MÜTAREKE DÖNEMİNDE GÖÇ VE İSKÂN ( ) Hatice YILDIRIM DOKTORA TEZİ TARİH ANABİLİM DALI TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİ BİLİM DALI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "MÜTAREKE DÖNEMİNDE GÖÇ VE İSKÂN ( ) Hatice YILDIRIM DOKTORA TEZİ TARİH ANABİLİM DALI TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİ BİLİM DALI"

Transkript

1

2 MÜTAREKE DÖNEMİNDE GÖÇ VE İSKÂN ( ) Hatice YILDIRIM DOKTORA TEZİ TARİH ANABİLİM DALI TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİ BİLİM DALI GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HAZİRAN 2015

3

4

5 iv MÜTAREKE DÖNEMİNDE GÖÇ VE İSKÂN ( ) (Doktora Tezi) Hatice YILDIRIM GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Haziran 2015 ÖZET Osmanlı Devleti nin son dönemlerinde yaşanan toprak kayıpları Balkanlar ve Kafkasya dan içe dönük büyük kitlesel göçlerin yaşanmasına neden olmuştu. Mütareke yıllarında ise bu defa Anadolu da işgallerin yaşanmaya başlamasıyla beraber yeni bir iç göç hareketi başlamıştır. Osmanlı Devleti ilk başta meydana gelen göçlere engel olmak istemişse de Yunan katliamları ve İtilaf Devletleri nin sessiz kalması sonucu başarılı olamamıştır. Bu yüzden çok zor şartlar altında kalan bu göçmenlerin ihtiyaçlarını karşılamak için imkânları ölçüsünde büyük çaba harcamıştır. Bir yandan ülkenin doğusunda ve batısında iç göçler yaşanırken bir yandan da dışarıdan çeşitli milletler Osmanlı topraklarına iltica etmeye devam etmiştir. Bu karmaşanın içinde bir de İtilaf Devletleri nin müdahaleleri sonucu Ermeni ve Rum muhacirlerin Anadolu ya sevkleri gerçekleştirilmiştir. Ermeni ve Rumların sevk ve iskânında Osmanlı Devleti nin ihmali olduğu iddia edilse de mevcut belgelere göre kendi topraklarında mülteci durumuna düşen Türklerin vaziyeti onlara göre daha kötü bir manzara arz etmekte idi. Daha önce Anadolu ya sığınan muhacirlere devlet imkân dâhilinde gereken yardımı yapmıştı ancak arka arkaya yaşanan büyük savaşlar ve işgal koşulları altında bu defa yardım konusunda çok ciddi sıkıntılar yaşanmıştır. Ayrıca Anadolu toprakları işgalden kurtarılıncaya kadar sevk ve iskân konusunda da önemli bir adım atılamamıştır. Bu çalışma ile gerek arşiv malzemeleri gerekse dönemin basınından edilen bilgiler çerçevesinde mütareke yıllarında göç ve iskân konusunda yaşanan bütün bu gelişmeler ele alınmaya çalışılmıştır. Bilim Kodu :1101 Anahtar Kelimeler :Mütareke, göç, mülteci, iskân Sayfa Adedi :380 Tez Danışmanı : Prof. Dr. Necdet Hayta

6 v İMMİGRATİON AND SETTLEMENT DURING ARMİSTİCE ( ) (Ph.D. Thesis) Hatice YILDIRIM GAZİ UNIVERSITY INSTITUTE OF SOCIAL SICIENCES Jun 2015 ABSTRACT Great mass intra-regional migrations occurred from the Balkans and Caucasus due to the loss of the territories in the late period of Ottoman Empire. With the start of occupation of Anatolia during armistice, a new movement of migration started. Ottoman Empire tried to prevent this migration at first, but failed because of the Greek massacre of Turks, and Allied Powers didn t interfere. As a result, a great effort was made to meet the needs of these immigrants within the bounds of possibility. While internal immigrations continued on the eastern and western parts of the country, various nations proceeded to migrate to Ottoman territories. During this chaos, Armenian and Greek migrants were pushed to Anatolia by Allied Powers. Although it was claimed that Ottoman Empire was delinquent during transfer and settlement of Armenian and Greek population, the documents reveal that the condition of Turks, who became migrants on their own lands, was much worse. The Empire helped the migrants, who refuged to Anatolia within the bounds of possibility before. However, consecutive wars and occupation conditions resulted in problems in helping. Moreover, the government couldn t take any firm actions in transfer and settlement of migrants until occupation ended Anatolia. The present research studies the all these developments in migration and settlement during armistice, in the framework of archived documents and information obtained from the press of the period. Science Code :1101 Key Words : armistice, migration, refuge, settlement, Page Number :380 Supervisor : Prof. Necdet Hayta

7 vi TEŞEKKÜR Bu çalışmada, bilimsel bakış açısı ve yapıcı yönlendirmeleriyle teze büyük katkı sağlayan ve bana olan güvenini her zaman hissettiğim değerli danışmanım Prof. Dr. Necdet Hayta ya teşekkürlerimi sunarım. Hatice YILDIRIM Haziran 2015

8 vii İÇİNDEKİLER ÖZET... iv ABSTRACT... v TEŞEKKÜR... vi İÇİNDEKİLER... vii KISALTMALAR... xii KONU VE KAYNAKLAR... xiv GİRİŞ Kırım ve Kafkaysa Göçleri Balkanlardan Gerçekleşen Göçler İskân Faaliyetleri... 7 BİRİNCİ BÖLÜM MÜTAREKE YILLARINDA GERÇEKLEŞEN GÖÇLER İç Göçler Batı Anadolu İzmir Aydın Manisa Uşak Denizli Afyon Marmara Balıkesir Bursa Çanakkale İzmit... 45

9 viii Tekirdağ Edirne Kırklareli Yalova Elviye-i Selâse ve Çevresi Kars Iğdır Ardahan Dış Göçler Rus Mülteciler Kırımlı Mülteciler Gürcü Mülteciler Azerbaycan Türkleri Balkanlardan Gelen Muhacirler İKİNCİ BÖLÜM GÖÇLERİ ÖNLEMEYE YÖNELİK TEŞEBBÜSLER Göçleri Önleme Teşebbüslerinin Nedenleri Wilson İlkeleri ve Self Determinasyon Rum ve Ermeni Ekseriyeti Oluşturma Çabaları Osmanlı Devleti nin Aldığı Tedbirler Rum ve Ermenilerin Dönüşüyle İlgili Düzenlemeler Men-i Muhacerat ve İade-i Muhacirin Heyetleri nin Oluşturulması ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MUHACİR VE MÜLTECİLERE YAPILAN YARDIMLAR Muhacir ve Mültecilere Yardım Yapan Kuruluşlar Hilâl-i Ahmer Cemiyeti

10 ix Müslüman Muhacirlere Muavenet Cemiyeti Amerika Şark-ı Karîb Muavenet Heyeti Fransız Salib-i Ahmeri İngiliz Salib-i Ahmeri Gazetelerin Yardım Çağrısı Muhacirler İçin İane Toplama Çalışmaları Sadaka Fitre ve Zekâtların Verilmesi Darülfünun Öğrencilerinin Faaliyetleri Muhacirler Yararına Düzenlenen Maç, Tiyatro ve Konserler Hanedan Mensuplarının Yardımları Muhacir ve Mültecilere Yapılan Ayni Yardımlar İaşe Giyecek Soba ve Yakacak Sağlık Faaliyetleri Üretici Durumuna Getirilmeleri Tohumluk ve Arazi Dağıtımı Muhacir ve Mültecilere İş Temin Etme Çabaları ve Teşvik-i Mesai Komisyonu Muafiyetler DÖRDÜNCÜ BÖLÜM MUHACİR VE MÜLTECİLERE YARDIM KONUSUNDA YAŞANAN SORUNLAR Tahsisat Yetersizliği İaşe Sıkıntısı Mesken Buhranı Şikâyet ve Suistimaller

11 x 4.5. Muhacir ve Mültecilerin Zarar ve Ziyanları BEŞİNCİ BÖLÜM MUHACİR VE MÜLTECİLERİN İADE VE İSKÂNI Sevkiyat Konusunda Yaşanan Sorunlar Vasıta Temini Güvenlik Sevkiyat Vilâyât-ı Şarkiye Karadeniz Batı Anadolu Marmara Bölgesi İskân Konusunda Yapılan Çalışmalar Geçici İskân Çalışmaları Kalıcı İskân Çalışmaları ALTINCI BÖLÜM ERMENİ VE RUMLARIN SEVK VE İSKÂNI Sevk ve İskân Çalışmaları Osmanlı Devletinin Çalışmaları İtilaf Devletlerinin Çalışmaları Rum Patrikhanesinin Çalışmaları Ermeni Patrikhanesinin Çalışmaları Yunan Hükümetinin Çalışmaları Ermeni ve Rumların İadesiyle Yaşanan Sorunlar Açıkta Kalan Müslümanlar Emval-i Metruke Savaşın Sonunda Rum ve Ermenilerin Göçü

12 xi SONUÇ KAYNAKLAR EKLER ÖZGEÇMİŞ

13 xii KISALTMALAR a.g.e. a.g.m. AMMU ATASE Adı geçen eser Adı geçen makale Aşair ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Dairesi Başkanlığı Arşivi BCA Bkz. BOA C Çev DH. EUM. AYŞ. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi Bakınız Başbakanlık Osmanlı Arşivi Cilt Çeviren Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmiye Asayiş Kalemi Belgeleri DH. EUM. SSM. Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmiye Müdüriyeti Seyrüsefer Kalemi DH. KMS DH. SN.THR. Dâhiliye Nezareti Kalem-i Mahsus Müdüriyeti Belgeleri Dâhiliye Nezareti Sicil-i Nüfus İdare-i Umumiye Tahrirat Kalemi DH. ŞFR DH. UMVM. Dâhiliye Nezareti Şifre Kalemi Dâhiliye Nezareti Umûr-ı Mahalliye-i Vilâyât Müdüriyet Belgeleri DH. EUM.5.şb. Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmiye Müdüriyeti Beşinci Şube DH. İ.UM. DH. İ.UM. EK. Ed Dâhiliye Nezareti İdare-i Umûmiye Dâhiliye Nezareti İdare-i Umûmiye Ekler Editör

14 xiii EHUR HR. İM. HR. SYS. İSH KA MV S s TİH TİTE Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyaseti Hariciye Nezareti İstanbul Murahhaslığı Hariciye Nezareti Siyasi Kısmı Belgeleri İstiklal Harbi Kızılay Arşivi Meclis-i Vükelâ Mazbataları Sayı Sayfa Türk İstiklal Harbi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Arşivi

15 xiv KONU VE KAYNAKLAR Osmanlı Devleti nin savaşlarda aldığı yenilgiler sonrasında kaybettiği topraklardan özellikle Türk-Müslüman toplulukların içe dönük büyük kitlesel göçleri meydana gelmiştir. Yani Osmanlı askeri nereden çekildiyse orada yaşayan Türk-Müslüman topluluklar da onları takip etmiştir. İçe dönük yaşanan bu göçlerin genel nedenleri arasında bu topluluklara karşı uygulanan baskılar ve katliamlar birinci sırada yer almıştır. Yaşananlar karşısında doğdukları toprakları evlerini barklarını terk ederek yola çıkan bu insanlar devlet babaya sığınmayı tercih etmişlerdir. Osmanlı Devleti nin kaybettiği topraklardan gerçekleşen göçlere karşı sahiplenici bir tutum sergilediği görülmektedir. Göçmen kafilelerini sınırlarına kabul ederek yardım elini uzatmıştır. Bu göçlerin arkası kesilmediği gibi nihayetinde I. Dünya Harbi nin ardından yaşanan işgallerle birlikte bu defa Anadolu topraklarında göçler yaşanmaya başlamıştır. Bu çalışmada yılları arasında Mondros tan Lozan Anlaşması na kadar geçen süreçte Anadolu da gerçekleşen göç ve iskân faaliyetleri bir bütün olarak ele alınmaya çalışılmıştır. Sadece işgallerle gerçekleşen iç göçler değil yurt dışından Anadolu ya yapılan göçlere de yer verilmiştir. Ayrıca Rum ve Ermenilerin sevk ve iadelerine yönelik faaliyetler de ayrı bir bölüm olarak ele alınmıştır. Genellikle araştırmacılar Ermeni ve Rumların ortaya attıkları iddiaları çürütmek için savunma amaçlı çalışmalar ortaya koymuşlardır. Ermeni ve Rumlar üzerine yapılmış çeşitli araştırmalar mevcuttur. Temelinde toprak taleplerine dayanan iddiaların asılsız olduğu ispat edilmeye çalışılırken Türk mültecilerin kendi ülkelerinde yaşadıkları felaketler geri planda kalmıştır. Son yıllarda bu konuda aşağıda da bahsedileceği üzere araştırmalar yapılmaya başlanmış ise de hala yeni çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu yüzden biz de çalışma konusu olarak Mütareke Döneminde Anadolu da gerçekleşen göç ve iskân faaliyetlerini seçtik ve Türk mültecilerin yaşadıkları sıkıntıları derinlemesine incelemeye çalıştık. Çalışmada sadece göç değil iskân konusu da ele alınmıştır. Özellikle yardım, şikâyetler, suiistimaller, sevk ve iskân konularında yeni birçok bilgiye ulaşılmıştır. Çalışmamızın ana kaynağını ise belgeler ve basında yer alan haberler teşkil etmektedir. Arşiv Kaynakları: Konuyla ilgili başta Başbakanlık Cumhuriyet ve Osmanlı Arşivleri olmak üzere Kızılay, ATASE ve TİTE Arşivlerinden yararlanılmıştır. Cumhuriyet Arşivi nde Toprak İskân Genel Müdürlüğü Katalogu, Bakanlar Kurulu Kararları Katalogu taranırken Osmanlı Arşivi nde ağırlıklı olarak Dâhiliye Nezareti ne ait

16 xv fonlar incelenmiş ve çalışma konusuyla ilgili çok sayıda belgeye ulaşılmıştır. Aşair ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi, Dâhiliye Nezareti nin bünyesinde yer aldığı için özellikle bu nezarete ait fonlar taranmıştır. Böylece taşra ile yapılan yazışmalardan Türk mültecilerin durumlarına dair çeşitli bilgilere ulaşılmıştır. Önemli bir yardım kuruluşu olan Kızılay ın arşivinde yaptığımız incelemeler sonucu muhacir ve mültecilere kurum tarafından yapılan yardım ve sağlık hizmetleri konusunda çok sayıda belge temin edilmiştir. Özellikle Dâhiliye Nezareti ile Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti nin sık sık kuruma müracaat ettikleri görülmektedir. Ayrıca Ermeni ve Rum muhacirler için de kurumdan yardım talep edildiği görülmektedir. ATASE Arşivi nde ise dönemine ait belgelerin yer aldığı İstiklal Harbi Kataloğu nda askeri yetkililerin muhacir ve mültecilerin vaziyetlerine dair bilgiler verdikleri belgelerden yararlanılmıştır. Ayrıca Bolşevik İhtilali sonrası İstanbul a gelen Rus mültecilerin İtilaf Devletleri tarafından adalara iskânları hakkında sayıları içeren belgelere ulaşılmıştır. TİTE Arşivi nde yapılan araştırma sonucunda ise özellikle Ermeni ve Rumların faaliyetlerine dair belgeler temin edilmiştir. Resmi Yayınlar: Muhacir ve mültecilerin vaziyetine ışık tutan kaynaklar arasında zabıt cerideleri de önemli bir yer tutmaktadır. TBMM nde mebusların bunlarla ilgili verdikleri takrirler ve bunların üzerine yapılan görüşmeler göç ve iskan konusunda ne tür sıkıntıların yaşandığını açık bir şekilde görmemizi sağlamıştır. Ayrıca yayınlanmış arşiv belgelerinden oluşan eserlerden halkın göç etmesine neden olan Anadolu da Ermeni ve Rumların yaptıkları katliamlara dair verilen bilgilerden yararlanılmıştır. Gazeteler: Mütareke yıllarında düzenli yayın yapmaya devam edebilen İleri, Vakit, Tasvir-i Efkâr, Söz, Akşam, Alemdar ve Hâkimiyet-i Milliye gazeteleri taranmıştır. Basında yer alan haberler sayesinde belgeleri tamamlayacak mahiyette bilgilere ulaşılmıştır. Hatta gazetelerde belgelerde yer almayan özellikle sevk, iskân, şikâyetler ve İtilaf Devletleri nin yaptıkları yardımlara dair önemli bilgilerden yararlanılmıştır. Ayrıca Arnavutluk, Sırbistan ve Gürcistan dan İstanbul a yapılan göçlerle ilgili haberlere ulaşılmıştır. Aynı zamanda gazetelerde Atina basınında savaşın bitiminde Anadolu dan Yunanistan a göç eden Rumlarla ilgili çıkan haberler de çalışmamıza katkı sağlamıştır. Araştırmalar: Çalışmamızda mütareke dönemi ile ilgili yapılmış pek çok kitap ve makaleden yararlanılmıştır. Özellikle bu dönemde meydana gelen göçlerle ilgili bölgesel çalışmaları içeren Serdar Sarısır a ait Demografik Oyun Sürgün ( ) ve Erol

17 xvi Kaya ya ait Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele de Türk Mültecileri Vilayat-ı Şarkiyye ve Aydın Vilayeti Mültecileri ( ) eserlerinden yararlanılmıştır.

18 1 GİRİŞ Göç hadisesi Türk tarihinde genellikle yaşanan bir sosyal hadisedir. Nüfusları ve nüfuzları arttıkça daha iyi yaşamaya elverişli yerler aramışlardır. Osmanlı Devleti üç kıtaya yayılırken fethettiği yeni topraklara doğru dışa dönük bir göç hareketi meydana gelmiştir. Ancak 1683 yılından itibaren yaşanan Türk göçleri toprak kayıplarından kaynaklanmış ve dışa değil içe yönelik gerçekleşmiştir. II. Viyana Kuşatması sonrası Türk askeri nereden çekilmiş ise Türk ahali de oradan çekilmek zorunda kalmıştır 1. Osmanlı topraklarına doğru yaşanan bu göçler başta Kırım, Kafkasya ve Balkanlar olmak üzere savaşlar ve isyanlar gibi yaşanan büyük politik olayların bir sonucu olmuştur 2. Yaşanan bu göçlere geçmeden önce metnin içinde sıkça geçecek olan temel kavramların anlamlarını vermekte fayda var. İlk olarak göç kişilerin yerleşmek amacıyla bir iskân ünitesinden diğerine giderek meydanda getirdikleri yer değiştirme hareketidir. Göç hareketini gerçekleştiren, kendi yurdunu terk ederek başka bir ülkeye giden kişiye genel olarak göçmen denir. Göç sebeplerine göre göçmenleri: sürgünler, anlaşmalara tabi göçmenler, milletlerarası göçmenler, tahliye olunanlar, milli göçmenler, mülteciler, siyasi mülteciler, geri gelenler, yurtsuzlar, devletsizler ve diğer terimlerle tanımlamak mümkündür 3. En çok karıştırılan iki kavrama gelicek olursak muhacir göçmen, göç eden bir ülkeden kalkıp bir başka ülkede yerleşenlere mülteci ise iltica edenlere, yabancı bir memleketten gelen sığınmacılara verilen addır 4. 1.Kırım ve Kafkaysa Göçleri Kırım ve Kafkasya dan Osmanlı topraklarına gerçekleşen göçlerin en önemli nedeni bölgenin Ruslar tarafından yeniden organize edilmek istenmesidir. Göçler bu amaca 1 Nedim İpek, Göçmen Köylerine Dair, Tarih ve Toplum, C. 25, S.150, İletişim Yayınları, İstanbul, 1996, s.15,16. 2 Gülten Kazgan, Milli Türk Devletinin Kuruluşu ve Göçler, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C.30, Ekim 1970-Eylül 1971, Fakülteler Matbaası, İstanbul, 1974, s Nedim İpek, İmparatorluktan Ulus Devlete Göçler, 1.Baskı, Serander Yayınları, Trabzon, 2006, s Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Yay. Haz. Aydın Sami Güneyçal, 22. Baskı, Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara 2005, s.,665,720.

19 2 yönelik bölgede meydana gelen askeri çatışmalar ve yıldırma politikasının bir sonucu olarak gerçekleşmiştir 5. Rusya nın takip ettiği tehcir siyaseti sonucu Kazan-Azak arasında meskûn Türk topluluklarının çoğu Osmanlı-Rus Savaşı öncesi Osmanlı ülkesine göç etmek mecburiyetinde kalmıştır 6. Savaş sonrası yapılan Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım siyasi bakımdan müstakil olmuştur e gelindiğinde ise Kırım daki hanlık mücadelelerini fırsat bilen Rusya burayı ilhak ettiğini duyurmuştur 7. Bunun üzerine yıllarında tahminlere göre yaklaşık Tatar, Basarabya ve Dobruca nın ardından Anadolu ya yerleşmiştir 8. Kırım ın ilhakından sonra Rus yetkililerin Tatar Türklerini bölgeden uzaklaştırmak için harekete geçtikleri görülmektedir. General Potemkin Rus köylüsünü bölgeye yerleştirerek Tatar Türklerine ait emlakları bunlara vermiştir Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında ise Tatar Türkleri Kırım ın kurtarılamayacağına kanaat getirerek topluca göç etmeye başlamışlardır den 1800 yılına kadar süren göçler esnasında Rumeli ya da Anadolu ya Kırım dan kadar göçmen gelmiştir Eylül 1829 da Edirne Antlaşması ile Anadolu nun içlerine doğru yeni bir göç dalgası başlamıştır. Bu göçün nedeni ise antlaşma ile Karadeniz kıyılarındaki Poti ve Anapa kaleleri ile Kafkasya da Çıldır ve Ahıska havalisinin Ruslara bırakılmış olmasıdır 10. Kırım ve Kafkasya dan Osmanlı topraklarına gerçekleşen en büyük göç ise Kırım Savaşı nın sonlarında meydana gelmiştir. Savaş sonrası her iki bölgeden yapılan göçler özellikle , , yılları arasında büyük dalgalar şeklinde meydana gelmiştir 11. Sadece yılları arasında göçmen Kırım dan ayrılmıştır. Kırım dan gelen göçmenler Rumeli ve Anadolu da yerleştirilmişlerdir 12. Kırım Savaşı sonrası Rusya Asya topraklarında baskı siyasetini artırmıştır. Bu siyaset sonucu 5 Ferhat Berber, 19. Yüzyılda Kafkasya dan Anadolu ya Yapılan Göçler, Karadeniz Araştırmaları, S.31, Güz 2011, s İpek, Göçmen Köyleri, s Abdullah Saydam, Kırım ve Kafkas Göçleri ( ), Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1997, s.33,34. 8 Jülide Akyüz Orat-Nebahat Oran Aslan-Mustafa Tanrıverdi, Osmanlı dan Cumhuriyet e Kafkas Göçleri ( ), 1. Baskı, Eser Ofset Matbaacılık, Kars, 2011, s Süleyman Erkan, Kırım ve Kafkasya Göçleri ( ), Karadeniz Teknik Üniversitesi Kafkasya ve Orta Asya Ülkeleri Uygulama ve Araştırma Merkezi, Trabzon, 1996, s Jülide Akyüz, Göç Yollarında; Kafkaslardan Anadolu ya Göç Hareketleri, Bilig, S.46, Yaz 2008, s Abdullah Saydam, Kırım ve Kafkasya dan Yapılan Göçler ve Osmanlı İskân Siyaseti ( ), Osmanlı, C.4, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999, s.677, Erkan, a.g.e., s.10.

20 te Batı Kafkasya ve Kuban bölgesinde bulunan Türk ve diğer Müslüman unsurlar Kafkasya yı terk etmeye zorlanmıştır. Baskılar sonucu Kafkasya dan Osmanlı topraklarına den fazla göçmen geldiği gibi bu sayı Kırım göçmenleriyle bir milyonu aşmıştır 13. Bu durum karşısında Osmanlı Devleti gemiler göndererek her yardıma başvurmuştur. Kafkasya nın batı kıyılarında bekleyen göçmenler Trabzon, Samsun, Varna ve Köstence limanlarına nakledilmişlerdir. Bunların bir kısmı İstanbul dan deniz yolu ile Akdeniz limanlarına veya kara yolu ile Anadolu nun çeşitli yerlerine gönderilmişlerdir. Bunların büyük bir kısmı Amasya, Tokat, Sivas, Kayseri, Çankırı, Adana, Aydın, İçel, Bursa, Adapazarı, İzmit ve çevresine hatta Halep, Şam ve Amman a sevk edilmiştir dan sonra göçlerin hızı azalmıştır. Bu dönemde önceden göç edenlerin ailelerini getirtme çabaları ön plana çıkmıştır. Böylece resmi ya da gayri resmi şekilde göç devam etmiştir. Yukarıda verilen rakamlara karşın yılları arasında göç edenlerin sayısı net bir şekilde tespit edilememiştir. Bunun temel nedenlerinden birisi Kırım ve Kafkasyalıların göçten önceki nüfuslarının bilinmeyişidir. Ayrıca Osmanlı kaynakları göçmenleri geldikleri yerlere ve etnik durumlarına göre ayırmayarak hepsini muhacir olarak tanımlamıştır. Rus kaynakları ise göç edenlerin sayısını daima düşük göstermiştir. Bununla birlikte göçmenler çoğunlukla Rusya dan izin almaksızın göç etmiş ve yollarda baş gösteren salgın hastalıklar neticesi verilen kayıplar tespit edilememiştir Osmanlı Rus harbi hem Balkanlar da hem de Kafkasya da yeni göç dalgalarının başlamasına neden olmuştur. Rusya savaş esnasında işgal ettiği Kafkas ve Anadolu topraklarında yaşayan Müslüman toplulukları göç etmeye zorlamıştır 16. Zaten Rusya nın savaştan galibiyetle ayrılmasının ardından Kafkasya Müslümanları savaş esnasında Osmanlı güçlerini desteklemeleri veya Ruslara karşı ayaklanmalar çıkarmaları nedeniyle çoğunlukla göç etmeye mecbur kalmışlardır 17. Özellikle harbin gerçekleştiği Sohum, Batum ve Doğu Anadolu da önemli nüfus hareketleri gerçekleşmiştir. Ruslar, 13 Nedim İpek, Kafkaslar dan Anadolu ya Göçler ( ), Ondokuzmayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, S.6, Samsun, 1991, s Adnan Sofuoğlu, Osmanlı Devleti nde Ortaya Çıkan Göç Problemleri ve Türk Göçlerinin Bir Safhası; (Rumi:1319) Yılında Meydana Gelen Göçler, Türk Kültürü, S.383, Ankara, Mart 1995, s Saydam, a.g.m., s İpek, 93 Muhacereti, s Berber, a.g.m., s döneminde, Kırım ve Kafkasya dan Osmanlı Devleti ne göç etmek isteyenler arasında başta Museviler olmak üzere, Müslüman olmayanlar da yer almıştır. Erkan, a.g.e., s.75.

21 4 Berlin Anlaşması nın ardından da Kars, Ardahan, Oltu ve Kağızman sancaklarında askeri vilayet tesis etmişlerdir. Vilayet dâhilinde Türk toprak mülkiyetini tanımayan Ruslar, Türk halkını kaçırtıp yerine gayr-i Müslim unsurları getirmeye başlamışlardır 18. Gayr-i Müslim unsurlar içerisinde Ermeniler ayrı bir yer tutmuştur 19. Bu doğrultuda savaş sonrası Rusya, hâkimiyetine geçen bölgeleri Ruslaştırmak ve Kafkasya nın Müslüman ahalisinin milli fikirlerini bozmak amacıyla yeni uygulamalar meydana getirmiştir. Müslüman çocuklarını ana dillerini öğrenmeksizin Rus mekteplerine kaydetmek ve sıbyan mekteplerini fırsat buldukça kapatmak gibi uygulamalar Müslüman ahalinin Osmanlı topraklarına göç etmesindeki nedenler arasında yer almıştır 20. Kırım dan 1890 da da Osmanlı topraklarına yeni bir göç dalgası başlamış ve 1891 de daha da artmıştır. Göç edenlerin sayısı 18 ile 20 bin civarında olmuştur. Bunun temel nedeni de Rusya nın uyguladığı iskân siyaseti idi. Zira Müslümanlar göç etmeye ve az miktardaki verimsiz kırsal arazilere sürülmeye başlanmıştır. Bunların yerlerine de daha önce de yapıldığı gibi Rus göçmenler ile gayr-i Müslim ahali getirilerek yerleştirilmiştir ten 1908 e kadar geçen dönemde, Kırım ve Kafkasya dan Osmanlı topraklarına önemli bir göç olmamıştır Balkanlardan Gerçekleşen Göçler Osmanlı İmparatorluğu nun Avrupa daki hudutları daralmaya başladıktan sonra devletinin himayesinden mahrum kalmak istemeyen Müslüman-Türk ahali göç yollarına düşmüştür 23. II. Viyana Kuşatması sonrası yıllarında Osmanlı ve Avusturya arasında cereyan eden savaşlar sonucunda Balkanlardan ilk göçler başlamıştır. Özellikle 18 İpek, Kafkaslar dan, s Harbi sonrası Anadolu topraklarından daha çok Ermeni Revan a yerleştirilmiştir. Bu tarihten sonra Ermeniler bölgede sağlam bir çoğunluk oluşturabilmişlerdir. 19. yüzyılın sonlarında Kafkasya ya iskân ettirilen Ermenilerin sayısı a ulaşmıştır. Orat-Arslan-Tanrıverdi, a.g.e., s Nedim İpek, 93 Muhaceratı, Osmanlı, C.4, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999, s yılındaki sayıma göre Tavrida vilayetinde Rusların nüfus oranı %70 iken Tatarların oranı %13 e inmiştir. Erkan, a.g.e., s A.g.e., s Yılmaz Altuğ, Balkanlardan Anayurda Yapılan Göçler, Belleten, C.LV, S.212, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1991, s.109.

22 da General Piccolomini nin yaktığı Üsküp şehrinde nüfusun büyük bir kısmı muhacir konumuna düşmüştür de yaşanan Osmanlı-Rus savaşı ve Sırp isyanı bölgeden göçlerin yaşanmasına neden olmuştur. Bu dönemde Bulgaristan dan ilk göçler başlamış ve Rusların Tuna yı geçmesi ile birlikte kadar Türk bölgeden göç etmiştir te Yugoslavya da bulunan Sırplar ayaklanmış ve bu ayaklanma sonucu da yılları arası Türk, Üsküp, Kosova ve Manastır a gitmiştir te Girit ayaklanmaları sonucu ise kişi İstanbul ve Anadolu ya göç etmiştir de Girit muhtariyet kazanınca burada yaşayan büyük zorluklarla karşılaşan Müslümanların çoğu Anadolu ya hicret etmiştir 25. Balkanlardan yaşanan en önemli göç dalgalarından ilki Osmanlı-Rus harbi esnasında gerçekleşmiştir. Zira harp esnasında Türk katledilmiş ya da açlık ve hastalıktan ölmüştür. Yaklaşık 1 milyon Türk de göç etmek zorunda kalmıştır. Savaş sonrası Balkanlarda değişen statü çerçevesinde göçü tercih etmeyen Türk halk üzerinde ciddi baskılar oluşturulmuştur. Örneğin Berlin Anlaşması ile kurulan Bulgaristan Emareti, Türklere yaşama hak ve hürriyeti, din ve vicdan hürriyeti, medenî ve siyasî haklarını kullanma fırsatı, kamu hizmetlerine girme ve çeşitli meslekleri icra etme hakkı, ana dilini serbestçe kullanma hakkı, mülkiyet hakkı ve eğitim hakkı tanımamıştır. Osmanlı Devleti nin diplomatik çabalarına rağmen bu uygulamaların durdurulamaması sonucu Türk halkının göçü de devam etmiştir. Göçmenlerden i Şumnu da, i Makedonya da, i Batı Trakya da ve Rodoplar da toplanmıştır. Eylül 1879 a kadar i aşkın göçmen ise İstanbul a gönderilmiştir. Bulgaristan Emareti nin resmi sayım sonuçlarına göre 1888 yılında gerçekleşen göçler nedeniyle Türklerin nüfus oranı %19 a düşmüş ve Bulgar nüfusu %70 e ulaşmıştır 26. Yine Berlin Anlaşması ile Osmanlı nın Balkanlarda en uç ileri karakolu konumundaki Bosna-Hersek in Avusturya Macaristan ın işgaline bırakılması ile bölgeden 24 Üsküp şehri bu dönemde nüfusu ile Edirne den sonra Müslümanların ikinci önemli merkezi idi. H. Yıldırım Ağanoğlu, Osmanlı dan Cumhuriyet e Balkanlar ın Makûs Talihi, 1. Basım, Kum Saati, İstanbul, 2001, s Faruk Kocacık, Rumeli den Anadolu ya Yönelik Göçler ve Sonuçları, Osmanlı, C.4, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999, s.656,657.: 26 İpek, a.g.e., s.96, 97.; Bölgeden göç etmekte o kadar kolay olmamış Ocak 1878 de sadece Filibe de yerli ve muhacirlerden kadar ahali istasyonda kar altında yatarak vagon gelmesini beklemiştir. Bilal Şimşir, Rumeli den Türk Göçleri, C.1, Türk Tarih Kurumu, Ankara1989, s. 269.

23 6 göç talepleri gelmeye başlamıştır 27. Osmanlı Devleti başta bölgedeki hükümranlık haklarının devamını sağlamak gibi çeşitli nedenlerden dolayı göç taleplerine olumlu yaklaşmamış ise de Müslümanlara yapılan haksız uygulamalar sonucu geri adım atmak zorunda kalmıştır. Bosna-Hersek göçmenleri, İşkodra, Priştine, Kosova, Taşlıca ve Draç sancağı gibi Bosna-Hersek e yakın bölgelere göç etmişlerdir 28. Bölgeden göç ilerleyen tarihlerde de devam etmiş ve tarihleri arasında kadar Boşnak, Osmanlı Devleti ne göç etmiştir 29. Savaş sonrası Romanya ya bırakılmış olan Kuzey Dobruca da yaşayan Müslüman halk da benzer nedenlerle göç yollarına düşmüştür. Bu göçler sonucu sadece Filibe sancağında 1875 yılında olan Türk sayısı 1878 de e gerilemiştir den 1900 yıllara kadar Bulgaristan ve Doğu Rumeli den 2 milyona yakın göçmen Makedonya ve Anadolu ya göç etmiştir 31. Balkanlardan yaşanan büyük kitlesel göçlerin ikincisi yıllarında gerçekleşen Balkan muhârebeleri nedeniyle meydana gelmiştir. Art arda yaşanan muharebeler sonucunda Balkanlar daki Türk-İslam nüfusunun büyük çoğunluğu Osmanlı hâkimiyetinden çıkmıştır. Bu savaşlardan zararlı çıkan sadece Osmanlı Devleti olmuştur. Zira Avrupa daki topraklarının %83 ünü ve nüfusunun da %69 unu kaybetmiştir. Sonuçta bu yenilgi Osmanlı Devleti ne önemli bir gelir ve ziraat kaybı olarak da geri dönmüştür 32. Balkan Savaşları sonrası Yunanistan ın işgal ettiği bölgelerden e yakın Türk ve Müslüman Yunanistan ın uyguladığı baskı ve şiddetten dolayı Osmanlı topraklarına göç etmek zorunda kalmıştır 33. Hem Yunanistan hem de Bulgaristan çoğunlukla Osmanlı topraklarından gelen Rum ve Bulgarları bir yandan göç eden Türklerin topraklarına yerleştirirken diğer yandan ele geçirdikleri bölgelerdeki Hıristiyan halkın göçünü yasaklamışlardır. Bulgaristan tarafından sadece Batı Trakya daki Müslüman 27 Ağanoğlu, a.g.e., s Bayram Kodaman-Nedim İpek, Balkanlar, Girit ve Kafkaslardan Anadolu ya Yönelik Göçler ve Göçmen İskan Birimlerinin Kuruluşu ( ), Erdem, C.12, S.35, Atatürk Kültür Merkezi, Ankara, 2002, s.378,379.; Avusturya, işgal döneminde katolik Hırvat ve Leh göçmenleri Müslümanların arazilerine iskan etmiş ve katolik cemiyetleri vasıtasıyla Müslümanları Hıristiyanlaştırmaya çalışmak gibi Bosna-Hersek in nüfus yapısını değiştirmeye yönelik uygulamalar başlatmıştır. İpek, 93 Muhacereti, s Ağanoğlu, a.g.e., s Kemal H. Karpat, Osmanlı dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, Çev: Bahar Tırnakçı, 1. Baskı, Timaş Yayınları, İstanbul, 2010, s Kocacık, a.g.m., Ahmet Halaçoğlu, Balkan Savaşlarında Anadolu ya Yönelik Göçler ve Sonuçları, Osmanlı, C.4, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999, s İbrahim Sezgin, Balkan Savaşları Sonrası Yunanistan ın Soydaşlarımıza Karşı Sürdürdüğü Politika, Askeri Tarih Bülteni, S.38, Yıl:20, Şubat 1995, s.105.

24 7 ve Rum ahalinin içine Bulgar göçmen iskân edilmiştir. Böylece barış masasında Türklerin azınlıkta olduğu ispat edilerek bu toprakların kendilerine bırakılmasını sağlamak için çaba sarf ettikleri görülmektedir 34. Gerek Balkan Savaşları esnasında gerek se savaş sonrası Bulgar ve Yunanlıların Türk ahaliye uyguladıkları baskı, zulüm ve katliamlar mübadele anlaşmalarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Türk ve Bulgar hükümet temsilcileri Trakya göçmenlerinin mübadelesi ile ilgili sözleşmeyi 2-15 Kasım 1913 te Edirne de imzalamıştır 35. Yunanistan ile Osmanlı arasında mübadele konusunda ancak 1 Temmuz 1914 te bir anlaşmaya varılmıştır. Mübadele Makedonya da kalan Türkler ile Doğu Trakya ve Aydın vilayetlerindeki Rumların karşılıklı olarak ihtiyari bir şekilde değişimini içermektedir İskân Faaliyetleri Osmanlı Devleti tarih boyunca diğer devletlerinde yaptığı gibi sınır boylarına özel statülü toplulukları yerleştirerek sınırda tampon bölgeler meydana getirmiştir. Kaybedilen savaşların ardından gerileme dönemi ile birlikte başlayan içe dönük göçlerde de gelen muhacirler sınıra yakın tampon bölgelere yerleştirilmeye başlanmıştır 37. Başlangıçta muhacirlerin kabul ve iskânları ile ilgili bir nizamname çıkarılmamış ancak büyük çapta göçler gerçekleştikçe birer hususi talimatname muhacirlerin sevk edildikleri eyaletlere gönderilmiştir. Bu konuda ilk örnek 3 Mayıs 1856 da Silistre Valiliği ne gönderilen ve Kırım muhacirlerinin hangi esaslar dâhilinde iskân edileceklerini içeren talimatname olmuştur. Bu talimatname sonraki yıllarda çıkarılacak olan göç ve muhacir mevzuatının temelini oluşturmuştur 38. Kırım Savaşı na kadar Dâhiliye Nezareti 34 Halaçoğlu, a.g.m., Serdar Sarısır, 1913 Türk-Bulgar Mübadele Sözleşmesi, Askeri Tarih Araştırmaları Dergisi, S.7, 2006, s Halaçoğlu, a.g.m., s Fuat Dündar, İttihat ve Terakki nin Müslümanları İskân Politikası, İletişim Yayınları, 5. Baskı, İstanbul 2011, s Orat-Arslan-Tanrıverdi, a.g.e., s.24.; Silistre Valiliği ne gönderilen talimatname de şu noktalara önem verilmiştir: 1-Vapur ve yelkenli ile Balçık iskelesine gelenler öncelikli olarak çadırlara ve civar köylere yerleştirileceklerdir. 2-Göçmenler; din ve mezheplerine, servet ve kudretlerine bakılmaksızın, 10 sene vergiden, 25 sene askerlikten muaf tutulacaklardır. Bunlar faydalı olabilmeleri için dağınık değil de toplu iskân edileceklerdir. Görevliler tarafından kendilerine suyu mevcut, denize veya nehire yakın, arazisi boş ve verimli yerlerde köyler teşkil edilecektir. Herkese tapuları ücretsiz dağıtılacak, kayıtlar muntazam tutulacaktır. Sanat ve ticaret ehli olanlar ise mesleklerini yürütülebilecekleri yerlere iskân edileceklerdir. 3- Zengin olan göçmenlerin evleri kendileri tarafından, diğerlerininki devlet tarafından yaptırılacaktır. Hazineye fazla yük olmaması için odun, taş, kereste, naklinin, angarya tarzında değil de, komşuluk yardımı olarak halk tarafından yapılabilmesi için teşviklerde bulunulmalıdır. Evler ahşaptan ve mümkün mertebe

25 8 bünyesinde bulunan bazı daireler muhaceret işiyle meşgul olmuştur. Ancak bunların büyük göçleri düzenleyebilecek kabiliyetleri yoktu. Üstelik kurumlar arasında da görev ve yetki karmaşası yaşanmıştır 39. Kırım Savaşı sonrası ise bu mesele ile ilgilenen en üst merci Ticaret Nezareti olmuştur. Bu işlerin koordinasyonu ise başkentte Şehremaneti ne taşrada da yerel yetkililere verilmiştir. Ticaret Nezareti tarafından hazırlanan talimatnameler taşraya gönderildiği gibi göçmen iskânının yoğun olduğu yerlere merkezden olağanüstü yetkili memurlar da gönderilmiştir 40. Ancak artarak devam eden göçler karşısında Şehremaneti nin yetersiz kalması nedeniyle 5 Mayıs 1860 da Muhacir Komisyonu oluşturulmuştur 41. Komisyon başlangıçta Ticaret Nezareti ne bağlı iken Temmuz 1861 den itibaren bağımsız bir kurum haline getirilmiştir Osmanlı-Rus harbinden sonra meydana gelen büyük göçlerle birlikte komisyon biraz daha genişletilerek İskân-ı Muhacirin Komisyonu haline getirilmiştir. Ardından bütün vilayetlerde İskân-ı Muhacirin Müdürlüğü meydana getirilerek İstanbul da kurulan İskân-ı Umumiye Müdürlüğü ne bağlanmışlardır 43. Umum Müdürlüğün teşkilatı 1914 te yeniden düzenlenmiş ve adı Aşâir ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi olarak değiştirilmiştir. Müdüriyet iskân, heyet-i fenniye, sevkiyat ve aşâir şubelerine ayrılmıştır 44. Kırım Savaşı sonrası gelen Kafkasyalı göçmenler daha önce uygulanan sistem çerçevesinde sınır güvenliği dikkate alınarak Rumeli taraflarına toplu bir halde yerleştirilmişlerdir. Göçmenler Anadolu da ise hem iç güvenlik hem de yeni güç öbekleri oluşmaması için dağınık bir şekilde iskân edilmişlerdir 45. aynı tarzda ve bir sırada, sokakları düzgün ve geniş inşa edilmelidir. 4- evler inşa edilirken bir taraftan da göçmenlere ne kadar öküz ve araba lazım olacağı tespit edilmelidir. Bunlar devlet tarafından karşılanacaktır. Zamandan kazanmak için gelecek sene ekilecek alanların nadası şimdiden hazırlanmalıdır. Ayrıca verilecek tohumluk zahire de süratle belirlenmelidir. Ziraî araç ve gereç mahallince karşılanacaktır. 5- İskân edilen göçmenlerin nüfus kayıtları süratle hazırlanacak nizamnameye göre köy ve kaza olarak kaydedilecek, göçmenlerin müsait, nüfus kâtibi ve nazırı gibi görevliler tayin edilecek ve münasip ölçüde maaş bağlanacaktır. Kaza müdürlerinin maiyetine yeterli asker verilecektir. 6- Göçmenlere yapılan yardımlar büyük miktarlara ulaşacağından ileride kendilerine kudret geldiğinde bu masrafları geri ödemeleri için usûle uygun senetler hazırlanmalıdır. Saydam, a.g.m., s Mehmet Yılmaz, XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti nin Muhaciri İskân Politikası, Osmanlı, C.4, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999, s Saydam, a.g.m, Ağanoğlu, a.g.e., s Saydam, a.g.m., s Orat-Arslan-Tanrıverdi, a.g.e., s Yusuf Halaçoğlu, Kolonizasyon ve Şenlendirme, Osmanlı, C.4, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999, s Berber, a.g.m., s.24. Muğla ile Adana vilayetindeki boş yerlere Nogaylar ile Kuban civarından gelen göçmenler yerleştirilmiştir. Saydam, a.g.m., s.683

26 9 Osmanlı Devleti kentlerde bulunan arsalara veya büyük kent çevresine 1877 yılına kadar gelen göçmenlerin yerleştirilmelerine izin vermemiştir. Göçmenlerin sayısının artması ile köy ve kasabalar göçmenleri barındıramaz hale geldiği gibi kent hayatına ve küçük ticarete alışmış bulunanların çoğu yerlerini terk ederek kentlere yerleşmeye başlamıştır. Bunun üzerine 14 Haziran 1878 tarihinde çıkarılan talimatın 35. maddesiyle gelen göçmenlerin hepsinin köylere yerleştirilmesi gerekmediği, kent ve kasaba çevrelerinde boş arazi olduğu takdirde göçmenlerin buralara da yerleştirilebileceği hükmünü koymuştur Harbi sonrası Osmanlı Devleti yeni gelen göçmenleri çoğunlukla Rumeli ye yerleştirmeye özen göstermiştir. Yeni gelen ahali yine sınırda askeri açıdan bir kordon meydana getirmek için Yanya, Tırhala, Selanik, Edirne ve İstanbul arasındaki köy ve boş arazilere iskân edilmiştir. Bu siyasetin başarıya ulaşması için II. Abdülhamid Rumeli den Anadolu ya muhacir sevkini yasaklamıştır. Bu şekilde bir iskân uygulaması ile aynı zamanda göçmenlerin daha az sorunla karşılaşmaları ve yakın bölgelere yerleştirildikleri için daha az masraf olması sağlanmakta idi 47. Yukarıda adı geçen bölgelere yerleştirilemeyen göçmenlerin bir kısmı ise stratejik bir öneme sahip Çanakkale Boğazı civarına iskân edilmeye çalışılmıştır 48. Ancak doğuda sınıra uygulanacak iskân faaliyetlerine dış müdahalelerin olduğu görülmektedir. Sınırda güvenlik maksadıyla Kafkasya dan gelen Çerkes göçmenlerin Doğu Anadolu ve Rusya sınırına yakın yerlere iskân edilmesine hem Rusya hem de İngiltere karşı çıkmıştır. Hükümette bu baskılara boyun eğmek zorunda kalmıştır 49. Ayrıca Rumeli göçmenleri Diyarbakır, Van, Halep, Bağdat ve Basra da belirlenen boş arazilere İstanbul ve Rumeli ye uzak olması, ulaşım ağının yeterli olmaması ve gayrimüslimlerin tepkileri gibi nedenlerden dolayı kitleler 46 Kocacık, a.g.m., s.659.; İlk başta göçmenlerin köy ve kasabalara yerleştirilmesinin temel nedeni XIX. Yüzyılda kısa aralıklarla uzun savaşların olması sonucu Müslümanların askere alınması ve savaşlarda büyük kayıpların yaşanması, salgın hastalıkların yayılması ve kıtlık gibi olayların Anadolu daki Türk nüfusunu azaltmış olmasıydı. Bütün bunların bir sonucu olarak bazı yerler boşalmış ve harap olmuştur. Böylece ekonomisi ziraata dayanan devletin gelirleri azalmıştır. Sonuçta devlet harap ve terk edilen yerleri ziraata açarak memleketin imar edilmesi için bir kaynağa ihtiyaç duymuştur. Bu kaynak XIX. yüzyılda göçmenler olmuştur. İpek, Kafkaslar dan, s Ağanoğlu, a.g.e., s.101.; Rumeli de dağınık bir şekilde yer alan Çerkezler Osmanlı-Rus harbi öncesi alınan karar üzerine askeri bir kordon oluşturulacak şekilde Vidin den Sava nehrine kadar uzanan sahada iskân edileceklerdi. Dündar, a.g.e., s İpek, 93 Muhacereti, s Rusya ya karşı her fırsatta ayaklanan Çerkeslerin sınıra yerleştirilmemesi konusunda göçmenler ülkesinden çıkmadan Rusya şart koşmuştur. İngiltere ise başta Çerkeslerin Rusya sınırına iskânına taraftar iken Ermeni meselesinin ortaya çıkmasından sonra vazgeçmiştir. Erkan, a.g.e., s.92,93.

27 10 halinde iskân edilememişlerdir. Bu da özellikle Batı Anadolu bölgesinde izdihama neden olmuştur tarihleri arasında Anadolu ya Bulgaristan, Bosna-Hersek, Karadağ, Sırbistan, Romanya, Yunanistan, Girit, Batum, Dağıstan, Kaşgar ve İran dan gelen göçmen toplulukları kasaba, köyler veya boş arazilerde iskân edilerek yeni mahalle ve köyler oluşturulmuştur. Göçmenler meskenleri inşa edilene kadar yerli ahaliye misafir olmuşlardır. Köy, kasaba ve şehirlerdeki mahallelere yerleşen göçmenler nüfusu önemli oranda artırıp idari sorunların yaşanmasına neden olunca göçmenlerin olduğu yerler ayrı bir mahalle şeklinde yeniden düzenlenmiştir. Köy ve kasabalara iskân edilemeyen göçmenlerin yeni oluşturulacak olan köylere yerleştirilmeleri kararlaştırılmıştır. Oluşturulacak göçmen köylerinin ana yol, istasyon ve iskelelere yakın yerlerde kurulması planlanmıştır 51. İskân çalışmaları sonucu, Anadolu ve Rumeli deki Türk toprakları göçmen iskânına açılmıştır. İşkodra, Manastır ve Kosava vilayetlerine Karadağ ve Sırbistan a terk edilen yerlerden ve Bosna-Hersek ten gelen Müslümanlar iskân edilmiştir. Kafkas göçmenleri Doğu ve Orta Anadolu ya yerleştirilirken, Bulgaristan, Romanya ve Girit göçmenleri çoğunlukla Batı ve Orta Anadolu ya yerleştirilmişlerdir 52. Balkan Savaşları ile birlikte yeni bir göç dalgasının yaşanması sonucu göçmenlerin sürekli iskânları ve vatandaşlığa kabulleri işlemlerinin düzenli yürümesi için 45 maddeden oluşan İskân-ı Muhacirin Nizamnamesi hazırlanmıştır. Nizamname 13 Mayıs 1913 te çıkmıştır. Dört bölümden oluşan nizamname de muhacirlerin kabulü, Muhacirin Müdüriyeti nin vazifeleri, iskân ve çeşitli maddeler yer almaktadır 53. Bu defa göçmenlerin 50 Sonuçta göçmenler Kosova, İşkodra, Yanya, Edirne, Aydın, Ankara, Kastamonu ve Bursa vilayetleri ile İzmit, Biga ve Canik sancaklarına gönderilmiştir. İpek, 93 Muhacereti, s İpek, a.g.e., s. 311, 312, A.g.e., s Nizamnamede yer alan bazı önemli maddeler şunlardır; Birinci Bölüm muhacirlerin kabul ve nerelere iskân edileceklerinin hükümetin yetkisinde olduğu, nüfusa kayıt, vatandaşlığa kabul işlemleri, hakkındaki bilgileri içermektedir. (md.1-5). Muhacirlerden kendilerine ayrılan yerlere gitmeyenler, bir daha yardım talep etmemek üzere kendilerinden taahhüt senedi alındıktan sonra kendi paralarıyla arazi alıp istedikleri yerlerde yerleşebileceklerdi (md.6). İkinci bölümde her vilayet ve bağımsız livalarda vali ve mutasarrıfın başkanlığı altında defterdar, muhasebeci ile idare meclisi ve belediye üyelerinden bir veya iki kişi ve Defter-i Hakanî ve Ziraat ve Sıhhiye Müdür ve Nafia başmühendislerinden ve hükümet ya da belediye doktorlarından meydana gelen bir İskân-i Muhacirin Komisyonu oluşturulacağı (md.12), muhacirlerin geçici olarak beslenmeleri, sevk ve iskânı, vilayet dâhilinde arazi araştırması, verilecek arazinin bölüştürülmesi, bina inşası hakkındaki tüm kararların komisyonca kararlaştırılıp bununla ilgili harcamaların da yine bu komisyonca yapılacağı belirtiliyordu. (md.15). Üçüncü bölümde ise muhacirlerin yerleştirilmesi hakkındaki

28 11 sürekli iskân edilecekleri yerler tespit edilinceye kadar Rumeli den başka göçmen gelmesine müsaade edilmemesi uygun görülmüştür 54. Ayrıca hükümet takip ettiği iskân siyaseti çevresinde Türk nüfusun azaldığı yerleri takviye etmek istemiş bu nedenle Türk unsur çoğunlukla İzmir, Edirne, Adana ve Balıkesir e iskân edilmiştir. Yine bu çerçevede tercih edilen yerler arasında Marmara Denizi ve adalarında Rumlardan tahliye edilen köylerde yer almıştır 55. Arnavut muhacirler ise Batı sınırından ve Marmara bölgesinden uzak bölgelere sevk ve iskân edilmeye çalışılmıştır. II. Balkan Savaşı sonrası gelen Boşnak muhacirler de Anadolu nun iç ve doğu bölgelerine sevk edilmiştir. Her iki grubunda en kısa zamanda Türkçe öğrenmesi ve adetlere uyum göstermesi istenmiştir 56. Gerek Balkan Savaşları esnasında yaşanan göç gerek sonrasında Bulgaristan ve Yunanistan ile mübadele konusunda gerçekleştirilen temaslar muhacir sayısında ciddi bir artış yaşanacağını göstermiştir. Daha önce gelen muhacirler mevcut köylere dağıtılması nedeniyle yeni gelenler için böyle bir seçenek kalmamıştı. Bundan dolayı hükümet yeni oluşturulacak köyler için plan ve proje hazırlamaya başlamıştır. Balkan savaşları ve sonrasında gelen muhacirler için hazırlanan köy projeleri öncekilere göre daha titiz ve detaylı olmuştur. Bunda İttihat ve Terakki nin etkisi olduğu söylenilebilir. Ancak Balkan maddeler mevcuttur. Buna göre İstanbul da Muhacirin Müdüriyeti ve taşrada muhacirin komisyonları gelen muhacirleri önce geçici olarak uygun yerlere yerleştirir, doktorlarca muayene yapıldıktan sonra hasta olanlar en yakın hastaneye sevk edilirler. Komisyonlar mecbur kalmadıkça iaşe işine karışmaz, güçlü olan muhacirlere mümkünse iş bulunur (md.21-23). Komisyonlar her haneye, nüfus ve toprağın verimliliği dikkate alınarak arazi teslim ederler. Yerleştirilen muhacirler plan dâhilinde bir ev ve iki baş çift hayvanı, tarım aletleri, tohumluk zahire satın alındığı takdirde bedeli müteselsil kefaletle köye bağlanır ve Hazine ce aile reisine kayıt olunarak uzun vadeli taksitlerle daha sonra geri alınır. Yeni bir köy ya da mahalle oluşturulacak ise cami, mektep çeşme gibi masraflar oraya yerleştirilenlerin hissesine bölünerek hazinece daha sonra geri alınır(md.24-27). İhtiyacı olan esnaf muhacirlere bir ev inşa edilir ve iki bin kuruşu geçmemek üzere sermaye sağlanır (md.30). Ayrıca akrabası olan muhacirlerin birlikte veya birbirine yakın olarak yerleştirilmesine dikkat olunacağı da belirtilmektedir (md.30). Dördüncü bölümde ise İskân-ı Muhacirin müdür ve memurlarının, yerleşim yerlerini her açıdan değerlendirerek, problemleri çözmeye gayret edecekleri belirtilmektedir. Ayrıca muhacirlerin devlete ait boş arazi, satın alınabilecek çiftliklere yerleştirilebilecekleri, vilayetlere ait komisyonların ise muhacir iskânında arazilerin ziraata elverişli olup olmadığı ve muhacir yerleştirildiğinde eski ahalinin darlığa düşmemelerine vs. dikkat ederek, muhacirleri mümkün olduğunca alıştıkları iklime uygun yerlere yerleştirmeye vazifeli oldukları da bu maddelerde açıklanmaktaydı (md.43). Ancak nizamname ihtiyacı tam olarak karşılayamadığı için tadili meselesi gündeme gelmiştir. Ağanoğlu, a.g.e., s.177, Ahmet Halaçoğlu, Balkan Harbi Sırasında Rumeli den Türk Göçleri ( ), 2. Baskı, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1995, Ayrıca Gelibolu yarımadası, Ayvalık, Edremit gibi yerlerde nüfus dengesinin Müslümanlar lehine sağlanması için Rumeli den gelecek muhacirlerin öncelikli olarak buralarda iskân edilmesine de dikkat edilmiştir. Ağanoğlu, a.g.e., s.108, Uzun süren isyanlar ve büyük devletlerin baskıları sonucunda bağımsızlığın kazanılması ile birlikte Osmanlı topraklarını terk etmeyen ancak isyana katılmış olan Arnavutların Dersaadet te kalmalarına hükümet tarafından 17 Mayıs 1914 tarihli bir genelge izin verilmemiştir. Ancak Boşnak muhacirler iskân edilirken Arnavutlarda olduğu gibi ihtiyatlı davranılmamış bazı iller yasaklanmamıştır. Dündar, a.g.e., s.112,124.

29 12 muhacirleri için hazırlanan muhacir köy projesi diye adlandırılan girişim I. Dünya savaşı nedeniyle tam olarak uygulanamamıştır 57. Balkan muhacirlerinin yaraları tam olarak sarılamadan I. Dünya Savaşı nın çıkması ile birlikte bu defa Rus işgaline uğrayan vilâyet-i şarkiye ahalisi iç kesimlere doğru göç etmeye başlamıştır. Rusya, Bolşevik İhtilali sonucu hem savaştan hem de işgal ettiği topraklardan çekilmiştir. Savaş sonrası daha vilayet-i şarkiye mültecileri yerlerine iade edilememişken ateşkes hükümlerince Elviye-i Selase den Türk ordusunun çekilmesi bölgede yeni göçlerin meydana gelmesine neden olmuştur. Mondros Mütarekesi ile tam bir teslimiyet içerisine giren Osmanlı Devleti işgaller karşısında etkisiz kalmış ve Yunan işgaline uğrayan Batı Anadolu ve Marmara bölgesinden de binlerce kişi göç etmek zorunda kalmıştır. Göç edenler arasında hem Anadolu nun yerli ahalisi hem de daha önce Balkanlar ve Kafkasya dan gelen muhacirler de yer almıştır. Böylece bu sorun yeni bir boyut kazanmaya başlamıştır. 57 Devlet tarafından inşa edilen meskenler standart tek tip şeklinde olmuştur. Buna karşın muhacirlerin inşa ettiği meskenler ise geldikleri bölgenin konut biçimi ve köy düzenini esas almıştır. Kafkas muhacirleri taş, kerpiç, saz ve ot gibi malzemeler kullanırken, Balkan ve Kırım muhacirleri; kerpiç, saz, kiremit veya toprak malzemeler kullanmışlardır. Dündar, a.g.e., s.203,210.

30 13 BİRİNCİ BÖLÜM MÜTAREKE YILLARINDA GERÇEKLEŞEN GÖÇLER 1.1. İç Göçler Batı Anadolu I. Dünya Harbi nde Rus işgaline uğrayan ve Ermeni çetelerinin katliamlarına maruz kalan Doğu Anadolu halkı iç kesimlere doğru göç etmek zorunda kalmıştı. Mütarekenin imzalanmasının ardından bunlar yerlerine tam olarak sevk edilmemişken bu defa başlayan Yunan işgalleriyle birlikte Batı Anadolu halkı da göç yollarına düşmüştür. 15 Mayıs 1919 günü İzmir de başlayan Yunan işgali, Batı Anadolu ve diğer işgal sahalarında büyük göçlere sebep olmuştur 1. Yunanistan başlangıçtan itibaren işgal ettiği arazide nüfus üstünlüğü sağlamayı amaçlamıştır. Özellikle Batı Anadolu kıyı şeridinde yaşayan Türkleri kaçırarak, buralara Rum göçmenleri yerleştirmek suretiyle, planlı bir iskân politikası uygulamaya daha işgal öncesinde başlanmıştır. Mondros Mütarekesi nin imzalanmasının ardından Rum göçmenler kıyı şeridine göç etmeye başladılar Mayıs ı takip eden günlerde ise gerek Rum çeteleri gerek Yunan askerleri tarafından bölgedeki Türklere yönelik zulüm, işkence ve katliamlar gerçekleştirmişlerdir. Mondros Mütarekesi nin 7 nci maddesi bahane edilerek Yunan işgali yaygınlaşırken yağma ve zulmün her çeşidi sergilenmiştir 3. Yunanistan Megali İdea çerçevesinde Ege nin önemli bir bölümünü kendi topraklarına katmayı istiyordu. Saldırılar işkence ve cinayetler, yapılan her türlü hareketler Türkleri yok ederek ve göçe zorlayarak bölgeyi tamamıyla Rumlaştırmak bu mümkün olamaz ise en azından Türk unsuru azınlık durumuna düşürmek hedefleniyordu. Yunanlılar bir yıl gibi kısa bir zaman içinde bu hedefleri yönünde küçümsenmeyecek kadar yol almışlardır 4. Zira Batı Anadolu da Rumeli den göç etmiş ve Yunan zulümlerine bizzat 1 Mesut Çapa, Anadolu da Yunan İşgalinin Sebep Olduğu İç Göçler, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C. X, S.29, 1994, s Emine Pancar, Yunan İşgalleri Karşısında Göç Hareketi, ÇTTAD, VIIII/18-19, (2009/Bahar-Güz), s Talat Yalazan, Türkiye de Yunan Vahşet ve Soykırımı Girişimi (15 Mayıs Eylül 1922), C.I, Genel Kurmay Basımevi, Ankara 1994, s Kamil Su, Manisa ve Yöresinde İşgal Acıları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1982, s.48.

31 14 tanık olmuş çok sayıda muhacir bulunmaktaydı. Başlarına neler gelebileceğini çok iyi biliyorlardı. Yunanlıların İzmir i işgal ettikleri haberi Aydın ilinde yayılmaya başlayınca Türkler kaygılanmaya; Rumlar ise Türkleri tehdit etmeye başlamışlardı. Türkler köylerinin Yunanlılarca işgalinin sonucunun ne olacağını tahmin ediyorlardı. Birçok Türk, tehlikeli olarak gördükleri köylerden kaçarak kentlere sığınıyorlardı ama oralarda da güvenlik sağlayamıyorlardı. Dolayısıyla köylerini bırakarak kentlere sığınmış olan Türk halkı, başka yerlere sığınmak zorunda kalıyor ve ikinci kez göçmen oluyordu 5. Justin McCarthy Batı Anadolu dan gerçekleşen göçleri şu şekilde değerlendirmektedir; Türk sığınmacılar çoğu kez, bulundukları yerden kaçmak zorunluluğuna tekrar tekrar düştüler. Onların bu üst üste kaçışları dolayısıyla çektikleri çile, Balkan Savaşı göçmenlerinin çilesini anımsatıyordu. Gerçekten de, Aydın Vilayetinde çok sayıda sığınmacı oraya daha önce Balkan Savaşlarının sığınmacıları olarak gelmişlerdi. İzmir in işgal edilmiş bulunduğunun haberi, Aydın Vilayetinin diğer yerlerinde duyulunca, yerli Türkler korkuya kapıldı. Yerli Rumlar ise tehdit edici haller takındı. Her iki yanda bulunan insanlar, Türk köylerinin başına bir Yunan işgali halinde, neler geleceğini biliyordu. Birçok Türk, tehlikeli kırsal yörelerden Manisa gibi kentlere kaçtı. Manisa daki olayların kanıtladığı üzere, böyle yapmaları onlara güvenlik sağlamadı. Canlı kalabilenler bir kez daha göç yoluna düştü 6. Gerek birinci ve gerekse ikinci işgal dalgası, Batı Anadolu daki Türk halkı için zor günlerin yaşanması anlamına geliyordu. Hem Yunan ordusu ve hem de onlarla işbirliği halinde olan Rum çetelerinin faaliyetleri bu bölgede yaşayan halkı daha güvenlikli bölgelere göç etmeye zorlamıştır 7. Bu konuda karşımıza ilk çıkan yer İzmir dir İzmir Yunan işgalinin daha ilk günlerinde İzmir de halk göç etmeye başlamıştır. İtalyan belgelerinde 15 ve16 Mayıs ta Yunan askerlerinin yağma ve Türkleri öldürmeye devam ettiklerinin bunun sonucu olarak da pek çok Türkün iç bölgelere kaçtıkları bilgisi Regine 5 Salahi R. Sonyel, İngiliz Belgelerine Göre Kurtuluş Savaşında Manisa ve Bölgesi ( ), Belleten, C:LXXV, S: 272, Nisan 2011,s Justin McCarthy, Ölüm ve Sürgün, Çev: Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi, İstanbul, 1995, s Şaban Ortak, Milli Mücadele Döneminde Afyon daki Mülteciler, Milli Mücadele ve Büyük Taarruz da Afyonkarahisar, Ed: Hasan Babacan, Afyon Kocatepe Üniversitesi Yayını, Afyonkarahisar, 2010, s

32 15 Elena gemisi Komutanı Albay Alessandro Ciano tarafından Deniz Kuvvetleri Bakanlığı na gönderilen yazıda yer almaktadır 8. Görgü tanıklarından ve anlatılanlarından Hükümet önünde olup biteni öğrenen, İzmir in kenar mahallelerinde oturan Türklerin de, Rumların hışmından çekinerek işgal günü alelacele şehirden ayrıldıkları anlaşılmaktadır Mayıs 1919 tarihinde Urla nın işgalinden önce yerli çetelerin ahaliye yaptıkları taşkınlıklar ve Yunanlıların işgal sırasında uyguladıkları mezalim sonucu, Müslüman ahali dağlara doğru kaçmaya mecbur kalmıştır 10. Urla da Rum çeteleri Müslüman mahallelerini yakıp yıkmış ve köylerde de, pek çok ölüm meydana getirmişlerdir. Tedhişe maruz kalan Müslüman halk memleketlerini terk etmeye mecbur kalmıştır 11. Urla kazası (İzmir le demiryolu bağlantısı yoktu, deniz Yunan donanmasının kontrolü altındaydı), Rumların saldırarak tahrip ettiği Türk köylerinin halkı ile dolmuştu. Buca ve Seydiköylü Rumların yakıp yağma ettiği Cumaovası güzergahındaki Türk köyleri ahalisi de, Torbalı yönüne doğru kaçmışlardır Mayıs 1919 da ise İzmir limanındaki savaş gemisi Duillio dan Deniz Kuvvetleri Bakanlığı na gönderilen İtalyanlar a ait bir belgeden; Yunanlıların, Türklere karşı silah kullanmaya ve haksız yere tutuklamalara devam ettikleri, Bergama ve Urla ya bağlı pek çok köyün halkının İtalyan temsilciliklerine sığındıkları anlaşılmaktadır Mayıs tarihinde İtalyanlar tarafından boşaltılan Selçuk Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Yunanlılar, Karapınar Köyü nün büyük bir kısmını yakmışlar ve halkın büyük bir kısmı dağlara kaçmak zorunda kalmıştır. Selçuk un Kuyumcu Köyü, Rum çeteleri tarafından basılarak halkın eşyası yağmalanmıştır. Ayrıca, köydeki camiyi tahrip edip, kerestelerini çıkartmışlardır. Halk, Yunan mezaliminden kurtulabilmek için daha emin buldukları yerlere göç etmiştir Mevlüt Çelebi, İtalyan Arşiv Belgelerinde Anadolu'da Yunan Mezalimi ( ), Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2010, s Engin Berber, Sancılı Yıllar:İzmir (Mütareke ve Yunan İşgali Döneminde İzmir Sancağı), Ayraç Yayınevi, Ankara, 1997, s Serdar Sarısır, Demografik Oyun Sürgün ( ), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2006, s Çelebi, a.g.e., s Berber, a.g.e., s Çelebi, a.g.e., s Mustafa Turan, Yunan Mezalimi İzmir, Aydın, Manisa, Denizli , Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2006, s.114.

33 16 Ağustos ayında Kuşadası Kaymakamı Mehmet Bey in Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği telgraf da bu bilgiyi doğrular mahiyettedir. Telgrafta Paris Konferansı na aykırı olarak yapılan işgaller ve İzmir de Yunan askerleri ile işbirliği içindeki Rumların yaptığı mezalimden dolayı Türklerin çok zor durumda bulunduğundan bahsedilmektedir. Bu duruma dayanamayan çocuğunu, ailesini ve malını kaybeden yüzlerce Müslümanın Kuşadası nın İtalya mıntıkasına ilticaya mecbur oldukları belirtilmiştir 15. İzmir in işgalinin ardından halkın göç ettiği yerler arasında Balıkesir ve Bursa da yer almaktadır. Balıkesir Polis Müdüriyeti Emniyet Genel Müdürlüğü nün Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği raporda; İzmir in işgali ve işgalin ardından Yunan askerlerinin işgal ettikleri kaza ve köylerde yaptıkları katliam yağma ve tecavüzat neticesi köylü ve kasabalının varını yoğunu terk ederek göç etmeye başladığı yazmaktadır. Ayrıca bunlardan binlerce kişinin Balıkesir, Bandırma, Kirmastı ve Bursa taraflarına hicret ettiği beyan edilmiştir 16. Tasvir-i Efkâr gazetesinin 9 Temmuz 1919 tarihli İzmir Muhacirlerinin Ahvali başlıklı haberinde ise Yunan işgali üzerine İzmir ve havalisinden hicret eden muhacirlerin miktarı e ulaştığı ve sadece Balıkesir ve havalisinde muhacir bulunduğu belirtilmiştir 17. İzmir mültecilerinin göç ettiği yerler arasında Afyon da bulunmaktadır. Afyon Sıhhiye Müdüriyeti nden 19 Ağustos 1919 tarihiyle Muhacirin Müdüriyet-i Umumiliği ne gönderilen tezkerede İzmir den Afyon a e yakın mülteci geldiği bildirilmiştir 18. İzmir'in işgali üzerine bölgeden hicret edenler arasında Rum ve Ermeniler de yer almıştır. Bunların bir kısmı Denizli, Burhaniye ve Çine taraflarına hicret etmişlerdir. 28 Eylül tarihli Tasvir-i Efkâr gazetesi işgalden kaçan Rumların Denizli deki miktarının 258 e, Ermenilerin ise 17 ye ulaştığını yazmıştır. Verilen bilgiye göre Burhaniye ve Çine' deki Rum muhacirlerin sayısı ise 200'ü aşmıştır Arşiv Belgelerine Göre Balkanlar'da ve Anadolu'da Yunan Mezalimi, Cilt II, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın No: 30, Ankara 1996, s.70, BOA, DH. EUM. AYŞ. 14/ Tasvir-i Efkâr, , s Ortak, a.g.m., s Tasvir-i Efkâr, , s. 1.

34 17 İzmir in ilçe ve köylerinde mezalime maruz kalan halkın bir kısmının da İzmir e yani merkeze doğru göç ettikleri görülmektedir. Tasvir-i Efkâr gazetesinde İzmir deki Mülteciler başlıklı haberde, Yunanlıların işgal ettiği sahalardaki birçok mültecinin, merkez olmak itibariyle baskının daha az olduğu düşüncesiyle İzmir e iltica ettiği yazmaktadır. İzmir den gelen resmi malumata nazaran çoğunluğu eski Rumeli muhacirlerinden oluşan bu mülteciler orada 12 cami, 7 medrese ve 4 mektebe ve Hilâl-i Ahmer den alınan bir çamaşırhaneye yerleştirilmişlerdir 20. Nitekim İzmir Vali sinin 21 Mayıs 1919 tarihinde Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği telgrafta Yunan işgallerinin Seydiköy, Urla, Cumaovası, Torbalı, Görece ve Foça taraflarına kadar genişlediği bir taraftan da oralardaki Rum ahaliyi ve çetelerini Müslümanların üzerine musallat ederek tecavüze devam ettikleri bilgisini vererek, ahalinin can ve mallarını muhafaza için parça parça İzmir e gelmekte olduğunun Müslüman ahalinin ifadelerinden anlaşıldığı belirtilmiştir 21. Yaklaşık bir yıl sonra İzmir Muhacirin Dairesi nin Aşair ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi ne gönderdiği yazıdan ilçe ve köylerden merkeze halkın göçünün devam ettiği anlaşılmaktadır. Yazıda İzmir de Yunanlıların Müslümanlara karşı uyguladıkları baskılardan dolayı sahil bölgelerindeki köylerde yaşayanların göç etmek istedikleri, Çeşme ye bağlı Karaköy ü basan Rum çetelerinin, Müslüman nüfusun bir kısmını katledip bir kısmını yaraladıkları, kadınların ırzlarına tecavüz ettikleri, bu baskını duyarak korkuya kapılan çevre köylerin kayıklarla İzmir e göçe başladıklarını ve göçün devam edeceği yönünde istihbarat alındığı anlatılmaktadır. Ayrıca Selanik ve Makedonya dan getirilen yüzlerce Rum un İzmir e yerleştirilmesiyle muhacir durumuna düşen Müslümanların İzmir de yaşamalarının imkânsız hale geldiği bildirilmektedir 22. Rum asker firarileri de halkın şehirlere göç etmesinde etken olan bir diğer unsurdur. Rumlar tarafından kurulan Rum Milli Müdafaa Teşkilatı ile ilgili Balıkesir Alay Komutanlığı nın Jandarma Genel Komutanlığı na gönderdiği raporda şöyle deniyordu: İzmir de yapılan Müdafaa-î Milliye Teşkilatı Rumlar arasında rağbet görmemiş, silah 20 Tasvir-i Efkâr, , s.2.; Mesut Çapa, a.g.m., s BOA, DH. ŞFR. 631/ Anadolu da Yunan Mezalimi, C.II, s.86.

35 18 altına çağrılanlardan pek çoğu firar etmiştir. Asker firarilerini beslemekten, soyulup dökülmekten usanan Türk köylüleri şehirlere göç etmişlerdir 23. İzmir in ilçelerinden Menemen de icra edilen mezalim de, Menemen halkının göç etmesine sebep olduğu gibi çevre kazalar ve köyler halkının da göç etmesine neden olmuştur Mayıs 1919 da işgal ettikleri Menemen de gerçekleştirdikleri mezalim neticesinde halkın bir kısmı İzmir e sığınmış diğer kısmı da Yund Dağı köylerine göç etmek zorunda kalmıştır Kolordu Kumandanlığı nın 20/21 Haziran 1919 tarihli şifresinden, Bergama ve Soma halkının da Menemen katliamından dolayı hicret etmekte olduğu anlaşılmaktadır 25. Menemen fabrikatör ve tüccarından Çerkez Sefer Efendi, göçle ilgili şahit olduklarını şu suretle nakletmiştir: 19 Haziran Perşembe günü göçe karar verdik. Alabildiğimiz eşyamızı aldık. Komşularla helalleştik. İstasyona indik. Orada göç etmeye hazır birçok İslam aileleri daha bulduk. Tren geldi. Kadınları bindirdik. Bizi trene bindirmediler. Aramızdan birkaç kişiyi tevkif ettiler. Nihayet bir kaç saat sonra diğer bir trenle hareket etmemize müsaade ettiler 26. Yunanlıların katliamlarına maruz kalan ve dolayısıyla halkının göç etmek zorunda kaldığı yerlerden biri de Bergama dır. 12 Haziran 1919 tarihinde Bergama nın işgali ile bu zoraki göç devam etmiştir. Bergama yı terk etmeyen Türklere karşı Yunanlılarca yoğun bir baskı uygulanmaya başlanmıştır 27. Bergama da Cumalı, Köçe Beyli, Yukarı Bey gibi birçok köy yakılmıştır. Yedi nahiye 183 köy ve 8000 Türk nüfusu içine alan bu kaza ahalisi tamamen hiç bir şeyini alamadan göç etmişlerdir. Hülâsa Yunanlıların işgali Bergama için de bir felaket olmuş ve İslamların bir kısmı memleketlerini terke mecbur olmuştur. Kaçamayanlar da telef edilmişlerdir Yalazan, a.g.e., C.2, s Sarısır, a.g.e., s Turan, a.g.e., s.133., Zekeriya Türkmen, Belgelerle Yunan Mezalimi, Ocak Yayınları, Ankara, 2000, s Türkmen, a.g.e., s Sarısır, a.g.e., s Türkmen, a.g.e., s.176.

36 19 Esasen, Bergama halkı, işgalden önce göç etmeğe başlamıştır. Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa nın 24 Mayıs 1919 tarihli tamiminde, 14. Kolordu Kumandanlığı ile Bergama Ahz-ı Asker Şubesi Riyaseti nden mevrut şifre ve telgrafnamede İzmir ve civarının işgali üzerine Bergama da hâsıl olan galeyan neticesi olarak, bu kere hicretlerine hükümetçe müsaade edilen bilumum İslâm ahalinin Soma ya doğru hareket ettiklerinin belirtildiği ve bu göçe mani olunması istenmiştir. Anlaşıldığı üzere Bergama halkı daha emin buldukları mahallere göç etmektedir Mayıs 1919 da Sekizinci Tümen Askerlik Dairesinin verdiği bilgilere göre Yunan işgal kuvvetleri Manisa ya yaklaştığı gibi Bergama havalisinden gerçekleşen göçler devam etmektedir Haziran 1919 da Bergama nın ikinci kez Yunan askerlerince işgali üzerine, bölge insanı büyük bir sefalet ve perişanlık içerisinde göç etmeye başlamıştır Kolordu dan gönderilen 19 Haziran 1919 tarihli şifre telgrafta Bergama nın durumu hakkında bilgi verilmektedir; Şu dakika Bergama nın gerçek durumu meçhuldür. Yunan kuvvetleri girdikleri köyleri tamamen yakmakta ve fevkalâde barbarcasına hareket etmektedir. Bu vahşetin tesiriyle bütün Bergama civarı ahalisi içerilere doğru göç etmektedir. Telgrafın devamında belki de göçlere engel olunması isteğine karşılık olarak Yunanlıların ileri hareketlerinin durdurulması ve vahşice hareketlerine son verdirilmesi için İstanbul daki hükümetçe etkili bir siyasî teşebbüse geçilmesi lüzumu dile getirilmiştir 32. Soma Belediye Reisi nin Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği 20 Haziran 1919 tarihli telgrafnamede ise Bergama nın Yunan askerleri tarafından işgal edildiği ve Yunanlıların yaptığı mezalim yüzünden den fazla Müslümanın sefil bir halde mülteci durumuna düştüğü bildirilmiştir. Ayrıca yaşananlardan dolayı Düvel-i Muazzama ya olan itimadın yitirildiği belirtilerek özellikle Soma kazası ve Bergama halkının bu zulümden kurtarılıp göç etmelerinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin acilen alınması gerektiği belirtilmiştir Turan, a.g.e., s Türkmen, a.g.e., s Sarısır, a.g.e., s Türkmen, a.g.e., s Anadolu da Yunan Mezalimi, C. II, s.38.

37 20 Zira Yunanlılar Bergama yı yeniden işgal ettiklerinde yolları üzerindeki 10 Türk köyünü ve bu köylerdeki 1095 evi yakmışlardır. Bunun sonucunda evsiz barksız kalan halk Soma ya doğru göçe başlamış ve Soma da yığılan Türklerin sayısı i bulmuştur 34. İade-i Muhacirin Heyeti ile bölgeye giden Tasvir-i Efkâr yazarlarından Arif Oruç dört günlük bir işgalden sonra Yunanlılardan kurtulmuş olan Akhisar da bulunan Bergamalı muhacirler hakkında şu bilgiyi vermiştir: Akhisar a hicret eden Bergamalı muhacirler 670 kadardır. Aldığım malumata göre Bergama dan i Rumeli muhaciri olmak üzere kadar Müslüman ahali Soma ve Karesi cihetlerine hicret etmişlerdir 35. İzmir in işgalinden kısa bir süre sonra göçlerin başladığı ilçeler arasında Ödemiş te bulunmaktadır. Ödemiş, 1 Haziran 1919 tarihinde Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir Yerli Rumların kılavuzluğu Ödemiş in Yunanlılar tarafından işgal edilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Ödemiş de Yunan kuvvetleriyle Kuvâ-yı Milliye arasında cereyan eden savaştan hemen sonra halk göç etmeğe başlamıştır 36. Ödemiş önlerindeki Hacı İlyas ve Kate köyü sırtlarındaki çatışmanın ardından, Yunan kıtalarının civardaki birçok köyü ateşe vermeleri üzerine halk, iç kesimlere doğru göç etmeğe başlarken, servetini kaybetmek istemeyen Türklerden bazıları da Rumların himayesine girmeyi tercih etmişlerdir 37. Ayrıca Ödemiş in Çaylı, Kaymakçı, Camili, Uzundere gibi savaş alanının dışında bulunan köylerinin üç saat kadar topa tutulduğunu gören diğer köylerdeki ahali de göç etmek zorunda kalmıştır 38. Yaşanan gelişmeler doğrultusunda Denizli Mutasarrıflığı nın Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği 4 Haziran 1919 tarihli şifresinde; Ödemiş i işgale gelen Yunan askerlerine mahalli kuvvetlerin karşılık verdiği, ancak dışarıdan gelen yardımla Ödemiş e girebilen Yunanlıların müsademenin geçtiği civardaki birçok köyü ve kaza merkezinde çok sayıdaki evi ateşe verdikleri, ele geçirdikleri Müslümanları katledip, mallarını yağmaladıkları ve 34 McCarthy, a.g.e., s Tasvir-i Efkâr, , s Turan, a.g.e., s.123, Berber, a.g.e., s Sarısır, a.g.e., s.192.

38 21 halkın bir kısmının göç etmeye başladığı bilgisi verilmiştir 39. Kula Mevki Kumandanlığı nın 24 Haziran 1919 tarihli şifresinde de Ödemiş halkının, Yunan mezaliminden dolayı Salihli ye göç ettikleri ifade edilmektedir 40. Salihli Kuva-yı Milliye Cephe Harp Kumandanlığı ndan İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti ne gönderilen 6 Kasım 1919 tarihli tahriratta ise Ödemiş in Üzümlü, Uladı, Hacıilyas ve Narvan köylerini basan Yunanlıların kadın çocuk ve yaşlı demeden bütün Müslümanları katlettikleri, bu katliamdan sadece 85 kişinin kurtularak sefil bir vaziyette Salihli ye iltica ettiği bildirilmiştir 41. Yunanlılar, Ödemiş te 21 Kasım 1919 tarihinde yaptıkları taarruz esnasında, müsademe ile alakası olmayan Ayasulug, Hassalık, Çaylı, Kaymakçı Kebir, Uzundere ve Çerkesköyleri topa tutmuşlar ve bu köylerdeki insanlar, civar yerlere göç etmeye başlamıştır. Bunlardan 30 kadar kadın ve çocuğun telef olduğu Demirci Mehmet Efe tarafından 30 Kasım 1919 da EHUR a bildirilmiştir. Yunanlıların mezaliminden kurtulmak için göç etmek zorunda kalanların büyük bir kısmı yollarda sefalet ve mahrumiyet içinde telef olmuşlardır. Bunların yanı sıra Ödemiş in Baybanlı Köyü nün Yunanlılar tarafından yakılıp, tahrip edilerek, bütün yiyeceklerinin toplanıp götürüldüğü, Ödemiş in Çamlıca Köyü halkının Yunan mezaliminden göç etmeye başladıkları 8 Mart 1920 de 12. KOR. Kumandan Vekili Hayri Bey tarafından rapor edilmiştir 42. Halkın göç etmesindeki nedenler arasında Yunanlıların vermiş olduğu tahribatta yer almaktadır. Örneğin; Ödemiş Kaymakamlığının, Ödemiş te meydana gelen hasar, yangın ve yıkıntılar nedeniyle açıkta kalan halkın barındırılabilmesi için Garp Cephesi Komutanlığı na vermiş olduğu raporda şunlar yer almaktadır: Burada en ziyade zulüm yapılan, evleri yakılan Birgi bucağı halkıdır. Burada düşmandan kalmış portatif baraka ve oluklu çinko olmadığı için çatı örtüleri bulunmadığı cihetle Bucak halkı Ödemiş e göç ederek burada teşkil olunan Muhacereyn Komisyonu marifetiyle mümkün mertebe iaşeleri temin olunmaktadır Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, s Turan, a.g.e., s Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, s Turan, a.g.e., s.125, Yalazan, a.g.e., C.II, s.174.

39 22 Yunanlılar bölgede 23 Haziran 1920 de Kiraz ı işgal etmiş ve Kiraz dan Yağaş istikametinde kaçan yerli halk üzerine bir süvari bölüğü saldırmıştır. Çoğunluğunu kadın, çocuk ve ihtiyarların teşkil ettiği bu göçmen kafilesi kılıçtan geçirilmiştir 44. Katliamdan kaçan halk yollarda ne yazık ki aynı akıbete maruz kalmıştır Aydın Menderes Ovası na büyük önem veren Venizelos, Aydın daki işlerin kötü gittiğine dair belgeler düzenlemiş ve İngiliz temsilcisinin onayını alarak Aydın bölgesini işgal etmeye başlamıştır 45. İzmir den sonra Aydın ve çevresinin de işgal edilmesi sonucu buralarda yaşayan Müslüman halkın bir kısmı çareyi iç bölgelere hicret etmekte bulmuştur 46. Yunanlıların Aydın ı 27 Mayıs 1919 (2. işgal 3 Temmuz 1919) tarihinde işgal etmeleriyle başlayan tecavüz ve cinayet hadiseleri yüzünden on binlerce insan Aydın ı terk etmek zorunda kalmıştır 47. Zira Yunan askerleri hastane veya Hilâl-i Ahmer istasyonu gözetmeksizin önlerine geleni yakıp yıkarak, Aydın-Nazilli ye kadar ilerlemesi karşısında on binlerce kişi çareyi İtalyan işgal bölgelerine sığınmakta bulmuştur. Kısa sürede Aydın dan Çin e ilçesine göçenlerin sayısı e ulaşmıştır 48. Yunanlıların bu uygulamaları bazı yabancı diplomatların da dikkatini çekmiştir. Nitekim Haziran ayının sonlarına doğru İzmir İtalyan Delegasyonu ndan M. İndelli, Büyük Menderes Vadisi ve Kuşadası ndan Aydın a kadar yaptığı kısa gezinti hakkındaki izlenimlerini İzmir İtalyan Temsilcisi Kont Carlo Senni ye bir yazı ile bildirmiştir. Yunan askerlerinin ve sivil Rumların, Germencik-Aydın arasında kalan, Yeniköy, Kadıköy ve Emir köylerini yaktıkları gibi Erbeyli, Şevketiye, Tekeler, Dermencik, Ahırköy, 44 Türk İstiklâl Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, I. Kısım, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1963, s Sarısır, a.g.e., s Ortak, a.g.m., s Sarısır, a.g.e., Seçil Karal Akgün- Murat Uluğtekin, Hilâl-i Ahmer den Kızılay a, Beyda Basımevi, Ankara, 2000, s.258. Celal Bayar da hatıralarında konu ile ilgili benzer bilgiler vermektedir. O na göre; Aydın şehrinden, Yunanlıların işgali altına düşen civar ilçe ve köylerden on binlerce kişi kitleler halinde İtalyan işgal bölgesine sığınmışlar ve bunların hemen hepsi aç ve çıplak kalmıştır. Yalnız Çine ilçesinde göçmenlerin sayısı kişi olarak tespit edilmiştir. Celal Bayar, Bende Yazdım, C.7, Baha Matbaası, İstanbul, 1969, s.2102.

40 23 Osmanbükü, Kürtler ve Kızılcaköy de katliam yaparak yaktıkları ve buraların Müslüman halkının, Menderes in İtalyan işgalinde kalan kısmına kaçtıkları bilgisi verilmiştir. M. İndelli, Koçarlı nahiyesine, kırk kadar köyden kaçan 7-8 bin Türk göçmenin geldiğini ve durumlarının insana hüzün verdiği bu kişilere bizzat kendisinin sağlık yardımında bulunduğu gibi İtalyan subaylarının da kendi işgal bölgesine geçen halka iyi davrandığı ve yardımda bulunduklarını belirtmiştir 49. Yunan askerlerinin ve Rum çetelerinin gerçekleştirdiği katliamlar halk üzerinde büyük bir panik oluşmasına neden olmuştur. Nitekim 30 Haziran 1919 da Aydın Türklerin eline geçtikten sonra, Yunanlıların geri dönmeleri ve tekrar işgal etmeleri korkusuyla, Türk halkı göç etmeğe başlamıştır. Nazilli, Söke, Koçarlı ve Yenipazar istikametine göç edenler olmuştur. II. Fırka Kalem Reisi Tevfik Bey, Harbiye Nezareti ne, Aydın ın istirdadında, katliamdan kurtulan halkın şehri terk etmekte olduğunu bildirmiştir 50. Temmuz ayına gelindiğinde ise halkın korkusu gerçek olmuş ve yerli Rum çetelerinden de destek alan Yunan kuvveti, Aydın a tekrar taarruz etmiştir. Aydın daki mevcut Milli kuvvetler 3 Temmuz 1919 da çekilmek zorunda kalmıştır 51. Yunanlıların ilerlediğini ve Aydın ı tekrar işgal edeceğini haber alan halk tekrar Menderes Köprüsü ne doğru göç etmeğe başlamıştır. Yaşanan gelişmelerle ilgili bölgeden Aydın muteberân ve belediye reislerinin mühür ve imzaları ile İstanbul a gönderilen yazıda, Aydın da Yunanlılar tarafından gerçekleştirilen ve 3 gün süren katliama İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinin de şahit oldukları belirtilmiştir. Ayrıca yenilerek geri çekilen Yunanlıların takviye kuvvet alıp tekrar Aydın üzerine yürüyerek yol üzerinde bulunan İslam köy ve kasabalarını yaktıkları, kaçamayan çocuk, kadın ve yaşlıları öldürdükleri, kaçabilenlerin ise İtalyan işgali altındaki bölgeler ile dağlara ve ovalara iltica ettikleri bildirilmiştir. İnsaniyet namına, Yunan işgalinin bir an önce durdurulması ve mülteci durumundaki e yakın aç ve çıplak bir halde bulunan Türk ün kurtarılması istenmiştir 52. Yunan ordusunun Çine ye doğru ilerlediği ve halkında İtalyan işgal bölgesine göç ettiği bilgisi İtalyan belgelerinde de mevcuttur. Bunlardan 6-8 Temmuz 1919 tarihiyle 49 Çelebi, a.g.e., s. 24, Turan, a.g.e., s Turan, a.g.e., s a.g.e., s.153, Anadolu'da Yunan Mezalimi,C.II, s

41 24 Rodos ta bulunan General Battistoni den Başkomutanlığa gönderilen belgede Yunanlıların, Aydın dan ilerlemekte oldukları Çine yi bombaladıkları, köyleri yaktıkları, halkı katlettikleri ve bunun sonucunda binlerce göçmenin, büyük bir panik içinde İtalyan işgal bölgesine geçtiği gibi Koçarlı da da kalabalık bir göçmen kitlesinin bulunduğu bilgisi yer almaktadır 53. Aydın dan Çine ye göç etmek zorunda kalan kafileler de bu nedenle 6 Temmuz da Muğla ve Milas yönünde yeni bir göçe başlamıştır 54. Nitekim Aydın ve civarı halkından canını kurtarabilenlerden bir kısmı Nazilli, Çine, Yenipazar ve Denizli ye iltica ederken önemli bir kısmı da Milas ve Muğla tarafına göç etmiştir. Sadece birkaç gün zarfında Muğla ya 800 kadar muhacir gelmiştir 55. Aydın Defter-i Hakani (Tapu ve Sicil) memuru, 10 Temmuz 1919 tarihinde Maliye Nezareti ne yazdığı yazıda, Aydın da Yunan mezaliminden, halkın ve memurların evlerini, yurtlarını terk ederek, Çine ye geldiklerini, buranın da Yunanlılar tarafından işgali ihtimali ortaya çıkınca Muğla ya gittikleri ifade edilmiştir. Aydın dan göç eden ahalinin bir kısmı ise Afyonkarahisar a gitmiştir. 8 Temmuz 1919 tarihinde Karahisar Mutasarrıfı nın Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği telgrafta Aydın dan ikinci bir kafile olarak Dinar a 200 ü aşkın mültecinin geldiği vaziyetlerinin iyi olmadığı haber verilmiştir 56. Aydın Mutasarrıf Vekilinin Çine den Dâhiliye Nezaretine çektiği 8 Temmuz 1919 tarihli telgrafnamede ise Yunan işgal kuvvetlerinin, İtalyanların sınır olarak kabul ettiği Menderes nehrinin güneyine top ve mitralyözlerle saldırıp, Baltaköy, Demirağası ve Gölhisar köylerini tamamen yaktıkları bildirilmiştir. Telgrafa göre Çine kasabası ve buna bağlı köylerdeki Müslümanlar heyecana kapılarak İtalya askeri mümessillerinin çektiği askeri kuvvetlerine dayanarak yapılan nasihat ve telkinlere rağmen kasaba ahalisinin mühim kısmı mal ve emlakını terk edip göç etmeye başlamıştır 57. Çine den Dâhiliye Nezareti ne çekilen bir diğer telgraf Aydın Muhasebecisi Nurullah Bey e aittir. Telgrafta Aydın ın kurtarılmasının ardından Kuva-yı Milliye 53 Çelebi, a.g.e., s Sarısır, a.g.e., s Pancar, a.g.m., s BOA, DH.ŞFR. 636/ Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, s.57.

42 25 efradının memleketlerine dönmesi ile Yunanlıların daha kuvvetli bir biçimde Aydın ı işgal edip vahşetlerini bıraktıkları yerden devam ettirdikleri, mezalimden kaçabilen Müslümanların Çine ve Denizli istikametine geçtikleri, geri kalanların ise topluca katledildikleri, şu an Aydın da hükümeti temsil edecek kimse kalmadığına dikkat çekilmiştir. Katliamdan kurtulabilenlerin de dağlara ve Menderes in güneyine çekildiği ve etrafa yayılan bu halkın hala sefil bir durumda olduğu haber verilmiştir 58. Dâhiliye Nezaretine Konya Valisi nin gönderdiği 10 Temmuz tarihli telgrafta ise Aydın vilayetinden göç edemeyenlerle ilgili tehlikeli bir duruma değinilmektedir. Öncelikle Aydın vilayeti havalisinden göç edenlerden bazılarının Konya vilayetine geldikleri ve bunların göçlerinin çetelerin tazyikinden ibaret olduğunu beyan ettikleri bildirilmiştir. Asıl sorun ise göçe imkân bulamamış olanların Yunan Ordusu Kumandanlığına ilticaya mecbur kaldıkları yönünde verilen beyanatlardır 59. Tasvir-i Efkâr gazetesinin Aydın Muhacirleri başlıklı haberine göre, Denizli den Dâhiliye Nezaretine gelen bir telgrafnamede Aydın ın işgali üzerine hicrete mecbur kalan Müslümanların miktarı , Hıristiyanların ise olarak verilmiştir. Aydın da işgal esnasında ve işgalin ardından Müslüman öldürülmüştür kişiden ise haber alınamamıştır. İşgal sahalarından firar edip Çine, Muğla, Milas ve Koçarlı taraflarına iltica eden Müslümanların miktarı 8.000, Nazilli, Denizli, Yeni Pazar taraflarına iltica edenlerin miktarının ise kişi olduğu belirtilmiştir 60. Aydın Mutasarrıf Vekili Hüseyin Naci nin Dâhiliye Nezaretine gönderdiği telgrafnamede Yunanlıların Ayasuluk-Aydın-Nazilli arasında bulunan otuz altı köy ve iki kasabanın yakılıp mevcut nüfusunun katledildiği ve kaçabilen ahalinin Umurlu da toplanarak Yunanlılara karşı direnip onlara kayıplar verdirdiklerini buna karşın e yakın mültecinin sefil ve perişan bir halde devletin yardım elini uzatmasını beklediğini bildirmektedir. Kuşadası ndan Aydın ın Köşk köyüne kadar olan bölgedeki şehir ve köylerin bütünüyle yakılıp yağmalandığı gibi halkın büyük kısmının hunharca katledildiği 58 Anadolu'da Yunan Mezalimi, C. II, s BOA, DH. ŞFR. 637/ Tasvir-i Efkâr, , s. 2.

43 26 ve katliamdan kurtulanların Aydın ve Denizli ye göç ettikleri ilave edilmiştir 61. Yine Teke Mutasarrıfının Ağustos un 21 inde Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği yardım konusuyla ilgili telgrafından Aydın havalisinden göç eden mültecilerden bir kısmının Kuşadası, Güllük ve Milas taraflarına gittikleri anlaşılmaktadır 62. Aydın Muhacirin Cemiyet Reisi Mustafa Bey in Deralliyye-İngiliz, Fransa, Amerika, İtalya devletleri mümessillerine Nazilli den gönderdiği yazıda; Yunanlıların Aydın havalisine tecavüzleri sebebiyle, ahaliden canlarını kurtarabilenlerin Koçarlı, Bozdoğan, Yenipazar, Çine, Nazilli ve Denizli havalisine iltica ederek camilerde, meydanlarda ve tarla aralarında sefil ve perişan bir halde olduklarını iletmiştir 63. Mültecilerin sayıları ile ilgili olarak verilen resmi bilgilere bakılacak olursa; 1919 Ağustos ayının sonlarına doğru Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ne Sadaret ten gönderilen yazıda Yunanlıların Aydın ve civarını işgalleri ve mezalimleri dolayısıyla hicrete mecbur olanların miktarının aştığı belirtilmiştir 64. Milletlerarası Tahkik Komisyonu nda, Türk delegesi olan Yarbay Kadri nin 5 Ekim 1919 da Harbiye Nezareti ne verdiği raporda ise Yunan işgali karşısında Aydın dan i aşkın kişi Nazilli, Çine, Söke ve civarına, Bergama dan ise den fazla kişinin Soma, Balıkesir, Kırkağaç ve havalisine göç ettiği bilgisi yer almaktadır 65. Aydın ın Söke ilçesinde de durum merkezden farklı değildir. Söke nin 1 Mayıs 1920 de işgali 66 ve Kuşadası nın ani Yunan işgaline uğraması nedeniyle ahali tüm mal varlıklarını geride bırakarak göç etmek zorunda kalmıştır. Söke den, Mersin e ve Antalya ya göç etmek zorunda kalan ahali ise, deniz yolunu kullanmıştır. Kuşadası halkı da Antalya ya göç etmiştir Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, s BOA, DH. ŞFR. 643/7. 63 Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, s KA, 850/ TİH.,C. II. B.C., II. K., s işgal, 2 Şubat işgal, 21 Nisan Sarısır, a.g.e., s Sarısır, a.g.e., s.196.; Antalya civarına göç eden mültecilerin durumunun oldukça kötü olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Teke Sıhhiye Müdürü nün Ankara Hilâl-i Ahmer Kâtibi Umumi Vekili ne gönderdiği yazıda; Antalya ya Afyonkarahisar ve civarından iltica edenlerin gelmeye başladığını ve geçen sene gelenlerin büyük kısmının fevkalade bir manzara arz ettiğini iletmiştir. Bunların ne ellerinde yatak ne de üstlerinde yorganları vardır. Her gün birçok gözyaşları dökerek yardım dileyen bu hasta, sakat kadın ve çocukların ızdırablarını azaltmak için yardım yapılması rica edilmiştir. KA, 850/222.

44 27 24 Haziran 1920 tarihinde Aydın civarında başlayan Yunan ileri harekâtı, 57 nci Tümen cephesi gerisindeki yerli halkın göç etmesine yol açmıştır. Umurlu-Sultanhisar, Atça, Nazilli gibi köy ve kasabalar halkının, mal ve arazilerini bırakarak sefalet içerisinde Denizli genel istikametinde göç etmelerine ve onların bu feci hali ise, askerin moralinin bozulmasına sebep olmuştur yılının Ekim ayına gelindiğinde Vakit gazetesinde yayınlanan Pek Mühim Bir istatistik başlıklı haberde Aydın mültecilerinin nerelere göç ettikleri ve sayıları ile ilgili rakamlar verilmiştir. Buna göre Aydın Vilayeti nin genel nüfusu kişi olup bunlardan gayrimüslim olan kişidir. İslam ahalisinden kişi yurtlarını terk etmek mecburiyetinde kalmıştır. Ayrıca bu ahaliden bir kısmı işgalin başlangıcında Eskişehir, Kütahya ve Uşak taraflarına hicret etmişler ise de sonra Yunan işgalinin genişlemesi üzerine Anadolu içlerine yayılmışlardır 69. Batı Anadolu ya 11 Mayıs 1919 da Fethiye, Bodrum ve Marmaris i işgal ederek yerleşmeye başlayan İtalyanların, 20 Nisan 1922 de Söke den ayrılması üzerine Müslüman ahalinin göçü hızlanmıştır. Müslüman ve Musevi binlerce kişi Çine ve henüz Yunan işgaline uğramayan Kuşadası na doğru göç etmiştir. Kuşadası Söke den kaçan Müslüman ve Musevi i aşkın göçmenin sığındığı yer olmuştur. Söke den göç eden yaklaşık kişi de Kuşadası na yerleştirilmiştir. Ancak 24 Nisan da gelen Yunan işgali bu defa da Kuşadası ndan göçü başlatmıştır. Binlerce göçmen, canlarını kurtarmak amacıyla iç bölgelere kaçmış ve önemli bir bölümü de Çine, Muğla ve Bodrum yönüne doğru yollara düşmüştür 70. Tevfik Paşa ya Söke ahalisinden bazı kişilerin gönderdiği bir yazıda, Söke ve Kuşadası nın ani Yunan işgaline uğraması sebebiyle Müslümanların bütün eşya ve mallarını bırakarak kaçtıkları, Söke de kalan 360 nüfusun da her gün ikişer üçer şehit edildiği bildirilmiştir. Bu durum nedeniyle Bâb-ı Hilafete ilticaya karar verdikleri ve 68 TİH.,C. II. B.C., II. K., s Vakit, , s Şaduman Halıcı, Milli Mücadele de Kuşadası ve Söke ( ), Yenigül Matbaası, İzmir, 2009, s.322, 323.

45 28 imdatlarına yetişmeleri istenmiştir 71. Söke ve Kuşadası ndan çevre yerlere göç eden ahali bölgeye Yunanlıların yerleşmesi ile birlikte yerlerine iade edilememiştir. Bunun üzerine çevre illerde yaşanan yoğunluk üzerine bunların başka yerlere sevk edilmelerine karar verilmiştir. Akşam gazetesi Söke mültecilerinin bedava parasız nakilleri hakkında verilen bir takririn kabul edilerek Heyet-i Vükela ya havale edildiğini yazmıştır 72. Heyet-i Vükela ise 5 Temmuz 1922 tarihli toplantısında Söke ve çevresinden olup Denizli sancağında bulunan mültecilerden kadarının izdihamın hafifletilmesi maksadıyla Adana ve Akşehir çevresine şimendiferle bedava nakillerini içeren tezkereyi kabul etmiştir Manisa İzmir işgali çok geçmeden Manisa ya da uzanmıştır. Sene başlangıcından beri yaşananları takip eden Manisa ahalisi bazı emniyet tedbirleri almak ve müdafaa teşkilâtı yapmak istemişse de, Manisa Mutasarrıfı Hüsnü Bey, Damat Ferit Paşa dan aldığı emre uyarak, bütün bunları önlemiştir 74. Hatta İzmir deki İngiliz denetim subayı, Amiral Calthorpe a 18 Mayıs ta gönderdiği telgrafta, iç bölgelerdeki durumun kaygılandırıcı olduğunu; ancak, Manisa da Vali ile eşrafın düzeni korumak için elden geleni yaptıklarını bildirmiştir Mayıs 1919 günü Menemen in Yunanlılar tarafından işgali, Manisa nın da pek yakında işgal edileceği anlamını taşıdığı için halkın endişesi daha da artmıştır 76. Yaşanan gelişmeler sonucu işgalden birkaç gün önce Manisa halkında huzursuzluğun arttığı ve bazı ailelerin şehri bırakıp içerilere doğru göç etmeye başladıkları görülmüştür. Mutasarrıf Hüsnü Bey tansiyonu düşürmek; çıkabilecek olayları ve göç hareketini önlemek için bir 71 Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, s Akşam, , s BCA, 97-23/ / M. Tayyip Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken (Mondros Mütarekesi nden Büyük Millet Meclisi nin Açılmasına), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2011, s Sonyel, a.g.m., s İbrahim İnci, Mütareke Döneminde İşgal Tehdidi Karşısında Manisa, Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 11, Sayı 1, Nisan 2013, s.398.

46 29 bildiri yayınlamıştır Mayıs ta Manisa ve Ayasuluk (Selçuk) Yunan askerleri tarafından işgal edilmiştir 78. İşgal kuvvetleri bir taraftan mutasarrıfın diğer taraftan Rum ve Ermeni komitelerinin temin ettikleri hazır ve emin vaziyete konmuştur 79. İşgal ettikleri her yerde çoğunluğu sağlamaya çalışan Yunanlıların, İzmir de olduğu gibi Manisa da da pek çok mezalim yapmaları, Manisa Müftüsü Âlim Efendi yi öldüresiye dövmeleri, belediye zabıtasını bacağından asmaları, ileri gelenleri hapsetmeleri Müslüman ahalinin Salihli istikametine göç etmesine neden olmuştur Mayıs 1919 tarihli Roma dan Paris teki Dışişleri Bakanı Sonnino ya gönderilen yazıda Yunan birliklerinin Manisa yı işgal ettikleri ve pek çok Türkün, şehri terk ederek direnişe geçmek için iç bölgelere kaçtıkları ifade edilmiştir 81. Manisa nın işgalinin ardından Yunan birlikleri hiçbir mukavemetle karşılaşmadan Turgutlu yu işgal etmiştir 82. Turgutlu nun Yunanlılarca işgal edilmesi ile birlikte gerçekleştirdikleri mezalim neticesinde çok sayıda kişi öldürülmüş, çok sayıda sivil Turgutlu ve Urganlı dan göç etmek zorunda kalmıştır 83. İşgalden sonra Yunanlılar hemen Turgutlu Rumlarını silahlandırarak sayılarını ve güçlerini arttırdı. Albay Bekir Sami Bey in Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyaseti ne gönderdiği bir telgraftan anlaşıldığına göre, silah aramak bahanesiyle ilçe ve köylerde yerli Rumların bildirdikleri kişilerin malına canına ve ırzına saldırılarda bulunulmuştur. Saldırılar karşısında dehşete düşen halkın bir bölümü göç etmek, buna imkân bulamayanlardan bir bölümü ise mal ve canlarının korunması için yerli Rumların koruyuculuğuna sığınmak zorunda kalmıştır 84. Tüm bu gelişmelerin sonucunda, Turgutlu daki kişiden geriye sadece kişi kalmıştır Su, a.g.e., s Sonyel, a.g.m., s Gökbilgin, a.g.e., s Pancar, a.g.m., s Çelebi, a.g. e., s TİH.,C. II. B.C., II. K., s. 86, H. Nusret Köklü, Manisa İşgalden Kurtuluşa, Akademi Kitabevi, İzmir 1998, s Sarısır, a.g.e., s Su, a.g.e., s. 44, Mustafa Turan, a.g.e., s Sarısır, a.g.e., s.198.

47 30 Nazilli kasabası ise Yunanlılarca 3 Haziran tarihinde işgal edilmiştir 86. Yunanlılar, Nazilli de memurların bir kısmını tutuklamış, bunlardan bazılarını ise şehirden uzaklaştırmışlardır. Ayrıca Yunan İşgal Kumandanlığı şehrin ileri gelenlerinin 24 saat zarfında şehri terk etmelerini istemiştir. Nazilli kömür madeni eski Müdürü 12. KOR. İnşaat Bölüğü Kumandanı Yüzbaşı Osman Nuri Bey, Yunan İşgal Kumandanlığı nın bu emri üzerine ailesiyle beraber Konya ya göç etmek zorunda kaldığını ifade etmiştir 87. Nazilli de Köşk ve Cuma kasabalarının düşmanın eline geçmesiyle Sultanhisar da dâhil olmak üzere buralarda oturan halk Yenipazar a göç etmiştir. Bunu fırsat bilen Yunanlılar bu kasabalarda terk edilen eşya, hayvan, zeytinyağı ve zahireyi hiçbir şey kalmamacasına günlerce trenle İzmir e taşıyıp orada satmışlardır Haziran 1919 günü Akhisar işgal edilmiş ve Akhisar da herhangi bir Türk kuvveti olmadığı için işgal hadisesiz gerçekleşmiştir. Akhisar ın Türk ahalisi ise Sındırgı ya göç etmeye başlamıştır. Yunanlılar hiçbir sebep yokken 9-10 Haziran da Akhisar ı acele terk edip, önce Kapaklı-Kayışlar a ve 11 Haziran günü de Tirbeş boğazı üzerinden Manisa ya çekilmişlerdir. Bu geri çekilişin gerçek sebebi Milli Kuvvetler in Akhisar üzerine yürümesi olmakla birlikte; Yunan kaynakları, tahliyenin Zafiryu nun emri üzerine olduğunu belirtmektedirler. Ayrıca Osmanlı murahhas heyetinin Paris e gitmiş olması da sebep olarak gösterilmektedir. İşgalin, İtilaf devletlerinin izni olmadan gerçekleştirilmiş olması, tahliyenin bir başka sebebidir. Yunan işgal müfrezesinin Akhisar ı boşalttığı sırada yerli Rumlar da yükte hafif pahada ağır eşyalarıyla birlikte Manisa ve İzmir e kaçmışlardır. Canlarını kurtarmak için Sındırgı ya göç eden Akhisarlılar ise geri dönmüşlerdir 89. Salihli Kaymakamlığı nın 13 Temmuz 1919 tarihli tahriratında Ahmetli de bulunan Yunan kuvvetlerinin Salihli ye bağlı köylere saldırıp mezalim yaptıkları ve mezalimden dolayı halkın göçe başladığı yazmaktadır. Göç sebebiyle ekili mahsulâtın ortada kaldığı ve kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya bulunulduğuna dikkat çekilmiştir. Bundan dolayı göçün önlenmesi, tarım ve ticaretin aslına döndürülmesi için tedbir alınması gerektiği Aşair ve 86 Aslan Buğdaycı, Milli Mücadele de Nazilli , Karacasu Matbaası, Nazilli, 1996, s a.g.e., s Yalazan, a.g.e., s Özdemir, a.g.e., s. 162,164.

48 31 Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi ne bildirilmiştir Mart 1920 de Gördes Şube Başkanı Yzb. Mehmet Kamil in Kalem Riyaseti ne gönderdiği şifrede Yunan taarruzunun şiddetli bir şekilde devam ettiği ve işgal yerlerinde Müslümanların katliama maruz kaldığını ve halkın göç etmeye başladığı yazılmıştır 91. Yunanlılar Alaşehir e yaklaşmakta iken, halk derhal durumdan haberdar olmuş ve Eşme ye doğru göçe başlamıştır 92. Alaşehir 24 Haziran 1920 tarihinde Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Bu tarihe kadar emin ve Yunan mezaliminden uzak kalması sebebiyle civar kasaba ve köylerdeki halk Alaşehir e göç etmişti. Ancak 24 Haziran 1920 de Alaşehir in işgal edileceğinin anlaşılması üzerine büyük bir göç başlamıştır 93. Halkın geriye gitmesi, kendileri için zararlı olduğundan yerlerinde kalmaları bildirildiyse de, bunu kimse dinlemeyerek, bir kısmı Uşak, diğer bir kısmı Buldan üzerine doğru göç etmeye başlamıştır 94. Uşak a giden Alaşehirliler daha sonra buradan Afyon a doğru gitmişlerdir 95. Alaşehir halkının büyük bir kısmı Afyon dan da Antalya ya geçmiştir. 14 Temmuz 1920 de Antalya ya giden Bezmi Nusret Kaygusuz, burada Alaşehir halkının dörtte birini bulduğunu söylemektedir. Alaşehir, iki yıldan fazla Yunan işgali altında kalmıştır. Ancak 26 Ağustos 1922 de başlayan Türk taarruzundan sonra Yunanlılar kaçarken 4 Eylül 1922 günü Alaşehir tamamen abluka edilerek bir kaç yerden birden yangın çıkarılmıştır 96. Manisa şehir ateşe verilmeden 3 gün evvel Rum ve Ermeniler göç etmeye başlamış hatta Musevilerin bile son gün göç etmelerine izin verildiği halde Müslüman halkın şehri terk etmelerine engel olunmuştur Eylül 1922 de Salihli yakılmaya başlanmıştır nüfuslu Salihli de yangından sonra kişi kalmıştır. Kasabada ve köylerde barınmak 90 Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, s Nuri Köstüklü, Milli Mücadele de Manisa-Uşak-Afyonkarahisar-Konya Hattı, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2009, s Sarısır, a.g.e., s Turan, a.g.e., s TİH.,C. II. B.C., II. K., s Sarısır, a.g.e., s Turan, a.g.e., s Yalazan, a.g.e., s.152., Kamil Su, a.g.e., s.57.

49 32 imkânını bulamayan halkın çoğu İzmir e göç etmek zorunda kalmıştır Uşak Milli Mücadele döneminde Uşak, Kütahya Livası nın idaresi altında bulunuyordu. Livanın başındaki mutasarrıf, kaza kaymakamı ve belediye başkanının İstanbul Hükümeti taraftarı bir politika izlemeleri nedeniyle Uşak ve çevresinde Anadolu nun diğer yörelerine göre Milli Mücadele fikri daha geç ortaya çıkmıştır. Yunan kuvvetlerinin İzmir i işgali daha sonra Gediz Vadisi ni takiben Salihli yönündeki ilerleyişi, Uşak ta da büyük üzüntü ve endişe meydana getirmiştir 99. Batı Anadolu da Yunan ordusu, 6 tümenlik bir kuvvetle 22 Haziran 1920 tarihinde İzmir cephesinden taarruza geçmiştir. Batı Anadolu da bu büyük Yunan taarruzunun başlaması ile Ali Fuat Paşa, Batı Cephesi Komutanlığı na tayin edilmiş ve bölgedeki bütün askeri ve milli birlikler emrine verilmiştir 100. Temmuz da vaziyeti daha geriden görüp idare edebilmek için Uşak a gelen Ali Fuat Cebesoy Uşak ta halkın yanlış şayia ve heyecan neticesinde içerilere doğru muhacerete başladıklarını öğrenmiştir. Bu durum karşısında Ali Fuat Cebesoy Herkes içeriye, yani şarka doğru alabildiğine hücum edecek olursa, biçare ve mukaddes vatanı kimler müdafaa edecektir? şeklinde bir yaklaşım sunmuştur. Heyecanı teskin etmek ve muhacereti durdurmak başlıca vazife sayılmış ve kısmen muhaceretin önü alınmıştır 101. Uşak halkı Milli Mücadele süresince Yunan işgali altına giren diğer bölgelerde olduğu gibi zulüm, öldürme, çapulculuk ve yağmacılık gibi çeşitli olaylarla karşılaşmıştır. Ayrıca Yunanlılar, halkı sindirmek için halkın ileri gelenlerinden ve Mustafa Kemal Paşa ya taraftar bildikleri kişilerden yüzlercesini Atina ve Ege adalarında bulunan esir kamplarına göndermişlerdir Nisan da da Uşak ta müftü ve 20 eşraf, tutuklanıp İzmir 98 Su, a.g.e., s Ali Sarıkoyuncu, Milli Mücadele de Uşak ve Din Adamaları, 21. Yüzyılın Eşiğinde Uşak Sempozyumu, Uşaklılar Eğitim ve Kültür Vakfı Yayınları, Cilt 1, İstanbul, 2001, s Muhammet Erat, "Milli Mücadele'de Uşak", 21. Yüzyılın Eşiğinde Uşak Sempozyumu, Uşaklılar Eğitim ve Kültür Vakfı Yayınları, Cilt 1, İstanbul, 2001, s Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, Temel Yayınları, İstanbul 2000, s , Erat, a.g.m., s.318., Sarısır, a.g.e., s Yusuf Kodaz, "işgal Kuvvetlerinin Uşak Halkına Karşı Tutumu", 21. Yüzyılın Eşiğinde Uşak Sempozyumu, Uşaklılar Eğitim ve Kültür Vakfı Yayınları, Cilt 1, İstanbul, 2001, s.348.

50 33 yoluyla Yunanistan a sevk edilmiştir Denizli 24 Haziran 1920 tarihinde, ağır silahlarla, harekete geçen Yunan kuvvetlerini durdurmak için, Denizli Heyet-i Milliyesi, Köşk cephesine gönüllüler göndermiştir. Denizli Kuvây-ı Milliyecilerinin desteklediği kuvvetler Yunanlılar karşısında tutunamayarak geri çekilmiş, Köşk, Atça ve çevre halkı Denizli ye göç etmiştir. Bu durum Denizli ve çevresinde büyük bir üzüntü ile karşılanmış ve halkın morali büyük ölçüde bozulmuştur. Fakat Köşk cephesindeki mücadele Haziran 1920 ye kadar sürmüştür. Bu olaylardan sonra Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi Delikliçınar meydanında düzenlenen mitingde halkı göç etmemeye, korkmamaya, gönüllü yazılmaya devam etmeye çağırmıştır 104. Müdafaa-i Hukuk Reisi Ahmet Hulusi nin, 25 Haziran 1920 de Denizli den gönderdiği yazıda, Sarayköy ahalisinin bir kısmının eşyasıyla birlikte Denizli ye göç etmeğe başladığını ve bu durumun Denizli halkının göç etmesine neden olabileceği uyarısında bulunmuştur. 27 Haziran 1920 de bu defa Heyet-i Milliye Reisi Eyüp adıyla Güney den gelen yazıda Alaşehir ve İnegöl tarafından akın akın gelen göçmenleri gören Güney ahalisinin göç etmeye başladığı ve bu nedenle Güney in boşaldığı ifade edilmiştir 105. Köşk cephesinin düşmesi üzerine 24/25 Haziran 1919 gecesi millî karargâh Sarayköy de kurulmuştur. 2 Temmuz 1919 tarihinde Yunanlıların Sarayköy önlerine kadar ilerlemeleri Denizli ve Sarayköy de heyecan yaratmıştır. Bunun üzerine Denizli halkının çoğu Tavas a, Acıpayam a Dinar, Burdur ve Antalya ya göç etmeye başlamıştır Temmuz 1920 tarihinde, Denizli Kalem Reisi Albay Tevfık Bey tarafından Konya daki 12. Kolordu ya gönderilen telgrafta da, düşman işgali nedeniyle yöre halkının önemli bir kısmının iç bölgelere göç ettiği, yüzlerce kilometrelik savunulacak cephenin bir tek 103 Mustafa Çufalı, İstiklal Harbi Döneminde Batı Anadolu da Yunan Zulmü, Atatürk Yolu Dergisi, C.6, S.21, Ankara, 1998, s Tahir Kodal, Milli Mücadele de Denizli ve Önemi, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C. XIV, S.42, Türkiye Cumhuriyeti'nin 75. Yılı Özel Sayısı, Kasım 1998, s Sarısır, a.g.e., s Kodal, a.g.m., s ; Sarısır, a.g.e., s.201.

51 34 komutana bırakıldığı ve savunmanın imkânsızlığı vurgulanmıştır 107. Yunan mezaliminden kaçanların Alaşehir tarafından Denizli ye doğru göç etmesi ve bu göçmenlerin Buldan dan geçmesi üzerine, yerli halkın göçmenlerden öğrendikleri karşısında göç etme ihtimaline karşılık, M. Şefik Aker, başta kaymakam olmak üzere Buldan ın ileri gelenlerini toplamıştır. Halkın göç etmemesi ve kaymakamın da görevi başından ayrılmaması yolundaki gayret ve telkinleri sonucu Buldan halkı göç etmemiştir 108. Buna karşın merkezde Heyet-i Milliyenin ileri gelenlerinin Denizli yi terk etmesi, kargaşa zeminini daha da arttırmış ve bir süre sonra da Denizli Olayı olarak bilinen olay gerçekleşmiştir. Denizli de kaos sürecini yaşadığı sırada, yönetim tamamen işlemez duruma gelmiştir. Albay Şefik Bey in yaklaşımlarına göre, ordunun Sarayköy yönünde çekildiği aşamada, Denizli de, altmış kişiden oluşan bir kurulda toplantı yapılmıştır. Bu toplantıya başta Belediye Başkanı olmak üzere aydın ve eşraftan oluşan kişiler katılmıştı. Görüşmelerde, Ankara Hükûmeti nin Denizli için bir şey yapamayacağı, İstanbul un olaya seyirci kalacağı gibi konular tartışılmıştı. Bir görüş olarak İtalya nın himayesini tanıma fikrinin de değerlendirildiği toplantı sonunda, kentin terk edilmemesi konusunda karar alınmış ve bunu gerçekleştirmek amacıyla Hâkim Kahraman Seyfi Bey in başkanlığında Göç Etmeyeceklerin Haklarını Koruma Derneği adı altında bir dernek kurulmuştur Afyon Afyon Milli Mücadele yıllarının başlangıcında işgal edilen bölgelere yakınlığı dolayısıyla göç alan iller arasında yer almıştır. Afyon un Yunanlılar tarafından işgali üzerine sadece Afyon a gelen mültecilerin değil aynı zamanda Afyon halkının da göç etmesine neden olmuştur. İşgalcilerin kötü muamelelerine dayanamayan yerli halk ve mülteciler daha da iç bölgelere göç etmişlerdir Bayram Bayraktar, Milli Mücadele de Denizli Olayı, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.VIII, S.22, Kasım 1991, s Sarısır, a.g.e., s Bayraktar, a.g.m., s Ortak, a.g.m., s

52 35 Akviran köyüne giren Yunan birlikleri her yerde yaptıkları gibi silah arama bahanesiyle köy ve kasaba halkına baskı yaparak Kuva-yı Milliye yi davet edecekler diye bir kısım halk köyden uzaklaştırılmıştır 111. Afyon Demirli, Selimiye köyleri ahalisi de Yunanlıların yaptıkları mezalim nedeniyle göç etmek zorunda kalmıştır. Afyon a bağlı bazı köyler ahalisi de, merkeze bağlı Çobanlar, Şuhut a bağlı Sülümenli köylerinde olduğu üzere, Yunanlılar tarafından Afyon a sürülmüşlerdir 112. Eylül 1920 de Konya dan Afyon Mutasarrıflığı na gönderilen yazıda ise Afyon dan Konya ya pek çok muhacirin gelmekte olduğu ve bunun önüne geçilmesi için gerekli tedbirlerin alınması istenmiştir Marmara Paris Barış Konferansı nda Yunan isteklerinin belirlenmesinden sonra İstanbul un Boğaziçi Anadolu kıyılarından başlayarak Şile, İzmit, Mudanya yöresine kadar uzanan bölgede yaşayan Türkleri insanlık dışı baskılarla sindirmek ve göçe zorlamak üzere Rum örgütleri ve çeteleri büyük bir tedhiş hareketi içine girmişlerdir. Rum çetelerinin tümü etrafa dehşet saçarak Türk ve Müslüman ahalinin öteye beriye dağılmasını sağlamak, onları sindirmek, böylece yerlerine Rumları iskân etmek, ayrıca asayişsizliğin ortadan kaldırılmasının ancak bu bölgelerin müstakil idare şeklinde Yunanistan a raptı ve ilhakı ile mümkün olacağı imajını yaratmak gayesi ile bölgede terör estirmişlerdir 114. McCarthy e göre sığınmacılar sadece diğer yanın askerlerinden kaçmıyorlardı. Birçoğu, hatta belki de Müslüman olsun Hıristiyan olsun sığınmacıların çoğunluğu, çatışma alanında bulunmanın tehlikesi dolayısıyla kaçmaktaydı. Aslında tehlike daha güçlü olasılıkla, Yunanlı askerlerden ve Rum çetelerinden, Müslüman sığınmacılara gelebilirdi. 111 Yalazan, a.g.e., C.I, s Sarısır, a.g.e., s ATASE, İSH, 338/ Adnan Sofuoğlu, Kurtuluş Savaşı Döneminde Kocaeli-Yalova-İznik Çevresinde Rum ve Ermeni Terörü, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XVIII, S.54, Kasım 2002, s

53 36 Fakat bu gerçek sığınmacıların gözünde pek az önem taşıyordu. Tehlikenin var olduğunu bilmek, yetiyordu. Bu nedenle, Kuzeybatı Anadolu nun Adapazarı-Geyve bölgesi gibi yörelerde, Rumlar, Ermeniler ve Türkler, hepsi çatışmalardan ve çetelerden kaçtılar. Hesaplamalara göre, 1920 Kasım ında, İzmit kentinde ve çevresinde Rum, Ermeni ve Türk sığınmacı bulunmaktaydı 115. İzmir ve çevresinin işgaliyle başlayan ve işgal alanının genişlemesi ile artan göçler sonucu pek çok muhacir Marmara bölgesine sığınmıştır. İşgal bölgelerinden göç eden halkın perişan durumu ve Yunan mezalimine dair anlattıkları elbette bölge halkı üzerinde bir etki meydana getirmiştir. Dolayısıyla en azından Müslüman halkın göçlerinde çatışma ortamından uzaklaşmak istemesinin yanı sıra Yunan askeri ve Rum çetelerinin gerçekleştirdiği katliamların da etkisi çok büyüktür. Trakya da da Fransız askerlerinin öncülüğündeki İtilâf güçlerinin hâkimiyet kurmaya çalıştıkları 1919 yılının ilk aylarından itibaren, bölgede ortaya çıkan yönetim boşluğu ve belirsizliği sonucunda Türk ve Müslüman halk, çevrede her geçen gün şiddetini artıran çete faaliyetlerinin baskısına maruz kalmıştır. Trakya da meydana gelen savaş sonrası bu karışık atmosferde, Müslüman halk yerinden edilmiş, soyulmuş, katliamlara tabî tutulmuştur 116. Yunanlıların Trakya da yapmış oldukları vahşet, zulüm ve cinayetler mütarekeden çok önce başlamıştır. Yunan diplomatları Osmanlı Devleti nin Birinci Dünya Savaşı ndan mağlup olarak çıkıp silahlarını terk etmesinden yararlanarak Trakya da Yunan hâkimiyetini geliştirmek için bir bahane aramışlardır. İlk hareket noktası olarak şark demir yollarının muhafazası gibi garip bir bahaneyle bir Yunan taburunu memlekete sokmayı başarmışlardı. Bu Yunan taburunu, burada yaşayan Müslüman Türk halkın topraklarını terk ettirecek hareket ve zulümleri gerçekleştirmeye memur etmişlerdi. Güçlü silah ve teçhizatla donatılan ve yerli Rumlarla koordineli olarak faaliyete geçen bu Yunan taburu, kısa bir zaman içinde yapmış olduğu cinayet ve zulümlerle Müslüman Türk halkını kımıldayamayacak bir hale getirmiştir. Trakya işgal edildikten sonra ise hiçbir sorun kanuni yollardan çözülememiştir. Bu tür bir yaşama dayanamayarak bazı Müslüman 115 McCarthy, a.g.e., s Fahri Taş, Birinci Dünya Savaşı Sonrası Fransızların Trakya yı İşgali, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C. XX, S.60, Kasım 2004, s.674.

54 37 köylerin halkı tamamen, bazıları da kısmen İstanbul a, Bulgaristan a veya başka şehirlere göç ve iltica etmişlerdir Balıkesir Yunanlılar 29 Mayıs ta Ayvalık ı işgal etmiştir Mayıs 1919 tarihinde Bandırma dan Harbiye Nezaretine gönderilen yazıda mahalli hükümet ile beraber sarf edilen bütün gayretlere rağmen ahalinin göç ettiğinin Burhaniye Ahz-ı Asker Şubesi tarafından bildirildiği yazılmıştır 119. Ayvalık ın işgalinin bir sonucu olarak Burhaniye, Edremit ve Bergama ahalisinden özellikle kadın ve çocuklardan meydana gelen bir kafile, daha gerilere doğru göç etmeye başlamıştır. Yunanlıların, bölgede İzmir deki gibi zulüm ve katliam yapacağı endişesi göç hareketinde etkili olmuştur. 14. Kolordu Kumadanı Yusuf İzzet Paşa, Harbiye Nezareti ne gönderdiği 2 Haziran tarihli raporda; bölgenin artık berren ve bahren Yunanlılara açık olduğunu, işgalin süratle yayılabileceğini, halkın bundan dolayı vasıtasızlığa rağmen hicrete hazır olduğunu belirtmiştir. Nisvan, aceze, mazlum ahalinin muhafazayi hayatı ve sevahilin muhafazası için, yeterli miktarda İtilaf gemisinin bölgeye gönderilmesini, çözüm olarak önermiştir. Muhaceret hareketinin önem kazanması üzerine Mutasarrıf Hilmi Bey, Balıkesir Belediyesi nde şehrin ileri gelenleri ile müzakere ederek göçün önlenmesi hakkında tedbirler almaya karar vermişlerdir. Hilmi Bey, görünüşte Dâhiliye Nazırı nın görüşme emrini yerine getirmek, gerçekte ise cepheyi takviye etmek, teşkilatı kuvvetlendirmek, göçü önlemek ve Ali Bey ile görüşme yapmak üzere 31 Mayıs günü Balıkesir den hareket etmiştir 120. Ayvalık ın işgal edilmesi üzerine halk heyecan içinde muhacerete hazırlanmaya başlamıştır. Bunun da etkisiyle Heyeti Vükelâ, Mutasarrıf Hilmi Bey e işgal kumandanı ile görüşerek Osmanlı haklarının sağlanması görevini vermiştir. Ancak Hilmi Bey ile Yunan 117 Yalazan, a.g.e., C. 2, s Tümen komutanı Harbiye Nezaretine çektiği şifrede Burhaniye bölgesinde müthiş bir panik havası vardır. Vaktiyle bu havaliden gitmiş olan Rumların, Ayvalıktaki Rumlarla birleşerek İzmir de olduğundan fazla fenalık yapacakları kati olduğu ve ahalinin şiddetle muhafız asker istediği bildiriliyordu. İlhan Tekeli- Selim İlkin, Ege deki Sivil Direnişten Kurtuluş Savaşı na Geçerken Uşak Heyet-i Merkeziyesi ve İbrahim (Tahtakılıç) Bey, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1989, s ATASE, İSH. Kutu No:109, Gömlek No:33., 120 Zekeriya Özdemir, Milli Mücadele Yıllarında Balıkesir Cepheleri, Ankara, 2001, s

55 38 işgal kumandanı arasında 2 Haziran günü gerçekleşen toplantıda bir sonuç elde edilememişti. Diğer taraftan 172. Alay kuvvetleri ile Kuva-yı Milliye birlikleri kasabayı çepeçevre kuşatmış ve Ayvalık Rumlarının hayatı mesabesinde olan zeytinlikleri kontrolleri altına almışlardır. Küçükköy de bulunan Makedonya muhacirlerinin de ablukaya katılmasıyla Rumlar zeytinliklere çıkamaz olmuşlardır. Türk kuvvetlerinin kasabayı her an ele geçirebileceği korkusuyla Ayvalık Rumlarının bir kısmı Midilli ye göç etmiş, dükkânlar kapanmış ve pahalılık baş göstermiştir 121. Balıkesir de hiçbir kuvvet bulunmadığından, 30. Yunan Alayı na bağlı birlikler, 30 Haziran günü Balıkesir e girmiştir Temmuz da Limni Adası ndan hareket eden bir kısım Yunan birlikleri ise birkaç torpido eşliğinde 8 nakliye gemisiyle 2 Temmuz da Erdek ve Bandırma ya çıkmıştır. Ardından Karacabey ve Susurluk a doğru ilerlemişlerdir 123. Erdek de de, insanların çoğu göç etmek zorunda kalmış ve neredeyse geride hiç Türk kalmamıştır. Sındırgı aydınları yerli Yunan işbirlikçilerinin de olumsuz tazyikleri neticesinde Demirci ye göç etmek zorunda kalmıştır. Sındırgı civarındaki yollar göç etmek zorunda kalan insanlarla dolmuştur. Göç etmek zorunda kalan Balıkesirlilerin bir kısmı Bandırma ya, bir kısmı da Susurluk-Kirmastı-Bursa yönüne gitmişlerdir 124. Bu arada Balıkesir ve doğusundaki bölgeden göç eden halktan bazıları 61 nci Tümen döküntülerine yardım etmek üzere Bursa dan batı yönüne gönderilen jandarma ile birlikte Yunan ileri harekâtını engellemek amacıyla Uluabat köprüsünün Yunanlılar tarafından onarılmasını önlemek göreviyle bu köprü civarında bulunmaktaydı Temmuz tarihli İleri gazetesinin haberine göre Balıkesir in Yunan kuvvetleri tarafından işgali üzerine göç ederek İstanbul a gelen muhacirler mahalli ahalinin genel toplamının beşte birini oluşturmaktadır. Kalanları ise Bursa ya iltica etmiştir Özdemir, a.g.e., s Türk İstiklâl Harbi, Cilt II. Batı Cephesi 2nci Kısım, 3. Baskı, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1999, s Adnan Sofuoğlu, Osmanlı Arşiv Belgeleri Işığında İşgal Döneminde Bursa, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C. XIX, S. 55, Mart 2003, s Sarısır, a.g.e., s TİH.,C. II. B.C., II. K., s İleri, , s.1.; Vakit, Temmuz 1920, s.2.

56 39 9 Temmuz 1920 tarihli Akşam gazetesinin Türk Muhacirleri başlıklı haberine göre ise Balıkesir ve civarından İstanbul a gelen Türk mültecilerin sayısı civarındadır 127. Muhacirler küçük gruplar halinde parça parça İstanbul a gelmiştir. Akşam gazetesinin 11 ve 14 Temmuz tarihli nüshalarından her iki tarihte de nüfusun Balıkesir civarından İstanbul a geldiği anlaşılmaktadır 128. Balıkesir den İstanbul a gelen mültecilerin sayısı 22 Temmuz da e ulaşmıştır 129. Bandırma, Balıkesir ve havalisi muhacirlerini teftiş etmek üzere gönderilen Muhacirin Müfettişi Seyfi Bey den Muhacirin Müdüriyeti ne gönderilen raporu değerlendiren Dersaadet gazetesine göre ise Balıkesir ve havalisinden Bursa ya iltica eden muhacirlerin kişiden ibaret bulunduğu yazılmıştır 130. Kapıdağ nahiyesine bağlı Mihanya köyünü basan Rum çeteleri, İslam muhacirlerine envai mezalim icra etmişlerdir. 8 i erkek, geri kalanı kadın olan 100 civarındaki Toyranlı Müslüman muhacirler Bandırma ya kaçmıştır. Bu gelişme üzerine livadan olay mahalline gelen Muhacirin Müdürü Hüsnü Bey in girişimiyle muhacirler Edincik in Kille köyüne yerleştirilmiştir. Bandırma nın Mihanya köyünü ikinci defa basan Rum çeteleri muhacirleri de köyü terk etmeleri konusunda tehdit etmişlerdir 131. Sakarya Savaşı sonrası savunmaya çekilen Yunan birlikleri işgali altında kalan bölgelerde uyguladıkları baskıları daha da artırmıştır. Bulundukları bölgelerde mülki idareyi tamamen ellerine almak için olsa gerek memurları uzaklaştırmaya başlamışlardır. Balıkesir de görev yapan memurlardan bir kısmı Yunan birlikleri tarafından İstanbul a göç etmeye zorlanmıştır 132. Akşam gazetesinin 31 Temmuz tarihli Hicrete Mecbur Olanlar başlıklı haberinde Yunanlıların, Balıkesir ve civarı memurlarının hicrete zorladıkları gibi bunların ailelerini de 48 saat zarfında hicrete mecbur ettikleri yazmaktadır 133. Ağustos ayının sonlarına gelindiğine Büyük Taarruz un gerçekleştiği dönemde de Erdek ve Balıkesir dolaylarından memur aileleri İstanbul a gelmeye devam etmiştir Akşam, , s Akşam, , s.1.; , s İleri, , s Dersaadet, s Özdemir, a.g.e., s.64, Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s.3.

57 40 Yunanlıların mütarekeden önce Eylül 1922 de Marmara havzasıyla Bandırma havalisinde gerçekleştirdikleri mezalim, yangın ve tahribattan dolayı kadar Müslüman muhacir açıkta kalmıştır Bursa 6 Temmuz da bir İngiliz deniz filosu Mudanya yı üç saat kadar top atışına tutmuş ve ardından kasabayı işgal etmiştir. 6 Temmuz dan itibaren Mudanya ve Gemlik e saldırıya geçen İngilizlerin Bursa ya yönelik bir taarruzları olmadıysa da, bu bölgelerde Türk kuvvetlerinin bir kısmını meşgul etmeyi başardılar. Bu İngiliz askeri harekâtı Yunanlıların Bursa harekâtını çok kolaylaştırmıştır 136. Yunan ordusu, Bursa yı aldıktan sonra (8 Temmuz 1920), bu kesimde, ilerlemeye devam ederek şehrin km kadar doğusunda, Kazancı-Kestel hattına varmış ve burada duraklamıştır. Bu duraklamanın bir yıl kadar uzayacağı bilinmediği için, İnegöl, Yenişehir- Bilecik ve Bozüyük bölgelerinde ve hatta daha gerilerde halk günlerce telaş ve heyecan içinde yaşamıştır. Birçok göçmen Bilecik, Söğüt, Bozüyük Eskişehir üzerinden İç Anadolu ya akın etmiştir. Yunan tehdidi altında göç etmek gibi büyük eziyet ve güçlüklere katlanan halk ayrıca bazı çapulcuların yaptıkları yağmalamalara da maruz kalmıştır 137. Gemlik te bu dönemde Rum, i Ermeni ve i de buraya göç etmek zorunda kalan Türk mülteci bulunmaktaydı. Türk mültecilerin büyük çoğunluğu ise Yunanlılar tarafından tamamen yakılmış olan Pazarköy den gelmiştir. Göç eden Türklerin çoğunluğu yollarda sivil Ermeniler ve Yunan askerleri tarafından ağır hakaretlere maruz kalıp soyulduklarından şikâyet etmiştir. Ayrıca Türk mültecilere bir aydan beri Yunanlılar tarafından bir lokma ekmek dahi verilmemiştir. Civar köylerdeki Türk vatandaşlarının gizlice ve az miktarda getirebildikleri yiyecekle yaşamlarını sürdürebiliyorlardı 138. Yunanlıların göçmenlerle ilgili bölgede gerçekleştirdikleri uygulamaların başında Vilayet 135 BCA, / l. 136 Saime Yüceer, Bursa nın İşgal ve Kurtuluş Süreci (8 Temmuz Eylül 1922), Uludağ Üniversitesi Basımevi, Bursa, 2001, s TİH.,C. II. B.C., II. K., s Yalazan, a.g.e., C.II, s

58 41 Göçmen Müdürü Faik Bey in görevinden alınması ve yerine Bursa nın işgali sırasında Hürriyet ve İtilaf Partisi Bursa başkanı olan Aziz Nuri Bey in getirilmesi vardır 139. Yunanlılar, İnönü muharebelerinden sonra büyük bir olasılıkla da yenilginin verdiği kinle halkı yer değiştirmeye zorlamışlardır 140. Nisan 1921 de Orhangazi kazasına bağlı 21 parça İslam köyünün 16 sı Yunan işgal kuvvetleri tarafından yakılmış ve ahalisinden bazıları katledilmiştir. Tecavüz vakalarının da görüldüğü kaza ahalisi mahalli memurlarla beraber Gemlik kasabasına sevk ve tehcir edilmişlerdir 141. Türlü mezalim ile imha edilmeye çalışılan halkın yanında hiçbir eşya götürmesine müsaade edilmediği gibi geride kalan tüm eşyaları da gasp edilmiştir. Gemlik e gönderilen halk aç ve sefil bir halde olmakla beraber İstanbul a gitmelerine de müsaade edilmemiştir 142. Benzer bir uygulamayı Bursa merkezde bulunan muhacirlere de tatbik ederek, işgal edilen Balıkesir ile havalisinden iltica eden ve Bursa ya bağlı yerleşim birimlerinden gelmiş olan muhacirlerin geri dönmelerinde müşkülat çıkarılmıştır 143. Bursa nın Uludağ eteklerinde bulunan Fethiye, Hamamlı, Dereköy, Cumalı ve Değirmenli köylerine işgalin ardından Yunanlılar tarafından sürekli saldırılarda bulunulmuştur. Bu nedenle Hamamlı köyü hariç diğer dört köy halkı can ve mal korkusuyla Bursa ya göç etmiştir. Hamamlı köyü halkı da Uludağ ormanlıklarına saklanmak zorunda kalmıştır. Burada günlerce bekleyişleri sırasında sabrı tükenen halktan bir kısmı tehlikenin kalkmış olduğunu sanarak köylerine işlerinin başına geçmek için dönmüş ancak daha o gece 12 Temmuz 1921 cumartesi günü Yunanlılarla birlikte yerli Rum ve Ermenilerden oluşan bir grup köyü basmış ve halka yapmadıkları zulüm ve işkence kalmamıştır 144. Yunan Ordusu nun işgal sırasında silahlandırdığı yerli Rum eşkıyası ile işbirliği yapmaları sonucu Gemlik ve Orhangazi bölgesindeki birçok Türk köyü dağlara sığınmak suretiyle canlarını kurtarabilmiştir 145. Çoğunlukla işgalden kısa bir süre önce halk mal ve 139 Mümtaz Şükrü Eğilmez, Milli Mücadele de Bursa, (Yay. Hazırlayan: İhsan Ilgar) İstanbul, 1981, s Akgün- Uluğtekin, a.g.e., s BOA, DH.KMS. 60-2/ Akgün- Uluğtekin, a.g.e., s.267, Anadolu da Yunan Mezalimi,C.II, s Sofuoğlu, İşgal Döneminde Bursa, s Yalazan, a.g.e., C. II, s.79, Sarısır, a.g.e., s. 204.

59 42 mülklerini terk ederek dağlara kaçmıştır. Bunun başlıca nedeni ise başka yerlere göç etmek için sahillere yığılan halkın aşağıda da bahsedileceği gibi silahlı saldırılara maruz kalmış olmasıdır. Bölgede işgalden önce boşaltılan köyler arasında Akçapınar, Alibeydüzü, Bozalan, Çaydere, Darıdere, Kapalan, Karabayır, Kızıltepe, Kuyupınar ve Revnak yer almaktadır 146. Armutlu ve Gemlik kazası arasında kalan Küçükkumla, Büyükkumla, Karacaali, Narlı ve Kapaklı karyelerinin Yunan askerleri ve yerli Rum çeteleri tarafından yapılan soygunculuk ve cinayetler neticesi bu köylerin bütün ahalisi küçük küçük sandallarla muhacerete başlamışlardır. Gemlik tarafından gelen bir yelkenli Fıstık lıdan kaçmak için kayığa binen halkın üzerine yaylım ateşi açmıştır 147. Yunanlıların Marmara sahillerinde yaptıkları mezalim, Mayıs 1921 tarihleri arasında Gemlik ve Mudanya ya bir tahkik heyeti gönderilmesini zaruri kılmıştır. Heyette Uluslararası Kızılhaç Heyeti delegesi M. M. Gehri, İngiliz temsilcisi General Franks, Fransız Albayı Vicq, İtalyan Albayı Boletto ile Türk ve Yunan askeri yetkililer yer almıştır. Yunanlıların yaptıkları mezalim ve heyetin faaliyeti hem Kızılay raporlarında, hem de M. M. Gehri nin raporunda ayrıntılarıyla anlatılmıştır 148. Heyetin Küçük Kumla daki göçmenlerin daha güvenli bölgelere gönderilmesi konusundaki gayretleri sonuç vermiştir. Göçmenler İnebolu vapuru ve diğer üç tekne ile İstanbul a gönderilmiştir 149. Heyetin bölgede bulunduğu dönemde Gemlik ve civarında yapılan mezalimler sonucu çeşitli köylerde yaşayan Müslümanlar Gemlik kasabasına iltica etmiştir. Bunların miktarı ise kadardır. Bu durum karşısında İstanbul göç konusunda yasak bölge olmasına karşın Muhacirin Müdüriyeti bu zavallıların daha fazla sefaletlerine meydan vermemek için İstanbul a çağrılmaları konusunda teşebbüslerde bulunmuştur 150. Teşebbüsler sonucu ilk etapta Gemlik ve civarından kadar muhacirin İstanbul a nakli 146 Ali Sarıkoyuncu, Milli Mücadele de Söğüt ve Çevresi, 3. Baskı, BRC Basım Matbaası, Söğüt, 2009, s Anadolu da Yunan Mezalimi, C.II, s Çapa, a.g.m., s Mehmet Kaya, Yalova-Gemlik Bölgeleri ve İzmit Yarımadası nda Yunan Mezalimine Dair İtilaf Devletleri Araştırma Komisyonu Raporları (12-22 Mayıs 1922), Atatürk Yolu Dergisi, S. 51, Bahar 2013, s Akşam, , s.2.

60 43 kararlaştırılmış ve bunun üzerine Hilâl-i Ahmer Cemiyeti tarafından bir vapur gönderilmiştir. Gemlik ve civarından İstanbul a sevk edilen ilk muhacir kafilesinin sayısı yaklaşık 600 kişidir Mayıs 1921 de ise Gemlik, Pazarköy, Büyükkumla, Küçükkumla, Kırcaali, Umurbey köylerinden çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere kişi daha Yunan mezaliminden kurtulmak üzere vapurlarla İstanbul a iltica etmişlerdir 152. Sadece Gemlik ve Kumla dan göçmen Yunan mezaliminden kurtarılarak İstanbul a getirilmiştir 153. Yunan işgali altında bulunan diğer bölgelerde olduğu gibi Bursa da görev yapan memurlar da göç etmek zorunda kalmışlardır. Özellikle vilayet dâhilinde tahrip edilen mahallerle Gemlik, Kumla ve Pazarköy mektepleri muallimleri ve idari heyetinden bir kısmı 1921 yılının yazında İstanbul a iltica etmiştir 154. Ağustos 1922 de İstanbul a Bursa civarından göç eden memurların miktarı 500 nüfusa yaklaşmıştır. Bunlar çoğunlukla küçük memurlardan oluşmaktadır Çanakkale İngiliz desteğini alan Yunan kuvvetleri, Temmuz 1920 başlarından itibaren Çanakkale nin bütün kasaba ve köylerini işgale başlamışlardı 156. Ezine, Bayramiç ve Ayvacık ı işgal eden Yunanlıların, yöre halkına yaptığı mezalim nedeniyle işgale uğrayan diğer bölgelerde olduğu gibi, halk göç etmek zorunda kalmıştır 157. Ezine deki bütün İslamların hanelerinde hükümetin malumatı olmaksızın Yunanlılar tarafından Rumlara ait eşya aramak maksadıyla arama yapılmış ve haneler içinde görülen konsol, ayna, sandalya, dikiş makinesi, halı, kilim gibi eşyalar güya Tehcir edilen Rumların eşyalardır diyerek tahkik etmeksizin müsadere edilmiştir 158. Yunan birlikleri bu tarz uygulamalarla bölge halkını canından bezdirmek suretiyle göç etmelerini sağlamaya çalışmıştır. Sonuçta açıkta kalan halk da bir süre sonra topraklarından göç 151 Vakit, , s Anadolu da Yunan Mezalimi, C.II, s Çapa, a.g.m., s Akşam, , s Akşam, , s Hüsamettin Öztürk, Milli Mücadele de Çanakkale, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2001, s Sarısır, a.g.e., s Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, s.169.

61 44 etmeye başlamıştır. Yunanlıların çevrede halka yaptığı zulüm ve işkencelerin, her tarafta duyulması nedeniyle halkın büyük çoğunluğu vaktini bayırlar ve ormanlarda saklanarak geçirmeyi tercih etmiştir. Bir kısmı da, Yunan bölgesine göre biraz daha rahat olan, İngiliz sorumluluk bölgesine geçerek, sığınabilecekleri bir barınak buldukları yerde, açlık ve sefaletle mücadele etmiştir 159. Yunan askerleri ve yerli Rumların Çanakkale ye bağlı Çanpazarı ve köylerinde ırza tecavüz, yağma vb. eylemleri gerçekleştirmeleri bazı civar köyler ahalisini tüm mal varlıklarını geride bırakarak göç etmek zorunda bırakmıştır. Ayrıca Yunanlılar Ayvacık ve Biga kaza merkezleri ve buralara bağlı olan yerleşim yerlerinin ahalisini çeteler vasıtasıyla toplayarak başka yerlere nakletmişlerdir. Bu tür nedenlerden dolayı Biga dan da halk göç etmek zorunda kalmıştır 160. Bölgeye adalardan sığınmış olan muhacirlerin durumlarını iyileştirme çabaları da yaşanan asayişsizlik yüzünden sekteye uğramıştır. Zira Yunanlıların mezaliminden kurtularak Karabiga ya iltica eylemiş olan adalar Müslüman muhacirinin iskân ve iaşelerini bizzat teftiş eylemek üzere Karabiga ya giden Kale-i Sultaniye Mutasarrıfı Mahmut Mahir Bey in kaldığı ev Temmuz un 23 üncü günü Ahmet Anzavur un oğlunun idaresindeki çete tarafından kuşatılmıştır 161. Bayramiç teki Yunan kuvvetlerinin Hacı Bekirler, Muratlar, Hacı Kasım köylerini basarak ev ve camileri talan ettikleri gibi halkı bir yerde toplayıp köyü yakmışlardır. Biga ile Çanakkale arasındaki haberleşme kesilmiştir. Tarlada çalışan rençber ve mültecilerin katledilmeleri üzerine Karakocalar köyünden 28 aile bütün eşyalarını bırakarak göç etmek zorunda kalmıştır 162. Akşam gazetesinin Rumlar Bile başlıklı haberinde ise Çanakkale Mutasarrıflığı ndan gelen tahriratta Yunanlıların askere almak için yerli Rumlar nezdinde baskı kurmalarından dolayı bunlardan 13 kişilik bir kafilenin Karabiga ya iltica ettikleri yazmaktadır Öztürk, a.g.e., s Sarısır, a.g.e., s TİTE, 64/ Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, s Akşam, , s.2.

62 İzmit İtilaf Devletleri Sevr Anlaşması nı Osmanlı Devleti ne kabul ettirdikten sonra bu antlaşmadan güç alan Yunan kuvvetleri Ekim ayından itibaren Karamürsel ve çevresine hâkim olmuşlardır 164. Yunanlıların Karamürsel i işgali sırasında Yalova nın yerli Rumlarından kişi işgal kuvvetlerine katılmıştır. İşgal sırasında kara ve denizden icra edilen top ateşi ile civardaki on dört köy yerle bir olmuş 165 ve bölge halkı dağlara kaçmıştır 166. Bölgede teşkil edilen Ermeni ve Rum çetelerinin bu tarihten itibaren gerçekleştirdikleri katliamlar o dereceye varıyordu ki katliama uğrayan Müslüman halk yerlerini yurtlarını terk etmek mecburiyetinde kalıyordu 167. Karamürsel kasabasının tarihinde Yunanlılar tarafından işgalinin ardından ahalinin elindeki zahire ve hayvanlar toplanarak kayıklarla Yalova ya sevk olunmuştur. Karamürsel ahalisinden kişi de Derince ye tehcir edilmiştir 168. Karamürsel ilçesine bağlı olan 45 köyden 15 köy tamamen tahrip edilmiş ve yakılmıştır. Köyleri yakılıp yıkılanlar zorunlu diğer köylerin halkı da korkudan olmak üzere başka yerlere göç etmiş olduklarından, sağlam köylerde tamamen boşalmıştır. Karamürsel Kaymakamı Refik Bey in 12 Kasım 1920 de Garp Cephesi Komutanlığı na vermiş olduğu rapordan Yunanlıların Karamürsel i işgali esnasında ahalinin bir kısmını da Gemlik e naklettikleri anlaşılmaktadır. Ahalini verdiği ifadelere göre Karamürsel de kaymakamın dışında memur kalmamıştır. İşgal esnasında ormana çekilen orman memurlarından başka diğer memurlar Yalova ya sevk edilmiş ve kurşuna dizilmişlerdir 169. Bölgeye gönderilen araştırma komisyonun raporunda ise Yunanlıların İzmit in doğu kesimine den fazla Çerkes i kendilerine yardım etmek üzere göçmen olarak getirdikleri yer almaktadır. Raporda bunlar Ankara Hükümeti nin düşmanı olarak 164 Kaya, a.g.m.,s Sofuoğlu, Kocaeli-Yalova-İznik Çevresinde, s Yalazan, a.g.e., s Adnan Sofuoğlu, Milli Mücadele Döneminde Kocaeli, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2006, s Anadolu da Yunan Mezalimi, C. II, s.141,serdar Sarısır, a.g.e., s Yalazan, a.g.e., C. I, s

63 46 geçmektedir. Buna göre Çerkeslerin bu yönetim boşluğu içerisinde çeteler kurması, Yunanlıların bölgedeki otoritelerini güçlendirmek adına attıkları adımlar arasındadır 170. Kasım ayının başından itibaren Karamürsel muhacirleri de İstanbul a sığınmaya başlamıştır. Birkaç gün içinde İstanbul a küçük gruplar halinde 250 civarı mülteci hicret etmiştir 171. İlerleyen günlerde gelen kafilelerin sayısında artış olmaya başlamıştır. 2 Kasım da Karamürsel den İstanbul a 380 mülteci göç etmiştir 172. Karamürsel mültecilerinin bir kısmı İstanbul a trenle sevk edilmiştir. 04 Kasım 1920 tarihli İleri gazetesinin Karamürsel den Elim Bir Muhaceret Akını başlıklı haberinde, Karamürsel den iki tren dolusu muhacirin İstanbul a geldiği, bu gelen muhacirlerin kadın ve çocuklardan oluştuğu ve ellerinde bohça namına bir eşya dahi olmadığına dikkat çekilmiştir Kasım 1920 tarihli Akşam gazetesinin haberine göre de İstanbul a iltica eden Karamürsel muhacirlerinin toplam sayısı ü aşmıştır Kasım 1920 tarihli İleri gazetesi ise Karamürsel de bir takım çetelerin taarruzuna binaen den fazla kişinin Anadolu nun muhtelif yerlerine başlıca da İzmit sahiline hicret ettiğini yazmaktadır 175. İzmit katliamını haberini alan Ankara nın İstanbul daki temsilcisi Hamit Bey, buradaki Müslüman halkı kurtarmak üzere üç büyük vapur hazırlatmış ve General Pelle den de torpido desteği alarak gizlice İzmit e doğru hareket etmiş, ancak gemiler İtilaf donanması tarafından Adalar civarında durdurulmuştur 176. Gül Nihal vapuru ile İzmit e tahkikat yapmak üzere giden Hilâl-i Ahmer Heyeti nin başkanı Macit Bey in verdiği bilgiye göre Karamürsel ve havalisinde yardıma muhtaç bir halde dağlara iltica etmiş olan ahalinin miktarı fazladır 177. Alemdar gazetesi ise Atina basınında İzmit mültecileri ile ilgili çıkan bir habere yer vermiştir. Haberde Midilliye muhacir geldiği ve bunlar arasında İzmit Türk mutasarrıfı, merkez memuru ve birçok Çerkez ve Ermeni ailelerinin bulunduğu ve tamamının Kuva-yı Milliye aleyhtarı olduğu 170 Kaya, a.g.m., s Akşam, , s Akşam, , s İleri, , s Akşam, , s İleri, , s Sofuoğlu, Kocaeli ve İznik Çevresi, s Vakit, , s. 1.

64 47 belirtilmiştir 178. Ünlü tarihçi Arnold J. Toynbee nin eşinin Anadolu gezisi esnasında babasına gönderdiği 28 Mayıs 1921 tarihli mektupta; Hilâl-i Ahmer in, Karamürsel Yarımadası nın güney kıyısından civarında mülteciyi kurtarmış olduğunu fakat oldukça büyük bir miktarının da orada kaldığını yazmıştır 179. Öteye beriye firar etmiş Müslüman ahali de yaklaşık bir yıl sonra küçük gruplar halinde İstanbul a gelmeye başlamıştır 180. Bölgeden göç edenler sadece Müslüman ahali değildir. Yunan mezaliminden dolayı bölgede yaşayan Museviler de muhacereti tercih ederek İstanbul a iltica etmişlerdir Tekirdağ 20 Temmuz 1920 de Yunanlılar Tekirdağ da karaya asker çıkarmaya başlamışlardır 182. Yunan askerlerinin gelmesiyle birlikte Müslüman halk da göç yollarına düşmüştür. Trakya dan göç edenlerin başlıca tercih ettikleri şehir de başkent İstanbul olmuştur. Akşam gazetesinin haberine göre her gün Tekirdağ dan sayıları 50 ile 100 arasında değişen küçük kafileler İstanbul a iltica etmektedir. Bunların tamamı Rumelili olup Balkan Savaşı ndan sonra göç etmişler ve metruk Rum evlerine yerleştirilmiş olanlardır. Bunların büyük kısmı zamanında hali vakti yerinde olan muhacirlerdir. Tekrar tekrar göç etmek zorunda kalmışlar ve bugün ayaklarında postalları dahi yoktur 183. İleri gazetesi 28 Kasım tarihinde Tekirdağ dan 17 ailenin daha İstanbul a iltica ettiğini yazmaktadır. Gelenlerin ifadesine göre 150 hane daha göç etmek için hazırlıklarını tamamlamıştır 184. Göçün nedeni ise Aralık ayından itibaren Yunanlılar tarafından vapurlarla Tekirdağ ve çevresindeki Müslüman köylerine Rum muhacirlerin sevk 178 Alemdar, , s Çufalı, a.g.m., s. 34, Vakit, , s Vakit, , s Mehmet Sezer, Atatürk ve Milli Mücadele de Tekirdağ, Tekirdağ Valiliği Yayınları, 1988, s. 72, 183 Akşam, , s.2. Tekirdağ dan Kasım ayında 86 (Akşam, , s.2.), Aralıkta ise 300 kişilik birer kafile İstanbul a göç etmiştir (Vakit, , s.2.). Yaklaşık on gün sonra da 21 kişiden oluşan küçük bir grup daha gelmiştir (Vakit, , s.2.). 184 İleri, , s.2.

65 48 edilmesidir. Üstelik bunlar Müslümanların oturdukları evlerde iskân edilmeye başlanmıştır 185. Önce bölgeye Rumları sevk etmişler sonra da bölge halkını evlerinden çıkararak göç etmesi için baskı ve mezalime başlamışlardır yılında da Tekirdağ dan İstanbul a göç parça parça sürmüştür. Şubat ın 22 sinde Tekirdağ dan İstanbul a 354 nüfus mülteci gelmiştir 186. Mart ayında ise ve kişiden oluşan küçük kafileler halinde mülteciler gelmeye devam etmiştir. 9 Nisan 1921 de ise Tekirdağ merkez ilçesinin Kemerli köyü Yunanlılar tarafından basılmış ve köy halkının bir kısmı Edirne ye sürülmüştür. Tekirdağ ına bağlı 60 köyün halkı, Yunan zulüm ve tazyikinden evlerini terk ederek şehir ve kasabalara sığınmışlardır yılının son aylarında Yunanlıların Trakya daki baskı ve zulümlerinin artması sonucu Tekirdağ dan yeniden İstanbul a göç akını başlamıştır. 18 Eylül 1921tarihli Vakit gazetesinde yer alan habere göre İstanbul a Tekirdağ dan çok sayıda mülteci göç etmiştir. Gelenlerin miktarı 200 ü geçmiştir. Tekirdağ ında bu türden olmak üzere daha binlerce nüfus olduğu ve tamamının İstanbul a iltica etmek zorunda kalacağı tahmin edilmektedir 190. Akşam gazetesi de Tekirdağ ve çevresinde pek az Müslüman kaldığını onların da göç etmeye başladıklarını yazmaktadır 191. Harbiye Nazırı nın 13 Eylül 1921 tarihi ile Erkan-ı Harbiye Umumiye Dairesi ne gönderdiği yazı da gazetelerde yer alan haberleri doğrular mahiyettedir. Buna göre; Trakya da Rum nüfusun çoğunluğunu sağlamak amacıyla Müslümanlara yapılan baskıların şiddetlendiği ve Müslüman ahalinin bu baskı karşısında emval ve emlakını ya yok bahasına satarak veya yüzüstü bırakarak can, ırz ve namuslarını kurtarmak için göç etmekte bulundukları ve bu göçün bir akın şeklinde devam ettiği Hatt-ı Fasıl Komiserliği nin istihbaratında yer almaktadır. Yazıda devamla her gün artan bu 185 İleri, , s.2, Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, s Vakit, , s Akşam, , s Akşam, , s Yalazan, a.g.e., C.I, s Vakit, , s Akşam, , s.3.

66 49 muhaceret akınına engel olunması istenmiştir. Çünkü hem iaşe ve iskân açısından hem de mevsim münasebetiyle yollarda soğuktan ve açlıktan Müslüman ahalinin daha perişan bir hale geleceği tahmin edilmektedir 192. Kasım 1921 de Tekirdağ ın Saray kazasından 35 nüfus daha İstanbul a göç etmiştir. Akşam gazetesi Trakyalı Müslümanların Yunanlılardan gördükleri baskı üzerine yerlerini yurtlarını terk etmeye devam ettiklerini ve son günlerde İstanbul a gelenlerin miktarının mühim bir sayı oluşturduklarını yazmıştır 193. Çatalca jandarma Taburu Kumandanlığı nın tarihli raporunda da; Saray kazasının Güngörmez Karyesi ahalisinden beşi erkek diğerleri kadın ve çocuk olmak üzere 100 den fazla nüfuslu bir kafilenin perişan bir halde Istranca ya iltica ettikleri yer almaktadır Edirne Trakya dan İstanbul a gelen göçmenlerin sayısı, diğer bölgelerle karşılaştırıldığında oldukça azdır. Zira 25 Temmuz 1920 de Edirne nin Yunan işgaline uğraması üzerine 1 nci Kolordu Bulgaristan a iltica etmiş, kadar göçmen de bunlara katılmıştır. Sadece Yunanlılar tarafından görevlerine son verilen Rumeli memurları ve bir kısım halk İstanbul a sığınmıştır Ağustos tarihinde İleri gazetesi de Edirne den 100 nüfus kadar polis memuru ailesinin İstanbul a geldiğini yazmaktadır 196. Muhacirin Müdürü Umumisi Hamdi Bey tarafından 10 Kasım 1920 de Sadarete bildirildiğine göre; Edirne vilayetinin Yunan ordusu tarafından işgal edilmesi üzerine Balkan Harbinden sonra Rumeli nin çeşitli yerlerinden hicretle vilayet dâhilinde iskân edilen Müslüman ahali Bulgaristan a iltica etmişlerdir. Bu muhacirlerin her türlü yardımdan ve geçimlerini teminden mahrum bir halde Bulgaristan da ikametleri ise mümkün değildir. Üstelik Edirneli Mehmet İzzet Bey in verdiği izahata göre, Yunan hükümeti Mustafa Paşa da toplanmış olanların hudut dâhiline kabulünden kaçındığı gibi Bulgaristan da vesika-i Osmaniye hukukunu üstlenen Sofya daki İspanya Sefaretince 192 Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, s Akşam, Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, s Çapa, a.g.m., s İleri, , s.2.

67 50 verilen pasaportların Fransız mümessilince vize edilmesi şartının bulunması dolayısıyla bu muhacirlerin müşkülatı bir kat daha artmıştır. Kışın şiddetlenmesiyle birlikte açıkta aç ve çıplak sefil bir halde kaldıkları bildirilen nüfus muhacirin ölümle karşı karşıya olduğu bildirilmiştir 197. Trakya nın işgalinden yaklaşık üç ay sonra da göçler devam etmiştir. Nitekim Edirne den 100 den fazla mülteci İstanbul a gelmiştir 198. Yine 1920 yılının sonlarına doğru Edirne den on aileden oluşan 60 nüfuslu bir mülteci kafilesi İstanbul a hicret etmiştir yılının Şubat ayının başlarında ise kadın ve çocuklardan oluşan 25 kişilik bir mülteci kafilesi daha gelmiştir. Ancak Muhacirin Müdüriyeti Edirne den gelen mültecileri geri sevk etmektedir 200. Edirne den İstanbul a gelen muhacir sayısının diğer bölgelere kıyasla az olmasının nedenlerinden biri de muhtemelen buradan gelenlerin geri sevk edilmelerdir. Buna rağmen bölgeden karayoluyla kadın ve çocuklardan oluşan küçük mülteci kafileleri gelmeye devam etmiştir 201. Ayrıca Muhacirin Müdüriyeti bu tarihlerde Edirne den gelen 40 kadar mülteciyi Çatalca civarındaki köylere iskân etme kararı almıştır 202. Amerikalı milyoner Vanderlip Trakya da seyahati esnasında Yunanlılar tarafından yapılan baskı dolayısıyla Müslüman halkın pek çoğunun Trakya dan göçe hazır göründüğünü, yalnız Edirne den kişinin göç etmek üzere olduğunu açıklamıştır Kırklareli Kırklareli nin işgaliyle birlikte halkın bir kısmı yakınlığı dolayısıyla İstanbul a göç etmiştir. Bulgaristan sınırında olan köylerin ahalisi ise katliamlar karşısında sınırın öte tarafına geçmeyi tercih etmiştir. Eylül 1920 de büyük kısmı memur olmak üzere Kırklareli nden 8 vagon mülteci İstanbul a gelmiştir BCA, / Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s Yalazan, a.g.e., C.I, s Akşam, , s.1.

68 51 Kofcağız, Pirgos, İslambeyli, Çağlayık, Karaabalar ve Sazara köyleri Yunanlılar tarafından tamamen tahrip edilmiş ve ormanlara sığınan halkın çoğu katledilmiştir. Kırklareli Istranca ormanlarından kesilen büyük ağaçlar Yunanistan a gönderilmiş ve bu yüzden büyük tahribat meydana gelmiştir. Beypınarı ve Sazara köylerinde Yunanlıların yaptığı katliamlardan dolayı civar köylerin halkı korkularından Bulgaristan a iltica etmiştir. Karahamza köyüne de Kafkasya dan gelmiş olan Rum göçmenler yerleştirilmiş ve köyün Müslüman ahalisi öteye beriye dağılmışlardır. Babaeski ilçesine bağlı Karabayır köyü Yunan askerleri tarafından baskına uğramış, erkekler katledilmiş, kadınlar da Edirne ye göç ettirilmiştir 205. Büyük Taarruz dan sonra da Batı Anadolu da tutunamayan Yunan birlikleri aldıkları yenilginin intikamını alırcasına Trakya da katliamlarını artırmışlardır. Bulgaristan a yakın olup Yunanlılar tarafından yakılan 28 Trakya köyü ahalisinden e yakın Müslüman Bulgaristan a sığınmıştır. Küçük Tırnova dan Dâhiliye Nezareti ne gönderilen telgrafta Kırklareli nin Sazara, Kamila ve Kurudere köylerinden 600 Trakyalı mülteci namına yardım talep edilmiştir Yalova 5 Eylül 1920 de Yunan birlikleri Yalova yı işgal etmiştir 207. Yalova da faaliyet gösteren Ermeni ve Rum çeteleri Yunanlılarla birlikte Dereköyü nü basarak silahsız masum ahaliyi katletmiştir. Katliamdan kurtulabilen köylüler ise mülteci durumuna düşmüştür 208. Yalova dan Muhacir Akını Başladı başlıklı Akşam gazetesinin haberine göre Yalova kazasının İhsaniye ve Reşadiye köylerinde meydana gelen hadiselerden dolayı İstanbul a çok sayıda mülteci gelmeye başlamıştır yılının Mayıs ayından itibaren Yalova ve çevresinden İstanbul a gerçekleştirilen göçlerde artış yaşanmıştır. 2 Mayıs ta Yalova dan 15 kayık dolusu mülteci yanlarında hiçbir eşyalarını alamadan başkente iltica 205 Yalazan, a.g.e., C.I, s.131, Anadolu'da Yunan Mezalimi..., C.II, s.296, Sofuoğlu, Kocaeli-İznik ve Çevresi, s Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, s Akşam, , s.2.

69 52 etmiştir gün sonra ise İleri gazetesi Yalova ve çevresinden 581 kişinin daha İstanbul a göç ettiği haberini vermiştir 211. Mayıs ayının sonlarına doğru Yalova ya gönderilen vapurlarla sahile toplanan kadar mülteci de İstanbul a getirilmiştir 212. Haziran da Yalova dan kaçabilen mültecilerin bir kısmı da Kuva-yı Milliye nin idaresinde bulunan Kayaklı ya göç etmiştir. Haziran ayının başında Yalova ve Gemlik deki mültecileri İstanbul a getirmek üzere Hilâl-i Ahmer Heyeti gönderilmiştir 213. Heyet Yalova dan vapurlarla 859 mülteciyi İstanbul a getirmiştir 214. Mülteciler vatanlarından ayrılırken Yalova sahilinde Yaşasın Hilâl-i Ahmer diye feryat ederek bağırmışlardır 215. Ayrıca Yalova ya iki saat mesafedeki Akköy ün 322 kişiden oluşan ahalisi heyetin Yalova ya varmasından bir gün önce tamamen göç ettikleri öğrenilmiştir. Köy yerli Rum ve Ermeni çeteleri tarafından tamamen yağma ve tahrip edilmiştir 216. İleri gazetesinde yer alan Tahta Parçaları Üstünde Muhaceret başlıklı haber Yalova ve çevresinde ahalinin ne kadar zor durumda olduğunu en iyi şekilde anlatmaktadır. Haberde Yalova havalisinde can korkusuna uğrayan iki kişinin bir tahta parçasına sarılmak suretiyle yüzerek Büyük Ada ya kadar geldikleri yer almaktadır. İki genç kendileriyle görüşen muhabire şunları anlatmışlardır: Köyümüzü aniden Rum çeteleri bastı ve ateşe verdi. Bunun üzerine ormana kaçtık. Fakat ormanda da rahat değildik. Son zamanlarda ormanı arıyorlardı. Ağaçlar arasında acı acı silah sesleri işitmekten harap olduk. Nihayet ne olursa olsun diyerek deniz kenarına indik. Oralarda bazı ev yıkıklarından kalma tahta parçaları vardı. Üç dört tanesini bağladık derme çatma sal oldu. Yine iki tahta parçasını kürek gibi kullanmak üzere yanımıza aldık. Allah a sığınıp kendimizi denize salıverdik. Bereket versin hava iyi idi. Artık yarı ölü yarı diri kürek çekerek adaya kadar geldik. Benim validemi öldürdüler. Babam dağa kaçmıştı. Ne oldu bilemiyorum Vakit, , s İleri, , s Alemdar, , s Akşam, , s Akşam, , s İleri, , s Akşam, , s İleri, , s.1.

70 53 Yalova nın Üvezpınar köyünden İstanbul a iltica eden ahalinin verdiği bilgiye göre; köyleri Rum çeteleri tarafından basılarak ahaliye çeşitli işkenceler yapılmıştır. İşkencelerden sonra çetelerin köyü yakacaklarını söyleyip gitmeleri üzerine bütün ahali eşyasını terk edip ormana kaçmıştır. İki gün sonra da 50 hanelik köy tamamen yağmalanıp yakılmıştır. Bu facia üzerine günlerce dağlarda saklanan ahali ilk fırsatta İstanbul a iltica etmiştir 218. Dâhiliye Nezareti nin Sadarete bölgeyle ilgili verdiği bilgiler de benzerlik taşımaktadır. Buna göre Yunanlılarca silahlandırılmış ve teşvik edilmiş Rum ve Ermeni çeteleri, Yunan askerleriyle birlikte Yalova kazası çevresinde 11 köyü tamamen yakmışlardır. Bu köylerin ahalisinin bir kısmı da katledilmiştir. Yaşananlardan dolayı Çalıcaköy, Zendan, Güllük köyleri ahalisi korkularından köylerini terk ederek ile Çınarcık civarında toplanmıştır 219. Yalova ya bağlı köylerden Çeltikçi de 700 nüfusun bir kısmı katledilmiş ve diğer kısmı da Gemlik e kaçmıştır. Hayriye köyünün ahalisinin yarısı ise önceden İstanbul a iltica etmiştir 220. Sakarya Savaşı sonrası Ekim ayının ortalarında da gazetelerde Yalova dan İstanbul a göç eden küçük kafilelerden bahsedilmiştir. Bu mültecilerin memleketlerinde barınacak yerlere sahip olmadıkları için göç ettikleri ifade edilmiştir Elviye-i Selâse ve Çevresi Mondros Mütarekesi ile beraber Ermeniler, Birinci Dünya Harbi sonlarına doğru kurmuş oldukları Ermenistan sınırları içinde ve dışında özellikle Erivan, Kars ve Nahcivan bölgelerindeki Türk ve Müslümanları kitle halinde öldürmek ve göç ettirmek için onlara zulümler yapmaya başlamışlardır 222. Mütarekeye göre bölgeden ordu çekilince, meydan Ermeni çetelerine kalacaktı. Ermeniler, İngiliz himayesinde yürümek ve öç almak için, sabırsızlıkla beklemekte idiler. Türk halkı can, mal ve namus kaygısında orduya 218 Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, s BOA, DH.KMS. 60-2/7, Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslar da ve Anadolu da Ermeni Mezalimi, (1919) C.II., Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara 1995,s Yalazan, a.g.e.,c.i, s.103, Akşam, , s Türk İstiklal Harbi, Cilt III, Doğu Cephesi, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1965 (Bundan sonra TİH., C.III., D.C. şeklinde gösterilecektir.), s.61.

71 54 çekilmemesi için yalvaranlar vardı. Ordu ile birlikte Ermeni mezaliminden gözü yılan ve Erzurum a göçe kalkışanlar da az değildi 223. Göç olayı, Türk askerinin çekilmesiyle başlamış ve gittikçe yoğunlaşmıştır. Bu mesele, bir yandan bölgede Müslüman nüfusun azalmasına, (dolayısıyla Ermenilerin nüfus çoğunluğu sağlamaları için bir fırsata); öte yandan göçlerle birlikte hudutlarımızdaki yığılmalara ve onların iskânı açısından da önemli problemlerin doğmasına sebep olmuştur. Bundan dolayı Cenûb-i Garbi Kafkas Hükümeti adına faaliyet gösteren Milli Şura Reisleri; Türk askeri ve mülki amirleri tedirgin idiler. Askeri ve mülki amirlerin sınır ötesindeki bu biçare insanlara imkân dâhilinde gayri resmi yollardan maddi ve manevi destek vermelerine rağmen, açıkça ve kesin olarak yapılamayan yardım ve destekler her iki taraf içinde yetersiz kalıyordu ncu Türk Ordusu Komutanı Yakup Şevki Paşa nın Harbiye Nezaretine sunduğu ve bu olayları açıklayan 27 Kasım 1918 tarihli raporda; Ermenilerin Türkleri yok etme politikası uyguladıkları ve bu iki unsurun şimdilik bir arada yaşamasının imkânsız olduğundan bu kış için halkın hayatını koruyacak acele tedbirler alınmakla beraber ilkbaharda değiştirme ve başka suretle İran a, Azerbaycan a ve Osmanlı topraklarına göç ettirilmesi lüzumu belirtilmiştir 225. Ermeni Hükümeti sınırları içerisinde kalan Müslüman ahaliye yapılan mezalim Erzurum daki İngiliz temsilcisi Rawlinson un ifadesiyle de doğrulandığı gibi çoluk çocuğunu, mallarını kaybederek aç ve çıplak bir halde Osmanlı Hükümeti ne iltica eden binlerce muhacirinin durumu bu sırada bölgede bulunan Amerikalı General Harbord Heyeti tarafından da görülmüştür Fahrettin Kırzıoğlı, Cihangiroğlu İbrahim Aydın ( ) daki Milli Mücadele de Kars ve Atatürk ile İlgili Belgeler, Belleten, Cilt XL VIII, Sayı , Ankara, 1985, s S.Esin Dayı, Yılları Arasında Iğdır ve Çevresindeki Siyasi Gelişmeler, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı 5, Erzurum 1996, s TİH., C.III, D.C., s Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslar da ve Anadolu da Ermeni Mezalimi ( ), C.III., Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara 1997, s

72 Kars 1919 yılındaki Ermeni mezalimi; İngilizlerin, Kars ı işgal edip; Cenûb-i Garbi Kafkas Hükümeti ni dağıtmalarından sonra başlamıştır. İngilizlerin, Kars tan çekilerek idareyi Ermenilere bırakmaları katliamların artarak devam etmesine neden olmuştur. Ermenilerin başlattıkları korkunç katliamlar; halkın, Kars ve havalisinden hatta Erzurum dan batıya göç etmesine sebep olmuştur 227. Erzurum Valisi Münir Bey, 7/8 Haziran 1919 da Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği telgrafta; Ermeni zulüm ve baskısından dolayı yarım milyon Türkün Osmanlı Devleti ne ya da İran a sığınmak istediğini belirtmiştir 228. Halkın göç etmesi de o kadar kolay olmamıştır. Kağızman civarında bulunan İslamlardan bir kısmı hicret etmek istemiş ve bu münasebetle Ermeniler ile İslamlar arasında çarpışma meydana gelmiş, İslamlardan 6 kişi şehit düşmüştür 229. Ermenilerin Kars ve çevresinden göç eden halka yaptıkları saldırılar 1919 yılının Haziran ayı boyunca devam etmiştir. Karaurgan da bulunan Ermeni müfrezesi, Sarıkamış tan gelen 100 hane İslam mültecisine saldırmıştır. Ayrıca Sarıkamış ta mültecilerin ortasına bomba atarak bir kadın ve bir erkeğin el ve kollarını kaybetmelerine sebebiyet vermişlerdir 230. Yarbay Rawlinson, 4 Temmuz 1919 da Kars taki İngiliz Mümessili ile yaptığı görüşmede, Kars havalisine kadar muhacirin toplandığını öğrenerek; K. Karabekir Paşa ya, fenalık ihtimaline karşı, tetkik için Kars a gideceğini bildirmişti 231. Temmuz ayının ortalarına gelindiğinde Ermeniler Sarıkamış taki Müslümanlara saldırılarını sürdürmüşlerdir. Müslüman ahali 3 gün süren muharebeden sonra mukavemet edemeyerek Osmanlı hududuna yakın bir mahalle göç ederek çadırlarda iskâna mecbur kalmışlardır Temmuz 1919 da Kazım Karabekir Paşa nın Erzurum Vilayeti ne gönderdiği tezkerede göç eden ahalinin durumu hakkında bilgiler yer almaktadır. Tezkerede, S. Esin Dayı, Elviye-i Selâse de (Kars, Ardahan, Batum) Milli Teşkilâtlanma, Kültür Eğitim Vakfı Yayınları, Erzurum 1997, s.153, Selçuk Ural, Mütareke Döneminde Osmanlı Devleti nin Elviye-i Selâse Politikası, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı 23, Erzurum, 2004, s Anadolu da Ermeni Mezalimi, C.II., s Anadolu da Ermeni Mezalimi, C.II., s Dayı, a.g.e., s BOA, DH.ŞFR. 637/115.

73 56 Temmuz dan itibaren Horasan daki birlikleri denetlemekte olan Kazım Karabekir Paşa, Kars ve Kağızman dan binlerce insanın her şeylerini terk ederek, sırf can ve namuslarını kurtarmak amacıyla aç ve perişan bir halde kendilerine iltica ettiğini, mülteci kafilelerinden bir çoğuna bizzat tesadüf ettiğini, maruz kaldıkları uygulamaları bir de onların ağzından dinlediğini ve son olarak Ermeni katliamlarının ve buna bağlı olarak artan Türk göçlerinin Vilayat-ı Şarkiye ahalisi üzerinde büyük tepkiye ve tesire yol açtığını yazmıştır 233. Ermeniler ise katliamlarına devam ederek, 14 Eylül 1919 da Sarıkamış a bağlı Karaurgan ın 15 km kadar doğusundaki Yukarı-Mıcıngert (Çamyazı) köyüne saldırarak, İslam ahalisinden bir kısmını katledip, bir kısmını göç etmeye mecbur etmişlerdir 234. Trabzon Vilayeti nden 8 Aralık 19l9 tarihiyle Dâhiliye Nezareti ne gönderilen telgrafta Kars lı göçmenlerle ilgili şu ifadelere yer verilmekteydi: Bir müddetten beri Batum ve Erzurum tarikiyle yüzlerce Karslı aileler Ermeni zulmünden can ve namuslarını kurtarmak amacıyla vilayetimize sığınmışlardır. İmkânlar nispetinde misafirhanelere yerleştirilen bu ailelerin ihtiyaçları karşılanmaya çalışılmaktadır 235. Ermeniler, Akbaba Bucağına 1919 sonlarından başlayıp, 1920 yılı içinde de pek çok zarar ve ziyan vererek, birçok köyleri yıkarak, ahalisini Gürcülere kaçıp sığınmaya ve Osmanlı sınırına göç etmeye zorlamışlardır 236. Ocak 1920 de Ermenilerin Çıldır, Göle, Şüregel, Zarşat ve Akbaba dolaylarındaki mezalimlerinden kaçan halkın bir kısmı, anavatana sığınırken; bir kısmı da Azerbaycan a sığınmışlardır. Kars içindeki Türk nüfusunun 900 ü çeşitli yerlere göç etmiştir 237. Ayrıca Ermeni katliamlarına uğrayan Kağızman ahalisinden canlarını kurtarabilen aç, çıplak ve yaralı 400 mülteci sınıra kabul edilmiştir 238. Erzurum Vilayeti nden 15. Kolordu Kumandanlığı na gönderilen yazıda; Elviye-i Selase dâhilinde bulunan Ermenilerin Kars havalisindeki Ani, Şüregel ve Ağbaba 233 Ural, Elviye-i Selase Politikası, s.311, Anadolu da Ermeni Mezalimi, C.II., s M. Fahrettin Kırzıoğlu, Kars İli ve Çevresinde Ermeni Mezalimi, Kardeş Matbaası, Ankara, 1970, s Ural, Elviye-i Selase Politikası, s Kırzıoğlu, Ermeni Mezalimi, s Dayı, a.g.e., s. 243, Anadolu da Ermeni Mezalimi, C.III., s.45.

74 57 cihetlerinde 33 İslam köyünü tahrip ettikleri ve Müslüman ahalinin mallarını yağma ettiklerinden dolayı, bölge halkının perişan bir halde Sürmeli mıntıkasına iltica ettiklerinin Beyazıd Mutasarrıflığı ndan gönderilen telgrafnameden öğrenildiği bildirilmiştir 239. Ermeniler bölge halkının göç etmesini sağlamak için çeşitli oyunlar da çevirmişlerdir. Kars Mevki Müstahkem Kumandanlığı ndan Şark Cephesi Kumandanlığı na gönderilen yazıda Ermenilerin 1 Mayıs 1920 tarihinde Kars havalisine uydurma bir İran sefiri göndererek ahaliyi İran Hükümeti himayesine alacaklarına ve köy, tarla vereceklerine ikna ederek kişiyi hicret ettirdikleri bildirilmektedir. Bu ahalinin ellerinden mal ve hayvanlarını, kıymetli eşya ve paralarını aldıkları gibi yollarda bin türlü mezalim ile birçoğunu katlettikleri kişiden ancak kadarının aç ve sefil bir halde Nahcivan havalisine geçtiklerinin Sarıkamış kaymakamı tarafından bildirildiği yazılmıştır Iğdır Iğdır bölgesi ve buna bitişik olan Aras Nehri kuzeyindeki Zengibasar Bucağı nüfusunun %80 i Müslüman olması dolayısıyla Ermenistan ın merkezi olan Erivan ın çok yakınında ve merkezi tehdit edecek durumda çok hassas bir bölge idi. Bu sebeple; Ermeniler Osmanlı Ordusu bu bölgeyi boşalttıktan sonra, hemen Iğdır ı işgal ve Aras üzerindeki Markara Köprüsünü de tutarak Zengibasar ı tek başına bırakmışlardır 241. Özellikle ordunun ilk çekildiği yer Arpaçay ının doğusundaki Ahıska, Ahılkelek, Iğdır, Nahçıvan ve çevresindeki halkta büyük bir huzursuzluk ve endişe baş göstermiştir. Halk, bir yandan ordu ile birlikte iç kısımlara göçe, diğer yandan da topraklarını Ermeni ve Gürcülere vermemek için mücadeleye hazırlanmıştır. İşte bu sebeplerle merkezi Iğdır olmak üzere 242 bölgede Aras Türk Hükümeti kurulmuştur A.g.e., s A.g.e., C.IV., s TİH., C.III, D.C., s Dayı, a.g.m., s İ. Ethem Atnur, Nahcivan da Ermeni Mezalimi ( ), Atatürk Dergisi, Sayı 2, Cilt 3, Erzurum 2002, s.85.

75 58 Mütareke den sonra 9 ncu Türk Ordusu Komutanı Yakup Şevki Paşa, gönderdiği 29 Kasım ve 27 Aralık 1918 tarihli iki raporunda da Ermenilerin yaptıkları zulümleri bildirmiş, özellikle Iğdır halkından kişinin Ermeni zulüm ve baskısı yüzünden Türk topraklarına sığınmak üzere gelirken saldırıya uğradıklarını ve Ermeni birliklerinin Vedi, Sadarak dolaylarındaki zulmünden kaçan Müslümanın Aras nehri sağ kıyısına geçerek perişan bir halde Doğu Beyazıt a gelmekte olduklarını belirtmiştir 244. Aras Türk Hükümeti nin Harbiye Nazırı Cihangirzade İbrahim Bey, Ermeni hududu yakınında oturan Türk-İslam köylülerin büyük bir endişeye kapılıp, oraları terk ederek göçe başladıklarını görünce, vatanı müdafaa etmenin zaruretini köylülere izah edip, onların göç etmelerini önlemiştir 245. Eylül 1919 da Erzurum Valisi nin 15. Kolordu Kumandanlığı na gönderdiği yazıya göre, Mondros Mütarekesi nden sonra Ermeni içinde kalmış zulüm ve baskı görmekte olan akraba ve çoluk çocuğunu kurtarmak için Kafkas aşireti Ermeniler üzerine taarruz etmiş ise de başarılı olamayarak geri çekilmek zorunda kalmıştır. Bundan dolayı Ermenilerin zulüm ve tecavüzüne uğramakta olan hududa komşu Iğdır ın İslam köyleri ahalisi den fazla nüfus perişan bir halde Beyazıt a göç etmiştir 246. K.Karabekir Paşa nın 14/15 Ekim 1919 da Milli Müdafâa Vekili ne gönderdiği şifrede ; Iğdır havalisinde Ermenilerin yaptıkları bu mezâlimden hududumuza iltica eden halkın adedi artmaktadır. 250 hane bu suretle Bardız da hududumuza iltihak etmiştir diyerek bölgeden göçlerin devam ettiğini bildirilmiştir 247. Haziran 1919 da bölgede bulunan aşiretlerde sınıra iltica etmeye başlamıştır. Iğdır kazası dâhilinde ve Balık Gölü nün kuzey batısındaki Abbaskulu Aşireti nin bulunduğu dört köy ahalisine Ermenilerin milis askeri tarafından taarruz edilmiştir. Ermeni milislerinin çokluğu nedeniyle aşiret ahalisi çadırlarını söküp 600 kadar hane Beyazid in Musun nahiyesine iltica etmiştir. Berugi aşiretinden ise 800 hane halkı Bayezid e hicretle 244 TİH., C.III, D.C., s A. Ender Gökdemir, Cenûb-i Garbî Kafkas Hükümeti, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1998, s BOA, HR.SYS., 2878/3, Anadolu da Ermeni Mezalimi, C.III., s Dayı, a.g.e., s.158.

76 59 hükümete sığınmıştır 248. Zilan aşiretinden de 87 hanede 555 nüfus hicret etmiştir. Ermeni milislerinin çokluğu dolayısıyla Iğdır dahilinde Abbasgöl ve diğer 11 karye ahalisi çadırlarını söküp 450 hane Musun nahiyesine iltica etmiştir 249. Güneybatı Kafkas Müslüman Milli Merkez Komitesi Başkanı Dr. Esat (OKTAY) Bey in ilgililere bilgi vermek için, Güneybatı Kafkas Murahhaslar Heyeti ne sunduğu 5 Ağustos 1919 tarihli raporunda; Iğdır, Tuzluca ve Aralık da Ermeni çoğunluğunu sağlamak maksadıyla, Ermenilerin Türk ahalisini yok etmek veya göçe zorlamak siyasetini güttüklerinden söz etmiştir Ardahan Mondros Mütarekesi nden sonra bölgedeki boşluktan yararlanan Gürcüler 20 Nisan 1919 da Ardahan ı işgal ederek Merdenek e kadar ilerlemişlerdir. Gürcülerin, Ardahan ve çevresine yaptıkları taarruzlara milis kuvvetlerinin karşı koymasına rağmen, halkın bir kısmı da iç kısımlara göçe başlamıştır 251. Gürcülerin Ardahan, Çıldır ve Göle kazalarında yaptıkları mezalim ve yağmalamalardan dolayı hayatta kalan halk göç etmeye mecbur kalmıştır 252. Tabii bu göçte, Ermenilerin yaptıkları mezalimler de etkili idi. Gürcü ve Ermeni taarruzları ve mezalimleri özellikle İngilizlerin, Kars ı işgal ve Cenub-i Garbî Kafkas Hükümeti ni dağıtmalarından sonra daha da artmıştır 253. Ardahan ve çevresinden halk işgalin ilk gününden itibaren göçe başlamıştır. Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti nin Hariciye Nazırı Fahrettin Bey in İstanbul da bulunan Kars murahhaslarına gönderdiği telgrafta; Gürcülerin katliam yaparak Ardahan a yaklaştıkları ve Ardahan ın yarısına kadar zabt ve imha edileceğini ve bu sebeple müthiş bir muhaceret başlamış olduğunu yazmıştır Anadolu da Ermeni Mezalimi, C.II., s.25, Anadolu da Ermeni Mezalimi, C.II., s.62, Dayı, a.g.m., s Dayı, a.g.e., s.143, Fahrettin Kırzıoğlu, Milli Mücadele de Kars, I. Kitap, Hamle Matbaası, İstanbul 1960, s.72, A. Ender Gökdemir, a.g.e., s Dayı, a.g.e., s Kırzıoğlu, Milli Mücadele., s

77 60 Ermeniler Göle ye bağlı Sinot, Korevenk, Çölpenek ve diğer köylerinde katliam yaparak evleri yakmışlardır. Geri kalan nüfus ise Tercan a göç etmiştir. Tercan Kaymakamlığı nın tarihli telgrafında, Ermeni mezalimine uğrayan Göle nin Sinot ve Korevenk ve Çölpenek ve diğer köylerden hicretle kazamızda iaşe olunan muhacirinden elli hanede 200 nüfus vardır denilmiştir 255. Şuregel e bağlı İncedere, Ergeni, Tiknis köylerinde Ermenilerce katliam yapılması, Dalavar ve Pulurlu köylerinin yağmalanması ve mezalime dayanamayan ve katliamdan kurtulan 576 Müslüman Gürcülere iltica ederek, Ardahan üzerinden Oltu ya gelmiştir Dış Göçler Rus Mülteciler Rusya'da Bolşevikler iktidarı ele geçirdikten sonra, beyaz generaller Çarlık Rejimini tekrar ihya etmek için Kızılorduyla savaşa başladılar. Bu mücadelede kendilerine İngiltere ve Fransa gibi kuvvetli destekçiler de buldular. Ancak Kolçak, Denikin, Wrangel gibi generallerin komuta ettiği Beyaz ordular Kızıl ordulara mağlup oldular 257. Bu mağlubiyetin ardından Rusya dan göçler başlamıştır. Bu göçler esnasında Rus mültecilerin önemli bir ksımı da İstanbul a sığınmıştır. Rus mültecilerin İstanbul a gelme nedenleri arasında; ulaşabilecekleri en yakın ve en güvenli merkez olmasının yanı sıra maliyetin de etkili olduğu anlaşılmaktadır 258. Mütareke Komisyonunun son müzakeresinde Rusya mültecilerinin bir kısmının Osmanlı topraklarına kabulleri kararlaştırılmıştır. Bunun üzerine 1920 yılının ilk ayında Hariciye Nezareti ile Dâhiliye Nezareti arasında Rus mültecilerin ülkeye kabul edilmemeleri gerektiği yönünde yazışmalar gerçekleşmiştir. Bunların kabulünün iktisadi, içtimai ve sıhhi mahzurlar ortaya çıkacağı gibi asayiş hususunda sıkıntıların yaşanacağı 255 Anadolu da Ermeni Mezalimi, C.III., s.148, A.g.e., s Saime Yüceer, Varangel Ordusunun İstanbul daki Faaliyetleri, Atatürk Yolu, C.VI, S.21, Ankara, 1998, s Tülay Baran, Mütareke Döneminde İstanbul daki Rus Mültecilerin Yaşamı, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XXII, S ,, Mart-Temmuz-Kasım 2006, s

78 61 cihetiyle bu gibilerin kabul edilmemelerinin zorunlu olduğuna vurgu yapılmıştır. Ayrıca ülkede mesken buhranının şiddetlendiği yangınlarla harabeye dönen İstanbul da ahali-i asliyenin bile iskânının mümkün olmadığı bu zamanda bir de Rusya dan hicret edeceklerin kabulü iaşe ve mesken buhranını bir kat daha artıracaktır. Hariciye Nezareti nden bu konu ile ilgili olarak Düvel-i Muhtelife mümessillerinin dikkatlerinin çekilmesi istenmiştir 259. Alemdar gazetesi Bolşevik korkusundan firar eden Rus mültecilerin büyük kısmının Sırbistan ve Yunanistan a sevk edileceğini diğerlerinin de İstanbul da kalacağını yazmaktadır 260. İleri gazetesi ise Rus muhacirlerin neden İstanbul da iskân edilemeyeceğini Muhacirin Müdüriyeti nin bu konuda sunduğu sebeplere dayalı olarak vermiştir. Buna göre: Harb-i Umumi ve Balkan Harbin de gelen Rumeli muhacirleri nüfus, Vilâyât-ı Şarkiye den iltica eden i aşkın mülteciden henüz iade olunamayan nüfus, mütareke zamanından beri memleketlerine iade olunabilen Ermeni ve Rumlar nüfus, İzmir in vaziyetinden dolayı mecbur iltica eden 142,131 nüfus ve Soma-Bergama zelzelesinden harap olan haneden gelen nüfus ki toplamı kişiye ulaşmıştır. Memleketin durumu bu iken mesken buhranı karşısında sayıları yüz binleri bulacak olan Rus mültecilere yer göstermek mümkün değildir. Bundan dolayı bunların Sisam, Midilli, Sakız ve Rodos gibi harbin dışında kalmış olan yerlere doğrudan doğruya içinde bulundukları vapurlarla sevk edilmeleri uygun görülmektedir 261. Şubat 1920 de Odesa nın tahliyesi ve Mart 1920 Novoroski nin tahliyesi gerçekleşmiştir. Bu tarihlerden itibaren ilk Rus mülteci kafileleri İstanbul a gelmeye başlamıştır 262. Bir İngiliz istimbotu ile Rus mültecilerden 40 aile Büyük Ada ya getirilerek otellere yerleştirilmişlerdir 263. Vakit gazetesinin Odesa dan Mülteci başlıklı haberinde Rus mültecilerin nin Büyük Ada da iskân edilmesine karar verildiği bunun için otellere pansiyonlara 259 BCA, / Alemdar, , s İleri, , s C. Claflın Davıs, İstanbul 1920, Çev:Sönmez Taner, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2000, s ATASE, İSH., 116/ 39.

79 62 ve birçok hanelere el konulmaya başlandığı yer almaktadır. Bunlar için gereken yatak, yorgan, yiyecek ve giyecek maddeleri Büyük Ada ya nakledilmiştir 264. Gelen Rus mültecilerin sayısının fazlalığından kısa sürede Büyük Ada da yer kalmamıştır. Büyük Ada nın iskâna elverişli bütün evleri mültecilerle dolmuştur. Bunun için sıra Heybeli Ada ya gelmiştir. Sırayla diğer adalara da Rus mültecilerin iskânına başlanacaktır 265. Heybeli Ada da 350 Rus mülteci Fransızlar tarafından iskân edilmiştir. Ayrıca adada bulunan Orhan Gazi mektebi hastane olmak üzere Fransızlar tarafından talep edilmiştir. Kınalı Ada ya ise tahminen 800 Rus mülteci çıkarılmıştır. Bunlar Amerikalılar tarafından iskân edilmiştir 266. İtalyan vapuruyla gelen Rus mülteciler Kınalı Ada ya sevk edilmişlerdir 267. Şubat ayının sonlarına doğru Heybeli Ada ya 200 den fazla mülteci daha getirilerek konaklara yerleştirilmişlerdir 268. Rus mültecilerin iskân edildikleri her adadaki idarelerini İtilaf Devletleri nden birisi üstlenmiştir. Kınalı Ada daki mültecilerin idaresini Amerika üstlenmiştir. Amerikalılar mültecileri çeşitli kısımlara ayırarak herkese kabiliyetine göre bir iş tavsiye etmiştir. Kınalı Ada da bulunan mültecilerden bazıları odun, erzak taşımak, yemek pişirmek, hastalara bakmak gibi meşguliyetlerden kendilerini muaf ettirmek istemişlerse de Amerikalılar hepsinin mülteci olduklarını aynı tarzda muamele göreceklerini ve kendi işlerini görmekle mükellef olduklarını beyan etmişlerdir 269. Buna karşın İstanbul daki bir Rum gazetesinin Büyük Ada daki Rusların hayatlarına dair verdiği bilgiler çok farklıdır. Büyük Ada da Sivastopol un büyük zenginleri bulunmaktadır. Bunların yemekleri vaktinde ikametgâhlarında verilmekte ve çeşitli sebzeler ile etten ibaret olmaktadır. Eski Rusya Ticaret Nazırı nın kız kardeşi büyük bir kıymeti olan kürkünü satmıştır. Başka bir Rus prensesi de incilerden yapılmış gerdanlığını yok pahasına satmıştır. Bütün yaşananlara rağmen bunların adalarda eğlenmekte ve Beyoğlu na indiklerinde ellerindeki paraları israf etmektedirler Vakit, , s Akşam, ATASE, İSH., 112/ Alemdar, , s ATASE, İSH., 112/ Vakit, , s Vakit, , s. 2.

80 63 İstanbul Belediyesi nden 8 Mart 1920 de Dâhiliye Nezaretine gönderilen yazıda da Rus mültecilerin Müslüman mahallerine yerleştirilmesine engel olunması istenmektedir. Rus mültecilerin verilen vaatlere rağmen Müslüman mahallelerine yerleştirilmekte olduğu, hâlbuki İstanbul da mütarekeden beri iaşe ve mesken tedarikinde büyük bir sıkıntı yaşanırken, İzmir mültecileriyle yangınzedelerin cami içlerinde ve yangın harabelerinde mesken enkazı arasında ikamete mecbur oldukları bir sırada, çeşitli meskenlerin Rus mültecilerine tahsisinin uygun olmadığı dile getirilmiştir. Ayrıca sıhhi ve iktisadi sakıncaları olacağından Rus mültecilerin başka münasip mahallere nakilleri talep edilmektedir 271. Nisan ayına gelindiğinde adalardaki Rus mültecilerin Limni Adası na nakline karar verilmiştir 272. Akşam gazetesi adalardan gidecek olan Rus mültecilerin, İngiltere Hükümeti tarafından iaşe edilenler olduğu ve Limni Adası na yerleştirilecekleri bilgisini vermektedir. Bunların bir kısmı da Sırbistan a gideceklerdir. Sırp Hükümeti Rus mültecilerden bir kısmını Makedonya ya yerleştirerek sadakatlerine itimat edebileceği taraftarlar kazanmaya çalışmaktadırlar. Sırplar bu mültecilerden siyasi neticeler elde etmek niyetindedir 273. Rus mültecilerinin adalar denizindeki adalara nakil edilmeleri düşünülmüşse de Akşam gazetesinin haberine göre Yunanistan buna müsaade etmemiştir 274. Buna karşın İstanbul daki Rus mültecilerin iaşelerine medar olmak üzere Londra dan İngiliz lirası gönderilmiştir. Ayrıca İstanbul da İtilaf Devletleri ne ait depolardaki mevcut giyeceklerin önemli bir kısmının bunlara bağışlanması kararlaştırılmıştır yılının son ayında Rus Mültecileri, Çocukları Menfaatine Piyango Tesisine Mahsus Komisyon tarafından piyango düzenlenmesi ile piyango biletlerinin satışı için kulübeler tesisi konusunda müsaade istemişlerdir. Cem-i İânat Nizamnamesi ne göre muamele edilmek şartıyla müsaade edilmiştir 276. Gazetelerde yer alan haberlerden Kırım dan İstanbul a Wrangel Ordusu ile birlikte çok sayıda Rus mültecinin geldiği anlaşılmaktadır. Nitekim İleri ve Hâkimiyet-i Milliye gazeteleri İstanbul'a gelen Kırım mültecilerinin miktarını olarak vermektedir. 271 BOA, DH.UMVM, 86/ Alemdar, , s Akşam, , s Akşam, İleri, , s BOA, DH. İ.UM., 11-4/ 6/70.

81 64 Habere göre; bu mültecilerin iaşe ve iskân hususlarında Fransız memurları meşgul olmaktadır. Wrangel ordusuna mensup askerden i Limni Adası nda i Gelibolu'da kalan i de İstanbul'da iskân edilecektir 277. Kırım dan gelen Rus Kazak Süvari alayından kişi Hadımköy ve çevresine yerleştirilmiştir. Salgın hastalık riskine karşı gelen Rus mültecilerin temizlenmesi için Tophane de seyyar hamamlar hazırlanmıştır 278. Rus mültecilerden i Sırbistan a gönderilmiştir i Bulgaristan a, i de Romanya ya hareket edeceklerdir. Sırbistan, Yunanistan ve Bulgaristan a gönderilecek olanlar sırf askerlerdir 279. İstanbul civarında ise: Heybeli Adaya 1.500, Selimiye Kışlasına 2.500, Ayastefanos a mülteci yerleştirilmiştir 280. Bu dönemde İstanbul Vali Vekili nin Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği yazıda Kırım dan İstanbul a gelmiş mültecilerden kadar Rus mültecinin Tuzla istasyonunda önceden askeriyece inşa edilmiş olan barakalarda iskân ettirildiği bildirilmektedir. Ayrıca Tuzla da muhafızhaneye ait barakalar parça parça gelecek mültecilerin yerleştirilmesi için İngilizler tarafından tamir edilmektedir 281. İleri gazetesinin haberine göre Kırım dan çok sayıda Rus un İstanbul a gelmesi kıymeti son derece düşük olan Rus paralarının değerinin daha da düşmesine neden olmuştur. Rus paraları içinde en ziyade itibarı olan Romonof rublelerinin 160 adedi 1 liraya satılmaktayken yeni mültecilerin gelmesiyle bu daha da düşmüştür. Habere göre Rusya da emlak ve eşyasını satan binlerce mülteci ellerindeki paraların kıymeti olmaması yüzünden geçimlerini temin için ziynetlerini satmaktadırlar. Rus paralarının daha fazla düşmesine engel olmak için önceden İstanbul a göç eden mülteciler çeşitli şekillerde yeni gelenlere yardım ederek ellerindeki paranın piyasaya ihracına mani olmaya çalışmışlardır 282. Alemdar gazetesi ise Avrupa daki Rus mültecilerinin sayısını içeren bir haber yayınlamıştır. Buna göre, toplam olarak Avrupa da 2 milyon Rus mülteci bulunmaktadır. 277 İleri, , s.1.; Hâkimiyet-i Milliye, s Vakit, , s Vakit, , s İleri, , s BOA, DH. İ.UM., 9-14/ 1/ İleri, , s.4.

82 65 Bunlardan 1 milyonu Lehistan da diğerleri Avrupa kıtasının çeşitli memleketlerindedir. İngiltere de , Fransa da ve Almanya da Rus mülteci vardır yılına gelindiğinde ise Rus mültecilerin sevklerine başlandığı anlaşılmaktadır. 17 Şubat 1921 de Çatalca Mutasarrıfı nın Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği yazıda o bölgede bulunan Rus mültecilerin sevkleri ile ilgili bilgi verilmektedir. Buna göre; Şubatın 13 ünde Sancak Tepe deki Rus mülteci karargâhından ve Çilingir karargâhından toplam Rus un memleketlerine iade edilmiştir. Çilingir de Sancak Tepe de Hadım Köyü nde 800 ve Kabakçı da olmak üzere toplam Rus mültecisi kalmış olup gelecek hafta Çilingir deki Rusların tamamı ve Sancak Tepe dekilerin de neferinin sevk edileceği bilgisi verilmiştir 284. İstanbul da Rus mültecilerin varlığı çeşitli şikâyetlere neden olmuştur. Bunlardan biri bazı Rus mültecilerin Sultan Ahmet Camii nin koridorları arasında sefil bir halde yatmalarıdır. İleri gazetesi Evkaf Nezareti nden bu mültecilerin münasip yerlere gönderilmesini istemektedir 285. Ayrıca Karadeniz boğazında Macar tebaasına ait olan bir kışlanın Rus mültecilere tahsis edilmesi hoşnutsuzluk yaratmıştır. Müslüman muhacirlerin barakalarda yattıkları daha kötüsü açıkta kaldıkları bir sırada mevcut kışlaların bazılarının Türk mültecilere verilmesi gerektiği konusunda eleştiriler yapılmıştır 286. Rusların İstanbul da kalmaları çeşitli kuşkuları da beraberinde getirmiştir. Zira 29 Ocak 1922 de Yugoslavya daki Rus mültecilerin teslim edildiği ancak İstanbul dan henüz ayrılmayan Ruslardan İngiliz ve Fransızların istifade etmeyi düşündüğü yönünde istihbarat mevcuttur 287. İstanbul da geçimini sağlayamayan Rus mültecinin tahliyesi meselesi Cemiyet-i Akvam tarafından ele alınmıştır. Özellikle bunları kabul etmeye razı olan komşu ülkelere taksim edilmeleri görüşülmüştür 288. Cemiyet-i Akvam İstanbul da bulunan Rus mültecinin Slav memleketlerine nakli için İngiliz lirasının (Sterlin) yeteceğini 283 Alemdar, , s BOA, DH. EUM.AYŞ. 76/ İleri, , s İleri, , s TİTE, 48/ Akşam, , s.1.

83 66 düşünmektedir 289. Amerika Muavenet İdaresi ise İstanbul daki Rus mültecilerini Temmuz başından itibaren 4 ay iaşe edeceğini buna karşılık Rus mültecilerin tahliyesi için lazım gelen paranın Cemiyet-i Akvam tarafından verilmesini şart koşmuştur. Cemiyet-i Akvam azaları bu teklifi kabul ederse Doktor Nanse İstanbul daki Rus mülteciler meselesi ile ilgilenmek üzere görevlendirilecektir 290. Cemiyet-i Akvam 4 ay boyunca Rus mültecilerin Amerika Muavenet İdaresince iaşe edilmesini kabul etmiştir 291. İaşe sonrası Rus mültecilerden geçimini sağlayamayanlar başka ülkelere sevk edilmeye başlanmıştır. Sadece 1 Kasım 1922 de 3 vagon Rus mülteci Bulgaristan a gitmiştir yılının son aylarında Rus Sefareti nden gelen bir yazı ile Wrangel Ordusundan İstanbul da kalan Kalmuk un Rusya hükümetince af edilmiş oldukları ve bunların Rusya ya iadesi için vapurlar gönderileceği belirtilerek gitmelerine müsaade edilmesi istenilmiştir. Rus mültecilerin dönmesi uygun görülmüş ve konu ile ilgili gerekli vekâletlere talimat verilmiştir yılında kurumlar arası yapılan yazışmalar İstanbul da kalan ve giden Rus mültecilerinin sayıları üzerine bilgi vermektedir. Polis Müdüriyetince, İstanbul a gelmiş olan Rus mülteci den, kişinin yabancı mahallere sevk edildikleri 39 kişinin memleketlerine dönmek arzularında oldukları ve kişinin de İstanbul u terk etmek istemedikleri bildirilmiştir. İstanbul Vilayeti nden Hariciye Nezareti ne gönderilen yazıda ise 1922 senesi başlangıcında Cemiyeti Akvam tarafından yapılan sayım neticesinde İstanbul da i erkek, i kadın ve i çocuk olmak üzere mülteci mevcut olduğu bildirilmiştir. O tarihten beri yaklaşık kişinin İstanbul u terk ettiği ve şu an İstanbul civarında bulunan mültecilerin 6-7 bin arasında tahmin edildiği ve bunlardan büyük bir kısmının geçimlerini temin eden ve mevcut durumları iyi olanlar olduğu belirtilmiştir Vakit, s Akşam, , s Akşam, , s TİTE, 53/ BOA, HR. İM. 62/ BOA, HR. İM. 101/72.

84 Kırımlı Mülteciler Rusya daki iç savaşta Beyaz orduların Kızıl ordulara mağlup olmasından sonra Kırım'ı terk etmek zorunda kalan Wrangel Ordusu değişik unsurlardan meydana gelmekteydi. Birliklerin büyük kısmı Beyaz Rus, Tatar ve Çerkeslerden oluşuyordu. 18 Kasım 1920'de İstanbul'a gelen Wrangel birlikleri arasında kadar Müslüman Çerkes askeri vardı 295. İstanbul limanında bulunan ticari gemilerin çoğu Kırım dan göç edecek olan halkı getirmek için Kırım a hareket etmiştir 296. General Varangel in emriyle yaralılar, kadın ve çocuklar Sivastopol dan vapurlara bindirilerek İstanbul a sevk edilmiştir 297. Kırım mültecilerinin sayısı ile ilgili gazetelerde çeşitli rakamlar verilmiştir. Akşam gazetesine göre Kırım dan kişi sevk edilmiştir 298. İleri gazetesine göre ise 14 Kasım dan başlayarak 4 gün zarfında İstanbul a gelen Kırım mültecilerinin sayısı i geçmiştir Kasım da Akşam gazetesi gelen vapurların sayısını 45 olarak vermektedir 300. Gün geçtikçe gelen vapurların ve mültecilerin sayısı da artmıştır. Moda açıklarına demirleyen vapurların sayısı 56 ya ulaşmıştır. Ağır yaralılar için Selimiye Kışlası nın bir kısmı hastaneye dönüştürülmüştür. Vapurlarda bulunan yaralı hastanelere dağıtılmıştır Vapurlarda sıhhi şartlar kötü olduğu için bulaşıcı hastalıklardan endişe edilmeye başlanmıştır Aralık tarihli Alemdar gazetesi Rus vapurlarının Kırım mültecileri ile dolu oldukları halde İstanbul limanına gelmekte olduklarını yazmaktadır. Habere göre, gemilerde yaklaşık olarak kişi mevcuttur Aralıkta ise aynı gazete Kırım'dan İstanbul'a nakil edilen mültecileri taşıyan vapurların adedini 90'a ulaştığını vapurların içindeki mültecilerin adedinin ise olarak vermektedir. Vapurlar Moda ve Kalamış önünde demirlemişlerdir. Her gün iki vapur Amerikalılar tarafından içinde mevcut 295 Yüceer, a.g.m., s.107, İleri, , s Vakit, , s Akşam, , s İleri, , s Akşam, , s Vakit, , s Alemdar, , s.2.

85 68 yolcularıyla Kınalı Ada'ya gönderilmektedir. Mültecilerin içinde hastaların toplamı 3.500'e ulaşmaktadır. Bunların büyük kısmı Fransız hastanesine cüzi bir miktarını da İngiliz ve Rus hastanelerine yatırmışlardır yılının Ocak ayında Rus mültecilerle ilgili Hariciye ve Dâhiliye Nezareti arasında yapılan yazışmalarda Rusya dan geleceklerin iktisadi, içtimai, sıhhi ve asayiş hususunda sıkıntıların yaşanacağından dolayı kabul edilmemeleri veyahut yalnız Kırım dan gelecek Müslümanların memleketimizde Hıristiyan ı çok muhitlerde iskân edilmek üzere kabul edilmeleri gündeme gelmiştir. Dâhiliye Nezareti nin bu konuyu incelemesi istenmiştir 304. Osmanlı Devleti işgaller nedeniyle Türk ve Müslüman nüfusun azaldığı yerlerde nüfus ekseriyetini korumak için böyle bir yola başvurmuştur. Zira Mütareke döneminde çeşitli yerlere Anadolu nun yerleşik halkı bahanesiyle Ermeni ve Rum nüfus sevk edilmiştir. Aralık 1920 tarihli İleri gazetesinin haberine göre Kırım dan gelen mültecilerin bir kısmı Adana nın çeşitli köylerine taksim edilerek iskân edileceklerdir. Bunlar muhtemelen Müslüman mültecilerdi 305. Aralık 1920 de Hilal-i Ahmer Cemiyeti Başkanlığı na Kırımlı Müslüman bir mülteci tarafından gönderilen yazı mültecilerin bu dönemde nasıl bir durumda bulundukları hakkında bilgi vermektedir. Yazı da şunlar yer almaktadır; İnkılap siyaseti neticesi ve arzumuz dışında memleketimiz olan Kuzey Kafkasya'dan Warangel ordusuyla İstanbul'a geldik. 500 nüfusumuz asker ve 100 nüfusumuzda sivil birçok zahmet ve sefalet çektik. Şu an vapurlarda birçok mahrumiyet ve perişanlığa maruz bulunuyoruz. Bütün Müslümanların hamisi olan Halife-i Müslüminin biz zavallıların iş bu sefaletlerine bir nihayet vermesini istiyoruz. En büyük insani hislerle tesis etmiş olan cemiyetinizin merhametine sığınıyoruz 306. Kırım dan Osmanlı topraklarına gerçekleşen göçlerin nedenlerinde biri de bölgede baş gösteren açlıktır. Bolşevik İhtilali sonrası bölgede meydana gelen çatışmalar sonrası Wrangel Ordusu nun yenilerek çekilmesiyle sonuçlanmıştı. Yaşanan iç savaş ve sonrasında gerçekleşen göçlerle birlikte bölgede ciddi bir açlık baş göstermiştir. Bölgeden gelen bir 303 Hâkimiyet-i Milliye, s BCA, / İleri, , s KA, 612/12.

86 69 kişi Vakit gazetesi muhabirine verdiği beyanatta yaşanan facianın boyutları ile ilgili şunları aktarmıştır; Kırım'ı eskiden görenler şimdi tanıyamazlar. Sokaklar tenha, dükkânlar boş, tarlalar metruktur. Hali vakti yerinde olan ahalinin kalanı da ilk fırsatta terki diyar etmektedirler. Açlıktan günlük 800 kişinin telef olduğunu işittim. Emin olunuz ki bu miktarda mübalağa varsa bile pek cüzidir. Bahçesaray'da iken arkadaşla rıhtımın bir kenarında birer dilim siyah ekmek yerken kişi birden üzerimize hücum etti. Elimizdekini aldılar sonra paylaşmak için kendi aralarında bir kavga başladı. Biz zor kurtulduk. Şehirde bir tane köpeğe kediye rastlamak mümkün değildir. Sivastopol'da vaziyet aynıdır. Bütün Kırım yarım adası kendi haline terk edilmiştir 307. Dönemin basınında açlıkla boğuşan Kırım a yardım çağrıları yapan yazılar da yer almıştır. İleri gazetesi Aç dindaşlarımız haricden ve bizlerden yardım bekliyorlar. Gözleri İstanbul yollarında diyerek halka seslenmiştir. Kırım ın açlığa mahkûm edildiği ve bu yüzden her gün birçok Müslüman ın açlık felaketine kurban gittiği belirtilmiştir. Kırım'daki açlara yardım etmek üzere İstanbul da Tatar Cemiyeti tarafından bir teşkilat oluşturulmuş ve Hilâl-i Ahmer tarafından himaye edilmiştir 308. Mültecilerle ilgili zaman zaman çeşitli talepler de gelmektedir. Nitekim 30 Nisan 1922 de Tatar Cemiyet-i Hayriyesi tarafından Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ne gönderilen bir yazıda; Kırım'da yaşanan açlık tesiriyle Dâr-ül hilâfe ye iltica etmeyi başaran 16 nüfustan oluşan Kırım Müslüman mültecilerine Hilâl-i Ahmer Cemiyeti nce imkânlar dâhilinde yardım edildiği ancak bunun iskân ve iaşeleri için yeterli olmadığından bahsedilmektedir. Bu mültecilerin de diğer Müslüman mülteciler gibi Muhacirin Müdüriyeti nce idare edilecek mahalde iskân ve iaşeleri hususunda yol gösterilmesi talep edilmektedir 309. Kırım Hükümeti de Büyük Millet Meclisi'ne hitaben bir beyanname göndererek yardım talebinde de bulunmuştur. Bunun üzerine yardım için mebuslardan oluşan bir heyet oluşturulmuştur 310. Yine Refet Paşa başkanlığında Kırım Açlarına Yardım Heyeti kurulmuştur. İstanbul basınından da bu konu ile ilgili yardım istenmiştir Vakit, , s İleri, , s KA, 1198/ Vakit, , s Vakit, , s. 3.

87 70 Rusya da açlık yüzünden ahali parça parça göç etmeye başlamıştır. Felaketzedeler Batum a oradan Osmanlı nın sahil kasabalarına iltica etmeye başlamışlardır. Bunlarla meşgul olmak üzere bir komisyon oluşturulmuş ve Sıhhiye Vekâleti tarafından gereken tedbirler alınmaya çalışılmıştır 312. Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti nin Büyük Taarruz öncesi Hilâl-i Ahmer e gönderdiği yazıdan Ankara Hükümeti nin de aynı politikayı takip etmekte olduğu söylenebilir. Zira Kırım'dan gelecek mültecilerin Van gölünün kuzeyinden başlayarak Erzurum ve Beyazıt livalarını içine alan mıntıkaya iskânı kararlaştırılmıştır. Mültecilerin sevki esnasında iaşeleri konusunda cemiyet tarafından da yardım yapılması istenmiştir Gürcü Mülteciler Milli Mücadele döneminde Doğu Cephesi nde meydana gelen muharebelerden sonra Batum ordumuzun kontrolü altına girmiştir. Batı Cephesi nde düzenli birliklerimizin I. İnönü Muharebesi ni kazanmasının ardından ise Rusya ile Moskova Anlaşması imzalanmıştır. Bu Anlaşmaya göre Batum Gürcistan a bırakılarak sınırlarımız dışında kalmıştır. Rusya nın bölgede hâkimiyet kurmasıyla birlikte Gürcistan dan mültecileri taşıyan vapurlar İstanbul a doğru yola çıkmaya başlamıştır. Elimizdeki kaynaklar ilk olarak Gürcistan dan 1921 yılının Mart ayında mültecilerin topraklarımıza gelmeye başladığını göstermektedir. Marsilya vapuruyla Batum dan İstanbul a gelen 520 Gürcü mültecinin iskânı için Şark-i Karib Muavenet Heyeti başkanı tarafından yapılan rica üzerine Muhacirin Müdüriyeti nce Anadolu Kavağı nda bir kışlaya iskânları kararlaştırılmıştır 314. Bunların bir kısmının iaşesi Amerika Şark-ı Karib Muavenet Heyeti tarafından üstlenilmiştir. Kalanların iaşeleri de hükümete terk edilmiştir Mart ında gelen mültecilerden 180 ve 360 kişilik iki kafilenin iaşesi Muhacirin Müdüriyeti nce üstlenilmiştir. Hükümete yardım için müracaat etmiş olan 600 kişiden 400 ü çalışabilecek durumda olup 200 ü yardıma muhtaç bir durumdadır. 312 Akşam, , s KA, 612/ İleri, , s.2.

88 71 Çalışabilenler ormanda odun keserek bir diğerine yardım etmektedirler 315. mültecilerinde bir kısmı da Galata da bir binaya yerleştirilmiştir 316. Gürcü Vakit gazetesi Nisan ayına gelindiğinde İstanbul da bulunan Gürcü mültecilerin miktarının kişi olduğu tahmininde bulunmaktadır. Bunların çoğunluğunun Hıristiyan olduğunu ve memleketlerine dönmek istediklerini belirtmektedir. Gürcü mültecilerden ancak 500 kişinin iaşesi hükümet tarafından üstlenilmiştir. Diğerleri Amerikan Şark-ı Karib Muavenet Heyeti tarafından iaşe edilmiştir Nisan tarihli İleri gazetesinde son iki gün zarfında Batum dan 5 büyük vapur dolusu mülteci geldiği haberi yer almaktadır. Ayrıca bunların arasında Gürcülerden başka Ermeni ve Rumların da olduğu belirtilmiştir 318. Gürcistan dan gelen vapurlardan ikisinin içinde bulunan mülteciler Şile ve Anadolu Feneri arasındaki köylere iskân edilmiştir. Diğer vapurun yolcularını iskân edecek bir yer bulunamadığından vapur Kız Kulesi önünde bekletilmiştir 319. Gürcistan dan gelen mültecilerin tek sığındığı yer başkent İstanbul olmamıştır, Karadeniz sahillerine de mülteciler gelmektedir. Bu yüzden bölgeye hâkim olan Ankara Hükümeti, Gürcistan sahilinden Trabzon sahillerine iltica eden ve edecek olan İslam mültecilerinin durumu hükümetçe düşünülmekte olduğundan şimdilik bu gibi mültecilerin bulundukları mahalde itina ile iaşelerinin temin edilmesi kararını almıştır 320. Gürcü mültecilerle ilgili şüphe uyandıran bazı gelişmeler de olmuştur. Örneğin Dersaadet Jandarma Alay Kumandanlığı nın İstanbul Vilayetine ve Umum jandarma Kumandanlığı na gönderdiği yazıda, Amerika Muavenet Heyeti tarafından boğaz içinde büyük limanda iskân ettirilmiş Hıristiyan Gürcü mültecilerine Beyoğlu İngiliz karargâhınca on adet Rus tüfeğiyle bin kadar mermi dağıtıldığı ve muhtemel herhangi bir tecavüze karşı ihtiyaten tedbir almak üzere lüzum görülen mahallere yerleştirilecekleri ve ikametgâhlarının emniyet ve muhafazaya aldırıldığı bildirilmektedir Vakit, , s Vakit, , s Vakit, , s İleri, , s Vakit, , s BCA, 97-7/ / BOA, DH.İ.UM., / 14/26.

89 Azerbaycan Türkleri Bolşevik İhtilali sonrası Kafkasya da siyasi karışıklar yaşanmıştır. Çarlık Rejimi yıkılmış ve iç savaş sonrası Rusya Kafkas Devletlerini hâkimiyeti altına almaya başlamıştır. Bunun üzerine Kafkasya dan Anadolu ya göçler başlamıştır. Azerbaycan Türkleri de Anadolu ya iltica edenler arasındadır. Azerbaycan dan gerçekleşen göçlerle Ankara Hükümeti nin yakından ilgilendiği görülmektedir. Ankara Hükümeti memleketlerinde siyasi vaziyet neticesi olarak gördükleri baskı üzerine Azerbaycan'dan Anadolu'ya iltica eden siyasi mültecilerle ilgili bunların da muhacir tahsisatından iaşe edilmesi gerektiği yönünde bir kararname çıkarmıştır 322. Kazım Karabekir Paşa, Mayıs 1921 de Bayburt Mevki Kumandanlığı tarafından Azerbaycanlı mültecilerin Bayburt tan daha doğuya geçmelerine izin verilmemesini istemiştir. Çünkü Azerbaycan'dan kaçarken çeşitli mevkilerde bıraktıkları ailelerini getirmek ve oralarda kalan emval ve emlakından istifade imkânı arayan birçok Azerbaycanlının Trabzon-Erzurum yoluyla Kars'a gitmeleri sorun teşkil etmiştir. Şark Cephesi Kumandanı Kazım Karabekir Paşa, bu yerlerde bunların tamamının parasız ve işsiz dolaştıklarını belirtmektedir. Kazım Karabekir Paşa bunların Kars ve havalisinden Azerbaycan'daki işlerini takip edebileceklerini zannettiklerini ancak Anti-Bolşevik tanınmış olmalarından dolayı Azerbaycan'a gitmekten çekindiklerine dikkat çekmiştir. Bu durum karşısında Kars'ta aradıkları malumatı bulamayan Azerbaycanlıların buralara gitmelerinde hiç bir fayda yoktur. Zira Kars ve havalisinde darlık hasebiyle iş bulmak güçtür. Her surette müşkülata uğramamak için Azerbaycanlılar Bayburt'tan daha şarka artık geçirilmemeli, ancak sanatkâr ve mühendis olanlardan iş arayanlar önce araştırılmalıdır. Buna nazaran Erzurum da işsiz dolaşan Azerbaycanlıların Kars'a hareketlerine müsaade edilmediği gibi Bayburt'tan geçecek Azerbaycanlılar hakkında da bu karara uygun hareket edilmesi istenmiştir 323. Ankara Hükümeti Azerbaycanlı Türk muhacirlerin Van da yerleşmek üzere gelmesini teşvik etmek üzere askerlikten ve diğer vergilerden geçici bir zaman için istisna tutulmaları yönünde karar almıştır. Bu kararın altında yatan nedenlerden biri Harbi Umumi de en çok nüfus kaybına uğrayan illerden biri olan Van Vilayeti nde Türk nüfusun 322 BCA, 97-8/ / TİTE, 22/1.

90 73 çoğunluğunu sağlamaktır. Bölgeye İran ve Azerbaycan Türklerinden gelen birçok muhacirin askerlik ve vergilerden korkarak iltica ettiklerini bu durumun diğer gelecekler için de engel teşkil ettiği belirtilmiştir 324. Mülteci Azerilerin Osmanlı uyruğuna geçmeyi kabul etmeleri şartıyla Van da iskân edilmeleri karara bağlanmıştır Balkanlardan Gelen Muhacirler Balkanlarda Osmanlı Devleti nin toprak kayıplarıyla birlikte Anadolu ya göçler başlamıştır. Osmanlı Devleti nereden çekildiyse Müslüman ahali de ardından onu takip etmiştir. Özellikle 93 Harbi ve Balkan Savaşlarından sonra Osmanlı topraklarına büyük göçler gerçekleşmiştir. Cihan Harbi nde alınan yenilgi ve sonrasında başlayan Milli Mücadele döneminde Anadolu da ölüm kalım savaşı verilirken dahi Balkanlarda baskıya maruz kalan Müslüman ahalinin göçlerinin devam ettiği görülmektedir. İleri gazetesinin Selanik de Hicrete Nasıl Mani Olunuyor? başlıklı haberinde Selanik den ahalinin göç etmek istediği ancak Yunan makamlarının çeşitli bahanelerle buna engel olduğu yer almaktadır. Habere göre, Selanik de yaşayamayacaklarını anlayan Türkler hatta Hıristiyan ve Museviler Yunan hükümetinin müsaadesini alabilseler hemen Osmanlı topraklarına göç edeceklerdir. Selanik vilayetinde kadar Müslüman nüfus tahmin edilmektedir. Bunlardan göç etmek isteyenlerin emlaklarını müsadere etme tehdidi mevcuttur. Bu tehdit onların göç fikrinden vazgeçmelerini sağlamaktadır. Göçten vazgeçmelerinin bir diğer nedeni ise askerlik vazifesidir. İzmir in işgalinden itibaren Selanik ve çevresinde yaşayan Müslümanlara karşı iyi muamele edilmesi ihtar edilmekte ise de bu sadece dışarıya karşı resmiyetten ibaret bir durumdur. Çünkü memurlar daha fazla şiddet etmekte ve her vesile ile halktan ceza adı altında ağır vergiler alınmaktadır 326. Müsadere ve askerlik görevi Müslüman ahalinin göçünü bir müddet engelleyebilmiştir. Baskıların artması üzerine 1920 yılının yaz aylarından itibaren Selanikli Müslüman ahalinin Osmanlı topraklarına göç etmeye başladığı yönünde gazetelerde haberler yer almıştır. 324 BCA, 97-3 / / BCA, 97-15/ / İleri,

91 yılının Temmuz ayında Selanik, Yanya gibi Rumeli ye ait şehirlerden çok miktarda muhacir gelmeye başlamıştır. Bunların Osmanlı tabiiyetini değiştirmek için verilen mühlet yakında son bulacağı için ya vatanlarını terk etmeleri ya da tabiiyetlerini değiştirmeleri zorunlu bulunmaktadır. Bunun üzerine Müslümanların büyük kısmı Yunan tabiiyetini kabul etmedikleri için göç etmeye mecbur edilmişlerdir. Önemli bir sayı oluşturan bu muhacirlerin iskân ve iaşeleri için müşkülat içinde kalan Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi bu durum karşısında ne şekilde hareket edeceğini düşünmektedir 327. Eylül ayına gelindiğinde Selanik den Yunan tabiiyetini kabul etmeyen ahalinin göçlerinin devam ettiği anlaşılmaktadır. Yeni gelenlerin hali vakitleri yerinde olduğu için Muhacirin Müdüriyeti Umumiyesi ne müracaat etmemişlerdir 328. Eylül ayının sonlarına doğru Selanik ten İstanbul a bir miktar daha muhacir gelmiş ve misafirhanelere yerleştirilmişlerdir Ağustos tarihli Akşam gazetesi Makedonya dan ve çeşitli yerlerden gelen mültecilerin cami aralarında yatmakta olduklarını yazmaktadır 330. Aynı tarihlerde Vakit gazetesinin Makedonya dan Hicret Başlıyor başlıklı haberinde Makedonya dan Yunan tabiiyetini kabul etmek istemeyen yaklaşık Türk ün göç etmek için hazırlanmaya başladığı yazılmaktadır. İlk olarak ziraatle meşgul olan 6 aile İstanbul a gelmiştir. Gelmeden önce Makedonya daki emlak ve arazilerini satmışlardır. Bunun için az çok paraları vardır. Ancak muhacerat devam ettiği takdirde İstanbul un mevcut vaziyeti göz önüne alındığında sonunda sefalete mahkûm olacaklardır. Haberde bu noktanın dikkate alınarak hükümetin göçü engellemek için gerekli tedbir ve teşebbüsleri alması gerektiği aksi takdirde bu mühim Türk nüfusunun sefalet yüzünden mahvolacağı vurgulanmıştır 331. Kasım ayında bu defa Arnavutluktan İstanbul a göçler gerçekleşmiştir. Sırplarla aralarında sürekli meydana gelen çatışmalara tahammül edemeyerek 60 kadar kişi İstanbul a iltica etmiştir. İleri gazetesi bu durumu Eğer böyle giderse İstanbul un yerli ahalisi nereye hicret edeceğini bilemeyecek şeklinde değerlendirmiştir 332. İstanbul a 327 Akşam, , s Akşam, , s İleri, , s Akşam, , s Vakit, , s İleri, , s.1.

92 75 mütareke döneminde yapılan iç ve dış göçlerin fazlalığı göz önünü alınacak olursa bu değerlendirmeye katılmamak mümkün değildir. Ocak 1921 de Selanik ve Arnavutluk tan gerçekleşen göçlerde azalma görülmeye başlanmıştır nüfustan oluşan küçük kafileler gelmeye başlamıştır. Gelenler hazırlanan yerlerde iskân edilmişlerdir. Sefalet içinde olanlara Muhacirin Müdüriyeti nce yardımda bulunulmuştur 333. Mudanya Mütarekesi sonrası Yunan zulüm ve baskısının artması, zorla meskenlerine Hıristiyan muhacirler yerleştirilmesi üzerine Selanik ve çevresi Müslümanlarından birçoğu göç etmeye başlamış, kafile kafile İstanbul a gelmişlerdir 334. Mütarekeden sonra sadece Selanik ten değil Sırbistan dan da muhacirler gelmeye başlamıştır. Anadolu da savaşın sona ermesiyle birlikte Balkanlar da baskıya maruz kalan Müslüman ahali göç yollarına düşmüştür. Akşam gazetesinin bu konuyla ilgili 5 gün arayla verdiği iki haber mevcuttur. 10 Aralık tarihli ilk haberde Türkiye Hükümetinin Makedonya ve Güney Sırbistan dan hicret edenleri kabul etmediği yazmaktadır. Hicret etmiş olan bazı kimselerin İstanbul da kalmalarına müsaade edilmemiş ve geriye iade edilmişlerdir. Haberde hükümetin kararı desteklenerek, Müslüman ahalinin evlerini, barklarını boş yere bozmamaları ve hicrete kalkışmamaları tavsiye edilmektedir 335. Buna karşın 15 Aralık ta çıkan ikinci haberde İstanbul Muhacirin Müdüriyeti nden alınan malumata göre Sırbistan dan yeni 250 kadar Müslüman muhacir gelmiştir. Ayrıca Yunanistan dan Doğu Trakya ya doğru kişilik Müslüman kafilesinin yola çıktığı ve henüz bunlardan bir haber alınmadığı bildirilmektedir 336. Haberden de anlaşıldığı üzere mübadeleden önce Yunanistan da yaşayan Müslüman ahalinin önemli bir kısmı Anadolu yollarına düşmüştür. 333 Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s.1.

93 76

94 77 İKİNCİ BÖLÜM GÖÇLERİ ÖNLEMEYE YÖNELİK TEŞEBBÜSLER 2.1 Göçleri Önleme Teşebbüslerinin Nedenleri Wilson İlkeleri ve Self Determinasyon Bir halkın coğrafi sınırlarını, politik durumunu veya kendi geleceğini diğer devletlerden bağımsız olarak özgürce belirlemesine self determinasyon denilmektedir. Milliyetler İlkesi nin ortaya çıkmasında 1789 da gerçekleşen Fransız İhtilali önemli bir rol oynamıştır. Bu prensip, millet niteliğini kazanan her topluluğun bağımsız bir devlet kurabileceğini ileri sürmektedir. Özellikle milliyetler prensibi 19. yüzyılda, Avrupa devletleri tarafından Osmanlı ve Avusturya Macaristan İmparatorluğu nu parçalamak için kullanılan siyasal araçlardan birisi olmuştur 1. Her iki imparatorluğun yenilgiyle ayrıldığı Birinci Dünya Savaşı sonunda barışın esaslarını belirleyen ve ABD Başkanı Wilson tarafından 8 Ocak 1918 Salı günü Amerikan Kongresi'ne açıklanan, Wilson Prensipleri de milliyetçilik temeline ve milletlerin kendi kendilerini yönetme esasına dayanan bir program idi 2. Wilson self determinasyon ifadesini Avrupa İmparatorluklarının sömürgelerine son vermek için kullanmıştır. Ulusların self determinasyon hakkını yeni uluslararası düzen için yaptığı planının merkezine koymuştur. Bu plan, Avrupa İmparatorluklarından ayrılma talebiyle ilgili olsa da bu plan sadece Habsburg ve Osmanlı İmparatorluğu gibi bazı imparatorlukların tasfiyesinde uygulanmıştır 3. İlk başta Osmanlı aydınlarının bir kısmı Wilson Prensiplerini Osmanlı Devleti nin kurtuluş çaresi olarak görmüş ve büyük umutlar bağlamıştır. Wilson Prensipleri birinci dünya savaşı mağlupları tarafından olumlu karşılanmakla birlikte, galip devletler başlangıçta söz konusu ilkeleri tatbik edeceklerini vaat etmelerine rağmen Paris Barış Konferansında bu vaatlerinden vazgeçmişler hatta Wilson u da ikna etmeyi başarmışlardı. 1 Doğan Kılıç, Self Determinasyon İlkesinin Azınlıklar Açısından Değerlendirilmesi, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XII, Ankara 2008, s.949, Deniz Bilgen, Wilson İlkelerine Türk Kamuoyunun Tepkisi ve Bunun Amerikan Basınına Yansıması, Atatürk Yolu Dergisi, C.5, S.18, Ankara 1996, s Doğan Kılıç, a.g.m., s.960.

95 78 Wilson Prensiplerinin Türk basınında ve aydınlar arasında kabul görmesinin temel sebebi, Türk Milleti nin Misak-ı Milli ile sistemleştirdiği ve gerçekleştirmeye çalıştığı istiklal mücadelesinin prensiplerin 12. maddesiyle sağlanacağı yönündeki yaygın kanaattedir. 12. madde ile paralellik arz eden Misak-ı Milli, Wilson Prensipleri uygulandığı takdirde savaş olmadan ve kan akıtılmadan gerçekleştirilmiş olacaktı. Osmanlı Devleti dâhilinde gayri Müslim unsurlar hiçbir vilayette ekseriyet teşkil edecek miktarda olmadıklarından Türk ten gayri unsurlar tabirinin sadece Araplara münhasır kalması icap etmekteydi. Zaten mütarekenin imzalandığı sırada da bu topraklar Türklerin elinden çıkmış bulunuyordu. Hatta bu prensiplere göre Balkanlarda milliyet esasına dayanan bir arazi taksimi husule gelirse büyük çoğunluğu Türk olan Batı Trakya nın da Türklere verilmesi imkân dairesine girecekti. İşte bu sebeplerden dolayı adilane bir fikir olarak görülen bu prensipler Türk Milletince şayan-ı kabul görmüştür 4. Ancak beklenilen aksine I. Dünya Savaşı ndan yenilgiyle ayrılan Osmanlı Devleti, İtilaf Devletleri nin paylaşım projeleri ve azınlıkların toprak talepleriyle karşı karşıya kalmıştır. Ermeni ve Rum azınlığın toprak taleplerinin temel dayanak noktasını ise nüfus çoğunluğu oluşturdukları iddiaları teşkil etmekte idi. Adı geçen azınlıklar barış görüşmelerinde bu iddialara sarılarak, Wilson Prensipleri çerçevesinde kendilerince haklı gerekçeler ortaya koymaya çalışmışlardır. Nitekim Venizelos, Yunanistan ın toprak isteklerini resmen bildirmek için 3 ve 4 Şubat 1919'da Paris Barış Konferansında otaya koyduğu Yunan tezini Wilson Prensipleri ne özellikle 12. prensibe göre self-determinasyona dayandırmıştır. O, ayrıca nüfus ve etnik nedenlerden ötürü Anadolu'nun batı kısmının coğrafî ve tarihî açılardan özel ve ayrı bir bölge teşkil ettiğini savunmuştur Şubat 1919 da bu defa Ermeniler Paris Barış Konferansı na iki delegasyonla katılarak, nüfus çoğunluğu oluşturdukları iddiasıyla Vilâyât-ı Şarkiyye nin Trabzon ile birlikte kendilerine terkini istiyorlar ve bu taleplerini verdikleri şu bilgilerle haklı göstermeye çalışıyorlardı:...eğer Ermeniler dağıtılmasalardı. Ermeni Vilâyetlerinde 4 Mehmet Şahingöz-Vahdet Keleşyılmaz, Milli Mücadele Dönemi Türk Basınında Wilson Prensipleri, Aydınlanma 1923, S.49, 2004, s Ahmet Özgiray, Yunan Amaçları ve İtilaf Devletleri, Atatürk Yolu Dergisi, Sayı 4, Ankara, 1989, s.557.

96 79 çoğunlukta bulunacaklardı. Savaştan önce geçen yüzyılın sonundaki güçlüklere rağmen Ermenistan diye adlandırılan Altı Vilâyette, Trabzon Vilâyeti nde, Kilikya da Kürtler ve Türklerden ve hatta Kürtler ve Türklerin toplamına yakın Ermeni mevcuttu. Bu bölgelerde Ermeni, Türk ve Kürt vardı 6. Paris Barış Konferansı nda yapılan görüşmelerin ardından İzmir in işgali ile birlikte Türk milleti, Wilson Prensiplerinin serap mahiyetinde bir fikir olduğunu görmüştü. Daha sonraları Maraş ve havalisinde cereyan eden hâdiseler de, bu düşünceyi pekiştirdi. Bu sebeple ülkede yapılan mitinglerin hemen hemen hepsinde bu prensiplerden bahisle, esaslarının yerine getirilmesi istenildi 7. Özellikle toprakları Ermeni ve Rum tehdidi altında olan halk da bu durum karşısında sessiz kalmamış, Trakya da, İzmir de, Kilikya da, Doğu da ve Karadeniz de, birbirinin benzeri olan Müdafaa-i Hukuk cemiyetleri kurulmuştur. Bu cemiyetlerin tek amacı, temsil ettikleri bölgenin tarih, coğrafya ve nüfus bakımından Türklere ait olduğunu ispat etmek ve Osmanlı topluluğundan ayrılmamayı sağlamaktır 8. Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kuruldukları bölgelerde Ermeni ve Rumların iddialarının aksine nüfus çoğunluğunun Türklere ait olduğu ve Wilson İlkeleri çerçevesinde Osmanlı Devleti nden koparılamayacaklarını beyan etmişlerdir. Wilson Prensipleri ve Yunanistan ile Ermenistan ın bu çerçevede yürüttüğü ilhak teorisi Osmanlı kamuoyunda tepkilere sebep olmuştur. Nitekim konu ile ilgili olarak Söz gazetesi yazarı Ahmet Cevat bir yazısında; Tarih Yunan medeniyetini biliyor, fakat bir Yunan imparatorluğu görmemiştir. Wilson un milliyet prensibini parmaklarına doladılar. Her nerede bir Yunanlı ikamet ediyorsa oranın Anavatana ilhakını istiyorlar. Şimdilik Trakya, İstanbul, Marmara Havzası, Adalar Denizi ve onlara bağlı olan yerlerin ilhakı ve Trabzon İmparatorluğu nun ihyası ile yetiniyor gibi görünüyorlar. Fakat beş, altı seneden beri gösterdikleri kuvvetli isteğe bakılırsa yakında bütün Küçük Asya'yı benimseyecekleri, hatta eski bir (koloni) miz diye Sicilya ve Marsilya üzerinde hâkimiyet hakkında bulunacaklarına hiç şüphe edilmesin demektedir. Yazının devamında ise milliyet prensibinin sahibi Amerika nın şimdiden ilerisini düşünerek tedbir alması, ileride "büyük 6 Haluk Selvi, Mondros Mütarekesi nden Sonra Vilâyât-i Şarkiyye de Nüfus, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 50, Cilt XVII, Temmuz 2001, s Mehmet Şahingöz, Milli Mücadele de Protesto ve Mitingler, Türkler, Cilt 15, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s Sabahattin Selek, Anadolu İhtilali, C.1, Kastaş Yayınevi, İstanbul 2004, s.101.

97 80 Yunan imparatorluğu" ile uyuşmazlığa girmemek için Rum muhacirlerinin Amerika'ya girmesi ve kabulünü yasaklayacak bir kanun hazırlaması(!) tavsiye edilmiştir Rum ve Ermeni Ekseriyeti Oluşturma Çabaları Yunanlılar, Paris Barış Konferansı ndan çıkan onay üzerine 15 Mayıs tarihinde Batı Anadolu ya asker çıkarmışlardı. Ardından işgal ettikleri Anadolu topraklarında kalıcı olabilmek için, işgalin temel dayanaklarından biri olarak ileri sürdükleri Rum nüfusunun çoğunlukta olduğu düşüncesini -aslında böyle olmayışının verdiği kaygıylagerçekleştirmek adına, Batı Anadolu'ya Rum göçmenler getirip yerleştirmeyi planlamışlar ve bunu bir program dâhilinde sistemli bir şekilde gerçekleştirmeye çalışmışlardı. Bu demografik planın halkalarından biri de Türklerin göçe zorlanması, diğeri ise, sözde Türkler tarafından göç ettirilmiş Rumların geri getirilerek iskân edilmesi idi 10. Aslında Yunanistan daha Tanzimat döneminden başlayarak, Anadolu da ideallerinin yoğunlaştığı bölgelerde Rum nüfusunun çoğunluğunu temin etmek için büyük çabalar sarf etmiştir 11. Örneğin Doğu Karadeniz de Pontus milliyetçiliği savunucuları, Rum nüfusunu arttırmaya yönelik olarak 1917 den itibaren Rusya dan getirilen Rum muhacirleri bölgeye yerleştirmeye başlamışlardır 12. Yunanistan, Osmanlı Devletinin I. Dünya harbinden yenilgiyle çıkması ve ardından Yunan askerlerinin Anadolu ya ayak basmasıyla birlikte yürüttüğü bu faaliyetlere hız vermiştir. 9 Söz, , s Serdar Sarısır, Yunanlıların Batı Anadolu da Nüfus Çoğunluğunu Sağlama Gayretleri ve Yunan Hükümeti nin Bir Genelgesi, Atatürk Yolu Dergisi, Sayı 37-38, Mayıs-Kasım 2006, s.128, Ali Güler, Dünden Bugüne Yunan-Rum Terörü, Ocak Yayınları, Ankara, 1999, s.135.; Son dönemdeki görüntüsü sebebiyle, her zaman için Rum nüfusu kalabalıkmış gibi zannedilen Batı Anadolu'ya Rumlar, ancak XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren göçmeye başlamışlardır. Rum nüfusun bu akını, başlangıçta Batı Anadolu'daki işgücü açığından kaynaklanmış olabilir. Çünkü Türk arazi sahipleri, özellikle bazı ayanlar, topraklarında ziraatı geliştirmek istemektedirler. XVIll. yüzyılın sonları ile XIX. yüzyılın başlarında Avrupa'daki savaşlar, Osmanlı ülkesinden ziraî ürün ve hububat talebini artırmıştı. Uygun fiyatlar ve talep karşısında boş ziraî alanların işletmeye açılması Osmanlı ülkesi için de yararlı olacaktı. Ancak bir işgücü açığı vardı ki, bunu gidermek üzere davet edilmişlerdir. Gelen Rumlar, özellikle "geçici" olarak iskân olunmuşlardı. Tuncer Baykara, Batı Anadolu'daki Rum Nüfusunun XIX. Yüzyıldaki Durumu "Yeni Yunan Göçleri ve Yerli Hıristiyanların Yunanlaştırılması, Üçüncü Askeri Tarih Semineri Bildirileri Tarih Boyunca Türk-Yunan ilişkileri, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1986, s Bestami S. Bilgiç, Doğu Karadeniz Rumları: İsyan ve Göç, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2011, s.56.

98 81 Yunanistan, Karadeniz bölgesinde Rum azınlığı çoğaltmak için de Rum Patrikhanesi ile işbirliği yapıp Rusya nın Güney-Batısı nda ve Kafkasya da yaşayan Rumlar ile birlikte Anadolu nun diğer bölgelerinde bulunan Rumları göçe teşvik etmiştir. Böylece bölgede Pontus devleti kurma hayalini uygulamaya koymuşlardır. Bu maksatla Rumlar birçok Cemiyet ve dernek kurarak faaliyetlerini yoğunlaştırmışlardır. Bu cemiyetler arasında 1814 de kurulan Etnik-i Eterya nın yanında, Mütarekeyi müteakip, Trakya ve Anadolu Metropolidlikleri tarafından kurulan Rum Muhacirin Cemiyeti bulunmaktadır. Bu cemiyet, Anadolu dan Ege adalarına veya diğer yerlere göç etmiş olan Rumları geri getirmek için çalışmıştır 13. Aynı zamanda gizli adı Kordus olan bu cemiyet merkez İstanbul olmak üzere Trakya, Doğu Karadeniz ve İzmir bölgelerinde Rum nüfus üstünlüğünü sağlamak ve özellikle Rum çetelerini göçmen gibi göstererek Doğu Karadeniz bölgesine gönderme konusunda yoğun bir faaliyet göstermiştir. Bu cemiyetin organizasyonu sayesinde Samsun ve havalisine binlerce göçmen getirilirken, Mütareke döneminde Temmuz 1919 sonlarına kadar çoğu silahlı çete olmak üzere, Trabzon a den fazla Rum getirilmiştir 14. Trabzon ve çevresindeki Rum nüfusu çoğaltmak için Yunanistan ve İngiltere nin büyük yardımları olmuştur. Rum cemiyetleri de her türlü çabayı göstermişlerdir. Trabzon vilayetindeki Rum azınlığı artırmak için patrikhane Rusya daki Rumlar arasında propaganda yaptırmaya başlamıştır. Para ile ikna edip, geçici olarak birçok Rum un Trabzon a göç etmesini sağlamıştır. Ayrıca dışarıdan yabancı Hıristiyanlar getirilip Samsun a yerleştirilmiştir. Bu yolla 6 yılda dışarıdan getirilen Hıristiyanların toplamı kadardır 15. Doğu Karadeniz'de Rum nüfusunun artırılmasına yönelik çabalar sadece dışarıdan Rumların getirilmesiyle sağlanmıyordu. İç ve Güney Anadolu'daki Rumlar el altından Batı Anadolu'ya ve Doğu Karadeniz'e kaydırılıyordu. Bunun yanı sıra Elviye-i Selâse'nin Kars ve Sarıkamış taraflarında bulunan Rum köyleri de aynı şekilde Batum üzerinden Doğu 13 Cemiyet ayrıca Yunanistan ın mali desteğiyle Müslümanların arazilerini Rumlara satın almak, sahte nüfus istatistikleri çıkarmak ve Rumlar ın sahip olmak istedikleri toprakları gösteren haritaları tabederek dağıtmak gibi faaliyetleri de yürütmekteydi. Fahri Taş, Milli Mücadele Döneminde Rum Ayaklanması, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XII, S.34, Mart 1996, s Yusuf Sarınay, Pontus Meselesi ve Yunanistan ın Politikası, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XI, Sayı 31, Mart 1995, s Pehlivanoğlu, a.g.m., s.365.

99 82 Karadeniz'e sevk edilmiştir. Bunların dışında Yunan Hükümeti'nin Rum nüfusunu artırma planı çerçevesinde A.B.D.'deki yaklaşık Yunanlı'yı Yunanistan üzerinden Anadolu'ya getirmek için çalışmalar yaptığı 17 Aralık 1919'da Fransız Bastar gazetesi tarafından iddia edilmekteydi yılından itibaren ayrıca Karadeniz e yakın illerde bulunan Rumlar bölgeye gönderilmeye çalışılmıştır. Tokat'ın Çiftlik nahiyesi dâhilindeki yerli ve muhacir Rumların kilise tarafından yapılan tebligat üzerine Samsun havalisine hareket ettikleri görülmektedir. Tokat Mutasarrıflığı Samsun da bunlara arazi, emlak ve hayvanat dağıtılacağı yönünde bir propagandanın mevcut olduğunu Sivas Valiliği ne bildirilmiştir. Aynı hareketin Amasya livası dâhilinde de olduğu anlaşılması üzerine 5 Mart tarihinde Dâhiliye Nezareti ne bir yazı gönderilerek muhaceretlere müsaade edilip edilmeyeceği Sivas Vali Vekili tarafından sorulmuştur 17. İç Anadolu dan da Rumların İstanbul a sevk edildiği Niğde den Dâhiliye Nezareti ne gönderilen telgraftan anlaşılmaktadır. Niğde de merkez ve çevresinden İstanbul'a göç eden Rumların sayısının gün geçtikçe artmakta olduğu beyan edilmiştir. Bu suretle İstanbul'da Rum nüfusu yoğunlaşacağından bu hususta nasıl bir muamele yapılması gerektiğinin bildirilmesi istenmiştir 18. Mudanya Kaymakamlığı ise Yunan zabitanının kumandasında Aponte isimli bir vapurun Rum muhacir yerleştirmek vazifesiyle Marmara havzasında dolaştığını Bursa Valiliği ne bildirmiştir. Valilik durumla ilgili olarak 20 Haziran 1919 da Dâhiliye Nezareti ne bir telgraf göndermiştir 19. Gerçekleştirilen yazışmalar mahalli yetkililerin yaşanan bu durum karşısında nasıl bir muamele uygulayacaklarını tam olarak bilmediklerini göstermektedir. Bu nedenle de Dâhiliye Nezareti ne müracaat edilmiştir. Zira İstanbul da İtilaf Devleti temsilcileri bulunurken Dâhiliye Nezareti nin de yapacağı pek fazla bir şey yok gibi görünmektedir. Savaştan yenilgiyle çıkıldığı ve tehcir nedeniyle yargılamaların yapıldığı bir dönemde çekincelerin olması gayet normal bir durumdur. 16 Selçuk Ural, Mütareke Dönemi nde Pontus Devleti Kurmaya Yönelik Çalışmalar ve Karşı Önlemler, Atatürk Yolu Dergisi, S.27-28, Mayıs-Kasım 2001, s BOA, DH. ŞFR. 619/ BOA, DH. ŞFR. 653/ BOA, DH. ŞFR. 634/ 110.

100 83 Mütareke boyunca Yunanistan ın nüfus ekseriyeti sağlamak amacıyla faaliyet yürüttüğü alanların başında işgal sahası olan Batı Anadolu gelmektedir. Yunanistan, Rum göçmenlerin bir disiplin dâhilinde hareket etmelerini sağlamak için işgal bölgelerindeki Yunan yetkililerine hitaben bir genelge göndermiştir. Bu genelgeyle Yunan Hükümeti kendi kendine geçimini sağlayabilecek ekonomik yeterliliğe sahip bulunan Rumların, Aydın vilayeti ve Ayvalık havalisine iskânları amacıyla bölgeyi on mıntıkaya ayırmış ve yerleşecekleri yerlere giderken karaya çıkacakları iskeleleri de belirlemiştir. Böylece, gelişi güzel gerçekleşecek bir göçte oluşabilecek kargaşa ortamının önüne geçilmiş olmakla birlikte nüfus çoğunluğunu sağlama işi de tesadüfe bırakılmamış olacaktır 20. İleri gazetesi ise genelge ile ilgili Rumca gazetelerden aldığı bilgiye yer vermiştir. Buna göre Yunan hükümeti geçimlerini kendileri kazanan Rum muhacirlerinin Aydın ve Ayvalık havalisine dönmelerine müsaade etmekle birlikte ilk başta Çeşme, Alaçam, Eski Foça ve buna bağlı 10 köy müstesna tutulmuştur 21. Haziran 1919 dan itibaren Burdur ve Isparta dan yerli Rum gençleri, görünüşte seyahat etmek maksadıyla akın akın İzmir e gitmeye başlamıştır. Bunlar Yunan ordusu ve Rum çetelere dâhil olmuşlardır. Bunun üzerine Rum gençlerinin serbestçe seyahat etmeleri yasaklanmıştır. Ancak yasağa rağmen, Rumların çeşitli yollardan İzmir e akınları devam etmiştir. Ayrıca Isparta polis makamlarınca, Isparta daki bazı Rum gençlerinin ve Rum tüccarlarının Antalya ya oradan da İzmir e gittikleri, bunların Yunan ordusuna katıldıkları gibi İzmir in Rum nüfusunu çoğaltmak maksadında oldukları yetkililere bildirilmiştir 22. Tasvir-i Efkâr gazetesi de tarihli nüshasında Yunan hükümetinin Batı Anadolu da yürüttüğü nüfus faaliyetlerine yer vermiştir. Buna göre Yunan hükümeti İzmir den göç eden Müslüman köylülerin yerine Rum muhacirleri yerleştirmek için faaliyetler yürütmektedir. Haberde Rum muhacirlerin Yunanistan, Selanik ve Kafkasya'dan getirilmek suretiyle Aydın vilayetinde bir Rum ekseriyeti temin edilmeye çalışıldığı yer almaktadır. Yunanlılar muhaceret etmeyi tercih etmeyen Müslüman köylüleri de kaçırmak için bir takım çeteler tertip etmişlerdir. Diğer taraftan da Rum muhacirlerini İslam köylerine yerleştirmek üzere İzmir'deki Yunan memurları ile yerli Rum zenginlerinden bir 20 Sarısır, Nüfus Çoğunluğunu Sağlama., s.130, İleri, Hasan Babacan, Milli Mücadele de Ispartalı Rumlar, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XXI, S.62, Temmuz 2005, s.672.

101 84 cemiyet teşkil edilmiştir. Bu uğurda sarf edilmek için yalnız İzmir'de lira iane toplanmıştır 23. AMMU tarafından Hariciye Nezareti ne 28 Şubat 1920 de gönderilen yazının içeriği de Batı Anadolu da yürütülen faaliyetlere ilişkindir. Öncelikli olarak İzmir de Yunan işgal kuvvetlerinin müsaadesiyle Rum çeteleri tarafından işkenceye tabi tutularak iç kesimlere ve merkeze hücum eden Müslüman ahalinin perişan bir halde olduğu belirtilmiştir. İç kesimlere göç eden Müslüman ahalinin yerlerine ise önceden Yunanistan'a firar ettikleri için kabulleri kati bir şekilde uygun olmayan Rumların sevk ve iskân edilmekte olduğu bildirilmiştir 24. Yunanlılar 1920 de Marmara Bölgesi nde de aynı uygulamayı başlatmıştır. Bursa da işgal ettikleri yerlere alelacele Rum muhacirleri getirerek iskân etmişlerdir 25. Yunanlılar, Sakarya Savaşından sonra Eskişehir-Afyon hattının gerisindeki kısımda tutunup kalabilmek için Adalar dan ve Yunanistan dan Rum göçmenleri getirme çabası içine girmişlerdir 26. Akşam gazetesinin verdiği malumata göre Balkan muhaberesinde Makedonya da iskân ettirilen miktarları e ulaşan Rumların Şark-i Trakya ya iade ve iskânları hususu Yunan hükümetince incelenmektedir. Aynı zamanda Bulgaristan daki Yunan tebaasının Şark-i Trakya ya nakil ve iskânları meselesi de gündeme getirilmiştir. Bu meseleler hakkında İstanbul daki Yunan mümessili Atina ya uzun bir layiha göndermiştir 27. Aralık 1921 de Trakya'ya ait istihbarata göre, Trakya da tahrip edilmiş olan köprüler civarında bulunan köylerin Müslüman ahalisinin, tahripte rol oynadığı bahanesiyle Selanik taraflarına tehcir ve yerlerine Kafkasya Rum muhacirlerinin iskân edileceği bildirilmiştir 28. İleri gazetesi İstanbul a Batum dan Rum muhaciri geleceğini yazmıştır. Bu muhacirleri meşru gösterebilmek maksadıyla ileri sürülen yorum ise muhacirlerin Bolşevikler yüzünden geldiği iddiasıdır. Habere göre bu muhacirler bariz bir şekilde Trakya da Rum azınlığını örtmek maksadıyla getirilmektedir 29. Anadolu toprakları üzerinde devlet kurma hayali olan ve itilaf devletleri tarafından desteklenen bir diğer azınlık ise Ermenilerdir. Ancak bağımsız bir Ermenistan kurmak için 23 Tasvir-i Efkâr, , s BCA, / TİTE, 28/ Sofuoğlu, İşgal Dönemi Bursa, s Akşam, , s BOA, DH. EUM. AYŞ. 72/ İleri, , s.1.

102 85 gerekli olan maddi unsurlara (nüfus, sınırları belli bir bölge) sahip değillerdi. Bu sebeple Ermeni milliyetçileri amaçlarını gerçekleştirmek için Osmanlıya karşı mücadele metodu olarak terörü seçmişlerdir. Ermeni milliyetçilerinin mücadele metodu olarak terörü seçmelerinin iki önemli sebebi vardır: Birincisi, bağımsız devlet kurmayı amaçladıkları bölgedeki Müslüman çoğunluğu ya katlederek, ya da göçe zorlayarak bölgede çoğunluğu sağlamaktır. İkincisi ise meydana gelen olayları batı dünyasında Ermenilerin katliamı olarak propaganda ederek Avrupalı devletlerin Ermeniler lehine askeri ve siyasi müdahalesini sağlamaktır 30. Buradan da anlaşılacağı üzere, Ermeniler nüfus çoğunluğu oluşturmak için Yunanlılarla benzer metotlara başvurmuşlardır. Elviye-i Selâse de mütareke şartlarınca ordumuzun geri çekilmesi üzerine İngilizlerin koruması altında bulunan Ermeniler, gittikçe artan bir şekilde mezalimlerine başlamışlardı. Ermeni katliamları, İngilizlerin 13 Nisan 1919 da Kars ı işgal edip; Cenubî Garbî Kafkas Hükümeti ni dağıtmalarından sonra daha da yoğunlaşarak artmıştı 31. Bölgenin idaresini üstlenen Ermeni idarecileri bir yandan çeteler, diğer yandan nizami kuvvetlerle Elviye-i Selâse'yi Ermenistan'ın parçası yapmak amacıyla birbiriyle bağlantılı iki uygulama başlattılar. Bunlardan ilki, Kafkasya'dan ve diğer bölgelerden Kars ve Ardahan'a Ermeni göçmenleri getirmek, ikicisi ise, Türkleri bölgeden uzaklaştırmaktı. Zorla boşaltılan Türk köylerine ve kasabalarına Ermeniler yerleştirilecek ve bunun doğal sonucu olarak bölgede çoğunluğu ele geçireceklerdi. Böylelikle barış görüşmelerinde nüfus üstünlüğü dikkate alınarak, bölgenin Ermenistan'a bırakılması sağlanacaktı 32. Mütareke yıllarında İtilaf devletlerinin desteği ile tehcir edilenden daha fazla Ermeni nin Anadolu nun çeşitli yerlerine getirildiği görülmektedir. Yusuf Halaçoğlu konuyla ilgili eserinde İtilaf Devletleri nce işgal edilen yerlere, 1914 den daha fazla sayıda Ermeni nin geldiğine dair yabancı arşiv belgelerinde de fazlaca bilgi bulunduğunu belirtmiştir. Verilen bilgilere göre Ankara da 1914 te Ermeni nüfusu iken, 1918 de 30 Yusuf Sarınay, İstanbul da Ermeni Faaliyetleri ve Alınan Tedbirler ( ), Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XXIII, S , Mart-Temmuz-Kasım 2007, s S. Esin (Derinsu) Dayı, Elviye-i Selâse/Üç Sancak (Kars, Ardahan, Batum) da Ermenilerin Türklere Yaptıkları Mezalim, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı 23, Erzurum 2004, s Ural, Evliye-i Selâse Politikası, s.308.

103 ; Trabzon da 1914 te iken,1918 de ; Sivas ta 1914 te iken, 1918 de ; Adana da 1914 te iken, 1918 de dir 33. Ermeniler, 11 Aralık 1918 de 400 kişilik bir birlik ile Dörtyol a girmişlerdir. Bunu 17 Aralık 1918 de 500 kişilik bir Fransız birliğinin Mersin e çıkması izlemiştir. Bir yıl içerisinde ise Adana vilâyetine ileride Doğu Anadolu da yerleştirilmek üzere Ermeni göçmen getirilmiştir. Bunun yanı sıra Türkleri bölgeden göçe zorlamak amacıyla keyfi para cezaları, vergilerin artırılması ve hapisler gibi çeşitli uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Uygulanan bu politika bölgede Ermeni nüfus çoğunluğu oluşturmaya yönelik bir politikadır Osmanlı Devleti nin Aldığı Tedbirler Toprak bütünlüğünü korumak isteyen ve gelişmelerin farkında olan Osmanlı Devleti nin yaşanan nüfus oyunları karşısında alabileceği iki tedbir vardı. Bunlardan ilki Anadolu ahalisinden olmayan Rum ve Ermenilerin topraklarına sevklerini önlemek, ikincisi ise Müslüman halkın göçüne engel olmaktı Rum ve Ermenilerin Dönüşüyle İlgili Düzenlemeler Yunanistan ile İtilaf Devletlerinin Rum ve Ermeni nüfus çoğunluğu oluşturma faaliyetleri karşısında, Osmanlı devleti birtakım tedbirler almak zorunda kalmıştır. Öncelikli olarak Nisan 1919 da bu olayları ve gelişmeleri engellemek üzere Harbiye Nezareti nin teklifi üzerine, silah, cephane ve üniformanın ülkeye sokulmasının yasaklanması, Osmanlı Tebaasından olmayan sivil yabancıların seyahat maksadıyla ülkeye gelmeleri hakkında bazı kayıt ve şartların tatbiki, Balkan Muharebesi nden sonra Yunanistan ve Bulgaristan Hükümetleri ile akdedilen antlaşmalar gereğince mübadele olunan ahalinin ülkeye dönmelerinin menni gibi kararlar alınmıştır. Ancak buna rağmen Hükümet 1. Dünya Savaşı sonunda Rusya ya veya başka yabancı ülkelere kaçmış bulunan, adam öldürmüş veya bu derecede suç işlemiş olanlarla, Ülkenin sükûn ve güvenini 33 Yusuf Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, 8. Baskı, Babıâli Kültür Yayıncılığı, İstanbul 2006, s İzzet Öztoprak, Adana ve Çevresinde Müdafaa-i Hukuk Çalışmaları, Atatürk Araştırma Merkezi, C.VIII, S.22, Kasım 1991, s.117.

104 87 bozmaları ihtimali olan ve Pasaport Kanununun 3. Maddesine nazaran Ülkeye girmeleri yasaklananlar hariç diğerlerinin Ülkeye girmelerine müsaade etmek zorunda kalmıştır 35. Ermeni ve Rum nüfus çoğunluğu oluşturma faaliyetlerine karşılık askeri yetkililer sık sık hükümete gerekli tedbirleri alması konusunda uyarılarda bulunmuşlardır. Örneğin; 15 nci Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa nın, Harbiye Nezareti ne gönderdiği bir raporda, 27 Temmuz 1919 da Batum dan 400 Rum çetesinin hareket ettiği ve göçmen kıyafetinde Trabzon da toplanan Rum göçmenler ve bunlarla birlikte kabul edilen kadar Ermeni gencinden bahsetmiştir. Ayrıca Valiliğin rastgeleni muhacir sıfatıyla kabul ettiğine dikkat çekilmiştir 36. İlerleyen günlerde Elviye-i Selâse'nin Kars ve Sarıkamış taraflarında bulunan Rum köylerinin Batum üzerinden Doğu Karadeniz'e sevk edilmeye başlaması üzerine 1 Eylül 1919'da Harbiye Nazırı Süleyman Şefik Paşa, Dâhiliye Nezareti'ne bu konuda uyarılarda bulunan bir yazı göndermiştir. Gönderdiği yazıda; Elviye-i Selâse'den göç ettirilerek, Doğu Karadeniz başta olmak üzere İzmir ve İstanbul'a yerleştirilmesi planlanan Rumların kesinlikle kabul edilmemelerini istemiştir 37. Bu uyarılar dikkate alınmış olacak ki Kafkas hududunda Dukarimecingerd, Karaurgan, Köprü oğlu ve Yeniköy karyelerinin Rum ahalisinin tamamen göç ettiğinin anlaşılması üzerine Dâhiliye Nezareti tarafından Aydın ve Trabzon vilayetleri ile Samsun Mutasarrıflığı na 17 Eylül 1919 da gönderilen telgraflarla bunların memleket dâhiline girmelerine engel olunmasına dair uyarılarda bulunulmuştur Şubat 1920 de Sohum ve Kars civarında Rum un Bolşeviklik bahanesi ile Karadeniz sahillerine yerleştirilmek istenmesi üzerine mıntıka komutanı Osman Bey durumu yetkililere bildirmiştir. Bu bilgi üzerine Dâhiliye Nezareti, 11 Şubat 1920 tarihli telgrafında, Bolşeviklerin muvaffakiyeti ile Rumların Karadeniz kıyılarına yerleşme ihtimallerine karşı yetkililerin müteyakkız bulunmalarını tebliğ etmiştir. Ona göre tedbir alınmazsa bu göçün arkası kesilmeyecekti. Hatta Yunanistan dan da gelecekti. Böylece Karadeniz kıyılarında kurulacak Pontus hükümeti için İtilafçıların planı gerçekleşecekti Sofuoğlu, Kocaeli-Yalova-İznik, s Mesut Çapa, Pontus Meselesi Trabzon ve Giresun da Milli Mücadele, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları:135, Ankara 1993, s Ural, Pontus Devleti, s BOA, DH. ŞFR. 103/ Pehlivanlıoğlu, a.g.m. s

105 88 Harbiye Nazırı Cemal Paşa ise, Ermeni nüfus hareketlerine dikkat çekerek 3. Kolordu Komutanlığı'na gönderdiği tarihli yazıda, elde ettikleri bir bilgiyi ve alınacak önlemleri belirtmektedir. Buna göre; Ermeniler çoğunluk oluşturmak istedikleri bölgelere düzenli olarak göç etmektedirler. Bu yüzden bu durum dikkatle izlenerek her gün kaç Ermeni nin nereye ve ne gibi nedenlerle göç ettiklerinin araştırılması ve sonuçların bildirilmesi istenmiştir. Ermeni göçleriyle ilgili olarak Harbiye Nezareti'nin elde ettiği ve bu karara gerekçe oluşturduğu anlaşılan yazı ekinde sunulan istihbarat şöyledir; "Adana'da bulunan itilaf devletleri temsilcileri tarafından ortaklaşa verilen karara göre, Ermenileri toplamak için emir verildi. Bu konu için Fransız Hükümeti Adana'da bulunan Ermeni Patrik Vekili'ne de bazı emirler vermiştir. Verilen emre göre, Maraş'tan Sivas'a kadar her nerede Ermeni muhacirleri varsa Adana'ya gönderilecekti. Her gün kaç kişi gönderilecek ise isimleri ile gönderildikleri tarihin İngiliz Komutanlığı'na bildirilmesi istenmiştir..." 40. Bunun yanı sıra Harbiye Nazırı Cemal Paşa nın 4-6 Kasım 1919 tarihlerinde 12. Kolordu Komutanlığı na gönderdiği bir başka yazıda ise; Ermeni nüfusunun çoğalması için Anadolu dan ve Amerika dan Adana ya gönderilen muhacirlerin durdurulmasını istemiştir 41. Bu uyarılar karşısında Dâhiliye Nezareti ise Rum ve Ermenilerin özellikle bazı illerde çoğunluğu teşkil etme gayretlerini engellemek için vilayetlere 5 Kasım 1919 tarihinde bir talimat göndermiştir. İzmir ahalisinden olmayan Rumların İzmir e ve Adanalı olmayan Ermenilerin de Adana'ya gitmelerinin önlenmesi istenmiştir 42. Yaşanan gelişmeler karşısında Türk halkı da sessiz kalmamış ve yayınladıkları nüfus istatistikleri ile bölgelerindeki Ermeni ve Rum nüfus çoğunluğu iddialarını çürütmeye çalışmışlardır. 15 Aralık 1918 tarihli İstanbul gazetelerinde yer almış olan Adanalıların protesto yazısında Adana ilinin kişiye varan nüfusundan sadece nin Hıristiyan ötekilerin Müslüman ve Türk olduğu, bu sayıya son zamanlarda başka taraflardan göç etmiş olan Türklerle bu bölgede göçebe olarak yaşayan Türkler in dâhil bulunmadığı belirtilmiştir. Ayrıca yörenin en eski bir Türk yurdu olduğu kanıtlanarak tarihi haklar ileri sürülmüş ve burada yaşayan Türkmen kavimlerinden ve Türkçe yer isimlerinden uzun uzadıya söz edilmiştir. Bu arada her ulusun özgürce 40 Şerife Yorulmaz, Çukurova da Kuva-yı Milliye Yapılanmasının Temel Özellikleri, Atatürk Yolu Dergisi, S.35-36, Mayıs-Kasım 2005, s Süleyman Hatipoğlu, Türk Fransız Mücadelesi (Orta Toros Geçitleri ), Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2001, s BOA, DH. ŞFR. 650/73.

106 89 gelişmesini yükümlenen Wilson prensiplerinin Adana Türklerine de uygulanması gerektiğine değinilmiştir 43. Harbiye Nezareti nin Meclis-i Vükela da okunan 8 Nisan 1919 tarihli tezkeresinde Yunan hükümetinin, İtilaf Devletleri arasında yer almasından istifade ederek, Osmanlı toprakları dâhilinde asayişi ihlal etmeye çalıştığı gündeme getirilmiştir. Bunun yanı sıra bazı mevkilerde nüfusça çoğunluğu temin için birçok kişiyi Osmanlı sahillerine sevk etmekte oldukları ve Bulgar hükümetinin de mevcut vaziyetten istifade etmek üzere önceden mübadele edilmiş Bulgar muhacirlerini yeniden Edirne vilayetine gönderdiği belirtilmiştir. Tezkerenin okunmasının ardından bunların önüne geçmek için tedbirler alınmasına karar verilmiştir. İlk olarak Osmanlı tebaasından olmayan sivil yabancıların seyahat için dâhili memlekete geldiklerinde haklarında bazı takibat yapılması kararlaştırılmıştır. Balkan muharebesinden sonra Yunanistan ve Bulgaristan hükümetleriyle yapılan muahedeler gereğince mübadele edilmiş kişilerin Osmanlı topraklarına dönmelerinin önlenmesi için tedbirler alınması uygun görülmüştür 44. Bir ay sonra Meclis-i Vükela da bu defa gerek Balkan Harbi nden sonra gerek I. Dünya Harbi nden önce Limni ve Bozca Ada'ya göçmüş olan Rumların Çanakkale sahiline çıkmakta oldukları gündeme taşınmıştır. Bu durum üzerine denizden güvenlik sağlanmaz ise bu şekilde Osmanlı topraklarından içeri giren kişilerin daha da çoğalacağı görüşü hâkim olmuştur. Özellikle Yunanistan ve Bulgaristan gelecekler hakkında tahrirat icrasına karar verilmiştir. Bu kişilerin Osmanlı mahallerine girmelerini engellemek için mülki idareler ve askeriyece talimatname dairesinde gereğinin yapılması Harbiye ve Dâhiliye Nezaretlerine tebliğ edilmiştir. Ayrıca Bahriye Nezareti ne ise Çanakkale sahilinin güvenliğinin sağlanması için gerekli tedbirlerin alınması bildirilmiştir 45. Ülkeye yurtdışından gelenlerle ilgili yapılacak olan muamelelere karar verildikten sonra uygulama aşamasına geçilmiştir. 19 Temmuz 1919 da Dâhiliye Nezareti tarafından İstanbul Emniyet Müfettişliği ne gönderilen yazıya göre; Rusya dan gelen ve ellerinde pasaportları olan birçok Rum önceden Osmanlı tebaasından olduklarını ifade ederek göç etmektedirler. Ancak bu konuda birçoklarının iddialarının sahte olduğu tahmin edilmektedir. Zira muhacir sıfatıyla memlekete dâhil olanların sayısının günden güne 43 Öztoprak, a.g.m., s BOA, MV. 215/ BOA, MV. 216/ 7.

107 90 mühim rakamlara ulaşması dikkat çekicidir. Söz konusu yazıyla birlikte bu şekilde son zamanlarda İstanbul'a gelenlerin isimlerini içeren bir liste de müfettişliğe gönderilerek bu kişilerin önceden Osmanlı tebaası olup olmadıklarının kontrol edilmesi ve Polis Müdüriyeti nce haklarında tahkikat yapılması istenmiştir 46. Anadolu da nüfus çoğunluğu oluşturmak için sarf edilen gayretlerin yanı sıra asayişi bozarak İzmir için işgal gerekçesi oluşturmaya çalışılmasına engel olmak için de yetkililerce gerekli tedbirler alınmaya çalışılmıştır. Nitekim Dâhiliye Nezareti 4 Ağustos 1919 tarihinde Trabzon ve Samsun valiliklerine gönderdiği bir yazıyla bu konuda uyarılarda bulunmuştur. Yazıda; bölgeye Salib-i Ahmer ve muhacirin adı altında asayişi ihlal etmek maksadıyla bir takım Rum çetelerinin gelmekte olduklarının 15. Kolordu Kumandanlığının yazısına atfen Harbiye Nezareti nce bildirildiği, Vilâyât-ı Şarkiye de sükûn ve asayişin devamına büyük bir itina gösterildiği ve olacak bir hadisenin memleket menfaatine zarar verecek neticeler doğuracağına temas edilerek İzmir'in durumu örnek verilmiştir. Askeriye ile birlikte alınacak tedbirlerle asayişin temini konusunda her zamankinden daha fazla gayret sarf edilmesi önemle belirtilmiştir. Özellikle Rum çeteleriyle onların getirecekleri silahın hudut dâhiline girmesine mani olunması istenmiştir 47. Osmanlı Devleti, Karadeniz de Pontus Devleti kurma faaliyetlerinin önüne geçmek amacıyla ilk önce Rum göçmenlerin resmi teşkilatlar eliyle eski yerlerine iadeleri çalışmalarını durdurdu. Diğer yandan bağımsız kuruluşlar tarafından göçmenlere yapılan yardımlara bir çeki düzen vermek için yardımların valiliklerin kontrolünde yapılmasına karar verildi. Bundan sonraki adım özellikle Kordos Cemiyeti'nin göçmen adı altında Karadeniz kıyılarına sevk ettiği Rumların sıkı bir şekilde denetlenmesi için valiliklere emir verilmesiydi. Dâhiliye Nezareti gönderdiği yazıda hükümet tarafından verilen seyahat belgesini taşımayan Rumların vilayetlere kabul edilmemesini istemiştir. Ancak 18 Aralık 1919'da, İngiliz ve Yunanlıların desteğiyle Batum'da Sarraf Yuvanidis Efendi'nin başkanlığında Pontus Rum Hükümeti'nin kurulduğunun ilan edilmesi üzerine Harbiye Nezareti, Sadaret'e gönderdiği tezkerede; Yunan Hükümeti'nin Amerika ve Güney Rusya Rumlarını Doğu Karadeniz ile Batı Anadolu'ya yerleştirmek niyetinde olduğunu belirterek, gerekli önlemlerin alınmasını istemiştir. Meclis-i Vükelâ'da yapılan görüşmelerde 46 BOA, DH. EUM. SSM. 37/ BOA, DH. KMS. 55-2/ 7, BOA, DH. ŞFR. 103/ 44.

108 91 gelenlerin asayiş açısından büyük sakıncalar doğuracağına kanaat getirilerek, göçmenlerin geldikleri yerlere iade edilmelerine ve bu hususta İtilaf komiserlikleri nezdinde Hariciye Nezareti tarafından lazım gelen girişimlerde bulunulmasına karar verilmiştir. Böylelikle hükümet bu kararla Mart 1919'dan beri kısıtlamaya çalıştığı Rum göçünü tamamen yasaklamıştır 48. Meclis-i Vükela da yapılan bir başka görüşmede ise Hariciye Nezareti nden Aydın vilayetindeki Rum azınlığının çoğaltılması maksadıyla vilayete komşu adalardan ve çeşitli topraklardan Rumların sevk edildikleri konusunda İtilaf mümessillerinin tekrar dikkatlerinin çekilmesi istenmiştir. Ayrıca Rumların sevklerinin önlenmesi ve dışarıdan getirilmiş ve iskân edilmiş olanların da asıl yerlerine iadeleri için tebligat verilmesi uygun görülmüştür 49. Trakya da ise Yunanlılar nüfus çoğunluğu oluşturmak için oraya iskân edilmiş olan ahaliyi eski yerlerine sevk etmeye başlamışlardır. Lüleburgaz kasabası nüfusunda kayıtlı Siroz Kıptilerinden 150 nüfusun Yunan zabıtanı himayesinde trenle Makedonya ya sevk ve iade edildiği mahalli kaymakamlıktan Edirne ye bildirilmiştir. Bu durumun devam etmemesini sağlamak için Edirne Valisi, İngiltere askeri mümessili nezdinde teşebbüste bulunmak üzere iken Lüleburgaz Kaymakamı aynı meseleye dair yeni bir telgraf göndermiştir. Telgrafta Siroz Kıptilerinden ikinci bir muhacirin kafilesinin de istasyona sevk edildiği bildirilmiştir. Mahalli kaymakamlıkça bu sevkiyata muhalefet olunması üzerine Yunan kumandanı bunların harp esnasında Yunanistan'dan gelmiş olduklarını ve Yunan tabiiyetinde bulunduklarını iddia etmiştir. Ayrıca pasaportlarının İstanbul da Fransız memurların mesuliyetinde vize edildiğini beyan ederek sevklerinde ısrar etmiştir. Zira bu durumun hükümetçe iskân edilemeyen ve durumlarının iyileştirilmesinde müşkülata düşülen bir kısım muhacire kötü bir örnek teşkil etmesinden, bu şekilde bölgedeki İslam nüfusunun azalmasından endişe edilmiştir. Ağustos ayı içerisinde gerçekleşen yazışmalarda Dâhiliye Nezareti benzer durumda olan Kıptilerin ve 48 Ural, Pontus Devleti, s.346,349., Tunalı Hilmi Bey ise TBMM nin tarihli oturumunda yaptığı konuşmasında; Zonguldak şehir merkezinde de yabancı Rum ve Ermeni nüfusun arttığına temas etmiştir. Bu durum karşısında Tunalı Hilmi Bey, Zonguldak taki Müslüman Türk nüfusunu arttırmak için kanun taslağı hazırlayarak TBMM ne sunmuştur. Ancak askerlik hizmetini yapmak istemeyenlerin hep Zonguldak a göç edecekleri gerekçesiyle Tunalı Hilmi Bey in teklifi kabul edilmemiştir. Ali Sarıkoyuncu, Zonguldak ve Havalisinde Milli Mücadele ye Zarar Verici Faaliyetler, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.VIII, S.23, Mart 1992, s BOA, MV. 217/ 170.

109 92 muhacirlerin münasip mahallere sevk ve iskân edilmeleri ile bu gibi hadiselere meydan verilmemesini Edirne Valiliği ne tebliğ etmiştir 50. Bütün bu gelişmelere rağmen Rumlar ın saldırıları durmamış giderek artmış savunmasız halkı katletmeye devam etmişlerdir. Saldırılardan kurtulmak için yapılan göçlerin giderek artması üzerine 8 Mart 1921 tarihinde Ordu, Canik, Tokat, Amasya, Çorum livaları dâhilinde silâh toplama ve asayişi sağlama kararı alınmıştır ve 16 Haziran 1922 tarihli toplantılarda Vekiller Heyeti nin aldığı kararla, Karadeniz sahilinde bazı kazalar savaş alanı ilan edilmiş ve Rumların iç kesimlere sevkleri uygun görülmüştür. Ayrıca Vekiller Heyeti kararıyla Batı ve Güney Anadolu daki Rumların da Elazığ ve Sivas vilayetlerine uzaklaştırılmaları için yetki verilmiştir 52. Savaşın sonlarına doğru Rum ve Ermenilerin İstanbul ve Trakya ya doğru göç etmeye başlamaları üzerine, içerisinde zabitan bulunan Yunan mültecilerin iltica maksatlarının yakından takip edildiği görülmektedir 53. Ayrıca pasaportsuz mültecilerin işgal altındaki yerlere kabul edilmemelerine dair karar alınmıştır. İtilaf devletleri fevkalade komiserleri Karadeniz limanlarından vize edilen bir pasaporta sahip olmayarak gelecek bütün mültecilerin İstanbul'a veya müttefikin askerinin işgali altında bulunan mahallere çıkmalarına bundan sonra müsaade edilmemesini uygun görmüştür. Bu gibi mültecileri kabul ederek İstanbul a veya herhangi bir memlekete nakil etmeye teşebbüs eden bütün gemiler bundan doğacak bütün mahzurdan mesul sayılacaktır 54. Anlaşıldığı üzere Yunanistan ın Anadolu da savunmaya geçmesi ile birlikte İtilaf Devleti temsilcileri de daha önce göz yumdukları uygulamalardan geri adım atmaya başlamışlardır Men-i Muhacerat ve İade-i Muhacirin Heyetleri nin Oluşturulması İstanbul hükümeti, yukarıda da bahsedildiği üzere Ermeni ve Rumların sevkiyle ilgili bazı tedbirler almış ise de işgal koşulları altında ve İtilaf Devletleri nin taraflı tutumları karşısında tam anlamıyla bir başarı sağlayamamıştır. Bir yandan Anadolu 50 BOA, DH. KMS. 55-2/ Yusuf Sarınay, Pontus Meselesi ve Yunanistan ın Politikası, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XI, S.31, Mart 1995, s Nuri Yazıcı, Milli Mücadele de Canik Sancağı nda Pontusçu Faaliyetler , Çizgi Yayınları, 2. Basım, Ankara, 2003, s TİTE, 49/ Vakit, , s. 2.

110 93 ahalisinden olmayan Rum ve Ermenilerin sevkini önlemeye çalışan hükümet diğer yandan da nüfus ekseriyetini korumak için Müslüman ahalinin göçüne engel olmaya çalışmıştır. Bu nedenle Batı Anadolu daki işgal haberleriyle birlikte nüfus çoğunluğunun korunması için halkın göç etmemesi konusunda uyarılar yapılmaya başlanmıştır. İzmir'de neşredilen Anadolu gazetesinin 23 Ocak 1919 tarihli nüshasında, daha işgalden önce İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edileceğinin yazılması üzerine, endişe, heyecan ve şüpheler artmıştır. Bu durum üzerine Harbiye Nezareti nden İzmir Valiliği ne gönderilen telgrafta; "Duyumlar, sözler yalandır. Maksat Türkleri kaçırmak, bazı bölgelerde Hristiyan çoğunluğunu sağlamaktır. Basını kontrol ederek bu gibi haberlerin yayınlanmasını önleyiniz" demiştir 55. İzmir in işgalinin ardından ise Osmanlı hükümeti 28 Mayıs ta İzmir ve Menemen in işgali karşısında Müslüman ahalinin Soma yönündeki göçünün, Rum çoğunluğuna meydan verilmemesi için önlenmesini ve mütarekeye aykırı işgallerin önüne geçmek üzere siyasal girişimlerin önemle kovuşturulmasını kararlaştırmıştır 56. Ayrıca hükümetin 1 Haziran 1919'da yapılan Meclis-i Vükela toplantısında "Rumlara nüfus üstünlüğü sağlayacağı" gerekçesiyle, mülkî makamların göçü önlemesi için lâzım gelen tedbirlerin alınması konusunda verdiği karar da, Dâhiliye Nezareti'nce mülkî makamlara bildirilmiştir 57. İşgalin ilerleyen günlerinde 57. Fırka Komutanı Albay M. Şefik Bey in 8 Ağustos 1919 tarihli telgrafında Yunan göç siyasetini, Yunanlılar ayak bastıkları mahallerde, İslâm ahaliye karşı vahşice mezalim irtikâp etmektedirler. Bunu doğuran sebep ise, şimdiki elim vaziyetimizi fırsat sayarak, işgal ettikleri arazideki İslâm nüfus çoğunluğunu, Yunanlılar lehine kovalayıp, yok etme siyasetini merhametsizce uygulanmaktan ve Yunan terbiye ve yaradılışındaki vahşiliğin eserlerinden ibarettir diyerek açıklamıştır Bayram Sakallı, Milli Mücadele'nin Sosyal Tarihî Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, İz Yayıncılık, İstanbul 1997, s Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, C.I, Türkiye İş Bankası Yayınları, Ankara 1998, s Erol Kaya, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele'de Türk Mültecileri Vilâyât-ı Şarkîyye ve Aydın Vilâyeti Mültecileri ( ), Ebabil Yayınları, Ankara 2007, s Pancar, a.g.m., s.61.

111 94 Sadece İstanbul hükümeti değil Milli Mücadele hareketi de Müslüman-Türk ahalinin göçü konusunda aynı tutumu sergilemiştir. Zira Vilâyât-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti nin Erzurum Kongresi ne hazırlık için Erzurum da düzenlediği vilâyet kongresinde görüşülen bir raporda; Bölgeden katîyen göç edilmemesini; Osmanlı Devleti nin Balkanlardan çekilirken halkın da ordu ile birlikte çekilmesinin tarihimiz açısından büyük bir hata olduğunu aynı hatanın bir daha tekrarlanmasının Doğu Anadolu'yu Ermenilere terk etmek demek olacağı nı belirterek topraklarımızı korumak için halka göç etmemesi tavsiye edilmiştir 59. Ardından gerçekleşen Erzurum Kongresinde ise Doğu Anadolu için tehlikeli bir çözülmeye ve karışıklığa sebep olacağı düşüncesiyle, halkın muhaceratı yasaklanmıştır: Heyet-i Temsiliye tarafından bildirilmedikçe muhacerat yasaktır 60. Ancak Vilâyât-ı Şarkiye içinde olmak şartıyla göçe izin veriliyordu. Bu demektir ki, şu anda işgal altında bulunan topraklarımızdan halkın bulundukları yerleri terk etmelerine engel olunacaktı. İşgal altında bulunan en yakın mahal Evliye-i Selâse idi. Bura halkı, hem siyasî hem de silahlı teşkilatlarıyla mücadele ettiği gibi, Ermeni vahşet ve zulmünden kaçıp, Anadolu ya geçmek isteyenler de vardı. İşte kongrenin aldığı bu kararla, hem mülkî hem de askerî yetkililer göçleri durdurmaya çalışmışlardır 61. Örneğin III. Fırka Kumandanı Halid Bey, hakkında tutuklanıp, İstanbul'a gönderilmesi için emir çıkarılmış olan Cenûbî Garbî Kafkasya Hükümeti'nin Hariciye Nazırı Fahreddin Bey'i Tortum'a götürerek; onu, halkın göçüne engel olması için Oltu'ya göndermiştir. Ermenilerin ve Gürcülerin, Ardahan, Göle, Oltu üzerine yürümesi ile halk paniğe kapılmıştı. İlk göç kafilesine, Tuzla köprüsünde yetişen Fahreddin Bey, onlara göç etmenin faydasız olduğunu ve hatta cesaret verici sözler söylemesine rağmen, Ermeni katliamından korkan halk, göçte direnmiştir. Tuzla ile Kosor arasındaki mesafenin insan kitleleri ile dolması, Fahreddin Bey'i endişelendirmişti 62. Ardahanlı ve Göleli göçmenleri geri çevirmeye çalışanlar arasında İngiliz Yüzbaşısı Foltin ve Kosorlu Tevfik Bey de vardır. Oltu sancağından başka yerlere giden Oltulular da birer birer geri dönmüştür. Yöneticiler Türk çoğunluğunu kaybetmemek için her türlü çareye başvurmuş ve başka yerlere gitmek isteyen yerlilere 59 Rahmi Çiçek, Erzurum Vilâyet Kongresinde Alınan Kararlar ve Etkileri, Atatürk Yolu Dergisi, Cilt 2, Sayı 7, 1991, s Selek, a.g.e., s S. Esin Dayı, Erzurum Kongresi ve Evliye-i Selâse Meselesi, Atatürk Üniversitesi Yayınları, Erzurum 1997, s S. Esin Dayı, Üç Sancak, s.254.

112 95 engel olmuşlardır. Halkın gözünü Oltu ya getirilecek hane Ermeni söylentisi korkutmuştur 63. Sonuçta Kağızman, Kars ve civarında Ermenilerin katliamına uğrayan Müslümanlar çıplak, aç ve bir kısmı da yaralı bir şekilde Osmanlı sınırına iltica etmişlerdir. Fakat bunların dâhile geçmesine müsaade edilmemiştir. Bunun üzerine sınırımıza iltica eden Kağızman ahalisi namına Dâhiliye Nezaretine gönderilen telgrafta dâhile gidilmesine müsaade edilmesi istenmiştir 64. Mültecilerin dâhile sevk edilmemesinin nedeni büyük ihtimalle bunun daha fazla göçe neden olacağı endişesidir. Elviye-i Selâse ateşkes hükümlerince sınırlarımız dışında kaldığından bu bölgede göçü önleme konusunda kurulan bölgesel hükümetin ve askeri birliklerin çabalarının ön plana çıktığı görülmektedir. Elviye-i Selâse den gerçekleşen göçler 28 Eylül 1920 de Türk Ordusu nun harekete geçmesinin sonucunda Ermenilerle Gümrü Andlaşması nın imzalanması üzerine son bulmuştur. Batı Anadolu da ise İzmir'in işgalinin İzmir şehri ile sınırlı kalmayıp çevreye yayılma istidadı göstermesi ve katliama dönüşmesi üzerine Harbiye Nezareti 16 Mayıs'ta bölgedeki bütün birliklere bir genelge yayınlayarak, Yunan asker ihracı karşısında birliklerin mevkilerini terk etmeyerek yerlerinde kalmalarını istemiştir. Aynı şekilde 19 ve 20 Mayıs tarihlerinde Şevket Turgut Paşa İzmir in işgali üzerine alelacele Tekirdağ'dan Bandırma'ya nakledilen 14. Kolordu ve İzmir'de bulunan 17. Kolordu ile yine bölgede bulunan 57. Fırkaya gönderdiği genelge ile aynı mahiyette isteklerde bulunduğu gibi şayet çekilmek zorunda kalınırsa askerlik şubelerinin yerinde kalması, muhacerete fırsat verilmemesi bunun için işgal edilen yerlerde en azından idarenin terk edilmemesinin sağlanmasını istedi 65. Zira işgal bölgelerinde mülki ve askeri idarenin yerinde kalması halka güven verilerek göçlerine mani olmak açısından önem taşımaktaydı. İleri gazetesinin haberine göre; işgal olunan yerlerde muhacerat tehlikesi baş göstermesi üzerine bunun önüne geçebilmek için mahalli hükümetlerden Dâhiliye 63 Önal, a.g.e., s Anadolu da Ermeni Mezalimi, C.III, s Adnan Sofuoğlu, İzmir İşgali Sonrasında Yunanlıların Batı Anadolu'da İşgali Genişletmeleri ve Bölgede Oluşan Milli Direniş, Atatürk Yolu Dergisi, S 29-30, Mayıs-Kasım 2002, s.138.

113 96 Nezareti ne birçok telgraf gönderilmiştir 66. Yaşanan gelişmeler neticesinde Osmanlı Sadareti'nin 25 Mayıs 1919 tarihli tamiminde; göçün perişanlığa sebebiyet vereceğinin ve göç edilecek bir yerin kalmadığının her tarafta neşredilmesi istenmiştir. Bergama Ahz-ı Asker Şubesi'nce de halkın teskin ettirilerek göçlerine engel olunması, böyle zamanlarda sükûnetin muhafaza edilmesinin hayati derecede önemli olduğu ifade edilmiştir. Son olarak da, göç edilemeyeceği, bunu sağlamanın da herkes için en büyük bir vazife olduğu yazılmıştır 67. Askeri ve mahalli yetkililerin bu vazifeyi yerine getirmek için çaba sarf ettikleri ancak bu çabaların sonuç vermediği anlaşılmaktadır. Zîra bir ay sonra Balıkesir Mutasarrıflığı ndan Dâhiliye Nezareti ne gönderilen telgrafta Bergama havalisinden hicret eden muhacirlerin mahallerine iadeleri için teşebbüste bulunulduğu ancak hiçbirinin dönmeye talip olmadıkları bildirilmiştir. Bergama'da Yunanlılar tarafından gerçekleştirilen katliamların artık muhacirini mahallerine iade için imkân bırakmadığı ve muhacirlerin sefalet ve perişanlıkları üzerine iskân ve iaşelerine müsaade edilmesi istenmiştir 68. Mayıs ayının sonunda Bandırma dan Harbiye Nezareti ne gelen telgrafta ise Burhaniye de mahalli hükümet ile beraber Burhaniye Ahz-ı Asker Şubesi nin bütün gayretlerine rağmen halkın göç etmekte olduğu bildirilmiştir 69. Bölgeden gönderilen telgraflarda göçe engel olunamadığı bildirilmiş olmasına karşın 11 Haziran 1919 tarihli İleri gazetesinin haberine göre -belki de kamuoyunu bu konuda yönlendirmek amacıyla- Yunanlılar tarafından işgal edilen mahallerde başlamış olan göç kısmen durdurulmuştur. Bilhassa Ödemiş gibi Yunanlıların saldırılarına uğramış kasabalarda göçe hazırlananlar derhal teşkil edilmiş olan ikaz heyetlerinin uyarıları neticesi olarak göçten kesinlikle vazgeçerek yurtlarında kalmayı kabul etmişlerdir. Haberin devamında çeşitli yerlerde bu suretle teşkil olunan ikaz heyetlerinin göçe mani olmak için büyük mesai sarf ettiği yer almaktadır İleri, , s Kaya, a.g.e.,, s BOA, DH.ŞFR., 635/ ATASE, 109/ İleri, , s.2.

114 97 Ahalinin göç etmesine mani olmak için ayrıca onları yerlerine iade etmek de bir çözüm olarak görülmüştür. Özellikle Yunanlıların işgal ettikleri bölgelerden göç eden halkın büyük bir çoğunluğu İstanbul a sığınmıştır. Bu durum karşısında Dâhiliye Nezareti, Edirne, Aydın ve Hüdavendigar vilâyetleriyle Karesi ve İzmit sancaklarından gelen muhacirlerden ziraatle meşgul olanlarının şehir civarında bulunan Hazine-i Hassa ile Maliye ve Evkaf Nezaretleri ne ait arazi ve çiftliklerde iskânlarının gerekli olduğuna dair bir tezkere hazırlamıştır. Ancak Meclis-i Vükela da yapılan görüşmeler sonucunda, göç eden muhacirlerden Trakya'dan gelenlerin iskânları düşünülebilir ise de Anadolu'daki Yunan askeri hareketi dolayısıyla muhaceratı tercih etmiş olanların, İslâm nüfusunun çoğunluğunu temin için ilk fırsatta memleketlerine iadelerinin gerektiğine karar verilmiştir. Bu nedenle bu muhacirlerin İstanbul da daimî surette iskânlarına teşebbüs edilmesi uygun bulunmamıştır 71. Göçe mani olmak için atılan bir sonraki adım Men-i Muhacerat Heyeti nin kurulması olmuştur. Muhacirin Müdüriyeti müfettişlerinden Refet ve Seyfi Beyler İzmir ve Balıkesir taraflarından göç etmek isteyen halkın muhaceratına mani olmak, nasihatlarda bulunmak ve göç etmiş olanları da memleketlerine iade etmek vazifesiyle Haydar Paşa dan trenle Afyon Karahisar yoluyla hareket etmişlerdir 72. Fakat Refet ve Seyfi Beylerin bölgedeki incelemelerinden sonra gönderdikleri raporda muhacirlerin Yunanlıların yaptıkları mezalim ve vahşet nedeniyle memleketlerine dönmeye razı olmadıkları bildirilmektedir. Buna karşın aynı tarihlerde başka bir heyet daha Anadolu ya gönderilmiştir. Muhacirin Genel Müdürlüğü nce kurulan iskân heyeti İzmir vilâyetinden Balıkesir havalisine hicret eden muhacirlerin iskân, iaşesi ve memleketlerine iadesi için Dâhiliye Nezareti nin karar ve onayı ile vapurla Bandırma'ya doğru hareket etmiştir 73. Tasvir-i Efkâr gazetesinin verdiği bilgiye göre, Yunanlıların işgal ettikleri saha dâhilinde askeri kuvvetlerin İngiliz kumandası altına girmesi üzerine sükûn ve asayiş tesis etmiş ve Yunanlıların eski tecavüzleri durdurulmuştur. İzmir'den gelen malumata göre İslâmların hukuku muhafaza edilmekte bulunduğundan Dâhiliye Nezareti işgal esnasında iltica eden mültecilerin yavaş yavaş iadelerini emretmiştir. Hatta Balıkesir'de muhacirlerin 71 Esasen bahsedilen arazi ve çiftliklerde lâzım olan binalar mevcut olmadığından oralara geçici yerleştirilmelerinin de mümkün olmadığı bildirilmiştir. BOA, MV, 220/ Alemdar, , s.2.; İleri, , s Tasvir-i Efkâr, , s.1.

115 98 iade muamelesi başlamış ve Dâhiliye Nezaretine gelen bir telgrafnamede bölgedeki muhacirlerin sayısının 16 bine ulaştığı ve bunların parça parça iade edilmeye başlandığı ve şimdiye kadar 200 hanede bin kadar nüfusun iade edildiği bildirilmiştir. Denizli havalisine iltica eden muhacirlerin de bir taraftan iadeleri diğer taraftan kalacakların iskân ve iaşeleri için Afyon Karahisar da bulunan muhacirin heyetinin Denizli havalisine gitmesi düşünülmektedir 74. Dâhiliye Nezareti nden Karahisar MutasarrıfIığı na çekilen telgraftan, orada bulunan İngiliz mümessilinin İzmir mültecilerini parasız memleketlerine nakletmek, iskân ve iaşelerini temin eylemek hususunda hükümete yardım vaadinde bulunduğu anlaşılmaktadır. İadelerinin mümkün olduğu anlaşılan mültecilerin trenle bedava iade edilmesi bildirilmiştir 75. Göç eden ahalinin yerlerine iadelerinin bölgelerdeki mahalli idarenin tekrar tesisi için de gerekli görüldüğü yapılan yazışmalardan anlaşılmaktadır. Dâhiliye Nezareti nin Aydın a gönderdiği telgrafta, Aydın da hükümetin tesisinin gerektiği, bunun için de çeşitli yerlere göç eden ahalinin yerlerine iadeleri için Muhacirin İdaresi nin müfettişler göndereceği haber verilmektedir. Bu müfettişler ilk iş olarak muhacirlerin nerelerde bulunduklarını ve kaç haneden ibaret olduklarını tahkik edeceklerdir. Bunun için memurların da toplanıp hazırlanması istenmektedir 76. Karahisar Mutasarrıflığın dan İngilizlerin İzmir mültecilerini yerlerine iadeleri için yardım edecekleri bildirilmiş olmakla birlikte, Aydın Valisi nin Albay Henderson la yaptığı görüşmede İngilizlerin farklı bir tutum sergilediği görülmüştür. Aydın Valisi Ahmet izzet in Albay Henderson la yaptığı görüşme hakkında 16 Ağustos 1919 tarihinde Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği yazıda, Albay Henderson un birkaç güne kadar Aydın da tarafsız bölge tesisi ve hükümet-i mülkiyenin iadesi halinde mültecilerin memleketlerine dönüp dönmeyeceklerini sorduğunu belirtmektedir. Kendisinin mültecilerin esasen yurtlarını evlerini terk eylemelerinin ırz ve canlarını muhafaza zaruretinden doğduğunu 74 Tasvir-i Efkâr, s Telgrafta ayrıca; Aynı zamanda Liva dâhilindeki Aydın mültecilerinin iaşe ve çesitli ihtiyaçlarının temini için son zamanlarda 7-8 bin lira verilmiştir. Bunların oralarda iaşe ve iskânlarındaki müşkilatla ilgili telgrafınız malumdur. Bunlara günlük verilecek erzak miktarı maliye nezaretiyle yapılan görüşmelerle 1 kiloya iblağ olunmuştur. Şu halde muhtaç olanlara bu hesaba göre aylık istihkakları olan 30 kilo zahireyi ve unu teslim edebilirsiniz. Denilmektedir. BOA, DH. ŞFR., 103/ BOA, DH. KMS., 52-4/ 7.

116 99 evlerinin ve yurtlarının emniyete alındığı takdirde dönmeye tereddüt etmeyecekleri görüşünde bulunduğunu ifade etmiştir. Bunun üzerine Henderson "Siz öyle zannediyorsunuz fakat bu zavallı mültecileri yoldan çıkaran ve baskı altında bulunduranlar vardır. Onları ötede beride kurtarmak için hükümetiniz ne yapacaktır" sualini sormuştur. Vali öyle bir tesirin olduğu varsayılsa dahi herkesin kendi şahsi menfaatini gözetmek mecburiyetinde olduğu, muhitte emniyet tesis edilinceye değin tesirâtın olamayacağı ve ahalinin hükümetçe işleri güçleri başına dönmeye ikna edilemeyeceği cevabını vermiştir. Yapılan görüşmede Henderson ile tarafsız mıntıka tesisi ve ardından hükümet-i mülkiyenin iadesi hususunda mutabakata varıldığı bildirilmektedir. Dâhiliye Nezareti de geçici hat tayini ve emniyet tesis edildiği takdirde herkesin yerlerine döneceği kanaatindedir. Aydın Vilâyeti ne gönderilen yazıda bununla beraber hükümetçe gereken tedbirlerin alınacağı da bildirilmiştir. Ancak ahalinin dönmesinden sonra yeni bir tecavüz gerçekleşecek olursa o zaman meydana gelecek müşkülât ve mahzurâtın daha büyük olacağına dikkat çekilerek, görüşmeler esnasında katî olarak teminât alınması istenmektedir. Fakat askerî heyet beyanatının Yunan işgal kuvvetlerinin sözlü teminatına dayandığı, yazılı tafsilât ve teminât alınamadığı Aydın Valisi nin Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği yazıda bildirilmiştir 77. Eylül ayında da Dâhiliye Nezareti nden Aydın, Hüdavendigar, Konya Vilâyetleri ne, Karesi, Menteşe, Karahisar-ı Sahip, Kütahya, Eskişehir Mutasarrıflıkları na ve Gönen, Kırkağaç, Akhisar Kaymakamlıkları na, İzmir ve havalisinden göçe mecbur olan mültecilerin memleketlerine iadeleri hakkında talimatname gönderilmiştir 78. Talimatname gereğince; İzmir ve Balıkesir havalisindeki Yunan kuvvetlerinin işgaline, mezalimine uğrayan ve hicrete mecbur olan ahalinin memleketlerine dönmelerinde muhacirin sevk, iskân ve iaşeleri muamelatına nezaret etmek üzere mülkiye ve muhacirin müfettişlerinden 2 şer zat ve Umum Jandarma Kumandanlığı, Harbiye, Maliye ve Sıhhiye Nezaretleri nden tayin olunacak 2 şer zattan oluşan iki heyet kurulmuştur. Muhacirlerin yerlerine iade edildikten sonra durumlarını iyileştirmek için 77 BOA, DH.KMS., 54-2/ BCA, /

117 100 yapılacak olan çalışmalar da planlanmıştır. Buna göre; muhacirlerin memleketlerine ulaştıklarında yardıma muhtaç olanlarının iaşe ve iskânına ait konularda mahallerince eşraf ve ihtiyar heyetinden kurulacak olan komisyonlar görev yapacaktır. Memleketlerine dönen ahalinin geçimlerini temin edebilmeleri için 5-10 haneye birer çift ziraî hayvan, ziraî alet edevat ve münasip miktarda tohumluk zahire Ziraat Bankası nca verilecektir 79. Bu sayede yaşanan hadiseler ve göç nedeniyle sefalete düşen halkın durumu iyileştirilmiş olmakla birlikte geri dönmeleri de teşvik edilmiş olunacaktı. İade heyetlerinin başlarına Mülkiye Müfettişlerinden Süleyman Hikmet ve Fahrettin Beyler görevlendirilmiştir. Muhacirleri İade Komisyonu, muhacirlerin iadesi suretiyle Yunanlıların işgali altında bulunan yerlerde ne suretle hareket edilmesi lâzım geleceğine dair Muhacirin İdaresinde toplantı yapmıştır. Bu konuda Dâhiliye Nezareti nden de lâzım olan tebligat alınacaktır 80. Ayrıca heyetin lüzum göstereceği tahsisatın her ihtimale karşı havalename ile değil nakden verilmesi için Dâhiliye Nezareti nce yapılan teşebbüs dikkate alınmıştır 81. İade-i Muhacirin Heyeti Aydın havalisinde ve Balıkesir de bulunan muhacirlerin % 50'sini ilk hamlede vatanlarına iade etmeyi başaracaktır. Tasvir-i Efkâr gazetesinin haberine göre bazı yerlerde iade çalışmaları başlamıştır. Burhaniye'den 700 nüfus muhacir memleketlerine dönmüşlerdir. Bergama, Menemen, Manisa tarafları muhacirleri de dönmek üzere hazırlıklarda bulunmaktadırlar. Heyetin tahsisatı meselesinde Balıkesir ve İzmir muhacirleri için önce lira sonra lira meblağa ulaşılmış, Dâhiliye Nezaretinden ayrıca sırf iade işi için de liralık tahsisat talep edilmiştir. Bu paranın lirası İzmir muhacirlerinin iadesi lirası da diğer muhacirlerin iadesine tahsis kılınacaktır 82. Heyet, 4 Ekim tarihinde İzmir e doğru hareket etmiştir 83. Aydın vilâyetinin Müslüman halkının Yunan kuvvetlerinden gördükleri baskı ve tecavüzler neticesinde evlerini terk ederek büyük kitleler halinde işgal bölgesi dışına göç 79 Vakit, s Tasvir-i Efkâr, s İade-i Muhacirin Heyetinin lüzum göstereceği meblağ mahallî mal sandıklarından bir diğerine yardım suretiyle verilecek ve gerekirse Maliye Nezareti vasıtasıyla da gerekli meblağ gönderilecektir. Tasvir-i Efkâr, , s Tasvir-i Efkâr, , s Tasvir-i Efkâr, , s. 1.

118 101 etmeleri, Yunan yöneticilerini uluslararası görüşmelerde zor durumda bırakıyordu. Bunun için Aydın vilâyeti mültecilerinin yerlerine dönmeleri hususuyla Yunan işgal makamları da görünüşte yakından ilgileniyorlardı 84. Tasvir-i Efkâr gazetesi de muhacirleri iade meselesine Yunan hükümetinin muvaffakat ettiğini yazmaktadır 85. Yunanlıların işgal ettiği sahalardan merkez olmak itibariyle baskının daha az olduğu düşüncesiyle birçok mülteci İzmir'e göç etmiştir. Hükümetin yardımından mahrum kalan bu mülteciler orada bulunan Yunan propagandacısı Drama mutasarrıfı Naibzade Ali Bey tarafından yapılan teşvikler üzerine Yunanlılar tarafından memleketlerine iade edilmeğe başlanmış ve bu suretle bir iki kafilede sevk olunmuştur. İzmir Muhacirin Müdüriyeti bu kışkırtmaların önünü almış ve çevrede asayişin sağlanması üzerine mültecileri memleketlerine iadeye teşebbüs etmiştir 86. İzmir Yunan Yüksek Komiserliği Stergiadis, Albay Henderson ve General Milne e gönderdiği mektuplarda, Yunan bölgesine dönmek isteyen hiçbir Türk ün, Yunan ordusuna karşı işlediği bir suçtan ya da genel hukuku ihlalden yargılanamayacağına ilişkin güvence vermiş, Türk mültecilere sağlık hizmetleri ve ücretsiz tarım aletlerinin dağıtımı da dâhil, elden gelen tüm yardımın yapılacağını, kendi aralarından seçebilecekleri sivil korucuların ücretlerinin Yunan Yüksek Komiserliği nce ödeneceğini bildirmişti. Henderson bu önerileri tatminkâr bularak, Yunan işgal bölgesi dışında kalan bölgelerdeki Türk mültecilere iletmiştir. Yunanlıların iddiasına göre, Aydın Vilâyeti mültecileri Kuva-yı Milliyecilerin baskısı ve ileride Kuva-yı Milliye nin saldırılarına maruz kalacak bu bölgeye dönmeye hazır değillerdi 87. Yunanlıların halkın Kuva-yı Milliyle nedeniyle yerlerine dönmedikleri iddialarına karşılık İngiliz Generali Henry nin başkanlığında bulunan bir komisyona sunulan raporlar halkın neden geri dönmediğine açıklık getirmekteydi. 13 Ağustos 1919 da İngiliz Generali Henry nin başkanlığında bir İngiliz binbaşısı ve iki İngiliz subayı ve mülkiye müfettişi Ali Bey den kurulu bir komisyon Soma ya gitmiştir. Halktan Balıkesirliler adına Hulûsi Bey, 84 Kaya, a.g.e., s Tasvir-i Efkâr, , s Tasviri Efkâr, , s Kaya, a.g.e., s.191,192.

119 102 Somalılar adına Hafız Mehmet Bey, Bergamalılar adına Hasan Bey bu heyetle görüştürülerek, Yunanlıların zulmüne dair vesikalara dayanan ve Redd-i İlhak heyetleri tarafından hazırlanan raporlar komisyona verilmiş ve ayrıca sözlü açıklamalar yapılmıştır. Bu açıklamalara göre halk, Göçmenlerin yerlerine dönmeleri için Yunanlıların işgal ettikleri toprakları boşaltmalarını ısrarla istemekte idi. General Henry, halkın bu isteğini İstanbul daki temsilcilere ve Paris Barış Konferansına duyurulacağını vaat etti 88. Muhacirleri iade çalışmaları devam ederken, İngiliz karargâhından alınan bir tezkere bu uygulamanın sonucuyla ilgili bilgiler vermektedir. Aydın Valisi tarafından 14 Ekim tarihinde Dâhiliye Nezareti ne gönderilen telgrafta konu ile ilgili olarak, işgal hadisesi üzerine başka yerlere göç eden ve daha sonra yerlerine dönen muhacirinin zulüm ve baskı gördüklerinin İngiliz zabitanı tarafından mahallinde yapılan tahkikattan anlaşıldığı ve Aydın ve çevresinde emniyet tesis etmemiş olduğundan bahsedilmektedir 89. Muhacirlerin yerlerine iadeleri konusunda Harbiye Nezareti ne ait Meclis-i Vükela da görüşülen tezkerede; Yunan tecavüzüne maruz kalan muhacirlerin ırz, can ve mallarının muhafazası için kendilerine teminat olunmadıkça evlerine dönmeyecekleri bildirilmiştir. Konuyla ilgili alınan kararda muhacirlerin ısrarlarında haklı oldukları ve vilâyetin süratle tahliyesi için tekrar teşebbüste bulunulması hususuna yer verilmiştir. Bu mümkün olmadığı takdirde hiç olmazsa dâhili vilâyetteki işgal topraklarında İngiliz ve Fransız memurları ve askerlerinin iştiraki suretiyle tekrar taarruzun önlenmesi hususunun temini ve bu hususlar hakkında yapılacak teşebbüsten elde edilecek neticenin süratle haber verilmesi lüzumunun Hariciye Nezareti ne bildirilmesi kararlaştırılmıştır 90. Anadolu ya heyet gönderilmesine rağmen, çok geçmeden göçmenlerin yerlerine iadesi teşebbüsünden vazgeçildiği görülmektedir. Ferit Paşa hükümetince alınan ve uygulanamayan karar Ekim ayının ortalarında Ali Rıza Paşa kabinesince kaldırılmıştır 91. İade-i Muhacirin Heyeti ile birlikte giden Tasvir-i Efkâr gazetesi yazarı Arif Oruç Bey bu kararla ilgili yazısında, halkın henüz Yunan işgalinde bulunan köylerine ve yurtlarına 88 Metin Ayışığı, Kurtuluş Savaşı Sırasında Türkiye ye Gelen Amerikan Heyetleri, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2004, s BOA, DH. ŞFR., 650/ BOA, MV, 217/ Çapa, a.g.m., s.383.

120 103 gitmekten çekinecekleri, dönmeleri halinde yine zulüm ve tecavüze uğramaktan kurtulamayacakları ve bu hususda kendilerine teminat verilemediği için esasen iade kararının akîm iş olduğunun düşünülemediğini savunmuştur. Aldığı malumata göre hükümet tutulan yolun doğru olmadığını takdir etmekte çekinmemiş, Dâhiliye Nezareti nden Karahisar da bulunan heyete iade emrinin geri alındığı tebliğ olunmuştur. Yazının devamında muhacirinin iadesinden şimdilik feragat olunduğu heyetin muhacirlerin geçici iskân ve istirahatlerini temin için faaliyete başladığı bilgisi verilmiştir 92. Arif Oruç Bey in gazetesine gönderdiği yazılarında, muhacirleri iade teşebbüsü ile ilgili eleştirileri dikkat çekmektedir. Hükümetin oralardaki vaziyeti bilmeden ortaya bir iade işi çıkardığını belirterek, memleketine giden birkaç muhacirin akibetinden haberdar olunmadan girişilen bu teşebbüsü bir cinayet olarak değerlendirmektedir. Ayrıca, memleketine dönenlerin bağlarına vesika ile gönderildikleri gibi kendilerinden Yunan idaresinden memnun olduklarına dair resmi senetler alındığını, bu sebeple muhacirine verilen teminatların yetersiz olduğundan bahsetmektedir 93. Batı Anadolu mültecilerinin iadesinden vazgeçilmesine karşın Ekim 1919 da İstanbul Hükümeti ile Temsil Heyeti arasında gerçekleşen Amasya Görüşmeleri nde Batı Trakya muhacirlerinin yerlerine iadesi kararlaştırılmıştır. Nitekim son Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından kabul edilen, Mustafa Kemal Paşa tarafından kaleme alınmış olan Misak-ı Milli de Batı Trakya için halk oylaması önerilmiştir. Bu nedenle bölgede Türk- Müslüman ahalinin çoğunluğunun korunması siyasî açıdan önem taşımaktaydı. Bu çerçevede Edirne Valisi, Batı Trakya muhacirlerinin iadesi konusunda yaptığı tahkikatın sonuçlarını Dâhiliye Nezareti ne bildirmiştir. Buna göre; Edirne vilâyetine göç 92 Tasvir-i Efkâr, , s Yücel Özkaya, Milli Mücadele de Ege ve Çevresi, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1994, s.29,31. Göçün engellenmesi fikrine muhalefet eden bir görüş de Alemdar gazetesinde yer almaktadır. Mesutzade Bey e ait İnsanlık ve Türklük Vazifesi Başına başlıklı yazıda, Sabah gazetesinden Lütfi Fikri Beyefendi'nin İzmir'in işgalinde gösterilen ve gösterilmekte olan müdafaayı eleştirmesi ve İzmirlilerin her felakete sabır göstererek hicret etmemeleri konusunda ısrar etmesi tenkit edilmiştir. Mesutzade Bey nefs-i müdafaanın en tabii bir ihtiyaç olduğunu savunmuş, hicret etmeyin demek için hicret etmemeye imkân bulunup bulunmadığını anlamak gerekir demiştir. O, hicretin son çare olduğunu savunarak; Türk, haysiyet ve şerefini imkân buldukça müdafaa eder imkân kalmayınca da ya ölür veya hicrete, Türk hâkimiyetini yaşatan diyarlara çekilmeye mecbur kalır. demektedir. Ayrıca Lütfi Fikri Bey, Sabah başmuharrirliğinden aynı gazetenin en alt mertebesinde görevlendirilmek istense acaba Sabah yurdumdu diye oraya yapışıp kalır mı? sorusunu yöneltmiştir. Yine İzmir'de yaşanan hicretin de ne feci şartlar ve mecburiyetler altında yapıldığını bütün dünya medeniyetinin anladığını ifade etmiştir. Alemdar, , s. 1.

121 104 etmiş olanlarının sayısı dir. Bunların memleketlerine iadeleri için yuvarlak bir hesaba göre 203 bin lira para gerekmektedir. Batı Trakya muhacirlerinin eski yurtlarına dönmeleri ile Doğu Trakya daki İslâm nüfusu ekseriyetini muhafaza edecektir. Ayrıca Yunanlılar ın Batı Trakya'yı elinde tutmak için her türlü fedakârlığı yapmakta olduğu, binlerce lira sarfederek Yunan hazinesinin üstünde harcama yaptıkları haber alınmıştır. İstanbul daki Fransa mümessili ile görüşülerek ziraat mevsimi geçmeden bunların yurtlarına dönmelerinin sağlanması uygun olacaktır 94. İade için gerekli tahsisatın biran önce ödenmesi gerektiği aksi takdirde zaman geçirmenin Yunanistan lehine olduğunun da altı çizilmiştir yılına gelindiğinde ise İstanbul Hükümeti yeni heyetler oluşturarak bu defa Marmara Bölgesinde göçleri engellemeye çalışmıştır. Zîra işgal sahasının genişlemesiyle birlikte Marmara Bölgesinde yaşanan hadiseler sonucu İstanbul a mültecini akını başlamıştır. Yunanlılar ın 1920 Haziran ında Milne hattından itibaren taarruza geçmelerinden sonra 8 Temmuz a kadar Salihli, Akhisar, Alaşehir, İzmit, Balıkesir, Bandırma ve Bursa işgal sahası içine girmişti. Bu işgal neticesinde yerlerini yurtlarını terkedenlerin sayısı daha da artmıştı 96. Bağlaşıklararası komisyon üyelerinin kanaatince, Yalova ve Gemlik kazalarının Yunan ordusunca işgal edilmiş bölümünde Türk köylerinin yakılıp yıkılması ve Müslüman nüfusun kökünden kazınması amacıyla sistemli bir plan uygulanmaktadır. Bu planı uygulayanlar Rum ve Ermeni çeteleri olmakla birlikte, öyle anlaşılıyor ki bunlar Yunanlılardan talimat almaktadırlar ve hatta bazen düzenli ordu birliklerinin desteğinden yararlanmaktadırlar Temmuz tarihinde İstanbul da Balıkesir civarından göç edenlerin sayısı 2 bin kişiye ulaşmıştır. İleri gazetesinin haberine göre, muhacirlerin hemen hepsi vaktiyle Selanik, Gümülcine, Drama, Köstence gibi şehirlerden Anadolu ya göç edenlerden oluşmaktadır. Gazete göçün nedenini ahalinin Yunan ordusunun işgal haberlerinin 94 BCA, / ATASE, İSH., 198/ Çapa, a.g.m., s McCarthy, a.g.e., s.317.

122 105 meydana getirdiği heyecana ve özellikle Yunanlıların Bergama da yaptıkları katliamları tekrar ettiklerine dair şayiaların tesir altında kalınmasına bağlamaktadır. Bandırma tarafından İstanbul a gelmek isteyen 3 bin kadar muhacir olduğu ve bunların göçünün hükümetçe engelleneceği yazılmıştır. Yazının devamında göçü engellemek için kurulan heyet ve bu heyetin gerçekleştireceği faaliyetlerle ilgili bilgiler verilmiştir. Buna göre; Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi müfettişlerinden 3 kişilik bir heyet oluşturulmuş ve İngiliz Sefarethanesi nce de bu heyete bazı yabancı memurların katılması takdir edilmiştir. Heyet Bursa ve civarına gidip oralarda ahali arasında nasihatta bulunacak ve göçlerini gerektirecek hiçbir sebep olmadığını kendilerine anlatacaktır. Ayrıca Bandırma ve Bursa havalisinde çeşitli mahallerden gelmiş muhacirlerin bu suretle memleketlerine iade edilmesi düşünülmektedir 98. Karma Men-i Muhacerat Heyetinde Yunan azası da bulunacağı Akşam gazetesinin haberinde yer almaktadır. Ancak habere göre Yunan komiserliği bir cevap vermemiştir 99. Bunun üzerine Muhacirin Müdüriyeti Umumiyesi, bu seçimin biran evvel yapılması için Yunan Sefarethanesi nde gereken teşebbüslerde bulunmuştur 100. Karma Men-i Muhacerat Komisyonu nun oluşturulması gecikince, Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi nce göçe mani olmak için başka bir heyet kurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Muhacirin müfettişlerinden Seyfi, Halil Ali ve Hüseyin Tahsin Beylerden oluşan Men-i Muhacerat Komisyonu İnebolu vapuruyla 5 Ağustos tarihinde hareket etmiştir. Bu komisyonun başlıca görevi Mudanya, Bursa, Gemlik, Karacabey, Kirmastı, Bilecik ve diğer işgal havalisinde bulunan ahalinin göç etmemesi için nasihatta bulunarak durumlarını incelemektir 101. Bandırma, Balıkesir ve havalisi muhacirlerini teftiş etmek üzere gönderilen Muhacirin Müfettişi Seyfi Bey den Muhacirin Müdüriyetine gönderilen raporda Balıkesir ve havalisinden Bursa ya iltica eden muhacirlerin 8 bin kişiden ibaret bulunduğu ve Yunan 98 İleri, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, s.2.; İleri, , s.2, Dersaadet, , s.3.

123 106 mümessili nezdinde gerçekleştirilen teşebbüsler sayesinde bunların memleketlerine iadeleri konusunda teminat alındığı beyan edilmekte, bunların iadesi için 2 bin liranın acilen gönderilmesi talep edilmektedir 102. Karma Men-i Muhacerat Heyetinin kurulması ve İstanbul dan hareketi Eylül ayını bulmuştur. Muhacirin Müdürü Muavini Sabri Bey in başkanlığında, Halil Ali ve Talat Beylerle birlikte İngiliz ve Yunan zabitlerinden oluşmaktadır 103. Bir yandan heyetler oluşturulmaya çalışılırken bir yandan da yaşanan gelişmeler karşısında basın da sessiz kalmamış ve işgal bölgelerinden göç etmekte olan halkı vazgeçirmek için göçlerin sakıncalarını dile getiren yazılar yayınlanmıştır. Dönem itibarıyla nüfus ekseriyetini korumanın önemine dikkat çekilmiştir. Nitekim Alemdar gazetesinde yayınlanan "En Mühim Vazife" başlıklı köşe yazısında, Türkler in ne zaman yabancı istilasına maruz kalsalar, büyük maddî menfaatlerini bile feda ederek, dar ve sınırlı şartlar altında dahi olsa yine anavatana göç ettiklerinden bahsedilmektedir. Devamında, bu göçler sonucu yüz yüzelli sene öncesinde gerek Asya gerek Avrupa'da hâkimiyetimiz altında olan yerlerde Müslüman anasırın hemen hemen çoğunluğu teşkil edecek bir oranda bulunurken göçler sonucu önemsiz kaldığına vurgu yapılmıştır. Memleketin her tarafında Bosna'dan, Girit'den, Mora'dan, Sırbistan ve Bulgaristan'dan, Makedonya ve Trakya'dan, Kafkasya'dan nihayetinde de işgal altındaki İzmir'den göç etmiş binlerce dindaşımız olduğuna dikkat çekilmiş, yabancı işgal ve hâkimiyeti altında olmanın çok acı ve feci olduğu, bunları yaşayanların matemine kalpten iştirak eylemekle beraber böyle bir hicrete asla taraftar olmadıkları belirtilmiştir. Yazının devamında bunun nedenleri de açıklanmaktadır: Tarih acı acı göstermiştir ki varlığını koruyan milletler baskı altında asırlarca yaşasalar bile milli mevcudiyetlerini muhafaza ederler ve bir gün boyunduruktan kurtulmak ümidini kaybetmezler. İkinci olarak memleketlerinde diğer anasıra karşı dengeyi muhafaza ederek asırlardan beri sahip oldukları yurtlarında geniş kitle halinde kaldıkları takdirde herhangi bir haksızlığa maruz kalırlarsa başarıyla karşı koyma ihtimalleri artar. 100 kişilik bir topluluğa karşı takib edilen siyasetle kişiye 102 Dersaadet, s İleri, , s.3.

124 107 karşı takip edilen siyaset arasında fark vardır. Bunun için Trakya ve İzmir'de Müslüman nüfusun muhafazası farzdır 104. Akşam gazetesinde yer alan "Ölmek Var, Göçmek Yok Zira Göçseniz de Öleceksiniz!" başlıklı yazıda da millet kavramı ve göçlerin sonuçları ele alınmıştır. Yazıda Asya'da ve Avrupa'da kaybedilen savaşlar sonucu birçok toprağın şehir, eyalet ve kıta halinde elimizden gittiği hatırlatılarak, ordumuz nereden çıktıysa arkasından muhacir kervanlarının doğruca payitahta ve "devlete" sığındıkları belirtilmiştir. Devamında ise; bugün "devlet" manasından sonra bir başka kelimenin daha manasını öğrendik oda "millet" dir. Mal millidir. Devlet çıkıp gitse bile mal sahibi orada oturuyor demektir. Devletin mağlubiyeti toprağın milliyetini yok edemeyecektir denmiştir. Örnek olarak Cihan Harbi nden sonra esir milletlerin müstakil olarak pekçok devlet kurmaları verilmiştir ve eğer bu milletler vaktiyle devletlerinin arkasından hicret etselerdi bu durumda olamayacakları, bugün İstanbul'daki devlet de eski kudretini muhafaza etmediği için Üsküplü Türkle İstanbullu Türk arasında pek az fark olduğu bunun için muhaceratın çözüm olmadığı vurgulanmıştır. Yine bugün şehrini terk eden bir Müslümanın, kalesini terk eden bir asker gibi hıyanet etmiş sayılabileceği, özellikle bu harpten sonra Osmanlı topraklarının her köşesinde nüfus oranları hayati vaziyette iken hiç bir Türk'ün yerini yurdunu terk edemeyeceği üzerinde durulmuştur. Bırakılan ahali ile beraber muallimler, kâtipler ve bütün güzide sınıfın beraber kalması önerilmektedir. Yabancı baskısıyla mücadele etmenin mümkün olduğunu bunu İstanbul'un fethinden beri İstanbul'da çalışan Rum ve Rumeli deki Bulgarların ispat ettiği anlatılmaktadır. Eğer Türk dediğimiz Trakya nın bir senelik hicretten sonra Türk ahalisinden ayrılırsa bütün bugünkü haksız davaların kendi kendine hak kazanmış olacağına dikkat çekilmiştir. Bugün bir hicrete lüzum varsa bunun ters bir hicret olması gerektiği, Edirneli'nin İstanbul'a gelmemesi ve İstanbul'da bulunan Edirneli nin şehrine dönmesi gerektiği savunulmuştur. Baskı ve yok edilmekten korkan Anadolu'ya sığınmak isteyen halka da şu cümlelerle seslenilmektedir: "Burada sizi her baskıdan daha müthiş olan bir kara sefalet bekliyor. Eğer muhakkak meskeninizden çıkacaksanız kasabanızın mezarlığı başında intihar ediniz bu uzun yolculuğa katlanıp sonunda kimsesiz kabristanlara atılmanızdan daha hayırlıdır." 104 Alemdar, , s.1.

125 108 Yazının son kısmında ise şu cümleler dikkati çekmektedir:"ecdadımız ölmek var dönmek yok! diye üç kıtada hükümran oldulardı. Bu sözü bugün başka bir düstur takip ediyor: Ölmek var göçmek yok! Cedlerimizin kabirleri ve türbeleri olan her yer bizimdir. Onlar fethettiler biz muhafaza edeceğiz" 105. Basının değerlendirmelerine genel olarak bakıldığında, eski dönemlerden itibaren toprak kayıplarıyla başlayan göçler her açıdan bir hata olarak görülmektedir. Bu değerlendirme yıllar içerisinde yaşanan gelişmeler ve ortaya çıkan yeni anlayışların bir sonucudur. Siyasî açıdan milliyet esasının ön planda olduğu bir dönemde aynı hatanın tekrarlanmaması için halka çağrıda bulunulmuştur. Ne yapılan bu çağrılardan ne de gönderilen heyetlerin teşebbüslerden olumlu bir sonuç alınamamıştır. Akşam gazetesinin farklı günlerde yayınlanan Muhacirler Nasihat Dinlemiyor 106 ve Heyetin Faaliyeti Semere Vermiyor 107 başlıklı haberlerinde, Marmara sahillerine gönderilen heyet üyelerinin birçoğunun İstanbul a döndüğü ve heyetin elden geldiği kadar göçe engellemeye uğraştığı fakat tamamiyle başarılı olamadığı bilgisi verilmektedir. Bu nedenle de İstanbul a o bölgelerden muhacir kafileleri gelmeye devam etmiştir. Kısacası ne doğuda ne de batıda işgaller sona erene kadar halkın göçü engellenememiştir. 105 Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s.4.

126 109 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MUHACİR VE MÜLTECİLERE YAPILAN YARDIMLAR 3.1. Muhacir ve Mültecilere Yardım Yapan Kuruluşlar Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Milli Mücadele başlarken artık genel merkezi İstanbul olmak üzere birçok yan şubesi olan, yabancı ülkeler ve Kızılhaç tarafından da aynı ölçüde tanınmış, saygın bir kurumdu 1. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti belirli aralıklarla yayımladığı faaliyet raporlarında, memleketin doğusunda başlayan istila, batısındaki Yunan işgalleri neticesinde meydana gelen göç ve bu göç sonrasında muhacirlerin karşılaştıkları sefalet ve insanların mağduriyetleri yüzünden İmdat Heyetleri gönderdiğini açıklamış ve cemiyetin yaşananlara kayıtsız kalamadığını vurgulamıştır 2. İmdat Heyetleri, Hilâl-i Ahmer tarafından atanmış birer yöneticiye bağlı olarak çalışan doktor, hastabakıcı ve geri kalan görevlilerden oluşmaktadır. Heyetlerin her biri, öncelikle görev bölgelerindeki yaralı ve hastaların bakımından sorumluydular. Düşmandan zulüm görmüş halka ilaç, sağlık malzemesi, yiyecek-içecek ve türlü tüketim malzemeleri dağıtmakta, gerektiğinde hasta ve yaralıları kara ve deniz yoluyla nakletmenin yanı sıra moral kaynağı da olmaktaydılar 3. Cemiyet ayrıca Marmara sahillerinde katliamdan kaçan ahaliyi İstanbul a nakil etme görevini de üstlenmiştir. Birinci Dünya Savaşı nda Rus istilasına uğrayan halkının önemli bir kesiminin göç ettiği Doğu Anadolu bölgesinde ateşkesten sonra teşkil edilen Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Hilâl-i Ahmer den bölgeye bir İmdat Heyeti gönderilmesini istemiştir. Bu çağrıdan sonra Hilâl-i Ahmer Cemiyeti tarafından üç sağlık heyeti bölgeye gönderilmiştir. Cemiyet, bu bölgede yerel halka yaptığı yardımların yanı sıra, Rusya dan 1 Akgün- Uluğtekin, a.g.e., s Safiye Kıranlar, Savaş Yıllarında Türkiye de Sosyal Yardım Faaliyetleri ( ), İstanbul Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2005, s Akgün- Uluğtekin, a.g.e., s.252,253.

127 110 kaçan göçmenlere de el uzatmıştır 4. Heyet Erzurum il sınırları içinde yer alan Kafkaslardan gelmiş göçmenlerin yetimlerine bakarak, sağlık ve gıda sorunlarıyla ilgilenmiştir. Ayrıca ilk yardımlar yapıldıktan sonra bunların üretken olabilecekleri yerlere nakilleri sağlanmıştır 5. Bu arada daha Şark vilayetlerine gönderilen İmdat Heyetlerinin vazifeleri sona ermemişken Batı Anadolu da Müslüman halk Yunan katliamlarına maruz kalmış ve her gün yeni bir şehrin tahrip edilmesi ve binlerce ahalinin emval ve eşyasının yağma edilmesi üzerine hicrete mecbur bırakılmıştır. Bu istihbaratlar cemiyetçe kaydedilirken Hükümet bu muhaceret seli karşısında aciz kalmıştır. Bundan dolayı Cemiyet mültecilerin merkezleri olan Akhisar, Nazilli, Alaşehir ve İzmir havalisine birer İmdat Heyeti göndermek zorunda kalmıştır 6. Bölgeye cemiyet tarafından yardımda bulunulması hükümetçe talep edilmiştir. Sadaretten Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ne gönderilen yazıda Yunan işgali dolayısıyla Aydın ve civarından göç etmek zorunda kalan sayıları i aşan Müslüman ahali için para ve tıbbi malzeme gönderilmesi hakkında verilen arzuhalin Maliye Nezareti ne gönderildiği iletilmiştir. Hazinece bunlara yardım edilecek ise de yeterli gelmeyeceği için cemiyetin yardımına zaruri olarak müracaat edilmiştir 7. İşgaller sırasında Hilâl-i Ahmer Anadolu ya başka yardım heyetleri de göndermiştir. Antep, Adana, Konya, İzmit, Karamürsel, Bilecik, Gördes, Sivrihisar, Haymana, Mihalıçcık ve Polatlı yardım heyetleri ile Anadolu dan Eskişehir e ve çevre köylere uzanmıştır. Her birinde düşman işgaline uğramış, yıkılmış yerlerde yaşamını sürdürmeye çalışan yerel halk ve işgalden kaçarak o yöreye sığınmış, uzanacak yardım elini bekleyen kimseler vardı. Buralarda dispanserler, eczaneler açmak, hastanelerdeki yatak sayısını çoğaltmak, savaş koşullarıyla daha da yaygınlaşmış bulaşıcı hastalıklarla uğraşmak, halka çamaşır, giysi, gıda ve ilaç dağıtmak, heyetlerin başlıca uğraşı olmuştur 8. Sadece Anadolu da işgal sahalarının çevresine dağılmış mültecilere değil bunların birçoğunun sığındığı İstanbul da da cemiyetin yardımına müracaat edilmiştir yılının 4 a.g.e., s a.g.e., s Türkiye Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, 1339 Senesi Hilâl-i Ahmer Meclis-i Umumisine Takdim Edilen ( ) Dört Senelik Devreye Ait Rapor, Ahmet İhsan ve Şürekası, İstanbul, 1923, s KA, 850/18. 8 Akgün- Uluğtekin, a.g.e., s

128 111 ilk günlerinde Dâhiliye Nezareti nden Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ne gönderilen yazıda harp dolayısıyla evlerini ocaklarını mecbur kalarak terk eden sefil ve perişan bir halde İstanbul'a gelmiş olan muhacir ve mültecilerin ihtiyaçlarının, yardımlarından dolayı herkesin minnettar olduğu cemiyet tarafından karşılanması istenmiştir 9. İstanbul ve Ankara hükümetlerinin muhacir ve mültecilere yardım konusunda cemiyete sık sık müracaat ettikleri görülmektedir. Örneğin Yunanlılar, İnönü muharebelerinden sonra büyük bir ihtimalle de yenilginin verdiği kinle Orhangazi yöresinde halkı yer değiştirmeye zorlamıştır. Bütün gücünü savaşa yöneltmeye çalışan Büyük Millet Meclisi bu gibi olaylarda çözüm için cemiyetten yardım beklemiş ve Orhangazi Belediye Reisi nin yaptığı yardım başvurusu meclis tarafından cemiyete gönderilmiştir 10. TBMM Dâhiliye Vekili tarafından Ankara Hilâl-i Ahmer Murahhası Besim Paşa ya gönderilen yazıda Karamürsel ve Yalova mültecilerine gereken yardımın yapılması için cemiyetin genel merkeziyle haberleşilerek neticenin bildirilmesi istenmiştir 11. Bunun üzerine Karamürsel e cemiyet tarafından bir heyet sevk edilmiştir. Karamürsel e sevk edilen heyet Hilâl-i Ahmer Cemiyeti nin mütarekeden sonra Anadolu ya sevk ettiği heyetlerin 8. sidir. Trabzon, Erzincan, Erzurum, Akhisar, Alaşehir tarafında bulunanlar vazifelerini tamamlayarak dönmüşlerdir. Nazilli, Adana ve Karamürsel de birer heyet kalmıştır. İleri gazetesinin haberine göre Hilâl-i Ahmer in mütarekeden sonra bu heyetler vasıtasıyla yaptığı sarfiyat liradan fazla olduğu gibi Harbi Umumi deki sarfiyatı ise lira tutmaktadır 12. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti nin yardımına müracaat edenler arasında yurt dışından Osmanlı topraklarına iltica eden Müslüman muhacirler de yer almaktadır. Bu dönemde merkezi İstanbul'da olmak üzere Azerbaycan Muhacirlerine Yardım Cemiyeti teşkil edilmiştir. Cemiyet İstanbul'da olduğu gibi Anadolu'ya da vaziyet icabı olarak göç etmek mecburiyetinde kalan Azeri Türk muhacirlerine yardımda bulunmak için Osmanlı hayır müesseselerinin teşkilatlarının himayelerine dayanmıştır. Cemiyet merkezinden Anadolu'daki muhacirlerin durumlarını geçimlerini yakından incelemek ve gerekli yardımı temin etmek üzere idare heyeti azasından bir kişiyi Trabzon'a gönderme kararı almıştır. 9 KA, 74/ Akgün- Uluğtekin, a.g.e., s KA, 850/ İleri, , s.1.

129 112 Ancak Trabzon dan İstanbul'a dönmesi hakkında lazım gelen tavsiyename ve vesikasının verilmesi için Hilâl-i Ahmer e müracaat edilmiştir 13. Dağıstanlı Mülteciler Cemiyeti Hilâl-i Ahmer den yardım talebinde bulunan bir diğer cemiyettir. Ruslarla birlikte Bolşevik mezaliminden kaçarak İstanbul a 150 Dağıstanlı gelmiştir. Bunlardan bir kısmı Amerikalıların yardımıyla çalışacak iş ve bazıları da Salib-i Ahmer( Kızıl Haç) yardımıyla yiyecek ve giyecek tedarik etmiş ise de birçokları bu yardımdan mahrum kalmıştır. Cemiyet, Hilâl-i Ahmer e gönderdiği bir yazı ile yardım talep etmiştir. Bu yazıda; Amerikalıların yardımı devam ettiği müddetçe Türkiye'nin geçirmekte olduğu zorlukları dikkate alarak maddi yardım için hiç bir resmi makama müracaat etmediklerini, ancak Amerikalıların yardımı kesmesi ile durumlarının kötüleştiğini belirtmiştir. Bu durum karşısında cemiyet tarafından Hilâl-i Ahmer den Müslüman Dağıstanlıların ikametgâh ile bir iş veya hizmete sevk edilebilmeleri için gerekli yerlerle temasta bulunmasına müsaade edilmesi talep edilmiştir Müslüman Muhacirlere Muavenet Cemiyeti İzmir'in işgaliyle başlayan ve ardından Marmara ve Trakya da devam eden hadiseler üzerine düşmanın süngüsünden kurtulup İstanbul a iltica eden Müslüman mültecilerin sayısı sürekli artmıştır yılında İstanbul a iltica edenlerin sayısı i geçtiği gibi bunların inin perişan, aç ve sefil bir halde bulunmaları yetkilileri harekete geçirmiştir. Ancak hükümetin en küçük masarifi ödemekde zorlandığı bir dönemde bunların iaşelerini tek başına temin etmesi mümkün olmamıştır. Bundan dolay bu mültecilerin iaşelerinin temini için Muhacirin-i Müslimiye Muavenet Komisyonu teşkil edilmiştir 15. Komisyonunun başkanlığına Meclis-i Vükelaca eski Dâhiliye Nazırı Damat Şerif Paşa seçilmiştir 16. Komisyon Müslüman mülteciler için yardım paraları toplamak ve gelir kaynakları temin edilmek için önemli faaliyetler yürütmüştür 17. İleri gazetesi komisyonun 1 Temmuz 1921 tarihinden Şubat sonuna kadar olan 8 aylık bilançosunu vermiştir. Buna göre bu 8 13 KA, 612/ KA, 612/ BCA, / BCA, / Akşam, , s.2.

130 113 aylık sürede varidatı lira, sarfiyatı ise liradır 18. Akşam gazetesi ise komisyonun Eylül 1922 ye kadar toplam olarak lira iane elde ettiğini yazmaktadır. Haberde ayrıca komisyonun muhacirler yararına girişeceği yeni projelerinden de bahsedilmektedir. Bu projelerden ilki komisyonun bir İtalyalı ile muhacirin menfaatine piyango tertibi için müzakereye girişmiş olmasıdır. Diğeri ise hâsılatı muhacirler menfaatine tahsis edilmek üzere bir kibrit fabrikası tesisi hususunda Avrupa daki büyük kibrit fabrikaları nezdinde teşebbüslerde bulunmasıdır Amerika Şark-ı Karîb Muavenet Heyeti Amerikalıların Osmanlı topraklarında yardım faaliyetleri gerçekleştirmek için Birinci Dünya Savaşı esnasında harekete geçtikleri görülmektedir. Birinci Dünya Savaşı sırasında, 8 Şubat 1916 da, ihtiyaç sahibi fakirlere verilmek üzere İstanbul da Amerikan Büyükelçisi başkanlığında bir Hayır Cemiyeti kurulması gündeme gelmiştir. Yapılan görüşmeler sonucu ancak 10 Şubat 1919 da İstanbul da bir Amerikan iaşe merkezi kurulabilmiştir 20. Amerikan yardımlarına dair haberler gazetelerde Ocak 1919 dan itibaren yer almaya başlamıştır. Bu haberlerden de anlaşıldığı gibi gelmekte olan Amerikan heyetleri ilk olarak Ermenilere yardımda bulunmayı planlamaktadır. İstanbul da bulunan Amerikalı yetkilileri Amerika yardımının 7 azadan oluşan bir komisyon tarafından gerçekleştirileceği ve bu azalardan birinin hastalara yardımla ilgilenecek bir doktor olduğu yönünde beyanat vermişlerdir. İstanbul da belirli oranda bir dağıtım olacağı ve öncelikle Ermeni ve Rum muhacirlere olmak üzere Sivas ve Konya Müslümanlarına da yardım edileceği belirtilmiştir. Amerika yardımını oluşturan un, zahire, ecza, metre kumaş, yorgan ve çift kunduradan oluşan levazımat 3 vapurla nakledilecek olup, bunların dağıtımı meselesine ise komisyonun kendisi karar verecektir 21. Söz gazetesinde ayrıca Amerika Yardım Komisyonu reisiyle yapılan mülakata yer verilmiştir. Verilen bilgiye göre erzak ve giyeceklerle dolu 3 vapurdan 2 si maksadına ulaşmış olup erzak, ayakkabı, kumaş, ziraat alet edevatı ve tohumluk ile dolu diğer 18 İleri, , s Akşam, , s Ayışığı, a.g.e., s Söz, , s.2.

131 114 vapurların gelmesi beklenmektedir. Bu arada komite merkezi Paris te bulunan Amerika İaşe-i Umumiyesi Dairesi ile sıkı bir işbirliği yapmaktadır. Erzak dağıtımından önce komisyon azalarının Anadolu ya gönderilerek iktisadi şartları, mevcut vaziyeti ve uygulanabilecek en iyi usulleri belirlemeleri tasarlanmaktadır. Bakü ve Tiflis e bir komisyon gönderileceği gibi Halep e, İskenderun a, Bursa ya, Konya ya, Sivas a ve Malatya ya da komisyonlar gönderilmesi planlanmıştır. Komisyon reisi Anadolu ya gelen erzakın çok ama dağıtım tarzının kötü olduğunu ifade etmiştir. Bunun için dağıtım, yöntemi henüz kararlaştırılmamış olsa da dağıtım komisyonunun dikkati ve mahalli memurların malumatı ile yapılacaktır. Komisyon Anadolu da ziraatı canlandırmayı ve 1919 sonuna kadar muhacirleri üretici duruma getirmeyi hedeflemektedir. Böylece bir sonraki sene komisyona lüzum kalmayacağı düşünülmektedir. Komisyon ayrıca sağlık hizmeti vererek 100 yataklık 15 hastane açacağını bildirmiştir. Ayrıca yardım komitesinin Galata daki Amerikan Konsoloshanesi ile birleştirilmiş olup aza ve memurlarının 200 kişiden oluştuğu belirtilmiştir 22. Amerika yardım komisyonu muhacirleri sürekli iaşe etmek yerine onları üretici duruma getirmeyi tercih etmiştir. Bu yaklaşımı doğru olmakla birlikte bir yıl gibi bir sürede bunu başaracaklarını düşünmeleri Anadolu nun gerçek vaziyeti hakkında bilgi sahibi olmamalarından kaynaklanmaktadır. Zira komisyon ilerleyen yıllarda da faaliyetlerine devam etmek zorunda kalmıştır. Alemdar gazetesinin haberine göre Amerika sefarethanesi Ermeni muhacirlere yardım etmek üzere oluşturulan Şark-ı Karîb Muavenet Cemiyeti nin gönderdiklerinden diğer milletlerin faydalanamayacağını ancak Amerika İaşe Umumiye Komisyonu nun belli ve uygun fiyatla ahaliye satılmak üzere gıda maddeleri göndereceği malumatını vermiştir 23. Erzak nakli meselesini incelemek için gidecek olan komisyonlar Mart ayından itibaren Anadolu ya doğru hareket etmeye başlamışlardır. Bu komisyonlardan birincisinin Adana, Tarsus, Halep, Maraş, Antep ve Mardin e ikinci komisyonun ise Konya, Kayseri, Ulukışla ve Sivas ı ziyaret etmesi planlanmıştır. Bunların dışında İzmir, Bursa, Marmara adalarına da üçüncü bir komisyon gönderilecektir. Bu heyet ise ile Rum muhacirin iaşesini temin için lazım gelen depoları tesis edecektir. Muavenet komisyonunun merkezi Derince olacağı gibi burada 13 seyyar hastane de tesis edilmiştir 24. Mart ayı içerisinde Anadolu ya bir de Amerika Tetkik-i Nüfus Heyeti gönderilmesi 22 Söz, , s Alemdar, , s Söz, , s.1.

132 115 kararlaştırılmıştır. Heyetin görevi Anadolu da bulunan Türk, Rum ve Ermeni nüfuslarının çokluğu ve adetleri hakkında incelemelerde bulunmak ve istatistikler düzenlemektir 25. Amerika Yardım Heyeti yürüteceği faaliyetlerde ilk etapta tek başına hareket etmeyi tercih etmiştir. Öyle ki Amerika dan Mart ayında gelen bir vapurla Amerika Yardım Komisyonu erzak depoları tesisi ve inşası için 250 amele getirilmiş ve Büyük Ada otellerinde iskân edilmişlerdir. Ayrıca Amiral Bristol bir heyetle Samsun a hareket etmiş ve 500 ton un, 500 balya pamuk ve birçok battaniyeyi beraberinde götürmüştür. Samsun da 3 gün kaldıktan sonra Merzifon a geçmeleri planlanmıştır. Bir heyetin de hastane açmak için Konya ya gitmesi kararlaştırılmıştır 26. Amerika Muavenet Heyeti nin Müslüman muhacir ve mültecilere yardımlarını aralıklarla gerçekleştirdiği görülmektedir. Amerika Muavenet Heyeti, Muhacirin Müdür-i Umumisi Hamdi Bey in çabaları sonucu Aralık 1920 de İstanbul daki muhacirlere tekrar yardıma başlayacağını vaat etmiştir 27. Amerikan heyetiyle yardım konusunda yapılan görüşmeler sonucu heyet yetkilileri Müslüman muhacirlere de yardımlarda bulunmak istediklerini belirtmişlerdir. Ayrıca kendileri tarafından yapılan yardımların muhacirin idaresince takdir edilecek bir şekilde muhacirlere dağıtıldığını ve idareden duydukları memnuniyeti de dile getirmişlerdir 28. Yardımın mahiyetine bakılacak olursa, üç ay süre ile ayda 10 ar bin liralık gıda, giyecek maddeleri ve hastalar için süt hülasası ile ilaçtan ibaret bulunan malzemenin birinci kısmının Ocak ayı içerisinde Muhacirin Müdüriyeti Komisyonuna teslim edilmesi kararlaştırılmıştır 29. Anadolu ya giden Amerikan heyetlerinin kendilerine karşı sergilenen yaklaşımdan son derece memnun oldukları anlaşılmaktadır. Trabzon yoluyla İstanbul a dönen Kars taki Amerika Yardım Heyeti azası aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: Sarıkamış tan Erzurum a kadar karlı dağlar içinde seyahatimiz son derece eğlenceli geçti. Erzurum daki Türk memurları bizi şehre misafir olarak kabul ettiler. Erzurum dan Trabzon a kadar arabaların ve Türk jandarmaların refakatinde seyahat ettik. Hükümet bizden evvel bütün istasyonlara telgraf çektiğinden vasıl olduğumuz her şehirde 25 Söz, , s Alemdar, , s İleri, , s Akşam, , s Alemdar, , s.2.

133 116 büyük hürmetler ile kabul edilmekte idik. İstirahatımız için her türlü kolaylığı gösterdiler şehirlerde girdiğimiz zaman bazı Türk polisi bize refakat etmekteydi yılının Haziran ayı içerisinde Marmara ve çevresinde yaşanan hadiseler sonucu İstanbul a mülteci akını artmıştır. Hilâl-i Ahmer in müracaatları üzerine bazı Avrupa Salib-i Ahmerleri cevap vermişler ve az çok yardımda da bulunmuşlardır. Amerika Salib-i Ahmer Heyeti de bunlar arasında yer almıştır 31. Ekim ayının ortalarında Amerika Şark-ı Karîb Heyeti reisi Hamdi Bey ile birlikte Eyüp Sultan civarındaki mescit, cami ile Davut Paşa kışlasında iskân edilmiş olan yaklaşık kişiye yaklaşmış olan muhacirleri ziyaret ederek ihtiyaç derecelerini tetkik etmiştir. Şark-ı Karîb Muavenet Heyeti reisi muhacirlerin durumundan müteessir olmuş ve başlayan soğukları dikkate alarak Müslüman muhacirlere esaslı bir surette yardım etmeye karar vermiştir Fransız Salib-i Ahmeri Mütareke döneminde güney cephesinde Fransız birliklerinin gerçekleştirdiği işgallere karşı Kuva-yı Milliye vasıtasıyla karşı konulmuştur. Kuva-yı Milliye birlikleri bu cephede Fransızları ciddi anlamda yıpratmıştır. Gerek Fransa nın bu cephedeki vaziyeti gerek se batı cephesinde Sakarya Savaşı sonrası Yunan ordusunun hezimeti Fransa yı Ankara Anlaşmasına yönelten iki önemli etken olmuştur. Fransa nın muhacir ve mültecilerimize esaslı anlamda yardımda bulunma kararı da bu döneme rastlamaktadır. Aşağıda da bahsedileceği gibi anlaşmadan sonra Fransız yetkilerin açıklamalarında devlet nezdinde bu yardımların yapıldığı vurgulandığı gibi Türkiye ile kadim ve samimi münasebetler sürdürüldüğü ifade edilmiştir. Fransız yardımları başlamadan önce Fransız Salib-i Ahmeri nin İstanbul mümessilleri İstanbul da bulunan muhacir ve mültecilerin durumlarını incelemek üzere harekete geçmişlerdir. Muhacirin Müdürü Umumisi Hamdi Bey le birlikte muhacir ve mültecilerin bulunduğu kışla ve misafirhaneleri ziyaret etmişlerdir. Muhacirlerin ikamet ettikleri binaları temizlik intizam bakımından pekiyi bulmamışlarsa da bu kadar imkânsızlıklar ve müsait olmayan şartlar içinde buna da teşekkür etmişlerdir. Mümessiller 30 Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s.2.

134 117 muhacirler içindeki hasta ve ihtiyarların tek tek hatırlarını sormuşlardır. 6 saat kadar devam eden bu teftişten sonra mümessiller Fransız sefarethanesine giderek General Pelle ile bu hususa dair görüşmüşler ve Madam Pelle den muhacirin için mümkün olan yardımın yapılmasına dair vaat almışlardır. Madam Pelle şimdilik hasta çocuklar için un ve süt hulasası göndereceklerini ve kendisinin de bizzat gidip Eyüp Sultan ve Davut Paşa daki muhacirleri göreceğini söylemiştir 33. Bu ziyaretler işe yaramış olacak ki Fransız Salib-i Ahmeri Müslüman muhacirlere yardımda bulunmak üzere İstanbul da 2 yere şube tesis etmeye karar vermiştir. Eski Hilâl-i Ahmer binası bu maksatla Fransızlar tarafından kiralanmıştır 34. Vakit gazetesi Fransa nın yardımını Dost Fransa Salib-i Ahmeri muhacirlere yardım için Hilâl-i Ahmer ile işbirliği etmek üzere İstanbul'a büyük bir heyet yolluyor ifadeleriyle sayfalarına taşımıştır. Bu ifadeler Ankara Anlaşması sonrası basının Fransa ya yaklaşımını göstermesi bakımından önemlidir. Haberde Paris'te kadın ve erkeklerden oluşmak üzere kurulmuş olan heyetin İstanbul a gelerek muhacirlere yardıma başlayacağı belirtilmiştir. Bu heyet Hilâl-i Ahmer teşkilatı vasıtasıyla muhacirlere yiyecek ve giyecek maddeleri dağıtacaktır. Fransa Salib-i Ahmeri tarafından İstanbul daki Müslüman muhacirler hakkında tetkikat yapmak üzere İstanbul a gönderilmiş olan kişinin raporu üzerine Fransa Baş Vekili Fransa Salib-i Ahmeri Heyeti Reisine aşağıdaki mektubu göndermiştir: Fransa Salib-i Ahmeri tarafından İstanbul'a gönderilen kişi Türk payitahtının sefaletine karşı lakayt kalamayan vatandaşlarımızdan bir kısmının teşebbüslerini ve cemiyetin ne gibi şartlar dairesinde karşılık vermeyi kararlaştırdığını bana izah etti. Mütarekeden üç sene sonra ahalinin ne kadar elim bir vaziyette kaldıklarını ve Türkiye'nin diğer kısmından iltica ettiklerini anlattı. Hakikaten hiç bir şeysiz ve yardımsız kalan binlerce kadının ve yetimin düştükleri sefalet bana anlatıldı. Bu suretle oluşturulan komiteye lazım olan icraat vasıtalarını temin etmek lüzumu söylendi. Fransız hükümetinin bu teşebbüse yardım edeceğini zatınıza bildirmekle şerefliyim. Hükümet bu teşebbüsün şarkta Fransa nın nüfuzu ve maddi ve manevi münasebetlerinin meydana çıkması gelişmesi ile alakadar olan bütün vatandaşlarımızın yardımlarına da mazhar olacağından 33 Alemdar, , s Akşam, , s.1.; Vakit, ,s. 3.

135 118 emindir. Bu mektup üzerine Fransız Salib-i Ahmeri Müslüman muhacirlere geniş miktarda yardım yapma kararı almıştır 35. İleri gazetesi Fransızların Müslüman mültecilere yapacağı yardımlarla ilgili muhabirlerinin yetkililerle gerçekleştirdiği iki mülakata sayfalarında yer vermiştir. Bunlardan ilki Muhacirin Müdür-i Umumisi Hamdi Bey le gerçekleştirilen görüşmedir. Hamdi Bey Fransız Salib-i Ahmeri nin son zamanlarda mültecilerin ihtiyaçlarını azaltmak için bir teşkilat vücuda getirdiğini beyan etmiştir. Bu teşkilat içerisinde yer alan heyetler ise şu şekilde belirlenmiştir; Birinci Heyet: Askerleri yaralılara imdat ve yardımda bulunmakta olan asıl Fransız Salib-i Ahmeri, İkinci Heyet: Fransız Kadınlar Cemiyeti, Üçüncüsü: Fransız Kadınları İttihaz Cemiyeti dir. Bunlar İstanbul un çeşitli mahallelerinde hayır müesseseleri meydana getirerek mültecilere yardım yapacaklardır. Bu heyetler öncelikli olarak Hamdi Bey ile beraber Gülhane, Beyazıt, Davut Paşa, Eyüp, Selimiye misafirhaneleri ile Sokullu Mehmet Paşa ve Ebussuud medreselerini gezerek fikir edinmişlerdir. Yapılacak tesisat bu görüşler doğrultusunda oluşacak ve bu tesisat sıhhi maddeler, ekmek, yemek ve çocuklara süt dağıtımı hususunda kullanılacaktır. Yardımın ilk olarak 3-4 bin kişiye ait olması ve kademeli olarak bu miktarın artırılmasıyla yardımın muhacir ve mültecilerin geneline yayılması tasarlanmıştır. Hamdi Bey İstanbul a gelen heyetin Franka yakın sermayesi olduğunu belirtmiştir. Fransa ahalisinin bir defada muhacirler için verdikleri konserve ve süt hülasalarının toplam kıymeti ise Frankı geçmiştir 36. İkinci görüşme ise Fransız Salib-i Ahmer merhusu ile gerçekleştirilmiştir. Fransız Salib-i Ahmer merhusu Muhacirin-i İslamiyeye Muavenet Komitesi tesisi için İstanbul a gelmiştir. Fransızlar ilk etapta Selimiye de bulunan mültecinin idaresini üstlenerek, bu husus için ayda lira sarf etmeyi planlamıştır. Ayrıca Nisan ayı içerisinde giyecek yüklü bir vapurun geleceği bildirilmiştir. Verilen malumatın devamında yardım kararının alınmasının nedenleri şu şekilde açıklanmıştır: Muhacirin-i İslamiyenin bugünkü vaziyetiyle Fransız Salib-i Ahmeri İslam muhacirine yardım kararı verdi. Fransa Salib-i Ahmerini ikaz eden Fransa fevkalade komiseri General Pelle dir. Hazırladığı bir tezkere 35 Vakit, , s İleri, , s.2.

136 119 ile Salib-i Ahmeri yardıma davet etti. Salib-i Ahmer de beni İstanbul a incelemelerde bulunmak üzere gönderdi. İstanbul da bilhassa Selimiye kışlasında iskân edilen muhacirinin acıklı bir vaziyet arz ettiklerini bir rapor düzenleyerek Fransa ya döndüm. Salib-i Ahmer e arz ettim. Burada İslam muhacirlerine bir yardım komitesi teşkili için beni gönderdiler. Fransa muhacirin-i İslamiye ye yardımda bulunmakla iftihardır. İstanbul komitesinin sermayesi ise merhusun Fransa dan gelirken getirdiği Franktır. Para bittikçe Fransa Salib-i Ahmeri nin tahsisat göndermesi beklenmektedir. Komite az sermaye ile işe giriştiği için ilk olarak Selimiye kışlasında bulunan mülteci idare edilecektir 37. Komite ayrıca bunların iaşe, elbise ve iskânlarını temin ettikten sonra memleketlerine göndermek için çalışacaktır. Memleketlerine gönderilen mültecilerden sonra yenilerinin istenilmesi düşünülmektedir 38. Fransız Muavenet Komitesi 1922 yılının mart ayı içerisinde İstanbul daki Müslüman muhacir ve mültecilere yardıma başlamıştır. Selimiye kışlasında Salib-i Ahmer Muhacirin-i İslamiye Muavenet Şubesinin resmi açılışı yapılmıştır. General Pelle de açılışta hazır bulunmuştur 39. General Pelle açılışta konuşmasına Fransız SaIib-i Ahmeri'nin Müslüman muhacirlere yapmak istediği yardımın resmi açılışını Fransa Cumhuriyeti ni temsilen yapmakla bahtiyar olduğunu söyleyerek başlamıştır. Muhacir ve mültecilerin sefaletlerinin vasıta yokluğundan kaynaklandığını ve onları yardıma yönlendirenin yine bu vasıtasızlık olduğunu ifade etmiştir. Konuşmasının devamında muhacirlerin yakında kendi yurtlarına, evlerine ve kasabalarına dönmelerini ve perişanlıktan kurtulmaları temennisini dile getirmiştir. Generalin konuşmasından sonra Muhacirin Müdür-i Umumisi Hamdi Bey'de kısa bir konuşma yaparak duyduğu memnuniyeti ve teşekkürlerini iletmiştir 40. Misafir olarak İstanbul da bulunan Fransız General Gouraud Selimiye kışlasına gitmiştir. General kışla içinde tesis edilmiş olan muhacirin mektebi çocukları tarafından ellerinde bayraklarla karşılamışlardır. General muhacir ve mültecilere dağıtılmak üzere pişirilmiş olan fasulye çorbasından tatmış ve Fransız ordusu bu muharebede çok fasulye yedi fakat ben bu kadar lezzetli bir fasulyeyi orada yemedim diyerek böyle bir müessese 37 İleri, , s İleri, , s İleri, , s.3.; Vakit, , s Vakit, , s. 1-2.

137 120 meydana getirilmesinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirmiştir. Muhacirlere dağıtılmak üzere 250 lira bağışta bulunmuş ve çocuklara da şeker dağıtılmıştır 41. İngiliz ve Fransız yardım cemiyetleri bayram günlerinde muhacir ve mülteci çocukları için eğlenceleri de tertip etmişlerdir. Bayramın ikinci günü İngiliz Muavenet Komitesi tarafından Davut Paşa kışlasındaki üçüncü günü de Fransızlar tarafından Selimiye kışlasındaki muhacir ve mültecilere bir bayram eğlencesi hazırlanmıştır. Selimiye kışlasındaki eğlencede General Pelle de hazır bulunacağı bildirilmiştir. Bu eğlencelerde muhacir çocuklarına çeşitli koşular ve çuval yarışları yaptırılması tasarlanmıştır 42. Fransız Salib-i Ahmeri ayrıca mültecilerin evlerine dönebilmeleri için sulhten sonra tahrip edilen köylerinin inşası ile de ilgilenmişlerdir. Bu hususta Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi nce bir proje tanzimi için teşebbüste bulunmuşlardır 43. Aşağıda değinileceği gibi İngilizler de benzer bir teşebbüste bulunmuşlar ancak bütün bu düşünceler Büyük Taarruz öncesine ait kalmıştır. Elimizdeki bilgelere göre sulhten sonra böyle bir yardımın yapılmadığı anlaşılmaktadır. Büyük Taarruz dan sonra yenilen Yunan ordusuyla birlikte Anadolu Rumlarının bir kısmının ülkeyi terk etmesi ve sonrasında mübadele ile nüfus değişiminin gerçekleşmesiyle birlikte bu heyetler Yunanistan a giden Rumlara yardıma yönelmişlerdir. Ermeni ve Rumlarla ilgili bölümde bu yardımlardan bahsedilecektir İngiliz Salib-i Ahmeri İngiltere, Milli Mücadele yıllarında Anadolu da herhangi bir cephede savaşmamış ise de Batı cephesinde Yunanlılara en büyük desteği veren devlet olmuştur. Üstelik mütarekeden sonra İstanbul da İngiliz Yüksek Komiserliğini tesis ederek başkentte varlıklarını tam olarak hissettirmişlerdir. Savaş yıllarında İngilizlerin gerçekleştirdikleri yardımlar ilk başta bireysel çabalar sonucu meydana gelmiştir. Ancak Sakarya Savaşı sonrası değişen şartlar karşısında daha kapsamlı yardımlarda bulunmaya başlamışlardır. 41 İleri, , s Akşam, , s Vakit, , s.2.

138 121 Doktor Frew, İngiliz halkının Müslüman muhacir ve mültecilere yardım etmelerini temin etmek için muhacirleri ziyareti esnasında gördüğü manzaraları anlatan aşağıdaki makaleyi Londra da bir mecmuada yayınlatmıştır: Güney Anadolu da en büyük sefaletler içinde binlerce kimse bulunmasına rağmen Yunanlıların Trakya yı işgal etmeleri kuzeyde de muhaceret sefaletinin baş göstermesine sebep oldu. Cenuptaki vaziyet hala müthiştir. Henüz binlerce kişi Yunan istilasından sonra firar eyledikleri havalide bulunmaktadırlar. Bunlar harap yıkık dökük kışlalarda ateşsiz topladıkları yaş odunları oturdukları mezbelelerin ortalarında açtıkları deliklerde yakmaya çalışmak suretiyle hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Şimalde ise: henüz işgal edilmiş yerlerden İstanbul a firar etmiş binlerce yeni muhacir bulunuyor. Bunlar her şeylerini geride bırakarak büyük bir sefalet içerisinde ve ekserisi ayaklarında yarım pabuç ve elbise olarak geliyorlar. Sırtlarındakilerden başka bir şeyleri yok. Şimdiye kadar şahit olduğum en elim manzara Türklerin ızdırablarını ne derecede bir sabırla çekmekte olduklarıdır. Son zamanlarda İstanbul da eski saray civarındaki muhacirleri ziyaret ettiğim sırada harap yıkık bir binada bir muhacir gördüm. Bir köşede muhterem bir Türk kadını, şüphesiz dul bir kadın duruyordu. Dünyada kimsesi kalmamış olduğu halde bu kadın orada yorgansız ve şiltesiz bir sabr u tevekkül ile oturuyordu. Bu kadın ziyaretimizden fevkalade memnun oldu ve kendisi hakkında neler yapabileceğimizi öğrenince memnun olarak tebessüm etti. Fakat bütün Türkler böyledir. Kendilerine istirahat ve iaşeleri hususunda ufak bir yardımdan fevkalade memnun oluyorlar. Biz derhal bu ihtiyar kadına bir şilte, bir battaniye ve daha bazı şeyler vererek istirahatını biraz temine uğraştık. Fakat maalesef bu kadın binlerce ihtiyaç ve zaruret sahiplerinden ancak birisidir 44. Basın yoluyla Müslüman muhacir ve mültecilerin durumuna dikkat çeken bir başka kişi ise Emir Ali dir. Londra da Hindistan Hilâl-i Ahmer reisi Emir Ali İstanbul'daki bir İngiliz dostundan aldığı mektubun özetine yabancı basında yer verilmiştir. Mektupta İngiltere nin Milli Mücadele dönemi boyunca takip ettiği siyaset ve İngiliz yetkililerin açıklamalarıyla çelişen ifadeler yer almaktadır. Vakit gazetesinde de yer alan mektubun özeti ise şu şekildedir: Bugünün meselesi her gün buraya gelen muhacirler arasında görülen sefalet ve zarurettir. Bunların ekserisi yataktan mahrumdur ve ancak paçavralarla 44 İleri, , s.2.

139 122 vücutlarını örtmüşlerdir. Türk hükümeti bu biçarelere pek az yardım edebiliyor çünkü parası yoktur. İstanbul tarafına geçip de bu zavallılara yardımda bulunamamak acınacak bir haldir. Bir yerden yardım gelemeyecek olursa biçareler mahvolacaklardır. Kral Konstantin ile taraftarlarının Anadolu'ya sulh götürmek için gitmiş oldukları hakkındaki iddiaları açıkça yalandır. Anadolu da sulh var idi ve Türkler harp vaziyetinden zaten bıkıp usanmış olduklarından silahlarını terke hazırdılar. Yunanlılar İzmir'e çıktılar ve harp tekrar başladı. Eğer bugün Yunanlılar Aydın dan ve Trakya'dan çıkacak olurlarsa gittikleri zaman nasıl sulh var idi işte yine öyle olacaktır. İstanbul'da ve civarında dolmakta olan muhacirler kitlesi arasında zaruret ve sefalet o derecedir ki buna karşı İngiliz Salib-î Ahmeri Cemiyeti namına merhamet hissini çağırarak davet ederim 45. İlk başta da temas ettiğimiz gibi bunlar muhacir ve mültecilerin vaziyeti karşısında sessiz kalamayan bazı İngiliz yetkililerin yardım için kişisel olarak sarf ettikleri çabalardır. Bu çabaların ardından da muhacir ve mültecileri ziyaret edenlerin sayısı artmaya başlamıştır. İngiliz Himaye-i Etfal Cemiyeti azasından bir zat muhacir iskân edilmiş belirli mahalleri gezerek gördüğü mesai ve iltizamdan memnun olduğunu beyan etmiştir. Ziyaret ettiği yerlerde bulunan muhacir çocuklarına küçük bir hediye olmak üzere futbol topları dağıtmıştır 46. Muhacirleri ziyaret edenler arasında İngiltere mümessili Rambold un eşi de vardır. Hamdi Beyle muhacirlerin iskân edildiği mahalleri gezmiştir 47. Gülhane deki muhacirin misafirhanesi ile Davut Paşa kışlasındaki muhacirlerin vaziyetini teftiş eden madam Rambold muhacirlere yardım için bir hayır cemiyeti teşkili hususunda Hamdi Bey ile görüşeceğini vaat etmiştir 48. İstanbul daki muhacirlere yardım yapılması için çaba sarf eden İngiliz yetkililer arasında General Harington da yer almaktadır. General Harington ve eşi öncelikli olarak Hamdi Bey ile birlikte Gülhane, Beyazıt barakalarında ve Davut Paşa kışlasındaki muhacir ve mültecileri ziyaret etmişlerdir. Generalin bu ziyareti esnasında muhacir ve mültecilerle yakından ilgilendiği görülmüştür. General ziyaret esnasında yemek dağıtımına tesadüf ettikleri zaman muhacirlerin yiyeceği yemeğin tadına bizzat bakmış ve yetim çocukların tabaklarına kendi elleriyle yemek koyarak bunların başlarını okşamıştır. Davut Paşa da hal 45 Vakit, Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s.2.

140 123 ve hatırlarını sordukları muhacirlere hitaben general şu sözleri söylemiştir: Hepinizi sıhhatli gördüğüm için memnunum ben sizi çok defalar ziyaret edeceğim. Ümit ediyorum ki İngiliz yardım komitesi yakın zamanda size yardım edecektir. Generalin, Hamdi Bey tarafından tercüme edilen bu sözleri muhacirleri mutlu etmiştir. İngiliz Başkumandanı çeşitli yerleri bu suretle dolaşarak sıhhi teşkilat, revirler ile iaşe ve giyecek durumuyla ilgili malumat talep etmiştir 49. Yaklaşık bir hafta sonra Leydi Harington, Hilâl-i Ahmer den Macit ve Davut Beyler ile birlikte Davut Paşa kışlasındaki muhacirleri tekrar ziyaret etmiştir 50. General Harington Pera Palasta yaptığı bir açılış nutkunda da muhacir ve mültecileri ziyaretiyle ilgili belirli noktalara temas ederek şunları söylemiştir: Bizim İstanbul da bir köprümüz vardır. Bu köprüde insaniyettir. İnsaniyet hepimiz için müşterektir. Hepimiz insanız. Bu noktada hepimizin itilafı birdir. Bu noktadan hareket edelim ve her gün kendimizi biraz daha iyi öğrenelim. Ben hemen bütün muhacir meskenlerini ziyaret ettim. Buraları çok tesir yapan birer loca tesis ediyor. Ben hiçbir yerde böylesini görmedim. Bu zavallı insanların binlerce çocukların manzarası karşısında içimizde en katı kalpler bile yumuşar. Her gün binlerce kişi kendilerine yardım edenlerin iyilikleri yüzünden ölümden kurtuluyorlar. Muhtaçların adedi binlerce kişidir. Bu meselenin çözümünü harpte aramak mümkün değildir. Ancak sulhla mümkündür. Yoksa bu zavallılar mahvolacaktır yılında İngiliz yetkililerin sıkça sulhten söz etmeye başladıkları görülmektedir. İngilizler halkın muhacirlere yardım edip etmediğini incelemek için çeşitli yerlerde iskân edilmiş muhacirleri ve halkı teftiş etmişlerdir. Bu işe memur edilmiş kişi teftiş esnasında sivil olarak dolaşmıştır 52. İngiliz Muavenet Komitesi muhacirlere yardım için para bağışlarının dışında Davut Paşa kışlasında bir aşhane açmaya karar vermiştir. Aşhanenin resmi açılışı sırasında Dâhiliye Nazırı, General Franks, Hilâl-i Ahmer yetkilileri ve çeşitli kişiler hazır bulunmuş ve iaşe dağıtılmasına başlanmıştır. Açılışta General Franks da daha önce İngiliz yetkililerin 49 Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s.2 52 TİTE, 50/193.

141 124 açıklamalarına benzer bir konuşma yapmıştır 53. Generalin bu açılışta yabancı basına verdiği beyanatta da benzer şeyler söylediği görülmektedir. Özellikle bu yardımın İngiliz hükümetince resmen tanınmadığı ve hiçbir siyasi sebepten ileri gelmediği üzerinde durmuştur. Önceden Ruslara, Ermenilere ve diğerlerine yapıldığı gibi Türk mültecilere de yardım etmeye karar verdiklerini belirtmiştir 54. Tabi bu beyanat karşısında ilk akla gelen soru neden diğerlerine yapıldığı gibi Türk mültecilerine daha önce esaslı yardımda bulunulmadığıdır. İstanbul a Türk mülteciler Batı Anadolu, Marmara ve Trakya da yaşanan işgallerle akın etmeye başlamışlardır. İngilizlerin esaslı yardımları ise 1922 yılında başlamıştır. Generalin bu beyanatı verdiği dönemde henüz İngilizlerle herhangi bir anlaşma yapılmadığı için bunun resmi değil şahsi bir yardım olduğuna vurgu yapılmıştır. Geçmişteki kadim dostluğun tazelenmesi ifadeleri Sakarya Savaşı sonrası Yunanlıları destekleyen İngiliz siyasetinde yumuşama evresine geçildiğinin de bir göstergesidir. Generalin açılıştaki konuşmasının ardından Hilâl-i Ahmer Cemiyeti namına Doktor Celal Muhtar Bey Fransızca cevap vererek: "Zevci Çanakkale de Türklere karşı harp ederken ölen bir miralayın haremi kendi üzüntüsünü unutarak ve şu gördüğünüz muhacirlerin sefaletinden son derece üzüntüye düşerek 250 muhacirin günlük nafakasını vermeği üstlenmiş ve bundan 2 ay önce bir aşhane açmıştır. Ayrıca karşımda bulunan miralay Yalova da Yunanlıların can ve mala karşı olan tecavüzlerine mani olmak için adi bir nefer gibi gece altı saat nöbet beklediğini ve gemiye çağrıldığı zaman: Hayır vazifem buradadır diye işi başında kaldığını unutamayız. Muhacirleri koruma hususunda Hilâl-i Ahmer Heyetiyle giden Fransız ve İtalyan zabitleri de insani vazifelerini tamamiyle yapmışlardır. Bunları şükranla yâd etmeyi vazife bilirim" demiştir kişiye hizmet edecek Davut Paşa kışlası aşhanesi açılışında birkaç söz söylemem talep olunmuştur. Yaptığımız küçük yardımlar bütün kalbimizle yapılmıştır ve daha fazlasını yapmak isteriz. Şurasını izah etmek arzusundayım ki yaptığımız yardım katiyen resmi olmayıp şahsi teşebbüslerin mahsulüdür. İstanbul da bulunan İngilizler ağır surette çalışır köylüler olup hiçbir suretle mesul olmadıkları bir muharebenin kurbanları bulunan binlerce yurtsuz zavallı Türk mültecisinin sefalet ve ızdırabı karşısında derin bir üzüntü duymuşlardır. Gördüğümüz muaveneti maliyenin büyük kısmını sör Charles ve Leydi Haringtona borçluyuz. Harington'un geçenler de söylediği gibi bu mesai İngilizlerle Türkler arasında bir köprü teşkil etmektedir. Bu köprü üzerinde insani maksatla birleşebiliriz. Bu köprüden geriye bakacak olursak mazide asırlarca müddet İngilizlerle Türkler arasında mevcut bulunmuş olan kadim dostluğa görebiliriz. İleri doğru bakınca da bu felaketli harp son bulduğu ve sulh tesis ettiği zaman o kadim dostluğun tazelenmesi ve inşası asırlarca devam etmesi ümit olunur, Vakit, , s Akşam, , s Vakit, , s.2.

142 125 Vakit gazetesi de, yardımlar konusunda İngiliz basınında yer alan bir habere yer vermiştir. Bu habere göre Londra Belediye Başkanı basına bir mektup göndererek İngiliz ahalisinin İstanbul'daki İslam muhacirlerine yardım etmelerini rica etmiştir. Belediye reisi işgal kuvvetleri komutanı Harington'dan bu konuda bir mektup aldığını ve mektup da İstanbul'daki Müslüman muhacir ve mültecilerin hallerinden bahsedildiğini bildirmiştir 56. Fransızların Paris te başlattıkları yardım faaliyetlerine karşılık İngilizler de kendi başkentlerinde harekete geçmişlerdir. Burada dikkat çeken nokta Fransızların yardım yapmasının İngilizleri yardım yapmaya teşvik ediyor hatta zorluyor olmasıdır. Mektupta geçen ifadeler yapılan yardımların şarkta Fransa ve İngiltere nin Müslüman düşmanı değil dostu olarak tanınması adına yürütülen siyasetin bir parçası olduğu izlenimini vermektedir. Tabii tekrar etmek gerekirse bunlar Yunan ordusunun Anadolu da savunmaya geçtiği bir dönemde gerçekleşmiştir. İngiliz Muavenet Komitesi de Franszıların yaptığı gibi muhacirlerin harap olan köy ve meskenlerini yeniden inşa etmek hususunda bazı teşebbüslerde bulunmayı düşünmüştür. Komite harap olan köylerde yalnız ev inşa etmekle kalmayarak köylülere hayvanat ve zirai alet edevat ve tohumluk vermek suretiyle maruz kaldıkları felaketleri mümkün mertebe tamir etmek istemiştir. Bu konuda Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ne başvurularak yanan evler ile açıkta kalan nüfus miktarını ve en ucuz vasıta ile bir evin inşaat masrafının kaç liraya ulaştığının tespit edilmesi istenmiştir. Ayrıca hayvanat, zirai alet ve edevat ile tohumluk tedariki için ne kadar bir sermayeye lüzum olduğunun da belirlenmesi talep edilmiştir 57. Yukarıda da değinildiği gibi bu teşebbüslerin hayata geçtiğine dair herhangi bir bilgi mevcut değildir. 3.2.Gazetelerin Yardım Çağrısı Halkı muhacir ve mültecilere yardım etmeye teşvik için dönemin basınında çeşitli yazılar yayınlanmıştır. Muhacir ve mültecilerin içinde bulunduğu sefalet ve perişanlık dile 56 Mektubun içeriği şöyledir; "İngiliz İmparatorluğu dünyanın en büyük İslam devletidir. Bu nedenle bu zavallılara karşı lakayt kalamaz. Bunlar harpten ve Şark-ı karibdeki vakadan mesul değillerdir. Birkaç gün önce Harington Fransızların İstanbul muhacirlerine büyük miktarda yardım etmekte olduklarını söylediler. İngilizlerin de yardım edebilmesi için ahalinin yardım etmesine vasıta olmamı rica ettiler. Burada yapılacak küçük fedakârlık İstanbulda büyük işler görebilir. 10 İngiliz lirası ile 25 kişiyi bir ay iaşe etmek mümkündür Vakit, , s Vakit, , s.2.

143 126 getirilerek onların bu durumunu gösteren fotoğraflara da yer verilmiştir. Özellikle zenginlere seslenilerek lüks ve eğlence için havaya savurdukları paralarının bir kısmını bu zavallılara ayırmaları gerektiği, bunun bir insanlık vazifesi olduğu hatırlatılmaya çalışılmıştır. Bunlardan Vakit gazetesi, Aydın mültecilerinin felaketi ile meşgul olunması gerektiği üzerine bir yazı yayınlayarak, her gün İzmir ve Aydın cihetlerinden gelen haberlerin imdat, imdat avazlarını kulaklara getirdiğini belirtmiştir. Kalpleri titreten bu felaketler karşısında derhal bir teşkilat yaparak ianeler toplanması önerilmiştir. Bu konuda memleketin hamiyetli zenginlerine seslenilerek öne geçmeleri ve bu teşkilatı meydana getirmeleri istenmiştir. Sadece nakit şeklinde değil eski püskü olsun her türlü giyeceğe duyulan ihtiyaca dikkat çekilmiştir 58. Kimsesiz Sefil Müslüman Muhacirler başlıklı Akşam gazetesinin haberinde ise kışın açıkta kalacak olan Müslüman mültecilerin hayatta kalmak için yardıma muhtaç oldukları dile getirilmiştir. Cami avlularında kar altında ölüme mahkûm Müslüman mültecinin dindaşlarından yardım beklediğine dikkat çekilmiştir. Anadolu dan ve Rumeli den istila altında kalmış Osmanlı ve Müslüman topraklarından hicret ederek İstanbullu Müslümanların merhametine yardımına sığınan yetimler, öksüzler, dullar ve ihtiyarlar için iane verilmesi istenmiştir. Anasız babasız kalmış çocukların emanet alınarak bakılması bunu yapacak güçleri yoksa da eytam, fukara ve muhacirin müesseselerine ellerinden gelen yardımı yapmaları için halka çağrıda bulunulmuştur. Haber şu cümlelerle sonlandırılmıştır: Bu kış bu muhacir ve mültecileri açlıktan soğuktan sefaletten ve hastalıktan öldürmek İstanbul için bir namus lekesi olur 59. İleri gazetesi de aynı tarihlerde İstanbul daki Müslüman muhacir ve mülteciler için yardım çağrısında bulunmuştur. Ülkede yaşanan göç şu cümlelerle ifade edilmiştir: Memleketimiz için pek eski olan muhaceret son seneler zarfında daha geniş bir şekil aldı. Mütarekeden sonra ve bilhassa son günlerde sivil muhaceret en sert kalplerde bile bir merhamet hissi uyandıracak derecede hazindir. İzmir in işgaliyle başlayan bu muhaceret akını son günlerde Karamürsel, Adapazarı, Trakya Havalisinden gelenlerle daha ziyade dikkat çeken bir hal almıştır. Bu vaziyet karşısında Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi 58 Vakit, , s Akşam, , s.1.

144 127 şayanı takdir bir tarzda faaliyet etmekte, İstanbul a iltica eden bu bedbahtlara yardım için uğraşmaktadır. Fakat son zamanlarda muhacir akınının şiddetlenmesi üzerine bina tedariki hususunda da müşkülata düşmüşlerdir. Çünkü artık medreseler, tekkeler her taraf dolmuş ve kış bu felaketzedeleri üşütmeye başlamıştır. Şüphe yok ki bugün sefil ve perişan bir tarzda medrese ve cami köşelerinde bazen bir yer tedarik edilinceye kadar açıkta kalan bu biçareler dün tarlalarında çalışıyor ve kendine göre refah bir hayat geçiriyordu. Kalplerinde büyük bir umutla İstanbul a iltica eden felaketzedelere yalnız merhamet etmek değil yardım elimizi uzatmak mecburiyetindeyiz. Gazeteye göre resmi dairenin bu hususta yapacağı yardım sınırlı olduğu için burada iş halka düşmektedir. Müslüman muhacir ve mültecilerin ihtiyaçlarını hafifletmek için herkes çalışmalı ve böyle insanî bir fedakârlıktan kaçmamalıdır 60. Alemdar gazetesinin 27 Kasım 1919 tarihinde yayınladığı İzmir Muhacirleri başlıklı yazı ise Ne yapalım bu zavallı kardeşlerimizi gayri ihtiyari olarak düştükleri felaket uçurumlarından kurtarabilelim? Ne gibi tedbirlerle ihtiyaçlarını kapatalım? sorularıyla başlamaktadır. Meselenin bütün çıplaklığıyla burada toplandığı savunulmuştur. Bu mühim meselenin kökten tedavisinin ne Hilâl-i Ahmer in ne de Darülfünunun yalnız başına yapabileceği bir iş olmadığı aksine yapılacak işin genel olması gerektiği üzerinde durulmuştur. Bunun için hükümet, şirketler, cemiyetler ve fertler el birliğiyle çalışarak imkân derecesinde gayret sarf etmelidir. En büyük fedakârlığın ise servet sahiplerinden beklendiği belirtilmiştir. Haberin devamında zenginlere de şöyle seslenilmiştir; Harbin devam ettiği uzun yorucu senelerde ceplerini banknotlarla dolduranların milletin kesesinden çektikleri paralarla şiştikçe şişenleri insafa davet ediyoruz. Beyoğlu nun sefahathanelerinde israf ettikleri paralarını biraz da hayırlı işlere sarf ederlerse hiç olmazsa millettaşlarına bakacak yüzleri olur. Yazının devamında özellikle 93 Harbinden sonra Rumeli nin zengin mıntıkalarını terk ederek çırılçıplak iltica eden muhacirlere yardım eli uzatılarak kurtarıldıkları hatırlatılmıştır. Bu örnekten yola çıkarak fedakâr olan halkın isterse her şeyi yapacak güçte olduğu belirtilmiştir 61. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti nin muhacirlere dağıttığı ekmekleri kesmek zorunda kalacağını açıklaması aynı dönemde İngiliz Salib-i Ahmer Cemiyeti nin de yardımlarını 60 İleri, , s Alemdar, , s.4.

145 128 kesmesi üzerine Akşam gazetesi bu konuyu gündeme getirerek muhacirlere yardım etmek için bundan daha uygun bir zaman olmadığı yönünde bir haber yayınlamıştır 62. Vakit gazetesinde Muhacir Meselesi başlıklı köşe yazısında da İzmir ve Trakya Yunan işgaline düştükten sonra memlekette nükseden muhacir meselesinin II. İnönü Muharebesinin ardından bir kat daha arttığı belirtilerek kışın gelmesiyle muhacirlerin durumunun daha da ağırlaşacağına dikkat çekilmiştir. Sadrazam Paşa başkanlığında muhacirlere yardım maksadıyla bir cemiyet teşkil edildiği, fakat bu konuda her ferdin üzerine düşen bir görevi olduğu hatırlatılmıştır. Yazıda bu görevin sadece vatan değil aynı zamanda dini bir görev olduğu şu örnek üzerinden açıklanmaya çalışılmıştır: Malumdur ki Hazreti Peygamber Efendimiz Mekke den Medine ye hicret ettiği zaman muhacirlere yardım vazifesini kolaylaştırmak üzere yerli ahaliye "ensar" namını buyurmuşlar ve muhacirin ile ensar arasında kardeşlik münasebeti tesis etmeği emreylemiştir. Şimdi İstanbul'a iltica eden vatandaşlarımızın vaziyeti ve ihtiyacı dikkate alınırsa İstanbul ahalisinin de bu zavallılara karşı ellerinden gelen yardımı yapmağa acele etmesi alelade bir vatani vazife değil hatta dini bir vazife olduğu tasdik edilir. İstanbul ahalisi Anadolu da vatanın mevcudiyeti ve istiklali için can veren kardeşlerinin gösterdiği ulvi mücadeleye bu suretle katılmalıdır 63. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Anadolu daki muhacirler ile harpten müteessir olanların imdat ve yardımlarına yetişmek üzere bu husustaki faaliyetlerini artırmaya karar vermiştir. Alemdar gazetesi Hilâl-i Ahmer in bu hususta ahaliye yönelik hitabına yer vermiştir. Hilâl-i Ahmer yürüttüğü faaliyetlerde maddi ve manevi yardımlarıyla destek olan ahalinin bu defa da azami yardımda bulunacağından emin olarak tekrar hissiyat, hamiyet ve insaniyet karinesine müracaat etmiştir. Ahalinin cemiyet tarafından açılan ianeye iştirak etmeleri istenmiştir. Gazete de bu çağrıya destek vererek ahalinin müsamere, konserler, tiyatro ve sinemalara ayırdıkları meblağdan bir kısmını olsun bu hayra ayırmaları gerektiğine temas etmiştir Akşam, , s Vakit, Alemdar, , s.1

146 Kasım 1921 tarihli Kış Geldi Muhacirlerin Hali Ne Olacak? başlıklı Akşam gazetesinde yer alan yazıda gazetelerde muhacirlerle ilgili çıkan haberler eleştirilerek yardım konusu şu şekilde ele alınmıştır: Gazeteler ara sıra bir iki satırlık ehemmiyetsiz havadisler arasında yazıyorlar, muhacirlerin kışlık ihtiyaçlarını temin etmek için Muhacirin Müdüriyeti bir miktar zahire vs. tedarik etmiş İstanbul un dört tarafındaki harabelere yerleşmiş muhacir var. Kış şiddetlendiği zaman bu biçareleri muhafaza edecek ne duvar var ne pencere ne kapı insanın ciğerlerine işleyen rutubetli rüzgarlar doğrudan doğruya bunların çıplak ve cılız vücutlarına çarpacak oturup uyudukları yerlerde kasırgalar dönecek, karlar doğrudan doğruya beşikte uyuyan masum öksüzlerin üzerine yağacaktır. Fakir İstanbul un, fakir devletin durumu göz önüne alınınca onlar bu soğuklarda titremeye mahkûmdurlar fakat hiç olmazsa üzerine kalınca bir şey giydirmek ara sıra sıcak bir şey içirmek mümkündür. Hamdi Bey ki, yakın tarih kendisine muhacir babası unvanını verecektir. Bin türlü müşkülatı her türlü yokluk içerisinde çabalayarak bu Müslümanı şimdiye kadar ölümden kurtardı. İstanbul un içinde yaşadığı halde kimsenin görmek istemediği bu sefalet localarını herkese gösterdi. Bazen de düşmanlarımız masumlarımızın gözyaşlarını toplattı. Madam Rambolt örneği, fakat yardımın en büyüğü yine İstanbul Müslümanlarına düşüyor. Bu yardımın derecesi ve şekli yoktur. Zavallıların ihtiyacı o kadar çok ve o kadar çeşitlidir 65. İleri gazetesi Bayramda Muhacirlerimizi Unutmayalım başlıklı haberinde bayramda muhacirler için yapılan yardımlara yer vermiştir. Buna göre Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi nce bayramın dört gününde muhacirlere etli pilav, sıcak yemek ve tatlı dağıtımında bulunulması kararlaştırılmıştır. Bazı hayır sahipleri tarafından da muhacirlere 20 ye yakın kurbanlık koyun hediye edilmiştir. Diğer taraftan kurban derileri ile bağırsaklarının toplanması için Muhacirin Müdüriyeti gerekli tertibatı almıştır. Herkesin muhacirleri imkânlar ölçüsünde sevindirmek için gücü yettiği kadar bağışta bulunması çağrısıyla haber sonlandırılmıştır 66. Savaşın sona ermesi ile birlikte memleketlerine gönderilmeye başlayan Batı Anadolu ahalisi için yine yardım çağrıları yükselmiştir. Akşam gazetesi Batı Anadolu da Türk ün meskensiz ve çıplak olduğunu yazmıştır. Bu halkın İstanbul dan giyinecek ve 65 Akşam, , s İleri, , s.3.

147 130 örtünecek eşya istediği ve bu eşyanın kullanılmış olabileceği zira bu halkın birinin kullanılmış çorabına dahi razı olduğu söylenerek ihtiyacın ne derece büyük olduğu anlatılmak istenmiştir. Hilâl-i Ahmer bu yardımları Kadıköy ünde Hanımlar Şubesinde ve Hilâl-i Ahmer ambarında kabul ettiği gibi mahallelerde çok miktarda toplandığı takdirde müracaat üzerine arabada gönderileceği belirtilmiştir. Yazının devamında İstanbul ahalisine şu şekilde seslenilmiştir; İstanbul Müslümanları! Eski bir yorganınız ve kullanılmış esvabınızı vermekle soğuktan çıplak ve açıkta yaşayan yüz binlerce Türkün hayatını kurtarmak istemez misiniz? İstanbul Müslümanları! Siz eşya ve giyeceklerinizden bir parça esirgediğiniz için bu halktan biri soğuktan ölürse mesuliyet sizindir. Hilâl-i Ahmer bir eski fes, birinin çorabını dahi kabul ediyor. Bunu da veremez misiniz? Muhacirler İçin İane Toplama Çalışmaları Ülkenin art arda girdiği savaşlar ve ekonomik durumu göz önüne alınınca işgal altında olmayan yerlerde dahi halkın maddi durumunun iyi olmadığı aşikârdır. Böyle bir dönemde muhacir ve mülteciler için yardım parası toplamak elbette zor bir iştir. Buna karşın çeşitli yardım kuruluşları bu konuda ciddi anlamda çaba sarf etmişlerdir. İane için önce zenginlere, büyük kuruluşlara, esnaf ve tüccarlara müracaat edilmiştir. Daha önce ifade edildiği gibi İzmir in Yunanlılar tarafından işgali ile birlikte Batı Anadolu da başlayan katliamlar sonucu İzmir halkı göç yollarına düşmüştür. İzmir in işgali sırasında yaşananlar ülke içinde büyük bir tepkiyle karşılanmıştır. İzmir in işgali Milli Mücadele nin de başlangıcıdır. Doğal olarak halkın ilk olarak yardım elini uzattığı da İzmir mültecileri olmuştur. Anadolu Milli Mahsulât Osmanlı Anonim Şirketi, İzmir ve havalisinin işgali üzerine mülteci durumuna düşen yöre halkının iaşelerine medar olmak için lira bağışta bulunmuştur. Yapılan bağışın makbuzu elden teslim edilmiştir. Ayrıca şirkete Muhacirin Müdüriyeti nden gönderilen bir yazı ile yapılan bağışın Dâhiliye Nazırı tarafından şükranla karşılanmış olduğu belirtilmiştir 68. Ayrıca Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi Müdürü 67 Akşam, , s BCA, /

148 131 Hamdi Bey, Anadolu Milli Mahsulât Şirketi'ne matbuat aracılığıyla da teşekkür edilmesini istemiştir 69. Teşekkür, bu bağış yapıldıktan bir gün sonra Alemdar gazetesinin 26 Kasım da çıkan nüshasında yer almıştır. Şirketin bu parayı muhacirlere sarf edilmek üzere Sadrazam Paşa nın emrine verdiği yazılmıştır yılının ilk aylarında Aşair ve Muhacirin Müdüriyeti tarafından Karahisar MutasarrıfIığı na gönderilen bir yazıda hükümet tarafından yardım yapılamayan buna rağmen birçok ihtiyaç içerisinde bulunan muhacirler için her taraftan hamiyet sahibi kişiler tarafından bağışlarda bulunmak suretiyle mühim miktarlarda para toplandığı belirtilmiştir. Karahisar da da eşraf ve ahaliden bağışta bulunanların bağışlarının kabulü ile biçare muhacirlerin ihtiyaçlarının karşılanması ve sıkıntılarının hafifletilmesi istenmiştir 71. İzmir muhacirleri için askeri birliklerin maaşlarından yapılan kesintiler ve bağışlar da mevcuttur. Nizamiye 2. Alay Kumandanı, İzmir Muhacirin Komisyon Başkanlığına İzmir muhacirlerinin ihtiyaçlarına medar olmak üzere Nizamiye 2. Alay 2. Taburu ümera ve zabıtan maaşlarından kesilen ve bağışlanan 800 kuruşun Ziraat Bankası vasıtasıyla takdim kılındığını bildirmiştir 72. Aynı komisyon yine İzmir muhacirleri için 25. Kolordu Levazım Başkanlığı ndan alınan kuruşun takdim edildiğini belirtmiştir 73. Sahra Topçu Kumandanı ise kuruşluk yardım toplandığını İstanbul Hilâl-i Ahmer Genel Merkezi ne yazmıştır 74. İzmir mültecileri için çeşitli şehirlerde de yardım toplanmaya başlanmıştır. Bursa da bu şehirlerarasında yer almaktadır 75. Bursa da özellikle mektep talebeleri İzmir ve Bergama muhacirlerine yardımda bulunmak üzere iane toplamak istediklerini Bursa Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ne bildirmiş ve cemiyetin makbuzları karşılığında toplanacak ianenin yine cemiyet vasıtasıyla muhacirlere sarf edilmesi için izin talep etmişlerdir. Merkezden makbuzların gönderilmesiyle iane toplanmaya başlanmış ve söylenildiği gibi toplanan 69 BCA, / Alemdar, , s BOA, DH. ŞFR. 107/ KA, 613/ KA, 613/ KA, 613/ BCA, /

149 132 meblağ muhacirlerin ihtiyaçlarına sarf edilmiştir 76. Çanakkale Ayvacık ta da İzmir mültecileri unutulmamış ve onlar için iane toplanmıştır. Toplanan paranın miktarı ise kuruştur. Dâhiliye Nezareti gönderilen bu paranın Aşair ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi bütçesine ilave edilmesi için Maliye Vekâleti ne bir yazı göndermiştir 77. Muhacir ve mültecilere para temin edilmesi için akla gelen yollardan birisi de zamdır. Dâhiliye Nezareti ne Beşiktaşlı Mahmut Halil imzasıyla verilen bir arzuhalde İstanbul'a iltica eden muhacirlerin iskân ve iaşelerini karşılamak üzere geçici olarak tütün paketlerine zam ve bayilere ait yüzde beş beyiyeden beşte birinin alınması teklif edilmiştir. Nazır Ali Rıza Paşa bu arzuhalin Maliye Nezareti ne gönderilmesini uygun görmüştür 78. Amerikan Heyetleri ise bir şeylere satarak yani bunları nakit paraya dönüştürerek muhacirler için para temin etmeye çalışmıştır. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti tarafından Bursa daki muhacirler yararına satılmak için Amerikan Yakındoğu Heyetine 350 kadar hamam havlusu göndermiştir. Heyet Bursa da bulunan muhacirlerin gayet muhtaç durumda olduğu ve bu havluların acilen satılması gerektiğini belirtmiştir. Bunun için bu havluları satmaya yardım etmek üzere birinin gönderilmesini rica etmişlerdir 79. İzmit te bulunan Amerika Muavenet Komisyonu da şehirde çürüyen ve miktarı mühim bir toplama ulaşan meyvelerin İstanbul a nakli ve satışı ile hâsılatının İzmit teki Türk muhacirlere verilmesi için harekete geçmiştir 80. İngilizler de İstanbul daki muhacir ve mültecilere yardım etmeden önce bunların vaziyetlerini incelemeyi tercih etmişlerdir. İngiltere nin Salib-i Ahmer merhusu Doktor Frew, Hamdi Bey ile Beyazıt Ali Paşa arsası Gülhane parkındaki muhacir barakalarını gezmiş ve gördüğü intizamdan dolayı memnun olmuştur. Yataksız bulunan bazı muhacirlerin hali kendisini müteessir ederek yatak almak üzere kendilerine 10 ar lira para vermiş ve fakir çocuklarının ailelerine süt aldırmak üzere 5 er lira dağıtmıştır. Barakalarda 300 lira kadar bir para dağıttığı gibi daha lira vereceğini vaat etmiştir. Muhacirin Müdüriyeti bu paralarla alınacak levazımı tespit etmek üzere bir komisyon teşkil etmeyi 76 KA, 645/ BCA, / BOA, DH. İ.UM. 3-3 / 1/ KA, 850/ Akşam, , s.2.

150 133 planlamıştır yılının Ağustos ayı içerisinde İngilizlerin İstanbul daki muhacirlere yardımlarının devam ettiği görülmektedir 82. Doktor Frew muhacir ve mültecilere esaslı yardımda bulunmak için Muhacirin Müdüriyeti nden şimdiye kadar yapılan yardımlara dair bir liste talep etmiştir 83. Ayrıca Hamdi Bey ile birlikte bu defa da Eyüp Sultan, Sultanahmet gibi mahallerde iskân edilen muhacirleri ziyaret etmiştir. Yardıma muhtaç olan bazı ailelere 5 er lira dağıtmıştır 84. Doktor Frew in muhacir ve mültecileri ziyaretlerinin Eylül ayında da devam ettiği görülmektedir. Bayram münasebetiyle Gülhane deki muhacirlere nüfus başına 1 er lira, barakadakilere ise yarımşar lira dağıtmıştır 85. Amerikan yardım heyetleri muhacir ve mültecilere yardım ederken onları üretici hale getirmeye çalışmışlardır. İngilizler ise ilk başta daha çok günü birlik ihtiyaçlarını karşılamaya yönelmiş ve para dağıtmışlardır. Bazı hayır sahipleri ise muhacirlere elden nakit para dağıtmayı tercih etmişler ancak yetkililer ayni yardım yapılmasını önermişlerdir. Örneğin Muhacirin Müdüriyeti, Prenses Afet Hanımefendi nin muhacirlere dağıtacağı lira nakdin yerine bu para ile un aldırarak o surette bağış yapmasını uygun bulmuşlardır. Bu şekilde yardım yapılmasının tercih edilmesi ya İstanbul da gıda maddelerinin temini konusunda yaşanan sıkıntılardan ya da nakit paranın acil ihtiyaçlar dışında (lüzumsuz yere) sarf edilmesinden duyulan endişeden kaynaklandığını düşündürmektedir 86. Muhacir ve mültecilere iane toplamak hususunda elbette Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ön planda yer almıştır. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti nin Kadıköy Şubesi ne makbuz karşılığı olarak cemiyet vasıtasıyla Müslüman muhacirlere sarf edilmek üzere toplam kuruş bağışlanmıştır 87. Kadıköy Şubesince ayrıca makbuz karşılığı olarak Müslüman muhacirler yararına Kadıköy ve çevresi ahalisinden bayram şekeri parası olarak kuruş toplanmıştır Akşam, İleri, , s Akşam, , s İleri, , s İleri, , s İleri, , s KA, 28/ KA, 28/ 265.

151 134 Muhacirlere yardım etmek üzere oluşturulan Muhacirine Muavenet Komisyonu sık sık toplantı yaparak muhacirlerin istirahatlarını ve iaşelerini temin için gerekli olan paranın temini hakkında müzakerede bulunmuştur. Bir beyanname kaleme alınarak İstanbul un bütün mıntıkalarına dağıtılmıştır. Bu beyannamede muhacirlerin başlarına gelen felaketler ve himayeye muhtaç bulundukları beyan edilmiştir. Ahali muhacirlerle alakadar olmaya başlamış ve ianenin ne suretle toplanacağına dair malumat almak üzere Muhacirin Müdüriyeti ne müracaat edenler olmuştur. Muhacirin Müdüriyeti ise çeşitli kuruşlardan oluşan pullar yapmıştır 89. Bu pullar 20, 50 ve 100 kuruşluk olup makbuz karşılığında verilmesi kararlaştırılmıştır 90. Ayrıca çeşitli mahallelerin muhtarları Muhacirin Müdüriyetine gelerek bu pullardan kâfi miktarda almışlardır. Bu şekilde bir miktar paranın toplanacağı ümit edilmektedir 91. Para temin etmek için bu tür faaliyetler yürütülürken şahıs ve kuruluşların bağışları da devam etmiştir. Osmanlı Bankası Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi ne lira verdiği gibi Ticaret Kahvehanesi sahibi tarafından da 100 lira bağışlanmıştır 92. Pullarla iane toplama çalışmalarında mahallelerdeki ihtiyar heyetlerinden de yararlanılmıştır. İstanbul da mevcut mahalle ihtiyar heyetleri Müdüriyete davet olunarak kendilerine kâfi miktarda pullar dağıtılmıştır. Her mahallede hali vakti yerinde olanlar arzu ettikleri takdirde her ay birer pul almayı taahhüt etmişlerdir. Bu paralar ihtiyar heyeti tarafından toplanıp Muhacirin Müdüriyeti ne teslim edilecektir 93. Pullarla iane toplama uygulamasında ticarethaneler ön plana çıkmıştır. Müdüriyet, gazeteler ve ticarethaneler vasıtasıyla yardım konusunda halka ulaşmaya çalışmıştır. Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi nden ticarethanelere gönderilen yazıda, muhacirlere yardım için çıkarılan pulların ticari işlemlerde kullanılması istenmiştir. Ticarethanelerin derecelerine göre belirlenecek miktarda pulun bir makbuz karşılığında alınmasıyla seçim kendilerine bırakılarak bu pulların ambalaj kâğıtlarına bitiştirilmesi istenmiştir. Ayrıca gişelere de büyük bir "muhacirini unutmayınız" levhası asılması rica edilmiştir Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s Vakit, , s Akşam, , s BCA, /

152 135 Muhacirin-i Müslimiye Muavenet Komisyonu Müslüman muhacir ve mültecilere yardım için çeşitli kararlar almıştır. Bu muhacirlerin durumlarını iyileştirmek için alınan kararlardan biri, 1921 senesi gayesine kadar İstanbul da her ailenin en azından ayda 5 kuruş vermesidir. Fakir bir ailenin bile ayda lira harcadığı hesap edildiğinde 5 kuruşun kimseyi müteessir etmeyeceği düşünülmektedir. İane toplanması sırasında ahaliye maddi manevi hiç bir zorlama ve baskı yapılmaması prensip olarak kabul edilmiştir. Çünkü bu iane dindaşlarının felaketinden müteessir olan İstanbul un Müslüman ahalisinin bu felaketzedelere bir sadakasından ibaret olup bu sadaka için zorlama yapılması ne şerren ne de aklen uygun görülmemiştir. Ancak 5 kuruştan daha fazla yardım etmeyi isteyenler ile zekât vermek isteyenlerin yardımları da kabul edilecektir. Bu ianenin toplanması için makbuz karşılığında kullanmak üzere önceden Donanma Cemiyeti nde kullanılan pullardan talep edilmiştir. Her mahallenin semtine ve ehemmiyetine göre gerekli miktarda pulun imam, muhtar veya ihtiyar heyetinden en azından bir kişiye imza karşılığında teslim edilmesi kararlaştırılmıştır 95. Komisyon ianelerin toplanması konusunda Muhacirin Müdüriyeti ile irtibat halinde olmuştur. Komisyon Temmuz ortalarında da Muhacirin Müdüriyeti ne müracaat ederek mahallelerde toplanmaya başlayan ianelerin toplanma sureti hakkında müzakeratta bulunmuştur 96. Komisyon Reisi Damat Şerif Paşa da komisyonun mesaisi hakkında Vakit gazetesi muhabirine bir izahat vermiştir. Buna göre: Komisyon muhacirlere yapılacak yardımda ahalinin vicdanına müracaat etmeyi ve hiç kimseye bir mecburiyet yüklemeksizin iane talebinde bulunmayı esas itibarıyla kabul etmiştir. Prensibimiz kimseye baskı yapmamaktır. İstanbul ahalisinin sefil ve perişan bir halde bulunan bu zavallı muhacirleri kendi misafirimiz sayarak aile başına düşen ayda 5 kuruş gibi ehemmiyetsiz bir yardımı esirgemeyeceğini ümit ediyoruz. Az zamanda elde ettiğimiz netice ümit vericidir. Şimdilik toplanan ianenin miktarı 2000 liraya yakındır. Komisyon aynı zamanda muhacirlerin kendi güçleriyle geçinmeğe teşvik etmektedir. Bunlardan bir kısmı çiftçilikle uğraşmakta olduğu gibi bir kısmı da misafirhanelerde çorapçılık ve fanilacılık işlerinde çalıştırılmakta bir kısmı da taş ocakları ve Hereke fabrikaların da istihdam edilmektedir. Çocuklar da küçük sermayeler ile seyyar satıcılığa alıştırılmaktadır. Bayramda toplanan sadaka 95 BCA, / , İleri, , s İleri, , s.2.

153 136 fitreden ianeler de Beyazıt, Selimiye ve İplikhane kışlalarında birer revir açılarak tıbbi malzemeler ve gıda maddeleri temin edilmiştir 97. Komisyon kısa bir süre içerisinde Müslüman mültecilere yardımlara başlamıştır yılının Temmuz ayının sonlarına doğru Selimiye kışlasındaki yardıma muhtaç mülteci ve muhacirlere komisyon tarafından yardım edilmiştir 98. Komisyona Temmuz ayı zarfında veliaht Abdülmecit Efendi tarafından , merhum Mısırlı Halim Paşa nın refikası tarafından ve Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası tarafından da lira bağış yapılmıştır 99. Muhacirlere yardım temin edebilmek için komisyon her durumdan istifade etmeye çalışmıştır. Bu çerçevede Kurban Bayramı nda İstanbul da bulunan binlerce Müslüman muhacirin mümkün mertebe hallerini iyileştirmek için kurbanların deri ve boynuzlarının toplanıp satılması, hâsılatının da muhacirlerin ihtiyacına tahsisi kararlaştırılmıştır. Bunun temini için belediye daireleri memurları görevlendirilmiştir. Memurlar resmi makbuz karşılığında deri ve boynuzları toplayacaklardır 100. Komisyon ayrıca muhacirlere yardım için devletin mevcut bütün imkânlarından yararlanmak için nezaretlerle çeşitli yazışmalar gerçekleştirmiştir. 11 Ağustos 1921 tarihinde Muhacirin-i Müslimiye Muavenet Komisyonu ndan Bahriye Nezaretine gönderilen tezkerede Müslüman muhacirler yararına düzenlenecek gösteriye halkın daha fazla rağbet göstermesi için bahriye mızıkasının zaruri masrafları ödenmek üzere katılımı istenmiştir 101. Müslüman muhacir ve mültecilere para toplamak için faaliyetler yürütülürken önemli bir eksiklik ortaya çıkmıştır. Para işleriyle ilgilenmesi için mutemet ve toplanan paraların konulması için bir kasa bu eksiklikler arasında yer almaktadır. Mart 1922 de Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi nden Maliye Komisyonu na gönderilen yazıda Muhacirin-i Müslimiye Muavenet Komisyonu tarafından toplanmış yardım paralarının tanzimi için bir kasaya şiddetle ihtiyaç olduğu belirtilmiştir. Bir adet kasanın her ne zaman talep olunursa derhal iade edilmek üzere geçici olarak kullanılmasına müsaade buyrulması 97 Vakit, , s BCA, / Vakit, s İleri, , s BCA, /

154 137 talep edilmiştir. Ayrıca belediye dairelerine de bir yazı gönderilerek binlerce Müslüman muhacirin ihtiyaçları için yardım parası toplanması hakkında her belediye dairesi dâhilindeki belediye hududunda bulunan mahalleler ihtiyar heyetine bir mutemet tayin edilmesi istenmiştir 102. Muhacirin Müdürü Umumisi Hamdi Bey de Akşam gazetesine verdiği beyanatta aynı konuya temas ederek, mahallelerden hane başına 5 er kuruş toplanmasının bir teşkilat meselesi olduğunu, ianelerin toplanmasının temin edilemediğini, bunun bazı mahallelerin ihtiyar heyetindeki noksandan kaynaklandığını belirterek bu sorunu her belediye dairesinin mıntıkasına birer mutemet tayin etmek suretiyle çözmek istediklerini söylemiştir 103. İngiltere ve Fransa nın başkentlerinde de Müslüman muhacir ve mülteciler için yardım parası toplanmıştır yılının Kasım ayında bu şehirlerde görev yapan Osmanlı murahhaslarından gelen telgraflar bu konudaki çalışmalar hakkında bilgi vermektedir. Hariciye Nezareti ne Paris teki Osmanlı murahhası Nabi Bey tarafından gönderilen telgrafta Mösyö Briya'nın Müslüman muhacirler için İstanbul'da bir yardım heyeti teşkilini tebliğ ettiğinden bahsetmiştir. Bu konuda iane toplamak maksadıyla Paris'te de bir heyet teşkil edilecektir. Ayrıca Osmanlı Bankası'nın buradaki şubesinin gerekli muameleler için bütün memurlarını heyetin emrine amade bulundurduğu bildirilmiştir Londra'daki Osmanlı murahhası Reşit Paşa ise İngiliz Salib-i Ahmer Cemiyetinin İstanbul'daki muhacirler adına tarihinde 500 İngiliz lirası vermiş olduğunu telgrafla Hariciye Nezaretine iletmiştir 105. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti de yabancı devletler tarafından yapılan nakdi bağışlarda aracı kurum görevi yürütmüştür. İngiliz Muavenet Komitesi muhacirin aylık ihtiyacı için Hilâl-i Ahmer e Osmanlı lirası bağışlamıştır. Bu meblağ haricinde komitece önceden Hilâl-i Ahmer e 900 İngiliz lirası verilmiştir. Hilâl-i Ahmer bu lira ile muhacirin iaşe edileceğini belirtmiştir 106. Ayrıca II. İnönü muharebesi esnasında Yunanlılar tarafından köyleri ve evleri yıkılan eşyaları gasp edilen Bozöyük ve Bilecik havalisinin muhtaç ahalisine dağıtılmak üzere Rusya'nın Ankara 102 BCA, / Akşam, , s KA, 101/ KA, 94/ Akşam, , s.2.

155 138 sefaretinden cemiyete ruble altın karşılığı yardım parası verilmiştir. Bu paranın dağıtılmasına yine Hilâl-i Ahmer memurlarından bir heyet seçilmiştir 107. İstanbul'daki Müslüman muhacir ve mültecilere yardım etmek üzere İngilizler tarafından bir yardım komitesi de teşkil edilmiştir. Bu komitede General Harington da yer almıştır. Heyet Gülhane de iskân edilmiş olan muhacirlere haftada 3 defa sıcak yemek dağıtmağa karar vermiştir. Heyet Londra dan büyük miktarda iane geleceğini düşünerek yapılacak yardımları genişletmeyi planlamaktadır. Bunun için Divan-ı Umumiye memurlarından Nevil Rolf, Times gazetesine yazdığı bir mektupta İstanbul daki Müslüman muhacirleri için İngiliz halkının yardımını talep etmiştir. Rolf mektubunda şunları yazmıştır: "Balkan muharebesinden sonra Anadolu'ya gitmek üzere Rumeli den Türk gelmişti. I. Dünya savaşı esnasında Rumlar tarafından işgal edilen araziden Türk sürülmüştü. Son zamanlarda Yunanlıların işgal ettiği araziden İstanbul a kişi iltica etmiştir. Bunların hayatını devam ettirmesi bile İstanbul için bir meseledir. Hilâl-i Ahmer'in parası bitmek üzeredir. 10 İngiliz lirası 25 mülteciyi bir ay geçindirmeğe kâfidir. İngiliz Muhacirin Muavenet Cemiyeti ilkbahara kadar günlük muhacirin iaşesi için lazım gelen parayı tedarik etmek ümidindedir 108. Bazı esnaf da muhacirlere yardım için belirli günlerin hâsılatından pay ayırmışlardır. İstanbul da Şehzadebaşı nda bulunan Çinili fırın sahibi Halit Efendi, Regaip Kandili münasebetiyle o gün için hazırlanmış ve satacağı kandil simidi hâsılatından İstanbul daki Müslüman muhacirler için bir hisse ayıracağını taahhüt etmiştir. Bunun üzerine hâsılatın yüksek olması ve daha fazla para elde edilmesi için bazı gazeteler halka çağrıda bulunarak satılacak olan fırın ürünlerinden almaları ve bu suretle zavallı muhacirlere yardım etmeleri istenmiştir 109. Muhacirin Müdüriyeti İstanbul a iltica eden muhacirler için bağışlarda bulunanlara matbuat yoluyla teşekkür edilmesine karar vermiştir. Çünkü bu tarz bağışların en büyük kıymeti muhacirlere henüz kimsesiz olmadıklarını hissettirmektir. Bundan dolayı muhacirlere nakdi ve ayni yardımda bulunan kimselere takdir ve teşekkürün matbuatta 107 KA, 101/ Vakit, Akşam, , s.4, İleri, , s.3.

156 139 yayınlanmasının önemli olduğu belirtilmiştir 110. Bu şekilde hem yardım edenler taltif edilecek hem de halka örnek teşkil edilmiş olunacaktır. Matbuat yoluyla teşekkür edilenler arasında Küçük Mustafa Paşa da bulunan bir mektebin talebeleri, Musevi bir karı koca ve muhallebici Hacı Recepzade Rasim Efendi yer almaktadır. Öncelikli olarak Küçük Mustafa Paşa da bulunan bir mektebin talebeleri yevmiyelerinden biriktirdikleri 267 kuruşu İstanbul daki Müslüman muhacirlere sarf edilmek üzere Muhacirin Müdüriyetine teslim etmişlerdir. Musevi karı koca ise kuruş bağışlamıştır. Ayrıca İstanbul da Karaköy de muhallebici Hacı Recepzade Rasim Efendi yeni açacağı şubenin açılış günkü hâsılatını tamamen muhacirlere terk edeceğini beyan etmiştir 111. Muhacirine Muavenet Komisyonu nun muhacirlere yardım edebilmek için bulduğu yollardan biri de; tüccar ve esnaf tarafından sarf edilmekte bulunan kese, paket ve sigara kâğıtlarının hâsılatı muhacirlere ait olmak üzere sattırılmasıdır. Bu ürünler her yerden ucuz olarak asma altındaki mahalli bir müesseseden temin edilebilecektir. Akşam gazetesi bütün esnafın bu kâğıtlara rağbet göstermesi ve sarf etmesi çağrısında bulunmuştur. Zira bu şekilde kâğıtlar ucuz olduğundan hem kendi menfaatleri namına hareket etmiş hem de hiç hissetmeksizin zavallı muhacirlere mühim bir yardım yapmış olmakla iki suretle faydalı olunacağı belirtilmiştir. Sadece esnafın değil ahalinin de alacakları eşya ve erzakların muhacirin menfaatine damgalı kâğıtlara konulması ve sarılmasına dikkat etmeleri istenmiştir 112. Akşam gazetesinin Ekim ayında Az Fakat Devamlı İane Usulü başlıklı haberinde muhacirlerin ancak bu şekilde kurtulabileceği üzerinde durulmuştur. Haberde gazeteye gelen ve ismi belirtilmeyen bir zatın yardım konusunda söylediklerine yer verilmiştir. Yardım konusunda halka vazifesinin hatırlatılması gerektiği gibi her ay düzenli olarak herkesten bağış toplanmasının çözüm olacağı savunulmuştur. Gelen zat tam olarak şunları ifade etmiştir: Hilâl-i Ahmer ve Muhacirin Müdüriyeti ve siz bütün gazeteler her gün İstanbul a sığınan Müslümanların açlık ve ölüm tehlikesine maruz bulunduğunu yazıyorsunuz. Ben her sene Hilâl-i Ahmer e lira yardım ediyorum. Bu sene yapamadım ve bugün düşündüm bunun yegâne sebebi kapımı çalıp bana vazifemi hatırlatan biri olmamasındandır. Bunu utanmadan söylüyorum fakat huyumuz ve ananemiz 110 BCA, / BCA, / Akşam, , s.4.

157 140 böyledir. Her şeyi halkın alışkanlıklarını düşünerek yapmalıyız. Bugün İstanbul da tabii ki Donanma Cemiyeti ve Müdafaa-i Milliye Cemiyeti gibi esaslı teşkilatlı tahsildarlı bir teşkilat lazımdır. Bu teşkilattan gaye her ay herkesten devamlı ve muntazam surette iane toplamaktır. İane verilen yere gitmeyenler çoktur ve beş lira verip müsamerelere gidemeyenlerin sonu yoktur. Uçsuz bucaksızdır. Fakat İstanbul da ayda bir, 5, 10, 100 ve kuruş verecekler az değildir. Bu kış İstanbul dan yalnız muhacirler için devamlı iane toplayan böyle bir heyet mevcut olmadıkça zannederim ki muhacirleri açlıktan ve ölümden kurtaramazsınız. Edebiyat hitabeler ve resimler halkı heyecanlandırır bu heyecandan ancak muntazam bir teşkilat istifade edebilir 113. Bu zatın söylediklerine kısmen katılmakla birlikte pullarla iane toplamak suretiyle mahallelerde muhtarlar ve ihtiyar heyetleri vasıtasıyla ahalinin kapılarının çalındığını da belirtmemiz gerekir. Yurt dışında sadece yabancı kuruluşlar değil oralarda yaşayan Türklerde vatan topraklarında yaşananlara kayıtsız kalmamışlardır. Amerika daki Türkler çeşitli şehirlerde yaralı, gazi ve bedbaht muhacirler için Hilâl-i Ahmer e yardım paraları toplamak üzere yardım teşkilatı ve şubelerini meydana getirmişlerdir. Amerika daki Müslümanlar tarafından toplanan dolar Hilâl-i Ahmer e gönderilmiştir. Ayrıca gönderilen 60 dolar doğrudan doğruya Ankara Hilâl-i Ahmeri ne iletilmiştir 114. Bâb-ı âli den Muhacirin Müdüriyeti ne gönderilen tezkerede memurların maaşlarından %1 ini muhacirlere bağışlamalarının padişahın hoşuna gideceği belirtilmiştir 115. Bunun üzerine memurlarda muhacirler için maaşlarından bağışta bulunmuşlardır. Muhacirlere yardımda bulunmak maksadıyla maaşlarının %1 ini bağışlayan memurların bağışları dairelerce kaydedilmiştir. Memurların bu yardımından muhacirlere mühim miktarda yardım temin edileceği tahmin edilmektedir yılı içerisinde yabancıların Müslüman muhacirler için nakdi bağışları ve iane toplama faaliyetleri devam etmiştir. Paris belediye meclisi Müslüman muhacirlere yardım 113 Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s İleri, , s.3.

158 141 için Fransız Salib-i Ahmeri ne Frank verilmesine karar vermiştir 117. Ayrıca Paris te bir heyet İstanbul daki muhacirler için iane toplamaya başlamıştır 118. Anadolu Ajansı ndan verilen habere göre Bulgaristan da Eski Cuma kazası Müslüman ahalisi Anadolu felaketzedeleri için Frank iane toplamışlardır. Bu meblağın İstanbul Hilâl-i Ahmeri ne gönderildiği ve iane toplanmaya devam edildiği haber alınmıştır 119. Akşam gazetesinin verdiği habere göre ise Hahambaşı Efendinin kızı muhacirlerin bulundukları mevkileri dolaşarak bunların ihtiyaçları hakkında bir fikir edindikten sonra muhacirler için iane toplamaya çalışacaktır 120. İstanbul da bulunan yabancı devletlerin mümessilleri de muhacirleri ziyaret ederek nakdi bağışta bulunmuşlardır. Lehistan hükümetinin mümessili eşi ile beraber İstanbul daki muhacirler misafirhanelerini Muhacirin Müdürünün eşliğinde gezmiştir. Sefir, Davut Paşa da yaptığı konuşmasında muhacirlerin yakın zamanda yurtlarına dönmeleri temennisini dile getirmiş ve 250 lira iane vermiştir 121. İngiltere Fevkalade Komiseri Rumbold ve eşi Trakya ve Anadolu muhacirleri menfaatine bir iane defteri açmışlardır Sadaka Fitre ve Zekâtların Verilmesi İane temin etmek için bulunan yollardan biri de sadaka, fitre ve zekâtların Müslüman mültecilere verilmesidir yılının Ramazan ayına gelindiğinde gazeteler vasıtasıyla sadaka, fitre ve zekâtların Müslüman mültecilere verilmesi yönünde çağrılarda bulunulmuştur. Çağrının etkili olması için ayrıca sadaka, fitre ve zekâtın Müslüman mültecilere verilmesinin caiz olduğu yönünde fetva-i şerife alınmış ve gazetelerde yayınlanmıştır. İleri gazetesi sadaka ve fitrelerin muhacirlere verilmesi ile ilgili şu ifadelere yer vermiştir: Paramızı düşmanlarımıza vermeyelim. Bu sene vereceğimiz sadaka ve fitrenyi düşman tecavüzü yüzünden evini barkını çiftliğini çubuğunu bırakarak İstanbul a ilticaya mecbur kalan muhtaç muhacirlere verelim. Müslümanların birbirine olan alakasını bir kat 117 İleri, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s İleri, , s İleri, , s.4.

159 142 daha izhar ve ispata vesile olan ne bulunabilir? Küffarın baskısı yüzünden bizzat peygamber efendimiz Mekke den Medine ye hicret buyurmamışlar mıydı? Onun için muhaceret ve muhacirin hakkında Kuran-ı Kerim de birçok ayet bulunmaktadır. Ayrıca sadaka ve fitrelerin Hilâl-i Ahmer e verilmesi önerilerek bu şekilde verilecek paralarla hakiki bir fayda sağlanacağı yazılmıştır. Zira Hilâl-i Ahmer in kendisine yapılan bağışları iyi kullanma hususunda çalışmayı bilen ve herkesin iftihar ettiği bir müessese olduğu belirtilmiştir 123. Alemdar gazetesinin Sadaka ve Fitrelerinizi Muhacirlere Veriniz başlıklı haberinde Dersaadet e iltica eden binlerce muhacirine verilmesinin caiz olması hakkındaki fetva-i şerife yayınlanacağını bildirmiştir. Ayrıca Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi sadaka, fitre ve zekâtın toplanması ve dağıtımında suiistimale mahal vermemek için memurların mesuliyetinde yürütülmesine karar vermiştir. Ancak İstanbul a muhacir ve mülteci akını nedeniyle 17 merkez tesis edebilmiş, zekât ve sadakanın bu merkezlerde toplanmasına karar verilmiştir 124. Fitrelerin muhacirlere verilmesi için İstanbul un çeşitli yerlerine konulan sandıklar toplanmış ve içlerindeki paralar sayılmıştır. Verilen fitre paralarının toplamı yaklaşık lira kadardır. Şehzadebaşına konulan sandık en çok para toplanan sandık olmuştur yılında Müslüman halka aynı çağrıda bulunulmuştur. İleri gazetesi düşman zulmünden kaçarak İstanbul daki dindaşlarının hamiyetine iltica etmiş olan zavallı muhacir ve mültecilere Müslümanların yardımını daha geniş ölçüde temin etmek maksadıyla fetvaya müracaat edildiğini yazmaktadır. Gazeteye göre zamanın en büyük hayırlarından biri bu biçare Müslümanlara yapılacak yardımlardır Darülfünun Öğrencilerinin Faaliyetleri 1919 yılında işgallerin ardından Batı Anadolu halkının mülteci durumuna düşmesi ile başlayan sefaletlerine karşı sessiz kalamayan Darülfünun talebeleri iane toplamak için faaliyete geçmişlerdir. Darülfünun talebesi dersleri tatil ederek Aydın ve havalisi 123 İleri, , s Alemdar, , s Akşam, , s İleri, , s.1.

160 143 muhacirlerine iane suretiyle yardımda bulunmak üzere görüşmelerde bulunmuşlar ve aralarından 9 kişilik bir heyet seçerek iane toplamak hakkında lazım gelen tedbirlerin hazırlanmasına teşebbüs etmişlerdir. Alemdar gazetesi bu güzel teşebbüsün başarıyla tamamlanmasını temenni ederek, hicretzedelerin cidden yürekler yaralayıcı bir sefalet içinde bulunduklarını beyan etmiştir 127. Darülfünun talebeleri iane toplamak için İstanbul un çeşitli mıntıkalarını kendi aralarında taksim etmişlerdir. İane toplamak için taksim edilen mıntıkalar şunlardır: Eczacı ve Dişçi Mektebi: Beyazıt, Sultanahmet, Çengelköy, Kavaklar 2-Ticaret Mektebi: köprü, Eminönü, Cibali, Galata, Kasımpaşa 3-Mühendis Mektebi: Kasımpaşa dan Halıcıoğlu na, Cibali den Eyüp e ve Adaların bir kısmı 4-Mülkiye Mektebi: Galata dan Beşiktaş, Şişli ve Nişantaşı, 5-Tıbbiye: Üsküdar Haydarpaşa, Kadıköy 6-Baytar Mektebi: Aksaray 7-Fen Fakültesi: Sirkeci den Ayastefanos a kadar 8-Hukuk Fakültesi: Üsküdar dan Çengelköyü ne kadar ve adaların bir kısmında Kasım ayının sonlarına doğru talebeler İzmir muhacirlerine yardım için Darülfünun konferans salonunda tekrar toplanmışlardır. Bu toplantıya mülkiye, hukuk, tıbbiye, baytar, eczacı, dişçi, ziraat ve ticaret mektebi talebesi iştirak etmiştir. Uzun süren görüşmelerden sonra İzmir felaketzedelerine yardım için Konser Heyeti, Tahsilât Heyeti ve Propaganda Heyeti namıyla üç heyet oluşturulmasına karar verilmiştir. Darülfünun müderrislerinden oluşturulan bir idare heyeti de Besim Ömer Paşa nın başkanlığında toplanarak bu meseleleri münakaşa edeceği gibi mektep talebesinin de yeniden toplanması kararlaştırılmıştır. Alemdar gazetesi Darülfünun talebesi tarafından hazırlanan aşağıdaki beyannameyi yayınlamıştır: Bu sene kış, geçen 5 acı yıl gibi tırnaklarında bir masuma kasıt taşıyan cani nefesleri ile ölüm saçan bir acuze gibi yine geldi. Memleketimizin kar ve buzlarla kaplı dağları ve taşları Marmara sahillerimizden İzmir imize kadar uzanıyor. Dindar ve 127 Alemdar, , s Vakit, , s.3.

161 144 faziletkâr olan bir İslam, bir Türk ve bir insan tasavvur edilemez ki, kardeşinin yaklaşan son nefeslerine ve bütün mevcudiyeti ile koşmasın Cihan Harbi nin uzun senelerinde bütün milletler tarihinin şimdiye kadar kaydetmediği felaket ve mahrumiyetler içinde intizar ettikten sonra işte bugün haksızlığı imha edecek yeni insaniyet prensiplerine vakıf ümit etmiş bulunuyor. Bu büyük mücadele içinde can evinden vurulmuş milletler samimiyetle uzanacak olan insaniyetin merhametli ve şefkatli elini bekliyor. Bu şefkatli el henüz kan lekeleri kurumayan dünyanın dört tarafında her yıkılmış yuvaya, her yanmış göğse sükûn ve şifa getirmek için yorulurken yerinde sefil üryan her türlü yardım ve himayeden mahrum muhacirimiz var Son bulan harbin bu son felaketzedeleri İzmir muhaciri kışın insafsız darbeleri altında inleye inleye imdat bekliyor. Çocuklarını hudutlarda feda eden valideler pederler ve babaları şehit olmuş çocuklar bugün kalplerinde kendi acılarının uyandığına inandıkları ve vatandaşlarından harbin felaketini çekmiş milletlerden bütün insaniyetlerden yardım bekliyor Altına girecek çatısı ve yiyecek bir lokma ekmeği olan herkes bu bedbaht masumlara insanlık namına yardım etmelidir. Darülfünun ve Mekatib-i Âliye talebesi bütün İslamiyeti, Türklüğü ve insaniyeti cuma günü Hilâl-i Ahmer namına başlayacak ianeye iştirake davet ediyor 129. İzmir mültecilerine iane toplamak için Darülfünun içerisinde oluşturulan heyetin Aralık ayının birinci gününden itibaren görevine başlamasına karar verilmiştir. İanenin mühim bir toplama ulaşmasını temin etmek için tüccarlara müracaat edilmesi planlanmıştır. Ayrıca heyete faaliyetlerinde gereken yardımın belediye, polis müdüriyeti ve İstanbul vilayeti tarafından yapılması beklenmektedir 130. Vakit gazetesinin 5 Aralık tarihli haberinde de Darülfünun talebesinden oluşan grupların üç gün zarfında önemli miktarda iane topladığını yazmıştır. Hilâl-i Ahmer den iane gruplarına liralık makbuz verildiği halde bunların tamamı sarf edilmiş ve liralık piyango bileti satılmıştır Aralık tarihine kadar toplanan iane liraya yaklaşmıştır. Üstelik bunlara bankalar ve büyük ticarethaneler de dâhil değildir Alemdar, , s Vakit, , s Vakit, , s Vakit, , s.3.

162 145 İlerleyen günlerde Darülfünun talebelerinin İzmir mültecilerine yardım için yürüttükleri faaliyetler basında yer almaya devam etmiştir. Vakit gazetesinin Veliaht Sultan Hazretlerinin İanesi başlıklı haberinde Darülfünun ve Mektebi Âli İane Toplama Heyeti namına bir grubun veliaht hazretlerinin sarayına giderek İzmir felaketzedeleri menfaatine iane toplamak için geldiklerini beyan ederek yardımını istedikleri yer almaktadır. Veliaht hazretleri heyeti kabul ederek demiştir ki: Hepinizi esasen bekliyordum. Gençliğe karşı kalbimde derin bir muhabbet vardır. Milletimizin maruz kaldığımız felaketlerden ancak gençliğin azmiyle kurtarabileceğimize eminim. Haberde ayrıca ülkenin çeşitli yerlerinden ianeye iştirak edenlere yer verilmiştir. Buna göre Tersane-i Amire fabrikalarında çalışan amelelerin maaşlarından belirli bir miktarını muhacirlere terk edecekleri haber alınmıştır. Bahriye Nezareti memurları aralarında toplayacakları iane hâsılatını Darülfünun İane Heyeti ne göndereceklerdir. Ayrıca taşralılar da ianeye iştirak etmektedirler. Çatalca da toplanan kuruş sıhhiye memuru Fethi Bey tarafından Darülfünun heyetine teslim edilmiştir. Tekirdağ dan gelen talep üzerine Darülfünun İane Heyeti tarafından İzmir mazlumları menfaatine hazırlanmış olan piyango biletlerinden gönderilmiştir. Tophane mezbahası baytarı Ferit Bey in vasıtasıyla celep ve kasap esnafı 110 lira iane vermişlerdir. Çürüksulu Mahmut Paşa 20, Beyoğlu Jandarma Taburu efradı 15, Erkânı Harbiye Mektebi tarafından 30 lira bağışlamışlardır. Büyük ticarethaneler, mali müesseseler ve bankalar ianeye iştirak ettikten sonra hesabın kapatılması ve müsamerelerin tertibi meselesi ile uğraşılmasına karar verilmiştir Muhacirler Yararına Düzenlenen Maç, Tiyatro ve Konserler Muhacirlere para temin etmek için çeşitli tarihlerde müsamereler, konserler ve maçlar düzenlenmiştir. Gerek yardım kuruluşları gerek hükümet yetkilileri tarafından düzenlenen bu organizasyonlara halkın katılımını sağlamak için basına müracaat edilmiştir. 14 Aralık 1919 da Darülfünun da birkaç talebeden oluşan müsamere heyeti toplanarak İzmir muhacirleri namına Beyoğlu nda ve Kadıköy ünde Apollon tiyatrosunda iki müsamere verilmesine karar vermiştir 134. Bu tür müsamereler sadece başkentte değil 133 Vakit, , s Vakit, , s.3.

163 146 taşrada da gerçekleşmiştir. Örneğin Karahisar da muhacirler yararına bir müsamere düzenlenmiştir. Bu müsamerenin hâsılatından kuruş temin edilmiştir. Aşair ve Muhacirin Müdüriyeti bu paranın tamamen muhacir ve mültecilerin ihtiyacına sarf edilmesi konusunda Karahisar mutasarrıflığına bir yazı göndermiştir 135. Müdüriyet muhtemelen bazen bu tarz paraların başka ihtiyaçlara harcanması söz konusu olduğu için bu konuda uyarıda bulunmak istemiştir. Akşam gazetesi Muhacirler İçin Büyük Bir Müsamere başlıklı haberinde Muhacirin Müdüriyet-i Umumiye Müdürü Hamdi Bey in himayesinde İzmir muhacir ve mültecileri menfaatine gayet muhteşem bir müsamere verileceğini yazmaktadır. Müsamere Nisan ın 8 inde gündüz hanımlara ve gece beylere verilecektir 136. İzmir Mazlumlarına Muavenet Heyeti de Gülhane parkında bir müsamere tertip etmiştir. Müsamereden elde edilen lira kadar hâsılat Hilâl-i Ahmer veznesine teslim edilmiştir yılına gelindiğinde ilk olarak muhacirler için Dâhiliye Nazırı Ahmet İzzet Paşa nın başkanlığında müsamereler tertip edilmesi kararlaştırılmıştır 138. Ayrıca İstanbul daki mevcut spor kulüplerinden İttihat spor kulübü ile Fenerbahçe aralarında bir maç düzenlemeye karar vermişlerdir. Bu maçtan elde edilecek hâsılatın Müslüman muhacirlere tahsisini muhacirin komisyonuna teklif etmişler, Komisyon tarafından bu teklif memnuniyetle kabul edilmiştir 139. Müslüman Muhacirlere Muavenet Komisyonu bunun üzerine Polis Müdüriyeti ne gönderdiği yazıda bu müsabakanın İstanbul da futbol şampiyonluğunu tesis etmesi nedeniyle spor müsabakasında heyecan ve galeyan meydana geleceği için bu maçta sayıca yeterli polis memurunun görevlendirilmesini istemiştir yılı Ağustos ayı içerisinde Müslüman Muhacirlere Muavenet Komisyonu tarafından İstanbul'a iltica eden Müslüman muhacirlerin ihtiyaçlarını karşılamak için hazırlanan nizamname gereğince muhaceret konulu ve Zehra adlı bir opera düzenlemek için harekete geçilmiştir. Komisyon reisi Damat Şerif Paşa ve azaların da hazır bulunacağı 135 BOA, DH. ŞFR. 107/ Akşam, Vakit, , s İleri, , s Vakit, l, s BCA, /

164 147 opera Millet Tiyatrosu nda gerçekleşecektir 141. Ayrıca Ağustosun 22 sinde ve Eylülün 5 inde muhtaç Müslüman muhacirlere yardım maksadıyla yalnız hanımefendiler için büyük bir konser verilmesi takdir edilmiştir 142. Müsamere ve konserler düzenlemek kadar halkın bunlara katılımını sağlamak da bir o kadar önemlidir. Muhacirin Müdüriyeti halkın bu tür organizasyonlara katılımını artırmak için çeşitli yollara müracaat etmiş ve elinden gelen gayreti sarf etmiştir. Muhacirlerin kışlık ihtiyaçlarını karşılamak üzere Hamdi Bey her hafta Cuma günü Beyoğlu nda mâbeyn-i hümâyûn orkestrası tarafından düzenli olarak konser verilmesi için teşebbüste bulunmuştur. Padişah bu hususta mâbeyn-i hümâyûn orkestrasına müsaade etmiştir. Talimata göre böyle bir konserin her defasında 75 ila 120 lira kadar kira bedeli ödenmesi zaruri olduğu halde Madam Pelle nin yardımıyla bu meblağ 10 liraya kadar indirilmiştir. Burada müzik yapacak olan musiki heyeti memleketin cidden yegâne ve hakiki sanatkârlarından oluşan bir zümre olduğu için herkes tarafından memnuniyetle dinlenecekleri ve katılımın fazla olacağı tahmin edilmektedir 143. Bu konserlerin beşincisi 1921 yılının son gününde verilecek olup bu konsere veliaht Abdülmecid inde iştirak etmesi beklenmektedir. Muhacirin Müdüriyeti bütün kış bu müsamerelere devam etme kararı almıştır 144. Türk muhacirleri yararına Leydi Harington da bir balo tertip etmiştir. İşgal kuvvetleri komutanı General Harington bunun üzerine aşağıdaki beyannameyi neşretmiştir: Yardıma davet Türk muhacirlerine yardım için Leydi Harington tarafından vaki olan davete binaen soruyorum: A. İstanbul da bu yardım için her birisi 10 lira vermek üzere 49 kişi bana katılmak arzusunda mıdır? B. İstanbul da bu yardım için her birisi 20 lira vermek üzere 49 kişi bana katılmak arzusunda mıdır? C. İstanbul da bu yardım için her birisi 50 lira vermek üzere 49 kişi bana katılmak arzusunda mıdır? 141 BCA, / Akşam, , s Akşam, , s İleri, , s.3.

165 148 Bana katılmak isteyen kişilerin hangi sınıfa girmek istedikleri Müttefikin Karargâhı Umumiyesinde İşgal Kuvvetleri Başkumandanlığı yaverine malumat vermelerini rica ederim. Bu listelerin tamamen dolacağını ümit ederim. General Harington İşgal Kuvvetleri Başkumandanı 145. Beyannameden de anlaşılacağı üzere General Harington un himayesi altında İstanbul da Türk muhacirleri menfaatine büyük bir balo verilecektir. Balo Şubatın 27. günü Harbiye de İngiliz Karargâhı Umumiyesinde gerçekleşecektir. Gazeteler de Türk mültecileri yararına verilen bu baloya halkın katılması için çağrıda bulunmuşlardır. Akşam gazetesi yurtlarını pek acıklı şartlar içinde terk etmeye mecbur olan muhacirlerin sefaletlerini azaltmak için yapılan bu davete herkesin icabet edeceğini ümit ederek bu insani hizmete iştirak etmek isteyenlerin ianelerini başkumandanlık yaverine göndermeleri ve balo için bilet satın almaları rica edilmiştir. Ayrıca gönderilecek her şey ve biletlerin tamamen Müslüman muhacirlerine yardım eden İngiliz komisyonuna teslim edileceği yazılmıştır 146. Balo planlandığı gibi Şubat ayının sonunda gerçekleşmiştir. Harbiye mektebinde sipahi ocağında düzenlenen baloya veliaht hazretleri de katılmıştır. Balo salonu Osmanlı ve müttefiklerin bayraklarıyla süslenmiştir. Nazırlardan bir ikisi, İtalya, Amerika, Japonya mümessilleri ve pek çok İngiliz müttefik zabitlerinin de hazır bulunduğu baloya çok sayıda kişi iştirak etmiştir. General Harington balo da yaptığı konuşmada: Hemen bütün milletlere mensup kadınlar ve erkekler birçok müşkülatlara rağmen hiç olmazsa bu vesile ile aralarındaki ihtilafı bertaraf ederek insaniyet köprüsü diye tanımlayacağım bir zeminde birleştiler bu davete icap ettiler. Davut Paşa kışlasında ahırlarda ve çeşitli yerlerde bulunan kaderlerine boyun eğmiş o biçare ihtiyar kadınların çocukların kalplerine hitap edecek olan şefkat ve ulvi cenabınızdan çok memnun olduk. 145 Akşam, , s Akşam, , s.2. Balo için çalışmalar yürütülürken Leydi Harington muhacirlerin barındıkları yerleri ziyaret etmeye devam etmiştir. Hamdi Bey ile birlikte Gülhane, Beyazıt Barakaları ve Eyüp Sultandaki İplikhane kışlasında bulunan muhacirleri ziyaret etmiştir. Leydi Harington bu yerlerde pişmekte olan yemeklerden tatmış ve beğenmiştir. Hasır yapan fanila ve çorap ören muhacir çocukları takdir edilmiştir. Bu çocuklara çalıştıkları için kendilerini çok tebrik ederek sizi her zaman ziyaret edeceğim ve böyle çalıştığınız müddetçe size yardımdan geri durmayacağım demiştir. Leydi ayrıca Davut Paşa kışlasının tarla kısmındaki muhacir çocuklarına dağıtılmak üzere 3 sandık süt verilmiş ve her 15 günde 3 sandık göndereceğini de vaat etmiştir. Akşam, , s.1. Türk mültecilere yardım için oluşturulan İngiliz komitesi ise iane toplama çalışmalarını sürdürmekle birlikte Şubat ayı itibarıyla muhacirin idaresine bir şey teslim etmemiştir. Yalnız Hilâl-i Ahmer vasıtasıyla yakın muhacire ekmek ve çorba temin etmiştir. Gös. yer.

166 149 Hindistan a da müracaat ettik. Vali-i Umumi bu maksatla bir iane cetveli açtırdı. Bu tarihe kadar İstanbul daki yardımlar, bu balo hâsılatı ve Hindistan da toplanan para İngiliz yani Osmanlı lirasını buluyor ki bu para İngiliz muavenet komitesine tevdi edilecektir. Yardım toplanmaya devam edilecektir. Refikamın iane defteri gelecek ianeleri de toplayacaktır. Yarın tam cetvel yayınlanacaktır. Bu cetvelin padişah tarafından 500 lira miktarında bir ihsanı ihtiva edeceğini de ilave haber vermek isterim. İaneye iştirak eden bankalar, ticarethaneler, şirketler, cemiyetler ve bu geceye katılanlara teşekkür ederim 147 demiştir. İstanbul da ayrıca Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti nden İstanbul a iltica eden cami avlularında aç sürünen bedbaht muhacirlerin ihtiyaçlarını temin maksadıyla muhteşem bir konser düzenlenmiştir. Akşam gazetesinde veliaht Abdülmecid Efendi nin bu müsamereye katılmayı kabul ettiği yazılmıştır. Konser, İstanbul da bulunan ünlü Avrupa müzikçilerinin iştiraki ve Milli Kafkas Çerkez dansları, şarkıları ve Kafkas musikileri ile 9 Nisan da verilecektir. Biletler ise İstanbul da yeni postane karşısında Kafkas hanında satışa sunulmuştur 148. Müslüman muhacirler yararına düzenlenen müsamereler sınırlarımız dışına taşmıştır. New York tan 12 Mayıs tarihiyle Türk Muavenet Komisyon Heyeti başkanı tarafından İleri gazetesine gönderilen yazı da harbin arkada bıraktığı binlerce kimsesiz yetim ve muhacirlere yardım maksadıyla oluşturulan cemiyetin New York ta bulunan Musevi vatandaşlara bir müsamere tertip ettiğinden bahsedilmiştir. Yazıdan anlaşıldığı kadarıyla bu Museviler Osmanlı topraklarından Amerika ya göç etmişlerdir. Çünkü yazıda vatana karşı olan alakalarını esirgemeyen bu muhterem vatan kardeşlerimizin yardımına müracaat edilmiştir şeklinde bir ifade kullanmıştır. Museviler bu müsamereye büyük alaka göstermiş ve müsamere salonunu doldurmuşlardır. Müsamerede İstanbul a ait bir iki film gösterilmiştir. Muhacir ve yetimlerin sefaletini tasvir eden manzaralar çoğu kişiyi ağlatmıştır. Musevi vatandaşlar bu zavallılara yardım için müsamerenin sonunda iane toplamak suretiyle duydukları üzüntüyü fiili olarak ifade etmişlerdir İleri, , s Akşam, , s İleri, , s.2.

167 Hanedan Mensuplarının Yardımları Başta padişah olmak üzere hanedan mensuplarının Müslüman mültecilere yaptıkları yardımlar gazetelerde yer almıştır. Mültecilere kimsesiz olmadıkları ve devlet babanın onların yanında olduğu hatırlatılmak istenmiştir. İşgaller karşısında askeri ve siyasi olarak bir şey yapamayan devlet baba en azından şefkat elini mülteci durumuna düşen halkının üstünden çekmediğini ve onlara karşı duyarsız olmadığını göstermeye çalışmıştır. Vakit gazetesinin 16 Aralık tarihli haberinde Padişahın İzmir mültecileri için yaptığı yardımdan bahsedilmiştir. Vahdettin İzmir mültecileri için lira bağışlamıştır. Haberde bu yardım için şu değerlendirme yapılmıştır: Efrad-ı millet hakkında eyledikleri şefkat ve himayeyi bu kerede ibraz bulunmuşlar ve bilcümle tebaalarını minnet ve şükran altında bırakmışlardır 150. Veliaht Abdülmecid Efendi ise hâsılatı Türk gazi ve yaralılarıyla göçmenlere harcanmak üzere iki tablosunu Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ne bağışlamıştır 151. Müslüman Muhacirlere Muavenet Komisyonu tarafından verilen bilgiye göre ise padişah Müslüman muhacirlere iane olmak üzere bir müddet için hazine-i hassadan her ay 250 lira verilmesi hususunda emir buyurmuşlardır 152. Müslüman ahalinin yardımlarını temin etmek adına hanedan ailesinin yaptıkları bağışlar ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır. Prenses Emine Hanımefendi muhacirlere dağıtılmak üzere Muhacirin Müdüriyeti Umumiyesi ne lira göndermiştir 153. Hamdi Bey in de hazır bulunduğu bu dağıtımda muhacirlerin mevkilerinden bir kısmını dolaşarak lira muhacirlere dağıtılmış, vaktin geç olması nedeniyle 645 liralık dağıtım başka bir güne ertelenmiştir 154. Sultan Abdülhamit Han ın kızı Refia Sultan ile şehzade Abdülrahim in kızı ve Prenses Emine Hanımefendi muhacirlere dağıtılmak üzere 150 şer lira bağışlamışlardır 155. Hamdi Bey in Akşam gazetesine verdiği beyanatta ise Bâb-ı âlî den gelen bir tezkerede 150 Vakit, , s Mesut Çapa, a.g.m., s Vakit, İleri, , s Alemdar, , s İleri, , s.2, Vakit, , s.2.

168 151 padişahın tahsisatından bir kısmını muhacirlere lütuf buyurduklarının bildirildiğini açıklamıştır Muhacir ve Mültecilere Yapılan Ayni Yardımlar İaşe Mütareke döneminin başlangıcında ilk olarak I. Dünya Harbi esnasında toprakları Rus istilasına uğrayarak iç bölgelere göç eden vilâyat-ı şarkiye mültecilerinin yerlerine iadelerine hız verilmiştir. Tabi bunların sevkleri esnasında ve evlerine döndüklerinde başlıca mesele iaşe hususu olmuştur. Dâhiliye Nezareti ile bölge vilayetleri arasında iaşe konusunda çeşitli yazışmalar gerçekleşmiştir. Aralık 1918 de Muhacirin Müdürü Umumisi Hamdi Bey tarafından Diyarbakır Valisine gönderilen yazıda, ordudaki mevcut zahirenin ordunun iaşesine kifayet etmeyeceğinin tebliğ edilmesi üzerine muhacirlere yevmiyeleri karşılığında zahire verilmesinin kararlaştırıldığı ve durumun İaşe Nezareti ne bildirildiği belirtilmiştir. İaşe Nezareti bu durum karşısında Diyarbakır vilayetinde bulunan muhacir ve mültecilere muhtacîn ve benzerleri gibi iaşe fiyatı üzerinden zahire verilmesini vilayete yazmıştır 157. Dâhiliye Nezareti nden Erzurum vilayetine gönderilen telgrafta vilayet dâhiline gelen muhacir ve asli ahaliden yardıma muhtaç olanların 25 Aralık 1918 tarihli kararnameye göre tahsisatı fevkaladeden iaşelerinin lazım geldiği bildirilmiştir 158. Maraş Mutasarrıflığı na gönderilen yazıda ise 85 haneyi aşkın Van, Bitlis ve Erzurum mültecilerine gerekli yardımın yapılması, iaşelerinin temini istenmiştir 159. Kısa süre sonra da Elviye-i Selâse ve çevresine Ermeni çetelerinin saldırıları başlamıştır. Doğu Cephesi 3 Aralık 1920 de Ermenistan la imzalanan Gümrü Anlaşması ile kapanmıştır. Bu tarihten itibaren iaşe hususunda bu defa bölge vilayetleri ile Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti arasında yazışmalar meydana gelmeye başlamıştır. Doğu da özellikle Kars ili hem I. Dünya Harbi esnasında hem de mütarekeden sonra istilaya uğramıştır. Dolayısıyla Kars mültecilerinin vaziyeti iki kez önem arz etmektedir yılının sonlarında Kars ve Beyazıt'a Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti tarafından gönderilen yazıda muhacir ve mültecilerden muhtaç olanların iaşe ve iskânlarının uygun 156 Akşam, , s BCA, / BOA, DH.ŞFR. 96/ BCA, /

169 152 olduğu bildirmiştir 160. Ayrıca Trabzon dan sevk edildikleri halde geçimlerini temin edemeyen ve geri gelen mülteciler olmuştur. Bunların durumuyla ilgili Sıhhiye Vekâleti ve Trabzon Sıhhiye Müdüriyeti arasında yazışmalar cereyan etmiştir. Vekâlet, Kars ve civarı halkından olduğu bildirilen mültecilerden iaşeye muhtaç olanların sefaletlerine meydan verilmemesi için yardım yapılmasını istemiştir 161. Vekâletle iaşe hususunda bir yazışma da Sivas Sıhhiye Müdüriyeti ile gerçekleşmiştir. Bu defa sorulan soru Sivas ta iskân edilen muhacirlerin iaşe edilip edilmeyeceğidir. Gelen cevapta iskân edilen muhacirlerden yalnız aciz kadınlar ile işe güce muktedir olmayan erkeklerin iaşelerinin temin edilmesinin zaruri olduğu belirtilmiştir 162. Ülkedeki iaşe sıkıntısı dikkate alınarak çalışamayacak durumda olanların iaşe edilmesi münasip görülmüştür. Mütareke sonrası Vilâyât-ı Şarkiye mültecilerinin iaşeleri temin edilmeye çalışılırken Yunanlıların İzmir e asker çıkarmaları ile bu defa Batı Anadolu ahalisi mülteci durumuna düşmüştür. Maruz kaldıkları mezalimden mecburen iltica eden Müslüman ahalinin mahallerine iadeleri için tertibat alınmış ise de bazı sebepler ve mecburiyetlerden dolayı bunlardan bir kısmının memleketlerine iadeleri mümkün olamayacağı anlaşılmıştır. Bunun üzerine bu gibi kişilerden pek muhtaç olanların Vilâyât-ı Şarkiye mültecileri gibi bir müddet muhacirin tahsisatından iaşe ve iskân masraflarının karşılanmasına karar verilmiştir 163. Alınan karar üzerine Aydın, Manisa, Denizli, Karahisar-ı Sahip ve Karesi livaları dâhiline iltica eden İzmir ve çevresi Müslüman ahalinin durumlarını iyileştirmek için hükümet tarafından yardım yapılmaya başlanmıştır. Mültecilere her tarafta yardım yapılmasına imkân olamayacağı dikkate alınarak iaşe ve aşar ambarlarındaki zahirelerin bedelleri muhacirin tahsisatından alınarak mültecilere iaşe temin edilmesi kararlaştırılmıştır. Ambarların muhteviyatının miktarı ve dağıtılma şekli ise gönderilecek müfettişlerce tespit ve tayin edilmiştir 164. İşgallerin genişlemesiyle birlikte İzmir e bağlı çevre yerlerden daha güvenli olarak görülen merkeze doğru ahali göç etmeye başlamıştır. İzmir'e gelmiş Müslüman mültecilerin Amerika ve İngiliz hayır cemiyetleri tarafından iaşe edilmekte oldukları, 160 BCA, / BCA, / BCA, / BCA, / Alemdar, , s.2.

170 153 bölgeden Dâhiliye Nezareti ne 21 Mayıs 1919 tarihinde gönderilen telgrafla bildirilmiştir 165. Maliye Nezareti nin göçmenlerin iaşelerini temin için aşar ve iaşe ambarlarında bulunan zahireden gereken kadarının muhacirin komisyonlarına verilmesini bildirmesi üzerine İzmir de vilayet aşar ve iaşe ambarlarından yeterli miktarda zahirenin Muhacirin Müdüriyeti ne verilmesi kararlaştırılmıştır 166. Bu dönemde Amerikalı yetkililer tarafından öncelikli olarak Ermeni ve Rum muhacirlere dağıtılmak üzere zahire getirilmiştir. Alemdar gazetesi 1919 yılının Temmuz ayında Amerika dan İstanbul a ton zahire geleceğini haber vermektedir 167. Akşam gazetesi ise Amerika yardım komisyonunun Trabzon daki ahaliye dağıtılmak üzere hükümete 650 ton hububat verdiğini yazmıştır 168. Tasvir-i Efkâr gazetesi de Amerika Muavenet Teşkilatının ne kadar hububat dağıttığına dair heyet azalarından birinin verdiği aşağıdaki bilgilere yer vermiştir: 169 Kirmastı daki İzmir Türk muhacirlerine dağıtılmak üzere Türk Komitesine kilo Balıkesir'deki İzmir Türk muhacirlerine dağıtılmak üzere Türk Komitesine kilo 9 köy ahalisine dağıtılmak üzere Bursa'dan Gemlik'e nakil olunan kilo Ekmek yapılıp dağıtılmak üzere Bursa'da bulunan kilo Trabzon'a gönderilmek üzere Mudanya'dan vapura yüklenen kilo Trabzon'a gönderilmek üzere Bandırma'dan vapura yüklenen kilo. Amerika Muavenet Komisyonu reisi Harbiye Nazırı Süleyman Şefik Paşa ile gerçekleşen mülakatta muhtaç ahaliye dağıtılacak erzak için depo hazırlanmasını rica etmiştir. Komisyon yanmış olan mahallelerde ayrıca barakalar inşa etmeyi düşünmektedir. Bunun üzerine İstanbul Belediyesi baraka inşasına müsait olan arsaların haritalarını Amerikan komisyonuna göndermiştir BOA,DH.ŞFR. 631/ Engin Berber, a.g.e., s Alemdar, , s Akşam, , s Tasvir-i Efkâr, , s Akşam, , s.2.

171 154 Batı Anadolu mültecilerinin göç ettiği yerlerden Muğla da muhacir ve mültecilerin iaşesinde sıkıntı yaşanmıştır. Muğla livasından Dâhiliye Nezareti ne gönderilen tarihli telgrafa göre bu sıkıntı aşar ve iaşe ambarlarından hiç bir tarafa zahire verilmemesi yönünde daha önce verilmiş olan emirden kaynaklanmıştır. Fakat muhacir ve mültecilerin açlık yüzünden sefalet ve perişanlığa düşmelerine izin vermemek için kısa sürede bu karardan geri adım atılmıştır. Aşar ve iaşe ambarlarından kâfi miktarda muhacir ve mültecilere zahire verilmesine müsaade edilmiştir 171. Karahisar dâhilindeki Aydın mültecilerinin iaşe ve çeşitli ihtiyaçlarının temini için merkezden lira verilmiştir. Ek olarak iaşe maddesinden liralık daha tahsisat gönderilmesi takdir edilmiştir. Karahisar dan Dâhiliye Nezareti ne gönderilen telgrafta bu mültecilerin iaşe ve iskânlarında müşkülat içerisinde bulunulduğunun bildirilmesi üzerine bunlara günlük verilecek erzak miktarı Maliye Nezareti ile yapılan görüşmeler sonucu 1 kiloya çıkarılmıştır. Dâhiliye Nezareti muhtaç olanlara bu hesaba göre aylık istihkakları olan 30 kilo zahire ve unun teslim edilmesini Karahisar a bildirmiştir 172. Bununla birlikte Nazilli, Söke, Çine, Karasu, Alaşehir, Soma, Akhisar, Kırkağaç ve Kuşadası kazalarındaki muhacir ve mülteciler için lazım olan kilo zahirenin verilmesine de onay verilmiştir 173. İtalyanların Kuşadası ve Söke yi tahliye etmeleri ile birlikte Yunan kuvvetlerinin bölgeye ilerlemesi sonucu Antalya, Muğla ve Çine civarına binlerce mülteci iltica etmiştir. Hilâl-i Ahmer tarafından bölgeye gönderilen heyet iltica eden ahaliden en az nüfusun yardıma muhtaç olduğunu genel merkeze bildirmiştir. Heyet delegelerince bunların bir ay boyunca ekmek ve iaşelerinin temini kararlaştırılmıştır. Ancak mahallinde un tedariki pahalı olduğundan İstanbul'dan 65 kiloluk 3. nevi 400 çuval un satın alınmasıyla doğruca Güllük iskelesine 15 gün zarfında heyeti murahhasa namına gönderilmesi istenmiştir BCA, / BOA, DH. ŞFR. 103/ İleri, KA, 298/ 15. TBMM si de savaştan zarar gören ahalinin iaşesi hususunu öncelikli olarak ele almıştır. Yunan mezaliminin tespit ettirilerek Avrupa efkâr-ı umumiyesine bildirilmesine dair verilen takrir mecliste görüşülürken Mazhar Müfit Bey Bilecik ve havalisinde tamamen açıkta kalan ahali için Dâhiliye Nezareti nin ne yaptığına dair bir sual yöneltmiştir. Dâhiliye Müsteşarı Refet Bey bu meselenin üç kısımda ele alındığını ve ilk olarak iaşeden mahrum kalan kısım için Eskişehir e lazım gelen tebligatın yapıldığı ilk çıkacak tren ile un buğday gönderildiği ve bunların ahaliye dağıtılacağı cevabını vermiştir. TBMMZC, Devre I, İçtima Senesi 2, Cilt 9, s.383..

172 155 Fransızlarla Kuva-yı Milliye arasında çatışmaların devam ettiği Adana da ise ahali yakın çevreye dağılmıştır. Bölgeye Hilâl-i Ahmer tarafından İmdad-ı Sıhhiye Heyeti gönderilmiştir. Ereğli de bulunan Hilâl-i Ahmer tabibi Adana İmdad-ı Sıhhiye Heyeti Riyasetine Ereğli de iaşeye muhtaç Adana mültecilerinin miktarının azami olduğunu yazmıştır. Mahalli hükümetçe mültecilere kazan ve tencere verilmiştir. Ayrıca fasulye, nohut, patates ve un yardımında bulunacağı da vaat edilmiştir 175. Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti Adana mültecilerin iaşesi hususunda Hilâl-i Ahmer e müracaat etmiştir. Vekâlet Pozantı ve civarında kadar Adana mültecisinin fevkalade sefalet içerisinde bulunduğunu belirtmiştir. Bu duruma bir son verilebilmesi için cemiyet hesabına her mülteciye günlük yarımşar okka ekmek ve birer kap yemek temin edecek bir aşhanenin tesis edilmesi istenmiştir 176. Muhacirin Müdüriyeti nden Edirne ye gönderilen yazı da kefalet-i müteselsile ile sermaye almış iken vefat eden muhacirlerin ailelerinin hakikaten muhtaç oldukları tespit edildiği takdirde iaşelerinin kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir 177. Mütareke döneminde işgal bölgelerinden en çok mültecinin sığındığı yer, daha önce de ifade edildiği gibi başkent İstanbul olmuştur. Özellikle 1919 yılının sonlarından itibaren işgal bölgelerinden ahali akın akın İstanbul a iltica etmeye başlamıştır. İstanbul aslında göç için yasak bölgedir. Fakat dönemin şartları içerisinde bu göçleri engellemek mümkün olmamıştır. Bu göçler engellenemediği gibi yaşanan katliamlar nedeniyle İstanbul hükümeti Marmara sahiline yığılan ahaliyi Hilâl-i Ahmer vasıtasıyla İstanbul a nakletmek zorunda kalmıştır. Dolayısıyla İstanbul da her geçen gün muhacir ve mülteci sayısı artmıştır. İşgal İstanbul unda bunların iaşesini temin etmek başlıca sorunlar arasında yer almıştır. Bu hususta Hilâl-i Ahmer, Muhacirin Müdüriyeti ve yabancı yardım kuruluşlarının çabaları ön plana çıkmıştır. Yabancı kuruluşların Müslüman muhacirlere yaptıkları erzak yardımı genellikle bu yardımın Hilâl-i Ahmer veya Muhacirin Müdüriyeti ne teslim edilmesi ve onlar vasıtasıyla dağıtılması şeklinde gerçekleşmiştir. İaşe yardımı konusunda Muhacirin Müdürüiyet-i Umumiyesi nin çeşitli kuruluşlardan yardım talep ettiği görülmektedir. 175 KA, 150/ KA, 850/ BCA, /

173 156 Muhacirin Müdüriyeti, Harbiye Nezareti Levazımat Riyaseti ne müracaat ederek muhacirler için günlük 200 ekmek verilmesini talep etmiştir. Bu müracaat üzerine okkası on kuruş 7 paradan olmak üzere günlük 200 ekmek verilmesi kabul edilmiştir 178. Amerika Şark-ı Karip Muavenet Heyeti muhacirlere dağıtılmak üzere 22 sandık süt, 2 sandık süt hülasası, 10 çuval buğday unu ve 1 sandık mum vermiştir 179. İstanbul Muhacirin Müdürü tarafından düzenlenen ve İngiliz Salib-i Ahmer Cemiyetine verilen bir raporda Eylül ayı içerisinde Edirne vilayetinin, Kırk Kilise, Keşan, Tekfur Dağı ve Uzunköprü kazaları ile İzmit sancağı ve ona bağlı olan yerlerden mültecinin geldiği ve bunlara hükümetçe sıcak yemek dağıtıldığı belirtilmiştir. Bunların sefaletine meydan vermemek için nüfusu üç ay kadar iaşe edilebilecek erzak ihtiyacı bulunduğu belirtilmiştir. Akşam gazetesi bu durum karşısında İngiliz Salib-i Ahmer Cemiyeti nin muhacirlere dağıtılmak üzere büyük miktarda erzak vereceğini yazmıştır 180. Bu büyük yardımın içeriğini kilo un ve bulgur oluşturmaktadır 181. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ise bu dönemde nüfusa 3 ay müddetle ekmek vererek iaşe etmiştir 182. İstanbul Fukaraperver Cemiyeti de Haseki deki aşevlerinde muhacirlere muntazaman sıcak yemek ve ekmek dağıtmıştır. Amerikan Şark-ı Karîb müfettişi cemiyetin faaliyetlerini büyük takdirle karşıladığını söylemiş ve yardım vaadinde bulunmuştur 183. Kasım ayında İngiliz Salib-i Ahmer Cemiyeti, Muhacirin Müdüriyeti ne 30 çuval pirinç ile 20 çuval un daha bağışlamıştır 184. Muhacirin Müdüriyeti İstanbul da yardıma muhtaç muhacir ve mültecilere imkân dâhilinde belirli günlerde erzak dağıtmıştır. Akşam gazetesi 23 Aralık 1920 tarihli nüshasında erzak dağıtılma günü olması nedeniyle e yakın muhacire zeytinyağı, pirinç, tuz gibi gıda maddeleri dağıtıldığını yazmıştır yılının son günlerinde mültecilere yardım edilebilmesi için Dâhiliye Nazırı Vekili Mustafa Arif Beyefendi ile Muhacirin Müdürü Hamdi Bey tarafından yapılan teşebbüsler sayesinde Maliye Nezareti nce muhacirin dairesine mevcut ihtiyacı karşılayacak miktarda avans verilmesi konusunda teminat alınmıştır. Bu sayede ihtiyaç listeleri hazırlandıktan sonra Muhacirin 178 İleri, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s KA, 850/ Vakit, , s İleri, , s Akşam, , s.2.

174 157 Müdüriyetince resmi muhacirin misafirhanelerinin dışında muhtaç durumda bulunan mültecilere günlük yarımşar ekmek dağıtılması takdir edilmiştir 186. Hükümet ve yardım kuruluşlarının dışında İstanbul da esnaf ve tüccarların mültecilerin iaşeleri için yaptıkları bağışlar da dikkat çekmektedir. İleri gazetesi, Edremit bakkaliyesi sahibi Asım Bey tarafından muhacirlere verilmek üzere 370 kilo sabun ve bu miktarda zeytinyağı bağışladığını yazmıştır 187. Ayrıca Aralık ayının sonunda tüccardan Fikri Bey 151 kilo fasulye, 79 kilo pirinç, 48 kilo süt, asma altı tüccarlarından Edremitli Nihat Bey 54 kilo zeytinyağı, İstanbul birinci kâtibi Mehmet Eşref Bey 288 kilo patates ve tüccardan Tevfik Bey 68 kilo zeytinyağı bağışında bulunmuştur yılında asma altı tüccarlarından olup ismini söylemek istemeyen bir kişi yanında 900 çuval pirinç ile Anadolu Kavağı nda iskân edilmiş olan muhacirleri ziyaret etmiş ve pirinci muhacirlere dağıtmıştır 189. Çeşitli sebepler ile İstanbul a gelmiş olan muhacir ve mültecilere önce münferiden Muhacirin Müdüriyeti tarafından yardım edilmiş ve ihtiyaçları tetkik edildikten sonra ellerine birer vesika verilmiştir. Vesika alan muhacirler bundan sonra her hafta mevcut olan erzak ve eşyayı almışlardır. Her geçen gün bunların sayısının artması nedeniyle müdüriyet bunlar içinde muhtaç olmayanların mevcut olması ihtimalini dikkate alarak yeni bir talimatname hazırlamıştır. Bu talimatnameye göre: 1-Aralarında maaş sahibi bulunan ailelerde, maaş sahibinin iaşesi ile mükellef olduğu aile efradından başka muhtaç olmak şartıyla peder, büyük peder, valide, hemşire, birader ve bekar kız, kız yeğenleri, erkek yeğenler ve kocalı kadın olmayan kızları ile ufak çocukları maaş miktarı ile mukayese edilerek her bir nüfusa aylık 400 kuruş isabet ettiği takdirde bunlara yardım edilmeyecektir. Aile efradı ancak bir kısmına tekabül eder ise bunlar hariç bırakılarak diğer kısmına yardım olunacaktır. Mesela ailenin kuruş maaşlı bir ferdi bulunsa ve bu ferdin kendilerini iaşe ile mükellef bulunduğu üç nüfus daha bulunsa bunlardan üç nüfusa yardım edilmeyip yalnız birisine erzak verilecektir. Maaş sahibi iaşesi ile mükellef olduğu aile efradı muhtaç olduğu halde diğer muhacirin gibi yardım olacaktır. 186 Akşam, , s İleri, , s Alemdar, , s Akşam, , s.2.

175 Son mahallere Memalik-i Osmaniye nin başka yerlerinden Dersaadet e gelip misafirhanelere sevk edilinceye kadar kabul edilmiş bulunan ahval-i hazıra dolayısıyla sevklerine imkân bulunmayan muhacir ve mültecilerin geliş zamanlarına bakılmayarak muhtaç bulunanlar iaşe olunacaktır. 3- Vilâyat-i Şarkiye mültecilerinden olup memleketlerine gitmiş ve tekrar İstanbul a gelmiş olanlar muhacirin idaresine müracaatla sevklerini talep etmemiş ve bir sebep bir bahane ile İstanbul da kalmış muhacir ve mültecilere yardım edilmeyecektir. 4-Yunanlılar tarafından İzmir, Aydın havalisinden iltica etmiş bulunan ahaliyi asliye ile son zamanlarda Balıkesir ve Bursa havalisinin işgali üzerine iltica edenler ilk vasıta ile memleketlerine iade oluncaya kadar, muavenet edilecek ancak gitmekte imtina edenlere muavenet edilmeyecektir. 5- Emval-i metruke de arazi vs. verilmesiyle iskân edilmiş muhacirlerden olup asıl sahiplerinin dönmeleri üzerine açıkta kalarak İstanbul a gelenler başka mahallere sevk oluncaya kadar yardım olunacaklardır. Sevk olunacakları mahallere gitmeyenlerden ise yapılan yardım kesilecektir. 6- Muhacirler iskân oldukları mahalleri yalnız Yunan işgalinden terk etmiş ve tekrar iadeleri mümkün bulunmamış ise bunlar hakkında dördüncü fıkrada geçtiği gibi ahaliyi asliye gibi muamele olunacaktır. 7-Memleket-i kadimelerine memalik-i ecnebiye gitmek maksadıyla Dersaadet e gelmiş bulunan muhacirlere ne iaşe ne de sevk hususunda muamele yapılmayacaktır. 8- Şark-i Trakya dan işgal dolaysıyla gelenlerden önceden memurlardan maaş almayanlar ve iradı bulunmayanlara şimdilik yardımda bulunulacaktır. İkinci olarak mazuliyet, azledilmiş ve sair suretlerle memuriyeti asliyeleri veyahut emeklilik maaşı alan memurlar hakkında şimdilik birinci fıkra gereğince muamele yapılacaktır. Sonradan bir memuriyete tayin edileceklerin iaşesi ise mükellef olduğu aile efradına yardım edilmeyecektir. Yunanlılar tarafından çıkartılan ahaliyi asliyeden yardıma muhtaç oldukları tayin edilenlere yardım olunacaktır. İskân oldukları emval-i metrukeye ait araziyi sahiplerinin dönmesi üzerine terke mecbur kalarak iltica eden muhacirlerin ahir mahallere sevk ve iskân edilinceye kadar yardım göreceklerdir. Yunan işgali esnasında korkuyla iltica eden ahaliyi asliyeden muhtaç bulunanlar memleketlerine iade olunacaklardır. Sevklerine kadar yardım yapılacaktır. Gitmekten kaçınanlara yardım yapılmayacaktır.

176 Çalışmaya muktedir tek yalnız erkeklerden yardıma muhtaç görülenlere geldikleri zamandan itibaren azami iki ay yardım edilecektir. Bu kaideye aileler meyanındaki erkekler için de riayet edilecektir. 10- İstanbullu olup memuren bulunduğu Şark-i Trakya da ve İzmir in Yunanistan tarafından idaresi üstlenilen kısmından iltica suretiyle gelenlerden yardıma muhtaç bulundukları tespit edilenlere şimdilik yardım edilecektir. 11- İcra kılınacak tahkikatta bir aile efradının kendi mesaileri ile geçimlerine muktedir oldukları anlaşıldığı takdirde yardım icabına göre tamamen veya kısmen kesilecektir yılının ilk aylarında Amerika Şark-ı Karîb Muavenet Heyeti Müslüman muhacirlere dağıtılmak üzere kâfi miktarda fasulyeyi Muhacirin Müdüriyeti ne vermiştir 191. Heyetin daha kapsamlı bir yardımda bulunması için Amerika dan heyete gelen mallardan gümrük resmi alınmaması gerekmektedir. Bu konudaki muamele tamamlandığında heyetin eşyaları depolara nakil olunacak ve sonra mültecilere dağıtılmaya başlanacaktır. Bu yardım Muhacirin Müdüriyeti nde mevcut erzakın tükendiği ve mültecilere erzak dağıtılamadığı bir dönemde gerçekleşmesi bakımından önemlidir 192. Mütareke yıllarında muhacir ve mültecilere günlük ekmek temini iaşe konusunda en önemli hususu teşkil etmiştir. Özellikle savaşlar nedeniyle hububat üretiminde meydana gelen düşüş ekmek teminini de güçleştirmiştir. Akşam gazetesi Muhacirin Müdüriyeti nin 1921 yılının Şubat ayından itibaren iaşe komisyonunca muhtaç diye seçilen mültecilere günlük yarımşar okka ekmek dağıtılmaya başlanacağı haberini vermektedir. Ayrıca Anadolu Kavağı nda iskân edilmiş muhacirlere dağıtılmak üzere kâfi miktarda erzak gönderilmiştir 193. Müslüman Muhacirlere Muavenet Komisyonu nun 3 Ağustos 1921 de Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği tezkerede ise fırıncılar tarafından muhtaçlara dağıtılan ekmeklerin, günün şartları içerisinde en muhtaç bir halde ve sefalet içinde bulunan muhacirlere verilmesinin münasip bulunduğu, bu sebeple ekmeklerin Muhacirin Müdüriyeti ne teslimi hususunda belediyeye emir buyrulması istenmiştir Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s BCA, /

177 160 Amerika Şark-ı Karîb Heyeti, Muhacirin Müdüriyeti ne araba ile eşya nakil etmiştir. Bu eşyanın içinde 90 çuval un, 90 çuval fasulye, büyük miktarda tıbbı malzeme ve şeker de yer almaktadır. Eşya nakli tamamlandıktan sonra dağıtım muamelesine başlanacaktır 195. Bu yardım üzerine Muhacirin Müdüriyeti Şubat ayı içerisinde İstanbul da mevcut muhtaç muhacirlere erzak olarak fasulye ve un dağıtmıştır 196. Muhacir ve mültecilere yapılan erzak yardımının Mart ayında da devam ettiği anlaşılmaktadır. İstanbul Vilayeti Muhacirin Müdüriyeti muhtaç muhacirlere un, fasulye, mum ve hasta çocuklara da Amerika Muavenet Heyeti nden alınan sütleri dağıtmıştır 197. Mayıs ayında ise Hilâl-i Ahmer İstanbul da mevcut muhacirlerden nüfusa her gün muntazaman ekmek ve sıcak yemek vermek suretiyle iaşelerini üstlenmiştir. Yalova ve havalisinden gelen yardıma muhtaç muhacir karşısında Muhacirin Müdüriyeti nin çaresiz ve vasıtasız kaldığı bir sırada bu yardım gerçekleştirilmiştir. Muhacirin Müdüriyeti tercihen son gelen mültecilerden oluşmak üzere muhtaçların listesini düzenlemiştir 198. Şark-ı Karîb Muavenet Heyeti, muhacirlere tekrar bir miktar bakla ile az miktarda un vermiştir. Yardım heyeti mültecilerin durumlarını dikkate aldığından daha fazla yardımda bulunacağı tahmin edilmektedir. Hükümette bu hususu için muavenet heyetinin eşyalarını üç ay daha gümrükten muaf tutmuştur 199. Fransa fevkalade komiseri General Pelle nin eşi Hamdi Bey ile muhacirlerin bulunduğu yerleri ziyaret ederek bizzat yaptırmış olduğu şekerlemeleri biçare muhacir çocuklarına kendi eliyle dağıtmıştır. Yine Madam Pelle nin sayesinde Fransız Salib-i Ahmer Heyeti muhacirlere 30 sandık irmik, 3 sandık süt ve 2 çuval pirinç bağışlamıştır 200. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti İstanbul da Davut Paşa kışlasında iskân edilen muhacir ve mültecilere yemek ve ekmek dağıtmıştır yılı içerisinde verilen yemek ve ekmek miktarları aşağıdaki gibidir: 195 Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s Vakit, , s Akşam, , s İleri, , s.3.

178 161 Tarih Ekmek Sarfiyatı Yemek Kepçe Sarfiyatı Mayıs ( Okka) Aşhane de açılmıştır Mayıs Haziran , Temmuz , Ağustos Eylül , Ekim Aşhane kapanmıştır. Toplam Ekmek verilen nüfus bu adedin 2 katıdır 201. Selimiye kışlasındaki muhacir ve mültecilerin iaşesi hususunda ise Hilâl-i Ahmer Cemiyeti nin Kadıköy Şubesi tarafından genel merkeze müracaat edilmiştir. Genel merkezde bu konu görüşüldükten sonra şube 27 Temmuz 1921 tarihinden itibaren haftada 5 gün olmak üzere Selimiye kışlasındaki muhacir ve mültecilerin iaşesini üstlenmiştir 202. Amerikan Şark-ı Karîb Muavenet Heyeti İstanbul daki muhtaç muhacirlere Temmuz ayında yeniden erzak yardımına başlamıştır. Heyet tarafından kâfi miktarda un, pirinç ve fasulye verilmiştir 203. Heyet Ağustos ayında da 200 çuval fasulyeyi Muhacirin Müdüriyeti ne teslim etmiştir 204. Fransız bir muhabir Hamdi Bey ile beraber çeşitli mahallerdeki muhacirleri ziyaret etmiş ve Yunanlılar tarafından yapılan mezalimin tesirini bizzat görmüştür. Bu manzaradan etkilenen muhabir mültecilerin çocuklarına dağıtılmak üzere şeker alınması için 600 kuruş hediye etmiştir 205. Selimiye ve Davut Paşa kışlalarındaki muhacirlerin Hilâl-i Ahmer tarafından iaşeleri kesilmiş ve bunların sevkleri de yapılamamıştır. Bunun üzerine Muhacirin Müdüriyeti bunlardan bir kısmının iaşe masraflarının temin edilmesini tekrar Hilâl-i Ahmer den 201 KA, 850/ KA, 28/ Akşam, , s Akşam, , s İleri, , s.3.

179 162 istemiştir. Akşam gazetesi cemiyetin bu isteği kabul etmesiyle birlikte bütün kışlalarda ikamet etmekte bulunan mültecilerin iaşesinin müdüriyet tarafından üstlenildiğini yazmıştır. Ayrıca Selimiye ve Davut Paşa daki muhtaç bulunan mültecilere erzak dağıtımı kararlaştırılmıştır 206. İleri gazetesine hapishanede bulunan 200 Müslüman mahkûm adına Karagümrüklü Salim oğlu Mahmut imzasıyla bir mektup gönderilmiştir. Mektupta mahpusların perşembe günü kendi nafakalarından tasarruf edecekleri et, ekmek ve erzak istihkaklarını medrese köşelerinde, duvar diplerinde ve bilhassa yangın harabelerinin ıssız yerlerinde yaşayan biçare mültecilere terk edecekleri bildirilmiştir. Gazete bu yardımı takdiri şayan bir hamiyet olarak değerlendirmiştir 207. Bu haber İstanbul da bir lokma ekmeğe muhtaç mültecileri görmezden gelenlere örnek olarak verilmiştir. Zira ahaliyi yardım konusunda teşvik edecek bir davranış sergilenmiştir yılının sonlarına doğru Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi Davut Paşa kışlasındaki mültecilere haftada iki gün sıcak yemek dağıtma kararı almıştır. Bu kararın alınmasın da kısmen konser hâsılatı kısmen de iane ücretlerinden ayrılan meblağ etkili olmuştur. Bu suretle bir ayda lira kadar bir masraf tutan yemek dağıtımının devamı içinde karşılık temin edilmiştir Bununla birlikte Muhacirin Müdüriyeti tarafından Selimiye Kışlasındaki mültecilere günlük verilmekte olan ekmek miktarına 300 kiyye (okka 400 dirhem) daha ilavesi kararlaştırılmıştır yılında Fransız ve İngiliz yardım kuruluşlarının Müslüman muhacir ve mültecilere iaşe hususunda daha esaslı bir şekilde yardım etmeye başladıkları görülmektedir. Tabi bu durum Muhacirin Müdüriyeti ni biraz da olsa rahatlatmıştır. Öyle ki Davut Paşa kışlasındaki mültecilere ilk defa olarak etli pilav dağıtılmıştır. Yemeklerin dağıtımının intizamı için Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi gerekli tertibatı da almıştır 210. İngiliz ve Fransız yetkililer Cerrah Paşa ve Şeyhülharem Cami ve civarındaki mültecilere ekmek ve yemek dağıtımında bulunmuşlar ve yanlarında bulunan İstanbul Muhacirin 206 Akşam, , s İleri, , s İleri, , s Akşam, , s Akşam, , s.4.

180 163 Müdürü Muzaffer Bey e yakında mültecilere esaslı yardımda bulunacaklarını vaat etmişlerdir 211. Şubat ayında da Muhacirin Müdürü Umumisi Hamdi Bey gazetelere İngiliz makamlarının 600 mültecinin iaşesini üstlendiği bilgisini vermiştir 212. Fransa Salib-i Ahmeri ise Müslüman mülteciye her gün sıcak yemek ve çocuklara da sıcak süt dağıtma kararı almıştır. Bu dağıtımı kendi tesis edecekleri aşhaneleri vasıtasıyla gerçekleştireceklerdir. Bunun için önce Fransa Fevkalade Komiseri General Pelle ve Fransa dan gelen Fransız Salib-i Ahmeri merhusu Hamdi Bey ile birlikte Gülhane, Eyüp Sultan muhacirin misafirhaneleri ile Selimiye ve Davut Paşa kışlalarını gezerek sıcak yemek dağıtımında hazır bulunmuşlardır 213. Fransızlar bu aşhaneyi Selimiye kışlasında tesis etmişler ve Mart ayında resmi bir açılış merasimiyle faaliyete geçirmişlerdir 214. İngiliz Muavenet Komitesi ise Davut Paşa kışlasındaki mültecilerin iaşelerini üstlenmiştir. İngilizlerin iaşelerini üstlendikleri mültecinin adedi kişi civarındadır 215. İngilizler de Selimiye kışlasında resmi bir açılış merasimi gerçekleştirmiştir 216. Mart ayı içerisinde bu art arda gerçekleşen resmi merasimler İstanbul daki Müslüman mültecilerin iaşesi hususunda İngiliz ve Fransızlar arasında açıkça bir rekabetin yaşandığı izlenimini vermektedir. Tabi Amerikalılar da bundan geri kalmamış ve İstanbul daki mültecilerin bir kısmının iaşesini üstlenmiştir 217. Bunun üzerine Muhacirin Müdüriyeti geri kalan mültecilere daha geniş yardımda bulunabilmek için Muhacirin İaşe Talimatnamesini tadil etmiştir 218. Tadil edilen talimatnamenin yeni şekline göre geri kalan mültecilere haftada iki defa verilmekte olan sıcak yemek dağıtımı dörde çıkarılmıştır 219. Muhacirin talimatnamesi gereğince İstanbul a iltica eden mültecilere Muhacirin Müdüriyet-i Umimiyesi bir sene müddetle iaşe etmekte sonra muavenet etmemekteydi. Aynı zamanda bu mülteciler İstanbul a geldikten sonra 3 ay zarfında Muhacirin Müdüriyeti ne müracaat etmeye mecburdular. Bundan sonra geldikleri sabit olursa iaşe edilmezlerdi. Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi İstanbul a iltica eden mültecilerin miktarının ekseriyetini ve işsizliğini dikkate alarak mültecilerin iaşe müddetini 1,5 seneye vardırmıştır. Aynı 211 Akşam, , s İleri, , s İleri, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s İleri, , s İleri, , s.3.

181 164 zamanda müracaat müddeti de 6 aya uzatılmıştır 220. Talimatnamenin tadil edilmesinin ardından uygulama süreci başlamış ve müdüriyet Ramazan ayında mültecilere her akşam sıcak yemek verilmesi kararını almıştır 221. Amerika Şark-ı Karîb Muavenet Heyeti tarafından verilecek 100 koyunun ise İplikhane bahçesinde beslenmesi ve orada mültecilere dağıtılması planlanmıştır 222. İaşe konusunda yaşanan bu rahatlama ne yazık ki ancak birkaç ay sürmüştür. Yabancı kuruluşların yardımlarını kesmeye başlamaları ile yine iş başa düşmüştür. Muhacirin Müdüriyeti yeni kararlar almak zorunda kalmıştır. İngiliz Muavenet Heyeti tarafından Hindistan ve diğer mahallerden toplanan paralar muhacirin ihtiyacına sarf edilmek üzere Hilâl-i Ahmer e verilmiştir. Hilâl-i Ahmer de bu parayı Davut Paşa kışlasındaki muhacirlerin masraflarına karşılık Muhacirin Müdüriyeti ne teslim etmiştir. Bu heyetin yardımı kesmesiyle birlikte Hilâl-i Ahmer Cemiyeti de Davut Paşa kışlasındaki muhacirden ünün iaşesini kesmek mecburiyetinde kalmıştır. Hilâl-i Ahmer ve Muhacirin Müdüriyeti arasında cereyan eden müzakere neticesinde birinci derecede bulunan muhacirin Hilâl-i Ahmer ce kalan ü aşkın ve ikinci derecede fakir mültecilerin de Muhacirin Müdüriyeti nce iaşesi kararı alınmıştır 223. Davut Paşa kışlasında iaşeleri kesilen mültecinin 800 üne Muhacirin İdaresince ekmek tahsis edilmiştir. Ancak daha sonra 400 kişiye daha Muhacirin İdaresince ekmek verilmeye başlanmıştır. Akşam gazetesi bunlara haftada 4 günde sıcak yemek verileceğini yazmıştır. İaşeleri kesilen geri kalan 300 mülteci ise mesaiye sevk edilmiştir 224. Temmuz ayının sonunda Fransız hastane vapuruyla Paris belediyesinin 100 ton konserve ile sandık et kutusundan oluşan iaşe yardımı İstanbul a ulaşmıştır 225. Bu yardıma karşın Ağustos ayının sonunda Selimiye kışlasındaki e yakın mülteciye Fransız Salib-i Ahmeri tarafından verilen ekmekler kesilecektir. Bu mültecilere Fransızlar tarafından yalnız yemek verilecektir. Akşam gazetesi Davut Paşa kışlasındaki nüfus 220 Akşam, , s İleri, s Akşam, , s İleri, , s Akşam, , s İleri, , s.2.

182 165 mülteciden üne İngiliz Muavenet Komitesi, 900 nüfusa da Muhacirin İdaresi tarafından ekmek ve yemek verildiğini belirtmiştir 226.Ancak yardımlar birkaç ay sürmüştür. Selimiye kışlasındaki muhacirlerin iaşesi hakkında Fransız Salib-i Ahmeri nin mesaisine son vermesi üzerine Fransız işgal kıtaatı kumandanı Şarbin'in refikası madam Şarbi tarafından muhacirine yardım hakkında teşebbüslerde bulunmak üzere ayrıca bir muavenet komitesi oluşturulmuştur. Bu komite 10 Ocak tarihine kadar Selimiye deki muhacirlere sıcak yemek dağıtılmasını temin ile meşgul olacaktır 227. Büyük Taarruz sonrası muhtemelen Yunanlılar tarafından çekilirken çıkardıkları yangınlar sonucu evleri yakılarak açıkta kalan yardıma muhtaç bulunan ahaliye Muhacirin İdaresi tarafından dağıtılmak üzere 100 çuval un gönderilmiştir 228. Ekim ayında ayrıca muhacirlere dağıtılmak üzere çeşitli şahıslardan ihale yoluyla bakliyat, un ve Amerikan yağı satın alınmasına karar verilmiştir Giyecek Doğu da Ermenilerin batı da Rumların katliamlarından kaçan mültecilerin pek çoğunun yanlarına bir şeyler almaya fırsatları olmamıştır. Dolayısıyla birçoklarının üstlerindekilerden başka giyecekleri bir şeyleri yoktur. Basında memleketlerini terk ederek bir taraftan ateş ve yangın diğer taraftan kurşun ve süngü tehdidi altında kalan mültecilerin çıplak denecek bir halde oldukları yazılmıştır 230. İzmir işgalinin ardından çevre illere göç eden mültecilerin eski yerlerine iadesi için heyetler oluşturulmuştur. Balıkesir ve Karahisar havalisine gönderilen heyetler vasıtasıyla ahaliye çeşitli eşyalar gönderilmiştir. Bu eşyalar Balıkesir e 140 battaniye, 500 kürk, 250 kilim, Karahisar a ise 360 battaniye, kürk ve 750 kilimdir 231. Başta Hilâl-i Ahmer olmak üzere çeşitli kuruluşlar tarafından muhacir ve mültecilerin giyecek ihtiyaçları temin edilmeye çalışılmıştır. İşgallerin ilk kurbanlarından 226 Akşam, , s Vakit, , s Akşam, , s BCA, / İleri, BCA, /

183 166 olan İzmir mültecilerine Hilâl-i Ahmer Cemiyeti tarafından yorgan ve o miktarda yün fanila, çorap ve çocuk fanilası gönderilmiştir 232. Askeri kurumların ambarlarında mevcut giyecek ve eşyadan muhacir ve mültecilere yardımlarda bulunulmuştur. Dâhiliye Nezareti askere ait Kızaklı ambarından elbise ve çadır gibi malzemelerden Aydın havalisi mültecilerine dağıtılmak üzere gerekli miktarda verilmesini talep etmiştir 233. Sadece İstanbul a sığınmış olan mültecilere değil işgal bölgesinde daha güvenli gördükleri İzmir merkeze sığınanlara da giyecek yardımı ulaştırmak için gayret sarf edilmiştir. İzmir merkezde bulunan mültecilere dağıtılmak üzere çift çorap Muhacirin Müdüriyeti tarafından satın alınmıştır 234. Ancak satın almalar sırasında bedellerin peşinen karşılanmadığı anlaşılmaktadır. Maddi sıkıntılar nedeniyle İzmir ve havalisinden iltica eden muhacirler için tüccardan alınan kumaşların bedeli ödenememiştir. Tüccarlar kumaşların toplam bedeli olan kuruşun ödenmesini yetkililerden talep etmiştir 235. Mart ayı geldiğinde de Anadolu nun çeşitli yerlerine sığınan mülteciler için muhtelif eşyalar gönderilmiştir. Alemdar gazetesi Tokat, Zile, Trabzon, Balıkesir, Bursa ve Konya dâhilinde bulunan çıplak ve yardıma muhtaç muhacirlere 700 balya eşya gönderileceğini bildirmektedir. Bu eşya muhacirin idaresi memurlarından Mustafa, Hamit, Naci ve Nuri Beyler tarafından gönderilerek muhacirlere dağıtılacaktır. 236 Harbiye Nezareti ise İstanbul da bulunan muhacir ve mültecilerin muhtaç olanlarına verilmek üzere; 100 adet don, 100 adet gömlek, 100 adet pamuklu ve 100 adet mintanı Muhacirin Müdüriyeti ne teslim etmiştir 237. Yardıma muhtaç muhacir ve mültecilere dağıtılmak üzere esnaf ve şahısların çeşitli giyim eşyaları bağışladıkları görülmektedir. Mustafa Şamlı Ticarethanesi tarafından İstanbul daki muhtaç muhacirlere dağıtılmak üzere 120 adet fanila, don ve gömlek 232 İleri, BCA, / Alemdar, , s BCA, / Alemdar, , s Alemdar, , s.2.

184 167 verilmiştir 238. Aralık ayında ise ismini vermeyen bir hanımefendi tarafından verilen 30 don ve 50 gömlek ile müdüriyet ambarlarından devredilmiş 136 çift çarık ve aynı miktarda elbise, Hint Hilâl-i Ahmer Cemiyeti nden verilen 11 çift potin, 146 çift çorap, 9 fanila, 3 boyun atkısı İstanbul daki muhacir ve mültecilere dağıtılmıştır 239. Rıza Paşa nın kerimesi Bedriye Hanımefendi ise 46 adet don, 47 adet gömlek, 4 adet bohça bağışında bulunmuştur 240. Akşam gazetesi de Amerika Şark-ı Karîb Muavenet Heyeti nin Derince deki kıyafet deposunda mevcut eşyayı İstanbul a naklettikten sonra muhacir ve mültecilere giyecek yardımında bulunacağına dair haber yayınlamıştır 241. Akşam gazetesi Mart ayında çıkan iki nüshasında İstanbul da mevcut muhacir ve mültecilerin en fazla iç çamaşırına ihtiyaçlarının olduğu üzerinde durmuştur. Buna dayanarak Amerikan heyetinden son defa olarak verilmiş olan büyük miktarda kumaş ve ipliklerden ilk etapta 500 kadar erkek ve kadın için don ve gömlek imalatına karar verildiği yazılmıştır. Üstelik bu kumaşlar Beyazıt taki muhacirin atölyesindeki muhacirin kadınları tarafından biçilip dikilecektir 242. Aynı gazetesi Nisan ayının sonlarında da İstanbul da bulunan muhtaç muhacirlere kıyafet ve iç çamaşırı dağıtılacağını duyurmuştur 243. Çamaşır ihtiyacının taşrada da mevcut olduğu görülmektedir. Ereğli de bulunan Adana mültecilerine takım çamaşır dağıtılmıştır 244. Hilâl-i Ahmer in Beşinci İmdad-ı Sıhhiye Heyeti Aydın livası dâhilindeki mültecilerin tedavileri için yardımlarda bulunmuştur. Ancak Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekili bu mültecilerin en zaruri ihtiyaçları için başlıca levazımdan bile mahrum bulunduklarını ve bu zavallılara giyecek gibi yardımların yapılmasının daha uygun olacağının mahallinden bildirildiğini Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ne iletmiştir. Hilâl-i Ahmer den bu konuda yardım da bulunması istenmiştir 245. Muhacirin ve şehitlerin çıplak bir halde ve yardıma muhtaç çocuklarına elbise ve çamaşır verilmesi için de Hilâl-i Ahmer e müracaat edilmiştir İleri, , s Alemdar, , s Alemdar, , s Akşam, , s Akşam, , s.3.; Akşam, , s Akşam, , s KA, 150/ KA, 850/ KA, 850/206.

185 168 Amerika daki Türkler ve Müslümanlar tarafından muhacirlere yardım maksadıyla gönderilen eşya Muhacirin Müdüriyeti tarafından teslim alınmıştır. Muhacirin Müdüriyeti bu yardım hasebiyle birer teşekkürname göndermiştir 247. İngiliz Salib-i Ahmeri ve Amerika Muavenet Heyeti nden muhacirlere dağıtılmak üzere muhacirin idaresine giyecekler teslim edilmiştir 248. İngiliz Salibi Ahmeri ne mensup iki aza Davut Paşa kışlasına bizzat giderek muhacire kışlık giyecek dağıtmıştır. Ayrıca muhacire fanila, çorap ve yün yelek verilmiştir 249. Aralık ayının sonunda yapılan yardımlarla Muhacirin Müdüriyeti nin elindeki giyecek miktarı adete ulaşmıştır yılının son günlerinde Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti nden Ankara Hilâl-i Ahmer Murahhaslığı na gönderilen yazıdan Anadolu nun iç bölgelerine hicret etmiş muhacir ve mültecilerinde giyecek konusunda sıkıntılar yaşadığı anlaşılmaktadır. Ankara hastanesinde ve muhacirin arasında ortaya çıkan bulaşıcı hastalığın önüne geçmek için çamaşırların temizlenmesi gerektiği halde bunların başka çamaşırları bulunmadığından gereken temizlik yapılamamıştır. Bu sorunun çözülmesi için 100 kat çamaşıra ihtiyaç vardır. Ancak tahsisat mevcut olmadığından çamaşırların Hilâl-i Ahmer Cemiyeti tarafından Sıhhiye Vekâleti ne teslimine müsaade edilmesi istenmiştir. Bu talebe olumlu cevap gelmiş ve iç çamaşırı ihtiyacı Hilâl-i Ahmer ce karşılanmıştır 251. İstanbul da ise Eski Hilâl-i Ahmer binası dâhilinde tesis edilen Fransız Salib-i Ahmer heyetinin ikinci yardım şubesi Müslüman muhacirlere elbise ve ayakkabı dağıtacağını bildirerek muhtaç muhacirlerin bir listesinin düzenlenmesini talep etmiştir 252. Fransızlar kısa süre sonra da 135 kız çocuğuyla 190 erkek çocuğuna elbise vermiştir. Verilen eşya arasında iç çamaşırı ve çorapta mevcuttur. Heyet 250 muhacir çocuğuna daha aynı yardımda bulunmayı planlamaktadır 253. Fransız ve İngiliz Salib-i Ahmeri ile Amerikan Şark-ı Karîb Muavenet Heyeti nden temin edilen parçaya yakın giyeceğin Müdüriyet-i Umumiye ambarında mevcut olanlarla birleştirilerek muhtaç muhacirlere 247 İleri, , s Akşam, , s Akşam, , s İleri, , s KA, 21/ İleri, , s İleri, , s.3.

186 169 dağıtılması için harekete geçilmiştir. Müdüriyet bu dağıtıma Mayıs ayı sonlarında başlayacaktır 254. İtalyanların Kuşadası ve Söke yi tahliye etmeleri ile birlikte Antalya, Muğla ve Çine civarına iltica eden en az yardıma muhtaç nüfusa Hilâl-i Ahmer heyeti tarafından çamaşır, elbise, fanila vesaire dağıtılması kararlaştırılmıştır 255. Muhacirin Müdüriyeti giyecek yardımına zafer kazanıldıktan sonra da devam etmiştir. Muhacirin Müdüriyeti lira tutarındaki giyeceği kurtarılmış illerdeki muhacirlere göndermeye karar vermiştir. Akşam gazetesi yangın ve harabenin ortasında bulunan ısınabilecekleri bir battaniyeye muhtaç olan felaketzedelere, para değil de giyecek gönderilmesinin takdirle karşılandığını yazmıştır Soba ve Yakacak Muhacir ve mültecilerin kışın gelmesiyle birlikte önemli ihtiyaçlarından birisi de soba ve yakacak olmuştur. Muhacir ve mülteciler göç ettikleri yerlerde geçici olarak cami, medrese, baraka ve kışla gibi yerlerde iskân edilseler de kış geldiğinde ısınma sorunları ortaya çıkmıştır. Bu sorunu çözmek için Muhacirin Müdüriyeti nin çaba sarf ettiği görülmektedir. Soba ve yakacak ihtiyacı sadece muhacir ve mülteciler için değil görevli memurlar içinde geçerlidir. Ankara muhacirin misafirhanesinde müdürün odasında bir önceki yıl soba bulunmamasından ve kışın sert geçmesinden dolayı vazife yapamayacak dereceye gelinmesi nedeniyle 1918 yılının son ayında bu konuda merkeze müracaat edilmiştir. Bu senede aynı şeylerin yaşanmaması için müdür ve dosya odasına birer soba temin edilmesi istenmiştir. Ancak ambarlar da mevcut soba ve soba borusu olmadığından dışarıdan pazarlık yoluyla satın alınmasına müsaade edilmiştir. Muhacir misafirhanesine pazarlık yoluyla alınan sobalara kuruş ödenmiştir 257. Mütarekeden hemen sonra muhacir 254 İleri, , s KA, 298/ Akşam, , s BCA, /

187 170 memurlarının odasına dahi kurulacak sobanın elde mevcut olmaması ilerleyen günler de bu konuda yaşanacak sıkıntıların habercisidir. Amerika Muavenet Komisyonu Eylül 1919 da muhtaç ahaliye dağıtılmak üzere kilo kömür almaya karar vermiştir. Bu kömürler İzmit ve Adapazarı ormanlarından celp edilecektir 258. Kasım 1919 da Afyon dan Muhacirin Müdüriyeti ne gönderilen telgrafta kışın şiddetine karşı ısınma için gönderilen 350 kuruşluk havalename ile sadece yarım araba odun alınabileceğinden kuruşun acilen gönderilmesi istenmiştir. Birkaç gün sonra ısınma için tekrar para talep edilmiş olması ihtiyacın ne boyutta olduğunu göstermektedir. İlerleyen tarihlerde Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi ısınma için kuruş göndermiştir 259. İstanbul da Fukaraperver Cemiyeti ise 1920 yılının ilk karının yağdığı gün Aksaray civarındaki muhacirlere kömür dağıtmıştır 260. İngiliz yardım cemiyeti tarafından da İstanbul daki muhacirlere dağıtılmak üzere Muhacirin Müdüriyeti ne kâfi miktarda kömür verilmiştir. Bu kömürler muhacir barakalarına muntazaman ulaştırılmıştır 261. Şubat 1921 de Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi tarafından kilo kömür satın alınarak soğuktan korumak için muhacirlere dağıtılması kararlaştırılmıştır 262. Muhacirin Müdüriyeti bir sonraki kış için Eylül ayından hazırlıklara başlamıştır. İstanbul daki muhacirlerin ikamet etmekte oldukları bazı kışlaların tamiratına başlanmıştır. Bu husus için lira kadar daha sarf edilmesi beklenmektedir. Ayrıca kışlalardaki muhacirler için kış münasebetiyle 400 soba ile çamaşır, ayakkabı, battaniye ve şilte gibi şeylerin dağıtılması kararlaştırılmıştır. Bu yardımın yapılabilmesi için Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi Maliye Nezareti nden gerekli miktarda para istemiştir 263. Ekim ayında Akşam 258 Akşam, , s Ortak, a.g.m., s.72, Vakit, , s Akşam, , s Alemdar, , s Alemdar, , s.4.

188 171 gazetesinin haberine göre Maliye Nezareti Müslüman muhacirlere dağıtılmak üzere odun tahsis etmiş ve keyfiyeti Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi ne bildirmiştir 264. İleri gazetesinin Muhacirlerin Bulundukları Yerlere Soba Kurulacak başlıklı haberinde geçen kış esnasında sobasızlık yüzünden muhacirlerin çok fazla ızdırap çektiklerini dikkate alan Muhacirin Müdüriyeti nin bu kış için kışlalarda soba yakılmasını temin etmeye çalıştığı yer almıştır. Sadece soba değil Muhacirin Müdüriyeti çeşitli yerlerde yakılmak üzere kilo kömür ve çeki odun da temin etmiştir 265. İleri gazetesinde Kasım ayında çıkan başka bir haberden ne yazık ki sobaların henüz alınamadığı anlaşılmaktadır. Zira Muhacirin Müdüriyeti bu sobalar için Harbiye Nezareti ne müracaat ederek Süleymaniye ambarlarında mevcut askeri sobaların muhacirlere verilmesini talep etmiştir. Harbiye Nezareti ise bu müracaata bir cevap vermemiştir. Haberde resmi dairelerde sobalar yanmaya başlarken muhacirlerin soğuktan titrediği belirtilerek, memurlardan evvel muhacirlerin düşünülmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bunun içinde Harbiye Nezareti nin sobaları bir an evvel Muhacirin Müdüriyeti ne göndermesinin gerekliliğine vurgu yapılmıştır 266. Akşam gazetesinin haberine göre kara kıştan herkesten fazla muzdarip olan muhacirlere aile başına 5 kilo kömür dağıtılmıştır. Muhacirlere toplam olarak kilo kömür temin edilmiştir 267. Muhacirin Müdüriyeti nin sipariş etmiş olduğu büyük ve küçük iki tür soba ancak Aralık ayında müdüriyete teslim edilmeye başlanmıştır 268. Ocak ayında da muhacirin misafirhanelerinde 5,10, 20 şer sobalar kurdurulmuştur. Bu sobalar için kâfi miktarda odun da temin edilmiştir 269. Ocak ayı içerisinde kışın soğuğundan muhacirleri korumak isteyen bir hayırsever tarafından çeşitli yerlerdeki muhacirlere dağıtılmak üzere muhacirin idaresi emrine 600 kiyye kömür bağışlanmıştır 270. Şubat ayı içerisinde de muhacirlere yakacak yardımı devam etmiştir. Muhacirin idaresince muhtelif yerlerdeki muhacirlere yakacak ihtiyaçlarını temin için 180 çeki odun ve kilo kömür dağıttırılmıştır Akşam, , s İleri, , s İleri, , s Akşam, , s İleri, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s.3.

189 Sağlık Faaliyetleri Sağlık yardımları konusunda ön plana çıkan kuruluş elbette Hilal-i Ahmer Cemiyeti olmuştur. Cemiyet gerek bölgelere direk gönderdiği ilaçlarla gerek se oluşturduğu İmdad-ı Sıhhiye Heyetleri ile sağlık konusunda mütareke dönemi boyunca çeşitli faaliyetlerde bulunmuştur. Savaş koşulları ve yokluklar hastalıklara davetiye çıkarmıştır. I. Dünya Harbi esnasında uygulanan ambargo yüzünden ilaç temininde yaşanan güçlükler salgın hastalıkların artmasına ve çabucak yayılmasına neden olmuştur yılında da ülkenin çeşitli yerlerinden salgın hastalıklarla ilgili haberler gelmeye başlamıştır. Bu dönemde Çukurova nın her tarafında bilhassa Adana da yerli halk ve mülteciler arasında frengi çok fazla artmıştır. Adana da ahalinin %60 ı, Urfa da ise %80 i bu hastalığa yakalanmıştır 272. Ayvalık hükümet tabibi de aynı illetle ilgili 10 Ağustos 1919 da Hilal-i Ahmer Cemiyeti ne müracaat ederek mülteciler ile yerli ahali arasında pek çok frengili mevcut olduğunu bildirilmiştir 273. İzmir merkezde de cami, kilise ve medreselere dolmuş on binlerce göçmenin bulunması bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Temmuz ayında veba ve çiçek hastalığı görülünce, Sıhhiye Müdüriyeti çeşitli yerlerde aşı istasyonları oluşturarak isteyenleri ücretsiz olarak aşılamaya başlamıştır. Kasım ayından itibaren çiçekten kaynaklanan ölümlerin artması üzerine müdüriyetçe 15 aşı memuru ve doktorlardan oluşan personel hastalığın çok görüldüğü mahallere dağıtıldığı gibi Yunan Yüksek Komiserliği de Aralık ayı başında hizmete soktuğu üç yeni aşı istasyonu ve personeliyle aşılama çalışmalarına katılmıştır 274. Hilal-i Ahmer Batı Anadolu daki manzara karşısında bölgeye yeni bir heyet göndermek için Eylül ayında harekete geçmiştir. İzmir ve havalisinden Yunan mezalimi karşısında göç eden i aşkın mültecinin arasındaki hastalarla ilgilenmek üzere doktor, bir stajyer ve birkaç da hastabakıcıdan oluşan Beşinci İmdat-ı Sıhhiye Heyeti nin Nazilliye gönderilmesi kararlaştırılmıştır 276. Heyet vesait noksanlığından Nazilli ye tahmin 272 Alemdar, , s KA, 850/ Berber, a.g.e., s Akşam, , s Akgün- Uluğtekin, a.g.e., s.259.

190 173 edilenden geç ulaşmıştır. Heyetin İstanbul a telgrafla gönderdiği raporda: Her yer zavallı ve perişan Müslüman muhacirlerle dolmuştur. Nazilli de 500 kadar aile harap medreselere ve boş hanelere yerleştirilmişseler de büyük kısmı yataksız yorgansız aç ve çıplak bir haldedirler. %80 i hasta olmuştur. Sarı ve perişan çehrelerden başka bir şey görünmez olmuştur. Çine de vaziyet biraz daha iyidir. Bu taraflardaki muhacirler kırlarda yatıp kalkmaktadır. Yaklaşan kış mevsimi içinde bu zavallıların felaketlerini ağırlaştırmamak için gereken yardımın yapılması lazımdır. Ağır hastalarla yaralanmış askerler Hilal-i Ahmer hastanesinde tedavi edilmektedir 277 ifadeleri yer almıştır. Heyet Nazilli ye vardıktan sonra şehirde bir dispanser açmış ve mültecilerin tedavisine başlamıştır. Ayrıca mültecilerin bulunduğu mıntıkalarda incelemelerde bulunarak Köşk, Yenipazar, Çine ve Koçarlı da da birer dispanser açmıştır 278. Ekim ayının sonlarına doğru ise Hilal-i Ahmer Cemiyeti nin Nazilli, Alaşehir, Salihli havalisindeki mülteci ahalinin sıhhi ihtiyaçlarını temin hususunda gereken yardımda bulunmak üzere altıncı bir heyet teşkil etmeye karar verdiği haberi gazetelerde yer almıştır 279. İzmit mültecilerinin hastalarını tedavi etmek üzere de bir hastane kurulmuştur 280. Ülkenin doğusunda da durum batıdan pek farklı değildir. Hilal-i Ahmer tarafından Erzincan a gönderilen heyetten merkeze gelen bir telgrafta çok hastası olduğu haber alınan Kemah kazasına Doktor Akif Şakir Bey ile beraber iki hasta bakıcı gönderildiği bildirilmiştir. Heyet Erzincan da bulunan muayenehanede i aşkın hastanın tedavi edildiğini de eklenmiştir 281. Hilal-i Ahmer Cemiyeti ayrıca 1919 yılı boyunca çeşitli yerlerde seyyar hastaneler oluşturmuştur. Bu hastanelerin ihtiyacı olan malzemelerde yine cemiyet tarafından karşılanmaya çalışılmıştır. Seyyar muhacirin hastanelerinden biri de Balıkesir'de meydana getirilmiştir. Ekim 1919 bu hastaneye ait malzemeler sandıklarla ilgililere teslim 277 Akşam, Türkiye Hilal-i Ahmer Cemiyeti, 1339 Senesi Hilal-i Ahmer Meclis-i Umumisine Takdim Edilen ( ) Dört Senelik Devreye Ait Rapor, s Akşam, KA, 73/ İleri, , s.3.

191 174 edilmiştir 282. Trakya muhacirleri için cemiyetten istenilen ilaç ve ilaç malzemelerinin de Edirne Muhacir Müdürü Seyfi Bey e teslim edilmesi uygun görülmüştür 283. Hilal-i Ahmer Cemiyeti nin çeşitli yerlere gönderdiği İmdad-ı Sıhhiye Heyetleri ne yazık ki ihtiyacı tam olarak karşılayamamıştır. Özellikle Batı Anadolu da yaşanan göçler sonucu bölgeden yardım çığlıkları yükselmeye başlamıştır. Hilal-i Ahmer Cemiyeti nin Bandırma şubesi tarafından genel merkeze gönderilen 20 Ekim 1919 tarihli bir yazıda; Salihli'de muhacirlerin çokluğu sebebiyle Akhisar'da olduğu gibi bir Hilal-i Ahmer Heyeti ne, eczacı ve tabibe çok fazla ihtiyaç duyulduğunun Salihli den bilhassa bu iş için gelmiş bir kişiden öğrenildiği bildirilmiştir 284. Sandıklı, Dinar ve civarından gelerek Karahisar da toplanan e yakın mülteci ise çoğunlukla sıtmaya yakalanmıştır. Sıhhiye Müdürü Sadık Bey in İleri gazetesinde yer alan ifadelerine göre mülteciler üzerinde açlık ve sefalet hastalıktan daha fazla tahribat yapmaktadır. Bunlar düzenli tedavi görseler dahi bu etkenler göz ardı edilmemelidir. Ayrıca mülteciler bir mahalden diğer bir mahalle sevk için haftalarca hatta aylarca beklemektedirler. Bu müddet zarfında her tür müşkülata, mahrumiyete maruz kalan mültecilerin memleketlerine ulaşmaları ise düşük bir ihtimal olarak görülmektedir. Yazıda mahsullerini toplayamayan ve tarlasını terk ederek sıtma nöbetleri altında inleyen birçok köylüye topraklarını bırakıp sefalete koşmamaları tavsiye edilmiştir. Üstelik bunların sıtmalarını tedavi edecek miktarda kinin de mevcut olmadığı için ihtikâra yol açtığına temas edilmiştir. Bir kilo kininin 100 liraya ve daha fazlasına kadar satıldığı belirtilmiştir. Nazilli, Koçarlı, Çine ve Menderes nehirleri etrafındaki köy ve kazalar tamamen sıtmaya yakalandığı gibi bunların doktor, mesken, elbise ve ilaç ihtiyaçlarının da bulunduğu ifade edilmiştir. Mahalli hükümetin yaptığı yardımlar ise mültecilerin ihtiyaçlarını karşılamaya ne yazık ki yetmemiştir 285. Muhacirin Müdüriyeti ne 4 Eylül 1919 da Niğde Mutasarrıflığı ndan gönderilen bir yazıda da açlık ve sefaletin mülteciler arasında hastalıklara yol açtığından bahsedilmiştir. Yazıda Aksaray kazasında bulunan kadar muhacir ve mültecinin fakirlik ve sefaletten dolayı birçok salgın hastalığa yakalandıkları ve bunu önlemek için sıhhi ve fenni tedbirler alınamadığı bildirilmiştir. Muhacirin Müdüriyeti nce kazaya bu sırada bir heyet gönderilmesi mümkün olmadığından, Hilal-i Ahmer Cemiyeti nden mümkün olduğu 282 BCA, / KA, 850/ KA, 645/ İleri,

192 175 takdirde oraya en yakın heyet tarafından bunların sıhhi durumlarının incelenmesini için yardım istenilmiştir 286. Hilal-i Ahmer Cemiyeti nin yanı sıra Sıhhiye Müdüriyet-i Umumiyesi de sağlık çalışmalarında yer almıştır. 17 Ekim tarihli Alemdar gazetesi Müdüriyetin taşradaki belediye, hükümet tabipleri ve sıhhiye memurları ile muhacirlerin hayat şartları ve sıhhatleri ile meşgul olduğunu yazmaktadır. Bunların sayesinde muhacirlerin muayeneleri yapıldığı gibi hastalıkları da tedavi edilmektedir 287. Taşrada yürütülen çalışmaların yanı sıra başkent İstanbul a sığınan mültecilerin çokluğu sıhhi açıdan endişeler yaratmıştır. Hudut Sıhhiye Müdüriyet-i Umumiyesi tarafından Dâhiliye Nezaretine gönderilen 8 Kasım 1919 tarihli yazıda; gerek yurt içinden gerek se yurt dışından İstanbul'a gelen muhacir ve mültecilerin şehrin sıhhi şartlarını bozduğundan, İstanbul'a muhacir ve mülteci gelmesine müsaade edilmemesi veya buna imkân görülmediği takdirde hiç olmazsa mevcut olan mahaller civarına ihraç edilmeyip uzak mevkide bulundurulmaları hususunun yetkililere tebliğ edilmesine karar verildiği bildirilmiştir. Ayrıca Rusya dan gelecek mülteciler hakkında gereken tedbirlerin alınması için Düvel-i İtilafiye mümessilleri nezdinde lazım gelen teşebbüslerde bulunulması Hariciye Nezareti ne yazılmıştır. Düvel-i İtilafiye fevkalade komiserlerinin Hariciye Nezareti ne gönderdiği takrirde ise pek çok mültecinin İstanbul'a akın etmesi ve mevcut şartlarda sıhhi durumun bozulduğu bu hale çare olmak için hükümete her türlü yardım ve koruma arzusunda bulunduklarını iletmişlerdir. Sıhhiye komisyonu tarafından alınacak tedbirlerin hemen dikkate alınarak tatbik edilmesi hususunda bütün sıhhiye memurlarına kati talimat verilmesini de hükümetten talep etmişlerdir yılına girildiğinde Hudut Sıhhiye Müdüriyeti uyarılarına devam etmiştir. 20 Ocak 1920 tarihinde Sıhhiye Nezareti Hudud-ı Sıhhiye Müdür-i Umumisi İzmir'de, Selanik'te ve Pire'de uzun süredir veba hastalığı görülmediğini ve yabancı ülkelere gidecek muhacir ve yolcuların sıhhi muameleden geçirilmesi gerektiğini Hilal-i Ahmer Cemiyeti ne iletmiştir 289. Ayrıca Dâhiliye Nezareti 11 Ocak 1920 de Nazilli ve Çine de açılan muhacirin hastanelerinin ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için cemiyetten yardım talep 286 KA, 153/ Alemdar, , s BOA, DH. İ.UM / 1/ KA, 21/ 94.

193 176 etmiştir. Nazilli ve Çine'de açılan ve tamamlanacak kadrosuna göre bu hastaneler için sarf olunacak meblağ aşağıdaki gibidir: Sayı Maaş Miktarı Toplam Tabip Sıhhiye memuru Eczacı Pansumancı Aşıcı Kapıcı Bunların dışında çeşitli yerlerde bulunan küçük sıhhiye memurlarının doğrudan doğruya Nazilli Hilal-i Ahmer İmdat-ı Sıhhiye Heyetine bağlı olmaları ve maaşlarını Hilali Ahmer'den almaları istenmiştir 290. Dâhiliye Nezareti Adana vilayetindeki mülteciler için de Hilal-i Ahmer Cemiyeti ne başvurarak yardımda bulunmak üzere cemiyetin ilaç ile bazı zaruri eşyaları Antalya vasıtasıyla mahalline gönderilmesi gerektiğini bildirilmiştir 291. Bu yıl içerisinde Yunan ilerleyişi nedeniyle batıdaki cephe Denizli ye alınmıştır. Hilal-i Ahmer Cemiyeti nin Nazilli de kurulmuş olan hastanesi de Dinar a nakledilmiştir. Temmuz ayı sonunda 50 yataklı bir hastane ve yüzlerce mülteci için bir de dispanser açılmıştır. Buna ikinci bir hastane daha eklenmiş ve her ikisi de 1921 ortasına kadar çalışan bu hastanelerde e yakın hasta ve yaralıya bakılmış, dispanserlerde de göçmen muayene edilmiş ve gerekenlere ilaç verilmiştir 292. Temmuz 1920 de ise Çatalca sancağı ile Silivri havalisinde bataklık arazi olmasından dolayı sıtma hastalığı pek fazla miktarda tahribat yapmaya başlamıştır. Bu hastalıktan muhacirlerin de muzdarip olduğu Muhacirin Müdüriyeti nce haber alınmış ve kinin gönderilmiştir yılında İstanbul a bulunan muhacir ve mültecilerin sayısı daha da artmıştır. Bunların salgın hastalığa yakalanmaması için temizlikleri dikkate alınarak baraka ve 290 KA, 44/ KA, 150/ Akgün- Uluğtekin, a.g.e., s İleri, , s.2.

194 177 camilerde bulunan kadın ve çocukların Kasımpaşa daki Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele Heyeti nin emrindeki hamama gönderilmeleri kararlaştırılmıştır 294. İstanbul da bulunan binlerce muhacir ve mültecinin tedavisi için hastane tesis edilmeye çalışılmıştır. Evkaf Nezaretine ait olan Gureba hastanesinin fukara muhacirlerin tedavisi maksadıyla muhacirin hastanesi haline dönüştürülmesine karar verilmiştir. Bu husus ilk defa Amerika Muavenet Heyeti tarafından teklif edilmiş ve Muhacirin Müdüriyeti tarafından kabul edilmiştir. Şark-ı Karîb Muavenet Heyeti hastane için Muhacirin Müdüriyeti ne geniş surette yardımda bulunacağını bildirmiş ve hastanenin her türlü levazımatını tedarik edileceği vaadinde bulunmuştur. Muhacirin hastanesinde müslüm ve gayr-i müslüm muhacirlerin tedavilerini üstlenilecektir. Ancak Gureba hastanesinde yersiz yurtsuz bir takım yangınzedeler sığınmış olduğundan bunların sokak ortalarına atılmaları da uygun görülmemiş ve ilk etapta hastanenin yalnız bir pavyonunun hastane haline dönüştürülmesi takdir edilmiştir. Muhacirin idaresinden Talat Bey bu maksatla hastaneyi teftiş etmiştir. Keyfiyet Evkaf Nezaretine bildirilmiş ve muvaffakiyetleri alınmıştır 295. Bunun haricinde Muhacirin Müdüriyeti Umumiyesi kendi hastalarını tedavi etmek için belediyedeki pavyonlardan birisini tahliye ettirip hastane haline dönüştürmeye karar vermiştir. Müdür-i Umumi Hamdi Bey ile Şark-ı Karîb Muavenet Heyeti reisi hastane haline dönüştürülecek mahalli teftiş ve tetkik etmek üzere pavyonları gezmiştir 296. Amerika Muavenet Heyeti tarafından bu hastane için lira tahsis edilmiştir. Hastanenin idaresini Amerikalılar üstlenecek ve doktorlarda kendilerinden olacaktır 297. Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele Heyeti Müfettişi İbrahim Bey, Muhacirin Müdüriyeti ne giderek İstanbul un hangi mıntıkaları dâhilinde muhacir bulunduğunu tetkik etmiştir. Muhacirin Müdüriyeti Beyazıt, Üsküdar, Aksaray, Fatih, Sultanahmet, Sarıyer ve Beyoğlu ndaki muhacirlerin miktarı ve durumlarını izah etmiştir. Bu suretle önceden Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele Heyeti doktorlarının mıntıkalardaki muhacirleri muntazaman muayene etmeleri ve her türlü sıhhi yardımı göstermeleri planlanmıştır Alemdar, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s İleri, , s.2.

195 yılının sonlarına doğru Yunanlıların İzmit ve çevresinde gerçekleştirdiği katliamlardan sonra ahaliye yardım etmek üzere bölgeye Hilal-i Ahmer Cemiyeti nce bir heyet gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Karamürsel e gidecek Hilal-i Ahmer yardım heyetinin başkanlığına Doktor İhsan Hami Bey tayin edildiği gibi refakatinde 2 doktor, 3 hemşire, 1 erkek hasta bakıcı, idari memurlar, aşçılar ve hizmetçiler memur edilmiştir. heyet Karamürsel de derhal bir hastane tesis ederek hastaları tedaviye başlayacaklardır. Karamürsel ahalisinin çoğunun arazi sahibi bulunması dolayısıyla bu yardıma uzun müddet muhtaç olmayacakları tahmin edilmektedir. Hilal-i Ahmer Heyeti ahaliyi muhtelif hastalıklara karşı aşılayacak ve kasabanın sıhhati için gerekli tedbirleri alacaktır. Temizliğin temini için sabun lazım olduğundan Hilal-i Ahmer mütehassısları göndererek orada sabun imal ettirmek suretiyle bu hususu da temin etmeyi düşünmektedir 299. Hilal-i Ahmer tarafından bölgelere gönderilen sıhhiye heyetlerinin yanlarında götürdükleri malzemeler kısa süre içerisinde tükendiği için genel merkezden yardım istedikleri görülmektedir. Hilal-i Ahmer Beşinci İmdad-ı Sıhhiye Heyeti mıntıkasındaki miktarındaki Aydın vilayeti mültecileri için gerektiği bildirilen aşağıdaki malzemenin adı gecen heyet tabibi Reşit Galip Bey namına gönderilmesini genel merkezden talep etmiştir. İstenilen maddeler ise şunlardır 300 ; kişilik Çiçek Aşısı 30 litre Veba Aşısı 200 kişilik Veba serumu 300 kişilik Difteri serumu 20 kilo Kinin 2 Adet Ecza terazisi 1921 yılına girildiğinde İstanbul da korkulan olmuş ve Eyüp te muhacirler arasında tifo, tifüs gibi hastalıklar baş göstermiştir. Bunlardan 452 kişi hamama sevk edilerek elbiseleri temizlenmiş ve 33 muhacire de tifo aşısı tatbik edilmiştir 301. Alemdar gazetesi ise kısa bir süre sonra Eyüp Sultan da bulunan muhacirler arasında difteri hastalığı zuhur 299 İleri, , s KA, 150/ İleri, , s.2.

196 179 ettiğini ve lazım gelen tedbirlerin alındığına dair bir haber yayınlamıştır 302. Yaşanan gelişmeler sonucu Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele Heyeti daha büyük felaketlerin yaşanmaması adına hastalıkların önüne geçmek için İstanbul da mevcut bütün muhacirlere çeşitli aşılar tatbik etmeye başlamıştır 303. Muhacirlerin hastanedeki tedavi masrafları ile ilgili Muhacirin Müdüriyeti nin bulduğu çözüm hastanede kaldıkları süre boyunca yevmiyelerinin verilmemesidir. Malatya da Almanlara ait olup Amerikalılar tarafından zapt edilerek Ermenilerin elinde bulunan eytamhanenin hükümette bulunan bir kısmında hastane tesisi suretiyle fakir ve zayıf muhacirlerin tedavisi uygun görülmüştür. Muhacirlerin bu hastaneye sevk edildiği takdirde hastanede bulunacağı müddet zarfında yapılan masrafın muhacirin tahsisatından sarf edileceği ve muhacirlerin hastanede yattığı müddete ait yevmiyelerin hastane masrafına karşılık tutulmasının uygun olup olmayacağı Malatya muhacirin memuru tarafından Muhacirin Müdürü Umumisine sorulmuştur. Gönderilen cevapta hastanede geçen süreye ait yevmiyelerin verilemeyeceği bildirilmiştir 304. Muhacirin Müdüriyeti İstanbul daki muhacir ve mültecilere düzenli sağlık hizmeti verebilmek için Beyazıt ta Ali Paşa arsasında birkaç koğuş seçilmiş ve ilaç dağıtmak için bir eczane meydana getirilmiştir. Çeşitli mıntıkalarda hafif suretle hasta olan muhacirler buraya sevk edilecektir. Ağır hasta olanlar ise hastanelere kaldırılacaktır 305. Taşrada ise Hilal-i Ahmer Cemiyeti Eskişehir, Konya, Burdur ve Çine gibi muhtelif yerlerde hastaneler tesis etmiştir. Bunlardan başka Söke, Çine ve Adana havalisinde yardıma muhtaç binlerce muhaciri iaşe ve tedavi etmek suretiyle hayatlarını ve sıhhatlerini muhafaza için her biri 10'ar 20'şer yataklık hastanelerle beraber açılan dispanserlerin idareleri doğrudan doğruya Hilal-i Ahmer tarafından üstlenilmiştir. Ancak bunların aylık lirayı aşan masrafları İstanbul'dan gönderilmeyerek Anadolu'da merkez-i umumi gibi bulunan Hilal-i Ahmer murahhaslığı tarafından ödenmiştir 306. İstanbul da muhacirlere sağlık alanında yardımda bulunmak üzere çeşitli heyetler ayrı ayrı doktor görevlendirmiştir. Muhacirin Müdüriyeti Umumiyesi Sıhhiye Müdürü 302 Alemdar, , s Akşam, , s BCA, / Akşam, , s KA, 154/ 62.

197 180 Doktor Lütfi Bey Anadolu Kavağı na giderek oradaki muhacirleri teftiş ederek, hasta olanlarına da ilaç dağıtmıştır 307. Bulaşıcı hastalıklar müfettişi Doktor İbrahim Bey tarafından iki tabibin bu hususta mesaileri tayin olunmuştur. Bunlardan başka İngiliz Hilali Ahmer Cemiyeti tarafından tayin edilmiş olan Şükrü Bey seçilen bir mıntıkaya giderek oradaki muhacirlerin sıhhi vaziyetini ıslah ile meşgul olacaktır. Barakalardaki eczanelerde mevcut ilaçların miktarı azalmış olmasından dolayı Amerika yardım heyetinden verilen eşya içerisinde yer alan ecza-i tıbbiyeden kâfi miktarda eczanelere nakledilmiştir 308. İzmir Yunan İdaresi 1921 yılında sadece Türk göçmenlere yönelik bir sağlık hizmetini başlatmış ve 1 Mart ta Keçeciler Sokağı nda açmış olduğu bir dispanser, civardaki cami ve medreselere yerleşmiş Türk göçmenlerin tıbbi ve ecza ihtiyaçlarını ücretsiz olarak karşılamaya başlamıştır. Kuruluşundan 7 ay içinde, dispansere başvuran hastadan, 103 ü hastaneye sevk edilmiştir. Doktorların ücretsiz olarak düzenledikleri reçete sayısı ise dır 309. Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekili, 2 Mayıs 1921 tarihinde Aydın'a bağlı Karacasu'da iskân edilen muhacirin yardımdan mahrum bir halde bulunduğu ve hükümet tabibi mevcut ise de eczanesi olmadığından dolayı Hilal-i Ahmer tarafından bir dispanser açılması talebinde bulunmuştur 310. Mayıs ayında Bulaşıcı Hastalıklar Müfettiş-i Umumiliği Eyüp Sultan taraflarında iskân edilen muhacirlerin sıhhi vaziyetini inceleyerek Muhacirin Müdüriyetine bir rapor takdim etmiştir. Bu raporda Davut Paşa kışlasında oluşturulan revirde tedaviye alınan hastanın iaşesinin temininde müşkülata düşüldüğü için idari merkezden bir haftalık süt, pirinç ve şeker gibi erzakın kışlaya gönderilmesi lüzumundan bahsedilmiştir. Bundan başka ilaca olan ihtiyaçtan söz edilmiştir. Raporun içeriğine göre 78 kişi burada çeşitli hastalıklardan yatmaktadır. Oradaki muhacirlerden 293 kişiye çiçek, 44 kişiye tifüs aşısı tatbik olunmuştur 311. Rapordan sonra Davut Paşa kışlasında sıhhi tedbirler alındığı görülmektedir. Mevcut muhacirin tamamının aşılanması ve bulaşıcı hastalıklarla 307 Akşam, , s Akşam, , s Berber, a.g.e., s KA, 850/ Akşam, , s.1.

198 181 mücadele için 4 memur görevlendirilmesi ve bir de revir açılması bu tedbirler arasında yer almıştır 312. Anadolu da muhacir ve mültecilerin en önemli ihtiyaçları arasında ilaç yer almaktadır. Adana muhacirlerinin ilaç ihtiyacı askeri depolardan ve bir müddet için de İmdat-ı Sıhhiye Heyeti tarafından temin edilmiştir. Sonradan heyetin dönmesi ve askeri depolarda mevcut ilaç kalmadığından Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekili Hilal-i Ahmer depolarından muhacirler için verilebilecek olan ilaçların listesinin bildirilmesini istemiştir 313. Bulaşıcı hastalıklar müfettişi Doktor İbrahim Bey İstanbul daki sıhhi durum hakkında 1921 yılının Haziran ayında Akşam gazetesine verdiği beyanatta şehrin sıhhi vaziyetinin memnuniyet verici bir derecede olduğunu ifade etmiştir. Sâri hastalıklara mani olmak için mıntıka mıntıka çiçek, tifüs ve kolera aşıları yaptıkları gibi muhacirlerin sıhhi vaziyetlerini tetkik etmek için kâfi miktarlarda doktorların tayin edildiğini belirtilmiştir. Bunlar muhacirleri teftiş etmekle beraber lazım gelenlere ilaç dağıttığı gibi ağır hasta olanları da hastanelere sevk etmektedirler. Sâri hastalığı olanlar diğerlerine sirayet etmemesi için tecrit edilmiştir. Ayrıca Muhacirin Müdüriyetinin de bu hususta fevkalade gayret sarf ettiği beyan edilmiştir. Hastalıklardan korunmak için muhacirlerin iaşece daha iyi bakılması gerekmekte ise de buna imkân olmadığı belirtilmiştir 314. Davut Paşa kışlasındaki muhacirlerin sıhhatini temin için tesis edilen revirden çok fazla istifade edildiği görülerek Eyüp Sultan civarında bulunan muhacirlerin sıhhatini temin için iki revirin açılmasına karar verilmiştir 315. İstanbul da mevcut muhacirlerin sıhhi vaziyetleri ilk başlarda İstanbul Vilayeti Sıhhiye Müdüriyeti nce tetkik olunmuştur. Fakat Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi ne tabi muhacirler için Sıhhiye Müdüriyeti mevcut olduğundan her iki Sıhhiye Müdürünün aynı mesele ile meşgul olması uygun görülmemiş ve muhacirlerin sıhhi vaziyetlerini tetkik vazifesi 2-3 tabip ve dört sıhhiye memuru takviye edilmek suretiyle Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi Sıhhiye Müdüriyeti ne bırakılmıştır Akşam, , s KA, 850/ Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s.4.

199 182 Amerikan Kızılhaçı da İzmit ve civarındaki Müslüman mültecilere tıbbi malzeme göndermeye karar vermiştir. Malzemeler Hilal-i Ahmer Cemiyeti vasıtasıyla mültecilere ulaştırılacaktır 317. Hilal-i Ahmer Kadıköy Şubesi Selimiye kışlasında Müslüman muhacirler arasında uyuz ve çocuklar arasında dizanteri hastalığı olduğunu genel merkeze bildirmiştir. Bunların tedavilerinin yapılması ve ayrıca kışla merkezinde daima muayene ve tedavi yapılması için gereken ilacın verilmesi istenmiştir 318. İstanbul da zaman geçtikçe mültecilerin sayısının artması mevcut şartların daha da kötüye gitmesine neden olmuş ve muhacir ve mülteciler arasında salgın hastalıklar hızla yayılmıştır. İstanbul da mevcut muhacirlerin sıhhati hakkında Muhacirin Sıhhiye Müdüriyeti tarafından Müdüriyeti Umumiyeye takdim edilen rapor durumun ne boyutlarda olduğunu göstermektedir. Bu rapora göre bir ay zarfında den fazla muhacir hastaneye sevk olunmuştur. Bulaşıcı Hastalıklar Heyeti Selimiye kışlasında iskân edilen bütün muhacirlere veba aşısı yapmıştır 319. Hastaneye sevk edilen hasta muhacir muayene edilerek bunlardan den fazla kişiye ilaç dağıtılmış ve 69 hasta da hastanelere yerleştirilmiştir. Hatta muhacir çocukları arasında hastalıktan dolayı ölümler meydana gelmiştir. Hastalıkların yayılmasına mani olmak üzere e yakın muhacirin elbiseleri temizlenmiş ve e aşkın muhacire sabun verilerek bedava yıkanmaları temin olunmuştur e yakın muhacire de çiçek aşısı yapılmıştır 320. Yaklaşık bir buçuk ay sonra ise muhacirlerden kişinin toplu olarak muayeneye tabi tutulduğu haberi gazetelerde yer almıştır. Bulaşıcı hastalıklardan rahatsız bulunan 50 hasta tedavi edilmiş ve 55 muhacir de daha iyi hastanelere yatırılmıştır hastanın da muayenesi icra edilerek ilaç verilmiştir. Aynı zamanda kişiye sabun verilerek banyo yaptırılmıştır muhacirin elbiseleri temizlenerek, 293 kişiye kolera, 32 kişiye tifüs ve 89 kişiye de çiçek aşısı tatbik olunmuştur. Buna karşın bir ay zarfında muhacirler arasında 49 ölüm meydana gelmiştir 321. Konya depremzedeleri için de muhacirin bütçesinden kuruşluk havalename gönderilmiştir. Havalenameden ihtiyaç ve lüzum kesin belli olmadığından henüz bir ödeme yapılmamıştır. Bundan dolayı Konya Sıhhiye Müdürü bu meblağın aynı havali dâhilinde bulunan mülteci ve muhacirlerin ilaç, hekim ve tedavileri için sarf edilmesine izin verilmesini istemiştir. 317 KA, 94/ KA, 21/ Akşam, , s İleri, , s İleri, , s.3. Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekâleti durumu Maliye

200 183 Vekâletine iletmiş ve sonuç olarak bu paranın muhacir ve mültecilerin ilaç ve tedavileri için sarf edilmesine izin verilmiştir yılının son günlerinde Diyarbakır'dan İstanbul hükümeti Sıhhiye Vekâletine çekilen telgrafla muhacir ve mültecilerin tedavileri için havalename gönderilmesi istenmiştir. Telgrafa verilen cevapta muhacir ve mültecilerin tedavisi için kuruşluk havalename tanzim edilerek sarf edilmesi emrinin muhasebeye yazıldığı belirtilmiştir. Mevcut tahsisatın pek az kalmasından dolayı bunanla idare edilmesi buyrulmuştur 323. Avrupa ve Asya'nın muhtelif yerlerinde bulunan Müslümanlar da Yunan zulmünden kurtularak İstanbul'a iltica etmiş olan muhacirlere karşı alaka göstermişlerdir. Bunlardan Hint Hilafet Komitesi reisi Mahmut Çevsani Efendi tarafından sadrazam Tevfik Paşa ya muhacirlerin ihtiyaçlarına sarf edilmek üzere İngiliz lirası gönderilmiştir. Bu paradan bir kısmı ile Heybeli Ada da muhacirler için başlangıçta 50 yataklı bir nekahethane tesis edilmiş 324. Bu nekahethane Harb-i Umumide General Townshend ın ikamet ettiği eski Bahriye Musiki Mektebi nde açılmıştır. 18 Mart 1922 de de nekahethanenin resmi açılışı yapılmıştır. Merasimde Dâhiliye Nazırı Ali Rıza Paşa, Damat Şerif Paşa, muhacirin komisyon azaları, Muhacirin Müdür-i Umumisi Hamdi Bey, Fransız Salib-i Ahmer Heyeti ve İngiliz Salib-i Ahmer Heyeti temsilen hazır bulunmuştur 325. Nekahethane binası iki katlı olup biri on iki yataktan ibaret olan dört koğuşa taksim edilmiştir. Müdüriyet, doktorlar, eczane, hasta bakıcı ve hemşireler için ayrı ayrı odalar tahsis edilmiştir. Hastanenin müdüriyetine Faik Bey, başhekimliğine Kemal Bey, eczacılığına Cemal Bey, başhemşireliğine Nimet Hanım tayin edilmiştir 326. Mart ayının sonlarında Muhacirin Sıhhiye Müdürü Şükrü Bey Akşam gazetesi muhabirine nekahethane hakkında verdiği izahatta sevk edilen hasta muhacirlerin adedinin 8-10 kişi olduğunu belirtmiştir. Ayrıca tedavi için müracaat eden birçok muhacirin mevcut olduğu bunların Muhacirin Sıhhiye Heyetince muayeneye tabi tutulduktan sonra tedaviye alınmalarına ciddi bir lüzum görülürse nekahethaneye sevk edildiklerini beyan etmiştir 327. Muhacirin Müdüriyeti ayrıca vereme istidadı olan zayıf bünyeli muhacir çocuklarını 322 BCA, / BCA, / Vakit, s Akşam, , s Vakit, , s Akşam, , s.2.

201 184 hastalıklardan koruyabilmek maksadıyla Heybeli Ada da nekahethanenin dışında bir de pavyon açılmasına karar vermiştir 328. Muhacirin Müdüriyeti Heybeli Ada daki muhacirin nekahethanesine büyük bir önem vermiştir. Bu nekahethane iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısmında bulaşıcı hastalıklara sahip olup da tedavisi mümkün olanlar yatmakta diğer kısmında ise hastalığı ilerlemiş olan tedavisi mümkün görülmeyen muhacirler yer almaktadır. Nekahethane kısmına yerleştirilen birinci ve ikinci derecede bulunan hastaların sıhhi durumları günden güne iyileşmiştir. Üç ay zarfında 15 muhacir tedaviye cevap vermiştir. Yalnız tecrithaneye nakledilip üç ve dördüncü derecede bulunan hastalardan sekizi vefat etmiştir 329. Nekahethane bir süre sonra ilave edilen çadırlarda dâhil olmak üzere 65 yatağa ulaşmıştır. Nekahethanenin açılmasından itibaren veremli ve zayıf 100 muhacir tedaviye alınmıştır. Bunlardan 17 si üçüncü derecede vereme müptela olduklarından ölmüşlerdir. Nekahethanedeki muhacirlere iyi gıda ve ilaç verildiği yetkililer tarafından beyan edilmiştir 330. Bu arada Sıhhiye Nezareti Hudud-ı Sıhhiye Müdürü Umumisi Karadeniz deki koleraya bulaşmış limanlardan muhacir ve mülteci nakleden gemilere binen diğer yolcuların da muhacir ve mülteciler gibi sıhhi tedbirlere tabi tutulması gerektiğini Hilal-i Ahmer e bildirmiştir 331. Sonuçta muhacir ve mülteciler dışında gemilere binen yolcularda bulaşıcı hastalık bulunması gemideki herkesin tehlikeye atılması anlamına gelmektedir Üretici Durumuna Getirilmeleri Tohumluk ve Arazi Dağıtımı Gerek I. Dünya Harbi gerek se Milli Mücadele döneminde çeşitli yerlere göç etmek zorunda kalmış olan ve yerlerine iade edilemeyerek geçici olarak iskân edilen muhacir ve mültecilere arazi ve tohumluk dağıtılmıştır. Böylece muhacir ve mülteciler tüketici durumundan üretici hale getirilmek istenmiştir. Bu sayede ülkede savaşlar nedeniyle azalan ziraî üretim de artırılmış olunacaktı. 328 İleri, , s İleri, , s Akşam, , s KA, 21/ 132.

202 185 I. Dünya Savaşı nın sonlarına doğru muhacir ve mültecilerden bir kısmı kendiliklerinden memleketlerine dönmeye başlamışlardır. Bunların memleketlerine dönmeleri ile birlikte ektikleri araziler başıboş kalmıştır. Bu durum karşısında yetkililer Maraş ta olduğu gibi uygulamalar gerçekleştirmişlerdir. Memleketlerine dönen mültecilerin terk ettikleri ekili arazilerin harman zamanına kadar muhafaza edilmesi ve mahsulün ihaleyle satılmasına karar verilmiştir 332. Böylece devlet hem dağıttığı tohumlukların bedelini temin etmiş hem de mahsulâtın heder olmasına engel olmuştur. Mütarekeden sonra Lâpseki den Dâhiliye Nezareti ne gönderilen 5 Kasım 1918 tarihli yazıda tohum saçma zamanı geldiğinde liva dâhilinde önceden iskân edilmiş olan muhacirlere verilen araziye tohum ekmek için müsaade edilip edilmeyeceği sorulmuş ve tohum saçma zamanı geçmeden acilen cevap verilmesi istenmiştir 333. Cevap istenildiği gibi kısa sürede gönderilmiştir. Önceden iskân edilmiş olan muhacirlere verilen araziye tohum saçmaları Muhacirin Müdüriyeti nce müsaade edilmiştir 334. Bu sorunun sorulmasının nedeni ya bunların mütareken sonra memleketlerine sevk edilme ihtimalleri ya da emval-i metrukeye yerleştirilmiş olmalarından kaynaklanmaktadır. Zira mütareke ile birlikte Ermeni ve Rumlar eski yerlerine iade edilmeye başlandığı için onlara ait emval-i metrûke boşaltılmaktadır. Bursa işgallerle birlikte mültecilerin sığındığı başlıca iller arasında yer almıştır. Muhacirin Müdür-i Umumisi Hamdi Bey Bursa vilayetine gönderdiği yazıda Karacabey kazasının Oğuz karyesi dâhilinde dönüm miktarındaki arazinin talimatname ahkâmına göre muhacir ve mültecilere dağıtılmasına ve taksimine karar verildiğini bildirmiştir. Arazinin haksızlık ve yolsuzluk yapılmadan dağıtılması gerektiği de ayrıca belirtilmiştir 335. Arazi dağıtımın ardından ziraat yapabilmeleri için tohumluk tedarikine sıra gelmiştir. Muhacirine hane başına azami 400 kiloya kadar tohumluk verilmesi istenmiştir. Ayrıca muhacir ve mültecilere verilen arazinin dönümü dikkate alınarak tohumluk dağıtılması belirtilmiştir 336. Dağıtılacak tohumluk zahirenin, bedeli muhacirin tahsisatından ödenmek üzere Bursa aşar ambarından temin edilmesi istenmiştir BCA, / BOA, DH. ŞFR. 601/ BCA, / BCA, / BCA, / BCA, /

203 186 Dâhiliye Nezareti muhacir ve mültecilerin durumlarına göre geçimlerinin temin edebilecekleri mahallerde iskân edilmelerini tercih etmektedir. Örneğin nezarete Karahisar dan 23 Ağustos 1919 da Sincanlı nahiyesinde önceden Girit muhacirleri için inşa edilmiş olan hanelerin muhacirin iskânına tahsisi hususunda bir yazı gönderilmiştir. Nezaret ise muhacir iskânından maksadın yalnız mesken tedarikinden ibaret olmadığını aynı zamanda bunların ziraata ve sanata sevkleriyle bizzat geçimlerini sağlamalarının da temin edilmesi gerektiğini hatırlatmıştır. Bu nedenle haneler civarında muhacirlerin ziraatına tahsis olunacak arazi olup olmadığının araştırılması ve bu doğrultuda uygulama yapılması istenmiştir 338. Bölgelerdeki yetkililerin dışında muhacir ve mültecilerin de doğrudan Dâhiliye Nezareti ne tohumluk tedariki için müracaat ettikleri görülmektedir. Nezaret bu taleplere olumlu yaklaşarak vilayetlerdeki mevcut zahire durumuna göre hareket edilmesini istemiştir. Bitlis merkezden iaşelerinin temini ve ziraat yapabilmeleri için muhtaç oldukları tohumluk zahirenin verilmesine dair muhacir Çerkez reisi Yusuf imzasıyla nezarete telgraf çekilmiştir. Dâhiliye Nezareti bunun üzerine bu kişilerden muhtaç bulunanlara mevcut nizamname ahkâmına göre nakden yevmiye verilmesi veya yevmiye karşılığı olarak iaşe ve aşar ambarlarında zahire mevcut ise bedeli muhacirin tahsisatından ödenmek üzere zahire ve talep edilen tohumlukların dağıtılmasını vilayete bildirmiştir 339. Ocak 1920 ye gelindiğinde muhacir ve mültecilere tohumluk dağıtımında yeni uygulamaların başlatıldığı Muhacirin Müdüriyeti nin ilkbahar ziraatı için Sivas Muhacirin Müdüriyeti ne gönderdiği talimattan anlaşılmaktadır. Talimata göre muhacir ve mülteciler tarafından icra edilecek ilkbahar ziraatı için tohumlukların kefâlet-i müteselsile ile dağıtılması uygun görülmüştür 340. Yani devlet tohumlukları borç olarak vermektedir. Bu uygulamaya geçilmesinin nedeni büyük bir ihtimalle dağıtılan tohumluklarla ziraat yapılmaması veya ekili arazilerini bırakarak mültecilerin başka yerlere göç etmeleridir. Bu şekilde tohumlukların borç verilmesiyle geri dönüşüm sağlanmış olunacak ve daha çok mülteciye bu konuda yardım edilebilecektir. 338 BCA, / BCA, / BCA, /

204 187 Başlatılan bu uygulama doğrultusunda ellerinde tapu senedi bulunmayan muhacirlere zahire verilmesi uygun görülmemiştir. Nitekim Selanik muhacirlerinden olup Balkan Harbinde Anadolu ya hicret ederek hükümet tarafından Adana dan tehcir edilen Ermenilerin yerine iskân edilen ve sonradan Adana nın İngilizler tarafından işgali ve Ermenilerin yerlerine iadeleri üzerine emval-i metrukeden ihraç edilerek Eskişehir in Çifteler nahiyesine yerleştirilmiş Ali Osman ve arkadaşları konu ile ilgili olarak Dâhiliye Nezareti ne bir arzuhal göndermişlerdir. Buna göre adı geçenlere ziraat komisyonunca 270 kilo buğday ve 171 kilo arpa verilmesine karar verilmiş ise de ellerinde tapu senedi bulunmadığından dolayı tohumluk zahire verilmesi uygun görülmemiştir. Bu sebeple ziraattan mahrum kalmışlardır. Bu arzuhalin bir sureti Ticaret ve Ziraat Nezareti ne gönderilmiş ise de mevcut mevzuat gereği ellerinde henüz tapu senedi bulunmayan muhacirlere dağıtım yapılmasına imkân olmadığı önce bu muhacirlerin iskânlarının icra edilmesi gerektiği Eskişehir Mutasarrıflığı na Dâhiliye Nezareti tarafından bildirilmiştir 341. Muhacir ve mültecilere kefalet-i müteselsile ile tohumluk zahire verildiği için sonraki dönemlerde bedelinin ödenmesi gerekmektedir. Ancak mevcut savaş koşullarında bu bedellerin ödenmesi bazen mümkün olmamıştır. Örneğin Kırklareli Demirköy kazasının Karacadağ nahiyesi İslam muhacirleri namına çekilmiş telgrafta durumları düzelene kadar daha önce verilmiş olan tohumluk zahirenin tahsilinin tecili istenmiştir. Dâhiliye Nezareti de bu talebi olumlu karşılamıştır 342. Muhacir ve mültecilerin bu bedeli ödeyebilmesi için uygun vadeler yapılmıştır. Bu konuda Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi, Diyarbakır Muhacirin Müdüriyeti ne nizamnamenin 26. ve 28. Maddelerine göre muhacirlere dağıtılmış olan tohumluğun taksitlerle ödenmesinin mümkün olduğunu bu nedenle orada bulunan Çerkez muhacirlerin ihtiyaçları ve gayretleri dikkate alınarak kendilerinden alınacak kefalet-i müteselsile senetlerinin münasip vadeler üzerinden tanzim edilmesini istemiştir 343. Edirne Muhacirin Müdüriyeti tarafından Aşair ve Muhacirin Müdüriyeti ne gönderilen 2 Şubat 1920 tarihli yazıda ise esaretten dönen muhacirlere tohumluk zahire verilip verilmeyeceğine dair emre rastlanılmadığı ve muhacirin memurluğuna bu mesele 341 BCA, / BCA, / BCA, /

205 188 hakkında müracaat edilmekte olduğundan bu konuda ne yapılması gerektiği sorulmuştur. Müdüriyetten gönderilen cevapta muhacereti sabit ve iskânı uygun olan bütün muhacirlerin bu yardımdan istifade etmelerinin gerektiği ve esaretten dönen muhacirlerinde bu gibi yardımlardan tercihen istifadelerinin lazım geleceği bildirilmiştir yılı içerisinde muhacir ve mültecilere arazi dağıtılmaya devam edilmiştir. Konya'nın Çumra nahiyesi civarında tesis olunan Batum köyü ile Gedik Höyük mevkiinde iskân edilmiş olan 80 hane muhacirine emlak ve arazi verilmiştir 345. Ayrıca İcra Vekilleri Heyeti tarafından Antalya'nın Güzbaşı mevkiinde bulunan dönüm arazinin de çiftçilere ve tercihen muhacirlere bedelsiz olarak dağıtılmasına karar verilmiştir 346. Muhacir ve mültecilere dağıtılacak tohumluk zahire için para temin edilmeye de çalışılmıştır yılının sonlarında Bursa dan Karacabey kazasının Oğuz ve Ulubat köylerinde meskûn muhacirlerden muhtaç olanlara dağıtılmak üzere tohumluk zahire mevcut olmadığından zahire satın alınarak ziraat mevsiminin değerlendirilmesi için kuruşluk havalename gönderilmesi Muhacirin Müdüriyeti nden istenilmiştir. Müdüriyet ise bu isteğe olumlu cevap vermiştir 347. Benzer bir talep de Van mebusu Hasan Sıddık Bey tarafından TBMM ne verilen bir takrirde yer almıştır. Memleketlerine dönmekte olan Van mültecilerinin tohumluk tedarikinden aciz bulundukları ve bir miktar tohumluk tedarik edilmesi için liranın verilmesinin İktisat ve Ziraat Vekâletlerince yazıldığı beyan edilmiştir. Takrir Heyet-i Vekiliye ye teslim edilmiştir yılının Nisan ayı içerisinde Dâhiliye Müsteşarı Refet Bey mecliste muhtaç ahali için düşünülen çarelerden bahsederken bunların iaşelerinin temin edilmesinden sonra ziraattan ve sanattan mahrum kalan ahali için sermaye tedarik etmek, tohumluk vermek, zirai alet edevat ve hayvan temin etmek gibi planları dile getirmiştir 349. Dolayısıyla Ankara hükümeti de muhacir ve mültecilerin bir an önce üretici hale getirilmesi için çaba sarf etmektedir. Zira bunların perişanlıklarına son vermenin en iyi yolu budur. Savaş koşullarında binlerce mültecinin sürekli iaşe edilmesi mümkün değildir. 344 BCA, / BCA, / BCA, 132-4/ / BCA, / TBMMZC, Devre I, İçtima Senesi I, C.6, s TBMMZC, Devre I, İçtima Senesi 2, C.9, s.383.

206 189 Kars'taki muhacir ve mültecilere 1922 yılına kadar muhacirin tahsisatından yardım edilmiştir. Ancak Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti muhaceretin son bulması nedeniyle iaşelerinin Maliye ve İktisat Vekâletlerince temin edilmesi gerektiğinden tahsisatı kesmiştir. Bu durum karşısında Kars Mutasarrıflığı ilkbahara kadar iaşeleri mecburi olan muhtaçlar için acilen ve ilkbahar ziraatı içinde liralık tohumluk parası gönderilmesini talep etmiştir. Bunun üzerine iaşe için talep edilen liranın Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti ve Hilâl-i Ahmer'den, tohumluk bedelinin ise bütçesi dâhilinde İktisat Vekâleti nden ödenmesi İcra Vekilleri Heyeti nin tarihli toplantısında karara bağlanmıştır yılında İstanbul a iltica eden binlerce mülteci ve muhacir içerisinde ziraatla uğraşanlara şehrin etrafında bulunan uygun araziler tahsis edilmiştir. Bu suretle hem İstanbul daki izdiham hafifletilecek hem de iaşe edilmesi gereken mülteci sayısı azalmış olacaktır. Özellikle Metris Çiftliği, Paşa Mandıra, Sagra Köyü ve Ağaçlı da iskân edilen muhacir ve mülteciler ziraatla uğraşacak olanlardan seçilmiştir. Bunlara mümkün olduğu kadar ziraat vasıtaları ve tohumluk dağıtılması da planlanmıştır 351. Amerikalılar ise sebze yetiştirmeye uygun arazi bulunduğu takdirde mültecilere lazım gelen alet edevatı ve tohumları vermeyi kabul etmişlerdir. Bu doğrultuda Bakırköy ile Yeşilköy arasındaki arazide mevcut bulunan sulak yerlerde sebze yetiştirilmesine karar verilmiştir 352. Savaşın sona ermesi ile zirai üretim açısından yapılan yardımlara devam edilmiştir. Kabul edilen bir kanunla kurtarılan mahallerdeki yardıma muhtaç ziraat erbabına üç sene müddetle ve üç eşit taksitle tahsil edilmek üzere tohumluk, çift hayvanat ve zirai alet verilmesi için 1922 senesi İktisat Bütçesinde bu konuda açılan özel fasıla lira tahsisat konulmuştur Muhacir ve Mültecilere İş Temin Etme Çabaları ve Teşvik-i Mesai Komisyonu Muhacirin Müdürü Umumisi Hamdi Bey, Ziraat ve Ticaret Nazırı na kurtarılmış iller dâhilinde bulunan Kürtleri işe teşvik etmek ve üretken duruma getirmek için iskânlarına 350 BCA, 97-18/ / Akşam, , s İleri, , s TBMM Kavanin Mecmuası, Devre I, Cilt I, 3. Baskı, Ankara 1943, s.329.

207 190 medar olmak üzere bunların o bölgede maden işlerinde çalıştırılmaları fikrini bir yazı ile beyan etmiştir. Bu nedenle kurtarılmış iller dâhilinde bulunan madenlerin cinsi ve miktarlarının ve bunlardan işlenilmeye uygun olanlarının bildirilmesi istenmiştir. Ticaret ve Ziraat Nazırı tarafından gönderilen cevapta kurtarılmış illerden Trabzon, Erzurum ve Van vilayetleri dâhilinde gerek hükümete ait gerek kişilerin üstünde bulunan imtiyazlı madenlerin cinsiyle nerelerde ve kimlerin uhdesinde bulunduğuna dair talep edilen bilgiler takdim kılınmıştır 354. Kürt muhacirlerinden bazılarının istihdam edildikleri işlerde görevden kaçınmaları çeşitli sorunların yaşanmasına neden olmuştur. İlk olarak askeri mükellefiyet haricinde bulunan muhacir Kürt amele Bağdat Demiryolu'nun Toros ikinci şubesinde istihdam edilmekte iken görevden kaçınmaları üzerine Adana vilayetine sevkleri düşünülmüşse de vilayetçe kabul edilmemişlerdir. Bunun üzerine kişiden ibaret bulunan amelenin şirket tarafından iaşesi Toros Amele Tabur Kumandanlığından talep edilmiştir. Bunların iaşeleri günlük lirayı bulduğundan dolayı şirketçe mesuliyet kabul edilemeyeceği gibi esasen bunların iaşelerine de imkân olmadığından bu amelenin hükümetçe münasip görülecek bir mahalle sevkleri istida kılınmıştır. Demiryolu hükümet hesabına inşa edilmekte bulunduğundan bu amelenin iaşeleri için çıkacak masrafın yüzde onu şirketçe hükümet hesabına dâhil edilecektir. Nafıa Nazırı bunun hazineye lüzumsuz masraf olacağından bir meseleye mahal kalmamak üzere bu amelenin hemen münasip mahallere gönderilmesinin uygun görülmüş olduğunu, keyfiyetin Harbiye Nezareti ne de bildirildiğini ve Dâhiliye Nezareti nce de gereğinin yapılmasını istemiştir 355. Amerika yardım teşkilatı da muhacir ve mültecilere iş temin etmek hususunda çaba sarf ettiği görülmektedir. Amerika Muavenet Teşkilatı nın faaliyeti hakkında heyet azalarından birinin verdiği bilgiye göre İstanbul da işçilik komitesi sekiz şube açmıştır. Ağustos ayı zarfında bu komite parça çamaşır hazırlamıştır. Teşkilatı genişletmek niyetiyle İstanbul tarafında yeniden 16 odalı bir bina kiralamış ve aynı zamanda 48 dokuma makinesi satın alınmıştır. Samatya daki muhacirin karargâhında bir şube tesis ederek yünlerin burada yıkanması ve taranması sağlanmıştır. Yünlerin işe yarayan kısmı fabrikaya gönderilerek fanila ve çorap imal ettirilmiştir. Yalnız bu iş ile 300 ailenin 354 BCA, / BOA, DH.İ.UM, 20-01/ 1/47.

208 191 hayatını temin ettiğine dikkat çekilmiştir. Haydar Paşa daki muhacirler içinde yakında bir pamuk dokuma imalathanesi tesis etmeyi planlamakta olduklarını beyan etmişlerdir 356. Muhacir ve mültecilere iş temin etmek kadar onları işe sevk etmek de bazen zor olmuştur. Muhacirin Müdüriyeti tarafından Hereke ve Zeytinburnu gibi büyük fabrikalara müracaat edilerek müdüriyetin elinde iş görecek birçok kişinin mevcut olduğu ve bunların iskânı fabrikaya ait olmak üzere ne kadar yevmiye verileceği sorulmuştur. İzmit teki Hereke fabrikası bu suale cevap olarak bir tezkere göndermiş ve çok sayıda ameleye ihtiyacı olduğunu, müdüriyetin göndereceği muhacirlere iskânı fabrikaya ait olmak üzere 30 kuruştan 60 kuruşa kadar yevmiye verebileceğini bildirmiştir. Bunun üzerine müdüriyet barakalarda ve çeşitli mahallerde oturan muhacirlerden çalışabilecek güce sahip olanları bir listeye geçirmiş ve bunlara meseleyi açmıştır. Ancak bunlar barakalardan çıkmayacaklarını ve hiçbir suretle iş yapmayacaklarını söylemişlerdir. Vakit gazetesi Muhacirin Müdüriyeti nin birkaç defadır bu muhacirlere iş bulmakta olduğu halde muhacirlerin tembel tembel işten kaçtıklarını yazmıştır. Gazetenin yaptığı tahkikata göre barakalarda oturan muhacirlerin içinde 50 liraya kadar maaş alan da hatta faal olarak hükümet hizmetinde bulunarak maaş alanlar da mevcuttur. Müdüriyet cidden muhtaç olan muhacirlere yardım etmekle mükellef olduğunu ve barakalarda rahat rahat oturarak ud ve keman çalmakla eğlenen bir kesimin bulunduğunu iddia etmiştir. Devamında maaşını temin edenlerin hükümetin ve milletin parasıyla kendisini besletmesinin doğru olmadığı belirtilerek müdüriyetin açıkta kalan yardıma muhtaç muhacirleri yerleştirmek için barakaların bu gibilerden alınması gerektiği dile getirilmiştir 357. Bu tarz yaşanan gelişmelere karşın muhacirlere iş temin etmek için yürütülen faaliyetler devam etmiştir yılının son günlerinde bekâr muhacirlerden durumu çok kötü olanların İzmit Dokuma fabrikasına sevk edilerek orada çalıştırılmaları planlanmıştır 358. Ayrıca Zeytinburnu fabrikasına 16, İzmit mensucat fabrikasına da 41 muhacir gönderilmiş ve işe başlatılmıştır 359. Amerika Muavenet Heyeti ne mensup yetkililer İstanbul un çeşitli yerlerinde bulunan muhacirleri ziyaretleri esnasında Sirkeci Cami ve Harbiye Nezarethanesi 356 Tasvir-i Efkâr, , s Vakit, , s KA, 850/ İleri, , s.2.

209 192 arkasındaki barakalarda muhacirlerin çalıştırılması lüzumundan bahsetmiş ve bu kadar insanın boş boş tembel bir halde bırakılmaması gerektiğine temas etmişlerdir. Civarda bulunan boş arsaların muhacirlere ziraat ettirilmesi ve çorap makineleri ile çorap ördürülmesi gibi bazı işler tavsiye etmişlerdir 360. Amerika Muavenet Heyetlerinin yardım konusunda temel yaklaşımları bu nokta üzerinde yer almaktadır. Onlar binlerce insanın sürekli iaşe edilerek bir işe yaramaz bir halde kalmalarındansa bunların üretken hale getirilerek kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlanmasını prensip edinmişlerdir. Kısacası balık vermek yerine balık tutmayı öğretmenin daha faydalı olacağı düşünülmektedir. Bir gün sonra yayınlanan İleri gazetesinde muhacir barakalarına iki adet çorap makinesi gönderildiği haberi yer almıştır. Haberde bu makinelerle kadınlar çalışarak çorap, eldiven ve gömlek meydana getirecekleri gibi bunlar yalnız kendi ihtiyaçlarına ait olacağı belirtilmiştir. Erkekler ise civarlardaki taşlarla barakaların önlerini dolduracaklar ve muntazam hale dönüştüreceklerdir 361. Bu şekilde en azından muhacirlerin meslek sahibi olmaları, kendi ihtiyaçlarını üretmeleri ve barınma şartlarını iyileştirmeleri temin edilecektir. İlerleyen günler de İzmit dokuma fabrikasına çalışmak üzere 7 muhacir daha gönderilmiş ve bir ay zarfında gerek bu fabrika gerek diğer fabrikalara Muhacirin Müdüriyetince gönderilmiş olan muhacirlerin miktarı 50 ye ulaşmıştır 362. Bolu Reji Müdüriyetince istihdam edilecek kişilerin aranması üzerine muhacir ve mültecilerin perişan bir halde oldukları dikkate alınarak bu iş için tercihen muhacir ve mülteci kadınların kabulü önerilmiştir. Aşair ve Muhacirin Müdüriyetine bu durum yazılmış ve merkezden gönderilen cevapta uygun bulunduğu belirtilmiştir 363. İleri gazetesi İstanbul a aralıklarla gelen İzmir mültecilerinin de işe sevk edileceklerine dair haber yayınlamıştır. Erkek mültecilerin birçoğu Beyazıt civarında Ali Paşa arsasındaki muhacir ve mültecilere katılarak arsalar dâhilinde şose imali gibi işlerle uğraştırılmaya başlanmıştır. Kadın muhacir ve mülteciler ise çorap makineleri, yün 360 Vakit, , s İleri, Alemdar, , s BCA, /

210 193 makineleri ve el çıkrıkları vasıtası ile darüleytamdan gönderilen bir ustanın talimi ve tedrisi sayesinde el işleri meydana getirmiştir 364. Bursa havalisinde de benzer uygulamanın mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Bursa havalisine giden muhacirin müfettişlerinden Seyfettin ve Rafet Beylerin verdikleri raporlarda Ermeni ve Rumların sevk edilmeleri ile birlikte açıkta kalan Rumeli muhacirlerinin ziraat erbabının İslam köylerine dağıtıldığı ve sanayi erbabı bulunanların da merkez vilayetçe tesis edilmekte olunan sanayi müesseselerinde istihdam edilmek üzere iaşelerini temin etmeye gayret edildiği belirtilmiştir. Bursa da sanayi mektebinde ve Muhacirin Müdüriyetinde daha önce getirtilmiş büyük çorap makinelerinin mevcut olduğu tespit edilmiştir. Bunlara dışarıdan yenileri tedarik edilmek şartıyla dikiş, fanila ve çorap atölyesi açılmakta olduğu beyan edilmiştir. Açılan atölyelerde muhacir kadın ve çocukların bizzat geçimlerini temin edilebilecek bir halde çalıştırılmaları planlanmıştır 365. İstanbul da da atölyeler açılmaya devam etmiştir. Beyazıt ta Ali Paşa arsasında Muhacirin Müdüriyetince çorap atölyesi meydana getirilmiştir. Günlük 100 çift çorap imal edilerek yine muhacirlere dağıtılmıştır 366. Burada bulunan muhacir ve mültecilerin bir kısmı da inşaatta istihdam edilmeleri için belediye ve şirketlere dağıtılmaya çalışılmıştır 367. Muhacirleri çalışmaya teşvik için çalışabilecek olanları fabrikalara çeşitli müesseselere yahut aileler nezdinde yerleştirmek maksadıyla Muhacirin Müdüriyetinde Teşvik-i Mesai Komisyonu teşkil edilmiştir. Bu komisyon muhacirlerin bulunduğu baraka, tekke ve cami gibi yerleri dolaşarak içinde çalışabilecek olanları seçerek çeşitli hizmetlere dağıtacaktır 368. Bu konuda bir komisyon teşkil edilerek daha sistemli hareket edilecektir. Çalışmak istemeyenler için de bir çözüm bulunmuştur. İşe sevk edildiği halde gitmek istemeyenler derhal iskân edildikleri mahalden çıkarılacaktır 369. Ayrıca misafirhane baraka, cami ve mescit gibi yerlerde iskân ettirilmiş ve hükümetçe iaşe edilmekte bulunan muhacir ve mültecilerden hizmetçilik veya aşçılığa muktedir olan kadın ve çocukların seçilerek meydana gelen talep ve müracaat üzerine maaş ve uygun şartlar neticesinde münasip 364 İleri, , s Akşam, , s İleri, , s İleri, , s Alemdar, , s Alemdar,

211 194 hanelere dağıtılması kararlaştırılmıştır 370. Teşvik-i Mesai Komisyonu incelemelerine devam ederken hükümetin verdiği sıcak yemeği çalışmaya tercih eden birçok gencin tembel bir hayata alışmaları uygun olmayacağından müdüriyet işten çekinen ve geri duranların iaşesini de kesmeye karar vermiştir Şubat 1921 tarihli Alemdar gazetesinde yer alan bir köşe yazısında hükümetin bir yandan sulh için çalışırken diğer yandan muhacir meselesini de düşünmesi, bu düşkün vatandaşları şimendiferde, tramvaylarda ve fabrikalarda çalıştırmak için bir mesai zemini bulması gerektiği dile getirilmiştir. Çünkü bunları düştükleri felaketten kurtarmanın en iyi yolunun bu olduğu düşünülmektedir. Her gün bir ekmek vermek ve başlarını sokacak bir yer göstermekle olmayacağı zira hükümetin her zaman bunlara yardım edemeyeceği belirtilmiştir. Yardımlar kesildiğinde asıl felaketin baş göstereceği ve bunu engellemenin tek yolunun ise onları çalıştırmak olduğu savunulmuştur 372. Muhacir ve mültecilere iş temin etmek için bulunan yollardan biri de onlara sermeye vererek kendiişlerini kurmalarını sağlamaktır. Bunun için iane suretiyle toplanan paraların bir kısmı ayrılmış ve bu paraların muhacir ve mültecilere dağıtılması kararlaştırılmıştır. Bu suretle bunların bir kısmına lira kadar sermaye verilirken diğer taraftan da ameleye muhtaç olup olmadıklarını bildirmek üzere fabrikalara tezkere yazılmıştır 373. Muhacirin Müdüriyeti, Hereke fabrikasına gönderdiği yazıda memleketlerinden uzak kalmış ve yardıma muhtaç muhacir ve mültecilerden 12 kişinin Hereke fabrikasında istihdamını istemiştir 374. Teşvik-i Mesai Komisyonu 12 yaşından yukarı erkek çocuklarının ticaret ve sanat faaliyetlerine alıştırılması için faaliyete geçmiştir. Toplanılan ianeden lirayı ayırarak işe göre seçilecek 12 yaşından yukarı erkek çocuklarına kibrit, su ve buna benzer eşya satıcılığı yaptırılması düşünülmüştür. Bu şekilde kendi başlarına geçimlerini temin etmeleri hedeflenmiştir 375. Vakit gazetesinde Muhacir Meselesi başlıklı köşe yazısında İzmir ve Trakya Yunan işgaline düştükten sonra memlekette nükseden muhacir meselesinin II. İnönü 370 BCA, / Akşam, , s Alemdar, , s Akşam, , s BCA, / BCA, /

212 195 Muharebesinin ardından bir kat daha arttığı belirtilmiştir. Yazının devamında muhacirler için neler yapılması gerektiği üzerinde durulmuştur. Öncelikli olarak sokak ortalarında aç ve çıplak kalmalarının engellenmesi için doğrudan doğruya yardım şeklinin kâfi olmadığı belirtilmiştir. Çünkü bunu devam ettirmek mümkün değildir. Muhacirlerden zaruri olarak İstanbul da kalacak olanların şehrin genel hayatı içinde faydalı ve faal olacak şekilde yerleştirmeğe çalışmak gerekmektedir. Zira muhacirlerin içinde ziraat, odunculuk ve kömürcülük gibi belli bir iş görmeğe kabiliyeti olanlar vardır. Yazı da bu sorunun çözümü için öncelikli olarak müstahdemin (çalışanlar) idaresi tarzında bir teşkilatın meydana getirilmesi gerektiği savunulmuştur. İstanbul da iş arayanlar ile iş için adama ihtiyacı olanlar arasında vasıta hizmeti görecek bir teşkilatın bulunmaması mühim bir noksan olarak değerlendirilmiştir. İkinci olarak İstanbul civarında hazine-i hassaya ve miriye ait bir takım arazi ve çiftliklerin atıl ve metruk bir halde bulunduğu ve bu araziyi işlemek konusun da muhacirlerden istifade edilmesi de bir seçenek olarak sunulmuştur. Ayrıca sergi açmak isteyen muhacirlere belediye tarafından vergi muafiyetiyle bazı mevkiler gösterilebileceği de eklenmiştir. Bu çalışmalara Müslüman tüccarların da katılabileceği zira tüccardan bir kısmının Rus mültecilerine ve yabancılara mal vererek köprü civarında ve başka mevkilerde sattırmakta oldukları eleştirel bir yaklaşımla ifade edilmiştir. Ciddi bir teşkilat meydana getirilerek muhacirlerden istifade çaresi aranacak olursa mühim faydalar temin edileceği anlatılmaya çalışılmıştır 376. Basında iş konusunda yazılar yazılmaya devam ederken Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi seyyar satıcılık etmek üzere bir kısım muhacirlere lazım gelen sermayeyi ödeyeceğini ilan etmiştir. Buna karşın İleri gazetesine yapılan şikâyetten lazım gelen sermayenin verilmediği anlaşılmaktadır. Bu şikâyette muhacirlerin müracaatlarından bir buçuk aydan beri müspet bir netice çıkmadığı belirtilmiştir 377. Fakat kısa süre sonra bu sorun çözülmüş ve Teşvik-i Mesai Komisyonu tarafından ilk etapta işe elverişli 50 muhacire çeşitli miktarlarda sermaye verilmiştir. Sermaye verilen muhacirlerin faaliyetlerinin takip edildiği anlaşılmaktadır. Zira bu muhacirler içinde sermayeyi suiistimal eden iki kişiden verilen paralar geri alınmıştır 378. Komisyon ilerleyen tarihlerde hariçte iş için sermaye verdiği muhacirlerin vaziyetini tekrar tetkik etmiş ve çıkan sonuç 376 Vakit, İleri, , s İleri, , s.3.

213 196 müspet olmuştur. Bunun üzerine komisyon bu muhacirlerin sermayelerini de artırmaya karar vermiştir 379. İstanbul da muhacir ve mültecilere iş temin etmek üzere yürütülen faaliyetler zamanla genişletilmiştir. Eyüp Sultan mıntıkasındaki muhacirleri çalıştırmak ve içlerinde kabiliyeti olanlardan istifade edilmek üzere bir imalathane açılmasına karar verilmiştir. Bu imalathanede hammaddeleri ucuzca tedarik edilen teneke ve saçtan yapılan eşya imal edilmesi planlanmıştır 380. Ayrıca Anadolu kavağında askeri binalarda iskân edilmiş olan 600 den fazla muhacir arasından sanat erbabı olanları seçilerek bunlara sermaye verilmesi için çalışmalar başlatılmıştır. Bunun için Teşvik-i Mesai Komisyonu Reisi İhsan Bey ile İstanbul Muhacirin Müdürü nün Anadolu kavağına giderek muhacirlerin durumunu incelemesi planlanmıştır. İstanbul Vilayeti ise bu muhacirlerin civardaki ormanlardan istifade etmelerini temin etmek üzere Üsküdar Mutasarrıflığı na bir yazı göndermiştir 381. Akşam gazetesi Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi nin muhacirleri işe sevk etmemekte ve İstanbul civarında binlerce dönüm arazi olduğu halde muhacirleri hep tüketici vaziyette tutarak bunları üretici yapmamakta olduğu eleştirilerine karşılık Muhacirin Müdürü Umumisi Hamdi Bey le görüşmüştür. Eleştirilere cevap veren Hamdi Bey, muhacirlerin tamimiyle tüketici olarak durduklarının doğru olmadığını bunlar için hususi imalathaneler açtıkları gibi yeni imalathaneler açmak için uğraştıklarını ifade etmiştir. Bundan başka muhacirlere 25 liraya kadar üç ay zarfında ödemeleri şartıyla avans verdiklerini bu para ile kendilerine sermaye yaptıkları gibi ehli sanattan olanların da alet ve edevat tedarik ettiğini belirtmiştir. Arazilerden istifade konusunda ise Metris çiftliği de dâhil olmak üzere 3 çiftlikte muhacirlerin ziraatta bulunduğu ve bazılarına sebze ektirildiğinden bahsetmiştir. Bu suretle muhacirlerin %40 ya da %45 inin üretici vaziyette olduğu bilgisini vermiştir. Ziraatta kullanılacak yeterli arazi olmadığı için muhacirlerin tamimiyle ziraatta istihdamları mümkün olmamıştır. Evkaf Nezaretine ait bir kısım arazi bu iş için talep edilmişse de buraları nezaret tarafından kiraya verilmekte olduğundan olumsuz cevap verilmiştir. Ayrıca her arazinin ziraata uygun olmadığını önce arazinin temizlenmesinin gerektiğini bunun içinde makinelere ihtiyaç duyulduğuna temas ederek çeşitli noksanların olduğunu ifade etmeye çalışmıştır. Nitekim ziraat icrası için ayrıca çift 379 İleri, , s Akşam, , s Akşam, , s.2.

214 197 hayvanat gerektiği bunların müdüriyet tarafından tedariki mümkün olmadığı gibi büyük bir çiftliğin 2-3 hayvanla idare edilmeyeceğini belirterek arazi konusundaki eleştirilere açıklık getirmiştir 382. Teşvik-i Mesai Komisyonu çeşitli işlere sevk etmeye muvafık olduğu muhacirlere sermaye olarak toplam kuruş vermiştir. Sonradan tanzim edilen bir istatistiğe nazaran komisyon 95 muhacire sermaye vererek işe sevk etmiştir. Bu muhacirlerin 21 i seyyar satıcılık, 8 i bakkallık, 11 i sebzecilik, 3 ü börekçilik, 7 si aşçılık, 3 ü kahvecilik, 4 ü berberlik, 3 ü marangozluk, 3 ü kunduracılık, 2 si kerestecilik, 2 si tütüncülük, 2 si şerbetçilik, 1 i saatçilik, 1 i boyacılık, 1 i balıkçılık, 2 si kömürcülük, 1 i takunyacılık, 1 i çaycılık, 1 i hamamcılık, 1 i dokumacılık, 2 si elbisecilik, 1 i kasaplık, 1 i arzuhalcilik, 1 i terzilik ve 2 si tenekecilik ile meşgul olmakta ve kimseye muhtaç olmaksızın geçimlerini temin etmektedirler. Teşvik-i Mesai Komisyonu bu konuda çalışmalarını sürdürmüştür. Muhacirlerden bir işe sevkleri için müracaat edenlerin dilekçelerini incelemek ve ahvallerini tahkik ederek bunlara yapılacak yardımların miktarını temin etmek için gereken gayreti sarf etmiştir 383. Muhacirin Müdüriyeti belediyece ilan edilen tarik bedel-i nakdiyesi ile İstanbul a ait yolların inşasında muhacir ve mültecilerin istihdam edilmesi için harekete geçmiştir. Bu yolların muhacirler marifetiyle Belediye ve Nafıa Nezareti mühendislerinin kontrolünde inşasının mümkün olup olmayacağı anlaşılmaya çalışılmıştır. Muhacirin Müdürü Hamdi Bey bu yolların inşasında muhacirlerin istihdamı için belediyeye müracaat etmiştir. Fakat kendisine bu yolları doğrudan doğruya belediyenin yaptırmakta olduğu ve yol inşasının ihaleye konulduğu bildirilmiştir. İhaleden sonra bu işi üstlenenlere müracaat edilecekse de ihaleye iştirak edenlerin büyük bir kısmı yabancı veya diğer milletlerden olduklarından muhacirleri istihdam edip etmeyecekleri endişesi hâsıl olmuştur 384. Ancak bu duruma da bir çözüm bulunmuştur. Dâhiliye Nezareti yolların tamiri için yapılmakta olan ihalenin sonunda mukavelenameye bağlanması esnasında muhacirlerin istihdamının teminat altına alınmasını bir yazı ile belediyeye bildirmiştir 385. Bütün bu çabalar sonucu yol inşaatında 18 yaşından 45 yaşına kadar olan muhacirlerin kullanılması kararlaştırılmıştır. Bunlara belli 382 Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s.3.

215 198 bir miktar yevmiye verileceği gibi çocuksuz kadınlar ile küçük çocukların dahi inşaatta yarım gün istihdam edilmesi kararlaştırılmıştır 386. Teşvik-i Mesai Komisyonu nca üçer ay vade ile 150 kadar muhacire 5 ila 20 lira arasında sermaye verilmiştir. Alınan neticeye göre bu muhacirlerden 80 kadarı bu sermaye ile iş tutmuşlar ve mümkün olduğu kadar iaşelerini temin edecek duruma gelmişlerdir. Bunun üzerine Teşvik-i Mesai Komisyonu nca verilen sermayelerin tahsiline başlanmıştır 387. Muhacirlerin bir kısmı da çeşitli müesseselere yerleştirilmeye devam edilmiştir. Bu hamleden olmak üzere Askeri Levazım Dairesinin debbağ ve kundura fabrikalarına 13, defterdar fabrikasına 34, Zeytinburnu fabrikasına 24, Hereke fabrikasına 166, İzmit Dokuma fabrikasına 24, İmalat-ı Harbiye Müdüriyetine 19, Kastamonu Çiftçiler Yurduna 19, Terakki Sanayi Anonim Şirketine 13, belediyeye 40, çeşitli arazi sahiplerine 70 kişi verilmiştir Muafiyetler Muhacir ve mülteciler için getirilen en önemli muafiyetler arasında vergi en başta yer almaktadır. Esasen memleketlerine geri dönen mültecilerin ve kurtarılmış iller ahalisinin seneleri emlak ve arazi vergilerinden istisna tutulmalarına dair kararname hazırlanmıştır. Ancak uygulamasında bazı sorunlarla karşılaşılmıştır. Suşehri ne geri dönen mülteciler kazanın kurtarılmış yerlerden sayılmaması dolayısıyla bu kararnameden istifade edememiştir. Bunun üzerine kazanın belediye reisi ve önde gelenleri Suşehri nin harp hattı bulunması dolayısıyla ahalinin 3. Ordu emriyle çıkarıldığı, geri döndüklerinde ise terk ettikleri evlerini tamamen harap bir halde buldukları, harpten ziyadesiyle etkilendiklerinden adı geçen kararname hükümlerinden yararlanmalarına dair müracaatta bulunmuşlardır. Ancak Maliye Nezareti kazanın önceden düşman istilasına uğrayıp da sonradan kurtarılan mahallerden olmaması hasebiyle ahalinin kurtarılan mahaller ahalisine tanınan vergiden muaf tutulamayacağını Dâhiliye Nezareti ne bildirmiştir Akşam, , s.2.; Vakit, , s Akşam, , s Akşam, , s BCA, /

216 199 Vergi konusunda bir diğer husus ise muhacir ve mültecilerin hayvan ve eşyalarının gümrük resminden istisna tutulması olmuştur. Meclis-i Vükelada Maliye Nezareti nin mütalaa olunan tezkeresinde yer alan; huduttan Erzurum vilayetine gitmekte olan ve devletçe iskân ve iaşeleri için haklarında müsaade ve yardım gösterilmekte bulunan muhacirlerin hayvan ve eşyalarının gümrük resminden istisnasına dair düzenlenen kanun layihasının kanun teklifi olmasına müsaade edilmiştir 390. Vergiden muaf tutulma konusunda ayrıca muhacirlere verilen yevmiyelerin iaşe kabilinden olduğu cihetle damga ve hicaz pulundan istisna tutulmaları gerektiği Balıkesir e bildirilmiştir 391. Askerlik konusu da muhacir ve mültecilerin durumunda önem arz etmektedir. Ancak savaş içerisinde bu konuda yapılan tecillerin süresi sınırlı tutulmak zorunda kalınmıştır. Zira topraklarımızın savunulması için askere ihtiyacımız vardı. İşgal altında bulunan mahaller ahalisinden olan ve bütün aile firar edenler ile Şarki Anadolu mültecilerinden olan ve yaşıtları silâhaltında bulunanların askerlikleri 17 Ağustos 1921 e kadar tecil edilmiştir. Müdafaa-i Milliye Vekili bu mültecilerin birçoğunun sonradan ikinci kez muhacerete düştükleri için sevkleri halinde yine birçok şikâyet meydana geleceğine temas etmiştir. Elde bir karar olmadıkça bu izin süresini sınırlandırmak mümkün olmayacağından sevklerinin ertelenmesi uygun görüldüğü takdirde bunun ahz-ı asker dairesine tebliğ edilmesi gerektiğini İcra Vekilleri Heyeti ne bildirmiştir. İcra Vekilleri Heyeti ise izin sürelerinin sona ermesinin ardından tecil edilmemeleri lüzumunu arz etmiştir 392. Eskişehir- Kütahya savaşının ardından bir tecil teklifi de bu bölgeden göç edenler için verilmiştir. Müdafaa-i Milliye Vekâleti tarafından Kütahya-Eskişehir ve havalisinden hicret edenlere 2 ay müddetle izinli sayılmaları hakkında kanun teklifi vermiştir 393. Sakarya Savaşı sonrası göçmenlerin yerlerine dönmeye başlamaları ve iade edilmeleri üzerine yollara serilmiş bir halde bulunduklarından ve yanlarında erkeklerinin askere alınması zaten sefil olan ailelerin bir kat daha perişan olmalarına sebebiyet vereceğinden 1307 doğumluya kadar olanların Mart ayı sonuna kadar askerlikten tecili İcra Vekilleri Heyeti nce uygun görülmüştür 394. Ardından 1922 yılına gelindiğinde Doğu 390 BOA, MV. 254/ BCA, / BCA, 565/ / BCA, 566/ / BCA, 56-10/ /

217 200 vilayetleri ve müstahlasa mültecilerinin hareket eden ve yollarda bulunanlarının askerlik hizmetlerinin iki ay daha tecili kararlaştırılmıştır 395. Mülteciler bölgeleri düşman istilasından kurtarıldığında yerlerine sevk edilmeye başlamışlardır. Düşman istilasından kurtarılan yerlerde ahaliyi yeniden üretici hale getirmek için çeşitli kararlar alınmıştır. Özellikle ziraat konusunda kolaylıklar sağlanmaya çalışılmıştır. Vilâyat-ı müstahlasa ahalisine verilmiş olan tohumluklar affedilmiştir ve 1919 senelerinde muhtaç çiftçilere hükümet tarafından dağıtılan tohumluk ve yemeklik zahirenin tahsil edilmeyen kısımlarının düşman istilasından kurtarılan yerlerde ahaliden tahsilinden vazgeçilmiştir Ekim ayının sonunda düşmandan geri alınan ve alınacak olan mahaller ahalisine yardım hakkında bir kanun daha kabul edilmiştir. Kanuna göre düşman tarafından tahrip ve yağma edilen harp sebebiyle hasara uğrayan yerlerin musakkafat, arazi ve temettü vergileriyle âşar ve ağnam borçları 1921 sene-i maliyesi sonuna kadar affedilmiştir. Ayrıca bu mahallerde çiftçinin Ziraat Bankası na olan borçları iki sene müddetle faizsiz bir şekilde tecil edildiği gibi yardıma muhtaç olan ziraat erbabına üç sene müddetle ve üç eşit taksitte gerek aynen gerek nakden tahsil olunmak üzere tohumluk verilmesine hükümet yetkili kılınmıştır 397. Ayrıca Temmuz 1922 de Yunanlılar tarafından işgal edilip kurtarılan mahaller ahalisinden bir senelik müecceliyet-i askeriye vergisi alınmamasına karar verilmiştir BCA, 56-13/ / TBMM Kavanin Mecmuası, Devre I, Cilt I, s TBMM Kavanin Mecmuası, Devre I, Cilt I, s TBMM Kavanin Mecmuası, Devre I, Cilt I, s.292.

218 201 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM MUHACİR VE MÜLTECİLERE YARDIM KONUSUNDA YAŞANAN SORUNLAR 4.1.Tahsisat Yetersizliği Memleketin çeşitli bölgeleri Yunan kuvvetleri tarafından işgal edilip, Anadolu da milli bir hükümet kurulduktan sonra, İstanbul hükümetlerinin fiili kontrolünde İstanbul şehri ve mülhakatından başka arazi kalmamıştır. Zaten Maliye Nezareti de 1918 yılından sonra hakiki manada bütçe hazırlamamıştır 1. Anadolu da da durum pek farklı değildir. Büyük Millet Meclisi açıldıktan sonra Maliye Bakanlığı bütçe hazırlama çalışmalarına başlamıştır. Ancak düşman işgalinden artakalan Anadolu topraklarının normal zamanlarda hangi hacimdeki bir bütçe ile yönetilebileceği belirli olmadığı gibi olağanüstü durumun doğurduğu giderlerin hacmini önceden tahmin etmekte mümkün olmamıştır. Bu nedenle 1 Mayıs Ekim 1920 dönemini kapsayan 6 ay için geçici bütçe yapılmasına karar verilmiştir. Ancak geçici bütçe, süresinin bitimine 2 ay kala kanunlaşmıştır 2. Bütçe hazırlamakta dahi zorlanılan bir dönemde muhacir ve mültecilerin ihtiyaçlarına saf edilmek üzere düzenli tahsisat verilmesi elbette mümkün olmamıştır. Ülkenin içinde bulunduğu bu mali durum ilk olarak muhacir ve mültecilere verilen yevmiyelerde sıkıntıların yaşanmasına neden olmuştur. Bunun üzerine muhacir ve mültecilerden muhtaç olmayanlara ve şahsi gayretleriyle geçimlerini temin edenlere yapılan yardımın sona erdirilmesine karar verilmiştir. Karar bu suretle tebliğ edilmiş olduğu halde Niğde de genel olarak mültecilerin yevmiyeleri kesilmiştir. Bunun üzerine yevmiyeleri kesilenler Aşair ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi ne müracaatta bulunmuştur. Bu karışıklığa son vermek için müdüriyet yardıma muhtaç bulunanlar ile 1 Vedat Eldem, Harp ve Mütareke Yıllarında Osmanlı İmparatorluğu nun Ekonomisi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1994, s.148, Alptekin Müderrisoğlu, Kurtuluş Savaşının Mali Kaynakları, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1990, s.271.

219 202 şahsi gayretleriyle kendisini ve ailesini geçindiremeyecek olanlara yardım yapılmasının zaruri olduğunu bildiren yeni bir yazıyı 13 Kasım 1918 tarihinde Niğde ye göndermiştir 3. I. Dünya Savaşı nda işgale uğrayan Erzurum da da muhacir ve mültecilerin yevmiye konusunda sıkıntılar yaşadığı görülmektedir. Zira vilayet dâhilindeki mülteci ve muhacirlere yevmiye verilmediği gibi muhacir hastanesinden başka muhacirin müessesesinin de mevcut olmadığı, Erzurum dan çekilen telgrafla Dâhiliye Nezareti ne tebliğ edilmiştir 4. Yevmiye konusunda bir şikâyette Malatya dan gelmiştir. Malatya'dan mülteci Mehmet ve arkadaşları imzasıyla Elazığ a çekilen telgrafta 3 aydan beri yevmiye alamadıkları ve açlıktan telef olduklarından bahisle şikâyette bulunmuşlardır. Maliye Nezareti bu vilayete hiç bir para göndermediği ve vilayetinde başka bir geliri olmadığından büyük bir mali buhran yaşanmıştır. Mal sandıklarında hiç para mevcut olmadığı için mültecilere yevmiye verilememiştir. Elazığ Valisi, Dâhiliye Nezareti ne bir çare bulunmadığı takdirde benzer şikâyetlerin arkasının kesilemeyeceğini bildirmiştir 5. Elazığ vilayetinden Dâhiliye Nezareti ne gönderilen başka bir yazıda da Dersim jandarmasının birkaç aydır maaşını alamadığı ve Dersim de tahsilât yapmağa mahal olmadığı gibi muhacirlerin ve eytamhanelerin masrafıyla Ermenilere lazım gelenlerin Maliye Nezareti nden havale edilen meblağ ile ödenmesine imkân görülmediği belirtilmiştir. Vilayetin bütçe açığını kapatmak üzere hazineden talep edilen liranın süratle gönderilmesi gerektiği yazılmıştır. Dâhiliye Nezareti durumu Maliye Nezareti ne bildirerek jandarmalara uzun müddet maaş verilmemesi ve muhacirin ve muhtacine ait masrafların ödenememesi yüzünden asayişin tehlikede kalması gibi doğacak mahzurlar nedeniyle lazım gelenin yapılması istenmiştir yılının sonlarında illere gönderilen havalenamelerin yetersiz geldiği anlaşılmaktadır. Kastamonu ya mültecilerin iaşesi için gönderilmiş olan kuruşluk havalenameden kuruşunun Sinop a sarf edilmesi istenmiştir. Kastamonu Vali Vekili, Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği telgrafta mültecilerin çokluğundan bahisle gönderilen meblağın kifayetsiz kaldığını bunun için kuruşluk havalenamenin 3 BOA, DH. ŞFR, 93/ BOA, DH. ŞFR. 600/ BOA, DH. ŞFR, 612/ BOA, DH. KMS, 55-2/ 11.

220 203 süratle gönderilmesini talep etmiştir 7. Bu talebe karşılık Mart 1919 da muhacir ve mültecilerin masraflarına karşılık ancak kuruşluk bir havalename gönderilmiştir 8. Diyarbakır merkez ve çevresindeki muhacir ve mültecilerin iaşelerine için kuruşluk bir havalename gönderilmiş ise de tahsisat müsait olmadığından havalenamenin sarfında son derece iktisatlı olunması uyarısı yapılmıştır 9. Tahsisatın azlığından dolayı Muhacirin Müdüriyeti farklı kuruluşlardan gelen yardım çağrısına olumsuz cevap vermek zorunda kalmıştır. Örneğin; I. Dünya Harbi nin sona ermesinin ardından çeşitli yerlerden getirilen üseranın içerisinde çoğunlukla kadınlar ve çocuklardan oluşan sivil esirler de bulunduğundan Üsera İstikbal Heyeti bunların istikbal ve iskânlarını temin edecek bir memurun tayinini Aşair ve Muhacirin Müdüriyeti nden talep etmiştir. Ancak müdüriyetçe sadece Osmanlı uyruğu olan muhacir ve mültecilere yardım edilmekte olduğu belirtilerek bunlara yapılan yardımlarda bile müşkülat çekildiği ifade edilmiştir. Tahsisatın pek sınırlı olmasından dolayı Osmanlı uyruğundan olmayan harp esirlerine yardım yapılmasına hem maddi hem kanuni imkân olmadığı Üsera İstikbal Heyeti ne bildirilmiştir 10. İzmir mültecilerinin ilk sığındığı yerlerden olan Afyon da da mültecilere yardım için nakit sıkıntısı çekilmiştir e yakın mültecinin sığındığı Afyon dan 19 Ağustos 1919 da Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesine gönderilen yazıda mültecilerin iskân ve iaşe bakımından çok zor durumda oldukları, ilaç ve iaşe için para gönderilmesi gerektiği ve Sandıklı da bir hastane açılması için malzeme bulunmasına rağmen yeterli paranın olmadığı belirtilmiştir. Ekim ayında Afyon Mutasarrıflığı ndan Dâhiliye Nezareti ne gönderilen telgrafta da toplam olarak kuruşluk havalename talep edilmiş ise de gelen cevapta bu meblağın ancak yarısının gönderilebileceği bildirilmiştir 11. Temmuz 1919 da Sıhhiye Müdürü Umumisi den Aşair ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi ne gönderilen yazıda Ayvalık ve Bergama havalisinden Balıkesir'e gelen mültecilerin ihtiyaçlarını araştırmak ve incelemek için bölgeye giden sıhhiye heyetinden alınan raporla ilgili bilgi verilmiştir. Raporda mültecilerin iaşe ve iskânlarına sarf edilmek 7 BOA, DH. ŞFR. 592/ BCA, / BOA, DH. ŞFR. 92/ BCA, / Ortak, a.g.m., s.71, 72.

221 204 üzere gönderilmiş tahsisattan pek az bir miktarın kalması nedeniyle tahsisat gönderilmesi istenmiştir. Muhacirin Müdüriyeti bu yazıya Ayvalık ve Bergama havalisinden Balıkesir'e gelen muhacirin ihtiyacına sarf edilmek üzere muhacirin bütçesinden kuruşluk havalenamenin sarf edilmesine izin verildiği cevabını vermiştir 12. Bu yazışmalar Temmuz 1919 da gerçekleşmesine karşın Kasım ayına gelindiğinde merkezden illere büyük miktarlarda havalenameler gönderilmiş olsa da mal sandıklarında nakit azlığı nedeniyle gönderilen havalenamelerin bir işe yaramadığına dair yeni yazışmalar yapılmıştır. Balıkesir, Denizli ve Nazilli havalisinde iskân edilebilen mültecilerin mevsim hasebiyle tamire muhtaç olan meskenlerine, mevcut hastanelere ve seyyar hastanelere cam ve çivi gibi malzemelerin tedariki konusunda sıkıntılar yaşanmıştır. Çözüm olarak Hilâl-i Ahmer in emrindeki meblağdan hiç olmazsa bir kısmının mahallerindeki Hilâl-i Ahmer ve muhacirin heyetlerinin müştereken lüzum gösterecekleri zaruri masraflara karşılık sarf edilmek üzere nakden gönderilmesi düşünülmüştür. Çünkü verilen önemli miktardaki havaleye rağmen mal sandıklarında nakdin azlığı bu biçareler hakkında yapılan yardımları noksan bırakmıştır 13. Mal sandığında nakit bulunmaması sorunu Afyon da da yaşanmıştır. Sandıklı dan merkez livaya gelen Aydın mültecilerinin mal sandığında nakit bulunmamasından dolayı tam olarak iaşe edilemediği için sefil ve perişan bir halde bulundukları Sıhhiye Müfettişliği nin raporunda belirtilmiştir 14. Nakit ihtiyacı ne yazık ki yapılan ayni yardımları da sekteye uğratmıştır. Aralık ayında yapılan yazışmalarda bu konuda yaşanan sıkıntılar ifade edilmiştir. Balıkesir ve Nazilli havalisinde bulunan İzmir mültecilerine Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi ve Hilâl-i Ahmer Cemiyeti tarafından mühim miktarda eşya ve malzeme gönderilmiştir. Ancak para olmadığı için gönderilen eşyaların nakli ve dağıtılması mümkün olmamıştır. Mal sandıklarına verilen havalenamelerin ödenememesinden dolayı sarf edilmiş bütün emekler sonuçsuz kalmıştır. Bunun için Dâhiliye Nezareti Hilâl-i Ahmer Cemiyeti nden ne kadar yardım parası toplandıysa Balıkesir, Soma, Karahisar, Denizli ve Nazilli havalisinde görülecek ihtiyaca sarf edilmek üzere bölgede bulunan Hilâl-i Ahmer Heyetleri emrine bir an önce ve nakden gönderilmesini istemiştir 15. Gerek İstanbul gerek se Ankara hükümetleri 12 BCA, / KA, 153/ Ortak, a.g.m., s BCA, / , KA,153/14.

222 205 muhacir ve mültecilere yardım konusunda nakit sıkıntısını aşmak için cemiyete sık sık müracaat etmişlerdir. Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesince, Hilâl-i Ahmer müesseselerinin dışında Çine ve Nazilli de üç hastane açılmış ve bir müddet faaliyette bulunmuştur. Müdüriyetin yüz binlerce mültecinin iskân ve iaşesi hususunda yaptığı harcamalar, bütçesinde hastanelerin idamesine maddi imkân bırakmadığı için bu hastaneleri Hilâl-i Ahmer in Nazilli Heyeti ne devretmek zorunda kalmıştır senesi bütçesinden Sivas Muhacirin Müdürlüğü'nce talep edilen kuruş Temmuz ayında gönderilmiştir 17. Daha sonra yakacak ihtiyacı içinde para sevk edilmiştir. Ancak Sivas tan Aşair ve Muhacirin Müdüriyetine gönderilen yazıda yakacak için gönderilen kuruşun kışın şiddeti karşısında yetersiz kaldığı ve yakacak fiyatlarının çok yüksek olmasından dolayı ek ödenek olarak kuruşluk yakacak havalenamesi talep edilmiştir. Müdüriyetin bu talebe cevabı olumsuz olmuştur. Tahsisatın yeterli olmamasından dolayı istenilen havalenamenin gönderilemeyeceği tebliğ edilmiştir 18. Sivas vilayetine sandık açığı olarak 29 Ocak 1920 tarihinde nakden gönderilmiş lira bu açığın onda birini bile ödemeye kâfi gelmemiştir. Kışın şiddeti ve açlık tesiriyle ölümle karşı karşıya gelen mültecilerin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli miktarda nakdin acilen gönderilmesi Sivas vilayetinden Dâhiliye Nezareti ne gönderilen telgrafta bildirilmiştir. Dâhiliye Nezareti de bu durumu Maliye Nezareti ne yazarak vilayete ahalinin perişanlığını önlemek için yeterli miktarda paranın gönderilmesine müsaade edilmesini istemiştir 19. İzmit Sancağı Sıhhiye Müdürü Dr. Yusuf Vasfi, İzmit ve Derince'de binlerce mevcut muhacirinin miktarının sonradan mühim bir rakama ulaştığını ve sokak ortalarında meskensiz iaşe ve elbiseden yoksun bu zavallıların durumlarının iyice kötüleştiğini Hilâl-i Ahmer e bildirmiştir. Muhacirin tahsisatında para olmadığı gibi dul ve yetimler de aylarca maaş alamamıştır. Bu durum karşısında Hilâl-i Ahmer in maddi yardımına çok fazla ihtiyaç olduğu belirtilmiştir. Yusuf Vasfi Bey, acil ihtiyaç olan miktarın tespiti için özel 16 Türkiye Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, 1339 Senesi Hilâl-i Ahmer Meclis-i Umumisine Takdim Edilen ( ) Dört Senelik Devreye Ait Rapor, s BCA, / BCA, / BCA, /

223 206 memur gönderilmesi veya orada kararlaştırmak üzere kendisinin davet buyrulması ile her gün yaşanan ölümlerin önüne geçilmesini istemiştir 20. Aynı konuyla ilgili Sıhhiye Genel Müdürü de Hilâl-i Ahmer e bir yazı göndermiştir. Cemiyetin her tarafta bolca gösterdiği şefkati İzmit ve havalisinde toplanan biçareler için de göstermesi rica edilmiştir 21. Bu yazışmalar 1920 yılının son aylarında gerçekleşmiştir. Hilâl-i Ahmer bölgeye yardım için heyet gönderse de maddi sıkıntı aşılamamıştır yılının ilk ayında İleri gazetesi Hilâl-i Ahmer Cemiyeti tarafından Karamürsel e gönderilen yardım heyetinin iaşe ve sıhhiye heyetinin tahsisat yokluğu nedeniyle yardımın devamına imkân görmedikleri için İstanbul a geri döndüklerini yazmıştır 22. Hilâl-i Ahmer in yardım konusunda zorlandığı dönemlerde Maliye Nezareti devreye girmiştir. İleri gazetesinde muhacirin idaresine avans verileceği yönünde yer alan bir habere göre; Meclis-i Vükelaca Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi bütçesi olan liraya mahsuben avans şeklinde her hafta lira verilmesi kararlaştırılmış ve Maliye Nezareti ne tebliğ edilmiştir. Ancak bu para iskân, iaşe, sevkiyat ve sağlık harcamalarının hepsine karşılık verilecektir. Şartlar göz önüne alındığında hangi birine kısmet olacağının belli olmadığı ifade edilmiştir. Hilâl-i Ahmer günlük nüfusa ekmek ve yemeği kesmesiyle muhacirin idaresi tek başına kalmıştır. Bunun üzerine Maliye Nezareti nin haftalık verdiği parayı artırması istenmiştir. Zira son 3 ay zarfında Maliye Nezareti nden alınan para haftada 300 lirayı geçmemiştir 23. Ülkenin çeşitli yerlerinden 1921 yılı içerisinde Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti ne müracaat edilerek tahsisat talep edilmiştir. Kars mebusu Cavit Bey tarafından TBMM başkanlığına yazılmış telgrafta Bakü ve çevresinden Kars'a iltica eden birçok İslam mültecilerinin sefalet ve ihtiyaç içinde bulunduğundan bahisle bunlar için liranın muhacirin bütçesinden veya Hilâl-i Ahmer'den tahsisini rica etmiştir. Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekili muhacirin bütçesinden yardım yapılmasına imkân bulunmadığından Hilâl-i Ahmer e müracaat ederek münasip miktarda bir meblağın Kars şubesine gönderilmesini istemiştir 24. Batı Anadolu da işgallerin yaşanması ile birlikte 20 KA, 850/ KA, 850/ İleri, , s İleri, , s KA, 850/95.

224 207 ahalinin iltica ettiği yerlerden birisi de Antalya olmuştur. Antalya da muhtac-ı muavenet olanlarla ilgili nizamnameye göre iaşeleri bildirilen merkez liva ve çevresinde bulunan muhacirlere tahsisat olmadığından dolayı iaşe verilememiştir. Sıhhiye Vekâleti nden bu husus için ödenek gönderilmesi talep edilmiştir 25. Konya da bulunan Vilâyât-ı Şarkiye ve memalik-i meşgule mültecilerinin iaşe bedelinin her ay ödenmesinin, vilayetin genel durumu ve ordunun ihtiyaçlarına nazaran yeterli olmayacağından gerek mültecilerin ve gerek se merkeze bağlı yerlerde bulunanların Aralık ayından Şubat bitimine kadar iaşe bedellerini ödemek üzere kuruşun nakden gönderilmesini Konya Valisi, Sıhhiye Vekâleti ne yazmıştır. Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekâleti konuyu Maliye Vekâletine yazmış ve tarihinde iaşeden ancak kuruşluk havalename verilebilmiştir. Bu meblağ ile idare edilmesi istenmiştir 26. Çorum'dan Ankara Sıhhiye Vekâleti ne çekilen telgrafta ise 18 Ağustos 1921 den Ekim ayının sonlarına kadar iaşe edilmiş olan Eskişehir ve havalisi mültecilerinin miktarının günden güne artmakta olduğu bildirilmiştir. Merkezde 629 yetişkin ve 160 çocuğun iaşe edilmesi dolayısıyla verilmiş kuruşun çoktan bittiği haber verilmiştir. Kışın gelmesi nedeniyle bu defa da yakacak ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Çorum mutasarrıflığına muhacir ve mültecilerin yakacak ihtiyacının iaşe bedelinden tasarrufla karşılanmaya çalışılması önerilmiştir. Mutasarrıflık iaşe edilen nüfusun miktarını tekrar beyan ederek iaşe bedelinden tasarrufla muhacirine yakacak dağıtımının mümkün olmadığını bildirmiştir. Ne yazık ki vekâlet başka tarzda muamele yapılmasına imkân olmadığını ikinci kez tekrar etmiştir 27. Vekâlet Aydın Sıhhiye Müdüriyeti ne de aynı cevabı vermiştir. Aydın Söke'deki mültecilerin ısınma ihtiyacının iaşeden tasarruf edilerek giderilmeye çalışılması istenmiştir tarihli Vakit gazetesinde; İstanbul'daki muhacir ve mültecilerin iskân ve iaşesi için ayda lira tahsisat konulduğu halde bu tahsisatın tamamının ödenemediğine dair bir haber dikkat çekmektedir. Haberde muhacirlerle ilgili meselelere 25 BCA, / BCA, / BCA, / BCA, /

225 208 gereken önemin verilmediği savunulmuştur. Sorun tahsisatın düzenli ödenememesinden dolayı muhacirin idaresinin alacaklılara borçlu olduğu parayı verememesidir. Muhacirlere ekmek veren Fuat Efendi, Muhacirin Müdüriyeti ne tebliğ ettiği protestoda o güne kadarki ekmeklerin bedeli olan liranın 24 saate kadar ödenilmediği takdirde bundan sonra ekmek veremeyeceğini beyan etmiştir. Haberde mali buhran dolayısıyla hükümetin müşkül bir vaziyette olduğunun bilinmesine karşın muhacirlerin ekmek parasının vaktinde ödenilmesi meselesinin de layık olduğu derecede önemli görülmesi istenmiştir 29. Muhacirin tahsisatından muhacirler ve mülteciler dışında yararlananlar da mevcut olduğu gibi bazı ödemelerin de bunlara ayrılan tahsisattan yapıldığı anlaşılmaktadır. Zaten sınırlı olan muhacirin tahsisatı böylece daha çabuk tükenmiştir. Ankara hükümeti Konya'daki isyan olayından dolayı Erzurum ve Bitlis vilayetlerine uzaklaştırılmış olanlardan yardıma muhtaç bulunanlara muhacirin tahsisatından yevmiye verilmesini takdir etmiştir. Konu, İcra Vekilleri Heyetinin tarihindeki toplantısında karara bağlanmıştır 30. Heyet 1922 yılında ordu tarafından alınan ve el konulan erzak ve diğer maddelere ait bedellerin muhacir ve mültecilere ait henüz ödenmemiş olan istihkaklardan ödenmesine de karar vermiştir 31. Zira savaşın sona ermesi ile birlikte İcra Vekilleri Heyeti muhacir bütçesinden yardıma muhtaç diğer şahıslarında yararlanabileceğine dair karar almıştır İaşe Sıkıntısı I. Dünya Savaşı içinde ziraatın geçirdiği buhran, Mütareke Döneminde de devam etmiş ve hatta şiddetlenmiştir. Harpten evvel 66 milyon dekarlık olan hububat ziraatı, harbin sonunda 35 milyon dekara düşmüştür 33. Sonuç olarak Milli Mücadele döneminde halkın beslenmesi için zahire temininde güçlüklerle karşılaşılmıştır. Elbette bu durum muhacir ve mültecilerin iaşesini de etkilemiştir. 29 Vakit, , s BCA, 90-9/ / BCA, 97-24/ / BCA, 9715/ / Eldem, a.g.e., s.160.

226 209 Savaş yıllarında özellikle ordu ve mültecilerin iaşesi konusunda çeşitli sıkıntılar yaşanmıştır yılında Harbiye Nezareti 3. Ordunun kuzeyinden Canik'ten Sivas'a gitmekte olan mültecilerin ordunun iaşesi hususunda sıkıntı vermekte olduklarını Dâhiliye Nezareti ne bildirilmiştir yılında ise Dâhiliye Nezareti Yozgat Sancağı muhtaciniyle, muhacirler ve mülteciler için askeri stoklardan zahire verilmesini Harbiye Nezareti ne tebliğ etmiştir. Fakat Yozgat Sancağı dâhilindeki menzil ambarları görülen genel lüzum üzerine tamamen terk edilmiştir. Bu yüzden muhacir ve mültecilerin ihtiyacını temin hususunda Ankara vilayetine başvurulmuştur yılında yaşanan kuraklık nedeniyle Bayburt ta mahsulât layıkıyla olmadığı için askeri kıtaat ve hayvanlarını ancak bir buçuk ay idare edecek zahire kalmıştır. Erzurum vilayetinden kâfi miktarda zahirenin tedarik edilerek gönderilmesi istenmiştir 36. Samsun merkezde de zahire yokluğu nedeniyle mülteciler iaşe edilememiştir. Bu sorunu çözmek için civardan zahire temin edilerek mültecilere ekmek dağıtılması bildirilmiştir. Civardan zahire teminine bir mani olmadığı mutasarrıflığa yazılmış ise de Muhacirin Müdüriyeti ayrıca İaşe Nezareti nden gereken zahirenin Samsun a gönderilmesini istemiştir 37. Rusya nın I. Dünya Savaşı ndan çekilmesinin ardından Rus işgaline uğrayan bölgelerin ahalisi yerlerine sevk edilmeye başlanmıştır. Ancak Eylül 1918 de İaşe Nezaretince Trabzon a bir süreliğine mültecilerin sevk edilmesi uygun görülmemiştir. Nezaret çeşitli mıntıkalardan seçilecek ve tahsis edilecek erzak ve gıda maddelerinin gelecek mültecilerin geçimlerini temin etmeye yetmeyeceği ve hükümetin yardımına muhtaç olacaklarından dolayı karşı çıkmıştır. İaşe komisyonunca gerek mahalli limanlarda bulunan gerek Samsun ve çeşitli iskelelere gelerek bekleyen mültecilerin kış için oralardaki Rum ve Ermeni metrukesine yerleştirilmek suretiyle idare edilmesi ve Trabzon a gönderilmelerinin uygun olmayacağı beyan edilmiştir 38. Vilayetlerden mültecilerin Dâhiliye Nezareti ne gönderdikleri şikâyet telgrafları ile vilayet yetkililerinin bu iddialara verdikleri cevapların bazen çeliştiği görülmektedir. Dâhiliye Nezareti ne Urfa dâhilindeki muhacir ve mültecilerden hayatlarını devam 34 BOA, DH. ŞFR. 67/ BOA, DH.İ.UM.EK. 111/ TİTE, 23/ BCA, / BOA, DH.ŞFR. 595/ 70.

227 210 ettirmek ve ziraat yapmak için zahire ve erzak temin edemediklerine dair şikâyetler gelmiştir. Bunun üzerine Urfa mutasarrıflığına gönderilen telgrafta memleketin her tarafında müthiş bir buhranın hâkim olmasına rağmen muhacir ve mültecilerin ihtiyaçlarının karşılanmaya çalışılması istenmiştir 39. Buna karşın Urfa dan gönderilen telgrafta orada bulunan muhacir ve mültecilerin sefalet içinde olmayıp her ay düzenli iaşelerinin verilmekte olduğu belirtilmiştir 40. İzmir de ise 600'ü aşkın esir ve şehit ailesi Harbi Umumi süresince askeriye tarafından iaşe edilmiştir. Savaş sonrası mevcut erzak azlığı nedeniyle yakında sefalete düşmeleri kaçınılmaz olduğu için Bursa veya İstanbul havalisine nakilleri planlanmıştır. Ancak nakil için muhacirin tahsisatından sarfiyat yapılamayacağı bildirilmiştir 41. Batı Anadolu ahalisinin mülteci durumuna düşmesi ile birlikte açlıkla mücadelesi de başlamıştır. Vakit gazetesinin 12 Eylül 1919 tarihli nüshasında mültecilerin durumuyla ilgili yayınlanan haberin içeriğinde Aydın ve civarından i aşkın Müslüman ahalinin Nazilli, Denizli, Dinar, Yenipazar ve Çine ye göç ettiği ancak bunlardan kadarının açlık ve hastalıktan vefat ettiği bilgisi yer almıştır 42. Batı Anadolu mültecilerinin sığındığı Karahisar-ı Sahip te sıhhiye müfettişliğinin raporuna göre mülteciler iaşe edilememekte ve son derece sefil perişan bir halde bulunmaktadırlar. Bu rapor üzerine merkezden Karahisarı Sahip mutasarrıflığına iaşe ve sevk maddesi tahsisatından ne miktar havalenameye ihtiyaç duyulduğunun bildirilmesi istenmiştir 43. Akhisar daki mültecilere yardım ile ilgili yapılan yazışmadan Kuva-yı Milliye den zahire temin edildiği anlaşılmaktadır. Mahalli muhacirin komisyonu tarafından tutulan defterde Akhisar da kayıt edilmiş mülteci sayısının 700 olduğu belirtilerek Kuva-yı Milliye den alınan zahirenin bir kısmı çürümüş veya bozulmuş olduğundan satılarak bunların bedeliyle kömür ve iaşe temin edilmesi planlanmıştır BOA, DH.ŞFR. 96 / BOA, DH.ŞFR. 618/ BCA, / Vakit, , s BCA, / BCA, /

228 211 Erzurum dan Kazım Karabekir Paşa nın Harbiye Nezareti ne gönderdiği telgrafta Ermeni mezaliminden kaçıp kurtulmak amacıyla Osmanlı hudutlarına yığılan Kafkasyalı Müslümanların daha fazla kayıp ve sefaletlerine meydan verilmemek için mecburen hudut dâhiline kabul edildiği bildirilmiştir. Asıl sorun ise muhacirlerin önceden beri geldikleri Erzurum da kıtlık baş göstermiş olup iaşe maddeleri halka bile yetmeyecek durumdadır. Bu durumda hem yerli halkın hem de gelen muhacirlerin ileride perişanlık ve sefalete düşeceklerinden gelen ve gelmekte olan muhacirlerin iaşe maddesi daha bol olan Elazığ vilâyetine gönderilmeleri teklif edilmiştir 45. İaşe sıkıntısı sadece muhacir ve mülteciler için değil ülkede yaşayan herkes için geçerlidir. Savaş yıllarında artan fiyatlar iaşe teminini güçlendiren bir diğer neden olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dönemlerde memurların düzenli maaş alamamaları göz önünde bulundurularak kuruşa kadar maaş alan memurlara iaşe encümeninden verilecek bir vesika karşılığında Amerika muavenet heyeti tarafından erzak verilmesi takdir edilmiştir 46. Maliye Nezareti nce iaşe ambarlarındaki zahirenin mülteciler ile askeriyeye tahsisi için emir verilmiştir. Ancak Balıkesir den ambarlardaki zahirenin mültecilere ancak kifayet edeceği bildirilmiştir. Zira askeriyece Karesi deki iaşeye ait zahirenin bir kısmına el konulmuştur. Bunun üzerine Muhacirin Müdüriyeti nden Karesi ve Hüdavendigar da bulunan mültecilerin iaşeleri için gerek Maliye gerek Duyun-ı Umumiye ambarlardan alınacak buğday, mısır vb. yiyecek bedellerinin merkezce muhacirin tahsisatından ödeneceği tebliğ edilmiştir 47. Yurt içinden ve yurt dışından gelen muhacir ve mültecilerin başlıca göç ettikleri yer başkent İstanbul dur. İstanbul da bulunan muhacir ve mültecilerin iaşesi konusu Muhacirin Müdüriyeti için ciddi bir sorun teşkil etmiştir. Bu sorun karşısında Hilâl-i Ahmer Cemiyeti müdüriyetin başlıca yardımcısı olmuştur. Ancak halkın bağışlarıyla ayakta kalan Hilâl-i Ahmer Cemiyeti de mütareke yıllarında ciddi mali sıkıntılar yaşamış ve dönem dönem gerçekleştirdiği iaşe yardımını kesmek zorunda kalmıştır. Aralık 1920 de cemiyetin iaşe yardımını kesmek zorunda kaldığı dönemlerden biridir. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti İstanbul daki muhacir ve mültecilere yemek dağıttığı gibi muhacire iki ay 45 Anadolu da Ermeni Mezalimi, C.III, s Akşam, , s BCA, /

229 212 boyunca günlük yarımşar ekmek vererek iaşe ihtiyaçlarını mümkün mertebe temin etmiştir. Ancak bir süre sonra Hilâl-i Ahmer Cemiyeti muhacirine ekmek dağıtamayacağını Muhacirin Müdüriyeti ne bildirmiştir. Müşkül bir vaziyet içinde bulunan Muhacirin Müdüriyeti, Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ne bir tezkere göndermiştir. Bu tezkerede İstanbul da fazla muhacir ve mültecinin olduğu, hükümetin şartlar dolayısıyla yardım edemediği gibi İngiliz Salib-i Ahmer Cemiyeti nin de yardımı kestiği belirtilmiştir. Bu şartlarda Hilâl-i Ahmer in de yardımı kesmesi durumunda muhacirlerin sefil düşeceği hatta birçoğunun öleceği beyan edilmiştir 48. İleri gazetesi bu teşebbüs üzerine Hilâl-i Ahmer in dağıttığı ekmeğin okkasını düşürerek tekrar yardım etmeye karar verdiğini yazmıştır. Önceden dağıtılan günlük ekmek okka iken bundan sonra dağıtılacak olanlar 250 okka olacaktır 49. Mayıs 1921 de Dâhiliye Nezareti nden Hilâl-i Ahmer e benzer bir yazı gönderilmiştir. İstanbul'da raddesinde Müslüman muhacir bulunduğu ve bunlar arasından pek ziyade sefil ve yardıma muhtaç olanların seçilerek hayatlarını muhafaza ve sıhhatleri için çalışıldığı belirtilmiştir. Hükümet, içinde bulunduğu duruma rağmen her vasıtaya başvurmak suretiyle nüfusa imkân dâhilinde yardım yapmıştır. Ancak bu tahsisat kâfi değildir ve sefalet içindeki ahali hayır müesseselerinin yardımlarıyla ayakta kalınmıştır. Bu yüzden hiç olmazsa Eyüp Sultan ve Gülhane parkı gibi 2 mıntıkada topluca ikamet etmekte olan ve ihtiyaç dereceleri hakkında İstanbul muhacirin müdüriyetince ellerine özel vesika verilecek nüfusa, günlük yarımşar kilodan 750 kilo ekmek tahsisi rica edilmiştir 50. Ancak Haziran ayında Alemdar gazetesi Hilâl-i Ahmer Cemiyeti nin Davut Paşa kışlasındaki 350 muhacirden başkasına yardımda bulunamayacağını Muhacirin Müdüriyetine bildirdiğini yazmaktadır 51. Nitekim Hilâl-i Ahmer in, ambar memurluğuna gönderdiği yazıda Eylül'ün 29 undan itibaren iaşe suretiyle muhacirlere yapılmakta olan yardıma nihayet verileceği kararı iletilmiştir 52. Konu ile ilgili olarak Akşam gazetesinde yayınlanan Muhacirlerimiz Aç Kalacak başlıklı haberde, İstanbul Muhacirin Müdürü ile yapılan görüşmeye yer verilmiştir. Buna göre; Hilâl-i Ahmer in yardımı kesmesi üzerine Müdüriyet çözüm olarak, Gemlik ve Yalova havalisine ait mülteciyi memleketlerine gönderme kararı almıştır. Fakat bazı nedenlerden 48 Akşam, , s İleri, KA, 850/ Alemdar, , s KA, 850/ 219.

230 213 dolayı bunu ertelemek zorunda kalmışlardır. Bu durum mevcut iaşe vaziyetlerini müşkül bir dereceye getirmiştir. Hükümetçe ve çeşitli müesseselerce iaşeleri temin edilmezse memlekette işsizlik buhranı hüküm sürdüğü sırada İstanbul a yabancı olan bu zavallıların ihtiyaçlarını temin etmeleri mümkün olmayacaktır. Muhacir ve mültecilerin iaşesi Müdüriyeti en fazla düşündüren mesele olup diğer konularda yaşanan müşkülat bu derece değildir yılının Mayıs ayında Kastamonu vilayetinin bazı bölgelerinde ziraatın noksanından dolayı iaşe ihtiyacı pek fazla artmış hatta açlıktan can kayıpları meydana gelmeğe başlamıştır. Ankara hükümeti bu konuda yardım yapılması için bir kayıt mevzu olmadığından acil bir çare bulunması adına, Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâletinin muhacir ve mülteciler maddesine muaveneti içtimaiye fıkrasının da ilave edilmesi yönünde bir kararname hazırlamıştır Mesken Buhranı I. Dünya Harbi nde işgale uğrayan vilâyat-ı şarkiye topraklarından ahali iç kesimlere doğru göç etmiş ve meskenleri tahrip edilmiştir. Mondros Mütarekesi nden sonra aynı felaket Batı Anadolu da meydana gelmiştir. Birinin yaralarını saramadan diğeri yersiz yurtsuz kalmıştır. Bu durum karşısında mültecilerin bulundukları yerlerde olduğu gibi, kurtarıldıktan sonra memleketlerinde iskân edilmeleri konusunda da ciddi bir mesken buhranıyla karşı karşıya kalınmıştır. Özellikle İstanbul gibi göçmenlerin akın ettiği bir yerde geçici iskân için bile olsa mesken tedarik etmekte güçlüklerle karşılaşılmıştır. Bunun için de boş bulunan meskenler sahiplerinden kiralanmıştır. Ancak ekonomik durum nedeniyle kiraların verilemediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle kira bedellerinin ödenmesi konusunda Muhacirin Müdüriyeti ne dava açılmıştır. Sahibinin iddiasına göre Tahtakale'de Büyük Bahçeli hanın odalarıyla bahçesine İstanbul Muhacirin Müdüriyeti nce 770 nüfus iskân edilmiştir. Bunlardan 250 nüfus 8 gün, 520 nüfus 15 gün kalmıştır. Nüfus başına geceliği 15 kuruş üzerinden toplam olarak kuruşun ödenmesi için sahibi tarafından kira davası 53 Akşam, , s BCA, 216-8/ /

231 214 açılmıştır. Ancak Muhacirin Müdüriyeti handa kalan mülteci sayısının daha az olduğunu belirtmiştir. Bunların İzmit ve havalisinden Dersaadet'e gelen toplamda 296 nüfus Trabzon mültecilerinden ibaret olduğunu beyan etmiştir 55. Mütarekeden itibaren muhacir ve mültecileri iskân etmek için el konulan yerler hakkında Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi ne sık sık şikâyet dilekçeleri gönderilmiştir. Bu dilekçelerin gönderildiği yerlerden biri de Eskişehir olmuştur. 18 Kasım tarihinde Eskişehir Mutasarrıflığı na Müdüriyet tarafından gönderilen yazıda liva dâhilinde Mamure namındaki bir çiftliğe muhacir yerleştirmek üzere hükümetçe el konulması konusunda şikâyette bulunulduğu bildirilmiştir. Bu hususta merkezde hiç bir malumat olmadığından çiftliğin mevcut vaziyeti hakkında tahkikat yapılarak malumat verilmesi istenmiştir 56. Kasım 1918 de Muhacirin Müdürü Umumisi Hamdi Bey tarafından Harbiye Nazırı İzzet Paşa ya gönderilen yazıda mesken buhranına temas ederek yurt dışından Osmanlı topraklarına göç edeceklere engel olunması istenmiştir. Askeri birimler tarafından verilen bilgiye göre Romanya'da Budapeşte konsolosluğundan verilmiş pasaportları bulunan muhacirler İstanbul'a gelmek üzere yola koyulmuşlardır. Ancak muhacirlerin Osmanlı topraklarına nakil ve gönderilmesi hususunda nezaretten hiç bir kimseye yetki verilmemiştir. Üstelik memlekette mevcut muhacir ve mültecilerin halen iskân ve iaşeleri konusunda müşkülat ve imkânsızlıklar yaşanmaktadır. Bunun üzerine yeni gelecek çok sayıda muhacirin iaşe ve iskânlarının yeni müşkülatlar doğuracağı ifade edilmiştir. Bu nedenle müdüriyet nezarete bu hususun gerekli birimlere bildirilmesini tebliğ etmiştir 57. Aynı gerekçe ile Ocak 1919 da Osmanlı topraklarına gelmek isteyen Müslim ve gayri Müslim muhacirlerin hükümetten izin almaksızın ülkeye girişlerine izin verilmemesi bildirilmiştir. Dobruca ve Makedonya havalisinden Osmanlı topraklarına hicret etmek isteyen Müslüman ahalinin Köstence civarına geldikleri ve bunların sayısının derecesinde mühim bir toplam teşkil ettiği Muhacirin Müdüriyeti ne tebliğ edilmiştir. Ancak harp esnasında nakil ve tehcir olunan şimdi ise iade edilen Rum ve Ermenilerin iskânlarına çalışılmaktadır. Mesken buhranın yaşandığı bir sırada bunlar geldikleri takdirde açık da kalıp iskân edilemeyecektir 58. İşgal kuvvetleri tarafından Ermeni ve Rum 55 BCA, / BOA, DH.ŞFR. 93/ BCA, / BCA, / , ATASE, 100/ 70.

232 215 ahalinin iskânlarına öncelik verildiği için daha önceden bunların meskenlerine geçici olarak iskân edilmiş olan Müslüman mülteciler çıkarılmış ve bunlar açıkta kalmıştır. Açıkta kalan mültecileri ülkede iskân edecek yer bulunamazken ülke dışından yenilerinin gelmesi sefaletin boyutunu artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Müdüriyet bu konuda sergilediği tutumunda son derece haklıdır. Dâhiliye Nezareti ülkede yaşanan mesken buhranını dikkate alarak muhacir ve mültecilerin açıkta kalmasına engel olmak için çıkış yolları aramıştır. Bunun içinde meskenleriyle ziraat ve ticaret edebilecek derecede emlak ve arazisi bulunanlardan veraset suretiyle başkaca emlak ve arazi talep edenlerle ilgili yeni bir uygulama başlatılmıştır. Bu şartlarda talep edilen emlak ve arazide muhacir ve mülteci sakin olmadığı takdirde kabul edilmesi öngörülmüştür. Muhacir ve mülteciler tarafından meşgul olanları ise yayınlanan kararname üzerine muamele icra edilmek üzere ilk etapta uygun bir kira bedeli verilmesi takdir edilmiştir. Bu uygulama İzmit Mutasarrıflığı na 1919 yılının ilk aylarında gönderilen bir telgrafla bildirilmiştir 59. Böylece emlak ve arazi açısından sıkıntısı olmayan kişilere veraset yoluyla kalan emlaklara kira bedeli verilmek suretiyle hakları korunmaya çalışılırken aynı zamanda muhacir ve mültecilerinde açıkta kalmasına engel olunmak istenmiştir. Zira savaş koşulları içerisinde herkesin birtakım fedakârlıklarda bulunması gerekmektedir. Mültecilerin açıkta kalması ve özellikle kışın soğuktan ölmesi insanlık açısından da kabul edilebilecek bir durum değildir. Bu tarz alınan kararlara karşın ateşkes sonrası İstanbul da yer alan İtilaf Devleti temsilcileri kendi tebaalarının haklarını korumak adına bu gibi uygulamalarla ilgili çeşitli itirazlar da bulunmuşlardır. Meclisi Vükela da sık sık bu konularla ilgili karar değişikliklerinin olduğu görülmektedir. Muhacir ve mülteci iskân olunmak üzere Çatalca livası dâhilinde istimlâk olunan Köstemer ve Çavuşlu çiftliklerinin sahiplerine iadesi İtalya Hükümeti Fevkalade Komiserliği tarafından talep edilmiştir. Bunun üzerine Dâhiliye Nezareti tarihli tezkeresi ile iki çiftliğin de satın alınması hakkında kararın kandırılması gerektiğini belirtmiştir. Meclisi Vükelada yapılan görüşmeler neticesi bu çiftliklere lüzumu kadar muhacir ve mülteci iskân ettirilememiş olduğu gibi önceden takdir edilen istimlâk kararında da sahipleriyle anlaşılamayacağından vazgeçilmiştir. Ayrıca mevcut durumun fevkaladeliği bu konuda maksada yarayan bir netice elde edilemeyeceğini 59 BOA, DH.ŞFR. 96/ 146.

233 216 açıkça göstermiş olduğundan önceki kararın kaldırılmasıyla çiftliklerin sahiplerine iadesi ve tescillerinin yapılması kararlaştırılmıştır 60. Muhacir ve mülteci yerleştirmek üzere istimlâk edilen çiftliklerde sahipleri itiraz ettiği takdirde içinde bulunan muhacir ve mülteciler kendisine ortakçı etmek suretiyle birlikte çalışmaları da bir seçenek olarak sunulmuştur. Her iki tarafında mağdur olmaması için ortak bir yol bulunmaya çalışılmıştır. Örneğin Edirne'de istimlâk edilen Demirhanlı çiftliğinde 14 hane muhacir iskân edilmiş ve bunlara kereste verilmek suretiyle 6 adet hane inşa edilmiştir. Bunların ziraat yapabilmesi için tohumluk ve hayvanat verilmesinin gerektiği Dâhiliye Nezareti ne bildirilmiştir 61. Ancak daha sonra gönderilen telgraftan çiftlik vekilinin istimlâk kararına itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Konuyla ilgili diğer telgrafta çiftlik vekilinin çiftlik de iskân edilen muhacirleri kendisine ortakçı etmek suretiyle işleri döndürmeye başladığı belirtilmiştir. Ayrıca çiftliğin istimlakına razı olunmayacağını bildirmesi üzerine kamu yararı kararından başka çare olmayacağı tebliğ edilmiştir 62. Meclisi Vükela da 1919 yılı içerisinde görüşülen başlıca konulardan birisi muhacir yerleştirmek için istimlâk edilen çiftlikler konusunda meydana gelen itirazlar olmuştur. Saideli kazası dâhilinde muhacir iskân edilmek üzere 4 milyon 744 bin kuruş bedel karşılığında istimlakı önceden Meclisi Vükelaca kararlaştırılmış olan çiftlik Fransalı Belfova tarafından Konyalı Hafızzadelerden satın alınmıştır. Çiftliğin yakında Konya'ya gelecek olan Mösyö BeIfova tarafından teslim alınacağı ve içindeki değirmenin kiraya verilmesinden vazgeçilmesi Maliye Nezareti tarafından mahalli defterdarlığa tebliğ kılınmıştır. Bununla beraber Fransız Fevkalade Komiserliği nden Belfova'nın vekilinin çiftliğe girip çıkmasına muhalefet edildiği ve vekilin itirazına rağmen değirmenin müzayedeye konulduğu bildirilmiştir. Bunun üzerine Meclis-i Vükela, vekili tarafından yapılan iade talebi üzerine daha önceden muhacir iskânı için verilen istimlâk kararının kaldırılması ve Dâhiliye, Hariciye ve Maliye Nezaretine durum hakkında malumat verilmesini kararlaştırmıştır 63. Çatalca sancağı dâhilinde bulunan muhacir iskânı için 1916 senesinde istimlâk edilen ve İtalya tebaasından bir kişiye ait olan Fethiköyü çiftliğinin iadesi meselesi de Meclisi Vükela gündemine taşınmıştır. Bu konu için çitlik sahibi İngiliz siyasi mümessiline müracaat etmiştir. Esasen çiftlikte muhacir iskân edildiği gibi istimlâk 60 BOA, MV. 214/ BOA, DH. ŞFR. 615/ BOA, DH.ŞFR. 619/ BOA, MV. 216/ 38.

234 217 bedeli de emaneten mal sandığında muhafaza edilmiştir. Ancak çiftlik hakkında önceden verilmiş olan menfaat-i umumiye kararının kaldırılarak çiftliğin sahiplerine iadesi gerekmektedir. Bu konu da gereğinin yapılması Dâhiliye Nezareti ne bırakılmıştır 64. Muhacir ve mülteciler için mesken tedarik etmekte mevcut şartlar dolayısıyla sıkıntılar yaşandığı gibi bunların inşa etmiş olduğu hanelerin tamiri konusunda bile yardım edilememiştir. Simav'ın Karacaviran yaylasına yerleşmiş muhacirler tarafından inşa edilmiş hanelerden 28 nin tamir edilmesi gerektiği Kütahya Mutasarrıflığı nca Dâhiliye Nezareti ne bildirilmiştir. İnşaatın muhacirler tarafından yapılacağı belirtilerek çivi gibi inşaat malzemesi ve keşif heyeti masrafı için kuruş talep edilmiştir. Ayrıca çift hayvanat satın alınması için de kuruşluk havalename gönderilmesi istenmiştir. Dâhiliye Nezareti ise her iki talebe de olumsuz cevap vermiştir. Tamir masrafının muhacirin tarafından karşılanmasının uygun görüldüğünü ve çift hayvanat fiyatlarının pahalı olmasından dolayı mevcut maliyeden bu konuda sarfiyat yapılamayacağını Temmuz 1919 da Kütahya ya tebliğ etmiştir 65. Ülkede yaşanan mesken buhranı ve mali vaziyetten çeşitli yerlerde bulunan muhacirin idareleri de etkilenmiştir. Muhacirin idarelerinin bulunduğu hanelerin kira bedellerinin ödenmesi konusunda da sorunlar yaşanmıştır. Muhacirin idareleri için yer bulunmakta zorlanılan bir dönemde muhacir ve mültecilere mesken tedarik etmenin ne kadar güç olduğu ortadadır. Bursa Muhacirin Müdürü bu konuda yaşanan sıkıntıları genel merkeze iletmiştir. Muhacirin dairesinin bulunduğu hane sahibi tarafından kiraya verilmeyeceğinden tahliyesi talep edilmiştir. Bunun üzerine hükümet dairesi civarındaki hanlardan 2-3 oda kiralanmak suretiyle sorun çözülmek istenmiştir. Ancak hükümet civarında daire olacak han mevcut olmadığı gibi çarşı civarlarında bulunan hanlardan da oda kiralamak mümkün olmamıştır. Çünkü gerek İstanbul harikzeganı gerek İzmir ve Bergama dan büyük miktarda gelen zabıtan ve memur aileleri bulunmaktadır. Mevcut bulunan Ermeni haneleri için ise çok yüksek kira bedelleri talep edilmiştir. Bunun için havalename gönderilmesi istenmiştir. Bu durum karşısında Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi Bursa muhacirin idaresi için seçilecek hanenin kira bedeline karşılık sene-i 64 BOA, MV. 216/ BCA, /

235 218 haliye bütçesinin 178. faslının 3. icar maddesinden kuruşluk havalename göndermiştir 66. Bursa Muhacirin Müdürü tarafından gönderilen başka bir yazı ile Ertuğrul un Ermeni mahallesinden Artin imzalı bir arzuhal Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi ne takdim edilmiştir. Arzuhalde Bilecik muhacirin memurunun bu kişinin hanesini muhacirin dairesi olmak üzere 6 aylık kirayı peşin vermeyi kabul etmek suretiyle kiraladığı belirtilmiştir. Ancak peşinen verilmesi lazım gelen kira bedelini yaklaşık 2 aydır alamadığı ve havale gelecek diye oyalandığını iddia etmiştir. Kendisinin mağdur millet efradı olduğunu ve Bilecik muhacirin memuru tarafından aldatılıp anahtarının alındığını savunmuştur. Perişan haline merhamet edilerek kira bedelinin verilmesini talep etmiştir. Bursa Muhacirin Müdürü kira bedelinin daha fazla geciktirilmemesi için kuruşluk havalename gönderilmesini merkeze tebliğ etmiştir. Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi bunun üzerine 12 Eylül 1919 da Ertuğrul ve Karacabey muhacirin idaresine kiralanan hanelerin kira bedeline mukabil sene-i haliye bütçesinden 178. faslının 3. icar maddesinden kuruşluk havalename gönderileceğini bildirmiştir 67. Batı Anadolu da Aydın mültecilerinin önemli bir kısmı Çine'ye sığınmıştır. Muhacirin Müdürü Umumisi Hamdi Bey Çine kazasına iltica eden Aydın mültecilerinin çoğunun meskensiz kalarak açıkta, perişan bir halde bulunmalarını dikkate alarak bu sorunu geçicide olsa çözmek için 27 Eylül 1919 da Harbiye Nezareti nden çadır talep etmiştir. Bunların hastalık ihtimali olduğu için askeriyeden lüzumu kalmayan çadırlardan 200 kadarının verilmesi istenmiştir 68. İstanbul da muhacir ve mültecilerin geçici olarak yerleştirildiği barakalar da bir süre sonra tamirat ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Ekim 1919 da Beyazıt ta Ali Paşa arsasında bulunan ve mültecilerin iskân edilmekte olduğu barakalar ikamet edilemeyecek bir hale gelmiştir. Şiddetli yağmurlarda bozulma ihtimali olduğu için barakaların tamiri edilmesi konusunda yetkililerden yardım istenmiştir BCA, / BCA, / BCA, / BCA, /

236 219 İstanbul mesken tedariki konusunda en büyük sorunların yaşandığı başlıca şehir olmuştur yılının son ayında mahallerine sevk ve iade edilmek üzere çeşitli yerlerden parça parça İstanbul'a gönderilen Trabzon ile İzmir ve çevresinden göç eden binlerce mülteci İstanbul daki muhacir ve mülteci miktarını bir hayli artırmıştır. Bunlar mahallerine sevk edilinceye ve bir tarafa yerleştirilinceye kadar önceden Almanlardan satın alınıp Beyazıt taki Ali Paşa arsasına nakil edilen bir kaç barakayla askeriyeden verilen çadırlarda ikame edilmişlerdir. Ancak Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele Heyeti nin bu koşullarda mültecilerin bulaşıcı hastalıklara yakalandığını bildirmesi üzerine bir kısım mülteciler memurin lokantasına nakledilmiştir. Bu defada Fransızlar tarafından lokantadan zorla çıkartılmışlardır 70. Sokakta kalan mülteciler Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi nce Beyazıt ta Süleymaniye Camisi civarındaki barakalara yerleştirilmişlerdir 71. Bunların ikamesi için talep edilen eski zaptiye hapishanesi ise Evkaf Nezaretine devredilmiştir. Bunun üzerine muhacir ve mültecilerin ikamesi için münasip bir mahal bulunması konusunda Evkaf Nezareti ne müracaat edilmiştir 72. Dâhiliye Nezareti ile Sivas vilayeti arasında gerçekleşen yazışmalardan muhacirin idareleri için kira bedelleri ödenmeye devam edildiği anlaşılmaktadır. 25 Aralık 1919 da Tokat sancağı muhacirin idaresinin bir senelik kira bedeli olarak kuruş ile Amasya sancağı muhacirin dairesinin 6 aylık kira bedeli bulunan kuruş havalename gönderilmiştir 73. İstanbul da mesken buhranı karşısında muhacir ve mültecileri geçici olarak ikame etmek için bulunan yollardan birisi de yangınzedelerin işgalinde bulunan bazı mahallerin tahliye ettirilmesi ve bunlara tahsis edilmesidir. Bu durum yangınzedelere tebliğ edilmiştir. Yangınzedelerden bazıları Vakit gazetesine müracaat ederek sokak ortalarında bırakılmalarının uygun olmayacağından bahsederek şikâyette bulunmuşlardır. Gazete mültecilerin iskânı ne derece önemliyse yangınzedelerin yerleştikleri meskenlerinden çıkarılmasının da o kadar ehemmiyetli olduğunu belirtmiştir 74. Burada en önemlisi ise 70 BCA, / Akşam, BCA, / BCA, / Vakit,

237 220 ikisinden birinin açıkta kalacak olmasıdır. Buda müşkülatın ne boyutta olduğunu göstermektedir yılının ilk aylarında memleketin her tarafında mesken buhranının şiddetle hüküm sürdüğü bir dönemde İstanbul da barınma sorununu çözmek için askeri binaların talep edildiği görülmektedir. İstanbul esasen muhacir ve mültecilerin kabullerine ve iskânlarına yasak bölge olması nedeniyle göç edenler taşraya sevk edilerek dağıtılmaya çalışılmıştır. Savaş koşullarında sevkiyat konusunda yaşanan sorunlar ve gerçekleştirilen katliamlar nedeniyle İstanbul da her geçen gün göçmenlerin sayısı artış göstermiştir. Bu durum karşısında İstanbul da muhacirin iskânına uygun yerler yeterli olmadığı için çoğu camilerde taşlar üzerinde yatmak zorunda kalmıştır. Bunun için askeri birliklerin işgalinde bulunan muhacir ve mültecilerin iskânı için bazı binaların tahliyesi talep edilmiştir. Tahliyesi talep edilen mahallerden 3'ü merkez dairesi inşaat şubesine ve bir mahalli de Harbiye Dairesi tarafından depo kabul edilmiş yerler olduğundan müspet cevap verilmemiştir. Fakat Dâhiliye Nezareti bu yerlerin tahliyesi ile mültecilerin hayatlarının kurtarılması isteğini tekrar etmiştir 75. İstanbul da ve Anadolu da bulunan muhacir ve mültecileri iskân etmek için çalışan Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi de bulunduğu binayı boşaltmak zorunda kalmıştır. Sirkeci de bulunan müdüriyet binasının kontratı son bulduğu için eski Müdafaa-i Milliye binasına nakli kararlaştırılmıştır 76. Müdafaa-i Milliye Encümeninin firariler hakkında hazırlanan kanun layihası ile ilgili verdiği mazbatada firarilerden müsadere olunacak hanelerin muhacirlere tahsis edilmesini önermiştir. Bu suretle muhacirleri iskân konusunda yaşanan sıkıntının azalacağı ve daha hayırlı bir hareket yapılmış olunacağı savunulmuştur tarihinde Yozgat mebusu Süleyman Sırrı Bey in mesken kiraları hakkında verdiği kanun teklifi Layiha Encümeni ne havale edilmiştir. Teklif mesken tedariki konusunda muhacir, mülteci gibi gurebanın maruz kaldığı müşkülat dikkate 75 BCA, / Akşam, , s TBMMZC, Devre I, Cilt 4, İçtima Senesi I, s.24.

238 221 alınarak hazırlanmıştır. Her geçen gün artan kira bedellerinin emlak sahipleri arasında bir ihtikâr müsabakası yapıldığı izlenimini oluşturmuştur. Bunun için kira bedellerinin bir sınır dairesinde bulundurulması teklif edilmiştir 78. Süleyman Sırrı Bey in kanun teklifinin 7. maddesin de hükümetin resmen iskân edeceği muhacir ve mülteciler için kiralanacak mahallerin kira bedelleri her ayın sonunda resmi tahsisattan emlak sahibine teslim olunur ibareleri yer almaktadır 79. Bu ifadeler hem muhacir ve mülteciler hem de emlak sahiplerinin mağdur edilmemesi için çalışıldığını göstermektedir. Mecliste sık sık Ankara da yaşanan mesken buhranı da mebuslar tarafından dile getirilmiştir. Mesken tedariki konusunda sıkıntı yaşanınca yine cami, okul ve hatta hamam gibi genel binalardan yararlanılmıştır. Burdur mebusu İsmail Suphi Bey, Kuyulu gazino civarında bulunan bir camide Hıristiyanların iskân edildiği ve camiyi mezbeleye çevirdiklerini beyan etmiştir. Herkesin dinine hürmet edilmesi gerektiği kadar kendi dinimize de hürmet edilmesi gerektiğini belirterek bina yoksa da kilisede iskân edilmelerinin daha uygun olacağı görüşünü savunmuştur 80. Isparta mebusu Nadir Bey ise Ankara daki muhacir ve mülteci iskân edilen Karacabey hamamının tamir ettirilmesi için bir takrir vermiştir. Mesken buhranı kadar hamam buhranının da yaşandığına dikkat çekmiştir. Takrir Evkaf Vekâleti ne havale edilmiştir 81. Konya da geçen vakadan dolayı Ankara ya hicret eden Bitlis mültecilerinin iskân ve iaşe edilmesi için Bitlis mebusu Hüseyin Bey ve arkadaşları de meclise bir takrir verilmiştir. Konya dan hicret eden Bitlis mültecilerinin Ankara da han köşelerinde ve sokak ortalarında perişan bir vaziyette kaldıkları belirtilmiştir. Takrir Dâhiliye Vekâleti ne gönderilmiştir 82. Dâhiliye Vekâleti nden gönderilen cevap tarihli oturumda okunmuştur. Buna göre bu mülteciler barınma ve beslenmelerine Ankara daki akrabaları tarafından yardım edileceğini içeren bazı mektuplar vasıtasıyla Ankara ya sevklerini talep etmişlerdir. Bunun üzerine her masrafları muhacirin idaresinden ödenerek sevk edilecekleri ve genel binalarda barınacakları Konya ve Ankara Muhacirin Müdüriyetlerinden bildirilmiştir. Ayrıca bunların münasip bağlarda veya kasabada 78 TBMMZC, Devre I, Cilt 5, İçtima Senesi I, s TBMMZC, Devre I, Cilt 7, İçtima Senesi I, s TBMMZC, Devre I, Cilt 6, İçtima Senesi I, s TBMMZC, Devre I, Cilt 7, İçtima Senesi I, s TBMMZC, Devre I, Cilt 6, İçtima Senesi I, s.88.

239 222 kiralanacak olan evlerde barındırılmaları konusu Ankara Muhacirin Müdüriyeti ne yazılmıştır. Fakat bulunacak bağlara kendilerinin gitmek istemediği ve hatta polis idaresince de yapılan araştırmalara rağmen kasaba içinde kiralık hane tedarik edilemediği ve kendilerinin de iskânlarını terkle akrabalarının yanına dağıldıkları ve başka bir müracaatta bulunmadıkları cevabı verilmiştir 83. Batı Anadolu da Yunan işgalleri üzerine ahali çevre illere akın edince bölgede ciddi anlamda mesken buhranı yaşanmıştır. Bu nedenle açıkta kalanlar ikinci hatta üçünde defa göç etmek zorunda kalmışlardır. Buna en iyi örnek Aydın mebusu Sadık Bey ailesini iskân edecek mesken bulamadığı için uzun süre meclise gelememiş olmasıdır. 5 ay 12 gün herhangi bir mazeret bildirmeden meclise gelmediği için müstafi (istifa etmiş) sayılmasına dair alınan Riyaset kararı tarihinde mecliste okunmuştur. Söz alan Isparta mebusu Nadir Bey konuya açıklık getirmiştir. Sadık Bey in Ramazan içerisinde mezuniyetle memleketi Nazilli ye gittiğini ancak Haziran ın 24 ünde Nazilli faciasının yaşanması üzerine ailesini kurtarmak suretiyle istasyona güç bela geldiği sırada kendisini gördüğünü ifade etmiştir. Eğridir e giden Sadık Bey in izdiham nedeniyle ailesini barındıracak mesken tedarik edemeyip Isparta ya geçtiğini belirtmiştir. Ancak Isparta ya yığılan Nazilli mültecileri nedeniyle burada da mesken tedarik edemeyip Antalya ya hicret etmiştir. Nadir Bey in yaptığı açıklama üzerine yapılan oylamada mazereti makbul ve meşru görülmüştür 84. Muhacirin Müdüriyeti nin 3 Mayıs 1921 tarihli numaralı tezkeresinde Çatalca muhacirin memuru tarafından muhacir ve mültecilerin iskânı için kâfi miktarda çadır gönderilmediği takdirde boş, sahipsiz topraklar ile Rum ve Bulgarlardan metruk arazi de iskân edileceklerine dair gönderilen yazı ele alınmıştır. Muhacirin Müdüriyeti hicret eden İslam ahalisi ile Bulgarların emlak ve arazilerinin iadesi hakkında Hariciye Nezareti vasıtasıyla Bulgar hükümeti nezdinde gerçekleşen teşebbüs esas olmak üzere Osmanlı topraklarına hicret eden İslam ahalisinin emvalinin iadesine Bulgar hükümetinin muvaffakiyeti olduğu takdirde Osmanlı idaresi de aynı şekilde muamele edeceğini belirtmiştir. Bundan dolayı muhalif bir harekette bulunulmamasını istenmiştir. Bunun için ilk etapta Bulgarlardan metruk emvale dokunulmaması ve öncelikle Çatalca da bulunan 83 TBMMZC, Devre I, Cilt 7, İçtima Senesi I, s TBMMZC, Devre I, Cilt 6, İçtima Senesi I, s.457

240 hane muhacirin liva dâhilinde mevcut olan ve firar eden Rum emval-i metrukesiyle, boş ve sahipsiz arazilerde iskânları uygun görülmüştür. Bahsi geçen 40 hane mültecinin de iskânları için yeterli sayıda çadırın Çatalca ya gönderileceğinin Çatalca Mutasarrıflığı na tebliğ edilmesi kararlaştırılmıştır 85. Batı cephesinde gerçekleşen muharebeler sonrası Yunanlılar tarafından pek çok yer tahrip edilmek suretiyle yakılmıştır. Dolayısıyla mesken buhranının daha da artmıştır. Yunanlılar tarafından yakılan Karacabey kazasında mültecilerin ihtiyacı için 200 çadırın gönderilmesi için bölgeden Hilâl-i Ahmer e Kasım 1921 de bir yazı gönderilmiştir 86. Son dönemlerde iç ve dış göçler çok artmış olduğundan boş olan meskenlerin sahiplerinin tespit edilmesi için çalışmalar başlatılmıştır. Özellikle birkaç kez el değiştirdiği için Elviye-i Selase de bu durum hat safhada yaşanmıştır. İcra Vekilleri Heyeti Kars, Ardahan ve Artvin illerine dönmekte olan 93 muhacirlerinden kiraladıkları gayrimenkullerin kendilerine ait olduğunu ispat edinceye kadar kira bedeli alınmamasına dair 10 Mayıs 1922 de bir kararname çıkarmıştır 87. Muhacir ve mültecilerin iskânlarını sağlamak için Muhacirini Teshil-i İskân Komisyonu kurulmuştur. Akşam gazetesi komisyonun faaliyetleri hakkında yetkili bir kişinin verdiği izahatı sayfalarına taşımıştır. Komisyonun Eyüp te bulunan bir dergâhın tahliyesi ile muhacirlerin iskânı için yaptığı teşebbüsler Evkaf Nezareti nce kabul edilmiştir. Fakat dergâhta sakin Afkan tebaasının müracaatı üzerine el koymak mümkün olmamıştır. Komisyonca Aksaray da yangınzedelerin bulunduğu bir medresede içlerinden kudretli olanların tahliyesi ile boşalacak yerlere muhacir iskân edilmesi düşünülmüştür. Şehramaneti de yangınzede pavyonlarında da aynı sistem uygulanmasına karar verilmiştir. Topkapı da Pazar Tekkesi ne Balıkesir ve havalisinden gelen polis ve jandarma ailelerin iskânı düşünülmüştür. Bu konuda komisyon reisi Talat Bey in incelemelerinden sonra vereceği rapora göre hareket edilmesi takdir edilmiştir. Bundan dolayı jandarma ve polis 85 BCA, / KA, 74/ BCA, / /

241 224 aileleri dışarıda akraba veya tanıdıklarının yanında ikamet etmektedir. Muhacirin idaresi bunlara uygun bir iskân mahalli bulamamıştır 88. Savaşın sonlarında Yunanlılar çekilirken de fırsat buldukça geçtikleri yerleri yakmışlardır. Bu nedenle Yunanlılar tarafından Bandırma da yakılan haneden açıkta kalan kimseler için Muhacirin Müdüriyeti tarafından 160 çadır ve mühim miktarda un ve pirinç gönderilmiştir 89. Trabzon'da mevcut sinema binası hükümetçe ihtiyaçlarına medar olmak üzere orada bulunan Kafkas muhacirleri için 120 lira bedel ile kiralanmıştır. Hilâl-i Ahmer ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti nin yardımıyla sinemanın tamiratı ve levazımatı tamamlanmaya çalışılmıştır. Ancak buradan istifade edilebilecek bir dereceye getirilmiş iken bazı Ermenilerin teşvikiyle sinema müzayedeye çıkarılmıştır. Bunun üzerine Trabzon dan Ankara Hilâl-i Ahmer Murahhaslığı na Ekim 1922 de gönderilen yazıda yardıma muhtaç muhacirlerin durumu dikkate alınarak mümkün ise bir sene daha eski bedeli ile bunların elinde kalması için teşebbüslerde bulunulması istenmiştir Şikâyet ve Suistimaller Mütareke döneminde bir yandan İstanbul hükümeti Anadolu da idaresini devam ettirmeye çalışırken diğer yandan Ankara hükümeti kendi idaresini tesis etmek için mücadele vermiştir. Bu idari savaşa bir de işgal altındaki bölgelerde Yunan idaresinin teşkil edilmeye çalışılması eklenince ortaya idari olarak bir kargaşa çıkmıştır. Savaş şartları da buna eklenince otorite boşluğu oluşmuştur. Doğal olarak böyle bir ortamda pek çok şikâyet ve suiistimaller meydana gelmiştir. Mütareke dönemi içerisinde muhacir ve mültecilere verilen yevmiyelerin kesilmesi veya düzenli ödenmemesi başlıca şikâyet konularından birisi olmuştur. Bu konu ilgili bir şikâyet mütareke sonrası Kasım 1918 de Aydın Vilayetinde bulunan Van, Erzurum ve 88 Akşam, , s Akşam, , s KA, 160/ 120.

242 225 Bitlis muhacirleri namına Mehmet Emin adıyla çekilen telgrafta yer almıştır. Telgrafta bir seneden beri medrese köşelerinde sefalet içinde ikamet ettikleri gibi 10 günden beri de yevmiyelerinin kesildiği ve ailelerini idare edecek bir şeylerinin kalmadığı beyan edilmiştir. Buna mani olmak için ya yevmiyelerinin verilmesi ya da memleketlerine sevk edilmeleri istenmiştir. Gelen bu şikâyeti değerlendiren Muhacirin Müdür-i Umumisi Hamdi Bey, Aydın Muhacirin Müdüriyeti ne yevmiyelerin verilmemesinin sebebinin araştırılarak bildirilmesi ve mültecilerin sefaletine engel olunması yönünde bir yazı göndermiştir 91. Konuyla ilgili bir şikâyette Kayseri den gelmiştir. Dâhiliye Nezareti ne mahallinden bildirildiğine göre yardıma muhtaç muhacir ve mültecilerin yevmiyeleri muhasebeden düzenli ödenmediği için sefalet içinde kalmışlardır. Üstelik bunlara iaşe ve aşar ambarlarından da zahire verilmesi mümkün olmadığı için Maliye Nezareti nden hiçbir yardım almayan muhacirlerin daha fazla sefalete düşmemeleri için yevmiyelerinin düzenli ödenmesinin Kayseri ye tebliğ edilmesi istenmiştir 92. Bazı muhacir ve mültecilerin yevmiyeleri ödenemiyorken bazıları da geliri varken yevmiye almıştır. Örneğin Diyarbakır Muhacirin Müdürü tarafından Muhacirin Müdüriyeti ne gönderilen yazıda yapılan teftiş neticesinde geliri bulunan bir kişinin aynı zamanda muhacirin tahsisatından yevmiye aldığının tespit edildiği bildirilmiştir. Müdüriyet askerlikten dolayı maaş aldığı halde kanuna aykırı olarak muhacirin tahsisatından da yevmiye alan Süleyman adlı şahıstan usulsüz aldığı paraların tahsil edilmesine karar vermiştir 93. İleri gazetesi ise Cihan Harbi esnasında İstanbul a getirilen Medinelilerin şikâyetlerine yer vermiştir. Bunlara Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi nce harcırah olarak yalnız 20 lira verildiği gibi yevmiyeleri de kesilmiştir. İstanbul da kalan Medinelilerin üç dört aileden ibaret olduğu ve bunların verilen yirmi lira ile vatanlarına dönmelerine imkân olmadığından ait olduğu merci tarafından bu durumun dikkate alınması istenmiştir 94. Yevmiye konusunda bir şikâyette Bursa dan gelmiştir. Trabzon mültecilerinden Hasan Efendi eşi Hafize ve Servet imzalarıyla Bursa'daki yevmiyelerin verilmediğine dair şikâyette bulunulmuştur. Şikâyet üzerine Bursa muhacirin müfettişi tarafından tahkikat yapılmıştır. Tahkikat sonucu hazırlanan raporda 1916 tarihinden Mart 1920 tarihine kadar yevmiyelerin düzenli olarak verildiği belirtilmiştir. Ancak Mart 1920 başlangıcından 91 BCA, / BCA, / BCA, / İleri, , s.2.

243 226 itibaren mal sandığında para mevcut olmadığı için hiçbir kimseye verilememiştir 95. yevmiye İllerden ya hiç yardım alınamadığına ya da başka yerlere oranla daha az yardım yapıldığına dair gelen şikâyetler de mevcuttur. Konya da bulunan Van Vilayeti Erciş kazası mültecileri adına sadarete bir arzuhal gönderilmiştir. Arzuhalde Vilâyât-ı Şarkiye ahalisinin başına gelen felaketi bilmeyen ve işitmeyen hiç bir kimsenin kalmadığını ancak yardım için birçok defa müracaat ettikleri halde hiç bir yardım alamadıklarından şikâyet etmişlerdir. Kışın gelmesiyle yersiz yurtsuz aç ve sefalet içinde öleceklerini daha önce feryatlarını duyan olmadığını bu nedenle son olarak müracaat ettiklerini belirterek merhamet edilmesini istemişlerdir. Dâhiliye Nezareti tarafından Konya ya gönderilen yazı ile bu muhacirlerin durumu hakkında acilen bilgi verilmesi istenmiştir 96. Bir şikâyette Vakit gazetesine Bursa da bulunan Bergama mültecileri namına Mehmet Fuat imzası ile gönderilen mektupta yer almıştır. Mektupta Balıkesir de ve hatta Bursa nın kazası İnegöl de bile mültecilere aylardan beri muntazaman buğday verildiği halde Bursa merkezdekilerin uzun müddet uğraştıktan sonra ancak geçen ay nüfus başına 30 ar kilo zahire aldıklarından bahsedilmiştir. Bu miktarın her ay verileceği vaat edilmiş ancak dağıtılma zamanı geldiği halde birçok makamdan mültecilere aksi cevap verilmiştir. Yunan işgali altında bulunan yerlerden iltica eden bütün muhacirlere günlük birer kilo buğday verilmesi Meclis-i Vükela kararı ve Dâhiliye Nezareti nin emri olduğu halde Bursa da niçin bu karara uyulmadığı sorulmuştur. Aşar ambarlarında lüzumu kadar zahire mevcut olduğu, Bursa daki muhacirlere de diğer yerlerdeki muhacirlere verildiği gibi muntazaman buğday ve kömür verilmesi gerektiği belirtilmiştir 97. Teke Sıhhiye Müdürü nün Hilâl-i Ahmer in Ankara şubesine gönderdiği yazıda yardım için feryat edilmektedir. İki senedir devam eden facia sonucu Antalya'ya ya pek çok mültecinin iltica ettiği belirtilmiştir. Teke Sıhhiye Müdürü hicrete mecbur olanlar içerisinde en az yardım alanların Antalya ya gelen mülteciler olduğunu iddia etmiştir. İki sene zarfında Antalya da bulunan mülteciler Amerikalıların verdikleri bir miktar kumaşla çocuklarını yarım yamalak giydirmişlerdir. Sonradan Afyon ve civarından iltica edenlerle 95 BCA, / BCA, / Vakit, , s.3.

244 227 durum daha da ağarlaşmıştır. Büyük bir kısmı hasta, alil kadın ve çocuklardan ibaret olan bu mültecilerin kış yaklaşırken ölüme hazırlandıkları dile getirilmiştir. Bunların ne ellerinde yatak ne de üstlerinde yorganları vardır. Çözüm olarak bu zavallılara daha geniş bir surette yardımda bulunabilmesi için Antalya'daki sıhhiye heyetinin bir teşkilatla idaresi ve mümkünse bu zavallılara biraz çamaşır, gıda temini ve battaniye verilmesi talep edilmiştir. Her gün birçok gözyaşları dökerek yardım dileyen bu kadın ve çocukların ızdıraplarını azaltmak için bu insani yardımın yapılması rica edilmiştir 98. Aydın mültecilerinin yaşadığı sıkıntılar da Aydın mebusu Esat Efendi tarafından verilen bir takrirle meclisin gündemine taşınmıştır. Takrirde Aydın mültecilerinin ağaçlar altında samanlıklar içinde aç ve son derece yardıma muhtaç bir durumda olduklarına dikkat çekilmiştir. Bunların %40 nın bakımsızlık ve açlıktan öldüğü belirtilmiştir. Asıl şikâyet konusu ise muhacirin tahsisatından başka yerlere yapılan yardımlardan Aydın mültecilerinin mahrum bırakılmasıdır. Bu takririn okunması üzerine Gaziantep mebusu Antep ahalisinin de buna dâhil edilmesini isteyerek muhacirlerin tahsisatının verildiği ancak kolordunun muhacirlere para vermediğini iddia etmiştir. Takrire Erzurum ve Antep mültecileri de eklenerek Dâhiliye Nezareti ne havale edilmiştir 99. Muradeli karyesi mültecileri namına muhtar Mehmet imzasıyla Burhaniye den Dâhiliye Nezareti ne bir şikâyet telgrafı gönderilmiştir. Telgrafta Yunan zulmünden kaçarak Burhaniye ve Edremit'e iltica eden mültecilerin iskân edilemediği gibi hükümet tarafından iaşe ve tedavileri dahi ihmal edilerek yüzde otuz beş derecesinde nüfusun telef olduğu yazılmıştır ve 1918 seneleri zarfında iaşe olarak parası peşinen verilen bir hisseyle alınan (iaşe hissesi olarak alınan) zeytinyağı ve hububatın bedelleri ödenmemiştir. Mevcut bulunan iaşe yağlarından herkesin hakkının ödenmesi hükümetçe emir buyrulduğu halde askeriyenin müdahalesiyle verilmemiştir. Halkın bir müddet daha hayatlarını devam ettirmesi için hakkı olan yağ ve hububatın dağıtılması gerekmektedir. Telgraf biz hükümetten sadaka istemiyoruz. Hükümetten önceden aldığı hububat ve yağlarımızı istiyoruz. Ya bunları veriniz yahut bu halk açlıktan kırılacaktır. Buna bir çare bulunuz 98 KA, 850/ TBMMZC, Devre I, İçtima Senesi 2, Cilt 10, s.272.

245 228 ifadeleriyle son bulmuştur. Bunun üzerine Karesi Mutasarrıflığı na bu şikâyetle ilgili hakikatin en kısa sürede haber verilmesi bildirilmiştir 100. İstanbul da mülteci ve muhacirlerin sayısının fazla olmasının yanı sıra basının da bu konuya eğilmesi nedeniyle sık sık şikâyetler ve eleştirilerin yer aldığı haberlere rastlanmaktadır. Örneğin Vakit gazetesine müracaat eden bir kişi Cerrah Paşa da fakir ahaliye ve muhacirine dağıtılmakta olan ekmekten bir numune getirmiştir. Gazeteye göre bu ekmek bu vesika ekmeklerinin en kötü zamanını hatırlatacak derecede fena ve pis kokulu dur. Ayrıca ekmeği getiren kişinin zavallı muhacirlerin gıda namına bu ekmekten başka bir şey bulamadığı yönündeki ifadelerine de yer verilmiştir. Bu konuda İaşe Encümeni eleştirilerek bu zavallılara yenebilecek bir ekmek dağıtamayacaksa kapılarını kapatması veya hakikaten vazifesini yapacak ise hiç olmazsa kokusuz ve temiz ekmek dağıtması istenmiştir 101. Söz gazetesi ise Muhacirin Müdüriyeti Uyuyor mu? başlıklı haberinde sevkiyat yapılamadığı için perişan olan mültecilerin durumlarına yer verilmiştir. Haberde yetkililere seslenilerek şu sorular sorulmuştur: Sirkecide bir aydır duran yüzlerce biçare Müslüman muhaciri görmüyorlar mı? Bunlara kimse bakmaz mı? Bunlar insan değil mi? İçlerinde günde 2-3 kişi ölüyor bunlar çakıl taşı mı? Adam değil mi? Neden sevk edilemiyor? Vapur yoksa bu adamları bir intizam altına sokmak kabil değil mi? Muhacirin Müdüriyeti ne güne duruyor? Bu işlere kim bakıyor? 102. Bu sorular başkentte mültecilerin ne durumda olduğuna dair pek çok fikir vermektedir. İşgal altındaki başkentte yetkililer sürekli açıklamalar yaparak bunlar için çalıştıklarını belirtseler de ne yazık ki yeterli gelmediği ortadadır. Akşam gazetesi de muhacirler için yapılan yardım faaliyetlerinin yeterli olmadığına dair bir haber yayınlamıştır. Son dönemlerde bütün dünyanın biçare muhacirlerle meşgul olmaya başladığı ifade edilmiştir. İstanbul ahalisinin elinden gelen fedakârlığı yaptığı gibi Muhacirin Müdürü Hamdi Bey in yorulmak bilmeden insanüstü çalışmasının muhtemelen ileride muhacir babası olarak anılmasına vesile olacağı belirtilmiştir. Fakat bu hal devam ettikçe ne Hamdi Bey in çabaları ne de ecnebilerin açacağı aşhanenin İstanbul da bulunan kişiyi kurtaramaya yetmeyeceği iddia edilmiştir. Bu yapılanların hepsinin 100 BOA, DH.İ.UM / Vakit, , s Söz, , s.1.

246 229 hastalığı geçici olarak teskin eden ancak derdin esasına tesir etmeyen çareler olduğu düşünülmektedir. Derdin esasına tesir edecek akla gelen ilk tedbir ise Ziraat Bankasıdır. İstanbul a iltica eden muhacirlerin hemen hepsinin köylüden ve çiftçiden ibaret olduğu ve Ziraat Bankası nın önceden kefâlet-i müteselsile ile köylüye borç verdiği hatırlatılmıştır. Bundan dolayı Ziraat Bankası nın yine kefâlet-i müteselsile altında bu insanlara borç vermesi ve bunların sermaye ve iş sahibi olmalarına yardım etmesinin sorunun esaslı çözümü olarak görülmüştür. Çünkü nihayet bir gün bütün yardımın birden bire tükeneceği ve sonucunun felaket olacağı savunulmuştur 103. Ecnebi muhacir ve mültecilere sağlanan imkânların kendi mülteci ve muhacirlerimize sunulmaması basında yer alan bir başka eleştiri konusu olmuştur. Vrangel ordusunun İstanbul a geldiği zaman Rus muhacirlerinin Yıldız barakalarında 70 kişiyi pekâlâ alabilecek yere ancak 20 kadar kişi iskân edildiği görülmüştür. Rus muhacirlerine tahsis edilen diğer mahallerde de aynı durum söz konusu olmuştur. Buna karşın kendi muhacirlerimizin iskân edildikleri mahallerde kalabalık ve büyük bir izdiham meydana gelmiştir. Akşam gazetesi bu nedenle geniş mahallerden bir kısmına muhacirlerimizin iskân edilmesi için çaba sarf edildiğini yazmıştır. Mevsimin yaz olması hasebiyle bu tedbire uyulmazsa muhacirler arasında salgın hastalıktan endişe edilmekte olduğu belirtilmiştir 104.Vakit gazetesine müracaat eden bir zat ise Tekirdağ da memur iken Yunan işgali üzerine İstanbul a iltica etmek mecburiyetinde kaldığını ve mazûliyyet maaşına hak kazanmış olmadığından geçinmek için simit satmak mecburiyetinde kaldığını beyan etmiştir. Bu kişi Sirkeci civarında simit satmaktayken polisler tarafından simitlerinin darmadağın edildiği ve bu işten men edildiğini anlatmıştır. Bu gibi acizlerin himayesi ve kendilerine yol gösterilmesi lazım gelirken onları geçim vasıtalarından mahrum edecek şekilde muamelelerde bulunulmasının doğru olmadığı belirtilmiştir. Gazeteye gelen başka bir şikâyetnamede de benzer bir olaydan bahsedilmiştir. Eminönü nde çikolata satmakta olan bir muhacir çocuğunun yegâne sermayesi kaldırımlar üzerine dökülmüştür. Yaşanan olaylar karşısında serbestçe seyyar satıcılık eden Ruslar hakkında hiç bir muamele yapılmadığı halde Türk mültecilere bu muamelelerin neden reva görüldüğü sorulmuştur 105. Ruslara gösterilen iltimasın milletimizden esirgenmesi elbette kabul edilebilecek bir durum değildir. Gazete gösterdiği tepki de son derece haklıdır. 103 Akşam, , s Akşam, , s Vakit, , s.3.

247 230 Sağlık hizmetleri konusunda da zaman zaman şikâyetlerin meydana geldiği görülmektedir. Nitekim Muhacirin Müdüriyeti tarafından Harbiye Nezareti arkasındaki barakalara yerleştirilen mültecilerden bir kadın ızdırab içinde saatlerce çırpınarak vefat etmiştir. Bu durum karşısında Vakit gazetesi muhabiri Muhacirin Müdürü nden şu malumatı almıştır: Bizim tabibimiz yoktur. Barakalara yerleştirilen muhacirlerin muayenesini Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele Heyetine arz ettik. Onlar biz meşgulüz dediler veba ile uğraştıklarını ileri sürdüler. Bunun üzerine Beyazıt Belediye dairesine müracaat ettik. Oradan kendi doktorlarını her gün barakalara göndereceklerini söylediler. Ancak haftada bir defa muhacirleri muayeneye gidiyorlar. Muhacirler arasında hastalık bulunup bulunmadığını haber verirlerse anlıyoruz. Bu malumata karşı haberin sonunda mücadele heyeti ile sıhhiye müdüriyetine muhacirler arasında bir veba vakası zuhur ettiği vakit herkesin ne kadar telaşa düştüğü ve bu afetin etrafa sirayet etmemesi için ne kadar fazla zahmete girildiği hatırlatılmıştır 106. Vakit gazetesi de ne yazık ki insan canının pekte kıymetinin olmadığını ispat eden benzer bir haber yayınlamıştır. Haberde hasta muhacir çocuklarından 6 sının müdüriyet tarafından Cerrah Paşa hastanesine gönderildiği fakat hastanenin birçok bahaneden sonra çocukları kabul etmeyerek tekrar iade ettiği yazmaktadır. Çocukları götüren memur bu muamele karşısında onları tekrar Muhacirin Müdüriyetine getirmiştir. Ancak zaten hasta olan çocuklardan birisi perişan bir halde müdüriyet koridorlarında ölmüştür. Bunun üzerine muhacirin idaresi tekrar hastaneye müracaat etmiş hastane bu defa çocukları kabul etme lütfunu göstermiştir 107. Bu davranış Yunan katliamından kaçarak İstanbul a sığınan mültecileri kurtarmak yerine aynı akıbete sürüklemekten başka bir şey değildir. Ne yazıkki bu konuda tek örnekte olmamıştır. Zira Selimiye kışlasında mühim miktarda muhacir bulunması ve sıhhi şartların da iyi olmaması bulaşıcı hastalıkların zuhur etmesine neden olmuştur. Yine aynı gazetenin haberine göre bu tür muhacir hastalar Tıp Fakültesi idaresi tarafından kabul edilmemiştir. Vapurlar hasta nakil etmediği için Selimiye kışlasındaki hastaların İstanbul'a nakli mümkün olmamıştır. Vakit gazetesi bu hususu hükümetin 106 Vakit, , s Vakit, , s.3.

248 231 dikkatine arz ederek muhacirlerden bulaşıcı hastalıkları olanların Tıp Fakültesinde tedavilerinin temin edilmesini istemiştir 108. Şikâyet konuları arasında Kayseri de olduğu gibi memurlar tarafından yapılan yolsuzluklar da yer almıştır. Dâhiliye Nezareti ne Kayseri mutasarrıfı tarafından gönderilen telgrafta, muhacirin memuru hakkında yolsuzluk yaptığı, şeker ve sabunun bir kısmını muhacirlere vermeyip müstahdem ile kendi arasında taksim ettiği şeklinde şikâyetlerin söz konusu olduğu bildirilmiştir. Memur hakkında ayrıca maarif müdürü ile liva aleyhine dil uzattığı şeklinde şikâyetler de mevcuttur. Ancak henüz tahkikat tamamlanmamıştır. Evrakların tamamlanmasından sonra mahkemece gerekli cezayı göreceği beyan edilmiştir 109. Konya da ise Anadolu daki muhacirlerin sevk muamelelerini teftiş ve tetkik etmek üzere gönderilen Sevkiyat Müdürü Maruf Bey yaşanan bir suistimali ortaya çıkarmıştır. Maruf Bey, muhacirin idaresi sevk muamelelerini teftiş ederek yalnız bir küçük memurun sevkiyattan lira para çaldığını tespit etmiştir. Muhacirin müdürü, sevk memuru ve hesap memuru dâhil daha birkaç memura işten el çektirmiştir 110. Vakit gazetesi ise İzmir de çıkan bir gazetenin 6 Nisan tarihli mahalli nüshasında yer alan bir yolsuzluk haberine yer vermiştir. İzmir Muhacirleri İanesi Kumarda başlıklı başmakalede İzmir muhacirleri için toplanan ianeden liranın Darülfünun muhasebecisi Kemalettin Efendi tarafından çalındığından bahsedilmiştir. Bu konuda toplanan iane ve bunun sarf edilmesi hakkında İstanbul basınına bazı sualler yöneltilmiştir. Bunun üzerine Vakit gazetesi tahkikatta bulunmuştur. Tahkikata göre Darülfünun talebesinden oluşan iane toplama heyeti Hilâl-i Ahmer den aldığı makbuzlar karşılığında liraya yakın iane toplamıştır. Bunun lirası Hilâl-i Ahmer veznesine teslim edilmiş kalanı da Darülfünun muhasebecisi Kemalettin Efendi tarafından zimmetine geçirılmiştir. Sonradan durum fark edilince bu kişi hakkında takibat başlatılmış kendisine işinden el çektirilmiştir. İanenin sarfına gelince Hilâl-i Ahmer Cemiyeti toplanan meblağa kendi bütçesinden de mühim miktarda ilave ederek Nazilli, Akhisar ve Alaşehir e birer imdat-ı sıhhiye heyeti göndermiştir Vakit, , s BOA, DH. ŞFR. 634/ Vakit, , s Vakit, , s.2.

249 232 Aralık 1920 de Hilâl-i Ahmer Cemiyeti nin ekmek yardımını kesme kararı üzerine Galata da Şehsuvar Bey Camisinde bulunan muhacirler namına Pınarhisar vergi kâtibi cemiyete bir arzuhal göndermiştir. Edirne vilayeti memur ve ahalisinden olup Yunan işgalinden dolayı İstanbul'a iltica edip cami köşelerinde yaşamaya çalıştıklarını ve cemiyetin iki ayı aşkın bir zamandan beri ekmek ve çorbalarını düzenli olarak verdiğinden bahsetmiştir. Ancak Kasımpaşa idare memuru tarafından verilen tebligatta bundan sonra ekmek verilemeyeceği ve ellerinde bulunan vesikaları toplandığından büyük bir mahrumiyet içerisinde bulundukları belirtilmiştir. Çünkü kendilerini idare edecek bir dayanaklarının olmadığını memuriyet talebinde bulundukları gibi ötede beride iş görmek için uğraştıklarını ancak bir hizmete dâhil olamadıklarından şikâyet etmiştir. Mevsim kış iken ekmeğin birden bire kesilmesinin ailelerinin sefaletine neden olacağından hiç olmazsa Mart başına kadar ekmek verilmeye devam edilmesi talep edilmiştir 112. İstanbul da muhacir ve mülteciler mescid, medrese ve barakalar gibi yerlere yerleştirilmişlerdir. Fakat gazetelerde yer alan haberler bunların bazılarının yerlerinden çıkarılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldıklarını göstermektedir. Bu nedenle de gazeteler de eleştiri haberleri yer almıştır. Akşam gazetesi Eyüp Sultan da Salih Paşa Cami civarında ufak bir mescide 10 kadar fakir muhacir ailesinin başlarını sokup sığınmışlarken bu mescidin tahliyesi için imamı tarafından bunlara baskı yapıldığına dair bir habere yer vermiştir. Bunların vaktiyle Rumeli de çift çubuk sahibi iken şimdi bu ailelere bir mescidin bile çok görülmesi eleştirilmiştir. Ramazanın gelmesi hasebiyle fazla camiye ihtiyaç varsa Eyüp Sultan da bir sürü cami mevcutken bu zavallıları kolundan tutup dışarı atmaya neden lüzum görüldüğü anlaşılamamıştır. Bu kimsesiz fukaralara başlarını sokacak bir yer bulunmadıkça dışarı atılmayacakları ümidiyle keyfiyeti Evkaf Nazırı nın merhametlerine arz etmişlerdir 113. İleri gazetesi ise mültecilerin yerleştirildiği barakalardan altısının tahliyesi ile yüzlerce mültecinin sokaklara atılmak üzere olduğu yönünde bir haber yayınlamıştır. Gazeteden bir muhabir Beyazıt taki muhacir barakalarını gezmiş ve kötürüm ve sakat bir bedbaht olan Sadık Ağa ya halini sorduğunda şu cümleleri duymuştur: Ben Kafkasya da, Irak ta ve Çanakkale de muharebe ettim. Orada bele bir ağrı geldi. Kötürüm 112 KA, 850/ Akşam, , s.4.

250 233 oldum. Karım ve iki çocuğum var. Biga taraflarında muhacirin idaresi bize bakıyordu. İşgal edilince biz de buraya geldik. Hükümetin verdiği ekmekle geçiniyoruz. Mültecilerle yapılan bu diyaloga yer verilerek bu insanların yıllarca vatan uğruna savaştıkları ve bu muameleyi hak etmedikleri anlatılmaya çalışılmıştır. Hükümetin bunlara yardımı biraz daha artırması gerekirken, barakalardan ve pavyonlardan dışarı atması eleştirilerek bu kararın geri alınması istenmiştir 114. Taşradan gönderilen bazı yazılardan muhacir ve mültecilerle ilgili resmi işlemlerin yürütülmesi için eksiklerin tamamlanması gerektiği anlaşılmaktadır. Örneğin Burdur Muhacirin memuru tarafından Muhacirin Müdüriyetine gönderilen yazıda Burdur'un Tefenni kazasında bulunan şark mültecilerine verilmekte olan yevmiye, yardımlar ve diğer işlemlerinin aksamadan yürütülmesi için bir kâtip tayin edilmesi istenmiştir 115. Adana dan Sıhhiye Vekâleti ne gönderilen telgrafta ise Adana muhacirin ve sıhhiye muamelelerinin gayr-i muntazam bulunduğu gibi ihtiyaca yarayan hiçbir kayıt ve hiç bir defter olmadığı bildirilmiştir 116. Muhacir ve mülteciler bir şekilde yetkililere seslerini duyurmaya çalışmışlardır. Bu nedenle gazetelerde muhacir ve mültecilerden gelen şikâyetlere rastlanmaktadır. Bu şikâyetler arasında giyecek eksiği ve dağıtımı da ön plana çıkmaktadır. İleri gazetesinde Şarki Trakya dan İstanbul a hicret eden biçare kadınlardan birisi tarafından gönderilen şikâyet mektubuna yer verilmiştir. Haberde kadının Eyüp Sultandaki camilerden birinde oturduğu ve diğer muhacirlere giyecek verildiği halde bu zavallının dilekçelerine rağmen hala çırılçıplak bir halde bulunduğundan bahsedilerek, Muhacirin komisyonunda eşya dağıtımında memur olanların bu konuya dikkat etmesi istenmiştir 117. Vakit gazetesine müracaat eden bir kişi ise muhacirlere muhacirin idaresinden dağıtılan eşyanın hiçbir işe yaramayacak derecede kötü bir halde bulunduğunu iddia etmiştir. Gazete bu mesele ile ilgili İstanbul Muhacirin Müdüriyeti nden bilgi almıştır. Buna göre muhacirlere İngiliz Salib-i Ahmer Cemiyetinin yardımıyla belirli zamanlarda lira kıymetinde giyecek eşyanın dağıtılmakta olduğu belirtilmiştir. Ayrıca birkaç gün önce müdüriyet imalathanesinde imal edilmekte olan çorap, çocuk fanilası ve çarık gibi eşyaların 114 İleri, , s BCA, / BCA, / İleri, , s.2.

251 234 dağıtıldığı sırada bazı hayır sahipleri tarafından verilen eski eşyanın da yamalık yapılmak veya başka surette istifade edebilmesi için dağıtıldığı beyan edilmiştir. Bu açıklama gazete tarafından tatmin edici bulunmuştur 118. Muhacirlere dağıtılan giyeceklerle ilgili bir haber de İleri gazetesinde yer almıştır. Gazete tarafından Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi nin muhacirlerle ilgili mesaisinin yeri geldikçe bahsedildiği ve takdir edildiği hatırlatılarak habere giriş yapılmıştır. Gazeteye gelen zavallı ihtiyar bir muhacirin anlattıklarına yer verilerek Müdüriyeti Umumiye nin muhacirlere bez vermeye karar verdiği ve dağıtıma başladığı ifade edilmiştir. Fakat pamuk ipliğinden yapılan bu bezlerden muhacirin başına ancak bir veya iki arşın verdiklerini ve iki arşın bezden hiçbir şey yapılamayacağı belirtilmiştir. Üstelik bu kişi bir arşın bezi alabilmek için görevli memurdan gördüğü muamele tarzından da şikâyet etmiştir. Müdüriyet-i Umumiye nin bu durumu dikkate alması ve memurların dağıtım esnasında zavallı muhacirlere iyi muamele etmesi gerektiği hatırlatılmıştır 119. Ereğli merkezde bulunan Adana muhacirleri adına Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti ne gönderilen tarihli telgrafta ise iaşe ve maaş talebi yer almaktadır. Bu talep üzerine vekâlet sene-i haliye zarfında iaşe maddesinden kuruşluk havalenamenin vilayete gönderilmiş olduğu halde neden bu gibi talepte bulunanlara ödenmediğinin araştırılması hususunda Konya vilayetine bir yazı göndermiştir 120. Muhacir ve mültecilerin çeşitli konularda yetkililerle ilgili şikâyetleri mevcut olduğu gibi bazen de yetkililerin de onlarla ilgili şikâyetleri söz konusu olmuştur. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti nin Kadıköy Şubesi tarafından merkeze gönderilen yazıda bununla ilgili bir örnek yer almaktadır. Gelirin azlığı nedeniyle cemiyetin İstanbul'da bulunan muhacirlere yaptığı yardımı kesmeğe karar verdiğini gazetelerden okuduklarını ifade etmişlerdir. Selimiye kışlasına iltica eden kadar mülteciye ekmekleri genel merkez, ayda 8 günlük yemeklerini ise Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi vermiştir. Kalan 22 günlük iaşe ise şube tarafından karşılanmıştır. Ancak bu yardıma nail olan muhacirlerin İstanbul a iltica eden Rus mültecileri gibi bir taraftan çalışıp tamamen hükümete ve cemiyete yük olmayacakları yerde hazır ekmek ve hazır yemek bulmakla işi büsbütün tembelliğe çevirmelerinden duyulan rahatsızlık ifade edilmiştir. Şube muhacirlerin Selimiye kışlasını 118 Vakit, , s İleri, BCA, /

252 235 adeta bir miskinhane kabul ettiklerini düşünmektedir. Bu şikâyetin nedeni kadınlara belirli mahallerde hizmetçilik ve aşçılık, erkeklere gündüz çeşitli yerlerde çalışmak teklif edilmesine karşın hiç birisinin hevesle itibar etmemesidir. Buna rağmen şube insani olarak üstlendiği bu iaşe vazifesini devam ettirmek arzusunda ise de genel merkezin aldığı karar üzerine hiçbir suretle iaşeye devamı uygun görmemiştir Muhacir ve Mültecilerin Zarar ve Ziyanları I. Dünya Savaşının ardından yetkililer ahalinin zarar ve ziyanlarını tespit için harekete geçmiştir. Dâhiliye Nezareti, muhacir ve mültecilerden, arazi metrukede bırakmak mecburiyetinde kaldıkları eşya ve emvalin kayıt ve tescili için müracaat ettiklerinde terk ettikleri emval ve eşyayı kıymetleri ile birlikte tazminat talebi için düzenlenen cetvele yazılan diğer izahatı içeren birer liste talep edilmesini istemiştir. Fakat miktar ve kıymetlerinin uygun ve hakiki surette bildirilmesi konusunda gerekli ihtarın yapılması ve alınacak dilekçe ile listelerin içindekilerinin mümkün olduğu kadar incelendikten sonra ait olduğu deftere kayıt edilmek üzere Hariciye Nezareti ne gönderilmesini uygun görmüştür 122. Mondros Ateşkes Anlaşması nın ardından İngilizlerle birlikte Elviye-i Selase çevresine gelen Ermeni çeteleri I. Dünya harbi esnasında yürüttükleri faaliyetlerine devam ettirmişlerdir. Özellikle Doğu Anadolu da bulunan askeri makamlarca sık sık bölgede yapılan tahribat ve zarar ziyana dair bilgiler verilmeye başlanmıştır. Örneğin Erzurum Jandarma Alay Kumandanlığı nın 3 Haziran 1919 tarihli tezkeresinde Kafkas ın Iğdır kazası dâhilinde ve Balık Gölü nün kuzey batısındaki Abbaskulu Aşireti nin bulunduğu dört karye ahalisine Ermenilerin milis askeri tarafından taarruz edilmiş ve kadar koyunu alınmıştır Haziran 1919 da Kazım Karabekir Paşa nın Harbiye Nezareti ne, Üçüncü Ordu Müfettişliği ne, 3. ve 13. Kolordu Kumandanlıklarına ve Bitlis, Diyarbakır, Trabzon, Erzurum, Van, Harput vilayetlerine gönderdiği yazıda ise Karaurgan da bulunan Ermeni müfrezesinin, Sarıkamış tan gelen yüz hane İslam muhacirinin 90 inek, 6 at, 200 kile zahireleriyle mevcut paraları ve yiyeceklerini aldıkları belirtilmiştir. Üstelik bunları bir ahıra 121 KA, 28/ BOA, DH.UMVM. 125/ Anadolu da Ermeni Mezalimi, C.II, s.25.

253 236 doldurarak kadınları da aramışlar ve üzerlerinde buldukları kıymetli eşyaları alarak bu muhacirlerin gözleri önünde taksim etmişlerdir Temmuz 1919 tarihli yine Onbeşinci Kolordu tarafından çeşitli birimlere gönderilen yazıda Ermeniler, tekâlif-i harbiyye namı altında İslamların at, öküz, araba ve küçükbaş hayvanlarını zorla toplamakta oldukları bildirilmiştir 125. Kazım Karabekir Paşa tarafından İngiliz mümessiline gönderilen 16 Temmuz 1919 tarihli yazıda ise Ermenilerin bir taraftan Müslümanları katletmekte bir taraftan da hicrete mecbur ederek bunların emval ve emlakini gasp etmekte olduklarına dikkat çekilmiştir 126. Zira Ermeni kuvvetleri Karaurgan ın Zakim, Güreşkan, Çermik karyelerine taarruzla ahaliyi keserek ve hicrete zorlamakla beraber bütün emlak ve eşyalarını ve 500 kadar hayvanlarını yağma etmişlerdir 127. Oltu ya doğru gitmekte olan Kağızman eşrafından Bahri Bey ve arkadaşlarından oluşan yaklaşık 40 hane, Ermenilerin saldırısına uğramış 200 ü aşkın kişi katledilmiş ve ellerinde bulunan den fazla davar ve sığırlarına el konulmuştur. Ayrıca eşya, para ve arabaları öküzleriyle birlikte tamamen yağma ve talan edilmiştir 128. Pasinler Kaymakamı nın 17 Ekim 1920 de vilayete gönderdiği yazıda bölgede son 1 yılda 29 İslam köyünün tamamen tahrip ve yağma edildiğini, 54 köyün de kısmen tahrip edildiği tüm eşya ve hayvanlarının yağmalandığı bildirilmiştir 129. Ayrıca bu dönemlerde Aşkale merkez ve çevresindeki 5 köyde de 600 den fazla ev Ermeniler tarafından tahrip edilip yakılmıştır 130. Oltu sancağının Kosor ve Penek nahiyeleriyle buraya bağlı otuz bir köyün Ermeniler tarafından işgali sırasında koyun, sığır, 590 at, lira nakit para, liralık eşya ve pot zahire ise tamamen yağmalanmıştır 131. Türk Ordusunun Evliye-i Selase den çekilmesinin ardından bölgeden sıkça yukarıda bahsedildiği gibi Ermeniler tarafından yapılan yağma ve tahriplere dair haberler verilmeye 124 A.g.e., C.II, s Ermeniler Tarafından Yapılan Katliam Belgeleri I, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın No:49, Ankara, 2001, s.204, Anadolu da Ermeni Mezalimi, C.II, s A.g.e., C.III, s A.g.e., C.IV, s Ermeniler Tarafından Yapılan Katliam Belgeleri II, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın No:50, Ankara, 2001, s A.g.e., s A.g.e., s. 905.

254 237 başlanmıştır yılında olayların artarak devam etmesi sonucu Kazım Karabekir Paşa önderliğinde doğu cephesinde ileri harekâtta bulunulmuştur. Ermenilerle barış anlaşmasının yapılmasının ardından yurtlarına dönen ahaliden büyük bir kısmı evlerini yıkık bir halde bulmuş ve maddi anlamda ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalmıştır. 15 Mayıs 1919 dan itibaren Batı Anadolu da da Yunan askeri birlikleri ve Rum çetelerinin yağma ve tahripleri sonucu doğudakine benzer manzaralar ortaya çıkmıştır. Yunan askeri tarafından Bergama'nın işgali esnasında hükümet dairelerindeki bütün eşya, evrak tamamen yağma ve tahrip edilmiştir. Bergama ahalisi bütün ev eşyalarını, mevcut zahirelerini terk ederek başka kazalara iltica ettiklerinden haneler, mağazalar ve çiftlikler işgal kuvvetleri tarafından tamamen yağmalanmıştır. Mahsulâtın büyük kısmı mahvolmuş ve ancak bir kısmı tarlalarda boş bir halde kalmıştır. Kaza iaşe ambarlarında Müslüman ahaliye ait hane ve mağazalarda terk edilmiş mevcut zahireye de Yunanlılarca el konulmuştur 132. Bergama'da Cumalı, Köçe Beyli, Yukarı Bey köyleriyle henüz isimleri anlaşılmayan birçok köyler yakılmıştır. Yedi nahiye 183 köy ve 8000 Türk nüfusu içine alan bu kaza ahalisi tamamen hiç bir şeyini almamak şartıyla göç etmişlerdir 133. Söke'de de halkın mallarına emvâl-i metruke diye el konulmuş ve ev eşyaları dahi gasp edilmiştir 134. Selçuk'un Kuyumcu Köyü, Rum çeteleri tarafından basılarak halkın eşyası yağmalanmıştır. Ayrıca, köydeki camiyi tahrip edip, kerestelerini çıkartmışlardır 135. Salihli Kaymakamlığından Dâhiliye Nezareti ne gönderilen tahriratta ise Ahmetli'de bulunan Yunan kuvvetlerinin Salihli'ye bağlı köylere saldırıp mezalim yaptıkları ve mezalimden dolayı halkın göçe başlaması sebebiyle ekili mahsulâtın ortada kaldığı bildirilmiştir. Ayrıca kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya bulunulduğu belirtilerek göçün önlenmesi, tarım ve ticaretin aslına döndürülmesi için tedbir alınması gerektiği belirtilmiştir 136. Bursa Valisi de Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği yazıda İzmir hadisesi üzerine dâhili vilayete hicret eden mültecilerden hicret esnasında zarara uğrayanlar 132 Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, s Türkmen, a.g.e., s Turan, a.g.e., s A.g.e., s Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, s.58.

255 238 tarafından Muhacirin Müdüriyeti ne bırakılan beyannameler ile bu hususta Kirmastı kazasından gelen yazının elden takdim edildiğini bildirmiştir 137. Aydın ve çevresinde de halkın perişan bir vaziyette göçünün ardından hasat mevsimi gelince memleketin en büyük ticaretini teşkil eden incir mahsulü toplanamamıştır. Akşam gazetesinin haberine göre; sulh kıtaâtı himayesinde mahsulâtın toplanması için amele istihdam edilmiştir. Mahsulâtın yarısı çalışan amele arasında taksim edilmiş, kalanı resmi makamların nezaretinde satılmış ve bu satıştan elde edilen meblağ Yunan Komiserliği ne teslim edilmiştir. Yarım milyon Osmanlı lirası kıymetinde incir İzmir e naklolarak oradan Avrupa ya ihraç edilmiştir 138.Yine Demirci ile Salihli arasında Borlu nahiyesindeki Müslüman ahali tehcir edilerek emval, eşya ve hayvanları yağma olunmuş; dükkânlarına Hıristiyan ahali yerleştirilmiştir 139. Ödemiş'te ise zeybek elbisesi giyen Yunan askerleri soygun yapmıştır. Ayrıca Ödemiş'in Baybanlı Köyü Yunanlılar tarafından yakılıp, tahrip edilmiş ve bütün yiyecekleri toplayıp götürmüşlerdir 140. Yunanlılar, mültecilerin iltica ettiği Marmara sahilinde Düvel-i İtilafiye Tahkik Heyeti'nin gözü önünde bile mültecilerin ellerinden zorla koyun ve sığırlarını müsadere etmişlerdir 141. Ayrıca Orhangazi kazasını ihtiva eden 21 parça İslam köyünün 16 sı Yunan işgal kuvvetleri tarafından yakılmış ahalisi tehcir edilirken Duyun-ı Umumiye ve Reji İdarelerinin kasaları kırılarak içindekiler yağma edildiği gibi ahalinin geride kalan emval ve eşyaları tamamen gasp edilmiştir 142. İleri gazetesi de Yunanlıların yaptığı bu yağmalara dikkat çekmiştir. Anadolu ve Marmara sahillerindeki Müslüman ahalinin gasp edilen birçok hayvan ve eşyalarının Yunanlılar tarafından Trakya sahillerine getirildiği yönünde bir haber yayınlamıştır. Getirilenlerin yok pahasına satılmakta olduğu hükümet tarafından haber alınarak ait olduğu makam nezdinde lazım gelen teşebbüslerde bulunulmuştur 143. İzmit ten Karamürsel e nakledilen muhacirler İzmit teki Ermenilerin Müslüman emvalini yağma ettiklerini bildirmişlerdir BOA, DH. KMS. 54-3/ Akşam, , s Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, s Turan, a.g.e., s Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, s BOA, DH.KMS / İleri, , s TİTE, 28/ 130.

256 239 Savaşın sonlarına doğru Yunan istilası yüzünden bütün malını mülkünü terk ederek yalnız canlarını kurtararak İstanbul a sığınan Anadolu ve Trakya muhacirlerinin maruz kaldıkları hasarâtı tesbit için Facia Komisyonu kurulmuştur. Muhacirlere dağıtılan beyannamelerden kadarı Muhacirin Müdüriyetine teslim edilmiştir. Buna göre zaiyat ve hasarâtın miktarı 7-8 milyon liraya ulaşmaktadır. Daha bu konuda mesainin büyük kısmı tamamlanmamış olduğundan hakikî miktarın çok daha yüksek olacağı tahmin edilmektedir 145. Muhacirin Müdüriyeti tarafından kurulan Tetkik-i Hasarât Komisyonu ise işgal bölgelerinde yerli halkın ve muhacirlerin zarar ve ziyanlarını tesbit etmeye çalışmışdır. Trakya hariç eldeki mevcut bilgilere nazaran işgal bölgelerinde zarar 500 milyona ulaşmıştır. İzmir, Aydın ve Bergama havalisinde meydana gelen maddi zarar 225 milyondur 146. Muhacir ve mültecilerin malları sadece işgal kuvvetleri tarafından yağma ve tahrip edilmemiştir. Savaş ortamından istifade eden bazı kişiler de bu tür faaliyetlerde bulunmuşlardır. Aydın mebusu Esad Efendi, Söke ve civarındaki muhacirin emvaline dair bir sorunu meclis gündemine getirmiştir. Aydın Jandarma zabitlerinden Mülazim Cemal Efendi adında bir kişinin muhacirlerin emvali metrukelerine ait birçok değerli eşyayı ve beş kısrağı hanesine göndermiştir. Liva dâhilinde bu gibi cereyan eden hadiseler için ne gibi tedbirler alındığına dair Dâhiliye Nezaretine sual yöneltilmiştir. Suale Cemal Efendinin tutuklanarak İstiklal Mahkemesine teslim edildiği cevabı verilmiştir. Bu gibi hadiselere sebebiyet veren diğer kişilere de aynı muamele uygulanacağı belirtilmiştir 147. Ankara mebusu Hacı Atıf Efendi de İzmir den gelen bir mektubu mecliste okumuştur. Mektupta emval-i metrukenin suiistimal edildiğinden bahsedilmiştir. Milletin milyonlarca lirasının kaybedildiği ve çeşitli kişilerin bunlardan istifade ederek milyoner olduğu beyan edilmiştir. Yetişmiş olan zeytin mahsulünün çürümeye mahkûm edildiği, yabancıların bu perişanlığa güldükleri ve bu mahsulün neden çürütüldüğünü sordukları belirtilmiştir. Emval-i metrukeye ait konaklar ve eşyalarının yağmalandığı gibi İzmir ve çevresinde de üzüm ve incir mahsulünün aynı yağmaya tabi tutulduğu bildirilmiştir. Acil olarak bir heyet gönderilmesi ve bu durumun önüne geçilmesi istenmiştir. Konunun 145 İleri, Akşam, TBMMZC, Devre I, İçtima Senesi 3, C.22, s

257 240 menhubat komisyonları hakkındaki layihanın meclis gündemine geldiğinde görüşülmesine karar verilmiştir TBMMZC, Devre I, İçtima senesi 3, C.24, s.301.

258 241 BEŞİNCİ BÖLÜM MUHACİR VE MÜLTECİLERİN İADE VE İSKÂNI 5.1. Sevkiyat Konusunda Yaşanan Sorunlar Vasıta Temini Savaş koşulları içerisinde muhacir ve mültecilerin memleketlerine sevkleri esnasında çeşitli sorunlarla karşılaşıldı. Bu sorunların başında ise muhacir ve mültecileri sevk için gerekli olan nakil vasıtalarının temini geldi. Zira Mondros Ateşkes Anlaşması hükümlerine göre tüm tersanelere, limanlara ve demiryollarına el konulmuştu. Ayrıca ordunun terhis edilmesiyle birlikte asker sevkiyatı başladı. Bu şartlar altında muhacir ve mültecilerin sevklerinde gecikmeler yaşandı. Dâhiliye Nezareti ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi bu sorunu çözmek için gerekli yerlere müracaatlarda bulunmuştur. Müracaat edilen yerlerden biri de Harbiye Nezareti olmuştur. 1 Ocak 1919 tarihinde nezarete gönderilen yazıda Müslüman, Rum ve Ermeni ahaliden İstanbul a gelen birçok muhacir ve mültecinin nakil vasıtası tedarik edilemediği için memleketlerine sevk edilemediklerinden bahsedilmiştir. İaşe sıkıntısı yaşanan bir dönemde bunların sevkleri yapılamazsa aynı zamanda açıkta kalma tehlikelerinin mevcut olduğu hatırlatılmıştır. Bu sorunu çözmek için de Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi emrine bir iki vapurun tahsis edilmesi istenmiştir 1. Aslında muhacir ve mültecilerin sevklerinin gecikmesinden askeri yetkililer de şikâyetçi olmuştur. Bu gecikmeler neticesinde istasyon köşelerinde uzun süre sevk edilmek için bekleyen muhacir ve mülteciler arasında salgın hastalıklar baş göstermiştir. Mütarekeden sonra Toprakkale istasyonunda bulunan Dağıstanlı muhacirler arasında hastalıkların her geçen gün artması sonucu buradan geçecek askeri kıtalara hastalığın bulaşmaması için bunların istasyondan uzaklaştırılmaları askeri yetkililerce talep edilmiştir 2. Temmuz 1919 da Konya ya hicret etmiş bulunan bin hanede nüfustan oluşan Haydaranlı aşiretinin 1 ATASE, İSH. 244/ ATASE, İSH. 126/ 74.

259 242 sevki için yine askeriyeden nakil vasıtalarının temin edilmesi konusunda yardım talep edilmiştir. Yapılan yazışmalardan imkân dâhilinde yardım edildiği anlaşılmaktadır 3. Taşrada bulunan mültecilerin sevki için vapur tahsis etmek elbette daha güç olmuştur. Ocak 1919 da Bandırma dan Gelibolu ve çeşitli yerlere gitmek üzere vapur bekleyen mülteciler için vapur tahsisine imkân olmadığından, mültecilerin oraya uğramakta olan vapurlarla parça parça sevklerinin temini Muhacirin Müdür-i Umumisi Hamdi Bey tarafından Karesi Mutasarrıflığı na bildirilmiştir 4. Bazen de vasıta bulunmuş ancak kömür temin edilememiştir. Aynı ay içerisinde memleketlerine iadeleri gereken müslim ve gayr-i müslim Osmanlıların Marmara denizi havzasına nakilleri için Muhacirin Müdüriyeti emri altında olan İskenderun vapurunun görevini yapabilmesi için kömür temin edilmesine ihtiyaç duyulmuştur. Dâhiliye Nezareti muhacir ve mültecilerin sefaletini önlemek için 100 ton kömürün Müdüriyet emrine verilmesini Nafıa Nezareti nden istemiştir 5. Mütareke döneminde, I. Cihan Harbi esnasında Rus istilası nedeniyle göç yollarına düşen mültecilerin memleketlerine sevklerine de hız verilmiştir. İstanbul ve çevresine yakın yerlere göç etmiş olanlar çoğunlukla vapurlarla İstanbul yoluyla memleketlerine sevk edilmiştir. İzmit ve havalisinden parça parça memleketlerine gitmek üzere Trabzon ve Batum mültecileri İstanbul a gelmeye başlamıştır. Nisan ayında mültecilerin nakilleri için İzmir vapuru tahsis kılınmıştır. Ancak vapurun İngilizlere ait bazı eşyayı götüreceği için mültecilerin sevkine imkân olmadığı belirtilmiştir. Diğer vapurların tahsisi hakkında teşebbüslerde bulunmuş ise de bunun için zamana ihtiyaç olduğundan, rıhtım üzerinde kalan mültecilerin ikametleri için elde mevcut muhacirin barakalarıyla misafirhaneler de tamamen dolmuş olduğundan Hoca Paşa Cami'nin alt katında misafir edilmeleri uygun görülmüştür 6. Nakil vasıtası temin edildiği halde yolda kış şartları ve vasıtalarının bozulması sonucu aylarca mahsur kalanlar da olmuştur. Van muhacirlerinden 125 nüfus müracaatları üzerine iaşe ve sevk masrafı olmaksızın 23 Ekim 1920 tarihli vesika ile Konya dan memleketlerine gitmek üzere Kayseri ye hareket etmişlerdir. Ancak kışın şiddetinden 3 ATASE, İSH. 97/ 9. 4 BCA, / BCA, / BCA, /

260 243 dolayı gidemeyip Aksaray da kalmışlar ve daha sonra da nakil vasıtalarında sorun yaşanmıştır. Ekim ayında yola çıkan mülteciler için Haziran 1921 de Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti ile Aksaray Mutasarrıflığı arasında yazışmalar cereyan etmiştir. Vekâlet mültecilere yardım edilerek memleketlerine gönderilmeleri gerektiğini ancak şimdilik usul dairesinde idarece kayıtlarının alınmasını bildirmiştir 7. Konu ile ilgili olarak TBMM de görüşmeler olmuştur. Nitekim Karahisar mebusu Hulusi Bey ve arkadaşları Söke ve havalisi mültecilerinin trenle bedava nakil edilmeleri için takrir vermişlerdir tarihinde okunan takrire göre, Söke ve havalisinden Denizli ye giden mülteciler Dinar yoluyla Eğridir ve Antalya havalisine gitmektedirler, ancak nakil için para olmadığından ve şimendifer idaresi de bunları ücretsiz nakletmediğinden zor durumda kalmışlardır. Vatanın menfaatlerini gözetmeyen bazı anasırın aynı hat üzerinden geriye nakillerinde trenden ücretsiz istifadelerine müsaade edildiği halde bunlardan esirgenmesi eleştirilmiştir. Takrir Heyet-i Vekile Riyaseti ne havale edilmiştir Güvenlik Ülke içinde savaş nedeniyle yaşanan güvenlik sorunu elbette muhacir ve mülteciler için de geçerli olmuştur. Yollarda muhacir ve mülteci kafilelerine saldırılar gerçekleştirilmiştir. Ayrıca mülteciler işgal altındaki topraklara iade edildikten sonra da güvenlikleri sağlanamadığı için ciddi sorunlar yaşanmış ve bu uygulamadan vazgeçilmiştir. Özellikle Batı Anadolu da işgallerin hemen ardından mültecileri iade çalışmaları devam ederken, İngiliz karargâhından alınan bir tezkere bu uygulamanın sonucuyla ilgili bilgiler vermektedir. Aydın Valisi tarafından 14 Ekim tarihinde Dâhiliye Nezaretine gönderilen telgrafta konu ile ilgili olarak, işgal hadisesi üzerine başka yerlere göç eden ve daha sonra yerlerine dönen muhacirinin zulüm ve baskı gördüklerinin İngiliz zabitanı tarafından mahallinde yapılan tahkikattan anlaşıldığı ve Aydın ve çevresinde emniyet tesis etmemiş olduğundan bahsedilmektedir 9. 7 BCA, / TBMMZC, Devre I, Cilt 20, İçtima Senesi 3, s BOA, DH. ŞFR. 650/ 96.

261 244 Göç eden ahali ise yollarda saldırılara maruz kalmıştır. Soma ve Balıkesir arasında göç eden, Aydın halkına saldırıda bulunulduğunun duyulması üzerine, EHUR, 7 Temmuz 1919 tarihinde 14. KOR. Kumandanlığı ndan tahkik edilerek, bilgi verilmesini istemiştir. 14. KOR. Kumandanı cevaben, Soma ve Balıkesir arasında göç kafilelerinde hırsızlık maksadıyla bazı küçük olayların olduğunu ve gereken tedbirlerin alındığını bildirmiştir. Bunların yanı sıra göç eden kafileler, Menderes Köprüsü nde durdurulmuştur. Bu durum karşısında Türk memurlarının, Yunan Kumandanına yaptıkları müracaat, tutuklu olarak İzmir e götürülmeleri ve aylarca hapis kalmalarıyla sonuçlanmıştır. Sonuç olarak göç edenler hem yollarda hem de gittikleri yerlerde çok zor durumda kalmışlardır 10. Bu dönemde bir yandan da I. Dünya Harbi esnasında askerlik hizmetlerini yerine getiren Garbî Trakya ahalisinin memleketlerine iadeleri düşünülmüşse de orada haklarının korunması ve güvenlikleri konusunda endişe edilmiştir. Ancak Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tarafından hukuklarının müdafaası için çalışılacağının beyan edilmesi üzerine 18 Eylül 1919 da askeri birimlerce bunların memleketlerine iade edilmeleri için hazırlıklara başlanıldığı anlaşılmaktadır 11. Muhacir ve mültecilerin sadece sevk edildikleri yerlerde değil yollarda da güvenliklerini sağlamak zor olmuştur. Şubat 1920 de memleketlerine dönmekte olan mültecilere Mardin livası civarında iki yüz kadar Arap atlısı saldırmıştır Haziran 1920 de ise Adana dan hicret etmiş olan Müslüman mültecilere yolda Ermeniler tarafından bir saldırı gerçekleştirilmiştir. Adana yakınlarında bulunan Kahyaoğlu çiftliğine Ermenilerce doldurularak katledilmeye başlanan Müslüman mülteciler Karaman Kuva-yı Milliye si tarafından kurtarılmışlardır 13. Yollarda gerçekleştirilen saldırılara bir başka örnek de mülteci ve yolcuları taşıyan İzmit ve havalisinden İstanbul'a doğru hareketle Pendik ve Derinceye uğrayan vapurlara bir takım Ermeni, Rum ve Abazalardan oluşan çetelerin saldırmasıdır. Yolcuların para ve eşyaları gasp edilmiş ve bu gibi kişilerle ilgili İstanbul'da takibat icra edilmekte olduğunu haber aldıkları için eşyaları İstanbul'a getirmeyip Pendik'e çıkararak oradan kaçırdıkları haber verilmiştir. Bu konuda gereken 10 Turan, a.g.e., s.165, ATASE, İSH. 179/ ATASE, İSH. 51/ ATASE, İSH. 943/ 89.

262 245 tedbirlerin alınması bu tarz olaylara meydan verilmemesi için Polis Müdüriyeti nin çalıştığı Dâhiliye Nezaretine bildirilmiştir Sevkiyat I. Dünya Savaşı nın sonlarına doğru Osmanlı Devleti işgal sahalarından iç kesimlere doğru hicret etmiş olan Anadolu ahalisini memleketlerine göndermek için harekete geçmiştir. Öncelikli olarak illere gönderilen yazılarla sevk edilecek ne kadar mülteci olduğu ve ne kadarının memleketlerine gitme arzusunda bulundukları tespit edilmeye çalışılmıştır. Zira Samsun dan Dâhiliye Nezareti ne 2 Eylül 1918 tarihinde gönderilen bir telgrafta merkez ve çevresinde toplam mülteci bulunduğu ve bunlardan kadarının memleketlerine gitmek arzusunda oldukları tebliğ edilmiştir Ekim 1918 de ise Dâhiliye Nazırı Talat Paşa tarafından Ankara, Adana, Aydın, Diyarbakır, Elazığ ve Halep vilayetleriyle Urfa, İzmit, Canik, Karahisar ve Menteşe Mutasarrıflıklarına gönderilen tamimde; Ağustosun 15. gününe kadar memleketlerine firaren veya müsaade ile giden mültecilerin dışında geriye kalanlar hakkında bilgi verilmesi istenmiştir 16. Kasım 1918 de Karahisar Mutasarrıfı nın Dâhiliye Nezareti ne verdiği bilgiye göre livada mevcut 214 hanede 721 nüfus sevk edilmiştir 17. Dâhiliye Nezareti öncelikli olarak muhacir ve mültecilerden hükümetten yardım almaksızın yol masraflarını karşılayabileceklerin memleketlerine dönmelerine izin vermiştir. Bunun yanı sıra bunların sayıları ve nereye gidecekleri de önem arz etmekteydi. Zira bazı illerde mesken ve iaşe hususunda ciddi sorunlar mevcuttu. Yardım almaksızın gideceklerle ilgili verilecek izin için bu bilgiler de gerekmekte idi. Örneğin Aşair ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi Konya ya gönderdiği 24 Kasım 1918 tarihli telgrafta, gerek sevk gerek se iskân hususunda hükümetten yardım talep etmeyerek yalnız 14 BOA, DH. KMS. 60-2/ BCA, / BCA, / BOA, DH.ŞFR. 604/ 35; Bir yandan Anadolu ahalisinden savaş nedeniyle göç edenlerin sevkleri ile ilgili çalışmalar yürütülürken diğer yandan Anadolu topraklarına İngilizlerin işgali altında bulunan bölgelerden göç eden binlerce kişi de memleketlerine dönmek için Adana vilayetinde toplanmıştır. ATASE, İSH. 72/148.

263 246 gitmelerine müsaade edilmesini isteyen şahısların nereli ve kaç nüfustan ibaret bulunduklarının haber verilmesini istemiştir dan itibaren sevkiyat konusunda daha sistemli hareket edildiği görülmektedir. Yılın ilk aylarında Aşair ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi tarafından vilayet ve mutasarrıflıklara telgraf çekilerek genel olarak sevkiyat konusunda belirlenen hususlar bildirilmiştir. Bunlardan ilki İstanbul yoluyla memleketlerine gidecek müslim ve gayr-i müslim muhacir ve mültecilerin sevk masrafının bundan sonra İstanbul'a kadar karşılanmasıyla vesikalarına da işaret konulmasıdır. İkinci ise önceden bildirildiği gibi vesikasız sevkiyat yapılmamasıdır 19. Sevkiyat konusunda Aşair ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi nin gönderdiği talimatlara karşın anlaşılmayan noktaların olduğu görülmektedir. Nitekim Ankara dan gönderilen 15 Mayıs tarihli telgrafta, Müslüman muhacir ve mültecilerinin gerek İstanbul yolu ile gerek se İstanbul'a uğramaksızın doğrudan doğruya gitmelerine müsaade edilip edilmeyeceği ile fakirlerine yol masrafı verilip verilmeyeceğinin aydınlatılmasına dair sualler yöneltilmiştir 20. Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi tarafından Müslüman muhacirlerin sevk ve iskânlarına dair işlerle ilgili bir de komisyon kurulmuştur. Kurulan komisyonun 27 Haziran 1919 tarihli toplantısında aşağıdaki kararları almıştır: 1-Gümüşhane sancağı müstesna olmak şartıyla Karadeniz sahili ve bilhassa Trabzon mültecilerinin sevkleri 2-Diğer vilayet-i müstahlasa ahalisinin de mahallerinde mesken ve iaşe taleplerinde bulunmayacakların sevkleri 3-Konya ve Ankara da bulunan mültecilerin memleketlerine bir an evvel iadeleri hakkında mahalli mezkureye bir sevkiyat memuru gönderilmesi 4-İzmit vilayetindeki vaziyet hakkında müdür tarafından izahat verilmesi 5-Edirne deki vaziyet hakkında izahat vermek üzere Edirne Müdürü Ali Bey in İstanbul a çağrılması BOA, DH. ŞFR. 93/ BOA, DH. ŞFR. 97/ BOA, DH. ŞFR. 620/ BCA, /

264 247 Alınan kararlardan da anlaşıldığı üzere bir yandan vilayet ve livalardaki durum hakkında bilgiler alınmaya çalışılırken bir yandan da hangi memleketlere sevkiyat yapılacağı belirlenmeye başlanmıştır. Dâhiliye Nezareti nden Eskişehir Mutasarrıflığına 20 Ağustos 1919 tarihinde gönderilen yazıda da benzer talimatlar yer almaktadır. Memleketlerine döndüklerinde iaşe ve mesken buhranı gibi bir mahzur olmadığı anlaşılacakların sevklerinin yapılması ve diğerlerinin de İslam köylerine dağıtılarak ziraatla meşgul olmalarının teşvik edilmesi tebliğ edilmiştir 22. Alemdar gazetesi 1919 yılında Ekim başından Aralık sonuna kadar İstanbul vasıtasıyla iskân mahallerine veya memleketlerine sevk ve iade edilen müslim ve gayr-i müslim muhacirler ve mültecilerin toplam sayısının nüfusa ulaştığı bilgisini vermiştir 23. Ancak Vilâyât-ı Şarkiye ve Karadeniz mültecilerinin sevkleri tamamlanmadan Yunan işgalleriyle birlikte Batı Anadolu ve Marmara Bölgesi nden göç edenlerin geri yerlerine iade edilmeleri süreci başlamıştır. Vakit gazetesinin13 Eylül tarihli nüshasında Ağustos 1920 de Mudanya, Bursa, Trakya, Trabzon ve Suriye mültecilerinden 525 kişinin sevk edildiği yazılmıştır 24. Yaklaşık olarak 4 ay sonra da Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi nce tutulan bir istatistikten hareketle 1920 senesinin başından sonuna kadar İstanbul dan nüfus muhacir ve mültecinin sevk edildiği haberine yer verilmiştir 25. Bunların içinde 381 Ermeni muhaciri ve 8 Rum muhaciri de vardır. Bunların dışında kişi Vilâyât-ı Şarkiye ye, 211 kişi Balıkesir e, 599 kişi Aydın a, 686 kişi Edirne ye, 219 kişi Suriye ye, 49 kişi Bursa ya, 20 kişi İzmit e sevk olunmuştur 26. Batı cephesinde Sakarya Savaşı ndan sonra Yunanlıların savunmaya geçmeleri ile birlikte mültecilerin sevki için yeniden harekete geçilmiştir. Ağustos 1922 de Muhacirin Müdüriyet-i tarafından mültecilerin yurtlarına dönmeleri için Ankara hükümetine müracaat edilmiştir 27. Büyük Taarruzla birlikte işgal altında olan Batı Anadolu nun kurtarılmaya başlanmasını dikkate alan Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi kurtarılan mahaller ahalisinden olup İstanbul da bulunan muhacir ve mültecilerin yurtlarına iadesi için tedbirler düşünmeye başlamıştır. Bu maksatla çeşitli iade ve iskân komisyonlarının 22 BCA, / Alemdar, , s Vakit, , s Vakit, , s Akşam, , s İleri, , s.3.

265 248 oluşturulması planlanmıştır. Zira İstanbul da mevcut mültecinin i kurtarılan mahaller ahalisinden oluşmakta idi 28. İşgalden kurtarılan memleketlerin mültecilerini yerlerine iade etmek için Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi tarafından planlandığı gibi bir iade komisyonu teşkil edilmiştir. Komisyonun gerçekleştirdiği toplantıda aldığı kararlar ise şu şekilde sıralanmaktadır: 1- Öncelikli olarak muhacir ve mültecilerin mahallerine iadeleri için gerekli meblağın temini 2- Lazım gelen muhacir ve mültecilerin ayırt etmeksizin yerlerine iadeleri 3- Nakliye vasıtaları temin etmek üzere vapur kumpanyaları nezdinde teşebbüslerde bulunmak 4- İade edilecek muhacir ve mültecilerin mahallerinde barındırılması için mahalli hükümet ile temas ve muhaberatta bulunmak Bu vazifelerin yapılması için liraya ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır. Komisyon bu paranın bir kısmını Hilâl-i Ahmer den temin etmek istemiştir 29. İade Komisyonu sevk masrafını temin etmeye çalışırken bir yandan da derhal sevki mümkün olan ve az hasara maruz kalmış köylerin ahalisini seçmek için harekete geçmiştir 30. Muhacir ve mültecilerden yurtlarına iade edilmeyi isteyenlerin seçilmesi ve isimlerinin tespiti lüzumu muhacir ve mültecilerin mevkilerindeki memurlara tebliğ edilmiştir. Ayrıca iade komisyonu Anadolu ile temas ve işbirliği teminine karar vermiştir 31. İcra Vekilleri Heyeti ise parça parça kurtarılan memleketlerine dönecek olan mültecilerin bir defaya mahsus olmak üzere 4 ay süreyle trenlerden parasız nakillerine karar vermiştir 32. Ankara hükümeti düşmandan kurtarılan memleketlerin ahalisinden olup İstanbul a iltica eden Müslüman mültecilerin yurtlarına dönmelerini uygun bulduktan sonra Ekim ortasından itibaren bu mültecilerin kafile kafile sevkine başlanmıştır. İlk kafile 12 Ekim tarihinde sevk edilmiştir. Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye vekili Rıza Nur Bey in telgrafla belirttiği iade şartlarına göre memleketlerine dönecek mültecilere önce Muhacirin 28 Akşam, , s İleri, , s.2 30 İleri, , s Akşam, , s BCA, /

266 249 Müdüriyet-i Umumiyesi tarafından bir vesika verilmiştir. Muhacirler bu vesikalarla Hilâl-i Ahmer e müracaatla sevklerini talep etmişlerdir. Bunlara çiçek ve veba aşıları tatbik edilmiştir. İzmir, İzmit, Bandırma ve Gemlik te Ankara hükümeti tarafından 4 kabul komisyonu oluşturulmuştur. Bu 4 iskeleden başka mültecilerin Anadolu ya girmelerine izin verilmemiştir. Kabul komisyonları dönen mültecilerin hüviyetlerini tahkik ettikten sonra memleketlerine gitmelerine müsaade etmiştir 33. Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi erkânından bir kişi Akşam gazetesi muhabirine muhacirlerin sevkleri hakkında aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi bu işi bir intizam ile icra etmesi için sevkiyatın ne suretle icra edileceği hakkında talimat almak üzere Anadolu ya müracaatta bulundu. Diğer taraftan talimat alınmasını beklemeden belki mevsim dolaysıyla bir an evvel orada bulunmak istediklerinden mültecilerden bazıları hususi olarak tuttukları kayıt ve motorlarla yurtlarına gitmeye başladılar. Bu suretle gidenlerin miktarı 5-6 bin kişiye ulaşmaktadır. Bu zavallılardan kişiyi taşıyan iki motor Yunanlıların henüz firar ettikleri esnada Mudanya sahiline doğru giderken bir Yunan torpidosu tarafından götürülmüş ve bunların akıbetleri meçhul bulunmuştur. Kendi paralarıyla motor tutamayıp gidemeyenler ise çoğunluğu fakir ahalidendir. Bunların ise Muhacirin Müdüriyet ince sevkleri temin edilecektir. Yalnız milli hükümetimizden aldığımız talimatta şimdilik Mudanya ve civarı muhacirlerinin sevkleri yazı ile bildirilmiş olduğundan diğerlerinin sevklerine başlayamayacağız. Mamafih bunlar kendiliklerinden gidiyorlar. Muhacirlerin kıştan önce sevk edilmeleri lazımdır 34. Akşam gazetesi ayrıca muhacir, mülteci ve onların hayvanlarının Aşair ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi tarafından bildirilen sevk ücretlerine yer vermiştir. Ücretler aşağıda belirtildiği gibidir : Her bir nüfus Çanakkale iskelesine kadar Büyük hayvanatın her bir başı için Çanakkale iskelesine kadar Küçük hayvanların her bir başı için Çanakkale iskelesine kadar Her bir nüfus İzmir e kadar 150 kuruş 300 kuruş 75 kuruş 350 kuruş 33 Akşam, , s Akşam, , s.2.

267 250 Büyük hayvanlardan her bir başı için İzmir e kadar Küçükbaş hayvanların her bir başı için İzmir e kadar Her bir nüfus Antalya ya kadar Büyük hayvanlar Antalya ya kadar Küçük hayvanlar Antalya ya kadar Her bir nüfus Mersin e kadar Büyük hayvanlar Mersin e kadar Küçükbaş hayvanlar Mersin e kadar 600 kuruş 300 kuruş 800 kuruş kuruş 500 kuruş kuruş kuruş 500 kuruş Haber de ayrıca sevkiyat talep edenlerin İade-i Muhacirin Komisyonuna müracaat etmeleri istenmiştir 35. Kasım 1922 itibarıyla kurtarılmış memleketlere iade olunan muhacirlerin adedi ya ulaşmıştır 36. Garbî Anadolu mültecilerinden Gemlik ve Yalova iskelelerine ve İzmir e 887 kişi gönderilmiştir. Nakliye ücretleri muhacirin tahsisatından verilerek ayrı ayrı seyr-i sefâin vapurlarıyla Mudanya, Gemlik, Bandırma ve İzmit iskelelerine 166 muhacir sevk edilmiştir. Nakliye ücretlerinin yarısı kendileri tarafından ödenerek çeşitli mahallere sevk olunan muhacirlerin sayısı kişiye ulaşmıştır. Kendi imkânlarıyla yurtlarına dönen muhacirler de nüfusu bulmuştur. Bu suretle 28 gün içerisinde köylerine dönen Müslüman muhacirlerin miktarı ise nüfusa ulaşmıştır 37. Muavenet-i İçtimaiye Müdüriyeti tarafından hazırlanan istatistiğe göre ise 1920 den itibaren çeşitli mahallere sevk olunan muhacir ve mültecilerin miktarı şu şekildedir: Sevk masrafları muhacirin tahsisatından ödenmek suretiyle 1920 senesi başlangıcından sonuna kadar kişi sevk olunmuştur. Aynı sene zarfında bilet ücretlerinin yarısı verilen ve nakliye ücreti taraflarına ait olmak üzere 164 kişi gönderilmiştir. Bunların toplamı kişiye ulaşmıştır. Sevk masrafları muhacirin tahsisatından ödenmek üzere 1921 senesinde kişi ve ardından 260 ve 290 kişilik birer kafile olmak üzere kişi gönderilmiştir senesi başlangıcından Kasım ayının 23 üne kadar muhacirin tahsisatından sevk masrafının ödenmesi ile çeşitli mahallere sevk olunanların miktarı 815 kişidir. Sevk masrafının yarısının karşılanması ve 35 Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s.3.

268 251 vapur ücretleri taraflarına ait olmak üzere aynı tarihe kadar kişi gitmiştir. Ayrıca müdüriyete müracaat etmeksizin kendi kayıklarıyla ve çeşitli vasıtalarla yurtlarına gidenlerin miktarı da yaklaşık kişi olmak üzere bütün bunların toplamı mülteci olmuştur. Kasım ın 23 üne kadar 43 gün zarfında vapur ücretleri Cemiyet-i Akvam İstanbul mümessili Buruno tarafından ödenmek suretiyle çeşitli kafileler sevk olunmuştur. Bunlardan Davut Paşa kışlası muhacirin misafirhanesinden Gemlik ve havalisine 504 kişi olmak üzere ilk kafile gönderilmiştir. Ardından çeşitli mıntıkalardan Gemlik e kişi daha gönderilmiştir. Başka bir kafile ile Yalova ve havalisine de 529 kişi sevk edilmiştir. İzmir ve havalisine 887, Bursa ve Orhangazi ye 257, İzmit ve havalisine 275 kişi iade edilmiştir 38. Akşam gazetesinin 20 Aralık 1922 de çıkan nüshasında memleketlerine sevk edilen mültecilerin miktarının e ulaştığı yazılmıştır Vilâyât-ı Şarkiye Bolşevik İhtilali nin ardından I. Dünya Harbi nden çekilen Rusya, Vilâyât-ı Şarkiye topraklarını da tahliye etmiştir. Bu nedenle Vilâyât-ı Şarkiye mültecilerinin sevklerine mütarekeden önce 1918 yılı içerisinde başlanmıştır. Ancak mültecilerden bir kısmı dönmek için hükümet emrini beklemeden kendiliklerinden yollara dökülmüşlerdir. Erzurum Valisinin 12 Haziran 1918 de Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği telgraftan anlaşıldığı kadarıyla geri dönüşler o kadar da kolay olmamıştır. Sivas'tan dönmekte olan mültecilerin yollarda perişan oldukları hatta bazılarının açlıktan hayatını kaybettiği haber verilmiştir. Bu yüzden her türlü mahrumiyete rağmen yollara dökülen mültecilerin menzil noktalarında iaşelerinin temini hususunda müsaade edilmesi istenmiştir 40. Ağustos ayında gerçekleşen yazışmalar yollarda açlık yüzünden yaşanan mülteci ölümlerinin önüne geçmek için gerekli tedbirlerin alınmaya başlandığını göstermektedir. Nitekim Muhacirin Müdür-i Umumisi Hamdi Bey, Yozgat ve Çorum livalarında bulunan sevk ve iade edilecek olan mültecilerin iaşelerini temin için, bu livaların emrine kilo zahirenin verilmesi ve sevklerine değin bulundukları mahallerde, sevklerinden itibaren de yollarda iaşelerinin temini hususunda gerekli yerlere tebligatların yapıldığını Ankara Muhacirin Müdüriyeti ne 38 Akşam, , s Akşam, , s BOA, DH.ŞFR. 587/ 14.

269 252 bildirmiştir 41. Ancak bu defa da iaşe masrafları verilerek sevk edilen mültecilerin bir kısmının memleketlerine gitmediği ve eski yerlerine geri döndükleri görülmektedir. Sivas a geri dönen mültecilerle ilgili 8 Ağustos tarihinde Hamdi Bey bunların firar veya vesika almak suretiyle gidenlerden olup olmadıklarının araştırılmasını isteyen bir yazı göndermiştir. Ayrıca asıl vilayetlerine kadar gittikten sonra mı yoksa vasıtalar bulamamak gibi bir sebepten dolayı mı geri geldiklerinin ve miktarlarının araştırılarak konu hakkında bilgi verilmesini istemiştir 42. Elazığ vilayetinden de memleketlerine gitmek bahanesiyle vesikasız aç ve perişan vaziyette vilayetler ve livalar dâhilinden bir hayli mültecinin gelmekte olduğu bildirilmiştir. Üstelik ileri hareket kabiliyetleri kalmayan mültecilerin perişan bir vaziyette oldukları belirtilmiştir. Bunun üzerine Dâhiliye Nezareti Adana, Sivas, Konya ve Halep vilayetleriyle Maraş ve Urfa mutasarrıflıklarına önceden ve sonradan bildirildiği üzere muhtaç mültecilerin memleketlerine dönmek için firaren yollara çıkmalarına engel olunması konusunda yeni bir uyarıda bulunmuştur. Zira bu şekilde yola çıkanların büyük bir kısmı telef olmuştur. Bunun için muhtaç mültecilerin hiç bir suretle gitmelerine meydan verilmemesinin önemli olduğu tekrar hatırlatılmıştır 43. Ayrıca mültecilerin firar ederek memleketlerine dönmelerinin engellenmesi için Elazığ Valiliği ne de tebligat yapılmıştır 44. Yazışmalardan da anlaşılacağı üzere ilk olarak memleketlerine gitmek arzusunda bulunan mültecilerden yol masrafını karşılayabileceklere izin verilmesi uygun görülmüştür. Dâhiliye Nezareti bu kararı Bolu sancağı dâhil mültecilerin göç ettiği yerlere bildirmiştir 45. Sevk edilmeyi beklemeden kendiliklerinden yollara düşenler olduğu için Dâhiliye Nazırı tarafından Ağustos 1918 de dönen mültecilerin sayılarının bildirilmesi için illere telgraflar gönderilmiştir. Bunun üzerine Erzurum a nüfus, Bitlis e nüfus, Van a nüfus 46 ve Erzincan a da nüfusun döndüğü Dâhiliye Nezareti ne bildirilmiştir BCA, / BCA, /, BCA, / BCA, / BCA, / BCA, / BCA, /

270 253 Ağır kış koşullarından değişen sınırlara kadar çeşitli etkenler sevkiyatta bir takım gecikmelerin yaşanmasına neden olmuştur. Özellikle Vilâyât-ı Şarkiye mültecilerinin sevkinde kış koşulları belirleyici etken olmuştur. Örneğin 1919 yılının ilk aylarında Diyarbakır daki muhacir ve mültecilerin iadesi için kış koşulları yüzünden hiçbir teşebbüste bulunulamamıştır 48. Ancak 11 Ağustos 1919 da askeri birimlerin verdiği bilgiye göre Adana ve havalisinden yola çıkarak Mardin e gelen Bitlis ve Van mültecilerine gerekli yardımlarda bulunularak memleketlerine sevk edilmişlerdir. Ayrıca Mardin havalisinde muhacir ve mülteci kalmamıştır yılının kış aylarına doğru mültecilerin sevklerine hız verilmiştir. Erzurum mültecilerinden olup İstanbul da ikamet edenlerin iadeleri hususu Sadaretten Dâhiliye Nezareti ne yazılmıştır 50. Ayrıca bu zamana kadar iade edilmeyenlerle ilgili bilgiler alınmaya başlanmıştır. Muhacirin Müdüriyeti 1919 yılının Kasım ayında Bolu Muhacirin Memurluğu na gönderdiği yazıda Bolu merkez, Gerede ve Zonguldak kazalarında bulunduğu bildirilen Erzincanlı mültecilerin memleketlerine neden sevk edilmediklerini sormuştur Kasım 1919 tarihinde Elazığ dan Dâhiliye Nezaretine gönderilen telgrafta ise Haydaranlı aşiretinin sevki için kâfi miktarda meblağ gönderilmesi istenmiştir kişilik mülteci kafilesinin Malatya'ya varmak üzere olduğu ancak bunların iaşe ve sevk masrafları için elde paranın mevcut olmadığı bildirilmiştir. Ayrıca Haydaranlı aşiretinin vilayet dâhilinde kalması asayiş açısından uygun görülmemiştir. Müracaat ve şikâyetlerin başlaması üzerine biran önce sevklerinin temin edilmesi gerektiği belirtilmiştir 52. İstanbul da bulunan vilâyet-i şarkiye mültecilerinin bir kısmı buradan Karadeniz sahillerine sevk edilmek suretiyle gönderilmiştir. Bunun üzerine Erzurum mültecilerinden 200 kadar kişi memleketlerine sevk edilmek için Eskişehir den İstanbul a gelmiştir. 48 BOA, DH. ŞFR. 97/ ATASE, İSH. 101/ Akşam, BCA, / BOA, DH. ŞFR. 650/ 91.

271 254 Bunların Trabzon iskelesine kadar sevk edilmeleri kararlaştırılmıştır. Sevk edilene kadar da aşılanarak barakalara yerleştirilmişlerdir 53. Alemdar gazetesi I. Dünya Harbi esnasında İstanbul a gelen mültecilerin miktarını nüfus olarak vermiştir yılının Nisan ayına kadar sevk edilenlerin miktarı yi geçmiştir. Bunların dışında sevkleri düşünülenlerin miktarı ise ü geçmektedir. Ekim ayının sonuna kadar bu mültecilerin memleketlerine sevk edilmesi kararlaştırılmıştır. Bu hususta hazırlanmış olan talimatnameler mültecilerin bulundukları yerlere ve Muhacirin Müdüriyeti dairelerine tebliğ edilmiştir. İstanbul a Van dan , Bitlis ten , Batum dan kişi iltica etmiştir. Bunlardan Erzurum a , Van a , Bitlis e , Batum a kişi sevk edilmiştir 54. Urfa Muhacirin Memurluğu ndan Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi ne gönderilen resmi mektupta memleketlerine sevk edilemeyen Müslüman mültecilerin sefil bir halde bulunmalarının Urfa Fransız mümessilinin dikkatini çektiği bildirilmiştir. Mümessil tarafından mülteciler için 50 lira altın para verildiği ve bu para ile birçok mültecinin memleketlerine sevk edildiği de eklenmiştir 55. Ankara hükümeti de Temmuz ayında Vilâyât-ı Şarkiye mültecilerinin yerlerine gönderilmeleri için çalışmalara başlamıştır. İcra Vekilleri Heyeti vilâyet-i şarkiye mültecilerinin memleketlerine sevki için tatbiki en mümkün olan bir tarzda Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti nce bir proje hazırlanmasına karar vermiştir. Ayrıca projenin maliye ve vasıta mevcudiyeti dikkate alınmak şartıyla hazırlanması istenmiştir 56. Mecliste de Vilâyât-ı Şarkiye mebusları tarafından sık sık verilen takrirlerle mültecilerin sevkleri konusu gündeme taşınmıştır. Ağustos 1920 de Erzurum mebusu Salih Bey ve arkadaşları Van, Erzurum ve Bitlis mültecileri tarafından verilen dilekçeler üzerine bunların memleketlerine sevk edilmelerine dair bir takrir vermişlerdir. Çeşitli istasyonlarda sevk edilmek için perişan bir halde bekleyen e yakın mültecinin bir an evvel sevk ve iaşe edilmedikleri takdirde çoğunun telef olacaklarını meclis gündemine 53 Vakit, , s Alemdar, , s Akşam, , s BCA, 97-2/ /

272 255 taşımışlardır. Memlekette yaşanan nüfus kayıplarına temas edilerek daha fazla nüfus kaybına tahammülün olmadığı hatırlatılmıştır. Takrir üzerine söz alan Antalya mebusu Hamdullah Suphi Bey, kaybedilen bütün topraklardan göç edenlerin düştükleri aynı sefaletin müthiş bir nüfus azalmasına neden olduğuna temas etmiştir. Dolayısıyla muhacirin meselesinin kök meselesi olduğu ve bunların ihmal edilmesinin istikbale dair umutlarında yok olması anlamına geldiğini belirtmiştir. Kendisi de bir muhacir olan Tunalı Hilmi Bey ise muhacir ve mültecilerin durumlarını bir neticeye bağlamak üzere yarısı şark vilayetleri mebuslarından oluşan 10 kişilik bir encümen teşkil edilmesini teklif etmiştir. Ancak bu öneri kabul edilmemiştir. Amasya mebusu Ömer Lütfi Bey ise mültecileri sevk etmek için askeriyede olduğu gibi bir teşkilat yapılmasını önermiştir. Her tarafta şimendifer hattı olmadığı için mültecilerin hemen memleketlerine gönderilemeyecekleri gibi yollarda veya sevk edildikleri istasyonlarda iaşelerinin temin edilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir. Yapılan görüşmelerin ardından takrir Dâhiliye Vekâleti ne havale edilmiştir 57. İstanbul a küçük gruplar halinde gelen Vilâyât-ı Şarkiye mültecilerinin sevklerine ise devam edilmiştir. Eylül ayında İzmit ve havalisinden İstanbul a gelmiş olan Vilâyât-ı Şarkiye mültecilerinden 40 nüfus memleketlerine iade edilmiştir 58. Kasım ayında da Erzurum mebusu Nusret Efendi nin Erzurum, Van ve Bitlis mültecilerine yardım edilmesine dair verdiği takrirden sevk edilenlerin kış nedeniyle yolda kaldıkları anlaşılmaktadır. Erzurum, Van ve Bitlis mültecilerinden Konya ve havalisinde ikamet etmekte iken bir buçuk ay önce memleketlerine sevk edilenlerin Sivas ta mahsur kaldıkları bildirilmiştir. Yollar açılana kadar zaruri ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için para gönderilmesi istenmiştir. Takrir Muvazene-i Maliye Encümeni ne havale edilmiştir 59. Daha sonra Dâhiliye Vekâleti nden gönderilen ve mecliste okunan tezkerede konuyla ilgilenildiği belirtilmiştir yılına gelindiğinde Vilâyât-ı Şarkiye mültecilerinin sevklerine devam edilmiştir. Bala kazasında bulunan Erzurum mültecilerinden talepde bulunanların diğer 57 TBMMZC, Devre I, İçtima Senesi I, Cilt 3,s Akşam, TBMMZC, Devre I, İçtima Senesi I, Cilt 6, s TBMMZC, Devre I, İçtima Senesi I, Cilt 6, s. 269.

273 256 ailelerle Mart ta memleketlerine iadeleri kararlaştırılmıştır 61. Zira Vilâyât-ı Şarkiye mültecilerinden sevk edilmeyenlerin bazılarının bulundukları yerlerde sorunlara yol açtıkları görülmektedir. 16 Mart 1921 de Ankara Muhacirin Müdürü, Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi ne gönderdiği yazıda Haymana kazası dâhilindeki köylerde ikamet eden 2 aşirete mensup Kürt mültecilerin çoğunluğunun çapulculuk ve hırsızlık yaptıkları bildirilmiştir. Bunların da diğer aşiretler gibi Nisan ayında sevk edilmesi için kazaya memur gönderilmesi istenmiştir 62. Vilâyât-ı Şarkiye mültecileri sevk edilirken kendilerine gerekli yardımların yapılmasına da dikkat edilmiştir. Diyarbakır Sıhhiye Müdüriyeti ne, Urfa'dan gelen 50 hanede 150 nüfus Erciş kazası mültecisine yardım yapılmadan sevklerinin uygun olmadığı iletilmiştir 63. Bu tarz uyarılar ya mültecilerin kötü durumda olmalarından ya da gidecekleri yerlerde vaziyetin iyi olmamasından kaynaklanmaktadır. Haziran ayı içerisinde vilayete gönderilen başka bir yazıda ise Diyarbakır ve çevresinde olan Bitlis ve Van havalisi mültecilerinin kıştan önce memleketlerine sevklerinin gerçekleştirilmesi istenmiştir 64. Vilâyât-ı Şarkiye mültecilerinin bir kısmı memleketleri istilaya uğradığı için geri dönme konusunda tereddüt etmişlerdir. Ancak Batı Anadolu da Yunan işgalleri başlayınca halk iç kesimlere göç etmiş ve bu yerlerde de iaşe ve mesken sorunları yaşanmaya başlamıştır. Bunun üzerine zor duruma düşen Vilâyât-ı Şarkiye mültecileri memleketlerine sevk edilmek için başvurularda bulunmuşlardır. Acıpayam'da bulunan Van mültecileri namına Ahmet ve arkadaşları Büyük Millet Meclisi Başkanlığı na çektikleri telgrafta, meskensiz ve iaşesiz yardıma muhtaç perişan bir halde bulunduklarını belirterek memleketlerine sevklerini talep etmişlerdir. Bunun üzerine Haziran 1921 de Denizli Mutasarrıflığı na yakında gönderilecek tahsisata kadar bunların iaşelerinin temin edilmesi bildirilmiştir 65. Mülteciler sevk edilirken dikkat edilen hususlardan biride bulundukları yerde herhangi bir soruna yol açmamışlar ise hepsinin sevk edilmesinden ziyade geri dönme konusunda istekli olanlar tercih edilmiştir. Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekâleti 7 61 BCA, / BCA, / BCA, / BCA, / BCA, /

274 257 Haziran 1921 de Yozgat Muhacirin Memurluğu na gönderdiği yazıda Yozgat'a bağlı Boğazlıyan kazasında bulunan Pasinler ve Beyazıt mültecilerinden memleketlerine dönme talebinde bulunanlarla ilgili gerekli tedbirlerin alınmasını tebliğ etmiştir 66. Ayrıca Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti Urfa Muhacirin Memurluğu na sevk olunan mültecilere nakliye vasıtası ücreti ve iaşelerinin ne miktarda verildiğine dair Haziran 1921 de bir yazı göndermiştir. Urfa dan gönderilen cevapta komisyon kararıyla iaşe alan yetişkinler ve çocuklar için Diyarbakır'a kadar nakliye vasıtası ücreti olarak her bir nüfusun 500 kuruş hesabıyla takdir edildiği bildirilmiştir. Bu miktarın kendilerine ödenmek suretiyle 37 si çocuk olmak üzere 73 erkek ve 125 kadın toplamda 198 nüfus mültecinin sevk muamelelerinin tamamlanması için çalışıldığı belirtilmiştir yılının Haziran ayında Meclise verilen bir takrir ile yine Vilâyât-ı Şarkiye mültecilerinin sevkleri konusu gündeme getirilmiştir. Erzurum mebusu Mustafa Durak Bey ve arkadaşları mültecilerin bir an önce memleketlerine sevklerini talep etmişlerdir. Görüşmeler esnasında söz alan Durak Bey 6 senedir hükümetin Vilâyât-ı Şarkiye mültecilerini beslediğini ama bir taraftan da bunların öldüğünü belirterek meydana gelen kayıplara dikkat çekmiştir. Bunların biran önce memleketlerine gönderilmelerinin hem nüfus hem de iktisat açısından büyük bir fayda sağlayacağı düşüncesini ifade etmiştir. Vilâyât-ı Şarkiye topraklarının boş durmasının kimseye bir faydası olmadığı gibi mülteciler için verilen paraların onların kursağından geçmediğine, çoğunlukla geçici olarak iskân edildikleri hanelerin kiralarına sarf edildiğine temas etmiştir. Durak Bey ayrıca sevk kararının genel olarak alınmasını yani garp vilayetlerini de kapsamasını önermiştir. Bunlara cevap olarak Sıhhiye Vekili Doktor Refik Bey, mültecilerden vasıtası olanlara yevmiye verilerek sevk edileceklerini ve kalanları içinde geçici bütçeden para ayrıldığını izah etmiştir. Geçici bütçeden liranın verilmesi temin edildiği takdirde vasıtası olmayan Vilâyât-ı Şarkiye mültecilerinin de sevkinin yapılacağını beyan etmiştir 68. Sonuçta temel sorun gerekli paranın temin edilmesidir. Bu görüşmelerden yaklaşık bir ay sonra Beyazıt mebusu Sudi Bey Heyet-i Vekile nin Vilâyât-ı Şarkiye mültecilerinin ilkbaharda memleketlerine iadelerine dair 66 BCA, / BCA, / TBMMZC, Devre I, İçtima Senesi 2, Cilt 10, s

275 258 aldığı karara karşın neden sevk edilmediklerine dair bir sual takriri vermiştir. Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekili Refik Bey takrirde yer alan suallere yazılı olarak aşağıdaki cevabı vermiştir: 5 Haziran 1921 tarihli nizamname gereğince Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi vilayet teşkilatı kaldırılarak vazifeli memurlar sıhhiyeye tevdi olunmuştur. Aynı nizamnameye göre Meclis-i Âli den alınan liralık avans ile Vilâyât-ı Şarkiye ve müstahlasa mültecilerinin memleketlerine iadelerine başlanılmış olduğundan Beyazıt mebusu Süleyman Sudi Bey in sual takririnde bahsedilen muhacirin idareleri memurin ve müstahdemin maaşlarından tasarruf ve mültecilerin memleketlerine iadeleri esbabının temini keyfiyetlerinin tamamen hâsıl olmuş olduğu maruzdur. Bu cevaba karşın Vilâyât-ı Şarkiye mültecilerinin sevki 1921 yılı içerisinde tamamlanamamıştır 69. Van mebusu Tevfik Bey ise ailesini memleketine iade etmek için bir buçuk ay kadar izinli sayılmasını istemiştir. Bu konuda verdiği takrirde başlarında kimse olmadığı ve yolun uzunluğundan dolayı onlara refakat etme zorunluluğunu beyan etmiştir. Mecliste yapılan oylama sonucu bu istek kabul edilmiştir Kasım 1921 tarihli oturumda bu defa Muş mebusu tarafından sevk konusunda verilen sual takririne Sıhhiye Vekili şifahi cevap vermiştir. Kars a, Ardahan a, Oltu ya ve İstanbul a Vilâyât-ı Şarkiye ye gitmek üzere gelen muhacir ve mültecilerin miktarının e ulaştığı belirtilmiştir. Yapılan ödeme ile bunlardan %75 ine iaşe ve vesait verildiği, kalanların da kendi vasıtalarıyla yola çıktığı izah edilmiştir senesi zarfında mültecilerin %30 u memleketlerine ulaşmış, %50 si ise yolun yarısını gitmiştir. Bu sonuçtan mültecilerin yarısına yardım edilebildiği sonucu çıkarılmıştır. Tahsisat tamamen verilemediği için mültecilerin sevkleri de tamamen yapılamamıştır. Yüzde elli derecesinde ödeme yapılması sonucu yüzde ellisi sevk edilebilmiştir. Ayrıca mültecilerin sevkleri için Ekim ayının sonuna kadar müracaat süresi verilmiştir. Bu süre zarfında Sivas, Kayseri ve Yozgat mıntıkasında bulunan mülteciler bu sene gitmek istemediklerini ve kendilerine yardım edilmesini talep etmiştir. Ancak bunların hükümetten yardım talep etmemek şartıyla oldukları yerlerde kalabilecekleri tebliğ edilmiştir. Kasım ayının sonuna kadar 69 TBMMZC, Devre I, İçtima Senesi 2, Cilt 11, s TBMMZC, Devre I, İçtima Senesi 2, Cilt 12, s.31.

276 259 sevk olunmayan mültecilerin bulundukları yerlerde iaşe ve iskân edilmeleri bildirilmiştir 71. Söylenildiği gibi Kasım ayında Dâhiliye ve Müdafaa-i Milliye Vekâletleri nden gönderilen yazılarda seyahat vakti geçtiğinden şimdilik Vilâyât-ı Şarkiye mültecilerinin sevklerinden vazgeçildiği ve bulundukları yerlerde geçici iskânlarıyla yardıma muhtaç olanlarının iaşelerinin sağlanması hususu gerekli yerlere tebliğ edilmiştir 72. Sevk edilen mültecilere yol güzergâhı üzerinde gerekli yardımların yapılması içinde gerekli talimatlar verilmiştir. Örneğin Sivas Muhacirin Memurluğu na gönderilen yazıda, Göksun kazasında bulunan 64 hane Muş mültecisinin memleketlerine sevklerine başlandığı, Sivas'a geldiklerinde gerekli yardımın yapılması istenmiştir yılına gelindiğinde ise Akşam gazetesi Son Mülteciler Gidiyor başlıklı haberinde Ankara muhabirinin Vilâyât-ı Şarkiye mültecilerinin son kalanlarının da yakında memleketlerine sevk edileceğine dair verdiği bilgiyi yayınlamıştır Karadeniz Birinci Dünya Harbi esnasında Rus istilasına uğrayan Trabzon ve çevresinden de ahali iç bölgelere doğru göç etmiştir. Rus istilasının sona ermesinin ardından onların da memleketlerine sevklerine başlanmıştır. Sevk işlemleri başlamadan önce Dâhiliye Nezareti, Trabzon vilayetine gönderdiği telgraf ile genel durum hakkında bilgi sahibi olmak istemiştir. Telgrafta ayrıca memleketlerine dönmek üzere Merzifon ve Amasya yoluyla firar edip Samsun'da durdurulan ve tevkif edilen Trabzonluların miktarının e ulaştığı belirtilmiştir. Bu durum Samsun da bir takım sorunların meydana gelmesine neden olmuştur. Samsun'da mevcut bulunan mültecilerin bile iaşesi mümkün değil iken bu suretle ortaya çıkan izdiham sonucu iaşe sıkıntısı ve hastalık gibi sorunlarla karşı karşıya kalınmıştır. Mülteciler ise ziraat mevsimi sona ermeden memleketlerine iade edilmeleri için müracaatlarda bulunmuşlardır. En azından çiftçi, kayıkçı ve balıkçı gibi mültecilerin bir an evvel memleketlerine iadeleri genel iaşe bakımından önemli görülmüştür. Dâhiliye Nezareti 71 TBMMZC, Devre I, İçtima Senesi 2, Cilt 14, s BCA, / BCA, / Akşam, , s.1.

277 260 ayrıca iadeye en yakın mahallerden başlanılmak üzere bu konu hakkında görüş bildirilmesini istemiştir 75. Trabzon Vali Vekili İbrahim Bey tarafından gönderilen cevapta ise vilayette yaşanan mesken ve iaşe buhranı dile getirilmiştir. Eylül 1918 e kadar gelen mültecilerin Ermenilere ve Rusya'ya firar eden Rumlara ait istilada harap olmayan emval-i metrukelerde iskân edilmiş olduğunu ancak bu kabil mesken kalmamış olmasından dolayı bundan sonra gelecek olanlar için mesken tedarikinin mümkün olmadığı bildirilmiştir. Bu yüzden çeşitli mahallerden tahsis edilecek erzak ve gıda maddeleri ile gelecek mültecilerin doyurulamayacağı bu cihetle sadece hükümetin yardımına ihtiyacı olmayanların dönmelerine müsaade edilmesi istenmiştir 76. Bu cevap üzerine Ekim ayının sonunda Dâhiliye Nezareti, Trabzon mültecilerinin mevcut olduğu yerlere bu doğrultuda bir yazı göndermiştir. Ankara vilayeti de bu yerler arasındadır. Buraya gönderilen yazıda memleketlerine gitmek talebinde bulunan Batum ve Trabzon mültecilerinden yol masrafını karşılayabileceklere izin verilmesi bildirilmiştir 77. Eskişehir Mutasarrıflığı ndan gönderilen yazıda da memleketlerinde iaşe ve tohumluk yardımı talebinde bulunmamak, yolda iaşe ve nakliye masraflarını bizzat üstlenmek şartıyla memleketlerine gitmek arzusunda bulunan 15 nüfus Trabzon mültecisinin dönmelerinin uygun olduğu belirtilmiştir 78. Dâhiliye Nezareti memleketlerine dönen mültecilerin miktarını öğrenmek için illere telgraflar göndermiştir. Bu telgraflara cevaben 1918 yılının son aylarında Trabzon vilayetinden gönderilen iki telgrafla geri dönen mültecilerin miktarı bildirilmiştir. İlk telgrafta Trabzon a dönen mültecilerin miktarı Lazistan da , Görele de 3.000, Akçaabat ta , Maçka'da olarak ayrıntılı bir şekilde ifade edildikten sonra diğer yerlerle birlikte genel toplamın nüfus olduğu belirtilmiştir. İkinci telgrafta ise Gümüşhane livası ahalisinden dönen mültecilerin toplam miktarının nüfustan ibaret olduğu bildirilmiştir BOA, DH.ŞFR. 86/ BOA, DH.ŞFR. 595/ BCA, / BCA, / BCA, /

278 261 Aşair ve Muhacirin Müdüriyeti tarafından Hüdavendigar Vilayeti Muhacirin Müdüriyeti ne, Gemlik Kaymakamlığı na ve Orhangazi Muhacirin Müfettişine 5 Aralık 1918 de gönderdiği yazıda 800 kadar Ermeni muhaciri dolu vapurun İstanbul'dan bölgeye doğru hareket edeceği bildirilmiştir. Bu husus için iki memur görevlendirilmiş olduğu gibi Mudanya ve Gemlik iskelelerinde de memur bulundurulması istenmiştir. Ayrıca vilayet dâhilinde bulunup memleketlerine iadeleri vilayetçe teklif olunan Trabzon ve Batum mültecilerinden bir kısmının geri gelecek olan bu vapura alınması ve bu hususta da gerekli tedbirlerin alınması bildirilmiştir 80. Trabzon mültecilerinin sevki için vasıta temin etmek de kolay olmamıştır. Muhacirin Müdür-i Umumisi Hamdi Bey tarafından Bahriye Nazırı Ali Rıza Paşa ya gönderilen 16 Ocak 1919 tarihli tezkerede İstanbul ve Karadeniz iskelelerinde bekleyen mülteciler için bu konuda yardım istenmiştir. Memleketlerine dönmek maksadıyla Rum ve Ermeni muhacirlerden başka bekleyen Trabzon ve havalisiyle, Batum mültecilerinin miktarlarının her geçen gün arttığına dikkat çekilmiştir. Bunların geçici olarak muhacir misafirhaneleri, barakalar ve çadırlarda yerleştirilerek iaşelerinin temin edildiği ancak kışın şiddetine karşılık bir an önce sevklerinin yapılarak sefaletlerine mani olunması gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca Karadeniz iskelelerinden özellikle Samsun iskelesinin sevkiyat için bekleyenlerle dolu olduğu belirtilerek, bu duruma son vermek için nezaretin emrinde bulunan Giresun vapurunun bunların sevkiyatı için tahsis edilmesi talep edilmiştir yılının son aylarına doğru Trabzon vilayetiyle Dâhiliye Nezareti arasında yapılan yazışmalardan vilayette iaşe ve mesken buhranı yaşandığı belirtilmişti yılının Mart ayının sonlarında Aydın vilayetiyle yapılan yazışmalarda ise Dâhiliye Nezareti Trabzon da buhranın kısmen geçmiş olduğunu ifade etmiştir. Aydın Valisi tarafından 30 Mart 1919 tarihinde Dâhiliye Nezareti ne gönderilen yazıda; Erzurum ve Trabzon mültecilerinin bir kısmının memleketlerine iade edilmek, bir kısmının da İstanbul daki akrabalarının yanına gitmek istedikleri beyan edilmiş, mültecilerin dönmelerini mümkün kılacak iktisadi vaziyetin olup olmadığının bildirilmesi istenmiştir. Dâhiliye Nezareti nden gönderilen cevapta kurtarılmış vilayetlerdeki iaşe ve mesken buhranının sürdüğü bu yüzden mültecilerin şimdilik memleketlerine iadelerinin uygun olmadığı belirtilmiştir. 80 BCA, / BCA, /

279 262 Sadece Trabzon vilayetinde buhran kısmen geçmiş olduğundan Trabzon mültecilerinin memleketlerine sevk ve iadelerinin uygun olabileceği tebliğ edilmiştir yılının son ayında Dâhiliye Nezareti nden Sinop a gönderilen yazıda nakli yapılacak mülteciler için vapur tahsis edilip sevkiyatı yapılıncaya kadar iaşelerinin temin edilmesi bildirilmiştir 83. Ancak vapur tahsis edilemediği ve Trabzon mültecilerinin durumunun kötüleştiği görülmektedir. Haziran 1919 da yayınlanan Alemdar gazetesi Sinop livasında iskân edilmiş olan Trabzon ve havalisi mültecilerinden nüfusun sevk edilmedikleri için perişan bir halde olduklarını yazmıştır. Habere göre Mutasarrıf bunları hem sefaletten kurtarmak hem de meydana gelen masrafın devlet hazinesine yüklediği külfetten kurtulmak için limana gelen her vapurla mutlaka sevklerini emretmiştir. İlk postada en fakirlerden 51 nüfus memleketlerine gönderilmiş ve diğerlerinin süratle sevki için bir vapur tahsisi istenmiştir 84. Karadeniz mültecilerinin İstanbul da topyekûn sevk edilmedikleri parça parça giden vapurlarla gönderildikleri anlaşılmaktadır. Eylül ayında İstanbul dan Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi tarafından vapurla 167 mülteci 85 Kasım ayında da Sarayburnu nda bulunan 110 kişi yine vapurla Karadeniz limanlarına doğru sevk edilmiştir 86. Zonguldak Kaymakamı nın Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi ne gönderdiği yazıda da İstanbul'dan hareketle Zonguldak'a uğrayacağı bildirilen Rus bandıralı Progras vapuruyla 500 nüfus Trabzon mültecisi ile 700 baş koyun ve keçinin Trabzon'a sevk edildiği bildirilmiştir 87. Kasım ayında ayrıca Beypazarı ve Ayaş kazalarından 230 nüfus Trabzon mültecisi Eskişehir'e gelmiştir. Bunlar İstanbul dan Karadeniz e hareket edecek bir vapurla sevk edilmek üzere Eskişehir e geçmişlerdir. Muhacirin Müdür-i Umumisi tarafından Eskişehir Muhacirin Memurluğu na gönderilen yazıda bunların mümkünse hemen şimendiferle İstanbul'a sevk edilmeleri istenmiştir BCA, / BCA, / Alemdar, , s İleri, Eylül 1919, s Akşam, BCA, / BCA, /

280 yılına gelindiğinde de mültecilerin bölgeye sevki devam etmiştir. Karadeniz limanlarına doğru hareket edecek olan Gül Nihal vapuru ile 150 muhacir ve mülteci 89 iki ay sonra da Şam vapuru ile harp dolaysıyla İzmit ve havalisinde yerleşmiş bulunan muhacir ve mültecilerinden 36 aile Karadeniz limanlarına sevk edilmiştir 90. Temmuz ayında da Rus bandıralı Lozorof vapuruyla Trabzon ve havalisi mültecilerden 87 nüfus daha memleketlerine gönderilmiştir 91. Seyr-i Sefain idaresinin Bahr-i Cedit vapuruyla Trabzon, Samsun ve Rize ye 68 nüfus muhacir sevk edilmiştir 92. Anadolu da bulunan Trabzon ve Batum 93 mültecilerinden 155 nüfusun Düzce'den memleketlerine sevk ve iade için beklemeleri üzerine, Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekâleti duruma müdahale etmiş, 11 Haziran 1921 de gidemeyenlerin Trabzon'a kadar vapurla sevklerinin uygun olduğu tebliğ edilmiştir 94. Batum dan da çok sayıda mülteci Trabzon a sevk edilmiştir. Batum'dan 1 Aralık 1921'den, 31 Mayıs 1922'ye kadar Trabzon'a sevk olunan muhacir ve mülteci adedi aşağıdaki gibidir: 95 Çocuk Kadın Erkek 1 Aralık Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Akşam, Akşam, , s Akşam, Akşam, Bu arada 1921 yılında Rusya ile imzalanan Moskova Anlaşması ile doğu sınırı çizilmişti. Aynı yılın Haziran ayında Sinop tan T.B.M.M ye çekilen telgrafta; Batum ve havalisinden bir takım mültecilerin memleketlerinin hangi hükümete ait olduğunu bilmediklerinden avdet edemedikleri belirtilerek, bu konuda izahat verilmesi istenmiştir. Bu durum Erkânı Harbiye Umumiye Riyasetine yazılmış ve gelen izahat Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekâletince Sinop mutasarrıflığına bildirilmiştir. BCA, / , ATASE, İSH. 619/ BCA, / KA, 69/ 44.

281 Batı Anadolu Batı Anadolu da İzmir in işgali ile birlikte halkın çevre yerlere göç etmeye başlamasının hemen ardından mültecileri eski yerlerine iade etmek için faaliyete geçilmiştir. Ancak askeri ve mahalli yetkililerin bu vazifeyi yerine getirmek için sarf ettikleri çabalar sonuç vermemiştir. Mültecilerin güvenlikleri temin edilemediği için Ekim 1919 da iade çalışmalarından vazgeçilmiştir 96. ( Bu konu detaylı bir şekilde ikinci bölümde ele alınmıştır.) Bu tarihten itibaren 1922 yılına kadar Batı Anadolu mültecilerinin iadesi için ciddi bir faaliyetle büyük sevkiyatlarda bulunulmadığı söylenebilir. Yunan işgali süresince mültecilerin güvenliği açısından yaşanan olumsuzluklar, yeniden teşebbüs edilmemesine engel teşkil etmiştir yılında Batı cephesinde meydana gelen savaşlar zaten mültecilerin sevkine mahal bırakmamıştır. Büyük Taarruzun ardından Batı Anadolu nun Yunan işgalinden kurtarılması ile birlikte vilâyet-i garbiye mültecilerinin yerlerine sevk çalışmalarına hız verilmiştir. Ankara Hükümeti tarafından bunların Anadolu ya sevkleri hakkında tespit olunan esaslar İstanbul da Hilâl-i Ahmer Cemiyetine ve Muhacirin Müdüriyeti ne bildirilmiştir. Ayrıca mültecilerin Anadolu ya nakilleri için hazırlıklar da başlatılmıştır. Zaten işgalin sona ermesinin ardından Anadolu nun çeşitli yerlerinde bulunan vilâyet-i garbiye mültecileri akın akın memleketlerine gitmek için yollara düşmüştür. Yalnız Ankara istasyonu yoluyla mülteci gitmiştir 97. Ekim ayının sonunda İstanbul dan vapurla kişilik İzmir mülteci kafilesinin hareket etmesi planlanmıştır 98. Kasım ayında ise İzmir e 887 kişi gönderilmiştir Çapa, a.g.m., s Akşam, , s.3., Büyük Taarruz sonrası Aydın havalisi mültecilerinden olup Trabzon da ve diğer Karadeniz sahillerindeki kasabalarda akrabaları olanlardan arzu edenler de Muhacirin İdaresince akrabalarının yanına sevk edilmişlerdir. Akşam, Akşam, , s Akşam, , s.3.

282 Marmara Bölgesi Marmara bölgesinde Yunan kuvvetlerinin Balıkesir ve Bursa yı işgalleri üzerine İstanbul a birçok mülteci göç etmeye başlamıştır. Kısa süre içerisinde Muhacirin Müdüriyet-i tarafından bunlar parça parça tekrar memleketlerine sevk olunmaya başlamıştır. Eylül 1920 de Bursa ve Balıkesir havalisine sevk olan mültecilerin miktarı e ulaşmıştır 100. Yürütülen çalışmalar kısa süreli de olsa amacına ulaşmıştır. Alemdar gazetesinin Balıkesir ve Bursa dan gelen mültecilerin sonunun kesildiği ve önceden gelenlerden kişinin yerlerine iade edildiğine dair verdiği haber bunu göstermektedir 101. İleri gazetesi Karamürsel ahalisinin daha doğrusu kalan ahalisinin yerlerine iadeleriyle ilgili Muhacirin Müdürü Hamdi Bey le görüşmüştür. Hamdi Bey bu konunun Muhacirin Müdüriyeti nin en mühim meşguliyeti olduğunu belirtmiştir. İade çalışmaları için Maliye Nezareti ve Hilâl-i Ahmer e müracaat edilmiştir. Maliye Nazırı imkân mertebesinde yardım için gereken emirleri vermiş ve Hilâl-i Ahmer de sevkle ilgili bir heyet görevlendirmiştir 102. İstanbul daki izdihamı hafifletmek için bazı mülteciler de memleketlerinin dışında bölgedeki başka yerlere sevk edilmişlerdir. Örneğin Tekirdağ dan gelen 380 nüfus mültecinin muhacirin memurlarından Cemil Bey vasıtasıyla Bursa ya sevk edilmesi ve orada hazırlanan hususi yerlere iskân edilmeleri planlanmıştır yılında Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ile Muhacirin Müdüriyeti İstanbul a iltica eden Adapazarı, Sapanca ve İzmit havalisi mültecilerini memleketlerine iade etmek için teşebbüslerde bulunmuştur 104. Ayrıca dağlara iltica etmiş olan Karamürsel ve Yalova ahalisi kasabalarına dönmeye başlamıştır İleri, , s Alemdar, , s İleri, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s.2.

283 266 Mültecilerin bölgeye iadeleri kararlaştırılmışsa da harekât-ı harbiye sebebiyle İzmit Mevki Kumandanlığı mültecilerin iadeleri hususunda Ordu Kumandanlığı ndan onay gelmesinin mecbur olduğunu bildirmiştir. Onay gelene kadar İzmit e mülteci kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır. Bu sebeple Gül Nihal vapurunun İzmit e gitmesine lüzum görülmemiştir. İstanbul da ecnebi makamlara önceden yapılan müracaata verilen cevapta ise vapurun belli bir saatte İzmit e hareket edeceği ve vapurun içinde Hilâl-i Ahmer Heyeti ile sıhhi eşya ve gıda maddelerinden başka bir şeyin bulundurulamayacağı tebliğ edilmiştir. Ayrıca Hilâl-i Ahmer Heyeti nin Gül Nihal vapuruyla İzmit seferinden dönmesinin ardından Marmara sahillerinden tehcir edilip Yunan adalarıyla Rumeli sahillerine gönderilmiş olan Müslümanları almak üzere aynı vapurla tekrar yola çıkması kararlaştırılmıştır. Yunanlılar bu konuda Hilâl-i Ahmer Cemiyeti nce yapılan teşebbüslere olumlu cevap vermişlerdir. Sisam, Midilli, Limni Adalarıyla Tekirdağ ve Gelibolu ya nakil edilmiş olan Müslüman mültecilerin Gül Nihal vapurunun gelmesine hazır bulunduklarını bildirmişlerdir 106. Temmuz ayı içerisinde yapılan teşebbüsler sonucu Ağustos ayında Yunanlılarca tehcir edilmiş Müslüman ahali getirilmeye başlanmıştır. Macit Bey başkanlığında Yunanistan sahiline giden Gül Nihal vapuru birçok mülteciyi İstanbul a getirmiştir 107. Mültecilerin adedi 755 ten ibaret olup bunların 655 i Midilli den, 100 ü de Tekirdağ dan alınmıştır. Bunların çoğunluğunu İzmit ahalisi oluşturmaktadır 108. Büyük Taarruz öncesi Marmara havzasının Müslüman mültecilerinden bazıları hususi motor ve kayıklarla memleketlerine dönmeye başlamıştır 109. Büyük Taarruz sonrası ise bölgenin kurtarılmasının ardından göç eden halk yerlerine iade edilmeye başlanmıştır. Zira İstanbul un çeşitli misafirhanelerinde iskân edilen e aşkın mültecinin e yakını kurtarılan havalinin sakinlerinden oluşmaktadır 110. Muhacirin Müdüriyeti nden gazetelerin aldığı bilgilere göre sevk konusunda önce Anadolu nun iznine başvurulacaktır. Köyleri en az tahrip olan Yalova ve havalisi mültecileri ilk olarak sevk edilecek kafiledir. İkinci kafilede Gemlik ve üçüncü kafilede de Orhangazi mültecilerinin sevk edilmesi 106 İleri, , s.2, Akşam, , s.2. Alemdar, , s Akşam, , s İleri, , s İleri, , s İleri, , s.3.

284 267 planlanmıştır. İade ve iskân heyetlerinde muhacirin memurları görev alacaktır. İade heyetlerinin vazifesi muhacir ve mültecileri köylerine kadar sevk etmektir. İskân heyetleri ise evi barkı harap olan mültecilere barınabilecek yer teminine çalışacaktır. Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi muhacir ve mültecilerin köylerine dönmelerini temin etmek için incelemelerde bulunmaktadır 111. İleri gazetesi Mudanya, Gemlik, Bandırma ve İzmit e gidecek mülteciler için sevkiyat ücreti ve müracaat edecekleri yerler hakkında bilgilere yer veren bir haber yayınlamıştır. Buna göre, Muhacirin Müdüriyeti nden alınan vesikaları ibraz edecek mülteciler yalnız 50 kuruşa jeton alacak ve derhal bunların sevklerine başlanacaktır. Müracaatlar ise numarada Anadolu Ticaret Şirketi ne yapılacaktır 112. Ancak mültecilerin sevki planlanandan geç olmuştur. Sevkiyatın gecikmesinin nedeni İzmit, İzmir, Bandırma, Gemlik ve Mudanya ya sevki kararlaştırılan mültecilerin aşılarının yapılmamış olmasıdır. Bu nedenle 200 kişiden ibaret olan ilk kafile bir iki gün gecikmeli yerlerine gönderilmiştir 113. Muhacirin Müdür-i Umumisi Hamdi Bey Akşam gazetesi muhabirine verdiği beyanatta Ankara hükümetinin muhacir ve mültecilerin vatanlarına iadelerine belirli şartlar dâhilinde uygun bulduğunu belirtmiştir. Muhacirlerin sevki için Bahriye Nezareti emrindeki Giresun vapurunun tahsisi mevzubahis olmuş ise de sonra vazgeçilmiştir. Çünkü doğrudan doğruya Muhacirin Müdüriyeti nin idare edeceği bir vapurla muhacir ve mülteci başına 150 kuruş nakliye masrafı vermek zorunda kaldıklarını izah etmiştir. Yapılacak sevklerin 70 kuruşa sağlanabileceği anlaşılmıştır. Hamdi Bey ayrıca müdüriyetin muhacir ve mültecileri sevk etmekle beraber bunlar için imkân buldukça erzak, giyecek vs. göndermeye çalışacağını beyan etmiştir 114. Akşam gazetesi 2 gün sonra da İstanbul Muhacirin Müdürü Muzaffer Bey in verdiği beyanatı yayınlamıştır. Buna göre önce Gemlik ve havalisi muhacirleri sevk olunacaktır. Gemlik muhacirlerinden ilk kafile olarak 200 nüfus hazırlanmış çiçek ve veba aşılarının ilki yapılmış ikincileri de vapura bindiklerinde yapılması planlanmıştır. Gemlik e gidecek olan ikinci kafile ise 400 nüfus olarak hazırlanmıştır. Selimiye deki mülteciler arasından seçilen 300 nüfus üçüncü kafileyi teşkil edecektir. Bu kafile de Gemlik e sevk edilecek dördüncü kafile İzmir e gönderilecektir. Dördüncü kafile için 250 nüfus hazırlanmıştır. Muzaffer Bey ayrıca hali 111 Akşam, , s İleri, , s İleri, , s Akşam, , s.2.

285 268 vakti yerinde olan mültecilerin birçoğunun müdüriyetin sevk etmesini beklemeden memleketlerine döndüklerini açıklamıştır. Nakil vasıtası konusuna da temas ederek muhacir ve mültecileri sevk etmek üzere müracaat eden çeşitli yabancı vapurların olduğunu, bunların ucuz ücretlerle bu işe talip olduklarını belirtmiştir. Gemlik, Bandırma ve İzmit e nüfus başına 50 kuruş ücret teklif edilmiştir. Ayrıca sevk olunacak muhacirlerin aşılanmaları için birincisi Beyazıt taki muhacirin merkezi reviri, ikincisi Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi binasında, üçüncüsü İplikhane de, dördüncüsü Selimiye de, beşincisi de Davut Paşa da olmak üzere 5 aşı merkezi oluşturulmuştur 115. İstanbul, Ankara Hükümeti temsilcileri tarafından teslim alınana kadar Muhacirin Müdüriyeti ile Ankara Hükümeti arasında diyaloğun Hilâl-i Ahmer merkezince sağlandığı anlaşılmaktadır. Muhacirin Müdür-i Umumisi tarafından Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ne gönderilen yazıda Gemlik kazasının Küçük Kumla köyü ahalisinden Davut Paşa kışlasında bulunan birinci ve ikinci kafileyi teşkil eden 402 nüfusun Ankara Sıhhiye Vekâleti nin gönderdiği telgrafa göre lazım gelen çiçek ve veba aşılarının tatbik edildiği bildirilmiştir. Ayrıca bunların ellerine İstanbul Muhacirin Müdüriyeti nden vesikalar verilmesi ve sevk edilmeleri için gerekli düzenlemelerin yapılması ile nakliye ücretlerinin müdüriyetçe temin olunarak birkaç gün içinde hareket edecek bir vapurla sevklerinin kararlaştırıldığını tebliğ etmiştir. Ayrıca durum hakkında mahalline ve Ankara ya malumat verilmesinin gerekli olduğu belirtilmiştir 116. Ekim ayı içerisinde Muhacirin Müdüriyeti nden gönderilen bir diğer yazıda da üçüncü kafileyi teşkil eden Gemlik mültecilerinden Davut Paşa ve Selimiye kışlalarında bulunanlardan bu defa 603 nüfus sevk edileceği, bunun için lazım gelen çiçek ve veba aşıları tatbik edildiği ve İstanbul limanından hareket edecek Fransız bandıralı bir gemi ile sevklerinin kararlaştırıldığı bildirilmiştir. Yine yazının sonunda Ankara'ya malumat verilmesi istenmiştir 117. Kasım ayında da Gemlik e mülteci sevki devam etmiştir. 380 kişilik bir mülteci kafilesinin sevk edilmesi için hazırlıklar yapılmıştır 118. Mudanya Mütarekesi nin ardından Trakya nın teslim alınması sürecinde İstanbul Muavenet-i İçtimaiye Müdüriyeti nce Şarki Trakya mültecilerinden memleketlerine dönme 115 Akşam, , s KA, 850/ KA, 850/ Akşam, , s.3.

286 269 talebinde bulunanların nüfusa ulaştıkları tespit edilmiştir. Şarki Trakya da idarenin tesis edilmesiyle birlikte bunların yurtlarına iadesi için Muavenet-i İçtimaiye Müdüriyeti gereken hazırlıkları yapmıştır. Akşam gazetesi bu mültecilerin Edirne Valisi Şakir Bey in iadeleri hakkında düşünülen yazısı üzerine derhal memleketlerine sevklerinin kararlaştırıldığını yazmıştır 119. Aralık ayında Trakya mültecilerinin sevkine başlanmıştır. İstanbul da bulunan Trakya mültecilerinin ilk defa olmak üzere Edirne ye sevklerine izin verilmiştir 120. İlk kafile 300 kişiden ibarettir. Şimendifer kumpanyası Trakya ya gönderilecek mültecilerin biletine %60 indirim yapmıştır. Aralık ayının ortalarında İstanbul Muavenet-i İçtimaiye Müdüriyeti nce İzmit, İzmir, Gemlik ve Bandırma ya sevk olunan mültecilerin sayısı e ulaşmıştır 121. Akşam gazetesinin haberine göre Aralık ayının sonlarında Ayvalık havalisine iskân edilmek üzere 600 kişi ve Mudanya ya da 35 kişi daha sevk edilmiştir İskân Konusunda Yapılan Çalışmalar Geçici İskân Çalışmaları Muhacir ve mültecilerden savaş dönemi içerisinde memleketlerine çeşitli nedenlerden dolayı gönderilemeyenler geçici olarak göç ettikleri yerlerde iskân edilmeye çalışılmıştır. Tabii bu durumda dikkat edilmeye çalışılan başlıca husus, geçici de olsa iskân edildikleri yerlerde üretici olmalarının temin edilmeye çalışılmasıdır. İstanbul en çok muhacir ve mültecinin göç ettiği yer olarak geçici iskân konusunda birinci sırada yer almıştır. İstanbul da sadece sığınmak için değil, memleketlerine sevk edilmek içinde gelen pek çok mültecinin geçici olarak barındırılmaları gerekmiştir. Bunun için Ocak 1919 da faaliyetler başlamıştır. Sirkeci de istasyon bahçesinde Almanlar tarafından inşa edilip sonra Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi nce satın alınan barakaların 119 Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s.1.

287 270 Ali Paşa arsasına nakledilerek muhacirin misafirhanesi olarak kullanılması düşünülmüştür 123. Dâhiliye Nezareti nden Kütahya Mutasarrıflığı na 29 Mart 1919 tarihinde gönderilen telgrafta büyük miktarlarda muhacirin açıkta kalmak tehlikesi mevcut olduğu ve memleketin her tarafında şiddetli mesken buhranının devam ettiği şu sırada mevcut binaların hepsinin önemli olduğu vurgulanmıştır. Bunun için Karacaviran yaylasına gönderilmiş Robcoz muhacirlerinin mevcut binalara derhal yerleştirilmeleri bildirilmiştir. Binalar arasında tamire muhtaç olanların tamir masrafının, muhacirin mali durumu yoksa muhacirin tahsisatından, varsa kendisi tarafından ödenmesi gerektiği ifade edilmiştir. Muhacirlerin civar ormanlara zarar ziyan vermelerine engel olmak için gerekli tedbirlerin düşünülmesi ve ilgililere süratle tebliğ edilmesi ilave edilmiştir 124. Mütarekeden hemen sonra Elviye-i Selâse ve çevresine İngilizler tarafından asker çıkarılmıştır. Ardından da Ermeni çeteleri bölgeye sevk edilmiştir. Bu şartlar altında Batum muhacirlerinin sevkleri ertelenmiştir. Muhacirin Müdürü Umumisi tarafından 22 Temmuz 1919 tarihinde Bursa Muhacirin Müdüriyeti ne gönderilen yazıda Bursa'dan gönderilen tahriratla bildirilen 55 hanede 200 nüfus Batum ve havalisi mültecilerinin zamanın şartları dolayısıyla sevklerine imkân olmadığından bunların iskân ve iaşelerinin temin edilmesi gerektiği bildirilmiştir 125. Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi ne Çanakkale'den çekilen telgrafla gayr-i Müslimlerin geri dönmesiyle toplam olarak 535 hanede Müslüman muhacirin açıkta kalacağı bildirilmiştir. Ayrıca Çanakkale de iskâna elverişli yerler hakkında bilgi verilmiştir. Bunun üzerine 25 Ağustos 1919 da Çanakkale Mutasarrıflığına gönderilen yazıda liva dâhilinde muhacir iskânına elverişli askeri binalar ve ziraata elverişli arazi bulunduğuna dair mülkiye müfettişi Süleyman Hikmet Bey'in gönderdiği telgrafı üzerine bunun araştırılması ve bir an evvel bildirilmesi istenmiştir 126. Bu konuda daha önce Gelibolu da harp esnasında inşa edilen binaların enkazından dönen muhacirlerin iskânı için 123 Söz, , s BOA, DH.ŞFR. 97/ BCA, / BCA, /

288 271 yapılacak inşaatlardan faydalanılmasına dair Dâhiliye ve Harbiye Nezareti arasında yazışmalar gerçekleştirilmiştir 127. Batı Anadolu da göç eden mültecilerin yerlerine iadesi mümkün olmayınca bulundukları yerlerde iskân edilmeleri için merkezi Karahisar olmak üzere Nazilli ve Çine havalisine yardım malzemeleriyle birlikte bir İskân-ı Muhacirin Heyeti gönderilmesi kararlaştırılmıştır 128. Muhacir ve mültecileri iskân etmek için haneler inşa edilmek istenmiştir. Savaş koşulları içerisinde bu haneler için gerekli inşaat malzemesini temin etmek de güç olmuştur. Edirne vilayetinde tehcire tabi tutulan gayr-i müslüm ahalinin şehre dönmeleri üzerine Müslüman muhacirlerin açıkta kalmamaları için Muhacirin Müdüriyeti barakalar inşasına karar vermiştir 129. Edirne vilayeti dâhilinde muhacirler için inşa edilecek hanelere kilo çivinin Tevhid-i Mübayaat Komisyonu vasıtasıyla satın alınması gerektiği komisyona bildirilmiştir. Komisyonun yaptığı çalışmalar neticesinde çeşitli ambarlarda çivinin mevcut olduğu anlaşılmıştır 130. İstanbul da Anadolu ve Rumeli Kavağı istihkâmlarında bazı askeri müesseselerin muhacir ve mülteci iskânı için uygun olup olmadığı incelenmiştir 131. İleri gazetesi bu duruma karşılık Harbiye Nezareti nin de yakında gelecek olan esirlerin iskânı için Sultan Ahmet Cami nin tahsisini talep ettiğini yazmıştır. Bunun için bu camide iskân edilmekte olan muhacir ve mültecilerin başka mahallere naklini muhacirin idaresine bildirmiştir. Muhacirin Müdüriyeti de miktarı gittikçe artan muhacir ve mültecilerin iskânı için Selimiye kışlasının verilmesini Harbiye Nezareti nden talep etmiştir 132. Medrese binaları ve vakfiyenin tahliyesi ile meşgul olan komisyon divan yolunda bulunan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ile Çorlu medreselerin de 7 odanın tahliye edilmesi ile Fatih Cami havalisinde bulunan muhacir ve mültecilerin bu odalarda iskânına karar vermiştir. Ayrıca yapılacak tahkikat neticesinde medreselerde oturan muhacir ve 127 ATASE, İSH. 39/ Vakit, , s İleri, , s BCA, / İleri, , s İleri, , s.1.

289 272 yangınzedelerin hali vakti yerinde olanlar çıkartılacaklar ve yerlerine daha muhtaç bulunanlar iskân edilecektir 133. Dâhiliye Nazırı vekili Mustafa Arif Bey in teşebbüsü ile Kasımpaşa daki Bahriye hastanesinin 3 büyük koğuşu muhacir iskânına tahsis edilmiştir. Bu koğuşlarda 500 muhacirin iskân edilebileceği düşünülmüştür. Hemen uygulamaya geçilip Cerrahpaşa Cami nde bulunan muhacirlerden 50 kişi hastaneye sevk edilmiştir 134. Yunan ordusunun ilerleyişi ile birlikte Batı Anadolu da göç eden ahali kademe kademe gerilere doğru tekrar hicret etmiştir. Devam eden işgallerle birlikte ahalinin sığındığı yerler arasında Eskişehir de bulunmaktadır. İcra Vekilleri Heyeti tarihinde Eskişehir de bulunan muhacir ve mültecilerin sefaletlerine bir son vermek için seçilecek mahallerde uygun suretle iskânları konusunda keyfiyetin Dâhiliye Vekâleti ne teklifini kararlaştırmıştır 135. Muhacirin Müdüriyeti ise muhacir ve mültecileri geçici olarak iskân etmek için çalışmalarını sürdürmüştür. Mesken tedarik edilemediğinden dolayı İstanbul a akın eden muhacir ve mültecilerin iskânı için Cezayirli Ahmet Paşa Cami tahsis edilmiştir 136. Ayrıca müdüriyet askeriyeden devrolan çadırlardan da istifade etmek için harekete geçmiştir. Askeriyeden devrolunan 154 çadırdan 30 âdeti Çanakkale de muhtaç olan hasarzede, muhacir ve mültecilerin ikametine tahsis edilmesi kararlaştırılmıştır 137. Harbiye Nezareti tarafından İplikhane hastanesi muhacir ve mültecilerden kadarının iskânını temin etmesi için Muhacirin Müdüriyeti emrine verilmiştir. Muhacir ve mültecilerden açıkta kalanlar bu hastaneye sevk edilerek yerleştirilecektir. Nezaret ayrıca Haydarpaşa da bulunan iki büyük barakayı da muhacir ve mültecilerin iskânı için tahsis etmiştir 138. Muhacir ve mültecilerin geçici olarak barındıkları yerlerin tamir masraflarının Aşair ve Muhacirin bütçesinden ödenmesi istenmiştir. Maliye Vekâleti 12 Aralık 1920 de Sivas taki Cizvit Mektebi nin öksüz yurdu olarak kullanıldığı ve mektebin bir an önce tamiri hakkında talep de bulunulması üzerine burada muhacirlerin barınmaları dolayısıyla tamiratında Aşair ve Muhacirin bütçesinden temin edilmesi gerektiğini Dâhiliye 133 İleri, , s İleri, , s BCA, 97-1/ / İleri, , s BCA, / Vakit,

290 273 Vekâleti ne bildirmiştir 139. Muhacir ve mültecilerin ihtiyaçlarını karşılamaya ve açıkta kalanları iskân etmeye gücünün yetmediği bir dönemde Aşair ve Muhacirin bütçesinden bu gibi giderlerin karşılanması zor gözükmektedir. İstanbul da muhacir ve mültecilerin geçici olarak iskân edilmesi için askeri binalardan oldukça yararlanılmıştır. Davut Paşa kışlasında iskâna elverişli olan yerlere mülteci ve muhacirler yerleştirilmiş ve bunların bir kısmı da çadırlara iskân ettirilmiştir 140. Ancak Davut Paşa kışlasında iskân edilen muhacir ve mültecilerin su ihtiyacının temini için birçok tahribata uğrayan suyollarının esaslı bir surette tamire muhtaç bulunduğu yapılan tahkikattan anlaşılmıştır. Suyollarının tamiratı için Harbiye Nazırı, Evkaf Nezareti ne başvurulması gerektiğini beyan etmiştir 141. Akşam gazetesi çeşitli dairelerin merhuslarından oluşan Muhacirini Teshil-i İskân Komisyonu nun muhacirlerin bulunduğu mevkilerde incelemelerde bulunarak mevcudu çok olan yerlerdeki muhacirlerin adedini azaltmakla meşgul olduğuna dair bir haber yayınlamıştır. Komisyon kış için muhacirlerin mümkün olduğu kadar sefaletlerine mani olacak tedbirler almakla beraber gerçekte ihtiyaçları olmayan birtakım muhacirlerin de iaşelerini temin etmeleri hususunu dikkate almaktadır 142. Sevkleri yapılıp kış koşulları nedeniyle yolda kalan muhacir ve mültecilerinde bulundukları yerlerde geçici olarak iskân edilmeleri uygun görülmüştür. Örneğin Bakü den muhaceretle Adana'ya yerleşmiş ve Adana'nın işgalinde orada kalmış olan 57 nüfus memleketlerine gitmek üzere 1921 yılının son aylarına doğru yola çıkmıştır. Niğde'ye kadar gitmişler ancak mevsim kışa dönünce mecburen orada ikamet etmişlerdir. Bunun üzerine Dâhiliye Nezareti ne gönderilen bir telgrafla ilkbahara kadar Niğde'de bırakılmaları için müracaat bulundukları bildirilmiştir. Bu durum Hariciye Vekâleti ne de tebliğ edilmiştir. Ayrıca Niğde ye gönderilen cevapta gerekli tahkikat yapıldıktan sonra bunların halleri hakkında olumlu bir kanaat hâsıl olduğu takdir de ilkbahara kadar geçici iskânlarının uygun görüldüğü beyan edilmiştir BCA, / Akşam, , s KA, 26/ Akşam, , s BCA, /

291 yılının Nisan ayında çıkan İleri gazetesin de İstanbul dâhilinde i aşkın Müslüman mültecinin mevcut olduğunu ve bunların hepsinin iskânı mümkün olmadığı belirtilmiştir. Muhacirin Müdüriyeti ndeki Tahliye-i Medaris Komisyonu mültecilerin iskânı için bazı binaları ve vakfiyeleri tahliye ettirmekte ise de yeterli gelmemiştir. Muhacirin Müdüriyeti nin müracaatı üzerine Fransız işgal kuvvetleri kumandanı tarafından Bakırköy ile Yeşilköy arasındaki arazi ve binaların muhacir ve mültecilerin iskânına tahsis edileceği vaat edilmiştir. Bunun üzerine müdüriyet gereken tahkikatlarda bulunmaya başlamıştır Temmuz tarihli Akşam gazetesi ise Paşa Mandıra çiftliğinin Hazine-i Hassa ya ait iken Muhacirin Müdüriyeti nce el konularak 60 dan fazla mülteci ailesinin iskân edildiğini yazmıştır. Müdürü Umumi Hamdi Bey in bölgede yaptığı tahkikat neticesinde iskân edilen mültecilerin 3-4 hanesi müstesna olarak diğerlerinin kendilerine verilen araziyi tamamıyla açarak ziraat ettikleri anlaşılmıştır Kalıcı İskân Çalışmaları Savaş koşulları içerisinde elbette muhacir ve mültecilerin kalıcı bir şekilde iskân edilmeleri güç olmuştur. Kalıcı iskân faaliyetlerine savaşın sonlarına doğru hız verilmiştir. Özellikle göç eden ahalinin memleketlerinin kurtarılması ve sevk edilmeye başlanmaları ile birlikte çalışmalar yoğunlaşmıştır. Mondros Mütarekesi nden sonra Söz gazetesinin verdiği bilgiye göre Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi yersiz, yurtsuz kalan Türk muhacirlerin iskânı için bazı mevkilerde muhacir köyleri tesisine karar vermiş ve bu husustaki projesini Dâhiliye Nezaretine göndermiştir 146. Nisan 1919'da Dâhiliye Nazırı nın Menteşe Mutasarrıflığı na gönderdiği yazıdan mültecilerin iskânı esnasında çeşitli detaylara dikkat edildiği görülmektedir. Köyceğiz kazasında iskân edilmiş mültecilerden bölgenin havasıyla uyum sağlayamayanlar ın başka bölgeye nakilleri talep edilmiştir. Nezaret bunların başka mahallere nakillerinin daha uygun olacağına karar vermiştir İleri, , s Akşam, , s Söz, , s BCA, /

292 275 I. Dünya Savaşı nın ardında kaybedilen topraklarla birlikte Anadolu ya göç eden muhacir ve mültecilerin iskânı için uygun yerler bulunmaya çalışılmıştır. Canik livası da uygun görülen yerlerden biri olmuştur. Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi Canik livasına Mayıs 1919 da gönderdiği yazı ile merkez de bulunan Müslüman muhacirlerden bir kısmının sevk edilmesinin mecburi olduğuna temas etmiştir. Bu nedenle livanın mevcut vaziyeti ile ne kadar muhacirin burada iskân olunabileceğinin bildirilmesi istenmiştir 148. Dâhiliye Nezareti Haziran ayında da Çanakkale ve Lâpseki de harp esnasında inşa olunan binaların muhacir iskânı için tahrip edilmemesini bildirmiştir 149. Alemdar gazetesi mütarekenin ardından Kürtlerin iskânına dair aldığı bir haberi yayınlamıştır. Haber de harp nedeniyle göç eden ve Anadolu nun çeşitli yerlerinde geçici olarak iskân edilmiş olan Kürtlerin bir kısmının yine asli vatanlarına ve bir kısmının da münasip mahallere iskânlarının tasarlandığı belirtilmiştir 150. Van Valisi Haydar Bey in Dâhiliye Nezareti ne 31 Temmuz tarihinde gönderdiği telgrafta Kafkasya'dan Ermeni katliamından kurtulabilen mültecilerin genellikle bu vilayete geldiğini bildirmiştir. Vali gelenlerin iskân edildiğini ve bundan sonra gelecek olanlarında iskân edileceğini belirtmiştir 151. Mütareke den sonra savaş sırasında sevk edilen veya kendi istekleri ile göç eden gayr-i Müslimlerin Anadolu ya iade edilmeye başlanmaları ile birlikte geçici olarak bunların evlerine yerleştirilmiş olan Müslüman mülteciler açıkta kalmıştır. Dâhiliye Nazırı tarafından Kayseri Mutasarrıflığı na Ağustos 1919 da gönderilen bir yazıyla bunların iskânına dair bilgi verilmiştir. Açıkta kalan mültecilerden geri dönmek isteyenlerin sevkleri ve sevki mümkün olmayanların da Müslüman köylerine dağıtılarak iskânlarının temin edilmesi istenmiştir. Ayrıca ellerinde vesikaları olmayan fakat mülteci veya muhacir oldukları araştırılarak anlaşılanların kayıtlarının yapılarak muhtaç olanlarına yevmiye verilmesi tebliğ edilmiştir BCA, / BOA, DH.ŞFR. 100/ Alemdar, , s BOA, DH.ŞFR. 639/ BCA, /

293 276 Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi nde Müslüman muhacirlerin iskânları ve sevkleri ile ilgili teşkil edilen müstakil komisyon yaptığı toplantıda aşağıdaki kararları almıştır: 1-Paşa mandıra çiftliğinde 80 hane muhacir iskân etmek. Bunların şimdilik Harbiye Nezareti nden miktarı kâfi çadır alınarak çadırlarda iskân etmek veya mesken inşası teşebbüsünde bulunmak. Yalnız buralara iskân edilecek muhacirlerin hakikaten çiftçi ve çalışkan kimselerden oluşmasına itina etmek. 2-Ağaçlı da askeriyeden metruk Muhacirin Müdüriyeti ne ait olan arazi ve binalarda 150 hane çiftçi muhacir iskân edilebileceği belirtilmiştir. Ağaçlı havalisi hakkında tahkikat yapılması alınacak muamelata göre biran evvel iskâna teşebbüs edilmesi. 3-Samsun ve Adapazarı ndaki mevcut olduğu bildirilen boş arazi hakkında tafsilat istenecek. 4- Muhtaç olup memleketlerine sevkleri halinde hayatlarını muhafazaya muktedir olamayanlarla Rum ve Ermenilerin avdetleri nedeniyle açıkta kalanların iskân ve iaşelerinin temin edilmesi 153. Muhacir ve mültecilerin kendi başlarına iskân çalışmaları içinde bulunmaları çevreye zarar verdiği için müdahale edilmesi gerekmiştir. Ticaret ve Ziraat Nezareti nin 1 Ocak 1920 tarihli tezkeresi üzerine Dâhiliye Nezareti Bolu Mutasarrıflığı na bir yazı göndermiştir. Yazıda Trabzon ve civarından göç ederek Bolu nun Düzce kazası ormanlarında gerek önceden yerleşmiş gerekse yerleşmek teşebbüsünde bulunmuş olan mültecilerin ormanlarda tarla açmak maksadıyla yaptıkları tahribata değinilmiştir. Bu ormanların mülteciler menfaatine feda edilemeyeceğinden mültecilerin ormanlar haricinde bir araya toplanarak köy teşkil edilmek suretiyle iskân edilmeleri kararlaştırılmıştır 154. Osmanlı Devleti nin art arda girdiği savaşlar elbette iskân konusunda gecikmelere yol açmıştır. Özellikle Balkan Harbi ve I. Dünya Harbi sonrası kaybedilen topraklardan büyük oranda göçler gerçekleşmiştir. Göç edenlerin çeşitli nedenlerle iskân edilemediği 153 BCA, / BCA, /

294 277 anlaşılmaktadır. Muhacirin nizamnamesine göre ise 2 sene zarfında müracaat etmeyenlerin iskân hakları hükümsüz olmaktadır. Müdüriyet-i Umumiye tarafından Bursa Muhacirin Müdüriyeti ne gönderilen yazıda bu konu ele alınmıştır. Bazı sebeplerden dolayı iskân edilememiş olan fakat mevcut koşullarda yardıma muhtaç bir halde bulunan birçok eski muhacirin bulunduğu beyan edilmiştir. Bunların vilayet çevresindeki arazilerde iskân edilmeleri düşünülmüşse de I. Dünya Harbinin hadiselerinin son bulmamasından dolayı her tarafta olduğu gibi Bursa'da da yardıma ve iskâna muhtaç birçok yeni muhacir ve mülteci bulunmaktadır. Bu nedenle çok zaman evvel gelmiş az çok memlekete tesis edebilmiş eski muhacirlerden önce yeni muhacirlerin iskânı uygun görülmüştür. Bunların iskânından sonra sahipsiz ve imarsız kalan arazi olursa eski muhacirlerin iskân edilmesi ve bu suretle yüzlerce nüfustan ibaret ailelerin sefaletten kurtarılması tebliğ edilmiştir 155. İleri gazetesinin Taşrada Muhacirin Barakaları başlıklı haberi dikkat çekmektedir. Çanakkale nin Bayramiç kazası dâhilinde askeriyeye ait bulunan parça çeşitli cinste kerestenin muhacirin köyleri inşaatına sarf olunmak üzere müdüriyete teslim edildiği yazılmıştır. Ayrıca Bayramiç ve Menderes çayı kenarında çeşitli mevkide inşa edilmiş çok miktarda barakaların mevcut olduğu belirtilmiştir. Bunların muhacir ve mültecilerin iskânına uygun olduğundan Muhacirin Müdüriyeti nce Maliye Nezareti ne taşra mültecilerinin yerleştirilmesi için talepte bulunulmuştur 156. Başkentte ise 1920 yılı içerisinde göç edenlerin sayısının artması ile birlikte iskân için yakın çevrede yer bulma arayışı içerisine girilmiştir. Ağaçlı köyünde askeriyeye ait 40 kadar bina ile bunların civarında dönüm araziye 16 hanelik 120 nüfus iskân edilmiştir. Ayrıca köye daha ne kadar muhacir iskânının mümkün olabileceğinin incelenmesi ve gerekli teftişlerde bulunmak üzere muhacirin müfettişi Seyfi Bey ile İstanbul Muhacirin Müdürü Muzaffer Alaattin Bey bölgeye gitmiştir 157. Temmuz ayında ise iskâna elverişli mahal tespiti için bu defa Akpınar ve Kemerburgaz nahiyesine gidilmiştir 158. İskâna elverişli yerlerde kısa sürede muhacir köyleri teşkil edilmiştir. Örneğin Ağaçlı köyüne dört ay zarfında iskân edilen muhacirler 30 haneye ulaşarak ayrıca 155 BCA, / İleri, , s İleri, , s İleri, , s.2.

295 278 bir köy teşkil ettikleri gibi idare-i umumiye vilayet kanunu gereğince ihtiyar heyetinin tespit edilmesi gibi gerekli kanun muamelelerinin yapılması için işlemler başlatılmıştır 159. Muhacir köyleri teşkil etme çalışmaları taşrada da devam etmiştir. Maliye Nezareti nden tarihinde Adana vilayetine gönderilen yazıda Adalı çiftliğine 300 haneden oluşan Siroz muhacirlerinin iskânıyla altı köy teşkil edilmesi bildirilmiştir. Çiftlikte Harbiye Nezareti nce hara tesisinden geri kalacak arazinin hükümetçe tebliği tarihinden itibaren 3 ay zarfında imarının üstlenilip ziraat erbabı olan 300 hanelik muhacirin iskânı uygun görülmüştür Ocak 1921 de Aşair ve Muhacirin Müdüriyeti ne takdim edilen aşağıdaki cetvelde Balkan Harbinin başlangıcından itibaren Bursa ve kazalarında iskân ve iaşeleri yapılan muhacir ile mültecilerin miktarı gösterilmiştir: Erkek Nüfus Kadın Nüfus Toplam Nüfus Balkan Harbi muhacirleri senesi İzmir ve havalisi senesi mültecileri Ermeni mültecileri Yenişehir Kazası Bunların dışında Yunan Ordusunun isteği üzerine yine Bursa ya gelen nüfus Rum ve Ermeni mülteci kayıt edilmemiştir 161. Dâhiliye Nezareti ile Muş Mutasarrıflığı arasında Şubat 1921 de gerçekleştirilen görüşmelerden ilk baharda gelecek olan Revan muhacirlerinin bölgede iskânlarına karar 159 İleri, , s BCA, / BCA, /

296 279 verildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca Muş Mutasarrıflığı nın iskan için talep ettiği tahsisata olumlu cevap verilmiştir 162. Gördes kasabasının Yunanlılar tarafından yakılması nedeniyle açıkta kalan ahalisinin iskânlarının temini hususunda Saruhan mebuslarından 2 kişi ile Hilâl-i Ahmer ve muhacirin idaresinden birer kişiden oluşan bir yardım heyeti teşkili edilmesi gerektiği yönünde 29 Mayıs 1921 tarihinde Dâhiliye Vekâleti nden Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ne bir yazı gönderilmiştir yılına gelindiğinde iskân faaliyetlerine hız verilmiştir. Özellikle Sakarya Savaşı sonrası Anadolu da Yunan ordusunun savunmaya geçmesi ile birlikte daha sistemli hareket edilmiştir. Muhacir ve mültecilerin iskânlarının yapılabilmesi için Ankara hükümetinden para talep edilmiştir. Sivas tan Ankara ya Sıhhiye Vekâleti ne telgraf gönderilerek muhacir ve mültecilerin iskânı için havalename gönderilmesi istenmiştir. Bunun üzerine muhacirin bütçesinin 180. faslının 4. maddesinin iskân tertibinden kuruşluk havalenamenin tanzim edilerek Sivas a gönderilmesi kararlaştırılmıştır 164. Mart 1922 de ise bahar mevsimin gelmesiyle vilâyet-i şarkiye ve kurtarılmış yerlerin mültecilerinin henüz sevk edilmemiş olanlarının iadelerine başlanması ve bir takım muhacirlerin de iskân edilmeleri için tahsisat ayarlanmaya çalışılmıştır. Bunun için sene-i haliye bütçesinin sevk ve iskân muamelelerinin gecikeceği göz önüne alınarak bir önceki sene olduğu gibi tahsisattan avans alınarak sarfiyat yapılmasına izin verilmesine dair kanun layihası düzenlenmiştir. Bu kanun layihasına göre 1922 senesinin muhacirin bütçesinin masarif-i umumiye tahsisatından icra edilmek üzere avans olarak liranın sarfına izin verilmiştir 165. İleri gazetesi iskân konusunda Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti tarafından yapılan çalışmalara yer vermiştir. Vekâletin muhacir ve mültecilerin iskânına ait mesai ile ciddi anlamda meşgul olmaya başladığı belirtilmiştir. Mevcut iskân mıntıkaları hakkında incelemelerde bulunulduğu ve toplanacak bilgiler çerçevesinde iskân mıntıkalarının ilan edileceği yazılmıştır. Habere göre iskân bölgeleri: Samsun, Çorum, Adana ve daha bazı yerlerdir. Buralardan çevre livalar dâhilinde ne kadar muhacirin yerleştirileceği hakkında 162 BCA, / KA, 12/ BCA, / BCA, 97-10/ /

297 280 vekâlete malumat verilmesiyle iskân mıntıkaları şekillenecektir. Özellikle Ankara Anlaşması sonrası Fransa nın çekilmesi ile birlikte Adana mültecilerinin iskânlarına öncelik verilmiştir. İşgal esnasında Pozantı ve havalisine dağılan Adana mültecileri anlaşmayla birlikte hemen memleketlerine dönmüşlerdir. Bu ahaliye ne surette yardım edileceği ve iskân muamelesinin nasıl cereyan edeceğine dair teferruatların tespit edilmeye çalışıldığı haber alınmıştır 166. Bir ay sonra aynı gazete muhacir ve mültecilerin iskânları için köylerin planlarının hazırlandığı haberini yayınlamıştır. Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye, Dâhiliye ve İktisat Vekâletler bu konuda ortak çalışma yürütecekleri bildirilmiştir. Her mıntıkaya iskân işleriyle uğraşmak üzere rüesa-i mülkiyenin riyaseti altında bir tabip, mühendis, ziraat mütehassısı, kâtip ile mahalli ahaliden ziraata aşına bir kişi görevlendirilecektir. Köylerin inşası için muhacirin bütçesine konulan tahsisattan başka Reji İdaresi ile Ziraat Bankası ndan da yardım edileceği belirtilmiştir 167. Büyük Taarruz için hazırlıkların yapıldığı dönemde Sıhhiye Vekâleti nin iskân-ı muhacirin tatbikine muayyen talimatnamesi Akşam gazetesinde yayınlanmıştır. Talimatname aşağıda belirtilen hususları içermektedir: 1-Hicret tarihinden itibaren iskân muamelesi görmemiş ve hicreti 6 seneyi geçmemiş olan muhacirler iskân talep edebilirler ve bunlar birinci sınıf muhacir sayılırlar. 2-Birinci maddedeki sıfatlara sahip iseler de kendiliklerinden iş güç edinmiş fakat henüz bir yurt edinememiş olan muhacirler dahi iskân talep edebilirler. Bunlar ikinci sınıf muhacir sayılır. 3-Birinci maddedeki şartlara sahip Türkiye tabiiyetini kabul etmiş olan ecnebi memleketler mültecileri dahi merkezden yapılacak mesaide ve karar üzerine iskân talep edebilirler ve bunlar üçüncü sınıf muhacir sayılırlar. 4-Her vilayet ve liva derhal lazım gelen ilanlarda bulunacak ve iskân talebinde bulunan muhacirlerin miktarını, hicret tarihini, hicret mahallini, senelerini ve aile efradını gösterir bir cetvel oluşturarak vekâlete bildirecektir. Bu cetvellere göre muhacirlerin yola çıkacakları uygun zaman vekâletten bildirilecektir. 5- Vekâletçe iskân mıntıkası tayini ve ilan olunacak yerlerden birini tercih etme konusunda birinci ve ikinci sınıf muhacirin serbesttirler. Ancak vekâletin gösterdiği 166 İleri, , s İleri, , s.2.

298 281 mıntıkayı kabul edenler ile kendi arzusu dâhilinde bir mıntıka tercih edenler ayrı muameleye tabidirler. 6-Üçüncü sınıf muhacirin mutlaka vekâlet tarafından tahsis olunacak mıntıkalarda iskâna mecburdurlar. 7-Birinci sınıf muhacirin vekâletin gösterildiği yerde iskânı talep olduğu takdirde şu an bulundukları yerden iskân mıntıkasına kadar 5 Haziran 1920 tarihli nizamname ve bu nizamnamenin tatbikine ait ilgili 3 Temmuz 1921 tarihli talimatnameye göre parasız sevk ve sevk esnasında iaşe olunur. 8-İkinci sınıf muhacirin vekâletin gösterdiği yerde iskâna talip olduğu takdirde son Balkan Harbinden dolayı hicret eden muhacirine hükümetçe muavenet hakkındaki 1 Eylül 1916 (1332) tarihli kanun ile Rum vilayetlerindeki emlak-ı müessesat vb. emval-i gayrimenkullerine el konulan muhacirine, hıyaneti vataniye suçundan dolayı firar eden kişilere ait metrukenin temliki hakkında İcra Vekilleri Heyeti nin 15 Şubat tarihli 1394 numaralı kararnamesi gereğince yardım göreceklerdir. Bu sınıf muhacirin ilan edilen iskân mıntıkasından birini tercih ve seçtiği takdirde birinci sınıf muhacir sayılır ve her iki şekilde de menatık-ı iskâna kendi vesaitleri ile gitmek mecburiyetindedir. 9-Üçüncü sınıf muhacirin vekâletçe kabul ve tebliğ olunacak karara göre muamele görürler 168. Mesken inşası için başlıca malzeme olan kerestenin temini için bulunan çözüm ise mevcut ormanlardan yararlanmak olmuştur. Bu konuda meclise çeşitli bölgelerin mebusları tarafından takrirler verilmiştir. Sonuçta hazırlanan bir kanun ile muhacir ve mültecilerin meskenlerinin inşası için ormanlardan kereste temin edilmesi sağlanmıştır. Mecliste tarihli oturumda Erzincan mebusu Tevfik Bey tarafından verilen takrir de Refahiye havzasına geri dönen ahalinin yakındaki ormandan keseceği kerestenin orman resminden muaf tutulması talep edilmiştir 169. Isparta mebusu Hacı Tahir Bey de 168 Akşam, , s Takrir de Erzincan havalisinde bulunan Refahiye havzası halkının Rus istilası esnasında hükümetçe tehcire tabi tutularak memleketlerini terke mecbur bırakıldıkları iddia edilmiştir. İstilanın sona ermesinin ardından geri dönen ahali meskenlerini harap bir halde bulmuştur. Bunun üzerine meskenlerin yeniden inşası veya tamir suretiyle iskâna uygun hale getirilmesi için teşebbüste bulunulmuştur. Fakat kasaba halkının hakkı ihtitâb (orman civarındaki köy halkının ihtiyaçları ölçüsünde ormandan parasız odun kesme hakkı) olan Dumanlı ormanından meskenlerinin tamir ve inşası için keseceği kerestenin değerinin on katı üstünde bir Orman Resmi verilmesine mecbur tutulmuştur. Buna karşın bu ormandan yararlanma hakkı olmayan Erzincan halkı için sarf olunacak kerestenin bu vergiden istisna edildiği belirtilmiştir. Bu nedenle Refahiye

299 282 savaşın sonlarına doğru kendi seçim bölgesi için aynı muafiyet talebinde bulunmuştur tarihinde meclise verdiği takririn de Isparta nın Uluborlu kazasında çıkan yangında 300 ü aşkın hanenin yanması dolayısıyla meskensizlik yüzünden ahalinin hicret etmeye başladığı belirtilmiştir. Meclisin tarihli oturumunda Heyet-i Vekile nin meccanen kereste kesilmesine dair kanun teklifi üzerine meselenin halledilmiş olduğu beyan edilmiştir. Böylece bu doğrultuda gerçekleştirilen talepler için genel bir karar verilmiştir Haziran 1922 de meccanen kereste kesilmesine müsaade edilmesine dair kanun kabul edilmiştir. Kanunun kapsamı geniş tutulmuştur. Yangın, sel, isyan, harp ve istila sonucu tahribat meydana gelen meskenlerin tamiri ve inşası için mahalli meclis veya nahiye heyet-i idareleri tarafından tanzim edilecek mazbatalar üzerine İktisat Vekâletince tayin olunan müddet zarfında gereken kerestelerin miri ormanlardan sigortalı olanlar müstesna olmak üzere bedava kesilmesine müsaade olunmuştur 171. Çıkarılan kanuna rağmen yapılan tahribatlar nedeniyle Anadolu ahalisinin iskânı için yapılacak binaların kerestelerinin büyük kısmının Romanya'dan tedarikine ihtiyaç duyulmuştur. Ancak getirilecek kerestenin Hilâl-i Ahmer eşyası gibi rüsumattan muaf olması hakkında gereken teşebbüslerin yapılması için 28 Kasım 1922 de Doktor Hikmet Bey Ankara Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ne bir yazı göndermiştir 172. Temmuz 1922 de Batı Anadolu mültecisi olarak nüfus kayıt olunmuştur. Bunların büyük kısmının Denizli livasıyla Aydın ve Karahisar'ın işgale uğramayan yerlerinde iskân edilmesi uygun görülmüştür. Ayrıca kalanların iskânı için İzmit ve Antalya gibi mıntıkalarda dâhil edilmiştir 173. Muhacir ve mülteciler iskân edilmeden önce çeşitli hususlara dikkat edilmiştir. Örneğin Bandırma taraflarından İstanbul a getirilen 98 ve 52 nüfustan oluşan iki kafile Çerkez, Tatar ve Boşnak muhacirlerinin önce tahkikattan kasabası halkının da bu vergiden muaf tutulması teklif edilmiştir. Takrir İktisat Encümenine havale edilmiştir. TBMMZC, Devre I, Cilt I, İçtima Senesi I, s Kalan evlerde ise birçok ailenin bir arada yaşamasından dolayı sıhhi koşullar bozulduğundan hastalıklar meydana gelmiştir. Halk fakir olduğu içinde mesken inşası için gerekli olan keresteler tedarik edilememiştir. Çözüm olarak Eğridir, Garip, Söğütdağı ve Akdağ ormanlarından bedava temin edilmesi istenmiştir. TBMMZC, Devre I, Cilt 20, İçtima Senesi 3, s TBMM Kavanin Mecmuası, Devre I, Cilt I, s KA, 1229/ Vakit, s. 2.

300 283 geçirilmesine karar verilmiştir. Bunlardan bir kısmının o havalideki Müslümanlar aleyhinde Yunan mezalimine iştirak etmiş olduklarının ihbar edilmesi üzerine bu karar alınmıştır. Zabıtaca hüviyetlerinin tahkik edilmesi neticesinde masumiyetleri anlaşılanların muhacirin idaresince iskân ve iaşelerinin yapılması onaylanmıştır 174. Savaşın sona ermesinin ardından Ekim ayının sonlarında iskân konusunda meydana gelen itirazları önlemek içinde bir kanun layihası hazırlanmıştır. Buna göre iskâna dair tüzük ve yönetmeliklere muhalefet eden muhacir ve mültecilere verilmiş olan emlak ve arazi gibi mülklerin geri alınması ve bunların milli hudutlar dışına ihraç edilmesi öngörülmüştür 175. Mesken inşası için başlıca malzeme olan kerestenin temini için mevcut ormanlardan yararlanılmıştır. Bu konuda meclise çeşitli bölgelerin mebusları tarafından takrirler verilmiştir 176. Sonuçta hazırlanan bir kanun ile muhacir ve mültecilerin meskenlerinin inşası için ormanlardan kereste temin edilmesi sağlanmıştır. Meclisin tarihli oturumunda Heyet-i Vekile nin meccanen kereste kesilmesine dair kanun teklifi üzerine meselenin halledilmiş olduğu beyan edilmiştir. Böylece bu doğrultuda gerçekleştirilen talepler için genel bir karar verilmiştir Akşam, , s BCA, 102-2/ / Mecliste tarihli oturumda Erzincan mebusu Tevfik Bey tarafından verilen takrir de Refahiye havzasına geri dönen ahalinin yakındaki ormandan keseceği kerestenin orman resminden muaf tutulması talep edilmiştir Takrir de Erzincan havalisinde bulunan Refahiye havzası halkının Rus istilası esnasında hükümetçe tehcire tabi tutularak memleketlerini terke mecbur bırakıldıkları iddia edilmiştir. İstilanın sona ermesinin ardından geri dönen ahali meskenlerini harap bir halde bulmuştur. Bunun üzerine meskenlerin yeniden inşası veya tamir suretiyle iskâna uygun hale getirilmesi için teşebbüste bulunulmuştur. Fakat kasaba halkının hakk-ı ihtitâb (orman civarındaki köy halkının ihtiyaçları ölçüsünde ormandan parasız odun kesme hakkı) olan Dumanlı ormanından meskenlerinin tamir ve inşası için keseceği kerestenin değerinin on katı üstünde bir Orman Resmi verilmesine mecbur tutulmuştur. Buna karşın bu ormandan yararlanma hakkı olmayan Erzincan halkı için sarf olunacak kerestenin bu vergiden istisna edildiği belirtilmiştir. Bu nedenle Refahiye kasabası halkının da bu vergiden muaf tutulması teklif edilmiştir. Takrir İktisat Encümenine havale edilmiştir. TBMMZC, Devre I, Cilt I, İçtima Senesi I, s Isparta mebusu Hacı Tahir Bey de savaşın sonlarına doğru kendi seçim bölgesi için aynı muafiyet talebinde bulunmuştur. Meclise verdiği takririn de Isparta nın Uluborlu kazasında çıkan yangında 300 ü aşkın hanenin yanması dolayısıyla meskensizlik yüzünden ahalinin hicret etmeye başladığı belirtilmiştir. Kalan evlerde ise birçok ailenin bir arada yaşamasından dolayı sıhhi koşullar bozulduğundan hastalıklar meydana gelmiştir. Halk fakir olduğu içinde mesken inşası için gerekli olan keresteler tedarik edilememiştir. Çözüm olarak Eğridir, Garip, Söğütdağı ve Akdağ ormanlarından bedava temin edilmesi istenmiştir. TBMMZC, Devre I, Cilt 20, İçtima Senesi 3, s.93.

301 Haziran 1922 de meccanen kereste kesilmesine müsaade edilmesine dair kanun kabul edilmiştir. Kanunun kapsamı geniş tutulmuştur. Yangın, sel, isyan, harp ve istila sonucu tahribat meydana gelen meskenlerin tamiri ve inşası için mahalli meclis veya nahiye heyet-i idareleri tarafından tanzim edilecek mazbatalar üzerine İktisat Vekâletince tayin olunan müddet zarfında gereken kerestelerin miri ormanlardan sigortalı olanlar müstesna olmak üzere bedava kesilmesine müsaade olunmuştur 178. Çıkarılan kanuna rağmen yapılan tahribatlar nedeniyle Anadolu ahalisinin iskânı için yapılacak binaların kerestelerinin büyük kısmının Romanya'dan tedarikine ihtiyaç duyulmuştur. Ancak getirilecek kerestenin Hilâl-i Ahmer eşyası gibi rüsumattan muaf olması hakkında gereken teşebbüslerin yapılması için 28 Kasım 1922 de Doktor Hikmet Bey Ankara Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ne bir yazı göndermiştir 179. İleri gazetesi hicretzedeler için Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti tarafından yayınlanan aşağıdaki emirnameyi neşretmiştir: 1-Kurtarılmış mahallerden öncelikle yurtları tamamıyla harap olmamış ve katti iskâna tabi tutulmamış muhacir ve mülteciler sevk edilerek yurtlarında yerleştirileceklerdir. 2-Emval-i metruke muhacirine servet-i zaiyeleri itibara alınarak taksim ve tevzi olunacaktır. 3-İşgal zamanında Yunanlılar tarafından gasp olunan emlak ve arazi sahiplerine iade olunacaktır. 4-Hanesi veya karyesi tahrip edilmiş olanlara hükümet tarafından veya Hilâl-i Ahmer İmdat Heyetleri tarafından süratle yardım edilecektir. Kendilerine baraka ve çadırlar dağıtılacaktır. 5-Hicret edenlere yemeklik tohumluk ve bir çift hayvan dağıtılacaktır. 6-Muhtaç ve kimsesiz muhacirler Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti tarafından iaşe olunacaktır 180. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti de Batı Anadolu mültecilerine yardım yapılması ve bunların hanelerinin tamiri ve barakalarının inşası suretiyle soğuktan korunmaları için çalışmalar başlatmıştır. Bu yardım meselesi ile Hilâl-i Ahmer in Ankara merhusu İsmail Besim Paşa, 178 TBMM Kavanin Mecmuası, Devre I, Cilt I, s KA, 1229/ İleri, , s.3.

302 285 Dr. Celal Muhtar ve Dr. Ömer Lütfi Beyler meşgul olmuştur. Hatta Dr. İsmail Besim Paşa ile Dr. Ömer Lütfi Bey in İstanbul dan Anadolu ya gitmeleri kararlaştırılmıştır. Bu iş için lira sarf edileceği tahmin edilmiştir. Lazım olan eşyaların ise büyük bir kısmı satın alınmıştır. Reşit Paşa vapuru ile Hilâl-i Ahmer ce satın alınmış olan kereste, elbise, çamaşır, ayakkabı ve bunların nakliyatında kullanılacak kamyonların İzmir e taşınması planlanmıştır 181. Bir yandan yardımlar yapılırken diğer yandan yeni mağdurlar ülke topraklarına sığınmaya başlamıştır yılının son günlerinde Ayvalık tan Büyük Millet Meclisi Riyasetine gönderilen bir yazı ile Yunanlıların mezalim ve imha politikası neticesinde Midilli Müslüman ahalisinin mallarını terk ederek kasabaya iltica ettikleri bildirilmiştir. Bunların cami ve medrese köşelerinde sefil perişan sürünmekte bulundukları üstelik bıraktıkları hanelerinin Rum muhacirler tarafından işgal edildiği belirtilmiştir. İskânları için izin verilmesi istenmiştir 182. Barış görüşmeleri devam ederken ülkenin imarı için çalışmalara hız verilmiştir. 3 Nisan 1923 te havali-i şarkiye muhacirlerinin iadesi ve meskenlerinin tamir ve inşası için tahsisat verilmesine dair kanun kabul edilmiştir. Bu kanunla sadece Vilâyât-ı Şarkiye değil Yunan istilasından kurtulan batı bölgeleri içinde tahsisat konulmuştur. Kanunun maddeleri şu şekildedir: 1-Havali-i şarkiye de Rus istilasına maruz kalan mahaller ahalisinden dâhile hicret etmiş olanların memleketlerine iadeleri için 1339 senesi Muavenet-i İçtimaiye bütçesinde (Havali-i şarkiye ahalisinden dâhile hicret edenlerin iade masrafı) namıyla açılacak B/180 faslına yüz elli bin lira tahsisat vazolunmuştur. 2-Sonradan Yunan istilasından kurtarılan ve geri alınan mahallerden gayr-ı aksamı memlekette harp dolayısıyla kısmen ya da tamamen harap olan kura ve kasabalarda meskenlerin tamir ve inşası için Maliye bütçesinde (Ahvali harbiye dolayısıyla harap olan meskenlerin tamir ve inşası masrafı namıyla açılacak Z/99 faslına bir milyon lira tahsisat konulmuştur. 181 Akşam, , s BCA, /

303 286 3-İkinci madde ile verilen tahsisat her mahalde keşif yapıldıktan sonra meydana çıkacak tahribat bedeli imarına nazaran yüzde nispetinde dağıtım ve en acil tamirat ve inşaata göre sırasıyla tahsis olunur. 4-Birinci ve İkinci maddelerle verilen tahsisattan 1339 sene-i maliyesi zarfında sarf edilemeyen miktarı 1340 senesinde sarf edilebilir. 5-İş bu kanun yayınlanmasından itibaren geçerlidir. 6-İş bu kanunun icrayı ahkâmına Maliye ve Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye vekilleri memurdur TBMM Kavanin Mecmuası, Devre I, Cilt I, s.372.

304 287 ALTINCI BÖLÜM ERMENİ VE RUMLARIN SEVK VE İSKÂNI 6.1. Sevk ve İskân Çalışmaları Osmanlı Devletinin Çalışmaları Osmanlı Devleti daha I. Dünya Savaşı sona ermeden Ermeni ve Rumların geri dönüşü için çalışmaları başlatmıştır. İlk etapta Meclis-i Vükelâ nın 10 Nisan 1918 tarihli toplantısında Rum, Ermeni ve Suriye den tehcir edilmiş olan Araplardan 60 yaşını geçen ve yardıma muhtaç olanların memleketlerine iadesi karara bağlanmıştır 1. Dâhiliye Nazırı Talat Paşa tarafından iskân bölgelerine gönderilen talimatta ise Savaş nedeniyle askeri karar ile bir bölgeden çıkarılarak diğer bölgelere sevk edilmiş olan bütün tebaanın çıkarıldıkları bölgelere geri dönmelerine izin verilmesi Meclis-i Vükela tarafından karar alınmış olduğundan geri dönmek isteyenlere izin verilmesi ve bu kararın ülkenin genel durumu dikkate alınarak gerçekleştirilmiş bulunduğundan emrin uygulamasında kesinlikle ertelemeye izin verilmeyeceği bildirilmiştir 2. Bunun yanı sıra Ermeni ve Rum ahaliden göç edenlerle ilgili önceden alınan kararlar da gözden geçirilmiştir. Dâhiliye Nezareti, mütareke imzalanmadan bir ay önce Sicil-i Nüfus Müdüriyeti ne gönderdiği yazı ile 1915 tarihinde Yunanistan'a hicret eden Rumların kayıtlarının silinmesi ile ilgili genelgenin acilen yerine getirilmesini talep etmiştir 3. I. Dünya Savaşının sonlarına doğru tehcir edilmiş olan gayrimüslimlerin geri dönüşü ile ilgili çalışmalara hız verilmiştir. Osmanlı Devleti nin savaştan yenilgiyle ayrılması da bu konuyla ilgili alınan kararlarda belirleyici unsur olmuştur. İttihat ve Terakki Hükûmeti çekildikten sonra yeni Ahmet İzzet Paşa Hükûmeti nin ilk icraatlarından biri tehcir edilen Ermenilerin yerlerine dönüş kararının alınması olmuştur. 18 Ekim 1918 tarihinde Meclis-i Vükela kararı ile bütün vilâyetlere, göç ettirilen Ermenilerin yerlerine 1 Selçuk Ural, Mütareke Döneminde Gayrimüslim Muhacirlerin İskânı, Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, S 14, İstanbul 2006, s.54.; İbrahim Ethem Atnur, Osmanlı Hükümetleri ve Tehcir Edilen Rum ve Ermenilerin Yeniden İskanı Meselesi, Atatürk Yolu Dergisi, C IV, S 14, 1994, s Mustafa Özdemir, I. Dünya Savaşı Sırasında Osmanlı Devleti Tarafından Gerçekleştirilen Rum Tehciri, ÇTTAD, VI/14, İzmir 2007, s Gönderilmesi istenen genelge 1915 yılında Edirne, Aydın, Bursa vilayetleriyle Karesi, Çatalca ve Çanakkale Mutasarrıflıklarına tebliğ edilmişti. BOA, DH. SN.THR. 80/ 106.

305 288 döneceği ve gerekli her türlü kolaylık ile yol ve yerleşim yerlerindeki güvenliğin sağlanması emri tebliğ edilmiştir 4. Meclis-i Vükela tarafından onaylanan hususlar Dâhiliye Nezareti ve Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti tarafından vilayet ve müstakil sancaklara bildirilmiştir. Ayrıca İzzet Paşa Hükümeti Meclis-i Mebusan a tehcire tabi tutulan şahıslar hakkında 1915 te alınan iki kararnamenin reddini isteyen bir takrir sunmuştur 5. Osmanlı Devleti tehcire tabi tutulanların geri dönüşü ve eski yerlerine yerleştirilmelerini belli bir program dâhilinde yürütmek için 18 Aralık 1918 tarihli geri dönüş kararnamesini hazırlamıştır. Kararname hükümleri geri dönmek isteyen Rum muhacirlere aynen uygulandığı gibi kendileri firar etmiş olanlar da geri dönüş izninden yararlanmışlardır 6. Geri dönüş kararının alınmasının ardından Ankara Valisi tarafından Kasım ayı içerisinde gönderilen üç ayrı telgrafla dönme talebinde olanlar hakkında Dâhiliye Nezareti ne bilgi verilmiştir. Bu telgraflardan ilkinden, Yabanabad merkezden 20 ve Yaylacık karyesinden 101 Ermeni'nin dönmeye talip oldukları anlaşılmaktadır 7. İkinci telgrafın içeriğine göre, İskilip te Samsunlu, Gümüşhaneli ve Giresunlu 54 hanede 179 Rum nüfus bulunmaktadır 8. Üçüncü telgrafta ise, Mecitözü kazasında bulunan ve Samsun'un muhtelif köylerinden olan 126 hanede 604 Rum nüfusunun dönüş talebinde bulunduğu bilgisi yer almaktadır. Valilik ise bu bilgiler ışığında dönüş talebinde bulunanlarla ilgili iskân, iaşe ve seyahat güvenliklerinin temin edilmesini gerekli yerlere tebliğ etmiştir 9. Bunun yanı sıra Aşair ve Muhacirin Müdüriyetince Adana ya gönderilen bir telgrafla memleketlerine iade edilecekleri bildirilmiş Ermenilerin genel tebligat gereğince seyahatlerinde kolaylık sağlanması ve gidecekleri mahallerde iaşe ve iskân gibi ihtiyaçlarının giderilmesi için gereken hazırlıkların tamamlanması istenmiştir Muammer Demirel, Türkiye de Kalan Ermeni Nüfusu, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C XXI, S 62, Temmuz 2005, s ; 18 Ocak 1919 da toplanan Paris Barış Konferansı nda da göç etmiş olan Ermeni ve Rumların yerlerine dönmeleri konusu görüşülerek karara bağlanmıştır. Adnan Sofuoğlu, İzmir in İşgali Sonrasında Yunanlıların Batı Anadolu da İşgali Genişletmeleri ve Bölgede Oluşan Milli Direniş, Atatürk Yolu Dergisi, S.29-30, Mayıs-Kasım 2002, s İbrahim Ethem Atnur, 1918 Yılında Osmanlı Devleti ve Ermeni Meselesi, Ermeni Araştırmaları 1. Türkiye Kongresi Bildirileri, Cilt I, Asam Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Yayınları No:3, Ankara, 2003, s Mehmet Çevik, Ermenilerin Tehcir Sonrası Geri Dönüşü İle İlgili Osmanlı Devleti nin Uygulamaları, Ermeni Araştırmaları 1. Türkiye Kongresi Bildirileri, Cilt I, Asam Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Yayınları No:3, Ankara, 2003, s.123, BOA, DH. ŞFR. 601/ BOA, DH. ŞFR. 602/ BOA, DH. ŞFR. 603/ BOA, DH. ŞFR. 93/ 255.

306 289 Dâhiliye Nezareti nin geri gelenler ve iskân edilmiş olanların sayıları hakkında Aydın vilayetine göndermiş olduğu telgraf dikkat çekicidir. Nezaret bu telgrafta Kuşadası ndan çıkarılan Rumlardan geri gelenlerin ve iskân edilmiş olanların miktarlarının ayrı ayrı bildirilmesini istemiştir. Gönderilecek olan rakamlar İngiliz Mümessilinin kendisindeki malumat ile karşılaştırılacağından hakikat olmasına özen gösterilmesi ayrıca belirtilmiştir 11. Geri dönüş kararının alınmasına karşılık hükümetin bilgisi dışında gerçekleştirilen seyahatler bir takım sıkıntıların yaşanmasına neden olmuştur. Yaşanan sıkıntılar karşısında bir açıklama yapan Dâhiliye Nazırı İsmail Canbolat Bey; Ermeni ve Rum muhacirlerin kesin olarak döneceklerini ancak geri döneceklerin mahrumiyetine sebep olmamak için memleketlerinde icap eden hazırlıkların yapılması gerektiğine dikkat çekmiştir. İşlerin muntazam yürümesi için önce illerle haberleşilmesi ve gelecek bilgilere göre hareket edilmesinin gerektiği belirtilmiştir. Zira geri gelecek ailelerin ikametleri için hazır yer bulunmazsa dönmelerinde bir fayda yoktur 12. Muhacirin Müdüriyeti de bu görüş doğrultusunda, bir karışıklık meydana gelmemesi için, dönmek isteyen şahısların gidecekleri yerle haberleşip miktarlarının bildirilmelerini şart koşmakta idi 13. Özellikle savaş yıllarında Vilâyat-ı Şarkiyenin Rus istilasına uğraması ve Ermeni çeteleri tarafından yapılan tahribat sonucu iaşe ve mesken sıkıntısı ortaya çıkmıştı. Bu durum hem Müslüman hem de gayr-i Müslim mültecilerin iadesi konusunda gecikmelerin yaşanmasına neden olmuştur. Nitekim geri dönüş kararının bildirildiği yazıda Erzurum, Trabzon, Van, Bitlis, Diyarbakır ve Elazığ vilayetleriyle Erzincan Mutasarrıflığı dâhilinde iaşe vasıtalarının yetersizliğinden dolayı buralara dönmek isteyenler için öncelikli olarak mahalleriyle haberleşilmesi istenmiştir. Bu bölge ahalisinin seyahat, iaşe ve iskânları temin edildikçe yavaş yavaş dönmelerine izin verilmesi uygun görülmüştür 14. Ayrıca bölgeden Dâhiliye Nezareti ne gönderilen telgraflarda bu sorun sıkça dile getirilmiştir. 11 Kasım tarihinde Erzincan dan Dâhiliye Nezareti ne gönderilen telgrafta Erzincan ahalisinden olup önceden Kafkasya'ya iltica etmiş olan Ermenilerin miktarının tespit edilemediği beyan edilmiştir. Üstelik livanın her tarafında 11 BOA, DH. ŞFR. 96/ Atnur, Rum ve Ermenilerin İskânı, s A.g.e., s Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara, 2007, s

307 290 iaşe hususunda ciddi bir sıkıntı yaşanmaktadır. İaşe temini için İaşe Nezareti ne yapılan müracaattan ise bir cevap alınamamıştır. İskân konusunda da aynı sıkıntıların mevcut olmasından dolayı miktarı bilinmeyen Ermenilerin liva dâhilinde iskân ve iaşesine imkân görülmediği bir kez daha bildirilmiştir. Ancak bir sonraki hasat zamanında iadeleri halinde iskân ve iaşe edilebilecekleri ifade edilmiştir 15. Van Valisi tarafından tarihinde Dâhiliye Nezareti ne gönderilen telgrafta da benzer sıkıntılardan bahsedilmiş ve seferberlik emriyle Diyarbakır'a sevk edilmiş olan Ermenilerin Van'a dönmeye başladıkları bildirilmiştir. Ancak hepsi köylerine dağıtılamamıştır. Çünkü vilayetteki jandarma mevcudu, kadrosunun beşte biri derecesinde olduğu için bunları köylerine dağıtmakta mahzur görülmüştür. Bunun yanı sıra ilkbaharda Kantarcık ve Bardakçı köylerinde iskân ve iaşeleri uygun görülenlere ise hayvan ve tohumluk tedariki için çalışılmakta olduğu belirtilmiştir. Ancak vilayette bulunan mevcut zahirenin bir kısmına ordu tarafından el konulmuş olup iaşe nezaretine gönderilen yazılara ise cevap verilmemiştir. Bu durum karşısında mevcut zahire 3-4 ay halkı iaşeye yetecek düzeydedir. Orduların terhisi münasebetiyle 6. ve 9. Orduların aşar ve mübaaya zahiresini tamamen vilayet iaşe komisyonu emrine terki talep edilmiştir. Ayrıca meskenlerin tamir edilmesi ve açıkta kalan halkın iskânı için de tahsisat istenmiştir 16. Muhacirin Müdür-i Umumisi Hamdi Bey tarafından gönderilen cevapta, eski köylerinde dağınık şekilde iskân edilemeyecek Ermenilerin Van vilayeti merkezinde veya civar köylerde yerleştirilmesinin uygun olduğu tebliğ edilmiştir 17. Aralık ayında Van dan gönderilen bir başka yazıda da jandarma mevcudunun artmaya başlaması üzerine Bitlis ten gelen Ermenilerin kendi köylerine yanlarına muhafız verilerek yerleştirilmekte oldukları görülmektedir 18. Bitlis ten Dâhiliye Nezareti ne Ocak 1919 da gönderilen telgrafta ise Ahlât kazasına gelecek Ermeni mültecilerin iskân ve iaşelerinin mümkün olmadığı bildirilmiştir. Zira bunların köylerindeki haneleri Rus istilası esnasında tamamen harap olduğu gibi zahirede mevcut değildir 19. Rum ve Ermeni mültecilerin iskânları için geçici çözümler bulunmaya çalışılmıştır. İzmit Mutasarrıfı tarafından tarihinde Dâhiliye Nezareti ne gönderilen telgrafta 15 BOA, DH. ŞFR. 602/ BOA, DH. ŞFR. 603/ BOA, DH. ŞFR. 93/ BCA, / BOA, DH. ŞFR. 609/ 2.

308 291 İzmit'te Ermenilere ait hanelerin birçoğunun harap olduğu (muhacir ve mülteciler tarafından pencere ve kapıları sökülüp satıldığı) ve geri kalanlarında ise muhacir ve mülteciler bulunduğu beyan edilmiştir. Bu durum karşısında hanelerin genişliğine göre birkaç aile yerleştirilmek suretiyle bir kısım binaların tahliye edilip Ermenilerin yerleştirilmekte olduğu belirtilmiştir 20. Rum ve Ermenilerin sevklerin gerçekleştirilebilmesi için Harbiye Nezareti seferberlik tahsisatından yararlanılmıştır. Hükümet Rum, Ermeni ve Arap muhacirlerinin yeniden iskân ve iaşeleri için seferberlik tahsisatından altmış milyon kuruşun tahsisini kararlaştırmıştır 21. Alınan karar doğrultusunda Rum ve Ermenilerin masrafları için seferberlik tahsisatından yararlanılmaya başlanmıştır. 11 Kasım 1918 de Kütahya Mutasarrıflığı na memleketlerine dönmelerine müsaade edilen Ermeni ve Rum muhacirlerin birikmiş yevmiyeleri ile sevk masrafları için Harbiye Nezareti seferberlik tahsisatından kuruşluk havalename gönderileceği bildirilmiştir 22. Aralık ayında da Ankara vilayetiyle Dâhiliye Nezareti arasında gerçekleşen yazışmalardan Ankara vilayeti dâhilindeki Suriyeliler ile Rum ve Ermeni aileleri için seferberlik tahsisatından kuruş sarf edilmiştir 23. Tehcirden dönen Rum ve Ermenilerin iaşe ve sevk masrafları için Gelibolu Mutasarrıflığına ise kuruş gönderilmiştir 24. Aralık ayında dönen Ermenilerin içerisinde yardıma muhtaç olanların mevsim şartları gibi çeşitli nedenler dolayısıyla sevk edilememekte olması üzerine Meclis-i Vükela da tahsisat konusunda yeni bir karar alınmıştır. Muhacirlerden yardıma muhtaç olanların evlerine sevk ve iskân edilecekleri zamana kadar uygun bir yerde topluca bulundurulmaları ve muhtaçların iaşeleri için gereken masrafın sene sonuna kadar Harbiye Nezareti nce seferberlik tahsisatından verilmesi uygun görülmüştür. Ancak muhtaçların sevkleri bir sonraki seneye kalacak olursa masraflar için Dâhiliye bütçesinin fasl-ı mahsusasına kâfi tahsisat konulması zaruri görülmüştür. Bunların nüfusu incelenerek ne kadar masraf olacağının tespit edilmesine karar verilmiştir 25. Suriye, Halep ve Irak tan şimendiferle kafile kafile Adana ya getirilen Ermenilerin muhtaç olanları için bu karar 20 BOA, DH. ŞFR. 603/ Atnur, Rum ve Ermenilerin İskanı, s.122., Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı nın başlangıcından bitmesine kadar geçen sürede söz konusu gruplara harcanmak üzere kuruş tahsis etmiştir. Ferudun Ata, İşgal İstanbul unda Tehcir Yargılamaları, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2005, s BCA, / BCA, / BCA, / BOA, MV. 213/ 54.

309 292 uygulanmıştır. Zira bunların çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşmaktadır. Kış mevsiminde memleketlerine sevkleri mümkün olmayacağı için iaşelerinin temin edilmesi gerekmektedir. Alınan karar doğrultusunda gelen Ermeniler içerisinde Adanalı olanların evlerine iade edilmesiyle birlikte içlerinde geçimlerini temin edemeyenlerin büyüklerine 3' er kuruş, küçüklerine ise 2' şer kuruş verilmesi veya buna karşılık ekmek ve hububat dağıtılması suretiyle iaşe edilmeleri uygun görülmüştür. Ayrıca bu masrafın seferberlik tahsisatından karşılanması Dâhiliye Nezareti tarafından vilayete bildirilmiştir 26. Müdür-i Umumi Hamdi Bey tarafından Seyr-i Sefain Müdüriyet-i Umumiyesi ne gönderilen yazıda ise Samsun'dan Trabzon'a nakil olunan 47 nüfus Rum muhacirin nakliye ücreti olarak talep edilen kuruşun Harbiye Nezareti seferberlik tahsisatından ödenmesi gerektiğini bildirmiştir 27. Samsun da ise iskân mıntıkaları değiştirilen Arap, Ermeni ve Rum ailelerinin iaşe, sevk ve iskân masrafları için Harbiye Nezareti seferberlik tahsisatından 9. Kolordu Askeri Riyaseti vasıtasıyla 1917 den 1919 yılının sonuna kadar 2 milyon kuruşluk havalename gönderilmiştir. Gönderilen meblağdan kuruş 30 para sarf edilmiştir 28. Seferberlik tahsisattan yararlanılması konusunda bazı istisnaların da söz konusu olduğu görülmektedir. Ocak 1919 da Dâhiliye Nezareti ile Aydın Vilayeti arasında gerçekleşen yazışmalarda seferberlik tahsisatından gönderilen havalenamenin Rum ve Ermenilerin memleketlerine iadelerine kadar olan iskân, sevk ve iaşe masraflarına karşılık olduğu belirtilmiştir. Memleketlerine döndükten sonra seferberlik tahsisatından yardım yapılması, hayvan, zirai aletler ve tohumluk verilmesi uygun görülmemiştir. Ailelerin tahrip olan emlak ve arazileri hakkında yapılacak muamele ise daha sonra tebliğ edilecektir 29. Zira 1919 yılına girildiğinde tahsisatta bulunan paranın kullanılıp kullanılamayacağı sorunu ortaya çıkmıştır. Dâhiliye Nezareti 11 Mart 1919 da vilayetlere gönderdiği telgrafla 1919 yılı Mart ayından itibaren seferberlik tahsisatına son verildiğini ve bundan sonra muhacirler için yapılacak masrafların muhacirin tahsisatından karşılanacağını bildirmiştir Temmuz da Elazığ Vilayeti ne gönderilen yazıda ise hükümetin Ermeni muhacirlere bütçenin el verdiği ölçüde yardım edebileceği bu nedenle 26 BCA, / BCA, / BCA, / BCA, / Ural, Gayrimüslim Muhacirlerin İskânı, s.58.

310 293 içlerinden yardıma muhtaç olanların sayısının bildirilmesi istenmiştir. Zira Amerikan heyetleri Ermenilere ciddi yardımda bulunmaktadır 31. Ermeni ve Rum muhacirlerinden geri dönenlerin durumlarının iyileştirilmesi için birtakım kararlar alınmıştır. İlk olarak Ermeni muhacir ve yetimleri menfaatine tertip olunan konserlerden Darülaceze'ye kesilen yüzde on verginin alınmaması ve daha önce tertiplenen konserlerden alınan verginin iadesi kararlaştırmıştır. Bundan başka muhacirlerin 1918 senesine ait Zeytin öşrü vergisi affedilmiştir. Ayrıca tehcir edilenlerle onlara ait olup tehcir esnasında kapatılan dini, ilmi ve hayır müesseselerinin gerek tehcirden evvelki ve gerek tehcire rast gelen senelere ait bütün vergi borçları iptal edilmiştir. Muhacirler ve onlara ait müesseseler, 1918, 1919, 1920 senelerine ait emlâk arazi ve kazanç vergilerinden de muaf tutulmuşlardır. Yine gayri Müslim muhacirler bu vergilerden ayrı olarak temizlik işleri ve belediye vergisinden de affedilmişlerdir 32. Muhacirler için tanınan ayrıcalıklardan biri de askerlikten muaf tutulmalarıdır. Anayasaya aykırı olmasına rağmen böyle bir kararın alınmasında İtilaf Devletlerinin ısrarları önemli rol oynamıştır 33. Hükümet bir yandan yardım çalışmalarını yürütürken diğer yandan da mevcut şartlar nedeniyle çeşitli güçlüklerle karşılaşmıştır. Özellikle vasıta ve güvenliklerinin temini konusunda bir takım sıkıntılar yaşanmıştır. Kasım 1918 de Kütahya Mutasarrıfı kara yollarında eşkıya tehlikesi tamamıyle sona ermediği için sevk edilecek her kafilenin muhafazasını temin edecek derecede ayrı ayrı görevlendirilecek jandarma ve polis bulunmadığına dair Dâhiliye Nezareti ne bir yazı göndermiştir. Yazıda bunların şimendiferle İstanbul'a gönderilmeleri oradan da memleketlerine sevk edilmelerinin daha uygun olacağı belirtilmiştir. Dâhiliye Nezareti ise İstanbul da fazla miktarda Rum ve Ermeni mülteci bulunduğunu ve nakliye vasıtaları yokluğundan dolayı bunların da yerlerine gönderilemediğini tebliğ etmiştir 34. Edirne Vali Vekili nin Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği yazıda sevk edilen Rum muhacirlerin güvenliklerinin temin edilmesi konusunda Yunan zabıtası ile görüşüldüğü anlaşılmaktadır. Sevkleri esnasında korunacaklarına dair verilen teminat üzerine Rum muhacirlerini köylerine götürmek üzere 31 Selçuk Ural, I. Dünya Savaşı Sonrası Ermeni Muhacirlerin Doğu Vilayetleri nde İskânı, Türk Dünyası Araştırmaları, S 157, İstanbul, 2005, s Atnur, Rum ve Ermenilerin İskânı, s Ural, Gayrimüslim Muhacirlerin İskânı, s BCA, /

311 294 Yunan askerinin görevlendirilmeyeceğine dair Yunan zabıtasından söz alınmıştır. Muhacirlerin yalnız Osmanlı jandarması muhafazasında sevk olundukları Lüleburgaz Kaymakamlığı ndan bildirilmiştir 35. İstanbul gayrimüslim muhacirlerin toplandığı ve sevklerinin yapıldığı başlıca yer olmuştur. 1 Kasım-20 Aralık 1918 tarihleri arasında düzenlenebilen 9 vapur seferiyle gayrimüslim muhacirler Anadolu nun muhtelif yerlerine sevk edilmiştir 36. İstanbul a memleketlerine sevk edilmek üzere gelen Arap, Ermeni ve Rum muhacir ve mültecilerin miktarı her gün arttığı için nakliye vasıtaları tedarikinde yukarıda da belirtildiği gibi müşkülat yaşanmıştır. Çözüm olarak Seyr-i Sefain veya Bahriye Nezareti nden Muhacirin Müdüriyeti emrine çalışacak müstakil ve büyük 1-2 vapur tahsis edilmeye çalışılmıştır Aralık tarihinde Müdür-i Umumî Hamdi Bey tarafından Bilecik Mutasarrıflığı na gönderilen yazıda Ayvalık a iade olunacak 440 nüfus Rum muhacirin yeterli miktarda kömür olmadığından ve zahire nakliyatından şimdilik hepsinin birden nakillerinin mümkün olmadığı bildirilmiştir 38. Bunun yanı sıra iaşe nakliyatının bozulmaması şartıyla ve imkân oldukça peyder pey sevklerinin temini hususu Muhacirin Müdüriyeti nce Haydarpaşa Hat Komisyonu na tebliğ edilmiştir 39. Sevk ve iskân konusunda hükümetten yardım talep etmeyen gayrimüslim mültecilerde mevcuttur. Konya Vali Vekili tarafından 9 Aralık 1918 de Dâhiliye Nezareti ne gönderilen telgrafta sevk ve iskân hususunda hükümetten yardım talep etmeyerek sevklerini istida eden Ermenilerin Bursa, Balıkesir, Tekirdağ, Eskişehir, Bandırma, Adapazarı, Karacabeyli, Bilecik ve İzmitli oldukları beyan edilmiştir 40. Aralık ayında Konya dan hareket etmiş olan 16 vagon Ermeni muhaciri ise İstanbul a ulaşmıştır. Bunlar Kumkapı ve Samatya kiliselerine yerleştirilmiştir 41. Ermeni ve Rumların sevk ve iskânına dair dönemin basınında da çeşitli haberler yer almıştır. Tasvir-i Efkâr gazetesi tehcir edilmiş olan ahaliden hükümete müracaat edenlere hükümetçe Rum ve Ermeni patrikhanelerine müracaat edenlere de patrikhanelerce lazım gelen yardımda bulunulduğunu yazmıştır. Hükümete müracaat edenlerden memleketlerine 35 BOA, DH.EUM.5.Şb. 77/ Ural, Gayrimüslim Muhacirlerin İskânı, s BCA, / BCA, / BCA, / BOA, DH.ŞFR. 605/ Söz, , s.2.

312 295 sevk olunanların miktarının ise i aştığı belirtilmiştir. İskenderun vapuruyla 300 ve başka bir vapurla da 800 Ermeni ve bunların yanısıra az miktarda Rum muhacir Bandırma ve diğer iskelelere sevk edilmiştir 42. Ermenice gazetelerinin verdiği bilgiye göre Suriye havalisinde bulunan Ermeni muhacirleri Şam da ve Halep te toplanarak Mersin ve İskenderun a nakil edilmiştir. Şam da bin, Halep te bin Ermeni bulunduğu iddia edilmektedir 43. Söz gazetesinin Aralık ayında çıkan nüshalarında Ermeni ve Rumların sevklerine dair haberler yer almıştır. İstanbul da bulunan Ermeni muhacirlerinden önemli bir kısmının, Sirkeci den Şirket-i Hayriye nin 64 numaralı vapuru ile Bandırma ya sevk edildiği Söz gazetesindeki haberlerde yer almıştır 44. Anadolu Şimendifer Şirketi ise Konya ya gelen ve vaziyetleri kötü olan Ermeni muhacirleri için günlük yalnız 1 vagon tahsis edebilmiştir 45. Gazete ayrıca hükümetin emri ile Dâhiliye Nezareti tarafından mahallerine dönen Ermeni ve Rum muhacirlerinin iaşesi ve çeşitli hususlar hakkında kolaylıklarda bulunmaları için vilayetlere talimatlar gönderildiğini yazmıştır 46. Aynı gazetenin 2 Ocak 1919 tarihli nüshasında tehcir edilmiş olan ahaliden bu tarihe kadar mahallerine iade edilen muhacirlerin miktarı olarak verilmiştir. Ayvalık tan İzmir vilayetine tehcir edilen Rum muhacirlerin kadarı Seza-i Nur ve Turan vapurlarıyla memleketlerine iade edilmiştir. Başka bir vapurla da 500 Ermeni muhaciri Bandırmaya gönderilmiştir 47. Kışın yaklaşması ve nakliye vasıtalarının azlığı dolayısıyla Ermeni ve Rumların bir kısmının memleketlerine iadesinin müsait bir zamana bırakılması kararlaştırılmıştır. Ardından da bu Ermeni ve Rumların durumlarını incelemek ve iade edilecek olanlarını da sevk etmek üzere karma bir komisyon teşkil edilmiştir. Komisyon özellikle istasyonlarda bulunanların biran önce sevklerini temin etmekle yükümlü kılınmıştır. Ayrıca Müslüman muhacir ve mültecilerin iskânını temin ile açıkta bırakılmamaları hakkındaki kararlaştırılmış ahkâmın tatbikini de inceleyecektir. 1 Ocak 1919 da Aşair ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi tarafından Konya, Ankara ve Bursa vilayetleriyle İzmit, Eskişehir, Kütahya, Afyon ve Kayseri Mutasarrıflıklarına gönderilen telgrafla da komisyona yardımcı olunması tebliğ edilmiştir. Aşair ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi Muavini Sabri 42 Tasvir-i Efkâr, , s Söz, Söz, , s Söz, Söz, , s Söz, , s.2.

313 296 Bey in başkanlığında kurulan karma komisyonda Ermeni ve Rum patrikhanelerinden de birer aza yer almıştır. Komisyona gereken kolaylıkların yapılması, seyahatleri esnasında muhafazalarının ve istirahatlarının temin edilmesi istenmiştir. Ermeni ve Rum muhacirlerin iskân, iaşe ve sevklerinde komisyon reisi ve azaları tarafından zaruri olan masraflara karşılık Harbiye Nezareti tahsisatından avans verilmesi kararlaştırılmıştır 48. Ocak ayında Aşair ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi tarafından Bursa ya gönderilen başka bir telgrafta ise Gül Nihal vapuruyla Bursa, Mudanya, Gemlik ve Yeniköylü Ermeni ve Rum muhacirlerinden kadarının Mudanya ve Gemlik iskelelerine sevk edileceği bildirilmiştir. Bunun için gerek merkezde gerek se mahallerince lazım gelen tertibatın alınması ve hanelerine iskânları ve durumlarının iyileştirilmesi istenmiştir 49. Konya gibi yerlerden memleketleri olan Sivrihisar a gitmek üzere Şubat ayı içerisinde Eskişehir'e 38 nüfus Ermeni muhaciri gelmiştir. Bunlar Sivrihisar a gitmeleri gerekirken iş bulamayacakları için Eskişehir'de ikamet etmeyi tercih etmişlerdir. Eskişehir'de kalmayı tercih eden ve iaşelerini talep eden Ermeni muhacirler hakkında ne gibi muamele icra edileceği konusunda tereddüde düşülmüştür. Bunun üzerine Aşair ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi nden Eskişehir Mutasarrıflığı na gönderilen yazı ile konuya açıklık getirilmiştir. Buna göre; Muhacirlerin memleketlerinde mesken ve iaşeleri temin edilmişken Eskişehir'de kalmalarının hükümetten yardım talep etmemek şartına bağlı olduğu beyan edilerek haklarında da buna göre muamele yapılması uygun görülmüştür 50. Söz gazetesi ise Bursa vilayetindeki Rum ve Ermeni muhacirlerin kendi arzuları ile tam olarak iskânlarının son bulduğunu yazmıştır. Bunun ardından Türk muhacirleri için de ciddi teşebbüslere başlanmıştır 51. Çanakkale den Dâhiliye Nezaretine 14 Ocak 1919 tarihinde gönderilen telgraftan ise bölgeye müslim ve gayrimüslim muhacir ve mülteci iade olunmamasının tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Ancak Rum mültecileri Karacabey kazasına bağlı bulunan Kirte ve Tayfur köylerine dönme talebinde bulunmuşlardır. Bunun üzerine bu köylerin Çanakkale karşısında ve boğaz girişinde bulunmasından dolayı kararın bu köyleri kapsayıp kapsamadığı sorulmuştur 52. Bu karar muhtemelen Çanakkale savaşları sırasında yaşanan tahribat nedeniyle alınmıştır. 2 Şubat tarihinde AMMU tarafından Çanakkale Mutasarrıflığı na gönderilen telgrafta ise Biga, 48 BOA, DH. ŞFR. 95/ BOA, DH. ŞFR. 95/ BCA, / Söz, , s BOA, DH. ŞFR. 622/ 128.

314 297 Havutca ve Musadca köyleri ahalisinden Gönen kazası dâhilinde iskân edilmiş olan Rumların köylerine iadesinin kararlaştırıldığı tebliğ edilmiştir. Bunların yerlerinin süratle hazırlanması ve sevklerine başlanmak üzere neticenin bildirilmesini istenmiştir 53. Mart ayı zarfında Ankara da 30 nüfus Ermeni muhaciri ve Edirne vilayeti dâhilinde de 878 haneye Rum muhaciri iskân edilmiştir 54. Geri dönüş işlemleri devam ederken Rumların geri dönüşü hakkında alınan kararların uygulanamaması ile ilgili 30 Mayıs tarihinde Tasvir-i Efkâr gazetesinde yayınlanan bir haber dikkat çekmektedir. Buna göre Hükümet mütarekenin ardından yeni vaziyet ile Yunanistan'dan gelmiş olan İslam muhacirlerinin hukuk-ı tasarruf meselelerinin müşkül bir safhaya düşeceğini dikkate alarak bir çözüm bulununcaya kadar geçici olarak Yunanistan'dan muhacir kabul edilmemesini kararlaştırmıştır. Yani gerek Cihan Harbi nden önce gerek harp esnasında Yunanistan'a firar veya hicret etmiş olan Rumların dönmeleri bir süreliğine ertelenmiştir. Bu görüşe İtilaf mümessillerince itiraz edilmemiş yalnız bazı şahısların özel izin ile dönmelerine müsaade edilmiştir. Ancak bu karara karşın birçok Rum un Edirne vilayetine dönmeye başladığı bildirilmiştir. Çorlu'nun Karacaköy köyünde bulunan Rum muhacirleri dönmüşler ve kaymakam da önceden almış olduğu talimatnameye göre kabul etmek istememiş ise de muhacirler köyde kalmışlardır. Habere göre Şarki Makedonya'da yerleşmiş olan diğer Trakyalı Rumlar da dönmeye hazırlanmaktadırlar. Özellikle Aydın vilayetinin sahilinden olan Rumların mesken ve yurtlarına dönmelerini kolaylaştıracak tedbirler alınmaya başlanmıştır 55. Yunan askerlerinin Anadolu ya ayak basması ve İzmir in işgaliyle birlikte alınan kararlara riayet edilmeği açıkça görülmektedir. Aynı durum Karadeniz bölgesi içinde geçerlidir. Bölgeden Temmuz ayında Dâhiliye Nezareti ne gönderilen telgrafta Trabzon ve havalisinden harp esnasında Rusya'ya hicret eden Rumların geri dönmeye başladıkları bildirilmiştir. Rusya'dan gelen Rumların kabul edilmemesi gerekirken bu konuda verilmiş olan emrin tatbikine Trabzon'da bulunan Fransız ve İngiliz mümessilleri izin vermemişlerdir. Çünkü Rusya'dan Trabzon'a firar eden Rumlardan bir kısmı istila dolayısıyla Trabzon'dan hicret eden İslamların emvalini yağma edenlerdir. Bunlar Trabzon'un kurtarılmasından önce Rusya'ya kaçmış olan gruptur. Diğer kısmı ise BOA, DH. ŞFR. 96/ Söz, , s Tasvir-i Efkâr, s. 2.

315 298 sene önce Trabzon havalisinden Rusya'ya hicret eden veya eskiden beri Rusya'da sakin olanlar ile bu dönemde Yunan vapuruyla Rusya'ya geçirilen aslında Yunan tabiiyeti olup Trabzon vilayetiyle hiç bir alakası mevcut olmayanlardır. Buna rağmen Rusya dan gelen Trabzon Rumları belli bir döneme kadar kabul edilmişlerdi. Fakat mesken iaşe buhranının son zamanlarda iyice artmasından dolayı Rusya dan gelecek Trabzon Rumlarının iskânları mümkün olmayacaktır. Zira Vilâyât-ı Şarkiye de mesken ve iaşe buhranı mevcut olup bu sebepten dolayı Rus istilası ve Ermeni mezalimi üzerine Anadolu'ya hicret eden ve miktarı i bulan Vilâyât-ı Şarkiye mültecileri de memleketlerine tam olarak iade edilememişlerdir. Bunun yanı sıra Trabzon dan Erzurum, Bayburt ve Erzincan a firar suretiyle giden mülteciler oralarda barınamayarak geri dönmüşlerdir 56. Üstelik Trabzon mültecilerinden de kendilerini iaşe edebileceklerin geri dönmelerine müsaade edilmiştir. Fakat ilerleyen tarihlerde Dâhiliye Nezareti nden 22 Haziran 1919 Trabzon a gönderilen telgrafta ise vilayetten hicret etmiş olanların kabul edilmesi ve Ermeni muhacirlerinin iskân ve iaşeleri için muhalefet olunmaması istenmiştir. Hatta İtilaf mümessilleriyle el ele vererek bu Osmanlı tebaasına yardım etmekten geri kalınmaması özellikle belirtilmiştir. Bunun Osmanlı hâkimiyetini Avrupa nazarında takviye edeceği düşünülmüştür 57. Osmanlı devleti mevcut şartlar ve çeşitli nedenlerden dolayı gayr-i Müslimlerin bazılarının geri dönüşünü engellemek bazılarının ise ertelemek için kararlar almasına karşılık uygulamaya tam olarak geçiremediği görülmektedir. Zira her şartta gayri müslim tebaanın yanında yer alan İtilaf Devletlerinin müdahaleleri ve eleştirileri ile karşı karşıya kalmıştır. Bu yüzden Darülaceze tarafından din ve mezhep farkı olmaksızın iskân ve iaşe edilen aciz, malul ve çocuklara gösterilen şefkat gözler önüne serilmek istenmiştir. Hatta Hıristiyanların Darülaceze dâhilindeki kiliselerde dinlerinin gereğini serbestçe yaşadıkları hususunu ahaliye ve gayrimüslim cemaate ispat etmek için fotoğraflar çekilmiştir. Bu fotoğraflar Dâhiliye Nezareti ne takdim edilmiştir. Üstelik bu konu da bir film hazırlanarak en mühim sinemalarda Osmanlı ve ecnebi ahaliye gösterilmiştir 58. Bütün bu gelişmelerin yanı sıra Muhacirin Müdüriyeti de Ermeni ve Rum mültecilerin iskânlarını temin etmek için çalışmalarını sürdürmüştür. Ağustos 1919 da Bahçeköy'e tehcirden dönen Rumların miktarını tespit etmek ve bunların İbrahim Paşa 56 BCA, / BOA, DH. ŞFR. 100/ BOA, DH. UMVM. 164/ 78.

316 299 Çiftliği'nde iskânları için kâfi derecede bina olup olmadığını araştırmak üzere İstanbul Muhacirin Müdüriyeti iskân memuru olan Nuri Bey görevlendirilmiştir Ağustos tarihinde Muhacirin Müdür-i Umumisi Hamdi Bey tarafından Samsun a gönderilen yazıda ise gayr-i Müslim mültecilerin durumunu iyileştirmek için çareler arandığı ifade edilmiştir. Samsun dan diğer mahallere sevk ve iade edilmekte olan Rum ve Ermeni mültecilerin memleketlerine iade masrafları ile döndükten sonra gün zarfında bir iş buluncaya kadar muhtaç olanların iaşe masraflarının Müslüman mültecilerde olduğu gibi hükümet tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ayrıca Ziraat Bankası şubelerince şartlar dâhilinde bu gibilere ikrâzât (borç) verilmiştir. İaşe ve aşar fazlalarından muhtaç olanlarına erzak verilmesi konusunda da Maliye Nezareti ne müracaat edilmiştir 60. Bunun haricinde hane inşaatı ve çift hayvanat satın alınmasına bütçede karşılık olmadığı için imkân bulunamamıştır. İstanbul un Karadeniz menzilinde bulunan Fener köyüne iade olunarak iskân edilmiş Rum ahaliye mahallince verilmekte olan vesika ekmeğin kesilmesinin ardından yapılan müracaatlar üzerine yine Hamdi Bey tarafından duruma müdahale edilmiştir. İstanbul vilayetine gönderilen yazı ile zaruret içinde bulunan ahalinin özellikle kadın ve çocukların durumları göz önüne alınarak hükümetçe bu hususta yapılan fedakârlıktan bunların mahrumiyeti uygun bulunmamış olduğundan eskisi gibi ekmeklerin verilmesi istenmiştir 61. Vakit gazetesi son 6 ay zarfında memleketlerine iade edilen i aşkın gayr-i Müslim mültecinin sevk, iskân, emval ve gayr-i menkullerinin iade ve teslimi hakkında hükümetçe verilen emir ve tebliğin tatbikini incelemek üzere İtilaf Devletleri temsilcilerinin de yer aldığı karma bir heyetin oluşturulduğunu yazmıştır 62. Muhacirin Müdüriyet-i İskân Şubesi Müdürü Münir Bey, Dâhiliye Nezareti tarafından karma heyete murahhas sıfatıyla tayin kılınmıştır. Heyet Trabzon, Samsun, Rize, Ünye ve Fatsa cihetlerinde tahkikat ve teftişlerde bulunmuştur. İstanbul a döndükten sonra heyetin verdiği bilgilere göre Fatsa ve Ünye de bulunan 40 kadar Ermeni eytamı alınarak Samsun'a nakil edilmiştir. Tahkikat neticesi heyetin teftişe görevli olduğu mıntıkada bulunan Ermeni ve Rumların emval ve gayr-i menkullerinin sahiplerine iade edildiği belli olmuştur. Bu heyetin ardından Muhacirin Müdüriyet-i Sevkiyat Müdürü Maruf Bey, Adapazarı ve 59 BCA, / BCA, / BCA, / Vakit, , s.2.

317 300 Bilecik taraflarındaki Rum ve Ermeni muhacirlerin iskân ve iaşeleri hakkında tahkikatta bulunmak üzere oluşturulan başka bir karma heyete görevlendirilmiştir. Tahkikat sonrası rapor hazırlanarak yine Dâhiliye Nezareti ne sunulması istenmiştir 63. Dâhiliye Nezareti nin Elazığ vilayetine gönderdiği yazıda ise Müslüman ve gayr-i Müslim muhacir ve mültecilerin nüfus miktarı ve bunlar arasında hükümetin yardımına muhtaç olanların sayısı hakkında vilayetten hiçbir bilgi verilmediği anlaşılmaktadır. Her taraftan bu bilgiler gönderilmişken Elazığ dan hiç bir bilgi verilmeksizin tahsisat talep edilmiştir. Bunun üzerine nezaret öncelikli olarak bunların hakiki sayılarının bildirilmesini ve vilayet tahsisatından ödenmek üzere ne kadar meblağ ihtiyaç duyulduğunun buna göre belirlenmesini istemiştir. Yazıda ayrıca Amerikalıların yardımına mazhar olan Ermeni muhacir ve mültecilerine hükümet bütçesinin elverdiği derecede yardım yapılabileceği izah edilmiştir 64. Temmuz ayında Ermeni ve Rumlarla birlikte muhacir ve mültecilerden hükümetin yardımına muhtaç olanların sayısının bildirilmesi ve ondan sonra tahsisat talep edilmesi gerektiği Karahisar 65 ve Samsun 66 mutasarrıflıklarına gönderilen yazılarda da beyan edilmiştir. Alemdar gazetesi Anadolu dan Adana ya hicret eden ve istasyon civarındaki çadır ve barakalarda iskân edilen Ermenilerden muhtaç olanlara hükümetçe yardımda bulunulmasının kararlaştırıldığını yazmıştır Kolordu Kumandanlığı nın tarihli telgrafında ise Adana'nın 4 kilometre kuzeyinde bağlara kadar çadır altında Ermeni muhacirleri iskân edildiği ve muhacirlerin gelip geçen Müslümanlara hakaret, darp ve işkencede bulundukları bildirilmiştir 68. Temmuz ayında Beyrut tan Ermeni muhaciri İstanbul a gelmiştir. Bunların Haydar Paşa da çadırlara yerleştirilmesi uygun görülmüştür. Dâhiliye Nezareti Haydar Paşa ya çadır gönderilmesini Harbiye Nezaretine yazmıştır 69. Taşradan İstanbul a gelecek Ermeni eytamı ve Ermeni mültecisinin iskânı maksadıyla gerekli binaların temin ve tedariki için çalışmalar başlatılmıştır. Bu hususta Muhacirin Müdüriyet-i 63 Tasvir-i Efkâr, , s BOA, DH. ŞFR. 101/ BOA, DH. ŞFR. 102/ BOA, DH. ŞFR. 102/ Alemdar, , s BOA, DH. EUM.AYŞ., 30/ Alemdar, , s.2.

318 301 Umumiyesi nce Memurin Müdürü Talat Bey le birlikte 2 memur tayin edilmiştir 70. Ayrıca Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi Müfettişlerinden Keramettin Bey ile Sevkiyat-ı Hariciye Memuru Tevfik Bey Kartal kazasında bulunan Rum muhacirlerin durumlarını incelemişlerdir. Memurlar oradaki muhacirlerin iskân ve iaşelerini temin ile görevlendirilmiştir 71. İzmit Ermeni ve Rum muhacirlerinin bir kısmı deniz yoluyla İstanbul a gelmiştir. Bunlarda Yenikapı kilisesi civarına yerleştirilmişlerdir 72. Akşam gazetesi Ermeni Patrikhanesine gelen bir telgrafta İzmit e Bolu, Düzce ve Adapazarı ndan yeniden muhacir geldiğinin bildirildiğini yazmıştır 73. Adana taraflarından İtalyan vapuru ile 900 Ermeni mültecisi daha İstanbul a gelmiştir. Bunlar Erzurum, Van ve Sivas ahalisi mültecilerindendir. Kilise ve mekteplerde geçici olarak iskân edilmişlerdir 74. İade edilen Ermeni ve Rum muhacirlerin sayıları hakkında İbrahim Ethem Atnur un çalışmasında çeşitli bilgiler mevcuttur. Buna göre 1919 Ocak ayına girildiğinde, Muhacirin Müdüriyeti vasıtasıyla, iskân ve iade olunan Rum ve Ermeni muhacirlerin sayısı 'e ulaşmıştır. Muhacirin İdaresi tarafından Ocak ayı içerisinde, Gemlik, Mudanya, Yalova ve Orhangazi'ye Ermeni, Ayvalık'a Rum muhaciri sevk edilmiştir. Bu kişilerin yolda istirahatlarının temini ve evlerine iskân edilerek iaşelerinin sağlanması amacıyla yanlarına memurlar da katılmıştır Şubat ayı itibariyle hükümet tarafından iskâna tabi tutulan muhacir sayısı iken aynı yılın nisan sonlarına doğru bu rakam 'i geçmiştir. İleri gazetesinin 3 Şubat 1920 tarihli nüshasında verilen malumata göre, mütarekeden itibaren memleketlerine hükümet marifetiyle iade olunabilen Ermeni ve Rumlar nüfustur 75. Verilen rakamlardan da anlaşılacağı üzere Ermeni Rumların iadeleri 1919 yılı içerisinde ciddi bir yoğunluk göstermiştir yılı itibariyle gelenlerin sayısı azalmıştır. Ancak az da olsa ilerleyen yıllarda da devam etmiştir. 22 Nisan 1921 tarihli Alemdar gazetesi Selanik ten İstanbul a 250 Ermeni muhaciri geldiğini ve Ermeni muhacirlerinin idaresinin bunların iskân edecek mesken bulamadığından Türk Muhacirin Komisyonuna müracaat ettiğini yazmıştır. Müracaat üzerine Muhacirin Komisyonu 70 Alemdar, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s Atnur, Rum ve Ermenilerin İskânı, s.129,

319 302 Müdürü Hamdi Bey muhacirlere ait olmak üzere Beyazıt ta bir hane veyahut 100 kadar çadır vermeyi vaat etmiştir 76. Daha önce de bahsedildiği gibi Osmanlı Devleti geri dönen Ermeni ve Rumlarla ilgili uygulanacak olan talimatları hazırlayarak illere göndermişti. Bu talimatlardan biri de Yunanistan'dan dönen Rumlardan kayıtları silinmiş olanların eski kayıtlarına binaen yeniden tescil edilmeleri gerektiğine dairdir. Ancak talimatta anlaşılmayan ve açıklanması gereken hususlar da mevcuttur. Çanakkale Mutasarrıflığı ndan 20 Ocak 1921 de Dâhiliye Nezareti ne gönderilen bir yazı ile hicretlerinden sonra Osmanlı topraklarında ikamet ettiklerini iddia eden ve Yunanistan'a hicret ettiklerini inkâr edenler olduğu takdirde bunlardan ne gibi belgeler aranılacağı sorulmuştur. Ayrıca bu gibi dönenlerin eskisi gibi mahalli idare ve mahkeme azalıklarına seçilmelerinin uygun olup olmayacağı konusuna da açıklık getirilmesi istenmiştir. Gönderilen cevapta bu konuda Hariciye Nezareti ile görüşmelerin devam ettiği ve neticenin bildirileceği beyan edilmiştir 77. Cevaptan anlaşıldığı üzere geri dönen Ermeni ve Rumlarla ilgili alınan kararlar ve uygulamalarla ilgili her şey netleştirilmemiştir. Bunun da temel sebebi İtilaf Devletleri nin müdahaleleridir İtilaf Devletlerinin Çalışmaları Mondros Ateşkes Anlaşmasının imzalanmasının ardından itilaf Devletlerinin mümessilleri sözde ateşkes hükümlerini uygulamak üzere Osmanlı topraklarına ayak basmışlardır. Savaştan yenilgiyle ayrılan Osmanlı Devleti İtilaf Devletleri ile uzlaşmacı bir siyasete yönelmiştir. Bu nedenle onların Rum ve Ermenilerle ilgili uygulamaları karşısında çoğunlukla sessiz kalmayı tercih etmiştir. Osmanlı Devleti tarafından mütareke öncesinde başlatılan Rumların ikamet bölgelerine yerleştirilmesi uygulaması mütarekeden sonra İstanbul da bulunan İtilaf Devletleri Yüksek Komiserliği nin denetimine girmiştir. Bu konuda Osmanlı Devleti ne karşı önyargılı bir tutum sergileyen İtilaf Devleti temsilcileri bazen Rumların gerçek dışı şikâyetlerini de dikkate alarak Türk ailelerini evlerinden çıkartmak suretiyle mağdur duruma düşmelerine neden olmuşlardır Alemdar, , s BOA, DH.SN.THR. 87/ Özdemir, a.g.m., s.38.

320 303 İtilaf Devletleri nin temsilcileri, Ermeni ve Rumların sevk ve iskânları konusunda bölgelere kendi oluşturdukları heyetleri gönderdikleri gibi meydana getirilen karma heyetlerde de görev almışlardır. Böylece Ermeni ve Rumların sevkleri esnasında mevcut durumu yakından gözlemleme fırsatına da sahip olmuşlardır. Söz gazetesi bir İngiliz Heyeti nin vilayetler dâhiline hareket ederek Ermeni muhacirlerinin durumları ile ilgileneceğini yazmıştır. Bunun yanı sıra Ermeni ve Rum muhacirlerin dönmesiyle ilgili muameleleri teftiş için Anadolu ya yeni bir karma heyet gönderilmesi de planlanmaktadır 79. Şubat ayının ortalarında Ermeni ve Rum muhacirlerinin durumlarını, tetkik ve ihtiyaçlarını tespit için oluşturulan karma heyetin görev yapacağı öncelikli yerler olarak Konya, Eskişehir, Bilecik, İzmit ve Ankara havalisi belirlenmiştir 80. İtilaf mümessilleri İstanbul da bulunan Ermeni muhacirin sevki için de Ermeni Patrikhanesi emrine 50 ton kömür vermiştir 81. Mütarekeden sonra Anadolu ya ve Trakya ya Rumların getirilmesine İtilaflar Devletleri içerisinde özellikle İngiliz ve Fransızlar yardım etmiştir. Nitekim Doğu Trakya ya ilkönce bir Fransız Alayı gelerek Uzunköprü-Sirkeci Demiryolunu 4 Kasım 1918 de el koymuş daha sonra bu demiryolunun muhafazasını bir Yunan Taburuna devretmiştir 82. Özellikle Çatalca Metropolidi nin teşebbüsleri ile Trakya ve Batı Anadolu ya daha önce hicret ve firar etmiş olan Rumlar yine İngiliz ve Fransızların yardımıyla geri dönmeye başlamışlardır 83. İtilaf Devletleri içerisinde bu konuda en fazla ağırlığını hissettiren devlet ise İngiltere olmuştur. Osmanlı Devleti üzerinde bir takım emelleri olan İngilizler eskiden de yaptıkları gibi azınlık meselelerini bir koz olarak kullanmışlardır. Bu yüzden Rum ve Ermeni muhacirleri ile ilgili faaliyetlere sık sık müdahale etmişlerdir. Nitekim İstanbul'daki İngiliz Fevkalede Komiserliği Osmanlı Hükümetine verdiği notada, "Harp 79 Söz, BCA, / Söz, , s.2., Ermeni ve Rum cemiyetleri de yardım konusunda İtilaf Devletleri ile işbirliği yapmışlardır. Ermeni Yetimleri Cemiyeti Ermeni muhacir ve mültecilerin ihtiyaçlarını azaltmak için lira sarf etmeye karar vermiştir. Bu meblağdan bir kısmını da Konya ya göndermiştir. İstanbul da bulunan Ermeni tüccarlar da Ermeni yetim ve muhacirleri adına Amerika da iane toplamak için teşebbüste bulunmuşlardır. Amerika hükümeti ise Konya da bulunan Ermeni dul ve yetimleri için lira göndermiştir. Bkz: Söz, , s Adnan Sofuoğlu, Anadolu Üzerindeki Yunan Hedefleri Mütareke Dönemi Fener Rum Patrikhanesi nin Faaliyetleri, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.X, S.28, Mart 1994, s Adnan Sofuoğlu, Fener Rum Patrikhanesi ve Siyasi Faaliyetleri, Turan Yayıncılık, İstanbul, 1996, s

321 304 esnasında birçok Ermeni ve Rum tehcir edilmiş bunların yerlerine iadesini mütareke mucibince Osmanlı hükümeti üzerine almıştır. Ziraat Bankası'nın devletten beş milyon lira alacağı varmış, şimdi de iki milyon sermayesi mevcutmuş, hükümet bankaya olan borcunu versin, bankayı da tasfiye etsin, bu yedi milyon lira ile tehcir ettiği Rum ve Ermeniler yerlerine yerleştirsin" demekteydi 84. Anadolu da azınlıklar konusunda yürütülen faaliyetler ise gönderilen raporlarla Londra ya bildirilmiştir. İngiliz Yüksek Komiserliği nin iki numaralı adamı Amiral Webb, Londra ya gönderdiği bir raporda muhacirlerin iadesi noktasında Rum ve Ermeniler arasında her hangi bir ayrım yapmadıklarını ifade etmiştir. Ayrıca iade hususunda Osmanlı Hükümeti nin çalışmalarını izlemek ve eksiklikleri tespit etmek amacıyla Yüksek Komiserlik tarafından Heathcote Smith görevlendirilmiştir 85. İngilizler gayrimüslim muhacirlere yardım etmenin yanı sıra yetkilerini kullanarak onlara ayrıcalık tanınmasını sağlamışlardır. Örneğin İngiltere Fevkalade Komiserliği nin iltimasıyla Bahçeköy'deki muhacir Rumların geçimlerini temin etmeleri için odun kesmelerine müsaade edilmiştir 86. Bergama kazasının Dikili nahiyesine giden İngiliz yetkili ise Yunanistan'a göç eden Rumlardan metruk ve müslüman çocuklarının talim ve terbiyesine mahsus mektebi tahliye ettirmiştir. Kaza Kaymakamına da Rumların dönüşünde ihtiyaç ve istirahatlarının temini için hazırlık yapılmasını tavsiye etmiştir. Söz konusu İngiliz yetkili ayrıca bazı konularda açıklama istemiştir. Nahiye Müdürü tarafından Aydın Valiliği ne 18 Şubat 1919 tarihiyle gönderilen yazıya göre istenen açıklamalar şöyledir: 1- Nahiye merkezinde mevcut binaların ne kadarı Rumlara ve ne kadarı İslamlara aittir? Ne kadar hane harap olmuştur? Şu an iskân olunabilir kaç hane vardır? Harap olmayan hanelerin içinde şu an kimler iskân ediliyor? 2-Nahiyede ne kadar İslam muhaciri mevcuttur? 3-Nahiyenin İslam ve Rum anasırının mevcut nüfusu ne kadardır? 4-Göç eden Rumlardan nahiyeye henüz kimse gelmişmidir? 84 Atnur, Rum ve Ermenilerin İskânı, s Ural, Gayrimüslim Muhacirlerin İskânı, s BOA, DH. ŞFR. 98/ 253.

322 305 5-Nahiyenin bu seneki ziraat miktarıyla geçen seneki ve Rum göçünden evvelki ziraat miktarı ne kadardır? 6-Nahiye mevcut koyun, keçi ve inek gibi hayvanlarıyla nakliye vasıtası miktarı ne kadardır? 7-Nahiyenin asayiş ve emniyeti ve jandarma mevcudu ne kadardır? 8-Nahiye de hastane mevcutmudur? 87 Bu sorulardan da anlaşılacağı üzere İngilizler, Ermeni ve Rumların geri dönüşlerinde mağdur olmamaları için her detayla yakından ilgilenmişlerdir. Çanakkale Mutasarrıfı nın 22 Mayıs 1919 da Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği raporda ise İngiliz temsilcisi Vetibol un yardımlarıyla Mondros tan, Bozcaada dan ve Yunanistan ın diğer taraflarından Rumların Çanakkale sahillerine geldiği bildirilmiştir 88. İngilizler bazı bölgelerde ise Ermeni ve Rum çoğunluğu oluşturmak adına göçleri teşvik etmiştir. Trabzon ve çevresi bu bölgeler arasında yer almaktadır. Örneğin Trabzon'a çok yakında bir Rum valinin geleceği, Hıristiyanların hukukunun korunması için İtilaf Devletleri'nin barış antlaşmasında gerekli düzenlemeleri yaptığı yönünde propagandalar yapılmıştır. Ayrıca Trabzon İngiliz mümessili, valiliği ziyaret ederek, Batum da bulunan 500 kadar Rum ailesinin Trabzon a döneceğini haber vermiştir. Vali ise bölgedeki iaşe ve mesken buhranına dayanarak bunların dönüşlerinin uygun olmayacağını beyan etmiştir 89. Aslında Rumları kendi siyasî emelleri doğrultusunda kullanan İngilizler, Kasım 1919 da Batum da Rum, Ermeni ve Ruslardan oluşan bir jandarma gücü oluşturmuşlardır. Bu durum açıkça şunu göstermektedir ki; İngilizler, Doğu daki çıkarlarını koruyabilmek için Rum ve Ermenileri bazı vaatler karşılığında kullanmışlardır 90. Ayrıca İngilizler Anadolu nun çeşitli yerlerinden İstanbul a gelen Ermenilerin yerleşmelerinde de etkin bir rol üstlenmiştir. Zira mütarekeden sonra Ermenilerin çoğunluğu İstanbul ve İzmir'e göç etmiştir. İstanbul'a gelenler içinde Anadolu'nun çeşitli yerlerinden özellikle Adana, İzmit, Adapazarı, Düzce, Bahçecik hatta Erivan'dan gelenler bulunuyordu. Mesken buhranı ve 87 BOA, DH.EUM.5.Şb., 77/ Sofuoğlu, Fener Rum Patrikhanesi, s Hamit Pehlivanlı, Tarih Perspektifi İçinde Pontus Olayı: Yakın Tarihimize ve Günümüze Etkileri, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.X, S.29, Temmuz 1994, s Bige Sükan Yavuz, Kurtuluş Savaşı Sırasında Kurulması Düşünülen Rum-Ermeni Konfederasyonu, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XIX, S.55, Mart 2003, s.23.

323 306 işsizlik nedeniyle Ermeni muhacirler büyük ölçüde komitelerin hizmetine girmiştir. İstanbul a gelen Ermeniler Ortaköy, Beyoğlu, Üsküdar, Yenimahalle, Adalar; Rumlar ise Fener, Beyoğlu, Tatavla civarına yerleştirilmiştir. İngiliz gizli servisinin direktifiyle oluşturulan bu yerleştirme politikasının bir boyutu ise Ermeni örgütlerinin karşı koymalarına rağmen muhacirlerin bir kısmının Gemlik ve Mudanya civarına yerleştirilmeleridir. Bu nedenle Gemlik, Mudanya bölgelerine adam gönderen komiteciler Ermeni ailelerin İstanbul'a dönmeleri yolunda propagandalar yapmıştır 91. İngiliz işgal kuvvetleri aynı uygulamayı Irak ve Güneydoğu Anadolu daki işgal alanlarında da gerçekleştirmiştir. Nüfus dengesini değiştirmek için bu yerlere de Ermeni göçmenlerini yerleştirmeye başladıkları görülmektedir 92. Doğu Anadolu da kurulmak istenen Ermeni Devleti için de nüfus ekseriyeti gerekmektedir. Bu nedenle Kazım Karabekir Paşa ile görüşen İngiliz subayı Rawlinson Ermenilerin Türk tarafına alınmasından ve göç edenlerin eski bölgelerine yerleştirilmelerinden bahsetmiştir. Böylece Ermeniler oradaki nüfus dengesini lehlerine çevirip barış görüşmelerinde bu durumdan istifade edebileceklerdi 93. İtilaf Devletleri nin işgal sahalarında Ermeni ve Rum muhacirleri yerleştirmeleri elbette daha kolay olmuştur. Fransızlar da benzer şekilde Ermeni muhacir ve çetelerinden istifade etmek amacıyla işgal sahalarında bunların iskân faaliyetlerine ağırlık vermişlerdir. Zira I. Dünya Savaşı nın sonlarına doğru Fransa Ermeni gönüllüleri ile yaptığı bir mukavele ile tehcir bölgelerine ilk olarak girme ayrıcalığı vermiştir 94. Ardından da Fransızlar tarafından Güney Anadolu vilayetlerine yaklaşık Ermeni yerleştirilmiştir. Bunlardan i Adana ya, i Haçin(Saimbeyli) e, i İsabeyli ye, i Dörtyol a, diğerleri de muhtelif güney şehirlerine iskân edilmiştir 95. Fransızların Trakya da da Rumların geri dönüşüne de yardım ettikleri anlaşılmaktadır. 91 Bülent Çukurova, Yıllarında Ermeni Komitelerinin ve Patrikhanenin İstanbul daki Faaliyetleri, Atatürk Yolu Dergisi, S.35-36, Mayıs-Kasım 2005, s Selçuk Ural, Mütareke Döneminde Güneydoğu Anadolu Politikası, Atatürk Yolu Dergisi, S.39, Mayıs 2007, s Muhammet Erat, İngiliz Subayı Rawlinson un Ermeni Meselesi ndeki Tutumu ( ), Ermeni Araştırmaları 1. Türkiye Kongresi Bildirileri, Cilt I, Asam Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Yayınları No:3, Ankara 2003, s Kemal Çelik, Milli Mücadele de İlk Kurşun ve Dörtyol un Düşman İşgalinden Kurtuluşu, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C XIV, S 41, Ankara 1998, s.480. Konya havalisinden Kütahya ya giden Müslüman muhacirler ise önce Adana taraflarına gittiklerini ancak buradan Müstevli devletler tarafından ihraç edildikleri yönünde beyanatta bulunmuşlardır. BOA, DH.ŞFR. 649/ Ahmet Uçar, Şu Fransızların Ermeni ye Ettiği!.., Tarih ve Düşünce, S 19, İstanbul, 2001, s.17., Muhacirler ve öksüzlerin ihtiyacı için sarf edilmek üzere Fransız hastanesinden Ermeni Salib-i Ahmeri ne ise 200 yatak teslim edilmiştir. Söz, , s.2.

324 307 Rumca gazetelerden alınan habere göre Fransız kumandanı General Şarpi Gümülcine den geçtiği sırada huzuruna kabul etmiş olduğu bir Rum heyetine yakında muhacir Rumların geleceğini bildirmiştir 96. İtilaf Devletleri içerisinde özellikle Ermenilere en fazla yardım yapan devlet ise Amerika dır. Söz gazetesi 7 Ocak tarihinde bir Amerika Salib-i Ahmer heyetini taşıyan hastane gemisinin geleceğini ve Ermeni ahaliye yardım için Anadolu sahiline doğru gideceğini haber vermektedir. Aynı tarihli gazetede ayrıca Amerika da Ermeni ve Suriyelilere Muavenet Cemiyeti adı altında bir hayır cemiyeti teşkil edildiği ve bu cemiyetin yakında İstanbul a bir heyet göndererek Ermeniler ile Suriyelilerden yardıma muhtaç olanların durumunu inceleyeceğini yazmaktadır. Ayrıca Amerika gazetelerinin birçok milyarderlerin para verdiklerini ve cemiyetin kasasında bu hususta sarf edilmek üzere dolar bulunduğu yönünde haber yaptıkları belirtilmiştir 97. Ancak Söz gazetesinin Şubat ayında çıkan nüshasında Ermenilere yardım etmek üzere toplanacak 30 milyon doların 1 milyonunun toplandığı ve kısa sürede bu toplamın 2 milyona ulaşmasının beklendiği yazılmıştır 98. Bu beyanattan kısa bir süre sonra 2 Amerika vapurunun tehcir edilen Rum ve Ermeniler için erzak ve giyecek yüklü bir şekilde İstanbul a gelmekte oldukları haberi verilmiştir 99. Alemdar gazetesi New York tan alınan bir telgrafnameye göre Şark-ı Karîb Muavenet Heyeti nin Ermeni muhacirlerine dağıtılmak üzere büyük miktarda gıda ve eşya maddelerini vapurla sevk ettiğini yazmıştır. Vapur 15 hastaneyi derhal tesis edecek malzeme ile 250 hasta bakıcı kadın taşımaktadır. Gelen yardım komisyonunda ayrıca 60 Salib-i Ahmer e mensup kadınla 28 misyoner de yer almaktadır. Vapurun yükünün kıymeti tahminen dolara ulaşmıştır 100. Alemdar gazetesi Anadolu, Trakya ve Kafkasya nın çeşitli noktalarına gönderilen Amerikan komisyonlarının İstanbul daki merkezlerine gönderdikleri raporlarına da yer vermiştir. Bu raporlar bölgelerin genel vaziyeti özellikle Rum muhacirler hakkında bilgi vermektedir. Trakya daki Amerika komisyonu reisinin raporuna göre Osmanlı Avrupa sının vaziyeti Anadolu nun durumundan çok farklıdır. Zamanında yardım edilmezse birçok Rum un öleceği ve bunun mesuliyetinin Rum muhacirlerinin 96 Vakit, , s Söz, , s Söz, , s Söz, Alemdar, , s.2.

325 308 memleketlerine döndüklerinde hane, arazi ve hayvanlarına sahip olmalarını temin edemeyen Osmanlı hükümetine ait olduğu iddia edilmiştir. Bunun için müttefik komiserlerin müzakerelerde bulunup bu işi bir neticeye bağlaması gerektiği savunulmuştur. Bir kışlada 140 yataklık bir Salib-i Ahmer hastanesi meyanında 4 verem barakası ile 250 kız ve 500 erkek çocuğu için eytamhane vücuda getirilmiştir. Diğer kışlalarda binlerce muhacir iaşe edilmektedir. Kadınlar iplikhanelerde erkekler de kaldırımların düzenlenmesinde istihdam olunmaktadır. Ayrıca şehir merkezinde iş bulmakla ilgilenecek iki daire açıldığı bildirilmiştir. Anadolu hakkında gelen raporda ise Adana şehrinin muhacirlerle dolu olduğu ve bunların binlercesinin hususi inşa olan misafirhanelere yerleştirildiği beyan edilmiştir. Her kazada komisyonun bir idarehanesinin mevcut olduğu ve bunların muhacirlere iş bulmak, hasta, muhtaç, yaralı ve ihtiyarları ihtiyaçlarına göre hastanelere yerleştirmek veya kendilerine nakdi yardımda bulunmak gibi vazifeleri üstlendiği izah edilmiştir. Kadınlar halı dokumakta olup pamukçulukta istihdam edilmiş ayrıca 500 çocukluk bir eytamhane açılmıştır. Bursa da ise 20 kadar Rum ve Ermeni köyüne gereken yardımda bulunulmuştur. İhtiyarlarla hastalara yiyecek ve para dağıtılmıştır. Zirai mesai başarıyla devam etmekte olup İpekböcekçiliği faaliyetinin alışılmışa döneceği ümit edilmektedir. 150 çocuğa bir eytamhane açıldığı gibi İstanbul ve havalisinde bulunan öksüzler buraya geldikçe diğer eytamhenelerin de açılması planlanmaktadır. Kayseri de bulunan Amerikan yardım komisyonu ise yiyecek depoları tesis etmiştir. Kazalarda cilt hastalıklarından binlerce kurban verilmekte olup bu hususta acilen yardım gönderilmesi gerektiği bildirilmiştir. Kafkasya ya giden heyetin gönderdiği raporda da 14 hastane tesis edildiği ve buralarda hastanın mevcut olduğu belirtilmiştir. Muhacirler arasında dizanteri hastalığının yaygınlaştığı ve Kafkas kazalarında çocukluk 50 eytamhanenin bulunduğu bildirilmiştir 101. Raporlardan anlaşıldığı üzere Amerikan heyetleri öncelikli olarak mağdur olarak gördükleri Ermeni ve Rum muhacirlerin durumlarını iyileştirmek için faaliyet yürütmüşlerdir. Ermeni ve Rum muhacirlerin yaşadıkları sıkıntılardan Osmanlı idaresi sorumlu tutulmuştur. Ülkenin doğusunda ve batısında gerçekleşen işgallerle kendi topraklarında mülteci durumuna düşen Türk ve Müslüman ahalinin sefil ve perişan halde bir lokma ekmeğe muhtaç durumda 101 Alemdar, , s.2.

326 309 bulunmalarının sorumlularından ise söz edilmemiştir. Zira bu durumun ortaya çıkmasında Rus ve Yunan işgali etken olsa da Ermeni ve Rum çetelerinin katkıları da büyüktür. Ermenilere tohumluk dağıtmak üzere Amerika Yardım Komisyonu Amerika dan dolarlık bir çek göndermiştir 102. Ayrıca Amerika Muavenet Heyeti Malatya Ermenilerine dağıtılmak üzere Ermeni Patrikhanesine bir miktar para vermiştir 103. Tabi bu yardımların Osmanlı Devleti açısından olumsuz yönleri de bulunmaktadır. Kars'ta nüfusun büyük çoğunluğunu Türklerin oluşturduğuna işaret eden Rawlinson Amerikan yardımları hakkında çarpıcı bir noktaya temas etmiştir. O'na göre; Amerikan Yardım Kurumu olmasa Ermeniler Kars bölgesini işgal edemezdi 104. Bu da yapılan yardımların maksadını açıklama konusunda iyi bir örnek teşkil etmektedir. I. ve II İnönü muharebelerinden sonra Amerika Şark-ı Karib Muavenet Heyeti İstanbul daki Ermeni muhacir ve mültecilerini Trakya ya nakletmek teklifinde bulunmuştur. Ermeni yetkililer de bu teklifi kabul etmişlerdir. Heyet mümessili ile Ermeni Muhacirin Dairesi Müdürü bu maksatla Trakya ya doğru hareket etmiştir. Heyetin dönmesinin ardından da parça parça Trakya ya nakil edilmeleri planlanmıştır 105. Ayrıca Amerikan yardım kuruluşu 1921 yılından itibaren Güneydoğu Anadolu daki yetimleri de Suriye ye sevk etmeye başlamıştır nin sonunda Türkiye den Suriye ye götürülen yetimlerin sayısı civarındadır Rum Patrikhanesinin Çalışmaları Mütareke koşullarında patrikhane ve Rum cemaatinin seküler önderliği de göç ettirilen Rum Ortodoksların yerlerine iadesi meselesini ele alarak patrikhane bünyesinde Tehcir Edilmiş Rum Ahali İçin Patrikhane Merkezi Komitesi oluşturulmuştur. Komite 1918 sonbaharından itibaren muhacirlere yönelik iaşe ve iskân faaliyetlerine başlamıştır. Bu çalışmalar 1920 sonlarına kadar sürmüştür. Komite ilk toplantısını 24 Ekim 1918 de gerçekleştirmiştir. Toplantıda komitenin dört kısma ayrılması kabul edilmiştir. Bunlar: 102 Söz, , s Söz, , s Rahmi Doğanay, İngiliz İtilaf Komiseri Rawlinson un Gözüyle Mütareke Döneminde Doğu Anadolu ve Kafkasya, Atatürk Yolu Dergisi, C.VI, S.23, 1999, s Alemdar, , s Bülent Bakar, Mondros Mütarekesi nden Sonra Yaşanan Önemli Bir Problem: Türk ve Ermeni Yetimleri Sorunu, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C XXI, S 62, Temmuz 2005, s.586.

327 310 1-Muhacirlerin yerlerine iadesi ve iskânı meselesi hakkında hazırlık çalışmalarını yürütecek bir iskân bölümü 2-Muhacirler yararına yapılacak bağışları toplayacak bölüm 3-Muhacirlerin mallarının iadesi ve tazmini hususunda çalışmalar yürütecek bölüm 4-Rum Ortodoks ahalinin tehcirinin gerçek boyutlarının açığa çıkmasını sağlayacak istatistik ve raporlar hazırlayacak bölümlerden oluşmaktadır 107. Rum patrikhanesi ayrıca I. Dünya Savaşı nda Yunanistan a, Adalara, Güney Rusya ya ve diğer yerlere göç ettikleri iddia edilen Rumların, eski yerlerine dönmelerini sağlamak için faaliyetler yürütmüştür yılının Mayıs ında metropolitlere dini çevrelerindeki Rum nüfusunu tespit etmeleri için emirler verilmiştir. Anadolu ya göçmen Rum getirmek, propaganda, Türklerin emlak ve arazisine göçmen Rumların sahip olmasını sağlamak şeklinde patrikhanenin çalışmaları da mevcuttur. Mütareke den sonra, İstanbul a tahminen kadar Rum yerleştirilmiş olup 6 ay zarfında ise Trabzon a den fazla Rum getirilirken Eylül 1919 tarihine kadar Giresun a 525 kişi sevk edilmiştir 108. Patrikhane Rum muhacirlere yardım faaliyetinin yanı sıra İstanbul un Yunanistan a ilhakı veya en azından beynelmilel bir idareye kavuşturulması için harekete geçmiştir. İstanbul da çoğunluğu meydana getirmek amacıyla Türklerin meskûn olduğu mahallerde onları göçe zorlamak için sık sık yangınlar çıkarmışlar ve Rum çeteleri vasıtasıyla İstanbul ve çevresindeki köylere baskınlar düzenlemişlerdir 109. Türklerin bölgelerden göç ettirilmesi nüfus ekseriyeti açısından yeterli gelmeyeceği için mütarekeden hemen sonra harekete geçen Rum cemiyetleri, hem Karadeniz'deki Rum nüfusunu artırmak hem de asayişi ihlal edip İtilaf Devletleri'nin müdahalesini sağlamak 107 Foti Benlisoy, Patrikhanenin Faaliyetleri ve Arasında Tehcir Edilmiş Rum Ahalinin İadesi, Tarih ve Toplum, S. 34, Haziran 2003, s.341, Mesut Çapa, Pontus Meselesinde Rum Cemiyetlerinin Rolü, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, S 35, Ocak 1988, s Mucize Ünlü, Mütareke Yıllarında İstanbul Merkezli Pontusçu Faaliyetler, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C , S 9, s.162. Patrikhane idaresi tarafından 9 Mayıs 1919 da yayınlanan bildiride yer alan Osmanlı tebaası olan Rumların Osmanlı Devleti ne karşı hiçbir bağları veya vecibeleri kalmamıştır.osmanlı Devleti nin Patrikhaneye ve cemaate tanıdığı imtiyazlara da ihtiyaçları kalmamıştır ifadeleri dikkat çekicidir. Hakan Alkan, Fener Rum Patrikhanesi Uluslar arası İlişkiler Açısından Bir Yaklaşım, Günce Yayıncılık, Ankara, 1999, s.52.

328 311 için bölgeye Rum göçmen ve çete mensubu taşımaya başlamışlardır. Rum cemiyetlerinin Karadeniz'e göçmen getirmesinde onlara en çok yardım eden kurumların başında Fener Rum Patrikhanesi gelmiştir. Zira Patrikhane, bir kaç kez Osmanlı Hükümeti nezdinde girişimde bulunarak Rumların eski topraklarına dönmelerine izin verilmesini istemiştir. Yine Fener Rum Patrikhanesi, hemen bütün siyasi faaliyetlerinde Yunanistan hükümeti ile işbirliği yapmış ve Yunanistan'dan, Rusya'dan ve Amerika'dan çok sayıda Rum muhacirin Türkiye'ye yerleştirilmesini sağlamıştır 110. Fener Rum Patrikhanesi, Pontus meselesi ile uğraşmak üzere Batum eşraf ve tüccarlarından Bünyadoğlu'nun yardımı ile bir cemiyet de teşkil etmiştir. Cemiyetin ilk üyeleri; Trabzon, Amasya, Samsun ve Kayseri metropolitleriydi. Sonradan üyeler çoğaldığı gibi, Yunanistan, İngiltere, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri'ne heyetler gönderilerek oralarda da şube açılmasına vesile olmuştur. Aynı cemiyet Kafkasya'da yaşayan Rumlardan yaklaşık kadarının Karadeniz kıyılarına göçünü de sağlamıştır 111. Trakya da ise patrikhane bir yandan Rum muhacirlerin durumunu denetlemek bir yandan da yardım etmek için faaliyete geçmiştir. Edirne Valisi, Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği 7 Ağustos 1919 tarihli yazıda İnöz Metropolidi nin başkanlığında birer sivil İngiliz ve Amerika zabiti ile beş Rum azadan oluşan heyetin faaliyetleri hakkında bilgi vermiştir. Buna göre heyetin seyahat maksadı tehcirden dönen Rumlara patrikhane tarafından yardım için gönderilmiş olan liranın dağıtılması ve hükümet tarafından muhacirine ne derece yardım edilmekte olduğunu incelemektir. Ayrıca bunların hayvanat gibi ihtiyaçlarını satın almaları için her haneye %2 faizle 300 er lira borç verilmek üzere nüfus miktarlarını araştırmaktır. Heyet Gelibolu nun ardından Tekirdağ a hareket etmiştir 112. Yazıdan da anlaşılacağı üzere Patrikhane Rum muhacir ve mültecilerin durumlarını iyileştirmenin yanı sıra onları tekrar üretici hale getirmek için çaba sarf etmiştir. Ayrıca Trakya da Rum nüfusun çoğaltılması için başta Edirne olmak üzere 110 Mehmet Okur, Milli Mücadele Döneminde Fener Rum Patrikhanesi nin ve Metropolitlerin Pontus Rum Devleti Kurulmasına Yönelik Girişimler, Atatürk Yolu Dergisi, S 29-30, Mayıs-Kasım 2002, s.103. Erbaa Rumları, Erbaa çevresinde yaptıkları Pontusçu faaliyetlerinin başarıya ulaşması için, Rum Cemiyetleri'nden ve Samsun Rum Metropolithanesi'nden yardım almışlardır. Samsun Rum Metropolithanesi'nden Erbaa'nın başkaryeleri için Eleftiryadis'e 25 Temmuz 1919'da 25 bin kuruş, Erbaa Heyeti'ne 6 Temmuz 1920'de 100 bin kuruş yardım yapılmıştır. Bunun dışında İstanbul Rum Göçmenleri Merkez Heyeti'de Erbaa'daki Rumlara parasal yardımda bulunmak amacıyla 50 Osmanlı lirası göndermiştir. Abdullah İlgazi-Salih Cenik, Milli Mücadele Döneminde Erbaa, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XIX, S.57, Kasım 2003, s Okur, Fener Rum Patrikhanesi, s BOA, DH.EUM.AYŞ. 18/ 15.

329 312 Balkan Savaşları sırasında Trakya dan göç eden Rumların eski yerlerine dönmeleri için çalışmalar gerçekleştirilmiştir 113. Savaşın sonunda Batı Anadolu da Yunan ordusunun yenilmesinin ardından Rum Patrikhanesi Rum muhacir ve mültecilerin vaziyetleriyle daha yakından ilgilenmeye başlamıştır. Rumca gazetelerin verdiği bilgiye göre, Kayseri Metropoliti nin başkanlığında bulunan Öksüzler Heyetinin Başpiskopos Meleniyos un başkanlığında olmak üzere Muhacirlere Muavenet Heyetine dönüştürülmesi kararlaştırılmıştır. Heyetin ikinci başkanlığına Kayseri Metropoliti tayin edilmiştir. Heyet muhacirler için iane toplayacaktır. İznik ve Kapuda Metropolitleri ise Trakya ya muhacirlere dağıtılmak üzere para götürmüşlerdir. Patrikhane aynı zamanda İstanbul daki Amerika Muavenet Heyeti nin ve Yunan hükümetinin yardımını da talep etmiştir. Ayrıca Meleniyos Avrupa ve Amerika da birçok ruhani ve siyasi şahıslara telgraflar göndermiştir 114. Rumca gazetelerden konuyla ilgili verilen başka bir haberde ise Patrik Meleniyos un iki meclisi fevkalade toplantıya davet ettiği ve görüşmelerin ardından yeni kararların alındığı ifade edilmiştir. Toplantıda patrik yaptıkları teşebbüsleri anlatmıştır. Bunun ardından meclisin bütün azası söz alarak vaziyeti ve muhacirlerin iaşesi meselesi hakkında düşüncelerini beyan etmişlerdir. Meclis muhacirlerin iaşesi hususunda müracaat olunan mali tedbirlerden başka Rumların iaşesi hakkındaki kutsal maksat adına kiliselerde mevcut ruhani ayin için lazım olanlar haricindeki bütün kıymetli eşyanın satışına karar vermiştir. Alınan karar doğrultusunda satılacak eşyaya patrikhane kilisesinden başlanması uygun görülmüştür 115. Patrikhanede kurulan Muhacirin Muavenet Heyeti ise toplantı yaparak kayıt olunan bağışlar ve Madam Veneziolos un gönderdiği parayı değerlendirmiştir. Ayrıca muhacirlerin miktarı ve vaziyetine dair komisyona bir malumat gelmiştir. Bu malumatla Urla Metropoliti mahallinde muhacir toplandığını ve bunların ekmek, elbise, ilaç vs. her türlü maddeye muhtaç bulundukları bildirilmiştir. İznik Metropoliti ise Tekirdağ dan gönderdiği bir mektupta,10 Eylül e kadar bu şehirde Kapuda, Bursa, İzmit, İznik ve Ankara dan gelen muhacir toplandığını yazmıştır. Bunlar arasında Ermeni ve kadar da Çerkez bulunduğu ilave edilmiştir 116. Patriğin gazetelere verdiği beyanata göre Anadolu muhacirlerinin, Kafkasya dan gelen Trakya ya ve Selanik e yerleştirilen muhacirlerin 113 Bülent Atalay, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi nin Siyasi Faaliyetleri ( ), TATAV Yayınları No:4, İstanbul, 2001, s İleri, , s Akşam, , s İleri, , s.3.

330 313 adedini geçtiği belirtilmiştir. Ayrıca Yunan hükümetinin bu mesai altında belinin büküldüğü ve Şark-i Karib Cemiyeti nin de büyük mesai sarf ettiği vurgulanmıştır 117. Akşam gazetesinde Rum Patriği de Lisanını Değiştirdi başlıklı haberde patriğin kilisede yaptığı bir konuşmasına yer verilmiştir. Konuşmada şu ifadeler yer almıştır: Kaderimiz ne ise o olacak? Korkmayınız korkacağınıza muhacirlere yardım ediniz. Hıristiyan muhacirlerimize yardım edelim. Felaket geneldir. Onlarda müşterek ülkümüz ve niyetimiz için harp etmişlerdir. O kadar uzak olan Amerikalılar muhacirler için bu derece çalıştıktan sonra biz daha fazla hareket göstermeliyiz. Aç, çıplak, perişan muhacirler için istisnasız hepinizin yardımını talep ediyorum. Yeni Yunan hükümeti Yunan düşüncesine tercüman olarak muhacirlerin fazla dairelerde iskânlarını emretmiştir. Şunu da kaydetmem lazımdır ki, Midilli de , Sakız da , Sisam da muhacir bulunuyor ve iaşelerini teminden mahrum şu an toplam muhacirimiz vardır. İstanbul Rumluğu şehrimizde bulunan muhacirler ile Marmara Adalarında bulunan , Silivri de bulunan ve Tekirdağ da bulunan muhacirin iaşelerini temin etmek mecburi vazifesi ile mükelleftir. Bu vazife İstanbullular içinde mukaddestir. Fazla ne kadar elbiseleriniz varsa hemen gönderiniz muhacirler çıplak vücudunu örtmek için bir parça beze muhtaçtır. Ben patrikhanenin perdelerini bile indirip sarınmak ve örtünmek için muhacirlere göndereceğim. İstanbul ahalisi aklını tehlike ile meşgul edeceğine muhacirleri düşünsün 118. Patrikhane bir yandan yardım çığlıkları atarken bir yandan da siyasi düşünerek Mudanya Ateşkes Anlaşmasından sonra bazı Rumların İstanbul'a kafile halinde göç etmeleriyle beraber bunların İstanbul'da kalması için çaba göstermeye başlamıştır 119. Akşam gazetesinde yer alan bir başka habere göre Trabzon, Giresun ve Erzincan gibi mahallerde bulunan Rumlar, Fener Rum Patrikhanesinin yalanlarına karşı bir tekzip name yayınlamışlardır. Yayınlanan bu tekzip namede şu ifadeler yer almaktadır: Ruhani kisve altında şeytanı emellerini takip eden ve Anadolu Rumluğu ve Hıristiyanlığı ile hiçbir alakası olmayan İstanbul Patrikhanesinin Anadolu nun mesut bahtiyar olan Hıristiyanlarına bir felaket hazırladığını anlayan TBMM hükümeti bizleri bu felaketten kurtarmak için dâhile nakletmişti. İstanbul patrikhanesi vahşi emellerini tatbik için yine 117 Akşam, , s Akşam, , s TİTE, 49/ 25.

331 314 bizleri alet ederek dâhilde zulme uğradığımızı beyan ettiğini işitiyoruz 120. Bu haberden de anlaşılacağı üzere Anadolu Rumlarının bir kısmı patrikhane görüşlerinin tam aksini savunmaktadırlar ve yaşananlardan dolayı patrikhanenin suçlu olduğunu iddia etmektedirler Ermeni Patrikhanesinin Çalışmaları Ermeni patrikhanesi de geri dönüş kararlarının alınmasının ardından Ermeni muhacirlerine yardım etmek için faaliyete geçmiştir. Ermeni Patrik Vekili, Dâhiliye Nezareti ne gönderdiği tarihli yazı ile Karamürsel kıyılarından tehcir edilmiş Ermenilerin bir kısmının Konya ve civarından gelmiş olduğunu bir kısmının da gelmek üzere bulunduğunu bildirmiştir. Ancak mahalli hükümet haneleri henüz tahliye etmediği gibi Karamürsel Kaymakamı da asker aileleri ile zabitanı tahliye edemeyeceğini beyan etmiştir. Bunun üzerine Patrik vekili bu hanelerin biran önce tahliyesini talep etmektedir. Gelen yazı üzerine Muhacirin Müdür-i Umumisi Hamdi Bey bu konudaki genel tebligat gereğince Ermenilerin süratle iskânları ve sefaletlerine meydan verilmemesini İzmit Mutasarrıflığı na tebliğ etmiştir 121. Patrik Vekili nin 24 Kasım 1918 de Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ne gönderdiği yazıda ise Ermeni Muhacirleri Muavenet Merkez Komisyonu adıyla bir yardım teşkilatı oluşturulduğu yer almaktadır. Komisyon, İstanbul yoluyla memleketlerine dönmekte olan Ermeni muhacirleri İstanbul'da bulundukları müddetçe beslenme ve barınmalarına yardımcı olmak amacıyla kurulmuştur. Merkez komisyonundan başka ve ona bağlı Kadıköy, Üsküdar, Galata, Kumkapı, Samatya ve Makri Köyünde birer yan komisyon da teşkil edilmiştir. Komisyon İstanbul a gelecek muhacirlerin içinde birçok hastalar bulunduğu ve geçici olarak barındırıldıkları yerlerin sağlıksız olması sebebiyle hastalıkların artmasından endişe etmektedir. Bu nedenle Hilâl-i Ahmer den muhacirler için ilaç, elbise ve temizlik malzemelerinin tedariki hususunda yardım edilmesini talep etmiştir 122. Komisyonun sık sık Hilâl-i Ahmer e gönderdiği yazılarla çeşitli yardım taleplerinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Örneğin yerlerine dönen Ermeni muhacirleri için Konya ve Eskişehir gibi önemli istasyonlarda birer çayhane ve aşhane açılması bu talepler 120 Akşam, , s BCA, / KA, 74/ 65.

332 315 arasında yer almaktadır Kasım 1918 tarihli bir başka yazı ile taşradan gelen ve Samatya'da iskan edilmekte olan erkek ve kadın 640 kişiden ibaret Ermeni muhacirlerine çamaşır, çorap, hırka, erzak, odun, çay ve dezenfekte için gerekli ecza malzemeleri istenmiştir. Bu malzemelerin dönem itibariyle dışarıdan tedariki mümkün olamayacağından adı geçen malzemelerin Hilâl-i Ahmer ambarından Samatya da bulunan Ermeni Muhacirin Komisyonuna verilmesi Ermeni Patriği tarafından bizzat talep edilmiştir Ocak tarihinde gönderilen ve yardım talebi içeren bir başka yazıda ise Ermeni muhacirlerle ilgili şu bilgiler yer almaktadır: Yan komisyonların bulunduğu menzilde e yakın Ermeni muhacir bulunmakta olup bunların pek çoğunun 4 seneden beri maruz kaldıkları mahrumiyet neticesi en ufak bir yorgunluğa bile mukavemet edecek kuvveti yoktur. Şu mevsimde yolculuğa çıkmaları içlerinden pek çoğunun yollarda ve burada hastalanmalarına neden olacaktır. Bu bilginin verilmesinin ardından bunların tedavileri için menzillerinde veya civarında birer dispanser tesisi gerekli olduğu belirtilmiştir. Bunlar için yatak ve karyola takımlarının tedariki acil olduğundan muhacirlerin arkası kesildiğinde iade edilmek şartıyla cemiyete ait, harp esnasında Osmanlı askerleri için açılmış olan hastanelerin terhis sebebiyle atıl kalmış olan demir karyolalarından 200 adedi ile yatak takımları ve 6 adet seyyar aşhanenin verilmesi rica edilmiştir 125. Temmuz ayında yapılan yazışmalardan ise Ermeni Muhacirleri Muavenet Merkez Komisyonu idaresinde bulunan merkez ve taşrada çeşitli menzillerdeki dispanserler ve eytamhanelerde mevcut e yakın muhacir ve civarında eytamın bulunduğu anlaşılmaktadır. Bunların ihtiyacına kullanılmak üzere mevcut bir takım ecza ile eşyadan münasip bir miktarın verilmesi istenmiştir. Hilâl-i Ahmer in bu taleplere imkânlar ölçüsünde olumlu cevaplar verdiği görülmektedir. Bu son talep için komisyona gönderilen yazıda, istenen ecza ve tıbbi malzemenin mevcut olanlarından uygun miktarının verilmesinin genel merkez tarafından kabul edildiği bildirilmiştir 126. Gayrimüslim muhacirlerin durumlarını incelemek üzere oluşturulan karma komisyonlarda patrikhanelerden de birer yetkili bulunmuştur. Hükümetin kış mevsimi 123 KA, 850/ KA, 850/ KA, 645/ KA, 534/ 2.

333 316 geldiğinden tehcir edildikleri yerlerden mahallerine dönen muhacirlerin durumlarını dikkate alarak bulundukları mahallerde kalmalarına karar vermiş olduğundan bahsetmiştik. Bu karar Hristiyan vatandaşlarca anlaşılamamış olduğundan hükümet vilayetlerdeki muhacirlerin durumlarını tetkik etmek üzere bir komisyon kurmayı düşünmüş ve bu komisyona birer aza seçmeleri için patrikhanelere malumat verilmiştir. Komisyonun vazifesi tehcir edilen Ermenilerin durumlarını tetkik etmek memleketlerinde iaşelerini temine muktedir olanları derhal sevk etmek; edemeyecek olanları ise kışın şiddetine maruz kalmamaları için mahallerinde bırakmaktır 127. Tehcirden dönen Ermeniler arasında yollarda zor durumda kalanların yardım için patrikhanelerine başvurdukları görülmektedir. Söz gazetesinin aktardığına göre Irak ve Suriye de bulunan Ermenilerden kişi memleketlerine dönmek için yola çıkmışlar ve Sivas a kadar ulaşmışlardır. Gazete bunların yardıma muhtaç bir halde bulundukları ve gerekli tedbirler için patrikhaneye başvuracaklarını yazmıştır 128. Ocak 1919 da gerçekleştirilen yazışmalardan bahsedilen durumla ilgili Ermeni Patrik Vekilinin hükümet yetkililerden yardım istediği anlaşılmaktadır. Sivas cihetlerinden parça parça Samsun'a giden ve büyük kısmı kadın ve çocuklardan ibaret olan Ermeni muhacirlerinin memleketlerine dönmeleri için lazım gelen vasıtalarının verilmesi ve hükümetçe verilen ekmeğin dışında iaşelerinin imkân dâhilinde temin edilmesi için Ermeni Patrik Vekili müracaatta bulunmuştur. Yapılan müracaat üzerine Muhacirin Müdür-i Umumisi Hamdi Bey tarafından Samsun a bir yazı gönderilerek nakliye vasıtalarının hazırlanması ve günlük verilmekte olan ekmekten başka imkân dâhilinde yardım yapılması tebliğ edilmiştir 129. Patrikhanenin hükümetten yardım talep etmesinin yanı sıra kendisinin de direk olarak yardımlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Söz gazetesinin haberine göre Kilikya muhtaçlarına dağıtılmak üzere Patrikhane Adana ya lira göndermiştir 130. Alemdar gazetesinde Nisan ayı içerisinde çıkan iki haber de dikkat çekicidir. İlk haberde Kafkasya dan İstanbul a gelen Ermeni muhacir ve mülteciler için patrikhanenin mesken 127 Söz, , s Söz, , s BCA, / Haberde ayrıca Ermenice gazetelerinin Kayseri den zaruret sebebiyle 1 ay zarfında 200 kadar ailenin gittiği ve bu durum devam ettiği takdirde Kayseri de Ermeni kalmayacağına dair yazılarına da yer verilmiştir. Söz, , s.2.

334 317 tahsis etmek üzere çalıştığı belirtilmiştir 131. İkinci haberde ise Kafkasya dan İstanbul a iltica etmiş olan Ermenilerin yeniden memleketlerine dönmek üzere patrikhaneye müracaatla harcırah talep ettikleri, Patrikhanenin bunlara olumlu cevap verdiği ve yakında Kafkasya ya dönecekleri bildirilmiştir Yunan Hükümetinin Çalışmaları Yunan Hükümeti mütarekenin ardından Rum muhacirleri sevk ve iskân etmek için Atina başta olmak üzere ülke genelinde yardım toplama faaliyetlerine başlamıştır. Ancak Anadolu da başlattığı savaş nedeniyle ekonomisi bozulan Yunanistan, Rum muhacirlere uzun vadeli ve büyük yardımlarda bulunamamıştır. Bu nedenle daha çok İngiltere ve Amerika başta olmak üzere İtilaf Devletleri nin yardımını talep etmiştir. Rum muhacirler vasıtasıyla belirli yerlerde nüfus çoğunluğu sağlamak ve bunlardan oluşturduğu silahlı çetelerle bölgelerde asayişi bozarak işgaller için zemin hazırlamak, Yunanistan ın muhacirler ile ilgili yürüttüğü politikanın diğer bir ayağını oluşturmaktadır. Mütarekenin ilk altı ayında, yerli Rumlarla birlikte çoğu silahlı olmak üzere Trabzon a i aşkın Rum göçmeni gelmiştir. Giresun a ise Eylül 1919 a kadar gelen Rum göçmen sayısı 525 kişiyi bulmuştur. Bunların bir kısmını yerli Rumlar oluşturmaktadır 133. Yunanistan da Mütarekenin hemen ardından Rum muhacirlerin iadesi için bir hareketlilik başlamıştır. Akşam gazetesinin Rumca gazetelerden verdiği malumata göre, Atina başta olmak üzere Yunanistan ın çeşitli yerlerinde bulunan Rum muhacirleri mitingler düzenleyerek, vatanlarına iadelerini ve memleketlerinin de anavatan Yunanistan a ilhakını talep etmişlerdir 134. İstanbul a İtilaf Devletleri yle birlikte ayak basan Yunanlı yetkililer ise hemen Rum muhacirlerin sevk ve iskânı ile ilgilenmeye başlamışlardır. Yine Rumca gazetelerden alınan bir habere göre Ayvalık Rum muhacirlerinden olup memleketlerine dönmek üzere İstanbul a giden ve Kadıköy ünde bulunan kafileyi Yunanlı yetkililer ziyaret etmiştir. Yetkililer bunları Ayvalık a ulaştırmak üzere vapur tahsis etmek için İngilizlerden yardım istemeye karar vermiştir. Yunan 131 Alemdar, , s Alemdar, , s Pehlivanoğlu, a.g.m., s Akşam,

335 318 Hükümeti nin patrikhane vasıtasıyla Rum muhacirlere dağıtılmak üzere her gün kişilik erzak gönderme kararı ayrıca haberde yer almaktadır 135. Bunların yanı sıra ilerleyen günlerde Atina da Rum muhacirlerinin ihtiyaçlarını gidermek üzere kadınlar tarafından biri Trakya ya diğeri Anadolu ya gönderilmek üzere iki komisyon teşkil edilmiştir 136. Karadeniz sahilinde bulunan Rum ahali de unutulmamış onlar için de Atina dan elbise ve erzak gönderilmesi düşünülmüştür 137. Yukarıda verilen haberlerden anlaşılacağı üzere, basında, çeşitli aralıklarla Yunan hükümeti tarafından Rum muhacirlerle ilgili yürütülen faaliyetlere yer verilmiştir. Konuyla ilgili Söz gazetesinin verdiği habere göre Yunan hükümeti Rum muhacirlerin geri dönüş masraflarına karşılık lira tahsis etmiştir. Bu meblağın liralık kısmı merkez komisyona teslim edilmiş ancak meblağın ne suretle sarf edileceği henüz tayin edilememiştir 138. Tasvir-i Efkâr gazetesi ise yabancı basından aldığı bir haberi sayfalarına taşımıştır. Buna göre Yunan hükümeti Rusya'da bulunan Rum muhacirlerinin Samsun'a dönmeleri için iki yük vapuru tahsis etmiştir. İlk seferini yapan vapur Kafkasya dan muhacir nakletmiştir. Muhacirlerden 400 kişi Samsun'a ihraç edilmiş ve kalanı da Yunanistan'a sevk edilmiştir. Gazete Rusya dan Batum'a geldiği belirtilen Rumlarla ilgili haberde verilen sayısını ise abartılı bulmuştur. Ayrıca Amerika Yardım Heyeti tarafından Samsun'daki Rumların iaşe ve giyeceklerinin üstlenildiği yazılmıştır 139. Alemdar gazetesi ise Rum muhacirlerinin bilhassa Karadeniz e dönmelerinin temin edilmesi için Veneziolos un gerekli emri telgrafla Paris ten Yunanistan hükümetine verdiğini yazmıştır. Rusya nın dâhilinde ve Batum da bulunan toplam Rum un sevki için Yunan hükümeti büyük vapurlara el koymuştur 140. Yunanlıların işgal sahaları içerisinde Rum muhacirlerin haksız taleplerini destekler bir tutum sergiledikleri görülmüştür. İstanbul Vali Vekili tarafından 1 Aralık 1920 tarihinde Dâhiliye Nezareti'ne gönderilen yazıda Yunan askerlerinden cesaret alan Rum ahalinin kanunsuzluklarına dikkat çekilmiştir. Derince karyesinde iskân edilmiş 100 haneyi aşkın Rum muhacirin kaza bölgesinde ve başlıca şimendifer güzergâhında bulunan 135 Söz, , s Söz, , s Söz, , s Söz, , s Tasvir-i Efkâr, , s Alemdar, , s.2.

336 319 Yarımca karyesi istasyonundaki Yunan askerine müracaat ederek, askerin himayesinde zeytin mahsulâtını toplamakta olduğu bildirilmiştir. Bu duruma mani olmak için Yunan Kumandanlığı'na lazım gelen tebligatta bulunulmuştur. Hiç bir şekilde uygun görülmeyen bu durumun engellenmesi için acilen gereken teşebbüslerin yapılması, gerekli yerlere emir ve tebligatta bulunulması istenmiştir 141. Gazete haberlerinden 1921 yılında da Yunanlıların muhacir sevk etmeye devam ettikleri anlaşılmaktadır. Ancak bu defa tersine bir sevk söz konusudur. Batı cephesinde gerçekleşen muharebeler bu kararda muhtemelen etken olmuştur. Haziran 1921 de Yunan hükümeti gerek Bursa da gerekse İzmit kazasında birikmiş olan Rum ve Ermeni muhacirleri Yunanistan a nakletmeye karar vermiştir. Ancak habere göre bunların bir kısmının Trakya ya nakli daha muhtemel gözükmektedir. Bursa da mevcut Rum ve Ermeni muhacirlerinin sayısı kişiyi geçmesinin yanı sıra bir o kadarının da İzmit kazasında bulunduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca Yunan İşgal Kuvvetleri Kumandanlığı tarafından bunlara yapılan yardım son 1 ay zarfında sınırlandırılmıştır 142. Sakarya Savaşı sonrası ise Mersin den hareket eden ve birinde Yunan bayrağı bulunan iki vapurla Adana dan hicret eden Ermeni ve Rumlardan bir kısmı İstanbul limanına getirilmiştir 143. Bu haberlerden anlaşılacağı üzere yenilgiler sonrası Yunanlılar hakimiyetini kaybettikleri bölgelerden Rum ahaliyi diğer bölgelere taşımaya başlamıştır. Taşıdıkları yerler arasında Trakya ve İstanbul başta yer almaktadır. 6.2 Ermeni ve Rumların İadesiyle Yaşanan Sorunlar Açıkta Kalan Müslümanlar Osmanlı Devleti, Balkan Savaşları ve ardından gelen I. Dünya Savaşı sonrası çok sayıdaki Müslüman muhacir ve mülteciyi iskân etmek için Ermeni ve Rumlara ait emval-i metrukeden yararlanmıştır. Geçici olarak bulunan bu çözüm Ermeni ve Rumların geri dönüşleriyle birlikte Müslüman mültecileri tekrar açıkta kalma tehlikesiyle karşı karşıya bırakmıştır. 141 BOA, DH.İ.UM. Dosya No: 3-5, Gömlek No:5/ Akşam, , s Akşam, , s.2.

337 320 Mütarekenin hemen ardından vilayet ve livalardan Dâhiliye ve Hariciye Nezareti ne gönderilen yazılarda Müslüman muhacir ve mültecilerin açıkta kaldığı bildirilmeye başlanmıştır. İlk açıkta kalanlar arasında Rumeli muhacirleri yer almaktadır. Kasım 1918 de Hariciye Nezareti ne iskân edildikleri haneleri tahliye etmeleri istenilen Bağçecik'te sakin bulunan Rumeli muhacirlerinin perişan bir halde olduğu haber verilmiştir 144. Bursa havalisinde muhacir ve mültecilerin durumunu incelemek üzere giden muhacirin müfettişlerinden Seyfettin ve Rafet Beylerin verdikleri raporlarda ise Bursa havalisindeki Rumeli muhacirlerinin çoğunluğunun, Yunanistan a hicret etmişlerken dönen Rumların, muhacirlerin yerleştiği emlak ve araziye yeniden oturmaları üzerine açıkta kaldıkları belirtilmiştir 145. Edirne de de diğer yerlerde olduğu gibi gayrimüslim ailelerin dönüşlerine kadar mallarını iade ve iskânlarını temin etmek için çalışılmalar başlatılmıştır. Ancak Edirne den 26 Kasım 1918 de Dâhiliye Nezareti ne gönderilen bir telgraftan iade konusunda bazı sorunların yaşandığı ve yetkililerin zor durumda kaldığı anlaşılmaktadır. Sorun henüz dönmeyen Ermenilerin akrabalarından bazılarının bunların hanelerindeki muhacir ve asker ailelerini önceden çıkarmak istemeleridir. Bu haneleri tahliye ettirerek istediklerine kiraya vermek için müracaatta bulunmuşlardır 146. Bursa da ise Mudanya, Gemlik ve Karacabey kazaları sahilinden dâhile alınmış olan 10 kadar Rum köyünün ahalisi yerlerine iadeleri için müracaat etmiştir. Ancak İslam muhacirlerinin nereye iskân edileceği bilinemediği gibi bu köylerden çıkarılacaklar arasında daimi surette yerleştirilmesi için ziraatte bulunmuş olan muhacirler de mevcuttur. Bu durum Dâhiliye Nezareti ne bildirilmiş olmasına karşın ziraatla uğraşan yerleşik köylülerin uygun yerlere iskânları ve köylerin boşaltılması kaymakamlıklara tebliğ edilmiştir 147. Tasvir-i Efkâr gazetesinin Aralık ayında açıkta kalan Müslüman muhacirlerle ilgili yayınladığı iki haber dikkat çekicidir. İlk haber geri dönen Hıristiyan ın emlakini tahliye eden Müslüman muhacir ve mülteciler ile ilgilidir. Bunların bulundukları 144 BOA, HR.SYS. 2460/ Akşam, , s BOA, DH.ŞFR. 603/ BOA, DH. ŞFR. 603/ 9.

338 321 mahallerdeki genel binalara ve bazı hanelere iskân edilmeye çalışıldığı belirtilmiştir 148. İkinci haberde ise Edirne'den alınan aşağıdaki telgrafa yer verilmiştir: Yurtlarımız Meriç'in öte sahilinde ve Edirne şehrinin hemen dibinde bulunması hasebiyle Bulgaristan'la yapılan hudut anlaşmasından sonra Bulgaristan'da kalmıştı. Tarihen Türk olan bu güzel yerlerin ahalisi Edirne etrafından başka yerlere nakil olunan Rumların köylerine sefalet içinde güya yerleştirildik. Pek çok ızdırablara katlanarak Cihan Harbinin bizden istediğini verdik. Birazda ailemizi yaşatacak kadar ektik çalıştık. Şimdi Rumların geri dönmesinden dolayı sokak ortasında kaldık. Vaktiyle bu elim neticeyi düşünen yok muydu? Şimdi bizim yegâne talep ve ricamız hepimizin yarım saat ötede boş duran eski köylerimize geri dönerek yerleştirilmemizdir. Hükümetin, Bulgaristan hükümeti ile anlaşarak asırlardan beri ecdadımızın mezarlarını ve hatıralarını saklayan köylerimize bizi iade etmesini bekliyoruz. Lakin kışın soğuğu altında sokak ortasında bir dakika beklemeğe kudretimiz olmadığının dikkate alınmasını rica eyleriz 149. Bu ifadeler Müslüman muhacir ve mültecilerin içinde bulunduğu durumu en iyi şekilde özetlemektedir. Rum ve Ermeni muhacirlerin yaşadıkları sıkıntılar sık sık gündeme getirilirken ne yazık ki Müslüman muhacir ve mülteciler hatırlanmamaktadır. Gayrimüslimlerin emlakinin iadesi konusunda İtilaf Devletleri ve patrikhanelerinin müdahil oldukları görülmektedir. Ancak bu müdahalelerin bazıları haksız yere gerçekleştirilmiştir. İstanbul da İtilaf Devleti temsilcilerinin haksız müdahaleleri ile bir kısım Müslüman muhacir ve mültecinin açıkta kalma tehlikesi baş göstermiştir yılının ilk ayında içinde İngiliz zabıtanı da bulunan bir heyet Rumelifener'ine giderek, Rum ahalinin iskân edilmesi için köyde bulunan Müslüman ahalinin ikamet ettikleri hanelerden tahliye edilmesini istemiştir. Bu durum karşısında açıkta kalacak olan Müslüman ahalinin boş bulunan Rumelifeneri kışlasına iskân edilmesine karar verilmiştir. Karar, Hariciye Nezareti tarafından Mütareke Komisyonu Başkanlığına tebliğ edilmiştir 150. Ayrıca İstanbul civarındaki kasaba ve köylere iskân olunan Müslüman muhacir ve mültecilerin tahliyeleriyle ilgilenmeleri için memur görevlendirilmiştir. Görevlendirilecek memur için nakliye vasıtası temininde mali durum dikkate alınarak 1. Kolordu Ahz-ı Asker Heyeti ne 148 Tasvir-i Efkâr, , s Tasvir-i Efkâr, , s BCA, /

339 322 müracaat edilmiştir 151. Mart ayında Rumelifeneri nde açıkta kalacak olan ahalinin durumu ile ilgili yeni yazışmalar gerçekleştirilmiştir. Yazışmalardan dönen Rumlardan bir kısmının birer ikişer aile bulanan hanelerde iskân edildiği gibi henüz kimsenin meskensiz kalmadığı ve kışlaya da kimsenin iskân edilmediği anlaşılmaktadır. Ancak asıl mesele İngiliz zabıtası tarafından hanelerinden çıkarılmak istenilen Rumelifeneri ahalisinin seneden beri orada ikamet eden asli ahaliden olmasıdır. Yapılan tahkikat sonucu bu bilgiye ulaşan İstanbul Valiliği durumu Dâhiliye Nezareti ne bildirmiştir. Ayrıca bu ahalinin mütareke ahkâmına muhalif bir muameleye maruz bırakılmamaları için Mütareke Komisyonu nezdinde teşebbüslerde bulunulması istenmiştir. Ahalinin yerlerinden çıkarılmasının doğru olmayacağı Hariciye Nezareti ne de bildirilmiş ise de gelen cevapta siyasi zaruretten bahsedilmiştir yılı içerisinde Samsun da İngiliz komiseri, Çatalca da da Rum Metropolü tarafından Müslüman ahalinin tahliyesi için girişimlerde bulunulmuştur. İngiliz komiseri Bafra kazasının Rum köylerinde iskân edilmiş olan Rumeli muhacirlerinin 4 gün zarfında bu köyleri tahliye etmesini istemiştir 153. Rum Metropolü ise Çatalca nın Istıranca, Pozime, Belgrat, Karacaköy ve diğer köylerinden göç eden Rumların hanelerine iskân ettirilen Müslüman muhacirlerin biran önce çıkarılmasını talep etmiştir 154. Hükümet ve yerel yetkililer ise bu durum karşısında Müslüman mültecilerin açıkta kalmalarını engellemek için geçici de olsa çözümler üretmeye çalışmıştır. İlk olarak açıkta kalan muhacir ve mültecilerin iskânı için vilayetler dâhilinde uygun arazi ve binalar bulunmaya çalışılmıştır. Aşair ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi tarafından Konya vilayetine tarihinde gönderilen telgraftan, hane ve arazilerinden çıkarılmakta olan müslüman mülteci ve muhacirler için vilayet dâhilinde uygun arazi ve bina bulunmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. Müdüriyet, Çumra istasyonunda Almanlar tarafından işgal edilen ve sonra da tahliye edilmiş olan binaların ne suretle muhafaza edildiğini sormuş ve bu arazi dâhilinde açıkta kalan ahalinin ne kadarının iskân edilebilecekleri hakkında acilen bilgi verilmesini istemiştir 155. Bursa vilayeti Yenişehir 151 BCA, / BCA, / BOA, DH. ŞFR. 622/ BOA, DH. ŞFR. 611/ BOA, DH. ŞFR. 95/ 204.

340 323 kazası dâhilinde de iskân edildikleri mahallerden ihraç edilmiş olan 35 hane muhacir açıkta kalmış ve bunun üzerine muhacirler iskâna müsait bir arazinin kendilerine verilmesi için Dâhiliye Nezareti ne telgraf göndermişlerdir. Nezaret bu talebi uygun bularak tarihinde gönderdiği bir yazı ile mahallinde gerekli araştırma ve incelemelerde bulunulması ve bahsedilen arazinin mevki ve miktarıyla muhacirin iskânına uygun şartlara sahip olup olmadığının vilayetten bildirilmesini istemiştir. Ancak hükümetçe orada bina inşa edilmesine imkân olmadığı için şahısların muhtaç oldukları meskeni bizzat kendilerinin yapmayı üstlenmeleri gerektiği de belirtilmiştir 156. Dâhiliye Nezareti nden Edirne ye 5 Ağustos 1919 tarihinde gönderilen yazıda da açıkta kalan muhacirler ve bunlara arazi temini konusunda bilgi verilmesi istenmiştir. Öncelikli olarak vilayet dâhilinde muhacirlerin toplam miktarıyla bunlardan ne kadarının açıkta kaldıkları ve geçici iskânlarının nerelerde yapıldığı sorulmuştur. Ardından muhacir iskânına uygun ne kadar arazinin mevcut olduğu ve buralarda iskân muamelesi için nelere ihtiyaç olduğunun bildirilmesi istenmiştir 157. Bunların yanı sıra açıkta kalan muhacir ve mültecilerin iskânı için bulundukları vilayetlerin dışında da uygun arazi temin edilmeye çalışılmıştır. Açıkta kalan muhacirlere bulundukları vilayetlerde uygun bir yer bulunamaması durumunda bu da bir çözüm olarak görülmüştür. 16 Ağustos 1919 tarihinde Dâhiliye Nezareti nden Samsun Mutasarrıflığı na gönderilen yazı ile açıkta kalan muhacirlerin derhal iskânı için Bafra da mevcut olduğu bildirilen dönüm arazi hakkında bilgi verilmesi istenmiştir. Bu arazinin müstakil köy tesisiyle muhacir iskânına uygun olup olmadığı sorulmuştur 158. Bulunan ikinci çözüm, Dâhiliye Nezareti nden Adana vilayetine 28 Aralık 1918 de gönderilen telgrafla bildirilmiştir. Telgrafta Rum ve Ermenilerin memleketlerine sevklerinde, emlak ve arazilerinin kendilerine teslim ve iadesi hakkında hazırlanan talimatname hakkında bilgi verilmiştir. Hazırlanan talimatnamenin 5. fıkrası emval-i metrukeye yerleştirilen Müslüman mültecilerle ilgilidir. Buna göre Müslüman muhacir ve mültecilerinin açıkta kalmamaları temin oluncaya kadar Rum ve Ermenilerin 2'şer 3'er hanesi bir arada olmak üzere geçici olarak yerleştirilmelerinin zaruri olduğu belirtilmiştir. Bu şekilde iskân ile açıkta kalacak Müslüman muhacir ve mültecilerin miktarı elbette azalacaktır 159. Edirne Vilayetine gönderilen yazıda ise sahibine iade edilecek Çit çiftliğinde 156 BCA, / BCA, / BCA, / BOA, DH. ŞFR. 94/ 264.

341 324 mevcut muhacirlerin uygun bir kira bedeli karşılığında veya ortakçılık suretiyle yerlerinde kalmaları konusunda mal sahibi veya vekilinin rızalarının alınmaya çalışılması istenmiştir 160. Aşair ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi nce vilayet ve mutasarrıflıklara 26 Ocak 1919 tarihinde çekilen telgrafla dönmekte olan gayr-i müslimlerin emlak ve mallarının iade edilmesiyle açıkta kalan müslüman mülteci ve muhacirlerin sefalet ve mağduriyetlerine imkân verilmeyerek, bu konudaki talimatname dairesinde hareket edilmesi istenmiştir. Zira bazı mahallerden gelen bilgiye göre, sahipleri dönmeyen şahıslara ait binaların da derhal tahliyesine teşebbüs edilmesi, birçok muhacirin sefaletine neden olmuştur. Müdüriyet bunun önüne geçmek için tarihli talimatnameye göre emlak ve emval iadesinin sahiplerinin dönmesi ve müracaatına bağlı olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Açıkta kalacak olan muhacirlere de mümkün mertebe yardım yapılması ve talimatname gereği münasip yerlere dağıtılarak iskânları ve içlerinden yardıma muhtaç olanlarının sefaletlerine meydan verilmemesi kati suretle tekrar tebliğ edilmiştir 161. Gönderilen yazıdan anlaşıldığı kadarıyla İtilaf Devletleri ve Patrikhane yetkilileri tarafından yapılan müracaatların yerine, asıl sahipleri tarafından yapılan müracaatların dikkate alınması istenmiştir. Asıl sahipleri gelmeden hanelerin tahliye edilmesinin zaten kimseye bir faydası yoktur. Rum ve Ermenilerin emlakı iade edilirken Müslüman ahalinin açıkta kalması kabul edilecek bir durum değildir. Sorunun her iki tarafı da mağdur etmeyecek bir şekilde çözülmeye çalışılması en makul olanıdır. Üçüncü çözüm yolu ise öncelikle I. Dünya Harbi esnasında göç etmiş ve emval-i metrukeye iskân edilmiş olan Anadolu ahalisinden Ermeni ve Rumların geri dönmesi ile birlikte açıkta kalanlarının bir an önce memleketlerine gönderilmeleridir. Kasım 1918 de Kastamonu Vali Vekili tarafından Dâhiliye Nezareti ne gönderilen telgrafta, Kastamonu'daki emval-i metrukeye geçici olarak iskân edilmiş iken bu yerlerin asıl sahiplerine iade edilmesi üzerine açıkta kalan mültecilerin diğer mahallerde iskân edilmeleri mümkün olmadığından bu mültecilerin memleketlerine iadeleri hususuna müsaade edilmesi istenmiştir 162. I. Dünya Harbi dolayısıyla memleketlerinden hane ile iltica eden Haydaranlı aşiretinin 900 hanesi Adana da emval-i metrukede iskân edilmiştir. Nisan 1919 da Dâhiliye Nezareti nden Adana Valiliğine gönderilen yazıdan 160 Ayrıca çiftliğin içinde hükümete ait alet edevat ve demirbaş eşya mevcut ise bunların derhal başka bir yere nakledilerek muhafaza edilmeleri bildirilmiştir. BOA, DH. ŞFR. 96/ BOA, DH. ŞFR. 95/ BOA, DH. ŞFR. 601/ 5.

342 325 anlaşıldığına göre, sahiplerinin tehcirden dönmesiyle beraber bunlar da açıkta kalmıştır. Bunun üzerine kıştan önce memleketlerine sevk edilmelerine karar verilmiştir 163. Dâhiliye Nezareti nden Kayseri Mutasarrıflığı na Ağustos 1919 da gönderilen yazıda da açıkta kalan mültecilerden geri dönmek isteyenlerin sevkleri ve sevki mümkün olmayanların da Müslüman köylerine dağıtılarak iskânlarının temin edilmesi istenmiştir 164. Bu gibi geçici çözüm arayışlarının yanı sıra açıkta kalan Müslümanların kendilerine ait evlerinin olması için çeşitli plan ve projeler de üretilmiştir. Balkan muhacirleri için yeni muhacir köyleri inşasına dair hazırlanmış olan ama I. Dünya Harbi nedeniyle gerçekleştirilemeyen proje çerçevesinde AMMU nin iskân şubesi tarafından hazırlanan tamim Mart 1919 da mahalli yetkililere gönderilmiştir 165. Muhacirin-i İslamiye Komisyonu nun 6 Temmuz 1919 da gerçekleştirdiği toplantıda açıkta kalan muhacir ve mülteciler için hane inşası hakkında görüşülmüştür. Öncelikle Çatalca ve Silivri de Rumların geri dönmesi üzerine 430 hane İslam muhacirinin açıkta kaldığı belirtilmiştir. Bunların bir kısmının iskânını temin için Silivri de mevcut kereste ve benzer malzemeden istifade ederek 100 hane inşa edilmesi planlanmıştır. Ayrıca bu tarihe kadar Rum ve Ermeni nin memleketlerine iadeleri karşısında aynı miktarda muhacirin açıkta kalmış olduğu tahmin edilmektedir 166. Bu rakamlar tahminide olsa sorunun ne kadar büyük olduğunu ve iskân konusunda nasıl zor bir durumda kalındığını gözler önüne sermektedir yılına gelindiğinde açıkta kalan muhacir ve mültecilere uygulanacak muamelelerle ilgili birtakım kararlar alınmasına karşın konu ile ilgili sorular sorulmaya devam edildiği görülmektedir. Balıkesir Muhacirin Müdürü sonradan açıkta kalmış olan Rumeli muhacirlerinin her gün müdüriyete müracaat ederek haklarında ne yapılacağının tayin edilmesini talep ettiklerine dair tarihinde genel merkeze bir yazı göndermiştir. Bunlar hakkında yapılacaklar ve asıl memleketlerine iade talebinde bulunacaklar için nasıl bir muamelenin uygun görüldüğünün bildirilmesi istenmiştir. Gönderilen cevapta Balıkesir de bulunan Men-i Muhaceret Heyeti ne gerekli talimatın verildiği belirtilmiştir BCA, / BCA, / Dündar, a.g.e, s BCA, / BCA, /

343 326 Büyük Taarruz sonrası Müslüman muhacir ve mültecilerin Yunan işgal sahası altında kalan bölgede yeniden açıkta kalmaya başladıkları görülmektedir. 20 Eylül 1922 de Tekirdağ ve Dedeağaç'ta muhacirlerin sayısı artmıştır. Zira Batı Anadolu da alınan yenilgi sonrası Yunan işgali altında bulunan bölgeye Rum muhacirler akın etmiştir. Bunların iskân edilmesi için yine önceden hicret etmiş olan Rumların hanelerinde ikamet etmekte bulunan Müslümanların çıkarılması uygun görülmüştür. Çeşitli sebep ve bahanelerle Müslümanlar hanelerinden çıkarılarak sokak ortasında bırakılmışlardır Emval-i Metruke Rum ve Ermenilerin geri dönüşüyle birlikte ortaya çıkan sorunlardan biriside emval-i metruke meselesidir. Müslüman muhacir ve mültecilerin açıkta kalmasının temel nedeni de bu sorundan kaynaklanmaktadır. Rumların geride bıraktıkları mallar belli depolara konulmuş ve güvenlik altına alınmıştır. Ancak bazı bölgelerde güvenlik zafiyetinin olması sonucu bu mallar yağmalanmıştır. Hükümet bu duruma engel olmak için bir takım önlemler almıştır. Rumların geri dönüşüyle birlikte hükümet kararıyla depolarda koruma altına alınan eşyaların iadesine başlanmıştır. Aksaklıkların ve suistimallerin önüne geçebilmek amacıyla hükümet kararıyla Rum tebaanın geri döndüğü her vilayet merkezinde yerel idare tarafından belirlenecek beş görevliden oluşan denetleme komisyonları oluşturulmuştur Hükümet bir yandan da muhacirlerin taşınır ve taşınmaz mallarını kendilerine teslim edebilmek için bir kanun layihası hazırlığı içine girmiştir. Bu maksatla bir komisyon oluşturulmuştur. Komisyon çalışması sonucu alınan iki karara göre, kanun layihası hazırlanana kadar muhacirlerin bir kısım mülkleri iade edilecek ve malları tasfiye komisyonlarınca satılanlara da kendi paralarından avans verilecektir TİTE, 53/ Özdemir, a.g.m., s Atnur, Rum ve Ermenilerin İskânı, s.135.

344 327 Konuya müdahil olan İngiliz yetkililer tarafından verilen bir notada, tehcir edilenlerin ve Osmanlı tebaası olsun ya da olmasın bütün Hıristiyanların hükümetçe el konulmuş mallarının iade edilmesi ve bunlara tazminat verilmesi talep edilmiştir 171. Ekim 1918 den itibaren emval-i metruke ile ilgili yazışmalar başlamıştır. Antalya Mutasarrıflığı tarafından AMMU ne emval-i metruke ile ilgili gönderilen beyanatta tutarsızlıklar bulunmaktadır. Öncelikli olarak yabancı topraklara firar eden ve dâhile nakledilen Rumların nüfusu ayrı ayrı gösterildiği halde bunların emval-i metrukesi ayrı ayrı gösterilmemiştir. Ancak bir fıkrada emval-i metrukeye muhacir ve mülteci iskân edildiği bildirildiği halde son fıkrada livaya muhacir ve mülteci gelmediği beyan olunmuştur. Müdüriyet gönderdiği bir yazı ile bu durumunun acilen izah edilmesini istemiştir 172. Maraş'ta ise emval-i metrukesi kirada olan ve boş kalan haneler hakkında incelemelerde bulunulmuştur. Ancak Dâhiliye Nezareti ne gönderilen telgrafta emval-i metrukeden asker ve mülteci iskân edilen ve kanun-ı mahsusaya göre Maliye Nezareti nce satılmış olan meskenlerin sahiplerinin geri dönmekte olduğu belirtilmiştir. Bunlar hanelerinin teslimini talep ettikleri için bu konuda yapılacak muamelenin tebliğ edilmesi istenmiştir 173. Maliye Nezareti nin konuyla ilgili hazırlamış olduğu tezkerede dâhile sevk olunan Ermenilerden boşalan emval-i gayrimenkuleye kararlaştırıldığı gibi geçici olarak mülteci iskân edildiği izah edilmiştir. Daha önce alınan bu karara karşın Ermenilerin geri dönmelerine müsaade edildiğinden, Ermeni emvalinin bunlardan evsiz kalanlara tahsisinin gerekeceği belirtilmiştir. Tezkere Meclis-i Vükela da okunarak kabul edilmiştir 174. Kasım ayında Bursa dan Dâhiliye Nezareti ne gönderilen telgraftan tek sorunun meskenler konusunda yaşanmadığı anlaşılmaktadır. Orhangazi'ye 150 haneye yakın Ermeni ailesi gelmiş olup bunlardan bir kısmı birkaç aile olmak üzere bir haneye yerleştirilmiştir. Ancak diğer kısmı muhacirine tahsis edilmiş olan hanenin dışında başka bir haneye yerleştirilmek istemediklerini belirtmişlerdir. Ayrıca gelen Ermenilere ait olup muhacirlere dağıtılan zeytinliklerin mahsulâtı Ermeniler tarafından toplattırılmak istenilmiştir. Her iki konuda yapılan müracaatlara karşı ne şekilde muamele yapılacağının 171 Dündar, a.g.e., s BOA, DH. ŞFR. 92/ BOA, DH. ŞFR. 601/ BOA, MV. 213/ 5.

345 328 acilen bildirilmesi istenmiştir 175. Bir yandan uygulanacak olan muameleler sorulurken bir yandan da iade işlemleri yürütülmeye devam edilmiştir. Adana da geri dönen Ermenilerin talebi üzerine muhacir yerleştirilen haneler tahliye edilerek teslim olunmuştur. Vefat edenlere ait emvalin varislerine verilmesi için veraset vesikası getirenlerin haklarının da teslim edilmekte olduğu Dâhiliye Nezareti ne bildirilmiştir 176. Emval-i gayrimenkulenin muhacir ve mültecilere tahsis edildiği döneme ait kira bedelleri konusunda farklı uygulamalar dikkat çekmektedir. Ankara ya dönen emval-i gayrimenkule sahiplerinin bu isteğine karşılık 7 Aralık 1918 tarihinde Dâhiliye Nezareti nden gönderilen cevapta kira bedeli isteklerinin yerine getirilemeyeceği belirtilmiştir 177. Muhacirin Müdür-i Umumisi Hamdi Bey in 30 Nisan 1919 da İzmit Mutasarrıflığı na gönderdiği yazıda ise İzmit'ten tehcir edilen eşhasa ait olup muhacir ve mülteci iskân olunan gayrimenkullerin kira bedellerinin muhacirin tahsisatından ödenmesini bildirmiştir 178. Bu iki uygulama arasındaki fark muhtemelen İtilaf Devletleri nin müdahalelerinden kaynaklanmaktadır. Emval-i gayrimenkule konusunda başka bir talep ise muhacir ve mülteci iskân edilen binalarda meydana gelmiş tahribatın tazmin edilmesine dairdir. Samsun da Ermeni ve Rum mahallelerinde muhacir iskân edilen haneler ile ilgili tahribat keşifnamesi düzenlenmesine karar verilmiştir. Keşifnamenin bedelinin muhacirin tahsisatından ödenmesine dair Dâhiliye Nezareti ne bir telgraf gönderilmiştir 179. Samsun a 22 Nisan 1919 tarihinde gönderilen cevapta, muhacir ve mülteci iskân edilen terk edilmiş metruk binalardaki hasarların bu konuda hazırlanan kararnamenin yürürlüğe girmesinden sonra tazmin edilmesi kararlaştırıldığından bir müddet beklenmesi istenmiştir. Ayrıca bütün emval-i metrukenin teslim ve iadesi esnasında mevcut vaziyetlerinin birer kaydının tutulmasına özen gösterilmesi talep edilmiştir 180. Tehcirden dönen Ermenilerin emval-i menkule ve gayrimenkulesinin sahiplerine iadesi hakkında eski Adliye Nezareti Müsteşarı Yusuf Kemal Bey in başkanlığında bir komisyon teşkil edilmiştir. Komisyon tarafından hazırlanan kanun layihası Bab-ı Ali den 175 BOA, DH. ŞFR. 602/ BOA, DH. ŞFR. 605/ BCA, / BCA, / BOA, DH. ŞFR. 614/ BOA, DH. ŞFR. 98/ 241.

346 329 Şura-yı Devlete gönderilmiştir. Ancak uzun zaman geçtiği halde tetkikat son bulmadığından ve meselesinin ehemmiyetine binaen bir an önce neticelenmesi gerektiğinden, Şurayı Devletten alınarak yeniden Dâhiliye Nezareti nce incelemelerde bulunmak üzere bir komisyon oluşturulmasına karar verilmiştir 181. Tasvir-i Efkâr gazetesinin verdiği bilgiye göre Anadolu ve Rumeli deki Hıristiyan muhacirlerin emlak ve emvalinin iadesini incelemelerde bulunmak üzere oluşturulan beş muhtelit heyet teftiş için gönderilmiştir. Heyetler Adapazarı, Yalova, İzmit, Bağçecik, Bandırma, Erdek, Marmara, Mudanya, Bursa, Mihaliç, Kirmastı, Tekirdağ, Keşan, Edremit, Ayvalık, Burhaniye, Bergama ve İzmir taraflarında incelemelerde bulunmuşlardır. Heyetlerde yer alan İtilaf Devleti mümessilleriyle Osmanlı hükümetine verilen müşterek raporlarda; dört buçuk ay zarfında memleketlerine iade olunan den fazla Rum ve Ermeninin gerek emval ve gerek emlakı hakkındaki icraatlarının memnuniyet verici olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca çeşitli mahallerde bulunan muhacirlerin emval-i menkule ve gayrimenkulenin %98 oranında iade edilmiş olduğu gözlemlenmiş, çoğunlukla mahallerden İtilaf mümessillerine yapılan şikâyetlerin haksız ve gerçekten uzak olduğu tespit edilmiştir. Bu heyetlerin görevinin sona ermesinin ardından yeni heyetler oluşturulmuştur. Yeni heyetler Edirne, Kastamonu, İnebolu, Ankara, Ereğli, Düzce, Bolu, Adapazarı, Çatalca, Kırklareli ve Çorlu taraflarını incelemek için görevlendirilmiştir 182. Muhacirin Müdüriyeti tarafından Trabzon tarafına gönderilen şube müdüriyetinden Münir Bey in seyahat ile ilgili beyanatı Vakit gazetesinde yer almıştır. Bu beyanata göre; Rize den itibaren Ordu, Fatsa, Ünye, Samsun, Gerze, Sinop, İnebolu ve Şile kasabalarında incelemeler yapılmıştır. İncelemelerde bazı mahallerde İade-i Emvâl-i Menkule komisyonlarının mevcut olduğu görülmüştür. Ayrıca dönen Rum ve Ermenilere ait emval ve gayrimenkullerin çoğunlukla sahiplerine iade edilmekte olduğu belirtilmiştir 183. Emval-i metrukenin iadesi devam ederken Batı Anadolu da işgallerle birlikte yeniden göçler başlamıştır. Göç eden ahalinin açıkta kalmaması için yine emval-i metrukeden istifade edilmesi düşünülmüştür. Balıkesir ve havalisinde yardıma muhtaç bir 181 Söz, , s Tasvir-i Efkâr, s Vakit, , s.1.

347 330 halde birçok muhacir ve mültecinin yer alması bu hususta yetkilileri harekete geçirmiştir. Burhaniye ve çevre kazalarında Yunanistan'a firar veya göç etmiş Rumlara ait geride kalan malların, önce İzmir mültecileri sonra Balkan Harbi muhacirlerinden henüz yerleştirilemeyenlere dağıtılması suretiyle bunların ihtiyaçlarının azaltılması planlanmıştır. Özellikle Burhaniye emval-i metrukesine ait zeytinliklerin zarar görmemesi için bu muhacir ve mültecilere dağıtılması uygun görülmüştür 184. Savaşın bitiminde ülke dâhilinde bulunan mühim ve çoğunlukla boş bırakılan Yunan tebaasına ait emval ve emlakın savaş tazminatı ve tahribat bedeline karşılık gösterilmesi düşünülmüştür. Böylece Yunanlıların Anadolu ile alakalarının kesilmesi Erkan -ı Harbiye Umumiye Vekâletinin tarihi tezkeresinde teklif edilmiştir. Bu husus uygun bulunduğu takdirde barış müzakeresinde dikkate alınmak üzere gerek Yunan tebaasını gerek se göç eden Rum ve Ermenilere ait emval ve emlakın mahalli hükümetlerce tayin ve tespiti uygun görülmüştür. İzmir'de bulunan İcra Vekilleri Heyeti nin tarihli toplantısında bu kararın bütün vekâletlere tebliğ edilmesi kararlaştırılmıştır 185. Böyle bir karar alınmasında Yunanistan ın mali durumu nedeniyle bu meblağları ödeyemeyeceğinin bilinmesi etkin olmuştur. Bu konu ile ilgili hazırlanan kanun layihasında ise, Türkiye'yi terk ve firar eden şahıslara ait mal ve mülklerden iskâna elverişli bulunan arazi ve bina ile ziraat aletleri ve sanayi, meclis-i idarece takdir olunacak 15 seneden sonra mal sandıklarına verilmek ve 20 seneden sonra satılmamak şartıyla muhacirine ve harpten zarar görmüş olan yardıma muhtaç bir halde bulunanlara ve şehit çocuklarına mülk olarak verilir ibareleri yer almıştır. Bu kanunun icrasına Maliye ve Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye vekilleri memur kılınmıştır Savaşın Sonunda Rum ve Ermenilerin Göçü Milli Mücadelenin başarıyla yürütülmesi sonucu önce Ermeni sonrasında da Rum ahali İtilaf Devletleriyle birlikte parça parça Anadolu dan göç etmişlerdir. Savaş sırasında Ermeni ve Rum çetelerinin İtilaf Devletlerinden cesaret alarak yaptıkları katliamlar 184 BCA, / BCA, / BCA, 102-3/ /

348 331 nedeniyle Anadolu nun huzuru açısından bu topraklarda kalmaları mümkün değildi. Özellikle Sakarya savaşı sonrası Milli Mücadele hareketinin gücünün anlaşılmasıyla birlikte Fransızlarla yapılan Ankara Antlaşması sonucu güney bölgelerinden Ermeni ahali de göç etmeye başlamıştır. Fransızların güney bölgesinde geri çekildikleri yerlerde kalan Ermeniler Amerikalıların yardımına müracaat etmişlerdir. Özellikle Fransızların Maraş ı terk edeceğini öğrenen bazı Ermeni ileri gelenleri Amerika Şark-ı Karib Muavenet Heyeti çalışanlarından ve misyonerlerinden yardım istemiştir. Amerikalılar kendi destek ve yardımları ile Ermenileri Halep e ve oradan da Beyrut a taşımışlardır. İlk Ermeni kafilesi kendilerine tahsis edilen jandarmaların korumasında çocuk ve kalabalık bir gurup olarak şehirden ayrılmıştır. Maraş ta son olarak Ermeni kalmıştır. Bu son kalan Ermenilerde Ocak 1922 de onlara yardım eden Amerikalı misyoner ve Şark-ı Karib Muavenet Heyeti çalışanları ile birlikte şehri terk ederek Suriye ve Lübnan a gitmişlerdir. Ayrıca, Ermeni komitecileri bölgedeki Ermenilerin bölgeyi terk etmesi için kışkırtıcı propagandalar yapmaktaydı. Sonuçta bu propagandalar bölgedeki Ermenilerin Kıbrıs ve Suriye ye göç etmelerine yol açmıştır. Maraş taki savaşın bittiği 12 Şubat 1920 den son Ermeni kafilesinin şehri terk ettiği Ocak 1922 tarihine kadar Ermeniler şehirde kendi ev, okul, kilise ve hastanelerinde kalmıştır 187. Akşam gazetesinin 29 Kasım 1921 tarihli nüshasında Ermeni gazetelerinden vermiş olduğu bilgiye göre, Fransızların bölgeden çekilmesi ile birlikte Ermeniler de göç yollarına düşmüştür. Habere göre Ermeni hicret etmek üzere Mersin e ulaşmıştır. Mersin den İstanbul a 450 ve kişilik iki kafile Ermeni muhaciri gelmiştir. 350 muhacir ise İzmir e çıkmıştır. Bu muhacirlerin ifadelerine nazaran 3 Ocak a kadar ahaliye pasaport verilmek suretiyle Mersin e gelmiş olan Ermenilerin parça parça hareket etmeleri planlanmıştır. Ayrıca Kıbrıs Adası na 2.000, Sakız adasına ise 500 Ermeni muhacir hicret etmiştir 188. Akşam gazetesi göç etmek isteyen Çukurova daki Ermeniler için Fransız makamları vapur tahsis ederek muhacirleri sınıflarına göre Suriye nin çeşitli şehirlerine 187 Amerikalılar, şehirde kalan Ermenileri ülke dışına çıkarmak için gayret göstermişlerse de, resmi çevreler buna önceleri engel olmaya çalışmış, ancak sonradan Ermeni ve Amerikalıların ısrarlı tutumları karşısında onların şehri terk etmelerine izin verilmiştir. Mehmet Yetişkin, Ermenilerin Maraş tan Ayrılmaları, , Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C. XX, S.58, Mart 2004, s Akşam, , s.1.

349 332 taksim etmeye karar verdiğini yazmaktadır. Diğer taraftan Ankara Anlaşmasının verdiği emniyete ve Fransız makamının mevcudiyetine rağmen hicret etmek isteyen Ermeniler için en iyi şartları temin maksadıyla Fransız makamları aşağıdaki tedbirleri düşünmüştür: 1-Fransız hükümeti tarafından hazırlanmış vapurlarla Suriye ye nakil, 2-Muhacirleri sınıflarına göre Suriye nin çeşitli şehirlerine dağıtmak ve seçilen mahallere sevk etmek için bir araya toplamak, 3-Kendi kendilerini idare edebilecek muhacirler ikamet edecekleri yerleri tayinde serbest bırakmak 189. Vakit gazetesinin Tan gazetesinden aldığı bir başmakalede de Ankara Anlaşması ndan sonra Fransızların bölgeyi tahliye etmesinden bahsetmektedir. Makalenin, Kilikya'nın tamamen Hıristiyanlarla meskûn bir memleket olduğu ve Fransa'nın bu memleketi bir Müslüman hükümete iade etmekle fena bir harekette bulunduğu iddialarına karşılık yazıldığı anlaşılmaktadır. Bölgeden göç eden Hıristiyanların sayıları verilerek bu iddialar çürütülmeye çalışılmıştır. Buna göre göç eden Hıristiyanların ü propagandalara kapılarak veya sevk kıtaatıyla gitmiştir. Göç etmeyerek memleketlerinde kalanların sayısı ise dir. Bu sayılara göre nüfusu tahmin edilen bir memleketteki Hıristiyanların toplamı kişiden ibarettir. Bu durumda da Fransa zengin bir memleketi meşru sahiplerine iade etmiş olmaktadır 190. Ermeni gazetelerinin verdikleri haberlere göre, Fransa hükümeti Kilikya dan hicret eden Ermenilerin Suriye de kabul olunmaları ve onlara lazım gelen yardımın yapılması için Suriye de yetkililere talimat verildiğini resmen İngiltere hükümetine bildirmiştir. Ermeni Patriği kendisine müracaat eden gazete muhabirlerine Kilikya dan hicret ederek İstanbul a geçen muhacirlere yardım için ne gibi tedbirler düşünüldüğüne dair aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: Milletimizin ashap ve servetine müracaat ediyoruz. Şimdiye kadar 30 zata müracaat ettik ise de henüz 5 i olumlu cevap vermiştir. Muhacirlerimiz Yunan topraklarında iaşe hususunda Yunanlılara yük olmamak şartıyla kabul olunmuşlardır. 189 Akşam, , s Vakit, , s.2.

350 333 Zaten Yunan hükümeti ile ahalisinden her şeyi beklemek uygun değildir 191. Bu beyanattan da anlaşılacağı üzere Ermeni muhacirlerin bir kısmı Yunanistan a sevk edilecektir. Ancak Yunanistan kendi muhacirleriyle baş edemeyeceği için Ermenilerin uzun vadede oralarda kalmaları imkânsız gözükmektedir. Zira Yunanistan ın savaş nedeniyle ekonomik durumu ciddi anlamda bozulmuştur yılına girildiğinde Vakit gazetesinin Yunan idaresinden Ermeniler Memnun Değil başlıklı haberinde Trakya Ermenilerinin Bulgaristan a ve İstanbul a iltica etmeye başladıkları yazmaktadır. Yunan ordusu harbin tekrar başlaması ihtimalini hesap ederek Trakya ve Yunanistan daki bütün Ermenileri silâh altına almaya karar vermiştir. Habere göre Ermeniler Yunan ordusunda boşu boşuna kan dökmek istemediklerinden parça parça gerek Bulgaristan'a ve gerekse İstanbul'a iltica etmektedirler. Yunanlıların Çorlu ve Tekirdağ havalisinden asker alarak Çatalca hatt-ı fasıl hudut karakollarına sevk ettiği 6 Ermeni evvelki gün karakollarımıza iltica ederek Yunan idaresi altında yaşamak istemediklerini beyan etmişlerdir. Ayrıca bu adamların ifadesine göre bütün Trakya şehirlerinde gece saat 2'den sonra sokağa çıkmak yasak olduğu gibi bir şehirden başka bir şehre seyahat edebilmek için de resmi dairelerden vesika almak gerekiyormuş. Bu adamlar genellikle Ermenilerin Yunan idaresinden katiyen memnun olmadıklarını defalarca beyan etmektedirler yılına girildiğinde Mersin de yerlerine dönen Ermenilerden birçokları Suriye ye naklolmuştur. Dörtyol Ermenileri ise İskenderun a gitmişlerdir 193. Mersin den İstanbul a da 150 Ermeni muhaciri gelmiştir 194. Bunun yanı sıra dikkat çekici bir husus da Kahire deki İngiliz Fevkalade Komiserinin Adana dan hicret eden Ermenilerin Mısır a kabul edilemeyeceklerini resmen beyan etmiş olmasıdır 195. Konuyla ilgili Ermeni gazetelerinin verdiği malumata göre, Ermeni muhacirlerinin Trakya ve Yunanistan a naklolunması planlanmaktadır. Londra'da ve Paris'te bu konuda bazı neşriyatın meydana geldiği anlaşılmaktadır. Bu neşriyatlarda devletlerin sayıları 1 milyon tahmin edilen Hıristiyan ahaliyi himayeye mecbur olduğu fikrinin hâkim olduğu beyan edilmiştir. Hıristiyan muhacirlerin sığınacakları en tabi yer olarak Trakya 191 İleri, , s Vakit, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s.2.

351 334 görülmüştür. Ankara'nın dostlarının İzmir ile beraber Trakya nın da teslimini talep edebilecekleri ancak Trakya'yı teslim için devletleri zorlayamayacakları düşünülmektedir 196. Verilen malumattan Ermeni muhacirlerin Trakya ve Yunanistan a sevk edilmeyi planlandığı anlaşılmaktadır. Ermeni gazetelerinde yer alan yazılarda genellikle Avrupa matbuatına seslendikleri görülmektedir. Bu güne kadar onları himaye eden Avrupa nın tekrar desteği istenmektedir. Zira sahillere dolmuş olan binlerce mültecinin kaderlerine terk edilmemelerini hükümetlerinden talep eden Avrupa matbuatının ileride bu ahali tarafından minnetle anılacağı ifade edilmiştir 197. Bandırma ve Mudanya daki durum hakkında da aşağıdaki malumatı vermektedirler: Mudanya muhacirle dolmuştur. Mudanya'nın yakınlarında silah sesleri işitilince Rumlar vapura binmek üzere denize atlamış ve bu esnada içlerinden birçoğu boğulmuştur. Boğulanlar 32 kişidir. Mudanya'dan gelen Ermeni muhacirlerin bir kısmı Ortaköy deki Ermeni muhacirin dairesine nakil edilmişlerdir. Ermeni Patrikhanesi ise Bandırma'ya vapurlar göndererek Ermeni muhacirlerini nakletmeye başlamıştır 198. Mudanya'dan Tekirdağına kadar Ermeni naklolunmuştur. Mudanya'da ise kadar Ermeni muhacir vapur beklemektedir 199. Ermeni gazetelerinin yazılarına karşılık Ekim ayında Ermeni Patrikhanesi tarafından Trakya ya gönderilen özel memurlarla buraya sevk edilen Ermenilerin tekrar hicretlerinin önüne geçilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır. Vakit gazetesinin verdiği habere göre Ermeni Patriğinin halkı yerinde bırakmak için sarf ettiği emekler boşa gitmiştir. Ermenilerin hicret arzusuna karşılık Rumlardan oldukça mühim bir çoğunluk Trakya'yı terk etmek istememektedir. Gazete Bunların zorla memleketlerinden çıkarıldıklarını ve Yunan hükümetinin tedarik ettiği vapurlarla bir kısmının Makedonya ve Selanik'e diğer kısmının da adalara ve Batı Trakya'ya geçirildiklerini iddia etmektedir 200. Büyük Taarruz un başlamasıyla birlikte Batıda bu defa Rum ahali arasında göçler baş göstermiştir. Bu sırada Trakya'daki Yunan kuvvetlerinden firar vakalarının yaşandığına dair Vakit gazetesinde yer alan haber dikkat çekicidir. Habere göre Çatalca hat faslına iltica eden Yunan askerlerinin adedi 160 geçmiştir. Bunların ekserisi beş senedir silah 196 Vakit, s Vakit, , s Vakit, , s Vakit, , s Vakit, , s.2.

352 335 altında bulunanlar olup harpten ve açlıktan bıktıklarını ifade edenlerden oluşmaktadır. Trakya'ya ise iki sene önce Girit ten sevk edilmişlerdir. Mülteciler, Polis Müdüriyeti ne sevk edilmiş ve haklarında gerekli muameleler yapıldıktan sonra serbest bırakılmışlardır 201. Haberden de anlaşılacağı üzere sadece ahali değil Yunan kuvvetleri de firar halindedir. Bu esnada Bursa da da benzer bir panik yaşanmıştır. Bursa da özellikle Eskişehir ve Bilecik yönlerinden gelen göçmenler ve çeteler yayılmıştır. Şehirde başlayan söylentiler Rum ve Ermeniler arasında panikle birlikte göçü başlatmıştır. Yunan yöneticileri ise bunları Mudanya ve Gemlik e doğru yöneltmişlerdir 202. Batı Anadolu da başlayan taarruz elbette buralarda bulanan Rum ahaliyi daha çok telaşlandırmıştır. Yunanlıların mağlup olacağının anlaşılması üzerine birçok zengin Rum İzmir i terk etmeye başlamıştır. Diğer taraftan ahali mevduatını çekmek için bankalara hücum etmiştir 203. Birkaç gün içerisinde dâhilden İzmir'e geçen mülteci sayısı i bulmuştur. Eşraf ve zenginler İzmir'den ayrılmakta ise de yeni gelenler bunların yerlerini doldurmuştur. Üstelik şehirde ekmek sıkıntısı yaşanmaya başladığı gibi bankalar ve ticarethanelerde kapalı bulunmayı tercih etmişlerdir 204. Atina dan gelen haberlere göre Hıristiyan muhacirlerden ilk kafile Eylül ayının ilk günlerinde Pire ye ulaşmıştır. Diğer muhacirler de İzmir de toplanmaya başlamıştır 205. Mevcut durum karşısında Yunan Meclisi uzun bir toplantı yaparak Yunan ordusunu takiben hicret eden Anadolu Rum muhacirlerinin himayesi hakkında görüşmelerde bulunmuştur 206. Bu göçmenler Yunanistan için büyük sorundu, çünkü ülkesinde yer bulması gereken yalnız Türkiye den gelen göçmenler değildi. Aynı yıllarda Bulgaristan dan ve Rus ihtilali üzerine Rusya dan da yaklaşık göçmen Yunanistan a sığınmış; hepsi birleşerek devlete ekonomik, sosyal, idari sorunlar getirmişti 207. Yunan Dışişleri Bakanı, Türk ordusunun İzmir e girmesinden 1 gün önce Atina daki İngiliz, Fransız, İtalyan ve Amerikan elçiliklerine çağrıda bulunarak, Anadolu 201 Vakit, , s.1., 9 Ağustos tarihindeki İstihbarat raporlarına göre Çatalca hat faslından iltica ederek İstanbul'a gelmiş Yunanlıların miktarı 91 adettir. Bunların içinde son zaman da iltica eden 4 zabıta da vardır. TİTE, 49/ Sofuoğlu, İşgal Dönemi Bursa, s Vakit, s Vakit, , s Akşam, , s Vakit, , s Ramazan Tosun, Türk-Rum Nüfus Mübadelesi, Türkler, C.16., Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s.597.

353 336 limanlarına acıklı bir durumda den fazla Rum göçmen geldiğini ve Yunan hükümetinin bunlar için insani bakımdan yardım istediğini bildirmiştir 208. Türk ordusunun İzmir e girişinden sonra kenti terk etmek üzere rıhtıma yığılan göçmene gıda dağıtmak üzere İzmir de Amerikalılar tarafından Amerika Felaketzedelere Yardım Komitesi teşkil edilmiştir 209. Eylül ayında Türk Ordusu nun ilerleyişi karşısında Marmara Bölgesinde de panik yaşanmaya başlamıştır. Mudanya'dan Yunan vapuruyla 200 kadar Rum ve Ermeni İstanbul a geçmiştir. Yolcuların ifadesinden anlaşıldığı kadarıyla şehirde büyük bir kargaşa yaşanmaktadır. Bunlar şehrin tahliyesine doğru bazı hareketlerden kuşkulanarak limandan hareket etmek üzere bulunan vapura binmişlerdir 210. Eskişehir ve Karaköy'den hicret eden 60 Rum muhacir ailesi de Mudanya'dan vapurla İstanbul a gelmiştir. Yolcuların eşyası Galata gümrük salonunda kontrol edilmiş ve Eskişehir Cami nden çalındığı anlaşılan iki halıya el konulmuştur. Mudanya da Eskişehir ve civarından gelmiş birçok Rum muhacir toplanmıştır 211. Yunanlılar Bursa havalisindeki Rum ve Ermenileri toplayarak zorla sahile sevk etmiştir. Bunlardan bir kısmı Mudanya sahilinde bulduğu sandal, motor ve gemi gibi deniz vasıtalarıyla kaçmışlardır. Fakat büyük bir kısmı Mudanya kasabasının zeytinlikleri ile sahillerine dökülüp kalmıştır. Bursa da bulunan askeri yetkilerden İtilaf Devletlerinin mümessilleri kalan muhacirlerin naklini rica etmişlerdir. Yetkililer bunların muhafaza altında köylerine dönebileceklerini isteyenlerinde çıkarılabileceklerini söylemiştir. Bunun üzerine bir kısmı 2-3 gemiye bindirilerek Tekirdağ a nakil olmuşlardır. Muhacirlerin İstanbul'a sevkleri ise kati surette yasaklanmıştır 212. Yunan Ordusu nun, Türk Ordusu karşısındaki yenilgisinin ardından, Türkiyeli Rumlar, önce Batı Anadolu ve Marmara kentlerinden, sonra da Doğu Trakya ve Karadeniz kentlerinden Yunanistan a deniz, kara ve demir yolları aracılığıyla göç etmeye devam etmişlerdir. Sadece Karadeniz kıyı şeridinde, den fazla insan toplanmıştır. Yunanistan dan gelen vapurlar, kişilik gruplar halinde Samsun, Ordu, Giresun ve Trabzon iskelelerinden göçmen taşımışlardır. Doğu Trakya da ise yola düşen Rum 208 Ahmet Özgiray, İzmir den Uşak a Yunan Harekâtı, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XIV, S.40, Mart 1998, s Seçil Akgün, Birkaç Amerikan Kaynağından Türk-Yunan Mübadelesi Sorunu, Üçüncü Askeri Tarih Semineri Bildirileri Tarih Boyunca Türk-Yunan ilişkileri, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1986, s Vakit, , s Vakit, , s Vakit, , s. 2.

354 337 göçmenler tren istasyonlarında kısa sürede büyük gruplar oluşturmuşlardır. Yunanistan a kara yoluyla ulaşım, diğer bölgelere göre daha kolay olduğundan, yaylı at ve kağnı arabalarıyla da taşıma yapılmıştır 213. İstanbul da ise kentin işgalden kurtarılmasından önce yaklaşık Rum, kenti terk etmiştir 214. Karadeniz sahillerinden göçün başladığı en önemli merkezlerden biri olan Samsun dan 27 Kasım tarihine kadar Rum ve Ermenilerden kişi göç etmiştir Eylül 1922 tarihli Vakit gazetesinin haberine göre, Rum Patrikhanesine gelen malumatta Marmara nın Asya sahilinden yalnız Tekirdağı na hicret eden Hıristiyan muhacirlerin adedi kadardır 216. Anadolu'dan İstanbul a gelen Rum muhacirler de Trakya'ya sevk edilmiştir. Marmara Adalarında da kadar Rum muhaciri toplanmıştır. Adalardaki muhacirlerinde Trakya sahiline nakline başlanmıştır 217. Rumca gazetelerin beyanına göre Yunan hükümeti tarafından kiralanan İngiliz bandıralı vapur muhacir almak üzere Mudanya'ya sevk edilmiştir. Amerika heyeti de Mudanya'ya 150 çuval un ve çeşitli maddeler ile okka ekmek göndermiştir. Eğer Mudanya'da muhacir yok ise bu maddeler Marmara Adasındaki muhacirlere götürülecektir. Tekirdağ ında toplanmış olan muhacirlerin miktarı ise i geçmiştir. Yardım vasıtalarının noksanından muhacirler arasında vefatların yaşandığı iddia edilmiştir. Amerika yardım heyeti bürosunun elim malumatlar aldığı belirtilmiştir. İzmir'de toplanan Rum muhacirlerin sayısı ise olarak verilmiştir 218. Yunanistan a giden muhacirler Pire ile Atina arasında iskân olunmaya başlamıştır. İngiliz maslahatgüzarı başkanlığında muhacirlere yardım cemiyeti teşkil edilmiştir 219. Atina da ise Yunan vapurlarının da İzmir e gitmelerine yakında müsaade edileceği yönünde genel beklenti oluşmuştur 220. Yunanistan ın verdiği rakamlara göre Eylül ayında İzmir sahilinde Hıristiyan muhacir bulunmaktadır. Hükümetin muhacirleri 213 Kemal Arı, Büyük Mübadele Türkiye ye Zorunlu Göç ( ), 4. Baskı, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2007, s.7, Tosun, a.g.m., s Cengiz Mutlu, Mütareke Döneminde Rum Nüfus Hareketleri ( ), Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2014, s Vakit, , s Vakit, , s Vakit, , s Akşam, , s Akşam, , s.1.

355 338 nakletmek için vapurlar göndermeye karar verdiği bildirilmiştir 221. Atina nın muhacirler için Avrupa dan yardım talep etmesini Vakit gazetesi muhacirler vesilesiyle Avrupa ve Amerika'yı soymak istiyorlar şeklinde değerlendirmiştir 222. Rum basını Yunan Konsoloshanesinden pasaport alan Rumların sayısının e ulaştığı ve bunların içinden kadarının ülkeyi terk ettiğini yazmıştır. 2 vapurla Romanya, Yunanistan ve Mısır'a bir hayli Rum ve Ermeni gitmiştir. Vakit gazetesi Rum gazetelerinin Rum milletine sükûn ve metanet tavsiye ettikleri halde müdürlerinin memleket haricine firar etmekte olduğunu belirterek eleştirmiştir 223. İlerleyen aylarda ise Rum matbuatı Romanya ya gidecek tüccarların pasaportlarının bile tasdik olunmadığını yazmıştır 224. Eylül 1922 deki istihbarat raporlarına göre, İstanbul daki Ermeniler bir taraftan Rumları hicrete teşvik etmekte bir taraftan da Türklerle anlaşmaya çalışmaktadır 225. Ayrıca Trakya'ya geçen Abazalar mezalime devam ettikleri için Rum muhacirlerin Trakya'da kalmaktan kaçındıkları belirtilmiştir 226. Karadeniz den Hıristiyan mültecileri getiren vapurlara yabancı muhabirler götürülerek Avrupa kamuoyu üzerinde etki kurulmaya çalışılmıştır. Ayrıca İngilizler rıhtımdaki hamalları yerli Hıristiyanlardan ayrılanların eşyalarını taşımaktan men etmişlerdir 227. Yine İngilizler Trakya ya yapılan sevkiyatı kontrol etmek üzere Çanakkale boğazında tahkimatta çalıştırılmak üzere kadar Rus, Ermeni ve Rum işçiyi 6 ay kalmaları teminatıyla sevk etmişlerdir 228. Yunanistan hükümetinin Rumları Trakya dan sevk etme çalışmalarına karşın Düvel-i İtilafiye kıtaatı Edirne, Tekirdağ ve Lüleburgaz'da bulunan Rum ve Ermenilere hitaben yayınladıkları bir beyannamede ahalinin hicret etmemelerini tavsiye etmişler ise de bu tavsiyelerin hiç bir tesiratı olmamıştır 229. Sahillere yığılan Rum muhacirleri nakletmek için Midilli'de bulunan Küçük Asya Rum Cemiyeti tarafından Rum Patrikhanesine gönderilen acil telgrafla yardım istenmiştir. İzmir'de sefil bir halde bulunarak hicret etmek isteyen kadar Rum'un nakli için patrikhane tarafından yabancı bandıralı vapurların kiralanarak gönderilmesi rica edilmiştir. 221 İleri, , s Vakit, , s Vakit, , s Akşam, , s TİTE, 49/ TİTE, 53/ TİTE, 51/ TİTE, 41/ Vakit, , s.2.

356 339 Ayrıca vapurların parasının muhacirler tarafından ödeneceği belirtilmiştir. Pire den alınan haberlere göre ise Fransa ve İtalya gemileri 17 Eylül'de Pire'ye Anadolu'dan gelen kadar mülteci ihraç etmişlerdir 230. Amerika sefiri ise Amerika nın İzmir den nakledilen Anadolu muhacirlerinin iskân ve iaşelerini üstlenmekte olduğunu resmen Yunan hükümetine tebliğ etmiştir 231. Batı Anadolu nun tahliyesi için Ankara Hükümeti tarafından 30 Eylül tarihine kadar mühlet verilmişti. İstanbul da bulunan Müttefikin Fevkalade Komiserleri ile Amerika Fevkalade Komiserinin yol göstermesiyle İzmir'deki bahriye memurları mültecilerin nakli için verilen mühletin uzatılmasını Ankara hükümetinden rica etmişlerdir. Londra dan bildirilen habere göre Mustafa Kemal Paşa yabancı gemilerden başka Yunan vapurlarının İzmir'deki muhacirlerin nakliyatında kullanılmasını kabul etmemiştir. Mustafa Kemal Paşa Yunan vapurları ile muhacir nakline müsaade edilmesi için keyfiyeti önce Büyük Millet Meclisi ne bildirmek mecburiyetinde bulunduğunu beyan etmiştir. Bu arada Rum muhacirlerin nakli için İzmir'e 2 büyük İngiliz gemisi daha gönderilmiştir 232. Yapılan müracaatlar üzerine Ankara hükümeti İzmir muhacirlerinin tahliyesi için verilen mühleti Ekim'in 8'ine kadar uzatmıştır. Amerika Yardım Heyeti ise ekmeği bir vapurla Midilli Adasına göndermiştir. Ayrıca Rum Patrikhanesi Yardım Heyeti tarafından kiralanan bir vapura, muhacirler için giyecek ve yiyecek yüklenerek heyetle birlikte Gelibolu ve Midilli ye hareket etmiştir. Bu yardımlar bırakıldıktan sonra muhacir almak üzere İzmir'e uğramasına karar verilmiştir 233. Trakya hat faslında bazı Rum köyleri ise muhaceret kafilesine katılmamak için Çatalca Mutasarrıfı na müracaat etmişlerdir. Yunanlılar ın kafileden ayrılan Rumlara şiddet uyguladıkları bölgeden Ankara ya gönderilen istihbarat raporlarında yer almaktadır 234. Silivri ve Çorlu metropolitlerinin telkiniyle kazalar dâhilindeki Rum ahali tarihinden itibaren şimendifer ve nakliye vapurlarıyla parça parça Dedeağacı na gönderilmeye başlanmıştır 235. Ayrıca Rum ahalinin göç ederken Müslüman ahaliye ait malları da yağmalayarak yanlarında götürdükleri anlaşılmaktadır. Zira Edirne ve havalisinden Bulgaristan'a iltica eden gayr-i müslim muhacirler, müslüman ahaliye ait 230 Vakit, , s Akşam, , s Vakit, , s Vakit, , s TİTE, 49/ TİTE, 53/ 34.

357 340 bütün hayvanları beraberinde götürmüşlerdir 236. Fransız heyetine yapılan müracaatlar ise sonuçsuz kalmıştır. Yunanlılar tarafından zorla müsadere edilmiş çuval buğday ve nohut Uzunköprü istasyonuna, çuval buğday ve nohut ise Alpullu istasyonuna getirilmiştir 237. Üstelik Çerkes köyün Rumlardan tahliye edilerek yakılması kararlaştırılmıştır 238. Aynı yağmalama ve tahribat Rum muhacirlerin nakil edildikleri Selanik te de Müslüman ahaliye karşı uygulanmıştır. Selanik ten Vakit gazetesine gönderilen mektupta bölgedeki durum şöyle ifade edilmiştir: 4 günden beridir çarşılar kapalıdır. Bütün gün evlerimize muhacir hücumu devam etmekte olduğundan evlerde bulunmağa mecbur oluyoruz. Zira muhacirler yalnız evimizi zapt etmek ile kalmayıp eşyaları yağmalıyorlar. Günlerimizi gecelerimizi ya eşyalarımızı nakil ederek ya da hücum eden muhacirlere mukavemet ile geçiriyoruz. Eşraftan birinin hanesinde 12 aile sakin idi. 100 ü aşkın muhacir ellerinde sopalar olduğu halde hücum ile kapıları kırıp bazıları da pencereleri söküp içeriye girdiler. Evdeki eşyaları az zaman zarfında dışarıya nakil ile beğendikleri odaları zapt ile hane sahibini ve diğer aileleri 2-3 aile birlikte bir odaya tıkayarak rahatlarına baktılar. Bugün Selanik öyle bir vaziyettedir ki büyük yangın gün geçtikçe artırıyor tarihli Vakit gazetesinin verdiği haberde de aynı noktaya temas edilerek Selanik'e gönderilen büyük miktarda muhacirler yüzünden şehirde hiç boş ev kalmadığı belirtilmiştir. Hatta tehdit ile Selanik müftüsü İslam cemaati namına Rum muhacirlerine 15 bin lira bağışta bulunmağa zorlanmıştır. Üstelik Trakya'da bulunan canlı hayvanların yüzde 90'ı garbi Trakya'ya geçirilmiştir. Muhacir nakliyatında kullanılmak bahanesiyle müsadere edilen her tür nakliye vasıtaları ise sahiplerine iade olunmamıştır 240. Yine Selanik ten yazıldığına göre, Ekim ayının ortasına kadar kadarı Ermeni olmak üzere Selanik'e muhacir gitmiştir. Hükümet, mektep gibi genel binaları muhacirlere tahsis etmiş ve ayrıca barakalar inşa ettirmiştir 241. Atina dan alınan haberlere göre ise, Yunan hükümeti Trakya Rumlarını nereye yerleştireceğini düşünmeye başlamıştır. Yunan hükümeti Trakyalıların büyük bir kısmını Batı Trakya da, kalanlarını da Makedonya da iskân etmek için harekete geçmiştir 242. Batı Trakya ve Makedonya da her hanede 2 ailenin 236 TİTE, 53/ TİTE, 53/ TİTE, 49/ Vakit, , s Vakit, , s Vakit, , s Akşam, , s.3.

358 341 yerleştirilmesi teklif edilmiştir 243. Aynı zamanda muhacirlerin geçici bir kanunla Makedonya çiftliklerinde yerleştirilmeleri uygun görülmüştür. Amerikan Salib-i Ahmer merhusu ise yetkililere İzmir ve Trakya muhacirleri için dolar sarf etmeye karar verdiğini tebliğ etmiştir 244. Mudanya Konferansının son bulması üzerine Trakya'ya iltica eden muhacirler için yeni bir vaziyet ortaya çıkmış olduğundan oraya iltica eden Ermeniler üçüncü defa olarak hicrete mecbur kalmıştır. Ermeni matbuatı Tekirdağ da Rum ve Ermeni muhaciri bulunduğu, bunlara zaten oralarda bulunan muhacirler de ilave edilecek olursa muhacirlerin miktarının büyük bir toplam teşkil ettiğine dair bir haber yayınlamıştır. Habere göre Tekirdağ daki muhacirler Bulgaristan'a geçmek istemektedirler 245. Tuzlada bulunan Rumlar ise Adalara doğru hicret etmeye başlamışlardır. Yerli Rumlar hicret ederken eşyalarını ve evlerini ise yok pahasına satmışlardır. Bunlardan en ziyade Museviler bunların olmadığı yerlerde Müslümanlar istifade etmiştir 246. Makriköy kazasına bağlı Ambarlı köyüne Silivri den bir yelkenli ile birtakım Rum muhaciri gelmiş ise de mahalli hükümetçe bunlar kabul edilmeyerek iade edilmişlerdir 247. Sonradan İstanbul a gelmiş olan bütün Rum muhacirlerin Selanik e sevkleri kararlaştırılmıştır. Vapurlarla rıhtıma gelmiş olan muhacirlerin dışarı çıkarılmaması konusunda ilgililere emir verilmiştir 248. Atina dan gelen Rum muhacirlerin durumlarına dair haberlere karşı Akşam gazetesi bütün bu feci akıbeti o Rumları yerlerinden yurtlarından ederek getirip oralara yerleştirdikleri zaman düşünmeliydiler şeklinde bir değerlendirme yapmıştır 249. Yine Atina dan gelen bilgilere göre, Trakya dan muhacir Yunan arazisine geçmiş ve geriye muhacir kalmıştır. Bunların çoğunluğu Anadolu dan Trakya ya nakil edilmiş olanlardır. Yunanistan da iskân olunan muhacirlerin miktarı ise e 243 Akşam, , s Akşam, , s Vakit, , s İleri, , s İleri, , s İleri, , s.3., Akşam, , s Akşam, , s.3.

359 342 ulaşmıştır. Bunlardan muhacirin mahrumiyet içinde bulunduğundan hükümet tarafından iaşe olunduğu belirtilmiştir 250. Cemiyet-i Akvam genel meclisinde Büyük Britanya Murahhası Lord Balfour, İzmir deki pek çok mültecinin durumuna dikkat çeken bir konuşma yapmıştır 251. Londra dan alınan haberlere göre Amerikalıların yardımlarıyla İngiltere Bahriyesinin nezareti altında mültecilerin Anadolu'dan hareketleri temin edilmiştir. Vapurlar böyle büyük bir teşebbüs için kâfi gelmediğinden İngiltere hükümeti bu maksatla birçok vapur kiralamış ve İngiliz lirasını aşan bir masraf etmiştir. Yunanistan'a nakledilen mültecilerin âdeti ise yarım milyonu aşmıştır. Bunların çoğunluğu ihtiyarlar ve çocuklardan oluşmaktadır. İngiltere sefiri ve zevcesinin himayesinde bulunan Atina'daki Britanya Komitesi, mültecilere gereken yiyeceğin temini için çalışmıştır. İngiliz hükümetinden ise İngiliz lirası kıymetinde ilaç alınmıştır. Britanya hükümeti diğer devletler de yardımda bulunmak şartıyla Cemiyet-i Akvam'da teklif ettiği İngiliz lirasının ini Doktor Nansen e ödemiştir 252. Atina dan gelen haberlerde Trakya hicretinin genel olduğu ve ahalinin kalması hakkındaki bütün çabalara rağmen kimsenin kalmayı düşünmediği iddia edilmiştir. Hareket etmek için Marmara sahilinde toplanmış olanların sayısının e ulaştığı belirtilmiştir. Muhacirlerin nakliyatı için tahsis olunan vapurların ve şimendiferlerin yeterli gelmediği ve iç kısımdaki ahalinin şimendifer istasyonlarında toplanarak tedricen sevk edildikleri belirtilmiştir. Yunanistan ın Trakya mebusları mali vaziyet ve tahliyenin hadisesiz devamı amacıyla Türk jandarmasının gelmesinin ertelenmesi için teşebbüste bulunulmasını hükümetten talep etmişlerdir. Tahliyenin tamamlanması için tayin edilen mühlettin dışında 1 ay gibi bir süreye daha ihtiyaç olduğu ifade edilmiştir 253. Atina, yaşanan gelişmeler sonucu büyük umutlarla geldikleri Anadolu da aldıkları yenilgi sonrası Rum muhacirlerle ilgili durumu abartılı bir şekilde yansıtmaya çalışmıştır. Zira savaşın sonlarına doğru Yunan ekonomisi çökmüştür. Bu şartlar altında geri gelen muhacirlerle nasıl baş edeceğini bilememektedir. Bunun içinde kuruluş aşamasından itibaren yardımlarını gördüğü Avrupa dan yardım istemiştir. Sonuçta Yunanistan ı 250 Akşam, , s Mutlu, a.g.e., s Vakit, , s İleri, , s.3.

360 343 Anadolu macerasına yönelten yine onlar olmuştu. Veneziolos, Amerikan Salib-i Ahmeri ve bütün Amerika ahalisine hitaben bir telgraf göndererek u aşkın Anadolu ve Trakya muhacirleri için yardım talebinde bulunmuştur 254. Atina dan gelen haberlerde sık sık muhacirleri sevk etmek için nakliye vasıtası yokluğundan şikâyet edildiğine rastlanılmaktadır. Ancak bu şikâyet yapılırken bir yandan da Trakya dan hububat yüklü vapurların gönderilmesi bu şikâyetlerin gerçeği ne kadar yansıttığı konusunda şüpheler uyandırmaktadır. İngiltere de ise İngiliz Lirasına yakın yardım toplanmıştır. Amerika da Rum ve Amerikalılardan Dolar tahsil edilmiştir. Fransa ve Mısır da ise dan fazla Drahmi toplanmıştır. İngiliz Hükümeti de muhacirler için Lira tahsis etmiştir. Ayrıca muhacirler için erzak ve elbiseler ile dolu bir trenin İngiltere den Atina ya varması beklenmektedir. Papa nın ise liralık bağış yaptığı bildirilmiştir 255. Yunanistan ın hazırladığı istatistiğe göre, Ağustos tan 28 Ekim e kadar ülkeye gelen muhacirlerin adedi e ulaşmıştır 256. Yunan hükümeti hususi bir sandık tesis etmeye ve bu sandığa sermaye olarak kendisi tarafından verilecek 200 milyon drahmi ile Amerika ve Avrupa dan gelecek bütün bağışları ilave etmeyi planlamıştır. Bu hususi idare, ahalinin iskânı ve iaşesi için kaynak bulmaya gayret sarf edecektir. Anadolu ve Trakya dan gelen çiftçi ahalinin iskânı ile kendilerine hayvanlar, makineler ve tohumluk için drahmiye ihtiyaç olduğu tahmin edilmektedir. Hükümet muhacirlerin ihtiyacı için hususi bir istikrazın akdi konusunda İngiliz ve Amerika banker gruplarının tekliflerini incelemektedir. Atina Belediye Meclisi ise Atina da bulunan muhacirlere yardım etmek üzere Milli Yunan Bankasından drahmi istikraz akdetmek kararını vermiştir. Diğer belediyeler de aynı surette istikrazlar akdetmeyi düşünmektedirler 257. Yunanistan, Cemiyet-i Akvam meclisinin Yunanistan da bulunan Müslümanların hicretine onay vereceğini umut etmektedir. Zira Trakya ve Anadolu Rum muhacirlerini Müslümanların çiftlik ve emlakına yerleştirecektir. Çünkü Yunanistan ancak bu şekilde muhacirin meselesi ile başa çıkabilecektir Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s Akşam, , s.2.

361 344 Kasım ayında Sofya daki Yunan maslahatgüzarı hükümete bir telgraf göndererek Bulgar hükümetinin pasaportsuz olarak ve gümrük merasiminden istisna edilerek Trakya dan muhacir kabul etmekte olduğunu bildirmiştir 259. Yunan hükümeti ise İstanbul dan Yunanistan a giden Rumların beraberinde bulunan eşyanın gümrük vergisinden istisnalarını emretmiştir 260. İleri gazetesi 27 Kasım tarihli nüshasında, 3 aydan beri devam eden Rum muhacereti hakkında yabancı bir kaynaktan aldığı aşağıdaki değerlendirmeleri ve istihbaratı vermiştir: 3 ay zarfında İstanbul dan yabancı memleketlere gidenlerin adedi kişiye ulaşmıştır. Karadan ve denizden gidenlerin tamamı bu rakama dâhildir. Eylül ve Ekim ayları ile Kasım ın ilk 15 günü zarfında Sirkeci den Bulgaristan a Balkanlara giden kişi, Karadeniz de Bulgar ve Romanya limanlarına gidenler kişidir. Muhacirlerin büyük kısmı Çanakkale yoluyla hicret etmişlerdir. Bunların adedi kişi olup 4/3 ü Yunanistan a bilhassa Pire ye gitmişlerdir. Bu rakamdan takriben i Mısır a taşınmışlardır. Galata da Amerika ya doğru vapurlara binenler 2 aydan beri kişidir. Muhacirler arasında yuvarlak rakam hesabıyla milletler aşağıdaki gibi taksim edilebilir: Rum Ermeni Rus Musevi Türk Çeşitli milletlere tabi yabancılar Atina dan gelen haberlere göre İstanbul dan gelen binlerce muhacirin ahvali pek perişandır. Bir küçük oda kirası drahmiden aşağı değildir. Atina ahalisi odalarını yüksek fiyatlarla kiraya vermek için civardaki sayfiyelere ve kır evlerine taşınmakta ve bu şekilde vaziyetten azami istifade etmeye bakmaktadırlar 261. İleri gazetesinin 29 Aralık 259 Akşam, , s Akşam, , s İleri, , s.3.

362 345 tarihinde verdiği haberde yer alan ve Atina dan telgrafa bildirildiği söylenen resmi istatistiklere göre Ekim-Kasım-Aralık ayı zarfında Rum muhacirlerinden vefat edenlerin miktarı e ulaşmıştır. İhtiyar ile çocukların kışın şiddetine mukavemetten aciz bulundukları belirtilmiştir kadar muhacirin toplandığı Pire deki muhacirin çadırlarında bir gün içinde 137 çocuk ölmüştür. Yetkililerce muhacirlerin ilkbahara kadar yaşamaları için ton gıda maddesi adet battaniye, çift ayakkabı ve çocuk elbisesine muhtaç bulunulduğu beyan edilmiştir 262. Aralık ayında da Rum muhacirlerin sevklerine devam edilmiştir Rum muhacirinin vapurlarla İstanbul dan nakline başlanılmıştır 263. Amerikalılar ise muhacirin muavenet merkezini İstanbul dan Atina ya nakil etmeye karar vermiştir 264. Böylece her zaman Yunanlıların yanında yer alan İtilaf Devletleri bu durumda da onları yalnız bırakmamışlardır. Savaşın ardından Lozan Barış görüşmelerinde mübadele kararının alınması ile beraber göç süreci yeni bir aşamaya geçmiştir. 262 İleri, , s Akşam, , s Akşam, , s.1.

363 346

364 347 SONUÇ Tarihte kurulan en büyük Türk devletlerinden biri olan Osmanlı Devleti eski gücünü ve buna bağlı olarak da savaşları kaybetmeye başlayınca, kaybettiği yerlerden içe dönük göç olayları yaşanmaya başlamıştır. Özellikle Balkanlar ve Kafkasya nın bu konuda ayrı bir yeri vardır. Sonrasında I. Dünya Savaşı nın ardından binlerce göçmenin sığındığı Anadolu topraklarında da işgaller ve buna bağlı olarak yeni göç hareketleri görülmektedir. Bu çerçevede Ateşkes hükümlerince tahliye edilen Elviye-i Selase den ahali Osmanlı sınırına göç etmeye başlamıştır. Ermenilerin Kars, Ardahan ve Iğdır da yaptıkları katliamlar ahalinin göç etmesinde en önemli etken olmuştur. Zira halk ya katliama maruz kalacak ya da göç edecekti. Bölgede kurulan yerel hükümetler yaşanlara engel olmaya çalışmışlarsa da başarı olamamışlardır. Batı Anadolu da ise 15 Mayıs ta İzmir in işgali ile birlikte ahali göç yollarına düşmüştür. İzmir in ilçelerinde Rum çeteleri vasıtasıyla yürütülen katliamlardan dolayı halkın bir kısmı merkeze göç ederken bir kısmı da İtalya nın işgal sahasına sığınmak zorunda kalmıştır. Ahali önce Batı Anadolu da yakın çevrelere göç etmiş ancak buralar da işgale uğrayınca tekrar tekrar göç ederek iç kesimlere veya İstanbul a doğru gitmişlerdir. Yollarda mültecilere yapılan saldırılardan ve salgın hastalıklardan dolayı göç edenlerin sayısı tam olarak bilinmemektedir. Rum çetelerinin vahşetleri karşısında göçe imkân bulamamış olanların Yunan Ordusu Kumandanlığı na ilticaya mecbur kaldıkları yönünde mültecilerin verdiği beyanatlar katliamların ne boyutta olduğunu gözler önüne sermektedir. Dolayısıyla yaşananlar karşısında halkın göç etmekten başka çaresi yoktur. Marmara ve Trakya da da işgal sahasının genişlemesi ile benzer hadiseler yaşanmıştır. Marmara sahiline yığılan ahaliyi göçe yasak bölge olmasına rağmen İstanbul a nakletmekten başka çare kalmamıştır. Bir kısmı da Eskişehir üzerinden İç Anadolu ya göç etmek zorunda kalmıştır. Batı Anadolu da yaşananların duyulması ve Marmara bölgesine iskân edilmiş olan Rumeli muhacirlerinin daha önce bu hadiselere şahit olmaları nedeniyle Yunan ordusu gelmeden köyleri boşaltmaya başlamışlar ve çoğunlukla dağlara kaçmışlardır. Bunun başlıca nedeni ise başka yerlere göç etmek için sahillere yığılan halkın silahlı saldırılara maruz kalmış olmasıdır. Yunan katliamları karşısında Trakya ahalisi de çoğunlukla İstanbul ve Bulgaristan a göç etmek zorunda kalmıştır.

365 348 İç göçlerin yanı sıra ülke dışından da Osmanlı topraklarına sığınanlar olmuştur. Ülke dışından gerçekleşen göçlerde Rus mülteciler önemli bir sayı teşkil etmektedir. Bolşevik İhtilali sonrası Rusya da yaşanan iç çatışmalar sonucu İtilaf Devletleri nin isteği ile Rus mülteciler yakın bir merkez olarak görülen Osmanlı topraklarına sevk edilmeye başlanmıştır. Osmanlı Devleti, Türk mültecilerine gerekli yardımı yapamazken Rusya dan gelecek mültecileri kabul etmek istememişse de İtilaf Devletleri nin isteklerine boyun eğmek zorunda kalmıştır. Türk mülteciler barakalarda veya açıkta yatarken Rus mültecilere kışlaların tahsis edilmesi tepkilere neden olmuştur. Amerika, Fransa ve İngiltere, Rus mültecilere yardım konusunda paylaşıma gitmişlerdir. Rusya da yaşananlardan dolayı Kırım dan Müslüman mültecilerde göç etmeye başlamış ve Hıristiyan ı çok muhitlerde iskân edilmek üzere kabul edilmeleri gündeme gelmiştir. Ayrıca Kafkasya dan diğerleri kadar olmasa da Gürcü ve Azeri mülteciler de Osmanlı topraklarına göç etmiştir. Balkanlarda kaybedilen topraklarda Türklere karşı yapılan baskılar sonucu Selanik, Makedonya, Arnavutluk ve Sırbistan gibi yerlerden göç talepleri gelmeye başlamıştır. Bu karmaşa içerisinde işgal sahalarından gerçekleşen iç göçler yetkililerce engellenmeye çalışılmıştır. Zira Wilson İlkelerinde yer alan self-determinasyon ilkesi çerçevesinde işgal sahalarında Ermeni ve Rum nüfus ekseriyeti oluşturmak için Müslüman ahali göçe zorlanarak bunların yerine Ermeni ve Rum muhacirler iskân edilmeye başlanmıştır. Osmanlı Devleti bu duruma mani olmak için bir yandan Anadolu ahalisinden olmayan Rum ve Ermenilerin ülkeye girişi ile ilgili düzenlemeler yaparken diğer yandan da Türk-Müslüman ahalinin göçüne engel olmaya çalışmıştır. İtilaf Devletleri nin müdahaleleri sonucu Ermeni ve Rumların sevkine engel olunamamıştır. Bu durumda Türk- Müslüman ahalinin göçünün engellenmesi tek seçenek olarak kalmıştır. Belirlenen amaç doğrultusunda Men-i Muhaceret Heyetleri oluşturularak Batı Anadolu ve Marmara bölgesine gönderilmiş ise de başarılı olunamamıştır. Dönemin basını da yapılan uygulamayı destekleyerek halkın göç etmesine engel olmak için Ölmek Var Göçmek Yok! şeklinde çarpıcı başlıklar atarak göçlerin dini, siyasi ve iktisadi sakıncalarını dile getirmişlerdir. İnsani açıdan göçlerin önlenmeye çalışılması yadırgansa da günün siyasi şartları gereği milliyet esası dikkate alınır ise bunun zaruri bir yaklaşım olduğu aşikârdır.

366 349 Başta Hilal-i Ahmer Cemiyeti olmak üzere çeşitli yardım kuruluşları Türk- Müslüman mültecilere imkân dâhilinde yardımlarda bulunmuşlardır. İngiltere, Fransa ve Amerika devletlerine mensup yardım kuruluşları da bunların içerisinde yer almıştır. Ancak ilk önce kendilerince mağdur olarak gördükleri Ermeni ve Rum muhacirlere yardım etmeyi tercih etmişlerdir. Özellikle İngiliz ve Fransız Salib-i Ahmerleri ancak Anadolu da Yunan ordusunun savunmaya geçmesine neden olan Sakarya Savaşı sonrası Türk-Müslüman mültecilere yardım konusunda önemli adımlar atmışlar hatta birbirleriyle yarışmışlardır. İngilizler Selimiye, Fransızlarda Davut Paşa kışlasındaki Türk-Müslüman mültecilerin iaşesini üstlenmiş ve Türk-Müslüman mülteciler için ülkelerinde iane toplamışlardır. Yalnız yapılan yardımların ömrü kısa olmuş ve sadece birkaç ay sürmüştür. Yabancı kuruluşların esaslı yardımlarına mazhar olunamadığı gibi hükümetinde en ufak masrafı ödemeye zorlandığı dikkate alınarak Türk-Müslüman mültecilerin iaşelerinin temini için Muhacirin-i Müslimiye Muavenet Komisyonu teşkil edilmiştir. Bu şartlar altında muhacir ve mültecilere gerekli yardımların yapılabilmesi için halka müracaat edilerek iane toplama yoluna gidilmiştir. Yurt dışındaki Türkler ve Müslümanlar da yaşananlara duyarsız kalmamış bağışlar toplamışlardır. Hatta Amerika daki Türkler bunun için bir teşkilat dahi oluşturmuşlardır. Darülfünun örgencileri de yardım parası toplamak için heyetler teşkil etmiştir. Ayrıca mülteciler yararına müsamereler, konserler ve maçlar da düzenlenmiştir. Muhacir ve mültecilere iaşe temini konusunda ise taşrada iaşe ve aşar ambarlarından yararlanılmaya çalışılmıştır. İstanbul da da temin edilebildiği kadarıyla Muhacirin Müdüriyeti tarafından haftanın belirli günleri imkân ölçüsünde iaşe maddeleri dağıtılmıştır. İaşe maddelerinin azlığından dolayı genellikle mevcut iaşe durumuna göre hareket edildiği gibi muhacir ve mültecilerin muhtaçlık seviyesi de dikkate alınmıştır. Örneğin 1920 yılında İstanbul daki mülteci sayısı dikkate alınarak yeni bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre çalışmaya muktedir olanlara kısa süreli iaşe yardımı tercih edilirken savaş koşulları nedeniyle sevkleri yapılamayanlardan muhtaç bulunanların tamamının iaşe olunması uygun görülmüştür. Ayrıca memleketlerine sevk edildiği halde geri gelenlerin ve sevklerine karar verildiği halde gitmeyenlerin iaşe edilmeyeceği belirtilmiştir yılında İtilaf Devletleri nin esaslı yardımlarının başlaması ile birlikte Muhacirin İaşe Talimatnamesi tadil edilerek İstanbul a iltica eden mültecilerin miktarı ve işsizliği de dikkate alınarak mültecilerin iaşe müddeti 1 seneden 1,5 seneye çıkarılmıştır.

367 350 Mültecilerin iaşeden sonra en önemli ihtiyaçları arasında giyecek yer almıştır. Çünkü çoğunluğu nerdeyse yanlarına hiçbir şey almadan göç etmek zorunda kalmışlardır. Mülga Müdafaa-i Milliye Cemiyeti ne ait olan eşyalar ve askeri kurumların ambarlarında mevcut giyecek ve eşyadan muhacir ve mültecilere yardımlarda bulunulmuştur. Ayrıca mültecilerin üretici olması için kurulan atölyelerde de mülteciler için çeşitli giyecek eşyalar ürettirilmiştir. Halkı ve esnafın gerek iaşe maddesi gerekse giyecek konusunda bireysel yardımları gazetelerde sık sık yer almıştır. Muhacir ve mültecilerin çeşitli ihtiyaçları karşılanmaya çalışılmışsa da düzenli beslenememeleri, kalabalık bir halde barakalarda yaşamaları veya açıkta kalmaları sonucu mülteciler arasında sık sık sıtma, çiçek, veba ve tifo gibi bulaşıcı hastalıklar görülmüştür. Hilal-i Ahmer Cemiyeti taşrada mültecilerin sığındıkları yerlere İmdad-ı Sıhhiye Heyetleri gönderdiği gibi hastaneler ve dispanserler açmak suretiyle sağlık sorunlarını çözmeye çalışmıştır. İstanbul da ise Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele Heyeti oluşturulmuş ve mültecilere çeşitli aşılar tatbik edilerek hastalıkların önüne geçilmek istenmiştir. Ayrıca Heybeli Ada da vebalı muhacir ve mülteciler için bir nekahathane tesis edilmiştir. Ülkenin içinde bulunduğu durumdan dolayı muhacir ve mültecilere düzenli yardım yapılması elbette mümkün değildi. Ayrıca düzenli yardım onların sürekli tüketici konumda kalması demekti. Üstelik bu durum onları tembelliğe de alıştırabilirdi. Bu nedenle Amerikan yardım heyetlerinin de bu konudaki teşvikleriyle yetkililer muhacir ve mültecileri üretici hale getirmek için ciddi bir çaba sarf etmişlerdir. Mültecilerin önemli bir kısmı ziraat ile uğraştıkları için onlara uygun yerler aranarak arazi ve tohumluk temin edilmeye çalışılmıştır. Daha önce yaşanan göçlerde kalıcı iskân esnasında arazi dağıtımı gerçekleştirilmiş iken işgaller ve azalan üretim nedeniyle ahaliye geçici iskân sırasında da arazi dağıtılmak zorunda kalınmıştır. İstanbul da sayıları e ulaşan mültecileri üretici hale getirmek için Teşvik-i Mesai Komisyonu kurulmuştur. Komisyon muhacir ve mültecileri gerek yol inşasında gerek fabrikalarda çalıştırmak suretiyle iş temin etmeye çalışmıştır. Komisyon ayrıca zanaat sahibi olan mültecilere kendilerini toparladıktan sonra geri alınmak üzere sermaye vererek iş kurmalarını sağlamıştır. Ancak bazen bazı Kürt mültecilerin de yaptığı gibi istihdam edildikleri işlerde mültecilerin görevlerinden kaçındıkları görülmüştür. Bunun üzerine işten kaçınan muhacir ve mültecilere iaşe yardımının kesileceği belirtilmiştir.

368 351 Ülkenin içinde bulunduğu mali durum nedeniyle yaşanan tahsisat sıkıntısı sonucu muhacir ve mültecilerin bulunduğu yerlere hükümet para gönderemediği gibi mal sandıklarında da hiç para olmadığından yevmiyeler dağıtılamamıştır. Mültecilerin sığındıkları illere yeterli tahsisat gönderilemediği için iaşe, iskân ve sağlık konularında yeterli yardım yapılamadığına dair illerden Dâhiliye Nezareti ne çeşitli yazılar gönderilmiştir. Tahsisat taleplerine genellikle ya olumsuz ya da istenilen meblağın altında bir miktarın gönderilebileceği şeklinde cevaplar verilmiştir. Bazen de merkezden büyük miktarlarda havalenameler gönderilmiş ancak mal sandıklarında gerekli meblağ olmadığı için hiçbir işe yaramamıştır. Ayrıca mal sandıklarında para olmadığı için mülteciler için gönderilen eşya ve malzemelerin nakil ve dağıtılmasında da sorunlar yaşanmıştır. Kışın geldiği dönemlerde yakacak ihtiyacı için tahsisat talebine ise iaşeden tasarruf edilerek karşılanması cevabı verilmiştir. Nakit sıkıntısı konusunda gelen yardım çağrıları genellikle Hilal-i Ahmer Cemiyeti ne yönlendirilmiştir. Mevcut durum nedeniyle Hilal-i Ahmer gibi köklü bir yardım kuruluşu da zor durumda kalmış bazen yardım isteklerine olumsuz yanıt verdiği gibi yaptığı yardımları kesmek zorunda kaldığı dönemler de olmuştur. Ülkenin doğusu Rus ve Ermeni tahribatına uğramış batısında ise mütarekeden sonra Yunan tahribatı başlamıştır. Dolayısıyla yaşanan bu tahribat ve göçler sonucu hem iaşe hem de mesken buhranı ortaya çıkmıştır. Vilayet-i Şarkiye ve Karadeniz mültecileri bu nedenle yerlerine hemen sevk edilememiştir. Hatta iaşe sıkıntısı nedeniyle Trabzon a bir müddet mülteci sevk edilmemesi istenmiştir. Erzurum da da aynı sıkıntı yaşandığı için Osmanlı hududuna dayanan Kafkasyalı Müslümanların Erzincan a yönlendirilmesi istenmiştir. Basında yer alan bir habere göre ise kadar Batı Anadolu mültecisi açlık yüzünden ölmüştür. Yurt içi ve yurt dışından en çok göç alan başkent İstanbul da ise muhacir ve mültecilere ekmek temin etmekte bile zorlanılmıştır. Mesken buhranı nedeniyle gerek başkentte gerek taşrada bırakın mültecileri muhacirin idarelerine dahi yer temin etmek ve kiralarını ödemekte güçlük çekilmiştir. Açıkta kalan mülteciler için çadır temin edilmeye çalışılmıştır. Mültecilerin sayısını azaltmak ve onları biran önce üretici hale getirmenin en iyi yolu memleketlerine sevk etmekti. Özellikle Vilayet-i Şarkiye ve Karadeniz bölgesinden göç eden mülteciler Rus ordusunun bölgeden çekilmesinin ardından yerlerine sevk edilmek istenmişlerdir. İstanbul a yakın bölgede bulunan mülteciler genellikle önce İstanbul a sevk edilmiş oradan da vapurlarla adı geçen bölgelere gönderilmişlerdir. Ancak sevkiyat için

369 352 vapur tahsis etmek bile güç olmuştur. Zira mütareke hükümlerine göre bütün liman ve tersanelere el konulmuş ve ordu terhis edilerek askeri sevkiyat başlamıştır. İtilaf Devletleri nin sergilediği tutum işleri daha da zorlaştırmıştır. Örneğin İngilizlere ait eşyayı taşıyacağı gerekçesi ile Trabzon ve Batum mültecilerini memleketlerine sevk etmek için tahsis edilen vapura el konulmuştur. Kara yoluyla yapılan sevkiyatlarda ise mültecilerin yollarda iaşelerinin ve güvenliklerinin temin edilmesinde güçlüklerle karşılaşılmıştır. Sevkiyat yapılırken önce sevk yapılacak olan yerlerdeki iaşe ve mesken durumu öğrenilmeye çalışılmış ve muhtaç mültecilerin hiçbir şekilde gitmelerine müsaade edilmemesi istenmiştir. Zira pek çoğu yollarda hayatını kaybetmiş veya memleketlerini bıraktıkları gibi bulamadıkları için geri dönmek zorunda kalmışlardır. Ardından ilk olarak hükümetten yardım almaksızın yol masraflarını karşılayabileceklerin ve mahallerinde mesken ve iaşe talebinde bulunmayacakların sevkleri uygun görülmüştür. Sevkleri uygun görülmeyenlerin ise İslam köylerine dağıtılarak ziraatla meşgul olmaları kararlaştırılmıştır. Vilayet-i Şarkiye ve Karadeniz de işgal sona ermiş ise de şehirlerde istila nedeniyle meydana gelen tahribat ve Batı Anadolu, Marmara ve Elviye-i Selase den yeni göçlerin başlaması vaziyeti daha da zorlaştırmıştır. Bu nedenle yılları arasında muhacir ve mülteciler küçük gruplar halinde aralıklarla sevk edilmişlerdir. Bu arada Marmara sahillerinden tehcir edilip Yunan adalarıyla Rumeli sahillerine gönderilmiş olan Müslümanlar da unutulmamış ve bunları yerlerine iade etmek için Hilal-i Ahmer Cemiyeti seferber olmuştur. Savaşın bitimi ile sevk çalışmalarına hız verilmiş ve İade-i Muhacirin Komisyonu oluşturulmuştur. Komisyon öncelikli olarak iade işlemi için gerekli meblağı temin etme, nakil vasıtası için vapur kumpanyaları ile görüşme ve mahalli hükümetlerle temasa geçerek barınma meselelerini çözmeye çalışmıştır. Yine derhal sevki mümkün olan ve az hasara maruz kalmış köylerin ahalisi sevk için seçilmeye başlanmıştır. Kurtarılan illerin mültecilerinin toplu halde bulunduğu İstanbul da sevk çalışmalarına hız verilmiştir. Dönme talebinde bulunanlara çiçek ve veba aşıları tatbik edilmiştir. İzmir, İzmit, Bandırma ve Gemlik te Ankara hükümeti tarafından 4 kabul komisyonu oluşturulmuştur. Bu 4 iskeleden başka mültecilerin Anadolu ya girmelerine izin verilmemiştir. Kabul komisyonları dönen mültecilerin hüviyetlerini tahkik ettikten sonra memleketlerine gitmelerine müsaade etmiştir.

370 353 Savaş dönemi içerisinde sevk faaliyetleri tam olarak gerçekleştirilemediği için muhacir ve mültecilerin iskânları konusunda ciddi bir adım atılamamıştır. Bu nedenle sevk edilemeyenler geçici olarak iskân edilmeye başlanmıştır. Özellikle İstanbul a hem sığınan hem de memleketlerine sevk edilmek için gelen binlerce mülteci bulunmakta idi. Bunların şehir içerisinde geçici olarak barındırılmaları dahi zor olmuştur. Gülhane Parkı, Ali Paşa Arsası, Sultan Ahmet, Beyazıt ve İplikhane de bunlar için barakalardan muhacir misafirhaneleri oluşturulmuştur. Askeri binalar özellikle kışlalar, medreseler ve hatta camilerden yararlanma yoluna gidilmiştir. Batı Anadolu da ise göç eden mültecilerin yerlerine iadesi mümkün olmayınca bulundukları yerlerde iskân edilmeleri için merkezi Karahisar olmak üzere Nazilli ve Çine havalisine yardım malzemeleriyle birlikte bir İskânı Muhacirin Heyeti gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Yaşanan felaket karşısında yer temin etmek o kadar güç olmuştur ki inceleme yapılarak medreselerde oturan muhacir ve yangınzedelerin hali vakti yerinde olanlar çıkartılarak yerlerine daha muhtaç bulunanların iskân edilmesi yoluna gidilmiştir. Muhacirini Teshil-i İskân Komisyonu oluşturularak muhacir ve mültecilerin geçici iskân koşulları iyileştirilmeye çalışılmıştır. Ayrıca yer temin etmek için teşkil edilen Tahliye-i Medaris Komisyonu ile mültecilerin iskânı için bazı binaların ve vakfiyelerin tahliyesi yoluna gidilmiştir. Kalıcı iskân çalışmaları da göç eden ahalinin memleketlerinin kurtarılması ve yerlerine sevk edilmeye başlanmaları ile birlikte yoğunlaşmıştır. Her şeye rağmen imkân dâhilinde savaş yılları içerisinde de çalışmalar yürütülmüştür. Kalıcı iskân konusunda çeşitli noktalara dikkat edilmeye çalışılmıştır. Samsun ve Adapazarı çevresinde bulunan araziler iskân için uygun görülen yerler olarak tespit edilmiştir. Önceden gelmiş fakat iskân talebinde bulunmamış ancak zor durumda kalıp bu dönemde iskân talebinde bulunanlara öncelik verilmemesi istenmiştir. Öncelikli olarak yeni göç edenlerin yerleştirilmeleri istenmiştir. İstanbul ve çevresinde ise Ağaçlı ve Akpınar gibi köylerde muhacir ve mülteciler iskân edilmeye başlanmıştır. Adana da da altı tane muhacir köyü oluşturulması planlanmıştır. Savaşın sonlarına doğru Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti iskân bölgesi olarak; başta Samsun, Çorum, Adana ve bunların çevre livalarını incelemeye başlamıştır. Köylerin inşası için muhacirin bütçesine konulan tahsisattan başka Reji İdaresi ile Ziraat Bankası ndan da yardım edileceği belirtilmiştir. Büyük Taarruz için hazırlıkların yapıldığı dönemde Sıhhiye Vekâleti iskân-ı muhacirin tatbikine muayyen talimatname hazırlamıştır.

371 354 Talimatnameye göre göç ettikleri tarihten itibaren iskân muamelesi görmemiş ve göç tarihi 6 seneyi geçmemiş olanlar iskân talep edebilecek ve vekâletin gösterdiği yerlerden birini tercih etmekte de serbest olacaklardır. Ayrıca yabancı bir memleketten gelmiş olan ecnebi mültecilerden Türkiye tabiiyetini kabul edenlerde iskân talep edebilecekler ancak sadece vekâlet tarafından tahsis olunan yerlerde iskâna mecbur olacaklardı. Temmuz 1922 de Batı Anadolu mültecilerinin büyük kısmının Denizli livasıyla Aydın ve Karahisar'ın işgale uğramayan yerlerinde iskân edilmesi uygun görülmüştür. Ayrıca kalanların iskânı için İzmit ve Antalya gibi mıntıkalarda dâhil edilmiştir. Yunan mezalimine iştirak etmiş oldukları ihtimali mevcut olan çeşitli unsurlarla ilgili iskân yapılmadan önce tahkikat icra edilmesi uygun görülmüştür. Savaşın sona ermesinin ardından iskân konusunda meydana gelen itirazları önlemek için bir kanun layihası hazırlanarak; iskâna dair tüzük ve yönetmeliklere muhalefet eden muhacir ve mültecilere verilmiş olan emlak ve arazi gibi mülklerin geri alınması ve bunların milli hudutlar dışına ihraç edilmesi öngörülmüştür. Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti nin yayınladığı emirnameye göre kurtarılmış mahallerden öncelikle yurtları tamamıyla harap olmamış ve katti iskâna tabi tutulmamış muhacir ve mülteciler sevk edilerek yurtlarına yerleştirileceklerdir. Ayrıca hanesi veya köyü tahrip edilmiş olanlara hükümet tarafından veya Hilâl-i Ahmer İmdat Heyetleri tarafından süratle yardım edilecektir. Ülkede bütün bu gelişmeler yaşanırken bir yandan da Ermeni ve Rum muhacirlerin sevklerine başlanmıştır. Savaştan yenilgiyle ayrılan Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı nın sonlarına doğru tehcir edilmiş olan gayrimüslimlerin geri dönüşü ile ilgili çalışmalarına hız vermiştir. Ülkenin ve Türk- Müslüman mültecilerin içinde bulunduğu durum dikkate alınacak olursa böyle bir dönemde Ermeni ve Rum muhacirlerin sevk ve iskânlarında çeşitli sorunlarla karşılaşılması gayet tabidir. Yukarıda da bahsedildiği gibi ülkede ciddi bir iaşe ve mesken buhranı yaşandığı için Türk mülteciler de memleketlerine uzun süre sevk edilememişlerdi. Bunun için gayrimüslim muhacirler sevk edilmeden önce felaketlerine meydan vermemek için gidecekleri yerlerden mevcut durum hakkında malumat alınmaya çalışılmıştır. Bazen de güvenlikleri dikkate alınarak yeterli sayıda jandarma olmadığı için köylerine sevkleri yapılamamıştır. Gayrimüslim muhacirlere seferberlik tahsisatından yardım yapılmış ve çeşitli vergilerden muaf tutulmuşlardır. Gayrimüslimlerin sevk ve iskânında bir yandan patrikhaneleri bir yandan İtilaf Devletleri nin önemli ölçüde yardımda bulundukları görülmektedir. Hükümet mütarekenin ardından çeşitli nedenlerden

372 355 dolayı Rumların dönmelerini bir süreliğine ertelemiştir. Ancak emrin tatbikine İtilaf Devleti mümessilleri izin vermemişlerdir. İtilaf Devletleri çok açık bir şekilde her durumda Ermeni ve Rumların yanında yer almışlar ve sık sık onlar lehine müdahalelerde bulunmuşlardır. İtilaf Devletleri nin temsilcileri, Ermeni ve Rumların sevk ve iskânları konusunda bölgelere kendi oluşturdukları heyetleri gönderdikleri gibi meydana getirilen karma heyetlerde de görev almışlardır. Ermeni ve Rum muhacirleri için patrikhaneleri nezdinde yardım kuruluşları teşkil edilmiştir. Tehcir Edilmiş Rum Ahali İçin Patrikhane Merkezi Komitesi ile Ermeni Muhacirleri Muavenet Merkez Komisyonu çeşitli yollarla gayrimüslim muhacirlere yardım etmişlerdir. Atina da ise Rum muhacirlerinin ihtiyaçlarını gidermek üzere kadınlar tarafından komisyonlar teşkil edilmiştir. Yunan hükümeti Rum muhacirlerin sevk ve iskânları için tahsisat da temin etmiştir. Rum ve Ermenilerin sevki emval-i metruke ve Müslüman mültecilerin açıkta kalması gibi sorunlara neden olmuştur. Osmanlı Devleti, Balkan Savaşları ve ardından gelen I. Dünya Savaşı sonrası çok sayıdaki Müslüman muhacir ve mülteciyi iskân etmek için Ermeni ve Rumlara ait emval-i metrukeden yararlanmıştı. Geçici olarak bulunan bu çözüm Ermeni ve Rumların geri dönüşleriyle birlikte Müslüman mültecileri tekrar açıkta kalma tehlikesiyle karşı karşıya bırakmıştır. İtilaf Devleti temsilcileri Ermeni ve Rum muhacirlerin mallarını ve mülklerini iade etmeye çalışırken haksız yere Müslüman ahalinin açıkta kalmasına da neden olmuşlardır. İngilizlerin müdahaleleri ile Rumelifeneri nin asli ahalisi Rum emval-i metrukesi olarak gösterilmeye çalışılarak hanelerinden çıkarılmak istenilmiştir. Hazırlanan bir talimatname ile Müslüman muhacir ve mültecilerin açıkta kalmamaları temin oluncaya kadar Rum ve Ermenilerin 2'şer 3'er hanesi bir arada olmak üzere geçici olarak yerleştirilmelerinin zaruri olduğu belirtilmiştir. Emlak ve emval iadesinin sahiplerinin dönmesi ve müracaatına bağlı olduğu da karara alınmıştır. Yetkililerce Temmuz 1919 a kadar Rum ve Ermeni nin memleketlerine iade edildiği ve bunun karşısında aynı miktarda Müslüman muhacirin açıkta kalmış olduğu tahmini yapılmıştır. Emlak ve emvalin teslimi konusunda incelemelerde bulunmak üzere içinde İtilaf Devleti temsilcilerinin bulunduğu karma heyetler oluşturulmuştur. Bu heyetlerin ortak hazırladığı raporlarda teslim işinin büyük oranda tamamlanmış olduğu, dolayısıyla İtilaf mümessillerine yapılan şikâyetlerin haksız ve gerçekten uzak olduğu bilgisi yer almıştır.

373 356 Savaşın kazanılmasının ardından Ermeni ve Rumlar kendilerine destek olan İtilaf Devletleri ile birlikte Anadolu yu tahliye etmeye başlamışlardır. Zira savaş yıllarında onlardan cesaret alarak yaptıkları katliamlar nedeniyle Anadolu da tek başlarına kalmak istememişlerdir. Fransızlar güney bölgesinden çekilirken Ermenilerin Suriye ye nakliyle ilgilenmiş ve Amerikalılarda kendilerine yardım etmeye devam etmiştir. Ermenilerin bir kısmı ise Yunan topraklarında iaşe hususunda Yunanlılara yük olmamak şartıyla kabul olunmuşlardır. Ancak bu kardeşlik uzun sürmemiş ve Yunan ordusu harbin tekrar başlaması ihtimalini hesap ederek Trakya ve Yunanistan daki bütün Ermenileri silâh altına almaya karar verince Ermeniler İstanbul ve Bulgaristan a doğru göç etmeye başlamıştır. Yunan ordusunun Anadolu yu tahliye etmeye başlaması ile birlikte Rum ahali sahillere yığılmıştır. Muhacirleri tahliye etmek için İngiliz, Fransız, Amerikalı ve İtalyan gemileri tahsis edilmiştir. Özellikle İngiltere hükümeti bu maksatla birçok vapur kiralamıştır. Nakliyat için tahsis olunan vapurlar ve şimendiferlerin yeterli gelmediği iddia edilse de özellikle Trakya dan Rum ve Ermeni muhacirler nakil olunurken Müslüman ahalinin mahsul ve hayvanlarını da yağmalayarak yanlarında götürmeyi başarmışlardır. Yunanistan Rum muhacirleri Müslümanların çiftlik ve emlakine yerleştirmeye başlamıştır. İngiltere, Amerika ve Fransa Yunanistan hükümetinin yardım isteklerine kulak vermiş ve Rum muhacirler için büyük miktarlarda bağış toplanmıştır. Ayrıca bu devletler yardım kuruluşlarını Yunanistan a yönlendirmişlerdir. Bu sırada Sakarya Savaşı sonrası ağırlıklı olarak yardım yapılmaya başlanan Anadolu daki Türk-Müslüman mülteciler unutulmuştur. Sonrasında Lozan görüşmeleri esnasında nüfus mübadelesi kararı ile yeni bir aşamaya geçilmiştir.

374 357 KAYNAKLAR 1- Arşivler 1.1 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BCA) Dâhiliye Nezareti Kataloğu Emniyet-i Umûmiye Asayiş Kalemi Belgeleri (DH. EUM.AYŞ) Emniyet-i Umûmiye Müdüriyeti Seyrüsefer Kalemi (DH.EUM.SSM) Kalem-i Mahsus Müdüriyeti Belgeleri (DH.KMS) Sicil-i Nüfus İdare-i Umumiye Tahrirat Kalemi Belgeleri (DH.SN.THR) Umûr-ı Mahalliye-i Vilâyât Müdüriyet Belgeleri (DH.UMVM) Emniyet-i Umûmiye Müdüriyeti Beşinci Şube Belgeleri (DH.EUM.5şb.) İdare-i Umûmiye Belgeleri (DH.İ.UM) İdare-i Umûmiye Ekler (DH.İ.UM.EK) Şifre Kalemi Belgeleri (DH.ŞFR.) Hariciye Nezareti Kataloğu İstanbul Murahhaslığı Belgeleri (HR.İM) Siyasi Kısım Belgeleri (HR.SYS) 1.2 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA) Toprak İskân Genel Müdürlüğü Kataloğu Bakanlar Kurulu Kararları Kataloğu 1.3 Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Dairesi Başkanlığı Arşivi (ATASE) İstiklal Harbi Kataloğu (İSH) 1.4 Kızılay Arşivi (KA) 1.5 Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Arşivi (TİTE)

375 358 2-Resmi Yayınlar Arşiv Belgelerine Göre Balkanlar'da ve Anadolu'da Yunan Mezalimi, C.II, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın No: 30, Ankara Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslar da ve Anadolu da Ermeni Mezalimi, C. II-III-IV, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara. Ermeniler Tarafından Yapılan Katliam Belgeleri I-II, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın No:49-50, Ankara, Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara TBMM Kavanin Mecmuası, Devre I, Cilt I, 3. Baskı, Ankara TBMM Zabıt Cerideleri, Devre I, TBMM Basımevi. Türkiye Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, 1339 Senesi Hilâl-i Ahmer Meclis-i Umumisine Takdim Edilen ( ) Dört Senelik Devreye Ait Rapor, Ahmet İhsan ve Şürekâsı, İstanbul Gazeteler Akşam Söz Vakit İleri Tasvir-i Efkâr Alemdar Hâkimiyet-i Milliye

376 Kaynak ve Telif Eserler AĞANOĞLU, H. Yıldırım; Osmanlı dan Cumhuriyet e Balkanlar ın Makûs Talihi, 1. Basım, Kum Saati, İstanbul, AKGÜN, Seçil Karal - ULUĞTEKİN, Murat; Hilâl-i Ahmer den Kızılay a, Beyda Basımevi, Ankara, AKGÜN, Seçil; Birkaç Amerikan Kaynağından Türk-Yunan Mübadelesi Sorunu, Üçüncü Askeri Tarih Semineri Bildirileri Tarih Boyunca Türk-Yunan ilişkileri, Genelkurmay Basımevi, Ankara, AKŞİN, Sina; İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, C.I, Türkiye İş Bankası Yayınları, Ankara, AKYÜZ, Jülide Orat- ASLAN, Nebahat Oran - TANRIVERDİ, Mustafa; Osmanlı dan Cumhuriyet e Kafkas Göçleri ( ), 1. Baskı, Eser Ofset Matbaacılık, Kars, AKYÜZ, Jülide; Göç Yollarında; Kafkaslardan Anadolu ya Göç Hareketleri, Bilig, S.46, Yaz ALKAN, Hakan; Fener Rum Patrikhanesi Uluslar arası İlişkiler Açısından Bir Yaklaşım, Günce Yayıncılık, Ankara ALTUĞ, Yılmaz; Balkanlardan Anayurda Yapılan Göçler, Belleten, C.LV, S.212, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, ARI, Kemal; Büyük Mübadele Türkiye ye Zorunlu Göç ( ), 4. Baskı, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, ATA, Ferudun; İşgal İstanbul unda Tehcir Yargılamaları, Türk Tarih Kurumu, Ankara, ATALAY, Bülent; Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi nin Siyasi Faaliyetleri ( ), TATAV Yayınları No:4, İstanbul, ATNUR, İ. Ethem; Nahcivan da Ermeni Mezalimi ( ), Atatürk Dergisi, Sayı 2, Cilt 3, Erzurum; ; 1918 Yılında Osmanlı Devleti ve Ermeni Meselesi, Ermeni Araştırmaları 1. Türkiye Kongresi Bildirileri, Cilt I, Asam Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Yayınları No:3, Ankara, 2003.

377 360 ; Osmanlı Hükümetleri ve Tehcir Edilen Rum ve Ermenilerin Yeniden İskânı Meselesi, Atatürk Yolu Dergisi, C IV, S 14, AYIŞIĞI, Metin; Kurtuluş Savaşı Sırasında Türkiye ye Gelen Amerikan Heyetleri, Türk Tarih Kurumu, Ankara, BABACAN, Hasan; Milli Mücadele de Ispartalı Rumlar, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XXI, S.62, Temmuz BAKAR, Bülent; Mondros Mütarekesi nden Sonra Yaşanan Önemli Bir Problem: Türk ve Ermeni Yetimleri Sorunu, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C XXI, S 62, Temmuz BARAN, Tülay; Mütareke Döneminde İstanbul daki Rus Mültecilerin Yaşamı, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı , Cilt XXII, Mart-Temmuz-Kasım BAYAR, Celal; Bende Yazdım, C.7, Baha Matbaası, İstanbul, BAYKARA, Tuncer; Batı Anadolu'daki Rum Nüfusunun XIX. Yüzyıldaki Durumu "Yeni Yunan Göçleri ve Yerli Hıristiyanların Yunanlaştırılması, Üçüncü Askeri Tarih Semineri Bildirileri Tarih Boyunca Türk-Yunan İlişkileri, Genelkurmay Basımevi, Ankara, BAYRAKTAR, Bayram; Milli Mücadele de Denizli Olayı, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 22, Cilt: VIII, Kasım BENLİSOY, Foti; Patrikhanenin Faaliyetleri ve Arasında Tehcir Edilmiş Rum Ahalinin İadesi, Tarih ve Toplum, S 34, Haziran BERBER, Engin; Sancılı Yıllar: İzmir (Mütareke ve Yunan İşgali Döneminde İzmir Sancağı), Ayraç Yayınevi, Ankara, BERBER, Ferhat; 19. Yüzyılda Kafkasya dan Anadolu ya Yapılan Göçler, Karadeniz Araştırmaları, S.31, Güz 2011, s.20. BİLGEN, Deniz; Wilson İlkelerine Türk Kamuoyunun Tepkisi ve Bunun Amerikan Basınına Yansıması, Atatürk Yolu Dergisi, C.5, S.18, Ankara, BİLGİÇ, Bestami S.; Doğu Karadeniz Rumları: İsyan ve Göç, Türk Tarih Kurumu, Ankara, BUĞDAYCI, Aslan; Milli Mücadele de Nazilli , Karacasu Matbaası, Nazilli, CEBESOY, Ali Fuat; Milli Mücadele Hatıraları, Temel Yayınları, İstanbul, 2000.

378 361 ÇAPA, Mesut; Pontus Meselesinde Rum Cemiyetlerinin Rolü, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, S 35, Ocak ; Anadolu da Yunan İşgalinin Sebep Olduğu İç Göçler, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C. X, S.29, ; Pontus Meselesi Trabzon ve Giresun da Milli Mücadele, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları:135, Ankara, ÇELEBİ, Mevlüt; İtalyan Arşiv Belgelerinde Anadolu'da Yunan Mezalimi ( ), Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, ÇELİK, Kemal; Milli Mücadele de İlk Kurşun ve Dörtyol un Düşman İşgalinden Kurtuluşu, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C XIV, S 41, Ankara, ÇEVİK, Mehmet; Ermenilerin Tehcir Sonrası Geri Dönüşü İle İlgili Osmanlı Devleti nin Uygulamaları, Ermeni Araştırmaları 1. Türkiye Kongresi Bildirileri, Cilt I, Asam Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Yayınları No:3, Ankara, ÇİÇEK, Rahmi; Erzurum Vilâyet Kongresinde Alınan Kararlar ve Etkileri, Atatürk Yolu Dergisi, Cilt 2, Sayı 7, ÇUFALI, Mustafa; İstiklal Harbi Döneminde Batı Anadolu da Yunan Zulmü, Atatürk Yolu Dergisi, Sayı 21, Cilt 6, Ankara, ÇUKUROVA, Bülent; Yıllarında Ermeni Komitelerinin ve Patrikhanenin İstanbul daki Faaliyetleri, Atatürk Yolu Dergisi, S.35-36, Mayıs-Kasım DAVIS, C. Claflın; İstanbul 1920, Çev: Sönmez Taner, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2. Basım, İstanbul, DAYI, S. Esin; Elviye-i Selâse de (Kars, Ardahan, Batum) Milli Teşkilâtlanma, Kültür Eğitim Vakfı Yayınları, Erzurum, ; Yılları Arasında Iğdır ve Çevresindeki Siyasi Gelişmeler, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S.5, Erzurum, DEMİREL, Muammer; Türkiye de Kalan Ermeni Nüfusu, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C XXI, S 62, Temmuz DOĞANAY, Rahmi; İngiliz İtilaf Komiseri Rawlinson un Gözüyle Mütareke Döneminde Doğu Anadolu ve Kafkasya, Atatürk Yolu Dergisi, C.VI, S.23, DÜNDAR, Fuat; İttihat ve Terakki nin Müslümanları İskân Politikası, İletişim Yayınları, 5. Baskı, İstanbul, 2011.

379 362 EĞİLMEZ, Mümtaz Şükrü; Milli Mücadele de Bursa, (Yay. Hazırlayan: İhsan Ilgar), İstanbul, ELDEM, Vedat; Harp ve Mütareke Yıllarında Osmanlı İmparatorluğu nun Ekonomisi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, ERAT, Muhammet; İngiliz Subayı Rawlinson un Ermeni Meselesi ndeki Tutumu ( ), Ermeni Araştırmaları 1. Türkiye Kongresi Bildirileri, Cilt I, Asam Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Yayınları No:3, Ankara ; "Milli Mücadele'de Uşak", 21. Yüzyılın Eşiğinde Uşak Sempozyumu, Uşaklılar Eğitim ve Kültür Vakfı Yayınları, C.1, İstanbul, ERKAN, Süleyman; Kırım ve Kafkasya Göçleri ( ), Karadeniz Teknik Üniversitesi Kafkasya ve Orta Asya Ülkeleri Uygulama ve Araştırma Merkezi, Trabzon, GÖKBİLGİN, M. Tayyip; Milli Mücadele Başlarken (Mondros Mütarekesi nden Büyük Millet Meclisi nin Açılmasına), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, GÖKDEMİR, A. Ender; Cenûb-i Garbî Kafkas Hükümeti, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara GÜLER, Ali; Dünden Bugüne Yunan-Rum Terörü, Ocak Yayınları, Ankara, HALAÇOĞLU, Ahmet; Balkan Savaşlarında Anadolu ya Yönelik Göçler ve Sonuçları, Osmanlı, C.4, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, ; Balkan Harbi Sırasında Rumeli den Türk Göçleri ( ), 2. Baskı, Türk Tarih Kurumu, Ankara, HALAÇOĞLU, Yusuf; Kolonizasyon ve Şenlendirme, Osmanlı, C.4, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, HALICI, Şaduman; Milli Mücadele de Kuşadası ve Söke ( ), Yenigül Matbaası, İzmir, HATİPOĞLU, Süleyman; Türk Fransız Mücadelesi (Orta Toros Geçitleri ), Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, İLGAZİ, Abdullah - CENİK, Salih; Milli Mücadele Döneminde Erbaa, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XIX, S.57, Kasım İNCİ, İbrahim; Mütareke Döneminde İşgal Tehdidi Karşısında Manisa, Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 11, Sayı 1, Nisan 2013.

380 363 İPEK, Nedim; Göçmen Köylerine Dair, Tarih ve Toplum, C. 25, S.150, İletişim Yayınları, İstanbul, ; Kafkaslar dan Anadolu ya Göçler ( ), Ondokuzmayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, S.6, Samsun, ; 93 Muhaceratı, Osmanlı, C.4, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, ; İmparatorluktan Ulus Devlete Göçler, 1.Baskı, Serander Yayınları, Trabzon, KARPAT, Kemal H.; Osmanlı dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, Çev: Bahar Tırnakçı, 1. Baskı, Timaş Yayınları, İstanbul, KAYA, Erol; Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele'de Türk Mültecileri Vilâyât-ı Şarkîyye ve Aydın Vilâyeti Mültecileri ( ), Ebabil Yayınları, Ankara, KAYA, Mehmet; Yalova-Gemlik Bölgeleri ve İzmit Yarımadası nda Yunan Mezalimine Dair İtilaf Devletleri Araştırma Komisyonu Raporları (12-22 Mayıs 1922), Atatürk Yolu Dergisi, S. 51, Bahar KAZGAN, Gülten; Milli Türk Devletinin Kuruluşu ve Göçler, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C.30, Ekim 1970-Eylül 1971, Fakülteler Matbaası, İstanbul, KILIÇ, Doğan; Self Determinasyon İlkesinin Azınlıklar Açısından Değerlendirilmesi, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XII, Ankara, KIRANLAR, Safiye; Savaş Yıllarında Türkiye de Sosyal Yardım Faaliyetleri ( ), İstanbul Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul KIRZIOĞLI, Fahrettin; Cihangiroğlu İbrahim Aydın ( ) daki Milli Mücadele de Kars ve Atatürk ile İlgili Belgeler, Belleten, Cilt XL VIII, Sayı , Ankara, ; Milli Mücadele de Kars, I. Kitap, Hamle Matbaası, İstanbul, ; Kars İli ve Çevresinde Ermeni Mezalimi, Kardeş Matbaası, Ankara, KOCACIK, Faruk; Rumeli den Anadolu ya Yönelik Göçler ve Sonuçları, Osmanlı, C.4, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999.

381 364 KODAL, Tahir; Milli Mücadele de Denizli ve Önemi, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C: XIV, S. 42,, Türkiye Cumhuriyeti'nin 75. Yılı Özel Sayısı, Kasım KODAMAN, Bayram - İPEK, Nedim; Balkanlar, Girit ve Kafkaslardan Anadolu ya Yönelik Göçler ve Göçmen İskân Birimlerinin Kuruluşu ( ), Erdem, C.12, S.35, Atatürk Kültür Merkezi, Ankara, KODAZ, Yusuf; "işgal Kuvvetlerinin Uşak Halkına Karşı Tutumu", 21. Yüzyılın Eşiğinde Uşak Sempozyumu, Uşaklılar Eğitim ve Kültür Vakfı Yayınları, Cilt 1, İstanbul, KÖKLÜ, H. Nusret; Manisa İşgalden Kurtuluşa, Akademi Kitabevi, İzmir, KÖSTÜKLÜ, Nuri; Milli Mücadele de Manisa-Uşak-Afyonkarahisar-Konya Hattı, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, MCCARTHY, Justin; Ölüm ve Sürgün, Çev: Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi, İstanbul, MUTLU, Cengiz; Mütareke Döneminde Rum Nüfus Hareketleri ( ), Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, MÜDERRİSOĞLU, Alptekin; Kurtuluş Savaşının Mali Kaynakları, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara OKUR, Mehmet; Milli Mücadele Döneminde Fener Rum Patrikhanesi nin ve Metropolitlerin Pontus Rum Devleti Kurulmasına Yönelik Girişimler, Atatürk Yolu Dergisi, S 29-30, Mayıs-Kasım ORTAK, Şaban; Milli Mücadele Döneminde Afyon daki Mülteciler, Milli Mücadele ve Büyük Taarruz da Afyonkarahisar, Ed: Hasan Babacan, Afyon Kocatepe Üniversitesi Yayını, Afyonkarahisar, ÖNAL, Sami; Milli Mücadele de Oltu, Ayyıldız Matbaası, Ankara, ÖZDEMİR, Mustafa; I. Dünya Savaşı Sırasında Osmanlı Devleti Tarafından Gerçekleştirilen Rum Tehciri, ÇTTAD, VI/14, İzmir, ÖZDEMİR, Zekeriya; Milli Mücadele Yıllarında Balıkesir Cepheleri, Ankara, ÖZGİRAY, Ahmet; Yunan Amaçları ve İtilaf Devletleri, Atatürk Yolu Dergisi, Sayı 4, Ankara, ; İzmir den Uşak a Yunan Harekâtı, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XIV, S.40, Mart 1998.

382 365 ÖZKAYA, Yücel, Milli Mücadele de Ege ve Çevresi, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, ÖZTÜRK, Hüsamettin; Milli Mücadele de Çanakkale, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, PANCAR, Emine; Yunan İşgalleri Karşısında Göç Hareketi, ÇTTAD, VIIII/18-19, (2009/Bahar-Güz). PEHLİVANLI, Hamit; Tarih Perspektifi İçinde Pontus Olayı: Yakın Tarihimize ve Günümüze Etkileri, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.X, S.29, Temmuz SAKALLI, Bayram; Milli Mücadele'nin Sosyal Tarihî Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, İz Yayıncılık, İstanbul, SARIKOYUNCU, Ali; Milli Mücadele de Uşak ve Din Adamaları, 21. Yüzyılın Eşiğinde Uşak Sempozyumu, Uşaklılar Eğitim ve Kültür Vakfı Yayınları, Cilt 1, İstanbul ; Zonguldak ve Havalisinde Milli Mücadele ye Zarar Verici Faaliyetler, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.VIII, S.23, Mart ; Milli Mücadele de Söğüt ve Çevresi, 3. Baskı, BRC Basım Matbaası, Söğüt SARINAY, Yusuf; Pontus Meselesi ve Yunanistan ın Politikası, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XI, S.31, Mart ; İstanbul da Ermeni Faaliyetleri ve Alınan Tedbirler ( ), Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XXIII, S , Mart-Temmuz-Kasım SARISIR, Serdar; Demografik Oyun Sürgün ( ), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, ; 1913 Türk-Bulgar Mübadele Sözleşmesi, Askeri Tarih Araştırmaları Dergisi, S.7, 2006, s.57. ; Yunanlıların Batı Anadolu da Nüfus Çoğunluğunu Sağlama Gayretleri ve Yunan Hükümeti nin Bir Genelgesi, Atatürk Yolu Dergisi, S 37-38, Mayıs- Kasım SAYDAM, Abdullah; Kırım ve Kafkasya dan Yapılan Göçler ve Osmanlı İskân Siyaseti ( ), Osmanlı, C.4, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999.

383 366 ; Kırım ve Kafkas Göçleri ( ), Türk Tarih Kurumu, Ankara, SELEK, Sabahattin; Anadolu İhtilali, C.1, Kastaş Yayınevi, İstanbul, SELVİ, Haluk; Mondros Mütarekesi nden Sonra Vilâyât-i Şarkiyye de Nüfus, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 50, Cilt XVII, Temmuz SEZER, Mehmet; Atatürk ve Milli Mücadele de Tekirdağ, Tekirdağ Valiliği Yayınları, SEZGİN, İbrahim; Balkan Savaşları Sonrası Yunanistan ın Soydaşlarımıza Karşı Sürdürdüğü Politika, Askeri Tarih Bülteni, S.38, Yıl:20, Şubat SOFUOĞLU, Adnan; Kurtuluş Savaşı Döneminde Kocaeli-Yalova-İznik Çevresinde Rum ve Ermeni Terörü, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 54, Cilt: XVIII, Kasım ; Milli Mücadele Döneminde Kocaeli, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, ; Fener Rum Patrikhanesi ve Siyasi Faaliyetleri, Turan Yayıncılık, İstanbul ; Anadolu Üzerindeki Yunan Hedefleri Mütareke Dönemi Fener Rum Patrikhanesi nin Faaliyetleri, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.X, S.28, Mart ; İzmir in İşgali Sonrasında Yunanlıların Batı Anadolu da İşgali Genişletmeleri ve Bölgede Oluşan Milli Direniş, Atatürk Yolu Dergisi, S.29-30, Mayıs-Kasım ; Osmanlı Arşiv Belgeleri Işığında İşgal Döneminde Bursa, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt XIX, Sayı 55, Mart 2003, s ; Osmanlı Devleti nde Ortaya Çıkan Göç Problemleri ve Türk Göçlerinin Bir Safhası; (Rumi:1319) Yılında Meydana Gelen Göçler, Türk Kültürü, S.383, Ankara, Mart SONYEL, Salahi R.; İngiliz Belgelerine Göre Kurtuluş Savaşında Manisa ve Bölgesi ( ), Belleten, Cilt:LXXV, S: 272, SU, Kamil; Manisa ve Yöresinde İşgal Acıları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, ŞAHİNGÖZ, Mehmet KELEŞYILMAZ, Vahdet; Milli Mücadele Dönemi Türk Basınında Wilson Prensipleri, Aydınlanma 1923,, S.49, 2004.

384 367 ŞAHİNGÖZ, Mehmet; Milli Mücadele de Protesto ve Mitingler, Türkler, Cilt 15, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, ŞİMŞİR, Bilal; Rumeli den Türk Göçleri, C.1, Türk Tarih Kurumu, Ankara, TAŞ, Fahri Milli Mücadele Döneminde Rum Ayaklanması, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XII, S.34, Mart ; Birinci Dünya Savaşı Sonrası Fransızların Trakya yı İşgali, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 60, Cilt XX, Kasım TEKELİ, İlhan İLKİN; Selim Ege deki Sivil Direnişten Kurtuluş Savaşı na Geçerken Uşak Heyet-i Merkeziyesi ve İbrahim (Tahtakılıç) Bey, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara,1989. TOSUN, Ramazan; Türk-Rum Nüfus Mübadelesi, Türkler, C.16., Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, TURAN, Mustafa; Yunan Mezalimi İzmir, Aydın, Manisa, Denizli , Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, Türk İstiklâl Harbi, Cilt II. Batı Cephesi 2. Kısım, 3. Baskı, Genelkurmay Basımevi, Ankara Türk İstiklâl Harbi, Cilt II., Batı Cephesi, I. Kısım, Genelkurmay Basımevi, Ankara, Türk İstiklal Harbi, Cilt III, Doğu Cephesi, Genelkurmay Basımevi, Ankara, TÜRKMEN, Zekeriya; Belgelerle Yunan Mezalimi, Ocak Yayınları, Ankara, UÇAR, Ahmet; Şu Fransızların Ermeni ye Ettiği!.., Tarih ve Düşünce, S 19, İstanbul, URAL, Selçuk; I. Dünya Savaşı Sonrası Ermeni Muhacirlerin Doğu Vilayetleri nde İskânı, Türk Dünyası Araştırmaları, S 157, İstanbul ; Mütareke Döneminde Gayrimüslim Muhacirlerin İskânı, Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, S.14, İstanbul, ; Mütareke Döneminde Güneydoğu Anadolu Politikası, Atatürk Yolu Dergisi, S.39, Mayıs ; Mütareke Döneminde Osmanlı Devleti nin Elviye-i Selâse Politikası, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S.23, Erzurum, ; Mütareke Dönemi nde Pontus Devleti Kurmaya Yönelik Çalışmalar ve Karşı Önlemler, Atatürk Yolu Dergisi, S.27-28, Mayıs-Kasım 2001.

385 368 ÜNLÜ, Mucize; Mütareke Yıllarında İstanbul Merkezli Pontusçu Faaliyetler, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C , S.9. YALAZAN, Talat; Türkiye de Yunan Vahşet ve Soykırımı Girişimi (15 Mayıs Eylül 1922), C.I, (15 Mayıs Eylül 1921), C.II, (13 Eylül Eylül 1922), Genel Kurmay Basımevi, Ankara, YAVUZ, Bige Sükan; Kurtuluş Savaşı Sırasında Kurulması Düşünülen Rum-Ermeni Konfederasyonu, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XIX, S.55, Mart YAZICI, Nuri; Milli Mücadele de Canik Sancağı nda Pontusçu Faaliyetler , Çizgi Yayınları, 2. Basım, Ankara, YETİŞKİN, Mehmet; Ermenilerin Maraş tan Ayrılmaları, , Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C. XX, S.58, Mart YILMAZ, Mehmet; XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti nin Muhaciri İskân Politikası, Osmanlı, C.4, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, YORULMAZ, Şerife; Çukurova da Kuva-yı Milliye Yapılanmasının Temel Özellikleri, Atatürk Yolu Dergisi, S.35-36, Mayıs-Kasım YÜCEER, Saime; Varangel Ordusunun İstanbul daki Faaliyetleri, Atatürk Yolu, C.VI, S.21, Ankara, ; Bursa nın İşgal ve Kurtuluş Süreci (8 Temmuz Eylül 1922), Uludağ Üniversitesi Basımevi, Bursa, 2001.

386 EKLER 369

387 EK 1: Ermeni Muhacirin Muavenet Merkez Komisyonu nun Hilal-i Ahmer den yardım talebi (KA, 534/2) 370

388 EK 2: Nakit sıkıntısı nedeniyle yapılan ayni yardımların mültecilere ulaştırılamaması üzerine Dâhiliye Nezareti nin Hilal-i Ahmer Cemiyeti nden yardım isteği (BCA, / ) 371

389 EK. 3 AMMU den vilayet ve mutasarrıfiıklara Ermeni ve Rumların dönüşü ile açıkta kalan mültecilere yardım yapılmasına dair çekilen telgraf (BOA, DH. ŞFR. 95/256) 372

390 373

391 374 EK 4: Hilal-i Ahmer in yardımlarını kesme kararı üzerine Kadıköy şubesi tarafından merkeze gönderilen yazı (KA, 28/275) EK 5: Rum muhacirlerin savaşın bitiminde Trakya dan Bulgaristan a göç ederken Müslümanların hayvanlarını gasp ettiği (TİTE, 53/33)

392 EK 6: Yalova dan tahta parçaları üstünde göçün tasviri (İleri, , s.1) 375

393 EK 7: Leydi Harington un muhacir ve mültecileri ziyareti (Akşam, , s.1) 376

394 EK 8: Marmara sahilinden mülteci akını (İleri, , s.1) 377

395 EK 9: Padişahın Aydın mültecilerinin durumu ile ilgili malumat talep ettiği (Vakit, , s.1.) 378

396 EK 10: Kışın gelmesi üzerine muhacir ve mültecilere için yapılan yardım çağrısı (Akşam, , s.1.) 379

397 380 ÖZGEÇMİŞ Kişisel Bilgiler Soyadı, adı Uyruğu Doğum Tarihi ve yeri Medeni Hali e-posta YILDIRIM, Hatice T.C Çorum Bekâr Eğitim Derecesi Okul/ Program Mezuniyet yılı Doktora Gazi Üniversitesi/ Tarih Bölümü Devam Ediyor Yüksek Lisans Selçuk Üniversitesi/ Tarih Bölümü 2008 Lisans Gazi Üniversitesi/ Tarih bölümü 2005 İş Deneyimi, Yıl Çalıştığı Yer Görev 2005-devam ediyor Selçuk Üniversitesi Okutman

398

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU Osmanlı Devleti nin 19. yüzyılda uyguladığı denge siyaseti bekleneni vermemiş; üç kıtada sürekli toprak kaybetmiş ve yeni yeni önem kazanan petrol Osmanlı

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı nı sona erdiren antlaşmadır. Bu antlaşma ile Misak-ı Milli büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Şekil 1. Kasım 1922 de Lozan Konferansı

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com MİLLİ MÜCADELE TRENİ TRABLUSGARP SAVAŞI Tarih: 1911 Savaşan Devletler: Osmanlı Devleti İtalya Mustafa Kemal in katıldığı ilk savaş Trablusgarp Savaşı dır. Trablusgarp Savaşı, Mustafa Kemal in ilk askeri

Detaylı

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET ARŞİVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu: 88 OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK A N K A R A 2 0 0 7 1 P r o j e Y ö n e t i c

Detaylı

BALKAN AVASLARI. alkan Savaşları, I. Dünya. Harbinin ayak sesleri niteliğinde olan iki şiddetli silahlı çatışmadır. Birinci Balkan Savaşı nda

BALKAN AVASLARI. alkan Savaşları, I. Dünya. Harbinin ayak sesleri niteliğinde olan iki şiddetli silahlı çatışmadır. Birinci Balkan Savaşı nda BALKAN AVASLARI S. Yazan: ERHAN KANYILMAZ alkan Savaşları, I. Dünya B Harbinin ayak sesleri niteliğinde olan iki şiddetli silahlı çatışmadır. Birinci Balkan Savaşı nda Balkan Devletleri arasında oluşturulan

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması

Lozan Barış Antlaşması Lozan Barış Antlaşması Anlaşmanın Nedenleri Anlaşmanın Nedenleri Görüşme için İzmir de yapılmak istenmiş fakat uluslararası antlaşmalar gereğince tarafsız bir ülkede yapılma kararı alınmıştır. Lozan görüşme

Detaylı

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ 1908 II. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken İttihat ve Terakki Cemiyetinin faaliyetleri 1908 Reval Görüşmesi İTTİHAT ve TERAKKÎ CEMİYETİ 1908 İhtilâli ni düzenleyen

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. 1995-2008 2008-2014 Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014

ÖZGEÇMİŞ. 1995-2008 2008-2014 Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014 ÖZGEÇMİŞ 1.Adı Soyadı : MUZAFFER TEPEKAYA 2.Doğum Tarihi : 20.10.1962 3.Unvanı : Prof. Dr. / Tarih Bölümü 4. e-mail : muzaffer.tepekaya@cbu.edu.tr Öğrenim Hayatı: Derece Alan Üniversite Lisans Tarih Selçuk

Detaylı

KİTAP TANITIMI. Necmi UYANIK

KİTAP TANITIMI. Necmi UYANIK TARİHİN PEŞİNDE ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ Yıl: 2015, Sayı: 13 Sayfa: 449 453 THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY AND SOCIAL RESEARCH Year: 2015, Issue: 13

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler On5yirmi5.com Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler nelerdir? Yayın Tarihi : 12 Kasım 2012 Pazartesi (oluşturma : 12/22/2018) Cemiyetler-Zararlı ve Yararlı

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? S-1 Sosyal bilgiler öğretmeni: (ikinci Meşrutiyet in ilanının ardından (Meşrutiyet karşıtı gruplar tarafından çıkarılan 31 Mart Ayaklanması, kurmay başkanlığını Mustafa Kemal in yaptığı Hareket Ordusu

Detaylı

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ 1. Osmanlı İmparatorluğu nun Gerileme Devrindeki olaylar ve bu olayların sonuçları göz önüne alındığında, aşağıdaki ilişkilerden hangisi bu devir için geçerli

Detaylı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI HAFTALAR KONULAR 1. Hafta TÜRK DEVRİMİNE KAVRAMSAL YAKLAŞIM A-) Devlet (Toprak, İnsan Egemenlik) B-) Monarşi C-) Oligarşi D-) Cumhuriyet E-) Demokrasi F-) İhtilal G-) Devrim H-) Islahat 2. Hafta DEĞİŞEN

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ-I Dersin Adı Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi-I Dersin Kodu 630909 Dersin Türü Dersin Seviyesi Dersin AKTS Kredisi Haftalık Ders Saati Zorunlu Önlisans 2 AKTS 2 (Kuramsal)

Detaylı

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri 9. HAFTA Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri 2 Sağlık hizmetleri daha çok saraya ve orduya yönelik olarak yürütülmüştür. Devletin tek resmi sağlık örgütü sarayda yer

Detaylı

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK 1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER Mustafa Serdar PALABIYIK Yayın No : 3179 Araştırma Dizisi : 12 1. Baskı - Şubat 2015 ISBN: 978-605 - 333-207 - 7 Mustafa Serdar Palabıyık 1915 Olaylarını Anlamak:

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 017-018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı 1. 1. XIV. yüzyıl başlarında

Detaylı

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. 339 GENEL LİSE Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. Yeniçağ 3. Yeniçağda Avrupa 6. Eğitim, kültür, bilim ve

Detaylı

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı. MUSUL SORUNU VE ANKARA ANTLAŞMASI Musul, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmadan önce Osmanlı Devleti'nin elinde idi. Ancak ateşkesin imzalanmasından dört gün sonra Musul İngilizler tarafından işgal edildi.

Detaylı

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B 1- XIX. ve XX. yüzyılın başlarında. Osmanlı. Devleti her alanda çöküntü içinde olmasına karşılık, varlığını ve bağımsızlığını uzun süre korumuştur. Bu durumun en önemli nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

Fahriye Emgili, Boşnakların Türkiye ye Göçleri , Bilge Kültür Sanat Yayınları, İstanbul: Nisan 2012, 520 sayfa.

Fahriye Emgili, Boşnakların Türkiye ye Göçleri , Bilge Kültür Sanat Yayınları, İstanbul: Nisan 2012, 520 sayfa. Tarih Okulu The History School Sonbahar-Kış 2012 Fall-Winter 2012 Sayı XIII, 207-211. Number XIII, 207-211. Fahriye Emgili, Boşnakların Türkiye ye Göçleri 1878-1934, Bilge Kültür Sanat Yayınları, İstanbul:

Detaylı

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 1. Mudanya Mütarekesi, Yunanlıların aslında Osmanlı Devleti nin paylaşımı projesinde bir alet olduğunu, arkalarındaki gücü İngiltere başta olmak üzere İtilâf devletlerinin

Detaylı

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer KURTULUŞ SAVAŞI (1919-1922) Gülsema Lüyer KURTULUŞ SAVAŞI (1919-1922) Mondros Mütarekesi ve Mütareke Sonrası Genel Durum İşgaller ve Kurtuluş Savaşı Hazırlık Evresi T.B.M.M. nin Açılması Düzenli Ordu Hazırlıkları,

Detaylı

MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUKA İLİŞKİN TEMEL MEVZUAT

MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUKA İLİŞKİN TEMEL MEVZUAT Prof. Dr. NURAY EKŞİ İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk Anabilim Dalı Başkanı MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUKA İLİŞKİN TEMEL MEVZUAT Kanunlar İhtilâfı Ülkelerarası Evlat Edinme

Detaylı

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 0. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI. OSMANLI DEVLETİ NİN KURULUŞU (00-5). XIV. yüzyıl başlarında Anadolu, Avrupa ve Yakın

Detaylı

2) Osmanlı Eyaletinden Üçüncü Bulgar Çarlığına, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1996

2) Osmanlı Eyaletinden Üçüncü Bulgar Çarlığına, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1996 Doğum Tarihi ve Yeri: 10.02.1960- Sivas Eğitim Üniversite: Lisans: İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Yakınçağ Tarihi, 1976-1980 Yüksek lisans: İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi,

Detaylı

Yeni Büyükşehir Yasası ve Arazi Yönetimi

Yeni Büyükşehir Yasası ve Arazi Yönetimi Karadeniz Teknik Üniversitesi, Trabzon, 12-13 Mayıs 2014, IV. Arazi Yönetimi Çalıştayı Yeni (6360) Büyükşehir Yasası ve Arazi Yönetimi Karadeniz Teknik Üniversitesi, Trabzon, 12-13 Mayıs 2014 6360 sayılı

Detaylı

OSMANLI İMPARATORLUĞUNU SARSAN SON SAVAŞLAR HANGİLERİDİR?

OSMANLI İMPARATORLUĞUNU SARSAN SON SAVAŞLAR HANGİLERİDİR? OSMANLI İMPARATORLUĞUNU SARSAN SON SAVAŞLAR HANGİLERİDİR? TRABLUSGARP BUGÜN HANGİ ÜLKEDİR? LİBYA İTALYA HARİTA DA OSMANLI DEVLETİNİ VE İTALYA TOPRAKLARINI GÖSTERİNİZ? Nurdan Gül Kökten İTAL YANIN TRABLUSGARP

Detaylı

Yüksek Lisans: Hacettepe Üni., Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Tarih Blm. 1985

Yüksek Lisans: Hacettepe Üni., Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Tarih Blm. 1985 Prof. Dr. YUSUF SARINAY Kişisel Web Sayfası: http: ysarinay@etu.edu.tr İdari Görevler : Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Tarih Bölüm Başkanı E-Posta : ysarinay@etu.edu.tr Telefon: : +90 (312) 292 41 31 +90

Detaylı

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ... ÖRNEK SORU: 1 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti açısından, 30 Ekim 1918 de, yenilgiyi kabul ettiğinin tescili niteliğinde olan Mondros Ateşkes Anlaşması yla sona erdi. Ancak anlaşmanın,

Detaylı

İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BENZER SORULAR

İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BENZER SORULAR İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BENZER SORULAR TEOG Sınav Sorusu-3 ANABİLİM Ödev Testi 3. Atatürk ün çocukluk yıllarını geçirdiği Selanik şehrinin aşağıdaki özelliklerinden hangisi, şehirde farklı

Detaylı

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa. Elveda Rumeli Merhaba Rumeli İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa. Hamdi Fırat BÜYÜK* Balkan Savaşları nın 100. yılı anısına Kitap Yayınevi tarafından yayınlanan Elveda Rumeli Merhaba

Detaylı

SAYFA BELGELER NUMARASI

SAYFA BELGELER NUMARASI İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... SAYFA BELGELER NUMARASI 1. 27 Ekim 1922 tarihinde İsmet Paşa nın Dışişleri Bakanlığına ve Fevzi Paşa nın Batı Cephesi Komutanlığına atanması... 1 2. İstanbul daki mevcut

Detaylı

GÖÇ OLGUSU İÇERİSİNDE İZMİT MUHACİRLERİNE DAİR KISA BİR DEĞERLENDİRME

GÖÇ OLGUSU İÇERİSİNDE İZMİT MUHACİRLERİNE DAİR KISA BİR DEĞERLENDİRME GÖÇ OLGUSU İÇERİSİNDE İZMİT MUHACİRLERİNE DAİR KISA BİR DEĞERLENDİRME Hatice * Giriş Can damarı İzmit, gerek Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiye si gerekse dünya konjonktürü açısından her daim önemi haiz bir

Detaylı

Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI

Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI KONU ÖZETİ Bu başlık altında, ünitenin en can alıcı bilgileri, kazanım sırasına göre en alt başlıklara ayrılarak hap bilgi niteliğinde konu özeti olarak

Detaylı

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum: T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU Ekonomik Durum: 1. Avrupa daki gelişmelerin hiçbiri yaşanmamıştır. Avrupa da Rönesans ve Reform

Detaylı

Prof. Dr. Muammer DEMİREL Tel: +90 (224) 294 22 70 e-mail: mdemirel@uludag.edu.tr; mudemirel@yahoo.com

Prof. Dr. Muammer DEMİREL Tel: +90 (224) 294 22 70 e-mail: mdemirel@uludag.edu.tr; mudemirel@yahoo.com Prof. Dr. Muammer DEMİREL Tel: +90 (224) 294 22 70 e-mail: mdemirel@uludag.edu.tr; mudemirel@yahoo.com EĞİTİM Doktora, Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yakınçağ Tarihi ABD (1993)

Detaylı

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır. TÜRKİYE'DEKİ GÖÇLER VE GÖÇMENLER Göç güçtür.hem güç ve zor bir iştir hem de güç katan bir iştir. Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri

Detaylı

TEOG Tutarlılık. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TEOG Tutarlılık. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 2015-2016 8. Sınıf TEOG Tutarlılık T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Sorularımızın TEOG sorularıyla benzeşmesi, bizler için olduḡu kadar, bu kaynaklardan beslenen yüz binlerce öḡrenci ve yüzlerce kurum

Detaylı

GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ

GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ Prof. Dr. Mustafa KESKİN - Prof. Dr. M. Metin HÜLAGÜ İÇİNDEKİLER Sunuş Önsöz Giriş I. Tarihi Seyri İçerisinde Kayseri II. Şehrin Kronolojisi III. Kültürel Miras A. Köşkler

Detaylı

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları 1. Almanya ve İtalya'nın; XIX. yüzyıl sonlarından itibaren İngiltere ve Fransa'ya karşı birlikte hareket etmelerinin en önemli nedeni olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir? A) Siyasi birliklerini

Detaylı

Tarih Öğretmenliği Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi

Tarih Öğretmenliği Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : MUZAFFER TEPEKAYA 2. Doğum Tarihi : 20.10.1962. Unvanı : Prof. Dr. / Tarih Bölümü 4. E-mail : muzaffer.tepekaya@cbu.edu.tr Öğrenim Hayatı: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Tarih

Detaylı

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir?

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir? 1)Birinci İnönü Savaşının kazanılmasından sonra halkın TBMM ye ve düzenli orduya güveni artmıştır. Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir? A)TBMM seçimlerinin yenilenmesine

Detaylı

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI 5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ Prof. Dr. Atilla SANDIKLI Karadeniz bölgesi; doğuda Kafkasya, güneyde Anadolu, batıda Balkanlar, kuzeyde Ukrayna ve Rusya bozkırları ile çevrili geniş bir havzadır.

Detaylı

İÇİNDEKİLER. İKİNCİ BASIYA ÖNSÖZ...v. ÖNSÖZ...vi. Birinci Bölüm MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK VE USUL HUKUKU HAKKINDA KANUN

İÇİNDEKİLER. İKİNCİ BASIYA ÖNSÖZ...v. ÖNSÖZ...vi. Birinci Bölüm MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK VE USUL HUKUKU HAKKINDA KANUN İÇİNDEKİLER İKİNCİ BASIYA ÖNSÖZ...v ÖNSÖZ...vi Birinci Bölüm MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK VE USUL HUKUKU HAKKINDA KANUN Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun... 3 İkinci Bölüm VASİYETNAMENİN

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ A-İNKILÂP KAVRAMI 1-İnkılâp Türk İnkılâbının Özellikleri Atatürk ün İnkılâp Anlayışı...

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ A-İNKILÂP KAVRAMI 1-İnkılâp Türk İnkılâbının Özellikleri Atatürk ün İnkılâp Anlayışı... İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... iii GİRİŞ... 1 A-İNKILÂP KAVRAMI 1-İnkılâp... 1 2-Türk İnkılâbının Özellikleri... 2 3-Atatürk ün İnkılâp Anlayışı... 2 B-İNKILÂPLA ALAKALI DİĞER KAVRAMLAR 1-İhtilâl... 4 2-Darbe...

Detaylı

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) Osmanlı devletinde ülke sorunlarının görüşülüp karara bağlandığı bugünkü bakanlar kuruluna benzeyen kurumu: divan-ı hümayun Bugünkü şehir olarak

Detaylı

MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUKA İLİŞKİN TEMEL MEVZUAT

MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUKA İLİŞKİN TEMEL MEVZUAT Prof. Dr. NURAY EKŞİ Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk Anabilim Dalı Başkanı MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUKA İLİŞKİN TEMEL MEVZUAT Kanunlar İhtilâfı Ülkelerarası Evlat Edinme Uluslararası

Detaylı

MUSTAFA İPEK HALİLİYE SÜLEYMANİYE İMAM HATİP ORTAOKULU

MUSTAFA İPEK HALİLİYE SÜLEYMANİYE İMAM HATİP ORTAOKULU 1. Buna göre İstanbul hükümetinin tutumuyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) İşgallere karşı çıkılmıştır. B) Teslimiyetçi bir politika izlenmiştir. C) Bağımsızlığımızdan taviz verilmemiştir.

Detaylı

Tarih Anabilim Dalı Tezli Yüksek Lisans (Sak. Üni. Ort.) Programı Ders İçerikleri

Tarih Anabilim Dalı Tezli Yüksek Lisans (Sak. Üni. Ort.) Programı Ders İçerikleri Tarih Anabilim Dalı Tezli Yüksek Lisans (Sak. Üni. Ort.) Programı Ders İçerikleri 1. Yıl - Güz 1. Yarıyıl Ders İçerikleri Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri TAR701 1 3+0 6 Bu dersin temel amacı belli

Detaylı

Fevzi Karamw;o TARIH 10 SHTEPIA BOTUESE

Fevzi Karamw;o TARIH 10 SHTEPIA BOTUESE Fevzi Karamw;o TARIH 10 FEN LisESi DERS KiTABI SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Prishtine, 2012 i

Detaylı

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ DİKKAT! BU BÖLÜMDE YANITLAYACAĞINIZ TOPLAM SORU SAYISI 0 DİR. ÖNERİLEN YANITLAMA SÜRESİ 40 DAKİKADIR. ) I Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurdu. ) Mondros Ateşkesi

Detaylı

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 BÖLÜM 1: SEÇİLMİŞ KAVRAMLAR BÖLÜM 2: BÜYÜK DÖNÜŞÜM VE OSMANLILAR BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜN İZLERİ...11 DEVRİMLER ÇAĞI VE OSMANLILAR...14 a) Sanayi Devrimi... 14 b) Fransız Devrimi... 17 c)

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ Sayfa 1 Gözden Geçirme Notları 2010 Yılı Göç İstatistikleri Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNK) sonuçları veri tabanı ve 2000 yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre,

Detaylı

7 Haziran Kasım 2015 Seçimleri Arasındaki Değişim

7 Haziran Kasım 2015 Seçimleri Arasındaki Değişim 7 Haziran 2015 1 Kasım 2015 Seçimleri Arasındaki Değişim Erol Tuncer 2 EROL TUNCER Giriş 2015 yılında siyasî tarihimizde bir ilk yaşanmış, aynı yılın 7 Haziran ve 1 Kasım günlerinde iki kez Milletvekili

Detaylı

ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİNDE YOZGAT TA MÜBÂDİL VE MÜLTECİLERİN İSKÂNI UYGULAMALARI ( )

ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİNDE YOZGAT TA MÜBÂDİL VE MÜLTECİLERİN İSKÂNI UYGULAMALARI ( ) Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi Sayı: 59, Güz 2016, s. 73-86 Makalenin geliş ve kabul tarihleri: 03.05.2016-03.10.2016 ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİNDE YOZGAT TA MÜBÂDİL

Detaylı

SON EKONOMİK GELİŞMELERDEN SONRA ESNAF VE SANATKARLARIN DURUMU

SON EKONOMİK GELİŞMELERDEN SONRA ESNAF VE SANATKARLARIN DURUMU SON EKONOMİK GELİŞMELERDEN SONRA ESNAF VE SANATKARLARIN DURUMU Temel Ekonomik Göstergeler: Temmuz ayında; Üretici fiyatları genel indeksinde(üfe), Bir önceki aya göre %1,25 artış Bir önceki yılın Aralık

Detaylı

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SOSYAL BiLiMLER LiSESi DERS KiTABI SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Prishtine, 2012 ic;indekiler I ÜNiTE: BÜYÜK COGRAFYA KESiFLERi 3 1. BÜYÜK COGRAFYA KESiFLERi 3 A. COGRAFYA KESiFLERi

Detaylı

Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi S. 56, Bahar 2015, s KİTAP TANITIMI

Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi S. 56, Bahar 2015, s KİTAP TANITIMI Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi S. 56, Bahar 2015, s. 255-259 KİTAP TANITIMI Dr. Çağla D. TAĞMAT * Ali Fuat Paşa nın Moskova Büyükelçiliği Dönemi Yazışmaları (16

Detaylı

ARAŞTIRMA ÖZET SONUÇLARI 24-28 Mart 2015

ARAŞTIRMA ÖZET SONUÇLARI 24-28 Mart 2015 ARAŞTIRMA ÖZET SONUÇLARI 24-28 Mart 2015 KTO Tüyap Konya Uluslararası Fuar Merkezi İÇİNDEKİLER SAYFA 1. ARAŞTIRMANIN KONUSU 3 1.1. FUAR KÜNYESİ 3 1.2. ARAŞTIRMANIN AMACI 3 1.3. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ VE

Detaylı

Balkan Araştırma Enstitüsü Dergisi, Cilt/Volume 3, Sayı/Number 2, Aralık/December 2014, ss

Balkan Araştırma Enstitüsü Dergisi, Cilt/Volume 3, Sayı/Number 2, Aralık/December 2014, ss Balkan Araştırma Enstitüsü Dergisi, Cilt/Volume 3, Sayı/Number 2, Aralık/December 2014, ss. 157-161. Bülent YILDIRIM, Bulgaristan daki Ermeni Komitelerinin Osmanlı Devleti Aleyhine Faaliyetleri (1890-1918),

Detaylı

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni T.C. ĠNKILAP TARĠHĠ VE ATATÜRKÇÜLÜK AÇIK UÇLU DENEME SINAVI (I. Dünya Savaşı ndan Erzurum Kongresi ne kadar) sosyalciniz.wordpress.com 1. Gelişen sanayimiz için hem bir hammadde kaynağı hem de uygun bir

Detaylı

İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR. 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz.

İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR. 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz. İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR NotCopy Yayınlarının izni dahilinde paylaşılmıştır Başarılar dileriz 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz. 2- Dil,

Detaylı

KIRIM TATARLARI NIN KOCAELİ VİLAYETİNE YERLEŞMELERİ VE GÜNÜMÜZDE ÖRGÜTLENME SORUNLARI

KIRIM TATARLARI NIN KOCAELİ VİLAYETİNE YERLEŞMELERİ VE GÜNÜMÜZDE ÖRGÜTLENME SORUNLARI KIRIM TATARLARI NIN KOCAELİ VİLAYETİNE YERLEŞMELERİ VE GÜNÜMÜZDE ÖRGÜTLENME SORUNLARI Nuri KAVAK* Giriş Rusya bir taraftan 1783 yılında Kırım Hanlığı nı yıkarak bütün Kırım Yarımadası üzerinde hâkimiyetini

Detaylı

I. ULUSLARARASI BALKANLAR VE GÖÇ KONGRESİ

I. ULUSLARARASI BALKANLAR VE GÖÇ KONGRESİ I. ULUSLARARASI BALKANLAR VE GÖÇ KONGRESİ 5-6-7 ARALIK 2012 (İSTANBUL-BURSA) BİLİM KURULU Prof. Dr. Mahir AYDIN (İstanbul Üniversitesi) Prof. Dr. Vahdettin ENGİN (Marmara Üniversitesi) Prof. Dr. Justin

Detaylı

Sultan Abdulhamit in hayali gerçek oldu BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU B İ L G İ. NOTU BALKANLAR 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

Sultan Abdulhamit in hayali gerçek oldu BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU B İ L G İ. NOTU BALKANLAR 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI 5 te 7 de AZİZ BABUŞCU AK PARTİ İL BAŞKANI AK 4 te YIL: 2012 SAYI : 167 17-24 ARALIK 2012 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 3 te 6 da Sultan

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V TABLOLAR LİSTESİ... XI ŞEKİLLER LİSTESİ... XIII FOTOGRAFLAR LİSTESİ... XIV KISALTMALAR... XV GİRİŞ...

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V TABLOLAR LİSTESİ... XI ŞEKİLLER LİSTESİ... XIII FOTOGRAFLAR LİSTESİ... XIV KISALTMALAR... XV GİRİŞ... İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V TABLOLAR LİSTESİ... XI ŞEKİLLER LİSTESİ... XIII FOTOGRAFLAR LİSTESİ... XIV KISALTMALAR... XV GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM A. DÜNYADA DEMİRYOLLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ... 10 B. DEMİRYOLLARININ

Detaylı

TABLO 27: Türkiye'deki İllerin 2006 Yılındaki Tahmini Nüfusu, Eczane Sayısı ve Eczane Başına Düşen Nüfus (2S34>

TABLO 27: Türkiye'deki İllerin 2006 Yılındaki Tahmini Nüfusu, Eczane Sayısı ve Eczane Başına Düşen Nüfus (2S34> 3.2.2. ECZANELER Osmanlı İmparatorluğu döneminde en eski eczane 1757 yılında Bahçekapı semtinde açılmış olan İki Kapılı Eczahane'dir. İstanbul'da sahibi Türk olan ilk eczahane ise "Eczahane-i Hamdi" adıyla

Detaylı

Doktora Tezi: Kırım Hanlığı nı Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde Yükselişi (1441-1569)

Doktora Tezi: Kırım Hanlığı nı Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde Yükselişi (1441-1569) ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı: Muzaffer Ürekli 2. Doğum Tarihi: 03.05.1955 3. Ünvanı: Yrd.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Siyasi Tarih İstanbul Üniversitesi 1977 Y. Lisans ------------

Detaylı

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TEOG ÇIKMIŞ SORULAR - 3. ÜNİTE Batı cephesinde Kuvâ-yı Millîye birliklerinin faaliyetlerini ve düzenli ordunun kurulmasını değerlendirir.türk milletinin Kurtuluş Savaşı

Detaylı

Sakarya ili kültür ve turizm bakımından önemli bir potansiyele ve çeşitliliğe sahiptir. İlde Taraklı Evleri gibi

Sakarya ili kültür ve turizm bakımından önemli bir potansiyele ve çeşitliliğe sahiptir. İlde Taraklı Evleri gibi TARİH Tarihi kaynaklar bize, Adapazarı yerleşim bölgesinde önceleri Bitinya'lıların, ardından Bizanslıların yaşadıklarını bildirmektedir. Öte yandan, ilim adamlarının yaptıkları araştırmalara göre; Sakarya

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Ercan KARAKOÇ Yıldız Teknik Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü

Yrd. Doç. Dr. Ercan KARAKOÇ Yıldız Teknik Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü Yrd. Doç. Dr. Ercan KARAKOÇ Yıldız Teknik Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü Önce gelen: V. Murat 30 Mayıs 1876 31 Ağustos 1876 Osmanlı Hanedanı ve Hilafet II. Abdülhamit 31 Ağustos

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

ENSTİTÜ/FAKÜLTE/YÜKSEKOKUL ve PROGRAM: MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ-ELEKTRIK-ELEKTRONIK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ DERS BİLGİLERİ. Adı Kodu Dili Türü Yarıyıl

ENSTİTÜ/FAKÜLTE/YÜKSEKOKUL ve PROGRAM: MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ-ELEKTRIK-ELEKTRONIK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ DERS BİLGİLERİ. Adı Kodu Dili Türü Yarıyıl ENSTİTÜ/FAKÜLTE/YÜKSEKOKUL ve PROGRAM: MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ-ELEKTRIK-ELEKTRONIK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi I Ön Koşul leri DERS BİLGİLERİ Adı Kodu Dili Türü Yarıyıl Sorumluları

Detaylı

MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUKA İLİŞKİN TEMEL MEVZUAT

MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUKA İLİŞKİN TEMEL MEVZUAT Derleyen Prof. Dr. NURAY EKŞİ Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Devletler Özel Hukuku Anabilim Dalı Başkanı MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUKA İLİŞKİN TEMEL MEVZUAT Kanunlar İhtilâfı Uluslararası Çocuk Kaçırma

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ HANEHALKI İŞGÜCÜ İSTATİSTİKLERİ BİLGİ NOTU 2013 Yılı Türkiye İstatistik Kurumu 06/03/2014 tarihinde 2013 yılı Hanehalkı İşgücü İstatistikleri haber bültenini yayımladı. 2013 yılında bir önceki yıla göre;

Detaylı

Kamyonet Duraklarımız. Fabrika Taşımacılığı

Kamyonet Duraklarımız. Fabrika Taşımacılığı 1 9 7 0 ' d e n b u y a n a NAKLİYE YÜK BORSASI D Ü N Y A ' N I N T A Ş I Y I C I G Ü C Ü! Türkiye'nin 81 ilinden 935 ilçesine yurtiçi 70.000 araç ve 8.500 temsilcilik, yurtdışı binlerce anlaşmalı şoför

Detaylı

Batum Göçmenleri (1914-1930)

Batum Göçmenleri (1914-1930) 43-64 Batum Göçmenleri (1914-1930) Zehra Arslan Öz Batum un Berlin Kongresi nde Rusya ya bırakılmasının ardından bu bölgeden Anadolu ya doğru kitlesel göç hareketleri olmuştur. Batum dan Anadolu ya yapılan

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH CEVAP 1: (TOPLAM 2 PUAN) Savaş 2450-50=2400 yılının başında sona ermiştir. (İşlem 1 puan) Çünkü miladi takvimde, MÖ tarihleri milat takviminin başlangıcına yaklaştıkça

Detaylı

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiyenin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ V GİRİŞ 1 A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5 BİRİNCİ BÖLÜM: AVRUPA SİYASAL TARİHİ 1 2 I.

Detaylı

PROGRAM EKİNİN GAYRİ RESMİ ÇEVİRİSİDİR. E K L E R EK 1.1... 4 DAİMİ İKAMET EDENLERİN SAYISI, TOPLAM NÜFUS, İLLERE GÖRE ŞEHİR VE KIRSAL

PROGRAM EKİNİN GAYRİ RESMİ ÇEVİRİSİDİR. E K L E R EK 1.1... 4 DAİMİ İKAMET EDENLERİN SAYISI, TOPLAM NÜFUS, İLLERE GÖRE ŞEHİR VE KIRSAL PROGRAM EKİNİN GAYRİ RESMİ ÇEVİRİSİDİR. E K L E R EK 1.1... 4 DAİMİ İKAMET EDENLERİN SAYISI, TOPLAM NÜFUS, İLLERE GÖRE ŞEHİR VE KIRSAL YERLEŞİMLERDEKİ NÜFUS %'Sİ... 4 EK 1.2... 6 KİŞİ BAŞI REEL GSYİH,

Detaylı

Dr. AYŞE YASEMİN AYDOĞMUŞ AİHS E EK 1 NO LU PROTOKOLE GÖRE YABANCILARIN TÜRKİYE DE TAŞINMAZ EDİNMESİ

Dr. AYŞE YASEMİN AYDOĞMUŞ AİHS E EK 1 NO LU PROTOKOLE GÖRE YABANCILARIN TÜRKİYE DE TAŞINMAZ EDİNMESİ Dr. AYŞE YASEMİN AYDOĞMUŞ AİHS E EK 1 NO LU PROTOKOLE GÖRE YABANCILARIN TÜRKİYE DE TAŞINMAZ EDİNMESİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR LİSTESİ...XIX GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM YABANCILARIN

Detaylı

Ankara 1996 PUAN TÜRÜ TABAN PUAN SIRALAMA ÜNİVERSİTE ADI BÖLÜM ADI KONTENJAN

Ankara 1996 PUAN TÜRÜ TABAN PUAN SIRALAMA ÜNİVERSİTE ADI BÖLÜM ADI KONTENJAN KOÇ ÜNİVERSİTESİ (İSTANBUL) İngiliz Dili ve Karş. Edebiyat (İngilizce) (Tam Burslu) 3 DİL-1 507,023 229 BİLKENT ÜNİVERSİTESİ (ANKARA) Mütercim-Terc. (İng-Fra-Türkçe) (Tam Burslu) 5 DİL-1 496,128 414 BOĞAZİÇİ

Detaylı

En İyisi İçin. Cevap 1: "II. Meşrutiyet Dönemi"

En İyisi İçin. Cevap 1: II. Meşrutiyet Dönemi Ne x t Le v e l Ka r i y e r 300ADET TAMAMIÖZGÜN ÇÖZÜMLÜAÇI KUÇLU SORU Kaymakaml ı k Sı navı nahazı r l ı k Tar i h Açı kuçl usor u Bankası En İ yi si İ çi n.. Necat i beycd.50.yı li şhanı Apt.no: 19/

Detaylı

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER DOĞU VE GÜNEY CEPHELERİ KURTULUŞ SAVAŞI DOĞU VE GÜNEY CEPHESİ DOĞU CEPHESİ Ermeniler XIX. Yy`a kadar Osmanlı topraklarında huzur içinde yaşadılar, devletin çeşitli kademelerinde

Detaylı

Eczacılık VII.1. ECZACILIK UYGULAMALARI VII.2. ECZACILIK EĞİTİMİ

Eczacılık VII.1. ECZACILIK UYGULAMALARI VII.2. ECZACILIK EĞİTİMİ VII.. ECZACILIK UYGULAMALARI VII.. ECZACILIK EĞİTİMİ VII.. Uygulamaları TABLO-: BRANŞLARA GÖRE ECZACI DAĞILIMI (008) BRANŞLAR ECZACI SAYISI Bakanlık ve SGK'da Çalışan Eczacılar (Kamu Eczacısı) İlaç Sektöründe

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I. Laboratuar (saat/hafta) Uygulama (saat/hafta) Teori (saat/hafta) AKTS. 1.YIL/ 1.yarıyıl Güz

Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I. Laboratuar (saat/hafta) Uygulama (saat/hafta) Teori (saat/hafta) AKTS. 1.YIL/ 1.yarıyıl Güz Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I Dersin Adı Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I Önkoşullar Dersin dili Dersin Türü Dersin öğrenme ve öğretme teknikleri Dersin sorumlusu(ları) Dersin amacı Dersin öğrenme

Detaylı

II. MAHMUT (1808-1839) DÖNEMİ TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ

II. MAHMUT (1808-1839) DÖNEMİ TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ II. MAHMUT (1808-1839) DÖNEMİ TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ Halk arasında gâvur padişah ve püsküllü bela olarak adlandırılan padişah II.

Detaylı

1895: Selanik Askeri Rüştiyesi ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi ne girdi.

1895: Selanik Askeri Rüştiyesi ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi ne girdi. ATATÜRK KRONOLOJİSİ 1881: Selanik te doğdu. 1893: Askeri Rüştiye ye girdi ve Kemal adını aldı. 1895: Selanik Askeri Rüştiyesi ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi ne girdi. 1899: Mart 13: İstanbul Harp

Detaylı

OSMANLI - İRAN. Sınır ve Aşiret ( ) Sıtkı ULUERLER OSMANLI - İRAN. Sınır Ve Aşiret ( ) Sıtkı ULUERLER

OSMANLI - İRAN. Sınır ve Aşiret ( ) Sıtkı ULUERLER OSMANLI - İRAN. Sınır Ve Aşiret ( ) Sıtkı ULUERLER OSMANLI - İRAN Sınır Ve Aşiret (1800-1854) Sıtkı ULUERLER Son Çağ Yayıncılık Ve Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. İstanbul Caddesi İstanbul Çarşısı No : 48 / 48 İskitler / ANKARA www.uzundijital.com ISBN

Detaylı

Mustafa SELÇUK Doç. Dr. istanbul.academia.edu/mustafaselçuk. mustafasell@gmail.com

Mustafa SELÇUK Doç. Dr. istanbul.academia.edu/mustafaselçuk. mustafasell@gmail.com Mustafa SELÇUK Doç. Dr. istanbul.academia.edu/mustafaselçuk mustafasell@gmail.com İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü T.C. Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi İstanbul- Türkiye ÖZGEÇMĠġ/

Detaylı

Doğal Gaz Sektör Raporu

Doğal Gaz Sektör Raporu GAZBİR Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği TEMMUZ Doğal Gaz Sektör Raporu İthalat 4.5, 4., Temmuz ayında yılının aynı ayına göre ülke ithalat miktarında 915,37 milyon sm 3, %28,43 lük bir artış meydana

Detaylı

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği Balkan Yarımadasın da en eski halklarından olan İllirya kökenli bir halk olarak kabul edilen Arnavutlar,

Detaylı

UniversiteTuru FakulteYuksekOkulAdi ProgramAdi PuanTuru TabanPuanKontenjanOgretimTuruOgretimTuru BasariSirasi Ankara Üniversitesi Devlet Dil ve Tarih

UniversiteTuru FakulteYuksekOkulAdi ProgramAdi PuanTuru TabanPuanKontenjanOgretimTuruOgretimTuru BasariSirasi Ankara Üniversitesi Devlet Dil ve Tarih UniversiteAdi UniversiteTuru FakulteYuksekOkulAdi ProgramAdi PuanTuru TabanPuanKontenjanOgretimTuruOgretimTuru BasariSirasi Ankara Üniversitesi Devlet Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı

Detaylı