2. Dönem, Sayı 1 Yazdırılabilir Sürüm

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "2. Dönem, Sayı 1 Yazdırılabilir Sürüm"

Transkript

1 2. Dönem, Sayı 1 Yazdırılabilir Sürüm Bu sürüm, bilgisayardan okuyacağı her şeyi, öncesinde yazıcı çıktısını alarak okuyanlar için hazırlandı. Resim yok, renk yok, yazılar 1 punto daha büyük, 4 sütun yerine 2 sütun var. Sapasade! Toner ve kartuş dostu. Kısa ve zamansal açıdan geçici yazılar hemen 2 dakikada monitörden okunabildiği için bu sürüme dahil edilmemiştir. Kağıt israfı yapmamak için öneriler: 1- Bir tarafı kullanılmış, öbür tarafı boş müsvedde kağıtlarından kullanın. 2- Görme sıkıntınız yoksa yazıcınızın ayarlarından iki sayfa yan yana yazdırmayı deneyin. 3- Sadece okuyacağınız yazının sayfalarını yazdırın. 4- Üstteki madde uyarınca bu sayfayı yazdırmak abes bir hareket olacaktır! İyi okumalar dileriz...

2 Birtakım notlar: 1- Dergideki röportajların kırpılmamış versiyonlarını burada okuyabileceğinizi biliyor muydunuz? 2- Yazılar dergideki sırası korunacak şekilde sıralanmıştır. Dolayısıyla bir içindekiler sayfasına daha gerek kalmadı. 2

3 Spoilar Dizi-film mevzuları -Ali Hıdımoğlu Okumadan Önce: Burada okuduğunuz her satırda bilinçli olarak spoiler (izlemeden önce okuyunca filmin heyecanını kaçıran detaylar) ile karşılaşabilirsiniz. Sonrasında dergiye aman da ben bunu okudum tüm zevkim kaçtı ya da hani böyle demiştin olmadı temalı e-postalar atmayınız (Bkz: Spoiler Free). Öncelikle arkadaşlar çok beklediğimiz ve ilk bölümleri yayınlanmış dizileri belirtelim; Fringe, How I Met Your Mother (Victoria), Big Bang Theory, House, The Vampire Diaries, duymayan kaldıysa Breaking Bad, Supernatural, Glee, CSI: NY, Gossip Girl, Two and a Half Men, The Office ve belki de benim bilmediğim başka dizileriniz başladı, e malum sezon açıldı güzel oldu (tarihleri IMDB den kontrol edebilirsiniz). Malum yeni sezonun açılması ile başlayan birçok dizi de bulunmakta (merak etmeyin burada isimlerini teker teker verecek değilim), fakat yeni dizilere başlamak isteyenler var ise bu yıl bolca seçenek bulunmakta. Tabii laf yeni dizilerden açılır da yeni dizilerden dikkatimizi en çok çekenlere değinmemek olmaz. Bu yılın belki de en çok beklenen dizileri arasında olan Terra Nova nın Genesis Part 1 & 2 isimli bölümleri 26 Eylül itibari ile yayına girdi. Dizinin teması Dünya nın yol olma sınırına gelmesi ve bu sırada insanların zamanda milyonlarca yıl geriye yolculuk edip bir umut şehri inşa edip orada yaşamaları olduğundan ve dizinin yapımcıları içerisinde Steven Spielberg in adının geçmesi diziyi merakta kılan etkenler arasında. Benim en çok merak ettiklerim arasında ise; Once Upon a Time ve Grimm bulunmakta. Bu dizilerin çıkışları kesinleşti ve yakın zamanda ilk gösterimleri yapılacak. Tabii uzunca bir süre önce biz dizi severlere duyurulan bir Battlestar Galactica: Blood and Chrome bilmecesi var ki, Syfy adlı kanalın bu diziden de vazgeçtiği en son haberler arasında. Var olan diziler arasında hepimizin en çok merak ettiği konulardan birine de değinmezsem olmaz, tabii ki Two and a Half Man in Charlie Sheen yerine Ashton Kutcher ı oynatması. Bu büyük sükse yapan haber beraberinde hayal kırıklığı da getirdi. Dizinin yapımcıları, Sheen gerçeğini görmezden gelip dizinin aynı şekilde takip edileceğini umdular fakat izleyenlerin de anladığı gibi, artık para için çekilen bir dizi ve zorunlu güldürmeleri ile gönlümüzü fethetmeye çalışmakta. Umutlarınızdan vazgeçin ve yeni dizilere yönelin derim. Neyse son kısımda ise Türk dizi piyasasının canlanan kısmından da bahsetmekte fayda görüyorum. Evet, yanlış anlamadınız Leyla ile Mecnun diyorum. Başta para kazanmak için çekilmiş bir dizi olabilir ama şu an gösterimde olan diziler arasında absürtlüğü, esprileri, karakterlerinin dramaları ve onların yaptığı göndermeleri ile gönüllerde taht kurmuş bir yapım. Diğer yapımları da görmezden gelemeyiz, ortada bir Muhteşem Yüzyıl, Behzat Ç. ve Kuzey Güney gerçeği var. Türk dizi piyasası son zamanlarda daha çok büyümekte ve güzel yapımlar ortaya çıkmakta, arada bir bakın ve muhabbetlerden eksik kalmayın derim. Son olarak da bahsetmeden, hiç olmadı bir kere dokundurmadan olmaz adettir. Game of Thrones ve Eddard Stark diyorum size. Bu dizi öyle bir şey ki, içimizde uzun zamandır beklemede olan fantastik kurgu aşkını ortaya çıkarttı. Ünlü ve başarılı oyuncuları da içerisinde barındırması ve hikâyenin bizim gibi aşırı fantastik ögeleri sevmeyen, oyuncuların karakteri ile bütünleşmesini seven dizi izleyicileri için büyük bir özlemi giderdi ve yeni bir özlem başlattı. Maalesef ki yeni bölüm çıkış tarihi Nisan 2012 yi gösteriyor, beklemek şart. 3

4 Mekan: Baraka Kafe -Alper Demirci Hep hayal ettim durdum, bir gün yaşadığım yerde doğru dürüst, hakikaten kafa dinlenecek, yeri gelecek çalışanlarıyla kafa dengi sohbet konuları işleyebileceğim, işlevini yerine getiren bir kafenin varlığını. Ama nereye gitsem memleketimin o klişeleşmiş kafe ortamlarından kendimi kurtaramadım. Güzelyalı sahilde, Bornova da, Alsancak ta, yazlık için nadiren gittiğim Davutlar da Adeta gizli ve organize bir gençleri aptallaştırma projesi kapsamında ağız birliği etmişçesine her yer ortamsal piyasa pop müzik çalıyor ve televizyonlarından Akıllı TV eksik olmuyordu. Önü yatık arkası kalkık saçlarıyla arz-ı endam eden kafe çalışanları, yaşı geçmişlerin olmasa bile, henüz kendini bulma devresindeki gençlerin bilinçaltına korkunç bir kültür aşılıyordu. Kitap okuma alışkanlığına sahip olmama kepazeliğimde azımsanmayacak payı var bu kafelerin. Evdeyken bilgisayar kitaba hep üstün geliyor. Elimde kitabımla gitsem kafelerden birine otursam, bütün bu saydığım aptallaştırıcı faktörler dalga halinde zihnime hücum etmekte, tüketmek ve karşı cins avlamak üzerine kurulmuş bir gençlik kültürsüzlüğünün manzarasına maruz kaldığımdan kelli, sinirlerim tepeme çıkmakta. Mutluluğu yanlış yerde aramışız en başından. Aslında mutluluk ana caddelerde değil, ara ve hatta daha ziyade dar sokaklarda. Kentler gitgide toplu konutların ruhsuz ve tekdüze ortamlarına genişlerken ve karakter sahibi eski binaların oluşturduğu güzel dokulu sokaklar yerini mozaik cepheli, tepesinde yine mozaikten Öz Has Kardeşler İnşaat imzalı iğrenç apartmanlara bıraktırılırken elimizde kalan bölgelerin değerini şimdiden bilmek gerekiyor. Alsancak taki 1483 sokak da buralardan biri. Bir tarafı yine 1950 lerdeki apartman furyasından nasibini alsa da kafamızı yukarı kaldırmadıkça sokağın güzelliğini bozmuyor. Sokağa karakterini kazandıran ise diğer tarafındaki İtalyan okulunun yeşil duvarı ve o duvardan sarkan bitkiler. Sokak boyunca insanı huzur bombardımanına maruz bırakan çardaklı kafeler Baraka Kafe yi böyle bir arka plan ve ilk izlenim çerçevesinde tanıdım. Mütevazi bir mekan, ama düşününce hayallerimi karşılayan bir yer. Tüketen insan manzarasından uzak tutuyor, işin tesadüfü ise, Baraka nın sahibi Ahmet Doğruyol da Baraka yı tanımlarken üretileni paylaşmak amaçlı üretenlerin ve takipçilerinin buluşma noktası sıfatını kullanıyor. Yeşil tentesinin altında oturup birkaç saat etrafı gözlemlemek zihin açıcı bir deneyim. Sağında ve solundaki kafelerde de ayrı birer biz bize koşuşturmaca sürerken, saati geldiğinde Baraka nın yanındaki pasajın içinden, sokakla Kıbrıs Şehitleri Caddesi nin birleştiği noktada gözlük satanlar tezgahlarını çıkarmaya hazırlanıyor. Araç gürültüsü yok gibi bir şey, sokaktan kendi halinde vatandaşlar geçiyor. Kafa şişirmeyen dünya müzikleri ilginçtir, yandaki kafelerin müzikleriyle karışmaksızın doğruca kulağımıza geliyor. Menüde görülen Baraka nın logosu baraka ve demliği çağrıştırıyor. Ortamın şairaneliğine direnip mobil cihazlarını çıkaran konuklar, kablosuz ağa girmek için şifreyi sorduğunda mekanın gizli sloganını öğreniyor: dunyaevimiz. Dünyayı, insanlığın sığındığı bir barakaya benzetiyor bu sloganla. Ucuz limonata var, çilek suyu var Dileyenler için kavun suyu da var. El yapımı atıştırmalık sandviçler, onun haricinde bildiğiniz çay kahve Mekanın spesyalitesi? Şokellalı ekmek bence. Adını söyleyemediğimiz bir şey yok ki! Bunları arayanlar caddeye çıkıp burun kıvırmaya devam edebilir. Biz burada kafamızı dinliyoruz. Bir de Metin abiyi dinliyoruz oradaysa eğer. O konuşuyor, biz dinliyoruz. Bir yere yetişme ihtiyacı hissedenlerimiz huzursuzlanmaya başlıyor, kalanlarımız keyifle dinlemeye devam ediyoruz. Bit pazarı maceraları, fotoğraf eğitim merkezlerinde eğitmen diye geçinenlerin ukalalıkları, Rönesans tan kalma bir tablo ve hikayesi, şansımıza ne denk gelirse Yolunuz Alsancak tan geçtiğinde bir tatlı huzurun peşindeyseniz, bekleniyorsunuz. Yol tarifi: Kıbrıs Şehitleri Caddesi ne gir, İtalyan Kültür Merkezi ni geç, sağda Garanti Bankası ndan hemen önceki sokağa gir, ilerle. 4

5 Topluluk: ODTÜ Oyuncuları Üniversite topluluklarına ayırdığımız bu bölüme Türki-ye nin en eski öğrenci topluluklarından biri olan ODTÜ Oyuncuları ile başlıyoruz. ODTÜ Oyuncuları çoğu üniversite topluluğunu ve öğrencilerini yüreklendirebilecek bir geçmişe sahip. Öyle ki cuntanın baskılarına yılmayıp oyun çıkarmaya ve eylem yapmaya devam ediyorlar, kapitalin bulunduğu hiçbir ortama dahil olmuyorlar ve tüm zorluklara rağmen para ile değil inançları ile çalışıyorlar. Ben de bu topluluğu daha yakından tanımak için Can Sarıkaya ile bir söyleşi yaptım. -Furkan Emir ODTÜ Oyuncuları nın hikayesiyle başlayalım, senin ağzından bu hikayeyi alabilir miyiz? ODTÜ Oyuncuları öncelikle 1957 yılında METU Players adı ile meclisin oradaki eski ODTÜ kampusunda İngilizce oyunlar oynayan bir grup olarak doğdu. Kurumsallaşması ve resmileşmesi 1960 yılına tekabül ediyor. Bununla birlikte, dönemin ODTÜ lülerinin hep kolej mezunu olması (İngilizce şartı arandığından) politik olarak bugünden farklı olmalarına yol açsa da, ODTÜ oyuncuları (o günkü adıyla METU Players) muhalif bir söyleme sahip. Devam eden senelerde ODTÜ de hazırlık okulunun kurulması ile değişen öğrenci profili sayesinde ODTÜ oyuncularının yeni üyeleri de daha başka sınıflara mensup insanlar içinden olmaya başlıyor. Bu süreçte ODTÜ oyuncuları Türkiye nin ilk üniversite tiyatroları şenliğini 1966 yılında Festival 66 adı ile gerçekleştiriyor ve askeri müdahaleye kadar bu festival sürdürülüyor. Askeri müdahale sonucu topluluğun tüm faaliyetleri yasaklanıyor. 70 li yıllarda tekrar toplanan topluluk oyun çalışmalarına başlıyor ve yeni oyunları ve yeni ekibi ile daha sol söylemler söylemeye başlıyor. Eylemlere katılıyor, grevlere turne düzenliyor, ODTÜ artık solun kalesi değil diyenlere cevaben oyun bile düzenliyor: Gelin de görün. Agitprop ve Brechtyen üsluba daha da sıkı sarılıyor bu dönemde topluluk. 12 Eylül cuntası da ODTÜ oyuncularının faaliyetlerini sonlandırıyor ve bina kurulmasından itibaren ODTÜ oyuncularına hizmet veren ve tüm arşivin bulunduğu mimarlık amfisi binası basılarak ODTÜ oyuncularının tüm arşivi yakılıyor. Arşivini ve tüm oyuncularını ikinci kez kaybeden ekip, 1982 de toplanıp ODTÜ lü Oyuncular adı ile dikkat çekmeyecek bir oyun olan, Shakespeare in Kış Masalı oyunu ile çalışmalarına tekrar başlıyor. Üyelerin bir kısmı da bu süreçte Metropol Tiyatrosu nu kurup burada çalışmalarına devam ediyor. Amfisini ve gerçek ismini kazanan ekip kendi için en değerli faaliyetlerden biri olan şenlik için tekrar kolları sıvayıp en kritik dönemlerde bile (1966, 1978 gibi) yaptığı bu iş için tekrar uğraşmaya başlıyor ve 1987 de tekrar başlatıyor şenlikleri yılında 50. yılını kutlayan topluluk, 1960 yılında topluluğu kuranlardan, 80 de hapse düşenine, 2000 de oyun oynayanına herkesi mimarlık amfisinde tekrar buluşturdu. Hem sözlü hem ya- 5

6 zılı tarihi tekrar toparlamak ve iletişimi hiç bırakmamak için yapılan bu toplantılarda bir gün boyunca ODTÜ oyuncuları eskisinden yenisine hasret giderdi, birbirine amfi hikayelerini anlattı. Bugün hâlâ tüketim toplumuna karşı üretim tiyatrosu yapmaya çalışan ODTÜ oyuncularından kısaca bu kadar bahsedebilirim. Birbirinizle paylaştığınız amfi hikayelerinden bizimle de paylaşabileceğiniz var mı? Biz hayatımızın büyük kısmını o amfide geçirdiğimiz için bize bu hikayeler pek eğlenceli geliyor. Ama zannetmiyorum ki dışardan ilgi çeksin. Hem amfide olan amfide kalır. Muhalif duruşunuz sizi daha sonra kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya getirmedi mi? Kapatılma tehlikesi değil belki ama daha başka tehlikeler yaşıyoruz. Şenliğin bütçesi azaltılıyor, turne için otobüs verilmiyor, misafir ettiğimiz gruplara yurtlarda yer açılmıyor... Artık yaptırımlar daha yumuşak. Peki bu durumlarda çok fazla sponsor sıkıntısı çekiyor musunuz? Biz sponsor kabul etmiyoruz. Ne sponsor kabul ediyoruz ne de gösterilerimiz için para talep ediyoruz. Kültür İşleri Müdürlüğü bütçesi zaten bizim harçlarımız ve vergilerimizden oluşuyor. Dolayısıyla bu müdürlüğün bize para, araç vs. tesis etmesi gerekmekte. E sen de harç verdiğine göre, senin verdiğin para ile yaptığım oyunu ne sana satabilirim ne de bu oyuna senden izinsiz sponsor alabilirim. ODTÜ şenliklerine de benzer düşüncelerle mi katılmıyorsunuz? Yıllar önce bu şenlikler tüketim örgütlediği için birçok topluluk tarafından boykot edilmişti. Bu toplulukların arasında ODTÜ Oyuncuları da vardı. Bugün böyle bir boykottan söz etmek mümkün değil ama biz yine de katılmamayı tercih ediyoruz. Boykot ettiğimiz söylenemez. Gerçi dışarıya çok bir şey sızdırmıyorsunuz ama tiyatro disiplin işidir, ODTÜ Oyuncuları bu disiplini nasıl sağlıyor? Eğitimler nasıl geçiyor? Öncelikle yeni gelenlerle birlikte topluluğun en eskisi dahil herkes tüm eğitim çalışmalarına katılıyor, her sene kendine yeni bir şey katmalısın. ODTÜ Oyuncularında en önemli şeylerden biri çalışmak. Topluluğun zaten kendine ait bir disiplini var buna uyum sağlayanlar zaten bunun bir parçası oluyor, uyum sağlayamayanlar bir süre sonra kendiliğinden vazgeçerek bırakıyor. ODTÜ Oyuncuları mezun vermez diye bir karar alındığını duydum ben. 60 larda kurulan bir oluşum için bayağı eski öğrenci biriktirmişsinizdir. Öyle efsaneler dönüyor ama bizde ODTÜ Oyuncularından mezun çok kişi var. Siz büyük bir ailesiniz ve oyunlarınızı çıkarırken ailenin eski fertleriyle birlikte hareket ediyorsunuz, bu yeniler için sıkıntı oluşturmuyor mu? Hayır olmuyor. Çok eskiler de sürece o kadar fazla müdahil olmuyor. İzliyor, bazı şeyler hakkında kısa yorumlar yapıyor, fikrini söylüyor. Sürece müdahale etmiyor. Bir gün topluluk içinden büyük bir kalabalık Biz artık Shakespeare, Bertolt Brecht oyunları oynamak istemiyoruz, biz kendi aramızda bir skeç yazdık ve bu sene bu skeci sergilemek istiyoruz deseler... İkna yöntemi. Topluluğun geri kalanı da bu duruma ikna olursa neden olmasın. Yakın bir geçmişte bu sene absürd oynayalım dendiği oldu, 2008 de gergedanlar oynadık. Kendinize koyduğunuz, ulaşmak için çaba sarfettiğiniz bir uç nokta var mı? Yoksa tüm çabanız elinizde biriktirdiklerinizi korumaya yönelik mi? Biriktirdiklerimizin üzerine ne koyabiliriz diye bakmalıyız sanırım. Bu daha doğru olur. 50 yıldan beri oyun çıkarma konusunda boş geçmeyen, muhalif duruşundan tüm zorluklara rağmen ödün vermeyen bir oluşumun parçası olmak nasıl bir duygu bize biraz anlatır mısın? Tek kelime ile anlatayım; iddialı. İddalı size bence de uygun peki hayranlarınız için bu sene neler düşünüyor ODTÜ Oyuncuları, biraz ipucu vermek ister misin? Güzel şeyler :) Biliyorsundur belki ODTÜ Oyuncuları oyunlarını afiş ile duyurur, bu konuda bilgi veremem. ODTÜ Oyuncuları her yönüyle dışarı kapalı. Peki, Türkiye nin en büyük topluluklarından birinin temsilcisi olarak eklemek istediğin son bir şeyler var mı? İlgilendiğiniz ve vakit ayırdığınız için teşekkür ederim. Ekibe ulaşmak için: 6

7 Bırakıp Gidenlerden Misiniz? -Alper Kara Selamlar saygıdeğer okuyucular, zamanın tozlarını üstümüzden silkeleyerek, taze bir başlangıçla, yeni bir format fakat eski kafayla huzurlarınızdayız. Ufak bir hatırlatma yahut tanıtım yapacak olursak; mecmuamız sizlere ulaşana kadar yaşadığımız zaman diliminde müzik, sinema, edebiyat ve hayata dair (aslında tiksiniyorum bu hayata dair lafından) birtakım gelişmeleri elekten geçirmeye, işimize geldiği gibi yorumlamaya çalışacağız. Tabii ki sübjektif görüşlerimiz bizi bağlar ve maksadımız kırıcı olmamaya çalışmak. Ancak köşemizin adından da anlaşılacağı gibi zaman zaman dilimize hakim olamayabiliriz. Çok takdir ettiğiniz bir grup veya futbolcu için buradan şuursuzca ettiğimiz birkaç kelam uykunuzu kaçırıp, sizleri histeri krizlerine sürüklemez, bunu da biliyoruz. Teoman bırakırken Biliyorsunuz geçtiğimiz aylarda gündemi meşgul eden mevzuların başını Teoman ın müziği bırakması çekmişti. Aslında her şey güzel başlamıştı. 80 lerden beri kendi grubu ile müzik yapmaya çalışan Teoman, ilk albümünü 90 ların tam göbeğinde ülkemize bıraktı. Naif bir vokali, İngiltere için atan bir beyni vardı. Bilenler biliyordu, Suede ve Radiohead den devşirme bir müzik yapıyordu ama neticede bu ülkede daha evvel rastlanmamış bir şeydi. Önce, sınırlı bi kitle tarafından benimsendi ama bu ona yetmemişti. Daha sonraki albümlerinde yavaş yavaş kökleri olan yer altından kopup, devler arenasına, ana akıma kaymayı kafaya koydu ve bunu kutlamaya Jack Daniels ile karar verdi. Sonsuz bi parti böylece başlamış oldu. Nihayetinde 9 albüm süren kariyerini Babylon Aya Yorgi deki son konseriyle noktaladı. Yaptığı basın açıklaması yetmeyince durumunu, düşündüklerini ve yorgunluğunu ifade eden bi başka açıklama yapmak zorunda kaldı. Bin yerde okuduklarınızı bi kez de buradan tekrar etmenin hakkaten anlamı yok. Kendisini seversiniz sevmezsiniz ama lütfen dürüst olalım; aramızdan kaçı hala sabah kalkar kalkmaz kendine Teoman şarkılarından oluşan bir liste hazırlayıp gün boyunca dinliyor? Veya Teoman ın müziğe geri dönmesi için gidip adak adayanınız oldu mu? Anlaşılan kendisi bile kendine katlanamaz hale gelmişti ve adam bıraktı. Aslen bu, geçen ay biten yaz aşkınızdan farksız (belki o daha dramatikti). Müzik piyasasındaki kirlilikten, belki de kendi yaratım sürecinde bi tıkanma yaşadığından (son albümlerini dikkate alırsanız) ve belki de Yeter bu kadar kastırdık bunca yıl, bundan sonra bitmeyen bir tatile çıkıyorum hacı! şeklinde düşünmesinden Ki en güzeli bu değil mi a dostlar? Hepimiz aynı hayalleri her hafta loto kuponunu yatırdıktan sonra kurmuyor muyuz? Parasında gözümüz yok (yalan tabii) kendisi şu sıralar Çıralı-Olimpos civarında sunalanıyormuş. Belki de kendisine sorulacak doğru soru şu olmalı: Sene 2011 olmuş 7

8 hala ne Olimpos u bilader? Seneler önce bi yardım konserine Sertab la çıkmışlardı da gidip izlemiştik. Hey gidinin gidisi Zamanın parasıyla güzel bir sakal atmıştık (yardım derneği olmasa konuşurdum). Teoman ın uvertür olduğu konserin assolisti Sertab hanımdı. Hanım diyorum, Sertab diyorum Geçtiğimiz ay Somali civarında görülmüş. Afrika dönüşü verdiği şu demeci aynen nakledelim: Afrika neden adam olmuyor? diye düşünürdüm hep. Bir kere hem kendi bilgileri yok hem de o kadar bir şey yapamaz hale gelmişler ki, o kısır döngüden çıkamıyorlar. İnsan değiliz biz de, işimize geliyor bazılarının acıları üzerinden para kazanmak. Uzun zamandır Afrika ya gitmek istiyordum. Safarisine de gitmek istiyordum, sefaletine de. Daha önce de AKUT la Sri Lanka ya gitmiştim. Gecelerce antibiyotik paketledik. Döndüğümde zatürre oldum. Evet, hiçbir şey diyemeyişin boş bakışıyla okudunuz sanırım. İnsan gitse, görse bile inanamıyor (anlayamıyor mu yoksa?) Afrika nın durumuna. Uzak doğu felsefeleri, veganlık, yoga, farkındalık ve bunları her fırsatta anlatmak/yaymak, bi kültür ataşeliği bi yaşam uzmanlığı ve arada spor olarak müzik Yıllardır söylenir durur Sertab koloratur sopranodur diye. Peki nedir bu? En tiz ve yüksek perdeden söyleyebilen kadın sesi (umarız bu bilgiden sonra kamuoyu rahatlamıştır). Biliyorsunuz çoğu eski şarkısında bunu göstermek için bağırır. Bu da bi yere kadar çekilebilen bir şeydir. İnsana içinden Yeter artık bağırma sus otur şuraya ama fazla da kalma hadi evine git! dedirtir. Eğri oturup doğru konuşalım. Sesini kötüleyebilecek bi dangalak güzel yurdumuzda yoktur sanıyorum. Ancak o güzel albümleri zevkle dinlenen günler sanırım mazide kaldı. Malum hazıra dağ dayanmaz. Malzeme tükenmeye başlayınca sanırız kafası karıştı. Önce rahmetli Amy Winehouse a, sonra Christina Aguilera ya sarıp durdu. Sanırız Eurovision birinciliğinden kalan bir gazla söyledi bunları. Kendi şarkısının sözlerine bir kulak verelim, ne demişti Ego da: Her şeyin önünde o gelir, kendini saklamaz hiç o. Doğrusunu bir tek o bilir, gerisini takmaz ego. Zarar ziyan hediyedir, sonucu hesaplamaz o. Geçmişi görmezden gelir, hiç ders almaz ego. Hayat ne kadar tuhaf değil mi? Arkadaşı Teoman içinse şunu demekte: Teoman benim canım arkadaşım. Okumuş, yazmış, çizmiş, düşünmüş bir insan. Umarım kendisi için doğru bir karar vermiştir ve umarım bu kararı acı, öfke ya da yenilmişlikle almamıştır. Belki de öyledir ve ondan ders alacaktır, bilemiyorum... Herkesin seçimlerine saygılı olmalıyız. Aldığımız bir habere göre, siz bu satırları okurken kendisi 4 çekerli cipiyle Tibet yaylalarına doğru çıkıyordu. Hakiki anlamda üzen karar 31 sene boyunca, her daim çıtayı yükselterek, birçok gruba ilham kaynağı olmuş, görsel ve işitsel manada milyonları etkilemiş, senelerce istikrarını koruyan, sürdüren ve neticede son noktayı kendilerine yakışır biçimde koyan tüm zamanların en büyük gruplarından biri oldu R.E.M.. Bi noktadan sonra kariyer, para ve şöhret kaygısı alınmadan verilmiş bir karar ve deklarasyondan bahsediyoruz. Yıllarca önceki güzel günlerin hatırına (ve ekmeğine) sığınıp giderek çaptan düşenler de var. Senelerce konserlerini We are R.E.M. and this is what we do anonsuyla açan Michael Stipe ın son açıklaması şöyle oldu: Bir keresinde bilgenin biri Partiye teşrif etme yeteneği, orayı ne zaman terk edeceğini bilip bilmemenle ölçülür demişti. Biz de bunu doğrular bir hareket yaptık. Umarım dinleyiciler bunun kolay alınmış bir karar olmadığının farkındadır, ama her şey bir gün bitecek ve doğrusunu yapmak, kendi yolumuzu çizmek istedik. 31 yıl boyunca R.E.M. olmamızda yardımı ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz, bütün bunları yapmamızı sağlayan herkese fevkalade minnettarız. Her şey inanılmazdı Resmi sitelerinden verilen habere göre 15 Kasım da yayınlanacak son R.E.M albümü R.E.M., Part Lies, Part Heart, Part Truth, Part Garbage, ismini taşıyan bir derleme olacak. Dünya yıkılana kadar da bir yerlerde yankılanıp duracak Michael Stipe ın sesi Bitsin artık yazı Önümüzdeki ay görüşünceye kadar sizleri her perşembe 22/01 saatleri arası alternatif, indie, post punk, garage ve diğer sevdiğimiz seslerle radionovo.com adresinde Closedown programına bekliyorum (Radionovo yu Facebook sayfasından da takip edebilirsiniz. Evet reklamlar ) Şimdi, ya kafayı kaldırıp etrafa bakcaksınız ya da bunalıma devam Artık top sizde. Üzmeyin beni. Esen kalın saygıdeğer okuyucular 8

9 Oyun Meraklıları Buluştu Bilen bilir, Pecha Kucha günümüzde oldukça revaçta, birçok şehrin katıldığı bir sunum platformu. Japoncada fiskos anlamına geliyor. Amacı, düzenlendiği gecenin konusuyla uyan projelerin sunulmasını sağlamak. -Merve Sevinç Yaratıcıysanız, bir projeniz varsa ve onu insanlara anlatmak istiyorsanız Pecha Kucha Night sizin için doğru adreslerden birisi. Bütün Pecha Kucha etkinliklerinde gecede kişinin sunum yapması mümkün oluyor ve sunumlar 20 saniye ekranda kalan 20 görselle destekleniyor. Sunumunuzu gerçekleştirdikten sonra, projenize inanan ve maddi anlamda sizi destekleyecek birisini bulmanız mümkün olabiliyor. 15 Eylül gecesi Yapı Endüstri Merkezi nin (YEM) ev sahipliği yaptığı ve 34Solo şirketinin organize ettiği 11. İstanbul Pehca Kucha Night a katıldım. 34Solo, gençlere platformlar yaratan, projelerine destek olabilmek için imkanlarını kullanan bir firma. Bir süredir bu gecenin organizasyonlarını da yürütüyorlar. YEM ise tasarım olarak oldukça güzel bir bina. Ferah ve geniş. Özellikle kitap meraklısıysanız içerisinde bulunan kütüphanedeki fiyatları gördüğünüzde inanamayabilirsiniz, benden söylemesi. Sadece öğrenciler değil, herkesin bütçesine uygun fiyatlarla satış yapıyorlar. İtiraf ediyorum sunumlar sırasında ışıkları kapanmış olmasına rağmen, kitapçının önünden ayrılamadığım oldu. Gecenin İlgi Çeken Yanları 2010 yılından beri İstanbul da beşincisi düzenlenen etkinliğin konusu bu defa Dünyayı Kim Yönetiyor? Oyun ve Politika idi. Söylemeden geçemeyeceğim, gecenin başında Can Yücel Metin den konuyla ilgili telefon uygulamalarının tanıtıldığı sunumu ağzım açık izledim. Metin in konuşma hızına yetişebilen oldu mu bilemiyorum. Sunumdan sonra o, soruları kabul ederken, ben hala anlattığı uygulamaların ne işe yaradığını kavramaya çalışıyordum. 20 saniyeye o kadar çok cümle sığdırabilen birisini gördükten sonra, katılımcıların nasıl sunumlar yapacağını merakla beklemeye başladım. Pecha Kucha nın Proje İnsanlarına Faydaları ve Kardeş Etkinlikleri Gecenin maddi herhangi bir kaygı duyulmadan, kişilerin hayallerini, fikirlerini paylaşmasını sağlayan bir platform olması oldukça önemli. Keza ülkemizde insanlar projelerine sponsor ya da destekçi bulmak için fazla zorlanıyor. Dünyada 370 kentte, düzenli aralıklarla yapılan Pecha Kucha Night ta sunum yapmak, aynı zamanda başarılı bir referans. On birincisi düzenlenen Pecha Kucha, bu defa sadece sunumlarıyla değil, 2 farklı etkinlikte daha rol oynamasıyla da ayrı bir yere sahipti. YEM de aynı tarihlerde Kurye Video tarafından düzenlenen ve 11. Pecha Kucha nın da konusunu destekleyen Space Invaders: Sanat ve Video Oyunu Çevresi sergisi bulunuyordu. Vaktinde yetişememiş olmamdan dolayı sergiyi göremedim ama kısaca bahsetmek gereği duyuyorum: İngiltere ve Hollanda da başlamış ve bütün Dünyayı gezerek, oyun dünyasını tanımlamayı amaç edinmiş bir sergi Space Invaders. Oyun dünyasının gittikçe daha gerçek hale gelmesi ve bunun hayata etkilerini sorgulayan sergiye atölyeler, seminerler, performanslar da dahil. Kısacası, gündüz saatlerinde sergiyi gezen ve sonrasında geceye katılan oyun meraklılarına memnuniyet garantiydi. Ayrıca gece, 12. İstanbul Bienali nin açılış akşamlarından birinin yan etkinliği olarak da yer alarak isminden söz ettirmeyi başardı. Geceyi Renklendirenler Gecede Kurye Video dan Irmak Arkman, Tekjeton dan Burak Aydoğan, Oyungezer den Furkan Faruk Akıncı ve Joygame den Barış Özistek oyun dünyası üzerine konuştu. Konunun diğer boyutları; yani akademik, ticari, politik yönden bilgileri de eğitim dünyasından önemli isimler; Bahçeşehir Üniversitesi nden Güven Çatak ve Mert Akbal, Bilgi Üniversitesi den Erkan Saka ve Yeditepe Üniversitesi nden Tarık Emre Yıldırım bizlerle paylaştılar. Verilen bilgiler açısından, oyunla ilgilenenler için muhteşem bir geceydi, fakat ilgilenmeyenlerin oldukça fazla sıkıldığını düşünüyorum. Tuborg un sponsor olması da onların imdadına koştu. Bir sonraki Pecha Kucha nın konusunu merakla bekliyoruz... 9

10 Dünyanın Tasarımı İstanbul daydı İstanbul Design Week tüm hızıyla bu yıl düzenlenen İstanbul festivallerinin arasında yerini aldı ve 28 Eylül - 2 Ekim tarihleri arasında Eski Galata Köprüsü nde meraklılarıyla buluştu. -Merve Sevinç Bildiğiniz gibi tasarım kelimesi artık günlük hayatlarımıza yerleşti. Kendisine ait tarzıyla fark yaratmak, dünya trendlerini yakından incelemek isteyen İstanbullu izleyiciler, dünyada neler olup bittiğini görebilsin diye İstanbul Design Week bu sene altıncısıyla, birçok tasarımcının ürünlerini sergiledi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ddf ve Hürriyet in ortak proje olarak yürüttüğü hafta, Eski Galata Köprüsü nde gerçekleşti. İstanbul un gözünü sevdiğimiz trafiği sayesinde, birçok kişinin ulaşmak için ekstra çaba harcamasına sebep olsa da, serginin gidebilenleri tatmin ettiği aşikar. Tasarımcılar, öğrenciler, üreticiler, kurumlar, üniversiteler, medya yayınları gibi bir çok sektörün temsilcileri ve katılımcıları bir araya gelerek, tasarım dünyasında keyifi günler geçirdiler. İstanbul tasarım dünyasına kendisini tanıttı İstanbul un dünyaya, tasarım potansiyeli açısından kendisini kanıtlaması gayesiyle de organize edilen Design Week, izleyicilerine sergilerin yanı sıra konferanslar ve yarışmalarla da birçok etkinliğe katılma fırsatı sundu. Özellikle genç tasarımcıları için W İstanbul ve Gaia&Gino tarafından düzenlenen Genç Tasarımcılar Yarışması, güzel sanatlar, endüstriyel tasarım veya mimarlık bölümünde okuyan öğrencilerin, kendilerini gösterebilmelerini sağlamaları için güzel bir fırsattı. Kazanan tasarımlar para ödülünün yanında, Design Week haftası boyunca sergiyi gezenlere kendilerini tanıtabildi. Ayrıca W Hotel in tasarımlarında yer almaları için de kendilerine fırsat tanındı. Gençlere tanınan bir diğer fırsat ise, öğrenci sergisinin kurulması ve üniversite projelerinin tanıtım seminerlerinin düzenlenmesi oldu. Tasarım üniversitelerine Design Week boyunca sağlanan ücretsiz sergi alanları sayesinde, ürünlerini tanıtmak isteyen öğrenciler ürünlerini sergiledi. Proje tanıtım seminerleri ise 10 dakikalık görüntülü ve sözlü tanıtım imkanı sağlandı. Yarışmalar, katılımcılara fırsatlar sundu Tasarım haftasında fırsatlar sunan bir diğer yarışma da Redbull tarafından düzenlendi. Redbull kutularından neler yaratılabileceğini görseniz gerçekten şaşırırdınız. Redbull Art Can adıyla düzenlenen yarışma herkese açıktı ve hafta boyunca yarışma tanıtımı amacıyla tasarlanan eserler sergilendi. Design Week te düzenlenen bir başka yarışma, Dutch Design Awards ise bu sene küresel tasarım konularından enerji, su sağlık, moda gibi başlıkları işleyen tasarımları sergiledi. Bu yıl ikincisi düzenlenen Design Spirit İstanbul sergisi ise, Design Week in bir diğer önemli koluydu. Türk tasarımcıları bir araya getirerek Türk tasarımının yeniliklerini ortaya koymayı ve dünyada bir yer edinmesini sağlamayı amaçlayan bu sergide 40 yaşın altında 40 tasarımcının 40 ürünü sergilendi. Bu sene konu İstanbul ve Tasarım Arasındaki İlişki idi. Tasarımcılar Eski Galata Köprüsü nde ağırlandı Tasarımı baskı, reklamcılık, görüntü alanlarında kullanan Anthony Burrill sergisi, Tokyo, Londra, New York gibi büyük şehirlerden sonra İstanbul da da katılımcılarla buluştu. Design Week te 45 metrekarelik bir odayı posterle giydirdi. Oldukça geniş kitlelere hitap eden Burrill, İstanbullu tasarımseverlerin de ilgisini çekmeyi başardı. Brainport sergisinde ise, pek çok tasarımcı evde kullandığımız objelere yükledikleri anlamlarla, onlara bakış açımızda büyük ölçüde fark yaratmayı başardılar. Zuzanna Skalska nın küratörlüğünü yaptığı sergi, haftaya Hollanda dan misafir oldu. Design Week te yerini alan bir diğer sergi ise, bize pespembe bir dünya sunan Pink Design dı. Masa, sandalye gibi objelerden aydınlatma ürünleri, elektronik eşyalara kadar geniş bir ürün yelpazesinde sunulan ürünler, sadece sergi alanında sınırlı kalmayarak Kadıköy ve Taksim Meydanı nda da izleyicilerle buluştu ve meraklı olanların dışında halkın da ilgisini çekerek, tasarımın daha geniş kitlelere ulaşmasını sağladı. Hafta boyunca Türk tasarımcıların ürünlerini sergilediği Barbarbook ve İstanbul Zilleri ise, bizim tasarım anlamında hangi noktalara ulaştığımızın birer göstergesiydi. 10

11 Belgesellerin Buluştuğu Festival 29 Eylül - 3 Ekim tarihleri arasında, belgeselin sadece hayvan ya da doğa filmlerinden ibaret olmadığını gösteren, belgesel izleyicisini mutluluktan havalara uçuran Uluslararası 1001 Belgesel 97 yılından bu yana düzenlenen Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivalinin on dördüncüsünü bu sene yedi renkten adlandırılan bölümler eşliğinde karşıladık. Festivalde ana programın dışında 2 tematik bölüm vardı ve bu bölümler, belgesel izleyicisini ve pek çok insanı bilinçlendirmek açısından önemli bir yere sahipti. Dar alanlar- Daralanlar konusu dışında, Çocuklar için Belgeseller e ayrıca dikkat çekmek istiyorum. İki konunun yan yana konuyor olması, aynı zamanda festivalin kapsamını anlamak için yeterli diye düşünüyorum. Gerçekliğe teğet filmler Sosyo-politik açıdan günümüzün standardize olmuş hayat koşullarına tepkilerin sunulduğu Dar alanlar- Daralanlar bölümü, tümüyle bir isyan olarak filmlerle dile geldi. Bireysellikten toplum dayatmalarına, kurallar çerçevesinde kısıtlanan özgürlüklerden mecbur bırakıldığımız şartlara kadar pek çok konunun işlendiği belgeseller, toplumun bilinçlenmesi anlamında önemli bir role sahip. Bu bölümde izleyicisiyle buluşan filmlerden Into Thin Air i (Yok Olmak) mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. 1978, İran doğumlu Mohammed Reza Farzad yönetmenliğinde çekilen kısa belgesel, 1979 yılında katledilen masum İranlıları konu ediniyor. Sokağa çıkma yasağını bilmeyen kişilerin, devlet güçlerince katledilmesini ve politika uğruna yaşananları apaçık ortaya koyan belgesel, 26 dakika uzunluğunda. Film Festivali gerçekleşti. -Merve Sevinç Çocuklar İçin Belgeseller ise, her şeyin başı eğitim deyişinden yola çıkarsak, önemini olduğu gibi ortaya koyuyor. Günümüzde çocukların belgeselleri, ilk cümlelerde belirttiğim gibi sadece doğa ve hayvan çerçevesinde izliyor olması, onların belgesellere yükledikleri anlamları sınırlandırıyor. Aslında belgeseller her türlü bilginin edinebileceği, izlerken öğrenmenin garanti olduğu filmlerdir. Çocukların aynı zamanda atölye ve konferanslarla da katılımını sağlamaya çalışan organizatörleri, bu sebepten burada bir saygıyla anmak gerek. Özellikle; Geleceğin Çocukları İçin Büyük Define Sandığı / 4 Seri - Tibet, Türkiye, Tanzanya, Kanada (Big Treasure Chest For Future Kids 4 Parts - Tibet, Turkey, Tanzania, Canada) projesi ileriki yıllarda, bugünleri yaşayan çocuklar için büyük bir önem taşıyacak yılında Pierre Hoffman ın tasarladığı projede, her ülke kendi kültürüne ait bir sandığı (çeyiz sandığı, sepet, çömlek, kutu gibi) çocukların dilekleri için açtı. Akıllarından ve kalplerinden geçenleri, hayalleri, dileklerini ve hediyelerini koydukları sandıklar, 2050 yılında bu sandıkları açacak çocuklar için kim bilir ne anlamlar ifade edecek dakikalık filmlerde ise, bu sandıklara içinden geçenleri çekinmeden koyan çocukların hikayeleri anlatılıyor. Büyük Define Sandığı ise Tanzanya daki Dar-es- Salaam Ulusal Müzesi nde, 2050 yılına kadar açılmayı bekleyecek. Kültürlerin buluşması Dünyada sinema alanında denenen türler, belgesel alanında gelinen nokta, kaydedilen gelişmeleri merak edenler için konuşuldu. Geçen sene başlatılan Sinema Laboratuarı etkinliği, insanların kafasında yer eden pek çok sorunun cevabını yanıtladı. Belgesel biçimleri üzerine Ümit Kıvanç ın konuşmacı olarak katıldığı bir 11

12 açık tartışma düzenlendi ve bu tartışmanın yanı sıra bir forumda, telif hakları tartışıldı, medya ve internetin belgeseller üzerindeki etkileri konuşuldu. Günümüzde film sektörü Günümüzde izleyicilerin sektör hakkında bilgilendirilmesi gereken bir diğer konu, Dijital Dağıtım semineriyle yerini buldu. Birçok kişinin en basit televizyon programları hakkında bile düştüğü yanılgıların boyutları, belgesel filmlere geldiğinde daha da artıyor. Fransız Kültür Merkezi nde gerçekleştirilen seminer sayesinde, internetin medya dünyasını ne yönde etkilediği ve sanatçıların haklarına ilişkin ihlaller konuşuldu. Yaşanan teknolojik gelişmelerin imkanları arttırması, bazı zamanlar sanatçıların kendilerini savunmasız bulmalarına yol açabiliyor. Desteksiz ilerlemeye çalışan belgeselcilerin gelişmesi açısından bazı imkanlara sahip olmaları gerekir. Bu sebeple, haklarının korunması oldukça önemli. Bu anlamda bir bilincin oluşturulması için uğraşanlar tarafından adresinde, bir platform kurulmuş. Henüz test aşamasında olan bu sitede sunulan paylaşımları cuzi ücretlerle izlemeniz ve sanatçıya bir fayda sağlamanız mümkün. Her ne kadar internetten bedava izlemeye alışmayı tercih etsek de, değer verdiğimiz yargıların daha fazla kitlelere ulaşması için çekilen belgeselleri desteklemenin öneminin de bilincine varmalıyız. Sektörde oluşan pazarların ve bu pazarda pay kazanmak isteyenlerin davranışlarını anlamaya yaklaştığımız seminerin, daha fazlasının düzenlenmesi için örnek teşkil ettiğini umut ediyorum. Film Seçkisi İnsanın insana yaptıklarını konu edinen Siyah filmlerden; Yok Olmak (Into Thin Air) / Mohammadreza Farzad, İran, 2010, yılında sokağa çıkma yasağını bilmeyen kişilerin, devlet güçlerince katledilmesini ve politika uğruna yaşananları apaçık ortaya koyan belgesel, ölen masum İranlıları konu ediniyor. Geçmiş Mazi Olmadı (The Past is no in the Past) / Mehmet Özgür Candan, Türkiye, 2011, Eylül ün ertesinde hayatları hiç beklemedikleri şekilde değişen insanların gözlerinden, o dönemin hikayesi. Seyyahlık Zor Zanaat (On Hard Art of Strolling) / Ivan Garcia, İspanya, 2011, 63-6 şehrin hikayesini, en önemli tarihi anlarını, bir gezginin ağzından anlatan bir belgesel. Kitap Kaçakçıları (Book Smugglers) / Jeremiah Cullinane, İrlanda-İngiltere-İtalya, 2010, 73 - Dillerinin yok olmasına razı gelmeyen Litvanyalı kitap kaçakçılarının ayak izlerini takip ederseniz, acaba nereye çıkarsınız? Sürdürülebilir dünyaya ilişkin Yeşil filmlerden; Sudaki Suretler (Figures in the Water) / Erkal Tülek, Türkiye, 2011, 74 - Ülkemizde son zamanlarda sık rastladığımız doğayı katletme haberlerine dair bir belgesel. Hidroelektrik Santrali (HES) yapımına karşı mücadeleleri konu ediniyor. Ekümenopolis: Ucu Olmayan Şehir (Ecumenopolis: City without Limits) / İmre Azem, Türkiye- Almanya, 2011, 88 - İstanbul a farklı bir gözle bakmamızı sağlayan bir Alman ortak yapımı belgesel. Sanat ve kültürle doyduğumuz Mor filmlerden; Halkın Kürsüsü. Meydan (Public Poetic. Square) / Esther Pérez de Eulate, İspanya, 2010, 71 - Reina Sofia Müzesi Meydanı nda, İspanya nın son 7 yılına tanık olun. Öteki Kasaba (The Other Town) / Nefin Dinç, Türkiye, 2011, 45 - Birbirinden farklı iki kasabanın, iki ulusun, iki kültürün birbiri hakkında düşündüklerini anlatan bir belgesel. Modern zaman öyküleriyle karşılaştığımız Turuncu filmlerden; Denizin Çocukları (Children of the Sea) / Annabel Verbeke, Belçika, 2010, 25 - Bir yatılı okulda geçen, aile sıcaklığından mahrum bir grup davranış bozukluğuna sahip erkek çocuğun hikayesi. Saç Boyama: 45 Dakika (Hair Dying: 45 Minutes) / Aylin Kuryel-Raşel Meseri, Türkiye, 2010, 14 - Ayrımcılığa bu sefer bir kuaför salonunda rastlıyoruz belgeselde. İş ve emek konulu Kırmızı filmlerden; Dakikası 15 Cent e Anneler (Mothers 15 Cents a Minute) / Marina Seresesky, İspanya, 2011, 52 - Bir kulübede eğitim vermeye çalışan bir grup kadının, annenin hikayesi. 8 No lu Ocak (Pit no 8) / Marianna Kaat, Estonya-Ukrayna, 2010, 95 - On beş yaşındaki bir kızın, Ukrayna nın kömür madeni bölgesinde, herkes gibi kazı yaparak hayatını geçirmesini anlatan bir belgesel. Göç öykülerinin konu edildiği Sarı filmlerden; Sıradan ya da olağanüstü insanların hayatlarıyla karşılaştığımız Mavi filmlerden; Uçan Anne (Flying Anne) / Catherine van Campen, Hollanda, 2010, 21 - İstemediğiniz bir takım davranışlarınız olduğunu ve bunları kontrol edemediğinizi düşünün. Tikleriyle mücadele eden Anne nin hikayesi. Mozambik ten Sesler (Voices from Mozambique) / Susana Guardiola-Françoise Polo, İspanya- Portekiz, 2011, 97 - Afrika nın gelişmesi için uğraşan Mozambikli kadınların, Josina Machel in hayatlarını izliyoruz filmde. 12

13 Ağır Müzikte İsyanın Yankısı Onlar kız kıza dayanışmanın, heavy metalin kadınlar tarafından da yapılabileceğinin en güzel örneklerinden. İlk albümleri İsyan ile isyan çıkarmaya geldiler. Biz de bu eylemde Kırmızı ya ortak oluyoruz! -Esin Tekbaş Kırmızı grubu Ozzy Osbourne gibi bir efsane ile aynı sahneyi paylaştı. Bize biraz bu deneyiminizden bahseder misiniz? Beklemediğimiz anda muhteşem bir sürpriz oldu. Daha doğrusu menajerimiz bizim için başvuru yaptığında biz yoğun bir şekilde stüdyolar alıyor ve bir takım yenilikler yapıyorduk. Bize haber gelene kadar gündemimizde olan bir şey değildi. Haber gelince tatlı bir heyecan yaşadık. Ozzy Osbourne gibi bir isimle aynı sahneyi paylaşmak çok önemli ve unutulmayacak bir deneyimdi. Grubun temelleri nasıl atıldı? Esinlendiğiniz gruplar oldu mu, yoksa sadece doğaçlama mı gelişti olay? Grubun temelleri 2005 yılında Aslı ve İdil in tanışmasıyla atıldı. Esinlenilmiş bir grup yok. Doğaçlama başlayıp zaman içinde şekillendi diyebiliriz. Kırmızı, menajerine kadar kızlardan oluşan bir grup. Bu bilinçli olarak seçilen bir durum mu? Aslında grubun kadınlardan oluşması bilinçli bir durum ama ekip göründüğünden her zaman daha fazladır. Dolayısıyla çalıştığımız kişilerin kadın ya da erkek olmasından ziyade bizi anlaması ve hedefimize ortak olması bizim için daha önemlidir. Şu bir gerçek ki kadınlar titiz çalışıyor :) Kadınlardan oluşan gruplar dünyada genellikle çok uzun soluklu değillerdir. Ama siz 2005 ten beri bir aradasınız, bunun formülü nedir? Müzik bizce bağlayıcı bir unsurdur. Ortak heyecanlar yaşıyoruz, birbirimizi anlıyoruz ve herkes çalışmayı seviyor. Zaten aynı isteklere ve çalışma aşkına sahip değilse bir süre sonra kopup gidiyor. Bu sadece kadınlarla ilgili değil. Erkeklerden oluşan birçok grup da ya dağılıyor ya da eleman değişikliği yapıyor. Kadın gruplarının ne yazık ki az olması durumun böyle algılanmasına neden oluyor. Keza yurtdışında gayet uzun soluklu kadınlardan müteşekkil gruplar var. Aslında diğer müzisyenler ve müzik grupları ne yaşıyorlarsa biz de onu yaşıyoruz. Albümünüzün sloganı da İsyan Çıkacak olarak müzik piyasasına sunuldu. Bu isyan, bütün kızların toplanıp erkeklere karşı çıkaracağı bir isyan mı? Çünkü Geri (Kaypak) gibi gerçekten isyan çıkartabilecek şarkılar var :) Albümün içindeki şarkıların hiçbiri belli bir cinsiyet taşımıyor. Daha doğrusu bir kadından da bir erkekten de duyabileceğiniz cümlelerle yazıldı. Hepimizin ortak duygularının sonucu aslında. Herkes istediği şarkıyı istediğine ithaf edebilir. Şarkıların sözlerini oluştururken yaşadıklarından ilham alanlardan mısınız, yoksa daha çok toplumun psikolojisi üzerinden mi yol almayı tercih ediyorsunuz? Her ikisi de çok kuvvetli bir şekilde etkiliyor. Sonuçta toplumun psikolojisi, üzerinde çok konuştuğumuz ve düşündüğümüz bir konu. Yaşadığımız her şeyde bize bir sonraki adımda ışık tutacak deneyimler haline dönüşüyor. Dolayısıyla her iki yönden de besleniyoruz. Geri isimli şarkıya klip çekmeyi düşünüyor musunuz? Ya da yeni klip hatta belki yolda olan yeni bir albüm var mı? Bu soruları cevapladığımız tam şu anda Geri nin klibini yayınlamış bulunuyoruz! Arkasından gelecek olan da sürpriz olsun Bizi okuyan kızlara verebileceğiniz tavsiyeleriniz var mı? Asla taviz vermeden hedeflerinin peşinde koşmak, o hedefe ulaşsın ya da ulaşmasın geriye dönüp baktığında insana boş yaşamamış olduğu duygusunu veriyor. İnandıkları şeyin peşinden koşmaları ve tabi ki çok çalışmaları naçizane tavsiyemiz olur. 13

14 Kaosta Evrensel Sükûnet: Pantomim Önce izlemeye başlıyorsunuz, sonra susmaya Eller bir şeyler anlatıyor, eldivenleri geçiriyorsunuz parmaklarınızdan tek tek, sonra yüze boyadan bir maske, bir örtü seriyorsunuz yere, sokakların her köşesi sizin. Panto bütün, mim ayna olduğunuz anlamına geliyor, yansılıyorsunuz her şeyi yani. Çok sevdiniz bu işi, İÜ Devlet Konservatuarı nda Vecihi Ofluoğlu nun öncülüğünde açılan iki yıllık bir mim bölümü bulunuyor, oraya bakıyorsunuz Derken Zaytung haberine ithafen genç bir pantomim sanatçısıyla sizin için bir sohbet gerçekleştirdik, afiyetle tüketiniz... -Irmak Keskin Ayça Yaşıt kimdir? Küfür serbest mi? :) açya tışay nın yansımasıdır. Pantomimi nereden tanımış, nasıl sevmiş ve benimsemiştir? Pantomimi bir tiyatrocunun, deprem sonrası Bolu ya gelip çocuklarla ilgilenme aşkına verdiği sahne çalışmalarında öğrenmiş, ne yaptıysa da unutamamıştır. Benimsemesinin en önemli nedenlerinden biri, mim sanatının çırılçıplak olması. Oyuncu ne kadar karakterliyse, ürettiği oyunlar da o samimiyette oluyordu. Tamamen dışavurum teranesi işte. Ayça egolarının kurbanı olup, bu bencil sanatı hevesle benimsedi. Mim sanatını nasıl tanımlıyorsun peki? Ouuv Benliğin varlıkla kurduğu iletişim araçlarını inceleyen ve yansılayan bilim dalı. İlle görsel olmak zorunda değilmiş gibi geliyor bana. Mutlaka sahnelenmeliymiş, bir mimci ya da mim kafasına sahip biri ille de bunu şov haline getirmek zorunda değil diye düşünüyorum. Sanat Dalı diyemiyorum. Oyunlarımın çıkış aşamasının yüzde doksanı gözlem çünkü, inceleme ve yansılama çabası. Bütün bunlar bir araştırma, geliştirme süreci, bir tez atmışım ortaya sanki. Kimi kabul ediyor, kimi etmiyor. Pantomim eğitimi nasıl bir süreci ve ne gibi aşamaları kapsıyor? Bedenin dahil olabileceği, yani her şeyi kapsar. Anatomiden tut, psikolojiye, sahneleme aşamasında müzik kulağından tut, kişisel aktivasyonuna, felsefeden, rüzgar yönüne kadar her şeyden beslenebilir. İnsan neyi icat etti, ne yapar, ne yer, ne içer, işi nedir gücü nedir, tarihle de ilgilenir. Eğitim önce farkındalık, sonra fiziksel eğitim, düşünce gücü, gözlem, manifesto ve sunum. Ama bütün bu kelimeler kendi içlerinde onlarca dala ayrılır. Beden her gün değişiyor, yenileniyor, gelişiyorsa, buna paralel, eğitimi de bitmeyecektir. 14

15 Sokak ne ifade eder, anlamı, içselliği nedir de bu kız çıkmıştır yollara? Buna verecek hiç artistik cevabım yok, baştan diyeyim. Tamamen cahil cesaretiyle çıktım sokağa, her yerde sanat olsun gibi Pollyannavari bir coşkum vardı. Sonra anladım Hanya yı Konya yı. Sokağa göre şekillendiğim de oldu, sokağı kendime göre şekillendirdiğim de. O zaman, izleyicinin beğenisine göre oynama, alkışlanma ve pohpohlanma isteği gitti, gerekirse taşlanayım ama aga bu şudur dediğim oyunlar oynayayım düşüncesine geçtim. Bu hem tahmin edemeyeceğim kadar can yakıcıydı hem bir o kadar vazgeçilmez. Adildi üstelik. Aynı zemine basıyorduk izleyiciyle. Kimsenin aklında beni izlemek olmuyordu. Kendiliğinden, dolayısıyla ne yaparsam yapayım doğal. Sokaklarda bir kadın sanatçı olmak -bir ayrımcılık amacı gütmeksizin- ne gibi artı ve eksiler barındırıyor? Avantaj sağladığı durumlar oluyor mu? Elbette. Avantajları da kör göze parmaktır, dezavantajları da. İzleyici bazen Vay be kız başına çıkıp gösteri yapıyor! diyebiliyor. Aynı izleyici arasından biri Off be göte bak! deyip elini cebinden çıkarmayabiliyor. Kimi esnaf, sırf egolarını tatmin edebilmek için, onun tezgahına yakın olmasam da S.. git buradan! diyebiliyorken, kimi esnaf Gel benim dükkanın önünde yap, hem reklam olur diyebiliyor. Her yolu deneyip dikiş tutturamamış bir adam, yaptığımı küçümseyip Ulan biz de palyaço olmayı göze alacak kadar dangalak değiliz ki parsayı toplayalım diye düşünebiliyor. Kimi sadece şapkaya bakıp hesap yapmaya başlıyor: Bu bir saattir buradaysa, şapkada elli lira varsa, yedi saatte ebeninki kadar kazanır lan, oh be, işe bak!. Ama kimi gelip, Ben sevgilimden ayrılmıştım, öyle bir oyun oynadınız ki, şuramdan bir şey koptu diyebiliyor. Bütün bunları aynı yerde yaşayabilmenin zenginliği içindeyim, her ne kadar hakaret de alsam, bu benim için avantaj. Sokak sanatına yapılan müdahaleler, desteklemek için yapılan yürüyüşler oldukça gündemde, bu performansçıyı, izleyiciyi etkiliyor mu? Toplum böyle bir eksiklik hisseder mi gerçekten? Ne düşünüyorsun? Niyete bakıyorum. Her ne kadar sokağı, sokak sanatçısını koruyalım düşüncesiyle etkinlik başlatıyor da olsa, bundaki niyet o kadar da temiz olmayabiliyor. Yani, gidip sadece insanlar bana para atsın, bol bol alkışlanayım ya da ünlü olayım isteğiyle sokakta gösteri yapıyor ya da enstrüman çalıyorsam, sokak sanatına değer verilsin sloganıyla insanları kendime karşı sorumlu olmaya davet edemem. Yani bunun Ajdar ın şarkı söylemesi ve sanatçıyım ben, sanatçıyı koruyun demesinden farklı olduğunu düşünmüyorum. Şayet ben yıkıp geçilmeyecek kadar güzel bir şey yapıyorsam, o olmuştur zaten. Mimci konuşmaz ki, ikide bir Bana bunu edin, bana şunu yapın, beni sevin, para verin diyeyim :) Fakat sokak sanatını desteklemek adına bir etkinlik yapıldı ki, baştan sona art niyetsiz. Tünel Festivali idi, Ludwig adında bir adamın dünyanın her yerinden sokak sanatçılarını çağırıp, Tünel i panayıra çevirmesiydi olay. Kimse ana merkezde şapka açmadı, parasız pulsuz, elli kişinin balık istifi yedi yatakta yattığı bir yerdi, herkes aç ve mutluydu. Para gözüyle çalıştığında izleyici anlıyor zaten. Ve atmıyor sana para mara. İşte o zaman bok ye diyorlar. Niyetin insani bir şey olsun, o zaman yaşayabiliyorsun şapkaya atılanla. Ben kaç kez şapkayı unuttum sokakta. Dünyada ve ülke sınırlarında mim nasıl bir değişkenlik gösteriyor? Bariz farklar var mı aralarında? Hımm. Sahne oyunları çapında mim çok ciddiye alınıyor yurt dışında, fakat sokak mimcilerinin çoğu yoldan geçene çiçek vererek, balon şişirerek, millettin peşine takılarak oynuyor. Hareketsiz duran ve pantomimciyim diyenler de var. Ülke genelinde ise, henüz yeni yeni tanınıyor ülkemizde, altı yıl önce altı tane mimci vardı usta olan. Şimdi sayamıyorum bile. Mimle hiç ilgisi olmayan insanların güncel haberler verdiğine şahit oluyorum bazen. İlgi çekiyor ve anlaşılmıyor henüz. Dünya genelinde bu bir meslek, beklenti yüksek ve saygı duyulmakta. 15

16 Dijital Günahlar Belki bir yazı dizisi, belki bir durum değerlendirmesi, ne derseniz uygundur. Sonuçta dijital dünyanın getirileri, bizim ruhumuzdan götürüleri ile eşit mi bilemem ama, ben 90 lar da çocuk olmuş bir birey olarak, kimi zaman telefonu, kimi zaman verilen sözleri, kimi zaman ise tahta kılıçlarımı özlüyorum, tahta kılıç dediysek, tahta ışın kılıcı tabii ki, o kadar da değil... - Mert Günhan Modern günahlarımız var bizim. Dijital dünyamızda sakladığımız cesetlerimiz var, telefonlarımızın hafıza kartlarında taşıdığımız geçmişimize dair iskeletler var. 90 ların başında çocuk olmak diye bir kavram var. Aslında enteresan bir nesil mensubuyum. Mesela çocukken gerçekten tahta sopaları ışın kılıcı olarak benimseyip, Darth Vader, Obi Wan Kenobi düellosunu canlandırdım ben. Zillere basıp kaçtım, mahallenin deli kadını ile uğraştım, Erenköy sokaklarında geceyarısı saklambaç oynadım ben. Bir yerden sonra çok hızlı değişti herşey. Önce Cine-5 girdi hayatımıza, sonra telefonlar. Atari oynuyordum, gene de dışarı çıkıyordum. Pikseller hayatımın önemli kısmını kaplamıyordu henüz. Asla bir televizyon izleyicisi olmadım belki fakat internet ile ilk kez tanıştığımda çok heyecanlıydım. İnternet ki kendisi artık kendi içinde nefes alan ve milyarlarca insandan oluşan canlı bir organizma, benim için günün sadece 15 dakikasıydı. Teknoloji ile beraber kaybettim masumiyetimi. Kazanamayacağım bir savaş olarak bakmadım, bir savaş olarak bakmadım sanırım tam olarak, sadece zaman değişiyordu, çocukluğumun bir uzantısı dijital dünya içinde kaybolmaya başlıyordu. Bilgisayar oyunları, yaratılan simüle dünyalarda kurulan simüle yaşamlar, içine çekip aldı beni. Renkler fazlası ile parlak, olasılıklar sınırsızdı. Ben de artık modern günahlarımla yaşıyordum. Sosyal medya mı? O dediğinizi biliyorum, insanları kendi içine yavaş yavaş soğuran ve mecbur kılan bir boyunduruk sistemi mi yoksa bilgi çağında yaşayan insanın dijital evriminin ilk halkası mı? Ben bir 80 lerin sonu, 90 ların başı çocuğu olarak anlamakta güçlük çekiyorum bu kavramlara biçilen değerleri. Fiziksel yalnızlığın sadece bir tıklama ile giderilebileceği dijital kalelerimizde bozdura bozdura harcar olduk insanları. Ne de olsa, internette sadece bir sayısın. Bütün bunlar demek değil ki bana doğru akan bilgi akışı beni mutlu etmiyor, adaptasyon, sonradan gelen bir şey değil, adaptasyon genimizde var, adaptasyon insanın ta kendisi. Sayılar ile nefes alan kalplerimiz artık gerçek kılınabilir durumda. İnternet üzerindeki yansımalarımız ile ilişkilerimiz var, fotoğraf albümlerimiz işaretliyor yaşamlarımızın dönemlerini, hiç bir şey havada kalmıyor, her şey artık ortada, senin seçiminle değil belki fakat diğerlerinin yaşamları ile kesiştiğin sürece bu, norm kabul edilmeli. Viral Olmuş Gidiyorsun Artık sürekli ve durdurulamaz korkunç bir dijital akış 16

17 var dünya üzerinde, okuyup, öğrenmek ve beyinde bilgi tutmak yerine insanlar ellerinde tuttukları Akıllı Telefon (Smart Phone) denilen terminallerden istediklerini istedikleri an öğrenebiliyorlar. Sosyal Medya var bir kere, durdurulamaz, kontrol edilemez. Düpedüz bir SkyNet... Herkes tek bir bilinçaltı, herkes tek, günü geçtikçe tek bir varlık haline gelen devasa, birlerden ve sıfırlardan oluşan bir deniz. Tanrı, yeniden diriliyor, milyonlarca insanın birleştirdiği bir hayalet formunda. Burada önemli bir unsur daha var değinilmesi gereken ki bu da insanın internet ve dijital medyayı nasıl kullandığıdır. Herhangi bir sermayeye sahip olmadan insanlara ulaşabilmek veya sesini duyurmak isteyen insanın en büyük araçlarından birisi modern çağın en önemli iletişim aracı olan internettir. Bütün bunlar ulaşılabilirlik ve yaygınlık açısından kişinin sınırlarına dahil olduğundan insanların tercih edebileceği önemli öğeler haline gelir. Her ne kadar dijital yaratımların geçici veya anlamsız olduğu gibi bir düşünce kimileri tarafından savunulsa da ilk etapta bunlar kişinin sınırlarının içindelerdir ve bu sebeple tercih edilebilir olurlar. Burada iletişim araçlarının genelinin aslında materyal bir obje olması sorun teşkil ediyor. İnternet ve medya ağlarına baktığımız vakit aslında hepsinin kaynağının fiziksel boyutları ne kadar olursa olsun en nihayetinde materyal objeler olduğunu görürüz. Borsa, ticaret, para, yaşam, savunma, cinsellik gibi hayatın pek çok alanında büyük oranlarda baskınlık sağlayan internet ağlarının sadece sunuculara fiziksel bir güç uygulandığında çökecek olması demektir bu. Manyetik alanlar bozulduğu zaman bildiğimiz anlamdaki modern yaşamın bir anda yok olması demek bu. Bütün insanların duygularını düşüncelerini bir ağ halinde birbirine bağlayan bu yapay dünyanın çok basit nedenlerle tamamen yok edilebilir olması onu anlamsız yapabilir mi, gerçekten bu benim cevap aradığım sorulardan birisi uzun süredir. Distopik Geleceğin Otomatik Portakalıyım, Sıkıysa Sıkın * İnsanların beyninde oluşturulan simülasyon olgusunu yaratan aslında başından beri ilkel içgüdüler olmalı. Eğer yaşam simüle edilmiş bir gerçeklik olarak düşünülürse pekala insanın temelinde yatan özünden çıkış alarak kurduğu karakteri ve toplumdaki yeri bir nevi kabul edilebilir oluyor. Din gibi kavramların sömürülmesi ile özellikle insanlar yaşamlarında kendilerini ulvi amaçlara sahip bireyler olarak görebiliyor, anlam arayışlarını yanlış yerlerde yapabiliyor ve en önemlisi kendini diğer şeylere kapatabiliyor. Kafamızda simüle edilen gerçekliğin sınırlarının ortadan kaldırılması bir nevi sanat ile mümkün kılınabilir. İnsanlar önlerine hazır gelen şeylerle kendilerini sınırlandırırlar. Medya manipülasyonlarının ve sürekli sonu gelmez dizilerin, yarışmaların, asparagas haberlerin en büyük amacı budur, zihinlerin odağını daraltmak, kişiyi küçülen dünyasında hapsetmek ve orada kalmasını sağlamak. Bunların hepsi, her zaman olduğu gibi, fikirler, hipotezler, kabul görmemiş, yoğunluktan uzak, gece gelen bir takım durumların yansımaları aslında. Modern toplum değişirken zaman bizi sıraya diziyor, sırada, büyük bir beklenti içinde hayatlarımıza biçilecek değeri bekliyoruz, internet profillerimiz değiliz belki henüz fakat internet ve iletişim çağının profilleri bizim hakkımızda çok fazla şey söylüyorlar, bazen tahmin ettiğimizden fazla, bazen tahmin ettiğimizden az, bazen çok uzak, kimi zaman oldukça yakın. İnsan ilişkileri kuruluyor bu dizinlerde, fabrikasyon şüphesi her zaman mevcut, yaşamlarımız hızla ilerliyor bu esnada, herkesin içinde bir takım aidiyet duyguları, yamacımızda yaşanan, takip ettiğimiz sosyal güncellemeler, akımlar, normlar... Analog Olmak Bazen aslında altın bir hapis gibi geliyor insana, oldukça geniş, oldukça özgür fakat sadece kendi seçtiğimiz içerikler bizi tanımlıyor. Sosyal medya, internet, Youtube, komik kedi videoları, 7/24 eğlence Bazen varız, bazen yokuz, siz bunu burada okuyorsunuz, ortaya atılmış fikirler yumağı, yarın uyandığınızda hala yansımaları ruhunuzda olacak mı? Ekran olgunlaşmanıza katkıda bulunabilecek mi? Bu beni gerçek yapar mı? Bu benim fikirlerimin daha hızlı yayılmasını sağlar mı? Sorular, benim gibi bir internet kullanıcısını özetler mi? İnternet kullanıcıları aslında çok büyük bir Abilene paradoksu içinde mi? Kim ne derse desin, adapte olmak zorundasın, adaptasyon, senin için önemli. Aslında farketmeden, çoktan adapte oluyorsun, geçmişinde adaptasyon sorunu yaşamadan, devam etmişsin zaten. Yavaş yavaş, her güç tuşuna bastığımızda, dijital tanrıya ruh üflemiyor muyuz zaten? * Yılmaz Morgül 17

18 Emrah Altınok Fotoğraftan önceki hayatın nasıl geçti? 1980 de doğdum, babam sayesinde üniversite yıllarıma kadar Anadolu nun birçok şehrinde okudum. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi nde Şehircilik bölümü mezunuyum. Şimdi de Yıldız Teknik Üniversitesi nde aynı bölümde akademik çalışmalarıma devam ediyorum. Fotoğraf çekmeye nasıl başladın? Çok eskilere gitmiyor, lisans öğrencisiyken, 1999 da başladım diyebilirim. İstanbul a gelince kendimi geliştirmeye karar verdim. Sergilenmiş hangi projelerin var? Kurması en keyifli sergi hangisiydi? Açıkçası sergi işi çok hoş bir iş olsa da benim için özellikle son 1 yıldır zor bir iş. Doktora tezimi teslim etme aşamasındayım ve kendimi sadece ona vermiş durumdayım. Bu süreçten öncesine gidecek olursak benim için en keyifli sergi 2010 da Girne de gerçekleştirilen How Much Contemporary Art Project adlı karma sergiydi. Orada Facity projesi için çektiğim fotoğraflardan ikisi yer aldı. Sergiyi gidip göremedim ama hem serginin gerçekleştirildiği Bellapais Manastırı nın hem de sergide yer alan diğer işlerin güzelliği beni çok etkiledi diyebilirim. Ekipman senin için ne kadar mühimdir? Ne çektiğime bağlı olarak değişir. Kendi sanatsal bakış açımı fotoğrafa yansıtırken bol ve kaliteli ekipman iştahıyla hareket etmiyorum. Ama bir müşterinin isteklerini yerine getirmek durumundaysanız bolca ve kaliteli ekipmana ihtiyaç duymanız olasıdır. Fotoğraflarını izlerken en çok etkilendiğin fotoğrafçılar kimler? Ustalara saygı kuşağı misali isimler döktürmeyi sevmiyorum böyle sorulara cevap verirken. Bugüne dek beni etkileyen yönlendiren çok fotoğraf, fotoğrafçı oldu. Genelde sevdiğim fotoğrafçıları da sürekli takip etmiyorum; çünkü hem sıkılıyorum hem de yenilerini keşfetmeye vakit kalmıyor. Aslında tam olarak yaptığım şu, kendimi özgür bırakıyorum, yeni bakış açılarına sahip birilerini yakaladıkça daldan dala atlıyorum. Bir süredir Gottfried Helnwein a takmış durumdayım mesela. Fotoğraf çekme eylemine özel anlamlar katanlardan mısın, yoksa sadece severek yaptığım bir uğraş demek yeterli mi? Ruh halime göre değişiyor. Hayatta sihirli anlar vardır. Onlara tutunup hayatta kalma isteğimizi koruruz. Onlardan birisini kazara fotoğrafladığımda fotoğraf benim için dünyanın en güzel uğraşıymış gibi geliyor. Sonra geçiyor. Bu bir döngü olarak devam ediyor. Fotoğraf çekmekle ilgili geleceğe dair hedeflediğin bir şeyler var mı? Hedeflerim var evet. Bu aralar bolca kendime telkin ettiğim bir şey bu, hedefler sahibi olmak. 30 yaş sınırını geçince kendiliğinden gelen bir duygu da olabilir bu. Şair Ahmet Güntan dan bir dize: Sebep bulan huzur bulur. Şimdi bir sürü sebebim var, huzurluyum. Ama onları bu arada sıralamak istemiyorum. Bakalım ne kadarını gerçekleştirebileceğim belli değil. Gerçekleşsinler hep birlikte görelim. En çok şunu söyleyebilirim: iyi fotoğraflar çekmek istiyorum, iyi fotoğraflar. Öyle iyiler ki bırakın onlardan bir tane bile çekebilmiş olmayı hayallerini bile henüz kuramıyorum. Fena değil, değil mi? :) emrahaltinok.com 18

19 1 Çocukluk Yaptım Başlarında ne olduğunu anlamayız, sonra sonsuza kadar sürecek hiç kurtulamayacağız gibi gelir. Bir gün biter ve bitmeyeceğini sandığımız daha pek, pek çok şey başlar biter ardından Seneler sonra bir gün aklımıza düşer, bu sefer de sanki bir zamanlar o büyümeye can atan biz değilmişiz gibi o günlerin bu kadar çabuk bittiğine hayıflanırız, geri dönmenin imkânsız olduğunu bilmektir belki de özlemek. Belki de bu yüzden gün gelir o günlere ait en aptalca şeyler bile kıymete biner ve belki de bu yüzden çocukluğumuzdan uzaklaştıkça ona dair bir şey hatırlamayagörelim çenemiz düşer; konuştukça konuşur, anlattıkça anlatırız. Var mısınız tatlı bir gevezelik yapalım? Elde kalmasa da akılda kalan malzemelerle yeniden bir çocukluk yapalım? Bu ayki malzemelerimiz 80 li yılların en kült çizgi filmi dersek abartmış olmayacağımız Clementine ve eğlenceli mi eğlenceli bir oyun; kukalı saklambaç. -Ceyda Zeynep Koyuncu 1 Çizgi Dizi: Clementine Şimdi 30 lu yaşlarında olan birilerini çevirip Clementine hakkında ne hatırlıyorsunuz? diye sorsak emin olun pek çoğunun cevabında korku kelimesi geçecektir. Hatta bazıları daha da ileri gidip aman be o da ne psikopat bir çizgi filmdi öyle diyecektir muhakkak. Diyecektir çünkü artık kocaman adam olunmuştur ve neden diye merak etmeler yerini çoktan önyargılara bırakmıştır. Bırakın canım, yargılar önden gidedursun biz bir kurcalayalım bakalım neden böylesine korkunçtu bu çizgi film? Neyi anlatıyordu? Karakterleri kimlerdi? O şeytan kılıklı şey neyin peşindeydi? Ne oluyordu da o eflatun saçlı peri kızı ortaya çıkıyordu? Turuncumsu düz saçları, gülümseyen yeşil gözleri ve incecik yalın yüzüyle 10 yaşında bir çocuktur Clementine ve Villacoublay adında küçük bir köyde yaşamaktadır. Her şey Clementine nin babasının uçağıyla gösteri yaptığı bir gün, köylerine gelen sirkin zalimce yönetildiğini ve tüm hayvanların aç bırakıldığını fark etmesiyle başlar. Clementine ve arkadaşları, hayvanları sirkten kurtarmak için bir plan yaparlar. Ancak bilmedikleri bir şey vardır; sirki yöneten Molâche, Malmotte un hizmetkârıdır. Eğer birinden şeytanın resmini çizmesini isterseniz ve eğer o biri Clementine i izlemişse çizeceği şey kuvvetle muhtemel Malmotte a benzeyecektir. Çamurdan, topraktandır Malmotte, üzerinden alevler çıkar, biçimsiz, uzun ve sivri yüzünde küçük bir açıklıktır ağzı, bakışları sinsidir, kabadır kocaman elleri ve öyle uzundur ki nereye giderse gitsin Clementine in peşini bırakmayacaktır. Korkunç Malmotte la tanışmanın etkisini üzerimizden henüz atamamışken korkunç bir şey daha olur; Clementine, babası Alex in uçağıyla bir kaza geçirir, Clementine i, bundan sonra her zor anında yanında göreceğimiz mavi balonlu peri Hemera kurtarır. Hemera, Clementine in kendisini tedavi edebilecek profesörün Malmotte tarafından öldürüldüğünü ve hayatının sonuna dek yürüyemeyeceğini öğrenmesi üzerine teselli etmek için onu ilk kez mavi balonun içine alır 19

20 ve Clementine kendini bir anda Paris semalarında bulur. Böylelikle Clementine in inanılmaz, tehlikeli, heyecanlı, maceralarla dolu yolculukları başlamış olur. Gerçek hayatta sakat olması onun rüyalarında dünyayı dolaşmasına engel olmayacaktır. İtalya dan Almanya ya, İsveç ten Afrika ya dolaşır da dolaşır Clementine, Oliver Twist ten Alaattin e, Hansel ve Gretel den Pinokyo ya kadar pek çok ünlüyle tanışır. Dizi dünyada 87 ülkeye satılmıştır ve en popüler olduğu ülkelerden biri Türkiye dir, öyle ki dizi ülkemizde yapımcının anavatanı olan Fransa dan daha çok ses getirmiştir. Belki de bu yüzden Clementine i beyaz perdeye uyarlama fikri ilk önce bir Türk yapımcının aklına gelmiştir yılında Hürriyet Gazetesi ne verdiği bir röportajda Stare Yıldırım, zor da olsa çizgi filmin Fransız yaratıcısını ikna etmeyi başardığını, Uçan Kedi Helix için Johnny Depp e, Hemera için ise eşi şarkıcı ve oyuncu Vanessa Paradis e, Malmot için Garry Oldman a ve Clementine in babası rolü için Nip Tuck dizisinde oynayan Julian McMahon a teklif götürmeyi planladığını anlatmıştır. Clementine den konuşup da şarkısından bahsetmemek düşünülemez bile. Bir dönemin çocukları için indikatör gibidir bu şarkı, bir toplulukta birisi mırıldandığında renk verip Clementine nanna na na nanna diye eşlik edenler bizdendir. Sözlerini anlamasak da severiz, davetkârdır, sokağa oyuna çağırır gibi, hayal kurmaya çağırır gibi, içtendir Hepimiz hayal kurarız peki kaçımız inanırız hayallerimizin gerçek olabileceğine? Çocuklar inanır, bir de Bruno- Rene Huchez gibi büyükler. Hatta öyle yürekten inanırlar ki başkalarını da inandırmak için bir ömür harcarlar; film yaparlar, kitap yazarlar, resim çizerler İşin özü, Clementine in diye izlediğimiz hayaller aslında yazarı Bruno-Rene Huchez in hayalleridir. Çocukluğunda sakatlanan ve tekerlikli sandalye ile yaşamak zorunda kalan da Bruno-Rene Huchez den başkası değildir. Çizgi filmin uçmak ve hayaller üzerine oturtulmasındaki temel neden ise hiç şüphesiz Huchez in havacılığa olan ilgisidir. Gagarin ilk uzay yürüyüşünü yaptığında 20 yaşında olan Huchez, İkarus efsanesini yeniden canlandırabileceğine inanmıştır. Clementine nin yol arkadaşı Kedi Helix i uçuran da belli ki bu inançtır. Çizgi filmdeki en güzel ayrıntıya gelecek olursak bu, hiç şüphesiz Clementine e yol gösteren perinin adının Hemera olmasıdır. Yunan mitolojisinde Hemera gündüzdür, bazı kaynaklara göre gecenin (Nyks) kız kardeşi, bazı kaynaklara göre ise kızıdır. Ancak bilinen bir şey vardır ki Hemera göğün kapısından girerken Nyks ayrılır, Hemera insanlara geceyi bitirecek ışığı getirir. Yazar, perinin adını Hemera koymakla kalmamış, Hemera nın ışığından sadece Clementine nın değil hayallerini gerçekleştirmek için umuda ihtiyacı olan tüm engelli çocukların faydalanması için Hemera Vakfı nı kurmuştur. Bruno-Rene Huchez, büyük bir özenle ince ince yazmış ve hayata geçirmiştir Clementine i, uçma sevdasını çocukların aklına koymuş, uzak ülkelere götürmüştür onları, her şey iyidir hoştur da başta Malmotte olmak üzere Clementine in mücadele etmek zorunda kaldığı tüm kötü karakterler neden bu kadar korkunçtur? Herkesin merak ettiği bu soru, Huchez e, 2002 yılında Animeland ile yaptığı röportaj sırasında sorulmuştur. Yazar TV izleyenlerinin kötü karakterleri sevmemesi gerekiyor. Bunun için de onları olabildiğince kötü yapmak lazım. Sonuçta, çocuklar korkmayı sever cevabıyla tartışılacak bir konu daha vermiştir bize: Çocuklar cidden korkmayı sever mi? Kim bilir kimler neler der bu soruya. Ancak bildiğimiz bir şey varsa, korkmaktan hoşlansalar da hoşlanmasalar da Clementine in bir dönemin çocuklarını, büyüdüklerinde tekrar yayınlansın diye imza toplayacak kadar çok etkilemiş olmasıdır. İzlemeyen ne kaçırdı? Uçan Kaz ın Nils Holgersson u ile Clementine i aynı çizgi filmde görme şansını. Orijinal Adı: Clémentine Yapım Yılı: 1985 Sezon Sayısı: 2 Bölüm Sayısı: 39 Bölüm Uzunluğu: 22 dakika Türkiye de Yayınlayan: TRT 1, Show TV Yapıt: Fransız ve Japon ortak yapımı Yapımcı: Antenne 2, Tele-Hachette, Narcisse X 4 Yazar: Bruno-Rene Huchez Senaryo: Gilles Taurand, Olivier Massart Dizayn: Pascale Moreaux Müzik: Paul Koulak Giriş Şarkısını Seslendiren: Marie Dauphin Tür: Fantazi, Dram, Korku Ah bir de sözlerini anlasaydık! Clémentine, gözlerini kapadığında Sen en iyi olanı tahmin edersin. Clémentine, bizi mavi kabarcığının içine al Bu çok tehlikeli olsa bile. Yalnızca 10 yaşında iken Her zaman daha büyük olmayı isterdik Bir rüzgar darbesinin uçurduğu bir uçakla gitmek için Orada ufuğa karşı Küçük Clémentine gibi davranırız. Çin gecelerini, okşayan geceleri hayal ederiz. Ve Hemera size kollarını uzattığında her şey daha iyi olur. Kötülük kaçar, kötülük uzaklaşır. Clémentine, sen gece ve gündüz dövüşürsün Hastalığa meydan okursun Clémentine, seni terk etmeyeceğiz. Ve bir gün her şey yoluna girecek. Dünya gökyüzüyle çok güzel Bu insana güneşin yanında yaşama isteği verir. Pervanenin her dönüşünde, çığlıklar atarız, hayran kalırız Kanatlara sahip olmak ne kadar güzel Hep birlikte dolaşmaya gidelim Ve engel olunmadan dünya turu yapalım Tanışmak istediğimiz o kadar çok arkadaş var ki Clémentine bize yol gösterecek 20

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda!

Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda! SUNUMUMUZA HOŞGELDİNİZ Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda! Haber ve bilgi verme amacı başta olmak

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi 03.11.2012. Salkım Söğüt Saç

Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi 03.11.2012. Salkım Söğüt Saç Beşiktaş Gazetesi Günlük web Gazetesi 03.11.2012 Salkım Söğüt Saç Beşiktaş Belediyesi'nde belgesel film gösterimleri tüm hızıyla devam ediyor. Levent Kültür Merkezi'nde sinema gösterimleri için de Salkım

Detaylı

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (07 Aralık Ocak 2016)

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (07 Aralık Ocak 2016) ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (07 Aralık 2015-15 Ocak 2016) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca

Detaylı

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ: ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ: 1. Gün içinde ürünü ne zaman satın aldı/tüketti/kullandı? (Hangi saatlerde) 2. Ürünü kendisi mi satın aldı, başkası mı? Kim? 3. Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını

Detaylı

Digital Age. Yeni Nesil Mutluluk Araştırması. Nisan, ZENNA Digital Age Yeni Nesil Mutluluk Araştırması Nisan, 2017

Digital Age. Yeni Nesil Mutluluk Araştırması. Nisan, ZENNA Digital Age Yeni Nesil Mutluluk Araştırması Nisan, 2017 Digital Age Yeni Nesil Mutluluk Araştırması Nisan, 2017 Digital Age Yeni Nesil Mutluluk Araştırması, ZENNA Kurumsal Marka Yönetimi Araştırmaları ve Danışmanlığı tarafından gerçekleştirilmiştir. Araştırma

Detaylı

2014-2015 Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni. Sayı:1 Nisan 2015

2014-2015 Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni. Sayı:1 Nisan 2015 2014-2015 Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni Sayı:1 Nisan 2015 1 KİTAP VE KÜTÜPHANENİN ÖNEMİ 3 2014-2015 KÜTÜPHANE ORYANTASYONUMUZ 5 KÜTÜPHANEMİZ 8 OKUMA ŞENLİĞİMİZ 10 BRITANNICA ONLINE 12 SEVİM AK

Detaylı

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir. SIFATLAR 1.NİTELEME SIFATLARI 2.BELİRTME SIFATLARI a)işaret Sıfatları b)sayı Sıfatları * Asıl Sayı Sıfatları *Sıra Sayı Sıfatları *Üleştirme Sayı Sıfatları *Kesir Sayı Sıfatları c)belgisizsıfatlar d)soru

Detaylı

İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN

İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN Bodrum un beyaz perdedeki gülen yüzü İdil Dizdar, fotoğrafçılık ve oyunculuk kariyerine bir de yönetmenlik ekledi. Bodrum un yakından tanıdığı oyuncu, yönetmen ve fotoğraf

Detaylı

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN 21400752 MAKİNENİN ARKASI Fotoğraf uzun süre düşünülerek başlanılan bir uğraş değil. Aslında nasıl başladığımı pek hatırlamıyorum, sanırım belli bir noktadan sonra etrafa

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

Benimle Evlenir misin?

Benimle Evlenir misin? Benimle Evlenir misin? Bodrum sokakları ilginç bir evlenme teklifine daha sahne oldu. Bodrumlu genç kaptan Ali Özbaylan 9 yıl önce tanıştığı kız arkadaşı Tuba Cihat a, Milta Marina da bulunan bir kafede

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ Türk pop ve rock müziğinin sevilen ismi Aydilge,mini konseri ve imza günü etkinliği ile Kahramanmaraş Piazza Alışveriş ve Yaşam Merkezi nde hayranlarıyla buluştu.

Detaylı

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR? Haziran 2010 SOSYAL MEDYA ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR? Proje Koordinatörleri: İndeks Araştırma Ekibi Simge Şahin, İstanbul Bilgi Üniversitesi Giriş:

Detaylı

ikonu bir yeşilçam (ev dekorasyon)

ikonu bir yeşilçam (ev dekorasyon) (ev dekorasyon) bir yeşilçam ikonu Türk insanının hayatına girdiği 60 lı yıllardan bu yana zarafeti ve paylaşmaktan çekinmediği bilgi birikimiyle rol modeli olmuş Filiz Akın ın İstanbul a bir tepeden bakan

Detaylı

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz.

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz. Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz. Beyazız. Bir rengin tarafı değiliz. Elimizden geldiğince iyilik

Detaylı

İnteraktif Türkler 2009 İnteraktif Mecra Kullanım Araştırması

İnteraktif Türkler 2009 İnteraktif Mecra Kullanım Araştırması İnteraktif Türkler 2009 İnteraktif Mecra Kullanım Araştırması Türkiye nin ilk ve öncü dijital ajansı adinteractive in Türk internet kullanıcısının davranış alışkanlıklarına ışık tuttuğu araştırması İnteraktif

Detaylı

2014-2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

2014-2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 2014-2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BÜLTENİMİZDE NELER VAR? ETKİNLİKLERİMİZ SİNEMA GÜNÜMÜZ TİYATRO ETKİNLİĞİMİZ OKUMA-YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARIMIZ BRANŞ DERSLERİMİZ AİLE KATILIMI ETKİNLİKLERİMİZ ARALIK AYI

Detaylı

KENDİMİZİ İFADE ETME YOLLARIMIZ

KENDİMİZİ İFADE ETME YOLLARIMIZ 1.SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ KENDİMİZİ İFADE ETME YOLLARIMIZ (16 ARALIK 2013-24 OCAK 2014) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında 16 Aralık 2013-24 Ocak 2014 tarihleri arasında işlediğimiz

Detaylı

ARAŞTIRMANIN KAPSAMI. Saha Tarihi: 9-10 Nisan 2011. 134 ilçe. 35 il. 200 mahalle/ köy. 2366 görüşme

ARAŞTIRMANIN KAPSAMI. Saha Tarihi: 9-10 Nisan 2011. 134 ilçe. 35 il. 200 mahalle/ köy. 2366 görüşme ARAŞTIRMANIN KAPSAMI Saha Tarihi: 9-10 Nisan 2011 35 il 134 ilçe 200 mahalle/ köy 2366 görüşme ARAġTIRMANIN KAPSAMI Türkiye nüfus 73,7 milyon 15-30 YaĢ nüfus 17,3 milyon Araştırma saha uygulama Araştırma

Detaylı

SODA Sunar. Meriç Kara. SODA, tasarımcı Meriç Kara nın ilk kişisel sergisi A Domestic Schizophrenic Project e ev sahipliği yapıyor!

SODA Sunar. Meriç Kara. SODA, tasarımcı Meriç Kara nın ilk kişisel sergisi A Domestic Schizophrenic Project e ev sahipliği yapıyor! BASIN BÜLTENİ SODA Sunar Meriç Kara: A Domestic Schizophrenic Project 26 Mayıs 2010 3 Temmuz 2010 Açılış: 26 Mayıs 2010 Çarşamba / 18:30-21:00 (Basın Toplantısı: 17:00) SODA, tasarımcı Meriç Kara nın ilk

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

Tanıtım Toplantısı. 24 Ekim 2014

Tanıtım Toplantısı. 24 Ekim 2014 Tanıtım Toplantısı 24 Ekim 2014 Projenin Amacı Nisan da Adana da olmak. Marka Şehir : Adana Yemekleri, yetiştirdiği ünlüleri, tarihi, geleneksel ve kültürel değerleriyle tanınan Adana nın Nisan ayında

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız?

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız? Reşadiye Öğrenci Meclisi Başkanı Yücel Bolat: Asla kin tutamam bana yapılan kötülüğü unutur geleceğe bakarım geçmişe takılmam. Bu davranışlarım da bana çok dost kazandırdı iletişimimi geliştirdi. SORU-

Detaylı

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (19 Aralık Şubat 2017)

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (19 Aralık Şubat 2017) ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (19 Aralık 2016-10 Şubat 2017) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

ERASMUS BAHAR DÖNEMİ Accademia della Moda İtalya DİDEM ALTUNKILIÇ

ERASMUS BAHAR DÖNEMİ Accademia della Moda İtalya DİDEM ALTUNKILIÇ Ben Didem Altunkılıç. 22 yaşındayım. Yaşar Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünde 4. Sınıf öğrencisiyim ve 3. yılımı Erasmus programı dolayısıyla gittiğim İtalya nın Napoli şehrinde Accademia

Detaylı

Sıraselviler Caddesi No: 78/2 Cihangir, Beyoğlu 34433 İstanbul T 0212 244 82 74 F 0212 244 82 50. imre@m3film.com.tr okan@m3film.com.

Sıraselviler Caddesi No: 78/2 Cihangir, Beyoğlu 34433 İstanbul T 0212 244 82 74 F 0212 244 82 50. imre@m3film.com.tr okan@m3film.com. Sıraselviler Caddesi No: 78/2 Cihangir, Beyoğlu 34433 İstanbul T 0212 244 82 74 F 0212 244 82 50 imre@m3film.com.tr okan@m3film.com.tr KİM? Başka Sinema Türkiye de Benzeri Olmayan Bir Sinema Deneyimi

Detaylı

Türkiye de çocuk, çocuk olmak ve. Türkiye de Çocuk Çalışmaları Konferansı 25.01.2013, ODTÜ Emrah Kırımsoy

Türkiye de çocuk, çocuk olmak ve. Türkiye de Çocuk Çalışmaları Konferansı 25.01.2013, ODTÜ Emrah Kırımsoy Türkiye de çocuk, çocuk olmak ve Türkiye de Çocuk Çalışmaları Konferansı 25.01.2013, ODTÜ Emrah Kırımsoy Türkiye de çocuk, çocuk olmak ve Mitler «Gelecek nesil!» «Bugünün küçüğü yarının büyüğü.» «Çocuklar

Detaylı

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre Hayatta, insanlar üzerinde en çok etkili olan şeyi arayan bir kız, bu sorusunu karşılaştığı herkese sorar. Çeşitli cevaplar alır ama bir türlü ikna olamaz. En sonunda şehrin bilgesi bir nineye gönderilir.

Detaylı

DENİZ EĞİTİM ATÖLYELERİ. OKUL ÖNCESİ, ATÖLYE ve OYUNLAR

DENİZ EĞİTİM ATÖLYELERİ. OKUL ÖNCESİ, ATÖLYE ve OYUNLAR DENİZ EĞİTİM ATÖLYELERİ OKUL ÖNCESİ, ATÖLYE ve OYUNLAR OKUL ÖNCESİ, ATÖLYE ve OYUNLAR Amaç: Çocukların denizlerde kirliliğine neden olan atıkları gözlemlemesi ve kirliliğin deniz yaşamına etkileri konusunda

Detaylı

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN 1. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (30 Ekim - 15 Aralık 2017 ) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her

Detaylı

LanguageCert AÜ TÖMER B2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

LanguageCert AÜ TÖMER B2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1 LanguageCert AÜ TÖMER B2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1 Gözetmen için açıklamalar Sınav süresi : 13 dakika A = Aday G = Gözetmen Birinci Bölüm (3 dakika) KAYIT CİHAZINIZI KONTROL EDİNİZ G: LanguageCert

Detaylı

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS 2018 Afrika Ülkelerinin Değerli Büyükelçileri, Sayın Valim, Belediye Başkanım, İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Değerli

Detaylı

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (18 Ocak-11 Mart 2016 )

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (18 Ocak-11 Mart 2016 ) 2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (18 Ocak-11 Mart 2016 ) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her

Detaylı

2016'nın ilk 5 ayını geride bırakıyoruz. Grup Göktürkler için bu dönem nasıl geçti?

2016'nın ilk 5 ayını geride bırakıyoruz. Grup Göktürkler için bu dönem nasıl geçti? Türkülere yeniden hayat veren, kitlelerin özgün müziğe bakış açısını değiştirecek çalışmalara imza atan Grup Göktürkler, başarı basamaklarını tırmanmaya devam ediyor. Grup Göktürkler'in üyeleri Alperen

Detaylı

Malzeme Şenliği' Mart 2018

Malzeme Şenliği' Mart 2018 Malzeme Şenliği'18 8-9-10-11 Mart 2018 YAPIT Nedir? Kilis 7 Aralık Üniversitesi Yapı Topluluğu, kısa adıyla YAPIT, 2013 yılında kurulmuş bir öğrenci topluluğudur. Kurulduğundan bu yana seminerler, belgesel

Detaylı

R E H B E R L Đ K B Ü L T E N Đ - 3

R E H B E R L Đ K B Ü L T E N Đ - 3 1886 ÖZEL GETRONAGAN ERMENĐ LĐSESĐ R E H B E R L Đ K B Ü L T E N Đ - 3 2010 2011 Kız olursa Sarin, erkek olursa Masis Erkek olursa doktor, kız olursa öğretmen KENDĐNĐ TANIMA VE MESLEK SEÇĐMĐ Sevgili veliler,

Detaylı

Halk arasında "Ufak atta civcivler yesin" diye bir deyim var. İşte bu söz aşağıdaki röportaja cuk oturmuş.

Halk arasında Ufak atta civcivler yesin diye bir deyim var. İşte bu söz aşağıdaki röportaja cuk oturmuş. Halk arasında "Ufak atta civcivler yesin" diye bir deyim var. İşte bu söz aşağıdaki röportaja cuk oturmuş. UĞUR YILDIRAN arkadaşımızın röportajını okuyunca aklıma nedense direkt bu söz geldi. Şimdi kendi

Detaylı

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor! Amway Avrupa nın Dünya Girişimcilik Haftası na özel 16 Avrupa ülkesinde yaptırdığı Girişimcilik Anketi sonuçları açıklandı! Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor! Amway Avrupa tarafından yaptırılan

Detaylı

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Herkese Bangkok tan merhabalar, Herkese Bangkok tan merhabalar, Başlangıcı Erasmus stajlarına göre biraz farklı oldu benim yolculuğumun aslında. Dünyada mimarlığın nasıl ilerlediğini öğrenmek için yurtdışında staj yapmak ya da çalışmak

Detaylı

Festivalin Tarihçesi

Festivalin Tarihçesi Festivalin Tarihçesi Uluslararası İzmir Film Festivali ilk kez 1990 yılında düzenlenmeye başladı. 11 kez düzenlenen Festivale 2000 yılında ara verildi. İzmir Film Festivali, 11 yıl boyunca dünyadan ve

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

Çilek Ağacı Anaokulu Bülten Sayı : 1 Eylül

Çilek Ağacı Anaokulu Bülten Sayı : 1 Eylül Çilek Ağacı Anaokulu Bülten Sayı : 1 Eylül Günlük Rutinler *Özel günler *100.gün *Sabah sporu/beden eğitimi *Sınıf Yoklamaları *Duygularım Önemli Gün Ve Kutlamalar *Dünya barış günü (1 Eylül ) *Okulun

Detaylı

Yaşam alanları ihtiyaca ve koşullara göre değişiklik. gösterir. BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

Yaşam alanları ihtiyaca ve koşullara göre değişiklik. gösterir. BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (31 Ekim - 16 Aralık 2016 ) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her

Detaylı

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, 3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ 9.11.2017 Sayın Bakanım, STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, 1 İş Dünyamızın Değerli Temsilcileri, Kıymetli Basın Mensupları, Global

Detaylı

FESTİVAL HAKKINDA RAPOR HAKKINDA

FESTİVAL HAKKINDA RAPOR HAKKINDA SOSYAL ETKİ RAPORU - 2017 İÇİNDEKİLER FESTİVAL HAKKINDA 1 RAPOR HAKKINDA 1 FESTİVAL KATILIMCI PROFİLİ 2 ANKET SONUÇLARI 2 SEYİRCİLERİN DEMOGRAFİK BİLGİSİ 3 SEYİRCİLERİN FİLMLERİ İZLEME DURUMU 6 SEYİRCİLERİN

Detaylı

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (27 Mart - 12 Mayıs 2017 )

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (27 Mart - 12 Mayıs 2017 ) 3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (27 Mart - 12 Mayıs 2017 ) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temaları ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her 6 haftada

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

Seyfi Teoman Kısa film çekmeyi düşünmüyorum, çünkü maliyeti çok yüksek, geri dönüşü yok.

Seyfi Teoman Kısa film çekmeyi düşünmüyorum, çünkü maliyeti çok yüksek, geri dönüşü yok. eyfi Teoman Kısa film çekmeyi düşünmüyorum, çünkü maliyeti çok yüksek, geri dönüşü yok. 14 Ekim 2004 de yönetmen eyfi Teoman ile Yamaç Okur un moderatörlüğünde bir söyleşi gerçekleştirildi. Teoman ın ilk

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR ANNEM ANNEM Annem annem canım annem, Gönlüm senle kalbim senle Canım annem gülüm annem Dünyam sensin benim bir tanem.. Biliyorum elbet bir gün gelecek Bir başka bebekte bana annem diyecek Bende hep iyi

Detaylı

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN 12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın

Detaylı

Sorgulama Hatları: Değerli Velilerimiz,

Sorgulama Hatları: Değerli Velilerimiz, Değerli Velilerimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her altı haftada bir iletilecektir. 10 Aralık - 18

Detaylı

YARATICI ÖĞRENCİ GÜNLERİ Her Öğrenci Yaratıcıdır

YARATICI ÖĞRENCİ GÜNLERİ Her Öğrenci Yaratıcıdır YARATICI ÖĞRENCİ GÜNLERİ Her Öğrenci Yaratıcıdır Öğrencinin ilgi alanları, becerileri ve yetenekleri düşünüldüğü zaman kendi öğrenme yöntemlerine göre akademik ve/veya kültürel alanda başarılı olabilir.

Detaylı

Boylesine bir emek hic bir maddi karsilikla elde edilemez... ILKYAR gonulluleri boylesine essiz birliktelikler yasiyorlar ilkyar lari ile...

Boylesine bir emek hic bir maddi karsilikla elde edilemez... ILKYAR gonulluleri boylesine essiz birliktelikler yasiyorlar ilkyar lari ile... Ilkyar da yar kim, ilk'i kim gonul kim, gonullu kim ayirt etmek cok zor birbirinin icine gecmis sevgi yumaklari; ama su var ki, bu sevgi ilmeklerini kiymetli kilan emek... Boylesine bir emek hic bir maddi

Detaylı

Fotoğraf Sevdalısı Bir Doktor:

Fotoğraf Sevdalısı Bir Doktor: Kültür ve Sanat Fotoğraf Sevdalısı Bir Doktor: NESRİN AKÇA AKOĞUL Nesrin Akça Akoğul Eyüp Devlet Hastanesinde. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olarak görev yapan Nesrin Akça Akoğul. 1992 yılında fotoğraf

Detaylı

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken Engin Deniz İpek 21301292 Üniversite Üzerine Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken formüllerden ya da analitik zekayı çalıştırma bahanesiyle öğrencilerin önüne

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

ÖZEL OKAN İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

ÖZEL OKAN İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÖZEL OKAN İLKOKULU 2016 2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI. Okan Koleji İlkokulu olarak; bu yılı oldukça yoğun geçirdik. Sanat, spor, sosyal etkinlikler ve akademik, açıdan birbirini izleyen birçok çalışma yaptık.

Detaylı

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK? DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER SERBEST ZAMAN YAPTIK? Çocuklara sporun önemi anlatıldı ve her sabah spor yaptırıldı. Çocuklar ilgi köşelerinde öğretmen rehberliğinde serbest oyun

Detaylı

Türk filmleri günü!..

Türk filmleri günü!.. Neşeyle kutladılar Beşiktaş Belediyesi ve Halk Eğitim Merkezi ile birlikte ortaklaşa düzenlenen Meslek Edindirme Kursları'ndan Bilgisayar Kursu öğrencileri 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü neşeyle kutladı,

Detaylı

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri. - 12.Ocak 2015 Adana Hilton Otel

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri. - 12.Ocak 2015 Adana Hilton Otel BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ - Basın Toplantısı Haber Küpürleri - 12.Ocak 2015 Adana Hilton Otel 13.01.2015 Salı Adana İşi nde acayip soygun Bir Acayip Soygun Adana İşi adlı uzun metraj filmin çekimleri

Detaylı

EYLÜL - EKİM BÜLTENİ

EYLÜL - EKİM BÜLTENİ EYLÜL - EKİM BÜLTENİ İSTANBUL GENÇ BARIŞ İNİSİYATİFİ DERNEĞİ Mecidiyeköy Mahallesi Şehit Er Cihan Namlı Caddesi No: 39/8 Şişli/İstanbul 1 GBİ ARTIK BM KÜRESEL İŞBİRLİĞİ AĞI ÜYESİ! DÜNYA BARIŞ GÜNÜNDE FESTİVAL

Detaylı

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? İşitme Engelliler Milli Hentbol Takımının en genç oyuncusu Mustafa SEMİZ : Planlı çalışarak, disiplinli çalışarak zamanını ve gününü ayarlayarak nerede ve ne zaman is yapacağıma ayarlarım ondan sonra Her

Detaylı

Her daim yenilikçi anlayış

Her daim yenilikçi anlayış Her daim yenilikçi anlayış KLEEMANN Design: hayata dair, hayatın içinden. Biz yalnızca asansör tasarlamıyoruz; işimizin her yönünü sürekli geliştiren bir tasarım anlayışının peşindeyiz. KLEEMANN Design,

Detaylı

Aşağıdaki 5 cümlenin hepsine evet demiyorsanız, bu pdf dosyasını incelemek için gereken 3 dakikayı ayırmasanız da olur

Aşağıdaki 5 cümlenin hepsine evet demiyorsanız, bu pdf dosyasını incelemek için gereken 3 dakikayı ayırmasanız da olur Bizden söylemesi Aşağıdaki 5 cümlenin hepsine evet demiyorsanız, bu pdf dosyasını incelemek için gereken 3 dakikayı ayırmasanız da olur. 8-18 yaşları arasında bir çocuğum var.. Bu yaz en az 2 hafta İzmir,

Detaylı

www.tekfestankara.com 1 TEKNOLOJİ TÜRKİYE NİN KALBİNDE ATACAK! İÇİNDEKİLER TEKFEST Hakkında...4 Teknoloji Fuarı...6 Festival Alanı...7 Etkinlikler...8 E-Spor ve Oyun Turnuvaları...9 Influencers...11 Drone

Detaylı

İBRAHİM DEMİREL FOTOĞRAF DİLİNDE BİR SÖYLEŞİ. asosöyleşi

İBRAHİM DEMİREL FOTOĞRAF DİLİNDE BİR SÖYLEŞİ. asosöyleşi FOTOĞRAF DLNDE BR SÖYLEŞ K R K Y L N B R K M BRAHM DEMREL brahim DEMREL, 1941 yılında Malatya Akçadağ ilçesi Durulova (Körsüleyman) köyünde doğdu. lkokulu köyünde okuduktan sonra Akçadağ Öğretmen Okulu,

Detaylı

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (18 Aralık Şubat 2018)

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (18 Aralık Şubat 2018) ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (18 Aralık 2017-09 Şubat 2018) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca

Detaylı

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar. Edatlar (ilgeçler) Tek başına bir anlam taşımayan, ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar

Detaylı

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? hangi okullarda okudunuz bugüne kadar?

Detaylı

BASIN SPONSORLUĞU DOSYASI

BASIN SPONSORLUĞU DOSYASI 20-23 MAYIS 2017 DÜNYADA YANKI UYANDIRAN BİR ETKİNLİK 1998 yılından bugüne Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali sinemanın görsel gücünden yararlanarak kadının toplumsal konumunu sorgulamayı,

Detaylı

HAFTALIK VELİ BÜLTENİ 19 OCAK 2018 VELİLERİMİZE HATIRLATMALAR

HAFTALIK VELİ BÜLTENİ 19 OCAK 2018 VELİLERİMİZE HATIRLATMALAR HAFTALIK VELİ BÜLTENİ 19 OCAK 2018 VELİLERİMİZE HATIRLATMALAR 26 Ocak Karne Günü Okulumuzun karne günü programı aşağıdaki gibidir. Gelmek isteyen tüm velilerimiz karne dağıtımı saatinde öğrencilerimizin

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

Video Reklamcılığında, Daha Uzun Videolar Daha Güçlü Videolar mıdır?

Video Reklamcılığında, Daha Uzun Videolar Daha Güçlü Videolar mıdır? Video Reklamcılığında, Daha Uzun Videolar Daha Güçlü Videolar mıdır? Yayınlanan Aralık 2015 Konular Video Çekirdek kitlenizde kaç oyun meraklısı olduğunu biliyor musunuz? MediaVest te Grup Kıdemli Başkan

Detaylı

Özel gereksinimli çocuklar

Özel gereksinimli çocuklar Özel gereksinimli çocuklar Spor becerileri yolu ile toplumsal yaşama uyum ve katılımlarını sağlamak Mutlu ve üretken bireyler olmalarına yardımcı olmak. Programımıza yaklaşık 70 sporcu devam etmektedir.

Detaylı

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67) KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...

Detaylı

Mobil Pazarlama Stratejiniz İçin Çevrimiçi Video Neden Olmazsa Olmaz?

Mobil Pazarlama Stratejiniz İçin Çevrimiçi Video Neden Olmazsa Olmaz? Mobil Pazarlama Stratejiniz İçin Çevrimiçi Video Neden Olmazsa Olmaz? Günümüzde tüketiciler ihtiyaç duydukları ya da istedikleri bir şey olduğunda refleks olarak Yayınlandı Nisan 2015 telefonlarına uzanıyor.

Detaylı

Yüksek Topuk Gölgesinde Hayatlar

Yüksek Topuk Gölgesinde Hayatlar Yüksek Topuk Gölgesinde Hayatlar Kadın ve erkek yaratılıştan bu yana birbirinin yarısı olarak kabul edilir. Bu elmanın birbirine hiç de benzemeyen iki yarısı, her anlamda birbirlerinden oldukça farklıdır.

Detaylı

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Mart 2009 Kendi Yaşam Öykünüzü Yazın Diyelim ki edebiyatla uğraşmak, yazı yazmak, bir yazar olmak istiyorsunuz. Bu

Detaylı

MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor!

MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor! BASIN BÜLTENİ MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor! MediaCat dergisi tarafından bu yıl sekizincisi düzenlenen Felis Ödülleri ne başvurular 8 Temmuz Pazartesi günü başlıyor. Başvuruda bulunmak

Detaylı

Eğitim-Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni Sayı:2 Haziran 2016

Eğitim-Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni Sayı:2 Haziran 2016 2015-2016 Eğitim-Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni Sayı:2 Haziran 2016 1 KÜTÜPHANE ORYANTASYON HAFTASI 3 BİLGİ OKURYAZARLIĞI HAFTASI 4 YAZI TÜRLERİNİ TANIYORUZ 5 BİLİMSEL ARAŞTIRMA BASAMAKLARI DERSİMİZ 6

Detaylı

Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın? www.gerçeksevgibekler.

Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın? www.gerçeksevgibekler. Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın? www.gerçeksevgibekler.de www.wahreliebewartet.de Avrupa ülkelerindeki gençlik denilince

Detaylı

TUVAL GARDEN, bir TPD GRUP Projesidir.

TUVAL GARDEN, bir TPD GRUP Projesidir. TUVAL GARDEN, bir TPD GRUP Projesidir. TPD GRUP Köklerine bağlı, geleneksel değerlerini çağımız gerekleriyle harmanlamış, her geçen gün daha da profesyonelleşen, yaptığı işi en iyi şekilde bitirmeye çabalayan,

Detaylı

Parlar saçların güneşin rengini bana taşıyarak diye yazıvermişim birden.

Parlar saçların güneşin rengini bana taşıyarak diye yazıvermişim birden. BEYAZIN PEŞİNDEKİ TATİL Geçen yıllarda Hopa da görev yapan bir arkadaşım Adana ya ziyaretime gelmişti. Arkadaşım Güney in doğal güzelliğine bayılıyorum deyince çok şaşırmıştım. Sevgili okuyucularım şaşırmamak

Detaylı

küçük bizon kızılderili köyü

küçük bizon kızılderili köyü ETKİNLİK HAKKINDA Kimileri onları elinde ok ve yayla acımasız birer savașçı olarak resmetti, kimileri ise doğaya ve tabiata saygılı ve sevgi dolu insanlar olduklarını anlattı. Peki Kızılderililer aslında

Detaylı

Beyni geliştirmek ve zekâmızı parlatmak mümkün. Beyin, yeni bilgiler ve beyin faaliyetleri ile gelişir ve büyür.

Beyni geliştirmek ve zekâmızı parlatmak mümkün. Beyin, yeni bilgiler ve beyin faaliyetleri ile gelişir ve büyür. Beyni geliştirmek ve zekâmızı parlatmak mümkün. Beyin, yeni bilgiler ve beyin faaliyetleri ile gelişir ve büyür. Kullanılmayan beyinde kısmi ve genel büzülme meydana gelir. Bilim adamlarının araştırmaları,

Detaylı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI 7 Ocak 2015 İstanbul, Sabancı Center Sayın Konuklar, Değerli Basın Mensupları,

Detaylı

İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK!

İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK! İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK! ALEM-İ İŞ, NE İŞ? Alem-i İştir kişinin lafa bakılmaz! diyoruz ve iş hayatında yaşadıklarımız konusunda bize, size, herkese esprili

Detaylı

Düşüncelerimizi, duygularımızı ve kültürümüzü oyunlar aracılığı ile ifade ederiz.

Düşüncelerimizi, duygularımızı ve kültürümüzü oyunlar aracılığı ile ifade ederiz. ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (8 Aralık 2014-23 Ocak 2015 ) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca

Detaylı