YILLARI ARASINDA İZLENEN TÜRK DIŞ POLİTİKASI EKSENİNDE TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "YILLARI ARASINDA İZLENEN TÜRK DIŞ POLİTİKASI EKSENİNDE TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİ"

Transkript

1 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH (TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİ) ANABİLİM DALI YILLARI ARASINDA İZLENEN TÜRK DIŞ POLİTİKASI EKSENİNDE TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİ Yüksek Lisans Tezi Ayzin ERGÜÇ Ankara-2015

2 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH (TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİ) ANABİLİM DALI YILLARI ARASINDA İZLENEN TÜRK DIŞ POLİTİKASI EKSENİNDE TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİ Yüksek Lisans Tezi Ayzin ERGÜÇ Tez Danışmanı Prof. Dr. Kurtuluş KAYALI Ankara-2015

3

4 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE Bu belge ile, bu tezdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranış ilkelerine uygun olarak toplanıp sunulduğunu beyan ederim. Bu kural ve ilkelerin gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçları andığımı ve kaynağını gösterdiğimi ayrıca beyan ederim.( / /20 ) Tezi Hazırlayan Öğrencinin Adı ve Soyadı Ayzin Ergüç İmzası

5 İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... I ÖNSÖZ... IV KISALTMALAR... VI GİRİŞ... 1 I. BÖLÜM: İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA İZLENEN TÜRK DIŞ POLİTİKASI Yılları Arası Dönem Türk-İngiliz ve Türk-Fransız Ortak Deklarasyonları Alman-Sovyet Dostluk ve Saldırmazlık Paktı Savaşın Başlaması Türk-Sovyet Görüşmeleri Türk-İngiliz-Fransız Üçlü İttifak Antlaşması Türkiye nin Savaşa Katılmaya Zorlanması Türkiye ve Sovyetler Birliği İlişkilerinin Düzelmesi Almanya nın Balkan Politikası ve Türkiye Türk-Bulgar, Türk-Sovyet Deklarasyonları Türk-Alman Saldırmazlık Antlaşması Alman-Sovyet Savaşının Türkiye Dış Siyasetine Etkisi YILLARI ARASI DÖNEM Casablanca Konferansı Adana Görüşmeleri Quebec Konferansı Moskova Konferansı i

6 Birinci Kahire Konferansı Tahran Konferansı İkinci Kahire Konferansı Türk-İngiliz Askeri Müzakereleri Almanya ya Krom İhracatının Durdurulması Bazı Alman Gemilerinin Boğazlardan Geçmeleri Almanya ile Diplomatik İlişkilerin Kesilmesi Yalta Konferansı Mart 1945 Tarihli Sovyetler Birliği Notası Postdam Konferansı II. BÖLÜM: İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİ Savaş Öncesinde Türk-Yunan İlişkileri Yunanistan Krallığının Kurulmasından Lozan Antlaşmasına Kadar Olan Dönemde Türk- Yunan İlişkileri Lozan Antlaşması ve Sonrasında Türk-Yunan İlişkileri Haziran 1930 Ankara Antlaşması Ekim 1930 Antlaşmaları Samimi Antlaşma Belgesi Balkan Antantı İkinci Dünya Savaşından Önce Yunanistan Savaş Sırasında Türk-Yunan İlişkileri İşgalden Önce Türk-Yunan İlişkileri İşgal Sırasında Türk-Yunan İlişkileri İtalya nın Yunanistan ı İşgali ii

7 Almanya nın Yunanistan ı İşgali Yunanistan da Kıtlık Yunanistan a İnsani Yardım Faaliyetlerinin Başlatılması Kurtuluş Vapuru Dumlupınar Vapuru Yunanlı Çocuğun Türkiye ye Getirilmesi Projesi Yunanlı Mülteciler Diğer Yardımlar Yunan İç Savaşı SONUÇ KAYNAKÇA EKLER ÖZET ABSTRACT iii

8 ÖNSÖZ Yirminci yüzyılın ilk yarısında dünyanın ikinci kez topyekün bir savaşa sürüklenmesi ile birlikte Türkiye tarafsız durumunu belirtmiş, her ne kadar tümüyle tarafsız bir politika izleyememiş olsa da, topraklarının bütünlüğünden ve bağımsızlığından hiçbir şekilde taviz vermemiştir. Jeopolitik konumunu kullanarak izlediği başarılı denge politikası sayesinde savaş dışı kalmayı başaran Türkiye, buna rağmen ekonomik anlamda büyük sıkıntılar çekmiş, ancak yine de işgale uğrayan sınır komşusu Yunanistan a yardım etmekten geri durmamıştır. Yaklaşık 200 yıllık tarihlerinde zaman zaman sorunlar yaşayan bu iki ülke arasındaki ilişkiler açısından oldukça önemli bir dönemi teşkil eden İkinci Dünya Savaşı yılları, en zor anlarda ortaya çıkan gerçek dostluğun bir göstergesi olmuştur Yılları Arasında İzlenen Türk Dış Politikası Ekseninde Türk-Yunan İlişkileri konulu bu yüksek lisans tez çalışması iki bölüm halinde ele alınmıştır. Giriş bölümünde dünyayı yeniden savaşın eşiğine getiren gelişmeler kısaca gözden geçirilmiş, Birinci Bölümde yılları arasında izlenen Türk Dış Politikası temel hatlarıyla incelenmiştir. Çalışmanın ana kısmını oluşturan İkinci Bölümde Yunanistan ın kuruluşundan itibaren Türkiye ile olan ilişkileri incelenerek, savaş yıllarında Yunanistan a yapılan yardımlar anlatılmıştır. Sonuç bölümünde ise çalışmanın genel bir değerlendirilmesi yapılmıştır. Çalışmanın birinci bölümü; çok geniş ve üzerinde oldukça çalışılan bir konu olduğundan birçok kitap, makale, yüksek lisans ve doktora tezinden faydalanma imkanı buldum. Ancak Yunanistan ın İkinci Dünya Savaşına dahil olduğu iv

9 dönemdeki Türk-Yunan ilişkilerinin anlatıldığı ikinci bölüme ilişkin az sayıda kaynak bulunduğundan Ulvi Keser in Yunanistan ın Büyük Açlık Dönemi ve Türkiye, Kızılay Belgeleri Işığında Yunanistan'da Ölüm, Açlık, İşgal isimli kitapları ve makaleleri ile Elçin Macar ın İşte Geliyor Kurtuluş isimli kitabından oldukça yararlandım. Kaynak kıtlığı sorununu, döneme ilişkin Cumhuriyet, Vatan ve Ulus gazetelerini inceleyerek aşmaya çalıştım. Planladığımdan çok daha uzun sürede tamamlayabildiğim çalışmanın hazırlanması sırasında yardım ve katkılarını esirgemeyen, değerli rehberliği ile bana yol gösteren danışman hocam Prof. Dr. Kurtuluş KAYALI ya teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım. Hayatımın her döneminde bana destek olan ve bu uzun süreçte benden ümidini kesmeyen canım annem Hülya ERGÜÇ e ve babam Namık ERGÜÇ e; çalışmam süresince motive edici görüş ve önerileriyle bana destek veren ağabeyim Birkan ERGÜÇ e; değerli zamanını bana yardımda bulunmak için harcayan sevgili kardeşim Gizem ERGÜÇ ÖZDEMİR e, araştırma ve yazım sırasında yardımlarını esirgemeyen kıymetli arkadaşım Mustafa Emre KÜRÜMOĞLU na ve manevi desteğini hep hissettiğim güzel yürekli çalışma arkadaşım Ayşe Gülçin NALEZEN e katkılarından dolayı teşekkür ederim. v

10 KISALTMALAR ABD A.g.e. A.g.m. A.g.t. BM Bkz. Çev. EAM Amerika Birleşik Devletleri Adı geçen eser Adı geçen makale Adı geçen tez Birleşmiş Milletler Bakınız Çeviren Ethniko Apeleftherotiko Metopo (Ulusal Kurtuluş Cephesi) EDES Ethnikos Dimokratikos Ellinikos Sindesmos (Ulusal Demokratik Yunan Birliği) EKKA Etniki kai Koinoniki Apeleftherosi (Ulusal ve Toplumsal Kurtuluş Hareketi) ELAS Ellinikos Laikos Apeleftherotikos Stratos (Yunan Halk Kurtuluş Ordusu) KKE Komunistiko Komma tis Ellados (Yunanistan Komünist Partisi) KOMİNFORM Communist Information Bureau (Komünist Enformasyon Bürosu) No Numara s. Sayfa SSCB TBMM Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Türkiye Büyük Millet Meclisi vi

11 GİRİŞ Birinci Dünya Savaşını bitiren barış antlaşmalarındaki haksızlık ve adaletsizlikler, 1919 yılında başlayıp 1939 yılında İkinci Dünya Savaşının çıkmasıyla sona eren iki savaş arası dönemde dünya politikasını şekillendirmiştir. 1 Savaştan mağlup olarak çıkan ve Versailles Antlaşmasının getirdiği yükümlülüklerin yanı sıra, Fransa ve İngiltere başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerine ödediği yüksek savaş tazminatı dolayısıyla hiperenflasyonun baş gösterdiği Almanya da; işsizlik yüksek boyuta ulaşmış; ülke ekonomik, siyasal ve toplumsal açılardan oldukça zor bir dönem yaşamaya başlamıştır. Bu durum Alman toplumunda Versailles zincirlerinin kırılması yönünde baskı yaratmış, 2 bu baskı sonucunda Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi (Nazi Partisi) ve onun lideri Adolf Hitler tarih sahnesine çıkarak, bir kalkınma hareketi başlatmıştır. 3 Bir Millet, Bir Devlet ilkesiyle yola çıkan Hitler, Almanya toprakları dışında yaşayan bütün Almanları birleştirerek onların tek bir devlet çatısı altında toplanmasını amaçlamış ve böylece İkinci Dünya Savaşına giden süreci başlatmıştır. Almanya nın yanı sıra, gizli antlaşmalarla kendisine söz verilen toprakları alamayan İtalya da savaş sonunda büyük bir düş kırıklığına uğramış ve saldırgan bir politika izlemeye başlamıştır. İngiltere savaş öncesi dönemde izlediği denge politikasını savaş sonunda devam ettirememiş, Amerika Birleşik Devletlerinin Milletler Cemiyetine girmeyerek Avrupa sorunlarından kendisini soyutlaması ise Avrupa düzenini büyük bir güvenceden yoksun bırakmıştır. Ayrıca ülkesinde 1 O. Sander, Siyasi Tarih , İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 1989, s.13 2 B. Oran, Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Olaylar, Belgeler, Yorumlar (Cilt I: ) İletişim Yayınları İstanbul, 2001, s.297,298 3 M. E. Kürümoğlu, Yalta-Postdam Sonrası Uluslararası Düzenin Kurulması ve Türkiye (Türk Basınına Göre 1945), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2011, s.1 1

12 gerçekleşen devrim dolayısıyla Sovyetler Birliği de Avrupa dan göreli olarak uzak kalmış, bu da iki savaş arasındaki süreci etkileyen önemli bir faktör olmuştur. 4 Almanya, İtalya, Macaristan, Bulgaristan gibi ülkeler Birinci Dünya Savaşı sonunda özellikle İngiltere ve Fransa tarafından şekillendirilen yeni düzenin tekrar gözden geçirilmesini ve yeniden şekillendirilmesini istemeye başlamış ve bu ülkeler, revizyonist ülkeler tarafını oluşturmuştur. Bunların karşısında ise İngiltere, Fransa gibi mevcut düzeni korumak isteyen ve bu düzende değişiklik yapılmasına karşı çıkan ülkeler vardır ki bunlar da anti revizyonist ülkeler tarafını oluşturmuşlardır. 5 Dünyada bu gelişmeler yaşanırken Türkiye pek çok iç ve dış sorununu çözümlemiş, büyük gelişme ve kalkınma hareketlerini başarıyla gerçekleştirmiştir. Yurtta Sulh, Cihanda Sulh ilkesi temel alınarak 6 izlenen Türk dış politikasının temel eğilimi ise Lozan Antlaşması ile oluşan statükonun devam ettirilmesi yönünde olmuş, Türkiye, bu amaçla gerek komşu devletler gerekse Balkan ve Orta Doğu devletleri ile yakın ilişkiler kurmaya çalışmıştır. Bu anlamda Lozan sonrası Türk dış politikasının temel hedefi, bir yandan Türkiye'ye yönelebilecek olası bir askeri müdahaleye karşı Türkiye'nin etrafında ortak bir güvenlik sistemi oluşturmak, diğer yandan da, uluslararası ilişkilerde mevcut sorunları barışcı yollardan çözmek olmuştur. Bu kapsamda Türkiye; Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk, Romanya ve Yugoslavya ile dostluk antlaşmaları imzalamış, hatta İtalya dan gelebilecek bir olası 4 O. Sander, a.g.e.,s.14,15 5 Ö. Köroğlu, İkinci Dünya Savaşında Türkiye nin Askeri Durumu ve Savaş Dışı Politikası, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara, 2011, s R. Uçarol, Siyasi Tarih, Der Yayınları, İstanbul, 1995, s.628 2

13 askeri müdahaleyi karşılamak amacıyla Balkan Devletleriyle siyasi ve askeri birlik kurmayı da başarmıştır. 7 İtalya ile de 30 Mayıs 1928 Dostluk Antlaşması imzalamıştır; ancak İtalya'nın 1934'te Orta ve Yakın Doğu'ya yayılma emellerinin ortaya çıkması münasebetlerin bir anda bozulmasına yol açmıştır. 8 Ayrıca Habeşistan ın işgali, Mussolini nin zaman zaman söylediği nutuklarda Asya yı hedef tutarak İtalya nın emperyalist emellerinden söz açması da Türk dış politikasına yön veren önemli bir etken olmuştur yılında başlayan Nazi iktidarı, Batılı devletleri endişelendirirken, Milli Mücadeleyi ve Sevres Antlaşmasını unutmayan Türkiye de büyük bir korku yaratmamış, hatta Türkiye Bir millet, bir devlet politikasını haklı bile bulmuştur. Ancak Hitler Almanya sının sınır değişikliklerinden bahsetmeye başlaması, İtalya ile işbirliğini artırması ve Boğazlar konusundaki olumsuz tavrı Türkiye yi rahatsız etmiş ve onu Batı ile anlaşmaya götüren bir etken olmuştur. Musul Meselesi'nden sonra kötüleşen Türk-İngiliz ilişkilerinde 1936 Montreux Boğazlar Sözleşmesi bir dönüm noktası olmuş, Boğazlar konusunda Türkiye'yi destekleyen İngiltere ile ilişkiler hızla düzelmiştir lu yılların sonlarına doğru revizyonist ve anti revizyonist ülkeler arasındaki ayrılık ve gerginlik gittikçe artmış, her iki taraf da coğrafi konumu dolayısıyla Türkiye yi yanına çekmeye çalışmıştır C. Koçak, Türkiye de Milli Şef Dönemi ( ) Cilt I, İletişim Yayınları, Ankara, 1986, s M. Özçelik, İkinci Dünya Savaşında Türk Dış Politikası, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı 29,Yıl: 2010/2, s A.Ş. Esmer, O.Sander, İkinci Dünya Savaşında Türk Dış Politikası, Olaylarla Türk Dış Politikası , Sevinç Matbaası, Ankara, 1968, s M. Özçelik, a.g.m., s B. Oran, a.g.e., s.271 3

14 Nihayet, iki taraf arasındaki kutuplaşma 1 Eylül 1939 tarihinde Almanya nın Polonya ya saldırmasıyla savaşa dönüşmüş; savaşın başlamasıyla birlikte de Türk kamuoyunda Türkiye nin savaşa dahil olup, olmayacağına yönelik beklentiler meydana gelmiştir. Ancak döneminde işbaşında olan İsmet İnönü ve kadrosunun çoğu Birinci Dünya Savaşı nın zorluklarını ve hezimetlerini çok iyi hatırladığından, Türkiye yi ne olursa olsun savaş dışında tutmak istemiş ve bunda da başarılı olmuştur. 12 Türkiye nin politikası; ülkenin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını hiçbir taviz vermeden muhafaza etmek amacıyla savaşın dışında kalmak ve büyük devletler arasında bir denge unsuru olma politikasını yürüterek saldırılardan korunmak olmuştur. 13 Dönemin Londra Büyükelçisi Rauf Orbay ın deyimiyle Devletlerle münasebetlerimizde ölçümüz onların servet, kudret ve azametleri değil, bizim toprak bütünlüğümüz, istiklalimiz ve milli şerefimize riayetleri derecesidir. 14 Akdeniz ve Karadeniz arasındaki deniz ulaşımına ve Orta Doğu coğrafyasına hâkim pozisyonda olan Türkiye, savaşın seyrini değiştirebilecek konumdaydı. Bu nedenle İkinci Dünya Savaşı na katılan devletler, tarafsızlığını kendi savaş stratejilerinin gereği doğrultusunda kullanması için Türkiye ye büyük bir baskı uygulamışlardır. Stratejik konumunun hassasiyetinden dolayı Müttefik ve Mihver bloğunun her ikisi de Türkiye nin dostluğuna mecbur oldukları için Ankara, bu baskılara karşı koyabilmiş ve savaşın son anlarına kadar tarafsız kalabilmiştir A. Manka, Anadolu Ajansı ve İkinci Dünya Savaşı, Ankara, 2008, s Y. Sarınay, Atatürk'ten Günümüze Türk Dış Politikası Hakkında Genel Bir Değerlendirme Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt: 16, sayı 48, Kasım 2000, s N. Akın, Rauf Orbay ın Londra Büyükelçiliği , İstanbul, 1999, s M. Özçelik, a.g.m.s.254 4

15 BİRİNCİ BÖLÜM İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA İZLENEN TÜRK DIŞ POLİTİKASI İkinci Dünya Savaşında sırasında Tek Parti dönemini yaşayan Milli Şef İsmet İnönü başkanlığındaki Türkiye nin izlediği dış politika, tarafsız ve savaş dışı kalarak Lozan Barış Antlaşması ile sağlanan toprak bütünlüğünü koruma amacına yönelik olmuştur. Türk politikasının yönünü çizenler, yabancı askerleri Türk sınırlarından uzak tutarken, Türk askerlerini de yabancı sınırlardan uzak tutmaya yönelmiş bir tarafsızlık siyaseti izlemişlerdir. 16 Fakat jeopolitik konumu ve öneminden dolayı hem Müttefik, hem Mihver Devletler Türkiye yi yanına çekmeye çalışmış, yoğun baskı altında kalan Türkiye buna rağmen savaştan kurtulmayı başarmış, üstelik her iki tarafla da ticaret yaparak ve kredi alarak maddi faydalar sağlamıştır. Türkiye, savaş boyunca, konjonktürel değişikliklerle uyumlu olarak savaş dışı kalma amacına ulaşabilmek için bir yandan İngiltere ve Fransa ile gerçekleştirmiş olduğu antlaşmalara sadık kalmak, diğer yandan da Almanya veya Sovyetler Birliği ile çatışmaya girmeyecek bir zemini yakalamak istiyordu. Bu, oldukça zor ve zaman zaman krizler yaratan bir ilişkiler sürecini de beraberinde getirmekteydi. Bu denge politikasının başlıca iki temel öğesi söz konusuydu: bir kanattan gelebilecek aşırı bir baskı neticesinde diğer tarafa kayabilecekmiş gibi bir 16 E. Weisband, 2. Dünya Savaşı ve Türkiye, Örgün Yayınevi Birinci Baskı, İstanbul, 2002, s.9 5

16 görüntü veren esnek, bağımsız bir siyasi duruş ve de kendisine herhangi bir saldırı gelmesi halinde kesinlikle karşılık vererek savaşa gireceğini gösteren bir kararlı tutum 17 Hiç şüphesiz Türkiye nin izlediği bu politika ve Savaşın dışında kalabilmesi, Dünya diplomasi tarihinin büyük başarılarından biridir. Bu başarının en önemli faktörü ise İsmet İnönü dür. Çünkü, incelenmekte olan çağda, Türkiye nin her türlü politikasına egemen olan başlıca unsur, İsmet İnönü nün etkisidir. 18 İnönü nün başta olduğu dar kadro dış politikayı belirlerken Osmanlı'dan devralınan dış politika geleneğinden, Atatürk dönemi uygulamalarından, Birinci Dünya Savaşı ndan edindikleri tecrübeler ve birikimlerden yararlanmışlardır" YILLARI ARASI DÖNEM 1 Eylül 1939 da Almanya nın Polonya ya saldırmasıyla birlikte İkinci Dünya Savaşı resmen başlamıştır. Yurtta sulh, cihanda sulh ilkesiyle özetlenebilecek, bütün ülkelerle, özellikle komşuları ile iyi ilişkiler kurarak toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını koruma politikasını izleyen Türkiye 20, savaşın başladığı ve hızla geliştiği ilk yıllarda her iki blokla olan ilişkilerini bozmamak için çaba sarf ediyordu. Ancak, Mart 1939 da Almanya nın Çekoslavakya yı işgal etmesi ve Polonya üzerinde baskı yapması, Nisan ayında ise İtalya nın Arnavutluk u işgal etmesi Türkiye yi endişelendirmiş, mihver devletler karşısında önlemler alma yoluna 17 F. Sönmezoğlu, İki Savaş Sırası ve Arasında Türk Dış Politikası, Der Yayınları 1. Basım, İstanbul,2011, s E. Weisband, a.g.e., s.19,20 19 M. Özçelik, a.g.m., s R. Uçarol, a.g.e., s.629 6

17 itmiştir. 21 Bu doğrultuda İngiltere ve Fransa ile müzakerelere girişmiş, nihayetinde Türk-İngiliz-Fransız Deklarasyonu ortaya çıkmıştır Türk-İngiliz ve Türk-Fransız Ortak Deklarasyonları İtalya, 7 Nisan 1939 tarihinde Arnavutluk u işgal etmiş, böylelikle Türkiye nin güvenlik bölgesine ayak basmıştır 22 Bu işgalin Almanya nın Çekoslovakya yı işgalinden hemen sonra olması, Türkiye nin Alman-İtalyan işbirliği kurulduğu yönündeki kuşku ve endişelerini arttırmış, Türkiye yi 1930lu yılların ortasından itibaren yakın ilişkiler kurmaya başladığı Batılı devletlerle daha da yakınlaştırmıştır. Türkiye ye göre o yıllarda dış politikada izlenmesi gereken yol Mihver güçlerin Avrupa da ve Balkanlarda yayılma arzularına karşı, Batılı müttefikler ile Sovyetler Birliği nin görünürde kurmaya çalıştıkları bloka katılmak ve blokun kurulmasına katkıda bulunmak... idi. 23 Bu doğrultuda Türkiye nin Batılı Devletlerle sürmekte olan görüşmeleri hız kazanmıştır. Bu işgalden doğan buhran içerisinde İngiltere ve Fransa; Yunanistan ve Romanya ya verdikleri garantiyi Türkiye ye de verebileceklerini bildirmişlerdir. Çünkü Romanya ya verilecek güvencenin gerçekleşebilmesi, Romanya ya yapılacak yardımın geçeceği Boğazları elinde bulunduran Türkiye nin de, bu iki devletin 21 A.Ş. Esmer, O.Sander, a.g.e., s A.Ş. Esmer, O.Sander, a.g.e., s C. Koçak, a.g.e. C: I, s.247 7

18 yanında yer almasıyla mümkün olabilecekti. 24 Türkiye, İngiliz teklifi karşısında, teklifi uygun bulmakla birlikte karşılıklılık esasına göre hareket edilmesini istemiş ve müzakerelere başlamış, 15 Mayısta başlayan müzakereler 12 Mayıs 1939 da Türkiye yi Barış Cephesi ne bağlayan Türk-İngiliz Ortak Deklarasyonu ile son bulmuştur. Aynı gün Başbakan Refik Saydam ortak deklarasyonu Meclis in onayına sunarken yaptığı konuşmada hükümetimiz milleti harp badiresinden azami imkânlarla uzak bulundurmanın en müessir çaresini gene sulh için birleşen memleketlerle harbi göze alarak sulh gayesinde teşriki mesai etmekte bulmuştur 25 ifadesini kullanmıştır. Daha sonra konuşmasına devam eden Saydam Deklarasyonu okumuştur. Kısaca deklarasyona göre iki devlet kendi arasında bir ittifak antlaşması imzalayacaktı. Bu antlaşma imzalanana kadar geçen süre içerisinde iki devlet Akdeniz Bölgesinde savaşa yol açabilecek bir saldırı halinde etkili bir şekilde işbirliği yapmağa ve birbirlerine her türlü yardımda bulunmağa hazırlanacaklardır. Fakat bu deklarasyon ve yapılacak antlaşma hiçbir devlete karşı olmayacaktı. Aynı zamanda İngiltere ve Türkiye Balkanlarda güvenliğin kurulmasının gerekli olduğunu ilan ettiler. 26 Deklarasyonların imzalanması sonrasında ise Almanya nın tepkisi sert olmuştur. Hitler 14 Mayıs ta, Türkiye ile imzalanan satış antlaşmaları gereklerinin yerine getirilmesini yasaklamıştır. Böylece, Krupp un Kiel deki tersanelerinde inşa edilmekte olan Batıray denizaltısı denize indirilmesine karşın Türkiye ye 24 H. Tuncer, İsmet İnönü nün Dış Politikası ( ) İkinci Dünya Savaşında Türkiye,Kaynak Yayınları, İstanbul, 2012, s M.Y. Metintaş, M. Kayıran, Refik Saydam Hükümetleri Döneminde Türkiye nin Dış Politikası, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:21, Sayı 1, Elazığ, 2011, s A.Ş. Esmer, O. Sander, a.g.e., s.128 8

19 verilmemiştir. Haliç te bizzat Almanlar tarafından yapılan Atılay ve Yıldıray denizaltılarının motorları, Türkiye ye gönderilmemiştir. Diğer yandan Alman hükümeti, 31 Ağustos ta sona erecek olan 25 Temmuz 1938 tarihli mal ve ödeme antlaşmasının uzatılmasına ilişkin görüşmeleri ertelemeyi kararlaştırmıştır. Hatta Alman Dışişleri Bakanlığı, daha ileri giderek Türkiye ile tüm ticari ilişkilerini kesmeyi düşünmüş, ancak krom ithalatı yüzünden bu fikirden vazgeçmek zorunda kalmıştır. 27 Sovyetler Birliği ise imzalanan deklarasyonları görünürde iyi karşılamıştır. Sovyet basınında deklarasyonu öven yazılar çıkmış, Sovyet-İngiliz ilişkileri açısından deklarasyonun bir bağ olacağına yönelik görüşler belirtilmiştir. Türkiye, Fransa ile olan Hatay sorunu çözüme ulaştıktan sonra 23 Haziran 1939 tarihinde İngiltere ile imzaladığı beyanname metninin harfi harfine aynı 28 olan Fransız-Türk Ortak Deklarasyonunu da kabul etmiştir Alman-Sovyet Dostluk ve Saldırmazlık Paktı 1939 Nisan ından beri İngiltere ve Fransa ile müzakerelerde bulunan Rusya nın bu devletlerden yana şüpheleri oluşmuştur. Batılı devletlerin, özellikle İngiltere nin Almanya nın yayılmacı politikasına karşı gerekli tepkiyi göstermekte gecikmesi ve özellikle 1938 Münih Düzenlemesi ile Çekoslovakya halkına danışmadan bu ülkeyi Hitlere terk etmeleri, Sovyetler Birliği yöneticilerinde Batılıların Alman saldırganlığını Doğu Avrupa ya, Sovyetlere doğru yönelttikleri 27 A. Özduman, İkinci Dünya Savaşı nda Türk Basınında Türk-Alman İlişkileri, Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2008, s.8 28 C. Koçak, a.g.e. C: I, s.254 9

20 inancını güçlendirmiştir. 29 Sovyetler Birliği yeni bir yol denemeye karar vermiş ve 23 Ağustos 1939 da Almanya ile tüm dünyayı büyük şaşkınlığa uğratan bir saldırmazlık paktı imzalamıştır. Bu durum Sovyetler Birliği nin de yer alacağı düşüncesiyle Batı Cephesi ne katılan Türkiye yi bir yol ayrımına götürmüştür. Şimdi Türkiye, eski dostu ve büyük komşusu Sovyetler Birliği ile beraber yürüyerek İngiliz-Fransız Deklarasyonundan mı, yoksa deklarasyona bağlı kalarak Sovyetler Birliğinden mi ayrılmalı idi? Üçüncü bir şık olarak her iki tarafla da ittifak ilişkilerine girişerek iki dostluğu bağdaştırmağa mı çalışmalıydı? 30 Türkiye üçüncü yolu seçmiş, iki dostluğu bağdaştırmaya çalışmıştır. Bu amaçla Dışişleri Bakanı Şükrü Saracoğlu Moskova ya gitmiştir Savaşın Başlaması Saldırmazlık Paktının imzalanmasından sonra Almanya, I. Dünya Savaşı sonunda Polonya ya ilhak edilen Danzig Bölgesi nin kendisine verilmesi için baskı yapmaya başlamış, buradaki Almanlara Polonyalılar tarafından kötü muamele yapıldığını iddia ederek Danzig in serbest bir şehir olarak Almanya ya dönmesini istemiştir. Bu yolla İngiltere ve Fransa nın Polonya ya verdikleri askeri güvencenin boş olduğunu göstermek ve bu iki devletin niyetlerinin ciddi olup olmadığını denemek isteyen Almanya, 31 red cevabını alması üzerine 1 Eylül 1939 tarihinde Polonya ya saldırarak II. Dünya Savaşı nı başlatmıştır. 3 Eylül de İngiltere ve Fransa da Almanya ya karşı savaş ilan etmişlerdir. 29 M. S. Söylemez, İkinci Dünya Savaşı nda Türkiye Üzerinde Almanya nın ve İngiltere nin Nüfuz Mücadelesi, Bozok Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Yozgat, 2012, s A.Ş. Esmer, O. Sander, a.g.e., s O. Sander, a.g.e., s

21 İkinci Dünya Savaşı süresince askeri stratejilerini ve politikalarını koordine etmek amacıyla İngiltere ve Fransa Başbakanlarının da katılımlarıyla bir Yüksek Harp Konseyi toplantısı yapmışlardır Eylül 1939 tarihleri arasında yapılan Konsey toplantıları sırasında bir Balkan Devletleri Bloku kurulması fikri üzerinde durulmuş, bu amaçla da Türkiye nezdinde teşebbüste bulunulmasının prensip olarak uygun olacağı görüşüne varılmıştır Türk-Sovyet Görüşmeleri 25 Eylül 1939 da Moskova ya giden Saracoğlu nun amacı Türkiye nin Batılı devletlerle yapacağı olası ittifak antlaşması çerçevesinde, Moskova ile de bir ittifak antlaşması imzalayabilmekti. 33 Ancak Sovyetler Birliği böyle bir antlaşmaya karşılık, Boğazların Ortak Savunulması, Montreux Antlaşmasında değişiklik yapılması gibi Türkiye nin kabul edemeyeceği isteklerde bulunmuştur. Saracoğlu bu teklifleri derhal reddetmiş, antlaşmaya varılamayınca Türkiye, Sovyetler Birliği ile yollarını ayırmıştır Türk-İngiliz-Fransız Üçlü İttifak Antlaşması Sovyetler Birliği ile yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalmasının ardından Türkiye, İngiltere ve Fransa ile yaptığı görüşmeleri hızlandırmış, süreç 19 Ekim 32 K. Gürün, Dış İlişkiler ve Türk Politikası (1939 dan Günümüze Kadar), A. Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara, 1983, s C. Koçak, a.g.e. C: I, s

22 1939 da Üç Taraflı Karşılıklı Yardım Andlaşması nın imzalanmasıyla sonuçlanmıştır. Tamamı 9 madde, biri gizli 3 protokol ile, bir gizli Askeri Sözleşme ve yine gizli Özel Anlaşma dan oluşan bu Andlaşmaya göre: 1-Andlaşmanın amacı, saldırıya karşı koymak için Türkiye, İngiltere ve Fransa arasında gerektiğinde karşılıklı yardım ve destek sağlamaktı. 2-Türkiye ye bir Avrupa Devleti saldırırsa, İngiltere ve Fransa Türkiye ye her türlü yardımı yapacaktı. 3-İngiltere ve Fransa bir Avrupa Devletinin saldırısına uğrarsa ve savaş Akdeniz e intikal ederse, Türkiye bu iki devlete yardım edecekti. Savaş Avrupa da olursa; Türkiye, İngiltere ve Fransa yararına tarafsızlık politikası izleyecekti. 4-İngiltere ve Fransa, Yunanistan ve Romanya ya verdikleri garantilerin yerine getirilmesi için savaşa girerlerse, Türkiye de bunlara katılacak ve yardım edecekti. 5-Taraflar bu Andlaşmanın uygulanması sonucu olarak savaşa girerlerse mütareke ya da barış için birlikte karar vereceklerdi. 6-Andlaşmanın yürürlük süresi onbeş yıl olacaktı sayılı protokol, antlaşmanın hemen yürürlüğe girmesi içindi. 2 sayılı protokol ise diploması tarihimize Sovyet Çekincesi olarak geçmiştir. Buna göre; Antlaşmadan doğan yükümlülükler Türkiye yi Sovyetler Birliği ile bir anlaşmazlığa ya da çatışmaya sürüklemeyecekti. Antlaşmaya ekli 3 sayılı gizli Protokole göre de İngiltere ve Fransa, bir Avrupa Devleti saldırısının Bulgaristan ya da Yunanistan sınırına erişmesi 34 R. Uçarol, a.g.e., s.634,635 12

23 durumunda, Türkiye ile görüşerek Türkiye ile işbirliği yapacak ve Türkiye nin talebi halinde de Türkiye ye tüm olanakları ile yardım edecekti. 35 Antlaşma günü, İngiliz ve Fransız Generalleriyle birlikte imzalanan 10 maddelik gizli sözleşmede, düşmanın saldırısı durumunda nerelerde, hangi hedefler için ve nasıl eyleme geçileceği ayrı ayrı gösterilmiştir. Antlaşmanın eklerinden olan özel anlaşma ise iki batılı devletin Türkiye ye vereceği kredileri karara bağlamıştır. 36 Almanya ile olan ilişkiler bu antlaşmadan etkilenmemiş, Almanya krom karşılığında silah satmaya devam etmiştir. Ancak antlaşma Sovyetler Birliğini Sovyet Çekincesine rağmen kızdırmış, Türkiye nin savaşa sürükleneceğini belirtmişler hatta antlaşmayı aptallık saymışlardır. 1 Kasım 1939 da TBMM nin yeni yasama yılı açılış konuşmasında durum değerlendirmesi yapan İsmet İnönü, anlaşmayla ilgili şu ifadeleri kullanmıştır. 19 Ekim de imza edilen andlaşma hiçbir devletin aleyhine olmayarak, hiç olmazsa etkimizin ulaştığı alanda uluslararası barış ve güvenliğe hizmet etmek suretiyle, kendi güvenliğimizi masun tutmak amacını gütmektedir. Biz bu andlaşma ile savaş faciası içinde ızdırap çeken Avrupa da bir güvenlik bölgesi kurmakla, bu facianın ilerde yayılma ve gelişmesini önlemek amacını güdüyoruz Bu gün olduğu gibi yarın da memleketimizi savaş dışında bırakmayı, güvenlik ve taahhütlerimizi bozmamak şartıyla, milletimize karşı görev gereği olarak içtenlikle istiyoruz. 37 Bu ittifakla birlikte Türkiye nin geleneksel tarafsızlık/askeri ittifaklardan uzak durma politikası da son bulmuştur. 35 C. Koçak, a.g.e., C: I, s İ. Soysal, Türkiye nin Siyasal Andlaşmaları ( ), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2000, s C. Açıkalın, Cevat Açıkalın ın Anıları: 2. Dünya Savaşı nın İlk Yılları , Belleten LVI, sayı 217, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1992, s.1025,

24 Türkiye nin Savaşa Katılmaya Zorlanması Polonya nın iki ülke arasında paylaşılmasının ardından yaklaşık altı ay boyunca çatışma olmamış, bu durum 9 Nisan 1940 tarihinde Almanya nın eşgüdümlü bir harekatla Danimarka ve Norveç i karadan ve denizden işgal etmesiyle son bulmuştur. Danimarka işgalin başladığı gün, Norveç ise iki ay direndikten sonra teslim olmuştur. Bu sırada asıl beklenen savaş Mayıs ayında başlamış, Almanya nın Belçika, Hollanda ve Lüxemburg u çiğneyerek Fransa ya savaş açmasıyla birlikte Batı Cephesi açılmıştır. Geçilmez kabul edilen ve dönemin harbiye nazırı Andre Maginot un 38 adını taşıyan Fransız savunması çok kısa zamanda yok edilmiş, bu durum Türkiye de ve dünyada büyük hayret uyandırmıştır. Tüm bunlar olurken Türkiye nin savaş dışı durumunda bir değişiklik olmamış, savaşa girme gerekliliği Fransa nın askeri açısından kesin yenilgisine az bir süre kala, o zamana kadar savaşa katılmamayı tercih etmiş olan İtalya nın İngiltere ve Fransa ya savaş ilan etmesiyle ortaya çıkmıştır. Çünkü savaş, İtalya nın girmesiyle birlikte Akdeniz e sıçramıştı ve Üçlü İttifak Antlaşmasının ikinci maddesi gereğince de Türkiye nin müttefiklere tüm gücüyle yardım etme yükümlülüğü bulunmaktaydı. Nitekim İtalya nın savaş ilanının daha ertesi gününde İngiliz ve Fransız Büyükelçileri Saraçoğlu nu ziyaret ederek Türkiye nin savaşa girmesini istemişlerdir. Ayrıca Türkiye nin İtalya ile ilişkisini derhal kesmesini, genel seferberlik ilan etmesini, deniz ve hava üslerini müttefik güçlerine açmasını, İtalya ya savaş ilan 38 Maginot Hattı: Birbirinden bir top atımı uzaklıkta 50 savunma kulesi ve bunlarla bağlantılı yeraltı sığınaklarından oluşan Fransız Savunma Hattına verilen isimdir. Bkz. Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Olaylar, Belgeler, Yorumlar (Cilt I: ), İletişim Yayınları İstanbul, 2001, s

25 etmesini, Montreux Antlaşmasının yirmi birinci maddesi gereğince Boğazlarda gereken önlemleri almasını, Türkiye de bulunan İtalyan vatandaşlarını sınır dışı etmesini ve İtalyan bandıralı ve İtalya ya ait gemilerle İtalyan limanlarından gelen tarafsız ülke bandıralı gemilere el koymasını isterler. Ancak Saraçoğlu, Üçlü İttifak Antlaşmasındaki Sovyet Çekincesi ne işaret ederek, böyle bir durumun Türkiye yi Sovyetler Birliği ile çatışmaya sevk edebileceğini belirtir ve müttefik taleplerinin kabul edilmediğini açıklar. 39 Türkiye bu kararını 26 Haziran tarihinde resmen açıklamıştır: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İtalya nın savaşa girmesiyle hasıl olan durumu tetkik etmiş ve 2.protokolü uygulamaya karar vermiştir Türkiye nin bugünkü savaş dışı hali ülkenin emniyet ve selametini sağlamak için sürdürülecektir. Bir yandan askeri hazırlıklarımızı sürdürürken öte yandan her zamankinden daha dikkatli olmamız lazımdır. Ümid ediyoruz ki bu dikkatli tutumumuzla ve bütün kışkırtmalardan kaçınarak kendi memleketimiz ve etrafımızdaki memleketler için sulhü korumuş olacağız. 40 Türkiye, İngiltere ve Fransa nın kendilerine söz verdikleri silahları vermemeleri ve müttefiklerden Fransa nın Almanya ya teslim olarak ateşkes antlaşması imzalamasının bu kararda etkili olduğunu belirtmiştir. Gerçekten de müttefikler 1940 yılı Nisan ayına kadar, Türkiye ye söz vermiş oldukları 800 makinalı tüfek yerine 200 makinalı tüfek, 350 tanksavar topu yerine 100 tanksavar topu ve 200 havan topu yerine ancak 100 havan topu teslim edebilmişlerdir. Türkiye nin savaş dışı kalma durumu İngiltere de hayal kırıklığı yaratmışsa da Fransa nın çöküşünün yarattığı zarar ortaya çıktıkça ve İngiltere nin Ortadoğu ile 39 C. Koçak, a.g.e., C:I, s.301,303, S. Deringil, Denge Oyunu İkinci Dünya Savaşında Türkiye nin Dış Politikası, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1994, s

26 Hindistan daki durumu tehlikeye girdikçe, Türkiye nin Ortadoğu nun kilit ülkesi olarak değeri anlaşılmaya başlanmış ve tarafsız da olsa dost bir Türkiye nin varlığının İngiltere için zorunluluk arz ettiği görülmüştür. 41 Balkanları, Büyük Roma İmparatorluğunun hayat sahası olarak gören ve Balkanlara Almanya dan önce inmek isteyen Mussolini 42, 28 Ekim tarihinde Yunanistan üzerine saldırıya geçmiş, bu durum bu kez de Üçlü İttifak Antlaşmasının 3. maddesi gereği Türkiye nin savaşa girmesini gerektirmiştir. Nitekim İngiltere, Türkiye nin hava ve deniz üslerinden yararlanmak istemiş ve Boğazların İtalyan ticaretine kapatılmasını talep etmiştir. Ancak gerek Türkiye ye yeterli askeri desteği veremeyecek oluşu, gerek güçsüz bir müttefiğin ayak bağı olacağına dair inanç, gerekse de Mihver devletlerin güçlendiği bir dönemde yapılacak baskının olumsuz sonuçları olacağı düşüncesinden hareketle, İngiltere Türkiye nin savaşa girmesini talep etmemiştir Türkiye ve Sovyetler Birliği İlişkilerinin Düzelmesi Fransa nın Almanya karşısında çabucak çökmesi, 1940 yazında Rusya nın Romanya dan Besarabya yı alması, Macaristan ın Transilvanya yı ve Bulgaristan ın da Dobruca yı Romanya dan almaları ve Almanya nın Romanya ya garanti vermesi Balkanlarda Almanya nın gösterdiği faaliyet, Alman-Sovyet münasebetlerinin bozulmasında önemli rol oynayan başlıca faktörler olmuştur. 44 Moskova yı tedirgin eden bir diğer mesele de 1940 yılı eylül ayında Almanya, İtalya ve Japonya arasında akdedilmiş bulunan Üçlü Pakt 45 olmuştur. 41 H. Tuncer, a.g.e., s İ. Artuç, İkinci Dünya Savaşı, I. Cilt, Kastaş Yayınevi, İstanbul, 1999, s C. Koçak, a.g.e., C:I, s F. Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi ( ), Cilt 1-2, Timaş Yayınları, İstanbul, 2007, s Üçlü Pakt, 27 Eylül 1940 da İtalya, Japonya ve Almanya arasında imzalanmış olup, buna göre 1- Japonya, Avrupa da yeni bir düzenin kurulmasında Almanya ile İtalya nın liderliğini tanımaktadır.2-16

27 Kasımda Almanya nın Macaristan ve Romanya'yı üçlü pakta almasıyla birlikte Sovyetler Birliği, Almanya ile olan ilişkilerini gözden geçirme gereği duymuş ve Berlin de Molotov-Hitler görüşmeleri yapılmıştır. Bu görüşmelerde Türkiye önemli yer tutmuş, pazarlıklara konu olmuştur. 46 Ancak ne Türkiye üzerinde ne de diğer bölgeler üzerinde istenilen sonuca ulaşılamamış ve Molotov Moskova ya dönmüştür. Müzakerelerin sonunda Ribbentrop Molotov a bir antlaşma tasarısı vermiştir. Buna göre dünya dört devlet arasında nüfuz alanlarına bölünmüş, Rusya ya Kafkasların güneyinde, İran dan Hindistan a kadar uzanan bölge bırakılmıştır. Antlaşmanın 2. Protokolü ise Türkiye üzerinedir. Yeni bir Boğazlar rejimi tanınacak, Rusya Boğazlardan sınırsız geçiş hakkına sahip olacak, Karadeniz e kıyısı olmayan devletler Boğazlardan savaş gemisi geçiremeyecekti. Yani Türkiye, bir nüfuz bölgesi içinde bırakılmamış, Almanya savaşı kazandığı takdirde, Türkiye nin kendi nüfuz bölgesinde kalacağından emin görünmüştür. Molotov, Moskova'ya döndükten sonra, 25 Kasım da Berlin e bir nota göndererek Mihvere katılmak için bazı şartlar öne sürmüştür. Bunlar özetle şöyledir: Gelecek birkaç ay içinde Sovyetler Birliği nin Karadeniz güvenlik bölgesi sınırları içinde bulunan Bulgaristan'la karşılıklı yardım akdi yapması, Boğazlar bölgesinde Almanya ile İtalya, Genişletilmiş Doğu Asya da yeni bir düzenin kurulmasında Japonya nın liderliğini tanımaktadır.3-almanya, İtalya ve Japonya, taraflardan birinin, halihazırdaki Avrupa Savaşı ya da Çin- Japon çatışmasıyla ilgili olmayan bir devlet tarafından saldırıya uğraması durumunda, siyasal, ekonomik ve askeri açılardan birbirlerine yardım etmeyi üstlenmektedir.4-bu Paktı uygulayabilmek üzere, Alman, İtalyan ve Japon Hükümetleri tarafından atanan ortak teknik komisyonlar hemen toplanacaktır.5-almanya, İtalya ve Japonya, adı geçen paktın taraflardan her birinin Sovyet Rusya ile var olan siyasal ilişkilerini hiçbir şekilde etkilemeyeceğini onaylar.6-bu pakt, imzalanır imzalanmaz yürürlüğe girecek ve 10 yıl süreyle geçerli olacaktır. Bkz. H. Tuncer,a.g.e., S O. Sander, a.g.e., s.149,150 17

28 kara ve deniz kuvvetleri için üs temin edilmesi, Türkiye nin İngiliz ittifakından ayrılarak Mihvere katılmasını zorlamak için protokol imzalanması. 47 Ardından Molotov Bulgaristan'a da bir nota göndererek iki ülke arasında karşılıklı yardım paktı imzalanmasını önermiştir. Çünkü bu pakt, Sovyetlere göre Bulgaristan'ın Batı ve Doğu Trakya daki emellerini gerçekleştirmeye yardım edecek, Türkiye Bulgaristan a saldırdığı takdirde Bulgaristan'a yardım edecekti. Fakat Bulgaristan Alman dostluğuna bağlı kalmayı tercih etmiş, Türkiye ile de iyi komşuluk ilişkilerinin devam ettiğini açıklayarak Molotov'un tekliflerini reddetmiştir. Hitler, Sovyet Hükümetinin 25 Kasım notasındaki teklifleri öğrenince Rusya ya savaş açmak zamanını geldiğini anlamış ve 18 Aralık 1940 da Barbarossa Operasyonu 48 adını verdiği operasyonla Rusya ya taarruz emri vermiştir Almanya nın Balkan Politikası ve Türkiye Almanya, Barbarossa Operasyonuna başlamadan önce güney kanadını emniyet altına almak istemiş, bu amaçla da yönünü Balkan Ülkelerine çevirmiştir. Almanya nın Balkanlar üzerine operasyona çıkacağının anlaşılması üzerine de İngiltere nin Türkiye üzerindeki baskısı artmıştır. Churchill e göre 1940 yılında Norveç, Danimarka, Hollanda, Belçika ve Fransa nın başına gelenler Güneydoğu Avrupa Ülkelerinin de başına gelebilir, Türkiye Almanya nın baskıları karşısında Alman Ordularının Filistin, Mısır ve İran a geçmesine izin verebilirdi. 49 Bu 47 A. Ş. Esmer, O. Sander, a.g.e., s Barbarossa Operasyonu: Nazi Almanyası silahlı kuvvetlerinin 22 Haziran 1941 günü başlayan Sovyetler Birliği'nin işgali harekâtına Alman kaynaklarında verilmiş olan kapalı adıdır. Aynı zamanda II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'ni açan harekâttır. Tarihin en geniş çaplı askeri harekâtı olarak nitelendirilir. Bkz A.Ş. Esmer, O. Sander, a.g.e., s

29 tehlikenin önünü almanın yolu ise Balkan Devletlerini Almanya ya karşı direnmek ortak amacı etrafında harekete geçirmekti ki, Churchill için Türkiye her zamanki gibi Balkan Stratejisinin kilit noktası idi. 50 Bu amaçla Churchill İnönü ye bir mektup göndermiş, mektubunda Almanların, Bulgaristan daki durumlarını gittikçe sağlamlaştırdıklarını, bir süre sonra şartlarını Türkiye'ye de kabul ettirebileceklerini ve Selanik i ele geçirebileceklerini belirterek Türkiye de İngiliz Hava Üsleri kurulmasını talep etmiş, böylece hem Türkiye'nin müdafaasının kolaylaşacağını, hem de Romanya'nın petrol bölgesine hücum imkânları kazanılmış olacağını savunmuştur. 51 Bu konuda İnönü nün Başbakan Refik Saydam a verdiği yanıt şu olmuştur: Churchill in mesajını dikkatle okudum. Türkiye ye yönelmiş yakın bir tehlikeyi belirleyen delilleri ve buna karşı etkili çareleri yoktur. Genel durum konusundaki endişeleri yerindedir. Ama buna karşılık Türkiye yi biran önce savaşa sokmak suretiyle bulunan tedbirler bizim için karşılıksızdır, gereksizdir ve gücümüz dışında bir tehlikeyi göze almak demektir Özet olarak cevabımız olumsuzdur. 52 Ardından, Türkiye, Balkanlarda ilerleyen Almanya tehdidine karşı İstanbul ve diğer vilayetlerde sıkıyönetim ilan etmiş ve bazı tedbirler almış, bu durum Bulgaristan ı tedirgin etmiş ve 17 Şubat 1941 de Türk-Bulgar Deklarasyonu (Saldırmazlık Bildirisi) imzalanmıştır Türk-Bulgar, Türk-Sovyet Deklarasyonları 50 S. Deringil, a.g.e., s M. S. Söylemez, a.g.t., s İ. Artuç, a.g.e., s A. Ş. Esmer, Savaş İçinde Türk Diplomasisi ( ), Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1999, s

30 İki ülke arasında karşılıklı iyi ilişkileri ve birbirlerine saldırmamayı öngören Türk-Bulgar Deklarasyonuna ilişkin olarak Şükrü Saraçoğlu şu açıklamayı yapmıştır: Türkiye nin politikasında değişen bir şey yoktur. Türkiye ittifaklarına sadıktır. Türkiye bütün devletlerle ve özellikle de komşularıyla iyi geçinmek kararındadır. Türkiye kendi güvenlik alanında yapılacak yabancı faaliyetlere ve hareketlere asla tarafsız (lakayt) kalamaz. Türkiye, toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığına karşı yapılacak her saldırıya silahla karşılıkta bulunacaktır. 54 Ancak bu Deklarasyon dışarıda ve özellikle İngiltere de büyük yankı uyandırmış, İngiltere; Bulgaristan ın artık Türkiye den yana bir korkusu kalamayacağını ve Mihvere yaklaşacağını düşünmeye başlamıştır. Nitekim olaylar o yönde gelişmiş, 1 Mart 1941 de Bulgaristan Üçlü Pakt a girmiş, nisan ayında da Almanya Yunanistan ı ve Ege Adalarını işgal etmeye başlamıştır. Almanya nın Balkanlardaki bu hareketleri Türkiye yi olduğu kadar Sovyetler Birliğini de tedirgin etmiş, bozulan Alman-Sovyet ilişkileri Türkiye ile Sovyetler Birliğini birbirine yakınlaştırmıştı. 55 Balkanların Alman işgali altına düşmekte olduğunu gören Sovyetler Birliği, Türkiye nin Almanya ya karşı göstereceği mukavemetin kendileri için arz ettiği önemi fark etmiş, Sovyetler Birliği 25 Mart 1941 tarihinde Türk Hükümetine başvurarak 1925 tarihli Tarafsızlık ve Saldırmazlık Paktını teyid etmiştir. 56 Türkiye nin Almanya ya karşı savaşa girmesi halinde Sovyetler Birliğinin tam tarafsızlığına güvenebileceklerini bildirmiş, Türkiye savaşa girecek olursa 54 H. Tuncer, a.g.e., s R. Uçarol, a.g.e., s F. Armaoğlu, a.g.e., s

31 Sovyetlerin bundan yararlanarak bu ülkeye saldıracağı yolunda yabancı basında çıkan haberleri kesin bir dille yalanlamıştır Türk-Alman Saldırmazlık Antlaşması 25 Mart 1941 tarihinde Mihver Devletlere katılan Yugoslavya da ihtilal çıkmış, mihver yanlısı hükümet devrilmiş, yerine Almanya ile işbirliğine taraftar olmayan yeni bir hükümet geçmiş ve Almanya Yugoslavya ya savaş açmıştır yılı Nisan ayına gelindiğinde ise Yugoslavya yenilmiş, Yunanistan teslim olmuş, Ege Adaları ve Girit i alan Almanlar Türkiye yi sarmıştı. 58 Balkanlara iyice yerleşen Alman kuvvetleri, Türk varlığını korumak için moral gücünün ötesinde bir yol aramanın zorunluluğunu işaret ediyordu. Bu nedenle Almanya, Türkiye ye bir Türk-Alman Antlaşması için müzakerelerin başlamasını önerince Türk tarafı kabul etmiştir. Almanya asker ve teçhizat transit geçişi konusunda Almanya ya geniş haklar tanıyan bir antlaşma istiyordu. 59 Çünkü Irak ta, İngiliz karşıtı görüşleriyle tanınan, eski başbakanlardan Raşit Ali Geylani bir darbeyle iktidara gelmiş ve İngilizler Raşit Ali ye karşı harekete geçmişti. Almanya dan yardım isteyen Raşit Ali nin iktidarda kalması Almanya ya bütün Orta Doğu petrollerini ele geçirmek imkânını sağlayacağından Almanya bu yardımı hemen yapmak istemişti. Bunun için Almanya, Irak a göndermek üzere Türkiye den, kamufle olarak asker ve malzeme geçirmek istemiş ve baskı yapmıştır. 60 Buna karşılık olarak da Almanya, Türkiye-Bulgaristan sınırının Türkiye lehine değiştirilmesini ve Ege Denizindeki adalardan birinin Türkiye ye verilmesini 57 Ş. Turan, İsmet İnönü Yaşamı, Dönemi ve Kişiliği, (Gözden Geçirilmiş İkinci Basım), Bilgi Yayınevi, Ankara, 2003, s A. Ş. Esmer, a.g.e, s S. Deringil, a.g.e., s F. Armaoğlu, a.g.e., s

32 önermiştir. Ancak bu öneriler Türkiye tarafından kabul görmemiştir. Türkiye nin mukavemetini kıramayan Almanya, gerek bir an önce Sovyetler Birliğine saldırmak istemesi, gerekse de Irak taki darbe hükümetinin düşmesi sebebiyle ısrarlarını sürdürmemiş ve 18 Haziran 1941 tarihinde Türk-Alman Saldırmazlık Antlaşması imzalanmıştır. 1. Madde ile iki devlet birbirinin toprak bütünlüğüne saygı göstermeği ve birbirine saldırmamayı yükümlenmiştir. 2. Madde ile iki devletin bundan böyle ortaya çıkacak sorunların çözümü için aralarında dostça temaslar yapması öngörülmüştür. 3. Madde ise anlaşmanın imzası günü yürürlüğe gireceğini ve 10 yıl süre için geçerli olacağını belirtmiştir. 61 Antlaşma Türk çevrelerinde oldukça olumlu karşılanmış, Türkiye, kendi gerçek çıkarlarının gereklerine uygun olan gerçek ve içten bir duruma, tam tarafsızlık 62 durumuna geçmiştir. Saraçoğlu nun deyimi ile İngiltere ile müttefik, Almanya ile dost olunmuştur. 63 Ancak bu durum, İngiltere ve daha ziyade Amerika nın hiç hoşuna gitmemiş, Eden bu antlaşma, bizim açımızdan bir sürpriz olmadı, ancak, doğaldır ki, böyle bir antlaşmanın yapılmamış olmasını yeğlerdik 64 ifadesini kullanmıştır. Ardından Türkiye ye yaptığı yardımı durdurmuştur. Türkiye nin bu antlaşma ile tarafsız kalmasını sağladığına inanan Hitler, antlaşmanın imzalanmasından dört gün sonra Sovyetler Birliği ne saldırmış, Türkiye 61 İ. Soysal, a.g.e., s S. Deringil, a.g.e., s Ş. Turan, a.g.e., s H. Tuncer, a.g.e., s.98 22

33 hem Sovyetler Birliği nin hem de Almanya nın kendi açısından yarattığı tehlikeden kurtulmuştur. Saldırmazlık Antlaşmasının imzalanmasının ardından Türk kromu üzerinde büyük bir rekabet başlamıştır. Müttefikler Almanya nın savaş kaynaklarına zarar verebilmek için Türkiye den krom almasını önlemek istiyordu. Almanlar ise 1939 yılında krom için yapılan Türk-İngiliz Antlaşmasının uzatılmasını önlemek ve krom almak istiyorlardı. Nitekim 9 Ekim 1941 tarihinde Türk-Alman Ekonomik Antlaşması imzalanmış, Türkiye 1942 yılının sonuna kadar kromunu İngiltere ve Fransa ya vermeyi taahhüt etmiş olduğundan, Almanya ya 1943 yılında ve 1944 yılında ton krom satma yükümlülüğünü üstlenmiştir. Bu durum da müttefiklerle aranın soğumasına yol açmıştır Alman-Sovyet Savaşının Türkiye Dış Siyasetine Etkisi Alman-Sovyet Savaşı ile birlikte Sovyetler Birliği müttefiklerin safına geçmiş, bu da Türkiye de rahatlık yaratmıştı. Bununla birlikte başka bir yönden şüpheler belirmiş, İngiltere nin Sovyetler Birliği ile birlikte Türkiye nin sırtından anlaşmaları ihmali zihinleri meşgul etmeye başlamıştı. Çünkü I. Dünya Savaşında İngiltere Boğazları ve İstanbul u Sovyetler Birliğine vermeye razı olmuştu. Bu olumsuz örneğin yanı sıra Almanya beliren bu şüpheleri kuvvetlendirmek için propagandaya başlamış, Hitler-Molotov Görüşmeleri sırasında Sovyetlerin Boğazlarda üsler istediğini açıklamıştı. Almanya nın Türkiye üzerindeki baskısından endişelenen Sovyetler Birliği ise, karşı propaganda faaliyetlerine girişmiştir H. Tuncer, a.g.e., s.99, A.Ş. Esmer, O. Sander, a.g.e., s.145,146 23

34 Bu dönemde hem İngiltere hem de Sovyetler Birliği için Türkiye nin savaş dışı durumunun birinci derecede önemi vardı. Sovyetler Birliği nin güney cephesini Montreux Antlaşması sayesinde Almanya ya karşı kapatıyordu. İngiltere içinse Türkiye savaşa girmediği ve işgal edilmediği takdirde İngiliz Nil Ordusunun doğu kanadı için koruyucu bir bölge olarak kalıyordu. Savaşa girmesi ise İngiltere nin başka bölgelerde kullanacağı kuvvetleri Türkiye ye kaydırması anlamını taşımaktaydı. 67 Ancak bu durum 1941 yılının aralık ayında değişmiştir. ABD Pearl Harbour Baskınıyla birlikte savaşa girmiş, Almanlar da Ortadoğu ve Kafkasya Bölgelerine yönelik harekatlara girişmiş, bu gelişmeler Müttefiklerin Türkiye yi savaşa sokma gayretlerinin yeniden artması sonucunu doğurmuştur. Stalin, Almanya nın Sovyetler Birliğine saldırmasından bu yana Türkiye nin savaşa girmesi konusunda ısrar etmiş, Türkiye savaşa girdiği takdirde Alman tümenlerinin bir kısmının Balkanlara kaymak zorunda kalacağını, bunun da yükünü hafifleteceğini düşünmüştür. Bu görüşlerini Roosvelt ve Churchill de paylaşmakla birlikte, Türkiye Almanya nın yenilmesi ve bir müttefik zaferi karşısında Avrupa dengesinin Sovyetler Birliği lehine bozulabileceğinden endişe ediyordu ki bu endişelerinde haklı olduğu savaşın sonunda ortaya çıkmıştır yılının sonuna doğru ise savaş dengeleri Müttefiklerin lehine değişmeye başlamıştır. Türkiye, bu yeni durum karşısında hem tarafsızlığını koruyor, hem de Müttefiklere eğilimli bir tavır içine giriyordu. Ancak Türk dış politikasının ana hatları değişme göstermiyor, sadece uygulamalar zamana ve koşullara göre ayarlanıyordu. 67 A.Ş. Esmer, O. Sander, a.g.e., s.146, H. Tuncer, a.g.e., s.99,101,102 24

35 1942 yılı savaşan tarafların tutumlarının keskinleşmesi ve şiddetlenmesi nedeniyle Türkiye nin tarafsızlık politikasını yürütmesi açısından oldukça zorlu geçse de, savaşa girmesi konusunda hem Müttefik Devletlerin hem de Mihver Devletlerin yoğun baskısı altında kalsa da Türkiye bu dönemde büyük bir diplomasi başarısı göstererek her iki taraftan da silah sağlamıştır yılı, aynı zamanda şimdiye kadar Türk Dış Politikasında çok önemli bir rol oynamayan ABD ile ilişkilerin yakınlaşmaya başladığı yıl olmuştur. Yine bu dönemde, Türkiye ye İngiltere üzerinden askeri malzeme ve silah yardımı yapan ABD, doğrudan yardım etmeye başlamış, bu durum da ilişkileri olumlu etkilemiştir. 69 Sovyetler Birliğinin Almanlarla yaptıkları Stalingrad Muharebesi ise Türk- Sovyet ilişkilerinde dönüm noktası olmuştur. Almanya nın Sovyetler Birliği ne saldırmasından sonra Türkiye ye karşı anlayışlı ve dostça davranan Sovyetler Birliği, zaferden sonra tekrar 1941 öncesi duruma dönmüştür. 70 Türkiye nin o günlerdeki taktiklerini kısaca özetlemekte fayda vardır. Artan baskı sonucu Türkiye savaşa girmeyi ilke olarak kabul etmiştir. Bundan sonra Türkiye, askeri hazırlıklarının yetersizliği üzerinde duracaktır. Bu diplomatik savunma hattı da çatlamaya başladığı zaman, Türk dış politikasını yönetenler Balkanlarda açılacak yeni bir cepheye somut katkıları olabileceğini öne süreceklerdir. Bu tasarı her ne kadar Churchill tarafından hararetle savunulsa da Türk tarafı Amerika ve Sovyetler Birliği nin ikinci cephenin Balkanlarda açılmasına kesinlikle karşı çıktıklarını biliyordu. Bu Balkan cephesinin fikrinin gerçekleşme olasılığının çok düşük olduğunu bilen Türk devlet adamları, bu harekata katılmaya hazır olduklarını defalarca tekrar edecek, böylece bir yandan iyi niyetlerini 69 H. Tuncer, a.g.e, s.107, B. Oran, a.g.e., s

36 vurgularken öte yandan da zaman kazanmış olacaklardı. Zaman kazanmak o günlerde en büyük zorunluluktu. Müttefiklerin savaş planları açısından Türkiye nin optimal yarar sağlayacağı kritik dönem böylece atlatılmış oluyordu. Churchill için Türkiye nin Balkanlarda harekete geçirilmesi en gözde proje haline gelmişti. Bu nedenle 18 Kasım da Churchill İngiliz kurmay başkanlarına Türkiye nin 1943 baharında Müttefiklerin yanında savaşa girmesi için devamlı bir çaba gösterilmesi yolunda gerekli talimatları verdi. Churchill bunu sağlanabilmesi için Türkiye ye kış boyunca silah sevkiyatı yapılmasının yanı sıra İngiltere, Rusya ve Amerika nın Türkiye ye toprak bütünlüğü teminatı vermeleri gerektiğine inanıyordu. Churchill, Roosevelt in desteğini aldıktan sonra durumu Stalin e açmış, Stalin de 28 Kasım da verdiği cevapta Türkiye nin 1943 ilkbaharında savaşa girmesini sağlamak için her şeyin yapılmasını arzu ettiğini belirtmiştir. 71 Türkiye nin 1943 yılı baharında Müttefiklerin yanında savaşa girmesi konusunda, İngiltere, ABD ve Sovyetler Birliği fikir birliğine varmış oluyordu. Ancak Türkiye nin savaşa girmesi için öncelikle yapılması gereken iş, Türk ordusunun ihtiyacı olan modern harp silah ve araçlarının Türkiye ye verilmesini gerçekleştirmek ve Türkiye nin savaşa girmek kon usundaki ön koşulunu ortadan kaldırmaktı YILLARI ARASI DÖNEM Casablanca Konferansı 71 İ. Kayış, İkinci dünya Savaşında Türkiye nin Genel Durumu Ve Uyguladığı Dış Politika, Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2009, s.56,57 72 Ö. Köroğlu, a.g.t., s

37 Savaşın seyrini belirlemek için Churchill ve Roosvelt arasında 14 Ocak 1943 tarihinde Fas ın başkenti Casablanca da yapılan Konferansta çok önemli bir karar alınmıştır: düşman kayıtsız şartsız teslim olana dek savaşmak. 73 Ancak Türkiye bu karardan hiç hoşnut kalmamıştır. Çünkü Almanya nın koşulsuz teslimiyeti Avrupa da tek ve en güçlü devlet olarak Sovyetler Birliğinin yerleşmesini getirecek ve Türkiye için önemli olan denge unsuru ortadan kalkacaktı. 74 Ancak Müttefikler, Türkiye nin ne düşündüğü ile ilgilenecek durumda değillerdi. Hatta İngiltere ile ABD, Türkiye konusunda tam bir fikir birliğine bile sahip değillerdi. Sonuç olarak Türk topraklarını bir harekat üssü olarak kullanmak ve böylelikle Türk liman ve havaalanları aracılığıyla Romanya daki petrol kuyularını bombalayarak Almanya nın çöküşünü hızlandırmak isteyen Churchill in ısrarları ile Amerikalılar, Türkiye nin etkin bir biçimde savaşa katılması ilkesini kabul etmiştir. Ayrıca Konferansta, Türkiye nin savaşa girmesini sağlamak konusundaki girişimleri, iki ülke adına İngiltere nin yapması ve Türkiye ye verilecek askeri yardım malzemelerinin İngiltere aracılığı ile yapılması kararlaştırılmıştır Adana Görüşmeleri Casablanca görüşmelerinin somut sonucu, Churchill in İnönü yü ziyareti olmuştur. Toplantı yeri konusunda çeşitli seçenekler ortaya çıkmışsa da 30 Ocak 1943 te Adana da toplantının yapılması kararı benimsenmiştir. Adana görüşmelerinin yapılacağı günlerde, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü nün aklında iki önemli düşünce vardı: Churchill i savaştan sonraki Rus tehlikesine karşı uyarmak ve Türkiye ye yollanacak savaş mühimmatının sevkini hızlandırmak. Öte 73 B. Oran, a.g.e., s.450, S. Deringil, a.g.e., s Ö. Köroğlu, a.g.t., s

38 yandan Churchill de Türkiye yi seferber etmek, savaşa katılma zamanının geldiği konusunda İnönü yü ikna etmek için Adana ya gelmişti. 76 Bununla birlikte Churchill, Türkiye ye bir istekte bulunmak için değil, silah ve malzeme ihtiyaçlarınızı incelemek için geldim 77 diyerek ziyaret amacını farklı bir biçimde belirtmiştir. Gerçekten de Adana Görüşmeleri sırasında Türk yöneticilerden açıkça savaşa katılmalarını istememiş; ancak İngiltere ve ABD nin, Türkiye nin savunma gücünü arttırmak için daha fazla yardım yapmaya hazır olduklarını, eğer Türkiye bu yardımı aldıktan sonra savaşa katılırsa, savaş sonu dünyasında daha sağlam bir konumda olacağını belirtmiştir. Churchill in amacı Trakya daki Türk Üslerinden ve havaalanlarından İngiliz uçaklarının yararlanmasını sağlamaktı. Gerekli yardımı aldıktan sonra Türkiye nin 1943 yılı baharında savaşa gireceğini düşünüyordu. 78 Churchill Rus argümanını Adana da hiç kullanmamış, ama Türk heyeti Rusya nın savaş sonrasında Avrupa üzerinde emeller beslediğini kendisine defalarca tekrar etmiştir. Türkiye nin Sovyetler Birliğinden duyduğu endişeyi ortadan kaldırmaya çalışmış, olası bir Sovyet tehdidine karşı Türkiye nin yeterince korunabilmesi için en güvenli yolun savaşa katılmaktan geçtiğini söylemiştir. Savaş sonrasında Türkiye nin güvenliği Birleşmiş Milletler tarafından sağlanacak, İngiltere ve ABD bu konuda güvence verecekti. Zaten savaştan yorgun olarak çıkacak bir Sovyetler Birliği kendi yaralarını sarmaya uğraşacaktı. Almanya yı taklit etmeye kalktığı takdirde ise Sovyetler Birliğine karşı çıkılacaktı. Ancak bu tür sudan yatıştırmalar Türk tarafını ikna etmeye yetmemiştir S. Deringil, a.g.e., s F. C. Erkin, Dışişlerinde 34 Yıl, Anılar-Yorumlar, Cilt-1,Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1987, s H. Tuncer, a.g.e., s S. Deringil, a.g.e., s.190, C. Koçak, a.g.e., C: I, s

39 Tüm bunların sonucu olarak Adana Görüşmelerinde iki nokta açık bir şekilde ortaya çıkmıştır: 1- Türkiye nin askeri gücü zayıftır ve güçlendirilmelidir; 2- Türkiye karşısında Churchill in ulaşmak istediği sonuç, Türkiye nin, muharip hale gelmesi bile, savaş dışı durumunu Müttefiklerin işine yarayacak şekilde genişletmesiydi. İngiltere, Türkiye ye yeterli savaş malzemesi sağlamak için elinden geleni yaparsa, yakın bir gelecekte Türkiye den bazı şeyler istemekte hakkı olurdu. 80 Adana Konferansı nın tek somut sonucunun Adana Listeleri adı verilen askeri mühimmat listeleri olduğu söylenebilir. Bu listelerdeki malzemenin, Türk demiryollarının tam kapasitesi kullanılarak sevk edileceğine Churchill söz vermişti. Tabii İngiliz Başbakanı Türkiye yi savaşa çekmek için yem olarak kullanılması öngörülen bu malzemenin, tam tersine onu savaşın dışında tutmak için kullanılacak bir taktiğe zemin hazırlayacağını bilemezdi. 81 Churchill, Adana görüşmelerinde konuşulan konuları, Sovyetler Birliği ne bildirmek konusunda da hassas davranmıştır. Çünkü Türkiye üzerinde yapmış olduğu baskı ve girişimlerin, Sovyetler Birliği tarafından yanlış anlaşılmasını istemiyor, bu nedenle aralarında bir sorun meydana gelmesinden özenle kaçınıyordu. Churchill in bu tutumundan Sovyetler Birliği memnuniyet duymakla birlikte, hem askeri görüşmelerin içeriğini tam olarak öğrenmeye çalışıyor hem de Türkiye ye verilecek askeri yardım malzemelerinin Almanya ya karşı olduğu konusunda tereddüt duyuyordu. Gerçekte, Balkanlarda çatışan İngiliz ve Sovyet çıkarları, kendini göstermeye başlıyordu. Stalin, Balkanları kendi nüfuz alanı olarak görüyor 80 A.Ş. Esmer, O. Sander, a.g.e., s S. Deringil, a.g.e., s.192, 29

40 ve İngiltere nin bu bölgeye girme planlarından rahatsız oluyordu. Bu plan kapsamında Türkiye nin teçhiz edilmesini Almanya ya karşı değil de kendisine karşı yapıldığını düşünüyor ve bu duruma şüpheyle yaklaşıyordu. Bu şüpheli yaklaşım daha sonra yapılacak olan Washington ve Tahran konferanslarında Türkiye ye ilişkin kararların belirleyici unsuru olmuştur. 82 Churchill Adana dan olumlu izlenimlerle ayrıldı. Diğer yandan konferansı baskının artması ve yükümlülüklerinin canlanması olarak gören Türk tarafı, kendilerini baskıyı bertaraf etmiş ve yükümlülüklerden sıyrılmış görüyordu. Dolayısıyla her iki taraf için başarı, karşıt anlamlar içeriyordu. 83 Ancak, Adana Görüşmelerinin gerek Türkiye, gerekse de İngiltere açısından başarılı olduğu söylenemez. Ne Churchill Türkleri daha etkin bir biçimde Müttefiklere yardımcı olacak bir politika izlemeye razı edebilmiş, ne de Türkler İngilizleri, Sovyetler Birliğinin saldırgan bir genişleme politikası izleme eğiliminde olduğuna inandırabilmiştir Quebec Konferansı Bu konferans, Sicilya harekatının tamamlanması ve Sicilya nın tümüyle müttefiklerin işgali altına girmesinden sonra, Mussolini nin birdenbire düşmesiyle ortaya çıkan yeni durum karşısında, ikinci cephe meselesini yeni bir açıdan ele almak amacı ile Ağustos 1943 de Churchill ve İngiliz genelkurmayı ile Amerikan genelkurmayı arasında Quebec de yapılmıştır Ö. Köroğlu, a.g.t., s.205, S. Deringil, a.g.e., s E. Weisband, a.g.e., s F. Armaoğlu, a.g.e., s

41 Konferansta, ikinci cephenin Fransa da açılmasına ve müttefiklerin Kuzey Fransa sahillerine çıkarma yapmasına karar verilmiştir. Ayrıca, Türkiye nin savaşa katılması konusu da görüşülmüş, bunun için zamanın henüz erken olduğu ve askeri açıdan savaşa katılmaya hazır olmadığı konusunda anlaşmaya varılmıştır. Ancak ileriki bir tarihte savaşa katılabilmesi için askeri malzeme yardımına bulunulmaya devam edilmesi, buna karşılık Balkanlarda açılacak yeni bir cephe için gerekli olan Türk havaalanlarının derhal Müttefiklerin kullanımına açılmasının istenmesine karar verilmiştir. Ayrıca, askeri nitelikteki Alman gemilerinin Boğazlardan geçirilmemesi ve Almanya ya yaptığı krom sevkiyatını durdurması da Türkiye den istenmiştir. Türk Hükümeti, askeri malzeme yardımının sürmesinden duyduğu memnuniyeti belirtmiş, ancak Almanya ya krom sevkiyatının durdurulması yönündeki talebi reddetmiştir. 86 Bu konferansta Türkiye yi ilgilendiren Balkanlarda ikinci cephenin açılması yönündeki İngiliz baskısının sebebi, Balkanlara kendisinden önce girmek arzusu olduğunu gayet iyi anlayan Sovyetler Birliği ise İngiltere nin bu niyetine hiç yanaşmamış, bunun yerine Türkiye nin bizzat savaşa girmesini ısrarla istemiştir Moskova Konferansı Türkiye nin savaşa girmesi konusunda en kesin görüşmeler, Moskova Konferansı nda ele alınmıştır. Konferans, savaşın yürütülmesi ve savaş sonrası düzen için ABD, Sovyetler Birliği ve İngiltere liderlerinin Tahran da yapacakları 86 H. Tuncer, a.g.e., s.130; C. Koçak, Türkiye de Milli Şef Dönemi Cilt: II, İletişim Yayıncılık, Ankara, 1986, s B. Öz, Bıçağın Sırtında Siyaset 2. Dünya Savaşında Türk Dış Politikası, Can Yayınları, İstanbul, 2004, s

42 zirve görüşmelerinin ön hazırlığını yapmak amacıyla üç ülkenin Dışişleri Bakanlarının katılımıyla Moskova da, 18 Ekim-1 Kasım 1943 tarihlerinde toplanmıştır. Toplantıya, Sovyetler Birliği, ABD ve İngiltere Dışişleri Bakanları: V.Molotov, C. Hull ve A.Eden katılmış, toplantının başlıca gündemi üç devlet başkanının savaşı kısaltmak için alacakları kararları hazırlamak olmuştur. Görüşmelerde, ABD ve İngiltere'nin Almanya'yı dize getirmek için Fransa'nın kuzeyine kuvvet çıkarmaları konusu ve savaşı kısaltacak diğer konular görüşülmüş, Alman saldırısından en büyük kayba uğrayan Sovyetler Birliği nin direncini arttırmak ve bunun için bazı isteklerini kabul etmek, görüşmelere hakim gündem maddesi olmuştur. 88 Konferansın sonunda 1 Kasım gecesi Eden ve Molotov, Hull un imza yetkisi olmadığı gerekçesiyle katılmadığı gizli bir protokol imzalamışlardır. Buna göre: 1. Hitler Almanya sının en kısa zamanda yenilgiye uğratılması için her iki dışişleri bakanının görüşüne göre Türkiye 1943 sonundan önce Birleşmiş Milletlerin yanında savaşa girmelidir. 2. Her iki tarafın dışişleri bakanları arasında varılan antlaşma uyarınca İngiltere ve Sovyet hükümetleri tarafından Türkiye ye en kısa zamanda savaşa girmesi önerilecektir. Taraflar arasında bir tarih saptanacak ve bu tarih 1943 sonundan önce olacaktır. 3. Ayrıca Türkiye den derhal Birleşmiş Milletlere her türlü kolaylığı sağlaması rica edilecektir. Türkiye, Müttefik Hava Kuvvetlerine üslerini açacak ve iki hükümetin saptadığı konularda yardımcı olacaktır A. S. Bilge, Güç Komşuluk, Türkiye İş Bankası Yayınları, Ankara, 1992, s B. Öz, a.g.e. s

43 Görüldüğü üzere Moskova Konferansında İngiltere, ABD ve Sovyetler Birliği Türkiye den ortak taleplerde bulunmaya karar vermiş, bu durum Türkiye nin savaş dışı tutumunu sürdürmesini daha da güçleştirmiştir Birinci Kahire Konferansı Moskova Konferansında alınan kararları dolaylı olarak Türkiye ye iletmek ve liderler arasında yapılacak Tahran Konferansı öncesinde, Türkiye nin tavrını öğrenmek amacıyla yapılan Birinci Kahire Konferansı, İngiltere Dışişleri Bakanı Eden ile Türkiye Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu arasında 5-16 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. 91 Eden, Türkiye den İngiltere adına hava üslerini, üç müttefik hükümet adına ise yıl sonuna kadar savaşa katılmasını istemiştir. Alman hava kuvvetlerinin Ege deki üstünlüğünü kırmak için İngiltere nin Güney-Batı Anadolu daki hava alanlarına şiddetle ihtiyacı olduğunu söyleyerek Türkiye nin savaşa katılmasından doğacak avantajlar üzerinde durmuştur. Eden ayrıca, bu tekliflerin reddedilmesi halinde İngiliz hükümetinin Türkiye ye göndereceği yardımı keseceğini ihtar etmiştir. Ancak Eden in Kahire deki bu istekleri Türk Heyeti tarafından benimsenmemiştir. Türk Heyeti, müttefiklere hava üsleri vermenin savaşa girmeye yol açacağını, bu takdirde ise Almanya nın İstanbul, İzmir ve hatta Ankara ya karşı saldırıda bulunmalarını hiçbir kuvvetin durduramayacağını söylemiştir. Eden her ne kadar Alman hücumlarına karşı koymak için gerekli miktarda avcı uçağını 90 H. Tuncer, a.g.e., s Ö. Köroğlu, a.g.t., s.221,222 33

44 verebileceklerini açıkladıysa da bu durum Türklere yeterli bir güvence olarak gözükmemiştir. 92 Türkiye yapılan görüşmelerde, İngiltere ve Sovyetler Birliği arasında gizli bir anlaşma olduğundan şüphelenmiş ve bunu açığa çıkartmaya çalışmıştır. Bu konuda duyulan en büyük korku: Savaşa girilmesi halinde, İngiltere-ABD yardımının yetersiz kalması durumunda, Sovyetler Birliği'nin aşırı ''yardım''larıydı. Yani yardım adı altında Türk topraklarının Sovyetler Birliği tarafından işgal edilmesiydi. 93 Bu görüşmeleri yapacak iki devlet adamının birbirleri konusunda olumsuz tavır almış olmaları da duruma yardımcı olmamıştır. Eden, Numan Menemencioğlu nun Alman yanlısı olduğuna inanıyor, Menemencioğlu ise Eden in kendisini beğenmiş ve gösterişi seven biri olduğunu düşünüyordu. 94 Birinci Kahire Konferansı ndan çıkan tek sonuç Türk Heyetinin İngiliz tekliflerini hükümete duyuracağına dair verdiği söz olmuştur. Eden-Menemencioğlu müzakereleri Türk-İngiliz ilişkilerinde bir dönüm noktası olmuş, 17 Kasım 1943 te Türkiye ilke olarak savaşa girmeyi kabul etmiştir. Türk diplomasisinin savunma hattında böylelikle taktik bir geri çekilmeden söz edilebilir. Artık Türk devlet adamları, Türkiye nin tarafsızlığı üzerinde durmayacak, savaşa girmeyi kabul ettiği söylenecek, ancak hazırlıksız olduğu ve savaşta ne rol oynayacağını bilmediği savları arkasında yeniden mevzilenecektir Tahran Konferansı 92 H. Tuncer, a.g.e., s Ö. Köroğlu, a.g.t., s S. Deringil, a.g.e., s İ. Kayış, a.g.t., s.72 34

45 28 Kasım 1943 te Tahran da başlayan ve üç büyükler olarak adlandırılan Roosevelt-Stalin ve Churchill arasında gerçekleştirilen konferansta Türkiye yine gerek görüşmeler sırasında gerekse sonuç bildirisinde konu edilmiştir. 96 Konferansta söz konusu olan meselelerin en önemlileri şunlardır: Ruslar ikinci cephenin açılmasında yine ısrar etmişler bu ısrarın sonucu olarak bu cephenin açılması tarihi 1 Mayıs 1944 olarak tespit edilmiştir. Churchill, ikinci cephenin Balkanlarda açılması fikrini Ruslara da kabul ettirememiştir. 2. İkinci cephe ile ilgili olarak, Türkiye nin de savaşa katılmasına karar verilmiştir. 3. Savaş sonrası barış düzeninin korunması için bir milletlerarası teşkilat kurulması fikri bütün taraflarca kabul edilmiştir. 97 Tahran Konferansı nda alınan ve Türkiye yi ilgilendiren kararlara göre ise, Müttefikler Türkiye nin yılsonuna kadar savaşa girmesini ve hava alanlarının Müttefikler tarafından kullanılmasını talep etmektedirler İkinci Kahire Konferansı Tahran konferansından sonra Türkiye nin savaştaki durumunu görüşmek üzere İnönü Kahire ye çağrılmıştır. İnönü konferansa katılacağını teyit etmeden önce, konferansın Stalin-Churchill-Roosevelt in aldıkları kararların tebliği niteliğinde olmayacağının garantisini istemiş, konferansa ancak eşit şartlarda konuşulacak, önyargılardan arınmış bir ortam sağlanırsa katılacağını söylemiştir M. Aktaş, Savaş Sırasında Diplomatik Görüşmeler ve Zirveler Türk Dış Politikası , Ed Haydar Çakmak, Barış Pilatin Yayınları Ankara, 2008, s F. Armaoğlu, a.g.e., s B. Ertem, İkinci Dünya Savaşı Sırasında Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri Ve Türkiye nin Amerika Birleşik Devletleri İle Yakınlaşmasına Etkileri Turkish Studies Dergisi, Cilt 8, sayı 7,Yıl: 2013, s M. Özata, İkinci Dünya Savaşı Sonlarında ABD Belgelerine Göre Türkiye ABD İlişkileri ( ), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2011, s.50 35

46 Roosevelt, yapılacak görüşmelerin eşit devletlerarasında özgür tartışma ortamında geçeceğine dair taahhütte bulunmuştur. Kahire Konferansı, Türkiye üzerinde yapılan baskının doruk noktası olmuş, Aralıkta başlayan görüşmelerde Churchill, Türkiye nin savaşa girmesi konusunda oldukça ısrarlı davranmıştır. Türkiye ise prensip olarak savaşa girmeye karşı olmadığını ama bunun için iki aşama gerektiğini belirtmiştir: Hazırlık aşaması ve Müttefiklerle işbirliği aşaması. 101 İnönü ye göre önce Türkiye nin en gerekli ve kaçınılmaz gereksinimleri karşılanmalı ve üç ulus ortak bir hazırlık planı yapmalıydı. İnönü, ülkesinin elinde olan her şeyi, hatta eski çağlardan kalanları bile seferber ettiğini söylemiştir. Ne var ki, Türk isteklerinin çoğu geri çevrilmiş, söz verilen yardımlar gönderilmemiş, bazı yardım gereçlerinin modası çoktan geçmiş, kullanılması olanaksız hale gelmişti. Kullanılabilecek olanlar ise hüzün verecek derecede yetersizdir. Ayrıca müttefiklerle işbirliği için ortak bir planlama da bulunmuyordu. Müttefiklerle Türk birlikleri arasında etkili bir koordinasyonu sağlayacak bir Balkan Harekatı Ortak Stratejisi hazırlanmamıştı. Bu durum karşısında İnönü görüşünü Türkiye için en iyisi, dünyanın kendisine düşen bölümünde, İngiliz ve Amerikan birlikleriyle omuz omuza çarpışmasıdır diyerek açıklamıştır. 102 Bu gelişmeler dışında özelikle Türk havaalanlarının hazır hale getirilmesi tartışma konusu olmuştur. Türkiye den İngiliz askerlerinin sivil danışmanlar olarak ülkeye sokulması, 15 Şubat 1944 ten itibaren de Türk hava sahalarının Amerikan ve İngiliz filoları tarafından kullanılması istenmiş, İnönü ise bunun yine değişik bir 100 S. Deringil, a.g.e., s Ö. Köroğlu, a.g.t., s E. Weisband, a.g.e., s

47 şekilde savaşa katılması olduğunu ve Almanya nın bunun üzerine Türkiye yi işgal edebileceğini söylemiştir. Sonuç olarak konferansın bitiminde İnönü prensip itibariyle savaşa katılmaya razı olmuştur. Türk Hükümeti nin en geç 15 Şubat 1944 e kadar hava alanlarının müttefikler tarafından kullanılmasına için gereken hazırlıkları yapması gerekiyordu. Türkiye, bu duruma razı olup olmayacağını bildirecekti. 103 İkinci Kahire Konferansı ile birlikte Türk diplomasisinin birinci dönemi sona ermiş, ikinci dönemi başlamıştır. Birinci dönem Sovyetler ile Nazilerden gelebilecek askeri tehdide karşı düşünülmüştü; ikinci dönem ise Sovyetler Birliğinin Doğu Avrupa üzerindeki emellerini engelleme amacı güdüyordu. İkinci Kahire Konferansı, Türk dış politikasının, askeri tehlikeleri uzakta tutmayı hedef alan savaş dönemi stratejisinden, savaş sonrası dünyasında doğabilecek siyasal çatışmalara karşı yöneltilmiş bir politikaya dönüşmesine başlangıç oluşturmuştur Türk-İngiliz Askeri Müzakereleri II. Kahire Konferansında verilen kararlara uygun olarak Türk ve İngiliz kurmayları, Ankara da biraraya gelmiştir. 105 Ocak 1944 te başlayan görüşmelerde, İngilizler, müttefik hava üslerinin hazırlanması sorunuyla uğraşırken, Türk kurulu da daha çok askeri yardım koparma peşinde olmuş, yani taraflar, aynı dilde konuşmayı bile başaramamış, aralarında büyük bir uçurum oluşmuştur. 106 Müzakereler pek az ilerleme kaydederek bir süre devam etmiş, 107 ancak görüşmelerin değişiklik 103 F. Armaoğlu, İkinci Dünya Harbinde Türkiye,Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt 13 Sayı2, 1958, s H. Tuncer, a.g.e., s R. Cartier, İkinci Dünya Savaşı, Meydan Yayınları, İstanbul, 1976, s E. Weisband, a.g.e., s.208, F.C. Erkin, Türk-Sovyet İlişkileri ve Boğazlar Meselesi, Başnur Matbaası, Ankara, 1968, s

48 yaratmaması üzerine İngiliz Heyeti 3 Şubat tarihinde Ankara dan ayrılmış, 4 Şubat ta, İngiliz Dışişleri Bakanlığı, Amerikan Dışişleri Bakanlığı na gönderdiği bir telgrafta müzakerelerin kesildiğini bildirmiştir. 108 Bu durum Türk-İngiliz ilişkilerini savaş içindeki en kötü durumuna getirmiş, İngiltere ve Amerika, Türkiye yi savaşa sokmak için tutumlarını daha da sertleştirmişlerdir. 28 Şubat tarihinde tüm İngiliz mühendis, tekniker ve danışmanları Türkiye den ayrılmış, Kahire de İngiliz üssünde eğitim gören Türk diplomatları yurda geri dönmüştür. Bu sırada Türkiye deki İngiliz ve Amerikan diplomatlarının, Türk yetkilileri ile görüşmeleri hükümetleri tarafından yasaklanmış; bu iki devletle Türkiye arasındaki ilişkiler kesilme noktasına gelmiştir. Tüm bu gelişmelerin sonucunda da 2 Mart ta İngiltere, 1 Nisan da da ABD Türkiye ye yaptıkları silah ve malzeme yardımını durdurmuşlardır Almanya ya Krom İhracatının Durdurulması Müttefik zaferlerinin birbirini kovalaması, Birleşik Amerika ve İngiltere nin Türkiye ile olan ilişkilerini dondurmaları, batıdan alınan askeri yardımın kısıtlanması, Rusya ile olan görüşmelerin kesilmesi, 1944 yılı ilkbahar ve yaz aylarında Türk politikasının gidişi üzerinde dayanılmaz baskılar yaratan etkenler olarak dikkati çekmiştir. İşte bu dönemde Türkler ortaya çıkan yeni gerçeklere ayak uydurabilmek ve böylece Müttefikleri yatıştırmak için gerek iç gerekse dış politikalarını değiştirmeye başlamıştır. Bu kapsamda ilk olarak yapılan şey, Almanya ya krom ihracatının durdurulması olmuştur M. S. Söylemez, a.g.t., s R. Uçarol, a.g.e., 1995, s E. Weisband, a.g.e., s

49 Konu ilk olarak ABD Dışişleri Bakanı Cordell Hull un 9 Nisan da yaptığı bir konuşmada tüm tarafsız milletlerin Almanya yla ticari ilişkilerini kesmelerini istemesiyle gündeme gelmiştir. Daha sonra İngiltere ve ABD 19 Nisan 1944 tarihinde Türkiye ye bir nota vererek Türk Hükümetinden Almanya ya yapılan krom ihracatının durdurulmasını istemiş, bu isteklerinin kabul edilmemesi halinde ekonomik ambargo uygulayacaklarını belirtmişlerdir. 111 Hatta iki büyükelçi, Türkiye istenildiği gibi hareket etmediği takdirde, Türk-Bulgar sınırı boyunca akmakta olan Meriç nehrindeki iki köprünün bir sabotaj, ya da bombalanmak suretiyle yıkılmasını hükümetlerine tavsiye etmişlerdi. Bu suretle Almanya ya yapılan krom ihracatının % 85 oranında düşeceğini hesaplamaktaydılar. Nihayet Türkiye, İngiltere ve Amerika nın teşebbüsü ile Almanya yla krom ihracatını 20 Nisan da durdurmuştur Bazı Alman Gemilerinin Boğazlardan Geçmeleri yılında Müttefiklerle Türkiye arasında önemli bir uyuşmazlık konusu da Boğazlardan geçen Alman gemileri olmuştur. Montreux Anlaşmasına göre Boğazlar, savaş zamanında Türkiye nin tarafsız olması durumunda savaşan tarafların askeri gemilerine kapalı olacaktı. 4. madde uyarınca savaşta eğer Türkiye savaşan taraflardan biri değilse, bütün ticaret gemileri hangi bayrağı taşırlarsa taşısınlar, Boğazlardan serbestçe geçebilecekti. 3. maddeye göre ise Türkler, Boğazların giriş ya da çıkışlarında kuracakları sağlık denetleme istasyonları ile gemileri durdurup denetleyebileceklerdi. Böyle bir maddenin konulmasındaki sebep sağlık denetimi 111 R. Uçarol, a.g.e., s A.Ş. Esmer, O.Sander, a.g.e., 1968, s A.Ş. Esmer, O.Sander, a.g.e., s

50 adı altında durumları şüpheli görülebilecek gemileri aramak ve gerçekten savaş gemisi olup olmadıklarını saptamaktı yılının Ocak ve Şubat aylarında İngiliz Elçiliği, Alman gemileri konusunda yoğun bir kampanyaya girişmişti ve Huggesen, Türk yetkililerin ticari gemi olarak kamufle edilmiş Alman savaş gemilerinin Boğazlardan geçişine göz yumduğunu iddia ediyordu. 115 Türkiye nin zaman zaman İngiliz şikayetlerine dayanarak Boğazlar bölgesinde çeşitli Alman gemilerini durdurarak arama yapmak istemesi ise Almanya yla gerginliğe yol açıyordu. Sorun Mayıs sonunda doruk noktasına ulaşmış, bazı Alman gemileri, İngiliz istihbaratına göre Türk yetkililerce aranmış ve Montreux Anlaşmasına göre her hangi bir ihtilaf bulamayınca Boğazlardan geçmesine izin verilmişti. Bu durum İngilizleri daha çok kızdırmış ve baskıların artmasına neden olmuştu. Ne var ki, tam bu sıralarda Karadeniz den gelen Kassel adlı bir Alman gemisi muayene talebini reddedince gemide arama yapılmış ve kamufle edilmiş 30 tonluk bir vinç ve 4 tonluk ağır bir mitralyöz taşıyan 9 mm lik zırhlı bir yardımcı savaş gemisi olduğu anlaşılmıştı. İngiltere nin bu yoğun baskılarını doğrulayan bu gelişme üzerine Türkiye, Alman Dışişleri nezdinde Montreux un ihlalini protesto etti. Ayrıca, o andan itibaren Boğazlara gelecek bütün Alman gemilerinin muayenesi için gerekli tedbirlerin alındığını ve bundan böyle EMS ve Mannheim sınıflarından gemilerin geçişinin muayeneye dahi gerek kalmadan reddedileceğini bildirdi H.Tuncer, a.g.e., s S. Deringil, a.g.e., s B. Oran, a.g.e., s

51 Bu gelişmeler üzerine de, İsmet İnönü den sonra Türk dış politikasında savaş boyunca en etkin kişi olan Numan Menemencioğlu 15 Haziran 1944 te istifa etti. 117 İstifanın arkasındaki asıl neden ise, bu dönemde ortaya çıkan gelişmeler doğrultusunda değişen dengelere ayak uydurmak; İngiltere ve Amerika ya yaklaşmaktı Almanya ile Diplomatik İlişkilerin Kesilmesi Krom meselesinin Müttefiklerin işine gelir şekilde çözümlenmesinin ardından, Müttefikler bu defa da Türkiye nin Almanya ile diplomatik ilişkilerini kesmesi için baskıda bulunmaya başlamışlardır. Bu gerçekleştiği takdirde Sovyetler Birliği, Türk toprakları üzerinden yüksek irtifa uçuşları yapabilecek, Türkiye nin iki bine yakın Alman ve Mihver ajanı sınır dışı edilebilecek ve Türk topraklarında stratejik hava ve deniz üslerinin kullanılması sağlanabilecektir. 118 Bu kapsamda 30 Haziran tarihinde İngiliz Büyükelçisi Hugessen, Başbakan Şükrü Saraçoğlu nu ziyaret etmiştir. İkinci cephenin açılmasından sonra oluşan durum nedeniyle, Türkiye nin Almanya yla ticari ve diplomatik ilişkilerini kesmeyi göze almasının zamanı geldiğini ve ancak bu şekilde son gelişmeler sonucunda karanlık ve karışık olan politikasını aydınlatarak kendisine ait olan milletlerarası rolü savaş sırasında olduğu gibi barış döneminde de oynayabileceğini bildiren bir nota vermiştir. 1 Temmuz da da ABD Büyükelçisi Şükrü Saraçoğlu nu ziyaret ederek İngiliz talebini desteklediklerini bildirmiştir S. Deringil, İkinci Dünya Savaşı ve Türkiye, Hasta Adamın Dinç Evlatları, Toplumsal Tarih Dergisi, Sayı 21, Ocak 2004, s A.Ş. Esmer, O.Sander, a.g.e., s B. Oran, a.g.e., s

52 Bu gelişmeler üzerine Saraçoğlu, 3 Temmuz da iki ülkenin büyükelçilerini bakanlığa davet etmiştir. Saraçoğlu bu görüşmede, Almanya ile ilişkilerin kesilmesi karşılığında savaş sonrası görüşmelerde Türkiye ye de yer verilmesi, kesilen yardımların tekrar başlatılması, Türkiye nin ekonomik ihtiyaçlarının giderilmesi taleplerinde bulunmuş ve ancak bunlar karşılanırsa Türkiye nin Almanya ile ilişkilerini kesebileceğini bildirmiştir. Öte yandan Sovyetler Birliği, Müttefiklere Türkiye nin Almanya ile ilişkilerini kesmesinin artık yeterli olmadığını, İngiltere nin, Türkiye nin savaşa girmesi konusunda Moskova ve Tahran da alınan kararlara uygun hareket etmeyerek Türkiye ye yeni tekliflerde bulunduğunu ileri sürerek durumu protesto etmiştir. 120 Bu gelişmeler ışığında Türk Hükümeti, TBMM yi olağanüstü toplantıya çağırarak 2 Ağustos 1944 teiki ülke arasındaki ilişkilerin kesilmesine karar vermiştir. Şükrü Saraçoğlu Olağanüstü Meclis toplantısında yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullanmıştır: Müttefikimiz İngiltere, ittifak çerçevesi dahilinde, bizden Almanya ile siyasi ve iktisadi bilcümle münasebatımızın kesilmesini istemiştir. Hükümetimiz bu talebi inceden inceye tetkik ederek, bunun ittifak çerçevesi dahilinde ve haklı bulunduğunu görmüştür ve müsbet cevabını Meclis in kabulüne arz etmeyi kararlaştırmıştır. ( ) Alacağınız bu karar, bir harb kararı değildir. Bunun bir harb kararına münkelip olması veya olmaması, karşı tarafın alacağı tavıra bağlıdır Yalta Konferansı 120 B. Ertem, a.g.m., s C. Koçak, a.g.e., C: II, s.264,265 42

53 1945 yılında artık Mihver devletlerinin yenileceği kesinleşmiş ve Avrupa ya verilecek yeni düzenin esaslarını tespit etme zamanı gelmiştir. Bu nedenle üç büyükler 4-11 Şubat 1945 tarihinde Kırım da Yalta Konferansı nı düzenlemişlerdir. 122 Konferansta, diğer konuların yanı sıra Türkiye yi ilgilendiren meseleler de görüşülmüş, Türkiye ilk olarak 10 Şubatta boğazlar sorunu ile gündeme gelmiştir. Stalin, Japonların bile Montreux Antlaşmasında Sovyetlerden daha fazla rol oynadıklarını belirtmiş, Türkiye nin elinin Sovyetler Birliği nin boğazında olmasını kabul edemeyeceğini açıklamış ve üç Dışişleri Bakanına bu konuyu Yalta Konferansından sonraki ilk toplantıda ele almalarını önermiştir. Roosevelt, Sovyetlerin sıcak denizlerde liman istemelerinin normal olduğunu açıklamış, Churchill ise Stalin in Dışişleri Bakanlarının toplanma önerisini akıllıca bulmuş ve İngiltere olarak Karadeniz in büyük ülkesi Sovyetler Birliği nin daracık bir çıkışa bağımlı olmamasının gerektiğini eklemiştir. Bu konu ile ilgili olarak Yalta Konferansı sonunda alınan karar, üç Dışişleri Bakanının Londra da Sovyet Hükümetinin Montreux Antlaşmasında önerdiği değişiklikleri görüşmesi şeklinde olmuştur. Türk Hükümeti ise uygun bir zamanda bilgilendirilecektir. 123 Yalta da alınan bir diğer önemli karar da Nisan ayı sonunda San Fransisco da toplanacak BM Konferansına sadece 1 Mart 1945 itibariyle Almanya ve Japonya yla savaş durumunda olan devletlerin kurucu üye olarak davet edilmeleri olmuştur. 124 Bunun üzerine Türkiye, 23 Şubat 1945 te Almanya ile Japonya ya savaş ilan etmiştir. 122 B. Ertem, a.g.m., s Ö. Köroğlu, a.g.t., s.255, B. Ertem, a.g.m., s

54 Mart 1945 Tarihli Sovyetler Birliği Notası Türkiye nin Almanya ve Japonya ya savaş ilân etmesinin Sovyetler Birliği nin Türkiye politikasına hiçbir olumlu etkisi olmamıştır. 19 Mart 1945 günü, Türkiye nin Moskova Büyükelçisi Selim Sarper, bir danışma toplantısı amacıyla Ankara ya çağrılmış, aynı gün Sovyet Dışişleri Bakanı Molotov, Türkiye ye dönmek üzere olan Selim Sarper i bakanlığa davet etmiştir. Molotov, Selim Sarper e artık günün şartlarına uymadığı ve esaslı değişiklikler gerektirdiği düşüncesiyle, Sovyet Hükümeti nin, 17 Aralık 1925 tarihli Türk-Sovyet Dostluk ve Tarafsızlık (Saldırmazlık) Anlaşması nı tek taraflı olarak feshettiğini bildirmiştir. Türkiye artık, sürekli artan Sovyet saldırganlığına karşı diplomatik olarak da korumasızdır. İkinci Dünya Savaşı, 7 Mayıs ta Almanya, 14 Ağustos ta da Japonya nın teslim olmasıyla fiilen sona erdiğinde Türkiye, savaş boyunca sürdürdüğü tarafsızlığın bir bedeli olarak Sovyetler ile baş başa bırakılmıştır. 125 Türkiye Sovyetlerin 19 Mart notasına 4 Nisan da cevap vererek ne gibi önerileri olduğunu sormuş ve yeni bir pakt önemiştir. Buna Haziran a kadar bir yanıt gelmemiş, nihayet 7 Haziran 1945 te Moskova Büyükelçisi Selim Sarper, Molotov la görüşmüştür. Bu görüşme sırasında ikinci sözlü nota Türkiye ye verilerek şu istekler sıralanmıştır: Mart 1921 tarihli Moskova Antlaşması nın çizdiği Türk-Sovyet sınırının, Sovyetler Birliği lehine değiştirilmesi. Kars ve Ardahan ın Sovyetler Birliği ne verilmesi; 2- Boğazların savunmasında Sovyetler Birliği nin de ortak olması. Bunun için Boğazlarda Sovyetler e deniz ve kara üslerinin verilmesi; 125 B. Ertem, a.g.m., s F.C. Erkin, Türk-Sovyet...a.g.e., s

55 3- Montreux Sözleşmesi nin belirlemiş olduğu Boğazlar rejiminin değiştirilmesi. Bunun yerine Türkiye ve Sovyetler Birliği arasında yeni bir ikili antlaşmanın imzalanması. 127 Türkiye, SSCB nin bu taleplerini İnönü nün Türk topraklarını ya da Türkiye nin haklarını hiç kimseye devretme yükümlülüğümüz yoktur. Onurumuzla yaşar, onurumuzla ölürüz ifadesini kullanarak reddetmiştir Postdam Konferansı Türkiye nin yoğun Sovyet baskısına karşı yalnız direnmeye çalıştığı günlerde, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Sovyetler Birliği arasında, 17 Temmuz- Ağustos 1945 tarihleri arasında, Potsdam Konferansı düzenlenmiştir. Roosevelt in 12 Nisan 1945 tarihinde ölmesi nedeniyle, ABD nin yeni Başkanı Harry S. Truman tarafından temsil edildiği bu konferansta görüşülen en önemli konulardan birisi ise yine Boğazlar olmuştur. 129 Stalin, Boğazların Türkiye ile SSCB arasında bir mesele olduğu konusunda bir müttefik uzlaşması elde etmeye çalışmış ve Eğer Marmara da bize tahkim edilmiş bir pozisyon vermeniz mümkün değilse, o zaman Dedeağaç da bir üs alamaz mıyız diye sorarak Boğazların kontrolü konusundaki niyetlerini dile getirmiştir. 130 Boğazlar konusu, 24 Temmuz da, görüşmelerin yedinci oturumunda da gündeme gelmiş ancak konferanstan sonra çözülmek üzere ertelenmiştir. Konferansta Boğazlar, Montreux de yapılacak düzenlemeler ve Sovyetler in toprak talepleriyle ilgili bir karara varılmamıştır. Yalnızca, konferans sonunda kabul 127 B. Ertem, a.g.m., s Ş. S. Aydemir, İkinci Adam Cilt: II, Remzi Kitabevi, Ankara, 2001, s B. Ertem, a.g.m., s B. Oran, a.g.e., s

56 edilen protokolün 16.maddesinde üç hükümetin o günkü koşullara yanıt vermediği için Montreux de değişiklik yapılması gerektiği konusunda görüş birliğine vardıkları açıklanmıştır. Konunun, her bir tarafın Türkiye ile doğrudan görüşmeler yoluyla ele alınması ve her üç devletin de görüşlerini ayrı ayrı Türkiye ye bildirmeleri kararlaştırılmıştır. 131 Postdam Konferansında ABD nin çizgisi Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında verimli görüşmeler başlatmak olmuştur. İngiltere nin tavrı ise daha kesin olmuş ve Sovyet taleplerinin Birleşmiş Milletler Senedine aykırı olduğunu beyan etmiştir. İngilizlere göre Türkiye, Sovyetler Birliği ile yapılacak herhangi bir müzakerenin sadece ikisi arasında değil, uluslararası platformda yapılmasını istiyordu. Yani Türkiye kalabalıktan güven doğar ilkesine göre hareket ediyordu B. Ertem, a.g.m., s S. Deringil, Denge Oyunu..a.g.e., s

57 İKİNCİ BÖLÜM İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİ 2.1.Savaş Öncesinde Türk-Yunan İlişkileri Yunanistan Krallığının Kurulmasından Lozan Antlaşmasına Kadar Olan Dönemde Türk-Yunan İlişkileri Uzun süre Osmanlı Devletinin egemenliğinde yaşayan ve diğer gayrimüslim unsurlara oranla daha üstün ve korunmada öncelikli kabul edilen, Rumlar Osmanlı Devleti içinde oldukça iyi konumdaydılar. 133 Ancak, Osmanlı Devleti nin gücünü kaybetmesiyle birlikte devlet aleyhinde çalışmaya başlamışlardır. Millet bilincine kavuşmalarında Rum ticaret burjuvazisinin ve Fener Aristokrasisinin yanı sıra Rusya ve öteki Avrupa devletlerinin de etkisi olmuştur. 134 XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gerek Avusturya, gerekse Rusya, Osmanlı Devleti ni içeriden parçalayabilmek amacıyla, Rumları bağımsız bir devlet kurmaları konusunda kışkırtmaya başlamışlardır H. Uzun, Yılları Arasında Türkiye- Yunanistan İlişkileri, Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt5 Sayı:2, 2004, s İ. Ortaylı, Tanzimat Döneminde Yunanistan ve Osmanlı İmparatorluğu, Üçüncü Askeri Tarih Semineri Türk- Yunan İlişkileri, Ankara 1986, s H. Uzun, a.g.m., s.37 47

58 Rusya, Rum Ortodoks halkla eskiden beri en yakından ilgilenen ülkeydi. Henüz 17. Yüzyıl sonlarında Rus Çarı Petro nun Osmanlı Devletindeki Rumlar arasında propaganda faaliyetlerine giriştiği bilinmekteydi. 136 Daha sonra yılları arasında gerçekleşen Osmanlı-Rus Savaşında Ruslar işgal ettikleri Mora ve Adalarda bulunan Rumları devlet aleyhine kışkırtmak için faaliyetlerde bulunmuşlar, bu savaş sonunda imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması na, buralardaki faaliyetlerini devam ettirebilecekleri hükümler koydurtmuşlardır. Yine Osmanlı-Rus-Avusturya Savaşları başlamadan önce, Avusturya ile birlikte, Eski Bizans İmparatorluğu nun kurulması amacını taşıyan Grek Projesini eklemişlerdir. Çariçe Katerina nın ürettiği bu projeye göre, Slavlar ve Rumlar Osmanlı yönetiminden kurtarılacaklar ve Bizans diriltilerek Katerina nın oğlu Konstantin tarafından yönetilecektir. 137 Ancak bu planı 1789 yılında çıkan Fransız İhtilali dolayısıyla uygulayamamışlardır. Fransız İhtilalinden sonra Rumlar üzerinde Rus tahrikleri ve kullanmaları yanında bu sefer de Fransızların tahrikleri ve kullanımı başlamıştır. 138 Napolyon, Yedi Ada ya yerleştikten sonra burada yaşayan Rumlar arasında, ihtilâlin ortaya çıkardığı İnsan Hakları Beyannamesi ile milliyetçilik telkinleri yapmış, Rumların Osmanlı Devleti ne karşı ayaklanmaları için kışkırtmıştır. 139 Bu arada İstanbul da yaşayan Fenerli Rumlar da Montesquieu, Racine, Voltaire gibi Fransız yazar ve düşünürlerinden tercümeler yapmakta, gençlerini Avrupa üniversitelerine göndermekte, oralardaki fikir hareketleri ve bilim 136 Ş. S. Gürel, a.g.e., s O. Bekaroğlu, Kıbrıs Barış Harekatı Sonrası Türkiye Yunanistan Siyasi İlişkileri, Gebze Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli, 2009, s S. Kocabaş, Tarihte ve Günümüzde Türk Yunan Mücadelesi, Bayrak Yayımcılık, İstanbul, 1984, s E. Z. Karal, Osmanlı Tarihi Cilt: V, Türk Tarih Kurumu Basınevi, Ankara, 1999, s

59 adamlarıyla temas halinde bulunmaktaydılar. Yunanistan ve Avrupa daki Rumlar arasında da yeni akımlardan esinlenecek eserler veren Kazmas, Rigas Korais gibi yazar, şair ve fikir adamları ortaya çıkmıştır. Böylece Osmanlı Devletinden kopma düşüncesi fikri platformda da olgunlaşmaya başlamıştır. 140 Yine gerek Osmanlı Devleti içerisindeki Rum aydınları, gerekse Avrupa daki Byron, Victor Hugo, Goethe gibi aydınlar, Hümanizm ve Rönesans hareketleri ile eski Yunan kültürünü yeniden keşfetmişler, kendilerinde uyanan Yunan hayranlığı ve sempatisinin sonucunda Yunan bağımsızlık hareketine destek vermişler ve onların davaları için dışarıda kamuoyu yaratmışlardır. Tüm bunların yanında Yunan bağımsızlık hareketinin gerçekleştirilmesi amacıyla kurulan Filiki Eterya nın faaliyetleri de Rumları Osmanlı Devleti ne karşı örgütlemiştir. Tepedelenli Ali Paşa nın devlete isyan etmesini fırsat sayan Rumlar ilk olarak Eflak-Boğdan'da ayaklanmışlardır. Ancak burada başarısızlığa uğramışlar, daha sonra 6 Nisan 1821 de Mora da başka bir isyan çıkartmışlardır. 141 Bu isyan hareketi çok kısa bir süre içinde Mora nın tamamına ve adalara yayılmış, bunun üzerine Aleksandr İpsilantis in 142 kardeşi Dimitri İpsilantis 1821 Haziranında Mora ya gelerek ayaklanmanın başına geçmiştir. 143 Mora daki ayaklanma hareketleri Avrupa ya ulaştığında Avrupalılar arasında coşkuyla karşılanmış, Helen gönüllüleri kısa zamanda Yunanlıların bağımsızlık davasına katılmıştır. 140 M. M. Hatipoğlu, Yunanistan'daki Gelişmelerin Işığında Türk-Yunan İlişkilerinin 101 Yılı, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1988, s H. Uzun, a.g.m., s Balkanların Osmanlı Devleti'nden bağımsızlığını savunan Filiki Eterya derneğine başkanlık yapan, Yunanlı bir komutan. Bkz. (E.T. 22/04/2015) 143 B. Jelavich, Balkan Tarihi Cilt: I, Çev: İ Durdu, Küre Yayınları, İstanbul, 2006, s

60 Osmanlı Devleti nin tüm bu yaşanan gelişmelere tepkisi sert olmuş, Sultan II. Mahmut İstanbul Patriği V. Gregorius u hem Etnik-i Eteriya üyesi olduğu, hem de ayaklanmada parmağı olduğu iddiasıyla resmi kıyafetiyle Patrikhane nin önünde astırmıştır (22 Nisan 1821). Bu hareket başta Rusya olmak üzere bütün Hıristiyan dünyasının tepkisini çekmiş, Rusya, 28 Haziran 1821 de Osmanlı Devleti ne 8 gün süreli bir ultimatom vermiştir. Rusya bu ultimatomunda Hıristiyan dinine ciddi bir koruma ve güvence sağlanmasını, kiliselerin tamirini, Eflak ve Boğdan daki Türk askerlerinin çekilmesini istemiştir. Ancak Rusya nın bu girişimlerine diğer Avrupa Devletleri yeterince destek vermeyince Rusya da daha fazla ileriye gidememiştir. Yunan isyanı bir taraftan devam ederken, ayaklanmalar sonucunda isyancıların işgal ettikleri toprakları nasıl yöneteceklerine dair sorunlar ortaya çıkmıştır. Birkaç ay gibi kısada bir süre içerisinde üç ayrı yerde yönetim birimleri oluşmuş bu taşra hükümetleri bir araya gelerek 10 Ocak 1822 de Epidor da bağımsızlıklarını ilan etmiş ve beş kişilik yürütme kurulu ile elli dokuz kişilik bir meclisten teşekkül eden hükümetlerini kurmuşlardır. Böylece Yunanlılar ilk defa siyasî bir varlık haline gelmiştir. 144 Avrupalı devletler bütün bu gelişmelere bir süre seyirci kaldıysa da daha sonra Yunan meselesi ile daha yakından ilgilenmeye başlamışlardır. Sonunda Yunanistan ın bağımsızlığını gerçekleştirenler de onlar olmuştur. Önce 4 Nisan 1826 de Rusya ve İngiltere imzaladıkları Petersburg Protokolü ile özerk bir Yunanistan Devleti konusunda anlaştılar. Avusturya, Prusya ve Fransa ya da bildirilen bu belgeye göre: Yunanistan, Osmanlı Devleti ne vergiyle bağlı olacak, ama özerk bir devlet durumuna gelecek ve bütün Türkler Yunanistan dan 144 H. Demirhan, Yılları Arasında Yunanistan'da Yaşanan Gelişmeler, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2008, s.10,11 50

61 çıkarılacaktı. 6 Temmuz 1827 de bu üç devlet, imzaladıkları Londra Protokolü ile daha önce Petersburg da aldıkları kararları nasıl uygulamaya sokacaklarını açıkladılar. Buna göre de Osmanlı Devleti, Petersburg Kararlarını kabul edip asilerle bir anlaşma imzalamalı ve Yunanistan Devleti nin kurulması için çalışmaları başlatmalıydı. Aksi takdirde İngiltere, Fransa ve Rusya, Yunanistan a yardım edecek ve Osmanlı Devleti ne baskı yapacaktı. 145 Ancak Osmanlı Devletinin bu koşulları reddetmesi üzerine İngiliz, Rus ve Fransız donanmaları Çanakkale Boğazını ablukaya aldı. Yunan bağımsızlına giden yolun son dönemeci ise Navarin de demirlemiş Osmanlı-Mısır birleşik donanmasının 20 Ekim 1827 tarihinde İngiliz-Rus-Fransız birleşik donanması tarafında yok edilmesi oldu. Bu olay üzerine üç devletle ilişkiler kesildi yılında Osmanlı Devleti ne savaş ilan eden Rusya nın galibiyeti ile de iki devlet arasında Edirne Antlaşması (14 Eylül 1829) imzalanarak bağımsız bir Yunanistan Devleti nin kurulması Osmanlı Devleti tarafından kabul edildi. Beş ay sonra, 3 Şubat 1830 da İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanan yeni bir Londra Protokolü ile bağımsız Yunanistan ın kurulduğu ilan edildi. 146 Bundan sonra Yunanistan devamlı olarak Osmanlı Devleti aleyhine genişlemeye başlamıştır. 147 Kurulduktan sonra savaşmadan ele geçirdiği ilk topraklar ise 1864 yılında İngiltere tarafından Yunanistan a verilen, Yedi Ada olmuştur. 148 Daha sonra da Osmanlı-Rus Savaşı nda yansız kalmasından dolayı 145 M. M. Hatipoğlu, a.g.e., s Ş. S. Gürel, a.g.e., s A. Özgiray, Yunan Amaçları ve İtilaf Devletleriyle Birlikte Türkiye Üzerine Çevirdikleri Entrikalar ( ), Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Cilt 1 Sayı 4, Ankara, 1989, s F. Armaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi ( ),Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1997, s

62 Teselya nın tümü ve Epir in Arto bölgesi ödül olarak 1881 yılında Yunanistan a bırakılmıştır. 149 Yunanistan ve Osmanlı Devletinin 1821 yılında başlayan isyan sonrasında ilk defa bir savaşta karşı karşıya gelmesi ise, 1897 yılında olmuştur. Etnik-i Eterya denilen cemiyetin 1895 te Girit te başlattığı ayaklanma, arkasından Yunanistan daki Deliyannis Hükümeti nin olaya müdahale etmesi Türk tarihinde 313 harbi olarak adlandırılan 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı nı başlatmıştır. 150 Bu savaşta Yunanistan, ciddi anlamda hezimete uğrayarak, toprak kaybetmiş ve tazminat ödemeye mahkûm edilmiştir. Ancak Avrupalı Devletler araya girmiş, Osmanlı ordularının girdiği Teselya nın yeniden Yunanistan a verilmesini sağladıkları gibi, Girit e de özerklik kazandırmışlar ve bu adaya Yunan Krallık ailesinin birinin atanmasını sağlamışlardır. 151 Girit Savaşından sonra 1912 yılına gelindiğinde Yunanistan, Osmanlı Devleti ne karşı Balkanlarda oluşan ittifakta yer almıştır. Bu ittifak sonucunda Osmanlı Devleti on beş gün içinde Karadağ, Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan ile savaş durumuna gelmiştir. 152 Bu devletler, toplam kişilik ordularıyla, kişilik Osmanlı ordusunu yenilgiye uğratmış, sonuç olarak Giritle birlikte Selanik dahil Güney Makedonya, Güney Epir ve İtalya nın elindeki Oniki Ada dışındaki neredeyse bütün adalar Yunanistan ın eline geçmiştir. Böylece Yunanistan topraklarını ve nüfusunu neredeyse iki katına çıkarmıştır. Ancak Venizelos için asıl fırsat 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı olmuştur H. Uzun, a.g.m., s İ. Ortaylı, a.g.m., s Ş. S. Gürel, a.g.e., s M. L. Smith, Yunan Düşü, Çev: H. İnal, Ayraç Yayınevi, Ankara, 2002, s Ş. S. Gürel, a.g.e., s.33 52

63 Birinci Dünya Savaşı nda Osmanlı Devleti ile doğrudan çatışmaya girmeyen ancak Paris Barış Konferansı na katılarak Osmanlı topraklarından pay isteyen Yunanistan, 15 Mayıs 1919 günü İzmir i işgal etmiştir. İzmir in işgali ile Batı Anadolu da ilerlemeye başlayan Yunanlar ve Türk Kuvvetleri arasında yaşanan çatışmalar, Ağustos 1922 de Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile son bulmuş, böylelikle Yunanların Anadolu macerası felaket ile sonuçlanmıştır. Türkiye açısından yeni bir başlangıç teşkil eden 1922 yılı, Yunanlar için Megali Idea nın 154 son bulduğu bir dönüm noktası olmuştur. Türklerin elde ettiği bu zafer sonrasında 1922 yılının Kasım ayında barış görüşmeleri için Lozan da bir konferansın toplanması kararı alınmıştır Lozan Antlaşması ve Sonrasında Türk-Yunan İlişkileri Lozan Barış Konferansı 20 Kasım 1922 tarihinde başlamış, kesin bir çözüm alınamadan 4 Şubat 1923 tarihinde dağılmıştır. Bu süre içerisindeki oturumlara Birinci Dönem Görüşmeleri adı verilmiştir. 156 Hemen hiçbir ilerlemenin sağlanamadığı Birinci Dönem Görüşmelerinde uzlaşma sağlanan tek konu ise Türkiye ile Yunanistan arasındaki Mübadele Sorunu olmuştur. 30 Ocak 1923 te Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi ne ilişkin Sözleşme ve Protokol imzalanmış ve 154 Megali İdea: Yunanca "Büyük Fikir", "Büyük Ülkü" anlamına gelmektedir. Yunan hedefleri olarak belirlenen Megali İdea, aslında; 1798'den itibaren bu ideal peşinde koşan Yunanlıların emperyalist politikalarının amacıdır. Megali İdea, ortaya atıldığı zaman, "Bağımsız Yunanistan'ın, daha doğrusu "Büyük Yunanistan"ın, "Yunan İmparatorluğu"nun, "Bizans İmparatorluğu"nun, Yunanlılık adı altında bir "Kültür İmparatorluğu"nun kurulmasını öngören bir anlamda kullanılmıştır. Yunanlıların Megali İdeası; İstanbul'un (Konstantinopolis) merkezini oluşturduğu Bizans-Yunan İmparatorluğu'nun canlandırılması, Doğu Roma İmparatorluğunun topraklarının Yunan Krallığı'na katılması düşüncesidir. Bu düşüncenin isim babası, Yunanistan'daki Fransız yanlısı kesimin başı olan İoannis Kolettis tir. Bkz. O. Kalelioğlu Türk Yunan İlişkileri ve Megali İdea, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, S.41, Mayıs 2008, s Ç. D. Tağmat, Yunanistan'da Büyük Açlık ve Türk Yardımları ( ), Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2010, s Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi, Çukurova Üniversitesi, (ET: ) 53

64 Türk-Yunan İlişkileri açısından kısa vadede yeni gerilimlere, uzun vadede de dostluğa yol açan bir süreci başlatmıştır. 157 Lozan Barış Görüşmeleri 23 Nisan 1923 tarihinde yeniden başlamış, 24 Temmuz 1923 tarihinde Barış Antlaşması imzalanmıştır. Lozan Barış Antlaşması iki ülkeyi ilgilendiren şu sorunlara çözüm getirmiştir: 1. Askeri esirler ve sivil tutukluların değişimi kabul edilmiştir. 2. Trakya da Mudanya Ateşkes Antlaşmasında saptandığı gibi Meriç nehri sınır olarak alınmıştır. İmroz, Bozcaada ve İtalya ya bırakılan Oniki Ada dışında bulunan, Doğu Ege Adaları silahsızlandırılma koşulu ile Yunanistan ın egemenliğine bırakılarak Ege nin statükosu belirlenmiştir. 3. Nüfus Mübadelesi konusunda 30 Ocak 1923 te imzalanan Sözleşme ve protokol üzerinde anlaşmaya varılarak, Lozan Barış Antlaşması ve ekleri kapsamına alınmıştır. Lozan Barış Görüşmeleri sırasında ikinci dönem sonunda çözümlenen konu ise, Yunan ordusunun işgali sırasında Anadolu da yaptığı yıkıntı ve zararlara karşılık Türk Heyeti tarafından istenen tazminat konusu olmuştur. Görüşmeler sonunda Yunanistan, Türkiye ye tazminat karşılığı Karaağaç ı bırakmıştır Ocak 1923 te imzalanan Mübadele Sözleşmesinde bir çözüm olarak öne sürülen ve gerçekleştirilen nüfus değişimi; iskân sorunun yanı sıra etabli (yerleşik) mal varlıkları ve patrikhane gibi konularda yeni sorunları da beraberinde getirmiştir K. Arı, Büyük Mübadele Türkiye'ye Zorunlu Göç , Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2003, s H. B. Dilan, Türkiye'nin Dış Politikası ( ), Alfa Yayınları, İstanbul, 1998, s Ç. D. Tağmat, a.g.t., s.11 54

65 Sözleşmeye göre Türk topraklarında yerleşmiş (sakin bulunmuş) Rum Ortodoks dininden Türk tabiyetindeki kişilerle, Yunan topraklarında yerleşmiş Müslüman dininden Yunan tabiyetinde kişilerin 1 Mayıs 1923 tarihinden itibaren zorunlu mübadelesine girişilecekti. 160 Ancak İstanbul da oturan Rumlar ile Batı Trakya da oturan Müslümanlar bu kapsamda değerlendirilmeyecekti. Yine Sözleşmede öngörülen Karma Komisyon 1923 yılı Ekim ayında çalışmalarına başlamış, fazla bir engelle karşılaşmadan nüfus değişimi konusunda yol alınabilmişti. Fakat kısa bir süre sonra Yunanistan ın mümkün olduğunca Rum u sözleşmenin öngördüğü istisna kapsamına alabilmek için yerleşik Rum saydırmaya çalışması, uygulamada iki devlet ilişkilerini bozacak derecede önemli pürüzler çıkartmaya başlamıştır. Etabli deyimini olabildiğince geniş yorumlayarak daha çok Rum u İstanbul da bırakmak isteyen Yunanistan a karşılık Türkiye, yerleşikliğin Türk yasalarına uygun olarak saptanmasında ısrarlı olmuştur. Sorun, Karma Mübadele Komisyonu nda çözülemeyince Milletler Cemiyetine, buradan da Uluslararası Sürekli Adalet Divanına götürülmüş ancak kesin bir çözüme ulaşılamamıştır. Yunan Hükümeti Batı Trakya daki Müslüman-Türk halkın mallarına el koyup bunları Türkiye den gelen Rumlara vermeye başlayınca Türk Hükümeti de İstanbul daki Rum mallarıyla ilgili olarak karşılık vermiş ve bunalım daha da derinleşmiştir. Aynı sırada İstanbul daki Rum-Ortodoks Patriği ile ilgili (etabli sorunuyla bağlantılı) bir sorun da ortaya çıkınca iki ülke neredeyse Lozan öncesindeki durumlarına dönmüşlerdir M. Hatipoğlu, Yakın Tarihte Türkiye ve Yunanistan , Siyasal Kitabevi, Ankara, 1997, s Ş. S. Gürel, a.g.e., s.37 55

66 Tüm Rumların ruhani liderliğini yapan Fener Ortodoks Kilisesi, Yunanistan ın 1830 da bağımsız bir devlet olmasından sonra sürekli Türkler aleyhinde faaliyetlerde bulunmuş, Gerek Balkan Savaşları gerek Birinci Dünya Savaşı ve gerekse de Kurtuluş Savaşı sırasında bu tahrik ve eylemlerini daha da arttırmıştır. Lozan Barış görüşmeleri sırasında Türk Heyeti bu konuyu gündeme getirerek Fener Patrikliği nin İstanbul dan dışarı çıkarılmasını istemiştir. Ancak Yunanistan ve müttefikler buna karşı çıkmış ve bu konu üzerinde sert tartışmalar yaşanmıştır. Sonuçta Fener Ortodoks Patrikliği ne siyaset yapmama şartı ile İstanbul da kalması kabul edilmiştir. 162 Patrik sorunu 1925 yılına kadar sürmüş, sonuçta Türkiye nin İstanbullu Rum saydığı Georgiades in patrik seçilmesiyle sorun çözülmüştür. Yunanistan ile Türkiye arasındaki ilişkiler genel olarak sorunlu geçmekle beraber 1925 yılında kısa bir süre için normale dönmüştür. Türkiye nin, 1925 te Atina ya büyükelçi atamasının verdiği olumlu hava 1 Aralık 1926 da iki ülke arasında Mübadele sorunlarını çözen bir antlaşmanın imzalamasına vesile olmuştur. 163 Mübadele sorununun bir kısmını çözen bu antlaşma, diğer sorunları çözmediği için tam olarak uygulanamamış iki ülke arasındaki ilişkiler 1926 ertesinde de gerginleşmiştir. Ancak 1928 yılında Venizelos un yeniden başbakan olmasıyla Türk- Yunan yakınlaşma süreci tekrar başlamıştır. Venizelos Yunanistan da uzun bir süreden beri yaşanan siyasal istikrarsızlığa son vererek, dikkatini dış politika üzerinde yoğunlaştırmıştır. Dış politika anlayışında ise 1920 lerin başlarına göre önemli bir değişiklik olmuş ve komşu ülkelerle ikili sorunlar sürmekle birlikte, emperyalist politika anlayışını terk etmiştir. 162 H. Uzun, a.g.m., s.42, Ş. S. Gürel, a.g.e., s.38 56

67 Aslında 1928 yılı hem Türkiye de, hem de Yunanistan da önemli değişikliklere sahne olmuştur. Ankara Hükümeti, Lozan dan arta kalan ve Batılı devletlerle ilişkilerin normalleşmesini engelleyen sorunlardan sonuncusunu Fransa ile borçlar konusunda bir antlaşma imzalayarak çözdükten sonra, barışçı ve statükocu bir dış politikanın özellikle Balkanlar daki en önemli ve en etkin temsilcisi rolünü üstlenmiştir. Gerek Ankara, gerekse Atina; İtalya nın önderliğinde kümelenen revizyonist ülkelerin oluşturdukları tehdidin ve ikili ilişkilerinde yaşanan güvensizlik sonucunda karşılıklı silahlanmanın, özellikle de deniz silahlanmasının ülke ekonomilerine getirdiği çoğul yükün bilincine varmışlardı. İçeride ekonomik kalkınmayı ve sosyal reformları gerçekleştirme koşulunun barışçı bir dış politika izlemekten geçtiğini biliyorlardı. Başta İtalya ve Bulgaristan olmak üzere; revizyonist devletlere karşı, barışçıl bir dış politika izleyebilmek için her zamankinden daha fazla olmak üzere birbirlerinin desteğine ihtiyaç duyuyorlardı. 164 İki ülke arasındaki ortak çıkarlara Türkiye açısından bakıldığında; Türkiye nin Yunanistan ile yakınlaşmasını gerektiren en önemli sorun savunma problemiydi. Lozan Antlaşmasına göre Türkiye nin Balkanlar sınırında ve Boğazlarda birbirine yakın askerden arındırılmış iki bölge oluşturulmuştur. Arada kalan bölgede ise Türkiye ancak ağır silahlardan yoksun jandarma görevini görecek askerler bulundurabilecekti. Bu durum açıkça Türkiye için ciddi bir savunma zaafı oluşturmaktaydı. İşte bu savunma probleminden dolayı Türkiye, Yunanistan ile ilişkilerini hızlı bir şekilde iyileştirme ve geliştirmeye çalışmıştır. Yunanistan açısından da Balkanlar da savunma problemi vardı. Bu bölgede Yunanistan a karşı 164 B. Oran, a.g.e., s.344,345 57

68 oluşabilecek bir ittifak Yunanistan ın savunmasını zor duruma sokabilirdi. Bu nedenle Yunanistan da Türkiye ile olan ilişkisini iyileştirmeye özen göstermek zorunda kalmıştır. Bir başka deyişle Lozan sonrası dönemde her iki ülke de savunma ihtiyaçlarından dolayı birbirlerine karşı cephe almak yerine kendi çıkarları doğrultusunda yakınlaşmayı tercih etmişlerdir. 165 Ancak iki ülke sadece savunma ihtiyacıyla yakınlaşmamışlardır. Her ikisinin de iç politika açısından, dış politikada tansiyonun düşürülmesini gerektiren nedenler vardı. Yunanistan Kralcılar ve Venizelos sürtüşmesi ile çalkalanırken, Türkiye de yeniden inşa dönemindeydi ki bu durum dış politikada risk almamayı gerektirmiştir. Çünkü Yunanistan da Kralcılar ile Venizelos sürtüşmesi yaşanırken Türkiye de de bazı inkılâplar gerçekleştirilmiştir. 166 Bu sebeplerle iki ülke zorunlulukların bir sonucu olarak birbirine yakınlaşmış, 10 Haziran 1930 da Türkiye ile Yunanistan arasında mübadele sorununa çözüm getiren bir anlaşma imzalanmıştır Haziran 1930 Ankara Antlaşması İki ülke açısından yeni bir dönemin başlangıcı olan bu antlaşma ile Türkiye ile Yunanistan arasında nüfus mübadelesinden kaynaklanan siyasal ve ekonomik sorunlar çözüme bağlanmıştır. Sözleşmenin 10. maddesine göre, Türkiye, İstanbul a geldikleri tarih ve doğdukları yer ne olursa olsun değişimden ayrık tutulmuş olan İstanbul bölgesinde bugün hazır bulunan Türk uyruğundaki tüm Ortodoks Rumlara, 14. maddesine göreyse Yunanistan, Batı Trakya ya geldikleri 165 M. Bolat, Genel Hatlarıyla Atatürk Dönemi Türkiye'nin İkili İlişkileri, Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi, Cilt 7 Sayı 6, Kırşehir, 2006, s M. Türkeş, Atatürk Döneminde Türkiye'nin Bölgesel Dış Politikaları ( ), AÜSBF Yayınları, Ankara, 1998, 133, H. Uzun, a.g.m., s.44 58

69 tarih ve doğdukları yer ne olursa olsun değişimden ayrık tutulmuş olan Batı Trakya bölgesinde bugün hazır bulunan Yunan uyruğundaki tüm Müslümanlara yerleşik sıfatını tanımıştır. Bu siyasal sorunun yanı sıra mübadeleden kaynaklanan ekonomik sorunlara da çözüm getirilmiştir. Buna göre, değişime tabi olan Müslüman ve Rumların sahip oldukları taşınır ve taşınmaz mallarının mülkiyeti, bu malların yer aldığı ülke hükümetine geçecektir. Bankalarda bulunan mevduatlar sahiplerine iade edilecektir. Ankara Sözleşmesi uyarınca Yunan Hükümeti İngiliz Lirasını Karma Komisyon un emrine verecektir; bu paranın i yerleşik Rumların Türk Hükümetine geçen İstanbul dışındaki mallarını ve i yerleşik Müslümanların Yunan Hükümetine geçen mallarını tazmin için kullanılacaktır. Ayrıca, kalan İngiliz Lirası da Karma Komisyon tarafından üç ayrı partide Türk Hükümetine verilecektir. 168 Bu sözleşme TBMM de imzadan bir hafta sonra onaylanırken, Yunan Meclisi tarafından 26 Haziran 1930 da kabul edilmiştir. 169 Antlaşmanın ardından Başbakan İsmet İnönü Venizelos a bir mektup göndererek, antlaşmadan duyduğu memnuniyeti belirterek kendisini Ankara ya davet etmiştir. Venizelos un ziyareti sırasında 30 Ekim 1930 tarihinde bu defa Ankara da iki devlet arasında, siyasal, askeri ve ekonomik konulara ilişkin üç antlaşma imzalanmıştır Ekim 1930 Antlaşmaları 168 N. Erdem, Yunan Tarihçilerinin Gözüyle 1930 Türk-Yunan Dostluk Antlaşması ve Venizelos'un Bu Sürece Katkıları, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 23, Muğla, 2009, s.106, D. Demirözü, Savaştan Barışa Giden Yol Atatürk Venizelos Dönemi Türkiye Yunanistan İlişkileri, İletişim Yayınları, İstanbul, 2007, s B. Oran, a.g.e., s

70 İmzalanan antlaşmalar: 1- Dostluk, Tarafsızlık, Uzlaşma ve Hakemlik Antlaşması, 2- Deniz Kuvvetlerinin Sınırlandırılmasına İlişkin Protokol, 3- İkamet, Ticaret ve Seyrisefain Antlaşması dır. Dostluk, Tarafsızlık, Uzlaşma ve Hakemlik Antlaşması nın 1. maddesinde, Taraflar, taraflardan birinin aleyhine yönelen hiçbir politik veya ekonomik anlaşma ve tertip içine girmemeyi karşılıklı olarak üstlenirler denilmiştir. 2. madde Taraflardan biri, barışçı tutumuna rağmen bir ya da birkaç devlet tarafından saldırıya uğradığı zaman, diğer taraf çatışma süresince tarafsızlığını korumayı üstlenir dedikten sonra, devamında iki taraf arasında çıkacak anlaşmazlıkların nasıl çözüleceğini düzenlemiştir. İki devlet arasında çıkabilecek uzlaşmazlıkların, eğer normal diplomatik yollardan çözümü sağlanamazsa uzlaşma yoluyla, bu da bir sonuç vermezse adli yoldan ya da hakeme başvurularak çözümü öngörülmektedir.171 Deniz Kuvvetleri nin Sınırlanması na İlişkin Protokol de, Deniz Kuvvetleri silah harcamalarının gereksiz yere artmasının önüne geçmek ve her iki tarafın içinde bulunduğu özel koşulları göz önüne alarak, kuvvetlerin birbirine paralel biçimde karşılıklı olarak sınırlandırılması yolunda eşit olarak ilerlemek isteğini besleyen yüksek anlaşmış taraflar diğer tarafa altı ay önceden haber vermeden hiçbir savaş gemi veya silah siparişi, alınması veya yapımı yönüne girmemeyi üstlenirler denilmiştir. Yunanistan açısından denizcilik rekabetinin sona erdirilmesiyle devlet bütçesi ağır bir yükten kurtarılmış ve buna paralel hassas kuzey sınırını savunmakla görevli kara kuvvetlerinin güçlendirilmesine olanak sağlanmış olacaktır. 171 B. Oran, a.g.e., s

71 Bu protokolün ekonomik getirisi büyük olacak, bu sayede her iki taraf da alt yapı çalışmalarına, yol, okul binası ve hastane inşaatlarına daha fazla kaynak aktarabileceklerdir. Nitekim 1929 ekonomik bunalımından sonra gerek Ankara, gerekse Atina hükümetleri, silahlanmaya ayrılan kaynakları üretime aktarmayı hedeflemişlerdir. 172 İkamet, Ticaret ve Seyrisefain Antlaşması tümüyle ekonomik gerekçelerle imzalanmıştır. Buna göre taraflardan her birinin uyrukları, diğer tarafın ülkesine, ülkenin kanun ve düzenine uyarak, yabancılar için özel hükümler varsa en gözetilen ulus 173 uyruklarının tabi oldukları veya olacakları düzenlemelerden başka kısıtlamalara tabi tutulmaksızın serbestçe girebilecek, orada oturabilecek, yerleşebilecek, yolculuk yapabilecek ve orayı istedikleri zaman terk edebileceklerdi. Yine bu antlaşma, taraflardan birinin uyruklarına, diğer tarafın ülkesinde mülk edinme, ticari faaliyette bulunma, şirket ve fabrika kurma, ithalat ve ihracat yapma, gemi taşımacılığı faaliyetlerinde bulunma hakkı vermekteydi. Bu kişiler, söz konusu ticari ve ekonomik faaliyetler sırasında yerel uyruklarla eşit vergilendirmeye tabi olacaklar ve mahkemeye başvurduklarında ya da haklarında bir soruşturma söz konusu olduğunda yerel uyruklarla eşit koşullara muhatap olacaklardı. İthalat ve ihracat sınırlandırmaları veya yasaklamalarının, ya da ticaret serbestliğinin diğer sınırlamalarına ilişkin tüm konularda, taraflar birbirine en gözetilen ulus işlemi yapacaklardı. Bu işlemin aksine bir davranış ancak genel güvenlik ve ülkenin savunmasını ilgilendiren nedenler, sağlık nedenleri, savaş araç ve gereçlerinin ithalini denetlemek dolayısıyla söz konusu olabilecekti. Tümüyle ekonomik nitelikli 172 N. Erdem, a.g.m., s.115, En Gözetilen Ulus Kaydı: En ziyâde müsâadeye mazhar olan millet kaydı. Bu statüyü tanıyan devletin, tanıdığı devlete ve onun vatandaşlarına diğer yabancılardan farklı davranması sonucunu getiren bir statüdür. Bkz. B. Oran, a.g.e.,s

72 bu antlaşmada iki temel amaç güdülmüştür: Özellikle 1929 ekonomik bunalımından kaynaklanan ticari ve ekonomik durgunluğun önüne geçmek ve ekonomi canlandırılmak istenmiştir. Diğer taraftan nüfus mübadelesi dolayısıyla Rumların göç etmesi Türkiye de büyük bir nitelikli iş gücü açığına yol açarken, Yunanistan da işsizliğe neden olmuştur. Böyle bir antlaşma sonucunda Türkiye kaybettiği işgücünü kazanabilecek, Yunanistan da işsizlik sorununa kısmi çözüm bulabilecektir. 174 Bu anlaşmalarla ilgili olarak Venizelos, bu anlaşmaların iki dost milletin ilişkilerinde çok feyizli ve hayırlı olmasını temenni ederek; Felsefe yapmıyorum. Artık dünya akıllanmıştır. Bu antlaşmayı gerçekleştirmek için harcadığımız mesai bütünüyle heba olsaydı insanlığın aklıseliminden şüpheye düşecektim 175 demiştir. İki devlet arasında karşılıklı iyi niyetli çabaları sonucu yapılan bu antlaşmalar sayesinde uzun süreli bir barış dönemine girilmiştir Samimi Anlaşma Belgesi Türk-Yunan dostluğunun bu şekilde gelişmesi Balkanlar'ın politik havasını da değiştirmiştir. O zamana kadar Avrupa'nın barut fıçısı sayılan bu bölgede artık dostluk ve iş birliği havası esmeye başlamıştır. Türk-Yunan dostluğu Venizelos'un başbakanlıktan ayrılmasından sonra da devam etmiştir. Yeni Başbakan Çaldaris ve Dışişleri Bakanı Maximos 1933 Eylülü'nde Ankara'yı ziyaret etmişler ve 14 Eylül 1933 günü iki ülke arasında "Samimi Antlaşma Paktı" imzalanmıştır N. Erdem, a.g.m., s.115, Hariciye Vekaletimizde Tarihi Merasim, Cumhuriyet,31 Ekim 1930,s H. Öksüz, Atatürk Döneminde Balkan Politikası ( ), Tarih Tarih Dergisi, (E.T. 11/03/2015) 62

73 Bu Pakt ile iki komşu ülke, müşterek sınırlarının değişmezliğini kabul etmiş, kendilerini ilgilendiren uluslararası bütün meselelerde önceden anlaşmayı, mahdut temsilli milletlerarası toplantılarda birbirlerini karşılıklı temsil etmeyi taahhüt etmişlerdir. 177 Sınırlarının değişmezliğinin kabulü esasında Bulgaristan a karşı alınmış bir tedbirdir. Bulgaristan Batı Trakya yı alıp Ege Denizi ne çıkmak istediği için, Yunanistan bu ihtimale karşı Türkiye nin desteğini sağlamış oluyordu. Antlaşma 10 yıl için yapılmış ve 12 Mart 1934 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu anlaşmadan sonra Romanya, Yugoslavya, Yunanistan ve Türkiye arasında başka ikili dostluk ve saldırmazlık antlaşmaları yapılmış ve sonunda Romanya, Yugoslavya, Yunanistan ve Türkiye 9 Şubat 1934 te Atina da Balkan Antantı nı kuran paktı imzalayarak, bir Balkan devletine karşı özellikle de o dönemde revizyonist bir politika izleyen Bulgaristan a karşı, karşılıklı olarak kendilerini güvence altına almışlardır. Böylece Türkiye ve Yunanistan, iki antlaşma bağlarından ayrı olarak bir de çok yanlı bir bağdaşmanın ortakları olmuşlardır Balkan Antantı Balkan Devletleri arasında aktif işbirliğinin kurulması hususu resmi olarak ilk defa Yunanistan'ın eski başbakanlarından Aleksander Papanastasiu tarafından Milletlerarası Barış Bürosu'nun 6-10 Ekim 1929 tarihinde Atina'da düzenlediği 27. Evrensel Barış Kongresi'nde dillendirilmiştir. Papanastasiu, Balkan devletleri arasında ortak sorunları ve çıkarları ele alacak bir Balkan Birliği Enstitüsü kurulmasını teklif etmiş ve bu teklif, kongreye katılan Balkan Devletlerinin 177 A. Akşin, Atatürk'ün Dış Politika İlkeleri ve Diplomasisi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1991, s.256, Ş. S. Gürel, a.g.e., s.44 63

74 temsilcileri tarafından kabul edilmiştir. 179 Antantı kurmak için anlaşan devletler, öncesinde çeşitli konferanslarda bir araya gelmişlerdir. I. Balkan Konferansı 5 Ekim 1930 tarihinde Atina da toplanmış, Arnavutluk, Romanya, Bulgaristan, Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya katılmıştır. Konferansta şu kararlar alınmıştır: Balkan ülkeleri arasında her yıl dışişleri bakanları düzeyinde toplantılar yapmak, Savaşların önlenmesi, uyuşmazlıkların çözümü, olası bir saldırı karşısında dayanışma gibi konuları içeren bir Balkan Paktı anlaşması hazırlamak, Balkan Birliği'nin kurulmasını sağlayacak ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel işbirliğini tesis etmek. İkinci Balkan Konferansı Ekim 1931 tarihinde İstanbul da toplanmıştır. Statükocu ve reziyonist Balkan devletleri arasında yakınlaşmayı sağlamak için ekonomik, teknik ve kültürel alanlara ağırlık verilmiştir. Üçüncü Balkan Konferansı Ekim 1932 tarihinde Bükreş te toplanmıştır. Öze ilişkin azınlıklar sorunu ele alındığında, Bulgaristan kendi isteği doğrultusunda karar çıkmayacağını anlayınca konferanstan çekilmiştir. Bunun üzerine beş Balkan devleti, çeşitli alanlarda uzmanlardan oluşan komisyonlar kurarak, Balkan Ticaret ve Sanayi Odası, Balkan İşçi Bürosu, Balkan Posta Birliği gibi kuruluşların oluşturulmasına ve gümrük birliğine karar vermişlerdir. Dördüncü Balkan Konferansı 5-11 Kasım 1933 tarihinde Selanik te toplanmıştır. Konferansta Balkan Paktı ele alınmış, kabul edilen bildiride, Bulgaristan a kapılar açık bırakılarak, bütün Balkan devletlerinin katılması umudu dile getirilmiştir. 179 M. Hatipoğlu, Yakın Tarihte Türkiye...a.g.e., s.60 64

75 Konferanslar sonunda Balkan Birliğine yanaşmayan Bulgaristan haricinde diğer dört devlet; Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında 9 Şubat 1934 tarihinde Atina'da Balkan Antantı Paktı imzalanarak yürürlüğe girmiştir. 180 Üç maddeden oluşan pakt, adı geçen devletlerin siyasi, kültürel ve sosyal alanlarda işbirliği yapmalarını öngörmesinin ötesinde, Balkanlarda mevcut toprak düzenini devam ettirmeyi amaçlamıştır. Ayrıca Pakt, imzalayan devletlerin sınırlarını birbirlerine karşı güvence altına almış ve bir Balkan devletince girişilecek bir saldırı durumunda yardımlaşmayı şart koşmuştur. Ancak Bulgaristan ve Arnavutluk un Balkan birliğinden uzak durması, Türkiye nin Sovyetler Birliği ne karşı yöneltilmiş hiçbir hareketin içinde yer almayacağını belirtmesi; Yunanistan ın ise Yunanistan, Paktın bir gereği olarak, hiçbir durumda büyük devletlerden birine savaş etmez diyerek çekince koyması, paktın hedeflerinin tamamen gerçekleşmesini engellemiştir. 181 Balkan Antantı Paktı, Atatürk ün beklentilerinin tam olarak gerçekleşmesini sağlayamamıştır. Çünkü Atatürk, bu pakt ile bir taraftan İtalyan tehlikesine karşı bölgesel bir savunma oluşturulmasını diğer taraftan da Bulgaristan dan gelebilecek bir taarruzun engellenmesi amacını gütmekteydi. 182 Ancak, Paktın açıklayıcı ek protokolünde, paktın amacının Balkan sınırlarını bir Balkan Devletince girişilecek herhangi bir saldırıya karşı güvence altına almak olarak belirlenmesi ve Balkan Devletleri dışında bir devletten gelebilecek saldırılara ilişkin olarak..eğer bağıtlı taraflardan biri Balkan olmayan bir devletin saldırısına uğrarsa ve bir Balkan Devleti bu saldırıya o anda ya da sonradan katılırsa, Balkan Antantı Paktının 180 B. Oran, a.g.e., s E. S. Değerli, Atatürk Dönemi Türk-Yunan Siyasi İlişkileri, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 15, Kütahya, 2006, s E.S. Değerli, Türkiye nin Balkan Ülkelerine Yakınlaşma Çabaları: Balkan Antantı, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 9/2, Eskişehir, 2008,

76 hükümleri bu Balkan devletine karşı tümüyle uygulanacaktır. denmesi Türkiye açısından büyük eksiklik oluşturmuştur. Çünkü İtalya nın saldırısı durumunda Balkan Antantı üyelerinin herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktaydı. Diğer yandan ise Bulgaristan dan tedirgin olan Yunanistan ın beklentilerini büyük ölçüde karşılamıştır ki yılları arasında varlığını sürdüren pakt, Bulgaristan ın yayılmacı emellerine set çekebilmiştir. 183 Balkan Paktı nın da imzalanmasından sonra iki ülke arasında adeta bir balayı dönemi yaşanmıştır de Türkiye nin Milletler Cemiyeti ne girmesine destek veren Yunanistan, aynı desteği Türkiye nin Boğazlarda değişiklik yapmak için bir konferans toplanması isteğine de vermiştir. İki ülke temsilcileri sürekli olarak birbirlerine ziyaretlerde bulunmuşlardır. Hatta Pakt ın imzalanmasından bir süre önce 12 Ocak 1934 te Venizelos, Barışa yaptığı katkılar nedeniyle Atatürk ü Nobel Barış Ödülü ne aday göstermiştir. Nobel Ödül komitesi başkanlığına yazdığı mektupta: Barışı takviye hareketi, yeni ve seçkin Türk devletine bugünkü görüntüsünü veren tüm iç reform hareketleriyle birlikte yürümüştür. Türkiye yabancı unsurlarla meskun vilayetlerini terk etmek hususunda tereddüt etmemiş ve antlaşmalarda da belirtildiği üzere kendi milli sınırları ile samimi şekilde iktiva ederek Yakındoğu da barışın gerçek bir savunucusu olmuştur 184 ifadesini kullanmıştır. Almanya ve İtalya nın Balkanlar daki nüfuz mücadelesinin Balkan Paktı nı parçalamaya başlaması üzerine iki ülke arasında 27 Nisan 1938 de Türk-Yunan Dostluk, Bitaraflık Uzlaşma ve Hakem Muahedenamesi ile Samimi Anlaşma 183 Ş. S. Gürel, a.g.e., s.44, A.S. Bilge, a.g.e., s

77 Misakına Munzam Muahedename imzalanmıştır. Böylece iki ülke hem 1930 ve 1933 belgelerini teyit etmiş, hem de hükümleri güçlendirmişlerdir. 185 İkinci Dünya Savaşı öncesinde, Türkiye ve Yunanistan gerek siyasal, gerek ekonomik, gerekse askeri açıdan işbirliği içine girmişlerdir ve bu işbirliği çeşitli antlaşmalarla hukuksal niteliğe kavuşturulmuştur. Bu yakınlaşmada; Bulgaristan, İtalya ve Yugoslavya dan algılanan tehdit kadar, siyasal anlaşmazlıkları çözmüş olmak, giderek bozulan ekonomiler ve benzer yapılar da etkili olmuştur İkinci Dünya Savaşından Önce Yunanistan Yunanistan, iki savaş arasında dışişlerinde; Balkanlarda işbirliği ve denge kurma idealiyle hareket ederken iç işlerinde hiç de dengeli ve istikrarlı bir dönem yaşamamıştır. Bu dönem darbeler ve siyasi çalkantıların yoğun olduğu bir dönemdir yılları arasında Cumhuriyet ile yönetilen Yunanistan, bu on yıllık süre içinde kendini karışıklık içinde bulmuş ve 1935 yılında yapılan plebisitle yine anayasal monarşiye dönüş yapmıştır. Parlamenter hükümet bir yıl kadar yaşadıktan sonra 1936 yılında Loannis Metaksas Kral tarafından başbakanlığa getirilmiş, Metaksas başbakan olur olmaz ilk işi kralı parlamentonun kapatılmasına ikna etmek olmuştur de ise ömür boyu başbakan ilan edilmiştir. 187 Parlamentonun yeniden açılması 1946 yılına bulacaktır. Alman ve İtalyan rejimlerine öykünerek kurduğu bu koyu dikta rejimine Meteksas Üçüncü Elen Uygarlığı adını vermiştir. İçeride baskıcı bir rejim izleyen ve iktisadi açıdan da giderek daha çok Almanya ya bağlanan Yunanistan, dış politikada ise İngiltere ye önem vermeyi 185 H. Uzun, a.g.m., s B. Oran, a.g.e., 2001, s O. Sander, a.g.e., s

78 sürdürmüştür yılında İngiltere ye resmi bir işbirliği anlaşması önermiş, ancak yeni bağlantılarından çekinen İngiltere buna karşılık vermemiştir. Buna rağmen dış politikasında İngiltere ye önem vermeyi sürdürmüş ve karşılığını da görmüştür Nisan ayında İtalyanların Arnavutluk a saldırmalarının hemen arkasından İngiltere ve Fransa, Yunanistan a (ve Romanya ya) toprak bütünlüğü güvencesi önermişlerdir Eylül ayına gelindiğinde ve II. Dünya Savaşı patlak verdiğinde ise Meteksas, İngiltere ye karşı tarafsızlığını titizlikle sürdürmüş, aynı zamanda da ülkesini çarpışmalardan uzak tutabilmeyi umut etmiştir. Ancak Metaksas ın bu isteği gerçekleşmemiştir. Hitler e kendisini ispatlama çabası içerisine giren Mussolini, hedef olarak Yunanistan ı seçmiş, 1940 yılı Ağustos ayında Yunanlara ait Elli İsimli yolcu gemisini torpilleyerek birçok kişinin ölümüne yol açmıştır. Bu olaydan iki ay sonra da (28 Ekim 1940) Atina daki İtalyan elçisi Meteksas a anında reddedilen aşağılayıcı bir ültimatom vermiş 189, hemen ardından İtalyan orduları Yunan- Arnavutluk sınırını geçerek Yunanistan ı savaşa dahil etmişlerdir Savaş Sırasında Türk-Yunan İlişkileri Milli Mücadele sürecinin ardından ne olursa olsun savaşın dışında kalmak ve memleketini savaşın yıkıntılarından korumak amacını güden Türkiye nin Avrupa daki gelişmeler karşısında izlediği politikalar ile Yunanistan ın izlediği politikalar tam bir paralellik içerisindedir. 191 Her iki devlet de kendi iç dinamiklerini 188 Ş. S. Gürel, Tarihsel Boyut İçerisinde Türk Yunan İlişkileri ( ), Ümit Yayıncılık, Ankara, 1993, s İtalyanların ültimatomuna Yunan halkının karşı gelmesi her yılın 28 Ekim günü Okhi (Hayır!) ulusal bayramı olarak kutlanmaktadır. Bkz. R. Clogg, Modern Yunanistan Tarihi, Çev. D. Şendil, İletişim Yayınları, İstanbul, 1997, s R. Clogg, Modern Yunanistan Tarihi, Çev. D.Şendil, İletişim Yayınları, İstanbul, 1997, s U. Keser, İkinci Dünya Savaşı Sürecinde Yunanistan, Türkiye'de Mülteciler, Askeri İhlaller ve Esirler Sorunu, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt 3, Sayı 11, 2010, s

79 sağlamlaştırmaya ve mevcut konumlarını büyük devletler ile yapılan antlaşmalarla korumaya yönelmişlerdir İşgalden Önce Türk-Yunan İlişkileri Savaş tamtamlarının yüksek sesle çalmaya başladığı 1939 yılında Türk- Yunan ilişkileri oldukça dostane devam etmiştir. Yunan Başbakanı Metaksas, 27 Ocak 1939 tarihinde Atina daki bir konferansta yaptığı konuşmada Balkan Antantı nın Yunan dış politikasının bel kemiğini, Türk Elen barışının da bu antantın en hassas bağını oluşturduğunu belirtmiştir. Bu arada Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu başkanlığında 34 kişilik İstanbul Üniversitesi öğrenci grubu 9 12 Şubat 1939 döneminde dostluk ve iyi niyet gösterisi olarak Yunanistan a bir gezi düzenlemiş, Yunan hükümeti bu jeste başka bir jestle karşılık vermiş 192 ve Selanik Belediye Meclisi toplanarak, Atatürk ün evinin bulunduğu Apostolopavlo Sokağı nın 450 metre uzunluğundaki kısmına Atatürk Sokağı isminin verilmesi hakkında bir karar almıştır yılının Şubat ayında, Balkan Antantına üye olan devletler Bükreş te bir toplantı yapmışlardır Şubat 1939 tarihleri arasında gerçekleşen toplantı sonucunda Balkan barış politikasının devam edeceği vurgulanmıştır. Toplantıya; Yunanistan ın Başbakanı Metaksas, Bulgaristan ın Başbakanı Köseivanof, Türkiye nin Dışişleri Bakanı Şükrü Saracoğlu, Yugoslavya nın Dışişleri Bakanı Cincar Markoviç ve Romanya nın Dışişleri Bakanı Gafenko ile temsil edildiği toplantıda, antantın 1940 yılından itibaren 7 yıl daha sürmesi, 192 U. Keser, Kızılay Belgeleri Işığında Yunanistan'da Ölüm, Açlık, İşgal , Türk Kızılayı Yayınları, Ankara, 2010, s Selanik'te Atatürk Sokağı, Ulus, 11 Şubat

80 ekonomik ve askeri yardımlaşmaların devam etmesi, üye devletler arasındaki sorunların barış yolu ile çözümlenmesi kararlaştırmıştır. 194 Saracoğlu, dönüş yolunda Belgrad üzerinden Atina ya geçmeye karar vermiş, Onun Atina ya geleceği haberi bütün Yunan mahafilinde hususi sevinç uyandırmıştır. 195 Buraya bu memleketin bir vatandaşı gibi ve bizzat kendi memleketime gelir gibi geliyorum 196 diyen Saracoğlu, dönüşte yaptığı açıklamada ise komşumuzun ve müttefiklerimizin devlet adamlarıyla tanışmak ve onlar ile memleketlerimizi alakalandıran mevzular üzerinde konuşmak fırsatını bana vermiş olan bu seyahatimden memleketim hesabına memnun olarak dönüyorum. Türkiye Cumhuriyeti her yerde itibar görüyor ve Türk milletinin sulha ve medeniyete hizmetleri takdir ediliyor. Balkanların tek bir aile teşkil ettiği fikri Bükreş içtimaından sonra ileri gitmiş bulunmaktadır. Ve kanaatime göre Balkan Birliği fikri gün geçtikçe daha kati bir ihtiyaç ve bir zaruret olarak kendisini tanıtacaktır. Türkiye yi temsil eden ben ve arkadaşlarım geçtiğimiz her yerde, samimiyetle karşılandık. Bilhassa Yunan halkı ve devlet adamları tarafından bize karşı gösterilen sıcak tezahüratı tebarüz ettirmeyi bir borç bilirim. 197 Saracoğlu nun bu ziyaretinin ardından Mart ayının başında Türkiye ve Yunanistan arasında İadei Mücrimin ve Cezai Hususatta Adli Müzaheret Muahedesi 198 imzalanmıştır. İki ülke arasındaki iyi ilişkiler, Yunan Milli Bayramı dolayısıyla İsmet İnönü nün Yunanistan Kralına gönderdiği telgrafta da kendini göstermektedir: Yunan milli bayramı mesut vesilesiyle majestelerine en hararetli 194 Hariciye Vekilimiz Bulgar Matbuatına Beyanatta Bulundu, İkdam, 20 Şubat Saracoğlu Atina da Üç Gün Kalacaktır, Ulus, 23 Şubat Hariciye Vekilimiz Dün Atina ya Geldi, Ulus, 29 Şubat Hariciye Vekilimiz İstanbul a Döndü, Ulus, 3 Mart Ayın Tarihi, Mart 1939, no 64, s.74, 8 Mart

81 tebriklerimi ve gerek şahsi saadetleriyle dost ve müttefik asil Yunan milletinin refahı hususundaki samimi temennilerimi meserrretle arz ederim Nisan tarihinde İtalya, Arnavutluk u işgal etmiş, savaş tehlikesi gittikçe yaklaşmış, Türkiye de, Yunanistan da savaş hazırlıklarına başlamıştır. Her iki ülke arasındaki sıcak ilişkilerin savaş öncesindeki belki de en somut örneği de bu dönemde görülür. 200 Yunanistan Kralı II. Georges, Makedonya ve Trakya üzerinde bir teftiş ziyaretine çıkmış, İskeçe ve Dimetoka şehir ve mıntıkalarını gezdikten sonra Piton Köprüsünden Türk topraklarına geçerek özel vagonunda Türk askeri yetkililerle bir görüşme yapmıştır. Bu sırada Edirne den gelen kalabalık bir kitle ellerinde Türk ve Yunan bayraklarıyla birlikte yaşasın Vasilurs diye tezahüratta bulunmuştur. Kralın treni halkın alkışları arasında ve Türk karakolları tarafından selamlanarak tekrar Yunanistan topraklarına dönmüştür yılının Temmuz ayı sonunda Türk Orta Elçisi Ruşen Eşref Ünaydın ın görev süresinin dolması üzerine Başbakan Metaksas tarafından verilen yemekte hem Metaksas hem Ünaydın birer nutuk söylemiş yine Türk-Yunan dostluğuna vurgu yapmışlardır. Metaksas, Geçirmekte olduğumuz vahim dakikalarda birliğimiz, bize daima sulhe hadim kılmak istediğimiz bir kuvvet bahşetmektedir ifadesini kullanırken, Yunan gazeteleri nutukları birinci sayfadan vermiş, hakkında makaleler yazmıştır Cümhurreisimizle Yunan Kıralı Arasında Telgraflar, Ulus,2 Nisan U. Keser, Kızılay Belgeleri...a.g.e.,s Ayın Tarihi, Mayıs 1939, no 66, s.461, 19 Mayıs Ayın Tarihi, Temmuz 1939, no 68, s , 30 Temmuz

82 Ardından Metaksas rejiminin yıldönümü dolayısıyla Türk gazetelerinde yazılar çıkmış, Türk-Yunan dostluğunda Metaksas ın ayrı bir yeri olduğu, ihtilaf devrelerinde bile Türk dostu olduğu belirtilmiştir. 203 Yunanistan, 1939 yılının Ağustos ayında Mavridus adlı bir politikacıyı İstanbul a göndermiş, Mavrudis önce Dışişleri Bakanı Saracoğlu ile ardından Cumhurbaşkanı İnönü ile görüşmüştür. Bu görüşmelerde Mavridus, Metaksas ın Türk politikasının hayranı olduğunu söyleyerek onun Dünya bugünkü sulhünü Türkiye ye medyundur sözlerini aktarmış; Yunan Hükümetinin, Türk Hükümetinin politikası ile harfi harfine mutabık olduğunu, ancak Türkiye kadar açık bir tavır almayı mümkün görmediğini belirtmiştir. Bu nedenle Türkiye nin müttefikleriyle (İngiltere ve Fransa) yapacağı askeri paktın, Yunanistan a ilişkin konularını kendisi ile ayrı konuşmasını ve gereken tedbirlerin birlikte alınmasını istemiştir. Metaksas, askeri teması Atina ya gönderilecek bir askeri Türk Heyeti ile yapılmasını arzu ettiğini de söylemiş, Saracoğlu bu isteğe olumlu yanıt vermiştir. İnönü tarafından kabulünde ise Mavridus, Metaksas ın İtalyanların ilk fırsatta hücum edeceklerine kesinlikle inandığını, İtalyanlara karşı hazırlık yaptıklarını ve onlara direnebileceklerini söylemiştir. İnönü ise Dikkat edilecek mühim bir nokta vardır. O da hiçbir vakit İtalyanları üstün bir vaziyete geçirmemek, tahkimata mütefevvik tahkimatla, tahşidata kezalik mütefevvik tahşidatla derhal mukabele etmektir demiş; İtalyanları sık sık kendilerinden sual sormak ve izahat aramak suretiyle onları sual ve cevap alıp vermeğe alıştırılmalıdır yönteminin kullanılmasını yararlı olacağına 203 Ayın Tarihi, Ağustos 1939, no 69, s.382, Asım Us, Yunanistan da Yeni Rejimin Zaferi, Vakit, 4 Ağustos

83 işaret etmiştir. Mavrudis, bu tavsiyeleri Metaksas a ileteceğini söyleyerek Türkiye den ayrılmıştır. 204 Eylül ayında düzenlenen Selanik Uluslararası Fuarına Türkiye de katılım sağlamış, Türkiye nin standı, Yunan Kralı tarafından da ziyaret edilmiştir. 205 Aralık ayında ise Yunan Kralı II. Georges, 1912 yılında Türk ve Yunan filoları arasında yapılan Helli Muharebesinin yıldönümü dolayısıyla söylediği nutukta Bugünü iki bakımdan kutluyoruz. Evvela kahraman bir düşmana karşı harbetmiş olan denizcilerimiz için bir şeref günüdür. Ve sonra çünkü o zamandanberi eski düşmanımızla el ele vererek sıkı ve çözülmez bir dostluk ve ittifakla bağlandık ifadesini kullanmıştır. 206 Ancak iki ülke arasındaki iyi ilişkiler, 26/27 Aralık 1939 tarihinde Erzincan da meydana gelen ve yabancı basın organlarında Türk trajedisi olarak adlandırılan deprem sonrasında kendisini iyiden iyiye gösterir ve dostluk ilişkilerini sağlamlaştırır. Yunan gazeteleri Türkiye ye saadetinde ve felaketinde ortak olacak bağlarla merbut Yunan milletinin, Türkiye nin duyduğu matemi bilhassa kuvvetle hissettiği ni yazmış; Elefteron Vima Gazetesi Türkiye nin maruz kaldığı felaketin Yunan milleti üzerinde çok derin tesirler yapması ve yalnız matemde olan asil müttefik millete karşı sempati uyandırmakla kalmayıp felaket karşısında tesanüt numuneleri gösterilmesi de tabiidir. ifadesini kullanmıştır. 207 Bu sıkıntılı ve acı günlerde Türkiye nin yardımına koşan ülkeler arasında Yunanistan da bulunmaktadır ve açılan yardım kampanyalarına yaklaşık civarında Yunan vatandaşı da katılmıştır. Hemen ardından 3 Ocak 1940 tarihinde 204 A.S. Bilge, a.g.e., s Yunan Kıralı Türkiye Pavyonu Gezdi, Ulus, 30 Eylül Ayın Tarihi, Aralık 1939, no 73, s.177, 8 İlkkanun Yunanistan da Teessür, Ulus, 31 Aralık

84 İstanbul a gelen bir Yunan heyeti de çeşitli ticari görüşmelerde bulunur ve yumurta ve balık karşılığında Türkiye ye boya, pamuk ipliği ve cam mamulleri satmak için bir takım anlaşmalar imzalar yılı Ocak ayı başlarında Tonis Chandris isimli bir Yunan ticaret gemisi Norveç açıklarında Alman denizaltıları tarafından batırılmıştır. Bu durum Türkiye de de üzüntüye sebep olmuştur. 209 Ayrıca yine Alman Radyosu nun Türk Yunan dostluğu aleyhinde Rumca yayın yapması da her iki kamuoyunda tepkiyle karşılanmıştır yılı sonunda Türkiye de meydana gelen deprem dolayısıyla Yunanistan Türkiye ye para yardımında bulunmuştur Drahmi tutarındaki bu yardım, Türkiye nin Atina Büyükelçiliğine teslim edilmiştir. Konuyla ilgili olarak Prygos Belediye Başkanı Takis Vakalopoulos tarafından da Atina Büyükelçisi Enis Akaygen e Müttefik ve kardeş Türk milletinin yaşadığı korkunç felaket vesilesi ile şahsımın ve Prygos halkının sıcak ve yakın ilgisini milli yasınıza içten katılarak iletiriz. şeklinde bir taziye mesajı gönderilmiştir. Aynı şekilde Türkiye ye Dolar yardım gönderen Yunan iş adamı Bodosaki Andoniadis e de Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından bir teşekkür mektubu gönderilir. Bu depremle ilgili olarak Türkiye ye gönderilen bir başka yardım ise dolarlık bir çekle New York ta Amerikan Sephardit Komitesi tarafından Türkiye Büyükelçisi Mehmet Ali Yükselen e verilmiştir. 211 Bu dönem, aynı zamanda Türkiye ve Yunanistan ın takip etmeye çalıştıkları ortak politikaya rağmen iki ülkeyi savaşa sokmak isteyen Mihver Devletlerinin 208 U. Keser, Kızılay Belgeleri Işığında...a.g.e., s Bir Alman, Bir Yunan, Bir Estonya Vapuru Battı, Akşam, 15 Ocak Türk-Yunan Dostluğu ve Almanlar, Akşam, 23 Ocak U. Keser, Kızılay Belgeleri Işığında...a.g.e., s

85 olumsuz propaganda faaliyetlerine giriştikleri bir dönem olmuştur. İtalyan Popolo di Roma Gazetesi, Alman İstihbarat Bürosu na dayanarak verdiği asılsız bir haberde Türk hükümetinin Doğu Ege Adalarına asker çıkarmak için Yunanistan dan izin istediğini yazmış, yine aynı günlerde basında çıkan başka bir asılsız haberlerde ise Türkiye Yunan adalarını alacak, Yunanistan a taarruz edecek gibi yazılar yer almıştı Haziran da Balkan Antantı Ekonomik Konseyi Belgrad ta toplanmış ve üye ülkeler arasındaki tren ücretlerinin standart hale getirilmesi ile 1941 yılındaki toplantının Türkiye de yapılması kararlarını almıştır. Toplantıda işaret edilen nokta Türk Yunan dostluğu üzerine tesis edilmiş bulunan ticari ve ekonomik kazanımlar olmuştur Haziran tarihinde İtalya, savaşın ve Yunanistan ın kaderini etkileyecek bir karar alarak İngiltere ve Fransa ya savaş ilan etmiştir. Yunanistan, her ne kadar savaşın başlangıcından itibaren İtalya ile iyi ilişkiler içinde olmuşsa da her zaman bu devlete karşı bir güvensizlik duymuş, savaş ilanı ile birlikte de güvensizlik had safhaya ulaşmıştır. Bu nedenle Yunan hükümeti, 13 Haziran 1940 tarihinden itibaren açık denizlerde olan bütün Yunan gemilerinin en yakın Yunan limanına dönmesi için çağrı yapmıştır. 214 Daha sonra 13 Temmuz 1940 günü Yunan Başbakanı Metaksas yeni mezun olacak jandarma subaylarına hitaben bir konuşma yaparak yaşanan gelişmeleri değerlendirmiş ve Yarının bize neler getireceğini bilemediğimiz bir zamanda vazifenize başlamaktasınız. Fakat şartlar ne olursa olsun hepimiz eminiz ki bunlara birer erkek ve birer Elen gibi karşı koyacağız. demiştir. 212 H. Kalemli, U. Erdem, II. Dünya Savaşı Sırasında Türkiye'nin Yunanistan'a Kurtuluş ve Dumlupınar Vapurlarıyla Gönderdiği İnsani Yardımlar, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi (TAED), Sayı 46, 2011, s Balkan Antantı Ekonomik Konseyi, Akşam, 10 Haziran Yunan Vapurlarına Verilen Emir, İkdam, 13 Haziran

86 Türkiye ise Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanan bir savunma planına uygun olarak Karadeniz in kuzeyinden başlayarak Meriç nehrine kadar Bulgar sınırı, ayrıca Meriç nehrinden Edirne ye kadar Yunanistan sınırı, Karadeniz in kuzey kıyısından İğneada nın iki kilometre kuzeyi, Kurtdere köyü dâhil olmak üzere Demirköy ün iki buçuk kilometre kuzeyi, Üsküp hariç Bayramdere köyü 234 rakımlı tepe Kavaklı istasyonu, İnce, Paşayeri dâhil Kızılcamüslim; Söğütlüdere hariç olmak üzere Ulupaşa ile Trakya, Çanakkale ve İzmit le sınırlanan bölgeyi ikinci derece yasak bölge ilan ederek batıda İzmir, doğuda ise Kars ve Erzurum un da yasak hava bölgesi olduğunu açıklamıştır İşgal Sırasında Türk-Yunan İlişkileri İtalya nın Yunanistan ı İşgali İtalya nın Fransa ve İngiltere ye savaş ilan etmesiyle birlikte savaş Akdeniz e sıçramış, büyük bir Akdeniz imparatorluğu kurmak isteyen İtalya nın yayılma alanında bulunan Yunanistan kendisini en fazla tehlikede hisseden ülke olmuştur. Nitekim bu düşüncesinde de haksız çıkmamıştır. İtalya, 1940 yılının yaz aylarından itibaren, Yunanistan a işgal için bazı girişimlerde bulunmuş ve Yunan gemilerine ateş açmaya başlamıştır. 216 Çünkü Mussolini hem kolay zaferler kazanarak prestijini artırmak hem de Almanlardan önce Balkanlara inmek istiyordu. 217 İşte bu dönemde Davud Hoca isimli bir Arnavut vatanseverin Yunanistan sınırına yakın bir bölgede Yunan ajanlarınca öldürülmesi İtalya da büyük kızgınlık yaratmış, İtalyan basını bu 215 U. Keser, Kızılay Belgeleri Işığında...a.g.e., s. 43, M. Hatipoğlu, Yakın Tarihte Türkiye...a.g.e., s Ş. Esmer, O.Sander, a.g.e., s

87 olayı abartmıştır. 218 Bu durum İtalya nın Balkanlarda yeni bir politika izlediğinin göstermiş; İngiltere, değişen ve gelişen bu son durumu; İtalya, Balkanlar ın paylaşılmasında rolünü yerine getirmek için Yunanistan a karşı Arnavutluk sorununu kullanmak istiyor şeklinde tanımlamıştır. Çünkü Romanya da Almanya birtakım imtiyazlar elde ederken İtalya nın payına herhangi bir şey düşmemiştir. Şimdi sıra artık İtalya ya gelmiştir. 219 Yunanistan ı savaşın içine sokacak fitili ateşleyen olay ise bir İtalyan denizaltısının Elli isimli Yunan gemisini torpille vurup pek çok kişinin ölümüne neden olmasıdır. Bu olaydan iki ay sonra da İtalya, müttefiki olan Almanya ya haber vermeden 28 Ekim 1940 saat da İtalya nın Atina Büyükelçisi Kont Grazzi aracılığıyla Yunanistan a bir ültimatom vermiştir. 220 Ültimatomda, Yunan sularının ve arazisinin İngilizler tarafından kullanıldığı ve Yunanistan ın bitaraflığının ihlal edildiği ileri sürülmüş, Yunanistan ın mihver devletlerine karşı bir üs olarak kullanılmasına mümanaat ettiği sevkülceyş cihetinden mühim olan noktaların İtalyanlar tarafından işgal edilmesi icap eylediğini ve binaenaleyh İtalyan kuvvetlerinin derhal harekete geçecekleri 221 bildirilmiş, sonuç olarak İtalya, Korfu ve Girit adaları ile Epir ve Pire nin kendilerine teslimini istemiştir. Yunanistan ın olumsuz cevabı üzerine İtalyan orduları, sabaha karşı da Arnavutluk sınırını geçerek Yunanistan a saldırmıştır. 222 Bu gelişme üzerine Yunanistan Başbakanı Metaksas bir beyanname yayınlamış, İtalya, biz Yunanlıları hür bir millet olarak tanımayarak vatan topraklarımızdan bazı kısımları kendisine terketmekliğimizi istemiştir. Bu talebi ve bu talebin yapılış tarzını bir harb ilanı telakki ettiğim 218 İtalyan Yunan İhtilafı, Tasviri Efkâr, 15 Ağustos 1940, S Ebüzziya Zade Velid, Yunanistan ın Hali Ne Olacak?, Tasviri Efkâr, 2 Eylül 1940, S U. Keser, Kızılay Belgeleri Işığında...a.g.e., s İtalyan-Yunan Harbi, Tasviri Efkâr, 29 Ekim 1940, S İtalyan Yunan Harbi Başladı, Tasviri Efkâr, 29 Ekim 1940, S

88 cevabını verdim. Elenler şimdi ecdadımıza ve onların bize temin ettiği hürriyete layık olduğumuzu isbat edeceğiz. Şimdi silah başına! 223 ifadelerini kullanmıştır. Yunan Dışişleri Bakanlığı ise, İngiltere den vadettiği yardımları istemiştir. Bunun üzerine İngiltere kralı Bu mücadelede bizler, sizinle beraberiz. Sizin davanız, bizim davamızdır. Müşterek düşmanımıza karşı birlikte harb edeceğiz 224 mesajını göndermiştir. Hemen ardından yardım göndermeye başlamıştır. Yunanistan ın İkinci Dünya Savaşına girmesi Türkiye yi yakından ilgilendirmiştir. İtalya nın bir Balkan ülkesi olmaması dolayısıyla Balkan Paktı bir yükümlülük getirmemiştir. İki ülkenin, yalnızca ortak sınırları saldırıya uğradığı takdirde birbirlerine yardımlaşma taahhüdünde bulundukları 1933 tarihli Türk-Yunan Antlaşmasına göre de Türkiye nin savaşa katılması gerekmemiştir. 225 Ancak, savaşın Akdeniz e sıçraması, Türk-İngiliz Antlaşmasının üçüncü maddesine işlerlik kazandırmıştır. Çünkü İngiltere ve Fransa 13 Nisan 1939 tarihinde Yunanistan ve Romanya ya garanti vermişlerdi ve bu ittifaka göre, bu garanti sebebiyle bu iki devlet Yunanistan veya Romanya nın yardımına giderse, Türkiye de savaşa katılacaktı. Kaldı ki İngiltere de Türkiye nin mümkün olan en kısa zamanda savaşa katılmasını istemiştir. Ancak Almanya tehdidi dolayısıyla Türkiye savaşa girmemiş, İngiltere bu durumu zoraki olarak kabul etmiştir. Bununla birlikte, İtalya nın Yunanistan a saldırması, toprak emelleri dolayısıyla Bulgaristan ın da Yunanistan a saldırması sonucunu doğurabilirdi. 226 Bu sebeple Saraçoğlu daha saldırının olduğu 28 Ekim günü Yunan büyükelçisine giderek Bulgaristan saldırdığı anda Türkiye nin Yunanistan a destek vereceğini söylemiş, Türkiye nin bu desteğinden mutlu olan 223 Yunan İtalyan Harbi Başladı Yeni Sabah, 29 Ekim 1940, S.898, 224 İngiltere Kıralı Yunanlılara Hitabede Bulundu, Tasviri Efkâr, 29 Ekim 1940, S ,s C. Koçak, a.g.e., C: I, s F. Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi...a.g.e., s

89 Yunanistan ın Ankara Büyükelçisi Türkiye nin Trakya yı Bulgaristan a karşı tutmasının yeterli olduğu, zaten bundan başka bir şeyin ondan beklenilemeyeceğini 227 belirtmiştir. Böylece özellikle doğu sınırında büyük bir güvence temin eden Yunanistan hem Trakya daki birliklerini cepheye gönderebilmiş, hem de Bulgaristan Yunanistan a karşı harekete geçememiştir. 228 İtalya, kolay lokma olarak gördüğü Yunanistan taarruzundan beklediğini alamamış, Yunanistan sınırlarından ilerleyememiştir. Yunan halkının askeri, ülkenin güçleriyle bir araya gelip bütün dünyayı şaşırtan bir direniş göstermiş, İtalyan ordusunu önce kendi topraklarından çıkarmış, daha sonra da İtalyan işgalindeki Arnavutluk ta ilerlemeye başlamıştır. 229 İtalya, Ekim 1940 tan, Mayıs 1941 e kadar Yunanistan a beş kez askeri birlik göndermiş; 230 İtalyan-Yunan Savaşını dikkatle takip eden Türk Basını savaş süresince Yunanistan ı desteklemiştir. Vatan Gazetesi..dünyanın en cengaver ve vatanperver uluslarından biri olduğu muhakkak Yunan milletinin... önüne geçemediği istemediği, aramadığı, önüne geçebilmek için bütün kuvvetile çalıştığı, lakin zaruri olduğunu görünce bir an tereddüt etmeden giriştiği bu harpte, o uzak cedlerinin evladı olmıya layık bulunduğunu söylemiş, Tasviri Efkâr, Mihver devletlerinin ilk defa Yunanistan sınırında başarısız olduğunu, Yunanistan ın, Avrupa yı on beş aydır kasıp kavuran zorbalık zihniyetini mağlup 232 ederek Mihver devletlerinin durdurulabileceğini dünyaya gösterdiğini, böylece Mihver devletlerinin Balkanlarda oynamak istedikleri oyunu bozduğunu belirtmiştir. 227 U. Keser, Kızılay Belgeleri...a.g.e., s H. Tuncer, a.g.e., s.76, U. Keser, Kızılay Belgeleri Işığında...a.g.e., s. 53; C. Koçak, a.g.e., C: I, s Ç. D. Tağmat, a.g.t., s Yunanistan ın Azmi Karşısında,Nahid Sırrı, Vatan, 9 Kasım 1940, s Yunanlılar Düşmanı Değil, Avrupa nın Yeni Zorbalık Ruhunu Mağlup Ediyorlar, Tasviri Efkâr, 25 Kasım 1940 S , s

90 İlerleyen aylarda Yunanistan da savaş ortamının getirdiği olumsuzluklar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu olumsuzlukların en önemlisi gıda maddelerini büyük ölçüde ithal etmek zorunda oldukları için yaşanan iaşe sıkıntısıdır. Yunanistan ın gıda sıkıntısı çekmeye başladığı dönemde Türkiye de bazı organizasyonlar harekete geçmiştir. Ankara daki Yunan Büyükelçisi Rafael in eşi Madam Rafael tarafından kurulan Yunan Askerlerine Yardım Komitesi nin, Türkiye deki Yunanlılardan topladığı 15 ton şekerin Yunanistan a ihracına izin verilmesi 9 Aralık 1940 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla kabul edilmiş, Ege denizindeki savaşın henüz çok şiddetlenmiş olmaması sayesinde Türkiye den Yunanistan a zaman zaman gıda maddesinin ihracı mümkün olabilmiştir yılının son gününde Yunanistan a askerî bir yardım söz konusu olmuş, Tepedelen bölgesinde İtalyanlarla savaşan Yunanlılara yardım amacıyla çift asker çorabı, tüfek bombası ve 1,5 ton kalay gönderilmiştir. 233 Yunanistan-İtalya Savaşı nın ilk aşaması, Mussolini nin yanlış hesapları yüzünden. İtalya nın geri çekilmesiyle 13 Kasım 1941 de sona ermiştir. 234 İtalya, her ne kadar Almanya nın bilgisi dışında Yunanistan a saldırmış da olsa, onun Yunanistan karşısında acze düşmesi Mihver devletlerinin itibarını zedelediği için Almanya, İtalya nın yardımına koşmuş ve Yunan halkının büyük acılar çekmesine yol açan süreç başlamıştır. Yunanistan ın İtalyan birliklerine karşı üstünlüğünün devam ettiği, düşman uçaklarının düşürülüp, İtalyan askerlerinin esir alındığı 1941 yılının Ocak ayında Yunan Başbakanı Ioannis Metaksas hastalanarak hayatını kaybetmiştir. Metaksas ın 233 B. Bakar, Zor Zamanlarda yi Komşuluk Örneği: İkinci Dünya Savaşında Türkiye'den Yunanistan'a Yapılan Yardımlar Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt: 24, Sayı: 71, Ankara, Temmuz 2008, s Ç. D. Tağmat, a.g.t., s.31 80

91 ölümü Türkiye de büyük üzüntü yaratmış, bütün akşam gazeteleri bu haberi siyah çerçeveler ve büyük başlıklarla bildirmiş, dost ve büyük Elen devlet adamının Türk- Yunan dostluğunu sıkılaştırmak hususunda sarf ettiği gayretleri yad etmiştir. 235 O nun yerine Aleksandros Korizis hükümetin başına geçmiş, Vazifemiz, bizim için maddeten ölen, fakat manen ölmiyen Metaksas ın çizdiği siyaseti takip etmektir 236 diyerek Yunanistan ın politikasında herhangi bir değişiklik olmayacağını belirtmiştir ve beklenildiği gibi de Yunanistan ın İtalya karşısındaki başarısı devam etmiştir. Ancak Şubat ayı sonlarından itibaren Almanya nın Yunanistan a saldıracağına dair haberler çıkmaya başlamıştır. Nitekim Bulgaristan ın 1 Mart 1941 de Mihver Devletlerine katılmasıyla Yunanistan a Bulgaristan üzerinden bir Alman saldırısı ihtimali güçlenmiştir Mart tarihine gelindiğindei Yunan Milli Bayramı dolayısıyla Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başbakan Refik Saydam ve Genel Kurmay Başkanı Fevzi Çakmak kardeş ve dost Elen milletine tebrik mesajları göndererek Yunanistan ı İtalyanlar karşısındaki başarılarından dolayı kutlamışlardır. İnönü mesajında Asil ve şanlı Yunan milletinin bu bayram gününde, milli vazifelerinin ifasında çocuklarının gösterdiği cesaret ve sebatı hayranlıkla selamlamak için bilhassa zevk duymaktayım 238 ifadesini kullanmıştır. Ancak Yunanistan ın gösterdiği bu başarılar, Almanya nın İtalya ya yardıma gelmesiyle birlikte son bulmuştur. 235 Ankara Teessür İçinde, Vatan, 30 Ocak Başvekilin Beyanatı, Şefin Siyaseti Değişmiyecek, Vatan, 31 Ocak Ç. D. Tağmat, a.g.t., s Yunan Milli Bayramı, Vatan, 26 Mart

92 Bu sırada Yugoslavya, Almanya anlaşarak Üçlü Pakt a dahil olmuş 239 Mihver Devletleri ne katılmıştır. Almanya, Yugoslavya yı da Mihver cephesi içine almakla, Balkanlarda uyguladığı siyasi planını tamamlamıştır. Artık Yunanistan a karşı fiilî harekâta geçebilecektir. 240 Ancak Anlaşmanın duyulmasından sonra Yugoslavya da bir hükûmet darbesi olmuştur. General Duşan Simoviç başkanlığındaki bir grup subay yönetimi ele geçirerek krallık naipleri ve hükûmet başkanını tutuklamışlardır. Simoviç, 6 Nisan 1941 de Sovyetler ile bir Dostluk ve Saldırmazlık Paktı imzalamış ve yaşanan bu gelişmeler Hitler i Balkan seferine sevk etmiştir. 241 Hitler, bu duruma İtalya nın Yunanistan daki başarısızlığının neden olduğunu söylemiş, Balkan devletlerinde bize karşı bazı hoşnutsuzlukların meydana gelmesine sebebiyet verdi. Yugoslavların 1941 ilkbaharındaki dönüşlerinin ve sertleşmelerinin sebebini bunda aramak lazımdır. Bütün planlarımızın aksine olarak Yugoslavların sertleşmesi bizi Balkanlar kesiminde müdahaleye mecbur kılmış 242 ifadelerini kullanmış, 6 Nisan tarihinde Yunanistan ile Yugoslavya ya karşı Macaristan, Romanya ve Bulgaristan üzerinden taarruza geçmiştir Almanya nın Yunanistan ı İşgali İtalya nın başarısızlığı dolayısıyla İngiltere, Kuzey Yunanistan da üsler elde etmiş ve buralardan Almanya nın kontrolündeki Romanya petrollerini vurabilecek imkana kavuşmuş; bu durum da Hitler in Yunanistan a saldırmasının en önemli gerekçesini oluşturmuştur. 239 Yugoslavya Üçlü Pakta İltihak Etti, Vatan, 26 Mart Nihayet O da İltihak Etti,Tasviri Efkâr, 27 Mart 1941, S , s F. Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi...a.g.e., s A. Hitler, Siyasi Vasiyetim, Çev: K. Turan, Ötüken Yayınevi, İstanbul, 1968, s.59 82

93 Almanya nın Yunanistan ve Yugoslavya ya eş zamanlı saldırısı, 6 Nisan 1941 tarihinde Marita Planı 243 ile başlamış, Yugoslavya 17 Nisan tarihinde teslim olarak İtalya nın yanı sıra, Hırvatistan ve Macaristan gibi Almanya nın uydu devletleri tarafından da paylaşılmıştır. Almanlar, Yunanistan a ise altı tam teşekküllü piyade tümeni, iki motorize tümen, 1200 tanklı iki panzer tümeni, 210 avcı uçağı ve 170 keşif uçağı ile saldırmış, 9 Nisan tarihinde Selanik düşmüştür. 18 Nisan a gelindiğinde ise umutsuzluk içindeki Yunanistan Başbakanı Alexandros Koryzis kendisini vurarak intihar etmiş, Yunan hükümeti başsız kalmıştır. Koryzis in yerine Metaksas rejimine karşıtlığıyla bilinen Emmanuel Tsouderos getirilmiştir. Tamamen Almanların istekleri doğrultusunda bir politika izleyen Tsouderos un kurduğu hükümet, halk tarafından işbirlikçi hükümet olarak adlandırılmıştır. 244 Yunan direnişi, Türkiye sınırından Vardar nehrine kadar çökmüş, Doğu Makedonya Ordusu Komutanı General Vakopoulos gereksiz yere kan dökülmesini önlemek üzere ateşkes önermiş üç gün sonra da Yunan Genelkurmayı Tsolakoglou (Çolakoğlu) Arnavutluk tan çekilme emri vermiştir. Almanya tüm ülkeyi işgal etmeden önce Onurlu bir ateşkes anlaşması yapılmasından yana olan Tsolakolou, 21 Nisan 1941 günü Alman General Wilhelm List le bir ateşkes anlaşmasını imzalamıştır Nisan tarihinde İngiltere, Alman istilasına karşı Yunanistan a yardım için Girit e asker çıkarmış, ancak 23 Nisan da Atina nın düşmesi ile Yunan Ordusu teslim olmuş ve silah bırakmıştır Aralık 1940 tarihinde Hitler tarafından tasarlanan, Kuzey Ege kıyısının ve Selanik havzasının işgalini, gerekli görülürse merkezi Yunanistan a da girilmesini öngören harekat. Bkz. E. Macar, a.g.e., s D. Eudes, Kapetanios Yunan İç Savaşı , Çeviren: Yavuz Alogan, Belge Yayınları, İstanbul, 1985, s E. Macar, İşte Geliyor Kurtuluş, Türkiye nin II. Dünya Savaşında Yunanistan a Yardımları, İzmir Ticaret Odası Kültür Sanat Tarih Yayınları, İzmir, 2009, s

94 27 Nisan da Alman Orduları Atina ya girmiş, Atina Belediye Başkanı, Attiki Valisi ile Yunan Ordu Muhafız Komutanı şehri Alman subayı Von Stroume ye teslim etmişlerdir. Böylece Atina tümüyle Almanların denetimine geçmiştir. 246 Öte yandan, İngiliz askerlerinin çoğu başarılı bir şekilde bölgeyi boşaltmış, Kral II. Georgios ve aralarında Başbakan Tsouderos un da bulunduğu hükümet üyeleri, bazı Yunan birlikleriyle beraber İngiliz askerlerine katılmak için Girit e geçmiştir. Bunun üzerine, Almanya denetiminde yeni bir hükümet kurulmuş, başına ise General Tsolakoglou geçmiştir. 247 Nisan ayının sonlarında Selanik, Atina, Mora Yarımadası ve Midilli Adası nın işgali tamamlanmış, mayıs ayında ise Sakız Adası Almanlara teslim olmuştur. 248 Ardından sıra Doğu Akdeniz i kontrol altında bulunduran ve İngiliz Generali Freyberg ile İngiliz Amirali Cunningham ın koruması altında olan Girit Adası na gelmiştir. 249 Girit konusunda hassas olan İngiliz istihbarat birimleri, Almanya nın Girit Adası na gerçekleştireceği harekatı önceden öğrenmiş, ancak İngilizler hava harekatını tehlikeli bulmamış, hatta Freyberg 5 Mayıs tarihinde yazdığı raporunda Bu tedirginliği ve huzursuzluğu anlayamıyorum. Hava indirme harekatından zerre kadar kaygı duymuyorum 250 ifadesini kullanmıştır. Ancak bu düşünce İngilizlere pahalıya mal olmuştur. 20 Mayıs tarihinde General Student komutasındaki Alman hava indirme kuvvetlerinin Girit harekatı başlamış Almanlar asker indirmişler ve sekiz gün içinde bütün adayı işgal etmişlerdir İngiliz askeri ölmüş, birçok 246 Ç. D. Tağmat, a.g.t., s R. Clogg, a.g.e., s.150, P. Selçuk Özgür, Anılarda Yunanistan da İç Savaş, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2013, s İ. Artuç, Hitler ve İkinci Dünya Harbinin Kaderi, Kastaş Yayınları, İstanbul, 1984, s L. Hart, İkinci Dünya Savaşı Tarihi, Cilt-1, Çev: K. Bağrıaçık, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2005, s

95 İngiliz savaş gemisi kullanılamaz hale gelmiştir. 251 Buna karşın Almanların kaybı ölü ve yaralı olmuştur. 28 Mayıs gecesi İngilizler adayı tahliye etmeye başlamış, 252 akabinde de Girit Almanların eline geçmiştir. Bu gelişmeler üzerine İngilizler tarafından mali olarak desteklenen Yunan Kralı II. Georgios, Başbakan Tsouderos, bir grup politikacı ve hükümet silahlı kuvvetleriyle beraber Orta Doğu ya çekilmiştir. 253 Girit in de düşmesiyle birlikte tüm Yunan toprakları mihver güçlerin işgali altına girmiş, İtalya, Yunan adalarını, Bulgaristan, Doğu Makedonya ve Trakya yı resmen kendisine bağladığını ilan etmiş, Yunanistan ın geriye kalan toprakları ise Almanya, İtalya ve Bulgaristan tarafından işgal edilmiştir. 254 Bu ülkeler elde ettikleri bölgelerde halka baskı uygulamaya başlamış, Ege Adaları nı ve Yediadaları ilhak eden İtalyanlar, Yunanca gazetelerin dolaşmasını, Yunanistan kıtası ile iletişimi yasaklayarak ve Yunan mahkemelerini kaldırarak halkı Yunanlı kimliğinden uzaklaştırmaya çalışmıştır. Bulgar denetimindeki bölgelerde kanunlar yürürlükten kalkmış, resmi dil değiştirilmiş, Yunan okul ve kiliseleri kapatılmış, halk Bulgarlaştırılmaya zorlanmıştır. 255 Başlangıçta Yunan halkının sempatisini kazanmaya çalışan, antik ve modern Yunanistan a duydukları saygı ve hayranlığı vurgulayan Almanlar da 256 sonradan Bulgarlar gibi davranmaya başlamıştır. Böylece, Yunanistan ın işgaliyle Almanya, Ege ve Doğu Akdeniz için tespit ettiği hedeflere ulaşmış oluyordu. Ege bölgesinde Alman hakimiyeti tesis edilirken, 251 İ. Artuç, Hitler ve İkinci Dünya..a.g.e., s L. Hart, a.g.e., s.146, R. Clogg, a.g.e., s K. Çukolas, Yunanistan Dosyası Çev. Şeyla, At Yayınları, İstanbul, 1970, s P. Selçuk Özgür, a.g.t., s.38, E. Fourtouni, Yunan İç Savaşında Direnen Kadınlar, Çev: A. Ertürk, Koral Yayınları, İstanbul, 1990, s.20 85

96 Romanya daki petrol bölgeleri güvence altına alınmış, ayrıca, Yunanistan da ciddi başarıyı bir türlü yakalayamayan Başbakan Mussolini nin İtalya daki konumu rahatlatılmıştı. 257 Bu dönemde Yunanistan ın endişelendiği bir başka durum ise üç Yunan Adasının (Limni, Midilli ve Sakız) Türkiye tarafında işgal edilmesiydi. Kaldı ki Balkanlardaki Alman ilerleyişini durdurmak isteyen İngiltere, yakınlığından dolayı Türkiye ye söz konusu adaları işgal etmesi teklifinde bulunmuştu. Savaş dışı konumunu korumak isteyen Türkiye, bunu kabul etmemiş, ancak bu kadarı bile Tsouderos Hükümeti ve Yunan halkı üzerinde geçmiş algı ve duyarlılıkların harekete geçmesine yol açmıştır. Nitekim Adaları Almanya işgal etmiş, ancak Yunan Hükümetinin aklında, Almanya nın bu adaları, yanında yer alması koşuluyla Türkiye ye devredebileceği korkusu hep varolmuştur. Ayrıca, Yunanistan da, İtalya ayrılır ayrılmaz Türkiye nin Onikiada yı talep edeceği korkusu da hakimdir. Yunan Başbakanı Tsouderos un 11 Haziran 1941 de İskenderiye den, Londra ya çektiği telgrafta da bu korku açıkça yer almıştır: Times da açlıktan ölmek üzere olan Ege Adaları ndaki halka, Türkiye nin seve seve yardım etmek istediğini bildiren bir mektup yayınlanmış bulunuyor.. Anlayacağınız üzere, halkımızın çekmekte olduğu büyük acılardan duyduğumuz ızdıraba bir de bu sıkıntı eklenmiş bulunmaktadır: Kendisini kurtarıcı konumunda gören bir komşu devlet gürültüsü koparılmakta; üstelik, onların hakkında ortada her türlü dedikodu dolaşırken ve düşmanın, bu toprakları Türkiye ye peşkeş çekmiş olabileceği söylentileri dolaştığı bir sırada B. Bakar, a.g.m., s E. Macar, a.g.e., s.56 86

97 Yunanistan da Kıtlık Topraklarının %44,3 ü tarım yapılamayacak kayalıklardan oluşan Yunanistan; kendisine yetecek kadar üretim yapabilen bir ülke değildi. Yalnızca zeytin, zeytinyağı, kuru üzüm ve yulaf üretimi ihtiyacına yetiyor, ana gıda maddelerini (buğday, patates, şeker pancarı vs) ithal etmek zorunda kalıyordu. 259 Savaş sırasında, döneminden başlayarak tarımsal üretimde büyük bir düşüş gerçekleşmiş, Mihver güçleri işgal sonrasında Yunanistan a yapılan tüm gıda satışını durdurmuşlardı. Üstelik 1941 yılı hasat mevsimi de kötü geçmiş, birçok ürünün hasadı savaş öncesi döneme oranla % 15 ile %30 arasında düşüş göstermişti. Yani savaş yıllarında Yunanistan daki tarımsal üretim, savaş öncesi üretim düzeyine oranla % 70 civarında gerilemişti. 260 Tüm bunların yanı sıra işgal orduları, ülkenin silo ve erzak depolarını boşaltmış, hatta hastanelerin ve insanı yardım kuruluşlarının besinlerine bile el koymuş, askeri birlikler bulundukları bölgelerdeki hayvanları kesmişlerdi. 261 Halkın elindeki malzemelerin taşınmasını da engel olmuş, akaryakıt yanında her türlü taşımacılıkta kullanılabilecek balıkçı teknelerinden atlara ve katırlara kadar her şeyi 262 gasp etmişlerdi. Tüm bu gasp ve yağmalar, piyasadaki ürünlerin azalmasına ve halkın, ihtiyacı olan ürünleri elde etmesinde büyük problemler yaşamasına neden olmuştur. İşbirlikçi olarak nitelendirilen Tsolakoglou Hükümeti, kırsal bölgelerde gıda dağıtımını merkezileştirirken şehirlerde karne uygulamasına geçilmesini yasaya 259 E. Macar, a.g.e., s H. Kalemli, U. Erdem, a.g.m., s E. Macar, a.g.e., s U. Keser, Kızılay Belgeleri Işığında...a.g.e., s. 53; C. Koçak, a.g.e., C: I, s

98 bağlamış, temel gıda maddelerinin satış fiyatlarını en yüksek orandan tespit etmiştir. 263 Ancak karnelerle dağıtılan bu yiyecek sembolik miktardaydı. Ayrıca, Alman savaş endüstrisinin hammadde ihtiyacı da Yunanistan ın fabrikalarından, maden ve tarlalarından karşılanmış, bu durum hammadde sıkıntısına ve dolayısıyla sanayi üretiminde ciddi düşüşlere yol açmıştı. Hammadde yokluğu fabrikaların kapanmasına sebep olmuş, buna paralel olarak işsizlik baş göstermişti. 264 Tüm bu yaşananlar yetmiyormuş gibi Yunanistan ın işgal gideri olarak yüklü bir para ödemek zorunda kalması, bunun yanısıra işgalcilerin, ülkenin tüm gelir kaynaklarına el koymaları ve özel işgal banknotları bastırmaları kısa sürede durumun oldukça kötüleşmesine neden olmuştur. Bu banknotlar bütün askerî birlikler tarafından, büyük bir rahatlıkla ve hiçbir kayda bağlı olmaksızın ihtiyaçlarının gerektirdiği ölçüde basılmıştır. Bu durum para sisteminin kısa sürede çökmesine ve büyük bir enflasyona neden olmuştur. 265 Örneğin İtalyan saldırısı sırasında 10 drahmi olan bir okka (yaklaşık 1,5 kilo) ekmek, 1944 yılı Ekim ayında Almanların geri çekilmesi sırasında drahmiye kadar yükselmiştir. 266 Ülkede yiyecek sıkıntısı giderek yükselmiş, insanların başka yerleşim merkezlerine gitmeleri günler öncesinden alınması gereken bir izin kâğıdına bağlanmış, başta Atina olmak üzere bütün büyük şehir merkezlerinde akaryakıt sıkıntısı nedeniyle hayat durma noktasına gelmişti. İşgalin ilk dönemlerinde kalabalık olarak da olsa toplu ulaşım araçlarından istifade edebilen Yunanlılar daha sonraki günlerde araç 263 Ç. D. Tağmat, a.g.t., s U. Keser, İkinci Dünya Savaşı...a.g.m., s S. Sarısır, II. Dünya Savaşı Yıllarında Anadolu Sahillerine Sığınan Yunanlı Sivil Mülteciler, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı 27, 2010, s R. Clogg, a.g.e., 1997, s

99 sıkıntısı çekmeye başlamışlar ve yaz kış demeden her yere müsaade almak şartıyla yürüyerek gitmek zorunda kalmışlardı. Böyle zor şartlar altında ufukta bir kıtlık tehlikesinin görünmesi çok zaman almamış, yağma ve enflasyon kombinasyonu esnafın mallarını satıştan çekmesine yol açmış ve stokçuluğu teşvik etmişti. Bunlara ek olarak yaşanan sert kış yaşamı daha da kötüleştirmiş, kışı, kenti, şiş karınlı çocukların, bir deri bir kemik kalmış yaşlı kadın ve adamların sokaklarda sinekler gibi düşüp öldükleri bir imha kampına çevirmişti. 268 Özellikle Atina, Selanik ve Pire gibi büyük şehirlerde açlıktan ölenlerin sayısı hızla artmaya başlamış, kent merkezlerinde açlıktan hayatlarını kaybeden insanların cesetleri ile karşılaşmak artık sıradan ve günlük hayatın bir parçası haline gelmişti. 269 Bu gelişmeler karşısında, Mihver Devletleri Yunanistan daki kıtlığın sebebini İngiltere nin Akdeniz deki ablukasının bir sonucu olarak göstermeye çalıştılar ve Yunanistan a Avrupa dışından tahıl getirilebilmesi için bu ablukanın kaldırılmasını teklif ettiler. İngiltere ye ablukanın kaldırılması yönünde çağrılar yapılınca, İngiltere sonunda Türkiye yi Yunanistan a gıda götürse bile ambargoyu dışarıdan delmeyecek bir ülke olarak yorumlamaya başladı. Bu şekilde ablukanın kaldırılması da gerekmeyecekti. Ardından da 9 Temmuz 1941 de İngiltere Yunan halkının yiyecek ihtiyacının Türkiye den karşılanması fikrini resmi olarak kabul etti Yunanistan a İnsani Yardım Faaliyetlerinin Başlatılması 267 H. Kalemli, U. Erdem, a.g.m., s D. Eudes, a.g.e., s U. Keser, Yunanistan'ın Büyük Açlık Dönemi ve Türkiye, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2008, s H. Kalemli, U. Erdem, a.g.m., s

100 Türkiye, savaşın ilk anlarından itibaren Yunanistan a vapurlarla yardım göndermiştir. Bu vapurların en bilineni Kurtuluş tur. Kurtuluş un ardından Dumlupınar, Attila, Konya, Erzurum, Adana, Yeni Kurtuluş, Aslan, Zengin, İstanbul, Sarıçam, Cemal, Hasankale, Enginer gibi birçok nakliye vapurlarıyla bu zor gününde komşusu Yunanistan ın yardımına koşmuştur Kurtuluş Vapuru Yunanistan da yaşanan duruma Türkiye kayıtsız kalmamış, bu ülkeye yardım gönderilmesi düşüncesi 1941 yılının yaz aylarından itibaren Türk gazetelerinde yoğun şekilde yer almış ve kamuoyunun da desteğini görmüştür. Balkanların emniyeti namına bu kadar kan döken bu kadar fedakarlık gösteren Yunan milletinin bu acı günlerinde alakasız durmamıza imkan yoktur Bütün bu ıstıraplara tercüman olmağı ve asıl derde çare aramak için bütün dünyayı harekete getirmeği iş edinen millet, bütün insanların minnetini kazanacaktır gibi ifadeleri içeren birçok yazı yazılmış, Erzincan depreminde Yunanistan ın yaptığı yardımlar hatırlatılarak adeta bir yardım kampanyası başlatılmış ve Yunanistan a yardım etmek için çareler aranmıştır. 272 Eylül ayına gelindiğinde ise Kızılay Cemiyeti, kara gün dostu Türkiye nin sınırlı üretim imkanlarına rağmen Yunanistan a yardım etmek için elinden gelen yardımı yapacağını belirten bir açıklamada bulunmuuştur: Kızılay, Yunanistan da felâket gören halka el uzatmak meselesini üzerine almıştır. Oraya yakında heyetler gönderecek, teşkilât yapacak, kendi menbalarından mümkün olan yardımı gösterecek, memleket halkından bu yardıma iştirak etmek isteyenlerin yardımını 271 S. Sakin, M. Salep, Balkanlar'da Güvenlik Arzusu Türkiye-Yunanistan-Yugoslavya İlişkileri ve Balkan Paktı, Berkian Yayınevi, Ankara, 2012, s Hem Vazife Hem Fırsat, Vatan, 12 Ağustos 1941, s

101 kabul edecek ve bütün dünyadan Yunanistan da açlık ve felâket içinde kıvranan halka gelecek yardımları da yerlerine isal etmek ve dağıtmak için hayırlı bir mecra hizmetini görecektir Öyle ümit ederiz ki, milletlerarası Kızılsalip cemiyeti bu çığırı diğer Avrupa memleketlerinde devam ettirecek ve böylece bu kış milyonlarca masum sivil halkı bekliyen felaketlerin bir dereceye kadar olsun önüne geçilmiş olacaktır 273 Böylece, Gümrük-Ticaret ve Ulaştırma Bakanlıkları arasında ortak bir komisyon kurularak çalışmalar başlatılmıştır. 274 Ardından Türk yetkilileri İngiltere, Almanya ve İtalya ile görüşerek bu devletlerin uyguladıkları ablukanın kaldırılmasını sağlamıştır. Yardım faaliyetlerini Kızılay ve Kızılhaç ın ile birlikte yürütmesi, yardım için gereken para Amerika daki yardım kuruluşları ile Kızılhaç Cemiyeti tarafından temin edilmesi 275 kararlaştırılmış, gönderilecek gıda maddeleri ise UKCC (İngiliz Ticaret Anonim Şirketi), GWRA (Yunan Savaş Yardım Derneği) ve Avustralya Komitesinde bulunan İngiliz Komiteleri tarafından Türkiye den satın alınmıştır. 276 Satın alınan 5000 ton gıdayı ise Adana Vapuru götürecektir. Daha sonra söz konusu yardımın ton 277 olduğu açıklanmış, bunlara ek olarak Kızılay Cemiyeti bilhassa çocuklar için hediye olarak Yunan Kızılhaçına 25 ton gıda maddesi göndermiştir. 278 Söz konusu malzemelerin gönderilmesi kararlaştırılınca Yunanistan ın Türkiye Büyükelçisi, Dışişleri Bakanlığı na müracaat ederek Türkiye de yaşayan Yunan vatandaşlarının, Yunanistan daki akrabalarına göndermek 273 Kızılay, Yunan Halkına El Uzatıyor,Vatan, 5 Eylül 1941, s F. C. Erkin, Dışişlerinde 34 Yıl...a.g.e., s Yunanistan a Yardım, Vatan, 12 Eylül Ç. D. Tağmat, a.g.t., s.112, Eylül 1941 tarihli gazetelerde yardım miktarı ton olarak yazılırken, daha sonra söz konusu yardımın ton olduğu açıklanmıştır. Muhtemelen gazetelere ilk anda ulaşan bilgilerde maddî hata gerçekleşmiştir. Bkz. B. Bakar, a.g.m., s B. Bakar, a.g.m., s

102 istedikleri gıda maddelerinden oluşan posta kolilerinin de Adana Vapuru ile gönderilmesini istemiş ve bu istek kabul edilmiştir. Bu arada yardım götürecek vapurun adının Adana değil Kurtuluş olduğu açıklanmıştır. 279 Bu sırada Yunanistan ın Dışişleri Eski Bakanı Mavromihalis, emekli hava generali Reppas ve Aerrial isimli bir havayolu şirketinin müdürü Nikolopoulos Yunan milletini ölümden kurtarmak amacıyla kurulan bir milli komiteyi temsilen İstanbul a gelir ve açlığın derecesi hakkında bilgi verirler. 280 Gelme sebepleri arasında taşıma için başka gemiler bulmak da vardır. 281 Yunanistan a altı defa sefer yapan Kurtuluş Vapuru ilk seferini, 14 Ekim 1941 tarihinde gerçekleştirmiş, yalnız yiyecek maddesi olarak 2000 ton malzemeyi Pire ye götürmüştür. 282 Yüklenen malzemeler arasında soğan, nohut, fasulye, yumurta, lakerda, pirinç unu ve şeker yer almıştır. 283 Geminin izleyeceği güzergah Alman, İtalyan ve İngiliz Akdeniz donanmalarının sefer ve rota iznine tabii tutulmuş, malzemenin Yunanistan a girmesi için de Almanlardan ayrıca izin alınmıştır. 284 Tüm bu izinlerin hepsinin birden alınması zaman zaman sorunlara yol açmış, süreç tekrar baştan başlamıştır. Vapurun yolcuları arasında Kızılhaç ve Kızılay Cemiyetlerinin yetkilileri de yer almıştır. 285 Kurtuluş Vapuru, bir Alman uçak filosu himayesinde Pire Limanına varmış, yükünü hemen boşaltarak yeni bir sefer için İstanbul a dönmüştür. 24 Ekim 1941 tarihinde Sirkeci İskelesine varan vapurun Mürettebatının verdiği bilgilere göre, açlık 279 E. Macar, a.g.e., s Ölüm Halinde Bulunan Bir Milletin Sesi, Vatan, 1 Ekim E. Macar, a.g.e., s Halk Pire Sırtlarından Türkiye den Gelecek Vapuru Gözlüyor, İkdam, 14 Ekim Yunanistan a Hangi Maddeleri Gönderiyoruz?, Son Posta, 8 Ekim F. C. Erkin, Dışişlerinde 34 Yıl...a.g.e., s Yunanistan a Yardım, Vatan, 13 Ekim

103 öyle seviyededir ki, Pire deki hamallar vapuru görünce ağlamışlar, gıda maddeleri taşınırken yere dökülen taneleri bile ceplerine koymuşlardır. 286 Kurtuluş Vapuru ikinci seferine 27 Ekim tarihinde çıkmış, beraberinde özellikle çocuklar için çok miktarda pirinç unu ve nişasta, fasulye, nohut, yumurta ve sair gıda maddeleri götürmüştür. 287 Allah için, Muhammedin başı için, ayaklarınız öpeyim, bir lokma ekmek Açız aç! feryatları içerisinde Yunanistan a ulaşan vapurdaki malzemeler Kızılhaçtan 2, Yunan Kızılhaçından 2, Alman Kızılhaçından 2, İtalyan Kızılhaçından 1 ve Türk Kızılayından 1 kişi olmak üzere oluşturulan karma bir heyet vasıtasıyla çocuk hastanelerinden başlamak üzere, sırasıyla hastanelere, işçilere ve sınırlı gelir sahiplerine dağıtılıyordu. 288 Cumhuriyet Gazetesi nin 7 Kasım tarihli haberinde de Yunanistan daki durumun içler acısı bir hal aldığı anlatılıyor, yalnızca Türkiye nin yardımıyla bu durumun çözüme kavuşamayacağı belirtiliyordu. Başka ülkelerin özellikle de Amerika ve İngiltere nin kendi saflarında harbetmiş kahraman bir milleti açlıktan ölmeye terketmeğe insanlık hisleri müsaade etmemelidir deniliyor, bu iki ülkenin Yunanistan a bedelleri mukabilinde ayda toplam on-on beş bin tonluk iki vapur gıda malzemesi ithal etmelerine izin vermesinin yeterli olacağı söyleniyordu. 289 Kurtuluş Vapuru ikinci seferini 19 Kasımda tamamlayarak yurda dönmüş, dönüşünün hemen akabinde Kızılay, Türklerin Yunanistan daki akrabalarına ve yakınlarına gönderecekleri paketlerin sevki için, bazı koşullar dahilinde aracı olmaya karar vermiştir. Buna göre: 286 Kurtuluş Vapuru Pire den Geldi, Cumhuriyet, 25 Ekim Yunanistan a Yardım, Vatan, 28 Ekim Cehennemden Dönen Adamın Hikayesi,Vatan, 8 Kasım Yunanistan da Kıtlık, Cumhuriyet, 7 Kasım 1941, s.1,3 93

104 1- Paket gönderecekler bir istida ile gümrük müdürlükleri vasıtasile veya doğrudan doğruya Gümrük ve İnhisarlar Vekâletine müracaat edecekler ve alacakları müsaade yazısıyla birlikte müsaade edilen eşyayı Yenipostane caddesinde Kızılay hanında Kızılay İstanbul Mümessilliğine teslim veya posta ile gönderirler. 2- Bir kişi ayda yalnız 5 kilo ağırlığında ve en çok 10 lira kıymetinde paket gönderebilir. 3- Paketlerin içine konacak şeyleri Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti tayin eder. 4- Kızılayca bu paketler gidecek vapurun yükünün müsaadesine göre sıraya konarak Yunanistanda alâkalı makamlara teslim edilir. 290 Kurtuluş Vapurunun üçüncü seferi 24 Kasım 1941 tarihinde gerçekleşmiştir. 291 Geminin bu seferinde 273 ton çuval içerisinde soğan, 24 ton dökme soğan, 168 ton patates, 582 ton dökme nohut, 393 ton dökme nohut, 80 sandık yumurta, 90 fıçı tuzlu balık ve İspanya sefaretine gönderilen 2 yardım kolisi bulunmaktadır. Ayrıca geminin ikinci seferinden arta kalan 120 ton kuru soğan ile 30 ton dökme fasulye de Yunanistan a gönderilmiştir. 292 Seferini 4 Aralık ta tamamlayarak 6 Aralık ta İstanbul a dönen Kurtuluş Vapuru, şimdiye kadar ton çeşitli yiyecek maddesini Yunanistan a taşımıştır. 293 Bu sırada Yugoslavya Sefiri de Yunanistan daki soydaşlarına yardım etmek için Dışişleri Bakanlığına başvurarak izin istemiş, toplanan özel komisyon, Yugoslavya Sefaretinin de Ticaret Bakanlığı nca usulüne uygun cins ve türde şekli 290 Avrupa da Açlık ve Kızılay, Vatan, 22 Kasım Kurtuluş Vapuru Dün Pire ye Gitti, Vakit, 25 Kasım U. Keser, Kızılay Belgeleri Işığında...a.g.e., s Yunanistan a 10 Bin Ton Gıda Maddesi Sevk Edildi, Cumhuriyet, 8 Aralık 1941, s.2 94

105 ve ihracatçısı tayin edilen ürünlerden mültecilerine 10 ton gıda maddesini Kızılay vasıtasıyla gönderebileceklerine dair karar almıştır. 294 Kurtuluş Vapuru dördüncü seferine 12 Aralık 1941 tarihinde başlamış, bu kez beraberinde kilo fasulye, kilo nohut, kilo soğan, kilo patates, kilo lakerda, 300 sandık yumurta ve 650 tane koli götürmüştür. 295 Aynı dönem içerisinde Kurtuluş vapuruyla Yunanistan a giden Kızılay yetkilileri Yunanistan eski Millî İktisat Bakanı Zanas ı da ziyaret ederler. Burada bir konuşma yapan eski bakan ise hâli-hazırda yardıma muhtaç 500 bin kişinin Soupe Populaire denilen bu aşevlerinde Kurtuluş gemisinin getirdiği gıda maddeleriyle beslendiklerini ve bu sayede açlıktan ölüm vakalarının azaldığını, ayrıca son dönemde gelen yardım malzemelerinin daha öncekilere nazaran çok daha iti kalitede olduğunu ve şikâyetlerin ciddi ölçüde azaldığını belirtir ve bu büyük insanlık hareketinin Yunanistan da unutulmasının mümkün olmayacağını belirterek teşekkürlerini ifade eder. 296 Ancak savaş koşulları dolayısıyla kendi durumunu ağırlaşan Türkiye de Bakanlar Kurulu 26 Aralık tarihinde (askerlerin talebi doğrultusunda) gıda ihracatını durdurma kararı almış ve böylece Kurtuluş Vapuru nun seferleri kesilmiştir. İngiltere, Amerika ve hatta Almanya bu kararın geri alınması için baskı yapmış, Mısır daki bir Yunan gemisinin Port Said den Türkiye nin güney limanlarına taşımacılık yapması sözünü vererek Türkiye yi ikna etmişlerdir. 297 Böylelikle Kurtuluş Vapuru 28 Aralık tarihinde beşinci seferini yapabilmek için Pire ye doğru yola çıkmıştır...vapur bu seyahatinde Yunanistan a 1800 ton 294 H. Kalemli, U. Erdem, a.g.m., s B. Bakar, a.g.m., s U. Keser, Kızılay Belgeleri...a.g.e., s. 283, E. Macar, a.g.e., s.83 95

106 erzak, sıhhiye levazımı, ve diğer bazı eşya götürmektedir. Bunlar arasında Yunanistandaki akrabasına gönderilmek üzere teslim edilmiş 950 koli ile paketler halinde 2000 kilo da incir vardır. 298 Beşinci Kurtuluş seferinde Yunanistan a gönderilen gıda maddeleri cins ve miktarı şu şekildeydi: ton kuru fasulye, 650 ton patates, 27 ton uskumru tuzlaması, 25 ton kok kömürü (Türkiye nin Atina Başkonsolosluğu için), 9 Ton kuru yemiş (Osmanlı Bankası Memurları tarafından), 950 adet şahsi koli, 6 adet İspanya Sefareti için koli. 299 Seferler devam ederken hem Türk Gazetelerinde, hem yabancı gazetelerde Yunanistan ile ilgili haberler çıkmaya devam etmiştir. Yunus Nadi Cumhuriyet Gazetesinde Yunanistan ı bu durumdan kurtarmak için izlenecek en kestirme yol Amerikadan Yunanistana, yalnız halkın ihtiyaçlarına mahsus olmak üzere en lüzumlu maddelerin kafi miktarda ithaline müsaade etmekten ve bunun formülünü çabuk tespit ederek tatbikatına da derhal geçmekten ibaret 300 olduğunu söylemiş, İngiliz gazeteleri de Yunanistan a yardımın kendileri için bir vazife olduğunu yazmış, şimdiye kadar neden yiyecek gönderme meselesiyle meşgul olunmadığını sormuşlardır. 301 Kurtuluş Vapurunun altıncı ve son seferine ise 18 Ocak tarihinde çıkılmış, bu sefer için Türk Basın Birliği, Yunan gazetecilere yardım amacıyla her yıl olarak düzenlediği gecenin o seneki gelirini ayırmış, ayrıca 50 adet beşer kiloluk zahire paketleri hazırlamıştı. 302 Ancak 21 Ocakta vapur süvarisinden önce Hayırsız adada karaya bindirdik, batıyoruz telgrafı gelmiş, ardından ikinci bir telgrafla 298 Kurtuluş Vapuru, Cumhuriyet, 28 Aralık 1941, s H. Kalemli, U. Erdem, a.g.m., s Büyük Bir İnsanlık Vazifesi, Cumhuriyet, 11 Ocak 1942, s Yunanistan a Yardım, Vatan, 21 Ocak 1942, s E. Macar, a.g.e., s.84 96

107 mürettebatın kurtulduğu bildirilmiştir. 303 Bunun üzerine Trak Vapuru ile birlikte başka bir tahsiliye vapuru Kurtuluş a yardım için görevlendirilmiş, ancak gemi kurtarılamayarak batmıştır. Gemideki 2000 tonluk malzeme ise denize dökülmüştür. 304 Vapurun batması; sokaklarında 300/400 metrede bir birilerinin açlıktan bayıldığı ya da öldüğü, tabut yapmak için tahtanın dahi bulunamadığı 305 Yunanistan da büyük üzüntüye yol açmış, Yunan Başbakanı Tsolakoğlu bir beyanat vererek Kurtuluş un yerine bir başka vapurun tahsis edileceğine inandığını belirtmiştir. 306 Kurtuluş un batmasından sonra Denizyolları İdaresi, Yunanistan a gıda malzemesinin gönderilmesi için Tunç şilebinin tahsis edileceğini ve 31 Ocak itibariyle vapurun hareket edeceğini belirtmiş 307 ancak Tunç un daha önce başka bir şirket tarafından kiralanmış olması sebebiyle seferlere Dumlupınar ın devam etmesine karar verilmiştir Dumlupınar Vapuru Kurtuluş Vapurunun batmasıyla birlikte yarım milyon insandan ölümü uzak tutan sed yıkılmış, Yunanistan dan gelen haberlere göre Atina da ve Pire de açlıktan ölenlerin sayısı günde 2000 e yükselmiştir. 309 Dumlupınar Vapurunun sefere bir an önce başlaması için hazırlıklar yapılmaya başlanmış, vapura 900 ton fasulye ve 300 ton patates yüklenmiş, ayrıca 303 Kurtuluş Kazaya Uğradı, Vatan, 21 Ocak Kurtuluş Battı, Cumhuriyet, 22 Ocak Zavallı Yunanistan da Müthiş Sefalet, Cumhuriyet, 23 Ocak 1942, s Ç. D. Tağmat, a.g.t., s Yunanistan a Tunç Şilebi Gidecek, Son Posta, 23 Ocak E. Macar, a.g.e., s Dumlupınar Vapuru Yunanistan a Gidiyor, Vatan, 19 Şubat,

108 Kurtuluş Vapuruyla birlikte batan kolilerin yerine yenilerinin yüklenmesine de izin verilmiştir Şubatta ilk seferine çıkan vapurda yer alan gıda maddelerinin cins ve miktarı şu şekildedir: Tuzlu balık ( ton), incir (100 ton), yumurta (20 ton), patates (302 ton), kuru fasulye ( ton), soğan (1 ton), domuz eti (3.560 ton), İngiliz Sefareti tarafından yükletilen (88 ton) gıda maddesi, Kızılay kolileri 823 adet (4.222 ton), İstanbul Belediyesi kolileri 1000 adet (5 ton), Basın Birliği kolileri 303 adet (1.5 ton), toplam ton ve ayrıca bir çuval un, 2 sandık çorap (500 çift). 311 Bu gıda maddelerini hastaneler ve halk aşevlerine teslim etmek üzere yola çıkan Dumlupınar Vapuru, 26 Şubat tarihinde Pire ye ulaşmış, 312 halk tarafından İkinci Hristos (İkinci Allah) tezahüratlarıyla karşılanmıştır. Gemide yer alan tayfalardan birinin dönüşte Vatan Gazetesine verdiği ropörtajda yer alan ifadeler, orada yaşanan durum hakkında bilgi vermektedir : orada kaldığımız müddet zarfında yedi sekiz kişinin ölümüne şahit olduk. Sokakta yürürken karşımızdan gelen adamın birdenbire düştüğünü ve orada ölüverdiğini dehşetle görüyorduk. Yunanistandaki mezarlıklarda artık yer kalmamıştır. Ölüler için boş arsalarda metre murabbaı yer kazılmakta, ölüler buralara sıra sıra ve kat kat gömülmektedir 313 Dumlupınar Vapuru ikinci seferini Mart ayında gerçekleştirmiş, fasulye, nohut, soğan ve tuzlu balık gibi maddeleri Yunanistan a ulaştırmıştır. 314 Türk Basın Birliğinin yine meslektaşlarına dağıtılmak üzere hazırlattığı 900 kilo fasulye, Dumlupınar Yunanistan İçin Mal Yüklüyor, Cumhuriyet, 13 Şubat H. Kalemli, U. Erdem, a.g.m. s Dumlupınar Pire ye Vardı, Cumhuriyet, 27 Şubat 1942, s Yunanistan dan Haber, Vatan, 9 Mart 1942, s Dumlupınar Vapuru Bugün Gidiyor, Vatan, 25 Mart 1942, s.2 98

109 kilo kuru üzüm ve 300 kilo sardalye de aynı vapurla gönderilmiştir. Ayrıca 440 tonluk koli ile Kızılay ın Yunan Kızılhaçına hediye ettiği 500 battaniye Pire ye götürülmüştür. 315 Dumlupınar Vapuru, seferden dönerken ani bir saldırıya uğramış, daha sonra bu saldırının, İtalya işgalinde bulunan Andros adasından yapıldığı anlaşılmıştır. Vapurun, Türkiye den yapılan yardımlar sırasında çeşitli tehlikelerle karşı karşıya kaldığı görülmektedir. Dumlupınar bu seferinden 8 Nisan tarihinde dönebilmiştir. 316 Dumlupınar Vapurunun bir diğer seferinin Nisan arasında yapması planlanmış, gönderilecek malzemeler gemiye yüklenmiş, ancak geçen sefer sırasında yaşanan sorun nedeniyle vapurun hareket etmesi 24 Nisana bırakılmıştır. Bu arada Yunan eski ayan ve mebusan meclisi üyeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir mektup göndererek yardım istemiş, bunun üzerine Türk milletvekilleri Yunanlı meclis üyeleri için hediye paketleri hazırlamış ve bunlar da gemiye yüklenmiştir. 317 Dumlupınar ın Pire ye varışı 28 Nisanı bulmuştur. 318 Dumlupınar Vapuru nun üçüncü seferinde götürülen yük: 1000 ton kuru incir, ton kestane, ton elma, 150 ton yumurta, ton zeytin, ton lakerda, 4 ton kefal balığı, ton sardalya, ton domuz eti, ton fasulyedir Dumlupınar Vapuru Gitti, Cumhuriyet, 26 Mart 1942, s T. E. Biber, Kızılay Belgelerine Göre Yılları Arasında Türkiye'den Yunanistan'a Yardımlar, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Sayı 201, 2012, s.16, Türk Mebuslarından Elen Mebuslarına Hediyeler, Vatan, 24 Nisan Dumlupınar Atina ya Vardı, Cumhuriyet, 29 Nisan H. Kalemli, U. Erdem, a.g.m., s

110 7 Mayıs tarihinde yurda dönen Dumlupınar ın, sefer dönüşünde Kızılay Cemiyeti adına ve hesabına Yunanistan tüccarlarından toplu iğne satın alınarak Türkiye ye getirilmiştir. 320 Mayıs 1942 de Türkiye de alınan savaş önlemleri dolayısıyla kişi başına düşen günlük ekmek tayını 150 grama indirilmiş, bu sırada Dumlupınarla birlikte Yunanistan dan dönen bir yetkili Yunanistan daki gıda durumunun iyileşmeye başladığını, Atina ve Pire de kişi başına düşen ekmek miktarının haftanın ilk dört günü 158 gram, diğer günler 254 gram olduğunu söylemiştir. Böylece Türklerin daha kötü beslendikleri gibi bir durum ortaya çıkmıştır. Ancak yine de Yunanistan a yardım vapurları gönderilmeye devam etmiştir. 321 Haziran ayına girildiğinde Cumhuriyet Gazetesinde, durumları oldukça kötü olan Yunan Adaları (Sakız, Sisam, Midilli ve Nikarya) halkına Uluslararası Kızılhaç Cemiyetinin yardım etmesine karar verildiği ve bu amaçla Türkiye, İngiltere ve Mihver Devletleri ile anlaşma yapıldığına dair bir haber yer almıştır. Buna göre, gerek Kızılay, gerek mülki ve askeri Türk makamları Kızılhaçın bu hareketine elinden gelen kolaylığı gösterecektir. Sakız, Sisam, Midilli ve Nikarya Adalarında yaşayan halka yardım edilecek, 660 ton gıda maddesi ve 500 çuval İngiliz unu götürülecektir. Nakliyat ise İzmir Limanından yapılacaktır. Bu sırada Dumlupınar Vapuru hazırlıklarını tamamlamış ve 5 Haziran tarihinde yeni yolculuğuna çıkmıştır. Vapurda 2000 ton gıda maddesinin yanı sıra, Osmanlı Bankası, Turing ve Otomobil Kulübü, Anadolu Ajansı, Basın Birliği ve Türk Mühendisleri tarafından hazırlanan 150 adet koli de yer almaktaydı. 322 Ancak, Dumlupınar beşinci seferi için Pire ye gittiğinde bu kolilerin sahiplerine ya tamamen 320 H. Kalemli, U. Erdem, a.g.m., s E. Macar, a.g.e., s Dumlupınar Gitti, Cumhuriyet, 6 Haziran 1942, s.2 100

111 boş olarak ya da kısmen boş olarak verildiği öğrenilmiştir. Kolilerin nerede boşaltıldığı kesin olarak tespit edilemediğinden Alman liman kontrolünde açılmaması için girişimlerde bulunulmuştur 323 Türkiye nin Yunanistan a yaptığı yardımlar Yunan yetkililerce büyük bir memnuniyetle karşılanmış, Yunan Başvekili Tsuderos, Kahire radyosunda Yunanistan a ve Yunan milletine hitaben yaptığı açıklamada Türkiye ye yardımları için şükranlarını sunduğunu belirtmiştir. 324 Ayrıca, Kızılay Komisyon Delegeleri Dumlupınar Vapuru nun bu seferi sırasında Türk Başkonsolosluğuna, Atina Belediye Başkanına, Yunan Kızılhaçı Merkezine, Uluslararası Kızılhaç Delegeliğine giderek resmi ziyaretlerde bulunmuşladır. Alman Büyük Elçisi ve fevkalade Komiseri Von Altenburg ve İtalyan fevkalade Komiseri Kont Gizi yi de resmen ziyaret etmişlerdir. Gerek Alman ve gerekse İtalyan fevkalade Komiserlikleri, Türkiye tarafından yapılan yardımın tesiriyle iaşe vaziyetinin düzelmeye yüz tutmasından dolayı her iki devletin minnettarlık hislerini Umumi Merkezine bildirilmesini bilhassa rica etmişlerdir. 325 Dumlupınar beşinci seferi için 19 Temmuz 1942 günü İstanbul Limanı ndan hareket etmiş, beraberinde 1700 ton yiyecek götürmüştür. 326 Dördüncü seferle gelen yiyeceklerin bundan 4 gün önce bitmesi sebebiyle vapuru dört gözle bekleyen Yunan halkı oldukça sevinmiştir. 327 Dumlupınar Vapuru nun altıncı seferinde daha önceki ismi geçen çeşitli gıda ve giyecek maddelerinden toplam ton 328, yedinci seferinde ton 323 T. E. Biber, a.g.m., s M. Tsuderos Yunanistan a Yaptığımız Yardımdan Şükranla Bahsetti, Ulus, 16 Haziran T. E. Biber, a.g.m., s Dumlupınar Gitti, Cumhuriyet. 20 Temmuz T. E. Biber, a.g.m., s T. E. Biber, a.g.m., s

112 götürmüştür. Sekizinci seferinde ton, dokuzuncu seferinde ton, onuncu seferinde ton, on birinci seferinde ton, on ikinci seferinde ton gıda maddesi götürmüştür Eylül 1942 tarihinde ise son seferini tamamlamış ve yurda dönmüştür. 330 İngiliz Hükümeti nin Yunanistan a yapılmasını planladığı yardım miktarının ton olduğu, ancak Kızılay arşiv belgelerinden edinilen bilgiler doğrultusunda bu miktara ulaşılamadığı tespit edilmektedir. Bununla birlikte Yunanistan a ulaştırılan yardım miktarlarında bir kesinlik sağlanamamıştır. 331 Ulvi Keser e göre Kurtuluş ve Dumlupınar Vapurlarıyla yollanan gıda maddelerinin topyekûn miktarı küsur tonaja baliğ olmuştur Yunanlı Çocuğun Türkiye ye Getirilmesi Projesi Yunanistan daki durumun içler acısı hali nedeniyle Kızılay; orada yaşayan, yaşları 13 ile 16 arasında değişen yaklaşık 1000 çocuğu, Türkiye getirerek bakımlarını üstlenmek istemiştir. Bu amaçla uluslararası girişimlerde bulunmuş, Yunan makamları bu yüksek kalplilik karşısında minnetlerini bildirmiştir. 333 En muhtaç tabakalar arasından seçilecek bu çocuklar Dumlupınar Vapurunun ikinci sefer dönüşünde Türkiye ye getirilecek, 334 İstanbul ve İzmir e yerleştirilecekti. 335 Fakat daha sonra İstanbul da Baltalimanı ndaki Eski Balıkçılık Enstitüsü binasının 329 H. Kalemli, U. Erdem, a.g.m., s Dumlupınar Geldi, Cumhuriyet. 8 Eylül 1942, s T. E. Biber, a.g.m., s U. Keser, Kızılay Belgeleri...a.g.e., s Elen Çocuklarına Yardım, Vatan, 16 Şubat Yunanlı Çocuklar, Vatan, 21 Şubat Yunanlı Çocuk İstanbul ve İzmir e Yerleştirilecek, Cumhuriyet, 11 Nisan 1942, s.3 102

113 ihtiyacı karşılayacağı düşünülerek İzmir den vazgeçilmiştir. 336 İlk 1000 çocuğun getirilmesinin ardından ikinci bir çocuk kafilesinin de getirilmesi planlanıyordu. 337 Dumlupınar ın Yunanistan a ikinci seferinde, vapurda çocuklar için barınaklar hazırlanmış, ancak formalite işlemleri tamamlanamadığından, çocukların getirilmesi bir sonraki sefere bırakılmıştır. 338 Daha sonra ise çocukların getirilmesi vazifesi için özel olarak Erzurum isimli yolcu gemisinin gönderilmesi kararlaştırılır. 339 Ayrıca Yunanistan dan Suriye ye 1000, Mısır a 5000 ve İsviçre ye de 5000 çocuk nakledilecekti. Suriye ve Mısır a gönderilecek olanlar bir İsveç vapuruyla, İsviçre ye nakledilecek olanlar demiryoluyla götürüleceklerdi. 340 Ancak fiili hareket hiç gerçekleşmez 341 Çocukların barındırılacağı Balıkçılık Enstitüsünde tadilat çalışmalarına başlanmış, bu çalışmaların 15 Haziran a kadar bitirilmesi planlanmıştır. Bu çalışma biter bitmez de çocuklar Yunanistan dan getirilecekti. Kızılay atölyelerinde ise hummalı bir faaliyet devam ediyor, bina ve çocuklar için gerekli eşyalar diktirilerek hazırlanıyordu. Bu hazırlıklar sürerken Yunan Kızılhaç Başkanı, Kızılay cemiyetine müracaat ederek lisan, muhit ve aileden ayrılma bakımlarından çocukların ülkelerinden çıkmalarının sıkıntı yaratacağını belirtmiş ve bunun üzerine projeden vazgeçilmiştir Yunanlı Mülteciler Yunan Çocuğu İçin Bina Hazırlanıyor, Son Posta, 27 Nisan Yunanlı Çocuk Getirildikten Sonra, Cumhuriyet, 13 Mart Dumlupınar Vapuru Pazara Gelecek, Cumhuriyet, 6 Mart 1942, s U. Keser, Yunanistan'ın Büyük...a.g.e., s Yunanlı Çocuklar, Vatan, 21 Şubat U. Keser, Yunanistan'ın Büyük...a.g.e., s B. Bakar, a.g.m., s

114 Yapılan yardımlara rağmen İkinci Dünya Savaşı yıllarında yaşanan açlık, sefalet ve ölüm tehlikesi Yunan halkını daha güvenli yerlere sığınmaya zorlamıştır. Asker, sivil birçok Yunanlı ülkelerini terk ederek Anadolu ya sığınmıştır. Bu bağlamda 1941 Mayıs ayında Yunan adalarından, kısmen de İtalya adalarından Anadolu ya mülteciler gelmeye başlamıştır. 343 Sığınmacılara ilk yardım, köylülerden gelmiş, müteakiben Türk hükümeti ilticaların kayıt ve şarta bağlı olmaksızın kabul edilmesi 344 ve gelenlere mülteci muamelesi yapılmasına dair bir karar almıştır. 345 Türk hükümeti gelen mülteciler için ülkenin değişik yerlerinde kamplar oluşturmuştur. Edirne, Uzunköprü, Aydın, Nazilli ve Denizli'de Enterne kampları 346 ; Niğde, Yozgat, Sivas ve Bergama'da ise mülteci kampları 347 kurulmuştur. Söz konusu kamplardan sivil Yunanlıların yanı sıra savaş döneminde Yunan ordusunda görev yapan Batı Trakyalı Türkler, Yunanlı askerler ve askeri personel de yararlanmıştır. 348 Önemli bir diğer mülteci kampı ise Çeşme-Ilıca da kurulan kamptır Nisanı nın ikinci haftasından itibaren İzmir in Çeşme ve Çeşme nin Ilıca Kasabasına Yunan mülteciler sığınmışlardır. Yirmi gün içerisinde den fazla Yunan mülteci 343 S. Sakin, M. Salep, a.g.e., s Mart 1942 de Küllük (Güllük) makine tüfek ateşine tutulmuş arkasından Milas bombalanmıştır. Bunun üzerine mültecilerin kabul edilmemesi, ısrar edenlere ateş açılarak karşılık verilmesi kararı çıkmış, ancak daha sonraki süreçte, Türkiye, kendisine sığınan Yunanlı sivil mültecileri kabul etmeye devam etmiştir. Bkz. Mir at Erdöl, Küçük Kitap (Türk-Yunan Dostluğu),Özkan Matbaacılık, İzmir 1994, s. 92, U. Keser, Yunanistan'ın...a.g.e., s Eterne Kampı: Savaşan iki ülkenin askerlerinin ölüm, işkence veya açlık gibi nedenlerle savaştan kaçarak, savaşa katılmayan üçüncü bir ülkeye sığınmaları durumunda, sığındıkları ülkece alıkonuldukları kamplara verilen addır. Esir kampından farklıdır. Bkz. (E.T. 15/05/2015) 347 Mülteci Kampı: Yerleşmek maksadıyla olmayan, bir zaruret karşısında geçici olarak bir ülkeye sığınan sivil kişilerin kaldıkları kamplardır. Genellikle hükümet tarafından kurulurlar. Bkz. (E.T. 15/05/2015) 348 U. Keser, İkinci Dünya Savaşı...a.g.m., s.390,

115 bölgeye gelmiş, sonraları bu rakam 6700 leri aşan bir boyuta ulaşmıştır. Söz konusu mülteciler, Hükûmete ait binalara ve 120 çadırdan oluşan bir kampa yerleştirilmişlerse de, yeterli olmamıştır. Çeşme nin otelleri, hanları, evlerinin büyük bir kısmı; Ilıca nın tüm otelleri, evlerin bir kısmı, hatta boş dükkânlar ile depolar da, Yunan mülteciler tarafından doldurulmuştur. Bu yerlerin yetersiz kalması üzerine, bölgeye gelen mülteciler sokaklara yayılmışlardır yılı Mayıs ayından 1 Mart 1943 tarihine kadar kişi, 18 Ekim 1943 den 16 Aralık 1943 tarihine kadar kişi; 27 Aralık 1943 den 17 Şubat 1945 tarihine kadar da, kişi olmak üzere toplam, Yunanlı sivil mülteci Batı Anadolu ya, kısmen de Akdeniz sahillerine iltica etmiştir. 350 Bu dönemde Türkiye ye sığınan sivil ve asker mültecilerin güvenlik, sağlık, barınma, beslenme ve ulaşım sorunları Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından karşılanmıştır. Savaş sonrası ise yine misafir olarak tutulan bu mülteciler güvenli bir şekilde ülkelerine ulaştırılmaya çalışılmıştır Diğer Yardımlar Dumlupınar Vapurunun son seferinden sonra Yunanistan a Türk vapurlarıyla düzenli seferler yapılmamıştır. Kızılay ın bu dönemde yaptığı yardımlar İsveç vapurlarıyla Pire ye malzeme gönderilmesi ya da İzmir den küçük Türk motorlarıyla adalara gıda maddelerinin aktarılması şeklinde olmuştur. 352 Örneğin 1943 yılı Mart ayında bir İsveç vapuruyla İzmir limanına ton gıda maddesiyle, Mısır dan sandık süt tozu gönderilmiş, bunlar Midilli, Sakız 349 S. Sarısır, a.g.m., s S. Sarısır, a.g.m., s B. Akça, II. Dünya Savaşı Yıllarında Ege Adaları ndan Batı Anadolu Sahillerine Sığınan Mülteciler Meselesi, Muğla Üniversitesi,Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (İLKE), Sayı 24, 2010, s.9, B. Bakar, a.g.m., s

116 ve diğer Yunan adalarındaki halka dağıtılmıştır. Böylelikle üç yüz bin kişinin kısmen de olsa açlıktan kurtulmasına fayda sağlanmıştır. 353 Yine 1943 yazında Kızılay, Yunan Kızılhaçına iletilmek üzere İsveç bandıralı Faehnrich Vapuruyla yüksek miktarda gıda maddeleri sevk etmiştir. Bunlar arasında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyeleri tarafından Atina Üniversitesi ndeki meslektaşlarına gönderilen 15 koli içinde yaklaşık 500 malzeme de yer almaktadır. 354 Ayrıca Kasım 1943 te, bir motorla Yunanistan a 150 ton balık gönderilmiştir. 355 Kızılay, 1944 yılı başlarından itibaren de Yunanistan a yiyecek göndermeye devam etmiş, Mart ayına gelindiğinde gazetelerde yine İsveç Vapurlarıyla Yunanistan a gıda maddeleri götürüleceğine dair haberler yer almıştır. 356 Bunun yanı sıra bazı Yunan motorları İzmir den aldıkları malzemeleri Sakız adasına götürmüşler, Sakız Adası, Yunan adalarına iaşe dağıtımının merkezi haline gelmiştir. Ayrıca Midilli adasına 285 ton gıda maddesi götürmesi için de İke adlı Türk motoru hazırlanmıştır Ekim ayında da Yunan Trakyası halkına 1000 kilo şeker gönderilmiştir. 357 Atina Üniversitesi öğrencilerine ve Yunan üniversitelilere yönelik kampanyalar da bu yılda devam etmiştir. Nisan ayında İsmet İnönü Yunan üniversitelilerine verilmek üzere 30 ton yiyecek 358 eşyası gönderileceğine dair bir açıklama yapmıştır. 359 Bunun 5 tonu zeytinyağı, 5 tonu nohut, 5 tonu pirinç, 5 tonu 353 Yunan Adaları Halkına Gıda, Vatan, 17 Mart U. Keser, Kızılay Belgeleri Işığında...a.g.e., s Yunanistan a Balık Gönderildi, Cumhuriyet, 20 Kasım Yunanistan a Yardım, Vatan, 23 Mart 1944, s Kızılay, Yunan Trakyası Halkına Şeker Yolladı, Cumhuriyet, 3 Ekim Nisan 1944 tarihli gazetede 30 ton giyecek ibaresi yer almış, ancak 9 Nisan tarihli gazetelerde yiyecek olarak düzeltilmiştir. 359 Yunanistan a Yardım, Cumhuriyet, 8 Nisan

117 makarna, 10 tonu tuzlu balıktır. Söz konusu bu yardımın gönderileceği Mordoland adlı vapurda 1420 ton daha gıda maddesi vardır. 360 Bu dönemde Yunanistan a yardım etmeye çalışanlar arasına Devlet Demiryolları çalışanları da katılırlar. Bu maksatla savaş nedeniyle büyük felaketler yaşayan Yunanlardan muhtaç durumdaki demiryolcu meslektaşlarına Devlet Demir Yolları memur ve müstahdemleri maaşlarından belli bir miktar bağışlamak suretiyle aralarında Türk Lirası toplarlar. Toplanan bu para ile Türkiye den ihracına müsaade edilen füme ve tuzlu balık, kuru yemiş ve domuz eti mamulleri, sigara ve içki gibi malzemelerle giyim eşyaları alarak Kızılay a teslim ederler. 361 Ayrıca, Yunan Demiryollarına ait 112 vagon, 4 makine, 2 otomris, 2 posta vagonu, 2 furgon, 14 yolcu arabası savaştan zarar görmemesi için Türkiye Demiryolları tarafından Türkiye'de muhafaza altına alınmıştır. 362 Kızılay, kendi imkânlarıyla yaptığı yardımların dışında, Yunanistan daki sivil halk için yapılan bağışları da Yunanistan da ilgili yerlere ulaştırmıştır. Nisan 1944 te yapılan bir açıklamaya göre sadece, son bir yıl içinde Yunanistan için liralık yardım yapılmıştır.kızılay ın yardım toplamak amacıyla gerçekleştirdiği organizasyonlar dışında birçok yardım çalışması da hayata geçirilmiştir. Ekim 1944 te İstanbul ve Ankara da valilerin başkanlığında iki komite kurulmuştur. Yunan çocukları için İstanbul ve Ankara da toplanan bağış paralarıyla gıda maddeleri satın alınması ve tahsis edilecek vapurlarla Yunanistan a gönderilmesi kararlaştırılmış, bu nakliyat işi için Ege adlı vapur düşünülmüştür. Ayrıca Müttefik devletler tarafından Yunanistan için gıda maddesi satın alınırsa yine Ege vapuru götürecekti. Fakat 1944 yılı Aralık ayı başında verilen bir kararla Yunanistan a malzemeleri götürecek 360 Yunanistan a Yiyecek Yardımı, Vatan, 9 Nisan 1944, s U. Keser, Kızılay Belgeleri...a.g.e., s U. Keser, Yunanistan'ın Büyük...a.g.e., s

118 vapurun Ege değil, Konya isimli vapur olacağı açıklanmıştır. Konya vapurunun bir an önce hareket etmesi planlanmış, ancak Yunanistan da iç karışıklıklar olduğu haberi üzerine hareket ileri bir tarihe ertelenmiş 363 ve vapur ancak 1945 yılının Şubat ayında Pire ye ulaşabilmiştir. 364 Vapur Yunanistan halkı tarafından memnuniyet ve minnettarlıkla karşılanmış, Yunanlılar, Türkiye nin gösterdiği insaniyeti unutamayacaklarını söylemişlerdir. 365 Türkiye ye duyduğu minneti dile getienlerden birisi de Yunan Basın Birliği Başkanı Zarifis tir. Yunanistan a yardım götüren bir diğer vapurla birlikte (Mersin Vapuru) Türkiye ye gelen Zarifis yaptığı açıklamada Türkiye ye Yunan gazetecilerinin bir şükran borcunu ödemek maksadıyla geldim.işgalin acı ve karanlık günlerinde Elen Basın Birliğinin muhtelif milletler gazetecilerinden istediği yardıma sadece Türk meslektaşlarımız mukabele etmişlerdir. Yunanistan a yiyecek maddesi getiren Türk vapurlarının her seferinde bizlere de dörder kiloluk paketler göndermeyi unutmayan Türk gazetecilerine teşekkürü bir borç biliriz 366 ifadelerini kullanmıştır Yunan İç Savaşı Alman işgaline karşı Yunanistan da başlayan direniş hareketleri İkinci Dünya savaşından sonra da devam edecek bir iç savaşın başlamasına yol açmış, bu savaş ancak 1949 yılında son bulmuştur. 367 Yunanistan da yaşanan açlığın yarattığı dehşet ve işgalci kuvvetlerin uyguladığı zulümler daha savaşın başlarında Yunan halkını birleştirmiş ve bir direniş 363 B. Bakar, a.g.m., s Konya Vapuru Pire ye Vardı,Cumhuriyet, 3 Şubat 1945, s Yunanistan da Türkiye ye Karşı Beslenen Minnettarlık, Cumhuriyet, 10 Şubat 1945, s.1,3 366 Mersin Vapuru Yunanistan dan Döndü, Cumhuriyet, 14 Temmuz 1945, s.1,3 367 M. Hatipoğlu, Yakın Tarihte Türkiye...a.g.e., s

119 hareketi başlatmış; direniş hareketi yayılmaya başladıkça da mihver devletlerin uyguladıkları cezalar gittikçe sertleşerek sivil halkı hedefleyen misillemeler haline gelmiştir. 368 Öyle ki, Alman yetkililer, öldürülen her bir Alman eri için elli Yunanlının vurulması gerektiği hükmünü vermişlerdir. 369 Direnişin çeşitli grupları birleştirecek ve yönetecek, stratejiyi planlayacak güçlü bir liderliğe ihtiyacı vardı ki, bu kapsamda ortaya çıkan tek tutarlı alternatif Yunanistan Komünist Partisiydi (KKE). 370 Eylül 1941 tarihinde Yunanistan Komünist Partisinin öncülüğünde Ulusal Kurtuluş Cephesi (EAM) adındaki bir örgüt kurulmuş; İşgale karşı direnmek ve savaşın sonunda ülkede demokratik bir rejim kurulması nı sağlamak amacını taşıyan bu örgütün askeri kanadını ise Halk Kurtuluş Ordusu (ELAS) oluşturmuştur. 371 Tek siyasal örgüt olarak ortaya çıkan ve sadece komünistlerden oluşmayan EAM halk tarafından destekleniyor ve örgütlendiği bölgelerde sadece askeri direnişi üstlenmiyor, aynı zamanda tıpkı bir devlet gibi ekonomik ve sosyal hayatı yönetiyordu. 372 Bu örgütün yanı sıra eş zamanlı olarak başka direniş örgütleri de yükselmeye başlamıştır. Bu kapsamda EAM/ELAS ın en büyük rakibi Ulusal Cumhuriyetçi Yunan İttifakı EDES idi. Diğerlerine göre daha küçük bir grup olan Ulusal ve Sosyal Kurtuluş (EKKA) adını taşıyan örgüt ise üçüncü bir grubu oluşturmuştur. 373 Başlangıçta işbirliği içinde olan ve İngiltere den eşit askeri ve mali yardım alan bu örgütler, 1943 ten itibaren savaş Almanya nın aleyhine geliştikçe ve savaş 368 E. Fourtouni, a.g.e., s R. Clogg, a.g.e., s E. Fourtouni, a.g.e, s K. Çukalas, a.g.e. s B. Oran, a.g.e., 2001, s B. Jelavich, Balkan Tarihi II, Küre Yayınları, Çev: Z. Savan, H. Uğur, İstanbul, 2006, s

120 sonrasına ilişkin kaygılar önem kazandıkça çatışmaya başlamışlardır. 374 Yunanistan ı komünizmin Orta Doğu da yayılmasına karşı bir tampon bölge olarak gören ve Sovyet gücünü Doğu Avrupa da sınırlamak isteyen İngiltere; Alman yenilgisinin ufukta görünmeye başladığı 1944 yılında ELAS a yaptığı silah, giyecek ve para yardımını kesmiş, buna karşılık EDES e yaptığı yardımları arttırmıştır. 375 İngiltere ve Sovyetler Birliği arasında Yüzdeler Antlaşması 376 nın imzalandığı 1944 yılı ise Yunanistan ın geleceğini belirleyen kader yılı olmuştur. 377 Bu antlaşmaya göre Sovyetler Birliği nin Romanya üzerinde hegemonya kurmasının kabul edilmesi karşılığında, savaştan sonra İngiltere nin Yunanistan üzerindeki egemenliği kesinleşmiş olacaktı. 378 Yüzdeler Antlaşması ndan hemen sonra İngiltere Yunanistan a asker göndermiş; Rus, İngiliz ve Yunan ordularının gücüyle Almanlar Yunanistan dan temizlenmiştir. 379 Ancak Almanların yenilgisi Yunan komünist cephesinde sevinçle karşılanamamıştır. Stalin den bekledikleri yardımı bir gün alacağını düşünen komünistlerin Yüzdeler Anlaşması nın imzalanmasının ardından tüm beklentileri suya düşmüştür. Sovyetler Birliği nin baskılarıyla komünistler de ulusal hükümetle anlaşmak zorunda kalmıştır B. Oran, a.g.e., s E. Fourtouni, a.g.e, s Ekim 1944 tarihinde Stalin le Moskova da bir araya gelen Churchill, Romanya'nın %90'ını ve Bulgaristan'ın %75'ini Sovyetler Birliği ne vermeyi, buna karşılık Yunanistan'ının %90'ınını almayı, Yugoslavya ve Macaristan'ı ise yarı yarıya paylaşmayı önermiştir. Bu önerisini yarım sayfa kağıda yazıp Stalin e uzatmış, Stalin ise kağıda büyük bir onay işareti koyarak teklifini kabul etmiş ve böylece Balkanları aralarında paylaşmışlardır. Bkz. B. Oran, a.g.e., s B. Oran, a.g.e., s R. Clogg, a.g.e., s O. Sander, a.g.e., s P. Selçuk Özgür, a.g.t., s.60,61 110

121 12 Ekim 1944 tarihinde Alman birlikleri Atina dan tahliye edilmiş, ancak birkaç gün sonra yerlerine İngiliz askerleri gelmiştir Ekim de İngilizler Pire Limanı nda kontrolü ele geçirmiş, 15 Ekim de ise General Scobie ile iki İngiliz tugayı karaya ayak basmıştır. Sürgündeki Yeorgios Papandreou başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti gemiyle Yunanistan a gelmiştir. 382 İngiliz destekli bu hükümetin başbakanı tarafından yapılan ilk işlerden biri ise ELAS a silahlarını teslim edip Atina yı terk etmesini söyleyen bir ültimatom vermek olmuştur. 383 Bu ültimatom üzerine EAM Merkez Komitesi 3 Aralık Pazar günü büyük bir gösteri yapılması ve ardından da genel boykota gidilmesi çağrısında bulunmuş, başlangıçta eyleme izin veren Papandreou nın daha sonra izni feshetmesine rağmen Atina şehir merkezinde binlerce kişi toplanmıştır. Bu kişiler üzerine polisin ateş açması ve on beş kişiyi öldürmesi ise Yunan İç Savaşını başlatan sebep olmuştur. 384 Üç hafta kadar süren silahlı çatışma sonucunda çok güçlü olmayan ve Sovyetler Birliği tarafından da desteklenmeyen EAM bırakışmayı kabul ederek EDES ile anlaşmıştır. 12 Şubat 1945 tarihinde imzalanan Varzika Anlaşmasına göre tüm direniş örgütleri tek bir ordu içinde birleştirilecek, demokratik seçimler yapılacak ve kralın Yunanistan a dönüp dönmemesi konusunda referandum gerçekleştirilecekti. Ayrıca siyasi suçlular olarak nitelendirilenler ELAS üyeleri için de af sözü verilmiştir. 385 Ancak imzalanan bu antlaşma, Yunanistan da olumlu bir ortam ve kararlı koşullar yaratmayı başaramamıştır B. Jelavich, Balkan Tarihi C: II a.g.e., s P. Selçuk Özgür, a.g.t., s H. Öksüz, Batı Trakya Türkleri, Karam Yayınları, Çorum, 2006, s B. Jelavich, a.g.e., s R. Clogg, a.g.e., s H. Öksüz, a.g.e., s

122 1946 yılının mart ayında Yunanistan da genel seçimler yapılmış, EAM ın seçimi boykot etmesi, monarşi taraftarlarının büyük bir üstülük kazanmasına sebep olmuştur. Aynı yılın eylül ayında, kralın Yunanistan a dönmesi hususunda yapılan plebisitte de yine monarşi taraftarlarının kazanması üzerine General Markos (Markos Vafiades) adındaki bir komünistin liderliğindeki komünistler kuzey Yunanistan da ayaklanmışlardır. 387 Markos ekim ayında Helen Demokratik Ordusunu kurduğunu açıklamış ve iç savaşın ikinci aşamasını fiilen başlatmıştır. 388 Markos un komutası altında bulunan komünist çeteler 1946 yılı sonunda ile kişi arasında değişmekteydi. Buna karşılık hükümet ordusunun asker sayısı i bulmaktaydı. Her ne kadar sayısal olarak üstünlük hükümet kuvvetlerinde olsa da, vur-kaç taktiği uygulayan komünist çeteler oldukça büyük başarıya ulaşmış, 1947 ilkbaharından itibaren ülkenin büyük çoğunluğunu kontrol etmeye başlamışlardır. Bu başarılarında hafif silahla donatılmış olmalarının ve dağlık arazideki yüksek manevra kabiliyetlerinin de etkisi fazla olmuştur. 389 Ancak 1947 yılından sonra komünistlerin Moskova ya bağlı yeni lideri Zahariadis in, Markos un aksine savaşı düzenli ordu taktikleriyle yürütme kararı alması durumu tersine çevirmiştir. 390 Yunan İç Savaşı ağırlıklı olarak Yugoslavya, Arnavutluk ve Bulgaristan sınırlarında cereyan etmiş, bu üç devlet de komünist olduklarından, isyancı grupları desteklemişlerdir. 391 Bunun üzerine Yunan hükümeti BM Güvenlik Konseyine başvurarak bu üç komşusu hakkında şikayette bulunmuş, Güvenlik Konseyi bir soruşturma komisyonu kurarak bir rapor hazırlamıştır. Raporda her ne kadar bu üç 387 F. Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi...a.g.e., s.430; Jelavich, Balkan Tarihi Cilt: II a.g.e., s B. Oran, a.g.e., s H. Öksüz, a.g.e., s B. Oran, a.g.e., s H. Öksüz, a.g.e., s

123 devletin Markos a yardım ederek bölgede barışı ihlal ettikleri belirtilmiş ve suçlu bulunmuşlarsa da, Sovyetler Birliği bu kararı veto etmiştir. 392 Yunanistan da iç savaşı bitiren iki olay olmuştur. Birincisi 1947 tarihli Truman Doktrinidir. Yunanistan ın komünizme yenik düşmesini 393 önlemek isteyen Amerika Başkanı Truman Yunan hükümetine 300 milyon dolarlık askeri yardım yapma kararı almış, bu karar Sovyetler Birliğini gerilemek zorunda bırakmıştır. 394 İkinci neden ise kominformdan atılan Yugoslavya nın, isyan güçlerine yaptıkları yardımı kesmesi ve sınırlarını kapatması olmuştur. Ayrıca Yunan Komünist Partisinin bağımsız Makedonya devletine ilişkin kararları ve kendi denetiminde bulunan bölgelerdeki çocukları eğitim ve koruma amacıyla sosyalist ülkelere göndermesi de halk desteğini kaybetmelerine yol açmıştır yılı başında General Papagos un önderliğindeki Yunan Hükümetinin ordusu ABD den gelen yardımla birlikte komünistleri ağır bir yenilgiye uğratmış, komünist güçlerden artakalanlar Arnavutluk a çekilmiş ve iç savaş fiilen sona ermiştir. 395 İç Savaş, Yunanistan ın kendi toprakları içinde cereyan eden bir olay olmakla birlikte büyük güçleri oldukça meşgul etmiş ve tedirginlik yaratmış, sonuçları açısından Türkiye yi de ilgilendiren gelişmelere yol açmıştır. Eğer Yunanistan kaybedilirse Türkiye komünizm denizinde müdaafası imkânsız bir yer haline gelecektir. 396 diyen Truman, 12 Mart 1947 tarihinde yapılan Kongre de hem Yunanistan a hem de Türkiye ye askeri yardım yapmak için yetki verilmesini istemiş bu isteğinin kabul edilmesinin ardından Türkiye ye 100 milyonluk bir yardım 392 F. Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi...a.g.e., B. Jelavich, Balkan Tarihi Cilt: II a.g.e., s F. Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi...a.g.e., O. Sander, a.g.e., s.256, B. Oran, a.g.e., P. Selçuk Özgür, a.g.t., s

124 yapılmıştır. 397 Truman Doktrini ise Türk dış politikasında büyük değişikliklere yol açmış, Türkiye 40 lı yılların sonlarından 60 lı yıllara kadar Batı nın ve özelikle Amerika nın paralelinde bir dış politika izlemeye başlamıştır. 397 O. Sander, a.g.e., s

125 SONUÇ Bu çalışma kapsamında İkinci Dünya Savaşı sırasında izlenen Türk Dış Politikası çerçevesinde, Türkiye nin Yunanistan ile olan ilişkileri incelenmiş; askeri, siyasi, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla her zaman çok yönlü bir ilişki içerisinde olan bu iki ülkenin özellikle yılları arasında kurdukları iyi ilişkiler anlatılmak istenmiştir. Yabancı ülkelerin Enemy brothers (düşman kardeşler) olarak adlandırdıkları Yunanistan ve Türkiye nin zaman zaman gerginleşen ilişkilerinin, bu iki devletin kavgasından kazanım elde etmek isteyen dönemin büyük ülkelerinin çabalarından kaynaklandığı, bu çabaların sonuçsuz kaldığı takdirde ilişkilerin iyi niyet çerçevesinde şekillendiği İkinci Dünya Savaşı sırasındaki iyi ilişkiler örneği üzerinden vurgulanmıştır. Daha önce yapılan birçok çalışmada Türkiye nin İkinci Dünya Savaşı sırasında izlediği dış politika incelenmiştir. Türkiye nin bu savaş sırasında Yunanistan ile olan ilişkileri de, her ne kadar birincisine görece çok daha az işlenen bir konu olsa da, özellikle son yıllarda bazı çalışmalara konu olmuştur. Bu yüksek lisans tez çalışmasında her ikisine birlikte yer verilmeye çalışılmıştır. İki bölüm halinde ele alınan çalışmanın birinci bölümünde Türkiye nin savaş yıllarındaki dış politika uygulamaları ve savaşın gidişatına göre gösterdiği değişiklikler anlatılmış, hem Almanya nın hem de İngiltere nin Türkiye yi kendi saflarına çekebilmek için uyguladıkları iktisadi ve politik baskılar ile bunlara karşı Türkiye nin geliştirdiği yöntemler incelenmiştir. 115

126 Çalışmanın ikinci bölümde ise Osmanlı İmparatorluğundan başlayarak İkinci Dünya Savaşına kadar olan Türk-Yunan ilişkileri özetlendikten sonra, savaş sırasındaki yardım faaliyetlerine yer verilmiştir. Birinci Dünya Savaşı sonunda Avrupa da kurulan yeni düzen ve galip devletlerin mağlup devletlere dayattığı ağır koşullar, büyük bir dengesizliğe ve nihayetinde kutuplaşmaya yol açmış; dünyanın o güne kadar gördüğü en büyük ve en kanlı ikinci bir savaşın çıkmasına sebep olmuştur. 1 Eylül 1939 yılında Almanya nın Polonya yı işgaliyle başlayan ve Avrupa dan Pasifik e kadar yayılarak 1945 yılına dek devam eden savaşta Türkiye, coğrafi konumu itibariyle savaşı hep ensesinde hissetmiş ve bu savaşın dışında kalmak için elinde geleni yapmıştır. Türkiye, Savaşın başladığı ve hızla geliştiği ilk yıllarda hem mihver hem de müttefik blokla olan ilişkilerini bozmamak için çaba sarf etmiş, ancak, önce Almanya nın Çekoslavakya yı işgal etmesi ve Polonya üzerinde baskı yapması, ardından İtalya nın Arnavutluk a saldırması üzerine endişelenerek mihver devletler karşısında önlemler alma yoluna gitmiştir. Bu kapsamda Fransa ve İngiltere ile Üçlü İttifak Antlaşması imzalamış, antlaşmanın şartlarının gerçekleşmesi durumunda ya da sınırlarının herhangi bir tecavüze uğraması durumunda savaşa girmeyi kabul etmiştir. Ayrıca antlaşmaya ek protokol ile de Sovyetler Birliğine karşı savaşmasını gerektirecek durumlara girmekten kendini korumuştur. Fakat savaş Türkiye nin beklediği şekilde gelişmemiş, Almanya ardı ardına kazandığı zaferlerle Fransa yı mağlup ederek savaş dışı bırakmış, Türkiye de bu tarihten sonra herhangi bir saldırıya uğramadıkça savaşa girmemek yönünde bir politika izlemiştir. Ancak gerek müttefik devletlerin gerekse de mihver devletlerin 116

127 kendi yanlarında savaşa sokmak istemesi, bu amaçla bazen tehdit, bazen baskı ve bazen de vaatlerde bulunması Türkiye yi oldukça güç durumda bırakmıştır yılında İtalya savaşa dahil olmuş ve savaş Akdeniz e sıçramış ve Üçlü İttifak Antlaşmasının ikinci maddesi gereği Türkiye nin müttefikler yanında savaşa girmesi istenmiştir yılında İtalya Yunanistan ı işgal ettiğinde Üçlü İttifak Antlaşmasının bu sefer de üçüncü maddesi gereği müttefikler Türkiye nin savaşa girmesini istemiştir. Yine 1941 yılında Pearl Harbour Baskınıyla ABD nin savaşa girmesi ve Almanların Ortadoğu ve Kafkasya Bölgelerine yönelik harekatlara girişmesi de müttefiklerin Türkiye ye savaşa girmesi için baskı yapmasına yol açmıştır. Bu arada Alman-Rus çıkarları Balkanlarda çatışmış ve dolayısıyla ilişkileri gerginleşmiş, sonucunda Almanya SSCB ye saldırmıştı. Bu durum, bu sefer de Sovyetler Birliği nin Türkiye nin savaşa dahil olması yönünde baskı ve tehditlerine sebebiyet vermiştir. Böylece Sovyetler Birliği kuzeyden, Müttefik Devletler ise Türkiye üzerinden güneyden harekete geçerek Almanları kısa sürede yenilgiye uğratabileceklerdi. Türkiye, savaşan tarafların bu şiddetli baskılarına rağmen tarafsızlık politikasını devam ettirmiş, üstelik hem Sovyetler Birliği hem de Almanya ile Dostluk ve Saldırmazlık Paktları imzalamayı başarmıştır. Ancak 1943 yılına girildiğinde üstünlük mihver devletlerinden müttefik devletlere geçmiştir. Müttefikler yine Türkiye nin kendi yanlarında savaşa girmesini için uğraşırken, Mihver Devletleri artık Türkiye'nin savaş dışı tutumunu sürdürmesi için faaliyet göstermişlerdir. 117

128 1943 yılı aynı zamanda Müttefik ülkelerin düzenledikleri konferanslar ile ortak savaş stratejileri belirlemeye başladıkları ve Türkiye yi hala ısrarla kendi yanlarında savaşa sokma yolları aradıkları bir dönemi teşkil etmiştir. Türkiye istenilen savaş malzemelerinin gönderilmediği ve Almanya nın hala çok güçlü olduğu gerekçeleriyle savaş dışı konumunu korumuştur yılında ise savaşın artık müttefikler lehine sonuçlanacağı ortaya çıkmış ve Türkiye bunun üzerine müttefiklerin isteğine uyarak Almanya ya krom ihraç etmeye son vermiş, aynı yılın Ağustos ayında Almanya ile tüm ilişkilerini bitirmiş ve nihayetinde 23 Şubat 1945 tarihinde Almanya ve Japonya ya savaş ilan ederek İkinci Dünya Savaşı na katılmıştır. Türkiye nin tamamen formalite olarak, savaş sonrası kurulacak düzende söz sahibi olabilmek adına yaptığı bu ilandan altı hafta sonra ise İkinci Dünya Savaşı sona ermiştir. Gerek savaş alanında getirdiği yenilikler, gerekse de bugünkü dünya uluslar topluluğunun şekillenmesindeki etkileri dolayısıyla dünya tarihi açısından büyük bir öneme sahip olan İkinci Dünya Savaşı, hem kazanan, hem de kaybeden ülkeler açısından büyük bir felaketle sonuçlanmıştır. Türkiye ise İsmet İnönü nün başında bulunduğu akılcı ve temkinli siyasi kadro sayesinde özellikle denge ve etkin tarafsızlık politikalarıyla yeni bir maceraya sürüklenmekten kurtulmuş, savaştan minimum zararla çıkmayı başarmıştır. Her ne kadar bazı tarihçiler tarafından Türkiye nin muharip taraflardan hangisi en çok bölgesel menfaat ve ekonomik avantaj sağlıyorsa ona yönelik, çok da dürüst olmayan bir dış politika izlediği söylense de bu söylem gerçeği yansıtmaktan uzaktır. Bu savaşta çözümlenebilecek hiçbir sorunu veya toprak talebi olmayan Türkiye (kaldı 118

129 ki kendisine teklif edilen Ege Adalarını bile istememiştir), savaş süresince oldukça saydam bir politika izlemiş, hem müttefik hem de mihver devletleri, attığı her adımdan haberdar etmiştir. Tarafsız ve savaş dışı kalarak toprak bütünlüğünü korumayı hedeflemiş ve bu amaçla çok dikkatli bir dış politika yürütmüş olsa da savaşın tüm ıstıraplarını ve etkilerini yaşamak zorunda kalmıştır. Her an savaşa girilmesi gerekebilir düşüncesiyle seferberlik ilan etmiş, askere alınan kişilerin yarattığı boşluk dolayısıyla tarımsal üretim neredeyse yarı yarıya düşmüştür. Ancak kendi zor durumuna rağmen Türkiye, Yunanistan a yardımda bulunmak konusunda hiç tereddüt etmemiş, 1940 yılında İtalyan, 1941 yılında Alman işgaline uğrayan komşusuna savaş boyunca yardım elini uzatmıştır. Ne büyük ironidir ki, 1919 yılında Türk topraklarını işgal etmek için Anadolu ya gelen Yunanlılara, kendi toprakları işgale uğradığında yardıma koşan ilk ülke Türkiye olmuştur. Yunanlıların bir devlet olarak tarih sahnesine çıkma teşebbüsü ilk olarak 1821 yılında, Osmanlı Devleti nden ayrılmak için çıkardıkları isyanla gerçekleşmiş, dokuz yıla yakın süren mücadelenin sonucunda 1830 yılında imzalanan Londra Antlaşması ile de başarıya ulaşmıştır. Yunanlılar, bu tarihten sonra kendilerinin Megali İdea olarak adlandırdıkları "Bizans İmparatorluğu"nu yeniden kurma hayallerini gerçekleştirmek için çalışmış, bu doğrultuda Osmanlı Devleti nin topraklarını işgal etmişlerdir yılında, İzmir in işgali ile Batı Anadolu da ilerlemeye başlayan Yunan ve Türk Kuvvetleri arasında çatışmalar yaşanmış ve bu çatışmalar, Ağustos 1922 de Başkomutanlık Meydan Muharebesi nin Türkler lehine sonuçlanmasıyla nihayet bulmuştur. Türkiye açısından yeni bir başlangıç teşkil eden 1922 yılı, Yunanlar için Megali Idea nın da sonu olmuştur. 119

130 Barış görüşmeleri için Lozan da bir konferans toplanmış, konferans sırasında İsmet İnönü ve Venizilos arasında kurulan diyalog birçok sorunun çözümüne katkı sağlamıştır. Görüşmeler sürecinde mübadele sözleşmesi imzalanarak bu sorunun çözümü için ilk adım atılmış, ancak kesin çözüme ulaşılması 1930 yılını bulmuş ve bu süre zarfında her iki ülkeyi de meşgul etmiştir. Aynı şekilde, mübadeleye bağlı olan Patrikhane meselesi ikinci sorunu oluşturmuş, bu sorunlar yüzünden iki ülke arasındaki ilişkiler uzun süre gergin seyretmiştir. Ancak Venizilos un Başbakan seçildiği 1928 yılı sonrasında bir yakınlaşma sürecine girilmiştir. Tabii bunda gerek iki ülkenin iç işlerindeki gelişmelerin (Yunanistan da kralcılar-venizelos çekişmesi, Türkiye de yaşanan yeniden yapılanma süreci) dış politikada tansiyonun düşürülmesini zorunlu kılması, gerekse de değişen dünya konjonktürünün getirdiği güvenlik tehdidi etkili olmuştur. İtalya nın Akdeniz deki nüfuz sahasını genişletmeye başlaması, Almanya nın yürüttüğü faşist yayılma politikası ve Bulgaristan ın revizyonist tutumunu yakından takip eden Mustafa Kemal Atatürk ve Elefterios Venizelos, aralarındaki anlaşmazlıklara son vererek iki ülke arasındaki yakınlaşmanın temsilcisi olmuşlar ve imzaladıkları çeşitli antlaşmalarla bu yakınlaşmayı somutlaştırmışlardır yılında imzalanan Ankara Sözleşmesi ile başlayan ve iki ülke arasındaki siyasal, ekonomik ve hukuksal sorunları büyük oranda çözen anlaşmayı, aynı yıl içinde imzalanan bir dizi antlaşma takip etmiştir yılında Samimi Anlaşma Belgesi, 1934 yılında Balkan Antantı imza edilmiş, yine 1934 yılında eşiyle birlikte Türkiye yi ziyaret eden Venizelos un ülkesine dönüşünde Atatürk ü Barışa yaptığı katkılar nedeniyle 120

131 Nobel Barış Ödülü ne aday göstermesi ise iki ülke arasındaki ilişkileri doruk noktasına ulaştırmıştır lu yıllar sona erer, dünya ikinci bir kez savaşa sürüklenirken Türkiye ve Yunanistan gerek siyasal, gerek ekonomik, gerekse askeri açıdan işbirliği içine girmişler; birbirlerinden yana tehdit algılamaları ortadan kalkmıştır. Savaş başladığında her iki ülke de benzer politikalar izleyerek kendi güvenliğini sağlama yoluna gitmiş, Türkiye nin yukarıda da özetlendiği şekliyle izlediği dış politika uygulamaları onu savaştan uzak tutarken, Yunanistan kendini oldukça uzun sürecek işgal, açlık ve yoksullukla mücadele içinde bulmuştur. Savaşın ikinci yılında İtalya nın saldırısına uğrayan Yunanistan, bu saldırıları kahramanca karşılamayı bilmiş, bu süreçte Türkiye nin kendisine karşı dostane bir tutum içinde olması ve İtalya karşısındaki başarılarını desteklemesi onu oldukça rahatlatmıştır. Türkiye, ayrıca bir Balkan devleti olan Bulgaristan a İtalya ile birlikte Yunanistan a saldırması halinde Yunanistan ın yanında yer alacağını bildirip gözdağı vermiş, Yunanların Bulgar sınırındaki askerlerini çekerek İtalya ile olan savaşa yönlendirmelerini sağlayarak da dolaylı bir yardımda bulunmuştur. Ancak İtalya nın yaşadığı yenilgiyi bir itibar meselesi olarak gören Almanya nın, yardıma gelerek Yunanistan a saldırmasıyla birlikte, Yunanistan, neredeyse kendi nüfusu büyüklüğünde ordusu bulunan bu ülkeye karşı koyamamıştır. Almanlar Atina yı almış, Yunan Ordusu teslim olmuş, Kral II. Georges Girit Adası na kaçmış; Mihver yanlısı Yunan Generali Tsolakoglou Almanlarla ateşkes pazarlığına oturmuştur. 121

132 Tüm bunların ardından Yunanistan için yüzbinlerce kişinin ölümüyle sonuçlanacak bir felaket başlamıştır. Almanlar ülkenin bütün yeraltı ve yerüstü kaynaklarına el koymuşlar, tarla ve çiftlikleri tahrip ederek zaten oldukça kötü durumda bulunan tarımsal üretimi durdurmuşlar, yiyecek depolarını boşaltmışlar, bir yerden bir yere gidişi vizeye bağlamışlar; kendi çıkardıkları savaş banknotlarıyla olağanüstü bir enflasyona yol açarak ekonomiyi alt üst etmişlerdir. Tüm bunlara ek olarak Alman işgali dolayısıyla artık Yunanistan ı düşman toprağı sayan İngiltere burayı abluka altına almış durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirmiştir. Artık yaşanılmaz hale gelen ülkede bir de ağır geçen kışla birlikte büyük bir trajedi yaşanmış ve ölümler başlamıştır. Bütün dünya bu olanları uzaktan izler, yardım etmeyi aklından bile geçirmezken Türkiye, komşusunun yaşadığı bu dram karşısında seyirci kalmayarak girişimlerde bulunmuş, Türk basını bu konuyla oldukça yakından ilgilenmiş, uluslararası yardım ve acil yardım organizasyonu için çağrılar yapmıştır. Dost ve kardeş ülke Yunanistan a kendi gücü ölçüsünde azami yardımda bulunarak, vapurlarla yardım götürmüş, kendi ülkesinde ekmeğin karneyle verildiği dönemde nohut, fasulye, patates, soğan, yumurta, şeker gibi temel besin kaynaklarının yanı sıra ilaç ve bazı sağlık malzemelerini de Yunanistan a ulaştırmıştır. Ekonomik sıkıntılar dışında gerek hava koşulları gerekse de karşı karşıya kalınan saldırılara rağmen vapur seferleri devam etmiş, hatta yardım vapurlarından en tanınanı olan Kurtuluş un bilinmeyen bir sebeple batmasına rağmen Türkiye yardımlardan vazgeçmemiştir. Yunanlı devlet ve din adamları da Türkiye ye yardımları için defalarca teşekkür etmiş, minnetlerini sunmuştur. 122

133 Yunanistan a yapılan yardımlar konusunda Türkiye Başbakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Türkiye deki Yunanistan Konsolosluğu ve Kızılay uyum ve işbirliği içerisinde çalışmışlardır. Ayrıca Kızılay, kendi imkânlarıyla yaptığı yardımların dışında, Yunanistan daki sivil halk için basın mensupları, Devlet Demiryolları görevlileri, İstanbul Belediyesi başta olmak üzere birçok belediye çalışanı, üniversiteler, TBMM Başkanlığı ve parlamenterleri vb. ülkenin dört bir yanından yapılan bağışları da Yunanistan da ilgili yerlere ulaştırmış, Türkiye de yaşayan Yunanlıların kendi ırkdaşlarına yardım etmesine de müdahale etmemiştir. Türkiye nin yaptığı yardımlar yalnızca yardım vapurlarıyla sınırlı kalmamış; ülkelerindeki açlık, sefalet ve ölümden kaçan Yunanlıların Türkiye ye iltica etmelerine izin verilmiş ve çeşitli illerde oluşturulan kamplarla Yunanlı mültecilere kucak açılmıştır. Tüm bu insani yardım faaliyetleri tabiki Yunanistan ın tüm kaynaklarıyla yenilenip mihver devletlere karşı koymasına ve savaşın sonuçlarını değiştirmesine yetecek denli büyük bir etkide bulunmamıştır. Ancak Yunanistan ın daha da büyük bir felakete uğramasına engel olmuş, bugün Almanya dan savaş tazminatı isteyecek konuma gelmesinin bir dayanağı da Türkiye olmuştur. Her ne kadar ilerleyen yıllarda iyi komşuluk ilişkilerini sekteye uğratacak, iki ülkeyi karşı karşıya getirecek gelişmeler yaşandıysa da, Yunan halkı İkinci Dünya Savaşında yaşananları, özellikle de Kurtuluş Vapurunu hiç unutmamıştır yılında Türkiye de yaşanan Gölcük Depreminde yardımımıza koşmalarında belki de savaş yıllarında limanlarda dört gözle yolunu bekledikleri yardım vapurlarımız etkili olmuştur. 123

134 KAYNAKÇA 1. DERGİLER VE MAKALELER Ayın Tarihi (No: 64, 66, 68, 69, 73) Akşam Cumhuriyet İkdam Tasviri Efkar Son Posta Ulus Vakit Vatan Yeni Sabah 124

135 2. KİTAPLAR AKIN, ÖZMEL, Nur, Rauf Orbay ın Londra Büyükelçiliği , Bağlam Yayınları, İstanbul, 1999 AKŞİN, Aptülahat, Atatürk'ün Dış Politika İlkeleri ve Diplomasisi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1991 AKTAŞ Melih, Savaş Sırasında Diplomatik Görüşmeler ve Zirveler Türk Dış Politikası , Ed Haydar Çakmak, Barış Pilatin Yayınları Ankara, 2008 ARI, Kemal, Büyük Mübadele Türkiye'ye Zorunlu Göç , Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2003 ARMAOĞLU, Fahir, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi ( ),Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1997 ARMAOĞLU, Fahir., 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi ( ), Cilt 1-2, Timaş Yayınları, İstanbul, 2007 ARTUÇ, İbrahim, Hitler ve İkinci Dünya Harbinin Kaderi, Kastaş Yayınları, İstanbul, 1984 AYDEMİR, Şevket Süreyya, İkinci Adam Cilt: II, Remzi Kitabevi, Ankara, 2001 SANDER, Oral, Siyasi Tarih , İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 1989 BİLGE, Ali Suat, Güç Komşuluk, Türkiye İş Bankası Yayınları, Ankara, 1992 CARTİER, Raymond, İkinci Dünya Savaşı, Meydan Yayınları, İstanbul 125

136 CLOGG, Richard, Modern Yunanistan Tarihi, Çev. D.Şendil, İletişim Yayınları, İstanbul, 1997 ÇUKOLAS, Konstantin, Yunanistan Dosyası Çev. Şeyla, At Yayınları, İstanbul, 1970 DERİNGİL, Selim., Denge Oyunu İkinci Dünya Savaşında Türkiye nin Dış Politikası, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1994 DEMİRÖZÜ, Damla, Savaştan Barışa Giden Yol Atatürk Venizelos Dönemi Türkiye Yunanistan İlişkileri, İletişim Yayınları, İstanbul, 2007 DİLAN, Hasan Berke, Türkiye'nin Dış Politikası ( ), Alfa Yayınları, İstanbul, 1998 ERDÖL, Mir at, Küçük Kitap (Türk-Yunan Dostluğu), Özkan Matbaacılık, İzmir 1994 ERKİN, Feridun Cemal, Dışişlerinde 34 Yıl, Anılar-Yorumlar, Cilt-1,Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1987 ERKİN, Feridun, Cemal, Türk-Sovyet İlişkileri ve Boğazlar Meselesi, Başnur Matbaası, Ankara, 1968 ESMER, Ahmet Şükrü, Savaş İçinde Türk Diplomasisi ( ), Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1999 ESMER Ahmet Şükrü, SANDER Oral, İkinci Dünya Savaşında Türk Dış Politikası, Olaylarla Türk Dış Politikası , Sevinç Matbaası, Ankara, 1968 EUDES, Dominique, Kapetanios Yunan İç Savaşı , Çeviren: Yavuz Alogan, Belge Yayınları, İstanbul, 1985, s

137 FOURTOUNİ, Eleni, Yunan İç Savaşında Direnen Kadınlar, Çev: A. Ertürk, Koral Yayınları, İstanbul, 1990 GÜREL, Şükrü Sina, Tarihsel Boyut İçerisinde Türk Yunan İlişkileri ( ), Ümit Yayıncılık, Ankara, 1993 GÜRÜN, Kamuran, Dış İlişkiler ve Türk Politikası (1939 dan Günümüze Kadar), A. Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara, 1983 HART, Liddel, İkinci Dünya Savaşı Tarihi, Cilt-1, Çev: K. Bağrıaçık, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2005 HATİPOĞLU, Murat, Yakın Tarihte Türkiye ve Yunanistan , Siyasal Kitabevi, Ankara, 1997 HATİPOĞLU, M. Murat, Yunanistan'daki Gelişmelerin Işığında Türk- Yunan İlişkilerinin 101 Yılı, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1988 HİTLER, Adolf, Siyasi Vasiyetim, Çev: K. Turan, Ötüken Yayınevi, İstanbul, 1968 JELAVİCH, Barbara, Balkan Tarihi Cilt: I, Çev: İ Durdu, Küre Yayınları, İstanbul, 2006 JELAVİCH, Barbara, Balkan Tarihi II, Çev: Z. Savan, H. Uğur, Küre Yayınları, İstanbul, 2006 KARAL, Enver Ziya Osmanlı Tarihi Cilt: V, Türk Tarih Kurumu Basınevi, Ankara, 1999 KESER, Ulvi, Yunanistan'ın Büyük Açlık Dönemi ve Türkiye, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul,

138 KESER, Ulvi, Kızılay Belgeleri Işığında Yunanistan'da Ölüm, Açlık, İşgal , Türk Kızılayı Yayınları, Ankara, 2010, s. 35 KOCABAŞ, Süleyman, Tarihte ve Günümüzde Türk Yunan Mücadelesi, Bayrak Yayımcılık, İstanbul, 1984 KOÇAK, Cemil, Türkiye de Milli Şef Dönemi ( ) Cilt I, İletişim Yayınları, Ankara,1986 KOÇAK, Cemil, Türkiye de Milli Şef Dönemi ( ) Cilt II, İletişim Yayınları, Ankara, 1986 MACAR, Elçin, İşte Geliyor Kurtuluş, Türkiye nin II. Dünya Savaşında Yunanistan a Yardımları, İzmir Ticaret Odası Kültür Sanat Tarih Yayınları, İzmir, 2009 MANKA, Gülçin, Ayşe, Anadolu Ajansı ve İkinci Dünya Savaşı, Gazi Üniveristesi İletişim Fakültesi Yayınları, Ankara, 2008 ORAN, Baskın, Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Olaylar, Belgeler, Yorumlar (Cilt I: ), İletişim Yayınları, İstanbul, 2001 ORTAYLI, İlber, Tanzimat Döneminde Yunanistan ve Osmanlı İmparatorluğu, Üçüncü Askeri Tarih Semineri Türk- Yunan İlişkileri, Ankara 1986 ÖKSÜZ, Hikmet, Batı Trakya Türkleri, Karam Yayınları, Çorum, 2006 ÖZ, Baki, Bıçağın Sırtında Siyaset 2. Dünya Savaşında Türk Dış Politikası, Can Yayınları, İstanbul,

139 SAKİN Serdar, SALEP Mustafa., Balkanlar'da Güvenlik Arzusu Türkiye- Yunanistan-Yugoslavya İlişkileri ve Balkan Paktı, Berkian Yayınevi, Ankara, 2012 SMİTH, Michael Llewellyn, Yunan Düşü, Çev: H. İnal, Ayraç Yayınevi, Ankara, 2002 SOYSAL, İsmail, Türkiye nin Siyasal Andlaşmaları ( ), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2000 SÖNMEZOĞLU, Faruk, İki Savaş Sırası ve Arasında Türk Dış Politikası, Der Yayınları 1. Basım, İstanbul, 2011 TUNCER, Hüner, İsmet İnönü nün Dış Politikası ( ) İkinci Dünya Savaşında Türkiye,Kaynak Yayınları, İstanbul, 2012 TURAN, Şerafettin, İsmet İnönü Yaşamı, Dönemi ve Kişiliği, (Gözden Geçirilmiş İkinci Basım), Bilgi Yayınevi, Ankara, 2003 TÜRKEŞ, Mustafa, Atatürk Döneminde Türkiye'nin Bölgesel Dış Politikaları ( ), AÜSBF Yayınları, Ankara, 1998 UÇAROL, Rıfat., Siyasi Tarih, Der Yayınları, İstanbul, 1995 WEİSBAND, Edward, 2. Dünya Savaşı ve Türkiye, Örgün Yayınevi Birinci Baskı, İstanbul,

140 3. MAKALELER AÇIKALIN, Cevat, Cevat Açıkalın ın Anıları: 2. Dünya Savaşı nın İlk Yılları , Belleten LVI, sayı 217, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1992, s AKÇA, Bayram, II. Dünya Savaşı Yıllarında Ege Adaları ndan Batı Anadolu Sahillerine Sığınan Mülteciler Meselesi, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (İLKE), Sayı 24, Muğla, 2010, s.1-11 ARMAOĞLU, Fahir, İkinci Dünya Harbinde Türkiye,Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt 13 Sayı: 2, Ankara, 1958, s BAKAR, Bülent, Zor Zamanlarda yi Komşuluk Örneği: İkinci Dünya Savaşında Türkiye'den Yunanistan'a Yapılan Yardımlar Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt: 24, Sayı: 71, Ankara, Temmuz 2008, s BİBER, Tuğba Eray, Kızılay Belgelerine Göre Yılları Arasında Türkiye'den Yunanistan'a Yardımlar, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Sayı 201, 2012, s.1-29 BOLAT, Mahmut, Genel Hatlarıyla Atatürk Dönemi Türkiye'nin İkili İlişkileri, Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi, Cilt 7 Sayı 6, Kırşehir, 2006, s DEĞERLİ SARIKOYUN, Esra, Türkiye nin Balkan Ülkelerine Yakınlaşma Çabaları: Balkan Antantı, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 9/2, Eskişehir, 2008, DERİNGİL, Selim, İkinci Dünya Savaşı ve Türkiye, Hasta Adamın Dinç Evlatları, Toplumsal Tarih Dergisi, Sayı 21, İstanbul, Ocak 2004, s

141 ERDEM, Nilüfer, Yunan Tarihçilerinin Gözüyle 1930 Türk-Yunan Dostluk Antlaşması ve Venizelos'un Bu Sürece Katkıları, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 23, Muğla, 2009, s ERTEM, Barış İkinci Dünya Savaşı Sırasında Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri Ve Türkiye nin Amerika Birleşik Devletleri İle Yakınlaşmasına Etkileri Turkish Studies Dergisi, Cilt 8, sayı 7,Yıl: Ankara, 2013, s KALEMLİ Hüseyin, ERDEM Ufuk, II. Dünya Savaşı Sırasında Türkiye'nin Yunanistan'a Kurtuluş ve Dumlupınar Vapurlarıyla Gönderdiği İnsani Yardımlar, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi (TAED), Sayı 46, Erzurum, 2011, s KESER, Ulvi, İkinci Dünya Savaşı Sürecinde Yunanistan, Türkiye'de Mülteciler, Askeri İhlaller ve Esirler Sorunu, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt 3, Sayı 11, 2010, s METİNTAŞ Mustafa Yahya, KAYIRAN Mehmet, Refik Saydam Hükümetleri Döneminde Türkiye nin Dış Politikası, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:21, Sayı 1, Elazığ, 2011, s MÜCAHİT, İkinci Dünya Savaşında Türk Dış Politikası, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı 29,Yıl: 2010/2, Ankara s ÖZGİRAY, Ahmet Yunan Amaçları ve İtilaf Devletleriyle Birlikte Türkiye Üzerine Çevirdikleri Entrikalar ( ), Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Cilt 1 Sayı 4, Ankara, 1989, s SARINAY, Yusuf, Atatürk'ten Günümüze Türk Dış Politikası Hakkında Genel Bir Değerlendirme Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt: 16, sayı 48, Ankara, Kasım 2000, s

142 SARISIR, Serdar II. Dünya Savaşı Yıllarında Anadolu Sahillerine Sığınan Yunanlı Sivil Mülteciler, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı 27, Konya, 2010, s UZUN, Hakan, Yılları Arasında Türkiye- Yunanistan İlişkileri, Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt5 Sayı:2, Kırşehir, 2004, s

143 4. TEZ BEKAROĞLU, Onat, Kıbrıs Barış Harekatı Sonrası Türkiye Yunanistan Siyasi İlişkileri, Gebze Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli, 2009 DEĞERLİ SARIKOYUN, Esra, Atatürk Dönemi Türk-Yunan Siyasi İlişkileri, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 15, Kütahya, 2006 DEMİRHAN, Hasan, Yılları Arasında Yunanistan'da Yaşanan Gelişmeler, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2008 KAYIŞ, İlyas, İkinci dünya Savaşında Türkiye nin Genel Durumu Ve Uyguladığı Dış Politika, Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2009, s.56,57 KÖROĞLU, Ömer, İkinci Dünya Savaşında Türkiye nin Askeri Durumu ve Savaş Dışı Politikası, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara, 2011 KÜRÜMOĞLU, Mustafa Emre, Yalta-Postdam Sonrası Uluslararası Düzenin Kurulması ve Türkiye (Türk Basınına Göre 1945), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2011 ÖZATA, Murat, İkinci Dünya Savaşı Sonlarında ABD Belgelerine Göre Türkiye ABD İlişkileri ( ), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul,

144 ÖZDUMAN, Ali Rıza İkinci Dünya Savaşı nda Türk Basınında Türk-Alman İlişkileri, Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2008 ÖZGÜR SELÇUK, Pınar, Anılarda Yunanistan da İç Savaş, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2013 SÖYLEMEZ, Merve Sultan, İkinci Dünya Savaşı nda Türkiye Üzerinde Almanya nın ve İngiltere nin Nüfuz Mücadelesi, Bozok Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Yozgat, 2012 TAĞMAT, Çağla Derya, Yunanistan'da Büyük Açlık ve Türk Yardımları ( ), Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara,

145 5. ELEKTRONİK KAYNAKLAR Aleksandros İpsilantis. (E.T. 22/04/2015) Barbarossa Harekatı. (E.T. 05/01/2015) Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi, Çukurova Üniversitesi, (ET: ) Enterne Kampı (E.T. 15/05/2015) Mülteci Kampı. (E.T. 15/05/2015) ÖKSÜZ, Hikmet Atatürk Döneminde Balkan Politikası ( ), Tarih Tarih Dergisi, (E.T. 11/03/2015) 135

146 EKLER LİSTESİ EK-1 Kurtuluş Vapuru nun Resmi EK-2 Akşam Gazetesi, 17 Ağustos 1940 EK-3 Tan Gazetesi, 29 Ekim 1940 EK-4 Tasviri Efkar, 29 Ekim 1940 EK-5 Tasviri Efkar Gazetesi, 30 Ekim 1940 EK-6 Vatan Gazetesi, 08 Ocak 1941 EK-7 Vatan Gazetesi, 12 Ağustos 1941 EK-8 Vatan Gazetesi, 5 Eylül 1941 EK-9 Vatan Gazetesi, 12 Eylül 1941 EK-10 İkdam Gazetesi, 14 Ekim 1941 EK-11 Vatan Gazetesi, 22 Kasım 1941 EK-12 Vatan Gazetesi, 22 Ocak 1942 EK-13 Vatan Gazetesi, 19 Şubat 1942 EK-14 Vatan Gazetesi, 21 Şubat 1942 EK-15 Vatan Gazetesi, 24 Nisan 1942 EK-16 Cumhuriyet Gazetesi, 10 Şubat

147 EK:1 Kurtuluş Vapuru 137

148 EK:2 Akşam Gazetesi, 17 Ağustos

149 Yunanistan Askeri Tedbirler Alıyor EK:3 Tan Gazetesi, 29 Ekim 1940 İtalya, Yunan Topraklarına Tecavüz Etti 139

150 EK:4 Tasviri Efkar, 29 Ekim 1940 İtalyanların Yunanlılara Verdikleri Nota 140

151 EK:5 Tasviri Efkar Gazetesi, 30 Ekim

152 Dost Yunan Ordusu EK:6 Vatan Gazetesi, 08 Ocak

153 Cehennemden Dönen Adamın Hikayesi EK: 7 Vatan Gazetesi, 12 Ağustos

154 Bizim İçin Hem Vazife Hem Fırsat EK: 8 Vatan Gazetesi, 5 Eylül 1941 Kızılay, Yunan Halkına El Uzatıyor 144

155 EK:9 Vatan Gazetesi, 12 Eylül 1941 Yunanistan a Yardım 145

156 EK: 10 İkdam Gazetesi, 14 Ekim 1941 Yunanistan da Feci Açlık Sahneleri 146

157 EK: 11 Vatan Gazetesi, 22 Kasım 1941 Avrupa da Açlık ve Kızılay 147

158 EK: 12 Vatan Gazetesi, 22 Ocak 1942 Kurtuluş Battı 148

159 EK: 13 Vatan Gazetesi, 19 Şubat 1942 Dumlupınar Vapuru Yunanistan a Gidiyor 149

160 EK: 14 Vatan Gazetesi, 21 Şubat 1942 Yunanlı Çocuklar 150

161 EK: 15 Vatan Gazetesi, 24 Nisan 1942 Türk Mebuslarından Elen Mebuslarına Hediyeler 151

162 EK: 16 Cumhuriyet Gazetesi, 10 Şubat 1945 Türk-Yunan Dostluğu Milletin Şuuruna Yerleşmiştir.. 152

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı. MUSUL SORUNU VE ANKARA ANTLAŞMASI Musul, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmadan önce Osmanlı Devleti'nin elinde idi. Ancak ateşkesin imzalanmasından dört gün sonra Musul İngilizler tarafından işgal edildi.

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması

Lozan Barış Antlaşması Lozan Barış Antlaşması Anlaşmanın Nedenleri Anlaşmanın Nedenleri Görüşme için İzmir de yapılmak istenmiş fakat uluslararası antlaşmalar gereğince tarafsız bir ülkede yapılma kararı alınmıştır. Lozan görüşme

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com MİLLİ MÜCADELE TRENİ TRABLUSGARP SAVAŞI Tarih: 1911 Savaşan Devletler: Osmanlı Devleti İtalya Mustafa Kemal in katıldığı ilk savaş Trablusgarp Savaşı dır. Trablusgarp Savaşı, Mustafa Kemal in ilk askeri

Detaylı

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR İKİNCİ WİLHELM İN DEĞİŞEN RUSYA POLİTİKASI 1890 Bismarck ın görevden alınması Rusya nıngüvence Antlaşması nın yenilenmesi talebinin reddedilmesi 1892 Rusya nın Fransa ile gizli

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı nı sona erdiren antlaşmadır. Bu antlaşma ile Misak-ı Milli büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Şekil 1. Kasım 1922 de Lozan Konferansı

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları 1. Almanya ve İtalya'nın; XIX. yüzyıl sonlarından itibaren İngiltere ve Fransa'ya karşı birlikte hareket etmelerinin en önemli nedeni olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir? A) Siyasi birliklerini

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir?

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir? 1)Birinci İnönü Savaşının kazanılmasından sonra halkın TBMM ye ve düzenli orduya güveni artmıştır. Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir? A)TBMM seçimlerinin yenilenmesine

Detaylı

d-italya nın Akdeniz de hakimiyet kurma isteği

d-italya nın Akdeniz de hakimiyet kurma isteği I.DÜNYA SAVAŞI Sebepleri: a-almanya nın siyasi birliğini tamamlayarak, sömürgecilikte İngiltere ye rakip olması b -Fransa ve Almanya arasındaki Alsas-Loren bölgesi meselesi(fransa nın Sedan Savaşı nda

Detaylı

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI 5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ Prof. Dr. Atilla SANDIKLI Karadeniz bölgesi; doğuda Kafkasya, güneyde Anadolu, batıda Balkanlar, kuzeyde Ukrayna ve Rusya bozkırları ile çevrili geniş bir havzadır.

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1) BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, 1914-1918 (1) Topyekûn Savaş Çağı ve İlk Büyük Küresel Çatışma Mehmet Beşikçi I. Dünya Savaşı nın modern çağın ilk-en büyük felaketi olarak tasviri Savaşa katılan toplam 30 ülkeden

Detaylı

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU Osmanlı Devleti nin 19. yüzyılda uyguladığı denge siyaseti bekleneni vermemiş; üç kıtada sürekli toprak kaybetmiş ve yeni yeni önem kazanan petrol Osmanlı

Detaylı

İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'nin Politikası

İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'nin Politikası İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'nin Politikası Genç Türkiye'nin yöneticileri, Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı'na sürüklenerek nasıl ortadan kalktığını, Türk Ulusu'nun nasıl yok olma tehlikesiyle

Detaylı

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ...

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ... İçindekiler ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ... 5 I.1. Arnavutluk Adının Anlamı... 5 I.2. Arnavutluk Adının Kökeni... 7 I.3.

Detaylı

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TEOG ÇIKMIŞ SORULAR - 3. ÜNİTE Batı cephesinde Kuvâ-yı Millîye birliklerinin faaliyetlerini ve düzenli ordunun kurulmasını değerlendirir.türk milletinin Kurtuluş Savaşı

Detaylı

Devrim Öncesinde Yemen

Devrim Öncesinde Yemen Yemen Devrimi Devrim Öncesinde Yemen Kuzey de Zeydiliğe mensup Husiler hiçbir zaman Yemen içinde entegre olamaması Yemen bütünlüğü için ciddi bir sorun olmuştur. Buna ilaveten 2009 yılında El-Kaide örgütünün

Detaylı

BİRİNCİ D NYA SAVAŞI

BİRİNCİ D NYA SAVAŞI BİRİNCİ D NYA SAVAŞI KONUYA GİRİŞ BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDEKİ GELİŞMELER VE BLOKLAŞMALAR BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI NIN NEDENLERİ / Genel - Başlatan BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI NIN GELİŞİMİ OSMANLI DEVLETİ NİN

Detaylı

6 Mayıs 1922 - Başkomutanlık kanunu süresinin meclisçe tekrar uzatılması. 26 Ağustos 1922 - Büyük Taarruzun başlaması

6 Mayıs 1922 - Başkomutanlık kanunu süresinin meclisçe tekrar uzatılması. 26 Ağustos 1922 - Büyük Taarruzun başlaması 6 Mayıs 1922 - Başkomutanlık kanunu süresinin meclisçe tekrar uzatılması 26 Ağustos 1922 - Büyük Taarruzun başlaması 30 Ağustos 1922 - Başkumandan meydan muharebesi 2 Eylül 1922 - Yunan orduları başkomutanı

Detaylı

İKİ SAVAŞ ARASINDA AVRUPA

İKİ SAVAŞ ARASINDA AVRUPA İKİ SAVAŞ ARASINDA AVRUPA 1-Barışın Sürekliliğini Sağlama Çabaları Birinci Dünya Savaşı sırasında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Wilson,barışın korunması için bir uluslararası örgütün kurulmasını

Detaylı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( )

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( ) TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ (1923-2010) Teorik, Tarihsel ve Hukuksal Bir Analiz Dr. BÜLENT ŞENER ANKARA - 2013 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... iii TABLOLAR, ŞEKİLLER vs. LİSTESİ... xiv KISALTMALAR...xvii

Detaylı

İÇİNDEKİLER... SUNUŞ III

İÇİNDEKİLER... SUNUŞ III SUNUŞ İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... III BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER 1. Siyasi Durum... 1 a. Dış Siyasi Durum... 1 b. İç Siyasi Durum... 2 (1) Birinci Dünya Savaşı Öncesi Osmanlı Devleti

Detaylı

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine,

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine, KARMA TESTLER 03 1. Osmanlı Devleti'nde matbaanın kurulması, I. Sanayi II. Ticaret III.Kültür alanlarından hangileri ile ilgili değişikliğin hız kazanmasını sağlamıştır? A) Yalnızl B) Yalnız II C) Yalnızlll

Detaylı

Fevzi Karamw;o TARIH 10 SHTEPIA BOTUESE

Fevzi Karamw;o TARIH 10 SHTEPIA BOTUESE Fevzi Karamw;o TARIH 10 FEN LisESi DERS KiTABI SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Prishtine, 2012 i

Detaylı

SAYFA BELGELER NUMARASI

SAYFA BELGELER NUMARASI İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... SAYFA BELGELER NUMARASI 1. 27 Ekim 1922 tarihinde İsmet Paşa nın Dışişleri Bakanlığına ve Fevzi Paşa nın Batı Cephesi Komutanlığına atanması... 1 2. İstanbul daki mevcut

Detaylı

BALKAN AVASLARI. alkan Savaşları, I. Dünya. Harbinin ayak sesleri niteliğinde olan iki şiddetli silahlı çatışmadır. Birinci Balkan Savaşı nda

BALKAN AVASLARI. alkan Savaşları, I. Dünya. Harbinin ayak sesleri niteliğinde olan iki şiddetli silahlı çatışmadır. Birinci Balkan Savaşı nda BALKAN AVASLARI S. Yazan: ERHAN KANYILMAZ alkan Savaşları, I. Dünya B Harbinin ayak sesleri niteliğinde olan iki şiddetli silahlı çatışmadır. Birinci Balkan Savaşı nda Balkan Devletleri arasında oluşturulan

Detaylı

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. 339 GENEL LİSE Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. Yeniçağ 3. Yeniçağda Avrupa 6. Eğitim, kültür, bilim ve

Detaylı

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH 1870-1914 Beta Yayın No : 3472 Politika Dizisi : 08 1. Bası - Ocak 2017 - İstanbul (Beta A.Ş.) ISBN 978-605 - 333-801 - 7 Copyright Bu kitabın bu basısının Türkiye

Detaylı

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN i 1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ Ömer Faruk GÖRÇÜN ii Yayın No : 2005 Politika Dizisi: 1 1. Bası Ağustos 2008 - İSTANBUL ISBN 978-975 - 295-901 - 9 Copyright Bu kitabın bu basısı

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER DOĞU VE GÜNEY CEPHELERİ KURTULUŞ SAVAŞI DOĞU VE GÜNEY CEPHESİ DOĞU CEPHESİ Ermeniler XIX. Yy`a kadar Osmanlı topraklarında huzur içinde yaşadılar, devletin çeşitli kademelerinde

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Giriş... 1 I. BÖLÜM 19. YÜZYILDA OSMANLI YENİLEŞME HAREKETLERİ VE OSMANLI DEVLETİ NİN SON DÖNEMİNDEKİ DIŞ OLAYLAR

İÇİNDEKİLER. Giriş... 1 I. BÖLÜM 19. YÜZYILDA OSMANLI YENİLEŞME HAREKETLERİ VE OSMANLI DEVLETİ NİN SON DÖNEMİNDEKİ DIŞ OLAYLAR İÇİNDEKİLER Giriş... 1 I. BÖLÜM 19. YÜZYILDA OSMANLI YENİLEŞME HAREKETLERİ VE OSMANLI DEVLETİ NİN SON DÖNEMİNDEKİ DIŞ OLAYLAR I. 19. YÜZYILDA OSMANLI YENİLEŞME HAREKETLERİ... 21 Sanayileşen Avrupa Karşısında

Detaylı

1. ABD Silahlı Kuvvetleri dünyanın en güçlü ordusu

1. ABD Silahlı Kuvvetleri dünyanın en güçlü ordusu 2016 yılında 126 ülkenin ordusu değerlendirilmiş ve dünyanın en güçlü orduları sıralaması yapılmıştır. Ülkenin sahip olduğu silahlı gücün yanında nüfusu, savaşabilecek ve askerlik çağına gelen insan sayısı,

Detaylı

TÜRKİYE'NİN SİYASAL ANDLAŞMALARI

TÜRKİYE'NİN SİYASAL ANDLAŞMALARI TÜRK TARlH KURUMU YAYINLARI XVI. Dizi Sa. 38 İSMAİL SOYSAL TARİHÇELERİ VE AÇIKLAMALARI İLE BİRLİKTE TÜRKİYE'NİN SİYASAL ANDLAŞMALARI I. CİLT (1920-1945) TÜRK TARİH KURUMU BASIMEVİ ANKARA 19 8 3 1930 TÜRK

Detaylı

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ... ÖRNEK SORU: 1 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti açısından, 30 Ekim 1918 de, yenilgiyi kabul ettiğinin tescili niteliğinde olan Mondros Ateşkes Anlaşması yla sona erdi. Ancak anlaşmanın,

Detaylı

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı. TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ HAFTA 2 Roma Antlaşması Avrupa Ekonomik Topluluğu AET nin kurulması I. AŞAMA AET de Gümrük Birliğine ulaşma İngiltere, Danimarka, İrlanda nın AET ye İspanya ve Portekiz in AET ye

Detaylı

Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır.

Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır. 1992 yılına gelindiğinde çevresel endişelerin sürmekte olduğu ve daha geniş kapsamlı bir çalışma gereği ortaya çıkmıştır. En önemli tespit; Çevreye rağmen kalkınmanın sağlanamayacağı, kalkınmanın ihmal

Detaylı

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiyenin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ V GİRİŞ 1 A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5 BİRİNCİ BÖLÜM: AVRUPA SİYASAL TARİHİ 1 2 I.

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B 1- XIX. ve XX. yüzyılın başlarında. Osmanlı. Devleti her alanda çöküntü içinde olmasına karşılık, varlığını ve bağımsızlığını uzun süre korumuştur. Bu durumun en önemli nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina nın Ortaklık başvurularını kabul etti.

11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina nın Ortaklık başvurularını kabul etti. ARAŞTIRMA RAPORU ÖZEL ARAŞTIRMA--AVRUPA BİRLİĞİ TÜRKİYE KRONOLOJİSİ 20/06/2005 1959 1963 1964 1966 1968 1970 1971 1972 1973 31 Temmuz: Türkiye, AET ye ortaklık için başvurdu. 11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi,

Detaylı

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AY EKİM KASIM HAFTA DERS SAATİ 06-07 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI Milli Uyanış İşgaline Milli Uyanış İşgaline Milli Uyanış İşgaline Milli Uyanış

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? S-1 Sosyal bilgiler öğretmeni: (ikinci Meşrutiyet in ilanının ardından (Meşrutiyet karşıtı gruplar tarafından çıkarılan 31 Mart Ayaklanması, kurmay başkanlığını Mustafa Kemal in yaptığı Hareket Ordusu

Detaylı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI HAFTALAR KONULAR 1. Hafta TÜRK DEVRİMİNE KAVRAMSAL YAKLAŞIM A-) Devlet (Toprak, İnsan Egemenlik) B-) Monarşi C-) Oligarşi D-) Cumhuriyet E-) Demokrasi F-) İhtilal G-) Devrim H-) Islahat 2. Hafta DEĞİŞEN

Detaylı

Dunkirk'ün gerçek tarihi

Dunkirk'ün gerçek tarihi Dunkirk'ün gerçek tarihi Tüm zamanların ilk on savaş filmleri arasında gösterilen Dunkirk'te, savaşın gerçek kahramanları gözardı mı edildi? 17.08.2017 / 13:25 Hindistanlı askerlerin yardımı olmasaydı,

Detaylı

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 BÖLÜM 1: SEÇİLMİŞ KAVRAMLAR BÖLÜM 2: BÜYÜK DÖNÜŞÜM VE OSMANLILAR BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜN İZLERİ...11 DEVRİMLER ÇAĞI VE OSMANLILAR...14 a) Sanayi Devrimi... 14 b) Fransız Devrimi... 17 c)

Detaylı

Türk araçlarının taşıma yaptığı ülkelere göre yoğunlukları gösterilmektedir. Siyah: ilk 15 ülke

Türk araçlarının taşıma yaptığı ülkelere göre yoğunlukları gösterilmektedir. Siyah: ilk 15 ülke Türk araçlarının taşıma yaptığı ülkelere göre yoğunlukları gösterilmektedir. Siyah: ilk 15 ülke İHRACAT TAŞIMALARI UND nin derlediği verilere göre; Türk araçlarının geçen yılın Aralık ayında 111.953 adet

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi 2 de Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları nda AK Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı. 8 de YIL: 2012 SAYI

Detaylı

Sayın Büyükelçi, Değerli Konuklar, Kıymetli Basın Mensupları,

Sayın Büyükelçi, Değerli Konuklar, Kıymetli Basın Mensupları, Sayın Büyükelçi, Değerli Konuklar, Kıymetli Basın Mensupları, Bugün, ulusal savunmamızın güvencesi ve bölge barışı için en önemli denge ve istikrâr unsuru olan Türk Silahlı Kuvvetleri nin etkinliğini ve

Detaylı

EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 2018 yılı içerisinde Türk araçlarının karayolu ile taşımacılık yaptığı ülkelerin harita üzerinde gösterimi İHRACAT TAŞIMALARI UND nin derlediği

Detaylı

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer KURTULUŞ SAVAŞI (1919-1922) Gülsema Lüyer KURTULUŞ SAVAŞI (1919-1922) Mondros Mütarekesi ve Mütareke Sonrası Genel Durum İşgaller ve Kurtuluş Savaşı Hazırlık Evresi T.B.M.M. nin Açılması Düzenli Ordu Hazırlıkları,

Detaylı

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ Dr. Tuğrul BAYKENT Baykent Bilgisayar & Danışmanlık TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ Düzenleyen: Dr.Tuğrul BAYKENT w.ekitapozeti.com 1 1. TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK KONUMU VE ÖNEMİ 2. TÜRKİYE YE YÖNELİK TEHDİTLER

Detaylı

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) I. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken Genç Osmanlıların faaliyetleri İstanbul (Tersane) Konferansı BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) Osmanlı

Detaylı

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 2018 yılı içerisinde Türk araçlarının karayolu ile taşımacılık yaptığı ülkelerin harita üzerinde gösterimi OCAK-HAZİRAN 2018 İHRACAT VERİLERİ

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH CEVAP 1: (TOPLAM 2 PUAN) Savaş 2450-50=2400 yılının başında sona ermiştir. (İşlem 1 puan) Çünkü miladi takvimde, MÖ tarihleri milat takviminin başlangıcına yaklaştıkça

Detaylı

OCAK-EYLÜL 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ

OCAK-EYLÜL 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ 12.10.2017 OCAK-EYLÜL 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ Türk İhracat Taşımalarında Yoğunluk Haritası İHRACAT TAŞIMALARI Geçen yıl Ocak-Eylül toplamına bakıldığında 2016 yılında 849.247

Detaylı

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE Yazar: Dr. A. Oğuz ÇELİKKOL İSTANBUL 2015 YAYINLARI Yazar: Dr. A. Oğuz ÇELİKKOL Kapak ve Dizgi: Sertaç DURMAZ ISBN: 978-605-9963-09-1 Mecidiyeköy Yolu Caddesi (Trump Towers Yanı)

Detaylı

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 ( TASLAK STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - Polonya İlişkileri; Fırsatlar ve Riskler ( 2016 ) Türkiye; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen

Detaylı

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 1. Mudanya Mütarekesi, Yunanlıların aslında Osmanlı Devleti nin paylaşımı projesinde bir alet olduğunu, arkalarındaki gücü İngiltere başta olmak üzere İtilâf devletlerinin

Detaylı

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler On5yirmi5.com Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler nelerdir? Yayın Tarihi : 12 Kasım 2012 Pazartesi (oluşturma : 12/22/2018) Cemiyetler-Zararlı ve Yararlı

Detaylı

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ NO.12, ARALIK 2016 ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI 30 Kasım 2016 Çarşamba günü Ortadoğu Stratejik

Detaylı

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 15,5 Milyar Dolar İle Tüm Zamanların En Yüksek Kasım Ayı İhracatı Kasım ayı ihracat verilerine göre kasımda ihracat geçen yılın aynı dönemine

Detaylı

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum: T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU Ekonomik Durum: 1. Avrupa daki gelişmelerin hiçbiri yaşanmamıştır. Avrupa da Rönesans ve Reform

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA 1 Kütahya- Eskişehir Savaşı nda ordumuz Sakarya Nehri nin doğusuna çekilmişti. 2 TEKÂLİF-İ MİLLİYE NİN SAKARYA SAVAŞI NA ETKİSİ Tekâlif-i Milliye kararları daha uygulamaya yeni başlandığı için Sakarya

Detaylı

DURAP 20 OCAK - 04 ŞUBAT

DURAP 20 OCAK - 04 ŞUBAT Zeytin Dalı Harekâtı Suriye DURAP 20 OCAK - 04 ŞUBAT 2018 Önemli Gelişmeler Zeytin Dalı Harekâtının Hukuki Dayanakları Uluslararası Hukuk Bakımından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin terörle mücadele

Detaylı

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 ( TASLAK STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - Fransa İlişkileri; Fırsatlar ve Riskler ( 2016 ) Türkiye; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen ekonomisi

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI VE KAZANIM TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI VE KAZANIM TESTLERİ 07-08 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ AY EKİM KASIM HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI. Atatürk ün çocukluk dönemini ve bu dönemde içinde bulunduğu toplumun sosyal ve

Detaylı

EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 2018 yılı içerisinde Türk araçlarının karayolu ile taşımacılık yaptığı ülkelerin harita üzerinde gösterimi İHRACAT TAŞIMALARI UND nin derlediği

Detaylı

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 ( STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 Yeni Dönem Türkiye - Suudi Arabistan İlişkileri: Kapasite İnşası ( 2016, İstanbul - Riyad ) Türkiye 75 milyonluk nüfusu,

Detaylı

AVİM Yorum No: 2014 / 79 Ekim 2014

AVİM Yorum No: 2014 / 79 Ekim 2014 AVİM Yorum No: 2014 / 79 Ekim 2014 UKRAYNA KRİZİNİN BÖLGEYE YANSIMALARI VE TÜRKİYE'NİN TUTUMU Hande Apakan Hande APAKAN Uzman, AVİM 15.10.2014 2004 yılında gerçekleşen Turuncu Devrimi takip eden süreçte

Detaylı

MUSTAFA İPEK HALİLİYE SÜLEYMANİYE İMAM HATİP ORTAOKULU

MUSTAFA İPEK HALİLİYE SÜLEYMANİYE İMAM HATİP ORTAOKULU 1. Buna göre İstanbul hükümetinin tutumuyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) İşgallere karşı çıkılmıştır. B) Teslimiyetçi bir politika izlenmiştir. C) Bağımsızlığımızdan taviz verilmemiştir.

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Bir Kahraman Doğuyor

Detaylı

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı Aralık 05, 2014-3:06:00 Başbakan Davutoğlu, bedelli askerlik konusunun Yüksek Askeri Şura'da (YAŞ) görüşüldüğünü ve olumlu kanaatlerin ifade edildiğini söyledi. Başbakan

Detaylı

AVRUPA GÜVENLİK VE İŞBİRLİĞİ KONFERANSI SONUÇ BİLDİRGESİ (HELSİNKİ BELGESİ)

AVRUPA GÜVENLİK VE İŞBİRLİĞİ KONFERANSI SONUÇ BİLDİRGESİ (HELSİNKİ BELGESİ) 439 AGİK Sonuç Bildirgesi AVRUPA GÜVENLİK VE İŞBİRLİĞİ KONFERANSI SONUÇ BİLDİRGESİ (HELSİNKİ BELGESİ) 3 Temmuz 1973'te Helsinki'de açılan ve 18 Eylül 1973'ten 21 Temmuz 1985'e kadar Cenevre'de süregelen

Detaylı

KURTULUȘ SAVAȘI - Cepheler Dönemi - Burak ÜNSAL Tarih Öğretmeni

KURTULUȘ SAVAȘI - Cepheler Dönemi - Burak ÜNSAL Tarih Öğretmeni KURTULUȘ SAVAȘI - Cepheler Dönemi - Burak ÜNSAL Tarih Öğretmeni Düzenli Ordunun Kurulması Nedenleri: Kuva-yı Milliye nin ișgalleri durduramaması Kuva-yı Milliye nin zararlı faaliyetleri Düzenli ordulara

Detaylı

Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası ve Atatürk'ün Ölümü Ünitesi Konu Özeti (yeni)

Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası ve Atatürk'ün Ölümü Ünitesi Konu Özeti (yeni) Dış Politika Esasları Atatürk, yeni Türk Devleti nin kurucusu olarak söz ve düşünceleri ile dış politikaya yön vermiştir. Atatürk ün sözleri ışığında dış politika esasları şu şekilde sıralanabilir: Barışçıdır:

Detaylı

Hitler ABD'ye hiç savaş ilan etmeseydi ne olurdu?

Hitler ABD'ye hiç savaş ilan etmeseydi ne olurdu? Hitler ABD'ye hiç savaş ilan etmeseydi ne olurdu? Analistlerin uzun süredir üzerinde düşündüğü, İkinci Dünya Savaşı ile ilgili olası senaryolardan birisi de ABD'nin savaşın dışında kalması ihtimali. 11.09.2016

Detaylı

I.DÜNYA SAVAŞI'NDA OSMANLI DEVLETİ SAVAŞIN ÇIKMASI

I.DÜNYA SAVAŞI'NDA OSMANLI DEVLETİ SAVAŞIN ÇIKMASI I.DÜNYA SAVAŞI'NDA OSMANLI DEVLETİ SAVAŞIN ÇIKMASI Birinci Dünya Savaşının ani sebebini 28 Haziran 1914 günü, Avusturya-Macaristan veliahdı Arşidük François Ferdinand'ın Saraybosna da bir Sırplı tarafından

Detaylı

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam 978-605-5952-27-3 Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam 978-605-5952-27-3 Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011 Seri/Sıra No 2000 li Yıllar / 6 Kitabın Adı Türkiye de Dış Politika Editör İbrahim KALIN Yayın Hazırlık Arter Reklam ISBN 978-605-5952-27-3 BBaskı Tarihi Ağustos-2011 Ofset Baskı ve Mücellit Ömür Matbaacılık

Detaylı

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 STRATEJİK VİZYON BELGESİ ( TASLAK ) TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - Arjantin İlişkileri: Fırsatlar ve Riskler ( 2014 Buenos Aires - İstanbul ) Türkiye; 75 milyonluk

Detaylı

OCAK-EKİM 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ

OCAK-EKİM 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ 17.11.2017 OCAK-EKİM 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ Türk İhracat Taşımalarında Yoğunluk Haritası İHRACAT TAŞIMALARI Geçen yıl Ocak-Ekim toplamına bakıldığında 2016 yılında 971.086

Detaylı

KPSS 2009 GK-(3) DENEME-4 2. SORU. 3. Selçuklularda, 2. Türk-İslam devletlerinde ülke hanedanın ortak malıdır. anlayışı geçerli olmuştur.

KPSS 2009 GK-(3) DENEME-4 2. SORU. 3. Selçuklularda, 2. Türk-İslam devletlerinde ülke hanedanın ortak malıdır. anlayışı geçerli olmuştur. 3. Selçuklularda, I. hükümdarın Tanrı adına insanları yönetmekle görevli olması, KPSS 2009 GK-(3) ülkenin, hanedan üyelerinin ortak malı sayılması, din işlerinin halifeye, dünya işlerinin sultana ait olması

Detaylı

DİASPORA - 13 Mayıs

DİASPORA - 13 Mayıs DİASPORA - 13 Mayıs 2015 - Sayın Başkonsoloslar, Daimi Temsilciliklerimizin değerli mensupları, ABD de yerleşik Diasporalarımızın kıymetli temsilcileri, Bugün burada ilk kez ABD de yaşayan diaspora temsilcilerimizle

Detaylı

HOCAİLYAS ORTAOKULU. ÜNİTE 1: Bir Kahraman Doğuyor T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK-8

HOCAİLYAS ORTAOKULU. ÜNİTE 1: Bir Kahraman Doğuyor T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK-8 1/11 ÜNİTE 1: Bir Kahraman Doğuyor 1. Batıya Erken Açılan Kent Selanik 1.Atatürk ün çocukluk dönemini ve bu dönemde içinde bulunduğu toplumun sosyal ve kültürel yapısını analiz eder. 2. Mustafa Kemal Okulda

Detaylı

13. Aşağıdakilerden hangisi yeni Türk alfabesinin kabul edilme nedenlerinden biri değildir?

13. Aşağıdakilerden hangisi yeni Türk alfabesinin kabul edilme nedenlerinden biri değildir? 1. Aşağıdakilerden hangisi, Türkiye Cumhuriyeti'nin diğer devletlerle ekonomik ilişkilerinde kolaylık ve uyum sağlamak için yapılan çalışmalardan A) Türk Tarih Kurumu'nun kurulması B) Tekke ve zaviyelerin

Detaylı

Hikayeye başlıyoruz...

Hikayeye başlıyoruz... Gouzenko olayı Ottowa büyükelçiliğinde çalışan bir şifre uzmanı düşünün, Sovyetler Birliği nin gizli bilgilerini batıya kaçırarak, Soğuk Savaş'ın resmen başlamasına neden olmuş biri; Igor Sergeyevich Gouzenko

Detaylı

OCAK-KASIM 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ

OCAK-KASIM 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ 20.12.2017 OCAK-KASIM 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ Türk İhracat Taşımalarında Yoğunluk Haritası İHRACAT TAŞIMALARI Geçen yıl Ocak-Kasım toplamına bakıldığında 2016 yılında 1.085.426

Detaylı

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter 2013 yılı, dünya ekonomisi için finansal krizin etkilerinin para politikaları açısından

Detaylı

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SOSYAL BiLiMLER LiSESi DERS KiTABI SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Prishtine, 2012 ic;indekiler I ÜNiTE: BÜYÜK COGRAFYA KESiFLERi 3 1. BÜYÜK COGRAFYA KESiFLERi 3 A. COGRAFYA KESiFLERi

Detaylı

Amerikan Stratejik Yazımından...

Amerikan Stratejik Yazımından... Amerikan Stratejik Yazımından... DR. IAN LESSER Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri ve Jeopolitik Aldatma veya bağımsız bir Kürt Devletinden yana olmadığını ve NATO müttefiklerinin bağımsızlığını

Detaylı

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir. İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim ŞAHİN nin Entegre Sınır Yönetimi Eylem Planı Aşama 1 Eşleştirme projesi kapanış konuşması: Değerli Meslektaşım Sayın Macaristan İçişleri Bakanı, Sayın Büyükelçiler, Macaristan

Detaylı

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir Yalnız z ufku görmek g kafi değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir 1 Günümüz bilgi çağıdır. Bilgisiz mücadele mümkün değildir. 2 Türkiye nin Jeopolitiği ; Yani Yerinin Önemi, Gücünü, Hedeflerini

Detaylı

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ KANAYAN YARA KARABAĞ Astana Yayınları KANAYAN YARA KARABAĞ Derleyen: Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN Bu eserin bütün hakları saklıdır. Yayınevinden izin alınmadan kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz,

Detaylı

İçindekiler Önsöz 7 Kısaltmalar 25 Giriş 29 BİRİNCİ BÖLÜM: ULUSLARARASI HAVA HUKUKUNUN MAHİYETİ I. ULUSLARARASI HAVA HUKUKUNUN KAPSAMI 31 A.

İçindekiler Önsöz 7 Kısaltmalar 25 Giriş 29 BİRİNCİ BÖLÜM: ULUSLARARASI HAVA HUKUKUNUN MAHİYETİ I. ULUSLARARASI HAVA HUKUKUNUN KAPSAMI 31 A. İçindekiler Önsöz 7 Kısaltmalar 25 Giriş 29 BİRİNCİ BÖLÜM: ULUSLARARASI HAVA HUKUKUNUN MAHİYETİ I. ULUSLARARASI HAVA HUKUKUNUN KAPSAMI 31 A. Hava Hukukunun Tanımlanması 31 B. Hava Hukukunun Özerkliği ve

Detaylı