FETAL DİSTRES İN KORDON KANI KORTİZOL VE PROLAKTİN SEVİYELERİNE ETKİSİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "FETAL DİSTRES İN KORDON KANI KORTİZOL VE PROLAKTİN SEVİYELERİNE ETKİSİ"

Transkript

1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI BAKIRKÖY DOĞUMEVİ KADIN VE ÇOCUK HASTALIKLARI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ FETAL DİSTRES İN KORDON KANI KORTİZOL VE PROLAKTİN SEVİYELERİNE ETKİSİ Yönlendiren Klinik Şefi: Op. Dr H. Cemal ARK Dr Zehra (AYDIN) YILMAZ Uzmanlık tezi İstanbul 2005

2 ÖNSÖZ Hastanemiz Başhekimi Dr Hüseyin Aldemir e, Uzmanlık eğitimim sürecinde engin bilgi ve tecrübelerini bana aktaran, babacan tavırları ile hoşgörü ve disiplini öğreten değerli hocam, klinik şefim Op. Dr H. Cemal ARK a, Aynı duygularla diğer klinik şeflerimiz; Op. Dr Ali İsmet TEKİRDAĞ, Op. Dr Yavuz CEYLAN ve Doç Dr Ahmet GÜLKILIK a teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim. Eğitimime katkısı olan tüm şef yardımcısı ve uzmanlarımıza, Tezime katkılarından dolayı Op. Dr İbrahim POLAT, Biyokimya uzmanı Dr Aysel SİREL ve BİRLİK laboratuarına, Beraber çalıştığım tüm asistan arkadaşlarıma, Hastanemizde çalışan tüm ebe, hemşire ve diğer sağlık personeline, Beni sevgiyle büyütüp, her türlü maddi ve manevi desteği esirgemeyen kıymetli aileme, Ve sevgili eşim Mehmet Ali ye TEŞEKKÜRLER Dr Zehra (AYDIN) YILMAZ 2

3 3

4 İÇİNDEKİLER GİRİŞ VE AMAÇ 1 GENEL BİLGİLER 2 MATERYAL VE METOD 27 BULGULAR 30 TARTIŞMA 38 ÖZET 41 KAYNAKLAR 42 4

5 GİRİŞ VE AMAÇ Perinatal hipoksik stres neonatal morbidite, mortalite ve nörolojik sekellerin en sık nedenidir. Dünya genelinde her yıl yaklaşık olarak meydana gelen 130 milyon doğumun 4 milyonunda asfiksi gelişmekte, asfiksi gelişenlerin 1 milyonu ölürken 1 milyonunda şiddetli sekeller kalmaktadır (1). Gestasyonun geç dönemlerinde ağrıyı hissedebilen fetus, gebelik boyunca ağrı ve strese anneden bağımsız olarak β-endorfin, kortizol ve noradrenalin salgılayarak yanıt verir (2, 3). Fetal yaşam boyunca karşılaşılan en önemli stres, değişik derecelerde ağrı ve hipoksiye neden olan doğumdur. Prolaktin ise fetal büyüme ve metabolik kontrolde önemli derecede rol almasının yanı sıra, anneyi laktasyona hazırlayan bir hormondur. Yenidoğanlarda plazma prolaktin konsantrasyonu gestayonel yaş ile korele iken, düşük konsantrasyonu gelişme geriliğinin önemli bir göstergesidir (4). Sunulan çalışmanın amacı, fetal distres ile fetusun kortizol ve prolaktin sekresyonu arasındaki ilişkiyi incelemektir. 5

6 GENEL BİLGİLER FETAL DİSTRES Fetal distres kısaca, fetusun stres altında olmasıdır (5). Perinatal mortalite ve morbiditenin azaltılması için fetal distres semptomlarının erken tanınması zorunludur. Fetal distres kronik veya akut olabilir. İyi bir monitorizasyon ile tüm doğum hastalarının en az %20 sinde fetal distres saptanabilir (6). Kronik Fetal Distres Kronik fetal distres, büyüme ve gelişmeyi etkileyen subletal fetal bozukluk dönemini tanımlamaktadır (5). Plasental, fetal, maternal nedenleri vardır. 1. Anneye ait nedenler (6, 7, 8, 9, 10): Diyet (besin alım yetersizliği, enflamatuar barsak hastalıkları, pankreatit, geniş barsak rezeksiyonu). Hipoksi (astma, kistik fibrozis, siyanotik kalp hastalıkları, bronşektazi, kifoskolyoz, yüksek rakımlı bölgelerde yaşama). Vasküler bozukluklar (preeklampsi, kronik hipertansiyon, kollajen vasküler hastalık, diabetes mellitus) Renal hastalıklar (glomerulonefritler, arteriolar nefroskleroz) Hematolojik hastalıklar (orak hücreli anemi, diğer hemoglobinopatiler) 6

7 Uterus anomalileri Çevresel nedenler (sigara, alkol, eroin, kokain, antikonvulsif ilaçlar, antimetabolitler) 2. Fetusa ait nedenler(6, 10, 11, 12): Çoğul gebelikler İkizler arasında transfüzyon sendromu Konjenital enfeksiyonlar (CMV, rubella, HSV, sifiliz, toksoplazma) Kromozomal anomaliler (13, 18, 21 Trizomiler, Turner sendromu, delesyonlar) Konjenital anomaliler (Mikrosefali, anensefali, kardiyovasküler defektler, gastrointestinal ve genitoüriner anomaliler, iskelet displazileri). 3. Plasentaya ait nedenler (6, 10, 13) Anormal kordon insersiyonu (Valemantoz insersiyon) Plasenta dekolmanı Plasenta previa Plasental infarktlar Plasenta sirkumvallata Koryoanjiyoma Kronik fetal distres tanısına götürebilecek en erken çalışmalar, her antenatal ziyarette yapılacak uterus fundusunun ve karın çevresinin ölçümüdür. Bunlar fetal büyümenin kabaca göstergesidir. Ultrasonografi ile yapılan ölçümler geride seyreden fetal büyümeyi daha doğru olarak saptayabilir. Ultrasonografik inceleme ile biparietal çap, baş çevresi, femur uzunluğu, fetal karın çevresi gibi parametreler ölçülerek erken dönemden itibaren fetal gelişim izlenebilir (7). Eskiden kullanılan HPL, östriol ölçümleri gibi bazı biyokimyasal testler, günümüzde bilimsel geçerliliğini kaybetmişlerdir (14). Fetal vücut hareketleri, fetus sağlığının bir belirtisi olarak değerlendirilmektedir (15). Kardiyotokografi ile fetal kalp ritm değişimleri izlenir. Oksijen transferi yetersizleşmişse traselerde hipoksinin ağırlık derecesini tespit etmek çok 7

8 kolaylaşmıştır. Klinikte kronik plasenta yetersizliği ikinci trimestrede başlamışsa, fetus organlarında simetrik bir gelişme geriliği vardır. Bu gruba genetik yapısı nedeniyle küçük ve sağlıklı çocuklar da girer. Plasenta yetersizliği üçüncü trimestrede başlamışsa, doğan çocuklarda orantısız asimetrik gelişme geriliği vardır (15). Akut Fetal Distres Travay başında, ortasında veya kronik plasenta yetersizliği zemininde aniden gelişir. Fetusa oksijen akışını daraltarak akut fetal distrese yol açan nedenler (6, 15): 1) Anneye ait nedenler: a) Uterin hipertoni (tetanik kontraksiyonlar, aşırı oksitosin kullanımı) b) Azalmış uterin kan akımı (akut kalp yetersizliği, hipotansiyon, şok) c) Azalmış kan oksijenasyonu (hipoksi, hiperkapni). 2) Plasenta ve eklerine ait nedenler: a) Plasenta dekolmanı b) Plasenta previa c) Kordon kompresyonu (düğümler, prolapsus, dolanma) d) Plasental yedeklerin yetersizliği (postmatürite, plasentanın erken yaşlanması) e) Vasa previa rüptürü Fetusun, genel durumu kardiyotokografi ile kaydedilen fetal kalp atış hızı (FHR) trasesi ile belirlenir. İntrapartum dönemde FHR trasesi değerlendirilmesinde üç şey gözönüne alınır: Baseline, variabilite, uterus kontraksiyonu ile birlikte fetal kalp hızında görülen değişiklikler (16). FHR trasesinin fetal distres düşündürdüğü hallerde, fetal durumu daha doğru değerlendirmek için fetusde kafa derisi kan ph tayinlerinin yapılması önerilmiştir. Normal fetus kafa derisi kan ph değeri 7,25-7,45 dir. 7,20 nin altındaki değerler ise anormal sayılır (16). Fetal scalp kan ph sı, yalancı anormal veya yalancı normal sonuçlar verebilir. Yalancı anormalliğin en 8

9 sık sebebi maternal asidoz, fetal santral sinir sisteminin asidoza verdiği değişken cevaplar ve alınış hatalarıdır. Yalancı normalliğin sebebi anestezi, enfeksiyon, prematürite, örnek alındıktan sonra beliren asfiksi, asfiksinin düzelmesi ve alınış hatasıdır. Miyadında bebeklerde düşük apgar skoru ile anormal kordon kanı ph sı arasında yalnızca %15-20 korelasyon olduğu gösterilmiştir (6). O halde fetal scalp kan ph ı ölçümü invaziv, uygulaması zor ve güvenilirliği tam olmayan bir yöntemdir. Bu yüzden başka yöntemlerin araştırılması gereği doğmuştur. Clark ve arkadaşları fetus kafa derisinin stimulasyonuna FHR trasesinde akselerasyon varlığı veya yokluğunun, fetal distres tanısında fetal kan ph sından daha iyi bir araç olduğunu göstermişlerdir (16). FETAL MONİTORİZASYON Fetal Kalp Ritmindeki Değişikliklerin Mekanizması Embriyolojik olarak fetal kalp gebeliğin ikinci haftasında gelişmeye başlar. Fetal kalp atımları da 4-5. haftalar arasında başlar. Bu dönemde fetal kalp atımları eksternal olarak real time ultrasonografi ile saptanabilir. Atrium ve ventriküller, valvler, arter ve venler de gebeliğin dokuz ve onuncu haftalarında şekillenir. Fetal kalp gelişmesinin bu erken evrelerinde fetal kalp ritmi atım/dk dır. Kalp atımları kontrol merkezi medulla oblongatadadır ve aralarında karşılıklı denge olan biri hızlandırıcı, diğeri inhibe edici olmak üzere iki merkez halindedir. Kalp atım kontrol merkezinin efferent uyarılması, bir yandan aorta ve arteria karotislerdeki kemo ve baroreseptörler aracılığı ile, diğer taraftan da sempatik ve parasempatik sinir sisteminin dalları ile gerçekleşir. Sempatik sinir sistemindeki uyarı ganglion stellare, parasempatik sistemdeki ise nervus vagus yolu ile gider. Sempatik sinir sisteminin uyarılması fetal kalp ritmini hızlandırırken, parasempatik sinir sisteminin uyarılması ise yavaşlatır (10). Fetal Kalp Ritmindeki Değişikliklerin Kaydedilmesi Fetal monitor, fetal distresi erken dönemde saptayabilmek için kullanılan bir araçtır. Bilindiği gibi, eskiden fetal kalp atımları iki kontraksiyon arasında Traube stetoskopu ile 9

10 sayılarak izleniyordu. Ancak, zaman zaman ve kısa süreler boyunca yapılan bu sayımlar fetal distresin nedenlerini, derecesini ve uterus kontraksiyonları ile olan ilişkisini açıklamaya yeterli olmamaktadır. Fetal kalp atımlarının uterus kontraksiyonları ile birlikte sürekli olarak izlenmesi ve kaydedilmesi, yani fetal monitoring bu olanağı sağlamaktadır. Böylece perinatal mortalite, ilerleyen ağır asfiksi ve buna bağlı psikosomatik sekeller çok azalmıştır (10). Son tahminlere göre ölü doğumların yaklaşık %20 si, serebral palsi vakalarının %20-40 ı ve ciddi mental gerilik vakalarının yaklaşık %10 u, asfiksiye neden olan intrapartum olaylara bağlı olarak ortaya çıktığı için, kötü durumdaki fetusun tanısının gerekliliği konusunda görüş birliği mevcuttur (10). Buna rağmen son zamanlarda 15 dk aralıklarla fetal steteskop ile dinlemenin fetal sonuç açısından farkı olmadığını gösteren yayımlar da vardır (17). Günümüzde elektronik fetal kalp hızı (FHR) monitorizasyonu eksternal (annenin karın duvarından) veya internal (direkt fetusdan) olarak uygulanabilir. Dıştan uygulanan yöntem, diğerine kıyasla daha az bilgi vermekle beraber invazif değildir ve klinik kullanım alanı daha geniştir. İnternal kardiotokografide, zarların yırtılmış olması, intrauterin kateterin ve kafa derisi elektrodunun girişine el verecek kadar servikal dilatasyonun olması gerekir. Amnionitis, postpartum endometritis, fetusa zarar verilmesi gibi riskleri vardır. Ama sayılan risklerin çoğunun artış nedeni, invazif yöntem olmasından çok bu yöntemin endikasyonundan kaynaklanmaktadır (zarların yırtılmasının uzaması, travayın uzaması gibi) (18). İnternal monitoring hastanın pozisyonundan etkilenmeyen, çabuk yoruma hazır, ayrıntılı ve doğru kayıtlar verir. Uterus aktivitesi, serviksde uterus kavitesine uzanan ve bir strain-gauge transdüsere bağlı açık uçlu, sıvı dolu polietilen kateter aracılığı ile ölçülür. Bu prosedüre her zaman ihtiyaç duyulmaz. Ağrılar şiddetlendiğinde, indüksüyon uygulandığında, hastanın şişman veya ajite olduğu hallerde, dıştan alınan kayıt net olmadığında veya şüpheli belirtiler gösterdiğinde uterus aktivitesinin monitoringinde özellikle yararlı olmaktadır. İnternal olarak FHR yi kaydetmede genellikle fetal kafa derisi elektrodları kullanılır. Bunların avantaj ve dezavantajları intrauterin basınç kateteri ile aynıdır. En belirgin avantajı kısa 10

11 süreli FHR variabilitesinin kaydındaki netliktir. Dıştan FHR monitoringi bu avantajı sağlayamaz. Klinikte fetal kafa derisi elektroduyla dış toko transdüser birlikte kullanılabilir (18). Travay Esnasındaki Fetal Kalp Ritmi Paternleri Doğum travayı esnasındaki fetal kalp ritm değişiklikleri şu esaslarda toplanır (10): 1) FHR-baseline (Bazal fetal kalp ritmi) 2) FHR-baseline variabilite 3) FHR-geçici değişiklikler FHR-Baseline: Uterus kontraksiyonları arasında veya kontraksiyon yokluğunda, en az on dakikalık bir gözlem süresince, deselerasyon ve akselerasyon göz önüne alınmaksızın saptanan baskın hızdır (19). Normal FHR-baseline miadında fetusda atım/dakikadır (19) (Şekil 1) atım/dakika hafif taşikardi, 180 atım/dakikanın üzeri ciddi taşikardidir (2) (Şekil 2) atım/ dakika hafif bradikardi, 100 atım/dakikanın altı ciddi bradikardidir (19) (Şekil 3). Şekil 1-Normal Travay FHR Paterni 11

12 Fetal taşikardi: İmmaturite, prematurite, maternal ateş, koryoamnionit, minimal fetal hipoksi, uterus taşisistolü, aritmiler, hipertroidizm, bazı ilaçların (atropin, skopolamin, betamimetikler) kullanımı nedeniyle olabilir (10, 19). Taşikardi her zaman fetal distres demek değildir. Taşikardik dönem sırasında sempatik sistem hakimiyeti olduğu için variabilite azalmıştır. Bu yüzden distrese eşlik eden taşikardiyi diğer sağlıklı bir fetusa ait olan geçici taşikardiden ayırt etmek zordur. Taşikardi ile birlikte deselerasyon olması ve beat to beat variabilitenin kaybolduğu durumlarda asidoz ve düşük apgar riski artmıştır (19). Fetal bradikardi: Fetal anomali (komplet dal bloku, kardiak strüktür anomalisi), ilaçlar (beta blokerler, lokal anestezikler), hipotermi, düşük oksijen düzeyi nedeniyle olabilir (10, 19). Hafif bradikardi variabilite iyi olduğu sürece benign bir durumdur ve hipoksi belirtisi değildir. Ağır bradikardi ise kötü bir prognostik işarettir. Fetusun kompansasyonunun başarısız olduğunu gösterir. Özellikle 80 atım/dakikanın altı ve variabilite kaybıyla görülen bradikardi, hemen her zaman asfiksi göstergesidir (10, 20). 12

13 Şekil 2- FHR de Taşikardi Paterni Şekil 3- FHR de Hafif Bradikardi Paterni 13

14 1-Short term variabilite (STV=Kısa süreli değişiklik) : Fetal kalp ritmindeki beat to beat yani kalbin bir vurumdan diğer vurumuna kadar olan sürede olan değişikliklerdir. Sadece bilgisayarlı kardiotokografi ile saptanıp değerlendirilebilir. Ancak analiz standartları henüz tanısal kriterler olmaktan uzaktır (10, 19). 2-Long term variabilite (LTV=Uzun süreli değişiklik) : FHR-baseline ındaki değişiklikler dakikada 2-6 kez görüldüğünde LTV den bahsedilir. LTV, fetal EKG metodu ve keza doppler metodu ile alınan FHR kaydından okunabilir. LTV nin kaybı yani dakikada 5 vurumun altındaki yavaşlama klinik olarak önemlidir ve travay sırasında fetal distresin tanısında açıkça tarif edilir (Şekil 4). Şekil 4- FHR de Variabilite Azalışı FHR variabilitesinin sağlanabilmesi için serebral korteks, orta beyin, vagus ve kardiak ileti sistemi arasındaki ilişkinin ve dolaşım sistemi reflekslerinin normal olması gerekir (21). FHR variabilitesinin varlığı, serebral doku asfiksisinin olmadığı, primer organların oksijenasyonun sağlanabildiğini, durumun fizyolojik kompansatuar mekanizmalarla düzeltildiğini gösterir. Fetal homeostasisin en önemli göstergesidir (19, 22). Asfiksi arttığında kompansasyon bozulur ve fetusda progresif santral doku hipoksisi gelişir. Bu durumda FHR variabilitesi azalmış ve en sonunda yok olmuştur. Korteksin olmadığı (anensefali gibi) durumlarda, narkotik ve merkezi 14

15 sinir sistemi depresanlarının kullanımında (morfin, dolantin, MgSO4), vagal blokaj etkenlerinin kullanımında (atropin, skopolamin), kardiak ileti defektinde (komplet blok) ve fetusun dinlenme siklusunda asfiksi olmadan FHR variabilitesi azalabilir veya yok olabilir. Azalmış variabilite fetal distres için diagnostik patern değildir ama fetal distres ekarte edilmelidir. Variabilite yokluğu, tamamen sağlıklı bir fetusta olduğu kadar ölmekte olan bir fetustan da kaynaklanabilir. Fetal kafa derisi ph ölçümü, fetal stimulasyon gibi ilave bilgi sağlayacak çalışmalar yapmak daha uygundur (19). 3-Sinuzoidal Patern: LTV nin özel bir şeklidir. Fetal kalp ritmi paternindeki amplitüd ve süre değişiklikleri sabittir (10). Regüler osilasyonlarla birlikte baseline atım/dakika arasındadır. Variabilitesi ve reaktivitesi normal olan alan yoktur (Şekil 6). Sinuzoidal patern, çoğunlukla narkotik ilaçların etkisiyle oluşan benign fetal cevap olarak karşımıza çıkar. Diğer sebepler arasında ağır fetal anemi, izoimmunizasyon, fetal-maternal transfüzyon, plasenta dekolmanı sayılabilir (6, 19). Şekil 6- FHR de Sinuzoidal Patern FHR-Geçici Değişikler: Geçici fetal kalp ritm değişiklikleri, sıklıkla kontraksiyonlar, fetus hareketleri, fetusun dokunma veya ses ile uyarılması esnasında görülür. Akselerasyon (hızlanma) veya deselerasyon (yavaşlama) şeklinde olabilir (10). 15

16 1-Deselerasyon(yavaşlama): Fetal kalp ritmi geçici olarak yavaşlar ve on saniye ile birkaç dakika zarfında tekrar baseline seviyesine döner. Deselerasyon paterni fetal distresin tanısı için çok önemli bir bulgudur. Üç şekilde görülebilir (6, 10): Erken, geç, değişken (variable). a- Erken deselerasyon: Fetal kalp ritminde yavaşlama, hemen daima uterus kontraksiyonları ile aynı zamanda başlar. Kontraksiyon piki yavaşlamanın en düşük noktasına uyar ve kontraksiyonun sonlanması ile birlikte yavaşlama da sonlanır. Uterus kontraksiyon eğrisi ile fetal kalp ritmindeki yavaşlama paterni ayna hayali gibi simetrik bir görüntü arzeder (şekil 7). Erken deselerasyon, normal eylem esnasında özellikle geç dönemlerde görülür. Fetal başın kontraksiyon esnasındaki kompresyonuna bağlı olmak üzere tamamen fizyolojiktir. Bu patern, fetal hipoksi, asidoz veya düşük apgar skoru ile ilgili değildir. Membran rüptürü olduğunda fetusun başı daha fazla baskıya maruz kaldığı için, erken deselerasyonlar sekiz kat fazla görülür. Çoğu vakada FHR 100 atım/dakika altına düşmez ve bu şekiller 90 saniyeden az sürer (6, 10). Şekil 7- FHR de Erken Deselerasyon Paterni b-geç deselerasyon: FHR de yavaşlama, uterus kontraksiyonunun başlamasından sonra başlar. Fetal kalp ritmindeki en düşük nokta kontraksiyon pikinden sonraya rastlar ve yavaşlama 16

17 kontraksiyonun sona ermesinden saniye sonra düzelir (şekil 8). Bu patern yüksek riskli gebelikler (preeklampsi ve diğer hipertansif hastalıklar, IUGR, diabetes mellitus, postmaturite, prematurite, maternal anemi gibi), uterus hiperaktivitesi ve maternal hipotansiyona bağlıdır (6, 10). Plasental oksijen transferi bozulursa fetus, hipoksemiye bradikardi ve kan akımının redistribüsyonu ile cevap verir. Fetusa ulaşan kandaki po2 miktarı 19mmHg düzeyinin altına indiği anda kemoreseptörler stimüle olarak vagal refleksi aktive ederler ve fetal kalp hızı düşer (23). Hipoksemi düzeyi fetusun oksijen rezervini aşarsa doku hipoksisi ortaya çıkar ve anaerobik metabolizma başlar, asidoz belirginleşir, variabilite kaybolur. Variabilitenin kaybolması, serebral ve myokardial oksijenasyonunun bozulduğunun ve hipoksik myokardiyal depresyonun işaretidir (24). Bu durum, akselerasyon ile sonuçlanan fetal skalp stimulasyonu veya kafa derisi kan ph ölçümüne bakılarak doğrulanabilir (6). Deselerasyonun derinliği asidoz ile doğru orantılıdır. Ancak bazı terminal dönemdeki fetuslarda, fetal kondüsyon kötüleştikçe refleks cevap azalarak deselerasyonlar yüzeyelleşebilir (25). Şekil 8- FHR de Geç Deselerasyon Paterni c-değişken (variabl) deselerasyon: Uterus kontraksiyonları ile ilişkili gibi gözükse de her yavaşlama paterninin şekli değişikliler gösterir. Fetal kalp hızı paternleri içerisinde 17

18 yorumlanmaları en güç olanlarıdır (10, 19). Umbilikal kordon basısına bağlı olarak meydana gelmekte olan bu paternin tipik şekli yoktur. Kalbin yavaşlaması (dalan yunus refleksi), oksijen tüketimini azaltmaya yarar ve kanın fetal beyin, kalp ve adrenal bezine fizyolojik olarak şantlanmasıyla, bu akut asfiktik olaydan korunmayı sağlar. En sık görülen deselerasyon şeklidir. Doğumda amnios sıvısının boşalması ve başın ilerlemesi ile Umbilikal kordon bası olasılığı artar. Fetusların 1/3 ünde kordon boyun etrafında bir veya daha fazla dolanmıştır. 35 cm den kısa veya 80cm den uzun kordonlu vakalar sıklıkla variable deselerasyonlarla beraberdir (18, 19). Kordon kompresyonunun başlangıç evresinde ilkönce, duvarları daha zayıf olan Umbilikal vendeki akım azalır. Fetal kalbe gelen kan miktarı azaldığı için kardiak output düşer ve oluşan hipotansiyon sonucu baroreseptör refleks mekanizma ile taşikardi ortaya çıkar. Kompresyon ilerledikçe Umbilikal arterdeki akım da azalır ve fetusda hipertansiyon gelişir. Hipertansiyona karşı cevap refleks bradikardidir. Kompresyon sonlanırken önce fetal hipertansiyon ortadan kalkar ve umbilikal vendeki akım normale dönene kadar taşikardi oluşur. Bu olaylar dizisi FHR trasesinde primer akselerasyon, deselerasyon ve sekonder akselerasyon ile karakterize klasik variable deselerasyon olarak karşımıza çıkar (26) (Şekil 9). Akselerasyon ve deselerasyonların süreleri ve dereceleri farklıdır. FHR 60 atım/dakikanın altına düşüyor ve 60 saniyeden fazla sürüyorsa (Goodline nın 60 lar kuralı), bu duruma ağır variabl deselerasyon denir. Fetusda santral dokular hipoksik değilse variabilite vardır. Hafif ve orta deselerasyon ayırımının pratik bir sonucu yoktur. FHR variabilitesinin muhafaza edilmesi daha önemlidir. Variabl deselerasyonların klasik tipinde fetal asidoz ve düşük apgar riski azdır. Klasik tipten sapmalar daha kötü prognozludur (Şekil 10). Aşağıdaki özellikler mevcutsa hafif veya ağır variabl deselerasyon olması farketmeksizin düşük apgar ve asidoz riski artmıştır (15, 19): 1-Primer akselerasyon kaybı 2-Baseline fetal kalp hızına yavaş dönüş 3-Sekonder akselerasyon kaybı 18

19 4-Uzamış sekonder akselerasyon 5-Bifazik deselerasyon 6-Deselerasyon sırasında variabilite kaybı 7-Baseline seviyesinin daha düşük seviyede seyretmesi. Özellikle primer akselerasyon kaybı sık görülür ve ani kordon basısını gösterir. Bu paterni gösterenlerin 1/3 ünde apgar skoru birinci dakikada 7 nin altındadır (19). 2-Akselerasyon (hızlanma) : FHR deki en az 15 atımlık ve en az 15 saniye süren artışlardır. Uterus kontraksiyonları ile birlikte olmayan akselerasyonlar nonperiyodik veya sporadik olarak değerlendirilir (10, 19). Bunlar fetusun direkt veya indirekt uyarımı sonucu olabilir. İyi bir baseline ve kısa dönem variabilite ile beraber olan nonperiyodik akselerasyonlar fetal iyilik durumunun en iyi göstergelerindendir. NST reaktif diyebilmek için 10 dakikalık zaman dilimi içinde en az iki adet akselerasyon saptamak gerekir. Akselerasyon sırasında sempatik sistem dominant olduğu için variabilite azalmıştır. Akselerasyonların sıklığı ve boyutu ilerleyen gestasyonel yaş ile artar. Fetal hareketle beraber akselerasyon olmayışı fetal distres tanısı koydurmaz. 80 dakikadan fazla akselerasyon olmadan giden bir trase fetal morbiditeye işaret eder. Uterus kontraksiyonları ile birlikte olan periyodik akselerasyonların parsiyel umbilikal kordon kompresyonundan dolayı olduğu düşünülmektedir. Sadece umbilikal vene olan bası sonucu gelişen hipotansiyona cevap olarak gelişir. Bu patern makat prezantasyonlarda daha sık görülür (19). FETUSUN HİPOKSİYE CEVABI Fetusu değerlendirmek için yapılan tüm testlerde fetal homeostasisteki değişiklikler ile fetusun davranış değişiklikleri arasındaki ilişki incelenir. Fetal parsiyel oksijen basıncı gebelik 19

20 süresince normal olarak azalmalar gösterdiğinden değişikliklerin bir çoğu normal adaptasyonu gösterir. Plasental solunum fonksiyonları anormal olarak azalma gösterdiğinde (hipoksi), cevap akut, kronik veya kronik zemin üzerinde akut olarak kalıcı veya geçici duruma gelir. Bu nedenle her bir fetus ayrı olarak değerlendirildiğinde plasental solunum fonksiyonundaki azalmanın zamanı ve oranına yanıt olarak kompansasyonun ne zaman başladığı ve bittiği değişkenlik gösterir. Bu nedenle fetal kompansasyon; oksijen sunumunun artması, oksijen dağılımının kontrolü, oksijen tüketiminin azaltılması şeklinde olmak üzere üç kategoride incelenmektedir. 1. Oksijen sunumunun artması: Bazı geçici mekanizmalarla oksijen sağlanması artırılabilir. Artış sınırda olmasına rağmen tesadüfen gelişen bir çok olay için yeterlidir, ancak plasental yetersizilik gibi durumları kompanse edemez. Oksijen sunumunun artırılması için; kalp hızı, hemoglobin konsantrasyonu, kardiyak kontraktilite ve dokulara oksijen ekstraksiyonu artırılır. Bu aşamaların hepsinin kapasitesi sınırlı olmasına rağmen oksijen ekstraksiyonu artırılarak dokulara %14 daha fazla oksijen sağlanabilir. 2. Oksijen dağılımının kontrolü: Kan akımı mezenter, böbrekler, ve distal aortik bölgelerden azaltılarak beyin, kalp, adrenaller ve plasenta gibi hayati organlara yönlendirilir. Kan akımının yeniden dağılımının asimetrik gelişme geriliği ve farklı büyüme oranlarına neden olduğu, fetusun erken dönemde sağlığını tehdit etmekten çok, uzun dönemli etkilerinin olduğu gösterilmiştir. Belirtilen adaptasyon şekillerinin bir çoğu plasental ve fetal sistemik dolaşımın doppler incelemesi ile gösterilmiştir. Beyin koruyucu refleks tanımı artmış serebral kan akımı ile birlikte plasental kan akımı direncinin yükselmesini gösterir. Hemodinamik değişikliklerin derecesi çok az olabilir, örneğin renal kortikal kan akımı az miktarda artarken barsak dolaşımı az miktarda azalabilir. İleri derecede redistribusyon oksijen sağlanmasının ileri derecede azaldığının bir göstergesidir. Kronik sınırda oksijen yetersizliği olan fetusların ph değerleri normal olabilir, nörolojik ve kardiyak bozukluklar umbilikal venin parsiyel oksijen basıncı çok düşük sınırlara ulaştığında bozulur. 20

21 3. Oksijen tüketiminin azaltılması: Oksijen seviyesindeki değişikliklere karşı gelişen bu adaptasyon şiddetli serebral hipoksemi ile karıştırılmamalıdır. Fetal yanıtların çoğunda oksijenin azalmasına karşılık olarak tüketimin hızla azaltılması gözlenir ve bu yanıt kısa sürede normale dönebilir. Bu adaptasyon şeklinin sınırları, aktivite sikluslarının uzaması ile fetal aktivitenin tamamen ortadan kalkması arasında değişir ve doğumdan hemen sonra hızla düzelir. İnaktivite ile birlikte fetusun oksijen tüketimi %15 e kadar düşerken kan akımını yeniden düzenlenir ve oksijen sağlanması artırılarak kritik organlara yeterli oksijen sağlanır. Fetal yanıtın farklı elemanları oksijen seviyesindeki azalmanın derecesini gösterir. Fetal hareketler her düzeyde kaybolurken, kalbin reaktivitesi solunum hareketleri durmadan önce kaybolma eğilimindedir. Bu savunma mekanizmaları aşamalı olarak gelişir ve potansiyel olarak reversibledır. Örneğin intrauterin gelişme geriliği olan bir fetus, plasental yetmezliği; oksijen ekstraksiyonun artırılması, kan akımının yeniden yönlendirilmesi, hemoglobinin artırılması, fetal aktivitenin azaltılması ile kompanse eder. Uterus içinde bu değişikliklerin hangi aşamaya kadar reversible olduğu değişkenlik gösterir fakat anneye oksijen desteği verildiğinde fetal hareketlerde ve dopler rezistan paterninde düzelme görülüyorsa reversible dönemde olduğu öngörülebilir (27). Fetal Adrenal Korteks Embriyoloji, Histoloji, Anatomi: Fetus ve yenidoğanda adrenal korteks dışta adult zon ve daha merkezde de fetal zon olmak üzere iki kısımdan ibarettir. Fetal adrenal korteks gestasyonun 4-6. haftalarında ortaya çıkar (29). Gestasyonun haftalarında medullanın bitişiğinde geniş bir fetal zon ve ince bir subkapsüler adult zondan ibarettir. Fetal zon hızla involusyona uğrar, doğumda korteksin %20 i adult, %80 i fetal zondan oluşurken, postnatal günler arasında adult zon tüm korteksin % 21

22 50 sini kapsar. Fetal zonun tamamen kaybolma ve adult zonun tabakalara ayrılma zamanı tam olarak bilinmemektedir (29). Adult korteks zona glomeruloza, zona fasikulata ve zona retikülaris olmak üzere birbirinden farklı olarak üç ayrı tabakadan ibarettir (30). Zona fasikulata akut stres zamanında gerekli olabilecek steroid prekürsörlerin deposudur, uzun süreli stres durumunda zona glomeruloza ve zona fasikulatada daha fazla olmak üzere tüm adrenal bezin ağırlığı artar. Adrenal bezin ağırlığı doğumda 10 gr dır. Fetal korteksin involusyonu ile ilk iki haftada 5 gr a düşer, giderek vücut ağırlığı ile orantılı olarak ağırlığı artar, adultta %90 ı korteks, %10 u medulla olmak üzere 13 gr a ulaşır (31). Fizyoloji: Sürrenal korteks hormonları kolesterolden türemiş steroidlerdir. İnsan adrenallerinden salgılanan glikokortikoidler ve androjenler en önemli steroidlerdir. Biyolojik olarak aktif olan adrenokortikal hormonlarla birlikte 11-Deoksikortizol, 18-Hidroksikortikosteron, 17 alfa- hidroksiprogesteron ve 17 alfa-hidroksipregnanolon gibi az aktif veya inaktif prekürsörler insan adrenal venöz kanında bulunur. Önemli adrenokortikal hormonların günlük bazal sekresyon oranları izotop dilusyon metodu ile indirek olarak tayin edilmiştir (29) (tablo1). Kortizol Kortikosteron Aldosteron 11-Deoksikortizol Deoksikortikosteron 18-Hidroksikortikosteron Andostenedoin DHA DHA-Sulfat Periferik Kan Konsatrasyonu nmol 6-30 nmol pmol 0,3-3,2 nmol pmol pmol 2-10 nmol 3-45 nmol 2,6-6,5 μmol Tablo 1: İnsan adrenokortikal hormonlarının normal değerleri. 22 Günlük Sekresyon Oranı μmol 3-12 μmol nmol 0,3-4,3 μmol 0,6-2,4 μmol 0,4-1,2 μmol 7-14 μmol 28 μmol _

23 Adrenal kolesterol, bir seri karışık oksidasyon reaksiyonu ile C21 steroid olan pregnanolona çevrilir. Pregnanolon, 17-Hidroksipregnanolon ve progesterona dönüşür. Steroidler ilave bir seri oksidasyon ve hidroksilasyon reaksiyonları ile bu iki prekürsörden elde edilir (31) (şekil 1). Steroidler erişkin korteksin her üç tabakasında da yapılır. Zona glomerulozada; aldosteron, bir miktar kortikosteron ve deoksikortikosteron sentez edilir. Zona glomeruloza ve retikulariste tek bir fonksiyonel birim olan kortizol, kortikosteron ve androjenler salgılanır. Kolesterol 1 Pregnanolon Hidrokspregnanolon 3 Progesteron 4 8 Dehidroepiandrosteron 8 17-Hidroksiprogesteron 2 Androstenedion 9 11-Deoksikortikosteron 5 Östron Testesteron 9 Kortikosteron 6 Östradiol 18-Hidrokiskortikosteron 7 Aldosteron 23

24 1. Kolesterol yan zincir parçalama sistemi 2. 3β-Hidroksilaz 3. Steroid 17 hidroksilaz 4. Steroid 21 hidroksilaz 5. Steroid 11β hidroksilaz 6. Steroid 18 hidroksilaz Hidroksi steroid dehidrojenaz 8. Steroid 17α- Hidroksilaz 9. 17β Hidroksi steroid dehidrojenaz Şekil 1: Sürrenal korteks hormonlarının sentezi. GLİKOKORTİKOİDLER Başlıca glikokortikoid kortizoldür. Kortizon kortizolün metabolitidir. 11β-Hidroksilaz enzimi ile kortizolun oksidasyonu sonucunda oluşur, kortizol ve kortizon hızla birbirine değişebilir. Plazma Kortizol Düzeyi ve Sirkadiyen Ritmi: Normalde erişkin plazma kortizol düzeyi sabit diürnal ritim içinde 5-25 μg/dl dir. Sabah saat arasında pik yapar (25 μg/dl), gün boyu düşmeye başlar, gece yarısına doğru %50 azalarak saat arası μg/dl nin altına düşer, saat 02 ye doğru hızla artmaya başlar (29). Kortizol kanda % 5 serbest, %70 i α2-globulin olan transkortine, %20 si albumine, bir kısmı da eritrosit ve lenfositlere bağlı olarak bulunur. Stres altında olmayan organizmada plazma kortizolünün büyük bir kısmı bağlı olmasına rağmen çocuklarda serbest kortizol oranı erişkinlerden daha fazladır. Normal erişkinlerde her gün mg kortizol yapılır, fizyolojik yarı ömrü 110 dakikadır. 24

25 Transkortinin kortizol ve kortizona yüksek afinitesi vardır, kortizol düzeyi 25 μg/dl olduğunda tamamen saturedir, bu konsantrasyon aşıldığında serbest kortizol düzeyi %20-30 a çıkar. Fazla kortizol serum albuminine bağlanır. Transkortin seviyesi östrojen tedavisi gören hastada ve gebelerde artar. Gebeliğin son üç ayında normalin üç katı kadar artan kortizol düzeyine transkortin yükselmesinin neden olduğu düşünülmektedir. Kortizol Sekresyonunun Düzenlenmesi: İnsanda kortizol sekresyonu doğrudan ön hipofizden salgılanan adrenokortikotropik hormon (ACTH) ile regüle edilir. ACTH ın 3 mü/dl miktarı ile adrenal korteks sitimüle edilir, kortizol gibi sirkadien ritmi vardır, sabah arası 0.25 mü/dl ile pik yapar, akşama doğru giderek azalarak saat 18 de 0.1 mü/dl ye düşer. Sirkadien ritm stres, operasyon, hipoglisemi gibi durumlarda bozulmakta kortizol salgısında artış olmaktadır. Plazma kortizol konsantrasyonu; adrenal korteks, hipofiz, ve hipotalamusu içeren kapalı bir feed-back sistemi içinde idare edilir (29). Kortikotropin salgılatıcı hormon (CRH) hipotalamusta salgılanır, portal ven ile ön hipofize gelerek ACTH yapım ve sekresyonunu uyarır, direk pozitif feed-back etki ile uyarılan adrenallerden kortizol salgılanır. Kortizol düzeyi istenilen konsantrasyona ulaştığında indirek negatif feed-back etki ile hipotalamustan CRH salgısını, adenohipofizde de ACTH salgısını inhibe eder. Ayrıca ACTH kısa negatif feed-back etki ile CRH azaltır. Kortizolün Fizyolojik Etkileri: Kortizol, proteinleri azaltarak aminoasitlerden karbonhidratların oluşmasını yani glikoneogenezi uyarır, periferik kas dokusundan yağları mobilize eder glikozun kas dokusuna alımın engelleyerek yüz boyun ve karında yağ birikimine neden olur, Aldosterondan bin kez daha az olmak üzere sodium tutulumu ve potasyum atılımına neden olur ve glomeruler filtrasyonu artırarak diurez yapar. Bağ dokusunda; fibroblast gelişimin inhibe eder. Gebelik ve Kortizol: Anne plazma kortizol seviyesi gebelik boyunca tedrici olarak artar. Gebelikte ikinci aydan sonra östrojen yapımı progressif olarak artar, bu nedenle kortizol 25

26 metabolizmasındaki değişikliklere yüksek plazma östrojeninin neden olduğu düşünülür. Gebelikte sirkadien ritm değişmez, ancak gebe olmayan kadınlara göre plazma kortizolünün gece ölçülen değerlerinde düşüş daha azdır. Östrojen transkortin düzeyinin artmasına neden olur, transkortin artışının kendisine bağlı kortizolün metabolik klirensini azalttığı bilinmektedir. Buna göre gebelik boyunca kortizolün yükselmesi yapımın artışından çok yıkımın azalması nedeniyledir (30). Serbest kortizol düzeyi ve üriner atılımı gebelerde ve östrojen tedavisi görenlerde artmıştır, ancak serbest kortizolun total kortizol içindeki oranı değişmediği için gebelerde Cushing sendromu bulguları görülmez (32). Gebeliğin ikinci ve üçüncü trimesterında ve postpartum dönemde anne kortizol düzeyleri Cousins ve arkadaşları (33) tarafından ölçülmüş ve 2. trimesterde 18.8 ±2.5 μ/dl iken üçüncü trimesterde 20.3 ±2.6 μ/dl ye yükseldiği, postpartum 6 ve 12. haftalar arasında 5.4 ±0.6 μ/dl ye düştüğü gözlenmiştir. Carr ve arkadaşları da (34) benzer sonuçlar elde ettiklerini bildirmişlerdir. Yapılan çalışmalarda gebelik esnasında östrojen etkisi ile yükselen anne kortizol düzeyinin doğumdan 48 saat öncesine göre, doğum esnasında 0.5 ±1.5 μ/dl kadar yükseldiğini, bunun nedeninin de doğumun fizik ve psişik stresinin olduğu ileri sürülmektedir (30). Fetal Kortizol Metabolizması İnvitro çalışmalar 8 haftalık fetusun kortizol sentezi yapabildiğini göstermiştir. Ancak enzimlerin yetersizliğinden dolayı kortizolü yalnız başına sentez edemez. İnsan fetal serum kortizol düzeylerinin gestasyonel yaş ilişkisi ile ilgili yapılan bir çalışmada, cinsiyet ve doğum şekli ile ilgili olmaksızın gestasyonun 20. haftasından sonra kortizolün hızla arttığı ve 40. haftada ise 10 katına ulaştığı saptanmıştır (35). Fetus adult zonu, 3β-Hidroksilaz aktivitesi yüksek olduğundan kortikosteroid sentezini anneden bağımsız olarak yapabilir. Bu zon ayrıca doğumun başlangıcında önemli rol oynar. 26

27 Doğumun Başlangıcı: Geçmiş yıllarda doğum başlangıcının fetusta doğan bir sinyalle olduğu ve bu biyokimyasal sinyalin fetus adult zonundan kortizol sekresyonunu artırdığı ileri sürülmüştür (29) Yılında Malpas öncelikle fetus adrenal ve hipofizinin doğumun başlangıcından sorumlu olduğunu bildirmiştir (28). Pokoly (36) doğum başlangıcında kortizolün rolünü sezaryen, normal ve indüklenmiş vajinal doğumlarda kordon kanı kortizol düzeylerini tayin ederek incelemiş, vajinal doğumda kortizolü yüksek bulmuştur. Bunun fetal stres sonucu olduğunu, doğumu başlatan mekanizma olarak düşünülemeyeceğini ileri sürmüştür. Çeşitli araştırmacıların çalışmalarına göre kortizol, oksitosin ve trombosit aktive eden faktör gibi fetal sinyaller arşidonik asiti serbestleştirmekte, intrasellüler kalsiyum iyonlarının varlığında sentez edilen prostoglandin, oksitosin ile birlikte doğumu başlatmaktadır (28). Kordon Kanında Kortizol Düzeyi: Yenidoğanda plazma transkortin seviyesi, büyük çocuk, erişkin ve dolayısı ile annesininkinden düşüktür. Bu nedenle total plazma kortizol düzeyi annenin 1/3 üdür. Halbuki serbest kortizol düzeyi erişkin ve anneninkine yakındır. Gestasyonun 20. haftasında 0.4 μ/dl olan kortizol konsantrasyonu hızla artarak 38. haftada 2.1 μ/dl, 40. haftada 4.5 μ/dl a ulaşır (31). Normal spontan vajinal doğumla doğmuş sağlıklı yenidoğan kordon kanında kortizol düzeyi çeşitli araştırmalarda 5-25 μ/dl arasında bulunmuştur ki bu değerler normal erişkin kortizol düzeyi ile aynıdır. Posterm infantlarda kordon plazma kortizol düzeyi (6-12 μ/dl), termdeki infantta farklı değilken pretermlerde düşük veya normal bulunmuştur (37, 38, 39). Fetus doğumdan sonra dış ortama adapte olmaya çalışırken özellikle ilk 6 saat içinde plazma kortizolu hızla düşmekte ve bu hassas dönemde hipoglisemi sonucu gelişen konvulsiyonlar sık görülmektedir (40). Prolaktin Prolaktin ön hipofizdeki laktotrop hücrelerden, desidüalize endometrium ve miyometriumdan salgılanır. Belirtilen yerlerden prolaktin sagılanımı benzerdir, farklılık regülasyonu belirleyen mrna dadır (40). 27

28 Prolaktinin memelilerdeki temel fonksiyonu laktogenezistir. Prolaktin geninin transkripsiyonu östrojen ve östrojen reseptörlerine bağlanan diğer medyatörler tarafından uyarılır. Hipofizden prolaktin salınımı, hipotalamustan portal dolaşım ile gelen dopamin tarafından zayıf olarak inhibe edilir. Prolaktin sekresyonunu inhibe eden ve uyaran diğer faktörler şunlardır; prolaktin releasing factor (PRF), Tirotropin releasing faktor (TRF), vasoaktif intestinal peptit (VIP), epidermal growth faktör (EGF), ve muhtemelen gonadotropin releasing faktör (GnRF). Bu faktörlerin herbiri aynı zamanda bir biri ile de etkileşim halindedir. Ovulasyondan sonra sekretuar bir organ olmaya başlayan emdometriyum bu görevini gebelik boyunca sürdürür. Desidüalize olan endometriyum su-elektrolit dengesinde rol oynayan renin ve membranların prostoglandin üretimini etkileyen relaksin salgılar. Desiduailize endometriyumun salgıladığı prolaktin en çok incelenen hormonlardan biridir. Endometriyumun prolaktin salgılaması menstruel siklus esnasında desidualizasyonun başladığı 23. günde başlar. Desidual dokuda endometriyum salgılanmasının nasıl kontrol edildiği henüz bilinmemektedir. Desidualizasyon başladığı zaman östradiol veya progesteron yokluğunda prolaktin sekresyonu yapılacağı şeklinde argümanlar vardır, aynı zamanda inhibitor feed-back mekanizması da gereklidir (muhtemelen prolaktinin kendisi). Handwerger ve arkadaşları (41) ise endometrial prolaktin üretimi için progesteron ve östradiolün yokluğu ile birlikte relaksin, IGF-I gibi inhibitor ve situmulator fonksiyon gören diğer plasental ve desidual faktörlerin gerekli olduğunu iddia etmektedir. Gebelik boyunca prolaktin üretimi fetal hipofiz, anne hipofizi ve uterusta yapılmaktadır. Hem miyometriyum hem de endometriyum prolaktin salgılarken, ne trofoblastlar ne de fetal membranlar prolaktin üretmezler. Progesteron prolaktin sentezini inhibe ettiği halde sentezin başlaması için progesteronun varlığı gereklidir. Amniyotik sıvıdaki prolaktinin kaynağı endometriyumdur. Fetal dolaşımdaki prolaktin ise fetal hipofiz tarafından salgılanmaktadır. Endometriyum ve hipofizden prolaktin salgılanması farklı regulatuar sistemlerin kontrolündedir. 28

29 Gebeliğin yaklaşık 8. haftasından sonra prolaktin normal seviye olan ng/ml den yükselmeye başlar ve termde ng/mL olan pik seviyesine ulaşır. Prolaktin sekresyonunun artması öströjen seviyesine paralellik gösterir, östrojenin hipotalamik prolaktin inhibiting faktor (PİF), ve dopamin sekresyonunu inhibe ettiğine inanılmaktadır. Gebelikte prolaktin sekresyonu önemli oranda artar ve hamile olmayanlardaki gibi diürnal özellik gösterir. Amniyotik sıvıdaki prolaktin miktarı gebeliğin 20. haftasına kadar serum değerleri ile paralellik gösterirken, daha sonra doğuma kadar azalır. Anne ve bebeğin kan prolaktini hipofiz tarafından sağlandığından, dopamin agonistleri prolaktin sekresyonunu inhibe eder, ancak amniyotik sıvıdaki prolaktin miktarını etkilemez. Desidual prolaktin sekresyonu amniyotik sıvının su ve elektrolit dengesinde önemli rol oynar ve dopaminden etkilenmez. Anne ve fetus dokularının prolaktin reseptör yoğunluğu azalarak şöyle sıralanır, koryonik sitotrofoblast, desidua, amnion, sinsityotrofoblast. Anormal gebeliklerin hiçbirinde prolaktin seviyesi ile ilgili değişiklik bildirilmemiştir. Bununla birlikte polihidramniyosu bulunan ve hipertansif gebelerde desidual ve amniyotik sıvı prolaktini azalmıştır. Koryon laeveda prolaktin reseptörleri vardır ve sayıları polihidramniyosta azalmaktadır. Prolaktin amniyon sıvısının fetustan anneye doğru olan permeabilitesini azaltır. Reseptörler tarafından düzenlenen bu mekanizma fetal yüzdeki epiteli etkiler. Aynı zamanda fetal hipofizden salgılanan prolaktinin antidiüretik hormon gibi rol oynayarak su ve elektrolit dengesini düzenlediğine ilişkin bulgular vardır (42). Östrojene cevap olarak maternal hipofizden artarak salgılanmakta olan prolaktin anneyi laktasyona hazırlar. 29

30 MATERYAL VE METOD SSK Bakırköy Doğumevi Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim Hastanesinde prospektif gözlem çalışması olarak planlanan çalışma 1 Nisan 2004 ile 1 Haziran 2004 tarihleri arasında yapıldı. Çalışma için hastane etik kurulundan onay alındı. 30

31 Çalışmaya gebelik haftaları arasında doğum eylemi başladıktan sonra doğumhaneye yatırılıp doğum yaptırılan 200 olgu alındı. Doğumu başlatmak için misoprostol uygulanan, gebeliği hipertansiyon, diabetes mellitus ile komplike olan, demir desteği dışında ilaç kullanan, konjenital anomalisi olan, akciğer maturasyonu için kortikosteroid alan ve doğum öncesi hemorajisi olan olgular çalışma dışı bırakıldı. Anne ve bebeğin demografik ve klinik bilgileri çalışma için hazırlanan formlara doldurulduktan sonra bilgisayarda hazırlanan veri tabanına kayıt edildi. Aşağıda sıralanan fetal kalp hızı paterni bulguları olan gebeler, fetal distres grubuna alındı: Persiste geç deselerasyonlar Ağır variable deselerasyonlar Uzamış deselerasyon Azalmış variabilite Taşikardi (FHR>160) Sinuzoidal patern Gestasyonel yaş son adet tarihi ve ultrason bulgularına dayanarak hesaplandı. Doğum eylemi başlamamış, uterin skarı olan, ultrasonografi bulgularına göre doğum ağırlığı 4000 gr ın üzerinde olan primiparlar, makat gelişi olan primiparlara doğum eylemi başlamadan 39. haftada randevu verilerek sezaryen yapıldı ve elektif sezaryen grubunda değerlendirildi. Bu durumda olup doğum eylemi başladıktan sonra sezaryen uygulanan gebeler çalışma dışı bırakıldı. Belirtilen şartları taşımayan tüm olgular normal vajinal doğuma bırakıldı. Eylem sırasında fetal monitörizasyonda fetal distress belirtileri olan gebeler acil sezaryene alındı ve acil sezaryen grubunda değerlendirildi. Uzamış ikinci evre ve çıkımda bradikardi gelişen gebelere vakum ekstraksiyonu uygulandı ve yardımla doğum grubuna alındı. Birinci ve ikinci kez doğum yapanlara epizyotomi yapılırken diğerlerine yapılmadı. 31

32 Bebeğin sağlık durumu, 1 ve 5. dakikadaki apgar skorları çocuk hastalıkları kliniği hekimleri tarafından değerlendirildi. Apgar skoru 7 den küçük olduğunda fetal distress, 7 ve üzerinde olduğunda ise normal olarak kabul edildi. Bütün bebeğin doğumunu takiben göbek kordonu kesildikten hemen sonra, plasenta çıkmadan önce umbilikal venden 5 ml kan örneği alınıp santrifüj edilerek elde edilen 4 ml serum -70 C de saklandı. Serumların 2 ml sinde kortizol, 2 ml sinde prolaktin değerleri çalışıldı. Elde edilen verilerin normalliği Shapiro-Wilk testi ile değerlendirildi. Multiple gruplardaki değişkenlerin analizi için ANOVA testi yapıldı. Grupların birbiri ile karşılaştırılması için Student s t testi veya Mann-Whitney testinden uygun olanı kullanıldı. % 95 güvenlik aralığında anlamlılık sınırı 0.05 olarak kabul edildi. Belirtilen tüm istatistiki incelemeler SPSS 10.0 yazılımı ile bilgisayar ortamında yapıldı. 32

33 BULGULAR 33

34 Çalışma için toplam 200 umbilikal kord kanı alındı. Gebelerin yaşı ortalama 26,3 yıl (18-41 yıl) iken, 89 u primipar 111 i multipardı. Elektif sezaryen yapılanların dışında tüm olgularda doğum eylemi spontan başladı. Gebelik yaşı haftalar arasında idi (ortalama 38.85). Olguların doğum şekli; 122 normal vajinal doğum (%61), 48 Elektif sezaryen (%24), 20 acil sezaryen (%10), 10 vakum ekstraksiyonuydu (%5) (grafik 1). Grafik 1: Olguların doğum şekline göre dağılımı.. Olgular doğum şekli (tablo 1) ve fetal distres (tablo 2) durumuna göre gruplandırıldığında; yaş, parite, gebelik haftası ve doğum ağırlıklarında gruplar arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunamadı. Elektif sezaryen yapılan olgularda dilatasyon ve kontraksiyon başlamamış olduğundan doğum süreleri 0 olarak kabul edildi. Bu durumda ortalama doğum süresi 6.74 saattir (028). Doğum şekline göre değerlendirildiğinde ise bu süreler; normal vajinal doğumda ortalama 8.34 (3-28), acil sezaryenda ortalama (2-26) saat, vakum ekstraksiyonunda ortalama saattir (6-16) (grafik 2). Bebeklerin ağırlığı ise ortalama 3213 ( ) 34

35 gram, 1. dakikadaki apgar skorları 2 ile 9 (ortalama 7.16) arasında iken, 5. dakikadaki apgar skorları 4 ile 10 (ortalama 8.52) arasında bulundu. n Yaş Parite Gebelik Haftası Doğum Ağırlığı Fetal Distres Var Fetal Distres Yok p Tablo 1: Olguların demografik verilerinin fetal distres durumuna göre dağılımı ve gruplar arasındaki farklılığın istatistiksel açıdan t-testi ile değerlendirilmesi. Normal Elektif Spontan Acil Vakum ANOVA n Yaş Parite Gebelik Sezaryen Doğum Sezaryen p Haftası Doğum Ağırlığı Tablo 2: Olguların demografik verilerinin doğum şekline göre dağılımı ve gruplar arasındaki farklılığın istatistiksel açıdan ANOVA testi ile değerlendirilmesi. 35

36 Grafik 2: Olguların doğum şekillerine göre doğum süreleri. Ortalama kortizol seviyeleri; elektif sezaryen grubunda μcg/dl, normal spontan doğumda μcg/dl, acil sezaryen grubunda μcg/dl, vakum ekstraksiyonu grubunda ise 488 μcg/dl olarak hesaplandı (tablo1, grafik 3). ANOVA testinde gruplar arasındaki farklılık istatistiki açıdan anlamlı olarak bulundu (p= ) Ortalama prolaktin seviyeleri ise; elektif sezaryen grubunda ng/ml, normal spontan doğumda ng/ml, acil sezaryen grubunda ng/ml, vakum ekstraksiyonu grubunda ise ng/ml olarak bulundu (tablo 3, grafik 4). ANOVA testinde gruplar arasındaki farklılık istatistiki olarak anlamlı bulunmadı (p= 0.208), ancak Mann-Whitney U testi ile elektif sezaryen ile vakum ekstraksiyonu grupları arasındaki farklılığın istatistiki olarak anlamlı olduğu gösterildi (p= 0.024). 36

37 Prolaktin Kortizol (mg/dl) (mcg/dl) 435, ,61 492, ,22 524, ,86 546, ,00 Doğum Şekli Elektif C/S Ortalam a n=48 Ortalam NSD a n=122 Ortalam Acil C/S a n=20 Ortalam Vakum a n=10 Tablo 3: Doğum şekline göre ortalama prolaktin ve kortizol seviyeleri. 37

38 Grafik 3: Doğum şekline göre ortalama kortizol seviyeleri (ANOVA p=0.0001). Grafik 4: Doğum şekillerine göre ortalama prolaktin seviyeleri (ANOVA p=0.2085). Hormon seviyeleri, doğum şekline bakılmaksızın apgar skoru bulgularına göre değerlendirildiğinde; fetal distres grubunda ortalama kortizol ve prolaktin seviyeleri sırası ile 38

39 ± μcg/dl ve ± ng/ml olarak, fetal distresi olmayanların grubunda ise ±181.2 μcg/dl ve ± ng/ml olarak bulundu (grafik 5). Mann-Whitney testinde fetal distres grubu ile fetal distresin olmadığı grupların kortizol seviyeleri anlamlı olarak farklı olduğu gösterildi ancak prolaktin seviyelerindeki farklılığın anlamlı olduğu gösterilemedi. Fetal monitorizasyon bulgularına göre ortalama kortizol ve prolaktin seviyeleri; fetal distres grubunda ± μcg/dl ve ± ng/ml, normal grupta ise ±153 μcg/dl ve ± ng/ml olarak ölçüldü (grafik 6). İki grup arasındaki farklılık kortizol açısından istatitiki olarak anlamlı (p=0,0001) iken prolaktin açısından anlamlı değildi (p=0.136). Grafik 5: Beşinci dakikadaki apgar skorlarına göre fetal distresi olan ve olmayan olguların ortalama kortizol ve prolaktin seviyeleri. 39

40 Grafik 6: NST bulgularına göre fetal distresi olan ve olmayan olguların ortalama prolaktin ve kortizol seviyeleri. Amniyon sıvısında mekonyum olanlarda ortalama kortizol ve prolaktin seviyeleri ± μcg/dl ve ± ng/ml iken, mekonyum olmayanlarda ± μcg/dl ve ± ng/ml olarak belirlendi (grafik 6). Mekonyum olan ve olmayan gruplar kortizol açısından karşılaştırıldığında farklılık istatistiki olarak anlamlı (p<0.001) bulunurken prolaktin açısından anlamlı bulunmadı (p=0.242). 40

41 Grafik 6: Mekonyum durumuna göre ortalama prolaktin ve kortizol seviyeleri. 41

42 TARTIŞMA Çalışmamızda; doğum şekli, fetal monitorizasyon, mekonyum varlığı ve apgar skorunun fetal kortizol ve prolaktin seviyelerine etkisini inceledik. Travayda fetal distresi belirlemede en sık kullanılan yöntem fetal monitorizasyon olmasına rağmen, fetal monitorizasyon bulguları ile umbilikal kortizol seviyesini inceleyen hiçbir çalışma ingilizce literatürde bulunamadı. Sunulan çalışmada fetal monitorizasyon bulgularının kortizol seviyelerini anlamlı olarak etkileyen bağımsız değişken olduğu gösterildi. Fetal monitorizasyonda distres paterni gösteren olgularda kordon kanı kortizol seviyesi (ortalama μg/dl) distres paterni olmayan olguların kortizol seviyelerinden (ortalama μg/dl) anlamlı olarak yüksek bulundu (p=0.0001). Bu durum fetusun strese cevabı olarak değerlendirilebilir. Amniyon sıvısında mekonyum olan olguların kortizol seviyesi (ortalama μg/dl) mekonyum olmayan olguların kortizol seviyelerinden ( μg/dl )anlamlı olarak yüksek bulundu (p<0.001). Benzer şekilde Mears ve arkadaşları (43) da mekonyumun fetal kortizol seviyesini etkileyen bağımsız değişkenlerden olduğunu bildirmektedir. Mekonyum pasajının fetal stres nedeni ile geliştiği düşünüldüğünde aynı zamanda kortizol seviyesinin strese hormonal yanıt olarak yükseldiği öngörülebilir Çalışmamızın sonuçlarına benzer şekilde doğum şeklinin fetal kortizol seviyesini etkilediği literatürde bildirilmektedir (29, 38, 43). Çalışmamızda en düşük kortizol seviyesi elektif sezaryenlerde (ortalama μg/dl) olurken, aşamalı olarak sırası ile normal vajinal doğumlarda (ortalama μg/dl) ve acil sezaryende ( μg/dl) artmakta, yardımlı doğumlarda (ortalama 546,37 μg/dl) ise en yüksek seviyelere ulaşmaktadır. Değişkenlerin 42

43 analizi testinde (ANOVA) gruplar arasındaki farklılığın istatistiki olarak anlamlı olduğu bulundu (p<0.001). Doğum eyleminin başlayışını tetikleyen faktörlerden birinin de fetal kortizol sekresyonundaki artışın olduğunu ileri süren yayınlar vardır (29, 43, 44, 45). Çalışmamızdaki elektif sezaryen olgularında doğum eyleminin başlamadığı göz önünde bulundurulduğunda elektif sezaryen grubunda kortizol seviyesinin düşük görülmesi sadece stresin daha az olmasına değil aynı zamanda doğum eyleminin tetiklenmemiş olmasına bağlanabilir. Bununla birlikte elektif sezaryen olgularında kortizolün daha düşük olmasının sadece strese bağlı olduğunu, doğum eyleminin tetiklenmesini gösteremeyeceğini bildiren otörler de vardır (46). Bu durumun aydınlatılabilmesi için yeni çalışmalar gereklidir. Yardımlı doğumlarda kortizol seviyelerinin daha yüksek olduğunu bildiren başka çalışmalar da vardır (38, 47). Yardımlı doğumlarda kordon kanındaki noradrenalin lökosit ve lökosit prekürsörleri gibi diğer stresi gösteren faktörlerin daha fazla arttığı gösterilmiştir (48, 49). Bu bulgular çalışmamız ile birlikte değerlendirildiğinde, vakum uygulamasının fetus için stres kaynağı olduğu söylenebilir. Stres her ne kadar respiratuar adaptasyona yardımcı olsa da aşırı yüksek olduğunda fetus için dönemde olumsuz etkileri olabilir. Hayvan çalışmaları fetal veya neonatal stresin hipotalamo-hipofizer aksın strese yanıtını yaşam boyu etkilediğini göstermektedir (50). Taddio ve arkadaşlarının (51) yaptığı prospektif bir çalışmada yaşamın ilk 5 gününde sünnet edilen çocukların 4-6. aylardaki aşı injeksiyonuna daha fazla ağrı yanıtı verdiği gösterildi. Bu nedenle yardımlı doğumlardan mümkün olduğunca kaçınmak gerektiği söylenebilir ancak yeni çalışmalara gereklidir. Çalışmamızda apgar skorunun umbilikal ven kortizol seviyesini etkileyen bağımsız bir değişken olduğu gözlendi. Beşinci dakikadaki apgar skoru 7 nin altında olan olguların kortizol seviyesi (ortalama μg/dl) iken, 7 ve üzerinde olan olgularda (ortalama μg/dl) istatistiki açıdan anlamlı olarak daha yüksek bulundu (p=0.006). Mears ve arkadaşlarının (43) raporunda apgar skorunun kortizol seviyesini anlamlı olarak etkilediği 43

Prof. Dr. Mustafa Başbuğ Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD

Prof. Dr. Mustafa Başbuğ Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Prof. Dr. Mustafa Başbuğ Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Fetal monitorizasyonun fizyolojik temelleri Maternal fetal dolaşım Uterus kan akımını azaltan faktörler Fetal

Detaylı

PRETERM-POSTTERM EYLEM

PRETERM-POSTTERM EYLEM PRETERM-POSTTERM EYLEM PRE-TERM EYLEM PRETERM EYLEM; Doğum ağırlığı dikkate alınmaksızın, gebenin son adetinin ilk gününden itibaren 20-37. haftalar arasında eyleme girmesi ve bu eylem ile servikal açıklık

Detaylı

Fetal Monitorizasyon. Prof.Dr.Tufan BİLGİN

Fetal Monitorizasyon. Prof.Dr.Tufan BİLGİN Fetal Monitorizasyon Prof.Dr.Tufan BİLGİN 1. Trimester Fetal organogenesis teratojenite İlk 14 gün ya hep ya hiç 14-60 gün teratojenite (Nitröz oksid Spina bifida) Spontan abortus Over cerrahisi (kistektomi/oofoektomi)

Detaylı

FETAL SAĞLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ

FETAL SAĞLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ FETAL SAĞLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ Antenatal fetal izlenim amacı: Erken dönemde asfiksi tanısı koyarak fetal ve erken neonatal ölümü engellemek. Fetal ve perinetal morbiditeyi azaltmak. Kalıcı hasar başlamadan

Detaylı

FETAL İYİLİK HALİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Doç. Dr. KEMAL ÖZERKAN

FETAL İYİLİK HALİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Doç. Dr. KEMAL ÖZERKAN FETAL İYİLİK HALİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Doç. Dr. KEMAL ÖZERKAN ANTEPARTUM FETAL DEĞERLENDİRME Günlük fetal hareketler Elektronik testler NST CST Nipple stimulation CST Fötal biofizik profil Doppler velosimetri

Detaylı

Antepartum İntrauterin Hipoksinin Öngörüsü

Antepartum İntrauterin Hipoksinin Öngörüsü Antepartum İntrauterin Hipoksinin Öngörüsü Prof. Dr. H.Mete TANIR Perinatoloji Uzmanı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Antepartum Fetal ölümler Değişik

Detaylı

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM 1) Aşağıdaki hormonlardan hangisi uterusun büyümesinde doğrudan etkilidir? A) LH B) Androjen C) Östrojen Progesteron D) FUH Büyüme hormonu E) Prolaktin - Testosteron 2)

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER)

11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER) 11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER) BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZ) Her bir böbreğin üst kısmında bulunan endokrin bezdir. Böbrekler ile doğrudan bir bağlantısı

Detaylı

The Fetal Medicine Foundation

The Fetal Medicine Foundation Erken Term Dönemde İntrauterin Büyüme Geriliği Olan Fetuslarda Neonatal Asidozu Öngörmede Orta Serebral Arter Tepe Akım Hızı ve Serebroplasental Oranın Kullanımı Rauf Melekoğlu Ayşe Gülçin Baştemur Sevil

Detaylı

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Sodyum ve su retansiyonu Sistemik kan basıncında azalma Böbrek boyutunda artma ve toplayıcı sistemde dilatasyon Böbrek kan

Detaylı

Fetal tedavide amniyoinfüzyon ve amniyodrenaj

Fetal tedavide amniyoinfüzyon ve amniyodrenaj Fetal tedavide amniyoinfüzyon ve amniyodrenaj Prof.Dr.Cüneyt Evrüke Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıklar ve Doğum ABD, Peinatoloji BD, Adana Amniyoinfüzyon Amniyodrenaj Amniyotik kaviteye

Detaylı

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü Prof.Dr.Mitat KOZ DOLAŞIMIN SİNİRSEL KONTROLÜ Doku kan akımının her dokuda ayrı ayrı ayarlanmasında lokal doku kan akımı kontrol mekanizmaları

Detaylı

İNTRAPARTUM FETAL MONITORIZASYON. Dr. Alkan YILDIRIM İ.Ü İTF Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD

İNTRAPARTUM FETAL MONITORIZASYON. Dr. Alkan YILDIRIM İ.Ü İTF Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD İNTRAPARTUM FETAL MONITORIZASYON Dr. Alkan YILDIRIM İ.Ü İTF Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Elektrofetal monitorizasyon medikolegal nedenlerle en sık kullanılan intrapartum izlem yöntemidir. Amaç: Travay

Detaylı

GEBELİK ENDOKRİNOLOJİSİ GEBELİK ENDOKRİNOLOJİSİ

GEBELİK ENDOKRİNOLOJİSİ GEBELİK ENDOKRİNOLOJİSİ GEBELİK ENDOKRİNOLOJİSİ 1 GEBELİK ENDOKRİNOLOJİSİ Plasental kompartman Hipotalamik hormonlar GnRH CRH TRH Somotostatin GHRH Hipofizer hormonlar hcg hpl hch hct ACTH Oksitosin 2 1 GEBELİK ENDOKRİNOLOJİSİ

Detaylı

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler ENDOKRİN SİSTEM Endokrin sistem, sinir sistemiyle işbirliği içinde çalışarak vücut fonksiyonlarını kontrol eder ve vücudumuzun farklı bölümleri arasında iletişim sağlar. 1 ENDOKRİN BEZ Tiroid bezi EKZOKRİN

Detaylı

Konjenital adrenal hiperplazi

Konjenital adrenal hiperplazi . Konjenital adrenal hiperplazi Dr. Đhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Adrenal bez Adrenal korteks fonksiyonları: Mineralokortikoidler sodyum geri alımı ve potasyum atılımını

Detaylı

İNTRAPARTUM FETAL DEĞERLENDİRME

İNTRAPARTUM FETAL DEĞERLENDİRME İNTRAPARTUM FETAL DEĞERLENDİRME Doç.Dr.Miğraci TOSUN ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM AD. 1/38 İNTRAPARTUM FETAL MONİTÖRİZASYONDA (FM) AMAÇ İntrauterin fetal kaybı önlemek

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Duran Karabel

Yrd. Doç. Dr. Duran Karabel Yrd. Doç. Dr. Duran Karabel İntrauterin Büyüme Geriliği (İUBG) Hesaplanan gebelik haftasında beklenen fetal ağırlığın 10. persentilden daha düşük olması Fetusun büyüme potansiyelini olumsuz yönde etkileyen

Detaylı

Konjenital adrenal hiperplazi. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Konjenital adrenal hiperplazi. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Konjenital adrenal hiperplazi (KAH) Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Dersin Amacı KAH patogenezinin öğrenilmesi KAH lı hastaların klinik ve laboratuar bulgularının

Detaylı

SAĞLIKLI FETUSLARDA KOLON VE REKTUM ÇAPLARININ DOĞUM EYLEMİ VE POSTPARTUM MEKONYUM ÇIKIŞ ZAMANI İLE İLİŞKİSİ

SAĞLIKLI FETUSLARDA KOLON VE REKTUM ÇAPLARININ DOĞUM EYLEMİ VE POSTPARTUM MEKONYUM ÇIKIŞ ZAMANI İLE İLİŞKİSİ SAĞLIKLI FETUSLARDA KOLON VE REKTUM ÇAPLARININ DOĞUM EYLEMİ VE POSTPARTUM MEKONYUM ÇIKIŞ ZAMANI İLE İLİŞKİSİ Cihan İnan, N. Cenk Sayın, Nihal Dolgun, Selen Gürsoy Erzincan, Işıl Uzun, Havva Sütcü, Füsun

Detaylı

Adrenal Korteks Hormonları

Adrenal Korteks Hormonları Adrenal Korteks Hormonları Doç. Dr.Fadıl Özyener Fizyoloji AD Bu derste öğrencilerle Adrenal korteks hormonlarının (AKH) sentez ve salgılanması, organizmadaki hücre, doku ve sistemlerde genel fizyolojik

Detaylı

Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2

Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2 Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2 1 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Radyoloji Ana Bilim Dalı, İzmir 2 Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, İzmir

Detaylı

GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ

GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ Doğuma Hazırlık Doğum Öncesi Eğitim Fetal Aktivitenin İzlenmesi Göğüs Bakımı Emzirmeye

Detaylı

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... 1 Bilinmesi Gereken Kavramlar... 1 Giriş... 2 Hücrelerin Fonksiyonel Özellikleri... 2 Hücrenin Kimyasal Yapısı... 2 Hücrenin Fiziksel Yapısı... 4 Hücrenin Bileşenleri... 4

Detaylı

Gebelik ve Trombositopeni

Gebelik ve Trombositopeni Gebelik ve Trombositopeni Prof.Dr. Sermet Sağol EÜTF Kadın Hast. ve Doğum AD Gebelik ve Trombositopeni Kemik iliğinde megakaryosit hücrelerinde üretilir. Günde 35.000-50.000 /ml üretilir. Yaşam süresi

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

Plasenta Amniyon Çoğul Gebelikler

Plasenta Amniyon Çoğul Gebelikler Dönem 1- Sunum 5/ 2012 Plasenta Amniyon Çoğul Gebelikler Prof.Dr. Alp Can Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji- Embriyoloji ABD hgp://histemb.medicine.ankara.edu.tr koryon boşluğu Plasenta = Desidua

Detaylı

İNTRAUTERİN BÜYÜME KISITLILIĞI VE OLİGOHİDRAMNİOS OLGULARINI NE ZAMAN DOĞURTALIM? DR. AYTÜL ÇORBACIOĞLU ESMER

İNTRAUTERİN BÜYÜME KISITLILIĞI VE OLİGOHİDRAMNİOS OLGULARINI NE ZAMAN DOĞURTALIM? DR. AYTÜL ÇORBACIOĞLU ESMER İNTRAUTERİN BÜYÜME KISITLILIĞI VE OLİGOHİDRAMNİOS OLGULARINI NE ZAMAN DOĞURTALIM? DR. AYTÜL ÇORBACIOĞLU ESMER İntrauterin büyüme kısıtlılığı PREMATURITE FETAL ÖLÜM

Detaylı

Gestasyonel Diyabet (GDM)

Gestasyonel Diyabet (GDM) Gestasyonel Diyabet (GDM) Tanım, Sıklık Gebelikte ortaya çıkan veya ilk defa tespit edilen glikoz intoleransı olarak tanımlanmaktadır (WHO 2012; ACOG, 2013). Aşikar diyabet kriterlerini içermeyen ve gebeliğin

Detaylı

86. Doğum eylemi süresince fetal başın yaptığı eksternal rotasyon hareketi hangi aşamada gerçekleşir?

86. Doğum eylemi süresince fetal başın yaptığı eksternal rotasyon hareketi hangi aşamada gerçekleşir? 86. Doğum eylemi süresince fetal başın yaptığı eksternal rotasyon hareketi hangi aşamada gerçekleşir? A) Angajman B) Pelvik girimden geçiş C) Orta pelvise giriş D) Pelvik çıkım düzlemine giriş E) Omuz

Detaylı

DOĞUMDA PARTOGRAM KULLANIMI

DOĞUMDA PARTOGRAM KULLANIMI DOĞUMDA PARTOGRAM KULLANIMI Dr Özlem Gün Eryılmaz Zekai Tahir Burak Eğitim Araştırma Hastanesi Doğum Kliniği Never let the sun set twice on a laboring woman. Steer P; BMJ 1999 PARTOGRAM NEDİR? Doğum eyleminin

Detaylı

Antepartum Fetal Değerlendirme, Ne Zaman ve Nasıl?

Antepartum Fetal Değerlendirme, Ne Zaman ve Nasıl? Antepartum Fetal Değerlendirme, Ne Zaman ve Nasıl? Dr. İbrahim H. Kalelioğlu İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Perinatoloji Bilim Dalı Antenatal Fetus Ölümü ve UPY Antepartum

Detaylı

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi Dr. Aslı KANTAR GİRİŞ GENEL BİLGİLER Akut böbrek hasarı (ABH) yenidoğan yoğun bakım

Detaylı

EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT

EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT Prof.Dr.Fadıl Özyener Fizyoloji Anabilim Dalı Sempatik Sistem Adrenal Medulla Kas kan dolaşımı Kan basıncı Solunum sıklık ve derinliği Kalp kasılma gücü Kalp atım

Detaylı

Aldosteron tansiyon ve vücut sıvı dengesini ayarlayan böbrek üstü bezlerinden salgılanan bir hormondur. Kandaki miktarına bakılır.

Aldosteron tansiyon ve vücut sıvı dengesini ayarlayan böbrek üstü bezlerinden salgılanan bir hormondur. Kandaki miktarına bakılır. ALDOSTERON Aldosteron tansiyon ve vücut sıvı dengesini ayarlayan böbrek üstü bezlerinden salgılanan bir hormondur. Kandaki miktarına bakılır. Aldosteron testi ne için yapılır: Bazı sıvı ve elektrolit metabolizma

Detaylı

T.C SAĞLIK BAKANLIĞI HASEKİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI KLİNİĞİ UMBİLİKAL KORDON KAN GAZI ANALİZİNİN PERİNATAL ASFİKSİ

T.C SAĞLIK BAKANLIĞI HASEKİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI KLİNİĞİ UMBİLİKAL KORDON KAN GAZI ANALİZİNİN PERİNATAL ASFİKSİ T.C SAĞLIK BAKANLIĞI HASEKİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI KLİNİĞİ UMBİLİKAL KORDON KAN GAZI ANALİZİNİN PERİNATAL ASFİKSİ TANIMINDAKİ ÖNEMİ KLİNİK ŞEFİ PROF. DR. MURAT ELEVLİ

Detaylı

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki

Detaylı

Nonimmun Hidrops Fetalis Tanı ve Yaklaşım. Prof. Dr. Acar Koç Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı

Nonimmun Hidrops Fetalis Tanı ve Yaklaşım. Prof. Dr. Acar Koç Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Nonimmun Hidrops Fetalis Tanı ve Yaklaşım Prof. Dr. Acar Koç Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Sıklık: 1 / 2500 4000 NIHF Tanı Kriterleri: Ascit Plevral efüzyon

Detaylı

ADRENAL KORTEKS HORMONLARI GLİKOKORTİKOİDLER. Doç. Dr. Fadıl Özyener Fizyoloji Anabilim Dalı

ADRENAL KORTEKS HORMONLARI GLİKOKORTİKOİDLER. Doç. Dr. Fadıl Özyener Fizyoloji Anabilim Dalı ADRENAL KORTEKS HORMONLARI GLİKOKORTİKOİDLER Doç. Dr. Fadıl Özyener Fizyoloji Anabilim Dalı Bu derste amaçlanan öğrencilerle; Glikokortikoid hormonların (GKH) sentez ve salgılanmasını, organizmadaki hücre,

Detaylı

Maternal serum 25 OH vitamin D düzeylerinin preterm eylem ve preterm doğumda rolü var mıdır?

Maternal serum 25 OH vitamin D düzeylerinin preterm eylem ve preterm doğumda rolü var mıdır? Maternal serum 25 OH vitamin D düzeylerinin preterm eylem ve preterm doğumda rolü var mıdır? Medipol Mega Üniversite Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Lebriz Hale Aktün, Yeliz Aykanat, Fulya Gökdağlı

Detaylı

VAY BAŞIMA GELEN!!!!!

VAY BAŞIMA GELEN!!!!! VAY BAŞIMA GELEN!!!!! DİYABET YÖNETİMİNDE İNSÜLİN POMPA TEDAVİSİNİN KAN ŞEKERİ REGÜLASYONUNA OLUMLU ETKİSİ HAZIRLAYAN: HEM. ESRA GÜNGÖR KARABULUT Diyabet ve Gebelik Diyabetli kadında gebeliğin diyabete

Detaylı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Çalışan açısından, yüksekte güvenle çalışabilirliği belirleyen etkenler:

Detaylı

İntern Dr. Özkan ERARSLAN ADRENAL YETERSİZLİK. ADDİSON HASTALIĞI, BÖBREKÜSTÜ BEZ YETERSİZLİĞİ, SÜRRENAL YETMEZLİK Ekim 2013

İntern Dr. Özkan ERARSLAN ADRENAL YETERSİZLİK. ADDİSON HASTALIĞI, BÖBREKÜSTÜ BEZ YETERSİZLİĞİ, SÜRRENAL YETMEZLİK Ekim 2013 İntern Dr. Özkan ERARSLAN ADRENAL YETERSİZLİK ADDİSON HASTALIĞI, BÖBREKÜSTÜ BEZ YETERSİZLİĞİ, SÜRRENAL YETMEZLİK Ekim 2013 İlk kez 1855 te Thomas Addison tarafından tanımlanmıştır Sıklığı milyonda 60-120

Detaylı

Fetal Distress. Dr.Cenk Yaşa İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD

Fetal Distress. Dr.Cenk Yaşa İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Fetal Distress Dr.Cenk Yaşa İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Fetal Distress Fetal sıkıntı olarak ta bilinen bu durum; bir klinik duruma tam doğruluk ile uygulanması için geniş ve

Detaylı

BİRLEŞİK PRENATAL TARAMA TESTLERİ. Dr. Alev Öktem Düzen Laboratuvarlar Grubu

BİRLEŞİK PRENATAL TARAMA TESTLERİ. Dr. Alev Öktem Düzen Laboratuvarlar Grubu BİRLEŞİK PRENATAL TARAMA TESTLERİ Dr. Alev Öktem Düzen Laboratuvarlar Grubu Prenatal tarama testleri kavramları Tarama testi: Normal vakalarda anormal sonuçlar, hasta vakalarda normal sonuçlar elde edilebilir.

Detaylı

Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu

Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu Dr.Meltem Pekpak İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 34.Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon 18-22 Ekim,Antalya

Detaylı

Makat prezentasyonu. Görülme oranı %3-4 dür. Tanı leopold manevraları ile konulabilir

Makat prezentasyonu. Görülme oranı %3-4 dür. Tanı leopold manevraları ile konulabilir MAKAT DOĞUM Makat prezentasyonu Görülme oranı %3-4 dür Tanı leopold manevraları ile konulabilir 2 MAKAT DOĞUM Sırt solda olduğunda birinci makat gelişi ; sırt sağda olduğunda ikinci makat gelişi, çocuk

Detaylı

BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN.

BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN. BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ Prof Dr Zehra AYCAN zehraaycan67@hotmail.com Büyüme Çocukluk çağı, döllenme anında başlar ve ergenliğin tamamlanmasına kadar devam eder Bu süreçte çocuk hem büyür hem de gelişir

Detaylı

Kan Akımı. 5000 ml/dk. Kalp Debisi DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ VII. Dr. Nevzat KAHVECİ

Kan Akımı. 5000 ml/dk. Kalp Debisi DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ VII. Dr. Nevzat KAHVECİ MERKEZİ SİNİR SİSTEMİNİN İSKEMİK YANITI DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ VII Dr. Nevzat KAHVECİ Kan basıncı 60 mmhg nın altına düştüğünde uyarılırlar. En fazla kan basıncı 1520 mmhg ya düştüğünde uyarılır.

Detaylı

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği SUNU PLANI Tanım ve Epidemiyoloji Adrenal bez anatomi Etiyoloji Tanı Klinik Tedavi TANIM-EPİDEMİYOLOJİ Adrenal

Detaylı

ACOG diyor ki APGAR SKORU. Özeti yapan: Dr. Yasemin Doğan

ACOG diyor ki APGAR SKORU. Özeti yapan: Dr. Yasemin Doğan ACOG diyor ki APGAR SKORU Özeti yapan: Dr. Yasemin Doğan Apgar skoru yenidoğanın doğumdan hemen sonraki durumunun ve canlandırmaya yanıtının değerlendirilmesinde kabul edilmiş ve kullanılabilir bir yöntemdir.

Detaylı

DR ARİF SEYHUN BUCA KADIN DOĞUM VE ÇOCUK HASTANESİ

DR ARİF SEYHUN BUCA KADIN DOĞUM VE ÇOCUK HASTANESİ DR ARİF SEYHUN BUCA KADIN DOĞUM VE ÇOCUK HASTANESİ Karditokografi trasesinin yorumlanması konusunda kişiler arasında veya aynı kişinin farklı zamanlarda yaptığı yorumlar arasında tam uyum varmı? HAYIR

Detaylı

30.12.2014. Doğuma Yardım ve Takip. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı. 13.Hafta ( 08-12 / 12 / 2014 ) DOĞUMA YARDIM VE TAKİP Slayt No: 17

30.12.2014. Doğuma Yardım ve Takip. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı. 13.Hafta ( 08-12 / 12 / 2014 ) DOĞUMA YARDIM VE TAKİP Slayt No: 17 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı 13.Hafta ( 08-12 / 12 / 2014 ) DOĞUMA YARDIM VE TAKİP Slayt No: 17 4 Doğum eylemi, doğum ağrılarının başlamasından, fetüsün doğumu ve plasentanın ayrılmasının

Detaylı

4 Boyutlu ultrasonla normal ve riskli gebeliklerdeki fetal davranışın belirlenmesi DOÇ.DR. ALİN BAŞGÜL YİĞİTER

4 Boyutlu ultrasonla normal ve riskli gebeliklerdeki fetal davranışın belirlenmesi DOÇ.DR. ALİN BAŞGÜL YİĞİTER 4 Boyutlu ultrasonla normal ve riskli gebeliklerdeki fetal davranışın belirlenmesi DOÇ.DR. ALİN BAŞGÜL YİĞİTER NORMAL GEBELİKTE FETAL DAVRANIŞ Fetusun gözlenebilen aksiyonu veya dış uyarana verdiği reaksiyondur.

Detaylı

Doğumun 2. Evresi Ne Kadar Sürer ve Ne Zaman Sonlanır? İlerlemeyen Eylem Tanısı Nasıl Konulur? Dr. Şevki ÇELEN ZTB Kadın Sağlığı EAH

Doğumun 2. Evresi Ne Kadar Sürer ve Ne Zaman Sonlanır? İlerlemeyen Eylem Tanısı Nasıl Konulur? Dr. Şevki ÇELEN ZTB Kadın Sağlığı EAH Doğumun 2. Evresi Ne Kadar Sürer ve Ne Zaman Sonlanır? İlerlemeyen Eylem Tanısı Nasıl Konulur? Dr. Şevki ÇELEN ZTB Kadın Sağlığı EAH EVRE 2 (Atılma dönemi) Efasman ve dilatasyonun tamamlanması ile doğum

Detaylı

İntrauterin Büyüme Geriliği Dr Seyfettin Uludağ. Anabilim Dalı

İntrauterin Büyüme Geriliği Dr Seyfettin Uludağ. Anabilim Dalı İntrauterin Büyüme Geriliği 2009 Dr Seyfettin Uludağ Cerrahpaşa a Tıp T p Fakültesi Kadın n Hastalıklar kları ve Doğum Anabilim Dalı İntrauterin Büyüme Geriliği Tanım Fetal Ağırlık < 10 % - < 2 sd (3 %)

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A. D.

Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A. D. Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A. D. Sunu Planı Tanım ve Epidemiyoloji Adrenal bez anatomi ve fizyolojisi Etiyoloji Klinik Tanı Tedavi Tanım ve Epidemiyoloji

Detaylı

Erken gebelik (4-10 hf) USG: Neler görmem gerekir ve neler görmeliyim?

Erken gebelik (4-10 hf) USG: Neler görmem gerekir ve neler görmeliyim? Erken gebelik (4-10 hf) USG: Neler görmem gerekir ve neler görmeliyim? Doç.Dr.Miğraci TOSUN Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ad. 1/54 4-10 hft USG de Tespit Edilmesi

Detaylı

ACOG diyor ki GEÇ-TERM VE POST-TERM GEBELİKLERİN YÖNETİMİ. Özeti yapan: Dr. Yasemin Doğan

ACOG diyor ki GEÇ-TERM VE POST-TERM GEBELİKLERİN YÖNETİMİ. Özeti yapan: Dr. Yasemin Doğan ACOG diyor ki GEÇ-TERM VE POST-TERM GEBELİKLERİN YÖNETİMİ Özeti yapan: Dr. Yasemin Doğan Son adet tarihinden itibaren 42 0/7 gebelik haftasına ulaşan veya bu haftayı geçen gebelikler post-term gebelik

Detaylı

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3)

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3) 4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3) Amaç: Kadın yaşamının evreleri ve bu evrelerde karşılaşılabilecek sağlık sorunları hakkında öğrenciyi bilgilendirmek, bu sorunlara pratisyen

Detaylı

GEBE MUAYENE YÖNTEMLERİ ve GEBE BAKIMI

GEBE MUAYENE YÖNTEMLERİ ve GEBE BAKIMI 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve 10.Hafta ( 17-21 / 11 / 2014 ) GEBE MUAYENE YÖNTEMLERİ VE GEBE BAKIMI Slayt No: 11 GEBE MUAYENE YÖNTEMLERİ ve GEBE BAKIMI 2 Doğum öncesi bakım şu amaçlara yönelik

Detaylı

Hipertansif Hasta Gebe Kalınca Ne Yapalım?

Hipertansif Hasta Gebe Kalınca Ne Yapalım? Hipertansif Hasta Gebe Kalınca Ne Yapalım? Doç.Dr. Gülay Sain Güven Hacettepe ÜniversitesiTıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Genel Dahiliye Ünitesi 24 Mayıs 2008, Antalya Sunum Planı Gebelik-hipertansiyon

Detaylı

SEZARYEN SONRASI VAJİNAL DOĞUM (SSVD)

SEZARYEN SONRASI VAJİNAL DOĞUM (SSVD) SEZARYEN SONRASI VAJİNAL DOĞUM (SSVD) Sezaryen Sonrası Vajinal Doğum (SSVD) Daha önce sezaryen olan kadın tekrar doğum yapacak Sezaryen Sonrası Doğum Denemesi (SSDD) Sezaryen Sonrası Sezaryen Doğum (SSSD)

Detaylı

Amniyotik Sıvı Dinamiği Fetal Monitorizasyondaki Önemi Doç. Dr. Derya EROĞLU Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD

Amniyotik Sıvı Dinamiği Fetal Monitorizasyondaki Önemi Doç. Dr. Derya EROĞLU Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Amniyotik Sıvı Dinamiği Fetal Monitorizasyondaki Önemi Doç. Dr. Derya EROĞLU Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD TMFTP X. Ulusal Kongresi, 27-30 Ekim 2016, İstanbul o Amniyonik

Detaylı

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Ektopik Gebelik Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Tanım Epidemiyoloji Patofizyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Tanım Fertilize ovumun endometriyal kavite dışında

Detaylı

07.11.2014. Fetus Fizyolojisi. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı

07.11.2014. Fetus Fizyolojisi. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı 8.Hafta ( 03-07 / 11 / 2014 ) FETUS FİZYOLOJİSİ 1.Embriyonun Gelişmesi 1.) Plasenta 2.) Amnion Kesesi ve Amnion Sıvısı Slayt No: 9 1.) EMBRİYONUN GELİŞMESİ

Detaylı

Endokrin farmakoloji 1 (hipofiz hormonları, tiroid hormonları, adrenal korteks hormonları) Prof. Dr. Öner Süzer

Endokrin farmakoloji 1 (hipofiz hormonları, tiroid hormonları, adrenal korteks hormonları) Prof. Dr. Öner Süzer Endokrin farmakoloji 1 (hipofiz hormonları, tiroid hormonları, adrenal korteks hormonları) Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 2 1 3 4 2 Hipotalamus ve hipofiz Metabolizma, gelişme ve üreme gibi vücut

Detaylı

Op.Dr. Meryem Hocaoğlu Prof. Dr. Atıl Yüksel Prof. Dr. Cem Batukan 10/11/2013

Op.Dr. Meryem Hocaoğlu Prof. Dr. Atıl Yüksel Prof. Dr. Cem Batukan 10/11/2013 Op.Dr. Meryem Hocaoğlu Prof. Dr. Atıl Yüksel Prof. Dr. Cem Batukan 10/11/2013 İntrauterin adezyonlar (IUA), ilk olarak 1894 de Fritsch tarafından tarif edilmiştir. 1946 da Joseph G. Asherman, yayınladığı

Detaylı

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM 2018-2019 EĞİTİM VE ÖĞRETİM

Detaylı

SİGARANIN GEBELİĞE ETKİLERİ. Mini Ders 2 Modül: Sigara ve Üreme Sistemi

SİGARANIN GEBELİĞE ETKİLERİ. Mini Ders 2 Modül: Sigara ve Üreme Sistemi SİGARANIN GEBELİĞE ETKİLERİ Mini Ders 2 Modül: Sigara ve Üreme Sistemi Mini Dersin Hedefleri MİNİ DERSİN AMACI: Kursiyerlerin, gebelik sırasında sigara kullanımı ile ilişkili olası problemler hakkında

Detaylı

Konjenital adrenal hiperplazi (KAH) Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Konjenital adrenal hiperplazi (KAH) Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Konjenital adrenal hiperplazi (KAH) Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Dersin Amacı KAH patogenezinin öğrenilmesi KAH lı hastaların klinik ve laboratuar bulgularının

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II IV. KURUL DERS PROGRAMI (ÜRO-GENİTAL ve ENDOKRİN SİSTEM) (07 MART NİSAN 2016)

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II IV. KURUL DERS PROGRAMI (ÜRO-GENİTAL ve ENDOKRİN SİSTEM) (07 MART NİSAN 2016) 2015-2016 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II IV. KURUL DERS PROGRAMI (ÜRO-GENİTAL ve ENDOKRİN SİSTEM) (07 MART 2016 22 NİSAN 2016) DEKAN BAŞKOORDİNATÖR DÖNEM II KOORDİNATÖRÜ DÖNEM II KOORDİNATÖR YARDIMCISI

Detaylı

KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM

KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM 1. GÜN 08.15-09.00 Pratik Ders Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinin Tanıtılması 09.15-10.00 Teorik Ders Jinekolojik Anamnez M. ÇOLAKOĞLU 10.15-11.00 Teorik Ders Jinekolojik

Detaylı

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi İhsan Ateş 1, Mustafa Altay 1, Nihal Özkayar 2, F. Meriç Yılmaz 3, Canan Topçuoğlu 3, Murat Alışık 4, Özcan Erel 4, Fatih Dede 2 1 Ankara Numune Eğitim

Detaylı

Gestasyonel Diyabette Nötrofil- Lenfosit Oranı, Ortalama Platelet Hacmi ve Solubıl İnterlökin 2 Reseptör Düzeyi

Gestasyonel Diyabette Nötrofil- Lenfosit Oranı, Ortalama Platelet Hacmi ve Solubıl İnterlökin 2 Reseptör Düzeyi Gestasyonel Diyabette Nötrofil- Lenfosit Oranı, Ortalama Platelet Hacmi ve Solubıl İnterlökin 2 Reseptör Düzeyi Yrd. Doç. Dr. Cuma MERTOĞLU Erzincan Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Gestasyonel

Detaylı

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ Kortizol süpresyon testi; ACTH süpresyon testi; Deksametazon süpresyon testi Hipotalamus ve hipofiz bezinin kortizole cevabını ölçen laboratuar testidir. Kortizol Hipotalamus

Detaylı

Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O.

Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. Kan Gazı Nedir? Kanın a s i t ve b a z d u r u m u n u b e l i r l e m e a m a c ı y l a kan gazı değerlerinin belirlenmesi gerekir. Ortaya çıkan

Detaylı

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem Prof.Dr.Mitat KOZ Mikrodolaşım? Besin maddelerinin dokulara taşınması ve hücresel atıkların uzaklaştırılması. Küçük arteriyoller her bir doku

Detaylı

KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ

KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ 03-11-2009 Doku hipoperfüzyonu ve organ hasarı oluşturan, intravasküler volüm kaybının ilk tedavisi

Detaylı

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Hasta Başı Eğitim / İş Başında Öğrenme Hasta viziti, poliklinik, doğumhane ve ameliyathanede pratik

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Hasta Başı Eğitim / İş Başında Öğrenme Hasta viziti, poliklinik, doğumhane ve ameliyathanede pratik 1. HAFTA Stajın Tanıtımı Hekimlik Uygulaması Obstetrik antenatal vizit ve anamnez Puberte ve bozuklukları Hekimlik Uygulaması Jinekolojik anamnez, muayene Non-invaziv ve invaziv antenatal tetkikler Kadın

Detaylı

07.11.2014. fetal dönem denir. Fetal dönemde, embriyonal dönemde oluşan organ sistemleri gelişir. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı

07.11.2014. fetal dönem denir. Fetal dönemde, embriyonal dönemde oluşan organ sistemleri gelişir. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı 9.Hafta ( 10-14 / 11 / 2014 ) 1.) Göbek Kordonu 2.) Fetus ve Fetal Dolaşım Fizyolojisi 3.) Fetusun Aylara Göre Gelişimi Slayt No: 10 2 7.) FETUS Üçüncü gebelik

Detaylı

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ Sami Uzun 1, Serhat Karadag 1, Meltem Gursu 1, Metin Yegen 2, İdris Kurtulus 3, Zeki Aydin 4, Ahmet

Detaylı

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM 2018-2019 EĞİTİM VE ÖĞRETİM

Detaylı

ÇOĞUL GEBELİK EYLEM PLANI

ÇOĞUL GEBELİK EYLEM PLANI ÇOĞUL GEBELİK EYLEM PLANI Fetüs sayısını belirle İki Fetüs Üç Ve Üzeri Fetüs Prezantasyonu Belirle Amniyon Durumunu Belirle Monoamniyotik Diamniyotik Doğum Eylemi Sırasında Meydana Gelecek Morbiditeden

Detaylı

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM 2018-2019 EĞİTİM VE ÖĞRETİM

Detaylı

PERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI. Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları

PERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI. Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları PERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Perinatal dönemde herpesvirus geçişi. Virus Gebelik sırasında Doğum kanalından Doğum

Detaylı

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ İdrar oluşturmak... Üriner sistemin ana görevi vücutta oluşan metabolik artıkları idrar yoluyla vücuttan uzaklaştırmak ve sıvı elektrolit dengesini korumaktır. Üriner

Detaylı

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Magnezyum (Mg ++ ) MAGNEZYUM, KLOR VE METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Dr Ali Erhan NOKAY AÜTF Acil Tıp AD 2009 Büyük kısmı intraselüler yerleşimlidir Normal serum düzeyi: 1.5-2,5 meq/l Hücre içinde meydana gelen

Detaylı

ENDOKRİN SİSTEM #4 SELİN HOCA

ENDOKRİN SİSTEM #4 SELİN HOCA ENDOKRİN SİSTEM #4 SELİN HOCA ADRENAL BEZ MEDULLA BÖLGESİ HORMONLARI Böbrek üstü bezinin öz bölgesi, embriyonik dönemde sinir dokusundan gelişir bu nedenle sinir sisteminin uzantısı şeklindedir. Sempatik

Detaylı

IUGG Tanısı-Ayırıcı Tanısı Doğum Zamanlaması

IUGG Tanısı-Ayırıcı Tanısı Doğum Zamanlaması IUGG Tanısı-Ayırıcı Tanısı Doğum Zamanlaması Prof.Dr.Babür Kaleli Pamukkale Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.D. MFT-P Ultrasonografi Kursu İstanbul 2013 IUGG IUGG artmış perinatal mortalite ve

Detaylı

Prof. Dr. Mehmet ALİ MALAS

Prof. Dr. Mehmet ALİ MALAS DEKAN T. C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2012-2013 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II IV. DERS (ENDOKRİN ve ÜROGENİTAL SİSTEM) KURULU (11 MART 2013 18 NİSAN 2013) BAŞKOORDİNATÖR DÖNEM II KOORDİNATÖRÜ

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II IV. KURUL DERS PROGRAMI (ÜRO-GENİTAL ve ENDOKRİN SİSTEM) 04 MART NİSAN 2019 (7 HAFTA)

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II IV. KURUL DERS PROGRAMI (ÜRO-GENİTAL ve ENDOKRİN SİSTEM) 04 MART NİSAN 2019 (7 HAFTA) 2018-2019 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II IV. KURUL DERS PROGRAMI (ÜRO-GENİTAL ve ENDOKRİN SİSTEM) 04 MART 2019 19 NİSAN 2019 (7 HAFTA) DEKAN BAŞKOORDİNATÖR DÖNEM II KOORDİNATÖRÜ DÖNEM II KOORDİNATÖR YARDIMCISI

Detaylı

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER Varlık Erol, Cengiz Aydın, Levent Uğurlu, Emre Turgut, Hülya Yalçın*, Fatma Demet İnce* T.C.S.B. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi,

Detaylı

EGZERSİZ VE TERMAL STRES. Prof.Dr.Fadıl ÖZYENER

EGZERSİZ VE TERMAL STRES. Prof.Dr.Fadıl ÖZYENER EGZERSİZ VE TERMAL STRES Prof.Dr.Fadıl ÖZYENER TERMAL DENGE ısı üretimi BMH Kas etkinliği Hormonlar Besinlerin termik etkisi Postur Çevre ısısı Vücut ısısı (37 o C±1) ısı kaybı konveksiyon, radyasyon,

Detaylı

Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması

Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması Halil Yazıcı 1, Abdullah Özkök 1, Yaşar Çalışkan 1, Ayşegül Telci 2, Alaattin Yıldız 1 ¹İstanbul

Detaylı

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI 4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI Amaç: Kadın yaşamının evreleri ve bu evrelerde karşılaşılabilecek sağlık sorunları hakkında öğrenciyi bilgilendirmek, bu sorunlara pratisyen hekim düzeyinde

Detaylı

Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi

Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi İhsan Ateş 1, Nihal Özkayar 2,Bayram İnan 1, F. Meriç Yılmaz 3, Canan Topçuoğlu 3, Özcan Erel 4, Fatih Dede 2, Nisbet Yılmaz 1 1 Ankara Numune

Detaylı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ZEYNEP KAMİL KADIN VE ÇOCUK HASTALIKLARI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ZEYNEP KAMİL KADIN VE ÇOCUK HASTALIKLARI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ZEYNEP KAMİL KADIN VE ÇOCUK HASTALIKLARI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KLİNİK ŞEFİ : Op. Dr. Vedat DAYICIOĞLU ELEKTRONİK FETAL KALP HIZI MONİTÖRİZASYONU: NORMAL MONİTÖR, FETAL STRES,

Detaylı

Nabızsız Arrest. TYD Algoritması: Yardım çağır KPR başla O2 ver Monitöre veya defibrilatöre bağla. Ritim kontrolü

Nabızsız Arrest. TYD Algoritması: Yardım çağır KPR başla O2 ver Monitöre veya defibrilatöre bağla. Ritim kontrolü İKYD Kardiyak Arrest Algoritmi Tüm nabızsız kardiyak arrest vakalarında ritim (Şoklanabilir ve Şoklanamaz): Ventriküler fibrilasyon/nabızsız Ventriküler Taşikardi (Şoklanabilir) Nabızsız Elektriksel Aktivite

Detaylı

Nedenleri tablo halinde sıralayacak olursak: 1. Eksojen şişmanlık (mutad şişmanlık) (Bütün şişmanların %90'ı) - Kalıtsal faktörler:

Nedenleri tablo halinde sıralayacak olursak: 1. Eksojen şişmanlık (mutad şişmanlık) (Bütün şişmanların %90'ı) - Kalıtsal faktörler: Obezite alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olmasıyla oluşur. Bunu genetik faktörler, metabolizma hızı, iştah, gıdaya ulaşabilme, davranışsal faktörler, fiziksel aktivite durumu, kültürel faktörler

Detaylı