Peygamberimiz (SAV) Efendimiz, özel yaratılmıştır ve onun yaratılışı bütün âlemlere rahmet olmuştur.

Transkript

1 PEYGAMBERİMİZ MUHAMMED (SAV ) EFENDİMİZ Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey îman edenler! Siz de O'na salât edin ve tam bir teslimiyetle O'na selâm verin. Ahzab Sûresi, âyet 56 Sana (Resul) itaat eden, Allah a itaat etmiştir. Nîsâ Sûresi, âyet 80 Dünyâ ve Âhiret te değerli dört kadın vardır. İmran'ın kızı Meryem; Firavun'un karısı Asiye, Hüveylid'in kızı Hatîce ve Muhammed'in kızı Fâtıma. Hz. Peygamber (SAV) O büyük Peygamber e sırt çevirenler, bunun ötesinde Çöl Bedevîsi gibi aşağılayıcı kelimelerle O nu aşağılamaya çalışanlar için bakınız Yüce Yaratıcı ne buyuruyor: Gerçek şu ki, Allah'a ve elçisine eziyet edenler; Allah, onlara dünyâda ve Âhiret te lânet etmiş ve onlar için aşağılatıcı bir azap hazırlanmıştır. Ahzab Sûresi, âyet 57 Peygamberimiz (SAV) Efendimiz, özel yaratılmıştır ve onun yaratılışı bütün âlemlere rahmet olmuştur. SAV kısaltması, Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem - Allah O na salât etsin. demektir. 1

2 Çünkü Allah (CC), Kur an da: (Ya Muhammed!) Biz, Seni ancak Âlemler e rahmet olarak gönderdik 1. buyurmuyor muydu? GÜL, Divan Edebiyâtı nda Peygamberimiz Muhammed Mustafa (SAV) Efendimiz in işâretidir &tbo=u&source=univ&sa=x&ei=z7rxut2vgswuhqf28yhidq&sqi=2&ved=0ccwq saq&biw=1188&bih=560 1 Enbiyâ Sûresi, âyet 107 2

3 İmâm-ı Kastalânî Mevâhib adlı eserinde diyor ki: Âdem (AS), Arş ta Peygamberimiz Muhammed Mustafa Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Efendimiz in Nûru nu görünce, bunun neyin nûru olduğunu sordu. Hak Teâlâ da: Bu nur, gökte Ahmed, yerde Muhammed denilen, zürriyetinden bir peygamberin nûrudur. O olmasaydı seni de, yerleri ve gökleri de yaratmazdım. buyurdu. Yine buyurdu ki: Yâ Âdem! Muhammed Aleyhisselâm olmasaydı seni yaratmazdım. Âdem (AS), Cennet ten çıkarılınca: Muhammed Aleyhisselâm hakkı için, onun hürmetine beni affet! diye duâ etti. Hak Teâlâ ise: Onu henüz yaratmadım, nerden bildin? dedi. Âdem (AS) da: Arş ta Lâilâhe illallah Muhammed ün Resûllulah yazılı olduğunu gördüm. Anladım ki, şerefli isminin yanına ancak en çok sevdiğinin ismini lâyık görürsün. diye cevap verdi. 3

4 Allâhü Teâlâ da şöyle buyurdu: Yâ Âdem! Doğru söyledin. O bana insanların en sevgilisidir. Onun hürmetine duâ ettiğin için seni afettim. Eğer Muhammed Aleyhisselâm olmasaydı, seni yaratmazdım 2. Yâ Âdem! Muhammed Aleyhisselâm ın ismi ile her ne isteseydin kabul ederdim. O olmasaydı, seni yaratmazdım 3. Ey Resûlüm! İbrâhim i Halîl (dost) edindimse de, seni de habîb (sevgili) edindim. Senden daha sevgili hiçbir şey yaratmadım. Senin, benim indimdeki yüksek derecenin bilinmesi için Dünyâ yı ve ehlini yarattım. Sen olmasaydın, kâinâtı yaratmazdım 4. Mi râc da Allâhü Teâlâ Peygamberimiz (SAV) Efendimiz e: Senden başkasını senin için yarattım. buyurunca, Peygamberimiz (SAV) de: 2 Teberânî. 3 Hâkim. 4 Mevâhib, Mektûbat. Deylemî. 4

5 Ben de senden başkasını senin için terk ettim. demiştir 5. Bunun için o büyük Peygamber in, (SAV), değerini bilip onun yolundan ve sünnetinden zerre kadar sapmamalıdır! Bu kurtuluş için insanlara Allâhü Teâlâ nın bir emridir de: Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey îman edenler! Siz de O'na salât edin ve tam bir teslimiyetle O'na selâm verin. 6 O büyük Peygamber e sırt çevirenler, bunun ötesinde Çöl Bedevîsi gibi aşağılayıcı kelimelerle O nu aşağılamaya çalışanlar için bakınız Yüce Yaratıcı ne buyuruyor: Gerçek şu ki, Allah'a ve elçisine eziyet edenler; Allah, onlara dünyâda ve Âhiret te lânet etmiş ve onlar için aşağılatıcı bir azap hazırlanmıştır. 7 Onun için akıllı olanlar, kurtuluşları için O na tam teslimiyette bulunanlardır: 5 Mîrât-ı Kâinât. 6 Ahzab Sûresi, âyet Ahzab Sûresi, âyet 57. 5

6 Sana biat edenler, gerçekte Allah a biat etmişlerdir. Allah ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, kendi aleyhine bozmuş olur. Ve kim Allah a verdiği sözü tutarsa, Allah O na büyük mükâfat verecektir 8. Sana (Resul) itaat eden, Allah a itaat etmiştir. 9 Ey Nebi! Sana da, mü minlerden Sana biat edenlere de Allah yeter 10. Hatice (RAh ) Hz. Hatîce tül Kübrâ (RAh), Hz. Muhammed (SAV)'in temiz, iffetli ve yüce ahlâk sâhibi olan ilk hanımıdır. Doğum târihi, kesin olarak bilinmemekle berâber, Milâdî 555 yılında olabileceği söylenmektedir. Hz. Hatîce tül Kübrâ (RAh), Araplar ın Kureyş kavminin Hâşîmiler boyundan ve Hâşimîler boyunun da, en asîl, pak âilelerindendir. Babası Hüveylid, annesi Fâtıma'dır. demektir. 8 Fetih Sûresi, âyet Nîsâ Sûresi, âyet Enfal Sûresi, âyet 64. RAh kısaltması, Radiyallâhü Anha - Allah ondan râzı olsun. 6

7 Hâşimî hanımlarından olan Hz. Hatîce (RAh), çok zengin ve ticâretle uğraşmaktaydı. Ücretle tuttuğu adamlarla Şam'a ticâret kervanları gönderirdi. O sıralarda Peygamberimiz (SAV), "EMİN" lakâbı ile tanınıyordu. Hz. Muhammed (SAV)'in, doğru sözlü, güzel ahlâklı ve son derece kendisine güvenilen bir insan olduğunu öğrenince, ona ticâret ortaklığı önerdi: "Benim mallarımı Şam'a götürmek ve benim ticarî işlerime bakmak istersen, kendi kölem Meysere'yi senin yanına katarım ve Şam'a gidersiniz. Ne kazanırsanız, başkalarına verdiğim haktan size daha fazlasını veririm" dedi. Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz'in, Hz. Hatîce (RAh)'nın, bu teklifini kabul etti. Hz. Hatîce (RAh), onun başkanlığında bir ticâret kervanını Şam'a gönderdi. Aynı zamanda hizmetkârı Meysere'yi de onun yanına verdi. Meysere, yolculuk sırasında Hz. Muhammed (SAV)'de çok üstün hallere şâhit oldu. Gittikleri yerde, Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz, satacaklarını sattı ve alacaklarını da aldı. Ondan sonra geri döndüler. Hz. Hatîce (RAh), bu ticâret kervanından çok memnun kaldı. Daha önce gönderdiği ticâret kervanlarına göre, bu sefer daha fazla kâr etti. 7

8 Hz. Hatîce (RAh), Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz hakkında Meysere'yi de dinleyince, ona olan güven ve sevgisi daha da arttı. Ona anlaştıkları ücretten fazlasını verdi. Hz. Hatîce (RAh), etraflıca bir araştırma daha yaptı. Kendilerinde onunla evlenme arzûsu ağır bastı. Nefîse ismindeki câriyesi ile haber gönderip Hz. Muhammed (SAV)'e evlenme teklifinde bulundu. Hz. Muhammed (SAV), bu durumu amcası Hz. Ebû Tâlib'e anlattı. Hz. Ebû Tâlib, Hz. Hatîce (RAh)'yı Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz için istedi. İki âile anlaştılar. Düğünleri o zamanın örf ve âdetlerine göre Hz. Hatîce'nin evinde yapıldı. Düğünde Hz. Ebû Tâlib ve Hz. Hatîce (RAh)'nın, amcası Amr bin Esed birer konuşma yaptılar. İkisi de konuşmalarında hikmetli sözlerde bulundular ve evlenecekler hakkında güzel şeyler söylediler. Ondan sonra misâfirlere ikram yapıldı, yemekler yenildi. Daha sonra, Hz. Ebû Tâlib nikâhlarını kıydı, mehir olarak 500 dirhem altın tespit edildi. Hz. Hatice tül Kübrâ, Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz ile evlendiğinde 38 veyâ 40 yaşlarında, Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz ise 25 yaşlarında idi. 8

9 Hz. Hatîce (RAh), Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz ile evlenmeden önce iki evlilik yapmıştır. İlk eşinin ölümünden sonra, tekrar bir evlilik daha yapmış ve ikinci eşinin de ölümümden sonra, bir müddet dul olarak yaşamıştır. Hz. Muhammed (SAV) in evlendiği ilk eşi Hz. Hatice tül Kübrâ dır. Hz. Hatîce (RAh) nın, Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz ile evlenmesinde; onun güvenilir, dürüst ve güzel ahlâklı olmasının büyük rolü vardır. Hz. Hatîce (RAh) nın, Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz ile evliliklerinden iki erkek, dört kız olmak üzere altı evlâtları olmuştur. İlk erkek çocuklarının adı Kâsım dır. İkinci erkek çocukları Abdullah tır. Kâsım ile Abdullah arasında Zeyneb, Rûkiye, Fâtıma ve Ümmü Gülsüm adlı kızları dünyâya gelmişlerdir. Hz. Hatîce (RAh), Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz e peygamberliğinden evvel son derece saygı gösterip onu mutlu ettiği gibi, Peygamberliği döneminde de, kadınlardan ona ilk inanan kişi olmuştur. İlk vahiy geldiğinde, Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz, târife sığmaz bir heyecan içinde evine ulaşmış 9

10 ve bütün vücûduna bir titreme gelmiştir. Hz. Hatîce (RAh) ya; Beni ört! demiş ve yatmıştır. Önemli bir şey olduğunu anlayan Hz. Hatîce (RAh), hiçbir şey sormadan, evde bulunan örtülerle üzerini örtmüştür. Bir müddet sonra kendilerine gelen Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz, olayı ilk olarak Hz. Hatîce (RAh) ya anlatmışlardır. Hz. Hatîce (RAh): Allah sana kötülük vermez; sen yakınlarını unutmazsın, emânete hıyânet etmezsin, yoksulları gözetirsin, konukları ağırlarsın. Allah sana hayır ihsân eder. demiştir. O sırada Hz. Hatîce (RAh), amcası Varaka İbn-i Nevfel'e gider, meseleyi anlatır. Devrin meşhur Hıristiyan âlimlerinden olan Varaka anlatılanları dinledikten sonra şöyle der: "İşte bu Musâ'ya görünen husustur ki, şimdi de bunda zuhûr etmiştir. Keşki benim kudretim ve imkânım olsa da O kavminin arasında ortaya çıktığı zaman kendisinin yardımına yetişebilsem! Keşke imkân olsa da sizin kavminiz onu yerinden ettikleri zaman kendisine yardım edebilsem!" 10

11 Hz. Hatîce (RAh), Hz. Peygamber (SAV) Efendimiz e dâimâ destek olmuş, ona moral vermiş, son derece güzel davranış ve sözleri ile onun başarılarına katkıda bulunmaya çalışmıştır. Hz. Hatîce tül Kübrâ (RAh), Allah'ın (CC) selâmına ve Hz. Peygamber (SAV) Efendimiz in sevgi ve övgüsüne nâil olacak derecede fazîletli ve şerefli bir kadındı. Hz. Hatice (RAh), îmanda, sabırda, iffette, güzel ahlâkta, kısacası her yönü ile örnek olan bir anneydi. Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz: Hıristiyan kadınlarının en hayırlısı İmrân'ın kızı Meryem, Müslüman kadınlarının en hayırlısı ise, Hüveylid'in kızı Hatice'dir derdi. Bu husustaki diğer bir hadîs de şöyledir: Dünyâ ve Âhiret te değerli dört kadın vardır. İmran'ın kızı Meryem; Firavun'un karısı Asiye, Hüveylid'in kızı Hatîce ve Muhammed'in kızı Fâtıma. Bir gün Cebrâil Aleyhisselâm, Hz. Peygamber (SAV) e gelerek şöyle buyurdu: Hatice'ye Allah'ın selâmlarını söyle! 11

12 Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz: Yâ Hatîce! Bu Cebrâil'dir, sana Allah'tan selâm getirdi deyince, Hz. Hatîce (RAh), Allah'ın (CC) selâmını büyük bir memnûniyetle kabul etti ve Cebrâil Aleyhisselâm a iâdei selâmda bulundu. Allah'ın (CC) rızâsını, yuvasının mutluluğunu, dünyâ ve Âhiret in huzur ve saadetini düşünen bütün anneler için en güzel örneği teşkil eden Hz. Hatîce tül Kübrâ (RAh), Peygamberimiz (SAV) in peygamberliğinin 10. yılında, Milâdî 620 de, vefât etmiş ve Mekke'deki Hacun kabristanına defnedilmiştir. Vefâtlarından sonra bile Resûlullah (SAV) Efendimiz dâimâ onu övgüyle anardı. Bu konuda Hz. Âişe (RAh) şöyle demiştir: "Hz. Hatîce ye ne kadar gıpta ederim. Başka hiç bir kadına gıpta etmem. Bir gün Resûlullah'ın yanında Hz. Hatîce'den bahsedildi. Bu benim damarıma dokundu. Döndüm dedim ki, o yaşlı bir kadındı. Şimdi Hak Taâlâ sana daha iyisini ve daha güzelini vermiştir. Resûlullah bu sözü duyunca kederlendi hattâ kızdı. Kızgınlıktan tüylerinin diken diken olduğunu hissettim. 12

13 Şöyle buyurdular: Yemin ederim ki, böyle değil Ben ondan daha iyi bir kadına kavuşmadım. O îman getirmiş bir hâtun idi. Onun îman getirdiği zaman halk bütün bütün kâfir idi. O beni kabul etti, beni teşvik etti, kendi malı ve serveti ile bana yardım etti. Diğer karılarımdan çocuğum olmadığı halde, Hak Taâlâ bana ondan evlat verdi." Şimdi, Leyko iken Müslüman olarak Leylâ adını alan Japon kızını çok çok takdir etmek gerekir. Adları Müslüman adları olduğu, bilmem nice ecnebi artistlerinin adlarını bir bir sayıp resimlerini duvarlarından hiç eksik etmedikleri fakat kendi Peygamberleri ve onun yakınları hakkında hiçbir bilgisi olmayan birçok Müslüman Türk genci ve insanı bulunduğu halde, Leylâ hanım böyle çok kazanç getirecek olan sevgi kaynak ve âbidelerini bulabilmiştir. Müslüman olduktan sonra kendimi yeniden doğmuş gibi hissetmeye başlamıştım. Bu his Müslüman olduktan sonra beni hiçbir zaman terk etmedi. sözünün temelinde işte, Peygamberlerimiz (SAV) ve Hz. Hatîce (RAh) gibi, bitip tükenmek bilmeyen sonsuz sevgi kaynakları vardır. 13