ELİZABETH E. BACON ESİR ORTAASYA. Türkçeye çeviren : TANSU SAY. Tercüman 1001 TEMEL ESER

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ELİZABETH E. BACON ESİR ORTAASYA. Türkçeye çeviren : TANSU SAY. Tercüman 1001 TEMEL ESER"

Transkript

1

2 ELİZABETH E. BACON ESİR ORTAASYA Türkçeye çeviren : TANSU SAY Tercüman 1001 TEMEL ESER 79

3 Tercüman gazetesinin yayını olarak hazırlanan bu eser Garanti Matbaacılık ve Neşriyat tesislerinde dizilip basılmıştır

4 1001 Temel Eser'i iftiharla sunuyoruz Tarihimize mânâ, millî benliğimize güç katan kütüphaneler dolusu birbirinden seçme eserlere sahip bulunuyoruz. Edebiyat, tarih, sosyoloji, felsefe, folklor gibi millî ruhu geliştiren, ona yön veren konularda «Gerçek eserler» elimizin altındadır. Ne var ki, elimizin altındaki bu eserlerden çoğunlukla istifade edemeyiz. Çünkü devirler değişmelere yol açmış, dil değişmiş, yazı değişmiştir. 3

5 Gözden ve gönülden uzak kalmış unutulmaya yüz tutmuş -Ama değerinden hiçbir şey kaybetmemiş, çoğunluğu daha da önem kazanmış- binlerce cilt eser, bir süre daha el atılmazsa, tarihin derinliklerinde kaybolup gideceklerdir. Çünkü onları derleyip - toparlayacak ve günümüzün türkçesi ile baskıya hazırlayacak değerdeki kalemler, gün geçtikçe azalmaktadır. Bin yıllık tarihimizin içinden süzülüp gelen ve bizi biz yapan, kültürümüzde «Köşetaşı» vazifesi gören bu eserleri, tozlu raflardan kurtarıp, nesillere ulaştırmayı plânladık. Sevinçle karşılayıp, ümitle alkışladığımız «1000 Temel Eser» serisi, M illî Eğitim Bakanlığınca durdurulunca, bugüne kadar yayınlanan 66 esere yüzlerce ek yapmayı düşündük ve «Tercüman 1001 Temel Eser» dizisini yayınlamaya karar verdik. «1000 Temel Eser» serisini hazırlayan çok değerli bilginler heyetini, yeni üyelerle genişlettik. Ayrıca 200 ilim adamımızdan yardım vaadi aldık. Tercüman ın yayın hayatındaki geniş imkânlarını 1001 Temel Eser için daha da güçlendirdik. Artık karşınıza gururla, cesaretle çıkmamız, eserlerimizi gözlere ve gönüllere sergilememiz zamanı gelmiş bulunuyor. M illî değer ve mânâda her kitap ve her yazar bu serimizde yerini bulacak, hiç bir art düşünce ile değerli değersiz, değersiz de değerli gibi ortaya konmayacaktır. Çünkü esas gaye bin yıllık tarihimi 4

6 zin temelini, mayasını gözler önüne sermek, onları lâyık oldukları yere oturtmaktır. Bu bakımdan 1001 Temel Eser den maddî hiç bir kâr beklemiyoruz. Kârımız sadece gurur, iftihar, hizmet zevki olacaktır. KEMAL ILICAK Tercüman Gazetesi Sahibi 5

7 İ Ç İ N D E K İ L E R Önsöz... 7 I Ülke ve İn s a n la r Ülke Ahali Dil II Ruslardan Önce Göçebeler Kazaklar Diğer Göçebeler III Geleneksel Vaha K ü ltü rü IV Çarlık İdaresinde Kültür Değişmeleri Göçebeler: Kazaklar Diğer Göçebeler Vahalar V 1917 den Sonra Göçebeler VI Komünist İdaresinde Y e rle ş ik le r VII Türkistan Dilleri üzerinde Rusçanın Etkisi 201 VIII 1965 Yılında Ortaasyada Kültür Durumu Dipnotlar Bibliografya

8 ÖNSÖZ öğrenim yılında yazar, Sovyetler Birliğinde kalabilmek; ve Yale Üniversitesi ve S.S.C.B. Bilimler Akademisinin ortak himayesinde Kazakistan' da dolaşabilmek gebi nadir imkânlar elde etmişti. Columbia Üniversitesinden Franz Boas ve Rus antropolojistleri başkanı Waldemar Bogoras arasındaki uzun arkadaşlık ve meslekî çalışmalar sayesinde, Boas ın büyük talebelerinden Yale Üniversitesinden Edward Sapir in bir mektubu, genellikle yabancı sosyal bilimcilere kapalı olan kapıların açılmasını sağladı. Yazar yeni mezun olmuş, daha yolun başında bir kişiye gösterilen yakınlığın çok üzerinde ilgiyle karşılandı. Leningrat ta geçirilen kış boyunca, Bilimler Akademisinin kurulmuş olduğu Neva üzerinde kubbeli büyük rinada bir dairede kalınmış ve buradaki Antropoloji ve Etnograf! Müzesine Rus antropolojistleriyle hergün ilişki kurabilme imkânı elde edilmişti. Daha sonra Orientolocikal Enstitü müdürü ve Bilimler Akademisinin Kazakistan dalı başkanı, büyük Türkoiojist A.N. Samoilovich in alicenaplığıyla Ortaasya hakkında dünyanın en geniş belgelerinin toplanmış olduğu Orientolocikal Enstitü kütüphanesinden faydalanma imkânı elde edildi. İlâ 7

9 veten 1934 yazında, Kazakistan da düzenlenen karmaşık araştırmaya yazarın da katılmasını temin etti. Neticede, karmaşık araştırma yerine, Açlık Bozkırında mineralojik araştırma yapılmasına karar verildi. Burası nüfus bakımından çok fakirdi ve plânlanıldığı gibi etnografik bir saha çalışması yapılmasına müsait değildi. Buna rağmen Alma Atada birkaç hafta kalındı. Bilimler Akademisinin Kazakistan dalının başkan yardımcısı S.J. İsfendiyarov aracılığıyla birçok Kazakla konuşulabildi. Bunların bazıları eski kuşaklardan yaşlılar, diğerleri ise genç talebelerdi. Aynı zamanda, gözlem yapabilme imkânları da vardı. Leningrattayken yazarın tam bir Rus gibi yaşadığı söylenemez. Misafir bir İlmî araştırıcı olarak normal şartlarda sadece ileri gelen Rus âlimlerinin faydalanabildiği imkânlardan faydalanılabildi. Aynı zamanda Ruslar arasında da bulunularak, birçok arkadaşlar edinildi. Böylece Rus kültürü ve Sovyet sisteminim işleyişi hakkında bilgi edinilebildi. Alma Atada birçok şey gözlenebildi: Bir Rus sömürge kasabasının fizik görünüşü; modern postafıane binasının az ötesinde duran develer; eşekleri üzerine azametle oturmuş Kazak erkeklerinin ardı sıra yürüyen kadınlar; ezan okunduğunda görülen tepkinin azlığı; ve genç Kazak talebelerin yüzlerindeki ifade. Alma Ataya tren ve nehir gemileriyle yapılan gidiş ve dönüş yolculukları sırasında da pek çok şey gözlemek mümkün oldıu. Mayıs ayında Orenburg un (şimdi Çakalov) ötesinde uzanan»bozkırlar yemyeşil ve yer yer lâlelerle süslenmişti. Aral gölünün kuzeylerinde otlar daha kahverengi ve azdı. Bu bölgede yaşayıp, halen kollektifleşmeyi kabul etmeyen Kazaklar tren yolcula- 8

10 rina yün satmağa çalışıyordu. Görünürlerde yerleşme merkezi olmayan -bir durakta tek başına bir ağaç yükseliyordu. Ağacın gövdesine yaslanmış bir Kazak, trene hiç aldırmadan kobuz (telli bir saz) çalıyordu. Türk - Sib demiryolu boyunca birkaç hakan ve aziz mezarı terkedilmiş kaleler gibi yükseliyordu. Yol arkadaşlarımdan bir Kazak hükümet memuru, Semipalatinsk te en ilgi çekici şey olarak Sovyet hükümeti tarafından damızlık olarak bölgeye getirtilmiş olan bir Hereford boğasına dikkatimi çekti. Semipalatinsk ten Omsk a kadar İrtiş nehri boyunca yaptığımız nehir yolculuğunda geminin uğradığı her köyde halk kıyıya toplanıyordu ten sonra yazarın Rus Ortaasyasım ziyareti engellendi. Bundan sonraki birkaç sene Birleşik Devletlerde Sovyet yayınlarını elde etmek oldukça güçleşti. II. Dünya savaşından sonra, etnografik Sovyet yakınları daha kolaylıkla bulunmağa başlayınca yazar son ziyaretinden beri Ortaasyada ne gfcbi değişiklikler meydana geldiğini merak etmeğe başladı. Böyle bir mukayeseli çalışma yapılabilmesi için ideal olarak hem 1930 larda, hem de sonradan etraflı bir saha çalışmasının yapılmış olması gerekliydi. Bütün ilgili etnografik yazıların okunması, Ortaasyada basılan gazete, dergi ve diğer yayınlarında anlatılan olayların yakinen takip edilmesi gerekliydi. Ancak bu ideal durum imkân dışı kaldı. Bütün ilgili etnografik yayınları elde edebilmek mümkün değildi ve Sovyet gazete raporlarının İngilizce özetleriyle yetinilmek mecburiyetiyle sık sık karşılaşıldı te Türkistan yabancılara kapatılmıştı. Bu sebeple yazar buraların ancak fotoğraflarını görebildi. Buna rağmen, Türkistan kültürüne çok benziyen İran ve Afganistan ın bazı bölgelerinde saha çalışmaları ya- 9

11 pildi. Bura kültürlerinin anlaşılması Rus boyunduruğundaki Türkistan kültürünü anlayabilmek için <bir temel teşkil etti. Yeterli kaynakların yokluğuna rağmen proje uğraşılmağa değer bulunmuştu. Yazar merak saikiyle ve tarafsız olarak Sovyet idaresinde Türkistan kültüründe ne gibi değişikliklerin meydana geldiğini anlamak için konuya girdi. Bazı buluşlar karşısında önce şaşkınlığa düşülmekle beraber Türkistan daki kültür değişmelerinin dünyanın diğer bölgelerinde de meydana gelen değişmelerle aynı dinamik prensiplere tabi olduğu görülerek tatmin olundu. Türkistan hakkında yazan yazarlar daima bir transkripsiyon problemiyle karşılaşır. Türk, Fars ve Arapların hep kendilerine göre imlâları vardır. Üstelik dilde tam doğuluk arayanların karşısına daima şive farkları çıkmaktadır. Sonra Rusça olmayan kelimelerin, Rusça vasıtasıyla Türkistan dillerine geçtiği durumlar da zorluk yaratmaktadır. Bu durumlarda yazar, İlmî transkripsiyon sistemlerinden kaçınma fikrindedir. Zira genel okuyucu kitlesi bu sistemlerle sıkılır, dil talebeleri ise şayet kendi ekolleri kullanılmamışsa rahatsız olurlar. Rusçanın imlâsında işaretlere pek yer vermeyen Amerikan sisteminin kullanılması dışında, bilerek sistematik davranamamıştır. Bunun yerine, yabancı kelimelerin halk tarafından en kolay şekilde tanınabileceği yollar tercih edilmiştir. Bu prensip yer yer turistleri şaşırtacak durumlara sebep olmuştur. Meselâ, başlık anlamına gelen kalım terimi araştırmamızda incelediğimiz hiçbir şivede 'bulunmamaktadır/ Ancak bu terim uzun zamanda beri Rus etnografik literatüründe yer etmiş, Amerikan ve Avrupa etnografları tarafından da kabul edilmiştir. Bu sebeple gerçek Kazak ve Özbek te 10

12 rimleri yerine, daha kolaylıkla tanınabilecek bu kelime kullanılmıştır. Buna rağmen yazar, Tacik terimlerinin transkripsiyonunda fonetiğe daha çok dikkat etmiştir. Tacikçe kelimelerin çoğu Farsça anlıyanların tanıyabileceği şekilde sunulmuştur. Ancak Ortaasya Tacikçesinde, standart Farsçada â şeklinde transkripsiyonu yapılan ses dilcilerin «açık o» diye gösterdiği şekilde telaffuz edilmektedir. Bu çiftli sistem sayesinde Farsça bilenlerin kelimeyi tanıyacakları ve özellikle Tacikçeyle ilgilenenlerin ise o ları «açık o» şeklinde okumaları için uyarılacakları ümit edilmektedir. Bu araştırmanın yapılabilmesini mümkün kılan yardımlarından ötürü Amerikan Council of Learned Societies ve Wenner - Gren Foundation for Anthropological Research kuruluşlarına müteşekkir olduğumu belirtirim. New York City Kasım 1965 ELIZABETH E. BACON 11

13 YAZAR HAKKINDA ELIZABETH E. BACON Smith Kolejini bitirmiş ve Grenoble ve Sorbonne Üniversitelerinin diplomalarıyla mükâfatlandırılmıştır. Mezuniyet çalışmasını Yale Üniversitesinde yapmış, doktorasını Berkeley de California Üniversitesinde tamamlamıştır. Los Angeles te California Üniversitesinde ve Washington Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak ders vermiş ve HRAF Hindistan projesinin direktörlüğünü yapmıştır ve 1948 yılları arasında Ortadoğu Haberlerinde (Middle East Journal) danışman muhabirler komitesinde çalışmıştır ve 1959 yılları arasında ise Collier s Encyclopedia (Collier Ansiklopedisi) antropoloji danışmanlığında bulunmuştur. Halen New College de Hofstra Üniversitesinde yardımcı profesördür. 12

14 I ÜLKE VE İNSANLAR Ortaasya, isminden de anlaşılabileceği gibi, Avrasya kıtasının merkezini teşkil eder. Denizlerden uzak, sert bir iklime sahip olan bu ülke, geniş otlaklardan, çöllerden ve düzlüklerden meydana gelir. Buralarda ancak suyun nerelerde bulunduğunu bilen ve ondan yararlanabilenler yaşayabilir. Herşeye rağmen, tarih öncesi çağlardan beri, doğuyla batı, kuzeyle güney arasında insanlar ve fikirlerin akışını sağlıyan bu bozkırlar olmuştur. Bir yandan buralara girenlerin çoğu Avrupa ve güney Asyaya geçerken bazıları da yerleşerek asırlardan beri kurulu düzene uymuştu. Milâttan dört bin yıl öncesinden bert, İran yaylâlarında görülen köyler tipinde yerleşmelere Ortaasya dağlarının eteklerinde, nehir boylarında da raslanmağa başlandı. Zira iklimin kurak olmasına karşılık, sulandığında toprak çok verimliydi. Toprağı işleme ve sulama metodları geliştikçe bu tip köyler nehirler boyunca iç taraflarda da kurulmağa başlandı. Zamanla çöl ortasında akmakta olan nehirler boyunca bir dizi -bahçeler, bağlar ve tarlalar meydana geldi. Bu tip alanlar Aral gölünün güneyinde, 13

15 Amuderya deltasından Çin hudutlarına kadar uzanıyordu. M.Ö. ikinci yüzyılda Çinlilerin araştırmaları sonucu, Çin i, Hindistan ve Batıyla yaklaştıran kervan yolları meydana çıktı. Bu yeni yol vahalardaki sanatkâr ve tüccarların zenginleşmesine yol açtı. Vahaların kuzeyindeki otlaklar tarımdan çok hayvancılığa müsaittir. Buralarda milâttan bin yıl öncelerde kendine mahsus bir yaşayış tarzı gelişti. Güneyde oturan kasabalıların da ehli hayvanları, koyunları, keçileri, sığırları, atları, eşekleri ve develeri vardı. Ama kuzeydeki göçebelerin bütün hayatları hayvanlarına, bilhassa onlara müstesna bir 'hareket kabiliyeti' veren atlarına dayanıyordu. Taşınabilir şekilde yapılmış olan bütün eşyalarını, mevsime ve otlakların durumuna göre otlaktan otlağa götürüyor; hayvanların eti ve sütüyle besleniyor; derilerinden, yünlerinden ve kemiklerinden çadır, giyecek ve âlet yapımında faydalanıyorlardı. Göçebeler hayvanlarıyla ve hayvanları için nehir kıyılarındaki yerleşik çiftçilerden bağımsız olarak yaşıyordu. Göçebelerin yolu yerleşiklerin yakınlarına düştüğünde, tarım ürünlerinden ve buralarda yapılan- ticarî eşyalardan da faydalanılıyordu. Bundan başka, yerlerinden düşmanları tarafından atılan veya çok sert geçen kış sonucu sürülerini kaybedip fakirleşen, göçebelerin, vaha kasabalarına giderek çiftçiliğe başlamaları, yahut da tarlalarda ırgatlık yapmalarına da sık sık rastlanırdı. Bunlar hiçbir zaman tam yerleşik hayatı benimsemezler, daima bir fırsatını bulup yeniden göçebeliğe dönmeyi özlerler, fakat içlerinden pek azı bunu başarabilirdi. Böylece yerleşiklerle göçebeler arasında, yarı yerleşik bir topluluk meydana çıkıyordu. 14

16 Tarihin akışına göre yerleşik hayatla göçebeleri ayıran sınır sık sık değişikliklere uğruyordu. Bazen kasabalar nehirler boyunca iyice bozkırın içerlerine giriyor, bazen de göçebeler saldırarak vahaları tahrip ediyor, sulama kanallarını bozarak, ziraat imkânlarını ortadan kaldırıyordu. Bu ileri geri hareketlere rağmen, göçebe ve yerleşik kültürlerin temel özellikleri, üç bin yıla yakın bir zaman değişmeden varlıklarını korudular. Vahalarda toprağın çok iyi işlenebilmesi ve sulama sisteminin dikkatle korunması neticesinde çok kalabalık b'ir nüfus barınabiliyordu. Otlaklar ve çöller ise hayvancılık için uygundu. Sürülerin gıdalarını sağlamak için devamlı yer değiştirmek icap ediyordu ve neticede nüfus seyrekti. Bu iki tip hayat tarzı yan yana varlıklarını korurlarken asırlar boyunca Ortaasyaya çok değişik insanlar gelmiş, bazıları bir müddet kalıp, geçip gitmişler, pek azı ise yerleşip toprağa bağlanmışlardı. M.Ö. altıncı asırda, Yunanlı tarihçi Heredot zamanının Ortaasya göçebelerinden bahsetmiştir. Kara Denizin kuzeyinde asil İskitler oturuyor, bunların doğusunda, Aral gölüne dökülen Sir-deryanın her iki yanında Massagetae ler yaşıyordu. Yine Sir-derya boyunda, daha doğuda ise Sakalar vardı. Göçebelerin güneyinde ise yerleşiklerin kaleleri yer alıyordu. Amu-deryanın orta kısımlarında, İran asıllı Bactria satraplığı bulunuyordu. Buranın başkenti şimdi Afganistan topraklarında yer alan Balkh tı. M.Ö yıllarında Mekadonyalı İskender bu bölgeyi aldığında, yerliler ziraati için çok suya ihtiyaç olan, pirinç bile yetiştiriyordu. Rastlanan kuvvetli kaleler arasında Maracanda (şimdiki Semerkant) da vardı. Bundan başka Amu-derya ve Sir-derya arasındaki düz 15

17 lüklerde yaşıyan Sogd'ların da kuvvetli kaleleri bulunuyordu. Asırlardan beri göçebe kabileler, yerleşikler için ciddî tehlikeler yaratmıştır. M.Ö. üçüncü asırda, İskender in yerini alanlardan biri, Merv çevresinde uzun duvarlar yaptırtarak vahaları korumağa çalıştı. İkinci yüzyılın ortalarında göçebeler Bactriaya girdiler. Bunlar İran ve Yunan tarihçileri tarafından İskitler adıyla tarihe geçti. Bundan sonraki grup önce Çin önlerinde görüldü. M.Ö. ikinci yüzyılda Hunlar tarafından batıya sürülen Yüeçiler, Bactria da yerleşerek Kuşhan İmparatorluğunu kurdu ve Çinle, Hindistan arasında ticaret ve seyahatlerin gelişmesine sebep oldular. Bunların ardından Hunlar hızla Avrupaya doğru yayıldı. Eftalit Hunları, M.S. beşinci yüzyılda, Sogdların ülkelerini alarak Hindistan ı işgal etti. M.S. altıncı yüzyıl sıralarında Türk kabilelerinin Ortaasya mn batısına yayılmaları başladı. Peçenekler, Ural ve Volga nehirleri aras,ında yerleşti ve dokuzuncu yüzyılda Oğuzlar tarafından batıya itildiler. Daha sonra Oğuzlar güneye ve batıya inerek İran, Afganistan ve Türkiye'ye girdi. Bunları takiben, onüçüncü asırda, Çingiz Kaan idaresinde yeni bir dalga batıya ve güneye indi. Çingiz'in oğullarından Çuçi güney Rusya da, Çağatay ise batı Ortaasyada yönetimi ele aldı. Çingiz ordusunun çoğunluğunu Türkler teşkil ediyordu, neticede bu ülkelerde Türk dili tamamen hakim duruma geçti. Onaltıncı yüzyıl başlarında yaşıyan ve baba tarafından Temir, ana tarafından Çingiz soyundan gelen Babur, kendi ordusunda yer alan Moğollara acaip adetleri olan yabancılar gözüyle bakıyordu. Ortaasyanın en eski sakinlerinin tip olarak beyaz 16

18 ırka benzediği bilinmektedir. Bölgede Mongoloid tiplerin görülmeğe başlaması M.S. ilk bin yıllara rastlar.3 Onüçüncü asırdan itibaren Mongoloid özellikler, elmacık kemiklerin çıkıklığı, çekik gözler, düz saçlar ve seyrek sakal, arttı. Bu hususiyetler batıya ve güneye doğru inildikçe azalır ve Güneydoğu dağlarında yaşıyan Tacikler arasında tamamen kaybolur. ÇingiZ hareketi, Batı Ortaasya yoluyla, batıya doğru yapılan en büyük göç hareketine sebep olmuştur. Bu arada göçebeler, Ortaasya içinde yer değiştirmeye devam ediyordu. Temir, Çin den Akdenize kadar uzanan bir imparatorluk kurmuştu. Onbeşinci yüzyılda Moskof gücünün artması, güney Rusya ya, Çingiz Kaan ın en büyük oğlu Çuçi nin soyundan gelenlerin elinde bulunan ülkelere'doğru ters istikamette bir hareketin başlamasına sebep oldu. Çuçi nin ülkesi, Volga nehri çevresinde yeralan «Altın Ordu» ve Hazar deniziyle Ural dağlarından şimdi Kazak bozkırları diye bilinen bölgeye doğru genişleyen «Ak Ordu» devletlerine bölünmüştü. Altın ordu üzerindeki Moskova baskısı artıp, etkisini Ak Ordu bölgelerine kadar duyurmağa başlayınca, Ak Ordu nun bir dalına hakim bulunan Abdul Kadir ( ) kuzey bozkırlarda kontrolü ele almağa çalıştı. Birçok göçebe bu teşebbüse karşı ıkoydu, ancak torunu Saban Kaan Türkistan ın güneyindeki tarım alanlarını fethetmeyi başardı. Bunların ondördüncü asîrda yaşayan atalarının ismi Özbek'ti. Neticede, güney vahalarında yaşayıp, Türkçe konuşan ahali, bu isimle anılmağa başlandı. Kuzeyde yaşayıp itaat altına girmeyen göçebeler «Kazak». (Hür) adını aldılar. İşte, bu Güney Sibirya kabilelerinden bazılarının, Rus kürk tacirlerine yaptıkları baskınlar, 1581'de Kosak Ermak' F: 2 17

19 ın Uralları geçerek, Rusların Sibirya fethinde ilk adımı atmalarına sebep olmuştu. Nihayet, kısa ömürlü bir hareket de batı Mogollan (Oiratlar) tarafından meydana getirildi. Cungar kabilesinin öncülüğünde onyedinci yüzyılda, doğuda Çungarya adıyla devlet kuruldu. Onsekizinci yüzyıl başlarında, Moğolistan daki Kalkalarla ve Çinle yapılan savaşlar neticesinde, bir grup Oirat batı Ortaasya bozkırlarınr geçerek, Volga nehri kıyılarına ulaştı ve burada Kalmuklar diye tanındı. Bu hareket, yol üzerindeki kabilelerin de yerlerinin değişmesine sebep oldu. Daha önemlisi, Çungarların bu genişlemesi neticesinde zaten Ruslar tarafından da sıkıştırılmakta olan, Batı göçebelerinin otlakları iyice daraldı. Sekizinci yüzyıl başlarında, Rusların kuzey ve batı bozkırları içlerine ağır, fakat devamlı ilerleyişi, Kazakların Karakalpaklar, Türkmenler ve Özbekler üzerine itilmelerine sebep oldu de, Semipalatinsk te bir kale yapıldı. Böylece, Sibirya sınırındaki Omsk tan başlayıp, İrtiş nehri boyunca uzanan ıbir sıra ileri karakol. tamamlanmış oluyordu da batıda Orenburg da (daha sonra ismi Orsk olarak değiştirildi) bir Rus yerleşme alanı kuruldu de Samara nehri üzerinde, yeni bir Orenburg (Şimdiki Chkalov) kuruldu. Böylece, Hazar ve Aral göllerine doğru uzanmakta olan bir dizi kale sağlama alındı. Asırlar boyunca batı Ortaasyadan geçen İran, Türk ve Moğol asıllı kabilelerin bazıları bu bölgede yerleşmişti. Bunlar arasında, Türkçe konuşanlar büyük çoğunluğu teşkil ediyordu. Bunun yanında, bazı coğrafî, kültürel ve tarihî sebeplerle de gruplaşmalar olmuştu. Asırlar boyunca, devamlı olarak göçebelerden bir kı- 18

20 sim ahalinin, vahalara yerleştiklerini görmekteyiz. Bunlar, zamanla, kendilerinden önceki kültürü, yerleşiklerin kültürlerini benimsiyordu. Neticede, bütün bu göçlere, kabilelerin birleşip ayrılmalarına rağmen, Ortaasya kültürünün esası değişikliğe uğramadan kaldı. Bozkırlarda, göçebeler hayvanlarını yetiştirdi; ve güneyde, kasabalı ve köylüler toprağı işleyip sulayarak, bazı zenaatlerle uğraşarak ve doğu - batı asya ticaret yolları üzerinde, alışveriş yaparak hayatlarını sürdürdüler. Göçebeler, vahaların kültüründen etkilenirken vahalar da köklü geleneklere ve medeniyete sahip komşularının fikirlerinden ve tekniklerinden faydalanıyordu. Tarih öncesi çağlardan beri, bu etkiler içinde en 'kuvvetlisi İran dan gelmişti. Maddî kültürleri, ekonomileri, hükümet şekilleri, aile hayatları, sanatları, dinleriyle vaha ahalisi İran kültürünü temsil eder. Meselâ İslâmiyet İran a geldikten bir asır geçmeden, Ortaasyada da yayılmıştı. Gerçi Ortaasyalılar Sünnî meshebinden, İranlılar ise, halifeliğin Peygamberden, A li ye geçmesi gerektiğini savunan, Şii mezhebindense de, Ortaasyalılar da Ali'ye önem verir ve kendi aralarında, hâlâ bazı İslâm öncesi İran inançlarını devam ettirirler. Netice olarak, yerleşik Ortaasya 'kültürü, bozkırdan gelen kabilelerden ve diğer bölgelerle kurulu ticarî ilişkiler neticesi yapılan kültür alışverişinden etkilenmiştir. Bu etkiler içinde, Fars elemanları bilhassa kuvvetlidir. Ü L K E Ortaasya, Avrasya kıtasının ortasında, Ural dağlarıyla Hazar denizinden Çin in Moğolistan sınırlarına 19

21 kadar uzanır. Ancak ülkeyi güneyde Pamirlerden başlayıp, kuzeyde Altaylara kadar uzanan bir seri dağ silsilesi ikiye ayırmaktadır. Bu dağlar genellikle doğu-batı doğrultusunda uzanır ve bu sebeple de batı ve doğu Türkistan ı ayırmağa yeterli değildir. Tarih boyunca, doğu - batı arasında devamlı göçler meydana gelebilmiştir. Bu dağ sıralarının en önemli rolü Çin ve Rus emperyalizminin çatışan menfaatleri arasında tabii bir sınır olmalarıdır. Bu çalışmamız Rus idaresinde kalan Batı Türkistanla ilgilidir. Batı Türkistan çöller, kurak düzlükler ve otlaklardan oluşur. Politik sınırlar tesbit edilirken, Rusya güney-doğu dağlarının büyük bölümünü kendi boyunduruğuna almayı başarmıştı. Batıda ise Hazar denizi ve Ural dağları tabii bir sınır teşkil etmektedir. Buna rağmen, Uraiların güney etekleriyle Hazar ın kuzey kıyıları arasında, güney Rusya ya, gerek coğrafî, gerek etnik olarak öylesine tabii bir geçit vardır ki, burada yapılmaya çalışılabilecek her türlü sınır sunî olacaktır. Aslında Kazakistan Sovyet Cumhuriyeti, Hazar ın kuzeyinde, Volga nehri yakınlarına kadar uzanır. Güneyde, İran platosunun başlangıcını teşkil eden Kopet dağı, aynı zamanda politik sınırı da oluşturur. Daha doğuda Amu-derya Afganistan sınırını meydana getirir. Kuzeyde ise bozkırlar, yavaş yavaş ormanlara dönüşür. Bu orman kuşağı, Türkistan ın etnik ve coğrafî sınırıdır. Rusların elinde olan Batı Türkistan, etrafındaki dağlar sebebiyle alçak bir arazidir. Bu hususiyeti, onu, Doğudan Topografik açıdan ayırır. Hatta, Hazar denizinin kuzey ve doğusundaki bazı kısımlar deniz seviyesinin de altındadır. Güneybatı ve kuzeydeki geniş düzlüklerin yüksekliği 500 fitin üzerine çıkmaz. Geriye 20

22 kalan geniş alanlar ise 1000 fiti pek geçmez. Bu alçak arazinin çevresindeki dağlar ise tam tezat teşkil eder. Güneydeki Pamir dağında birçok tepeler fitin üzerine çıkar. Daha alçak olan İran sınırındaki Kopet dağında fite yaklaşan tepeler vardır. Uralların ise batıda orta kısımlarında yüksekliği, ortalama fiti pek geçmez. Tahmin edileceği gibi, büyük bir kıtanın ortasını kaplayan Türkistan da, iklim büyük ısı oynamaları gösterir. Kuzeyde ısı ortalaması ocak ayında sıfırdan, haziran da 72 F. ta çıkar. Güneyde ise kışın donma derecesinden haziranda.80 F. ta yükselir. Gece ve gündüz ısıları arasında da epeyce fark bulunur. Kışın, dağların etekleri, kuru ve soğuk kuzey rüzgârına açık düzlüklerden, daha ılık geçer. Güneyde, batıdan esen kuru yaz rüzgârları, her yanı bir toz bulutuyla kaplar. Su kaynakları sınırlıdır. Kuzeyde, batıdan esen rüzgârlar, Uralları aştıktan sonra Atlantik ten getirdikleri pek az nemi, bilhassa haziran, temmuz ve ağustos aylarında gökgürültülü sağanaklarla, bozkıra bırakır. Buralarda yağış miktarı, yıllık yirmi santimle, kırk santim arasında değişir. Nemin daha büyük kısmı, doğuda Altay dağlarına ulaşır ve burada yıllık yağış, elli santimin üzerindedir. Güneyde yağışlar daha çok baharda düşer. Batıda yağış miktarı sekiz ile onbeş santimi geçmez. Semerkant ve Taşkent in bulunduğu tepelerde bu miktar otuziki santime çıkar ve daha yüksek yerlerde daha da artar. Vahalarda bulunan yeşilliklerin ve sulamanın etkisiyle, bu tarım bölgeleri biraz daha nemli olur. Buna rağmen, esas su kaynakları doğudaki dağlardan doğan nehirlerdir. Kopet dağlarının tepelerinde devamlı kar yoktur ve kuzey yamaçlarında pek az kay 21

23 nak bulunur. Daha doğuda, Afganistan'dan çıkan iki nehir, Türkmenistan çöllerine ulaşır. Ortaasyanın asıl iki büyük nehri ise Amu-derya ve Sir-derya dır. Amu-derya Hindu Kuş, Pamir ve Altay dağlarından beslenir. Sir-derya ise kuzey Altaylar ve Tanrı dağlarından çıkar. Bu nehirler, güney düzlüklerini katederek, Aral gölüne dökülür. Daha kuzeyde İli nehri Tanrı dağlarının Çin de kalan kısmından doğar ve batıya doğru akarak Balkaş gölüne ulaşır. Altay dağlarından doğan İrtiş nehri, Kazak B o z k ır boyunca kuzeybatıya doğru akarak, Sibirya daki Ob nehriyle birleşir. Bu nehirlerin dışındaki diğer nehirler, toprağın emmesi ve buharlaşma sonucu çöllerde, kumlar arasında kaybolur. Nehirler dağlarda eriyen karlarla beslendiklerinden, en kabarık zamanlarına yazın, bitkilerin en çok sulanmağa muhtaç oldukları mevsimde ulaşır. Türkistan daki insanlar iki çeşit suyu ayırdederler: Aksu «Beyaz su» ve karasu «Siyah su». Aksu karların ve buzulların erimesiyle oluşan su, karasu ise yeraltı kaynaklarından çıkan sulardır. Nefirleri besliyen aksu, bilhassa yerleşikler için büyük önem taşır. Karasu ise bozkır ve çöllerde dolaşan göçebeler için hayatidir. Bahar yağmurlarından ve karların erimesinden sonra otlar ne kadar bol olursa olsun, bunlardan yararlanılması ancak civarda su bulunabilmesiyle mümkündür. Zira hayvanların ot kadar, suya da ihtiyaçları vardır. Yeryüzünün en büyük iç denizi, Hazar, Türkistan'ın batısını teşkil eder. Amu-derya, ortaçağlarda buraya akarken, batıyla yapılan ticaret yolu üzerinde büyük önem taşıyordu. Ancak nehrin yatağını değiştirmesinden sonra, tek ehemmiyeti olarak iç kısımlara nem sağlaması kaldı. Hazar dan, gemicilik ve balıkçılıkta faydalanma 22

24 pek azdır. O da, kıyıda oturan mahalli halk tarafından, esas faaliyetlerine destek olarak sürdürülür. Aral gölü de buharlaşmayla nem sağlar. Amu-derya nın bataklık deltası, coğrafik ortam olarak Batı Türkistan ın bütün diğer taraflarından değişik özelliktedir. Bu sebeple de bura ahalisinin oldukça değişik hayat tarzı vardır. Doğuda Balkaş gölü ve İşık Göl gibi küçük göller bulunur. Bunların sağladıkları nem dışında tarihî önemleri yoktur. Zira Ortaasyalılar kara insanlarıdır ve ayaklarının daima sağlam yere basmasını ve balık dışında şeyler yemeği tercih ederler. Ortaasyanın bitki örtüsü, hem su durumuna, hem de toprağın cinsine göre değişiklikler arzeder. En kuzey kısımlarda, zengin kara toprak kuşağı vardır. Baharda donmuş üst toprağın erimesiyle, nemlenen topraklarda bol miktarda ot yetişir. Daha güneyde, esas bozkırlar başlar. Burada toprak daha kıraç ve yağışlar daha düzensizdir. Baharda bozkır lâleler ve diğer çiçeklerle bezenir. Dikenli sert çalılar da çoktur. Hazar deniziyle Aral gölü arasında, yüksekliği fite varan, Üst Yurt platosu, su kaynaklarından mahrumdur. Su ancak derin kuyularda, bataklıklarda bulunursa da bunlar tatsızdır. Bölgede bir takım küçük, suları tuzlu gölcükler vardır. Yağmurlardan sonra bazı çalılar hızla gelişir ve aynı hızla yok olur. Aral gölünün ve Hiva nın (Harzem) güneyinde, Kara Kum çölü bulunur. Burası hareket halinde kum tepelerinden ve taşlardan meydana gelen, faydasız bir alandır. Çölde bazı yeraltı bitkileri ve çalılar vardır. Bütün bu yer seviyesindeki bitkilerin üzerinde yükselen, saxaul ormanları dikkati çeker. Bunların boyları altı metreye kadar ulaşır. Kış aylarında, bu ağaçlar yapraklarını döker. Şayet otlar 23

25 ve çalılar aşırı otlatma yüzünden yok edilmemiş ve saxaullar odunları için kesilmemişse, bitki örtüsü ıkumları yerlerinde tutmağa yeter. Kara Kum, Amu-derya nın güneybatısına düşer. Amu-derya ve Sir-derya arasında, kuzey-doğuya doğru Kızıl Kum çölü vardır. Kızıl Kum çölünde arazi daha çeşitlilik gösterir. Kum tepelerinin aralarında, sıra 'halinde yükselen kayalıklar ve yer yer kil ve kil-kum karışımı topraklar vardır. İlkbaharda, bu topraklarda zengin bir bitki örtüsü kendini gösterir. Bahsi geçen bu üç çöl bölgesi, yani Üst Yurt, Kara Kum ve Kızıl Kum toplam mil karelik alanı kaplar. Bunlardan başka, Açlık Bozkırı gibi daha birçok kurak alanlar vardır iki, buralarda pek az insan barınabilir. Güneyde ve doğuda, dağların eteklerinde çok verimli bir toprak bulunur. Buralarda çok iyi ürün alabilmek için sadece sulama kâfidir. Bu topraklar o kadar verimlidir ki, çiftçiler ev yapmakta kullandıkları eski çamurları, tarlalarına gübre olarak serperler. Buna rağmen, Kopet dağının eteklerindi su azlığından tarım imkânları sınırlıdır. Rus coğrafyacısı VVoeikof, 1914 te, Hazar deniziyle Tejed nehri çevresindeki sulak arazi arasında uzanan Transhazar demiryolu boyunca 300 mil, sadece, yîrmiyedî kaynak tesbit etmişti. Doğudaki dağların eteklerinde, verimli topraklar nehirlerle sürüklenerek bereketli vahaları meydana getirir. Aral gölünün güneyinde, aşağı Amu-derya üzerinde bulunan Hiva dışında, tarihte mühim rol oynamış bütün şehirler, dağların doğu eteklerindedir. Asyadan geçen kervan yollarının geleneksel merkezi Buhara, Bozkırın daha ortalarındadır, ama her iki nehirden de su alır. Semerkant, Taşkent ve Kokand gibi 24

26 diğer büyük şehirler, hep sulak dağ yamanlarındadır. Ruslar, doğudaki göçebe Kazakların topraklarını kontrol altına alabilmek için de, öyle bir yer seçtiler, Vernyi. (Şimdiki Kazakistan Sovyet Cumhuriyeti başkenti Alma Ata). Buna sebep, çok verimli topraklarda bile tarımın ancak sulama sayesinde yapılabilmesidir. Sulanabilir arazilerin hemen yanıbaşında kurak alanlar başlar. Buralarda ancak tahıl ekilebilir, çoğu kere bu bile yapılmaz. Sulanmıyan kısımlarda ise, hayvancılığa çok elverişli otlar yetişir. Nehir boylarında kavaklar, söğütler ve ılgır ağaçları bulunur. Sulanan bölgelerde'bü'tün bitkiler, insanlar tarafından yetiştirilir. Kavaklar sadece kanallar boyunda değil, grup halinde de büyütülür. Yakacak, yapı malzemesi ve tahta işlemelerinde, hep kavak kullanılır. Kasabalarda, söğüt de çok görülür. Süs ve gölgelik olarak bir çeşit kara ağaç da yetiştirilir. Kışlar, turunçgiller ve zeytin ye'tiştirilemiyece'k kadar serttir. Ancak kuytu dağ yamaçlarında, incir ve nar ağaçları vardır. Yaz aylarının bol güneşli günleri karpuz, kavun, elma ve diğer meyvalara özel bir tatlılık verir. Bu sayede sebzeler de lezzetli olur ve pamuk ekimine elverişlidir. Doğudaki dağların daha yüksek kısımlarında ceviz, Antep fıstığı, ve kayısı ağaçları yabanî olarak yetişir. Buralarda bazen bademlere de rastlanır. Daha yükseklerde, dağ vadilerinde, otlaklar arasında serpişmiş köknar ve ardınçlar görülür. Ağaç hattının daha yükseklerindeki otlaklardan, yaz ortalarında sürüler için faydalanılır." 25

27 A H A L İ Ancak dağlardan beslenen nehirler sayesinde yaşanabilir hale gelen bu kurak ülkenin ahalisini, binlerce yıldır buraya gelen kavimler meydana getirir. Aynı tarih ve kültüre sahip olmaları, aynı bölgede oturmaları, aralarında ortak bir, etnik grup şuurunun doğmasına sebep olmuştur. Aralarında Özbek, Kazak gibi isimlerle gruplaşmışlardır. Ancak bu isimler milliyeti temsil etmez. Sağlam bir millî yapıları yoktur. Meselâ, Türkmen kabileleri, diğer kabilelere olduğu kadar, birbirlerine de düşmanlık gösterir. Yerleşikler arasında ise bölgecilik hakimdir. Buna rağmen, yabancılara karşı milliyetlerini hatırlarlar. Ondokuzuncu yüzyılda Ortaasya ahalisi altı esas gruba ayrılmıştı: Tacikler, Özbekler, Türkmenler, Kazaklar, Kırgızlar ve Karakalpaklar. Bunun yanında Yahudi'ler ve Çingeneler gibi asırlardaryberi kendi yaşayış tarzlarını koruyup, diğer gruplarla karışmıyan küçük gruplar da vardı. Onsekizinci ve ondokuzuncu yüzyıllarda, Çin den ve İran'dan gelenler olmuştu. Rus işgalinden sonra Slavların Türkistan a gelmeğe başladıklarını görüyoruz. Bunların yanında, bilhassa Sovyet rejiminin kurulmasından sonra, Rusya nın çeşitli kısımlarından, değişik ırkta insanlar sürgün olarak Türkistan a yollanmıştır. Gerçi asırlardan beri Türkistan a çeşitli ırktan insanlar gelmişti, ancak bölgede iki esas kültür daima hakim olmuştur: Yerleşik ve göçebe kültürü. Bu kültüre en uzak gruplar bile yerleşik kültür içinde bir yer bularak onun parçası haline gelmişlerdi. Buna karşılık Slavlar ve sürgün olarak gelenler tama 26

28 men değişik bir kültürü temsil ediyorlardı. Bu kitabın gayesi Rus idaresinin Rus kültürünün Türkistan kültürlerine etkilerini incelemektir. Ortaasya ya gelen göçmenlerin sayı ve cinsinin, kültür üzerinde etkisi olduğu düşünülebileceği için işe küçük büyük, eski yeni bütün etnik grupların tanımıyla başlıyalım. ESAS ETNİK GRUPLAR TACİRLER: Ortaasya tarihinin başlangıcında, burada yaşayanların İranca konuştukları tahmin edilmektedir. Tiplerin ise beyaz ırkı temsil ettiği bilinmektedir. Şimdiki ahalinin ve bulunan mezarlardan çıkan kemiklerin incelenmesi halkın geniş kafalı Brakisefal olduğunu ortaya koymuştur. Kültür yapıları İran yaylâsında yaşıyanlarla aynıydı. Ticaret ve kültürel ilişkiler neticesinde, kültür gelişimi de tam bir paralellik göstermiştir. Bir kısım ahali doğu İran da, Horasan ve Afganistanda konuşulan şiveleri konuşuyordu. Buna rağmen Pamir in yüksek dağ vadilerinde Sogdcadan (Sogdlar M.Ö. altıncı yüzyılda şimdiki Semerkant ı idare ediyorlardı ve Pers kralı Cirus burasını fethetti) inen Yagnobice konuşuluyordu. Buralardaki vadiler arasında pek bağ olmadığından her vadinin kendine has bir lehçesi vardı.6 Bu dağ Tacikleri veya Galçaları, düzlükte gelişen ticaretten ve sanatlardan pek faydalanamamıştı. Ziraatleri ise kayalar arasına sıkışmış küçük topraklarda yetiştirilen arpa ve yükseklerde yetişebilen meyvalar, sebzeler ve çiçeklere inhisar ediyordu. Dış dünyayla pek ilişkileri olmaması neticesinde, sadece dillerini değil, İslâmiyetten önceki dinleri, Zer- 27

29 düştlüğün elemanlarını da korumuşlardı. Gerçi Müslümanlığı kabul etmişlerdi, ancak diğer İslâm merkezlerinden uzak kalmış ve ondokuzuncu asırda Ağa Han m başkanlığını yaptığı İsmailî mezhebine girmişlerdi. Vahalarda İranca konuşanlar, hem İran yaylâsının, hem de bozkırlarda yaşayan göçebelerin etkisinde kalıyordu. Zamanla, vahalarda Türklerin sayısı arttı ve Türkçe hakim oldu, ancak yaşayış tarzı eskisi gibiydi. Türklerin çoğalmasıyla, Taciklerin sayıları da devamlı azalmış ve 1959 da Sovyetler Birliğinde sadece Tacik kalmıştı. Bunların çoğu ( ) Tacikistan Sovyet Cumhuriyetinde yaşamaktadır. Gerisi ise Özbekistan dadır ve asıllarını unutmamaktadırlar. Tacikler Türkistan ın en muhafazakâr insanlarını teşkil eder. ÖZBEKLER: Vahalara yerleşen Türkler, Tacik kültürünü tamamen benimsediler, ancak dillerini korudular. Onüçüncü yüzyılın başlarında Harzem tamamen Türkçe konuşulan bir şehir haline geldk Onaltmcı yüzyılın başlarında, nehir boyları, kurucuları, Özbek adını taşıyan, bir hanedan tarafından fethedildi. Bundan sonra Hanedan ve onlara bağlı boylar, Özbek adıyla anılmağa başladılar. Bu sıralarda, yerleşik Türkler, bu adı benimsememişlerdi. Göçebeler, yerleşiklere «tacir» anlamında Sart derlerdi. Bu kelimenin hiçbir etnik anlamı yoktu ve yerleşik hayat yaşıyanlar ister Türk olsun, ister olmasın önemi yoktu. Çarlık rejimi de aynı terimleri benimsedi ve çoğunluğu Türkçe konuşan yerleşiklere Sart derken, hâiâ göçebe hayatın hatıralarını unutmamış olanları Özbek saydı. Sovyet rejimi ise Sart tabirini aşağılayıcı bulduğundan, Rus sözlüklerinden çıkardı. Bunun yerine bölgede Türkçe konuşan 28

30 herkes için, Özbek tabirini kullanmağa başladı. Sovyetlerin kullandığı anlamda Özbekler Şartlardan, hâlâ göçebelik devirlerini hatırlayabilenlerden ve nehirlere yakın yerlerde halen göçebeliği, sürdürenlerden meydana geliyordu. Göçebeler arasında 1926 da sayıları 33,502 olan Kıpçaklar, Kumanlar (50,218) ve Oğuzlar (29,500) da vardı.7 Artık Özbekler, kültür olarak farklı gruplardan oluşuyordu. Aralarında tam göçebeler, yarı göçebeler ve yerleşikler vardı. Dış görünüşleri de farklıydı. Birçok Özbek beyaz ırkı temsil eder. Ancak aralarında çıkık elmacık kemikli, çekik gözlü olanları da vardır. Göçebeler ve yarı göçebeler arasında bu ikinci tiptekiler daha çoktur. Genel olarak Özbeklerin, Kazak ve Kırgızlara nazaran daha az mongolid tipte oldukları söylenebilir. Özbekler, Türkistan ın en kalabalık grubunu teşkil eder, çünkü nüfusu en sık olan verimli topraklarda yaşayanların, büyük çoğunluğunu oluştururlar da Sovyetler Birliğinde Özbek yaşıyordu ve bunlardan i Özbek Sovyet Cumhuriyetinde oturmaktaydı. Geriye kalanlardan i Tacikistan dadır. Bu kitapta esas olarak geleneksel Sart kültürü alınmıştır. Taciklerden veya göçebe Özbeklerden bahsedildiğinde bu belirtilecektir. TÜRKMENLER: Türkmenler, Amu-derya'dan kuzey İran içlerine ve kuzeybatı Afganistan a kadar uzanan kıraç sahada yaşar. Burası Ortaasyanın, güneybatısını teşkil eder. Türkmenler, Oğuz Türklerinin Ortaasyada kalan kısmıdır. Büyük bölümleri onbirinci asırda güney batı Asya ya gitmişlerdi. Türkmenler, tip olarak beyaz ırka benzer. Lehçeleri, Oğuzlardan inen diğer Türklere, İran'ın kuzeybatısında ve Sovyet Azerbaycan Cumhu 29

31 riyetinde yaşıyan Azerilere, İran'ın güneyindeki Kaşkaylara ve Türkiyelilere çok benzer. Oturdukları yerin kuzeyinde münbit vaha topraklarının, güneyinde ise İran yaylasının bulunması, her iki komşu kültürden etkilenmelerine sebep olmuştur. Bölgelerinin kuraklığı, göçebe hayata pek elverişli olmamakla beraber, ellerinden geldiği kadar göçebeliklerini sürdürmüşlerdir. 1959'da Sovyetler Birliğinde Türkmen yaşamaktaydı. Bunların i Türkmenistan Cumhuriyetinde, geriye kalanlar da (55.000) komşu Özbekistan da oturuyordu. KAZAKLAR: Çarlık devri Ruslarının Kırgız veya Kırgız - Kazak; Sovyet Ruslarının 1936 dan beri Kazak dedikleri topluluk, onbeşinci yüzyılda ortaya çıkmıştır. Çeşitli Türk boylarının birleşmesiyle meydana gelmişlerdir. 'Bunlar arasında Ak Ordu boyları, Naymanlar ve Kuzey Türkistan otlaklarında yaşıyan diğer boylar vardır. Bu kabileler Özbek Abdul Kadir Han ın başlarına geçmesine karşı çıkmıştı. Kazaklar, Ontaasya da at yetiştiren klâsik göçebelerdir. Çinlilerin doğuda Moğollar üzerine, Rusların batıda Altın Ordu üzerine yaptıkları politik baskıdan ve güneydeki tarım alanlarından gelen kültüre! tesirden uzak kalan Kazaklar, diğer boylardan çok daha uzun zaman göçebe hayatlarını devam ettirebilmişlerdi. Ancak Ruslar Uralların ardına geçince, Kazak kalelerinin etkisini en erken duyan Kazaklar olmuştu. Kuzeydeki ve doğudaki verimli topraklan, Çarlık zamanında da, Sovyetler zamanında da sömürgeci Rus çiftçilerinin iştahını kabartmış, buralara sürülerle Rus göçmeni gelmiştir. Daha verimsiz alanların tabii zenginlikleri anlaşıldıkça, Kazakların alanları daha da daralmıştır. Kazaklar, bilhassa kuzeye gidildikçe 30

32 Moğollara benzer. Konuştukları lehçe, Özbek ve Türkmenlerden biraz daha farklıdır. Yaşadıkları ülkede en geniş Türk topluluğu Kazaklardır. Çok geniş bir sahada, çok dağınık ve seyrek yaşadıkları halde nüfus bakımından ikinci sırayı alırlar da Sovyetler Birliğinde Kazak vardı. Bunların 'i Kazakistan Sovyet Cumhuriyetinde, i Özbekistan da, i Türkmenistan da yaşıyordu. Geriye kalan Kazağın çoğu, RSFSR de, Ortaasya dışında bulunuyordu. KIRGIZLAR: Çarlık Ruslarının Kara Kırgız, dedikleri önceleri güney Sibirya da, Yenisey nehri kaynakları civarında yaşıyordu. Onuncu yüzyılda, bir kısmı Tanrı dağlarının batısında, şimdiki yerlerine göçtü. Kuzeyde kalanlar, onüçüncü asır başlarında Çingiz Kaan ın ve onyedinci asırda Çungarların idaresine girdi. Onsekizinci yüzyılın başlarında, kuzeyde oturanlar Çungarlar tarafından güneye göç ederek Tanrı dağlarındaki diğer Kırgızlarla birleşmek zorunda bırakıldı.8 Kırgıziar dış görünüşleri ve lehçeleriyle Kazaklara çok benzer. Kültürleri de öyledir. Bazı farklılıklar, yaşadıkları bölgelerin icaplarından doğmuştur. Meselâ, yüksek dağlarda atın yerini yaklar alır da Sovyetler Birliğinde Kırgız vardı. Bunların i Kırgızistan Sovyet Cumhuriyetinde, i Özbekistan'da, 'i ise Tacikistan da yaşıyordu. KARAKALPAKLAR: Karakalpaklar da Özbekler gibi birçok boyların birleşmesinden meydana gelmiştir. Aralarında, çok eski Masagetaeların torunları, Oğuz ve Kıpçak boyundan olanlar, Altın Ordudan kalanların bir kısmı ve onbeşinci asırda batı bozkırlarında dola 31

33 şan daha birçok kabilelerden gelenler vardır. Onaltıncı ve onyedinci yüzyıllarda, Karakalpakların çoğu Sir-derya nın aşağı ve orta mecralarında yaşıyordu. Onsekizinci yüzyılda, bazıları Nogaylarla birleşerek, Hazar denizinin kuzeyinde Ural - Emba 'bölgesine gittiler. Sirderya'nın kuzeyindeki, ikinci grup Kazaklara bağlandı. Üçüncü grup ise güneye Buhara ya doğru kaydı. İkinci ve üçüncü gruptaki Karakalpakların çoğu, daha sonra, Kazakların ve Buhara Emirliğinin baskıları altında, Aral gölünün güneyinde, Amu-derya deltasına çekildiler. Bataklıklar ve suyla kaplı bu yeni yerde, göçebeliğin yerini, eskiden beri buralarda kurulmuş olan ekonomik düzen aldı. Bir grup Buhara'dan doğuya doğru Fergana ya gitti ve burada Özbek köylülerinin kültürlerini benimsedi. Dış görünüşleri bakımından Karakalpaklar, Kazaklar ve Özbekler arası bir tip arzeder. Dilleri Kazaklara benzer da, Özbekistan sınırları içindeki muhtar Karakalpak Cumhuriyetinde Karakalpak yaşıyordu.8 KÜÇÜK ETNİK GRUPLAR Bu anlatılan esas gruplar yanında, Türkistan da yaşıyan bazı küçük gruplar, asırlardan beri etnik özelliklerini korumuşlardır. ARABLAR: Küçük dağınık gruplar halinde kendi mahallelerinde yaşar. Bunların çoğu Semerkant'tan Çarcuiye kadar uzanan, Zarafşan vadisindedir. Bazıları, kendilerinin yedinci ve sekizinci yüzyıllarda, buraları fetheden Arap ordularının torunları olduklarına 32

34 inanmaktadır. Bazıları ise atalarının ondördüncü asırda Temir devrinde Türkistan a geldiklerini söylemektedir sayımında çoğu Özbekistan da oturan Arapların sayıları idi. Bunlar Arapçanın Irak lehçesini konuşmakta ve ikinci bir dil de bilmektedir.10 YAHUDİLER: Ortaasyadaki Yahudi topluluğu da oldukça eskidir. Rus Türkoloğu W. Barthold a göre, onuncu yüzyılda Türkistan da Yahudilerin sayısı Hristiyanlardan daha fazlaydı. Daha sonra, İran ve Irak tan da bölgeye göçler olmuştu. Batıda, daha çok Buhara Yahudileri, diye bilinen Ortaasya Yahudileri, aslında Semerkant, Taşkent, Buhara, Kokand, Katırcı ve bazı diğer köylerde yaşar da, yerli Yahudi vardı. Bunlardan başka, ondokuzuncu yüzyılda, Buhara Hükümeti tarafından zorla Müslüman yapılan bir grup Yahudi daha vardır ki, bunlar halen Yahudiliklerini unutmamıştır. Kendilerine Marranolar veya Çalalar denir. Sayıları bin kadar olan Marranolar, diğer Yahudilerden ve Müslümanlardan ayrı özellikler taşımaktadır Yahudilerin hepsi, evlerinde bir Tacik lehçesi konuşur.11 ÇİNGENELER: Çingeneler Luli veya Çugi diye tanınır. Eskiden beri, şimdiki Tacikistanda ve doğu Özbekistan da yaşamaktaydılar. Dünyanın diğer yerlerindeki Çingeneler gibi, gezginci 'bir hayatları vardır. Bazıları, küçük köylerde düğün ve derneklerde ve şehirlerin pazar yerlerinde şarkı söyleyip, müzik çalar. Bazıları, yolları üzerinde rastladıkları şeylerden âletler yapar. Hem Türkçe, hem de Tacikçe bilirlerse de, asıl dillerinin Tacikçe olduğunu söylerler. Aslında, gezginci dervişlerin, hokkabaz ve müzisyenlerin kul F: 3 33

35 landıkları bir argoyla konuşurlar. 1926'da, Ortaasya'da 5000 Çingene sayılmıştı, ancak yaşadıkları hayat tarzı dolayısıyla birçoğunun sayım dışı kaldıkları söylenebilir da ise Çingene vardı. Bu sayımda da birçok Çingenenin kendilerini Tacik veya Özbek gösterdikleri bir vakıadır.'2 FARSLAR: Ayrı bir grup teşkil eden Farslar veya İranlılar, daha yeni zamanlarda Ortaasya ya gelmişlerdi. Bunlar asınarını, Buhara Emirinin 1785 te Mervi zaptederek ahaliyi esir etmesine kadar götürmektedir. Ondokuzuncu asırda, Horasan dan bazı İranlılar Türkistan a gitmişlerdi. Bunların bazıları ticaret gayesi peşinde, bazıları iş bulmak için, bazıları da hanlıklarda iyi bir mevki kapmak ümidindeydi. Bunların yanında, Türkmenlerin getirdikleri esirler de sayılabilir. İranlIlar Türkistan da genelikle saygı görürlerdi. Ondokuzuncu yüzyılda bazı Buhara emirlerinin anneleri İranlIydı sayımında Fars sayılmıştı.13 UYGURLAR: Uygurlar, Çin Türkistan ın en kalabalık Türk boyudur. Fizik görünüşleri, dilleri ve âdetleri Özbeklere çok benzer. Buna karşılık toprağı işleme usulleri, giyinişleri ve yiyecekleri Çin tesirini göstermektedir. Uygurlar Batı Türkistana, onsekizinci yüzyılda gelmeğe başladılar yılında, Mançu hükümetinin politik bazı tedbirleri yüzünden ikinci bir göç oldu. İlk göç edenler Uyguristan ın Kulca bölgesinden gelmişlerdi ve kuzey lehçesi konuşuyorlardı. İli nehrini batıya doğru izliyerek Rus Türkistan ına girmiş ve nehir boylarına yerleşmişlerdi. Bazıları ise daha güneye Alma Ataya doğru inmişti. İkinci dalga ise, güney lehçesiyle konuşuyordu ve Fergana dan çıkıp, 34

36 Fergana vadisine yerleşmişlerdi sayrmında, Uygur vardı.'4 DUNGANLAR: arasında, Dungan adıyla anılan bir grup Müslüman Çinli, Mançu hükümetine karşı başarısız bir ayaklanmadan sonra, Rus bölgesine sığınmıştı. Çoğu Kırgızistan ve Kazakistan daki Çu Nehi boylarına yerleşmiştir. Bir kısmı ise, Özbekistan daki Fergana vadisinde yaşar. Usta çiftçiler olan Dunganlar, 1959 da olan sayılarının çok üzerinde kültürel etki yapmışlardır. Dunganlar Çincenin Kansu ve Şensi lehçelerini konuşur.'5 KAZAN TATARLARI: Rus Çariçesi II. Katerina, 1785 te İslâmiyete karşı tolerans göstereceğini ve Kazakları eğiteceğini ilân ettikten sonra, Kazan dan Tatar Mollaları öğretmen olarak tayin edildi. Bundan sonra, Tatarlar sadece Oranburg, Omsk ve diğer yerlerde kurulan okulları yönetmekle kalmayıp, diğer Kazaklar arasında dolaşarak misyonerlik ve öğretmenlik yaptılar. Bunun yanında Katerina, Kazan Tatarlarına özel imtiyazlar tanımıştı. Bu sayede, Türkistan ın Ruslar tarafından elegeçirilmesinden önce, Rusyayla Türkistan arasındaki bütün ticareti bunlar yürütüyordu. Rus fethinden sonra Tatar Tacirlerin yerini, Ruslar almış, ancak Kazanlılar Rus tüccarları ve memurlarıyla Türkistanlılar arasında tercüman olarak önemli yerlerini korumuşlardı. Kazan Tatarları Türkistan üzerindeki nüfuslarını sadece Rusyayla, Ortaasya arasındaki ticaret yolları üzerinde bulunmalarından almazlar. Soyları, Rusya nın güneyinde bulunan Altın Ordu devletine dayanmaktadır, yani hem Özbeklerle, hem de Kazaklarla tarihî bakımdan çok yakın akraba olur 35

37 lar. Dilleri Kazaklara benzer. Türkistan daki Kazan Tatarlarının sayısı itam bilinmemektedir, zira sayımlarda Kırım Tatarlarıyla birlikte sayılmaktadırlar. Kırım Tatarları II. Dünya Savaşından sonra Ruslar tarafından toplu olarak imha edilmiş veya Türkistan a sürülmüşlerdi.'0 DİĞER ETNİK GRUPLAR Birçok asırdan beri, Buhara Hindistan ticaretinin merkezi durumundaydı ve bu sebeple Türkistan ın büyük şehirlerine Hintli tacirler yerleşmişti. Bu tacirler, genellikle halktan uzak, kervansaraylarda yaşar ve karılarını binlikte getirmezlerdi. Rusya da, şimdiki durumları hakkında pek bir bilgi yoktur. Kazakistan ın en doğru taraflarında Oiratlara rastlanır. Güneyde ise bazı Kürt ve Baluçi kabileleri bulunur. Bunların gelişi çok yeni sayılır. Sovyet yönetimi uzak doğudan bazı Korelileri «Kulaklar» Türkistan'a yollamıştır da 212 bin Koreli vardı. Bunların 'i Özbekistan da, kalanları Kazakistandaydı. Yine Sovyetler devrinde Azeriler ve Ermeniler de bölgeye gelmişlerdir ancak sayıları çok önemsizdir. II. Dünya Savaşı sırasında, Güney Rusya daki birkaç muhtar Cumhuriyet ortadan kaldırılınca, bunların bir kısım halkları da Türkistan a sürülmüştü. Bunların sayıca en kalabalık olanları Volga Almanları ve Kırım Tatarlarıdır. Almanların sayıları 1959 da, belki e ulaşıyordu. Bunların çoğu Kazakistandaydı.17 Tatarların sayısı ise di. Ancak bu sayının içinde Kazan Tatarları da vardır. 36

38 SLAVLAR: Çarlık devrinde ve Sovyet idaresinde, Rusların güttükleri sömürgecilik siyaseti neticesinde, Ortaasya daki en büyük etnik grubu Ruslar oluşturmuştur da, sayıları i buluyordu. Bunların yarısı Kazakistandaydı. Bunun yanında Ukranyalı sayılmıştı ve onların da dörtte üçü Kazakistandaydı. Beyaz Rusların ( ) ise hemen hepsi Kazakistandadır. Kuzey Kazakistan ın otlakları birçok çiftçi Rus sömürgecisinin iştahını çekmişti. Diğer yerlerde, Slav nüfusu şehirlerde ve endüstri merkezlerinde toplanır. Bu yoğun Slav göçü, elbette Ortaasya' da bazı nüfus hareketlerine sebep olmuştu. Bundan daha mühimi Avrupa kültürüne yakın, bu kadar insanın, Rus hükümetlerinin politik baskılarıyla da birleşerek, Türkistan kültürüne yaptıkları etki büyüktür. İşte biz bu etkinin derecesini ortaya çıkarmağa çalışacağız. D İ L Rusların Ortaasya'yi almalarından önce bölgede konuşulan diller iki gruptu. Ural - Altay dillerinden Türkçe ve Hint - Avrupa dillerinden İranca. Türkistan daki Türkçe üç büyük dala ayrılır: Güney-batı Türkçesi (Türkmenler), Güney-doğu Türkçesi (Özbekler ve Uygurlar) ve Kuzey-batı Türkçesi (Kazaklar, Kırgızlar, Karakalpaklar ve Kazan Tatarları).18 ranca ise Tacikçe tarafından temsil edilir. Bu dil o kadar Farsçaya benzer ki, Tacikler onun aslında Farsça olduğunu iddia eder. Doğu İrancayı, sadece Pamir in yüksek kısımlarında yaşıyan birkaç bin kişi konuşur. Hemen bütün 37

39 Tacikler, iki dil bilir. Dağ Tacikleri Farsça ve Tacikçe, nehir boylarında yaşıyanlar ise Özbek Türkçesini bilir. Türk dilleri arasındaki fark pek azdır. Nitekim ondokuzuncu yüzyılda Kazan Tatarları bütün Türklerle rahatça anlaşabilip, Ruslara tercümanlık yapabiliyordu. Kazak, Karakalpak, Kırgız ve Kazan Tatarlarının lehçeleri öylesine birbirine benzer ki, bunlar, aralarında anlaşmakta hiçbir güçlük çekmez. Göçebe yaşayış dilin değişmesini önlemiştir. Buna karşılık yerleşikler arasında, her vadi ve bölgenin dillerinde de belirli farklılıklar meydana gelmiştir. Normal zamanlarda fertler Özbekçe, Kazakça veya Türkmence konuştuklarının değil, bölgelerinin ağzını konuştuklarının bilincindedir. Çoğunluk, kendi bölge veya kabilelerine mensup olduklarını bilir, ama mensup oldukları daha büyük topluluğun farkında değildir. İranca konuşsun, Türkçe konuşsun Türkistanlıların çoğu cahildir. Buna rağmen tarım bölgelerinin eski bir eğitim geleneği vardı ve küçük bir zümrenin anlıyabildiği yazılarıyla edebî konuları işliyorlardı. Beşinci yüzyılla, yedinci yüzyıl arasında, Ortaasya'da yaygın olan bu zengin Türk edebiyatına Çağatay edebiyatı deniliyordu. Çağatay edebiyatı, yirminci yüzyıla kadar etkisini sürdürmüştür. Onyedinci yüzyıldan itibaren, Fars edebiyatından büyük ölçüde etkilenen, ayrı bir Özbek edebiyatı doğdu, önsekizinci yüzyılda ise, ondördüncü yüzyılda kendi edebiyatları olan Türkmenler, Çağataycayı bırakıp, edebiyatlarında Türkmen lehçesine daha yakın bir dil kullanmağa başladılar. Dilleri Farsçaya çok benziyen Tacikler ise edebiyatlarında Farsçayı kullandı. Özbekler de Fars 38

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders Dr. İsmail BAYTAK Orta Asya Tarihine Giriş Türk Adının Anlamı: Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı Türk adından ilk olarak Çin Yıllıklarında bahsedilmektedir. Çin kaynaklarında

Detaylı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı III. ÜNİTE TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI VE İLK TÜRK DEVLETLERİ ( BAŞLANGIÇTAN X. YÜZYILA KADAR ) A- TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI I-Türk Adının Anlamı

Detaylı

70 inde doğuran ortalama 120 yıl yaşayan kanser bilmeyen Türkler

70 inde doğuran ortalama 120 yıl yaşayan kanser bilmeyen Türkler Hunza Türkleri 70 inde doğuran ortalama 120 yıl yaşayan kanser bilmeyen Türkler Bu Türkler kansere yakalanmıyor 120 yıl yaşıyor sırrı ise, Hunza Türkleri Hun Türklerinden geliyor. Pakistan ve Hindistan

Detaylı

Bölgesel iklim: Makroklima alanı içerisinde daha küçük alanlarda etkili olan iklimlere bölgesel iklim denir.(marmara iklimi)

Bölgesel iklim: Makroklima alanı içerisinde daha küçük alanlarda etkili olan iklimlere bölgesel iklim denir.(marmara iklimi) YERYÜZÜNDEKİ BAŞLICA İKLİM TİPLERİ Matematik ve özel konum özelliklerinin etkisiyle Dünya nın çeşitli alanlarında farklı iklimler ortaya çıkmaktadır. Makroklima: Çok geniş alanlarda etkili olan iklim tiplerine

Detaylı

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri Türkiye de Sıcaklık Türkiye de Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı Türkiye haritası incelendiğinde Yükseltiye bağlı olarak

Detaylı

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI:

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Ülkemizin güney doğusunda yer alan bölge nüfus ve yüzölçümü en küçük bölgemizdir. Akdeniz, Doğu Anadolu Bölgeleriyle, Suriye ve Irak Devletleriyle

Detaylı

ÖZEL EGE LİSESİ İKLİM

ÖZEL EGE LİSESİ İKLİM ÖZEL EGE LİSESİ İKLİM Rehber Öğretmen : Şule Yıldız Hazırlayanlar : Bartu Çetin Burak Demiral Nilüfer İduğ Esra Tuncer Ege Uludağ Meriç Tekin 2000-2001 İZMİR TEŞEKKÜR Bize bu projede yardımda bulunan başta

Detaylı

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Hanlığı ve Kazakistan konulu bu toplantıda Kısaca Kazak

Detaylı

B A S I N Ç ve RÜZGARLAR

B A S I N Ç ve RÜZGARLAR B A S I N Ç ve RÜZGARLAR B A S I N Ç ve RÜZGARLAR Havadaki su buharı ve gazların, cisimler üzerine uyguladığı ağırlığa basınç denir. Basıncı ölçen alet barometredir. Normal hava basıncı 1013 milibardır.

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA CEVAP 1: (TOPLAM 10 PUAN) 1.1: 165 150 = 15 meridyen fark vardır. (1 puan) 15 x 4 = 60 dakika = 1 saat fark vardır. (1 puan) 12 + 1 = 13 saat 13:00 olur. (1 puan) 1.2:

Detaylı

Fiziki Özellikleri. Coğrafi Konumu Yer Şekilleri İklimi

Fiziki Özellikleri. Coğrafi Konumu Yer Şekilleri İklimi KİMLİK KARTI Başkent: Roma Yüz Ölçümü: 301.225 km 2 Nüfusu: 60.300.000 (2010) Resmi Dili: İtalyanca Dini: Hristiyanlık Kişi Başına Düşen Milli Gelir: 29.500 $ Şehir Nüfus Oranı: %79 Ekonomik Faal Nüfus

Detaylı

Finlandiya nın Tarihçesi

Finlandiya nın Tarihçesi Finlandiya Yüzölçümü :338.145 km 2 Nüfusu :5.175.783 İdare şekli :Cumhuriyet Başkenti :Helsinki Önemli şehirleri :Tampere, Espoo, Turku Dili :Fince Dini :Hristiyanlık Para birimi :Euro, Fin Markası Finlandiya

Detaylı

ADI: DÜNYA ĠKLĠMLERĠ

ADI: DÜNYA ĠKLĠMLERĠ ADI: DÜNYA ĠKLĠMLERĠ DERS : SOSYAL BĠLGĠLER SINIF : 6 YAKLAġIK SÜRE : 2 DERS SAATĠ ÖĞRENME ALANI : ĠNSANLAR YERLER VE ÇEVRELER ÜNĠTE : YERYÜZÜNDE YAġAM KAZANIMLAR : 3.Dünyanın farklı doğal ortamlarındaki

Detaylı

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır. PLATO: Çevresine göre yüksekte kalmış, akarsular tarafından derince yarılmış geniş düzlüklerdir. ADA: Dört tarafı karayla

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF Orta Asya Tarihi adlı eser Anadolu Üniversitesinin ders kitabıdır ve Ahmet Taşağıl gibi birçok değerli isim tarafından kaleme alınmıştır. PDF formatını bu adresten indirebilirsiniz.

Detaylı

Tarım, yeryüzündeki belli başlı üretim şekillerinden en gerekli ve yaygın olanıdır. Tarımın yapılış şekli ve yoğunluğu, ülkelerin gelişmişlik

Tarım, yeryüzündeki belli başlı üretim şekillerinden en gerekli ve yaygın olanıdır. Tarımın yapılış şekli ve yoğunluğu, ülkelerin gelişmişlik TARIM VE EKONOMİ Tarım, yeryüzündeki belli başlı üretim şekillerinden en gerekli ve yaygın olanıdır. Tarımın yapılış şekli ve yoğunluğu, ülkelerin gelişmişlik düzeyine bağlıdır. Bazı ülkelerde tarım tekniği

Detaylı

EDİRNE UZUNKÖPRÜ DOĞAL ORTAMI TEMİZ HAVASI İLE SÜPER BİR YAŞAM BURADA UZUNKÖPRÜ DE. MÜSTAKİL TAPULU İMARLI ARSA SATIŞI İSTER YATIRIM YAPIN KAZANIN

EDİRNE UZUNKÖPRÜ DOĞAL ORTAMI TEMİZ HAVASI İLE SÜPER BİR YAŞAM BURADA UZUNKÖPRÜ DE. MÜSTAKİL TAPULU İMARLI ARSA SATIŞI İSTER YATIRIM YAPIN KAZANIN EDİRNE UZUNKÖPRÜ MÜSTAKİL TAPULU İMARLI ARSA SATIŞI Yunanistan sınırına 6 kilometre uzaklıkta yer alan Edirne nin Uzunköprü ilçesi, Osmanlı İmparatorluğu nun Trakya daki ilk yerleşimlerinden biri. Ergene

Detaylı

İKLİM TİPLERİ. Yıllık ortalama sıcaklık 25 C dolayındadır. Yıllık ve günlük sıcaklık farkı 2-3 C yi geçmez. Yıllık yağış miktarı 2000 mm den

İKLİM TİPLERİ. Yıllık ortalama sıcaklık 25 C dolayındadır. Yıllık ve günlük sıcaklık farkı 2-3 C yi geçmez. Yıllık yağış miktarı 2000 mm den İKLİM TİPLERİ Dünya'nın hemen her bölgesinin kendine özgü bir iklimi bulunmaktadır. Ancak, benzer iklim kuşaklarına sahip alanlar büyük iklim kuşakları oluştururlar. Yüzlerce km 2 lik sahaları etkileyen

Detaylı

Akdeniz iklimi / Roma. Okyanusal iklim / Arjantin

Akdeniz iklimi / Roma. Okyanusal iklim / Arjantin Akdeniz iklimi / Roma Okyanusal iklim / Arjantin Savan iklimi/ Meksika Savan iklimi/ Brezilya Okyanusal iklim / Londra Muson iklimi/ Calcutta-Hindistan 3 3 Kutup iklimi/ Grönland - - - - - - -3-4 -4 -

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü 1 Ankara Ülke Ekonomisinde Etkili Olan Faktörler Tarih Doğal Kaynaklar Coğrafi yer Büyüklük Arazi şekilleri

Detaylı

Türkiye'de Toprakların Kullanımı

Türkiye'de Toprakların Kullanımı On5yirmi5.com Türkiye'de Toprakların Kullanımı Türkiye de arazi kullanımı dağılışı nasıldır? Yayın Tarihi : 14 Kasım 2012 Çarşamba (oluşturma : 12/13/2018) Ülkemiz topraklarının kullanım amacına göre dağılımı

Detaylı

COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 KPSS BAYRAM MERAL

COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 KPSS BAYRAM MERAL COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 BAYRAM MERAL 1 Genel Yetenek - Cihan URAL Yazar Bayram MERAL ISBN 978-605-9459-31-0 Yayın ve Dağıtım Dizgi Tasarım Kapak Tasarımı Yayın Sertifika No. Baskı

Detaylı

Test. Beşeri Yapı BÖLÜM 7

Test. Beşeri Yapı BÖLÜM 7 BÖLÜM 7 Beşeri Yapı 1. Yeryüzünde sıcaklık ve yağış gibi iklim özellikleriyle birlikte denizler, buzullar ve yüksek alanlar gibi etkenler nüfus ve yerleşmenin dağılışında önemli rol oynar. Doğal şartlar

Detaylı

DEVLETİN ADI: Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı BAŞŞEHRİ: Londra YÜZÖLÇÜMÜ: 244.110 km2 NÜFUSU: 57.411.000 RESMİ DİLİ: İngilizce

DEVLETİN ADI: Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı BAŞŞEHRİ: Londra YÜZÖLÇÜMÜ: 244.110 km2 NÜFUSU: 57.411.000 RESMİ DİLİ: İngilizce İNGİLTERE DEVLETİN ADI: Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı BAŞŞEHRİ: Londra YÜZÖLÇÜMÜ: 244.110 km2 NÜFUSU: 57.411.000 RESMİ DİLİ: İngilizce DİNİ: Hıristiyanlık PARA BİRİMİ: Sterlin 1.

Detaylı

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir. Çaldıran Tarihçesi: İlçe birçok tarihi medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Medler, Bizanslılar, Urartular, İranlılar ve son olarak Osmanlı devleti bu ilçede hâkimiyet sürmüşlerdir. İlçenin tarih içerisindeki

Detaylı

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI Dünyamızda o kadar çok canlı türü var ki bu canlıları tek tek incelemek olanaksızdır. Bu yüzden bilim insanları canlıları benzerlik ve farklılıklarına göre sınıflandırmışlardır.

Detaylı

BAŞLICA TOPRAK TİPLERİ

BAŞLICA TOPRAK TİPLERİ BAŞLICA TOPRAK TİPLERİ Topraklar zonal, intrazonal ve azonal topraklar olmak üzere üçe ayrılır. 1. Zonal (Yerli) Topraklar iklim ve bitki örtüsüne bağlı olarak oluşan ve bütün katmanların(horizonların)

Detaylı

COĞRAFİ KONUM ÖZEL KONUM TÜRKİYE'NİN ÖZEL KONUMU VE SONUÇLARI

COĞRAFİ KONUM ÖZEL KONUM TÜRKİYE'NİN ÖZEL KONUMU VE SONUÇLARI COĞRAFİ KONUM Herhangi bir noktanın dünya üzerinde kapladığı alana coğrafi konum denir. Özel ve matematik konum diye ikiye ayrılır. Bir ülkenin coğrafi konumu, o ülkenin tabii, beşeri ve ekonomik özelliklerini

Detaylı

Tanımlar. Bölüm Çayırlar

Tanımlar. Bölüm Çayırlar Çayır-Mer a Ders Notları Bölüm 1 1 1.1. Çayırlar Bölüm 1 Tanımlar Genel olarak düz ve taban suyu yakın olan alanlarda oluşmuş, gür gelişen, sık ve uzun boylu bitkilerden meydana gelen alanlardır. Toprak

Detaylı

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA III.BÖLÜM Bu bölümde ağırlıklı olarak Kızılırmak deltasının batı kenarından başlayıp Adapazarı ve Bilecik'in doğusuna kadar uzanan ve Kastamonu yu içine alan Batı Karadeniz Bölümü, Kastamonu ili, Araç

Detaylı

Dünya'da Görülen Đklim Tipleri

Dünya'da Görülen Đklim Tipleri Dünya'da Görülen Đklim Tipleri Bir yerde benzer sıcaklık, basınç, rüzgar, nemlilik ve yağış özelliklerinin uzun süre etkili olmasıyla iklim tipleri belirmektedir. Đklimi oluşturan bu öğelerden birinin

Detaylı

Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2.

Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2. Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2. Özel Konum 1. Türkiye nin Matematik (Mutlak) Konumu Türkiye nin Ekvatora ve başlangıç

Detaylı

TÜRK DÜNYASINI TANIYALIM

TÜRK DÜNYASINI TANIYALIM TÜRK DÜNYASINI TANIYALIM Türk Dünyası, Türk milletine mensup bireylerin yaşamlarını sürdürdüğü ve kültürlerini yaşattığı coğrafi mekânın tümünü ifade eder. Bu coğrafi mekân içerisinde Türkiye, Malkar Özerk,

Detaylı

TÜRKİYE NİN İKLİMİ. Türkiye nin İklimini Etkileyen Faktörler :

TÜRKİYE NİN İKLİMİ. Türkiye nin İklimini Etkileyen Faktörler : TÜRKİYE NİN İKLİMİ İklim nedir? Geniş bir bölgede uzun yıllar boyunca görülen atmosfer olaylarının ortalaması olarak ifade edilir. Bir yerde meydana gelen meteorolojik olayların toplamının ortalamasıdır.

Detaylı

1 İSMAİL GASPIRALI HER YIL BİR BÜYÜK TÜRK BİLGİ ŞÖLENLERİ. Mehmet Saray

1 İSMAİL GASPIRALI HER YIL BİR BÜYÜK TÜRK BİLGİ ŞÖLENLERİ. Mehmet Saray Mehmet Saray 1942'de Afyon'un Dinar kazasında doğdu. Orta öğrenimini Çivril ve Isparta'da yapan Saray, 1961-1966 arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nü bitirdi. 1968-1978 yılları

Detaylı

Tarım Alanları,Otlak Alanları, Koruma Alanları Öğrt. Gör.Dr. Rüya Bayar

Tarım Alanları,Otlak Alanları, Koruma Alanları Öğrt. Gör.Dr. Rüya Bayar Tarım Alanları,Otlak Alanları, Koruma Alanları Öğrt. Gör.Dr. Rüya Bayar Tarım, yeryüzünde en yaygın olan faaliyetlerden olup, gıda maddeleri ve giyim eşyası için gerekli olan hammaddelerin büyük bölümü

Detaylı

DOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI:

DOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: DOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Ülkemizin doğusunda yer alan bölge kabaca üçgene benzer. Marmara ve Ege Bölgeleri hariç her bölge ile komşudur. Suriye hariç bütün doğu komşularımızla

Detaylı

BİYOMLAR KARASAL BİYOMLAR SELİN HOCA

BİYOMLAR KARASAL BİYOMLAR SELİN HOCA BİYOMLAR KARASAL BİYOMLAR SELİN HOCA EKOSİSTEM İLE BİYOM ARASINDA İLİŞKİ Canlıların yeryüzünde dağılışını etkileyen abiyotik ve biyotik faktörlere bağlı olarak bitki ve hayvan topluluklarını barındıran

Detaylı

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir Kısrak sütünden üretilen kımız, darıdan yapılan begni bekni ve boza Türklerin bilinen içecekleriydi Bozkır hayatının başlıca Bu Türklerin kültürün bilinen önemli en eski gıda ekonomik faaliyetleri neler

Detaylı

Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine su

Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine su Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine su döngüsü denir. Su döngüsünü harekete geçiren güneş, okyanuslardaki

Detaylı

BİNA BİLGİSİ 2 ÇEVRE TANIMI - İKLİM 26 ŞUBAT 2014

BİNA BİLGİSİ 2 ÇEVRE TANIMI - İKLİM 26 ŞUBAT 2014 BİNA BİLGİSİ 2 ÇEVRE TANIMI - İKLİM DOÇ. DR. YASEMEN SAY ÖZER 26 ŞUBAT 2014 1 19.02.2014 TANIŞMA, DERSLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER, DERSTEN BEKLENTİLER 2 26.02.2014 ÇEVRE TANIMI - İKLİM 3 05.03.2014 DOĞAL

Detaylı

RÜZGARLAR. Birbirine yakın iki merkezde sıcaklık farkı oluşması durumunda görülecek ilk olay rüzgarın esmeye başlamasıdır.

RÜZGARLAR. Birbirine yakın iki merkezde sıcaklık farkı oluşması durumunda görülecek ilk olay rüzgarın esmeye başlamasıdır. RÜZGARLAR Yüksek basınçtan alçak basınca doğru olan hava hareketidir. Birbirine yakın iki merkezde sıcaklık farkı oluşması durumunda görülecek ilk olay rüzgarın esmeye başlamasıdır. Rüzgarın Hızında Etkili

Detaylı

4. Ünite ÜRETTİKLERİMİZ

4. Ünite ÜRETTİKLERİMİZ 4. Ünite ÜRETTİKLERİMİZ Ekonomi: İnsanların geçimlerini sürdürmek için yaptıkları her türlü üretim, dağıtım, pazarlama ve tüketim faaliyetlerinin ilke ve yöntemlerini inceleyen bilim dalına ekonomi denir.

Detaylı

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ: TARİHİ : Batı Toroslar ın zirvesinde 1288 yılında kurulan Akseki İlçesi nin tarihi, Roma İmparatorluğu dönemlerine kadar uzanmaktadır. O devirlerde Marla ( Marulya) gibi isimlerle adlandırılan İlçe, 1872

Detaylı

SU HALDEN HALE G İ RER

SU HALDEN HALE G İ RER SU HALDEN HALE GİRER Doğada Su Döngüsü Enerji Kaynağı Güneş Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine

Detaylı

İKLİM ELEMANLARI SICAKLIK

İKLİM ELEMANLARI SICAKLIK İKLİM ELEMANLARI Bir yerin iklimini oluşturan sıcaklık, basınç, rüzgâr, nem ve yağış gibi olayların tümüne iklim elemanları denir. Bu elemanların yeryüzüne dağılışını etkileyen enlem, yer şekilleri, yükselti,

Detaylı

2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi

2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi 2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi GİRİŞ Tabiatta suyun hidrolojik çevriminin önemli bir unsurunu teşkil eden buharlaşma, yeryüzünde sıvı ve katı halde değişik şekil ve şartlarda bulunan suyun meteorolojik

Detaylı

COG 446 RUSYA Hafta 2. Rusya: Makro Bir Perspektif

COG 446 RUSYA Hafta 2. Rusya: Makro Bir Perspektif Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Coğrafya Bölümü COG 446 RUSYA Hafta 2. Rusya: Makro Bir Perspektif Dr. Erdem BEKAROĞLU 1 Rusya Federasyonu nun (kısaca Rusya), başkenti Moskova dır.

Detaylı

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası: Başkale nin Tarihçesi: Başkale Urartular zamanında Adamma olarak adlandırılan bir yerleşme yeriydi. Ermeniler buraya Adamakert ismini vermişlerdir. Sonraları Romalılar ve Partlar arasında sınır bölgesi

Detaylı

Kafiristan nasıl Nuristan oldu?

Kafiristan nasıl Nuristan oldu? Kafiristan nasıl Nuristan oldu? Afganistan'ın doğusunda Nuristan olarak anılan bölgenin Kafiristan geçmişi ve İslam diniyle tanışmasının hikayesi hayli ilginç. 10.07.2017 / 13:21 Hindikuş Dağları'nın güneydoğusunda

Detaylı

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ Doğal, beşerî ve ekonomik özellikler bakımından çevresinden farklı; kendi içinde benzerlik gösteren alanlara bölge denir. Bölgeler, kullanım amaçlarına göre birbirine benzeyen

Detaylı

DÜNYADA NÜFUS VE EKONOMİK FAALİYETLER

DÜNYADA NÜFUS VE EKONOMİK FAALİYETLER DÜNYADA NÜFUS VE EKONOMİK FAALİYETLER Dünyanın bazı yerlerinde nüfus yoğunken bazı yerlerinde seyrektir. Bu durumu etkileyen iklim, yeryüzü şekilleri, su kaynaklarını yakınlık, bitki örtüsü, sanayi, tarım,

Detaylı

İktisat Tarihi II. 2. Hafta

İktisat Tarihi II. 2. Hafta İktisat Tarihi II 2. Hafta İKİNCİ DEVRİMİN BAŞLANGICI İkinci bir devrim kendine yeterli küçücük köyleri kalabalık kentler durumuna getirmiştir. Bu dönemde halk yerleşiktir. Köyün kendisi toprak elverdikçe

Detaylı

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ Erzurum, 2015 Proje adı Şenkaya ilçe merkezinin mekan olarak değiştirilmesi

Detaylı

1.1 COĞRAFİ KONUM Bir yerin Dünya üzerinde bulunduğu konuma coğrafi konum denir. Coğrafi konum, matematik ve özel konum olarak ikiye ayrılır.

1.1 COĞRAFİ KONUM Bir yerin Dünya üzerinde bulunduğu konuma coğrafi konum denir. Coğrafi konum, matematik ve özel konum olarak ikiye ayrılır. 1. Yeryüzünde Yaşam 1.1 COĞRAFİ KONUM Bir yerin Dünya üzerinde bulunduğu konuma coğrafi konum denir. Coğrafi konum, matematik ve özel konum olarak ikiye ayrılır. 1.2 MATEMATİK KONUM Dünya üzerindeki bir

Detaylı

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere, COĞRAFİ KEŞİFLER 1)YENİ ÇAĞ AVRUPASI AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere, Türklerden Müslüman

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

10. SINIF KONU ANLATIMI. 48 EKOLOJİ 10 BİYOMLAR Sucul Biyomlar

10. SINIF KONU ANLATIMI. 48 EKOLOJİ 10 BİYOMLAR Sucul Biyomlar 10. SINIF KONU ANLATIMI 48 EKOLOJİ 10 BİYOMLAR Sucul Biyomlar SUCUL BİYOMLAR Sucul biyomlar, biyosferin en büyük kısmını oluşturur. Fiziksel ve kimyasal özelliklerine göre tatlı su ve tuzlu su biyomları

Detaylı

İnce Burun Fener Fener İnce Burun BATI KARADENİZ BÖLGESİ KIYI GERİSİ DAĞLARI ÇAM DAĞI Batıdan Sakarya Irmağı, doğudan ise Melen Suyu tarafından sınırlanan ÇAM DAĞI, kuzeyde Kocaali; güneyde

Detaylı

BİYOMLAR SUCUL BİYOMLAR SELİN HOCA

BİYOMLAR SUCUL BİYOMLAR SELİN HOCA BİYOMLAR SUCUL BİYOMLAR SELİN HOCA SUCUL BİYOMLAR Sucul biyomlar, biyosferin en büyük kısmını oluşturur. Fiziksel ve kimyasal özelliklerine göre tuzlu su ve tatlı su biyomları olmak üzere iki kısımda incelenir.

Detaylı

Dünya üzerindeki herhangi bir yerde Güneş in tam tepe noktasında olduğu an saat 12.00 kabul edilir. Buna göre ayarlanan saate yerel saat denir.

Dünya üzerindeki herhangi bir yerde Güneş in tam tepe noktasında olduğu an saat 12.00 kabul edilir. Buna göre ayarlanan saate yerel saat denir. Mart 30, 2013 Yerel Saat Dünya üzerindeki herhangi bir yerde Güneş in tam tepe noktasında olduğu an saat 12.00 kabul edilir. Buna göre ayarlanan saate yerel saat denir. Yerel saat doğuda ileri, badda geridir.

Detaylı

COĞRAFYA YEREL COĞRAFYA GENEL COĞRAFYA

COĞRAFYA YEREL COĞRAFYA GENEL COĞRAFYA COĞRAFİ KONUM COĞRAFYA YEREL COĞRAFYA GENEL COĞRAFYA Yeryüzünün belli bir bölümünü FİZİKİ coğrafya BEŞERİ ve gösterir. EKONOMİK -Doğa olaylarını -Kıtalar coğrafya konu alır. -Ülkeler -İnsanlar ve -Klimatoloji

Detaylı

2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş

2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş Özalp Tarihçesi: Özalp ilçesi 1869 yılında Mahmudiye adıyla bu günkü Saray ilçe merkezinde kurulmuştur. 1948 yılında bu günkü Özalp merkezine taşınmış ve burası ilçe merkezi haline dönüştürülmüştür. Bölgede

Detaylı

B-) Aşağıda verilen sözcüklerden uygun olanları ilgili cümlelere uygun biçimde yerleştiriniz.

B-) Aşağıda verilen sözcüklerden uygun olanları ilgili cümlelere uygun biçimde yerleştiriniz. A-) Aşağıdaki bilgilerden doğru olanın yanına (D), yanlış olanın yanına (Y) yazınız. 1-( ) Ege Bölgesi nde dağlar kıyıya paralel uzanır. 2-( ) Çarşamba ve Bafra Karadeniz kıyısındaki delta ovalarımızdır.

Detaylı

GÖÇ DUVARLARI. Mustafa ŞAHİN

GÖÇ DUVARLARI. Mustafa ŞAHİN Mustafa ŞAHİN 07 Eylül 2015 GÖÇ DUVARLARI Suriye de son yıllarda yaşanan dram hepimizi çok üzmekte. Savaştan ötürü evlerini, yurtlarını terk ederek yeni yaşam kurma ümidiyle muhacir olan ve çoğunluğu göç

Detaylı

BİRECİK İLÇEMİZ Fırat ta Gün Batımı

BİRECİK İLÇEMİZ Fırat ta Gün Batımı BİRECİK İLÇEMİZ Fırat ta Gün Batımı Birecik ilçesi Şanlıurfa Merkez ilçesine 80 km uzaklıkta olup, yüzölçümü 852 km2 dir. İlçe merkez belediye ile birlikte 3 belediye ve bunlara bağlı 70 köy ve 75 mezradan

Detaylı

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı. MUSA TAKCI KİMDİR? İyi bir öğretmen, koruyucu bir ağabey, saygılı bir evlat, şefkatli bir baba, merhametli bir eş, çok aranan bir kardeş, güçlü bir şair, disiplinli bir yazar, hayırlı bir insan, güzel

Detaylı

Büyük İklim Tipleri. Ata Yavuzer 9- A Coğrafya Performans Ödevi. Bu çalışma Bilgi ve İletişim Teknolojileri dersinde hazırlanmıştır.

Büyük İklim Tipleri. Ata Yavuzer 9- A Coğrafya Performans Ödevi. Bu çalışma Bilgi ve İletişim Teknolojileri dersinde hazırlanmıştır. Büyük İklim Tipleri Ata Yavuzer 9- A Coğrafya Performans Ödevi Hisar Okulları İçindekiler Büyük İklim Tipleri... 3 Ekvatoral İklim... 3 Görüldüğü Bölgeler... 3 Endonezya:... 4 Kongo:... 4 Tropikal İklim:...

Detaylı

III. ÜNİTE: İLK TÜRK DEVLETLERİ 2. KONU: ORTA ASYA DA KURULAN İLK TÜRK DEVLETLERİ

III. ÜNİTE: İLK TÜRK DEVLETLERİ 2. KONU: ORTA ASYA DA KURULAN İLK TÜRK DEVLETLERİ III. ÜNİTE: İLK TÜRK DEVLETLERİ 2. KONU: ORTA ASYA DA KURULAN İLK TÜRK DEVLETLERİ a. Türk Göçleri ve Sonuçları Göçlerin Nedenleri İklim koşullarının değişmesine bağlı olarak meydana gelen kuraklık, artan

Detaylı

Türk dünyası, bilişim alanında ortak terimler kullanmalı

Türk dünyası, bilişim alanında ortak terimler kullanmalı TBD Türk Dünyası Ortak Bilişim Terimleri Çalışma Grubu Başkan Yardımcısı Belgin Tezcan Aksu: Türk dünyası, bilişim alanında ortak terimler kullanmalı TBD Türk Dünyası Ortak Bilişim Terimleri Çalışma Grubu,

Detaylı

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS 31. 32. Televizyonda hava durumunu aktaran sunucu, Türkiye kıyılarında rüzgârın karayel ve poyrazdan saatte 50-60 kilometre hızla estiğini söylemiştir. Buna göre, haritada numaralanmış rüzgârlardan hangisinin

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1247

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1247 KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1247 KAHRAMANMARAŞ İLİNİN GENEL MEYVECİLİK DURUMU Mehmet SÜTYEMEZ*- M. Ali GÜNDEŞLİ" Meyvecilik kültürü oldukça eski tarihlere uzanan Anadolu'muz birçok meyve türünün anavatanı

Detaylı

Nüfus Dağılışını Etkileyen Faktörler İkiye Ayrılır: 1-Doğal Faktörler 2-Beşeri Faktörler

Nüfus Dağılışını Etkileyen Faktörler İkiye Ayrılır: 1-Doğal Faktörler 2-Beşeri Faktörler Nüfusun Dağılışında Etkili Faktörler Nüfus Dağılışını Etkileyen Faktörler İkiye Ayrılır: 1-Doğal Faktörler 2-Beşeri Faktörler 1-Doğal Faktörler: 1.İklim : Çok sıcak ve çok soğuk iklimler seyrek nüfusludur.

Detaylı

Beşparmak, Karakümes ve Marçal Dağları'ndan oluşan dağlara "Batı Menteşe Dağları" denir.

Beşparmak, Karakümes ve Marçal Dağları'ndan oluşan dağlara Batı Menteşe Dağları denir. Beşparmak, Karakümes ve Marçal Dağları'ndan oluşan dağlara "Batı Menteşe Dağları" denir. yukarıda adı geçen dağlardan oluşan "Doğu Menteşe Dağları" arasında arasında Çine Çayı Vadisi uzanır. Aydın iline

Detaylı

Minti Monti. Ya şas ın Ka r. Kar Neden Yağar? Eğlenceli Kış Hayvanlar Kışı Nasıl Geçirir? Sen Neymişsin Alpaka!

Minti Monti. Ya şas ın Ka r. Kar Neden Yağar? Eğlenceli Kış Hayvanlar Kışı Nasıl Geçirir? Sen Neymişsin Alpaka! Minti Monti Çocuklar için eğlenceli poster dergi Ücretsizdir Kış 2015 Sayı:16 ISNN: 2146-281X Ya şas ın Ka r r o y ı ğ Ya Kar Neden Yağar? Eğlenceli Kış Hayvanlar Kışı Nasıl Geçirir? Sen Neymişsin Alpaka!

Detaylı

KAYACIK KÖYÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER. Kayacık Köyü nün isminin kaynağı hakkında iki rivayet bulunmaktadır. Bunlar şöyle açıklanabilir.

KAYACIK KÖYÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER. Kayacık Köyü nün isminin kaynağı hakkında iki rivayet bulunmaktadır. Bunlar şöyle açıklanabilir. Araştırmanın Yapıldığı Kayacık Köyü Hakkında Genel Bilgiler KAYACIK KÖYÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER KAYACIK İSMİNİN KAYNAĞI Kayacık Köyü nün isminin kaynağı hakkında iki rivayet bulunmaktadır. Bunlar şöyle

Detaylı

TÜRKİYE DE MEYVECİLİĞİN DURUMU

TÜRKİYE DE MEYVECİLİĞİN DURUMU TÜRKİYE DE MEYVECİLİĞİN DURUMU Birçok meyve türünün ana vatanı ve bağ-bahçe kültürünün beşiği olan ülkemizde hem yabani olarak hem de kültüre alınmış meyve türlerinin sayısı 75 in üzerindedir. Türkiye

Detaylı

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta İktisat Tarihi I 13-14 Ekim II. Hafta Osmanlı Kurumlarının Kökenleri 19. yy da Osmanlı ve Bizans hakkındaki araştırmalar ilerledikçe benzerlikler dikkat çekmeye başladı. Gibbons a göre Osm. Hukuk sahasında

Detaylı

Silivri Nüfus Bilgileri Yıl Toplam Kadın Erkek

Silivri Nüfus Bilgileri Yıl Toplam Kadın Erkek SİLİVRİ Coğrafi Durum: Silivri 41 derece 03 kuzey paraleli ve 28 derece 20 doğu meridyenlerinin birleştiği noktada,istanbul iline bağlı ve il merkezinin 67 km batısında, Marmara Denizi sahilindedir. İlçe

Detaylı

IĞDIR ARALIK RÜZGÂR EROZYONU ÖNLEME PROJESİ İZLEME RAPORU

IĞDIR ARALIK RÜZGÂR EROZYONU ÖNLEME PROJESİ İZLEME RAPORU Rapor No. :1 Tarihi: 04/12/2012 IĞDIR ARALIK RÜZGÂR EROZYONU ÖNLEME PROJESİ İZLEME RAPORU Projenin Adı: Iğdır Aralık Rüzgâr Erozyonu Önleme Projesi Proje Alanının Genel Özellikleri: Iğdır İli Aralık İlçesinde

Detaylı

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası: Başkale nin Tarihçesi: Başkale Urartular zamanında Adamma olarak adlandırılan bir yerleşme yeriydi. Ermeniler buraya Adamakert ismini vermişlerdir. Sonraları Romalılar ve Partlar arasında sınır bölgesi

Detaylı

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden Tarih Öncesi Devirlerde Anadolu Video Ders Anlatımı TARİH ÖNCESI DEVİRLERDE ANADOLU Türkiye tarih öncesi devirlerde üzerinde birçok medeniyet kurulan çok önemli bir yerleşim merkeziydi. Ülkemizin tarihi

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 Frigler Frigler Troya VII-a nın tahribinden (M.Ö. 1190) hemen sonra Anadolu ya Balkanlar üzerinden gelen Hint Avupa kökenli kavimlerden biridir.

Detaylı

Minti Monti. İlkbahar 2015 Sayı:17 Ücretsizdir. Kızıl Panda

Minti Monti. İlkbahar 2015 Sayı:17 Ücretsizdir. Kızıl Panda Minti Monti Çocuklar için eğlenceli poster dergi İlkbahar 2015 Sayı:17 Ücretsizdir ISSN: 2146-281X Kızıl Panda Himalayalar Yeryüzünün Zirvesi Sıradağlar Doğa Yürüyüşünde Yanına Hangi Malzemeleri Alırsın?

Detaylı

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktin soğuk geciktim kış geciktiniz kış mevsiminde uç, sınır, son, limit bulunuyor/bulunur

Detaylı

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI GÜZ DÖNEMİ DERSLERİ Kodu Dersin Adı Statüsü T P K AKTS TAE 600 Özel Konular Z 4 0 0 30 TAE 601 Türkiyat Araştırmalarına Giriş I Z

Detaylı

İslam ın Serüveni. İslam ın Klasik Çağı BİRİNCİ CİLT MARSHALL G. S. HODGSON

İslam ın Serüveni. İslam ın Klasik Çağı BİRİNCİ CİLT MARSHALL G. S. HODGSON İslam ın Serüveni BİRİNCİ CİLT İslam ın Klasik Çağı MARSHALL G. S. HODGSON 4 İçindekiler Tabloların Listesi... 6 Haritaların Listesi... 7 Önsöz... 9 Marshall Hodgson ve İslam ın Serüveni... 13 Yayıncının

Detaylı

Meteoroloji. IX. Hafta: Buharlaşma

Meteoroloji. IX. Hafta: Buharlaşma Meteoroloji IX. Hafta: Buharlaşma Hidrolojik döngünün önemli bir unsurunu oluşturan buharlaşma, yeryüzünde sıvı ve katı halde farklı şekil ve şartlarda bulunan suyun meteorolojik faktörlerin etkisiyle

Detaylı

Türkiye'de Tarım. İnsanların toprağı işleyerek ekme ve dikme yoluyla ondan ürün elde etmesi faaliyetine tarım denir.

Türkiye'de Tarım. İnsanların toprağı işleyerek ekme ve dikme yoluyla ondan ürün elde etmesi faaliyetine tarım denir. Türkiye de Tarım Türkiye'de Tarım İnsanların toprağı işleyerek ekme ve dikme yoluyla ondan ürün elde etmesi faaliyetine tarım denir. Türkiye Topraklarından Yaralanma Oranları Topraklarımızdan faydalanma

Detaylı

a 3 -<» rt3 ft3 Ö o\3 CO o\3 Ö o\3 CO v-< 0x3 Ö V-i -i» 3 Gezi / İlgaz Anadolu'nun Sen Yüce Bir Dağısın 0x3 Ö 0x3 Kitap / Kayıp Gül

a 3 -<» rt3 ft3 Ö o\3 CO o\3 Ö o\3 CO v-< 0x3 Ö V-i -i» 3 Gezi / İlgaz Anadolu'nun Sen Yüce Bir Dağısın 0x3 Ö 0x3 Kitap / Kayıp Gül ft o\ I V-i :p --( a * > Gezi / İlgaz Anadolu'nun Sen Yüce Bir Dağısın Kitap / Kayıp Gül Röportaj / Dr. Süleyman Ozüpekçe El Sanatları / Geleneksel Sanatlarımız/

Detaylı

"Yaşayan Bahar", ilkbahar mevsiminin gelişini kutlamak üzere tüm Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilen bir etkinlik.

Yaşayan Bahar, ilkbahar mevsiminin gelişini kutlamak üzere tüm Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilen bir etkinlik. Günün çevre haberi: "Yaşayan bahar" Baharın habercileri "kırlangıçlar" "leylekler" "ebabiller"... Tüm Avrupa'da doğa severler bu habercilerin yolunu gözlüyorlar... Siz de katılmak ister misiniz? "Yaşayan

Detaylı

İKLİM TİPLERİ VE BİTKİ ÖRTÜSÜ ÇALIŞMA TESTİ

İKLİM TİPLERİ VE BİTKİ ÖRTÜSÜ ÇALIŞMA TESTİ İKLİM TİPLERİ VE BİTKİ ÖRTÜSÜ ÇALIŞMA TESTİ A. Aşağıdaki soruları yandaki şekle bakarak cevaplayınız. 1. Yağış rejimi. 2. Burası. Kuşakta bulunur. 3. Yarımküresi 4. Bitki örtüsü. 5. Yaz kuraklığı isteyen

Detaylı

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA 6.3.2.4. Akdeniz Bölgesinde Tarımsal Ormancılık Uygulamaları ve Potansiyeli Bölgenin Genel Özellikleri: Akdeniz kıyıları boyunca uzanan Toros

Detaylı

KARDEŞ ÜLKE PAKİSTAN PAKİSTAN TEFRİŞAT PROJELERİ İPEKYOLU ASYA LAHOR KUR AN KURSU YENİ BİNAMIZ

KARDEŞ ÜLKE PAKİSTAN PAKİSTAN TEFRİŞAT PROJELERİ İPEKYOLU ASYA LAHOR KUR AN KURSU YENİ BİNAMIZ KARDEŞ ÜLKE PAKİSTAN PAKİSTAN TEFRİŞAT PROJELERİ İPEKYOLU ASYA LAHOR KUR AN KURSU YENİ BİNAMIZ 11.12.2015 PAKİSTAN DAKİ KUR AN KURSLARIMIZ Derneğimiz Pakistan'ın eğitim alanında tanınmış Süleymaniye ICC

Detaylı

PARALEL VE MERİDYENLER

PARALEL VE MERİDYENLER PARALEL VE MERİDYENLER Nasıl ki şehirdeki bir evi bulabilmek için mahalle, cadde, sokak ve ev numarası gibi unsurlara ihtiyaç varsa Yerküre üzerindeki herhangi bir yeri bulabilmek için de hayalî çizgilere

Detaylı

Türk Süperetnosu, Dünya Sistemi ve Turan Petrolleri

Türk Süperetnosu, Dünya Sistemi ve Turan Petrolleri Türk Süperetnosu, Dünya Sistemi ve Turan Petrolleri geyerek Türk tarihinin Turan'da gelişmiş en son süperetnosunu yok sayma yoluna Rus tarihçileri tarafından gidilmiştir. Tatar süperetnosunu Kazak, Özbek,

Detaylı

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma Demografi (nüfus bilimi), sınırları belli olan bir coğrafyanın nüfus yapısını, özelliklerini ve değişimlerini incelemektedir. Doğum, ölümün yanı sıra göç gibi dinamikleri

Detaylı

JURA my. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

JURA my. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü JURA 201.3 145.0 my Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü Jura Döneminde Bitki Yaşamı Jura nın son dönemlerine doğru (140 milyon yıl önce) çiçekli bitkiler görülmeye başladı. Aynı zamanda

Detaylı

Atoller (mercan adaları) ve Resifler

Atoller (mercan adaları) ve Resifler Atoller (mercan adaları) ve Resifler Atol, hayatlarını sıcak denizlerde devam ettiren ve mercan ismi verilen deniz hayvanları iskeletlerinin artıklarının yığılması sonucu meydana gelen birikim şekilleridir.

Detaylı

-İÇİNDEKİLER- 1.1.ANTALYA... 2. Tarihi... 2. Nüfus... 3 4.PLANLAMA ALAN TANIMI... 6 5.PLAN KARARLARI... 7

-İÇİNDEKİLER- 1.1.ANTALYA... 2. Tarihi... 2. Nüfus... 3 4.PLANLAMA ALAN TANIMI... 6 5.PLAN KARARLARI... 7 -İÇİNDEKİLER- 1.KENTİN GENEL TANIMI... 2 1.1.ANTALYA... 2 Tarihi... 2 Coğrafi Yapı... 2 İklim ve Bitki Örtüsü... 3 Nüfus... 3 Ulaşım... 3 2.JEOLOJİK-JEOTEKNİK ETÜT RAPORU... 4 3.ÇED BELGESİ... 5 4.PLANLAMA

Detaylı