SİNEMATOGRAFİK ZAMAN VE MEKÂN IN OLUŞUMUNDA FELSEFİ ARKA PLAN

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "SİNEMATOGRAFİK ZAMAN VE MEKÂN IN OLUŞUMUNDA FELSEFİ ARKA PLAN"

Transkript

1 T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ SİNEMA TV ANASANAT DALI DOKTORA TEZİ SİNEMATOGRAFİK ZAMAN VE MEKÂN IN OLUŞUMUNDA FELSEFİ ARKA PLAN Hazırlayan MERAL ÖZÇINAR Danışman Prof. Dr. OĞUZ ADANIR İZMİR-2010

2 YEMİN METNİ Doktora tezi olarak sunduğum Sinematografik Zaman Ve Mekân ın Oluşumunda Felsefi Arka Plan adlı çalışmanın, tarafımdan, bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın yazıldığını ve yararlandığım eserlerin bibliyografyada gösterilenlerden oluştuğunu, bunlara atıf yapılarak yararlanılmış olduğunu belirtir ve bunu onurumla doğrularım. Tarih.../.../... Adı SOYADI Meral Özçınar İmza

3 TUTANAK TUTANAK Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü nün.../.../... tarih ve...sayılı toplantısında oluşturulan jüri, Lisanüstü Öğretim Yönetmeliği nin...maddesine göre...anabilim Dalı..öğrencisi... nin...konulu tezi/projesi incelenmiş ve aday.../.../... tarihinde, saat... da jüri önünde tez savunmasına alınmıştır. Adayın kişisel çalışmaya dayanan tezini/projesini savunmasından sonra... dakikalık süre içinde gerek tez konusu, gerekse tezin dayanağı olan anabilim dallarından jüri üyelerine sorulan sorulara verdiği cevaplar değerlendirilerek tezin/projenin...olduğuna oy...ile karar verildi. BAŞKAN ÜYE (ÜYE) (ÜYE) ÜYE iii

4 YÜKSEKÖĞRETİM KURULU DOKÜMANTASYON MERKEZİ TEZ/PROJE VERİ FORMU Tez/Proje No: Konu Kodu: Üniv. Kodu: Not: Bu bölüm merkezimiz tarafından doldurulacaktır. Tez/Proje Yazarının Soyadı: ÖZÇINAR Adı: Meral Tezin/Projenin Türkçe Adı: Sinematografik Zaman Ve Mekân ın Oluşumunda Felsefi Arka Plan Tezin/Projenin Yabancı Dildeki Adı: The Philosophical Bacground in the Formation of Cinematographic Time and Space Tezin/Projenin Yapıldığı Üniversitesi: D.E.Ü. Enstitü: G.S.E. Yıl: 2010 Diğer Kuruluşlar : Tezin/Projenin Türü: Yüksek Lisans: Doktora: Dili: Türkçe Sayfa Sayısı:254. Tıpta Uzmanlık: Referans Sayısı: 325. Sanatta Yeterlilik: Tez/Proje Danışmanlarının Ünvanı: Prof. Dr. Adı: OĞUZ Soyadı: ADANIR Türkçe Anahtar Kelimeler: İngilizce Anahtar Kelimeler: 1- Zaman 1- Time 2- Mekân 2- Space 3- Anlatı 3- Narration 4- Birey 4- Individual 5- Türk Sineması 5- Turkey s Sinema Tarih: İmza: Tezimin Erişim Sayfasında Yayınlanmasını İstiyorum Evet Hayır iv

5 ÖZET Zaman ve mekân varoluşun temel kategorilerindendir. Gündelik hayatın hemen her alanında varolan, kendini hissettiren ama sorgulanmayan kavramlardır. Zaman, çoğunlukla ölçü birimlerine indirgenirken (gün, ay, yıl, saat, takvim vb), mekân ise; gündelik hayatın içinde eriyip gider. Her ne kadar gündelik hayatın içinde zaman ve mekân sorgulanmasa da, dış dünyayı algılamamız, kendimizi konumlandırmamız zaman ve mekân kategorilerinden ayrı düşünülemez. Gündelik hayat ve onun dışavurumları üzerine yorum üreten felsefe ve sanat için zaman ve mekân, üzerine yorumlar ürettiği, tarihi değişimleri onlar üzerinden kategorilendirdiği temel referans noktasıdır. Mekân ve zaman, algının objesi olarak değil, dış dünyanın algılanma biçimleri olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla zaman ve mekânı açıklama çabası dış dünyanın algılanması üzerine odaklanmalıdır. Dış dünyayla ilişkide felsefe kavramlarla, sanat duyumlarla bilim fonksiyonlarla iş görür. Mitry, Sanatın ilk çağlardan bugüne zaman mekân sanatları olarak sınıflandırıldığını ve sinemanın daha genç bir sanat dalı olarak, müzik, dans, tiyatro, edebiyat, plastik sanatlar gibi farklı sanatlardan parçalar taşımanın ötesine geçerek, kendi estetik yapısını oluşturduğunu belirtir. Sanat, insan yaşamını soyutlarken farklı araçlar kullanmakta ve sanat dalları kendi olanaklarıyla bağlantılı olarak zaman ve mekândan yararlanmaktadır. Sanat ve zaman mekân arasındaki yakın ilişki, zaman ve mekânın çok boyutlu bir şekilde incelenmesini zorunlu kılmaktadır. Zaman mekân kavramları teorik olarak felsefenin, toplumsal olarak sosyal bilimlerin ve estetik olarak sanatın ve sinemanın alanı içine girer. Sinemada zaman ve mekân, kamera aracılığıyla dönüştürülmesi nedeniyle estetik açıdan, anlatı, içinde bulunduğu toplumun siyasi, kültürel, toplumsal ve gündelik hayatından etkilenmektedir. Bu nedenle sinemada zaman mekân kullanımını anlayabilmek için disiplinlerarası bir bakış açısı zorunludur. Bu çalışma, zaman ve mekân kavramlarına bütünsel bir yaklaşım geliştirebilmek amacıyla, felsefe ve sinema arasındaki ilişkiyi sorgulamakta ve yaratıcı zaman mekân imgesi oluşturabilmenin yöntemlerini tartışmaktadır. Bu nedenle Türk Sineması, Yeşilçam Sineması ve Günümüz sineması üzerinden zaman mekân kişi ve anlatı bağlamında incelenmektedir. Türk Sineması, dramatik yapı ve batılı sinematografik anlayış çerçevesinden değerlendirildiğinde, farklı ve yetersiz bir v

6 sinematografik anlayışa sahip olduğu söylenebilir. Bu çalışma, Türk sinemasında özgün bir sinemasal anlatı geliştirilmesinin önündeki engelleri tartışmakta ve farklılıkların özgünlüğün yolunu açacak anahtar kavramlar olup olmayacağı üzerinde durmaktadır. vi

7 ABSTRACT Time and space are the essential categories of existence. They are the concepts present in all fields of everyday life, felt but not questioned. While time is usually expressed in units of measurement (day, month, year, hour, calendar etc.), space dissolves in the everyday life. Even though time and space are not questioned in the everyday life, it is impossible for us to perceive the external world and position ourselves without the categories of time and space. For art and philosophy that produce interpretations of everyday life and its manifestations, time and space are the main reference point; of which interpretations are produced and over which historical transformations are categorized. Space and time can not be defined as the objects of perception but as manners of perceiving the external world. Therefore, attempts to explain time and space should focus on the perception of the external world. In the relationship with the external world, philosophy works through concepts, art works through senses and science works through functions. Mitry states that arts have been categorized as time-space arts since the early ages, and cinema, as a younger branch of art, has moved beyond being a combination of different branches of art such as music, dance, theatre, literature and plastic arts, and has formed its own aesthetic structure. Art uses different instruments while abstracting human life, and branches of art benefit from time and space depending on their possibilities. The close relationship between art and time-space necessitates the multi-dimensional analysis of time and space. The concepts of time and space fall in the scope of philosophy theoretically, in the scope of social sciences socially, and in the scope of arts and cinema aesthetically. Since time and space are transformed in cinema through camera, the narrative is, aesthetically, influenced by the society's political, cultural, social and daily life. Therefore, an interdisciplinary approach is necessary in order to understand the usage of time-space in cinema. This study, in order to develop a holistic approach to the concepts of time and space, investigates the relationship between philosophy and cinema and discusses methods to create a creative time and space image. Thus, the Turkish Cinema is examined through Yeşilçam Cinema and the contemporary cinema within the contexts of time, space, individual and narrative. It can be argued when the Turkish Cinema is considered in terms of the dramatic vii

8 structure and the western cinematographic approach that it has a different and incompetent cinematographic structure. This study discusses the barriers to develop an original cinematographic narrative in the Turkish cinema and discusses whether differences are the key concepts that pave the way for originality or not. viii

9 ÖNSÖZ Zaman-mekân algısını, toplumsal, kültürel ve estetik bir olgu olarak ele alan bu çalışma, sinematografik anlatı inşasında zaman- mekân ve birey ilişkisinin yerini tartışmaktadır. Sinematografik imge ve felsefi kavramın düşünce üretimini temel bir sorun olarak ele alması, bu iki disiplini birbirine yaklaştırır. Bu bağlamda, Türk sinemasında özgün bir sinematografik anlatı dilinin oluşturulması üzerinde duran bu çalışma, söz konusu süreçte felsefi arka planın önemini tartışmaktadır. Türk Sinemasında özgün bir sinematografik anlayışın gelişmeme nedenlerini sorgulayan çalışmada, felsefi geleneğin sinematografik anlatım dili üzerindeki etkisini ortaya koyabilmek amacıyla Batılı Sinematografik Anlatı ile karşılaştırma yapılmıştır. Türk Sineması ise; belirli bir anlatım kalıbının oluştuğu tek dönemin Yeşilçam Sineması olmasından dolayı, Yeşilçam Sineması ve Yeşilçam sonrası Türk Sineması olarak ele alınmıştır. Zaman ve mekân algısının Türk Sinematografik anlayışındaki yeri, dönemin filmleri üzerinden incelenmiş ve günümüz sinemasında yaşanan değişimler ortaya koyulmuştur. 90 sonrası Türk Sineması nda, Yeşilçam Sinemasından farklı anlatı denemeleri yapılmış ancak özellikle 2000 lerden sonra bu değişim netlik kazanmıştır. Bu nedenle son bölümde, zaman-mekân ve kişi anlayışında belirgin bir değişim yaşanan filmler ele alınmıştır. Bu çalışma sırasında, felsefi düşüncenin ve soru sormanın önemli olmadığı bir toplumda felsefi geleneğin oluşup oluşmadığını ve bunun sinematografik anlatıdaki gerekliliğini araştırmak oldukça karmaşık bir süreç ortaya çıkarmıştır. Türk Sineması yla ilgili olarak ve özellikle de son dönem sinema ile ilgili az sayıda çalışma olması ve bu çalışmaların çoğununda yönetmen filmografisi şeklinde olması, çalışma sırasında sıkıntı yaratmıştır. Ancak özellikle, toplumsal kültürel zihniyet yapısı üzerine yapılmış olan nitelikli çalışmalar ve felsefi geleneğin önemini vurgulayan temel referans metinleri, bu çalışmanın önünü açmıştır. Bu süreçte, yaratıcı bir kuramsal çalışmanın ön koşulu olarak öncelikle soru sormayı öğreten ve sorular çoğaldıkça çözüm yollarını işaret eden danışman hocam Prof. Dr. Oğuz Adanır a teşekkür derim. Onun çalışmaları olmasaydı böyle bir tez olmazdı. ix

10 Ayrıca eğitim hayatım boyunca bütün sorularıma büyük bir özenle cevap veren hocam Prof.Dr. Ertan Yılmaz a, bölüme ilk girdiğim günden bugüne desteğini hep hissettiğim hocam Yrd.Doç Dr. Zuhal Çetin e, çalışma konumun belirlenmesi, gelişmesi ve sonuçlanması konusunda büyük katkıları olan hocam, Yrd.Doç.Dr.Aslıhan Ünlü ye, karmaşık felsefi metinlerin çevirisinden dolayı Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Özçınar a, redaksiyon aşamasındaki özverili çalışmasından dolayı Adviye Öztürk e, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü nün değerli çalışanlarına (Hanife Gürbulak, Filiz Aygün, Ayşe Çavdar), Sinema Televizyon okumam konusunda geç ikna olan ama tam destek veren babama ve son olarak aklı ve sevgisiyle yaşamı güzelleştiren Mehmet Eşli ye teşekkür ederim. x

11 İÇİNDEKİLER YEMİN METNİ... TUTANAK... YÜKSEKÖĞRETİM KURULU DÖKÜMANTASYON MERKEZİ. ÖZET ABSTRACT. ÖNSÖZ... İÇİNDEKİLER GİRİŞ BÖLÜM: TOPLUMSAL, KÜLTÜREL VE ESTETİK BİR OLGU OLARAK ZAMAN-MEKÂN Sinemanın Felsefi Arka Planı Zaman-Mekân Zaman Zaman Anlayışını Belirleyen Toplumsal ve Kültürel Faktörler Perspektife Dayalı Görme Kültürü ve Mekan Anlayışı Görme Kültürünün Yarattığı Farklı Mekân Anlayışları Zaman-Mekân Algısı Bağlamında Sinemasal Anlatı Sinemasal Zaman ve Araçları Sinemasal Mekân ve Araçları.. 2. BÖLÜM: TOPLUMSAL ZAMAN-MEKÂN ALGISI VE FARKLI SİNEMATOGRAFİK ANLATI BİÇİMLERİ Batılı Sinematografik Anlayışta Zaman ve Mekan Sinema Tarihinin Düşünsel Açıdan Yeniden Yorumlanması Türk Sinematografik Anlatısında Zaman ve Mekan Türk Sinemasının Görsel İşitsel Anlatı Kodları A.Öykü Kodları a.Anlatı, Anlatım Yapısı ve Gerçeklik b.Karakter c.Zaman-Mekân B.Görsel Kodlar a.Yeşilçam Sinemasında Mizansen b.Oyunculuk-Ses c.Yeşilçam Sineması ndan İki Örnek: Vesikalı Yarim ve Gurbet Kuşları.. Sayfa ii iii iv v vii ix xi xi

12 2.3.Zaman-Mekân Algısının Estetik İfade Biçimleri ve Düşünsel İmge Üretimi BÖLÜM: YEŞİLÇAM SONRASI TÜRK SİNEMASINDA ZAMAN- MEKÂN - KİŞİ VE ANLATI 3.1.Yeşilçam Sonrası Türk Sinemasında Farklı Anlatı Denemeleri Semih Kaplanoğlu Sineması: Zaman Mekan Deleuze Derviş Zaim Sineması: Döngüsel Zamanın İzinde Minyatür Estetiği ve Derviş Zaim Sineması Reha Erdem ve Taşranın İzinde: Beş Vakit Ümit Ünal ve Zamanın Kuytusunda İnsan Ruhu: Gölgesizler 3.2. Yeni Bir Sinema Estetiğinin Olanaklılığı SONUÇ KAYNAKÇA ÖZGEÇMİŞ xii

13 GİRİŞ Bir ormanda dolaşmanın iki yolu vardır. İlkinde, bir ya da daha fazla yolu denersiniz (oradan olabildiğince çabuk çıkmak ya da büyükannenin, Parmak Çocuk un veya Hansel ile Gratel in evine ulaşabilmek için), ikincisinde, ormanın yapısını ve neden bazı patikalara girip, diğerlerine girilemediğini anlamaya çalışırsınız. Umberto Eco, Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti adlı çalışmasında, metinleri ormana benzetir. Eco ya göre; ormanlar anlatının eğretilemesidir. Türk Sineması üzerine yapılan çalışmalarda da tıpkı ilk yöntemde olduğu gibi; filmsel anlatıların dramatik yapıya uymayan noktaları, (sakil görüntüleri, zamansal sıçramaları, filmler değişse de değişmeyen mekânları, zengin kız, fakir oğlan şablonlarını, hemen her filmde duyduğumuz klişeleşmiş replikleri vb.) eleştirmek üzerine kuruludur. Bu tarz bir yaklaşım, bu filmlerin hiç de ilgilenmedikleri bazı özelliklerine bakılarak eksik tanımlanmaları na yol açmaz mı? Farklı zihniyetlerin ürünü olan sanatsal üretimlerin benzer şekilde değerlendirilmesi, zamanın, mekânın ve öznenin farklı düzenlemelerine ilişkin algıları aynılaştırmakta ve birini diğerinin terimleriyle açıklamaya zorlamaktadır. Klasik sinemadan türetilmiş ölçütlerle değerlendirildiğinde ya da Modern toplumların sinemalarıyla karşılaştırıldığında hep eksik duran filmler için, yönetmenlerin Klasik yapıyı bilmemelerinin dışında nedenler üretebilmek bu çalışmanın amaçlarından birisidir. Bu nedenle bu çalışma, yeni sorular ve farklı ölçütler geliştirebilmek amacıyla yola çıkmıştır. Dolayısıyla, ormanın yapısını, patikaları inceleyen anlatı ormanlarındaki ikinci gezintiyi benimsemiştir. Türk Sinemasını görsel işitsel anlatı kodları bağlamında incelediğimizde; modern toplumlardaki sinemadan oldukça faklıdır. Sanatsal anlatılar, içinde bulundukları toplumun zihniyetlerini yansıtırlar bu nedenle de o kültürün görsel işitsel yansıması olarak kabul edilirler. Toplumsal olan kültüreldir, politiktir, ekonomiktir. Kültürel olan politiktir, ekonomiktir, toplumsaldır, vs. öyleyse bu alanları birbirinden soyutlamak olanaksız olduğu gibi bir alandan yapılacak herhangi bir değişikliğin diğer alanlara zorunlu olarak yansıtılması ve aktarılması gerekmektedir. 1 1 Oğuz Adanır, Kültür, Politika ve Sinema, +1 Yayınları, İstanbul, 2007, 10 s. 1

14 Bugün modern toplumlar ile modern olmayan toplumlar arasındaki derin uçurumun ve aynı olayların farklı şekilde yorumlanmasının en önemli sebeplerinden biri, onların zamanı ve mekânı farklı biçimde duyumsuyor ve algılıyor olmalarıdır. Mekân ve zamanın simgesel düzenlemeleri, bireyin deneyimlerine, toplum içindeki kimliğini ve yerini saptayabileceği bir çerçeve oluşturur. Bireyin kolektif ritimlere uymasının böylesine şiddetle istenmesinin nedeni şudur: zamanın aldığı biçimler ve mekânsal oluşumlar, bir grubun dünyayı betimleyişini belirlemekle kalmaz, aynı zamanda, grubun kendini bu betimlemeye göre yeniden düzenlemesini sağlar. 2 Toplumsal mekânlar, bireylerin, grupların, farklı cinslerin ve ırkların kimliklerini oluşturdukları maddi bir alt yapı sağlar, zaman ise, söz konusu deneyimler üzerine egemenlik kurar. Dolayısıyla zaman ve mekân toplumun kurucu öğeleridir. İnsanın yaşadığı dünyayı anlaması ve kendisini o dünya içinde konumlandırabilmesinin anahtar kavramları zaman ve mekândır. Zaman ve mekân nesnel olgular değil, tarih içinde değişime uğrayan kültürel olgulardır. Doğayla iç içe yaşayan, etkileşimin kaybolmadığı, doğanın kutsallığını kabul ederek yaşayan, zamanı doğanın kendi içindeki bir işleyiş olarak kabul eden toplumlarla, doğa üzerinde egemenlik kurmaya çalışan zamanı mekândan bağımsız hale getiren modern toplumlar arasında belirgin fark olduğu açıktır. Rönesans, zaman ve mekân hakkındaki görüşlerin köklü bir dönüşümüne neden olur. Coğrafi keşiflerle birlikte insanların dış dünya hakkındaki bilgileri olağan üstü bir hızla değişmiş ve yerküre bilinebilir bir hal almıştır. Haritacılık, bilinebilir yerkürenin somutlaşmış bir biçimidir. Batlamyus un yaptığı çalışmalar coğrafi bilginin artması, düzenlenmesi için olanak sağlar. Batlamyus çalışmalarında, Perspektivizm (perspektife dayalı bakış açısı) kurallarını göz önünde bulundurur ve yerkürenin kendisine dışarıdan bakan insan gözüne nasıl görüneceğini hayalinde canlandırır. Bu bakış açısı da, yerküreyi bilinebilir bir bütünsellik olarak görülmesine olanak sağlar. Yerküre, matematik sayesinde bir düzleme yerleştirilebilmektedir. Kopernick, Newton, Galileo bu ortamda mekânsal algıda bir devrimin gerçekleşmesini sağlarlar. Artık mekân, matematik olarak hayal edilebilen, mülk edinebilen, ele geçirilebilen bir nitelik kazanmıştır. 2 Bourdieu Akt. David Harvey, Postmodernliğin Durumu, Çev. Sungur Savran, Metis Yayınları, İstanbul, 2003, 2l4 s. 2

15 Perspektif, 15.yüzyılın ortalarında Alberti ve Brunelleschi nin eserlerinde şekillenmeye başlar. Görme kültürünü şekillendiren perspektif kuralları, Ortaçağ anlayışından köklü bir kopuşun göstergesidir. Egemenliğini uzun süre koruyan söz konusu anlayış, toplumsal yaşamın bütün katmanlarına etki eder ve bu nedenle Rönesans ın büyük başarısı olarak kabul edilir. Perspektif kurallarına göre düzenlenmiş mekân tasarımı; bireyi tek bir noktada konumlandırarak ona özne vasfı yükler, yaratılan uzamsallıkla, önündeki faaliyet alanını temsili olarak gösterir, kendisini belirgin bir noktada konumlandıran özne, bu uzam içinde zamanı farklı algılamaya başlar ve onu geçmişe, şimdiki zamana ve geleceğe bölerek etkinliğin gelişim yelpazesini ortaya çıkarır. Rönesans ın zaman mekân kavramlarında yarattığı devrim, Aydınlanmanın temelini oluşturur. Mekânın fethi ve rasyonel biçimde düzenlenmesi birey anlayışının ve modernleşme projesinin önemli bileşenleridir. Artık mekân ve zaman, Tanrı nın gücünü değil, aklıyla doğayı dönüştürebilen insanın gücünü yansıtmak için tasarlanır. Zamanın kronometreyle birlikte düşünülmesi, mekanik bir bölünme üzerinden algılanması, eylem birliği sağlaması açısından bütünleştirici bir etki yaratmaktadır. Rönesans tan önce koordine etme işlevi krallara ve rahiplere verilse de, Rönesans la birlikte topluma verilir. Özne, zaman kontrolünü, sosyal olarak düzenlenmiş bir modern zaman örgütlemesi içinde belirler. Modern zaman düzenlemesi bireyin önüne, geçmiş-şimdi ve gelecekten oluşan bir doğrusal zaman çizelgesi koyar. Bu doğrusal zaman anlayışına odaklanan birey, ölçülmüş zamansal değerlere (saat, takvim) göre kendi zamanını örgütler. Zaman anlayışında gerçek bir değişim getiren modernlik, gücünü sosyal ve ekonomik değişimden almaktadır. Zamanın doğrusal biçimde örgütlenmesi birçok bilimsel ve tarihsel gelişime sebep olur. Ayrıca kapitalist sistem için zaman, iş gücü ve ücret orantısı kullanılarak kar oranını artıracak hesaplamalar geliştirilir. W.Taylor Time Studies adlı çalışmasında; zamanın, iktisadın vazgeçilmez bir parçası haline gelmesinin öneminden bahseder. Zaman ile ilgili bir diğer önemli nokta zamanın bir süreklilik olarak tasarlanmasıdır. Birbirini takip eden zaman parçaları, sayısal olarak süreklilik arz 3

16 eder. Ardıl bir şekilde ilerleyen zaman anlayışı aydınlanmanın vazgeçilmez ilkesi ilerleme anlayışının bir sonucudur. Zamanın biriken yapıyla ilerleme anlayışına verdiği destek ve bir biriktirme aracı olması, zamanı gizemli, dinsel noktasından uzaklaştırmaktadır. Doğayı kesin bir biçimde dönüştürmeyi hedefleyen modernlik, doğa ile insan arasında kesin bir sınır çizmektedir. Modernlik, öznenin karşısındaki her şeyi nesne olarak ortaya koyar. Felsefi bağlamından kopan ve tamamen fiziksel bir olguya dönüşen zaman anlayışı buna destek verir. Ancak, zaman diğer taraftan süreklilik, ardıllık ve ilerleme gibi kavramlarla birlikte anılsa da, Elias, böyle içeriklere ait bir kavramın oluşturulması, insanın en yüksek genelleme ve sentezleme yetisine ulaştığını gösterir tezi üzerinde durur. Zamanın bir süreklilik içinde düşünülmesi, olguların bir olaylar dizisi içinde görülmesi, neden-sonuç ilişkisinin oluşmasına neden olmuştur. Bireyin kendi yaşam alanını düzenlemesine yarayan söz konusu anlayış, aynı zamanda olayları belirli bir mantık çerçevesi içinde ve neden sonuç ilişkisi üzerinden düşünmesine imkân vermiştir. Aydınlanma, mekânın kesintili bakışının yerine geometrinin sürekli mekânını geçirirken, takvimle, pratik zamanı, doğrusal türdeş sürekli bir zamana ikame eder. İdealleştirilmiş, mekân ve zaman anlayışları ile insan deneyimini rasyonelleştirme çabası içine giren aydınlanma, baskıcı olması nedeniyle eleştirilmektedir. Mekânın fethi ve denetimi, mekânın kullanılabilir, şekillendirilebilir dolayısıyla da insan emeği ile kontrol altına alınabilir olarak düşünülmesine sebep olur. Ortaçağ ın bakışına son veren bu göz merkezci bakış açısı, Camera Obscura nın gelişmesini sağlar. Camera Obscura, Lacan tarafından özel mülk betimi olarak tanımlanır. İmgenin satılabilir ve satın alınabilir bir metaya dönüşmesi, perspektifin keşfi, Camera Obscura nın icadıyla paralel olarak gelişmiştir. Gözübedenden, özneyi- nesneden, iç uzamı- dış uzamdan ayıran bu alet, Descartes a göre dış dünyanın gerçek yani perspektifsel var oluşunun bir sunumudur. Merleau- Ponty Algının Fenomonolojisi adlı metninde yeniçağa özgü bu bakış açısını Kartezyen dünyanın bir uzantısı olması ve dünyayı karşıdan bakılabilir, denetlenebilir bir uzama dönüştürmesinden dolayı eleştirir. Ehlileştirilen bu uzama, 4

17 bedende dâhildir. Florenski nin tanımladığı gibi göz, resim mekânını kendisinden kopmuş bağımsız bir mekân olarak algılar. Florenski bu nedenle, söz konusu bakış açısını modernizmin kendi söyleminin aksine öznellikten yoksun bir dünya kurmakla suçlar. Buna, perspektifin egemenliğini sarsacak, sanatın çocukluk evresi olarak tanımladığı tersten perspektifi önererek karşı çıkar. Merkezi perspektifin Mısır dan başlayarak bilindiğini, farklı kültürlerin bunu kullanmama nedenini bilmemekten ya da beceriksizlikten dolayı değil, modernliğin aksine bir dünya görüşünden kaynaklandığını vurgular. Amaç, görünmeyenle görüneni benzeştirerek onlar üzerinde hükümranlık kurmak değil, bir çocuk saflığıyla görünmeyene hayran olmak ve teslimiyet duymak, onun benzeşim ilkesi sayesinde ele geçirilemeyeceğini teslim etmektir. 3 Kültürel coğrafyamızda, Avrupa daki gibi bir Rönesans tan söz edilemez. Temsili sanat ve onun uzantısı olan görme biçimleri tam olarak egemenliğini ilan edememiştir. İslami geleneklerin izini süren bu coğrafyada görme biçimleri köklü bir değişim geçirmemiştir. Zaman içinde yaşanmaya başlanan bir değişimden bahsedilebilir ancak bu, hiçbir zaman algıyı değiştirip dönüştürebilecek düzeyde olmamıştır. İslam dini zaman ve mekânın kavramına açıkça müdahale etmiştir ve İslami Sanatlar, merkezi perspektifi kullanmaktan kaçınmıştır. Minyatürlerde, aynı resimde farklı mekânların ve dolayısıyla değişik zamanlara ilişkin sahneler görmek mümkündür. Diğer taraftan belirgin zemin çizgileri arasında yer alan bu mekânlar, sanki tek bir büyük mekânın parçaları olarak görülmektedir. Ona bakan gözü egemen kılmaz ve yakın- uzak, figür-arka plan gibi karşıtlıkları ortadan kaldırır. Yazı resimlerde ve minyatürlerde, bedenin merkezi perspektifte görülemeyecek yerleri de görülür. Önden bakıldığında görülemeyecek pek çok ayrıntı (mesela, saçın önden bakılarak görülemeyeceği ancak yukarıdan bakıldığında görülebilecek yerleri) bu resimlerde rahatlıkla görülebilir. Gözü sabitlemeyen birçok merkezlilik söz konusudur. Yazı resimlerin ve minyatürlerin ardında farklı yerlerde odaklanan merkezler, göze faklı bir etkinlik bahşetmiştir. Gerçi seçeneklerin sonsuz sayıda olduğu bir etkenlik değildir bu; 3 Pavel Florenski, Tersten Perspektif, Çev. Yeşim Tükel, Metis Yayınları, İstanbul, 2001, 10 s. 5

18 ama sunulan seçenekler doğrultusunda göz, farklı perspektifler arasında gidip gelmektedir. 4 Göz, resim üzerine egemenlik kurmaktan uzak hatta gözün sürekli şaşırtıldığı ve egemenliğinin kaldırıldığı bir bakış söz konusudur. Ortaçağ ve Doğu kilisesi ikonalarında ve Anadolu da ortaya çıkan minyatürlerde benzer bir kaygıya rastlanır: resmettikleri nesneyi temsil etmek değil, onun içinde yitip gitmek istemektedirler. Bu nedenle gözden çıkıp resme değil, resimden çıkıp göze yönelir. Tanrısal bir aşkınlığa öykünülen bu görsel evrende, mekân içinde yitmek hatta mekânın kendisine dönüşmek söz konusudur. Yukarıda bahsedilen aydınlanmanın koordinatlarıyla belirlenen rasyonel mekâna rastlamak mümkün değildir. Şu açıktır ki bu iki ayrı mekân anlayışı bize farklı zihniyetlerin ürünü iki ayrı dünyayı işaret eder. Resimde perspektifin inkârıyla, hikâyede zaman ve mekân kaydından azade oluş aynı estetik prensiplerin değişik tezahürleridir. Hikâye kahramanı, dünyanın bir ucundan diğer ucuna, hatta insanların bilemediği bir başka dünyaya rahatça gidebilir. Perspektifin inkârıyla, mekân ve buna bağlı olarak zaman ortadan kalktığı için, böyle bir sahnede her şey imkân dâhilindedir. Hikâyede her şey yaratanın isteğine göre hareket eder. Zaten hikâyede gerçeğe benzerlik gayesi güdülmediği için, okuyucu ya da izleyiciyi ne kadar şaşırtırsa o kadar iyidir. İslamiyet te tasavvufta dış dünyanın akılla kavranamayacağını ortaya koyar. Duyularla ve akılla ancak zaman ve mekânla sınırlı gerçekliği kavramak mümkündür. Hâlbuki gerçek bilgi mutlak hakikatin bilgisidir. 5 Bu nedenle hem anlatıda hem de görsel temsilde gerçeğe benzerlik söz konusu değildir. Sanatçının böyle bir amacı yoktur. Sanayi öncesi toplumlarda, gündelik hayatı doğanın ritmi belirler. Doğanın ritmine göre belirlenen döngüsel zaman sözlü kültür evreninin zamanıdır. Çizgisel zamandaki ilerlemeci bakış açısı yoktur. Zaman, ölçülen, denetlenen ve müdahale edilen bir olgu olmaktan öte içinde yaşanılan ve kaybolunan bir öğedir. Burada gündelik hayat tekrarlar üzerinden döner. Yaşam, doğumdan ölüme doğru doğrusal olarak ilerleyen bir süreç olarak görülmez, mevsimlerin ve doğanın döngüsüyle tekrarlanan, canlanan bir süreçtir. 4 y.a.g.e., 26 s. 5 Beşir Ayvazoğlu, İslam Estetiği ve İnsan, Çağ Yayınları, İstanbul, 1989, S.25. 6

19 İlkel insanlar anılarla yaşamazlar ve genellikle doğum günleri ve yaşlarını ölçme gibi konularla ilgilenmezler. Gelecek konusunda ise, henüz var olmayanı kontrol altına almaya pek hevesli değildirler, tıpkı doğayı egemenlik altına alma niyetinde olmadıkları gibi. Onların, doğal dünyanın değişkenliğine ve akışına an be an katılışları, mevsimlerin farkında olmalarına engel değildir, ama bu, mevcut anı onlardan çalan yabancılaşmış bir zaman bilincine dönüşmez 6 Yaz-kış, ölüm-yaşam, gündüz- gece gibi doğanın çevriminin gündelik hayata yansıması olan döngüsel zaman geri çevrilebilir. Doğayla birlikte insanlarda yenilenir. Geriye dönüp hataları düzeltilebilir. Çizgisel zamanın tersine zaman geriye döndürülebilir ve tekrarlanabilir bir yapı içindedir. Döngüsel zamandan çizgisel zamana geçişin en önemli nedeni yazılı kültürdür. İlk çağlarda sözlü kültür ve mitsel düşünce bütün topluluklara egemendir. Batılı toplumlarda yazılı kültüre geçişle birlikte rasyonel bir düşünce sistemi ve bireysellik önem kazanır. W.Ong, Sözlü ve Yazılı Kültür adlı çalışmada; iki toplumun farklılıkları üzerine durur. Sözün egemen olduğu toplumda belleği canlı tutmak için tekrarlar üzerine kurulu bir anlatı yapısı vardır. Kalıplaşmış düşünce ve tekrar unutmaya karşı geliştirilmiş yöntemlerdir. Benzer durumlarda aynı tanımlamalar ve sıfatlar kullanılır. Güzeller güzeli prenses, ulu çınar vb. Olayların akılda kalabilmesi için bol sözle anlatılır. Yazı ile birlikte zihin büyük bir özgürlük kazanır ve soyutlama yeteneği gelişir. Yazı ve matbaa kültürüne ait modern okur ya da izleyici anlatıda olayların Freytag Pramidi diye adlandırılan, yükselişi ve inişi bilinçli olarak hesaplanmış bir çizgide gelişmesini bekler, tıpkı piramitteki gibi anlatıda önce olaylar yokuşa sürüldükten sonra gerilim artarak, doruk noktasına ulaşır. Bu noktada bir olayla bilinç aydınlanır, olayların akışı ters yüz olup (peripeti) inişe geçilir ve düğümün çözülmesiyle anlatı noktalanır. Aristoteles e göre insanın eylemini anlamlı yapan, bu eylemin gerçeğe, akla, sağduyuya, vicdana uygun nedenlerden kaynaklanması ve gene böyle bir amaca yönelmesidir. Aristotelesçi dramın eylem anlayışı; olayların düğümler aracılığıyla yükselmesi, doruğa ulaşması ve çözümlerle inişe geçmesini, bilinçli olarak 6 John ZERNAN, Gelecekteki İlkel, Kaos Yayınları, İstanbul, 2000, 27 s. 7

20 hesaplanmış çizgisel bir ilerleyişi kapsar. Böylece insan, olduğu gibi değil olması gerektiği gibi yansıtılır ve doğanın bozulan dengesi yeniden kurulur. Sözlü kültürde ise çizgisel zaman anlayışı yoktur. Ozan önce durumu anlatır sonra dönüp ayrıntılarıyla durumun gelişimini aktarır. Doğuda, batıdakinin aksine çizgisel değil, döngüsel bir zaman anlayışı vardır. Süre içinde kavranmayan gerçeklik (çünkü süre yok, sadece an ve bu anın devamlı tekrarlanması vardır) eğer yaşanan hayat süre içinde kavransaydı, o zaman şüphesiz İslam sanatlarında da Batılı manada bir gerçeklikten söz etmek mümkün olabilirdi. Süreyi inkâr eden, gerçekliği parçalayarak kendi kültüründen bağımsız parçalar elde eden ve sonra bu parçaları gerçekte olduğundan çok farklı kompozisyonlar halinde bir araya getiren Müslüman sanatçı, asıl gerçeğe ulaşmaya çalışmaktadır. Pamuk, Doğu ve Batı romanını karşılaştırırken bunu, biçimsel bir fark olarak değil, iki ayrı dünyanın ruhu olarak algılanması gerektiğini vurgular. Pamuk, Lukacs ve diğer Batı romanı kuramcılarının tam tersi bir yaklaşım geliştirir. Batı romanı yazarının tasvir ettiği olayların gerçek anlamını bütünüyle bilmediği duygusuyla hareket ettiğini ve bu nedenle görevinin sürekli tasvir etmek olduğunu söyler. Türk romancısı ise tasvir ettiği şeylerin, olguların açık seçik birer anlamı olduğunun fazlasıyla bilincinde olduğu için nesneleri ayrıntılarıyla irdeleme gereği duymaz. 7 Tanpınar, Orhan Pamuk un roman üzerine yaptığı incelemeyi maddenin algılanışı üzerinden yapar. Doğu da Batıdakinin aksine madde, olduğu gibi kabul edilir. Batı ise o madde ile ilgili bilgi edinmeye, onu bilmeyi amaç edinir. Bu nedenle doğu maddeyi aynen olduğu gibi kabul eder, onu değiştirmeyi aklına bile getirmez. Bu zihniyet estetik ve sanatsal dışavurumlarda da açığa çıkar. Batı Sinematografik anlayışında ki zaman mekân anlayışı ile Türk Sineması oldukça farklıdır. Bu çalışma, Batılı sinematografik anlatılar ile Türk sinemasını karşılaştırarak anlatısal farklılıkların oluşma nedenleri üzerine odaklanmaktadır. Toplumsal, kültürel zihniyet yapısının belirlediği zaman mekân anlayışı ve sinematografik anlatı üzerine odaklanarak, bugüne kadar yaratıcı zaman mekân imgesine dayalı özgün bir sinematografik anlatı geliştiremeyen Türk Sineması nın yeni bir sinema estetiği geliştirebilme olasılığını ve yöntemlerini araştırmaktadır. 7 Orhan Pamuk, Türk Romanının Ruhu Üzerine, Yeni Düşün Dergisi, Sayı: 63, 1990, 23 s. 8

21 1.BÖLÜM TOPLUMSAL, KÜLTÜREL VE ESTETİK BİR OLGU OLARAK ZAMAN-MEKÂN 1.1. Sinemanın Felsefi Arka Planı Düşüncenin anlatımı sinemanın temel sorunudur. Alexandre Astruc Bazin in o ünlü Sinema nedir? sorusuna Sinemada önemli olan nedir? ve Sinemasal yaratıcılığı belirleyen öğeler nelerdir? gibi daha gelişmiş ancak aynı ölçüde önemli yeni sorular eklenmiştir. Bu soruların cevaplanabilmesi için sinema ve diğer disiplinler arası ilişkiyi sorgulamak gereklidir. Sinema düşünce yaratma özelliğinden dolayı felsefe ile yakın bir ilişki içindedir. Sinemanın düşünceyi yaratma biçimleri üzerine odaklanmak, yapılandırılmış görme tarzlarını sorgulamamıza olanak sağlar. Bu nedenle bu çalışma, Deleuze, Bergson ve Husserl in geliştirdiği görüşler üzerinde durmayı hedeflemektedir. Kuşkusuz bu bize sinemada neyin önemli olduğu ya da yaratıcı eylemin belirleyenlerini veremez ancak yeni bir okuma önerisinin-dolayısıyla farklı bir bakış açısının anahtarlarını verebilir. Deleuze e göre, insanın kaosla girdiği ilişki sonucunda; felsefe sanat ve bilim doğmuştur. Bu üç düşünce sistemi, kaosa düzen vermek amacıyla ortaya çıkmıştır ve her birinin kaosa verdikleri tepki farklıdır. Kaosa karşı alınan tavırda felsefe kavram, larla, sanat duyum larla bilim ise fonksiyon larla çalışır.* Felsefi etkinlik, kavramlar ve kavramlar arasındaki ince ayrımların belirlediği yaratım dünyasıdır. Kavram; nesnenin zihne ait bir tasarımı, soyut düşünme faaliyetlerinde kullanılan ve belli bir somutluk ya da soyutluk derecesi sergileyen bir düşünce. Soyutlama yoluyla elde edilen zihinsel tasavvur olarak kavram, ortak özellikleri paylaşan bir nesneler kompleksinin ve ya söz konusu nesnelerin paylaştığı ortak özellik ya da zihinsel tasarımına karşılık gelir. 8 Teoriler, kavramlardan oluştuğu için, kavram teorinin önemli bir parçasıdır. Bu nedenle sadece felsefe değil, bilim ve sanatta kendi ne liklerine cevap arayabilmek için kavramlara ihtiyaç duyar. *Ayrıntılı Bilgi için Bkz. Gilles Deleuze&Felix Guattari, Felsefe Nedir?, Çev. Turhan Ilgaz, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1995, s. 8 Özcan Yılmaz Sütçü, Gilles Deleuze de İmge Hareketi Olarak Sinemanın Felsefesi, Es Yayınları, İstanbul, 2005, 82 s. 9

22 Duyum ise; Duyu organlarını harekete geçiren bir dış uyaranın sinirler yoluyla sinir merkezine iletilmesi sonucunda meydana gelen dolayımsız zihinsel ürün 9 olarak tanımlanabilir. İnsanın zihinsel yaratımlarının sonucu olan kavram ve duyum arasındaki ilişkiyi belirleyen fikirdir. Kavram ile duyum arasındaki ilişki, her iki yaratımın birbirinden bağımsız olmadığını gösterir. Kavram ve duyum öz bakımından aynıdırlar ancak, dışavurum biçimlerinden dolayı farklılaşırlar. Sanat, haz veren, hoşa giden bir etkinlik olmasının yanı sıra insanın zihinsel bir yaratımıdır. Sanatta, farklı yöntemlerle olsa da düşünce üretir ve bu nedenle felsefe ile yakın bir ilişki içindedir. Deleuze bunu daha da ileri götürerek, sanat olmaksızın düşünceye ilişkin her türlü kavrayışın eksik olacağını belirtir. Hegel de Estetik adlı kitabında sanatın önemi üzerinde durur ve sanatı, düşünce yaratma eyleminden dolayı över. Sanatçı da tıpkı filozof gibi yaratıcıdır. Birisi kavramlar yoluyla dünyayı algılamaya ve değiştirmeye çalışırken diğeri duyumlar yoluyla bunu yapmaya çalışır. Nietzsche de sanatçının ve filozofun olduğu yerde hiç atlamayan doğanın, birden bire ileriye doğru sıçradığını ve bunun neşe nin sıçraması olduğunu belirtir. Sinema, bir bütün olarak düşünce imgesinin dönüşümüne ve düşüncenin yeni bir ifade tarzı olarak ortaya koyuluşuna katkı sağlaması bakımından önemlidir. Bu nedenle, sinema imgelerinden yoksun ( hareket ve zaman imgesi) bir düşünce imgesi düşünülemez. Sinema, düşünceyi yansıtan ve harekete geçiren bir sistemdir. Bir disiplin olarak ortaya çıkışı, teknolojik bir yenilikten çok düşünceyi farklı bir yöntemle sunabilme becerisidir. Sinema, kökenini düşüncenin dönüşümüne, içkinlik düzleminin tarihsel olarak kendisini farklı tarzda sunumunda bulmuştur. Tarkovski bunu şu şekilde açıklar: Bütün diğer sanatlar gibi sinemanın da kendine özgü bir şiirsel anlamı, kendine özgü bir önceden belirlenmişliği, kendine özgü bir yazgısı vardır. Sinema, hayatın özgül bir parçasını dünyanın henüz kavranamamış bir boyutunu, diğer sanatlar tarafından da ifade edilememiş bir tarzını yansıtmak üzere doğmuştur. 10 Sinema, tekniğin olanaklarıyla ortaya çıkan bir sanatsal yaratım ve bu yaratıma ulaşıncaya kadar insanın bilinçsel dönüşümüyle ortaya çıkan bir algısal 9 y.a.g.e., s. 10 A.Tarkovski, Mühürlenmiş Zaman, Çev. Füsun Ant, Afa Yayınları, İstanbul, 1986, 88 s. 10

23 değişim sonucu ortaya çıkmıştır. İlki fotoğrafın gelişimi, projektörün ortaya çıkması ve kameranın bu imgenin yaratımına olanak sağlaması, ikincisi ise sinemanın görsel işitsel bir yaratım olarak ortaya çıkışında insanın zihinsel olarak uğradığı dönüşümdür. Deleuze a göre sinemanın üzerinde durulması gereken yönü hareket ve zaman imgeleriyle düşünce tarihine getirdikleridir. Felsefe ve sinema, kavram ve imge üzerine kuruludur ki bu da, içerik olarak aynı şeye yani düşünceye ve düşüncenin içkinlik düzlemine göndermede bulunur. Deleuze, aralarındaki farkın felsefenin aklın ilkeleriyle, sinemanın ise görselliğin gücüyle çalışması olduğunu belirtir. Felsefe kavramları içkinlik düzleminden çıkarırken, sinema böyle bir yöntemle çalışmaz. Sinema seyirciyi doğrudan doğruya düşüncenin düzlemiyle baş başa bırakır. Sinema, kamera-çekim, kurgu gibi teknik öğelerle kendisini ifade eder ancak onun düşünceyle ilişkisini geliştiren şey, bir yaratım olan filmsel imgedir. İmge, dış dünyadaki nesnelerin resmi, gerçek ya da gerçek dışı olayların zihindeki tasarımı olarak tanımlanabilir. Sinema imge nin soyut, kuralsız yaratımını ortadan kaldırmış ona bambaşka bir yapı kazandırmıştır. Bu nedenle, sanatın diğer alanlarında kullanılan resim imgesi ya da fotoğraf imgesi nden farklıdır. Bu imgelerin durağanlığının yerine sinemasal imge hareketlidir. Sinematografik imgenin kendisi hareketi yaptığı için, diğer sanatları talep etmede (ya da söylemekte) sınırlandığı şeyi yaptığı için, sinematografik imge, diğer sanatlarda özsel olan şeyi bir araya getirir; onu miras olarak alır, o sanki çeşitli imgelerin kullanımı için yönler sağlar, yalnızca mümkün olan şeyi potansiyel hale dönüştürür. 11 Resim ve fotoğraf imgesinde hareketi yaratmak için zihinsel bir çabaya ihtiyaç vardır. Ancak imge sinemayla birlikte bir bağımsızlık kazanmıştır. Bu bağımsızlık ve otonom yapı, imgeyi tümüyle sanatsal bir öze kavuşturur. Düşünsel boyutu bakımından sinema da felsefe kadar önemlidir. Bu iki disiplinin ortak yönü, birinin diğeri üzerinde düşünmesi değil, bir disiplinin diğer disiplinin de çözümlemek zorunda olduğu bir problemi kendi olanakları ölçüsünde 11 G. Deleuze, Cinema 2:The Time Image, Trans. Hugh Tomlinson& Robert Galeta, University of Minnesota, Minneapolis 1989, 156 s. 11

24 çözümlemeye girişmesidir. Bu noktada hareket, zaman ve mekân hem felsefi düşüncenin hem de filmsel imgenin konusu olması nedeniyle, filmsel imgenin yaratımını çözümlemek, felsefi bir bakışı zorunlu kılmaktadır. Bilinçte yalnızca imgeler bulunur, bu imgeler nitelikseldir ve yer kaplamaz. Uzayda ise yalnızca hareketler bulunur, bunlarda nicelikseldir ve yer kaplar. Fakat bir düzenden diğerine geçmek nasıl mümkün olmaktadır? 12 Hareket ve imge ilişkisini aynı dönemlerde çalışan iki filozof; Husserl ve Bergson iç içe geçirmeye çalışmıştır. Husserl her bilinç bir şeyin bilincidir derken ; Bergson, Her bilinç bir şeydir demektedir. 13 Her iki filozofun da amacı imge ile hareket arasındaki kopukluğu gidermektir. Bunun gerçekleşmesi için de, hareketin imgenin içine, imgenin de dışsal dünyanın içine yerleşmesi gerekir. Deleuze, imge-hareket ya da bilinç-şey ikiliğini ortadan kaldırmaya çalışan her iki filozofa da şu soruyu sorar: Tam da bu anda, gelişmekte olan ve hareket imgesi hakkında kendi kanıtını meydana getiren sinemayı dikkate almak mümkün müydü? 14 Bergson, bilinci maddeyle özdeş olarak görür bu nedenle felsefesi madde ve zaman arasındaki devamlılığı ortaya koyma üzerine kuruludur. Husserl ise, bilinçten yola çıkarak içten dış dünyaya doğru bir anlayışla bilinci ve dış dünyayı anlamanın mümkün olamayacağı vurgusunu yapar. Bu nedenle kendi felsefesini yapılandırırken dış dünyadan bilince doğru ilerleyen bir bakış açısı ortaya koyar. Husserl için asıl belirleyici olan dış dünyayı açıklayabilmektir. Husserl in felsefesi fenomenlerin olduğu gibi ortaya konulması üzerine yapılandırılmıştır. Fenemonoloji, Alman filozof Husserl tarafından ortaya konulmuş olan, bilincin çok çeşitli formlarını inceleyen doğrudan deneyimi analiz edip betimleyen bir bilim dalıdır. Husserl e göre, insan zihni bir takım arizi ve rastlantısal öğelerle, ya da olumsal olana ilişkin inançlarla doludur. Öyleyse, bu özlere, olumsal olanla ilgili bu inançları, paranteze alarak yaklaşabilir ve söz konusu paranteze alma sürecinden sonra, saf bilinçte kalanları araştırabiliriz. Buna göre fenomonoloji anlamı, esas konusu olarak öne sürer. Bununla birlikte, bu anlam, dilde yatan anlam değil, fakat daha çok yaşamın anlamıdır G. Deleuze,Cinema 1: The Movement Image Trans. Hugh Tomlinson& Barbara Habberjam, University of Minnesota, Minneapolis 1986, 56 s. 13 Akt. Özcan Yılmaz Sütçü, a.g.e., 72 s. 14 G. Deleuze a.g.e., 56 s. 15 Ahmet Cevizci, a.g.e., 343 s. 12

25 Fenomen kavramı daha önce, zaman ve mekân içinde olup bitenler için kullanılmaktadır. Ancak Husserl fenomen i bir olay bilgisi olmaktan çok bir öz bilgisi olarak kabul eder. Öz fenomenlerin özelliği ise, refleksiyonel bir tavra dayanmasıdır. Fenomonoloji, özleri varoluşun temeline yerleştiren bir felsefedir. Çünkü fenomonoloji olgulardan yola çıkılmadan, insanın ve dünyanın bütünüyle kavranılmasının mümkün olmadığını ileri sürer. 16 Fenomonoloji algılayan, düşünen özneye varoluşsal bir zemin kazandırır ve bir yer edinmesini sağlar. Dolayısıyla da her bilinç bir şeyin bilincidir sözüyle algısal alanı bilincin alanına dâhil eder. Bilince öz fenomenlerle ilişkisinden dolayı bir öncelik verir. Merlau Ponty ye göre Fenomonoloji, yönelmek istediği alanla örtüşmeye çalışır. Bilim gibi soyut yöntemler kullanmaz bu nedenle de bilimden daha ötedir. Fenomonolojide önemli olan bilimsel bir analiz değil, betimlemedir. Dolayısıyla fenomoloji, dış dünyayı bölüm bölüm parçalayarak ya da soyutlayarak değil bütünsel bir betimleme yoluyla anlama çabasıdır. Merlau-Ponty insan ile dünya arasındaki ayrıma dikkat çeker. Descartes ve Kant gibi Kartezyen gelenekten gelen filozoflara karşı çıkarak, algılamanın temeline insanı koymaz. Kartezyen gelenek, özne- dış dünya ayrımına giderek, özne olmadan dış dünyanın olmayacağı sonucuna varmıştır. Merlau Ponty, Husserl in bu noktada yeniden okunması gerektiğini söyler ve ilişkiye girilen bir dünya olmazsa kişinin de hiçbir şey ifade etmeyeceğini söyler. Dünya, doğal olanın betimlemesine dayalı bir gerçekliktir ve bunu elde etmenin en iyi yöntemi algıdır. Ancak burada sözü edilen şey kişisel izlenimler değildir. Fenomonolojik kavramanın temeli bilinçten geçmektedir. İşte bu noktada Merlau Ponty algıyı şu şekilde tanımlar: Algı, dünyanın bilimi değildir; hatta bir edim, kesin durumun bir dayanağı da değildir; o, üzerinde bütün edimlerin birbirine bağlandığı ve onlar tarafından varsayılan bir temeldir. Dünya, kuruluşunun yasasını kendimde tanıdığım bir nesne değil, tüm düşüncelerimin ve açık algılarımın alanı ve doğal ortamıdır. 17 Fenomonoloji, bizi şeylerin kendilerine dönerek, bilincin şeylere yüklediği tanımlardan arınmış bir dünyayla karşı karşıya bırakır. Bu şekilde, imge ile hareketi 16 M., Merlau Ponty, Algının Fenomonolojisine Önsöz; Çev. Medar Atıcı, Afa Yayınları, İstanbul, 1994, s. 17 y.a.g.e., 31 s. 13

26 içkin kılmaya çalışır. Bergson un ise aynı konuya yaklaşımı farklıdır. Bergson, Matter and Memory adlı çalışmasında sinema- düşünce ilişkisine yer verir. Bergson un sinemayla ilgilenme nedeni, imge- hareket ilişkisinin felsefeyle olan yakın bağıdır. Bergson, sinemayı algılama yoluyla edindiğimiz bilgiyle benzer görür. Gündelik bilgi direk dış dünyayla ilgili bilgi veremediği gibi, sinemada dış dünyanın sunumu dolaysız olarak yapamaz. Felsefe ve sinema realiteyi yeniden üretme gücüne sahiptir bu nedenle de onlarla realiteye ulaşmak imkânsızdır. Ancak Bergson iki nedenle sinemayı önemser: birincisi, sinema onun felsefi yaratımın merkezinde duran süre yi kavrama şansına sahip bir araç olması diğeri ise, dış dünyayla ilgili algımızın sinematografik bir zeminde gerçekleşmesidir. Rasyonel düşünceyi redderek onun yerine sezgiyi koyan Bergson, pozitif bilimleri tamamen reddetmez ancak en doğru bilginin kavramsal bilgi olduğu tezine karşı çıkar. Pozitivist bilimlerin, analizci yönteminin şeylerin etrafında dolandığını sezginin ise ona nüfuz etmemizi sağlayacağı vurgusunu yapar. Bergson felsefesinde gerçekliği algılamanın kilit noktası madde değil süre dir. Süre bize sezgi yoluyla sunulur ve imgelerle temsil eldir. Sezgi süre içinde yakalanabilir. Bergson sinemayı, sezgiyi imge yoluyla temsil ettiği için önemser. Sinema, bir bilgi edinme yönteminden çok bizim dış dünyayla ilişkimizin teknik bir yöntemidir. Dolayısıyla bu daha önceden algı, dil ve düşünce tarafından yapılmıştır. 18 Sinema imgeye hareket, hareketin oluşabileceği bir uzam ve zaman kazandırır. Bütün bunlar sonucunda oluşana da sinematografik illüzyon adı verilir. Deleuze, sinema üzerine yaptığı çalışmalarda; Bergson un felsefesinden yola çıkarak sinemada hareket, uzam ve zamanı çözümler ve bunlara dair bir takım formüller geliştirir...araya giren imgedir,( intermediate image) ki bu imgeye hareket eklenmez, tersine; hareket dolaysız biçimde verilmiş olan olarak araya giren imgeye aittir Kısaca sinema bize kendisine hareketin eklendiği bir imge vermez. O doğrudan doğruya bize hareket imgesini verir. Sinema da bize hareketli bir bölüm verir, hareketsiz bölüm+ soyut hareketi değil y.a.g.e., s. 19 G.Deleuze, The Movement Image, 2 s. 14

27 Deleuze araya giren imge kavramıyla Bergson un felsefede yapmaya çalıştığını sinemada yapar. Sinemada uzay ve zaman bölünebilir ancak hareket bölünemez. Hareket homojendir ve onun yeniden üretilebilmesi için an lar ve duyum lara dayalı parçaların birleştirilmesi gerekir. Zaman ne kadar bölünürse bölünsün, hareket kendi niteliksel süresine sahiptir. Bergson ve Deleuze, dış dünyayı algılayış tarzının sinematografik bir mekanizma üzerinden gerçekleştiği düşüncesinde ortaklaşırlar. Çünkü zihnimizde tıpkı sinema gibi uyarıcı enstantaneleri seçer ve onları mantıksal bir montajla birleştirerek bir bütün oluşturur. Demek ki algının kendisi bir illüzyondur. Ancak doğal illüzyon ile sinematografik illüzyon arasındaki ayrımları koymak gerekir. Her ne kadar benzer bir yanılsama üzerine kurulu olsalar da aralarında büyük bir fark vardır. Doğal algıda illüzyon, algıyı mümkün kılan özne tarafından kendisinde oluşur. Sinematografik illüzyonda ise; tüm özne (seyirci) için önceden belirlenmiştir. Doğal algıda illüzyon tek bir merkezden gerçekleştirilirken, sinematografik illüzyonda birden çok merkezle gerçekleştirilir. 20 Deleuze, The Movement Image adlı çalışmasında tek merkezlilik tanımlamasına şu şekilde açıklama getirir: Eğer sinema bir model olarak doğal öznel algıya sahip değilse, bunun nedeni, onun merkezlerinin hareketliliğinin ve çerçevelemesinin değişkenliğinin her zaman onu, yeniden, geniş, merkezsiz ve çerçevesiz alanları oluşturmaya şevk ediyor olmasıdır. Bu bakımdan sinema, hareket imgesinin ilk rejimine; evrensel değişime, bütünsel, nesnel ve dağınık algıya geri dönme eğilimindedir. Aslında her iki yönde hareket eder. Şu anki bakış açımızdan, biz şeyden ayrıştırılamayan bütünsel, nesnel algıdan, basit bir eleme ya da çıkarma yolu ile şeyden ayrıştırılabilen öznel algıya gideriz. Tam olarak ifade edersek, algı olarak adlandırılan şey, işte bu tek merkezli öznel algıdır. 21 İki algı nitelik olarak birbirinden farklıdır ancak sinema, kamera ve montaj teknikleriyle hareket imgesini verebilmesinden dolayı doğal algıdan daha avantajlıdır. Sinema, Lumiere lerin ilk filmlerinde ve onu takip eden benzer filmlerde doğal algıya öykünmüştür. Kamera, projeksiyon cihazıyla sabitlenen görüş açısıyla, hareket halindeki kişilerin yeniden yaratımını üretmiştir. Sınırlı bir mekânda bir tiyatro oyunu gibi hareket edenleri kaydetmiştir. Oysa sinemanın sanat oluşu, sabit 20 y.a.g.e., 2 s. 21 y.a.g.e., 64 s. 15

28 çekime dayalı mekânın parçalanmasıyla gerçekleşmiştir. Kamera özgürleştiği andan itibaren mekânın ve zamanın parçalanmasını üretmiş bu da sinemasal anlatının merkezini oluşturmuştur. Sinema, eylem ve hareketlerdeki ayrıcalıklı anları öne çıkartmıştır. Eisenstein, sinemada ayrıcalıklı anları öne çıkarıp bunları montajda yönlendirerek anlam yaratır. Onun sineması için montajda yaratılan bir çatışmalar sineması demek daha doğru olur. Sinemanın ilk ortaya çıkışında hareketli görüntünün kaydı önemliydi ancak Eiseinstein ve çağdaşları ile birlikte ayrıcalıklı anlar ön plana çıkar. Bergson iki tür hareket tarzına vurgu yapar. Birincisi, dizinin sunduğu harekettir, yani nesneler ya da parçalar arasında meydana gelen hareket, bu sürenin anlık parçalar olarak kesilip algılanması anlamını taşır diğeri ise, bütündeki değişimi ifade eden harekettir. Bu da şu anlama gelir; hareket hem bütündeki değişime, hem de dizideki hareket halindeki nesneler arasındaki ilişkiye yöneliktir. Bergson un harekete yönelik olarak ortaya koyduğu bu saptama Deleuze ün zaman imgesini geliştirmesine sebep olur. Bergson felsefesindeki süre değişimi kapsadığı için önemlidir. Sinema, imgenin diğer imgelerle ilişki kurması üzerine kuruludur. Sinemada imge bir önceki imgeye tepki verir ve bir sonraki imgeyi oluşturur. İmge diğer imgelere tepki verdiği gibi kendisine de tepki verir. Bu durumda imge etki ve tepkiyle işlediğini söyleyebiliriz. Sinema üç imge türüne göre çalışır. Deleuze montaj: algı, eylem ve duygulanım imgelerinin birleşimidir. Öte yandan her montajda bu imgelerin üçü de devrede olmasına karşın her filmde bunlardan sadece biri baskındır. Deleuze e göre, örneğin, Lubitsch in The Man I Killed- Öldürdüğüm adlı filmde baskı imge, algı imgesi; Fritz Lang ın Dr. Mabus Ders Spieler- Dr. Mabus adlı filmde baskı imge, eylem imgesi, Carl Dreyer in La Passion de Jeanne D Arc- Jan Dark ın Tutkusu adlı filmde baskın imge, duygulanım imgesidir. 22 Deleuze bu imgeleri şu şekilde somutlar: duygulanım imgesi yakın çekime, eylem imgesi orta çekime ve algı imgesi de uzak çekime karşılık gelir. Hareket ve zaman imgeleri, sinemada anlamı oluşturan temel kategorilerdir. Her iki imge de düşünce imgeleridir ve bu nedenle de sinemayla felsefe arasında bir benzerlik kurulabilir. Zaman ve mekan, Deleuze ün sinema tarihini, bu iki kavram üzerinde okumasından çok önce Bakhtin tarafından anlamı oluşturan iki temel 22 Özcan Yılmaz Sütçü, a.g.e., s. 16

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi FELSEFE NEDİR? philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi Felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilir KANT Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde

Detaylı

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler 1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar 2.Sanat ve Teknoloji 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler 5.Işık ve Renk 6.Yüzey ve Kompozisyon 1 7.Görüntü Boyutu

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

1.Kameranın Toplumsal Tarihi. 2.Film ve Video Kameraları. 3.Video Sinyalinin Yapılandırılması. 4.Objektif. 5.Kamera Kulanım Özellikleri. 6.

1.Kameranın Toplumsal Tarihi. 2.Film ve Video Kameraları. 3.Video Sinyalinin Yapılandırılması. 4.Objektif. 5.Kamera Kulanım Özellikleri. 6. 1.Kameranın Toplumsal Tarihi 2.Film ve Video Kameraları 3.Video Sinyalinin Yapılandırılması 4.Objektif 5.Kamera Kulanım Özellikleri 6.Aydınlatma 1 7.Ses 8.Kurgu 0888 228 22 22 WWW.22KASİMYAYİNLARİ.COM

Detaylı

Temel Kavramlar Bilgi :

Temel Kavramlar Bilgi : Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba

Detaylı

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız Disiplinlerüstü Temalar Kim Olduğumuz Bulunduğumuz mekan ve zaman Kendimizi ifade etme Kendimizi Gezegeni paylaşmak Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel,

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

1, 2, 3, 4, 5, 14,16. Haftalık Konular. Konular

1, 2, 3, 4, 5, 14,16. Haftalık Konular. Konular Ders Kodu Teorik Uygulama Lab. SİNEMADA ANLATIM YÖNTEMLERİ Ulusal Kredi Öğretim planındaki AKTS 213032000000504 3 0 0 3 6 Ön Koşullar : Bu dersin ön koşulu ya da yan koşulu bulunmamaktadır. Önerilen Dersler

Detaylı

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ 7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ Estetik ve Sanat Felsefesi Estetiğin Temel Soruları Felsefe Açısından Sanat Sanat Eseri Estetiğin Temel Kavramları Estetiğin Temel Sorunlarına Yaklaşımlar Ortak Estetik

Detaylı

Üniversitede Sanat Eğitimi Alan Gençlerle Yapılabilecek. yaratıcı drama programı

Üniversitede Sanat Eğitimi Alan Gençlerle Yapılabilecek. yaratıcı drama programı 1 Üniversitede Sanat Eğitimi Alan Gençlerle Yapılabilecek yaratıcı drama programı lider: Prof.Dr.Güzin Yamaner 12 hafta ders, bir hafta vize oturumu, bir hafta final sınavı oturumu toplam 14 hafta vize

Detaylı

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel;

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel; TASARIM ve ESTETİK ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel; Plato( İ.Ö. 427-347) her alanda kusursuzu arayan düşünce biçimi içersinde nesnel olan mutlak güzeli aramıştır. Buna karşın, Aristoteles in (İ.Ö.

Detaylı

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma İÇİNDEKİLER Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma 1. FELSEFE NEDİR?... 2 a. Felsefeyi Tanımlamanın Zorluğu... 3 i. Farklı Çağ ve Kültürlerde Felsefe... 3 ii. Farklı Filozofların Farklı Felsefe Tanımları... 5 b.

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları

Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Tasarım Psikolojisi GRT 312 Bahar 2 0 0 2 3 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili

Detaylı

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) Estetik sözcüğü yunanca aisthesis kelimesinden gelir ve duyum, duyularla algılanabilen, duyu bilimi gibi anlamlar içerir. Duyguya indirgenebilen bağımsız bilgi dalına estetik

Detaylı

Ders Kodu: FIZ 306 Ders Adı: Katıhal Fiziği-İntibak Dersin Dönemi: Güz Dönemi Dersi Veren Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr.

Ders Kodu: FIZ 306 Ders Adı: Katıhal Fiziği-İntibak Dersin Dönemi: Güz Dönemi Dersi Veren Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr. Ders Kodu: FIZ 306 Ders Adı: Katıhal Fiziği-İntibak Dersin Dönemi: 2014-2015 Güz Dönemi Dersi Veren Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr. Metin Aslan 1 Orta 2 3 4 5 Bu ders ile ilgili temel kavramları, yasaları

Detaylı

Matematik Ve Felsefe

Matematik Ve Felsefe Matematik Ve Felsefe Felsefe ile matematik arasında, sorunların çözümüne dayanan, bir bağlantının bulunduğu görüşü Anadolu- Yunan filozoflarının öne sürdükleri bir konudur. Matematik Felsefesi ; **En genel

Detaylı

ALGI VE ALGISAL ÖRGÜTLEME YASALARI

ALGI VE ALGISAL ÖRGÜTLEME YASALARI ALGI VE ALGISAL ÖRGÜTLEME YASALARI Çevredeki nesneleri ve olayları, tanıma, kavrama ve anlama, etiketleme ve tepki vermeye hazırlanma gibi işlemlerdir. ALGI Duyu organlarıyla gelen bilginin anlamlandırılmasıdır.

Detaylı

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Mit, Mitoloji, Ritüel DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Kelime olarak Mit Yunanca myth, epos, logos Osmanlı Türkçesi esâtir, ustûre Türkiye Türkçesi: söylence DR. SÜHEYLA SARITAŞ

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 11.1.216 Diploma Program Adı : MEDYA VE İLETİŞİM, ÖNLİSANS PROGRAMI, (UZAKTAN ÖĞRETİM) Akademik

Detaylı

Ders Kodu: FIZ 234 Ders Adı: Klasik Mekanik Dersin Dönemi: Bahar Dönemi Dersi Veren Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr.

Ders Kodu: FIZ 234 Ders Adı: Klasik Mekanik Dersin Dönemi: Bahar Dönemi Dersi Veren Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr. Ders Kodu: FIZ 234 Ders Adı: Klasik Mekanik Dersin Dönemi: 204-205 Bahar Dönemi Dersi Veren Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr. Betül USTA 2 3 4 5 7% 3% 23% 37% 30% Bu ders ile ilgili temel kavramları, yasaları

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 11.1.216 Diploma Program Adı : MEDYA VE İLETİŞİM, ÖNLİSANS PROGRAMI, (UZAKTAN ÖĞRETİM) Akademik

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 1.1.216 Diploma Program Adı : SOSYOLOJİ, LİSANS PROGRAMI, (AÇIKÖĞRETİM) Akademik Yıl : 21-216 Yarıyıl

Detaylı

5 (%) 1 Bu ders ile ilgili temel kavramları, yasaları ve bunlar arasındaki ilişkileri

5 (%) 1 Bu ders ile ilgili temel kavramları, yasaları ve bunlar arasındaki ilişkileri Ders Kodu: FIZ 438 Ders Adı: Yarıiletken Fiziği Dersin Dönemi: 2014-2015 Bahar Dersi Veren Öğretim Üyesi: Doç. Dr. Sadık Bağcı Ders Çıktılarının Gerçekleşme Derecesi Anketi Sonuçları 1 (%) 2 (%) 3 (%)

Detaylı

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) 10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) Estetik, "güzel in ne olduğunu soran, sorguluyan felsefe dalıdır. Sanatta ve doğa varolan tüm güzellikleri konu edinir. Hem doğa hem de sanatta. Sanat, sanatçının

Detaylı

PROBLEM ÇÖZME BASAMAKLARI ve YARATICI DÜŞÜNME

PROBLEM ÇÖZME BASAMAKLARI ve YARATICI DÜŞÜNME PROBLEM ÇÖZME BASAMAKLARI ve YARATICI DÜŞÜNME Problem Nedir? Çözülmesi gereken mesele, soru, sorun veya aşılması gereken engel. Organizmanın karşılaştığı her türlü güçlük. Tek boyutlu veya çok boyutlu

Detaylı

Ders Kodu: FIZ 131 Ders Adı: FİZİK I Dersin Dönemi: Güz Dönemi

Ders Kodu: FIZ 131 Ders Adı: FİZİK I Dersin Dönemi: Güz Dönemi Ders Kodu: FIZ 131 Ders Adı: FİZİK I Dersin Dönemi: 2015-2016 Güz Dönemi 1 Orta 2 3 4 5 Bu ders ile ilgili temel kavramları, yasaları ve bunlar 0% 0% 0% 20% 80% arasındaki ilişkileri anladım Kuramsal ve

Detaylı

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar 225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar Bilgi Nedir? Bilme edimi, bilinen şey, bilme edimi sonunda ulaşılan şey (Akarsu, 1988). Yeterince doğrulanmış olgusal bir önermenin dile getirdiği

Detaylı

T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ OYUNCULUK LİSANS PROGRAMI. Güz Yarıyılı

T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ OYUNCULUK LİSANS PROGRAMI. Güz Yarıyılı T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ OYUNCULUK LİSANS PROGRAMI Güz Yarıyılı PROVA OYU 425 6 AKTS Kredisi 4. yıl 7. yarıyıl Lisans Zorunlu 4 s/hafta Teorik: 2 s/hafta Uygulama: 2 s/hafta

Detaylı

T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ OYUNCULUK LİSANS PROGRAMI. Güz Yarıyılı

T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ OYUNCULUK LİSANS PROGRAMI. Güz Yarıyılı T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ OYUNCULUK LİSANS PROGRAMI Güz Yarıyılı OYUNCULUK VE KARAKTER OLUŞTURMA OYU 421 6 AKTS Kredisi 4. yıl 7. yarıyıl Lisans Zorunlu 4 s/hafta Teorik: 2 s/hafta

Detaylı

Bahar Dönemi Fizik Bölümü Fizik II Dersi Çıktılarının Gerçekleşme Derecesi Program Çıktılarının Ders Kazanımlarına Katkısı Anketi

Bahar Dönemi Fizik Bölümü Fizik II Dersi Çıktılarının Gerçekleşme Derecesi Program Çıktılarının Ders Kazanımlarına Katkısı Anketi 2014-201 Bahar Dönemi Fizik Bölümü Fizik II Dersi Çıktılarının Gerçekleşme Derecesi Program Çıktılarının Ders Kazanımlarına Katkısı Anketi 1 Orta Yüksek Yüksek 2 3 4 Bu ders ile ilgili temel kavramları,

Detaylı

TOPLUMSAL KÜLTÜREL ZAMAN MEKÂN ALGISININ ANLATI İNŞASINDAKİ YERİ VE ÖRNEK FİLM İNCELEMELERİ

TOPLUMSAL KÜLTÜREL ZAMAN MEKÂN ALGISININ ANLATI İNŞASINDAKİ YERİ VE ÖRNEK FİLM İNCELEMELERİ TOPLUMSAL KÜLTÜREL ZAMAN MEKÂN ALGISININ ANLATI İNŞASINDAKİ YERİ VE ÖRNEK FİLM İNCELEMELERİ Meral ÖZÇINAR * Öz Bu çalışmanın amacı, toplumsal hayatın kurucu öğesi olan zaman mekân algısının, genelde anlatıları

Detaylı

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFENİN BÖLÜMLERİ A-BİLGİ FELSEFESİ (EPİSTEMOLOJİ ) İnsan bilgisinin yapısını ve geçerliğini ele alır. Bilgi felsefesi; bilginin imkanı, doğruluğu, kaynağı, sınırları

Detaylı

ALGI BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI

ALGI BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI ALGI BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI Hesap Yapan Beyin Uyaranların kodlanması, bilgilerin saklanması, materyallerin dönüştürülmesi, düşünülmesi ve son olarak bilgiye tepki verilmesini içeren peş peşe

Detaylı

PYP VELİ MEKTUBU 1. SINIFLAR PRIMARY YEARS PROGRAMME EĞİTMEN KOLEJİ SORGULAMA HATLARI ÖĞRENEN PROFİLLERİ

PYP VELİ MEKTUBU 1. SINIFLAR PRIMARY YEARS PROGRAMME EĞİTMEN KOLEJİ SORGULAMA HATLARI ÖĞRENEN PROFİLLERİ PYP VELİ MEKTUBU EĞİTMEN KOLEJİ 1. SINIFLAR DİSİPLİNLERÜSTÜ TEMA : DÜNYANIN İŞLEYİŞİ ÜNİTENİN UYGULANMA SÜRESİ : 10 Aralık 2018 18 Ocak 2019 ANA FİKİR : DÜNYA MIZIN HAREKETLERİ CANLILARIN YAŞAMINI ETKİLER

Detaylı

TED KDZ. EREĞLİ KOLEJİ VAKFI ÖZEL ORTAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SOSYAL BİLGİLER DERSİ 5. SINIF YILLIK PLANI

TED KDZ. EREĞLİ KOLEJİ VAKFI ÖZEL ORTAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SOSYAL BİLGİLER DERSİ 5. SINIF YILLIK PLANI 07-11.10.201 0.09/01-04.10.201 2-27.09.201 09-20.09.201 TED KDZ. EREĞLİ KOLEJİ VAKFI ÖZEL ORTAOKULU 201 2014 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SÜRE ÖĞRENME ALANI: Birey ve Toplum ÜNİTE: Haklarımı Öğreniyorum ARA DİSİPLİNLER

Detaylı

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 2+0 2 3 Ön Koşul Dersler Dersin Dili Türkçe Dersin Türü Seçmeli Dersin Koordinatörleri Dersi Veren Dersin Yardımcıları Dersin

Detaylı

1. SINIF BAHAR DÖNEMİ

1. SINIF BAHAR DÖNEMİ 1. SINIF GÜZ DÖNEMİ FILM 101- Sinema Dili I (2-2-3) 6: Ders, sinema sanatının kendine özgü anlatım tekniklerini incelemektedir. Bunun için sinema dilini oluşturan kamera, ışık, ses, kurgu, renk, müzik,

Detaylı

Haberi okumak ve yazmak aslında ne demektir?

Haberi okumak ve yazmak aslında ne demektir? Haberi okumak ve yazmak aslında ne demektir? Çiler Dursun 1 - aslında sözcüğü, haber ile ilgili yaygın ön kabullerin yeniden gözden geçirilmesi gereğine işaret etmektedir. haber nedir? haberi okumak ve

Detaylı

Temel Tasarım I (ICM 101) Ders Detayları

Temel Tasarım I (ICM 101) Ders Detayları Temel Tasarım I (ICM 101) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Temel Tasarım I ICM 101 Güz 4 6 0 7 12 Ön Koşul Ders(ler)i Yok Dersin Dili Dersin

Detaylı

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ I.SINIF I.YARIYIL FL 101 FELSEFEYE GİRİŞ I Etik, varlık, insan, sanat, bilgi ve değer gibi felsefenin başlıca alanlarının incelenmesi

Detaylı

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz. 2018-2019 Eğitim- Öğretim Yılı Özel Ümraniye Gökkuşağı İlkokulu Sorgulama Programı Kim Olduğumuz Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal

Detaylı

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

AŞKIN BULMACA BAROK KENT AŞKIN BULMACA 18.yy'da Aydınlanma filozoflarıyla tariflenen modernlik, nesnel bilimi, evrensel ahlak ve yasayı, oluşturduğu strüktür çerçevesinde geliştirme sürecinden oluşur. Bu adım aynı zamanda, tüm

Detaylı

İnsan-Merkezli Hizmet Tasarımı. 21. yüzyılda mükemmel hizmet deneyimleri yaratmak

İnsan-Merkezli Hizmet Tasarımı. 21. yüzyılda mükemmel hizmet deneyimleri yaratmak İnsan-Merkezli Hizmet Tasarımı 21. yüzyılda mükemmel hizmet deneyimleri yaratmak Bana göre insani merkezli olmak, davranış ve anlayışın işbirliği içinde olduğu, insan yapımı her şeyin kullanıcıların kavradığı

Detaylı

LYS 3 DENEME-5 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ KAZANIM NO KAZANIMLAR. 26/05/2014 tarihli LYS-3 deneme sınavı konu analizleri

LYS 3 DENEME-5 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ KAZANIM NO KAZANIMLAR. 26/05/2014 tarihli LYS-3 deneme sınavı konu analizleri LYS 3 DENEME-5 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ A B KAZANIM NO KAZANIMLAR 1 11 30027 1 / 31 Kelimelerin anlam oluşturmada birbirleriyle ilişkilerini belirler. 2 12 30027 Kelimelerin

Detaylı

NOKTA VE ÇİZGİNİN RESİMSEL ANLATIMDA KULLANIMI Semih KAPLAN SANATTA YETERLİK TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. Leyla VARLIK ŞENTÜRK Eylül 2009

NOKTA VE ÇİZGİNİN RESİMSEL ANLATIMDA KULLANIMI Semih KAPLAN SANATTA YETERLİK TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. Leyla VARLIK ŞENTÜRK Eylül 2009 NOKTA VE ÇİZGİNİN RESİMSEL ANLATIMDA KULLANIMI SANATTA YETERLİK TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. Leyla VARLIK ŞENTÜRK Eylül 2009 Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Eskişehir RESİMSEL

Detaylı

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV 2+0 2 3 Ön Koşul Dersler Yok Dersin Dili Türkçe Dersin Türü Seçmeli Dersin Koordinatörleri Dersi Veren Dersin Yardımcıları

Detaylı

Güz Dönemi Fizik Bölümü Maddenin Manyetik ve Dielektrik Özellikleri Dersi Çıktılarının Gerçekleşme Derecesi

Güz Dönemi Fizik Bölümü Maddenin Manyetik ve Dielektrik Özellikleri Dersi Çıktılarının Gerçekleşme Derecesi 2015-2016 Güz Dönemi Fizik Bölümü Maddenin Manyetik ve Dielektrik Özellikleri Dersi Çıktılarının Gerçekleşme Derecesi 1 2 Orta 3 4 5 Bu ders ile ilgili temel kavramları, yasaları ve bunlar arasındaki ilişkileri

Detaylı

KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI. Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL

KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI. Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL I KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL II Yay n No : 1668 flletme Ekonomi : 186 1. Bask - A ustos 2006 - STANBUL ISBN 975-295 - 561-4 Copyright Bu kitab n bu bas

Detaylı

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ- FELSEFE YÜKSEK LİSANS PROGRAMI BİLGİ PAKETİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ- FELSEFE YÜKSEK LİSANS PROGRAMI BİLGİ PAKETİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ- FELSEFE YÜKSEK LİSANS PROGRAMI BİLGİ PAKETİ ANABİLİM DALI BAŞKANI VE AKTS KOORDİNATÖRÜ Prof. Dr. Saffet Babür Tel: (0216) 578 08 87 Faks: (0216) 578 08 99 E-mail: sbabur@yeditepe.edu.tr

Detaylı

PROGRAMLAR. Türk Din Musikisi Lisans Programı

PROGRAMLAR. Türk Din Musikisi Lisans Programı PROGRAMLAR Türk Din Musikisi Lisans Programı Konservatuvarımız Türk Müziği Bölümü kapsamında açılmış olan program genel amacıyla, ülkemiz topraklarındaki tarihsel müzik geleneklerinin inceliklerini kavramış,

Detaylı

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler 1 Örgüt Kültürü Örgüt Kültürü kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler bütünüdür. 2 Örgüt kültürü, temel grupsal

Detaylı

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri İLTB 601 İletişim Çalışmalarında Anahtar Kavramlar Derste iletişim çalışmalarına

Detaylı

Bireyler ve Toplumlar Öykü ve Öğretim

Bireyler ve Toplumlar Öykü ve Öğretim Bireyler ve Toplumlar Öykü ve Öğretim tanım Öyküleme, yeni icat edilmiş bir uygulama olamamasına rağmen geçmişi yüzyıllar öncesine ulaşan bir öğretim tekniği olmadığı da belirtilmelidir. 20.Yüzyılın ikinci

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ DAVRANIŞ BİLİMLERİ ve İLETİŞİM DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ Davranış Bilimleri üzerine Davranış Bilimleri insan davranışını, davranışa etki eden toplumsal, psikolojik, grupsal ve

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİ HAYAT BOYU ÖĞRENME İÇİN KİLİT YETKİNLİKLER

AVRUPA BİRLİĞİ HAYAT BOYU ÖĞRENME İÇİN KİLİT YETKİNLİKLER AVRUPA BİRLİĞİ HAYAT BOYU ÖĞRENME İÇİN KİLİT YETKİNLİKLER Özgül ÜNLÜ HBÖ- HAREKETE GEÇME ZAMANI BU KONU NİÇİN ÇOK ACİLDİR? Bilgi tabanlı toplumlar ve ekonomiler bireylerin hızla yeni beceriler edinmelerini

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 8.9.216 Diploma Program Adı : MEDYA VE İLETİŞİM, ÖNLİSANS PROGRAMI, (UZAKTAN ÖĞRETİM) Akademik Yıl

Detaylı

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3) DOĞRULUK / GERÇEKLİK FARKI Gerçeklik: En genel anlamı içinde, dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanların tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak

Detaylı

SANAT VE TASARIM ANASANAT DALI DOKTORA PROGRAMI

SANAT VE TASARIM ANASANAT DALI DOKTORA PROGRAMI SANAT VE TASARIM ANASANAT DALI DOKTORA PROGRAMI YÖK ten 1 Mart 2 de Doktora programımıza olur alınması ile Fakültemizin dikey kuruluşu tamamlanmış olmaktadır. Emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : Perspektif Ders No : 069017006 Teorik : 2 Pratik : 1 Kredi : 2.5 ECTS : Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim Tipi

Detaylı

ÜNİTE:1. Kurallar, Devlet ve Hukuk ÜNİTE:2. Hukukun Uygulanması ÜNİTE:3. Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi ÜNİTE:4. Yargı Örgütü ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Kurallar, Devlet ve Hukuk ÜNİTE:2. Hukukun Uygulanması ÜNİTE:3. Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi ÜNİTE:4. Yargı Örgütü ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Kurallar, Devlet ve Hukuk ÜNİTE:2 Hukukun Uygulanması ÜNİTE:3 Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi ÜNİTE:4 Yargı Örgütü ÜNİTE:5 1 Hukuki İlişkiler ve Haklar ÜNİTE:6 Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi,

Detaylı

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ Ders Tanıtım Formu Dersin Adı Öğretim Dili Görsel Algı II Türkçe Dersin Verildiği Düzey Ön Lisans (X) Lisans ( ) Yüksek Lisans( ) Doktora( ) Eğitim Öğretim Sistemi Örgün Öğretim (X) Uzaktan Öğretim( )

Detaylı

Sosyal Psikolojiye Giriş (PSY 201) Ders Detayları

Sosyal Psikolojiye Giriş (PSY 201) Ders Detayları Sosyal Psikolojiye Giriş (PSY 201) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Sosyal Psikolojiye Giriş PSY 201 Güz 3 0 0 3 5 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin

Detaylı

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER Fowler ın kuramını oluşturma sürecinde, 300 kişinin yaşam hikayelerini dinlerken iki şey dikkatini çekmiştir: 1. İlk çocukluğun gücü. 2. İman ile kişisel

Detaylı

TÜRKĠYE YÜKSEKÖĞRETĠM YETERLĠLĠKLER ÇERÇEVESĠ-PROGRAM YETERLĠLĠKLERĠ-TEMEL ALAN YETERLĠLĠKLERĠ ĠLĠġKĠSĠ

TÜRKĠYE YÜKSEKÖĞRETĠM YETERLĠLĠKLER ÇERÇEVESĠ-PROGRAM YETERLĠLĠKLERĠ-TEMEL ALAN YETERLĠLĠKLERĠ ĠLĠġKĠSĠ BECERĠLER BĠLGĠ BĠLGĠ BECERĠLER TÜRKĠYE YÜKSEKÖĞRETĠM YETERLĠLĠKLER ÇERÇEVESĠ--TEMEL ALAN YETERLĠLĠKLERĠ ĠLĠġKĠSĠ (Mimarlık ve Yapı) 1. İlgili alanda insan ve toplum odaklı, çevreye (doğal ve yapılı) duyarlı

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 1.1.216 Diploma Program Adı : SOSYOLOJİ, LİSANS PROGRAMI, (AÇIKÖĞRETİM) Akademik Yıl : 21-216 Yarıyıl

Detaylı

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR Uzaktan Eğitim Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR Kurucuları: Max wertheimer, Wolfgang,Köhler, Kurt Koffka ve Kurt Lewin Gestalt kuramına göre bütün,parçaların toplamından daha fazladır ve birey, bütünü parçalarına

Detaylı

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS.476-1453 Ortaçağ Batı Roma İmp. nun yıkılışı ile İstanbul un fethi ve Rönesans çağının başlangıcı arasındaki dönemi, Ortaçağ felsefesi ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin

Detaylı

Öğrenciler 2 yıllık çalışma sürecinde;

Öğrenciler 2 yıllık çalışma sürecinde; Diploma Programı Çerçevesi Diploma programı her kültürün kendisine adapte edebileceği esnek bir program sunarak kendi değerlerini yitirmeyen uluslararası farkındalığa ulaşmış bireyler yetiştirmeyi hedefler.

Detaylı

Moda Tarihi (GTM 053) Ders Detayları

Moda Tarihi (GTM 053) Ders Detayları Moda Tarihi (GTM 053) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Moda Tarihi GTM 053 Seçmeli 2 0 0 2 2 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin Türü Dersin

Detaylı

Gündelik Hayat ve Konut (GTM 007) Ders Detayları

Gündelik Hayat ve Konut (GTM 007) Ders Detayları Gündelik Hayat ve Konut (GTM 007) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Gündelik Hayat ve Konut GTM 007 Seçmeli 1 2 0 2 3 Ön Koşul Ders(ler)i -

Detaylı

GESTALT KURAMI Gestalt kuramcılarına göre bütün, parçaların toplamından daha anlamlıdır ve farklıdır. Birey herşeyi bir bütün olarak algılama

GESTALT KURAMI Gestalt kuramcılarına göre bütün, parçaların toplamından daha anlamlıdır ve farklıdır. Birey herşeyi bir bütün olarak algılama GESTALT KURAMI Gestalt kuramcılarına göre bütün, parçaların toplamından daha anlamlıdır ve farklıdır. Birey herşeyi bir bütün olarak algılama eğilimindedir. Gestalt kuramcıları Köhler Wertheimmer ve Koffka

Detaylı

TÜRKİYE DE VE DÜNYADA İNSAN HAKLARI HABERCİLİĞİNİN OLANAĞI

TÜRKİYE DE VE DÜNYADA İNSAN HAKLARI HABERCİLİĞİNİN OLANAĞI TÜRKİYE DE VE DÜNYADA İNSAN HAKLARI HABERCİLİĞİNİN OLANAĞI PROF.DR. ÇİLER DURSUN Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Haber Nedir? Haber, dünyaya ve insana dair kurucu rolü olan bir anlatıdır. Toplumsal

Detaylı

T.C. AKSARAY ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR YÜKSEKOKULU BEDEN EĞİTİMİ ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜM BAŞKANLIĞI ARAŞTIRMA PROJESİ ÖNERİ FORMU

T.C. AKSARAY ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR YÜKSEKOKULU BEDEN EĞİTİMİ ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜM BAŞKANLIĞI ARAŞTIRMA PROJESİ ÖNERİ FORMU Öğrencinin Adı Soyadı Numarası: Danışmanın Adı Soyadı Proje Süresi (Başl. ve Bit. Dönemi) Proje başlığı: T.C. AKSARAY ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR YÜKSEKOKULU BEDEN EĞİTİMİ ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜM BAŞKANLIĞI

Detaylı

Yaşam Boyu Sosyalleşme

Yaşam Boyu Sosyalleşme Yaşam Boyu Sosyalleşme Lütfi Sunar Sosyolojiye Giriş / 5. Ders Kültür, Toplum ve Çocuk Sosyalleşmesi Sosyalleşme Nedir? Çocuklar başkalarıyla temasla giderek kendilerinin farkına varırlar ve insanlar hakkında

Detaylı

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (18 Eylül-27 Ekim 2017)

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (18 Eylül-27 Ekim 2017) ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (18 Eylül-27 Ekim 2017) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her altı

Detaylı

TARİH LİSANS PROGRAM BİLGİLERİ

TARİH LİSANS PROGRAM BİLGİLERİ TARİH LİSANS PROGRAM BİLGİLERİ Bir toplumun dünya tarihi içinde rol oynayabilmesi, tarihin öznesi olabilmesi, bu şuura sahip olup olmamasına bağlıdır. Birey ya da toplum olarak tarihin oluşumunda rol üstlenebilmek,

Detaylı

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:4 Bilişsel Psikoloji 1 ÜNİTE:5 Çocuklukta Sosyal Gelişim ÜNİTE:6 Sosyal

Detaylı

İç Mimariye Giriş (ICM 121) Ders Detayları

İç Mimariye Giriş (ICM 121) Ders Detayları İç Mimariye Giriş (ICM 121) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS İç Mimariye Giriş ICM 121 Güz 3 0 0 3 3 Ön Koşul Ders(ler)i Yok Dersin Dili Dersin

Detaylı

Öğretim planındaki AKTS Sinemada Estetik 213032000000502 3 0 0 3 6

Öğretim planındaki AKTS Sinemada Estetik 213032000000502 3 0 0 3 6 Ders Kodu Teorik Uygulama Lab. Ulusal Kredi Öğretim planındaki AKTS Sinemada Estetik 213032000000502 3 0 0 3 6 Ön Koşullar : Bu dersin ön koşulu ya da yan koşulu bulunmamaktadır. Önerilen Dersler : Dersin

Detaylı

YÖNETİCİ DURUMUNDA OLANLARIN

YÖNETİCİ DURUMUNDA OLANLARIN EĞİTİM PSİKOLOJİSİ GİRİŞ En küçüğünden en büyüğüne kadar bütün işyerleri belirli bir örgütlenme ile meydana gelip çalışmaktadır. bu örgütlenmenin temel unsuru olan insan o işyerinde yönetici, iş gören,

Detaylı

Ders Kodu: FIZ 439 Ders Adı: Süperiletkenlik Dersin Dönemi: Güz Dönemi Dersi Veren Öğretim Üyesi: Doç. Dr. Sadık Bağcı

Ders Kodu: FIZ 439 Ders Adı: Süperiletkenlik Dersin Dönemi: Güz Dönemi Dersi Veren Öğretim Üyesi: Doç. Dr. Sadık Bağcı Ders Kodu: FIZ 439 Ders Adı: Süperiletkenlik Dersi Veren Öğretim Üyesi: Doç. Dr. Sadık Bağcı Bu ders ile ilgili temel kavramları, yasaları ve bunlar arasındaki 0% 0% 30% 40% 20% ilişkileri anladım Kuramsal

Detaylı

SİNEMA VE ÖTEKİ SANATLAR Ders İzlence Formu

SİNEMA VE ÖTEKİ SANATLAR Ders İzlence Formu Diploma Programı SİNEMA ve TV BÖLÜMÜ Yarıyıl Teorik Uygulama SİNEMA VE ÖTEKİ SANATLAR Ders İzlence Formu Laboratuar Kodu: STV 404 Dersin Adı: Sinema ve Öteki Sanatlar Toplam Saat AKTS Dersin Anlatıldığı

Detaylı

FEMİNİST PERSPEKTİFTEN KÜRT KADIN KİMLİĞİNİ ÜZERİNE NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA

FEMİNİST PERSPEKTİFTEN KÜRT KADIN KİMLİĞİNİ ÜZERİNE NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ VE SİYASET BİLİMİ/SİYASET BİLİMİ ANABİLİM DALI FEMİNİST PERSPEKTİFTEN KÜRT KADIN KİMLİĞİNİ ÜZERİNE NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA Doktora Tezi

Detaylı

Aydınlatma (ICM 331) Ders Detayları

Aydınlatma (ICM 331) Ders Detayları Aydınlatma (ICM 331) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Aydınlatma ICM 331 Güz 3 0 0 3 3 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin Türü Dersin Seviyesi

Detaylı

Ekolojik Tasarımlar ve Sanat

Ekolojik Tasarımlar ve Sanat Ekolojik Tasarımlar ve Sanat Çevre, çok geniş kapsama sahip olan bir kavram olduğu için, tek bir tanım yerine bu konuda yapılmış araştırmalarda kullanılan çeşitli tanımları bulunmaktadır. Çevre: İnsanın

Detaylı

TEMEL SANAT EĞİTİMİ NEDİR?

TEMEL SANAT EĞİTİMİ NEDİR? TEMEL SANAT EĞİTİMİ NEDİR? Temel sanat eğitimi çizgi, form, mekân, renk, üç boyutlu yapı, görsel algılama ve inceleme ile ilgilenir. Temel sanat eğitimi derslerinin temeli Bauhaus a, Johannes Itten in

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 1.1.216 Diploma Program Adı : SOSYOLOJİ, LİSANS PROGRAMI, (AÇIKÖĞRETİM) Akademik Yıl : 21-216 Yarıyıl

Detaylı

AKTIF (ETKİN) ÖĞRENME

AKTIF (ETKİN) ÖĞRENME AKTIF (ETKİN) ÖĞRENME 2 AKTIF (ETKİN) ÖĞRENME Aktif öğrenme, bireyin öğrenme sürecine aktif olarak katılımını sağlama yaklaşımıdır. Bu yöntemle öğrenciler pasif alıcı konumundan çıkıp yaparak yaşayarak

Detaylı

Güz Dönemi Fizik Bölümü Titreşim ve Dalgalar Dersi Çıktılarının Gerçekleşme Derecesi

Güz Dönemi Fizik Bölümü Titreşim ve Dalgalar Dersi Çıktılarının Gerçekleşme Derecesi 2014-2015 Güz Dönemi Fizik Bölümü Titreşim ve Dalgalar Dersi Çıktılarının Gerçekleşme Derecesi 1 Orta 2 3 4 5 Bu ders ile ilgili temel kavramları, yasaları ve bunlar arasındaki %8 %0 %8 %67 %17 ilişkileri

Detaylı

İÇ MİMARLIK ANABİLİM / ANASANAT DALI

İÇ MİMARLIK ANABİLİM / ANASANAT DALI İÇ MİMARLIK ANABİLİM / ANASANAT DALI ANABİLİM / ANASANAT DALI BAŞKANI: Doç. Dr. İpek FİTOZ İÇ MİMARLIK SANATTA YETERLİK PROGRAMI Program Sorumlusu: Yrd.Doç. Cem DOĞAN Tel: 0 212 252 16 00 / 269 Üniversitemiz

Detaylı

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (20 Ekim 2014 05 Aralık 2014 )

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (20 Ekim 2014 05 Aralık 2014 ) 2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (20 Ekim 2014 05 Aralık 2014 ) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca

Detaylı

TYYÇ-SİY. BİL. & ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAM YETERLİKLERİNİN İLİŞKİLENDİRİLMESİ

TYYÇ-SİY. BİL. & ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAM YETERLİKLERİNİN İLİŞKİLENDİRİLMESİ TYYÇ -DOKTORA EQF-LLL: 8. Düzey QF-EHEA: 3. Düzey BİLGİ YÖK Sosyal ve Davranış Bilimleri Temel Alanı Yeterlilikleri SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI YETERLİKLERİ/ÇIKTILARI BİLGİ

Detaylı

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK 3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? 04 22 OCAK TÜRKÇE ÖĞRENME ALANI: DİNLEME 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemeye hazırlık yapar. 2. Dinleme amacını belirler. 3. Dinleme amacına uygun yöntem belirler.

Detaylı

Yapay Zeka (MECE 441) Ders Detayları

Yapay Zeka (MECE 441) Ders Detayları Yapay Zeka (MECE 441) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Yapay Zeka MECE 441 Bahar 3 0 0 3 4 Ön Koşul Ders(ler)i Yok Dersin Dili Dersin Türü

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 11.1.216 Diploma Program Adı : MEDYA VE İLETİŞİM, ÖNLİSANS PROGRAMI, (UZAKTAN ÖĞRETİM) Akademik

Detaylı

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik 1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik ilkeleridir. Hakkaniyet, bütün kararların tutarlı, tarafsız ve

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I

İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I Eleştirel Düşünme Nedir?... 1 Bazı Eleştirel Düşünme Tanımları... 1 Eleştirel Düşünmenin Bazı Göze Çarpan Özellikleri... 3 Eleştirel Düşünme Yansıtıcıdır... 3 Eleştirel Düşünme Standartları

Detaylı

İletişimin Sınıflandırılması

İletişimin Sınıflandırılması İletişimin Sınıflandırılması Toplumsal ilişkiler sistemi olarak Kişiler arası Grup i Örgüt i Toplumsal Grup ilişkilerinin yapısına göre Biçimsel olmayan (informel) / yatay Biçimsel / Formel) /dikey Kullanılan

Detaylı

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. KİTAP TANITIM VE DEĞERLENDİRMESİ Devrim ERTÜRK Araş. Gör., Mardin Artuklu Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü. Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. Beden konusu, Klasik

Detaylı