve işlemlerinden zarar gören bireylere ABİİA nın 268 ve 340/2. Maddeleri ve AB Temel Haklar Şartı nın 41/3. maddesi tahtında tazminat davası açma hakkı tanınmıştır. Benzer şekilde, üye devletlerin de Birlik hukukunu ihlal eden eylem ve işlemlerinden sorumluluğu öngörülmüş ve bireylere ulusal mahkemelerde devlet aleyhine tazminat davası açma hakkı tanınmıştır. Birlik kurumlarının sorumluluğu, ABİİA ve AB Temel Haklar Şartı ile düzenlenmişken, üye devletlerin sorumluluğu Antlaşmalarda yer almamış, ABAD içtihadı ile oluşturulmuştur. Her iki düzeydeki sorumluluk koşulları 1 Bu çalışma boyunca Topluluk, Birlik terimleri Avrupa Birliği ni ifade etmek için kullanılacaktır. 2 Sözleşme dışı sorumluluk terimi Avrupa Birliği nin İşleyişine İlişkin Antlaşma nın 340/2. maddesinde yer almakta ve kurumların eylem ve işlemlerinden doğan zararın tazmini öngörmektedir.

3 Avrupa Birliği Hukukunda Tam Yargı Davaları: 81 farklılıklar içermekte, Birlik kurumlarının sorumluluğu daha katı şartlara bağlanmaktadır. Bu çalışmada AB kurumları ve üye devletler aleyhine açılacak tazminat davalarının hukuki çerçevesi, kapsamı ve koşulları karşılaştırmalı olarak incelenecek ve aralarındaki farklılıklar ortaya konulacaktır. Bu çereçevede önce Birlik kurumlarına ilişkin düzenleme ele alınacak daha sonra da üye ülkelere ilişkin sistem karşılaştırmalı olarak incelenecektir. Bu çalışmanın amacı, AB hukukuna özgü tam yargı davalarının karşılaştırması olduğundan, Türk idare hukukundaki tam yargı davasına ilişkin kural ve uygulamalar kapsam dışında tutulmuştur. Türk hukuk sistemindeki tam yargı davası ile AB hukukuna özgü tam yargı davasının karşılaştırması başka bir araştırma konusudur. Ancak, mevcut çalışma ile üye ülke mahkemelerinde uygulanacak AB hukukuna özgü tam yargı davasının hukuki çerçevesi, koşulları ve uygulama prensipleri ortaya konmuş olacaktır. Bu bulguların, Türkiye nin, AB ye üyeliği durumunda, Türk idare hukukunda yapılması gerekecek değişikliklere ışık tutması da amaçlanmaktadır. Birlik Kurumları Aleyhine Açılacak Tam Yargı Davası ABİİA nın 340/2. maddesi, Birlik kurumlarının sözleşme dışı sorumluluğunu düzenlemektedir. 3 Bu madde uyarınca Birlik, kurumlarının ya da personelin görevlerini yerine getirmesi sırasında ortaya çıkan zararları, üye ülkelerin hukuk sistemlerinde yer alan ortak prensipler uyarınca tazmin etmekle yükümlüdür. Aynı şekilde Avrupa Merkez Bankası ya da personelinin görevini yerine getirdiği sırada ortaya çıkan zararlar için de tazmin zorunluluğu vardır. ABİİA nın 268. maddesi bu tür tazminat davalarında yetkili mahkemenin ABAD olduğunu belirtmektedir yılında Lisbon Antlaşması nın yürürlüğe girmesi ile yasallık kazanan AB Temel Haklar Şartı 41/3. maddesi de tazminat hakkını bir temel hak olarak düzenlemektedir. 4 Sözü edilen hükümlere göre açılacak tazminat davaları hukuki niteliği itibarı ile tam yargı davalarıdır. Dolayısıyla ABAD, sadece bir işlemin hukuka uygun veya aykırı olduğunu inceleyip bir tespit kararı vermekle yetinmeyecek, davacının hakkının zarar gördüğünü tespit ederse, doğan zararın tazminine de hükmedecektir (Arat, 1989: 86). 340/2. madde uyarınca ABAD, tazminat davalarını çözerken, AB ye üye devletlerin iç hukuklarında ortaklaşa kabul edilmiş bulunan genel hukuk 3 ABİİA 340/2: Sözleşme dışı sorumluluk konusunda, Birlik, kurumlarının veya memurlarının görevlerini yaparken yol açtıkları zararları, üye ülkelerin ortak genel hukuk ilkelerine uygun olarak tazmin etmekle yükümlüdür. ABİİA nın Türkçe çevirisine ilişkin bakınız; Reçber, Kamuran (2010), Avrupa Birliği Kurumlar Hukuku ve Temel Metinleri, Alfa Aktüel Yayınları, Ankara, s AB Temel Haklar Şartı 41/3: Herkes, Birliğin kurumları veya görevlilerinin, görevlerinin ifası sırasında neden oldukları her türlü zararı, üye devletlerin hukuk sistemlerindeki ortak genel ilklere uygun olarak Birliğe tazmin ettirme hakkına sahiptir. AB Temel Haklar Şartı nın Türkçe çevirisi için bakınız; Reçber, Kamuran (2010):

4 82 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49 Sayı 2, Haziran 2016, s ilkelerini göz önünde tutmak suretiyle karar verecektir. Birliğin sözleşme dışı sorumluluğu esasen idari sorumluluğu olarak anlaşılmalıdır. O nedenle, Birlik kurumlarının sorumluluğu, örneğin, bina sahibi ya da tehlikeli madde bulunduranın sorumluluğunu kapsamamaktadır (Toth, 1975: 689). Dolayısıyla, üye ülkelerdeki idari sorumluluk prensipleri göz önüne alınmalıdır. Burada önemli olan nokta, üye ülke hukuk sistemlerindeki ortak kurallardan değil, ilkelerden söz edilmiş olmasıdır. Bu sayede ABAD, üye ülke hukuk sistemlerindeki çok genel prensiplerden yola çıkarak daha yaratıcı bir yaklaşım sergileme olanağına sahip olmuştur (Hartley, 2010: 452). Zaman içinde bu alandaki uygulama gelişip yoğunluk kazandıkça, Birlik hukukuna özgü bir sözleşme dışı sorumluluk sistemi kurulmuştur. Bu noktada ABAD, üye ülke hukuk sistemlerindeki sorumluluk kavramından yola çıkarak Birlik hukuk sistemine ve prensiplerine uygun, âdil bir sorumluluk kavramı yaratmaya odaklanmıştır (Kapteyn ve Van Themat, 1998: 492). Tam Yargı Davasının Tarafları ve Koşulları Birlik aleyhine sözleşme dışı sorumluluk çerçevesinde tazminat davası açabilecek kişiler açısından herhangi bir sınırlamaya yer verilmediği görülmekte, bir AB kurumunun eylem veya işleminden zarara uğrayan özel veya tüzel kişilere bu davayı açma hakkı tanınmaktadır. Ayrıca, zarar iddiası ile tazminat talebinde bulunacak kişilerin, iptal davasında olduğu gibi, doğrudan ve bireysel ilgi unsurunu kanıtlama yükümlülükleri de yoktur (Karayiğit, 2009: 65). Böyle bir davada, davalı ise, ABİİA nın 340/2. maddesi uyarınca Birlik olarak belirtilmiş, davanın hangi Birlik kurumu aleyhine getirileceği konusuna açıklık getirilmemiştir. Werhahn davasında bu görevin Komisyon a ait olması gerektiği iddia edilmiş, ancak, bu iddia ABAD tarafından reddedilerek zarara yol açan eylem veya işlemi gerçekleştiren kurum ya da kurumlar aleyhine dava açılması gerektiği ortaya konmuştur (C-63-69/72, 1973: paragraf, 7). 5 Birlik amaçlarını gerçekleştirmede katkıda bulunan tüm kurumların eylem ve işlemelerinden dolayı AB nin sorumluluğu ortaya çıkabilmektedir (Craig, 2006: 764). ABİİA nın 340/3. maddesi ile birlikte Avrupa Merkez Bankası nın veya çalışanlarının verdiği zarardan da sorumluluğun ortaya çıkacağı belirtilmiştir. ABİİA nın 340/2. maddesi Birlik çalışanlarının, görevin yerine getirilmesi sırasında neden oldukları zarardan da Birliğin sorumlu olduğunu belirtmektedir. Ancak bu konuda oldukça sınırlayıcı bir yaklaşım sergilenmektedir (Akgül, 2008: 149). ABAD, görevini yerine getirme ibaresini oldukça dar yorumlamaktadır. Bu yoruma göre, Birlik çalışanının, Birlik adına, AB ye ait bir yetkinin kullanımını ifade eden bir eylemi olmalı ve bu eylem görevin 5 ABAD kararlarının tam metni için bkz; curia.europa.eu

5 Avrupa Birliği Hukukunda Tam Yargı Davaları: 83 gerekleri ile doğrudan ilgili olmalıdır (Arat, 1989: 88). Bu unsular Fransız idare hukukundan kaynaklanmakla birlikte, ABAD tarafından Birlik amaçlarına uygun şeklide geliştirilmiş ve yorumlanmıştır (Horspool ve Humphreys, 2010: 286). Adalet Divanı Statüsü nün 46. maddesi uyarınca, ABİİA md. 340/2 kapsamında bir dava, zarara yol açan olaydan itibaren 5 yıl içinde açılmalıdır. 5 yıllık sürenin başlangıcı olarak düzenleyici işlemin yayımlandığı ya da yürürlüğe girdiği tarih değil, işlemin zararlı sonuçlarının ortaya çıktığı tarih göz önüne alınmalıdır (Karayiğit, 2009: 65). Buradaki sorulardan biri de tazminat davasının açılmasından önce, sözkonusu tasarrufun iptaline gerek olup olmadığıdır. Plaumann davasındaki kararı ile ABAD, tazminat davası açılabilmesi için iptalin ya da ihmalin tespitinin bir önkoşul olduğunu belirtmişti (C-25/62, 1963: paragraf, 35). Ancak daha sonra Lütticke ve Schöppenstedt kararları ile bu içtihadını değiştirerek tazminat davasının kendine özgü amaçları olan bağımsız bir dava olduğunu vurgulamıştır yılından bu yana, tam yargı davası ayrı ve özerk bir dava olarak görülmektedir. O nedenle, dava konusu eylem veya işlemin iptal edilmemiş olması tazminat davası açılmasına engel oluşturmamaktadır. Başka bir ifade ile söz konusu eylem veya işlemin önce bir iptal davasına konu olup hukuka aykırılığının tespit edilmiş olması tazminat davası açmanın bir ön koşulu değildir. Kuşkusuz böyle bir iptal kararı, eylem veya işlemin hukuka aykırılığını ortaya koyacağından, tazminat davasının başarılı olma şansını artıracaktır. İlk Derece Mahkemesi (İDM) kurulup faaliyete başladıktan sonra, bireylerin açtığı tazminat davaları İDM nin yetkisine aktarılmıştır. Nice Antlaşması ile getirilen değişiklikle, bu davalarda yetkili mahkeme kurucu Antlaşmalarla da İDM olarak belirlenmiştir. ABAD ise, İDM nin faaliyete geçmesinden bu yana tazminat davalarında temyiz mercii görevi yapmaktadır. Birlik Kurumlarının Sorumluluğunun Unsurları ABAD içtihadı uyarınca, ABİİA nın 340/2. maddesi uyarınca, sorumluluğun oluşabilmesi için üç temel unsur gerekmektedir: Birliğe yüklenebilecek hukuka aykırı bir eylem, işlem veya ihmalin varlığı; bireyin zarara uğraması; bireyin uğradığı zararla, Birlik eylem, işlem veya ihmali arasında nedensellik bağının bulunması. 340/2. madde sorumluluğun oluşması için kusur şartını öngörmemekte ancak ABAD, genel kural olarak sorumluluğun oluşması için kusurun kanıtlanmasını gerekli görmektedir. Kusur kavramının tanımı ya da nelerin kusur sayılacağına ilişkin genel prensipler yine ABAD tarafından ortaya konulmuştur. Esasen, 340/2. madde, unsurları açık bir şekilde tanımlamamakta, 340/2. maddenin yorumlanması suretiyle Birlik yargı organlarınca, üye ülke hukuk sistemleri ve Birlik hukuk sisteminin özellikleri ve gereksinimleri göz önüne alınarak bu unsurlar belirlenmektedir (Baykal, 2006: 52). Normatif

6 84 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49 Sayı 2, Haziran 2016, s düzenleyici işlemlerden kaynaklanan sorumluluğun tespiti ile birel idari işlemlerden kaynaklanan sorumluluğun tespiti farklı ölçütlere göre belirlenmektedir. Esasen, ABAD tarafından önemli olan ayrım Topluluk kurumlarının söz konusu işlemde takdir hakkına sahip olup olmadığıdır (Wakefield, 2006: 522). Takdir hakkına bağlı olarak aranacak ek koşullar ayrıca ele alınacaktır. Öncelikle her tür hukuki işlemde aranacak genel şartlar üzerinde durulacak, daha sonra da takdir yetkisi ayrımına dayalı koşullar ortaya konulacaktır. 1. Birliğe Yüklenebilecek Hukuka Aykırı Eylem veya İşlem Birliğin sözleşme dışı sorumluluğuna yol açabilecek tasarruf kavramı geniş biçimde yorumlanmaya elverişlidir. Bundan hareketle, sözleşme dışı sorumluluk, Birlik kurumlarının tüzük, karar ve yönerge gibi düzenleyici hukuki tasarruflarından kaynaklanabileceği gibi, birel idari işlemler sonucu da ortaya çıkabilmektedir. Bunlardan başka, fiziksel eylemler de sorumluluğa yol açabilmektedir. Ayrıca, harekete geçme yönünde bir hukuki yükümlülüğün bulunması durumunda, hareketsizlik ya da ihmal de sorumluluğun oluşmasını sağlamaktadır (Baykal, 2006: 55). Birlik organlarının sorumluluğunun doğması için hem hukuka aykırılık hem de kusur birlikte aranmaktadır (Toth, 1975: 693). 340/2. madde uyarınca bu tasarrufların AB ye atfedilebilmesi için ya Birlik kurumlarınca ya da Birlik çalışanlarının görevin yerine getirlmesi amacıyla gerçekleştirdiği tasarruflar olması gerekir. Birlik kurumlarının eylem ve işlemlerini çalışanları aracılığı ile gerçekleştirdiği düşünülürse, iki kategorinin büyük ölçüde iç içe geçtiği görülmektedir (Hartley, 2010: 453). Çalışanların tasarrufu nedeniyle AB nin sorumlu olabilmesi için, sözkonusu tasarrufun görevin yerine getirilmesi ile doğrudan ilgili olması gerekmektedir. Çalışanların tasarruflarına ek olarak, Birlik kurumlarının görevlerini başka bir kurum ya da organa devretmeleri durumunda da yetki devredilen organın tasarruflarından yetki sahibi kurumun sorumlu olacağı kabul edilmektedir (Hartley, 2010: 455). ABİİA nın 340/2. maddesinin ifadesinden ortaya çıkacak bir diğer soru da mahkemelerin karar ya da işlemlerinin Birlik sözleşme dışı sorumluluğuna yol açıp açmayacağıdır. FIAMM, İDM deki davanın çok uzun sürmesini gerekçe göstererek Divan a tazminat talebiyle başvurmuştur. Bu davada Divan tazminat talebini, sürenin uzamasının makul gerekçelere dayanması nedeniyle reddederek makul olmayan gecikmede tazminata hükmedilebileceği mesajını vermiştir (C-120/06, 2008: paragraf, 81). Bundan bir yıl sonra DSD kararında Divan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ndeki makul süre koşuluna atıfta bulunarak uzun süren dava sonucunda bireyin zararının tazminine karar vermiştir (C-385/07, 2009: paragraf, 307). Bu davalardan yola çıkarak AB mahkemelerindeki makul olmayan gecikme

7 Avrupa Birliği Hukukunda Tam Yargı Davaları: 85 nedeniyle bireylerin zarara uğraması halinde tazminata hükmedilebileceği sonucu ortaya çıkmaktadır (Wakefield, 2011: 627). Hukuka uygun normatif/düzenleyici işlemlerde sorumluluğa ilişkin örnek şu ana kadar ortaya çıkmamıştır. Dolayısıyla, sorumluluğun oluşabilmesi için söz konusu hukuki tasarrufun üstün hukuk a aykırı olması gerekmektedir. Hukuka uygun bir tasarruftan dolayı Birliğin sorumluluğunun doğması ihtimalinin kabulü, esasen, kusursuz sorumluluk prensibinin kabulü anlamına gelmektedir. AB yargı organlarının bu yönde kararına rastlanmamaktadır. 2. Davacının Zarara Uğramış Olması AB ye atfedilebilecek hukuka aykırı bir tasarrufun varlığının tespitinden sonra, bu tasarrufun davacıya zarar verdiğinin de belirlenmesi gerekmektedir. ABAD, tazminat talebine konu olabilecek zararın türüne ya da niteliğine ilişkin genel prensipler belirlemekten kaçınmış, her somut olayın koşullarını göz önüne alarak zararın varlığını değerlendirme yoluna gitmiştir (Hartley, 2010: 457). Ancak, bu değerlendirmelerden bir takım genel sonuçlar çıkarmak mümkündür. Bu çerçevede, uğranılan zararın kesin, belirli, miktar ya da para ile ifade edilen bir zarar olması gerekmektedir. Kampffmeyer davası ile ABAD, yeterli kesinlik taşıyan ve yakın gelecekte oluşması kesin olarak öngörülebilen zararların da talep edilebileceğini ortaya koymuştur. Para veya miktar ile ifade edilebilen zarar, hem somut olarak oluşan maddi kayıpları hem de beklenen kârdan mahrum kalmayı içermektedir. Buna karşılık ABAD ın manevi zarar için çok istisnai durumlarda tazminata hükmettiği görülmektedir. Ayrıca maddi zararın bir şekilde tüketiciye yansıtıldığı durumlarda da tazminata hükmetmemektedir. 3. Uğranılan Zarar ile Birlik Tasarrufu Arasında Nedensellik Bağı Tazminat davasında davacı, uğradığı zarar ile Birliğe atfedilebilecek tasarruf arasında nedensellik bağı olduğunu kanıtlamalıdır. Nedensellik bağı ile ilgili olarak ABAD ın genel prensip oluşturucu kararlarına pek rastlanmamaktadır. Buna karşın, özellikle, ekonomik kayıpların zarar olarak gösterildiği durumlarda, bu kaybın başka etkenlere bağlı olmadan, sadece, söz konusu tasarrufa bağlı olduğunun ortaya konması zordur. Söz konusu tasarruf gerçekleşmese de zararın oluşacağı yönünde bulgular varsa, nedensellik bağının varolmadığı kabul edilmektedir (Craig, 2006: 776). Bundan hareketle, nedensellik bağının, doğrudan, hemen ortaya çıkan ve zararın oluşmasında tek gerekçe teşkil eder nitelikte olması gerekir (Craig, 2006: 776). Davacı, sadece, zararın Birlik eylem ve işlemlerinden kaynaklandığını değil, zarara sebep olacak bir üye ülke tasarrufunun da söz konusu olmadığını kanıtlamalıdır. Dolayısıyla, herhangi bir bireyin zararının, hem Birlik hem de üye ülke tasarruflarından kaynaklanması durumunda, tazminat davası açılamayacaktır. Başka bir ifade ile, Birlik aleyhine tazminat davası açılabilmesi için, ulusal kurumlara

8 86 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49 Sayı 2, Haziran 2016, s atfedilebilecek bir tasarrufun ortaya çıkmamış olması gerekmektedir. Ayrıca, davacının kendisinin de zararın oluşmasına katkısının olmaması gerekmektedir. Yukarıda belirtilen genel koşullara ek olarak normatif/düzenleyici tasarruflar için özel koşullar aranmaktadır. Esasen, normatif/düzenleyici hukuki tasarruflardan kaynaklanan sorumluluk sadece bazı üye ülkelerde görülmektedir (Schermers ve Waelbroeck, 1992: 355). ABAD, konu ile ilgili ilk kararlarında, normatif/düzenleyici işlemler nedeniyle tazminat davası açılabilmesi için söz konusu işlemin iptal edilmiş olması koşulunu aramaktaydı. Ancak, bireylerin iptal davası açabilmesinin çok katı koşullara bağlanmış olmasının, tazminat davası açma şansını çok düşürdüğü göz önüne alarak ABAD bu içtihadını değiştirmiştir. Ancak ABAD, bu tür işlemlerin zarara neden olup olmadığını incelerken oldukça katı bir test ortaya koyarak sorumluluk için özel koşullar öngörmüştür (Akgül, 2008: 146.) Bu koşullar hukuki tasarrufu gerçekleştiren kurumun takdir yetkisine sahip olup olmamasına göre değişiklik göstermektedir. Birlik Kurumlarının Takdir Yetkisine Sahip Olduğu Hukuki Tasarruflarda Sorumluluğun Unsurları Birlik kurumunun herhangi bir eylem ya da işleme ilişkin olarak takdir yetkisine sahip olduğu durumlarda, tazminat sorumluluğunun oluşup oluşmadığı Schöppenstedt ölçütü adı verilen bir testle belirlenmektedir. Buna göre; herhangi bir hukuki tasarruf, örneğin ekonomi politikasına ilişkin ise, seçilecek politika nedeniyle, bireyin zarara uğraması sonucu Birlik kurumunun sorumlu olması için birey haklarının korunmasına ilişkin bir üstün hukuk normunun açıkça ihlâl edilmiş olması gerekir (C-5/71, 1971: paragraf, 11). Schöppenstedt testi genellikle Ortak Tarım Politikası gibi ilgili AB kurumuna politika seçimine ilişkin belirli takdir yetkisinin tanındığı tüzük ve yönergelerde ortaya çıkabilmektedir. Ancak, Schöppenstedt testi düzenlemenin çeşidine göre değil, niteliğine göre uygulanmaktadır. Herhangi bir hukuki düzenleme, tüzük, karar veya yönerge, düzenleme yapan kurumun takdir yetkisini içeriyorsa, Schöppenstedt testi uygulanır. Dolayısıyla bu test uyarınca sorumluluğun oluşabilmesinin birinci unsuru takdir yetkisinin varlığıdır. Schöppenstedt testinin ikinci unsuru ise, üstün hukuk normu kavramıdır. Bu teste göre davacı, işlemin birey haklarının korunmasına ilişkin bir üst hukuk normuna aykırı olduğunu kanıtlamalıdır. Üst hukuk ya da üstün hukuk normundan kastedilenin, normun önemi mi yoksa kanunlar hiyerarşisindeki yeri mi olduğu sorusunun yanıtı ABAD içitihadıyla ortaya konmuştur. Buna göre, üç çeşit norm üstün norm olarak nitelendirilmektedir. Bunlardan birincisi AB Antlaşmaları dır. İkinci tür ise, bir tüzüğün konu ile ilgili ana tüzükle olan hiyerarşik ilişkisi göz önüne alınarak saptanmaktadır. Konu ile ilgili çerçeve tüzük ya da daha kapsamlı bir tüzük varsa, uygulama tüzüğü niteliğindeki

9 Avrupa Birliği Hukukunda Tam Yargı Davaları: 87 tüzüğün genel tüzüğe uygun olması gerektiği kabul edilmekte, bu bağlamda, genel tüzüğün üstün hukuk olduğu ortaya konmaktadır (Craig, 2006: 768). Üçüncü tür ise, AB hukukunun genel ilkeleridir. Birlik hukuki tasarrufları açısından bu genel ilkeler bir üst norm niteliği taşımaktadır. Ancak, nitelikleri belirtilen üstün hukuk normunun ihlâl edilmiş olması sorumluluğun ortaya çıkması için yeterli değildir. İhlal edilen üstün hukuk normunun, aynı zamanda, birey haklarını koruma amacı ile düzenlenmiş bir norm olması gerekmekte fakat bu normun, iptal davasındaki gibi, bireyi doğrudan ve bireysel olarak ilgilendirmesi koşulu aranmamaktadır. Kampffmeyer davasında ABAD, herhangi bir normun kısmi olarak da olsa, birey haklarını korumaya yönelik olmasının yeterli olduğunu ortaya koymuştur. Bergaderm kararı ile ABAD, Schöpenstedt kararındaki ihlal edilen normun üst norma (birey haklarının korunmasına ilişkin norma) aykırı olma koşulunu bir kenara bırakıp, Brasserie kararında ortaya konan bireylere hak yaratma amaçlı normun ihlalini yeterli görmüştür (Hilson, 2005: 683). Schöppenstedt testinin üçüncü unsuru açık ve ciddi ihlalin varlığıdır. Tazminat talep eden bireyin, sadece söz konusu işlemin üstün hukuk normuna aykırılığını kanıtlaması yeterli değildir. Bu çerçevede, söz konusu hukuki tasarrufun iptal edilmiş olması, o tasarrufun üstün hukuka aykırı olduğunu kanıtlar. Ancak tazminat için bu yeterli değildir. Aykırılığın ya da ihlâlin yeterli derecede ağır, açık ve ciddi ihlâl olması da gerekmektedir. Açık ve ciddi ihlâlden ne anlaşılması gerektiği konusu ABAD içtihadı ile belirlenmiştir. Bu tanımlamayı ABAD zaman içinde sürekli değiştirmiş ve geliştirmiştir. İlk başlarda ABAD, ortaya çıkan mali zararın büyüklüğünü göz önüne alarak açık ve ciddi ihlâli tespit etmekteydi. Örneğin Bayersiche davasında, uğranılan zararın miktarının az oluşunu göz önüne alarak ihlalin ciddi olmadığına karar vermiştir (C-83/76, 1978: paragraf, 4). Yine aynı davada ABAD, hukuki tasarruflardan kaynaklanan sorumluluğun ortaya çıkabilmesi için, Birlik kurumlarına konu ile ilgili geniş takdir yetkisi verilmiş olmasını ve bu yetkinin, açık ve ciddi bir şekilde aşılmış olması koşulunu ortaya koymaktadır (C-83/76, 1978: paragraf, 5). Amylum davasında ise ABAD, miktar yanında ihlâlin keyfi olup olmadığının da gözönüne alınması gerektiğini öngörmüştür (C-116/77, 1979: paragraf, 19). Bu çerçevede, işlemin keyfi olup olmadığı hem yetkinin sınırları hem de yetki aşımının sonuçları göz önüne alınarak değerlendirilmelidir yılında verdiği Stahlwerke kararı ile ABAD, ihlalin keyfi olup olmadığının belirlenmesinde kusurun tek başına rol oynamayacağını belirtmiştir. Mulder kararı ile ise ABAD, ihlâlin açık ve ciddi sayılabilmesi için hukuka aykırılığın, daha önemli bir kamu yararının gerçekleştirilmesine yönelik olmaması gerektiğini hükme bağlamıştır. Dolayısıyla, daha üstün bir kamu yararının korunması söz konusu olduğunda açık ve ciddi ihlâlin varlığından bahsedilemez (Craig ve De Burca, 1996: 527). Bergardem kararı ile

10 88 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49 Sayı 2, Haziran 2016, s de, üye ülkelerin tazminat sorumluluğu için öngörülen koşulların Birlik kurumlarının sorumluluğu için de aranması gerektiğini ortaya koymuştur. Buna göre, ihlalin ciddiliğinin belirlenmesinde, üye ülkelerin sorumluluğundaki ihlalin ciddiliği için ortaya konulan kriterler göz önüne alınmalıdır. Bu kapsamda, ihlal edilen normun açıklığı, ilgili makamlara bırakılan yetkinin genişliği, hukuka aykırılıkla ilgili bir mazaretin varlığı ve ihlalin kasıtlı olup olmadığı değerlendirilmelidir (C-35/98, 2000: paragraf, 40). Bunlara ek olarak, AB kurumlarının hukuka aykırı işlemi sonucu ortaya çıkan zarar, işlemin taşıdığı risklerin çok ötesinde bir zarar oluşturuyorsa, açık ve yeterli ihlâlin ortaya çıktığı kabul edilmektedir (Hartley, 2010: 474). ABAD ın sürekli geliştirdiği ve tamamen içtihat hukukuyla belirlediği sorumluluk kuralları karmaşık bir seyir sergilemektedir. Ancak Schöpensedt ve Bergaderm kararları birlikte okunduğunda açık ve ciddi ihlalin varlığının tespitinde şu unsurların göz önüne alındığı görülmektedir: İhlal edilen normun açıklığı ve kesinliği, Birlik kurumuna bırakılan takdirin derecesi, ihlal ve zararın kasıtlı ya da kasıtsız oluşu, yapılan hukuki hatanın geçerli bir mazaretinin olup olmadığıdır. Bergaderm kararı ile ABAD, işlemin idari ya da yasama işlemi olup olmadığı ayırımına bakmamakta, sadece takdir yetkisinin varlığı ve derecesinden hareket ederek ciddi ihlalin tespiti yoluna gitmektedir. Yine de tüm bu unsurların birlikte göz önüne alınıyor olması açık ve ciddi ihlalin tespitini zorlaştırmaktadır (Wakefield, 2011: 629). Takdir Yetkisine Yer Verilmeyen Hukuki Tasarruflarda Sorumluluğun Unsurları Birlik kurumlarının takdir yetkisini içermeyen hukuki tasarruflardan kaynaklanan zararlarda Schöppenstedt ölçütünün uygulanmasının söz konusu olmayacağını, sorumluluğun oluşması için üç klasik unsurun varlığının gerektiğini belirtmiştir. Bu unsurlar, daha önce belirtildiği gibi, Birlik kurumlarına atfedilebilecek hukuka aykırı bir tasarrufun varlığı, zarar ve zarar ile hukuka aykırı tasarruf arasında nedensellik bağının bulunmasıdır. Buradaki en önemli fark, takdir yetkisinin kısıtlı olduğu durumlarda, AB hukukunun herhangi bir ihlalinin sorumluluğun doğması için yeterli olmasına karşılık, takdir yetkisinin geniş olduğu durumlarda, sorumluluğun ortaya çıkması için, hukuka aykırılık yanında, ihlalin açık ve ciddi olması koşulunun da aranmasıdır. Bu çerçevede, birel idari işlemlerden kaynaklanan sorumluluğun, bu işlemlerin genellikle geniş bir takdir yetkisi içermemesi nedeniyle, Schöppenstedt ölçütünün uygulama alanına girmediği kabul edilmektedir. Tazminat Miktarının Belirlenmesi Tazminat davası sonucunda davacı haklı bulunursa, ilgili Birlik kurumunun tazminat ödemesine hükmedilir. Dava sonucunda verilen karar bir tespit hükmü olmayıp, eda hükmüdür. Mahkeme hem maddi hem de maddi olmayan

11 Avrupa Birliği Hukukunda Tam Yargı Davaları: 89 tazminata hükmedebilir. Maddi zararın nasıl hesaplanacağı ya da nelerin maddi zarar sayılacağı konusunda ABAD ın genel prensip oluşturucu kararlarına rastlanmamaktadır. Divan, her somut olayın koşullarına göre belirleme yapmaktadır. Ancak çeşitli davlarda ortaya çıkan ortak nokta, tazminatın zararla orantılı olması ve zararı karşılayıcı nitelik taşımasıdır. Divan maddi tazminat yanı sıra manevi tazminata da hükmedebilir. Ancak, manevi zararın tazminini talep eden davacının, bu zararın gerçek, kesin ve hesaplanabilir olduğunu kanıtlaması gerekir. Üye Devlet Aleyhine Açılacak Tam Yargı Davası Bireyler, üye devletlerin AB hukukunu ihlali sonucu zarara uğramışsa, bu durumda ulusal mahkemelerde, üye devlet aleyhine tam yargı davası açabilir. Buna devletin sorumluluğu prensibi denmektedir. Birlik kurumlarının sorumluluğunun aksine üye devletlerin sorumluluğuna ilişkin olarak AB Antlaşmaları nda herhangi bir düzenleme bulunmamakta, sorumluluğun kapsamı, koşulları ve sonuçları ABAD içtihadı ile belirlenmektedir. Ulusal makamların AB hukukunu ihlali sonucu zarara uğrayan bireylerin, ulusal mahkemeler önünde tazminat davası açabileceği öngörülmüştür. Bu durum esasen yönetimin hukuka aykırı eylem ve işlemlerinden dolayı bireylere karşı sorumluluğu ilkesidir, farklı yöntemlerle olsa da tüm üye ülkelerde mevcuttur ve AB hukukuna özgü bir sorumluluk değildir. AB hukuku ulusal hukukun bir parçası olduğundan ulusal makamların hukuka uygun işlem ve eylem yükümlülüğü AB hukukuna uymayı da kapsamaktadır. Devletin sorumluluğu prensibinin oluşma sürecine baktığımız zaman ABAD tarafından önce yönetimin, sonra yasamanın ve en son da yargının eylem ve işlemlerinin AB hukukuna aykırılığı nedeniyle devletin sorumluluğunun şartlarının belirlendiğini görüyoruz. ABAD, devletin sorumluluğuna ilişkin kurduğu sistemi, AB hukukunun temel prensibi sayılan birey haklarının etkili korunması etkili koruma ilkesine dayandırmaktadır. Bu prensip yine ABAD tarafından geliştirilmiş olup, AB hukukunda bireylere tanınan hakların hukuki güvence altına alınmasını içermektedir. Bu güvenceyi hem Birlik kurumları hem de üye ülkeler sağlamakla yükümlüdür (Caranta, 1993: 279). Bu süreçte en önemli dava Francovich davasıdır. ABAD 1990 yılında bu davada verdiği kararı ile AB hukukunun etkili uygulanmasında ve birey haklarının korunmasında yeni bir dönem açmıştır. Francovich kararı ile ABAD, devletin, sadece yürütme organının AB hukukunu ihlalinden değil, yasama organının AB yönergelerini iç hukuka geçirmemesinden de sorumlu olacağını öngörmüştür. Daha sonra Köbler davasında verdiği kararı ile ABAD bir adım daha ileri giderek yargının AB hukukunu ihlal eden kararlarından dolayı zarar gören bireylerin de devlet

12 90 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49 Sayı 2, Haziran 2016, s aleyhine ulusal mahkemelerde tazminat davası açabileceğini karara bağlamıştır. 6 Dolayısıyla üye devletler, yürütme, yasama ve yargı organlarının AB hukukunu ihlali nedeniyle sorumlu olabilecektir. Oysa klasik idare hukuku esaslarına ve kuvvetler ayırımı ilkesine göre, tüm üye ülke hukuk sistemlerinde yer alan prensip, devletin sadece idarenin, yani yürütme organının, hukuka aykırı işlemeleri nedeniyle tazminat sorumluluğunun doğmasıdır. Ancak, AB hukukunun ihlali söz konusu olduğunda böyle bir kısıtlama olmaksızın devletin sorumluluğu ortaya çıkmakta, AB hukukuna özgü bir sorumluluk hukuku yaratılmaktadır. Bu durumda üye ülkelerin AB hukukunu ihlali durumunda, ulusal hukukun ihlalinden farklı bir hukuki rejim ortaya çıkmaktadır. (Hartmann, 2011: 616). AB hukukuna özgü rejimde, üye devletlerin sorumluluğu sadece idarenin sorumluluğunu içermemekte, bireylerin kamu gücünün bütününe karşı korunmasını sağlamaktadır (Caranta, 1993: 297). Görüldüğü gibi bu sistem AB nin tazminat sorumluluğundan ilk başta kapsam açısından farklılık göstermektedir. Oysa ABAD, üye devletlerin sorumluluğu prensibi ve koşullarını geliştirirken, Birlik kurumlarının sorumluluğu ve koşulları ile paralellik göstermesine özen göstermiştir (Hilson, 2005: 691). Aşağıda daha detaylı ele alınacağı üzere, AB de özellikle yargı organlarının AB hukukunu ihlali nedeniyle sorumluluk öngörülmemiştir. Ana hatları ortaya konulan devletin sorumluluğu prensibinin koşulları, AB nin tazminat sorumluluğunun koşulları ile karşılaştırmalı olarak ele alınacaktır. Devletin Sorumluluğu Prensibinin Hukuki Çerçevesi AB kurumlarının tazminat sorumluluğunun aksine, devletin sorumluluğu prensibi AB Antlaşmaları ile değil, ABAD kararları ile belirlenmiştir. ABİİA nın 258 ve 259. maddeleri uyarınca, AB hukukunu ihlal eden devlet aleyhine ABAD önünde Komisyon ya da başka bir üye devletin ihlal davası açma hakkı düzenlenmiştir. 7 Ancak, zarara uğrayan bireyin dava açma hakkına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir. AB hukukunun iç hukukta etkili bir 6 Ulusal mahkemede görülmekte olan bir davada, AB hukukunun yorumu, geçerliliği ya da nasıl uygulanacağı konusunda yargıcın şüpheye düşmesi durumunda, yoruma, geçerliliğe ya da nasıl uygulanacağına ilişkin konuyu ABAD a havale etmesi ve gelecek sonuca uyması gerekmektedir. Buna önkarar prosedürü denmektedir. Bu prosedürle önüne gelen davalar sayesinde ABAD, AB hukukunun ulusal mahkemelerde uygulanışına ilişkin prensipleri oluşturma fırsatı bulmuştur. Önkarar davası ile ilgili daha fazla bilgi için bakınız: Kapteyn, P.J.G. Van Themat, P. VerLoren (1998), Introduction to the Law of the European Communities, Kluwer Law International, The Netherlands, s ; Hartley, T.C. (2010), The Foundations of European Community Law, Oxford University Press, New York, s Akgül, Mehmet Emin (2008), Avrupa Birliği Adalet Divanı nın Yargı Yetkisi, Yetkin Yayınları, Ankara, s İhlal davası, AB hukukuna aykırı davranan üye devletler aleyhine açılan ve bu devletlerin hukuka uygun davranmasını sağlamayı amaçlayan bir davadır. Bu davayı sadece Komisyon veya üye devletler açabilmektedir. Bu davaya ilişkin daha geniş bilgi için bakınız: Arnull, Antony (1999), The European Union and its Court of Justice, Oxford University Press, New York, s.22-29; Akgül, Mehmet Emin (2008), Avrupa Birliği Adalet Divanı nın Yargı Yetkisi, Yetkin Yayınları, Ankara, s ; Hartley, T.C. (2010), The Foundations of European Community Law, Oxford University Press, New York, s

13 Avrupa Birliği Hukukunda Tam Yargı Davaları: 91 şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla ABAD, zarara uğrayan bireylerin ulusal mahkemeler önünde tazminat davası açabileceğini öngörmüştür. ABAD, bu sistemi AB hukukunun doğrudan etkisi prensibine dayandırmakta ve AB hukukunun iç hukukta etkili uygulanması amacının kaçınılmaz bir sonucu olarak görmektedir (Anagnostaras, 2000: 2). Francovich davasında ABAD, böyle bir sorumluluğun Antlaşmaların kurmuş olduğu sistemin yapısında varolduğunu belirtmiştir. Brasserie kararı ile ABAD, özellikle devletin yönergeleri iç hukuka geçirme konusundaki sorumluluğunun doğrudan etki prensibinin bir uzantısı olduğunu vurgulamıştır. Esasen devletin sorumluluğu prensibi iki amaca hizmet etmektedir: Zarara uğrayan bireylerin tazmin edilmesi, yani, birey haklarının korunması ve üye devletlerin bireylerin açacakları davalar aracılığıyla AB hukukuna uymasının sağlanması (Anagnostaras, 2001: 281). Birlik kurumlarının aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme ABAD olarak gösterilmiş olmasına karşın, üye devlet aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme ulusal mahkemelerdir. Bu sayede ABAD, AB hukukunun uygulanmasının sağlanmasında ulusal mahkemelere daha etkin bir rol oynama olanağı da tanımıştır (Anagostaras, 2000: 2). Devletin sorumluluğu prensibinin koşulları ve esasları yürütme, yasama ve yargının AB hukukunu ihlali durumlarında farklılık göstermektedir. O nedenle her kurumun sorumluluğu ayrı ayrı incelenecektir. İdarenin AB Hukukuna Aykırı Eylem ve İşlemleri Nedeniyle Sorumluluk AB hukukunun ulusal idari makamlar tarafından ihlali durumunda devletin sorumluluğu için AB hukukuna özgü koşullar oluşturulmamıştır. Sadece, üye devletlere ulusal hukukun ihlali durumunda bireylerin sahip olduğu hakların aynısının AB hukukunun ihlali nedeniyle zarara uğrayan bireylere de tanıma yükümlülüğü getirilmiştir. Ayrıca, böyle bir ihlal durumunda üye devletlerin etkili bir hukuki koruma sistemi oluşturmaları gerektiği vurgulanmıştır (Hartley, 2010: 246). Ancak, böyle bir sorumluluğun oluşması için özel koşullar belirlenmemiş, her hukuk sistemindeki idarenin sorumluluğu ilkelerine göre saptama yapılması öngörülmüştür (Lee, 1999: 7). Bu noktada ABAD, ulusal idare hukuku prensiplerinin uygulanacağını belirtmekle birlikte, bu tür davalarda, ulusal yasaların ihlali durumunda uygulanan hukuki koruma ile eşit ve etkili bir koruma sağlanması gerektiğine vurgu yapmaktadır (Trimidas, 2001: 303).

14 92 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49 Sayı 2, Haziran 2016, s Bu davalarda uygulanacak usul ve tazminat esasları da kural olarak iç hukuka bağlı olmaktadır. 8 Bunun sonucu olarak da her üye devlette öngörülen hukuki çare, tazminat miktarı farklılık göstermekte, dolayısıyla AB vatandaşları eşit bir koruma sistemine tabi olmamaktadır. Oysa AB kurumlarının AB hukukunu ihlali nedeniyle zarara uğrayan bireyler aynı mahkemeye başvurmakta, aynı usul ve tazminat sistemine tabi olmakta, dolayısıyla eşit şekilde korunmaktadır (Van Gerven, 1996: 514). Her ne kadar, ABAD, üye ülkelerde uygulanacak AB hukukuna özgü bir sistem geliştirmeye çalışsa da henüz tekörnek bir uygulama mevcut değildir. Dahası, dava sonucunda tazminata hükmedilmesi durumunda tazminat miktarı da ulusal hukuk prensiplerine bağlı olduğundan, farklı ülkelerde aynı zarara uğrayan bireyler için farklı tazminat miktarları ortaya çıkmaktadır. ABAD sadece, tazminat miktarının zararı karşılayacak nitelikte olması gerektiğini belirtmekte ve ülkelere tazminat konusunda yasal bir üst sınır belirlememe yükümlülüğü getirmektedir (Nikolaou, 2005: 35). Yasama Organının AB Hukunu İhlali Nedeniyle Devletin Sorumluluğu Daha önce de belirtilmiş olduğu gibi, devletin yönergeleri süresi içinde iç hukuka geçirmemesi ya da gerektiği şekilde geçirmemesi nedeniyle zarar gören bireyler, devlet aleyhine ulusal mahkemeler önünde tazminat davası açma hakkına sahiptir. ABAD, bu hakkı, AB hukukunun bireylere tanıdığı hakların etkili şekilde kullanılması ve doğrudan etki prensiplerine dayandırmaktadır. Yönergeleri iç hukuka geçirmenin genel olarak ulusal parlamentoların görevi olduğu düşünülürse, burada ABAD, yasama organının AB hukukunu ihlali nedeniyle devletin tazminat sorumluluğunu öngörmektedir. ABAD, devletin sorumluluğu ile AB kurumlarının sorumluluğu arasında paralellik kurmayı amaçlarken, konu yasama ve yargı organlarından kaynaklanan sorumluluğa gelince, uluslararası hukuktaki devletin sorumluluğu prensibine atıf yapmaktadır. Buradan hareketle uluslararası hukukta devletin tek bir yapı olarak ele alındığını, oluşan zararın devletin hangi organına atfedilebileceğinin sorumluluk açısından önemli olmadığını belirtmektedir (C- 46/93, 1996: 8 Ulusal hukukun özerkliği ilkesi uyarınca, AB hukukundan kaynaklanan hakların, ulusal mahkemelerde korunmasına ilişkin davalarda, davaya bakmaya yetkili mahkeme, davada uygulanacak usul kuralları veya dava sonucunda sağlanacak hukuki korumaya ilişkin AB hukuku normunun bulunmaması durumunda, ulusal hukuk kuralları uygulanmaktadır. Bu bağlamda, genellikle hakların içeriği AB hukuku tarafından belirlenmekte, ancak hakların ulusal mahkemede ileri sürülmesi aşamasında ulusal usul kuralları ve hukuki koruma yolları uygulanmaktadır. Konu ile ilgili daha geniş bilgi için bakınız: Baykal, Sanem (2002), AT Hukukunun Etkili Biçimde Uygulanması ve Bireysel Haklar, A.Ü. Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi, Araştırma Dizisi, No:14, Ankara, s.71.; Adaoğlu, Soykan Hacer (2006), Avrupa Topluluğu Hukukunun Üye Ülkelerde Uygulanmasında Ulusal Mahkemeler ve Avrupa Toplulukları Adalet Divanı İlişkisi, A.Ü. Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi, Araştırma Dizisi, No:24, Ankara, s

15 Avrupa Birliği Hukukunda Tam Yargı Davaları: 93 paragraf, 34). İdare hukuku bakımından idarenin sorumluluğu yürütme organının hukuka aykırı işlemleri nedeniyle ortaya çıkmakta, kuvvetler ayrımı ilkesi gereği, yasamanın eylem ve işlemlerinden idari sorumluluk oluşmamaktadır. Dolayısıyla, böyle bir sorumluluk, üye ülkelerin hukuk sistemlerinde yer alan ortak esaslara göre belirlenemez. O nedenle ABAD, bu konuda uygulanacak bir takım esaslar ve koşullar oluşturmuştur (Van Gerven, 1996: 517). Böyle bir davanın hangi mahkemede ve hangi koşullarda açılabileceğinin belirlenmesi yetkisi ulusal makamlara bırakılmıştır. Ancak belirlenecek koşullar, iç hukukta bireylere tanınan başvuru hakkından daha dezavantajlı olmamalı ve tazminat elde etmeyi imkansız kılmamalıdır (Smith ve Woods, 1997: 927). İç hukukta benzer davaların yokluğu durumun da ki yasamanın hukuka aykırı işlemleri nedeniyle tazminat talebi hiçbir ülkede bulunmamaktadır, söz konusu koşullar ve uygulanacak usul ABAD tarafından belirlenecektir (Van Gerven, 1996: 515). Böyle bir sorumluluğun ortaya konduğu ilk dava olan Francovich davasında ABAD, yasama organının AB hukukunu ihlali nedeniyle tazminat sorumluluğunun oluşmasının unsurlarını da belirlemiştir. Bu unsurlar AB kurumlarının tazminat sorumluluğunun oluşması için aranan unsurlar göz önüne alınarak belirlenmiştir. Buna göre ihlal edilen norm bireyler için bir takım haklar yaratmayı amaçlamalı, ihlal yeterli derecede ciddi olmalı ve zararla ihlal arasında nedensellik bağı bulunmalıdır (C-6/90, 1991: paragraf, 33). ABAD ın ortaya koyduğu bu koşullar üye devletler tarafından ağırlaştırılamaz ancak daha esnek koşullar öngörülebilir (Dougan, 2000: 107). Burada ABAD, kusur terimi yerine yeterli derecede ciddi ihlal ifadesini kullanmayı tercih etmektedir. Yeterli derecede ciddi ihlalden ne anlaşılması gerektiği konusunda genel bir açıklama olmamakla birlikte, ABAD, çeşitli davalardaki kararı ile, yeterli derecede ciddi ihlale örnekler vermiştir. Bu örneklerden yeterli derecede ciddi ihlalin varlığı durumunda, diğer koşullara bakılmaksızın sorumluluğun oluşacağı anlaşılmaktadır (Adaoğlu, 2005: 255). Dillenkofer kararı ile örneğin, yönergenin iç hukuka geçirilmemiş olmasının tek başına yeterli derecede ciddi ihlale yol açtığını karara bağlamıştır. Hedley Lomas davasında ise, AB hukukuna aykırı her eylem ve işlemin ciddi ihlal sayılacağını belirtmiştir. Buna karşılık British Telecommunications davasında, ABAD, yönergenin anlamının tam olarak açık olmadığı durumlarda yönetimin yönergeyi iyi niyetle yanlış yorumlamasının ciddi ihlal sayılmayacağını belirtmiştir. Burada net ve kesin olan durum, yönergenin iç hukuka hiç geçirilmemiş olduğu durumdur. Böyle bir durumda otomatik olarak devletin sorumluluğu ortaya çıkmakta ve diğer sorumluluk koşulları test edilmemektedir (Tallberg, 2011: 111). Yasama işlemleri nedeniyle Birlik kurumlarının sorumluluğu ile üye devletlerin sorumluluğu arasında bazı farklar ortaya çıkmaktadır. Bilindiği

16 94 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49 Sayı 2, Haziran 2016, s üzere, Birlik kapsamında genel bir yasama organı bulunmamakta, yasama prosedürünün çeşidine göre Birlik kurumları Antlaşmalarla yetkilendirilmektedir. Önceki bölümde de değinildiği üzere, Birlik düzeyinde sorumluluk koşulları, işlemi yapan kurumun takdir yetkisi olup olmadığına göre değişmektedir (Nikolaou, 2005: 15). Üye ülkelerin takdir yetkisine sahip olup olmadığı şeklindeki bir ayrım pek mantıklı gözükmemektedir. Üye ülkelerin, özellikle AB hukukunun uygulanıp uygulanmaması konusunda takdir yetkisi yoktur. Sadece yönergelerin iç hukuka geçirilmesi noktasında, iç hukuka geçirme metodu açısından takdir yetkisine sahiptir. Ancak AB yönergesi içinde devlete tanınan bir takdir yetkisi varsa, o yetki içinde düzenleme yapabilir. 9 Ulusal düzeyde yasama organı, genellikle, AB yönergelerini iç hukuka geçirirken içerik anlamında çok sınırlı bir takdir yetkisine sahiptir. AB yönergesinin içeriğini değiştiremez, genişletemez veya kısıtlayamaz. Bu duruma karşın, üye ülkelerin sorumluluk koşulları ile AB kurumlarının takdir yetkisinin geniş olduğu durumlardaki sorumluluğun koşulları paralellik göstermektedir. Başka bir ifade ile paralellik gösteren durum, üye ülkelerin yasama organının takdir yetkisinin kısıtlı olduğu durumlarla, AB kurumlarının takdir yetkisinin geniş olduğu durumlardaki sorumluluk koşullarıdır. Her ikisinde de yeteri derecede ciddi ihlalin varlığı aranmaktadır. Ancak ABAD, bu terimi AB ve üye ülkeler için farklı yorumlama yoluna gitmiştir. AB nin sorumluluğunun ortaya çıkabilmesi için Schöppenstedt testi uyarınca işlemin AB hukukunu ihlal etmesi yeterli değildir, birey haklarına ilişkin bir üst normun da ihlal edilmiş olması gerekir. Oysa üye devletlerin sorumluluğun oluşması için yönergenin iç hukuka geçirilmemiş olması yeterlidir. Bu durumun birey haklarının korunmasına ilişkin bir üst normu ihlal etmesi koşulu yoktur (Van Gerven, 1996: 519). Herhangi bir AB normunun ihlal edilmiş olması yeterlidir. Ancak doğrudan doğruya bireylere hak sağlamayı amaçlamayan AB normunun ihlalinde, zarar ile ihlal arasında illiyet bağının kurulmasında sorun yaşanabilmektedir (Eilmansberger, 2004: 1225). Bu farklılığın ortadan kaldırılması amacıyla ABAD, Brasserie ve Factortame davasında, üye ülkelerin sorumluluğu ile Birlik kurumlarının sorumluluğunun aynı prensiplere dayanması gerektiğini belirtmiştir (C-46/93, 1996: paragraf, 42). Özellikle AB yönergelerinin iç hukukta ve AB hukukunda yasalaştırılması veya uygulanması aşamaları farklılık gösterdiğinden, sorumluluk koşullarının uyumlaştırılması da kolay olmamaktadır (Hartman, 2011: 618). Bu uyumlaştırma amacıyla iç hukukta da işlemi yapması gereken ulusal organın geniş takdir yetkisine sahip olup olmadığının belirlenmesi gerektiğine dikkat çekmiştir. Ulusal organın takdir yetkisine sahip olduğu 9 Yönergelerin iç hukuka geçirilmesi konusu ile ilgili daha fazla bilgi için bakınız: Kapteyn ve Van Themat (1998): ; Hartley (2010):

17 Avrupa Birliği Hukukunda Tam Yargı Davaları: 95 durumlarda, sorumluluğun ortaya çıkabilmesi için üç koşul öngörülmüştür: İhlal edilen norm birey haklarını korumaya yönelik olmalı, ihlal yeteri derecede ciddi olmalı, ihlalle zarar arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Bu noktada ihlalin yeteri derecede ciddi olup olmadığının belirlenmesinde sözkonusu organın, sahip olduğu yetkiyi kasıtlı olarak ve açıkça aşmış olup olmadığına bakılmalıdır. Başka bir ifade ile ciddi ihlalin ortaya çıkması için takdir yetkisinin açıkça ve kasıtlı olarak dışına çıkılmış olması gerekmektedir. Takdir yetkisinin belirgin olmadığı ya da çok kısıtlı olduğu durumlarda ise Francovich davasındaki sistem uygulanacaktır (Hilson, 1997: 942). Buna göre, yönergenin iç hukuka hiç geçirilmemiş olması durumunda, takdir yetkisinin açık ve kasıtlı olarak aşılıp aşılmadığına bakılmayacaktır. Devletin yönergeyi iç hukuka geçirip geçirmeme konusunda takdir yetkisi zaten yoktur ve takdir yetkisinin yokluğunda ihlalin ciddi olup olmadığının bir önemi yoktur. Yönergenin iç hukuka geçirilmemiş olması sorumluluğun oluşması için yeterlidir. Takdir yetksinin derecesinin belirlenmesi konusunda bir saptama yapılmamış olmakla birlikte, her somut olayın koşullarına göre takdir yetkisinin varlığı test edilmelidir. Çeşitli kararlardan çıkan sonuca göre, düzenlenecek konunun münhasır olarak AB nin yetkisinde olduğu konularda ulusal organların takdir yetkisinin kısıtlı; münhasır olarak AB nin yetkisinde öngörülmeyen konularda ise, geniş olduğu kabul edilmektedir. Burada sözkonusu olan takdir yetkisi üye ülkelerin AB hukuku kapsamında sahip olduğu takdir yetkisidir, işlemi yapan yetkilinin ya da kurumun iç hukukta sahip olduğu takdir yetkisi değildir (Hilson, 2005: 689). Bugün gelinen noktada, herhangi bir yönergenin verilen süre içerisinde iç hukuka geçirilmemiş olması tek başına sorumluluğun oluşması için yeterlidir. Ancak, yönergenin iç hukuka hatalı geçirilmiş olması durumunda, söz konusu hatanın iyiniyetle yanlış yorumlamaya dayanması, yönergenin amacı ile açıkça çelişmemesi durumunda yeterli derecede ciddi ihlal ortaya çıkmayacağı için sorumluluk oluşmayacaktır. Başka bir ifade ile yönergenin iç hukuka hatalı geçirilmiş olması durumunda, yasama organının kusuruna bakılacaktır. Kusurun tespitinde, üye ülkelerin kusura ilişkin prensipleri de uygulama alanı bulabilecektir (Downes, 2006: 290). Sorumluluğun oluşması için gerekli olan unsurlardan biri olan nedensellik bağına ilişkin olarak ise ABAD, bu tespitin ulusal mahkemeler tarafından ulusal hukuk sitemindeki prensiplere göre yapılmasını öngörmektedir (Smith ve Woods, 1997: 931). Burada önemli olan nokta birey hakları, zarar ve tazminat gerekliliği arasındaki ilişkinin kurulmasıdır. Bu ilişkinin kurulması ulusal hukuk sistemlerine göre yapılacak olsa da ABAD, bu konuda etkili koruma prensibinin esas alıması gerktiğini vurgulamaktadır (Ruffert, 1997: 335).

18 96 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49 Sayı 2, Haziran 2016, s Yargı Organının AB Hukukunu İhlali Nedeniyle Devletin Sorumluluğu ABAD, üye devletlerin yüksek mahkeme kararalarının AB hukukuna aykırılığı nedeniyle sorumlu olabileceğini ilk kez 2003 yılında Köbler kararı ile ortaya koymuştur. Bu kararını, devletin yasama, yürütme ve yargı organlarından oluşan bütünselliği ile açıklamıştır (Davies, 2012: 595). Bu yaklaşımını ABAD, uluslararası hukukta devletin sorumluluğu prensibine atıf yaparak açıklamış ve devletin ululsararası hukuku ihlali nedeniyle sorumluluğunun tespitinde, tüm organları ile sorumlu olduğu gerçeğine vurgu yapmıştır (C-224/01, 2003: paragraf, 32). Oysa yıllarca ABAD, uluslararası hukukla AB hukukunu ayırmaya çalışmış ve uluslararası hukuk prensiplerine atıf yapmaktan kaçınmıştır (Nikolaou, 2005: 40). Köbler kararı ile ABAD üye ülkelerin yargı organlarının AB hukukunu ihlali durumunda devletin tazminat sorumluluğunun doğabileceğini, bu amaçla tam yargı davası açılabileceğini belirterek yargısal sorumluluk kavramını getirmiş ve devletin sorumluluğu prensibinin son halkasını da tamamlamıştır. Köbler davasında, Avusturya Bölge Mahkemesi tarafından önkarar başvurusu ile ABAD a havale edilen sorular Francovich kuralının uygulanması ile ilgilidir. Sorulardan biri üye devletlerin kararına karşı itiraz yolu kapalı mahkemelerinin AB hukukunu ihlali nedeniyle devletin sorumluluğunun oluşup oluşmadığı, diğeri de böyle bir sorumluluğun kabulü durumunda devlet aleyhine açılacak tam yargı davasında yetkili mahkemenin iç hukuka göre belirlenip belirlenemeyeceğidir. Bu sorulara yanıt olarak ABAD, kısaca, devletin sorumluluğu kavramının, ihlali yapan ulusal organdan bağımsız olarak tespit edilmesi gerektiğini ve devletin tüm otoritelerinin AB hukukunu uygulamakla yükümlü olduğunu belirtmiştir. İhlalin yargı organına atfedilebilir oluşunun devletin sorumluluğuna istisna oluşturmadığını vurgulamıştır. Bu kapsamda üye ülkelerin yüksek mahkemelerinin AB hukukunu ihlalinin devletin sorumluluğu kavramına dahil olduğunu hükme bağlamıştır (C-224/01, 2003: paragraf, 33-34). Yüksek mahkemeden kastedilen kararlarına karşı itiraz yolu kapalı mahkemelerdir. ABAD ın bu kararının res judicata, yargıç bağımsızlığı ve hukuki güvenlik ilkelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür (Groussot ve Minssen, 2007: 390). Ancak ABAD bu iddiaların hiçbirine değer vermemiştir. Tam tersine, yargı kararlarında yapılan hatalar nedeniyle bireylerin tazmin edilmesinin, hukuk sisteminin kalitesini ve yargının gücünü artıracağını savunmuştur (C- 224/01, 2003: paragraf, 43). Ancak yüksek mahkeme kararı aleyhine açılacak davada iç hukukta hangi mahkemenin yetkili olacağı konusunda ABAD açıklık getirmemekte bunu tespit yetkisini ulusal hukuk sistemlerine bırakmaktadır.

Avrupa Birliği nde Yargısal Koruma Ders Planı

Avrupa Birliği nde Yargısal Koruma Ders Planı Avrupa Birliği nde Yargısal Koruma Ders Planı Avrupa Birliği ( AB ) hukuku, bir kısım aktörlere hak bahşederken, bir kısmına da yükümlülük vazetmektedir. Bu aktörler ise, üye devletler, AB kurumları ile

Detaylı

Yeni İş Mahkemeleri Kanununun Getirdiği Değişiklikler

Yeni İş Mahkemeleri Kanununun Getirdiği Değişiklikler Yeni İş Mahkemeleri Kanununun Getirdiği Değişiklikler Giriş 1 Hukukumuzda 1950 yılından bu yana uygulanmakta olan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ( Mülga Kanun ) 25 Ekim 2017 tarihinde yürürlükten kaldırılmış

Detaylı

2007: Avrupa Birliği Herkes İçin Fırsat Eşitliği Yılı

2007: Avrupa Birliği Herkes İçin Fırsat Eşitliği Yılı 2007: Avrupa Birliği Herkes İçin Fırsat Eşitliği Yılı Doç.Dr.Kadriye BAKIRCI İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Öğretim Üyesi İTÜ İşletme Fakültesi, Hukuk Anabilim Dalı Email:bakirci@itu.edu.tr Avrupa Birliği

Detaylı

ÖN KARAR PROSEDÜRÜ. Sunuş Planı

ÖN KARAR PROSEDÜRÜ. Sunuş Planı ÖN KARAR PROSEDÜRÜ Avrupa Birliği ve Uluslararası Ekonomik İlişkiler Anabilim Dalı (Hukuk) Yüksek Lisans Programı 2017-2018 Güz Dönemi 2. DERS Doç. Dr. İlke GÖÇMEN 1 Sunuş Planı Ön Tespitler Başvuruya

Detaylı

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN TEMEL HUKUK BU DERSTE NELER ÖĞRENECEĞİZ? Yargı nedir? Türk hukukunda yargının bölümleri Anayasa Yargısı İdari Yargı Adli Yargı TEMEL HUKUK YARGI Yargı, devletin hukuk

Detaylı

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU İDARİ YARGILAMA AÇIK DERS MATERYALİ USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI ANAYASAL DÜZENLEME Anayasa, m. 138/4: Yasama ve yürütme organları

Detaylı

Doç. Dr. Ahmet M. GÜNEŞ Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi. Avrupa Birliği Hukukuna Giriş

Doç. Dr. Ahmet M. GÜNEŞ Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi. Avrupa Birliği Hukukuna Giriş Doç. Dr. Ahmet M. GÜNEŞ Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Avrupa Birliği Hukukuna Giriş İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX TABLOLAR CETVELİ... XIX KISALTMALAR...XXI BİRİNCİ BÖLÜM

Detaylı

ÖĞRETİDE VE UYGULAMADA ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ BAĞLAYICILIĞI VE İCRASI

ÖĞRETİDE VE UYGULAMADA ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ BAĞLAYICILIĞI VE İCRASI ULAŞ KARAN ÖĞRETİDE VE UYGULAMADA ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ BAĞLAYICILIĞI VE İCRASI NORM DENETİMİ İLE BİREYSEL BAŞVURU USULÜNDE VERİLEN KARARLAR ÖZELİNDE BİR İNCELEME İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER...VII

Detaylı

FRANCOVICH TEN KÖBLER E AT HUKUKUNDA DEVLETİN SORUMLULUĞU PRENSİBİ (FROM FRANCOVICH TO KÖBLER: THE PRINCIPLE OF STATE LIABILITY UNDER COMMUNITY LAW)

FRANCOVICH TEN KÖBLER E AT HUKUKUNDA DEVLETİN SORUMLULUĞU PRENSİBİ (FROM FRANCOVICH TO KÖBLER: THE PRINCIPLE OF STATE LIABILITY UNDER COMMUNITY LAW) FRANCOVICH TEN KÖBLER E AT HUKUKUNDA DEVLETİN SORUMLULUĞU PRENSİBİ (FROM FRANCOVICH TO KÖBLER: THE PRINCIPLE OF STATE LIABILITY UNDER COMMUNITY LAW) Dr. Hacer Soykan ADAOĞLU GİRİŞ Avrupa Toplulukları (AT)

Detaylı

İYİ İDARE YASASI İÇDÜZENİ. BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar. İKİNCİ KISIM İyi İdarenin İlkeleri

İYİ İDARE YASASI İÇDÜZENİ. BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar. İKİNCİ KISIM İyi İdarenin İlkeleri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi nin 11 Kasım 2013 tarihli Onbirinci Birleşiminde Oybirliğiyle Kabul olunan İyi İdare Yasası Anayasanın 94 üncü maddesinin (1) inci fıkrası gereğince Kuzey

Detaylı

REKABET HUKUKUNDA TAZMİNAT TALEPLERİ

REKABET HUKUKUNDA TAZMİNAT TALEPLERİ Dr. Murat ŞAHİN REKABET HUKUKUNDA TAZMİNAT TALEPLERİ ABD, AB ve Türk Rekabet Hukuklarında İÇİNDEKİLER 1. BASIYA ÖNSÖZ...VII 2. BASIYA ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER... XI KISALTMALAR... XIX GİRİŞ...1 Birinci

Detaylı

İdari Yargının Geleceği

İdari Yargının Geleceği İdari Yargının Geleceği Av. Zühal SİRKECİOĞLU DÖNMEZ* * Ankara Barosu. İdari Yargının Geleceği / SİRKECİOĞLU DÖNMEZ Ülkemiz Hukuk Fakültelerinde iki Ana Bilim dalı vardır: Özel Hukuk ve Kamu Hukuku. Özel

Detaylı

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGIDA DAVA AÇMA SÜRESİ

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGIDA DAVA AÇMA SÜRESİ İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU İDARİ YARGILAMA AÇIK DERS MATERYALİ USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGIDA DAVA AÇMA SÜRESİ SÜRELERE İLİŞKİN GENEL ESASLAR Anayasa, m. 125/3: İdarî işlemlere karşı

Detaylı

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi ÖĞRENME HEDEFLERİMİZ - ADLÎ YARGI MAHKEMELERİ, BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ, YARGITAY - İDARE MAHKEMELERİ, BÖLGE İDARE MAHKEMELERİ,

Detaylı

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE KARAARSLAN TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no. 4027/05) KARAR STRAZBURG 27 Temmuz 2010 İşbu karar AİHS

Detaylı

Sayı: 27/2013 İYİ İDARE YASASI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

Sayı: 27/2013 İYİ İDARE YASASI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi nin 11 Kasım 2013 tarihli Onbirinci Birleşiminde Oybirliğiyle kabul olunan İyi İdare Yasası Anayasanın 94 üncü maddesinin (1) inci fıkrası gereğince Kuzey

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /26, 53 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/11497 Karar No. 2015/15217 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /26, 53 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/11497 Karar No. 2015/15217 Tarihi: İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /26, 53 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/11497 Karar No. 2015/15217 Tarihi: 28.04.2015 TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİNDEN DOĞAN HAKLARIN İHLALİ DURUMUNDA ORTAYA ÇIKAN

Detaylı

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI GENEL OLARAK Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 148. maddesinde yapılan değişiklik ile Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu açılmıştır. 23 Eylül 2012

Detaylı

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi ÖĞRENME HEDEFLERİMİZ - ADLİYE MAHKEMELERİ, YARGITAY - İDARE MAHKEMELERİ, DANIŞTAY - UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ - ANAYASA MAHKEMESİ

Detaylı

REKABET HUKUKUNDA TAZMİNAT TALEPLERİ

REKABET HUKUKUNDA TAZMİNAT TALEPLERİ Dr. Murat ŞAHİN Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi REKABET HUKUKUNDA TAZMİNAT TALEPLERİ ABD, AB ve Türk Rekabet Hukuklarında

Detaylı

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI) SORULAR İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI) 1- İdarenin denetim yollarından biri olarak, idari yargının gerekliliğini tartışınız (10 p). 2- Dünyadaki idari yargı sistemlerini karşılaştırarak, Türkiye nin mensup

Detaylı

Danıştayın yürütmesini durduğu konular: 1. Mesai dışı çalışma,

Danıştayın yürütmesini durduğu konular: 1. Mesai dışı çalışma, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna Bağlı Sağlık Tesislerinde Görevli Personele Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelik Hakkında Danıştay 11.Daire nin Esas No 2013/1812 Sayılı Kararı ve Yürütmeyi Durdurma Kararına

Detaylı

Avrupa Adalet Divanı

Avrupa Adalet Divanı Karar Tarihi : 13.11.2014 Sayısı: C-416/13 Avrupa Adalet Divanı Çev: Alpay HEKİMLER * Polisi memuru olabilmek için üst yaş sınırının 30 yaş olarak belirlenmesi Avrupa Birliği hukukuna aykırılık oluşturmaktadır.

Detaylı

Çev.: Alpay HEKİMLER *

Çev.: Alpay HEKİMLER * Avrupa Adalet Divanı Çev.: Alpay HEKİMLER * Karar Tarihi: 20.01.2009 Sayısı : C-350/06 u. C-520/06 İşçilerin uzun süren bir hastalık döneminden sonra da yıllık ücretli izin hakları bulunmaktadır. Özü:

Detaylı

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGININ GÖREV ALANI

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGININ GÖREV ALANI İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU İDARİ YARGILAMA AÇIK DERS MATERYALİ USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGININ GÖREV ALANI İDARİ YARGININ GÖREV ALANININ ÖLÇÜTÜ Uyuşmazlığın idari işlevden kaynaklanması

Detaylı

Nurcan YILMAZ ÖZEL ADİL YARGILANMA HAKKI KRİTERLERİNİN TÜRK İDARİ YARGILAMA HUKUKU AÇISINDAN MUHTEMEL VE GERÇEKLEŞEN ETKİLERİ

Nurcan YILMAZ ÖZEL ADİL YARGILANMA HAKKI KRİTERLERİNİN TÜRK İDARİ YARGILAMA HUKUKU AÇISINDAN MUHTEMEL VE GERÇEKLEŞEN ETKİLERİ Nurcan YILMAZ ÖZEL ADİL YARGILANMA HAKKI KRİTERLERİNİN TÜRK İDARİ YARGILAMA HUKUKU AÇISINDAN MUHTEMEL VE GERÇEKLEŞEN ETKİLERİ S.S. Onar İdare Hukuku ve İlimleri Arşivi Yayın No: 2016/3 İÇİNDEKİLER TAKDİM...VII

Detaylı

KİŞİLİK HAKKI İHLÂLİNDEN DOĞAN VEKÂLETSİZ İŞGÖRME

KİŞİLİK HAKKI İHLÂLİNDEN DOĞAN VEKÂLETSİZ İŞGÖRME Yrd. Doç. Dr. Gülşah Sinem AYDIN T.C. Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi KİŞİLİK HAKKI İHLÂLİNDEN DOĞAN VEKÂLETSİZ İŞGÖRME İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...XI

Detaylı

Alman Federal Mahkeme Kararları

Alman Federal Mahkeme Kararları Alman Federal Mahkeme Kararları Avrupa Adalet Divanı Karar Tarihi : 06.11.2012 Sayısı : C-286/12 Çev: Alpay HEKİMLER * Emeklilik yaşının, geçiş süreci öngörülmeden radikal bir biçimde düşürülmesi, yaş

Detaylı

İLGİLİ KİŞİNİN HAK ARAMA YÖNTEMLERİ

İLGİLİ KİŞİNİN HAK ARAMA YÖNTEMLERİ İLGİLİ KİŞİNİN HAK ARAMA YÖNTEMLERİ İLGİLİ KİŞİNİN HAK ARAMA YÖNTEMLERİ Kanunda, ilgili kişilerin Kanunun uygulanmasına ilişkin taleplerini iletebilmeleri ve kişisel verilerine ilişkin haklarını koruyabilmeleri

Detaylı

İTİRAZIN KONUSU: günlü, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu nun;

İTİRAZIN KONUSU: günlü, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu nun; ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Resmi Gazete tarih/sayı: 11.08.2004/25550 Esas Sayısı : 2004/26 Karar Sayısı : 2004/51 Karar Günü : 15.4.2004 İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 5. İdare Mahkemesi İTİRAZIN KONUSU:

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2017/40952 Karar No. 2017/22871 Tarihi: 25.10.2017 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21 SENDİKANIN ASIL İŞVEREN ALT İŞVEREN İLİŞKİSİNİN MUVAZAALI OLUP OLMADIĞININ

Detaylı

ÖZEN ÜLGEN ANAYASA YARGISINDA İPTAL KARARLARININ ETKİLERİ

ÖZEN ÜLGEN ANAYASA YARGISINDA İPTAL KARARLARININ ETKİLERİ ÖZEN ÜLGEN ANAYASA YARGISINDA İPTAL KARARLARININ ETKİLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR... XVII GİRİŞ...1 Birinci Bölüm ANAYASA MAHKEMESİ İPTAL KARARLARININ ZAMAN BAKIMINDAN ETKİSİ

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2013/37925 Karar No. 2014/7 Tarihi: 13.01.2014 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2,18-21 6356 S. TSK/25 GEÇERSİZ FESİH ALT İŞVEREN ASIL İŞVEREN İLİŞKİSİNİN MUVAZAAYA

Detaylı

EVLİLİK BİRLİĞİ DEVAM EDERKEN EŞLERİN GENEL HÜKÜMLER ÇERÇEVESİNDE AÇTIĞI MANEVİ TAZMİNAT DAVASI. Av. Nur Işın KÖROĞLU ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

EVLİLİK BİRLİĞİ DEVAM EDERKEN EŞLERİN GENEL HÜKÜMLER ÇERÇEVESİNDE AÇTIĞI MANEVİ TAZMİNAT DAVASI. Av. Nur Işın KÖROĞLU ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA EVLİLİK BİRLİĞİ DEVAM EDERKEN EŞLERİN GENEL HÜKÜMLER ÇERÇEVESİNDE AÇTIĞI MANEVİ TAZMİNAT DAVASI Av. Nur Işın KÖROĞLU ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA 01.03.2017 isin@eryigithukuk.com Eşlerden birinin sadakat

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Ali DEMİRBAŞ. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu nda ESER SAHİBİNİN MALİ HAKLARINA TECAVÜZ HALİNDE HAK SAHİBİNE SAĞLANAN HUKUKİ KORUMA

Yrd. Doç. Dr. Ali DEMİRBAŞ. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu nda ESER SAHİBİNİN MALİ HAKLARINA TECAVÜZ HALİNDE HAK SAHİBİNE SAĞLANAN HUKUKİ KORUMA Yrd. Doç. Dr. Ali DEMİRBAŞ Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu nda ESER SAHİBİNİN MALİ HAKLARINA TECAVÜZ HALİNDE HAK SAHİBİNE SAĞLANAN HUKUKİ KORUMA İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR...

Detaylı

Alman Federal Mahkeme Kararları

Alman Federal Mahkeme Kararları Alman Federal Mahkeme Kararları Çev: Alpay HEKİMLER * Federal İş Mahkemesi Karar Tarihi: 26.4.2017 Sayısı: 5 AZR 962/13 Yunanistan daki Tasarruf Kanunları hükümleri, Alman hukukuna bağılı olarak kurulmuş

Detaylı

Özet : Hakim ve savcıların havaalanlarında VIP uygulamasından yararlanamayacağı

Özet : Hakim ve savcıların havaalanlarında VIP uygulamasından yararlanamayacağı T.C. D A N I Ş T A Y ONUNCU DAİRE Esas No : 2010/2495 Karar No : 2014/7763 Anahtar Kelimeler : Hakim, savcı, havaalanı, VİP hakkında. Özet : Hakim ve savcıların havaalanlarında VIP uygulamasından yararlanamayacağı

Detaylı

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. ZEYTİNLİ/TÜRKİYE (Başvuru no. 42952/04) KARAR STRAZBURG. 26 Ocak 2010

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. ZEYTİNLİ/TÜRKİYE (Başvuru no. 42952/04) KARAR STRAZBURG. 26 Ocak 2010 COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE ZEYTİNLİ/TÜRKİYE (Başvuru no. 42952/04) KARAR STRAZBURG 26 Ocak 2010 İşbu karar AİHS nin 44/2 maddesinde belirtilen koşullar

Detaylı

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti T.C. D A N I Ş T A Y Esas No : 2014/3745 Karar No : 2014/3772 ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti Özeti :

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2010/7939 Karar No. 2012/15559 Tarihi: 03.05.2012 Yargıtay Kararları Çalışma ve Toplum, 2012/4 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8 İŞ SÖZLEŞMESİ VEKALET VE ESER

Detaylı

Sirküler No: 049 İstanbul, 17 Haziran 2016

Sirküler No: 049 İstanbul, 17 Haziran 2016 Sirküler No: 049 İstanbul, 17 Haziran 2016 Konu: Anayasa Mahkemesi nin adil ve mülkiyet hakkının ihlal edilip edilmediğine ilişkin değerlendirmelerini içeren bireysel başvuru kararı. Özet: İdarece verilen

Detaylı

: Büro Çalışanları Hak Sendikası (Büro Hak-Sen) GMK Bulvarı 40/2 Kat 2 Maltepe / ANKARA

: Büro Çalışanları Hak Sendikası (Büro Hak-Sen) GMK Bulvarı 40/2 Kat 2 Maltepe / ANKARA T.C. Devlet Personel Başkanlığı 01.11.2017 Başvuruda Bulunan Başvuru Konusu : Büro Çalışanları Hak Sendikası (Büro Hak-Sen) GMK Bulvarı 40/2 Kat 2 Maltepe / ANKARA : T.C. Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen

Detaylı

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I ÖZET : - 1 GÜNLÜK ÇALIŞMA TESPİTİ : Zorunlu çalışma süresinin tespiti olmayıp, sadece 1 gün çalışıldığının tespiti istemini barındırmakta olup, bu tür davalarda işverenin davalı olarak gösterilme zorunluluğunun

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462) TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2014/13462) Karar Tarihi: 22/12/2016 BİRİNCİ BÖLÜM KARAR Başkan ler Raportör Yrd. Başvurucu : Burhan ÜSTÜN

Detaylı

İçindekiler Önsöz 5 Kısaltmalar 19 Giriş 21 Birinci Bölüm İDARÎ YARGININ GELİŞİMİ VE TÜRK YARGI TEŞKİLATININ GENEL GÖRÜNÜMÜ I. YARGISAL DENETİMİNDE

İçindekiler Önsöz 5 Kısaltmalar 19 Giriş 21 Birinci Bölüm İDARÎ YARGININ GELİŞİMİ VE TÜRK YARGI TEŞKİLATININ GENEL GÖRÜNÜMÜ I. YARGISAL DENETİMİNDE İçindekiler Önsöz 5 Kısaltmalar 19 Giriş 21 Birinci Bölüm İDARÎ YARGININ GELİŞİMİ VE TÜRK YARGI TEŞKİLATININ GENEL GÖRÜNÜMÜ I. YARGISAL DENETİMİNDE SİSTEMLER VE İDARİ YARGININ GELİŞİMİ 23 A. İdarenin Yargısal

Detaylı

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM İdarenin Denetlenmesi I. GENEL OLARAK...1 II. YARGI DIŞI DENETİM...2 A. İdari Denetim...2 1. Genel İdari Denetim...2

Detaylı

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE KARYAĞDI TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no. 22956/04) KARAR STRAZBURG 8 Ocak 2008 İşbu karar AİHS nin

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2017/34978 Karar No. 2017/14058 Tarihi: 13.06.2017 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21 TİS VEYA İŞYERİ YÖNETMELİKLERİYLE BELİRLENMİŞ DİSİPLİN KURULUNU USULÜNE

Detaylı

TBMM DIŞİLİŞKİLER VE PROTOKOL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR

TBMM DIŞİLİŞKİLER VE PROTOKOL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR A V R U P A B İİ R L İİ Ğ İİ H U K U K U 1)) AVRUPPA TOPPLLULLUK HUKUKUNU OLLUŞŞTURAN TEEMEELL ANTLLAŞŞMALLAR BİRİNCİ İL HUKUK 1951-Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu Antlaşması 18/3/1951 de Paris'de imzalandı.

Detaylı

Danıştay ve Yargıtay İçtihatları Işığında İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI

Danıştay ve Yargıtay İçtihatları Işığında İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI Danıştay ve Yargıtay İçtihatları Işığında İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI Yaşar GÜÇLÜ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Hukuk Müşaviri Danıştay ve Yargıtay İçtihatları Işığında İDARİ YARGI KARARLARININ

Detaylı

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ Ayrıntılı Bilgi ve On-line Satış İçin www.hukukmarket.com İSMAİL KÖKÜSARI Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER...ix

Detaylı

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM İDARENIN DENETLENMESI I. GENEL OLARAK...1 II. YARGI DIŞI DENETİM...2 A. İdari Denetim...2 1. Genel İdari Denetim...2

Detaylı

T.C. D A N I Ş T A Y ONBEŞİNCİ DAİRE Esas No : 2014/9315 Karar No : 2015/9212

T.C. D A N I Ş T A Y ONBEŞİNCİ DAİRE Esas No : 2014/9315 Karar No : 2015/9212 Anahtar Sözcükler: Nisbi vekalet ücreti, maktu vekalet ücreti, hak arama özgürlüğü, mahkemeye erişim hakkı Özet: Gerçekte hak edilen tazminat miktarı kestirilemeyen, çözümü davanın her iki tarafı için

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 818 S.BK /125 İŞ KAZASI ZAMAN AŞIMININ BAŞLANGICININ MALULİYET ORANIN KESİN OLARAK TESPİT EDİLDİĞİ TARİH OLDUĞU

İlgili Kanun / Madde 818 S.BK /125 İŞ KAZASI ZAMAN AŞIMININ BAŞLANGICININ MALULİYET ORANIN KESİN OLARAK TESPİT EDİLDİĞİ TARİH OLDUĞU T.C YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas No. 2013/21-2216 Karar No. 2015/1349 Tarihi: 15.05.2015 İlgili Kanun / Madde 818 S.BK /125 İŞ KAZASI ZAMAN AŞIMININ BAŞLANGICININ MALULİYET ORANIN KESİN OLARAK TESPİT

Detaylı

I sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunun başvuru konusu kuralının Anayasaya aykırılığı sorunu:

I sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunun başvuru konusu kuralının Anayasaya aykırılığı sorunu: Davacı şirket tarafından defter ve belgeler ile aylık ücret bordrolarının kanuna uygun düzenlenmediğinden bahisle 5510 sayılı Kanunun 102/l-e-4ve 5. maddelerine istinaden şirket adına kesilen toplam 3.064,50

Detaylı

Dr. Hediye BAHAR SAYIN. Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı

Dr. Hediye BAHAR SAYIN. Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı Dr. Hediye BAHAR SAYIN Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR LİSTESİ... XIX Giriş...1 Birinci

Detaylı

İdare Hukuku - İdari Yargı Ders Notları

İdare Hukuku - İdari Yargı Ders Notları Prof. Dr. Turan YILDIRIM Ar. Gör. Hüseyin Melih ÇAKIR İdare Hukuku - İdari Yargı Ders Notları İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...V birinci KİTAP İDARE HUKUKU BİRİNCİ KISIM Türkiye nin İdare Teşkilatı Birinci Bölüm Genel

Detaylı

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA 24.05.2017 belce@eryigithukuk.com İtirazın iptali davası; takip konusu yapılmış olan alacağa karşılık borçlu

Detaylı

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1 X İÇİNDEKİLER ÖZET...VII ABSTRACT...VIII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XVII GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM İDARENİN SORUMLULUĞU I. GENEL AÇIKLAMA...5 A. İdarenin Sorumluluğu İlkesinin Kapsamı...11 B. Devlet

Detaylı

İsviçre Federal Temyiz Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi nin Tarihli Kararı

İsviçre Federal Temyiz Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi nin Tarihli Kararı İsviçre Federal Temyiz Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi nin 01.09.2011 Tarihli Kararı Dr. Levent BÖRÜ* The Decision of The 1. Civil Chamber of The Swiss Federal Court of Appeal Dated 01.09.2011 * Ankara Üniversitesi

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88 T.C YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/6153 Karar No. 2017/5875 Tarihi: 19.09.2017 İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88 ÜST DÜZEY YÖNETİCİNİN PRİM BORÇ- LARINDAN SORUMLULUĞU İÇİN HAKLI NEDEN OLMADAN

Detaylı

İŞLETME İLE ORTAKLARI ARASINDAKİ PARASAL TRAFİĞİN BANKALAR ARACILIĞIYLA TEVSİKİ ZORUNLU MU?

İŞLETME İLE ORTAKLARI ARASINDAKİ PARASAL TRAFİĞİN BANKALAR ARACILIĞIYLA TEVSİKİ ZORUNLU MU? İŞLETME İLE ORTAKLARI ARASINDAKİ PARASAL TRAFİĞİN BANKALAR ARACILIĞIYLA TEVSİKİ ZORUNLU MU? Yrd. Doç. Dr. Yusuf İLERİ 19 * * 1.GİRİŞ Vergi Usul Kanunu nun Mükerrer 257 maddesinin birinci fıkrasının (2)

Detaylı

ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR S. R. BAŞVURUSU

ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR S. R. BAŞVURUSU TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR S. R. BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2015/33) Karar Tarihi: 19/1/2015 BİRİNCİ BÖLÜM ARA KARAR Başkan ler : Serruh KALELİ : Burhan

Detaylı

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI Bu doküman eğitim amacıyla hazırlanmış ve öğrenciye verilmiştir. İzinsiz çoğaltılması ve satılması halinde gerekli cezaî ve hukukî yollara başvurulacaktır.

Detaylı

1982 Anayasası nın Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti nin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır.

1982 Anayasası nın Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti nin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır. Esas Sayısı : 2015/109 Karar Sayısı : 2016/28 1982 Anayasası nın Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti nin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır. Anayasa nın 2. maddesinde

Detaylı

Trabzon üçüncü noteri olan davalı ise, süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur.

Trabzon üçüncü noteri olan davalı ise, süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur. MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI - DAVANIN CEZA ZAMANAŞIMI SÜRESİ DOLMADAN AÇILDIĞI - TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI ÇERÇEVESİNDE HUKUKEN GEÇERLİ TÜM DELİLLERİ SORULUP TOPLANARAK KARAR VERİLMESİ GEREĞİ

Detaylı

KIDEM ZAMMI ÜCRETE UYGULANAN AYRI ZAMDIR ÖNCE KIDEM ZAMMI UYGULANIR DAHA SONRA TOPLU SÖZLEŞMEDEKİ NISBİ ZAM UYGULANIR Y A R G I T A Y İ L A M I

KIDEM ZAMMI ÜCRETE UYGULANAN AYRI ZAMDIR ÖNCE KIDEM ZAMMI UYGULANIR DAHA SONRA TOPLU SÖZLEŞMEDEKİ NISBİ ZAM UYGULANIR Y A R G I T A Y İ L A M I KIDEM ZAMMI ÜCRETE UYGULANAN AYRI ZAMDIR ÖNCE KIDEM ZAMMI UYGULANIR DAHA SONRA TOPLU SÖZLEŞMEDEKİ NISBİ ZAM UYGULANIR T.C. YARGITAY 22. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2013/13336 KARAR NO : 2013/13573 Y A R G

Detaylı

ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) tarihli ve /12154 sayılı yazınız

ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) tarihli ve /12154 sayılı yazınız T.C. MALİYE BAKANLIĞI Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü Sayı : 80755325-105.05.07-1116 09/02/2016 Konu : Geçici Personele Ek Ödeme Yapılması ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) İlgi : 09.10.2015 tarihli

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /5,41

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /5,41 T.C YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ Esas No. 17409 Karar No. 2014/19210 Tarihi: 21.10.2014 Yargıtay Kararları Çalışma ve Toplum, 2015/4 İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /5,41 TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ YETKİ İTİRAZI

Detaylı

A V R U P A K O N S E Y Đ

A V R U P A K O N S E Y Đ CONSEIL DE L EUROPE A V R U P A K O N S E Y Đ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ ĐKĐNCĐ DAĐRE NUSRET ERDEM -TÜRKĐYE DAVASI (Başvuru no:34490/03) KARARIN ÖZET ÇEVĐRĐSĐ STRAZBURG 30 Kasım 2010 Đşbu karar kesindir.

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Emre CAN İDARİ İŞLEMİN ŞEKİL UNSURU

Yrd. Doç. Dr. Emre CAN İDARİ İŞLEMİN ŞEKİL UNSURU Yrd. Doç. Dr. Emre CAN İDARİ İŞLEMİN ŞEKİL UNSURU İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER...VII KISALTMALAR... XVII GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM HUKUKİ İŞLEMLERDE USUL ve ŞEKİL I. USUL VE ŞEKİL KAVRAMLARI...9 A.

Detaylı

Türkiye - AB İlişkileri: Hukuki Boyut

Türkiye - AB İlişkileri: Hukuki Boyut Türkiye - AB İlişkileri: Hukuki Boyut ORTAKLIK HUKUKU / MADDİ BOYUT: İŞ KURMA HAKKI VE HİZMETLERİN SERBEST DOLAŞIMI (STANDSTILL HÜKMÜ / YENİ KISITLAMA GETİRME YASAĞI) DOÇ. DR. İLKE GÖÇMEN Türkiye AB Ortaklık

Detaylı

BİREYSEL BAŞVURU KARARLARININ SONUÇLARI

BİREYSEL BAŞVURU KARARLARININ SONUÇLARI BİREYSEL BAŞVURU KARARLARININ SONUÇLARI 1-Anayasa Mahkemesinin İş Yükünün Artması Sonucu Adil Yargılanma Hakkının İhlali 2-Anayasa Mahkemesinin Yetkilerinin Artması Sonucu Otoritesinin Güçlenmesi 3-Avrupa

Detaylı

KAMU GÖREVLİLERİNİN AĞIR KUSURU TAZMİNAT--VATANDAŞIN DEVLETE KARŞI SORUMLULARDAN RÜCU İSTEMİ HAKKI

KAMU GÖREVLİLERİNİN AĞIR KUSURU TAZMİNAT--VATANDAŞIN DEVLETE KARŞI SORUMLULARDAN RÜCU İSTEMİ HAKKI T.C DANIŞTAY 5.DAİRESİ ESAS NO:2007/7369 KARAR NO:2008/3234 KARAR TARİHİ:3.6.2008 KAMU GÖREVLİLERİNİN AĞIR KUSURU TAZMİNAT--VATANDAŞIN DEVLETE KARŞI SORUMLULARDAN RÜCU İSTEMİ HAKKI Özet RÜCU MEKANİZMASININ

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR NURAN CEYLAN ÖZBUDAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/2890)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR NURAN CEYLAN ÖZBUDAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/2890) TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR NURAN CEYLAN ÖZBUDAK BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2014/2890) Karar Tarihi: 16/2/2017 BİRİNCİ BÖLÜM KARAR Başkan ler Raportör Yrd. Başvurucu Vekili

Detaylı

M. Gözde ATASAYAN. Kamu Hizmetlerinin Süreklilik ve Düzenlilik İlkesi

M. Gözde ATASAYAN. Kamu Hizmetlerinin Süreklilik ve Düzenlilik İlkesi M. Gözde ATASAYAN Kamu Hizmetlerinin Süreklilik ve Düzenlilik İlkesi İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... XI KISALTMALAR...XXI GİRİŞ...1 A. «KAMU HİZMETİ» KAVRAMI...1 1. Kamu Hizmetinin Klasik Tanımı...1

Detaylı

ANONİM İLE LİMİTED ŞİRKET YÖNETİCİLERİ HAKKINDA SORUMLULUK DAVASI AÇABİLMEK İÇİN GENEL KURUL ONAYI GEREKİR Mİ?

ANONİM İLE LİMİTED ŞİRKET YÖNETİCİLERİ HAKKINDA SORUMLULUK DAVASI AÇABİLMEK İÇİN GENEL KURUL ONAYI GEREKİR Mİ? ANONİM İLE LİMİTED ŞİRKET YÖNETİCİLERİ HAKKINDA SORUMLULUK DAVASI AÇABİLMEK İÇİN GENEL KURUL ONAYI GEREKİR Mİ? Soner ALTAŞ 16 ÖZ 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca, anonim şirketin yönetim kurulu

Detaylı

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM İdarenin Denetlenmesi I. GENEL OLARAK...1 II. YARGI DIŞI DENETİM...2 A. İdari Denetim...2 1. Genel İdari Denetim...2

Detaylı

Anahtar Kelimeler : Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi, bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi, ücret

Anahtar Kelimeler : Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi, bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi, ücret Anahtar Kelimeler : Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi, bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi, ücret Özet : Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi tarafından yapılan bireysel başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesince

Detaylı

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEPLİDİR. DURUŞMA TALEPLİDİR. ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA DAVACI VEKİLİ DAVALILAR : Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı : Oğuzlar Mah. Barış Manço Cad. Av. Özdemir Özok

Detaylı

1. Ceza Hukukunun İşlevi, Kaynakları ve Temel İlkeleri. 2. Suçun Yapısal Unsurları. 3. Hukuka Aykırılık Unsuru

1. Ceza Hukukunun İşlevi, Kaynakları ve Temel İlkeleri. 2. Suçun Yapısal Unsurları. 3. Hukuka Aykırılık Unsuru 1. Ceza Hukukunun İşlevi, Kaynakları ve Temel İlkeleri 2. Suçun Yapısal Unsurları 3. Hukuka Aykırılık Unsuru 4. Ceza Sorumluluğunu Kaldıran ve Azaltan Nedenler 5. Suçun Özel Görünüm Biçimleri 1 6. Yatırım

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ S. BK/100

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ S. BK/100 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/25068 Karar No. 2018/17398 Tarihi: 03.10.2018 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/25 818 S. BK/100 İŞÇİLERİN İŞVERENİN GÖREVLENDİR- MESİYLE GİTTİKLERİ BİR BAŞKA

Detaylı

ANONİM İLE LİMİTED ŞİRKETLERDE İBRA KARARI NEDEN VE NASIL ALINMALIDIR?

ANONİM İLE LİMİTED ŞİRKETLERDE İBRA KARARI NEDEN VE NASIL ALINMALIDIR? ANONİM İLE LİMİTED ŞİRKETLERDE İBRA KARARI NEDEN VE NASIL ALINMALIDIR? Soner ALTAŞ 14 * ÖZ Anonim ile limited şirketlerde yasal olarak bulunması gereken organlardan birisi yönetim organıdır. Bu organ,

Detaylı

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden: Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden: ESAS NO ; 2017/1499 KARAR NO : 2017/1552 YARGITAY İLAMI MAHKEMESİ TARİHİ NUMARASI DAVACI DAVALI Giresun 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) 15/04/2015

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2013/1856 Karar No. 2014/215 Tarihi: 16.01.2014 İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1 REKABET YASAĞI SÖZLEŞMELERİNDE GÖREVLİ MAHKEMENİN TİCARET MAHKE- MESİ OLDUĞU

Detaylı

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM İDARENIN DENETLENMESI I. GENEL OLARAK...1 II. YARGI DIŞI DENETİM...2 A. İdari Denetim...2 1. Genel İdari Denetim...2

Detaylı

LAW 104: TÜRK ANAYASA HUKUKU 14 HAFTALIK AYRINTILI DERS PLANI Doç. Dr. Kemal Gözler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi

LAW 104: TÜRK ANAYASA HUKUKU 14 HAFTALIK AYRINTILI DERS PLANI Doç. Dr. Kemal Gözler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi LAW 104: TÜRK ANAYASA HUKUKU 14 HAFTALIK AYRINTILI DERS PLANI Doç. Dr. Kemal Gözler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1. HAFTA: OSMANLI ANAYASAL GELİŞMELERİ [Türk Anayasa Hukukukun Bilgi Kaynaklarının Tanıtımı:

Detaylı

Avrupa Birliği Maddi Hukuku

Avrupa Birliği Maddi Hukuku Avrupa Birliği Maddi Hukuku Avrupa Birliği Yargı Düzeni --- Dava Türleri Avrupa Birliği Hukukunun Temel Doktrinleri -4. Ders- Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Lisans Programı 2012-2013 Güz Dönemi Yrd.

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /6, S. İşK/14 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/1888 Karar No. 2015/6201 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /6, S. İşK/14 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/1888 Karar No. 2015/6201 Tarihi: İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /6,57 1475 S. İşK/14 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/1888 Karar No. 2015/6201 Tarihi: 19.02.2015 İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİLİK ALACAKLARINA ETKİLERİ KIDEM TAZMİNATINDAN

Detaylı

Yayın Tarihi : Doküman No: Revizyon Tarihi : Revizyon No:

Yayın Tarihi : Doküman No: Revizyon Tarihi : Revizyon No: Sayfa 1 / 6 TÜRKİYE YEŞİLAY CEMİYETİ GENEL MERKEZİ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ 04.04.2014 1 Sayfa 2 / 6 Amaç Madde 1. Bu n amacı, Türkiye Yeşilay Cemiyeti Hukuk Müşavirliğinin görev,

Detaylı

ADİL YARGILANMA HAKKININ TÜRK MİLLETLERARASI USÛL HUKUKU ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

ADİL YARGILANMA HAKKININ TÜRK MİLLETLERARASI USÛL HUKUKU ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Dr. Öğr. Üyesi A. İpek SARIÖZ BÜYÜKALP AİHS VE AİHM KARARLARININ DA İNCELENMESİ SURETİYLE ADİL YARGILANMA HAKKININ TÜRK MİLLETLERARASI USÛL HUKUKU ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ İÇİNDEKİLER SUNUŞ...VII ÖNSÖZ... IX

Detaylı

TRAFİK KAZASINDAN DOĞAN TAZMİNAT TALEPLERİNDE ZAMANAŞIMI

TRAFİK KAZASINDAN DOĞAN TAZMİNAT TALEPLERİNDE ZAMANAŞIMI TRAFİK KAZASINDAN DOĞAN TAZMİNAT TALEPLERİNDE ZAMANAŞIMI Hukuk kurallarına aykırı bir şekilde bir kişinin malvarlığı ya da şahısvarlığında zarara yol açan eyleme haksız fiil denir. Haksız fiil faili malvarlığı

Detaylı

KAMU İÇ KONTROL STANDARTLARI UYUM EYLEM PLANI REHBERİ. Ramazan ŞENER Mali Hizmetler Uzmanı. 1.Giriş

KAMU İÇ KONTROL STANDARTLARI UYUM EYLEM PLANI REHBERİ. Ramazan ŞENER Mali Hizmetler Uzmanı. 1.Giriş KAMU İÇ KONTROL STANDARTLARI UYUM EYLEM PLANI REHBERİ 1.Giriş Ramazan ŞENER Mali Hizmetler Uzmanı Kamu idarelerinin mali yönetimini düzenleyen 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu 10.12.2003

Detaylı

DR. ALİ KAYA REKABET HUKUKUNDA AYRIMCILIK SURETİYLE HAKİM DURUMUN KÖTÜYE KULLANILMASI

DR. ALİ KAYA REKABET HUKUKUNDA AYRIMCILIK SURETİYLE HAKİM DURUMUN KÖTÜYE KULLANILMASI DR. ALİ KAYA REKABET HUKUKUNDA AYRIMCILIK SURETİYLE HAKİM DURUMUN KÖTÜYE KULLANILMASI İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...VII KISALTMALAR...XV GİRİŞ...1 1. KONUNUN TAKDİMİ VE SINIRLANDIRILMASI...1 2. İNCELEME PLANI...3

Detaylı

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin 30.11.2007 Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin 30.11.2007 Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin 30.11.2007 Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır Doç. Dr. Tuğrul KATOĞLU* * Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ceza

Detaylı

TÜRKİYE DEKİ FİNANSAL KURULUŞLAR İÇİN FATCA

TÜRKİYE DEKİ FİNANSAL KURULUŞLAR İÇİN FATCA TÜRKİYE DEKİ FİNANSAL KURULUŞLAR İÇİN FATCA Amerika Birleşik Devletleri (ABD), kendi yasalarına göre vergi mükellefi olan gerçek ve tüzel kişilerin yurt dışı banka hesapları üzerinden vergilendirmeden

Detaylı

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRE ŞENOL ULUSLARARASI NAKLİYAT, İHRACAT VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:75834/01)

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRE ŞENOL ULUSLARARASI NAKLİYAT, İHRACAT VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:75834/01) COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRE ŞENOL ULUSLARARASI NAKLİYAT, İHRACAT VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no:75834/01) KARAR STRAZBURG 20 Mayıs

Detaylı

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü) IV- KREDİ KARTI ÜYELİK ÜCRETİ İLE İLGİLİ GENELGELER 1. GENELGE NO: 2007/02 Tüketicinin ve Rekabetin Korunması lüğü GENELGE NO: 2007/02...VALİLİĞİNE Tüketiciler tarafından Bakanlığımıza ve Tüketici Sorunları

Detaylı

CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ, KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMESİ, YÖNETMELİK ve KARARI

CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ, KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMESİ, YÖNETMELİK ve KARARI CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ, KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMESİ, YÖNETMELİK ve KARARI (Kavramlara Dair Bir Bilgilendirme) Akın Gencer ŞENTÜRK, Avukat İzmir, 16.11.2018 Anayasamız, Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı

Detaylı

LİMİTED ŞİRKETLERDE İMTİYAZLI PAYLAR

LİMİTED ŞİRKETLERDE İMTİYAZLI PAYLAR LİMİTED ŞİRKETLERDE İMTİYAZLI PAYLAR İmtiyazlı paylar şirketlerin ekonomik ihtiyaçları doğrultusunda kardan daha çok pay alma, şirkete finansman yaratma ya da şirkete yeni yatırımcıların katılmasını sağlama

Detaylı