Şeyh Muhammed Nazım El-Hakkani En-Nakşibendi Hz. nin 18 Mayıs 2012 Sohbeti,

Transkript

1 ÖĞRENMELİYİZ Şeyh Muhammed Nazım El-Hakkani En-Nakşibendi Hz. nin 18 Mayıs 2012 Sohbeti, La İlahe ill'allah, Allahu Ekber Allahu Ekber ve lillahil Hamd. Allahumme zid Habibeke Seyyidil Evvelin vel Ahirin izzen ve şerefe, ve nuran ve surura ve rıdvanen ve sultana. Elfu elfu salat elfu elfu salam aleyke Ya Seyyidil Evvelin vel Ahirin fi misleh hazihi Leyleten Mubareke zidhu ve barik Ya Rabbi. Esselamu Aleykum katılanlarımız. Elhamdulillah. Rabbimize, Yaratıcımıza şükrediyoruz ki bizlere gelip, bilinmeyen ilimlerden dinlemeyi nasib ediyor. Ve ilahi koruma istiyoruz. Ki ilahi korumayı mübarekler vasıtasıyla bulabilirsiniz. Mübarek Kimseler olmazsa kimse ilahi mesajlara ve ilimlere ulaşamaz. Biz çok zayıf bir kimse olsak da Cenab-ı Allah bize anlamak için bir destek bahşediyor. Ve, ne kadar anlarsanız o kadar hoşnut olursunuz. Eğer bir insan bilmediği bir şeyi öğrenirse ona bir yenilenme ve hoşnutluk ulaşır. Birşey söyleseniz, belki onu öğrenmiştir ve "biz bunu biliyoruz" derler. Evet, bir şeyler biliyorsunuz ama şimdi insanlar uzaya bakıyor. Ve uzayda güneş vardır, ay vardır, gezegenler vardır. İnsanların bu yüzyılın başında öğrendikleri ilim artık değişti. Yani 19. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar olanı söylüyorum. Bir yüzyılda bir sürü şeyler öğreniyorlar, biliyorlar. Ama şimdi 2010'a yetiştiler ve 10 senede her gün yeni bilim dalları geliyor. Hakiki ilim demiyorum, hayır. Çünkü hakiki ilme onlar ulaşamazlar. Ama o ilim hep değişiyor, bir çizgi üzerinde durmuyor, sürekli ileri gidiyor. Bu yüzden insanların 20. yüzyıl boyunca bildikleri ilim şimdi çok basit oldu. Yeni teoriler, veya yeni ilimler, veya yeni gözlemler için uzaya bakarlar. Ama Hakikat asla değişmez. Hakikat.. Eğer Beyaz Saraya kuzeyden bakarsanız bir açıdan görünüşünü görürsünüz. Arkasına gidip bakarsanız, aynı Beyaz Saray ama farklı bir görünüşü. Sol tarafta başka, sağ tarafta başka. Bu yüzden insanların ilimde böyle bir katiyete, kesinliğe ulaşması mümkün değil. Ulaşamazlar, hep değişir. Değişince, "Oh, bu Abdulkerim mi?" dersiniz. Hayır, Abdulkerim böyle değil. Küçük çocukken tanırdık biz onu. Bu adam nasıl Abdulkerim olacak? Şeyh Hasanı tanırım, ama öncesini. 50 sene önce küçük çocuktu, ama şimdi değişti". Değişim insanları şüpheye düşürür. Katiyet Göklerden gelir. Değişmeyen, kalıcı ilimler Göklerdendir. Aşağıdan bakınca, görüşünüz değişir değişir değişir... Ama Göklerden bakınca durumunuz, varlığınızın Hakikati değişmezdir. Bu yüzden Efendimiz (sav) buyurdu: "Ey insanlar, ilim öğrenmenin peşinde koşun. Öğrenmeye koşun". Çünkü öğrenmek size özel bir varlık kazandırır. İlminize göre, size yeni bir libas giydirilir. Cennetten gelen bir libas. İlahi ilim vasıtasıyla haber verilmiştir ki, cennet ehlinin 70 farklı elbiseleri vardır. Her biri öyle güzel model ve motiflerle süslü. Ve bir elbise asla ikincisini örtüp kapatmaz. Ve hepsinin öyle güzel ve azametli bir görünüşü vardır. Ve bu özellikle hanımlar için. Hanımlar yeni kıyafetler giymeyi çok severler. Orada her biri 70 farklı çeşit kıyafeti olacak. Ve her bir kıyafetle, Sübhan Allah, Cenab-ı Allah yüzlerine giydiklerine uyacak bir güzellik de giydirir. Bu yüzden, "tuba lehünne- hanımlara müjde". Page 1

2 Selefi alimleri, siz buna inanıyor musunuz, inanmıyor musunuz? Onlar çok mutlular. Cennete girebilmeye çalışın. Kibirli insanlar giremez. İkinci olarak da hasud, kıskanç insanlar giremez cennete. Gadap-öfkeli insanlar giremez. Ve dördüncü olarak, anid-inatçı insanların da hiçbiri giremez. Çünkü bu 4 haslet şeytandandır. Kibirli, inatçı, öfkeli ve kıskanç. Bunları bırakmanız lazım, ey Selefi alimleri. Çünkü siz aynaya bakmıyorsunuz görmek için. Ama öyle ayna değil, kendinize bakmak için satın aldığınız, karşısına geçip böyle böyle yaptığınız değil (sarığınızla oynayıp farklı şekillerde takmanız). Bu sizin kibrinizdendir. Böyle normal takın, tamam. Sonra, inatçı olmayın. İnat keçinin sıfatıdır. Keçiler çok inatçıdır. Güzel bir temsili var bunun. Güzel bir misali var. Derler ki, iki keçi bir köprüye gelmişler. Ve köprü de çok dar, keçiler kafa kafaya gelmiş. Birisi "bana yol ver" diyor. Öbürü de "hayır,bunu bana söyleyemezsin. Senin bana yol vermen lazım" diyor. Sen vereceksin ben vereyim derken, tak diye kafa kafaya tokuşup ikisi birden nehire düşüp gitmişler. Bunlar, nefislerimizin en kötü hasletleridir. Nefsani insanlar çok inatçıdır. Yumuşak olmazlar. "Mümin heyyinu leyyin". Hadis? Heyyinun Leyyinun. Efendimiz (sav) müminin huylarını gösteriyor: heyyin, leyyin. Heyyin, çok kolay kimselerdir. Onlarla muhatap olduğunuzda, onları çok kolay insanlar olarak bulursunuz. Ne buyurdu Efendimiz? Muminin vasıfları: Heyyin, leyyin. Hiçbir zaman inat etmez, hiç kavga etmez. Müslüman cemaatinde öyle insanlar bulamazsınız ki birbirleriyle kavga etsinler. Ey insanlar, ey Müslümanlar. Euzubillahimineşşeytanirracim diyoruz. Şeytandan kaçmanız lazım çünkü şeytan heyyin (kolay) ve leyyin (yumuşak) olan değildir. Şeytan en zor olandır. Ve insanlara da "olabildiğince zor olmanız lazım", diye öğretir. "Yumuşak olmayın. Nazik olmayın". Centilmen derler. Kimdir centilmen? Centilmen, şeytanı takip etmeyendir. Şeytanı takip eden centilmen olamaz. Ey Hristiyan alemi! Hz İsa nasıldı? İlk olarak Papa'ya soruyorum. Siz Hz İsa'yı nasıl bilirsiniz? Böyle, taş gibi birisi miydi? Aptal birisi miydi? Nasıl bilirsiniz Hz İsa'yı? Neden bütün milletlere bu beyanatı yapmıyorsunuz? Özellikle de "biz Hristiyanız" diye iddia eden Batılı ülkelere. Nerede gerçek Hristiyanlık? Her türlü silahı yapıyorsunuz. Ne için? İnsanları öldürmek için! Ama yalnız insanları değil, pek çok mahlukatı da öldürdünüz. Onlar da yanıp telef oldular. Hz İsa'nın yolu neydi? O ümmetine nasıl talim ediyordu? "Ey insanlar, eğer birisi bu tarafa tokat atarsa, öbür tarafı dönün ona da vurması için". Biz biliyoruz. Siz bilmiyorsanız da biz Müslümanlar olarak biliyoruz. Onun karakteri böyleydi. Siz Amerika, UK, Almanya, Fransa, İtalya, Rusya, Balkan ülkeleri hepiniz birbirinizle yarışıyorsunuz, daha güçlü silahlar yapıp daha fazla insan öldürmek için. Sizin dininiz bu. Ve bir de Müslümanları suçluyorsunuz, Peygamberimiz Hatemul Enbiya Hz Muhammed (sas) kılıç taşıyordu diye. Ve Hristiyan Alemi Müslümanları suçluyor kılıç taşıdığı için öyle mi? Siz nasılsınız ki... Bizim Peygamberimiz (sav) kılıç taşırdı. Ne için? Şerefini korumak için ve hayatını muhafaza için kılıç taşırdı. Olabilir mi? Evet, olabilir. Page 2

3 Bir defasında Efendimiz çölde bir yere kondu ve durakladı. Ve Efendimiz (sav), ashabını serbest bıraktı, dinlenin diye. Sahabeleri istirahata çekildi ve Efendimiz (sav) yalnız başına biraz uzağa gitti, yalnız kalmak için. Çünkü Efendimiz (sav) sürekli.. Avamın ağırlığını sürekli yüklenemezler. Bu yüzden biraz uzaklaşıp böyle dinleniyordu. Birdenbire bir bedevi çıktı. Baktı ki Efendimiz (sav) yalnız, bir ağacın altında yatmış dinleniyor. Hemen koştu ve birden geldi Efendimizin (sav) önüne. Ve dedi ki, "Ya Muhammed!" (sas). Ve elinde de böyle kılıcını tutuyor. "Şimdi seni benim kılıcımdan kim kurtarabilir?" Ve Efendimiz (sav) de kılıcını almamıştı yanına. Yalnız "Allah!" dedi. O Bedevi titremeye başladı, ve kılıcı elinden düştü. O zaman Efendimiz (sav) aldı o kılıcı ve dedi ki, "Ey Bedevi kardeşim, şimdi seni kim kurtarabilir benim kılıcımdan? Kim kurtarabilir seni?" Arap yere düşüp af dilemeye başladı ve dedi ki, "sen hakikaten Göklerden benim gibi cahil insanlar için gönderilmiş o hakiki zatsın. Affet beni, Ya Rasulullah, affet beni!" "Serbestsin, git" buyurdular. Neden bir insan çöle giderken veya büyük bir ormana giderken yanında balta taşır? Bıçak da taşır, hatta şimdi belki de yanlarında silah da taşırlar. Neden bunları taşıyorlar? Neden böyle şeyleri bırakıp öyle girmiyorlar ormana, onlar olmadan? Kimse o kişiyi suçlayabilir mi, neden balta alıyorsun, neden kılıcını alıyorsun, neden okunu alıyorsun diyerek kimse suçlayabilir mi bu kişiyi? Hayır. Ama Hristiyan kardeşlerimiz, Efendimizi (sav) kılıç taşıyor diye suçlamaya çalışıyorlar. Bu onların akıllarının çok sınırlı ve az olmasından. Hiç düşünmez veya birşeyi anlayamazlar. Bu koca dünya, büyük dünyada her çeşit vahşi hayvanlar var. Ayrıca çok çeşit vahşi insanlar da var. Nasıl kılıçsız olabilirsiniz, kendinizi koruyacak birşey olmadan? Efendimiz (sav) kılıç taşıdıysa bu, kendini ve akidelerini korumak içindir. İslamı ve İslami kaideleri korumak için. Onu suçlayamazsınız ama suç Hristiyan aleminde. Çünkü onlar savaşmaktan men edildiler. Eğer Hz İsa savaşsaydı, binlerce insan toplayıp İsrailoğulları ile savaşabilirdi. Ama o bununla emrolunmadı. O öyle bir şekilde geldi ki.. Romalılara talim etmek için çok nazik bir yolla, üslupla geldi. Kavmine savaşmamayı öğretmek için. Barışsever olmayı, barışçıl olmayı öğretmek için. Ama onlar onu kaybettiler, bıraktılar. Nasıl olur, diyoruz ki Hz İsa "birisi bu yanağınıza vurursa diğerini çevirin" derdi. Böyle yapmayın (geri itmeyin). Onun Şeriatı, yolu buydu. Çünkü Hz İsa bütün peygamberlerin içinde kalbi en heyyin ve leyyin (kolay ve yumuşak) olandı ve hep Cennetleri, Gökleri gösterirdi. Hristiyanlar her zaman kilise veya katedrallerinde melekler çizmeyi, melek motifleri kullanmayı severler. Ve her zaman onu Gökte meleklerle gösterirler. Bu yüzden, ona Yeni Ahitte (İncil'de) emrolundu: "Zarar verme, savaşma, öldürme". İsrailoğulları için ve kendisinden sonra gelen bütün inananlar için "Siz Hristiyanlarsınız" dedi. Ve Hristiyanlar Hz İsa'nın vazifesini hiç anlamıyorlar. Derler ki "Hz İsa günahkarlar için kendisini feda etti". Peki şimdi Hristiyanlar nasıl? Hangisi kendisini insanlar için feda ediyor? Hangisi? Ve insanları öldürmek için en tehlikeli silahları yapmaya çalışıyorlar. Nedir bu? Page 3

4 Bize Hz Muhammed'in Ümmeti olarak emrolundu. "Biz Hz İsa'nın ümmetiyiz" diye iddia edenler bütün dünyayı yakıp üzerindeki herkesi öldürmek için bir sürü tehlikeli silahlar yapacaklar. Sonra Cenab-ı Allah Hatemul Enbiya Hz Muhammed'i (sav) yolladı. Ve ona, "bu yalancılara karşı kılıcını kuşan" buyurdu. Bu şeytanın askerlerine, şeytani ordulara karşı kılıcını çek, onları öldür" buyurdu. Evet. Şimdi onlar yapıyorlar. İslam aleminde de İran Hükümeti hariç.. O diyor ki "Herkesi öldürmek için benim bu tehlikeli silahları yapmam lazım". Bu silahlardan hiçbir şey kaçamıyor. Yalnız canileri almıyor ki. Sayısız masum yaradılmışlar var. Kim size bu misilleri yollama yetkisini veriyor? Bir ülkeden diğerine yollayıp her şeyi öldürmek için. Kim veriyor size? Eğer size yüz yüze gelseler bunu yapabilirsiniz. Neden misillerinizi bir kıtadan başka bir kıtaya yolluyorsunuz? Sonra da "Müslümanız" dersiniz. Bunu yapamazsınız! Ve hiçbir Müslüman ülkesi de cesaret edip onlara böyle bir beyan veremiyor. Veya Afganlılara beyanat veremiyor. Pakistan Hindistan halkına söylemiyor. Her yerde, bakın. Birşey söylemiyorlar. Hepsi cezalandırılacak. Bu yüzden Cenab-ı Allah, onlara ceza olarak Armageddon'u hazırladı. Armageddon muhakak olacaktır. Çünkü insanların hepsi zalim olacak. Cenab-ı Allah da onların hepsini, birbirlerine karşı olan silahlarıyla ortadan kaldırmak istiyor. Yalnız Cenab-ı Allah'ın korumak istediği o kimseler koruma altında olacaklar. Ey insanlar! Öğrenmeliyiz. Hüviyetimizi öğrenmeliyiz. İnsanlığın ne demek olduğunu öğrenmemiz lazım. Ademoğullarından biri olmanın ve insanlığın bir üyesi olmanın şartlarını öğrenmeliyiz. Rusların başkanı nerede? Amerikalıların Obama'sı nerede? Ekselansları Bobama, nerede o? İsminin yarısı Müslümanlara ait, diğer yarısı da Hristiyanlara. Onun böyle konulardaki muhakemesi nedir? Bilmiyorum duyuyor mu bunları, yoksa "fark etmez, biz böyle şeyleri biliyoruz" mu diyor. Eğer biliyorsan, bütün mesuliyet milletlerin başlarındakindedir. Eğer halk bir sopa ile cezalanırsa bir numaraları 70 sopayla cezalandırılır. Ey insanlar, Esselamu Aleykum. Dinleyenler, Esselamu Aleykum. Kim burada ve ahirette mutlu olmak isterse, ve İlahi Huzurda şerefli bir durumda olmak isterse, lütfen öğrenmeye çalışın ve lütfen vahşiliğinizi bırakın- Milletlerin milletlere karşı, insanların insanlara karşı, şirketlerin şirketlere ve insanların hayvanlara karşı olan vahşiliğini. Ey insanlar, anlamaya çalışın. Bu yüzden bize emrolundu her gün, bir şeyler öğrenmeliyiz. Biz birşey bilmiyoruz, bildiğimizi iddia etmiyoruz. Ama Mübareklerden gelen bir emir beni burada otutturup insanlara hitap ettiriyor. Biz bunu reddedemeyiz. O Sema'dan gelen ilahi bir emirdir. Ve onlar beni böyle bir konuşma yapmak için destekliyorlar, benim birşey bildiğim yok. Allah bizi affeylesin. Bu en şerefli gecenin yüzü suyu hürmetine, Ramazandan sonra en şerefli ay veya belki de aynı, değerleri aynı, Rebiül Evvel. Efendimizin (sav) doğum ayı. Allah ona daha fazla şeref ve kuvvet versin. Ve bugüne kadar söylediklerinin gelmesi için.. Söyledikleri hep zuhur etti, şimdi de müjdelerinin zuhuruna bakıyoruz. Ki zalimlerden sonra birisi gelecek, Mübareklerden bir zat. Page 4

5 Kuvveti Sema'dan alacak. Kuvveti teknolojiden değil, ama Sema'dan olacak. Eğer "Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber" dese, bütün teknoloji toz duman olur. Bu Kutsal Kitaplarda yazılıdır, Eski Ahitte, Yeni Ahitte ve son olarak Hatemul Enbiya olan Hz Muhammed'e gelen Kur an'ı Kerim'de. Ey insanlar, gelin ve dinleyin. Gelin ve dinleyin Ey Ya Rabbi, Sen bilirsin. Sen bilirsin, biz birşey bilmeyiz. Ey Rabbimiz, zayıf kullarını, bu bilmeyen kullarını şeytandan ve onun takipçilerinden kurtaracak olan zatı yolla bize. Ey Rabbimiz, bize İlahi Gücünü ve Desteğini yolla, yalnız Sen'in ve kulluğun için olalım, başkası için değil. Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber ve Lillahil Hamd. Allah Allah Allah Allah Allah Allah Kerim Allah. Allah Allah Allah Allah Allah Allah Sübhan Allah. Allah Allah Allah Allah Allah Allah Sultan Allah. Dum dum dum dum, dum dum dum dum, dum dum dum dum, dum dum dum dum, dum dum dum dum, dum dum dum dum, dum dum dum dum, dum dum dum dum. Fatiha Video Link: Page 5