T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

Transkript

1 T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :28 CELSE TARİHİ : BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN KÂTİP :ALİ DOĞAN Mahkeme başkanı Köksal Şengün ile üye hakimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu ndan oluşan mahkeme heyeti tarafından 25 Aralık 2009 tarihli oturum açıldı. Tutuklu sanıklardan Levent Ersöz, Fatih Hilmioğlu, Mustafa Dönmez ve Mehmet Haberal dışındaki tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi. Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı. Tutuksuz sanıklardan Ahmet Hurşit Tolon, Emin Şirin, Hüseyin Nazlıkul, Adnan Bulut ile sanıkların müdafilerinden sanık Ahmet Tuncay Özkan vekili Av. Ruşen Özmen, sanık Ahmet Tuncay Özkan vekili Av. Ahmet Çörtoğlu, sanıklar Adnan Bulut ve Ahmet Tuncay Özkan müdafi Av. Seçil Özdikmenli, sanıklar Ahmet Tuncay Özkan, Birol Başaran, Adil Serdar Saçan, İlyas Çınar, Hüseyin Vural Vural vekili Av. Celal Ülgen, Aynı sanıklar müdafi Av. Hüseyin Ersöz, sanık Ahmet Hurşit Tolon müdafi Av. İlkay Sezer, sanıklar Mehmet Şener Eruygur, Hasan Atilla Uğur, Rıza Ferit Bernay müdafi Av. Filiz Esen, sanıklar Taylan Özgür Kırmızı, Muhammet Sarıkaya, Yalçın Küçük müdafi Av. Kazım Yiğit Akalın geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı. Açık yargılamaya devam olundu. Sanık Ahmet Tuncay Özkan huzura alındı. ÇAPRAZ SORGUSUNA KALDIĞI YERDEN DEVAMLA: Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Efendim başlamadan bir dakikanızı alabilir miyim? Dün bu 16 Aralık 2003 ile ilgili konuşurken bazı hani yok baba mı derdin anne mi derdin elini mi öperdin taze fasulye mi etli mi severdin zeytinyağlı mı severdin aynı elbiseyi yirmi yıl giydin mi gibi sorularla muhatap olduğumda bazı şeyler söyledim size. Batı röportajlardan alıntılar olduğunu. Bunun bir kısmını şeye koymuştuk. Savunmalarıma koymuştuk. Ama o özellikle Nuriye Akman arkadaşlar şimdi google dan çıkartmışlar. Çıkarttıklarını kadarını size sunmak istiyorum bu arada günaydın diyorum. Şahsınızda salondaki herkesi saygıyla selamlıyorum. Bunu iletmek istiyorum. Ayrıca savunmamda geldiğimiz bu aşama itibariyle ilk sorumu tekrarlamak gereği hissediyorum sayın başkanım. Ben burada iki ağırlaştırılmış müebbet cezası istemiyle yargılanıyorum. Suçlarımdan bir tanesi 311. TCK nun 311, 311/1 cebir yasama organına karşı suç olarak adlandırılıyor yasa kitabımızda, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar diyor bir hükümete karşı suç diye tanımlamış kanun kitabımız. Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasına kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir diyor. 314 iki, silahlı örgüt diyor kanun kitabında birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, birinci fıkrayı da okuyum bu kısım dördüncü ve beşinci bölümde yer alan suçları işlemek amacıyla silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi on yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ben 314/2 den cezalandırılmam isteniyor, birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara beş

2 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:2 yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir diyor. Diğerlerini okumayacağım sayın başkanım. Şu aşamada sormak istiyorum savcılığa lütfen bana suçumla ilgili olarak bu 311, 312 ve 314 ün hangi eylemlerimle cebir ve şiddetle gerçekleştiğinin delillerini göstererek sunsunlar. Bende bu merakımdan kurtulayım efendim bunu belirtmek istiyorum. Bir de şöyle bir mantık çıkıyor ortaya biber acıdır gerçek de acıdır öyleyse gerçek biberdir. Şimdi bunun hukukta yeri olduğunu düşünmüyorum. Bunun felsefedeki yeri de çok eskilere dayandı. Onların hepsi yıkıldı gitti. Şimdi daha somut ve daha gerçekçi şeyler konuşarak yol alabilirsek sanık haklarına ve yargılamanın genel kurallarına riayet etmiş oluruz diye düşünüyorum efendim saygılarımı sunuyorum. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Sayın başkanım kaldığımız yerden devam etmek istiyorum. Sanık Ahmet Tuncay Özkan, Ahmet Hurşit Tolon ile yaptığınız görüşmelerden bahsediyorduk. Bunlarla ilgili olarak 17 Mart 2008 tarihinde saat 16:48 de Hurşit Tolon ile yaptığınız bir görüşme var. Burada şimdi telefondaki mesajınızı aldım özür dilerim Ankara ya teşrif ettiniz mi diye soruyorsunuz o da, Atılım üniversitesinde verdiğiniz bir konferanstan sonra şimdi bir toplantıya gidiyorum paşam çıkar çıkmaz sizi arayacağım hemen. Yeşil vadiye gelirim paşam arzu ederseniz Ramuda otelinde bende sizi ağırlayabilirim şeklinde bir görüşmeniz var. Bu görüşmeden dört dakika sonra tekrar görüşmede Hurşit Tolon size, özür dilerim kaç zamandır bu Erdal Şenel diyor, sizde paşam şeref duyarım çok mutlu olurum şeklinde bir beyanınız var. Bu toplantıda Erdal Şenel katıldı mı neler konuştunuz açıklar mısınız? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Tabi biz herhalde şeyden sonra Hurşit paşa emekli olduktan sonra ilk kez karşı karşıda geldik ve birlikte bir yemek yedik. Zannediyorum bende geç gittim yanlış hatırlamıyorsam beni düzeltsin paşam. Ben çok uzadı dedim işlerim. Akşam yeşil vadi lokantasına gittim ama böyle yani onlar hem Erdal paşa hem kendisi orada oturuyorlardı. Ben ilk başta hatırlayamadım bu yemeği emniyet sorgum sırasında. Sonra hatırladım gerçekten çok yoğun geçiyordu günler. Böyle saat yemeğin sonuna doğru yetiştim. Onlar yemeklerini yemişti hatta ben yemeğe geç kalarak özür dileyerek oturdum ya on beş dakika, ya yirmi dakika daha oturduk. Zaten bizim oturduğumuz saatlerde ikili bir şey varmış orada. Gece bir saatten sonra müzik falan başlıyormuş. Çok müzik falan başladı onun üzerine böyle nezaket konuşması birbirimize sevgi konuşması Erdal paşa bana teşekkür etti eşiyle ilgili o haberleri yayınladığımız için. Böyle bir konuşmadan sonra kalktık. Konuşmanın tamamı budur içeriği de budur. Yani ya on beş dakikaya yirmi dakika birden şey de değişti. Bulunduğumuz yerdeki atmosferde değişti. Sigara dumanı, müzik falan olunca çokta oturmadık on beş dakika sonra falan kalktık. Benim özür dileyerek kendilerine de açıkladım. Gecikme sebebim de konferans, konferans sonrasındaki toplantıdır. Yani geç kalmamın sebebi de odur nezaketsizlik oldu ama gecikerek gidebildim budur. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Kimler katıldı o toplantıya? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Bir toplantı değil yemek, yemek Hurşit paşayla Erdal paşayla benim aramdaki bir yemek. Toplantı değil. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Özel bir yemek mi? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Hayır güzel bir yemek oldu yani ben gittim gecikmiştim mantar sote vardı çok beğendim insaf. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Ne yediğinizi sormuyorum. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Neyi soruyorsunuz o zaman açıkça sorun yanıt vereyim. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Neler konuştunuz yani Erdal Şenel ile 16 Aralık görüşmesinde de bir konu vardı onun için soruyorum. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Dedim ki efendim dedim ki, yanıt veriyorum efendim, yanıt veriyorum, yanıt veriyorum efendim, Erdal paşa dedi ki Tuncay bey size çok zahmet veriyorum eşimin resim sergisini haberleştirdiniz çok büyük nezaket ettiniz çok teşekkür ederim. Paşam sorun değil bunlar hep oluyor zaten hanımefendi çok yetenekli bir ressam. Kendisinin hangi sanat galerilerinde resim sergisi açtığı da belli. Yani bu bir torpil gibi değerlendirmeyin lütfen 2

3 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:3 bunu. Hanımefendiye karşı bir şey olur dedim. Karşılıklı böyle bir nezaket görüşmesinden sonra kalktık. Onlar da yemeklerini bitirmişlerdi benim de bir ayıbımdır kendilerine geç gittim, geç ulaştım, geç ulaşmamın sebebi de odur. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Yine Ahmet Hurşit Tolon ile yaptığınız 6339 nolu tapede 18 Mayıs 2008 tarihinde bu görüşmede Ahmet Hurşit Tolon un ben seni kucaklarım. En az bin defa aradım ulaşamadım mesajda bıraktım biliyorum çok yoğunsun diye başlayan görüşme. Ve bu görüşmenin içerisinde siz mitinglerinizden bahsediyorsunuz ve Mustafa Ali Balbay ile olan konudan bahsettikten sonra televizyon satışından söz ediyorsunuz. Ve Ahmet Hurşit Tolon şöyle devam ediyor. Gözüm benim Ankara ya gelirsen beni ara lütfen. Tuncay Özkan, memnuniyetle paşam yalnız size bir bilgi vermek isterim. İki gün önce E.Ç. aradı Emin abi bana dedi ki Tuncay bizim programımıza çıkmanı ve konuşmanı istiyorum ben de Emin abi dedim memnuniyetle bugün için dün aradı beni dedi ki Tuncay şimdi. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Sayın savcım, sayın savcım ben konuşma şeyini biliyorum soruyu sorarsanız yanıt verebilecek durumdayım. Buyurun efendim. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Soruyu şu şekilde. Bu görüşmenin içerisinde bir Türkiyem topluluğunun parti kuracağından bahsediyorsunuz ve devamında da siz Tuncay, Turhan Çömez ile görüşüp görüşmediğinizi Ahmet Hurşit Tolon size soruyor. Sizde görüşmediğinizden bahsediyorsunuz ve Ahmet Hurşit Tolon görüşmende yarar var Çömez de görüşmek istiyor nasıl ki Yaşar beyi hatırlıyorsanız görüştü o da görüştü ben biliyorum hepsini ben hepsinin neyle uğraştığını biliyorum. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Metni biliyorum soruyu sorar mısınız sayın savcım? Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Burada bu görüşmeden sonra siz Turhan Çömez ile bir görüşme yaptınız mı yapmadınız mı? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Sayın başkanım samimiyetle bu soruya burada belki ellinci kez yanıt veriyorum. Bir kere gördüm o da canlı yayına geldi o da seçimden bir gün öncedir ve gitti. Başka görmedim. İnsanlar Turhan Çömez ile benim görüşmemi istiyor. Metin abide söylüyor aynı şeyi. Ötekiler de söylüyor aynı şeyi. Görüşmedim. Mahkeme Başkanı:" Tamam bu kadar basit görüşmedim. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Zaten yok bir de artı bir şey var sayın başkanım şunun için söylemen için söylüyorum. Bir şey elli kez sorulunca çapraz sorgu olmuyor. Yani aynı şeyi elli kez sordukları zaman bana bu çapraz sorgu olmuyor ki sayın başkanım. Yani beş yüzüncü kez de sorsa aynı, gerçek bu. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Evet, sizin. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Sayfa 150 savunmamızın 150. sayfasında cevabı varmış. Dün gece, dün gece çok böyle hararetli bir rüya, kabus ben mi vardım hayırdır böyle yüzünüzde şeyle başladınız. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Yok yok. Mahkeme Başkanı:" Efendim lütfen soruyu sorar mısınız? Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Cumhuriyet gazetesiyle herhangi bir organik bağınız var mı? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Var. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Organik bağınız? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Organik bağım şu, aklımın oluşmasında, fikrimin gelişmesinde, dimağımın açılmasında ben size başka bir suçumu söyleyim de siz onu da araştırın. Ben öğrenim özgürlüğünü engellemek suçundan üniversitede birin ikinci sırada girdiğim iletişim fakültesinden atıldım biliyor musunuz? Bana disiplin cezası verdiler. Eksik koymuşsunuz. Soruşturmanızda eksik var. 12 Eylülün hemen sonrasıydı. Süleyman Aslan hoca bana dedi ki seni askerlere vereceğim. Ben dedim ki verirsen ver. Sebebini biliyor musunuz? Söyleyim mi, açıklayım mı? Cumhuriyet gazetesinin okul kütüphanesine gırgır dergisiyle birlikte 3

4 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:4 alınmasını yasakladı hoca. Bende buna karşı kapısının önünde 15 gün oturma eylemi yaptım. Bu da suç buyurun. Cumhuriyet gazetesi benim için böyle bir şey. 95 lira aylık alıyordum geldiğim dergide, geçtim elli lira aylıkla çalışmaya başladım cumhuriyet gazetesinde hem de nasıl biliyor musunuz? Sorun Mustafa ya, Mustafa sonra geldi. Diğerlerine sorun. Gece saat üçte çıkıyorum, sabah saat altı da okula gidiyorum. Sabah saat altıdaki okul kaçta biterse o saatte geliyorum cumhuriyette yeniden çalışmaya başlıyorum. Öyle çalıştım cumhuriyette ben on yıl boyunca aklımla, aşkımla. Cumhuriyet benim için okul oldu, yuva oldu, dans ettim, insanlarla eğlendim. Ben cumhuriyetin ruhunu sevdim. Ha ayrıldıktan sonra cumhuriyetle organik bağın ne hiçbir bağım yok. Kendim istifa ettim ayrıldım. Anlaşamadım, uzlaşamadım istifa ettim ayrıldım. Ayrıldıktan sonra sorun Mustafa ya kaç kere girmişim kapısından içeriye. İlhan abiyle görüşmek için gitmişim iki kere gazeteye, Mustafa ile görüşmemişim. Cüneyt abiyle görüşmeye gittiğimde de sordum Mustafa burada mı dedim yok dediler bir kere de Ankara bürosundan, bir de Kışlalı hocanın cenazesine gittim. Cumhuriyetin önündeki törene katıldım o törende ondan sonra yukarı çıktım bir çay içtim Hikmet abiyle. Hepsi budur yani katılsam ne olur cumhuriyet, cumhuriyet beni ruhum. Eğer cumhuriyetten dolayı bana bir ceza verecekseniz kesin cezamı yahu. Beni uzatmayın böyle buna ne gerek var. Ben cumhuriyette yetiştim 17 yaşında girmişim kapısından içeriye. Cumhuriyet okuyarak büyüdüm. Ulus gazetesi okudum. Babam Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışmazdan önce ulus gazetesindeydi. Ben bu ruhla yetiştim buyurun. Yanıtım budur efendim. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Siz ayrı bir kanal sahibisiniz farklı rekabet içerisinde olmanız. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ne zaman efendim? Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: gereken bir dönem 22 Mart. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Cumhuriyet gazetesiyle benim ne rekabetim olsun. Cumhuriyet gazete ben televizyonum. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: 22 Mart 2008, 22 Mart. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Cumhuriyet gazete ben televizyonum bir rekabet yok. Tam tersine bir gazeteye ihtiyacım var beni destekleseler desteklemiyorlar yav. Habertürk, Kanaltürk ün şeylerini yayınlamadılar rica ettim. Milyonlarca kez de yapmadılar. Destek vermiyorlar ya. Birbirimizin kurdu olmuşuz. Destek vermediler. Evet buyurun. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Şunun için soruyorum 22 Mart 2008 tarihinde saat 21:30 da Ahmet Oruçoğlu ve İbrahim isimli kişilerle yaptığınız telefon görüşmesi var. Burada ilhan Selçuk un gözaltına alınması ve mahkemeye sevkiyle ilgili konuştuktan sonra siz canım merhaba İzmir de ve denizli de ortalığı yıktık. Yarın bir eylemler meylemler her şey devam edecek yine şeklinde bir beyanınız var ve bunun devamında da. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Evet açıklayım, açıklayım. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Abi yüzde yüz ya O. Çocukları gebermeleri gerekirken mesajı verdiler şeklinde beyanınız var. Yine devamında İbrahim yarın bugün iki yüz bin sattık. Tuncay desteğin için sağol. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Açıklayım efendim, anladım efendim metni biliyorum efendim. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Herkes iki tane cumhuriyet alacak bütün sloganımız bu. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Sorunuzu söyleyin, sorunuza yanıt vereyim efendim. Metni biliyorum efendim. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Evet açıklar mısınız bunu? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: İlhan Selçuk gözaltına alındığında biz Anadolu da bir yerde konferanstaydık. Ben sabahleyin öğrendiğimde arkadaşlar odaya girdi söylediler. Çok üzüldüm. Kalktım hemen yarıda bıraktım İstanbul a döndüm. Aynı gün Şamil Tayyar çıktı televizyona, 4

5 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:5 onlarla yetmez dedi. Alınması gereken bir gazeteci daha var. Skytürk televizyonunda söyledi bunu. Alınacak savcılara sesleniyorum dedi. Alın suç bulamazsanız bile sorgulayın bırakın dedi. Çok sinirlendim geldim İbrahim dedikleri kişi İbrahim Yıldız, cumhuriyet gazetesinin genel yayın yönetmeni. Ahmet Oruçoğlu dedikleri Antalya temsilcisi bugün. Gazetede de galiba hissesi var bildiğim kadarıyla, yanlış hatırlamıyorsam. Yok mu? Yani muhabir yazı işlerinde falan. Ahmet beyde benim dostum İbrahim de bizim dostumuz. Onlarla konuş. Geldim yarıda bıraktım gazetenin önüne gittim. Açıklama yaptım. Bu yanlıştır dedim. Bundan daha büyük yanlış olamaz dedim. İnsanları böyle susturamazsınız dedim. Tepkimi gösterdim. Aynı tepkimi göstermeye devam ediyorum. O gün televizyona çıktım. Cumhuriyet gazetesinin bana yapmadığını ben cumhuriyete yaptım aldım elime bu gazete dedim, bu ülkenin muhalif unsurlarının başında yer alıyor aman bu gazeteyi okuyun. Ertesi gün iki yüz bin tiraj yapmış ne güzel. Keşke iki milyon tiraj yapsa. Keşke cumhuriyet üç milyon satsa. Keşke o sattığıyla cumhuriyet insanların aydınlanmasına katkısına daha büyük devam ettirebilse. Cumhuriyetin çok satması için ben elimden gelen her şeyi yaparım. Ben cumhuriyetten ayrıldıktan sonra da iki tane cumhuriyet almaya devam ettim efendim. Buyurun. Savunmam 111,112 de varmış efendim buyurun. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Sizin İlhan Selçuk ile gazetede ve dışarıda yaptığınız görüşmelerden bahsettiniz bu görüşmelerde ART, Kanal B, Ulusal kanal ve Kanaltürk ün ortak bildiri yayınlaması yönünde herhangi bir görüşmeniz oldu mu? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ne ART, ne Kanal B, ne de diğerleri konusunda İlhan abi ile yaptığımız konuşmalarda bir tek sözcük geçmemiştir. Bir tek sözcük. Bu telefon konuşmalarında görüyorum onları. Geçse ne olur. Benim için hiçbir şey ama geçmedi. Bakın tekrar altını çizerek söylüyorum. Bir tanesinde hastanedeydi ben Denizli den, Uşak tan Denizli ye geçiyorum yada Manisa dayım ilhan abinin özel kalemi beni aramış. Anet i aramış benim sekreterimi. Anet bana dedi ki abi ben size ulaşamadım İlhan bey sizinle görüşmek istiyor. Yav İlhan abi de ameliyat oldu geçmiş olsun diyemedik. Çok utandım, hemen aradım koruması çıktı o sırada rahatsızmış yatıyormuş. Dedim ki, yav ben yarın dönüyorum. Yarın hemen sekiz de geleceğim. Geldim, ziyaret ettim kendisini geçmiş olsun dedim. Yav adam ameliyat olmuş öyle yatıyor hastanede. Abi dedim orada işte ya Mustafa falan diye konuşunca da dün anlattığım geçen gün anlattığım konuyu konuştuk. Onun dışında ben bakın efendim ben cumhuriyet gazetesi televizyon kursun diye, cumhuriyet gazetesine bizim Eurotürk yayınlarıyla bir televizyon kanalı oluşsun diye bir televizyon kanalı hazırladım 2008 yılında. Götürdüm dedim ki ya abi, bak bu cumhuriyetin bir televizyonu olsun. Bu da bizim bu alt yapımızdan yararlanılarak yapılsın. Reddetti yok dedi. Ya niye reddettiğini de söyleyim. Bunun finansmanını biz ayarlayamayız dedi. Zaten cumhuriyet kıt kanaat geçiniyor senin durumun zorda bu yürümez dedi. Bu kadar. Bunun dışında ART, BRT, O TV, Bu tv yok böyle bir şey. Birlikte hareket yok böyle bir şey. Yok böyle bir şey. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Eurotürk ü verme veya kiralama yönünde bir görüşmeniz oldu mu? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ortaklık dedim ya efendim. Cumhuriyet TV yi kuralım birlikte ortak olalım bunu birlikte yapalım. Siz cumhuriyet adını verin ben teknik alt yapıyı vereyim bunu ben zaten siz söylemeden siz bilmiyordunuz ben söyledim, ben açıkladım zaten. Benim bunda saklayacak, gizleyecek bir şeyim yok. Bu gizli bir şey değil. Ticari ortaklık yapamaz mıyım yani. Niye yani zaman gazetesiyle hepsi aynı şekilde çıkıyor da. Keşke çıksaydık. Yapmadığımız şeylerden dolayı buradayız, keşke yaptığımız şeylerden dolayı burada olsaydık. Hepsi ortak manşetlere nasıl çıkıyor sayın savcım. Buna niçin bakmıyorsunuz, Ergenekon orada burada bir şey yok. Oraya bakın buyurun. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Yine bir görüşme var 5026 numaralı tape 21 Mayıs 2008 tarihinde İlhan Selçuk ile Mustafa Ali Balbay arasında geçen bu görüşme. Bu sizin Hilton otelinde zannedersem yaptığınız görüşmeden sonra geçen bir görüşme. Ve burada sizin anlattıklarınız ilhan Selçuk Mustafa Ali Balbay a aktarıyor. Ve sizin bir hata yaptığınızdan 5

6 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:6 bahsediyor. Devrim mücadelesiyle alıp götüreceğini sandı ama devrim mücadelesi öyle tek başına gaza basmakla olmaz şeklinde bir sözü var. Bu konuyu açar mısınız, devrim mücadelesi nedir? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Güzel bir yanıt vermem lazım size, yani hakikatten bu tarihe de kaldığı için yüz yıl sonra okuyan insanların bunu okudukları zaman adam öfkeyle ağzından şu lafı kaçırmış dememesi lazım. Cumhuriyet devrimi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının bu günü bahşetmesidir. Eğer ben bir devrimci ruhla yeni bir Türkiye, yeni bir insan, yeni bir siyaset yaratabilirsem. O da benim bu devrim mücadelesindeki büyük katkım olur. Gördünüz mü bunu efendim. Daha önce gördünüz mü? Niçin görmüyorsunuz? Beni burada yargılıyorsunuz. Nedir bunun sloganı? Yeni siyaset, yeni parti, yeni Türkiye. Ne demek bu? Bu ne demek? Bunu kastediyor herhalde bunlar aralarında konuşuyorlar ama benim devrimci ruhumun yaratmak istediği budur. O da kendini burada vücut buluyor. Bunu söylüyordur herhalde. Ha diyordur ki ya tek başına yapa. Olmaz. İlhan abinin görüşüne saygım var, tecrübesine saygım var. Bana söylemedi ama. Keşke bana söyleseydi. Bana söylemedi. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Yine görüşmenin devamında, yani öyle ondan kopuk olarak efendim, halk partisinden kopuk olarak tek başına Tuncay efendim alıp bir yere götüremez. Bu olayı onu anlamış durumda. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Haa çok özür dilerim. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Kendisine anlattım dedim ki, sen yani şimdi öz eleştiri yapman gerekiyor abi dedi ne dersen yaparız, ederiz. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ben bir şey söyleyebilir miyim? Şimdi cümleyi ortadan keseceksiniz üstünde Bolşevik ihtilalinden bahsedeceksiniz, altında da hani televole yapacaksınız bu olmaz. Bu sorguda metni iki bölerek içinden cımbızla kelime ayıklayarak bana ne yapmak istendiğini, zaten linçteyim ya taze fasulyeden başladık, 20 yıllık elbisem, ayakkabımın altının delikliğine kadar geldik. E şimdi fikri mücadelede bu olmaz ki. Benim manifestolarım var. Benim yazılarım var, kitaplarım var. Ben siyaset düşünen, politika üreten bir insanım. Niye CHP ile birlikte yapmadın. Yapsaydım zaten milletvekiliydim sende beni burada yargılayamazdın sayın savcım ya. Yargılayabiliyor musun başbakanı kalpazanlık davasından. Yargılayamıyorsun. Ben bunların hepsinden sıyrıldım. Ben yeni bir insan yeni bir Türkiye için bu mücadeleye girdim. Adı burada partinin programı ortada, tüzüğü ortada her şeyi ortada. Şimdi bütün bunları okuyup yaratmak istediğiniz şey sosyal felaket. Ya bak ilhan Selçuk da öyle demiş. İlhan abi doğru söylemiş. Ben ilhan abinin bu söyledik, ilhan abi Mustafa ya söylediklerini bana söylemedi. Biz İlhan abiyle orada benim siyasi tutumum konusunda konuştuk. Ama Mustafa ya kümülatif bir değerlendirme yapıyor. Belki sonra bana da yapacaktı. Fırsat tanımadınız ki. İnsanların konuşmasına, görüşmesine fırsat mı tanıdınız. Hepimizi aldınız perperişan ettiniz. Bu ülkeye katkı sunan ne kadar insan varsa darmaduman ettiniz. E geldik bu noktaya. Şimdi diyorsunuz ki ne oldu be ne demek, o bu demek işte burada. Anayasa mahkemesine suç duyurusunda bulunun suç varsa kapatsınlar bu partiyi. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Başta da açıkladığım gibi siz Hilton otelinde görüştüğünüzden bahsettiğinizden dolayı. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Hasta yatıyor. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: O görüşmenin hemen akabinde, Mustafa Ali Balbay a aktardıkları bu görüşme. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Bununla ne alakası var suçlamalarımın 311, 312,314 ne alakası var efendim? Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Şimdi devrim mücadelesinden bahsediyoruz ve burada. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Evet devrim mücadelesi yap, devrim mücadelesi demek suçlu demek mi ya. İşte burada yeni insan, değişim, devrim. 6

7 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:7 Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Açıklamanızı istiyorum yani her devrimci mücadele. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Efendim bomba patladı, şey okudum şeyde Erke dönergeciyle ilgili olarak Hurşit Tolon paşa konuşuyor. Zihniyet açısından örnek olarak söylüyorum. Erke dönergecini yapan kişi diyor ki bombayı patlatıyoruz efendim. Hemen patlatacağız, açıklayacağız. Hurşit paşaya sormuşlar. Bu bombayı ne zaman patlatacaksınız, bu bomba nasıl patlayacak. Yav erke dönergeciyle ilgili açıklamayı kastediyor adam ya. Hepimiz Türkçe konuşuyoruz yani. Öyle soru sorulur mu sayın savcım yapmayın Allah aşkına gerçek bana suçumu söyleyin suçumla ilgili soru sorun ben de hızlı hızlı yanıt vereyim yol alalım. Buyurun efendim. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Şimdi suçunuzla ilgili konuları söyledikçe onları inkar ediyorsunuz. Böyle bir şey yok diyorsunuz. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Hangi konu hangisi suçumla ilgili efendim. Söyleyin 311, 312. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Yani sizin televizyonu kurma konunuz, bunları kimlerle paylaştığınız medyada yer almanızın nedeni bunları okuduğumuz zaman diyorsunuz ki böyle bir görüşme yok. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ben televizyon kurarken kiminle ben bir dakika, bir dakika, bir dakika, bir dakika efendim televizyon kurmak suç mu Türkiye de? Ben size söylemiyor muyum sayın başkanım bunlar benim anayasal haklarımı sorguluyorlar, yargılıyorlar diye. Bu televizyon kurmam suç. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Ama nasıl kuruyorsunuz, kimlerle kuruyorsunuz? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Tabi Recep, Bülent, Bülent Arınç ı da çağırın. Bülent Arınç ı çağırın. Mahkeme Başkanı:" Tartışmayın. Savcı bey lütfen sorunuzu sorar mısınız? Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Evet devam ediyor, görüşme devam ediyor Eurotürk ün verilmesinden bahsediyor bu görüşme eğer doğruysa Eurotürk ile ilgili görüşmeler var dökümünü çıkaracak falan diyor. Bunları bir araya gelip konuşalım diyor. Ve Mustafa Ali Balbay şurada bir ifadesi var. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Soruyu alabilir miyim efendim, ifadelerini biliyorum. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Bunu özellikle soruyorum, yok bu konuyu özellikle soruyorum. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Hayır efendim ifadelerini biliyorum bana sorumu sorun sayın savcım bana sorumu sorun efendim. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Şimdi bana dediniz ki hiç yalan söylemedim şimdiye kadar. İfadenizde huzurda hep bunu söylediniz. Mustafa Ali Balbay şöyle diyor. Konuşalım abi, bizde kendi aramızda hangi o gün yemek yediğimiz bir masa var ya Yücel abi, Yücel Y ile şeyler falan orada sizin temin ederim abi aynı anda bir konuyu üç kişiye farklı anlatmış Tuncay. Bir dedi Yücel Y bana böyle demedi diyor. Birkan E. Ya bana tam tersini söyledi diyor. Emin Ç de bana başka türlü bir şey demişti diyor. Yani tabi bütün onlar kendi bileceği iş ama ben çok şey diyorum İlhan abi tabi ki biz o devam edecek ama başka şeklinde bir beyanı var. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Şimdi efendim. Sayın savcı beni. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Burada üç kişi ve farklı beyanda bulunduğunuz söyleniyor. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Sayın savcı beni Mustafa nın beyanıyla yalancı olmakla itham etti. Ben Yücel Yener i, Ben Yücel Yener i hayatımda iki kez gördüm. Hiçbir sohbetim konuşmuşluğum yoktur. Yücel Yener ile, iki Birkan kim dediniz efendim kim Birkan? 7

8 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:8 Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Kısaltılmış burada gerçek kimliği. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ben ne bileyim Birkan kim efendim bilmiyorum tanımıyorum efendim. Birkan B diye birisini tanımıyorum. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Birkan E. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Birkan E diye birisini tanımıyorum kim efendim Birkan E. Kim efendim Birkan E? Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Çıkartabiliriz açık kimliğini söyleyebiliriz. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Efendim çıkartın açık kimliğini bana sorun Birkan E kim. Kim Birkan E efendim. Üçüncü kişi kim kimin adını saydınız efendim üçüncü kişi olarak? Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: E.Ç. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Emin Çölaşan ı tanıyorum. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Evet. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Emin abiyle ilgili olarak hangi konuda olduğunu bana söyleyin. Ben hiçbir konuda yalan söylemedim. Hiçbir konuda da yalan söylemem. Burada da Mustafa. Tanımadığım insanların benim hakkımda yaptıkları dedikoduları getirip buraya yalan söylüyorsun demek size yakışıyor mu sayın savcım? Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Ben görüşme içeriğini okuyorum size. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Neden bir yorum yapıyorsunuz da yalancısın sen diyorsunuz. Huzurda yalan söylüyorsunuz. Hangi kelimem yalan benim. Hangi kelimeyle yalan söyledim ben huzurda. Nasıl söyleyebiliyorsunuz bunu. Ben size saygı duyuyorum ya. Yanınızdaki arkadaşınızla ilgili olarak etik olmayan davranışlarından dolayı siz sorun soruları dedim. Niçin dedim ben size saygı duyuyorum ya. Böyle bir şey olur mu? Üç kişi konuşacak dedikodu yapacaklar Mustafa Özbek ile Mustafa Balbay konuşuyor, benimle ne alakası var. Ne alakası var size anlatırım ama arkadaşlarım incinir, insanlar incinir. Özel hayattaki dedikoduları getirip buraya siz huzurda da yalan söylediniz yapmayın ya bu mu kanıtınız 311, 312 benim huzurda hangi yalanım varsa söyleyin. Söyleyin efendim bana sen bunu yalan söyledin Tuncay deyin. Adamları tanımıyorum bile sayın savcım. Yücel Yener TRT genel müdür evet biliyorum. Hayatımda iki kere gördüm. Birini bir barda gördüm. Evlenmişti yeni gelmişti eğleniyordu. Benim de yanımda eşim vardı. bir diğeri de Ankara da bir toplantı da gördüm büyük olasılıkla gördüğüm toplantı da şeydir. Yani Ankara da ki herhangi bir resmi davettir. İnsaf edin ya. Birkan E, Birkan E kim? Birkan E kim bana söyleyin bende size yanıt vereyim. Çağırın insanları buraya hangi konuda yalan söylemişsek eğer dedikodu soruşturmasıysa ona da varım. Huzurda yalan söyledim böyle bir tanımlama olabilir mi? Ben reddederim. Ben yalancı malancı değilim. Yalancı sizsizin. İade ederim. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Türkan Saylan ile herhangi bir ortak faaliyetiniz oldu mu? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Türkan hanımı Allah rahmet etsin, mekanı cennet olsun. Güneydoğu yollarında da gördüm, Ege nin yollarında da gördüm. Okul yapmaya giderken gördüm. Gelirken gördüm. Şanla şerefle tanıştım. Zaman zaman gelir dertleşirdi. Ortak hiçbir projemiz olmadı Türkan hanımla. Türkan hanımın katıldığı bizim çağlayan cumhuriyet mitingimizdir onun dışında da Türkan hanımla herhangi bir ortak projemiz olmadı yalnız ben üzülerek söylüyorum. Dosyaların, ek dosyalara getirmiş koymuşsunuz çağdaş yaşamı destekleme derneğindeki bazı öğrencilere ismimin saklı kalması koşuluyla burs veriyordum onları da deşifre etmişsiniz teessüf ederim. İnsanların benim onlara yardım ettiğimi bilmesine gerek yoktur. Bu konuda onun dışında herhangi bir Türkan hanımla projem olmamıştır. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: 22 Mart 2008 tarihinde saat 10:15 de Türkan Saylan ile yaptığınız görüşmede. Türkan Saylan, şimdi İngiltere den gelmiş bir çocuğumuz var. 5 bin tane şeyi var internet sitesinde seninle tanıştırmak istiyorum şeklinde bir beyanı var. Size 8

9 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:9 sorulduğunda da biz kaç kişiyiz platformuna üye olmak istediğini söyledi daha sonra ben bu çocukla tanıştım şeklinde bir beyanınız var. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Beyanım doğrudur efendim. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Siz biz kaç kişiyiz e üye olan herkesle tek tek tanıştınız mı bu kişinin özelliği nedir açıklar mısınız? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Türkan hanım söyledikten sonra tanışırım beyefendi. Türkan hanım, Türkan hanım bana gönderdikten sonra tanışırım saygım sevgim sonsuzdur Allah rahmet eylesin. Bu memlekete yaptığı katkı sonsuzdur. Mekanı cennet olsun. Ben Türkan hanım birisi bana gönderirse kapıda karşılarım kapıda yolcu ederim. Siz biliyor musunuz karşı tarafa İstanbul emniyeti kamera koymuştu kanalım. Ben hangi misafirimi kapıya kadar yolcu etmemişim savcı bey. Yapmayın böyle benim saygımdır. Ben insanlar gelir o çocuğu da yolcu ettim mi etmedim mi bilmiyorum da göndermişse bana başımın üstünde yeri var. Kapıda karşılarım, kapıda yolcu ederim evet Türkan hanım ile, Türkan hanımı o kadar severim tartışırız bazı görüşlerini benimsemem bir sürü şey olabilir ama Türkan hanım bana birisini gönderiyorsa ben ona gereken her şeyi gösteririm. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Bu kişinin bir özelliği var mıydı İngiltere de öğrenim gören kişi? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Var tabi. İngiltere de eğitim görmüş biz kaç kişiyiz organizasyonunun fikrine inanmış İngiltere de ben bunu devam ettirebilir miyim diyor. Sizin telefon konuşmalarınızda var. Koymamışsınız. Umut Oran var ya Deniz Baykal ın karşısına aday olarak çıkan. Umut Oran, Umut Oran ı da bana Türkan hanım gönderdi. Onunla da konuştuk. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Yine Türkan Saylan ile yaptığınız 28 Şubat 2008 tarihli görüşmede Cem tv de bir program vardı oraya katıldım diyorsunuz. Türkan Saylan, tamam öyleymiş şimdi bak bu 8 Martı biz herkese duyuruyoruz ama bize hiçbir bilgi gelmedi. Başlangıçta kim ne yapıyor kim organize ediyor diyor. Siz de, çocuklarla konuştum yarın sabah sizi rahatsız edecekler bunun bütün bilgisini size getirecekler. Çok kişiyle konuştum hocam size o konuda bilgi vereceğim şeklinde beyanınız var. Bu görüşmeleri kimlerle yaptınız. Ne şekilde karar aldınız. Açıklar mısınız? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Siz ben karar marar değil bunlar, bunlar miting, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Çok kişiyle konuştum. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Evet çok kişiyle konuşuyorum miting, sivil toplum çalışmaları neyi amaçlayarak soruyorsunuz. Burada ki suç nedir? Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Ergenekon terör örgütünün sivil toplum örgütlerini yönlendirmesiyle ilgili sorularımız. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Benim Ergenekon terör örgütünün üyeliğime dair delilinizi söyler misiniz. Deliliniz nedir sayın savcım. İddianameye yazmadığınız benim Ergenekon terör örgütüne üye olduğuma dair delil nedir? Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Ergenekon terör örgütü yöneticisi olmakla suçlanan kişilerle irtibatlarınız. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Mesela. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Faaliyetleriniz. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: kim hangi faaliyet? Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Bütün eylemlerinizde onlarla birlikte olmanız. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Bütün yaşam biçimim Ergenekon terör örgütün üyeliğinin delili mi oluyor sayın savcım. Böyle bir şey olabilir mi sayın savcım. Nedir bu. Bana söyleyin sayın savcım? Anayasa benim ben sivil toplum örgütleriyle şimdi çalışmaya başlamamışım ki 1986 yılında çalışmaya başlamışım. Çağdaş insan, Avrupa birliği, Avrupa birliğine karşı çıkıyorlar, Avrupa birliğinin karşısında yer alıyorlar diyorsunuz ya. Avrupa birliğinin birinci normu. Herkes sivil toplum örgütüne üye olacak yılında birleşmiş milletlerin hazırladığı, ona 9

10 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:10 imzayı açtığı Türkiye nin imzaladığı, sosyal şart. Türkiye altına imza atmış. Emperyalizme karşı olacaksınız. Yeni sömürü düzenine karşı olacaksınız ve sivil toplum örgütüne üye olacaksınız. Türkiye cumhuriyeti anayasası sivil toplum örgütleriyle çalışacaksınız diyor. Bana terör örgütüyle üyeliğime dair delil gösterin. Ben 1986 yılından beri o suçu işliyorum zaten. Ben sivil toplum örgütlerinin içindeyim. Sendika da varım. Sivil toplum örgütlerinde varım. Her yerde varım. Bütün sosyal hayatım da var. Bütün sosyal hayatım suç mu oluyor o zaman sayın savcım? Bana lütfen örgüt üyeliğimi gösteren ne deliliniz varsa sunun. Benim bu faaliyetlerim sonucunda 311,312 açısından suç nerede oluşmuşsa sorun. Türkan Saylan ile konuştum mu, konuştum. Mutlulukla konuştum. Tartıştım, mutlulukla tartıştım. Allah ıma yüz bir kere şükrediyorum Türkan hanımı ölmeden tanıdım. İlhan abiyle tanıştım konuştum. Siz biliyor musunuz ben Yaşar Kemal ile ne kadar dosttum. Siz biliyor musunuz 1983 den beri deli oğlan diye benim kolumda geziyor. Siz tanıyor musunuz. Ben tanışırım, giderim. Aziz bey öldüğü zaman benim içimde bir şey öldü biliyor musunuz? Ne demek istiyorsunuz? Bir gün Yaşar abi bana gelecek geldi neyse çok özür dilerim. Tamam efendim. Mahkeme Başkanı:" Yani bugün bitirmek için uğraş veriyorsunuz, şey yapıyorsunuz yani. Bu kadar, bu kadar. Buyurun. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Sustum yanıtım budur. Delillerini bana sunsunlar. Örgüt üyeliğimin delillerini 311,312 yi bitsin efendim bu iş. Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafi Av. Ahmet Çörtoğlu: İddia makamının son iki Türkan Saylan ile ilgili soru iddianamede bulunmayan soru. İddia makamının sorduğu son iki soru iddianameye taşımadığı konular. Emniyet sorgusunda sormuşlar, aynı cevapları vermiş sanık. Sonra iddianameye taşımamışlar bu hususları. İddianameye taşımadıkları hususlarla ilgili soru sorarken. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Emniyet sorgusu eksik olduğu için tamamlatmak için kim olduğu için sordum. (1-2 kelime anlaşılamadı) Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafi Av. Ahmet Çörtoğlu: Hayır bunu bunları cevaplamış iyi bakın sayın savcı yalancı Tuncay Özkan değil. Yalancı Tuncay Özkan değil başkası. İyi bakın iddianameye emniyet sorgusuna. Mahkeme Başkanı:" İddianameye taşınmamışsa savcı bey. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Emniyet ifadesinde sorulmuş eksik kalmış o konuyu soruyor. Mahkeme Başkanı:" Tamam eksik kalmış olabilir de iddianameye taşınmış mı? Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafi Av. Ahmet Çörtoğlu: ifadesinin 20. sayfası devam ediyor soru. Orada tam olarak cevaplamış. İstediğiniz cevabı vermemiş belki ama. Hayır hayır, örgütsel ilişkimiz vardır diyememiş ama ondan dolayı. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Hayrettin Ertekin ile bir bağlantınız var mıdır? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Hayatımda hiç görmedim. Turgut beyle ya samimiyetim nedeniyle adını duydum Turgut Özal ile samimiyetim nedeniyle adını duydum. Turgut beyin yakının da yer alırdı Semra hanımın yakınında yer alırdı. Oralarda bulunurdu. Deli Hayrettin diye bahsederlerdi. Deli Hayrettin diye bahsederlerdi. Ve Hayrettin, bu kuyumcu Hayrettin diye tanırdım, yani bilirdim ordan duydum. Yani kimden duydum. Musa dan duymuşumdur. Musa Öztürk ten duymuşumdur. Yusuf Bozkurt Özal birkaç kere böyle ya bu adamlar niye burada falan derken duymuşumdur yani yakınlarında olduğum için onu duymuşumdur bilmişimdir onun dışında bilgim, görgüm, tanışıklığım, yakınlığım falan yoktur. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Businnes kanalı alma aşamasında kendisiyle bir görüşmeniz oldu mu? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Evet cezaevine geldim efendim Businnes kanalı alma çalışması sırasında Hayrettin içerdeydi. Hayrettin in Businnes kanalla ne alakası var. Businnes kanal sahibi belli. Adam belli, kimden alındığı belli, nasıl alındığı belli, paranın verildiği belli. Bu 10

11 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:11 soruyu niye soruyorsunuz sayın savcım bildiğiniz doğrusunu, gerçeğini bildiğiniz soruyu niçin soruyorsunuz sayın savcım. Tamam efendim peki. Mahkeme Başkanı:" Efendim sordu cevapladınız. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Hayrettin Ertekin kanalın kendisine ait olduğunu iddia etti onun için soruyorum. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Deli Hayrettin. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Bu Businnes kanalın alınması aşamasında sizin herhangi bir şekilde baskınız oldu mu kanal sahiplerine? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Baskıya dair delilinizi söyleyin yanıt vereceğim efendim. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Telefon görüşmelerinde bir takım şeyler var. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Baskıya dair bir, niye bir adama iki milyon küsür milyon dolar para veriyorsunuz kimsenin almadığı kanalına baskı mı oluyor. Böyle baskıyı biraz da bize yapsalar ya. Kim kime yapıyor baskıyı. Öyle bir şey yok bunların hepsi yalandır efendim. Yanıtlamıyorum bu soruları, yeter artık yanıtlamıyorum bu soruları. Hiçbirisini yanıtlamıyorum. Siz bal gibi biliyorsunuz Hayrettin mayrettin olmadığını, bal gibi biliyorsunuz benim orada arkadaşlarıma katkı için bulunduğumu. Bal gibi biliyorsunuz oradaki gerçek sahiplerin kim olduğunu, kimden alındığını. Bunları bal gibi biliyorsunuz. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Teşekkür ediyorum sayın başkanım. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ben dün Nihat beyle ilgili olarak sorguya geçmeden önce bir şey söyledim efendim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Sayın başkan sanığa benim de sorularım olacak. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Size sundum taktirinizdir. Taktiriniz altındadır. Soruları sizden geliyor diye kabul ediyorum efendim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Madem bu konu tekrar gündeme geldi sorularıma geçmeden onu da izniniz olursa dün gündeme gelen konu hakkında kısa bir beyanda bulunmak isterim. Bir gazete haberinden bahsedip benim uyuşturucu kaçakçısı olduğu iddia edilen bir kişiyle dostluk yaptığım ve bu iddialar açıklığa kavuşmadan size soru soramayacağımı, sormamam gerektiğini söylediniz. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Evet Bangolor ve diğer Yargıtay ın kararları doğrultusunda. Adalet bakanlığının genelgeleri doğrultusunda. Bangolor savcı ilkeleri. Budapeşte ilkeleri de olsun. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Evet sizin sayenizde davaların başından itibaren bana yapılan isnatlara birde uyuşturucu kaçakçısıyla dostluk yaptığım iması eklendi. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Benim değil efendim, benim değil efendim. İddia benim değil. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Ancak güven duymasanız da veya bu güvensizlik duygusu pekişse de bu isteğiniz mümkün olamıyor. Siz savcı seçemiyorsunuz. Savcı da sanık seçemiyor. Burada bu şekilde idare etmek zorundayız. Ancak madem böyle bir güvensizliğiniz oluştu. Size açıklayım. Verdiğiniz gazeteyi bu arada okudum. Gazetede benim ismim yazmıyor. Ne de. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Birinci sayfasını getirmeyi unutmuşum Ergenekon savcısı N.T. sizden başka N.T. var mı Ergenekon savcısı var mı efendim? Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Ben verdiğiniz gazete kupürünü. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Yarın sabah, bugün akşam gazetesinin ben iç sayfasını yırtmıştım koğuşta bir dakika efendim söyleyeceğim bir dakika öyle olur mu? A.T. diye geçen her yere Ö. T., A. T. Ö. Diye geçen her yere Tuncay Özkan diyorsunuz ya ben diyorum ki mahkeme başkanımız burada sunduğum şey ortada. Söylediklerinizle bu ben değilim demiyorsunuz. Dosyayı getirtir sayın başkan. Dosya derdesttir buradadır. Oradaki telefon konuşmalarına bakar. Telefon numarasına bakar. Polisin bu saptamasının doğru olup olmadığını gazetenin haberinin 11

12 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:12 yanlış olup olmadığını belirler. Bende size demiyorum ki siz savcılık görevinizi yapmayın çekilin diye. Diyorum ki duruşma aşamasında böyle bir sorun ortaya çıkmıştır. Bana soru sorulmasın diye asla böyle bir talebim yok. Ama etik açıdan sizin ben niye doğruyum doğruyum dedim bak. Üç kişi konuşuyor dedikodu yapıyor üç kişinin arasında sen yalancı çıktın diye bana yalancısın dedi Mehmet Ali bey. Bende diyorum ki sizin sormanız yanlış olur. İletin yan tarafa yan taraf sorsun. Sorulmasın dedim mi ben soru. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Ben verdiğiniz gazete kupürünü baştan sona okudum. Birinci sayfasını görmedim almadım da, burada hiç benden bahsedilmiyor. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Nihat bey sizsiniz, bunun siz olduğunuzu, bunun siz olduğunu ben gerekirse o dosyayı getirtirim avukatlara onu getirir buraya koyarım. Sizde mahçup olursunuz. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Bu savcının nerede görevli olduğu da yazmıyor. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ergenekon soruşturması savcısı diye birinci sayfada nal gibi kocaman. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Ergenekon bana verdiğiniz yani sizin. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Başka N.T. var mı Rizeli misiniz sordunuz ya dün bana Rizeli misiniz efendim, Rizeli misiniz? Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Rizeli veya Trabzonlu da değilim. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Nerelisiniz oradan gelerek insanları. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Sakaryalıyım. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ordan gelen insanları karşıladınız mı, oradan gelen akrabalarınızı karşıladınız mı karşıla, arkadaşları karşıladınız mı karşılamadınız mı? Mahkeme Başkanı:" Efendim bu soru değil bu lütfen ya lütfen. Açıklamayı yapın. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Peki efendim tamam efendim, peki soruları sorun efendim ben sayın başkan sormuş gibi soracağım yanıtlayacağım buyurun efendim. Haklı olabilirsiniz efendim. Sorun tamam efendim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Sayın başkan yani size izah ediyorum. Uyuşturucu kaçakçısı bir dostum yok. Mehmet Haberal gibi Rizeli veya Trabzonlu da değilim. Sakaryalıyım. Bu konuda bana bir tavassutta bulunulmadı ayrıca Mehmet Haberal ın sanık olduğu 3. iddianameye ilişkin soruşturma da benim bir görevim de yoktu. Haftanın 4 günü buradayız. Mahkemelere duruşmalara çıkıyoruz. Bunu bilmenizi isterim. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Tamam teşekkür ederim efendim. Aydınlattığınız için ayrıca teşekkür ediyorum. Sağ olun. Buyurun efendim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Danıştay davası hakkında yazdığınız bir kitap var. Savunmanızda değindiniz. Bu kitapta Danıştay ve sonrasındaki Ergenekon soruşturmasında eski MİT görevlisi Mehmet Eymür ve onun etkisinde olduğunu öne sürdüğünüz Mehmet Zekeriya Öztürk, Güler Kömürcü ve Ertaç Giray ın bir tertip ile Muzaffer Tekin i yanılttığını bu ekibin Tuncay Güney ile de irtibatları olduğunu belirterek bu kişilerin bir istihbarat operasyonu kapsamında rol aldıklarını iddia ediyorsunuz. Bunu savunmanızda kitabınız olarak söylediniz. Dava için önemli olan bu konuyu açıklar mısınız? Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafi Av. Ahmet Çörtoğlu: Sayın başkanım Tuncay Özkan ın kitapları mı sorgulanıyor. Tamam yani Tuncay Özkan ın kitapları mı sorgulanıyor. Eski kitapları da var yeni kitapları da var. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Tamam kitap evet bir dakika, dur Ahmetciğim, dur Ahmet. Dur Ahmet. Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafi Av. Ahmet Çörtoğlu: ben duruyum tamam o dur değil bu başka bir şey. İddianameye usul ve esasları ne sorulabileceği yasa belirtiyor hani çok söylüyorsun ya orada kitap kitap. İddianamede böyle bir şey eğer varsa iddianamede bu konular varsa tabi ki sorabilir ama kitap diye başlayarak, kitap diye başlayarak böyle bir soruyu soramaz 12

13 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:13 kitabından. Kitabında dese ki yanlış anlaşılacak ben örgüt üyesiyim dese olacak mı delil olacak mı burada kitabında. Huzurda demedi. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ben görüşümü söyleyim. Mahkeme Başkanı:" Efendim onları delil olarak zaten kendisi sunmuş. Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafi Av. Ahmet Çörtoğlu: Sayın başkanım öyle bir şey olmaz. Şimdi bakın ya siz böyle yani böyle şimdi ben uzatmayım diyorum ama diyor ki kitap sorgulanır mı sayın başkanım. Kitap sorgulanıyor. Mahkeme Başkanı:" kitap sorgulanmıyor efendim. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: tamam tamam, yargıçlarımız, iki yargıcımız, iki yargıcımız Ahmet, Ahmet, Ahmet, Ahmet bir dakika Ahmet. İki yargıcımızın bu konuda şeyi var. Mahkeme Başkanı:" Bizim dosyamızın ana temaları var. Danıştay olayı malum. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Siz bu kitabı okudunuz mu, bu kitabı okudunuz mu? Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafi Av. Ahmet Çörtoğlu: Sayın başkanım Danıştay da yok ikinci üçüncü iddianamede sayın başkanım. Yok. Ya böyle bir saniye ama buna cevap verirsen sen kendi kendine iki gün sonra birinci iddianamede inkar ettiğin şeyin içine böyle tuzak aldatmaca kandırmaca sorularla seni de sokarlar. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Bir dakika Ahmetciğim. Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafi Av. Ahmet Çörtoğlu: Danıştay zanlısı burada sorgulanıyor mu? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Sayın (1-2 kelime anlaşılamadı) okuduğunuzu söylediniz, okuduğunuzu söylediniz. Okuduğunuzu söylediniz. Bu kitapta bunların nereden alındığına dair o bilgilerin o konuşmaların bahsettiği sayın savcının konuşmalarının nereden alındığına dair notu söyler misiniz? Söyler misiniz efendim? Nereden alınmış okudum dediniz efendim nereden alındığını söyler misiniz? Mahkeme Başkanı:" onlar da onda yazıyor. Bitti. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Yazıyor efendim. Sizin bir numaralı dosyanızda Muzaffer Tekin in verdiği ifade. Mahkeme Başkanı:" İfade var. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: evet. Altında yazıyor girişini bile okumamışlar. Bakın okuyorum size. (1-2 kelime anlaşılamadı) Mahkeme Başkanı:" Efendim var onlar, onlar var kitabınızda var kitabınızda var onlar. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Peki efendim. Bu iki kitabın tamamı röportaj kısmı dışında Adil Serdar Saçan ile birinci davanın dosyasından alınmıştır. Ve hepsinde de bunlar belirtilmektedir. Buyurun efendim. Mahkeme Başkanı:" Var belirtiliyor zaten. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Yanlış anlamadıysam her soruya cevap vereceğim dediniz. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Verdim işte. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Ben doğrudan bunlar suçlama konusu olmaya bilir ancak Danıştay sayın başkanın da belirttiği gibi. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: okuyun efendim okuyun. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Bu konuda. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Birinci iddianame tutanaklarını okursanız bunların hepsinin orada yazdığını Muzaffer Tekin in size verdiği dilekçe olduğunu birinci iddianameye ilettiği dilekçe olduğunu göreceksiniz buyurun. Buyurun efendim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Peki o. O şekilde savundu diye bu şekilde mi yani. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ben savunmadım efendim. Ben olayı aktardım. Ben Türkiye de ki gelişim üzerine yaşanan bu olayla ilgili olarak dava dosyasını okudum dava dosyasında olanı okuyucuya aktardım. Ben uydurmadım ki onları. Ben tanık değilim. Siz eğer bu 13

14 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:14 konuda bir şüpheniz varsa Muzaffer Tekin e diğerlerine sorun. Mehmet i çağırın sorun, Mehmet Eymür ü. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Peki 2001 yılında başka bir suçtan yakalanan Tuncay Güney size ait olduğu ileri sürülen daha doğrusu kiraladığınız veya kiralattığınız ileri sürülen depo da yapılan aramada. Mülakatı da çıktığı iddia ediliyor. Beyanlarında sizinle ilgili bir bölüm var. Bu anlatımların bir kısmı özet ve anlam olarak size bir paragraf olarak söyleyeceğim. Mikdat Alpay ile arasının iyi olduğunu, onun kontrolünde olduğunu, Doğu Perinçek ve Mehmet Adnan Akfırat tan duyduğunu bu hususu, Tuncay Özkan ın cumhuriyet gazetesinde Uğur Mumcu nun yardımcılığını yaptığını bu şekilde popüler olduğunu, Uğur Mumcu nun Mehmet Eymür ile de çok iyi arkadaş olduğunu basına da yansıdığını, Uğur Mumcu öldürüldükten sonra Mikdat Alpay ın onu getirdiğini. Kendisinin Veli Küçük ve örgütlenmesi nasıl biliyorsa Tuncay Özkan ın da Uğur Mumcu nun her şeyini çok iyi bildiğini. Tuncay Özkan ın Veli Küçük aleyhine birçok yazı yazdığını, Tuncay Özkan ile kendilerinin görüşmediklerini, araları iyi olan Doğu Perinçek ve Mehmet Adnan Akfırat aracılığıyla onu maniple etmeye en azından Veli Küçük aleyhine yayınlar yapmasına engel olmaya çalıştıklarını söylüyor. Siz Tuncay Güney adını hiç duydunuz mu 2001 yılında? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ben bu soruya dün yanıt vermiştim. Duydum Tunca diye yazınca Mehmet beni mi kastediyorsun dedim ne bu böyle yalan yanlış şeyler. Hayır Tuncay Güney diye bir adam var dedi yalnız şimdi bu soruya yanıt verdikten sonra. Teessüf ederim. Teessüf ederim. Uğur Mumcu yu bile Mehmet Eymür falan filan bağlantısıyla getirdiniz okuduğunuz bir kaçkının şeyiyle ona bile itham edecek kadar bir noktaya geldik. Bundan dolayı sizi kınarım sayın savcım. Böyle bir şey yapamazsınız. Böyle bir şey yapamazsınız. Kim Tuncay Güney de Uğur Mumcu yla ilgili olarak laf söylüyor. Kim Tuncay Güney. Kim Tuncay Güney de Uğur Mumcu ile ilgili laf söyleyecek. Mikdat Alpay ı tanırım. Nereden tanıdım. MİT müsteşarı Şenkal Atasagun un ya babası ya annesinin cenazesi nedeniyle. Cenaze töreninde Mikdat bey geldi kendisini bana tanıştırdı. Bu tarihte 2004 yada 2005 tir. O tarihte tanıdım. Geldi kendisini tanıttırdı uzattı elini ben Mikdat Alpay ım dedi. Memnun oldum dedim. Budur. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Burada iddia edildiği gibi Doğu Perinçek ve Mehmet Adnan Akfırat ın sizi maniple etmeye çalıştıklarına dair bir izleniminiz oldu mu? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ben niye maniple oluyum. Ben geri zekalı mıyım? Ancak geri zekalılar maniple olurlar. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Ben ifade okuyorum size soruyorum yani. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Hayır efendim ifade ben bunun yanıtını verdim. İfade okumuyorsunuz. Tuncay Güney in deli zırvalarını soruyorsunuz. Bunu bana poliste sordunuz söyledim, savcılıkta sordunuz söyledim. Size yanıtını verdim. Ne demek maniple ne demek korktuğumuz kişi diyo. Ben burada ne arıyorum o zaman sayın savcı. Birinci iddianamede çözdürmüşsünüz, korktuğumuz kişi haber yapmak için uğraştığımız ama yaptıramadığımız adam diyor. Niye getirip beni buraya tıktınız o zaman. Öyle söylüyor Tuncay Güney. Ses kayıt deşifrelerinde diyor ki biz bu adama bir türlü tesir edemedik. Aleyh de ki yayınları durduramadık. Bu adam kimseyi dinlemez diyor. Niye getirdiniz buraya tıktınız o zaman. Neden sayın savcım neden ben buradayım o zaman. Tuncay Güney çok makbul, çok doğru söylüyor, çok iyi adam ben ne arıyorum burada sayın savcım. Beni niye getirdiniz sormadınız. Beni niye tutuklamaya sevk ettiniz? Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Size soruyorum. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Bende size yanıt veriyorum sayın savcım. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Böyle bir şey (1 kelime anlaşılamadı) herkes her şeyi söylüyor (1-2 kelime anlaşılamadı) Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Tamam efendim bende size söylüyorum zaten sormadığınız ne kaldı ayakkabı numaram kaldı. 14

15 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:15 Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Savunmanızda susurluk olayı kapsamında Abdullah Çatlı ve İbrahim Şahin in yan yana bir düğünde görüldüğü fotoğrafları sizin ilk olarak yayınladığınızı söylediniz. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Evet efendim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Bunu burada ilk defa mı açıklıyorsunuz? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Hayır efendim her yer biliyor herkes biliyor, soruldu bunlar bana röportajlarda da verdim. Hatta size verdiğim röportajların içinde vardır efendim size sunduğum röportajların içinde. Olay, olayı açıklayım mı anlatmamı ister misiniz. Peki. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Hayır yok gerek yok. Tuncay Güney bu fotoğraflar konusunda şöyle diyor o ifadesinde. Kendisine Abdullah Çatlı, İbrahim Şahin ve birkaç kişinin birlikte görüldüğü düğün fotoğraflarının satılmak istendiğini Haluk Girti tarafından kendisinin Veli Küçük e telefon açarak konuyu anlattığını, onun ise istenilen 3 milyarı veremeyiz kimin düğünüymüş öğren bir yerden buluruz dediğini ancak daha önce yayınlanan ve kendisinden bilinen Ahmet Bahadırlı, Cavit Kavak, Mesut Yılmaz ve Abdullah Çatlı nın fotoğrafı nedeniyle yayınlanan bu fotoğrafları herkesin kendisinin sattığını zannettiğini, MİT in de bu konuyu kendisine sorduğunu kendisinin ise siz beni yıllardır tanırsınız ben İran a gitmişim şey yapmışım dediğini söylüyor. Bu anlatıma ne diyorsunuz siz fotoğrafları Haluk Girti den mi? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Yanıt vereceğim efendim. Aydın Baylan polis adliye muhabirimizdir. O dönem ben Kanal D nin ana haber müdürüyüm Haluk Girti diye birisini getirdi. Haluk Girti açtı oynanan düğün fotoğrafları var para istiyorum abi dedi. Dedim ki ne kadar istiyorsun uçtu gitti falan filan 700 milyon, 700 bin lira o zamanki parayla Kanal D nin muhasebesinde kaydı vardır zaten verdim fotoğrafları aldım. Fotoğrafların yayınına karşı çıktı bazı üst düzey yöneticiler. Ben buna karşı mücadele ettim yayınladım. Sonra Haluk Girti yeniden geldi. Elinde üç tane fotoğraf Fethullah Gülen, Mesut Yılmaz, Abdullah Çatlı yan yana. Yalnız Fethullah Gülen in kafasını o kadar kötü oturtmuşlar ki montajda ya böyle çıplak gözle bile görülüyor. Dedim bunu niye getirdin. Dedi ki işte haber yayınladınız ya ötekileri. Dedim bu montaj kardeşim seni kandırıyorlar al git gönderen kişinin Tuncay Güney olduğunu ben daha sonra ifadelerden Mehmet in yazılarından anladım. O fotoğrafları yani maniple etmek istediği doğrudur. Haluk Girti ye o fotoğrafları vererek Haluk Girti de zaten bunları bana akşamdan bir arkadaşım verdi abi onun arşivindeymiş falan dedi. Mehmet Eymür ün yazdıklarından sonra maniple edilmek istendiğini anladım. Ben onları almadım benim aldıklarım orijinal negatif tek kopyası olan, tıkır, tıkır, tıkır, tıkır hepsi de suç dosyasına konulan fotoğraflardır. Aldım götürdüm Aykut beye verdim. Olay budur. Gerisi yalandır. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Size biraz önce sorduğum kitabınızda ismi geçen Mehmet Zekeriya Öztürk burada duruşmada söz aldı. Kendisi bir cevap verme gereği hissetti olsa gerek. Sizinle ilgili bir beyanda bulundu. Şöyle dedi, Danıştay cinayeti cumhuriyete saldırı adlı kitapta 44. sayfada Eymür etkisi bütün Ergenekon da var MİT emeklisi Eymür Mehmet Eymür gazeteci Güler Kömürcü, parantez içinde Mehmet Zekeriya Öztürk ün karısı nezaketten de yoksun asker emeklisi Mehmet Zekeriya Öztürk eski savcı Ertaç Giray ve Mehmet Eymür ün avukatı benim de korkulara belki beni savunmaktan vazgeçilmiş bir avukat zira eski savcı Ertaç Giray zamanında savcı olduğu dönemde Recep Tayyip Erdoğan ın AKBİL davasını soruşturan savcı. Yazının devamında Mehmet Zekeriya Öztürk sanık Ertaç Giray tutuklu sanık yada tanık ne ilginç değil mi. Bu ekip Tuncay Güney ile de ilişkili ve kısaca şöyle şimdi mahkemenize çok uzun zaman önce intikal eden bu yazıyı yazan şahsın başbakanlık milli istihbarat müsteşarlığı tarafından tarihinde kaleme alınmış. MİT müsteşarlığı mesaj ile gönderilen istihbarat başkanlığı kontterör merkezi tarafından gönderilen yazı. A övme Türkiye İran konu Tuncay Güney parantez içerisinde ipek hat v o d metin içerisinde k i n kaynak kendi kaynakları olduğunu söylüyor. 610/264 ilgi İstanbul bölge başkanlığının gün ve şu sayılı mesajı akşam gazetesi eski muhabiri Tuncay Güney günü akşam gazetesi yazı 15

16 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:16 işlerinde Bahattin Ayhan adlı şahısla bir görüşme yapmıştır. Meskun görüşmede Tuncay Güney muhatabına İbrahim Şahin ile Abdullah Çatlı nın birlikle görüntülendiği resimleri Kanal D ye satılan Haluk Girti ye Mehmet Eymür ün adamı Tuncay Özkan ile randevuyu kendisinin ayarladığını adı geçenlerin görüşmeleri sonrasında H. Girti nin fotoğrafları 2 milyar TL ye kanal D ye sattığını bu görüşmeler üzerine özel timcinin H. Girti yi hedef haline getirerek bir yerde her yerde aramaya başladıklarını. Diye de diğer maddelerde devam eden yazı okudu. Tuncay Özkan benim ve eşimin Tuncay Güney ile bir ilişkim olup olmadığını bildiği halde yada bildiği halde olayı kışkırtmak için yazmış olduğu kitaba yeterli cevap olduğunu zannediyorum. Şeklinde bitirdi. Sizin Mehmet Eymür ile bir tanışıklığınız var mı bu MİT yazısında da böyle bir şey geçiyor? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Şimdi ben kimin adamıyım bir karar verin sayın savcım. MİT te Mikdat Alpay ın adamıyım. Mehmet Eymür ün mü adamıyım. Ben neyim bir karar verin soruyu sorun. Mehmet Eymür ile ilgili mi soru soruyorsunuz? Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Bir kararım yok size soru sordum. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Mehmet Eymür ü ben Mehmet Eymür ü ilk olarak Uğur Mumcu nun yanında tanıdım 1984 yada 85 onu ziyarete gelmişti kapıdan çıkarken Uğur Mumcu ben Uğur Mumcu nun evine giriyordum. O da kapıdan çıkıyordu iki kişi tanıştırdı Uğur abi bana birinin adı Hiram Abas tı, birinin adı Mehmet Eymür dü. Orada tanıdım o günden itibaren tanırım. Zaman zaman haber yaptım. Hatta çok özür dilerim katladım ama beni bağışlayın arkasına not alacaktım size verdiğim şey internetten indirmişler Mehmet Eymür ile bir röportajım var. Onu da size sunuyorum efendim. Eski tarih 1990 lı yıllarda yapılmış bir röportajdır. Yani Mehmet Eymür ü tanırım evet. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Bu MİT yazısındaki fotoğrafların satılması konusunu duydunuz. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Efendim neyi dedim ya parayla satın aldım. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Fotoğrafların satılma hikayesi. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Haluk Girti den satın aldım. Muhasebe kayıtları var hepsi hazır şeydir almaya mıydım? Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Bu irtibatı Tuncay Güney in sağladığı yönünde bir şey var beyan var. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Aydın Baylan polis adliye muhabiri, Haluk Girti satan kişinin adı. Adlarını veriyorum çağırırsınız sorarsınız doğru mudur değil midir dersiniz onlar da size söylerler. Ben Tuncay Güney i hayatımda görmedim. Tuncay Güney adını Tunca diye yazıp kendi üzerime alındım. Ulan bu Mehmet yine ne haltlar yiyo beni mi kastediyor diye gidip kendisine sorana kadar da bu Tunca kim diyene kadar da Tunca ya o başka bir şey o akşamdaki çocuk diyene kadar da asla böyle bir şeyden bilgim olmadı. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Devam ediyorum savunmanızda Nuray Başaran, Faruk Demir, Yakup Koçak olarak adlarını saydığınız birkaç kişinin. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: John Kustater i unutmayın. Asıl o. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Evet amerikan gizli servisinin sorumlusuyla irtibatlarının öğrenildiği halde özellikle üzerine gidilmediğinden bahsettiniz. Sadece dava kapsamıyla ilgili. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Niçin ne yapıyorsun (1 kelime anlaşılamadı) Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: olarak bu konuda ne biliyorsunuz. Sözlerinize bir açıklık getirir misiniz? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Efendim bu konuda bildiklerimi inter, bir dakika, bir dakika Ahmet im bir dakika lütfen. Lütfen Ahmet. Bu konuda bildiklerimi kitaba yazdım. Lütfen okuyun ama böyle böyle birilerine okutup aldığınız notlarla gelmeyin tamamıyla gelin bu kitapta yazıyor. 16

17 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:17 Bildiklerimin tamamı. Nereden aldığımda bu kitapta yazıyor. Zamandan kazanalım ilerleyelim efendim. Mahkeme Başkanı:" Kitabın ismi ne bunu da zapta geçinde cevap olarak (1-2 kelime anlaşılamadı) Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Efendim kitabın ismi Ergenekon çok gizli örgüt nasıl kurulur Ergenekon kitaplığı 3. kitap efendim. Mahkeme Başkanı:" Onda yazıyor sorunun cevabı. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Bunda yazıyor evet efendim, internette var efendim adını girdiğiniz zaman çıkıyor. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Burada bu ilişkilerinden bahsettiğiniz Nuray Başaran ın Levent Ersöz ile bir görüşme yaptığı dosyada zaten var. Siz Levent Ersöz ü tanımadığınızı daha doğrusu şahsen tanıdığınızı savunuyorsunuz ancak Mehmet Şener Eruygur ile tanışıyorsunuz. Levent Ersöz bu görüşmeleri Eymür ile yaptığını aynı Hasan Atilla Uğur gibi söylüyor. İddianamede şöyle bir isnat var. Bazı yabancı misyon temsilcileriyle uluslar arası kamuoyunda nabzının tutup amaçlanan hukuk dışı müdahale sonucu oluşacak yine yönetim için bir destek bulma çalışmaları yapıldığı anlatılıyor. Siz Mehmet Şener Eruygur un aracılar kullanarak amerikan gizli servisi görevlisiyle bir görüşme yaptığına dair bilgi sahibi misiniz bu konuda size bir şey söyledi mi anlattı mı daha sonra ki ilişkilerinizin daha samimi olduğu anlaşılıyor? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ben böyle bir şeyden haberdar değilim efendim. Bizim görüşmelerimizde hiç böyle bir şey gündeme gelmemiştir. Artı ayrıca size bir şey daha söyleyim. Ben 1983 yılında cumhuriyet gazetesinde Faruk Bildirici arkadaşımın randevusu bir rahatsızlığı nedeniyle gidemediği için Japon büyükelçiliği müsteşarının görüşmem dışında Ankara daki gazetecilik günlerimde ve sonra İstanbul da defalarca Amerikalılar benimle görüşmek istemesine dairde bir tek görüşme yapmadım. Benim Amerikalılarla, İngilizlerle, Fransızlarla, Ruslarla, Çinlilerle kimlerle görüşme yaptığıma dair bir tek belge sunarsanız misyon temsilcilerinden ben bütün suçlamalarınızı kabul ederim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Siz birinci dava sanıklarından Sesar isimli danışmanlık şirketi. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Tanımıyorum efendim, tanımıyorum efendim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: sahibi İsmail Yıldız Star gazetesi. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Hayrullah hepsinin, hepsinin isimlerini dosyadan okudum. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Hayrullah, Mahmut Özgür bu kişileri tanıyor musunuz? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Tanımıyorum. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Bu kişilerin de Levent Ersöz ile görüşmeleri var Ali Müfit Gürtuna ile Bedrettin Dalan, Cem Uzan ı. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Biz aynı zamanda, biz aynı zamanda Türkiye de yaşamışız aynı havayı solumuşuz onun dışında hiçbir tanışıklığım yoktur. Böyle bir görüşme yoktur. Hiçbir tanışıklığım yoktur. Şener Eruygur paşayla asla bu konular konuşulmamıştır. Görüşülmemiştir. Asla böyle bir gündem söz konusu değildir. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Bu kişilerin bahsettiğiniz gizli servis görevlisiyle bir bağlantıları olduğunu biliyor musunuz? Salonda konuşmalar oldu anlaşılamadı. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Bilemem efendim ben bilemem efendim. Bir dakika durun ya. Bir dakika durun ya. Bir dakika durun. Ne olur durun ya. Ben bilemem efendim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Savunmanızda. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Aydınlatırsanız mutlu olurum efendim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Hayır bu dosyada var kendisi kabul ediyor sorduk da kendisine ancak siz bu konuyu gündeme getirdiniz söylediniz size açıklatmak için. 17

18 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:18 Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ben nereden bileyim ben. Bende soruyorum siz iddianameye yazdığınız için gündeme getirdim. Siz iddianameye yazmışsınız sayın savcım. Aydınlatın açıklayın bende öğreneyim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Evet yani işte burada (1 kelime anlaşılamadı) çıkartmak istiyorum yani sizin bir. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Yazmışsınız efendim. Efendim bilgimi görgümü buraya yazdım. Yardımcı olmayı çok isterim. Serbest bıraksanız belki size yardımcı olabilirim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Savunmanızda Ergenekon belgelerini yazanların aslında belli olduğunu söylediniz. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Evet efendim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Bunların bir kısmının altında strateji grubu yazdığından bahisle. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Evet onu kastederek söylüyorum efendim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Bunların strateji dergisi ile ilgili olan kişiler Turgut Büyükdağ, Ümit Oğuztan, Tuncay Güney ve Veli Küçük ün işi olduğundan bahsettiniz. Bu sözleriniz her iki davada da şimdiye kadar görmediğimiz türden bir savunma genelde bu belgelerin 2001 yıllarda. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: İlk gün size de söylemiştim bunu niye böyle diyorsunuz. İlk gün size söyledim savcılık sırasında işte oradaydı. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: İlk gün. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: İlk gün size söyledim efendim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Genelde şu şeklide savunma yapılıyor 2001 yılında bugünkü davalar için hazırlandığı. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Böyle bir şey olabilir mi bana ne. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Soruyorum. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ama ilk gün size söyledim ben bunları. Aynen söyledim size. Yardımcı olayım dedim sorun bu konuda bilgisizliğiniz varsa yardımcı olayım dedim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: 2001 senesinde CIA tarafından bugünkü davalar için kullanılmak üzere özellikle hazırlattırılıp Tuncay Güney tarafından bazı önemli dava sanıklarına özellikle dağıtıldığı iddia edildi. Siz örgüt belgeleri konusundaki bu savunmanıza açıklık getirir misiniz? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: İddianamedeki eklerdeki Ümit Oğuztan dosyalarını falan okuyunca ve altındaki saygılarımla strateji yazısını görünce sizin çalışmanızdan istifade ettim. Bu da sizin çalışmalarınızdır. İstifade ettim ve oradan diyorum ki bu budur yani ama o imzayı siz nedense üstündeki karalamayı götürüp altındaki yazıyı açığa çıkartmak istemiyorsunuz. Fehmi Koru ya sormak istemiyorsunuz. Fehmi Koru ya sorsanız size söyleyecek, söyletmiyorsunuz, çağırmıyorsunuz, konuşmuyorsunuz onu söylüyorum efendim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Neden sorulmasın yani herkesin gazeteciyim diyerek. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: İddianamedeki. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: İşte haber kaynağını açıklamama şeyi var da o kişinin yok mu sorulmuştur muhakkak. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Sor ama iddia ben sadece sizin yazdıklarınızla biliyorum efendim benim nereden bilgim olsun. Sorduk diye yazarsanız öğrenirim sormadıysanız yazmadıysanız. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Peki başka bir soruya geçiyorum Veli Küçük ün strateji dergisi ve strateji grubu ile ilgisini siz nereden çıkartıyorsunuz? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: İddianameden efendim, iddianamenizden. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Bu konudaki sözlerinizi. 18

19 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:19 Sanık Ahmet Tuncay Özkan: İddianameniz ve eklerinden çıkardım efendim. Ayrıntılı çalışma yapmışsınız. Çok ayrıntılı çalışmanız var. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Bu konu buradaki yargılamayı çok. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Yazdıklarınıza inanmıyor musunuz? Niye bana bunları soruyorsunuz anlamadım ki. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Bunlar iddia olarak yani bunların. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Sizin iddialarınız bende Ergenekon savcılığı. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Muhatapları bunları kabul etmiyorlar. Siz de teyit eder. Mahkeme Başkanı:"(2-3 kelime anlaşılamadı) Bu şekilde de yani tuhaf oldu yani hoş bir şey değil ki yani. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Peki, peki efendim, özür dilerim. Tamam efendim, özür dilerim efendim. Peki. Tamam efendim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: İddianamede size izafi edilen 16 Aralık 2003 tarihli görüşme metni çözümü üzerine benim de birkaç sorum olacak. Kısaca ısrarla bunu size sormamızın nedeni size atfedilen TCK nun 311,312 maddelerindeki suçlar ile doğrudan bağlantılı olması nedeniyle. 16 Aralık 2003 görüşmesini sizin bu konudaki savunmanızı netleştirmek anlamak amacıyla soruyorum. Buna ilişkin savunmalarınız tam olarak nedir. Kabul etmediğinize göre bu metnin nasıl derlenmiş, nasıl yazılmış, nasıl sanıklara dağıtılmış olabileceği konusundaki savunmanızı netleştirir misiniz? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Efendim 311 ve 312 nin delilinin bu yapmadığım görüşme olduğu söylendi. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Delillerinden birisi irtibatlı olduğunu söyledi. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: 311 ve 312 nin delilinin bu olduğu söylendi. 311 ve 312 yi yeniden okuyorum efendim. Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılırlar. 312, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir diyor. Beni bu yüzden mi tutuyorsunuz burada. Savcılığın bu deliliyle mi tutuyorsunuz beni burada? Bunun için mi tutuyorsunuz efendim? Heyetiniz bu delil, bu delil kapsamında mı tutuyor efendim beni burada? Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Bütün bu görüşmelerde. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Olmayan görüşmeler nedeniyle mi beni tutuyorsunuz efendim? Delil diye sundukları şey buymuş efendim. Taktirlerinize sunuyorum. Bu soruya da yanıt vermiyorum dün ben yeteri kadar yanıtladım onu efendim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Benim soracağım sorulara yanıt alsaydım bunları tekrar sormazdım. Savunmanızda önceki duruşmalarda söz alarak sürekli olarak Hasan Atilla Uğur un bu görüşmeyi teyit ettiğini size savcılık ifadesinde söylenerek baskı altına alındığınızı söylediniz. Hasan Atilla Uğur un polis ve savcılık ifadesi yok. Sorguda ise bunu teyit ettiği doğru. Burada kendi savunmasında bunu izah etti. Özellikle savcılar tarafından yanıltıldığınızı söylediniz. O halde bu nasıl oluyor nasıl yanıltılmış olabilirsiniz? Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafi Av. Ahmet Çörtoğlu: Soruyu tekrar alır mısın, Tuncay soruyu tekrar istesene. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ben anlamadım hakikatten, tamam tekrarlar mısınız özür dilerim avukatım da anlamamış bende tam anlayamadım. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Hasan Atilla Uğur un sorgu ifadesinde bunu teyit ettiği doğru. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Peki efendim. 19

20 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:28 Sayfa:20 Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Burada savunmada bunu kendisi izah etti. Ancak bunu da biz yeni öğrendik. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ben savcım, Anladım efendim, anladım efendim, anladım efendim. Savcılık sorguma 16 Aralık 2003 belgesinin CD ve görüntüsünün getirileceği söylendi. Beyefendi de oradaydı. Getirileceği söylendi. Görüntü ve ses kaydının getirilip bana dinleneceği söylendi. Ben bana getirilin görüntü ve ses kaydının da Aykut beyle ilgili olarak getirdikleri görüntü ve ses kaydını da savcılık sorgum sırasında bu geliyor diye bekledim. Ve getirilmesini istedim talep ettim. Size anlattım işte düşürtürüm, bayıltırım, Mustafa gibi olursun, avukatları gibi olursun falan asla reddettim. Sonuna kadar da reddettim. Bana Zekeriya bey Hasan Atilla Uğur her şeyi kabul etti. Nihat beyde tanıktır. Her şeyi kabul etti kardeşim niye inkar ediyorsun dedi. Bende tanımıyorum bu şahsı dedim. Sen onu Kürşat olarak tanıyorsun dedi. Hatta bunun tutanağa geçirilmesi sırasında beyefendiyle avukatım arasında sorun yaşandı. Ne var canım işte dediklerini yazdık aynen dedi. Tutanakta da okuduğumuzda benim bunu baştan sona reddettiğimi asla kabul etmediğimi göreceksiniz efendim yanıtım budur. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Biz sizi yanıltmadık yani kendi sorgu ifadesinde. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Yanılttınız efendim, hayır efendim, hayır efendim öyle değil efendim. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Bu şekilde geçiyor mahkeme huzurunda. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Benim söylediklerim gerçek efendim, avukatım tanık siz tanıksınız. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Siz savcılık ifadenizde Kürşat isimli kişiden Mehmet Şener Eruygur un yanında gördüğünüzden bahsediyorsunuz. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Ben bahsetmedim siz söylediniz. Hatırlayın Nihat bey. Nihat bey. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Bu kişi dava da yargılanan Hasan Atilla Uğur mudur? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Nihat bey, Nihat bey bunu siz söylediniz bana. Siz onu Hasan Atilla olarak değil Kürşat olarak tanıyorsunuz, kendisini size Kürşat olarak tanıttırdı, nasıl emin olabiliyorsunuz Kürşat diye bir insanla tanışmadığınızdan. Ben dedim ki ya tanışmış olabilirim ne var yani yukarıda yemek yemeye çıktık insanlar oturuyordu. Kürşat diye birisi de olabilir dedim bunda ne var dedim. Siz bunu kendiniz söylediniz. Hatırlayın lütfen ben Hasan Atilla Uğur un Kürşat mürşat olduğunu bilmiyorum. Siz söylediniz bana. Kod adı Kürşat, Kürşat kod adını kullanıyor sende onu Kürşat olarak tanıyorsun dediniz. Bende size hayır dedim. Öyle değil mi öyle değil mi Nihat bey. Öyle değil mi efendim. Böyle olmadı mı? Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Benim bildiklerim tutanağa yazılanlar. Sizi tanımayan beyanınıza göre birkaç kez veya bir kez gördüğünüz Levent Ersöz, patronunuz olan Mehmet Emin Karamehmet ile görüşüyor. Bu görüşme Mehmet Emin Karamehmet tarafından içeriğiyle doğrulanmış durumda. Bu görüşmenin ağırlıklı konusu sizin işiniz. Siz bundan haberiniz olmadığını savundunuz. Mehmet Şener Eruygur, Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur sizin bir yakınınız, akrabanız değil. O tarihte özel bir dostunuz olmadığını da söylüyorsunuz. Yine kendilerinden bir talepte bulunmadığınızı da belirtiyorsunuz. Bu kişiler kendi kafalarına göre mi sizin patronunuz olan Mehmet Emin Karamehmet i makamlarına çağırarak sizin işinizi konuşmuştur. Bunu daha sonra merak edip, araştırıp sordunuz mu? Bu konuyu açıklar mısınız? Sanık Ahmet Tuncay Özkan: İçeri aldınız. Siz merak edip, araştırıp, soruşturacaksınız. Benim görevim değil ki bu. Siz soracaksınız. Çağırın Mehmet Emin beyi sorun, çağırın Levent Ersöz ü sorun, çağırın Hasan Atilla Uğur u sorun. Bana niye soruyorsunuz. Ben içerideyim. Beni 15 aydır mahpus tutuyorsunuz mahpus. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: Siz bir talepte bulunmadan. Sanık Ahmet Tuncay Özkan: Asla bir talebim yoktur. 20